48
NİÇİN EĞİTİM? NASIL EĞİTİM? ŞEYH BEDRETTİN MENEMEN’DEN KAHRAMANMARAŞ CANKIYIMI’NA Eğitim Dizisi: 1 Şahkulu Dergâhı tarafından hazırlanmıştır Aralık 2003

Halk takvimi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Şahkulu Sultan Dergahı Yayınları - Halk Takvimi www.sahkulu.com web sitemize girerek daha çok kitap okuyabilirsiniz.

Citation preview

Page 1: Halk takvimi

NİÇİN EĞİTİM? NASIL EĞİTİM? ŞEYH BEDRETTİN

MENEMEN’DEN KAHRAMANMARAŞ CANKIYIMI’NA

Eğitim Dizisi: 1 Şahkulu Dergâhı tarafından

hazırlanmıştır Aralık 2003

Page 2: Halk takvimi

DUYURUSevgili Canlar!Dergâhımızda, iki yıl süreli "Dedelik Eği­tim" ve "Alevilik Temel Eğitim” kursları açı­lacaktır. Değerli öğretmenlerin yönetimin­de Ocak 2004’te açılacak kurslardan "De­delik Eğitim Kursu"ha katılacak "Ocaklı" canların 25 yaşını bitirmiş olmaları ve bağ­lama çalmayı bilmeleri gerekmektedir. “Temel Alevilik Eğitimi Kursu"için herhangi bir koşul yoktur ve bütün canlara açıktır. Ayrıca yine Dergâhımızda, öğretici-yöneti- ci kadroların yetiştirilmesi amacıyla "Alevi- lik-Bektaşilik Düşünce Atölyesı"açılacaktır. Belli birikimi olan ve Aleviliğı-Bektaşiliği bütün yönleriyle öğrenmek kaygısı taşı­yan canlar atölyeye öğrenci olarak kabul edilecektir.İstekli canların Yönetime başvurarak ad­larını yazdırmalarını rica ederiz.

Yönetim Kurulu

Page 3: Halk takvimi

SEVGİLİ CANLAR

Alevilik-Bektaşilik. insanlığı ve doğayı, Tanrı ile özdeşleştirdi: insanı “Konuşan Tanrı”, doğayı “Sessiz Tanrı" yaptı. Halkın demokrasisini politikanın mutlak biçimi olarak algılayan toplumcu hümanizmin en üretken felsefesini yarattı.Etik-estetik bir anlatım biçimi olarak dü- şünceye/inanca taşıdığı aşkı, özgürlüğün tek olası temeli ve toplumsal yaşamın tek etik harcı olarak yaşama geçirdi.Doğa yasalarından farklı her tür insan doğası yasasını yadsıyarak doğa üzerinde şeriata güç veren dinsel düşüncelere karşı-duruş aldı; aynı gücü doğa üzerinde insana veren çağdaş/evrensel bir düşün­cenin üreticisi oldu.

Page 4: Halk takvimi

DERGÂHIMIZI TANIYALIM

En eski Türk yapılarından olan Şahkulu Sultan Dergâhı; kaynakların belirttiğine gö­re, Orhan Gazi döneminde, bâtıni kimlikli savaşçı dervişlerin oluşturduğu. Bizans’ı gözetlemekle yükümlü, ileri karakol niteli­ğinde bir kurum olarak doğdu(1379}. Ankara yenilgisinden(1402) sonra Geb­ze’nin batısındaki Osmanlı toprakları, Bi­zans'a terkedildi; egemenliğin el değiştir­mesiyle Şahkulu Sultan Dergâhı yakılıp yıkıldı. Savaş sırasında Dergâh ın ilk post- nişini Şahkulu Sultan ile çevredeki zavi­yelerin “40 Erenler” adıyla anılan mürşitleri şehit edildi.Mehmet Çelebi(1. Mehmet) döneminde; yöre yeniden Osmanlı topraklarına katıldı ve Şahkulu Sultan Dergâhı mamur duru­ma getirildi.

4

Page 5: Halk takvimi

Dergâh'a adını veren Şahkulu Sultan'ın yaşamına ilişkin nesnel bilgilerimiz ne yazık ki doyurucu değil. Bize uluşan bil­giler daha çok söylence kaynaklı. Yine de tarihsel veriler Şahkulu Sultan'ın, Hacı Bektaş Veli geleneğinden Horasan kökenli bir veli olduğunu bize anlatıyor,Şahkulu Sultan Dergâhı, XV. yy'dan başlayarak Bektaşîliğin İstanbul’daki âsi- tanesi, aynı zamanda tarikatın OsmanlI toprakları üzerindeki en önemli tekkele­rinden biri durumuna geldi. Bu nedenle kimi kaynaklarda Şahkulu Sultan Dergâhı, “ikinci Pirevi" adıyla anılır.1826’da Bektaşi tarikatının dağıtılması üzerine Dergâh, Nakşibendilere devredildi; dönemin postnişini Ahir Mehmet Baba, dört halifesi ile birlikte Tire'ye sürüldü; Der­gâh, yeniden harap duruma geldi,1861'den sonra Dergâh canlanmaya başladı. Özellikle son postnişin Mehmet

5

Page 6: Halk takvimi

Ali Hilmi Dedebaba(1863-1907) döne­minde Dergâh, yoğun bir imar faaliyetine sahne oldu.1925'te kapatıldıktan sonra mülkiyeti Vakıflar İdaresi’ne devredildi: işlevsiz kal­dığından harap olmaya başladı. Günü­müze ulaşamayan kimi yapı bölümlerinin, bu dönemde ortadan kalktığı bilinmektedir. Yüzyıllardır cemlerimizin yapıldığı, kurban­larımızın tığlandığı. lokmalarımızın yendiği bu kültür-inanç kurumu; 1980’lerin orta­larından başlayarak Alevilerce sahiplenildi. Bakımsız ve harap durumdaki Dergâh, öncü canların özverili ve yürekli çalışmala­rıyla geçmiş özüne uygun biçimde restore edilerek bugünkü durumuna getirildi.Bir inanç ve kültür yuvası durumundaki Dergâhımızı her yıl yüzbinlerce canımız ziyaret etmekte ve etkinliklerimizden yarar­lanmaktadır.Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı yönetimi

6

Page 7: Halk takvimi

olarak siz sevgili canlara hizmet etmekten onur duyuyoruz. Yönetimimiz, Dergâhı­mızın "Alevilerin-Bektaşilerin okulu olma" tarihsel işlevine sahip çıkarak bir dizi eği­tim etkinliğini gerçekleştirmeye karar verdi. Eğitim-Araştırma. bilimselliği gerektirir. Bu nedenle yönetimimiz de Yazar-Araştırmacı Esat KORKMAZ'ı, eğitim-araştırma çalış­malarının sorumluluğuna getirdi. Bizlerden maddi-manevi katkılarınızı, önerilerinizi esirgemeyeceğinizi biliyoruz. Hünkârımı­zın dediği gibi;

"Bir olalım, iri olalım, diri olalım"

Bir olmazsak, iri olmazsak, diri olmazsak Alevi-Bektaşi aydınlanmasını, Alevi-Bek- taşi hümanizmini ve Alevi-Bektaşi ahlakını dünden bugüne taşıyamayız; şeriattan özgürleşemeyiz; toprağımızı ve insanımızı Ortaçağ değer ve kurumlarından kurtara

Page 8: Halk takvimi

mayız. Bir olalım, iri olalım, diri olalım ki Alevi-Bektaşi felsefesi, inancı, öğretisi, kültürü ve edebiyatı önce Dergâhımızda boy versin, sonra da tüm dünyaya yayılsın. Bizi geleceğe hazırlayacak kurumlarımız, örgütlerimiz canlanabilsin.Halk katında dünden bugüne edinilen ve yarınlara ışık tutacak olan deneyimlerimiz, deneyimlerimizin nedeni durumunda bulu­nan felsefemiz, inancımız tek güvencemiz. Bu güvencenin aydınlığında siz sevgili canlara esenlikler dileriz.

8

Page 9: Halk takvimi

NİÇİN EĞİTİM?NASIL EĞİTİM?

Hızlı yürüyelim de yazgımız öne geçmesin

Alevilik-Bektaşilik bugün, sözel kültürden yazılı kültür durumuna dönüşme aşa­masını yaşadığı için bir bakıma "kendine başkaldırı" içindedir. Anonim yanı egemen olan bu felsefe/ öğreti büyük ağırlıkla sö­zeldir. Yazılı yanı kimi özgün yapıtların sayfalarında gizil durumda saklıdır. Ve an­cak bir aydın katkısıyla açığa çıkarılabilir. Bunu gerçekleştiremezsek şeriatçı dinler karşısında Alevi-Bektaşi felsefesi yalnız bırakılmış olur. Köktendincilik “lehine" bu felsefe "kurban" edilir. "Yaşarken yeniden dirilmek" temel diyalektiğiyle yaşama geçecek olan bu felsefe, yaşama olanağı

9

Page 10: Halk takvimi

verilmeden “boğulur”. Alevi-Bektaşi felse­fesinin "ölmeden evvel ölmek" tasarımı şeriatçı inancın “öldükten sonra dirilmek” biçiminde kemikleştirilen “mahşer" tasa­rımına dönüştürülmüş olur.Şimdi bu sözlü gelenek yazılı bir iletişim durumuna dönüştürülmeye çalışılıyor. Bu bir altüst oluş getirecektir. Sözlü geleneğin dünden gelen saygın kimlikleri ya da ku­rumlan ile yer yer bir çelişki yaşanacaktır. Bunu bir ölçüde doğal karşılamak gerekir. Çünkü, bu da kendi içinde bir "başkal- d/r/’dır. Toplumsal tarihte her başkaldırının bir “bedeli" vardır. Demek kı bu altüst oluş da bir "bedel" ister. Bugün yaşıyoruz ve "yazılı kültür"e geçmenin gerekliliğine tanık oluyoruz. Görüyoruz ki sözel geleneğin taşıyıcısı durumundaki “bellekler" Hakka yürümelerle sayıca azalıyor; sözlü kültür geleneğinin yaşam alanı her geçen gün biraz daha daralıyor.

ı o

Page 11: Halk takvimi

"Biz her gün konuşuyoruz, biz her gün din­liyoruz; bu sözel kültür sözel olarak son­suza dek var olacaktır" diyenlere bir sözümüz var: Konuşma sadece birtakım sözcükleri ses aracılığıyla başkalarına iletme olmadığı gibi, dinleme de sadece işitme demek değildir. Böyle konuşulup böyle işitildikçe her geçen gün "biraz daha az şey" bilinecektir. Az şey bilen zor öğre­neceğinden "açığı” kapatabilmek için sü­rekli yalana başvuracaktır.

Öyleyse yapılması gereken nedir?

Yapılması gereken: sözel geleneğin taşıyıcısı olan "bellek" körelmeden aydın katkısıyla Anadolu Aleviliği olarak adlandır­dığımız felsefi dini ya da bilgelik öğretisini, sözel malzemeden süzüp yazılı malzeme durumuna getirmektir. Bunu başarabilirsek Alevi-Bekataşi felsefesi, dünya felsefe lite-

11

Page 12: Halk takvimi

ratürünün. Alevi-Bektaşi öğretisi dünya bilim literatürünün bir parçası olacaktır. Sonuç olarak eğitim için “aydın katkısı" koşuldur. Eğitim etkinlikleri örgütlenirken geleneksel örgütlerde, yanı dergâhlarda, cemevlerinde. daha açık bir anlatımla “doğrudan demokrasi kurumlan "nda “yüz- yüze" eğitim temel alınmalıdır. Çünkü, sözel kültürün sözel yolla taşındığı kurum- larda yazılı kültüre alışkanlık ya da yat­kınlık yoktur, varsa bile sınırlıdır. Aşabil­mek için uzunca bir zamana gereksinme­miz vardır. Çağdaş demokratik örgütlen­melerde eğitim etkinlikleri hem yazılı ürünü ulaştırma, okuma alışkanlığını geliştirme biçiminde hem de “doğrudan" yani “yuz- yüze" eğitim karma olarak gerçekleşti- rilmelidir.Şahkulu Dergâhı, çağdaş koşullarda can­landırılan geçmeşin geleneksel bir “okulu" olduğuna göre, eğitim etkinliklerimiz ağır-

12

Page 13: Halk takvimi

Iıklı olarak “yüzyüze eğitim" biçiminde ger­çekleştirilmek durumundadır.Gelecekte daha güçlü olacağımız inancı içinde başlatacağımız eğitim çalışmalarını kısaca tanıtmak istiyoruz. Katkı, katılım sizden: hizmet bizden. Çünkü hizmet nö­beti şu anda bizde: yarın, sîzlerin içinden kimileri üstlenecek bu görevi: O zaman katkı, katılım bizden, hizmet sizden ola­cak.

1- Dedelik Eğitim Kursu: Kursun amacı, cemdeki 12 hizmet sıralamasında ilk sırada yer alan "cem/yönetme” hizmetinin sahibim yetiştirm aktır. Değerli öğretmen­lerin ders vereceği kursun süresi 2 yıldır. Kursu başarıyla bitiren öğrencilere "dede­lik yeterlik belgesi"verilecektir. Ocak 2004- te başlayacak kursa 25 yaşını doldurmuş, bağlama çalmayı bilen “Ocaklı" canlar katılabilecektir.

1 3

Page 14: Halk takvimi

2- Alevilik Temel Eğitim Kursu: Kursun amacı, katılımcılara temel Alevi-Bektaşi değerlerinin, Alevi-Bektaşi kültürünün ve Alevi-Bektaşi yaşama biçiminin olmazsa olmaz ilkelerinin aktarılmasıdır. Değerli öğretmenlerin ders vereceği kursun süresi 2 yıldır. Kursu başarıyla bitiren öğrencilere "Temel Eğitim Yeterlik Belgesi" verilecektir. Ocak 2004’te başlayacak kursa her yaştan can katılabilecektir.

3- Düşünce Atölyesi: Atölye çalışmaları­nın amacı, belli bir birikimi olan ve Aleviliğı- Bektaşiliği bütün yönleriyle öğrenmek isteyen canlara üst düzeyde eğitim ver­mektir. Atölye çalışmaları süresiz olup her yıl tekrarlanacaktır.

4- Gençlik Seminerleri: Seminerlerin amacı, gençleri ve kurs öğrencilerini Ale- vilik-Bektaşilik konusunda üretici kılmaktır.

1 4

Page 15: Halk takvimi

Seminerler süresiz olup her yıl tekrar­lanacaktır.

5- Kadın Canlara Yönelik Seminerler:Seminerlerin amacı, Alevilik-Bektaşilikte kadın, kadının sorumlulukları ve görevleri konularında katılımcı canları bilgilen­dirmektir. Seminerler süresiz olup her yıl tekrarlanacaktır.

1 5

Page 16: Halk takvimi

EĞİTİM PROGRAMI

insan için en tehlikeli kişi, kendisidir.

* - Alevilik Nedir?a) Alevilik Teriminin Kökeni b) Geçmişle Alevilik Terimi Yerine Kullanılan Terimler *- Bâtınilik Nedir?a) Bâtıniliğin İslam Öncesi Kaynakları b) Hıris­tiyanlıkta bâtınilik c) İslamiyette bâtınilik d) Bâtınilik ve Alevilik*- Heterodoksi Nedir?a) Heterodoksinin Kaynakları b) İslamiyette Hetero- doksinin Örgütlenmesi c) İslam Heterodoksisı Olarak Hz. Ali Hareketi d) Heterodoksi ve Alevlilik *- Tektanrıcı Dinlerin Yaradılış Tasarımına Karşı Varoluş Tasarımıa) Nesnel Doğa Tasarımı ve Doğada Değişim- Dönüşüm b) İnançsal Doğa Tasarımı ve Doğada Değişim-Dönüşüm c) Tanrı-Doğa-İnsan Üçlemesi­nin Açılımı d) Nesnel İnsan Tasarımı ve İnsanda Değişim-Dönüşüm e) İnançsal İnsan Tasarımı ve İnsanda Değişim-Dönüşüm f) Hak-Muhammet-Ali Üçlemesinin Açılımı

1 6

Page 17: Halk takvimi

*- Anadolu Aleviliğinin Yapılanıp Biçimlenmesia) Felsefi Bilgelik Olarak Anadolu Aleviliği b) Halk Bilgeliği Olarak Anadolu Aleviliği c) Beslenme Kay­nakları’ Anadolu Aleviliğini Kucaklayan Felsefe Yapısıa) Bâtıni Doğa Felesefesi b) Bâtıni Tarih Felsefesi c) Bâtıni Toplum Felsefesi'■Anadolu Aleviliğini Kucaklayan Tasavvuf Ya­pısıa) Vahdet-i vücut b) Vahdet-i mevcut

Anadolu Aleviliğinin Öğreti Yapısıa) Dört Kapı Kırk Makam’ın Kaynakları b) Dört Kapı Kırk Makam’ Yaşama Biçimi Olarak Anadolu Aleviliğia) Laiklik b) Demokrasi c) Aydınlanma d) Hüma­nizm e) Ahlak*- Anadolu Aleviliğinin Evrensel İlkeleria) Dünyanın Dünyayla Açıklanması b) Doğanın, insanın ve Toplumun Özgürleştirilmesi c) Vahiyle Dünya-Toplum işlerinin Kesin Biçimde Birbirinden Ayrılması d) Doğrudan Demokrasinin Yaşatılması e) Aydınlanma, Hümanizm ve Ahlakın Toplumsal Olması vb. f) Batı Kaynaklı Evrensel ilkelerle Ana­dolu Aleviliğinin Özünden Kaynağını Alan Evrensel İlkelerin Karşılaştırılması

1 7

Page 18: Halk takvimi

*- Anadolu Aleviliğinin İnanç Boyutua) Bâtıni İnanç-Ortodoks İnanç Karşıtlığının Açılımıb) Bâtıni İnançta Değişim-Dönüşüm c) Alevi İnancının Dünyalaşması d) İnanç Yükümlülükleri* Alevi-Bektaşi Edebiyatıa) Nefesler b) içeri Nefesleri c) Dışarı Nefesleri *- Alevi-Bektaşi Müziği a) Alevi Müziği b) Bektaşi Müziği *- Cem ve 12 Hizmeta) Cem Teriminin Kökeni b) Cemin Toplumsal Kökeni c) 12 Hizmet d) 12 Hizmet Sahibi e) Temel Cemler f) Cemlerde Okunan Nefes, gülbank vb.* -Örgütlenmea) Geleneksel Örgütlenme b) Çağdaş Örgütlenmec) Geleneksel Örgütlenme ile Çağdaş Örgütlenme Arasındaki İlişkiler*- Alevi-Bektaşi Tarihia) Bâtıni Tarih Felsefesinin Açılımı b) Babai Hare­keti c) Hacı Bektaş Veli ç) Şeyh Bedrettin Hareketid) Şahkulu Ayaklanması e) Nur Ali Halife Ayaklan­ması f) Bozoklu Celal Ayaklanması g) Şah Veli Ayaklanması h) Süklün Koca-Zünnun Baba Ayak­lanmaları ı) Atmaca Ayaklanması i} Zünnunoğlu Ayaklanması j) Veli Halife Ayaklanması k) Kalender Çelebi Ayaklanması I) Pir Sultan Abdal m)"Düzmece" Olayları n) Safevi Devleti o) Yavuz’un

1 8

Page 19: Halk takvimi

Alevî Kırımı ö) Ebusuud Efendi Fetvaları p) Os­manlInın Alevi Politikası r) Yeniçeriliğin Kaldırılması s) Kurtuluş Savaşında Aleviler ş) Aleviler ve Cumhuriyet t) Atatürk Dönemi ve Aleviler *- Yaşayan Alevilik,Yaşatılacak Alevilik

1 s

Page 20: Halk takvimi

ŞEYH BEDRETTİN

Örümceğe akıl vermeye kalkıp "en iyi ağı ben örüyorum" diyenlerden

sakının.

Toplumsal çelişkiler, yeni bir toplum yarat­maya "tohum"sa eğer, bu tohumun çimlen­me gücünü temsil eden bir toplumsal kimliği "bulmak" zorundadır. İşte tarihin o kesitinde bu toplumsal kimlik Şeyh Bed­rettin olmuştur. Resmi tarihin bize ulaştır­dığı bilgileri ölçü alırsak Şeyh Bedrettin'i yakalam a"olanağını elde edemeyiz. Res­mi tarih bilimden çok "söylenti"d\r. tarihçi ise bilgin değil "anlatıcı'dır; “anlatıcı'hin kılavuzu da inançtır. Bu tür tarih anlayışı Ortaçağ’a egemendi aslında; inancın, "de­netimi" e\den kaçırdığı gün bu çağ sona

2 o

Page 21: Halk takvimi

erdi ve egemenlik “aklın" eline geçti. Ta­rihin görevi, “soyutlanmış"kişi serüvenleri­ni anlatmak değil, olayları yaratan toplum­sal dönüşümleri araştırmak, olaya egemen olan düşünce örgüsünü, bu düşünce ör­güsünün gelişim çizgisini geçmişten ge­leceğe doğru izlemektir.

Şeyh Bedrettin’iYaratan Koşullar

Şeyh Bedrettin olayında bu yapılmış mıdır? sorusuna olumsuz yanıt vereceğiz. Anlatılanlara biraz yakından baktığımızda olayların içinde ya da kıyısında Şeyh Bed­rettin adının “gezindiğini" görürüz. Şeyh Bedrettin'i “dillendiren" toplumsal olaylar “örtük’tür; bütün eylem gücü, tasavvufi bir zemine taşınan Şeyh Bedrettin’in kişiliğin­de toplanıvermıştir. Üretim ilişkileri, üretici güçlerin durumu, toplumsal bunalımlar,

2 i

Page 22: Halk takvimi

sarsıntılar, çalkantılar, toplumsal kurumlar- da gözlenen çözülmeler; yaşam koşulla­rıyla yaşam değerleriyle İnanç koşulları inanç değerleri arasındaki uyuşmazlık, karşıtlık gözlerden “ırak’hr. “Kök"e inmek yerine “görüntü'yie yetinildiği hemen algı­lanır.Asyalı kandaş insanların Anadolu topra­ğına ayak basmasıyla “kurgu dünyası'ha. yani ahirete “gönderilen” güzellik, erdem, iyilik, yiğitlik, mutluluk, doğruluk, saygı, sevgi vb. oradan yaşanılan dünyaya ta- şınıvermiştir. Doğa ötesi inançlara karşı, doğaya yönelik inançlar “fışkırmış": me­tafizik inanç değerleriyle yasamsa! bir kav­gaya girilmiştir. Eski yeninin içinde, yem eskinin içinde “erimiş": ne eski ne de yem olan bir “bireşime” ulaşılmıştır. İnançla yaşam arasındaki “çe lişki”, düşünebil­menin aracı olmuştur.Resmi tarihte olaylar değil kişiler izlen-

2 2

Page 23: Halk takvimi

diğinden tarih bilinci de gelişemez. Bu nedenle resmi tarihin güdümündeki in­sanın tarihi kendisiyle başlar, kendisiyle biter. Tarih bilincinden yoksunluk "akıldan inanca atlamayı" zorunlu olarak öne çıka­rır; bilinç, “nesnel koşullarını” terkederek "masal” ya da “söylence" durumuna dö­nüşür. Bu noktadan sonra artık tarih ger­çekleştiği gibi anlatılmaz-yorumlanmaz; ya ne yapılır, “özlendiği" gibi "kurgulanır Ortada tarih diye iki şey kalır artık; ya “öven” masal ya da “söven" masal.Üretici güçler, var olan üretim ilişkilerinin yarattığı toplumsal çelişkileri kullanarak "yeni bir toplum" yaratmaya "soyundu­ğunda" ya kendi yaratıcılığını “taşıyabile­cek" bir önder yaratır ya da bunu önceden sezen yaratıcı önderi bulur.

Kimdir bu yaratıcı önder?

2 3

Page 24: Halk takvimi

Bu önder, "çağının dışına çıkabilme" ye­teneğini ya da henüz "tarih olmayan gele­ceğe uzanma" becerisini gösterebilendir; tarihinin sınırına gelmiş değerlerı-kimliklerı yadsımasını bilendir. Bu yetenek ve bece­rilerden yoksun olan bir insan ne denli ‘‘önder” kabul edilirse edilsin o "çağının sı­nırları içinde" kalan, "başkalarının izini sü­ren", zamanının "verdikleriyle yetinen", sili­nip gideceği sonuna hızla kendini "tükete­rek" yaklaşan bir kimliktir.İşte Şeyh Bedrettin, çağının sınırlarını aşacak bir kimliğin arandığı tarih kesitinde ortaya çıkmış bir önderdir. XIV. yy Osmanlı toplumunda başat öğe dindi; bu nedenle İslam inançlarının dışında, onları aşan yeni bir atılım beklenemezdi. Böylesi bir orıamda Şeyh Bedrettin'in düşüncelerinde görülen "diyalektik materyalizm", yanı "maddeci özellik" dışa vuramamış, “diyalektik idealist"bir inanç ağı içinde

2 4

Page 25: Halk takvimi

kalmıştır. Eğer bu çember kırılabilmiş olsaydı Şeyh Bedretttin, bir "dinsiz" olarak değil, toplum düzenini “maddeci” bir ya­şama anlayışı üzerine oturtmak isteyen bir devrimci olarak yargılanırdı. Şeyh Bedret­tin’i anlamak istiyorsak dinle ilgili inançları değil, bilimle, felsefeyle ilgili inançları öne almamız ve "yaratıcı" bir doğruiiuda yürü­memiz gerekir.

Hüzünlü Yaşam

Şeyh Bedrettin’in yaşamı "aydın" olarak başladı, "bilim adamı"olarak devam etti ve "tasavvuf eri" olarak son buldu. Şeyh Bed­rettin'i anlayabilmek için kaleminden çıktığı kabul edilen, uğruna yaşamını yitirdiği "Varidat"a başvurmak bir zorunluluk olarak öne çıkar.Şeyh Bedrettin’in, Edirne ilinin Simavna bucağında kadılık yapan İsrail’in oğlu

2 5

Page 26: Halk takvimi

olduğu; 1359’da orada doğduğu; şeriatla bağdaşmayan düşünceleri ve davranışları nedeniyle tartışmalı olmakla birlikte 1418' de Serez’de ölüm cezasına çarptırılarak asıldığı konusunda birleşilir. Pek az bilinen 60 yıllık bir yaşam. Bilinenler ise çoğun­lukla tarihsel gerçeklerle çelişen “Söy­lenceler"den öteye geçmiyor. Zorluk orta­da; Bedrettin’i yaşama ortamının tarihsel bir olgu olarak ürettiği olayların içinde ele alıp inceleyen “bilimsel yapıt" adına yara­şır çalışmalar da “sınırlı mı sınırlı". Bedrettin, bir kadının oğlu olarak, çağının öğretim-eğitim geleneği gereği Sünni inançlara uygun din eğitimi görmüştür; yani, şeriat kurallarına göre yetiştiği, genç­liğinin böylesi bir inanç ortamında geçtiği anlaşılır.Doğduğu yerdeki eğitiminden sonra Konya’ya gittiği, orada bir süre kalıp okuduğu; daha sonra Kahire’ye giderek

2 6

Page 27: Halk takvimi

Şeyh Hüseyin Ahlati'den bilgiler edindiği yazılır ya da anlatılır. O dönemde Kahire, yalnızca medrese bilimlerinin değil, tasav­vufla ilgili konuların da tartışılıp konuşul­duğu bir yerdi: Anadolu, İran. Irak, Suriye, Kuzey Afrika vb. İslam ülkelerinden gelen çok sayıda tasavvuf eri Kahire'de toplan­mış durumdaydı. Gerçi Bedrettin’in oraya gitmesi tasavvuf konularıyla ilgili değildi. Ancak medrese öğrenimi gördüğü süre içinde tasavvufla tanışmış ve şeriat/fıkıh alanını terketmiştir. Mısır'da eğitimini ta­mamladıktan sonra şeyhi Ahlati’nin önerisi üzerine Tebriz e gitmesi, O'nun bir tasav­vuf eri olduğunu kanıtlar. Bedrettin. Şeyh Hüseyin Ahlati’nin yanında bulunduğu süre içinde kendini tasavvufa vermiş, birkaç kez erbain çıkarmıştır. Erbain çıkarmaların Bedrettin’in iç kimliğinde çalkantılar ya­rattığı anlaşılıyor. Sultan Berkuk’un şeyhi Ahlati’ye verdiği Mariye adlı cariyenin

2 7

Page 28: Halk takvimi

kızkardeşini Bedrettin’e vermesi, mürşi­diyle ne denli yakın olduğunu ve sultan katında çok itibarlı bir yere sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bedrettin bu cariye ile evlenmiş ve ilk oğlu İsmail doğmuştur. Şeyh Hüseyin Ahlati'nin hastalanması üzerine yerine geçen Bedrettin böylece şeyh aşamasına yükselmiş ve Şeyh Bed­rettin adıyla anılmaya başlamıştır. Bedret­tin Ahlati'nin yanında, onun etkisiyle ilk su- filerin "arınma" yöntemini uyguladı bir ba­kıma: İçe kapanışla, dünyadan el etek çe­kişle gerçeği arıyordu. Bu yaşama biçimi: daha önce öğrendiklerini terkedip terkede- meme çelişkisi onda kimi bunalımlar ve sarsıntılar yaratmıştı. Yemeden içmeden elden geldiğince kaçınması, çok azla ye­tinmesi sağlığını bozmuş, güçten düşür­müştü. Bederettin'in yaşam "çırpınışları" şeyhi Hüseyin Ahlati'nin gözünden kaçmaz ve onu hem hava değişimi, hem de halife

2 8

Page 29: Halk takvimi

si olarak Tebriz’e gönderir. Bedrettin Teb­riz’de tasavvufa ilişkin bilgilerini geliştirme- genişletme olanağımı buldu. Bu dönemde tartışmalı olmakla birlikte Timur'un çevre­sine girdiği ve onun katında, bilginlerle tartıştığı anlatılır.Bedrettin’in gıtttiği yerlerde kaç yıl kaldığı, neler okuduğu, hangi kaynaklardan yarar­landığı, ne gibi ilişkiler içine girdiği tar­tışmalıdır. Edirne, Konya, Kahire ve Tebriz gibi birbirinden çok uzak yerlerde kalması, öğrenim görmesi öyle birkaç yıl içinde ola­cak şey değildir.Sonra Anadolu’ya dönen Bedrettin adını iyice duyurmuş durumdadır. Bir süre Ana­dolu'yu dolaştıktan sonra Edirne'ye döner. Musa Çelebı’nin kazaskeri olarak göreve başlar(1410-1413). Yıldırım Bayezid’in An­kara Savaşı’nda Timur’a yenilmesi ve ardından ölmesiyle kardeşler arasında taht kavgası başlar. Musa Çelebi’nin egemen

2 9

Page 30: Halk takvimi

liği fazla uzun sürmez; kardeşi Mehmet Çelebi onu yenerek yönetime el koyar; Bedrettin’i de İznik’e sürer. Sürgün döne­minde Börklüce Mustafa Karaburun'da, Torlak Kemal ise Saruhan’da ayaklanır. Şeyh Bedrettin Deliormanlar’a geçer, ya­kalanır ve Serez’e getirilir; asılarak ya­şamına son verilir(14l8).

Kemiklerinin Serüveni“İpe çekilmesinden" sonra kemiklerinin öyküsü de bir hüzünlüdür Şeyh Bedret­tin’in: Naaşı tekkesinin bahçesine gömülür ve yaklaşık 5 asır boyunca Serez’de kalır. Lozan Anlaşması ndan sonra uygulanan zorunlu göç sırasında Serezli yandaşları mezarı açar ve İstanbul’a Bedrettin’in kemikleriyle birlikte gelirler. Çinko bir kutu içindeki kemikler 16 yıl boyunca Sultan Ahmet Camii’ndeki bir dolapta saklanır; oradan Topkapı Sarayı’na gönderilir ve 20

3 o

Page 31: Halk takvimi

yıl da sarayda bekletilir. Şeyh Bederettin ikinci mezarına ancak 1961’de kavuşabilir: Kemikler. Bakanlar Kurulu'nun 23 Ekim 1961’de aldığı 5/1840 Sayılı Karar’la Ca- ğaloğlu’ndaki Sultan Mahmut Türbesi'ne törenle defnedilir. Türbenin neresine? der­seniz, söyleyelim: Bina’nın dışına, dış du­varın hemen yanına gömülür. İki yıl önce­sine kadar Bedrettin’in gömülü olduğu yer­de. yani su oluğunun altında bir taş ya da o yerin mezar olduğunu gösteren tek bir işaret bile yoktu. Birkaç metre ilerisindeki açık hava kahvesinin müşterileri ve Sultan Mahmut Türbesi’nın ziyaretçileri Bedrettin’ in mezarı üzerinde gezindiler.Mezarının adına yaraşır biçimde onarıl­ması kimi örgütlerin ve kimliklerin günde­mine gelince Kültür Bakanlığı ya da Tür-be yetkilileri, sıradan bir mermer üzerine adını, doğum ve ölüm tarihlerini yazıp mezarın başına yerleştirdiler.

3 ı

Page 32: Halk takvimi

Tarih Bizi Yargılamadan Şeyh Bedrettin’e

Sahip Çıkalım

1400'lerın başında Anadolu'da/' Trakya’da/ Balkanlar'da, feodal bir devletin egemen­liği altındaki coğrafyada, temel üretim ze­mininde, yani toprak-otlak üzerinde belir­leyici üretici güçler, yani köylüler-çobanlar- zanaatkârlar Şeyh Bedrettin’in önderliğin­de; İsa-Musa-Muhammet şeriatına, bu şeriatı ideoloji edinen ve yerleşik yaşamı güden devlete/devletin kurumlarına "ta­vırlı" bir kanalda, ilksel eşitlikçi toplum de­ğerlerini yeni bir yorumla yaşama geçire­rek. tarihte ilk kez kapitalizmi/sosyalizmi "öteleyen" ve insanlığa kesin kurtuluş getirecek olan ‘‘kâmil toplumu" kurmaya "cüret" etti.

3 2

Page 33: Halk takvimi

Kâmil toplum, genelde Anadolu bâtınile- rinin, özelde Alevilerin-Bektaşilerin felse- felerine/öğretilerine ve yaşama biçimlerine uygun olarak inasanlığı kurtuluşa taşımak için tasarımladıkları; devletin, sınıfların, özel mülkiyetin ve paranın olmamasıyla belirgin, herkesin yeteneğine göre üretime katkıda bulunduğu, gereksinimine göre toplumsal üretimden pay aldığı kusursuz toplumdur.işte Şeyh Bederettin. bu "düşü" uygulana­bilir toplumcu toplumsal bir projeye dönüştürdü: Şeyh Bedrettin İznik’te sür­gündeyken İzmir Karaburun'da isyanı baş­latan Börklüce Mustafa ve Manisa Saru- han’da isyanı başlatan Torlak Kemal, şöyle haykır iyordu:

“Yeryüzü, bütün insanların ortaklaşa yarar­lanmasına açık bir yaşama alanıdır; bu ya­şama alanında çalışan geçinir, çalışmayan

3 3

Page 34: Halk takvimi

silinip gider. Toplum, bireylerin oluştur­duğu, ortaklaşa bir kuruluştur; bu nedenle bütün toplum malları ortaktır: mal sahipliği doğaya aykırıdır. Toplumda kimsenin kim­seyi baskı altına almaya, özgürlüğünü ortadan kadırmaya ya da kısıtlamaya ne hakkı ne de yetkisi vardır."

Ve konuşmalarını pirlerinin şu ünlü özde­yişiyle sonlandırıyorlardı:

“Yarin dudağından gayri her şey her yerde ortak olmak için ileri."

Sonuçta İzmir, Manisa ve Balkanlarda başlatılan isyanlar kanla bastırıldı: köylü devrimi susturuldu: onbınlerce köylü öldü­rüldü. Yakalanan Şeyh Bedrettin 18 Aralık 1418'da Serez'de ipe çekilerek idam edil­di.Bizlere düşen, suskunluğumuz, ilgisizliği-

3 4

Page 35: Halk takvimi

mız utanca, giderek suçluluğa dönüşme­den Şeyh Bedrettin’i layık olduğu yere oturtmak, O’nu anlamak. O’nu anlatmak, insanımıza ve insanlığa tanıtmak, O'nun düşünü geleceğe taşımak olmalıdır.

Öneriler

a) Şeyh Bedrettin’in ölüm yıldönümü olan 18 Aralık’ta Serez’de “üretici" bir halk şöleni düzenlenmeli, bu şölen takvime bağlanarak her yıl yinelenmeldir.

b) Şeyh Bedrettin'in İstanbul’daki bakımsız durumdaki mezarı adına yaraşır biçimde onarılmalıdır.

c) Şeyh Bedrettin için uygun bir yerde “makam" olarak algılanacak bir “Anıt- mezar" yapılmalıdır.

3 5

Page 36: Halk takvimi

d) Şeyh Bedrettin düşüncesinin/inancının/ isyanının işlendiği ulusal bir sempozyum düzenlenmelidir.

e) Belirlenecek yazarlarla Şeyh Bedrettin için bir kitap hazırlanmalı: geliri Şeyh Bed­rettin etkinliklerinde değerlendirilmelidir.

3 6

Page 37: Halk takvimi

MENEMENKALKIŞMASINDANKAHRAMANMARAŞ

CANKIYIMINA

“Şeriatla birlikte özgürleşme"yolu terkedilmeden,

"şeriattan özgürleşmeden" laik olunmaz.

1978'in son ayma girilirken "ortalık", şeriat özlemi çeken köktendincilerin, “Türk-İslam Sentezi’he "yatırım” yapan ve devleti ele geçirmek isteyen faşistlerin, bunları yön­lendiren ve güden CİA ajanlarının, MİT ve Kontrgerilla görevlilerinin kitle katliam­larına "gebe” idi. Bu noktaya "dün'den gelmiştik; uzak geleceğe umutla bakmakla

3 7

Page 38: Halk takvimi

birlikte yakın “gelecek"için aynı şeyi söyle­mekte zorlandığımız da bir gerçekti.

Kemalist Devrim e Karşı Şeriatçı Kalkışma

Menemen’de Kubilay'ın kör bir testereyle şehit edilmesi; emperyalizme karşı kurtu­luşu gerçekleştiren Kemalistlere. Kema- listlerin yaşama geçirmeye çalıştığı “de­mokratik devri m"e karşı, hukuk yanı geçer­siz kılınarak vicdanlara ıtilen/sıkıştırılan. iktidardan alaşağı edilen köktendincilığın. yani şeriatın, umutsuz bir “kalkışmasıydı. Egemenliğin Tanrı'dan alınarak halka veril­diği süreci tersine çevirmek isteyen kök- tendinci bir “cüret"t\.Cumhuriyeti kuranlar Menemen’de; "ahlak ve öte dünya öğretisi" olarak “hapsedildiği vicdanlara “dar gelerek" sokaklara taşan şeriatçı şiddete, kurulan ve yaşatılmak

3 8

Page 39: Halk takvimi

istenen demokrasinin gereği, devrimci şiddet uyguladı; onu, yeniden olması ge­reken yere. “vicdanlara” itti. Çünkü yaşa­ma geçirilmeye çalışılan demokratik dev­rim. feodal bir rejim yıkılarak, ona son veri­lerek, emperyalizmin egemenliği kırılarak gerçekleştirilmişti. Sokağa taşan şeriat yo­luyla Ortaçağ'ın yeniden hortlatılmasına; gericiliğe ve gerici şiddete izin vermek, ona özgürlük tanımak devrimin boğulması demekti. Demokrasi. Ortaçağ gericiliğinin tasfiyesi temelinde ve egemenliğin halkta olduğu; bireyin ulaşamadığı/ bilemediği/ bilemeyeceği ilahi bir gücün tartışı- lamaz/esnetilemez buyrukları yerine kendi özgür iradesinin seçeneklerine göre dav­randığı bir zeminde kurulur/boy atar/ yapı­lanırdı: toplumsal-ekonomik. siyasal ve kültürel bir devrim olarak kendini örgütler­di. Bu yolla, feodal siyasal egemenlik sis­temini kırar: feodal iktidarın temelini

3 9

Page 40: Halk takvimi

oluşturan ilişkileri çözer/dağıtır/temizler; emekçıyi/üreteni, toprağa ve dinsel kurum- lara bağımlılıktan kurtarır; ruhbanlığın zin­cirlerini parçalar; feodal bağımlılıkları, Or­taçağ değerlerini yeniden üreterek Or­todoks dinin değerelerini toplumun düşün­cesine katan, giderek ilahi bir toplumsal bilinç oluşturma yoluna giren şeriatçı ide­olojiyi kökünden kazırdı.

ŞeriattanÖzgürleşme

İşte özgürlük denilen şey, böylesi bir mü­cadelenin, kan akıtılarak, bedel ödenerek verilen bir kavganın yol açtığı toplumsal düzeydeki devrimci değişmenin/ dönüş­menin ürünü olabilirdi. Eğer Ortaçağ geri­ciliği tasfiye edilemezse, günümüze uza­nan Ortaçağ değerleri kınlamazsa özgür

4 o

Page 41: Halk takvimi

lük de, özgür birey de olamaz. Kul zemi­ninde ve kaderin, tevekkülün belirleyicili­ğinde adım adım bireyin/topluluğun /toplu­mun tavrına, ilahi bir ideolojinin "dikte ettir­diği” bir süreç egemen olmaya başlar. Öz­gürlüğün boy vereceği, özgür bireyin do- ğacağı/yetişeceği/devineceği alanlar dara­lır ya da ortadan kalkar.Sonuçta öyle oldu: Ortadan kalktı. Anadolu toprağında bu hesaplaşma süreci bir türlü yaratılamadı. Aradan 70 küsur yıl geçti; oradan buraya uzanan tarihe baktığımız­da, devrimin/demokrasinin "boğazlanma­sını” izliyoruz.

Kahramanmaraş Cankıyımı

Dünümüzü bugüne taşırken bellekte tutmanın ve aktarmanın en iyi aracı,

felsefemizi ve inancımızı yaşamımızın hizmetine vermektir.

4 1

Page 42: Halk takvimi

Ödünler verile verile palazlanan o günün köktendinciliği/şeriatı. 1978 yılı yaşanırken "barınağından" çıkarak yaşanılan yere el atmaya kalkıştı; devlet dini olarak doğu­şunun anısını “canlı" tutarak kendisine oı- çilen konuma/duruma “dar" geliyor sıkıntısını gerçek birey, toplum sıkıntısının bir “uzantısı", "anlatımı” biçiminde göstere­rek. “cehennemlik" dünyayı, “cennetlik" yapmaya “soyunuyordu". Tüm gerici güç­ler “el birliği" etmiş, şeriatı yeniden “do­ğuma" hazırlıyordu. Günler olaylara "to­h u m d u Amerika Türkiye'yi “terbiye etme­ye" hazır öğretmen rolünde; MİT, Kont- rgerilla emrinde; faşistler ve dinciler maşa. Aleviler, devrimciler ve sosyal-demokratlar düşmandı.

Koşar adım iç savaş.

Koşullar CIA Ajanı Peck’in kitle katliamları

Page 43: Halk takvimi

Iyaratma planının “kanalına oturduğunu” gösteriyordu: 19 Aralık 1978 günü, Kah­ramanmaraş'ta. bir ülkücü, saat 21 sula­rında Çiçek Sineması nı bombaladı: bom­balama olayı, katliama giden olaylar zin­cirinin ilk adımı oldu. Sinemada o anda "Güneş Ne Zaman Doğacak" adlı “Sov- yetler Birliğinde komünist zulmü” anlatan bir film oynuyordu. Bombanın atılmasıyla birlikte, Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup faşist, "Kanımız Aksa da Zafer İslamn", "Ya Tam susturacağız. Ya Kan kusturacağız".“Müslüman Türkiye" vb. Sloganlar atarak seyirci kitlesini galeyana getirdi: harekete geçen kitle CHP il binasına saldırdı, izle­yen gün Kahramanmaraş'ta. Alevilere ait bir kıraathane bombalandı. 21 Aralıkta 2 TÖB-DER’li öğretmen öldürüldü. Ertesi gün, öldürülen öğretmenlerin cenazesini taşıyan kalabalığa faşistlerin yönlendirdiği bir topluluk. “Komünistlerin. Alevilerın

4 3

Page 44: Halk takvimi

cenaze namazı kılınm az"diyerek saldırıya geçti. Bağlarbaşı Camii imamı Mustafa Yıldız cemaata şöyle sesleniyordu:

"Oruç tutmak, namaz kılmakla hacı olun­maz: bir Alevi öldüren beş sefer hacca git­miş gibi sevap kazanır; bütün din kar­deşlerimiz hükümete ve komünistlere, din­sizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP’li Sünni iman­sızları temizleyeceğiz."

Gerilimin çatışmaya dönüşmesi üzerine törene katılanlar dağılınca cenazeler orta­da kaldı. Güvenlik güçlerinin herhangi oır müdahalesiyle karşılaşmayan saldırgan kitle, kent çarşısına yöneldi: Alevilere ve CHP’lilere ait birçok işyeri tahrip edildi: 3 kişi öldürüldü. Aynı günün gecesi, faşist ajitatörler kent sokaklarında dolaşarak "Solcu Alevilerın silahlı saldırı yapacağını'

4 4

Page 45: Halk takvimi

yayarak herkesin silahlanmasını sağladı­lar. Aralığın 23’ünde, Kahramanmaraş’taki olaylar karşılıklı çatışma boyutunu aşarak solculara ve Alevilere yönelik tek yönlü bir katliama dönüştü: Henüz kente askeri güç sevkedilmemişti. Saldırıların yer yer polis kuvvetlerine yönelmesi üzerine “polis-halk çatışmasını önleme" gerekçesiyle sabah saatlerinde kentteki tüm polisler görev dışı bırakıldı. İzleyen gün Kahramanmaraş’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi: Sokağa çıkma yasağı vardı ama buna görev dışı bırakılan "güvenlik güçleri dışında" uyan da pek yoktu. Faşistlerin çevre köy ve ilçe­lerden taşıdığı silahlı grupların da takviye­siyle iyice azgınlaşan saldırganlar. “ Ko­münistleri bırakmayalım. Allah yoluna kesin, Sütçü imam aşkına vurun", “ Bugün cihad günüdür bir Alevi öldüren cennete gider". "Alevileri öldürelim, memleketten temizleyelim”, "Alevileri öldürün, şahit kal-

4 5

Page 46: Halk takvimi

masın" naralarıyla Alevılerın yaşadığı Yörükselım, Yenimahalle. Serıntepe. Ma- ğaralı, Karamaraş mahallelerine saldırıya geçti; sokak sokak tarandı, bombalandı; önceden işaretlenen Alevi evleri özel olarak kundaklandı; "Alevilerin dinsiz ve sünnetsız olduğu"yayıldığından erkeklerin pantalonları indirilerek sünnetli olup olma­dığı kontrol edildi; ölülerin ve yaralıların ta­şınması engellendi; tedavi edilmesin diye hastaneler kuşatıldı; insanlar kadın-erkeK, hamile, çocuk-yaşlı, hasta, yaralı ayrımı yapılmadan katledildi. Kayseri'den getiri­len Hava İndirme Birlikleri. Gaziantep'ten getirilen jandarma, gökte uçan uçaklar bile olayları önleyemedi; sözde kent havadan kontrol ediliyordu; yerde ise eli kanlı faşist­ler ve provokatörler Alevi canı, devrimci canı “alıyorlardı”.Aralığın 25'inde akşama doğru olaylar yatıştı: Resmi rakamlara göre 111 kişi

4 6

Page 47: Halk takvimi

öldü: yüzlerce Kişi yaralandı: 210 ev ve 70 işyeri yakılıp yıkıldı. Katliamın ardından Alevılerın büyük bir çoğunluğu kenti terket ti. Eretesi gün Kahramanmaraş olayları nedeniyle 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

NE YAPMALIYIZ?

Kahramanmaraş Cankıyımı bir yas: uy­garlığımızın yara izi: irin toplayan bir yara. Bu yası, toplum dışı kalmış duygusal­lığımıza dönüştürmek değil bizim görevi­miz. Tam tersine yasımızı güncelleştirip bi­reylerin ve toplumun yüreğine taşımak, Kahramanmaraş’ta kıyıma katılanların gü­nümüzdeki toplumsal temsilcilerini "teşhis edecek anahtar"durumuna getirmektir. Si­nirimizi ve öfkemizi, kesintisiz bir demok­rasi kavgasının ivmesi durumuna dönüş- türemezsek eğer suçluyuz demektir. Açık­tır ki resmi tarih sürecinde her Alevi-Bek-

4 7

Page 48: Halk takvimi

taşi biraz alınyazısının çocuğudur. Alınyazısına karşı koymayı Düşünüyorsa bir Alevi Bektaşi, alınyazısını da karşı koyuşunun tam önüne yerleştirmek zorundadır

48