MiracleThe

city

İzmirİzmirMuhteşem tarihin, mavi denizin, lezzetli yemeklerin şehri.

Tanrıların, imparatorların, sultanların; güneş ve rüzgarın şehri.

Bilgeliğin, kahramanlığın, özgürlüğün ve şifanın şehri;

tarihçiler, arkeologlar ve akademisyenler için bir hazine.

İzmir… Tarihi İpek Yolu’nun Ege’yle buluştuğu

ve gökdelenlerin antik kalıntıları selamladığı,

geleceğin aydınlık ve ufkun parlak olduğu şehir.

Hayatın Kordon’da hızlandığı, Seferihisar’da yavaşladığı ve Çeşme’de keyif haline dönüştüğü şehir.

İzmir… Zeytinin, incirin, üzümün şehri… Doğallığın, organiğin ve tazeliğin memleketi.

8.500 yıllık geçmişini arkasına alıp, yüzlerce yıl ileriye bakan İzmir, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan batı limanıdır. Darius’un İ.Ö. 5. yüzyılda Pers Kraliyet Yolu’nu bu şehre ulaşmak için yapması da, tanrılara tapınakların bu şehirde sunulması da rastlantı değildir.

Balçova’nın kaplıcalarıyla ısınan, Kuş Cenneti’yle süslenmiş, mimari başyapıtların cömertçe serpiştirildiği, nefis sahillerle çerçevelenmiş İzmir, Ege’nin kıyısındaki en değerli cevherlerdendir.

Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Artemis Tapınağı, antik tarihin şifa merkezi Asklepion, Celsus Kütüphanesi ve Zeus Tapınağı İzmir’in asırlardır sayısız sosyal ve kültürel etkinliğin merkezinde yer aldığını tüm görkemleriyle kanıtlar. Günümüzde festivaller ve sergiler, fuarlar ve kongreler İzmir’in takvimini yıl boyunca doldurur.

İzmir… Bereketin, bolluğun, güzelliğin şehri.

İzmir Saat KulesiKonak

İzmir, 3.500 yılı yerleşik hayat olmak üzere 8.500 yıllık tarihi ve 12.012 km2 ‘lik yüzölçümüyle Türkiye’nin batısında bir metropoldür. Limanları, ekonomik çeşitliliği, iyi yetişmiş insan gücü ve coğrafi konumunun sağladığı elverişli ortam, İzmir’in

ülkenin 3’üncü en büyük ekonomisine sahip olmasını sağlamıştır. Yüksek büyüme hızı ile İzmir, 2012 yılında dünyanın en hızlı büyüyen beş metropol ekonomisinden biri haline gelmiştir.

İzmir, ekonomik ve sosyal olarak dinamik bir şehir oluşunu konumu ve iklimine borçlu olduğu kadar, tarihi boyunca sosyal mozaiği dahilinde pek çok kültür ve din barındırmış olmasına da borçludur. Persler, Antik Yunanlılar, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar, İzmir’in uzun tarihi boyunca ev sahipliği yaptığı onlarca farklı uygarlıktan sadece bazılarıdır.

İzmir, çok dinli yapısıyla gurur duymaktadır. İzmir’de kiliseler ve sinagoglar, camilerle ve antik tapınaklarla uyum içinde, içiçe bulunmaktadır.

Yaklaşık 4 milyon olan nüfusunun yarısının 30 yaşın altında olması şehrin hayat dolu olmasını sağlar. On binlerce üniversite öğrencisine ev sahipliği yapan İzmir, bilim adamları, sanatçılar, iş adamları ve akademisyenler yetiştirmektedir.

Mükemmel iklimiyle İzmir, zeytin, incir, üzüm ve pamuk gibi mahsuller için harika bir doğal ortam teşkil etmektedir. Çeşitli deniz mahsulleri, şaraplar, kendine özgü otlar ve zeytinyağları sunan İzmir, en katıksız ve sade mutfak harikalarıyla gurmeler için de çekici bir şehirdir.

Maviye açılıyor olmasına rağmen, İzmir aynı zamanda çok “yeşil” bir şehirdir; çevreyi korumak için önlemler almakta ve güneş, rüzgar ve termik enerji kullanımını desteklemektedir. İzmir, çok sayıdaki sağlıklı yaşam merkeziyle gurur duymakta, aktif yaşamak isteyen İzmirliler için çözümler üretmektedir.

Victor Hugo’nun “prenses” yakıştırmasında bulunduğu İzmir, eski ismiyle Smyrna, bir zamanlar antik paraların üzerine nakşedilmiş eski ve köklü bir şehir olduğu kadar, büyümeye devam eden genç ve dinamik bir metropoldür.

İzmir Körfezi

MiracleThe

city

ÖncülerÖncü olmak kolay değildir. Tarihte pek çok ilki gerçekleştirmiş bir şehir olarak, İzmir’in sorumluluğu büyüktür.

Neresinden bakılırsa bakılsın, Türkiye’nin Avrupa’nın en hızla büyüyen gücü olduğunu inkar etmek mümkün değildir. Türkiye’nin 81 şehri arasında, toplam 75 milyon nüfusun içindeki 4 milyon “genç beyin” ile İzmir, Türkiye’nin geleceği parlak, öncü şehridir. İzmir’in “Tarihte İlkler” listesi sonsuzdur. Tarımdan finansa, sağlıktan eğitime, yaşam tarzından teknolojiye…

İlk parşömen kağıdı, ilk şifa tapınağı (Asklepion, şifa tanrısı Asklepios adına kurulmuştur), bitkisel tedavi, psikoterapi ve doğal terapinin ilk defa kullanılması ve 200.000 kitapla Asya’nın ilk kütüphanesi…

Homeros tarafından yazılan ve Batı edebiyatının günümüze kadar gelen en eski eserlerinden olan İlyada bu topraklarda yazılmıştır. Lidyalılar tarihte ilk defa madeni parayı İzmir civarında kullandıkları için, paranın bu topraklarda “yaratıldığı” da bir ilk olarak eklenebilir!

2.000 yıldır dünyanın her yerinden milyarlarca insan kiliselerde Hz. İsa’ya ibadet etmektedir ve İncil’de bahsi geçen Hıristiyanlığın ilk 7 kilisesinden 3’ü bugünkü İzmir sınırları içindedir!

Türkiye’nin ilk demiryolu; ilk Sakin Şehir, ilk tüp bebek, ilk futbol takımı, ilk hayvanat bahçesi ve doğal yaşam parkı ve ilk uluslararası fuar, İzmir’in “ilk”lerinden sadece bazılarıdır. İzmir kelimenin her anlamıyla, öncüdür.

Öncülerinşehriöncü : 1. önde giden. 2. bir sanat ve düşünce akımını, çağına göre yeni bir görüşü başlatan. 3. müjdeciöncülerin şehri : İzmir

Öncüler Celsus Kütüphanesi, EfesSelçuk

Hıristiyanlığın Yedi KilisesiAhiret’in Yedi Kilisesi ve Asya’nın Yedi Kilisesi olarak da bilinen Hıristiyanlığın Yedi Kilisesi, Antioch’lu Ignatius tarafından Yeni Ahit’te yazıldığı üzere Hıristiyanlığın erken döneminin en önemli kiliseleridir. Yedi Kilise’nin tamamı bugünkü Türkiye sınırları içerisinde yer almaktadır. Kitapta, Hz. İsa Yunan adası Patmos’tayken Aziz John’a şöyle der: “Burada gördüklerini bir parşömene yaz ve Efes, Smyrna, Bergama, Thyatira, Sardis, Philadelphia ve Laodicea’daki Yedi Kilise’ye yolla.”

Celsus Kütüphanesi, EfesSelçuk

Sonsuİzmir, iki kere kurulmuş bir şehirdir. İlk yerleşim olan Antik Smyrna, İ.Ö. 3.000 yıllarında kurulmuştur. Bayraklı’daki kazılar sırasında ortaya çıkan bu yerleşim yerleri, İzmir’in kuzeydoğusundaki Tepekule bölgesinde bulunmuştur. 250 metre yükseliğindeki Bayraklı tepesinde Zeus’un ölümlü oğullarından sayılan Kral Tantalus’un İ.Ö. 7. yüzyıla ait mezarının kalıntıları bulunmuştur.

Şehir, ikinci defa, Büyük İskender’in komutanlarından biri tarafından Pagos’ta (Kadifekale) 4. yüzyılda kurulmuştur. Efsaneye göre, Büyük İskender bir gün Pagos tepelerinde avlanırken bir ağacın altında uyuyakalır ve rüyasında iki tane orman perisi görür. Periler bu alanda bir şehir kurmasını söyler ve bu şehirde yaşayan insanların çok mutlu ve bereketli hayatlar süreceklerini vaadeder.

Şehrin kuruluşunun temellerini oluşturmuş olan bu efsaneye dönüp baktığımızda bunu anlamlandırmak çok kolay çünkü İzmir askeri ve ticari olarak ideal bir konumda bulunmaktadır.

Bugün de ayakta durmaya devam eden Kadifekale, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından birçok kez restore edildi. Denizden 186 metre yükseklikte bulunan kale, bugün bile şehrin en yüksek yerlerinden biridir ve güzel İzmir’in kuşbakışı bir manzarasını sunmaktadır.

Sayısız tarihi alan, İzmir’i donatır. Dünyanın tüm diğer agoraları gibi Büyük İskender zamanında kurulmuş olan Agora, antik dünyanın ticari, politik ve dini buluşma noktalarından biriydi. Bugünkü pazar yeri, meclis ve şehir meydanlarının işlevlerini tek başına karşılayan İyonya agoraları arasında en büyüğü ve iyi durumda olanı İzmir Agora’sıdır.

Bergama Krallığı’nın Helenistik dönemde başkenti olan Pergamum (Bergama) ve İyonya Birliği’nin Klasik Yunan döneminin 12 şehrinden biri olan Ephesus (Efes), İzmir’i tarihçilerin rüya şehri haline getirmek için yeterlidir. Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Artemis Tapınağı’yla da ün kazanmış olan Efes’te, aynı zamanda Zeus Tapınağı da bulunmaktadır.

Şehirdeki en muhteşem yapılardan biri, tartışmasız şekilde, Efes’teki Celsus Kütüphanesi’dir. Romalı Senatör Tiberius Julius Celsus Polemaneaus için kurulmuş olan bu görkemli yapı çok iyi muhafaza edilmiştir. Kurulduğu tarihlerde 25.000 kişinin yaşadığı rengarenk bir şehirde nasıl durduğunu hayal etmek güç olsa da, kalıntıları geçmiş ihtişamını yansıtmaktadır. Zamanında 12.000 parşömen muhafaza ettiği düşünülen Celsus, zamana karşı koyan en güzel yapılardandır.

Sonsuzşehir

Sonsu Amfitiyatro, EfesSelçuk

SonsuKemeraltı’ndaki tarihi pazar yeri İzmir’e özgü cıvıl cıvıl hediyelik eşyalarla ve bunlara beğeniyle bakan turistlerle doludur. Şehrin en eski buluşma noktası ve alışveriş merkezi olan Kemeraltı, İzmir’in en işlek yaya trafiğine sahip bölgesidir. Dolambaçlı kaldırımlarında ve küçük meydanlarında her bütçeye göre bir şeyler vardır.

Bu bölge Havra Sokak’ta bulunan ve dördü iyi durumda olan 9 tarihi sinagoguyla da ünlüdür. Aralarından Portekiz Sinagogu, Sabetay Sevi’nin tutkulu vaazlarını verdiği yer olmasıyla ünlüdür.

İzmir’in bütün yapıları arasında en kolay tanınanı muhtemelen Asansör’dür. Yahudi bir bankacı olan Nesim Levi tarafından 1907 yılında inşa edilmiş olan bu asansör, deniz seviyesinden tepe seviyesine ulaşım sağlamaktadır. Artık elektrikle çalışıyor olsa da, orijinal asansörlerin ikisi de su gücüyle çalışmaktaydı. Üst katlarda bulunan balkon muhteşem bir İzmir manzarası sunmakla kalmayıp, günümüzde harika bir restoran olarak da işletilmektedir. Asansörün alt katındaki sevimli sokağa İzmir’de yaşamış olan uluslararası müzisyen Dario Moreno’nun ismi verilmiştir.

Duvarları resimlerle süslenmiş Devlet Opera Binası ve Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen 20 bin kitabıyla bölgenin önemli kütüphaneleri arasında sayılan Milli Kütüphane de ziyaret edilmeye değer yapılar arasındadır.

19. yüzyılda Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından tasarlanmış olan eski gümrük binası, bugün kafeler, restoranlar ve dükkanların bulunduğu bir sosyal alan olarak kullanılmaktadır.

Şehrin merkezinde yer alan ve 1901 senesinde İkinci Sultan Abdülhamit zamanında Alman mimarlar tarafından inşa edilmiş olan Saat Kulesi ise İzmir’in gayriresmi sembolüdür. Dantel gibi gözüken taş işçiliğiyle 25 metre yüksekliğinde olan kulenin dört köşesinde dört zarif çeşmesi bulunmaktadır.

Fransızlar tarafından 150 yıl önce inşa edilmiş olan Tarihi Havagazı Fabrikası İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından orijinal karakteri muhafaza edilerek restore edilmiştir. Günümüzde ev sahipliği yaptığı pek çok kültürel faaliyet arasında sergiler, konserler ve açık hava sineması dikkat çekmektedir.

İzmir’in en büyük dinlenme ve eğlence mekanı olan Kültürpark, İzmir Enternasyonal Fuarı’nı ağırlamakta ve bünyesinde müzeler, sanat merkezleri, galeriler, tiyatrolar, lunapark ile birlikte bahçeler, restoranlar ve kafeler gibi pek çok açık hava mekanını ve kapalı mekanı barındırmaktadır. 8.000 ağacı, 200 çeşit bitki ve çiçeğiyle Kültürpark, bir botanik parkını andırır. Kültürpark’ın ev sahipliği yaptığı Türkiye’nin ilk fuarı olan İzmir Enternasyonal Fuarı, kurulduğu 1936 yılından bu yana milyonlarca insan ağırlamıştır.

Zamanda ve mekanda önemleri göz önünde bulundurulduğunda görülmeye değer olan diğer yapılardan bazıları Pasaport İskelesi, Alsancak Garı, Borsa Binası ve eski Osmanlı Bankası binasıdır.

Sonsu AsansörKonak

ŞirinceSelçuk

KültürlEn rafine haliyle kültür.

İzmir müzelerle, kültür merkezleriyle donanmıştır ve sosyo-kültürel takvimi yıl boyunca sergiler, festivaller gibi etkinliklerle doludur.

Konak merkezine kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan İzmir Arkeoloji Müzesi görkemli Yunan ve Roma eserleri koleksiyonunu sergilemektedir. Müzenin en ilgi çeken eserleri arasında çok güzel işlenmiş lahitler, bir zamanlar Efes sırtlarında duran dev bir heykelden geriye kalan büst, Belevi’deki kabirden kalan ve cenaze oyunlarını tasvir eden etkileyici duvar resimleri sayılabilir. Sergi alanları, laboratuvarlar, depolar, fotoğraf odaları, kütüphaneler, konferans salonlarıyla dolu olan müzenin içinde ve bahçesinde 1.500 eser bulunmaktadır.

Arkeoloji Müzesi’nin hemen yanında, 1831 yılında Aziz Roche Hastanesi olarak kurulmuş olan Etnografya Müzesi bulunmaktadır. Duvarları taştan dört katlı binası yerel sanatların ve zanaatlerin renkli örneklerini barındırmaktadır. Etnografya Müzesi’nde İzmir’e özgü pek çok el sanatı hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür.

İzmir Tarih ve Sanat Müzesi ve İzmir Resim ve Heykel Müzesi gibi müzelerle birlikte, Mask Müzesi, Oyun ve Oyuncak Müzesi, Demiryolu Müzesi, İnciraltı Deniz Müzesi gibi daha özelleşmiş müzeleriyle şehir herkese ve her tür zevke hitap etmektedir. Müzelerin yanı sıra, onlarca restore edilmiş eski köşk ve konağın modern kültür merkezleri haline getirilmesiyle, yılın 365 günü boyunca sayısız sergi, konser ve film gösterimi, meraklılarına sunulmaktadır.

Kültürlüşehir

Kültürl Celsus Kütüphanesi, EfesSelçuk

KültürlEge Bölgesi ve İzmir’e özgü birçok el işi ürünü vardır. Bunların başında nazar boncuğu gelmektedir. Nazar, pek çok kültürde yöneltildiği kişiye kötü şans getirdiğine inanılan, kıskançlık veya beğeniyle yöneltilmiş bir bakıştır. Nazar boncuğunun yaptığı düşünülen şey, bu nazarı veya olumsuz enerjiyi kendine çekerek, boncuğu taşıyan kişiden uzaklaştırmaktır. “Nazar” inancının bu büyülü objesini farklı çeşitlerde ve şekillerde, inanılmaz tekniklerle elde üreten zanaatkarlar bulunmaktadır. 3.000 yıllık geçmişi olan nazar boncuğu yapma sanatı asırlardır neredeyse hiç değişmemiştir ve halen İzmir yakınlarında bulunan Görece ve Nazarköy’de aynen üretilmektedir.

Dokumacılık, urgancılık, çömlekçilik, keçe yapımı ve kalaycılık da bölgenin kendine has el sanatları arasında sayılabilir ve pek çok müze ve imalathane, bunların çok güzel örneklerini sergilemektedir.

Bahsi geçen değerler çok yerel ve otantik olmasına rağmen, İzmir’in aynı zamanda dünya çapında bir eğlence ve moda merkezi olduğunu unutmamak gerekir. Stadyumlar ve konser alanları her

yıl onlarca müzisyeni, senfoni orkestralarını ve rock gruplarını ağırlamakta, alışveriş merkezlerinde ve lüks butiklerde Avrupa ve dünya markaları tüketicilere sunulmaktadır.

Sırt çantasıyla gezen gençlerden seçkin işadamlarına kadar herkes için İzmir’de ideal konaklama mevcuttur. Butik oteller kadar dünya çapındaki otel zincirlerinin de bulunduğu İzmir, ziyarete gelen herkesin zevkine ve bütçesine uygun konaklama seçenekleri sunmaktadır.

İzmir diğer metropoller gibi yılın her günü yaşayan bir şehir olduğu için iş ve sanat takvimi yıl boyu dolu dolu geçmektedir. Uluslararası İzmir Festivali, İzmir Avrupa Caz Festivali, Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali, İzmir Uluslararası Kukla Günleri, 80 yılı geride bırakan İzmir Enternasyonal Fuarı, Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı ve Organik Ürünler Fuarı yüksek katılımlı etkinliklerden bazılarıdır.

Kültürl Sokak Pazarı

Güneşİzmir’in 629 kilometrelik sahillerindeki tatil beldelerinde, güneş mükemmel parlaklıkta, rüzgar ideal hızında, kum en uygun sıcaklıktadır.

Muhteşem sahillerin birbirini izlediği İzmir’de, yaz turizmi doğal olarak gelişmiştir ve Türkiye’nin tüm şehirlerinden gelen yerli turistlerin yanı sıra, dünyanın her yanından ziyaretçi çekmektedir.

Kıyılar boyunca pek çok “Mavi Bayrak”lı kumsal bulunmaktadır. İzmir, plaj ve marinalara verilen ve uluslararası bir çevre ödülü olan bu bayraklardan yaklaşık 35’ine sahip olmaktan gurur duymaktadır.

Dünya çapında üne ulaşmış küçücük bir tatil beldesi olan Çeşme’nin yaz aylarında nüfusu onlarca katına çıkar. Bir yarımadada konumlanmış olması, kuzey ve güney rüzgarlarının çarpıştığı bu noktayı rüzgar sörfü meraklıları için çok çekici kılmaktadır.

Çeşme Yarımadası’nın ucunda bulunan ve küçük bir belde olan Alaçatı, renkli gece hayatıyla dünya çapındaki rakipleriyle yarışmaktadır. Bir zamanlar küçük bir köy olan Alaçatı, bugün onlarca pansiyon ve butik oteliyle ziyaretçilerini ağırlamakta, özellikle Eylül ayında yapılan Uluslararası Rüzgar Sörfü Yarışması’yla çok sayıda kişiyi bu şirin beldeye çekmektedir.

Şehir merkezine 70 km uzaklıkta bulunan Foça da, yaz mevsiminde deniz-kum-güneş turizmiyle binlerce kişiyi konuk etmektedir.

Gümüldür Kumsalı’nın bulunduğu Menderes’in yanı sıra Dikili, Seferihisar ve Karaburun, kendilerine özgü güzellikleriyle İzmir şehrini kuzeyden ve güneyden tamamlayarak, ziyaret edenlere renkli bir metropolden beklenmeyecek kadar doğal ve sıcak deneyimler sunmaktadır.

Güneşşehri

Güneş PaşalimanıÇeşme

Foça

RuhanMeryem Ana’nın son günlerinden Yedi Kilise’ye, Helen uygarlığından Bizans zaferlerine, Artemis’e adanmış Dünyanın Yedi Harikası’ndan birine, Celsus onuruna inşa edilmiş muhteşem bir kütüphaneye, sarnıçlara, kiliselere, camilere, sinagoglara sahiptir İzmir. Şehrin tarihinde karşımıza çıkan isimlere bir bakınca; Büyük İskender, Herodot, Büyük Cyrus, Aziz John… İzmir ruhani tarihin içinde yüzmektedir.

8.500 yıllık tarihiyle İzmir, Akdeniz’deki en eski şehirlerden biridir. İlk yerleşim yeri İ.Ö. 3.000 yıllarında kurulmuştur. Bu toprakların üzerinden geçen sayısız medeniyetin zamanında da, bugün de, İzmir dinlerin beşiği olmuştur. Yunanlılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar ardarda bu topraklara büyük refah ve varlık kazandırmışlardır.

Birinci yüzyılda, Smyrna Hıristiyanlığın en erken merkezlerinden biri haline gelmiştir ve Yedi Kilise burada kurulmuştur. Hem Ahit’te hem de Polycarp Şehitliği’nde İzmir’de İ.Ö. birinci ve ikinci yüzyıllarda bir Yahudi topluluğu bulunduğu ifade edilmektedir.

Smyrna 4. yüzyılda Bizans, 11. yüzyılda ise Selçuklu hükmü altına girmiştir. 1415 senesinde Osmanlı hükmüne girerek, imparatorluk yıkılana kadar önemli bir Osmanlı şehri olarak kalmıştır. 17. ile 19. yüzyılları arasında dünyadaki en önemli liman şehirlerinden biri olmuştur İzmir. Nüfusunun büyük kısmı Rum olmasına rağmen, esnafının çeşitli milletlerden oluşması (özellikle Yunan, Fransız, İtalyan, Hollandalı, Ermeni ve Yahudi) şehri dönüştürerek kozmopolit bir ticaret merkezi haline getirmiştir.

Ruhani şehir

Ruhan Meryem Ana EviSelçuk

Ruhanİnançlardaki çeşitlilik İzmir’i bugünkü renkli haline getiren unsurlar arasındadır. Tapınaklarını, kiliselerini, camilerini, sinagoglarını bırakan tüm medeniyetler ve dinler, İzmir’i görülmeye değer yapılara sahip bir şehir olduğu kadar ruhani ve dini açıdan önemli bir merkez haline getirmiştir. Aziz Paul’ün mermer sütunlar ve renkli mozaikler arasından yepyeni ve radikal bir dinin vaazlarını verdiği mekanlara ve oğlu yeni çarmıha gerilmiş bir kadının yas tuttuğu dağların tepesindeki küçücük taş evine düzenlen hac turları, bu tarihsel olayların ruhani gücünü adeta günümüze taşımaktadır.

İzmir’in bugünkü nüfusunun büyük çoğunluğunu Müslümanlar oluşturur. 500 senelik bir Osmanlı şehri olmasının da etkisiyle, İzmir İslam mimarisine ait pek çok yapıya sahiptir. 1597 senesinde inşa edilmiş Kemeraltı’ndaki Hisar Camii, büyük bir kubbesi ve onu çeviren ufak kubbeleriyle İzmir’in ve Osmanlı mimarisinin en görkemli yapılarındandır. Konak Meydanı’ndaki Yalı Camii ise İslam mimarisinin diğer bir güzel örneğidir. Selçuk’ta yer alan ve 1375 senesinde Aziz John Sarnıcı’nın üzerinde bulunduğu Ayasuluk Tepesi’nin batı yamacına kurulmuş olan İsa Bey Camii ise Anadolu Beylikleri zamanından kalan en eski ve etkileyici yapılardan biridir.

Meryem Ana Evi, Aziz John’un Kabri ve Sarnıcı, Hıristiyan gençlerin sığındığı ve Romalı askerler tarafından ölüme terkedildikleri Yedi Uyurlar ve Aziz John’un Bergamalılara üçüncü mektubunda hitap ettiği Bergama Kilisesi gibi muhteşem yapılarıyla İzmir, Hıristiyanlar için kutsal topraklara sahiptir. Katoliklerin mabet yerlerinden biri olan ve Müslümanlarca da ziyaret edilen Meryem Ana Evi, 19. yüzyılda Bülbül Dağı (Mt. Koressos)’da bulunmuştur. Katolikler Hz. İsa’nın annesi Meryem Ana’nın bu taş eve Aziz John tarafından getirildiğine ve miracına (göğe yükselmesine) kadar burada yaşadığına inanmakta ve evi ziyaret etmektedirler.

Şehrin Yahudi tarihinin kökenleri ise Büyük İskender dönemine kadar uzanır. Bazı dönemlerde Yahudi nüfusu çok azalmış olmasına rağmen, İspanyol Engizisyonu sonrasında 1492 senesinde II. Sultan Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamaları için davet edilen İspanyol ve Portekiz Yahudileri’nden binlercesi İzmir’e yerleşmişlerdir. 19. yüzyılda İzmir, Yahudi eğitimi ve ögretimindeki yüksek standartlarıyla dünya çapında ün yapmıştır. Şehirdeki en büyük sinagog Karataş’ta bulunan Beth İsrael, en ünlüleri üç tanesi hala kullanımda olan Havra Sokak’ın yanyana dokuz sinagogu ve en yeni ve işlek olanı ise Alsancak’taki Shar Hashamayim Sinagogu’dur.

Ruhan Hisar Camii ve Kızlarağası HanıKonak

Meryem Ana EviSelçuk

SağlıkRefah ve mutluluğu, iyi yaşam ve sporu da içeren entegre bir yaklaşımla ele alan İzmir, hareketli bir hayatı ve sağlıklı, organik beslenmeyi teşvik etmektedir.

Antik Yunan şifa tanrısı Asclepius’dan ismini alan ve 4. yüzyılın en önemli sağlık merkezi sayılan Asklepion, Bergama’dadır. Şehrin kaplıcalarının ve çamur banyolarının ünü İ.Ö. 5’inci yüzyıla kadar gitmektedir. Antik ismi Agamemnon Kaplıcaları olan ve bugün Balçova Kaplıcaları olarak bilinen termal sular ise kireçlenme, romatizma, siyatik, safra taşları ve egzama gibi hastalıklardan yakınan pek çok yerli ve yabancı turistin şifa bulduğu bir cennet sayılmaktadır. Ortalama sıcaklığı 23 santigrat derece olan sülfürü yüksek bu şifalı sular, tedavi için olduğu kadar keyif için de ziyaretçilere sunulmaktadır. Tatil beldesi Çeşme yeraltı sularıyla da ünlüdür ve bu kaplıcaları işlettiği ve sunduğu onlarca otele sahiptir.

Sayıları giderek artan tıp fakülteleri, bilim ve araştırma enstitüleri ve poliklinikleriyle İzmir, sağlık hizmetleri için tercih edilmektedir.

Yılda ortalama 300 gün güneşli olan şehir; rüzgar sörfü, dağ bisikleti, yüzme, dalış, yürüyüş ve kamp gibi birçok açık hava etkinliği için imkan tanımaktadır. Akdeniz Olimpiyatları’na ve Universiade’a (Üniversite Oyunları) ev sahipliği yapan İzmir, spor tesisleri portföyünü, inşasına başlanmış spor sahalarıyla arttırmaya devam etmektedir.

Yürüyüş ve dağ bisikleti için 100’ün üzerinde dağ patikası bulunan İzmir’de, şehir merkezinden uzaklaşmak istemeyenler için sahil boyunca 40 kilometrelik bir bisiklet ve yürüyüş yolu bulunmaktadır.

Seferihisar ilçesi, sertifikalı bir “Cittaslow”dur (Sakin Şehir) - daha sakin ve sağlıklı bir hayat tarzı için model teşkil etmektedir. Seferihisar, Sakin Şehir sayılabilmek için; yavaş yemek yeme felsefesini destekleme, temiz enerji kullanma, tarihi ve kültürel önemi bulunan yerleri koruma ve değerlendirme gibi istenen pek çok koşulun 60’tan fazlasını karşılamaktadır.

Sağlıklı şehir

Sağlık Gündoğdu MeydanıKonak

Alaçatı KörfeziÇeşme

DoğalKonumuyla, iklimiyle, yeşili, denizi, rüzgarı ve güneşiyle İzmir her şeyi vaat eder… Hem de doğal olarak!

İzmir, yenilenebilir enerjiyle neredeyse eşanlamlı hale gelmiştir. Jeotermal enerji, güneş ve rüzgar enerjisi gibi doğal kaynaklarının bolluğu göz önünde bulundurulduğunda, İzmir’in yenilenebilir enerji üretme potansiyeli çok büyüktür. Bu yenilenebilir kaynaklarının hepsi kullanılmaya başlandığı halde, kaynakları mümkün olan en etkin şekilde değerlendirebilmek için tasarılar sunulmakta, çalışmalar sürdürülmektedir. İzmir, ülke çapındaki rüzgar enerjisinin %36’sını üretmektedir.

Türkiye’de ilk organik tarım ürünleri, İzmir’de üretilmiştir. Her yıl İzmir’de düzenlenen Organik Ürünler Fuarı binlerce ziyaretçiyi ağırlamakta ve beslenmeden tekstile kadar pek çok alanda ürünler ve çözümler sunmakta, daha sağlıklı yaşam standartlarına ulaşabilmek için doğal ve geleneksel tarımı desteklemektedir. Bostanlı, ülkedeki ilk organik ürünler pazarına ev sahipliği yapmakta ve tezgahlardaki çeşitli ürünler tüketicilere sunulmaktadır.

Doğal yaşama bütün mükemmeliğiyle tanık olmak için İzmir’de yapılması gereken tek şey bir gün ayırarak, ya İzmir Doğal Yaşam Parkı’nı ya da İzmir Kuş Cenneti’ni ziyaret etmektir. İki mekan da ülkenin ve dünyanın her yanından ziyaretçi çekmektedir. Çiğli’de 425.000 metre karelik bir alan üzerine kurulu olan İzmir Doğal Yaşam Parkı, yaklaşık 120 farklı türden 1.200’den fazla hayvan barındırmaktadır. İzmir Kuş Cenneti ise 8.000 hektarlık devasa alanıyla, 200 farklı türden kuşun üreme habitatıdır. Kuşların gözlemlenebildiği ve korunduğu Kuş Cenneti, etkileyici biyolojik çeşitliliğiyle doğal bir harikadır.

Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz fokunun yurdu olan Foça, doğal bir cennet sayılmaktadır ve çok sıkı çevre koruma denetimleri altında tutulmaktadır. Nadiren görülmesine rağmen, Foça’nın etrafındaki koy ve mağaralarda foklar vardır, ama oldukça utangaçtırlar!

Doğalşehir

Doğal Urla

Kuş CennetiÇiğli

Lezzetİzmir’in sade ve lezzetli mutfağı, Akdeniz yemeklerinin genel mantığı doğrultusunda, yemeğin dengeli ve sağlıklı olması gerektiği düşüncesinin doğal ifadesidir.

İzmir mutfağı, çok kültürlü tarihinin etkisiyle çeşitli yemekler sunmaktadır. Şehrin yemek kültürü üzerinde en çok Girit, Yunan, Balkan ve elbette Türk mutfağı etki bırakmıştır. Şehrin mutfak kültürü, Osmanlı hükümdarlığı sırasında burada yaşayan Levantenlerin damak zevkine göre yeniden şekillenmiştir.

Verimli toprakları ve şehri çevreleyen denizi şehre bol miktarda taze sebze ve deniz ürünleri temin etmektedir ve son yıllarda giderek artan sağlıklı yiyecek talebi doğrultusunda İzmir ve Ege mutfakları daha popüler hale gelmiştir.

Bu büyülü topraklarda üzüm, incir ve turunçgiller yetişiyor olmasına rağmen, Ege mutfağının en belirleyici öğesi, 4.000 yıldan beri kullanılan zeytinyağıdır. Dünyanın bilinen en eski zeytinyağı üretim tesislerinden biri Urla’dadır. Zeytin bahçeleri ve üretim tesisleri bölgede bol miktarda bulunmaktadır. En sıradan balık veya yeşilliğin üzerine bile zeytinyağı gezdirildiği zaman tadına adeta yeni bir boyut katılmış olur.

İzmir’e özgü iki lezzet daha vardır: boyoz ve kumru. Sokak yiyeceği sayılmasına rağmen İzmir’in her yerinde pastanelerde yapılan bu iki yiyeceği tüm ziyaretçilerin mutlaka denemesi gerekir. Yahudi-İspanyol kökenleri olan boyoz, temelde ayçiçek yağı, un ve susam ezmesi karışımından oluşan yuvarlak bir börek çeşididir.

Kumru ise; kaşar peyniri, sucuk ve domates dilimleriyle yapılan bir sandviç çeşididir. Özellikle Çeşme’de kumrucuların 7 gün 24 saat açık olmasının da etkisiyle, çabucak doyurucu bir şey yemek isteyenlerin ilk tercihi kumrudur.

Kuşkusuz, Ege ve İzmir mutfağının gözbebeği, bahçelerden, ovalardan, tarım alanlarından toplanan ve çok basit bir şekilde, biraz haşlanarak veya yağda çevrilerek pişirilen ve zeytinyağı gezdirilen otlardır. Meze tabaklarında birbirlerine benzer gözüktükleri için gerçekte ne kadar çok çeşit olduğunu anlamak biraz güçtür, bu yüzden bu otları tanımak biraz bilgi ve deneyim gerektirir. Mutlaka denenmesi gerekenler arasında asma, ebegümeci, ısırgan, cibez, zahter, şevketibostan, hindiba, deniz börülcesi, roka ve tere bulunmaktadır.

Deniz ürünleri, İzmir’in öne çıkan bir diğer unsurudur. Deniz kıyısında sayısız balık lokantası bulunmaktadır. Şehrin meşhur balık yemekleri arasında orfoz tuzlama, çipura ve levrek ızgara, asma yaprağına sarılmış barbun, midye dolma veya tava, şişte dil balığı filetosu ve tamamen İzmir’e özgü sütte balık bulunmaktadır!

Görülmesi gereken yerlerden biri de küçük bir köy olan Şirince’dir. Sıcakkanlı insanları ve hizmet kalitesiyle olduğu kadar kocaman bir sacta pişirilen gözlemesi ve ev yapımı şaraplarıyla da ünlü olan Şirince, koruma altında tutulan mimarisi, vadileri, şeftali bahçeleri ve içinde kaybolunacak kadar güzel zeytinlikleriyle masallardaki köylere benzemektedir.

Lezzetşehri

Lezzet Yerel Lezzetler

ŞirinceSelçuk

NÜFUSUN%91’iŞEHİR

MERKEZİNDEYAŞIYOR34

ORTALAMAYAŞ

30İLÇE

12.012 km2

38.4202° N, 27.1283° E

629 kmSAHİL ŞERİDİ

YILDA ORTALAMA

300GÜN

GÜNEŞLİ

27,5 ºC

13 ºC

SICAKLIK ORTALAM

ALARI

BERGAMA

KINIK

ALİAĞA

FOÇA

MENEMEN

ÇİĞLİ BORNOVA

KONAK

BAYRAKLI

KARABAĞLAR

BALÇOVA KEMALPAŞA

BAYINDIR

SEFERİHİSAR

NARLIDERE

URLA

KARABURUN

MENDERES

SELÇUK

TİRE

ÖDEMİŞKİRAZ

BEYDAĞ

DİKİLİ

TORBALI

ÇEŞME

GÜZELBAHÇE

KARŞIYAKA

BUCA

GAZİEMİR8500YILLIK TARİH

4 MİLYON NÜFUS

%50’Sİ 30YAŞIN ALTINDA

TARİHİ YERLER

YATÇILIK / DENİZ SPORLARI

DOĞA SPORLARI

ALIŞVERİŞ

TERMAL TESİSLER

KIŞ SPORLARI

MÜZELER

DOĞAL YAŞAM PARKI

HAVAALANI

KUŞ CENNETİ

MAVİ BAYRAKLI PLAJLAR

NÜFUSUN%91’iŞEHİR

MERKEZİNDEYAŞIYOR34

ORTALAMAYAŞ

30İLÇE

12.012 km2

38.4202° N, 27.1283° E

629 kmSAHİL ŞERİDİ

YILDA ORTALAMA

300GÜN

GÜNEŞLİ

27,5 ºC

13 ºC

SICAKLIK ORTALAM

ALARI

BERGAMA

KINIK

ALİAĞA

FOÇA

MENEMEN

ÇİĞLİ BORNOVA

KONAK

BAYRAKLI

KARABAĞLAR

BALÇOVA KEMALPAŞA

BAYINDIR

SEFERİHİSAR

NARLIDERE

URLA

KARABURUN

MENDERES

SELÇUK

TİRE

ÖDEMİŞKİRAZ

BEYDAĞ

DİKİLİ

TORBALI

ÇEŞME

GÜZELBAHÇE

KARŞIYAKA

BUCA

GAZİEMİR8500YILLIK TARİH

4 MİLYON NÜFUS

%50’Sİ 30YAŞIN ALTINDA

TARİHİ YERLER

YATÇILIK / DENİZ SPORLARI

DOĞA SPORLARI

ALIŞVERİŞ

TERMAL TESİSLER

KIŞ SPORLARI

MÜZELER

DOĞAL YAŞAM PARKI

HAVAALANI

KUŞ CENNETİ

MAVİ BAYRAKLI PLAJLAR

© 2012. Tüm hakları saklıdır.