50
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ BESLENME ve DİYETETİK BÖLÜMÜ FARKLI SOSYO- EKONOMİK DÜZEYDEKİ ÖĞRENCİLERİNİN SAĞLIKLI YEME İNDEKSİ ve ß-GLUKANIN DOYGUNLUK HİSSİNE ETKİSİ H.Sinem AKGÜN TEZ DANIŞMANI ASLI AKYOL ANKARA, 2013

Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ

BESLENME ve DİYETETİK BÖLÜMÜ FARKLI SOSYO-EKONOMİK DÜZEYDEKİ ÖĞRENCİLERİNİN SAĞLIKLI YEME İNDEKSİ ve ß-GLUKANIN DOYGUNLUK

HİSSİNE ETKİSİ

H.Sinem AKGÜN

TEZ DANIŞMANI

ASLI AKYOL

ANKARA, 2013

Page 2: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

1.Giriş .....................................................................................................................4

1.1.Obezite ..............................................................................................................4

1.2.Obezite Prevelansı ...............................................................................................5

1.3.Obeziteye Neden Olan Faktörler ............................................................................7

1.4.Obezitenin Komplikasyonları .................................................................................8

1.5.Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler .............................................................. 10

1.6.Obezitede Etkili Hormonlar ................................................................................. 12

1.7.Diyet Lifleri ....................................................................................................... 13

1.8.ß-glukan ve Doygunluk ....................................................................................... 24

2.Materyal ve Metod............................................................................................... 26

3.Bulgular .............................................................................................................. 29

4.Tartışma ............................................................................................................. 41

5.Sonuç ................................................................................................................. 43

6.Referanslar.......................................................................................................... 45

Page 3: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite
Page 4: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Giriş

Obezite

Obezite vücutta aşırı ölçüde yağ dokusu bulunması durumudur. Şişman

anlamına gelen ‘’Obese’’ sözcüğü Yunaca ‘’obere’’ sözcüğünden türeyen bir isim

olup, ‘’çok yemek yiyen’’ anlamına gelmektedir. Muhtemelen Türkçe’deki ‘’obur’’

sözcüğü de aynı kökten gelmektedir. İnsan yaşam süresinin çok uzun olmadığı

dönemlerde obezite güç, refah ve sağlık göstergesiyken (Anadolu’nun ve Frigya’nın

ana tanrıçası Kibele’nin kültü bile şişman bir kadın biçimindedir); günümüzde tedavi

edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Obezite iskemik kalp

hastalığı, hipertansiyon, serebrovasküler hastalık, tip 2 diyabet, meme, over,

endometriyum, prostat ve kolon kanseri gibi yaşamı tehdit eden hastalıklar için bir

risk faktörüdür. Ayrıca osteoartrit, safra taşı ve kolesistit, variköz ven, obstrüktif

uyku apne sendromu ve ameliyat komplikasyonları gibi koşullar için de bir risk

faktörüdür. Yine obezite doğum zorlukları, gebe kalma zorlukları (PKOS) ve

depresyon dahil pek çok bozuklukla ilişkilidir.(1)

Obezite en iyi anormal miktarda yada kısmi oranda vücut yağının artışı olarak

tanımlanır. Aşırı vücut yağının varlığı genellikle “ancak her zaman değil” artmış

vücut ağırlığına sebep olmaktadır. Buna göre obezite çoğunlukla vücut kitle

indeksinin (VKİ) hesaplandığı klinik çalışmalarla tanımlanmaktadır, vücut kilosunun

(kilogram olarak) boyun metre cinsinden karesine bölünmesiyle, yada paund

cinsinden kilonun inç cinsinden boyun karesine bölünmesi ve 703 ile çarpılmasıyla

elde edilir. Çünkü çoğu sağlık sonuç ları VKİ veri olarak kullanmakta, şu an fazla

kilolu ve obez sınıflandırılmasında kullanılmaktadır. (2) (Tablo 1.)

Page 5: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Tablo1. Yetişkinlerde VKİ’ne göre Obezitenin Sınıflandırılması (WHO)

Sınıflandırma BKİ (kg/m2)

Temel kesişim

noktaları

Geliştirilmiş kesişim

noktaları

Zayıf (düşük ağırlıklı <18.50 <18.50

Aşırı düzeyde zayıflık <16.00 <16.00

Orta düzeyde zayıflık 16.00 - 16.99 16.00 - 16.99

Hafif düzeyde zayıflık 17.00 - 18.49 17.00 - 18.49

Normal 18.50 - 24.99

18.50 - 22.99

23.00 - 24.99

Toplu, hafif şişman,

fazla kilolu > 25.00 > 25.00

Şişmanlık öncesi (Pre-

obez) 25.00 - 29.99

25.00 - 27.49

27.50 - 29.99

Şişman (Obez) > 30.00 > 30.00

Şişman I. Derece 30.00 - 34-99

30.00 - 32.49

32.50 - 34.99

Şişman II. Derece 35.00 - 39.99

35.00 - 37.49

37.50 - 39.99

Şişman III. Derece > 40.00 > 40.00

Obezite Prevelansı

Obezite gün geçtikçe artan salgın bir hastalık halini almış ve epidemi olarak

nitelendirilmektedir. Obezite prevelansı özellikle batılı yaşam tarzını benimseyen bir

Page 6: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

çok ülkede tehlikeli bir hal almıştır. Türkiye Diyabet, Obezite ve Hipertansiyon

Epidemiyoloji Çalışması (TURDEP-I) 1997-1998 yılları arasında İstanbul

Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Diyabet Bilim Dalı, Türkiye İstatistik Kurumu

(Eski adı ile Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü) ve Sağlık Bakanlığı tarafından

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün gözlemi altında, ulusal ölçekte yapılmış ilk

çalışma özelliğini taşıyan TURDEP-I çalışması %85 gibi yüksek bir katılım oranı ile

gerçekleştirilmiş ve bu araştırma kohortunda Türkiye’nin yaş, cins ve yerleşim birimi

dağılımları göz önüne alınarak random olarak belirlenmiş, 540 (270 kentsel, 270

kırsal) merkezden, 20 yaş ve üzerinde 24 788 (13 708 kadın, 11 080 erkek) kişi yer

almıştır. TURDEP-I çalışması erişkin yaştaki Türklerin ancak %40 kadarının WHO

tarafından belirlenen normallere uygun olduğunu, toplumun yarıdan fazlasının fazla

kilo problemi bulunduğunu ortaya koymuştur (%35 fazla kilolu ve %22 obez). Buna

karşılık toplumda zayıf ve morbid obez kapsamına girebilecek kişilerin önemli bir

sorun teşkil etmeyecek oranda oldukları görülmüştür. TURDEP-I çalışması erişkin

yastaki Türklerin ancak %40 kadarının WHO tarafından belirlenen normallere uygun

olduğunu, toplumun yarıdan fazlasının fazla kilo problemi bulunduğunu ortaya

koymuştur (%35 fazla kilolu ve %22 obez). Buna karşılık toplumda zayıf ve morb id

obez kapsamına girebilecek kişilerin önemli bir sorun teşkil etmeyecek oranda

oldukları görülmüştür. 1997-1998 yılları arasında yapılan TURDEP-I çalışmasından

12 sene sonra 18 Ocak 2010-18 Haziran 2010 tarihleri arasında 15 ilden 540

merkezde tamamlanmış ve TUIK 2008 verileri baz alınarak merkezlerdeki yaş grubu

ve cinsiyet dağılımına uygun şekilde rastgele seçilip çalışmaya davet edilen 20 yaş

ve üzerinde 26 499 kisi katılmıştır ve çalışma katılım %92 oranında bildirilmiştir.

TURDEP-I‘den itibaren geçen 12 yıllık süreçte erişkin nüfusumuzun yaş ortalaması

4 yıl artmıştır. Ortalama kadın ve erkek boyu 1’er cm artmış; kadınlarda kilo 6 kg,

bel çevresi 6 cm, kalça çevresi 7 cm; erkeklerde ise kilo 8 kg, bel çevresi 7 cm, kalça

çevresi 2 cm artmıştır. Çalışmaya göre Türkiye’de obezite sıklığı %32 bulunmuştur.

Erkeklerde kilo fazlalığının, kadınlarda ise obezitenin daha yaygın olduğu dikkati

çekmektedir. Genel olarak erişkin yaşlardaki Türk toplumunun 2/3’ü kilolu veya

obezdir. Kentsel ve kırsal obezite oranları birbirine yakındır. Türkiyede 12 sene

içerisinde obezite prevelansı %44’lük bir artış göstermiştir. Türkiye’de durum

böyleyken, dünyada da çok farklı değildir.

Page 7: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

WHO’nun verileriene göre Dünya çapında, en az 2.8 milyon insan aşırı kilolu veya

obez olmanın bir sonucu olarak her yıl ölmektedir. 2008 yılında, 20 yaş üstü

yetişkinlerin % 35’nin fazla kilolu (BKİ ≥ 25 kg/m2) (% 34 erkek ve kadınların%

35) olduğu ortaya konmuştur. Obezite 1980-2008 yılları arasında yaygınlığını iki

katına çıkarmıştır. 2008 yılında erkeklerin % 10’u ve kadınların % 14’ü obez

sınıfında yer alırken (BKİ ≥ 30 kg/m2), 1980 yılında bu verileri erkekler için % 5 ve

kadınlar için % 8 olarak kayıt altına alınmıştır. Şuandaki verilere göre dünyada yarım

milyar yetişkin obez ve 1 milyardan fazla insan obezite tehlikesi altındadır. (3) Tüm

bu durumlar ele alındığında yaklaşık son 30 yıldır obezitenin, salgın bir hastalıktan

başka bir şey olmadığını söylemek mümkün ve halk sağlığı problemlerinin en önemli

sorunlarından bir tanesidir. Gelecek kuşaklarda bu sağlık sorununun ve getirdiği

komplikasyonların azaltılabilmesi için acil çözüm yolunun bulunması ve

uygulanması gerekmektedir.

Obeziteye Neden Olan Faktörler

Obeziteye neden olduğu bilinen çok sayıda faktör içinde, aşırı ve yanlış beslenme ve

fiziksel aktivite yetersizliği en önemli nedenler olarak kabul edilmektedir. Bu

faktörlerin yanısıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-

kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna

neden olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocukluk çağı obezitesindeki artışın sadece

genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle,

obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul

edilmektedir.Obezitenin oluşmasında başlıca riskler ve riski etkileyen faktörler

aşağıda sıralanmıştır.(4)

• Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları

• Yetersiz fiziksel aktivite

• Yaş

• Cinsiyet

• Eğitim düzeyi

• Sosyo - kültürel etmenler

• Gelir durumu

Page 8: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

• Hormonal ve metabolik etmenler

• Genetik etmenler

• Psikolojik problemler

• Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama

• Sigara- alkol kullanma durumu

• Kullanılan bazı ilaçlar (antidepresanlar vb.)

• Doğum sayısı ve doğumlar arası süre

Obezite; vücut sistemleri (endokrin sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi,

gastrointestinal sistem, deri, genitoüriner sistem, kasiskelet sistemi) ve psikososyal

durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden dolayı pek çok sağlık sorunlarına neden

olmaktadır. Obezitenin çeşitli hastalıklarla ilişkisi bilinmekte olup morbidite ve

mortaliteyi artırıcı etkisi de ortaya konulmuştur. Fazla kilolu olma Avrupa

Bölgesinde her yıl 1 milyondan fazla ölümün ve hasta olarak geçirilen 12 milyon

yaşam yılının sorumlusudur.(5)

Obezitenin Komplikasyonları

1. Metabolik-hormonal komplikasyonlar

• Metabolik sendrom

• Tip 2 diyabet

• İnsülin direnci, hiperinsülinemi

• Dislipidemi

• Hipertansiyon

• Gut

• Uyku bozukları

• Hormon ve diğer dolaşım faktörü anomaliler:

• Sitokinler

• Ghrelin

• Büyüme hormonu (BH)

• Hipotalamik-hipofizer-adrenal (HPA) aks

• Leptin

• Renin-anjiotensin sistemi

Page 9: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

2. Kardiyovaskuler sistem hastalıkları

• Serebrovasküler hastalık

• Konjestif kalp yetersizliği

• Koroner kalp hastalığı

• Hipertansiyon

• Tromboembolik hastalık

3. Solunum sistemi hastalıkları

• Obezite-hipovantilasyon sendromu

• Uyku apne

4. Sindirim Sistemi Hastalıkları

• Safra kesesi hastalığı

• Karaciğer Hastalığı

5. Ureme sistemi anomalileri

• Hormonal komplikasyolar: Dişi

• Hormonal komplikasyonlar: erkek

• Obstetrik komplikasyonlar

6. Sinir sistemi

• Adiposis dolorosa

• Psödotümör serebri

7. İmmun sistem disfonksiyonu

8. Deri hastalıkları

9. Goz hastalıkları

10. Cerrahi komplikasyonlar

• Perioperatif riskler: anestezi, yara komplikasyonları, enfeksiyonlar, insizyonal

herni.

11. Kanser

• Meme

• Kolon

• Dişi üreme: serviks, endometrium, over

• Safra kesesi

• Böbrek

• Prostat

12. Obezitenin mekanik komplikasyonları

• Artrit

Page 10: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

• Artmış karın içi basıncı

13. Psiko-sosyal komplikasyonlar

• Psikolojik komplikasyonlar

• Sosyal komplikasyonlar

• Ekonomik etki (1)

Yaşanan tüm bu problemler göz önüne alındığında obezitenin önlenebilmesi ve

gelişen bireylerin tedavi edilmesinin oldukça önemli bir konu olduğu

söylenebilmektedir.(6)

Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye

ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve

dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Obezite

tedavisinde vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması, obezitenin

yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır.(6)

Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler

1. Tıbbi Beslenme (diyet) tedavisi

2. Egzersiz Tedavisi

3. Davranış değişikliği tedavisi

4. İlaç tedavisi

5. Cerrahi tedavi

Obezite tedavisi hekim, diyetisyen, psikolog, ve fizyoterapistten oluşan bir ekip

tarafından düzenlenmelidir.

1. Tıbbi Beslenme (Diyet) Tedavisi

Obezite tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezitede

beslenme tedavisi ile:

• Vücut ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 - 24.9 kg/m2) düzeye

indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu

unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin olması

Page 11: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz üzerinde de olabilir.

• Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu

olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu alışkanlığın

sürdürülmesidir.

• Vücut ağırlığı boya göre olması gereken düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı

önlenmeli ve erişilen ağırlık korunmalıdır.

Obezite tedavisinde uygulanan diyet ilkeleri;

a)Enerji: Bireyin günlük enerji alımı, haftada 0.5-1.0 kg ağırlık kaybını sağlayacak

şekilde azaltılmalıdır. Birey yavaş ve uzun sürede zayıflatılmalıdır. Zayıflama

diyetlerinde günlük enerji miktarının belirlenmesinde ilke; bireye harcadığından daha

az enerji vermektir. Bireyin bazal metabolizma hızı (BMH) veya dinlenme

metabolizma hızı (DMH) altında enerji verilmemelidir.

b) Protein: Günlük enerjinin yaklaşık %12-15'i proteinden gelmeli ve daha çok

kaliteli protein kaynaklarından yararlanılmalıdır.

c) Yağ: Günlük enerjinin yaklaşık %25-30'u yağlardan sağlanmalıdır. Yağ miktarının

yanı sıra kullanılacak yağ türü de önemlidir. Enerjinin doymuş yağ asidinden gelen

oranı %10'un altında olmalı, çoklu doymamış yağ asidi %7-8, tekli doymamış yağ

asidi %10-15 olacak şekilde belirlenmelidir. Yağda eriyen

vitaminlerin (A,D,E,K vitaminleri) vücutta kullanımını sağlamak için yağ miktarı

çok azaltılmamalıdır. Yağ miktarının önerilenin üzerinde olması obezite ve kalp-

damar hastalıkları gibi önemli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur.

d) Karbonhidrat: Günlük enerjinin yaklaşık %55-60'ı karbonhidratlardan

sağlanmalıdır. Şeker gibi basit karbonhidratlar azaltılmalı (günlük enerjinin

≤ 10), yerine kurubaklagiller (nohut, mercimek, kuru fasulye vb.) tam tahıl ürünleri,

bulgur vb. kompleks karbonhidrat içeren besinlerin tüketimi artırılmalıdır.

e) Vitamin ve Mineraller: Zayıflama diyetlerinde düşük enerji içeriğine paralel

olarak vitamin ve mineral (B grubu vitaminler, demir, kalsiyum vb.) yetersizlikleri

Page 12: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

görülebilir. Enerjisi çok düşük olmayan, besin öğeleri açısından dengeli diyetlerde,

vitamin ve mineral yetersizliği söz konusu değildir.

f) Sıvı: Günlük en az 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Su başta olmak üzere, içecekler ve

besinlerin içeriğinde bulunan görünür/görünmez su "sıvı" olarak tanımlanmaktadır.

Su tüketimi günlük 8-10 su bardağı olmalıdır. Bununla birlikte bireysel farklıklar ve

aktivite düzeyi sıvı gereksinimini etkiler. Vücuttaki

metabolizma atıklarının atılabilmesi için yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. Yemek

öncesi, esnası ve sonrasında bol su içilmesi kabızlığın önlenmesinde oldukça

etkilidir. Kabızlık bireyin ağırlık kaybetmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Sıvı

tüketimi amacıyla şeker ilave edilmiş hazır meyve suları, gazlı içeceklerden vb.

kaçınılmalıdır.

g) Tuz: Diyetle tuz alımı <5 g/gün olmalıdır. Hipertansiyon, kalp yetmezliği veya

başka nedenlerle ödemi bulunan obez bireylerin diyetlerinde tuz miktarı daha

dikkatli ayarlanmalıdır. Tuz, iyotlu tuz şeklinde olmalıdır.(7)

Obezitede Etkili Hormonlar

Obezitenin en temel sorunlarından biride açlık ve tokluk duyularını etkileyen

hormonlardır. Bu hormonlar sıralanacak olursa;

Adipokinler

Gut Hormonları

Diğerleri (tiroid hormonları, cinsiyet hormonları, insülin, amilin, ghrelin, vs.)

Son yıllarda yapılmış olan çalışmalarda yağ dokusundan salınan leptin, adiponektin,

resistin, tümör nekroz faktörü (TNF), interlkin-6, adipsin, asilasyon stümile edici

protein, plazminojen aktivatör inhibitörü-1, apelin, lipoprotein lipaz, kolesteril ester

transferaz, apolipoprotein E, retinol bağlayıcı protein, açlıkla indüklenen adipöz

faktör, yağ asit oksidasyonu azaltıcı etkisi olan metallotionein, aromatoz gibi çeşitli

maddelerin inflamasyon, insülin direnci obezite ve metabolik sendrom gibi patolojik

durumların gelişminde rol aldığı saptanmıştır.

Page 13: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Yağ kitlesinin artmasıyla adipokinlerin miktarıda artar. Bunlardan Tümör nekroz

Faktörü ( TNF ) , İnterlökin – 6 ve Resistin obezitede görülen insülin direncinin

ortaya çıkmasında önemli rol oynarlar. Ayrıca adiponektin ve leptin iskelet kasındaki

yağ asitlerinin beta oksidasyonunu uyararak insülin kullanımını azaltırlar. Enerji

fazlalığı geliştiğinde TNF ve resistin gibi adipokinlerle yeni adipositlerin oluşumu ve

lipid depolanmasını inhibe edelirken, enerji açığı geliştiğinde adiponektin ve leptin

gibi proteinlerin serum konsantrasyonları düşer. Böylece preadipositlerden yeni

adiposit oluşumu uyarılmış olur.(35)

Gut hormonlarının 30dan fazla genle ifade edildiği ve 100 den fazla biyoaktif peptide

sahip olduğu bilinmekle birlikte bağırsaklar vücudun en büyük endokrin organı

olarak kabul edilmektedir. Mide-bağırsak sisteminden salınan İnkretin hormonlar,

Peptid YY, Kolesistokinin gibi gastrointestinal hormonların besin metabolizması

üzerine etkileri olduğu yapılan son çalışmalarda da gösterilmiştir. İnkretin hormonlar

( glukagon benzeri peptit 1 ( GLP-1), glukoza bağımlı insülinotropik polipeptit)

besin alımına yanıt olarak ince bağırsak mukozasından salınırlar. GLP-1in bağırsak

sisteminin mukoza tabakasındaki endokrin hücreleri etkileyerek iştah ve gıda alımına

etki ettiği ve bu sayede vücut ağırlığını düşürme yeteneklerine sahip olduğu

bilinmektedir.

Bununla birlikte tiroid hormonlarının özellikle termogenezis üstündeki etkilerinden

dolayı obezitede en etkili hormonlardan olabiliceği düşünülmüştür. Ancak yapılan

çalışmalarda göstermiştir ki obez bireylerde TSH düzeyleri normal veya hafif

artmıştır. Tiroid hormonlarının enerji metabolizması üstündeki etkilerine bakılacak

olursa T3 ve T4 ün önemli rollere sahip oldukları görülür. Enerji ihtiyacı

denildiğinde akla gelen fiziksel aktivite ve istirahat enerjisi gereksinimidir.

Tiroid hormonları dolaylı yollardan bazal metabolik hızı be lirlerler ancak tiroid

hormonlarının bazal metabolizmada asıl en etkin oldukları kısım adaptif

termogenezistir. Buradaki rolleri kahverengi yağ dokusundaki lokal olarak üretilen

tiroid hormonlarına bağlı oksidatif fosforilasyonun ayrışmasıdır.(36)

Yetişkin erkek ve kadınların vücut yağ bölgesel dağılımı farklılık göstermektedir.

Diyet Lifleri

Page 14: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Diyet Lifine olan ilgi M.Ö.5.yy Hipokrat’a kadar uzanmaktadır.(8)Özellikle son

çeyrek yüzyılda diyet lifine olan ilgi oldukça artmıştır. Günümüz toplumunda, yaşam

tarzındaki değişiklikler beslenme alışkanlıklarını da değiştirmiştir. Bunun başlıca

nedeni, gelişmiş ülkelerde sık rastlanan bazı hastalıklarla diyet lif tüketimi arasında

ilişki olduğunu öne süren hipotezlerdir. Afrika’da bazı hastalıklar batı ülkelerine göre

çok daha az görülmektedir. Yapılan incelemeler bu durumun Afrika’da diyet lif

tüketiminin batı ülkelere oranla yüksek olmasından kaynaklandığını ortaya

koymuştur.

Yapılan çalışmalar, diyet lifi eksikliği ile Burkitt ve Trowell’ in medeniyet

hastalıkları (kabızlık, hemorait, kalın barsak, şişmanlık ) seklinde tanımladığı bazı

hastalıkların arasındaki ilişkiyi epidemiyolojik olarak destekler doğrultuda sonuçlar

vermiştir. Bu duruma karşılık önlem olarak bilinçlenen halk, diyetlerine daha fazla

önem vererek, günlük diyetlerinde diyet lif içeriği yüksek olan gıdaları tercih etmeye

başlamışlardır(9,10)

Bitki hücre duvarını oluşturan sindirilemeyen bileşenler ilk kez 1953 yılında Hispley

tarafından “diyet lif” olarak adlandırılmıştır. Uluslararası platformda diyet lifler için

kullanılan terimler çok karmaşık olup; plantix, complantix, bitkisel hücre duvarı

kalıntısı,besleyici değeri olmayan lif, sindirilemeyen veya elverişsiz karbonhidratlar,

kısmen sindirilebilen bitki polimerleri gibi terimlerin kullanılması önerilmiştir.

İngilizce’de yaygın olarak kullanılan terim “Dietary Fibre” veya “Dietary Fiber”dır.

Türkçe’de ise “Besinsel Lif”veya “ Diyet Lif” en uygun terimler olarak

kullanılmaktadır.(11)

Diyet lifi; insanların ince bağırsağında sindirime ve emilime dirençli olan ve kalın

bağırsakta tam ya da kısmi fermantasyona uğrayan yenilebilir bitki kısımlarının

temel

unsurlarındandır. Bitki hücre duvarında bulunan lignin; kutin, mum, suberin gibi

lignin

türevleri; selüloz, hemiselüloz, pektin gibi yapı polisakkar itleri, inulin ve

oligofruktoz gibi

oligosakkaritler, diyet lifi olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında, yapı bileşikleri

olmayan

gum arabik ve guar gum gibi gam maddeleri ve karragenan, agar, aljinat gibi deniz

yosunu

Page 15: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

polisakkaritlerinin de diyet lifi olduğu bildirilmektedir. Diyet lifi, nişasta olmayan

polisakkarit

türevleri olarak da ifade edilmektedir(12)

Diyet lifleri, birçok alt gruba ayrılmış olmasına rağmen son yıllarda FAO ve WHO

tarafından sudaki çözünürlüklerine göre çözünür ve çözünmez diyet lifi olarak 2 ana

grupta

değerlendirilmektedir.

Çözünür Lifler: Pektin, sakızlar, musilajlar, oligosakkaritlerden beta glukagon

yapıda olanlar ve dirençli nişasta suda çözünerek jel kıvamında bir yapı oluştururlar.

Kan LDL ve total kan kolesterol düzeyini düşürür ve kan şekerinin kontrol altına

alınmasında rol oynarlar. Kurubaklagiller, bezelye, yulaf, arpa, elma, portakal ve

havuç gibi birçok sebze ve meyve suda eriyen lifleri içerirler.

Çözünmez Lifler: Selüloz, hemiselüloz ve lignin gibi yapısal liflerdir ve diyetle

alınan posanın büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu tür lifler barsak sisteminin

hareketlerini düzenleyerek kabızlığı engeller ve dışkının kıvamlı olmasını sağlar.Su

tutarlar ve sindirime yardım ederler. Atık maddelerin barsaktan geçiş süresini

kısaltarak hemoroid,divertikül ve diğer barsak hastalıklarına yakalanma riskini

azaltır. Tam buğday unu, kepekli buğday, ceviz ve birçok sebze bu grup lifleri içerir.

Çözünmez diyet lifi, doğrudan posa maddesi olarak dışkı kütlesinde artışa neden

olmaktadır. Buna karşılık, çözünür diyet lifi fermentasyona uğrayarak kısa zincirli

yağ asitleri ile gaz oluşturmakta ve bu bileşikler bağırsak içeriğinin pH’sını

değiştirerek bağırsakta bulunan bakteri kütlesinde artışa neden olmaktadır. Ancak,

çözünür diyet lifinin, su tutma kapasitesi ve gaz oluşumundaki rolü dikkate

alındığında dışkı hacminde artışa neden olabileceği bildirilmiştir. (13)

Besinlerimizde diyet lif değişik oranlarda bulunmaktadır. Lif miktarı cins, çeşit,

yetiştirme

koşulları, kültürel uygulamalar ve daha birçok faktöre bağlıdır. Taze meyvenin hasat

zamanına göre toplam lif içeriği değişebilir. Baklagillerin dışındaki meyve ve

sebzeler,

hububat ürünleri ile karşılaştırıldığında, yüksek su içerikleri nedeniyle daha az lif

içerirler.

Page 16: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Hububat tanesinin dış dokularında daha fazla lif bulunmaktadır. Aynı şekilde meyve

ve

sebzelerde de dış tabakalar lif bakımından oldukça zengindir. Genel olarak diyet lif

acısından zengin gıdaları su şekilde toplayabiliriz;

a) Tahıl ürünlerinden; kepekli (kepeğin %90’ı liftir) ekmekler, krakerler, mısır

gevreği gibi

kahvaltılık tahıllar, bulgur, çavdar, yulaf, arpa, kahverengi (kabuklu) pirinç.

b) Meyvelerden; elma, armut, çilekgiller, turunçgiller, incir, kayısı, erik, kuru

meyveler.

c) Sebzelerden; brokoli, lahana, havuç, mısır, bezelye, patates, kabak, patlıcan,

bamya.

d) Çerezlerden de; fındık, fıstık, badem, leblebi, çekirdekler, patlamış mısır. (14)

Diyet lif içeren gıdalarda çözünür ve çözünmez lifler de değişik oranlarda

bulunmaktadır. Çözünür lif grubundan; pektin elma, ayva vb. besinlerde; gamlar

reçinede; β-

glukan yulaf vb besinlerde; musilajlar bitkilerde; dirençli nişasta kuru baklagillerde

bulunur.

Çözünmez diyet lif grubundan; selüloz kepekte, hemiselüloz tahıllarda ve lignin ise

buğdayda

bol miktarda bulunu. Diyet lif çeşitleri ve kaynakları Tablo 2.’de verilmiştir.(15)

Diyet liflerini glukoz unitelerine parçalayan sindirim enzimleri insanlarda

bulunmadığından

bu bileşenler tamamen sindirilememekte ve dolayısı ile de emilememektedir. Diyet

lifleri ince bağırsakta sindirilemediğinden besin değerleri yoktur. Ancak, bağırsakta

fermantasyona uğradıktan sonra bir miktar enerji vermektedir.(16)

Page 17: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Tablo 2. D iyet Lif Çeşitleri ve Kaynakları

Diyet lifi Özellikler Kaynak

Çözünür lif

Pektin Galakturonik asit,

ramnoz,

arabinoz, galaktoz

içeriği yüksek,

orta laminede ve

birincil duvarda

bulunur.

Tam tahıllar, elma,

baklagiller,

lahana, kok sebzeler

Gam Genelde heksoz ve

pentoz

monomerlerinden

oluşur.

Yulaf ezmesi, kuru

fasulye,

baklagiller.

Musilaj Bitkilerde

sentezlenen

glikoprotein

içerebilen bileşenler.

Gıda katkıları

Çözünmez lifler

Selüloz Hücre duvarlarının

glukoz

monomerlerinden

oluşan ana

bileseni

Tam tahıllar, kepek,

bezelye, kok

sebzeler, cruciferous

familyası

fasulye, elma

Hemiselüloz Birincil ve ikincil Kepek, tam tahıllar

Page 18: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

hücre duvarları

Lignin Aromatik alkoller ve

diğer hücre

duvarı

bileşenlerinden

oluşur.

Sebze,un

Diyet lifinin sindirilme derecesini;

lifin kaynağı, partikül iriliği, lignifikasyon derecesi, canlı turu ve fizyolojik durumu

etkilemektedir. Gamlar ile selüloz türevlerinin kalori değeri 1 kcal/g iken, Oatrim ve

Leanesse gibi yulaf kaynaklı dekstrinlerin kalori değerleri 1 cal/g’dan daha düşüktür.

Pektin, gamlar, sindirilemeyen karbonhidratlar %90-100; musilaj, hemiselüloz %50-

60;

selüloz ise %30-50 oranında fermente olabilirken, lignin fermente olamamaktadır.

Fermantasyon oranı metabolizma, bitki çeşidi, olgunluğu, günlük diyet miktarı ve

bileşimine

bağlı olarak değişmektedir. Diyet liflerinin, insan metabolizmasında 500’den fazla

bakteri

çeşidini etkilediği, bağırsak florası ve metabolizmasını sinerjik ve antagonist etkileri

ile

kontrol ettikleri belirtilmektedir.(17)

Lifli besinlerin yararları:

Lif içeriği fazla olan gıdalar ağızda uzun sure çiğnenme özelliklerinden dolayı,

tükürük bezlerinin çalışmasını hızlandırırlar. Ayrıca mide asitlerinin salgılanması

yönünde

uyarıcı etkide bulunurlar. Diyet lifleri enerji yoğunluğu düşük olduğundan ve su

çekici

özelliklerinden dolayı mide içeriğinin viskozitesini arttırarak midenin boşalmasını

geciktirirler. Böylece kişinin açlık hissini geciktirirler. Bu durum kilo vermek isteyen

bireylerin daha uzun sure tok kalmasını sağlayarak olumlu etki göstermektedir. (18)

Page 19: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Diyet lifinin kolon kanseri, obezite, kalp-damar hastalıkları gibi bazı rahatsızlıklar

üzerine olumlu etkisi yapılan çalışmalarla ortaya çıktıktan sonra diyet lifi tüketimin in

önemi

artmıştır. Ayrıca, diyet liflerinin obezite, tansiyon, hemoroit, diyare, bazı bağırsak

rahatsızlıkları, hipertansiyon, damar ve bağışıklık hastalıkları üzerine etkileri olduğu

belirtilmektedir. edilmesinde yardımcı olabilirler. Aynı zamanda serum düşük

yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterol konsantrasyonunu azaltırlar. (20)

Diyet liflerinin, bağırsak transit suresi, kısa zincirli yağ asitleri üretimi, bağırsak

yoğunluğu, gaz üretimi, mineral ve vitaminlerin biyoyararlığı, protein sindirimi,

kolesterol ve diğer lipit metabolizmaları üzerine de etkili olduğu aktarılmaktadır.

Suda çözünmeyen lifler ise barsak hareketleri ve barsak geçiş suresi üzerinde olumlu

etkilerde bulunurlar. Diyet lif alımının artısı ile fekal hacmin arttığı ve barsak geciş

suresinin

kısaldığı bazı araştırıcılar tarafından ortaya konulmuştur. Dışkı miktarındaki artış

esas olarak

diyet liflerin su bağlama özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Diyet lifler dışkı

hacmini ve su

miktarını arttırarak rahatlatıcı etkide bulunurlar, bu durum kabızlığın önlenmesine

yardımcı

olmaktadır.(21)

Dünyadaki birçok sağlık kuruluşu tarafından günlük diyetle alınan lif miktarının

arttırılması önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü günde 25-40 g diyet lifi tuketimini

önermektedir. Özellikle de bu 25-40 gramın 5-7 gramını suda çözünebilen liflerin

teskil

etmesi gerektiğini bildirmişlerdir. Ancak yapılan araştırmalar gelişmiş ülkelerde

bunun sadece günlük 11-12 g arasında kaldığını ispatlamaktadır. (22) (Tablo3)

Tablo 3. Cinsiyete Göre Lif Miktarı

50 yaş ve altı 51 yaş ve üstü

Erkek 38 gram/gün 30 gram/gün

Kadın 25 gram/gün 21 gram/gün

Page 20: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Diyet lifinin hidrasyon özellikleri su tutma, su bağlama kapasitesi, şişme ve

çözünürlük olmak üzere 4 farklı şekilde tanımlanmaktadır. Özellikle çözünmeyen

lifler, ağırlıklarının 5 katı kadar yağı tutabilmektedirler. Bu, özellikle et ürünlerinde

pişme sırasında kaybolan yağın tutulmasını sağlayarak urunun lezzet ve tekstürel

özelliklerini olumlu etkilemektedir. Ayrıca yüksek yağ absorblama kapasitesi, yağ ve

su emülsiyonlarında stabilitenin sağlanmasında önem arz etmektedir. Diyet liflerinin

yağ ve su bağlama özellikleri gıdaların yapı ve tekstürel özelliklerinde stabil yapının

sağlanmasında önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, düşük enerji değerine sahip

ürünlerinde temel bileşenini oluşturmaktadır. (23)

Kullanılan lifler sayesinde son urunun dokusu, yoğunluğu ve duyusal özellikleri

değiştirilebilmektedir. Yeni lif kaynaklarının ortaya çıkışı ve lif fonksiyonelliğinin

geliştirilmesi, liflerin kullanım alanları konusunda gıda endüstrisine yeni olanaklar

tanımaktadır. Lifler, teknolojik birimler olarak dışkı arttırıcı maddelerden yağ ikame

edici maddelere kadar geniş kullanım alanı bulmaktadır. Gıda liflerinin en çok

kullanım gördüğü alanlar ise; et ürünleri, fırıncılık ürünleri, kahvaltılık tahıllar,

makarna, erişte ve süt ürünleridir.

Diyet lifleri teknolojik özellikleri nedeni ile özellikle ısıl işlem uygulanmış et

ürünlerinde, düşük yağ içerikli ürünlerde, su tutma kapasitesini arttırma, formulasyon

giderlerini azaltma, tekstür gelişimine katkıda bulunma, depolama stabilitesini

düzeltme, pişirme kayıplarını azaltma ve nötr bir tada sahip olması nedeniyle

kullanım alanı bulmaktadır. (24)

Fırıncılık ürünlerine lif olarak kepek katılması, o gıdanın besleyiciliğinin

arttırılması,raf ömrünün uzatılması ve alınan kalorinin azaltılmasında yardımcı etki

göstermektedir. (25)

Peynir, yoğurt, puding, dondurma ve dondurulmuş tatlılar gibi sut ürünlerinde de lif

içeriği yüksek ingrediyenler kullanım alanı bulmaktadır. Lif içeriği yüksek süt

ürünleri üretiminin temelinde, yağ ve kolesterol miktarı azaltılarak daha sağlıklı

ürünler pazarlamak ve kalsiyumun yanı sıra sağlığı etkileyen yeni bileşenler

kazandırmak yatmaktadır. Bu ingrediyenler süt ürünlerine temel olarak

Page 21: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

stabilizasyonu sağlama, kıvamı arttırma, sinerezisi önleme, yağı ikame etme, kaloriy i

azaltma ve hacim sağlama amaçları ile ilave edilmektedir.

Tablo 4. Besinlerin Kalori ve Lif Miktarları

BESİN PORSİYON KALORİ LİF

(Gram)

Meyveler

Elma (kabuğuyla) 1 orta boy 81 3,5

Ahududu 1/2 su

bardağı 35 3,1

Armut (kabuğuyla) 1/2 büyük 61 3,1

Çilek 1 Su Bardağı 45 3,0

Kuru erik 3 adet 60 3,0

Greyfurt 1/2 orta boy 38 1,6

Kiraz 10 adet 49 1,2

Kuru Üzüm 1/4 su

bardağı 106 3,1

Muz 1 orta boy 105 2,4

Portakal 1 orta boy 62 2,6

Şeftali (kabuğuyla) 1 adet 37 1,9

Sebze Çiğ

Domates 1 orta boy 20 1,5

Ispanak 1 su bardağı 8 1,2

Kereviz Sapı (küp

doğranmış)

1/2 su

bardağı 10 1,1

Mantar 1/2 su

bardağı 10 1,5

Marul 1 su bardağı 10 0,9

Page 22: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Salatalık 1/2 su

bardağı 8 0,4

Yeşil Biber 1/2 su

bardağı 9 0,5

Sebze Pişmiş

Brokoli 1 su bardağı 40 4,4

Brüksel Lahanası 1 su bardağı 56 4,6

Enginar (pişmiş) 1 büyük 40 4,5

Havuç 1 su bardağı 48 4,6

Ispanak 1 su bardağı 42 4,2

Kabak 1 su bardağı 22 3,6

Karalahana 1 su bardağı 44 2,8

Karnabahar 1 su bardağı 28 2,2

Kırmızı Lahana 1 su bardağı 30 2,8

Kuşkonmaz (doğranmış) 1 su bardağı 30 2,0

Mısır 1/2 su

bardağı 87 2,9

Patates (kabuğu

soyulmuş) 1 orta boy 97 1,4

Patates (kabuğuyla) 1 orta boy 106 2,5

Taze patates 1 orta boy 160 3,4

Yeşil fasulye 1 su bardağı 32 3,2

Baklagiller

Barbunya fasulye

(pişmiş)

1/2 su

bardağı 110 7,3

Fırınlanmış Fasulye 1/2 su

bardağı 155 8,8

Page 23: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Kuru bezelye (pişmiş) 1/2 su

bardağı 115 4,7

Kuru fasulye (pişmiş) 1/2 su

bardağı 112 6,0

Mercimek (pişmiş) 1/2 su

bardağı 97 3,7

Pirinç, Ekmek,

Makarna ve Unlu

Mamuller

Bulgur ( pişmiş) 1 fincan 160 9,6

Ekmek (beyaz) 1 dilim 78 0,4

Ekmek (tam buğdaylı) 1 dilim 61 1,4

Kepekli mafin 1 mafin 104 2,5

Peksimet (çavdarlı) 2 kraker 50 2,0

Pirinç (beyaz,pişmiş) 1/2 su

bardağı 82 0,2

Pirinç (esmer,pişmiş) 1/2 su

bardağı 97 1,0

Spagetti (normal, pişmiş) 1/2 su

bardağı 155 1,1

Spagetti (tambuğday,

pişmiş)

1/2 su

bardağı 155 3,9

Kuruyemişler

Badem 10 adet 79 1,1

Fındık 10 adet 54 0,8

Yerfıstığı 10 adet 105 1,4

Page 24: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

ß-glukan ve Doygunluk

β-Glukan tahıl taneleri (arpa, yulaf, buğday, çavdar) ve bazı mantarların endosperm

ve sub-alevron tabakalarının hücre duvarından türetilmiş bir diyet lifidir.(26) β-

Glukan bir glikoz polimeri ya da maya kaynaklı da olabilir (27). Ama özellikle arpa

ve yulaf endosperm duvarlarından elde edilir. Yulafın ağırlığının ortalama %4’ü,

arpanın ağırlığının ortalama %5-10’u β-glukan içerir. β-glukan ince bağırsakta

sindirilir ve kalın bağırsakta kolon mikroflorası tarafından fermente edilir. Tahıl

taneleri, yüksek karbonhidrat içeriği nedeniyle büyük bir enerji kaynağı oluşturur ve

insanların beslenmesinde bol miktarda bulunmaktadır.(28)

ß-glukan fizyolojik etkisine bakıldığı zaman; molekül ağır lığı,vizkostesi,dozu etki

etmekte ve doygunluk hissinin oluşmasında büyük bir etki yaratmaktadır. ß -glukanın

aynı zamanda immün sistem üzerinde de etkileri bulunmaktadır. Doğal

bağışıklık,sitokinler,kazanılmış bağışıklık ve patojeni yok etme etkisinin olduğu

görülmüştür.

Tablo5.ß-glukanın yapısı

Tahıl tabanlı ürünler diyet lifi sunmak için en idealidir. β-Glukan bisküvi, kurabiye,

ekmek, kek, tahıl gevrekleri gibi tahıla dayalı ürünlerde çözünür diyet lifi olarak

kullanılır. (27) Tam tahıllı gevrekler E vitamini, folat, polifenoller, mineraller, eser

elementler, karotenoidler, fitik asit ve lignin içerir. (28) β-Glukan gibi çözünür diyet

lifi kullanılarak geliştirilen besinlerin;

Page 25: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Kan glukoz seviyesini,

Glukoz ve insülin cevabını,

Plazma kolesterol seviyesini,

Obezite, koroner hastalıklar, gastrointestinal bozukluk ve kolon kanserleri gibi

major hastalıkların riskini,

Açlık duygularını azalttığı

Tokluk hissini de arttırdığı gösterilmiştir. (29,30)

Sağlığa yararları dışında, β-glukan son zamanlarda gıdalarla genel yağ ve enerji

alımını azaltmak için kullanılır. Bu yararlı etkileri jelleşme ve viskozite arttırıcı

özellikline dayandırılmıştır. Potansiyel fonksiyonel gıda bileşenleri olarak β-glukanın

etkinliği; pişirme yöntemleri, yapıları, moleküler ağırlıkları ve reolojik

karakterleriyle ilişkili olabilir. (27)

Çeşitli gastrointestinal hormonlar (ghrelin, kolesistokinin, glukagon benzeri peptid 1

ve peptid YY gibi) iştah ve doygunluğun belirteçlerinin düzenlenmesini içerir. (30)

Hormonlar arasında ghrelin, doygunluğu kademelendirmede rol oynar. Kısa ve uzun

dönemde doygunluğun bir göstergesi olduğu da öne sürülmüştür. Bu, mide fundus ve

aynı zamanda gastrointestinal sistemin diğer parçalarından da sentezlenmiş bir

periferik hormondur. Ghrelin açlık durumunda artarken, tokluk durumunda azalır.

(31)

Peptid YY (PYY) öncelikle distal ince barsak ve kolonda endokrin hücreler

tarafından salgılanır. Fazla kilolu yetişkin bireylerde β-glukanın artması ile plazma

peptid Y-Y seviyeleri artar. Peptid YY düzeyi açlık durumunda azalırken, tokluk

durumunda artar. (32)

Diyet lifi tüketimi iştah kontrolü ve kalori alımını azaltmaya yardımcı olabilir. (31)

β-glukan, iştahı etkilediği bilinen bir liftir. (32)

Besinin kompozisyonu iştahı bastırma ve yemeklerden sonraki tokluğu artırma

yeteneğini etkiler (33). Besinlerin viskozitesi algılanan doygunluğu etkilemede major

bir rol oynar (34).

Lipidemik ve glisemik kontrol üzerine sağlığa yararlı etkileri olan yulaf β-glukanı

gibi çözünür lifler, gastrointestinal viskoziteyi artırarak iştahı etki altına alabilir (32).

Page 26: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Arpa β-glukanı enerji alımını azaltarak ve duyarlılığı düzenleyerek kısa dönemde

iştahı kontrol edebilir (31).

Daha önce tahıl matrikslerinden izole edilen β-glukan, hızlı bir şekilde su ile

bağlanabilir ve bağırsak doygunluk reseptörleri ile kolayca etkileşime girebilir (22).

Yüksek viskozite; katı ve sıvı yemeklerin tüketiminden sonra gastrik boşalmayı

geciktirir ve azalmış enzimatik aktivite ve mukozal emilim nedeniyle besinlerin

emilimini ve sindirimini yavaşlatır. Çözünür ve çözünmez diyet lifinin tokluk hissini

arttırdığı ve açlık duygularını azalttığı gösterilmiştir (26).

Lipidemik ve glisemik kontrol üzerine sağlığa pozitif yararlara sahip yulaf β-glukanı

gibi çözünür lifler, gastrointestinal viskoziteyi artırarak iştahı kontrol altına alabilir.

Tokluk ve doygunluğun ana parametrelerini içeren iştahın kontrolü ile enerji alımını

azaltmaya yardımcı olabilen strateji bireyin kontrollü besin alımı, şişmanlık ve

obezite yönetiminde yardımcı olabilir (30).

Yüksek ağırlıklı yetişkinlerde yapılan çalışmada; iştah regülasyonunu ve doygunluğu

etkileyen β-glukanın optimal dozu 4-6 g arasında bulunmuştur. Bu durumun

doygunlukla ilişkili hormonlara etkilerinin viskozite ve konsantrasyonunun her

ikisinin nedeniyle olduğu gösterilmiştir

Fonksiyonel özellikleri nedeniyle diğer gıdalara da β-glukan eklemek için arpa ve

yulaftan β-glukan yalıtımı ve saflaştırması dünya çapında yapılmaktadır. Bunun

sonucu olarak da günümüzde pek çok ticari β-glukan tozları piyasada bulunmaktadır.

Materyal ve Metod

Bu bölümde araştırmanın evreni ve örneklemi, veri toplama tekniği, verilerin analizi

ve değerlendirilmesi bilgileri yer almaktadır.

Araştırma Yeri, Zamanı ve Örneklem Seçimi:

Bu araştırma, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve

Diyetetik Bölümü’nün 1. ve 2. sınıfında öğrenim gören kız öğrenciler üzerinde

yürütülmüştür.

Page 27: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Araştırma kapsamına araştırmaya dahil edilen Hacettepe Üniversitesi Sağlık

Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nün 1. ve 2. Sınıflarından rastgele

seçilmiş yaşları 18-25 arasında olan tamamı kız olmak üzere toplam 17 öğrenci

üzerinde yapılmıştır. Bu araştırma Nisan-Mayıs 2013 tarihleri arasında yapılmıştır.

Veri Toplama Teknikleri:

Araştırma kapsamında uygulanan anket bireylerin çalışmaya katılmak için uygun

olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Uygulanan anket formunun birinci

bölümü öğrencilerin genel bilgilerini, hastalık durumu, sigara kullanma durumu,alkol

kullanma durumu,ara öğün tüketme durumları v.b. soruları içeren 22 sorudan

oluşmaktadır.Anketin ikinci bölümü fiziksel aktivite durumunu belirlemek amacıyla

sorulmuş bir adet sorudan oluşmaktadır. Üçüncü bölümde, öğrencilerin

antropometrik özellikleri(vücut ağırlığı(kg),boy(cm),BKI(kg/m2

),bel

çevresi(cm),kalça çevresi(cm)) ile ilgili sorular bulunmaktadır.Anketin dördüncü

bölümü bireylerin besin tüketim sıklıklarını sorgulamaya yöneliktir.Anketin beşinci

ve son bölümü 24 saatlik geriye dönük besin tüketim kaydını içermektedir.Anket

örneği Ek-1’de yer almaktadır.

Araştırmaya katılacak olan bireylerin psikolojik durumunu belirlemek amacıyla Beck

Depresyon Ölçeği kullanılarak bireylerin psikolojik durumu değerlendirildi ve uygun

olan bireyler seçildi.Beck Depresyon Ölçeği anketinin kullanılmasının amacı

psikolojk durumun çalışmaya katılan bireylerin doygunluk hissine ve besin alımına

etki edebileceği olaslığıdır.Beck Depresyon Ölçeği örneği Ek-2’dedir.

Araştırmanın sonraki aşamasında bireylerin bir bölümüne kontrol yiyeceği(çikolatalı

toplar),bir bölümüne ise test yiyeceği (β-Glukan eklenmiş çikolatalı toplar)

verilmiştir.Çalışmanın başlangıç saati olan 09.30 ve takip eden 4 saat boyunca

bireylerin açlık,tokluk,şekerli yiyecek tüketme isteği gibi durumlarını tespit

edebilmek için subjektif bir metod olan VAS (Visual analog score)

kullanılmıştır.VAS formunun örneği Ek-3’te yer almaktadır.

Tüketilen ß-glukanlı ve test yiyeceğinin içeriği Ek-4’te yer almaktadır.

Flint ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada (2000) enerji alımı ile en güçlü ilişkinin

iştah derecesi için VAS’ın 4,5. saat skorları olduğunu bulmuştur. 4,5. saat

Page 28: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

katılımcıların açık büfe menüsünden dilediği kadar yiyebileceğinden önceki VAS

işaretlemesi yaptıkları son zamandır. Bu çalışmada test gününden önce diyet

standardizasyonu sonuçları etkilememiştir. Ayrıca iştahta saptanan %10 değişimin

nedensel olabileceği düşünülmüştür. (49)

VAS’ı eleştiren bir yazıda kontrollü laboratuar koşullarında gerçeklik ve geçerliliğin

daha belirgin olduğu bildirilmiştir.(50)

VAS (Visual analog score) elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 15.0

(Statistical Package fort he Social Sciences) paket programı kullanılarak analiz

edilmiş ve değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bilgiler sayı ve

yüzde olarak ifade edilerek garifk haline getirilmiştir. Verilerin yorumlanması

kısmında çizgi grafikleri uygulanmış ve çalışmaya katılan bireylerin açlık

durumu,tokluk durumu,şekerli besin tüketme isteği,yemek yeme isteklerinin ne kadar

olduğu ve enerji,karbonhidrat,yağ, protein tüketimleri değerlendirilmesinde aritmetik

ortalama ( x ) kullanılmıştır.

Çalışmaya katılan bireylerin yukarıdaki bahsi geçen verilerinin grafik haline

getirilmesi ise yine bilgisayar ortamında Microsoft Office Excel aracılığı ile

yapılmıştır.

Test yiyeceğinden 4 saat sonra istenilen miktarda yenilen besinlerin miktarı

elektronik mutfak tartısı ile ölçülmüştür.Bu ölçüm tüketilen besinlerin gramajlarının

besin tüketim kaydı formuna kaydedilmesiyle gerçekleştirilmiştir.Besin Tüketim

Kaydı formu Ek-5’te yer almaktadır.

Diyet alımı bir bireyin yeme olaylarının bir özeti olarak tanımlanabilmektedir.

Doygunluğun tek zaman biriminde artmış olması total enerji alımının da kaçınılmaz

bir azalmayı ifade etmez, yani bir sonraki yemekte alım artabilir. Bireylerin besin

alımları çevresel, psikolojik ve fizyolojik faktörlerden etkilenmektedir. İştah

çalışmaları temelde obezite, yeme bozuklukları ve diğer ciddi hastalıkları kontrol

etmek içindir.

Page 29: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Laboratuvar ortamında besinlerin tartılarak kaydedilmesi doğru sonuçlar

vermektedir, ancak yapay çevre sonuçları değiştirebilmektedir. Örneğin, bireylerin

besin alımının gözlemlendiğinin bilincinde olmaları nedeniyle daha az yiyecek

tüketmesi sonuçları değiştirecektir. Yeme davranışını içeren psikolojik faktörler her

zaman düşünülmelidir. Bireyler yalnız aç olduklarında yememektedirler, çeşitli

klinik ve sosyal durumlara bağlı olarak diyet alımları değişecektir.Özellikle obez

bireylerin önceki diyetlerine dayanan belli diyet alışkanlıkları olabilmektedir. (51)

Bulgular

Bireylere uygulanan VAS sorularıyla belirlenen bu grafiklerde ß-glukanlı test

yiyeceği tüketen bireylerle kontrol grubu olan bireylerin VAS cevapları ve

enerji,karbonhidrat, yağ ve protein değerleri karşılaştırılmıştır.

Grafik1. Katılımcıların VAS Skorlarıyla Elde Edilen Açlık Skorları

Page 30: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Katılımcılara sorulan Şuan kendinizi ne kadar aç hissediyorsunuz sorusuyla

belirlenen VAS grafiği şekildeki gibidir. Çalışmaya katılan ß-glukanlı test yiyeceği

tüketen grubun 9:30ölçüm saatinde 66,1765 olarak, kontro l grubunun 62,2647 olarak

bulunmuştur. Bireyler VAS ölçeğini doldurduktan sonra yedikleri çikolata toplarının

ardından 9:45 saatinde tekrardan doldurdukları VAS formunda ß-glukan grubu

21,2941 olarak, kontrol grubu 20,2941 olarak bulunmuştur. Devam eden saatlerde

10:15 ve 10:45 saatlerindeß-glukan grubun açlık değerleri daha yüksek çıksa da bu

saatlerden sonra gelen 11:15 saatinde kontrol grubuna göre daha düşük çıkmıştır. Bu

göz önünde bulundurulduğunda bireylerin ilk başlangıcındaki ß-glukanlı test

yiyeceği tüketen grubun daha aç olduğu ve test yiyeceğini tükettikten sonra daha

yüksek bir doygunluk yaşadığı görülebilir. Doygunluk hissinin 11:15 saatindeki VAS

formunda daha düşük çıkmasının sebebi olarak da, besinlerin sindirimi ve

hormonların etkileşimi sebep olarak gösterilebilir. 11:15 saatinden 13:15 saatine

kadar ß-glukanlı bireylerin açlık VAS formunun daha düşük kaldığı görülmektedir.

Katılımcıların 13:15 saatinde ß-glukanlı tüketenlerin 81,4118 olarak, kontrol

grubunun ise 76,3529 olarak ölçüldüğü tabloda görülmektedir. Son ölçüm saati olan

13:45’de ß-glukanlı grubun 90,1176 olarak, kontrol grubun ise 87,1176 olarak

belirlenmiştir. Açlık skorlarının belirlenmesinde tek etken olarak test yiyeceğini

düşünmemek gerekmektedir. Bireylerin bir önceki gün tükettikleri besinler ve o anki

09:30:00

09:45 10:15 10:45 11:15 11:45 12:15 12:45 13:15 13:45

Açlık Kontrol 62,2647 20,2941 26 33,2353 45,9118 56,5882 63,1765 73,7059 76,3529 87,1176

Açlık Beta Glukan 66,1765 21,2941 28,7647 39,1176 45,4706 50,3529 60,7353 66 81,4118 90,1176

0

20

40

60

80

100

120

Ort

alam

a V

AS

Sko

rlar

ı (m

m)

Katılımcıların Açlık Skorları

Page 31: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

psikiolojik durumlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini unutmamak

gerekmektedir.20 sağlıklı bireylerde yapılan araştırmada lifsiz, buğday kepekli (10g

buğday kepeği) (lif yüzdesi:%48), yulaf kepekli (10 g yulaf kepeği) (lif yüzdesi:%34

ve bunun %50’si β-glukan) ve buğday- yulaf kepeği kombinasyonu (5 g buğday

kepeği+5 g yulaf kepeği) değerlendirildiğinde; her bir besinin tüketimi sonrası

doygunluk ve tokluk artmıştır, açlık ve isteğe bağlı yemeyi azaltmıştır ve hepsi 15

dakikada pik değerlere ulaşır. (37)

Grafik2. Katılımcıların Şekerli Yiyecek Tüketme İstekleri

Bireylere sorulan şuan şekerli besin tüketim isteğiniz ne kadardır sorusuna yönelik

oluşturulan grafik şekildeki gibidir. Saat 9:30’da ß-glukan grubunun şekerli yiyecek

isteğinin daha yüksek olduğu görülmektedir. ß-glukan grubun ortalaması 71,4415

iken, kontrol grubunun 61,6765 olarak görülmüştür. Saat 9:45’de yani test yiyeceği

tüketiminden sonra aynı soruya yönelik VAS skorları incelendiğinde ß-glukan

grubun 27,780 iken, kontrol grubunun 29,506 olduğu görülmüştür. Bu durum

incelendiğinde ß-glukanlı test yiyeceğini tüketen grubun şeker isteğinin daha büyük

bir düşüş gösterdiğini söylemek mümkündür. 10:15 saatinde katılımcıların VAS

skorlarının neredeyse aynı olduğu görülmektedir. ß-glukanlı bireylerin 34,4941 iken,

kontrol grubunun 34,3471 olarak görülmüştür. Şekerli besin tüketim isteğindeki ilk

büyük farklılık 12:45 saatinde olduğunu söylemek mümkündür. ß-glukanlı test

yiyeceği tüketen bireylerin VAS skoru65,2412 iken, kontrol grubunun 73,8529

09:30:00

09:45 10:15 10:45 11:15 11:45 12:15 12:45 13:15 13:45

İstek Kontrol 61,6765 29,506 34,3471 38,2588 49,0235 55,2118 64,4529 73,8529 78,4706 79,5176

İstek Beta Glukan 71,4415 27,78 34,4941 39,5471 47,3118 52,8412 60,8647 65,2412 81,1176 90,4706

0

20

40

60

80

100

120

Ort

alam

a V

AS

sko

rlar

ı (m

m)

Katılımcıların Şekerli Yiyecek Tüketme İstekleri

Page 32: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

olarak ölçülmüştür. Bu durumda gene sindirim ve hormonların etkisiyle

oluşabileceğini söylemek mümkündür. 13:45 saatinde ise tüm zaman dilimlerinin

aksine bir şekilde ß-glukan grubunun şekerli yiyecek tüketme isteğinin daha fazla

olduğu görülmektedir. ß-glukanlı test yiyeceği tüketen bireylerin VAS skoru

ortalama 90,4706 iken, kontrol grubununki 79,5176 olarak ölçülmüştür. Bu

değişimin bireyler hatalardan kaynaklandığı söylenebilir. En önemli sonuç olarak ß-

glukanlı yiyecek tüketenlerin , test yiyeceğini tüketmelerinden hemen sonra daha

yüksek düşüş olduğunu görebilmekteyiz. Sağlıklı bireylerde β-glukanla

zenginleştirilen içecek, karışık meyve bazlı içecek ve kontrol grubu arasında yapılan

bir araştırmada; 3 g arpa β-glukan sağlayan bir sükroz-şekerli içecek tokluk yanıtını

düzenleyerek enerji alımını kontrol edebilir ve hatta 24 saat enerji alımını

azaltabileceğini gösterir. β-glukanla zenginleştirme öğlede %18 ve günün geri

kalanında %40 oranında enerji alımını azaltır. (38)

Grafik3. Katılımcıların Nekadar Yemek Yiyebilirsiniz Sorusuna Verdikleri

Skorlar

Bireylere ne kadar yemek yiyebilirsiniz sorusu sorulduğunda, VAS skorlarına göre

elde edilen grafik şekildeki gibidir. Bireylerin katılımlarına göre belirlenen skorlarda

ß-glukanlı test yiyeceği tüketen katılımcıların 9:30’da 68,9706 olarak, kontrol

yiyeceğini tüketen katılımcıların 59,5353 olarak görülmüştür. Test yiyeceğini

09:30:00

09:45 10:15 10:45 11:15 11:45 12:15 12:45 13:15 13:45

Ne kadar Kontrol 59,5353 26,7941 30,6176 36,7059 46,9941 53,6294 63,2529 66,7118 76,0765 84,9647

Ne kadar Beta Glukan 68,9706 32,2 31,1412 40,3471 48,3471 51,1353 60,5 62,9176 77,7059 87,5706

0 10 20 30 40 50 60 70 80 90

100

Ort

alam

a V

AS

Sko

rlar

ı (m

m)

Katılımcıların Yemek Yeme İstekleri

Page 33: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

bitirdikten sonraki 9:45 saatinde ß-glukanlı test yiyeceği tüketen grup ne kadar

yemek yiyebilirsiniz sorusuna ortalama 32,2, kontrol grubu ortalama olarak 26,7941

olarak belirlenmiştir. Bu durumda ß-glukanlı test yiyeceği tüketen katılımcıların daha

yüksek yemek isteği olduğu söylenebilir, ancak başlangıçta ß-glukan grubunun daha

fazla yeme isteği olduğu görülmektedir, bu durumda ß-glukanlı test yiyeceğinin

yeme isteğini daha çok azalttığını söylemek mümkündür. Devam eden saatlerde

10:15’de ß-glukan grubu 31,1412 iken, kontrol grubu 30,6176 olduğu görülmüştür.

11:45 saatinde ise ß-glukanlı grup ilk defa daha düşük bir skor göstermiştir. ß-glukan

grubunun ortalaması 51,1353 iken kontrol grubu 53,6294 olarak değerlendirilmiştir.

13:15 saatine kadar ß-glukan grubunun daha düşük bir yeme isteği olduğu görülse de

son 1 saatte daha yüksek olduğu görülmektedir. Katılımcıların arasında fark

edilebilir ölçüde değişkenlik yoktur.

Diyete bağlı obez farelerde yapılan bir araştırmada; Yulaf β-glukanı makrobesin

emilim oranında bir azalmaya, mide boşalmanın gecikmesi ile gastrointestinal

içeriğin viskozitesinde azalmaya, misel oluşumunda bozulmaya ve besin ile sindirim

enzimlerinin ilişkisini engellemeye yol açabileceği gösterilmiştir. Kolondaki

emilmeyen mikrobesinler barsak hormon üretimini etkileyebilir ve hipotalamik

doygunluk düzenlenmesiyle etkileyebilir. (39)

Yapılan başka bir çalışmada aşırı kilolu bireylerde artan dozlarda β-glukan içeren

yemeklerin tüketildiği çalışmada görsel analog skalaları (VAS) ile öznel tokluk

ölçüldü. Bütün sorularda yüksek β-glukanlı grubun doygunluğu artırdığı sonucu

çıkmıştır. Molekül ağırlığı, çözünürlük ve viskoziteli ürünler lümen viskozitesini

artma olasılığı olduğunu belirtti. Aşırı kilolu bireylerde 2,2 g β-glukan dozunda

subjektif tokluk arttı şeklinde yorum getirilmiştir. Bu çalışmada sorulan ne kadar

yiyebilirdin sorusuna verilen cevaplarda kontrol grubunun 15 000 ± 4100, düşük ß-

glukan grubunun 13 230 ± 4730, orta ß-glukan grubunun 12 840 ± 4440 ve yüksek ß-

glukan grubunun VAS skorları 13 350 ± 5090 olarak belirlenmiştir.(40)

Grafik4. Katılımcıların VAS Skorlarıyla Elde Edilen Tokluk Skorları

Page 34: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Bireylere sorulan Şu anda kendinizi ne kadar tok hissediyorsunuz? Sorusuna

bireylerin verdikleri değerlerle değerlendirilen VAS skorlarını grafikte gibi

bulunmuştur. Başlangıç saati olan 9:30’da ß-glukan grubunun 22,7059 iken, kontrol

grubunun değeri 33,2059 olarak ölçülmüştür. Bu duruma bakılacak olursa ß -glukan

grubunun başlangıçta daha az tok olduğu söylenebilir. Test yiyeceği tüketiminden

sonra 9:45 saatinde ß-glukan grubu 72,8235 olarak, kontrol grubu 73,7059 olarak

görülmüştür. ß-glukan grubunun daha yüksek bir skoru olmasına rağmen,

başlangıçtaki tokluk duygusunun daha az olması sebebiyle daha olumlu bir sonuç

olarak görülmüştür. Devam eden saatlerde 10:15 saatinde ß-glukan grubu 62,8235

olarak; kontrol grubunun ise 61,9118 olarak görülmüştür. 10:45 saatinde ß-glukan

grubunun skoru 56,5882 olarak, kontrol grubunun ise 53,0588 olarak görülmüştür.

11:15 saatinde ß-glukan grubunun skoru 44,9412, kontrol grubu 43,7941 olarak

değerlendirilmiştir. 13:15 saatine kadarki doldurulan VAS formlarında ß-glukanlı

test yiyeceği tüketen grubun daha tok olduğu görülsede 13:15 saatinde doygunluk

hislerinin daha az olduğu skorlarla ortaya konulmuştur. 13:45 saatinde ß-glukan

grubu 10,5882 olarak, kontrol grubunun ise 13,7648 olarak belirlenmiştir.

Sağlıklı 40 bireyde yapılan araştırmada β-glukanlı kahvaltı sonrası 120 -180 dk

arasında açlık hissinde azalma ve tokluk hissinde artma tanımlamıştır. Kontrol grubu

ekmek tüketimine göre, 3 g β-glukanlı ekmek tüketiminde açlık %49 azaldı, tokluk

%25 arttı ve doygunluk %55 arttı. Gıda ile ilgili psikolojik faktörler ve gıda

09:30:00

09:45 10:15 10:45 11:15 11:45 12:15 12:45 13:15 13:45

Tokluk Kontrol 33,2059 73,7059 61,9118 53,0588 43,7941 39,1765 31,5294 22,6176 20,3235 13,7647

Tokluk Beta Glukan 22,7059 72,8235 62,8235 56,5882 44,9412 42,2353 36,4706 29,7647 16,1765 10,5882

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

Ort

alam

a V

AS

Sko

rlar

ı (m

m)

Katılımcıların Tokluk Skorları

Page 35: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

görünümünü, açlık ve tokluk duygularını değerlendirilmesinde çok önemli bir rol

oynadığı düşünülmektedir. Bu araştırmada 3 g β-glukanlı ekmek ve kontrol grubu

ekmeği arasında insülin cevabında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu araştırma arpa

β-glukanın doygunluğa etkisi altında yatan mekanizmanın insülin cevabından

bağımsız olduğunu savunur. (41)

Yapılan başka bir araştırmada; karışık diyet lifinin (pektin, arpa β-glukanı, guar gum,

nohut lifi içeren) işlendiği bir araştırmada; doygunluk, barsak hormonları yanıtı, ve

besin alımı kahvaltıda 0,4,8, ve 12 g karışık lifli keklerin tüketiminden sonra doza

bağımlı olarak değiştirmedi. Öğle yemeği ve müdahale sonrası dönemde gıda alımı

lif dozlar arasında farklılık yoktur sonucuna ulaşılmıştır.(42)

Vitaglione ve arkadaşlarının çalışmasında kuşluk aperatifi olarak tüketilen β-

glukanla zenginleştirilmiş bisküvi tüketimini takiben 2 saat içinde tüm bireylerde

isteğe bağlı yemenin azalmış, tokluk ve doygunluk oranı artmıştır. Hücre duvarları

içinde sıkışıp kalan β-glukanın yavaş davrandığı varsayılmış ve tokluk üzerindeki

etkisi 2-4 saate kadar ki sürede kısa dönemdeki tokluk üzerindeki çalışmalar

izlenmiştir.(43)

Grafik5. Katılımcıların Besin Tüketimleriyle Belirlenen Karbonhidrat Alım

Miktarları

Yaptığımız çalışmanın sonucunda bireylerin tükettikleri yiyeceklere göre tüketilen

karbonhidrat miktarını açıklayan bir grafik görülmektedir. Kontrol grubu

Kontrol Beta Glukan

Karbonhidrat

Seri 1 76,7135 80,6259

70

72

74

76

78

80

82

84

Karbonhidrat

Page 36: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

katılımcılarının karbonhidrat tüketiminin 76,7135 olduğu görülürken, ß-glukanlı test

yiyeceği tüketen katılımcıların 80,6259 olduğu görülmektedir. ß-glukan tüketenlerin

karbonhidrat miktarını fazla miktarda tüketmesi genel yiyecek tercihinden kaynaklı

olabilir. Bunun yanında yağı az olan bir ürün tercih ettikleri de söylenebilir. ß -

glukanlı test yiyeceğini tüketen katılımcılar daha az yağ içeren besin tüketimine

yöneldiklerinde, karbonhidrat içeriği fazla olan besine yönelmiş olabilirler.

Grafik6. Katılımcıların Besin Tüketimleriyle Belirlenen Yağ Alım Miktarları

Çalışmaya katılan bireylerin tükettikleri besinlere göre belirlenen karbonhidrat,

protein ve yağ düzeylerinin incelediğimizde yağ düzeylerine ilişkin önemli bir sonuç

görülebilir. ß-glukanlı test yiyeceği tüketen katılımcıların daha az yağlı besin tercih

ettiği sonucuna varılabilir. Doygunluk hissinin etkisinin bu durumda önemli bir

Kontrol Beta Glukan

Yağ

Seri 1 50,6047 46,5076

40

42

44

46

48

50

52

54

YAĞ

Page 37: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

faktör olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte yağ tüketiminin düşük çıkmasının

sebebi, ß-glukanlı test yiyeceği tüketen bireylerin şekerli içecek tüketiminin daha

fazla olması da sebep olarak görülebilir. ß-glukanlı test yiyeceği tüketen bireylerin

yağ tüketimleri 45,5076 iken, kontrol grubu test yiyeceği tüketen katılımcıların VAS

skor değerleri 50,6047 olarak görülmüştür. 5 gramlık bir fark 1 günlük besin alımını

etkilemese bile uzun dönemde etkileri değerli olabilir.

Farelerde %0, %2, %4 arpa β-glukanlı diyet tüketimi ile yapılan araştırmada

işlemden 12 hafta sonra β-glukan tüketiminin serum toplam kolesterol, HDL

kolesterol ve LDL kolesterol düzeylerini etkilemediği bulunmuştur. Araştırmada arpa

β-glukanlı diyet tüketimi hepatik lipid içeriğini ve yağ asit sentezini azalttı. Bu

araştırmada kontrol ve β-glukan ile beslenen gruplar arasında; peroksizomal açil

koenzim A oksidaz, HMG CoA redüktaz ve LDL kolesterol reseptör olan hepatik

genlerin ekspresyonunda anlamlı bir değişiklik gözlenmedi. Karaciğerde yağ birikimi

gözlenen düşüş bu değişikliklerle ilgili olabileceği görüşündedirler.(44)

Günlük 4 g yulaf β-glukanı tüketen hiperlipidemik bireylerde %3,7 oranında LDL

kolesterol azalır. Ama bu azalmalar; kontrol grubu olan besinin tüketilmesi ile çok

farklı değildir. Düşük molekül ağırlıklı β-glukanlar, hiperlipidemik bireylerde

kolesterol seviyelerini anlamlı olarak düşürür. Sonuçların büyük çoğunluğu β-

glukanın uygulama sıklığından olabilir. Safra asidi salgısını etkilemek için, β -

glukanların günde birkaç kez tüketilmesiyle de bu şekilde sonuçlanabilir.(45)

Grafik7. Katılımcıların Besin Tüketimleriyle Belirlenen Protein Alım

Miktarları

Page 38: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Bireylerin besin tüketim kaydına göre oluşturulan bu grafikte protein değerlerini

görüyoruz. Burada ilk dikkat çeken şey ß-glukan grubunun protein açısından daha

zengin olan besin tüketmiş olmasıdır. Bireylerin besin seçimleri protein, yağ ve

karbonhidrat düzeyini yüksek miktarda etkilediği görülmektedir. ß-glukanlı test

yiyeceği tüketen bireylerin ortalama protein tüketimi 25,3759 iken, kontrol grubunun

24,8582 olarak görülmektedir. Her iki grubun arasındaki miktar çok farklı olarak

bulunmasa da bu farkın temelinde proteinli yiyecek ve içecek seçimine yönelmek

olduğu söylenebilir.

Grafik8. Katılımcıların Besin Tüketimleriyle Belirlenen Enerji Alım Miktarları

Kontrol Beta Glukan

Protein

Seri 1 24,8582 25,3759

24

24,2

24,4

24,6

24,8

25

25,2

25,4

25,6

25,8

Ekse

n B

aşlığ

ı

PROTEİN

Page 39: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Katılımcıların 4 saatlik çalışma sonucunda açık büfe olarak sunu lan besinlerden ne

kadar tükettikleri besin tüketim kaydı olarak alınmıştır.Besin tüketim kaydı

sonuçlarına göre Kontrol grubundaki bireylerin enerji alımı 990,787 kkal iken ß-

glukanlı test yiyeceği tüketen bireylerin enerji alımı ortalama 740,610 kkal olarak

hesaplanmıştır.Buradan;enerji alımları arasındaki yaklaşık 250 kkal’lik fark göz

önünde bulundurularak ß-glukanlı test yiyeceği tüketen grubun doygunluk hissinin

daha fazla olabileceği bu sebeple enerji alımlarının kontrol grubuna göre daha düşük

çıktığı sonucuna varılabilir. Çalışmanın sonucunda yaklaşık %23 enerji eksikliği

görülmüştür. Bu büyük bir fark olarak nitelendirilebilir.

Kontrol grubu ekmeği tüketimi β-glukanlı ekmek tüketimiyle karşılaştırılan bir diğer

araştırmada kahvaltı sonrasındaki öğle yemeğinde arpa β-glukanlı ekmek tüketimi

sonucu enerji alımında %19 oranında azalma olmuştur. Bu çalışma gösterdi ki; arpa

β-glukanlı ekmek formulaları açlığı azaltmak ve tokluk ve doygunluğu artırarak iştah

oranını düzenlerler. Bu özellikler kan glukoz ve ghrelin konsantrasyonunda azalma

ve kahvaltı-öğle yemeği arasındaki 3 saat boyunca peptid YY seviyesinde artış ile

ilişkili bulunmuştur.(46)

Sağlıklı bireylerde β-glukanla zenginleştirilen içecek, karışık meyve bazlı içecek ve

kontrol grubu arasında yapılan bir araştırmada; 3 g arpa β-glukan sağlayan bir

sükroz-şekerli içecek tokluk yanıtını düzenleyerek enerji alımını kontrol edebilir ve

hatta 24 saat enerji alımını azaltabileceğini gösterir. β-glukanla zenginleştirme

öğlede %18 ve günün geri kalanında %40 oranında enerji alımını azaltır. Bu dönem

Kontrol Beta Glukan

Enerji

Seri 1 990,787 740,61

0

200

400

600

800

1000

1200

Ekse

n B

aşlığ

ı

ENERJİ

Page 40: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

sonrası öğle yemeğinde azaltılmış enerji alımı; bağırsak mikroflorası tarafından β-

glukanın fermantasyonu ve gastrointestinal anoreksijenik peptidlerin salgılanmasını

düzenleyebilen kısa zincirli yağ asitlerinin üretimine bağlı olabileceği varsayıldı.(47)

Fareler üzerinde yapılan çalışmada; %2 ve %4 arpa β-glukanlı gruplar, %0 arpa β-

glukanlı grupla karşılaştırıldığında daha düşük vücut ağırlığına sahiptirler. %2 ve %4

β-glukan içeren gruplar arasında vücut ağır lığı üzerindeki fark belirgin değildir. β-

glukanın besin alımı üzerinde etkisi β-glukan yüzdesi arttıkça azarlır. %10

inülin,%10 β-glukan ve %0 fermente karbonhidrat kullanılarak farelerde yapılan

araştırmada; inülinli ve β-glukanlı grupta vücut ağırlığı azalmıştır. Enerji alımı ise β-

glukanda inülinden daha fazladır.(48)

Grafik9. Katılımcıların Test Yiyeceğine Verdikleri VAS skorları

Katılımcılara sorulan Test yiyeceği ne kadar lezzetliydi sorusuyla belirlenen VAS

grafiği şekildeki gibidir. Çalışmaya katılan ß-glukanlı test yiyeceği tüketen grubun

9:45 ölçüm saatinde 82,1059 olarak, kontrol grubunun 66,0824 olarak bulunmuştur.

Lezzet’in ß-glukan alan bireylerin VAS formunda daha düşük çıkmasının sebebi

olarak da, test yiyeceğine eklenen ß-glukan’ın lezzet üzerine olumsuz bir etkisinin

olabileceği düşünülmektedir, bununla birlikte VAS ölçeğinin doldururken bireysel

farklılıklar da lezzet faktörünü etkileyebilir.

Lezzet Kontrol 82,1059

Lezzet Beta Glukan 66,0824

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

LEZZET

Page 41: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Tartışma

Obezite, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için önemli sağlık sorunlarından biridir.

Hiç şüphe yoktur ki, obezite tedavisinin en etkin yolu, diyet ve spordur. Ancak

obezite hastaları bir hekim veya diyetisyenden yardım almadan, günlük yaşam

şekillerini ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmeden bir takım kimyasal veya

bitkisel kaynaklı ürünü kullanarak zayıflama yolunu seçmektedirler. Toplumda,

doğal olan ve özellikle bitkilerden elde edilen ürünlerin zararsız olduğu düşüncesi

yaygındır.

Bu doğal ürünlerden biride özellikle arpa ve yulafta yoğunlukla bulunan ß-glukan

bitkisel bir liftir. Bireylerde doygunluk hissinin oluşmasında etkili olduğu

çalışmalarla ortaya konulmuştur.

Bu çalışma iştah ve doygunluk ölçümü için subjektif veriler ile diyetle besin öğesi

alım miktarlarından yararlanmıştır. Organoleptik olarak kabul edilebilir test

yiyeceğinde yüksek moleküler ağırlıklı, vücut ısısında iyi çözünebilen, bağırsakta

maksimum viskoziteyi sağlayan, metabolik etkileri korunmuş 3 g β-glukan ilave

edilmiştir. β-glukanın kolesterol düşürücü etkisindeki çeşitlilik, işleme sonrasında β-

glukanın moleküler ağırlık ve viskozitesinde azalmaya bağlanmıştır dolayısıyla bu

özelliklerin korunmuş olması bilimsel araştırmalar için anlamlıdır.(52) β-glukan

dahil çözünür liflerin glisemik yanıtı geliştirdiği, β-glukanın her bir gramının

glisemik indeksi dört birim düşürdüğü bulunmuştur.(53)

Glikoz yanıtı önemsenmeksizin, dokulara gecikmiş glikoz dağılımı ile özellikle

kolesistokinin hormonu işlevleri aracılığıyla azalmış insülin salınımı pozitif bir

sonuçtur. (54)

Obezitenin gelişmesinde rolü olan ya da gerçekten obezitenin bir sonucu olan

hiperinsülinemi multifaktöriyel olabilir. Karpe ve Tan adipoz dokuda lipolitik

inhibisyona neden olan hiperinsülinemiyi kanıtlamıştır bu nedenle insülin

sekresyonunu azaltan herhangi bir içerik obeziteyi minimize etmede destekleyici

niteliktedir.(55)

Page 42: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

8 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada 0,2,4,6,8 g yüksek molekül ağırlıklı yulaf ß -

glukanı içeren chapatisi 12 saat açlıktan sonra, kan ölçümü açlık kan şekeri için

besin tüketiminden 5 dakika önce ve 0. dakikada, tüketimden sonra ise 15, 30, 45 ve

60. dakikalarda ölçüldü.En düşük kan glukozu 4 ve 8 gram ß-glukan tüketimini

gerçekleştiren bireylerde görülmüştür. Aynı şekilde 4 ve 8 gramlık ß-glukan tüketen

bireylerde glisemik indeks değerinin de daha düşük olduğu görülmüştür.(59)

Yapılan başka bir çalışmada 14 sağlıklı birey (7 kadın, 7 erkek, yaş ortalaması 23.9)

% 3 arpa β-Glukanı ile zenginleştirilmiş ekmek tüketti. Çalışmanın sonucunda

bireylerde plazma peptid %16 artış, enerji alımı %19 azalırken,plazma ghrelin

seviyesinde %23 azalma görülmüştür.(60)

Yayınlanmış veriler insülin seviyesinin azalması için 4 g β-glukanın gerekli

olduğunu belirtmiştir. Hiperinsülinemili deneklerde insülin sonuçlarında farklılıklar

gelecek çalışmalarda insülin direnci olan ve olmayan bireylerde glikoz, insülin ve

iştah yanıtlarının değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Dört saat üzerinde

beklenen insülin yanıtı trendi uzun dönemde daha fazla bireyde anlamlı farklılıklar

gösterecektir. (56)

Kolesistokinin sekresyonu ve lif arasındaki bağıntı daha önce kanıtlanmıştır.

Erkekler ile kıyaslandığında kadınların daha fazla duyarlı olması literatür ile

tutarlıdır kadınlarda artmış doygunlukta özellikle besin liflerinin kullanımı bunu ispat

etmektedir.(57)

Besin alımını etileyen çok çeşitli faktörler küçük çalışmaların tek bir besin öğesi ile

ilişkili diyet alımındaki farklılıkları saptama olanağını sınırlayabilir. Özellikle

kadınların açık büfe menüsünde çekinme (iştah hariç) göstermeleri yaygın olarak

benimsenen sosyal inanıştır. (58)

Hafif hiperkolesterolemik bireylerde kalori kısıtlı olmasına rağmen açlıkta hiçbir

artma olmamış, vücut yağ yüzdesi ve vücut ağırlığında önemli azalma olmuştur.

Başlangıçtan 6 haftaya kadar yüksek molekül ağırlıklı arpa β-glukanın tüketimi ile

öğle açlığı ve vücut ağırlığı azalmıştır. Çünkü molekül ağırlığında artış viskoziteyi

artırır, yüksek molekül ağırlıklı ürünlerin hipokolesterolemik etkileri, düşük molekül

ağırlıklı ürünlerden daha yüksektir. Diyet lifinin önerilen miktarının tüketimi, açlığı

Page 43: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

azaltmanın sonucunda enerji alımını azaltır ve böylece kilo kaybına neden olur. Lif

uzun süreli ağırlık artışında azalmayla da ilişkilidir.(61)

Genel olarak β-glukanın bireylerin hedef pazarı ile besinlerde kullanımı iştah

kontrolü ile ağırlık kaybı veya korunumunu gerçekleştirmektir. Kolesistokinin gibi

iştah baskılayıcıları minimum 3.8 g β-glukana yanıtta salgılanmaktadır. İştahın

subjektif değeri minimum 2.2. g β-glukan ile artmaktadır. En azından 3.8 g β-glukan

dozunda tip 2 diyabetin gelişimi ile ilintili insülin yanıtları anlamlı olarak

azalmaktadır. Klinikte β-glukanın ekstrakte edilmiş ya da yulaf kepeğinden olması

fizyolojik etkide küçük farklılıklar oluştursa da her ikisi de olumlu sonuçlar

göstermiştir. Ancak çalışmaların sonuçlarındaki çeşitlilik bütün β-glukan ürünlerinin

bireysel testini gerektirmektedir.

Yaptığımız çalışmaların sonucunda bireylerin doygunluk hissinde büyük bir etki

yaratmadığı görülse de yapılan daha büyük ölçekli çalışmalarda bu hissin oluştuğu

görülmüştür. Ayrıca çalışmamızda elde edilen en önemli sonuç olarak enerji

alımındaki fark olduğu söylemek mümkündür. ß-glukanlı test yiyeceği tüketen

bireylerin daha düşük kalorili besin tükettiği besin tüketim kaydının

değerlendirilmesi sonucu ortaya konmuştur.

Sonuç

β-glukandan zengin besinler serum glikoz, insülin, total kolesterol, LDL kolesterol,

serbest yağ asitlerini ve glisemik indeksi düşürür. Bu düşmenin en çok gastrik

boşalmadaki gecikmeden ve sindirilen besinin emilmesinin yavaşlamasından

kaynaklandığı düşünülmektedir.

İştah metabolizmasında etkili olan gastrointestinal hormonlar doygunluk üzerinde

etkilidir. β-glukan miktarının artmasıyla ghrelin ve GLP-1 düzeyleri düşer, ghrelin

düzeyleri yükselir.

β-glukan tüketiminin arttığı durumlarda genellikle doygunluk artar, enerji alımları

azalır ve bunun sonucunda vücut ağırlıkları düşer. Bu durumun altında yatan

mekanizmanın ise; jel oluşturma kapasitesi nedeniyle artan mide distansiyonu, mide

boşalmanın gecikmesi, bağırsakta glikoz emiliminin körleşmesi, peptid yy, GLP-1,

Page 44: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

kolesistokinin ve ghrelin gibi tokluk ve açlık ilişkili hormon salgılanmasının

düzenlenmesi olduğu sanılmaktadır. Tokluk ve doygunluğun ana parametrelerini

içeren iştahın kontrolü aracılığıyla enerji alımını azaltmaya yardımcı olabilen bu

stratejiler, bireyin kontrollü besin alımı ve obezite yönetimine yardımcı olabilir.

Araştırmaların genelinde bulunanların çoğu birbirinden farklılık gösterir. Uygulanan

β-glukanın seviyesini değerlendirmek için tüm faktörler göz önüne alınmalıdır.

Bunların bazıları; β-glukanın miktarı ve türü, viskozitesi, çözünebilirliği, gıdanın

türü ve kombinasyonu, pişirme, depolama, dondurmadır.

FDA’da dahil olmak üzere bazı kurumlar; 3 g β-glukan tüketiminin sağlığa yararlı

etkileri olduğunu savunmaktadırlar. Fakat sağlıklı ve yeterli besin tercihi (yeterli lif

içeren diyet) yapıldığında sağlığa yararda diyetin β-glukan içermesi gerektiği

düşündürücüdür.

Yaptığımız çalışmada elde edilen bilgilere göre, bireylerin açlık, tokluk, yeme

isteğinde büyük bir farklılık olduğu görülmezken, enerji alımlarında farklılık olduğu

ortaya konmuştur. Bundan kaynaklı olarak uzun dönem etkilerinde ağırlık kaybına ve

kilo koruma programında etkili olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca ß -glukanlı test

yiyeceği tüketenlerin 9:30 saatindeki açlık hissi sorusuna daha yüksek değerler

vermesi, yeme isteğinin daha güçlü olduğunun görülmesi gibi etkenler, bireylerin

açlık hissi daha yüksek olsa bile test yiyeceği tüketiminden sonra daha iyi bir

doygunluk hissi elde ettiği görülmüştür. Bireylerin

Bununla birlikte çalışmada görülen tutarsızlıklar ve farklılıklar, bireylerin bir gün

önceki tüketimlerinden ve yaşadıkları psikolojik sebeplerden kaynaklı olabilir

sonucuna varmak da yanlış değildir. Yapılan çalışmanın sonucunda elde edilen

bilgilerin daha uzun vadeli çalışmalarda kullanılması, ß-glukan miktar farklılıklarının

değerlendirilmesi çalışmalarında kullanılmasıyla birlikte daha net ve kesin sonuç

elde etmek mümkün olacaktır.

Page 45: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

Referanslar

1.Prof. Dr. Ahmet Kaya,Prof. Dr. Vedia Tonyukuk Gedik,Prof. Dr. Fahri Bayram,Prof. Dr. Mithat Bahçeci,Doç. Dr. Tevfik Sabuncu,Doç. Dr. Alpaslan

Tuzcu,Dr. Şenay Arıkan,Dr. Deniz Gökalp Hipertansiyon, Obezite ve Lipid Metabolizması Hekim için Tanı ve Tedavi Rehberi Hipertansiyon, Obezite ve Lipid Metabolizma Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır. 2009 – ANKARA 2. Diyabet ve Obezite Türk Eczacılar Birliği Yayını/ Meslek İçi Sürekli Eğitim

Dergisi Mayıs-2010 Sayı:23-24

3. http://www.who.int/gho/ncd/risk_factors/obesity_text/en/index.html sitesinden

27.05.2013 20:10 saatinde alınmıştır.

4. Arslan M, Başkal N, Çorakçı A ve ark. Ulusal Obezite Rehberi, Türkiye

Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yayını, 1999.

5. James WPT et al. Overweight and obesity (high body mass index). Comparative

quantification of health risks: global and regional burden of disease attribution to

selected major risk factors. Vol.1:497-596. WHO,Geneva, 2004.

6. Birinci Basamağa Yönelik Tanı ve Tedavi Rehberleri 2003, Sağlık Bakanlığı

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü

Yayını, 2.baskı, s.277-280, Ankara, 2003.

7. Baysal A. Beden Ağırlığının Denetimi, Baysal A, Ankara, 1999.

Page 46: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

8. Erbilir, Ozel, F. “Değisik Meyveler ve Bu Meyvelerden Yapılan Reçellerde NDF, ADF ve Hemiseluloz İçeriğinin Belirlenmesi”. Kahramanmaras Sutcu İmam Üniversitesi Fen

Bilimleri Ana Bilim Dalı Yuksek Lisans Tezi. 2006. 9. Kahlon, T.S., Chow, F.I., Hudson, C.A., Lındgren, F.T., Betschart, A.A. “Influence of

Wheat Bran Particle Size on Vitamins A and E and Cholesterol in Rats.” Cereal Chemistry, Cilt 66, Sayı 2, 103-106. 1989.

10. Kahlon, T.S., Chow, F.I. , Hudson, C.A., Lındgren, F.T., Betschart, A.A. “Influence of Wheat Bran Particle Size on Vitamins A and E and Cholesterol in Rats.” Cereal Chemistry,

Cilt 66, Sayı 2, 103-106. 1989. 11. Koksel, H., Ozboy, O., “Besinsel Liflerin İnsan Sağlığındaki Rolü.” Gıda, Cilt 18, Sayı

5, 309-314. 1993. 12. Ekici, L., Ercoskun, H. , “Et Ürünlerinde Diyet Lif Kullanımı.”Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi. Sayı 1, 83-90. 2007.

13. Ramulu, P., Rao, P.U. “Total Insoluble and Soluble Dietary Fiber Contents of Indian Fruits.” Journal of Food Composition Analysis. Cilt 16,Sayı 6, 677-688. 2003.

14. Kuzum, C. “International Polikliniği Diyetisyeni” Poliklinik Ana Sayfası. 2006. 15. Tamer, C.E., Aydoğan N., Copur U. “Besinsel Liflerin Sağlık Uzerine Etkileri.”

Turkiye 8. Gıda Kongresi, 26-28 Mayıs, Bursa 2004.

16. Ralapati, S., LaCourse, W.R. “Carbonhydrayes and Other Electrochemically Active Compounds in Methods of Analysis for Functional Foods and Nutraceuticals”. CRC pres.

2002. 17. Dror, Y.“Dietary Fiber Intake for the Elderly.” Nutrition, Cilt 19 Sayı 4, 388-389. 2003.

18. Samur, G., Mercanlıgil, M.S. “Diyet Posası ve Sağlık” Hacettepe Universitesi - Sağlık Fakultesi Beslenme ve Diyetetik Bolum, Ders Kitabı, 2008.

Page 47: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

19. Gul H. “Mısır ve Buğday Kepeğinin Hamur ve Ekmek Nitelikleri Uzerindeki Etkilerinin Đncelenmesi.” Cukurova Universitesi Fen Bilimleri Enstitusu Gıda Muhendisliği Anabilim

Dalı Doktora Tezi. 232. Adana. 2007. 20. Gul H. “Mısır ve Buğday Kepeğinin Hamur ve Ekmek Nitelikleri Uzerindeki Etkilerinin

Đncelenmesi.” Cukurova Universitesi Fen Bilimleri Enstitusu Gıda Muhendisliği Anabilim Dalı Doktora Tezi. 232. Adana. 2007.

21. Kahlon, T.S., Chow, F.I. , Hoefer, J.L., Betschart, A.A., “Effect of wheat bran fiber and bran particle size on fat and fiber digestibility and gastrointestinal tract measurements in the

rat.” Cereal Chemistry, Cilt 78, Sayı 4, 481–484. 2001. 22. Anar, S. “Besinsel lif nedir?” Gıda Dergisi, Dunya Basımevi, 1999.

23. Burdurlu, H.S., Karadeniz, F. “Gıdalarda Diyet Lifinin Onemi.” Gıda Muhendisliği Dergisi, Yıl:7, 15, 18-25. 2003.

24. Fernandez-Gines, J.M., Fernandez-Lopez, J., Sayas-Barbera, E., Sendra, E., Perez- Alvarez, J.A. “Lemon Albedo as a New Source of Dietary Fiber: Application to Bologna

Sausages.” Meat Science, Sayı 67, 7-13. 2004. 25. Sarıcoban, C., Coksever, E., Karakaya, M., “Et Urunlerinde Turuncgil Yan Urunlerinin

Kullanımı”. Turkiye 10. Gıda Kongresi. 21-23 Mayıs Erzurum. 2008. 26. Kım H.J, Whıte P.J. In Vitro Fermentation of Oat Flours From Typical and High β-Glucan Oat Lines. Journal of Agricurtural and Food Chemistry 2009;57:7529–

7536. 27. Kalınga D, Mıshra V K. Rheologıcal And Physıcal Propertıes Of Low Fat Cakes Produced By Addıtıon Of Cereal β-Glucan Concentrates. Journal of Food Processing

and Preservation 2009;33:384–400. 28. Thondre P.S, Ryan L, Henry C.J.K. Barley Β-Glucan Extracts As Rich Sources Of Polyphenols And Antioxidants. Food Chemistry 2011;126:72–77.

29. Choi J S, Kim H, Jung M H, Hong S, Song J. Consumption of barley b-glucan ameliorates fatty liver and insulin resistance in mice fed a high-fat diet. Mol. Nutr. Food res. 2010;54:1004–1013.

Page 48: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

30. Juvonen K.R. et. al. Viscosity of Oat Bran-Enriched Beverages Influences Gastrointestinal Hormonal Responses in Healthy Humans. The Journal of Nutrition 2009;139:461–466.

31. Vitaglione P, Lumaga R. B, Stanzione A, Scalfi L, Fogliano V. β-Glucan-Enriched Bread Reduces Energy İntake And Modifies Plasma Ghrelin And Peptide Yy Concentrations İn The Short Term. Appetite 2009; 53: 338-344.

32. Beck E.J, Tapsell L.C, Batterham M.J, Tosh S.M, Huang X. Increases in Peptide y-y Levels Following Oat β-Glucan İngestion Are Dose-Dependent in Overweight Adults. Nutrition Research 2009; 29: 705–709.

33. Lyly M, Ohls N, et al. The Effect Of Fibre Amount, Energy Level And Viscosity Of Beverages Containing Oat Fibre Supplement On Perceived Satiety. Food & Nutrition Research 2010; 54: 2149.

34. Lumaga R.B, Azzali D, Fogliano V, Scalfi L, Vitaglione P. Sugar and Dietary Fibre Composition İnfluence, By Different Hormonal Response, The Satiating Capacity Of A Fruit-Based And A β-Glucan-Enriched Beverage. Food & Function 2012; 3: 67

35.Novel Regulatory Mechanisms for Generation of the Soluble Leptin Receptor:

Implications for Leptin Action Michael Schaab1, Henriette Kausch1, Juergen

Klammt2, Marcin Nowicki3, Ulf Anderegg4, Rolf Gebhardt5 et. Al. ; PLoS ONE ;

April 2012.

36. Adipokines and the Peripheral and Neural Control of Energy Balance ; Rexford

S. Ahima and Mitchell A. Lazar ; Mol Endocrinol. ; 2008 May

37. Juvonen K. R, Salmenkallio-Marttila M, Lyly M, Liukkonen K. H, et al. Semisolid Meal Enriched İn Oat Bran Decreases Plasma Glucose And İnsulin Levels, But Does Not Change Gastrointestinal Peptide Responses Or Short-term

Appetite in Healthy Subjects. Nutrition, Metabolism & Cardiovascular Diseases 2011; 21: 748-756

38. Lumaga R.B, Azzali D, Fogliano V, Scalfi L, Vitaglione P. Sugar and Dietary

Fibre Composition İnfluence, By Different Hormonal Response, The Satiating Capacity Of A Fruit-Based And A β-Glucan-Enriched Beverage. Food & Function 2012; 3: 67.

39. Huang X, Yu Y, Beck E. J, South T, Li Y, Batterham M. J, Tapsell L. C. Chen J. Diet High in Oat β-Glucan Activates the Gut-hypothalamic (PYY3–36-NPY) Axis and İncreases Satiety in Diet-induced Obesity in Mice. Mol. Nutr. Food Res. 2011; 55: 1118–1121.

40. Vitaglione P, Lumaga R. B, Montagnese C, Messia M. C, Marconi E, Scalfi L. Satiating Effect of a Barley Beta-Glucan–Enriched Snack. Journal of the American College of Nutrition 2010; 29: 113-121.

Page 49: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

41. Vitaglione P, Lumaga R. B, Stanzione A, Scalfi L, Fogliano V. β-Glucan-Enriched Bread Reduces Energy İntake And Modifies Plasma Ghrelin And Peptide Yy Concentrations İn The Short Term. Appetite 2009; 53: 338-344.

42. Willis H. J, Thomas W, Eldridge A. L, Harkness L, Green H, Slavin J. L. Increasing Doses Of Fiber Do Not İnfluence Short-term Satiety or Food İntake and are İnconsistently Linked to Gut Hormone Levels. Food & Nutrition Research 2010; 54: 5135

43.Vitaglione P, Lumaga R. B, Montagnese C, Messia M. C, Marconi E, Scalfi L. Satiating Effect of a Barley Beta-Glucan–Enriched Snack. Journal of the American College of Nutrition 2010; 29: 113-121

44. Choi J S, Kim H, Jung M H, Hong S, Song J. Consumption of barley b-glucan ameliorates fatty liver and insulin resistance in mice fed a high-fat diet. Mol. Nutr. Food res. 2010;54:1004–1013.

45. Biörklund M, Holm J, Önning G. Serum Lipids and Postprandial Glucose and Insulin Levels in Hyperlipidemic Subjects After Consumption of an Oat β-Glucan-Containing Ready Meal. Annals of Nutrition & Metabolism 2008; 52: 83-90.

46. Vitaglione P, Lumaga R. B, Stanzione A, Scalfi L, Fogliano V. β-Glucan-Enriched Bread Reduces Energy İntake And Modifies Plasma Ghrelin And Peptide Yy Concentrations İn The Short Term. Appetite 2009; 53: 338-344.

47. Lumaga R.B, Azzali D, Fogliano V, Scalfi L, Vitaglione P. Sugar and Dietary Fibre Composition İnfluence, By Different Hormonal Response, The Satiating Capacity Of A Fruit-Based And A β-Glucan-Enriched Beverage. Food & Function

2012; 3: 67. 48. Arora T, Loo R. L, et al. Differential Effects of Two Fermentable Carbohydrates on Central Appetite Regulation and Body Composition. Food and Environmental

Sciences 2012; 7. 49. Flint A, et al. Reproducibility, power and validity of visual analogue scales in assesment of appetite sensations in single test meal studies. International Journal of

Obesity. 2000; 24: 38-48. 50. Stubbs RJ, Hughes DA, et al. The use of visual analogue scales to assess motivation to eat in human subjects: a review of their reliability and validity with an

evolution of new hand-held computerized systems for temporal tracking of appetite ratings. BJN. 2000; 84: 405-15 51. Hibscher JA, Herman CP. Obesity, dieting and the expression of obese characteristics. Journal of Comparitive Physiology and Pschology.1977; 2:374-80.

52. Åman P. and Andersson, A. A. M. 2008. Oats full of soluble fibre. Focus on

dietary fibres. Agro Food Industry Hi-Tech 19:25-27.

Page 50: Diyetisyen sinem akgün beta glukan ve obezite

53. Jenkins, D.J.A., Wolever, T.M.S., Leeds, A.R., Gassull, M.A., Dilawari, J.B.,

Goff, D.V., Metz, G.L., Alberti, K.G.M. 1978. Dietary fibres, fibre analogues and

glucose tolerance, importance of viscosity. British Medical Journal 1:1392-1394.

54. Chandra R, Liddle SA. Cholecystokinin. Current Opinion in Endocrinology,

Diabetes and Obesity. 2007; 14: 63-67.

55. Karpe F, Tan GD. Adipose tissue function in the insulin-resistance syndrome.

Biochemical Society Transactions. 2005; 33(Pt5): 1045-48.

56. Granfeldt Y, et al. Muesli with 4 g-(oat) beta glucans lowers glucose and insulin

responses after a bread meal in healthy subjects. EJCN. 2008; 62: 600-

57.Burton-Freeman B, et al. Plasma cholecysistokinin is associated with subjecive measures of satiety in women. Ajcn. 2002; 76:659- 67.

58. Hendrickson S, Mattes R. Financial Incentive for Diet Recall Accuracy Does Not

Affect Reported Energy Intake or Number of Underreporters in a Sample of

Overweight Females. Journal of ADA. 2007; 107: 118-21.

59. High-moleculer-weight barley β-glucan in chapatis (unleavened Indian flatbread) lowers glycemic index,2009

60. β-Glucan-enriched bread reduces energy intake and modifies plasma ghrelin and

peptide YY concentrations in the short term, 2009

61. Smith K. N, Queenan K. M,, MS, Thomas W, Fulcher R. G, Slavin J. L.

Physiological Effects of Concentrated Barley β-Glucan in Mildly Hypercholesterolemic Adults. Journal of the American College of Nutrition 2008; 27: 434-440.