25
“Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır.” Prusyalı General Clausewitz

Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

“Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır.”

Prusyalı General Clausewitz

Page 2: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

Kuruluşu : Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden birisi olan, PKK/KONGRA-GEL

terör örgütü 27 Kasım 1978’de, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Ziyaret (Fis) köyünde 25

kişinin katılımıyla yapılan toplantıda Partiya Kerkaren Kürdistan (PKK) adıyla

kurulmuştur. Örgüt, 1984 yılına kadar kadro çalışmalarını tamamlamıştır.

15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla, silahlı eyleme başlayarak

stratejik savunma safhasının ilk dönemi olan silahlı propagandaya geçiş yapmıştır.

Amacı : PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün başlangıçtaki amacı; silahlı propaganda

yöntemiyle önce Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Marksist-Leninist

bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak, ondan sonra İran, Irak ve Suriye’de tesis

edilecek Kürt devletleri ile birleşerek “Bağımsız-Birleşik Kürdistan” son hedefine

ulaşmaktır.

Page 3: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• İnsan Hakları Derneği (İHD) 2010 insan hakları raporunu açıkladı.

Raporun 137 sayfa olması bile Türkiye’de hak ihlalleri tablosunun ne

kadar karanlık olduğunu göstermeye yetiyor. AB üyeliği

doğrultusunda yapılan değişiklikler vesilesiyle “demokratikleşen”

Türkiye’nin insan hakları karnesi, hem Türkiye açısından alınması

gereken çok yolun olduğunu hem de burjuva demokrasisinin

sınırlarının ne kadar dar olduğunu gösteriyor. Çok açık ki, burjuva

demokrasisinin sınırları ancak işçi sınıfının mücadelesiyle

genişleyebilir. Aksi takdirde insan hakları sadece kâğıt üstünde

kalan yasa maddelerinden başka bir anlam taşımaz.

Page 4: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Rapor, 2010 yılında Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini,

yaşam hakkı, kişi güvenliği ve özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı

ve gösteri özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü başlıkları altında

topluyor. Daha baştan söylemek gerekiyor ki, raporda yer alan

rakamlar edinilebilen bilgilerden oluşmaktadır. Kayıt dışı kalan

ihlallerin sayısının oldukça fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu bağlamda raporun eksiği vardır fazlası yoktur. Örneğin

gözaltında kötü muamele ve işkence görenlerin sayısı 41 olarak

veriliyor. Bu rakam sadece şikâyetçi olanların sayısıdır. Gerçek

sayının bunun katbekat üstünde olduğu açıktır.

Page 5: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

SEHIT 7.918

TEROR NEDENIYLE YASAMINI YITIREN SIVIL

VATANDAS 5.557

OLU ELE GECIRILEN TERORIST 22.101

TOPLAM* 35.576

Bu rakamlar sadece bilinenlerdir*

Page 6: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Anayasanın 34. maddesine göre “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve

saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Ancak aynı

madde içerisinde yer alan “millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin

önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın korunması” amacıyla sınırlama

yapılabileceği cümlesi toplantı ve gösteri özgürlüğünü yargı ve güvenlik

güçlerinin insafına bırakıyor. “Milli güvenlik”, “kamu düzeni” gibi kavramlar

burjuvazinin her yöne çekiştirebileceği muğlâk kavramlardır. Böylece işçi

sınıfının eylemlerinin engellenmesinin veya kısıtlanmasının, hatta göstericilerin

kolluk kuvvetlerinin fiziksel şiddetine maruz kalmalarının yolu açılmaktadır.

Rapora göre 2010 yılında yapılan toplantı ve gösterilere polisin müdahalesi

sonucunda 2 kişi öldü, 67 kişi hastanelik oldu. Yüzlerce insan gözaltına alındı.

Page 7: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İnsan Hakları Raporu'nun

Türkiye bölümünde, en önemli insan hakları ihlalleri

arasında "Adalete etkili biçimde erişilmemesi" de yer

aldı.

ABD ilgili davalarda yeterince şeffaf

olunmadığı, adalet sisteminin siyasallaştığı

değerlendirmesinde bulunuldu.

Dışişleri Bakanlığı'nın İnsan Hakları Raporu'nun

Türkiye bölümünde, en önemli insan hakları

ihlalleri, "Adalete etkili biçimde

erişilmemesi, hükümetin ifade özgürlüğüne

müdahalesi ve savunmasız toplulukların yeterince

korunamaması" başlıkları altında sıralandı.

Page 8: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

"Hükümetin ifade özgürlüğüne müdahalesine"

ilişkin başlıkta ise ceza kanunu ve terörle mücadele

yasasının, basın ve internet özgürlüğünü kısıtlayan

maddeleri muhafaza ettiği, çoğu, terörle mücadele

yasası çerçevesinde veya yasadışı örgütle

bağlantıları olduğu gerekçesiyle suçlanan çok

sayıda gazetecinin cezaevinde olduğu iddia edildi.

Aralarında çok sayıda öğrencinin bulunduğu

binlerce kişinin, yasal gösteriler sırasında gözaltına

alındıkları ve terörle mücadele yasası çerçevesinde

suçlandıkları savunulan raporda, ayrıca hükümetin,

kadınlar, çocuklar, lezbiyenler, homoseksüeller,

biseksüeller ve cinsiyet değiştirenler dahil olmak

üzere savunmasız toplulukları tacizden,

ayrımcılıktan ve şiddetten etkili biçimde

koruyamadığı iddia edildi.

Page 9: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri
Page 10: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Terörizmle mücadelede birinci model, 1949 Cenevre Sözleşmelerinin

uygulanmasının söz konusu olmadığı, tek alternatif kurallar dizisinin barıs

zamanında uygulananlar kurallar dizisi olduğunu varsayan “cezai adalet

modeli” olup söz konusu kurallar dizisi de Uluslararası İnsan Hakları Hu-

kukunda, bir devletin Anayasası ve Ceza Hukukunda bulunmaktadır.

Turkiye, ayrılıkçı terör örgütü PKK’ya karşı ülke içinde yürttüğü

mücadelesini geleneksel olarak bu paradigmaya dayandırmıştır. Bu

süreçte bir yandan taraf olduğu Uluslararası İnsan Hakları belgelerini öte

yandan da kendi Anayasa ve Ceza hukukunu uygulama yoluna gitmiştir.

Page 11: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, uluslararası barıs ve güvenliğin

korunmasında olduğu gibi terörizmle mücadelede de merkezi bir rol

oynamaktadır. İnsan Hakları Hukuku, suçluların iadesinden olağanüstü

haller rejimine uzanan genis bir alanda terörizm konusuna temas eden

düzenlemeler getirmektedi.Uluslararası İnsan Hakları Hukuku

çerçevesinde terörle mücadele devletlerin sadece bir hakkı değil; aynı

zamanda bir görevidir ve iç şiddetin kontrol altına alınması görevini de,

geleneksel olarak polis ve jandarma gücü gerçekleştirir.İç şiddetin kontrol

altına alınması sırasında “silahlı kuvvet” kullanılması ise genellikle bir çeşit

“olağanüstü hal” ilanı halinde söz konusudur

Page 12: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Insan Hakları Hukuku çerçevesinde terörizmle mücadelede

sırasında devlet kurumları tarafından ülke içinde kuvvet

kullanılması, “kolluk harekâtı (law enforcement)” ile ilgili modele

dayanır.Bu modelin uygulanmasının ön koşulu, göreli bir güvenlik

ortamının varlığıdır. Kolluk harekâtının amacı basittir: Suç

işlenmesinin önlenmesi, işlenmekte olan suçun

bastırılması, işlenmis olan suçların zanlılarının yargıya sevk

edilmesi. Askeri harekât, somut ve ciddi bir saldırının

durdurulması, bastırılması; tehdidin etkisiz kılınması görevini içerir.

Page 13: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Bu modelde devletlerin, terör saldırılarını engellemek için kuvvet kullanma

hakkına sahip oldukları hususunda tereddüt yoktur ve bu kuvvet,

ölümcüllük boyutuna da varabilir. Ancak, terör eylemleri ne kadar ciddi ve

failler ne kadar tehlikeli olursa olsunlar, devletin buradaki kuvvet kullanma

hakkı sınırsız olmayıp Uluslararası İnsan Hakları Hukukuna tabidir. Devlet

görevlileri ölümcül güç kullanımına, kendisine veya bir üçüncü şahsa karşı

yakın bir öldürme ve yaralama tehdidi halinde; insan yaşamını ağır

tehlikeye koya- bilecek ciddi bir suçun işlenmesini önlemek için

başvurabilir.Her halükar- da, bu modelin rehber ilkeleri devlet görevlilerine,

“kasıtlı” ölümcül güç kul- lanıma hakkını vermemektedir. Barıs zamanında,

Uluslararası İnsan Hakları Hukukuna göre, uygulanacak kuvvetin derecesi

suçun ciddiliğiyle ve durumun gerekleri ile orantılı olmalıdır. Üstelik kolluk

güçleri kuvvet kullanmadan önce sesli uyarıda bulunmalıdır. Yine barıs

zamanında devlet görevlileri, ciddi tehlike arz eden kişileri ayırt ederek

sadece bunlara karşı kuvvet kullan-mak durumundadır.

Page 14: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Sonuç olarak, terörizmle mücadelede İnsan Hakları Hukuku yaklaşımı,

uygulanan güvenlik politikası ile insan hakkı arasında bir denge kurulmasını

gerektirmekte; devletin bu mücadeleyi hukukun üstünlüğü anlayışı

çerçevesinde gerçekleştirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu

modelde, devlet amaçlara ulaşmak için bütün araçlara başvuramamakta;

sivilleri ayrıt ederek, şartların gerekleriyle, örneğin kendini müdafaa ya da

hasmını etkisiz veya silahsız bırakmak amaçlarıyla orantılı olarak kuvvet

kullanabilmektedir. Bu çerçevede, İnsan Hakları Hukuku, kolluk güçlerinin

hareket serbestîsini sınırlayan olumsuz bir etken olarak görülmemekte tam

tersine, devletin insan hakları kavramının uygulanmasındaki başarı

derecesi, terör örgütünün toplumda taban ve destek bulmasını önleyecek

ve azaltacak, toplum üzerindeki gereksiz baskıyı kaldıracak çok önemli bir

etken olarak değerlendirilmektedir. İnsan hakları ihlali üzerine kurulu bir

antiterör politikası ise, devletin hukuki temelleriyle beraber, sosyal yapısına

da zarar verecek bir etmen olarak görülmektedir.

Page 15: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

Bir hak ihlalinin insan hakları ihlali olarak

değerlendirilmesinin birinci koşulu, bu ihlalden “devletin

sorumlu” olmasıdır. Devletin sorumluluğu hangi durumlarda

ortaya çıkabilir? Bu soruya çeşitli ihtimaller içinde cevap

verilebilir:

Page 16: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• 1. Devlet, Anayasa ve sözleşmelerde tanıdığı bir hakkı yasalarla

düzenlerken, Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı

düzenlerse, yasayla bir insan hakkı ihlali gerçekleşmiş olur.

Böyle bir ihlali denetleyecek organ Anayasa Mahkemesi’dir.

• 2.Yasa insan haklarına uygun olduğu halde, yasanın

uygulanmasını düzenleyen tüzük veya yönetmelikler ya da diğer

düzenleyici işlemler, yasaya aykırı bir şekilde, insan haklarını

sınırlıyorsa, o takdirde, bu düzenleyici işlemlerle insan hakları

ihlali gerçekleşmiş olur. İdarenin düzenleyici işlemlerinin yasaya

uygunluğunu Danıştay denetler. Danıştay’da Anayasa ve yasaya

aykırı olarak insan haklarını ihlal eden düzenleyici işlemi iptal

eder.

Page 17: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• 3.Yasa ve düzenleyici işlemlerde, insan haklarına aykırılık bulunmadığı halde,

idarenin bireysel işlemleri ile bir ihlal gerçekleştirilebilir. Örneğin bir kimsenin

mülkiyetinin, kamu yararı olmadan kamulaştırılma kararı verilmesi, mülkiyet

hakkını ihlal eden bireysel bir işlem olur. Bir memurun yasada gösterilen

sebepler dışında, inançları yüzünden görevine son verilmesi halinde, yine bir

idari işlemle, insan hakları ihlaline yol açılmış olur.

• 4. Düzenleyici veya bireysel işlemler dışında idarenin eylemleri veya yargılama

sürecinde de, insan hakları ihlali gerçekleşebilir. En yaygın insan hakları ihlali,

idarenin eylemlerinden kaynaklanmaktadır. Bunların başında da, kamu

görevlilerinin kötü muamelesi ya da onur kırıcı davranışına maruz kalmak

gelmektedir. Nezarethanede dövülmek, hakarete uğramak, aç ve susuz

bırakılmak; hastanede hakarete uğramak, saatlerce ayakta bekletilmek çok sık

rastlanılan kötü muamele ve onur kırıcı davranış örnekleridir.

Page 18: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• 5. Kamu görevlileri dışında, özel kişilerden kaynaklanan hak ihlallerinde, her

zaman bir insan hakkı ihlali olduğu söylenemez. Özel kişiler arasındaki

ihlallerde, devlete düşen sorumluluk, bu ihlale yönelik gerekli yasal önlemleri

almak, ihlali gerçekleştirene gerekli müeyyideyi uygulamak ve ihlale uğrayana

haklarını arama yollarını göstermektir. Devlet bu sorumluluklarını yerine

getirmiş ise, bireyler arasındaki ihlallere insan hakları ihlali denmez.

Örneğin, eşini veya çocuğunu döven bir kişinin eylemi, karakolda gözaltına

alınmış kişiyi döven polisin eylemiyle aynı olduğu halde, birincisinde insan

hakları ihlali yokken, ikincisinde insan hakları ihlali var kabul edilir. Çünkü bir

kişinin eşini veya çocuğunu dövmesinden devlet doğrudan sorumlu olamaz.

Devlet, bu eyleme Ceza Kanununda gerekli yaptırımı öngörmüş ve mağdurun

başvuracağı savcılık ve mahkeme teşkilatını kurmuştur. Ancak ikinci

ihtimalde, devlet kendi görevlilerinin davranışlarından doğrudan sorumludur.

Kamu görevlileri kamu gücü denen üstün bir gücü kullanmaktadır. İnsanlar bu

güce gönüllü olarak itaat etmektedir. Dolayısıyla bu gücün kötüye

kullanılmasından devlet doğrudan sorumludur.

Page 19: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun Terör

ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı

İhlallerinin İncelenmesine Yönelik Kurulan Alt

Komisyon, çalışmalarını tamamlayarak taslak

raporunu oluşturdu……

Page 20: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Rapor, ''İnsan Hakları ve Terör Konusunda Kavramsal ve Hukuksal Çerçeve'', '' Terör

ÖrgütlerininYapısı ve Profilleri'', ''Terörün 30 Yıllık Geçmişi ve Neden OlduğuYaşam

Hakkı İhlalleri Verileri'', ''Alt KomisyonunYerindeYaptığı İncelemeler'', ''Terör

Sorununa İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler'', '' Terör Örgütü PKK'nın Gerçek

Yüzü'', ''TerörünYarattığı Toplumsal, Aile ve Kişi Üzerindeki Travmalar'', ''Çözüm ve

Öneriler'' başlıklarıyla 8 bölümden oluşuyor.

• Komisyon raporunda, terörün Türkiye'de neden olduğu yaşam hakkı ihlallerinin

ortaya koyduğu nicel tablonun, terörün artık son bulması konusunda bir

duyarlılığın herkes tarafından paylaşılacak boyutlarda olduğu belirtildi.

• Raporda yer alan verilere göre, terör nedeniyle Türkiye'de yaklaşık son 30 yılda 7

bin 918 kamu görevlisi şehit oldu.

• 1984-2012 yılları arasında ölü olarak ele geçirilen terörist sayısı 22 bin 101.

• Emniyet bölgesi için 1987-2011 aralığında bin 633, jandarma bölgesi için 1984-2012

aralığında 3 bin 924 olmak üzere 5 bin 557 sivil, terör nedeniyle yaşamını yitirdi.

Page 21: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• -''35 bin 576 kayıp’’

• Raporda, ''Bu rakamlar birarada değerlendirildiğinde terör nedeniyle

yaklaşık son 30 yılda yüzlerce hatta binlerce ifade edilen terör örgütünün

gerçekleştirdiği ve kayıtlara geçmeyen iç infazlar, terör örgütlerinin

birbirlerinin elamanlarına karşı gerçekleştirdiği kayıtlara geçmeyen

öldürme eylemleri ve terör kaynaklı faili meçhuller arasında henüz

istatistiklere geçmemiş olanlar dahil olmamakla birlikte 35 bin 576 kişinin

terör nedeniyle yaşamını kaybettiği görülmektedir'' denildi.

• -''Sivil siyaset, bunu dikkate almalı’’

-''Siyaset bu samimiyeti dikkate almalı'’

• -''Terörü daha ortaya çıkmadan çözebilme’’

• -''Sınır ticareti imkanları düzenlenmeli'’

• -''Bölgede yaşayan halk ile terör örgütü ayrımı yapılmalı''

Page 22: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

-''İnsan hakları alanında tahribatlar yarattı’’

• Taslak raporun ''Genel Değerlendirme ve Sonuç'' bölümünde,

Türkiye'nin 30 yılı aşkın bir süredir terörle ve terörün getirdiği

sorunlarla mücadele ettiği, terörün maddi ve manevi pek çok

maliyetler yaşattığı vurgulandı.

• Terörün yaşattığı maliyetin, ülke kaynaklarının ülkenin gelişmesi ve

kalkınması yerine terörle mücadeleye ayrılmasıyla sınırlı olmadığı

belirtilerek, terörün, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere, insan

hakları alanında da önemli tahribatlar yarattığı anlatıldı.

Page 23: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

• Şüphesiz insan hakları, dünyanın adaletsizliklerine, silahlanmaya, baskı ve sömürüye, yoksulluğa maruz bırakılmış az

gelişmiş ülkelerinde daha fazla ihlâl edilmektedir. Siyasal ve demokratik koşulların olgunlaşmadığı bu ülkelerde devlet

daha baskıcı bir görünümdedir. Azgelişmişlik bazen insan hakları ihlâllerine gerekçe gösterilebilmektedir. Yine bu

politik rejimlerde “devlet terörü” olarak tabir edilen devlet destekli suç örgütlerine de sıkça rastlanılmaktadır. Bununla

ilgili olarak “kontra savaşı” devlet destekli terörizme örnek gösterilebilmektedir. Mesela, “1980’li yıllarda uluslararası

terörizmin başlıca alanı Orta Amerika olmuştur. Nikaragua’da ABD’nin taşeron güçleri arkalarında bir yığın cinayet,

işkence, tecavüz, sakat insan, adam kaçırma, yıkım bıraktılar ama bunun önüne geçildi çünkü sivillerinin de kendilerini

savunacak bir ordusu vardı.”5

• Batı Uygarlığının gerçek temelinde uzun süren sömürgecilik yıllarının getirileri bulunmaktadır. Gelişmekte olan

ülkelerin nesnel sosyo-ekonomik koşulları sömürülerek, onların bağımsızlaşmaları, kalkınma süreçleri de

baltalanmıştır. Bazen bu ülkelerin istekleriyle yapılan müdahalelerle birlikte insan hakları da çiğnenmektedir. Ancak

yüzyılımızda çağdaş devlet yapılanması, azgelişmiş ülkelerde dahi en doğru yönetim yaklaşımının, insan haklarını

gözeterek uygulamalar yapması gerektiği üzerinde teorik bir çerçeve sunmaktadır.

• İsrail ve Filistin arasında yıllardır süren kanlı savaş bir başka örnek olarak sunulabilir. Elbette bu savaşımda belirleyici

olan, gücü de elinde bulundurmaktadır. Bu nedenle, İsrail’in yaptıklarının çoğu “terör endüstrisi” tarafından meşru

gösterilmektedir. Filistin’in İsrail’e dönük her türlü mücadelesi ise İsrail’e göre terörist faaliyetler gurubuna

girmektedir. Çünkü onlara göre, bu halk kitlesi yani güçsüz olan taraf insan haklarına ve demokrasiye zarar

vermektedir. Kimine göre de Batı, özelliklede bir şirketler topluluğu olan ABD, insanlığın etik değerlerini hiçe sayarak

terörün sorumluluğunu tamamen ötekileştirdiği halklara yani kurban seçtiği insanlara yıkmayı başarmış görünüyor.

Belki de günümüzde egemenlerin insan haklarını değil de terörü daha fazla konuşmaları bu durumla açıklanabilir.

Page 24: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri

Terorle mucadelede haklarimizi

bilelim… kimse uzulmesin .!

Page 25: Turkiyede teror ve insan haklari ihlalleri