Bakara Sûresi: 140-

Preview:

DESCRIPTION

Bakara Sûresi: 140-. Kur’ân Buluşmaları: 56. ÜMİT ŞİMŞEK. Bakara: 140. - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

Bakara Sûresi: 140-Kur’ân Buluşmaları: 56

ÜMİT ŞİMŞEK

يل واسحق   يم واسم ع� ام تقولون ان ابر ع�ى�ويعقوب واالسباط كانوا هودا او نصار قل

ومن اظلم ممن كتم شهادة ��ءانتم اعلم ام الل ى وما الله بغافل عما تعملون ��عنده من الل    ى

Yoksa, “İbrahim, İsmail, İshak ve Yakub ile torunları Yahudi veya Hıristiyandı” mı diyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Kendisine Allah’tan gelmiş bir delili saklayandan daha zalim

kim vardır? Allah sizin yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.

Bakara: 140

Ey Ehl-i Kitap! İbrahim hakkında niçin tartışıp duruyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Hiç akıl etmiyor musunuz?

Siz ki, bir parça bilginiz olan konuda tartıştınız diyelim; hiçbir bilginiz olmayan şey hakkında nasıl oluyor da tartışmaya giriyorsunuz? Herşeyi Allah bilir, siz bilmezsiniz.

İbrahim ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. O bütün bâtıl inanışlardan uzak, dosdoğru bir Müslümandı ve asla müşriklerden değildi. Âl-i İmrân, 3:65-67

Bakara: 140

Bundan önce de, bu kitapta da sizi Müslümanlar olarak O isimlendirdi. Hac, 22:78

Yahudîlik din olarak Hz. Musa’dan, Hıristiyanlık da Hz. İsa’dan sonra kullanılmaya başladı.

Yahudilik ve Hıristiyanlık, tahrif edilmiş dinlere beşer tarafından konulan isim.

Bakara: 140

«Siz mi daha iyi biliyorsunuz, Allah mı?» Kur’ân «İbrahim ve diğerleri Müslüman

idi» diyor Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğu ortaya

çıkmıştır («İnanmıyorsanız benzerini getirin»)

Allah’ın şahitliğine karşı çıkabilecek bir deliliniz olamaz

Bakara: 140

Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Yine de onlardan bir zümre var ki, bile bile gerçeği gizliyor. Bakara, 2:146

Hakkı açıkça bildiren kitabı size O indirdiği halde, ben Allah’tan başka hakem mi arayacağım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler; bundan şüphen olmasın. En’âm, 6:114

Bakara: 140 | Şahitliği saklamak

Şahitliği saklamayın. Onu saklayanın tâ kalbi günahkâr olur. Allah ise sizin yaptıklarınızı biliyor. Bakara, 2:283

Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve Allah için şahitlik eden kimseler olun — isterse kendi aleyhinize veya anne baba yahut yakınlarınızın aleyhine olsun. Onlar zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onlara sizden daha yakındır. Onun için heveslerinize uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer sözü eğip büker veya şahitlikten kaçınırsanız, hiç şüphe yok ki Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır. Nisâ, 4:135

Bakara: 140 | Şahitliği saklamak

Şahitliği Allah için özenle yapın. Talâk, 65:2

Ne kâtip, ne de şahit mağdur edilmesin. Bakara, 2:282

Cabir (r.a.) : Resulullah (s.a.v.) faiz yiyeni, yedireni, kâtibini ve şahitlerini lânetledi. Müslim, Müsakat: 106

Bakara: 140 | Şahitlik

“Allah sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir”

2:74, 85, 140, 144, 149, 3:99 6 yerde geçiyor 6’sı da Ehl-i Kitap ile ilgili âyetlerde Önceki kitaplarda yapılan tahrifatın en

önemli hedefi, Allah’ın ilim sıfatını sınırlamak olmuştur

Bakara: 140 | gaflet

لها ما كسبت � تلك امة قد خل تلون عما وال تسـ �ولكم ما كسبت ت

�كانوا يعملو      نOnlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandığı onlara, sizin kazandığınız sizedir. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.

Bakara: 141

Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. En’âm, 6:164; İsrâ, 17:15; Fâtır, 35:18;

Zümer, 39:7; Necm, 53:38

Sorumluluğun şahsîliği, ümmet ve kesb kavramları için bk. Bakara, 2:134 (Kur’ân Buluşmaları, 52. bölüm)

Bakara: 141

اس ما وليهم عن فـهاء من الن سيقول السي كانوا عليه قل لله المشرق ى�قبلتهم ال ع�

اء الى صراط ي من ـيش ع�والمغر يه �� ى يم      ع�مست

İnsanların idrakten yoksun (sefih) kısmı diyecek ki: “Önceden yöneldikleri

kıbleden bunları çeviren şey ne?” Sen de ki: Doğu da, batı da Allah’ındır. O,

dilediğini dosdoğru bir yola ulaştırır.

Bakara: 142

Sefih / sefahet Zıddı: reşid / rüşd Akıl ve hikmete muhalif hareket / beyinsizlik Akıl ve hikmeti terk edip keyif, hevâ ve

hevese tâbi olmak: sefahet Yahudiler / müşrikler / münafıklar

[Tafsilât: Bakara, 2:13]

Bakara: 142 | sefih

Kıble: yön, yönelinen cihet / şey Hicretten sonra 16-17 ay Mescid-i Aksâ’ya

müteveccihen namaz kılındı Yahudiler: «Kıblemize uyuyor, ama dinimize

muhalefet ediyor» Kıble değiştikten sonra:

Yahudilerle ilişkiler bozuldu Müşrikler: «Bize yanaşıyor» Münafıklar: «Ne lüzum vardı? Peygamber

keyfî davanıyor»

Bakara: 142 | kıble

Doğu da, batı da Allah’ındır. Nereye dönseniz Allah’ın yönü orasıdır. Şüphesiz, Allah Vâsi’dir, Alîmdir. Bakara, 2:115

Birr’e ermek demek, yüzünüzü doğuya, batıya çevirmek demek değildir. Birr’e eriş, o kimsenin erişidir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmış; yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolculara, ihtiyacından dolayı isteyene, esaret altındakilere malından seve seve vermiş; namazı dosdoğru kılmış, zekâtı vermiştir. Onlar, sözleştikleri zaman sözlerinde duran kimselerdir. Onlar, darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında sabredenlerdir. Onlar sadıkların tâ kendisi, onlar takvâ sahiplerinin tâ kendisidir. Bakara, 2:177

Bakara: 142 | kıble

Kıblenin hakikî illeti: İlâhî emir / mekânın özelliği değil Faiz yiyenler, şeytan çarpmış kimsenin kalkışı gibi

kabirlerinden kalkarlar. Bu, onların “Alışveriş de faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Oysa Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bakara, 2:275

Peygamber size ne verdiyse alın; neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Haşir, 59:7

«Biz Ona teslim olmuş Müslümanlarız» Bakara, 2:133, 136

Bakara: 142 | kıble

Kim bizim gibi namaz kılar, bizim kıblemize yönelir, kestiğimizi yerse, o, Allah’ın ve Resulünün zimmetinde olan bir Müslümandır. Onun zimmetinde olan bir hususta sakın Allah’a hıyanet etmeyin. Buharî, Salât: 28

Bir beldede iki kıble olmaz. Ebû Dâvud, İmâre: 27-28; Tirmizî, Zekât:

11

Bakara: 142 | kıble

Sizden biri namaza durduğunda, yüzünü Allah’a dönmüş olur. Ebû Davud, Salât: 22

Kul namazında başka bir şeye yönelmediği müddetçe, Aziz ve Celil olan Allah ona teveccüh eder. Kul başka şeyle ilgilenmeye başladığında Allah da ondan yüz çevirir. Ebû Davud, Salât: 160-161

Sizden birisi ihtiyacını giderirken önünü de, arkasını da kıbleye dönmesin. Nesâî, Tahâret: 36

Bakara: 142 | kıble

Kıble: Müslümanların hayatına vahdet kazandıran bir unsur Namaz Kurban Kabir Evlerin düzeni (şimdiki televizyonla

kıyas!)

Bakara: 142 | kıble

Ehl-i kıble:

İslâmın bütün fırka, mezhep, grup v.s. topluluklarını barındıran tabir

Mezhebi ne olursa olsun, Kâbe’ye yönelerek namaz kılmanın farz olduğuna inananlar

«Ehl-i kıble tekfir olunmaz»

Bakara: 142 | kıble

«Allah dilediğini sırat-ı müstakîme ulaştırır» Allah kimleri hidayete ulaştırır: Allah’a iman ederek Ona sımsıkı sarılanlar Nisâ, 4:175

Allah’ın rızasını takip edenler Mâide, 5:16

İman edip amel-i salih işleyenler Yunus, 10:9

Allah’a yönelenler Ra’d, 13:27; Şûrâ, 42:13

Bakara: 142 | hidayet

Sizi de, yaptıklarınızı da O yarattı. SÂFFÂT, 37:96

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. İNSAN, 76:30

Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

TEKVİR, 81:29

[Tafsilât: İman İlmihali, 36. Bölüm]

Bakara: 142 | hidayet

Sizin de, benim de Rabbimiz Allah’tır; Ona kulluk edin. Sırat-ı müstakîm işte budur.

Âl-i İmrân, 3:51

İsa onlara “Allah sizin de, benim de Rabbimizdir; Ona kulluk edin. Sırat-ı müstakîm işte budur” demişti.

Meryem, 19:36

Bakara: 142 | sırat-ı müstakîm

İtikadda sırat-ı müstakîm: İslâm / Ehl-i Sünnet

Aklın sırat-ı müstakîmi: Hikmet

Amelde sırat-ı müstakîm: yiğitlik, iffet...

[Tafsilât: Fatiha, 6. âyet]

Bakara: 142 | sırat-ı müstakîm

Fatiha, 1:6 المستقيم الصراط Bakara, 2:142 مستقيم ق������صراط Doğrudan doğruya İlâhî lütuf eseri olan,

mahiyeti sizce meçhul, harikulâde bir yol

Bakara: 142 | sırat-ı müstakîm

وكذلك جعلناكم امة وسطا لتكونوا شهداء يد سول عليكم ش اس ويكون الر ��على الن ى ع�ي كنت عليها اال لنعلم ع�وما جعلنا القبلة ال سول ممن ينقلب على عقبي بـع الر ��من يت ى ين هدى الل يرة اال على ال ��وان كانت لك ى ع� ع�اس ان الله بالن يمانك يع �وما كان الله لي ى ع� ع�

يم ف ر ع�لر ��     ؤBiz sizi böylece vasat bir ümmet yaptık —

tâ ki siz insanlara şahitler olun, Peygamber de size bir şahit olsun. Senin vaktiyle

yöneldiğin Kâbe’yi ise, kim Peygambere uyuyor, kim de topuğu üzerinde gerisin geri

dönüyor, görelim diye kıble yaptık. Bu, Allah’ın hidayet verdiği kimselerden

başkasına pek güç gelir. Yoksa Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Gerçekten,

Allah insanlara çok şefkatli,çok merhametlidir.

Bakara: 143

«vasat ümmet» vasat = adl (Buharî, Tirmizî, İbni Mâce, Müsned’de

yer alan Nuh aleyhisselâm ile ilgili şahitlik hadisi) aşırılıklardan uzak, mutedil, dengeli, adaletli,

insanlara örnek teşkil eden bir ümmet İcmâ’ın delil olduğunu gösterir Ümmetim dalâlet üzerinde ittifak etmez.

İbni Mâce, Fiten: 8

[«ümmet» ve «vasat ümmet» için bk. Bakara, 2:134]

Bakara: 143 | vasat ümmet

Genel olarak muhatap: ümmet-i Muhammed

Özel olarak muhatap: Sahabe Siz başkalarını örnek alacak ve onların

peşinden gidecek bir topluluk değilsiniz Üstün olan sizsiniz (Âl-i İmrân, 3:139)

Bakara: 143 | vasat ümmet

Allah uğrunda, Ona lâyık bir cihadla cihad edin. Sizi O seçti ve dinde size bir güçlük de yüklemedi. Atanız İbrahim’in dini üzere olun. Bundan önce de, bu kitapta da sizi Müslümanlar olarak adlandıran Odur — tâ ki Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olun. Öyleyse namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Sizin dostunuz Odur. Ve O ne güzel dost, ne güzel yardım edicidir. Hac, 22:78

Bakara: 143 | ümmetin şahitliği

Resulullah (s.av.), Abdullah ibni Mes’ud’a (r.a.): «Bana Kur’ân oku.» «Kur’ân sana indirilidiği halde onu sana ben mi

okuyayım?» «Evet, ben Kur’ân’ı başkasından dinlemeyi severim.» İbni Mes’ud: Ben onu Nisâ sûresini okumaya

başladım. ‘Biz her ümmetten bir şahit getirip seni de bunlara şahit tuttuğumuzda halleri ne olacak?’ âyetine (Nisâ, 4:41) gelince «Bu kadar yeter» buyurdu. Baktım, gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Buharî, Tefsir 4:41; Fezâilu’l-Kur’ân: 32, 33, 35; Müslim,

Müsafirîn: 247, 248

Bakara: 143 | ümmetin şahitliği

Peygambere hitaben: ümmetini gözetme emri Ümmete hitaben: elinin altındakileri gözetme emri

Onlardan üç beş tanesini nasiplendirdiğimiz şeye gözünü dikme ve onlar için tasalanma. Yalnız sen mü’minlere kanat ger. Hicr, 15:88

Sana uyan mü’minlere kanat ger. Sana karşı gelecek olurlarsa, “Ben sizin

yaptıklarınızdan uzağım” de. Aziz ve Rahîm olana tevekkül et. Namaza kalktığında da O seni görür, Secde edenler arasındaki dolaşmanı da.

Şuarâ, 26:215-219

Bakara: 143 | vasat ümmet

Kur’ân = Furkan İnen âyetler, hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, mü’min ile

kâfiri / münafığı ayırır

Yeni bir sûre indirildiğinde, onlardan “Bu sûre hanginizin imanını arttırdı?” diyenler olur. İman edenlere gelince, bu sûre gerçekten onların imanını arttırmıştır; onlar bununla sevinç duyarlar.

İndirilen sûre, kalplerinde hastalık bulunanların da pisliğine pislik katar; sonunda onlar kâfir olarak ölürler. Tevbe, 9:124-125

Bakara: 143 | Furkan

Size Rabbinizden gerçeği gösteren deliller gelmiştir. Artık görenin yararı kendisine, körlük edenin zararı da kendisinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim.

Âyetleri Biz böyle çeşitli şekillerde anlatırız — tâ ki onlar “Sen bunu bir yerden ders almışsın” desinler, Biz de bilen bir topluluğa onu iyice açıklamış olalım. En’âm, 6:104-105

Bakara: 143 | Furkan

İnsanlar “İman ettik” demekle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?

Gerçek şu ki, Biz onlardan öncekileri de imtihan ettik. Sözünde doğru olanları ve yalancıları Allah böylece birbirinden ayırt edecektir. Ankebut, 29:2-3

Gerçekten de İblis onlar hakkındaki zannını doğruladı ve mü’minlerden bir topluluk dışındakiler ona uyup gittiler.

Aslında, İblis’in onlar üzerinde hiçbir gücü yoktur; âhirete iman edenlerle ondan şüphe edenleri Biz böylece ayırt ediyoruz. Rabbin ise herşeyi gözetip koruyucudur. Sebe’, 34:20-21

Bakara: 143 | Furkan

«Bu, Allah’ın hidayet verdiği kimselerden başkasına pek güç gelir»

Sabır ve namazla yardım isteyin. Ancak bu huşû sahiplerinden başkasına pek ağır gelir. Bakara, 2:45

Şunu da bilin ki, aranızda Allah’ın Resulü vardır. Eğer işlerin birçoğunda o size uysaydı sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi; inkârı, günahı ve isyanı da size çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.

Bu Allah tarafından bir lütuf ve nimettir. Allah ise Alîmdir, Hakîmdir. Hucurat, 49:7-8

Bakara: 143 | Furkan

«Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir»

Kıble değiştirilmeden önce ölen Müslümanların kılmış oldukları namazların boşa gidip gitmediği hususunda çıkan tereddütler ve sorulan sorular üzerine bu âyet indi. Buharî, İman: 30

Bakara: 143 | iman - amel

İman ve amel-i salih arasındaki ilişki «İman eden ve amel-i salih işleyenler» / 50 âyet

Yoksa onlar, kendilerine melekler gelsin, yahut Rabbin gelsin, yahut Rabbinin âyetlerinden biri gelsin diye mi bekliyorlar? Halbuki Rabbinin âyetlerinden biri geldiği zaman, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır kazanmamış olan kimsenin imanı artık kimseye fayda vermez. Sen “Bekleyedurun,” de. “Biz de bekliyoruz.” En’âm, 6:158

Bakara: 143 | iman-amel

İnternet adresleri

iman_ilmihali@googlegroups.com

utesav.org.tr

facebook.com/yazarumitsimsek