Lili Marlen ppt

Preview:

Citation preview

Dr. Vural Yiğit 12.10.2016

.

28 Temmuz 1914'te I. Dünya

Savaşı başlamıştı.

Savaş hızla sürerken,

1893 yılında Hamburg’da doğmuş bir Alman şairi

ve hikâye yazarı olan Hans Leip,

1915’te asker olarak katıldığı Birinci Dünya

Savaşı’nda, Marlene ismindeki genç hemşire kızla

tanışır.

Ancak, kendisinin bundan öncesinde Lili isimli kızla

da gönül bağı olmuştu.

Katıldığı Asker ocağında her iki aşkını aynı isim ve

kimlik altında birleştirip bir şiir yazar.

Leip’ın, «Lili Marlene» adını verdiği şiirde, genç bir

kadınla onun asker sevgilisinin öyküsü

anlatılmaktadırlar.

Şiirin gerçek kahramanlarıysa, elbette ki kendisi ve

o iki sevgilidir....

«Nöbetteki Genç Askerlerin Şarkısı -Das Lied eines jungen Soldaten auf der

Wacht» olarak yayınlandı. Aradan yıllar geçti ve Norbert Schultze

adlı bir besteci,1938'de şiiri şarkı olarak seslendirdi.

Şarkının orijinal ismi "Lambanın altındaki kız" (Almanca,Das Mädchen

unter der Laterne)'di fakat "Lili Marleen" olarak ün kazandı.

Bu besteyi ilk olarak, o

boğuk ve buğulu sesiyle

Lale Andersen adındaki

bir Alman tiyatro

oyuncusu ve şarkıcı olan,

Lale Andersen söyledi.

1939'da Marlene

Dietrich'in sesi ile kayıt

edilmesi şarkının ününü

arttırdı.

Büyük yalancı olarak

bilinen Goebbels'in

sayesinde, Nazi

propagandası olarak

kullanılmasına rağmen

popüler olmayı başardı.

user
Üzerini Çiz

Olayın sonrası daha da ilginçtir. İlk yayının

ardından Alman cephesi şöylesi bir

dalgalanmıştır. Artık, her asker şarkıda biraz

kendini bulmaktadır. Cephedeki Alman askerleri,

durmadan ve bıkmadan Lili Marlen’i

dinlemektedir.

Peki, yalnız Almanlar mı? Müttefik askerleri, biraz

marş, biraz vals ritmindeki Almanca şarkının

sözlerini anlamasalar da son derecede yumuşak

bu hüzünlü şarkı, karşısında ilgisiz

kalamamışlardır.

Bir gün, Alman siperlerinde savaşa ara

verilerek Lili Marlen dinlenirken, hemen karşıdaki

İngiliz siperlerinden bozuk Almancasıyla bağıran

asker, "Heeey, radyonun sesini biraz açsana!"

Diye seslenmiştir.

Bundan sonra da, İngiliz Hükûmeti

gerçeği kabul etmek zorunda kalmış,

güfteyi İngilizce’ye çevirtip, onlar da

yayına başlamıştı.

ingilizce versiyonu, Jill Daniels

tarafından yorumlamıştı.

https://www.youtube.com/watch?v=exYpuI

x3RIEr.

Güftesi tam elli dile çevrilmiş melodi,

sonraki bir dönemde, gene bir Alman olan

Hollywood sanatçısı Marlene Dietrich’le de

özdeş olmuştur.

Filmleri yapılmış, bir süre de böyle

gündemde kalmıştır.

Lili Marlen melodisi daha sonra dünya

müzik klasiklerinden biri olacaktır.

Hans Leip, doksan yaşında, 1983’te

İsviçre-Früthwilen’de,

Norbert Schultze de doksan bir yılın

sonunda, 14.10. 2002’de Almanya-Bad

Tölz’de hayatlarına veda etmişlerdir.

Lale Andersen ise, yakalandığı kanser

nedeniyle çok daha erken

yaşlarda,1972 de hayattan ayrılmış

bulunmaktadır.

Maria Magdelene Dietrich von Losch,

yani Marlene Dietrich’e gelince...

12.12.1901’de Berlin’de doğup,

06.05.1992’de Paris’te ölmüştür.

O da, doksan bir yıl gibi hayli uzun bir

ömrü yaşamış, dünyanın en güzel ve

etkileyici kadını olarak anılmıştır.

LİLİ MARLEN TÜRKİYE’DE Almanlar, Kuzey Afrika’da kızgın çöllerinde

savaşırlarken bile “Lili Marleen” çalınırken, Acaba Türkiye’de neler oluyordu?

Ankara’da, Bülten Sokak’taki Alman Sefareti’nde yeni kuşakların pek de bilmedikleri olaylar

yaşanmaktaydı:

Bir pazar günü Çankaya’da, Muhafız Alayı Bandosu konseri sonrasında, Lili Marleen çalınırken,

Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndaki Ankara Büyükelçisi Franz Von Papen ve yüzyılın casusu Çiçero Ankara’da faaliyetlerini sürdürüyordu.

ANKARA – 1942,

ALMAN BÜYÜK ELÇİLİĞİ

Atatürk Bulvarı, Çankaya’ya doğru giden sefaretler

bulvarıdır. 1930’lu yıllarda Alman Sefaretinde gamalı

haçlı bayrak dalgalanırken, savaşla birlikte Bulgaristan,

İtalya gibi Alman müttefiki ülkelerin de bulunduğu

bulvarda Nazi rüzgarları esmekteydi.

Almanlar, Kızılay’daki Özen Pastanesi’ne geldiklerinde,

hele savaşta bir başarı elde etmişlerse hep birlikte Lili

Marlen’i söylerlerdi.

O sırada ortalıkta hiç İngiliz gözükmezdi. Savaşın

dengeleri değiştiğinde ise artık Pastahanenin

müşterileri arasında Lili Marlen’i söyleyen İngilizler de

vardı.

Daha sonraları, Vera Lynn,

Anne Sheldon gibi

sanatçılar, 45’lik plaklarda

kırk sekiz dilde, Lili Marlen’i

seslendirdiler,

Ancak hiçbirisi Lale

Andersen ve Marlene

Deitrich yorumları kadar,

yürekleri böylesine derinden

izler bırakarak

sızlatamamıştı.

Lili Marlen’in bu kadar

popüler olması, o

günlerin savaş

koşullarından daha

çok; müzik ve aşkın

Evrenselliğinden

kaynaklanıyor

olmasıydı.

Şarkı hüzün kadar,

ümit de içeriyordu ve

savaşın zalimliği

kadar, sevginin

yüceliği ile doluydu.

.

LİLİ MARLEN SÖZLERİ

Bei der Kaserne, vor dem gro(ss)en Tor

steht 'ne Laterne und steht sie nach davor

da wollen wir uns wiedersehen

bei der Laterne wollen wir stehen

wie einst Lili Marlen

İngilizice Sözleri

Wie einst, Underneath the lantern

By the barrack gate

Darling I remember

The way you used to wait

'Twas there that you whispered tenderly

That you loved me

You'd always be

My Lili of the lamplight

My own Lili MarleneLili Marleen.

Wie einst, Lili Marleen.

«Bizim çocukluğumuzda

söylediğimiz»

LİLİ MARLEN TÜRKÇE

SÖZLERİ

Kışlanın önünde büyük kapı var

Kapının önünde bir fener yanar.

O fenerin altında biz buluşalım

wie einst Lili Marlen.

Fener seni tanırdı uzun

boyundan,

Bana göz kırpardı ta

uzaklardan.

Şayet bir hal olsa bana,

Fener yadigarım sana,

wie einst Lili Marlen.

Sinemada

Neydi o günler !