16
17’ler ölümsüzlüklerinin 3’üncü y›ldönü- münde ülkemizde ve dünyada sayg›yla an›lmaya devam ediyor. Ülkemizde DHP’nin düzenledi¤i anma etkinliklerin- de 17’lerin devrim ve komünizmi kazan- ma ça¤r›s› oldu¤u yinelendi. Almanya, Fransa ve ‹ngiltere’de yap›lan etkinlik- lerde 17’leri anman›n yolunun devrim ve komünizm mücadelesini zafere tafl›- maktan geçti¤i vurguland›. 16-17 Hazi- ran 2005 tarihinde Dersim Mercan va- disinde Türk ordu- sunun sald›r›s›nda ölümsüzleflen ve ara- lar›nda MKP'nin önder kadrolar›ndan Ca- fer Cangöz ve Ayd›n Hanbayat’›n da bu- lundu¤u 17 seçkin kadro ve savaflç›, ölümsüzlüklerinin 3’üncü y›l›nda Gazi Mahallesi'nde düzenlenen meflaleli yü- rüyüflle an›ld›. Demokratik Haklar Plat- formu (DHP) taraf›ndan düzenlenen me- flaleli yürüyüfl, Eski Karakol dura¤›ndan bafllayarak, Cemevi’nin bulundu¤u meydana kadar coflkuyla sürdü. DHP'li- lerin kat›l›m›n›n yüksek oldu¤u yürüyü- fle, Gazi halk›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤i gözlemlendi. SAYFA 16 Birçok alanda yap›lan zamlar sürekli yenilenirken, elektri¤e de yüzde 31 oran›nda yeni bir zam geliyor. Önümüzdeki günler içerisinde onaylanmas› planlanan yüzde 31’lik elektrik zamm› teklifi, TEDAfi’›n ço¤unlu¤u belediyelerden olan alaca¤›n› tahsil edememesinin faturas›n› halka yüklüyor. SAYFA 7 <BABÜR PINAR> 68-71 DÖNEM‹N‹N NAL‹Z‹ <PERSPEKT‹F> 15-16 HAZ‹RAN GÜNÜMÜZE IfiIK TUTUYOR SAYFA 8 IIIIIIII Maoistler, cumhuriyet ve baflkanl›k gün- demleri ile seçimlere girdiler ve kazand›- lar. Cumhuriyet kuruldu. Bu tarihin bir gerçe¤idir. Bu olay›n çözümü gelecek 50 y›l›n meselesidir. Baflkanl›k sistemi üzerin- de anlaflt›k. Fakat, belirli bir kifli ya da parti üzerinde bir anlaflmaya varmad›k. Devlet iktidar›n›n kilit noktalar› üzerine her- hangi bir anlaflma yap›lmad›. Biz Nepal hal- k›n› yar› yolda b›rakmayaca¤›z, Nepal halk› da bizi yar› yolda b›rakmayacak. Bize göre, yeni bir anayasan›n oluflturulmas› iki y›ldan daha fazla sürmez. Bunun ard›ndan, politik bir denge sa¤lamak istiyoruz. Ancak esnek oldu¤umuz kadar kat› da olmas›n› biliriz. Halk›m›z olanlar› anl›yor. Halk›m›z kendi ta- rihini yaratt›. Ancak ‘büyük adamlar’ ve ‘bü- yük entelektüeller’ yan›ld›. Onlar›n zihniyeti paramparça oldu. Onlar›n tezleri yaln›zca ka- ¤›t üzerinde kald›. Onlar da halk taraf›ndan yaz›lan tarihi kabul etmek zorunda kalacak- lar. Nepal halk› tüm bu kesimlerden daha güçlüdür. Nepal halk›, cumhuriyeti yaratan bir halkt›r.” SAYFA 11 17’ler eylem ve etkinliklerle an›ld› 68 HAREKET‹, 71 ÇIKIfiI VE GÖRÜLMEYENLER SAYFA 4-5 Petrol fiyatlar› yoksullar› vuruyor Demokratik haklar mücadelesi ‘suç’ de¤ildir ABD’de patlak veren ve dünya ekonomilerini etkisi al- t›na alan mali krizin ard›ndan gelen g›da krizini petrol krizi izledi. G›da fiyatlar›ndaki art›fl ve k›tl›¤a karfl› ger- çekleflen genifl çapl› protesto ve eylemlerin ard›ndan, petrol ürünlerine yap›lan zamlar karfl›s›nda emekçi ke- simlerin baflta Avrupa ve Güneydo¤u Asya olmak üze- re dünyan›n çeflitli yerlerinde gerçeklefltirdikleri grev ve eylemler dünyay› sars›yor. Petrol fiyatlar›ndaki art›fl, dünyan›n birçok yerinde protesto edildi. Eylemler özel- likle Asya ve Avrupa’da yayg›n bir flekilde gerçekleflti- rildi. Güney Kore’de hükümetin yak›t sübvansiyonlar›- n› artt›rmas›n›, asgari ücret belirlemesini ve ulafl›m üc- retlerini artt›rmas›n› isteyen 5 binden fazla kamyon flo- förü ifl b›rakt›. Sendika liderleri ile hükümet yetkilileri aras›nda bu hafta bafl›nda kamyoncular›n taleplerinin yerine getirilmesi konusunda yap›lan görüflmelerde an- laflma sa¤lanamam›flt›. Güney Kore’de gerçeklefltirilen ifl b›rakma eylemi hükümette istifalara neden oldu. Ma- lezya’da hükümetin akaryak›t fiyatlar›na yapt›¤› yüzde 40 oran›ndaki zamm›n geri çekilmesi için gerçeklefltiri- len eylemler, hükümet içerisinde telafla neden oldu. Petrol ihtiyac›n›n büyük bir k›sm›n› ithal eden Hindis- tan’da yüzde 10 oran›nda yap›lan zamlara karfl› genifl çapl› eylemler yap›ld›. Baz› eyaletlerde yap›lan grev nedeniyle hayat felç oldu. SAYFA 7 Emperyalizm dünya halklar›na ve ezilen uluslara karfl› sald›r›lar›n› t›rmand›r›rken, stratejik ufla¤› Türk hâkim s›n›flar› da bu sald›r›lar› emekçi halklar›m›za ve Kürt ulusuna karfl› yo¤unlaflt›r›yor. Hâkim s›- n›flar›n içine düfltü¤ü ç›kmazlar, arala- r›ndaki çat›flmalar, emekçi kesimlere yönelik yeni sald›r›lar› ve gözda¤› ver- melerini tetiklemektedir. Emperyalistle- rin reçeteleriyle gerçeklefltirilen bu sal- d›r›lar, genifl toplumsal muhalefeti bo¤- may› hedeflemekte, bunun için her tür- lü araç devreye sokulmaktad›r. Son günlerde demokratik ve meflru bir zeminde mücadele yürüten devrimci- demokrat-yurtsever kurumlara yönelik sald›r› furyas› bafllat›lm›fl ve bu sald›r›lar her geçen gün artmaktad›r. Burjuva feo- dal diktatörlük en ufak hak arama mü- cadelesine tahammül etmemekte, bas- k›larla, tutuklamalarla sindirmeye çal›fl- maktad›r. Devrimci demokrat kurumla- ra yönelik gerçeklefltirilen pervas›z sal- d›r›lar›n hedefi bu kez Demokratik Hak- lar Platformu (DHP) oldu. Birçok ilde “te- rör örgütüne yönelik operasyon” ad›yla sürdürülen sald›r›lar neticesinde onlarca kifli gözalt›na al›nd›, birçok kifli tutuklan- d›. Kuflkusuz bu sald›r›lar yeni de¤il. Da- ha önce birçok kurum ve kifli düflünce- lerinden, eylemlerinden dolay› bask› gördü, gözalt›na al›nd›, tutukland›. Bu sald›r›lar mevcut sömürü sisteminin de- vam› içindir ki, en basit bir hak talebi ve mücadelesi pervas›zca sald›r›lara maruz kalmaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin demok- ratik hak ve taleplerini ve uzun y›llard›r yaratt›¤› mücadele gelene¤ini "suç ve suçluyu övme", "yasad›fl› örgüt propa- gandas› yapma" gibi yasal k›l›flarla en- gellemeye çal›flan hâkim s›n›flar›n DHP'ye yönelen sald›r›lar›, demokratik haklar mücadelesini ve ezilenlerin mü- cadele tarihini "suçlu" gösterme çaba- s›d›r. Sömürücü hâkim s›n›flar›n en a¤›r bask›lar›, ezilenleri demokratik hak ve talep mücadelesinden al› koyamam›flt›r. Emperyalizmin ve uflaklar›n›n sald›r› po- litikalar›na karfl› en demokratik ve mefl- ru hakk›m›z olan demokratik hak ve ta- lep mücadelesinde ›srar etmeli, bu mü- cadeleyi yükseltmeliyiz. Hâkim s›n›flar, ezilenlerden yana oldu¤umuz ve ezilen- lerin kurtuluflunu savundu¤umuz için düflüncelerimizi ve eylemlerimizi “suç” sayacakt›r. Biz de diyoruz ki; Yeni De- mokrasi hedefiyle sürdürülen demokra- tik haklar mücadelesi bir suç de¤il, ha- kim s›n›flara ve onlar›n sistemine karfl› Demokratik Halk Devrimi’nin hizmetin- de hak ve görevdir. Dolay›s›yla hakim s›n›flar›n sald›r›lar› karfl›s›nda tam da onlar›n istedi¤i ‘korku’ ve ‘suçlu’ psiko- lojisine düflmeden, ‘Demokratik Haklar Mücadelesi Suç De¤ildir’ kavray›fl›yla sald›r›lara cevap olarak, Yeni Demokrasi mücadelesini yükseltmek görevimiz ol- mal›d›r. Devletin birer hafta aray- la Adana, Konya, Dersim ve Malatya’da gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar sonucu aralar›nda gazete temsilcilerimiz ve okurlar›m›z›n da bulun- du¤u 40’›n üzerinde DHP’li gözalt›na al›nd›, gözalt›na al›nanlardan 10’u as›ls›z gerekçelerle tutukland› TUZLA’da ‹fiÇ‹ ÖLÜMLER‹NE KARfiI ‘GREV’ SAYFA 6 15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 Say›: 134 28 Haziran-16 Temmuz 2008 Fiyat›: 1 YTL e-mail: [email protected] TOHUM MUZAFFER ORUÇOĞLU KARDELEN YAYIMCILIK ve BABEK YAYIN’ın birlikte çıkardığı TOHUM, kitapçıların yanı sıra Devrimci Demokrasi bürolarından da temin edilebilir 9. bask› ç›kt› S‹STEM‹N SALDIRI SEFERBERL‹⁄‹ Emperyalizm ç›karlar› gere¤i dünya halklar›na ve uluslar›- na yönelik sald›r›lar›n› yeni planlar-politikalarla boyutland›ra- rak uyguluyor. Ortado¤u’yu tahakküm alt›na almak do¤rultu- sunda, bölgede iflgal gerçeklefltiren emperyalizm, bu sald›r›la- r›n› tüm dünyaya yayman›n karanl›k senaryolar›n› haz›rl›yor. Yaratt›¤› krizlerle dünya halklar›n›n daha fazla sömürülmesi- ne, daha fazla açl›¤a, yoksullu¤a sürüklenmesine neden ol- maktad›r. Etkisini halen sürdüren ve arkas› gelecek olan g›da, petrol krizleri, yoksul kesimlerin tepkilerine neden oluyor. As- ya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da yoksullar sokaklara dökü- lüyor. Emperyalizmin y›k›c› politikalar› “demokrasinin befli¤i” say›lan Avrupa ülkelerinin emekçilerini de vuruyor. Avru- pa’da iktidarlar›n uygulad›¤› neo-liberal sald›r› politikalar›na karfl› iflçi-emekçiler, k›tan›n genelinde son y›llar›n en büyük, en yayg›n grev ve eylemlerini gerçeklefltiriyorlar. Emperyalist- lerin stratejik ç›karlar›na yeminli uflak iktidarlar, efendilerin- den ald›klar› icazetle görevlerini yerine getiriyorlar. Uflak Türk hâkim s›n›flar›, ABD’nin stratejik ç›karlar› için bölgesel politi- kalar›n arenas›nda konumlanmakta, bölgenin tahakküm alt›- na al›nmas› ve Kürt ulusal hareketinin imhas› do¤rultusunda siyasi bir yönelim oluflturmaktad›r. IMF, DB gibi emperyalist kurumlar›n emirlerini yerine getirmek için canh›rafl bir hizmet içerisindedir. Bu hizmeti ise emekçi halklar›m›za ve Kürt ulu- suna ve çeflitli milliyetlere yönelik sald›r›lar› günbegün t›r- mand›rarak gerçeklefltirmektedir. Sömürü düzenlerini sürdürmek için sald›r›larda s›n›r tan›- mayan emperyalistler ve ufla¤› hâkim s›n›flar›, SSGSS, ‹stih- dam Paketi ve Sendikalar Yasas›’yla emekçilerin haklar›n› gasp ederek; “çözüm paketleri”yle imha-inkâr politikalar›n› perçinleyerek; özellefltirmelerle ülkeyi peflkefl çekerek; çal›- flanlar›n en ufak hak ve taleplerini yok sayarak, bu mücadele- yi bo¤azlayarak; “tar›m›n yap›land›r›lmas›” ad› alt›nda köylü- yü üretemez hale getirerek, yoksullu¤a sürükleyerek; üniversi- teleri zapturapt alt›na alarak; Tuzla tersanelerinde ve birçok iflyerinde, fabrikada iflçileri ölüme terk edip, yaflamlar› üzerin- den pazarl›k yaparak, ezilen kesimlerin demokratik-hakl› ve meflru taleplerini bast›rmaya çal›fl›yorlar. Elbette ki emperya- listler ve uflaklar› ezilenlerin mücadelesinden, bu mücadele- nin geliflmesinden korkmaktad›r. Türk hâkim s›n›flar› kendi aralar›nda tepiflirken ezilenlerin mücadelesinin ezilmesinin haz›rl›klar›n› yapmaktad›rlar. “Kendileri için demokrasi”, ana- yasa isteyen hâkim s›n›flar, demokratik haklar ve talepler mü- cadelesi verenlere karfl› sald›rmaktan geri durmuyorlar. Halk›n iktidar mücadelesini engellemeye dönük bu sald›r›lar dün oldu¤u gibi bugün de sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Son söz yine tarihin yarat›c›s› kitlelerin olacakt›r: Zulmün kaleleri y›k›lacakt›r! DOSYA SAYFA 5 Devlet, borçlar›n›n faturas›n› halka kesti Prachanda: Nepal halk› kendi tarihini yaratt›

28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Citation preview

Page 1: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

17’ler ölümsüzlüklerinin 3’üncü y›ldönü-münde ülkemizde ve dünyada sayg›ylaan›lmaya devam ediyor. ÜlkemizdeDHP’nin düzenledi¤i anma etkinliklerin-de 17’lerin devrim ve komünizmi kazan-ma ça¤r›s› oldu¤u yinelendi. Almanya,Fransa ve ‹ngiltere’de yap›lan etkinlik-lerde 17’leri anman›n yolunun devrimve komünizm mücadelesini zafere tafl›-maktan geçti¤i vurguland›. 16-17 Hazi-ran 2005 tarihinde Dersim Mercan va-disinde Türk ordu-

sunun sald›r›s›nda ölümsüzleflen ve ara-lar›nda MKP'nin önder kadrolar›ndan Ca-fer Cangöz ve Ayd›n Hanbayat’›n da bu-lundu¤u 17 seçkin kadro ve savaflç›,ölümsüzlüklerinin 3’üncü y›l›nda GaziMahallesi'nde düzenlenen meflaleli yü-rüyüflle an›ld›. Demokratik Haklar Plat-formu (DHP) taraf›ndan düzenlenen me-flaleli yürüyüfl, Eski Karakol dura¤›ndanbafllayarak, Cemevi’nin bulundu¤umeydana kadar coflkuyla sürdü. DHP'li-lerin kat›l›m›n›n yüksek oldu¤u yürüyü-fle, Gazi halk›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤igözlemlendi. SAYFA 16

Birçok alanda yap›lan zamlar sürekli yenilenirken, elektri¤e de yüzde 31 oran›ndayeni bir zam geliyor. Önümüzdeki günler içerisinde onaylanmas› planlanan yüzde31’lik elektrik zamm› teklifi, TEDAfi’›n ço¤unlu¤u belediyelerden olan alaca¤›n› tahsiledememesinin faturas›n› halka yüklüyor. SAYFA 7

<BABÜR PINAR> 68-71 DÖNEM‹N‹N NAL‹Z‹ <PERSPEKT‹F> 15-16 HAZ‹RAN GÜNÜMÜZE IfiIK TUTUYOR SAYFA 8IIIIIIII

Maoistler, cumhuriyet ve baflkanl›k gün-demleri ile seçimlere girdiler ve kazand›-lar. Cumhuriyet kuruldu. Bu tarihin birgerçe¤idir. Bu olay›n çözümü gelecek 50

y›l›n meselesidir. Baflkanl›k sistemi üzerin-de anlaflt›k. Fakat, belirli bir kifli ya da

parti üzerinde bir anlaflmaya varmad›k.Devlet iktidar›n›n kilit noktalar› üzerine her-

hangi bir anlaflma yap›lmad›. Biz Nepal hal-k›n› yar› yolda b›rakmayaca¤›z, Nepal halk›da bizi yar› yolda b›rakmayacak. Bize göre,yeni bir anayasan›n oluflturulmas› iki y›ldandaha fazla sürmez. Bunun ard›ndan, politikbir denge sa¤lamak istiyoruz. Ancak esnekoldu¤umuz kadar kat› da olmas›n› biliriz.Halk›m›z olanlar› anl›yor. Halk›m›z kendi ta-

rihini yaratt›. Ancak ‘büyük adamlar’ ve ‘bü-yük entelektüeller’ yan›ld›. Onlar›n zihniyetiparamparça oldu. Onlar›n tezleri yaln›zca ka-¤›t üzerinde kald›. Onlar da halk taraf›ndanyaz›lan tarihi kabul etmek zorunda kalacak-lar. Nepal halk› tüm bu kesimlerden dahagüçlüdür. Nepal halk›, cumhuriyeti yaratanbir halkt›r.” SAYFA 11

17’ler eylem ve etkinliklerle an›ld›

68 HAREKET‹, 71 ÇIKIfiI VE GÖRÜLMEYENLER SAYFA 4-5

Petrol fiyatlar›yoksullar›vuruyor

Demokratik haklar mücadelesi ‘suç’ de¤ildir

ABD’de patlak veren ve dünya ekonomilerini etkisi al-t›na alan mali krizin ard›ndan gelen g›da krizini petrolkrizi izledi. G›da fiyatlar›ndaki art›fl ve k›tl›¤a karfl› ger-çekleflen genifl çapl› protesto ve eylemlerin ard›ndan,petrol ürünlerine yap›lan zamlar karfl›s›nda emekçi ke-simlerin baflta Avrupa ve Güneydo¤u Asya olmak üze-re dünyan›n çeflitli yerlerinde gerçeklefltirdikleri grevve eylemler dünyay› sars›yor. Petrol fiyatlar›ndaki art›fl,dünyan›n birçok yerinde protesto edildi. Eylemler özel-likle Asya ve Avrupa’da yayg›n bir flekilde gerçekleflti-rildi. Güney Kore’de hükümetin yak›t sübvansiyonlar›-n› artt›rmas›n›, asgari ücret belirlemesini ve ulafl›m üc-retlerini artt›rmas›n› isteyen 5 binden fazla kamyon flo-förü ifl b›rakt›. Sendika liderleri ile hükümet yetkilileriaras›nda bu hafta bafl›nda kamyoncular›n taleplerininyerine getirilmesi konusunda yap›lan görüflmelerde an-laflma sa¤lanamam›flt›. Güney Kore’de gerçeklefltirilenifl b›rakma eylemi hükümette istifalara neden oldu. Ma-lezya’da hükümetin akaryak›t fiyatlar›na yapt›¤› yüzde40 oran›ndaki zamm›n geri çekilmesi için gerçeklefltiri-len eylemler, hükümet içerisinde telafla neden oldu.Petrol ihtiyac›n›n büyük bir k›sm›n› ithal eden Hindis-tan’da yüzde 10 oran›nda yap›lan zamlara karfl› geniflçapl› eylemler yap›ld›. Baz› eyaletlerde yap›lan grevnedeniyle hayat felç oldu. SAYFA 7

Emperyalizm dünya halklar›na ve ezilenuluslara karfl› sald›r›lar›n› t›rmand›r›rken,stratejik ufla¤› Türk hâkim s›n›flar› da busald›r›lar› emekçi halklar›m›za ve Kürtulusuna karfl› yo¤unlaflt›r›yor. Hâkim s›-n›flar›n içine düfltü¤ü ç›kmazlar, arala-r›ndaki çat›flmalar, emekçi kesimlereyönelik yeni sald›r›lar› ve gözda¤› ver-melerini tetiklemektedir. Emperyalistle-rin reçeteleriyle gerçeklefltirilen bu sal-d›r›lar, genifl toplumsal muhalefeti bo¤-may› hedeflemekte, bunun için her tür-lü araç devreye sokulmaktad›r.

Son günlerde demokratik ve meflru birzeminde mücadele yürüten devrimci-demokrat-yurtsever kurumlara yöneliksald›r› furyas› bafllat›lm›fl ve bu sald›r›larher geçen gün artmaktad›r. Burjuva feo-dal diktatörlük en ufak hak arama mü-cadelesine tahammül etmemekte, bas-

k›larla, tutuklamalarla sindirmeye çal›fl-maktad›r. Devrimci demokrat kurumla-ra yönelik gerçeklefltirilen pervas›z sal-d›r›lar›n hedefi bu kez Demokratik Hak-lar Platformu (DHP) oldu. Birçok ilde “te-rör örgütüne yönelik operasyon” ad›ylasürdürülen sald›r›lar neticesinde onlarcakifli gözalt›na al›nd›, birçok kifli tutuklan-d›. Kuflkusuz bu sald›r›lar yeni de¤il. Da-ha önce birçok kurum ve kifli düflünce-lerinden, eylemlerinden dolay› bask›gördü, gözalt›na al›nd›, tutukland›. Busald›r›lar mevcut sömürü sisteminin de-vam› içindir ki, en basit bir hak talebi vemücadelesi pervas›zca sald›r›lara maruzkalmaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin demok-ratik hak ve taleplerini ve uzun y›llard›ryaratt›¤› mücadele gelene¤ini "suç vesuçluyu övme", "yasad›fl› örgüt propa-gandas› yapma" gibi yasal k›l›flarla en-gellemeye çal›flan hâkim s›n›flar›nDHP'ye yönelen sald›r›lar›, demokratikhaklar mücadelesini ve ezilenlerin mü-cadele tarihini "suçlu" gösterme çaba-s›d›r. Sömürücü hâkim s›n›flar›n en a¤›rbask›lar›, ezilenleri demokratik hak vetalep mücadelesinden al› koyamam›flt›r.Emperyalizmin ve uflaklar›n›n sald›r› po-litikalar›na karfl› en demokratik ve mefl-ru hakk›m›z olan demokratik hak ve ta-lep mücadelesinde ›srar etmeli, bu mü-cadeleyi yükseltmeliyiz. Hâkim s›n›flar,ezilenlerden yana oldu¤umuz ve ezilen-lerin kurtuluflunu savundu¤umuz içindüflüncelerimizi ve eylemlerimizi “suç”sayacakt›r. Biz de diyoruz ki; Yeni De-mokrasi hedefiyle sürdürülen demokra-tik haklar mücadelesi bir suç de¤il, ha-kim s›n›flara ve onlar›n sistemine karfl›Demokratik Halk Devrimi’nin hizmetin-de hak ve görevdir. Dolay›s›yla hakims›n›flar›n sald›r›lar› karfl›s›nda tam daonlar›n istedi¤i ‘korku’ ve ‘suçlu’ psiko-lojisine düflmeden, ‘Demokratik HaklarMücadelesi Suç De¤ildir’ kavray›fl›ylasald›r›lara cevap olarak, Yeni Demokrasimücadelesini yükseltmek görevimiz ol-mal›d›r.

Devletin birer hafta aray-la Adana, Konya, Dersimve Malatya’dagerçeklefltirdi¤i sald›r›larsonucu aralar›nda gazetetemsilcilerimiz veokurlar›m›z›n da bulun-du¤u 40’›n üzerindeDHP’li gözalt›na al›nd›,gözalt›na al›nanlardan10’u as›ls›z gerekçelerletutukland›

TTUUZZLLAA’’ddaa ‹‹fifiÇÇ‹‹ ÖÖLLÜÜMMLLEERR‹‹NNEE KKAARRfifiII ‘‘GGRREEVV’’ SSAAYYFFAA 66

15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 6 • Say›: 134 • 28 Haziran-16 Temmuz 2008 • Fiyat›: 1 YTL e-mail: [email protected]

TOHUMMUZAFFER ORUÇOĞLUKARDELEN YAYIMCILIKve BABEK YAYIN’ın birlikte çıkardığı TOHUM, kitapçıların yanı sıra Devrimci Demokrasi bürolarından da temin edilebilir

9. bask›

ç›kt›

S‹STEM‹N SALDIRI SEFERBERL‹⁄‹Emperyalizm ç›karlar› gere¤i dünya halklar›na ve uluslar›-

na yönelik sald›r›lar›n› yeni planlar-politikalarla boyutland›ra-rak uyguluyor. Ortado¤u’yu tahakküm alt›na almak do¤rultu-sunda, bölgede iflgal gerçeklefltiren emperyalizm, bu sald›r›la-r›n› tüm dünyaya yayman›n karanl›k senaryolar›n› haz›rl›yor.Yaratt›¤› krizlerle dünya halklar›n›n daha fazla sömürülmesi-ne, daha fazla açl›¤a, yoksullu¤a sürüklenmesine neden ol-maktad›r. Etkisini halen sürdüren ve arkas› gelecek olan g›da,petrol krizleri, yoksul kesimlerin tepkilerine neden oluyor. As-ya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da yoksullar sokaklara dökü-lüyor. Emperyalizmin y›k›c› politikalar› “demokrasinin befli¤i”say›lan Avrupa ülkelerinin emekçilerini de vuruyor. Avru-

pa’da iktidarlar›n uygulad›¤› neo-liberal sald›r› politikalar›nakarfl› iflçi-emekçiler, k›tan›n genelinde son y›llar›n en büyük,en yayg›n grev ve eylemlerini gerçeklefltiriyorlar. Emperyalist-lerin stratejik ç›karlar›na yeminli uflak iktidarlar, efendilerin-den ald›klar› icazetle görevlerini yerine getiriyorlar. Uflak Türkhâkim s›n›flar›, ABD’nin stratejik ç›karlar› için bölgesel politi-kalar›n arenas›nda konumlanmakta, bölgenin tahakküm alt›-na al›nmas› ve Kürt ulusal hareketinin imhas› do¤rultusundasiyasi bir yönelim oluflturmaktad›r. IMF, DB gibi emperyalistkurumlar›n emirlerini yerine getirmek için canh›rafl bir hizmetiçerisindedir. Bu hizmeti ise emekçi halklar›m›za ve Kürt ulu-suna ve çeflitli milliyetlere yönelik sald›r›lar› günbegün t›r-

mand›rarak gerçeklefltirmektedir.

Sömürü düzenlerini sürdürmek için sald›r›larda s›n›r tan›-

mayan emperyalistler ve ufla¤› hâkim s›n›flar›, SSGSS, ‹stih-

dam Paketi ve Sendikalar Yasas›’yla emekçilerin haklar›n›

gasp ederek; “çözüm paketleri”yle imha-inkâr politikalar›n›

perçinleyerek; özellefltirmelerle ülkeyi peflkefl çekerek; çal›-

flanlar›n en ufak hak ve taleplerini yok sayarak, bu mücadele-

yi bo¤azlayarak; “tar›m›n yap›land›r›lmas›” ad› alt›nda köylü-

yü üretemez hale getirerek, yoksullu¤a sürükleyerek; üniversi-

teleri zapturapt alt›na alarak; Tuzla tersanelerinde ve birçok

iflyerinde, fabrikada iflçileri ölüme terk edip, yaflamlar› üzerin-

den pazarl›k yaparak, ezilen kesimlerin demokratik-hakl› vemeflru taleplerini bast›rmaya çal›fl›yorlar. Elbette ki emperya-listler ve uflaklar› ezilenlerin mücadelesinden, bu mücadele-nin geliflmesinden korkmaktad›r. Türk hâkim s›n›flar› kendiaralar›nda tepiflirken ezilenlerin mücadelesinin ezilmesininhaz›rl›klar›n› yapmaktad›rlar. “Kendileri için demokrasi”, ana-yasa isteyen hâkim s›n›flar, demokratik haklar ve talepler mü-cadelesi verenlere karfl› sald›rmaktan geri durmuyorlar.Halk›n iktidar mücadelesini engellemeye dönük bu sald›r›lardün oldu¤u gibi bugün de sonuçsuz kalmaya mahkumdur.Son söz yine tarihin yarat›c›s› kitlelerin olacakt›r: Zulmünkaleleri y›k›lacakt›r!

DOSYA

SAYFA 5

Devlet, borçlar›n›n faturas›n› halka kesti

Prachanda: Nepal halk› kendi tarihini yaratt›

Page 2: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

Gazetemize verilen 1 ayl›k yay›n durdurma 'cezas›’n›n ard›ndandevlet, savc›lar›yla ve polisleriyle, Adana, Malatya ve Konya büro-lar›m›za sald›rarak, çal›flanlar›m›z› gözalt›na al›p birço¤unu tutukla-d›. Nedeni ise, yine onlara göre 1 May›s ve di¤er süreçlerde “örgütpropagandas› yapmak”, bizim aç›m›zdan ise genifl halk y›¤›nlar›n›ngeliflen hak arama mücadelelerini desteklemek ve örgütlenme gi-riflimine mevzi olmak. Gazetemizin kapat›lmas›n›n ard›ndan aradaki süreçte ç›kan De-mokratik Haklar Platformu Bülteni'nde gazetemizin ilkeleri ile ilgiliyay›mlanan yaz›da, “Çal›flanlar› katledilen, hapse at›lan, bask›nlarlabürolar› talan edilen bir gazete olarak, hedefinde oldu¤umuz sald›-r›lar›n devletin niteli¤inden kaynakland›¤›n›n fark›nday›z. Bundankaynakl› 'antidemokratik' diyerek, özü faflist olan devletin uygula-malar› karfl›s›nda 'demokrasi' tart›flmas› yapmay› de¤il, demokrasi-nin devrim sorunu oldu¤u Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçekli¤inde

demokrasiyi infla etmenin mücadelesi içerisinde olaca¤›z” söylemi-mizle bu sald›r›lar›n mahiyetini ve neden kaynakland›¤›n› belirt-mifltik. Ayn› yaz›da, “Devrimci Demokrasi’de ›srar, devrimde ›srar-d›r” diyerek devam›nda flunlar› dile getirmifltik, “Devrimci Demok-rasi olarak s›n›f düflmanlar›m›z›n sald›r›lar›n›n muhtevas› her nas›lolursa olsun, bunlara flimdiden kabülümüzdür diyor ve hakim s›-n›flar›n, onlar›n sistemlerinin sald›r›lar›na karfl›n, proletarya ve ezi-len ulus ve halklar›m›z›n bu alandaki mevzisi ve s›n›f mücdelesininbir taraf› oldu¤umuzu beyan ederek, gazetecilik görevimizi icraedece¤imizi yineliyoruz”.Bizler s›n›fsal duruflumuz gere¤i, görevimiz olan Demokratik Halk‹ktidar›’n› yaratma mücadelesinin üzerimize düflen taraf›ndan ha-reketle örgütleme ve bilinçlendirme ödevlerine dört elle sar›larak,devletin sald›rarak yaratmaya çal›flt›¤› boflluklar› ›srarla doldurarakcevaplayaca¤›z. Evet, faflist devletin halka reva gördü¤ü ekonomikve sosyal y›k›nt›lar› bir bir yazmaya, bu gerçekli¤i halk›n cephesin-de bilince çevirerek bize reva görülen bu yoksul yaflam› reddeti¤i-mizi ve yeni olan, özgür olan, sömürüsüz olan iktidar›m›z›, Demok-ratik Halk iktidar›’n› daha güçlü bir flekilde örgütleyerek yaratma-

ya çal›flaca¤›z. Biz örgütlendikçe, halk örgütlendikçe, tabi-i ki karfl› devrimci güçler sald›r›lar›n› pervas›zlaflt›rarak bizleri sin-dirmeye, halk› sindirmeye çal›flacak ve bizleri hedefimizden vazge-çirerek faflist iktidarlar›n› sürdürmeye çal›flacakt›r. Çünkü onlar dü-flünen, üreten, sorgulayan ve tart›flan birey, toplumu istemiyorlar.Onlar›n iktidar›, düflüneni, tart›flan› yok etme üzerine, farkl› milli-yetlerden insanlar› bask› alt›na alma üzerine, yoksul köylüler, iflçi-ler ve emekçilerin sömürüsü üzerine kurulu. Ve onlar›n bu sömü-rü çark› elbette ki biz güçlendikçe yavafl yavafl parçalanacak vehalk ikdidar›n› kurdu¤umuzda alafla¤› olacakt›r.Bu tarihi görevle yüklü olan bizlerin, bu uzun yürüyüflte att›¤›m›zilk ad›m›m›zda devletin fliddet içeren her türlü sald›r›s›yla karfl› kar-fl›ya kalmas› da kaç›n›lmaz olacak. Adana, Konya ve Malatya’da ça-l›flanlar›m›z›n ve okurlar›m›z›n devletin gözalt› ve tutuklama terö-rüyle karfl› karfl›ya kalmas›n›n nedeni tam da bu bahsetti¤imiz ge-rici sistemin kabu¤unu parçalamak için giriflti¤imiz Yeni Demokra-si mücadelesini kuflanmaya çal›flma ve örgütleme giriflimimizin birsonucudur. Onlar›n sald›r›s› bu yönedir; devletin hiçbirimizle birey-sel bir husumeti yoktur. Devletin ve ona ba¤l› güçlerinin bu yöne-

limi, bizim politik duruflumuzu, mücadelemizi belirleyen Demokra-tik Halk ‹ktidar›’ndan duydu¤u korkunun bir ürünüdür. Bu korkuyu büyütelim!Evet, Devrimci Demokrasi'de ›srar, devrimde ›srard›r. Devrimde ›s-rar, gerici s›n›flara karfl› yoksul halk›m›z›n eme¤inin özgürleflmesin-de ›srard›r. Devrimde ›srar, Kürt ulusu ve çeflitli milliyetlerden in-sanlar›n bask› alt›nda yaflamas›na karfl› özgürlük ›srar›d›r. Devrim-de ›srar, fabrikalarda, tersanelerde, kamyon kasalar›nda ifl cayetle-rine verdi¤imiz can kay›plar›m›z›n bir daha yaflanmamas›n›n veal›nterlerinin hakk›n›n savunulmas›n›n ›srar›d›r. Devrimde ›srar,yoksul köylülerimizin zalim büyük toprak a¤alar›ndan topraklar›n›alma ›srar›d›r. Devrimde ›srar, daha iyi bir gelece¤i ortaklafla yarat-mada ve ülke zenginliklerini birlikte paylaflmada ›srard›r. Devrimde›srar, gelece¤imizi ellerimize almakta ›srard›r. Ve devletin gözalt› vetutuklama terörüne karfl› ›srar, devrimde ›srar, Devrimci Demokra-si'de ›srard›r. Israr›m›z› her daim MLM bilincimizle kuflanal›m. Dev-letin, örgütlenen, örgütlenmesini büyüten halk iktidar›n› savunan-lara karfl› giriflti¤i bu sald›r›lar› bofla ç›kartacak karfl› ataklar için,bulundu¤umuz yerlerde halk›n isyan›n› örgüteyelim.

2 28 Haziran-16 Temmuz 2008 güncel

Türk devleti kendi kurumlar› aras›nda "demok-rasi" tart›flmalar›n› en çok yapt›¤› flu günlerde, ger-çek niyetinin asl›nda halk› aldatmaktan baflka birfley olmad›¤›n› yine halka ve halk›n ç›karlar› u¤runamücadele eden demokratik kitle örgütlerine sald›ra-rak gözler önüne seriyor. 'Demokrasi', 'laiklik', 'yenianayasa' kavramlar› üzerinden yapt›klar› tart›flma-lar gerçekte emperyalistlerin ülkemizdeki uflaklar›arac›l›¤›yla Türkiye-Kuzey Kürdistan halk›n› ve bu-ra üzerinden de emperyalist çekiflmeler k›skac›nda-ki çevre ülke halklar›n› daha rahat sömürebilmeninönünü aç›yor. Bunu yaparken uflak Türk devleti,halk›n ba¤r›ndan ç›karak yaflam pratikleriyle halkderyas› içinde önemli de¤erler yaratan devrimci, ko-münist önderleri ve kadrolar› "suçlu" ilan edip, on-lar› anmay›, savunmay› ise "suçluyu övmek" ad› al-t›nda 'cezaland›r›yor'. Halk›n gerçek kurtuluflununyolunu gözlerden ›rak tutmak isteyen devlet, aylar-d›r birçok ilde onlarca insan›, komünist önder ‹bra-him Kaypakkaya, Mahir Çayan ve di¤er devrimci,komünist kadrolar› and›klar› için "suç ve suçluyuövmek" ve "yasad›fl› örgüt propagandas› yapmak"iddias›yla gözalt›na al›p tutuklad›. Son y›llarda de-mokratik kitle örgütlerine yönelik sald›r›larda dikkatçeken "suç ve suçluyu övmek" ve "yasad›fl› örgütpropagandas› yapmak" iddias›, DHP'nin Adana veKonya'daki örgütlülüklerine yönelik sald›r›larda davard›. Konya muhabirlerimiz Hasan Ateflci ve Hac›Süleyman K›l›ç'›n tutukland›¤› sald›r›lar›n üzerin-den çok geçmeden Malatya'da ve Dersim'de de sal-d›r›lar›n sürdüren devlet, Malatya muhabirimiz H›-d›r Gürz'ü tutuklad›.

Muhabirlerimiz Hasan Ateflçi ve Süleyman K›-l›ç tutukland›

KONYA- Konya’da polis taraf›ndan evlerinebask›n düzenlenerek gözalt›na al›nan 20 kifliden,aralar›nda büro temsilcimiz Hasan Ateflci ve çal›-flan›m›z Hac› Süleyman K›l›ç’›n da bulundu¤u 5kifli as›ls›z gerekçelerle tutukland›. 11 Haziran gü-nü bafllat›lan kapsaml› sald›r›da gazetemizin tem-silcisi Hasan Ateflci’yi evine bask›n düzenleyerekgözalt›na alan polisler, temsilcimizi büroya götüre-rek arama yapt›lar. Yay›nevimizin kitaplar›na, bü-rodaki bilgisayar›n harddisk’ine el koyan polisler,arama s›ras›nda büroyu da¤›tt›lar. Bürodan al›nankitaplar ve yay›nlar için ise ‘çok say›da örgütseldöküman ele geçirildi’ diye aç›klama yap›ld›.

“Konya’da MKP’ye operasyon” ad› ile gazete-mize ve okurlar›m›za yap›lan sald›r›da, aralar›ndagazetemizin Konya temsilcisi Hasan Ateflci, çal›fla-n›m›z Hac› Süleyman K›l›ç ve okurlar›m›z›n da bu-

lundu¤u 20 kifli gözalt›na al›nd›. 11 Haziran’da sa-bah saatlerinde evleri bas›larak gözalt›na al›nan20 kifliden biri polis merkezinden serbest b›rak›l›r-ken, di¤er 19 kifli emniyetteki gözalt› sürelerininard›ndan 13 Haziran Cuma günü akflam saatlerin-de savc›l›¤a ç›kart›ld›. Savc›l›kta 8 kifli serbest b›ra-k›l›rken, 11 kifli ise tutuklama talebi ile mahkeme-ye sevk edildi. Mahkemede gazetemizin temsilcisiHasan Ateflci ve çal›flan›m›z Hac› Süleyman K›l›çile ‹brahim Balc›, Emrah Kalkan ve Hakan Acar‘suç ve suçluyu övmek’, ‘yasad›fl› örgüt propagan-das›n› yapmak’ ve ‘örgüt üyeli¤i’ iddialar›yla tutuk-lan›rken, di¤er 6 kifli serbest b›rak›ld›.

"MKP’ye operasyon" ad› ile duyurulan sald›r› ileilgili olarak, Konya’da Demokratik Haklar Platfor-

mu’nun kat›ld›¤› 8 Mart etkinlikleri, DHP’nin 2006y›l›nda anma yapmak amac›yla Çorum’da ‹brahimKaypakkaya’n›n mezar›n› ziyaret etmesi, DHP’ninKonya’da düzenledi¤i piknik etkinlikleri ve bunlarlailgili olarak internet sitelerinde yay›mlanan haber vefoto¤raflar ‘suç delili’ olarak gösteriliyor.

Haber de¤il, polis fezlekesi!“Konya’da MKP’ye operasyon”... Burjuva

medya taraf›ndan bu flekilde duyurulan “haber”le-re göre Konya polisi, yaklafl›k 1 y›ld›r gazetemizinve Demokratik Haklar Platformu’nun çal›flmalar›-n› izleyerek bu sald›r›y› gerçeklefltirdi¤ini aç›klad›.Sald›r›n›n ard›ndan burjuva medyada polis tara-

f›ndan verilen bilgilere dayan›larak yap›lan haber-ler, haberden çok polis fezekesi mahiyeti tafl›yor.Öyle ki, yap›lan haberlerde çal›flan›m›z Hac› Sü-leyman K›l›ç ‘örgüt lideri’, gazetemiz ise ‘örgütünyay›n organ›’ fleklinde yans›t›ld›.

Demokratik Haklar Platformu’nun Konya’dasürdürdü¤ü mücadele kapsam›nda çeflitli tarihler-de gerçeklefltirdi¤i etkinlikler ve eylemler gerekçegösterilerek yap›lan sald›r›n›n as›l gerekçesi çarp›-t›l›p, gözalt›na al›nanlar›n "MKP'ye kat›lmak üzerek›rsala gitmeden önce ele geçirildikleri", "örgüt top-lant›lar›n›n foto¤raflar›n› propaganda amac›yla in-ternet sitelerinde yay›mlad›klar›", "üniversitedekik›z ö¤rencileri kullan›p erkek ö¤rencileri örgüte ka-zand›rd›klar›", "üniversite ö¤rencilerini e¤itime tabi

tutup korsan eylemlere, silahl› eylemlere yönlen-dirdikleri" ve "örgüte silahl› militan kazand›rd›kla-r›" fleklindeki gerçek d›fl› polis ifadelerine dayan›la-rak yap›lan 'haber'ler polis fezlekelerini aratmad›.

Malatya muhabirimiz

H›d›r Gürz tutukland›MALATYA- Konya'da bir hafta önce gerçek-

lefltirilen sald›r›n›n ard›ndan bu kez de 18 HaziranÇarflamba günü sabah saatlerinde Malatya Emni-yet Müdürlü¤ü'ne ba¤l› polislerin gazete çal›flanla-r›m›za yönelik bafllatt›¤› sald›r›da muhabirlerimizfiadiye Yalç›n ve H›d›r Gürz, evleri bas›larak gözal-t›na al›nd›lar. Ev bask›nlar›nda muhabirlerimizind›fl›nda ö¤renci olan 4 kifli daha gözalt›na al›nd›.Gözalt› sald›r›s› için Dersim/Mazgirt'li olan UfukKandemir ad›ndaki kiflinin verdi¤i ifadeler gerekçegösterildi. Polis taraf›ndan gözalt›na al›nan Kande-mir'in ifadelerindeki iddiaya göre evleri bas›larakgözalt›na al›nan muhabirlerimiz MKP'nin k›rsalda-ki kadrosuna eleman kazand›rm›fl.

Sabah saat 6 sular›nda muhabirlerimizden H›-d›r Gürz'ün ailesiyle birlikte kald›¤› evi basan po-lisler, arama izninin göstermelik olarak okunmas›-na dahi izin vermeden arama yapmak için içeri gi-rip evin her taraf›n› da¤›tt›lar. Evin içinde ve çevre-sinde arama yapan polisler H›d›r Gürz'ü ve evdebulunan di¤er muhabirimiz fiadiye Yalç›n'› gözalt›-na ald›lar. Yalç›n'›n arkadafllar›yla birlikte kald›¤›eve de bask›n düzenleyen polisler, burada da ara-ma bahanesiyle evin içini da¤›tt›lar, gazete ve ki-taplara el koydular.

Ayr›ca muhabirlerimizin d›fl›nda ö¤renci olandört kiflinin birlikte kulland›¤› eve de efl zamanl›olarak bask›n düzenleyen polisler, bu dört kifliyide gözalt›na ald›. Muhabirimiz H›d›r Gürz'ün ifllet-ti¤i ailesine ait internet kafeye de bask›n düzenle-yen polisler buradaki bilgisayarlara da el koydular.

Gözalt›na al›nanlar taciz edici uygulamalaramaruz kald›. Üst aramas› s›ras›nda iç çamafl›rlar›-n›n ç›kart›lmas›na dek arama yap›lmak istendi velavaboya bile yanlar›nda polisle gitmek zorundakald›lar.

Gözalt›na al›nan dört ö¤renci üzerinde tehdit-ler eflli¤inde yo¤un bir psikolojik bask› uygulayanpolisler, ö¤renciler ifade verirken de söylemedikle-ri fleyleri ifadelere eklemeye çal›flt›lar. Muhabirleri-miz H›d›r Gürz ve fiadiye Yalç›n ise 6 saat süreylepolis taraf›ndan sorguland›. Avukatlar› yanlar›ndaolmadan ifadeleri al›nmak istendi¤inde, karfl› ç›ka-rak ifade vermeyen muhabirlerimiz susma haklar›-n› kulland›lar.

19 Haziran Perflembe günü savc›l›¤a ç›kart›la-rak ifadeleri al›nan 6 kifliden 5'i tutuksuz yarg›lan-mak üzere serbest b›rak›l›rken, muhabirimiz H›d›rGürz ç›kar›ld›¤› mahkemede tutuklanarak MalatyaHapishanesi'ne götürüldü.

DERS‹M- Ufuk Kandemir adl› kiflinin verdi¤iifadeleri gerekçe gösteren Tunceli Emniyet Müdür-lü¤ü de f›rsattan istifade edip 18 Haziran Çarflambagünü sabah saatlerinde Dersim Kültür Derne¤i veDemokratik Haklar Derne¤i'ne bask›n düzenleye-rek, arama yapt›. Polisin dernekte ne arad›¤›, nedenarama yapt›¤› dahi anlafl›lamazken, DemokratikHaklar Derne¤i çal›flan› Ali Haydar Çatakçin'in deevini basan polisler, evdeki kitaplar ve bilgisayara elkoydular. Bask›nlar s›ras›nda yaln›zca DemokratikHaklar Derne¤i çal›flan› Sinan Atafl gözalt›na al›nd›.Sinan Atafl 21 Haziran'da serbest b›rak›ld›.

Demokratik Haklar Platformu (DHP), s›ras›yla önce Ada-na ve Konya'da, daha sonra da Malatya ve Dersim'depolisin gazetemize ve DHP’ye yönelik sald›r›lar› ile ilgilibir aç›klama yaparak, "Ezilenlerin mücadele tarihini veiflçi, emekçi, köylünün daha iyi bir yaflam hakk›n› sa-vunmak suç de¤ildir” dedi.

Adana ve Konya'daki polis terörünün ard›ndan ‹stan-bul, Ankara ve Dersim'de bir araya gelen DHP üyeleri,demokratik haklar mücadelesinin 'suç' olarak gösteril-mek istendi¤ini belirtip, "suç ifllemeye devam edece-¤iz" diyerek protesto eylemleri gerçeklefltirdiler.

‹STANBUL- Adana ve Konya illerinde devletin gözalt›ve tutuklama terörünü protesto eden DemokratikHaklar Platformu (DHP), Galatasaray Postanesi önündeyapt›¤› aç›klamada, demokratik haklar mücadelesininsiyasi iktidar taraf›ndan bir 'suç'mufl gibi gösterilmeyeçal›fl›ld›¤›na dikkat çekti.

Emperyalizmin dünya halklar›na ve ezilen uluslar›nakarfl› sald›r›lar›n›n t›rmand›¤› belirtilen aç›klamada, “Budönemde ülkemizdeki siyasi iktidar›n emekçi halk›m›-za yönelik gözda¤› politikalar› da h›z kazan›yor” denil-di. Siyasi iktidar›n emekçi halk›n sa¤l›k hakk›n› SSGSSgibi uygulamalarla gasp etti¤i ve ülkemizi özellefltirmepaketleri ad› alt›nda emperyalistlere peflkefl çekti¤i be-lirtilen aç›klamada, “Tuzla tersanelerinde ve daha bir-çok iflyerinde-fabrikada iflçilerinin yaflamlar› üzerinepazarl›k yapan, köylüleri açl›¤a mahkum eden, gençlerigeleceksizli¤e sürükleyen, kad›nlar› karanl›¤a iterek

birçok eflitsizli¤in ‘kurban›’ haline getiren, suni gün-demlerle ülkemiz iflçi ve emekçilerini birbirine k›flk›r-tan ve onlar› birbiriyle çat›flmaya sürükleyerek kendi-sini aklayan siyasi iktidar, bu sald›r›lar›yla ezilenlerinhakl› taleplerini bast›rmaya çal›fl›yor” denildi.

Siyasi iktidar›n 1 May›s’ta ortaya ç›kan tahammülsüzlü-¤ünün toplumsal mücadelenin gelifliminden kaynak-land›¤› dile getirilen aç›klamada, “Ancak siyasi iktidar›nher türlü bask› ve sindirme politikas›na ra¤men iflçi veemekçiler 1 May›s'› özüne uygun olarak kitlesel ve ka-rarl› bir duruflla sahiplendi” denildi.

1 May›s’›n üzerinden bir aydan fazla sürenin geçmesi-ne ra¤men siyasi iktidar›n 1 May›s hesaplaflmas›ndanvazgeçmedi¤i vurgulanan aç›klamada, siyasi iktidar›n 1May›s alanlar›nda sindiremedi¤i iflçi ve emekçileri farkl›sald›r› araçlar›n› devreye sokarak sindirmeye çal›flt›¤›belirtildi.

Devletin düzmece belgelerle ve hiçbir dayana¤› olma-yan gerekçelerle mevcut anlay›fl›n› devam ettirdi¤i be-lirtilen aç›klama flöyle devam etti; “Ülkemizde dahaönce de birçok insan kat›ld›¤› yasal eylemlerden dolay›yarg›land›. Kurumlar, ayd›nlar, yazarlar, sanatç›lar vb.birçok kesim fikirlerinden ve buna uygun eylemlerin-den dolay› birçok sald›r›n›n hedefi oldu. ‹flçi ve emekçi-lerin demokratik hak ve taleplerini ve uzun y›llard›r ya-ratt›¤› mücadele gelene¤ini 'suç ve suçluyu övme', 'ya-sad›fl› örgüt propagandas› yapma' gibi yasal k›l›flarlaengellemeye çal›fl›yor. Siyasi iktidar›n DHP’ye yönelen

sald›r›lar›, demokratik haklar mücadelesini ve ezilenle-rin mücadele tarihini 'suçlu' gösterme çabas›d›r.”

‹flçi, köylü ve emekçilerin daha iyi koflullarda yaflamhakk›n› savunman›n suç olmad›¤› vurgulanan aç›klamaflu sözlerle bitirildi; “Bunlar suç ise, bu ülkenin bald›r›ç›plaklar› 'suç' ifllemeye devam edecektir”.

ANKARA- Ankara Demokratik Haklar Derne¤i (DHD)üyeleri ‹nsan Haklar› An›t› önünde bir araya gelerekgözalt› ve tutuklama terörünü protesto etti. EylemeHÖC ve ESP’de kat›larak destek verdi.

‹nsan Haklar› An›t› önünde toplanan Ankara DHD, HÖCve ESP üyeleri “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Kahrol-sun faflizm, yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, "Gözalt›lar,tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› ata-rak Demokratik Haklar Platformu'na yönelik devlet te-rörünü protesto ettiler. Eylemde Ankara DHD ad›na ya-p›lan aç›klamada tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas›istendi.

DERS‹M- Dersim DHP üyeleri Sanat Soka¤›'nda yapt›k-lar› aç›klama ile devletin tutuklama terörünü protestoettiler. Protesto eylemine HÖC, DTP, Tunceli Barosu, ESPve HKM üyeleri kat›larak destek verdi. “Gözalt›lar, tu-tuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› eflli¤indeyap›lan aç›klamada, “Bir kez daha hayk›r›yoruz: Ezilen-lerin mücadele tarihini savunmak suç de¤ildir! ‹flçi veemekçilerin daha iyi bir yaflam hakk›n› savunmak suçde¤ildir! ‹brahim Kaypakkaya'lar›, Deniz Gezmifl'leri,Mahir Çayan'lar› savunmak suç de¤ildir" denildi.

DDeevvrriimmccii DDeemmookkrraassii’’ddeenn

Son bir ay içerisindedevletin DHP vegazetemize yönelikgerçeklefltirdi¤isald›r›larda 40’›nüzerinde kifligözalt›na al›nd›, 10kifli tutukland› vegazetemiz 1 aysüreyle kapat›ld›

Gözalt› ve tutuklamalar protesto edildi

DEVLET TERÖRÜ SÜRÜYOR

Page 3: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

Emperyalizmin yeni dönem yöneliminin zorunlu k›ld›¤› ihti-yaçlar çerçevesinde Türk devletinin yeni flekle büründürülmesisüreci bütün sanc›lar›yla devam ediyor. Bu sanc›l› sürecin nüvele-ri ülke gündemini sar›p sarmal›yor. Hükümet yanl›s› ve “karfl›t›”medya organlar› her gün yeni geliflmeleri, skandallar›, belgeleri,spekülasyonlar› ve söylemleri servis ediyor. Medyadaki belgeli sa-vafllardan da anlafl›l›yor ki Türk hâkim s›n›flar› uzlaflman›n zemini-ni henüz bulabilmifl de¤iller. Bu siyasi tabloda sürecin öznelerin-den AKP’ye kapat›lma davas› aç›lmas› ve üniversitelerde türban›serbest b›rakan yasa düzenlemesinin Anayasa Mahkemesi tara-f›ndan iptal edilmesi; yak›n gelecekteki senaryolar›n genel hatlar›hakk›nda bilgi vermektedir. Türban düzenlemesine iliflkin iptal ka-rar›n›, AKP’ye aç›lan kapatma davas›n›n ak›betine iflaret olarakokumak mümkün.

AKP “TARAF”tar› medya atakta

AKP, kapatma karar›na karfl› durmaya devam etse de, kapa-t›lmas› yönündeki iflaretlerin artt›¤›n›n fark›ndad›r ve buna görebir yol haritas› çizme u¤rafl›ndad›r. Bu minvalde yeni bir parti tar-t›flmas›n› gündemine alan AKP, öte yandan etki ve himayesi al-t›ndaki medya organlar› arac›l›¤› ile karfl› saflara sald›r›lar›n› yo-¤unlaflt›r›yor. Kraldan çok kralc› kesilen AB’ci liberal medya vekesimlerin ordunun üzerine gitme, teflhir etme mesaisi, bununson günlerde epey bir yo¤unlaflmas›, Zaman ve Vakit gibi gaze-telerin yönelimleri bunun ç›plak iki örne¤idir.

Hâkim s›n›flar aras›ndaki çat›flmada yedeklenerek saf tutanmedya gruplar› ve çeflitli kesimlerin sergiledikleri performans dik-kate de¤erdir. Zira hâkim s›n›flar aras›nda sanc›l› geçen süreçtekliklerden “sivil” s›fatl› “demokrasi” söylemli bu zevatlar kendileri-ni öne ç›kararak daha fazla rol üstlenmektedirler. “Taraf” gazetesibunun somut bir örne¤idir. AB feyizli burjuva demokrasisini 盤›-ran AB’ci liberal kesimler, bunun önünde engel olarak gördükleriKemalist otoriteye ve temelini oluflturan kurumlara karfl› AKP ilebirlikte hareket etmektedir. AKP’ye az›msanmayacak bir güvenbesleyen, sadakat gösteren “taraf”lar, ne hikmetse kraldan çokkralc› rolünü oynamaktad›rlar. Son marifetleri ise günlerdir orduve yarg› aras›ndaki görüflmeleri belgelerle ortaya ç›karmak, top-lumu yönlendirme plan ve haritalar›n› çarflaf çarflaf gazete sayfa-lar›na sermek oldu. AKP’nin hafiyecili¤ine soyunanlar, ifli cumhuri-yet mitinglerini aratmayan tarzda, “darbecili¤e ve darbecilere”karfl› “beyaz” mitinglere kadar götürdüler. Kuflkusuz bu durum;dalaflan hâkim s›n›f kliklerinin kirli çamafl›rlar›n›n ortaya ç›kart›l-mas›na hizmet ederek “olumlu” bir yönü de içerisinde bar›nd›r-maktad›r.

AKP YAfi’› m› bekliyor

30 A¤ustos YAfi (Yüksek Askeri fiura) toplant›s›nda Genelkur-may Baflkan› ile kuvvet komutanl›klar›n›n tayin edilmesinin, hâ-kim s›n›flar aras›ndaki çat›flman›n yo¤unlu¤una, AKP’nin kapat›l-mas›na vb. denk gelmesi, bu toplant›ya ayr› bir önem kazand›r›-yor. Bilindi¤i üzere ordu ve AKP aras›nda var›lan bir mutabakatgerçekleflmifl, bu uzlafl› do¤rultusunda ordu AKP ile Yarg›-CHP na-zar›nda yaflanan dalaflta sessiz olmay› tercih etmiflti. Gündemimeflgul eden ve kendisinin de dâhil edildi¤i birçok önemli tart›fl-mada sessizli¤ini koruyan bir siyaset sergilemiflti. 2002’den bugü-ne kadar AKP’ye karfl› oluflturulan kampta nas›l bir siyaset izledi-¤inin, neler planlad›¤›n›n, müdahale giriflimlerinin ortaya ç›kar›l-mas› karfl›s›nda dahi sesini ç›karmam›flt›. Son olarak Taraf gazete-sine yans›yan, Genelkurmay’›n “Türkiye’yi biçimlendirme” eylem

plan›n›n deflifre edilmesi karfl›s›nda ordunun, bunun resmiyetininolmad›¤›n› söylemekle yetinmesi dikkat çekmifltir. Bu sessizlik yada bekleyifl ister istemez kafalar›n 30 A¤ustos’a yo¤unlaflmas›n›sa¤l›yor. Lakin 30 A¤ustos’la birlikte ola¤an üstü geliflmelerin ya-flanaca¤›n› söylemek ya da farkl›, köklü bir yol de¤iflikli¤inin olma-s›n› beklemek gerçekçi de¤ildir. Benzer flekilde, “ordu 30 A¤us-tos’u mu bekliyor”, “30 A¤ustos’tan sonra ordu sessizli¤ini bozupbildi¤ini mi okuyacak” ve daha da önemlisi “AKP ve ordu aras›n-daki mutabakat bitecek mi” sorular› önemli bir yerde durmakta-d›r. Buna paralel olarak AKP’nin siyasi aktörlü¤ünün bitip bitmeye-ce¤i, kapat›lmas› halinde yeni bir olufluma gidip gitmeyece¤i soru-lar› da önümüzdeki günlerde gündemi iflgal edecektir.

TÜS‹AD’›n aç›klamas› ve “Anayasa Konvansiyonu” aç›l›-m›n›n anlatt›klar›

Emperyalizmin sad›k ufla¤›, komprador burjuvazinin biricik ör-gütü TÜS‹AD’›n yapt›¤› aç›klama ve sundu¤u aç›l›mlar tam da Türkhâkim s›n›flar› aras›ndaki çat›flman›n, yaflanan “siyasi krizin”, k›sa-cas› AKP’nin 2002’de hükümete gelifliyle bafllayan sürecin özetidurumunda. TÜS‹AD’›n ç›k›fl noktas› yeni bir anayasay› öngören“anayasa konvansiyonu” oldu. Daha önce de birkaç denemesi olanTÜS‹AD’›n Türk hâkim s›n›flar›n› uzlaflt›rma giriflimleri, bu aç›klama-da daha bir vurgulanm›fl oldu. Kuflkusuz bu çaba sermayenin ç›-karlar›, ihtiyaçlar› çerçevesinde anlamland›r›labilir. Yine daha ön-ceki yaz›lar›m›zda da ifade etti¤imiz üzere TÜS‹AD, klikler çat›flma-s›nda do¤rudan bir taraf olmak yerine, kendilerinin ve efendileri-nin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak yap›lanmaya evet diyen ama bunubir uzlafl› içerisinde ve var olan yap›y› da y›pratmama koflulu ko-yan bir siyaset izledi. Gerek söylemlerinde gerekse de do¤rudanaç›klamalar›nda her iki tarafa dengeli yaklaflan, uzlaflt›rmay›amaçlayan siyaseti defalarca kez sergiledi. Zira TÜS‹AD Yüksek ‹s-tiflare Konseyi (Y‹K) toplant›s›nda Arzuhan Do¤an Yalç›nda¤’›n “An-cak, bir kez daha hat›rlatmak isterim ki, biz, önümüzdeki günler-de kamplaflma taraflar› aras›ndaki çekiflmede kimin di¤erine üs-tün gelece¤iyle ilgili de¤iliz” demesi uzlafl› aray›fl› içerisinde oldu-¤unu göstermeye yöneliktir.

TÜS‹AD Y‹K Baflkan› Mustafa Koç’un ise dünyaya ayak uydura-bilmek için de¤iflmekten baflka çare olmad›¤›n›, bunun yorucu birsüreç oldu¤unu söylemesi tam da emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤-rultusunda yeniden bir ihtiyaç oldu¤unun piflkince dillerden dö-külmesidir. Dolay›s›yla TÜS‹AD’›n temel sorunu “siyasilerin yaflad›-¤› ak›l tutulmas›” de¤il, gerek kendilerinin gerekse de emperyalistsermayenin önünün tutulmas›d›r. Bu tutulmay› aflmak için de ara-y›fl içerisinde, aç›l›mlar peflinde. Üzerinde durdu¤u “çözüm” öneri-si, yeni bir anayasa yap›lmas›. Her ne kadar hâkim s›n›flar yenianayasa üzerinden f›rt›nalar koparsa da yeni bir anayasa konu-sunda hem fikirli¤in oldu¤unu hat›rlatmakta fayda vard›r. Yeni biranayasan›n bir ç›k›fl noktas›, bir çözüm yolu olarak görülmesi kufl-kusuz hâkim s›n›flar aç›s›ndan anlafl›l›r bir durumdur. Çünkü yuka-r›da da belirtmeye çal›flt›¤›m›z gibi “de¤iflime” uyacak elbisenin öl-çüsü buna göre düzenlenmifl anayasada görülmektedir. Peki, buiste¤i dayatan ihtiyaçlar neler? Kuflkusuz, emperyalist sermayeninher yere daha rahat girebilmesi, sömürüyü artt›rma ihtiyac›. Ayn›flekilde, baflta ABD olmak üzere emperyalistlerin stratejik ç›karlar›do¤rultusunda Ortado¤u’nun tahakkümüne yönelik politikalar vb.Zira ülkemizde emekçilere dönük sald›r›lar› içine alan ekonomikpolitikalar›n hayata geçirilmesi, yeni yeni kanunlar›n ç›kar›lmas›,“düzenlemelerin” yap›lmas›, Ortado¤u endeksli siyasi yap›lanmagibi hamleler bu ihtiyaca cevaben ifllemektedir.

TÜS‹AD’›n yeni bir anayasa ›srar› bu anlamda sürecin ve bera-berinde getirdiklerinin kavranmas› aç›s›ndan kilit bir öneme sahip-tir. Zaten yeni bir anayasaya dair TÜS‹AD’›n yapt›¤› aç›l›m mesele-yi aç›kl›¤a kavuflturmaktad›r. TÜS‹AD’›n aç›klamas›na kulak vere-lim: “Yap›lmas› gerekenin ise bir yandan hukuka sayg› göstermek,öte yandan, herkes için tam demokrasiyi sa¤layacak bir aç›l›m›gerçeklefltirmek oldu¤unu söylemifltik. Bugün aç›kça ortaya ç›k-maktad›r ki, bu mutabakat› sa¤layacak ilk ad›m kapsaml› bir ana-yasa de¤iflikli¤idir. Her yöndeki endifle ve korkular› gideren, siya-seti kilitleyecek boflluklar› olmayan, temel de¤erlerimizi muhafa-za etmeye devam eden bir anayasa etraf›nda mutabakat sa¤la-mak sorunlar›m›z›n çözümünde bir ilk ad›m olabilir”. TÜS‹AD’›n,mevcut sorunlara sistemi zedelemeden dengeli çözüm aranmas›gerekti¤ine vurgu yapmas› dikkate de¤erdir. Hâkim s›n›flar›n ya daTÜS‹AD gibi do¤rudan kurumlar›n›n anayasa de¤iflikli¤i istemi de-mokrasi isteminden do¤mamaktad›r. Hakim s›n›flar›n demokratik-leflme, büyüme, ilerleme, ça¤a ayak uydurma gibi k›l›flarla dillen-dirdikleri anayasa de¤iflikli¤i ya da buna benzer düzenlemeler biz-leri yan›ltmas›n. TC tarihinin anayasalar›na ve anayasa de¤ifliklik-lerine bakt›¤›m›zda bu de¤iflikli¤in kapitalist-emperyalist sisteminihtiyaçlar› do¤rultusunda ve dayatmalarla yap›ld›¤› görülebilir.1961 anayasas›, 1971’deki anayasan›n tümü de¤il de büyük birk›sm›n›n de¤iflmesi, 1982 anayasas› bahsetti¤imiz gerçekli¤in ürü-nüdür. Dikkat edilirse de her anayasa de¤iflikli¤i ülkemizde faflistdarbeleri koflullam›flt›r. Bugün yaflananlar, devletin yeniden dü-zenlenmesi hamlelerinin sonucu, sanc›s›d›r. Bu hengâmenin ciddibir krize dönüflmemesi, darbeyi do¤urmamas› için gerek emper-yalistler gerekse de Türk hâkim s›n›flar› zaten çaba sarf etmekte-dir. Mustafa Koç’un hassasiyeti ve kayg›y› da bar›nd›ran ifadesi debunun delilidir: “Binbir emekle oluflturdu¤umuz kurumlar›n üzeri-ni bir kalemde çizmeye gönlümüz nas›l elveriyor? Rejimi ve onuntemel direklerini y›pratmay› nas›l göze al›yoruz?”.

Nihayetinde TÜS‹AD da emperyalizmin (do¤al›nda kendisinin)siyasi ve ekonomik ç›karlar› do¤rultusunda yap›lanma zaruriyeti-nin fark›ndad›r ve bu ihtiyaç için üzerine düfleni yapmaktad›r. Türkhakim s›n›flar›n› uzlaflt›rma ve siyasi-ekonomik konsensüs olufl-turma giriflimi bu çaban›n ürünüdür. Yeri gelmiflken bu ihtiyac›nnedenlerine kabaca de¤inelim. Emperyalizmin ç›karlar›n›n iflleme-si ve bu sürece uyum noktas›nda birtak›m siyasi ve ekonomikad›mlar›n at›lmas›n› gerektirmektedir. Bu gereklilik anayasa dâhilbir tak›m yap›sal de¤ifliklikleri dayatmaktad›r. T›pk› emperyalistsermayenin ülkede yo¤un bir nüfuza girmesi ve dolafl›m› ile kom-prador burjuvazinin palazlanmas›n› sa¤layacak siyasi ve ekono-mik zeminin oluflturuldu¤u 61 anayasas›nda oldu¤u gibi. Ayn› fle-kilde kendisini yenileyen ve ç›k›fl yolu bulan emperyalizmin neo-liberal politikalar›n ülkemizde hayata geçirilmesi için yap›lan 82anayasas›. Bugün de emperyalizmin ekonomik politikalar›n› haya-ta geçirmeyi ve Ortado¤u’ya yönelik stratejik politikalara hizmetiöngören yeniden yap›lanmaya tabi olunmaktad›r. Dolay›s›yla TÜ-S‹AD’›n aç›klamas› esas›nda siyasi ve ekonomik taleplerin yasalgüvenceye al›nmas›n› istemek fleklinde okunmal›d›r. “Toplumsaluzlafl›, toplumun ihtiyaçlar› do¤rultusunda demokratik bir anaya-sa” pozlar›n›n yan›nda TÜS‹AD’›n aç›klamas›nda hükümetin kula¤›-n› çekti¤i ekonomi de¤erlendirmesi bunlar›n safsatadan, yalandanibaret oldu¤unu ve sömürücü hâkim s›n›flar›n as›l yüzünü gösteri-yor. Zira TÜS‹AD, de¤erlendirmesini mali disiplini zay›flatan düzen-lemelerden bafllat›p IMF ve AB’ye sadakat yeminiyle bitirmifltir.Belediyelere bütçeden ayr›lacak pay›n 4 milyar YTL artt›r›lmas›na,özellefltirme gelirlerinin, borç azaltmak yerine kamu yat›r›mlar›n-da kullan›lmas›na karar verilmesine, iflsizlik sigortas› fonunun ak-

tüeryel dengesi ve amac› dikkate al›nmaks›z›n, kamu harcamala-r› için kullan›lmas›n›, SSK ve Ba¤-Kur prim borçlar›na af gelmesine,banka borçlar› ve tar›msal krediler için sicil aff› geliyor olmas›na,kamu ihale kanununun gevfletilmesine k›zan TÜS‹AD, bu düzenle-melerin “mali disiplini” zedeledi¤inin alt›n› çizmifltir. ‹zlenmesi ge-reken yolun ise “IMF ve AB ç›palar›na sad›k kalmak” oldu¤una dik-kat çekiyor. Üstelik bunun, istikrarl› bir flekilde ve uzun bir vade-ye yay›larak icra edilmesini tembihliyor.

Filler tepiflirken çimenleri ezecek sald›r›lar›n

haz›rl›¤›n› yap›yor

Hâkim s›n›flar kendi ç›karlar› do¤rultusunda dalafl›rken, geniflemekçi kesimleri de bu dalaflta kendilerine yedeklemek istemek-tedirler. Kendi gündemlerini canl› tutarak ve manipüle ederek,emekçi kesimleri esas gündemlerine yabanc›laflt›rarak uzak tut-man›n gayreti içerisindeler. Tuzla tersanesindeki ölümler ve buölümler üzerinden yap›lan pazarl›klar, Davutpafla’da iflçilerinölümlerinin s›radanm›fl gibi gösterilmesi, kamyon kasalar›na dol-durulan mevsimlik tar›m iflçilerinin ölüme terk edilmeleri ve dahanicesi buna örnektir. Her gün daha da pervas›zlaflan sald›r›lar,SSGSS, ‹stihdam Paketi, flimdi de sendikalar kanununda yap›lmas›düflünülen de¤ifliklik gibi sald›r›lar hâkim s›n›flar›n gündemi içindeeritilmektedir. TÜS‹AD’›n son aç›klamas›nda da görülüyor ki hakims›n›flar›n derdi; siyasi çat›flmaya son verilmesi ve sermaye sahip-lerinin karlar›n› düflürecek giriflimlerden kaç›n›lmas›d›r. Di¤er birdertleri de mali disiplin ad› alt›nda sald›r›lar›n yo¤unlaflt›r›lmas›,SSGSS, ‹stihdam Paketi benzeri düzenlemelerin bir an önce haya-ta geçirilmesi, böylece hem kendilerinin hem de efendilerininönündeki engellerin kald›r›lmas›d›r. Emperyalistler yaflad›klar› kriz-lerden ç›k›fl yollar›n› dünya halklar›na karfl› sald›r›y› ve sömürüyüyo¤unlaflt›rmada aramaktad›rlar. Emperyalist-kapitalist sisteminyaratt›¤› krizler dünya halklar›na musallat edilmektedir. Geçti¤imizgünlerde yaflanan ve etkisini halen sürdüren g›da krizi ve g›da fi-yatlar›ndaki art›fl ve son olarak petrol ürünlerine gelen zam bunaörnektir. Buna karfl› dünyan›n çeflitli yerlerinde eylemler, grevleryükselmektedir. Avrupa emekçileri de emperyalist sald›r›lardannasibini almaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin haklar›n› gasp eden düzen-lemelere karfl› Avrupa, grev ve eylemlerle sars›lmaktad›r.

‘Demokrasi’ için anayasa önerenler

demokrasi için mücadele edenlere sald›r›yor

Türk hâkim s›n›flar›n›n içine düfltü¤ü ç›kmazlar ve bu ç›kma-z›n yaratt›¤› çat›flmalar kuflkusuz emekçi kesimlere yönelik yenisald›r›lar› tetiklemektedir. Bu sald›r›lar ad›m ad›m uygulamaya so-kulmaktad›r. Emperyalistlerin reçeteleri ile gerçeklefltirilen bu sal-d›r›lar çok yönlü olup, toplumsal muhalefeti de sindirmeyi amaç-lamaktad›r. Hâkim s›n›flar›n ve efendilerinin sömürü politikalar›na,sald›r›lar›na karfl› demokratik hak mücadelesi yürüterek, toplum-sal muhalefeti oluflturmaya çal›flan, kitlelere bilinç tafl›yan demok-ratik kitle örgütleri her zaman oldu¤u gibi bugün de yo¤un sald›-r›lara maruz kalmaktad›r. Hâkim s›n›flar, sömürüye ve sald›r›larakarfl› geliflecek muhalefeti engellemek için her türlü bask›y› revagörmektedir. Özellikle son günlerde demokratik ve meflru müca-dele yürüten devrimci-demokrat-yurtsever kurumlara, bas›na yö-nelik sald›r› furyas› bafllat›lm›flt›r. Ve bu sald›r›lar her geçen günartmaktad›r. Kendi hukukunu dahi çi¤neyen burjuva-feodal dikta-törlük demokratik-meflru zemindeki hak arama mücadelesine ta-hammül edememekte, bask›larla, tutuklamalarla bu mücadeleyibo¤maya çal›flmaktad›r. Devrimci-demokratik kurumlara yönelikpervas›zca gerçeklefltirilen sald›r›lar›n son halkas›, demokratik vemeflru zeminde hak mücadelesi yürüten Demokratik Haklar Plat-formu (DHP) oldu. Birçok ilde “terör örgütüne yönelik operasyon”yalan› alt›nda yap›lan operasyonlar, ev bask›nlar› sonucunda on-larca kifli gözalt›na al›nd›. Çok say›da kifli de tutukland›. Kuflkusuzbu sald›r›lar emperyalizmin ve uflaklar›n›n dünya halklar›na yöne-lik sald›r›lar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Ve bu sald›r›lar mevcut sömü-rü sisteminin devam› içindir ki, en ufak bir hak talebi ve mücade-lesine pervas›zca sald›r›lmaktad›r. Tarihte de sübut olmufltur ki ena¤›r bask›lar, pervas›zca sald›r›lar ezilen kesimleri en do¤al vemeflru mücadelesi olan demokratik hak mücadelesinden al›koya-mam›flt›r. Bundan sonra da koyamayacakt›r. Emperyalizmin veuflaklar›n›n en basit haklara ve hak arama mücadelesine taham-mül edemeyecek kadar azg›nlaflt›¤› bugünlerde demokratik hakve talepler mücadelesini yükseltme çabas›nda olan devrimci-de-mokrat-yurtsever ve en genifl toplumsal muhalefete dönük bask›,sindirme politikalar› t›rmand›r›lmaktad›r. Bu gerçeklikten hareket-le emperyalizmin ve uflaklar›n›n sald›r› politikalar›na karfl› en de-mokratik ve meflru hakk›m›z olan demokratik hak ve talep müca-delesinde ›srar etmeli, bu mücadeleyi yükseltmeliyiz. DHP’nin deaç›kça ifade etti¤i gibi, “Demokratik hak ve talep mücadelesi yü-rütmek suç de¤ildir; meflru ve zorunludur”.

328 Haziran-16 Temmuz 2008güncel

‘Demokrasi’ için anayasa önerenlerdemokrasi için mücadele edenlere sald›r›yor

SINIF TAVRI

‹smail UÇARYazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan

yay›mlayam›yoruz.

Page 4: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

TAR‹H‹ TEMELLER‹ ÜZER‹NDEN

4 28 Haziran-16 Temmuz 2008 güncel

zerinden 40 y›l geçen, kimi zaman din-lenmek istenen eski bir flark›, kimi za-man da merakl› beyinlerin tozlu kitapla-r› kar›flt›rmaya heves edifline mazharolan 68 hareketi ya da süreci bugünler-de sadece ülkemizde de¤il, bütün dün-yada tart›fl›l›yor, konufluluyor. Öyle kiad›na diziler çekiliyor, televizyon kanal-lar›nda sabahlara kadar a¤z› olanlar›nkonufltu¤u tart›flma-show programlar›-na konu oluyor. Liberaller, reformistler

vd 68’i gündemlefltirerek, acaba o günler bugünlere ikame edilebi-lir mi aymazl›¤› sergileyebiliyor. ‹ktidar ufla¤› gazetelerin kültür-sa-nat sayfas›na dahi sokularak iyi bir tüketim malzemesi olabiliyor.Durumdan vazife ç›karmak deyimine binaen, herkesin 68’i herke-se ifl ç›karabiliyor. Ya da herkesin Deniz’i, Hüseyin’i, Yusuf’u her ke-simin kendi konumunu, ruh halini ifade etmesinde ideal bir aracadönüflebiliyor. 68, kimi zaman “neydik biz, ne olduk”un derin bir ahçekifli; kimi zaman bugüne dair bir fley söyleyememenin, bugünügörememenin, durufl sergileyememenin acizli¤i içinde “geçmifle”sar›larak ve o tarih ihya edilerek kendini ifade etmenin çaresizli¤i;kimi zaman “iflte bak›n ve ders al›n: sak›n o gaflet, o cehalet ve oçocukluk içerisine girmeyin” nasihat› için bir müfredatt›… Ço¤u için“O günler dolu dolu günlerdi. Heyecan vericiydi, macerayd›. Bir sü-reçti ve geldi geçti”. En sahtecisi içinse “gençlerdi, saf-temizlerdi,idealleri u¤runa hayatlar›n› heba ettiler” ya da “iyi hofllard›, özgür-lük ve demokrasi istiyorlard›; ama silaha sar›ld›lar, yanl›fl yapt›lar.”Ya “68 iyiydi de ah 71 olmasayd›” serzenifl ve de günah ç›kartma-s›na ne demeli? Özcesi “68’i nas›l bilirdiniz” sorusunun sorulup “iyibilirdik” cevaplar›n›n verildi¤i seyirlik manzaran›n 68–71 tart›flmas›üzerinden trajikomedilefltirildi¤ini söylemek abart› olmayacakt›rbugün için.

S›n›f mücadelesinin zorunlulu¤u olarak, bu mücadelede ya-flamlar›n yitirilmesinin ma¤duriyetle, safl›kla, çocuklukla, haks›zl›k-la tan›mlanmas› tarihi çarp›tmaktan, s›n›f mücadelesi gerçekli¤iniyok saymaktan ve gerçekli¤in içinin boflalt›lmas›ndan baflka birfley de¤ildir. Bu, olsa olsa Hasan Hüseyin’in fliirinde ifade etti¤i gibidavullu zurnal›, kaymakaml› ve çavufllu ve ödüllü bir müsamere-dir. Tarihin olay ve olgular› iki flekilde anlat›l›r. Birincisi, fleylerin kö-kenine inerek bütün bir gerçekli¤in neden-sonuçlar›yla do¤ru vebilimsel bir flekilde kavranarak anlat›lmas› iken; ikincisi ise birinci-sini önemsemeyen, gerek görmeyen bir yöntemle, yani efsane ilemitlefltirilerek anlat›lmas›d›r. 68, ne yaz›k ki haf›zalara efsane flek-linde kaz›nmak istenmektedir. 68, ço¤u zaman bir efsane, kiflilerikahraman, kahramanlar› duygular› ve idealleriyle anlamland›r›lan;ço¤u zaman bir nostalji, bir baflkald›r›, bir isyan; öte yandan tarih-sel-s›n›fsal gerçekli¤in reddi miras›d›r. 68 hareketi ve önderlerininmevcut sistem ve araçlar› taraf›ndan çarp›t›lmas›, imajlaflt›r›lmas›,s›n›f gerçekli¤inden kopart›lmas›, içinin boflalt›lmas›, bugünkü s›n›fmücadelesini sistem içine hapsetmek ve rotas›n›n hâkim s›n›flarcabelirlenmesi amac›n› tafl›maktad›r. 68 hareketi öyle bir flekle bü-ründürülür ki, bugünkü gençli¤in nas›l bir imaj içerisine girece¤ininprofili çizilir. Bu da öne ç›km›fl gençlik önderlerinin itinayla seçilenve çarp›t›lan yönleriyle sa¤lan›r. Örne¤in Deniz’in Kemalizm’denkopufl sa¤lamayan yönü zay›f halkay› oluflturur ve mevcut sistembu zay›f halkay› kendi lehine çevirir, ortaya son derece bar›fl›k veduygu yüklü ve tabiî ki “milli” bir tablo ç›kar. Dikkate de¤er bir so-ru da, nas›l olup da, 68–71 dönemi ve önderlerinin her kesimin il-gi oda¤›n› oluflturdu¤u üzerinedir. Peki bu ilgiyi sa¤layan nas›l biriç ve d›fl geliflmeler yuma¤› cereyan ediyor?

68–71 süreci her kesimce de¤erlendirildi, tart›fl›ld› ve bunlardevam ediyor, edecektir de. Ayn› flekilde her kesim kendi s›n›fpenceresinden ve bunun ortaya ç›kard›¤› ideolojik perspektiftenbu süreci de¤erlendirdi/de¤erlendirecek, kaç›n›lmaz olarak. Lakinbu süreç, s›n›fl› toplum mücadelesi, tarihsel gerçeklikler iç ve d›fltoplu durumdan mümkün mertebe itinayla ayr›flt›r›larak, her kesi-min pozisyonuna göre flu ya da bu yönünü alarak ifade edildi/edi-liyor. Tüm bu ifadelere yön verenin, hâkim s›n›flar›n ideolojik pen-ceresi oldu¤u ne yaz›k ki bir gerçeklik. Elbette ki hâkim s›n›flar veona tabi kesimler s›n›fl› toplum mücadelesi tarihi içinde anlamlan-d›r›labilecek 68–71 sürecine tahrifatç› bir flekilde yaklaflacakt›r,reddedecektir, ehlilefltirecektir, karalayacakt›r, gerçeklikten kopa-racakt›r. Bu süreci savunmalar›n›, sahiplenmelerini beklemeyece-¤iz. Ezilen halklar›n ve uluslar›n saf›nda mücadele etmeyi teorisi veprati¤iyle ortaya koyan; bugünkü devrim ve demokrasi mücadele-sini 68 hareketinden ve 71 devrimci-komünist ç›k›fl›ndan, nihaye-tinde s›n›fl› toplumun tarihsel gerçekli¤inden ve mücadelesindenayr› görmeyen bizler, kuflkusuz bu miras› sahiplenerek, tarihselgerçeklik çerçevesinde, bilimsel bir yaklafl›mla hakk›n› teslim ede-ce¤iz. Bu bizlerin tarihsel zorunlulu¤udur ve özelimizdir. Onun için-dir ki ezilenlerin mücadele hanesine yaz›lan bu tarihsel miras, bubilinci reddedenlere b›rak›lamaz, tahrif edilmesine, karalanmas›nave bo¤ulmas›na müsaade edilemez.

Sadece hâkim s›n›flar›n de¤il, “Sol”unda “resmi tarih anlay›fl›” var

Türk ulus-devletleflme süreci ve ulusal kimlik inflas› sürecini ha-t›rlayal›m. Ulus-devleti oluflturacak, tamamlayacak temellerin yok-sunlu¤u, tarihsiz, gerçeklerden uzak, arifesindeki yaflanm›fll›¤› red-deden bir tarih ve kimlik inflas›yla ikame edilmiflti. ‹nfla edilecekulus ve bunun kimli¤i için tarih, gelenek, kültür, efsane, kahraman-l›k, ulusal bayramlar vb. icat edilecekti. Böylece bu icatlarla ulusalbir kültür, ulusal bir tarih, ulusal bir kimlik yarat›lacak, ulus-devle-tin do¤umu sa¤lanacakt›. Bu örnek Alman ulus-devletleflme süre-cinde de yaflanm›flt› hat›rlanaca¤› üzere. Zira bu model tarihi müm-kün oldu¤unca tarihsizlefltiren, tarihsel ve sosyal gerçekli¤i redde-derek derin bir milliyetçilikle kar›lm›fl, ›rkç›-faflist asimilasyoncu,tekçi bir efsane tarihi ikame eder. Buna göre “Türk” ›rk› binlerce y›lönce, asl›nda ulus özelli¤i tafl›yan, tarihi bafllatan, uygarl›¤› yaratanve bu uygarl›¤› dünyaya yayan “yüce” bir millettir. Bu anlay›fl, ulus-laflamaman›n, bu sürecin tamamlanamamas›n›n sanc›lar›d›r ki, busanc› bugün de her alanda a盤a ç›kmaktad›r. Türk hâkim s›n›flar›-n›n yaratt›¤› bu eser, resmi denilen ideoloji ve tarihle giydirilmifltir.Hâkim s›n›flar›n her fleye bak›fl›, politikas› vb. bu resmi tarihin veideolojinin gözlü¤ünden sa¤lan›r. Gerçekli¤i çarp›tan, idealistleflti-ren, mitlefltiren, tarihi mümkün oldu¤unca tarihsizlefltirip romantik-lefltiren bu (resmi) tarih anlay›fl› ne yaz›k ki ülkemiz devrimci hare-ketinin tarih anlay›fl›na sirayet etmifltir ve bu ciddi bir sorun olufl-turmaktad›r. Kuflkusuz hâkim s›n›flar›n ideolojinden kopufl sa¤la-mamak, beraberinde onlar›n tarih gözlü¤ünden bak›fl›, do¤al›ndasa¤layacakt›r. Bu k›sa hat›rlatmay› ve gerçekli¤i, 68–71 dönemineve tart›flmalar›na, düflünüp uyarlayal›m. Bu hastal›¤›n bizlere sirayetetti¤ini görece¤iz. 68–71 döneminin bu kadar çarp›t›lmas›, gerçek-likten kopart›lmas›, i¤difl edilmesi, romantiklefltirilmesi, yanl›fl de-¤erlendirilmesi baflka ne ile aç›klanabilir ki? Buradan flöylesi bir me-sele ortaya ç›k›yor: Dönemi efsaneden, dogmatizmden, “söylem-den” kurtar›p gerçekli¤e kavuflturmak nas›l bir bak›flla mümkün?

Tarihsel-toplumsal geliflmelerin analizi s›n›f temelli bir bak›flgerektirir. S›n›f mücadelesinin yükseltilmesi, tarihsel süreçlerin bi-limsel muhasebesiyle kopmaz bir ba¤ oluflturur. Materyalist bir ta-

rih anlay›fl› ancak ve ancak olay ve olgular›n nedenlerini-sonuçla-r›n› tüm yönleriyle gösterebilir. Do¤ru bir de¤erlendirme sa¤laya-bilir. Ve yine do¤ru bilimsel de¤erlendirme sosyal-ekonomik vesosyal koflullar›n oluflturdu¤u bütünlük içerisinden ç›kar›l›r. 68 ha-reketinin bahsetti¤imiz yöntemle tahlil edilmedi¤ini söylemekyanl›fl olmayacakt›r. Ülkemiz devrimci hareketinin 68 hareketinedair s›n›f temelli ve tarihsel gerçeklik baz›nda bak›fl› bugüne kadars›k›nt›l› olmufltur. Bu s›k›nt›l› durum mevcut burjuva feodal siste-min de¤erlendirilmesi, kopuflun sa¤lanmas› gibi baflka s›k›nt›lar›koflullam›flt›r. Ülkemiz devrimci hareketin, 68 hareketine dair de-¤erlendirmelerinde o dönemde de hâkim olan küçük burjuva s›n›fkarakteri damgas›n› vurmufltur. Kuflkusuz bu yaklafl›m bugün deküçük burjuva reformist yap›lar›n ülke s›n›flar›n›n tahliline, müca-dele biçimine, siyasi çizgisine dayanak oluflturmaktad›r. 68 hareke-tine ve devrimci önderlerine sosyo-ekonomik gerçeklik ve s›n›fmücadelesi temelli bakamamakta, ço¤u kez tam da sistemin s›n›r-lar› içerisinde bakt›klar› bir gerçekliktir. Küçük burjuva ve reformistak›mlar›n 68’i bir rüzgâr, devrimci önderleri bir kahraman ve bedelödeyenler fleklinde daha çok duygusal de¤erlendirme hastal›¤›içinde olduklar› aç›kt›r. Süreci bir bütün olarak görme, s›n›f gerçek-li¤i içinde kavrama, olumlu ve olumsuz yönleri görüp bilimsel birmuhasebeye tabi tutma, ideolojik elefltiri ne yaz›k ki pek karfl›la-fl›lan bir durum de¤ildir. Zaten böylesi bir durumda, küçük burju-

va, reformist yap›lar›n o günkü karakter-çizgilerini bugün de sür-dürdüklerini görmek mümkün. Ço¤u zaman “hesaplaflma” söyle-minden sistemle hesaplaflmak, kopufl sa¤lamak ya da ideolojikçizgisiyle hesaplaflma yerine, ma¤duriyet üzerinden ve burjuvafeodal sistemden medet umulmas›, mesela sistemin yarg›s›ndansistemin yarg›lanmas›n› istemek gibi anlafl›lmaktad›r. Ya da mev-cut sistemin gerçekli¤ine ra¤men yine bu sistem içerisinde de-mokratikleflme, özgürleflme taleplerini dillendirmek, hâkim s›n›flararas›ndaki çat›flmada taraf tutmak, bunun da ötesi medet ummak,AKP gibi hâkim s›n›flar›n partisine demokratik ve özgürlükçü payebiçmek yan›lg›s›n›n içerisine girmek. AB ile demokratikleflme saf-satalar›n› hayk›rmak vb. örnekleri ço¤altmak mümkün.

Ezilen halklar›n ve uluslar›n hak taleplerinin yükseldi¤i, emper-yalizme karfl› mücadelenin yo¤unlaflt›¤› 1968 hareketinin-dönemi-nin anlam› neydi? Bu hareketi tetikleyen dinamikler neydi? Döne-min dünyada ve ülkede toplu durumu nas›ld›? S›n›fsal hareketinkarakteri neydi? Bu sorular tarihi ve s›n›f mücadelesini efsanedengerçekli¤e do¤ru yöneltecektir. 68 hareketinin dönemin sosyo-ekonomik gerçekli¤i içerisinde de¤erlendirilmesi, ezen ile ezilenleraras›ndaki mücadele çerçevesinde muhasebe edilmesi, bugünüanlamam›zda, do¤ru ve yanl›fl› görmemizde ve mücadelemizindo¤ru bir hat oluflturmas›nda güçlü imkânlar sunacakt›r. 68 hare-ketini Paris’teki ö¤renci hareketleriyle temellendirmek nedeni gör-memek olaca¤› gibi, eksiktir, yan›lsamal› bir düflüncedir. Zira Mark-

sist bilim anlay›fl›nda tek yanl› bir etkileme de¤il, etkileflim vard›r.

Elbette ki Paris’teki ö¤renci hareketi, di¤er yerlerde hareketlili¤e

etki etmifltir. ‹kinci emperyalist paylafl›m savafl›ndan ç›kan kapita-

list-emperyalist sistem, 1950’lerden itibaren sermaye ihrac›n› yo-

¤unlaflt›rarak, yar› feodal yar› sömürge ülkeleri kendisine eklemle-

me sürecini yo¤unlaflt›r›p, kendisine daha çok ba¤›ml› k›lmaya ça-

l›flm›fl, bunun için kendisine ba¤›ml› ülkeleri bir yap›land›rma süre-

cine sokmufltur. Buna paralel olarak dünyada emek ile sermaye

aras›ndaki çeliflki derinleflmeye do¤ru yol alm›flt›r. Sovyetler Birli-

¤i’nin emperyalist yar›fla dâhil olmas›, kamplar aras› hegemonya sa-

vafl›na, hatta fiili iflgallere neden oldu (Çekoslovakya iflgali). 1959’da

Che ve Castro önderli¤indeki Küba devrimi, ulusal kurtulufl mücade-

lelerinin yükselmesi ve antiemperyalist tepkinin oluflmas› (Ortado-

¤u-Afrika-Latin Amerika), iflgal edilen Vietnam’daki antiemperyalist

direnifl, komünist partisinde kümelenen ve kapitalist yolu tutan bur-

juva karargâhlara karfl› bafllat›lan Çin’deki Büyük Proleter Kültür Dev-

rimi, ezilen halklar›n ve uluslar›n mücadelelerinin yükselmesine kay-

nakl›k etmifltir. Ezilenler cephesinde böylesi bir tablo yaflan›rken;

emperyalizmin sermaye ihrac›n›n ve müdahalelerin yo¤unlaflmas›

bu döneme denk düfler. Tabii ki emperyalizmin iktisadi bir bunal›-

ma girmesi, bunu aflma hamleleri sald›r›lar› beraberinde getirmiflti.

Emekçi kesimlerin ekonomik-sosyal hak gasplar›na karfl› tepki gös-

termesine neden olmufltu.

1960 askeri darbesi, onu izleyen 61anayasas› 68 hareketinin anlamakiçin önemli veriler sunmaktad›r.Her fleyden önce 60 darbesi ve enönemli ürünlerinden olan 61 ana-yasas›n›n, 68’in birçok yönüyle ka-rakterini ve çerçevesini belirledi¤inisöylemek yanl›fl olmayacakt›r. Öteyandan 60 darbesi, 68 hareketi vemücadelesinin alg›s›nda baflat biretkiye sahip olmufltur. TC daha ku-ruluflunun arifesinde s›rt›n› emper-yalizme dayam›fl, bu, k›sa bir süreiçerisinde birbirinden kopmayacakbir ba¤›n oluflmas›na evrilmiflti.Hâkim s›n›flar olan komprador bü-rokrat burjuvazi ve toprak a¤alar›emperyalistlerin tafleronu olmufltu.Türk devleti ve hâkim s›n›flar›n›ngeliflimi bugüne kadar emperyaliz-

min himayesi ve müdahalesi neti-cesinde sa¤lanm›flt›r. Kapitalist ge-liflme, komprador burjuvaziningüçlendirilmesi emperyalizmin eliy-le sa¤lanm›flt›. Sanayi ve tar›m›ngeliflmesi, bir tak›m “kalk›nma”planlar›n›n uygulanmas› emperya-lizmin rehberli¤inde gerçekleflmiflti.Zira emperyalistler bunu sermayeihrac›yla yapm›fllard›. Kuflkusuz buhimaye ve müdahale Türk devleti-nin kendi ihtiyaçlar› do¤rultusundayap›land›rma tasarrufunu da getire-cekti. ‹kinci emperyalist paylafl›msavafl›ndan güçlenerek ç›kan ABDöncülü¤ünde ki emperyalistler, etkialan›ndaki ülkelere sermaye ihrac›-n› bafllatt›. Tabii bu hamle emper-yalist sistemin kendisini tesis etme-si ve sömürü alan›n› geniflletmesi

anlam›na geliyordu. TC’nin emper-

yalizmin sermaye ihrac›na cazip ol-

mas› 1950 y›l›n›n hemen bafl›na

denk gelir. Türk devleti ve ABD ar-

as›nda siyasi ve ekonomik münase-

betin s›klaflmas› bu y›llara denk dü-

fler. Bu y›llar ülkenin hem tar›msal

hem de s›naî alt yap›s›n›n emperya-

list sermayece oluflturulmaya bafl-

land›¤› y›llar olmufltur. Sa¤lanan

ekonomik “geliflme”, haliyle TC’nin

siyasal anlamda bir güzergâha so-

kulmas›n› zorunlu k›lacakt›. Yan›

s›ra sa¤lanan bu geliflme, ezilen

halk kesimlerinin ve Kürt ulusunun

kendi gerçekli¤ini görmesine ve

memnuniyetsizli¤ini yavafl yavafl

dillendirmesini etkileyecekti.

68 Öncesi Toplu

Elbette ki hâkim s›n›flar ve onatabi kesimler s›n›fl› toplum müca-delesi tarihi içinde anlamland›r›la-bilecek 68–71 sürecine tahrifatç›bir flekilde yaklaflacakt›r, reddede-cektir, ehlilefltirecektir, karalaya-cakt›r, gerçeklikten koparacakt›r.Bu süreci savunmalar›n›, sahip-lenmelerini beklemeyece¤iz. Ezi-len halklar›n ve uluslar›n saf›ndamücadele etmeyi teorisi ve prati-¤iyle ortaya koyan; bugünkü dev-rim ve demokrasi mücadelesini 68hareketinden ve 71 devrimci-ko-münist ç›k›fl›ndan, nihayetinde s›-n›fl› toplumun tarihsel gerçekli¤in-den ve mücadelesinden ayr› gör-meyen bizler, kuflkusuz bu miras›sahiplenerek, tarihsel gerçeklikçerçevesinde, bilimsel bir yakla-fl›mla hakk›n› teslim edece¤iz

”68 hareketi her ülkenin siyasal, ekonomik, sosyal koflullar›na ve özgüllüklerine göre vücut bulmufl veak›fl sa¤lam›flt›. Özgün koflullardan kaynaklanan bu farkl›l›klardan dolay› Fransa’daki ö¤rencihareketleri ile ülkemizdeki 68 hareketi özdefllefltirilemez. Zira toplumsal mücadelenin tüm dünyadakabard›¤› bir durumda bu kabar›fl burjuva demokratik ülkelerde, sömürge ülkelerde, yar› sömürgeülkelerde ve yar› feodal-yar› sömürge ülkelerde farl› bir mecrada seyredecekti, öyle de olmak zorun-

D O S Y A1968 Hareketi, 71 Devrimci-Komünist Çıkışı, Görülmeyenler (1)

Ü

Page 5: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

Esasta bu etkenler bütününde 68’de devrimci veantiemperyalist mücadelenin yükselmesi ve çok yön-lü bir hareketlili¤in yaflanmas› kaç›n›lmazd›. fiunun al-t›n› çizmek gerekir ki, Çin’deki BPKD emperyalizme,gerici iktidarlara karfl› mücadelede ve iktidar perspek-tifli mücadelenin olmazsa olmaz oldu¤u noktas›ndadünyadaki devrimci, ulusal mücadelelerde ciddi bir et-ki yaratm›flt›. Ne var ki bu etki, bu baflkald›r› ruhu, herco¤rafyada farkl› biçimlenmifl, farkl› karaktere bürün-müfltü. Özcesi 68 hareketi her ülkenin siyasal, ekono-mik, sosyal koflullar›na ve özgüllüklerine göre vücutbulmufl ve ak›fl sa¤lam›flt›. Nihayetinde farkl› ak›mla-r›n, farkl› siyasal çizgilerin-örgütlerin türevine, kopufl-lara gebe olmufltu. 68 hareketi için genel anlamda“baflkald›r›”, “isyan hareketi”, “daha fazla özgürlük vedemokrasi”, “otoriteye karfl› isyan”, “bahar ruhu” gibinitelemeler esas olmufltu. Ne var ki 68 hareketinin s›-n›fsal karakteri, hareketin siyasal çizgisi, devrim ›srar›,iflçi s›n›f›yla olan ba¤› vb. talilefltirilmiflti. Mesela Fran-sa’da üniversitelerde alevlenen 68 hareketi, ö¤rencile-rin daha fazla özgürlük, daha fazla demokratik haktalebi ve emperyalist iflgallere tepki eksenli olmufltur.Ve esas›nda reformist-liberal taleplerle s›n›rl› kalm›flt›r.Harekete damgas›n› vuran ö¤renciler, iflçi s›n›f›yla güç-lü bir ba¤ kuramam›fl, hareket s›n›f temelli siyasal ik-tidar mücadelesi yönlü olmam›fl, Marksist-Leninistperspektifli temelden ve komünizm perspektifindenuzak bir mücadele yürütülmüfltü. Mevcut burjuva ik-tidar› ve kapitalist sistemi hedeflememifl, aksine ikti-dar olan her fleye bir baflkald›r› yan›lsamas› içerisinegirilmiflti. Sömürge ve yar› sömürge ülkelerde 68 hare-keti uluslar›n emperyalizme karfl› ba¤›ms›zl›klar›n› ka-zanma mücadelesine bürünmüfltü. S›n›fsal kurtulufluesas alan demokratik devrim ve sosyalist devrim ha-reketiyle buluflamam›fl, mevcut iktidarlar›n konumu-nu güçlendirmekten öteye geçememiflti. Emperyaliz-

me karfl› mücadele ça¤r›s› yükselirken, sosyal emper-yalistleflen ve kapitalist yolu tutan sosyalist veya de-mokratik cumhuriyetlerdeki gerici iktidarlara karfl›mücadele edilmesi ça¤r›s› gelifltirilmemiflti. Sonuç ola-rak 68 hareketi, emperyalizme ve gericili¤e karfl› birisyan›, baflkald›r›y› ve “daha iyi bir dünya mümkün”slogan›n› yükseltmifltir. Kendili¤inden geliflen bir hare-ket olan 68 hareketi, ço¤u zaman devrimci, demokra-tik ç›k›fll›yd›, direniflti, antiemperyalistti, mücadeleydi;fakat s›n›f›yla, bilimsel yöntemiyle, Marksizm-Leni-nizm’in teori ve prati¤iyle buluflamam›flt›, 68’e rengiveren, reformizm ve küçük burjuva devrimcili¤i-s›n›fkarakteri olmufltur. Buluflamad›¤› için de yolunu bulupilerleyememiflti. Öte yandan zengin bir miras, müca-dele gelene¤ini b›rakan da 68 hareketi olmufltur. S›n›fmücadelesinin geliflmesini, önünü görmesini, tarihtendo¤ru dersler ç›kar›lmas›n› sa¤lam›flt›.

Tüm dünyaya yay›lan 68 hareketi, bahsetti¤imizüzere farkl› ülkelerde farkl› biçimler alm›flt›r. Özgünkoflullardan kaynaklanan bu farkl›l›klardan dolay›Fransa’daki ö¤renci hareketleri ile ülkemizdeki 68 ha-reketi özdefllefltirilemez. Zira toplumsal mücadelenintüm dünyada yükseldi¤i bir durumda bu kabar›fl bur-juva demokratik ülkelerde, sömürge ülkelerde, yar›sömürge ülkelerde, yar› feodal-yar› sömürge ülkeler-de farkl› bir mecrada seyredecekti, öyle de olmak zo-rundayd›. Ülkemizde 68 hareketini anlamak ve do¤ruokumak, s›n›f mücadelesiyle, s›n›flar›n konumuyla,sosyo-ekonomik gerçekli¤in görülmesiyle ve ulusal veuluslararas› toplu durumun yaratt›¤› tablo çerçevesin-ce mümkündür. Yani 68 döneminin ekonomi-politi¤ibizi tarihsel gerçeklikle buluflturacakt›r. Kuflkusuz budönemi her yönüyle anlatmak, aç›klamaya çal›flmakbu yaz›y› aflan bir fleydir. Lakin temel noktalara de¤in-mek faydal› olacakt›r...

Genel Bir Bak›fl

dland›rma, tan›mlanan olgunun ne oldu¤una iliflkin fikrinve adland›ran insan›n ya da toplulu¤un kimli¤i hakk›ndabilgi verir. 1960 y›l›ndan bafllayarak 1971’lere kadar uza-nan süreci, 68 hareketi olarak adland›rmak; toplumsal sü-recin s›n›flar çat›flmas›n›n görüngüsü oldu¤u gerçe¤indenuzaklaflmakt›r. Toplumsal dönemi, toptanc› bir adla an-mak; küçük burjuvazinin tavr›na örnek bir tutumdur. Hare-

ketin s›n›f karakterini vurgulamaktan kaçman›n en iyi yolu, onu toptanc› bir s›fat-la tan›mlamakt›r. Genel bir ad, toplumsal tarihin bir dönemini kendi yarar›na kul-lanman›n yoludur. Örne¤in 15–16 Haziran iflçi eylemlerini adland›r›rken “15–16Haziran olaylar›” demek ayr›d›r; 15–16 Haziran iflçi ayaklanmas› demek ayr›d›r.Her s›n›f olgulara ve eylemlere kendi s›n›f kimli¤iyle bakar ve bak›fl›na uygun ola-rak ad verir.

Ayn› tutum sanat alan›nda da yap›l›yor; Türkiye’de sanatç›lar, 40 kufla¤›, 50 kufla-¤›, 70 kufla¤› olarak adland›r›l›yor. Bu toptanc› adland›rma; söz konusu dönemler-de, burjuva romantizminin, küçük burjuva nihilizminin, küçük burjuva elefltirelgerçekçili¤inin, karamsar gerçekli¤inin ve sosyalist gerçekli¤inin, birbirinden ayr›duruflunun üzerini örter. Kuflak alt›nda toplama, sanat›n do¤rudan s›n›f savafl›n›nyans›mas› ve fikri unsuru oldu¤u gerçe¤inin inkâr›na olanak sa¤lar. Ayn› dönem-de hayat bulan sanat ak›mlar› aras›ndaki çeliflki ve çat›flman›n görmezden gelin-mesi gerçekleflir. Yan›lsama yaflan›r. Küçük burjuvazinin her dönemde ve heralanda uygulad›¤›, toptanc› adland›rma yöntemi, s›n›f karakterinin bir yönüdür.Egemen s›n›f ve emekçiler aras›nda s›k›flan küçük burjuva ideologlar›n›n, siyasile-rinin ve sanatç›lar›n›n; sürece damgas›n› vuran s›n›f çat›flmas›n›n üzerini örtmekve sürecin içerisinde kendi rolünü abartmak için baflvurdu¤u araçlardan birisi de,sürecin s›n›fsal karakterini gizleyecek argümanlar› kullanmakt›r.

Kuflkusuz 1960- 71 dönemi, Türkiye’de s›n›f çat›flmas›n›n yo¤un yafland›¤› toplum-sal bir süreçtir. Bu süreç içerisinde emperyalist sermaye ihrac›na ba¤l› kapitalistgeliflme; burjuvazinin tekelleflmesinin yolunu açarken ve egemenli¤ini güçlendirir-ken, iktisadi alanda yer alan küçük burjuvazinin, siyasi ve ideolojik alanda dakendini ifade etmesinin zeminini yaratt›. Burjuva parlamenter rejim, sermayenintekelci geliflmesinin koflullar›n› güçlendirdi¤i oranda; tekelci sermaye karfl›t› top-lumsal güçlerin de siyasi ve ideolojik alanda boy göstermesinin önünü açt›. Tekel-ci sermaye karfl›t› küçük burjuvazinin siyasi alana bu dönemde h›zla ve yo¤ungirmesinin nedeni budur. Kapitalist geliflme süreci, iflçi s›n›f› ve köy emekçilerininsömürüsünü yo¤unlaflt›rd›¤› ölçekte; emekçiler de kendi haklar›n› savunma fikri-ne ve prati¤ine ulaflt›lar. Büyük sermaye sahiplerine karfl› aya¤a kalkan küçükburjuvazi ile iflçilerin siyasi alanda zorunlu bir araya gelifli, ideolojik ve siyasi te-mas› sa¤lad›. ‹flçi s›n›f›n›n, ‹deolojik ve siyasi deneyimi fazla olan küçük burjuva-zinin etkisi alt›na girmesi gerçekleflti. Kapitalist tekelleflmenin küçük burjuvaziyiyok olma tehlikesiyle karfl› karfl›ya getirmesinin yaratt›¤› öfkenin artmas› küçükburjuva sosyalizminin ( Kürt ve Türk reformist/devrimci tüm hareketlerin ) filizvermesini sa¤lad› ve 1970’lerde dünya ölçe¤inde geliflen küçük burjuva sosyalisthareketinin ideolojik etkisi ile hareket atefllendi. Türkiye’de küçük burjuva dev-rimcilerinin, egemen s›n›f›n “milliyetçi devletçi Kemalist” çizgisini aflamamas›; ha-reketin dünyada ayn› dönemde gerçekleflen küçük burjuva sosyalist ve özgürlük-çü hareketlerden ayr› bir noktada durmas›n›n nedeni oldu. Küçük burjuva hare-ketinin (devrimci ve reformist) fikri ve pratik anlamda bask›n durumu, iflçi s›n›f›hareketinin devrimci rotaya girmesi önünde bir set oluflturdu. Özellikle küçükburjuva aktivist/sosyalist hareketin 1961 anayasas›n›n sa¤lad›¤› k›s›tl› “özgürlük-ler” temelinde serpilip geliflmesi, iflçi s›n›f› hareketinin devrimci rolünün geri planaat›lmas›nda önemli rol oynad›. Burjuva kurum ve partilerinin birbirleriyle çat›flma-s›na ek olarak; küçük burjuva sosyalist ak›mlar›n (reformist ve radikal) filizlenme-si ve eylemi, emekçilerin s›n›f bilincinin kirlenmesini daha da artt›rd›. Küçük burju-va sosyalist hareketin reformist ve devrimci eyleminin ön planda görünmesi, dev-rimci komünist hareketin de önünü kesti.

68–71 dönemi, toplumsal sürecin bir evresidir ve bu evreyi toptan tan›mlamakyerine; diyalektik materyalist yöntemle analizi yap›lmal›d›r ve bu süreç içerisindefikri ve eylemiyle yer alan hareketler ayr› adland›r›larak de¤erlendirilmelidir. Buanaliz yap›ld›¤› zaman, toplumsal evre içinde, hangi s›n›f›n neden öne ç›karak, ey-lemi ve fikriyle sürece damgas›n› vurdu¤u anlafl›labilir. Ve e¤er adland›r›lacaksabu dönem s›n›flar›n eylemi ve fikrini anlatacak içerikte tan›mlanmal›d›r. Bu süreç-te toplumsal görüntünün bask›n unsurunun, küçük burjuva eylemleri olmas› ne-deniyle, hareket; 68–71 küçük burjuva devrimci ç›k›fl› olarak adland›r›labilir. ‹flçi s›-n›f›n›n kendisi için eyleminin bu süreçte küçük burjuva devrimci ç›k›fl›n›n gölge-sinde kald›¤› da bir gerçektir. Dolay›s›yla sürece, bir bütün olarak, iflçi s›n›f›n›ndevrimci ç›k›fl›n›n damga vurdu¤unu kastedecek adland›rmalar yap›lamaz.

Küçük burjuva sosyalist hareketi stratejik hedefi ve program› ile iflçi s›n›f›n›n dev-rimci sosyalist çizgisinden ayr›l›r. Küçük burjuvazinin as›l stratejik hedefi küçükburjuva demokrasisidir. Ki, küçük burjuva demokrasisi, burjuva demokrasisininreddi de¤il, ileri aflamas›d›r. Yani küçük burjuvazi kendine de hayat veren kapita-list düzenin y›k›lmas›n› de¤il, var olan burjuva sistemin demokratikleflmesi, hedef-ler. Bu hedefe yürümenin silahl› ya da silahs›z oluflu hedefin rengini de¤ifltirmez.Küçük burjuva sosyalizminin önüne hedef olarak koydu¤u demokratik cumhuri-yet program›, olgun burjuva demokrasisidir. Burjuva iktidar›n›n demokratikleflme-si, burjuva sistemin oturdu¤u ayaklar› güçlendirir. Anti-tekelci önlemlerin al›nma-s›; kapitalist devlet iflletmelerinin özellefltirilmesine karfl› durulmas›; emperyalizmekarfl› ba¤›ms›zl›kç› durufl; uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n ideolojik ve pra-tik tan›nmas›; düflünce ve örgütlenme özgürlü¤ünün sa¤lanmas›; özerk üniversite;e¤itimin üretim için yap›lmas› istemi; burjuva demokrasisi içerisinde elde edilebi-lir. Eylem program›na ald›¤› sorunlar›n, burjuva demokratik nitelikte olmas› itiba-r›yla, küçük burjuva devriminin kapsam› burjuva demokratik cumhuriyet içerisinehapsolur. Stratejik hedefinin küçük burjuva demokrasisi olmas› yan›nda; küçükburjuva hareketlerinin bir baflka vasf› da genel karakteri konusunda ipuçlar› verir.Küçük burjuva hareketler, iflçi devrimlerinden farkl› olarak, genellikle fetifllefltiril-mifl önderlerin ad›yla an›l›r. Küçük burjuva hareketin, önderinin ad›yla an›lmas›kaç›n›lmaz bir durumdur. Bu, küçük burjuvazinin toplumsal harekete “kahraman-lar›n” yön verdi¤ine ve tarihi kahramanlar›n yapt›¤›na iliflkin yarg›ya sahip oldu¤u-nu betimler. Oysa iflçi s›n›f›n›n devrimci kitle ayaklanmalar› kahramanlar›n ad›ylade¤il s›n›f›n ad›yla an›l›r. Çünkü iflçi s›n›f› kitlesel kahramanl›kla devrime yürür. Ha-reketin, önderin ad›yla an›lmas›, eylem içerisinde parti sorununun öneminin inkâredilmesinin yolunu açar. Küçük burjuva “özgürlükçü demokratlar”, küçük burjuvadevrimci hareketin bu zaaf›ndan yararlanarak; hareket önderlerini öne ç›kar›yor-lar ve üyesi oldu¤u partilerin/örgütlerin adlar›n› dahi anmayarak, küçük burjuvadevrimcilerinin, bireysel eylemi kolektif eylemin önüne koyma tarz›ndan yararla-n›yorlar. Küçük burjuva “özgürlükçü” demokratlar›n, emekçilerin, örgüt fikrindenuzak durmas›n› sa¤lamak için ellerinden gelen gayreti göstermeleri anlafl›labilirbir durumdur.

Bir s›n›f hareketinin reformist ya da devrimci olmas› o hareketin s›n›f karakterinide¤ifltirmez. Yani ayn› stratejik hedefe; devrimci tarzda gitmek ya da reformistilerleme ile yürümek; bu hareketlerin s›n›f vasf›n›n de¤iflmesini sa¤lamaz. 68–71tarihleri aras›nda küçük burjuvazi fikren ve pratik anlamda hem devrimci ve hemde reformist kanad›yla süreçte yer ald›. 12 Mart askeri darbesi, yaln›zca küçükburjuvazinin devrimci kanad›n› de¤il, reformist kanad›n› da da¤›tt›. Bugün dönemeiliflkin tart›flma; gerçekleflen da¤›lma üzerinden, küçük burjuvazinin iki kanad› ara-s›nda yürütülüyor. Bu tart›flma da, her iki taraf›n ortak özelli¤i; dönemin öne ç›ka-

r›lan isimlerinin gölgesi alt›nda bu tart›flmay› yürütüyor olmalar›d›r. Ama dikkatedilirse her iki taraf›n da özen gösterdi¤i, sürecin s›n›f mücadelesinin somut gö-rüntüsü oldu¤unu unutturmakt›r. Kendilerini özgürlükçü demokratlar olarak ad-land›ranlar (Burjuva demokrasisinin has savunucular›); amaç edindikleri hedefevarmak için “silaha sar›lman›n” gerekli olmad›¤› iddias›ndad›rlar. Bu iddialar›n› dahareketin stratejik hedefi üzerine oturtmaktad›rlar. Bu zevat, küçük burjuva dev-rimci hareketin hedefledi¤i demokratik cumhuriyet hedefinin ayn› zamanda ken-di hedefleri oldu¤unu söylerlerken gerçe¤i dile getiriyor. Küçük burjuva demok-ratlar; küçük burjuva devrimci hareketin; komünist hareketlerden etkilenerekdevrimci maceraya sürüklendiklerini söylüyorlar ve komünist etiketinden ar›nd›-rarak harekete sahip ç›kmay› önemsiyorlar. Bu tutumlar›na dayanak yapmak için,bu baylar, hareketin önderlerinin, küçük burjuva idoller mabedinde yerlerini al-mas›n› sa¤lamak çabas›ndalar. Kuflkusuz bunu yaparken; iflçi s›n›f› devriminin,“gerçekleflmesi mümkün olmayan bir hayal oldu¤unu” vurgulamaktan geri kalm›-yorlar. 12 Mart askeri darbesinin küçük burjuva devrimci ç›k›fl›na karfl› bir hareketoldu¤una iliflkin iddia var. Bu sav; toplumsal olgular›n bir bütün olarak s›n›f çat›fl-mas›n›n sonucu oldu¤u gerçe¤inin üzerini örtmek isteyenler taraf›ndan ileri sürü-lüyor. Bu sav›n arka plan›nda; “iflçi s›n›f›n›n toplumsal düzenin biçimlenmesindeesas oyuncu olarak yer almad›¤›” ve bu nedenle de, iflçi s›n›f›n›n kendi eseri ola-cak devrimi gerçeklefltirme yetene¤ine sahip bir s›n›f olmad›¤›na iliflkin yan›lsa-may› güçlendirme arzusu vard›r.

Görülmesi gereken fludur; küçük burjuva reformistlerinin, burjuva parlamenter sis-temin flemsiyesi alt›nda, kapitalist rejimin içerisinde konumlan›fl tarz›n›n kendileri-ne sa¤lad›¤› iletiflim olanaklar›n› kullanarak, 68–71 y›llar› aras›nda gerçekleflen kü-çük burjuva devrimci ç›k›fl›n›n önderlerine sahip ç›kmas›; bu unsurlarla ayn› strate-jik, s›n›fsal amaca sahip olmalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu sahip ç›k›fl konusun-da ›srar ve baflar›, bu unsurlar›n aras›nda kan ba¤› oldu¤una iliflkin ipuçlar› veriyor.Küçük burjuva reformistleri ve burjuva demokratlar›n, küçük burjuva devrimci ön-derlere sahip ç›karlarken; komünist eylem ve fikirlerden ve iflçi s›n›f› ayaklanmala-r›ndan özenle uzak kalmalar› bu kan›y› güçlendirmektedir. Kuflkusuz, burjuva öz-gürlükçülerinin, küçük burjuva hareketi, devrimci vasf›ndan ar›nd›rma çabas›nakarfl› ç›kmak gereklidir. Ancak, bu karfl› ç›k›fl› gerçeklefltirirken, küçük burjuvadevrimcili¤ine, iflçi s›n›f› devrimcili¤i vasf› kazand›rarak sahiplenmek tavr›n›n opor-tünizme kaymak oldu¤u da unutulmamal›d›r. Küçük burjuva devrimci hareketinin,iflçi s›n›f›n›n devrim gücünün ittifak› olabilece¤i fikri; küçük burjuva devrimcili¤ini,komünist hareketin öncüsü olarak görmek fikrinden esas itibar›yla ayr›l›r.

68–71 sürecinde s›n›f çat›flmas›n›n bir boyutunda ortaya ç›kan küçük burjuvadevrimcili¤ini iflçi s›n›f› devrimcili¤i ile kar›flt›rmak bilinç yan›lsamas› yaratmakt›r.Bu tutum, iflçi s›n›f›n›n y›k›c› gücü konusunda tereddüt yaratarak, iflçi devrimininönüne ideolojik ve siyasi barikatlar kurulmas›n› kolaylaflt›r›r. Do¤rusu bu döneminönderleri kahramand›rlar ve devrimcidirler. Ama onlar gerçek anlam›yla, küçükburjuva demokrasisinin tutarl› savaflç›lar›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n kitlesel devrimci gücün-den ve yeni bir dünyay› kuracak yetene¤inden kuflku duyan küçük burjuvazinin,ayakta kalmak ve içerisine düfltü¤ü karamsarl›ktan ç›kmak ve vicdan›n› rahatlat-mak için bu kahramanlara sahip ç›kmas› anlafl›labilir bir durumdur. Ancak, siyasigerici düzene kafa tutma cesareti, iflçi s›n›f›n›n devrimcili¤i konusunda kafa kar›-fl›kl›¤›na neden oluyorsa; bu duruma karfl› ç›kmamak, “kahramanlar” üzerindensiyasi rant elde etme bezirganl›¤›na evet demektir. fiu durumu aç›kça ifade et-mek gerekir; dönemin küçük burjuva önderlerinin gerçeklefltirdikleri eylemin ta-kipçisi ve savunucusu oldu¤unu iddia eden siyasilerin ve ideologlar›n; bu önderle-rin fikri takipçisi ve flakflakç›s› olmaktan öte, pratik olarak da onlar› izlemeleri ge-rekir. Bu konuda tutarl›l›k göstermeyenlerin, bu kahramanlar›n ölüleri üzerindenrant sa¤lad›klar› aç›kt›r. Çünkü söylemde, küçük burjuva devrimcili¤inin övgüsünüyapan ço¤u siyasi birey ve grubun; pratik olarak küçük burjuva reformistlerindenfarkl› türde bir eylemlilik içerisinde olduklar› söylenemez. Fikri olarak; “küçük bur-juva devrimci eylemcilerin takipçisi olduklar› iddias›ndaki” örgütler, özgürlükçüdemokratlardan ayr›lm›yorlar. Bu baylar da; en fazla uluslar›n kendi kaderlerinitayin hakk›n›n tan›nmas›n›, 301. maddenin kald›r›lmas›n›, üniversitelerin özerk ya-p›ya kavuflturulmas›n›, düflünce ve ifade özgürlü¤ünün sa¤lanmas›n›, üretim içine¤itim yap›lmas›n›, iflçilerin yaflam standard›n› sa¤layacak önlemler al›nmas›n›(vb.) istiyorlar. Bu taktik hedefler burjuva demokratik cumhuriyette sa¤lanabilirfleylerdir. Ancak küçük burjuva siyasilerinin bir k›sm›n›n, ayn› zamanda, iflçi s›n›f›-n›n devriminin örgütlenmesi ve kapitalist sistemin tüm kurumlar›yla y›k›lmas›n›ntarihsel bir zorunluluk oldu¤u fikrini söylemlerinin süsü yapmas›, onlar›n küçükburjuva devrimcisi olmalar›n›n üzerini kapatam›yor. Çünkü bu siyasiler, ideologlar,iflçi s›n›f›n›n içerisinde yer alaca¤› devrimin tarihsel zorunluluk oldu¤undan bahse-derlerken; iflçi s›n›f›n›n devrimi yönetme yetene¤inden söz etmekten uzak duru-yorlar. ‹flçi s›n›f› devriminin, ancak küçük burjuva devrimcilerinin kahramanca gi-rifltikleri savaflla ve önderli¤i alt›nda gerçekleflebilece¤ine iliflkin kuruntular›ndankurtulam›yorlar. E¤er s›n›f çat›flmas›n›n ifadesi olan süreçte; var olan siyasi gericili-¤e kafa tutmak ve silahl› mücadele vermek, devrimci sosyalizmin göstergesi ol-sayd›; ‹slami fleriat düzeni kurmak hedefiyle savaflan militanlar›n da devrimci sa-y›lmas› gerekirdi. Bu örnekleme ço¤u insana ac›t›c› gelebilir; ama unutmamak ge-rekir ki, gerçekleri aç›klamak her fleye ra¤men bir zorunluluktur.

Komünistlerin, bireysel kahramanlar›n cazibesinin yaratt›¤› potansiyelin örgütlen-mesine de¤il; iflçi s›n›f›n›n y›k›c› gücünün örgütlenmesinin önünü açacak ideolojikargümanlara ve örgüt formuna gereksinimi var. Kahramanlar s›n›f savafl›n›n ürü-nüdür ancak her kutsal fenomen ezilenlerin devrimci gücünü zay›flat›r. Eyleminikahramanlara borçlu oldu¤unu sanan bir halk kendi tarihsel y›k›c› ve kurucu gü-cüne inanc› konusunda yan›lsama yaflar. Bu yan›lsama burjuvazi taraf›ndan ger-çeklefltirilen siyasi ideolojik bombard›man›n yaratt›¤› bilinç yan›lsamas›n› güçlen-dirir. Egemen s›n›f ideologlar› taraf›ndan; “sen bir hiçsin” yarg›s›yla, kendi s›n›f gü-cüne inanc› sars›lan emekçiler; toplumsal devrimlerin; kahramanlar›n savafl sah-nesinde yer almas› ile gerçekleflti¤i kan›s›n› güçlendiren argümanlar nedeniylekendi s›n›f gücüne inançlar›n› yitirirler. ‹flçiler, kendisi için s›n›f olarak örgütlenmiflgücüyle, toplumsal devrimin olmazsa olmaz› oldu¤u gerçekli¤inden uzaklafl›rlar.Kahramanlar›n tarihi yazd›¤› fikri, emekçilerin devrimci savafl›n “d›fl›nda”, “izleyen”ya da en fazlas›yla “kahramanlar›n arkas›ndan yürüyen” olma durumunu kan›ksa-mas›n› sa¤lar. Devrimci savafl›n izleyeni olmak; devrimi kendisi d›fl›nda bir eylem-lilik durumu olarak görmek, devrimci eyleme yabanc›laflmay› beraberinde getirir.“Devrimcilerin izleyicisi” durumunda olan emekçiler; içsellefltiremedi¤i eylemi vefikri, izlemekten kolayca vazgeçebilir de.

Devrimci sosyalizm sürecinde iflçi s›n›f›; egemen s›n›f kahramanlar›n›n otoriteyigüçlendirici hegemonyas›ndan ve hareketin önüne geçirilmek istenen küçük bur-juva idollerin yabanc›laflt›r›c› etkisinden kurtulmal›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n komün yürüyü-flünde kahramanlar ve tanr›lar toplumun yazg›s›n› belirlemez. Proletarya s›n›f ola-rak, devriminin yazg›s›n› da kendi elinde bulundurmakla yükümlüdür. ‹flçi s›n›f› bubilinci kazanmaya yetenekli s›n›ft›r. Küçük burjuva devrimcilerinin en çok ürktük-leri durum “tarihin kendilerine yükledi¤i önderlik ve kahramanl›k” rütbesindenyoksunluktur. Tarihin kahramanlar taraf›ndan yap›ld›¤›na iliflkin kan›n›n yayg›n ol-du¤u toplumlarda; burjuva ve küçük burjuva önderlerin “kutsal iradesi” zorunluihtiyaç olarak kabul edilir. Küçük burjuvazi, kendi kahramanlar›n› fetifllefltirirken;bilinçalt›nda yer eden ve tav›rlar›n› biçimlendiren esas fikir; sürece kat›lma gerek-çeleri olan, “halka önderlik etmek ve toplumun yolunu açmak” payesinden mah-rum kalmamakt›r. ‹doller, fetifl olmalar›n›, büyük ölçüde yaflayanlar›n ideolojik vesiyasi ihtiyaçlar›na karfl›l›k gelen efsane yarat›s›na borçludurlar.

68–71 döneminin analizi üzerine ön notlar

BABÜRPINAR

Tabii ki bu, Türk devletinin bütünüyle re-organizasyonu anlam›na gelecekti. Çün-kü Türk devletinin mevcut yap›s›, kurum-lar›, anayasas› ve s›n›fsal konumlanmaihtiyaca cevap vermiyordu. Emperyaliz-min ve sermayesinin güdümündeki kom-prador burjuvazinin rahat hareket etmesiiçin devletin elden geçirilmesi kaç›n›lmaz-d›. DP’nin hükümete gelmesi ile “Kema-lizm’e karfl› devrim” safsatas› gelifltirilmifl-ti. Zira bu safsata burjuva feodal sistemtaraf›ndan 60 darbesinin dayana¤› ola-cakt›. Ülkemiz devrimci hareketi de Ke-malizm’in gölgesinden kopamamas›, onailericilik misyonu yüklemesi nedeniyle1950’yi, DP’nin hükümete geliflini karfl›devrim olarak nitelemifl, emperyalizmleiliflkilerin DP ile gelifltirildi¤i, faflizmin buy›lda do¤du¤u yan›lsamas›na sürükle-nmifltir. Bu yan›lsama, Kemalizmi ve

mevcut burjuva feodal iktidar›n faflist ka-rakterinin, emperyalizmle olan göbek ba-¤› gerçekli¤inin yads›nmas›na tekabül et-mifltir. Yani “1950’ye kadar TC antiem-peryalistti, milliciydi, ba¤›ms›zd› ve dev-letçiydi” gibi gerçeklikle alakas› olmayannitelemelerin yap›lmas›na zemin sun-mufltu. Eski nas›l getirilebilirdi? Tabii kiKemalizm’in ve TC’nin bekas›yla mükel-lef orduyla ve darbesiyle mümkündü.Kurtulufl, “solcu” ordunun darbesiyle yada “devrimiyle” mümkündü. Nitekimbeslenen bu umuda ordu 60’ta cevap ve-recekti. Ve bu cevap ülkemiz devrimci ha-reketinin mücadelesinde, “devrim yolun-da” her zaman için ordudan umut etmeyigarantileyecekti. Küçük burjuva devrimci-li¤i, hedefteki devriminin bileflenlerininbafl›na orduyu yerlefltirecekti. ‹flçi de¤il,köylü de¤il; gençler ve ordu el ele…

OKUMAK

A

528 Haziran-16 Temmuz 2008güncel

Page 6: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Dursun BAfiTU⁄

Abart›l› söylemler arkas›nda

kaybolan gerçeklik

Ezilen s›n›flar›n iktidar mücadelesine bak›ld›¤›nda, geç-mifle oranla daha düflük seyreden bir grafi¤e sahip oldu¤ugörülmektedir. 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde yaflanan bu dü-flüfl sadece ülkemizde de¤il, dünyan›n di¤er ülkelerinde deyanflanmaktad›r. Nepal halk›n›n iktidar yürüyüflünü bir ke-nara koydu¤umuzda, yak›n zamanda dünya halklar›n› de-rinden etkileyecek büyük bir geliflimin olmad›¤› görülmek-tedir.

Emperyalistlerin ve onlar›n iflbirlikçileri ile uflaklar›n›nsald›r›lar›na karfl›, devrimci komünist hareketlerin ortak tu-tumunun yetersizli¤i, devrim karfl›tlar›n›n baflar› sa¤lamas›-n› kolaylaflt›r›yor. Sömürünün küreselleflmesiyle birlikte,dünya haklar›n›n topyekun bir direnifl ortaya koymalar›noktas›nda bir yetersizli¤in oldu¤unu görmekteyiz. Esastabizlerin yetersizli¤inden kaynaklanan bu durumun dahafazla devam etmesi mümkün de¤ildir. Çünkü emperyaliz-min düfltü¤ü ç›kmazlar, yeni sald›r›lar› gelifltirerek, dünyahalklar›n›n ve ezilen uluslar›n›n gelece¤ini tehdit etmekte-dir.

Dünyada ve ülkemizde yaflan›lan ve yaflanmaya devameden durumlar› de¤erlendirip masaya yat›rd›¤›m›zda, de¤i-flik fikirlerin oluflmas› do¤al iken, kimi zaman düflülen afl›r›öznelci¤in gerçeklerin gözard› edilmesini beraberinde getir-di¤ini de görmemiz gerekir. Oysa gerçekleri tüm ç›plakl›¤›y-la ortaya koyup, bunun üzerinden objektif yaklafl›m ve tu-tumlar›n sergilenmedi¤i hiçbir ad›m, istenilen baflar›y› getir-meyecektir. Olan›, oldu¤unun üstünde anlatma durumu,gerçekleri de¤ifltirmemekle birlikte, mevcut durumun alg›-lanmas›nda da bir yan›lsama yaratmaktad›r. Temelde ben-merkezci anlay›fl›n ürünü olarak ortaya ç›kan bu durum,de¤iflik boyutlarda devam etmektedir. Kitlelere gerçeklerianlatmaktan uzak, nesnel gerçekli¤i örgütlenmifl güç olarakgörmenin getirdi¤i yan›lsamalar, kimi dönem ajitasyon ola-rak kullan›l›p kitlelerin motivasyonu sa¤lanmaya çal›fl›lsada, bu, maddi güce kavuflmad›¤› durumda, büyük y›lg›nl›k-lara yol açacakt›r. Günü birlik ç›k›fllarla kitlelerin ayakta ol-du¤unu söyleyenler, daha dün SSGSS eylemlili¤i sürecindegenel grevden bahsediyorlard›. Genel grevin hangi üretimiliflkilerinde ortaya ç›kt›¤›ndan ba¤›ms›z ele al›nmas›, al›-nacak karar›n etki alan›n› da belirler. SSGSS sürecinde, enkitlesel tasarlanm›fl eylemin 20 bin civar›nda oldu¤u görü-lürken, bu eylemi 50 bin olarak dillendirenler, gerçekleriyads›yarak genel grevi dillendiriyorlard›. Koflullara ba¤l› ge-lifltirilen eylemleri, koflullardan ba¤›ms›z, içini boflaltarakortaya sürenlerin, bu popüler söylemlerle s›n›f›n ihtiyaçlar›-na cevap olmalar› mümkün de¤ildir. Çünkü bu prati¤in te-melinde yatan çizginin, genelde küçük burjuva devrimciçizgi oldu¤u bilinmektedir.

Benzer yaklafl›mlardan birini de tuzla tersanelerindegörmek mümkündür. pefl pefle gelen ölüm haberleri karfl›-s›nda burjuva liberallerinin dahi sessiz kalamad›¤› bir dö-nemde, o alanda çal›flan iflçilerden yoksun, d›flardan al›n-m›fl grev karar›yla, ihtiyac› karfl›lamak mümkün de¤ildir.Burjuva bas›n›n›n mahfletlere tafl›d›¤› bu ölümler karfl›s›n-da, hala bizlerin bir örgütsüzlü¤ü mevcutsa, dönüp de sor-gulamam›z gereken yer kendimizden baflkas› de¤ildir. Yap›-lacak çal›flmalarda halk›n ç›karlar› yerine örgütsel ç›karlar›-n›z kendisini dayat›yorsa, oluflacak ilgisizli¤in sorumlular›da bizleriz. 15–16 Haziran iflçi direniflinin y›ldönümündeyap›lan bu eylemin, di¤er örgütler taraf›ndan desteklenme-si, Limter-‹fl'in ald›¤› grev karar›n›n do¤rulu¤u anlam›ndade¤il, karar›n kendisinden ziyade yaflanan iflçi ölümlerinegösterilen bir tepkidir. Fiili olarak iflçilerin iflbafl› yapmalar›-n› engellemenin hangi koflullarda yap›labilece¤i tart›fl›labi-linir durumda olmas›na ra¤men, bugün böylesi bir karar›nbofla düflmesi kaç›n›lmaz olacakt›r.

Baz› öznel yaklafl›mlar› genelin ihtiyaçlar› olarak ortayasürmenin, s›n›fa ve ona önderlik edecek kurumlara bir geti-risi olamaz. Bundand›r ki, karar mekanizmas›n› olabildi¤in-ce di¤er dost güçlerle birlefltirmek ve bu biçimiyle iflçilerinkabulüne sunmak do¤ru olacakt›r. Aksi takdirde iflvereninbin bir türlü entrikalar› karfl›s›nda, emekten gelen gücünkullan›lmas›nda ciddi problemler oluflacakt›r.

Siyasal iktidar›n düfltü¤ü ç›kmazlar yeni sald›r›lar› tetik-leyerek, en genifl toplumsal muhalefeti susturmaya çal›fl-maktad›r. Özellikle yasal alanda sistemin tüm kirlilikleriniortaya koyarak, genifl kitlelere umut olmaya çal›flan kurum-lara ve üyelerine yönelik bafllat›lan bu sald›r› furyas›, hergeçen gün geniflleyerek devam ediyor. Son dönemde s›klafl-t›r›larak yap›lan bu sald›n›lar›n son halkas›, DemokratikHaklar Platformu (DHP) oldu. Birçok ilde yap›lan ev bas-k›nlar›, gözalt›lar ve tutuklamalar devam ederken, öyle gö-rülüyor ki, bu sald›r›lar bundan sonra da artarak sürecektir.

Bu noktada gerçekleri yads›mayan yaklafl›m›m›zla, hakve taleplerimiz için daha fazla mücadele etmek durumun-day›z. Aksi hamleler, bir ad›m daha geriye düflülerek, psi-kolojik üstünlü¤ün kaybedilmesine yol açacakt›r. Bu aç›-dan DHP için ortaya sürülen suçu ve suçluyu övme gerek-çesini tersine çevirip, hakl›l›¤›m›zdan ald›¤›m›z güçle, hal-k›n nezdinde suçlu olanlar› yarg›lamay› baflarabilmeliyiz.

6 28 Haziran-16 Temmuz 2008 emek

Tuzla tersaneler bölgesinde faaliyet yürüten Liman TersaneGemi Yap›m ve Onar›m ‹flçileri Sendikas› (Limter–‹fl)’n›n ça¤r›s›ylabir araya gelen tersane iflçileri ve çok say›da demokratik kitle ör-gütü, 16 Haziran’da yapt›klar› grevle tersanelerde yaflanan ifl cina-yetlerinin son bulmas›n› istedi.

Sabah erken saatlerde Tuzla ‹çmeler ‹stasyonu ve Limter-‹flSendikas› önünde toplanan iflçiler iki koldan Tuzla Gemi önüne yü-rüdü. Limter-‹fl Sendikas› yöneticileri, tersane iflçilerini, ifl b›rakarakkendi yaflam haklar›na sahip ç›kmak için greve kat›lmaya ça¤›rd›.Tuzla Gemi önünde bekleyen iflçilere, D‹SK, KESK, Deri-‹fl, SES, Pet-rol-‹fl, E¤itim-Sen, Hava-‹fl, TÜMT‹S, ÖDP, EMEP, DTP, DDSB, T‹B-DER,SDP, Halkevleri, DHP, HKM gibi birçok kurum destek verdi.

Tuzla Gemi önünde beklemekte olan tersane iflçilerine dö-nük aç›klama yapan Limter-‹fl Baflkan› Cem Dinç, tersanelerdekurals›zl›k, yasa d›fl›l›k ve ölümlerin sürdü¤ünü belirterek, “96kardeflimiz patronlar›n kar h›rs› yüzünden ifl cinayetlerine kurbangitti. Yar›n s›ran›n hangimizde oldu¤unu bilmiyoruz. Katliamlaradönüflen ifl cinayetlerine, kurals›z çal›flma koflullar›na, sermaye-nin gözü doymaz kar h›rs›na karfl› bugün burada bir günlük grev-deyiz” diyen Dinç, “Gemileri yakt›k art›k geri dönüfl yok, dalgadalga geliyoruz” dedi.

Dinç’in yapm›fl oldu¤u aç›klaman›n ard›ndan D‹SK Baflkan› Sü-leyman Çelebi de bir konuflma yapt›. Çelebi, “Patronlar bize köle-lik düzenindeki çal›flma koflullar›n› dayat›yorlar” diyerek, “Bura-dan tersane patronlar›na sesleniyorum; kurals›z çal›flma ve iflsa¤l›¤›n› hiçe sayan uygulamalara son verin. Bu ifl cinayetlerinidurdurun” dedi. D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ve Limter-‹flSendikas› Genel Baflkan› Cem Dinç'in de aralar›nda bulundu¤ukonfederasyon ve sendika yöneticileri, G‹S-B‹R yetkilileriyle gö-rüflme yaparak, taleplerini belirtti. Tuzla tersanelerinde iflçi ve

patron temsilcilerinin, TMMOB ve Türk Tabipleri Birli¤i’nin yer al-d›¤› ‘Tuzla Tersaneler Bölgesi ‹fl Konseyi’ oluflturulmas› gerekti¤iifade edildi. “‹fl Konseyi”ne dair Cem Dinç flunlar› kaydetti:

“Bu kurul, tüm çal›flanlar›n, iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤ine yönelikdüzenlemelerin yaflama geçirilmesi, risk de¤erlendirmesi yap›lma-s›, denetlenmesi ve bunlara uymayanlara yapt›r›m uygulanmas›konular›nda yetkili k›l›nmal›d›r. Tersanelerde A¤›r ve Tehlikeli ‹flko-lu Yönetmeli¤i’nin uygulanmas›, günlük çal›flma saatinin 7,5 saatolarak acilen hayata geçirilmesi, sigortalar›n iflçilerin ald›¤› ücretüzerinden ana firma taraf›ndan tam olarak ödenmesi, ücretlerinödenmesinin ana firma taraf›ndan güvence edilmesi, sa¤l›kl› bar›n-ma, kaliteli yemekler verilmesi, saat 10.00’da ve 15.00’da çay mo-las›n›n ve sosyal haklar›n eksiksiz verilmesi, sendikaya tüm tersa-nelerde temsilcilik açma olana¤› sa¤lanmas›, tafleronluk sistemininkald›r›lmas› taleplerini güvence alt›na almal›d›r.”

Tersane iflçilerinin grevine ÖDP milletvekili Ufuk Uras, DTPmilletvekilleri Sebahat Tuncel, Ak›n Birdal ile ayd›n ve sanatç›lardestek vererek, tersane iflçilerinin yan›nda olduklar›n› belirten k›-sa konuflmalar yapt›lar. Limter-‹fl’in ça¤r›s›yla yap›lan grev, saatdört sular›nda “grev doyuma ulaflm›flt›r” denilerek sonland›r›ld›.

CHP’li patron önce eyleme destek verdi

sonra eyleme kat›lan iflçiyi iflten att›

Emekçilerin ma¤duriyetinden nemalanma siyaseti güdenCHP’nin grev “destekçili¤i” yats›ya kadar sürdü. CHP Tuzla ‹lçeBaflkan› Hasan Uzunyayla’ya ait Rahmi Koç’un tersanesinde bu-lunan Umut Gemi adl› tafleron firmada çal›flan Niyazi Tepeli, CHPmilletvekilleri ve ilçe örgütü üyeleriyle iflçilerin grevine göster-melik destekle kat›lan Hasan Uzunyayla taraf›ndan iflten at›ld›.

Her zaman için iflçinin, emekçinin karfl›s›nda en önde duran

CHP’nin tersane iflçilerine deste¤i, grevin ertesi sabah› Tepeli’yi ifl-

ten atmas›na kadar sürdü.

‹flten at›lmas› üzerine Tepeli, sabah saatlerinde tersane

önünde direnifle bafllad›. Konuya iliflkin aç›klama yapan Limter-‹fl

Genel Sekreteri Kamber Sayg›l›, sendikalar›na üye olan arkadafl-

lar›n›n greve kat›ld›¤› için iflten at›ld›¤›n› belirtti. Tepeli ifle geri al›-

nana kadar direniflin sürece¤ini belirten Sayg›l›, “Tehditlere ve ifl-

ten at›lmalara; ölümlere ve kurals›zl›¤a karfl› mücadelemizi sür-

dürece¤iz” aç›klamas›nda bulundu.

Baflbakan Erdo¤an tersane cinayetlerini savundu

Tuzla tersanelerinde yaflanan ifl cinayetlerine iliflkin tersane

patronlar› ve Dok Gemi-‹fl Sendikas› ile Dolmabahçe’de bir görüfl-

me gerçeklefltiren Baflbakan, yapt›¤› konuflmada tersanelerde

yaflanan ifl cinayetlerinin normal oldu¤unu savundu.

Limter-‹fl’in ça¤r›lmad›¤› görüflmede, tersanelerde yaflanan

kazalara iliflkin Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’n›n denetim-

ler yapt›¤›n›, para cezas› ve kapatmalar uygulad›¤›n› belirten Er-

do¤an; “‹fl kazalar›na ba¤l› ölüm ve yaralanma olaylar› maalesef

dünyan›n her yerinde olabiliyor. Gemi infla sanayinde de oluyor.

Yani, hiçbir gemi kazas›n›n olmad›¤›, ölümlerin olmad›¤› gemi in-

fla sanayi dünyada yok” fleklinde konufltu. Erdo¤an, tersanelerde

yaflanan ifl kazalar›n›n bu kadar dillendirilmesinin sektörün bafla-

r›lar›na zarar verdi¤ini belirterek; “Gemi infla sanayi gibi gerçek-

ten zor flartlarda üretim yap›lan bir sektörün kaydetti¤i takdire

flayan ilerlemenin, ifl kazalar›n›n sebep oldu¤u olumsuz iklimde

bo¤ulmas›na izin vermeyece¤iz, vermemeliyiz” dedi.

Tuzla’da iflçi ölümlerine karfl› grev

“Grevin baflar›s›n›, yaratt›¤› etki, ortayaç›kartt›¤› enerji üzerinden ölçmek gerekir”

Tersanelerdeki ölümlere karfl› 16 Haziran’da gerçeklefltirelen ey-lemin örgütleyicisi olan Limter-‹fl Sendikas›’yla konuya iliflkin gö-rüfltük.

Uzun süredir Tuzla’daki ifl cinayetlerine karfl› mücadele yürü-

tüyorsunuz. Bize k›saca bugüne kadar Limter-‹fl’in ifl çinayetle-

rine karfl› sürdürdü¤ü faaliyet hakk›nda bilgi verir misiniz?

Tersanelerde 16 y›ld›r sendikal bazda s›n›f mücadelesi yürütüyo-ruz. Tersaneler neoliberal sald›r›lar›n laboratuar›, dolay›s›yla kural-s›zl›¤›n kural haline geldi¤i bir havza. Tafleronluk sistemi ise bafll›bafl›na bir sorun. Tüm bunlar ayn› zamanda iflçi ölümlerini de be-raberinde getiriyor. Dolay›s›yla bizim ifl cinayetlerine karfl› verdi¤i-miz mücadelenin öne ç›kmas› sadece iflçi ölümlerine karfl› müca-dele ediyoruz anlam›na gelmiyor. Merkezinde yaflam hakk› ve kö-lece çal›flma koflullar›na karfl› mücadelenin durdu¤u neoliberalsald›r›lara karfl› s›n›f mücadelesi olarak okumak gerek. Yani görü-nürde sadece ifl cinayetlerine karfl› mücadele gibi görünse de esa-s› iç içe geçmifl talepler u¤runa mücadelenin toplam›d›r. Bu konu-da onlarca eylem türünü uygulad›k uygulamaya devam ediyoruz.Bafll›ca ayd›nlatma ve buna ba¤l› eylemler gerçeklefltirdik. Bildiri,afifl, duvar gazetesi, kampanyalar, imza stantlar›, film gösterimleri,onlarca yürüyüfl ve grevlerimiz... Meclis Araflt›rma Komisyonlar›n›nkurulmas› çabam›z, TTB, TMMOB, ‹flçi Sa¤l›¤› Enstitüsü, avukatlar veakademisyenlerle birlikte kurdu¤umuz tuzla tersanelerini izlemeve inceleme komisyonunun kurulmas› gibi çok say›da yöntem vearaç say›labilir.

Bu kapsamda 16 Haziran günü bir grev gerçeklefltirdiniz. Bizek›saca grevi de¤erlendirir misiniz?

16 May›s 2008 tarihinde öncü iflçilerle kurals›zl›¤a ve ifl cinayet-lerine karfl› yaflam hakk› için grev karar› ald›k. Kurmufl oldu¤umuzifl yeri ve mahalle komisyonlar›m›zla ayd›nlatma ve örgütlenme fa-aliyeti sürdürdük. Pendik’ten Gebze’ye kadar uzanan havzada onbinlerce bildiri, binlerce afifl, ev toplant›lar› ve halk toplant›lar› ilegreve haz›rland›k. Bu faaliyet süremiz boyunca emekçi semt halk›,gençlik, ayd›nlar, sanatç›lar, emekçi kad›nlar grevin etraf›nda bir-lefltiler. Grev mücadellesi ve haz›rl›¤› di¤er toplumsal kesimlerleiflçi s›n›f› aras›ndaki kopuklu¤un giderilmesinde anlaml› bir köprüolmufltur. Grev mücadelemiz, toplumsal vicdan› örgütleyerek, ter-sane iflçileri etraf›nda güçlü bir dayan›flma hareketi yaratm›flt›r.Tersanelerdeki sorunlar›n çözümünü güncellefltirerek patronlaradayatm›flt›r. Pratik kazan›mlar›n önümüzdeki dönemde yans›mala-

r›n› bulaca¤›n› düflünüyoruz. Ayn› zamanda, baflta tersane iflçileriolmak üzere emekçilerin tüm bölüklerine enerji katm›fl, iflçi, emek-çi iradesinin güçlenmesine hizmet etmifltir.

Gazetelerde greve iflçilerin fazla kat›lmad›¤› yaz›ld›. Bu konuhak›nda neler diyeceksiniz?

Herkes kendi penceresinden bakarak bu grevi de¤erlendirece¤i gi-bi, kat›lan iflçi say›s›n› da keyfine göre belirleyebilir. Bu de¤erlendir-melere bazen greve duyulan öfke, bazen de devrimci siyaset ad›nahusumetçi bak›fl aç›s› yön verebilir. Dolay›s›yla konuyla ilgili fazla birfley söylemeyi gerek görmüyoruz. Ama bir gerçek var k,i kaç iflçininkat›l›p kat›lmad›¤› ve de kimin iflçi kimin iflçi olmad›¤›n›, o gün tersa-nelere gelmifl bir muhabirin de¤il yirmi y›ld›r bu tersanelerde çal›flanöncü iflçilerin ve de on alt› y›ld›r tersanelerde örgütlenme faaliyetisürdüren sendikam›z›n bilgisi dahilindedir. Sendikam›z›n ve iflçi arka-dafllar›m›z›n gözlemi 1000 civar›nda tersane iflçisinin grev meydan›n-daki eyleme kat›ld›¤› fleklindedir. Tabiî ki bu beklentilerimizin alt›ndabir kat›l›md›r. ‹flçilerin grevi sahiplenme düzeyiyle alandaki eylemekat›l›mlar› aras›nda ciddi bir orant›s›zl›k var. Elbette bunun nedenleriüzerine daha fazla düflünmek gerekiyor. Fakat bu say›lardan hare-ketle grevin baflar› ya da baflar›s›zl›¤› de¤erlendirilemez. Grevin bafla-r›s›n›n ölçütü, yaratm›fl oldu¤u etki, ortaya ç›karm›fl oldu¤u enerjideve güncellefltirerek dayatt›¤› çözüm ›srar›nda görmek gerekir.

Tek tek tersanelerde çal›flan arkadafllar›m›zdan ald›¤›m›z bilgileride¤erlendirmeye tabi tutman›z aç›s›ndan bilginize sunuyoruz:

RMK Tersanesi'nde 1300 iflçiden 250 iflçi ifle gitmed. Tuzla Ge-mi’de 1200 iflçiden 50 iflçi çal›flt›. Torlak’ta 600 iflçiden 200 iflçi iflegitmedi. TÜRKTER’de 800 iflçiden 600 iflçi ifle gitmedi. YILDIRIM’da500 iflçiden 390 iflçi ifle gitmedi. ‹stanbul Tersanesi'nde 350 iflçi iflegitmed. SELAH’da 600 iflçiden 500’ü ifle gitmedi. DEARSAN’da 530 ifl-çiden 130 iflçi çal›flmad›. Anadolu Tersanesi’nde 520 iflçiden 400 ifl-çi ifle gitmedi. GEMAK’ta %90 üretim durdu. PIRLANT’ta hiç çal›flmaolmad›. ONUR GRUP’ta %50 üretim durdu, sadece 90 kifli çal›flt›, Se-lahattin Arslan’da çal›flan olmad›. ÇEL‹fiKTRANS’ta 420 iflçiden 200iflçi ifle gitmedi. DENTAfi’ta 500 civar›nda iflçiden 200 iflçi ifle gitme-di. TERSAN’da 800 iflçiden 130 iflçi ifle gitmedi. Pendik Askeri Tersa-nesi’nde tafleronda çal›flan 50 iflçiden sadece 20–25 iflçi çal›flt›, DE-SAN’da sadece kadrolular ifle geldi, Toplam 800 iflçiden 250’si çal›fl-t›. fiahin Çelik’te 400 iflçiden 150’si çal›flt›, H‹DROD‹NAM‹K’te 600 ifl-çiden 30 iflçi çal›flt›., GEMSAN’da çal›flma olmad›.

16 Haziran günü eylem alan›nda iflçi say›s›n›n azl›¤›dikkat çekti. Sabah saatlerinde daha fazla görülen iflçile-rin zamanla azalmas› ve ö¤leden itibaren esasta destekiçin d›flar›dan gelen kurumlar›n a¤›rl›kta olmas› eyleminbaflar›s›n› ve “grev” olma niteli¤ini tart›flt›ran etmenleroldu. Bu çerçeveden bak›ld›¤›nda “grev” karar›n›n al›n›flsüreci ve iflçilerin bunu sahiplenme oran›, de¤erlendiril-mesi gereken noktalar olarak karfl›m›zda duruyor. S›n›fsendikac›l›¤› aç›s›ndan deneyimlerin bölük pörçük ve k›-s›r oluflu gibi etmenler mücadele içerisinde gözlemlene-bilecek olgulard›r. Zira, bu flekilde sendikal mücadeleninihtiyaçlar› daha berrak olarak görülebilecektir. Bu aç›danbak›ld›¤›nda Tuzla eylemi ard›nda b›rakt›¤› tart›flmalarla,e¤er do¤ru temelde tart›fl›l›rsa, s›n›f mücadelesinin ihti-yaçlar›na göre yeni bir flekillenifl yaratabilir, halka vemücadeleye yeni mevziler kazand›rabilir.

Eylem alan›ndaki deste¤in iflçilerle buluflma nokta-s›nda yaflad›¤› sorun bir bütün olarak devrimci sorumlu-lukla hareket eden her kesimin omuzlar›ndaki bir yükolarak durmaktad›r. Bu aç›dan; grev karar›n›n al›nmas›-n›n, iflçiler içerisindeki örgütlülük düzeyi ve ciddi bir iflçitalebi üzerinden mi gerçekleflti¤i tart›fl›lmal›d›r. Kamu-oyunda Tuzla’n›n ciddi bir yer edinmesi ve birçok top-lumsal kesimden sorunun sahiplenilmesi, “grev” karar›için aceleci bir yaklafl›ma vesile olduysa, bu de¤erlendi-rilmeli ve do¤ru sonuçlara var›lmal›d›r. Evet ciddi bir ka-muoyu deste¤i ve s›n›rl› bir iflçi deste¤i olmufltur, bu gö-rülmelidir. Bunu kabul etmek ve buna göre ad›mlar at-mak gerekir. S›n›rl› miktardaki iflçinin eyleme olan des-te¤ini ilerleyen saatlerde azaltmas› ve eylem alan›n›ndestekçilerin bafl bafla kald›¤› bir alana dönüflmesi “gre-vi” fiili olarak bitirmifl ve bu “grev doyuma ulaflm›flt›r”fleklinde ifade edilmifltir.

Limter-‹fl’in alm›fl oldu¤u “grev” karar›, sürecin önce-si ve sonras›yla birçok tart›flmaya vesile oldu ve olmayadevam edece¤e benziyor. Zira 16 Haziran günü yaflanan-lardan hareketle bir dizi tespitte bulunulabilir. Ama da-ha önemlisi bu deneyimden hareketle olgun bir tart›flmaortam› yarat›larak, elefltirileri dikkate alan ve özelefltirelyaklaflmay› da bilen bir anlay›flla sürecin devam ettiril-me dirayetinin gösterilmesidir. Tafleronlaflman›n yayg›noldu¤u bir alanda örgütlenmenin önündeki zorluklar he-saba kat›larak yap›lan her türlü dostane elefltiri s›n›f›n vemücadelesinin ç›karlar›nad›r ve aksi bir tutum elefltiri-den kaçmak olur ki bu; da liberal bir anlay›flt›r.

“Grev”den gözlemler...

Page 7: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

ÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

728 Haziran-16 Temmuz 2008güncel

Al›m gücünün gün geçtikçe düfltü¤ü ülkemizde,cüzi maafllarla geçimini sa¤lamaya çal›flan aile-ler nakit paraya neredeyse dokunamaz durumagetirilirken di¤er taraftan da bankalar ve devleteliyle bir baflka ç›kmaza; kredi kart› borcu bata-¤›na sürükleniyor. Ankara Ticaret Odas›’n›n (ATO)“Ailelerin Borcu” raporuna göre son dört y›l içe-risinde borçlanman›n 7 kat artt›¤› ülkemizde, ai-lelerin 2003 y›l›nda bankalara 13.4 milyar YTLolan borcu, 2007 y›l› sonunda 100.6 milyarYTL’ye yükseldi.

AKP hükümetinin ekonomik büyüme balonunufliflirdi¤i bir ortamda kredi kart›na s›¤›nan ailelerMerkez Bankas› deste¤i ile bankalar taraf›ndansoyuluyor. Kredi kartlar›n›n neredeyse fleker gi-bi da¤›t›ld›¤› ülkemizde, taksitlendirme gibi al-datmacalarla vatandafllara verilen kartlar borç-lanmalar› artt›r›yor. Kredi kart› borçlar›na fahiflfaizlerin uyguland›¤› ülkemizde Merkez Bankas›taraf›ndan belirlenen oran ise ödemenin gecik-mesi durumunda yüzde 106 oran›nda. ATO tara-f›ndan haz›rlanan rapora göre son y›llarda borç-lar› fazlas› ile artan ailelerin faize ödedikleri mik-tar da artt›. Faiz ödemeleri ailelerin ödemeleri-nin yüzde 4.6’s›n› oluflturuyor ve sadece 2007 y›-l›nda 15.6 milyar faiz ödemesi yap›lm›fl. Ayr›caraporda belirtilen bir di¤er ayr›nt›ya göre ailelergiderek daha fazla tüketip daha az tasarruf yap-maya bafllad›. Son üç y›lda ailelerin mevduat,hazine iç borçlanma ka¤›tlar›, menkul k›ymetyat›r›m fonu, bireysel emeklilik, repo ve nakitpara gibi parasal varl›klar› yüzde 64.5 oran›ndaartarken, borçlar› yüzde 258 oran›nda artt›.

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan

yay›mlayam›yoruz.

Ailelerin borcu 7 kat artt›

Unilever’e ba¤l› tafleron Çipa ve fiimflek firmala-r›nda çal›flan ve sendikal› olduklar› için iflten at›-lan iflçilerin direniflleri sürüyor. TÜMT‹S’te örgüt-lenen depo ve tafl›ma iflçileri 14 Haziran günüUnilever’in Bostanc›’daki binas› önünde bir ey-lem yapt›.

‹flten at›lan 83 iflçi ve onlar› desteklemeye gelenyaklafl›k 100 iflçi holding binas› önünde bir bas›naç›klamas› yapt›. Deri-‹fl, Belediye-‹fl, Selüloz-‹fl,Haber-‹fl sendikalar›ndan yöneticilerin de kat›ld›-¤› eylemde, iflçiler ad›na aç›klamay› fiube Baflka-n› Çayan Dursun yapt›. Firmadaki örgütlenme sü-recini özetleyerek sözlerine bafllayan Dursun,“Unilever patronu kölelik koflullar›nda, düflük üc-retli, ifl güvencesiz iflçi çal›flt›rmak için kurdurdu-¤u tafleron flirketler vas›tas›yla üyelerimizi sendi-kadan istifa ettirmek için adeta terör estirmekte-dir. ‹flveren vekilleri taraf›ndan üyelerimiz tehditedilmekte, iflyerinin kapat›laca¤› ve herkesin ifl-siz kalaca¤› söylenmekte, sendikam›z karalan-makta ve üyelerimize silah gösterilerek zorla is-tifa bask›s› yap›lmaktad›r. ‹flten ç›karmalar vetehditlerin yan› s›ra yasal boflluklardan da yarar-lanan iflverenler, iflkolu tespiti ve ço¤unluk itiraz›yoluyla sendikalaflma sürecini uzatmaya, sendi-kal örgütlülü¤ü da¤›tmaya çal›flmaktad›r” dedi.

Ülkemizde en önemli traktör üretici firmalardanbirisi olan Uzel Makine’nin yaklafl›k 700 iflçisi ken-dilerini fabrikaya kapatarak dört ayd›r alamad›k-lar› maafllar›n› istediler. 10 Haziran’dan buyanakendilerini fabrikaya kapatan iflçiler, ba¤l› bulun-duklar› Türk Metal-Sen’i göreve ça¤›rd›. Sendika-n›n sorumluluklar›n› yerine getirmedi¤ini, iflçi so-runlar› ile ilgilenmedi¤ini belirten iflçiler, sendikabaflkan› Mustafa Özbek’i ‹stanbul’a ça¤›rarak so-runlarla ilgilenmesini istedi.

Sendikan›n a¤›r hareket etti¤ini ve kendilerinedestek vermedi¤ini belirten iflçiler, Çal›flma veSosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik’ten de destekbeklediklerini ifade ettiler.

Unilever iflçileri direniflte

Traktör iflçisi hakk›n› istiyor

Birçok alanda yap›lan zamlar sürekli yenilenirken, elektri¤ede yüzde 21 oran›nda yeni bir zam geldi. Elektrik zamm›, TE-DAfi’›n ço¤unlu¤u belediyelerden olan alaca¤›n› tahsil edeme-mesinin faturas›n› halka yüklüyor. Türkiye Elektrik Ticaret Afi(TETAfi), Elektrik Üretim Afi (EÜAfi)’den ald›¤› elektri¤i maliyeti-nin alt›nda satan TEDAfi, alacaklar›n› tahsil etme s›k›nt›s› yafl›-yor. 2007 y›l›nda TETAfi ve EÜAfi’den 148 milyar kilovat saatelektrik sat›n alan TEDAfi, bu elektri¤in sadece 126.1 milyar ki-lovat saatini faturaland›r›rken, 21.9 milyar kilovat› kaçak kulla-n›ld›. Faturaland›r›lan k›sm›nda önemli bir k›sm› tahsil edileme-di. TEDAfi’›n faizlerle birlikte toplam alaca¤› 13.5 milyar YTL. Bu-nun 3.5 milyar YTL’si belediyeler ve il özel idarelerine ait. TE-DAfi’›n belediyelerden 1.3 milyar YTL’lik alaca¤› var. fiirketin di-¤er alacakl›lar›n› ise, resmi daireler (1.3 milyar YTL), ibadetha-neler (250 milyon YTL), sanayi (720 milyon YTL), ticarethaneler(1.5 milyar YTL) oluflturuyor. Buralardan borçlar›n› tahsil ede-meyen TEDAfi, ayd›nlatma bedelinin halktan tahsil edilmesiiçin yürürlü¤e konan yüzde 31’lik bir zamm› öngören yasa ta-sar›s› 26 Haziran günü mecliste onayland›. TEDAfi’›n tüm mali-yetleri yans›tt›¤› elektrik zamm›yla birlikte son bir y›l içerisinde

elektri¤e yap›lan zam oran› yüzde 42’ye ulaflt›!

Özellefltirme eylemi

Türkiye Enerji, Su ve Gaz ‹flçileri Sendikas› (Tes-‹fl) üyelerielektrik da¤›t›m ve üretim tesislerinin özellefltirilmesine karfl›10 Haziran’da Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤› (Ö‹B) önünde birbas›n aç›klamas› yapt›.

Tes-‹fl ad›na bas›n metnini okuyan Tes-‹fl Genel BaflkanYard›mc›s› Murat Aytemiz, elektrik tesislerinin stratejik önemesahip oldu¤unun alt›n› çizerek, var olan santrallerin kamu elin-de kalarak bak›m ve onar›mlar›n›n yap›lmas› gerekti¤ini ifadeetti.

Aytemiz; hükümetin, ülkemizin tüm elektrik da¤›t›m böl-geleri ile elektrik üretim santrallerini özellefltirmeye yönelikbir süreç bafllatt›¤›na iflaret etti. Bu çerçevede 11 ili kapsayanBaflkent Elektrik Da¤›t›m ile Sakarya Elektrik Da¤›t›m’›n özellefl-tirilmesine yönelik ihale tekliflerinin al›nd›¤›n› kaydeden Ayte-miz, “Diyorlar ki, sizin ifl yerlerinizi sataca¤›z. Kim diyor? IMF di-yor, Dünya Bankas› diyor. Kim uyguluyor? Hükümet. Bu, bugü-nün meselesi de¤il, 25 y›ld›r tutturdular enerjiyi özellefltirece-

¤iz diye. Ama bu güne kadaryapamad›lar. Enerji alan›n›yap-boz tahtas›na çevirdi-ler, ama yapamad›lar” dedi.

Ö‹B önünde yap›lan ey-lemin, ülke çap›nda Tes-‹fl'te örgütlü tüm iflyerlerindeyap›ld›¤›n› kaydeden Aytemiz,“Bilinmelidir ki bu eylem uyar› an-lam›nda sadece bir bafllang›çt›r. E¤ersesimiz duyulmazsa, devam› gelecek-tir” uyar›s›nda bulundu.

Belediye-‹fl üyesi ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi iflçileri, top-

lu sözleflme görüflmelerinde Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’›n

yapt›¤› yüzde 8’lik zamma itiraz ederek eylem yapt›.

‹lçe belediyelerle birlikte 10 bin iflçiyi ilgilendiren toplu söz-

leflmede, arabulucu aflamas›nda da anlaflma sa¤layamayan Be-

lediye-‹fl, Büyükflehir Belediyesi önünde eylem yapt›. Sendika bi-

nas› önünde toplanan belediye iflçileri, “Topbafl, zamm›n› al ba-

fl›na çal”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Sözleflme hakk›m›z, grev

silah›m›z” sloganlar› ile belediye binas› önüne yürüdü.

Belediye önünde bir araya gelen Belediye-‹fl ‹stanbul fiube-

leri ad›na bas›n metnini okuyan 1 No’lu fiube Baflkan› Mehmet

Aflk›n, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin uzlaflmaz tutumu ne-

deniyle anlaflma sa¤layamad›klar›n› belirtti. Bu tutumun de-

vam etmesi halinde greve ç›kacaklar›n› söyleyen Aflk›n, beledi-ye yönetiminin uzlaflmaz tutumunun arkas›nda yatan nedeni;“AKP’nin yürüttü¤ü iktisadi, ekonomik ve sosyal politikalar›nbenzerini yerellerde uygulamak istemeleri” olarak ifade etti.

Kendilerine karfl› yönetim taraf›ndan sergilenen emek kar-fl›t› uygulamalara sessiz kalmayacaklar›n› belirten Aflk›n; “Dün-yan›n en önde gelen metropol kentlerinden olan ‹stanbul’unhizmetlerini, kent yaflayanlar›n›n daha rahat, daha iyi ve dahagüzel yaflamalar› için büyük bir titizlikle ve emek veren binler-ce üyemize yüzde 8 gibi komik bir ücret art›fl›n› lay›k görenbaflta Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl ve belediyeyöneticilerini uyar›yoruz. ‹stanbul halk›n›n ma¤duriyetine yolaçacak bir grevi de¤il, taleplerimizi karfl›lamalar›n› arzu ediyo-ruz” fleklinde konufltu.

Toplu sözleflmenin masa bafl›nda bitirilmesinden ve uzlafl-

madan yana olduklar›n› ifade eden Aflk›n, taleplerinin makul ve

günün ihtiyaçlar›na uygun, gerçekçi bir talep oldu¤unu belirtti.

Aflk›n, binlerce üyelerinin taleplerinden vazgeçmeyece¤ini, bu-

nun için ne gerekiyorsa yapaca¤›n› söyledi.

‹ki bin belediye iflçisinin kat›ld›¤› eyleme, Türk-‹fl 1. Bölge

Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Deri-‹fl Genel Teflkilatlanma Sekre-

teri Gürsel Mentefle, TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz, Haber-

‹fl fiube Baflkan› Levent Dokuyucu ve fiube Sekreteri Ali Küçük-

koçkaya, Tez Koop-‹fl 1 No’lu fiube Baflkan› Rahim Sar›polat, 2

No’lu fiube Baflkan› Rabia Özkaraca, Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan›

Binali Tay, Tes-‹fl 2 No’lu fiube Yöneticisi Yaflar Akarsu ve iflyeri

temsilcileri destek verdi.

ABD’de patlak veren ve dünya ekonomilerini etkisi alt›na alanMali krizin ard›ndan gelen g›da krizini petrol krizi izledi. G›da fiyat-lar›ndaki art›fl ve k›tl›¤a karfl› gerçekleflen genifl çapl› protesto veeylemlerin ard›ndan petrol ürünlerine yap›lan zamlar karfl›s›ndaemekçi kesimlerin baflta Avrupa ve Güneydo¤u Asya olmak üze-re dünyan›n çeflitli yerlerinde gerçeklefltirdikleri grev ve eylemlerdünyay› sars›yor.

Petrol fiyatlar›ndaki art›fl t›rman›yor

ABD’de ortaya ç›kan ve ekonomik krize do¤ru gidifl fleklindenitelenen Mortgage konut krizi dolar ve faizlerde düflüflü berabe-rinde getirmifl, kriz farkl› alanlara s›çram›flt›. Yaflanan bu krizi,dünya genelinde etkileri halen süren ve tehdit oluflturan g›da kri-zi izledi. fiimdi de petrol fiyatlar›nda arka arkaya gelen art›fl ve ih-tiyaç talebi yaflan›yor. Petrol ürünlerinde yaflanan bu art›fl dünyagenelinde tepkilere neden oldu. Dünyan›n birçok ülkesinde zam-lar protesto ediliyor. Petrol fiyatlar›ndaki bu art›fl›n devam edece-¤i belirtiliyor. 2007’de 95 dolar olan petrolün varil fiyat›, son art›fl-la birlikte 138 dolara yükselerek 1980’deki fiyat zirvesini geçti. Ya-flanan zamla birlikte ülkemizde kurflunsuz benzinin litre fiyat›3.54 YTL’den 3.59 YTL’ye yükseldi. Petrol üreticisi ülkeler ve uz-manlar petrolün varilinin k›sa süre içerisinde 200 dolara dayana-ca¤›n›, bunun da ciddi bir krizi ve tehdidi beraberinde getirece¤i-

ni söylüyor. Öte yandan petrolde yaflanan art›fl›n mali kriz ve g›-da kriziyle paralel seyretti¤inin alt› çiziliyor. Uluslararas› sermayekurumlar› bu art›fl›; petrol üreticilerinin fiyat› yükseltmek için üre-timi k›smalar›na ve aralar›nda anlaflarak fiyat belirlemelerine ba¤-l›yor. Dolar›n de¤erinin düflmesi, ABD Merkez Bankas› (FED)’n›n fa-izleri düflürmesiyle kredi ve fonlarda krizin yaflanmas›, petrol fi-yatlar›n›n art›fl›na etken olarak görülüyor. Petrol fiyatlar›ndaki buart›fla yol açan temel etkenlerin; talebin artmas›yla arz-talep den-gesizli¤inin oluflmas›, uluslararas› tekellerin, finans çevrelerininyaratt›¤› spekülasyon ile temel enerji kayna¤› olan petrolde yafla-nan azalma oldu¤u üzerinde yo¤unlafl›l›yor.

‹htiyaç art›yor, petrol rezervlerinde azalma yaflan›yor

Yap›lan çal›flmalar petrole olan talebin gittikçe artt›¤›, bunakarfl›n petrol rezervlerinin azald›¤›n› gösteriyor. Günlük petrol üre-timi 2005’te 84.63 milyon varil iken, 2006’da 84.60 milyon,2007’de 84.64 milyon varil oldu. Bugünlerde dünyadaki toplampetrol talebinin ise günde 85.59 milyon varil oldu¤u ve günlük ta-lebin, günlük üretimin üzerine ç›kmas› nedeniyle stoklar›n eridi¤ibildiriliyor. ABD dünya petrol tüketiminde birincili¤i elinde bulun-duruyor. Günlük petrol tüketimde ABD’nin pay› yüzde 24.2, Çin’inpay› yüzde 9 oran›nda. Dünyada petrol talebinin her y›l yüzde1.2–1.3 artmas› beklenirken, Çin’in petrol talebi y›lda yüzde 8..2

gibi yüksek oranda artmaya bafllad›. Hindistan’›n talebinde ciddiart›fl yaflan›yor. ABD kendi topraklar›ndan günde 8.48 milyon va-ril petrol ç›kar›rken, günde 20.70 milyon varil petrol tüketti¤i içindünyadaki petrol üretim bölgelerine büyük ilgi gösteriyor. En bü-yük üretim bölgesi ise Ortado¤u co¤rafyas›nda bulunuyor. Orta-do¤u’nun pay› yüzde 31, Rusya ve Kafkas ülkelerinin pay› yüzde22, Kuzey Amerika ülkelerinin pay› yüzde 16, Afrika ülkelerininpay› yüzde 12, Asya ve Uzak Do¤u ülkelerinin pay› yüzde 10, Or-ta ve Güney Amerika ülkelerinin pay› yüzde 9 oran›nda. Petrol re-zervlerinin azalmas› ve siyasi bir koza dönüfltürülen üretimin k›-s›tl› tutulmas›: uluslararas› gerginlikleri, kamplaflmalar› körüklü-yor. Bu kriz sadece petrolde de¤il, ayn› zamanda do¤algaz, elek-trik enerjisi ve di¤er enerji kaynaklar›nda da bariz bir flekilde gö-rülmeye baflland›, bunun, kendisini daha da hissettirece¤i üzerin-de duruluyor. Irak iflgali petrolde krize do¤ru gidiflin önemli etme-ni. ‹ran petrolleri petrol üretiminde ve ihtiyac›n karfl›lanmas›ndaönemli bir yerde duruyor. Ne var ki ABD ile aras›nda yaflad›¤› ça-t›flma petrol üzerinden siyasi manevra yapmas›na neden oluyor.ABD, petrolün fazla üretimi, böylece fiyatlar›n düflmesi için en bü-yük petrol üreticisi ülkelerin birli¤i olan OPEC’e bask› uyguluyor.Bu birli¤in en etkin ülkesi olan ‹ran, hesaplar› bozuyor, petrol üre-timinde fazlaya yer vermeyece¤ini aç›kl›yor. Öte yandan ABD, sonhaftalarda körfez ülkelerine petrolün fazla üretilmesi eksenli yo-¤un ikna turlar› düzenliyor. Nitekim ABD’nin önemli müttefikiSuudi Arabistan, petrol fiyatlar›n›n yükseliflini engellemek veABD’nin petrol ihtiyac›n› karfl›lamak için petrol üretimini art›raca-¤›na dair ABD’ye taahhütte bulundu.

Akaryak›t zamlar›, halk› soka¤a döktü

Petrol fiyatlar›ndaki art›fl, dünyan›n bir çok yerinde protesto edildi.eylemler özellikle Asya ve Avrupa’da yayg›n bir flekilde gerçeklefl-tirildi. Güney Kore’de hükümetin yak›t sübvansiyonlar›n› art›rma-s›n›, asgari ücret belirlemesini ve ulafl›m ücretlerini art›rmas›n› is-teyen 5 binden fazla kamyon floförü ifl b›rakt›. Sendika liderleri ilehükümet yetkilileri aras›nda bu hafta bafl›nda kamyoncular›n ta-leplerinin yerine getirilmesi konusunda yap›lan görüflmelerde an-laflma sa¤lanamam›flt›. Güney Kore’de gerçeklefltirilen ifl b›rakmaeylemi hükümette istifalara neden oldu.

Malezya’da hükümetin akaryak›t fiyatlar›na yapt›¤› yüzde 40oran›ndaki zamm›n geri çekilmesi için gerçeklefltirilen eylemler,hükümet içerisinde telafla neden oldu.

Petrol ihtiyac›n›n büyük bir k›sm›n› ithal eden Hindistan’dayüzde 10 oran›nda yap›lan zamlara karfl› genifl eylemler yap›ld›.Baz› eyaletlerde yap›lan grev nedeniyle hayat felç oldu. Eylem vegrevlere sald›ran polis, çok say›da kifliyi gözalt›na ald›. Endonez-ya’da hükümetin yüzde 29 oran›nda yap›lan zamma karfl› yap›lanprotesto eylemlerine Tayvan ve Sri Lanka’daki eylemler eklendi.

‹ngiltere’de ise Shell flirketinin akaryak›t›n› da¤›tan 600 tankersürücüsü maafllar›n›n yükseltilmesi için 4 günlük greve gitti. fiir-ketin “gelifltirilmifl ücret zamm›” önerisini kabul etmeyen iflçilergreve devam ediyor. Birkaç hafta önce de Fransa, Belçika, ‹span-ya, Hollanda, ‹talya ve Norveç’te bal›kç› sendikalar›, artmayan ba-l›k fiyatlar›na karfl›n üç defa yap›lan akaryak›t zamlar›na karfl› gre-ve gittiler. Yan› s›ra ‹spanya ve Fransa’da nakliyeciler ve kamyonfloförleri greve gitti. Gerçekleflen grevle birçok alanda yaflam dur-ma noktas›na geldi. ‹spanya’da 8 Haziranda süresiz greve gidennakliyeciler ile bal›kç›lar›n eylemi sürüyor. Akaryak›t zamlar›nakarfl› Avrupa’da yükselen grev ve eylemler Portekiz ve Bulgaris-tan’› sard›.

On bin belediye iflçisi grev için bileniyor

Petrol fiyatlar› yoksullar› vuruyor

Devlet, borçlar›n›n faturas›n› halka kesti

Page 8: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

8 28 Haziran-16 Temmuz 2008 perspektif

Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n s›n›f mücadelesi bak›m›ndan

zengin birikim ve deneyime sahip bir devrim yata¤› oldu¤u

söylenebilir. Günümüzün anlafl›lmas› ve gelece¤in kurulma-

s› çabas›nda, bu tarihten mutlak suretle ö¤renmek gerekir.

Gelece¤imizin yol iflaretleri, geçmifl mücadele tarihi ayna-

m›zdad›r. Say›s›z direnifl ve katliamlar befli¤inde geliflen dev-

rim mücadelemiz, ald›¤› suyu elbette unutmayacakt›r. Karfl›

devrimin durmak bilmeyen azg›n sald›r›lar›, devrimimizin

sertleflerek büyümesine yol açt›¤› gibi, hakim s›n›flar›n ko-

kuflmufl sisteminin tasfiye edilmesi için, devrimci zorun he-

men ve etkin biçimde kullan›lmas›n› dayatmaktad›r. Devrim

mücadelemizin bafl›ndan beri silahl› mücadele içinde ve or-

du biçiminde örgütlenmesi, tarihsel tecrübelerin de göster-

di¤i gibi, sürekli faflizm niteli¤i tafl›yan burjuva-feodal devlet

yap›s›n›n yaratt›¤› koflullar›n tabii gere¤idir.

Yak›n tarihimiz, emperyalist iflgale karfl› halk›n kendili-

¤inden yerel ayaklanma ve direniflinden tutal›m, Kürt ulusal

hareketleri ve isyanlar›na kadar; oradan köylü isyanlar› ve

toprak iflgallerine, irili-ufakl› birçok iflçi direnifli ve mücade-

lelerine kadar, hepsinin vahfli katliamlar ve zulümle bast›r›l-

mas›na tan›kl›k etmektedir. Kabuksal de¤iflikliklere u¤raya-

rak süregelen faflist diktatörlük, günümüzde de iflçi, köylü,

memur, ö¤renci ve tüm emekçi halklar›m›z›n ekonomik, de-

mokratik tüm talepleri ve hak aray›fllar›n› bask› ve fliddetle

yan›tlamaktad›r.

Türk hakim s›n›flar›n›n parlamenter demokrasisi, göster-

melik ve safsatadan ibarettir. Anayasalar›yla düzenledikleri

faflist sistemleri, devrimci kabar›fllar karfl›s›nda yetersiz kal-

d›¤›nda s›n›r tan›madan onu la¤vetmeleri, bilinen devlet ni-

teli¤inin zorunlu bir sonucudur. ‹htiyaç duyduklar›nda kendi

hukuk ve yasalar›n› pervas›zca bir kenara f›rlat›p atarak aç›k

faflizme baflvurmalar› s›n›fsal mantaliteleri olup, flüphe gö-

türmez flekilde kan›tlanm›flt›r. Bu gerçeklik günümüzde de

ayn›l›kla özünü korumaktad›r.

Emperyalist burjuvazi, çeflitli kurumlar› ve sermayesiyle

adeta ülke yönetimini kontrol edip elinde tutmaktad›r. MGK

ve ordunun yan›s›ra parlamento d›fl› güçler devletin iç ve d›fl

politikalar› üzerindeki a¤›rl›¤›n› korumaktad›r. Yasa ve karar-

lar, karanl›k ve perde arkas› güçler taraf›ndan al›nmakta,

parlamento, kitleleri oyalay›p aldatan gevezeliklere ve klik

dalafl›nda halk kitlelerinin yedeklenmesine hizmet eden

araç durumundad›r.

Kürt ulusunun iradesi ve tüm ulusal haklar› hiçbir biçi-

miyle tan›nmad›¤› gibi, basit kültürel talepleri ve bar›fl is-

temleri bile ›rkç› linç sald›r›lar› ve katliamlarla karfl›lanmak-

tad›r. Komünist ve devrimciler en ac›mas›z katliam ve sald›-

r›lara maruz kalmakta, demokrat ve ayd›n çevreler devlet

teröründen nasibini almakta, hapis ve bask›lar cenderesin-

de sindirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Köylülük ve çiftçiler, çeflitli

emperyalist politikalarla açl›¤a mahkum edilmekte ve zehir-

li at›klarla do¤a tahrip edilip, insan yaflam› kimyasal tehlike-

ye gömülmektedir. Bütün bunlar, esasta emperyalist ç›kar-

lar›n korunmas› u¤runa ve emperyalist politikalar do¤rultu-

sunda yürütülüp halklar›m›za reva görülmektedir.

28 fiubat'ta Sincan sokaklar›na döktü¤ü tanklarla ger-

çeklefltirdi¤i "postmodern darbe" sonras›, 19 Aral›k 2000 y›-

l›nda ülke genelinde 20 hapishaneye eflgüdümlü olarak ger-

çeklefltirdi¤i kanl› sald›r›yla komünist ve devrimci tutsaklar›

diri diri yak›p, görüntülerini televizyonlarda yay›mlayarak

genifl halk kitlelerine mesaj verip, kanl› difllerini bir kez da-

ha gösterdi. Yüzlerce devrimci bu sald›r›larda katledildi. Fa-

flist yasalar› yetmiyormufl gibi, bu dönem, ek olarak ç›kard›-

¤› faflist bask› yasalar›yla tüm toplum sindirilip, ölüm sessiz-

li¤ine gömülmeye çal›fl›ld›. Demokrat ayd›n ve yazarlara,

devrimci bas›na davalar aç›l›p cezalar ya¤d›r›ld›.

17 komünist devrimciyi helikopterler ve en modern si-

lahlar eflli¤inde katleden devlet, F Tipi zindanlar›nda devrim-

cileri her türlü bask› ve zulümle yok etmek istemektedir.

Kaypakkaya yoldafl, büyük iflçi direniflinin genifl dersleri-

ni özetleyerek, oldukça anlaml› sonuçlara varm›flt›. Bu sen-

tezler, her ne kadar esasta o dönem devrimci hareketinin

hastal›klar›na at›f yapsa da, genel anlamda somut gerçe¤in

Maoist analizine dayanan bilimsel tespitler olarak, günü-

müzde de geçerlili¤ini korumaktad›r. Özellikle günümüzün

parlamentarist, sa¤ tasfiyeci, pasifist geliflmelerine yeterli

yan›t durumundad›rlar.

Ülkemiz devrimci hareketi içinde güçlü olarak cereyan

eden ve en yak›n›m›zda da vücut bulan kimi parlamentarist,

legalist, sa¤ tasfiyeci görüfl ve ak›mlara, Kaypakkaya yolda-

fl›n kendi kaleminden ç›kan ve büyük direniflin derslerini

özetleyen yaz›lar›ndan k›sa bir paragrafla cevap vermek ye-

rinde olur:

"‹flçi hareketi ... Aybar-Aren oportünizmine ve bütün pa-

sifist, parlamentarist görüfllere a¤›r bir darbe indirdi." "... le-

galiteye bel ba¤laman›n, revizyonist örgütlenmenin, fliddet-

lenen s›n›f mücadelesi flartlar›nda halk›m›za zarar vermek-

ten baflka bir ifle yaramayaca¤›n› gösterdi." Yetmifller prati-

¤inin bu Maoist teorik tecrübesi, günümüz tasfiyecilik bata-

¤›na da vurulmufl bir hançerdir.

15-16 Haziran büyük iflçi direnifli, kendili¤inden gelme

bir hareket niteli¤inde olsa da özü ve devrimci kitle hareke-

tinin geliflim düzeyi bak›m›ndan ve ö¤retici bir pratik olma-

s› itibar›yla oldukça anlaml›d›r. Hem pasifist, sa¤ tasfiyeci ve

parlamentarist teorileri tuz buz ederek devrimimizin nas›l

geliflece¤ini ö¤retme bak›m›ndan, hem de sözümona dev-

rim teorisyenlerini belli ölçüde kuyru¤una takma özelli¤iyle

elbette ki anlaml›d›r. Gerçe¤in pratik dünyas›, öznel fikirlerin

flaflaal› dünyas›n› eskiterek arkada b›rakm›flt›r.

Büyük direnifl, devrimci durumun muazzam düzeyini ve

iflçi s›n›f›n›n devrimci dinami¤iyle birlikte, devletin ve özel-

likle de ordunun özü ve niteli¤ini aç›kça ortaya koyuyordu.

Büyük iflçi kitlelerinin büyük direnifli, s›k› yönetimle, tank,

süngü, jop ve ordu zoruyla bast›r›ld›. Orduya bel ba¤layan

oportünist hayaller ve legalist rüyalar bu geliflmeler karfl›-

s›nda tam bir bozguna u¤ram›flt›.

Büyük direnifl, örgütlenmenin ve örgütlü mücadelenin

yak›c› bir ihtiyaç oldu¤unu, önderli¤in önemi ve rolünün

vazgeçilemez bir öge oldu¤unu kal›n çizgilerle belirlemesi

bak›m›ndan e¤iticidir.

Kendili¤inden gelme hareketlerin stratejik kazan›m ve

sonuçlara ulaflmada c›l›z kalaca¤› ve ayn› zamanda ne kadar

büyük olursa olsun yenilgiyle tan›flmas›n›n kaç›n›lmaz oldu-

¤u bir kez daha pratikte do¤rulanm›fl oluyordu.

Büyük iflçi direniflinin bast›r›lmas›, salt kendili¤inden gel-

me ve önderlik kusuruyla s›n›rl› bir mesele de¤ildir. Daha

çok, Türkiye-Kuzey Kürdistan'›n yar› sömürge, yar› feodal

sosyo-ekonomik yap›s›ndan kaynakl› flartlarla ilgilidir. Karfl›

devrim özellikle büyük flehirlerde güçlü olup denetim sa¤-

larken, köylük bölgeler ise karfl› devrimin denetiminin zay›f

olup, devrim için uyun ve avantajl› koflullara sahiptir. Güçler

dengesi, köylük bölgelerde devrimin lehine oldu¤u halde,

özellikle büyük flehirlerde bu durum tam tersidir. fiehirlerde

geliflen hareket, Halk Savafl› perspektifiyle köylük bölgelere

çekilmedikçe yenilgisi kaç›n›lmazd›r.

Özetle; emperyalist-kapitalist sistemin sald›rganl›k politi-

kas›n›n dünya ve co¤rafyam›z üzerindeki tahripkar etkisi

dikkate al›nd›¤›nda, büyük kitle hareketlerinin geliflip serpil-

mesi muhtemeldir. Buna haz›rl›kl› olmak öncülerin tarihsel

ve somut görevidir. Bundan hareketle, belli düzeyde gelifl-

me e¤ilimi gösteren iflçi, köylü ve tüm emekçi halk kitlele-

rinin devrimci homurtusuna ciddiyetle e¤ilip, devrimci rota-

ya çekilerek büyütülmesi, baflta emekçi halklar›n ve ezilen

uluslar›n düflman› olan emperyalist sald›rganl›¤a ve özelde

de emperyalizmin yeminli ufla¤› durumundaki Türk hakim

s›n›flar›n›n ›rkç›, floven ve faflist iktidar›na olmak üzere,

Marksizm-Leninizm-Maoizm'in ideolojik cephedeki düflman-

lar›na gerekli yan›t› vermek için flartt›r.

15-16 Haziran büyük

iflçi direnifli

günümüze ›fl›k tutuyor

Güney Kürdistan üzerindeki emelleri ve PKK'ninulusal mücadelesine karfl›, ABD emperyalizminin deç›karlar› do¤rultusunda ve onunla iflbirli¤i içinde,Kürt ulusal hareketine yönelik imha sald›r›lar›na gi-riflti. Gerçeklefltirdi¤i imha ve inkara dayal› savaflkonseptiyle, Türkiye Kuzey-Kürdistan'›n birçok Kürtilini yeniden "yasak bölge" ilan ederek, resmen ola-¤anüstü hal uygulamas›na geçti. Muhalif bir sese da-hi tahammül gösteremeyen devlet, 1 May›s'ta çeflitlisendika, parti ve kurum merkezlerine sald›rarak,emekçi kitlelerin soka¤a ç›kmas›n› engellemek içindevlet olman›n olanaklar›n› kullanarak terör uygula-d›. Soka¤a dökülen kitlelere azg›nca sald›rd›. Bunlar›nyan›nda, baflta Tuzla tersanesi olmak üzere, de¤iflikiflletme ve ifl yerlerinde iflçileri, her türlü güvencedenyoksun b›rak›p kurals›z çal›flt›rarak ölüme mahkumedip gerçek yüzünü sergilemektedir. Egemen s›n›fla-r›n, halk›m›z›n insanca ve onurlu bir yaflama hakk› vetalebine tahammül göstermedikleri yapt›¤› sald›r›lar-la ortadad›r.

Ne var ki herfley karfl›t›yla vard›r. Bask›n›n oldu-¤u yerde baflkald›r›n›n büyümesi kaç›n›lmaz ve nes-nel bir yasad›r. Gerici bask›lara karfl›, devrimci isya-n›n meflru ve hakl› oluflu gibi, düflman kamplara bö-lünmüfl toplumlarda devrimci s›n›f hareketlerininboy vermesi yaflam›n de¤iflmez do¤as›d›r. S›n›fl› top-lumlar tarihinin, karfl›t s›n›f ve çat›flk›lar›n iç içe varo-lup, birbirleriyle mücadeleleri sonucu ilerledi¤i istis-nas›z bir seyirdir.

Nitekim, her türlü faflist bask› ve katliama ra¤-men, ezilen emekçi halklar›m›z›n onurlu direnifli detarihsel pratik olarak eksik olmam›flt›r. Uzun devrim-ci mücadeleler sürecinde a¤›r bedellerle tan›flan dev-rimimiz, tafl›d›¤› diri dinamikleri sayesinde, pratikak›fl› içinde önemli mevziler de elde etmifltir. Devrim-ci hareket, 15-16 Haziran büyük iflçi direniflinde oldu-¤u gibi, zaman zaman yükselerek büyük mücadelele-re varm›fl ve güçlü miraslar yaratm›flt›r. 1977 1 Ma-y›s'›nda 500 bin emekçinin Taksim Meydan›’nda top-lanmas›, devrimci hareketin parlak nümayifllerinden-dir. 1996 1 May›s’›, Gazi ve Ümraniye direniflleri, yinedevrimci hareketin diriliflini teyit eden baz› belirgingeliflme halkalar›d›r.

Bugün Tuzla tersanesindeki iflçi cinayetlerine kar-fl› geliflen de¤iflik biçimlerdeki iflçi dayan›flmas› vemücadeleleri, yeteri kadar güçlü sahiplenifl olmasada son derece olumlu geliflmelerdir. Faflizme karfl› s›-n›f dayan›flmas› ve birli¤i geliflmek durumunda oldu-¤u gibi, devrimci halk hareketinin büyümesi kaç›n›l-maz bir nesnelliktir. S›n›f sorumlulu¤u, bu mücadele-lerin gelifltirilerek yükseltilmesini emreder. Baflta ya-flam güvencesi olmak üzere, sa¤l›kl› yaflam ve iyi ça-l›flma flartlar›, ifl ve çal›flma güvencesi, eme¤in gerçekkarfl›l›¤› ücret ve çal›flma saatlerinin alt› saat olarakdüzenlenmesi, sosyal haklar›n gerekli düzeye ç›kar›l-mas› gibi ekonomik ve sosyal taleplerle mücadelenin

yayg›nlaflt›r›l›p politik olarak gelifltirilmesi gerekli vetemel bir ihtiyaçt›r. Düzen s›n›rlar›n› aflmayan hermücadele, sömürü ve zulüm düzeninin sürgit devametmesine r›za göstermek anlam›na gelir son tahlilde.Salt ekonomik mücadele ufkunun ne kadar geri ves›¤ oldu¤u günün geliflmeleriyle de kan›tlanmaktad›r.Ekonomik ve demokratik mücadelenin politik iktidarmücadelesine ba¤l› ve devrim perspektifiyle yürütül-meden gerçek kazan›mlar ve kurtulufl sa¤layamaya-ca¤› aç›kt›r. O halde gerçek devrimci mücadeleyi yük-seltmek tek do¤ru görevdir. Bu mücadeleyi örgütle-menin nesnel koflullar› bugün elveriflli olup, devrimciöncülere uygun f›rsatlar sunmaktad›r.

Büyük mücadeleler ve feodal-faflist bask›lar›n ac›-mas›z do¤as›nda a¤›r bedellerle yo¤rulan mazlumhalklar›m›z›n gelece¤i; geçmifl tarihi tecrübe birikim-lerine uygun olarak, devrimci zor özünün silahl› dev-rimci savafl stratejisi biçimiyle tayin edilecektir. Ülke-miz devrimci hareketinin tarihi pratik tecrübesi veyar› feodal, ba¤›ml› devlet yap›lanmas›n›n faflist cun-talarla karekterize olan diktatörlük yönetiminin tümfaflist gerçe¤i, devrimimizin Halk Savafl› yolunu izle-mesini koflullamaktad›r. Dünümüzün oldu¤u gibi, gü-nümüzün toplumsal koflullar› da bunu göstermekte-dir.

Tarih, devasa bir bellek ve büyük bir tecrübe ha-zinesidir. Tecrübenin güncel flartlara ve somut prati-¤e ayd›nlat›c› destek edilmesi, yani yaflanan sürecintarih belle¤iyle bütünlefltirilerek alg›lanmas› ve tarih-sel birikimin somuta uyarlanarak onu ayd›nlatmas›;parlak gelece¤e yürümenin vazgeçilmez diyalektiktutumudur. Tarihin ö¤retmenli¤ine baflvurmayanla-r›n yeni tarihler yaratma ç›k›fl›nda tutuk kalacaklar›unutulmamal›d›r. Tarih belle¤i zay›f olan toplumlar,geri kalmaya en yatk›n ve say›klamaya aday durantoplumlard›r. Oysa, di¤er halklar›n tecrübesinden veözellikle de kendi tarihlerinden do¤ru, bilimsel dersalan toplumlar kaderlerini gerçek anlamda ellerinealabilirler.

Tarihsel ve toplumsal ilerleyiflimizde ö¤renmemizgereken y›¤›nca dersten biri, kuflkusuzki kendi tarihi-mizin bir parças› olan, 15-16 Haziran büyük iflçi dire-niflidir. 15-16 Haziran büyük iflçi direnifli, baflta, y›k-makla yükümlü oldu¤umuz devletin özü ve niteli¤ihakk›nda olmak üzere, devrimimizin nas›l flekillene-ce¤i ve hangi yolu izleyece¤i meselelerinde çarp›c›dersler vermektedir. Devrimin zorunlu olarak dev-rimci fliddete dayanmas› gerekti¤ini ve illegal, "yasad›fl›" örgütlenmenin vazgeçilmez bir yol oldu¤unuyeniden ispatlad›. Gerçek kahraman›n kitleler oldu-¤unu unutanlara, bu gerçe¤i bir kez daha hat›rlatm›floldu. Büyük direniflin bast›r›lmas› gerçe¤i; devriminilk etapta flehirlerde baflar›ya ulaflamayaca¤›n› somutolarak gösterdi ve genel ayaklanma yoluyla iktidar›nele geçirilmesi teorisinin ne kadar çürük oldu¤unukan›tlam›fl oldu.

Page 9: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

928 Haziran-16 Temmuz 2008gençlik

Hemen hemen her say›m›zda, ülkenin farkl› üniversitelerindeokuyan devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤rencilere karfl› sivil faflist,polis ve okul yönetimi iflbirli¤iyle gerçeklefltirilen sald›r› haberlerineyer veriyoruz. Bu y›lki e¤itim döneminde sivil faflist-polis-okul yöne-timi iflbirli¤i ile gerçeklefltirilen sald›r›lar neredeyse hiç durmadan de-vam etti. Antalya’da devrimci, demokrat ö¤rencilere silah çekilerekgerçeklefltirilen sald›r› olay› burjuva bas›n›nda dahi en genifl ve uzunsüre yer verilen haber oldu, ancak ülkenin birçok üniversitesindebenzer flekilde yaflanan olaylar›n ortakl›klar›na hiç de¤inilmeden, sal-d›r›n›n arka plan› çarp›t›lmak istendi. Bu tip sald›r›lar yaln›zca Akde-niz'de olmuyordu, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi,Ankara Gazi Üniversitesi, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul Marmara Üni-versitesi, ‹zmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, GiresunÜniversitesi, Bursa Uluda¤ Üniversitesi, Eskiflehir Anadolu Üniversitesi,Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Mu¤la Üniversitesi'nde geçekleflensald›r›lar üniversitelerde devrimci, demokrat ö¤rencilerin maruz kal-d›¤› bask› ortam›n› gözler önüne seriyor.

YÖK'ü protesto eden onlarca ö¤renciyeokuldan uzaklaflt›rma 'ceza's›

MU⁄LA- Devrimci, demokrat ö¤rencilere karfl› idare, polis ve sivilfaflistlerin iflbirli¤i ile devam ettirdikleri sald›r›lar bu e¤itim dönemin-de en son Mu¤la Üniversitesi ö¤rencilerine u¤rad›. Okullar›n kapan-mas›na say›l› günler kala okul yönetimi kas›m ay›nda YÖK’ü protestoeden ö¤rencilere 1 ve 2 dönem okuldan uzaklaflt›rma cezas› verdi.

2007 Kas›m ay› içersinde gerçeklefltirilen YÖK protestosuna kat›-lan ö¤rencilere okul yönetimi taraf›ndan soruflturma aç›lm›flt›. Sorufl-

turmalar›n aç›lmas›ndan 8 ay sonra, ö¤retim y›l›n›n bitmesine 2 günkalmas›na ra¤men üniversite yönetimi 10 ö¤renciye 2 dönem, 38ö¤renciye de 1 dönem uzaklaflt›rma 'ceza's› vererek tüm ülkededevrimci, demokrat ö¤rencilere yönelen idare, polis ve sivil faflistle-rin sald›r›lar›na bir halka olarak eklendi. Uzaklaflt›rma ‘cezas›’n›n ge-rekçesinde flu ifadeler yer al›yor: “Bas›n metninin içeri¤inde okulave okul personeline sözlü ve yaz›l› olarak haks›z sald›r›da bulunmakve çeflitli nedenlerle kutuplaflmaya yol aç›c› ifadeler kullan›laraksözlü ve ideolojik propaganda yapmak”. Protesto eyleminin yap›ld›-¤› 6 Kas›m günü Mu¤la’da olmayan bir ö¤renciye de 'ceza' verilme-si okul idaresinin nas›l bir sald›r› gerçeklefltirdi¤ini aç›klamaya yeti-yor.

Mu¤la Üniversitesi yönetiminin bu yapt›klar› yeni de¤il. 2005 Ka-s›m ay›nda Mu¤la Üniversitesi'nde yaflanan olaylarda, faflistlerin sat›r-l›, b›çakl› sald›r›lar› sonucunda birçok ö¤renci yaralanm›flt›, fakat ida-re ‘suçu’ yine devrimci, demokrat ö¤rencilerde bulmufl ve ö¤rencile-rin, kimisini okuldan atm›fl, kimisine de 2 dönem okuldan uzaklaflt›r-ma 'ceza'lar› vermiflti.

Mu¤la Üniversitesi ö¤rencileri idarenin okuldan uzaklaflt›rma 'ce-za'lar›na karfl› ‹HD Mu¤la fiubesi ile ortak bir bas›n aç›klamas› yaparak,“Bizler bu ve benzeri tabloya çok da yabanc› de¤iliz. 'Halay çekmek','türkü söylemek', 'tiyatro sergilemek' gibi, soruflturmaya konu bileolamayacak nedenlerden dolay› birçok arkadafl›m›z geçmifl y›llardada benzer soruflturmalara maruz b›rak›lm›fllard›r” dediler. Bas›n aç›k-lamas›nda Mu¤la Üniversitesi'nin kendine seçti¤i "Bilginin sevgiylebütünleflti¤i bilge üniversite" slogan›n›n yerini, "Bilginin soruflturmave bask›yla bütünleflti¤i üniversite" slogan›n›n alaca¤› kayg›s›n› tafl›-d›klar›n› dile getiren ö¤renciler, daha iyi bir e¤itim almak için düflün-

celerini dile getiren ö¤rencilerin e¤itim haklar›n›n idare taraf›ndan dü-

flüncesizce ellerinden al›nd›¤›n› söylediler.

Mersin'de sivil faflistlerden Malatya benzeri katliam giriflimi

MERS‹N- Mut ilçesinde bulunan meslek yüksekokulu ö¤rencisi 3

kiflinin kald›¤› ev 10 Haziran gecesi 3 sivil faflist taraf›ndan bas›larak

ö¤rencilere neflterli ve b›çakl› iflkence yap›ld›. Malatya’da gerçekleflen

Zirve Yay›nevi bask›n›n› hat›rlatan neflterli, b›çakl› sald›r›, ev sahibinin

sesleri duyarak müdahale etmesiyle son buldu.

Malatya’da Zirve Yay›nevi'nde yap›lan katliam›n bir benzeri olan

sald›r›da faflistler evlerine zorla girdikleri ö¤rencilerin ellerini, ayakla-

r›n› ve a¤›zlar›n› kravatla ba¤layarak, 1 saat boyunca neflter ve b›çak-

la iflkence yapt›. Ev sahibinin sesleri duyarak ö¤rencilerin evine gel-

mesiyle kaçmaya çal›flan faflistlerden ‹brahim A¤r›, kurus›k› tabanca

ile evsahibi Zekeriya Zengin’i yaralad› ancak ç›kan arbede s›ras›nda

yakaland›.

Olay yerine yar›m saat gecikmeli olarak gelen polise teslim edilen

‹brahim A¤r› isimli faflist gözalt›na al›nd›. Neflterli iflkence sonras›nda

yüzlerinde kesik ve çizikler oluflan M.Ç. ile dizinde kesikler bulunan

B.A, kald›r›ld›klar› ‹lçe Devlet Hastanesi’nde tedavi edildi.

Sivil faflist-polis iflbirli¤iFaflist sald›rganlar›n 3’ünün de Mut Ülkü Oca¤› üyesi oldu¤u ö¤re-

nilirken, gözalt›na al›nan ‹brahim A¤r› isimli faflistin ise götürüldü¤ü

karakolda polisler taraf›ndan adeta ‘misafir’ gibi a¤›rland›¤› ortaya ç›k-

t›. Polis ve sivil faflistlerin iflbirli¤iyle gerçeklefltirilen sald›r›n›n ard›n-

dan ev sahibi Zekeriya Zengin'in evde bofl kovan oldu¤unu belirtme-

sine ra¤men polisin eve gelip incelemede bulunmamas› da bu iflbirli-

¤ine iflaret ediyor.

‹HD Mersin fiube Baflkan› Mehmet Mirza Söylemez, olay›n organi-

ze bir sald›r› oldu¤unu belirterek, sald›r› ile ilgili olarak Kaymakam,

savc›l›k ve polisle görüfltüklerini, ancak olay›n iki üç çapulcunun ifli

olarak gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n› söyledi.

Sivil faflistler sat›r ve b›çakla ö¤renci

evini basmaya çal›flt›G‹RESUN- Giresun Üniversitesi fiebinkarahisar Meslek Yükseko-

kulu'nda okuyan devrimci, demokrat ö¤rencilere yönelik sald›r›lar›n›

sürdüren polis destekli sivil faflistler, gece saatlerinde sat›r ve b›çak-

larla devrimci, demokrat ö¤rencilerin kald›¤› bir evi basmaya çal›flt›.

Son y›llarda devrimci, demokrat ö¤rencilere yönelik birçok sald›r›n›n

gerçekleflti¤i Giresun'da polisin sald›rganlarla organize bir flekilde ha-

reket etti¤i de aç›kça anlafl›l›yor.

Gece yar›s› sat›r ve b›çaklarla bask›n yaparak ö¤rencilere sald›r-

mak isteyen faflistler, ö¤rencilerin direnmesi ve bir süre sonra da po-

lisin olay yerine u¤ramas› ile kaçt›lar. Ülkü oca¤› 'reis'inin de polisler-

le ayn› anda olay yerine gelmesi ö¤rencilerin sald›r›n›n nas›l organize

bir flekilde gerçekleflti¤ini anlamalar›n› kolaylaflt›r›rken, ülkü oca¤› 're-

is'i ile ö¤renciler aras›nda arbede yafland›. Ö¤renciler ifadeleri al›nmak

üzere polis taraf›ndan karakola götürüldüler ve 3 saat sonra serbest

b›rak›ld›lar. Polislerin karakolda ö¤rencilere "Siz onlar› tahrik ediyor-

sunuz" dedi¤i ö¤renildi.

İdare-polis-sivil faşist işbirliğiterörüyle dolu bir dönem daha geçti

DERS‹M/ANKARA- ÖSS'ye karfl› Sanat Soka¤›'ndabas›n aç›klamas› yapan Demokratik Gençlik Hareketi,baflta ÖSS olmak üzere KPSS, OKS gibi tüm eleme s›-navlar›n›n kald›r›lmas›n› istedi.

9 Haziran Pazartesi günü yap›lan eylemde, 12 Ey-lül askeri faflist darbesinin bir ürünü olarak ortaya ç›-kan ve kuruldu¤u 6 Kas›m 1981 y›l›ndan bugüne ö¤-renci gençlik, özellikle devrimci ö¤renciler üzerindebask› kurma arac› olarak kullan›lan Yüksek Ö¤renimKurumu (YÖK)’ün sald›r› konsepti ile birlikte liselereve üniversitelere giriflin s›navl› hale getirildi¤i belirtile-rek, “ö¤renciler ‘yar›fl at›’ misali yar›flt›r›lm›flt›r-yar›flt›-r›l›yor” denildi.

Milyonlarca ö¤rencinin gelece¤ini karartan 3 saat-lik s›navlar›n kald›r›lmas›n›, bilimsel, demokratik veana dilde e¤itim hakk›n›n sa¤lanmas›n› isteyen DGH,lise ve üniversitelerde verilen e¤itimin ezberci, deney-

den ve bilimsellikten uzak, tekdüze bir e¤itim sistemioldu¤unu vurgulayarak, “Biz DGH olarak e¤itimdekif›rsat eflitsizli¤ine, gerici yoz e¤itime karfl›, bütün halkgençli¤inin eflit koflullarda yararlanabilece¤i, herkesinyetene¤ine göre e¤itim sisteminde yer alaca¤› bilimsel,ana dilde e¤itim hakk›m›z› istiyoruz” denildi. Yap›lanbas›n aç›klamas›na E¤itim-Sen, HÖC, HKM ve ESPdestek verdi.

Ankara'da da aralar›nda DGH’nin de oldu¤u genç-lik örgütleri Atatürk Bulvar›'nda bir araya gelerek “NeKPSS, ne ÖSS, gelecek ellerimizde” pankart› aç›p Sa-karya Caddesi'ne yürümek istedi. Polisin engeliylekarfl›laflan kitle yap›lan görüflmeler sonucunda YükselCaddesi'ne yürüdü. Yürüyüfl boyunca “Eflit, paras›z,bilimsel, ana dilde e¤itim”, “YÖK, polis, medya, buabluka da¤›t›lacak”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”,“Susma, hayk›r, ÖSS’yi kald›r” sloganlar›n› atan kitleYüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lanaç›klamada, yaflam›n her alan›nda pervas›zca uygula-nan neoliberal politikalar›n kimi zaman SSGSS’yle, ki-mi zaman özellefltirmelerle, kimi zaman da e¤itimdekipolitikalarla gençli¤in karfl›s›na ç›kt›¤› belirtildi. ‹lkö¤-retimden bafllayarak üniversitelere kadar ö¤renim ku-rumlar›n›n mali aç›dan özerklefltirilmesini, devletin bualandaki rolünün küçültülerek as›l yükün velilerin veö¤rencilerin omuzlar›na bindirilmesini ve genel an-lamda okullar›n iflgücü pazar›na kalifiye eleman yetifl-tiren kurumlara dönüfltürülmesini hedefleyen bir pro-

je ile karfl› karfl›ya olundu¤u vurgulanan aç›klaman›ndevam›nda, “ÖSS, SBS, KPSS, LES, ‹ngiliz modeli…Ad› her ne olursa olsun, y›llard›r biz gençlerin önüneç›kar›lan bu s›navlar egemenler taraf›ndan bizlere yö-neltilmifl tehlikeli bir silah olma ifllevini görmüfltür vegörmeye devam edecektir” denildi.

“ÖSS duvar›n› y›kal›m”‹STANBUL- Lise ö¤rencilerinin üniversite e¤itimi ala-bilmelerinin önünde bir engel oluflturan Ö¤renci Seç-me S›nav› (ÖSS), ö¤rencilerinin Kad›köy'de gerçeklefl-tirdikleri mitingle protesto edildi. Ö¤renciler mitingte"ÖSS duvar›n› y›kal›m" dediler.

Kad›köy iskelesinde gerçeklefltirilen mitingte yeralan birçok gençlik örgütü, "ÖSS'ye inat, yaflas›n ha-yat", "ÖSS duvar›n› y›kaca¤›z" ve "Paras›z, bilimsel,ana dilde e¤itim" sloganlar›yla eleme s›nav›n› protestoetti.

Mitingin düzenleyicileri ad›na yap›lan konuflma-larda, özel okullarda okuyan ö¤rencilerle, devlet okul-lar›nda okuyan ö¤rencilerin ayn› s›nava tabi tutuldu-¤u, eflitsiz s›nav sisteminin dersaneye gitmeyi zorunluhale getirdi¤i vurguland›. Eflitsiz s›nav sisteminde Kürtillerindeki gençlerin ma¤duriyetlerinin daha fazla ol-du¤u belirtilen mitingte, s›navda ilk elenenlerin demaddi zorluklar ve geleneksel yarg›lar nedeniyle kad›nö¤renciler oldu¤u ifade edildi.

Eleme s›navlar› protesto edildi

Bu y›lki e¤itim döne-minde de üniversite-lerdeki devrimci, de-mokrat ö¤rencilereyönelik polis-idare vesivil faflistlerin sald›r›-lar› aral›ks›z devametti. Akdeniz Üniver-sitesi'ndeki silahl› sal-d›r› olay› günlercegündemde kalmas›nara¤men ülkenin nere-deyse bütün üniversi-telerinde meydanagelen bu mahiyettekisald›r›lar görmezdengelinerek katliamlar›nönü aç›l›yor

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.

Page 10: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

YÖNEL‹M

Kaz›m C‹HAN

Kongre’nin önemi-1

Hindistanl› Maoistler ilk devrimci hükümetlerini kurdular

10 28 Haziran-16 Temmuz 2008 dünya

Do¤ru bir bilinç, de¤erlendirme ve metot ile sürekli olarak vurgulamakher zaman gereklidir: Bilmek yapmakt›r. As›l olan pratikte neyin uyguland›¤›-d›r. Toplumsal pratik, do¤ru ve yanl›fl›n de¤erlendirilmesi ve ay›rt edilmesindetemel ölçüttür. Bu aç›dan II. Kongre’nin beyan edilmifl iradesinin “mütevazi”bir ad›m olarak adland›r›lm›fl olsa da, görüflümüzce oldukça önemli çizgisinin,örgüt-önderlik-pratik-kültür-kiflilik-siyaset tarz› gibi meselelerde nas›l ele al›-n›p uyguland›¤›n›n bizzat kat›l›mc›s› olarak kitlelerin denetlemesi ihtiyac›n›nalt›n› çizdi.

Evet, II. Kongre’nin ifade etti¤i irade son derece önemlidir. TKP(ML)’nindo¤ufl ruhunun onun MKP’ye uzanan nitel s›çramas›n›n ve yine rutin bir tek-rar de¤il, nitel ilerleme ve infla ihtiyac›n›n gereklili¤ini yerine getirme ça¤r›s›-d›r. Ne inkarc›, ne de tembel bir rutin tekrarc› de¤ildir. TKP(ML)’nin do¤ufl ru-hu, MKP I. Kongre’sinin nitel önemi bu özde yafl›yor. TKP(ML), komünist Mus-tafa Suphi gelene¤inin, yaflanan tecrübelerin, nesnel dünyan›n objektif kanun-lar›n› kavrama, çizgisini nitel ilerletme, toplumsal pratikten hareket ederek birzamanlar›n do¤ru olsa bile bilgisini hayat›n ortaya ç›kartt›¤› sorunun çözümüseviyesine ç›kartmak yerine gelene¤e yatm›fl yolu takip etseydi, devrim tarihi-mizde nitel bir 盤›r olamazd›. Bilimimiz ve onun ›fl›¤›nda d›fl›m›zda cereyaneden gerçeklerin bilimsel analizi zemininde yükselen bir sentez de¤il de, ko-münist hareketi kurtarma ad›na pragmatist önyarg›larla yanl›fllar› do¤ru diyetemize ç›kartsayd›, komünist çizgi tesis edilemezdi. Kemalist resmi ideoloji-ta-rih ve onun Kürt ulusu, az›nl›klar, ezilen inanç gruplar›na düflman, katliamc›,inkarc› özünü deflifre edemezdi. Bundan da önce, e¤er bilimi tamamlanm›fl,dondurulmufl bir fley olarak gören dinsel bir metotla hareket etseydi, Kruflçev-ci modern revizyonizmi aflamaz, kurulufl dönemindeki tabirle “Mao ZedungDüflüncesi”ne ulaflamazd›. MKP ilan› da komünist hareketin ve de her fleyin ni-tel s›çramalardan muaf olmayan gerçe¤inin bilinçli ifadesiydi. II. Kongre de buyolda yürümeye çal›flt›. Bir dönemin bilgi ve uygulamalar›n›n o dönemin ko-flullar›n›n s›n›rl›l›¤› içinde do¤ru olsa bile yeni geliflmeler karfl›s›nda eskiyebile-ce¤i, ilerletilmesi gerekti¤ine iflaret etti.

Diyalektik-materyalist bilgi teorisinin toplumsal pratikle iliflkisi içerisindekavranmas› böyle mümkündür. Yeni geliflmeleri anlama ve çözme temelindedünün do¤ru bilgisini ilerletmek yerine statik bir yaklafl›mlar tekrar›n› marifetbilme pozisyonu, hangi etiketi tafl›yor olursa olsun, metafizik-dinsel bir pozis-yondur. Do¤ay›, toplumu çeliflkili de¤il, statik ve dondurulmufl ele alan, çelifl-kiden kaynaklanan hareketi anlamayan, d›fl›m›zdaki dünyan›n objektif kanun-lar›n› keyfi yorumlayan bir yaklafl›md›r…

Teori; her dönemin objektif koflullar›n›n kavranmas›, bilgi; her bir döne-min verili eylemi ile iliflkilidir ve geliflmelere ba¤l› ilerlemek durumundad›r.Tersi, cilas› ne olursa olsun, idealizmdir. Bilgiyi toplumsal geliflmelerin ortayaç›kard›¤› sorunlar› çözme seviyesine ulaflt›rmak yerine eski biçimiyle tekrar et-mek dogmatizmdir. II. Kongre de, I. Kongre gibi bu tür yaklafl›mlardan kop-ma iradesidir. Enternasyonal proletaryan›n evrensel komünizm ideolojisinin veonun dondurulmufl de¤il, bugünkü ad› MLM’nin canl›-yaflayan bir eylem k›la-vuzu oldu¤unu kavramak zor de¤ildir. Öyle olmasayd›, Marksizm Leninizm,Leninizm Maoizm seviyesine ulaflamazd›. Bugün de bu temellerde yükselirken,bu seviyeyle yetinemeyiz. Ezberlenmifl formüllerle yetinmemeye dikkat çekenII. Kongre, rehber ideolojiyi önemserken, ama ayn› zamanda onun savunulupuygulanarak gelifltirilmesinin, her bir tarihsel sürecin özel koflullar›n›n kavran-mas›, bilinçli müdahaleyle üstesinden gelinmesi görevimize de iflaret etti.

Kongre, tarihsel zorunluluk olarak parti ve devletin önemini kavray›p ku-flan›rken, komünizm için mücadelede iktidar›n bir silah olarak kullan›lmas›n›nvazgeçilmez önemine dikkat çekerken, anarflist-sivil toplumcu burjuva de-mokrat anlay›fllar› gö¤üslerken, sadece Lenin, Stalin, Komüntern, Mao de¤il,uluslararas› komünist hareketin miras›n› da müdafaa ederken, meflrulaflt›r›l-mamas›, afl›lmas› gereken tecrübelerini de özetledi.

Ne Paris Komünü, ne Sovyetler, ne de Çin uygulamalar›n›, her birinin ko-münist içeri¤ine ra¤men, yaflanan bunca tecrübeden sonra bire bir tekrar et-me, tanr›laflt›rma tutumu içinde olamay›z. Bunlardan herhangi birini “taklitedin” ça¤r›s› yapm›yoruz. Tarihsel koflullar içinde anlamaya, do¤ru ve yanl›fl-lar›n› ayr›flt›rmaya, ö¤renerek ilerletmeye vurgu yap›yoruz.

Kongre, böyle bir iradeydi ve son derece önemsenmesi gereken bir özetsundu. Tamamlad›k demedi, tart›flmaya açt›. Sosyalizmde parti ve devlet ön-derli¤ini zorunlu k›lan toplumsal koflullar bizzat bu araçlar›n komünizm pers-pektifiyle devrimi sürdürmek için kullan›lmas›n›n, onlar› var eden koflullaradokunmaks›z›n büyütülmesini mi gerektirir? Araç, amaca ulaflma silah› m› yada amac› yeme olarak m› ele al›nmal›? Soru budur!

Kapitalizmden komünizme bir geçifl dönemi olan sosyalizmde, bu araçla-r›n kökleri toplumun derinliklerinde olan yozlaflma ve yabanc›laflma tehlikesi-nin üstesinden gelmek için mi, onlar› var eden koflullar› devrimle dönüfltürmekiçin mi, yoksa var etmek için mi ele alaca¤›z? Komünizme varmak için bun-lar› aflaca¤›z diyorsak, cevab›m›z net olmal›d›r. Devlet ve parti sosyalizm içinolsa da tarihsel bir dönemin statükosunun mu, onu aflacak devrimin mi silah›olacaklard›r? Komünizm için devrim, her tür devlet-parti-önderlik anlay›fl›n›nihai olarak aflma ilan›d›r. Bu ilan› laf olarak yap›p üzerine yatamay›z. fiimdi-den böyle bir ilana ra¤men, kitleleri siyasetten men ediyor, memurlar› itaat as-keri haline getirmeye çal›fl›yorsak, bizim gibi düflünmeyenlere tehdit sopas›gösteriyor ve daha da ileri gidip fliddeti hak olarak görüyorsak, daha bafl›ndankamç›l›yor ve b›çakl›yorsak; niyetlerden ba¤›ms›z gelece¤imiz niha-i nokta burjuva toplumdur. ‹taatçi de¤il, elefltiren-denetleyen bir toplumdan,farkl› görüfl ve örgütlerden rahats›z olan biri komünist olamaz. Düflünmeyi ya-saklayan, bir itaat taburu isteyen biri komünist olamaz…

Ad› ne olursa olsun, demokrasi; bir s›n›f iktidar›d›r. Uygarl›k ya da baflkabiçimde de adland›r›lsa, bir s›n›f hakimiyetidir. Komünistler, devlet ve demok-rasiyi aflma gayretindedirler, kutsama de¤il… Rejim bir ekonomik-politik krizbunal›m›nda. Bu bir devrimci durum ifadesidir. Devrimci müdahale ihtiyac› or-tadayken, hangi demokrasi yan›lsamas›yla “laik” denilen ile “›l›ml› ‹slam” deni-len egemen s›n›f klikleri aras›ndaki kamplaflmaya taraf olabiliriz? Devrimin te-mel sorunlar›na ve Kürt ulusal sorununa karfl› CHP-AKP-ordu emperyalist ön-derlik alt›nda ittifak içerisindedirler. Güney Kürdistan’daki Kürt yönetimi veDTP’yi teslim alma gayretindedirler. ABD-AB-›l›ml› ‹slam projesine de yine on-lar›n kontrolündeki 12 Eylül Cuntac› “malumun ilan›” her bir darbecinin pa-yandas› olamay›z. Kuvvetler ayr›l›¤›, yasama-yürütme-yarg› laflar›, hükümet-parlamento argümanlar› bofl…

Tüm bunlar›n fark›nda olanlar›n, sisteme itiraz edenlerin birleflik muhale-fetini infla etmektir görev. Kongre bunu söyledi. 1 May›s’a egemenler kuflat-mas›, “orant›l› fliddet” sald›r›lar›, Adapazar›’ndaki DTP’ye dönük sald›r›, yanitüm yeni TC hamleleri halklar›m›z› ezme sald›r›lar›d›r. Karfl› dural›m!

Halk›n, Nisan ay›nda yap›lan Kurucu Meclis seçimlerindeNKP(M)’yi büyük bir farkla zafere tafl›mas›na karfl›n parlamen-ter partiler yenilgiyi ve halk›n karar›n› kabul etmeye yanaflm›-yor. Seçim öncesinde NKP(M) ile yapt›klar› bar›fl anlaflmas›ndakabul ettikleri birçok hususu unutmufl olan Nepal Kongre Par-tisi (NCP) ve UML, anlaflman›n tersi yönde hareket ediyor.NKP(M)’nin seçimden en çok oyu alan parti olarak ç›kmas› so-nucunda yeni hükümeti kurmaya hak kazanmas›na karfl›n,Nepal Kongre Partisi eski Baflkan› (seçim yenilgisinin ard›ndanistifa etmiflti) ve geçici meclisin baflbakan› olan Girija PrasadKoirala koltu¤unu b›rakmazken, NKP(M)’nin yeni hükümetioluflturmas› için gerekli ad›mlar› atmamakta diretiyor.

Seçimde Nepal halk› taraf›ndan yenilgiye u¤rat›lmas›nakarfl›n NKP(M) önderli¤inde bir hükümetin kurulmas›, devletve hükümet baflkanl›¤›na NKP(M) üyelerinin getirilmesi, HalkKurtulufl Ordusu ile Nepal Kraliyet Ordusu’nun birlefltirilmesikonular›nda uzlaflmaz tutumlar›n› sürdürüyorlar.

NKP(M): ‹lk devlet baflkan› sivil toplumdan biri olsun

Seçim öncesi bar›fl sürecinde ve seçimlerde, halk›n vere-ce¤i karara uyacaklar›n› söyleyen NCP ve UML, seçimlerdeyenilgiye u¤ramalar›n›n ard›ndan halk›n kararlar›n› ve seçimçal›flmalar›nda verdikleri sözleri görmezden geliyorlar.NKP(M)’nin seçimlerden büyük farkla galip ç›kmas›na karfl›nyeni hükümeti kurmas› önünde ayak direten bu iki parti,

NKP(M)’nin devlet ve hükümet baflkanl›¤›n› bütün devleti elegeçirmek için istediklerini ve bunun gerçekleflmesi halindegeri dönüflün mümkün olmayaca¤›n› söyleyerek, devlet vehükümet baflkanl›¤›n›n kendilerine verilmesini istiyorlar. Se-çimlerden yenilgiyle ç›kmalar›na karfl›n seçimleri kazanm›flgibi hareket eden NCP ve UML, NKP(M)’nin, t›kan›kl›¤› gider-mek ad›na ilk devlet baflkan›n›; halk›n kabul edece¤i, dürüst,yenilikçi bir sivil toplum aktivisti olmas› önerisini de reddede-rek gerçek niyetlerini ortaya koydular: Halk istese de iktida-r›m›z›, koltuklar›m›z› b›rakmay›z!

HKO ile Kraliyet Ordusu’nun entegrasyonu ç›kmazda

NKP(M) ile di¤er politik partilerin anlaflmaya varamad›kla-r› konulardan biri olan Halk Kurtulufl Ordusu ile Kraliyet Ordu-su’nun birlefltirilmesi hususu da t›kan›kl›¤›n yafland›¤› bir di-¤er nokta. NCP ve UML, bar›fl sürecindeki anlaflmay› ihlal ede-rek iki ordunun birleflmesine karfl› ç›karken, NKP(M), bu en-tegrasyonun olmaz ise olmaz oldu¤unu belirtiyor.

Maoistler görüflmelerden çekildi

Nepal Kraliyet Ordusu ile Halk Kurtulufl Ordusu’nun en-tegrasyonunu görüflmek üzere 22 Haziran’da bir araya gelen7 politik partinin anlaflmaya varamamas› üzerine NKP(M) gö-rüflmelerden çekildi¤ini aç›klad›.

“Yeni hükümetin kurulmas› ve ordular›n entegrasyonuna

iliflkin müzakere süreci Nepal Kongre Partisi’nin diretmeleri

sonucunda t›kanm›fl durumda” diyen NKP(M) lideri Baburam

Bhattarai, “Bir sonraki görüflmelerde yer almamaz›n bir anla-

m› kalmam›flt›r. Biz de halk›n inisiyatifini ve mücadelesini ye-

niden sahneye koyaca¤›z. Halk›n mücadelesi, politik t›kan›k-

lar› çözerek yeni hükümeti oluflturacakt›r” dedi.

Bu arada NKP(M), Nepal Kongre Partisi d›fl›ndaki partilerle

görüflerek ortak bir hükümet kuracaklar›n› duyurdu ve bu

do¤rultuda Nepal Komünist Partisi (Birleflik-Marksist Leninist)

ile görüflmelere bafllad›klar›n› aç›klad›.

“Halk›n karar›n› kabul etmeyen bedelini a¤›r öder”

Politik ç›kmaz› çözmek için UML ve NCP’ye ça¤r›da bulu-

narak 15 Haziran günü bir toplant› gerçeklefltiren NKP(M),

tüm iyi niyetli çabalar›na karfl›n toplant›dan olumlu bir sonuç

ç›kmad›¤›n› aç›klad›. NKP(M) baflkan› Prachanda, toplant›n›n

ard›ndan bas›na verdi¤i demeçte, halk›n iradesinin tan›nma-

s› gerekti¤ini belirterek flunlar› kaydetti: “Önümüzdeki birkaç

gün içerisinde yeni hükümet oluflturulmal› ve çal›flmalar›na

bafllamal›. Halk›n seçimlerde ortaya koydu¤u iradeye ve ver-

di¤i karara ra¤men yeni hükümetin kurulmas›n› engelleme-

ye çal›flanlar› uyar›yoruz; bunun bedelini çok a¤›r ödersiniz”.

“Komünizm öldü”, “s›n›f mücadelesi sona erdi” diyerekezilen dünya halklar›n›n kurtulufl umutlar›n› y›kmay› hedef-leyen ve ezilen halklar› kendilerine itaate davet eden gericigüçler, komünizm “hayalet”inden üst üste darbeler yemeyedevam ediyor. Asya ve Ortado¤u’da Maoist komünistlerintemsil etti¤i komünizm “hayalet”i, Bangladefl’ten Bhutan’a,Peru’dan Filipinler’e, ‹ran’dan ülkemize, Afganistan’dan Hin-distan’a ve ABD’ye komünizm bayra¤›n› yükseltiyorlar. Dün-yan›n gözleri komünizmin bayrak tafl›y›c›s› olan Maoist ko-münistlerin Nepal’deki iktidar yürüyüflüne kilitlenmiflken,Hindistan’daki Maoist güçler etkin olduklar› 6 eyaleti lokmalokma almay› sürdürüyor. Asian Age isimli internet sitesindeSanjay Basak imzas› ile yay›mlanan bir haberde, Hindistanl›Maoist komünistlerin ilk devrimci hükümetlerini kurduklar›kaydedildi:

Hindistanl› Maoistler

ilk devrimci hükümetlerini ilan etti

Abujhamar, Bastar ve Dandarakanya’y› kapsayan hat-t›n kontrolünü tamamen ellerinde tutan Maoistler, Chhat-tisgarh’da ilk devrimci hükümetlerini kurduklar›n› ve hü-kümetin söz konusu bölgeyi yönetme faaliyetine bafllad›-¤›n› duyurdular. Ayn› duyuruda; hükümetin tar›m, ekono-

mi, adalet, sa¤l›k, e¤itim ve kültür bakanlar›n›n görevebafllad›klar›na da yer verildi.

Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’e ba¤l› Halk Kurtu-lufl Gerilla Ordusu (PLGA)’nun etkin oldu¤u Chhattis-garh’da, devlete ba¤l› hükümet ise bu bölgenin kontrolü-nü tamamen kaybetmifl durumda. Kontrolü elinde tutandevrimci hükümet ise faaliyetlerine büyük bir h›zla girifl-mifl bulunuyor. Bu hükümetin atad›¤› sa¤l›k bakanl›¤›,bölgede aile planlamas› ve sa¤l›k üzerine genifl çapl› birbilinçlendirme kampanyas›na giriflmiflken, e¤itim bakanl›-¤› ise devrimci tarihi ö¤retme seferberli¤i içerisine girmifldurumda. Söz konusu devrimci tarih ö¤retimi içerisinde,Salwa Judum olarak an›lan ve Chhattisgarh bölgesindeMaoistlere destek veren binlerce köylünün topraklar›n-dan sürülmesi de yer al›yor.

HKP(M) merkez komite üyelerinden Sonu; “Biz emper-yalist tarihi yerine ö¤rencilere devrimci bir anlay›fl›n süzge-cinden geçirdi¤imiz tarihi, emperyalistlerin kahramanlar›yerine, halk›n büyük kahramanlar›n› ö¤retiyoruz” diyor.Maoistler, etkin olduklar› Jharkhand, Orissa gibi di¤er bölge-lerde de benzer devrimci hükümetler kurmay› planl›yorlar.

Chhattisgarh emniyet genel müdürü olan Vishwa Ran-jan ise kendisiyle yap›lan telefon görüflmesinde, nas›l olu-

yorsa, bölgenin kendilerinin kontrolünde oldu¤unu, Mao-istlerin bölgeden kaçt›klar›n› söyledi. Ranjan, polisin bölge-de gerçeklefltirdi¤i “operasyon” ile söz konusu devrimci hü-kümetin tasfiye edildi¤ini iddia etti.

Emniyet müdürünün kaçt›¤›n› söyledi¤i Maoistler, poli-se yönelik sald›r›lar›n› sürdürüyor. fiubat ay›nda Orissa’dakiNoigarh polis noktas›na sald›ran Maoistler, 13 polisi etkisizhale getirmifl, çok say›da silah ve mühimmat ele geçirmifl-ti. Bu da, ormanlarla kapl› bölgede kontrolün Maoist güçle-rin elinde oldu¤unu ve bu bölgedeki tar›m›n, devrimci hü-kümetin tar›m bakan›n›n denetimi alt›nda oldu¤unu göste-riyor. Hatta “tendu patta”n›n (tütün yapra¤›) fiyat› Maoistlertaraf›ndan belirleniyor. Hindistan hükümetinin belirledi¤i fi-yatlar›n bu bölgede geçerli olmad›¤›n› söyleyen üst düzeybir Maoist; “Özel iflletmeler, tütün için Hindistan devletininbelirledi¤i fiyattan daha fazlas›n› ödüyorlar” diyor. Bölgedeadalet de Maoistler önderli¤inde kurulan mahkemelerceuygulan›yor. “Suç iflleyenlere ne gibi bir ceza verilece¤ini,yerel halktan insanlar›n da yer ald›¤› bu mahkemeler belir-liyor” diyor ayn› Maoist lider.

Kültür Bakanl›¤›n›n çocuklara devrim flark›lar› ö¤retti¤iChhattisgarh’da, Maoistler anaokulundan 5. s›n›fa kadare¤itimin verilece¤i 100 adet ilkokul infla etmeyi hedefliyor.

Venezuella’da cumhurbaflkanl›¤›na gelmesinin ard›ndanbirçok kesiminin devrimci önder olarak selamlad›¤›, ça¤›m›z›nyeni tipteki devrimini temsil etti¤ini söyledi¤i Chavez, FARC’asilahl› mücadeleyi b›rakma ça¤r›s›nda bulundu.

Kolombiya yönetimi taraf›ndan Kolombiya Devrimci Silah-l› Güçleri (FARC)’ne yard›m etmekle ‘suç’lanan Hugo Chavez,Venezuella radyo ve televizyonlar›nda yay›mlanan haftal›kkonuflmas›nda, “Kolombiya'n›n demokratik yollarla seçilmiflyönetimini devirmeye çal›flmak meflru de¤il” diyerek, bir yan-dan faflist Uribe yönetimini kutsarken, öte yandan FARC’›“meflru” bir yönetime karfl› mücadele etmekle suçlad›. Parla-menter yoldan mücadeleyi savunan ve sistemin köklü de¤ifli-minden (devrimden) öte sistemin iyilefltirilmesi anlay›flla hare-ket eden Chavez, “Gerilla savafl›n›n art›k tarihte kalm›fl oldu¤u-nu” iddia ederek, FARC’a Kolombiya devletinin belirledi¤i s›n›r-lar ve biçimler içerisinde mücadele etmeyi sal›k verdi. Daha da

ileri giden Chavez, “fiu anda Latin Amerika’da silahl› mücade-lenin yeri yok” diyerek, silahl› mücadelenin sadece Kolombiyaiçin de¤il, bütün Latin Amerika ülkeleri için geçerlili¤ini yitirdi-¤ini iddia etti.

Silahlara veda ça¤r›s›n›n arkas›ndaki gerçek

Chavez’in devrimciler önderli¤indeki silahl› mücadeleyebak›fl aç›s›, onun s›n›fsal niteli¤inden ba¤›ms›z de¤ildir ve tamda bu nedenle, bu ça¤r›, hiç de burjuva medyan›n yans›tt›¤› gi-bi “sürpriz” olmad›. Bununla birlikte düne kadar Kolombiyabaflta olmak üzere dünya devletlerine FARC’› terörist örgütlerlistesinden ç›kartmalar› ça¤r›lar›nda bulunan Chavez’in, gerçekyüzünü bugün ortaya ç›kartmas›n›n ve silah b›rakma ça¤r›s›yapmas›n›n arkas›nda yatan nedenler söz konusu. Bu neden-ler, yine Chavez’in kendi konuflmas› içerisine gizlenmifl vazi-yette bulunuyor. “FARC, imparatorlu¤un (ABD’yi kastediyor) bi-

ze yönelik sald›r› tehdidinde bahane olarak kullan›ld›¤›n› bil-melisin”! ‹flte yeni tipte devrimin önderi olarak alk›fllanan Cha-vez’in FARC’a silah b›rakma ça¤r›s› yapmas›n›n arkas›nda ya-tan neden. ABD’nin sald›r› tehditleri karfl›s›nda yüzündeki solmaskeyi ç›kartan Chavez, bu tehditler nedeniyle FARC’›n mü-cadelesinin meflrulu¤unu ve hakl›l›¤›n› bir yana b›rakarak, kü-çük dükkan sahipleri misali elindekini koruman›n telafl›ylaFARC’› ve onun özelinde vücut bulan mücadeleyi kendi iktida-r› için kurban etmeye soyunuyor.

FARC’dan Chavez’e yan›t: Diz çökmeyece¤iz!

FARC’a yak›n bir internet sitesinde örgüt komutanlar›ndanIvan Marquez lakapl› Luciano Marin Arango imzas› ile yay›m-lanan bir yaz›da, “FARC’›n nihai hedefinin halk›n iktidar›n› kur-mak oldu¤u” belirtilerek, faflist Uribe hükümetine karfl› sava-flan örgütün dizleri üzerine çökmeyece¤inin alt›n› çizdi.

Chavez’den FARC’a ‘silah b›rak’ ça¤r›s› ya da bir rüyadan uyan›fl

Nepal’de seçimler bitti, s›n›f mücadelesi sürüyor

Page 11: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

ugün 21. yüzy›l›n bafl›nda, Nepal halk› feodalizmekarfl› mücadelesinde ve bu mücadele içerisindeulaflt›¤› politik bilinç düzeyi ile muazzam bir inisi-yatifi elde etmifl durumda. Kimse 12 maddelik an-laflman›n yap›laca¤›na ve Halk Savafl› ile Janan-dolan’›n (Halk Hareketi) birlikte ilerleyebilece¤ine

inanmaya haz›r de¤ildi. Kimse, Halk Savafl› ve halk hareketininbu birlikte ilerlemesinin 250 y›ll›k feodal iktidar› y›kabilece¤ineinanm›yordu. Ço¤u kimse Kurucu Meclis seçimlerinin zaman›ndayap›laca¤›ndan flüphe duyuyordu. Ülke içindeki ve d›fl›ndaki tümgerici güçler NKP(M)’nin ve Nepal halk›n›n seçimleri kaybedece-¤ini ve eski güçlerin iktidarlar›n› korumaya devam edece¤ini dü-flünüyorlard›. Ne var ki Nepal halk› bir mucize daha yaratarakNKP(M)’yi seçimlerde zafere tafl›d›. Nepal halk› NKP(M)’yi yeniNepal’in önderli¤ine tafl›d› ve Federal Demokratik Cumhuriyet’inanayasas›n› yazma görevini ona verdi. Gerici güçler, halk›n bu se-

çimini hazmedebilmifl de¤il. Bu nedenle yenilgiye u¤rayan güçler,utanmadan geçici anayasay› ve daha önce yap›lm›fl olan anlafl-may› çi¤niyorlar. Ama biz Nepal halk›, halen diyalog yoluyla biruzlaflmaya var›lmas›n› umuyoruz.

28 May›s’ta cumhuriyetin ilan edilmesi için çok çaba sarf et-tik. Geleneksel partiler cumhuriyetin ilan›n› uzatmak, bofla düflür-mek için bahaneler ar›yorlard›. Buna karfl›n cumhuriyetin ilanedilebilmesi, çetin bir mücadelenin ve kararl› duruflun sonucundamümkün oldu.

Siz halk›m›z, bizi sadece en büyük parti yapmad›n›z, ayn› za-manda seçimlerde de birinci parti yapt›n›z. fiimdi Nepal KongrePartisi ve NKP(BML) birbirlerinin üzerine t›rmansalar bile bizimulaflt›¤›m›z yüksekli¤e ulaflam›yorlar.

Zaman›n h›zla geçmesine karfl›n, hükümet kurulmad›. Parla-menter partiler hükümeti b›rakmak yerine hala koltuklar› iflgalediyorlar. NKP(M)’ye karfl› bir mücadele yürütüyorlar ve seçimle-rin galibi kendileriymifl gibi davran›yorlar. Seçim sonuçlar›na uy-mak yerine NKP(M)’yi kuflatmaya çal›fl›yorlar. Kimin kimi kufla-taca¤›n› görece¤iz. Halk›m›z›n deste¤i sürdü¤ü müddetçe dünya-daki hiçbir güç bizi kuflatamaz. Halk›n iradesini reddetmeye kal-k›flmay›n! Nepal Kongre Partisi ve NKP(BML)’nin yandafllar›;halk›n iradesini reddetmenin onlar için intihar oldu¤unu bilmeli-ler. Pek çok kez yapt›¤›m›z gibi bir kez daha geçici anayasan›nmaddelerinin uygulanmas›, anlaflma ve iflbirli¤i yönteminin izlen-mesi ça¤r›s› yap›yoruz. Ancak bu partilerin, milletvekilleri üzerin-den pazarl›k yapmaktan, milletvekillerini al›p satmaktan, hükü-met kurup bozmaktan baflka bildikleri bir fley yok. Bu yöntemlerülkeye hiçbir biçimde hizmet etmeyecektir.

Kurucu Meclis seçimlerinden önce, bu parlamenter partilerbaflkanl›k sözünü duymak dahi istemiyorlard›. Seçim konuflmala-r›nda baflkanl›k sözcü¤ünü nadiren kulland›lar ve bu kullan›mlarda genelde temsili bir baflkanl›kt›, çünkü hepsi monarfliden ya-nayd›. Halk, onlar› cumhuriyeti kabul etmeye zorlad›, ancak on-lar›n damarlar›nda halen monarfli kan› dolafl›yor. Bu nedenle,Gyanendra’n›n çöküflünün ard›ndan flimdi hepsi yeni kral olma-n›n peflinde.

Maoistler, cumhuriyet ve baflkanl›k gündemleri ile seçimleregirdiler ve kazand›lar. Cumhuriyet kuruldu. Bundan sonra parla-

menter partiler yavafl yavafl ‘baflkanl›k’tan söz etmeye bafllad›lar.Biz onlardan hala halk›n iradesini ve taleplerini gerçeklefltirmele-rini istiyoruz. Ancak, en büyük parti olarak hükümeti kurma gö-revi ile de karfl› karfl›yay›z. Biz kazan›nca, onlara ‘hadi sizin seçimçal›flmalar›n›zda dillendirdi¤iniz gibi bir sistem uygulayal›m’ de-dik. ‘Ayn› kifli hem baflkan, hem baflbakan olsun’ dedik. Ancakonlar sürpriz bir flekilde bu görüfllerinden çark ederek baflkanl›kkonusunda ›srarc› olmaya bafllad›lar ve aksi takdirde Gyanen-dra’n›n kral olarak kalmas›n› istediler.

Tüm bu tart›flmalar içerisinde, “Evet, hepinize teflekkürler!Baflkanl›k sistemini kabul ettiniz; ancak cumhuriyet bugün ilanedilmeli!” dedim ve sonras›nda Federal Demokratik Cumhuriyetkuruldu. Bu tarihin bir gerçe¤idir. Bu olay›n çözümü gelecek 50y›l›n meselesidir. Baflkanl›k sistemi üzerinde anlaflt›k. Fakat, be-lirli bir kifli ya da parti üzerinde bir anlaflmaya varmad›k. Devletiktidar›n›n kilit noktalar› üzerine herhangi bir anlaflma yap›lmad›.

Nepal halk›n›n yenilgiye u¤ratt›¤› herhangi bir partiye baflkanl›¤›vermeye haz›r de¤iliz.

Baflkanl›k konusunu tart›flmaya haz›r›z. Cumhuriyetin kurul-du¤u belgede bir anlaflma var; “Baflkanl›k seçimlerini de kapsaya-cak biçimde herhangi bir gereklilik durumunda baflka bir anlaflmayap›lacakt›r.” Cumhuriyet, bu sab›rl›, zekice ve sorumluluk doluhareketlerle kuruldu. Monarfli yanl›lar›n› cumhuriyeti ilan etmekzorunda b›rakt›k. Bu Nepal halk›n›n bir zaferidir.

Cumhuriyetin ilan edilmifl olmas›ndan dolay› çok gururluyuz.Madheflilerin, kad›nlar›n, Dalitlerin, di¤er uluslar›n ve tüm ezilen-lerin temsilcilerinin yer ald›¤› Rolpa bölgesinde kapsaml› halk ik-tidar›n› kurdu¤umuz günleri hat›rlad›m. Ayn› fley flimdi, hem dedaha genifl ölçekte, Birendra Uluslararas› Konferans Merkezi’ndegerçeklefltirildi. Kendimi Rolpa bölgesindeki iktidar›n çok dahabüyük ölçekli bir biçiminin karfl›s›nda hissettim.

NKP(M) asla halk›n d›fl›nda olmad›, bugün de halk›n içinde-dir ve gelecekte de halk›n içinde olacakt›r. fiehitlerimizin ve hal-k›m›z›n düfllerini gerçeklefltirmekten baflka bir alternatifimiz yok.Zaman zaman mücadelemizde sa¤da, solda, önde ya da geride ol-duk. Ama her fley Nepal halk› ve ulusumuz içindi.

Bugün Nepal’in kapsay›c› yap›s› di¤er ülkelerden oldukçafarkl›d›r. fiehitlerimizin, yaral›lar›m›z›n ve tüm Nepal halk›n›ndüflleri gerçekleflecektir. Ancak parlamenter partiler halk›n ferma-n›n› tan›mayacak gibi görünüyor.

Gyanendra’n›n çürümüfl zihniyeti cumhuriyet fikrinin do¤ma-s›na neden oldu. fiimdi e¤er Kongre Partisi ve NMP-UML neyi ba-flard›¤›m›z›n fark›na bir an önce varmazsa, Halk Cumhuriyeti ku-rulacak. Biz Nepal halk›n› yar› yolda b›rakmayaca¤›z, Nepal hal-k› da bizi yar› yolda b›rakmayacak. Bize göre, yeni bir anayasan›noluflturulmas› iki y›ldan daha fazla sürmez. Bunun ard›ndan, po-litik bir denge sa¤lamak istiyoruz. Ancak esnek oldu¤umuz kadarkat› da olmas›n› biliriz.

Halk›m›z olanlar› anl›yor. Halk›m›z kendi tarihini yaratt›. An-cak ‘büyük adamlar’ ve ‘büyük entelektüeller’ yan›ld›. Onlar›nzihniyeti paramparça oldu. Onlar›n tezleri yaln›zca ka¤›t üzerindekald›. Onlar da, halk taraf›ndan yaz›lan tarihi kabul etmek zorun-da kalacaklar. Nepal halk› tüm bu kesimlerden daha güçlüdür.Nepal halk›, cumhuriyeti yaratan bir halkt›r.

11dünya‘Büyük adamlar’ ve ‘büyük entelektüeller’ yan›ld›

HALKIMIZ KEND‹ TAR‹H‹N‹ YARATTI

Belirli bir yafl›n üzerindeki kifliler d›fl›nda,yeni kuflaklar›n ço¤u genifl bir halk deste¤inesahip, radikal ve devrimci bir hareketin yol al›-fl›n› görememiflti. Bugün, genç kuflaklar da da-hil, hepimiz Nepal flahs›nda böylesi bir hareke-te tan›kl›k ediyoruz.

Bu hareket, Nepal’in nefret edilen krall›¤›n›devirerek ortaça¤ monarflisini sonland›rd›. Bu-gün, kraliyet ordusuna meydan okuyabilecek,hatta onu alt edebilecek büyük bir devrimciordu yaratan bu hareket, bu güce paralel ola-rak k›rsal bölgelerde feodal gelenekleri ve eskiyönetimi kald›rarak yeni yönetimler infla etti.Böylece büyük bir kitle deste¤ini arkas›na ala-rak, Kurucu Meclis’in bafl›na geçti. Bütün bunla-r›, radikal komünist sloganlar alt›nda gerçeklefl-tirdi. Nepal halk›, bu hareketin devrimcileriniMaobadi olarak adland›r›yor.

Bir baflka dikkate de¤er fley ise bütün buolanlar karfl›s›nda hakim olan suskunluk. Ne-pal’de yaflanan bu önemli ve kritik geliflmelerhakk›nda ya da bu geliflmeleri ortaya ç›kartanharekete önderlik eden Nepal Komünist Partisi(Maoist) hakk›nda çok s›n›rl› miktarda bilgi-bel-ge mevcut. Baz› kesimlerin Nepal’de yaflanan-lar karfl›s›nda sessiz kalmalar›n›n nedenleri ma-lum. Bat› medyas›, dünyan›n herhangi bir yok-sul ülkesindeki halk›n, dünyan›n en radikal ha-reketine destek vermelerinden hiç de hoflnutde¤il. Ancak aç›kças›, birçok alternatif medyakayna¤›, Nepal devriminin yapt›klar›n›n ne an-lama geldi¤ini hak etti¤i flekilde kavrayabilmiflde¤il. Maobadi’nin komünizme gidifl için izledi¤ive dogmatik olmayan metodu, birçok solcuyuve sol iktidar› da rahats›z etmektedir. NKP(M)1996 y›l›nda silahl› mücadeleyi bafllatt›¤›ndabaz› kimseler bunun güncelli¤ini kaybetmifl,geçersiz bir taktik oldu¤unu düflündü. NKP(M)2006 y›l›nda silahl› mücadeleyi geçici bir süreiçin ask›ya alarak anti-monarflist koalisyon hü-kümetine girdi¤inde baz› kimseler bununlaNKP(M)’nin kimli¤ini kaybetti¤ini-kaybedece¤iniöne sürdüler. Ve Maoistler kendi anti-feodalprogramlar›n› aç›klay›p bunu di¤er partilere da-yatt›klar›nda baz› kimseler NKP(M)’nin sosyaliz-me ulaflmay› bir yana b›rakt›¤›n› düflündüler.

Ama bu sessiz flüphecilik yanl›fl bir yakla-fl›md›r. Dünya, Nepal’i izlemeli, buna ihtiyac›var. Maoistlerin nisan ay›nda gerçekleflen se-çimlerde elde ettikleri hayret verici zaferleri,henüz gerici güçler karfl›s›ndaki kesin zaferleride¤ildi. Maobadi, siyaset sahnesinin merkezin-de duruyor, ama henüz devletin ordusunu tas-fiye edebilmifl de¤il. Yeni güç denemeleri bunoktada gerçekleflecek.

NKP(M), art›k muhalefetteki bir hareket de-¤il ve bugün, radikal bir de¤iflim projesindetopluma önderlik etmenin getirdi¤i oldukça de-¤iflik problemlerle karfl› karfl›ya. Maoistlerinkarfl› karfl›ya olduklar› bu problemlerin bafl›ndaiktidar meselesi geliyor ve görünen o ki; onlar,güçlü bir ordu ile ani ve ezici bir taktik hamle-nin aray›fl› içerisindeler. Neticede Nepalli Mao-istler ülkedeki rakiplerini tecrit etmek, etkialanlar›n› geniflletmek ve ülke d›fl›ndaki düfl-manlar›n› etkisiz hale getirmek üzerine kurulubir taktik politika içerisindeler.

Tüm bunlar flafl›rt›c› görünüyor. Dünya, ra-dikalli¤in ve devrim an›n›n d›fl›nda, uzun veac›mas›z bir mücadeleye tan›k oluyor. Ço¤ukimse, popüler ve güçlü olan bir komünistdevrimin hükümete gelmesi halinde ne olaca-¤›n› bugüne de¤in görebilmifl de¤ildi.

Gelin, Nepal’i daha yak›ndan incelemekiçin önümüzde duran dört nedene bakarak bir-çok kesimin içerisine girmifl oldu¤u sessizli¤ibozal›m:

Birinci neden: ‹flte radikalliklerini korumala-r›na karfl›n insanlardaki kat› düflünceleri berta-raf eden komünistler. “Biz, yarat›c› devrimcili¤ive yaflayan devrimi dogmatiklikten, ezbercilik-ten ve klifle sözlerden koruduk” diyor NKP(M)Baflkan›.

Maobadi, içinde yaflad›¤› toplumu ayr›nt›l›ve adamak›ll› bir flekilde inceleyerek devrimtecrübesine yeni bir soluk getirdi. Nepal halk›üzerindeki dehflet verici bask›lar› ve içinde bu-lunduklar› koflullar› son derece aç›k ve do¤rubir flekilde tan›mlad›lar. Onlar, halka ulaflmakve halk›n umutlar›n› canland›rmak için yarat›c›taktikler gelifltirdiler. Son 15 y›l boyunca güçle-rini, etkinliklerini ve kitle desteklerini süreklibüyüttüler.

‹ktidar› almalar›na ramak kalm›flken, buhareket, çevresindeki yak›n güçlerle birleflti vefarkl› mücadele biçimlerini devreye soktu. 1996y›l›nda, gerilla savafl› taraf›ndan desteklenenharika bir örgütlülükle yola ç›kt›lar ve 2006 y›-l›nda ateflkes ilan ederek müzakerelere baflla-d›lar. On y›l boyunca denetimleri alt›ndaki üsalanlar›nda devrimci yönetimler kurdular ve iz-ledikleri politik hat ile kentlerdeki kitlelerin

deste¤ini kazand›lar. Nisan ay›ndaki tarihi se-çimlerde büyük bir baflar› elde ettiler ve düfl-manlar›n›n ayak oyunlar›n› bofla düflürmek içinkitlelerle sokaklara ç›kma, kitlelerin inisiyatifinidevrimci bir iktidar için yeniden seferber etmekozunu ak›ll›ca kulland›lar. ‹stediklerini büyükoranda elde ettiler, üstelik karfl› taraf›n tümdayatmalar›na karfl›n askeri güçlerini da¤›tma-dan ve ba¤›ms›zl›klar›ndan ödün vermeden bu-nu yapt›lar.

4. dünya ülkesi denilen Nepal’de, Maoistle-rin önderlik etti¤i bu hareket, dünya halklar›naa¤lamak d›fl›ndaki bir seçene¤i apaç›k bir flekil-de gösterdi ve onlara umut oldu. Nepal’deki buhareket, uzun süre boyunca ABD ya da ‹ngilte-re’de etkisini göstermeyecektir, ama ya dünya-n›n yoksul ülkelerinde?

Onlar›n, komünizm hedeflerine ulafl›p ula-flamayacaklar›n› flimdiden söylemek güç. Amaher halükarda halen onlardan ö¤renmemiz ge-reken çok fley var.

‹kinci neden: Nepal, Hindistan’daki devrimmücadelesi ateflini büyütecek bir fitil niteli¤in-de. Nepal’in 30 milyon yoksul halk›, dünyan›nen kalabal›k ülkelerinden ikisi olan Çin ve Hin-distan aras›na s›k›flm›fl durumda. ‹ki dev aras›-na s›k›flm›fl olan Nepal’in yoksul halk›n›n bumücadelesinin, komflu Hindistan’a nas›l yans›-yaca¤›n› bir düflünün. Yeni Nepal, Hindistan’da-ki Maoistlere aç›k, uzun bir s›n›ra sahip olacak.Maoistler önderli¤indeki silahl› mücadele Hin-distan’›n kuzeyindeki yoksul k›rsal bölgeleriiçin için tutuflturuyor. Yeni Nepal’in, Hindistanl›Maoist güçlere aç›k kalacak olan uzun s›n›r›,Hindistan’›n kuzeyindeki köylülerin Maoistlereolan destekleri ve son zamanlarda s›kça tela-fuz edilen ve Hindistan’›n güneyinden kuzey-deki Nepal s›n›r›na kadar uzanan ve Hindistanl›Maoistlerin etkinli¤indeki bölgelerden oluflan‘k›z›l koridor’ göz önüne al›nd›¤›nda tablo dahaanlafl›l›r olmaktad›r.

Nepalli Maoistlerin büyük u¤rafllar› ile kuru-lan ve de¤iflik bölgelerden farkl› Maoist devrim-ci güçleri bir araya getiren Güney Asya MaoistParti ve Örgütleri Koordinasyon Komitesi, biranlamda bu sürece bir haz›rl›k niteli¤indeydi.

Nepal’de kurulacak bir devrimci hükümet,Hindistan ile olan uzun s›n›r› nedeniyle güçlükleryaflayabilir. S›n›r sorunlar› nedeni ile yoksul Ne-pal halk› ve devrimci Nepal hükümeti, Hindis-tan’›n ambargolar› ile karfl› karfl›ya kalabilir. Da-has› bir istila ile yüz yüze gelebilir. Ancak böyle-si bir durumda Hindistan’daki ve bölgedeki di¤erülkelerde faaliyet yürüten Maoist güçlerin neleryapabilecekleri de dikkate al›nmal›d›r.

Üçüncü neden: Nepal, yeni ve çok daha iyibir dünyan›n mümkün oldu¤unu gösterdi. He-pimiz radikal bir sosyal de¤iflimin imkans›z ol-du¤unu düflünüyor ve söylüyorduk. Gerici, bas-k›n dünya güçlerine karfl› bir mücadelenin ba-flar›ya ulaflmas›na ihtimal vermiyorduk. Amaiflte bugün Nepal böylesi bir baflar›n›n, halk›nkendisini ve dünyay› de¤ifltirebilece¤inin canl›örne¤i olarak önümüzde duruyor. Bizim vetüm dünya halklar›n›n. Bu örnek ülkede kad›n-lar art›k sadece çocuk bak›m› ve ev iflleri ileu¤raflm›yor, devrim için gerici kabullere mey-dan okuyor. Gençler gerici güçleri, düflmanlar›yok etmek için devrimci orduya kat›l›yorlar.Birçok etnik grubun oldu¤u ve kastlara ayr›lm›fldurumdaki Nepal, halk›n birlikte hareket etme-sinin neler yaratabilece¤inin ete-kemi¤e bü-rünmüfl hali. Tüm bunlar güzel bir esinti gibi vebu esintiden bir an olsun uzaklaflmak istemi-yorsunuz, çünkü onu kaybetmekten korkuyor-sunuz.

Dördüncü neden: Halk, devrim için meydanokuyacaksa yaln›z olmamal›d›r. E¤er NKP(M)1996 y›l›nda devrimci savafl›-silahl› mücadeleyibafllatmam›fl olsayd›, bu de¤iflim için meydanokuyufl hiç düflünülmeyecek flekilde sonuçla-nabilirdi. NKP(M) bunu bilerek yola ç›kt› veonun politik planlar› gerçekleflmeye bafllad›.Çünkü Nepal’in gençleri yaflamlar›n› bu müca-deleye verdiler, halk mücadeleyi her yöndensahiplendi. Bugün art›k kritik bir noktaya gelin-mifl durumda. NKP(M) devrimci iktidar içinad›mlar›n› sürdürürse Hindistan ve ABD’nin sal-d›r›lar› ile karfl› karfl›ya kalabilir, gerileyebilir. Bi-lindi¤i gibi NKP(M) uzun süredir ABD’nin ‘terör’listesinde yer almaktad›r. ABD ve baz› ulus-lararas› kurulufllar NKP(M)’yi küçük yafltaki ço-cuklar› silahland›rmakla da suçluyorlar. Bat›l›güçler Nepal’deki kraliyet ordusunu modern si-lahlarla silahland›rageldiler. Dahas› Nepal’dekikimi gerici güçler Hindistan taraf›ndan halendesteklenmektedir.

‹flte çok az bilinen bir devrimin kabaca du-rumu bu. Bu devrimi kime anlataca¤›z? Bu dev-rimden ne ö¤renece¤iz? Onun için ne yapaca-¤›z? Bu sorular› hepimiz düflünmeliyiz…

*Asian Age yazar›

Nepal devriminin önemi

M‹KEELY*

30 Mayıs günüNKP(M) tarafındanbaşkent Katman-du’da yapılan cum-huriyet kutlamala-rında Prachandatarafından yapılankonuşmadan kısal-tarak çevirdik.

Biz Nepal halk›n› yar› yolda b›rakmayaca¤›z, Nepal halk› da bizi yar› yol-da b›rakmayacak. Bize göre, yeni bir anayasan›n oluflturulmas› iki y›ldandaha fazla sürmez. Bunun ard›ndan, politik bir denge sa¤lamak istiyoruz.Ancak esnek oldu¤umuz kadar kat› da olmas›n› biliriz. Halk›m›z olanlar›anl›yor. Halk›m›z kendi tarihini yaratt›. Ancak ‘büyük adamlar’ ve ‘büyükentelektüeller’ yan›ld›. Onlar›n zihniyeti paramparça oldu. Onlar›n tezleriyaln›zca ka¤›t üzerinde kald›

B

28 Haziran-16 Temmuz 2008

Page 12: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

12 28 Haziran-16 Temmuz 2008 kültür-sanat

Toroslar›n ard›na gizlenen günefl,Çukurova'n›n genifl tarlalar›yla halaya durmufltur.Evet, Çukurova topraklar› bereketlidir ama sömü-rülmüfl yorgun insan kaslar›nda derin bir ac›yadönüflür bu bereket. Yukar›da günefl, afla¤›daçamur, toz… Kilometreler yal›nayaklarla afl›l›r.

Orhan Kemal’in yaflamaktan, yaflanan› an-latmaktan gelen benzersiz gözlem gücü vebir kaynak gibi coflup giden kalemi; Çukuro-va’n›n bereketli, ilmek ilmek ifllenmifl top-raklar›na, uçsuz bucaks›z gö¤e, al›n terinesarar kendini, Çukurova insanlar›na canverir. Orhan Kemal tan›k oldu¤u sosyalgerçekli¤i, uyum sa¤layamad›klar› ko-flullarda birbirinden farkl› yok olufllarasürüklenen insanlar›n yaflamlar›n› an-lat›r. K›fl aylar›nda köylerde yapacakhiçbir ifl olmad›¤›ndan ekme¤iniÇukurova’da aramaya giden biraya¤› köyde, bir aya¤› kentte;ekmek paras› peflinde Çukuro-va’ya ak›n eden ›rgatlar›n yüzyüze kald›klar› sömürü düze-nini, fabrikalarda, inflaat iflle-rinde çal›flma flartlar›n›, top-rak a¤alar›n›n angaryalar›-n› gözler önüne serer.Kimler yoktur ki burada?‹flahs›z›n Yusuf, KöseHasan, Pehlivan Ali, in-

safs›z Topal A¤a, c›va gibi Hidayeto¤lu, ›rgat Fatma,haks›zl›¤a direnen, bafl› dik, Kürt Zeynel… Ve daha ni-celeri… Kimdir bu insanlar, ne ister, ne ararlar… OrhanKemal ve Erden K›ral verir yan›t›n›…

‘Ekmek derdi’nin hikayesidir Bereketli TopraklarÜzerinde. “Anca beraber, kanca beraber” diyen üç ar-kadafl ‘var olma kavgas›nda’ zamanla birbirinden ay-r›l›r, birlikte ifl aramaya ç›kt›klar› köylülerini ölümeterk ederler. Ve bereketli topraklar üzerindeki emek-çiler, kendi dünyalar›nda, bir bafllar›na ç›rp›n›p durur-lar; sömürünün belirgin, somut biçimlerine karfl› tep-

kilerini koyarlar... ‹flten at›ld›kla-r›nda a¤a ile hesap-

laflmaz,

›rgatbafl›y› arar, ›rgatbafl›y› bulamaz harman› yakar-lar. Fabrikadaki emek-sermaye çeliflkisini de¤il de ›r-gatbafl›n›n ald›¤› harac› görürler, kumar oynatmakiçin faizle para verilmesini, iflçinin esrara al›flt›r›lmas›-n› sömürü diye görürler. “Bereketli Topraklar Üzerin-de” roman›/filmi ülkemiz toplumsal yap›s›na iliflkindönemsel bir kesiti, k›r kent çeliflkisini gerçekçi üslu-buyla yans›t›rken; Anadolu köylüsünün maddi yeter-sizlikler nedeniyle kente yönelmesini ve yeni üretimiliflkileri içerisinde eziliflini, ekmek derdi peflinde yokoluflunu dile getirmektedir. Yar› feodal bir ülkede,köylülerin zorlu yaflamlar›n› gerçekçi bir biçimdeyans›tm›flt›r Orhan Kemal. Daha iyi bir yaflama sevi-yesine eriflmek umuduyla köylerini b›rakarak Çuku-rova’ya çal›flmaya giden üç köylünün kendi dünyala-r› ve geleneksel de¤erleriyle, kentin zorlu ve a¤›r

flartlar›n›n çat›flmas›n›n anlat›m›d›r. Onlar henüzzorbal›¤›n, zulmün as›l kayna¤› ile mücadele-

den uzakt›rlar, bu bilinç düzeyi, koflullar›nyönlendirdi¤i bir bilinç düzeyidir. Bunu çokiyi bilen Orhan Kemal, toplumsal gerçekli-¤e, onlar›n görebildi¤i, anlayabildi¤i ölçüdeyaklaflm›flt›r. Toplumcu gerçekçi sanatanlay›fl›n›n edebiyat›m›zdaki en etkinisimlerindendir Orhan Kemal. Emekçile-rin sorunlar›n›, yaflamsal kayg›lar›n› veemek-sermaye çeliflkisini konu alan,“toplum için sanat” görüflü bütün eser-lerinde vücut bulmufltur.

Erden K›ral’›n sinemas› güç bir ifliyüklenir. Edebiyat›m›z›n en güçlü ro-manlar›ndan birini; toprak, insan veemek destan›n› sinemalaflt›r›r. OrhanKemal’in güçlü kalemine Erden K›ral’›nkameras› efllik edince kazand›¤› gör-sellikle sinema ad›na da önemli biryap›t halini al›r.

‹nsan insan›n kurdudur bu filmde.Topal A¤a için Köse Hasan’›n can çe-kiflmesinin hiç önemi yoktur. O nuniçin önemli olan birkaç kurufl dahafazlas›d›r. A¤ao¤lu içinde iflçinin, iflçihayat›n›n hiçbir de¤eri yoktur. Patozmakinesinin bafl›na geçirdi¤i usta dahaçok çal›fls›n, kesesine daha fazla parakoysun diye kolunu makineye kapt›rd›-¤›nda, arabas›na al›p doktora götürmez.Araba kanlanmas›n diye! Kad›nlar›n buac›mas›z düzende yeri sar› öküzden son-rad›r. Daha çok horlanan, çocuk yapmas›gereken, tecavüze u¤rayand›r. S›tma krizigeçiren ›rgat Fatma’ya ilaç veren adam,tecavüz etmekten geri durmaz. ‹flçininüzerinde olmad›k ceberutlu¤u yapanlariçin kad›nlar sadece bir ‘mal’d›r. ‹flçiler, ›r-gatbafl›na düzenli olarak avanta vermekzorunda kal›rlar. Düzen böyledir, baflka ça-releri yoktur… Köyden çok farkl› olan yaflamflartlar›nda hayallerini süsleyen gaz oca¤›n›,analar›na, efllerine alacaklar› elbiseyi düflüne-rek boyun e¤ip çal›fl›rlar. Çünkü küçük hayal-leri vard›r onlar›n…

Öte aya¤› da vard›r anlat›lanlar›n. Çünküyeryüzünün her köflesinde haks›zl›¤a u¤rayan,

türlü ac›lara reva görülen halk›m›z›n ruhunda özlem,direnifl vard›r. Umutsuz, karamsar bir roman›, filmde¤ildir. Umudu, kesintisiz mutluluk aray›fl›n› verir.Birbirlerine yard›m ederken, yorgun bir gün sonras›uzakta yanan ateflin dalga dalga yans›mas›n› yüzle-rinde duyarak, ac›n›n, öfkenin, hasretli¤in bir bütünoldu¤unu, her fleyiyle yafland›¤›n›, yaflanmas› gerek-ti¤ini anlat›rlar bizlere. ‘Bereketli Topraklar Üzerin-de’de gerçekli¤e getirilen tan›kl›k vard›r, ama ayn›zamanda ac›yla sevincin, umutla umutsuzlu¤un, nef-retle sevginin o ayr›lmaz iç içeli¤i, birlikteli¤i vard›r.Erden K›ral, sinemas›yla tüm bunlar› kavrar ve yeni-den kurar. Gücünden, solu¤undan pek bir fley yitir-meksizin baflka bir varl›¤a, görselli¤e kavuflur. Elbet-te de¤iflenler, yitip gidenler vard›r ama K›ral, OrhanKemal’in en güçlü yan›n›, halkç› yan›n› yakalay›p, fil-mine bir ›fl›k gibi yans›tm›flt›r. Böylesine emek verile-rek çekilen bir filmin oyunculu¤u da etkileyicidir. Ka-rakterler ile aralar›nda sa¤lam bir köprü kurmuflturoyuncular. K›ral, Çukurova’n›n gerçek emekçileriylede çal›flarak ak›c›, pürüzsüz bir sinema dili kurmufl,yap›t›n özünü ustaca perdeye tafl›m›flt›r. K›ral’›n film-leri genel seyirci zevkinden, gerici kültürün dayatt›¤›ölçülerden uzak bir sinemay› gerçeklefltirir. Ço¤un-lukla toplumsal konularla, çeliflkilerle beslenen, bel-gesel tad›nda filmler çeken K›ral’›n, Hakkâri’de BirMevsim, Ayna, Dilan gibi filmlerini de hat›rlatmak ge-rekir. Hakkâri’de Bir Mevsim filmide, “Bereketli Top-raklar Üzerinde” gibi sansüre u¤ram›flt›r.

Bereketli Topraklar Üzerinde, Türkiye- Kuzey Kür-distan’›n emek-üretim iliflkisini, tarihsel ve toplumsalgerçekli¤ini tüm ç›plakl›¤›yla gösterir. ‹nsanlar›, içindeyaflad›klar› çevre koflullar› ile ele alan, tarihsel bir ke-siti ustal›kla tespit eden, güçlü ve kal›c› k›lan bafll›caö¤eler nedeniyle “Bereketli Topraklar Üzerinde” 12Eylül döneminde faflist cunta taraf›ndan yasaklan›r.Askeri faflist cunta, mahkemeleriyle, kanunlar›ylabask› araçlar›n› halk›n üzerinde yo¤unlaflt›rarak, hak-s›zl›klar›n ayd›nl›¤a ç›kmamas› için, kitleleri ayd›nla-tacak her arac› yakarak, yasaklayarak her fleye pran-ga vurur. Bu dönemde yasaklanan filmlerin say›s› da927’dir. Darbeciler, 12 Eylül askeri faflist darbesinehaz›rlan›rken döneme ait birçok eser gibi “BereketliTopraklar Üzerinde”yi de ‘has›ralt›’ eder. Film 1980’debirçok ödüle lay›k görülür, ancak verilen ödüller fil-min muhalif olmas›ndan kaynakl› geri al›n›r. Film,baflta gösterim izni almas›na karfl›n, Adana S›k›yöne-tim Komutanl›¤›’nca yasaklan›r ve yine 1981’de Av-rupa’da ‘En ‹yi Film’ seçilmesine karfl›n, s›k›yönetimnedeniyle yönetmen ödülü almaya gidemez. Bu hi-kaye sinemada hayat bulurken de birçok zorluklakarfl›laflm›flt›r. Film setinde çal›flan iflçiler, ekibin pa-ras› bitince seti terk eder; bunun üzerine iflçilerin ye-rine, filmin oyuncular› set iflçisi olarak çal›fl›rlar. Haf-talarca paralar›n› alamazlar, fakat yapt›klar› ifle dörtelle sar›l›rlar. Daha sonra filmin negatifi kay›plara ka-r›fl›r, bir flekilde ülke d›fl›na ç›kart›l›r, uzunca bir süregösterimi yap›lamaz. 28 y›l sonra Erden K›ral, bir ya-k›n›n›n arac›l›¤› ile bulur filmi. Yasakland›¤›ndan tam28 y›l sonra gösterime girer “Bereketli Topraklar Üze-rinde”…

Orhan Kemal’in güçlü kaleminden ç›karak ErdenK›ral’›n özgün yorumuyla sinemaya uyarlanan film,kesinlikle izlenilmeye de¤er…

YÜZ F‹K‹RMuzaffer Oruço¤lu

Kökleri ‹brahim Kaypakkaya’ya dayanan güçlerin (At›l›m, ‹flçiKöylü, Devrimci Demokrasi vb.) kurulacak aç›k bir sosyalistpartinin çat›s› alt›nda birleflmeleri gerekiyor. Bu güçler oldukçada¤›n›k bir durumdalar. fiurada burada kültür merkezleri, der-nekler, on befl günlük veya ayl›k ç›kan dergiler, ‹nternet site-leri, k›sacas› da¤›n›k güçlerin, halk› genifl ve derinlemesine et-kilemeyen da¤›n›k çabalar›.. Partileflmek için hangi ad›mlarat›lmal›d›r?

‹lk olarak, her hareket bu sorunu kendi içinde tart›flmal›, gö-rüfllerini somut hale getirmelidir. E¤er her hareket, sosyalit birparti çat›s› alt›nda birleflme görüflünde ise, genel olarak sosya-lizme, özel olarak da aç›k bir sosyalist kitle partisinin kuruluflbiçimine, azami ve asgari program›na iliflkin görüfllerini yaz›l›hale getirmelidir. Kendi içlerinde, bir iç tart›flma ile görüflleriniberraklaflt›ran hareketler, daha sonra eflit say›da temsilcileriy-le bir araya gelip, birleflmeye, birleflmenin prensiplerine, kuru-lacak partinin program ve tüzü¤üne iliflkin ortak noktalar› tes-bit etmeli ve kendi içinden, tüm bu güçleri sosyalist partininkurulufl kongresinde birlefltirecek bir Kongre Örgütleme Komi-tesi seçmelidir.

‹kinci olarak, tüm güçler tek bir sosyalist partinin çat›s› alt›ndabirlefltikten sonra, bunlar›n kültür merkezleri, irili ufakl› tümdernekleri, kurulan partinin flubelerine dönüfltürülmelidirler.

Buna ba¤l› olarak, bölük pörçük yay›nlara son verilmeli, tümgazete ve dergilerin güç ve olanaklar› tek bir günlük gazetedebirlefltirilmelidir. Yine buna ba¤l› olarak tek bir yay›nevi kurul-mal›, Parti, tüm ulus çap›nda yay›n yapacak bir televizyon ka-nal›n›n aç›lmas›na omuz vermeli ve kendisine yak›n kanallarlada yak›n dayan›flma içine girmelidir.

Üçüncü olarak, sosyalist parti, EMEP, ÖDP gibi sosyalist par-tileri, Sosyalist Partiler Birli¤i gibi çok daha genifl bir birli¤in ku-rulufluna ça¤›rmal› ve bu konuda ciddi çabalar göstermeli, ›s-rarl› olmal›d›r.

Her fleye kendimizden bafllamal›y›z. Silkinip aya¤a kalkmaz-sak, görüfllerimizi ve yaflam tarz›m›z› yenilemezsek, tüm da¤›-n›k güçleri birlefltirip, zinde bir güç haline gelmezsek, ne di¤ersosyalist partiler, ne de halk ciddiye al›r bizi. fiimdiye kadar kidirenifllerde ölenlerin, ifllerinden at›lanlar›n, cezaevlerine dü-flenlerin yak›nlar›n› dahi çevremizde tutamad›k. De¤iflik görüfl-lerle tek bir sosyalist partisinin çat›s› alt›nda olman›n, onlarlabirlikte yürümenin avantaj›n› kavramak zorunday›z. Birli¤in entemel flart›, ayn› ideali ve amac› paylaflmakt›r. Özgür, s›n›fs›zbir toplum ideali. Birli¤in temeli bu ideal olmal›d›r. Demokrasi-yi, de¤iflik görüfllerle birlikte olmay› ve birlikte yürümeyi, mu-halefette ö¤renemezsek, hiç bir zaman ö¤renemeyiz. Her ikti-dar›n do¤as›, en genifl kitle demokrasisine karfl›d›r. ‹ktidar›n

çark›, bürokrat üretmeyi, profesyonelli¤i, hiyerarfliyi ve ege-menli¤i güçlendirme yönünde ifller. ‹ktidar›n geliflip güçlenme-si, özgürlü¤e do¤ru olmaz. Özgürlük, iktidar zay›flad›kça güçle-nir. Modern Komünizmin en önemli hareket noktas›d›r bu.

Çok daha genifl parti ve cephe birlikleri yaratma yolunda ça-ba göstermeyen bir hareketi, tarih ciddiye almayacakt›r. Biziat›l ve mecalsiz durumda b›rakan eski yap›lar, kireçlenmifl dar,kat› anlay›fllar afl›lmal›d›r. Kendisine karfl›, devrimci olamayan,sisteme karfl› da devrimci olamayacakt›r. Tart›flma, kitlenin ol-du¤u yerde yap›lmal›d›r. Kitle, meydanlarda, etkin günlük ga-zetelerde ve televizyon kanallar›ndad›r. Egemen s›n›flar›n güç-lü olmalar›n›, onlar›n sadece zengin ve devletli olmalar›na ba¤-layamay›z. Kitle çizgisini dikkate alan, ak›ll› ve ustaca politika-lar izliyorlar onlar. Ve bizler onlar›n bu ustal›¤›n› yakalayam›-yoruz. Tart›flman›n ve birlik yönünde ad›m atman›n zaman›d›r.Mevcut yasal imkanlar, egemen s›n›flar taraf›ndan birer ihsanolarak verilmedi halka. Onlar halk›n as›rlara dayanan mücade-leleriyle yarat›ld›. Onlar› kullanmak en baflta halk›n hakk›d›r.Bu yasal haklara, ne yaz›k ki uzun y›llar, bir iflçinin kendi üret-ti¤i ürüne bakt›¤› gibi bakt›k. O haklar›, halktan ba¤›ms›z, hal-ka yabanc› haklar olarak gördük. Bu haklardan, örgütlenmeninen etkin biçimi olan parti örgütlenmesi olarak yararlanmad›k.Bu görüfl ve bu pratik, bizi daralmayla ödüllendirdi. Art›k bugörüflü ve bu prati¤i cesaretle aflman›n zaman›d›r.

PART‹LEfiMEK

Orhan Ke-mal’in güçlükalemindenç›kan ErdenK›ral’›n öz-gün yoru-muyla sine-maya uyarla-nan BereketliTopraklarÜzerinde,Türkiye-Kuzey Kür-distan’›nemek-üretimiliflkisini, ta-rihsel ve top-lumsal ger-çekli¤ini tümç›plakl›¤›ylagöstermekte-dir

Bereketli Topraklar Üzerinde’ki yoksullu¤un dayan›lmazl›¤›

Page 13: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

13ropörtaj

‘Silahlarla donanm›fl bir ordumuz olmaks›z›n burada olamazd›k’

aoistlerin Nepal seçimle-rinden zaferle ç›kmalar›-n›n üzerinden bir ay› afl-k›n süre geçti, ama hergün yeni bir kriz ortayaç›k›yor. Önümüzdekigünlerde olumlu geliflme-ler olacak m›?

Bir tak›m olumlu geliflmeler olmak zorunda. Halkde¤iflim istiyor. Monarflinin geleneksel güçleri yenilgi-ye u¤rat›ld›. Nepal halk› radikal bir de¤iflim istiyor; ni-tel bir de¤iflim istiyor, nicel bir de¤iflim de¤il. Ne varki halk›n seçimlerde yenilgiye u¤ratt›¤› gelenekselgüçler bir kez daha ayn› bozuk sesi ç›kartmaya baflla-d›lar. Fakat onlar›n önünde, halk›n seçimini kabul et-mekten baflka seçenek yok ve onlar eninde sonundabunu kabul edecekler.

Nepal Komünist Partisi (Birleflik-Marksist Le-ninist) ve Nepal Kongre Partisi’nin, seçim sonuç-lar›n› hazmedemedi¤i halde, isteksiz bir flekildehalk›n hükmünü kabullenmifl görünmesi… Esassorun bu mu?

Böyle düflünmüyorum. Bu durum her yerde yafla-n›r. Önceki seçimlerde kendilerini ve güçlerini garan-tiye alan hakim partiler, flimdi kaybettiler ve bundandolay› sorun ç›kart›yorlar. Ancak amaçlar›na ulafla-mayacaklar.

Bir tak›m ciddi sorunlarla karfl› karfl›yay›z. Bupartiler flu an Halk Kurtulufl Ordusu ile Nepal Krali-yet Ordusu’nun birlefltirilmesine aç›kça karfl› ç›k›yor-lar. Dahas› Kraliyet Ordusu’nun üst düzey komutan-lar› da bu birleflmeye karfl›. ‹ki ordunun birlefltirilme-si, 7 politik parti ile imzalanan bar›fl anlaflmas›n›n birparças›. Partiler aras›ndaki var›lan anlaflma ile her ikiordu da Birleflmifl Milletler gözetiminde kamplardatutulmufltu. Durum böyle iken nas›l oluyor da bu par-tiler bugün iki ordunun birlefltirilmesine karfl› ç›k›yor-lar? Ayr›ca bar›fl anlaflmas›nda da hemfikir olundu¤uüzere, biz sürekli Nepal Kraliyet Ordusu’nun demok-ratiklefltirilmesi gerekti¤ine dikkat çektik. Yap›lmas›gereken, özel bir güvenlik komitesi kurmak ve iki or-dunun birlefltirilmesi ifllemini bu komitenin deneti-minde gerçeklefltirmektir.

Yedi politik parti ittifak› içerisinde yer alanpartiler engel mi yarat›yorlar?

Aç›kças› onlar, dün söylediklerini bugün inkarediyor, tam bir u dönüflü yap›yorlar. Di¤er büyük par-tiler ise herhangi bir politik veya sosyal programa sa-

hip de¤iller. Onlar›n, ülkeyi yeniden organize etmeprogramlar› yok, bir yol haritalar›, bir vizyonlar› yok.Ama bizim bir yol haritam›z var. Bizim sosyo-ekono-mik de¤iflim için bir manifestomuz var.

Politik partiler aniden sizin partinizin önder-li¤indeki bir hükümet ve güç paylafl›m› için yeniflartlar öne sürdüler. Genç Komünistler Ligi’nintasfiye edilmesi de bu flartlardan biri. Peki bumümkün mü?

Onlar seçimleri kaybettiler. Bu yenilginin neden-lerini kendilerinde aramak yerine türlü as›ls›z iddiaortaya atmakla u¤rafl›yorlar. Önceleri onlar›n, monar-fliyi kald›rmak gibi bir hedefleri yoktu, sosyo-ekono-mik dönüflüm için edindikleri bir vizyonlar› da… Bupartilerin birço¤u gelinen aflamada iflas etmifl durum-da. Zaten onlar›n halk taraf›ndan egale edilmelerininnedeni de buradan ileri gelmektedir. Seçimleri kaza-nan adaylar›m›z›n yüzde 60’› genç insanlar. Bu parti-ler nas›l olur da bizden, bizim için savaflm›fl-mücade-le etmifl ya da bize oy vermifl gençleri bir kenara at-mam›z› bekleyebilirler?

Genç Komünistler Ligi’nin, seçim sürecindeseçmenlere ya da di¤er partilerin adaylar›na dö-nük y›ld›rma giriflimleri oldu¤u söyleniyor. Bun-lar›n do¤ruluk pay› nedir?

‹nsanlar› oy vermeye zorlayamazs›n›z. Katman-du’da oldu¤u gibi uzak bölgelerde de insanlar bize oyverdiler. Biratnagar ve Porkhara gibi büyük kentlerdede insanlar bize oy verdiler. Seçmenleri bize oy ver-meleri için tehdit etti¤imiz yönündeki iddialar tama-men as›ls›z. Genç Komünistler Ligi’ne yöneltilen ben-zer suçlamalar ise, tamamen yerellerde yaflanan birtak›m tart›flmalardan ibaret. Aç›kt›r ki seçim dönem-lerinde bu tür olaylar her yerde yaflan›r.

Partiler, bizim halk›n topraklar›na el koydu¤umu-zu ve bunlar› halen sahiplerine iade etmedi¤imizi id-dia ediyorlar. Köylüler, uzun köylü mücadelesi süre-cinde topraklar› iflgal ettiler ve buralar› ekmeye baflla-d›lar. Bu durum tamamen meflrudur. Ki, biz kapsam-l› bir komisyon kurarak, toprak reformunda 盤›r aça-cak ad›mlar ataca¤›z. Göreceksiniz ki, hiç kimseyeadaletsiz davran›lmayacak.

Hükümete gelirseniz, kendi politik-ekonomikprogram›n›z› yürürlü¤e koymakta büyük güçlük-lerle karfl›laflaca¤›n›z› düflünüyor musunuz? Ör-ne¤in toprak reformunda?

Biz bunlar›n zor oldu¤unu düflünmüyoruz. Ama

bir tak›m itirazlar, karfl› durufllar var. Bizim sosyal-ekonomik program›m›z tamamen feodalizmi ve mo-narfliyi hedef almakta, bunlar›n tasfiyesini öngörmek-tedir. Baflka bir deyiflle biz demokratik bir cumhuriyetinfla etmek zorunday›z. Bu da burjuva politikalar ileMaoist devrimci politikalar aras›ndaki mücadele ola-rak yaflan›yor. Bizce flu an yaflananlar, proletaryapartisinin önderlik etti¤i burjuva demokratik devriminbir aflamas›d›r. Bunun tamamlanmas› için radikal birtoprak reformu yapmam›z zorunlu.

Daha aç›k olabilir misiniz? Ne tür engelleröngörüyorsunuz?

Politik engeller öngörüyoruz. Çünkü biz bütünfeodal kal›nt›lar›n temizlenmesi gerekti¤ine inan›yo-ruz ve bunu yapaca¤›z. Bunun için de politik bir mü-cadele vermek zorunday›z. Ayr›ca yar› feodal yar› sö-mürge niteli¤e sahip Nepal’de, büyük oranda tar›madayal› olan ekonomi de bu engellerden biri. Böylesibir tablo içerisinde sanayileflmeyi yaratacak köklü re-formlar gerçeklefltirmeliyiz. Ülkenin farkl› bölgeleriaras›ndaki eflitsizlikleri minimum düzeye çekmeliyiz.Lenin ve Mao içinde bulunduklar› tarihsel süreçtedevrimci dönüflümler gerçeklefltirdiler. Dedi¤im gibi,bu bir ulusal burjuva demokratik devrim ve biz, tari-hin bir aflamas›n› atlayarak istedi¤imiz bir aflamayageçemeyiz. Baflka bir deyiflle feodalizmden sosyaliz-me s›çrayamay›z. ‹lk olarak feodalizmi tasfiye etme-miz gerekiyor. Biz buna, ‘Yeni Geçifl Süreci EkonomikPolitikas›’ diyoruz. Bu bir anlamda Lenin’in SSCB’deuygulad›¤› Yeni Ekonomik Politika (NEP)’n›n birbenzeri, fakat içeri¤i ve özü daha farkl›. Biz, toplum-sal iflletmeler ile özel iflletmelerden oluflan ortakl›klarkurmak istiyoruz. Ülke bu flekilde ad›m ad›m ilerleye-cek. Örne¤in, e¤itim ve sa¤l›k sektörü tamamen dev-letin elinde olacak. Öteki sektörlerde özel iflletmelerolabilir. Yabanc› do¤rudan yat›r›mlara da aç›k olaca-¤›z. Üretici sanayiyi gelifltirmemiz, altyap› yat›r›mlar›-na a¤›rl›k vermemiz gerekiyor. Ancak Nepal ekono-misi oldukça zay›f. Oysa kapsaml› kara ve demiryolua¤lar› infla etmemiz gerekiyor. Ülkemiz, büyük bir suve enerji kayna¤›na sahip. Altyap› yat›r›mlar› için yer-li yat›r›mc›lar ile yabanc› do¤rudan yat›r›mlar› davetedece¤iz. Küçük ve orta ölçekli projeleri kendimiz fi-nanse edebilece¤iz, ama büyük projeler için yat›r›ma-sermayeye ihtiyac›m›z olacak. Yine ülkenin bir di¤erönemli ekonomik kayna¤› olan turizm sektöründedevlet ve özel giriflimler olmas›n› öngörüyoruz.

Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ifle yarayaca-¤›n› nas›l anlad›n›z?

Bu bir bilim ve her bir olaya yarat›c› bir flekilde

uyarlanmal›. Bu bilimin uluslararas› geçerlili¤e sahipbir tak›m kesin kurallar› var, ama bunlar her bir ülke-nin özgüllü¤üne en iyi flekilde uyarlanmal›d›r. Bunoktada dogmatizme düflülmemeli.

Neo-liberal küreselleflmenin bugün ulaflt›¤›aflamada nas›l oluyor da halen Marksizm ifle ya-rayabiliyor?

Dünyay› de¤ifltirmeye muktedir bir baflka felsefeya da ideoloji göremiyorum. Yan›l›yor muyum? RosaLuxemburg’un dedi¤i gibi, seçim sosyalizm ile bar-barl›k aras›nda; ya barbarl›k ya da sosyalizm. Irak veAfganistan’da tan›k oldu¤unuz fley barbarl›kt›r. E¤ersol, sosyalizmin yolunu döfleyecek örgütlenmeler ya-ratarak halk kitleleriyle buluflamaz ise, halk dinci-ge-rici fundamentalizmin peflinde emperyalizme karfl›direnme yolunu tutar. Latin Amerika’daki deneyimlerolumlu geliflmeler olarak okunabilir.

Bar›fl sürecine girebilmek için silahl› mücade-leyi b›rakt›n›z. Bu dönüflümü nas›l de¤erlendiri-yorsunuz?

Biz silahl› mücadeleyi terk etmedik. Biz feodaliz-me ve monarfliye karfl› mücadele ediyorduk. Silahl›mücadele olmaks›z›n, silahlarla donanm›fl bir ordu-muz olmaks›z›n burada olamazd›k. Bugün geldi¤imiznokta kurflunlarla oylar›n birlikteli¤inin sonucudur.E¤er kendinizi demokrat olarak nitelendiriyorsan›z vedemokrasi istedi¤inizi söylüyorsan›z halk›n kararlar›-na sayg› duymal›, kabul etmelisiniz. Biz, halk›n kara-r›na sayg› duydu¤umuz için bar›fl sürecine dahil ol-duk. Halk bizi kabul etti. fiimdi di¤er politik partiler–Nepal Kongre Partisi ve UML- hileci, yalanc› birerparti oldular, demokrasinin karfl›s›nda duruyorlar.

ABD halen NKP(M)’yi terörist olarak nitelen-diriyor. Bu durum sizi üzüyor mu?

Bunlar, emperyalist güçlerin jeopolitik bask›lar›-d›r. Bizler rasyonel olmal›y›z, mant›kl› davranmal›y›z.Onlar, bize terörist etiketi yap›flt›rarak, yapt›klar› seçi-mi ve ne istediklerini göstermifl oluyorlar. Biz hiçbirzaman terörist olmad›k. Biz tüm ülkelerle diplomatikiliflkiler gelifltirmek istedik. Nepal’in sosyal dönüflü-münü sa¤lamak için buraday›z ve Nepal halk›na buyolda yard›m edecek tüm uluslarla iliflkiler gelifltirdik,gelifltirece¤iz.

Nepal Kraliyet Ordusu’nun ve Maoistlere kar-fl› olan di¤er kesimlerin, NKP(M) önderli¤inde birhükümet kurulmas› durumunda iflleyifle riayetedeceklerini düflünüyor musunuz?

Nepal Ordusu iflleyifle riayet edecek, etmek zo-runda kalacak. Gerici güçler kesinlikle Nepal Ordu-su’nu etkilemeye çal›flacaklard›r, ancak bunda bafla-r›l› olamayacaklard›r.

Bar›fl sürecine girilmesinden bu yana Hindis-tan’›n tutumunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Bar›fl sürecinden seçimlere kadar geçen iki y›l bo-yunca Hindistan’›n tutumu oldukça olumlu bir seyirizledi. Gündemdeki konulara ve s›n›r sorununa ilifl-kin oturup konuflabildik.

Nepal’de nas›l bir demokrasi modeli öngörü-yorsunuz? Hindistan modelinin Nepal’de izlen-mesi mümkün mü?

Bu sorunun yan›t›, demokrasiyi nas›l tan›mlad›-¤›m›zla ya da s›n›flara bölünmüfl bir toplumda in-sanlar›n yönetimde nas›l söz sahibi olaca¤›yla do¤-rudan ilintili. Hindistan demokrasisi; yoksul halkiçin derin sosyal adaletsizliklerle ve yoksullukla do-lu. ‹sviçre, Fransa, Norveç ve ‹sveç kendi demokra-si modellerine sahip. Biz de kendi demokrasi mode-limizi seçme hakk›na sahibiz. Bu konuda bilincimizaç›k. Neden ille de ve yaln›zca bat› modeli olsun yada baflka bir ülkenin?

Biz silahl› müca-deleyi terk et-medik. Silahl›mücadele ol-maks›z›n, silah-larla donanm›flbir ordumuz ol-maks›z›n bura-da olamazd›k

Bugün geldi¤imiznokta, kurflun-larla oylar›n bir-likteli¤inin sonu-cudur. Biz, hal-k›n karar›na say-g› duydu¤umuziçin bar›fl süreci-ne dahil olduk

E¤er kendinizidemokrat olaraknitelendiriyorsa-n›z ve demokra-si istedi¤inizisöylüyorsan›zhalk›n kararlar›-na sayg› duyma-l›s›n›z

Nepal

Komünist

Partisi

(Maoist)’in

önderlerinden

Dr. Baburam

Bhattarai ile

yapılan

söyleşiyi

kısaltarak

sizlerle

paylaşıyoruz

M

28 Haziran-16 Temmuz 2008

Page 14: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

14 28 Haziran-16 Temmuz 2008 okur

Birazdan yoldafllar›m›z, babalar›m›z, annelerimiz, kardefllerimizve dostlar›m›z gelecek; y›llar›n ac›s›ndan sa¤›lm›fl sevgileriyle nabz›-m›z› dinleyecekler... Nas›l da içten ve sevimli bir gürültüyle kuflan›pyüreklerini, dünyadan söz edecekler. Direnen omuzdafllar›m›zdan,düflman›n i¤renç oyunlar›ndan ve yenilmeyen, ölümü küçülterek za-fere koflan kardelenlerimizden söz edecekler ve böylece dolduracak-lar yüreklerimizi. Tafl bile çiçeklenir, filiz açar, su bile atefllenir, korolur ve kirletilmifl ne varsa hayat› ilgilendiren, aklan›r, durulan›r, pa-r›ldar, ar›n›r bo¤untusundan, yoldaflça olunca ba¤l›l›klar.

Hofl geldiniz yoldafllar,

Hofl geldiniz annelerimiz,

Hofl geldiniz babalar›m›z,

Hofl geldiniz kardefllerimiz,

Hofl geldiniz dostlar›m›z;

Hofl bulduk yoldafllar... Evet, geldik sizlere... fiimdi, 17 Haziran s›-ca¤›nda, siz 17 can yoldafl›m›z›n, o¤ullar›m›z›n, k›zlar›m›z›n, kardeflle-rimizin zafer halay›na tutuflmaya geldik. Tutufltuk halaya. fiimdi si-zinleyiz, tutufltuk kol kola, yürek yüre¤e, yürüyoruz. Her biri nicekavga içinden s›yr›lm›fl bir bilinçle, incelikle, u¤runa can verilen fley-lerden söz edecekler bizlere; dünyadan, yaralar›ndan, halk›n toplum-ca yaflan›lan ac›lar›ndan... Kar alt›nda açan çiçekler kadar diri, h›rsl›ve çetin ve afl›lmaz duygularla dolar insan, omuz omuza olunca yol-dafllar›yla, k›zlar›yla, o¤ullar›yla, kardeflleriyle... Ey ba¤r›m›za çarparakda¤›lan rüzgâr, ufku saran k›z›ll›k; s›k›lan bu yumruklar senin ateflin-dir, sana kan tafl›yor bu ba¤›r›fllar›m›z...

Kanatlar›n› nabz›m›zda tutuflturman bofluna de¤il. Kulak ver, din-le yüre¤ini, damarlar›n› seslendir, gör nas›l donat›yor bizleri, b›çaklar-la dövüflen bir coflkunluk. Atak ve kararl› k›lan bir sevinç, kol kola,yürek yüre¤e tutuflurken halaya, yoldafllarla…

Bundand›r ki;

Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ard›llar› da t›pk› önder-leri gibi egemen s›n›flar›n korkulu rüyas› olmufllard›r.

S›n›f düflmanlar›m›z MLM ideolojisini savunan ve Halk Savafl› yo-luyla iktidar› ele geçirmek isteyen komünistleri hep büyük bir tehli-ke olarak gördü. Ele geçirdi¤i her f›rsatta onlar› tümden yok etmekistedi.

Egemenler defalarca komünist kadrolar›, önderleri ve savaflç›lar›katlederek günefle yap›lan yürüyüfle engel olmak istediler. Sadece

fiziki imhayla da yetinmediler. Ajanlar› komünistlerin içine s›zd›rarak,kaleyi içten fethetme perspektifiyle komünistleri ideolojik olarak dateslim almak istediler. Fakat sonuç hep hüsran oldu.

Ayn› hüsran› 17’leri katlederken de yaflad›lar. Büyük bir haz›rl›klaimha operasyonu devletin tepesinde organize edildi. Onlar›n hesap-lar›na göre bu imha operasyonuyla belimiz k›r›lacak ve ard›llar› birdaha kendini do¤rultamayacakt›. Onlar›n duygu ve düflüncelerinintercüman› olan Milliyet gazetesi, haberi “Bir operasyonla biten örgüt”fleklinde vererek, ayn› arzuyu tafl›d›¤›n› göstermifltir. Benzer haberle-ri o dönem ç›kan birçok burjuva bas›nda görmek mümkündür. Amagerek onlar, gerek onlar›n çanak yalay›c›s› olan burjuva medyas›koskoca bir yan›lg› daha yaflad›. T›pk› Kaypakkaya’y› katletmeklebüyük bir ‘beladan’ kurtulduklar›n› düflündükleri gibi, bir kez dahayan›ld›lar. En büyük yan›lg›lar› da bu haks›z düzeni ilelebet yaflata-caklar›na olan inançlar›d›r.

Bunca yaflanan darbelere ra¤men bizlere hiçbir fley olmad› diye-meyiz. Telafisi çok zor olan darbeler yedik. Çok büyük ac›lar yaflad›k.Y›llar›n tecrübeleriyle, bilgisi, birikimiyle, daha h›zl›, daha güçlü vedaha emin ad›mlarla iktidar yürüyüflümüzü sa¤layan onlarca yolda-fl›m›z› kaybettik. Bu darbeler bize çok fley kaybettirdi¤i gibi, bu dar-belerden ç›kard›¤›m›z ve ç›karaca¤›m›z dersler bizleri daha deneyim-li, daha güçlü yapt›/yapacakt›r. fiu da bir gerçekliktir; bu ülkede canbedeli mücadeleyi göze alamayanlar›n, devrimci mücadeleye katk›-lar› olamayaca¤› gibi, egemenlerin çizdi¤i s›n›r›n bir milim d›fl›na ç›-kamazlar.

Can bedeli girilen bu mücadelede düflman 17’leri sadece fizikenaram›zdan ald›. Çünkü gitti¤imiz her yerde onlar›n izine rastl›yoruz.B›rakt›klar› etkiler dilden dile bizlere ulafl›yor. Yaflamlar›yla bizlereörnek oluyorlar. Daha da önemlisi ortaya koyduklar› ideolojik netlikve MLM biliminde yakalad›klar› seviye yolumuzu ayd›nlat›yor.

Kuflkusuz 17’lerin kayb› Maoist hareket için büyük kay›pt›. Mer-can katliam›, halklar›m›z, Türkiye-Kuzey Kürdistan ve dünya devrimcihareketi aç›s›ndan da büyük bir darbe oldu. Ömrünü Maoist davayaadam›fl, birçok s›navdan al›nlar›n›n ak›yla ç›km›fl, polis sorgular›nda vezindan direnifllerinde direnmifl, say›s›z kez ölümün s›n›r›ndan dönmüflve her defas›nda inand›klar› çizgi do¤rultusunda yeniden mücadelebayra¤›n› yükseltmifl, önemli bir birikim ve deneyime sahip Maoistkadrolar›n katledilmifl olmas›, Türkiye-Kuzey Kürdistan'daki Demokra-tik Halk ‹ktidar› mücadelesi aç›s›ndan çok büyük bir kay›pt›r!

Fakat 17’ler, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimi aç›s›ndan önemlibir noktada durduklar›n›n fark›ndayd›lar. Kay›plar›n›n devrimci müca-dele aç›s›ndan önemli bir kay›p olaca¤›n›n da fark›ndayd›lar. Öyle ki,etkileri ve katk›lar› sadece içinde yer ald›klar› yap›yla s›n›rl› de¤ildi.Onlar ülkemiz ve dünya devrimci hareketi için önemli kadrolard›.

Ama onlar devrim davas›na, yoldafllar›na ve halk›na sonsuz gü-ven duyuyorlard›. Bu güveni duymasalard› bunca tehlikeleri gözeal›p mücadelenin en çetin yerlerinde yer almazlard›.

17’ler Maoist hareket ve ülkemiz devrimci hareketi için önemliy-diler. ‹flkencehanelerde ve zindanlardaki bafl e¤mez tav›rlar›yla tümdevrimcilere ilham kayna¤› olmufllard›. Mücadeledeki kararl›l›klar›ylave kavgaya adanm›fl hayatlar›yla da örnek teflkil ediyorlard›. Bulun-duklar her alanda devrimci dayan›flman›n en güzel örneklerini yaflat-t›lar. Tüm bu olumlu yönlerinden kaynakl› tüm devrimci kesimler ta-raf›ndan sahiplenildiler. Onlar flehit düfltü¤ünde tüm devrimci yap›laronlar› sahiplenerek binlerle ölümsüzlü¤e u¤urlad›. Onlar›n tarihimizinmuhasebe edilmesinde önemli katk›lar›n› hiç unutmayaca¤›z. Yaka-lad›klar› ideolojik berrakl›kla art›k düflmanlar›m›za karfl›, reformist verevizyonist ak›mlara karfl› daha güçlüyüz. Onlar›n yoklu¤unda, kav-gay› kal›nan yerden yoldafllar› omuzluyorsa, bunda 17’lerin büyükbir etkisi vard›r. Çünkü onlar devrimi y›¤›nlar›n yapaca¤›n› ve komü-nist hareketin sadece buna önderlik edece¤ini en iyi anlatanlardan-d›. Onlar bu halk›n ba¤r›nda daha nice komünistin yetiflece¤ini bizeen iyi inand›ranlardand›.

Bizler egemen s›n›flar›n tafl›d›¤› bu en büyük yan›lg›n›n ac›s›n›onlara tatt›rd›¤›m›zda, onlar kahredici bir ruh haliyle ba¤›fllanmakiçin af dilenirken, bizler o anda elimizdeki k›z›l karanfillerle, baflta us-talar›m›zla, Mustafa Suphilerimizle, ‹brahim Kaypakkayalar›m›zla, Sü-leyman Cihanlar›m›zla, Kaz›m Çeliklerimizle, Cüneyt Kahramanlar›-m›zla, Mehmet Demirda¤lar›m›zla, Cafer Cangözlerimizle ve dokuzla-r›m›zla, 11’lerimizle, 13’lerimizle, 17’lerimizle, 17 binlerle ve yüz bin-lerle gurur verici bir sohbete oturmufl olaca¤›z. Onlar›n çoktan beribekledikleri o sevinçli haberi onlarla paylafl›yor olaca¤›z…

Can›m›z Halk Savafl›'na Feda Olsun

Köklerimize Tutunarak Umudu Kuflanma Vaktidir…

Bir yoldafl›n›z

17’ler gelece¤i kazanma kararl›l›¤›d›r

Onların kazandırdı¤ı , ideolojik berrakl›kla art›k düflmanlar›m›za karfl›, reformist ve reviz-yonist ak›mlara karfl› daha güçlüyüz. Onlar›n yoklu¤unda, kavgay› kal›nan yerden yoldafllar›omuzluyorsa, bunda 17’lerin büyük bir etkisi vard›r. Çünkü onlar devrimi y›¤›nlar›n yapaca-¤›n› ve komünist hareketin sadece buna önderlik edece¤ini en iyi anlatanlardand›

Uzun süredir koruculuk sistemini Der-sim'de uygulamaya çal›flan devlet, 'k›r bekçisi'ad› alt›nda koruculu¤u cazip hale getirerekkarfl› devrimci faaliyetlerini h›zland›rmaya ça-l›flmaktad›r. Devlet, Türkiye-Kuzey Kürdistanbölgesinde iflbirlikçi yerel ajan örgütlenmesiyaparak gerillaya karfl› önemli sonuçlar alabil-mifltir. Bu sonuçtan hareketle iflbirlikçi a¤›n›genele yaymaya çal›flmaktad›r. Bu süreçte iseönemle, Alevi kimli¤i öne ç›km›fl Dersim bölge-sine a¤›rl›k vermeleri hiç de tesadüf de¤ildir.

Bu bölgede y›llard›r istedi¤i sonuçlar› ala-mayan devlet, bugün AKP hükümetinin Der-sim için uygulad›¤› özel politikalarla birliktesonuç almaya çal›flmaktad›r. AKP, devletin bu-güne kadar geleneksel yöntemleriyle baflar›l›olamad›¤› bölgede, 'farkl› yöntemlerle' kaza-n›mlar elde etmeye çal›flmaktad›r. Düne kadarinsanlar Alevi kimli¤inden kaynakl› devlet ku-rumlar›nda ifle al›nmazken, bugünse Çemiflge-zek bölgesinde devlet kurumlar›na ifle almayar›fl› bafllam›flt›r.

Köyleri boflaltarak halk› ç›kmaza sokanlar,sonradan da devletin o 'flevkatli eli'yle ikiyüzlübir flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Yoksul insanla-ra cazip teklifler götürerek, yoksul kesimi ka-zanmaya çal›fl›yorlar. Yak›n zamanda baz› ki-fliler sistemin uzatm›fl oldu¤u kirli elleri tut-mufl, bütün de¤erlerini yok sayarak 800 YTLmaafl ve sigorta karfl›l›¤›nda silah alm›fllard›r.De¤erlerini ve geçmiflini yok sayanlar, halk›ngözünde de¤ersiz bir nesne olarak sistemin ba-takl›¤›nda yokolup gidecekler. Bizler çok geçkalmadan geçmiflimize duydu¤umuz sayg› vegelece¤imiz için, sistemin karanl›k politikas›na,yoz kültürüne karfl› direnme gelene¤imizi yeni-den örgütleyerek karfl› koymal›y›z. Sistemindayatt›¤› bu yöne e¤ilimli olan insanlar› yeni-den kazanmak bizlerin görevi olmal›d›r. Düfl-man›n her kazand›¤› kifliyi tespit edip, yenidenkal›ba döküp, devrimci saflara katmak bizleraç›s›ndan bölge halk› içinde büyük kazan›mlardo¤uracakt›r. Halk içerisinde yerel ajan iflbir-likçiler sevilmemektedir. Öne ç›km›fl unsurlar,devletin gözü ve kula¤› olmufllard›r. Bunlarhalka ve devrimcilere büyük zararlar vermifl-lerdir. Art›k geriye dönüflü olmayan, devletinbölgede yerel kadro eleman› olmufllard›r. Bun-lar› etkisiz hale getirmek, tüm onurlu insanla-r›n görevi olmal›d›r. Bizler, devletin halk içeri-sindeki uzant›lar› olan gözlerini kör, kulaklar›-n› sa¤›r edersek, düflman hareketsiz hale gele-

rek ç›kmaza girecektir. Dolas›y›syla Dersimhalk›, ideolojik, politik, kültürel özünü yenidenyakalayarak kendi içinde nitel geliflmeler gös-terecektir.

Halktan kopuk her hareketimiz, halk içeri-sinde yeni unsurlar yaratmaktad›r. Yapt›¤›m›zher fleyi halkla yaparsak bir bütün olarak hare-ket etmifl oluruz. Sistemin amac› devrimcilerlehalk›n aras›ndaki mesafeyi unsurlarla doldur-makt›r. ‹ki tarafl› oynamaktad›r. Birincisi, un-surlar› ifli bitene kadar kullanmak ve sonra in-faz etmek, ikincisi, bu unsurlar devrimciler ta-raf›ndan cezaland›r›ld›¤›nda bu durumu kulla-narak halk içinde devrimcileri karalamakt›r.

Bizler bu devletin oyunlar›n› bofla ç›karta-cak yeterince bilgiye sahibiz. Yeter ki halkado¤ru politika ile gidelim. Önce kendimizi, neiçin çabalad›¤›m›z› halka anlatmak ve kavrat-mak zorunday›z. Kendini halka anlatamayan-lar›n, halk›n sorunlar›n› çözme noktas›nda za-y›f kalmas› kaç›n›lmaz olacakt›r.

Dersim bölgesinde insanlar› kendi kültü-ründen uzaklaflt›rmak için ciddi yozlaflt›rmaçabas› h›z kesmeden devam etmektedir. Eko-nomik durum iyi olmasa da, birahane türüyerlerin aç›lmas› ve talep görmesi bizler aç›s›n-dan kayg› vericidir. Dersim halk› onurludur,gelece¤i için olumsuzluklar› olumlu yönüylekendi lehine çevirebilecek güce sahiptir. Siste-min kirli ellerinin Dersim üzerindeki oyunlar›-n› bozarak, onurumuzla yo¤urdu¤umuz hamu-rumuzu kirletmesine izin vermeyelim. Halk›m›-z› kendi bafl›na b›rakmayarak, onlara öncülükederek, bütün sorunlar› ele al›p beraberce çöz-meliyiz. Sorunlar› çözerken halk› bunun d›fl›n-da tutmamal›y›z, sorunlar için çaba sarfetme-lerini sa¤lamal›y›z. Üretim ifllerinde de onlarayön vermeliyiz. Hayvanc›l›k, tar›m ve ar›c›l›kgibi u¤rafllar için onlar› teknik bilgilerle dona-t›p, kendi ayaklar› üzerinde durmalar›n› sa¤la-mal›y›z. Yaflam›n her alan›nda yaflananlar› bi-lince ç›kartarak, gelece¤imizi bugünden yar›naörgütleyerek, teorik ve pratik perspektifle, bili-min ›fl›¤›nda, gerçeklere dayal› somut do¤rula-r›m›zla engelleri aflarak ilerlemeye devam et-meliyiz. Bizler kazanmak için var›z ve olmal›-y›z. Bu zulmü, bu ç›yan pazarl›¤›n›, gelecektehalk›n bilinçli direniflinde sistemin batakl›¤›n›kurutacak olan Munzur'un asi kardelen çiçek-lerini yeniden filizlendirecektir Dersim'in yi¤ithalk›.

Baran fiahin

Dersim üzerinde yeni oyunlarla kollukgüçleri ifl bafl›nda

Ey yüre¤im, hayk›rÖylesine hayk›r ki, kopsunf›rt›naParçalans›n kara bulutlarYere düflsün y›ld›zlarHayk›r, hayk›rBütün gücünleYeri gö¤ü sarsan bilincinleÖylesine hayk›r kiK›z›l alev sars›n dünyay›Yeryüzü temizlensinKalmas›n hiçbir kötülükYaratal›mYarat›ls›n yeniden insanl›k

Gülsün gözler kardeflçesineÖzgürlü¤ü aln›m›zda tafl›yarakYürüyelim, yürüyelim Düflmanl›¤›n olmad›¤› birdünyayaHep birlikteEl ele, omuz omuzaYürüyelimSonsuzlu¤a, yani Alt›nça¤'aKomünizmeÖylesine hayk›r ki‹nsanl›¤›n özgürlük yürüyüflünüBüyük zaferle taçland›ral›m...

21 Haziran 1992'de Artvin'infiavflat ilçesinde flehit düflen‹smail Bulut (Qero), Do¤anKarada¤ (Topçu), Y›ld›z Çiçek(Kinem) yoldafllar›n ölümsü-zlüklerinin 16. y›l›nda tümdevrim ve komünizm flehitleri-ni sayg›yla an›yoruz.

Bulut ailesi ve yoldafllar›

6 Haziran 1992'de

Dersim'in Pertek

ilçesinde

çat›flmada ölümsü-

zleflen H›d›r

Do¤an'› sayg›yla

an›yoruz.

Ye¤eni

Page 15: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

MAYA

Arif B‹LG‹NYazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan

yay›mlayam›yoruz.

1528 Haziran-16 Temmuz 2008güncel

Dersim'in Ovac›k ilçesinde 'k›r bekçili¤i' ad› alt›nda korucu-luk uygulamas› bafllat›laca¤› ile ilgili haberimizin ard›ndan Per-tek ilçesinde düzenlenen bir programda konuflan Pertek ‹lçeJandarma Komutan› Yüzbafl› Ak›n Eken, "Bugün gelinen nok-tada Tunceli’de ve Pertek’te birçok köyümüzde korucu olmakisteyen çok say›da vatandafl var" demifl ve ayn› programdaTunceli Jandarma Alay Komutan› Kurmay Albay Ali Özkara da,"yo¤un talep üzerine(!) Tunceli'de 1400 geçici köy korucusukadro atamas› yap›lacakt›r" demiflti. Konuyla ilgili olarak kas›t-l› bir flekilde bas›na yans›t›lan aç›klamalarda, bugüne kadarPertek ve Çemiflgezek ilçelerinin baz› köylerinde yaflayan Sün-nilerin köy koruculu¤unu kabul etti¤i, bugün ise Dersim içinsözde 'yo¤un talep' üzerine 1400 kiflilik korucu kadrosu aç›l-d›¤› ve "büyük bölümü Alevi kökenli olan 1500 kifli"nin koru-culuk için baflvuruda bulundu¤u iddia edildi. ‹ddiaya göre bafl-vurular yo¤unluklu olarak Pertek, Çemiflgezek ve Ovac›k ilçe-lerinde yap›ld›, ancak baflvuranlar›n isimleri öldürülebileceklerikorkusuyla henüz aç›klanm›fl de¤il.

‹nsans›zlaflt›r›lmak istenen Dersim'de

yeni hamle: K›r bekçili¤iDersim'de daha önce Pertek ve Çemiflgezek ilçelerinde

baz› Sünni köylerinde geçici köy korucusu uygulamas› yafla-ma geçirilmifl, ancak Alevi nüfusun yo¤un oldu¤u Dersim'inbütününde bu uygulama Dersimliler taraf›ndan reddedilmifl-ti. Gerilla faaliyetinin yo¤un oldu¤u Dersim'de koruculu¤unreddedilmesi t›pk› 1938 y›l›ndaki Dersim katliam› uygulama-lar›n›n devlet taraf›ndan yeniden yaflama geçirilmesine yolaçt›. Asker ve polis yo¤unlu¤unun üst seviyede oldu¤u Der-sim'de, OHAL y›llar›nda gerçeklefltirilen köy yakmalar, zorlagöç ettirmeler, katliamlar sonucunda büyük bir göç hareke-ti bafl gösterdi. Zorunlu göç nedeniyle nüfusun büyük ço-¤unlu¤u bugün Dersim'in d›fl›nda yafl›yor. Köylerin yak›lma-s›, bombalanmas› ve insanlar›n katledilmesi ile amaçlanan,koruculu¤u kabul etmeyip, devletle çal›flmay› reddeden Der-sim'in insans›zlaflt›r›lmas›yd› ve Dersim önemli oranda boflal-t›ld›. Boflalt›ld› ama koruculu¤u reddetmeyi de hep sürdür-dü. Devletle iflbirli¤i, ajanl›k yapanlar ise gerillan›n korkusuile a盤a ç›kmamak için gizli çal›flmay› sürdürdüler. Devlet dekoruculu¤u kabul ettiremedi¤i Dersim'de gerillan›n yönele-ce¤i korkusuyla koruculuk yerine gizli çal›flan iflbirlikçi veajanlar› tercih ediyordu. Gelinen aflamada köy koruculu¤unubir türlü yayg›nlaflt›ramad›¤› Dersim'de iflbirlikçi ve ajan a¤›üzerinden 'k›r bekçili¤i' ad›yla hayata geçirmek istedi¤i buuygulama ile devletin art›k bir k›s›m iflbirlikçi ve ajan›n› göz-den ç›kard›¤›, bu yolla da Dersimlilerin tutumunda zay›fl›kyaratmay› amaçlad›¤› anlafl›l›yor.

Gerillay› “bitirdik, darbe vurduk"

diyorlar, 1400 korucu niye öyleyse?Tunceli Jandarma Alay Komutan› Kurmay Albay Ali Özka-

ra'n›n aç›klad›¤› 1400 korucu kadrosu nedeniyle baflta Der-sim halk› olmak üzere birçok kesim, devletin bu politikas›natepki gösterdi. Ali Özkara'dan önce Tokat'tan gelerek Tunce-li Jandarma Alay Komutanl›¤› görevini üstlenen Kurmay Al-bay Nam›k Dursun da "Tokat'da T‹KKO'yu bitirdim, s›ra Tun-celi'de" sözüyle an›l›yordu. Nam›k Dursun kendi dönemindeDersim halk› üzerinde y›llard›r süren bask› ve zor uygulama-lar›n›n birinci derecede aktörü olmufltu ve bu sebeple dehalk›n yo¤un tepkisi ile karfl›laflm›flt›. Dursun, Av. HüseyinAygün'ün tehdit edilmesi, Tayam ailesinin evinin roketlen-mesi, köylerin taranmas›, muhtarlar›n istifa etmeye zorlan-

malar› gibi birçok olay›n sorumlusu olarak görevini tamam-lad›. Nam›k Dursun döneminde 17'ler de dahil onlarca geril-la flehit düfltü. 17'ler flehit düfltü¤ünde gazetelerin “Bir operas-yonla biten örgüt” manfletleri at›lm›flt›, yine PKK’ye karfl› "dar-be vurduk, bitirdik" bafll›klar› at›lm›flt›. Halk› aldatma amac›güden bu psikolojik savafl argümanlar› yine devletin kendiuygulamalar› ile bofla düflüyor. Dersim için 1400 köy korucu-su kadrosu aç›ld›¤›, bunun için rekor say›da baflvuru yap›ld›¤›fleklindeki aç›klamalar, "bitirdik, darbe vurduk" yönlü aç›kla-malar›n asl›nda gerçe¤i yans›tmad›¤›n›n devlet taraf›ndan iti-raf edilmesi olarak yorumlanabilir. Ancak bu politika da psiko-lojik savafl›n bir parças› ve gerçekli¤i yans›tm›yor.

Gerilla faaliyetinin durgunlaflt›¤› k›fl dönemlerinde iflbir-likçi ve ajan a¤›n› geniflletmek için birçok yönteme baflvu-ran devlet, gelinen aflamada Dersim'deki iflbirlikçi ve ajan-lar› üzerinden koruculuk uygulamas›n› yaflama geçirmeyeu¤rafl›yor. "Yo¤un talep var" fleklinde yap›lan aç›klamalarise Dersim'in bugüne kadar devletin sald›r›lar› karfl›s›ndatak›nd›¤› tavr›n› zay›flatma amac› güden psikolojik savafl›nbir parças›.

Koruculuk aç›klamalar›na tepki‹STANBUL/DERS‹M/‹ZM‹R- Dersim için boflta 1400 koru-

cu kadrosu bulundu¤u ve bunun için de 'yo¤un talep' oldu-¤u yönündeki aç›klamalar Tunceli Dernekleri Federasyonuve Belediye Baflkan› Songül Erol Abdil'in düzenledi¤i bas›ntoplant›lar› ile yalanland›.

‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ‹stanbul fiubesi'nde bas›n top-lant›s› düzenleyen Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF),koruculuk ile ilgili yap›lan aç›klamalar›n do¤ru olmad›¤›n›kaydetti. TUDEF ad›na Genel Baflkan Yard›mc›s› Cemal Yü-cel'in yapt›¤› aç›klamada, Dersim'de halk›n 'k›r bekçili¤i' ad›alt›nda köy korucusu olmaya zorland›¤› belirtilerek, Dersimhalk›n›n inançlar›na ve de¤er yarg›lar›na ters olan bu uygu-laman›n kabul edilmeyece¤i vurguland›. Yücel, “‹limizde te-lafisi güç ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik y›k›mlar›netkileri hâlâ devam ediyorken, bu y›k›mlar› derinlefltirecekbir uygulama daha devreye sokulmak isteniyor” diyerek,“‹ddia edilen baflvurular yap›lm›flsa, Tunceli Valili¤i’ni bu bafl-vurular› aç›klamaya ça¤›r›yoruz” dedi.

'‹nsanlar›m›z H›z›r Pafla olmayacak'Dersim'de de Belediye Baflkan› Songül Erol Abdil'in bele-

diye konferans salonunda düzenledi¤i bas›n toplant›s›ndakoruculuk ile ilgili aç›klamalara tepki gösterildi.

HÖC, DHP, DTP, D‹SK, ESP, HKM, Tunceli Barosu, ‹HD, EMEP,E¤itim-Sen ve SES'in de kat›ld›¤› bas›n toplant›s›nda BelediyeBaflkan› Songül Erol Abdil bir aç›klama yaparak, "Dersim’debirçok insan›m›z›n köyleri yak›ld›, boflalt›ld›. fiimdi ise aç b›-rakarak, dilencilefltirerek Dersim halk› koruculaflt›r›lmaya ça-l›fl›l›yor ve insanlar›m›z H›z›r Pafla sofras›na oturtulmak iste-niyor. Dersim halk› H›z›r Pafla sofras›n› biliyor; H›z›r Pafla dö-nekli¤in simgesidir. Dara¤ac›na kendisi giden Pir Sultan isekahramanl›¤›n ad›d›r. Canlar, bizim felsefemiz iflte budur. Bi-zim felsefemiz Pir Sultanlar›n, fieyh Bedrettinlerin felsefesi-dir. Kahramanlar›m›z›n yolunda yürümek bize yarafl›r” dedi.

'Yeni Rayberler yarat›lmas›na

izin vermeyelim'‹zmir Dersim Kültür ve Dayan›flma Derne¤i ve ‹HD ‹zmir

fiubesi ortak bir aç›klama yaparak Dersim'de koruculuk uy-

gulamas›n›n yayg›nlaflt›r›laca¤› yönündeki aç›klamalara tep-

ki gösterdiler. ‹HD ‹zmir fiubesi'nde yap›lan bas›n toplant›s›n-

da Dersim Kültür Derne¤i Baflkan› Memal Mutu flöyle konufl-

tu: "Halk›m›z bu oyunlara gelmeyecektir. Bu yap›lan yeni

Rayberleri yaratma paketidir. Buna asla izin vermeyece¤iz.

Biz bar›fl ortam›n›n gelifltirilmesini, en çok göç veren il duru-

muna düflürülen ilimizden göçü durduracak yat›r›mlar›n ya-

p›lmas›n›, insanlar›m›z›n üretim yapabilecekleri alanlarda is-

tihdam edilmelerini bekliyoruz". Mutlu, "Buradan halk›m›za

seslenmek istiyoruz; bu lanetli oyuna bulaflmay›n. Evlatlar›-

m›z ellerinde silah, insan av›na ç›kar›lmas›nlar" diyerek ko-

ruculuk uygulamas› ile birlikte baflgösterecek provokasyon-

larla Dersimlilerin birbirine düflürülece¤ini, bu durumun top-

lumda parçalanmalar yarataca¤›n› ve kal›c› düflmanl›klara

yol açaca¤›n› söyledi. Mutlu, "Kan› ekme¤inize kat›k etme-

yin" diyerek konuflmas›n› noktalad›.

‹HD ‹zmir fiubesi Baflkan› Ahmet Alagöz de yapt›¤› konufl-

mada, devletin y›llard›r hep ayn› yöntemleri kullanarak hal-

k›n sorunlar›n› daha da derinlefltirdi¤ini ifade etti.

'Devflirme giriflimi'"Tunceli'de Alevilerden koruculuk için rekor baflvuru"

fleklinde yap›lan aç›klamalara tepki gösteren Alevi Bektafli

Federasyonu, Dersim'deki Aleviler için 1400 korucu kadrosu

tahsis edilmesini 'devflirme giriflimi' olarak de¤erlendirdi.

Alevi Bektafli Federasyonu (ABF) Genel Baflkan› Ali Bal-

k›z'›n yapt›¤› aç›klamada, koruculuk ile ilgili "Alevilerden yo-

¤un talep var" yönündeki aç›klamalar›n "Muharrem ay›nda

Alevi iftar›" diye bilinen politikan›n devam› oldu¤u kaydedi-

lerek, "Alevilerin buna olumlu yan›t vermesini kimse bekle-

mesin. fiiddete ve silaha meylederek korucu olan Alevileri

de özlerine dönmeye davet ediyoruz" denildi. Balk›z, "Açl›k-

tan, yoksulluktan, iflsizlikten bunalm›fl üç-befl kifli o silah› eli-

ne alacak olsa, canl› hedefe mi, tafla topra¤a m› atefl edece-

¤ini bilemez hale gelse bile, bu durum Alevilerin koruculu¤u

kabul etti¤i anlam›na gelmez. Çünkü yetmifl iki millete bir

nazarla bakan Aleviler, fliddet, silah, çat›flma de¤il, kardefllik,

bar›fl, özgürce eflit koflullarda bir arada, birlikte bir yaflam

için mücadele etmektedirler. Onlar›n inançlar›, tarihleri, kül-

türleri bunu emretmektedir" dedi.

Paflalar yine muhtarlar› toplad›Dersim’de koruculuk uygulamas› ile ilgili toplant›lar dü-

zenleyen jandarma komutanlar›, muhtarlara 'telkin'lerde

bulundu.

Tunceli jandarma bölge komutan›, Tunceli jandarma alay

komutan›, Mazgirt ilçe jandarma komutan› ve Mazgirt Kay-

makam› 'k›r bekçili¤i, 'orman bekçili¤i' gibi adland›rmalarla

bafllat›lmak istenilen uyulama için Mazgirt ilçesinin muhtar-

lar› ile Dersim merkezdeki Bayraktepe alay komutanl›¤›nda

toplant› düzenledi. Toplant›da konuflan Tunceli Jandarma

Bölge Komutan›n›n muhtarlara, "Bütün köylülerimizin bizle-

re yard›m etmesini istiyoruz. Elele verip terörü bitirelim. Biz

sizin sorunlar›n›z› biliyoruz, bunun için sizlere 1000 tane kad-

ro getirdik. Gelin bunlardan yararlan›n. Sigortan›z olur, ma-

afl›n›z olur, sonra da emekli olursunuz" dedi¤i ö¤renildi. Top-

lant›da konuflan Mazgirt Kaymakam›'n›n da, yeflil kartlar›n

art›k kendilerine yük olu¤unu, bu uygulaman›n kabul edl-

mesi durumunda yeflil karta ihtiyaç kalmayaca¤›n› söyledi¤i

belirtiliyor.

'Kır bekçiliği', 'orman bekçiliği' adı altında

KORUCULUK DAYATILIYORDevletin 'ç›ban' olarak

gördü¤ü Dersim'deki yenioyunu 'Alevilerin korucu-laflt›r›lmas›' oldu. Bugünekadar Dersim'de sadecebaz› Sünni köylerindekabul edilen koruculukiçin 'Alevi kökenliler rekorbaflvuru yapt›' diye aç›kla-malar yap›lmas›Dersimlilerin tepkisiniçekti. 'Yo¤un baflvuru var'denilse de, baflvurular›ns›n›rl› ve zorunlu olarakdevletle iflbirli¤i içerisinegirmifl kiflilerce yap›ld›¤›biliniyor ve 'güvenlik'nedeniyle baflvurucular›nisimleri sakl› tutuluyor

Maoist Komünist Partisi (MKP), Halk Savafl›’n› büyütmek için 'mer-kezi teçhizat kampanyas›' bafllatt›¤›n› duyurdu. MKP Siyasi Bürotaraf›ndan yap›lan aç›klamada; "Halk Savafl›'n›n söndürülemeyenateflini daha fazla harland›rmak için sizleri, halkla birleflip, MaoistKomünist Partisiyle bütünleflerek Halk Savafl›'na hizmet etmekiçin kan›m›zla, can›m›zla yaratt›¤›m›z de¤erlere sahip ç›kmaya veMarksist-Leninist-Maoist güzergahta Türkiye-Kuzey Kürdistan'daulusal ve s›n›fsal kurtulufl mücadelesini daha fazla harland›rmayaça¤›r›yoruz" denildi.'Ordusu olmayan bir halk›n, hiçbir fleyi yoktur' sözü hat›rlat›lanaç›klamada, "Halk Kurtulufl Ordusu ile bütünleflmenin ve Halk Or-dusunu desteklemenin yollar›ndan birisi de Halk Kurtulufl Ordusu-nun siyasi ve askeri olarak savafl kapasitesini artt›rma sorumlulu-¤unu, bulundu¤umuz her alanda paylaflarak yerine getirmektir.Halk Kurtulufl Ordusu Teçhizat Kampanyas›na bu bilinçle kat›la-l›m" denildi.MKP'nin 2007 y›l›nda gerçeklefltirdi¤i 2'nci kongrede Halk Savafl›noktas›nda "mütevazi bir ad›m" at›ld›¤› belirtilen aç›klaman›n de-vam›nda flu ifadelere yer verildi: "fiimdi görevlerimize s›k› s›k›yasar›l›p küçük ya da büyük, az ya da çok demeden somut pratikfaaliyetlere her alanda koyularak, halk›m›z›n kendi meflru müca-delesine kat›lmas› ve genifl bir destekleme kampanyas›yla, bafltahalk›m›z olmak üzere bütün yurtsever, devrimci ve komünistlerinen büyük hayallerinden biri olan halk›n kendi kurtulufl ordusununitel ve nicel olarak gelifltirmesi, ertelenemez bir görevdir. Anla-fl›lmal›d›r ki halk›n kat›l›p desteklemedi¤i bir savafl, ne kadar halkad›na da yürütülse kazanamaz. Çünkü devrim, gerçek kahraman›olan halk kitlelerinin eseridir. Bu bilinçle Halk Savafl›'yla politik ik-tidar mücadelesinde siz emekçilerin ve yoldafllar›m›z›n k›z›l kanla-r›yla yaflayan canl› bir organizmaya dönüflen Halk Kurtulufl Ordu-suna kat›l›p, destekleme kampanyas›na kat›lal›m.TKP(ML)'den Maoist Komünist Partisi'ne 37 y›ll›k parti tarihimizdebirçok baflar› ve baflar›s›zl›k gösterdik. Halk s›n›f ve tabakalar›n-dan, Kürt-Türk uluslar› ve az›nl›k milliyetlere mensup savaflç›, üyeve önder yüzlerce yoldafl›m›z› Halk Savafl› mücadelesinde yitirdik.Dolay›s›yla ak›t›lan her damla kan›n, verilen her bir eme¤in, yeri-ne getirilen her bir görevin ve yarat›lan her bir de¤erin, Halk Sa-vafl› deryas›n›n birikintisiyle bugünlere gelebildik. Halk KurtuluflOrdusu'na bizzat kat›larak, kurtulufl iste¤imizi büyütelim ve ad›mad›m Halk Savafl›'n› bütünlüklü ve merkezi koordinasyon temelin-de gelifltirelim."

71 Haziran direniflinin y›ldönümünde devrimci eylembirliktelikleri yaratma ça¤r›s›MKP 15-16 Haziran 1970 iflci ve emekçi direniflinin 38’inci y›ldönü-münde de bir aç›klama yaparak, "iflçi, emekçi, ezilen ulus ve milli-yetlerin ortak ç›karlar› do¤rultusunda ortak mücadele ve örgüt bi-çimleri yaratmak için tüm ilerici, yurtsever, ayd›n, demokrat, dev-rimci ve komünistleri s›n›f bilinçli proletaryan›n önderli¤inde birle-flik devrimci eylem birliklerini yaratmaya ça¤›r›yoruz" dedi.15-16 Haziran 1971'de iflçi ve emekçilerin büyük direnifli s›ras›ndadüzeniçileflmifl sendikac›lar›n, sendika a¤alar›n›n devletten yanatav›r ald›klar›, direniflin önüne barikat kuran Türk ordusu ile çat›-flan iflçi ve emekçilere radyolardan durmalar›n› telkin ettikleri be-lirtilen aç›klamada flu ifadelere yer verildi; "Sendika a¤alar› bugünde ayn› tav›rlar›n› devam ettirmektedirler. Bir yandan kendi kol-tuklar›n› korumak amac›yla manevralar›nda s›n›r tan›mayarakadeta demokrasi bekçisi kesilen iflbirlikçi sendikalar ve a¤alar›, di-¤er yanda ise istikrarl› ve kararl› bir durufl gösteremeyerek düzeniçi çözümde s›raya dizilen reformist kesimler, emek karfl›t› politi-kalar›yla iflçi ve emekçi k›y›m›na ortak olmaktad›rlar. Emek cep-hesinin oldukça parçal› ve da¤›n›k durumda olmas› ise elbettebunu beslemektedir. Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ve komü-nist hareketi de bu parçal› gerçeklikle karfl› karfl›yad›r."Aç›klamada düzeniçi anlay›fllar›n en ileri noktas›n›n reformizm ol-du¤u ve reformizmin bugün de devrimci ve komünistlerin önün-de mücadele edilmesi gereken önemli bir tehlike olarak durdu¤uvurguland›.

MKP: “Halk Sava-fl›'n› büyütelim”

DERS‹M- Dersim'de 2005 y›l›ndaki 1 May›s kutlamas›n›n ard›ndanpolisin 'suç duyurusu' ile aç›lan dava sonuçland› ve kutlamayakat›lan 14 kifli hakk›nda TKP/ML, DHKP/C ve PKK/Kongra-Gel'inpropagandas›n› yapmaktan toplam 14 y›l 'ceza' verildi.2005 y›l›nda K›flla Meydan›'nda Tertip Komitesi'nin düzenledi¤imitinge kat›lan DHP kortejindeki Taner Gökbafl, Bülent Yücel, Mu-sa Gezici, ‹brahim Çatakçin ve ‹smail Çatakçin'e, "Önderimiz ‹bra-him Kaypakkaya" slogan› att›klar›, ayr›ca ‹brahim Kaypakkaya'n›nposterini tafl›d›klar› dolay›s›yla "TKP/ML propagandas› yapmak"iddias›yla 1'er y›l hapis 'ceza's› verildi. HÖC üyeleri Özcan Duta¤ac›,Ziya Kulbak, Murat Kaymaz ve Özcan Do¤an'a, "Umudun ad›DHKP/C", "Kim vuruyor, Cephe" sloganlar›n› att›klar› ve "DHKP/Cpropagandas›" yapt›klar› iddias›yla 1'er y›l hapis cezas› verildi. Engin Çakar, Murat Aran, Mesut Aran, Süleyman Yurttafl ve HakiÇalg›n adl› kiflilere ise "Biji serok Apo", "Disa disa serhildan" slo-ganlar› att›klar› ve "PKK/Kongra-Gel propagandas›" yapt›klar› iddi-as›yla 1'er y›l hapis cezas› verildi.

1 May›s "örgüt pro-pagandas›" alt›ndageçmifl, polis izle-mekle yetinmifl

Page 16: 28 Haziran - 16 Temmuz 2008 - Sayı 134

Tuzla tersanelerinde kan akmaya devam ediyor. Tersane patronlar›n›n kâr h›r-s› sonucu bugüne kadar 97. iflçi kardeflimizi ifl cinayetine kurban verdik. Al›n-mayan iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i tedbirleri, tafleronluktan kaynakl› iç içe ve yo-¤un çal›flma, çal›flma alan›n›n darl›¤› Tuzla cehenneminde ölümleri peflpefle ge-tirmeye devam edecektir. Tersanelerde her türlü kurals›zl›¤›n kayna¤› yayg›ntafleronlaflt›rmad›r. Sigorta primlerinin halen girdi-ç›kt› gösterilerek yat›r›l›yor ol-mas›, ana firma taraf›ndan ödenmemesi, ücret gasplar› vb. bir dizi sorun vahflikapitalizmin dirilifl an›n› an›msatmaktad›r. Genel üretim yap›s› böyleyken, yo-¤un ve yorucu çal›flma temposu iflçilerin sosyal bilincini dumura u¤ratmakta-d›r. Tafleronluk uygulamas›yla iflçilerin örgütlenme ihtimali atomize edilmekte-dir. Dahas› tafleronluk as›l düflman›n görünmesini engelleyerek hedef flafl›rt-maktad›r.

Bu tablodan bak›ld›¤›nda tersanelerdeki tek tek iflletmelerde kal›c› örgütlenmeimkan› ortadan kalkmaktad›r. Havzay› tek bir fabrika olarak görmek, hedef tah-tas›na tersanelerin genel patronu G‹SB‹R’i koymak stratejik bir bak›flt›r. Bu stra-tejik bak›fl 9 Aral›k 2006 tarihinde gerçeklefltirilen 1. Tersane ‹flçileri Kurulta-y›’nda belirlenmiflti.

Tafleronlu¤un yayg›nl›¤›, tafleronlar ve tersaneler aras› iflçi sirkülasyonu tekbir tersanede direniflle kazan›lm›fl bir hak olsa bile kal›c›l›¤›n› koruyamamak-tad›r. Toplam havzay› tek bir fabrika olarak gören bu anlay›fl, ne tek tek, nede birkaç tersanede birden tabana dayal› direnifli ya da sendikal kalk›flmay›yads›mamaktad›r. Burada belirleyici olan tersane iflçisinin bir s›n›f oldu¤ununbilincine varmas›n› sa¤lamak, tekil ya da tek bir tafleron ya da tersanede ger-çekleflebilecek lokal bir tak›m direnifllerle büyük ve kitlesel eylemlerin pro-vas›n› yapmak, iflçilerin daha fazla kaynaflmas›n› ve hak arama bilincini yer-lefltirmek yaflamsal önemdedir.

1. Tersane ‹flçileri Kurultay› bu say›lan koflullar› yaratmak, tersane iflçisinin ör-gütlülü¤ünü güçlendirmek, as›l hedef olan G‹SB‹R’i daha belirgin göstermeknoktas›nda zengin araçlar devreye sokmufltur. Limter-‹fl Sendikas›’na yönelti-len dar grupçuluk elefltirisinin ve kopuflman›n ard›ndan gerçekleflen 1. Kurul-tay, Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i’nin kurulmas›n› sa¤layan karara imza att›.Denilebilir ki, süreç baflta ücret gasplar› olmak üzere, sigortas›z çal›flma ve iflcinayetlerine karfl› iflçilerin yükselen öfkesi, örgütlü güce ve militan bir hattasürüklenerek say›s›z direnifli beraberinde getirdi.

Ancak bu tekil direnifller havzada kal›c› bir tak›m kazan›mlar› sa¤layamazd›.Tersane iflçilerini ortak düflmana karfl› ortak bir tutum etraf›nda kenetleyerekhasm›n› kalbinden vuracak bir büyük eyleme ihtiyaç vard›r. Bu eylem GREV’dir.Tersanedeki havza grevi fikri, kurdu¤umuz komitelerle fazlas›yla tart›fl›ld›. Bu-nun için 2. Tersane ‹flçileri Kurultay› “greve haz›rl›k” kurultay› olarak topland›.

Grev fikri bu saatten sonra yo¤unlaflm›fl bir gündem olarak varl›¤›n› korudu.Günümüzde sendikalar›n dahi gere¤ince bu silaha baflvurmad›¤› bir yerdehavza grevinden hem de fiili bir grevden bahsetmek flafl›rt›c› görünebilir. An-cak bir havza grevi için havzadaki nesnel zemin vard›r ve bu dinamikler üstüste binmifltir.

Buradaki temel sorun tersane iflçilerinin birli¤inin sa¤lanmas›d›r. ‹kincisi ise hav-zada çal›flma yürüten di¤er güçlerin birlikte bu süreci örgütleyebilme becerisigösterebilmesidir. Bu yaflamsal koflullar sa¤lanmadan bir havza grevinin örgüt-lenmesi mümkün de¤ildir. Havza güçlerinin birlikte davranmas› ihtimali dargrupçu örne¤in uç noktas›nda olan Limter-‹fl Sendikas› taraf›ndan topra¤a gö-mülmüfltür. Bunu son eylemler üzerinden gözlemleyebilmek mümkündür. Buhastal›k kitle hareketi taraf›ndan afl›lmay› beklemektedir.

Gelelim gerçek bir grevin örgütlenebilmesinin ön koflullar›ndan biri olan iflçile-rin birli¤ini yaratma sorununa... Yo¤un çal›flma temposundan kaynakl› bilincidumura u¤ram›fl, tafleronlukla atomlar›na ayr›lm›fl koca bir iflçi ordusunun bir-li¤ini yaratmak, sa¤lam, do¤ru ve taban›n iradesini esas alan bir politik hat ilemümkündür. Evet! Tuzla cehenneminin ateflini bir nebze olsun grev hafiflete-cektir. Ve bu cehennemde grev ateflini yakmak s›n›f›n birlikteli¤iyle mümkün-dür. Tersanelerde s›n›f›n birlikteli¤ini yaratabilecek bir doygunluk, tersanelerins›n›rlar›n› da aflacak bir etkiye sahip olacakt›r.

Bilindi¤i üzere tersanelerin bu kadar s›k ve yo¤un biçimde gündem olmas›n›nnedeni ifl cinayetlerinin art›k gündelik bir hal almas›d›r. Düzenin neredeyse bü-tün mekanizmalar›na “bu kadar da olmaz” dedirten bu olgu, elbette ki tersaneiflçilerinin mücadelesinden ba¤›ms›z ele al›namaz. Mücadelenin henüz bir tak›ms›n›rl›l›klar› aflamamas›na ra¤men bu böyledir. Öyle ki, Çal›flma Bakan›’ndan iflmüfettifllerine, TBMM bünyesinde kurulan komisyonlardan konunun burjuvabas›n›nda genifl bir biçimde yer almas›na kadar olup bitenler, ayn› zamanda ter-sane iflçisinin y›llard›r kabaran öfkesinin önünü almay› ve mücadele birikiminibofla ç›karmay› amaçlamaktad›r. Ancak bu flarlatan tak›m›n›n “ölümleri önle-me” ad› alt›nda söyledikleri her söz, att›klar› her ad›m, an›nda ve her seferindepefli s›ra gelen ölümlerle bofla düflmüfl, bu sözde çabalar›n gelinen yerde tersa-ne iflçisinin gözünde pek bir inand›r›c›l›¤› da kalmam›flt›r.

Zaten bugün gelinen yerde burjuvazinin bütün kurumlar› elini ete¤ini havzadançekmifltir. Bu, iflçilerin kendi sorunlar›n› kendileri çözme e¤ilimini güçlendirmifl-tir. Bu e¤ilimin güçlenmesinde geliflen d›fl kamuoyunun pay› büyüktür. Bu po-tansiyel örgütlü bir forma kavuflturulmak zorundad›r. Ancak bu yeterince ba-flar›lamam›flt›r.

Süreç bir havza grevi için güçlü bir olana¤a çevrilebilmeliydi. Limter-‹fl Sendika-s›’n›n 27-28 fiubat ile 16 Haziran eylemlerini grev olarak de¤erlendirmesi, ger-çek bir grevin alt›n› boflaltan bir tutumdur. Zira bir eylemin kendini ihtiyaç ola-rak dayatmas› ile gerçekleflebilir olmas› iki ayr› olgudur.

Bugüne kadar havzada ifl cinayetlerine, kölece yaflama ve çal›flma koflullar›nakarfl› gerçeklefltirilen militan ve kitlesel eylemler (27 fiubat eylemi dahil) bir gre-vin gerçekleflebilece¤inin belirtileridir. Dahas› gerçekten bir havza grevi için nes-nel koflullar yerli yerindedir. Üst üste binmifl ve bir grev için yeterince olgunlafl-m›flt›r. Bugünden sonra taban örgütlülü¤ünü güçlendirmek, öncü iflçileri greviçin maddi bir güce dönüfltürmek, mücadelenin s›cak e¤itimi içerisinde grevehaz›rlanmak temel kofluldur.

Ancak böyle bir grev G‹SB‹R’i masaya oturmaya zorlayabilir. Ve kal›c› bir tak›mkazan›mlara yaslayabilir. Oysa ki 27-28 fiubat ile 16 Haziran eylemleri Limter-‹flSendikas› taraf›ndan grev olarak nitelenmifl, böylece gerçek bir grevin önünü t›-kam›flt›r. Dahas› 16 Haziran eylemi 200 kiflilik bir tersane iflçisinin kat›l›m›yla “ifl-çisiz grev” olarak tarihe geçmifltir. Bu tamamen taban deste¤inden yoksunlu-¤un getirdi¤i bir durumdur ve dolay›s›yla taban içerisinde eriyerek afl›lacak birdurumdur. Taban deste¤inden yoksun olundu¤u halde grev ilan etmek ciddi birsorumsuzluktur. Bu sorumsuzlu¤a birçok sendika, meslek odas› ve reformistgrup ortak olmufltur. Kimi çevreler ciddi ciddi süreci grev olarak de¤erlendirmifl-tir. Salt kamuoyunun deste¤ine ve gücüne dayan›larak bir grev ilan edilemez,edilse de hezimete u¤rar.

27 fiubat eylemi 2 bini aflk›n iflçinin kat›ld›¤› bir eylemdi. Kamuoyu deste¤i yineayn› seyirdeydi. Ancak 16 Haziran’a gelindi¤inde kamuoyu deste¤i büyümüfl, içdestek zay›flam›flt›r. Bunun bir tek nedeni vard›r, o da örgütlü bir güce dayan-mamas›. Dahas› 27-28 fiubat eyleminin “çözümsüz” kalmas›, iflçi kitlelerini y›lg›n-l›¤a sürüklemifltir. Bu moral k›r›lma, ihanetçi sendika Dok Gemi-‹fl’in G‹SB‹R ileyapt›¤› ortak eylem ile güçlenmifl ve devletin manevralar›yla perçinlenmifltir.

G‹SB‹R, Selah Tersanesi’nin kapat›lmas›n› gerekçe göstererek zorla da olsa iflçi-leri eyleme sürüklemifltir. “Ya iflsizlik ya ölüm” ikileminin yarat›ld›¤› eylem be-lirgin bir bilinç bulan›kl›¤› da yaratm›flt›r. Bu bilinç bulan›kl›¤›n› k›rmak, tersaneiflçisinin s›n›f bilincini güçlendirmek, tabana dayal› komiteler kurmak, bu komi-telerin mücadele içerisinde yetiflmesi, iflçi iradelerinin a盤a ç›kar›labilmesi ileöncü iflçi kufla¤› yaratmak kal›c› kazan›mlara dayal› bir grevin örgütlenmesininsac ayaklar›d›r. Bu tarihsel görev havzada mücadele yürüten güçlerin omuzla-r›ndad›r.

Tuzla tersaneler cehenneminde iflçiler köle kalmayacak!KONUK YAZAR Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i

Ölümsüz 17’ler için anma etkinlikleri düzenlendi

‹STANBUL- 16-17 Haziran 2005 tarihinde Dersim Mercan vadisinde Türkordusunun sald›r›s›nda ölümsüzleflen ve aralar›nda MKP'nin önder kad-rolar›ndan Cafer Cangöz ve Ayd›n Hanbayat’›n da bulundu¤u 17 seçkinkadro ve savaflç›, ölümsüzlüklerinin 3’üncü y›l›nda Gazi Mahallesi'ndedüzenlenen meflaleli yürüyüflle an›ld›.

Demokratik Haklar Platformu (DHP) taraf›ndan düzenlenen meflaleli yü-rüyüfl, Eski Karakol dura¤›ndan bafllayarak, Cemevi’nin bulundu¤u mey-dana kadar coflkuyla sürdü. DHP'lilerin kat›l›m›nın yüksek oldu¤u yürü-yüfle, Gazi halk›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤i gözlemlendi. Yürüyüfl s›ras›n-da “Vartinik'ten Mercan'a, feda olsun can›m›z Halk Savafl›'na”, “Önderimiz‹brahim Kaypakkaya”, “Halk savaflç›lar› ölümsüzdür”, “Analar›n öfkesi ka-tilleri bo¤acak”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlar› at›ld›. Cemevi'ninyak›n›ndaki meydana gelindi¤inde, yürüyüfle kat›lan kitle ad›na DHPaç›klamas› okundu.

Mercan'da 17 devrimci ve komünistin katledilmesinin nedeninin, bu ül-ke gerçekli¤inde mücadeleyi halk kitlelerine tafl›ma ve önderlikte ›sraretmenin oldu¤u ifade edilen DHP aç›klamas›nda, “Onlar sömürünün vezulmün oldu¤u her yerde, karfl› koymay› ve mücadele etmeyi bilince ç›-karm›fl, bu hedef do¤rultusunda kurtulufl kavgas›n› büyütenlerdi. Em-peryalizme, feodalizme ve komprador bürokrat kapitalizme karfl› De-mokratik Halk Devrimi perspektifi ile hareket edip, ulafl›lmaz san›lan zir-velere yürüyorlard›. Büyük bir yürüyüflün ne ilk ne son yolcular›yd›. An-cak yolun en zorlu ve dönemeçli bölümünü yürüyerek, ard›llar› için bü-yük bir 盤›r açt›lar” denildi.

Aç›klaman›n devam›nda, “Deniz Gezmifllerin, Mahir Çayanlar›n, MazlumDo¤anlar›n, ‹brahim Kaypakkayalar›n bizlere b›rakt›¤› mücadele gelene-¤i, bugün ayn› coflku ve inançla sahiplenilmektedir” sözleri dile getirile-rek, “Halk›n kurtuflu için, yaflam›n her alan›nda mücadeleyi yükseltenler,geçmiflte oldu¤u gibi bugün de faflizmin artan sald›r›lar› ile yok edilme-ye, bast›r›lmaya çal›fl›l›yorlar. Ancak tarihsel deneyimler göstermifltir ki,zulmün oldu¤u yerde halklar›n isyan› ve direnifli de vard›r. Halk›n gele-ce¤i için, bu topraklarda faflizmin hedefi olmufl ve halk ad›na canlar› pa-has›na bedel ödemifl on binlerce devrimci, komünist bulunmaktad›r. On-lar›n ard›llar› olarak bu büyük mirasa sahip ç›karken, bir kez daha hay-k›r›yoruz. Yaflas›n ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizm ve komü-nizm” denildi.

Köklerimize sar›l›p umudu büyütüyoruz

Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i, Ça¤dafl Can, Ersin Kantarve Dursun Turgut'un Cebeci'de bulunan mezarlar› bafl›nda anma gerçek-lefltirdi.

Anma s›ras›nda 17'lerin resimlerinin bulundu¤u bir pano tafl›n›rken,"Kavgalar› kavgam›zd›r. ‹deallerini yaflataca¤›z" yaz›l› pankart aç›ld›.

Mezarl›¤›n giriflinden "Gerillalar ölmez yaflas›n Halk Savafl›”, “Vartinik’tenMercan’a, feda olsun can›m›z Halk Savafl›'na” sloganlar› eflli¤inde yürü-yen kitle, Ça¤dafl Can, Ersin Kantar ve Dursun Turgut'un mezarlar› bafl›n-da anma gerçeklefltirdi. Ça¤dafl Can'›n kardeflinin okudu¤u Yeni Demok-rasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i'nin aç›klamas›nda, "Durmaya, susma-ya, a¤lamaya ve üzülmeye vakit yok. Atefli büyütmenin, korlara üfleme-nin, günefli kucaklayan patikalarda öbek öbek yürümenin zaman›d›r.17’ler ölümsüzdür! 17’ler yolumuzu ayd›nlat›yor!” ifadelerine yer verildi.Bir flehit yak›n›n›n fliir okudu¤u anma, Grup Munzur'un okudu¤u marfl-larla sona erdi.

Onlar›n ça¤r›s› Yeni Demokrasi bayra¤›n› yükseltmektir

Okmeydan› DHP üyeleri, 15 Haziran Pazar günü Yüz Çiçek Açs›n KültürMerkezi (YÇKM)'nde ölümsüz 17’ler için anma etkinli¤i düzenledi. 17’lerflahs›nda Yeni Demokrasi flehitleri için yap›lan sayg› duruflunun ard›ndanDHP ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada, Paris Komünü'nden, 1917Ekim Devrimi’nden, 1949 Çin Devrimi’nden, Denizlerden, Mahirlerden, ‹b-rahimlerden ve 17'lerden al›nan birikim ve tecrübelerle “yolumuza de-vam ediyoruz” denildi. Anma etkinli¤i, Yeni Demokrasi mücadelesindeölümsüzleflen komünist önder Cüneyt Kahraman ve 17'lerin kendi ka-lemlerinden ç›kan fliirlerin okunmas›yla devam etti. Grup Munzur’unmarfllar›yla anma etkinli¤i sona erdi.

S‹VAS- Ölümsüzlüklerinin üçüncü y›l›nda 17'ler, Sivas’ta 17 Haziran gü-nü yap›lan etkinlikle an›ld›. Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) taraf›n-dan Sivas E¤itim-Sen fiubesi’nde düzenlenen etkinlikte "17'ler tarihtir,kanla yaz›lan tarih silinmez” fliar› vurguland›. Sayg› duruflu ile bafllayanve ölümsüz 17’lerin devrim ve komünizm mücadelesi içerisindeki öne-mini anlatan yaz›lar›n okundu¤u etkinlik program›, 17’lere ilflkin yaz›lanfliirlerin okumas›yla devam etti. YÇKM’nin haz›rlam›fl oldu¤u sinevizyongösteriminin ard›ndan, müzik dinletisi ile etkinlik sona erdi. Etkinli¤in ya-p›ld›¤› salonda “17’ler Tarihtir. Kanla Yaz›lan Tarih Silinmez” yaz›l› ve üze-rinde 17’lerin foto¤raflar›n›n bulundu¤u pankart aç›ld›.

17’ler etkinliklerle anıldı17’ler ölümsüzlüklerinin 3’üncü y›ldönümünde ülkemizde ve dünyada sayg›yla an›lmaya devam ediyor. Ülkemizde DHP’nin dü-zenledi¤i anma etkinliklerinde 17’lerin devrim ve komünizmi kazanma ça¤r›s› oldu¤u yinelendi. Almanya, Fransa ve ‹ngiltere’deyap›lan etkinliklerde 17’leri anman›n yolunun devrim ve komünizm mücadelesini zafere tafl›maktan geçti¤i vurguland›

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ � Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTENYay›n Türü: Yayg›n Süreli � Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel ( 0212) 580 63 75

‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flha-n› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 lELAZI⁄: ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 l MALATYA: Dabakhane mah. BoztepeCad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spi-ro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹:Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected]

BÜRO

LAR

Yurtd›fl›nda yap›lan anma etkinlikleriALMANYA/Berlin- YÇKM'de 15-16 Haziran iflçi direnfli ve 17’ler içinaraflt›rmac› yazar Recep Marafll› ve gazetemizi temsilen Erhan Y›lmaz'›nkonuflmac› olarak kat›ld›¤› etkinlik düzenlendi.Devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleflenler için yap›lan sayg›duruflunun ard›ndan etkinlikte konuflma yapan Recep Marafll›, 68 genç-lik hareketinin ve 15-16 Haziran iflçi direniflinin o koflullardaki geliflimi-nin Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci hareketi tarihindeki önemine de-¤indi. Marafll› 17'lerden bahsederken de, 1980’li y›llarda hapishanedeayn› mevzileri paylaflt›¤› Cafer Cangöz ve Ayd›n Hanbayat için devrimdekararl›l›¤›n ad› olduklar›n› söyleyerek, Cafer ve Ayd›n’la yapt›klar› tart›fl-malarda özellikle MKP’nin bilimsel temelde savundu¤u iki çizgi mücade-lesinin kendisini çok etkiledi¤ini söyledi.Marafll›, “Caferler ülke topraklar›n› anlat›rken çok sade ve etkileyiciydi-ler” diyerek, an›lar› ve mücadeleleri önünde bir kez daha sayg›yla e¤il-di¤ini belirtti. Marafll›'n›n ard›ndan konuflan temsilcimiz Erhan Y›lmaz, 15-16 Haziranbüyük iflçi direniflini ele al›rken dünyada geliflen devrimci dalgadan ba-¤›ms›z düflünülmemesi gerekti¤ini belirterek, 15-16 Haziran iflçi direnifli-nin kendili¤indenci olmas›na ra¤men bu hareketi güçlendiren en büyüketkenlerden bir tanesinin Büyük Proleter Kültür Devrimi oldu¤unu söy-ledi. Y›lmaz, 15-16 Haziran iflçi direnifli döneminde PDA, T‹P ve T‹‹KP gibirevizyonist, oportünist yap›lar›n direnifli sistemin içine çektiklerini vur-gulayarak, geliflen iflçi direniflinin devrimci hareketin içinde önemli tar-t›flmalara sahne oldu¤unu aktararak konuflmas›na flöyle devam etti:“‹brahim Kaypakkaya’n›n dedi¤i gibi, ‘Çok güçlü bir halk ayaklanmas› ol-

sun, güçlü bir iflçi direnifli olsun, silahl› mücadeleyle birlefltirilmedi¤i sü-rece, yenilmeye mahkumdur’. Ve tarih geç kalmadan Kaypakkaya’n›ntespitlerini do¤rulad›. 3 ayl›k bir süre içerisinde gelen askari derbeylebirlikte direnifl bast›r›ld›. Evet, ‹brahim Kaypakkaya'n›n 70’lerde söyle-dikleri günümüz aç›s›ndan geçerlidir. Geliflmifl flehilerde ne olursa olsun,ne kadar kitlesel olursa olsun, MLM önderli¤inde yürütülmeyen ve HalkSavafl›’yla birlefltirilmeyen bir iktidar mücadelesi yenilmeye mahkum-dur.”Anma etkinli¤i Maoist komünistlerin 17’lere iliflkin yapt›¤› yaz›l› aç›kla-man›n okunmas›yla sonland›r›ld›.

AYMANYA/Frankfurt- 17’ler, Gençlik Kültür Merkezi Derne¤i’nde ya-p›lan etkinlikle an›ld›. Anma etkinli¤i 17’ler flahs›nda tüm devrim ve ko-münizm flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›, ard›ndan tertipkomitesi ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada, “17’leri bilimsel olarakanman›n yolu, onlar›n devrim ve komünizm idealine sad›k kalarak dev-rim ve komünizm mücadelesini zafere tafl›maktan geçer” denildi. Sinevizyon gösterimi yap›lan ve fliir dinletisi sunulan etkinlik, di¤er dev-rimci örgütlerin taraftarlar›n›n yapt›klar› konuflmalar ile sona erdi.

FRANSA- 17’ler Fransa'n›n St-Brieuc flehrinde MKP ve MLKP taraftarlar›-n›n ortak olarak düzenledikleri etkinlikle an›ld›lar. Etkinlikte ayr›ca 15-16Haziran iflçi direnifli ve Sivas katliam›nda yaflam›n› yitirenler de an›ld›.Etkinik MKP taraftarlar› taraf›ndan bir aç›klama yap›larak, “17’ler flahs›n-da bir kez daha yap›lan katliamlar› k›n›yor ve ‘intikam› al›nmam›fl herflehidimizin mezar tafl› devriktir’ fliar›yla mücadelemizi her alanda, her

mevzide büyütme kararl›l›¤›m›z ve devrime olan inanc›m›zla diyoruz ki;

biz kazanaca¤›z, halk kazanacak, Halk Savafl› kazanacak. Yaflas›n dev-

rimci dayan›flma ve siper yoldafll›¤›” sözleriyle sonland›r›ld›.

‹G‹LTERE- Londra flehrinde "May›s fiafa¤›ndan 17’lere Mücadele Sürü-

yor" fliar›yla anma etkinli¤i düzenlendi.

‹brahim Kaypakkaya ve 17’ler flahs›nda gerçeklefltirilen anma etkinli¤i

sayg› durufluyla bafllad›. Sanatç› Enver Çelik türküleriyle etkinlikte yer

al›rken, çeflitli devrimci kurumlar da etkinli¤e dayan›flma mesajlar›n›

gönderdiler. Anma etkinli¤inin ikinci bölümü ‹brahim Kaypakkaya’n›n

hayat› ve tarihsel sürecini konu alan tiyatral bir gösteriyle bafllad›. Ar-

d›ndan tertip komitesi ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada k›saca

flunlar dile geirildi: “Bügün 68 ç›k›fl› 'sürpriz' bir biçimde gündeme otur-

du. Burjuva medya ondan s›kça sözeder oldu. Paneller, toplant›lar, film-

ler yap›ld›. Egemen Kemalist klik 68 devrimci önderlerinden Deniz Gez-

mifl, Mahir Çayan, özellikle Deniz Gezmifl’i s›radan bir Kemalist ve onun

devam›, tamamlay›c›lar› olarak yeni kufla¤a aktar›yor. Buna izin verme-

yelim. Zira Kemalizm konusunda yan›lg›l› yaklafl›mlar›na ra¤men Deniz

ve Mahir devrimci önderlerimizdirler. Bir baflka nokta ise 68'in komünist

önderi ‹brahim Kaypakkaya. O hiç hat›rlanm›yor. Çünkü o sistemin k›r-

m›z› çizgilerini aflt›. Geleneksel çizgileri elefltirerek, devrimci bir senteze

ulaflt›. ML’nin yeni 3’ncü nitel aflamas›n›n mimar› olarak BPKD’yi yaratan

Mao ile birlikte Kaypakkaya bambaflka bir noktaya, MLM rotas›na girdi”.

Anma etkinli¤i Ozan Emekçi’nin sahne almas›n›n ard›ndan son buldu.

"17’ler Maoist ideolojik bir durufl ve savafl ça¤r›s›d›r"MKP, 2005 y›l›nda 2’nci kongre haz›rl›k süreci içerisinde devle-tin kolluk güçlerinin Dersim'in Mercan da¤lar›nda kurdu¤u pu-suda flehit düflen ve Genel Sekreter Cafer Cangöz, Genel Sek-reter Yard›mc›s› Ayd›n Hanbayat’›n da içerisinde bulundu¤u17 seçkin önder kadro ve savaflç›s› için bir aç›klama yaparak,“S›n›f mücadelesi tarihinin gerçek kahraman› olan kitleleringerçek kurtuluflu için canlar›n› seve seve feda eden 17`lereand›m›z olsun ki; Biz Kazanaca¤›z, Halk Kazanacak, Halk Sava-fl› Kazanacak” dedi.MKP Siyasi Büro imzas›yla yay›mlanan aç›klamada iflçilere,köylülere, emekçilere ve parti kitlesine seslenilerek, flu ifade-lere yer verildi; "1. Kongremiz, Marksist-Leninist-Maoist (MLM)hareketin tarihinde bilimsel ideolojimizin daha ileri bir sevi-yede kavran›lmas›nda, yeni nitel bir ad›m› ifade etmektedir.TKP(ML)'den MKP`ye Bu Tarih Bizim! fliar›yla Parti tarihimizinmuhasebe edilmesi, geçmifl hatalardan dersler ç›kar›larakstratejik önderli¤in öneminin kavranmas›, Halk Savafl›'n›nberrak bir kavray›flla somut örgütlenmesi hedeflerinin belir-lenmesinde ve daha bir dizi konuda 1. Kongremiz ile özdefl-leflen 17`ler yolumuzu ayd›nlatmaya devam ediyor. Tarihtengelip tarih yaratan 15`ler, 9`lar, 10`lar, 11`ler, 13`ler ve17`ler, Türkiye-Kuzey Kürdistan`da s›n›f bilinçli proletaryan›nve çeflitli milliyetlerden halk›m›z›n ba¤›ms›zl›k, yeni demok-rasi, sosyalizm ve komünizm mücadelesinin bafl e¤mez ön-derleri olarak kanla yaz›lan tarihimizde önemle yerlerini al-m›fllard›r."Aç›klamada 17'lerle ilgili olarak ayr›ca flu ifadelere yer verildi;"17`ler, Kaypakkaya`dan bugüne MLM`den ald›¤› güçle Tür-kiye-Kuzey Kürdistan toplumunun Demokratik Halk Devrimi,sosyalizm ve komünizm hedefine ulaflmak için yükseltilenkomünizm bayra¤›n› Mercan`da zaferle dalgaland›rm›flt›r.17`ler, reformistleflerek düzeniçileflmenin ve revizyonistle-flerek karfl› devrime iltihak etmenin yo¤unlaflt›¤› günümüzdünyas›nda, politik iktidar bilinciyle Maoist ideolojik bir du-rufl ve savafl ça¤r›s›d›r.E¤ilmez bafl ve çelik yürekleriyle Mercan`da can feda dire-nen 17`ler; ideolojik-politik-örgütsel-askeri ve kültürel ola-rak Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar›na, Halk Savafl›'nda ›srarça¤r›s›d›r."