26
sayı 2, temmuz 2001 *VE BAKUNĠN LĠMONU YARATTI!  7 Temmuz, 2001 Biliyorsunuz Ankara sokakları memurların eylemleriyle hareketlendi yeniden... ġu gözyaĢartıcı bomba ne illet ĢeymiĢ be!  KardeĢiniz gaza gelip ön saflarda polis barikatını yarmaya çalıĢan memurların arasındaydı; 20 -30 kiĢi panzerlerin arasından kaykılıp geçmiĢtik ki gözyaĢartıcı bombayla "felç edildik"... 5 -10 dakka öksürmekten, ağlamaktan boğazımız söküldü gözlerimiz kızardı -ağzımıza doladığımız bezler hiçbi iĢe yaramadı -neyse ki "limon" diye biĢiy var -polis gözyaĢartıcı bomba fırlatıyo - biz farklı yönlerde topluca ilerliyoz. 2 saate yakin bir zaman mücadele ettik. Çok fazla sayıda gözaltı olduğunu sanmıyorum ama yoldaĢlarımızdan birinin gözaltına alındığı haberini aldım az önce (sendikadan-anarĢik). Kaç yaralı olduğunu bilmiyorum ama Star'ın sayfasına göre 18 kiĢi diyo -ancak o saatlerde Kızılay'da bulunan herkes gazdan etkilendi bi Ģekilde.  Ve tanrı limonu yarattı! Limon ol masaydı bu kadar direnip 1.5 -2 saat boyunca Sakarya'dan MithatpaĢa'ya, Sihhiye tarafından Necatibey'e, Kızılay'ı tavaf edip polisle k öĢe kapmaca oynamayazdık. Yine de pek hazırlıklı değildik aslında -gözyaĢartıcı bomba atan 5 domuz falan vardı bi ara ön saflarda ve toplu bir saldırı Ģansı bile y akalanabilird i zorlasaydık (gerçi onların arkasindan gelen onlarca polisi de gözardı etmemek lazım). Ama herĢeye rağmen bence umut verici bir eylemdi...  Bu arada eylemde (ĢaĢıracaksınız ama) ön saflarda 20 kadar anarĢist de yer aldı (ki bunun 10 kadarı sendika üyesi) -dikkate değer bir sayi!  15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü kutlandı!  Bu yıl, 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü, Ankara'da, Ankara anarĢistleri ve Arkabahçe grubu tarafından ĠAMĠ ( Ġstanbul Anti -Militarist Ġnisiyatifi) ve ĠSKD'nin (Ġzmir SavaĢ KarĢıtları Derneği) maddi ve manevi desteğiyle 11-13 Mayıs arasında gerçekleĢtirilen etkinliklerle kutlandı. Etkinlikler, basına ve kamuoyuna çok geniĢ duyuru yapılmamasına rağmen Cumhuriyet gazetesinde haber ve röportaj olarak yer aldı.  Ankara'da böylesi bir etkinlik ilk defa düzenleniyordu -bu biz Ankaralılar ısından yararlı bir deneyim oldu. En azından "kendi baĢımıza" bir Ģeylerin altından kalkabileceğimizi görmüĢ olduk.  

An Kara Fanzin Sayı 2

  • Upload
    ziabbs

  • View
    230

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 1/26

sayı 2, temmuz 2001

*VE BAKUNĠN LĠMONU YARATTI! 7 Temmuz, 2001

Biliyorsunuz Ankara sokakları memurların eylemleriyle hareketlendiyeniden...ġu gözyaĢartıcı bomba ne illet ĢeymiĢ be! KardeĢiniz gaza gelip ön saflarda polis barikatını yarmaya çalıĢanmemurların arasındaydı; 20 -30 kiĢi panzerlerin arasından kaykılıpgeçmiĢtik ki gözyaĢartıcı bombayla "felç edildik"... 5-10 dakka

öksürmekten, ağlamaktan boğazımız söküldü gözlerimiz kızardı -ağzımızadoladığımız bezler hiçbi iĢe yaramadı-neyse ki "limon" diye biĢiy var -polisgözyaĢartıcı bomba fırlatıyo- biz farklı yönlerde topluca ilerliyoz. 2 saateyakin bir zaman mücadele ettik. Çok fazla sayıda gözaltı olduğunusanmıyorum ama yoldaĢlarımızdan birinin gözaltına alındığı haberini aldımaz önce (sendikadan -anarĢik). Kaç yaralı olduğunu bilmiyorum ama Star'ınsayfasına göre 18 kiĢi diyo -ancak o saatlerde Kızılay'da bulunan herkesgazdan etkilendi bi Ģekilde.

Ve tanrı limonu yarattı! Limon olmasaydı bu kadar direnip 1.5 -2 saat

boyunca Sakarya'dan MithatpaĢa'ya, Sihhiye tarafından Necatibey'e,Kızılay'ı tavaf edip polisle köĢe kapmaca oynamayazdık. Yine de pekhazırlıklı değildik aslında -gözyaĢartıcı bomba atan 5 domuz falan vardı biara ön saflarda ve toplu bir saldırı Ģansı bile yakalanabilirdi zorlasaydık(gerçi onların arkasindan gelen onlarca polisi de gözardı etmemek lazım).Ama herĢeye rağmen bence umut verici bir eylemdi... Bu arada eylemde (ĢaĢıracaksınız ama) ön saflarda 20 kadar anarĢist deyer aldı (ki bunun 10 kadarı sendika üyesi) -dikkate değer bir sayi!

15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü kutlandı!

Bu yıl, 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü, Ankara'da, AnkaraanarĢistleri ve Arkabahçe grubu tarafından ĠAMĠ (Ġstanbul Anti-MilitaristĠnisiyatifi) ve ĠSKD'nin (Ġzmir SavaĢ KarĢıtları Derneği) maddi ve manevidesteğiyle 11 -13 Mayıs arasında gerçekleĢtirilen etkinliklerle kutlandı.Etkinlikler, basına ve kamuoyuna çok geniĢ duyuru yapılmamasına rağmenCumhuriyet gazetesinde haber ve röportaj olarak yer aldı.

Ankara'da böylesi bir etkinlik ilk defa düzenleniyordu -bu biz Ankaralılaraçısından yararlı bir deneyim oldu. En azından "kendi baĢımıza" birĢeylerin altından kalkabileceğimizi görmüĢ olduk.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 2/26

Etkinliklere Ankaralılar dıĢında Ġstanbul: ĠAMĠ'den beĢ, mecmuA'dan dört;Ġzmir: ĠSKD ve An-Fem'den beĢ arkadaĢ katıldı. Cuma akĢamı filmgösterimi yapıldı -anti- militarist kısa filmler dıĢında Ġstanbul'dan gelenarkadaĢlar son anda yetiĢip henüz "tamamladıkları" "Ret: 1111" adlıbelgesel fil mi gösterme Ģansı buldular.

Cumartesi Kaos Kültür'de cinsiyetçilik ve militarizm konulu bir panel -söyleĢi gerçekleĢtirildi. Ġzmir'den Hilal ve AyĢegül, Ankara'dan Mehmet,Kaos GL'den Murat dıĢında diğer arkadaĢlar da yüz yüze tartıĢma-konuĢmanın sağlanmaya çalıĢıldığı bir ortamda konuĢma rahatlığı buldular(içinde davrandılar).

Sonrasında Anıtpark'ta altı grubun katılımıyla bir açık hava konseridüzenlendi. Zaman zaman Ģiddetlenen yağmur konseri planladığımızĢekilde gerçekleĢtirmemizi engellese de en azından "baĢlangıç" yapabildik-böylece bizim kararımıza göre mesailerini bitirmeyi planlayan 100 kadarpolisi de hayal kırıklığına uğratmıĢ olduk. Parka gelen "bilinçli" izleyicilerve "yöre halkı"yla birlikte 300'e yakın bir seyirci kitlesinin bulunduğukonse r Sokak Köpeklerimüziğini bitirmeden önce (1 saat kadar bir zaman içinde) yine yağmur nedeniyle sonlandırıldı. Yine de ısrarlıydık, "reddet diren hayır de!"sloganları arasında yağmur altında halay çekmeden deedemedik. Bu arada aynı gruplarla baĢka bir tarihte benzeri bir konseryapma düĢüncemiz de saklı kaldı.

Pazar günü, Genel -ĠĢ salonunda düzenlediğimiz "yasal izne tabi" panel içinayrılmıĢtı. Panelin konukları arasında bulunan tutsak babası bir avukat, birtutsak yakını ve Ankara Tabipler Odası'ndan doktor arkadaĢ Çağrı, F tipihücreler mücadelesi -ölüm oruçları sürecini ve devletin militaristmüdahalesini anlattılar. Teknik olanaksızlıklara rağmen "F" adlı kısa filmgösterimi yapıldı. Diğer bölümlerdeyse sırasıyla, New Jersey'den gelenVietnam gazisi Greg Paton Vietnam'daki kendi deneyimlerini ve anti-militarist olma sürecini, Uğur (Yorulmaz) vicdani ret açıklamasıbağlamında kendi yaĢamsal sürecini anlattı; Ankara'dan Gülsüm TGRT'deyayınlanan "Mehmetçik programı" konusunda yaptığı görsel çalıĢmayıtanıttı ve karĢılıklı soru-cevap kısmından sonra panel sona erdi. Bu panelincumartesi düzenlenen panelden farkı (yasal izin alınmıĢ olması nedeniyle)birkaç polis eĢliğinde ve klasik panel tarzında yürütülmek zorundakalınmasıydı. 13 Mayıs akĢamı bir genel değerlendirme yapıldı. Genelolarak etkinliklerin baĢarılı olduğu ancak duyuru konusunda eksikliklerimizolduğu anlaĢılıyordu. Özellikle konseri duyurma konusunda daha çokçabaya gerek vardı belki, ancak aynı gün yağan yağmur ve benzeri baĢkakonser ve e tkinliklerin de olması "tanıdık -bildik" insanlar dıĢında katılımınsınırlı kalmasının temel nedeniydi. Ayrıca bu yıl ilk kez anti -militarizmtartıĢmalarında "vicdani ret" kavramının dıĢına çıkılabilmesi (özellikle F tipihücrelere devlet müdahalesi konusun da) ve Kaos'taki etkinlikle birlikteeĢcinsel arkadaĢların da bu etkinliğe katılmasının önemi vurgulandı.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 3/26

Çoğumuzun aklından geçense, Ankara'dan bir vicdani retçinin çıkmasıydı..

Karadeniz bölgesindeki anarĢistlere ve anti - otoriterlere yönelik birtoplan tı önerisi

Bizler, Otonom Eylem giriĢimi olarak 24-26 Ağustos'ta Sovyet pembe diziedebiyatının geleneksel mekanlarından birisi olan Soçi kentindedüzenleyeceğimiz konferansın bir parçası olarak, Karadeniz bölgesindekianarĢistler ve anti -otoriterlerle bir likte bir toplantı örgütlemeyi öneriyoruz. Otonom Eylem, 20 civarında Rus kentindeki aktif grup vebağlantılardan oluĢan özgürlükçü komünist bir federasyondur.Konferansımız "Karadeniz'in temizlenmesi için BarıĢ Kervanı"nın Soçi'nin200 km.

kuzeyindeki Nov orossisk'te bitiminden 9 gün sonra baslayacak. Bu 9günlük boĢluk kuĢkusuz her iki olayla birden ilgilenmek isteyenleraçısından birazcık uygunsuz olabilir, ancak bu tarihler arasında kalanzamanda da tanıĢacak insanlar ve görülecek yerler bulunacağındaneminiz.

Konferansın amacı örgütlenme sürecini geliĢtirmek ve ortak eylemliliklerplanlamak olacak. Halen tartıĢacak bir dolu sorunumuz var ve bu nedenlene yazik ki uluslararası tartıĢmalar için yalnızca yarım gün ayirabileceğiz.Bundan dolayı bir konferans değil sadece bir toplantı öneriyoruz. KuĢkusuz

gelen herkes için diğer tartıĢmalara katılım da açık olacak, konferansprogramının dıĢında kalan etkinlik ve tartıĢmalarin da açık oldugu gibi. Sözkonusu yarım gün (5 saat) konferans günlerinin herhangi biri sinde olabilir,bunun için önerilere açığız.

Son 15 yıl Karadeniz kıyısındaki neredeyse bütün ülkelerde (Rusya,Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna) anarĢist ve anti -otoriterhareketin yeniden doğuĢuna veya ortaya çıkıĢına tanıklık etti. Birbirimizhakk ında zaman zaman internet üzerinden ya da anglo -amerikanyayınlardan bir Ģeyler okuduk, ancak doğrudan iliĢkiler neredeysebütünüyle eksik kaldı. Tüm bu ülkeler halen aynı yapısal uyumprogramlarıyla yüzyüze bulunuyor ve yine tüm bu ülkeler petrol nakliyerotalariyla ilgili aynı uluslararası oyunun içinde yer alıyorlar.

Petrol taĢımacılığına iliĢkin benzeri jeopolitik çıkarlar Kosova, Çeçenistanve Kürdistan'daki savaĢlarda önemli bir rol oynuyor. Bir sürüsü arasındansadece bir örnek vermek gerekirse Rus anarĢistleri ve radikalekolojistlerinin halen inĢaat halinde olan Kazakistan -Karadeniz CPC boruhattına karĢı kaybettiği mücadeleden söz edilebilir -kısa bir süre sonraNovorossisk'ten yola çikan petrol tankerleri halen kapasitesinin üzerindebir trafiğe sahip olan Ġstanbul Boğazı'ndan geçecek, ardından dauluslararasi kapitalist sinif için daha büyük önceliğe sahip bulunan fırtınalıBalkanlar yoluyla (kontrolünde) boru hatti tamamlanacak.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 4/26

Bu öneriyle ilgili düĢüncelerinizi öğrenmek istiyoruz ve eger bunun iyi birfikir olduğuna inanıyorsanız buna iliĢkin planlarınızı bekliyoruz. Söylemekbile gereksiz; AnarĢi-grubuyla bağlantısı olan grup ve bireyler, anarĢistlere karĢı Ģiddet kullanımına iliĢkin açık bir tutum takınmadıklarısürece toplantıya kabul edilmey ecek.

Ne yazik ki, bu konuyla ilgili iletiĢimimizi sağlayanların bir çoğuna yazaylarında ulaĢamayacağız ancak yine de bu giriĢime iliĢkin tartıĢmanınilerleyeceğini ve dil sorunlarinin çözüleceğini düĢünüyoruz. Eğer bunundenemeye değer bir giriĢim olduğunu düĢünüyorsanız bizimle iletiĢimegeçin; Krasnodar kentinde: <[email protected]>Novorossisk kentinde:<[email protected]>

Otonom Eylem Projesi

Cezaevleri

Cezaevlerini incelerken sorunun temel kaynağına inmemiz gerekir. Aksitakdirde, buzdağının ancak görünen yüzüyle uğraĢmıĢ oluruz. Cezaevlerisuçluları toplumdan soyutlamak maksadıyla inĢa edilmiĢ, özel güvenlikönlemleri (duvarlar, çelik kapılar, silahlı kolluk kuvvetleri, vb.) ile korunan,kelimenin tam anlamı ile kaledirler. Sanırım bu bir cezaevi tanımı için yeterlidir. Ancak açıklanması gereken bu cezaevlerinin neden yapıldığıdeğil, "suçun" ne olduğudur. Eğer suçun karĢılığını bulursak, cezaevlerinin

de ortaya çıkıĢ amacını tamamen çözmüĢ oluruz. Avcılık ve toplayıcılık döneminden sonra yerleĢik düzene geçi lmesi vetoprakların tarım alanı olarak çitle çevrilmesi, suçun baĢlangını ortayaçıkarmıĢtır. Atalarımız özel mülkiyete geçerek, çağdaĢ anlamda "suçun"temellerini atmıĢlardır. Bir tarafda tahıl vs. gibi metalar birikirken, ötekitarafta henüz yerleĢik düzene geçmemiĢ, ya da daha geç geçmiĢ olan ilkelinsanlar ihtiyaçlarını avcılık- toplayıcık döneminde olduğu gibigidermiĢlerdir; doğada varolanları istençlerine göre kullanmıĢlardır. Ancakdoğanın insan türünün tüm ihtiyaçlarını karĢılayamadığı dönemlerde(nüfus artıĢı, kıtlık gibi) ilkel insanlar gerekli ihtiyaçlarını, yerleĢik düzendeyaĢayan türdeĢlerinden almıĢlar, "çalmıĢlardır". Meta sahipleri kendi aile-klan üyeleri ile birlikte önceleri bu suçluları öldürmüĢtür. Sonrakidönemlerde esir almıĢ, çağdaĢ asalağın yani "devlet"in ortaya çıkıĢıylahapishanelere doldurmuĢlardır. Tabii yukarıda yazdıklarımın çoğu varsayımdır, ancak kropotkinin "karĢılıklıyardımlaĢma" kitabında bunu destekleyen veriler bulunur. Suçun ortayaçıkıĢını herhalde en iyi karĢılayan cümle "mülkiyet hırsızlıktır". Öncelerizorunluluktan ortaya çıkan "suç", sonraki dönemlerde çeĢitlilikkazanmıĢtır. Devlete olan aidiyetlerini yerine getirmemek "suç" kavramınaeklenmiĢtir. Bunun yanısıra zorunlu ordu hizmetlerini yerine getirmeyenbireyl er, devletin manevi bütünlüğünü eleĢtirenler veya kendilerince dahaiyi bir sistem arzulayanların çoğu cezaevlerine kapatılmıĢlardır. Cezaevlerinin diğer bir amacı da bireylerin maddi tecritlerine manevi bir

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 5/26

tecrit eklemek, bireyin kendine ait doğrularını silmektir. Bu sebeptendolayı cezaevlerinin olduğu yerlerde cezaevi isyanları kaçınılmazdır.Almanya'da RAF, Kuzey Ġrlanda'da ĠRA vs. bunun dünya üzerindeki pekçokörneklerinden yanlızca ikisidir. Cezaevlerinde isyan; sayım vermemek, koğuĢların iĢgali, açlık grevi, ölümorucu (benim bilmediklerim de mutlaka vardır) gibi eylemlerle yapılır. Kimizaman devletleri geri adım atmaya zorlayan bu direniĢlerin önünegeçebilmek amacıyla dünyanın pekçok yerinde yeni tipte bir cezaevimodeline geçildi. Bizdekinin adı F(aĢizm) Tipi cezaevidir. F Tipi cezaevininamacı bireyleri atomize hale getirmek ve onları bu Ģekilde daha kolaysindirmektir. Daha önce uygulanan koğuĢ sisteminin de bir takım yanetkileri vardı. Örgütlerin kendilerinden olmayan muhaliflere karĢı tavırlarıortadadır. (Bunları buraya yazmak biraz ihbarcılık olacağı için örnekvermiyorum).Bu iki farklı cezaevi modeli arasında bir tercih yapmak biz anarĢistleregöre değildir. Ne için, hangi ad ve amaçla olursa olsun cezaevleriyıkılmalıdır. Bu nihai hedefimizdir, bugün için ise uğraĢmamız gereken iĢlervardır. DerviĢ Orhan, bu isme dair baĢlangıçta öğrenebildiklerimiz son derecekısıtlı ve kesinlik taĢımaktan uzaktı (Mersin ĠHD'nin bilgi vermemesinedeniyle). Orhan ailesi ile yaptığımız görüĢme sonunda edindiğimiz sonbilgiler Ģunlardır. DerviĢ Orhan 1990'da PKK'den yakalandı, Mersinbölgesinde PKK'nin yaptığı pekçok eylemi kabullendi. Müebbet hapiscezasına çarptırıldı. Yakalandığı 90 yılından 95 yılına kadar PKK'li olarakkaldı, 95 senesinden beri kendisini anarĢist olarak tanımlıyor (hala

tamamlaması gereken 26 yıl hapis cezası söz konusu). DerviĢ Orhan'ı bizim için önemli kılansa 29.6.2001 tarihine kadarsürdürdüğü ölüm orucu eylemidir. Toplam 125 gün devam ettiği eylemi(50. günde 5 günlük bir ara vermiĢti) bıraktığında ise halen talepleri kabuledilmemiĢti. 17 Temmuz'da yeniden baĢladı. Kendisinin ilettiği nottaaçıkladığı talepleri Ģunlardır:

1) Yeni tutuklanip gelenlerin askerler tarafindançirilçiplak soyulup dayak atilmasi gibi onur kirici baski ve dayatmalara son verilmesi

2) Tecrit ve izolasyonun kaldirilmasi, digerkoguslarda bulunan arkadaslarimizla biraraya gelmekiçin kapilarin açik tutulmasi, kütüphane ve sportif mekanlardan yararlanmamizin saglanmasi

3) Basta el konulan kitap, dergi, mektup veyazilarimizin geri verilmesi, adimiza gelen her türlü kitap ve dergilerin verilmesi, basin-yayin konusundakikisitlamalarin kaldirilmasi

4) Posta islemleri (mektup, koli vb.) konusundakikisitlamalarin kaldirilmasi, gönderilenlerin

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 6/26

adreslerine ulasmalarinin saglanmasi ve gelenlerinverilmesi

5) Görüsün günboyu olmasi, görüsümüze gelen ziyaretçilerimize soyad sinirlamasinin kaldirilmasi, onur kirici temelde aramalarin yapilmamasi

6) Mahkeme ve hastane gidis-gelislerdeki onur kiricitemelde arama vb. dayatmalarin yapilmamasi

7) Alinan tüm esyalarin geri verilmesi

8) Tüp, ocak, firin vb. verilmesi, ziyaretçilerimizin getirdigi yiyecek ve giyeceklerin alinmasi vekisitlama yapilmamasi

9) Radyo, daktilo, buzdolabi vb. verilmesi

10) Kantin ihtiyaçlarimizin karsilanmasi için kendimizin gidip görmemize olanak saglanmasi, bu durum haftada en az iki defa olmasi

11) Günde üç ögün yarim saat sicak suyun akmasi, kogus temizliginde kullandigimiz temizlik maddelerinin heray bir defa olmak üzere idare tarafindan kar silanmasi

12) Elektrik parasi adi altinda haraç isteminden vazgeçilmesi

13) Koguslarda bir çok eksik görülen ve onarilmasi gereken yerlerin ve esyalarin tamirlerinin yapilmasi

Not: Diger hareketlerin, fazladan DGM'ler kaldirilsin,TMY kaldirilsin, Kürt sorununa demokratik bir çözüm bulunsun temelinde talepleri var. Kendi açimdan bu tür taleplere katilmayi dogru bulmadim. Çünkü, siyasal temelde eger bir talep ortaya koyacaksam, bunun ancakdevletin tümden ortadan kaldirilmasi olabilirdi, kuskusuz bunu da onlardan isteyecek degilim. Bundandolayi özgülünde somut taleplerde bulunuyorum.

(Dervis Orhan, Mersin E tipi Kapali Cezaevi, B/6 Kogusu)

DerviĢ'in yaptığı bu bireysel eylem biçimi, tarihte anarĢistlerin içindedüĢtükleri yanılgılarla bir benzerlik taĢıyor. Kolektif üretimi kotaramama,yanlızlaĢma, düĢman olarak tanımladığı kiĢi ya da kurumlardan doğrudanhesap sorma vb. Ģeyler bireysel eylem biçimlerinin ortaya çıkmasına yolaçar. DerviĢ'in anlaması gereken Ģudur, bize ölü kahramanlar değil

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 7/26

yaĢayan yoldaĢlargerekli.Diğer yandan kendisini anarĢist olarak tanımlayan birey ve bireyciklerinhataları yok mudur? Bizlerin bu süreçte yaptığı belli baĢlı hatalar Ģunlardır;cezaevleri ile ilgilenen kiĢiler, guruplar tutuklu bulunan otoritersosyalistlerle iletiĢime geçtiler, aynı çabayı anarĢist mahkumlar içingöstermediler. Temelde yatan hata ise, kurumsallaĢmanın hiyerarĢi veotorite doğurabileceği düĢüncesiyle, cezaevlerinde yatan anarĢisttutuklularla ilgilenmek için bir oluĢum baĢlatamamızdır. Sonuç olarak, bugün cezaevlerinde yatan anarĢist tutsaklarla nasıl birdayanıĢma ağı öreceğimizi tartıĢmalıyız. Tutsak anarĢistlerle ilgili net birsayıya ve onların adreslerine sahip değiliz. (Bunun temel nedeni ise henüzhiç kimsenin anarĢist olarak yargılanıp hüküm giymemesi, ve tutsaklarındeğiĢik otoriter örgütlerden ayrılarak kendilerini sonradan anarĢist olaraktanımlamalarıdır). ġu an ilk olarak gereken cezaevlerinde yattığı bilinenanarĢistlerin adreslerine (ANkara Fanzin'e mail yolu ile iletilebilir) ulaĢmak;ikinci olarak ise uluslararası AnarĢist Kara Haç Örgütü'nün (Anarchist BlackCross Federation) bir benzerini ya da adı ne olursa olsun bu alanlailgilenen bir kurumun oluĢturulmasıdır.

ZĠNDANLAR YIKILSIN, DEVLET ALTINDA KALSIN!

S. Can

devleti yıktıktan sonra yerine ne koyacaksınız?

"AnarĢistlere, devleti yıktıktan sonra yerine ne koyacaksınız demek,altında ezildiği yükü indiren hamala bu yük olmadan nasıl yaĢayacağınısormak gibidir."AnarĢistlere farklı konularda yöneltilen soruların temel niteliği aslındabizlerin ütopyacı, teröristler olduğumuzu söylemek amaçlıdır. "Orduolmadan bizleri kim savunacak, polis olmadan güvenliği kim sağlayacak yada devrimci önderlikten yoksun olan bir devrim nasıl gerçekleĢebilir?" gibibasit ama ard niyetli s orularla sık sık muhatap oluyoruz. Bizdencevaplamamız istenen bu "masumane" sorularmıdır? Yoksa onun ardındagizlenen iktidarı (devletçi anlamda) hedeflemeyen hiç bir hareketinbaĢarıya ulaĢma Ģansı yoktur, dolayısıyla sizlerin baĢarısı söz konusu bileol amaz, gelin devrimci saflara katılın zırvasımıdır? Ben savunduğum ve oluĢması için çaba harcadığım özgürlükçü toplumdaordunun ve silahların yer almasını öngörmüyorum. Ordular oluĢturmaksınırları, sınıfları korumak içindir. Daha da önemlisi ordunun olduğu heryerde "düĢman" da vardır. Bunun sol örgütler tarafından "halkın ordusu"gibi adlarla olumlanması ise ayrı bir handikaptır. Her orduda ister faĢistister sosyalist olsun hiyerarĢi söz konusudur. Ve en üstte bulunan astlarınaemreder. Dolayısıyla "devrimci" ordunun da süreli -sürekli düĢmanlarıolması kaçınılmazdır. Devrim için, devrimcileri öldüren kızılorduyu buradaanımsamak yerinde olacaktır. Kızılordu en son noktada ilk kurulduğudönemde varolan "devrimci" niteliğini kaybederek, kiĢilerin iktidarlarınıdayatma aracı haline gelmiĢtir. Aynı Ģey Çin'de mao'nun, Vietnam'da ho

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 8/26

shi minh'in, Küba'da fidel'in iktidarlarının önünü açmıĢtır. Bu hatırlamalardan sonra bana göre ne adına olursa olsun hiç bir ordu yada egemenlik savaĢı kabul edilemezdir. Orduları, savaĢları yadsıdığım gibionun devamı olan sınırları, sınıfları, devleti ve onun egemen kültürünü dereddediyorum.

Kaldı ki anarĢist hareket tarihi boyunca bu kurumlara karĢı savaĢmıĢtır. ĠçsavaĢ süreçlerinin yaĢandığı Ukrayna ve Ġspanya'da bile düzenli bir orduoluĢturulmamıĢtır. Bunun yerine konan geçici milis örgütlenmeleriylebaĢarılar sağlanmıĢtır. Ben bu deneyimleri göz önünde tutarak düzenli birordu fikrine karĢı çıkıyorum. Ve gerekli koĢullar oluĢtuğunda geçici milisörgütlerinin oluĢturulmasını savunuyorum. Halk için savaĢan"kahramanları" değil, halkın kendi kaderini belirlemesini savunuyorum. Kısaca devletler, ordular oluĢturarak mevcut "kaosu" yaratırlar. Bizdenaldığı haraçlarla bize karĢı ordular oluĢturur, içimizden bir kısmını düĢmanolara k tanıtır, düĢmanımızı izler ve yok eder. Bizleri tek tek gözetler, fiĢler,her an içimizden birilerini cezaevlerine tıkar vs. vs. Bu haliyle devlet tümmilitarist güçleriyle birlikte yok edilmesi gereken bir asalaktır. Benimistediğim kaos ise devletin yarattığı "kaos"un dıĢında, tüm bireylerinistençlerini hiç bir baskı altında kalmadan açıklayacakları çok sesliliğinarmonisi, her bireyin istediği gibi yaĢadığı, kendisi gibi olanlarlaortaklaĢtığı çok renkliliktir. Buna ulaĢmak için ise bir devrim evresigereklidir. AnarĢist nitelikli devrim, toplum içerisinde yer alan eĢitsizliğiyok eder, bireyleri ünvanları ve servetleri için yüceltmez, tersine onlarısadece birey oldukları için kabullenir. "Devrimci önderlik" denilen Ģey ise tıpkı ordular gibi bireyleri iktidara taĢır.

Ben iktidarın el değiĢtirmesini savunmuyor, onun yok edilmesini tahayyülediyorsam bunun için kabullendiğim teorik mirasa göre davranmayıisterim. Araç -amaç iliĢkisi içinde aracın amaç üzerindeki etkisini görmekgereklidir. "Özgürlüğe ancak özgürlükle ulaĢılabilir" gibi ilkeyisavunuyorsak, hiç bir önderliği kabul etmemem(iz) gerekir. ANarĢist nitelikli bir devrimin gerçekleĢme olanağını ancak egemenkültürün yadsınmasıyla mümkün görüyorum. Bu ise AN'ın devrimci nitelikkazanması ile oluĢur. AN'ın devrimci nitelik kazanması ise bence,toplumsal bir patlama için gereken koĢulların hazır olduğunu görmek veonu ateĢlememiz gerektiğini kabullenmek, tüm gelecek projelerini

Ģimdiden baĢlayarak oluĢturmaktan geçer. Eğer Ģu an bir Ģeyler üretemiyor ve yaratamıyorsak geleceğe dairkonuĢmalar yapmak kendimizi avutmanın ötesine varamaz. Dünyaüzerinde varolan pekçok hareket bulundukları AN'ı dönüĢtürmeyi, direkteylemeyi becerebildikleri için baĢarıya ulaĢmıĢlardır. Marks'ın komünistmanifesto'da yazdığı satırları değiĢik bir biçime sokarsak günümüzdekarĢılaĢtığımız sorunların çözümünü üretiriz. "AnarĢistlerin üzerlerindevarolan ataletten baĢka kaybedecek bir Ģeyleri yoktur".

S. Can

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 9/26

KIBRIS

'74'teki Türk iĢgalinden bir yıl sonra henüz bi'kaç aylık ceninken gitmiĢtimKıbrıs'ın kuzeyine. Hala yerleĢime açılmamıĢ olan Magosa'nın MaraĢmahallesindeki zengin Yunan evlerinden ganimet almaya giden Türkgöçmenler, Ģanslılarsa bi'kaç kapkacakla dönerlermiĢ; "bizim" askerlereyakalananlarsa kafaları kazınmıĢ "ganimetleri" alınmıĢ baĢları eğikgelirlermiĢ (annemlerin anlattığı kadarıyla). Yıllar sonra askeri fabrikalardaçalıĢanların ayarladığı ucuzca bir turistik gezi sayesinde Kıbrıs'ın kuzeyinigörme Ģansı yakalamıĢtım; hatta bizi "subay" aileleri zanneden DenktaĢ laf arasında (hani aramızda yabancı yok misali) MaraĢ'ın aslında harekatplanında olmadığını ve yanlıĢlıkla iĢgal edildiğini bile itiraf etmiĢti. Ee tabii,bi kere girince çıkmak olmazdı artık ve (bir zamanlar Kıbrıs'ın önemliturizm merkezlerinin ba Ģında gelen) MaraĢ'ın diplomatik masalardapazarlık unsuru olarak kullanılan bir koz olması kaçınılmazdı. Zaten adayaadım attığınız anda hissettiğiniz tek Ģey, irili ufaklı her yerleĢim birimindebulunan "Türk askeri varlığı". Ben, hayatım boyunca hemen hiçbir yerdemilitarizmi bu kadar yoğun hissettiğim yer görmedim diyebilirim (yinebaĢka bir ada Ġmroz (Gökçeada) dıĢında). Nüfusa kıyaslarsak ne demekistediğimi daha rahat anlatabilirim; Kuzey'in nüfusu 180 bin, adadaki Türkaskeri varlığı ise 35 -40 bin c ivarında. Bu rakamlar sizin için pek bi'Ģeyifade etmeyebilir - bir de Ģöyle düĢünün; Türkiye, Kuzey Kıbrıs yerindeolsaydı 60 milyonluk ülkede 13.5 milyon askerle birlikte yaĢamak zorundakalacaktık (yani bugünkünün 200 katı)!

Aslında ekonomik açıdan bakıldığında Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bir faydasıyok gibi görünebilir; gerçekten de Kuzey'in ekonomisini Ankara finanseediyor. Politik ve (kısmen) ekonomik yalıtılmıĢlığın getirdiği zorluklarıKKTC hükümetleri, TC'den gelen rantı bölüĢtürerek gidermeye çalıĢıyor.Gerçekte bizatihi görevi de bundan öteye gidemez; çünkü bugünküdurumda TC ve onun adadaki militarist uzantıları buna asla izin vermez.Peki Kıbrıs'ı bu kadar çekici kılan ne? Yalnızca milliyetçi Ģizofreni mi iĢgalisürdüren gücün gerekçesi; hiç de öyle değil. Kıbrıs'ın kuzeyi kara paraaklama, uyuĢturucu ve bilimum büyük çaplı yasadıĢı iĢlerle uğraĢan üst-düzey Türk mafyasının merkez üslerinden. Geçtiğimiz yıllarda TC

kumarhaneleri kapatılırken, yalnızca bir kimlikle gittiğiniz Kıbrıs'ta, kimlikb ile sorulmadan kumarhaneye girebiliyorsunuz (ben Girne'de 18 yaĢınayeni girdiğim yıl bunu yapabilmiĢtim). Abdullah Çatlı vb.lerinin kurduğubankaların ününü Susurlukla duymuĢtuk. Ancak LefkoĢe havaalanının VĠPsalonundan uçağa bindirmeye çalıĢtığı "tanıdıklarının" üstünden kilolarcaeroin çıkan milletvekilini pek duymadık, çünkü olay kısa zamanda örtbasedildi (Ömer Demir; söz konusu milletvekili Ģu aralar Girne'de bi' otelinkumarhanesinde bodyguardlık yapıyormuĢ). Ya da yine benzeri çevrelerin(Türk paramiliter güçler) katlettiği gazeteci Kutlu Adalı'yı da duymadık.Bütün bunlar duyulmadı ve duyrulmuyor çünkü Anadolu'dan bakınca"Rumlar bi' dolu boklar yedi ve müdahale kaçınılmazdı." Oysa bu tümüyleegemen kültürün söylemi ve ne yazık ki ideolojik olarak en radikalinden(Türkiye) solu(nu) bile etkisi altına alabiliyor.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 10/26

ġurası bir gerçek ki, Kıbrıs bir bütün olarak dört garantörün (Ġngiltere,ABD, Türkiye, Yunanistan) emperyalist çıkarları arasında parçalanmıĢdurumda. Ancak kuzeydeki iĢgal, pervasız emperyalizme dayanan apaçıkbir militarist yönetim tarafından sürdürülüyor; dolayısıyla bana kalırsaKıbrıs'ın özgürlüğünü savunan (Kıbrıslı ve biz Anadolu Türklerin) Türklerinöncelikle bu duruma karĢı çıkmaları gerekiyor. Gerçi Kuzey Kıbrıs'ta bunuyapmaya çalıĢanların baĢlarına gelmeyen kalmadı (hala duymadıysanıziletiyim; "bağımsızlık" yanlısı Avrupa gazetesi üzerindeki devlet baskısıyetmezmiĢ gibi en son 24 Mayıs'ta yeni kurulan Ulusal Halk Hareketi adlıDenktaĢ'ın bizzat desteklediği neo -faĢizan grup tarafından bombalandı)ama ne olursa olsun kuzeyde muhalif hareket geliĢiyor.

Kıbrıs gündeme biraz da güneydeki Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB üyeliğisürecine girmesiyle birlikte geldi. TC "durumun vehametini" anlasa da neyapacağını ĢaĢırmıĢ görünüyor. Durum TC açısından gerçekten de vahimçünkü güneydeki devletin AB'ye üyeliğe gerçekleĢirse, fiili iĢgal altındabulundurduğu toprakların güney sınırlarında AB ordusuyla karĢı karĢıyagelme riskiyle yüz yüze gelebilecek. Durum böyle olunca Kıbrıs konusuhemen hemen ilk defa eleĢtirel yaklaĢımlarıyla birlikte TC basınında yankıbuldu; TC'nin AB üyeliğini savunan demokrat çevreler "nihayet" bazıgereçeklerin farkına vardılar. "Kıbrıs Kıbrıslılarındır!" sloganı, Kıbrıs'ıgüneyi ve kuzeyiyle birlikte Avrupa kapitalizmine (AB'ye) dahil etmek içinkullanılıcaksa -ki Ģimdilik en muhalif görünen eğilimler bile bundanfazlasını savunur görünmüyor - hiç bağırmayalım.

Sıcaklığın getirdiği uyuĢukluktan mıdır nedir, Kıbrıslılar çalıĢmaktan pekhaz etmezler. Sonuç olarak diyeceğim Ģ u ki;

"Kıbrıs Koalalarındır!"Batur Özdinç

EġCĠNSELLERĠN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERĠNE*

Bir gece içkinin sarhoĢluğuna kendimi alıĢtırmaya çalıĢırken en yakınarkadaĢlarımdan birinin: - Biliyor musun? Ben biseksüelim, dediğini anımsıyorum. - Eee... Ne düĢünüyorsun?, gibisinden bir Ģeyler mi söyledi yoksa ben miböyle sorması gerektiğini düĢledim bilemiyorum. Benim ne düĢüneceğimi -en azından ne düĢünmek ĠSTEYECEĞĠMĠ- tahmin etmiĢ olmalıydı. Türk,erkek ve (bir zamanlar) sünni müslüman oluĢumun getirebileceğiönyargılardan arınmamıĢ olabilirdim. Açıkcası bu konuda kendimden kuĢkuduymuyor değildim. Ancak o ilk anda hiç ĢaĢırmadım hiç afallamadım vehiç tiksinmedim (ne demekse?). Hayatımda belki de ilk kez kendimle bukadar gurur duydum; eĢcinselleri ve eĢcinselliği yadırgamıyordum.

* * * * * * * * * *

KAOS GL'de yazımın çıktığını söylediğim insanların ilk sorusu: - Sen eĢcinsel misin?, oldu.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 11/26

Böyle bir soruyu cevaplamadan Ģu soruyla karĢılık vermeliydim aslında: - EĢcinsel mi olmalıyım? Ya da belki:- EĢcinsel olmamalı mıyım? - BU ÇOK MU ÖNEMLĠ?

Yani eĢcinsel olmak sosyalist, komünist, ateist, faĢist olmaktan daha mıönemli? EĢcinsel değilim. EĢcinsel gibi hissetmiyorum ama bu eĢcinsel gibihissetmeyeceğim anlamına gelmez. Benzer bir Ģekilde eĢcinsel gibihissedeceğim anlamına da gelmez, yaĢam neler getirir, neler getirecek...nerden bilebilirim.- BU ÇOK MU ÖNEMLĠ? Yani benim eĢcinsel olup olmamam. Senin için çok mu önemli? Önemliçünkü eĢcinselsem benimle konuĢurken daha dikkatli davranacaksın artık.Belki de benimle konu Ģmaya, selamlaĢmaya, dolaĢmaya korkacaksın.EĢcinsel değilsem rahatlatacağım seni: - Bu ne iĢ? Diye soracaksın. - Seni de mi kaybettik!... diye sırıtacaksın. - BU ÇOK MU ÖNEMLĠ? Bir 'erkek' için elbette önemli. 'Erkek olmak' önemli. 'Erkeklik etmek'...hükmetmek, aĢağılamak, sömürmek... önemli. - Kadınlar eĢcinselliğe daha sıcak bakarlar, diyordu birisi. Buna hakvermiyor değilim. Ezilen insanların ortak ya da benzer sorunları,birbirlerinin sıkıntılarını hissedebilmeleri, vb. Ġle açıklanabilir bu 'sıcakba kıĢ'.- Ne de olsa size giren- çıkan bir Ģey yok!... diye devam etti birisi. Kadıniçin eĢcinsellik yadırganır birĢey olmayabilir. Haksız değildi, bir 'erkek'in eĢcinsel olmasını engelleyen bu giren -çıkandavasıydı. Olsa olsa giren olunabilirdi. Ama bir eĢ cinsel... asla!- BU ÇOK MU ÖNEMLĠ? Geçen sene çimlerde otururken yanımdakilerin, köĢedeki ağacınaltındakilere bakıp bakıp güldüğünü gördüm .Kendi cinselliklerinisorgulamadan bile aciz insanlar baĢkalarının cinselliğini sorguluyorlardı.Bana da gösterip göz kırptılar. - Bunun nesi garip?, dediğimi anımsıyorum.

Birden kıs kıs gülmeler kesildi, herkes ciddileĢti. Onların imalı imasızbakıĢlarına aldırmadım. Çoğu 'kendilerini kocalarına saklayan' bu insanlarane diye aldıracaktım ki... - BU ÇOKMU ÖNEMLĠ? Türkiye diye tanımlanan coğrafyada eĢcinsellik kimi çevrelerdekomünistlikten, dinsizlikten, kadınlıktan çok daha aĢağılık bir Ģekildealgılanıyor. Hele hele erkek eĢcinselliği. Heteroseksist toplumun, yani tümtoplumsal iktidar iliĢkilerinin sorgulanması, ek onomik ve/veya siyasaliktidarı sorgulamaktan çok daha güç. Bu yüzden pek çok solcu bile bunayanaĢamıyor, cesaret edemiyor. Çoğunun böyle bir niyeti olduğundan bileĢüpheliyim. Eğer yakın gelecekte buna ciddi ciddi niyetlenirlerse bile olsaolsa 'birleĢik cephe' mantığı altında yapacaklardır (ya da yapmayabaĢlıyorlar diyebilirim). Bunların temel mantığına göre ne de olsa

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 12/26

ekonomik altyapı üstyapıyı yıkınca hiçbir sorun kalmayacak! Üstyapıtoplumu dönüĢtürecek! Toplumu eğitecek (?), onlara eĢcinsellğinyadırganmamasını SÖYLEYECEK! Oysa hiç böyle olmadı ve olamayacak.Üstyapı her zamanki gibi 'topllumsal değerlerin' yolundan gidecek.Zindanlarında yalnızca eski iktidar sahipleri, karĢı -devrimciler (muhalif

sosyalistler ve anarĢistler dahil) olmayacak, aynı zi ndanlara gay velezbiyenler de tıkılabilecek. Kapitalizmin zindanlarında beraber yaĢamaolanakları bulunabiliyordu, artık -büyük olasılıkla- buna bile izinverilmeyecek.- BU ÇOK MU ÖNEMLĠ? EĢcinsellik bir eĢcinsel için kuĢkusuz önemli. Bu konuda-en azınd an duyguve duyumsama bazında farklı birisi olarak - fazlaca ahkam kesmemeliyim.Ancak heralde (Ġnsanları rahat bırakın!) diye haykırmaya da hakkım var. KAOS GL'li eĢcinseller, eĢcinselliklerini özgürce yaĢayabilecekleri birtoplum istiyorlar. Gettolar değil, kentin tamamını istiyorlar. Toplumdansoyutlanmadan, toplumdan ayrıĢmadan, toplumla içiçe yaĢamayıarzuluyorlar. Ancak kimi farklı grup ya da bireyler olarak bazı eĢcinselleryalnızca kendileri, yalnızca 'kendi cinsellikleri' için özgürlük isteme tavrıiçindeler. Bu yalnızca kendisi için özgürlük isteme tavrı, içinde gizli birikiyüzlülüğü de barındırır; kapitalist üretim iliĢkileri kapsamındauluslararası ve ülkesel anlamda sömürülenleri görmezlikten gelmeyi.Sömürülenler emekçi; iĢçi, köylü, memur vb.den öte eĢcinsellerin kendiside olabilir. Bedenlerini satmaya zorlanan çocuklar, bedenlerini satmakzorunda bırakılan gay'ler olabilir. Kadın eĢcinselliği porno filmlerindekullanılabilir ve eĢcinseller için tüketim malları geliĢtirilebilir. Böylece

eĢcinseller bu sistemin bir parçasına dönüĢürler. EĢcinsellik kapitalist birtüketim malzemesi biçiminde özgürleĢme (?) yolundadır ancak eĢcinselbirey özgürlük yanılsamasıyla birlikte giderek sistemin kölesi durumunagelmektedir.Fazlaca ahkam kesmemeliyim derk en iyice didaktikleĢtim. Artık eĢcinselleriözgürlük mücadeleleriyle baĢbaĢa bırakarak susmalıyım. Bu bir geriçekilmeden çok, rahat bırakma tavrı olarak algılanmalı. Ne diyordum? Herneyse... Ben susuyorum, Oscar Wilde söyle diyor: "Ġnsanlar kurbağaları ürkütmedikleri sürece istediklerini yapabilmeli."

(çömez) BATUR ÖZDĠNÇ

* Bu yazı KAOS GL'nin Ağustos 1996'da çıkan 24. sayısında yayınlanmıĢtı;aradan tam beĢ yıl geçmiĢ. Sizce geçen zaman tabularımızı mı yıkmayayetti mi?

A._S.L.O.T.H. MANĠFESTO

A._S.L.O.T.H.: BoĢ Zaman ve Diğer DüĢünce Dolu Oyunlar ĠçinSanatçılar Birliği veya ÇalıĢmaya ve Can Sıkıcı Tekdüzeliğe KarĢıSanatçılar Birliği

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 13/26

(Artist's Society for Leisure and Other Thoughtful Hooplah or,Artist's Society Against Labour and Otherwise Tedious Humdrum...)(ç.n.: sloth (ing.) 1 - tembellik, miskinlik, uyuĢukluk, çalıĢmaisteksizliği 2 -tembel hayvan)

(ALINTI)Hiç kimse çalıĢmamalıdır. ĠĢ, dünyadaki neredeyse bütün sefilliğinkaynağıdır. Adlandırılabilecek bütün kötülükler çalıĢmaktan veya çalıĢmakiçin tasarlanmıĢ bir dünyadan kaynaklanır. Acı çekmeyi durdurmak içinçalıĢmaktan vazgeçmeliyiz.

Bu, bir Ģeyler yapmaktan vazgeçmek zorunda olduğumuz anlamınagelmez. Oyun üzerine temellenmiĢ yeni bir yaĢam yolu yaratmak anlamınagelir; diğer bir deyiĢle cümbüĢlü bir Ģenlik, Ģölen ve sanat... Oyun pasif

değildir. (Bob Black)

Oyun ruhuyla bu Manifestoyu ileri sürüyoruz:

A._S.L.O.T.H.'un fermanı basittir: 1. Üretken, tatmin edici bir yaĢamın gerekli unsurları olmadıklarından yolaçıkarak bütün iĢ biçimlerini reddediyoruz; "çalıĢma"nın yabancılaĢtığımızve baĢkalarını yabancılaĢtırdığımız hiyerarĢik yapılara katılmak olduğunukabul ediyoruz.2. ÇalıĢmaktan vazgeçmeyi ihmal ederek, sorunları yapısal düzeyde

pekiĢtiren geçerli eylem biçimlerine karĢı koyuyoruz.3. Kendimizi, her Ģeyin üstünde, oyun sanatına adıyoruz.

(.......)

IV. SANAT VE YENĠ TOPLUMSAL DÜZEN Sanat yararsızdır. Bu nedenle, usanmadan sanatın takipçisiyiz. GeçmiĢteki ve günümüzdeki birçok sanat hareketi, ya çalıĢmayla ittifakkurdular ya da k arĢısında yer aldılar. Da Vinci ünlü ağır kanlılardan biridir,resimlerini çok yavaĢ yapardı, yüzlerce iĢe yaramaz nesne icat etmiĢti.Defterlerinde bol bol, bulutları ve duvarları nasıl uzun uzun seyrettiğinianlatır. Marcel Duchamp satrancı çalıĢmaya tercih ederdi. Stüdyosundageçirdiği birkaç saat içinde bir takım sanat unsurlarını rasgele yerleĢtirirdi,"Büyük Cam" adlı projesini bitirmek yıllarını alacaktı. "Hazır -yapımlar"ıiĢlerini herkesin kopya edebileceği yolunda cesur bir varsayımdı.Greenberg'in Modernistler kampı da yararsız sanat yapmıĢtır amakendilerini sert bir, "kitsch"e karĢı "yüksek sanat" ayrımıylasınırlamıĢlardır. ÇalıĢan sınıfları daha az "yararlı" olmaları yönündeesinlemek yerine, onlardan yabancılaĢmıĢ, egemen düzenle iliĢkilerinihiçbir zaman sorgulamamıĢlardır. Egemen ses, merkezi olduğu içinsanatları çok çabuk sıradanlaĢmıĢtır.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 14/26

Her sık tekrarlanan hareket sonunda "sıradan" olur. En iyileri, süreç içindebizi değiĢtirendir.

Bunun aksine mevcut Eylemci Sanat sıklıkla yararlı hale gelmekte,Liberallerin eĢit ekonomik fırsat için yaptıkları kulis gibi kendisinin iĢolduğunda ısrar etmektedir. Çünkü bu hareketlerin birçoğu estetikerdemlerden çok eylemciliğe vurgu yapmakta, estetiğinbozguncu/günahkar doğasını küçümsemektedir. Estetik, bir duyarlılıktır,bir felsefedir, politiktir ama belirli bir ideolojiyi gereksinmez, belirli birideoloji olmaz, belirli bir ideolojinin üzerine yıkılmaz. (.......)Marxistlerin "Yaratıcı ĠĢgücü" dedikleri kavram, bütün etkinlik biçimlerineatfedilen be nzer bir kavramdır. Yaratıcı ĠĢgücü tutkunun bir çabasıdır vebu nedenle de tatmin edicidir. Einstein, bilimin amaç için araçlarısağlarken, yalnızca ve yalnızca kiĢiliğin amaca ulaĢabileceğine inanmıĢtı.Bizim toplumumuzda endüstri bireysel kiĢiliklerin sesini kısmıĢtır. Sanatyaratıcı bir yaĢam için örnek olabilir - insanlık için bir umut ıĢığı. Bizinanıyoruz ki, kitlesel olarak üretilen değil, tutkunun araçlarıyla, bireylerinbirlikteliğiyle yavaĢ yavaĢ yaratılan topluluklar daha iyidir.

Bir Sanatçılar Birliği olarak, kendimizi toplulukların estetik değiĢimineadadık. Ġçinde yaĢadığımız fiziksel çevreler varoluĢumuzun niteliğini büyükölçüde belirlemektedir. Çevremizdeki estetik ve iĢlevsel çürüme bireyler vetopluluklar tarafından içselleĢtirilmiĢtir ki bu da toplumsal çürümeye yolaçmaktadır. Tutkulu oyun yaĢamlarımızın içine harfi harfine inĢa

edilmelidir. Bu nedenle A._S.L.O.T.H. mimarları, mühendisleri,bahçıvanları, müzikçileri, yazarları... etkinlikleriyle çevremize estetikkatkıda bulunan herkesi... çalıĢmaktan vazgeçmeye ve yeteneklerinioyuna adamaya çağırıyor.

V. DAHA GÜZEL TOPLULUK ÖRNEKLERĠ Kooperatifler, kolektifler ve benzerleri yeni bir düzenin örnekleridir. Ama,uyarıyoruz: kooperatif olduğunu iddia eden her örgütlenme gerçektekooperatif o lmayabilir. Birçoğu, eski iktidar dağılımlarını yeni yollarlayeniden üretir. Bu eğilimden kurtulmak zordur, çünkü sıklıkla tek davranıĢmodellimiz olmuĢtur. Kararlar düĢünce birliğiyle alınır, örneğin, birzorunluluktan veya sabretmemekten dolayı tüm bir bireysel ifadeengellenebilir. Bu gibi geride kalmalara veya "geri çekme"lere neden olanetkiler ancak sabır ve üretilene değil üretim sürecine adanmıĢlıkla yokedilecektir.

VI. A._S.L.O.T.H. ÖZET "Oyun her zaman gönüllüdür. Yoksa zorla yapıldığında oyun, iĢ olacaktır."(Black)- Zorunlu üretime meydan okuyoruz; - ĠĢe alma ayrımcılığına değil çalıĢmaya son vermek istiyoruz. - Tam istihdam değil, tam iĢsizlik istiyoruz. - Patronların erkek, kadın, siyah, beyaz olması umurumuzda değil; biz

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 15/26

patronları yok etme k istiyoruz;- DüĢünce ve konuĢma özgürlüğü de dahil tükenmekte olan insankaynaklarının korunmasını talep ediyoruz;- ve herhangi bir kayıtsızlık belasını yok etme hakkını saklı tutuyoruz.

Kuralların kendisiyle oynanabilir. Anlamlarla oynanabilir. HADĠ, OYUNLAR BAġLASIN!(Ġngilizce bir e-mail'den çeviren: Levent Kemal)

izoleyim izolesin izole....içerde...

dıĢarısı (içeriye dair)

bedenini çok yavaĢ ve uzun bir ölüme açmak istemiyorum. beni tıkmayaçalıĢtığın duvarlar. susuyorum. aldığım nefesle susuyor ve bedenimi ölümeaçıyorum. küstüm, oynamıyorum.intihar ediyorum ama etmiyorum da. "normal " bir intihar değil bu. senin,dıĢarıdakinin alıĢkın olduğu cinsten, anlık, vurucu bir darbe. değil. aynıürkünç bakıĢı yerleĢtirebilirdi gözlerine, suçlanmıĢ, biraz yere eğilmiĢ birazöfkeli bir bakıĢ. neden bunu yaptın ki, bunu neden benim yakınımda yaptınki, neden benim yaĢamıma girdin ki! bunu bana neden yaĢattın ki!!!! amabu değil. bu ama biraz daha fazlası, çünkü kısa ve anlık değil, sendekisarsıntı, tıpkı bendeki gibi. hem senin yaĢamına da girmedim, yok'um ben

senin yaĢamında. ölüm olmayan yavaĢ ölümü olmasaydı bedenimin, hiçolmayacaktım zaten. hızlı akıĢta bir an, o kadar. oysa bedenimdekiölümün yavaĢlığı seni de yavaĢlatıyor, düĢüncelerini, duyumsamanı,giderek duyarlığını. daha uzun sürüyor senin de eriyiĢin. daha yavaĢ.yavaĢlatılmıĢ kareleri gibi aynı filmin. bedenimi ölüme açıyorum çünküsunulmuĢ yaĢamı istememiĢtim, yaĢamı böyle istemiyordum. Ģimdi de,olmak zorunda olanın içinde açtığım çatlaklardan vazgeçmek istemiyorum.o çatlak ben' im Ģimdi, benim bedenim o çatlak. sıvanıp kapatıldığızamanki gibi. ama istemiyorum. sıvanmayı, kapatılmayı, dıĢkıya veçamura bulanıp tıkılmayı. vazgeçiĢin anı ve coğrafyası Ģimdi benimbedenim.DıĢarısı...vazge çmedim. vazgeçtim mi? yürüyorum. bakıĢım eğik ve yere doğru.seçtiğim adımlarla seçmediğim sokaklarda yürüyorum. ya da tersi,sokakları seçiyorum ama adımlarımı değil. yön önceden belirlenmiĢ,köksüzlüğün içinde. ama varım, buradayım ve yürüyorum. sözlerim deadımlarım gibi. onları da seçebilirim ama ancak köksüzlüğün içinde.parçalanmıĢlığın. eriyip giden yalnızca anlamları da değil sözlerimin, onlarısöyleme gerekliliği. incelip yavaĢ yavaĢ yokluğa karıĢan. Bir de kulebeden. Onun baĢka gereksinimleri. o erimiyor, yok olmuyor, büyüyor vegeniĢliyor hep. boĢlukta tuttuğu yerle sabitlenen kule beden. sınırlı,hacimli, özle beslenmiĢ, dolu, doygun, "var". kule beden. sözün içindeboğulduğu kuleyi nefesle kuran beden. yüz çeviren. yere eğilmiĢ bakıĢla

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 16/26

karĢıdan gelene yüz çeviren.sürgünlüğün bile yaĢamı daha elveriĢli kıldığı oysa sürgün bile olmadığısokaklarda "var" olarak, "özgür" olarak ama bakıĢı yere dönük ya da içine.seçeneksizlik.mor yağmur

KĠMLĠK

"Hamini tum deest consilium cum multa invenit"(Çok Ģeyle karĢılaĢıldığında, insan karar veremez olur.)

Adım attığımız her yerde farklı bir isimle sesleniyorlar bize,farkındasınızdır. Bu kimliklerin bir kısmı da biraz "al gülüm ver gülüm"

davasıyla ilgili olarak, bizim tarafımızdan "tercihen" kullanılıyor. ĠĢimizegelince öğrenci, emekçi, erkek, kadın... vs. olup, bir baĢka durumdakendimizi bu kimliklerden "arındırıveriyoruz". Tabii ki bu kimlikler binlerceyıllık sosyal kurgunun payeleri ya da tukakaları ama bunları yaĢatan,yeniden var eden bizler de d eğil miyiz? Yani bu kimlik çöplüğününortasında nefes almaya çabalarken, diğer yandan ufak ganimetlerinden de(psikolojik ya da maddi yönden) faydalandığımız için, iddiasını güttüğümüzanarĢist kültür de bu çöplüğün altında ıĢıksız kalıyor.

Kendimize seçtiğimiz "üst -kimlik" anarĢizm olmasına rağmen, aile, toplum

ve devlet tarafından bize "beĢik kertmesi" gibi "bahĢolunan"kimliklerimizin etkisinde kaldığımız durumlar oldukça fazladır. Bu davranıĢve düĢünce kalıplarından külliyen bir kurtuluĢ hareketi de, sanırım, neredeolduğumuzu, bireysel konumlarımızı ve iliĢki biçimlerimizi sıkı bir takipaltına almaktan geçiyor. Ġç iliĢkilerimizde kullandığımız maço davranıĢkalıpları, türlü cingözlükler ya da otoriter eğilimler, hala verili kimliklerinekseninde yaĢıyor olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor diye düĢünüyorum.Üstelik, bunları reddettiğimiz noktadan itibaren, kendimize anarĢistdedikten sonra bile, yeni bir paradigmanın kapısını aralıyoruz. Anarko -komünistler bireycileri, aktivistler pasifistleri, ilkelciler teknolojikullananları... vs. Ģunlar -bunları yeni beĢik kertmeleriyle buluĢturuyor.Bilmem necinin gözünde falancası en rezil pozisyonda varolan bir yaratığadönüĢüyor. Bilmem fazla mı vesveseliyim ama bu durumun altında itiraf edilmeyen bir Ģeylerin de yatıyor olduğunu düĢünüyorum. Toplumsal ya dasistemsel kimliklerin boĢluğunu baĢka isimlerle doldurup (tabii ki bu genelbir yargı değildir!) kendimizi güvende hissedeceğimiz, yandaĢlarbulabileceğimiz yeni alanlar mı açıyoruz acaba? Diğer yandan, bu altkümelemelerin gerekliliği ve iĢlevi tartıĢılmaz bir durumdur. Benim altınıçizmek istediğim Ģey Ģu; kendisine anarko- falancı diyen bir kimsenin totalred, cinsel faĢizm, etnik sorunlar ya da toplumsal mücadele alanlarındansoyutlanması mümkün müdür? Ne yazık ki, pratik bize böyle bir gidiĢatolduğunu, daha da kötüsü, anarĢizm adı altında kamplaĢmalar ve"kast"laĢmalar olmaya baĢladığını göstermektedir. Bu kastlaĢmalarsa ön

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 17/26

yargıya, otoriter örgütlenmelere ya da kimi sorunların görmezdengelinerek sakatlanmıĢ bir anarĢist hareketin geliĢmesine yol açmaktadır.

Elbette, her insanın kiĢisel duyarlılıkları doğrultusunda çalıĢması ve böylebir anlayıĢı benimsemesi doğaldır. Fakat bir yandan da zaten atomizeedilmiĢ binlerce kimlik verilerek puzzle'a çevrilmiĢ hayatımızı anarĢizminparçalanması ile yeni bir tür "paradigmalar paradoksuna" hiçbir anlamolmaksızın sokmuĢ olduğumuz sanısına kapılıyorum.

Yani, evet ben bir anarĢistim ve anarĢizmin her yaklaĢımı bana eĢityakınlıktadır, demek istiyorum. Bu, oldukça "sırada n" ve "bilindik" biryaklaĢım, denilebilir belki. Bunda bir sakınca yok diye de cevaplarım; ziraanarĢizm insanlara içinden çıkılmaz kördüğümlerden ziyade, anlaĢılabilirve her türlü süsten uzak "basit" bir yaĢam yolu açmamıĢ mıdır? Sırf buyaklaĢım bile aslında çoğu zaman ne kadar tuhaf konularla zaman ve

enerji kaybettiğimizi bize gösterebilir belki.

AnarĢist bireyin kendisine yakın olan bir düĢünce üzerinde yoğunlaĢmasıne kadar doğal ise, bu düĢünceyi ifade konumuna getirerek arta kalananarĢist bütünü göz ardı etmesi de bir o kadar anlamsız ve temelsiz birtavırdır. Bunun ismi radikallik değil, kolaycılık olabilir bence. Hangimiz,hangi sebeple, bu coğrafyadaki cinssel baskının ve sonuçlarının sendikalmücadeleden daha önemsiz olduğunu iddia edebilir ki ? Ve de askerisorunun etkisi, F tipi zindanların yol açtığından daha az önemli değildir!..Birisi hayatlarımızı 5 m2'lik bir kuyuya gömerken, diğeri bu kuyuların

varoluĢ koĢullarını koruma altına almaktadır. Galiba anarĢizm içerisinde vücut bulan otoriter veya liberal eğilimlerle ilgilibir tartıĢma yürütmek, bu kimlikler karmaĢasından çıkmak için en doğruolan yol olacaktır.

Hazır, sistem bize MERNĠS Projesi ile tektip, "plakalı" bir kimlik dayatmayabaĢlamıĢken, biz de kendi kimliğimiz üzerinde iyiden iyiye netleĢerek,"anarĢist" kimliğimizle karĢısına çıkalım. Madem ki tek bir kimliğimiz olsunistiyorlar, ben kendime anarĢizmden daha iyi ve mümkün olanınıbulamadım. Ayurıca, yönelimler arasındaki ortaklaĢmanın, anarĢistharekete doğurgan ve ivmeli bir kan taĢıyacağına inanıyorum. SamuelEleventiger

POE

Poe'ya göre (Ģair için); geçmiĢin geri dönülmez bir Ģekilde kaybolması Ģimdi ile geçmiĢ arasındakivarsayımsal bağlantının kurulması, baĢarılması gereken ilk hedeftir. Oysaki , bu bağlantıyı kurmayı hedefleyen sanatçının kabul edeceği ilk gerçekise zamanın içinde tam ve kesintisiz bir bağlantının asla

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 18/26

kurulamayacağıdır. Bu bağlamda kullanılacak teknik ise kristalizasyonolmalıdır. Çünkü mitsel yöntem öncelikle geçmiĢin ve geleneğin parçalarınıbiraraya getirecek - ki her ne kadar Poe geleneği reddetse de, geleneğireddediĢinde ayrı bir geleneği temel almasından yola çıkarak temelsizkalmamak için eski Yunan ve/veya kutsal kitaplardan misal bulması gibi -

yaygın bir geniĢ zaman oluĢturulmasını sağlar. Bu alanda metafiziği somutbir imge düzenine dönüĢtüren Ģair, gerek bir parçayı gerekse bütünükristalize ederek bir ıĢık-gölge oyunu yaratır. Parçalanmadan çok, bağlantınoktalarına projeksiyon tutarak bağlantı noktalarını öne çıkarır ve insanlarıortak imgesel heyecanın peĢinden koĢturur. Çünkü mitler (ki Poe'da dahaçok "gölge" olarak karĢımıza çokmaktadır) insanoğlunun ortak algı vedeneyimlerinden kaynaklanan duyguları uyandırmayı hedefler. Çünkümitler insanoğlunun ortak mirası ve son derece etkili imge kaynaklarıdır.Evet Ģair bir kahin kadar mitsel yöntemi oluĢturmakla görevlidir. Ġçeriğiniyitiren ve boĢalan zamanın yeniden yapılandırılması ve canlandırılması,sözcükler aracılığıyla mitlere hayat bahĢeden sanatçının çabasını ge rektirir.Çünkü bir diğer anlamda Ģair ömrü; geçmiĢin unutulmuĢ ve boĢalmıĢformlarını yeniden doldurma ve bunu geçmiĢ zamandan yaĢanan an'ataĢıma ve yapılandırma sürecidir. Dil, gerek yapı aracı gerekse sanatbiçmlendirici etken olarak söz konusu yaratıcı giriĢimin ana unsurunuoluĢturur -çünkü geçmiĢin güvenlik duygusu ile gelecek zamanıngüvensizliği arasındaki Ģair, insanın zamandaki sürekliliğini sağlayabilecekdenge unsurudur.

Poe, bu anlamda bir yandan, zamanı geçmiĢle kavramıĢ, diğer yandan daceva bı bulduğu anda zamanı ard zamandan eĢ zamana taĢımayaçalıĢmıĢtır. Anlatıcı ses(i) belleğin ve anımsayıĢın anlamında bulur kendinive zamanı kavradığı(nı sandığı) anda karĢılama Ģeklinde aĢkınlığadönüĢmüĢtür.

Poe'da varoluĢçuluk sıkıntısı Her ne kadar islam tasavvufundaki düĢünürlerle paralellik arzetse detapınma vb. ibadet Ģekillerinden bahsetmemesi yolunu onlardan kesin birĢekilde ayırmaktadır. Richard Wilbur, Poe'ya atfen "peygamber" gibinitelemeler yakıĢtırda da Ģair, eğer "peygamber" gibiyse yaĢadığı zamanı

dıĢlayarak geçmiĢe iltica etmez.

2. ParadoksKendi inanmakla hatta geçmiĢe iltica etmekle yetinmediği gibi insanları dabuna sevketse de oyunu (son anda) yaĢamdan yana kullanmaktadır.1halbuki sanat; aĢkı duyulan sevgili ya da amaçtan (nesne vb. değil) onuniçin verilen heyecan anının yaĢadığı zamanda saklanır.

3. ParadoksHalbuki ötelerdeki güzelliğe ulaĢmak için en güçlü araç önümüzdekigüzelliktir. GeçmiĢin ürettiği zincir halkaları silsilesini geleceğin beklediğikozmik boĢlukla örmek ve bugunu - Ģimdiyi- onun istediği biçimdesermektir. ġairin hristiyan olduğu ve incil'deki ilk söz olan "ve söz tanrıydı"

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 19/26

sözünün hayata bakıĢ açısını oluĢturan teöelde bir ilk olduğuunutulmamalıdır.

Poe yaĢamını bir yolculuk olarak algılamaktadır. Bu yolculuk Aden'e ya daEldorado'ya ya da periler ülkesine yani mutluluğu bulmak istediği odünyanın ve zamanın dıĢındaki kutsal imgeye doğru yapılan bir hac gibidir.

son söz: "herkes görmediği Ģeylere inanmakla emrolunurken ben -gördüğüm Ģeyleri reddetmekle sınanmaktayım. Calimero

"YoldaĢlar" ve Mekanlar

"Aslında hemen herkes göründüğü gibidir."(1)

Nassı yani? Biz anarĢistler, öğrenci genç orta yaĢlı alkolik memur iĢçi iĢsizve serseri miyiz sadece - "peki anarĢistliğimiz nerde kaldı" (2) ?

AnarĢistlik kaygısını da bir kenara bırakmadan, biz (birazcık da) neyseko'yuz. Ġdeolojik ve (bir nebze de) yaĢamsal marjinalliğimizin zorlamasıyla"bu mekanlarda" dolanıyoruz. Kızılay'dayız; Sakarya'dayız ve Yüksel'deyizçünkü tutunamayanlardanız, çünkü yalnızız ve kendimiz gi bileriniaramaktayız. Buralardayız çünkü azınlıktayız; buralardayız çünküçoğunluğun üzerimizde baskı kurmasını ancak üç -beĢimiz birarada durarakengelleyebiliriz. Buralardayız çünkü kentin -Ģu lanet olası kentin- kalbiburada atıyor ve bizler hiçbirĢeye hakim olmak istemesek de hiçbir Ģeyinüzerimizde tahakküm kurmasını da istemiyoruz. Buralardayız çünkü kendi"yaĢam alanlarımızı"(3) yaratmak zorundayız.

Kentin "çeperinde" varoĢlarda, gecekondularda, (hatta kısmetse) iĢgalevlerinde yaĢamayı da tercih edebilirdik; ki bu tarzda yaĢamayıseçenlerimiz de yok değil - ama dıĢarda olmak dıĢında olmak değildir.DıĢarda olmak bir gözü içerde olmaktır çoğu zaman. Çeperde yaptığımızher çalıĢma, ya er geç sönümlenecek ya da marjinalleĢecektir. Bizim kentmerkezinde yer seçmemizdeki temel etken budur; bilinçli olmasa daiçgüdüsel bir tercih. HiçbirĢey değil yalnızca düĢüncelerimizin yayılmasınıarzuluyorsak bile, herkese - olabildiğince çok kiĢiye- seslenebilmemiz içinburda olmak zorundayız. Çeperde yaĢamayı seçmiĢsek bile "bir ayağımız"hep burda kalmalı.

"Biz anarĢistler... insanlığı soysuzlaĢtıran ve ezen tüm ahlaki yalanları vekurumları eleĢtirdik; ve her birimiz sahip olduğumuz tüm hitabet gücü veĢiirsellikle, iyilik ve aĢk üzerine kurulu, özlemini çektiğimiz uyumlutoplumun tasvirini yaptık; ama kabul etmeliyiz ki bizi ideallerimizeulaĢtıracak amaç ve araçlarla pek az ilgilendik." (4)

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 20/26

Bana kalırsa bir mekanı "var eden" iki etmen bulunuyor; ilki "niyet",ikincisi "para". Bizler çoklukla birincisine sahip olup ik incisini bulmaktazorlandığımızdan mekan yaratmayı pek de beceremiyoruz; zaman zamanbelki de "niyet"imizin yeterince olgunlaĢmaması ikincisini bulmamızıengelliyor olabilir.

Ġtiraf etmek gerekir ki, kooperatifi(5) kurarken aklımızdan geçen temeldüĢünce deniz kenarında ucuza bir arsa kapatmaktı -çünkü Olimpos'a gidipgelmekten sıkılmıĢtık. Üstüne üstlük ayrıca kararlı Proudhoncularolduğumuzdan (ve banka kuracak kadar paramız da olmadığından)kooperatif düĢüncesine hemen fit olduk. Geyik bir yana, ne olur sa olsunkooperatif süreci, Ankara'daki anarĢistler açısından önemli bir deneyimdi -çünkü ortak bir mekana sahip olmuĢtuk ve temel özelliği "anarĢistlerinbiraradalığı"na dayalı bu mekan üzerinden niceliksel olarak büyümeyibecerebildik.

Herhangi bir mek anın kontrolünün kim(ler)in elinde olduğu yaĢamsalönem taĢıyan bir konu; bizim belirleyemediğimiz mekanlar bizi belirleyenmekanlardır. Onlara ne kadar çok Ģey verirsek verelim bizimkinden çokmekan "sahibi"nin son sözüdür geçerli olan. Biz onları ne kada rfarklılaĢtırırsak farklılaĢtıralım, bizim dıĢımızda tanımlanan (cafe, bar, çayocağı, kültür merkezi vb.) bütün mekanların yalnızca bir parçası olarakkalmaya mahkumuz.

"Devlet gündelik hayatın düĢmanıdır" der Lefebvre (6) çünkü "soyut

mekan üretir". Ankara bir mekan olarak neredeyse bütünüyle devletin osoyut gri rengini yansıtır, o cansız soğukluğunu hissettirir. GündelikyaĢamın ve gönüllü grupların belirledikleri mekanlarsa renklilik veçeĢitlilikle doludur. Kooperatif mekanı baĢlı baĢına bu anlamda bileönemliydi; çünkü dolaysızca bizler tarafından düzenleniyor vebelirleniyordu. Dileyenler olanaklar elverdiğince kendi ürünleriniüretebiliyor ve fotoğraf, sinema benzeri (toynak içinde) "sanatsal"paylaĢımlar gerçekleĢtirilip anarĢizm ve diğer herĢey üzerine teoriktartıĢmalar yürütülebiliyordu. Üstelik teorik ay(kı)rılıklar bütün bu iĢleyiĢeengel oluĢturmuyor, tersine (bana sorarsanız) zenginleĢtiriyordu. ZatenyaĢama aksetmeyen hiçbir teorinin geçerliliği yoktur ve aslında belirleyiciolan yaĢamın kendisidir. Bazılarınca teorik olarak betimlenen ayrımnoktaları, soyut tartıĢmalardan ortaya çıktığı sürece kendinifarklılaĢtırmanın ve ayrıksılaĢmanın yanıltıcı gerekçeleridir. Kooperatifinsonu da böyle geldi; yaĢam - tarzı farklılıkları sözümona

"teorik " bir kılıfa büründürülüp birilerinin kendilerini uzaklaĢtırmagerekçesi Ģeklinde sunuldu. Oysa bir farklılık varsa -ki vardı- buyaĢamsaldı; "mutlu aile yuvası"na karĢı "dejenere gençlik! Bizler(aramızda yaĢça büyükler olsa da) ikinci grubu oluĢturuyordu k ve sigara,alkol, cafe, bar ortamından olabildiğince uzak kalmanın yollarını aramıyorda değildik. "Diğerleri"nin sözcüsü ise henüz "kendi için salt yalın öz olarak

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 21/26

vardı ve kendisini arı Ben olarak nesne almaktaydı" (7); dolayısıyla kendi"mutlu aile yu vası"nı sorgulamanın uzağındaydı.

Herneyse, bir atasözümüzün vurguladığı gibi "YaĢandı bitti saygısızca!" (8)Bence, birbirimizi "yeme" nedenimiz ne yaĢamsaldı ne teorik - büyükölçüde mekana tutsak olmanın getirdiği bulantı halinin getirdiği bir vakaydıyaĢanan, "dıĢarı"ya dair proje geliĢtir(e)memenin getirdiği sıkıntıyı "içe"yansıtma hali, sık sık baĢımıza gelen bir "felaket". DıĢarıya nedenaçıl(a)madık, veya açılmak istemedik? Kendi mekanımızda mutlu olmuĢtukbelki de; belki de aradığımızı bulmuĢtuk. Bunun "yanıltıcı" ve geçici birmutluluk hali olduğunu (bütün mutluluklar yanıltıcı mıdır yoksa mutlulukdiye bi'Ģey yok mudur bu tartıĢmaya girip sinirlerinizi iyiden iyiyezorlamayım), "dıĢarı açılmamız gerektiğini" vurgulayıp dursam(k) dasözümüz uçup gitti, suyu bulandırdık sadece (9).

Belki gerçekten de "aynı devrim iki kere yapılmaz" (10). Yine de ben halabütün iyimserliğimle, bizim belirlediğimiz bir mekanın gerekliliğineinanıyorum - kendini yinelemeyen yenileyen, tutsak kalmadığımız,"dıĢarı"ya açılımlar sağlayan bir mekan yaratabileceğimize inanıyorum.

Yaz yaz nereye kadar - üzerinize afiyet yaza yaza Basur* oldum! Yazdedim de bi' de yaz rehaveti var üzerimizde ki sormayın. Neyse iĢte... buyazı da burda bitiyor ve ben Ģimdilik bu rahavet içinde "benliğimi hiçliğearmağan ediyorum" (11).

*Basur Özdinç

Dipnotlar:

1. "Filler de Hatırlar"; Agatha Christie 2. "AN" 1. Sayı; Batur Özdinç (Ġnsanın kendisine atıfta bulunması da ayrıbir megalomani örneğidir!) 3. ġaĢıracaksınız ama "yaĢam alanı" terimin i toplumsal bilimlerekazandıran kiĢi Adolf Hitler'dir. KuĢkusuz Nazi terminolojisine göre "yaĢamalanı" (Lebensraum) ele geçirilen (veya ele geçirilecek) bölgelerivurgulayan bir terim. Bizim kastettiğimiz "yaĢam alanı"ysa bundantümüyle farklı bir anlayıĢa dayanıyor: "faĢizme" değil "özgürlükçükomünizme" yani "reel -anarĢizme". 4. Pensiero e Volonta, 1924; Errico Malatesta5. "Kooperatif" derken neyi kastettiğimi anlayan zaten anlar.Anlamayanlar (süreci bilmeyenler) içinse Ankara'da 1999 -2000 yıllarındaetkinlik gösteren anarĢistlerce örgütlenen bir kültür -sanat kooperatifindenbahsettiğimi söylemeliyim. 6. "Gündelik Hayatın EleĢtirisi"; Henri Lefebvre (Bu arada kökensel olarakMarksist olan Lefebvre'nin bu ve benzeri görüĢleri nedeniyle bazı Marksistyaz arlar tarafından "ütopik anarĢizme" kaymakla itham edildiğini dehatırlatmalıyım.) 7. "Tinin Görüngübilimi"; G. W. F. Hegel

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 22/26

8. Burak Kut9. bkz. (yine) "AN" 1. Sayı'da yayınlanan kooperatif sürecini eleĢtirenyazı(lar)10. Emilienne Morin; Durruti'nin kar ısı 11. "Bezgin Bekir"; Tuncay Akgün

YARALI KIÇLAR

Ne kadar neyim, neyin neresindeyim? Neresinden tutmaktayım, nereleredoğru sürüklenmekteyim?

'Ahlak'ı temellendirmek bir Ģeylere, biraz da diken üzerinde oturmak gibibir Ģey olsa gerek. Hele iki dakka kıçın yerinde durmuyor, süreklikıpırdanıyorsan acı daha da dayanılmaz bir hale gelebiliyor. Kıçın acıçekme oranının yüksekliği de, yürüyüĢündeki yalpalamayı engelleyen bir

Ģey olamıyor ne yazık ki. Hem kıçınız acıyor, hem de kalbiniz. Acı hepçekiliyor. 'Sürekli diken üzerinde durmak', çok canımı yakıyor ve iyi mikötü mü bilemiyorum da zaman zaman.

ġu "erkeklik" olayı canımı bu kadar sıkan Ģey benim bu aralar. Erkekegemenlik olayı. Egemen olma durumu, her anarĢistin kendini kolladığı birbok çukurudur ya da öyle olduğunu savunur. (lütfen artık lavukları bunakatmadığımı yazmıyayım, bu son olsun bu son) Öyledir ama, egemenlikdendiğinde anladığımız hep 'tahakküm, liderlik, birilerine baskıuygulamak'ın cinsiyet üstü durumudur. Gözümüzün önünde canlanan,

konum-bilgi- yaĢ- tecrübe(?) -zeka-beceri- çok konuĢmak vb. temellitahakkümlerdir. "Tahakküm aletlerini ortadan kaldırmak her türlütahakkümü ortadan kaldıracaktır". Yalan. Bariz yalan. Nerden çıkıyorolabilir bu düĢünce? En dürüst adamı yönetici tahtına oturtursanız, hemeninmezse bir zorba olacağı lafından olmasın? Bu yalan değil aslında amayetmiyor.

BaĢkasını bilmem ama ben eğer varolursa yoldaĢımı bilealçaklaĢtırabilecek bir mekanizmayla savaĢmam, savaĢamam. Bununböyle olduğuna inansam yoldaĢ olmam, olamam, yoldaĢ bulamam.Sistemin varlığı insanların onun yanında davranabilmesi için yeterli birgösterge olamaz. Bunu böyle kabullenmek insanın ahlakı ile yaptığı seçimide reddetmek anlamına gelir. Ki bu aslında anarĢizmi reddetmek demektir.YoldaĢ dediğim her insanı potansiyen bir vazgeçici, sistemle uyuĢabilmeihtimali olan biri yapmak olur bu. Sanırım bunu biraz açmam gerekecek.Bir anarĢist sistemin varlığını reddetmez, onun yanında olmayı kabuledenlerin sahip olabileceği statülerin ve kaybedeceklerinin nelerolduğununun da farkındadır. Birilerinin rahat durumunun bir baĢkasının(ve baĢkalarının) rahatsız durumunun asıl sebebi olduğunu bilir. SistemekarĢı yaptığı mücadelede kendini onun aletlerinden ve ona alet olmadankorumaya çalıĢır. Bunu, muhalifliğinin temelini özümseyerek, etik temelliduruĢunu hayatına geçirerek baĢarır. Sistemin onun üzerindeki baskılarınadirenip bu baskı araçlarını reddederken, bir anlamda sus payı olan (bir

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 23/26

anlamda da rüĢvet) 'güçleri' de reddeder. Çünkü ona cinsiyeti, statüsü gibidoğuĢuyla sahip olduğu Ģeyler üzerinden tanınan 'hakların' aslında birerkandırmaca, her türlü karĢı duruĢunu yozlaĢtıracak pislikler olduğunu bilir.(Zamanında yapılan biz de eĢçinseliz esprisinin anlamı da burada ama gerikafalılık herzaman geriden geliyor iĢte.) Bu yüzden anarĢist her türlüsistem etiketinden kurtulmaya, bir Ģekilde onun rolü için saptanankostümlerden soyunmaya çalıĢır. Sistemle olan mücadelede onunkurallarıyla oynamayı kabul etmek, -ne kadar ahlaklı davranmaktadirenilirse direnilsin- karĢısındakinin kurallar içinde yaptığı hileleri de kabuletmek demektir. Bu hilelere karĢı hileli davranıĢlarda bulunmak da karĢıhareketten çok onu beslemeye ve yanlıĢ yola sapan aracın amacıdeğiĢtirmesine sebep olur.

AnarĢist erkeklerin, anarĢist ya da değil kadınları ezdiğini (bilinçli ya dabilinçsiz-kasıtlı ya da değil farketmez) gördüğümde tahakkümüntemellerini yanlıĢ yerlerde aramanın ne kadar tehlikeli olduğunufarkediyorum. "Bir anarĢist kadınları ezmez!" hadi yaaa! Ama bundan dahadeli e dici bir yaklaĢım da olabilirdi: "AnarĢist bir kadın kendini ezdirmez!"Eğer ezmek lanet bir virüs olarak görülüyorsa, ezilmek de en az onunkadar lanet bir virüstür. Ve bu iki virüs sürekli birbirlerini besler.Omuzumuza aldığımız Ģey kıçı yırtık bir çuvalsa ve her adımda ardımızdabirazını bırakarak ilerlemeye çalıĢıyorsak yanlıĢ bir iĢ yapıyoruz demektir.'Erkek egemenlik' ve 'kadın eziklik' de o Ģeyin kıçındaki birer deliktir.

Neden egemen erkek tavrına karĢı sessiz kalınabiliyor? 'O aslında iyi bir

ada m, anarĢizm için en az senin benim kadar uğraĢan biri, bence derahatsız edici ama eminim zamanla bundan kurtulacaktır' lafları bir çeĢitsusturucu oluyor. Hele bir de eylemlilik içindeyse insanlar herkes susuyor,aslolan eylemdir diye. Ama hiçbir eylem bu konuda bahane olamaz, hattayerin dibine batmalıdır bu tarz eylemler ve görülen yararından çokzararlıdır kanımca. Bu anlamda bilinçsiz eylemlikten çok daha iyidir bilinçlieylemsizlik. KızarkadaĢını döven tipler G8'i protesto etse, Prag'a gitse kaçyazar ! O dayağı yiyen kadın devlete karĢı olsa neolur, tahakküme tepkisine keder anlamlıdır? YetmezmiĢ gibi bu 'virüs'ü daha az taĢıyan erkekleriçin de bir güvence oluyor, daha az göze batılıyor çünkü. Kendimizi

kandırıyoruz, kadınları kandırıyoruz, devrimi kandırmaya çalıĢıyoruz.(Yargıç tavrını insanın gözüne sokana kadar ...'nin (*) egemen tavırlarına'ben' olarak sessiz kalmam da kendi dilime taktığım bir çeĢit susturucu veutançtı)

Erkeklerin, kadınların özgürleĢmesini çabalarıyla sağlayabileceklerineina madığım kadar kadınların da kendi kendilerine özgürleĢebileceklerineinanmıyorum, tıpkı erkelerin de kendi baĢlarına özgürleĢemeyeceği gibi.Her etki kendi tepkisini yaratıyoru hatırlayarak baskın erkek tavrına karĢıoluĢabilecek baskı altındaki kadın tavrının en tehlikeli halini bir an içinhayal edelim. Bu hal, nede kadınlarda oluĢabilecek paranoyak birgüvensizlik durumu olmasın? Benim aklıma gelen ilk Ģey bu oldu. Bununtehlikeli yanı (benim açımdan) kalbimin kırılması, birlikte mücadele

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 24/26

etmemim önünün kesilmesidir. Onlara ulaĢamamam, paylaĢamamam,yoldaĢ olamam anlamına gelir. Belki KAOS GL'nin 1 Mayıs eylemindeyaĢadığı rahatsızlığın da sebebi budur, neden olmasın? Birlikte atılmayanslogan(ibne değil eĢcinsel gay lazbiyen burdayızdı sanırım), onlarab irdenbire sloganı ilk atanın bir heteroseksüel anarĢist kadın olmasını daunutturabilir, yardımlaĢma duygusuyla hareket eden anarĢistlerindavranıĢlarını da. Daha da korkuncu, bizlere 'terörist' diye bakaneĢcinselleri anlayıĢla karĢılamaya itip, 'virüs' sahibi eĢcinsellerin tacizlerinide 'karĢı hareket' olarak görebilir. Ne hatalı davranıĢlar bu davranıĢlarakarĢı yapılan hatalar için bahanedir, ne de karĢı hata bir önceki için birsidik yarıĢı konusudur. Etki tepki umrumda değil bu durumda. Önce kendiiçinde susuyorsa insanlar, zamanla biraz daha dıĢındaki insanlara karĢı dasusmaya baĢlıyor. Sonrasında tahmin edebileceğiniz gibi konuĢulduğundabir sidik yarıĢı halini alıyor durum.

Bu konuda yapılabilecek ya da yapmamız gereken nedir? Sanırım bununen güzel cevabı kadın yoldaĢların önerisi olandır. Kadınların ve erkeklerinkendi aralarında cinsel kimlikler üzerine konuĢtukları tartıĢma grupları. Butabii ki kendi baĢına çok fazla Ģey ifade etmiyor olabilir ama sanırım iyi birbaĢlangıç. AnarĢist bir hareketi oluĢturmak için tamamen vadedilmiĢanarĢistler olmayı beklemeyi falan savunmuyorum kesinlikle. DüĢe kalkaöğrenmeyi tercih ederim. Bunu yaparken temelleri yanlıĢ noktalara oturanhareketlerin her ne kadar insanı sevindiren eylemlilikler içinde olsa daanarĢizmden çok uzaklara sürüklendiklerini de unutmayalım. Sanırımkıçımızı dikenlere alıĢtırsak hiç fena olmayacak. KarArt

(*)Buradaki ifade - hiç hak edilmese de - olası bir "muhbirlik" nitelemesinidefetmek amacıyla (yazarının da onayıyla) düzeltmen tarafındansansürlenmiĢtir.

ZAZIE METRODA

... "Ben altmıĢ beĢ yaĢıma kadar okula gitmek istiyorum", dedi Zazie."AltmıĢ beĢ yaĢına kadar mı?" dedi Gabriel, azıcık ĢaĢırmıĢtı."Evet", dedi Zazie, "örtmen olmak istiyorum." "Kötü bir meslek değil", dedi Marceline tatlı tatlı. "Emekliliği var". Bunu kendiliğinden ekledi, çünkü Fransız dilini iyi bilirdi. "Emeklilik götüm", dedi Zazie. "Ben emeklilik için örtmen olmakistemiyorum.""Hayır elbette", dedi Gabriel, "biz de öyle sanıyoruz". "Öyleyse niçin?" diye sordu Zazie."Bunu sen açıklayacaksın bize." "Kendi baĢına bulamaz mısın?" "Bugünün gençliği de pek uyanık doğrusu", dedi Gabriel Marceline'e. Zazie'ye de, "Söyle bakalım, niçin örtmen olmak istiyormuĢun?" diyesordu."Veletlerin canına okumak için", diye yanıtladı Zazie. "On yıl sonra, yirmiyıl sonra, elli yıl sonra, yüz yıl sonra, bin yıl sonra, hep anası bellenecek

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 25/26

veletler olacak.""Ee", dedi Gabriel."Analarını ağlatacağım onların. Yerleri yalatacağım. Kara tahtanınsüngerini yedireceğim onlara. Kıçlarına pergeller sokacağım. Çizmelerimlekıçlarını tekmeleyeceğim. Çizme giyeceğim çünkü. KıĢın. Nah böylekocaman (el kol). Kıçlarının etlerini delik deĢik etmek için kocamanmahmuzlar olacak çizmelerimde." Gabriel sakin sakin:"Gazetelere bakılırsa çağdaĢ eğitim hiç de bu yönde gitmiyor, biliyorsun",dedi. "Hatta tam tersi. Tatlılığa, anlayıĢa, kibarlığa doğru gidiliyor. Değilmi, Marceline, gazetede böyle demiyorlar mı?"...

EYLÜL 2001'DE 1 MĠLYONDAN FAZLA TÜRKĠYELĠ ÇOCUK ZORUNLUEĞĠTĠMLE TANIġACAK

ELEKTRĠĞE PARA VERMEMENĠN BAZI YOLLARI

1- Kanca düĢürme: Sayaç üzerinde mühür bulunmadığı durumlardauygulanır. Sayaç kapağı açıldığı zaman görülen ve elektrik giriĢini sayaçdevresine aktaran kancanın vida bağlantıları gevĢetilerek, bu aktarımkesilir. Bu yöntemde dikkat edilecek nokta kancayı arada bir, özelliklemesai saatleri dahilinde ve okuma tarihlerinde takıp bir miktar elektrikharcayarak elektrik idaresini kıllandırmadan durumu idare etmektir.

2- Faz değiĢtirme: Sayaç üzerinde mühür bulunmadığı durumlardauygu lanır. Sayaç kapağı açıldığı zaman görülen ve elektrik giriĢine vekancanın bulunduğu yere giren kabloların yerleri dikkatli bir Ģekilde(çarpılmadan) değiĢtirilir. Böylece sayaç ters yönde dönmeyebaĢlayacaktır. Bu yöntemde dikkat edilecek nokta sayaç üze rinde bulunangöstergenin son okuma tarihindeki değerin altına düĢmemesidir (son gelenfaturada bu değer yazılıdır). Olayı abartıp da bu değerin altına düĢersenizsayacı eski konumuna getirip evdeki bütün elektrikli eĢyaları çalıĢtırın.

3-Disk Durdurma: Sa yaç üzerinde mühür bulunduğu durumlardauygulanır. Sayacın tepesi çok ince bir çivi ile (bir telefon teli çapında)nazikçe delinir. Bu delikten sayaç içerisine ince bir tel sokularak disksıkıĢtırılana kadar aĢağıya indirilir. Disk sıkıĢınca dönmez olur ve sayaçpara yazmaz. Bu yöntemde dikkat edilecek nokta sayaca dıĢarıdanbakıldığında bir Ģey görülmeyecek Ģekilde kamuflaj yapmaktır (kamuflajyapayım derken teli sayacın içine düĢürmeyin). Sayacın tepesine birmiktar toz koyarak pis gözükmesi sağlanabilir.

Ek bilgi olarak; sayaç üzerindeki mührün telinin vidanın içinde kalan kısmıkeserek sayacı açabilirsiniz. Sonra kesik kısımlarını vidanın içinde kalacakĢekilde tekrar takıp gizleyebilirsiniz.

8/7/2019 An Kara Fanzin Sayı 2

http://slidepdf.com/reader/full/an-kara-fanzin-sayi-2 26/26

ÖNEMLĠ UYARI! Bu bilgiler tam anlamıyla yeterli ve güvenli değildir. Sayaca gelen elektrikciddi Ģekilde ölüm tehlikesi taĢır. Uygulamadan önce konudan anlayanbirisiyle konuĢmanızda fayda vardır. Elektrikten anlıyorsanız biraz kafapatlatıp iĢin içinden çıkabilirsiniz.