269
krmz

Antti Tuomainen - Şifacı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

sifacı

Citation preview

  • krmz

  • krmz

  • krmz

    K O R D O R YAYINCILIK - 233

    ISBN: 978-605-4629-54-1

    YAYINEV SERTFKA NO: 16229

    MATBAA SERTFKA NO: 16318

    ifac

    Antti TUOMAINEN

    z g n Ad: Parantaja (The Healer)

    Published by agreement with Salomonsson Agency

    Antti Tuomainen 2010

    Bu kitabn Trkiye'deki haklar Koridor Yaynclk'a aittir.

    Yayncnn izni olmakszn oaltlamaz, kaynak gsterilmek suretiyle alnt yaplabilir.

    Yayn ynetmeni: Erdem Boz

    Editr. Z beyde Abat

    eviren:Gizem Yanbol luolu

    Kapak uygulama ve sayfa tasarm: Tue Ekmeki

    Bask: Oktay Matbaaclk, istanbul

    OKTAY MATBAACILIK

    Davutpaa Kla Cad. Kale i Merkezi C Blok

    No: 55 - 56 Topkap - Zeytinburnu

    Cilt: Umut Matbaaclk, stanbul

    1. bask: Koridor Yaynclk, istanbul, 2014

    KORDOR YAYINCILIK

    Maltepe Man. Davutpaa Cad. MB Merkezi

    No: 14 Kat: 1 D: 1 Zeytinburnu / stanbul

    Tel.: 0212 - 544 41 41 / 544 66 68 / 544 66 69

    Faks.: 0212-544 66 70

    E-posta: www.koridoryayincilik.com.tr

    [email protected]

  • krmz

  • krmz

    Anu iin...

  • krmzNOEL'DEN U GUN NCE

  • krmz

    1

    Hangisi daha kt? En ktsnn gereklemi olduundan emin olmak m yoksa her geen dakika daha da ktsnn olabileceine dair artan korku mu? Ani bir k m, yoksa ar ekimde gerekleen bir paralanma m daha kt?

    Otobsn ani freni beni dalgn dncelerimden ekip karmt. Yerimde dorulup camdan dar baktm.

    Srninen ky eridi zerinde devrilmi bir kamyondan kan kzl sar alevler hemen yanndaki st geidin stunlarna yamur gibi yayordu. Kamyon ikiye ayrlmt adeta. Sevgilisini kucaklayan bir ak gibi sarmt geidin bacan. Bu manzarann yanndan geen arabalar, brakn durmay, yavalamyordu bile. Alevlerden mmkn olduunca uzak bir eride kaarak olay maha-linden hzla uzaklayorlard.

    9

  • krmz

    Antt i Tuomainen

    inde oturduum otobs de ayn yolu izlemiti. Souktan uyumu parmaklarm uzatarak yamur

    dan srlsklam olmu ceketimin i cebinden bir paket mendil kardm. Yzm ve salarm silmeye baladm. Mendil de ksa sre iinde ceketim kadar slanmt. Onu da elimde sktrp bir top haline getirdikten sonra yeniden cebime attm. Ceketimin ularndan damlayan suyu skarak cep telefonumu elime aldm.

    Yeniden Johanna'y aradm. Aradm numaraya hl ulalamyordu. Sminen'den Keilaniemi'ye kadar uzanan metro

    hatt, sel nedeniyle ulama kapatlmt. Bu nedenle Kalasatama'ya kadar trenle gitmi, oradan da istediim noktaya ulaabilmek iin gkyz yarlmasma yaan yamurun altnda yirmi dakika otobs beklemek zorunda kalmtm.

    Alevler iindeki kamyonu geride braktktan sonra dikkatimi, ofr otobsn geri kalanndan ayran, kurun geirmez cama aslm ekrana vererek haberleri izlemeye koyuldum. spanya ve talya'nn gney blgeleri tamamen kendi kaderlerine terk edilmiti. Banglade'in sulara gmlmesinin ardndan Asya'nn geri kalann tehdit edecek ciddi bir salgn kmt ortaya. Himalaya'daki su kaynaklarn paylamada anlamazla den in ve Hindistan arasnda sava patlak vermek zereydi. Meksikal uyuturucu tacirleri, ABD-Meksika snrnn kapatlmasna, Los Angeles ve San Diego'ya fze saldrs dzenleyerek karlk vermiti. Amazon'daki orman yangnlarn sndrmek iin etra-

    10

  • krmz

    ifac

    fndan geen nehir kanallarnn patlatlmas bile sonu vermemiti.

    Avrupa Birlii lkeleri arasnda devam eden sava ve silahl atma says: On . zellikle de snr blgelerde.

    klim nedeniyle g etmek zorunda kalan insanlarn says: Tahmini 650-800 milyon.

    Salgn hastalk uyars: H3N3, stma, tberkloz, ebola, veba.

    Son olarak rahatlatc bir haber: Bu seneki yarmada birinci gelen Finlandiya Gzeli, bahara kadar her eyin yoluna gireceini umut ediyor.

    Gzlerimi aylardr yaan yamura evirdim. Eyll ayndan beri devam eden bu'bereketli ya son birka aydr neredeyse hi ara vermeden devam etmiti. Jtksaari, Kalasatama, Ruoholahti, Herttoniemenranta ve Marj ani emi gibi ky blgeleri srekli olarak sel basyordu. Bu nedenle halk isyan etme noktasna gelmi ve evlerini terk etmeye balamt.

    Onlarn arkalarnda brakt evleri, ksa sre sonra bakalaryla dolup tamt. Rutubetli, souk ve bir ksm su basm olan evler her gn lkeye akn eden ve says giderek artan gmenler iin ei bulunmaz bir snakt. Elektriin artk hi uramad sel maduru mahalleleri, geceleri yemek piirmek ve snmak iin yaklan ate aydnlatyordu.

    Tren istasyonun olduu duraa gelince otobsten indim. Kaisaniemi Park'nn iinden geerek kestirmeden gitmeyi dndm. Sonra vazgeip Kaivokatu'nun etra-

    11

  • krmz

    Antti Tuomainen

    fndan dolanmaya karar verdim. Sokaklarn ve parklarn gvenliini salamaya yetecek kadar polis yoktu ehirde. Tren stasyonu'nu dolduran insan kalabalnn ortasna dmek yaplacak en kt hamle olurdu. Her geen gn artan bir panikle ellerinde avularnda ne varsa toplayarak ehri terk etmeye alan insanlar, kuzeye giden trenleri tklm tklm dolduruyordu.

    stasyonun nnde, zerlerine plastik ilteler rtlm, uyku tulumlar iinde, boylu boyunca uyuyan insanlar vard. Treni beklerken dinlenmek iin mi oradaydlar yoksa her eyden ellerini eteklerini ekip orada m yaamaya balamlard kimse bilmiyordu. Uzun sokak lambalarnn parldayan klar; ykselen egzoz dumanlar; parlak krmz, mavi ve yeil renklerde yanp snen reklam panolarnn lts akamn karanlnda birbirine karyordu.

    Yangn sonucu yarsndan fazlas kl olan merkez postanesi siyah beyaz bir iskelet gibi tren istasyonunun tam karsnda duruyordu. Binann yanndan hzla geerken Johanna'y yeniden aramay denedim.

    Sanomatolo binasnn nne gelip, ieri girmek iin on be dakika gvenlik kontrol srasnda bekledim. Ceketimi, ayakkablarm ve kemerimi kartp yeniden giydikten sonra resepsiyona yneldim.

    Resepsiyondaki kzdan, nedense telefonlarma bir trl kmak bilmeyen Johanna'nn patronunu aramasn istedim. Onunla birka kez konumuluum vard. Bu nedenle eer alt yere gelip de binann iinden ararsam telefona cevap vereceini dnmtm. Bylece

    12

  • krmz

    ifac

    kim olduumu rendikten sonra beni yukarya aracak ve neden geldiimi aklamama frsat tanyacakt.

    Resepsiyonist otuz yalarnda buz gibi baklar olan ksa sal bir kadnd. Kontroll tavrlarndan ve dikkatli hareketlerinden eskiden asker olduu anlalyordu. imdi ise hemen yan banda duran silahyla, lkenin son kalesi ve tek gazetesinin gvenliini ve btnln korumak iin orada bulunuyordu.

    Bir kulanda telefon, gzlerimin iine bakarak konumaya balad. "Tapani Lehtinen isimli bir adam... Kimliini kontrol ettim... Evet... Bir saniye."

    Balta kadar keskin bir hareketle ban bana doru dndrd. "Ne iin gelmitiniz?"

    "Karma ulaamyorum. Johanna Lehtinen."

    13

  • krmz

    2

    Johanna'yla yaptm son konumay yanllkla telefonuma kaydetmitim. Bu nedenle tekrar tekrar dinlediim bu diyalogu ezbere biliyordum artk.

    "Bugn biraz ge kacam," diye balamt cmleye.

    "Ne kadar ge?" "Sabahlamam gerekebilir." "irkette mi, darda m olacaksn?" "Zaten u anda da dardaym. Yanmda fotorafm

    da var. Beni merak etme. Gidip birka kiiyle konuacaz. Kalabalk bir yerde buluacaz."

    Sonra bir mrldanma sesi, araba sesleri, bir mrlt, grlt ve yeniden mrldanma sesleri.

    "Orada msn?" diye sormutu hemen ardndan. "Nerede olabilirim ki baka? Masa banda oturu

    yorum."

    15

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Sessizlik. "Seninle gurur duruyorum," demiti Johanna. "Hi

    pes etmiyorsun." "Sen de yle," demitim ona. "Galiba yle," demiti sessizce, neredeyse fslt gibi

    kmt sesi. "Seni seviyorum. Eve tek para dn." "Elbette," diye fsldamt. Sesinden acele ettii an

    lalyordu. Sonra neredeyse hi nefes almadan: "Yarn grrz en kt. Seni seviyorum." Mrldanma. Czrt. Tu sesi. Sessizlik.

    16

  • krmz

    3

    Sorumlu editr Lassi Uutela'nn yzndeki sakallar krkl yalarna geldiini belli edercesine griye dnmeye balamt. Gzlerinde saklama gerei duymad, belki de saklamay istemedii bir fke vard.

    Beinci kattaki asansr kapsnn hemen nnde beni bekliyordu. Siyah bir gmlek, ince gri bir hrka, koyu renk pantolon ve ona uygun ayakkablar giymiti. Kollarn gsnde balamt. Ona doru adm atarken ne yapacan bilemeyen tereddtl bir havas olduunu sezdim.

    Lassi Uutela'nn insanlar rahatsz eden; kendisinden daha baarl gazetecileri kskanmas, yzlemeden kanmas, kin gtmesi, her zaman hakl olma abas gibi zelliklerine Johanna'nn bana anlatt

    17

  • krmz

    Antti Tuomainen

    kadaryla ainaydm. Johanna ve Lassi'nin muhabirlik meslei ve gazetenin ynetimi gibi konulardaki fikirleri her geen gn daha da fazla atyordu. Bu atmalarn yaratt dalgalar evimizin kylarna bile vurmaya balamt.

    Birbirimizi tanyor olmamza ramen el skp yeniden isimlerimizi syledik. Bir an iin kendimi tiyatro sahnesindeymiim gibi hissettim.

    Ellerimizi geri ektikten sonra Lassi arkasn dnd ve koridora alan kapy hafife itt i . Yry performansndan memnun deilmi gibi ayaklarn cezalandrrcasna yere vurarak ilerleyen Lassi'nin arkasndan yrmeye baladm. Koridorun sonunda birka metrekare byklnde kk bir ke ofisine girdik.

    Lassi masann arkasnda duran yksek siyah sandalyeye oturarak, benim de beyaz plastik bir tabureye benzeyen dierine oturmam iin bayla iaret etti.

    "Johanna'nn bugn evde alacan zannediyordum," dedi.

    Bam iki yana salladm. "Doruyu sylemek gerekirse, ben de onun ofiste olduunu dnyordum."

    imdi o sallamt ban. Sabrsz ve kestirip atmak ister gibi bir tavr vard. "Johanna'y en son dn akam 6'da personel toplantsnda grdm. Her zamanki gibi ilerin stnden getik, sonra da herkes kendi yoluna gitti."

    18

  • krmz

    ifac

    "Johanna'yla dn akam 9'da konutum." "Neredeydi?" diye sordu ilgisizce. "Darda bir yerlerde," dedim. Bir an duraksadktan

    sonra, "nereye gittiini sormak gelmedi aklma," diye ekledim.

    "Btn gn hi haber almadn m?" Bam iki yana sallayp gzlerimi ona evirdim. Du

    ruu, yzndeki ifade ve kurduu cmleler arasndaki duraksamalardan aklndan aslnda neler getiini anla-yabiliyordum. Bu konuma onun iin vakit kaybndan baka bir ey deildi.

    "Ne oldu?" diye sordum, beden dilinin ifresini zmemi gibi.

    "Sadece dnyordum," dedi. "Daha nce byle bir ey oldu mu?"

    "Hayr, neden?" Alt dudan srd ve kalarn kaldrd. Bunu yle

    yava yapmt ki ar yk kaldrm da karlnda dl beklermi gibi bir tavr olumutu yznde.

    "ylesine sordum. Bugnlerde... Her trl ey olabilir."

    "Bize olmaz," dedim. "Detaya inmek istemem ama bize byle eyler olmaz."

    "Elbette elbette," Lassi'nin sesinden, cevabmdan tatmin olmad belliydi. Gzlerimin iine bile bakmadan, "Elbette olmaz," dedi.

    "Hangi haber zerinde alyordu?" Bu soruma hemen cevap vermedi. Eline kalem alarak

    19

  • krmz

    Antti Tuomainen

    arln tartyormu gibi uzun uzun bakt. Belki de zihninden geenleri tartyordu o an.

    "Konu neydi?" diye steledim. Kendi haline brakldnda cevap vermeyecek gibiydi.

    "Seninle bu bilgiyi paylamam doru deil ama sonuta aptalca bir makale olduu iin sorun yok," dedi. Dirseklerini masaya dayad ve tepkimi lmek ister gibi yan yan bana bakmaya balad.

    "Anlyorum," demekle yetindim ve bekledim. "ifac hakknda." Bir anda irkildim. Johanna bana ifac hakknda bir

    eyler anlatmt.

    Tapiola'da bir ailenin katledilmesinden sonra Johanna bir e-posta almt. Kendisini "ifac" olarak adlandran bir adam bu vahetin sorumluluunu stleniyordu. Bunu bizim gibi sradan insanlar iin yaptn, kendisinin ykma giden bir dnyada gerekleri syleyen tek ses olacan ve bu hasta gezegene ifa getireceini yazmt. malat irketinin CEO'sunu ve ailesini ldrmesinin sebebi de buydu. Bundan sonra da iklim deiikliine sebebiyet verdiini dnd insanlar ldrmeye devam edecekti. Johanna bu durumu polise iletmiti. Onlar da ellerinden geleni yapp aratrmlard adam. Ancak buna ramen dokuz ynetici ve politikacnn aileleriyle birlikte katledilmesine engel olamamlard.

    20

  • krmz

    ifac

    geirdim. Lassi omuz silkti. Verdiim tepki onu tatmin etmemi gibiydi.

    "Bundan bir ey kmayacan syledim ona," dedi. Sesinde tuhaf bir zafer havas vard. "Polisin elde ettiinden daha fazla bilgiye ulaamayacan syledim. stelik says giderek azalan okurlarmzn da bu konu hakknda daha fazla ey duymak istemediinden eminim. Mevzu fazlasyla i karartc. Zaten dnya yeterince rndan km durumda."

    Tl Krfezi'ne ken karanla dald gzlerim. Etrafnda binalar olduunu bilsem de hibir ey seemi-yordu gzlerim.

    "Johanna makaleyi yazm myd?" Bu szler sonsuz-luk kadar uzun gelen bir sessizlik sonrasnda dklmt dudaklarmdan.

    Lassi arkasna yasland, ban sandalyenin ucuna yatrarak sanki tam karsnda deil de ufuk izgisi kadar uzakta duruyormuum gibi yar kapal gzleriyle bana bakt.

    "Neden sordun?" diye sordu. "Biz birbirimizi her zaman haberdar ederiz," diye

    aklamaya baladm. Baz eyleri tekrar tekrar dile getirmemizin sebebinin sadece karmzdaki insan ikna etmeye almak olmadn anlamaya balamtm. "Yani srekli konuup durmayz ama en azndan birka saatte bir, birbirimize bir mesaj ya da e-posta gndeririz. Birbirimize sylememiz gereken nemli bir ey olmasa bile yaparz bunu. ou zaman birka kelimeden ibaret olur

    21

  • krmz

    Antti Tuomainen

    bu. Komik bulduumuz bir eyi anlatmak ya da sevgimizi ifade etmek iin de olabilir. Aramzda byle bir alkanlk var."

    zellikle son cmleyi bastrarak sylemitim. Lassi ban sandalyeye yaslam, yznde herhangi bir ifade belirtisi olmadan tavana bakarak dinliyordu beni.

    "Ondan en son haber alal yirmi drt saati geti," diye devam ettim. Bu kelimeleri sylerken camda kendi yansmama baktm fark ettim bir anda. "Son on yldr hi bu kadar uzun sre konumadmz bir gn olmamt."

    Bir sre duraksadm. Kulaa nasl geleceini umursamadan sze girdim yeniden. "Bana bir ey gelmi olmal."

    "Bana bir ey mi gelmi olmal?" diye tekrar etti. Sonra aina olduum bir tavrla durup bana bakt. Bu duraksamann tek bir sebebi olabilirdi: Sylediklerimin sama ve anlamsz olduunu sylemeye alyordu.

    "Evet," dedim souk bir tavrla. Lassi bir sre sessiz kald. Sonra hafife ne doru

    eildi ve "yle olduunu farz edelim," dedi. "Bu durumda ne yapmay planlyorsun?"

    Bu soru karsnda arm gibi davranmak istemedim. Ak szl bir tavrla, "kaybolduunu polise bildirmenin bir anlam yok," dedim. "Yapacaklar tek ey olay kaytlarna eklemek olacak. Kayp: Be bin yirmi bir."

    22

  • krmz

    ifac

    "Haklsn," diye onaylad Lassi. "Ayrca yirmi drt saat o kadar uzun bir sre deil."

    Bu cmleyi fiziksel bir kuvvetle yok etmek ister gibi elimi havaya kaldrdm. "Sana syledim. Biz her zaman haberleiriz. Bizim iin yirmi drt saat ok uzun bir sre."

    Lassi'nin fkesini aa kartmak iin ok derinleri kazmak gerekmiyordu. Sesi birden ykseldi. Sert ve souk bir tonda, "biz muhabirler haftann yedi gn sahadayz. Bir hikaye bulur, peinden koarz. Burada iler byle yryor," diye bard.

    "Johanna'nn sahaya kp.da sana bir hafta haber vermedii oldu mu hi?"

    Lassi gzlerimin iine bakt. Parmaklarn huzursuzca masaya vurup duruyordu. Dudaklarn srd. "Evet, itiraf etmem gerekiyor ki hi yapmad."

    "Bu onun tarz deil," dedim. Lassi sandalyesinde dnd ve hzl hzl konumaya

    balad. Haklln bir an nce kantlayp konuyu kapatmak istiyor gibiydi. "Tapan, biz burada bir gazete ynetmeye alyoruz. Neredeyse hi reklam gelirimiz yok. Seks ve porno, seks ve pornoyla ilikili skandal ve itiraflar dnda bir ey ilgi ekmiyor. Dn, uzun zamandr satmadmz kadar fazla gazete sattk. Bunun sebebi, ka bin tane kayp fze bal olduuna dair ya da dnyada kalan temiz su oran zerine yaplan derin haberler deildi. Bu haberlerin ilgi ekme sresi yarm saatten fazla deil. Manetimiz nl bir arkcnn hay-

    23

  • krmz

    Antti Tuomainen

    vanla ilikiye girdii gsteren bir videonun yaynlan-masyla ilgiliydi. nsanlarn istedii ey bu. Buna para dyorlar."

    Derin bir nefes ald ve sanki daha fazlas mmkn-m gibi daha aceleci ve gergin bir ses tonuyla konumaya devam etti. "Bir de Johanna gibi, insanlar gerekleri renmeye tevik eden muhabirlerim var. Onlara her zaman u soruyu soruyorum: 'Hangi boktan gerekten bahsediyorsun sen?' Hibiri bu sorunun cevabn veremiyor. Syledikleri tek ey insanlarn bunlar bilmesi gerektii. Ben onlara insanlarn bunu gerekten renmeyi isteyip istemediklerini soruyorum. Daha da nemlisi, insanlar bunlar renmek iin para verir mi?"

    Cmlesini bitirdiinden emin olduktan sonra, "o zaman sen yetenekli bir arkc ve atyla yaadklar hakkndaki hikayeleri anlatmaya devam et," dedim.

    Benim gibi, onlarn ne yaptklar hakknda hibir fikri olmayan aptal insanlarn asla gelemeyeceini dnd bir noktadan gzlerimin iine bakmaya balad yeniden. "Hepimiz hayatta kalmak iin savayoruz," diyerek kestirip att.

    Bir sre sessizce oturduk. Sonra yeniden konumaya balad. "Sana bir ey sorabilir miyim?"

    Bam evet anlamnda salladm. "Hl iir yazyor musun?" Bunu soracan tahmin etmitim. Beni ineleme dr

    tsne kar koyamyordu belli ki.

    2

  • krmz

    ifac

    Bu soruyu sorarak bir sonraki sorusu iin zemin hazrlamt aslnda. Dier tm mevzularda yanl yolda olduumu gstererek Johanna konusunda da ayn yolda olduumu kantlamaya alyordu. Fark etmezdi artk. Bast damarn tadn karmas iin ona frsat vermeye karar verdim. Sorusunu drste yantladm.

    "Evet." "iirlerin en son ne zaman yaynland?" Bu soruyu yantlarken de dnmem gerekmemiti.

    "Drt yl nce," dedim. Baka bir ey sylemedi. Kanlanm gzleriyle,

    haklln kantlam ve tatmin olmu bir ifadeyle bana bakmaya balad. Bunun zerine daha fazla konumak istemiyordum. Onunla konumak vakit kayb olacakt.

    "Johanna'nn masas hangisi?" diye sordum. "Neden sordun?" "alt yeri grmek istiyorum." "Normalde byle bir eye msaade etmem," dedi Las-

    si. Bu mevzuya gsterdii ilgi krnts da uup gitmiti. Cam duvardan dar bakarak kk blmelere ayrlm byk ofise bakt. "Bu aralar eskisi kadar younluk yok. Ofis bo. Bu yzden gidip bakabilirsin."

    Ayaa kalkp teekkr ettim. Btn bu sre ona ok vakit kaybettirmi gibi ben daha odadan kmadan bilgisayarnda yaz yazmaya gmlmt bile.

    Johanna'nn alma masas byk ofisin sa kesinde duruyordu. zerinde kendi resmimin olduu ere-

    25

  • krmz

    Antti Tuomainen

    veyi grnce anlamtm ona ait olduunu. Johanna'nn arada ban kaldrp o eski fotorafa baktn dnnce iim dm dm oldu.

    Baklarmdaki farkll gryor muydu o da her baktnda?

    zerinde duran byk kat ynlarna ramen dzenli bir masas vard. Masann ortasnda bilgisayar duruyordu. Sandalyesine oturup ofisi incelemeye baladm. Byk ofis "yonca" olarak adlandrlan blmlere ayrlmt. Her bir blmde masalar drt kiinin oturaca ekilde tasarlanmamt. Johanna'nn masas pencere kenarndayd ve Lassi'nin odasna bakyordu. Daha dorusu Lassi'nin ofisinin st ksmn gryordu. Camdan duvarn alt yars ierisi tamamen grnmesin diye mukavva ile kaplanmt. Masann yanndaki pencereden de pek bir ey grnmyordu. Kiasma sanat mzesinin sk sk yama yaplan ats iddetli yamurun vurduu devasa bir geminin enkaz gibi hrpalanmt.

    Souk masa elimin teriyle nemlenmeye balamt. nce Lassi Uutela'nn ofisine, sonra etrafa hzla gz gezdirdim. Ofis terk edilmi gibiydi. Johanna'nn bilgisayarn antama attm.

    Masann zerinde onlarca yapkan not vard. Bazlarnn zerinde sadece telefon numaras ya da isim yazyor, kimisinde ise Johanna'nn zarif el yazsyla alnm notlar duruyordu.

    Hepsine tek tek gz gezdirdim. Yeni yazlm gibi

    26

  • krmz

    ifac

    grnen bir not ilgimi ekmiti: " - Bat-Dou /Ku-zey-Gney", hemen yannda blgelerden olumu bir liste - "Tapiola, Lauttasaari, Kamppi, Kulosaari" ve "Tuomarinkyl, Pakila, Kumpula, Kluuvi, Punavuori". Her birinin yanna tarihler not alnmt.

    " " harfi ifac anlamna geliyor olmalyd. Notu alp cebime attm.

    Sonra kat ynlarn kurcalamaya baladm. ou Johanna'nn yazm olduu makalelerden oluuyordu. Rusya'nn nkleer elektrik santrallerini szde kapatmasyla, Finlandiya vergi matrahnn klmesi ve gda kalitesinin dibe vurmasyla ilgili yazlar kenara ayrdm.

    Makalelerden biri ifac hakkndayd. Gnderdii btn e-postalarn ktsn almt. ktlar zerinde tek tek notlar alnmt. Baz katlar zerinde o kadar ok not vard ki ktda ne yazd grnmyordu. inde ne yazdna bakmadan btn katlar antama doldurdum, ayaa kalkp masaya son bir kez baktm. Grnm olarak ofisteki dier masalardan hibir fark yoktu. Yine de bana neler dndne dair bir ey syleyecekmi gibi baktm ona uzun uzun. Bir sre daha bekledim ama sonuta masa, sadece bir masayd.

    Yirmi drt saat nce Johanna orada oturuyordu. Bana bir ey gelmemi olsa hl masasnda oturu

    yor olurdu. Ona bir ey olduundan nasl bu kadar emin oldu-

    27

  • krmz

    Antti Tuomainen

    umu kendim de bilmiyordum. Aramzdaki ba aklamak kadar zordu bunu aklamak. Johanna'nn arayabilecek durumda olsa beni oktan aram olacan biliyordum.

    Masadan bir adm uzaklatm. Ancak gzlerimi Johanna'nn evraklarndan, el yazsndan ve masann zerindeki eyalarndan alamyordum. Sonra birden aklma bir ey geldi.

    Lassi Uutela'nn ofisine doru ilerledim. Geldiimi fark etmemiti, bu yzden hafife kapnn pervazn tkladm. Elimin uygulad gle atrdamt plastik pervaz. kard yksek ve yankl ses beni bile artmt o anda.

    Lassi aceleci bir tavrla yazlar yazd bilgisayarndan ban kaldrarak bana bakt ve ieriye girmemi beklemeye balad. Krmz gzleri fkesinin hl tam anlamyla snmediini gsteriyordu.

    Kim olduunu aa yukar tahmin edebilsem de Johanna'nn birlikte alt fotorafsnn kim olduunu sordum.

    "Gromov," diye homurdand Lassi. Tahmin ettiim gibi. Onunla tanmtm. Uzun boy

    lu, esmer ve yakkl bir adamd. Johanna onun tam kadnlarn tipi olduunu sylemiti. i konusunda takntlyd, yapt dier btn her eyde olduu gibi. Johanna Gromov'un alma becerilerine sayg duyuyor ve onunla almaktan keyif alyordu. kisi birlikte Finlandiya ve yurtdnda birok i zerinde birlikte almt.

    28

  • krmz

    ifac

    Johanna'nn kayboluuna dair bir ey bilen biri varsa o da Gromov'du.

    Lassi'ye Gromov'u grp grmediini sordum. Neyi kastettiimi anlamt hemen. Telefonun ahizesini kaldrd, arkasna yasland ve gzlerini tavana dikti. Havalandrmaya m yoksa gkyzne mi dalmt anlalmyordu.

    "Dnyann iyice ivisi kt," diye sylendi.

    29

  • krmz

    4

    Eve dn yolunda Lassi'nin iirlerim hakknda sylediklerini dndm. Ona aslnda ne dndm sylememitim. Sylemek de istemiyordum zaten. Lassi zorunda kalmadktan sonra sr paylalabilecek ya da gvenilecek biri deildi. Gelecei olmayan bir eye tutunmak ve zaman harcamak iin ne gibi bir sebep ne srebilirdim, ne syleyebilirdim ki? Yine de ona hakkmdaki gerekleri sylebilirdim.

    Yazmaya devam etmenin benim iin yaamaya devam etmekten bir fark yoktu. Ancak ben okur bulmak iin yazmyordum. nsanlar bir gn daha hayatta kalabilmek iin alyordu. Bu nedenle iir onlarn ilgi alanndan uzakta kalyordu. Benim yazma sebebim tamamen kendimle alakalyd.

    31

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Gnlerimi ekillendiren ve anlamlandran eydi yazmak. Kelimeler, cmleler, ksa satrlar... Bunlarn hepsi hayatmn giderek kaybolan dzenini salyordu. Yazmak dn, bugn ve yarn arasndaki hl kopmam olan ince bir iplikti benim iin.

    Dn yolunda Johanna'nn katlarn okumak istedim ancak alkolik genler tarafndan otobsn iine atlm ve aracn freniyle ileri geri giden bira ielerinin grlts konsantrasyonumu tamamen bozmutu.

    Bu, yolcular rahatsz eden bir durum olmasa da ienin kard ses sinirlerimi bozmaya yetmiti. Hele bir de gvenlik grevlisinin bulunmad gece seferleri vard ki , o bambaka bir mevzuydu.

    Herttoniemi metro dura nnde otobsten indim. Bir grup dazlak alkoliin yanndan mmkn olduunca aktan alarak getim. Yamur damlalar dvmeli, bir dzine kel adamn kafasna derek parlyordu. Sonra dkkanlarn nnde gezinip duran inat dilencilerin arasndan ilerleyerek evime doru yrmeye baladm. Yamur biraz ara vermi, sert rzgar hangi ynde eseceini arm gibiydi. Bir oraya bir buraya vuruyor, gl kollaryla eline geirdii her eyi srkleyerek gtryordu. Binalarn duvarlarna monte edilen gvenlik lambalar bile yerinden kacak gibi sallanyor, karanlkta, koskoca binalar temelden sklp uup gidecekmi gibi duruyordu. nce ocuklarn terk ettii, ardndan yoldan geenler iin barnak grevi gren ve en sonunda yanp kl olan ocuk

    32

  • krmz

    ifac

    yuvasnn yanndan getim. Kavan kar tarafnda evsizlere ev sahiplii yapan bir kilise vard.. Hafif lo n vurduu kap aralndan ierisinin tklm tklm dolu olduu grlyordu. Birka dakikalk bir yrme mesafesinden sonra oturduum apartmann bulunduu sokaa girmitim.

    Evimin tam karsndaki binann ats baharda bir frtna sonrasnda paralanm ve hl onarlmamt. Bu nedenle st katlardaki dairelere bo bir karanlk hakimdi. Bunu yaayan binlerce baka bina gibi mutlaka yaknda sra bizimkine de gelecekti. ehirdeki apartmanlar sert rzgarlara ve aralksz devam eden yamurlara uygun ekilde tasarlanmamt. nsanlar yamurun gelip geici bir hava muhalefeti olmadn anlad anda ise her ey iin ok geti.

    Ayrca kimsenin zaten elektrik ve su kesintileri nedeniyle berbat bir hale gelmi dairelere yatrm yapacak gc ve istei yoktu. Grnen o ki yakn zamanda oturulabi-lecek doru dzgn bir yer kalmayacakt.

    D kapnn kilidi giri kartm alglayarak otomatik olarak ald. Eski tip anahtarlar artk sadece elektrikler kesildiinde kullanyorduk. Anahtarlarn imdiye kadar tarih olmas gerekiyordu. Ancak "tarih" olarak nitelendirilen birok eya ve fikir gibi, yenilerin kullanm d kald durumlarda hl onlara ihtiya duyuluyordu. Apartmana girdiimde yakmaya altm ancak dokunmatik ekran almyordu. Karanlkta ynm

    33

  • krmz

    Antti Tuomainen

    bulmaya alarak, trabzanlara tutuna tutuna ikinci kata kadar ktm. Kapmn standart kilidini ve gvenlik kilidini aarak alarm etkisiz hale getirdim. eri girerken istemd olarak etraf kokladm.

    Dairenin kokusu sabah braktm gibiydi. Kahve, aceleyle sklm parfm, geen yaz ykadmz hallardan gelen am sabunu kokusu, uzun Noel tatilinden kalan tatl koku ve her gece sevdiim insanla birlikte oturduum koltuun kokusu. Defalarca havalandrlmasna ramen btn bu kokular almtm ieri girer girmez. Hepsi bir bir anlarla yorulmutu aklmda. Bu kokuya o kadar ainaydm ki bedenim evime geldiimi alglamt. Ancak ieride eve geldiimi duyacak kimse yoktu.

    antam mutfaa tadm, katlar ve bilgisayar kartp masann zerine koydum. Johanna'nn hafta-sonu piirdii gveci kartarak sttm ve yemeye koyuldum.

    Birka kat stmde mzik a bir ift oturuyordu. Onlardan gelen hafif ve aralksz mzik sanki sonsuza kadar durmadan devam edecekmi gibi alyordu.

    Masann zerinde grdm her eyde ve azma attm her lokmada kt bir eyler olduuna dair duyduum his giderek artyordu. Boazm dmlenmi, yutkunmakta zorluk ekmeye balamtm. Birden gsm ve midemde bir kaslma hissettim. O an sadece nefes almaya odaklandm.

    34

  • krmz

    ifac

    Tabam iterek Johanna'nn bilgisayarn atm. Makinenin grlts ve ekrann doldurdu mutfa. Ekranda ilk grdm ey Johanna'yla on yl nce ktmz balaynda ekilen bir fotoraft.

    Yutkundum. n planda biz... Birok adan toy iki gen. zeri

    mizde Gney Avrupa'nn masmavi gkyz uzanyor. Arkamzda Floransa, Ponte Vecchio manzaras. Hemen yanmzda antik bir evin yamal eski duvar ve parlak gne nlarndan yars okunmayan nehir kenarndaki bir kafenin ssl tabelas.

    Nisan gneinin ltsyla mavi yeil karm bir renge brnen, Johanna'nn glmseyen gzlerine baktm. Yar ak dudaklarna, dzgn ,ve beyaz dilerine, ufak tefek krklklarna, iek am gibi duran ksa kvrck salarna takldm bir sre.

    Masastndeki dosyalar amaya baladm.

    "Yeni" klasr iine " " adnda bir alt dosya almt. " " harfinin ifac anlamna geldiini doru tahmin etmi olmalydm. Belgeler arasnda dolanmaya baladm. Birou Johanna'nn yazdklarndan ibaretti. Aralarnda haber videolar, internet sitesi balantlar ve dier gazetelerden alnm makaleler vard. En yeni metin dosyas dn hazrlanmt. Hemen zerine tklayarak atm.

    Yaz neredeyse tamamlanm gibiydi. Grnen o ki Johanna bu dosyay makalesini tamamlamak iin kul-

    35

  • krmz

    Antti Tuomainen

    lanacakt. Tabii tamamlayabilirse artk diye hatrlattm kendime.

    Yaz, Tapiola'da gerekletirilen birka katliamla balyordu. Be kiilik bir aile, ifac kod adn kullanan ve sular stlenen biri tarafndan sabah saatlerinde katledilmiti.. Polis soruturmasna gre, ailenin babas en son ldrlmt. Byk bir gda irketinin CEO'su ve et retim endstrisinin nclerinden olan adamn nce elleri ve ayaklar balanm, azna bant yaptrlm, kars ve ocuu gzlerinin nnde byk bir soukkanllkla ldrlmt. En sonunda alnnn ortasndan vurulduunda azab son bulmutu adamn.

    Johanna sorumlu polis mfettii, iileri bakan ve zel bir gvelik irketinin temsilcisiyle rportaj yapmt. Yaz, Johanna'nn polisi, halk ve ifac'nn kendisini hedef ald kapsaml bir sonu blm ile bitiyordu.

    Dosyann iinde ayrca Helsinki'nin bir haritas da vard. Johanna her bir cinayetin yerini ve tarihini, e-posta ald zamanlar ve mesajlarn ieriini zerine not almt.

    Bu haritann bulduum yapkan notla bir balants olmalyd. Notu yeniden incelemeye baladm: Bat-Dou/Kuzey-Gney. Harita kronolojik olarak cinayetlerin nerede ilendiini batdan balayarak nce douya, sonra kuzeye ve gneye doru aka gsteriyordu.

    36

  • krmz

    ifac

    Johanna'nn mesajlardan kard zetlere bakldnda, ehrin gneyine doru ilerleyen cinayetlerde e-postalarm da giderek belirsizletii grlyordu. Mesajlarda adamn kulland samimi slup artcyd. Johanna'ya adyla hitap ediyor ve onun "dorucu ve gereklerden dn vermeyen" habercilik anlayn vyordu. Mesajlar yazan kii Johanna'nn bylesine u noktadaki eylemlerinin gerekliliini anlayabileceine ve ona hak vereceine bile inanm gibi grnyordu.

    Sondan bir nceki mesaj Punavuori'deki cinayetten bir gn sonra gelmiti. Byk bir araba bayisi zincirinin sahibi olan bir adamn drt kiilik ailesi, yalar on ile on iki arasnda deien iki ocuuyla birlikte evlerinde l bulunmutu. ifac'nn gnderdii bu e-posta olmasa, lmn sebebinin hafta bandan beri sklkla gerekletirilen intihar-cinayet kategorisinde olduu dnlecekti. ntihar ihtimalinin dnlmesinin sebebi, babann, elinde cinayetlerin ilendii yksek kalibre bir silahla bulunmu olmasyd. Silah sanki polise kant gstermek istermi gibi tutuyordu.

    Sonra ifac'nn mesaj gelmiti. Mesajn ierisinde cinayetin adresi - Kapteenikatu 14 - ve soruturmann derinletirilmesi gerektiine dair bir nasihat bulunuyordu.

    Bylece soruturma buna uygun ekilde gerekletirildi ve silah babann elinde olmasna ramen, baka birinin yardmyla hedef alnarak atelendii anlald.

    37

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Bu nedenle, her atei kendi elleri ve bedeniyle hissetmi, elleriyle tuttuu silahtan kan kurunlarn ocuklarn ldrn izlemiti.

    Son mesaj aceleyle ve acemi bir ekilde yazlmt. Hem dilbilgisi hem de ierik bakmndan yanllarla doluydu. stelik bu mesajnda dierlerinde olduu gibi iledii sular savunmuyordu.

    Masadan kalkp balkona ktm ve bir sre dary izledim. Serin havay iime ekerek gsme yerleen grnmez arl atmaya altm. Biraz olsun hafiflet-sem de tamamen yok etmeyi baaramadm.

    Evlendikten ksa sre sonra tanmtk buraya. Bu daire bizim iin bir yuva olmutu artk ve zaman iinde benimsemitik bu yuvay. Dnya, on yl nce olduundan olduka farkl olsa da, onun zerinde bize ait tek yerdi buras. Bunlar imdi sylemek kolayd elbette. O zamanlar bugnlerin geleceine dair birok uyar verilmiti. Giderek uzayan scak yaz gnleri, kuru geen baharlar, yal klar, sert rzgarlar, yzlerce, milyonlarca insann g ettiine dair haberler, bahemizde birdenbire ortaya kan garip bcekler, ve bu bceklerden kaynaklanan ve her geen gn yaylarak artan laym, stma, tatarck, ensefalit gibi hastalklar...

    Oturduumuz apartman Herttoniemi Tepesi'nin zerinde bulunuyordu. Gkyznn ak olduu gnler oturma odas ve balkondan koyun kar tarafn, imdi birok evin sular altnda kald Arabianranta'y grmek

    38

  • krmz

    ifac

    mmknd. Selden mustarip dier blgeler gibi Arabi-anranta da karanla gmlmt. Binalar sular altnda kaldndan elektriin olup olmamasyla ilgilenmiyordu artk insanlar.

    ki- kilometre tede, ky boyunca kamp atelerinin yand plak gzle bile grlebiliyordu. Bulunduum yerden baknca, bir fleyite sndrlebilecek kibrit kadar soluk ve kk ate huzmeleri grnyordu. Ancak yakndan her ey ok farklyd. Yaklan atelerin ap bir buuk metreyi geiyordu. nsanlar terk edilmi binalardan ve kydan bulduklar her eyi yakt olarak kullanyordu. Hatta atei canl tutmak iin l hayvan ve insan kullanldna dair sylentiler vard.

    O alevleri grmeye alkn olmak ne tuhaf bir histi. lk atein ne zaman yakldn, hangi noktada btn kynn alev alev yandn ve buna gzmn ne zaman altn hatrlamyordum artk.

    Kydaki hayalet binalarn siluetlerinin tesinde eskiden ehrin merkezi olarak bilinen Pasila'nm modern kuleleri uzanyordu. Onun tesinde ise btn dnyay souk ve sert penelerine geirmi olan sonsuz, karanlk gkyz...

    Okuduklarm ve grdklerim arasnda bir ba kurmaya altm fark ettim.

    Johanna.

    O darda bir yerlerdeydi. Lassi'ye de sylediim gibi, polise gitmenin bir

    39

  • krmz

    Antti Tuomainen

    mant yoktu. ldrlen ailelerin katilini bulmak iin zaman ve kaynak bulamyorlarsa, binlerce kayp insan arasndan, yirmi drt saattir kayp olan bir kadn nasl bulacaklard ki?

    ifac. Bat-Dou/Kuzey-Gney. Gece, benim sorularma cevap olamayacakt. st kat

    tan hl mzik sesleri geliyordu. Rzgar, bayr boyunca aalarn dallar arasndan eserek hkm sryor ancak aaya vardnda insanlarn ve insan yapm makinelerin grlts iinde kaybolup gidiyordu. Balkonun souk talarna deen ayaklarm biraz daha snmak iin yalvaryordu adeta.

    Mutfaa geri dnerek Johanna'nn ifac hakknda yazdklarn bir kez daha okudum, kahve yaptm ve onu yeniden aramaya altm. Aradm numaraya ulaamamak bu kez artmamt beni. Endieli zih-nimdeki panik ve umutsuzluk da giderek artmaya balyordu.

    Emin olduum tek bir ey vard: Johanna'nn kaybo-luuyla ifac hakknda yapt aratrmalar arasnda bir balant vard.

    Dier btn dnceleri bir kenara brakarak kahvemden bir yudum aldm ve ifac'nn Johanna'ya gnderdii e-postalar gnderildii tarihlere gre srayla okumaya baladm. Okuduka mesajlar ikiye ayryordum. Bir tarafta ilenen sularn gerekliliinden bahsediyor ve kendisini savunuyor, Johanna'nn nceki almalarndan bahsederek onun da kendisi gibi yalanlar orta-

    40

  • krmz

    ifac

    ya karmak ve zgr klmak gibi bir ama tadndan bahsediyordu. Dier tarafta ise cinayet kurbanlarn nasl bulacan anlatan hzl ve acemice yazlm mesajlar bulunuyordu.

    Kat ynlar arasnda dolarken bata dndm sonuca ulamtm yeniden. E-postalar iki farkl kii yazyordu. En azndan ipular bu yndeydi. Yani, en azndan ben yle dnyordum.

    Johanna'nn hazrlad haritay atm. Harita adeta cehennemi gsteren kk bir rehber gibiydi. Cinayeti simgeleyen krmz noktalar, tarihler ve Johanna'nn not ald rakamlarn zerinden getim. Cinayetler arasnda en fazla iki ya da gn vard. Johanna pusulann drt ynne soru iareti izmi ve gelecekte ilenecek cinayetlerin yerini tahmin etmeye almt.

    Haritaya bakarken Johanna'nn e-postas zerinde k yandn fark ettim. Bir an duraksadm. Baka birinin mesajlarn okumak hi phesiz ki doru bir davran deildi. Ancak bu, ok istisnai bir durum saylabilirdi. Hem aramzda hibir zaman sr olmamt, deil mi? Koullar yle gerektirmese asla byle bir ey yapmayacam konusunda kendimi ikna ettim. Johanna'nn zerinde alt makaleyle dorudan ilikili olan durumlar konusunda istisna yapabilirdim.

    Kaydettiim son telefon konumasn hatrlayarak kendi bilgisayarm atm ve telefonumu baladm.

    Konuma kaydn bilgisayara aktardm, doru program internetten bularak indirdim ve ses dosyasn ap

    41

  • krmz

    Antti Tuomainen

    dinlemeye baladm. Bu gibi ses dzenleme programlarn kullanmak ocuk oyuncayd. Johanna'nn sesini ve kendiminkini birbirinden ayrarak dinledim. Arabalarn grltsn ve konuurken duyduum trt ve ayn mrldanma seslerini duydum. Defalarca dinledikten sonra arabalarn grltsn ve trt seslerini yaltarak sadece mrltlar n plana karacak ekilde ayarlaryla oynadm.

    yice umutlanmaya balamtm. Bir eyin ayn tonda tekrar tekrar sesini duyabiliyordum. Rzgar gibi, ceketinizin yakasn silkmek gibi ancak daha ritmik bir ses: Dalgalar. Dosyay yeniden oynattm, gzlerimi kapattm ve bir yandan dinleyerek bir anlam karmaya altm.

    Gerekten dalgalarn sesini mi yoksa duymak istediim eyi mi duyuyordum?

    Tekrar tuuna basarak kayd dinlerken Johanna'nn haritasn ve tahminlerini incelemeye baladm. Belki de duyduum mrltlar sadece denizden ya da deniz kysndan gelen seslerdi. Cinayetlerin iki- gnlk sre zarfnda gerekletiini, tarih ve soru iaretleriyle ayrlan noktalarn ifac'nn kuzeyden gneye iledii cinayetleri sembolize ettiini dnerek ilerlediimde ehrin gneybat kysndaki Jtksaari blgesine ulatm.

    Johanna da ayn sonuca ulatysa, son konumamzda beni arad yer buras olmalyd.

    U2

  • krmz

    5

    Kuzey Afrikal taksi srcs Fince bilmedii gibi taksimetre de kullanmak istemiyordu sanki. Benim iin fark etmezdi. Yar ngilizce yar beden diliyle fiyat konusunda anlatk. Karanlk arabay taksimetre zerindeki drt sfrn parlak aydnlatyordu. Taksi evimden hzla uzaklap Hiihto Mentie yoluna girdi, metro istasyonu ve terk edilmi alveri merkezinin yanndan geerek Itvyl'ya doru yol almaya balad. Taksi ofr, yollarn zerinde olumu derin ukurlardan ve atlaklardan becerikli hareketlerle kanarak tehlikeli dnler yapan ve eritlerinden kan arabalarn iinde ilerlemeye devam etti.

    Kulosaari'de deniz kysna kurulmu evlerin birka dnda tamam terk edilmi ve says giderek

    43

  • krmz

    Antti Tuomainen

    artan gmenlerin yuvas haline gelmeye balamt. mkan olanlar kuzeye kayor, yapabilenler kuzey Kanada'ya yerleiyor, geri kalanlar ise Finlandiya, sve ve Norve'te laponya blgesine gidiyordu. Son yllarda kuzeyde, Arktik kysnda ve ieri blgelerde kendi suyu, kanalizasyonu ve elektrik sistemi olan yksek gvenlikli ve zel mlkiyetli birok kk kasaba kurulmutu.

    Elbette bu blgeleri istenmeyen insanlardan korumak iin yzlerce niformal gvenliki altryorlard.

    Bu nedenle artk Kulosaari'nin karanlk evlerinde gney ve doudan gelen snmaclar yayordu. Ky boyunca adrlar kurulmu, kamp ateleri yanyordu. Snmaclar ve evlerinden ayrlmay gze alamayan ve ky eridini korumaya alan orijinal ev sahipleri arasndaki ilikide ciddi problemler vard. ifac phesiz ki bu konuya da el atmay dnyordu.

    Taksi hzla yol alrken ben de Johanna'nn " " dosyas iindeki haber videolarnda gezinmeye baladm. Tarihler yaknlatka muhabirler daha fkeli sorular soruyor, polisler ise daha bkkn cevaplar veriyordu. Soruturmadan sorumlu polis mfettii gzlerinde yorgun bir ifadeyle u yorumu yapyordu: "Aratrmay derinletirip bir ey bulur bulmaz sizlere ileteceiz." Mfettiin ismini ekrandan kopyalayarak telefonumun hafzasna kaydettim ve numarasn aratrmaya baladm. Ba mfetti Harri Jaatinen.

    Arkama yaslandm.

  • krmz

    ifac

    Johanna'nn bana bir ey geldiinden kesin olarak ne zaman emin olmutum? Sabah drtte bir kpein havlama sesine uyandmda m? Yoksa iki saat sonra uyumann anlamsz olduunu dnp, kalkp kahve yaptmda m? Yoksa gnlk ilerimi yaparken, her dakika telefonumu kontrol ettiim, phelerimin yerini korkuya brakt anlar m?

    Gen taksici iini iyi biliyordu. Hangi yolun nereye kacan bilerek kendinden emin kullanyordu taksiyi.

    Pitksilta'ya vardmzda kavakta durmak zorunda kaldk. Hemen yanmza ofr penceresi aralk olan byk bir arazi arac park etti. eride sekiz gen adam oturuyordu. fadesiz yzlerinden,Uembel gzlerinden ve en-selerindeki dvmeden onlarn" birer ete yesi olduunu ve muhtemelen silah tadklarn dndm. Arabalar trafie karrken yoldan geen kimsenin yznde farkl bir ifade olmadn fark ettim.

    Kaisaniemi Park'n alev almt. Alevlerin byklnden bir araba ya da ayn byklkte baka bir eyin yandn dndm. Ateten ykselen devasa bulutlar, Baks'n bir elencesiymi gibi hibir lambann olmad park aydnlatyordu. Vilhonkatu ve Mikonkatu'nun kesine geldiimizde birka el silah sesi ve parka doru koan adam grdm. Silahn yanksndan nce kaybolmutu adamlar. Zooloji mzesinin nnde insanlar perian hale gelmi bir adam tekmeliyordu. Sonra birden, grubun en gls adam kirli kyafetlerinden tutarak metro tnelinin giriine

    45

  • krmz

    Antti Tuomainen

    doru ekmeye balad. Muhtemelen adam raylara atmay planlyorlard.

    Temppeliaukio'ya yirmi dakikada ulatk. n ve arka koltuklar ayran plastik camn ortasndaki kk aralktan paray uzattm ve arabadan indim.

    Temppeliaukio Kilisesinin modern kubbesi yklmt. Binadan geriye kalan tek ey byk bir kaya zerine oturtulmu antik talardan ibaretti. Eski kilise duvarndan kalan paralar Lutherinkatu yoluna glge dryordu. Sokak lambalarnn sarms nn vurduu glgeler tpk yere izilmi ukurlar gibi duruyordu.

    Birisi yoldaki "PARK YASAKTIR" tabelasn skerek sokan orta yerine frlatmt. Tabela da artk hibir eyi yasaklayamayacan kantlar gibi pes etmiti sanki.

    Tl'de akamlar, evimin olduu Herttoniemi'de olduu gibi souk ancak daha grltl geiyordu. Her yerden arabalarn korna sesleri geliyordu. Fince konumalar, insanlarn barlar ve naralar... Bir kadnn umursamaz tiz kahkahas duyuldu birden. Uzun zamandr duymadm yabanc bir sesti bu.

    Ahti ve Elina Kallio hem benim hem de Johanna'nn yakn arkadalaryd. Bizi bir araya getiren ey Jo-hanna ve Elina'nn dostluu olmutu. Ancak Elina da Johanna'dan haber almamt.

    Evlerinin antresinde durmu yamurdan srlsklam olmu ceketimi ve ayakkablarm karrken Elina ve Ahti'nin birbiri ardna sorduu sorular dinledim.

    46

  • krmz

    ifac

    "Nereye gitmi olabilir ki?" "Hi mi aramad?" "Kimse nerede olduunu bilmiyor mu?" Sonunda Ahti cevabn verebileceim bir soru sor

    mutu. Evet, bir kahve ierim. Teekkrler. Ahti mutfakta kaybolduunda Elina ve ben, odann

    birbirine uzak iki kesinde ayakl lambalarn durduu, ortasnda ise odaya istenilenden daha lo bir hava katan, titrek mum nn aydnlatt koyu ahap bir masann bulunduu oturma odasna getik. Odaya girer girmez daha aydnlk bir yerde, parlak klarn olduu bir ortamda olmak istediimi fark ettim.

    Koltua yerletim. Elina da tam karma oturmutu. Dizlerine ak kahverengi yn, bir al rtt, sonra onunla ne yapacan bilemez gibi huzursuzca ekitirmeye balad. al zerinde canl bir hayvanm gibi duruyordu. Ona bildiklerimi anlattm. Johanna'dan yirmi drt saattir haber alamadm, fotorafsna da ulaamadm syledim. Sonra da Johanna'nn yazd makaleden bahsetmeye baladm.

    "Johanna mutlaka arard," dedi Elina szm bitince. Bunu o kadar sessizce sylemiti ki cmleyi alglamak iin zihnimde tekrar etmem gerekti.

    Bam salladm ve odaya giren Ahti'ye baktm. Ksa boylu ve ince yapl bir adamd Ahti. irketler iin ticari avukatlk yapyordu. Bazen gln derecede titiz olsa da birok konuda insan artan biriydi. O anda aklma bir ey geldi. Ancak Ahti'nin mavi delici gzlerindeki o be-

    47

  • krmz

    Antti Tuomainen

    lirsiz ifadeyi grdm anda aklmda ne varsa uup gitti. Gzlerini hzla benden evirdi ve Elina'ya anlam

    l bir bak att. Birbirlerine gereinden daha uzun bir sre baktktan sonra gzleri ayn anda bana dnd. Elina'nn kahverengi gzleri yala dolmutu. Onu daha nce hi alarken grmemitim ancak bu durum beni nedense artmamt. Belki de odann fazlasyla lo ve duygusal havas yznden bu durum tuhaf gelmemiti bana.

    "Bunu sana daha nce sylememiz gerekiyordu," dedi Ahti.

    Elleri cebinde Elina'nn koltuunun yannda dikildi. Elina'nn gzlerinden yalar szlyordu.

    "Neyi?" diye sordum. Elina evik bir hareketle gzlerindeki yalan sildi.

    "Biz gidiyoruz," dedi. "Kuzeye." "Orada bir kasabada bir yllna bir ev kiraladk,"

    dedi Ahti. "Bir yllna m?" diye sordum. "Gelecek yl ne ola

    cak?" Elina'nn gzleri yeniden dolmutu. Ahti, Elina'nn

    salarn okad sonra elinden tuttu. Gzleri tutunacak bir dal arar gibi odann iinde gezinmeye balad. Paranoyak biri onlarn bir eyler sakladn, bir eyleri sylemekten kandn dnebilirdi. Ancak ne saklyor olabilirlerdi ki?

    "Bilmiyoruz," dedi Ahti. "Ama hibir ey burada yaamaktan daha kt olamaz. Ben alt aydr isizim.

    48

  • krmz

    ifac

    Elina da son birka yldr doru dzgn retmenlik yapamad."

    "Bu konudan hi bahsetmemitiniz," dedim. "Bahsetmek istemedik nk her eyin yoluna gire

    ceini dnyorduk." Bir sre sessizce oturduk. Oday taze kahve kokusu

    doldurdu birden. Bunu tek fark eden ben deildim. "Kahveye bakaym ben," dedi Ahti rahatlam gibi i

    ekerek. Elina hrkasnn ucuyla gzlerini sildi. Sonra hrkasn bileine kadar ekitirerek eliyle dzeltti.

    "lerin yoluna girmesi iin bir eyler yapabileceimizi zannediyorduk," dedi.

    O kadar sessiz konuuyordu ki szlerini duyabilmek iin ona doru eilmek zorunda kalmtm. "Bir zm bulabileceimizi, bu korkun ve ani krizden kurtulup hayatmza eskisi gibi devam edebileceimizi dnyorduk."

    Kendi durumlarndan m yoksa dnyann iinde bulunduu genel durumdan m bahsediyordu anlayamamtm. Ama bunun bir nemi yoktu.

    Ahti elinde kahveyle geldi odaya. Her zaman olduu gibi ar ve kendinden emin bir hareketle, bir daha asla geri gelmeyecek gnleri anmsatan iekli kahve fincanlarna kahve doldurdu. Evet, o gnler artk geri gelmeyecekti.

    "Evi sattnz m?" diye sordum, bir elimle oturduumuz yeri iaret ederek.

    Ahti ban iki yana sallad. "Hayr," dedi sessizce.

    49

  • krmz

    Antti Tuomainen

    "Ona gerekleri syle Ahti," dedi Elina koluyla yeniden yanaklarndan szlen gzyalarn silerken.

    Ahti koltuun dier ucuna oturarak fincann yanna ald. Grnen o ki konumadan nce her eyi enine boyuna dnmek istiyordu.

    "Buray kim alr ki?" diye sordum dik oturarak. "atda delikler var. Bodrumu su basm durumda. Her yer rutubet iinde. Fareler ve hamambcekleri kol geziyor. Elektrik ve su srekli gidip geliyor. ehir kmek zere. Kimsenin paras kalmad. Paras olanlar da burada oturmak istemeyecektir. Artk yatrmc da kalmad ortalkta. Olsa bile bedavaya oturabilecei bir yeri neden para deyip alsn ki? Kim her eyin yoluna gireceine inanyor artk?"

    Elina duruunu dzeltti. Artk alamyordu. Gzleri kupkuru olmutu.

    "Biz inanyorduk," dedi Elina sessizce Ahti'ye bakarak. "Ve uzunca bir sre inandk buna," dedi Ahti. Ne syleyeceimi bilemiyordum. Kahvemden bir yu

    dum aldm. Bardaktan kan buhar izleyerek ellerimi sttm.

    "Eminim Johanna bir yerlerden kacaktr," dedi Elina birden. Onun konumasyla dncelerimden arnmtm.

    nce Elina'ya sonra Ahti'ye baktm. Ahti de onun sylediklerini onaylar gibi ban sallyordu. Sonra ona baktm fark edince durdu. Birden frene basm gibiydi. Gzlerinde yeniden grdm o belirsizlik ifadesinin

    50

  • krmz

    ifac

    beni yanltmamas iin abaladm. Sormazsam piman olacam biliyordum.

    "Ahti, paranzn kalmadn syledin. Sana biraz para verebilirim. Ya da bana bir eyler satabilirsin."

    Ahti bir sre tereddt etti. Syleyecek uygun bir ey arad belliydi. "Senin ilgini ekebilecek neyimiz var bilemiyorum ki . . . "

    "Arada bir ava kyordun ya," dedim. Ahti armt. Hibir ey sylemeden ban salla

    yan Elina'ya bakt ve ne eildi. "Neden olmasn ki?" dedi ayaa kalkarak. "Artk av

    tfeklerine ihtiyacm yok. Sadece bir tabanca yeter bana. Ayrca sana silah sattm iin kimse beni ikayet etmez herhalde."

    Ahti yatak odasna doru ilerlerken ben de arkasndan gittim. Gardrobun nnde tka basa doldurulmu olan kocaman bavullar duruyordu.

    Yatan, karyolann, oda bulunan iki sandalyenin ve yerdeki antalarn zerine kyafetler atlmt. Ahti yatan kenarndan dolaarak koyu renk ahap bir dolabn nne doru yrd ve elindeki anahtar kilide sokarak at. Dolabn iinde av tfei, bir tfek ve tabanca vard.

    "stediini se," dedi tabancalar iaret ederek. Eliyle silahlar gsterirken dkkanndaki rnleri satmaya alan gereksiz bir tezgahtar havas vard. "Dokuz milimetre Heckler&Koch USP mi yoksa yine dokuz milimetre olan Glock 17'yi mi istersin?"

    51

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Bu soruyu sorduktan sonra iki tabancann hemen yannda duran elik pistola dnd gzleri. Tezgahtar havas kaybolmutu birden. Kararl bir adam olmutu sanki birden.

    "Smith&Wesson bende kalacak." En yaknmda duran Heckler&Koch marka silaha

    uzandm. "Gzel para. Alman mal. Almanlar eskiden iyi ey

    ler retebiliyormu." Silah ilgin bir ekilde ok hafif gelmiti elime. "Sadece yzaltm gram," dedi Ahti zihnimden ge

    enleri okumu gibi. "arjrnde on sekiz mermilik yer var." .

    Dolabn iindeki alt raftan kk bir kutu kard. Kutuyu bana uzatrken iindekiler ngrdamt. "Bunlar da senin olsun. Elli tane mermi var iinde."

    Bir silaha bir de mermilere baktm. kisi de iinde durduumuz yatak odas konseptine aykr duruyordu. Biraz daha durursam fikrimi deitirecektim. Bu nedenle hzl hareket etmem gerekiyordu.

    "Srt antan var m?" diye sordum. Dank haldeki gardrobun iinden kk siyah bir

    srt antas kard. Spor malzemelerinin konulduu bu eski ve sade anta birazdan tayaca nesnelerle zt bir grnm oluturuyordu.

    "anta bedava. En azndan brak da senin iin bunu yapaym."

    Paray ona uzattm. Ahti paralar saymaya gerek duy-

    52

  • krmz

    ifac

    madan ve yzme bakmadan alarak cebine att. Yeniden sa elimde tuttuum tabancaya ve sol elimdeki mermi kutusuna baktm. Ahti aknlm ve tereddtm anlamt.

    "Dur gstereyim sana," dedi glerek ve tabancay elimden ald.

    evik ve tecrbeli hareketlerle arjr at, kutudan ald mermileri yerletirdi ve yeniden yerine takt. Silah adeta onunla btnlemi gibi duruyordu.

    "Hazr msn?" diye sordu. "Buras emniyet mandal, uras da tetik. Sakn vurmay dnmediin birine dorultma. Geri ok da nemi yok artk."

    Glmsemeye alt ancak.buna bile enerjisi yoktu. Glmsemesi dudaklarnda donup kald. Yznde aresiz bir bak belirdi. Bunu kendisi de fark etmiti.

    Birden, "kahveler souyacak," diyerek laf deitirdi. "Haydi ieri girelim." Her eyin nasl da birdenbire deitiini dndm. Birlikte akam yemekleri yiyip, arap eliinde gelecek planlar yaptmz o gnler bu kadar uzakta m kalmt? Tatile kacaktk, kitap yazacaktk, Johanna muhteem makaleler kaleme alacakt, Ahti kendi avukatlk brosunu aacak ve Elina'yla geni bir aile kuracakt.

    Deiim yava yava girmiti hayatmza. imdi ise ani bir darbeyle kmt zerimize.

    Elina sandalyesinde oturuyordu. Kahvesine hi do-kunmamt. Ben de yeniden karsndaki koltua oturarak syleyecek bir eyler dnmeye altm. Aklmda

    53

  • krmz

    Antti Tuomainen

    konumak istediim tek bir konu olduu iin uygun kelimeleri bulmakta zorlanyordum. Ahti durumun farknda varmt.

    "Umarm Johanna'y bir an nce bulursun," dedi. Bunun dnyadaki tek umudum olduunu fark ettim

    birden. Bu gereklik iime scak ve souun ayn anda nfuz etmesi gibi ilemiti. Kaybedeceim eyin daha da iyi farkndaydm artk. Boazm dmlendi. Oradan kp gitmek istiyordum.

    "Umarm kuzeyde mutlu olursunuz," dedim. "Umarm her ey yoluna gider. yle olacana inanyorum ben. Bir yl uzun bir sre. Eminim bir i bulup para kazanrsnz. Her ey yoluna girecek."

    Szlerimde eksik bir ey vard sanki. Kelimelerin dnda farkl bir eksiklik. Herkes bunu duyup hissetmiti. Konumaya daha ne kadar devam edebilirdim bilmiyorum. Bu yzden ikisinin de yzne bakmadan oturduum yerden kalktm.

    "Elina, eminim Johanna'nn frsat olsayd seni de arard."

    Antreye doru yrdm. Ahti de arkamdan geldi. Sanki kasten yapyormu gibi gidip giriin en karanlk kesinde durdu. Elina'nn bize doru yaklaan admlarn ahap zemin zerinde duyabiliyordum. Yanma geldiinde yine gzleri dolmutu. Bana doru yaklat ve sarld.

    "Johanna'ya da her eyin yoluna gireceini syle," dedi. "Ona zarar verecek bir ey yapmay aklmzdan bile geirmeyiz."

    54

  • krmz

    ifac

    Bu szlerle neyi kastettiini anlamamtm. Ancak orada daha fazla durmak istemediim iin bir aklama yapmalarn beklemeden kp gittim.

    55

  • krmz

    6

    Yamur iyice hzlanmt. Asfalt kaldrm zerinde iri ve ar taneler halinde dyor, hiddetli bir ekilde etrafa srayarak ehri kara ve ltl bir slakla buruyordu.

    Kokusunda bile kf gibi farkl bir ekilik vard sanki. Apartman kapsnn nnde bir sre bekleyerek atacam sonraki adm, nerede olduumu ve nereye gideceimi dndm. Saat dokuz buuk olmutu. Karm kaybetmitim. Ka bardak kahve itiimi hatrlamyordum. Bu yzden uyku tutmayacakt beni btn gece.

    Sokaktan gelen kahkaha seslerinin yerini kavga grlts almt. Ardndan bir camn krlma sesi, bir kadnn bar ve kfrl konumalar geldi kulama.

    57

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Montumun kaponunu bama geirdim, antay sk sk kapatarak yola ktm.

    Gzlerim yoldayd. Souk yamur damlalar cildime batyordu adeta. Fredrikinkatu'dan dnerek birka adm attm. Tam o anda arkamda iki kez korna sesi duydum. Ses caddenin karsndan geliyordu.

    Kaponumu indirerek kimin korna aldn semeye altm. Bu, beni Herttoniemi'den buraya getiren gen Kuzey Afrikal ofrden bakas deildi.

    Taksiyi motoru alr ekilde yolun karsna park etmiti. eriye girdiim anda kaldrmdaki souk ve slak hissin yerini bir scaklk kaplad. Birka saniye sonra arka koltua yerlemi ve gneye doru yola koyulmutum.

    ofrn bir ad ve hikayesi vard. Hamid alt aydr Finlandiya'da yayordu. Neden beni beklemiti? nk parasn demitim. Ona ne diyebilirdim ki? nsanlar parasn alamadklar insanlarla almay istemezlerdi.

    Hamid Finlandiya'y sevmiti. En azndan burada durumu iyiydi. Hatta bir aile kurmay bile dnyordu.

    Ona bakarak bozuk ngilizce'sini anlamaya altm. Ufak tefek ak kahverengi yz, dikkatli gzleriyle dikiz aynasndan bana bakyor, bir yandan da evik elleriyle direksiyonu idare ediyordu. Gzlerim camdan akp giden ehre dnd. Sokaklar gl byklndeki su birikintileri esir almt. Camlar paralanm, kapla-

    58

  • krmz

    ifac

    rn menteeleri yerlerinden km, arabalar kapkara bir renge boyanmt. Yamurun altnda aylak aylak gezinen insanlar vard. Benim felaketi grdm manzarada umut gryordu Hamid.

    Lnnrotinkatu'nun sonuna geldiimizde nehrin zerinden karya geip Jtksaari'ye doru yol almaya baladk.

    Hamid yavalamaya balamt. Konumay brakp radyonun sesini at. Hoparlrlerden hip hop ve Kuzey Afrika ritimlerinin karmndan oluan bir mzik ykseldi.

    arkc bir dakika iinde binlerce kelimeyi nefes almadan sylyor gibiydi, ^iangi dilde olduu anlalmayan ritmik ark szleri birbiri ardna sralanyordu.

    Hamid nereye gideceimizi sorduunda bam kaldrp ona baktm. Aklma yapacak bir ey gelmiyordu. Telefonuma kaydettiim Johanna'nn belgelerini atm ve notlarna gz gezdirmeye baladm. Johanna'yla yaptm konumann dzenlenmi halini ap dinledim ve Hamid'den telefonumu arabann hoparlrlerine balamasn istedim. Bunu ancak ekstra cret karlnda yapacan syledi. Ona fazlasn deyebileceimi belirttim. nce paray grelim dedi. Ona telefonumu ve cebimden kardm paray uzattm. Yzne geni bir glmseme yayld. Paray katlayp cebine koydu ve telefonu hoparlre balad.

    Azndan ritmik kelimeler dklen adam birden ses-

    59

  • krmz

    Antti Tuomainen

    sizlie gmld, yerini mrlt ve konuma sesleri ald. Hamid merakl gzlerle bana bakt. Ne yaptm an

    lamaya alyordu. Duymak istediim eyin bu olduunu onaylamak is

    ter gibi bam salladm. Yolun sonuna gelmitik. nmzde Lauttasaari'ye

    giden kpr uzanyordu. Solumuzda ve arkamzda karanla gmlen apartmanlar vard. Hamid yeniden nereye gideceimizi sordu. Sahil kenarndaki kapanm bir kafeyi ve arkasndaki otopark iaret ettim.

    Kafenin klar kapalyd. Ancak d taraf l sld. Byk dikdrtgen pencereleri salam ve temiz grnyordu. Etrafnda da fazla p yoktu. Sadece on be dakikada baka bir dnyaya gelmiiz gibi hissetmitim.

    Hamid'e orada durmasn ve motoru kapatmasn syledim. Bylece etraf dinleyebilecektim. Ona baka bir ses dosyas verdim. Hamid motoru kapatt. Arabadan gelen homurtular bir anda sessizlie dnmt.

    Pencereyi aarak hoparlrn sesini biraz ksmasn istedim.

    Sesler birbiri ardna kyordu kayttan. Belki. Belki mi? Kesin olabilecek bir belki mi? Belki de Johanna'nn beni arad yer burasyd. Hamid'e beklemesini syleyerek telefonumu aldm

    ve arabadan indim. Denizden esen rzgar beni salarm-

    60

  • krmz

    ifac

    dan ve kyafetlerimden yakalad. Sanki avcuna almak istiyormu gibi savayordu benimle. Rzgarn elleri kyya yaklatka yamur yamasa bile slak slak tutuyordu insan.

    Kaponumu kartp elimle rzgara barikat kurarak telefonu kulama gtrdm. Sesleri yeniden dinlemeye baladm. Ky boyunca yrrken telefonun sesini ksp aarak tekrar tekrar dinledim ve etraftaki alt yedi katl evleri inceledim. Birbirinden alakasz grnen eyler arasnda bir balant kurmaya altm. Son telefon konumamz, rzgara ve dalgalara benzettiim sesler, Johanna'nn harita zerinde iaretledii ve ifac'y takip eden noktalar, kendi igd ve umutlarm, hepsi birbirine girmiti. Islak ve rzgarl kumsalda ilerlerken tm bunlar dndm. Ayakkablarmdan ieri su girmeye balamt. Parmak ularm souktan acyordu ve stelik hl nereden balayacama dair en ufak bir fikrim yoktu.

    Ky boyunca sralanan evler ilgin bir ekilde ok bakml duruyordu. Bulunduum kynn sk sk sel basan bir blge olduu dnldnde evlerin birounda k yanyor olmas bir mucizeydi.

    Buras ayrca zengin olarak nitelendirilebilecek bir mahalleydi. Bu zellikleri tayan dier yerlerdeki evlerin sakinleri oktan kuzeye gitmek zere yola kmt bile. Her ey sarpa sarmadan kurtulmulard. Ne anlama geliyorsa bu artk...

    Geni bir kayay dikey olarak kesen elik bir merdi-

    61

  • krmz

    Antti Tuomainen

    ven grdm. Merdivenlerden trmanarak belime kadar gelen korkuluklarn evirdii platforma ktm. Platformun denize bakan kesinde korkulua sabitlenmi bir drbn vard. Gneli bir gnde ufku grmek mmknd buradan. Ancak bu havada hibir ey grnmyordu.

    Arkam dndm. Kafe yaklak yz metre temde duruyordu. En yakn ev ise elli metrelik mesafedeydi. Telefonu kulama dayadm ve dinlemeye baladm.

    Denizin sert, tuzlu kokusu ile kyya vuran dalgalarn ritmik sesi, rzgar ve yamurun arasnda skp kalan insan dinlendiriyor, adeta sakinletiriyordu. Bazlar, denizin sesinin genlerimize ilediini ve gn gelince iimizden karak bizi saracan sylyordu.

    Merdivenlerden aa inip taksiye doru yrmeye baladm.

    Tam yolu yarladm anda, hem kayaya hem de taksiye yaklak yz metre uzaklktayken birden kendimi spot klar altnda buldum. Durup n dorultulduu ynden gelen hzl ayak seslerini dinledim.

    Bir grup adam omuzlarnda tadklar gl fenerlerle bana doru geliyordu. Hibir ey sylemiyorlard. Ben de azm amadm. Sadece deniz ve dalgalar konuuyordu o anda.

    Ritmik bir mrlt gibi... Adamlar ileri doru adm atmaya ekiniyorlard sanki.

    Biri nmde, biri samda, dieri ise solumda durmu bekliyordu.

    62

  • krmz

    ifac

    Bu ekilde durmak zere eitilmi gibiydiler. Fenerlerinin klar benim durduum noktaya vura

    cak ekilde pozisyon almlard. Parlak k yznden bam yere emek zorunda kal

    mtm. Ellerinde cop olduunu, sol tarafma, tam bbreimin stne gelen darbeyle anladm.

    Yere dtm. Beni fel edecek kadar youn bir acyla kvranp nefes almaya altm.

    "Burada ne aryorsun?" diye bir ses geldi zerimden. Kimseye herhangi bir zarar vermeye almadm

    sylemek istiyordum ancak sadece etrafma bakmdm fark ettim.

    Daha azm ap konuamadan, midemde sivri ulu botun darbesini hissettim. *

    Cierlerimdeki son oksijen'de terk etmiti beni. Gzlerimi kr eden k etrafmda dnp duruyordu.

    "Ne aryorsun burada?" "Amacn ne?" "Burada pislik gmenleri istemiyoruz." Bir ey sylemeye altm. Azmdan kelimeler ye

    rine sadece tkrk kmt. "Dilenci." Kaburgalarma bir tekme. "Ezik." Sa bbreime bir darbe. "bne." Kasklarma bir tekme. Hibir ey gremiyordum. Sadece nefretle dklen

    szleri duyabiliyordum o anda.

    63

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Midemin zerine dtm. Bu defa darbeler sert bir ta gibi srtma gelmeye balamt.

    "Bugn dierleri olmad iin anslsn." "Ucuz atlattn yine." "Seni ldrebilirdik." Kahkaha sesleri. Kulamda bir sopa darbesi hisset

    tim. Bir anda btn bedenim alev alm gibiydi. Sar olmutum.

    Sonra yeniden kahkaha sesleri duydum. Daha gen ve ngilizce konuan nc bir ses geldi

    kulama. "Geri ekilin yoksa ate ederim." Fener klar bir anda kaybolmutu. "Defolun. Yoksa hepinizi ldrrm." Ar admlar bu sefer uzaklayordu benden. "Haydi gidelim." Bana doru gelen ayak sesleri. Bir ift el kabanmdan

    tutarak ayaa kaldrd beni. "Kalk." Ayakta durmaya altm. Ancak bu hi kolay olmu

    yordu. Bir eye doru yaslandm. "Arabaya bin." Bir eyin zerine dtm. nce oturur gibi olsam da

    sonra yere yldm. Arkamdan bir eyin arparak kapandn duydum.

    Dnya etrafmda dnyordu sanki. Srt st yatyordum. Tam o anda alnma bir ar sap

    land. "Gidelim artk buradan."

    64

  • krmz

    ifac

    Elbette. Arabaya binmitik. Hamid'in taksisiydi bu. "Az kalsn ldryorlard seni." Midemin zerine doru uzandm. Bam ne doru

    eerek kusmaya baladm. "Kes unu. Acele etmemiz lazm." Bilincimi kaybetmemek iin byk bir mcadele ve

    riyordum. Kapnn koluna tutunmaya altm. Gzlerimi amay denedim. Ancak ne kadar urarsam uraaym baaramyordum bunu.

    "On be dakikaya orada oluruz. On be dakika daha sabret." On be dakika. Nereye on be dakika?

    65

  • krmz

    7

    Johanna'y kollarma alarak boynunun kokusunu iime ektim ve lk dudaklarndan pmeye baladm. Kk bir kahkaha att, ban geriye ekti ve gzlerimin iine bakt. Tam bir ey syleyecekken kollarma uzanarak ban gsme yaslad. Salarn okadm, parmaklarm banda gezdirdim. Dier elimi de boynunun arkasna yerletirdim. Zarif salarndan scaklk vuruyordu adeta.

    Parmaklarm banda geziniyor, yaamn kk sald hassas noktalara deiyordu. Johanna yeniden ban kaldrd. Onun yeil gzlerindeki yansmama baktm. Onu hafife kaldrarak kendime doru ektim. Her sabah olduu gibi kk ve yumuackt bedeni. alar saati susturup iyice yanma yanat, kolunu gsmn zerine

    67

  • krmz

    Antti Tuomainen

    koyarak ban yanama yaslad. Yeniden uykuya dalacak gibiydi. Tatl tatl anlamsz birka kelime mrldand.

    Onu skca sardm. Brakrsam bir daha asla geri gelmeyeceini hissediyordum.

    Salarn kokladm. Parfmn derin derin iime ektim. Depolamak istiyordum bunu zihnime. Nasl koktuunu uzun uzun hatrlamak istiyordum. Nefes al verii derinlemiti. Sessizlik kt odaya. Gvendeydik. Birbirimize aittik.

    Sonra birden bedeni refleksle hareket etti. Uykuya dalarken hep yaard bunu. Biri onu ekip almaya alyordu sanki. Geriye ekilip onu daha sk tuttum ancak karmda inat bir g vard. Ona skca ttndm. Gitmesine asla izin veremezdim. Yzn grmeye altm ancak yere dnkt. Ellerim gevedi ve o bilinmez g onu benden, kollarmdan skp alarak karanla doru ekti. O kaybolup gittii anda geriye bir boluk kalmt. Souktan titrediimi hissettim. Titreyerek onu tutmak iin bolua uzandm.

    nce bir perdenin arkasndan derin krmz neon klar vurdu gzlerime. zerindeki yazlara bakp okumaya alsam da baaramadm. Sonunda yazlar tersten, sadan sola okunmas gerektiini fark ettim: Kebap-Piz-za Salonu.

    Elimi kaldrp kanan kulama gtrdm. Elime gelen yabanc bir cisim olduunu fark ettim. Kulam bandaj lanarak zerine bant yaptrlmt. Btn arlm o anda uyumu olan sa kolumun zerine vermi olma-

    68

  • krmz

    ifac

    lydm. Kolumu altmdan ektim ve zerine uzandm eyden destek alarak ayaa kalktm.

    Depo gibi bir yerin iinde olduumu fark ettim. Azmda kan ve metalik bir tat vard. Olduum yere oturdum, birka kez derin nefes aldm ve uyuan kolumu amak iin sallamaya baladm.

    Her nefesimde srtmda byk bir ar hissediyordum.

    Perdenin dier tarafnda birilerinin yabanc bir dilde konutuunu duyuyordum. Biri kadn dieri erkek iki sesi semitim. Ryam hatrlaynca bir panik duygusu kaplad btn benliimi,. Cebimden telefonumu kardm. Ekran kararmt. Ya sopann etkisiyle kapanmt ya da pili bitmiti. Vcudumu bir panik duygusu sard.

    Ayaa kalkmaya altm ancak bacaklarm beni tamyordu. Oturduum yere ktm yeniden.

    Gzlerimi perdenin hemen arkasnda asl duran ve krmz krmz parlayan tabelaya evirdim ve dik durmaya altm. Bir sre ar ar nefes aldm. Bamn dnmeyeceinden emin olduktan sonra etrafma bakmaya baladm. erisi gri imento zeminli bir odayd. Duvar kenarlarna karton kutu ve pler konulmutu. Kapnn yannda iki ieleriyle dolu plastik p torbalar duruyordu. Odada zerinde Ahti'den aldm antann durduu bir de sandalye vard. anta iki metre uzam-dayd.

    Dier sefere gre daha temkinli bir ekilde do-

    69

  • krmz

    Antti Tuomainen

    ruldum, duvardan destek alarak ayaa kalktm. Srt antasn alarak yeniden oturdum yere. antamn ii botu.

    Perdenin arkasndan gelen sesler kesildi. Perde ekilirken tabancay kucama indirerek bek

    ledim. Parlak krmz n nnde duran Hamid'in glgeli yzne baktm. In etkisiyle hatlar daha bir yumuak grnmeye balamt bana.

    "Sakin ol," dedi. Bam iki yana salladm, azm atm ancak hibir

    ey syleyemedim. "Su," diyen sesini duydum Hamid'in. Ksa bir sre sonra perde tamamen almt. Odaya

    bir elinde su dolu bir srahi, dier elinde bardak tutan bir kadn girdi. Barda doldurarak bana uzatt.

    Sanki ilk kez su iiyormu gibiydim. Suyun yars gsme dklm, dier yars ise ksrmn etkisiyle dar kmt. Yutkunmak o kadar zor bir eylemdi ki o an benim iin. Barda ikinci kez doldurduklarnda daha tecrbeliydim. Kadncaz su zerine sramasn diye geri kamt.

    Yaklak otuz yalarnda, kahverengi gzl, Hamid'den daha ak tenli bir kadnd bu. Uzun siyah salarn topuz yapm, karanlkta parldayan iri gm kpeler takmt. zerinde koyu renk pantolon ve sarms kazann stne takt beyaz bir nlk vard. antam bana uzatt.

    "Kuzenim," dedi Hamid onu iaret ederek.

    70

  • krmz

    ifac

    Yanma gelip kulama eildi. "Ne yapacan iyi bilir, gven ona."

    Elim kulamdaki bandaja gitti. O kulamla duyduum tek ey hrt ve gcrtyd. Canm artk acmadna gre onlara teekkr etmeliydim. Hamid'e teekkr ettim.

    "Neyse," diyerek glmsedi Hamid. "Az kalsn ldryorlard seni."

    Kadn da glmsedi. En azndan glmsemeye alt.

    "Teekkr ederim," dedim. nce Fince sonra ngilizce.

    "Ben Fince konuuyorum," dedi. "nemli deil." "Ben Tapani," dedim elimi,uzatarak. "Nina." Avucumda hissettiim elleri kk ve lkt. Bir el skmasnn gerektirdiinden daha uzun sre

    tuttum elini. Zarif elleri bana karmla ilgili grdm ryay ve onun yumuak ellerini hatrlatmt.

    Zihnim anlarla doldu bir anda. Hepsinde Johanna vard. Sinemadan dndmz

    akam yol boyunca el ele tutumamz, skc bir akam yemei davetinde kimse grmeden masa altndan oynamamz, bir yaz gn onu elinden tutarak iyerine kadar elik etmem...

    Nina elini ekmek ister gibiydi. "zr dilerim," dedim. Hamid araya girdi. "Senin bir sorunun var."

    71

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Hayatmn gereini tahmin etmiti. Bam salladm. "Bana anlatsana." Anlatmamam iin bir sebep yoktu. Tabii o da bana

    nerede olduumu syledii takdirde. "Buras Kallio," dedi. Ona karmn kaybolduunu ve onu bulmaya alt

    mdan bahsettim. Silah bana aitti.

    Bana geri vermesi karlnda Hamid'e karln deyeceimi syledim. Ben konuurken gzleri hep zerimdeydi.

    Nina oturduu sandalyeden kalkt, restorann iine yrd ve elinde antasyla geri geldi.

    antasndan ar kesici kartarak bana uzatt. "Teekkrler," dedim. inden iki tane alarak suyla

    itim. Hemen ardndan Hamid girdi restorana. Bir sre

    oyalandktan sonra elinde bir bardak ve aldyla geri dnd.

    "ay. Bol ekerli." ay en az itiim kahveler kadar sertti. O kadar s

    cak ve tatlyd ki dilerim acdan szlamaya balamt. Btn fincan birka yudumda ierek bitirdim. Scak svnn boazmdan geiini ve mideme iniini hissettim.

    ayn midemde duracandan emin olduktan sonra ayaa kalkp bir sre olduum yerde durdum. Sonra kapya doru birka adm atarak restorana girdim. e-

    72

  • krmz

    ifac

    risi kk bir ofisi andryordu. Odann yarsn ak bir mutfak ve duvar boyunca uzanan tezgah kaplyordu. Dier yarsnda ise kk masa ve sandalyeler duruyordu. Masalarn etrafndaki ahap sandalyeler mterilerini bekler gibi bombo duruyordu. Duvarda asl televizyonda orman yangn gsteren haberler vard.

    "Yerel haberler mi?" diye sordum. Nina ban iki yana sallad. "Hayr, bizim memleketten," dedi Hamid. Yeniden televizyonda gsterilen alevlere baktm.

    Dnyann her yerinde yangnlar aynyd anlalan. "zldm," dedim Hamid'e. "Ben de," diye cevap verdi. Nina tezgahn zerinde duran kumanday alarak ka

    nal deitirdi. Helsinki haber istasyonu ard ardna sralyordu haberleri. Ondan en yeni haberleri veren bir kanal amasn istedim. Nina kumandaya bast.

    Telefonumu kartarak arj cihazlar olup olmadn sordum. Hamid telefonumu elimden alarak tezgahn arkasna gtrd.

    Restorandaki sandalyelerden birine oturup duvardaki saate baktm. Saat biri on iki geiyordu. Midem bulanmaya balamt. Sonucunu dnmek istemediim dnceler geliyordu aklma. Aklm yine Johanna'yla dolup tamt. Bama gelenlerin bir benzerini onun da yaam olduu dncesi yediim dayaktan daha ok actyordu canm.

    Haberlerde Johanna ile i lgil i bir ey yoktu. Silah-

    73

  • krmz

    Antti Tuomainen

    l soygun vakalar artmt. Artk gpegndz ehrin merkezinde silahl soygun yaplyordu. Pasila'daki bir gkdelende akam zeri yangn kmt. Rusya snrndan ehir merkezine kadar youn bir trafik vard. Bunlarn yannda bir de iyi haber vard. Metro tnellerindeki su dar atlm ve trenler yeniden almaya balamt. Ayrca metro istasyonlarndaki gvenlik arttrlmt.

    Ancak bu haberlerin hibirinin bana bir faydas yoktu.

    Hamid karma oturdu. "Her ey yoluna girecek," dedi. Gzlerimi televiz

    yondan evirerek Hamid'e baktm. Pizzacda bir sre daha oturup geceyi iime ektim.

    Caddenin karsndaki ktphanenin nnde hareketsiz duran aalar izlemeye baladm. Kn ve gecenin ortasnda, yamurla arlaan dallarndan sular damlayan aalar sessizce baharn gelmesini, yeniden scaklk ve hayatla dolmay bekliyorlard. Altlarnda uzanan toprak kklerini uyuturacak kadar souktu. Bahara daha ok zaman vard ancak hibiri fkelenmiyor, titremiyor ya da durumun vahametiyle ilgili olarak birilerini su-lamyordu. Aldm bu dersle aylmtm birden. Hamid taksiyi dkkann kesinden ekerek tam nme park etti.

    Taksiye bindiimde telefonumu atm. Johanna'dan bir haber yoktu. Bir mendil kararak kulam sildim. Yzm ykarken yara almt yeniden. Mendil ksa

    74

  • krmz

    ifac

    sre iinde kana buland. Cebimden yeni bir tane daha kararak kulama bastrdm.

    Pasila'daki yangnn etkisiyle kapanan yollar kullanmadan polis merkezine sa salim ulatk. Hamid kapnn birka yz metre ilerisine park etti. Ona ne kadar olduunu saymadan karp paray uzattm. Ne deyeceimi bilmiyordum. Hayatm kurtard iin yol cretinden fazlasn demem gerektiini hissediyordum. Ona beklemesini ve bir saat iinde dnmezsem gidip baka mteri bulmasn syledim.

    Srtmdaki arnn etkisiyle zorlukta yrmeye baladm. Kanl mendili cebime tktrarak yzme dost canls ve doal bir ifade vererek ilerledim.

    Buna ramen karakolu evreleyen itlerden girdiim anda etrafm sarlmt.

    Hayr, girmek iin iznim yoktu. Hayr, randevum yoktu. iddet sular blmnde alan bakomiser Harri

    Jaatinen'i grmek istediimi ve ifac olarak bilinen biriyle ilgili konumak istediimi belirttim. Ar silahlar ve sert bir kask kuanm, elinde tfek tutan gen bir polis bir sre beni dinledikten sonra tek kelime etmeden gvenlik kulbesine gitti ve bir sre bekledikten sonra kapy at.

    Dorudan gvenlik kontrolnden geeceim yere ilerledim. Telefonumu alarak gsme takmam gereken misafir kimliini elime tututurdular. Gvenlik kontrolnden sonra kalabalk bir binaya girdim. Yalnzca bir sandalye botu.

    75

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Oturduktan sonra tam karmda Johanna ve benimle yat, iyi giyimli bir iftin oturduunu fark ettim. Kadn burnunu ekerek adamn kollarna uzanmt. Bir elinde skca mendil tutuyordu. Yz alamaktan kpkrmzyd. Adamn soluk yz tam karya dnkt. Donuk gzlerle etrafa bakyor, mekanik hareketlerle kadnn srtn okuyordu.

    Gzlerimi kapatp beklemeye baladm.

    76

  • krmz

    8

    "Tapani Lehtinen?" Gzlerimi atm. "Hrszlk, soygun ya da saldr vakas bildirecekse-

    niz, ilk gieden sra numaras aln." Harri Jaatinen tpk ekranda izlediim gibiydi. Ac

    dolu haberleri bildirirken fark ettiim zere uzun boylu ve keskin hatlar olan bir adamd. Ayaa kalkp elini sktm. Benden yalyd. Yaklak altm yalarnda duruyordu. Salar, byklar ve gzleri griye dnk bir renk almt. Eski televizyon programlarnda kan Amerikal psikolog Dr. Phil'i anmsatyordu sanki. Dr. Phil ile olan benzerlii ksa bir konumann ardndan yok olmu, geriye sadece bamfetti Jaatinen kalmt. Dr. Phil'in yapay bir empatiyle tatl tatl konuaca durumlarda

    77

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Jaatinen'in ses tonu kuru, sert ve netti. O sesi duygusal ve titrek hayal etmek imkanszd. Onunki, gcn gereklerden alan ve resmi aklamalar yapmak iin yaratlm bir sesti.

    El sk da sesi kadar profesyonel ve netti. Elim istemd olarak kulamdaki bandaja gitti. Ora

    da olmamn sebebi bedenimdeki hasarm gibi duruyordu. Aslnda yle olmadn belirtmek ister gibi bam iki yana salladm.

    "ifac hakknda konumak iin geldim. Gazeteci eim Johanna Lehtinen bu konuyla ilgili olarak sizinle irtibat kurmu olmal."

    Jaatinen neden bahsettiimi hemen anlamt. Bacak bacak stne atarak konumaya balad.

    "O ve baka konularda konumak iin aramt beni," dedi. Yznden tam olarak anlalmasa da bunu syledikten sonra hafife glmsemiti sanki. Belki de konutuklarn biliyor olmam akna evirmiti onu. "Kahve alr msn?" diye sordu.

    Kahve ok sertti. Ancak lk olmas iyi gelmiti. Sade denmi odada bir masa, iki sandalye ve Jaatinen'in ahsi bilgisayar duruyordu.

    Ona son yirmi drt saat iinde olanlar hzl bir ekilde anlattm. Johanna'nn kayboluundan, yapt aratrmayla ilgili bulduklarmdan, kulamn bandaj-lanmasna ve srtmn morarmasna neden olan kendi keif maceramdan ve son olarak deniz kysndaki dalgalarn sesiyle ilgili rettiim komplo teorimden bahsettim.

    78

  • krmz

    ifac

    "Johanna iyi bir muhabir," dedi Jaatinen. "Bize ok yardm dokundu." Sesinde ne herhangi bir dalgalanma ne de duygularn aa vuran bir ton fark vard.

    Taraf tutmuyor, sz vermiyordu. Ancak yine de sesinde kendini dinlettiren bir tn vard. "Senin de bildiin zere bu aralar personel amz var. Adamlarm karn bulmalar iin grevlendiremem. Sana zel bir ey deil, kimse iin bunu yapamam."

    "Benim istediim bu deil," dedim. "ifac hakknda bilgi almak istiyorum. Johanna'y bulmamn yolu bu."

    Jaatinen sert bir ekilde ban iki yana sallad. "Onun kayboluuyla ifac arasnda kesin bir balant yok."

    "Bulduklarm benim iin yeterli. stelik polisin bu durumda kaybedecei bir ey yok. En kts bu cinayetleri aratran bir tane fazladan adamn olur ite. Herkes kazanr."

    Jaatinen hemen cevap vermedi. Uzun uzun bakt yzme. Belki de gvenilirliimi test ediyor, meslek hayat boyunca ondan yardm isteyen ya da onlara yardm etmek isteyen insanlarla karlatryordu beni. Oturduum yerden mmkn olduunca iten olmaya ve ona yardmmn dokunabilecei imajn vermeye altm. Ne yazk ki kulamdaki bandaj bu imaj pek desteklemiyordu.

    "Laboratuvar ok youn, personel az ve ekipmanlar iyice ypranm durumda. Bu yzden imdiye kadar sadece birka tane DNA testinin sonucunu alabildik.

    79

  • krmz

    Antti Tuomainen

    Neyse, Eira'da gerekletirilen son cinayetin DNA sonular geldi. Birazdan sana syleyeceklerim ok gizli bilgiler. Bunlar sana anlatmamn iki sebebi var. lk ve en nemli sebep olarak, Johanna'nn yl nce yaanan bir karlma olaynda bana ok yardmc olmasn sayabilirin."

    Yznde bir tatmin ifadesi belirdi ve kahvesinden bir yudum ald. Kafam karmt. Ben de kahvemi yudum-ladm. Zehir kadar ac gelmiti her yudumu.

    "u anda tek bir pheli var. Bu, ayn zamanda Tapi-ola'daki ilk cinayeti ilediine inandmz kii. O cinayetten de DNA rnei almtk. Hatta bugnlerde pek sk yapamasak da rnei test etmek iin laboratuvara yollamay bile baardk."

    Kahvesinden bir yudum daha ald. O kadar byk bir keyifle iiyordu ki kahvesini, yutmadan nce aznda bir sre alkalyordu.

    "Sonuta test sonularn ulusal DNA bankasndaki rneklerle karlatrdk ve bir isim elde ettik. Yalnz bir sorun var."

    Gri mavi gzleri lo odada soluk soluk parlyordu. Birden ban hafife bana doru yaklatrdn fark ettim. Sanki etrafmz saran drt duvar daralarak bizi dipdibe oturmaya mecbur etmiti.

    "Sz konusu kii be yl nce bir grip salgnnda lm grnyor." Dar alann zerimde yaratt skntdan kurtulmaya alarak, "yle mi," dedim.

    Kahvesini masasnn zerine brakt. Gzleri sandal-

    80

  • krmz

    ifac

    yesinin kenarlarna yaslanan dirseklerine doru kayd. Masa canl bir varlk olsayd o baklarn etkisiyle alamaya balayabilirdi.

    "pheli, lmeden ksa sre nce tp okulundan mezun olmak zereymi. Pasi Tarkiainen. Evinde l bulundu."

    "Yani?" Jaatinen'in ifadesi deimemiti. Sesi de ayn tonda

    taklp kalmt. nsanlara bir eyleri ar ar anlatmaya alknd. "Kurbanlar zerinde kendi DNA'sn brakan l bir

    tp rencisi var elimizde. Bunu yaparken de ifac kod adn kullanyor."

    "Bunun baka bir aklamas olmal." O da benimle ayn fikirdeydi. Alt dudayla ne do

    ru uzanan enesi arasnda beliren knt bana "aynen" der gibiydi. yle olmal. Zaten mesele de bu.

    "Elbette var. Ancak bunun ne olduunu anlamak iin grevlendirebileceimiz yeterli sayda mfettiimiz yok. Dn resmi olarak dedektifimiz istifa etti. Hatta biri bu konu zerinde alyordu. Geen hafta iki adamm ie gelmedi. Personel kartlarn brakp silahlarn yanlarna aldklarna gre bir daha geri dnmeyi dnmedikleri aikar. Kald ki bizim blm i akyla yanan insanlarla dolu. Dier departmanlarda durum ne dnmek bile istemiyorum."

    Parmaklarn birka kez masann zerine vurdu. Baklar birden sertlemiti.

    "Zamanmzn ounu yeni vakalar kaydetmekle

    81

  • krmz

    Antti Tuomainen

    harcyoruz. Aratrmaya hi vakit yok. nk her geen saniye yeni ve ok daha kt vakalar kyor. Elimizden geldiince hzl hareket etsek de yerimizde sayp duruyoruz. Bu koullarda insanlarn istifa etmesi alacak bir ey deil. Belki de hl yapabiliyorken ben de brakmalym ii. Ama nereye gideceim ki? te bunu bilmiyorum."

    "Johanna'nn bundan haberi var myd?" diye sordum. "Pasi Tarkiainen'den?"

    Jaatinen arkasna yasland, beni ve btn konutuklarmz szgeten geiriyormu gibi uzun uzun dnd.

    "Muhtemelen yoktu. Tabii kendisi aratrp renmediyse. Bizim blmn az eskisi kadar sk deil. Sonuta sana da ben anlattm, deil mi? Ama biliyor muydu diye sorarsan, bence bilmiyordur."

    Oturduum sandalyede pozisyonumu deitirdim, sol bacam sa bacamn zerine atmaya niyetlendim ancak srtma saplanan ac beni bundan alkoydu. Birisi sinirlerimin tam zerine tornavida sokmu gibi hissediyordum. Azmdan bir szlanma sesi kt. Sol bacam olduu yerde brakmaya karar verdim.

    "Kim olduklarn biliyor musun?" diye sordu Jaatinen.

    "Beni dvenlerin mi?" Ban sallad. ten bir hareketti bu. Omuz silktim.

    Bu sorunun bir nemi yoktu artk. "Benim tahminim onlarn zel bir gvenlik irketi

    nin profesonel ve sadist personeli olduklar ynnde.

    82

  • krmz

    ifac

    O evlerde yaamaya devam eden insanlar var. Birilerine o blgeyi temiz tutmalar iin para demi olabilirler."

    "Tm bu koullar iinde bymeye devam eden tek sektr o zaten," dedi Jaatinen. "nsanlar rndan kt. Kuzeye gitmek iin iyi para kazanmak gerekiyor. Ama oras da yaknda dolacaktr. stelik orada yaamn daha kolay ya da daha iyi olduunu zannetmiyorum."

    Asl konumuza dnmek iin bir manevra yaptm. Orada olmamn sebebi Johanna'y bulmakt, i piyasasnn yaad dalgalanmalar tartmak deil.

    "ifac ve Tarkiainen'i aratracak olsan," diye girdim konuya. "Nereden balardn?"

    Jaatinen bu soruyu bekliyordu sanki. Hzl cevap vermiti bu kez. "Ben olsam Tarkiainen'i bulmaya alrdm. l ya da diri."

    "Nasl?" diye sordum. "Edindiin bilgilerin, igdlerinin ve biraz an

    sn yardmyla. htiyacn olan tek ey bu. Kantlar Tarkiainen'in hl hayatta olduunu gsteriyor. Bir yerlerde onu tanyan birileri olmal. Eminim ipular burnumuzun ucundadr. Katilin cinayetleri iledii blgeleri avcunun ii gibi bildiini dnyorum. Onu tanyanlar da o evreden olmal. Ben olsam eski arkada, i arkada, konu komu, e dost kim varsa onlar bulmaya alrdm. Belki aralarndan biri hl onunla gryordun Belki de hl ayn barlarda taklyordun"

    Ortada yantlanmas gereken en nemli soruyu gzar-d etmek ister gibi bir sre sessizce durdu Jaatinen.

    83

  • krmz

    Antti Tuomainen

    "Tarkiainen'in ldn dnmyorsun." Yant vermek iin dnmesi gerekmemiti. "Hayr,"

    dedi kuru ve sert bir tonda. Birka dakika daha konutuktan sonra benden bir

    eyler sakladn hissetmeye balamtm. Bana birok ey anlatmt ancak her eyi anlatmamt.

    Ona bask yapmadm. Johanna'nn hayatta olup olmad konusunda ne dndn de sormaya cesaret edemedim. Bunlarn dnda, Johanna'nn yl nce zmelerine yardm ettii karlma vakas hakknda konutuk.

    Alt ve sekiz yalarndaki iki kz ocuu psikolojileri alt st olsa da canl olarak kurtarlmt. Jaatinen bu mevzunun beni umutlandrmas gerektiini dnyor olmalyd. Ben de elimden geleni yaparak tutunabilece-im tm umut krntlarna sk sk ttndm.

    Sessiz geen bir sre sonra Jaatinen ayaa kalkarak pantolonunu yukar ekti. Ben de ayn eyi yaptm. Srtma yeniden ar saplanmt. Elini skp ona teekkr ettim. Asla pes etmememiz gerektiini syledi. Ben de etmeyeceimi ilettim. Szlerini bitirdiinde kapnn nne gelmitik.

    Dnp ona, "Sen neden pes etmiyorsun?" diye sordum.

    O anda onun aslnda Dr. Phil'e aslnda hi benzemediini dndm. Baka biri gibiydi. Belki de kendisi gibi.

    "Neden pes edeyim ki?" diye sordu. Cevaptan ziyade yeni bir soruyla karlk vermiti bana.

    84

  • krmz

    ifac

    Yznde aina olduum bir ifade vard. Kk bir mutluluk belirtisi. Yoksa kzgnlk myd?

    "Ben polisim. Yaptm ie inanyorum ve burada iyi bir eyler yapmak iin bir ansm var. Tabii inancm sarsacak bir sebep kmad srece."

    85

  • krmz

    9

    "Sen tandm en tuhaf adamsn," demiti Johanna bir seferinde. Ellerini boynumda balayp glmseyerek konumutu. "Hi sklmadan burada oturup saatlerce bolua bakabiliyorsun. Hem de tamamen odaklanm bir ekilde!"

    "Evet odaklanyorum," demitim dncelerimden syrlarak. "nk bolua bakmyorum, alyorum."

    "Arada bir biraz dinlen," diyerek kahkaha atmt. "Kendini ok yorman istemem."

    Sonra kucama oturmutu. Bacaklarn yere doru sallayarak dudaklarn benimkilere bastrm sonra yeniden glmeye balamt.

    Hayatta anlam ifade eden anlar o kadar ksayd ki. Bir homurdanma ya da bir glckle karlanmak gibi tamamen ksa kesitlerden oluan bir btnd bu. O insanlara

    87

  • krmz

    Antt Tuomainen

    sevdiimizi sylemek ya da teekkr etmek ok sonralar geliyordu aklmza. Johanna'nn yzme tatl tatl dokunmas, lk dudaklarnn alnmda gezinmesi iin u anda her eyimi verebilirdim.

    Taksinin arka koltuuna bitkin bir ekilde uzanm karanla bakyor, beni rahatsz eden dncelerden syrlmaya alyordum. Hamid nereye gideceimizi sordu. imdilik hibir yere diye cevap verdim. Biraz nefes almaya ihtiyacm vard. Bu yzden sessizce arabada oturduk. Pasila polis merkezinden fazla uzakta deildik. Hamid arabann klimasyla oynamaya balad. Arabann scakl konusunda bile bir denge tuttu-ramyor gibiydi.

    Yamur o kadar hafif ve kk tanelerle yayordu ki bunun souk bir k yamuru olduunu anlamak iin souktan tir tir titretecek kadar slanmak gerekiyordu. Arabann n tarafndaki dijital saat iki buuu gsteriyordu. Hamid'in dudaklar radyoda alan mzie elik ederken hafif hafif kprdyordu. Arada dikiz aynasndan bana bak atyor, telefonunu kurcalyordu. Belli ki sklmt beklemekten. Telefonumu atm ve Johanna'nn hazrlad haritay incelemeye baladm.

    Tapiola, Lauttasaari, Kamppi, Kulosaari. Tuomarinkyl, Pakila, Kumpula, Tl, Punavuori. Bat-Dou/Kuzey-Gney.

    Pasi Tarkiainen hakknda bir eyler bulmaya altm. Ancak elime geen her bilgi en az be yl ncesine aitti.

    88

  • krmz

    ifac

    nceden kulland drt adrese ulatm. Kallio, Tl, Tapiola ve Munkkiniemi'de bir sre yaamt. Tl, Eira ve biraz daha aada kalan Kaivokatu'da muayenehanelerde almt.

    Aklma Jaatinen'in syledikleri geldi. Listeleri yeniden gzden geirdim. Hepsinde mutlaka Tl yazyordu.

    Resimler arasnda da karlatrma yaptm. Ona ait resim on yl nce ekilmiti. Gen Pasi Tarkiainen o zamanlar hi de katil olacak biri gibi durmuyordu. Gelecek vaat eden ve gzlerinden umut okunan mutlu bir tp rencisiydi.

    Glmsemesi o kadar bulacyd ki resme bakmak bile beni glmsetmeye yetmiti. Ancak fotorafa daha yakndan baktmda gzme bir ey takld. Gzlklerinin arkasndan gzleri, pembe yanaklarnn aksine renksiz ve donuk duruyordu, yzne gre yal, ciddi ve gergin grnyordu. Ksa salarn jlelemi ve havaya kaldrmt. Kocaman glmsemesine ramen her eyi ciddiye alan olgun bir adam gibi grnyordu.

    Telefonu elimden brakp arkama yaslandm ve o an baka bir yerde olduumu hayal ettim. Gzlerimi kapatnca zamanda yolculuk yapyormuum gibi hissettim birden. Saniyeler iinde hem gemie hem gelecee gidebilirdim.

    Johanna. Her dncemde, her yerde. Gzlerimi atmda kendimi yeniden yamurun ku-

    89

  • krmz

    Antti Tuomainen

    satt ehirde, Kuzey Afrikal ofrn kulland takside buldum.

    Hamid'e adresi verdiimde rahatlama hissiyle i ekerek motoru altrd. Pasila'dan aa doru, botanik ve hayvanat bahelerinin olduu yne doru yol almaya baladk. ehir klar, Aurora Hastanesi'nin parlak camlarndan yansyordu. zellikle bulac hastalklar kliniinin nnde ve hastanenin evresinde nbet tutan askerler duruyordu. Korumalarn orada olmasnn sebebinin halk darda tutmak ve hastalarn dar kmasn engellemek olduu syleniyordu. Halk arasnda dolaan bir dier sylenti de ebola, veba ve bir tr difterinin hibir tedaviye karlk vermediiydi. Keskuspuito parknn aalar hastanenin arka tarafn bir duvar gibi sararak hznl bir hava katyordu. O parkn geici ya da kalc olarak ka kiiye ev sahiplii yaptna dair hibir fikrim yoktu.

    Tahminim on bin civaryd. Emin olmasam da yaklatm hissedebiliyordum.

    Gecenin bu vaktinde bile yzlerce insann doldurduu hokey sahasnn yanndan getik. Saha oray barnak gibi kullanan geici misafirleriyle dolup tamt.

    Karanlk bir kede sanki birisi onu oraya brakp terk etmi gibi byk, yeil bir tren duruyordu. Hamid ok sessizdi. Trenin etrafndan dolaarak Tl'ye doru giden caddeden devam etti.

    Museokatu Caddesi'ne gelince durduk. Tarkiainen, Museokatu Caddesi'nde 24 numarada oturuyordu. Plas-

    90

  • krmz

    ifac

    tik paketler reten fabrikann mdr ile katledilen ailesi ise Vnrikki Stoolin, numara 3'te l bulunmutu. Tarkiainen'in eski adresi, cinayet mahaline yaklak yz metre mesafedeydi.

    Neden Museokatu nnde durduumuzu Hamid'e sylemedim. Aslnda nedeninden kendim bile emin deildim.

    Arabadan inerek 24 numarann nne doru ilerlemeye baladm. Apartmann nne geldiimde yolun karsndaki Vnrikki Stoolin'e balanan kavaa gz attm. Yamurun yumuak damlalarn yzmde hissediyordum. Bir sre sonra hz kazanan damlalar ensemden ieri girerek dondurucu bir etki yaratmaya balamt bedenimde. Etrafm evreleyen yamurun esir ald caddeye bakndm. Herhangi bir iz bulmaya alsam da ne katilden ne karmdan tandk bir ey arpmad gzme.

    Vnrikki Stoolin'e doru yrdm. Sonra yeniden durduum noktaya geri dndm. Museokatu'daki birok apartmann durduum noktay gren penceresi vard.

    24 numaral apartmann camlar karanlkt. Sadece en st kattaki dairenin alt penceresinden k vuruyordu darya.

    Taksiye doru yrmeye baladm. Tam binecekken sokan bir ucunda duran yeil sar tabela arpt gzme. Bu neden hi aklma gelmemiti ki?

    Hamid'e biraz beklemesini syledim. Beni yamur-

    91

  • krmz

    Antti Tuomainen

    dan koruyacakm gibi bam eip, ellerimi de cebime sokarak sokan bana doru komaya baladm. Yllarn biriktirdii anlar bir bir canlanmt zihnimde. Karmakark bir ekilde ylyordu hepsi. Ne zaman gerekletiine dair hibir fikrimin olmad dzensiz hatralar btn... Tm bu anlarn tek ortak noktas hatrlamak istemediim trden olmalaryd.

    Baz eyler hi deimiyordu. Baz eyler ya ilerlese de iyiye gitmiyordu. Karmda duran bar on-on be yl nce naslsa, hl yle grnyordu. Hl drt basama olan merdivenden klarak giriliyordu bara. Kapnn yan tarafnda duran uzun tezgah da hl oradayd. Barn sa tarafna masa, sol taraftaki lounge ksmna ise yaklak on iki masa yerletirilmiti. Barn arka tarafnda baka bir odaya alan bir kap vard. Odann ierisinde birka tane masa duruyordu. eriden kahkaha, konuma ve mzik sesleri ykseliyordu.

    Tezgahn banda duran insanlar arasndan barmene ulamak olduka zaman almt. Bir bira sipari etmek bu kadar zahmetli bir i olmamalyd aslnda. Yarm litre biray bardaa dkerek nme koydu. cretini deyip ieride tandk biri olup olmadna bakmak iin etrafa gz attm. Tezgahn arkasnda kouturup duran barmenleri tanmyordum. Yanmda birasnn cretini demeye alan sakall adam da aina gelmemiti.

    Yine de yakndan ok gen biri olduu belliydi. Uzun yllar boyunca dzenli olarak gelmitim bura-

    92

  • krmz

    ifac

    ya. Mechelinkatu'da yaarken bu bar tam da yrdm yolun zerinde kalyordu. O zamanlar hayatmda Johan-na yoktu. Bu nedenle pek gzel zamanlar olduu sylenemezdi benim iin.

    Masalarn biroundaki insanlar artk mantkl bir ekilde sohbet etme noktasndan km, yapabilecekleri tek ey mmkn olduunca fazla ses kartmak, dmemek iin birbirlerine yaslanmak ve daha fazla imek haline gelmiti. Kimseyi tanmadmdan emin olunca arka taraftaki odaya doru yrdm.

    Arka oda n taraftan daha bask, karanlk ve havaszd. ki ve idrar kokuyordu. Masada oturan insanlar bana tamamen yabancyd. Tam arkam dnp kmak zereydim ki odann karsnda, yar aralk bir kapnn aznda duran tandk bir yz grdm. On yl ncesinden hatrladm geni omuzlu barmen ierideki kutular dzenlemi, sonra en sttekini eline alarak dier eliyle de deponun kapsn kapatarak yrmeye balamt. O da beni grnce tand. Onu neeli bir ekilde selamladm. Keke adn da hatrlayabilseydim o an. Elinde votka ielerinin olduu kutuyla n tarafa doru ilerledi.

    B