20
DERGİ A T R I SAYI: 0001 EKIM 2013 . www.e-dergi.org Hayatiniza arti katar.

Artı Dergi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Hayatınıza artı katar.

Citation preview

Page 1: Artı Dergi

DERGİATRI S

AY

I: 0

001

EK

IM 2

013

.

www.e-dergi.org

Hayatiniza arti katar.

Page 2: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

ATRI IÇINDEKILER

2

07Artık Bilgi

"İnsanlık TarihininEn İlginç 10 Ölüm

Olayı"

15 + Yok Deve"Big Ego"

19

12 + ZüptüronikTwitter Tarihi

13 + Muhabbet"Genç Alaylılar"

20 + Reklam

06+ DövmeDünyası"Dövmeye Giriş"

10 + Eksi

14 + Muhabbet"Genç Alaylılar"

18+ Kültür &Sanat

03 Dergi Künyesi

11+ Yazmamakiçin yokkibahanem"Biz çocukken"

08Asker Yolu"Okul olayıbitti."

09 + Eksi

16 + Don Lastiği

17 + Siz

+ Siz

04 Rakı şişesiyleney çalan adam

05 + Lügatsız"Çay Bana!"

Page 3: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 3

DERGİAT

RI

KÜNYESİ

Genel Yayın Yönetmeni

Aykut BABÜRTwitter: @[email protected]

Yazar

Furkan İBATwitter: @[email protected]

İçerik Sorumlusu

Ekin DEMİRTwitter: @EkinDemirr

[email protected]

Yazar

Berkay BUDAKTwitter: @[email protected]

Yazar

Nur KOÇTwitter: @doubleheadd

[email protected]

Yazar

Yunus Can DOĞ[email protected]

Yazar

Mert MERCANTwitter: @mert_koralov

[email protected]

Reklam

[email protected]

Grafik - Tasarım

Aykut BABÜRTwitter: @[email protected]

Artı Dergi nin 1. Sayısı++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++

Artı Dergi olarak ilk sayımızla siz değerli okuyucularımızla buluştuk. Bu sayımızda zengin içerikli, dikkat çekici yazılarımızla sizinleyiz. Gelecek sayılarımızda bize göstereceğiniz ilgi ve desteklere inancımız sonsuz. Bu sebeple her ay kaliteli bir sayı hazırlamak için maksimum çabayı gösteriyoruz. Bu ilk sayımızda sizlere okurken zevk ala-cağınız içerik ve köşe yazıları sunuyoruz.Yazarlarımızdan Berkay Budak bu ay sizle-re 90lı yıllar hakkındaki özlemlerini anlatacak. Yine bu sayımızda Genç Alaylılar Tiyat-rosuyla yaptığımız eğlenceli röportajı bula-

bilirsiniz. Yine Yazarlarımızdan Mert Mercanfarklı bir dünya olan tattoo ve piercing sanatını anlatacak. Ekin Demir edebi yazısıyla ve Nur Koç ise hayat ile ilgili yazılarını icra edecek. Nacizane ben Aykut Babürde sizlere twitter tarihi ve siteler hakkında bir yazı hazırladım. Artı Karşıtlar bölümümüzde bu sayıda Galatasaray ve Fenerbahçe karşıtlarını tartıştık. Son olarak sizden gelen ve bir sonraki sayılarda gelecek olan yazılarımızı + siz bölümünde bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dileriz. Bizi takip etmeye devam edin...

Genel Yayın Yönetmeni

Aykut BABÜRTwitter: @[email protected]

Page 4: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++4

ATRI

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Öyle bir şair var ki sadece şair denilip geçileme-yecek cinsten işte o şair, ney ustası, hiciv sanatçı-sı, halk kahramını o Neyzen Tevfik Kolaylıdır. Onu sevmeyen yoktur aslında okumayan, tanımayan, anlamaya çalışmayanlar vardır. Neyzen Tevfik Bodrum doğumludur. Aslen memleketi Bafradır, Bafranın Kolay köyünden olduğu için soyadı Kolaylı-dır. Daha çocukken eşkiyaların çarşıda kanlı insan başlarıyla dolaştığını görmesi onun sara nöbet-lerini geçirmesindeki en büyük etken olmuştur. Çoğu insan o yaşlardayken böyle bir olay yaşasa ağır tramvaları atlatamazdı. Fakat Tevfik bu olay-dan sonra şuan ki ona verdiğimiz lakapları kazandı.Neyzen Tevfik kural dışı, özgün ve özgürlükçü bir yaşam felsefesi benimsemiştir. Devlet büyüklerinden lafını esirgemeğini söyleye-lim. Bunun bir kaç güzel örneğini paylaşalım.

*Kime sordumsa seni, doğru cevap vermedilerKimi hırsız,kimi alçak,kimi deyyus dediler.Künyeni almak için partiye ettim telefon,Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler. *-Neyzen,çalarken mi neşelenirsin,yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?Maliye bakanı hakkında yolsuzluk dedikodu-larının dolaştığı bir dönemdir.Neyzen: " maliye vekili değilim ki,çalarken zevk alayim ".... *Neyzen Tevfik alkolde kullanırdı. Hatta çoğu yerde sadece alkole düşkünlüğüyle anılıp kötülenmeye çalışılması beni herzaman üzer. Herkes kendinden geçmek için içerken, o kendini bulmak için içerdi. İçki içen insanın , yanlış yola sapmadığını, içme-yen insanların da günah işleyebileceklerini savu-nurdu. Neyze'nin alkolle ilgili de çok güzel hikaye-leri var. Bunlarla ilgili de birkaç güzel örnek payla-şalım.

Katıldığı bir söyleşide doktor;-buraya bir kova su bir kovada rakı koysak bir de eşek getirsek, eşek hangisini içer?Neyzen hariç herkes:-suuu?konuşmacı:-peki niçin?herkes hariç Neyzen:-niye olacak eşekliğinden, eşşekliğinden. *-rakının her kadehi,hayatımızı bir saat kısaltır,der.dinleyiciler arasında olan Neyzen yerinden fırlayıp bagırır:-eyvah,yandık!-hayrola-hesap ettim,meğer ben öleli tam kırk yıl olmuş!!! * Hicivlerinde küfürde kullanırdı ve "küfür lisanın tuzu biberidir" derdi. Ney taksimleri insanı kendinden ge-çirir ve rivayetlere göre eliyle, şişelerle ney sesi çı-karttığı söylenir. "Geçer" adlı şiirini kendi sesinden dinlemenin verdiği keyif bambaşkadır. Dede sıkıldı-ğında dünyanın hengamesinden, camiye gider, açar bir tabutu yatarmış, ölü gibi bir uyku çeker çıkarmış. Bir ömür boyu iplememiş şöhreti , şöhret peşine ta-kılmış. 1940 lı yıllarda doktoru olduğu kadar dostları da olan Mazhar Osman ve Rahmi Duman'ın aracılı-ğı ve Valiliğin oluru ile Bakırköy Akıl Hastahanesi'nin 21 nolu koğuşu ona ayrılır. İstediği zaman gider, yatar, dinlenir ve çıkar gidermiş. Neyze'nin Atatürk'e sevgisi o denli çokmuş ki; O'nun vefatından sonra günlerce evden çıkmamış. Neyzen Tevfikin bu güzel hayatı 28 Ocak 1953'te son bulur. Cenaze namazı Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'nde kılınır. Esasen bütün hayatının bir özetini cenazeye gelen insanlar göstermektedir. Cenaze- sinde vali hasta döşeğinden kalkmış hazır, şuara hazır, mülkiye hazır, seyfiye hazır, kalem erbabı ha-zır, medya hazır, esrarkeş hazır, ipsiz hazır, sapsız hazır, neyzen baba diyenler mevcut, neyzen bey di-yenler hazır, velhasıl binler hazır. Gömülmüş toprağa insana nazır. Neyzen son günlerinde kardeşine der ki:" Ben İstanbul'da herhangi bir evin kapısı çal-sam, ya anası, ya babası, ya dayısı, amcası, halası birisi tanıdık çıkar. Bana çorbamı verirler, gerekirse çamaşırımı yıkarlar. Ben bankadan bile zenginim."

Rakı Şişesiyle Ney Çalan Adam

Page 5: Artı Dergi

İçerik SorumlusuEkin DEMİR

Twitter: @[email protected]

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++5

Bir kentin en ücra köşesindeki küçük kafeyi sevimli hale getirende çaydır. En zengininden en fakirine kadar herkesin boğazından geçer.

Mutlu haberlerin ödülüdür. "Herkese benden çay" diye mutluluğu çoğaltmanın aracıdır. Kimi muhabbetlerin başlangıcıdır. Çay içmeye davet edilir yabancılar belkide en yakın olacak yabancılar.

Çay ki ülkemizin o güzel bitkisi. Bizden güzel çocukları aldı Kazım Koyuncu gibi. Kimi bakanımızda elinde çayla çıkmıştı medyanın önüne.Çay romantik olduğu kadar politik bir içkidir aslında.

Çay kimimiz için sanattır. Yapımından, doldurulmasına,bardağına kadar sanattır. Çayın dumanı bile çoğu tablolara konu olacak güzelliktedir. Hiç bir şey mükemmel olamaz tabi ki çayda. Son olarak çay içtiği için tutuklanan arkadaşlarımızave polisimize derim ki: SAVAŞMA ÇAY YAP!He bide Şakir'e çay yok.

ATRI LÜGATSIZ

Çay hakkında yazmayı düşündüğümde o kadar çok cümle geldi ki aklıma o kadar sıcak cümleyi bir araya getirebilecek bir kelimeydi.. İki uç noktanın ortasıydı "ÇAY". Yalnız çayı vardır mesela. Çayın sıcağı çoğu zaman dost olur içimizdeki tekliğe. Yanına da bir sigara yaktık mı kalabalıklar açılır içimize. Hasret çayı vardır . Kilometrelerce ötelerden ısmarlanmıştır. Sohbeti ayrı bir güzeldir. İçinde neşeli anıları ve dinmiş acıları taşır.

Soğuk ve sıcak kadar zıt kavramların ortak paydasıdır çay. Sıcak günlerin "hararetini" alır, soğuk günlerin içini ısıtır. Yemekten sonra aile sohbetlerin başlangıcı olurken, restorant yemeklerinin bitişidir beleş çay.

Çay Bana!

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 6: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++6

Dövmeye Giriş

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Merhaba arkadaşlar, Bu ilk sayıda sizlere dövme tarihi hakkında bilgiler, yaşadığım tecrübeler ve deneyimlerimi aktarmak istiyorum. Dövme, insan derisi üzerine yapılan işaret ve de-senlerin genel adıdır.

Dövme Tarihi

Öncelikle size biraz dövme tarihi hakkında bilgiler sunacağım. Dövme yapma geleneği bir hayli eskiye dayanmaktadır. İ.Ö. 2000'ler de eski mısır toplumunda dövmenin yapıldığı mumyalardan anlaşılmıştır.Eski yunanlılar ve romalılar barbarlara özgü bir uğ-raş saydıkları dövmeyi suçlulara ve kölelere yapar-lardı. Hristiyanlıkta dövme yasaklanmıştı, ama buna karşın ilk Hristiyanlar vücutlarına İsa'nın adını ve haç desenleri taşıyan dövmeler yapmışlardır.18. yy Amerikasında yerlilerde ve polinezyalılarda karşıla-şılmış ve 20. yüzyıllarda denizciler arasında cok yaygınlık kazanıp günümüze kadar gelmiştir. Asıl adı tautau diye adlandırılan dövme sanatının ismi Avrupa dillerinde sözcük anlamı tattoo olarak adlan-dırılmıştır. Dövmede Hijyen

Şimdide size hijyen konusundan bahsedeyim. Dövmede hijyen dikkat edilmesi gereken ilk ve en önemli noktalardan biridir. Yaptıracağız dövme stüdyosunun temiz, bakımlı, iğnelerin tek kullanım-lık ve paketler halinde olması, dövme makinelerinintemiz ve hijyenik olması, dövme boyalarının orjinalolması gerekmektedir. Günümüzde artık hemen he-men herkes dövme yapar oldu. Dikkat edilmesi ge-reken şu ki dövme yapan kişinin profesyonel olması, stüdyosu olması ve dövme hakkında tecrübeli ol-masına dikkat edilmelidir. Benden tavsiye ucuz yollu para kazanmak amacıyla dövme yapanlara ve tec-rübesizlere lütfen aldanarak dövme yaptırmayın. İleride pişmanlık yaşamanızı istemem.

Dövme Hakkında Deneyimlerim

Gelelim benim dövme hakkında yaşadığım dene-yimlere. İlk dövmeyi 2008 yılında Galatasarayıda a-nımsatmak amacıyla 3 yıldız sembolü şeklinde yap-tırdım. Dövme sanatına bu şekilde başladım. İlk döv-me ile başladığım bu uğraşın devamında kendimi 2 kolumu tamamen kaplı, sırt ve bacaklarım kaplı bir şekilde bul- dum. Bunun sebebi olarakta dövmecilerde çalışmam ve döv- meci çevremin geniş olmasını gösterebiliriz. Neden bu ka- dar çok yaptırdın sorusuna da cevabım bu olabilir. Ama belli bir zamandan sonra be- nim için dövme bir yaşam şekli, vücut değiştirme sa- natı haline geldi. İşin acı boyutuna ge-lecek olursak gerçekten dövme yaptırıyorsanız acı-sına katlanmanız gerekmektedir. Hava olsun diye amatörce bir dövme sakın ama sakın yaptırmayın. Bununla ilgili en güzel örneği kendi vücudumdan göstere bilirim. Sol kolumun bilekten dirseğe kadar olan bölümünde eskiden yapılan yanlış seçim döv-meler vardı. Bu sebeple ve çok kötü bir görüntüden dolayı kapatma denilen uygulamayla eski dövmele-rimi tamamen simsiyah bir dövmeyle kapatıp eski dövmelerimden kurtuldum. Bu uygulamayı zamanın-da yanında çalıştığım bir dövmeciye yaptırdım bu yüzden siz benim kadar şanslı olamayabilirsiniz. Gerçekten vücudunuzda bir şekil, anlam yada sim-ge taşımak istiyorsanız bu simgeleri ve şekilleri iyi araştırıp kararlaştırdıktan sonra yaptırın. Ömür boyu vücudunuzda taşıyacağınız dövmelerden pişmanlık duymanızı istemem..

YazarMert MERCANTwitter: @mert_koralov

[email protected]

ATRI DÖVME DÜNYASI

Page 7: Artı Dergi

ATRI K G

Insalık Tarihnin En Ilginç 10 Ölüm Olayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 7

10) Mısır’da bir çiftçilik yapan bir adam tavuklarından birinin Nil nehrine düştüğünü farkeder ve tavuğunu

kurtarmak için nehre atlar. Fakat girdaba yakalanınca kıyıya dönemez ve yardım ister. Adamın yardımına yetişen oğlu başarılı olmaz ve o da girdaba kapılır.

Baba oğul kurtarılmak için yardım istemeye başlarlar. Adamın karısı kızları ve diğer oğlu yardım etmek

isterler fakat onlarda başarılı olmazlar. 6 kişilik aile boğularak can verir fakat tavuk kurtulur.

5) İtalya’da gerçekleşen bir ölüm olayında Pisa kentinde oturan Romollo Ribaldo isimli adam

işsiz olduğu için intihar etmeye karar verir. 42 yaşındaki Romollo Ribaldo’ya eşi intihar

etmemesi için dil döktü. İkna olan Romollo ağlamaya başladı ve elindeki silahı yere fırlattı ve kötü sürpriz. Yere düşen silah ateş aldı ve silahtan çıkan kurşun

Romollo’nun eşine isabet etti ve kadın öldü.

9) New York’un işlek caddelerinin birinde bir otomobil yürüyen bir yayaya hafifçe çarptı. Yaya tam yerden

kalkacağı sırada yoldan geçen birisi kalkmazsa sigortadan yüklü miktarda para alabileceğini söyler.

Yayada yola tekar yatar. Otomobil sürücüsü ise yayanın yerden kaltığını düşünerek gaza basar ve

yaya otomobilin altında ezilere can verir.

4) 1983 yılında Amerika’nın San Diego eyaletinde polisler tarafından hırsızlık yaparken yakalanan kadın eğer kendisini bırakmazlarsa ölene kadar

nefesini tutcağını söyledi. Polislerin bu isteği kabul etmemesi sonucu kadın kendi

nefesini tuttu ve morarak öldü.

3) Arjantin Buenos Aires’te gerçekleşen ölüm olayında karısını öldürmeye çalışan adam karısını

kaldıkları otelin 23. katında aşağıya atar. Kadın aşağı düşerken elektrik tellerine takılır. Karısının

ölüp ölmediğinden emin olmak isteyen adam kendisinide aşağı atar, tellere tutunamaması sonucu

yere çakılarak hayata veda eder.

7) Khay Rahnajet isimli Iraklı bir terörist içinde bomba düzeneği olan bir paketi

posta ile suikast adresine gönderdi. Paketin üzerinde yeteri kadar pul olmadığı

için posta servisi paketi geri postalar. Paketi alan acemi terörist pakete bomba

düzeneği kurduğunu unutarak paketi açar, bombanın patlaması sonu parçalanarak ölür.

2) Astronot biliminde çığır yaratan Tycho Brahe isimli Danimarkalı bilim adamı tuvalet gitmediği için ölmüştür. 16. yüzyılda yemek bitmeden sofradan kalkılması hoş karşılanmazdı. Tycho Brahe davetli olduğu bir şölene gitmeden tuvalete girmeyi unuttu. Yemekte içki fazla kaçıran bilim adamı tuvalet gitmek için izin isteyeme-yecek kadar nazik olduğundan israr kesesi patlamıştır

ve 11 gün acı çektikten sonra ölmüştür.

6) Amerika’da bir hayvanat bahçesinde görevli olan fil bakıcısı rutin temizliğini yaparken filin dışkısı altında kalarak

can vermiştir.

1) Amerika’da 1995 yılında bir kola makinesinden bedava içecek almaya çalışan adam makineden fırlayan kutu

kolanın kafasına isabet etmesi sonu hayatını kaybetti.

8 ) Eşine şaka yapmak isteyen Jake Fen isimli bir adam kendisini asmış süsü verir. Eve gelen eşi

kocasının kendisini asığı görünce bayılır. Bu sırada kapıyı açık gören komşuları olan kadın içeri girer.

Jake ve eşinin öldüğü zanneden kadın evi soymaya karar verir ve ne varsa toplar. Evden topladıkları ile dışarı çıkmak üzere olan kadına Jake tekme atar.

Kadın cesedin canlandığını zannederek korkudan ölür.

Page 8: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++8

ATRI ASKER YOLU

YazarFurkan İBATwitter: @[email protected]

bela olmuştur sırf o ders yüzünden sözel bölümü okudum lisede. Sonra 2 sene dış ticaret bölümünügüzel bir şekilde bitirdim ve dikey geçişle yine açıköğretim işletme okuyarak devam ettim.3.senemde zorlu geçti vize sınavlarımda 3 tane dersim kötüydü ama yine çalışarak o zayıf olan derslerimi düzenli çalışarak ve yüksek notlarla bitirdim.4.senem yani bu son senemde de yeni sisteme geçildi açıköğretimde. Normal üniversite sistemine geçildi kredili sistem. Bu sistemde bütün derslerinin 2.00 üstü ve ff notu olmayacak.İlk dönem bütün derslerimi yüksek notlarla bitirdim tek denetim dersi hariç. Napcam ne etcem diye kara kara düşündüm.Tek umudum vardı o da tek ders sınavı bazı insanlar olacak dedi bazıları olmayacak. Kendime söz verdim ikinci dönemdekileri bütün derslerimi bitirip sadece bu dersim kalacak şekilde bitireceğim diye. Naptım tabikide kendime olan sözümü gerçekleştirip diğer bütün derslerimi çalışarak ve yine yüksek notlarla bitircem diye ve öylede bitirdim. Sonra beklemeye başladım tek ders sınavı çıksın diye bol bol dua ettim ve sonunda tatile gittiğim kerpede öğrendim tek ders sınavı olacak diye. Ve burdan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsay Beyefendiye teşekkürlerimi ve minnetlerimi iletiyorum. Sonra duygusal anlamda biraz çöküntüye uğradım ama hiçbir zaman kendime olan güvenimden vazgeçmedim.Tabir-i caizse derler ya köpek gibi çalıştım diye bende öyle çalıştım ve yüksek bir notla denetim dersimden geçtim. Ve okulumdan mezun oldum.

Ve şimdi askere gitmek için gün sayıyorum.Zaten konu başlığımın adı ASKER YOLU diye.Beni her zaman takip edin. Gençler burdan size sesleniyorum!Benim yaptığım gibi yapın çalışın çalışın ve çalışın hayatta o zaman başarılı olursunuz.Ben yaptım sizde yapın bu sözlerim size kulağınıza küpe olsun.

Bu benim dergi anlamındaki ilk yazımdır. Burada anlatmak istediğim gençlerimize ne yapması gerektiğini anlatacak bir yazıdır. Yazıma şöyle başlamak istiyorum insan her zaman ne başarmak istiyorsa çalışarak yapar benim yaptığım gibi. Benim lise yıllarım biraz zorluydu çok çalışkan bir insan değildim ama ne zaman ve nasıl çalışacağımı biliyordum.İlk senem biraz zordu ilk dönem çok zayıfım vardı ama bunu düzenli ve gerektiği kadar çalışarak başardım. Ondan sonra biraz tembelliğe vurdum 2. ve 3. senemde ama zorda olsa bitirdim okulu sonra 3.denememde açıköğretime girdim.2 senelik dış ticaret bölümüne girdim.ilk sene zorlandım ama matematik harici hepsini verdim 2.senemde çalıştım çalıştım ve yine matematik harici hepsini geçtim. Ve tek ders yüzünden yani matematik yüzünden 1 sene daha okudum.

Aykut kardeşimle çalışarak o derside çok yüksek bir notla geçtim.Bu arada Aykut kardeşimin hiçbir zaman hakkını ödeyemem onun sayesindegeçtim. Matematik dersi her zaman benim başıma

Okul Olayı Bitti.

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 9: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 9

ATRI Yazmamak için yokki bahanem

YazarBerkay BUDAKTwitter: @[email protected]

olsun, Jetgiller olsun, Çakmaktaş ailesi, Tom ve Jerry nerede? Şimdi ise Pepee denilen ufaklık var. Yasaklamışlar Tom ve Jerry, Bugs Bunny gibi o güzelim çizgi filmleri! Neymiş çocukların gelişimini kötü yönde etkiliyormuş. Sebep ne acaba? Tom'un Jerry'i kovalaması mı, Bugs Bunny'nin havuç yemesi mi,Temel Reis'in ıspanak yemesi mi geriletiyor çocukları? E madem öyle Pepee ne yapıyor? İki ekmek alıp biri büyük biri küçük demesi ne şekilde gelişim sağlıyor? Bu konuda çok konuşurum da neyse şimdilik kısa keseyim... Peki şimdi bizi bu denli heyecanlandıran neler var? Pazarda iki tel ile çalışan arabalardan almak o zamanlar imrenilerek bakılan bir olaydı. Hele sokak oyunları yok muydu,onlar bizlerin gelişimine katkısı çok büyüktür. Misket oyunundaki taktik, saklambaçtaki o hız, en önemlisi de 9-10 yaşlarında sokak da yaptığımız maçların içindeki hırs,azim ve bunun gibi şeyler bize çok şeykattığını söyleyebilirim. Peki ya şimdi? Sokakta kaç çocuk görüyoruz,futbolcu kartı tasıyan? Atari var mı şuan ? Pixel pixel olan oyunların verdiği zevk nerede var acaba? Ya da sokak aralarında rahatça oyun oynayan çocukları? Halı saha dışında maç yapan kim var çevrenizde? Bazen çok arıyor gözlerim onları ama sokakta değil internet kafelerde buluyorum onları. Günümüzün hastalığına yakalanmış onlu yaşlardaki çocuklar,sokak yerine bilgisayar başına geçiyor. Hata bizde sanırım,altı yaşındaki çocuğa telefon verip-Hadi oğlum, babanı ara da konuş-denilirse ne sokakta çocuk sesleri duyarız ne de bunun zevkine varmış kişilerin özlemini dindiririz. Kısacası ben çok özledim o sokak arası akşam namazına kadar top koşturduğum, acıktığımda yediğim salça ekmeği,gece yatmadan önce ertesi günün oyunlarını düşündüğüm yılları. Ben istemedim zamanın geçmesini ama beni dinlemedi. Ve hediyesi zamanın saçımdaki bu beyazlar oldu... Ama bu saatten sonra yapacağım tek şey kendi çocuğumla elimden geldiğince o günleri yaşatmak... Beni okuduğunuz için teşekkür ederim,bir dahaki ayda yeni yazımda buluşmak üzere ... Eyvallah...

Herkese selamlar... Şimdiden söylemek istiyorum ki ilk defa yazıyorum ve acemiyim. Yanlışlıklar olsa da gün geçtikçe telafi edeceğime söz veriyorum.Bismillah diyerek yazıma giriyorum. Bu yazıda sizinle çocukluk yıllarımıza inmeyi düşünüyorum. Hani çok özlenen o güzel yıllar... O güzelim 90'lı yıllar...

Acaba sadece ben miyim bu şekilde özlem duyanyoksa aranızda da bu özlemi duyanlar var mı? Yazıma çok güzel bir söz ile devam etmek istiyorum: ''Biz büyüdük ve kirlendi dünya.'' Çok doğru bir söz. Gerçekleri görmek,insanların yalanlarına kanmak, bazı şeylerin yükünü omuzlarına almak, dert ve tasanın ne denli zor olduğunu anlamak bana göre değilmiş. Çocukken büyümenin ne kadar kötü olacağını kim bilebilirdi ki? Ve bilseydik bence o yaşların değerini daha iyi verir ve yaşardık. Çok iyi hatırlıyorum, her çarşamba pazar kurulur ve o pazardan oyuncak alırdım. Siz düşünün o günü bekleyen çocuğun heyecanını... Atarideki oyunların verdiği hırs ve azim... Diziler, reklamlar, filmler, insanlar, oyunlar, yiyecekler, her şeyiyle bambaşka yıllardı. Mesela o zamanki çizgi filmler şuan var mı? Bugs Bunny

Biz Çocukken..

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 10: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++10

ATRI ARTI - EKSI

S.1) Galatasarayla ilk münasebetiniz?C.1) Galatasarayla ilk münasebet değilde tanışma diyelim ona. Uğur TÜTÜNEKERin jübile maçıyla oldu. Bu sebepten dolayıda uğurun yeri ve önemide benim için farklıdır.

S.2) Sizce ezeli rekabet nedir?C.2) Bence ezeli rekabet rakibinin içinde bulunmuş olduğu kötü duruma üzülmek, fakat karşı karşıya verilen mücadelede galip gelindiğinde sevinmektir.

S.3) Belli bir toteminiz var mı?C.3) Totemlerim var =) Fakat neler olduğunu söylemek pek adetim değil =)

S.4) Galatasarayın size göre en efsane isimleri?C.4) Başta Metin OKTAY devamında Fatih TERİM, Hakan ŞÜKÜR, George HAGİ ve Baba Gündüz KILIÇ.

S.5) Kulüp başkanı olsaydınız yapacağınız ilk icraat ne olurdu?C.5) Kulüp başkanı olsam futbolun borsada değil, arsada oynandığını benimseyen bir düşünceyle kulübü yönetirdim.

S.6) Galatasayda görmek istediğiniz bir yerli, birde yabancı oyuncu söylermisiniz?C.6) Görmek istediğim yerli oyuncu zaten oynuyor Selçuk İNAN, yabancı oyuncu ise Kakaydı o da Milanla sözleşme imzaladı.

S.7) Galatasaraylı bir futbolcu olsaydınız Ali Samiyen stadında oynanacak şampiyonlar ligi finalinde neler hissederdiniz?C.7) Futbolculuk kısmını hiç düşünmedim. Fakat taraftar olarak düşündüğümde bile hayali yetiyor. Gerçeğini yaşamak apayrı bir heyecandır.

S.8) Fenerbahçede en sevdiğiniz oyuncu?C.8) Gökhan GÖNÜL.

S.9) Unutamadığınız maç?C.9) Avrupada 4 - 3 Bordeaux maçı. Ligde 4 - 2 lik Orduspor maçı.

S.10) Futbol ve Galatasaray hayatınızın yüzde kaçını oluşturmakta?C.10) Futbol ve Galatasaray hayatımın %90 ını oluşturmakta.

S.11) Takımınız için yaptığınız ve yapabileceğiniz en büyük şey?C.11) Çok fedakarlık yapmışımdır elbet. Fakat hiçbirini en büyüğü olarak ayırt edemem.

S.12) Holiganlık ve taraftar cinayetleri ile ilgili düşüncelerinizi alabilirmiyiz?C.12) Holiganlık ve futbol cinayetlerini yapan kişiler kesinlikle bu işin içerisinde olmayan kişilerdir. Fakat ne yazık ki üzerinde hangi renk varsa ona atfedilmekte.

S.13) Türk futbolu hakkındaki düşünceleriniz?C.13) Türk futbolu nezaman kurumsallaştı ve endüstüriyel olma çabasına girdi. Ozamandan beri gerileme dönemindedir.

M. GörkemBİRİCİKTwitter:

@biricikgorkem

Page 11: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 11

ATRI ARTI - EKSI

S.1) Fenerbahçeyle ilk münasebetiniz?C.1) Babama yalvararak 6 yaşındayken sırtında izlediğim maç olabilir.

S.2) Sizce ezeli rekabet nedir?C.2) Bence ezeli rekabet Galatasaray'dır. Olmazsa olmaz.

S.3) Belli bir toteminiz var mı?C.3) Totem olmadan maç kazanılır mı ? İkinci yarı formayı ters giydiğim maçlarda etkili oluyoruz =)

S.4) Fenerbahçenin size göre en efsane isimleri?C.4) Lefter Babayı başta kabul edersek. Okocha yı çok severdim ve tabikide Alex de Souza. Bunların dışında Maldonado'yuda es geçemeyiz =))

S.5) Kulüp başkanı olsaydınız yapacağınız ilk icraat ne olurdu?C.5) Futbol için futbol prensibini işlerdim. Ticari amaçlar gütmeden kulübümün devamlılığını sağlardım.

S.6) Fenerbahçede görmek istediğiniz bir yerli, birde yabancı oyuncu söylermisiniz?C.6) Temur Altunhan, Adu ve çetesi =)) Cm şakası bir yana Oğuzhan ÖZYAKUP ve yabancı olarakta GERARD ı görmek beni çok mutlu ederdi.

S.7) Fenerbahçeli bir futbolcu olsaydınız Şükrü Saraçoğlu stadında oynanacak şampiyonlar ligi finalinde neler hissederdiniz?C.7) Sanırım kendime gelebilmem için yanımdakilere beni dövmelerini söylerdim. Kendime geldiğimde hala ordaysam tarifsiz duygular yaşardım. Anlatılamaz.

S.8) Galatasarayda en sevdiğiniz oyuncu?C.8) Selçuk İNAN. Ayrıca Ergün Penbe'nin ellerinden öpüyorum =)

S.9) Unutamadığınız maç?C.9) Gaziantep'le oynadığımız ve 0 - 3 den 4 - 3 aldığımız maç hala aklımdadır.

S.10) Futbol ve Fenerbahçe hayatınızın yüzde kaçını oluşturmakta?C.10) Futbol ve Fenerbahçe hayatımın %75,45 ini oluşturmakta.

S.11) Takımınız için yaptığınız ve yapabileceğiniz en büyük şey?C.11) Yaptığımız birçok şey vardır. Fakat bunları burda söyleyerek böbürlenmek istemem tabiki.

S.12) Holiganlık ve taraftar cinayetleri ile ilgili düşüncelerinizi alabilirmiyiz?C.12) Olmaması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. Futbolun lezzetini alamamış insanlar olsa gerek.

S.13) Türk futbolu hakkındaki düşünceleriniz?C.13) Çoğu zaman düşünmek bile istemediğim bir konu. Son dönemlerde her geçen gün biraz daha çukura batmaktayız.

KorayBABÜRTwitter:

@K_babur07

Page 12: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++12

ATRI MUHABBET

Genç Alaylılar Tiyatro KulübüyleMuhabbet Havasında BirRöportaj İlk sayımızın + muhabbet bölümünde ilk röportajımızı bizimde içinde olduğumuz Genç Alaylılar Tiyatrosuyla yaptık. Hatta röportajın bazı kısımlarında kendi sorduğumuz sorulara yine kendimiz cevaplar verdik =) Lafı fazla uzatmadan röportaja geçelim.

S.1) Öncelikle sizi tanıyabilirmiyiz ?C.1) Ben Mustafa Oğuzhan Küçükvar Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Halen Genç Alaylılar Tiyatrosu yönetmenliğini yürütmekteyim. Tiyatroyla lise yıllarında tanıştım. Klişe olsada sahne tozunu yutmanın bir bağımlılık oluşturduğunu, sahneye ilk çıktığım günden beri hissetmekteyim. Profesyonel olarak herhangi bir tiyatro eğitimi almadım. Tiyatroyu yaptığım gözlemlerde ve doğaçlamalarla icra etmek daha çok hoşuma gitmekte. 12 senedir yaptığım tüm çalışmalarada bu şekilde çalıştım.

S.2) Genç Alaylılar ismi nasıl ortaya çıktı ? Neden amatör bir ruh ?C.2) Amatör ruhla çalışmanın daha zevkli olduğu düşüncesiyle yola çıkarak yağmurlu bir günde bir cafede aynı amaca inanan insanlarla ortak koyulmuş bir isim aslında. Anlaşılacağı gibi Alaylı insanların ortak bir paydada vücuda getirdikleri amatör ama bir okadarda zevkli bir işin adıdır Genç Alaylılar.

S.3) Kim bu Genç Alaylılar ?C.3) Genç Alaylılar samimi dostların, arkadaşlık, kardeşlik çerçevesinde bir araya geldiği, ortak amacın tiyatro olduğu, herşeyin elbirliği ile yapıldığı, herhangi bir hiyerarşinin olmadığı, herşeyin saygı ve sevgi çerçevesinde yapıldığı, her görüşten insanı bir araya getiren ama bu görüş farklılıklarının amaca engel teşkil etmediği muhteşem bir grup. Ama ismi zikredilmeden geçilmeyecek şuan aramızda olan veya olmayan Berkay Budak, M. Görkem Biricik, Furkan İba ve Aykut Babür'e nekadar teşekkür etsem azdır. S.4) Grup üyeleri nasıl seçiliyor? Kimlerden oluşuyor ?C.4) Grup üyelerinin herhangi bir seçim metodu yok. Tiyatroyu sevmek, sahneye çıkma azmi ve özveri yeterli. Mümkün olduğu kadar insanlara sahneye çıkma zevkini tattırmaya çalışan bir grubuz. Zaten amatör ruhun gereğininde bu olduğunu düşünüyoruz.

S.5) Bu güne kadar neler yaptınız ?C.5) Şimdiye kadar öyle veya böyle 35 kişinin sahneye çıktığı yaklaşık 10 farklı sahnede oyun oynama zevkini tatmış ve bir seyirci potansiyeli oluşturabilmiş bir grup olmak bizi ençok motive eden şeylerin başında gelmekte. Teker teker sayamayacak olsakta Derinde Belediyesinin davetlisi olarak Derincede, Yılmaz Mızrak Kültür Merkezinde, Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde, Türkan Saylan Kültür Merkezinde ve İBB şehir tiyatroları Fatih Sahnesinde oyunlarımızı sergiledik.

Sosyal MedyadaGenç Alaylılar

Facebook

Twitter

Page 13: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 13

ATRI MUHABBET

S.6) Sahnedeyken unutamadığınız bir olay oldu mu ? Herhangi birini paylaşırmısınız ?C.6) Tabiki birçok kez. Ücretli oynadığımız oyunlarda full çeken sahnede ücretsiz olarak tertiplediğimiz bir günlük oyunumuza neredeyse kimsenin gelmemesi neticesinde(Gülüşmeler),Yoldan, eczaneden, fırından kostümleriyle oyuncularımız insanları oyunumuza davet etmiş ve gelen yaklaşık 60 kişilik izleyici grubuna gösterdikleri teveccüh neticesinde belkide Genç Alaylıların en iyi oyun performansını sergileyerek vefakar seyirciye hakettiği değeri vermiş olmanın mutluluğu ve tatlı yorgunlukla günü tamamlamıştık.

S.7) Oyunlardan akılda kalıcı replikler var mı ?C.7) Birçok! Ama bence oyunun repliğinden çok sloganı akılda kalıcıydı "Salak Oğlum" adlı oyunda kullandığımız "Aşk Hiç Bukadar Salak Olmamıştı"

S.8) Sahnenin zorlukları hakkında tecrübelerinizi öğrenebilirmiyiz ?C.8) Sahne hiçbir zaman rehaveti kabul etmeyen, dikkatsizliği kaldırmayan ve uyumun mutlak olması gereken bir yer. Amatörce yapılan fakat profesyonelce sahnelenmesi gereken, disiplinin çok önemli olduğunu söyleyebilirim.

S.9) Oyunlarınızı sahneledikten sonra seyirciden nasıl tepkiler alıyorsunuz ? C.9) Tepkiler tabiki güzel. Verilen emeğin karşılık bulması muhakkak ki beklenen ve istenen birşey. Bizde bu yönde aldığımız tepkilerden gayet memnunuz.

S.10) Oyunlardan sonra karakterlerin üstünüze oturduğu oluyor mu ? C.10) Oluyor. Hatta şöyle bir örnek vereyim; rol gereği ters konuşması gereken Berkay'ın rolün etkisiyle normal hayattada ters konuştuğu zamanlar oldukça çoktur. (Gülüşmeler)

S.11) Oynamak istediğiniz özel bir oyun var mı?C.11) Grup arkadaşlarımızın var. Ferhan Şensoy'un "Bir Tuhaf Soruşturma" (Pardon filminin uyarlandığı) oyunu.

S.12) Şu sıralarda neler yapıyorsunuz? Projelerinizden bahsedebilir misiniz?C.12) Yılmaz Erdoğan'ın "Otogargara" adlı oyununa hazırlanmaktayız. En yakın zamanda seyirciyle buluşmak için gün saymaktayız.

S.13) Genç Alaylıların büyük bir hayali var mı ?C.13) Var. Büyük bir amfi tiyatroda, hıncahınç dolu bir sahnede seyirciyle buluşmak ve onlara güzel bir gece yaşatmak.

S.14) Genç Alaylıların destek aldığı kişi veya kurumlar var mı ?C.14) Manevi destek veren birçok kişi sayılabilir. Hepsine minnettarız.

Bizimle bu röportajı yaptığı için Mustafa Oğuzhan Küçükvar'a sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Genç Alaylılar Tiyatrosunun en minik üyesi yönetmenimizin yeni doğan oğlu Enver Efe Küçükvar'a sevgilerimizi gönderiyoruz.

Page 14: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 15

ATRI ZÜPTÜRONIK

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Twitter Tarihi Biz Türkler diye klişe bir sözle yazıya başlamak istiyorum. Biz Türkler bir cafe ortamında arkadaşlarımızla toplandığımız zamanların çoğunu gırgır, şamata ve dedikodu üçleminde geçiririz. Gelin şöyle bir 2006 yılına gidelim. Jack Dorsay ve 13 arkadaşı San Francisco, California da bir yemek esnasında Twitter fikrini ortaya atıp bir beyin fırtınası yaptılar. Buprojeyle katıldıkları bir yarışmada Jack in fikri birinci oldu. Jack in oluşturduğu ilkversiyon tamamen web tabanlıydı. 21Mart 2006 tarihinde proje yayına koyuldu.İlk tweet beklendiği üzere fikir babası JackDorsay tarafından;

şeklinde gönderildi. Yayına geçen bu projeye isim bulmakonusu biraz sıkıntılıydı. İlk başta “FriendStalker” ismi kullanılmaya başlandı.

Fakat Amerikadaki kodlama sıkıntılarındandolayı bu isimden vazgeçilerek Flickr isminden esinlenerek Twttr ismi konuldu.Twitter’ın kuruluş aşamasında tweetler için herhangi bir karakter limiti yokken 2007 yılında Jack’in ünlü “One could change the world with one hundred and forty characters”sözü ile karakter limiti 140’a düşürüldü. Twitter ın logosu olan o cici kuşa gelicek olursak. Daha önce tanışma fırsatı bulamadıysanız hemen tanıştırayım. Adı Larry ve öyle cici olduğuna bakmayın sapına kadar erkektir. 2009 yılında kullanmaya başladığım twittero yıllarda İngilizce olarak kullanmaktaydı veTürkiye'den pekte elle tutulur bir kullanıcıkitlesi mevcut değildi. 25 Nisan 2011 tarihinden itibaren Türkçe olarak kullanılmayabaşlandı. Bu tarihten günümüze ciddi birkullanıcı kitlesine ulaşıldı. Bugün sosyal medyanın en güçlü temsilcilerinden biri olan Twitter’ın en çok üyesinin bulunduğu ülkedoğal olarak şirketin bulunduğu ve 108 milyon kullanıcısı ile ABD. Türkiye’deki kullanıcı sayısının ise 7 milyon olduğu düşünülüyor.

Takip Edilesi GüzelTwitter Hesapları

Gazeteci, televizyoncu ve 'Internet Ekipler Amiri'.Mehmet Serdar Kuzuloglu

Penguen dergisinde karikatürist.

Selçuk Erdemwww.selcukerdem.com

Ahmet Mümtaz TaylanOyuncu

www.ahmetmumtaztaylan.com

Eglenceli TweetlerBölümünde Bu Sayida

Anap Hesabi Var

.

@mserdark

@selcukerdem

@taylan1789

@anavatan1983

İşe Yarar Web Siteleriwww.

Bu sayıda Twittera biraz fazla ağırlık verdim. Ama bir seferde bütün ilişikleri aradan çıkartmak istedim. Yine Twitterla alakalı bir site önericem sizlere. Hiçbir üyelik yapmadan direk kullanıcı adınızı yazarak twittera giriş yılınızı gün/ay/yıl şeklinde öğrenebilirsiniz.

Şimdiki sitemizde ücretsiz bir şekilde üye olarak indireceğiniz ufakbir programla gün içerisinde nekadar çalışmışsınız, nekadar zamanı

facebook, twitter ve türevlerinde geçirmişsiniz öğrenebilirsiniz.Gün sonunda mail adresinize güzel bir rapor geliyor.

Bu site daha çok size gozimo ile tanışacağınız bir araç olacak.Peki ne bu gozimo? Gozimo nette gezerken sizi yararlı bilgilereo konu hakkındaki ürünlere ulaşmanızı kolaylaştıran bir tavşan.

Ayrıca bu sevimli tavşan twitterda instagram fotoğraflarınıza ulaşmanızı kolaylaştırıyor.

www.twbirthday.com

www.rescuetime.com

www.gozimo.com

Genel Yayın YönetmeniAykut BABÜR

Twitter: @[email protected]

Page 15: Artı Dergi

ATRI YOK DEVE

YazarNur KOÇTwitter: @[email protected]

İnsan eskilerden kaçıyor bazen. Ve genellikle dertten kaçarken daya büyük dertlerle karşılaşıyor.

Eğer zekiysen ve yeterince hayat tecrüben varsa işi kıvırıp köşeyi dönebilirsin de tabi. Ama genelde

boka sarar. Ben asla tecrübeyle zekayı yanyana getirmeyi başaramadım mesela. Sürekli

tökezlemeyi nasıl becerdim bilmiyorum. Başarılıyım kendimi imha etme modundaki bir bomba kadar

başarılıyım. Tebrik edin beni, salaklar!

İnsan psikolojisi çok garip. Hep garip olduğumu düşünmüştüm. zaten. Genel psikologlarında bir

boktan anladığı yok. Benim psikolojim, bilinç altım falan ne durumdalar acaba? Şöyle bir beynimi açıp

içeri seslenmek istiyorum. " Huu napıyonuz, keyifler nasıl" diye. Yok öyle bir dünya lanet olsun.

Neyin peşindeyim bilmiyorum. Ne yapmaya çalıştığımı, neden salakça ve mantıksız davrandığımı

bilmiyorum. Bilsem neye yarayacak onuda bilmiyorum. Kaç ucu varsa o kadar boklu değenek!

Öldürülesi varlıklar şu insanlar. Çoğu öyle bence. Minik bir silah taşıyıp yaklaştıkları anda beyinlerine

sıkmak gerekiyor bazen. İstiyorlar bunu ısrarla istiyorlar. Sağduyu, beyin, düşünce yok. Bende

niye var? Fazlalık olduklarını düşünmeye başladım ister istemez. Bana bunu düşündürüyorlar artık

küçük canavarlar. İçimdeki insani şeyleri öldürüyorlar. Aslında benim "insani duygu" anlayışım yanlış

sanırım. İnsani duygu dediğin bencillik, çıkarcılık ve bunun gibi şeyler olmalı. Ben ne diye bu şeyleri

taşımıyorum acaba ?

Annem ve babam yapamamışlar beni, olmamışım. " But it was only a fantasy The wall was too high

as you can see" Pink Floyd çalıyor. Huzur duyuyorum. Sakinleşiyorum. Evet, kimse yok. Yazmak iyi

geliyor.

Big Ego

BOK!

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

14

Page 16: Artı Dergi

ATRI DON LASTIGI

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++16

YazarYunus Can DOĞ[email protected]

'deli' diyecek. İşte tümüyle olay bu zaten normal olan bu, istediğini yapmak. Sıradan olmak işte budur. Sanırım devir normal olmanın anormal olduğu bir devir olunca böyle oluyor. Ah ince bıyıklı amcacım gözlerini de kocaman açardı. Aynı ben.. Delice davran. Hayatını yaşa istediğini yap ki ilerde ''İstediğim şeyi istediğim zamanda ve şekilde yaptım bedeller ödemedim mi tabii ki ödedim. Ama her şey benim istediğim gibi oldu'' -Kaybedenler Kulubü- diyebilesin. Eğer kendi istediğini yapamazsan bu senin hayatın olmaz ki.. Ne saçma bir şey değil mi? Doğuyoruz, büyüyoruz, okuyoruz, çalışıyoruz, evleniyoruz, çocuk yapıyoruz, o çocukları doğmaya, büyümeye, okumaya, çalışmaya, evlenmeye, çocuk yapmaya zorluyoruz ve ölüyoruz. Arkadaş sen hiç çocuk yapmadan yumurtalığa ve sperme sordun mu? Dünyaya gelmek istiyor musun hacı? diye. Farklı olmaya izin yok! Yeni şeyler yaratmaya, sokak ortasında dans etmeye, sevgilini öpmeye, bağıra bağıra şarkı söylemeye. Herkes sana ahlak kurallarından bahsediyor ve yapamazsın yapma diyor. Ben ve canımın içi amcam ise sana diyoruz ki ne istiyorsan onu yap ''Deli ol.!'' -Salvador Dali-Salvador Dalinin bıyığının teliyim.!!!

İlk yazımını yer çekimine meydan okuyan bıyıklara sahip amcam için yazıyorum. Geçen düşündüm de ne kadar saçma bir olay var şuan, bilmem sen fark ettin mi? İnsanlar dış görünüşünü önemsemez isen rahatsız oluyor ya da ne bileyim çoğunluğun yapmadığı bir şey yaptığında.. Mesela sabah uyandın yüzünü yıka, kıyafet seç, git aynaya bak, saçını -sakalını- yap, parfüm sık falan fisarya bunu yapan eleman normal, ben saçım sakalım dağınık bir halde basket şortu bi t-shirt gözümde çapak yola koyulmam anormal. Ve yadırgandığımı biliyorum. Yolun ortasında bağırınca bana bakıyorlar. Oysa kılıç bıyıklı amcam bana böyle öğretti tek bir cümleyle binlerce şey söyledi onu hiç görmeme rağmen. Dedi ki bana;Başkalarının düşüncelerini önemseme sen istediğini yap istedin mi? bağır o zaman. Biriyle birbirinizi mi arzuluyorsunuz? Gidin sevişin bence ne uğraşıyorsunuz, genç adamsınız. İnsanlar sizin sıra dışı olduğunuzu düşünecek, tanımayanlar ise

Salvador Dali

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 17: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 17

ATRI SIZ

Sıkı durun, Sevginin dünyasında tatlı bir yolculuğa çıkmak üzeresiniz. Efendim, Şöyle söylemeliyim ki şu Adana işini öğrendiğimde canım çok sıkıldı. Keyfim fena kaçtı. Güzelim bayram tatilimi elin memleketinde sıcağın altında geçireceğim diye. Utanmadım gecelerce sövdüm saydım. Neyse bayramın ilk günü uyandım, neşe içinde olmalıyım kıpır kıpır fakat saat 4 de şehirden ayrılacağımı aklıma getirdikçe canım sıkılıyordu. Efendime söyleyeyim daha sonra dedim ki "olsun en azından memleket görmüş olurum" Ardından vakit geldi çattı. Otogarda kuzenimle buluştum ve 14 saatlik yolculuk namı diğer işkence başladı. Yolculukla birlikte mizahta ortaya çıktı haliyle. Uzul yol seyahati olurda malzeme çıkmaz mı? Komedinin gırla olduğu yerdeydim işte. Otobüs kalktı şöyle bi 4 saat kadar geçti yerimde duramıyorum, muavini çağırdım dedim ki, yahu kardeş mola yok mu olmadı bir benzinlik de olur öldük burda, oda tamam abla ben bir sorayım dedi. Neyse ben bunları izliyorum bunlar başladı tartışmaya, muavin yanıma geldi (bu arada şiveler full adana şivesi) yav abla bu adam anlamıyor bi sen git söyle dedi. İyi tamam dedim neyse durumu izah ettim. İlerde yolcu almaya giriciyik ama 5 dk bile duramayık olmaz gidemessin dedi :)) Ne demek gidemem ya ölelim mi burda, tabi ki de gidicem dedim. Adam aksi şeytanın teki çıktı arkadaş. Otobüsten inip binene kadar gözlerini belerterek kornaya bastı, soluk soluga tam otobüse binerken nasıl da hemen getirdim ama seni dedi şöyle bir kahkaha attı :)) Neyse Otobüsün yarısından fazlası çocuk yolcuydu diyebilirim, tam yan koltuktaki çocuk tam bir tazmanyaydı :)) Ne yiyip içtiysem ona da verdim her elindeki bittiğinde bir tane daha diye bütün otobüsü yıktı :)) Yolculuğumu enfes kılan tek şey kulağımdaki Şebnem Ferah'ın o eşsiz sesiydi :)) Sabah oldu ve nihayetinde Adanaya vardık. Zerre uyku uyumamışız berbat durumdaydık. Biraz uyudum bahçedeki tavukların ve ineklerin sesiyle uyandım enfesti, bahçeye indim, incir topladım, elma topladım inekleri sevmek istedim ama onlar bundan hoşlanmadılar ve anında geri çekildim :)) Enfes bir köy kahvaltısı ardından az biraz daha uyku çektim ve şunu öğrendim ki ben temiz havada bir canavara dönüşüyorum deli gibi yemek yedim içtim deli gibi :)) Sabun Çayı adında bir yere götürdüler ki bizi, aşık olmamak elde değil inan ki. Etrafta ağaçların esintisi, suda gezen ördekler, suyla oynayan çocuklar ve derin muhabbetlerin döndüğü masalardan başka hiçbir şey yok. Ve su buz gibi ayaklarına değe değe geçip gidiyor mükemmel ötesiydi :)) Öyle bir yer açıkçası pek beklemiyordum ama çok iyi oldu heryerde her seferde anlatacağıma emin olabilirsin :)) Adanada karşılaştığım ve tanıştığım insanların geneli oldukça mükemmel iyi ve bir o kadar da inatçı insanlar. Fakat oldukça dehşet bir şeydir ki bu orada kaldığım 3 gün boyunca rahat 10 tane düğüne rastladım ve gelinlerin hepsi 15 - 16 yaşlarındaydı. Evli barklı çoluklu çocuklu kız çocukları gördüm baksan 18 ya varlar ya yoklar ama hepsi anneler. Burada adet böyle 20 yaşına geldiğinde evli değilsen evde kaldın demektir lafını duymaktan iflahım kurudu. Bu resmen koca bir cehaletten başkası değil. Hepsi daha çocuklar. Yemek kültürleri pek damak tadıma uygun değil, ama yine de kötü diyemem tabi ki iyiydi :)) Kebap olayına gelince, herşeyi kendi yerinde yapmanın ayrıcalığını canı gönülden yaşadım. Ömrümde öyle kebap asla ve asla kesinlikle yememiştim :)) Yemeğin haricinde sadece önüne gelen mezeleri yesen tıka basa doyarsın onları dahi bitiremessin. Böyle bir servis böyle bir lezzet ve bu güzellikte bir misafirperverlik mevcut .. Hele misafir olduğunu söylersen o masalara sığmayan yemek ve mezeler daha bol tutuluyor, ikramlar yapılıyor ki bayılmamak elde değil :))

Adana Yolculuğu

SevgiSAYIN

Konuk Yazar

Page 18: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++18

ATRI SIZ

Ilıca kaplıcalarına götürdüler bir gün bizi, her derde ayrı ayrı şifalı sular, çamur havuzları ve eşsiz güzellikte manzaraya sahip bir yer. Sanki dağı oymuşlar arasına bir göl koymuşlar yanına da bu kaplıcaları yapmışlar öyle enfes bir güzellik yani :)) Oradaki insanların bir yakının evine gittik ki yaklaştıkça eve kalbim dahi atmaya başladı.. Kocaman bir tepe ve tepeden yalnızca bir tane ev düşün o güzelim manzaranın kucağına oturtulmuş şirin mi şirin bir yayla evi Adana'nın en sıcak olduğu bir vakitten gittik belki ama oradaki esinti muhteşemdi , tam kafa dinleme evi. Hep dedim ki, Allahım ne olur sanki benim de böyle bir evim olsa ne olur yani ne :)) Orada da oturdum serince , saldım saçlarımı ki rüzgarla dans etsin. Kendime de en demlisinden bir kaçak çay ve bir de sigara hediye ettim hayatta daha büyük nasıl bir keyf olabilirdi ki. O an o inan en güzeliydi :)) Ve kendime oradan bir anahtarlık aldım hangi şehre gidersem ordan mümkünse oraya ait bir anahtarlık alırım, koleksiyonuma eklerim :)) Ardından işkence denilen olay tekrar başladı otobüs bulamadıkları için bir firma ek servis açmış biletleri ordan almışlar otobüse bi bindik bizden başka kız yok , hepsi nasıl olduğunu tahmin edersin tiplerinden insanlar. Allahtan ki yanımızda kuzenımın nişanlısı vardı. Neyse yolculuğun ilerleyen saatlerinde idrar torbamın azizliğine uğradım ki o anları saniye saniye tanıklık ettin :)) Öyle bir kendini atış olamaz otobüsten ve böyle bir rahatlık. Bir de Mercan gözlü bi herifin teki sağolsun beni güldürdü degüldürdü iyice mahvoldum :)) Hani insanların ortamla ilgili şikayerti olduğu bir konu olurda başka birisinindile getirmesini beklerya bu durum hep çok komiğime gitmiştir. Yolculardan teki öne doğru bağırdı kaptanölürecen mi sen bizi aç şu klimayı artık. Ve diğer bütün yolcular Allahın da mı yok be adam kan ter içindekaldık , parasıyla değil mi kardeşim açsana , senin keyfin yerinde vs. :)) Öfkeli kalabalık diyorum bu kitleye , yahu beni bir gülme tuttu ki kendime gelemedim bir süre :)) Daha sonra sabah saat 6 civarı en önde oturan adam kardeşim bas artık bas baaaas yaa işe yetişecem sen mi vereceksin parasını diye bir bağırdı beni yine aldı bir gülme şoför de radar var kardeşim nasıl basayım hem daha çok yolumuz var demesine kalmadı bizim adam radarsa radar bas öde cezasını da yetiştirmen lazım beni işe kardeşim ya .... diye giden ayrıca da bir muhabbet vardı yine oldukça komıktı ve hepsinin haricinde kulağımdaki Ferah ses ruhumu zihnimi bedenimi fazlaca ferahlattı bu yolculuğumda da bana en güzel arkadaşlıktan biri olan yoldaşlığı yaptı. Ne güzel ki yaptı , iyi ki de yaptı :))

Page 19: Artı Dergi

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

19

ATRI KÜLTÜR & SANAT

Her sayımızda bir sanatçı ya da grubun şarkı sözlerini ve biyografisini yayınlayacağım. Bu ay ki Sanatçımız Model Grubu ve Solisti Fatma Turgut, Model Grubunun Solisti Fatma Turgut 2003 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Klasik Gitar Bölümü’ne girdi, 2010 yılında buradan mezun oldu. Bu süreç içerisinde gördüğü eğitim bünyesinde; çok sesli koro, Şan, Türk Müziği Armonisi, Batı Müziği Armonisi gibi alanlarda çalışmalar yapma fırsatı buldu. Aynı zamanda çeşitli amatör rock gruplarıyla sahne çalışmalarını sürdürdü. 2005 – 2008 yılları arasında özel bir müzik dersanesinde klasik gitar ve koro öğretmenliği yaptı. 2007 yılında daha sonra “MODEL” adını alacak olan “A Due Carmen” isimli rock müzik grubuna katıldı. MODEL grubu ile birlikte “Perili Sirk”(2009) ve “Diğer Masallar”(2011) isimli iki adet albüm yayınladı. Özellikle Sertab Erener ve Demir Demirkan ile birlikte çalışma fırsatı bulduğu “Diğer Masallar” albümünden yayınlanan “Buzdan Şato” ve “Değmesin Ellerimiz” şarkıları ülke çapında büyük ilgi gördü. Bir çok şehirde çok fazla sayıda sahne alma fırsatı buldu. Bu yıllar içerisinde yine MODEL grubu ile birlikte bir çok jingle ve reklam müziği seslendirdi. Çalışmalarına hala MODEL grubuyla devam etmektedir.

Grubun diğer ÜyeleriOkan Işık (Gitar)1986 İzmir doğumlu.Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi makine mühendisliği bölümü mezunu. 3 senedir profesyonel gitaristlik yapmakta ve İzmir’de çeşitli stüdyolarda kayıt,düzenleme yapmakta. Bunların yanı sıra yanısıra tiyatro oyunları için beste, aranje, kayıt ve miksaj çalışması yapmaktadır.Serkan Gürüzümcü (Gitar):1983 İzmir doğumlu.Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme bölümünde eğitim gördü. 5 senedir müzik sektöründe bir çok organizasyon şirketiyle turnelere çıkmış ve bu şirketlerle profesyonel gitaristlik yapmaya devam etmektedir. Şu an İzmir’de çeşitli stüdyolarda klasik ve elektro gitar dersleri vermekte ve albüm kayıt-düzenleme yapmaktadır.Can Temiz (Bas Gitar):1987 İzmir doğumlu.Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü’nde eğitim görmektedir. 3 senedir profesyonel olarak bas gitaristlik yapmaktadır. İzmir’de çeşitli stüdyolarda bas gitar dersleri veriyor. 3 senedir Model grubu için beste ve söz yazıyor.Aşkın Çolak (Davul-Perküsyon):1985 Kocaeli doğumlu.9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Ana Bilim Dalı Keman bölümünde eğitim aldı. Çok sesli koro, batı müziği armonisi, işitme, müzik biçimleri, piyano, şan, Geleneksel Türk Sanat Müziği, Türk Müziği Armonisi alanlarında eğitim gördü. Bir çok farklı özel müzik dersanesinde keman ve vurmalı çalgılar alanında ders vermekte.İzmir’de bir çok tiyatro oyunu için beste, aranje çalışmaları yapmıştır. Her Aşkın bir yalnızlık senfonisi vardır bir gün gelir aşka gurur girer heyecan biter ellerini çeker işte o zaman yalnızlığımız başlar bu şarkı sözü de müziğe dönüşen özlü bir anlatım olmuş müziğe ritim veren Model Grubuna Teşekkürler...

YazarSerkan [email protected]

Model

Page 20: Artı Dergi

Sizde ReklamVermek

İ[email protected]

2010 yılından beri kullanıcılarına hizmet veren sergilesene.com'un başında genç girişimci ve E-Ticaret Danışmanı Emre Metin ve ekibi, daha önce ki tasarımını değiştirerek müşterilerine daha kullanışlı bir site,peşin fiyatına 3 taksit imkanı ve seçenekli kargo hizmetlerini sunmakta. Ayrıca Yeni tasarımı sebebiyle tümreklam ürünlerinde %5 indirim varmış.

Sergilesene.com’un sizlere temin ettiği ürün kategorilerini ele alırsak;

Alüminyum Çerçeveler, Broşürlükler, Poster Panolar, Işıklı Panolar, Yönlendirme Panoları, Kaldırım Panoları, Reklam Dubaları, Reklam Bayrakları, Roll Up Banner, Quick Banner (L Banner), X Banner, CrossBanner, Tanıtım Standları, Ürün Standı, Fuar Standı, Örümcek Stand, İlan Panoları, Tanıtım Masaları

www.sergilesene.com