5
(/Anasayfa) Rahatsızlar (/Rahatsizlar/1) Yazarlar (/Yazarlar/A) İletişim SKL Hareketi (/Kategori/skl-hareketi/3/1) Müzik (/Kategori/muzik/12/1) Sinema (/Kategori/sinema/11/1) Edebiyat (/Kategori/edebiyat/10/1) Dergiler (/Kategori/dergiler/5/1) Yazarlar (/Kategori/yazarlar/14/1) Kitaplar (/Kategori/kitaplar/6/1) Şiir (/Kategori/siir/4/1) İyi Film (/Kategori/iyi-film/7/1) Etkinlikler (/Kategori/etkinlikler/19/1) Tiyatro (/Kategori/tiyatro/13/1) Anasayfa (/Anasayfa) / Edebiyat/ (/Kategori/edebiyat/10/1) Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha (/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426) 12/3/2014 12:41:45 AM Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha Merhaba, Geçtiğimiz günlerde, Kozzy Alışveriş Merkezi’nin -1. katında yer alan D&R Mağazası’ndan Deliduman isimli romanı 22.50 TL karşılığında satın aldım ve kitabı okumaya başladım. 1 hafta sonra kitabın son sayfasını çevirirken, romanın dili ve kurgusu üzerine düşünüyordum. Yazarın dili James Wood, Mephisto Kitabevi’nden aldığım Kurmaca Nasıl İşler? adlı kitabında romanı ve öyküyü oluşturan üç kurucu dilden söz eder: Yazarın dili, kurmaca karakter(ler)in dili ve dünyanın dili. Wood, “Kurmaca eserlerde, dünyayı karakterlerin gözünden ve onun sözleriyle görürüz; ama aynı zamanda yazarın gözünden ve onun sözleriyle de görürüz,” der. Bu sözlerin odağında (dünyanın dilinden) etkilenen ve (kurmaca karakterlerin dilini) kuran olarak yazarın dili bulunur. Deliduman’ın yazarı Emrah Serbes, romanın hikâyesini, taşrada yaşayan, turizm meslek lisesinde okuyan 17 yaşında bir gencin gözünden birinci şahıs anlatımıyla aktarıyor. Aktarırken de, tekrar, pekiştirme, aşırılaştırma ve örneklendirmeden yararlanıyor. Romanın başlangıcında ana karakter Çağlar İyice, okurlara kardeşi Çiğdem’i idealize ederek tanıtıyor. Öyle ki, romanın ilk sayfalarında şöyle bir ifade var: “Evet, abarttım. Çünkü dünyada o kadar mankafa var ki abartmayınca hiçbir şeyi anlamıyorlar.” Romanın geri kalanında da karakterleri tanıtırken, olay akışını verirken, anlatımı güçlendirmek ve okuyanın üzerindeki etkisini arttırmak için aşırılaştırarak anlatırken, okuyanın aklına ister istemez bu cümle geliyor. Örnekle anlatmaksa, anlatılmak istenenin daha kolay anlaşılmasını sağlıyor. Ancak tanımlayıcı anlatımın okuyanda daha derin bir etki bıraktığını da belirtmek gerekiyor. Serbes’in romanda temel izleği, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı… Yazar, ana karakter olan Çağlar İyice’nin ağzından ilk 91 sayfada kız kardeşi Çiğdem’in “meziyetlerini” anlatırken, “8. Bölüm”den itibaren işin aslının öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Çiğdem’in şişmanlıktan kaynaklanan sorunlarını okumaya başlıyoruz. Serbes, şaşırtmayı seven bir yazar. Ancak, yazar metnin kilometre taşlarını oluşturan dönüm noktalarında çok hızlı viraja giriyor. Örneğin, romanın ortalarında Çağlar İyice ile yaşadıkları yer olan Kıyıdere’nin belediye başkanı olan dayısı, belediyedeki yolsuzluklar hakkında kavga ederken birden Çağlar’ın annesi Çağlar’a bir tokat atarak, kavgaya dahil oluyor ve bunalımının asıl nedenini söylüyor: “Ne mi oldu? Senin yüzünden ruh hastası oldum ben, o oldu işte. Beni kandırdın. TİGEM’in dört parsel arsasını Anket Heiran (/Tv/heiran/5101) Heiran Türkçe Altyazılı İran Filmi from Muslim Medya (/Tv/heiran/5101) (/Tv/heiran/5101) (https://vimeo.com/131446279) Kısa Haberler Mavi Yeşil Dergisi 95. Sayısında... (/onecikanlar /mavi-yesil-dergisi-95-sayisinda/15461) İzdiham Batman'da ... (/onecikanlar/izdiham- batmanda/15460) Karanfil Fanzin'in 15. Sayısı Yayımlandı... (/onecikanlar/karanfil-fanzinin-15-sayisi-yayimlandi /15459) Ölümsüz Öyküler 2015 Kısa Öykü Yarışması Sonuçlandı... (/onecikanlar/olumsuz-oykuler- 2015-kisa-oyku-yarismasi-sonuclandi/15458) hepsi (/on/1) İranlı erkek şarkıcıların sesleri hep aynı mı, yoksa evet hep aynı mı? Gripin içseler sesleri değişik olurdu Edebiyat Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha - İzdiham http://izdiham.com/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426 1 of 5 01/09/2015 16:33

Ayşegül Tözeren, Bi’Mektup Daha - İzdiham

Embed Size (px)

DESCRIPTION

deliduman

Citation preview

Page 1: Ayşegül Tözeren, Bi’Mektup Daha - İzdiham

(/Anasayfa)

Rahatsızlar (/Rahatsizlar/1)

Yazarlar (/Yazarlar/A) İletişim

SKL Hareketi (/Kategori/skl-hareketi/3/1) Müzik (/Kategori/muzik/12/1) Sinema (/Kategori/sinema/11/1)

Edebiyat (/Kategori/edebiyat/10/1) Dergiler (/Kategori/dergiler/5/1) Yazarlar (/Kategori/yazarlar/14/1)

Kitaplar (/Kategori/kitaplar/6/1) Şiir (/Kategori/siir/4/1) İyi Film (/Kategori/iyi-film/7/1) Etkinlikler (/Kategori/etkinlikler/19/1)

Tiyatro (/Kategori/tiyatro/13/1)

Anasayfa (/Anasayfa) / Edebiyat/ (/Kategori/edebiyat/10/1) Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha (/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426)

12/3/2014 12:41:45 AM

Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha

Merhaba,

Geçtiğimiz günlerde, Kozzy Alışveriş Merkezi’nin -1. katında yer alan D&R Mağazası’ndan

Deliduman isimli romanı 22.50 TL karşılığında satın aldım ve kitabı okumaya başladım. 1 hafta

sonra kitabın son sayfasını çevirirken, romanın dili ve kurgusu üzerine düşünüyordum.

Yazarın dili

James Wood, Mephisto Kitabevi’nden aldığım Kurmaca Nasıl İşler? adlı kitabında romanı ve

öyküyü oluşturan üç kurucu dilden söz eder: Yazarın dili, kurmaca karakter(ler)in dili ve

dünyanın dili. Wood, “Kurmaca eserlerde, dünyayı karakterlerin gözünden ve onun sözleriyle

görürüz; ama aynı zamanda yazarın gözünden ve onun sözleriyle de görürüz,” der. Bu sözlerin

odağında (dünyanın dilinden) etkilenen ve (kurmaca karakterlerin dilini) kuran olarak yazarın

dili bulunur. Deliduman’ın yazarı Emrah Serbes, romanın hikâyesini, taşrada yaşayan, turizm

meslek lisesinde okuyan 17 yaşında bir gencin gözünden birinci şahıs anlatımıyla aktarıyor.

Aktarırken de, tekrar, pekiştirme, aşırılaştırma ve örneklendirmeden yararlanıyor. Romanın

başlangıcında ana karakter Çağlar İyice, okurlara kardeşi Çiğdem’i idealize ederek tanıtıyor.

Öyle ki, romanın ilk sayfalarında şöyle bir ifade var: “Evet, abarttım. Çünkü dünyada o kadar

mankafa var ki abartmayınca hiçbir şeyi anlamıyorlar.” Romanın geri kalanında da karakterleri

tanıtırken, olay akışını verirken, anlatımı güçlendirmek ve okuyanın üzerindeki etkisini

arttırmak için aşırılaştırarak anlatırken, okuyanın aklına ister istemez bu cümle geliyor. Örnekle

anlatmaksa, anlatılmak istenenin daha kolay anlaşılmasını sağlıyor. Ancak tanımlayıcı anlatımın

okuyanda daha derin bir etki bıraktığını da belirtmek gerekiyor.

Serbes’in romanda temel izleği, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı… Yazar, ana karakter olan

Çağlar İyice’nin ağzından ilk 91 sayfada kız kardeşi Çiğdem’in “meziyetlerini” anlatırken, “8.

Bölüm”den itibaren işin aslının öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Çiğdem’in şişmanlıktan

kaynaklanan sorunlarını okumaya başlıyoruz. Serbes, şaşırtmayı seven bir yazar. Ancak, yazar

metnin kilometre taşlarını oluşturan dönüm noktalarında çok hızlı viraja giriyor. Örneğin,

romanın ortalarında Çağlar İyice ile yaşadıkları yer olan Kıyıdere’nin belediye başkanı olan

dayısı, belediyedeki yolsuzluklar hakkında kavga ederken birden Çağlar’ın annesi Çağlar’a bir

tokat atarak, kavgaya dahil oluyor ve bunalımının asıl nedenini söylüyor: “Ne mi oldu? Senin

yüzünden ruh hastası oldum ben, o oldu işte. Beni kandırdın. TİGEM’in dört parsel arsasını

Anket

Heiran (/Tv/heiran/5101)

Heiran TürkçeAltyazılı İranFilmifrom Muslim Medya

(/Tv/heiran/5101)

(/Tv/heiran/5101)

(https://vimeo.com/131446279)

Kısa Haberler

Mavi Yeşil Dergisi 95. Sayısında... (/onecikanlar/mavi-yesil-dergisi-95-sayisinda/15461)

İzdiham Batman'da ... (/onecikanlar/izdiham-batmanda/15460)

Karanfil Fanzin'in 15. Sayısı Yayımlandı...(/onecikanlar/karanfil-fanzinin-15-sayisi-yayimlandi/15459)

Ölümsüz Öyküler 2015 Kısa Öykü YarışmasıSonuçlandı... (/onecikanlar/olumsuz-oykuler-2015-kisa-oyku-yarismasi-sonuclandi/15458)

hepsi (/on/1)

İranlı erkek şarkıcıların sesleri hep aynı

mı, yoksa evet hep aynı mı?

Gripin içseler sesleri değişik olurdu

Edebiyat

Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha - İzdiham http://izdiham.com/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426

1 of 5 01/09/2015 16:33

Page 2: Ayşegül Tözeren, Bi’Mektup Daha - İzdiham

çaldın, ne oluyor deyince iş işten geçti dedin, şimdi sus dedin, tehdit ettin.” (sf. 215) Romanın

son 100 sayfasındaysa, Gezi Direnişi’nin Kıyıdere’deki yansımalarına mesafeli duran Çağlar’ı,

birden Gezi Parkı’nın içinde görüyoruz. Romandaki bu ani değişimi yazar, kız kardeşinin, en

yakın arkadaşı olan Mikrop Cengiz tarafından kaçırılarak, Gezi Parkı’na götürülmesi, Çağlar’ın

da peşlerinden onları aramaya İstanbul’a gitmesi olarak aktarmış. Ancak hikâyenin akışında bu

nedenlendirme zayıf kalıyor ve kurguda kırılmaya yol açıyor. Yine romanın sonlarına doğru

Çağlar’la yaşıt Mikrop Cengiz’in 9 yaşındaki Çiğdem’e karşı duygularını açıklaması ve bu güçlü

duyguların Çiğdem’in hayallerinin peşinden gidebilecek dirayete sahip olmasından

kaynaklandığını söylemesi – öncesinde okur bu gelişmeye hiç hazırlanmadığı için – hayret

yerine okurda da metinde de savrulma yaratıyor. Bu da metnin inandırıcılığını zayıflatıyor.

Kurmaca Karakter(ler)in Dili

Ana karakteri kullandığı dilden yola çıkarak, tanımaya çalışırsak, ergenliğin etkisiyle yaşından

daha büyükmüş gibi konuşan ve büyüklenmeci tavırlar takınan bir genç olarak görüyoruz. Ana

karakter, sözcüklerin eski dildeki karşılıklarını kullanıyor: hadise, meziyet, muhafaza,

meşakkatli, farz etmek, yâd etmek, müsaade etmek… Yazar ilk iki sayfada dört kez meziyet

sözcüğünü karakterin ağzından kullanmış. Metinde bazı sözcüklerin sık tekrarlarına rastlıyoruz.

Yanı sıra, romanda şöyle cümleler var: “Eve gidene kadar neşemi koruyabilmiştim, gerçekten

iyiydim, çok yüksektim o gün.” (sf. 54) Yüksek olmak, İngilizcedeki ‘being high’ ifadesinin

karşılığı. ‘High’ sözcüğünün ilk anlamı yüksek olmakla birlikte, İngilizce’de neşeli anlamına da

geliyor. Türkçede ise bu anlamıyla kullanıldığını hiç duymadım. Ayrıca, “bilirsiniz işte” gibi

ifadeleri içeren cümleler var. İngilizcede bilirsiniz işte diye başlayan cümleler vardır, ancak

Türkçede gündelik dil içinde cümleye “bilirsiniz işte” diye başlamayız. Romanda yer alan iki

cümlede, “O kadar şişmanlık herkes de olur,” (sf. 97) ve “Ama o an da zaman kırılıyor,” (sf.

332), dahi anlamındaki -de, -da ile bulunma halini imleyen -de, -da birbirine karıştırılmış ve bu

durum yazım yanlışına neden olmuş. Yazım yanlışları, “konuşma dili” olduğu gerekçesiyle

özellikle yapılmışsa, konuşma dilinde zaten böyle bir ayrım yoktur, çünkü sözlüdür. Buradan

hareketle, herkes’in de o zaman herkez olarak yazılması gerekir.

Romanın başından itibaren, Idefix, Youtube, GittiGidiyor, Markafoni, KİPA, sahibinden.com,

iPhone, iPad, Calve gibi markalar sıralanıyor. Markaların yer alma gerekçeleri olarak,

günümüzle metnin ilişkisini sağlamlaştırmak ya da metnin gerçeklikle bağını güçlendirmek

sayılabilir. Gerekçeler bunlarsa, bazı sorular akla takılıyor. Birincisi, yazarın elinde metnin

gerçeklikle ve şimdiyle bağını güçlendirmek için marka sıralamaktan başka bir yol yok mu?

Örneğin, Cervantes’in Don Kişot’u şimdinin romanı değil midir? Roman ileriki kuşaklar

tarafından okunduğu takdirde, bu durum, metnin okuyanla iletişimini sakatlamaz mı? Ayrıca,

markaların isimleri hiçbir yazım yanlışı içermeden, tam sözcük olarak yazılırken, siyasi parti

isimleri yerine suya sabuna dokunmayan sembolik isimlendirmeler seçilmiş. Bunun dışında Gezi

Direnişi’ne katılan gruplar anlatılırken de aynı yöntem uygulanmış. Bu sakınımlı dilin kitabın

arkasında yazılı olan iddialı sözcüklerle örtüşmediğini düşünüyorum: “Tek başıma da kalsam,

dünyanın bütün hükümetleri ve onlara oy verenler bana karşı da olsa, dünyanın bütün

hükümetlerine karşı ayaklananlar ve onlara destek verenler bana karşı da olsa; bütün dünya,

yedi milyar küsur insan tek tek bana karşı da olsa…” Kısaca, yazım yanlışları, metne

serpiştirilmiş “dublaj Türkçe”, “mükemmel bir şekilde acilen” gibi gündelik dilde duymadığımız

ifadelerin tekrarlanışı, markaların “ürün yerleştirme” gibi sıralanışı şimdinin ve sokağın dilini

kurmaya yetmemiş görünüyor. Metinde, bir şefin telsizle işçilere, iş sonunda “Hepinize teşekkür

ederim arkadaşlar” diye “steril bir tonda” seslenmesi gibi sokağı yansıtmayan detaylarsa

romanın “masabaşı” kokmasına neden oluyor. Bu da sokak kültüründen besleniyor gibi görünen

bir romanda iç tutarsızlık yaratıyor.

Toplumsal cinsiyet açısından metnin dili

Toplumsal cinsiyet açısından bakıldığında, romanda ilk dikkati çeken unsur, cinsiyetçi küfürlerin

yaygın kullanımı. Pek çokları tarafından s*kerim, *mınakoyarım, k*dumun gibi cinsiyetçi

küfürlerin kullanımını eleştirmek yazarın özerkliğine müdahale olarak görülebilir. Ancak bir

sorunun sorulması gerektiğini düşünüyorum: Cinsiyetçi küfürlerin yaygın kullanımını sokak mı

metne dayatıyor, yoksa çok satan bir romanın ana karakterinin bu kadar cinsiyetçi bir dil

kullanması sokağın diline bir müdahale mi yaratıyor? Ayrıca romanın sonlarına doğru, ana

karakterin kullandığı cinsiyetçi küfürlerin de etkisiyle Gezi Parkı’ndan kovuluşu, cinsiyetçi dilin

etkisini azaltmıyor, ancak metinde “müsamere” hissi uyandırıyor.

Deliduman’da cinsellikle ilgili anlatılara nadiren rastlanıyor. Örneğin ana karakterin annesinin

yarı çıplak yatışını aktarışı, “tahrik olunmaması” uyarısıyla sürüyor: “…sikerim bak tahrik olan

olduysa, başka bir şey anlatmaya çalışıyorum ben burada.” Sinem karakteriyle Çağlar’ın

arasındaki kısa cinsel deneyimse kavgayla son buluyor. Metinde dikkat çekici olan kadının

odağında bulunduğu her anlaşmazlığı, iki erkeğin birbirine karşı şiddet gösterisiyle çözmeye

çalışması, kavganın ardından da iki erkeğin barışıp, balayı dönemine girmesi. Libido patlaması

olarak okunacak bu durum, metinde cinselliğin nadiren anlatılmasına rağmen, eril şiddetle

kendine yer bulduğunu gösteriyor. Türkiye’deki hâkim erkeklik klişesinin; sertlik, saldırganlık,

şiddet, öfke ve uzlaşmazlık sarmalında yaşamaya devam ettiğini düşündükçe, Deliduman’daki

anlatıcı olan ana karakterin de bu klişeden beslendiği görülmektedir. Şiddet pratikleri üzerine

yapılan kuramsal çalışmalarda, şiddet alt kültüründe, cesaretin ve kavgacı olmanın bir değer

olarak vurgulandığı belirtilir. Şiddet olgusu böylelikle yanlış bir eylem değil, “kişisel onur”un

Bu farksızlığı ancak mükemmel mutsuzlar

anlar

Süslen, savaşa gidelim

Rehin kamplarında anket yapılmaz

İran niye hep katil?

Oyla...

Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha - İzdiham http://izdiham.com/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426

2 of 5 01/09/2015 16:33

Page 3: Ayşegül Tözeren, Bi’Mektup Daha - İzdiham

unsuru olarak görünür. Bunun sonucu ötekine yönelik tahakküm, baskı, kabalık ve

çatışmadır.[1] Romanın geneline yayılan erkek egemen anlayışın yanı sıra, metnin satırlarında

ve satır aralarında muhafazakâr bir mizaç kendini gösteriyor. “Kız kardeşimi elinden tutup

havaya ateş açarak uzaklaşmak istiyordum oradan,” derken ya da babasını “ipsiz sapsız bekâr

gezen” olarak suçlarken ya da annesinin yatakta yatışını anlatırken anlatışından tahrik

olunmaması için uyarırken yerleşik aile değerlerine özlemi dile getiriyor. Bu muhafazakâr tema,

aileye karşı aşırı korumacılık olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca şöyle bir cümlede de bu mizaç yer

buluyor: “Psikolojimin politik olarak muhafazakârlığa yatkın olduğunu kabul ediyorum.” Bu

bağlamda Serbes, Gezi’yle yakalanan değerlere karşıt bir arkaplan oluşturmuş: Erkek egemen,

kavgacı ve hamasi.

Gezi Direnişi ve Deliduman

Romanın son bölümlerinde Gezi Direnişi’ne katılan gruplar, çArşı, feministler, LGBTİ’ler, sol

örgütlenmeler, Kürtler, Taksim Dayanışması sembolik isimlendirmelerle anlatılıyor. Ana

karakterin kız kardeşini ararken karşılaştığı bu gruplar metinde “resmigeçit töreni gibi” geçiyor.

Dolayısıyla Gezi Direnişi’nin anlatıldığı bölüm, asıl hikâyeye pastiş olarak eklenmiş gibi duruyor.

Kurmaca eserler, gerçekte yaşananları “olduğu gibi alıp”, roman/öykü karakterinin ağzından

aktarmak zorunda değildir. Geçtiğimiz sene Ahmet Büke’nin Mevzumuz Derin isimli gençlik

romanı yayımlandı. Romanda 18 yaşlarında İzmir’de yaşayan Bedo’nun, depresif annesiyle,

ailenin büyüğü dedesiyle, tek arkadaşı Barbaros’la, babasının akıbetini bilemezliğiyle örülmüş

serüveni anlatılıyordu. Bedo, karakter özellikleri ve dili açısından Serbes’in ana karakteri ile

benzerlik taşımasa da annenin ruhsal durumu ve babasızlık, bir başka deyişle “himayesizlik”

bağlamında benzerlikler taşıyor. Mevzumuz Derin’de romanın sonlarına doğru akıbeti pek

bilinmeyen baba, “devletin adamı”, bir başka deyişle kontrgerilla olarak ortaya çıkıyor ve

Büke’nin kurduğu baba-oğul diyalektiğinde babanın kontrgerilla olmasının bir anlamı var. Büke,

metninde gençlere yönelik bir mesaj veriyorsa, baba’yı eleştirerek, erkek egemen değerleri

eleştirerek veriyor. Bedo’nun serüvenleri romanın ardından bir blogta sürmüştü. Bu blogta da

Gezi Direnişi’ndeki Bedo’yu forumlarla pekişen dayanışma ruhunun içinden okumuştuk. Büke,

Bedo’nun dilinden işgal hareketinin devamını şöyle anlatıyordu: “İsyanın böyle bir sonucu oldu

burada. Her nanenin forumu kuruldu. Üç kişi bir araya gelip canı ne yapmak istiyorsa onu

yapıyor. Sanki aniden yalnız olmak yasaklandı. Geçende, mahallede Kısır Forumu bile topladı

teyzeler. Bulgurun cinsi konusunda biraz maraza çıkmış ama olacak o kadar.” Büke de

Bedo’nun dilini kurarken, sokaktan yararlanıyor. Ancak eril dilin dayatmalarını görmüyoruz.

Serbes’in kurduğu karakterde ailesine karşı aşırı korumacılık romanın izleklerinden biri olarak

karşımıza çıkarken, bu bağlamda da baba oğul arası bir çatışma yer alıyor. Serbes’in ana

karakteri Çağlar İyice’nin babasının ise Taksim Dayanışması’nın bileşenlerinden birinin içinde

olduğunu romanın gidişatından anlıyoruz. Serbes baba figürü üzerinden, aydın eleştirisi

yapmaya çalışıyor. Çağlar İyice temelde babasının kendilerini boşanmanın ardından terkedişine

kızarken, babanın özgürlükçülüğünden dem vuruyor: “Siz Taksim’de gazdan boğulurken biz de

Kıyıdere’de sizin hürriyetinizden boğulduk.” (sf. 301) Serbes, Türkiyeli bir aydının kuramsal

bağlamda paylaşım ve dayanışmayı yüceltirken, yaşamda, yani pratikte ailesine karşı sorumsuz

davrandığını öne çıkararak, onları yalnız bırakışını vurguluyor. Büke’nin tercihi baba-oğul ikiliği

içinde babayı kontrgerilla olarak kurarak, devleti ve erkek egemen anlayışı eleştirmek,

Serbes’inki ise baba ve yerleşik aile değerleri üzerinden aydın eleştirisi yapmak. Romanın

geneline yayılan, tanıdık bir tema olan “Hayat bana çok haksızlık yaptı…” da muhafazakâr edayı

güçlendiriyor. Ancak bu günü kurtarsa da, haksızlıkların acısını çıkarma yani intikam teması

klişeden öteye gitmiyor.

Dünyanın dili, Gezi’nin dili

Gezi Direnişi, dünyadaki diğer işgal hareketleri gibi, özerk, yatay ve lidersizdi.[2] Direniş,

yapısal özelliklerine de bağlı olarak Türkiye’de yeni bir dilin var olduğunu ortaya çıkarttı. Duvar

yazılarındaki, pankartlardaki ve sosyal medyadaki okuyanı etkileyen Gezi’nin dili, bumerang

gibiydi. Erk, ne derse desin, onu geldiği yere daha şiddetli bir ivmeyle yolluyordu, bozuyordu.

İktidarı talep eden bir dil değildi, hayatı istiyordu. Bu yüzden Sait Faik’in öykülerinde, doğanın

“Hişt, hişt” diye göz kırpışındaki gibi, milyonları baştan çıkarabildi, 14 günlük de olsa özgür bir

ülkeyi kurabildi. Bu dil sözcük oyunlarından ibaret değildi, gözü kara bir eleştiriyi de

barındırıyordu. Zorlama bir dil değildi, poz vermiyordu, doğaldı. Eleştirinin odağındaysa erkek

egemen anlayış vardı. Belki de bu dili aslında kadınlar ve geyler kurduğu için böyleydi. Gezi

Ruhu, sadece siyaseti değil, edebiyatın içindeki erkek egemen değerlerin yükselişini de sarsar

diye düşünmüştüm. Ancak ‘Gezi romanı’ olarak sunulan ve çok satan bir eser olan Deliduman’ın

erkek egemen anlayışa sahip dilini gördüğümde, Gezi Ruhu’nun edebiyatla ilişkisi açısından

kendimi tuhaf hissettim. Hâlâ “Eril dil yıkılsın, yerine ağaç dikeriz!” umudunu derinde bir

yerlerde taşıyor olsam da.

DİPNOTLAR

[1] Zahir Kızmaz. Şiddetin Sosyo-Kültürel Kaynakları Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım.

F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2006 16 (2) http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt16/sayi2

/247-267.pdf

Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha - İzdiham http://izdiham.com/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426

3 of 5 01/09/2015 16:33

Page 4: Ayşegül Tözeren, Bi’Mektup Daha - İzdiham

(http://www.facebook.com/share.php?u=<url>) 4.3kLikeLike Tweetle 4

İzleme(734) Yorum(0)

100 okunması gereken kitap < Önceki Konu(/Yazi/100-okunmasi-gereken-kitap/24425)

Sonraki Konu >(/Yazi/ozgur-gorecki-aciyor/24427)

Özgür Göreçki, Açıyor

Akif Haner,Keşke BirazRasyonelOlsan Ayla

Abla (/Yazi/akif-haner-keske-

biraz-rasyonel-

olsan-ayla-abla

/6906)

(/Yazi/akif-

haner-keske-biraz-

rasyonel-olsan-

ayla-abla/6906)

İsmet Özel,Cahit Zarifoğluölünce bir yazıkaleme alır(/Yazi/ismet-

ozel-cahit-

zarifoglu-olunce-

bir-yazi-kaleme-

alir/13009)

(/Yazi/ismet-

ozel-cahit-

zarifoglu-olunce-

bir-yazi-kaleme-

alir/13009)

RegaibAlbayrak, DeliGömleği (/Yazi

/regaib-

albayrak-

deli-gomlegi/389)

(/Yazi/regaib-

albayrak-

deli-gomlegi/389)

Çağrı Oruk,Sahte Dede(/Yazi/cagri-

oruk-sahte-

dede/13116)

(/Yazi/cagri-

oruk-sahte-

dede/13116)

İsminiz (Gerekli) :

E-Posta Adresiniz (Gerekli) :

Web Siteniz (İsteğe Bağlı) :

Yorumunuz :

Lütfen yorum onay kutucuğunu işaretleyin!

[2] Jodi Dean. Komunist Ufuk. YKY: İstanbul, 2014.

Ayşegül Tözeren, Ayrıntı Dergi

İZDİHAM

Öneriler

Yorum Yaz - Yorumlar onaylandıktan sonra yayınlanır

Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha - İzdiham http://izdiham.com/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426

4 of 5 01/09/2015 16:33

Page 5: Ayşegül Tözeren, Bi’Mektup Daha - İzdiham

Gönder

Şiir (/Kategori/siir/4/1) | Yazarlar (/Yazarlar/A) | Kitaplar (/Kategori/kitaplar/6/1) |

Dergiler (/Kategori/dergiler/5/1) | Sinema (/Kategori/sinema/11/1) | Müzik (/Kategori/muzik/12/1) |

Röportaj (/Kategori/roportaj/9/1) | Rahatsızlar (/Rahatsizlar/1)

(/izdihamTv/1)

E-Bülten Almak İstiyorsanız

Ekle

(/Kategori

/roportaj/9/1)

İzdiham’dan istediğiniz yazıyı alıp, izinsiz kullanabilirsiniz. Link vermek zorunda değilsiniz. Çünkü umrumuzda değil ve değilsiniz!

(http://www.playback.com.tr

3d zemin

adana

(http://www.fudekor.com

Ayşegül Tözeren, Bi’mektup daha - İzdiham http://izdiham.com/Yazi/aysegul-tozeren-bimektup-daha/24426

5 of 5 01/09/2015 16:33