12

Bi Haber Fanzin 3. Sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Anlatılan senin hikayendir'

Citation preview

Merhaba…Merhaba…Merhaba…Merhaba… Evet uzun bir aradan sonra merhaba! Bu sayı için biraz geç kaldık. Evet uzun bir aradan sonra merhaba! Bu sayı için biraz geç kaldık. Evet uzun bir aradan sonra merhaba! Bu sayı için biraz geç kaldık. Evet uzun bir aradan sonra merhaba! Bu sayı için biraz geç kaldık. Tabi Tabi Tabi Tabi malumunuz bu gecikmeyi sınavlara bormalumunuz bu gecikmeyi sınavlara bormalumunuz bu gecikmeyi sınavlara bormalumunuz bu gecikmeyi sınavlara borççççlu olmakla birlikte kendi payımızı lu olmakla birlikte kendi payımızı lu olmakla birlikte kendi payımızı lu olmakla birlikte kendi payımızı da göz ardı etmiyoruz. Buradan vize belasını bada göz ardı etmiyoruz. Buradan vize belasını bada göz ardı etmiyoruz. Buradan vize belasını bada göz ardı etmiyoruz. Buradan vize belasını başından savan tüm arkadaından savan tüm arkadaından savan tüm arkadaından savan tüm arkadaşlara lara lara lara geçmigeçmigeçmigeçmiş olsun diyoruz. Me olsun diyoruz. Me olsun diyoruz. Me olsun diyoruz. Memleketin gündemi yine akıp gitti, üniversitede ise mleketin gündemi yine akıp gitti, üniversitede ise mleketin gündemi yine akıp gitti, üniversitede ise mleketin gündemi yine akıp gitti, üniversitede ise ana gündem sınavlar idi kuana gündem sınavlar idi kuana gündem sınavlar idi kuana gündem sınavlar idi kuşkusuz! Ama dedikusuz! Ama dedikusuz! Ama dedikusuz! Ama dediğimiz gibi gündem sürekli imiz gibi gündem sürekli imiz gibi gündem sürekli imiz gibi gündem sürekli dedededeğiiiişti; N.Ç davası ile utançların en büyüti; N.Ç davası ile utançların en büyüti; N.Ç davası ile utançların en büyüti; N.Ç davası ile utançların en büyüğünü de yaünü de yaünü de yaünü de yaşadık, Van’da meydana adık, Van’da meydana adık, Van’da meydana adık, Van’da meydana gelen ikinci depremle acıların en büyügelen ikinci depremle acıların en büyügelen ikinci depremle acıların en büyügelen ikinci depremle acıların en büyüğünü de, neler olmadı ki ünü de, neler olmadı ki ünü de, neler olmadı ki ünü de, neler olmadı ki Time’ın Time’ın Time’ın Time’ın kapakapakapakapağı, bir sabah ansızın baskınlar, gözaltılar daha nice olaylar… Üniversitede ı, bir sabah ansızın baskınlar, gözaltılar daha nice olaylar… Üniversitede ı, bir sabah ansızın baskınlar, gözaltılar daha nice olaylar… Üniversitede ı, bir sabah ansızın baskınlar, gözaltılar daha nice olaylar… Üniversitede ise gündem sınav olmakla beraber ÖTK seçimleriydi de aynı zamanda. Bu ise gündem sınav olmakla beraber ÖTK seçimleriydi de aynı zamanda. Bu ise gündem sınav olmakla beraber ÖTK seçimleriydi de aynı zamanda. Bu ise gündem sınav olmakla beraber ÖTK seçimleriydi de aynı zamanda. Bu sayıda ÖTK seçimlerine dair sözümüzü de söyleyecesayıda ÖTK seçimlerine dair sözümüzü de söyleyecesayıda ÖTK seçimlerine dair sözümüzü de söyleyecesayıda ÖTK seçimlerine dair sözümüzü de söyleyeceğiz elbette.iz elbette.iz elbette.iz elbette. Yine birYine birYine birYine bir arkadaarkadaarkadaarkadaşımızca bize ulaımızca bize ulaımızca bize ulaımızca bize ulaştırtırtırtıran garip bir mektubuda bu sayımızda yayınlamayı an garip bir mektubuda bu sayımızda yayınlamayı an garip bir mektubuda bu sayımızda yayınlamayı an garip bir mektubuda bu sayımızda yayınlamayı uygun buldukuygun buldukuygun buldukuygun bulduk. Yine bu sayıdan itibaren hayatımızdaki yeri büyük futbola . Yine bu sayıdan itibaren hayatımızdaki yeri büyük futbola . Yine bu sayıdan itibaren hayatımızdaki yeri büyük futbola . Yine bu sayıdan itibaren hayatımızdaki yeri büyük futbola dair sol kanattan bindirmeler yapacadair sol kanattan bindirmeler yapacadair sol kanattan bindirmeler yapacadair sol kanattan bindirmeler yapacağız. Vesselam yine dolu biız. Vesselam yine dolu biız. Vesselam yine dolu biız. Vesselam yine dolu birrrr sayı bizi sayı bizi sayı bizi sayı bizi bekliyor hepimize kolay gelsin…bekliyor hepimize kolay gelsin…bekliyor hepimize kolay gelsin…bekliyor hepimize kolay gelsin… YazıYazıYazıYazı----GörüGörüGörüGörüş ve Önerilerinizi Bizle paylaşmak için;

[email protected]

GAYİPTEN HABERLER

MEKTUPMEKTUPMEKTUPMEKTUP Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımız, yolda yürürken ayağına takılan bir mektubu koşarak yayın kurulumuza getirdi. Daha sonra okuduğumuzda mektup bizim de kafamıza takıldığından yayınlamayı uygun bulduk. Mektubun asıl sahibine ulaşmak için yaptığımız çalışmalarda mektubun Bilim Uğramaz Polis Çıkmaz Üniversitesi Çağdaş Hurafeler Fakültesi 1.sınıf öğrencisi olduğunu öğrendik. Yalnız hakkında soruşturma açılır diye ismini yayınlayamıyoruz. Keza mektupta bazıları! Đçin sakıncalı olacak şeyler yazmaktadır. Sevgili anacıSevgili anacıSevgili anacıSevgili anacığım,ım,ım,ım, Uzun süredir haberleşemiyoruz. Niye haberleşemediğimizi merak ederseniz, telekomünikasyon Daire Başkanlığı’ndan sebebini öğrenebilirsiniz. Keza haberleşmememizin sebebi benim hayırsızlığım değil onların terbiyesizliğidir. Bu çağda mektup mu yazılır diye sorarsanız, haklısınız. Ben böyle düşünüyorum.Fakat seninle haberleşmek için beslediğim güvercin geçen gün evdeki soğuk sebebiyle öldü. Haberleşemiyoruz ama rektörlükten gelen mektuplar benden sana haber veriyordur.* Rektörlük sayesinde açlıktan ve soğuktan ölmediğimi öğrenir gönlünü ferah tutarsın. Bu arada okulumuza yerleştirilen kameralara sıkça el sallıyorum. Rektörlükten bir dahaki mektubuna bu görüntüleri mektubun yanına iliştirmesini isteyeceğim, bakar bakar hasret giderirsin. Anacığım bu arada babama söyle rektörlükten gelen mektuplara cevap yazmaya bir son versin. Bu arada bir kitapçıda yarı zamanlı bir iş buldum. Eğer gülen hocanın cemaatini mürit olsaydım buna gerek kalmazdı. Okula çok sık gidememe sebep olsa da, ölmekten iyidir diye düşünüyorum. Okula pek gidemediğim için derslerden geri kalıyorum. Mesela geçen gün liberal hurafelere giriş dersinden hoca ‘anlat bakalım görünmez elin nimetlerini’ dedi. Cevap veremedim. Arkadan bir arkadaş benim yerime cevap verdide rahatladım: Bizim hiçbir elden nimet gördüğümüz yok hocam, hep feleğin sillesini yiyoruz. Hoca arkadaşa, ‘şakanın sırası değil, çık dışarı’ dedi. Daha sonra ders arasında çorba için hocamızın cebinden çorba parası çıkmayınca yüzü kızardı. Sanki ‘görünmez bir el’ tarafından yönlendiriliyormuş gibi sessiz kantinden uzaklaştı. ( Bu arada anacım ‘görünmez el’ modern dünya mitolojisinin en büyük tanrısı ‘yarışa bilir piyasaların’, insanlığı bencilliğinden ötürü taçlandırdığına inanılan ve bu güne kadar yoksul halktan kimsenin görmediği organı.) Benim daha anlatacağım çok şey var. Fakat hava kararıyor. Geçen gün elektriğimi,zi kestiler, bu sebeple karanlıkta kalıyoruz. Artık yavaş yavaş yazdıklarımı göremediğim bir karanlık çökmekte. Bu sebeple mektubumu sonlandırmak zorundayım zannedersem insanlığı 21. yüzyılda ortaçağ karanlığına mahkum etmek dedikleri şey bu olsa gerek. Seni ve babımı özlemle kucaklıyorum. OOOOğlunuz.lunuz.lunuz.lunuz. *Bilim u*Bilim u*Bilim u*Bilim uğramaz polis çıkmaz üniversitesi rektörlüğü öğrenci topluluklarından bazılarını terör örgütü ilan edip öğrenci ailelerine çocuğunuz terör örgütü üyesidir diye mektup yollamaktadır.

‘BİR DEMOKRASİ OKULU’: ODTÜ-ÖTK DENEYİMİ Üniversitemizde yine bir demokrasi oyunu oynanmaya başladı. Öğrenciler (sözde)

kendilerini temsil edecek arkadaşlarını seçiyor. Sıkıntı aslında sadece seçilenlerden değil seçim sistemi ve ÖTK’nın işlevlerinden kaynaklanıyor. Zira ülkemizde bir çok üniversitede ÖTK seçimleri dahi yapılmıyor ve ‘yandaş’ rektörler, ‘yandaş’ ÖTK’lar atıyor. Hal böyle olunca bu yapılanlarda bir oyundan öteye gitmiyor, gidemiyor! ÖTK işlevleri açısından bakıldığında; öğrencilerin demokrasi kültürünü benimsemelerini, okul yönetimine istek, öneri ve düşüncelerini iletmeyi, okulun yanlış uygulamalarına (transkript, öğrenci belgesinin paralı olması…) karşı mücadeleyi ve en önemlisi de öğrencilerin temsilcileri aracılığıyla okulu yönetmesi, okulun yönetimine katılmasını amaçlar. Ama maalesef bizdeki dünya bunun tam tersi; Okul yönetiminde hiçbir sözü, işlevi yoktur ÖTK’nın, (çoğu kez) kazanımlar için mücadele etmez sadece toplantı yapar ÖTK, demokrasi meselesi ise

sadece duyanların oynaya bildiği bir oyundur. Hal böyle olunca 1976-1980 arası ODTÜ’de gerçekleştirilen ÖTK deneyimi büyük bir önem kazanıyor.

ODTÜ ÖTK’nın kuruluşu okul yönetimiyle öğrencilerin diyalog kurma gereğinin açıkça ortaya çıktığı 1975 sonbaharına rastlar (1975 nisan ayında başlayan ve altı ay süren boykotun en önemli kazanımı). Đki yıl sonra ise ÖTK tarafından bir yönerge hazırlanarak, Okul yönetimince kabul edildi.Yönergenin giriş bölümünde Öğrenci Temsilcileri Konseyi (ODTÜ-ÖTK), ODTÜ öğrencilerini temsil eden en yetkili kuruluştur denilmekte ve ÖTK’nın ODTÜ öğrencilerinin akademik, ekonomik,

toplumsal, kültürel sorunlarıyla ilgileneceği belirtilmektedir. ÖTK’nın temelini doğrudan doğruya bütün üniversite öğrencileri tarafından seçilen yürütme kurulu oluşturur. Üniversite yönetimiyle ilişkileri ODTÜ-ÖTK adına yürütme kurulu sağlar. Her akademik bölüm için bölüm öğrencilerinin seçtiği temsilciler ve sosyal alanda kapladığı yer büyük olan yurtlarında kendi temsilcileri buluyordu. ODTÜ-ÖTK’nın en geniş danışma organı olan Temsilciler Meclisi, doğrudan doğruya öğrencilerin seçtikleri sınıf temsilcileri ile yukarda değindiğimiz bölüm ve yurt temsilcilerinden oluşmaktadır. Öğrenci Temsilciler Konseyi seçimleri öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından denetlenmektedir. ODTÜ’ye kayıtlı tüm öğrenciler seçmen ve aday olabilmektedir.ÖTK yönergesi gereğince, 2 yürütme kurulu üyesi üniversitenin en üst düzeyde akademik organı olan üniversite konseyine, bölüm temsilcileri ise ilgili bölüm ve fakülte kurullarına öğrencileri temsilen katılmaktadırlar. Öğrenciler ayrıca, disiplin kurulu, burs ve yardım komitesi, yurtlar yönetim kurulu, ODTÜ spor klübü gibi öğrencilerle ilgili tüm komite ve komisyonlarda, Temsilciler Meclisinin kendi içinde seçtiği üyelerle temsil edilmektedirler. ODTÜ ile ilgili, günlük ihtiyaçlardan tutun da akademik sorunlara kadar, alınacak bütün kararlarda, yukarıda belirttiğimiz mekanizmalar sayesinde tüm ODTÜ öğrencilerinin görüş belirtmeleri, bu konularda yetki sahibi olabilmeleri sağlanmıştır.

Öğrenciler, her akademik yılda aralarından seçtikleri temsilcilerden oluşan ODTÜ-ÖTK etrafında güçlü bir demokratik birlik oluşturmuşlardı. Öğrenciler, yönetimin çeşitli kademelerinde temsil edilerek yönetim deneyimi kazanırlarken, bir yandan da yapıcı önerileri ile, dinamik üniversite yaşamına etkin bir şeklide katılmaktaydılar. Ders müfredatını üniversitenin tüm bileşenlerinin içinde olduğu bir kollektif hazırlıyordu. Diğer ülkelerdeki müfredatlar özenle inceleniyor, ulaşılan bilgilerle ülke şartları da göz önünde bulundurularak her bölümün işlemesi gereken dersler ve bunların işleneceği kitaplar bizzat ODTÜ’lünün kendisi tarafından hazırlanıyordu. ODTÜ-ÖTK, öğrencilerin söz, yetki ve kara hakkını kullanması ve üniversitenin asıl sahibi olarak üniversite yönetmeyi en demokratik ve en iyi şekilde yapmasının benzersiz bir örneğidir. Buradan bakınca bizim ÖTK’lar bir oyuncak, seçimleri ise demokrasi oyunundan öte bir şey olarak görünmüyor.

ÖĞRETMEN OLMAK YA DA OLAMAMAK Mili Eğitim Bakanlığının 2012 yılında 40.000 öğretmen atanacağını duyurması, ataması yapılmayan öğretmenlerin beklentilerini karşılamamış görünüyor. Bunun sebebi ise geçtiğimiz yıllarda verilen sözlerin yerine getirilmemiş olması. Hatırlarsanız; 2011 yılında 55.000 öğretmen ataması yapılacağına dair söz verilmişti. Bu gün baktığımızda ise; yapılan atamaların sayısı, vaat edilen rakamın yarısı bile değil. Kamuda ciddi bir öğretmen açığı sorununun olduğu MEB tarafından da kabul edilmiş olmasına rağmen; bu sorunu ortadan kaldırmaya yönelik bir adım atılmıyor. Resmi rakamlara

göre Türkiye’de 140.000 öğretmen açığı var ve bu açığın, hükümetin yaptığı 10.000 atamayla kapanması mümkün değil. Kaldı ki; Türkiye’de mezun olmuş 400.000 öğretmen var ve bunlara her gün yenileri ekleniyor, yeni eğitim fakülteleri açılıyor, var olan eğitim fakültelerinde kontenjanlar arttırılıyor. Böylelikle mezun olup işsiz kalacak öğretmenlerin sayısı da günden güne artıyor. Bütün bunları göz önüne aldığımızda, aslında MEB’in bir eğitim politikasının olmadığını da anlıyoruz. Eğitim fakültelerinden

mezun olanların sayısı sürekli artarken, öğretmen atamaları hiç artmıyor ve öğretmen açığı da günden güne büyüyor. Kadrolu olarak atanmayan ve çalışmak zorunda olan öğretmenler ise, ücretli öğretmenlik yaparak yaşamını devam ettirmeye çalışıyor. 600-700 lira maaş karşılığında sabahtan akşama kadar çalıştırılan ücretli öğretmenlerin primleri ise çalıştıkları gün sayısının yarısı hesaplanarak yatırılıyor. Ücretli öğretmenlerin güvencesiz çalıştırılması ve ağır bir iş yükü altına sokulmasının yanı sıra, ücretli öğretmen seçiminde gerçekleştirilen uygulamalar; eğitim ortamının niteliksiz bir hale gelmesini beraberinde getiriyor. Çünkü ücretli öğretmenler, eğitim fakültesi mezunlarından seçilmiyor. Bölüm mezunları ve iki yıllık mezunları öğretmenlik yapabiliyor. Örneğin; iktisat mezunu ve ya iki yıllık ön lisans mezunu, matematik öğretmeni olabiliyor. Ücretli öğretmen olabilmek için okul müdürlüklerine başvuruda bulunuyorsunuz. Okul müdürü de il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerinden izin alarak sizi işe alıyor. Bu sayede milli eğitim müdürlüklerinde tanıdığı olan lise mezunları bile ücretli öğretmen olabiliyor. Ücretli öğretmenlerin durumu böyleyken; 24 Kasım Öğretmenler Günü’ nde mili eğitim bakanlığından, ücretli öğretmenliğin kaldırılacağına dair açıklama yapıldı.Bu uygulamanın ne sonuçlar doğuracağı net olarak bilinmiyor. Şu an Türkiye’de 60.000 ücretli öğretmen bulunmakta ve eğer ücretli öğretmenlik kaldırılırsa bu kişiler işsiz kalabilir. Bu uygulamanın kaldırılması sonucu ortaya çıkacak öğretmen açığının, işsiz kalanların yerine yeni kadrolu öğretmen atanarak mı yoksa başka yöntemlerle mi kapatılacağını kestirmek pek mümkün görünmüyor.

SOL KANAT Öncelikle bu yeni köşemizden merhaba!

Amacımız hayata baktığımız gibi hayatta büyük bir yeri olan futbola da soldan bakmak! Bu satırlarda, futbolun endüstriyel yanını, gerekli olup olmadığını, topluma etkisini tartışmayacağız. Futbol elbette bunları barındırır ama sırf bunları içinde bulunduruyor diye ondan vazgeçecek miyiz? Tabii ki hayır! Aslında bunların hepsi dünyadaki yaşantımız-da da mevcut. Ama dünyayı bunlara bırakmıyor, dünya için mücadele ediyoruz. Ve başka bir futbol içinde mücadele edeceğiz. Satırlarımızda asıl yer bulacak yeşil sahaların, hayatta sol kanattan hücum yapan futbolcuları! Ve ilk konuğumuz: Diego Armando Maradona

‘Maradona kimdir?’ sorusu mu, ‘Maradona nedir?’ sorusu mu onun üzerine koşulacakları tam olarak kapsar? Maradona bir futbolcudur. Đyi bir futbolcudur, verilen ödüllere bakarsak ‘asrın futbolcusudur’. Kaleci dahil 8 oyuncuyu çalımlayarak attığı gol ‘asrın golüdür’. Tabi bunlar resmi değerlendirmeler. Eğer futbol sadece mekanik bir oyun olsaydı, oda kuşkusuz her hangi bir ‘iyi oyuncu’ olabilirdi. Ama futbolu sadece saha içiyle düşünmeyenler için varılacak yer aynıdır: O bizim Đlk 11’imizin değişmezidir. Çünkü o ‘Dini Boca olanların Tanrısı; Maradona’dır.’’

Ne anlatsak onla ilgili; koluna yaptırdığı Che dövmesini mi, yoksa Chavez ve Fidel ile olan dostluğunu mu, yoksa oynadığı ‘muhteşem’ futbolu mu? Kuşkusuz futbola çok şey kattı. Tribünlerden gelen portakalı göğsüyle yumuşatıp tribünlere yollamasındaki yaratıcılığı, elle attığı golü ‘Tanrının eli’ meşruiyetine sokması, saha içindeki pratik zekası, çalımları,hızı…

Kötü şeylerde yaşadı. Futbol elitlerince Pele’ ye layık görülen o büyük salonlar, ona sunulmadı. Zira o zaten o salonlara sığmazdı. Sokaktan gelmişti o, döneceği yer yine sokak ve Latin Amerika halklarının yanıydı. Kapitalizmin elçisi olmadı, büyük salonlarda ödüller dağıtmadı, hep geldiği yerdeydi. Arada futbol oynadı, güzel oynadı, sonra sokağa geri döndü. Hepsi bu…

HABERLER Gerze'de Direniş Sürüyor!

Yapılması planlanan termik santrale karşı 26 Kasım’da Gerze'de düzenlenen mitinge Gençlik Muhalefeti damgasını vurdu. Artvin, Rize, Ordu, Giresun, Trabzon, Samsun, Sinop, Ankara Gençlik Muhalefetleri de mitinge kitlesel katılım gösterdi .Gençlik Muhalefeti şüphesiz alanın en kalabalık, en dinamik, en militan grubuydu. Sermayenin, onun kollayıcısı AKP'nin ve kolluk kuvvetlerinin tüm baskı ve zorbalıklarına rağmen 3 yıldır direnen Yaykıl köylüsü ve Gerze halkının direnişine omuz veren, sesine ses katan Gençlik Muhalefeti, Gerze sokaklarını

kızıla boyadı, devrimci gençlerin isyancı sesini Gerze sokaklarında duyurdu. Halkın büyük desteğini topladı. Karadeniz'in asi çocuklarının, Metin Lokumcu'nun, Cihan Alptekin'in, Kazım Koyuncu'nun, Fikri Sönmez'in ve daha nicelerinin ruhuyla, inancıyla, umuduyla yürüdü Gençlik Muhalefeti. Kürecik Haykırıyor: Emperyalizme Kalkan Olmayacağız! Kürecik’te kurulacak füze kalkanına karşı Füze Kalkanı Karşıtı Platformun çağrısıyla Malatya Belediye Meydanı'nda sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin, yöre derneklerinin, Kürecik köylülerinin katıldığı "Füze kalkanına hayır!" mitingi düzenlendi. Gençlik Muhalefeti alanda kitleselliği ve anti-emperyalist duruşuyla Kürecik halkının taktirini kazandı. IV. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi

DĐSK, KESK, TTB VE TMMOB’un ortak çalışması olan, IV. Düzenlenen Đşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi 2-3-4 Aralık tarihlerinde yapılacaktır. Katılım ücretsizdir. Đletişim: www.iscisagligikongresi.org Kongre Yeri: Đnşaat Mühendisleri Odası Konferans salonu ( Necati bey Cd. No:57 Kızılay\Ankara)

ALTERNATİF FİLM – ÇOĞUNLUK (2010) 2010 yapımı drama türü bir film.Yönetmeni ve senaristi Seren Yüce olup oyuncular, Bartu Küçükçağlayan, Settar To….., Esme Matra, Nihat Koldaş ve Erkan Can’dır. Film, 80 darbesi sonrası peydah olan Müslüman Türk burjuva ailesinin küçük oğlu üzerinden gidiyor.Filmde Mertkan’ın nasıl insana değer vermeyen, faşist bir insana dönüştüğü anlatılıyor. Filmde gördüğümüz şeylerin bize yabancı gelmeyeceğini düşünüyorum.Çünkü çoğumuz filmde gösterilen aileye benzer bir aileden geldik.Film size kendinizle ve ailenizle

yüzleşme imkanı veriyor. Eğer gücünüz varsa tabi, yoksa siz de Mertkan gibi çoğunluğa katılırsınız ve ot gibi yaşarsınız.

ALTERNATİF KİTAP – ANA

Gorki’nin Ana isimli romanı bundan tam yüz yıl önce, 1907 yılında yayınlandı. O dönemin Rusya’sını pek çok yönüyle çarpıcı bir şekilde anlatır. Ana, bir taraftan Çarlık Rusya’sındaki işçilerin ve köylülerin yaşam koşullarını anlatırken, diğer taraftan devrimcilerin işçi sınıfı içerisindeki örgütlenmelerini, bir devrimcinin yaşamındaki mücadele ve zorlukları, devrimcileşen bir işçinin yaşadığı dönüşümleri anlatıyor.

Kitabın ana karakteri olan "Pelage" veya bir başka deyişle "Ana", kendisini sürekli döven işçi kocasının ölümünden sonra oğlu Pavel ile başbaşa kalır. Bir süre sonra oğlunu, o kasabadaki kavgacı/geçimsiz gençlikten farklı olarak olgun bir kişiliğe bürünürken bulur. Bir süre sonra evleri kitaplarla dolmaya

başlayınca Ana, oğlunun gizli yaşantısını merak eder. Pavel, anasını sosyalizm ile ve ezilen işçi/köylü sınıfının burjuvalarla olan çatışmasıyla tanıştırır. Pavel, artık her gün şehirden arkadaşları ile kendi evinde toplanıp sorunu çözmek için uğraşır. Bunun yanında fabrikadaki sefil işçi hayatı üzerine konuşup bildiriler hazırlarlar.Başta ürkek davranan Ana, bir süre sonra oğlunun bu arkadaşlarıyla içli dışlı olmaya başlar. Artık o da bu yolun doğru olduğunu düşünerek bu yola oğluyla beraber baş koyar. 1905 devriminden önceki bu hazırlıklar işçileri despotizme karşı ayaklandırır ve en sonunda 1905 devrimi patlak verir. Başta köyde çalışmalarını sürdürüp gizlice işçilere ve köylülere bildiri dağıtan Ana, toplulukta etkin bir üye olur. En sonunda oğlu ve onun bazı arkadaşları defalarca hapislere düşer. Ana da kentteki başka bir sosyalist genç olan Nikolay'ın evine yerleşir. Mahkemeye çıkan Pavel ve arkadaşları için sürgün hükmü verildikten sonra, Moskova'ya gidip Pavel'in mahkemede yaptığı savunma konuşmasını dağıtmak için hareket eder. Burada fark edilir ve oğlunun gittiği yoldan gittiği için öldürülür.

TARİHTE 15 GÜN

12 Kasım12 Kasım12 Kasım12 Kasım 1990 Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek "Flört, fahişelikten farksız" dedi. 15 Kasım15 Kasım15 Kasım15 Kasım 1937 Dersim Katliamı. Seyit Rıza ve 6 arkadaşı Tunceli'de idam edildi. 1969 Washington D.C.'de çeyrek milyon kişi Vietnam Savaşı'na karşı gösteri yaptı. 16 Kasım16 Kasım16 Kasım16 Kasım 2000 Ahmet Kaya Fransa’da geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.. 19 Kasım19 Kasım19 Kasım19 Kasım 1900 Đngiltere'de, seçme ve seçilme hakkı isteyen

119 kadın, Avam Kamarası'na zorla girmekten tutuklandı. 22 Kasım22 Kasım22 Kasım22 Kasım 1994 Devlet Opera ve Balesi'nin bütçesinde kesinti yapıldı. Kesintiyi yapan Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Refah partisi milletvekilleri, "Opera ve bale ne iş yapar, bunları kaç kişi seyrediyor" dediler. 23 Kasım23 Kasım23 Kasım23 Kasım 1985 Cezaevindeki açlık grevlerini destekleyen Sakatlar Derneği üyesi 6 görme engelli kişi gözaltına alındı. 25 Kasım25 Kasım25 Kasım25 Kasım Uluslar arası Kadına Karşı Şiddetle Mücadele günü

26 Kasım26 Kasım26 Kasım26 Kasım 1996 Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, Susurluk kazasından söz ederken "Devlet uğruna kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir" dedi. 27 Kasım27 Kasım27 Kasım27 Kasım 1961 Đstanbul polisi bacağında Moskova yazılı kağıt bulunan kargayı nezarete aldı. 1981 Ankara'da 901 öğretim üyesi Yükseköğretim Kanunu'na karşı çıktı.

AŞKIN HALLERĐ BĐR ZAMANLAR ANADOLU’DA 25 KASIM - 1 ARALIK 2 - 8 ARALIK CumaCumaCumaCuma 14.30 - 16.45 - 19.00 - 21.15 CumaCumaCumaCuma 13.00 – 15.45 – 18.30 Cumartesi Cumartesi Cumartesi Cumartesi 14.30 - 16.45 - 19.00 - 21.15 CumartesiCumartesiCumartesiCumartesi 13.00 – 15.45 – 18.30 PazarPazarPazarPazar 14.30 - 16.45 - 19.00 Pazar Pazar Pazar Pazar 13.00 – 15.45 – 18.30 Pazartesi Pazartesi Pazartesi Pazartesi 14.30 - 16.45 - 19.00 PazartesiPazartesiPazartesiPazartesi 13.00 – 15.45 – 18.30 SalıSalıSalıSalı 14.30 - 16.45 - 19.00 Salı Salı Salı Salı 13.00 – 15.45 – 18.30 ÇarÇarÇarÇarşambaambaambaamba 14.30 - 16.45 - 19.00 - 21.15 ÇarÇarÇarÇarşambaambaambaamba13.00 – 15.45 – 18.30 PerPerPerPerşembeembeembeembe 14.30 - 16.45 - 19.00 PerPerPerPerşembeembeembeembe 13.00 – 15.45 – 18.30

Tam: 4.5 TL Öğrenci: 3.5 TL Salon: 75. Yıl Amfisi