2
İcazetçi-bürokratik çizgiyi aşmak, hak alıcı ve grev eksenli bir mücadele programını hayata geçirmek için; TABAN ÖRGÜTLERİNİ YARATALIM! Bugün savaş, rant ve yağma bütçesine karşı bir araya gelmiş bulunmaktayız. Hazırlanan bu bütçede, sermayeye sınırsız kaynaklar, emekçilere ise sınırsız devlet şiddeti düşmektedir. Yıkım politikalarını, işsizliği, kölece çalışma ve yaşam koşullarını ve gittikçe derinleşen servet-sefalet kutuplaşmasının sonuçlarını emekçilere zorla kabul ettirmeye çalışan hükümet, bütçeden “güvenlik” için büyük paylar ayırmıştır. Kamu hizmetlerinin hızla paralı hale getirildiği ve tasfiye edildiği, taşeron çalışmanın temel çalışma biçimi haline getirildiği, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı ve emekçilerin sefalet koşullarına mahkum edildiği bu aynı dönem, kamu emekçilerinin tutarlı bir önderlikten ve mücadele programından yoksun olduğu bir dönem olarak yaşanıyor. 13 Aralık mitingi, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermekten öte bir anlam ifade etmiyor. KESK ve bağlı sendikalar, yıllardır kamu emekçilerinde herhangi bir heyecan ve ümit yaratmıyor. KESK, kamu emekçilerinin önderlik ihtiyacını karşılamaktan alabildiğine uzaktır. Bunun gerisinde ise başka nedenlerin yanı sıra KESK’e hakim çizgi ve anlayış, bu anlayışın doğurduğu mücadele(sizlik) pratiği bulunmaktadır. KESK’e hakim icazetçi ve bürokratik çizginin yaşattığı tahribat, kamu emekçileri hareketi tarihinin en geniş katılımlı grevlerinden biri olan 23 Mayıs 2012 grevine ve tabanda gelişen dinamizme sırt dönüp Memur Sen’in peşi sıra hakem kuruluna katıldığı ilk toplu sözleşme döneminden bugüne daha da derinleşmiştir. Kuşkusuz KESK’in bugünkü tablosu yeni bir durumu ifade etmiyor. Bugünü anlamlı kılan, KESK’e hakim reformist çizginin yaşattığı tahribatların boyutlarının daha da derinleşmesi ve artık kör gözün görebileceği bir açıklığı taşımasıdır. Kendilerini ana dinamik olarak gören sendikal grupların özellikle de 4688 sayılı yasa sonrasında izledikleri çizgi adım adım bugünü hazırlamıştır. Bugün merkezi yönetimlerde bulunan gruplar kadar, BES dışında merkezi yönetimlere girmeyen sendikal grup da bu çizginin mimarları arasında yer almaktadır. Yönetimlerde temsil edilmeyi ve etkili olacak sayıda koltuk sahibi olmayı eksen alanlar, her ne hikmetse yönetimlere giremediklerinde “eksen kayması”nı keşfetmekte ve müzmin bir muhalefet tutumu geliştirmektedirler. Belli siyasal konularda farklılıklar barındırsalar da, söz konusu olan sınıf mücadelesi olduğunda benzer bir konumu temsil edenlerin izledikleri sendikal çizgi aşılmadıkça, KESK’te olumlu etkiler yaratmaları da olanaklı değildir. Sendikal harekete hakim bürokratik ve icazetçi çizginin aşılması, ancak ve ancak, sınıf sendikacılığı ve fiili-meşru mücadele ekseninde kamu emekçilerini

Bildiri-13 Aralık 2014 KESK mitingi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Sosyalist Kamu Emekçileri

Citation preview

Page 1: Bildiri-13 Aralık 2014 KESK mitingi

İcazetçi-bürokratik çizgiyi aşmak, hak alıcı ve grev eksenli bir mücadele programını hayata geçirmek için;

TABAN ÖRGÜTLERİNİ YARATALIM!

Bugün savaş, rant ve yağma bütçesine karşı bir araya gelmiş bulunmaktayız. Hazırlanan bu bütçede, sermayeye sınırsız kaynaklar, emekçilere ise sınırsız devlet şiddeti düşmektedir. Yıkım politikalarını, işsizliği, kölece çalışma ve yaşam koşullarını ve gittikçe derinleşen servet-sefalet kutuplaşmasının sonuçlarını emekçilere zorla kabul ettirmeye çalışan hükümet, bütçeden “güvenlik” için büyük paylar ayırmıştır.

Kamu hizmetlerinin hızla paralı hale getirildiği ve tasfiye edildiği, taşeron çalışmanın temel çalışma biçimi haline getirildiği, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı ve emekçilerin sefalet koşullarına mahkum edildiği bu aynı dönem, kamu emekçilerinin tutarlı bir önderlikten ve mücadele programından yoksun olduğu bir dönem olarak yaşanıyor. 13 Aralık mitingi, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermekten öte bir anlam ifade etmiyor. KESK ve bağlı sendikalar, yıllardır kamu emekçilerinde herhangi bir heyecan ve ümit yaratmıyor. KESK, kamu emekçilerinin önderlik ihtiyacını karşılamaktan alabildiğine uzaktır. Bunun gerisinde ise başka nedenlerin yanı sıra KESK’e hakim çizgi ve anlayış, bu anlayışın doğurduğu mücadele(sizlik) pratiği bulunmaktadır. KESK’e hakim icazetçi ve bürokratik çizginin yaşattığı tahribat, kamu emekçileri hareketi tarihinin en geniş katılımlı grevlerinden biri olan 23 Mayıs 2012 grevine ve tabanda gelişen dinamizme sırt dönüp Memur Sen’in peşi sıra hakem kuruluna katıldığı ilk toplu sözleşme döneminden bugüne daha da derinleşmiştir.

Kuşkusuz KESK’in bugünkü tablosu yeni bir durumu ifade etmiyor. Bugünü anlamlı kılan, KESK’e hakim reformist çizginin yaşattığı tahribatların boyutlarının daha da derinleşmesi ve artık kör gözün görebileceği bir açıklığı taşımasıdır. Kendilerini ana dinamik olarak gören sendikal grupların özellikle de 4688 sayılı yasa sonrasında izledikleri çizgi adım adım bugünü hazırlamıştır. Bugün merkezi yönetimlerde bulunan gruplar kadar, BES dışında merkezi yönetimlere girmeyen sendikal grup da bu çizginin mimarları arasında yer almaktadır. Yönetimlerde temsil edilmeyi ve etkili olacak sayıda koltuk sahibi olmayı eksen alanlar, her ne hikmetse yönetimlere giremediklerinde “eksen kayması”nı keşfetmekte ve müzmin bir muhalefet tutumu geliştirmektedirler. Belli siyasal konularda farklılıklar barındırsalar da, söz konusu olan sınıf mücadelesi olduğunda benzer bir konumu temsil edenlerin izledikleri sendikal çizgi aşılmadıkça, KESK’te olumlu etkiler yaratmaları da olanaklı değildir.

Sendikal harekete hakim bürokratik ve icazetçi çizginin aşılması, ancak ve ancak, sınıf sendikacılığı ve fiili-meşru mücadele ekseninde kamu emekçilerini

Page 2: Bildiri-13 Aralık 2014 KESK mitingi

harekete geçirebilecek taban örgütlenmeleri ile olanaklıdır. Şu veya bu grup aidiyetine bakmaksızın öncü kamu emekçileri, bulundukları her alanda inisiyatifler, forumlar vb. araçlarla etkin bir müdahale gerçekleştirmeli, üye meclisleri ve temsilci kurulları karar organları olarak işletilmelidir. Hak alıcı kapsamlı bir mücadele programının ve bu programı hayata geçirecek kadro dinamizminin açığa çıkartılması bugünün ertelenemez görevidir. Bu başarılamazsa 2015 yılı bir kez daha kamu emekçilerinin kayıplar hanesine yazılacak, KESK ve bağlı sendikaların kamu emekçileri ile buluşması olanaklı olmayacaktır. Bu amaçla aşağıdaki talepleri ileri sürüyor ve tüm öncü kamu emekçilerini bu hedeflere ulaşmak için taban örgütlenmelerini yaratmaya çağırıyoruz:

2015 toplu sözleşmelerini kapsayacak şekilde hak alıcı ve grev eksenli kapsamlı bir mücadele programının oluşturulması için, vakit kaybetmeksizin bölge toplantıları, program kurultayları vb. gerçekleştirilmelidir. Üstten dayatmacı ve günü kurtarmaya odaklı “eylem takvimi” anlayışından vazgeçilmelidir.

Protestocu ve günübirlik mücadele anlayışı aşılmalı, taleplerin kazanılmasına odaklanmış ve kamu emekçilerinin gücünü açığa çıkartacak bir mücadele çizgisi izlenmelidir.

Grev hakkı talebi gündeme taşınmalı, “grev hakkı için 1 milyon imza” gibi kampanyalarla kamu emekçileri içerisinde etkin bir çalışma başlatılmalı ve grev eksenli fiili mücadele geliştirilmelidir.

İnsanca yaşanabilir ücret, ücret adaleti, ek ödemelerin emekli keseneğine esas kazanca dahil edilmesi, parasız kamu hizmeti vb. talepler, mücadele programının ana hedefleri içerisinde tanımlanmalı, bu talepler uğruna kazanıma odaklı bir mücadele yürütülmelidir.

Sosyalist Kamu Emekçileri

İcazetçi-bürokratik çizgiyi aşmak, hak alıcı ve grev eksenli bir mücadele programını hayata geçirmek için;

[email protected] issuu.com/sosyalistkamuemekcileri