9
ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR Ortadoğu; jeopolitik/jeostratejik önemi ve enerji kaynaklarının merkezi konumunda olması sebebiyle dünyaya egemen olmak isteyen güçlerin asırlardır üzerine planlar yaptığı, Müslüman ülkelerin kümelendiği bir coğrafya. Gerilimin hiçbir zaman dinmediği Ortadoğu coğrafyası, son 10 yıldır Müslüman halkların ya katliamlara maruz kaldığı ya da birbirine kırdırıldığı bir coğrafya olarak dünya gündeminde ilk sıralarda yer alıyor. EKOV‹TR‹N EKİM 2014 127 EKOV‹TR‹N EKİM 2014 126 BİR ASIRDIR KANAYAN YARA ORTADOĞU BİR ASIRDIR KANAYAN YARA ORTADOĞU

BİR ASIRDIR KANAYAN YARA ORTADOĞU - ekovitrin.com · EKOV‹TR‹N EKİM 2014 131 Yukarıdaki harita Arapça dilinin konuşulduğu ülkelerin ne denli geniş bir coğrafyaya yayıldığını

  • Upload
    buitu

  • View
    223

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

Ortadoğu;jeopolitik/jeostratejik önemi ve enerji kaynaklarının merkezi konumunda olması sebebiyle dünyaya egemen olmak isteyen güçlerin asırlardır üzerine planlar yaptığı, Müslüman ülkelerin kümelendiği bir coğrafya.

Gerilimin hiçbir zaman dinmediği Ortadoğu coğrafyası, son 10 yıldırMüslüman halkların yakatliamlara maruz kaldığı ya da birbirine kırdırıldığı bir coğrafya olarak dünya gündeminde ilk sıralarda yer alıyor.

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 127EKO V‹T R‹N EKİM 2014126

BİR ASIRDIRKANAYAN YARAORTADOĞU

BİR ASIRDIRKANAYAN YARAORTADOĞU

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 129

Ortadoğu Avrupa’ya üç kez nasıl din armağan etti?

Ortadoğu, Avrupa’ya aslındaİslam dâhil olmak üzere, dört kez dinaktardı ama bu harita bunların ilküçünü gösteriyor. Bunların birincisidoğal göçle ve Romalıların asiİsraillileri zorla birbirinden ayırıpdağıtmasıyla milattan sonra birinci veikinci yüzyıllarda yayılan Musevilikti.Milattan sonra birinci yüzyıldanüçüncü yüzyıla doğru, Mitraizm ola-rak anılan, bazen de gizli ritüeller vegizli yapılan ibadetler üzerine vurgususebebiyle “gizemli din” olarak ad-landırılan, bir din bugünün Türkiye’siveya Ermenistan’ından Romaİmparatorluğu boyunca yayıldı ( o za-manlar bu dine inanan taraftarlarınçoğu, bu dinin Fars kökenli olduğu-na inanıyorlardı, ama bu muhteme-len yanlıştır). Mitraizm, birkaç yüz yılsonra Roma İmparatorluğu’nun res-mi dini olan Hıristiyanlıkla tamamıylayer değiştirdi. SonrasındaAvrupalıların dini kimliğini oluşturanHıristiyanlığın yüz yıllar boyuncaağırlıklı olarak Ortadoğuluların bir di-ni olduğunu unutmak kolay.

Hz. Muhammed’in halifeliği dönemindeOrtadoğu’nunfethedilmesi

Hz. Muhammed, milattan son-ra yedinci yüzyılın başlarında bu-günün Suudi Arabistan’ında, ta-kipçileri bir din kadar bir cemaat desayılabilecek İslam’ı kurdu.Komşuları Pers ve Bizans impara-torluklarının yıkılmaya yüz tuttuğubir zamanda, Müslümanlar ArapYarımadası boyunca yayıldıkça bir

imparatorluk haline geldiler. Hayretverici kısa bir zaman içinde, Hz.Muhammed’in 632’deki ölümün-den 652’ye kadar, Ortadoğu’yu,Kuzey Afrika’yı, İran’ın tamamını veGüney Avrupa’nın bazı parçalarınıfethettiler. Bugün hala bölgeyi ta-nımlamada geçerli olan “İslam,Arap dili ve ortak Ortadoğu kimli-ği” fikrini yaydılar. (Eğer bu yayıl-ma gerçekleşmeseydi) Avrupa’dakiherkes hala Roma Latincesi konu-şuyor ve kendilerini etnik olarakRomalı görüyor olabilirdi.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014128

atı merkezli sübjektif bir kav-ramlaştırma olan Ortadoğukavramının kullanımı kısa za-manda tüm dillere yerleşti.

Ortadoğu sadece belirli bir coğrafibölgeyi değil aynı zamanda farklı

bir kültürü, medeniyeti, sosyal yapı-yı ve ilişkileri de ifade ediyor. Dar an-lamda Türkiye, İran, Mezopotamya,Arap Yarımadası, Doğu Akdeniz veMısır'ı kapsamına alan Ortadoğubölgesi tarihsel bakımdan medeni-

yetlerin geliştiği, semavi dinlerin do-ğup dünyaya yayıldığı, kıtalararası ti-caret yollarının geçtiği, farklı kül-türlerin buluştuğu ve başka yerlere in-tikal ettiği bir kavşak noktasını oluş-turuyor. Bölge tarihte son dereceönemli roller oynadığı gibi moderndönemde de etkinliği sürüyor.Özellikle semavi dinlerin buradadoğmuş olması bu din mensuplarınıngönüllerinin ve bakışlarının bu böl-geye yönelik olmasında etken oluyor.

Modern ekonomilerin en önem-li enerji kaynağı olan petrol ve doğalgaz rezervlerinin çoğunun buradaolması bölgenin stratejik öneminiartırıyor. Ortadoğu geleneksel yapı-larla modern yapıların, kaos ile dü-zenin, sosyal ve ekonomik alandakizıtlıkların, en zenginlerle fakirlerin,geleneksel monarşilerle demokrasisürecinde belli merhaleler kat edensistemlerin buluştuğu bir bölge.Coğrafi ve fiziki çeşitliliği; sosyal, eko-nomik, kültürel, demografik ve siya-sal çeşitlilik ve çoğulculuk izliyor.Bölgedeki ülkelerde modern siyasaltemsil kurumlarının yerleşmesi yö-nünde bir gelişme olduğu gözleniyor.

Dünyanın gözübu coğrafyadaOrtadoğu’ya dair farklı kaynaklardan derlenen 40 harita üzerinden özel bir çalışma yapan MaxFisher’ın “40 Haritada Ortadoğu” başlıklı çalışmasıbu coğrafyanın geçmişten günümüze nasıl bir evreden geçtiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.Mayıs ayında yayımlanan çalışmada, Ortadoğu’nuntarihini, bugünkü durumunu ve bölgede öne çıkanbaşlıca olayları anlamamıza imkân sağlayacakönemli haritalar paylaşılıyor.

Dünya Tarihi: Etkileşim Modelleri

BEREKETLİ HİLAL, MEDENİYETİN BEŞİĞİ Ortadoğu medeniyetin doğduğu yerler-den biri olarak kabul ediliyor. Verimlitopraklara sahip olduğu için “bereketli hi-lal” olarak adlandırılıyor. “Hilal”, genel o-larak bugünün Irak, Suriye, Ürdün veİsrail-Filistin topraklarını kapsıyor. (Bazıtanımlamalar Mısır’daki Nil Nehri vadisinide içerir). İnsanlar M.Ö 9000 yıllarındaburada çiftçilik yapmaya başladılar veSümerler M.Ö 2500 dolaylarındabugünün “ülke”sini andıran kendi siyasisistemi ve yazılı hukuk kurallarıyla ilkkompleks toplumu inşa ettiler. Diğer birdeyişle Sümerliler ve Antik Romalılararasında, bizimle Antik Romalılar arasın-dakinden daha geniş bir zaman dilimi var.

BEski Fenikeliler Lübnan’dan Akdeniz’e nasıl yayıldılar?Bugünün Lübnan ve Suriye kıyılarında yaşamış olan Fenikeliler olduk-ça etkileyiciydi. Milattan önce yaklaşık 1500’lerden milattan önce300’lere kadar, (haritada) kırmızıyla gösterilen, Akdeniz’in ilk büyük ti-caret ağını oluşturdular ve Yunan’lılarla beraber (kahverengiyle göste-rilen) havza üzerinde egemenlik kurdular. Bazıları Britanya Adaları’nakadar denizcilik faaliyetleri yürüttü ve pek çoğu Kuzey Afrika, İspanya,Sicilya ve Sardunya’da koloniler kurdu. Bu, Ortadoğu ve Kuzey Afrikaarasındaki ilk yakın kültürel bağlardan birisiydi ve Libya’nın başkentiTripoli’nin (Trablus) hala Fenikeliler tarafından kurulmuş bir Fenikekolonisinin ismini taşımasının sebebi burada yatıyor.

Philip Dünya Tarihi Atlası

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 131

Yukarıdaki harita Arapça dilininkonuşulduğu ülkelerin ne denli genişbir coğrafyaya yayıldığını ve içerisin-deki dilbilimsel çeşitliliği gösteriyor.Her ikisinin de tarihi altıncı ve yedinciyüzyıldaki halifeliklere kadar uzanı-yor ve Arapçanın ana vatanı olanArap yarımadasından başlayarakAfrika ve Ortadoğu’ya yayılışını gös-teriyor. 1300 sene içerisinde bu dilikonuşan birçokları farklı ve bazen de

birbirlerinden oldukça uzak birçoklehçe edindiler. Dikkate alınması ge-reken bir şey ise, bu lehçelerin gü-nümüz siyasi devletlerinin sınırları iletam bir uyum içinde olup olmadığı.Bu sınırların lehçeler ile tam biruyum içinde olmadığı alanlarda, içe-risinde yaşayan asıl toplumlar ile da-ha az uyum içerisinde olan ve dahaçok problem yaratmaya müsait olanulusal sınırlar görülüyor.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014130

Osmanlıİmparatorluğu’nun600 yıl süren yükselişi ve çöküşü

Osmanlı İmparatorluğu, adınıilk kurucusu olan Osman Bey’den alı-yordu. 1300’lü yıllarda Türkiye’ninkuzeybatısında kurulan İmparatorluk,yaklaşık 600 yıl boyunca Romaİmparatorluğu’nun tarihinden dahauzun bir süre- topraklarını genişlet-meye devam etti. Ortadoğu’nun ço-ğuna, Kuzey Afrika’ya ve güneydoğuAvrupa’ya asırlarca hükmetti. Resmiolarak bir İslam devleti olan Osmanlıİmparatorluğu, İslam’ı güneydoğuAvrupa’da yayarken genellikle diğerdinlere karşı da hoşgörülü oldu.Osmanlı, 1800’lerin ortalarında ge-rileme devrine girinceye kadarAvrupalı olmayan son büyük impa-ratorluktu. I. Dünya Savaşı’nın ar-dından Ortadoğu’daki eski topraklarıBatı Avrupa güçleri tarafından pay-laşılıncaya kadar da bu konumu de-vam etti.

Ortadoğu’nun 1914yılındaki görüntüsü

1914, Ortadoğu’nun 500 yıl sürenOsmanlı egemenliğinin ardından ka-demeli olarak 50 ila 100 yıllık Avrupaegemenliğine geçişi sırasında çokönem taşıyan bir yıldı. Avrupa, KuzeyAfrika’daki Arap devletleri de dâhilolmak üzere, Afrika’yı sömürge var-lıklarına bölerken güçleniyor ve zen-ginleşiyordu. İran’ın ve ArapYarımadası’nın, Avrupa’nın “nüfuzalanları”na bölünmüş olan bazı kı-sımları dışında bütün bölge kelime-nin tam anlamıyla doğrudan

Avrupalılar veya Osmanlılar tara-fından yönetiliyordu. Birkaç yıl son-ra Birinci Dünya Savaşı sona erdi-ğinde, yenilgiye uğramış olan Osmanlıİmparatorluğu’nun geri kalan kısmıAvrupalılar arasında taksim edile-cekti. Fransız, İtalyan, İspanyol veİngiliz hâkimiyetleri arasındaki huduthatları yalnızca bu ülkeler farklı şe-kilde yönetildikleri ve farklı politika-ları dayattıkları için değil, mantıklı ol-sa da olmasa da Avrupa imparator-luklarının aralarındaki sınırların dahasonra resmî bağımsız sınırlarına dö-nüşmeleri nedeniyle bölgenin bugü-nünü anlama açısından çok önemli.

5 Halifeliğin doruk noktasında olduğu dünya haritası

Harita, milattan sonra 750’de, Emevi Halifeliği gücünün doruğundaykendünyanın kabataslak siyasi durumunu ortaya koyuyor. (Halife, küresel İslamcemaatinin hükümdarı anlamına gelir). Bu harita, yayılmayı teşvik edenbu dinin kurulmasından ancak bir yüzyıl sonra nasıl büyük ve güçlü birMüslüman İmparatorluğu haline geldiğine dair bir fikir vermek adına ve-riliyor. Yalnızca Çin’in çok zengin ve güçlü olduğu bu zamanda Müslümancoğrafyalar servet, sanat ve öğrenimin merkeziydi. Bu Arap gücünün yük-selişiydi.

İslam devletlerinin tam tarihi Kolombiya Üniversite’sinin önde gelen tarihçi ve harita uzmanlarından

Michael Izady’nin hazırladığı haritada 1450’den günümüze kadar büyükOrtadoğu’nun siyasi sınırları gösteriliyor. Son 500 yılın büyük bir kısmındabölgenin çoğunun ya da tamamının Türk, Fars ve Avrupa güçlerinin zamaniçinde değişiklik gösteren kombinasyonlarının kontrolü altında olduğu an-laşılıyor. Ortadoğu’daki Arap topraklarının çoğunun Arap yönetiminde ol-ması ise nispeten yeni bir durum. Haritada da görüldüğü üzere diğer Arapülkelerine nazaran iki istisna ülke bulunuyor: Mısır ve Fas. Bu iki ülke son500 yılın büyük çoğunluğunda Araplar tarafından yönetildi. Bu iki ülkeninkendilerini diğer Arap ülkelerinden farklı bir konumda görmelerinin bir ne-deni de bu durumdan kaynaklanıyor.

Michael IzadyColumbia University

Wikimedia

Ortadoğu’nun parçalanmasına neden olan Sykes-Picot Antlaşması

İngiltere ve Fransa’nın (veRusya’nın), Osmanlı İmparatorluğu’nunOrtadoğu’daki son topraklarını kendiaralarında paylaşmak için gizlice yapmışoldukları bu anlaşma hakkında çok şeyduyarsınız. Bunların en dikkate değerolanı, Fransa’nın ve İngiltere’nin “böl-ge”leri arasındaki sınırların daha sonraIrak, Suriye ve Ürdün arasındaki sınır-lar olması. Sonradan bağımsız olmuş budevletlerin genellikle farklı etnik ve di-ni grupları bir arada bulunmaya zorla-yan keyfi olarak çizilmiş sınırlara sahipolması ve bu grupların bugün bile bir-birleriyle şiddetli çatışma içerisinde ol-maları sebebiyle; Sykes-Picot çoğu kezOrtadoğu’da savaşın, şiddetin ve aşırı-lığın sebebi olarak anılıyor.

2011 Arap Baharı2011 yılının başından ortalarına

doğru olan sürece şöyle bir baktığı-mızda Arap Baharı ayaklanmalarınınOrtadoğu’daki kemikleşmiş diktatörrejimleri ne denli hızlı ve büyük ölçüdedeğiştirdiğini ve hatta bazı ülkelerde ta-mamen devirdiğini görmek gerçekteninanılması güç bir durum. Ancak bu ha-reketlerin etkilerinin ilk birkaç aydansonra hızla azalması oldukça üzücü.Suriye’deki iç savaş hala devam ediyor.Mısır’ın demokrasi savaşı ise 2013 yılı-nın ortalarında gerçekleşen bir askeridarbe ile sonuçlandı. Yemen’de ise ha-la devam eden bir şiddet ortamı ve si-yasi dengesizlikler söz konusu.Libya’daki savaş ABD ve Avrupa’nın dadestekleriyle Muammer Kaddafi’nindevrilmesi ile sonuçlandı ancak gerisindetemel bir güvenlik sorunu ve düzenli iş-leyen bir hükümet yoksunluğu bıraktı.Şimdilik sadece Tunus demokrasiyedoğru -belli belirsiz- bir yol almış gibi gö-rünüyor.

Günümüzde Arap lehçeleri

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 133

neğin Araplar) ya da tek bir ölçüte(örneğin Dürzîler) dayandırılabilir.Lisanın etnik kökenin yegâne veya bi-rincil kaynağı olduğunu varsaymakFransız Devrimi’nde yaygınlaştırılmışbir yöntem. Arapça konuşan birini et-nik köken bakımından Arap olaraktanımlamak, İngiliz dilini konuşanherkesi köken bakımından İngilizyahut İspanyolca, Hintçe veyaPortekizce konuşanları etnik kökenbakımından İspanyol, Hintli veyaPortekizli olarak tanımlamak kadaranlamsız. Hâl böyle olunca da, etnikgrup kimlikleri içinde Farsça konuşanherkes Acem olmadığı gibi, Arapçakonuşan herkes de Arap değildir.Ortadoğu’daki çeşitli etnik gruplarınyalnızca dil unsuruna göre tanım-lanmaları yanlış ve yönlendiricidir.Diğerlerinin yanı sıra, Irak, Lübnan,Bahreyn ve Suudi Arabistan’daki içkargaşa, bu devletlerdeki çok sayıdaetnik grubun tamamının Arap oldu-ğunu ve ortak etnik köken/grup kim-liğini taşıdıklarını varsayan biri içinçok şaşırtıcıdır.

Ortadoğu’da çok sayıda etnikkimlik bulunuyor

Bu arada Afganistan’da Araplar enaz son bin yıldır Arapça konuşmamış(sadece Farsça konuşurlar) ve asırlarboyunca dillerini (Farsça) ve dinleri-ni (Sünni İslam) paylaşan kişilerinarasında yaşamış olmalarına karşın,

Arap (kabilesel) kimliklerini şiddetleövmektedirler. Arapça konuşanMısır’daki Kıptiler veya Irak’taki ŞiilerArap etnik kimliklerini kabul etmeyezorlanırlarken, dil unsuruna göre bun-lar asla Arap değildirler.

Farsça konuşan herkesin etnik kö-ken olarak Acem olmadıkları (aksine,bunlar Tacikler, Hazarlılar, Buharalılar,Aymaklar, Parsiwanlar, Bahtiyariler,Lurlar ve saireyi oluşturmaktadırlar)gerçeğinden ötürü, bütün Arapça ko-nuşanlar da etnik köken açısındanArap değildirler. Geçtiğimiz yüz yıldaher yere yayılan “Arabist” akım saye-sinde, Ortadoğu’daki çok sayıda otur-muş etnik kimlik yeni ve büyük ölçü-de ütopyacı olan “Arap” etnik dam-gasıyla örtbas edilmeye çalışılmıştır.Yalnızca Mısır’daki Kıptiler bu kimli-ği şiddetle reddetmişlerdir; diğerleri sa-dece sessiz kalmışlardır.

Arabistlerin çoğu aslında, bölgedekietnik ve dinsel çatışmaları, herkesin tekbir kapsamlı kimlik, yani Arap kimliğialtında birleştirmeleriyle bastırmayaçalışmaktadırlar. Amaca yönelik olarakgeliştirilmiş, daha çok Arap Rönesansı(“Ba’ath”) Hareketi adıyla bilinenideolojinin destekçileri bir Alevi (ZakiArsuzi), bir Hıristiyan Levanten(Michele Aflaq) ve bir Sünni Arap’tır(Salah al-Baitar). Bu yeni kimlik bazı-ları tarafından tutulurken, diğerleri ta-rafından reddedilmiştir. Levanten kim-liklerinin büyük ölçüde geçerliliklerinikorudukları İsrail’de yaşamadıkça,Filistinli Hıristiyanlar kendilerini önem-li ölçüde Arap (Müslüman)Filistinlilerle bağdaştırırlar. Aslında,Filistin topraklarındaki Levantenler1948’den ve İsrail’in doğmasından be-ri Pan-Arabizm’in en önde gelen sa-vucularının bazılarını yetiştirmişlerdir.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014132

Ortadoğu’daki etnik grupları gös-teren bu haritadaki en önemli renksarı. Burada gösterilmeyen KuzeyAfrika ülkeleri de dâhil olmak üze-re neredeyse bütün Ortadoğu ülke-lerindeki çoğunluğu oluşturanAraplar. Haritadaki istisnalar ise,pembe ile gösterilen ve çoğunluğuYahudi olan İsrail, yeşil ile gösterilipçoğunluğu Türk olan Türkiye, tu-runcu ile gösterilen ve çoğu Farisiolan İran ve oldukça büyük çeşitlili-

ğe sahip olan Afganistan. Orta kı-sımdaki kırmızı yoğunluk oldukçaönemli: kendilerine ait bir ülkeleri ol-mayan ancak İran, Irak, Suriye veTürkiye’de büyük topluluklar halin-de bulunan etnik Kürtler.

Ancak bu haritadan çıkarılacaken büyük ders, Türkiye’denAfganistan’a doğru ciddi bir etnik çe-şitlilik kuşağının var olduğu, ancakbölgenin geri kalan büyük kısmına et-nik Araplar hâkim.

Arapça konuşan herkes Arap değil

Ortadoğu’daki çeşitli etnik grup-ları belirleme konusunda Batılı kay-naklarda göze batan bir uyuşmazlıkbulunuyor. Bu, kendi vatandaşlarınınetnik kökenlerini saptayan yerel dev-letlerin sıklıkla politik etkenler yü-zünden yanıltmaları nedeniyle dahada körüklendi ve çıkarlara uygundüştü. Bu nedenle, Batılı kaynaklarülküsel basitleştirmeyi destekledi veaynı etnik grup arasında, örneğinBasra’dan Baniyas’a, Manama’danFas’a kadar Araplar arasında bu ka-dar çok iç savaş ve ihtilaf yaşanmasını,şaşırtıcı buldular.

Ortadoğu’da etnik grup kimliği li-sana (örneğin Türkmenler), dine(örneğin Aleviler, LevantenHıristiyanlar, Iraklı veya LübnanlıŞiiler, Ermeniler), yaşam tarzına(örneğin Kürtler), eziyet ve zulmünortak olduğu geçmişe (örneğinYahudiler, Çerkezler), birleşik eko-nomiye ya da bu etkenlerden iki ve-ya daha fazlasının birleşimine (ör-

İslam toplumları içerisindeki Sünni ve Şii ayrımınınhikâyesi Hz. Muhammed’in 632 yılında vefatı ile başla-dı. Vefatından sonra İslam devletinin yönetimini kimindevralacağı hususunda bir güç yarışı ortaya çıktı, birçok

Müslüman grup sonraki liderin seçimle belirlenmesi ge-rektiğini düşünürken bazı gruplar ise bu yetkinin Hz.Muhammed ile kutsal bir kan bağına sahip olan dama-dı Hz. Ali’ye geçmesi gerektiğini iddia ettiler. Hz. Ali’yidestekleyen bu hizip tarihte Hz. Ali taraftarları ya da Hz.Ali Şia’sı, böylece de Şia olarak bilinegeldi. Neticede Hz.Ali’nin yönetimi devralması bir iç savaşa neden olmuş vebu savaşı Hz. Ali ile taraftarları kaybetti. Şia’nın temeldayanağı Hz. Ali’nin tek ve meşru halef olduğudur ve buşekilde İslam’ın tamamen ayrı bir hizbi ortaya çıktı. Bugündünya Müslümanlarının yüzde 10 ila 15’i Şii iken geri ka-lan büyük çoğunluk Sünni’lerden oluşuyor, ve Şiiler yal-nızca İran ve Irak’ta çoğunluğu oluşturuyor.

Sünni kelimesi kabaca gelenek anlamına geliyor.Bugün var olan dini ayrım ise yine büyük oranda siyasibir anlaşmazlıktan ileri geliyor: İran tarafından başı çe-kilen Şii siyasi güçleri ile Suudi Arabistan’ın önderlik et-tiği Sünni siyasi güçler arasındaki bölgesel bir nüfuz sa-vaşı. Bu mücadele oldukça ciddi bir bölgesel soğuk sa-vaş ile Suriye ve birçok farklı bölgede vekâlet savaşları-na neden oluyor.Şi

i diri

lişi,

Vali

Nas

r

Michael Izady /Columbia Üniversitesi

Ortadoğu’daki etnik gruplar Ortadoğu’da etnik grup kimliği lisana (örneğinTürkmenler), dine (örneğin Aleviler, LevantenHıristiyanlar, Iraklı veya Lübnanlı Şiiler, Ermeniler),yaşam tarzına (örneğin Kürtler), eziyet ve zulmün ortak olduğu geçmişe (örneğin Yahudiler, Çerkezler),birleşik ekonomiye ya da bu etkenlerden iki veya daha fazlasının birleşimine (örneğin Araplar) ya datek bir ölçüte (örneğin Dürzîler) dayandırılabilir.

Sünni - Şii bölünmesi

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 135

2006 LübnanSavaşı’nda İsrail veHizbullah saldırıları

Bu harita 2006’da meydana ge-len Hizbullah ve İsrail arasındaki sa-vaştan bir kesiti gösteriyor. Aynızamanda İsrail ve düşmanları ara-sındaki savaş yönteminin de değiş-tiğini gösteriyor: İsrail şu an kuvvetlibir orduya sahip fakat savaşlar asi-metrik yaşanıyor. İsrail bir devletledeğil, Lübnanlı militan bir grupolan Hizbullah ile savaşıyordu. İsrail,Hizbullah’ı zayıflatmak içinLübnan’a ülkenin altyapısını büyükoranda tahrip eden çok sayıda ha-vadan ve ağır silahlı saldırı (maviy-le gösteriliyor) başlattı ve Lübnan su-larını da abluka altına aldı.Hizbullah, işgalci İsrail kuvvetlerinekarşı bir gerilla savaşı başlattı veİsrail yerleşimlerine çok sayıda fü-ze fırlattı. En fazla zarar gören in-sanlar, savaş sonucu yerlerindenolan yüz binlerce sivil Lübnan veİsrail vatandaşıydı.

Hangi ülkeler İsrail’iFilistin’i ya da her ikisini de tanıtıyor?

Arap-Filistin çatışması küreselbir meseledir ve bu haritada da gö-rüldüğü gibi, küresel bir bölünmeyiberaberinde getirdi.

Yeşille gösterilen ülkeler İsrail’ihala meşru bir devlet olarak tanı-mayan ülkeler. Bunlar (GüneydoğuAsya’daki Malezya ve Endonezyadâhil) Müslümanların çoğunluktaolduğu ülkeler. Batı’nın mavi ülke-leri (ve birkaç diğer devlet daha) iseFilistin’i bir ülke olarak tanıma-

yanlar. Bunların Filistin ile diplo-matik ilişkileri var fakat onlara gö-re çatışma resmi olarak çözümekavuşuncaya kadar Filistin ülke sta-tüsüne ulaşamayacak. Mavi ülkelerile yeşil ülkeler arasında bazı tarihiçatışmaların olması da bir tesadüfdeğil.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014134

Pew

For

umu

Soldaki harita: Passia; ortadaki ve sağdaki haritalar: Philippe Rekacewicz / Le Monde Diplomatique

Dünyadaki ağırlıklı Müslüman nüfusu haritası aslındaOrtadoğu’nun ne olmadığını gösteriyor: Ortadoğu aslındaİslam dünyası değildir. Bu ağırlıklı nüfus haritası dünyada-ki her ülkeyi ve sahip oldukları Müslüman yoğunluğu gös-teriyor. Müslüman nüfusun fazla olduğu ülkeler daha büyük,az olduğu ülkeler ise daha küçük. Haritada Ortadoğu’nundünyanın toplam Müslüman nüfus yoğunluğunda ne kadaraz bir yer tuttuğu anlaşılıyor. Hindistan, Pakistan ve

Bangladeş gibi Güney Asya ülkelerinde aslında çok daha faz-la Müslüman nüfus var. En yüksek Müslüman nüfus oranıise Güneydoğu Asya’da bulunan Endonezya’da. Sahra altıAfrika’da ise milyonlarca Müslüman var. İslam dünyasıOrtadoğu’da başlamış olabilir, ancak bugün bundan çok da-ha geniş bir coğrafyada varlık gösteriyor.DDüünnyyaannıınn nnüüffuussuu:: 6.8 milyar / Müslüman nüfus: 1.57 milyar

Dünyadaki ağırlıklıMüslüman nüfusu

1947 yılında İsrail’in kurulması ve 1948 İsrail-Arap Savaşı

Buradaki üç harita İsrail’in dünya üzerinde hiçbir varlığı yokken nasıl olup da 1947 ve 1948’dekendi ulusal sınırlarını oluşturduğunu gösteriyor.İsrail-Filistin arasındaki çatışmanın açık bir baş-langıç noktasını teşhis etmek zor fakat soldaki ha-rita bu hususta bize yardımcı olabilir. Haritadakisınırlar Birleşmiş Milletlerin 1947’de İngilizkontrolü altındaki bölgede bir Yahudi ve bir Arapdevleti için çizmiş olduğu sınırlardır. FilistinlilerBM'nin çizdiği sınırları kabul etmediler ve Mısır,Ürdün, Irak ve Suriye devletleri 1948'de Filistin'iele geçirdiler. Ortadaki haritada yeşil renkleFilistinlilerin Yahudi askerlerini nereye kadar ge-ri püskürttüğü gösteriliyor. Sağdaki harita iseİsrail’in turuncu bölgeye doğru gerçekleştirmiş ol-duğu karşı atağıyla ve İsrail’in bu topraklarda ken-di yeni ulusal sınırları olarak hak iddia etmesiy-le savaşın nasıl sonlandığını gösteriyor. Yeşilalan Filistinlilere kalan bölgeyi gösteriyor.

Filistinlilereait BatıŞeria’dakiİsrail yerleşimalanları

1967’den beriİsrailliler Batı Şeria’dayerleşimlere devam edi-yor. Kimisi dini gerekçe-lerle, kimisi Filistin top-raklarının İsrail’in kendihakkı olduğunu iddia et-tiği için kimisi de devletdesteğiyle ucuz ev alabil-mek için Batı Şeria’ya yer-leşiyor. Bu haritada gör-düğünüz 130 bölgesel top-lulukta yaklaşık 500 binyerleşimci var.Yerleşimciler barışı dahada zorlaştırıyor. Zorluknoktası şundan kaynak-lanıyor: Filistinlilerin birdevlete sahip olması içinya bu yerleşimciler toplu-ca bulundukları bölgedençıkartılacaklar ya da Filistinliler top-raklarının bir kısmından vazgeçmekzorunda kalacaklar. Buna ek olarakyerleşimciler bugün toplumları bö-lerek ve kendi ağır güvenlik şartları-

nı dayatarak Filistinliler için hayatı dazorlaştırıyorlar. İsrail, dünyadan yük-selen tüm itirazlara rağmen yerleşimbirimlerinin sayısını arttırmaya de-vam ediyor.

Jan De Jong / Ortadoğu Barış Vakfı

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 137

sındaki durumu gösteriyor. Bu harita ilebir önceki harita arasında bir örtüşmegöze çarpabilir. Hükümet güçlerininkontrolü altındaki (kırmızıyla gösteri-len) bölgeler azınlıkların yaşadığı yer-lerle örtüşme temayülünde. Azınlıklarrejime bağlı kalma eğilimindeler. Oysaisyancıların çoğunu Sünni Müslümanlarteşkil ediyor. Hükümet karşıtı Suriyeliisyancıların kontrolü altındaki bölgeler(yeşil) ile gösteriliyor. Ayrıca Suriye’ninetnik Kürt azınlığı sahip olduğu miliskuvvetleriyle Kürtlerin yaşadığı top-rakları kontrolü altına aldı. Geçtiğimizyıldan bu yana yükselişiyle gündemdeolan bir diğer grup (maviyle gösteriliyor)Irak-Şam İslam Devleti oldu. IŞİD;El-Kaide’ye bağlı, Irak merkezli aşırı-lık yanlısı bir grup. Hem isyancılarlahem de hükümetle savaşıyorlar. Sankiyeterince zorlu bir durum yokmuşçası-na, şimdi de üç yönlü bir savaş sürüyor.

1990’lı yıllarınbaşlarında İran’ınsınırları nasıl değişti?

İran, bir Avrupalı güç tarafından hiç-bir suretle ele geçirilememiş tekOrtadoğu ülkesi. Fakat 1900’lerde iş-galin oldukça yakınından geçti. Çok faz-la toprağını Rusya’ya kaptırdı (kırmızışeritli bölge). Daha sonra Rus ve İngilizİmparatorlukları (ki Hindistan’dakiİngiliz Kolonyal Yönetimi kapı kom-şusuydu) İran’ın kuzey ve güneyinikendi “nüfuz alanları”na dâhil ettiler.Bu bölgeler doğrudan kontrol altındadeğildi. Fakat İran hükümeti zorbacasindirildi ve ülkenin ekonomisi ve kay-nakları sömürüldü. Bu, İran’da bugünbile büyük bir ulusal kinle hatırlanıyor.

İran daha çok, en geniş etnik grup ve kadim Persİmparatorluğu’nun ataları olan Perslilerle ilişkilen-dirilir. Fakat İran’daki çeşitlilik bundan çok daha faz-ladır. Bu harita güneydeki Arap, batıdaki Kürt ve ku-zeydeki Azeri geniş azınlık topluluklarını gösteriyor(İran önceden bütün Azeri topraklarını kontrolediyordu; fakat şimdi Azeri çoğunluğun büyük bir bö-lümü Azerbaycan’a aittir). Güneydoğu’daki Belucilerayrıca Pakistan’da da geniş bir azınlık grup. Buradaönemli bir huzursuzluk söz konusu ve Belucistan böl-gesi üzerinde Pakistan ve İran hükümetlerinin bas-kıları mevcut.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014136

u haritadaki her renk Biladü’ş-Şam olarak adlandırılan Doğu

Akdeniz bölgesindeki farklı dinigrupları gösteriyor. Yahudilik ve

Hristiyanlığın doğduğuyer olması hasebiylebölgenin dinsel açıdançeşitlilik arz etmesisürpriz olmasa gerekfakat bu harita tam an-lamıyla ülkedeki fark-lılıkların nasıl dağıldı-ğını gösteriyor. İsrail,Yahudi çoğunluğuylagöze çarpıyor. Fakatbu, hem ülkedekiMüslümanların ve di-ğer azınlıkların, hemde İsrail ve Batı

Şeria’daki Hristiyan topluluklarınbir hatırlatıcısı. Lübnan; geniş Sünni,Şii, Hristiyan ve Dürzî topluluklarıarasında bölünen ve şimdilerde isebarış içinde olan bir ülke. Fakat

1975-1990 yılları arasında yaşanankorkunç iç savaş ülkeyi bölmüştü.Belki de aynı etki; nüfusunun büyükçoğunluğunu Sünnilerin teşkil ettiğive geniş Hristiyan, Dürzî, Şii ve bir Şiifırkası olan Beşşar Esed ve hükü-metinin çoğunluğunu oluşturduğuAleviler toplumlarını barındıranSuriye’de gerçekleşiyor.

Suriye iç savaşında günceldenetim bölgeleri

Bu harita Suriye iç savaşındaki üçyıllık mücadele sonundaki; hükümetgüçleri ile ‘demokrasi yanlısı’ hükü-met karşıtı isyancılar ve iki yıldan faz-la bir zamandır bölgede aktif hareketeden radikal İslamcı savaşçılar ara-

Suriyeli mülteciler krizi Suriye’deki iç savaş Suriye için ulusal bir felaket olmasının ötesinde kom-

şu ülkeleri de ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Savaş, milyonlarca SuriyelininOrtadoğu’nun geri kalan bölgelerine ve Avrupa’nın bazı bölgelerine ilticaetmesine neden oldu. Geniş mülteci kampları, sınırlı ulusal kaynaklara sa-hip ülkelere büyük maddi yük oluşturuyor. Bu harita sadece Suriyeli mül-tecileri gösteriyor (Suriye içerisinde yer değiştiren 6,5 milyon Suriyeliyi gös-termiyor). En fazla etkiyi Filistinli mülteci nüfusun yoğun olduğu, nüfusu-nun beşte birini sığınmacıların oluşturduğu Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerhissediyor. Birleşik Devletler ve diğer ülkeler mülteciler için bir nebze ol-sun yardım etse de, Birleşmiş Milletler mültecilerin temel ihtiyaçlarının kar-şılanması noktasında yeterli yardımın sağlanmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)

İran'ın dinsel ve etnik çeşitliliği

Suriye’nin dinsel ve etnikçeşitliliği

B

Suriye’de nüfusun büyük çoğunluğunu Sünniler teşkilediyor. Ülkede; Hristiyan, Dürzî, Şii ve bir Şii fırkası olanBeşşar Esed ve hükümetininçoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu bir etnik çeşitlilik var.

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 139

lünmüştü. Osmanlı İmparatorluğuen güneyinin hemen hemen üçte bi-rini kontrol eden İngilizİmparatorluğu’nun varlığına rağ-men yarımadanın büyük bölümünükontrol etti. (Haritada orta kısımboyunca uzanan çizgi, yarımadanınnasıl bölündüğünü gösteriyor)Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraOsmanlı İmparatorluğu çöktü;Suudiler, İngilizler bir yandan ken-dilerine Osmanlılara karşı savaştayardım sözü verirken; haritada moralan ile gösterilen bölgeye doğru ge-nişlediler. 1920’lerin başlarında,İngilizler birçok müstemleke, kralvekillikleri ve mandalara bölünenyarımadanın hemen hemen tama-mını etkin biçimde kontrol ettiler.Ancak Suudiler vazgeçmedi.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014138

İran'ın nükleer mevzileri ve İsrail’inolası vurma planları

Bu noktada İran’ı ilgilendireniki büyük jeopolitik meseleye göz ata-cağız. Birincisi İran’ın nükleer prog-ramı: İranlı liderler, nükleer faali-yetlerin barışçıl amaçlı olduğunusöylüyorlar fakat buna hiç kimseinanmıyor. Dolayısıyla dünya ağırekonomik yaptırımlarla İran’ı, illegalbir nükleer silah üretme kapasitesi-ne doğru ilerliyor gözüken nükleerprogramını durdurmaya ikna etme-ye çalışıyorlar. Bu haritada İran’ınnükleer üretim tesislerini görebilir-siniz: Bazıları yerin derinliklerindekurulmuş vaziyetteyken; diğer bazı-ları yıllarca gizli tutuldu. Bu haritaesasında İsrail’in İran’ın nükleerprogramına yönelik olası saldırı plan-larının resmedilmesi için hazırlanmışbir harita. Özellikle son yıllarda sa-vaşın eşiğine gelmiş olan İsrail-İrangerilimi, hali hazırda dünya genelin-deki çok çeşitli riskli durumlar ara-sında en somut olanı. İsrail, İran’ınnükleer üretim noktasındaki geliş-mişliğinin doğrudan İsrail’i hedefaldığı konusunda ciddi endişeler ta-şıyor. İran ise nükleer konusunda ge-ri adım atmadığı müddetçe İsrailsaldırısına maruz kalma endişesi ta-şıyor olabilir. Sarmal güvenlik kriziolarak adlandırılan bu durum dahada kötü bir hal alabilir.

Sömürgeci “DurandHattı” Afganistansavaşını nasıl başlattı?

Bu haritada ilk olarak fark edil-mesi gereken bölge, Peştunların ya-şadığı bölge olan (sarı ve yeşil renginüzerindeki) açık turuncu rengin hâ-kim olduğu bölge. Farz edin ki1800’lü yıllardayız ve siz de o dönemİngiliz hâkimiyetinde olan Hindistanile yarı bağımsız olan Afganistanarasına çekilecek sınır için müzake-reci konumunda olan İngiliz sömür-geciliğinin bölgedeki lideri MortimerDurand adındaki o kişisiniz. Sınır çiz-gisini tam olarak Peştun bölgelerininortasından geçecek şekilde çizerek;Peştunları her iki ülke içinde azınlıkolmaya mecbur etmek suretiyle onyıllar sürecek çatışmaları teminataltına mı alırdınız?

Eğer cevabınız “evet” ise; başarılıbir İngiliz sömürgecisi oldunuz de-mektir; çünkü Durand’ın yaptığı tamolarak bu idi. Kalın kırmızı çizgi ileçizilmiş olan “Durand Hattı”, bugünAfganistan-Pakistan sınırının büyükbölümünü oluşturuyor. Şu andaPeştunların birçoğu, her iki ülkede defaaliyet gösteren ve özellikle sınırınPakistan tarafında (koyu turuncubölgede) büyük operasyon üsleriolan Taliban’a ya destek veriyor ya dazaten Taliban savaşçısı olarak görevyapıyor.

Taliban etnik kökenle nasılörtüşüyor?

Afganistan’ın güneyinde ve do-ğusunda Taliban üyelerinin tamamıolmasa da çoğunluğu Peştunlar’danoluşuyor. Taliban’ın büyük operasyonodalarının bulunduğu Pakistan sını-rı boyunca yaşayan Peştunların sayı-sının çoğunlukta olmasından ötürü bunokta özellikle önemli. Taliban’ındışında da isyancı gruplar var fakatonların çoğunluğunu Taliban gibiPeştunlar oluşturmuyor. Ülkenin ku-zeyinde, güneyine ve doğusuna na-zaran genel olarak daha sakin ve şid-detten uzak bir hava hâkim.

Suudi Arabistan vekomşularının 100 sene öncekigörünümleri

Arap Yarımadası çok çok uzunbir tarihe sahip ve Suud ailesi yarı-madanın büyük bölümünü 1700’ler-den beri kontrol ediyor. Ancak ya-rımadanın bugünkü haline nasılgeldiğini anlamak için, yaklaşık 100yıl öncesine, 1905’e gidelim.Suudiler o sıralarda oldukça ufak birbölgeyi kontrol altında tutuyorlar-dı; topraklarını bir dizi savaş neti-cesinde kaybetmişlerdi. Yarımadabirçok krallık ve emirliklere bö-

Reuters Cecile Marin

Afganistan’ı paramparça eden 1989 Savaşı Sovyetler Birliği, 1979’da Moskova yanlısı komünist hükümeti, giderek tehlikeli hale gelen isyancı muhalif harekete

karşı korumak için Afganistan’ı işgal etti. O dönemde isyancıları destekleyenler arasında (Suudi Arabistan vePakistan ile birlikte) ABD de vardı. CIA, daha iyi savaşçı oldukları gerekçesiyle açık bir şekilde radikalleri destekleme-yi tercih etti. 1989 yılında Sovyetler geri çekildiği zaman ise, bütün bu isyancı gruplar silahlarını birbirlerine çevirdi-ler ve korkunç bir iç savaş başladı. Haritada kırmızı renklerle belirtilen bölgeler 1989 itibariyle hükümetin kontrolün-de olan bölgeler olarak kaldı. Diğer renklerin her biri ise farklı bir muhalif grubun hâkimiyetinde olan bölgeleri temsil

ediyor. Bu grupların bir kısmı halen daha varlığını sürdürüyor. Bazı gruplar, mesela Taliban’ın yükselişiyle birlikte1990’lı yıllarda ülkeyi tamamen ele geçirdiği süreçte çok kere mağlubiyet yaşayıp ortadan kaybolmasına rağmen

Hizb-i İslami Gülbeddin, halen savaşmaya devam ediyor.

Ortadoğu’da petrol ve gazOrtadoğu, dünya petrolünün yaklaşık üçte birini ve do-

ğalgazının onda birini üretiyor. (Toplam doğal gaz re-zervlerinin üçte birine sahip; fakat nakliyesi işi zorlaştırı-yor.) Bölgede üretilen fosil yakıtın büyük bölümü ihraç edil-mekte. Bu, bütün dünya ekonomisini söz konusu doğal-gaz ve petrol akışına oldukça bağımlı hale getirmiştir. Onyıllardır bölgede birçok savaş ve çekişmenin meydana gel-mesinin altında yatan başlıca sebeplerden biri de budur.Bu harita rezervlerin nerede olduğunu ve nakliyatın ka-rayolu ile nasıl yapıldığını gösteriyor; fosil yakıtın çoğu, ay-nı zamanda bölge ve dünyanın en geniş bazı rezervlerininde evi konumundaki Basra Körfezi’nden deniz yoluyla git-mekte. Enerji kaynakları, birbirinden tarihsel olarak nef-ret eden 3 komşu ülke arasında aşırı derecede kümelen-miştir: İran, Irak ve Suudi Arabistan. Bu üç ülke arasın-daki gerilim, çok büyük bir enerji ithalatçısı olarakABD’nin yıllarca derinden ilgilendiği bir şeydir: Bilindiğigibi ABD 1980’lerdeki İran-Irak savaşında İran’a karşı cep-

he aldı; 1990’larda Irak Kuveyt’i işgal ettiğinde Irak’a kar-şı cephe aldı ve Suudi Arabistan’ı tehdit etti; tekrar 2003işgaliyle Irak’a karşı savaş açtı ve şimdi de İran’a karşı hız-lı bir şekilde kötüleşen vekâlet savaşında Suudi Arabistan’ıdestekliyor.

EKO V‹T R‹N EKİM 2014 141

Irak Savaşı’yla ortaya çıkan yıkı-mın en acımasız sembollerinden bi-ri, Bağdat’ın bir zamanlar Şii veSünnilerin beraber yaşadığı mahal-lelerinin bugün ne hale geldiğidir.Soldaki harita şehrin 2005’teki di-ni/mezhebi dağılımını gösteriyor. Şiive Sünnilerin beraber yaşadığı böl-geler, sarı renkle gösterilmiştir.Sağdaki harita ise; şehrin, “Şii-Sünniçatışmaları, bombalamalar(kırmızınoktalarla gösterilen), ölüm manga-ları ve milisler” neticesinde yaşadığı2 berbat yıl sonrasında 2007 itibariyleneye benzediğini gösteriyor. Zorunlutahliyeler ve binlerce ölüm, mahal-leleri çoğunlukla Şii (Mavi) ya da ço-ğunlukla Sünni (Kırmızı) olacak şe-kilde etnik bir temizliğe tabi tuttu.2012’nin son aylarından itibaren,Bağdat’ta ve yurt çapında mezhep sa-vaşı tekrar hızlandı.

Kürtler neredeler veKürdistan nasılgörünebilir?

Uzun bir süredir birbirinden fark-lı Ortadoğu ülkelerinde azınlık un-suru olarak yaşayan Kürtler yineuzun bir süredir kendi ulusları içinmücadele etmeyi sürdürüyor. Bu ha-ritada Kürtlerin yoğun olarak yaşa-dıkları bölgeler yeşil alanlarla gös-terilirken, üç farklı tarihsel durumdaimzalanan birbirinden farklı üç an-

laşmada Kürtlerin kendi ulusal sı-nırları konusunda hepsi sonradanakim kalan iddialarına da işaret edi-liyor. Soykırım girişimlerinden ana dilve kültürlerinin resmi olarak yasak-lanmasına kadar pek çok hak ihlali veasimilasyonist politikayla karşı karşıyakalan Kürtler tarih boyunca -Suriyeve Türkiye’de şuanda da devam

eden- çok sayıda silahlı isyan örgüt-ledi. Kürtlerin geçen yüzyıldaki enönemli başarılarından biri Irak’tayaşanmıştı:

Irak Kürdistanı’nda on yıllar sü-ren mücadelenin ardından SaddamHüseyin’i deviren Amerikan işga-liyle beraber Kürtler Irak’ın kuze-yinde özerk bir devlet kurabilmişti.

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014140

Amer

ika

Birle

şik

Devl

etle

ri En

erji

Bilg

i İda

resi

Fina

ncia

l Tim

es

Hürmüz Boğazı’nda petrol, ticaret ve askeri üstünlük

Küresel ekonomi, İran ve Arap yarımadası arasındakibu dar su yolu kanalına bağlı. Başkan Jimmy Karter’ınABD’nin Basra Körfezi petrolüne erişimini savunmakiçin askeri güç kullanabileceğini ilan ettiği “CarterDoktrini”ni (1980) yayınladığından beri, körfezin çıkı-şındaki küçük Hürmüz Boğazı dünyada en çok milita-rize olan su parçalarından biri oldu. ABD; ilk olarak pet-rol ihracatlarını 1980’lerin vahşi Iran-Irak savaşından ko-rumak için, daha sonra 1990’lardaki Körfez savaşların-da Saddam Hüseyin’den korumak için ve şimdi de tek-rar petrolü kapatmaya işaret eden, İsrail ya da ABD’yekarşı savaşın patlak verebileceği İran’dan korumakiçin bölgeye geniş bir askeri deniz gücü yerleştirdi. Dünyafosil yakıtlarına bağlı kalmaya devam ettiği veOrtadoğu’da gerilim olduğu müddetçe, HürmüzBoğaz’ında askeri güçler olacak.

Mısır’ın Süveyş Kanalı dünya ekonomisi için neden bu kadar önemli?

Süveyş Kanalı her şeyi değiştirdi. Mısır, 10 senelik bir çalış-manın ardından 1868’de Süveyş Kanalı’nı açtığı zaman 100 mil-lik insan yapımı suyolu kanalı Avrupa ve Asya’yı önemli ölçüdeve kalıcı olarak yakınlaştırdı. Kanal’ın küresel düzen açısından öne-mi o kadar aşikârdı ki, 1880’lerde İngiltere’nin Mısır’ı işgalindenkısa süre sonra, başlıca dünya güçleri hala yürürlükte olan veKanal’ın her ne olursa olsun her milletin ticaret ve savaş gemilerinedaima açık olacağını ilan eden bir antlaşma imzaladılar. Bugün,bütün küresel ticaretin yaklaşık yüzde 8’i ve küresel enerji teda-rikinin yüzde 3’ü Süveyş Kanalı aracılığıyla gerçekleştiriliyor.

Phili

ppe

Reka

cew

icz

/ Le

Mon

de D

iplo

mat

ique

Irak SavaşısırasındaBağdat’ta etnik temizlik

ARAŞTIRMA / ORTADOĞU’YU ANLATAN HARİTALAR

EKO V‹T R‹N EKİM 2014142

Beklenmedik bir ayak-lanma ve ardından gelenBatı müdahalesiyleMuammer Kaddafi dikta-törlüğünün yıkılmasıAfrika’nın kuzeyinde ya-şayan halklar için intikam-larının alınması anlamınageliyordu. Bu haritaKaddafi’nin devrilmesininardından yaşanan bütünbelli başlı gelişmeleri yan-sıtmaya çalışıyor; bundandolayı da oldukça karışıkbir yapıya sahip. Libya,Cezayir, Mali ve Nijerya et-rafında yer alan turuncudesenli bölge yarı bedevibir etnik azınlık grup olanTuareglerin yaşamlarınısürdürdüğü bölge. KaddafiLibya’nın petrol zenginli-ğini 2011’deki savaşta kendi yanın-da savaşan çok sayıda Tuaregi eğit-mek ve silahlandırmak için kullan-dı. Kaddafi’nin devrilmesinin ar-dından Tuaregler ele geçirdikleri si-lahlarla Cezayir ve Mali’de kimi böl-geleri kontrolleri altına aldı. Mali’dekapsamlı bir isyana önderlik etme-yi başardılar ve ülkenin kuzey yarı-sını ele geçirdiler. Onların bıraktı-ğı boşluğa el-Kaide yerleşti veMali’de bazı kasabaları veCezayir’de kimi fosil yakıt tesislerini

ele geçirdi. ‘Sahel’ olarak bilinen buyarı çöl bölgede adli suç vakaların-da ciddi bir artış görüldü. Bununlabirlikte Avrupa’da iş ve daha iyi biryaşam arayan Afrikalılar geniş göçgüzergahlarını doldurmaya başladı.Öte yandan ikisi de petrol üretici-si olan Nijerya ve Sudan’da silahlıçatışmalar daha da kötüye gitmeyebaşladı. Kaddafi’nin düşüşü bütünbu problemleri çözmezken düzen-sizliği, meydanda dolaşan silahlarıve kargaşayı daha da arttırdı.

Libya'nın 2011 Savaşı Afrika’yı nasıl değiştirdi?

Radi

o Fr

ee E

urop

e / R

adio

Lib

erty

Suriye ve Irak’ın varsayımsal olarak yeniden çizimi

u fikir Sünni ve Şiiler arasında mez-hebi şiddet egemen oldukça birkaç

yılda bir tekrar akla gelen eski bir fi-kir: Acaba 20. yüzyılın başındaAvrupalılar tarafından çizilen mevcutzalimane sınırlar bölgedeki dini vemezhebi ayrıma göre tekrar şekillen-dirilebilir mi? Aslında Irak veSuriye’den yeni devletlerin çıkmasınıöngören bu proje sonuçsuz bir proje vesadece yeni problemler ortaya çıkart-maya yarar. Fakat öte yandan şu ankifiili durum da bundan çok farklı değil.Irak hükümeti ülkenin Şii ağırlıklıdoğu ve güneydoğu kısmında tam an-lamıyla egemenken, Irak’ın batısı veSuriye’nin doğusu Sünni kimliğini sa-hiplenen silahlı gruplar tarafındandomine ediliyor. Suriye’de de Nusayriağırlıklı hükümet ise daha ziyade ül-kenin batısında yer alan Hristiyan veŞii/Alevi ağırlıklı bölgeyi kontrolü al-tında tutuyor. Öte yandan KürtlerIrak’ta Anayasal bir özerkliğe sahipkenSuriye’de de ‘de facto’ bir özerkliğe ka-vuşmayı başardı. Bu sebeple bu hari-ta artık anlamsız bir spekülasyondançok fiili durumu temsil ediyor.

B