Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
TDV - İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ DERGİSİ
SAYI: 2 • YIL: 2007
DINVEHAYAT
YAYlN YÖNETMENi Pnıf. Dı. Mushıliı ~RICI
YAYlN mORDiNATÖRÜ Kadri~ AVCI ERDEMÜ
EDiTöR KarimaCESUR
urilllll.aııur@lm•1.mm
YAYlNEKiBI Abdiilbırim YAT~IN
Ahmet BENSiZ DavutÖZGÜL
Emine ARSlAN KelimeCESUR Malımat YÜKSEL Musıokim ARICI
SalimSELVi Sümııyya PARILDAR
TASHIH Alımat KARATAŞ
~KLAM SORUMYJSU Omer Faruk ŞENTURK
GRAFIK TASARlM ABY AJANS 0212 5313787
BASlM YERI w TARIHI TDV Yay)ı\at. va Tıc. işi.
Oslim Oıııak Son. Sit. l.Cııd. 358. Sk. Na: 11 Yenimahalle/ ANKARA Tel: (0312) 354 91 31 Faks:{0312) 354 91 32
ISBN:97i-975-389-505-7 Ankara 2007
DAA mM TDVYay. Mar. va Tıc. iıl. isıonbull.Şb
Klodfaıeı Cad. Nq: 1411 Divanyolu Eminiinii/ISTANBUL
Tel: (0212) 518 46 04 Faks: (0212) 518 83 07
Yayınlanan yıııılaıın hukuki-bilimsal sorumluluğu yazodanno aillir.
PARA iLE SAlliMAZ
Bismillahicrahmarucrahtm Rabbimize sonsuz hamd, Efendimiz• e saJat ve selam olsun. istanbul Müftülüğü'nün özel dizi olarak başlattığı yayınların ikincisi ile
karşınızdayız. Birinci eserimiz yayın gnıbunun yoğun çalışmasıyla Peygamberimizin doğum yıldönümü mllnasebetiyle yapıJan etkinlikler çerçevesinde Nisan ayında "insanlığın Tükenmeyen Ümidi Peygamberimiz'e" ithafiyla huzurlannızda olmuştu. Başta Diyanet işleri Başkanımız olmak üzere eserin kendilerine ulaştığı ilim adamlarımız ve Diyanet mensubu görevlilerimiz beğeniJerini, takdirlerini ve teklifterini ifade etmişlerdir. Bunlar bizim için sizlere daha iyiyi sunabilmek ve eksilderimizi giderebilmek adına tefYİk edid unsur olmuş, gayretimizi arttınnıştır.
Ismi Hilemete Çatn /Yaratan Rabbinin Adıyla Oku olan ikinci eserimiz, Kur'an eğitimi tarihi, ilk dönemden itibaren başlayıp devam eden hafizhk müessesesinin önemi ile biifiz olma yöntemleri, tarih boyunca öirend öğretici profiJinin sunulması, din adanumn toplum içindeki saygınlığı, Kur'an öğretiminde veli-öğrenci-öğretici ilişkisi, yaz Kur'an kursJannda veli sorumluluğu gibi Kur'an'ın talim ve hıfzına dair faydalı olacağını umduğumuz makalelerin yanında; Kur'an'ın aniaşılmasına ve Kur'an•ın edebiyat, sanat ve mOsikiye yansıyan yönleri ile ilgili olmak üzere, alanında yetkin yazarlar tarafından kaleme alınan 30'u aşkın makaleyi içernıektedir. Aynca Kur'an eğitiminde bir ekol olan Abdurrahman Gürses Hocaefendi'yi konu edindiğimiz portre bölümümüzün ve İstanbul kurraJanndan Miktad Temiztürk ile yaptığımız söyleşinin zevkle okuoacağı kanaatindeyiz. Ecdadımızın Kur'an'a gösterdiği hUnnetin örneklerini ve istanbul Müft:UlüğU'nde muhafaza edilen taş baskılarla ilgili makaleleri ise arşiv bölümümüzde sunuyonız.
Bilindiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı okullann tatile girnıesiyle ilköğretimini tamamlayan çocuklanmızın, başta Kur'in-ı Kerim olmak üzere, aynı zamanda akatdiınize ve ahlü:a dair temel bilgileri öğrenmeleri için yurt çapında Yaz Kur'an Kurslan dönemini başlatmaktadır. Kısıtlı zamanda verilecek olan bu eğitimin çocuklarımızı sıkınadan yapılabilmesi ve istenilen düzeyde verimin alınabilmesi için öğretici, öğrenci ve veli işbirliği zaruri olmaktadır. Bir yanıyla bu amaca da yönelik olmak üzere yayınJadığımız eserimizin faydalı olmasını ümid ediyoruz. Bu eserin oluşmasında fikirleri ve makaleleri ile katkıda bulunan değerli akademisyenJere, fotoğraf arşivini bizlere sunan Sayın Halit Ömer Camcı'ya, minyatürlerin temin edilmesinde her türlü kolaylığı sağlayan IDV isl~m Araştınnalan Merkezi KUtUphane Müdürü Sayın Fatih Çardaldı'ya ve personeline, Diyanet çalışanlanna, yazılı ve görsel malzeme sağlanması, yayına hazırlık, basJa ve tasanm süreçlerinde katkısı olan herkese şükranlanmızı sunuyoruz.
Allah'ın çabşmalarımızı hayırlı ve berekedi kılması ümidiyle ...
Dr. Mustafa KÜÇÜK
Başbakanlık Osmanlı Arşivi
Reisülkurra Abdurrahman Gürses Hoca Efendi'nin
P!":.iJ ::an-ı Kerim; çeyrek asra yakın bir süre içerisinde UJ ResOl-i Ekrem -saHaJJahu aleyhi veseiJem
Efendimiz'e indirilmiş ve muhtevasındaki ahl~k ile ahkimı,
en evvel kendi hayatında uygulanarak bizzat onun tarafindan
insanlara tebliğ edilmiştir. •Andolsun ki Resulullah, sizin için,
Alfah'a ve ahiret gilnilne kavuşmtıyı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler
için güzel bir örnektir. 111 Böylece peygamberlerin sonuncusu
olan Hazret-i Muhammed (s.a.v.}'e2 indirilen Kur'an-ı Keı1m,
aynı zamanda dinlerin sonuncusu ve ekmeli bulunan islam
Dini'nin3 esaslarını belirleyici son il~ht kitap olmuştur.
İnsan her hangi bir baskıya maruz kalmadağı takdirde
yeniye kolayca meyil gösterir. Keza yapacağı işler için güvenilir
bir örnek edinmek de tercih ettiği bir şeydir. Bu ise İslam
Dini'nin kaynağı bulunan Kur'an-ı Kerim'in ve onun tebliğ
edicisi Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'ın kadr ü kıymetini,
bUtUn insanhk nezdinde artıran bir husustur. Zira Kur'an-ı
Kerim sayesinde insanlar, Yüce Yarana'nın dünya ve ahiret ile
olan emir ve yasaklarını tahrif edilmemiş bir şekilde
öğrenmektedirler. Hazret-i Peygamber'in kendisine indirilen
Kur'an-ı Kerim'i bütün güzelliğiyle hayatına tatbiki demek
olan fiiJI-kavrı sünnetleri ise bu yönelme ve kabullenmeyi
·• Haziran '07 ı9e~
·w
kolaylaştınp değerli kılmaktadır. öyle ki bizatiht Kur'an-ı Kertm'de
ResOluilah Efendimiz'in ash~bına ~etler okuduğu, onlara Kitib ve hikmeti öğrettiği ve kendilerini daha önce içerisinde
bulundukları her türlü reddedilmiş ahlak ve inançlardan temizlediği4 zikredilmektedir.
O'nun ardından gelen mezheb imamlarının ictihad ve uygulamaları ise ilaht kitabın anlaşılması ve yaşanınası yolundaki gerekli techizatı insanlığm emrine sunmaktadır.
Kur'an-ı Kerim bir hidayet rehberi5 olarak yalnızca insanlığa gerekli emir ve yasakları düzenlemekle kalmaz, kendisinin
muhafazasi, okunınası ve dinlenmesine dair şartlan da açıkça ortaya koyar. İslam'ın en önemli rük:ünlerinden birisi bulunan
namaz içerisinde kıraatin farziyeti ve mUminin kendisine kolay geleni5 tertil üzerevakur bir şekilde okuması gerektiği,7 bu kabil evamir-i mühimmedendir. Kur'in-ı Kerim'in mücerred olarak
okunınası da bir emr-i şahsi, yani farz-ı kiffiye olduğu başka bir vecibedir.3 Keza ilaht şartlara uygun ve samirniyetle dinlenınediği
takdirde kişinin nasıl bir akıbet ile karşılaşacağı gözden uzak tutulmadığında,9 Kur'an-ı Kerim'i kıraat mes'elesi de wzuha
kavuşacaktır. Nitekim insanları ve cinleri milsitiman olmakla mes'ul tutan Rabbimiz Tellla, onlann Kur'an-ı Kerim dinlemek için gittikleri ResOluilah Aleyhisselam'ın huzurundaki tavırlannı
açık bir örnek olarak bizlere göstermektedir: "Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) «Susun» demişler, Kur'an'ın okunması bitina uyanalar olarak kavimlerine dönmüş/erdi. "10
UsQIUne uygun ve sekinetle Kur'an-ı Kertm'i dinlememek, inkar edenlerle benzer bir fiili gerçekleştirmek tehlikesini taşır ki bu feci bir akıbettir: inkar edenler: "Bu Kur'an't dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastınrsmız, dediler."'' Işte
Reisülkuni Abdurrahman Gürses Hocaefendi. kendisinden önceki reisülkıırratar Gönenli Mehmed Efendi ve Mehmed Aşıkkutlu gibi hamele-i Kur'an'ın şahsiyetlerini bu düstOr şekillendirmiştir:
Okurken ve okıınurken Kur'an-ı Kerlm'e gerekli ihltis ve hUrmeti göstermek ve başkalarının da buna riayetlerini temine çalışmak.
Her kim Kur 'an-ı Kerim ehli olup de kendisini herkesten Hendek'te başlayıp, İstanbul
ve medreselerin kapatılmasının
ardından tekrar Hendek'te
devam ettirdiği talim ve tedris
hayatını, temelli olarak geldiği
Üsküdar'da Selimiye Camii Şerifi
müstağni görmezse o kimse Kur'an'a hürmet etmemiş
olur, hadis-i şerifinin ne güzel örneğidir o. Bazılarının
pek idrak edemediği vakarının ve celalinin sebebi de
budur: Kur'an-ı Kerim'e hürmet ve onun İlahi Kelam
olduğunu unutmamak, unutturmamak.
Şüphesiz onların ardından gelenler ve isimleri
burada zikredilmeyen pek çok Kur'an-ı Kerim
hamili zevat-ı zevi'l-fazl da böyle bir düşüncenin
mensubu ve takipçileridirler.
Abdurrahman Gürses Hoca'nın Kısaca
Hayatı
Abdurrahman Hoca ile Nuruosmaniye
Camii'ndeki talim dersleri vesilesiyle tanıştım.
Ağzına Kur'an pek yakışan sevgili arkadaşım
Alaeddin Özer vasıtasıyla Hafız Enver Ceylan'dan
1977 yılında birlikte başladığımiz talim dersleri
bizi cumartesileri öğleden önce Nuruosmaniye
Kur'an Kursu'nda Abdurrahman Gürses Hoca'nın
tedrisine kadar ulaştırdı. İslam aleminin pek
seçkin hafızlanndan ve Nuruosmaniye Başimaını
olan Enver Hocamdan talim üzere başladığımız
hafızlık çalışmamızı birkaç devir sürdürebildik,
ama bu arada gerek kendisinden ve gerekse
Abdurrahman Hocamdan istifade etmeye devam
ettik.
Hendek'de 1325 (1909) tarihinde doğup 1 O
Ağustos 1999 Salı günü Teşvikiye'de rahmet-İ
Rahman'a kavuşan Abdurrahman Gürses 12
Soğuksu köyünün imam-hatibi olan ve "Beni
zorlamasaydı hafiz olamazdım!" dediği babası
Hafız Said Efendi'den hafızlığını ikmal etmiştir.
imam-ı Eweli ve Hatibi Hoca
Fehmi Efendi'de sürdürmüş ve
üç yıllık bir kıraat devresinden sonra 1937
senesinde İstanbul Tariki'nde Kıraat-i Aşere ve
Takrlb kazeti almaya hak kazanmıştır. icazet
merasimi İskele Cami-i Şerifi'nde icra edilmiştir.13
Edirnekapı Mihrimah Sultan Cami-i Şerifı'nde
1938 yılında başladığı imarnet vazifesine, 1944
yılında tayin olduğu Bayezid Camii Birinci
imamlığı ve Hatipliğinden 6 Haziran 1979 yılında
yaş haddinden emekli oluncaya kadar devam
etmiş ve bu tarihten sonra da Kur'an-ı Kerlm'i
tedris vazifesini hastalığı ilerleyinceye kadar
sürdürmüştür. Diyanet İşleri Başkanlığınca 1976
yılında açılan Haseki Eğitim Merkezi'nde kendisi
İstanbul Tar1ki ve Mehmed Aşıkkutlu Mısır Tariki
olmak üzere, aşere-takrlb-tayyibe dersleri
vermişlerdir.
Abdurrahman Gürses Hocam ile Kıraat
ilmine ve Haseki Eğitim Merkezi'ne Dair
Sohbet
Bu fakir ile Alaeddin Özer ve Başbakanlık
Osmanlı Arşivi'nden dört arkadaşımız, 25 Ocak
1991 Cuma akşamı; Hocamız Abdurrahman
Gürses'i Ataköy'de Başbakanlık )oj manlarındaki
hane-i acizlde misafir eyledik. Teşvikiye'de
bulunan evinden Alaeddin Özer'in arabasıyla alıp
fakirhanemize getirdiğimiz hocaınızia yemek
Hozinm '07 <S>
sırasında ve sonrasında gerçekleştirdiğ-imiz
sohbetin büyük bir kısmını kayda aldık. Hizmette
bulunduğum için sorulan soran Alaeddin Bey,
konuyu isabetli bir şekilde Haseki'de yüıiitülen
kıraat ilminin tedrisine getirdi. Aşağıda yer alan
kayıtlar, birkaç edat-kelime dışında, tamamıyla
hocamıza ait usJOb ve ifadelerdir.
Bu konuşmalarda en dikkat çekici husus,
hocaının misafir olduğu bir vaziyette dahi ciddi
bir şekilde bilgi sunma tevazuunu göstennesidir.
Bugün anlattıklarını tekrar dinlediğimizde, bu
i fadelerin konuyla ilgili ilmi kitaplarla tamamen
mutabık olması, bu sohbetin başka bir özelliğidir.
MeseJS isınail Karaçam'ın kıraat ilmi hakkında
yazdığı ibareterin hemen hemen aynısı14 kendisi
tarafından bizlere aktanlmıştır. Bir kaynak ohnası
<;> Hazioıo '00
Hocaefendinin lcazetinin Yer Aldılı Mezartaşı
bakımından, bu bölümü aşağıda arzediyorum.
Haseki E~itim Merkezi'nde Kıraat
Tedrisine Dair
"Bu ilme çalışan ecdadımazdan çok kişi
olmuştur. Şimdi son zamanda bunu bilen adamlar
kalmadı, hepsi rahmet-i Rahman'a kavuştu.
Mesela ben istanbul'a geldiğim zaman imamlar
vardı, bunu bilen hocalar çoktu. Ben 40-50
tanesine yetiştim. Onlardan, hocalarımızdan
okuyanlardan da ortada kimse görülmez bir hMe
geldiği zaman Tayyar Bey bu Haseki'yi açtı .
(Hocam burada uzun uzun Haseki Eğitim
Merkezi'nin açılışını anlatıyor.)
Hasılı ketarn bu memlekette bu ilmi bilen ve
okutan kimseler kalmamışken, okuyan
Hocaefendinin El Yazısı
/1(/3 .... _ _,,~,-_. ,..e .... ,,...;.....; (<,• /• 9?~' pu,._fo.. ~~
~~ '?,N:t,....,.A.aj- k.b.---; ... ~4r~
El"i11·~,__ı.,_ ~u/1~ .•
~---?~~ B".a.~~>"?~ ·· 6fi/JIA~~ fi8DWIC'/uulfll/tl (J;~Sti
kimselerden de işe yarayan kimseler kalmamışken
bu iş oldu. Zira bir ilmi öğrendikten sonra
başkasına öğretmezsen o ilim çüriir ve unutulur
gider. Bu işler böyledir: öğrenditini öğretmezsen
kitap k:üllenir, toztanır ve unundur gider. Şimdi
Türkiye'de bu işi bilen 70-80 kadar talebeyi
yetiştirdik. Ama okuttıığumuz talebeyi Diyanet'in
değerlendirmesi gerekir. Henüz o yok. Bundan
istifade etmek, bunları teşvik etmek lazımdır.
Fakat şunu söyleyeyim: Ben epeyce gezdim, Mısır
müstesna olmak üzere, bu ilim islam aleminde
yok, düşmüş. Mesela Irak. Başına gelen bu
felaketlerden dolayı Allah İslam aJ.emini kurtarsın.
Mevzu başka ama sırası geldi söylüyorum ..
Maalesef. .• Irak'ta ve Suriye'de böyle bir şey yok.
Bizim Haseki'de okuttuğumuz şekilde bu ilmi
tahsil eden bir ülke yoktur. Bu bakımdan bugün
Türkiye'nin islamı cihette durumu, islam ateminin
hepsinden daha iyidir."
istanbul Tarildne Dair İstanbul ve Mısır taı1klerine dair soruJan suale
verdiği cevap:15 "Kıraatin aslı birdir. Bazı
teferruatlarda farklar vardır. İşin esasında fark
yoktur. Başka bir misal size anlatayım: Farz olan
namaz beştir. Namazın farzları değişmez.
Sünnetler vardır. Her hangi namaz olursa olsun,
namazın içerisinde sünnetler vardır. Me sali Allahu
ekber dernek, fat7dır. ittitah tekbiri farz dediğimiz
zaman bunun içerisinde fiırz vardır, vacib vardır,
sünnet vardır. Allah demek farzdır. Ekber demek
vacibdir. Ellerini yukarıya doğru kaldırmak
sünnettir. Kulaklannın yumuşakianna değdirrnek
de müstehabdır. Binaenaleyh iftitah tekbirinde
bunlann hepsi vardır. Farz olan iftitah tekbirinde
uygulamalar, farklı sünnetlerle olur. El bağlamalar
ve yukan kaldırmalar farklı olabilir. Bunun gibi
ilm-i kıraatin da esasında fark yoktlır. Fark bazı
teferruatındadır. Ama bunu okumayanlara
anlatmak zordur. Bazı imamlar veyahut riviler
vardır. R.avi, kıraat imarnından ahzeden talebesi
Hocaefendinin icazeti
;~J;'~J ;~ {wi.:/j_~(j! J cr', ~!f.,_,o:/'J;;;~', ;~, ;,?~,
(f~' ~.J~,}';n •(1d(f~, J;'1 11~~~1
i".~'ı:;;<f;J~/ JJılf:!. 'J)' .... -!i/{/1:
fj;jr ,')lt :;r'[)ı.iL d:J'~·ı, ([;.JIJ(r~l , # ,. ..
~i.Cv~f:r(.fi~~?~' '· ~~~,,
J,~~,r~ ıl' iJ ,_..JJJ·ciı~' .ı;;t~v
~1(/ı;~ıJJ.-l'.vifJ'., i~ F,. "' . ~ .. . .. ~--. . i 11" . - . s , ...... r;y-"'ı,JI(/J t~11J~')J- ~~ { '
..;;'....:....--;j41V1•f..:,./,wj, s . 7' .. ; SS 1
...ıi!J .j)t, ; V,~
Hazm.n'07 $
Nuruosmaniye Kur'an Kursu'ndaki bir dersirniz görmezse o kimse Kur'an'a hürmet
etmemiş olur, hadis-i şerifinin ne güzel
örneğidir o.16 Bazılarının pek idrak
edemediği vakarının ve celalinin
sebebi de budur: Kur'an-ı Kerim'e
hürmet ve onun İlahi Ketarn olduğunu
sırasında, ellerini masanın iki yanına geniş bir
şeldlde açıp yaslayarak, şöyle söylemişti: "Buradan
sesimi bütün Türkiye ye duyurmak ve şöyle
söylemek isterim: Ey imam ve hatipleri Ehil
olmadan o makama geçmeyin."
demektir. Sıla yapar. (Hocam burada sıla örnekleri
veriyor.) İbn-i Kesir ise bütün cemi' zamirielinde
vaslederken sıla yapar. İstanbul tarikinde evvela
sıla yapar. Sonra sıla'sız okur. Mısır tarikinde ise
önce sıla'sız okur, sonra sıla yapar. Başka bir
örnekte ise: istanbul tarikinde evvela tOI ile
başlanır, Mısır taıikinde ise evvela kasır ile başlar.
(Hocam örnekler veriyor.) Yani bu gibi teferruatta
farklar vardır. Takdirn-tehir farklan vardır. Birisinin
önce yaptığını diğeri sonra yapıyor. Esasta fark
yok, teferruatı okunuşunda fark vardır. Ben
istanbul'a geldiğimde istanbul tafıkini okuyanlar,
Mısır tarİkini okuyanlardan daha azdı. Benim
dört devre okuttuğum talebeler İstanbul tarikiyle
okudular: 70-80 kişi kadar. Şimdi bu devrede
Mısır tarikım da derse koyduk."
Reisülkurra Abdurrahman Gürses Hoca
Efendi'nin Şahsiyeti Gerek sağlığında, gerekse vefatından sonra
hakkında yapılan mülakatlarda ittifak edilen en
önemli özelliklerinden birisi, Abdurrahman
Hoca'nın dünyaya rağbet etmeyen, insanların
elinde olanlara bakmayan ve kendi nefsinden
önce Kur'an-ı Kerim'in izzetini düşünen birisi
olduğudur. Gerçekten: Her kim Kur'an-ı Kerim
ehli olup de kendisini herkesten müstağnt
<5> lhzlıan '07
unutmamak-unutturmamak. Esefle
kaydetmek gerekir ki, bir kısım
kişilerin, hafızı olduklan Kur'an-ı Kerim'in hamili
olamadıkları ve "eşrUu ümmeti' hameletü'l-
Kur'an" hadis-i şeritindeki manadan pek uzak
bulunduklan günümüzde, Abdurrahman Gürses
Hoca'nın hakkıyla anlaşılması güç görülmektedir.
Hocam, sadece İlahi Kitab'a layık davranmak ve
onu okuyup-okutmada, imarnet ve hitabette
örnek olmakla kalmamış, meslektaşlarının da
bu vasıfta olmaları için onları irşaddan geri
durmamıştır. Nitekim kendisi Nuruosmaniye
Kur'an Kursu'ndaki bir dersirniz sırasında, ellerini
masanın iki yanına geniş bir şekilde açıp
yaslayarak, şöyle söylemişti: "Buradan sesimi
bütün Türkiye'ye duyurmak ve şöyle söylemek
isterim: Ey imam ve hatipleri Ehil olmadan o
makama geçmeyin."
Onun şahsiyetini daha iyi anlayabilmek için,
kıraat okutacak hocada aranan vasıfları bilmek
lazımdır. Bunlardan bazıları şunlardır: Hafızası
kuvvetli olmak; güvenilir kimse olmak; fısk u
fucurdan uzak durmak; gösterişten uzak
yaşamak.17 İmam NeveVI de bir Kur'an-ı Kerim
mualliminde bulunması gereken vasıfları şöyle
sıralar: Niyetinin Allah için olması; talebesine
şefkatli bulunması; talebe okutınada haıis olması;
talebeler arasında adaleti gözetmesi; ders
esnasında hareketlerini kontrol etmesi; ilmin
Abdurrahman Gürses Hocamın, huzurunda talim
görenlerin kendisinden çekinerek heyecanlanmaları
Çollak, Sıdkı Gülle, Osman
Şahin, merhum Mehmet Çevik,
Mahmud Albayrak, Emrullah
Hatipoğlu ve Ramazan Pakdil,
bugün yerlerini başkalarının
dolduramayacağı büyük
sebebiyle şaşırmaları üzerine sıkça söylediği şu sözü
hiç unutamam: "Daha başlarken şaşıracağınızı
düşünmeyin; okuyacağım diye baş/ayın. Çekinmeyin. "
şerefini koruması.18 Gerçekten Abdurrahman
Gürses Hoca'nın hayatına vakıf olanlar, bu
sıfatiarın adetil kendisini tarif ettiğini bilirler.
Gerek güzide talebesi Fatih Çollak'ın kıymetli
eserinde yer alan ifadeler ve gerekse muhtelif
gazete ve mecmualarda kaydedilen hatıra ve
mülilkatlarda, Gürses Hoca'nın bu yönü açıkça
kendini göstermektedir.19 Mesela; kendisinin
bizlere lütfettiği sohbette zikrettiği, kıraat ilmi
tahsilini yapanların münasip bir şekilde
değerlendirilmeleri gerektiği bir dilekten ibaret
kalmamıştır. MezkOr batıralardan öğrendiğimize
göre Abdurrahman Gürses Hoca Efendi, talebesi
ve dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar
Altıkulaç'ın da yardımıyla, hemen bütün kıymetli
talebelerini istanbul veya Ankara'nın büyük
camilerinde görev almalarını temin etmiştir.20
Abdurrahman Gürses Hoca'nın şahsiyetini
olduğu kadar, öğreticiliğindeki yüksek meziyet
ve derecesini gösteren ölçülerin başında,
yetiştirdiği talebeler gelmektedir. Kendisi
hakkında böyle bir yazıyı yazarak haddini aşan
ben, fazilet ve şöhretleri bütün islam alemine
yayılmış talebelerinden bahsetmeye elbette
cesaret edemeyeceğim. Ancak şu kadarını
söylemek gerekir ki; yetişmesinde Hasan Akkuş
merhumun da payı bulunan merhum İsmail Biçer
ile birlikte Mehmed Sevinç, Kadir Temel, Fatih
değerlerimizdendir. Bu
üstadlardan ve de burada ismi zikredilmeyen
daha onlarca talebelerinden her birisi,
Abdurrahman Gürses Hoca'nın faziletiyle Kur'an
ı Kerim kıraatİndeki yüksek öğreticilik vasfının
semeresi olan göz alıcı numunelerdendir.
Kur'an-ı Kerim'i ahlak ve ahkamıyla yaşayan,
Hz. Peygamber Aleyhisselilm'dan intikal ettiği
gibi onu hocalarından tevarüs edip öylece
öğreten, bütün hayatı boyunca önceliği
Kur'an-ı Kerim olan Reisülkurra Abdurrahman
Gürses Hocaefendi, talebelerini de öncelikleri
arasında dahil etmiştir. Onların muallimi-mukri'i
olduğu kadar hamisi de olmuştur. Nitekim Fatih
Çollalön eserinde zikrettiği; icazet merasimindeki
ruh hfilini sezen Abdurrahman Gürses Hoca'nın
onu ferahlatması gibi manevi takviyeleri yanında;
-mahremiyete emaneten anlatıldığı için burada
bahsedemeyeceğim- revkalade mühim himayet
ve hatta keşf ü kerametiyle bazı talebelerinin de
ciddi sıkıntı ve tehlikelerden kurtulmasına vesile
olduğu bilinmektedir.
Abdurrahman Gürses Hocamın, huzurunda
talim dersi alanların kendisinden çekinerek
heyecanlanmalan sebebiyle şaşırmalan üzerine
sıkça söylediği şu sözü hiç unutamam: "Daha
başlarken şaşıracağınızı düşünmeyin; okuyacağım
diye başlayın. Çekinmeyin." Onun özellikle
<okuyacağım diye başlayın> sözü, benim pek çok
H..Um'07 <5>
Onun özellikle wkuyacağım diye başlayzn> sözü, benim pek çok başka bir de Takrib tarila vardır Id o da kırbt-ı ~ere imamlannın rAYileriyle o rlvileri arasındaki ufak tefek ihtilaflan öğrenmeye ve okumaya denir. Bu üç kıraatta kıraat veeibierinin toplanması ve tertibi itibaııyla kurta arasında ild taıilc kabul edilmiştir. Birincisine Teysir tarila denilir Id ed-Dftıı'i'nin et-Teyslt'i ile ibnü'l-Cezert'ııin et-
konuda kendime güvenmemin temelini teşkil etmiştir, diyebilirim.
Gerçekten bir aşzr okumak maksadıyla hemen her Besme/e-i
Şerife çekişimde, haddimi bilrneğe çalıştığım kadar, onun bu
teşvik edici nasihatini de hatır/ar, rahatlanm.
konuda kendime güvenınemin temelini teşkil
etmiştir, diyebilirim. Gerçekten bir aşır okumak
maksadıyla hemen her Besınele-i Şerife
çekişimde, haddimi bilrneğe çalıştığım kadar,
onun bu teşvik edici nasihatini de hatırlar,
rahatlarım.
Allah için okuyan, Allah için öğreten ve Allah
için sevip-öfkelenen Abdurrahman Gürses Hoca,
bu vasıfları anlaşıldığı derecede aramızda olacak;
ama yetiştirdiği öğrencileri ve okuduğu aşr-ı
şeriflerle kıyamete kadar yaşayacaktır.
Rabbimiz Te~l~. şefaatine ve ResOl-i Ekrem
aleyhissal~tü vessel~m- Efendimizle birlikte
sohbetine n~il eylesin. Amin y~ Muin! •
1) "Andolsun Id Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret günOne kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." el-Aiuab 33121. Ayette, Hz Peygamber'iıı, Allah'ın hoşnutlutunu kazandıracak davranışlarda
bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örmek, en büyük fazilet
nurnOnesi oldulU anlatılmaktadır. Böylece, ResOlullah'ın, hislerine m&I!Op, insanlan memnun etmek ve onlara pratik del;erden mahrum birtakım nazart kaidel~r ölretmekle görevli olmayıp, O'nun h~defınin, insaniıla amelt kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşıhruş olmaktadır. Biııaenaleyh, onun hayatı ve siteti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır. 2)el-Enbiy.l, 21/107. 3)el-Mliide 513. 4)ei-Cum'a, 6'1J2. 5)"Şüphesiz Id bu Kur'an en dotru yola iletir; iyi davraruşlarda bulunan Müminlere, kendileri için büyük bir miik:H'at oldutunu müjdeler." el-isr~ 17/9. 6)el-Müzzenımil, 73120. 7)el-Müzzemınil, 7314. 8)el
Kasas 28185. 9)"Kıır'Sn okundu~U zamansusun Id size merhamet edilsin." el-A'ıif7/204. 10)el-Ahkftf 46129. 11 )Pussılet 41/26.12)1'atih Çollalc, ReisU!kurra Hendekli HM\zAbdurrahman Gürses Hocııefendi, lstanbu12002, s. 5. 13)Fatih Ço11ak, a.g.e, s. 12. 14)Kıraat imamları arasındaki farklı okuyuşlara kıraat denildiği gibi, kıraat ilmi de; "Kur'an-ı Keıi'ın'in kelimelerinin mUtevatir okunuş şekillerini ve onlardaki farklılıklan nakledenlerine isnad ederek bilmektir." lsmaıl Karaçam, Kıraat bmi'ııin Kur'an TelSiıindeld Yeri ve Mütevatir Kıraatiann Yorum Farkianna Etkisi, Istanbul 1996, s. 73. 15)Kıraat Alimleri arasında iki taıilc kabul edilmiştir: 1. Seb'a tarikı, 2. Aşere tarikı. Bunlardan
llıhbll'ini asıl itibar ederek bunlara eş-Şltibiyye ve ed-Dürre'yi ilave etmekten ibarettir. Sonraları bu taı'lk,
Istanbul tıııikı olarak m~r olmuştur. Kanıçam, a.g.e, s. 96. Gerek yukandald eserde, gerekse Merhum Abdurrahman Gürses Hoca'nın sohbetinde bahsedildiji gibi; Kaııımt Sultan SWeyıııan~n Sadrazamlanndan Tavil Mehıned Paşa, Mısırda fevkalade şöhretli bir kıraat öl;reticisi bulunan Şeyh Ahmed el-Mısıi'yi Istanbul'da Eyüb Sultan Camii'ne imam tııyin ettirmiştir. Bu zatın
okuttuğu Teysir taıilcına 1591 tarihinden itibaren islftmbol!istanbul tafıkı denrneğe baflaııınıştır. el-Mısfl, bu eğitimini 1597 tarihine kadar süıdüıtııUştiit Aynı eser, s. 97. Konu için aynca şu esere bak:ılmalıdır: AbdWhamid Birışılc, Kıraat Ilmi ve Tarihi, Bursa 2004. 16)Fatih Çollalc, a.g.e., s. 69. 17}Necati Tetilc, ~langıçtan 9. Hicıi Asra Kadar Kıraat lıminin llı'limi, İstanbul1990, s.148. 18)Necati ıetik, a.g.e., s. l49. 19)Hakk:ında yazılan en geniş mııhtevalı ve ciddi kaynaklı kitap, şllphesiz Id Fatih ÇoUalôn hazırladıfı eserdir. Bunun haricinde, yine talebelerinden ismail Kara'nın Sözü Dilde, Hayali Gözde, Istanbul 2006 tarihli ikinci baskı kitabında, Gürses Hoca'ya dair hatıra ve
değerlendirmeler mevaıttur. Söz konusu bilgiler, 'Fem-i Muhsin" baflığıyla
eserin 172-182. sayfalannda yer almaktadır. Bu makalede Kadıköy Osmanağa camii imam Hatibi ve Gürses Hoca'nın meşhur talebelennden Ramazan Pakdil~n soyadı, s ehven Bakkal olarak kaydedilmiştir (s. 181) 20)1smail Kara,
a.g.e., s. 181.
0 Haziran '07
•