3
Kış Hava şimdiden çok soğuk. Bu kış çetin geçeceğe benziyor. Artık iyice yaşlandığım için tarlaya gidip çalışmakta zorlanıyorum. Neyse ki tanrı bana 5 mükemmel kız evlat verdi. Eşim ve kızlarım ekinlerimizle ilgileniyor, karasabanı kullanma görevi ise damatlarımda. Ben ise artık işe yaramaz bi ihtiyar olarak evde şu eski sobanın yanında bu günlüğü kaleme alıyorum. Bu aciz köylü hayatımıza rağmen okuma yazma bildiğim için şanlıyım. Diğer köylülerin arasında maesef okuma yazma bilen yok. Küçücük yaşımda öğrendim yazmayı, o zamanlar güzeldi hayat. Şimdikinden daha küçüktü gözlerimde gerçek dünya ama hayallerim çok büyüktü. Vicdan ve merhamet sahibi, köydeki herkes tarafından sevilen bir rahip olan dayım ve annemle beraber yaşıyorduk. Babamı tanıma fırsatım hiç olmadı. Ben doğmadan ölmüş bir savaşta. Annemden şimdi torunlarıma öğrettiğim neşeli şarkılar dayımdan ise okuma yazmayı öğrendim. Bana bıraktıkları en önemli en değerli miras bunlar ki bırakabildikleri tek miras da bunlar. Şimdi doğduğum topraklardan çok uzaklardayım. Yaşlandıkça eskileri hatırlamak daha çok insanın içini acıtıyor. Ne garip ki yine yaşlandıkça insan hep eski günlerini anıyor. İlkbahar Güneş bizleri hatırlamaya başladı. Karlar yavaş yavaş eriyor. Bahçemdeki en sevdiğim ağaç minik minik mor çiçeklerini açtı bile. İlk hasatımızı yapmamıza az kaldı. Kış çok soğuk geçtiği için fazla ürün yetiştiremedik. Turpların hepsi derebeyimize gönderilecek. Aileme ise 2. ve asıl hasata kadar 4 çuval yulaftan başka bi şey kalmayacak. İnsanın onca soğukta emek emek işlediği tarlanın mahsülünü bir başkasına öylece vermek zorunda olması çok acı verici. Üstelik onun yani derebeyimizin bunca seneye rağmen bir kez olsun yüzünü bile görmedim. Şövalyeler ve rahipler derebeyimizle aramızdaki iletişimi sağlıyor. Gençliğimde tarlaların ardına yürür ve senyörün kalasine bakardım. Ne kadar da ihtişamlıydı. İçini hiçbir zaman hayal bile edemedim Bu topraklara geldğimde henüz küçük ir çocuktum. Bitmek bilmeyen savaşlar yüzünden annemi ve dayımı kaybetmiştim. Sonra birden kendimi bir at arabasının sırtında benim gibi birkaç çocukla beraber bu topraklara giden yolda buldum. Hiçbirşeyi olmayan aciz serflerden de olabilirdim. Neyse ki sağlıklı göründüğüm için köylü yaşlı bir çift beni evlatlık aldılar. O gün bu gündür de evlatlık olarak geldiğim bu evde bu tarlalardayım.

EgeTr

Embed Size (px)

DESCRIPTION

asd

Citation preview

Page 1: EgeTr

KışHava şimdiden çok soğuk. Bu kış çetin geçeceğe benziyor. Artık iyice yaşlandığım için tarlaya gidip çalışmakta zorlanıyorum. Neyse ki tanrı bana 5 mükemmel kız evlat verdi. Eşim ve kızlarım ekinlerimizle ilgileniyor, karasabanı kullanma görevi ise damatlarımda. Ben ise artık işe yaramaz bi ihtiyar olarak evde şu eski sobanın yanında bu günlüğü kaleme alıyorum.

Bu aciz köylü hayatımıza rağmen okuma yazma bildiğim için şanlıyım. Diğer köylülerin arasında maesef okuma yazma bilen yok. Küçücük yaşımda öğrendim yazmayı, o zamanlar güzeldi hayat. Şimdikinden daha küçüktü gözlerimde gerçek dünya ama hayallerim çok büyüktü. Vicdan ve merhamet sahibi, köydeki herkes tarafından sevilen bir rahip olan dayım ve annemle beraber yaşıyorduk. Babamı tanıma fırsatım hiç olmadı. Ben doğmadan ölmüş bir savaşta. Annemden şimdi torunlarıma öğrettiğim neşeli şarkılar dayımdan ise okuma yazmayı öğrendim. Bana bıraktıkları en önemli en değerli miras bunlar ki bırakabildikleri tek miras da bunlar. Şimdi doğduğum topraklardan çok uzaklardayım. Yaşlandıkça eskileri hatırlamak daha çok insanın içini acıtıyor. Ne garip ki yine yaşlandıkça insan hep eski günlerini anıyor.

İlkbaharGüneş bizleri hatırlamaya başladı. Karlar yavaş yavaş eriyor. Bahçemdeki en sevdiğim ağaç minik minik mor çiçeklerini açtı bile. İlk hasatımızı yapmamıza az kaldı. Kış çok soğuk geçtiği için fazla ürün yetiştiremedik. Turpların hepsi derebeyimize gönderilecek. Aileme ise 2. ve asıl hasata kadar 4 çuval yulaftan başka bi şey kalmayacak. İnsanın onca soğukta emek emek işlediği tarlanın mahsülünü bir başkasına öylece vermek zorunda olması çok acı verici. Üstelik onun yani derebeyimizin bunca seneye rağmen bir kez olsun yüzünü bile görmedim. Şövalyeler ve rahipler derebeyimizle aramızdaki iletişimi sağlıyor. Gençliğimde tarlaların ardına yürür ve senyörün kalasine bakardım. Ne kadar da ihtişamlıydı. İçini hiçbir zaman hayal bile edemedim

Bu topraklara geldğimde henüz küçük ir çocuktum. Bitmek bilmeyen savaşlar yüzünden annemi ve dayımı kaybetmiştim. Sonra birden kendimi bir at arabasının sırtında benim gibi birkaç çocukla beraber bu topraklara giden yolda buldum. Hiçbirşeyi olmayan aciz serflerden de olabilirdim. Neyse ki sağlıklı göründüğüm için köylü yaşlı bir çift beni evlatlık aldılar. O gün bu gündür de evlatlık olarak geldiğim bu evde bu tarlalardayım.

YazBazen keşke buradan kaçma şansım olsaydı diye düşünüyorum. Ama bu imkansızın da ötesinde bir dilek. Yaşamımın sonlarına geldim. Çocuklarım burada doğdu ve korkarım onlar da burada ölecek. Dünya belki gerçekten de çok büyüktür. Şu küçük nehirden daha geniş daha uzun daha gür akan sular elbet vardır bi yerlerde.

Damatlarımdan ikisi köprü inşaatında çalışmaya gitti. Kızlarım ise küçük damadımla beraber pazarda bu yıl senyöre vermemiz gereken vergiyi toparlamak için para kazanıyorlar. İkinci hasat beklediğimizden bereketli geçtiği için şanslıyız. Üstelik bu yaz kuraklık da olmadı. Torunlarımın sebze yiyebilecekleri için mutluyum. Onlara okuma yazma öğretmeyi çok isterdim ama hiç ilgileri yok. Zaten zaman zaman öğrenseler ne işlerine yarayacak sanki diye ben de düşünmüyor değilim. Benim bile bu günlüğü yazmak ve arasıra incil okumaktan başka bir işime yaramadı.

Köylüler arasında bir dedikodudur gidiyor. Sonbahar gelmeden savaş başlayacakmış. Benim kadar yaşlı bir bunaksanız savaşla hiçbir ilginiz olmaz. Ben şuan sadece köprü inşaatında çalışmak zorunda kalan damatlarım için endişeleniyorum. Keşke inşaatta çalışmama gibi bir lüksleri olsaydı.Ama buna mecburlar. Umarım orada başlarına kötü bir şey gelmez.

Page 2: EgeTr

SonbaharHastalık iyice bedenimi yormaya başladı. Yatağımdan çok nadir ayağa kalkabiliyorum. Büyük kızım Clenin kocası köprü inşaatında öldüğünden beri evimizden neşe aldı başını gitti. Cle kendini çalışmaya verdi. Güneş doğar doğmaz tarlaya gidyor. Günaş batana kadar tarlada hiç dinlenmeden çalışıyor. Sanırım böyle yaparak kocasını düşünmemeye çalışıyor. Savaş başladı diyorlar. Senyör her zamankinden daha fazla ürün ve para talep etti. Ve ben de böylece savaşın bağladığına emin oldum.

Tüm bunlar olurken küçük kızım Célini evlendirmeye karar verdim. Diğer kızlarımdan farklı olarak Celine artık bizimle yaşamayacak. Büyük ormana yakın bir yerde tarlası olan Lavianlara gelin gidecek. Celin ağaçları çok sever. Orada ormanın yanıbaşında çok mutlu olacağına eminim.

Ne var ki ben onun mutluluğunu göremeyeceğim. Ölüm kapımı çoktan çaldı bile. Yanıbaşımda misafir ediyorum onu. İkimizin de gözü ilk baharda minik mor çiçekleri olan şimdi ise kuruyup kalmış birkaç yaprağından başka bir şeyi kalmayan ağacımın dallarında. Ağaç son yaprağını düşürdüğünde ben de misafirimi yanıma alıp iade-i ziyarete gidecek ve ebediyen orada kalacağım.