19
Füze Selami; Selami Tekkazancı 05 SELAMİ TEKKAZANCI Adana’nın futbol tarihi, Türki- ye futbol tarihiyle birlikte oluşur. Adana’nın ilk futbol takımlarının, 1920’lerde kurulan Türkocağı ve Gençlerbirliği oldukları bilinir. Bu iki takım 1928 yılında birleşerek İdman Yurdu adını alırlar. 1928’de ayrıca Beden Terbiyesi Bölge Mü- dürü Rıza Salih Saray’ın önderli- ğinde Seyhanspor, üç yıl sonra da Torosspor futbol sahalarına mer- haba der. Böylece 1931’de Çukurova ligi kurulur.. Çukurova Ligine 1939 yılında Milli Mensucat, 1940 yılında Sümerspor ve Adana Demirspor dâhil olunca, Adana Demirspor’un Türkiye ligle- rindeki serüveni başlamış olur. Za- manla Adana’daki takım sayısının artması sonucu, Mersin İdmanyurdu ve Tarsus İdman Yurdu, Çukurova liglerinden ayrılarak İçel Ligi’ni oluş- tururlar. Günümüzde olduğundan biraz farklı olarak, geçmiş yıllarda futbol, yöne- tici olarak belli bir azınlığın ilgi ala- nında olmuş. Bu yüzden o yıllarda oyuncu bulmak oldukça güçmüş. Ama çare tükenmez, küçük kulüp- ler birleşip büyümeye çalışmışlar. Böylece İdmanyurdu, Seyhanspor ve Torosspor’un birleşerek Adanaspor’u kurma fikri ortaya atılmış. 1966 yı- lında bu fikir gerçekleşince Adana’da uzun yıllar birbirleriyle rekabet ha- linde olacak olan iki takım ortaya çıkmış. Adana Demirspor ve Ada- naspor...

Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

Füze Selami;Selami Tekkazancı

05SELAMİ TEKKAZANCI

Adana’nın futbol tarihi, Türki-ye futbol tarihiyle birlikte oluşur. Adana’nın ilk futbol takımlarının, 1920’lerde kurulan Türkocağı ve Gençlerbirliği oldukları bilinir. Bu iki takım 1928 yılında birleşerek İdman Yurdu adını alırlar. 1928’de ayrıca Beden Terbiyesi Bölge Mü-dürü Rıza Salih Saray’ın önderli-ğinde Seyhanspor, üç yıl sonra da Torosspor futbol sahalarına mer-haba der. Böylece 1931’de Çukurova ligi kurulur..

Çukurova Ligine 1939 yılında Milli Mensucat, 1940 yılında Sümerspor ve Adana Demirspor dâhil olunca, Adana Demirspor’un Türkiye ligle-rindeki serüveni başlamış olur. Za-manla Adana’daki takım sayısının artması sonucu, Mersin İdmanyurdu ve Tarsus İdman Yurdu, Çukurova liglerinden ayrılarak İçel Ligi’ni oluş-tururlar. Günümüzde olduğundan biraz farklı olarak, geçmiş yıllarda futbol, yöne-tici olarak belli bir azınlığın ilgi ala-

nında olmuş. Bu yüzden o yıllarda oyuncu bulmak oldukça güçmüş. Ama çare tükenmez, küçük kulüp-ler birleşip büyümeye çalışmışlar. Böylece İdmanyurdu, Seyhanspor ve Torosspor’un birleşerek Adanaspor’u kurma fikri ortaya atılmış. 1966 yı-lında bu fikir gerçekleşince Adana’da uzun yıllar birbirleriyle rekabet ha-linde olacak olan iki takım ortaya çıkmış. Adana Demirspor ve Ada-naspor...

Page 2: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

07SELAMİ TEKKAZANCI06 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

SİVİL SAVUNMA MÜKELLE-FİYETİ KANUNU VE ADANA DEMİRSPOR’UN KURULUŞU

Cumhuriyet kurulduktan sonra-ki devlet yapısı nasıl ki yukarı-dan aşağıya doğru oluşturulmuş-sa, futbol da da yapılanma böyle olmuştur. Bu durum Adana De-mirspor için de geçerlidir, diğer kulüpler için de... O dönemdeki pek çok spor kulübü gibi, Ada-na Demirspor da kurulmasını “Sivil Savunma Mükellefiyeti” kanununa borçludur. Bu yasaya göre beşyüzden fazla eleman ça-lıştıran kamu ve özel sektör ku-ruluşlarına spor kulübü kurma yükümlülüğü getirilmektedir.Adana Demirspor 21 Aralık 1940 tarihinde, TCDD 6. İşlet-me Müdürü Eşref Demirağ’ın önderliğinde kurularak, aynı yıl “Türkiye İdman Cemiyetleri İtti-fakı”nın onayını almıştır. Demirspor’un kurulduğu yıl-larda Yeni İstasyon ve çevresin-deki Cemalpaşa semtinin, açık alanlar, bağlar ve boş arsalar-la çevrili olduğunu biliyoruz. Atatürk Caddesi’ndeki Bossa Apartmanı’nın civarı Adana De-mirspor’un çalışma alanıymış o zamanlar. Demirspor o zamanki gücünü bu alanlardan ve TCDD personelinin kulüp için ödenti yapmaya mecbur olmasından al-maktadır.

İLK MAÇ VE KAÇANŞAMPİYONLUK Adana Demirspor’un kayıtlara giren ilk futbol maçı, bugünkü adı Sümerspor olan, Malatya Mensucat ile yaptığı maçtır. Er-zincan depremzedelerine yardım turnuvasında yapılmış olan maçı Demirspor 2-1 kazanmıştır.1940’lı yıllar henüz profesyonel düşüncenin gelişmediği, bon-servis, lisans ve benzeri kav-ramların yerleşmediği, oyuncu sayısının az olduğu, takım kad-rolarının bir türlü düzene bağ-lanamadığı yıllardır. Takımlar sahaya her hafta hazırladıkları yeni bir listeyle çıkmaktadırlar. Demirspor ligdeki ilk yılında bu yöntem nedeniyle şampiyon olamaz. 1941 sezonunun son maçında Milli Mensucat’la karşı-laşacaktır. Bu aynı zamanda şam-piyonluk maçıdır. Milli Mensu-cat bu maçı 5-0 alırsa şampiyon olabilecektir. Milli Mensucat bir haftalığına Galatasaray’dan Katır Cemil ve Haşim’i getirtip, De-mirspor’u 5-0 yener ve şampiyon olur.Ama bu hep böyle devam etmez. Ertesi yıl Adana şampiyonu olan Demirspor, 12 yıl boyunca şam-piyonluğu kimseye kaptırmaz. Bu şampiyonluklar bölgeseldir ve Türkiye Ligleri henüz kurul-mamıştır.

Adana’da kurulan ilk futbol takımı Türkocağı (1920)

Adana İdmanyurdu (1928)

Seyhanspor (1928)

Kuruluş yıllarında Adana Demirspor (1940)

Page 3: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini
Page 4: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

11SELAMİ TEKKAZANCI

ADANA’NIN İLK STADYUMU KUMLUK

Adana’da Kumluk ismiyle bahse-dilen bölge, Seyhan Nehri kena-rında, Demirköprü’nün yanında bulunan ve nehrin getirdiği kum-lar nedeniyle yumuşak bir zemine sahip olan yerdi.Adana Şehir Stadyum’u inşa edil-meden önce futbol maçları ve cirit gösterileri burada yapılır,19 mayıs gibi ulusal bayramlar burada kut-lanırdı.Daha sonraki yıllarda stadyumun şimdiki bulunduğu yerde bir alan ayrılıp, etrafı tahta perdelerle çev-rilerek bu faaliyetler Reşatbey’e taşındı.Kumluk ise önemini kaybetti. Gü-nümüzde ise yerine Galeria deni-len alışveriş merkezinin de bulun-duğu park yapıldı.Sonraki yıllarda 5 Ocak ismini alacak olan şehir stadyumu ise gittikçe gelişti. Önce küçük bir tribün yapıldı, sonra ihtiyaca göre genişletildi. Şimdi ise yıkılıp, So-fulu tarafına taşınması planlanı-yor.

Kumluk

Page 5: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

TÜRKİYE LİGLERİNİN KURULMASI

Türkiye 1. Futbol Ligi’nin, şimdiki adıyla Süper Lig’in başlangıç tari-hi. 1959 olarak kabul edilir. 1959 yılında düzenlenen Türkiye 1. Fut-bol Ligi’nin ilk sezonunda maç-lar, 8’er takımdan oluşan Beyaz ve Kırmızı adlı iki grupta oynandı. O tarihteki statü uyarınca beyaz gru-bun lideri Fenerbahçe ile kırmızı grubun lideri Galatasaray finalde karşılaştı. İlk maçı Galatasaray 1-0, ikinci maçı ise Fenerbahçe 4-0 ka-zanınca, Türkiye 1. futbol Ligi’nin ilk şampiyonu Fenerbahçe oldu.1959-1960 sezonundan itibaren ise grup sistemi kaldırıldı ve Tür-kiye 1. Ligi bugünkü statüsü ile oy-nanmaya başlandı.

ŞAMPİYON TAKIMDAKİ FÜZE

Adana Demirspor da tarihi bo-yunca çok önemli maçlar yapmış-tır. Belki de bunlardan en önemlisi 1954’te Hacettepe ile yapmış oldu-ğudur. 1953-1954 sezonunda önce bölge ve grup, sonra da diğer ka-demeleri geçerek Türkiye birinci-liği için Hacettepe ile karşılaştılar. Maça Muharrem Gülergin’in libe-roluğunda çıkan Demirspor, Füze Selami’nin unutulmaz golü ile şampiyonluğu kazanmıştır. Böy-lece Türkiye Kupası ilk defa Ada-na’ya gelir.

Adana Demirspor’un o dönemde oynayan üç ismi sonradan efsane olmuştur. Bunlardan biri şüphesiz Muharrem Gülergin, diğeri kaleci Kartal Yaşar iken, üçüncüsü ise Se-lami Tekkazancı’dır. Maçlarda attı-ğı sert şutlarla fileleri delerek, ta-kımını Türkiye şampiyonu yaptığı için, Selami daha sonradan “Füze Selami” olarak anılmıştır.Onun arkadaşları arasındaki diğer bir lakabının da “Yiğit” olduğunu biliyoruz. Adana’da bir söz var-dır, “Yiğit lakabıyla anılır” diye... Adana’mızın iki önemli takımın-dan biri olan Adana Demirspor’u Türkiye’ye taşıyıp, kentimizin spor alanındaki gücünü de ortaya ko-yan Füze Selami de bizim için bir yiğit, bir kahraman anlayacağınız.

ADANA’YA GÜÇ VEREN

Adana’da “Füze Selami” ismi bir efsanenin, ulaşılamayacak bir ba-şarının alfabesi gibidir. “Füze Se-lami” efendiliğin, kibarlığın, neza-ketin sembolüdür. Futbol tarihine ismini altın harflerle yazdırmış bir “meşin top sihirbazı”dır. Sadece yeşil sahalara ilgi duyanların değil, sporla yakından uzaktan ilgili her-kesin yaşam dersi olarak bilmesi gereken bir öykünün kahramanı-dır.

Page 6: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

“Gidiyordun nüfus memuruna, söy-lediğin tarihi yazıyordu kafa kâğıdı-na. Sadece baban ne dediyse o… Baş-ka bir belge istenmezdi.”“ (…)yedi kardeşin en küçüğüyüm hatta 10 kardeşmişiz ben doğmadan üçü ölmüş. En küçük olduğumdan daha bir el üstünde tutuluyordum herhalde.”

KAZANCI ÖMER EFENDİ

Kahramanımızın babası Kazancı Ustası Ömer Efendi, annesi Sıdıka

15SELAMİ TEKKAZANCI

Füze Selami yaşadığı bu kente, bu kentin insanlarına kazandırdıkları ile her zaman anılmaya layık bir in-sanın görüntüsüdür. Sadece o zama-nın toprak- çamur sahalarında değil, futbolun dışında ortaya koyduğu ha-reketleri, insana bakış açısı ve gerçek sportmen yapısı ile gelecek nesillere örnek olacak şekilde hatırlanacak bir futbolcunun görüntüsünü taşır.80 yaşını devirdiği şu günlerde kitap-çığımızda Adana’ya güç veren insan-lar arasına onu da almaktan mutlu-yuz. Aslında Füze Selami bu kitapta

Hanım’dır. Ömer Efendi, Eskişehir Arapkir’den kazancı ustası olarak gelmiştir Adana’ya... Önceleri “Bıyık” olan soyadı kazancılıktaki maha-retinden dolayı, ustaları tarafından “Tekkazancı” olarak değiştirilir. Hal-

yer alırken Muharrem Gülergin’leri, Kartal Yaşar’ları, Ayhan Karataş’ları, Erdal Acet’leri de temsil etmektedir. İsterseniz lafı fazla uzatmadan kah-ramanımızın öyküsüne dönelim.

KAFA KÂĞIDIM KURAN-I KERİM

1933’ün Ağustos ayında Adana’da dünyaya gelmiş Füze Selami...“Babam, doğduğumda tarihi Kuran’ı Kerim’in kenarına yazmış ondan bi-liyorum, yoksa nerede, doğduğun tarihi tam olarak bilebilmek.” diyor.

kevi’nin bitişiğindeki çamlıkta bulu-nan çırçır fabrikasında torna ustası olarak çalışmaktadır. Üç çocuğunu arka arkaya kaybeder Sıdıka Hanım ve Ömer Efendi, derinden sarsılır-lar... Evlat acısını kaldıramamıştır Ömer Efendi, birgün kolunu tornaya kaptırır, sinir ve kasları zedelenmiştir. Nitekim 52 yaşında hayatını kay-beder. Selami ise çok kü-çüktür, hatırlamaz bile babasını.

SAKIP DA, İHSAN DA ARKADAŞIM

“İlk mektebi İsmet İnö-nü İlkokulu’nda: Sakıp ve İhsan Sabancı’yla beraber okudum. Çok çalışkan bir öğrenci de-ğildim, aklım fikrim top-taydı. İhsan benim sınıf arkadaşımdı, o üçüncü sınıftan sonra bıraktı mektebi. Sakıp Sabancı da asker arkadaşım.”“İlk mektebi bitirdikten sonra orta mektebi Ti-caret Lisesi’nde okuma-ya başladım, güzel güzel okuyordum. Hatta Ni-zam Hoca vardı, spor öğ-retmeni... ‘Selami büyü de seni lise takımında oynatalım’ derdi bana.”

SELAMİ FUTBOLCU OLUYOR

Adanalılar Selami ismi ile 1950’li yıl-larda tanışır veya eski zamandır he-sap karışabilir, 1949’un sonunda… Küçük top sahalarında, yalınayak meşin yuvarlağın peşinde koşan,

SAKIP SABANCI İLEASKERLİK ANISI

“Birgün Nizamiyeden çıkıyorum. Askerde de top oynuyorum tabi ki... Karşıdan palyaço gibi biri geliyor, kepi kulaklarına kadar çekmiş. Adanalı gibi ‘Lan Sakıp’ dedim, o da ‘Lan Selami’ dedi, sarıldık. ‘Sen torpillisindir ama eğer rahat değilsen Paşa ya söy-leyeyim, iyi bir yere alsınlar seni’ diye teklifte bulundum. ‘Yok ben rahatım’ dedi, ‘dokunma bana, arada geliyorum Nizamiye’ye za-ten.”

14 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

Page 7: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini
Page 8: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

19SELAMİ TEKKAZANCI

zımba gibi vuruşları ile şutlarını kim-senin tutamadığı, Kazancı Ömer Efen-di’nin oğlu Selami’nin futbol öyküsü ortaokulda başlamıştır. “Futbol yüzünden çok dayak yedim ailemden, abim bana derdi ki: ben seni dövmekten usandım, sen top oy-namaktan usanmadın” diye anlatıyor Füze Selami öykünün başlangıcını...Ama kaderin cilvesini görün ki: Ken-disini top oynadığı için döven ağa-beyi Ali Kemal, Selami’yi Adana De-mirspor’a kendi eli ile götürür. 16 yaşında iken takıma girer genç futbol-cu… Ortaokuldadır, ama kulüplerde lisans alabilmek için öğrenci olmaması gerekmektedir. Ya okul derler Selami’ye, ya futbol...Ne kadar ters değil mi? Öğrenciysen sporcu olamazsın...

SELAMİ’NİN AŞKLARI

“Okuldan ayrılmamı müdür İrfan Bey ve annem istemiyordu, uzun dil dök-melerden sonra annem tasdiknamemi aldı, ben de Demirspor’a başlayabil-dim. İlk maçımız Sümerspor’la oldu, ben 2 gol attım o maçta, 16 yaşınday-dım, 1950 yılının başlarıydı.”Selami’nin gönlünde top oynamaktan başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini gösterir Selami. İlk ciddi sınavında Demirspor adına 2 gole imza atmıştır. Bomba gibi şutları, kalecinin nereye gittiğini göremediği vuruşları, Sela-

mi’nin ismini futbol dünyasında hız-la duyurmaya başlar. Onun ilk aşkı meşin yuvarlak, ikinci aşkı ise De-mirspor olmuştur. Futbol kariyerinde çok başarılı ol-duğu halde, iki ufak denemeyi say-mazsanız, başka bir takımda oyna-mamıştır. Hayatı varsa yoksa Adana Demirspor’dur. Hiç paraya kanma-dan, başladığı takımda bitirmiştir kariyerini. Birçok kez Demirspor için cebinden bile para verdiği bilin-mektedir.

İLK YURTDIŞI DEPLASMANI

“Suriye’ye deplasmana gitmiştik, ilk yurtdışı deplasmanıydı.1950 senesiy-di, yeni futbola başladığım dönem-lerdi. Zor şartlarda yaptığımız özel bir maçtı. İlk defa yurtdışı deneyi-miydi hepimiz için. Şimdi ki gibi dep-lasman yapmak kolay değildi. Maddi anlamda zor günlerdi. Bir miktar para almıştık. O zaman otel, yol mas-rafı, yiyecek parasına bile yetmemiş-ti. Cebimizden koyduk eksik kalan-ları da. Maç 2-2 bitti. Suriye basını Demirspor için: Suriye’ye gelen en iyi yabancı takım başlıkları atmıştı.” YÜRÜ LAN ADANA’YA!

Selami anılarını tazelerken çok kısa bir Galatasaray macerasından bah-sediyor. Ama çok sürmeden biten, Adana sevgisini açıkça ortaya koyan bir macera bu:

“2 yıl kadar Demirspor’da oyna-dıktan sonra, 1951’de Galatasaray’a gittim. Gündüz Kılıç’a: ‘Bu çocuğu alın’ demişler. Benim için o dönem-de geleceği parlak diyorlardı. Genç takımla idmanlara çıkıyordum. İki de maça çıkmıştım Galatasaray for-masıyla. Sonra bir akşam Muharrem Abi İstanbul’a geldi. ‘Sabaha bilet aldım Adana’ya gidiyoruz’ dedi. Söz verdiğimi belirterek, itiraz edecek oldum, ‘Lan yürü sabaha gidiyoruz’ dedi. Sabah Adana’ya döndük. Adana İdmanyurdu ile maçımız vardı. Ben de oynadım, 2 gol attım. 3-0 yendik. İdman Yurdu’nun kalecisi Pire Meh-met’ti. İyi kaleciydi, çok severdim

onu. Ama golleri de yedi.”“Muharrem Abi hepimizin babasıy-dı. O zamanlar takımda hoca filan yoktu. Takımın abisi de, kaptanı da, hocası da Muharrem Abi’ydi. Anla-yacağınız o dönemde kaptanı kimse takımın her şeyi oydu. O zamanlar abi, kardeş ortamı vardı. Abilerimiz sus dese susardık. Saygı, sevgi vardı. Büyüklere karşı gelmek mümkün de-ğildi, çok ayıptı.”

FENERBAHÇE MACERASI

“1952 senesiydi. Ignace Molnar isimli Macar Antrenör vardı Fener-bahçe’de... Benden bahsetmişler, o

Muharrem GÜLERGİN

Page 9: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

21SELAMİ TEKKAZANCI

da Fenerbahçe’ye gelmemi istemiş. İstanbul’a gittim sözleşme imzala-dım. Antrenmanlara başladık. Takım içinde Ankaralılar gurubu vardı beni sevmezlerdi, ama Macar antrenör beni çok beğenmişti, hep ilgi göste-riyordu. Hatta antrenman bittikten sonra herkesi gönderirdi, kaleciyle ben kalırdık. Bana uzaktan şut çek-tirirdi. Kenara oturup izlerdi. Topa her vurduğumda kahkahalar atardı, çok hoşuna giderdi sert vuruşum. O bana ilgi gösterdikçe takım içinde hep homurdanmalar olurdu. ‘Daha dün geldi, bu ilgi alaka nedir?’ diye. Fenerbahçe ile üç özel maç oynadım. Beşiktaş, Ankara Demirspor ve An-karagücü maçları... Beşiktaş’a iki gol attım. Ama takımdaki gruplaşmanın üzerine bir de gurbetlik eklenince dayanamadım. Abimin düğünü var deyip, Adana’ya dönmek için izin istedim. Onlar da düğünden hemen sonra geri gelmek üzere izin verdi-ler.”Selami aslında geri dönmemek üzere gelmiştir Adana’ya ve hemen doğ-ruca Demirspor’a gider. Sonrasını isterseniz kendi ağzından dinlemeye devam edelim:“Adana’ya gelir gelmez, Devlet De-miryolları’nda işe başladım. İstan-bul’a dönmedim. Birgün bir yönetici geldi yanıma, Fenerbahçe Londra’ya gidecekmiş. ‘Seni almaya geldim’ dedi. ‘Dönmem, burada mutluyum’ dedim. ‘Haline bak, amelelik yapı-yorsun. Sen bu hallerde olacak birisi

MUHARREM GÜLERGİN

1924 doğumlu olan Muhar-rem Gülergin demiryolcu bir babanın 4 çocuğundan ikincisidir. 1940 yılında kurulan Adana Demirspor kulübünde ilk yılından iti-baren futbolcu, yüzücü, sutopu oyuncusu ve atlet olarak dört branşta hizmet vermiş, yüzme ve sutopu branşlarında milli takım kaptanlığına kadar yüksel-miştir. 1957 yılında futbolu, 1962 yılında ise sutopunu bırakarak jübile yapan Gü-lergin, sırasıyla Adana il yüzme ajanlığı, yüzme-su-topu milli takımları teknik menajerliği, Adana De-mirspor futbol takımı tek-nik direktörlüğü ve Adana Demirspor kulübü yönetim kurulu üyeliklerinde bu-lunmuştur. 1972-73 sezo-nunda Adana Demirspor’u birinci lige çıkaran teknik adam olan Gülergin, Fa-tih Terim’in yetişmesinde de pay sahibidir. Evli ve üç çocuk sahibi olan Gülergin, 7 Ağustos 1995 tarihinde Adana’da hayatını kaybetti.

misin?’ diye sitem etti. ‘Hadi kimli-ğini al gel gidelim, daha pasaport çı-kartacağız’ diye de teklifte bulundu. ‘Tamam’ deyip, Demirspor Lokali’ne gönderdim. Lokal yakındı zaten. ‘Sen orada otur, ben eve gidip geleceğim’ dedim. Lokale geldiğimde adam yok-tu. Öğrendim ki: bizimkiler Selami’yi kaçırmaya geldi diye, adamı kovala-mışlar. Neredeyse adamı bir de dö-vüp göndereceklermiş. Böylelikle kaldım Demirspor’da.”

DEMİRSPOR TÜRKİYEŞAMPİYONU

“1954 senesiydi. Final maçına ge-lene kadar Manisa’yı 3-1, Bursa’yı 2-0 yendik. Hacettepe de bir takıma 7 gol, diğerine 6 atarak finale kaldı. O dönem, sol ayağımın üzerinde bir şişlik var. İltihap gibi bir şey… Öyle ağrıyordu ki sa-bahlara kadar ağrısından uyu-yamazdım. Bur-sa maçı öncesi Bedri Abi’ye, M u h a r r e m Abi’ye iki maç birden oynaya-mayacağımı söy-ledim. ‘Beni ya Bursa maçında ya da final ma-çında oynatın!’ dedim. Ama oy-nayacaksın diye

direttiler. Bursa maçında oynadım. Bursa’yı yendik, finale kaldık. Son-ra ben ‘Hacettepe maçında oynaya-mam’ diye tekrar söyledim, kızdılar bana.Ayağım çok kötüydü, ben de o zaman ‘bir şartla oynarım’ dedim. Siz son 15 dakikaya kadar maçı berabere götü-rün, gerisini bana bırakın. Hacettepe finale gelene kadar 6-7 gol atmış bir takım, çok güçlüler, herkes maçı Ha-cettepe yener diyor.Maç saati geldi çattı. Maça 2 stoper ile Met Ahmet ve Muharrem Abi’y-le başladık. Kalede Haşim çok iyiydi, herkes çok iyi oynuyordu. Stadyu-mun arkasında bir saat kulesi vardı, şimdiki gibi skorboard nerde, maçın kaçıncı dakikada olduğunu oradan takip ediyorduk. Son 15 dakikayı görmüştük, skor 0-0’dı... Son 15 da-kikaya geldiğimizde Sarı Yaşar sant-

20 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

Page 10: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

22 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

yorduk. Beni omuzlara aldılar, sözü-mü tutmuş, son 15 dakika girdiğim maçta golü atmıştım. Maçtan sonra soyunma odasına git-tik. Hakem gideceği yere gitmek için, bizim otobüse bindi. ‘2. golü niye vermedin?’ diye sordum. ‘Selami ne yapacaksın 2. golü, bir tane attın şampiyon oldunuz, daha Allah’ından ne istiyorsun’ dedi. Ben de daha üste-lemedim. Çok güzel günlerdi. Haya-tımda unutamadığım iki en önemli anımdan biridir bu şampiyonluk.Şampiyonluktan sonra her şey bir rüya gibiydi. Adana ya gelene kadar durduğumuz her İstasyonda sevgi gösterileri vardı. Adana tam bir bay-ram yeriydi. Geldiğimizde omuzlara alarak sokakları dolaştırdılar. Bu is-teyince bir insanın neler başarabile-ceğinin bir öyküsüdür.”

SELAMİ ASKER

Selami’nin askerlik çağı da gelmişti. Tam o sırada önüne bir fırsat çıktı ve askerlik görevini yaptı. Kahramanı-mız o günleri şöyle anlatıyor:“1954 senesinde Ankara Karagü-cü’nde bir albay vardı. Aynı zamanda hakemlik de yapıyordu. Maçlarımızı da yönettiği için beni tanıyordu. Bu sırada askerlik çağım da gelmişti. Ka-ragücü’nde oynatmak için beni aske-re çağırdı. O dönem her kuvvet ko-mutanlığının bir futbol takımı vardı. Denizgücü, Havagücü ve Karagücü... Benim Malatya ya sevk emrim çık-

ranın oralardan güzel bir pas attı. Topu sürdüm kaleye doğru, kaleci şut atacağım diye korktu, çıkar gibi yaptı, ben de topu sağından yavaşça bıraktım. Top kalenin sağ direğine çarptı, diğer direğe doğru gidiyordu, gol olacaktı ama yavaş vurdum diye korktum, kalecinin solundan dolan-

dım, topa doğru koştum, zaten bu sırada top kaleye girdi, gol oldu.Çok sevindik... Çocuklar gibi, sağa sola koştuk. Maç yeniden başladı, yine bir pas attılar, ceza sahasına gir-dim, çok hızlı bir şut attım. Top fi-leleri balon gibi şişirdi, geri önüme düştü. O sevinçle topa bir daha vur-

dum, yine filelere girdi. Biz gol diye sevinirken hakem golü vermedi. Hepimiz çok şaşırdık, ortada golü ver-meyecek hiç bir şey yoktu çünkü. Hakeme sordum ‘niye vermedin?’ diye; ama cevap vermeden oyunu başlattı. Neyse maç 1-0 bitti, şam-piyon olduk. Havalara uçu-

Page 11: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

25SELAMİ TEKKAZANCI

mıştı. Karagücü’nden komutanlar Malatya’daki sevkimin çıktığı yere yazı yazdılar. Yazıda Selami Tek-kazancı Ankara’da yakalandı, eği-timine burada başladı gibi bir şey yazıyordu. Ankara Karagücü’nde kaldım böylelikle.Antremanlara çıkıyordum, bir-gün hoca (aynı zamanda subaydı) bana: ‘Selami bizim kaleci terhis oldu, hiç bildiğin iyi kaleci var mı, askerliği gelen gelsin oynasın, ta-kımda da askerliğini yapsın’ dedi. Size bahsettim ya, Pire Mehmet vardı, o aklıma geldi, çağırdım. Böylece Pire Mehmet de askerliğe bizim takımda başladı. Beraber antremana gittik. Hoca Pire’yi gö-rünce şaşırdı, ufak tefek kısa boy-lu bir şey, ‘Bu mu kaleci dediğin?’ dedi. Ama sonradan beğendiler. Karagücü’yle de şampiyon olduk.” “Futbolumun en verimli çağıydı, Karagücü’nün kamplarını büyük takımlar hep takip ederdi. Asker-liğimin bitmesine yakın kimler istemedi ki beni... Beşiktaş, Altı-nordu, İstanbulspor ve Fenerbah-çe hepsi teklifler yaptı. Beşiktaş o dönemin en yüksek transfer teklifini yaptı... 40 bin lira ya da 4 daire... Ama benim parada pulda gözüm yoktu. Ada-nalılara sözüm vardı: ‘Ölürüm de başka yere gitmem’ dedim. 1956 da askerlik bitince de Adana’ya döndüm.”

UĞURSUZ GÜZEL Askerlikte Selami’nin bir de güzel anısı var:“Bir yurtdışı deplasmanına git-miştik. O yıl Portekizli bir man-ken dünya güzeli olmuştu... Ro-zita Gomez... Bana saha içinde başlama vuruşundan önce, bir buket çiçek verdi, yanaklardan öpüştük. Maç başladı ilk yarı iki tane sert şutum direkten döndü. Devre arasında arkadaşlar: Sela-mi git çiçeği geri ver, bu kız sana uğursuzluk getirdi, baksana vur-duğun direğe takılıyor demişler-di. Bir müddet bu konuşulmuştu. ‘Kız öptü, Selami gol atamadı’ diye takılmışlardı bana.”

BİR ANI DAHA

Düşündükçe gülümsediğim ve unutamadığım bir anım daha var:“Birgün Demirspor lokaline bir telefon gelmiş. Telefondaki kişi, görevliye Kulüpte kimler var diye sormuş: Görevli, “Kedi Murat, İt Rıza, Ka-racülük Lütfü, Fofo Muharrem, Deve Selami, Beygir Hasan, Çıta Remzi, Kedi Melih, Öküz Ömer, Pıto Mustafa, Kunduz İsmet” diye saymaya başlayınca, telefondaki kişi “ ben yanlış aradım galiba orası hayvanat bahçesi mi De-mirspor mu?” diyerek telefonu kapatmış.

Page 12: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

“Füze ismi nerden geliyor bili-yor musunuz? 1960’da birinci lige çıkmıştık, bir tane elçilik elemanı vardı, Adanalı... ‘Hadi hemşerim bir füze gönder, hadi hemşerim bir füze gönder!’ diye tirübünlerde ba-ğırırmış. Ben de tesadüf, o bağır-dıkça, gol atarmışım. Ondan beri-dir bana ‘Füze’ lakabını taktılar.” O dönemde Füze en az Metin Ok-tay kadar ünlenmişti:“Metin Oktay’la aynı dönemde oynadık. Metin iyi futbolcuydu, severdik birbirimizi.. Bir sohbeti-mizde şöyle demişti: ‘Füze Selami ve Metin Oktay aynı takımda olsa neler olurdu acaba?’. Haksız da de-ğildi, aynı takımda olsak kaldırma-dığımız kupa kalmazdı herhalde.”

BAKTIĞI YERE VURANFUTBOLCU

Füze’nin o dönemin Metin Oktay kadar önemli futbolcusu Turgay Şeren ile de bir anısı var: “1960’ta birinci ligde oynuyorduk, başımızdaki yönetici, ‘Galatasa-ray’la oynayacağız’ dedi. O dönem-lerde haftada iki maç yapıyoruz, Coşkun Özarı’lar, Turgay Şeren’ler, İsfendiyar’lar Galatasaray’da oy-nuyor. Galatasaray’ı yenmek ne mümkün... Yöneticiler bize ‘Gala-tasaray’ı yenin hepinize 500’er lira prim’ dedi. Maç başladı, ben birin-ci devre bir gol attım, ikinci devre bir gol daha attım, 2-0 galibiz.

MEMLEKET SEVGİSİNE İMZA

O zamanlar 40 lira da büyük para, 4 daire de... Ama olsun Selami’ye bir gömlek, bir terlik yeter. Bakın Füze Selami o günler için neler di-yor:“Adana’ya döndükten sonra De-mirsporlu yöneticilerle ilk muka-veleyi imzalayacağız. Ayağımda terlik var, cebimde beş kuruş para yok, üstümde kötü bir pantolon, eski bir gömlek. Notere gittik, mukaveleyi imzaladım. Para, pul sormadan attım imzayı. Bir arka-mı döndüm ki yönetici yok olmuş. Sevinç içinde kulübe gitmiş, ‘Sela-mi‘ye mukaveleyi imzalattım, bu iş tamamdır’ demiş.” “(...)O zamanlar memleket sevgisi vardı. Kulüp sevgisi, arkadaş sevgi-si vardı. Futbolu kazanç kapısı ola-rak görmüyorduk biz. Herkes 30 alırken: ben 15 alırdım. Bu 15’in 10 unu verirlerdi. ‘5’i sonra verece-ğiz’ derlerdi. Sonra geri gelip ‘Se-lami filanca kişiyi alacağız takıma sana verdiğimiz 10’u geri ver, ona verelim. Sana sonra veririz’ derler-di. 10’u da öyle verirdim, ben par-ça parça alırdım paramı, dışardan gelene mahcup olmayalım diye.”

HADİ HEMŞERİM BİR FÜZE

Selami Tekkazancı; kendisine “Füze” lakabının takılması öykü-sünü şöyle anlatıyor:

Page 13: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

28 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

METİN OKTAY

1936 yılında İzmir’de doğan Metin Oktay, Damlacık Kulübü’nde futbola başlamış, Yün Mensucat takımından sonra geçtiği İzmirspor’da kendini göstererek genç milli takıma yüksel-miştir. 1956 yılında Galatasaray’a gelen Me-tin Oktay, İtalya’nın Palermo takımı-na transfer olduğu 1961-62 sezonu dışında sürekli Sarı Kırmızılı formayı giymiştir. Daha İzmirspor’da oynar-ken, attığı 17 golle İzmir Profesyo-nel Ligi gol kralı olan Metin Oktay, ondan sonraki yıllarda da bu unvanı başkalarına nadiren kaptırmıştır. Metin Oktay kral olamadığı yıllarda da çok sayıda golle listenin hep ilk sı-ralarında yer almış, toplam 608 golle bir rekorun sahibi olmuştur. (Bazı kaynaklarda bu sayının 632 olduğu belirtilmektedir.) Bir sezonda attığı 38 golle oluşan rekor ise, tam 25 yıl

sonra Tanju Çolak tarafından kırı-labilmiştir. Metin Oktay, 36’sı A, 4’ü de genç olmak üzere Milli Takım for-masını 40 kez giymiş, 7 kez kaptanlık yaparken, milli forma içinde 19 gol atmıştır. 1965 yılında ‘’Taçsız Kral’’ adlı bir filmde de rol alan Oktay, futbol ya-şamı boyunca sadece bir kez oyun-dan atılmıştır. Büyük bir golcü olu-şunun yanı sıra, efendi ve sportmen kişiliğiyle de Türk futbolseverlerinin sevgilisi olan Metin Oktay, futbolu bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili çeşitli işler yaptı. Sarı Kırmızılı ku-lüpte yönetici ve menajer olarak gö-rev yapan Metin Oktay’ın son görevi spor yazarlığı idi. Oktay, Galatasaray ve Bursaspor’da teknik adam olarak da görev yapmıştır. Türk futbolunun efsane golcüsü Me-tin Oktay, 13 Eylül 1991’de bir trafik kazası sonucunda yaşamını yitirmiş-tir.

Galatasaraylılar beni tutamıyor, ab-lamın oğlu Özden de bizde oynuyor. Öyle bir pozisyon oldu ki, Turgay karşımda diz çökmüş. Yeğenim ba-ğırıyor ‘Dayı, geliyorum, dayı geli-yorum!’ diye. Topu verdim. Turgay Şeren’le karşı karşıya, çalım atmaya çalıştı falan, ama topu taca attı. Tur-gay Şeren’ e panter derledi. Maç 2-2 bitmişti. Turgay Şeren bu maçtan sonra bir röportajında: ‘Baktığı yere en güzel vuran adam Selami’dir de-mişti.”

BASRİ’NİN SİTEMİ

Tabii, füze gibi gönderdiği şutlar, her zaman filelere rast gelmedi.“Birgün İstanbul da Fenerbahçe ile maç oynuyoruz, frikik oldu .Deniz tarafındaki kaleye ben topu diktim. Sol bek oynayan rahmetli Basri Di-rimlili vardı . Kaleci baraj yapın diye bağırınca, Basri tek başına baraja geçti, ama çok yakın durdu. Uyar-dım. “At ülen!” dedi. Topa bir vur-muşum... Suratına geldi adamın. Sahaya sıhhi imdat geldi, götürdüler. Yarım saat sonra bana sitem ediyor: ‘Lan öldürüyordun beni” diye.

FUTBOL DA DEĞİŞTİ

Füze Selami kendi dönemi futbolu ile bugünkü futbolun çok farklı ol-duğunu söylüyor:“Şimdilerde futbolcular gol attığında tribünlere koşuyor, biz gol attığımız-

TURGAY ŞEREN

15 Mayıs 1932 tarihinde doğ-du. Galatasaray Spor Kulü-bü’nün efsanevi kalecilerin-den biridir. Galatasaray’da 1949-1966 yılları arasında oynamış ve Türkiye adına 46 maça çıkmıştır. 1951 de Berlin’de Batı Almanya’ya karşı yaptığı kurtarışlar ile hâlâ

hatırlanmaktadır. Bu maçı Türk Milli Takımı 2-1 kazanmıştır. Bu unutulmaz maçtan sonra “Berlin Panteri” lakabı ile anılmaya baş-lanmıştır.Şimdilerde Spor yorumculuğu ve gazetelerde köşe yazarlığı yapmak-tadır.Turgay Şeren, Selami Tekkazan-cı’nın jubilesine katılarak, ona ver-diği önemi göstermiştir.

BASRİ DİRİMLİLİ

07 Haziran 1929 yılında Silist-re’de dünyaya gelmiştir. Türk futbolunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biridir. 1951 yı-lında Eskişehir Demirspor’dan Fenerbahçe’ye transfer olmuştur. 27 kere A Milli formasını giymiş-tir. 1952’de Olimpiyat Oyunla-rı’na giden ilk Türk Milli Futbol Takımı’nda görev yaptı. Daha sonra Kıbrıs’a giden ve futbol ho-calığı yapan Dirimlili’ye burada Türk futbolunun “Mehmetçiği” lakabı takıldı. Kıbrıs dönüşün-de Feriköy ve Vefa’da görev yaptı. Molnar ile birlikte Fenerbahçe’de çalışan Basri takımın beş kupa birden almasında büyük pay sa-hibi olmuştur. Didi zamanında-da iki yıl Fenerbahçe’de çalışan Basri, bu arada çeşitli kulüplerde de antrenörlük yaptı. Romen Io-nescu ile de birlikte çalışan Basri Dirimlili Stankoviç ile de görev aldı. 14 Eylül 1997 yılında vefat etmiştir ünlü futbolcu.

da utanır santraya çekilirdik.”“(...)O zaman ki futbol ile bu zaman arasında çok fark var. Eskiden sağ bek santrayı geçmezdi. Santrafor oy-nayan kendi sahasına gelmezdi. Her-kesin belirli bir yeri vardı, şimdi güç dayanmaz, futbol çok süratli, hele bazen Avrupa takımlarını televiz-yonda izliyorum, insan seyrederken yoruluyor. O zaman ki futbolcuların çok kondüsyonlu olması da beklen-mezdi. Çünkü haftada 2 idman ya-

pıyorlardı. Şimdi 10-15 antrenmana çıkıyorlar. Biz ezberlemiştik. Salı günü Tellidere’de koşardık. Kültürfi-zik yaptırırdı büyüklerimiz. Ondan sonra koşa koşa soyunma odamıza gelirdik, duşumuzu yapardık. Sonra pazara kadar maçı beklerdik.” “Şimdi ki imkânlar belki daha iyi, ciddi bir rekabet piyasası var, orta-da büyük paralar dönüyor. Belki de futbolcular en iyi olmak için birbir-leriyle yarışmak zorunda bırakılı-

Page 14: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

31SELAMİ TEKKAZANCI

yorlar. Bir takım şampiyon olamadı diye hemen teknik direktörü devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Bizim za-manımızda da rekabet vardı: ama bu kadar yoğun hissetmiyorduk.”

HASTA HASTA FUTBOL

Geçmişin futbolunun bugünkünden başka bir farkı da amatörce fedakâr-lıkları herhalde...“(...) Apandisit ameliyatı olduğumda, on birgün sonra sahaya çıktım. Kim-seye ‘iyileşmedim’ diyemedim. Şimdi tırnağının ucu kalkanlar iki hafta is-tirahat yapıyorlar.” “Milli takıma çağrılmıştım, mili takımda Ankara ve İstanbul takı-mındaki futbolcuları oynatıyorlardı genelde. Beni birinci devrenin bit-mesine beş dakika kala oynatıyorlar-dı, ayıp olmasın diye... Beş dakika, sonra ikinci devre oluyordu, bu kez başkasını çıkarıyorlardı. Birgün İstanbul takımı ile Milli Ta-kım maç yapıyor, ben Milli Takım’da oynamak için İstanbul’a gitmiştim. Beni milli takımda değil de, İstan-bulspor’da oynatmak istediler. Milli Takıma hırsım var zaten, ben öyle bir oynuyorum ki sormayın gitsin. Karşımda Galatasaraylı santrafor var, bir kafaya çıktım, inerken dirseği ile vurdu, burnumu kırdı. Cihat Arman İstanbulspor’un teknik direktörü, beni Ankara’da bir estetik cerraha götürdü, burnumu yaptırdı. O hafta-da Demirspor’un maçı var, bana oy-

nayacaksın dediler. ‘Nasıl oynayaca-ğım?’ dedim. Tamponları çıkarttırıp oynattılar beni.”

TREN DEMİRSPORLULAR’ABEDAVA

“Bizim zamanımızdaki toplar azıcık yağmur yedimi ağırlaşıyordu, me-şinden yapılmıştı. Vur vurabilirsen!.. Şimdiki toplar çok iyi. Şimdiki fut-bolcular çok şanslı aslında. Biz zeytin ekmek yer maça çıkardık. Maçlara gitmek için 10-15 lira yolluk verirler-di. Biz de trenle giderdik. Tren De-mirsporlular’a bedavaydı çünkü. Tren İstanbul’a iki günde giderdi. O verilen 10-15 lira yollukla, biz sadece kendimize yolda yiyecek alabilirdik.

AİLE

“Askerliğimi yaptığım dönemdey-di. Annemler tarafından akrabamız olan Fatma Ablamın evine misafir-liğe gitmiştim. Ankara’da oturuyor-lardı. Gittiğim gün Fatma abla evde yoktu, kızları evdeydi. Kızlarının ya-nındaki siyah önlüklü kız dikkatimi çekmişti. Ertesi gün tekrar gittim, bu defa Fatma abla evdeydi, oturduk sohbet ettik. Siyah önlüklü kızı yine sordum. Ne yapacaksın diye karşı soruyla cevap verdi. Ben de utanarak ‘Hiç, öylesine sordum’ dedim. Evle-rinin karşısında oturuyorlarmış. Ka-derimiz o an yazılmış eşimle.Rahmetli kayınpederim ilk memu-riyetini Adana’da yaptığı için, mem-

1970 yılına kadar futbol takımları deplasmana tren ile giderdi.

Page 15: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

lekette dostları var. Tanıdıklarına beni çok sormuş. O dönemler Adanalıların adı ‘çapkın olurlar, kızı ortada bırakır giderler’ diye çık-mıştı, ondan korkuyor.Ama tanıdıkları kayınpedere Adana’dan yaz-dıkları cevapta: ‘Oğlunuza kız mı, yoksa kızı-nıza oğlan mı soruyorsunuz?’ diye cevap ver-mişler. Yani bu ‘kız gibi oğlan’ demek oluyor. ‘Kendinize çok efendi bir delikanlı bulmuşu-nuz’ diye yazmışlar. Sonra Adana’dan ailem geldi, Eşim Sevil’i is-tediler bana. Karagücü’nü çalıştıran komutan nişanımı Orduevi’nde yapmak isteyip, isteme-diğimi sordu. Ben de komutanım orduevini erlere vermiyorlar dedim. Komutan ‘Ben ayar-larım, burada yaparsın’ diye rahatlattı beni ve düğün gibi gösterişli bir nişan yaptık. Nişanı Ankara’da yaptığımız için düğünümüz de Ada-na’da oldu. 1956 da evlendim. Eşim Sevil Ankaralıydı, 16 yaşındaydı evlendiğimizde. Nikâh memu-ru herkesin önünde kıymadı nikâhı, suç olur yaşı küçük diye. Biz de Demirspor’un lokalinin arka tarafında kıymıştık nikâhı. 1957 de ilk kızım Nazan, 1959 de diğer kızım Sıdıka, 1961’ de de oğlum Ömer dünyaya geldi.Erken evlendim çoluk çocuğa karıştım, düz-gün bir aile yaşantım vardı.

JÜBİLE

Füze Selami 1972 de futbol oynamayı bıraktı. Yani tam 39 yaşında... Bu süre içerisinde hep Adana Demirspor’da kaldı. Hem oynadı, hem de kendinden sonra gelen gençleri yetiştirdi. Muharrem Gülergin’in kendine yaptığı ağa-beyliği, o da yeni gelenlere yaptı. Adı dönem futbol tarihine “Ağabey” olarak yazıldı.

32 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

Page 16: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini
Page 17: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

37SELAMİ TEKKAZANCI

1974 yılında ise: Adana Demirspor ve Adanaspor arasında yapılan bir maç-la jubilesi yapıldı. Tüm Adana spor-severleri, akın akın stadyuma gittiler. Birinci devrenin sonunda omuzlara alarak saha dışına çıkardılar. O dö-nemde birine jübile yapılması için önemli bir futbolcu olması gerekirdi. Dolayısıyla Adanalıların bu davra-nışları Füze’yi çok onurlandırdı.

ANTRENÖR SELAMİ

Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük çalışmaları da yapan Füze Selami, ilk kez Karataşspor’u çalıştırmış. Selami Tekkazancı o günleri şöyle anlatmakta:

“Karataş’ta ailemle tatil için kamp kurmuştuk. Karataş Belediye Başkanı beldelerinde olduğumuzu duymuş. Ziyarete geldi, hoş beş muhabbet der-ken ‘Bizim çocukları çalıştırır mısın hocam?’ dedi. İlk başlarda ‘yok’ de-dim ama ısrar edince dayanamadım. Karataş’ı çalıştırdım, antrenörlüğe böyle başladım. Daha sonra Osma-niye Gençlik Spor’u çalıştırdım bir dönem: onun ardından da Adanaspor genç takımında antrenörlük yaptım, Gündüz Tekin Onay’la birlikte. En son olarak da Demirspor’u çalıştırdım ve bıraktım. Kader beni Demirspor ile birlikte yazmış.”Füze futbola bakışını da şöyle özetli-

yor, belki de bu onun yaşamının kısa bir özeti aynı zamanda:“Bir şey söylemek gerekirse, aç kal-madım verdikleri ile yetindim. Para veya gelecek için değil, futbolu sevdi-ğim için oynadım, Adana’yı ve Ada-nalıyı sevdiğim için de Adana’da kal-dım. Peki onca senenin, onca emeğin karşılığında ne gördüm... Adana’da Füze Selami diye bir isim kaldı. Bu isim Türkiye futbol tarihine Adana’yı da taşıdı... Zannederim bir- iki genç de örnek almıştır”İşte “Füze Selami”nin aradığı ve so-nuçta bulduğu şey bu… Başka bir şey yok.

KAYNAK : 1 - Altınşehir Adana Dergisi-Ali İhsan Ökten yazısı2 - Tarihi Spor Fotoğraflarıyla Adana-Nevzat HIZ

Page 18: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

38 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

1972 yılında Adana’da doğdu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çorum Meslek Yükseko-kulu İşletme Bölümünü 1991 yılında bitir-dikten sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde Lisans eğitimini tamamladı.1999 yılında Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olduktan sonra 1999’dan bu yana serbest olarak mali müşavirlik bürosu iş-letmektedir. 2013 yılında Bağımsız Denetçi Ünvanını aldı. Fotoğrafa ilk olarak 2008 yılında Adana Fo-toğraf Amatörleri Derneğinde temel fotoğ-raf kursuna katılarak başladı. Önceleri bir hobi gibi başlayan fotoğraf tutkusu S. Haluk Uygur’la tanıştıktan sonra başka bir boyuta taşındı. S. Haluk Uygur’un Paylaşım Atölye-sinde 2 yıl süren bir eğitim aldı.Onun için fotoğraf artık deklanşöre basmak değil, duyguları ifade etmenin bir şekli ha-line gelmiştir. Adana Milli Eğitim Müdür-lüğü için “Denize İki Yıldız Attık” isimli fotoğrafik belgesel projesinde S.Haluk Uy-gur, İsmail Ökke ve Zeliha Ertunç’la birlikte çalıştı. S. Haluk UYGUR Paylaşım Atölyesinin Işıkla Yazılan Öyküler, Önyargı ve Engel(li) Kim? projelerinin sergilerinde fotoğrafla-rıyla yer aldı. 2011 yılında Altın Oran Dü-şünce ve Sanat Platformunun kurulmasında çeşitli görevlerde bulundu. Duyguları en iyi ifade etme biçiminin fotoğraf olduğunu dü-şünüyor. Lewis Hine şöyle demiş “Eğer hi-kayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanım-da sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım. Metin Özyüzücüler ile evlidir.

Gülent KURT

Page 19: Füze Selami; Selami Tekkazancı - Adana'ya Güç Verenler · başka bir sevda yoktur. Ders kitapla-rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for-malar giyilir. Daha ilk maçta kendini

Bu kitap Seyhan Rotary Kulübü’nün ve Güney Rotary Kulübü’nün katkılarıyla basılmıştır.

15 Eylül 1940 yılında Adana’da dünyaya geldi. Evli ve iki çocuk babasıdır. Fotoğ-rafın, yaşamdaki değerleri başkalarıyla paylaşmak için bir yol olduğunu düşün-mektedir. Doğayı ve gezmeyi çok seven bir kişi olarak genç yaşta emekli olup, daha önce zaman ayırıp uğraşamadığı birçok sanat dalı ile uğraşıyor. Asıl mes-leği teknik ressamlık bir yana fotoğraf, resim, şiir ve ebru sanatı bunların baş-lıcalarıdır. Adana Güzel Sanatlar Galerisi, Musta-fa Dulda Atölyesinde 1992–1996 yılları arasında 4 yıl resim kursu, Adana Fo-toğraf Amatörleri Derneği’nde (AFAD) fotoğraf kursu alarak bu sanatlara olan ilgisini bilimsel temellere oturtmuştur.Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu üyesidir. Bu güne kadar birçok slayt gösterisine, 20 kişisel sergiye, çok sayı-da karma sergiye imza atmıştır. Ulusal ve Uluslararası ödüllere sahiptir. Teme-linde doğa ve insan olan portre ağırlıklı belgesel fotoğrafla uğraşmaktadır.Uzun zamandır ilgilendiği sanat dalla-rından birisi olan Ebru ile çok geniş bir çalışma alanı olan fotoğrafı birleştirdiği “Ebruli” adını verdiği çalışmalar yap-maktadır. Tüm sanat çalışmalarını “D Sanat Evi “ isimli atölyesinde gerçekleş-tiriyor. Özetle, düşüncelerinin ışığında fotoğ-rafla resim yapıyor. Ona göre belki de fo-toğraf bir resim, resim de bir fotoğraftır. Yorucu ve zaman alıcı olmakla birlikte alın teri akıtılarak meydana gelen eser-lerin daha değerli olduğu inancındadır.

Mehmet DİLCİ