Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T. M. M. O. B.
Ziraat Mühendisleri Odası Y·ayınları
XIII. GENEL KURUL
FAALiYET RAPORU
17-18 Şubat, 1967 . Türk Standartkii'i EllStitü.Sü
Konferans Salonu
ZİRAAT MÜHENDISLERİ ODASI YAYlNLARI
Sma No. Yayının Adı Fiatı
1 Toprak Reformu (1960) ........................... : ................ . 2 Zirai Davalarımız (1) (Toprak Reformu) 196·1 (Meccu-
du kalmamıştır.) ..................................................... . 3 Zirai Davalarımız (2) (Türkiye Ziraatı hakkında görüş-
ler) 1962' .... · ............................................ ~ ................ . 4 Çelik Ziraatı ve Pirinç Fiatları, 196·2 .......................... . 5 Zirai Davalarımız (3) (Türkiye· Ziraatı hakkında görüş-
ler) 1962 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20 6 Hububat Fiatları, 1962 ............................................... . 7 Toprak Mahsulleri Ofisi Reorganizasyon u, 1963 ........... . 8 Hububat Fiatları, 1963 .............................................. .. 9 Türkiye'nin Zirai Bölgeleri, 1964 ........................... : .... .
10 . Zirai Da.valarımız (4) (Türkiye Ziraatına ait görüşler 1964 ll Toprak Reformu Semineri, 1964 ............................... .. 12 Türkiye Hayvancıılığı Problemleri, 1964 .; ..................... . 13 Türkiye'de Zirai Kredi ve Problemler, 1964 ................. . 14 Mer'a Vejetas.yonunun Teşekkülü, Kompozisyonu ve Bo-
zulması ................. , ............................................... . 15 Dünya !Turunçgil Ziraatında Türkiye'nin Yeri ve Üze
rinde Öncelikle Durulması Gereken Başlıca Problemle-rimiz ................................................................. .
16 Türkiye'de Su Kaynaklarının Geliştirilmesi ve Problemleri 18 Tarımda Ortakçılık ve Kiracılık ................................... . 19 Zirai Davalarımız (5) (Türkiye Ziraatma Ait Görüşler) 20 XI. Genel Kurul Faaliyet Raporu ................................ .. 21 Mer'alarımızla İJ.gili Problemler ve Çözüm Yolları ........... . 22 Türkiye'de Zirai Vergiler ............................................ . 23 Zir. Müh. Odası Talimatları ve Zir. Müh. Birliği Kanunu 24 Bilirkişi Rehberi ...................................................... : .. 25 XII. Genel Kurul Faaliyet Raporu· ............................... .. 26 Türkiye Ziraat Mühendisliği I. Teknik Kongresi (2 cilt) 27 Türkiye Tarimında Hayvancılık Problem~eri ve Çözüm
Yolları ................................................................. .
20
5 5 5
3
3
5 10
5
40
50
Not: Yukardaki fiatlar meslek harcı şahıslar içindir. Üyelerimize bunlar 1/4 kıymeti ile
.,
• \ ...
r '-
satılır. '.Aıicak, Türkiye Hayvancılığı ve Problemleri ile Türkiye'de Zirai Kredi ve 1 Problemleri üyelerimiz için 2,5 TL. sıdır. Türkiye Ziraat Mühendisliği I. Teknik Kong-resi adlı neşriyatımızda indirim yoktur.
2
Sayın Üye
Odamızın XIIT. Genel Kurul toplantısı 17-18 Şubat 1967 tarihine raslıyan Cuma ve Cumartesi günleri Türk Standartları _Enstitüsü toplantı salonunda aşağıda belirtilen gündeme göre yapılacaktır.
Saat 10.00. da başlıyacak toplantıya katılınanızı rica ederiz.
S,aygılarımızla
ODA YÖNETİM KURULU
GÜNDEM:
A:ÇILIŞ
1 -:- Başkanılık Divanı seçimi (1 Başkan, 2 Başkan Yardımcısı, 4 Sekreter)
. 2 - Saygı duruşu
3 - Yönetim Kurulu faaliyetiyle, Bila.nço ve Denetleme Kurulu raporlarının okunınası.
4 ...:._ Yönetim ve Denetleme Kurulu raporları ve bilançonun müzakeresi ve Yönetim Kurulunun ibrası
5 - -Dilek ve Temenniler
6 - 1967 yılı bütçe tasarısının müzakere ve kabulü
7 - Seçimler (Gizli oyla) a) · Oy Tasnif Heyeti (6 kişi) b) Oda Yönetim Kurulu (7 asil, 7 yedek) c) Oda Denetleme Kurulu (3 asil, 3 yedek) d) Yüksek Haysiyet Divanı Üyesi (1 asil)
• e) T.M.M.O. Birliği Denetleme Kurulu Üyesi (2 kişi) -.. · .. f) T.M.M;O .. Birliği İdare Hey' eti az,ası (2 kişi)
g) T.M.M.O. Birliği Genel Kurulu delegeleri (100 kişi)
KAPANIŞ
Not: Öğle için soğuk büfe hazırlanmıştır.
3
1966 YILI İÇİNDE ARAMIZDAN EBEDİYEN AYRILAN VYELERİMİZ
A. Zeki ATAÇ (132)
1332- 1966)
Cemal SAYDAM (1067)
1330 - 1966
Necati EKMEKÇİOGLU (2034)
1931 - 1966
Nejat BERKMEN (143)
1901- 1966
HATffiALARINI SAYGI İLE ANARIZ
(~
T.M.M.O.B. ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI ORGANLARI
ODA YÖNETİM KURULU
Başkan
Başkan Vekili Sekreteı- Üye Muhasip Üye ÜY.e Üye Üye
Kemal GÖKQORA. İsmail ŞEINTÜRK Ekrem KANGAL Muzaffer DEMTAŞ Oğuz ATALAY Selahattin KüMAN Doç. Dr. Güngör YAVUZCAN
ODA HAY:SİYET DİVANI ODA DENETİM KURULU
Prof. Dr. Turgut YAZICIOGLU Osman BOYACI
Faik ÇOLPAN M. Burhanettin AHIPAŞAOGLU E;rdoğan BİROL Doç. Dr. Mithat ÖZS·AN
Salih GÜNDÜZ V asfi OCAKLI
T.M.M.O.B. HAYSİYET DİV ANI ODAMIZ TEMSİLCİSİ
Yunus ÖZSAN
T.M.M.O.B. YÖNEr.riM KURULU
ODAMIZ TEMSİLCİSİ
Hasan YETEiNE!R
T.M.M.O.B. DENETLEME KURULU ODAMIZ TEMSiLCİSİ
Osman ERALP
5
GİRİŞ
XIII. Genel Kurulumuzun, Sayın Delegelerini, değerli Misafirlerimizi ve Basın - TRT mensuplarını saygı iıle selamlarız.
23 Şubat 1966 tarihinde toplanan XII. Genel Kurulumuzca seçilen Yönetim Kurulu; 24;2.1966 günü yaptığı ilk toplantısında, Başkanlığa
Kemal GÖK:ÇORA, B8,şkan Vekilliğine İsmail ŞENTÜRK, Sekreter Üyeliğe Ekrem KANGAL, Muhasip Üyeliğe Muzaffer DENTEŞ ve Serbest Üyeliklere de Oğuz ATALAY, M. Dursun KESİMOGLU ile Selilhattin GüMAN'ı seçmiştir. ·
Sonradan, resmi işlerinin ağırlığı sebebiyJe bu görevini layıkı veçhile · yerine getiremediğinden bahisle istifasını talep eden Serbest Üye M. Dursun KESİMOGLU'nun 5.9.1966 tarihinde kabul edilen istifası üzerine yerine yedek üye Dr. Güngör YAVUZCAN davet edilmiş ve Yönetim Kurulumuz aşağıda belirtilen şekilde devresi sonuna kadar görev yapmıştır.
Başkan
Başkan Vekili Sekreter Üye Muhasip Üye Üye Üye Üye
Kemal GöKCORA ~'"" İsmail ŞENTüRK
Ekrem KANGAL Mumffer DENTEŞ Oğuz ATALAY SeWıattin Gt'IMAN Doç. Dr. Günıgö:r YAVUZCAN
Vazifeye başlar başlamaz, çalışmalarımızın bir sistem ve metod dairesinde yürütillebilmesi için bir çaJışma programı hazırlanmıştır.
Bu programın hazırlanmasında, XII. Genel Kurulumuzun direktif ve temennileri, Oda talimatnamemiz ve bir evvelki Yönetim Kurulunca ele alınmış konularla, Türkiye Ziraat Mühendisliji I. Teknik Kongre karar-ları dikkate alınmıştır. ·
Ziraat Dergisi'nde (Ziraat Mühendisliği) yayınlanmak, teşkilat ve temsilcilikJerimize gönderilmek ·suretiyle üyelerimizin bilgi ve incelemelerine arz edilen programımızdaki işler, öncelik sırasına göre ele alınmış ve
·yine programda belirtilen metod ve prensipiere uygun olarak gerçekleştirilmesine çalışılmıştır.
7
ı.
BÖLÜM
I
YÖNETİM İŞLERİ
· 1. Komiteler ve Komisyonlar :
Oda Talimatnamemiz ve buna göre hazırlanmış bulunan Yardırnci
Organlar Yönetmeliğine göre teşkil edilen Daimi Komiteler, ihtisas Komisyonları ve Çalışma Gruplarının mesaisinden azami ölçüde yararlanılmasına bilhassa dikkat edilmiştir .
. a - Yardımcı OTganlar Yönetmeliğimize göre; "Mevzuat Komitesi" '.ve "Neşriyat Komitesi" olmak üzere iki komite teşkil edilmiştir.
b - Çalışma programımızda yer alan konularla ihtiyaç halinde beliren meseleJer, etüd, inceleme ve teknik icaplara göre görüş ve mütalaa tayin ve tespitine lüzum -gösteren konular hakkında ihtisas Komisyonları veya Çalışma Grupları teşkil edilmiştir.
Teşkil -edilen bu birjmlerin ünvaniarı ile mesaide bulunan meslekdaşJarımızın isimlerini gösteren liste Raporumuzun sonuna eklenmiştir. (Bakınız Ek: I). Çalışma konuları da Raporun II. ve III. bölümlerindeki özel bahislerinde belirtilmiştir.
2. Damşma Konseyi :
Yardımcı Organlar Yönetmeliğinin ~. 3 ve 4. maddelerine göre, gerekli şartları haiz üyelerimiz arasından bir evvelki Yönetim Kurulunca iki yıl süre ile seçilen 30 kişilik bir "Danışma Konseyi" teşkil edildiği ma
. lumlarıdır.
Devremizde, :ı:;>anişma Konseyine intikali zaruri görülen he~hangi bir konu bulunmadığından konsey bu dönemde faaliyette bulunmamıştır.
Yönetmeliğe göre, bu devre görev süreleri sona eren Konsey Üyelerinin alfabetik· sıraya. göre isimleri raporun sonuna eklenmiştir. (Bakı
nız Ek: 2).
3. Büro Işleri :
a) Üye kayıt ve sicilleri :
1966 yılı içinde Odamıza 383 adet üyemizin kayıtları yapılmıştır. Oda Talimatnamemizin amir hükümlerine göre üyelerimizin mesleki sicillerinin tutuJması gerekmektedir. Daha önceki yıllarda büromuzda böyle bir siciri tutulmadığından, devre başından itibaren bu hazırlıklara başlan
mıştır. Ayrıca üyelerimizin sicil numaraları, mezun oldukları fakülte, yıl ve bölümlerini de kapsıyacak bir Şekle getirilmesi için de çalışmalar ilerlemiştir.
b) Üyelerimizin şahsi ve topJu taleplerinin takibi :
Üyelerimizin, bu gibi taleplerinin takibi ile kendilerine zamanında bilgi verilmesine bilhassa önem verilmiş ve bunun için ayrıca bir dosya tutulmuştur. Gerek yurt içinde ve gerek yurt dışındaki üyelerimizin, mesleki mevzuat ve doküman talepleri ile meşru ve kanuni isteklerinin halli ve takibine büyük önem verilmiştir.
c) Muhabere ve muamele :
Üye sayısının artması, temsiJcilikle ilişkilerinin gelişmesi ve bilhassa birikmiş eski yıllar aidatının tahsili için yapılan genel tamim ve icra işleri sebebiyle büro muamelatı da büyük ölÇüde artmıştır.
1965 yılında çıkan yazıların sayısı 2323 iken 1966 da 4417; ve gelen yazılar da 225,3 ten 3170 e yükselmiştir.
4. Muhasebe İşleri :
a) Muhasebe kayıtları:
1966 yılı içinde kayıtları yapılan 383 üyemizle, Odamıza bugüiıe kadar kayıtları yapılan üye sayısı 4545 e yükselmiştir. Teşkilat ve Temsilciliklerimizle yapılan muhabereden, henüz kayıtlarını yaptırmadan mesleki faaliyette bulunan meslekdaşlarımızın bulunduğu üzülerek öğrenil
miş ve 6235 ve 7303 sayılı kanuna aykırı bu durum gerek meslekdaşlarımıza ve gerekse . bunlara iş veren kurum ve teşekküllere intikal ettirilerek biran önce kayıtlarının yaptırılması ikaz edilmiştir.
1966 yılı içinde üyelerimizin aidatıarına ilişkin kayıt ve alındı makbuzlarının gönderilmesi hususu büyük bir titizlikle yapılmıştır.
Değerli Denetçilerimizin de yıl içinde yapmış bulundukları ara denetleme raporlarında da belirtildiği gibi muhasebe kayıt ve işlemleri zamanında ve muntazam olarak yapılmıştır.
·10
..
h) Üye aidatıarı :
Üyelerimizin bu devredeki aidat ödemeleri geçen yıllara nazaran biraz daha muntazam olmuşsa ·da yine arzu ediJen ölçüde ilgi gösterilmediğini üzülerek belirtmek isteriz. Bir kısım kurum ve teşekküllerdeki üyelerihıizin aidatıarının muntazam ödendiğini de belirtmek isteriz. Bunda büyük- müzaheretleri olduğuna inandığımız idarecilerimizle üyelerimize teşekkürü bir vazife biliriz.
Yıl içinde, üyelerimize yapılan münferit tebliğler haricinde Mayıs 1966 ve Ekim 1966 aylarında genel ödeme emirleri çıkartılmıştır. Bütün bunlara rağmen aidatını ötemeyen üyelerimiz hakkında da icra muamelesi yapılması zarureti doğmuştur. İcraya tevdi edilecek dosyaların hazırlıkları son şekline gelmiştir.
Üye borçları yıllar itibariyle ve· mukayeseli olarak aşağıda belirtilmiştir:
Yılla.r 1965 yılı sonunda 1966 yılı sonunda
1961 14.789,81 10.934,89 1962 16.444,64 11.314,01 1963 33.136,22 23.197,71 1964 102.934,09 62.100,53. -965 238.010,89 131.007,35 1966 477.050,18 299.315,78
Bu rakainların tetkikinden anlaşılacağı üzere bilhassa son üÇ yıla
ait eski aidat borçlarının düşürülmesinde bUyük gayret gösterilmiştir.
Ai~atların her ay (10) lira olarak gösterilmesi de zorluklar yaratmaktadır. Zira 4500 den fazla üye aidatının işlenmesi ve makbuz kesimi 12 defa tekrarlanmak icap etmektedir. Bu itibarla aidatın üçer aylık dev
. relerde, dört eşit taksitte gönde·riJmesi uygun görülmüştür. Buna göre ödeme pLanı şöyledir:
Ai~t Ödenecek Tak s idi Aylar ' Ödeme zamarn Meblağ TL.
ı Ocak, Şubat, Mart Mart sonuna kadar 30 2 Nisan, Mayıs, Haziran Nisan sonuna kadar 30 3 Temmuz, Ağustos, Eylül Eylül sonuna kadar 30 4 · Ekim, Kasım, Aralık Aralık sonuna kadar 30
Şüphesiz aidatın bir defada veya iki taksitte ödenmesi de kabildir.
ll
5. Yayın İşleri :
Bu devrede de Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliğinin "Ziraat Mühendisliği" dergisinde, çalışmalarımız ve üyelere duyurulacak bilgilere geçen· yıllara nazaran daha geniş çapta yer verilmiştir.
24-27 Kasım 1965 tarihinde yapılan "Türkiye Ziraat Mühendisliği
I. Teknik Kongresi'ne ait 2 cilt halinde p.eşredilmiş bulunan neşriyatımızın yayın ve tanıtılmasma önem verilmiştir. 1800 adet olarak bastırılmış bulunan bu değedi eserin 1335 adedinin satış1 ve 79 adedinin de bede~s:z olarak ilgili kurum, teşekkül ve şahıslara intikali sağlanmıştır. Ayrıca, hayvancılık grubunca hazırlanan 5 raporumuzu "Türkiye Tarımında Hay- \ vancılık Problemleri ve ffal Çareleri" ismi altında ve 27 numara ile bir ki-tap haline getirmiş hulunmaktayız.
6. Bilirkişilik :
6~30 ve 122 sayılı İstimlak Kanuniarına göre bilirkişi listesinin her yıl Ocak ayının ilk haftası içinde; Oda Yönetim Kurulunca tespit edilerek hukuk mahkemelerine intikal ettirilmek üzere Valiliklere· gönderilmesi gerekmektedir. Listelerin, kanuna göre asgari 5 ve azami 15, ismi ihtiva etmesi lazım geldiğinden; sayısı 15 ten fazla olan illerdeki seçim bir problem olmaktadır.
1967 yılı listelerinin tanziminde riayet edilecek esaslar (Bakımz Ek: 3) de gösterilmiştir. Bu esaslara göre üye sayısı az olan illerde yeteri kadar isim biıldirememe durumu ile karşılaşılmaktadır. Buna da, bilhassa üyelerimizin borçlu oJ.maları sebep olmaktadır.
Borçlarını ödeyen üyelerin, diğer prensipiere de uygunluğu halinde, noksan gönderilen listelere ilaveten bildirilecektir.
Talimatnamemizin 37. maddesinin (i) fıkrası gereğince bilirkişi üc• :retlerinin % 5 tutarındaki miktarının Odaya gönderilmesi gerekınesine
rağmen bu vecibeyi malıdut sa.yıda üyelerimiz yerine getirmiştir. Kendilerine teşekkür ederiz. Bu hususun takibi için büroda gerekli hazırlıklar da yapılmıştır.
7. Ölüm Yardım Fonu:
Malumları olduğu üzere, XI. Genel Kurulda kabu !edilen bir yönetmelikle ölüm yardım fonu uygulaması bir sisteme bağlanmış bulunmaktadır. Xll. Genel Kurulda .tespit olunan 10 lira aidatın 3 lirası otomatik olarak ölüm yardım fonu hesabına geçirilmek suretiyle, aidatını ödeyen bütün üyeler bu fona da dahil edilmiş bulunmaktadır.·.ölüın halinde, ya-
12
pılacak yardımın kime ödeneceğini tespit için Odaca bastırılmış beyannamenin dotdurularak kapalı zarfı içinde Odaya göndermeleri gerekmektedir. Aksi halde kanuni varisierini tespit için veraset iılamına ihtiyaç duyulmaktadır.
Yönetmeliğin 8. maddesine göre, fiili aidat ödeyen üye adedinin, bir aylık fon aidat tutarının % 75 i ödenmektedir.
Bu yıl içinde vefat eden (6) üyemizin varisierine 36.299,23 TL. lık
yardımda bulunulmuştur.
13
BÖLÜM
n
TARIM SEKTÖRÜNÜN GELİŞTİRlLMESİYLE İLGİLİ KONULAR
1. TARIM TEŞKiLATI :
"Tanm Hizmetleri ve Teşkilatının yeniden düzenlenmesi" ni hedef tutan ve yetkiıli bir çok meslekdaşlanmızın da geniş çapta iltihakiyle hazırlanmış bulunan araştırma raporu esaslannın uygulanması takip edilecek işlerimiz arasında idi.
Bu konuda 1966 yılındaki ilk teşebbüs 657 sayılı Kanunun uygulan-/ ması münasebetiyle yapılmış ve Oda, Ziraat Yüksek Mühendisleri Sendi
kaları ve Ankara Ziraat Fakültesi temsilcileriyle müştereken hazırlanmış bir muhtıra Tanm Bakanlığına takdim ediılmiştir. Muhtıranın esasını,
~cret uygulamalannda meslekdaşlann yukarı derecelere intibakında kısıtlı hareket edilmemesi ve sevk ve idare yanında bilhassa ve daha geniş çapta teknik ihtisasa yer verilmesi ve piramidin zirvesine tek yoldan değil muhtelif teknik ihtisas yollariyle de erişilmesi telkin edilmiş; bu arada lüzumlu yeni kuruluşların da reorganizasyon planlam~ı dahilinde tahakkuku talep edilmiştir
Ziraat teşkilatının yeniden düzenlenmesi konusunda, tüm uygulamanın ne zaman tahakkuk etticileceği hakkında kesin bilgi elde edilememiştir. 1966 da bilindiği gibi, Pazarlama ve Değerlendirme Dairesinin sade m~rkezi teşkilatı kısmen kurulmuş ve ilçelere Ziraat Yüksek Mühendisi tayinlerine kısmen başlanılmış bulunmaktadır.
Kanaatımıza göre, reorganizasyonda ilk merhalede tahakkuk, ettirilmesi lüzumlu olan birim, okul içi ve okul dışı yayım ve eğitim hizmetlerini içine alan kombine taşra teşkilatının (Tarımsal Yayım) kurulmasıdır ve bu görüşümüz 7.5.1966 tarih ve 452 sayılı yazımızla Tarım ve Milli Eğitim BakanlıkJarına ve DPT Müsteşarlığına sunulmuŞtur. (Bakınız Ek: 4).
14
2. ZİRAAT ALET VE MAKiNALARI VE . ZİRAİ ELEKTRİFİKASYON:
Mekanizasyonun ve bu arada· tarımsal mekanizasyon un da gittikçe daha kompleks meseleler doğurduğu malumdur. Konu, Yönetim Kurulumuzca hem ·aktüel bazı meseleler ve hem de geleceğe uzanan tedbirlerb ıı !;;;:.:_ mütalaa edilmiştir. Bu münasebetle:
a) Kastamonu Senatörü Nusret Tuna'nın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu "Biçerdöğer v.s. z!raat Metleriyle parçaları hakkında Kanun teklifi", üç meslekdaşımızm iştirakiyle incelenmeye tabi tutulmuştur. Bu çalışma sonunda hazırlanmış olan Odamızın görüşü (Bakı
nız Eık: 5) sayın meslekdaş milletvekilleri ve senatörlerimize intikal .ettirilmiştir.
b) Geleceğe şamil işler arasında önemli o~an husus tarımdaki _mekanizasyon un imalat ve en.erji kaynakları bakımından şumullü olarak ele alınması zaruretidir.
Bilindiği gibi, Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü; konudaki faaliyeti dar hudutlar içinde ve adeta talepleri karşılayıcı bir rıitin işi olarak yürütmekten ileri gidememiştir. Halbuki, işletmelerin büyüklük ve karekteristiklerine göre uygun alet ve makinaların seçimi ve bunların optimum işletmelerde. dişsal tarımın (Tarla, bahçe ve ·bağda yapılan tarımın) ve içsel tarımın (Köy evi, işletme binaları ve avluda yapılan tarımın) mtıtorizasyon, elektrifikasyon ve mekanizasyon derecelerini yükseltmede kullanılacak enerjiler hakkında ve tarımsal elektrifikas:y-on alamuda kırsal yerlerdeki etüdlerin yapılması, icra planları ve örnek projeler hazıdanrr..ası ve projelerin uygulanmasında çiftçiye rehberlik edilmesi (örneğin; elektriksel aydınlatma, havalandırma, soğutma, ısıt
ma v.b. elektremotoriz.asyon ve elektromekanizasyi:m) ve bu alanlarda araştırma ve etüdler; yel'li imalat ve ithalatla sağlanan alet ve makinaların denenınesi ve denetlenmesi ve kalite kontroUarı, yerli imalat statülerinin tanz.iı:i:ıi, bölgelerde ı.ı.tiiiiMiı araştırma ve geliştirme müesses~leri kurulması, prototipierin geliştirilmesi, kredi organizasyonunun duzenlenmesi ve nihayet çiftçi için eğitim' . ve enformasyon İnalzernesi hazırlanması ve yayımı gibi esaslı ıi~etlerin gerçekleştirilmesi zarureti vardır. Bu ihtiyacın karşılanması için de, Ziraat İşleri Genel Müdürlüğünün gerekli birinilerde yeni bir düzene gitmesi ve yeterli formasyondaki personelle takviyesi zorunludur. Bu itibar la, yapılmaSı faydalı görülen, teşebbüsler Ziraat İşleri Genel Mü_dürlüğiİmi intikal ettirilmiş ve bir de organizasyon taslağı tevdi ediJmiş~ir.
3. DOGAL KAYNAKLAR : Y:'eni iş programımıza dahil bulunan. "Doğal Kaynakla.rll konusunda,
ilk iş olarak, şimdiye kadar işlenmeıniş bir salıa 'olan, ''Ziraat Sektörünün
15
dışındaki faaliyet ve kuruluşlar dolayısiyle ziraat arazisinden kayıplar" mevzuunun etüdü ele alınmıştır. Bilindiği gibi, meri:ıleketimizdeki sanayi, Bayındırhk, Ulaştırma ve Turizm gibi alanlardaki yeni teşebbüs ve kuruluşlar; evvelce ziraate tahsis edilen bazı arazinin işgaline ve yeni makısatlara tahsi,sine yol agmaktadır. Bunun memleketteki genel ekonomik gelişmelere paralel olarak yapılması gerekli yeni tasarruf şekilleri olduğu gayet tabiidir. Ancak, bu yeni tasarruflarda bir takım ölçüJerin kullanılmasına zaruret bulunduğuna da şüphe yoktur. Zira, yeni endüstri kuruluşları için ziraat arazisine vaki aşma ve taşmalarda, arazi ,sınıflarının ve coğrafya bÖlgelerinin dikkatle gözönünde tutulması ve kullanış maksadı ve ekonomik neticelere göre arazi tahsislerinin özel kayıt ve şartlara göre yapıJması kesinlikle zorunlu bulunmaktadır. Aksi takdirde. değerli bazı ziraat arazisinin elden gitmesi gibi telafisi mümkün olaınıyacak kayıplada karşılaşmak tehlikesi doğmakt~dır.
Bu çok önemli meselenin etüd edilmesi ve ayrıntılariyle gün ışığına çıkaı:-ılabilmesi amaciyle, Odamızca, bir ihtisas çalışmasına başlanılmıştır.
Konunun önem ve kapsamı bakımından çalışmaların ·genişçe bir zamana ihtiyaç göstermesi dolayısiyle araştırma ve etüdlere henüz devam olunmaktadır. Bu ihtisas komisyonu faaliyetinin gelecek Yönetim Kurulunca da izlenınesini ve sonuçlandırılmasını dileriz.
Doğal kaynaklar mevzilunda diğer bir işimiz de, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri" hakkındaki Kanun tasarısının incelenmesi olmuştur.
Söz konusu tasarının incelenmesi, Temmuz 1966 da yapıJarak ilk görüşümüz tesbit edilmişti. Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine intikali münasebetiyle konu yeniden incelenmiştir. Bu maksatla mütehassıs meslekdaşlarımızdan kurulan komis,yona Ankara Ziraat Fakültemizce de iştirak edilmiş ve nihai görüş ve mütalaamız- hazırlanmıştır. (Bakınız
Ek: '6) Söz konus:ı.ı. Kanun tasarısı 25.11.19()6 tarih ve 3291, 3292, 329'3 sayılı yazılarımızia her üç Ziraat Faktiltemize gönderilmiş ve "Ön fikir" mahiyetindeki notumuz da gönderiılerek tetkik ve niütalaalarına sunulmuş; ve halen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Karma Komisyonda bulunan Kanun tasarısınin Dekanlıklarımızca da incelenerek gerekli tedbir ve, teşebbüslerde bulunulmak üzere yardımları da rica edilmiştir.
Ankara ve Atatürk Ziraat Fakültelerimiz Odamızın görüşüne katıldıkları gibi, Ankara Fakültemiz iki öğretim üyesini komisyon çalışmalarımızda görevJendirmek ve Atatürk Fakültemiz de bu konuda hazırladığı mütalaasını Başkakanlık ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına göndermek suretiyle yakın ilgi göstermişlerdir. Ege Üniversitesi Ziraat Fa-
16
kültemiz ise konunun fakültelerini ilgilendirmediğini yazı ile bildirmiş
lerdir.
Kanun tasarısının komisyonlardaki müzakere seyri Yönetim :Kurulumuzca Türkiye Büyük Millet Meclisine gidilmek suretiyJe de izlenmiştir.
Yeni Yönetim Kurulumuzun da bu konuya eğileceğini tabii görmekteyiz.
4. HAYVANClLlK:
Çalışma programımıza dahil bulunan bu konudaki bütün meselelerin tüm halinde ele alınması ve camiamızın görüş ve kanaatlarının sentezi yapılarak umumi efkara arzedilmesine karar verilmiş ve bütün faaliyet bu prensibe göre yürütülmüştür,
İJ.k merhalede, bütün yil zarfında :faaliyette bulunmak üzere bir "Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu" kurulmuştur. Bu komisyon gerçekten bütün sene yoğun ve hızlı bir tempo ile değerli mesai yapmış olup Yönetim Kurulumuzun icraatı da bu komisyonun çalışmalarına istinat ettirilmiştir.
Hayvancılık mevzuundaki faaliyeti aşağıdaki iki ana grup altında
toplamak mümkündür.
A. Ana Konulardıald ÇB4şmalıar ·:
Yurt hayvancılığının geliştirilmesinde izlenecek yol ve m~todları göstermek suretiyle yürütülecek hizmetler için kaynak teşkil etmek üzere beş adet rapor hazırlanmıştır. Bu raporlar sırasiyle :
1 ~ Memleket hayvancılığının geliştirilmesinde ziraat teşkilatında yapılması gerekli işler. ·
2 - :Suni tohumlama ile ilgiJi problemler. 3 - Hayvan ısiahiyle ilgili kanunlarin yetersizliği. 4 - Hayvancılık kredilerinin verimli hale getirilmesi hakkında gö
rüş ve temenniler. 5 ·.- Memleketimiz hayvancılığının · geliştirine yolları üzerinde ·görüş
ayrılıkJarı.
Bu raporların muhtevaları, Türkiye Ziraat Mühendisljği I. Teknik Kongresinin (24-27 Kasım 1965) Zootekni ile ilgili kararlarina paralel ol~ duğu gibi, şimdiye kadar Odamızda sürekli olarak yapılmış çalışmalar ile de bağlantılıdır.
Raporlar ilkin teksir ediJmek suretiyle özel birer yazımızla- (25) muhtelif kurum ve zevata tev<:ll edilmiştir. Ayrıca, hepsi bir arada o'lmak
üzere (27) numara ile ve Türkiye Tarımında Zootekni problemleri ve hal çareleri adlı bir kitap halinde bastırılmıştır. Bunlardan gereği gibi faydalanılacağı tabüdir.
No. 5 Rapor, muhtevası bakımından ayrı bir özellik taşımaktadır.
·Bunda, zootekni hizmetlerinin bu sahanın gerçek sahibi olan Ziraat Yüksek Mühendislerinin sorurnJ.uluğunda bulunduğu izah edilmekte; ve hi.ı
alana suni şekilde taşma gayreti içindeki V eteriner Hekimlerinin de yine kendi gerçek sahaları olan hayvan hastahklariyle savaş işlerine teksif etmesi· gereği kamu yargısına sunulmaktadır.
B. Özel Konulla.r Üzerinde Çiı.lışmıalar :
1 - Besi HayVan.cıJığı Projesi:
Bu proje Milli Gii'v~nlik Kurulu Genel SekreterJiğince memleketimizin besi hayvancılığının geliştirilmesini sağlamak amacı ile hazırlattırılmıştır. Projeden sorumlu daire Tarım Bakanlığı, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü olarak gösterilmiştir ki, bundan bu projenin mezkur daire tarafından hazırlanmış olduğu anJaşılmıştır.
Memleketimizde et üretimini arttırmak bu proje ile kabil olmıyacağından, daha çok bir meslek için hazırlanmış intibaı belirmiştir. Bu derece önemli bir projenin konu ile ilgili bütün teşekküller tarafından müşterek olarak hazırlanması ve daha şumullü olması gerektiğinden olurnJ.u karşılanmamıştır. Bu projenin et üretimirizin arttırılmasında güvenilir bir çözüm yolu da getiremediği maddeler halinde belirtmek suretiyle Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine bildiriJmiştir.
2 - ~avuk Eti Sanayii Pro~esi:
Böyle bir projenin hazırlanacağı Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından Odaya intikal ettirilmiştir. Ancak bu projeyi hazırlama görevinin .Tarım Bakanlığı .piraat İşleri Genel MüdürJüğü dururken, Ticaret Bakanlığına verilmiş olmasındaki ilmi, teknik ve idari sebepleri anlamak mümkün olmamıştır. Bu durum ile Ticaret Bakanlığınca böyle bir projenin hazırlanamıyacağı hususu mezkflr kurula cevaben bildirilmiş
tir. Sonradan, Milli Güvenlik Kurulundan aJınan bir yazıdan bu görüşümüzün aynen Ticaret Bakanlığı He D.P.T. Müsteşarlığına intikal ettirildiği anlaşılmıştır.
3 - Hayvanmlığı Geliştirme ve Et E'ııdüstrisi Kurumu Kanun Tasarısı:
Bu tasarının gerek ismi ve gerekse kapsamı, memleketimizde "Tarım ve Tarım İşletmelerinin Bütünlüğü" ilkesiyle tezat teşkil etmekte ve bu
\
18
ilkenin henüz kavranmamış bulunduğunu göstermektedir. Bu bakımdan söz ·konusu tasarıda öngörülen kurum, (Hagek) tarımsal kalkınmamızın temel prensiplerine uymıyan bir sistem içinde çalışacağından lüzumsuz ve zararlı görülmüştür. Bu konuda hazırlanan görüşümüz (Bakınız Ek: 7) 23 müessese ve teşkilat ile meslekdaş senatör ve milletvekilierimize gön~ · derilmiştir.
5. TARIMSAL KOOPERATİFLER :
Tarımsal gelişmede önemli rolü olan ziraat kooperatifleri, biJindiği gibi 23-.27 Aralık 1966 da T 8 E de yapılan altıncı Türk Kooperatifçilik Kongresinin ana konusu olarak ele alınmış ve bu kongrede; D.P.T. Ankara Ziraat Fakültes.i ve Köy İşJeri Bakanlığından üç Ziraat Yüksek Mühendisi meslekdaşımız da değerli tebliğlerle katkıda bulunmuşlardır. Bu· kongredeki açış konuşmalarından birini, Raportör Bakanlık olarak, Ticaret Bakanı yapmıştır. Takdir buyrulacağı gibi bu söz sırasım, şekli
olarak mütalaa etmekten başka çare yoktur. Zira, kooperatifçilik sade bu Bakanlığın sevk ve idaresi altında yürütillebilecek bir organizasyon manzumesi değildir. Türkiye'de bugün bir milli kooperatifçilik kurumu vardır. Ve bu kurum faydaılı çalışmalar yapmaktadır. Fakat, konular itibariyle kooperatifleriri ayrı ayrı grupJar altında ilgili bakanlıkların murakabe ve sorumluluğuna terkedilmesi de bir zarurettir. Nitekim sanayi kolundaki kooperatiflerin, S;anayi Bal,ranlığı; tarım kolundaki kooperatifIerin de Tarım Bakanlığı veya bu konuda olumlu teşebbüslere geçmiş olan Köy İşleri Bakanlığı Toprak İskan ve TOPRAKSU Genel Müdürlükleri politikası içinde yerini alması gibi.
Odamız, yukarıda belirtilen görüşün ışığı altında, Ticaret Bakanlığınca hazırlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş olan "Kooperatifler Kanun Tasarısı"nı, teşkil edilen özel bir konıisyon vasıtasiyle incelemiş ve bu konuda tesbit edilen görüş ve düşünceleri 23.3.1966 tarih ve 539 sayılı yazımı~a; Tarım Bakanlığımıza, meslekdaş milletvekilleri ve senatörlerimize takdim etmiştir.
. Ayrıca, tarım kesiminin özellikleri bakımından ayrı bir "Zirai Kooperatifler Kanunu" çıkarılmasına lüzum ve zaruret bulunduğu inancındayız. Bu itibarla bu konuda özel bir mütalaname hazırlanmış ve Tarım Bakanımıza 30.3.1966 tarih ve 582 sayılı yazıyla tevdi ediJmiştir.
6. ZİRAİ öGRETİM VE EGİTİM :
a. Zimat Fakülteleriınizde : Tarım sektöründeki entellektüel yatırımların en önemli bölümünü
teşkil eden Ziraat Fakültelerimizdeki öğrenim konusunda, çalışma programımızdaki esaslara paralel olarak, yeniden inceleme yapdmıştır.
19
24-26.11.1966 tarihlerinde Odarnızda Ankara, Ege ve Atatürk· Üniversiteleri Ziraat Fakülteleri temsilcileri ve Yönetim Kurulumuzun işti
:rakiyle yapılan toplantılarda, başlıca :
1 - Ziraat kesimi ile tekilik personel arasındaki arz ve talep ilişkileri;
2 - Ziraat Yüksek Mühendisliği formasyonuna ilişkin olarak daha önce yapılan etüd ve müzakereler . neticesi 24.5.1966 tarihli protokolla tesbit edilen hususların uygulanmaJ.arımn gözden geçirilmesi;
3 - Fakülte dışı eğitim - çiftçinin eğitimi; gibi konular müzakere edilmiştir. Yaşadığımız çağda hızlı olan bilimsel ve teknik gelişmeler bakımından Ziraat Yüksek Mühendisliği formasyonunun. daimi bir foses olarak etüd edilmesi ve Odamızca bu incelemenin her yıl fasıl~sız olarak tekrarlanması prensip olarak tesbit edhlmiştir. Ko-misyoıf:'bu prensibin ışığı altında: ··
- "Ziraat kesimi ile teknik personel arasındaki arz ve talep ilişkileri" evvelce Odada kurulmuş olan "Resmi ve özel sektör ziraat mühendisi ihtiyacını tesbit" vazifesiyle. görevlendirilmiş bulunan komisyonun çalışınasiyle ilgili bulunduğundan; mezkf:tr komisyonun çalıŞmaları neticelendikten sonra müşterekem ele alınması ve en geç Mart 1967 tarihinde bitirilmek üzere ayrı bir toplantıda görüşülmesi;
-,-·Odada, yine ayın fakülte mümessillerinin iştirakiyle tanzim edilmiş olan 21.4.1965 tarihli protokola ilişik bulunan müfredat programının esas itibariyle uygun bulunduğu;
- Eıge Zi:taat Fakültesinde uyguılandığı ve geçen yıl Ankara Ziraat Fakültesinde tatbikine karar verildi.ği gibi; Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde de Ziraat Yüksek Mühendisliği öğrenim süresinin beş yıla çıkarılması;
- Beş yıllık öğrenimden sonra, teknolojik gelişmeler ve özellikle araştırma hizmetleri için fakülte sonrası bir yüksek ihtisas öğ:renim müessesesine ihtiyaç bulunduğu;
- Hizmetteki meslektaşlar için ''Hizmetiçi E,ğitim" (İn-ServiceTraining ve dontunuing Education) prograriılarımn devanilı olarak uygulanması ve bu konuda fakültelerimizle işbirliği kurulması;
- Fakülteler öğrenci sayısı ve bölümlere dağıtım miktarlarımi:ı, ziraat yüksek mühendislerinin istihdamiyle dengeli olabilmesi için Jşverenlerce burs tahsisi ve diğer ayarlarnaların, yapılınası;
· -:-· Her üç FaküJ.temizde staj süre ve programlarımn yeterli seviyelerde uygulanması, Ege ve Atatürk Üniversitesi · Ziraat Fakültelerinin
20
' 1
çiftliklerinde çeşitli mevsimleri ve imkanları içine aJari k~sintisiz bir çalışma sağlanmış bulunduğundan, aynı imkana Ankara Ziraat Fakültesinin de kavuşmasının temenniye şayan bulunduğu";
Oybirliğiyle uygun görülmüştür.
Yönetim Kurulumuz, bu çalışma grubunun yukarıda da özetlenen kararını, 29 .. 10.1966 ve 457 sayıJı yazısiyle, her üç Ziraat Fakültemize göndermiş ve uygulanmaya geçilmesiyle ilgili temennilerini iletmiştir.
Geçen yılki raporumuzda da belirtildiği gibi; Ankara Ziraat Fakültemiz, öğrenim süresini beş yıla çıkarmayı ve dolayısiyle müfredat programında gerekli paralel değişiklikleri yapmayı esasen kabul etmiş bulunmaktadır. Bu münasebetle kendilerine, bu ·isabetli kararlarının uygulanmasında gönülden başarılar dileriz. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültemizin de, tezelden, bu yolda teşebbüse geçeceğini ümit ettiğimizi belirtmek isteriz.
Burada ayrıca önemini işaret etmek istediğimiz bir nokta da "Burs Tahsisi" işleridir. Öğrencilere burs dağıtımında Bakanlık ve idarelerin gerçek ihtiyaçlarını hesap etmeleri ve bölümlerden ona göre talepte bulunmaları gerekmektedir.
Ziraat Yüksek Mühendislerini istihda meden idarelerin de bu konuda pratik bazı yolJarı izleme durumunda olduklarını kabul etmek gerekir. ;Eğer kendilerince de böyle bir ihtiyaç duyuluyorsa Odamızın da yardımcı olabileceğine şüphe yoktur.
b. Okul Içi ve Okul Dışı Eğitim:
Bu konudaki felsefe ve görüşler, camiamızın değerli bir eseri olan "Türkiye Ziraat Mühendisliği I. Teknik Kongresi"nde kristalize olmuştur. Yönetim Kurulumu~ g~::~konudaki politikasını, söz konusu teknik kongremizin kararlarına: . ygu ~yacağını "1966 yılı çalışma programı" iıle tescil ve ilan etmiştir. Kaldı -ki, Ziraat Mühendisleri Odasında teknik kongreye tekaddüm eden ya da. bu kongreden sonra yapılan ihtisas komisyonlarının çalışmaları da kongredeki kararlara tamamen uygundur. Kongremizin ittih~ ettiği kararlar da, şüphesiz, memleket şartlarına en 1.\Ygun tatbikatı sıllık vermekte ve herhangi bir "ön yargıdan uzak bulunmaktadır.
Çiftçiıiin okul dışı ve okul içi (Formal ve fn ... Formal) eğitiminde izlenecek politika ve uygulanacak program, bütün dünyada, çok eski yıllardan . beri açık ve seçik olarak belJidir. Afrika'nın yeni kurulan memleketlerinde bile çiftçi~ eğitiminde çözümlenıniyen bir problem , yoktur.
21
Türkiye'de de 19'43 yılındaki 4486 sayılı kanunla örgütlü çiftçi eğitim programının ileri bir hamlesi yapılmıştır. Bu gün Hükümetimize düşen vazife, çiftçinin çocuklarına, gençlerine ve yetişkinlerine ulaşabilen kombine bir eğitim programı izlenmekten ibarettir.
Mesele bir bakıma bu kadar basit iken bunun karmaşık bir haJe ge-, tirilmesi gerçekten üzücüdür. Gamiamızın bu konudaki yaygın kanaatine dayanan Odaımza göre Devlet memuru yetiştirilmesi progrann sınırlıdır ve sınırının aqıımasl da tehlikelidir. Halkın eğitimi ise sınırlı değildir. Daha geniş gayret ve faaliyet isteyen devamlı bir prosesdir. Hal böyle olunca Tarım Bakanlığının sorumluluğu, prodüktivite ve dolayısiyle refahın yükseJtilmesi amaciyle çiftçiler iÇin bir eğitim programı uygulamaktır. Yoksa, Milli Egitim politikasının tümünden sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığının .erişemediği eğitim seviyesinin boşluklarını gidermek gayreti değildir. Genel eğitim politikasının noksanlarını gidermek "Tedrisatın tevhidi" prensibine göre Milli Eğitim Bakanlığının ve D.P.T. nin görevidir.
1966 yılının ilginç olayları arasında yer &an ve 22.8 - 3.9.1966 tarihlerinde Ekonomik ve Sosyal Eltüdler Konferans Fteyeti tarafından tertiplenen: "Ekonomik gelişmeyi hızlandıran etken olarak eğitim" semineri de camiamızın tezini açıkça teyit etmiştir.
Bu seminerde tebliğ sahiplerinden bir Türk ve üç yabancı yetkili "Formal ve İn Formal" eğitim sistemlerinin münakaşasında meseleyi açık ve seçik olarak ortaya koymuşlar v~· orta dereceli mesJek eğitiminin: genel eğitim seviyesiyle bağlantısını, köylü ve çiftçi çocuklarının eğitim imkanlarının artırılması ve yaşadıkları çevrelerde eğitilmesi zaruretini tekrar ortaya koymuşJardır. D.P.T. nin yetkilileri de, verdikleri tebliğlerle, bu görüşü doğrulaımşJar ve eğitimde "Diploma dağıtımının" değil de istihdam kapasitesinin bir ayıraç olduğunu önemle belirtmişlerdir. Söz konusu serninere Odaımz da bir temsilci göndermek suretiyle katılmış ve katkıda bulunmuştur. Serninere Türk Milli Eğitimcileri tarafından bizim tezimize uygun teklifler yapmıştır.
Bu alanda; Odaımzca şimdiye kadar yapılan bütün çalışma ve derlernelere göre tebellür eden görüş ve kanaat (Ek: 8) de özetlenmiştir. Ve bu muhtıramız ilgili maltam ve merciiere zamanında intikal ettirilmiştir.
Hillasa: Mahzurları açıkça bilinen ve ileride büyük idari ve sosyal problemler doğuracak bir memur yetiştirme mekanizması haline gelen "Bölge Ziraat Okulları" sayılarının artırılması yerine; esasen kıt olan bütçe imkıft.rlılarının çiftçinin gerçek ihtiyacı olan eğitim programiarına teksif edilmesi zarureti ·aşikardır.
22
7. ZİRAAT yt)J{SEK OORENİMİ İLE BAGDAŞMIYAN OLUMSUZ BİR KANUN TEKLİFİ :
Antalya Milletvekili İhsan Ataöv ve (11) arkadaşı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan "Ziraat Yüksek Okulları açılması
. hakkında Kanun taşarısı" (Bakınız Eik: 8) Odamızca incelenmiş ve aynı zamanda birer yazımızla her üç Ziraat Fakültemize de gönderilmek suretiyle bu öğretim kurullariyle temasa geçilmiştir.
a. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Profesörler Kurulu; böy-· le bir kanuna ihtiyaç bulunmadığı gibi, yürürlüğe konmasının da mahzurlu ve zararlı olacağını ittifakla karara bağlanmıştır.
b. Ankara Üniversitesi Zrraat Fakültesi de, söz konusu tasarıyı;
yine bilimsel ve teknik kriteriere göre tetkik ve tahlil etmiş ve. neticede, böyle bir kanuna hiç bir suretle ihtiyaç bulunmadığını ve yürürlüğe konmasımnda mahzurlu olacağım kesffilikJe tesbit etmiştir. Ayrıca, objektif bir görüş ve kanaata istinat etmiyen ve "Özerk Üniversite kurumlarını bu derece yeren bir gerekÇeye dayanan tasarının esasen Yüksek Mecliste itibar görmeyeceğine" işaretle, cüretkar :;ve tecavüzkar itharnları da reddetmiştir. Ankara Ziraat Fakültesi bu görüşü ihtiva eden deklerasyonu ilgili merciiere intikal ettirmiştir. ~
c. Odamız da; "Zrraat yüksek okulları açılması hakkında kanun tasarısı üzerindeki görüşler" başlığiyle hazırlamış olduğu mütaJaayı
(Bakınız Ek: 10) 30.4.19'66 tarih ve 451/801 sayılı yazısiyle (Bakımz Ek: · 11) Türkiye Büyük Millet Meclis.inin Bütçe ve Plan, Milli E1ğitim ve Ta-· rım Komisyonları Başkanlıkianna takdim ederek; söz konusu kanun teklifinin mahzurlu olduğunu ve kanunlaşmasına da lüzum ve i:lj.tiyaç bulunmadığım arz etmiştir.
Sayın üyelerimiz, Söz konusu kanun teklifinin "hikayesi" uzun süreceğinden, teferru
atla bilgi alınmasını,. bu raporumuzun ilgili eklerinin incelenmesine bırakıyoruz.
Yalmz, ön yargı mahsulü muhayyel böyle bir gerekçe ile teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisine götürilimesi gerçekten üzücüdür. "nmi Selahiyeti" hafife alan ve bir camia ile bunları yetiştiren akademik müesseseleri "vasıf ve kalite yetersizliği" ithamlariyle yerıne gayretinde olan bir gerekçeye dayanan bu tasarının niteliğini sizlerin takdirlerine bırakınakla yetiniyoruz.
8. MİLLİ PARKLAR :
Tarım Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğünce hazırlanarak T.M.M. Meclisine intikaJ ettirilmiş bulunan "MİLLİ P ARKLAR" Kanun tasarısı·
. ' Odamızda kurulan bir ihtisas komisyonu vasıtası ile tetkik .ettirilmiştir.
23
Tasannın, gerek gerekçesi ve gerekse teklif edilen organizasyon kad~ ro ve şemasımn tetkikindE1n sadece ormanlık ve orman sayılan sahaların dikkate alındığı ve bu anlayışla hazırlandığı görülmii§tür.
Aslında, birÇok meslek sahaları ile ilgili olup, bunJarın işbirliğine muhtaç olduğu muhakkak .olan "MİLU PARKLAR" konusunda hazırlanan bu tasarının, memleket gerçeklerine uymadığı kanısına varılmış ve konu daha geniş bir kapsam ile ele alınarak "TABİATI KORUMA S·AliALARI" ismi altında yeni bir kanun teklifi hazırlanmıştır.
Hazırlanan bu teklif Mgili milletvekillerimize takdim edilmiştir.
9. METEOROLOJİ VE ZİRRAAT :
Meteorolojik faktörler ile ziraat tekniği arasındaki ilişkilere: ve bu ilişkilerin Z. Y. M. formasyonu içindeki önemine bir kerre daha işaret etmenin lüzumu üzerinde durulmuŞ ve bu maksatla kurulan ihtisas komişyonumuzun çalışmaları aşağıda kısaca özetlenmiştir.
a. Yağış, sıcaklık ve rutubet faktörlerine göre bitkinin su iiitiyacının tesbiti,
b. Yağış miktarı ve istensitesi ile rüzg,ar yön ve şiddetinin su rüzgar erozyonunun teşekkülünde ve bu erozyonlara karşı alınacak tedbirler içindeki rolü,
c. Drenaj ve sulama ile ilgili sınai yapıların projelenmesinde meteorolojik faktörlerin rolü,
1
d. Güneşierne müddeti ve şiddeti, toprak altı termik durumu, veje-tasyon devresi içindeki minumum ye maksimum sıcaklıklada eksik ve fazla yağışların (~ken ve geç don olayJarı, sel, kuraklık)' bitkinin gelişmesi üzerindeki tesirleri,
e. Muhtelif meteorolojik ve tarımsaJ faktörlere 'istinaden agroklimatolojik bölgele~n tesbiti,
f. Fenolojik devreterin tesbiti ve bu devreler arasındaki bitki-iklim münasebetleri,
g. Bitki hastalıklarının meydana çıkış ve gelişmesinde sıcaklık ve rutubet gibi klimatolojik faktörlerin etkileri,
h. Meteorolojik faktörlere istinaden yılhk mahsul rekoltes.inin tahmini,
i. Don, kuraklık, sel, dolu, .şiddetli rüzgar gibi ekstrem olaylarin tahmini ile tarımda gerekli koruyucu. tedbirlerin alınması,
Birim sahadan en yüksek verimin alınması ve bitki yetiştirilmesi
için lüzumlu agroteknik metod ve tedbirlerin kullanılmasında çok önemli bitki-iklim-toprak münasebetleridir.
Bu münasebetlerin araştırma, değerlendirilme· ve uygulanması bütün dünyada ziraat müheı:ıdisinin görevleri içinde mütalaa edilmektedir.
Memleketimizde de, bu formasyana sahip ziraat fakülteleri mezunu ziraat yüksek mühendislerinden azami ölçüde istifadeye devam edilmesini zaruri görmekte ve istihdam hacminin artırıJmasmın da yerinde olacağını özellikle belirtmek isteriz.
Bu esaslar üzerinde yapılan çalışmalarımız Tarım Bakanlığı (Meteoroloji Genel Müdürlüğü) ve Ziraat Fakültelerine intikal ettirilecek duruma getirilmiştir .
. .
25
BÖLÜM
m
MESLEÖİN GELİŞTİRİLMESİYLE, İLGİLİ KONULAR
10. 657 SAYILI PERSONEL KANUNU:
Bilindiği gibi, 657 sayılı "Devlet Memurları Personel Kanunu", 1966 yıılının ilk yarısı zarfında da, Odamızca yoğun ve sürekli bir çalışmayı
gerektirmiştir. Bu süre içinde yapılan işler aşağıdaki paragrafıarda özetlenmiştir.
Devlet Personel Dairesine muhatap olmak bakımından meslek sendikalarının arzettiği hususiyet dolayısiyle, personel haklarına ilişkin çalışmalarımızda devamlı olarak Ziraat Yüksek Mühendisleri Sendikalarımızla, müştereken çalışılmış ve sıkı işbirliği idame ettirilmiştir. Bu mevzuda müşterek çalışılan ve işbirliği kurulan sendikalarımız : '
- Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü Ziraat Yüksek Mühendisleri Sen-dikası
- Zirai Mücadele Ziraat Yüksek Mühendisleri Sendikası
- Topraksu Ziraat Yüksek Mühendisleri &mdikası
- Toprak İskan Ziraat Yuksek Mühendisleri Sendikası
- D.ü.Ç. Ziraat Yüksek Mühendisleri Sendikası olmak üzer~ beş meslek sendikamızdır.
Adı geçen sendikalarımızla 25.6.1966 ve 8.7.1966 tarihleri arasında Personel KanuniyJe ilgili konularda dokuz müşterek toplantı yapılmıştır. ,, Bu toplantılardaki müzakereler ve alınan kararlara göre yapılan ve sonuçlandırılan işler aşağıda sırasiyle kısaca arzedilmiştir.
, 1. Tarım ve :Köy İşleri Bakanlıklariyle temas edilerek; kadro piramidinin tesbitinde,, idari sorumluluk yanında teknik ve ihtisas yetki ve ~orumluluğunun da önemi oelirtiJmiş, :zirve kademelerine terfilerde tek
26
/'
hat takip edilmesinin sakıncalan açıklanmış ve uygun bulduğumuz şekil . te)crlif edilmiştir.
Ayrıca, Ziraat Yüksek Mühendisleri Tüzüğünün tatminkar olmadığı belirtilerek Tarım Bakanlığınca D.P.D. ine itiraz yazısı gönderilmiştir.
2. Bir yandan Bakanlıklar ve D.P.D. indeki çalışmalar izlenmiş ve gerekli enformasyon derJenmiş ve değerlendirilmiş; öte yandan Bakanlar Kurulundaki çalışmalann takibi ve gerekli temas ve teşebbüslerin tahakkuku için yapılacak işle:r; tesbit edilmiş ve bu konuda Tarım Bakanlığında faaliyette bulunan komisyon çalışmalarına temsilci 1gönderilmek suretiyle iştirak edilmiştir.
3. D.P.D. ince başlangıçta Ziraat ve Orman Yüksek Mühendisleri için "gösterge"de taban seviyesi 275,- TL. oJarak tesbit edilmiş iken, enerjik bir çalışma sonunda bunun 325,- TL. sına çıkarıldığı Odamızın geçen seneki faaliyet raporunda ek olarak açıklanmıştır. Ancak Mart 1966 daki "müsteşarlar seviyesindeki" toplantılarda D.P.D.nın göstergenin tabanında 275 rakamında ısrar ettiği meydana çıkmıştır. Bu durum karşısında Müsteşarlar toplantısına Odamızın Başkanı ile Topraksu Genel Müdürünün katılmaları sağlanmış ve bıırada Odamızca, ves,ikalar ibrazı suretiyle, meseleye el konmuş ve haklarımız gereği gibi savunulmuştur.
N eticede bu komisyonda: Gemi İşletme ve Meteoroloji Mühendisleri için göstergedeki tabanın 275; Ziraat, Orman, Kimya ve Harita Mühendisleri için 300; İnşaat, Makina, ~ektrik Mühendisleriyle Mimarlar için 325; Maden Mühendisleri için 350 olarak tesbiti (İhtiraz kayıtlariyle) uygun. görülmüştür.
4. Durum böyle olunca, ineselenin çeşitli kanallardan D.P.D. ine ve Hükümete yeniden intikali ve takibi hususu tekrar planlanmış ve :
a. 13:.4.1966 da bir ldeklarasyon hazırlanmıştır. (Bakınız: Delciarasyon ve ekieri Ek: 12).
b. 15.4.1966 da meslekdaş senatör ve milletvekillerimizle müşterek bir toplantı yapılmış ve kendilerine deklarasyorila birlikte özel notları ih- " tiva eden birer dosya tafdim edilmiştir.
c. Odamızın, meslekdaş milletvekiHerimizle Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği ve beş meslek sendikamızın temsilcilerinin de iltihakiyle tertiplendiği hey'etler vasıtasiyle; Sayın Başba:kan, Devlet Bakanları ile müsteşarlar komitesinden Bakanlar Kuruluna intikal eden teklif ve itirazların tetkiki için Bakanlar· Kurulunca teşkiJ . olunan komisyon
27
ifyeleri altı Bakan ziyaret edilmiş ve kendilerin~ şifahi izahiarımızla bir- · likte deklarasyonumuz ve diğer notları ihtiva eden özel birer dosya takdim edilmiştir. Ayrıca,, D.P.D. deki çalışmalar yakından takip edilerek lüzumlu teşebbüsler yapılmıştır. Neticede, maJ:Cımları olduğu gibi, bütün mühendislik da1larının aynı taban seviyesinde (300) mütalaa edilmesiyle sübjektif kriteriere. göre yapılmış olan ayırım, hertaraf edilmiştir.
5. Bundan sonra; D.P.D. nin kadroların hazırlanması esaslarını ihtiva eden tamimi ile tüzük taslakları da incelenmiş; bunların muteber olamİyacağı, ve tüzük taslaklarının Devlet Şurıisına gönderilmeden ön:ce Bakanlık ve Sendikaların da mütalaalarının alınması lüzunilu olduğu cihetle de geçerli olamıyacağı tesbit edilmiş; D.P.D. nin istişari bir organ olması sıfatiyle nihai karar merciinin Bakanlar Kurul uolması Jazım geldiği görüşü ilgili merciiere intikal ettirilmiştir. Kadroların ihdasında teknik ihtisasın da piramidin teşkilinde zirve seviyesinde yer alması lüzumu da tekrarlanmıştır.
6. 657 sayılı kanun: gereğince teşkili Iüzumhi "Kamu Personeli Yüksek, Kurulu" ile "Devlet Memurları Yüksek Kurulu" yönetmelik tasarıları sendika temsilcilerimizle. birlikte incelenerek hazırlanan mütalaalar sendikalarımızca ilgili merciiere gönderilmiştir.
Yukarıda sırasiyle arzedilen izahattan anlaşılacağı gibi 657 sayılı
Kanunun tatbikatma ilişkin mevzuat çalışmalarını Odamız günü gününe ta,kip ederek devamlı ve müessir bir şekilde mesai sarfetmiş olduğunu
bilgilerine sunmak isteriz.
Bilindiği gibi; Personel Kanunu çalışmaları yeni bir safhaya girmiş olduğundan; yeni seçilecek Yönetim Kurulumuzun da sıkı ve devamh bir mesai yapmasına ihtiyaç bulunduğunu belirtmek isteriz.
ll. MESLEK KANUNLARI :
1 - 6235 ve 7303 Sa~lı Kanunlar' : --------------------~~
~ 1
6235 ve 7303 sayılı Türk Mühendis ve Mimar . Odaları Birliği Kanunlarının değiştirilmesi ile ilgili çalışmaların ötedenberi devam ettiği bilinmektedir. BU konuda Birliğe dahil bir kısmi Odaların ısrarh çabaları da Iıialfundur.
Bu ~onuda yapılan bütün çalışmalar yakından takip edilmiş ve Türk: Mühendis ve Mimar Oda,ları Birliği bünyesinde yapılan ~alışmalara de-vamlı olarak iştirak edilmiJfW_..ıJ Ç ' ı' · 72 •
28
2 - Teknik· Ba.rem Kanunu :
657 Sayılı Devlet Memurlan Kanununun; raporun ilgili bö!ümünde belirtilen son gelişmesinden sonra; Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği dahil 7 Oda kendi aralarında toplanarak "'TEKNİK BARE:M KANUNU" ismi altında yeni bir kanun teklifi hazırladıkları öğrenilmiş ve hazırlanan metnin tetkikinde, mühendislik camiasında tefrik yarattığı görüldüğünden derhal Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile temasa geçilmiştir. T.M.M.O. Birliği keyfiyetten muttali olur olnıaz Odalar arası bir komisyon kurarak konuyu ele alrmştır. Halen Birlikte Odamızın da devamlı olarak iştirak ettiği çalışmalar yapılmaktadır.
12. TEKNİK KONGRE VE NETİCELERRİNİN DEGERLENDİRİLMESİ:
24..:27 Kasım 1965 tarihleri arasında yapılan "Türkiye Ziraat Mühendisliği I. Teknik Kongresi'' neticelerinin ·değerlendirilmesi için:
a. Kongre çalışmalarını toplıyan iki ciltlik eser tanıtma amacı ile belli makam ve teşekküllere parasız olarak dağıtılmıştır ..
b. (1335) adedinin satışı sağlanmıştır.
c. Eserlerin muhtevasındaki, zootekni, · öğretim ve eğitını gibi özel bölümleri resmi temas ve yazışmalar yoUyle ilgili merciiere intikal etti-· rilmiş veya duyurulmuştur.
Maltımları olduğu gibi teknik kongreler, genellikle, oldukça uzun ' devreler zarfında tekrarlanabilmekte ve kongrelerde alınan kararlar, te
bellür eden fikir ve kanaatlar bütün bir camianın malı olması dolayısiyle en değerli müracaat kaynaklarından birini teşkil etmektedir. Bu bakımdan, bu kıymetli mesainin değerlendirilmesi, idari kademelerdeki meslek~ daşlarımizın bunları tatbikata intikal ettirmeleriyle mümkün olabilmek7 tedir. Bu anlayışa aykırı olarak yapılacak uygulamalarda da Odanin gerekli ikazlarda bulunması tabü' olduğu cihetle lüzuniunda gerekli ikaz, ve teŞebbüslerde bulunulmuştur.
13. YÖNETİCİ KADEMESİNDEKİ UYELERİMİZLE YAPILAN TOPLANTlLAR :
Yönetim Kurulumuzun yazılı davetiyle sorumluluk taşıyan yönetici kademesindeki üyelerimizle Oda merkezinde bu sene içinde iki toplantı
yapıılmıştır.
· 1. . B~ı'inci toplarttı da; · _;__ Haziraıı döneminde fakültelerimizdEm mezun olan meslekdaŞlan-
29
mızın, Personel Kanunu dolayısiyle 1966 daki kadro darlığı muvacehesinde iş temin etmelerindeki müşkülleri görüşülmüştür. Bu münasebetle mevcut imkanlarla alınacak tedbirler tesbit edilmiş ve kurumlara gerekli temennilerde bulunulmuştur. Bu vesile ile, ·imkanlarını kullanınada gayret gösteren üyelerimizin çabalarını da şükranla kaydetmek isteriz.
2. İkinci toplantıda;
-Genel· Müdürlükler bünyelerinde-ki hizmetler için görev dağılışı ve sınırlarını belirten yönetmelikler hazırlanması;
- Üyelerimizin askerlikte geçen müddetlerinin intibaklarında dikkate alınması;
- Serbest sahada çalışma imkanlarının aranılınası ve yaratılması;
- Meslek ve meslekdaşlarımızla iJgili kanun ve diğer mevzuatın ha-zırlanması veya etüdünde Odaya zamanında bilgi verilmesi; gibi konular müzakere edilerek fikir ve. görüş birliğine varılmıştır.
14. KONGRE ve SEMİNERLERE İŞTİRAK :
1966 yılında çeşitli seminer, kongre ve konferans gibi faaliyetlere iştirak edilmiş; ve bu münasebetle, tebliğ ve rapor vermek veya müzakerelere k\atılmak suretiyle, ziraat mühendisliği sahasındaki konulara· ilişkin fikir ve görüşlerimizin yayımına çalışılmıştır.
1. Ekonomik ve sosyal etüdler, Konfemns Heyetinin 22.8.1966 -3.9.1966 tarihinde İstanbul'da tertipiediği "Ekonomik Gelişmeyi Hızlan-. dıran Eltgen Olarak Eğitim" seminerinde Odamızı temsilen Odamızın Başkanı -katılmıştır. Temsilcimiz tarafından soru yöneltmek ve yorumlarda bulunmak suretiyle çiftçi çocuklarının eğitimi ve tarımsal yayın konularına değinilmiş; ve tarım kesimindeki entellektüel yatırımlar arasında yer alan eğitilmiş ve yetişmiş insan gücünün köy kalkınmasındaki rolü befutilmiştir. Camiamızın öteden beri savunduğu ve teknik kongremizce de tescil edilen bu görüşümüzün, serninere tebliğ verenler ve tekJ.ifte bulunduğu delegeler tarafından. da kuvvetle teyid edildiği, memnunlukla müşahade edilmiştir.
2. Türkiye Ticaret ve S.anayi Odaları tarafından Eirzurum'da ter' tiplenen "Doğu Anadaluyu Kalkındırma Sorunları" adlı seminere; Oda
mızca "Doğu Anadoluda zirai istihsal faktörleri arasındaki ilişkiler" konu-:' lu bir tebliğ ve dört temsilcimiz ile iştirak edilmiştir~ Konusundan da anla:..
şılacağı üzere tebliğimiz seminerde büyük ilgi uyandırmıştır. Ayrica, tem-; sUcilerimiz seminer sırasındaki tartışmal·arda değerli fikirleri He katkıda
30
bulunmuşlardır. Böylece, camiamızın Doğu iılleri kalkınmasındaki görüş
ve düşünceleri, müessir bir ölçüde aksettirilmiştir.
3. O.E.C.D. ve Ankara Ziraat Fakültesi tarafından Ankara'da 21-27 Kasım 1966 tarihlerinde tertiplenmiş olan "Hayvansal Üretim ve Pazarlama Simpozyumu" na Odamız adına iştirak edilmiştir.
4. Tüılk Kooperatifçilik Kurumunun 21 - 24.12.1966 tarihindeki 6 ncı Kooperatifçiılik Kongresine de bir delegemiz vasıtasiyle iştirak olunmuştur.
15. SENDİKALA.RIMIZ ve. MESLEK TEŞEKKULLERİYLE MUNASEBETLERİMİZ :
l. Meslek Sendikalarımızla :
Personel işlerine dair faaliyet dolayısiyle de değinildigi gibi bu devrede, Ziraat Yüksek Mühendisleri Sendikalarımızla yakın· işbirliği kurulmuştur. Sendikalarımızın bir arada ve el birliği ile çalışmaları lüzumu karşısında kendilerine bir oda tefrik edilmiş ve bazı ihtiyaçlarının karşılanmasında yardım edilmiştir. Meslekdaşlarımızın hak ve hukukunun korunmasında devamlı olarak müşterek faaliyette bulunulmuş ve böylece, olumlu sonuçlara ulaşılmış olduğunu, memnunlukla belirtmek isteriz. Bu çalışma sisteminin gelecekte de devam ettiriJmesini temenni ederiz.
2. T.M..M.O.B. ile münasebetlerimiz :
Her zaman olduğu gibi bu devre de T.M.M.O.B. ile olan münasebetlerimiz normal devam etmiştir. Bütün çalışmalarına iştirak edilmiş ve kanuni vecibelerimiz zamarnnda ifa edilmiştir.
3. Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliğiınizle, her zaman olduğu gibi, işbirliğine devam edilmiş.tir. Bu arada bazı meslek konuJarı ve bilhassa Personel Kanunu çalışmalarımızda sıkı işbirliği yapılmıştır.
4. Ankara Ziraat Fakültelerimizin Talebe Cemiyetince, müstakbel üyelerimiz için düzenlenen geleneksel Veda Balosu münasebetiyle, Yönetim Kurulunca Odamızdan vaki talepleri imkan nispetinde yerine getiriJmiştir. Ayrıca emsali kuruluşların büroları göz önünde tutularak büro malzemeleri ile bazı ders notu teksir ihtiyaçları karşılanmıştır.
16 - TÜRKİYE RADYOLARlNDAN FAYD!ALANMA :
Çalışma programımız gereğince bu devre içinde aktüel mesleki' ko~ nular hakkındaki camiamızın fikriyatı ile mesleğimizin tamtılması ·için Türkiye Radyoları programlarından faydalanma imkaniarı aranmıştır.
31
Ankara Radyosundaki mesleki açık oturum programmda yer alacak başlıca aktüeJ konularımız tespit edilmiş ve programa alınması için T.R.T. yetkilileriyle temasımız bugüne kadar devam etmiştir.
Bu arada Odamız İstanbul Şubesi, İstanbul Radyosundan istifade imkanı sağlamıştır. Bu münasebetle gerek İstanbul Radyosu yetkilileri ve gerekse İstanbul Şubesi Yönetim Kuruluna teşekkür ederiz. . ,
17 - MESLEKTE TESANÜT :
a - Fikir Forun:mnda :
Bir meslek camiasının ortaya koyduğu ve benimsediği düşünce ve bilgilerden tatbikat için yararlanma genellikle izlenen bir yoJ.dur. Fikir meydanının niteliği, topluma sunulan yayınlar ve icra programlariyle ölçülebilir. Eğer, teknik bir camianın mensupları, çoğunlukla, kamu sektöründe görevli . .ise; meslek fikriyatının homojen bir bünye göstermesi nispeten daha kohı.ydir. Zira, Devletin araştırma ve tatbikat müesseseleri bu yaratıcılığı esasen sağlıyabilme~tedir. Hal böyle iken, ·problemlerin her defasında yeni baştan ele alınması, ferdiyetçi bir tutum ve davranış sayılabilir. Çünkü, yazıya ve çiziye dökülmüş fikir ve kanaatlara ·itibar etmemek meslek itibarmı da gölgelemek demektir.
' Teknik Kongre ve ib.tisas çalışmalariyle ortaya konulan materyal, ~amianm maıl.ı sayılır. Mesleğimizde, bu gibi malzemeyi değerlendirmek
Odamızın da vazifesidir ve bu vadideki teşebbüsleri de camia adına .yapılan bir tasarruftur. Oda, bu tasarruf hakkını kuHandıkça ancak vazifesini yapmış sayılır; yoksa, ilgili idarelere· karşı ilzam edilemez. Oda, elbette; "Hükümet İçinde hükümet" değildir; fakat, camianın fikir/ gÜcünü temsil eden ve özel kanunu olan bir kamu organıdır.
Gerek teknik işlerin gerekse meslekle doğrudan veya dolayısiyle ilgili mevzuatın· yürürlüğe konmasında; amme teşkilatının bütün kademelerindeki meslekdaşlarm, yerine göre, teknik ·ve idari sorumluluğu
vardır. Ancak, bu sorumluluk teşkilat piramitlerinin tabanlarından zirvelerine yükseldikçe çoğalır ·ve Ana Piramidin Zirvesinde maksimum dereceye ulaşır.
Odamızdan sadece meslek alanındaki müşkülleri yenmek amaciyle istifade düşünülemiyeceğine göre; bütün üyelerimizin, her türlü temas ve işbirliğiyle bu teşekkülümüzün istişari kapasitesini de daha çok tanıtmaları ve takviye etmeleri zaruridir. Bu temennimizi, sayın üyelerimizin yüksek dikkat ve takdirlerine samirniyetle arz ederiz.
32
b. Sosyal Alanda :
Çeşitli kurumlarda çalışan meslekdaşlar için hizmet içinde yetişme programıarına gittikçe ağırlık verilmesine; özeJlikle genç kuşaklar için daha müsait çalışma ve yetişme imkanları · hazırlanmasına; toplumda Ziraat Yüksek Mühendisliği fo:r:masyonundan daha çok faydalanılması
için araştırma, etüd, plan ve proje uygulamalarının daha süratli ve kesif şekilde yürütülebilmesini s ağlıyacak yeni statülerin geliştirilmesine gün· · geçtikçe ihtiyaç hissedilmektedir.
Sayın Üyelerimiz;
Devremiz boyunca, gerek mes'elelerimizin hallinde ve gerekse özel İhtisas Grup çalışmalarında üyelerimizden yakın alaka ve müzaheret gördüğümüzü iftiharla belirtmek isteriz. Çeşitli kurumlarda görevli meslekdaşlarımızla Senatör ve Milletvekilleriınİzin göstermiş oldukları bu değerli ilgi ve fikri yardımlar münasebetiyle kendilerine gönülden teşekkür etmeyi en zevkli bir vazife sayarız.
Yukarıda sırasiyle belirttiğimiz yıllık çalışmalarımızı Sayın Genel Kurulumuzun yüksek takdir ve tasviplerine sunatız.
Başkan
Ke:maJ GÖKÇORA
Muhasip Üye Muzaffer DENTEŞ
ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Başkan V. İsmail ŞENTtJRK
Üye Oğuz ATALAY
Üye Doç. Dr.
Güngör YAVUZCAN
Sekreter Üye Ekrem KANGAL
Üye . Selahattin G'ÜMAN
33
ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI 1966 TAKViM YILI DENETLEME RAPORUDUR
Oda Talimatnamesinin 41 inci maddesindeki hükümler gereğince Oda muamelatımn 19·66 yılı denetlernesi: 26.5.1966· - 3.11.1966 - 7.12.1966 ve 21.1.1967 tarihlerinde yapılmıştır.
1.1.196·7 ta:rihi ile Genel Kurul toplantısı tarihi olan 17.2.1967 tarih· leri arasındaki muhasebe işleri ayrıca denetlenerek Yüksek Kurula arzolunacaktır.
Denetlemeler yılı içinde aynı kurulca ifa edilmiştir.
Denetleme Sonuçlian :
1 - Muhasebe kayıtlarının Muhasebeci ve Büro Şefi Süreyya ERSUN tarafından günlük olarak muhasebe tekniğine uygun, muntazam ve temiz bir şekilde tutulduğu, yetkili imzaların tamam bulunduğu görüJmüştür.
1 - Eski yıllardan devreden uyelere ait aidı:ı.t borçlarının arzu edi-len seviyede tahsil edilemediği görülmüştür. Bu husus da yeni Yönetim Kurulunun azami hassasiyeti gö~termesi tavsiyeye şayandır.
3 - Bütçede kabul edilen ödeneklerden ihtiyaç dolayısiyle fazla yapılmış olan bazı maddeler sarfiyatımn muhasebe ve bütçe talimatnamesinin _ 5 inci maddesi hükmü gereğince·, fasıl ve maddeler arasında aktarmamn Yönetim Kurulu kararına bağlanmadığı görülmüştür. Bu aktarmamn yılı içinde karara bağlanması tavsiye edilir.
4 - Karar defterinde eksik bir husus görülmemiştir. Ve yıl içinde 50 oturumda 179 karar alınniLştır.
__ 5 - Çeşitli müesseselerce satın alınmış Oda neşriyatının tutarlarıyla ilgili tahsilatın zamanında yapılmadığı görüJmüştür.
6 - Ölüm Yardım Fonunun geçen yılki temenniye uyularak ayrı bir hesapta tutulduğu görülmüştür.
I - GeJıirler :
1 - 1966 yılı gelirler bölümü üye aidatıarı yönünden aşağıda görüleceği üzere yıllar itibariyle bir anaJize tabi tutulmuştur.
34:
a) 196·1-1962, 1963 yılından üye borcu 64.870,67 TL. olup bunun 18.422,25 TL. sı tahsil edilmiş ve halen 46.448,42 TL. sı tahsil edilecektir.
b) 1964 yılından üye borcu 102.934,09 TL. olup bunun 35.833,56. TL. sı tahsil edilmiş ve halen 67.100,53 TL. sı tahsil edilecektir.
c) 1965 yılından üye borcu 238.010,89' TL. olup bunun 100.003,54 TL. sı tahsil edilmiş ve haJen 138.007,35 TL. sı tahsil edilecektir.
d) 1966 yılında,n üye borcu 288.000,- TL. olup bunun 177.734,40 TL. sı tahsil edilmiş ve halen 110.265,60 TL. sı tahsil edilecektir.
2 ':-Yukarıda detayları açıklanan üye aidatlarımn zamanında tahsil edilebilmesi için meslekdaşlarımızın gayret göstermeleri ve özellikle idarede sorumluluk almış meslekdaşlarımızın konu üzerinde hassasiyetle eğilmeleri hususu Odanın mali gücü itibariyle ~avsiyeye şayan görülmüştür.
3 """ 1966 yılımn diğer gelirleri normal olarak tahsil edilmiş, ayrıca neşriyat gelirlerinde bir artış görülmüştür.
n - Giderler :
1 - Odanın sarfiyatı gelir - gider tablosunda müfredatı ile gösterilmiş bulunmaktadır.
2 - Gider bütçesinin tetkikinde yevmiyeli personel için konulan 7.000,- TL. na karşılık, yılı içinde 23.901,50 TL. sarfedildiği görülmüştür. Mali'undur ki idarede muvakkat yövmiyeli personel . çalıştırılmasından kaçımlinası normal bir harekettir. Bu bakımdan Oda hizmetlerinde kadrolu eleman yerine muvakkat yövmiyeli eJeman çalıştırılmasımn yukarıdaki artışa sebep olduğu kanısına varılmıştır. Önümüzdeki yıllarda bu halin devam etmiyerek kadroların kullamlması cihetine. gidilmelidir.
Faraı Durumu :
31.12.1966 tarihi itibariyle kasada 2.976,37 TL. bankalarda i~e
19.698,97 TL. (Bunun 6.321,63 ü ölüm yardım fonu) bulunmaktadır.·
Oda Boı-çlan :
Yapılan incelemede Odamn borçJarı T.M.M~O. Birliğine, 35.830,- TL. Mars Matbaasına, 5.000,- 'TL. 9.406·,50 TL. Ziraat Mühendisleri Birliğine kira, 17.773,- TL. da T.Y.Z.M. Birliğine yardım olarak görülmektedir. Odanın bu borçlarını en kısa bir zamanda tasfiye etmesi ancak, her sene üyelerden yapılan tahsilattan Birliğe yapılacak yardımın, muhasebe tekniğine uygun olarak yıl sonu tahsilatı itibariyle yapıb:nasımn prensip itihaz edilmesi uygun müalaa edilmişir. ·
35
.. Yapilan Yardımla.r:
Yıl içinde Ölüm Yardım Fonundan 6 meslekdaşımızın ailelerine 36.299,25 TL. ayrıca 31.651,- TL. çeşitli yardım ve teberrularda bulunulmuştur.
Bütçe Hakkında Gö,rüşümüz:
Geçmiş yıllarda edinilen tecrübelere dayanılarak ifade etmek gerekir ' ki 1967 yılı bütçesi de realize edilemiyecektir. Bu bakımdan Yönetim Kurulunun harcamalarda gelir durumunu göz önüne alarak hareket et-meJeri gerekir. ·"'
Sonuç:
Yılı içindeki denetlemelerde yapılan tavsiyelerin yerine getirildiği
görülmüş olup, Yönetim Kurulunun ve Muhasebenin titiz çalışmaları tebrike şayan görülmüştür.
Bu denetleme raporumuzu yüksek bilgi ve tasviplerinize saygı ile arzeder, Umumi HeY,et toplantısının başarılı geçmesini dileriz. 22 Ocak 1967
Denetçi Faik Çolpan
36
Denetçi ·M. Bürlıaneddiin Ahipaşaoğlu
Denetçi Erdoğanı Birol
-,;
ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI
1966 TAKVİM YIU KATİ MiZANI AKTİF - PASİF VE NETİCEI~ER HESABI
-Yekunlar Bakiyeler Neticeler
O - ÖZ KAYNAKLAR Zimmet Matlup Zimmet Matlnp Aktif Pasif Giderler Gelirler
Ol - Kanuni Gelirler 6.572,53 322.736,53 172.713,00
02 - Umumi Gelirler 3.910,00 3.910,00
03 - Ölüm Yardım Fo-
nu Gelirleri 61.905,88 149.183,88
04 - Amortismanlar 10.758,81 15.146,98
Toplam 6.572,53 399.311,22 392.738,69
Ol - SABİT KlYMETLER
Ol- Binalar
02 - Demirbaşlar 75.615,15 75.615,15
Toplam 75.615,15 75.615,15
02- KASA
021- Kasa 320.450,58 317.474,21 2.976,37
022 - Pul Kassaı
Topl3m 320.450,58 317.474,21 2.976,37
I>3 - BANKALAR
031 - T.C. Ziraat Ban. 240.242,96 227.174,71 13.068,25 13.068,25
032- T.C. Zir. Bank. 42.620,88 36.299,25 6.321,63 6.321,63
Ölüm Yar. Fonu
033 - Türkiye İş Bank. 309,09 309,09 309,09
Toplam 283.172,93 263.473,96 19.698,97
04 - TAHVİL HESABI
041 - Tahvil Hesabı 90,00 90,00
Toplanı 90,00 90,00
05 - AMBARLAR HESABI
051 - Malzeme Aml:ıarı
052 - Kitap Arnbarı 39.768,33
Toplam 39.768,33 39.768,33 19.584,08 20.184;25
06 - BORÇLU VE ALACAK-
LI HESABI
061 - Borçlular 11.993,60 11.493,60 500,00 500,00
062 - Alacaklılar 166.619,68 220,629,63 54.009,95 71.782,95
Topla.m 178.613,28 232.123,23 500,00 54.009,95
07 - GELİRLER
071 - Hüviyet Cüzdanı
Bedelleri 4,10 1.451.70 1.447,60 1.447,60
072 - Neşriyat Satış
Bedelleri 5,75 53.570,90 53.565,15 53.565,15
073 - Bağış ve Yard.
074 - Para Cezaları
075 - !ştirak Faizleri
076 - Banka Faizleri 641,63 641,63 641,63
077 - Tahvil, İkramiye
ve Faizleri
078 - Sair Gelirler 1.958,23 1.958,23 1.958,23
Toplam 9,85 .57.622,46 57.612,61
08 - GİDERLER
081 - Malzeme Gider. 5.048,50 5.048,50 5.048,50
082 - Personel Gider. 135.588,02 3.801,18 131.786,84 131.786,84
083 - Hariçten Temin 4.726,76 90,00 4.636,76 4.636,76
-Edilen·,Hizm;
084 - Muhtelif Giderler 114.700,29 1.500,00 113.200,29 117.588,46
085 - Ölüm Yar. Fonu 55.584,25 55.5.84,25 55.584,25
086 - Odalar Birliği 38.400,00 38.400,00
087 - Şubeler ve Tem-
sUcilikler 653,60 653,60 . 653,60
Toplam 354.701,42 5.391,18 349.310,24
09 - NAZIM HESAPLAR
091 - Emaneten Borç
Eman. Alacak 115,30 i15,30
092 - Teminattan Borç
Temi. Alacak
093 - Vekaleten Borç
Veka. Alacak
094 - Mukaveleden Borç
Muka. Alacak
Toplam 115,30 115,30
1964 YILI NETİCESİ 32.205,22 " 32.205,22 32.205,22
1965 YILI NETİCESİ 48.607,41 48.607,41 48.607,41
1966 YILI NETİCESİ 45.622,80
UMUMİ YEKÜN 1.307.716,78 1.307. 716,78 536.566,47 536.566,47 223.112,85 268.319,03 279,898,41 234.235,61
Cı,) ..;ı
T.M.M.O.B. ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI 1966 TAKViM YILI GELİR - GİDER TABLOSU
GİDERLER GELİRLER
Giderler 279.898,41 KANUNİ GELİRLER 172.713,00
:Malzeme Giderleri 5.048,50 üye Aidatıarı Personel Giderleri 131.786,84
172.542,75
Hariçten Tem. Edilen Hizmetler 4.636,76 Bilirkişi üc. o/o 5 Hissesi 170,25
Muhtelif Giderler 117.588,46 Yönetim Kur. Huz. Hakkı 10.230,00 Denetleme Kur. Huz. Hakkı 900,00 UMUMİ GELİRLER 3.910,00
Yardımcı Org. Huz. Hakkı 8.160,00 Üye Kayıt ücretleri 3.910,00 Kiralar 20.000,00 Sivil Savunma Fonu 3.034,71 Vergiler ve Resimler 853,57
GElLİRLER Genel Kurul Giderleri 8.186,79
57.612,61
Kongre Giderleri 1.739,30 Hüviyet Cüzdanı Bedeli 1.447,60 . Isı tma, Aydınlatma, Su 292,50 Neşriyat Satışı 53.565,15 P.T.T. Giderleri 6.Ş43,11
Damga Pulu 687,25 Banka Faizleri 641,63
Neşriyat Giderleri 2.142,81 Sair Gelirler 1.958,23
Mahkeme, İcra ve Noter 8.722,35 Amortismanlar 4.388,17 1966 YILI NETİCESİ 45.662,80
Yardım ve Teberrular 31.651,00 Temsil Giderleri 7.225,50 Demirbaş Masrafları 194,95 Sair Giderler 2.376,45
Şubeler ve Temsilcilikler 653,60 Kitap Arnbarı Farkı 20.184,25
279.898,41 279.898,41
f5;5 T.M.M.O.B. ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI 1966 TAKViM YIU BİLANÇOSU
AKTİF rAS1F
Hesap İsimleri Lim Kr. Hesap İsimleri Lira Kr.
Ka sa 2.976.37 Alacaklılar 71.782.95 Bankalar 19.698.97 Odalar Birliği Hissesi 35.830,00 -T.C. Ziraat Bankası Yenişehir 13.068.25 V ergi Dairesi 2.056.26 T.C. Zir. Bank. Ölüm Yar. Fonu 6.321,63 Sosyal Sigortalar Kurumu 754,15 Türkiye İş Bankası 309.09 Muhtelif Alacaklılar 33.142.54 Tahvil Hesabı 90.00 Tahvil 90.00
Sabit Kıymetler 75.615.15 Ölüm Yardım Fonu Gelirleri 149.183.88 Demirbaşlar 75.615,75 1964 Yılı Ölüm Yar. Fonu Gelir. 30.574,00 Ambarlar 19.584.08 1965 Yılı Ölüm Yar. Fonu Gelir. 30.977.00 Kitap Arnbarı 19.584.08 1966 Yılı Ölüm Yar. Fonu Gelir. 87.632,88 Borçlular 500.00 Mutemet Avansları 500,00 Amortismanlar 15.146,98 Giderler 55.584.25_ Ölüm Yardım Fonu Giderleri: 1964 Yılı Neticesi (Arthrımlar) 32.205.22 1964 Yılı Ölüm Yar. Fonu Gid. 4.500.00
~ 1965 Yılı Ölüm Yar. Fonu Gid. 14.785,00 1966 Yılı Ölüm Yar. Fonu Gid. 36.299,25
1965 Yıl I Neticesi 48.607,41 1966 Yıl I Neticesi 45.662.80
268.319.03 268.319.03 ~
1967 YILI BÜTÇE GEREKÇESİ
Raporun ilgili bölümlerinde belirtildiği gibi, gerek üye sayımızın artması ve gerekse buna paralel olarak üyelerimizle olan muabere ve ilişkilerin çoğalması; memleketin itiyaçları yönünden, mesleğe gösterilen rağbet ve duyulan itiyacın gün geçtikçe daha da artması; Oda hizmetlerinin de bunu karşılıyacak bir seviyede bulunmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu bakımdan Odamızın, mesJeğimize ve meslekdaşlarımıza karşı olan hizmet ve veeibelerini liiyıkı veçhile yerine getirebilmesi için, Oda daimi kadrosu XTI. Genel Kurulun tasvibi ile bugünkü seviyeye getirildiği mal umlarıdır.
Üyelerimizle daha sıkı muhabere temin edilebilmesi için mevcut teksir makinamızdan gereği gibi faydalanmak, posta ve merkezdeki üyelerimizle olan muhabereniri daha seri olarak yapılabilmesi için teksir ve posta iş~erinde daimi bir elemana ihtiyaç duyulmuştur.
Bu durum gözönüne alınarak tanzim edilen 1967 yılı bütçesini yüksek tasviplerinize arz ederiz.
11 - Gelir Bü~i :
537.870,27 TL. sı üyelerimizin geçmiş yıllardaki aidat borcu, 361.200,-'-- TL. sı 1967 yılı aidatı ve 290.662,20 TL. sı da sair gelirler dimak üzere cem'an 1.189.732,49 TL. sı gelir tahmin edilmektedir. (154.801,--- TL. lık ölüm yardım fonu geliri bu miktara dahil değildir.)
I - Gider Bütçesi :
Gider bütçesi, bütçe tablosunda da görüldüğü gibi gerekçede bclirtilen ihtiyaçlara göre tanzim edilmiştir. Ancak Oda daimi kadrosunda 400,- TL. lık yeni bir kadro teklifi yapılmı§tır.
39
BÜTÇE, TALİMATNAMESi
MADDE 1 - Odanın 1 Ocak 1967 tarihinden 31 Aralık 196~7 tarihine kadar gelir tahmini 1.189.732,49 liradır.
MADDE 2 - Odamn 1 Ocak 1967 tarihinden 31 Aralık 1967 tarihine kadar gider tahmini 1.1891.732,49 liradır.
MADDE 3 - Yıl içinde ve gereken hallerde bütçenin bölüm ve maddeleri arasında Yönetim Kurulu kararı ile gerekli aktarmalar yapılır.
MADDE 4 - Harcamalarda Oda Talimatnamesinin 31. ve 33. maddelerine göre hareket edilir.
MADDE 5 - FevkaJade haller hariç, Yönetim Kurulu Aralık 1966, sonundan itibaren yeni Yönetim Kurulunun işe başlamasına kadar ayda geçmiş yılın bir aylık vasat masrafı kadar harcamaya yetkili ve gelirleri normal surette tahsil ile görevlidir.
MADDE 6, - Ücret kadrolarında aylıklar azami ve, bürüt olarak gösterilmiştir. Oda Yönetim Kurulu uygun göreceği şekilde daha az aylıkla memur çalıştırabiJir. Lüzumu halinde de yevmiye ile eleman istihdam edebilir.
MADDE 7 - Bu bütçe Genel Kurulun tasdiki ile 1.1.1967 tarihinden itibaren yürürlüğe girer.
MADDE 8 - Bu bütçeyi yürütmeye Yönetim Kurulu yetkilidir.
40
ZiRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI 1966 YILI
1 BÜTÇE TASARlSI
Gelirler Bölüm Madde
I Geçen yıldan devreden1. Lira Kr. Lira Kr.
1. Kasa. 2.976,37 2.976,37 - 2. Bankalar
a - T.C. Ziraat Bankası 13.068,25 -19.698,97 b - T.C. Z. Ban. Ölüm Yardımı 6.321,63 b - İş Bankası 309,09
3. .Avanslar 500,- 500,-4. Ölüm Yardım Fonundan devir 87.632,88 87.632,88 5. MuhteHf Borçlular
a --'- Üye aidat borçları 1961 yılından 10.934,89 537.870,27 1962
" 11.314,01
1963 "
23.197,71 1964
" 62.100,53
1965 "
131.007,35 1966
" 299.315,78
I. Bölüm Toplamı 648.678,49
II ODA GELİRLE'Rİ : 1. Üye Kayıt Ücretleri 3.000,- 386.253,-2. Üye Yıllık Aidatı 361.200,-3. Hizmet Karşılığı Alınan 1,-4. Hüviyet Cüzdan Bedelleri 1.500,-5. Neşriyat Gelirleri 15.000,-6. Bağış ve· Yardımlar 1,-7. Para Cezaları 1,-8. Bilirkişi ücretleri % 5 hissesi 500,-9. !ştirak Gelirleri 1,-
10. Banka Faizleri 750,-11. Tahviıl, Bono, Kira ve Faiz 300,-12. Amortismanlar 3.000,-13. Sair Gelirler 1.000,-
II. Bölüm Toplamı 386.253,-
41
III öLüM YARDili FONU GELİRLıERi:
1. Üye Aidatıarı (36X4000) 154.800,- 154.801,-2. Sair Gelirler 1,-
III. Bölüm Toplaını 154.801,-
Gelirler Toplamı
I.. Bölüm Gelirleri 648.678,49 II.
" " 386.253,-
III. " "
154.801,-
Gelirler Genel Toplamı 1.189. 732,49
Giderler .Bölüm Madde
I YATIRIM GİDERLERİ 1. Demirbaşlar 10.000,-
I. Bölüm Toplarm 10.000,-
II BORÇ ÖDEMELERİ
1. Muhtelif Alacaklılar 71.782,95 2. Sair Ödemeler 1,-
II. Bölüm Toplamı 71.'183,95
III Z. GİDERLER
A) Malzeme Giderleri
1. Büro Malzemesi ve Kırtasiye 8.000,- 15.000,--2. Basılı Kağıt 6.000,-3. Sair Malzeme 1.000,-
B) · Personel MasrafJan
1. D. Personel Ücretleri 102.000,- 164.650,-2. Yevmiyeli Personel 8.000,-3. Fazla Mesai 3.000,-4. Yıllık İkraniiyeler 9.650,-5. Personel Yollukları 2.000,-6. Sigorta Primi İşveren Hissesi 15.000,-7. Aidat Tahsil Eden Mut. % si 10.000,-
C) Hariçten, Temin Edilen Giderler 1.000,-
42
D) Muhtelif Giderler 1. Yönetim Kurulu Huzur Hakları 16.800,-
(30 X 7 X 80) 2. Denetleme Kurulu Huzur Hakları 750,- ,·
(50 X 3 X 5) 3. Haysiyet Divanı Huzur Hakları 750,-
(50 X 5 X 3) 4. Yardımcı Organlar Huzur Hakları
a) Danışma Konseyi 3.333,-(30 X 37 X 3)
b) Daimi İhtisas Koro. Huzur Hak. 2.160;-( 30 X 2 X 12 X 3)
c) Muvakkakt İhtisas Koro. HU:zur Hakları (30 X 10 X ·10 X 5)
5. Kiralar 20.000,-6. V ergi ve Resimler
a - Belediye R. ve Harcı 1.000,-b - Sivil Savunma FOnu 1.500,-
7. Genel Kurul Giderleri 18.000,-8. Mesleki Kongre ve Seminerler 15.000,-9. Isıtma ve Aydınlatma .300,-
10. PTT Masrafları · 8.000,-' 11. Damga Pulu 1.000,- 359.243,-
12. Neşriyat Giderleri 30.000,-13. Malı. İcra ve Noter Giderleri 10.000,-14. Yardım ve Te berrular 30.000,-15. Temsil GiderJeri 10.000,-16. Demirbaş Masrafları 1.000,-17. Sair Giderler 10.000,-
E) Şube ve Mümessillikler Gd. 3.000,- 3.600,-
ın. Bölüm Toplamı 363.243,-
IV ÖLÜM YARDiM FONU 1. Ölüm Halinde Yapılacak Yardım 100.000,-2. Fonla İlgili Masraflar 5.000,-
IV. Bölüm Toplamı 105.000,-
V ODALAR BİRLİGİ 1. T.M.M.O.B. Aidatı 43.200,-:-
(1 X 12 X 3600)
V. Bölüm Toplamı 43.200,-
43
VI
1.
DEVREDiLECEK GELİRLER F AZLASI
1968 Yılına Devredilecek GeHr Fazlası 596.505,54
VI. Bölüm TopJ:aım
Gider Bölümleri Toplamı
I. Bölüm Toplamı 10.000,-
II. " "
71.783,95
III. " "
363.243,-
IV. " "
105.000,-
V. " "
43.200,-
VI. " "
596.505,54
Giderler, Genel Toplamı 1.189. 732,49
PERSONEL IiADRO ıCETVELİ
Şimdiki kadro Halen aldığı
ücreti TL. Ücreti TL.
Genel Sekreter 3,500.- 3.500.-, Büro Şefi ve Muhasebeci 1.250.- 1.250.-
Kasa. Taz.
Sicil ve Muamele Memuru 750.- 750.-Kayıt ve Dosya Memuru 600.- 600.-Büro Memuru 600.- 600,-Teksir ve Posta Memuru 600.- 600.-Daktilo 550.- 550.-Haderne
44
596.505,54
Yeni kadro
Ücreti Tl ••
3.500.-1.250.-250,-
750.-600,-600,-600.-550,-400.-
8.500,--
ÇALIŞMA RAPOJıU
E·KLERİ
/
(Ek: 1)
I'-KOMİTELER
Kanun ve Mevzuat
Akif Çakman Hasan Yetener Kadri Faik Öngen Mehmet Madenoğlu Kemal Ocakçı
Neşriyat
Münif Akmanoğlu Ahmet Saydam E:krem Kangal
D-KOMISYONLAR
Ziraıat Mühendisliği Öğ,.-etimi
Prof Dr. Akif Kansu (Ankara Üniversitesi Z. Fak.) Prof. Dr. Emin Mutaf (Ege Üniversitesi Z. Fak.) Prof. Dr. Şaban Karataş (Atatürk Üniversitesi Z. Fak.)
·.Nurettin Madran (2 No.lu Komisyon Bşk.) Nurhan Gürel (T. Zir. Y. Müh. Birliğinden)
· Oda Yönetim Kurulu
Ziraat Mühendisi İhtiyacınm Tespiti
Nurettin Madran Mehmet Kıroğlu Nazım Durlu E,rdoğan Birol Adnan Tongul Selahattin Gürnan (Y.K.Ü.)
Tanm Öğretimi ve Eğitimi
Prof. Dr. Turgut Yazıcıoğlu Prof. Dr. Mustafa Uluöz Doç. Dr. Ömer Lütfü Hocaoğlu Akif ·çakman .. Necati Sertçelik ·
Enerji ve Tabii Kayııaldar
Mehmet Perçin Mehmet Madenoğlu Doç. Dr. Turan Güneş Doç. Dr. Osman Tekinel Kemal Gökçora.(Y. K. Bşk.) Ekrem Kangal (Y. K. Ü.)
Kooperatifler Kanun tasansının tetkiki
Doç. Dr. Z. Gökalp Mülayim Rifat ünaydın E~doğan Birol Kemal Bilgin Şerafettin Çelebi
47
Milli Parklar
Doç. Dr. Güne! Akdoğan Doç. Dr. Yüksel öztan DT. İsmet Gürı:ıes
1966 yılı Hububat Fiatı.amim Tespiti
Akif Çakman Ekrem Günay Doç. Dr. Turan Güneş Dr. Haydar .Okaner Ömer GeçioğJu
Zirai Gaye Haricinde Kullanılan Ziraat Arazisinin Tespiti
Ekrem Günay Halil Işık Hulusi Özgüven Ruhi Aytekin Gültekin Söylemezoğlu Behzat S~rman Hayati Nemutlu Ekrem Kangal (Y. K. Ü.)
Hayva,.ııcılık
Prof. Dr. Orhan Düzgüneş Doç. Dr. Cemalettin Akpınar Süreyya Çakıroğlu Avni Başdoğan Muzaffer Denteş (Y. K. Ü.)
. 48
Hayvansal Ürünler Teknolojisi·
Prof. Dr.~ Turgut Yazıcıoğlu Prof. Dr. Orhan Düzgüneş
· Süreyya Çakıroğlu Cahit Şengöz Nuri Sanlı KemaJ Gökçora (Y. K. Bşk.) Muzaffer Denteş (Y. K. U.)
Türkiye Ziraat Odaları, Birliği ve Ziraat O<iılan Kanun Tasarısı
Akif Çakman Mehmet Hemşinlioğlu Kadri Faik ,ç:>ngen Asım Alp Selahattin Gürnan (Y. K. ü.)
Meteoroloji Hizmetleri ve Ziraat Mühendisliği
Necdet Y eşilovalı Doç. Dcr. Osman Tekinel Selahattin Gürnan (Y. K. U.)
Açık Oturum ve
Radyo Progııamlan Kemal Gökçora Ekrem Kangal· Yılmaz Hastürk Zafer Cılasun
DANIŞMA KONSEYİ
1 - A.KTAN Reşat Prof. Dr .. 2- ALTUG Hüseyin 3- ALP Asım 4- BAYKAL İzzet 5 - ÇAKIROOLU Süreyya 6 - ÇAKMAN. Akif 7 - DORUK :Burhı:inettin 8 - DOGUKAN S. RJza 9 - DÜOOÜNEŞ Orhan Prof; Dr.
10 - IDRALP Mesude ll - ER:KILIÇ Sadrettin 12 - GÖKSU Turgut 13 - GÜNAY Ekrem 14 - RIZALAN Eyüp Prof. Dr. 15- KANSUSedat Prof. Dr. 16 - KARAC:AHİSARLI Nevzat Dr. 17 - KAZANCIOGLUi Lütfü 18 - MADRAN Nurettin 19 - MUTAF İbrahim 20 - ÖZBEiK Sabahattin Pr'of. Dr. 21 - ÖZSAN Yunus 22 - ÖZUYGUR Mes'ut 23 - SAPMAZ Kazım 24 - TARMAN Celal Prof. Dr. 25 - TOSUN Osman Prof. Dr. 26 - TÜRKER Abdurrahim 27 - ÜNER Nald 28- YAZlCIOGLU Turgut Prof. Dr. 29 - YE01N Hüseyin 30 - ZAFER Murat
(Ek: 2)
49
(Ek: 3)
1967 YILI BİLİRKİŞİ SEÇİMLERİ
6830 sayılı İstimlak Kanununun, 22 sayılı Kanunla değiştirilen 15. maddesinin (a) fıkrası gereğince Od.aca seçilerek Valiliklere bildirilen 1967 yılı bilirkişilerinin seçiminde dikkate alınan esas ve prensipler :
50.
1 - Odaya üye olmak.
2 - Odaya aidat borcu bulunmamak (azami limit cari senenin asgari ilk 6 aylık tutarıdır)
3 - Oda Haysiyet Divanınca herhangi bir cezaya çarptırılmamış
olmak.
4 - Bilirkişiliğe seçilebilmek için, fakülteyi bitirdikten sonra 5 yıl
geçmesi lazımdır. Üye miktarı 15 den az olan illerde müddet kaydı yoktur.
5 -"- Bilirkişi vasfınr haiz üye sayısı 15 den fazla olan illerde bir evvelki yıl listesi yeni üyelere imkan verilecek şekilde değiştirilir. Üye sayısı 30 dan fazla olduğu takdirde listenin tümü kur'a ile değiştirilir.
6 - Bir ilde bilirkişi listesi tanzim edilirken, imkanlar nisbetinde ~eşitli ihtisas kollarından temsilcilerin bulundurulması öngöri.ilür. Ayrıca o il'in zirai durumu da dikkate alınır.
7 - Bilirkişiler yukarıda belirtilen şartları haiz olanlar arasından kur'a ile seçilirJer. ' 8 - Bilirkişi listelerine üyelerin ihtisas kolları: yazılır.
· 9 - Oda Nizamnamesinin 37. maddesinin (i) fıkrası gereğince, bilirkişilikten alınan ücretierin % 5 Oda hissesini ödemiyen bilirkişiler listeden çıkarılır ve müteakip yıllar listesine de dahil edilmez.
(Ek: 4)
(Dk- 452) 7.5.1966
Türkiye'de Tarım Öğretim ve Yayımı sorunları, 24-27 Kasım 1965 de Odamızca tertiplenmiş olan "Türkiye Ziraat Mühendisliği I. Teknik . Kongresi" çalışmaları ;:ı,rasında yer almış . ve bu konudaki tebliğ ile komisyon kararı 26 sayılı kitabımızda yayınlanmıştır. İki ciltten ibaret olan bu kitap iıle Odamızda bir çalışma grubuncahazırlanmış olan raporun bir örneği ilişik olarak takdim edilmiştir.
Aktif nüfus grupları arasında birinci sırada yer alan çiftçilerimizin eğitim programlarını öncelik taşıyan sorunlarımiZ arasında saydığımız
için söz konusu neşriyatımızla birlikte bazı görüşlerimizi bilgilerine arz etmenin faydalı olacağına inanıyoruz.
Özellikle son on yıl içinde, UNESGO'nun gelişmekte olan bölgelerde yaptığı etüdlerle, OECD ve FAO'nun araştırma ve uygulama programıarına göre de, öğretim ve eğitimin tarımsal toplumlardaki ekonomik ve sosyal gelişmeler için zorunlu temel tedbirler arasında bulunduğu yüksek malılmlarıdır. ·
Yine biJindiği gibi, tarımda üniversite seviyesindeki öğretimin amacı, profesyonel sınıfın yetiştirilmesidir. Orta kademelerdeki öğretim ve. eğitim programları ise, kısmen yayım teşkilatının ihtiyacı bulunan hüner sahibi teknik eleman ve daha çok çiftçi çocuklarının yetiştirilmesini hedef tutmakta ve genç çiftçilerle yetişkinlerin eğitimi de ikinci gruptaki faaliyete paralel olarak geniş ölçüde uygulanmaktadır.
Çiftçi toplumları öğrenim ve eğitiminin Türkiye'deki sorunJ.arı, şüp
hesiz, daha yaygın' ve etkilidir. Buna karşılık, politikası ve uygulamaları bakımından tamamen aydınlığa kavuşmamış ve mecrasına konulamamıştır.
Tarımsal gelişmelerin genel öğrenim seviyesine bağlı olduğu malumdur. Hele tarımsal nüfusun yaşadığı çevrelerde okuma-yazma bilmiyenler.in sayısının ulusal ortalamadan düşük olduğu, ilk ve orta öğrenirnin ziraat çevrelerinde çok geri bulunduğu da yine bilinmektedir.
Gerçekte; çiftçi çocuklarının, gençlerinin ve yetişkinlerinin meslek eğitimi, yoğun ziraate geçiş için vazgeçilmez nitelikteki işlerdendir. Bu meseleye çözüm . yolları bulunmasına bazı köklü faktörlerin gözönünde tutulması gerekmektedir. Bu bakımdan, tarım politikası yönünden izlenmesinin faydasına inandığımız belli hususların aşağıdaki paragrafıarda
özetlenınesini uygun buluyoruz.
51
1. Çiftçilerle çiftç\ namzetlerinin · eğitimi, yaş gruplarına göre düzenlenmelidir. Bu eğitim sisteminde (Vocational Agricultural Training) yaş gruplarına göre: (a) - 14 yaşını ikmaıl eden çocuklar, (b) - 21 ila 30 yaşındaki gençler, (c) - 30 yaşından yukarı olan yetişkinler için
· muntş.zam programlar yürütülebilir. (a) grubuna dahil okullardan yayım teşkilatımn köy seviyesindeki yardımcı yayım personeli ihtiyacı da karşılanabilir: Yayım teşkUatı, bu okul içi ve okul dışi eğitim programlarım, kendi usullerine göre, kÜJ. halinde (karşılıklı etki ve ilişkilerine göre bağlantılı olarak) yürütmeli ve yaygın bir şekilde, örgütlü olarak uygulamalıdır.
2. ·okulların; Türkiye' de, büyük bölge · okulları şeklinde kurulması denenmiştir. Bu okullardarı. her birine yapıılan yatırım 10~15 milyon TL. sım· bulmakta, yıllık harcl:\ffialar da milyonları aşmaktadır. Fakat beklenilen sonuçlar tam olarak alınamamaktadır. Aynı hal diğer memleketlerde ve son olarak Afrika'da görülmüştür. Bu yüzden Afrika'da bile yeni bir yaklaşım izlenmiş ve eğitim programları bilfiil çiftçilikle · uğraşanlara yöneltilmiş ve dalıa olumlu. sonuçlar alınnıış~ır.
Kenya'da 1955 de okulu bırakmış çocuklar için (10) meslek eğitim merkezi kurulmuş, 1965 de bunların sayısı (33) e yükseltilmiştir. Yetişkinler (erkek ve kadın) için de eğitim kursları açılmaktadır. Şili'de üç ay 'süreli kurslardan 196,2 de 1950 ve aıltı aylık kurslardan 160 öğrenci mezun olmuştur. Kolombiya'da 40 adet benzeri küçük okul ve 41 adet yetişkinler eğitim merkezi · vardır. İsrail, 'feknik Ziraat Okullarını köylerdeki çiftçi çocukları için kurmuŞ olup sayısı 28 dir. Türkiye'de çiftçi çocuklarımn temel ziraat eğitimi için, bölge ihtiyaçlarını karşılayan ve buna paralel · asgari pratik ve teorik eğitim müfredatı uygulayan küçük çevre okuJlarına lüzum ve zaruret vardır. _
3. Tarımdaki sanat eğitimini (Vocational Agricultural Trainig) çiftçi çocuklarına inhisar ettirmek ekonomik ve. sosyal bir zarurete dayamr. Şehirlerdeki çocukların "Sanat Einstitülerine" gitmeleri ne kadar tabii ve zaruri ise; çiftçi çocuklarının Ziraat okullarına gitmeleri de aym derecede tabii ve zaruridir. Hatta, çiftçi niifusundaki artış bakımından
şehir ve kasabalardaki çocukların tarım ,eğitimine teşviki sakıncalı; zi-. l:'aat salıasındaki çocukların şehirlerde ve diğer ünitelerdeki yeni meşgaleıleı::için tarım dişılidaki meslek eğitimine tabi tutulmalap ise faydalı ve lüzumludur. (Kalkınma Planımız da bunu öngörmektedir) .·
4. Tarımsal (köysel) toplumlar için sanat (meslek) öğretiminin amacı, birinci planda önder çiftçi yetiştirmektir. Köylerdeki önder çiftçiler ve dolayısiyle sayısı gittikçe artacak olan teknik çiftçiler, yoğun ziraatin uygulanmasında temel unsurlardandır. Bu bakımdan, orta kademeıler-
52
deki eğitimde, yayıının ihtiyacı olan yardımcı personel sayısı sınırlandırılmalı ve Hükümetin bursları, mutlaka ihtiyaçla orantılı olarak kullanılmalıdır. Bursların başarılı çiftçi çocukları için kullanılması da gözden
"uzak tutulmamalıdır.
Hülasa; tarımsal sanat öğretim ve eğitim hizmetlerinin, yersel ve çevre ihtiyaçlarını karşılayabilecek ·nitelik ve nicelikte, pilot ve yaygın uygulama projeleri halinde, tezelden ve yeniden teşkiıl&tlandırıl:ı:nış ve hareketlendirilmiş bir "Zirai Yayım" sistemi içinde daha hızlı ve yoğun olarak uygulanması öngörülmelidir.
Yüksek bilgi ve takdirlerinize arzederiz.
nA(HTIM:
ı. Tarım Bakanlığına
2. Milli Eğitim Bakanlığına 3. Başbakanlık Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığına
EKİ:
ı. Rapor 2. Bir takım Telmik Kongre Kitabı
Saygılarımızla,
Kemal GöKÇORK Ziraat Yüksek Mühendisi
T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası
Başkanı
53
(Ek: 5)
KASTAMONU SENATÖRtJ NUSRET TUNA'NIN TRAKTÖR, BİÇERDÖGER V.S. ZİRAAT ALETLERİYLE PARÇALARI
HAKKINDA KANUN TEKLİFİ İÇİN GÖRÜŞÜMÜZ
Çiftçimizin modern ziraata geçme . hususundaki çabalarına yardımcı olmak bakımından tr::aktör, biçerdöğer ve her türlü ziraat aletlerinin ucuz bedelle çiftçiye intikalini zaruri görmekteyiz. Burada ucuzluk ölçümüz istihsal edilen zirai mahsul ile satın aJ.ınacak araçların birbirine olan niS·· betidir.
Bir batı memleket çiftçisi istihsal ettiği ürününün kaç birim değeriyle bir traktör satın alıyorsa Türk çiftçisi de imkan bulunduğu takdirde aynı bedele yakın bir fiatla satın alabilmesi temenni edilir.
Bu nisbetin çiftçi lehine azaltılması· daha çok çiftçinin satınalma imkanını temin edecek ve birim araziden daha fazla ürün almasını sağJıyacak, bu suretle elde edilen ürÜn iyi değerlendirilebildiği takdirde satınalma gücü artacaktır.
Bu satınalma gücü asıl mahsul arttırıcı unsurlar olan gübreleme, sulama, ilaçlama ve sı~rtifikalı tohumluk gibi unsurların teminini mümkün kılacak ve çiftçinin satınalma gücü daha çok artacaktır.
Yalnız başına traktör ve teçhizatta sağlanacak bir ucuzluk mahsul değerlendirlımediği takdirde satın alma gücünü artıramıyacaktır.
Refah devleti amacına ulaşılması sadece üretimin artması ile değil fakat satın alma gücünün artırıJması ile mümkün olabilir. Bu da bir taraftan verim arttırıcı girdileri ucuziabrken diğer taraftan· mahsul ün değerlendirilmesi ve bu artan değerin çiftçinin eline geçmesi ile mümkündür.
Bu realitenin ışığı altında Sayın Nusret Tuna'nın Kanun teklifi dolayısiyle traktör, biçerdöğer ve diğer bilumum ziraat aletlerinin kanunun istediği şekilde ucuzlatılmasının mümkün ·olup Olmadığı hususundaki görüşümüz şöyledir:.
M. 1. (Traktör, BiçerdÖğer vesair zi~aat makina ve aletleriyle parçalarından gü:rnlük ve ithal ve·rgisi alınmaz.)
54
Maddenin bu ifadesi adı geçen teçhizatı en kolay bir şekilde ucuziatma yoludur. Fakat diğer bütün yatırım araçlarından vergi alınirken ziraatı ilgilendiren traktör, biçerdöğer ve diğer ziraat aletlerinden vergi alınmaması vergi adaletsizliğini doğurur ve ziraat sektörünü zoraki yaşayabilen bir sektör durumuna düşülür. Kalkınan bir memlekette bütün sektörler yatırıma ayrılacak finansmana bir payla iştirak etmelidir. Türkiye gibi kaynaklarının çoğunu ziraatın teşkil ettiği bir memlekette ziraatın kalkınma payına iştirak etmemesi · düşünülmemelidir. Gayemiz kalkınma payına fazlası iıle iştirak edebilecek sağlam bünyeli bir Türkiye ziraatının şartlarını yaratmaktır.
Diğer sektörlerden ayrı olarak temin edilecek sun'i ortamlar sıhhatsız ve zayıf bünyeli bir ziraat sektörü yaratır.
Ayrıca traktörü ve ziraat aletlerini alan malıdut sayıdaki çiftçi zümresini korumak satın alma gücü olmayan ve işletme bünyesi icabcı motörlü vasıtaya ihtiyacı olmayan diğer birçok çiftçiyi korumak anlamına gelmez.
Memleketimizde mevcut 3.220.000 çiftçi ailesinden bugün 48.000 adedi traktör sahibidir. 5 yıiJık plan dönemleri içinde 1967 de bu miktarın 48.057; 1972 de ise 60.400 olması öngörülmüştür. Bu miktarın mevcut çiftçi ailesine nisbeti sadece yüzde ikidir. Yüzde iki nisbetindeki satınalma gücü yüksek çiftçi zümresini korumak için ziraat sektörünü sıhhatsız bir ortama sürüklemek yanlıştır.
Alınan tedbirin satın alma gücünü artırması için malıdut sayıda
çiftçinin istifade edeceği gümrük muafiyeti yerine diğer faktör olan ve bütün çiftçiyi ilgilendiren mahsul değerlendirilmesi hususunu tercih etmelidir.
Traktör ithalatında. gümrük vergisi, belediye hissesi, rıhtım resmi, istihsal vergi.si ve damga resmi olarak F O B bedeJ.in takriben % · 40 ı
kadar bir gıeblağ vergi ve resim olarak alınmaktadır.· Memleketimizde fiilen imal edilen 6000-7000 traktörün vasati F O B bedelini 2000 TL. kabul ettiğimiz takdirde yılda yalmz traktörler için ödenen gümrük ve istihsal vergisi 48 ila 56 milyon liradır.
Traktör ithalatından 56 milyon liralık gümrük alınıyorsa bunun alınmaması halinde senede 7000 traktör alıcısı adına devlet bu parayı ödüyor demektir.
Halbuki bazı teşvik tedbirleri olarak bu 56 milyon lira mahsule pri:m olarak ödenirse bütün çiftçiler bundan istifade eder. Kaldı ki bunu bu şekil~e teŞvik. primi olarak düşünecek yerde birlın araziden mahsulü· ar-
55
, tırıcı unsurlann başında gelen gUbreieme, sertifikalı tohum ve sulama gibi faktörler lehine ucuzluk temin edilmesi halinde yine hem bütün memleket çiftçisi bundan yararlanacak hem de daha geniş bir istihsal fazlalığı elde edilecektir. Misal olarak traktörlere ödenen gümrük ve· istihsal vergisi ile 560.000 ton superfosfatın 10 kuruş ucuzlaması temin edilebilir~
M. 1. · ( TüRKİYE'de monte edilenlerin fiatı, aynı evsafta ithal olu,. nanların bedelinden fazla olamaz.)
Kanunun bu hükmü kabul edildiği takdirde Türkiye'deki bütün montaj sanayii kapanınağa mahkumdur.
Her türlü sanayi gibi traktör, biçerdöğer ve diğer bütün ziraat aletleri de ekonomik faktörlere ve ekonomik kanunlara tabidir; İngiltere günde takriben 1000 - 1500 traktör imal eder. Türkiye'de ise senede 5 bin adet olmak üzere pl.anJannııştır. Ağır endüstrinin yanında sanayi yan kolları mükemmelen teşekkül etmiş ve senede 300.000 - 450.000 traktör imal eden bir memleketin maliyeti ile senede 5000 adet imal eden ağır sanayii yeni gelişen, yan sanayi ko:llan kifayetsiz bir memleketin traktör maliyetleri aynı olamaz. Elkonomik durum yanında kredi ucuzluğu, nakliye kolayJığı İngiltere'nin lehine Türkiye'nin aleyhinedir.
Türkiye' de monte ve imal edilen traktörterin dış memleketlerden ve mesela İngiltere'den ithal edilenlere nazaran. pahalı olmasını gerektiren faktörler,
a) Az traktör imalatı ve montajı dolayısiyle maliyet yüksekliği, b) Parça imalatının az oJması dolayısiyle yerli imal edilen parçala
rın pahalıya malolması,
c) Ham madde fiya.tıarının yüksek oluşu ve teminindeki güçlükler, d) Türkiye'deki kredi faizlerinin çok yüksek olması ve kredi kifa
yetsizliği. Kredi maliyeti Türkiye'de % 15.80, İngiltere'de % 4 1j2 dir.
· e) Resim ve harçların maliyete girmesi,
f) Ziraat Bankası komisyonunun kredili satışlarda faZla olması, /Ziraat Bankası çiftçiye verdiği kredi üzerinden değil traktör veya biçerdöğerin satış bedeli üzerinden % 3 komisyon almaktadır.
g). Fazla imalat dolayısiyle İngiltere'de montaj ve imalat masrafları bizden daha ucuzdur;
Bütün bunlardan çıkan mana Türkiye'de ima! edilecek herhangi bir traktör veya aletin ithal fiatına maledilmesi mümkün· değildir. Ekonomik açıdan mümkün olmayan bu durumun kanun zoru ile uygulanması, muhakkak olan zarann bütçeden karşılanması anlanıına gelir; Traktör ala-
caklara bütçeden yardım yapılması ise yukarıdanberi izah edildiği gibi haksız ve sosyal adalet prensiplerine aykırı bir davranış olur.
Ekonominin sağlam temellere dayanması arz ve talebe ve aynı za-manda serbest rekabet ile mümkün olur. · '
M. 1. (Maliyete ilave olunacak kar % 10 u geçemez.)
Hükmü ise satış işiyle uğraşan firmalann da tasfiyesi demektir.
EvveJce de belirttiğimiz ,gibi yıllık kredi maliyeti % 15.80 dir. Sene-de en çok 2 kere sermayenin devredileceği göz önüne alınırsa dahi mevcut dış ticaret rejimimiz muvacehesinde açılacak akreditiften başka akreditif bedeline yakın bir meblağın da teminat olarak yatırılması gereklidir. Bu vaziyette senede iki defa yapılacak cirodan elde edilecek % 20' karın yukarıda bahsedilım kredi maliyetinden bile daha düşük olduğu kolayca hesaplanabilir.
Umumi masraflar, servis masraflan, persone,l masrafları, garanti masraflan hariç sadece maliyete girmiyen sermaye faizi bu kadar yüksek olduğundan % 10 karla satış halinde zarar edilmiş olacaktır. Hiçbir firma zararına sebep olacak böyle bir işle uğraşmıyacaktır. Hele yedek parçaların 6 ayda değil vasati 2 senede bir devredildiği gözönüne alınırsa zararın nekadar büyük olacağı anlaşılmış olur.
NE TİC E
Hangi bakımdan ele alınırsa alınsın adı geçen kanun gerçekiere aykırıdır ve bu kanun tatbik edildiği takdirde tersine bir çalışma göstererek ya montaj sanayii ile birlikte ithalatı ve bu işin ticaretini yapan müesseselerle birlikte tasfiye olacaktır, ya da zoru ile ayakta tutmak istenirse bundan mütevellit zararlan karşıılamak üzere bütçeye bir ödenek konmak mecburiyetinde kalınacaktır. Bu ise haksız ve hasiretsiz bir davranıştır.
57
(Ek: 6)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIGI KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKIUNDAKl KANUN TASARlSI ÜZERİNOE
ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI GÖRÜŞÜ
Yurdumuzdaki enerji ve tabii servet kaynaklarının tümünden en ve~ rimli bir şekilde yararlanılması ve bunlarlll kıymetlendirilip geliştirilmesi yönünden halen mevcut olan dağınİk düzenin taparlanması ve düplükasyonların önlenmesi amacıy,la 4951 sayılı kanuna istimiden "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı" adı altında bir bakanlık kuruluşuna gidilmesi meslek camiamızca olumlu karşılanmı.ştır.
Kurulmuş olan bu Bakanlığa baglanan daire ve teşekküllerin kendi Jzel kanunlarında mevcut yetki ve görevlerJe faaliyet göstermesi derpiş olunmuş iken, bu defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan "Enerji ve. Tabii Kaynaklar Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri hakkındaki Kanun"
. tasarısı ile bu Bakanlığa verilmek istenen görev ve yetkilerin yukarıda bahsi geçen mevzuatta mündemiç yetki ve görev sınırlarırtı aşmak suretiyle bir kısım Bakanlıkların vazife ve selahiyetleri ile tedahül etmesi, ayrıca meslek camiamızı da yakinen ilgilendiren konulara temas edilmiş olması dolayısiyle mevzuubahis tasarı üzerinde bir inceleme yapmak zarureti duyulmuş ve Odamızın bu husustaki görüşleri aşağıdaki şekilde
tesbit olunmuştur.
Malum olduğu üzere, Enerji ve Tabi~ Kaynaklar Bakanlığına; Başbakanlıktan Atom E!nerjisi Komisyonu ve 'T'eşki1atı; Bayındırlık Bakan~
lığından D S İ Genel Müdürlüğü; Sanayi Bakanlığından Enerji ve Maden Dairesi, EiİE İdaresi, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Petrol Dairesi, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Ticaret Bakanlığından da Petrol Ofisi bağlanmış. bulunmaktadır. Bu ünitelerin bağlanması ile Eınerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına genel olarak; atom enerjisinin araş.tırıJması ve yurt ekonomisine faydalı olarak kullanılması işleri, memleketin enerji, maden ve petrol kaynaklarının umumi menfaat ve ihtiyaçlara göre tanzim ve idaresi, yer üstü ve yer altı sularının zararlarının önlenmesi ve bunlardan çeşitli yönlerden faydalanılması görevleri intikal etmiştir.
T.B.M.M. ne sevkedilen "E<nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri hakkındaki Kanun" tasarısında derpiş olunan görevler ise; memleketin su, toprak, enerji ve maden kaynaklarının en uygu~ şe-
58
kilde işletilmesi, geliştirilmesi, bunlardan faydalanılması, kontrol ve muhafazası için her türlü araştırma ve geliştirme planlarının yapılması;
program ve projelerinin hazırlanması ve tabii kaynaklada ilgili her türlü tanzim, kontrol, muhafaza, üretim, iletim, dağıtım ve tüketim tesislerinin kuruluşunun; işletme ve idame faaliyetlerinin genel politikasının tesbiti, tanzimi, idare ve denetlenmesi gibi hizmetl~r olarak hülasa edilebilir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kuruluşu fikriyatını Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi (MEHTAP) raporundan almaktadır. Mezkur raporun 281. sayfasında 38. maddede ve sonuç başlığı altında aynen "Su, enerji, yakıt konularını kapsayan görevlerin bugünkü karışık durumunu karşılamak üzere, su, enerji, yakıt, maden arama, atom enerjisi görevlerini bünyesinde toplayan (E'nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı) kmulmalı, bu Bakanlık esas 'Olarak kömür, madencilik, petrol, su ve elektrik olmak üzere dört büyük hizmet kolunu ihtiva etmeli, bünyesinde ayrıca bir yakıt dairesi kurulmalıdır" denilmek suretiyle bu Bakanlığın görevleri belirtilmiştir.
Bu raporda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının meşgul olacağı kaynaklar m eyanında toprak konusu zikredilmemiştir. Keza kanun tasarısının gerekçesinde de mezkur Bakanlığın iştigal konuları MEiRTAP raporunda olduğu gibi tadat edilmiş, toprakla ilgili herhangi bir hususa yer verilmemiştir. Buna mukabil tasarının 1. maddesinde kaynaklar meyanında toprağın da sayılmış olması, ta..sarı metninin hem gerekçe ve hem de MEHTAP raporu ile tezat teşki,l etmesine sebep olmaktadır.
Malum olduğu üzere bir kanun tasarısında kullanılan tabirlerin münakaşaya meydan verıniyecek bir açıklıkta olması ve yeri geldikçe aynı tabirlerin zikredilmesi kaçınılmaz bir zarurettir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. Kuruluş ve görevleri hakkında kanun tasarısında, her tasarıda bulunması gereken bu önemli hususa dikkat edilmemiştir. Şöyle ki;
Tasarının gerekçesinde Bakanlığın çalışma konuları enerji ve tabii servet kaynakları" olarak gösterildiği halde,' maddelerde bu terim terkedilmekte ve bundan daha farklı bir .anlamda kullanılmak üzere "tabii kaynak" konuları çalışma sahaları 'Olarak alınmaktadır. , Böylece tsarının
gerekçesi ve maddeleri biribirini tamamlayıcı olması gerekirken aksine, biribiri ile çelişir durum arzetmektedir. Bu durumun aydınlatılması için tasarıda kullanılmış bulunan "tabii servet kaynakları'' ile "tabii kaynaklar" terimlerinin tarifleri üzerinde kısaca durulmasında fayda vardır.
Ekonomi lugatı yazarları, SJoan ve Zurcher'e göre tabii kaynaklar; tabiatın arzettiği zenginliklerdir. Maden yatakları, toprak verimliliği, orman; potansiyel, su enerjisi, balık ve vahşi hayat, tabii kaynaklar içinde-
59
dir. "Tabii kaynak" deyimi ekonomik manada arazi deyimi ile eş değerli anlamda kullamlmaktadır. Bu bakımdan tabii kaynaklar sadece toprak, su ve yeryüzünün değil, fakat aynı zamanda yeryüzüne bağlı her şeyle ilgili geniş bir kavramdır.
Diğer taraftan aynı yazarlar tabii servet kaynağını, servet istihsali için kullanılan ve topraktan gayri olan ekonomik maddi mallar oJarak tarif etmektedirler. Sloan ve Zurcher, bir çok otoritelerin de servet kayna~ ğı terimine toprağı dahil etmediklerini belirtmektedirler.
"Tabii kaynak" teriminin, "tabii servet kaynağı'' teTiminden çok geniş anlam taşıdığı, Barlow ve Aktan'ın yapmış oldukları tariflerden de anlaşılmaktadır. Toprak kaynağı ekonomisti Barlow'a göre; tabii kaynaklar yerin merkezinden gökyüzünün derinliklerine kadar, tabiatın bütün kaynaklarını kapsamaktadır. Aktan_ ise; "tabii kaynakları" tabiatın yarattığı ve sakinlerinin istifadesine arz ettiği. çeşitli kaynaklar olarak tarif etmektedir. Bu tarife göre tabii kaynaklar yeTyüzünü yani karaları, suları ve bunları çevreleyen yeryüzü ile ilgili bilurouro canlı ve cansız tabii varlıkları içerisine ·almaktadır.
Anayasamızm 130 uncu maddesinde de "tabii servetler ve kaynakları Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işle·
tilmesi hakkı Devlete aittir. Arama, işletmenin Devletin özel teşebbüslc birleşmesi sureti ile veya doğrudan doğruya özel teşebbüs eliyle yapılma~ sı, kanunun açık iznine bağlıdır." denilmek suretiyle Devletin tabii ser· vetler ve bu servetierin kaynakları üzerindeki hakkı açıkça belirtiJmiştir. Burada tabii servet mefhumunun içine toprak girmemektedir. Toprak tabii bir kaynak olup, tabii servet değildir.
Kanun tasarısı, gerekçe ve maddelerinde, "tabii servet kaynal;rları'' ve "tabii kaynaklar" terimlerinin her birinin unsurlarım ayrı ayrı vermek suretiyle ekseri iktisatçıların da düşündüğü gibi biribirinden farklı terimler olarak anlaşıldığım göstermekte ve terimler arasındaki bu farkı kabul etmektedir. Esasında terimler arasında genel kullamş bakımından bariz farkların bulunduğu da aşikardır.
Hal böyle iken ve tasarı da bu farkları kabul etmiş iken, gerekçede servet kaynağı ve maddelerde tabii kaynak kavramlarının kullamlması
ile yaratılan çeli.şmezliği bir tarafa bırakarak, adı geçen Bakanlığın bu terimler ile ifadelenen çalışma sahasının neler olması gerektiği üzerinde d uralım.
Kurulan Bakanlığın esas çalışma alam; tasarının gerekçesinde de belirtildiği gibi, su işleri, enerji işJeri, yakıt işleri, petrol, roadericilik ve
60
nükleer enerji konularıdır. Bu unsurların hepsi tabii servet kaynağı içindedir. Gaye bu ana hizmetleri yerine getirmektir. Bu ana gaye içinde arazinin kullanılması ve işletilmesi yoktur. Ancak bu ana gayelerin tahakkukunda elbette ki araziden de faydalanılacaktır ki, zaten izaha lüzum olmayan bu hususu zikretmek ve hele ana çalışma alanına dahil etmek, kanunlarla Tarım ve Köy İşleri Bakanlıklarına verilmiş olan hizmetleri almak demek olacaktır.
İlk nazarda dahi, gayet açık olarak görüleceği gibi Elnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde toplanan kuruluşların gerek müstakil kanunlannda ve gerekse evvelce bağlı oldukları Bakanlıkların görev kanunlarında toprak kaynakları ile ilgili olarak --6200 sayılı DSİ Kanununun 2. maddesinin (h) fıkrasında su kaynaklarından faydalanma bakı
mından toprağın cins ve karekterinin tesbit edilmesi dışında:- bir hükme rastlanınamakta, buna karşılık toprak kaynakları ile ilgili olarak getirilmek istenilen görevler Köy İşleri Bakanlığı ile Tarım Bakanlığının başlıca görevlerini teşkil etmekte, diğer taraftan Ticaret Bakanlığı, Tapu Kadastro, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlükleri gibi kuruluşların görevlerinin bir kısmını kapsamı içine almaktadır. Şöyle ki :
1) Tasarının 1. maddesinin (a) fıkrasında "Memleketin .... , toprak, ...... kaynaklarının en uygun, şekilde işletilmesi, geliştirilmesi, bunlardan faydalanılması, kontrol ve muhafaza amaciyle gerekli her türlü araştırma ve geliştirme planlarının yapılması; program ve projelerinin hazırlanması" şeklinde ifade-edilen görev; 7 457 sayıh "Toprak Muhafaza ve Zirai Sulama İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri hakkındaki Kanunun" 1. maddesinde belirtilen "Ziraat Vekaletine toprakların ve su kaynaklarının ziraate en uygun bir şekilde muhafazası ve kuHanılması için gerekli işleri yapmak vazifesi verilmiş, ..... " şeklindeki görevi içine aldığı gibi, 3203 sayılı "Ziraat Ve~aıeti Vazife ve Teşkilat Kanununun" 1. maddesinde belirtilen "Ziraat Vekaleti, Devlet teşkilatı içerisinde memleketin ziraat, hayvan ve orman siyasalarının tatbikatma ve bu mevzul~ra giren işlerin iktisadi vaziyetlere göre tanzimine, ıslahına, teşkilatlandırılmasına ve inkişafına müteallik. hizmetleri ve umumi -ve hususi kanunların tahmil ettiği vazifeleri yapmakla mükelleftir.'1 şeklindeki görev tarifi ile de tedahül yaratmakta, ziraat ve ormancılığın toprak kaynağı üzerine bina edildiği düşünülürse içine düşülen tedahülün önemi bir kat daha artmaktadır.
2) Tasarının 1. maddesinin (b) fıkrasında belirtilen "Tabii kaynaklada ilgili 'olarak her türlü tanzim, kontrol, muhafaza, üretim, iletim, dağıtım ve tüketim tesislerinin ve bunlara yardımcı olacak tali tesislerin kuruluşunuri işletme ve idame faaliyetlerinin genel politikasını tesbit, faaliyetlerini tanzim, idare ve denetlemek" şeklinde ifade edilen görev
61
tarifi, toprak tabii kaynak kapsamı ıçme alındığında; Tarım Bakanlığına ve TOPR..-\.KSU Genel Müdürlüğüne verilen yukarıda maruz, görevler ile ve- diğer taraftan 3491 sayılı Toprak Mahsulleri Ofisi IDı.nunu ile bu Genel Müdürlüğe verilen; hububat piyasasını korumak, tanzim etmek, mahsulleri muhafaza etmek, stok bulundurmak gibi görevlerle hemen hemen tekrar mahiyeti arzetmektedir.
3) Tasarının 1. maddesinin (c) fıkrasında ı'Tabii kaynaklardan faydalanmak için arama ve işletme haklarını vermek, bu hakların devir, intikal ve iptallerini yapmak, üzerlerinde rehin ve diğer haklari tesis ve tescil etmek ve sicillerini tutmak" şeklinde ifade edilen görev tarifinde; toprağı tabii kaynak olarak aldığımızda 2997 sayılı Tapu ve Kadastro Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri hakkında Kanunun 1. maddesi ile bu genel müdürlüğe verilen "gayrimenkul mallara ait akitlerle bilumum tescil, kadastro ve tapu takrir işlerinin kanunlara ve nizanınamelerine göre yapılmasını temin ve idare ile mükellef" şeklindeki görevi ile bir tedahül olduğu kanaatını hası:ı etmektedir.
4) Tasarının 1. maddesinin (d) fıkrasında "Tabii kaynak ürünlerinin ve elektrik enerjisinin fiyat ve tarifelerinin genel politikası ile uygulama esaslarını tesbit etmek ve uygulamasını denetlemek" şeklindeki görev tarifinde; toprak tabii kaynak Qlarak alındığına göre, toprak ürünlerinin fiat ve tarifelerinin genel politikası ve uygulama esaslarının tesbiti şeklinde tezahür edecek görev, Ticaret Bakanlığı, Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Toprak Malısulleri Ofisi gibi kuruluşların kanunlarla verilmiş görevlerine tecavüz mahiyetini arzetmektedir.
Yukarıda izah edilen durum tasarının gerekçesinde ifadesini bulan (Memlekette enerji ve tabii servet kaynakları konusundaki bütün görevleri bir elde toplamak suretiyle bu sektördeki dağınıkbğı, tedahül ve tekerrürleri ve insan gücü israfını önlemek) amaçları He tezat teşkil edecek ve tashihi mümkün olmayacak yeni düplü~asyonlar doğuracak mahiyette görülmektedir.
Tasarının 1. maddesinde tadat edilen görevler; Türkiye'de toprak reformunun dahi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca planlanıp yürütüleceği kanaatını hasıl etmektedir.
Tasarıya çok geniş anlamlar taşıyan genel hükümler konulması ve bunların tadadının yapılmamış olması ileride çözümü güç karışıklıkların ve idareler arasında görev ve yetki anlaşmazlıklarının meydana gelmesine sebep olacaktır .
. Ayrıca, genel hükümler yanında halen mer'i ve cari hakların mahfuz olduğuna da işaret edilmemiş, bilakis tasarının 7. maddesinde ( ..... diğer
62
kanunlarda mevcut olup bu kanuna aykırı hükümler kaldırılmıştır.) hükmü konulmuş ve bu suretle ileride hangi hükümlerin mülga, hangi hükümlerin meriyette olduğu hususlarında geniş tartışmalara sebebiyet verecek bir vasat hazırlanmıştır.
Konunun özelliği bakımından toprak kaynağı ile ilgiH hizmetlerin bu Bakanlığın görevleri dışında mütalaa edilmesi zaruridir.
Buraya kadar toprak konusunda belirtilen hususlara ilave olarak adı geçen tasarı, su konusunda da bazı problemler ortaya çıkaracak nitelikte görülmektedir. Şöyle ki; y
MEHTAP raporunda, su işlerinin tamamının Enerji ve· Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde topJanması tavsiye edilmiş ise de.; aynı prosedür dahilinde Bakanlar Kurulu kararına istinaden ve MEHTAP raporundan 1 yıl sonra hazırlanan ve Yüksek Planlama Kuruhınca da tasvip görerek 1966 planında yer alan "Tarım-Hizmetleri ve Teşkilatının Yeniden Düzenlenmesi Hakkında R.apor" da ise, küçük su işleri ile suyun tarlaya tatbiki ve arazinin sulamaya hazırlanması işlerinin 7 457 sayıJı kanuna göre TOPRAKSU Genel Müdürlüğü bünyesinde devam ettirilmesi uygun mütalaa edilmiştir.
Hattızatmda suyun araziye tatbiki ve arazının sulamaya hazırlan
ması işleri; (Arazi toplulaştırılması, arazi tesviyesi, tarla içi sulama ve drenaj tesislerin kurulması, arazi ıslahı, uygun nebat çeşitlerinin tesbiti ve çiftçilere benimsetilmesi, sulama metodlarının ve sulama tekniğinin
çiftçiye öğretilmesi, ona teknik yardım yapılması gibi) birbiriyle irtibatlı ve girift tedbirler manzui:nesidir. Bu işlerin; eğitici ve öğretici mahiyetteki hizmetleri yanında, bunlarla hemahenk .olarak yürütülmesi icabeden inşai karekterli hizmetleri de vardır ve bunların birbirinden ayrılması
mümkün değildir. Esasen bu gibi hizmetler çoğunlukla devlet yatırımı niteliğinde oJmayıp çiftçinin bizzat kendi imkanları ile gerçekleştirilmesi gerekli işler olup bu hizmetlerin inşai bir disiplin altında olmaktan ziyade, tarım disiplini altında, tarım politikası ile ahenkli olarak yürütülmesi gerekir.
Küçük su işleri ise; çiftçinin iş gücünden ve diğer imkanlarından
faydalanılmak suretiyle yürütülmesi gereken bir hizmet koJu olup halen bu yolda ç,alışılmakta ve çiftçi iştiraklerinin daha etkili olması için imkanlar hazırlanmaktadır. Mahiyet ve kapasite itibariyle suyun araziye tatbiki işlerinden pek farklı olmıyan ve basit inşaat tekniğini gerektiren bu hizmet kolunun da tarım disiplini altında kalması işin tabiatı' icabıdır. Binaenaleyh Enerji ve Tabii Kaynakılar Bakanlığı Kanun tasarısındaki
su kaynaklarının geliştirilmesi konusunun mühim inşai karekter arzeden,
63
büyük su işlerin~ yöneltilmesi ve küçük su işlerinin geliştirilmesi ve suyun ziraatte kullanılması ile ilgili hususlarda yetkili idareterin mevcut mevzuatları (7457 sayılı kanun) iıle verilen yetki ve görevleri mahfuz tutulmalıdır.
Buraya kadar belirtilmiş olan mahzurlaiın önlenebilmesi için tasarının maddelerinde aşağıdaki değişikliklerin yapılması yerinde olacaktır ..
a) 1 inci maddenin (a) bendindeki "toprak" ibaresi çıkarılmalı ve aynı bendin sonuna (3203 ve 7457 sayılı kanunlar hükümleri mahfuzdur)
. ibaresi eklenmeJi;
b) 1 inci maddenin b, c, d ve e bentlerinde verilmiş olan "tabii kaynaklar'' terimi yerine "tabii servet kaynakları" terimi ~ame edilmeli;
c) Tasarının 7 nci maddesinde " ..... diğer kanunlarda mevcut olup bu kanuna aykırı bulunan hükümler yürürlükten kaldırılmıştır." ibaresi yerine, kaldırılması düşünülen kanunların numaraları, ·maddeleri ve ibareleri tadat edilmek suretiyle açık bir şekilde gösterilmelidir.
Bu açıklamaların ışığı altında mezkur Bakanlığın iştigal konularının umumiyetle tabii servetler meyanında bulunması dolayısiyle, "tabii kaynaklar" deyimi yerine, "tabii servetler" deyimi ikame edilerek bu Bakanlığın "Enerji ve Tabii Servetler Bakanlığı" olarak adlandırılması gerçeğe daha uygun dü.şecektir.
Sonuç olarak; tasarı teklif olunan haliyle bugünkü. gerçekiere cevap vermekten uzak bulunmakta ve ele alınan konularda birlik temin etmek yerine idareler arasında sürtünme ve tedahülleri artıracak bir mahiyet arzetmektedir. Bu bakımdan tasarının yukarıda izahına çalışılan esaslar dahilinde yimiden tanzim edilmesinde zaruret vardır.
64
(Ek: 7)
HAYVANCILI(H GELİŞTİRME. VE ET END:VSTRist KURUMU /KANUN TASARlSI HAKKINDA ZİRAAT MVHENDİSLERl
ODASININ GöRVŞLERİ
I - Tasarının gerek ismi ve gerek kapsamı, Odamızm devamlı çabalarına rağmen memleketimizde ''Tarım ve Tarım. İşletmelerinin Bütünlüğü" ilkesinin henüz J,ravranmamış bulunduğunu göstermektedir. Bu sebeple aşağıdaki gerçekleri tekrarlamayı zorunlu bulrnaktayız.
a) 'Tarım, bitkisel ve hayvansal ürünleri en ekonomik yollardan eı~ de etmek ve pazarlama faaliyetlerinin tümüdür.
b) Tarımsal faaliyetlerin yapıldığı ünitelere tarım işletmesi denir.
c) Tarım işletmelerindeki çeşitli tarım faaliyetleri arasmda organik bir bağ mevcuttur. Bunlardan birinde yapılması istenen bir değişme, ötekilerinde buna uygun değişmelerin yapılmalarını gerektirir. Aksi halde bu değişmede işletme zararlıdır.
1
. d) Bir memleket tarımı, münferit tarım işletmelerindeki tarımsal faaliyetlerin tümü olduğuna göre, bunun herhangi bir kolU.nda. yapılacak değişmelerden beklenen· başarı diğer kollarında buna uygun değişmelerin. yapılabilmelerine bağlıdır.
Bu gerçekler muvacehesinde memleketimizde devletin herhangi bir tarım ürününü ve mesela; hayvansal ürünleri geliştiime problemini tek başına ele alması ve bunun için müstakil ve özel bir organizasyon kurması doğru değildir. Hatta zararlıdır. İki yıl önce_ Tarım Bakanlığı Teşkilat ve Proje Grubunca hazırlanan ''Tarım Hizmetlerinin ve· Teşkilatının Yeniden Düzenlenmesi" hakkındaki raporda bu konu geniş ölçüde tartışılmıştır. Burada yeniden tebarüz ettirelim ki, hayvanı ve hayvan ürününü yetiştirecek olan tarim iŞletmesidir. Bfr tarım işletmesinin hangi tarım ürünlerini, hangi ölçülerde yetiştirmesi ve ne suretle pazarlama halinde şimdikinden daha fazla gelir sağlıyacağını "Hayvancılığı Geliştirme" ile görevli bir kurumda çalışacaklar, tayin edemezler. Bunlar, görevleri ·icabı hemen her tarım işletmeciliğini hayvan-ve hayvan_ mahsulü yetiştirmesini ve yetiştirmekte- olanların da bunları artırmasını da isteye~ cek ve bu yolda çalışacaklardır. Bu çaılışma sistemi ile bu tarım. işletme-
65.
sinin bünyesinde ve diğer üretme alanlarında bir denge bozukluğu başgösterebilir ve bundan işletme zarar edebilir. Yeni kurumun ziraat işletmelerinde ekonomik analizlerini yapabilecek .elemanla.rla takviyesi halinde bu mahzur giderilebilirse de bu tutum geniş ölçüde teknik eleman israfına yoJ açar. Birfarz memleketimizde hiç bir orga.niza.syona sahip olmayan sebzecilik için de böyle bir kurumun kurulması halinde bu kurumda aynı nitelikte ziraat yüksek mühendisleri kullanmak zorunda kalacaktır. Aslında, Tarım İşletmelerinin hangi ürünleri hangi ölçülerde yetiştirmeleri ve ne suretle pazarlamalar halinde şimdikinden daha fazla gelir sağlıyacaklarını tesbit etmek ve onları bu yönden çalışmaya alıştırmak görevi Tarım Bakanlığının geliştirmesini beklediğimiz tarımsal yayım (Agricultural Extension) teşkilatına aittir. Tarımsal yayım içinde sade teknik ve ekonomik bilginin yetmediğini, modern öğretim ve· eğitim metodJarına vukufun birinci planda yer aldığını her zaman hatırda tutmak gerekir. Bu nitelikte elemanlar memleketimizde pek bol değildir. Tarım Bakanlığı bile bu elemanlara yeteri kadar sahip değildir;
II - Kanun tasarısının kısaca "Hagek" dediği kuruma yüklediği
hayvan yetiştiricHerine ve besleyicilerine kredi sağlama görevi de aynı şekilde hatalı ve zararlıdır. Zirai kredilerin gayesi tarım işletmelerini tüm olarak kalkmdırmaktır. 3202 sayılı T. C. Ziraat Bankası Kanununda da bu gayeyi görmek mümkündür. Zirai kredilerin verilme şekli gerek Banka Kanununda gerekse 3203 sayılı Tarım Bakanlığı Vazife ve Teşkilat Kanununda açıklanmış bulunmaktadır. 3203 sayılı Kanun zirai kredilerin tahsisinde 9iraat İşJeri Genel Müdürlüğünü görevlendirmiştir. Buna rağmen sonradan bir takım sebeplerlebankaca çe.Şitli namlar altında plasmanlar ayrılmıştır. Bu uygulamanın zararlı sonuçları son yıllarda idrak edilerek zirai kredilerin kontrollu olarak tahsisine başlanmıştır. Kontrollu kredi, kanuna ve işin ruhuna uygu nolarak zirai kredilerin tarım işletmelerinde umumi gelirin en verimli bir şekilde artmasına yarıyacak konulara tahsisini öngörmektedir. Ziraat Mühendisleri Odası olarak bu uygulamamn en kısa zamanda bütün yurda teşmilini arzulamakta ve bun:.. da ·Tarım Bakanlığı Teknik Ziraat 'Teşkilatımn daha geniş. ölçüde yardımcı olabileceğini ummaktayız. Hal böyle iken söz konusu kanun tasarısında öngörüldüğü üzere T. C. Ziraat Bankasımn her yıl ayıracağı zirai ·kredinin % 15 inin Hagek emrine verilmesini bir geriye gidiş oJarak nitelemek yerinde olur.
T. C. Ziraat Bankasımn memleketin her tarafında şube ve ajanları bulunmaktadır, bu banka kredi kooperatifleri vasıtasıyla köylere· kadar da ıizanriııştır. Bu kadar geniş teşkilatı olan bir kredi müessesesi kredi tahsis etmede vazifesini yapariııyorsa bunun çaresi, bu görevi kısırten dahi olsa başka bir kuruma devretmek değildir. Bu takdirde yeni kurum-
66
da bu kredilerin arkasından koşacak bir teşkilıa.t kurmak, bu maksatla ayrıca bir takım elemanlar kullanmak ve para harcamak zorunda kalacaktır. Bu paraların yarısından. azı ile Ziraat Bankasının teknik eleman eksiklikleri tamamlanabilir ve böylece zirai kredilerin modern bir şekilde, tarım işletmelerinin gerçek ihtiyaçlarını karşılıyacak bir sistem dahilinde verilmeleri ve asgari bir aksama ile tahsil edilmeleri mümkün olabilir.
III - Söz konusu kanun tasarısı ile kurulacak kuruma, damızlık ve kasaplık hayvanlar yetiştirme yetkisi ve görevi de verilmekte, bu maksadı sağlamak için V eteriner İşleri Genel Müdürlüğüne bağlı bir kısım hayvan yetiştirme müesseseleri ile (gerekli görüldüğünde) Devlet Üretme iÇiftlikJerinin hayvancılık şubelerinin kuruma devredilmesi, öngörülmektedir. Gerekçede bu konunun dayanakları tebarüz ettirilmemiştir.
Mamafih bunun için ne söylt=mirse söylensin şayanı kabul olamaz. Zira; a) Söz konusu müesseselerden halen Veteriner İşleri Genel Mü
dürlüğüne bağlı olanlar belirli amaçlar için kurulmuşlardır. Bu amaçJarın gerçekleştirilemediklerine dair bir kanaat varsa (ki Odamız da bu kanaattadır) bunun çaresi söz konusu müesseseleri Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünden alıp bir iktisadi Devlet teşekkülüne bağlamak oJamaz. Bilakis bu amaçlar 440 sayılı Kanuna göre hiç bir zaman gerçekleştirilemezler. Bunun için başka. tedbirler düşünmek gerekir.
b) Eğer bu müesseseler yeni kuruma devredilince başka amaçlar için kullamlacaklarsa, bu müesseselerin kurulmalarını gerektiren ihtiyaçların ortadan kalktığını kabul etmek gerekir. Halbuki bu müesseselerden bir kısmı henüz yeni kurulmuş belki kuruluşları bile tamamlanmamıştır.
c) Bu müesseselerin çalışma istikametlerinde bir değişme yapmak gerekirse bu Hagek'in amaçlarına hizmet şekılinde değil bunları araştırma kurumlarına bağlamak veya bir araştırma enstitüsü ve istasyonu haline · getirmek şeklinde olmalıdır.
d) Elğer bu müesseselerde Hagek daha geniş ölçüde kasaplık hayvanlar besleyecekse bundan zarar edileceğini veya zarar etmemek için fiatların sun'i olarak yükseltmek zorunda kalmacağını şimdiden tahmin etmek mümkündür. Mevcut ,kapasiteleri bile zararlı çahşaıi bu müesseselerde devletin daha fazla hayvanla karlı çalışahileceği düşünülemez. Bir devlet iktisadi teşekkülünun hayvan yetiştirmeye kalkmasıyla ne durumlara düşeceğine Türkiye Yapağı - Tiftik Anonim Şirketi en iyi misaldir ve bu, söz konusu kanun tasarısının gerekçesinde aynı şekilde .belirtilmektedir. Aynı gerekçe iıle Süt Endüstrisi Kurumu hayvan yetiştiriciliği ile uğraşma yetkisi ve görevinin verilmediğini, Hagek kanun tasarısını hazırlıyanıardan Cumhuriyet Senatosu Üyesi Sayın Sırrı Atalay da çok iyi hatırlarlar.
,67
e)· Eğer bu müesseseler kurumun kasaplık hayvan arzını tanzim için yapacağı mübayaalar için birer stok yeri olarak kullamlacaklarsa; zarar daha da artacaktır. Arzın tanzimi için kısa vadeli olarak en verimli yol mübayaa edilecek hayvanların derhaıl. veya biraz besiyi müteakip kesilip dondurulmuş et olarak saklanmasıdır ve biz bu yola girmek zorundayız. İkinci ve uzun vadeli yol ise eğitmedir. Tarım işletmelerinde yetiştirilecek veya sağlanabilecek yerlere· göre elde tutulabilecek hayvanların cinsi, miktar ve kaıl.iteleri ile pazar oynamaları hakkında yetiştiricileri
·devamlı eğitmek lazımdır. Genel bir kaide olarak vukubulacak arızaları iyileştirmeye çalışmaktansa bu arızaları önlemeye . çalışmak çok daha önemli ve temellidir. Esasen zaman zaman ve bölgesel olarak rastlanan fazla arzın tamamen mübayaa edilebiJ.ecek kudrette bir devlet iktisadi teşekkülü kurmaya imkan yoktur: Kurulsa blle böyle bir göreV', söz konusu teşekkülü çok kısa. bir zamanda iflasa sürükler. Kurumun, yetiştiricileri
" eğitıp.ek suretiyle bu görevi hafifletmeye çalışacağı ileri sürülebilir. Nitekim kanun tasarısında ve gerekçesinde kurumun yetiştiricileri eğiteceği de söylenmektedir. Halen bu görevi yapmakla yükümlü bi rteşkilat mevcuttur. Aynı görev için ayrı ayrı teşekküller kurmakla eleman israfında.n başka. içine düşülecek keşmekeşliği tasavvur etmek zor değildir ..
f) Devlet üretme Çiftliklerinin hayvancılık şubelerinin yeni kuruma bağlanma fikrini,. bir tarım işletmesinin ne olduğunu ve nasıl işletildiğini bilmemenin bir neticesi olarak karşılıyoruz. Tekrar edelim ki Devlet üretme Çiftliklerinin her biri bir ziraat işl~tmesidir. Bunların herhangi bir şubesi müstakil olarak mütalaa edilemez. Bu bilhassa hayvancılık için varittir. Bu şube iJ.e öteki şubeler arasında kelimenin tam manasıyla organik bir bağ vardır. Bu bağ koparıldığı zaman bütün bünye zarar görür. Bir işletmede iki idare de olamaz. Diğer taraftan Devlet Üretme Çiftlikleri inekhanelerin kuruluşuna nazaran. çok daha kısa bir maziye sahip olmasına rağmen damızlık üretimi ve damızlık tevzii bakımından rnekhanelerden daha ileri .bir durumdadır. Bu itibarla memleketin damızlık ihtiyacının karşılanması yönünden inekhanelerin "Hagek" yerine Devlet üretme ÇiftlikJeri, Genel Müdürlüğüne devri daha uygundur.
IV- Yukarda .sözü edilen devlet müesseselerinin yeni kuruma bağlanmasında diğer bir öneinli sakınca da tasarının 14 üncü maddesi ile 15 inci maddesinin 37 nci fıkrası hükümleri ile gerekçede bunlara ait açıklamalardan doğmaktadır. Kurum 10 uncu yıldan sonra sermayesini özel şahıslara ve. kooperatifiere devretıneye başlıyacak ve bu ;işi 15 inci yılda tamarrJıyacaktır. (Gerekçe sayfa 14) BöyJece yukarda adı geçen devlet muesseseleri de özel şahıslara veya kooperatifiere devredilmiş olacaklardır~ Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünden alınması öngörülen müesseseler birer bütün olduklarından bu konunun yukarıda III üncü kısım-
68
da sayılan zararların dışında mali bir zorluğu olmayabilir. F'akat Devlet Ür~tme Çiftliklerinin hayvancılık şubeleri özel şahıslara nasıl devredilecektir. Bu kadar gayri tabii lüzumsuz ve memleket için zararlı bir tu-tum tasavvur etmek kolay olmasa gerektir. ·
V - Tasarı samirniyet unsurundan da mahrumdur. Hagek ·madem ki Türkiye'de hayvancılığı geliştirme gayesini gütmektedir ve bu maksatla Eit ve Balık Kurumu iJe Yapağı ve Tiftik Anonim Şirketi gibi hayvansal ürünleri değerlendiren teşekkülleri içine almaktadır. O halde neden aynı gayeye ·hizmet için kurulmuş bulunan Türkiye Süt Endüstrisi Ku-~rumunu dışarıda bırakmaktadır.
Diğer taraftan yeni kurumun tasarıda belirtilen faaliy~tleri ile çok yakından ilgili olan Yem Sanayii Şirketi ile nedense yeni kuruma bağ. Janmamaktadır. Yukarıda III. kısımda sözü edilen inekhaneler, Lalahan Yeti.ştirme Çiftliği ve Bandırma ~erinos Yetiştirme Çiftliği aslında aynen haralar gibi yüksek değerlerde damızhk hayvanlar yetiştirmek ve üretmek gayeleriyle kurulmuşlardır ve tamamen haralar gibi çalışmaktadırlar. Hatta bu müesseselerden bazılarında, haraların bazılarından daha ileri yetiştirme uygulanmakta ve daha fazJa eleman bulunmaktadır. Hal böyle iken haraların yeni kuruma bağlanmaması için de makul bir sebep bulm!!k gU.çtür. Bütün bu müesseselerin dışarıda bırakılınaları
"Tarım Bakanlığımızda bir kısım müessese bırakılmıştır" diyebilmek için ise, bu tasarıda gösterilen gayelerin samimiyetinden haklı olarak şüphe etmeye bir sebeptir.
VI - Tasarının gerekçesinde birbirini tut'ınayan ve hatta tasarının zayıflığını ortaya koyan bir çok hususlar vardır ki bunJardan en önemlileri aşağıda tartışılmıştır:
a) Birinci sayfanın ikinci paragrafında "Diğer tarım ürünleri çeşitli himaye ve teşvik tedbirlerine sahi pbulunduğu halde, canlı hayvan ve hayvan ürünleri kalkınma ve gelişmeyi şağlıyacak bütün hak ve imkanlardan yoksundur." denmektedir. Bu suretle himaye ve teşvik tedbirlerine en az hayvan ve hayvan ürünleri kadar muhtaç olan daha bir çok tarım· ürünlerimiz buJunduğu gözden kaçırılmıştır. Aslında ihtiyaç duyulan, münferit tarım ürünlerinin değil, bütün tarım ürünlerinin pazarlama şartlarını tarım politikasının ve kalkınma planının hedeflerine uygun oranlarda geliştirmektir.
b) İkinci sayfanın birinci paragrafında "Hayvan yetiştiriciliği ve ürünleri için himaye tedbirleri ve kurumlan da mevcut değildir." denmektedir. Buna benzer ifade ve iddialara gerekçenin daha başka yerlerinde de rastlanmaktadır. Bu yanlıştır, çünkü bir defa, hayvan yetiştiriciliği için Tarım Bakanlığı Veteriner ve Ziraat İşleri Genel Müdürlükleri ile Devlet Üretme Çiftliği Genel Müdürlüğünün geniş faaliyetlerde
bulundukları. ve bu faaliyetlerini her yıl arttırdıkları herkes tarafından
kolayca müşahade edilebilir. Bu faaliyetler yeterli görülmiyebilir, fakat inkar ediiemez ve yetersizliğe çare olarak da yeni bir kurum kurmak düşünülemez.
Himaye ye gelince: Memleketimizde başlıca hayvan ürünlerini değerlendirmek üzere kurulmuş kurumlar, tasarıdaki iddianın aksine olarak mevcutturlar. Eit ve Balık Kurumu, Türkiye Yapağı ve Tiftik Anonim Şirketi ve Türkiye Süt Etı:ıdüstrisi Kurumu bu gayeye matuf kurumlardır. Bu kurumların çalışma tarzlarından şikayet edilebilir. Bu şikayet konusu olabilecek çalışma tarzlarının ısl&,hı, her halde aynı esaslar dahilinde çalışacak yeni bir devlet kurumu kurmaktan daha kolay ve daha rasyoneldir. Esasen bütün bu hususlar yukarıda sözü edilen "Tarım hjzmetlerinin ve teşkiJatının yeniden düzenl~nmesi" hakkındaki raporda geniş ölçüde tartışılarak prensip ve hal ç;:ı.releri belirtilmiştir;
c) 3 üncü sayfanın 6 ncı paragrafındaki görüş eksiktir ve yanıltıcıdır. Bir defa memleketimizde bitkisel üretim, gerek çeşitlilik ve gerek dekara verim yönlerinden henüz çok büyük gelişme imkanlarına sahiptir. İsrail'de bitkisel ürünlerden elde edilen verimler bizim için halıfı. şaşırtıcıdır ve daha uzun zaman şaşırtıcı olarak kalabilir.
d) 3 üncü sayfanın 7 nCi paragrafında hayvancılığımızın kapasitesi hakkında verilen bilgiler gerçekiere uymamaktadır. Hayvanlarımızın
ortalama ?-ğırlığını 3-4 katına çıkarmaya. imkan yoktur. Ke~a ineklerimizin şimdiki 500 kiloluk süt verimlerini dünya ortalamasının yarısına çıkardığımız zaman % 300 bir üretim artışı elde edileceği ifadesi de ger; çeğe uymaz. Buna göre dünya ineklecinden ortalama 3000' kilo süt alındığını kabul etmemiz gerekir ki bu mümkün değildir.
e) 7 nci sayfanın 3 üncü paragrafında toplayıcı, perakendeci ve cele bin, pazar dalgalanmaları üzerinde yetiştirilmemiş oldukları, bunları
bilgi sahibi yapacak bir kurumun da bulunmadığı söylenmektedir. Hayvancılığımızın geliştirilmesi çabalarında en önemli şikayet konusu olan bU aracıların, yeni kurum (Hagek) tarafından daha bilgili bir hale getirilmeleri ile şikayet konusunun ortadan kalkacağı ve faydalı hale getiri~ lecekleri mi ümit edilmektedir.
f) 7 nci sayfanın altında kanun ve tüzükJerle ilgili sayılan güçlükIerin hemen hiç biri söz konusu tasarı ile giderilmiş olmamaktadır. O halde. bu tasarı kabul edilse bile bahis. konusu güçlükler devam edecektir. Yeni kurumun bu güçlükleri yenrneğe gücü yetmiyeceğine göre, hayvancılığımızın şimdiki durumunda bir değişme yap;a,bileceğine de inanmamak gerekir.
g) 9 uncu sayfanın ikinci paragrafının en son cümlesi aynen şöyledir: "Çok veçheli ve derin etkili hayvancılığın geJişmesi sağlanmadan et
70
endüstrisi mümkün değildir". Bunun tamamen tersi de iddia edilebilir. Nitekim hayvancılığımızın geliştirilmesi ile ilgili her teşekkül ve şahıs, hayvan mahsulleri ve bu meyanda et değerlendirilmeden hayvancılığın beklenen seviyede geliştiriılmesine imkan olmadığını söylemektedirler.
h) 9 uncu sayfada "Hayvancılığın geliştirilmesi ve en endüstrisi kurumunun kurulmasında devletin hizmet almasının sebebi" başlığı altın~ . da yabancı memleketlerden bir takım misaller verilmektedir. Fakat bunlar o memleketlerde tasanda öngörüldüğü gibi bir devlet kurumu tarafından yapıılmamaktadırlar.
i) 10 uncu sayfadaki 3. bölümde zikredilenler varittir. Fakat bunlar tasanda öngörülen kurum için gerekçe olamazlar. Bir defa hayvancılığın geliştirilmesi yönünde .alınan tedbirlerin başarılı olmaması, birinci derecede Tarım Bakanlığının fonksiyonlara göre değil konulara göre organize edilmiş olmasındandır. Yine teharüz ettireJim ki gaye tüm olarak tarımın ve tarım işletmelerinin kalkındırılmasıdır. Bu gayeye münferit tarımsal üriL'ller için ayrı ayrı organizasyonlar kurma.kla değil bilakis tarım işletmelerine gidecek bütün devlet hizmetlerinin bir tek kanaldan, belirli süzgeçlerden geçiriılerek iletilmesi ile ulaşılabilir. Bu kanal, Amerika Birleşik Devletlerinde geliştirilen ve !kinci Dünya Harbinden sonra 80 den fazla devletin uygulamaya başladığı tarımsal yayım (Agricultural Extension) teşkilatıdır. Bu ~istemden uzaklaşmaya sebep olabilecek her teşebbüsün bizi gayeınizden de uzaklaştıracağını daima hatırda tutmak gerekir.
j) Aynı böJümün (c) bendinde Türkiye Yapağı ve Tiftik Anonim Şirketinin hayvan ıslah ve üretilmesi gibi kamu hizmetlerine dalması yüzünden vazifesini yapamadığı ifade edilmektedir. Söz konusu tasarı ile kurulması istenen Hagek de hayvan yetiştireceğine göre, aynı başarısızlığa uğrayacağı muhakkaktır. Tasarıyı hazırlıyanlar tarafından bu gerçeğin ifade edilmesi enteresandır.
k) 13 üncü sayfanın birinci paragrafında yeni kurumun 17 işletmede açacağı hayvan yetiştirme ve türlerini tesbit etme yönünden örnek ve önder olacağı yetiştirici ve b esiciler. için kurslar açacağı bunlara bilgi verip tavsiyelerde bulunacağı zikrediılmektedir. Bütün bu görevler kamu görevidirler.
' ' İyi cins hayvan yetiştirme ve türlerini tesbit etme görevi temelli
araştırmalara ve uzun süreli ıslah çalışmalarına ihtiyaç gösterir. Bir iktisadi devlet teşekkülü bu işler için para ve vakit harcıyamaz. Diğer taraftan (j) bendinde ifade edilen Türkiye Yapağı ve Tiftik Anonim Şir
ketinin başarısızlık sebeplerinden biri olan hayvan yetiştiriciliği, bir çok defalar belirtiJdiği üzere, Hagek'i de aynı akıbete sürükliyecektir. Yetiş• tirldlere kurs açın~, bilgi vermek ve tavsiy~lerde bulunmak ise Tarım
'U
/
Bakanlığının esas· görevleri arasındadır. Çok önemli ·olan böyle bir kamu görevinin bir iktisadi devlet teşekkülüne verilmesi zararlı ve tehlikelidir.
SONUÇ:
Söz. konusu tasarıda öngörülen kurum (Hagek), tarımsal kalkınmamızın temel ilkelerine uymıyan bir sistem içinde çalışacağından lüzurn.'3uz, hatta zararlıdır. Memleket hayvancılığının gelişme problemlerilli genel, tarımsil gelişme problemlerinden ayrı olarak mütalaa etmeye, ayrı yollarla çözümlerneye imkan yoktur. Çünkü gerek mÜDferit tarım işletmeleri:ıiqe ve gerek yurt tarımında tarımsal üreti:rriiıl- çeşitli kolları arasında (Özellikle hayvansal üretimle bir çok bitkisel üretim ve teknoloji kolları arasında) sıkı bir bağ mevcuttur ve bütüıi bu kollar orgariik bir yapı teşkil ederler. Bu yapının herhangi bir yerini tek başına değiştirme teşebbüsü hemen daima zararla neticeleriir.
Tarımsal ürünlerin pazarianmaları tamamen tarımsal bir faaliyettir. Ürünlerin değer kazanmalarını ve tüketici tarafından ödenen fiatın müınkün olduğu kadar büyük kısmının üretici eline geçmesim hedef tutar. Bu sebeple pazarlama faaliyetinden bizzat hayvan ve hayvan ürünlerilli yetiştirenlerin faydalanmaları esastır. Memleketimizde münferit işletmeler bütün pazarlama faaliyetlerini bizzat yapabilecek derecede geriiş olmadıkları için bunların· organize edilmeleri ürünlerilli müştereken pazarlamaları şarttır.' Bunun en verimli yolu ise kooperatiflerdir. Satış
kooperatifleri Tarım Bakanlığı teşkilatı ile T. C. Ziraat Bankasının belirli projelere dayanan müşterek çalışmaları ile gerçekleştirilebilirler.
Daha verimli olmamakla beraber memleketimizde kolay görüldüğü ve aynı zamanda siyasi propagandalara müsait bulunduğu için tercih edilen yol, tarım ürünlerilli satın alıp işieyecek ve satacak iktisadi devlet teşekkülleririin kurulmalarıdır. ) Aslında 440- sayıh Kanun . hükümlerine uymak zorunda olan bu teşekküller, üretici ile tüketici arasındaki aracılıktan para kazanmak durumundadırlar. Bunlar da özel aracılar gibi, üreticiye çok fiat teklif etmek suretiyle meydana getirebildikleri fiat 'farkından faydalanırlar. Ancak iktisadi devlet teşekkilllerinin elbette özel aracılardan daha irisaflı olmaları beklenir. Tarımsal·kalkınmamızın en önemli şartlarından biri olarak gördüğümüz üreticiY.e daha yüksek değer fiat ödenmesi, benzeri kurum yöneticilerinin tutum ve insafı ile ilgilidir. Bu insafın derecesi ise daha ziyade şu üç suretle teessüs eder:
a) Teşekkülü idare edenlerin idare ve işletme masrafılarını kısabilmeleri,
b) Bunların ,murakıplara .ve daha çok da kendilerini tayin edenlere yaranmak için fazla kar sağlamak veya baŞka türlü gösterişlerde bulunmak. hevesine düşmeleri,
12
c) Siyasi müdahalelerle mahalli fiatların 'çok üstünde mübayaa yapmaları.
GörüJüyor ki arzulanan durum iktisadi devlet teşekkülleri kurmakla garantilenmemektedir. Bu gibi kurumların faaliyet sahalarını aşıp üretim, ıslah, eğitim vesaire gibi işlere de el atmaları halinde başarıları hemen tamamen tehlikeye girer.
Söz konusu kanun tasarısı ile kurulmak istenen Hagek'in, tasarıya göre, üreticileri organize etmek, onlarla ortaklıklar kurmak suretiyle gayeye yaklaşacağı kabul ediJ.ebilir. Fakat tasarıda bu kurumun hayvan yetiştirmek, yetiştiricHere kurs açmak ve onları eğitmek, kredi tevzi _etmek v.s. gibi halen başka devlet teşekküllerinin asli vazifeleri olan ve olması gereken işleri de üzerine alması öngörülmektedir ki bu, hem kurumun asıl görevlerini yapmasım engeller, hem de devlet hizmetlerinin gereği gibi görüJmemesine ve bir takım zararlı sürtüşmelere sebep olur.
Bu durumu önlemek üzere tasarıdan hahis k<:musu görevlerin çıkarılması ve kuruma sadece hayvan ve hayvan ürünlerinin ·pazarlanması
görevinin verilmesi düşünülebilir. Bu takdirde Et ve Balık Kurumu ile Yapağı ve Tiftik Anonim Şirketini ve Süt Elndüstrisi Kurumunu, birleş· tirerek geniş bir kurum meydana getirmek gerekir.
Tarım Bakanlığına bağlı olacak böyle bir iktisadi _devlet teşekkülü, bütün hayvan ürünlerini değerlendirse de şimdikine nazaran· daha az idare, tesis ve işletme masraflarıy~a daha verimli olarak ve Tarım Bakanlığımn diğer birimleriyle daha koordine bir şekilde çalışabilir. Ancak bu da- memleketimizde· asıl arzulanan topyekun tarımsal kalkınmamızı sağbyabilecek bir tedbir olamaz. Öteki tarım ürünlerinin pazarlama -problemleri ortada bırakıldığı müddetçe gayeye lliaşmamıza imkan yoktur.
Bu sebeple bize göre en emin ve en başarılı yol, iki yıl önce Tarım Bakanlığında kurulan Teşkilat ve Proje Gurubu tarafından memleketin en teknik ve idare adamlarına hazırlatılmış olup Devlet· Planlama Teşkilatınca kabul ve uygulanması tavsiye ediılen "Tarım Hizmetlerinin ve Teşkilatının Yeniden Düzenlenmesi" raporunda öngörülen sistemdir. Memleket menfaatleri bizce, söz konusu k'anun tasarıları gibi bu sisteme zıt veya bu sistemin uygulanmasını önleyici tasarılar hazırlamak ve teşebbüslerde bulunmakla değil, bilakis bu sistemin biran evvel uygulanması için .samimi ve verimli çabalar harcamakla korunabilir.
73
(Ek: 8)
ÇlFTÇi ÇOCUKLARININ MESLEK EGİTİMİ HAKKINDA MUHTIRA
I. GİRİŞ:
1 - Tarım Bakanlığınca son günlerde yeniden bazı tarım okulları
açılması için icra planı hazırlandığı; bu meyanda, 67 ilde 67 Bölge Ziraat Okulu açılmasına karar verildiği ve bunlardan 20 adedinin acele olarak 1966 yılında tedrisata başlamasının söz konusu olduğu, diğer taraftan Bakanlığın ilgili kuruluşlarınca kazalarda öğretim, yayım, donatım ve tarımsal hizmetleri kombine edecek kuvvetli bir teşkilat kurma hususunda çalışı,ldığı ve bunlardan 50 sinin 1967 icra programına alındığı öğrenilmiştir ..
Ancak, bu konudaki Bakanlık goruş ve, kararı hakkında kesin bir bilgi almak kabil ol:;ı.madığından, tarımsal mesleki eğitim konusunda Ziraat Mühendisleri Odasının düşünce ve kanaatını tesbit etmek üzere bir muhtıra hazırlanmasının faydalı olacağı düşünülmüştür.
/ Herşeyden önce şu hususu derhal açıklamakta fayda vardır: Tarım-
sal mesleki eğitim, öğretim alanında yapılacak hamieli bir yatırımın istihsalin artırılması ve prodüktivitenin yükseltilmesi ve tarımsal kalkınma için en başta gelen faktör olduğunda hiç bir tereddüde yer yoktur. Modern tarımın uygulanmasında gerekli bütün fizik imkanların temel mesleki eğitim verilmemiş çiftçiler tarafından verimli ve uygun şekhlde değerlendirilmesi kabil değildir. Bu itibarla, gelişmiş veya az gelişmiş
her ülkede tarımsal kalkınmada mesleki eğitime tarım programları içinde daima en önemli yerlerden biri verilmiştir. Bilhassa Tarım Bakanlığının, tarımsal mesleki eğitill! alanında 1967 yılında büyük bir yatırıma girmek üzere hazırlanması Odamızca son derece memnunlukla karşılanmıştır.
Bu muht{rada ileri sürülen fikirler, Tarım Bakanlığınca kurulacak eğitim müesseselerinin tipleri ve bu tip müesseseler arasında lüzumlu denge bakımından Bakanlık görüşlerine uymamakla beraber, eğitim alanındaki toplam yatırımın fayda ve zarureti yönünden herhangi bir görüş ayrılıği hulunamıyacağı muhakkaktır. ESasen 5 yıllık kalkınma, planını 1967 yatırımlarında tarım kesimi yatırımları % 20,2 ile birinci sı-
74
rayı işgal etmekte ve bunun içinde 251 milyon lira (1966 previzyonu 42 milyon liradır) eğitim için öngörülmektedir. Bu itibarla 1967 yılını tarımsal mesleki eğitimde bir hamle yılı olarak nitelernek yanhş olmayacaktır.
II. ORTA DERECELİ MESLEK EGİTİMİ, GENEL EGİTİMİN SEVİYESİ VE ŞARTLARINA BAGLIDIR :
2 - Her türJü meslek eğitimi bir temel eğitim üzerine kurulur. Bu genel bir kaidedir. Türkiye'de temel eğitim 5 yıllık ilkokul öğrenimidir .. Bütün meslek okulları 5 yıllık ilkokul eğitiminden geçmiş ·çocukları hedef tutmaktadır. İleri memleketlerde ise temel eğitim 8 yıllık tahaile dayanmaktadır.
Bu bakımdan Türkiye'de orta dereceH meslek eğitimi veren kuruluşlar 3 kategoriye ayrılabilirler :
a) İlköğretim üzerine 2-3 yıllık meslek eğitimi veren okullar, (Sanat mektepleri, Teknik Ziraat ve Teknik Bahçivanlık okulları gibi).
b) İlköğretim üzerine 5 yıl veya daha fazla meslek eğitimi veren okullar (Sanat enstitüleri, İlköğretmen okulları gibi).
c) Ortaokul ve muadili okullar üzerine mealek eğitimi yapan okullar (Bölge okulları, Ticaret liseleri gibi).
3 - Kırsal ve köylük bölgelerde, çiftçi ve köylü çocuklarının orta dereceli her türJü meslek eğitimine geçebilmesi için genel eğitim şartları fevkalade olumsuzdur. Bu bölgelerde ortaokul yoktur. Bu bakımdan çocuklarına meslek eğitimi vermek arzusunda olan ve fedakarlığı yapabilecek durumda bulunan köylü ailelerinin yapabilecekleri tercihler fevkalade sınırlıdır. Bu tercihler şunlardan ibarettir:
a) Kasaba veya şehirlerdeki ortaokula veya sanat enstitülerine, ilköğretmen okullarına veya liselere göndermek. Bu takdirde aile, çocuğunu ya bir akraba veya tanıdığının yanında bırakır veyahut kudreti varsa pansiyoner olarak verir.
b) İlkokul üzerine kurulu yatılı meslek okullarına çocuğunu kaydettirmeye çalışır. (Teknik Ziraat ve Teknik Bahçivanh kokulları, İlköğretmen okulları).
Öte yandan kırsal ve köylük bölgeJerde ilköğretim imkanları dahi henüz halledilmiş değildir.
4 - Türkiye'de 3,5 milyon kadar çiftçi ailesi, tarımdaki nüfusun sanayi ve diğer sektörlere aktarılmasına rağmen, daha otuz yıl aynı seviyeyi muhafaza edecektir. Bu mutlak sayının çokluğu karşısında tarımda
75
kalanıların üretim güçlerini yükseltmek için eğitim işleri ana tedbirler arasında yer almaktadır. Çiftçi. ailelerine bilgi ve hüner kazandırmak için okul işi ve okul dışı (örgün ve yaygı eğitim) hizmetlerini yeniden düzenlemeye ve köylerde teknik çiftçi ve önder çiftçi eğitimini hızlandırmaya ihtiyaç vardır.
5 ·_ Köylerimizde okuma yazma seviyesi ulusal ortalamanın çok altındadır. Okula gidemiyen ilköğretim yaşlarındaki .çocuk sayısı 3 milyon olarak hesaplanıyor. Bunların hemen hepsi köylerde yaşamaktadır. 1964-1965 de 861 ortaokulumuz vardır ve bunlardan bir tanesi bile köyde değildir. Resmi ve özel liselerimizin sayısı 223 dür ve hepsi kasaba ve şehirlerdedir.
Eğitim müesseselerimizin bu dağılımı, meslek eğitiminde izlenecek sistem için bir ayraçtır. Çiftçinin eğitimi konusunda memleketin bu koşullarını göz önünde tutmak ve eğitim programlarını ihtiyacımıza paralel olarak kurmak zorunlUıluğu kendiliğinden anlaşılmaktadır.
III. KÖIYLÜ. ÇOCUKLARJNIN EGiTiM İMKANLARI ARTTIRILMALIDIR :
6 - İlköğrenim imkanlarından bile yarı yarıya yoksun olan köylü çocuklarının ortaokul ve liselerden faydalanma imkanları çok sımrlıdır.
Ve kabiliyetlerin üniversiteye hazırlanması pratikte olağanüstü güçlükılerle karşı karşıyadır. Vatandaşların eşit okuma şartlarından faydalanmaları için düşünülecek hususlardan biri de çalışkan köylü Çocuklarının okumaları için yatılı bölge ortaokulları ve yatılı böJge liseleri açılmasıdır.
Köylerdeki çocukların tümünü okutınaya gayret eden hükümetimizin, ilk adımda, bu gibi yatılı eğitim müesseselerine yer vermesi özlenen bir icraaat planıdır. Nitekim, İstanbul'da (22 Ağustos- 3 E~lul 1966) Ekonomik ve Sosyal E:tüdler Konferans Heyeti tarafından tertiplenen eğitim seminerinde böyle· bir teklif yapıJmış ve olumlu karşılanmıştır.
IV. BÖLGE ZİRAAT OKULLARININ iÇOK SAYIDA ARTIRILMASI F AYDALI DE:<'iİL ZARARLIDIR :
7 - Halen mevcut "Bölge Ziraat Okulları", maaş bakımından lise muadili olarak kurulmuştur ve bunlara ortaokullardan öğrenci alınmaktadır. Bu bölge okullarina hemen tamamen şehir ve kasabalardan, çiftçi olmayanların çocukları geJ.mekte ve okulu bitirenler de devletten iş istemektedir. Devletin bu mezunlara olan talebi ise esasen sımrlıdır. O halde, bu dalda suni bir memur enflasyonu yaratılmasımn mahzuru açıkca görülmektedir.
76
Söz konusu "Bölge Ziraat Okulları''nın (faaliyette bulunan ve inşaatına devam edilenlerinin) sayısı bugün (9) u bulmuştur. Bu sayı günün şartlarına göre artık kafidir. Yalnız, öğrenci kaydında cezri bir değişme yapılarak buralara, halen sayısı (8) i bv.lan "Teknik Ziraat ve Teknik Bahçıvanlık Okulları"nı bitiren çiftçi çocuklarının sınavla alınması yoluna gidilmesi zaruridir. Bunlardan burslu okuyanların, hükümetin uygun gördüğü yerlerde (köy seviyesindeki zirai yayım hizmetlerinde) teknisyen olarak hizmet görmeleri faydalıdır. Burssuz olanıların da köylerine dönmeleri kolaylaş.tırılmalıdır. Bu tedbir sayesinde istisnasız şekilde burs tahsisi gibi sakıncalı bir uygulamaya son verilmiş ve yatı~ımlarui çiftçinin eğitimi için açık bulunan gerçek programlara yöneltilmesi mümkün olabilecektir. Şehir ve kasabalardan geılen ortaokul mezunlarının köye gitmeleri esasen söz konusu olma,yacağına göre bugüne. kadar . iz_lenen yanlış bir yoldan da dönülmüş olunacaktır.
Üçüncü plan devresi sonunda nüfusumuzun 42;880.000 olacağı hesaplanmış ve plan hedeflerine göre tarım sektöründeki nüfusun % 58,1 e düşürülmesi öngörülmüştür. Bu hale göre her yıl % 3· e yakın oranda bir nüfus artışı olmasına rağmen üçüncü plan devresi sonunda çiftçi aiılesi sayısının 3,5 milyon olarak muhafaza edileceği sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla 3 üncü pLan devresi sonundaki ziraat teknisyeni ihtiyacımn hesabında 3,5 milyon çiftçi ailesi baz olarak alınmalıdır.
İleri memleketlerin zirai yayım teşkilatında 500-700 çiftçi ailesine bir yayım elemanı isabet etmekte ve bu hizmet bir çok memleketlerde ziraat fakültesi mezunları tarafından görülmektedir. Memleketimizde ise zirai yayım hizmetleri halen ziraat yüksek mühendisi ve bunlara yardımcı ziraat tekıüsyenleri tarafından yürütülmektedir.
Memleketimiz tarımının özlenen bir seviyeye ulaştırılmasını sağlaya~
bilmek için köy ve köy gruplarını kapsayan tarım hizmetleri için ziraat yüksek mühendisi ihtiyacının dışındaki yardımcı eleman ihtiyacı 700 (Tarım Bakanlığı reorganizasyon raporunda bu rakam 750 olarak hesaplanmıştır.) Çiftçi ailesine bir ziraat teknisyeni hesabı ile 5000 ve ayrıca diğer hizmetler içinde (ilçe- iJ ve zirai kurumlar) 1000 olmak üzere azami 6000 olarak tahmin edilebilir.
Halen Tarım Bakanlığının muhtelif birimlerinde çalışmakta olan ziraat teknisyeni miktarı ise 2500 civarındadır. O halde noksanlığı: hissedilen ziraat teknisyeni miktarı 2500 demektir.
Bugün yılda 100 mezun. veren 5 Bölge Ziraat Okulumuz · mevcuttur. İkinci· plan devresi içinde. bu 5 okul. 2500 ziraat teknisyeni yetiştirmiş ola-
77
caktır. Bu devre içinde 5 Bölge Ziraat OkuJunun da kurulması plana alındığında, üçüncü plan devresi başından itibaren 10 Bölge Ziraat Okulundan 5000 daha ziraat teknisyeni mezun edilmek suretiyle iki veı üçüncü plan devrelerinde 7500 ziraat teknisyeni yetiştirilmiş olacaktır.
Ölüm, emeklilik_, yüksek tahsile devam ve özel sektöre kayan teknisyenler için % 10 nisbeti kabul edilerek 750 fire düşüldüğünde kalan 6750 ziraat teknisyeni Bakanlığın 2500 kadar 'OJan ihtiyacı karşıladığı gibi 4250 ziraat teknisyeni de fazla olarak yetiştirilmiş olacaktır. Daha sonra yetişenierin ise istihdam imkanı ortadan kalktığından ciddi bir mesele ile karşı karşıya kalınacaktır. Bir .bölge okulunun kuruluşu ortalama 10-15 milyon lirayı bulmaktadır. Ayrıca beher öğrenciye yapılan takriben 12.000 liralık masraf da milyonlara baliğ olacak ve çiftçi eğitimi prqgramının aleyhine. bir harcama olarak idareyi müşgül durumda bırakacaktır.
Eğer, 67 ilde birer ziraat lisesi açılacak olursa, ortalama 100 meZlin hesabı ile 10 senede 67.000 mezunla karşılaşılacaktır. Bugün bu tip okullardan köye dönme nisbeti hemen hemen % O dır. Doğrudan doğruya köyden gelen çocukların okuduğu Teknik Ziraat ve Teknik Bahçivanlık okullarında bu nisbet Tarım Bakanlığınca % 30 olarak hesaplanmıştır. Bu npırtarın da % 50-75 inin kız öğrenci olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.
Açılacak okııllardan parasız olarak. mezun olunacaklara hiç bir mükellefiyet {mecburi hizmet) tanınmaması özel bir kanuna bağlıdır. Kaldı ki emsali meslek okullarının hiç birisi için böyle bir kanun mevcut değildir. Böyle bir kanunun çıkartıJması mümkün olsa dahi, mezunlarının ancak % 10 kadarını devlet sektöründe tutabiirnek ve diğerlerinin de köye dönmeme gerçeğini de gözden uzak tutmamalıdır. Hal böyle olunca, bu tip okulların tarımsal kalkınmadaki önem derecesi veya zarureti ne olabilir? Yatırımın bu yöne kaydınlması ile planın, kırsal sahalar için doldurulmasını öngördüğü usta yetiştirhlmesi temin olunamayacaktır.
8- Türkiye'de tarım nüfusundaki fazJ.alık yüzünden bu sektörde istihdam sahası bulamayan çiftçilerin ve çocuklarının, ziraat dışındaki meşgaleler içinde eğitimi gerekmektedir. Tarım okullarına şehir ve kasabalı çocukların alınması şöyle dursun, köylü çocuklarının tümünün bile ziraatta eğitimine lüzum yoktur. Nitekim, kalkınma planımız tarımdan diğer kesimlere göç edeceklerin başka meşgaıleler için eğitimini de ihtiva etınektedir. Eğitim planlaması, sektörlerin talep ve istihdam kapasitelerini hesap-1amakta ve eğitilmiş insan gücünü sektörlerdeki değişmelere göre ayarlamaktadır. Hal böyle olunca, çiftçinin yerinde eğitilmesi için sade teknik tarım okullarının değil, aynı zamanda diğer eğitim müesseselerinin de köylünün ayağına götütüJmesi gerekmektedir. Bu gerçek karşısında ''Bölge
. Ziraat Okulları''nın sayılarının daha da artırılması, · aşağıda belirtileceği
78
gibi, gerçek ihtiyaç bulunan programların aleyhine olan yatırımlara yol açacaktır.
9 - Köylü çocuklarının gerekli asgari, pratik ve teorik bilgilerle donatılması yaşadıkları çevrelerde yapılmadığı takdirde, ziraat eğitimi için açılan okullardan daha çok şehirlllerin faydalandığı başka ülkelerde de müşahede edildiğinden, durumu ıslah edilmiş ve programlar gerçek ihtiyacı olan çiftçi kitlesine yöneltilmiştir. Böylece, ziraatteki meslek eğitimi,
amacına uygun olarak, prodüktiviteyi artıracak olan zümrenin istifadesine arz edilmiştir.
10- Egitim programlarının milli seviyede planlanması Milli Eğitim
Bakanlığının vazifesidir. Yurtta "tedrisatın tevhidi" düşüncesinin yaygınlaştığı günlerd~ meslek okulları kurma teşebbüslerinde bu Bakanlığın işbirliğine de ihtiyaç vardır. Milli Eğitim politikası teknoJojik gelişmelere katkısı nisbetinde tutarlıdır. Orta kademedeki meslek eğitimi, istihdam hacmi ve ekonomik taleple dengeli olmazsa, sade diplomayı hedef tutan öğrenirnin sakıncası meydanda.dır. Bu gibi öğretim, ihtiyaca yönelmediği ·takdirde, üniversitelerimizi de zorlamaktadır. Bu sebeple "dual" sistem yerine "Gomprehensıve" sistemin uygulanması da söz konusu edilmektedir. Gerçekte; yüksek öğrenirnin yeri üniversitedir. Üniversiteye giriş için hazırlayıcı kademe lisedir. Use formasyonunun zorlanması da memJeketi ileriye değil geriye götürür. Nitekim, bilimsel araştırmaları hızlandıran
A.B.D. liseierindeki matematik müfredatı (1960 larda) % 22 oranında kuvvetlendirmiştir.
V. MESLEK EGİTİMİNİN ÇİFTÇİ ÇOCUKLARININ YAŞADIKLARI ÇEVRELEiRDEi. YAPILMASINA İHTİYACIMIZ VARDIR VE BU !HTiYAÇ ACİLDİR:
11- Çiftçi çocuklarının (kız ve erkek) meslek eğitiminde gerçek boşluk nerededir? :Bu hakiki boşluk kırsal sahalardadır. Köyle,rde yoğun ziraati uygulayabilecek çiftçiJerin yetiştirilmesi esas davamızdır. Bir Çok ülkelerde mecburi olan ortaokul mezunları için meslek eğitimi yapıldİğı
halde, Türkiye'de, ilkokulu bitirmemiş çocuklar için de meslek. eğitimi lazımdır. İlkokulu bitirmi.ş, terk etmiş veya ortaokulda kısmen okumuş ve 14 yaşını aşkın çocukların hüner ve beceriklik sahibi, yetişkin çiftçi olmalarını sağlamak da gerekmektedir. Başka ·okullara devam etmeyecek. olan çocukların, gençlerin ve hatta yaşlıların tarım mesleğinde eğitimi meselenin özüdür.
O halde köylerimizde ilkokul öğrenimini yapmış olan çocukları yetişkin çiftçi olarak yetiştirebilecek kaza seviyesindeki örgütlere birinci derecede ihtiyaç vardır. Bunlar da; çevrenin ihtiyaç ve şartlarına uygun ola-
'79
rak öğrenim yapan küçük çevre tarım okullarıdır. Bu okulılarda, ziraatin çeşitli dallarında (Sebzecilik, meyvacılık, sütçülük, makinistlik, hayvancılık, tarla ziraati, ancılık ... v.b.) gerekli pratik ve teorik bilgilerle donatılan çocukların işletmelerinde prodüktiviteyi artırıcı, teknik çiftçi o~arak
çalışmaları sağlanacaktır.
Söz konusu pratik okullar, ilçelerin "Yayın merkezi"nin bünyesinde yer alacaktır. Böylece, ziraat yayım teşkilatı, örgün ve yaygın eğitim sistemlerini kombine bir halde, daha müessir ve daha hızlı bir tempo ile. yürütecektir. Yayım teşkilatı çiftçi çocuklannın işlerini "iş başında" izleme ve rehberlik görevlerini devamlı bir proses olarak yürütebilecektir. Esasen, "!Çiftçi" yerine "köy kuruluşları"na göre yerleşen küçük işletmelerin bulunduğu yerlerde tarımsal eğitimin ağırlığı da bu manzumede yerini bulmaktadır.
12 - İleri gitmiş ve tecrübe kazanmış memleketlerdeki uyglliamalarda aynı prensibi gütniüşlerdir. OECD camiasma mensup olan bazı ülkelerde çevre şartlarına uygun (zaman ve müfredat bakımından esnek) programlar uygulayan. teknik,. pratik ziraat okullarının sayısı aşağıdaki
tabloda gösterilmiştir :
Ziraat okulu Öğrenci 2lıafta, 4ayhk · Öğrenci··
Memleket sayısı sayısı okulsayısı sayısı
F. Almanya 534 25.665 163 46.000 Fransa 201 3.400 Yunanistan 15 500 Yugoslavya 49 3.362
Almanya ve Fransa' da bu okulların büyük çoğunluğu kış okuU~rıdır. Müfredat bu ölçüde kültür derslerini de ihtiva etmekte ve ziraatin çeşitli kollannda daha çok pratiğ~ dayanan (gerekli pratik ve teorik) bilgiler verilmektedir. Böyle pratik okullardan başka, kısa devreli öğretim yapan pek çok üniteler vardır: Çeşitli pratik kurslar, eğitim merkezleri, 4-K kulüpleri gibi yüzlerce ve binlerce eğitim üniteleri (bazan mobil) 14-20 yaş arasındaki binl.erce öğrenciye ulaşmaktadır. Ayrıca belli dallarda eğitim yapan teknik okullar da vardır.
Yurdumuzda da aynı şekilde pratik neticeler veren kuruluşların yayılmasına ihtiyaç vardır; Yerscl şartlara göre daha az yatırımla daha verimli pratik okulların açılması lazımdır. Böylece, meyvecilik, sebz~cilik,
tarla ziraati, hayvancılık, ziraat sanatları ve pratik işletmecilik gibi çeşitli üretim daliarına ağırlık veren çevre tarım teknik okullarının kurulması en faydaılı yol olarak gözükmektedir. 14 yaşım ikmai etmiş çocuklardan başlamak üzere bu tip okullar ve 12~14 yaş arasındaki boşluğu da kapata-
80
cak programları ile 4-K gurupları tarımsal eğitimde önemli yer işgal edecektir.
Türkiye'de tarım işletmelerinin büyük çoğunluğu küçük işletmelerdir .. Bu küçük işletme ünitelerinin hariçten ücretle teknik eleman istihdamına ne imkanı vardır, ne de ihtiyacı. Bünyedeki bu karekteristik ziraatteki meslek eğitiminin köylünün ayağına götürüamesini gerektirmektedir.
SONuÇ:
13 ~ Tarımda prodüktivite ve gelişmeler, tarımsal eğitimin Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyoekonomik şartlara göre iyi bir şekilde örgütlenmesine sıkı sıkıya bağlıdır. örgiitün kurulmasında; eğitim hizmetinin çiftçinin yaşadığı ve çalıştığı çevreye götürilimesi; çiftçiye kazanç sağlayabilecek "faydalı bilgi" ilkesine dayanması; uyguılamalarda zaman ve iş akımı_ faktörlerinin dikkate alınması; eğitim prosesinin yeni ve geliştirici özellikteki metodlara dayandınlması; fizik girdilerin temini ve donatımı i,şlerinin metod ve ihtiyaçlara parelel olarak düzenlenmesi ve nihayet çiftÇiyi "teŞvik" edici nitelikte olması gibi önemli prensipler, hedefe. ulaşmak için, atlama taşları olarak kullanılabilmelidir.
Bu gün tarımsal eğitimimizdeki en büyük boşluk tarım işletmelerindeki insan gücünün kendi çevrelerindeki şartlara göre m9dern ziraat tekniğini uygulayacak h üner ve bilgilerle cihamandırılmış; yani, okul içi bir eğitime tabi tutulmuş çiftçi kitlesine sahip bulunmayışımızdır;
Bu boşluğun doldurulması ve yeni bir çığırın açılması için, kabil olan en kısa zamanda, okul içi ve okul dışı yayım ve diğer tarimsal hizmetlerin.. kombine edilmiş ve ahenkleştirilmiş olarak, çiftçinin kendi işıetmeleri ile bağlantılı bir •ieğitim-yayım" sistemi haİinde kırsal çevrelere ulaştırılması lazımdır. Bu reformun gerçekleştirilmesinde:
(a) . Memuriyet bakımından lise muadili sayılan ve mesleki eğitim· veren Bölge Ziraat Okulu bur&arının daha ziyade kamu sektöründe ya~ yımcı teknisyen talebi ile mütenasip olarak tahsisi ve talepten fazla sayıda mezun vermesinin önlenmesi gerekir. Yukarıdaki paragrafiarda açıklanan mucip sebepler karşısında bu okulların sayılarının mevcut (9) adedinden daha fazlaya çıkarılması fayda yerine zarar meydana getirecekth·.
{b) Çiftçinin gerçek ve adil ihtiyacının karşılanması için, ilk adımda ilçe seviyesinde, özEılılikleri yine yukarıda belirtilmiş olan çevre tek- · nik okullarının açıln:_ıası· zaruriQ.ir.
(c) Sayılarımn artırılması mümkün olan ve özel kanununa göre kurulmuş bulunan "Teknik Ziraat" ve ''Teknik Bahçivanlık" okullarına ilaveten; ekolojik şartlar ve talebe göre, belli konulara ağırlık veren tip-te usta ve. kalifiye teknik çiftçi yetiştiren okullar açılmalıdır. ·
81
ZİRAAT YÜKSEK OKULLARI AÇlLMASINA DAİR KANUN GEREKÇESİ
(Ek: 9)
Zirai mahsül üretiminin ve bunları türlü şekillerde değerlendirehilecek olan ziraat sanatlarının Türkiye MiJli gelirinde pek büyük ehemmiyet taşıdığı söz götürmez bir gerçektir.
O kadar ki ve cümlenin malumu olduğu gibi, Türkiye nüfusunun % 80 ine yakın pek büyük kısmı -beşte dördü- bu alanlarda çalışarak bir taraftan kendi maişetini sağlarken öte taraftan da milli servetin teşekkülü imkanlarını hazırlamaktadır.
Yaratmakta olduğu neticeleri itibariyle bugünkü varlığımızın temelini teşkil ettiği bu kadar aşikar olan bir gerçeği aleyhine mütalaa serdine kalkışacak bir ferdin hile aramızda mevcut olabileceği düşünülemez.
Filhakika deniz ve kara iklimlerini, sübtropiklerle ılık veya pek soğuk bölgeleri ihtiva ettikleri için birbirlerinden pek büyük farklada ayrılan yedi ikJim bölgesinin her birisinde, kendisine has ve o nisbette mümtaz vasıflı pek çok cins, nev'i ve çeşitli nebati ve hayvani karekterde zirai mahsül elde edilebilmektedir.
Buğdaydan burçağa, patatesten pamuğa ve nihayet ketenden soyaya kadar yetiştirebildiğimiz pek çok gıda ve endüstri bitkisinin yanıbaşında muz ile kestane arasında 46 cins ve nevide meyve yetiştirebHen bu mutlu memleket afyon, çay ve bilhassa tütün gibi tıbbi veya keyif verici bitkilerin de en mükemmel olarak yetişehildikleri sahaları da sinesinde t·oplamış bulunmaktadır.
Bu nebati mahsullere deveden karakeçiye, tavuktan tavşana varıncaya kadar pek mütenevvi ahır, ağıl ve kümes hayvanlarından başka, arı ve ipekböceği gibi çok faydalı ehli böcek varlıklarının da ilavesi halinde bu muhteşem gerçekler tablosu bir kat daha cazibelenmekte, değerlenmekte ve memleketşumul bir mahiyet kazanmaktadır.
Kısaca belirtilen bu muhteşem varlıklar tablosunu, riyazi kat'iyetlere yakıri olarak tevsik edebiılecek bir mütenevvi ve o nisbette değerli rakam sütunları devlet istatistikleri ile milletlerarası istatistiği neşriyatın sayfaları arasında pek geniş yerler · kaplamakta olduklarından bunların müfredat itibariyle burada tafsiline lüzum görülmemiştir.
82
Fakat, ne yazık ki her bakımdan bu kadar mümtaz tabiat şartlarını sınırlar.ı içine sığdırabiılmek bahtiyarlığına mazhar olmuş bir memleket olduğu, tarih öncesinden bu yana yakın bir maziye kadar halkımn zirai istihsalleri kendisine yeter miktarlara varmakta bulunduğu halde son yıllarda Türkiye'nin bu gelirinde büyük bir yetersizliğin belirdiği de esefle müşahede olunmaya başlamış bulunmaktadır.·
Nitekim, yine son yılntrımızda Kanada ve Birleşik Amerika'dı:ı,n yıl
da bir miJyon tona yakın buğday, 10 binlerce ton mısır, fasulye, pirinç, nohut veya soya yağı gibi nebat! ürünlerden b~ka yine 10.000 tonlarla ifade edilen miktarlarda hayvani yağ, peynir, hatta et ve kesilmiş tavuk ithali zorunda da kalınmıştır.
Çünkü ... evet çünkü, Km~ başına 39 nufusun isabet etmekte olduğu geniş topraklarımız üzerinde modern ziraat tekniğinin gerektirdiği tedbirler henüz gereği gibi tatbik sahasına konulmamış bulunmaktadır.
Çünkü .. , Türk işçisinin; yılda % 3 gibi baş döndürücü bir hızla artan nüfusun yarınki değil, bugünkü İnaişehni bile sağlayabilecek genel zirai kültüJ ve bilgiden mahrum yaşamaktadır.
Çünkü 1 .. T'ürk çiftçisinin pek büyük bir ekseriyeti hala ve halen en iptidai ve amprik metod ve bilgilere dayanarak çalışmakta olduğundan
bu halimizle beklediğimiz parlak istihsal rakamlarına kavuşmamız ümidi bir hayalden ileri gidememektedir.
Çevremizi kaplayan komşularımızm bazılarından çok geride kalmamıza sebep olan niçinler iıle nedenler en objektif bir şekilde tetkik edilirse bunların tek noktada birleştikleri ve şu acı hakikat ile karşı karşıya geldiğimizi esefle görürüz: (T'eknik zirai eleman yetersizliği),
Bu konuda yapılan hesaplar bir taraftan Türkiye'nin 40.000 e yakın teknik ziraat personeline şiddetle muhtaç bulunduğunu ortaya koyarken diğer taraftan bugüne kadar yükselr zirai öğretim yapmış teknik eleman miktarının 4000 e, lise-ve aşağı derecelerde zirai tahsil görebilmiş olamarm da 3000 e varmadığı meydana koymaktadır.
Nitekim bu eleman yoksulluğu ve zirai gelişmenin teknik elemana tevafuk ettiği hususları hayli zamandan -hatta 184 7 senesine kadar irra edilebilecek yakın bir maziden__:_ beri vakit vakit hissedilmiştir. Bu ihtiyacın hissedilmiş olması yüzündendir ki mutlakiyet, meşrutiyet ve nihayet Cumhuriyet devirlerinde -çoban mekteplerinden ziraat fakültelerine varıncaya kadar- her derece ve kademede, pek çeşitli masraflada bir çok zirai öğretim müessesesi kurulmuş, ne yazık ki realist olmıyan bazı düşüncelerin tesiri ile bunlardan pek çoğu bir zaman sonra şu veya bu sebeplerle kapatılmıştır~
83
Bu yüzden, Tür ki yemizin çok çetrefil bir manzara arzetmekte olan zirai ve dolayısiyle iktisadi kalkınma problemlerini halle muktedir ola}?ilecek elemanıların yetişecekleri zirai öğretim müesseselerimiz - yalmz 3 ü yüksek, 5 i lise derecesinde, bir kaçı da ilk tahsil üzerine kurulmuş gayet malıdut bir ıİıiktardan ibaret kalmıştır.
Ancak bu arada ayrıca ve ehemmiyetle üzerinde durulması gereken en mühim husus; bu müesseselerin verecekleri mezunların sayı yetersizliğinden başka - mesleki ve ilmi kabiliyetleri keyfiyetidir.
Bu mezunların miktar bakımından pek aşikar olan kifayetsizliğine, vasıf ve kalite yetersi.mikleri de ilave edildiği takdirde Türkiye ziraatının bugünkü esef verici halini doğuran sebepler daha iyi anlaşılabilmekte, bugünkü metodlara göre harcanacak eleman yetiştirme emeklerinin Türkiye ziraatım mesut bir istikbale götürmesi imkansızlığı pek acı bir vakıa olarak gözlerimizin önüne çevrilmektedir.
Miktarlarının artıniması lüzumu kadar kalite üstünlüğünün sağlanabilmesi de büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. Ziraatın hemen her şubesinin behemahal tatbikata dayanması gereken ilimler manzumesinden ibaret bulunmasına rağmen bugünkü tedris sisteminin bunu sağlayamamakta olduğu da meydandadır. Filhakika geniŞ halk kitleleriıle hitap edecek Türk çiftçisini tenvir ederek çiftçi ile başbaşa, omuz omuza söylediklerini yerine getirebilecek çapta yetiştirilememekte olmaları bu konuya verilmesi lazım gelen büyük ehemmiyetin başlıca amiridir.
Türkiye'nin zirai kaderiiii elinde bulundurmakta olan bugünkü üç ziraat faküittemizi tetkik edersek, her sene verebildikleri malıdut mezun sayısından başka, Ankara'nın mali'un olan iklim karekteri, Ankara Ziraat Fakültesinde ziraatın her şubesinde muvaffakiyetli tatbikat yap:ılma-:sına elverişli olmadığı hakikatına varabiliriz. Hatta bu bakımlardan Erzurum Ziraat Fakültesinin durumu hiç de iç açıcı değildir.
Ege Fakültesi, mutedil bir iklimde, politürkür bir bölge ortasında fakat ne yazık ki kapatılan lise derecesindeki diğer bir zirai yönetim müessesesinin ilgası pahasına, ziraatın hemen hemen· her şubesi üzerinde faaliyet gösterme imk§.nlarına sahip bulunmaktadır.
Ancak her üç ·fakültenin de ders müfredat programlarının fevkalade . mahmul, mütenevvi ve çok nazari olması yüzünden buralardan yetiştiri-len öğre:ı:ıcilerin yeteri kadar tatbikat göstermeksizin diploma alınalanna yol açmakta, bu yüzden de bu mezunlar devlet kadrolarında veya hususi teşebbüslerinde, eğer kendilerini ayrıca yetiştirememişlerse, büyük bir şans sağhyamamaktadırlar.
84
Kaldı ki, bu fakültelerin yıldan yıla artan profesör ve doçent sayısı ile mütenasiben çoğalan kürsü miktarlannın yarattığı büyük müşkülatı -karşılayabilmek için başvurulmuş olan "Kol" sistemi de faideli neticeler sağlayabilmekteri mahrum bulunmaktadır. tÇüiıkü bu sistem muayyen- bir branşta daha kudretli ihtisas adamı yetişi(irmesine im~an verse bile bu sisteme göre yetişmiş eJ.emanların çiftçi kitleleri karşısında önlerine konulacak çok çeşitli fakat basit mevzularda bile tatminkar cevaplar verememekte, bu itibar la bu konularda bu ·elemanlardan yeteri kadar istifade sağlanabileceği bahis konusu ile olmamaktadır.
İhtisaslaşma ile mütehassısın; öğretim ve araştırma müesseselerinin öğretim üyeleri ile mütehassıslan için çok zaruri bir tahsil kadernesi ve kazanılması gereken bir vasıf oJduğu şüphesizdir. Ancak çiftçi ve halk
1kitlelerine hitap edebilmesi gereken bu yüksek seviyedeki elemanların
bugüiıkü sistemler içinde yetiştirilmesine devam edilmesi halinde, bunlarla çiftçilerin ayrı ayrı kendi alemlerinde kalınağa malıkurniyetleri kaçınılmaz bir netice oJmaktadır. Nitekim bugünkü rivayet de hemen hemen bundan ibaret bulunmakta, bu tarzda yetiştirililikleri için bu mezunlardan pek büyük bir ekseriyet çiftçi ile karşılaşmaktan itina ile sakınmaktadır.
Çüiıkü ..• çok mahmul birer müfredat programını tatbike uğraşan bu fakülteler, istenilen vasıf ve genişlikte tatbikat sahalarından mahrum olduklarından öğrenciler tedris devresi süresinde nazari olarak aldığı,
bazıları ·da tamamen fantazik mahiyetli, ders~erle mütenasip derecede arneli tatbikat görmemekte, bu hal öğrenci gibi memleket için de telafisi imkansız zararlar meydana getirmektedir.
Hernekadar bu fakülteler, öğrencilerin çok az tatbiki bilgi edinerek bu çok ehemmiyetli noksaiılarını telafi edebilmeleri için şurada burada gösterilebilen arneli işler de tatminkar olmaktan çok uzak kMmaktadır.
Daha önceleri tedris devresine takaddüm eden bir sene müddetle devlet veya şahıs çiftliklerinde çalışmaları suretiyle öğrencinin tatbiki bilgi kazanahileceği düşünülmüş ve bu sistem uzun yıllar tatbik ejlilmiş ise de, henüz nazariyatma .vukuf kesbetmediği mevzularda göreceği tatbikattan öğrencinin faydalanabUeceği de düşünülemediğindeıi bu sistemin pek ehemmiyetli olan mahzurlarına yukarda bir nebze temas .edilmiştir.
Ziraat Fakülteınİzin birer üniversiteye bağlı, bu itibarla kanuni bir istiklale de sahip bulunmaları karşısında, pek hayati birer karakter taşıyan bu kusur ve noksanların tashih ve ıslahı yoluna gidilmesi ancak fakülteler profesörler kurulları ve üniversite ·senato~arının selahiyetleri ara:.
85
sında bu.lun..maktadır. Bu sebeplerle bu mevzularda bu teşekküllere gerekli bazı tavsiyelerde bulunulabilirse de davanin kökün hallini bu neticeye bağlamağa, da imkan yoktur.
Bundan başka üniversiteler karakterli .olan bu ziraat fakülteleri, lise derecesindeki mesleki zirai öğretim müesseselerimizin mezunlarına yeteri kadar hüsnü kabul gösterememekte, kapılarını serbestçe onlara açamamakta, onla.n normal lise bakaloryalarını kazanma mecburiyeti ile karşı karşıya bırakmalarına rağmen bu vasıfları kazanabilenlerin hile _ ancak pek malıdut bir kısmını alabilmekte; öğrenci. kadro~arını daha ziyade normal lise mezunları ile doldurmağı tercih edegelmektedirler.
Bu hal, tahsilde silsile ve sıra takibini gerektiren ziraat gibi pek mühim bir branşta, ist~nmeyen, beklenmeyen neticeler, yaratmaktadır. Devlet bütçesinden büyük paylar almalarına rağmen hedef yaklaşılaca.k yerde uzakJaşma zarureti yaratmaktadır.
Diğer taraftan yeteri kadar tatbiki bilgi edinmeksizin, diplomalarına kavuşabilen fakülte mezunlarının, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, lise seviyesindeki mesleki bölge ziraat okullarında deruhteet tikleri öğretmenlikleri de her vakit başarılı olmamakta, fakültelerin tatbikat noksanı gibi pek mühim bir özJü, dolayısiyle de olsa bu okullara da sirayet edegelmektedir.
Bütün bu acı gerçekler karşısında ve realist bir görüşe dayanılarak üstün başarılı hizmet görebilecek kudret ve kabiliyete sahip, memleketin muhtaç bulunduğu zirai bilgili tatbikatı ile birlikte yapabilecek vasıflara malik teknik ziraat elemanlarının, üniversiteler camiası dışmda en kısa zamanda kurulacak yüksek zirai öğretim müesseselerinde yetiştiriJmesi
lüzumunu şiddetle hissetmekteyiz.
Çünkü ... çağdaş uygarlık seviyesine en kısa yoldan en kısa zamanda ulaşmamızı emreden Büyük Atatürk'ün de arzusuna uyarak bu yolda. daha müsbet ve realist adımlar atmak mecbur\yetindeyiz.
Yine bu zaruret, · milll konjonktürde pek önemli yer tutan zirai mahsullerimizi çoğaltmak, vasıfla:hnı ıslah etmek, artmakta olan nüfusumuzun müstakbel ihtiyaçları da naiJ olmak üzere geçimimiz için lüzumlu nafakamızı elde edebilmek üzere bilgili ve/meslek sahibi zirai teknik eleman-· ları yetiştirmek mecburiyetini bizim neslin omuzlarına tahmil etmektedir.
Bir taraftan' ziraat fakültelerimiz belli mevzularda ihtisas ka-Zanmış, ihtisasını da tatbikatı 1ile tekemmül ettirmiş ziraat mühendisleri yetiŞtirmeye devam ederken memleket zirai kMkınmasınm hakiki dirijanları 1 va.-
86
zifesini görebilmek üzere, daha geniş ve şumullü zirai. branşlarda nazari olduğu kadar da tatbiki bilgilere. sahip elemanların açılacak ziraat yüksek okullarında yetiştirilmesi lazım geldiğine ve bu okullarda yetişecek bol sayıdaki ziraat mühendislerimizin memleket ziraatinin haynna müjde dolu, daha geniş ufuklar açacağına inanıyoruz.
Ekli olarak sunmakta bulunduğumuz (Ziraat Yüksek Okulları· açılması hakkındaki kanun), bu görüşle ve memleket gerçeklerine tamamiyle intibak edebilecek nitelikte olmak üzere hazırlanmış bulunmaktadır.
Bu kanunun tedvinini gerektiren bu milli ve hayati zaruretler üzerinde kısaca durduktan sonra maddeleri üzerinde de bazı tavzihle:rde bulunuJmanın yerinde olacağı mülahaza edilmiştir.
Madde 1 - Ziraat tabia.t varlıklarını üretehilen ilim şubelerinin
muhassalası ve manzumesi olması itibariyle bu okulların tedris mevzularının içinde nebati ve hayvani bütün tabiat varlıklarının üretiminden başka onların değerlendirme ve pazarlama hususları da ithal edilmiştir.
Diğer. taraftan devlet veya özeJ şahıs malı zirai işletmeleri idare kabiliyetinin de kazandırılması matlup bulunduğuna göre okulların çalışma konulan içinde bu hususlara da yer verilmiştir.
Memleketimizin çok çeşitli iklim bölgesinde pek mütenevvi nebati ve hayvani mahsül elde ·edilmekte olduğundan bölgelere göre ayrı ayrı
hususiyetler taşıyan okulların o bölgelerde açılması gerekeceği cihetle projemiz (Ziraat Yüksek Okulları) başlığını taşımaktadır.
Madde 2 - Pek çeşitli öğretim müesseselerini sinesinde toplayarak başarı ile yürütmekte ·olması itibariyle Milli E:ğitim Bakanlığının öğretim ve eğitim konusundaki ihtisasından yüksek ziraat okullarının 'da faydalanabilmesi için bu okulların bu bakanlık tarafından teessüs ve idaresinde büyük faydalar mülahaza ediJmiştir.
Ancak memleket ziraatı üzerindeki geniş bilgi ve ihtisası ile tanınmış eleman topluluğunun Tarım Bakanlığı emrinde bulunuşu bu okulların kurulacakları bölgelerde ders müfredat programlannın iki Bakanlık tarafından tesbitini amir bulunmaktadır.
Madde 3 - Nazari olduğu kadar da tatbiki karekter taşımakta olması hasebiyJe okulun tedris tarzında pratiğe de pek ehemmiyetli yer verilmesi gerekmekte, tedrisatında daha fazla nazari kalan ziraat fakültelerimizin yetiştirmekte oldukları mezunların bu noksanlarını telafi edecek ol~ yü.ksek ziraat okulu mezunların~n tatbikat bakımından da tamamı ,ile· mücehhez yetiştirilmeleri kat~i bir zarur;et. halinde bulunmaktadır.
;87
Madde 4 - Tatbiki hüviyeti de bulunan ilim müesseseleriiıin kuruluşlarının gerektirdiği pek muazzam masrafları kabil olduğu kadar .hafifleterek bu hayırlı müesseselerin biran önce kapİlarıiii açabilmeledni ·te;. minen mevcut her ne:vi zirai öğretim müessesesinin teşkilat, vasıta ve cihazlarından faydalanmaları çok uygun mütalaa edilmiştir.
Madde 5 - Bu madde de 4 üncü maddenin mucip sebeplerine göre hazırlanmıştır.
Madde 6 - Birer yüksek öğretim müessesesi olmaları, mezunlarına da bütün yüksek öğretim mezunlarına sağlanan hakların tanınması lı8.zım geleceği cihetle, bu okulların diğer emsali mesleki tedrisat sisteminde· olduğu gibi bilhassa mesleki liSe tahsili üzerine kurulmasmda büyük fayda vardır. Bu itibarla öğrencisini evvelemirde, lise derecesinde bulunan bölge Ziraat okulları mezunları arasından tedarik etmesinin öncelikle düşünülmesi icap eder.
Ayrıca bu· okulların, modern ziraat tekniğine memleket çiftçisine biranevvel ulaştırma amaciyJe mezun olduklan yıllardanberi hali zaman mesleki faaliyette bulunarak, hatta bazı kurslar da geçirerek ·ömürlerinin baharını geçirmiş olanlara kapılarını açmasında büyük bir isabet olacağı aşikardır. Ancak bundan sonradır ki bunların dolduramadıkları kadrolara, üniversitelere girme hakkını kazanmış liSe mezunlarından pek iyi ve iyi derecedekilerinin alınmalarında gayeye en kısa zamanda varabiJmek üzere büyük adımlar atılmış olacağı düşünülmüştür.
Madde 7 - Bir ziraat öğrencisinin bütün saatlerini öğrenime vermesi bu öğrenim da:lllıın bir hususiyeti olarak zaruri bulunduğundan bu okullarda esas öğrencisinin yatılı olmasında zaruret vardır. Ancak devletin katlanması 'gerekecek külfetleri hafifletmek üzere almacak öğrenci miktarının tahdit edilmeleri muvafık mütalaa edilmiştir. Bu tahdit dahilinde seçimin bir müsabakaya dayanması adalet kaidelerine uygundur.
Madde 8 - Öğretim ve idare personeH ile · hizmetlilerin iaşeleri, öğ·· rencilerin iaşe ve ibateleri de 7. maddenin gereği olarak devlete düşmek-
' tedir. Devletin mali külfetlerinin öğrencilere mecburi hizmet şeklinde
karşılanmasında adalet prensibirden ilham alınmıştır.
Madde 9- Ziraatı teşkil eden muhtelif branşlardan sütcülük ve diğer ziraat sanatları ile toprak kimyası gibi bazılarıinn arzetmekte oJdukları hususiyetler itibariyle laboratuvar ve imalathane gibi kapalı yerlerde geleceğin de tedris ve tatbiki imkanları bulu~duğu . Cihetle bilhassa bu mevzularda .yetiştirilecek ihtisas elemanları için gece tedrisatı yapmaları suretiyle bu müesseseJerden daha. fazla fayda ve randıman sağlanması ve binnetice memleketin bu sahalarda ihtiyaç duyulan teknik personele_
88
kavuşturulması çok muvafık olacaktır. Madde bu maksatla tedvin edilmiştir .
. Madde 10 - öğretim üyesi. ve görevlisinin temininde karşılaşılacak büyük zorlukları kısmen hertaraf edebilmek üzere tedvin edilen bu madde maksadı sağlayabilecek mahiyettedir~
Madde 11 - 9 uncu maddenin ışığı altında öğretim üye ve görevlilerine bazı kolaylıkların tanınmasındaki zaruret bu maddeyi tedviiıe sebep olmuştur.
Madde 12, 13, 14 - Bu maddelerin hükümleri, yepyeni kurulmakta ve memleket çapında ehemmiyet taşımakta olan bu müesseselerin çabuk kurulabilmesi, kolay çalışahilmesi kat'i zaruret olduğuna göre bunları her safhasında ağır mali formalitelerin yükünden kurtarmak realist bir görüşün ifadesi olabilir.
Ağır maJi formaliteler yüzünden bu hayati öneme haiz müesseselerin kuruluş ve çalışmalarında belirmesi ·kuvvetle muhtemel aksaklıkları
daha doğmadan hertaraf etmek üzere hazırlanan bu maddelerin kanunda yer almasında zaruret bulunmaktadır.
Madde 15 - Bir çok zirai çalışmaları sinesinde toplayacak olan bu okulların oldukça karışık Çalışma sistemlerini kanun maddeJ.eri arasında tahdidi olarak sıralamaya imkan olmadığı cihetle bunların daha ziyade teknik ve mali karakte rtaşıyan kısımlarının tüzüklerle tesbitinde büyük fayda mülahaza edilmiştir.
Geçici Madde 1 "'--- Tüzüklerin kanunun neşrinden itibaren 6 ay içinde hazırlanarak yürürlüğe konulması kaçınılmaz bir zarurettir.
Geçici Madde 2 - Bu maddenin tedvin ve sevkinde amiJ olan başlıca düşünce, zamanın şartlarına göre ve devletçe ağır masraflar ihtiyar edilmek suretiyle yetiştirilmiş olup, ailevi ve idari bazı mücbir sebepler yüzünden daha yüksek tahsil . kademesine ulaşma imkanım her nasılsa elde edememiş olan ziraat okulları mezunlarından bu sahada daha geniş ölçüde fayda . sağlanmasından ibarettir.
En az 10 yıl gibi uzun bir müddet fiili hizmet görmüş olan bu mezunların Devlet Yüksek Ziraat Okullarına kar olmaksızın esasen mevcut olaıi arneli ve nazari bilgilerini genişleterek ziraat yüksek okulu mezuniyet imtihamna girebilmeleri halinde ilmi kudret ve selahiyet bakımından üstün bir seviyeye ulaşacakları aşikardır. Bu suretle yetişmiş
aJanların memleket ziraatının kalkınmasına bugünkünden daha fazla faydalar sağlayabilecek iktidara erişmiş olacakları da bir hakikattir. Bu itibadadır ki bu kabil bölge ziraat okulları mezunlarına da bu yolda ilmi
.89
bir ilerleme ve müktesebatını arttırma imkanının bağışlanmasında memleket namı hesabına büyük faydalar istihsal edilebileceği kanaatındayız.
10 senelik fiili hizmet müddetini geçirmemiş olup da daha yüksek bir ilmi seviyeye erişmek arzusunda bulunanlar 6. madde hükmü daire~ sinde bu okulların asli öğrencisi sıfatiyle tahsillerini ikmal edebilirler.
Madde 16- Her iki Bakanlığı da alakadar eden hususlarm yer almış olması kanunun bu iki Bakanlık tarafından çizilen sınır selahiyetıeri dairesinde ikisine de bırakıJmasında fayda görülmü.ştür.
'ı; ~ ı ı ı
90
(Ek: 9/1) MiLLET MECLiSi Genel Sekreterliği
!{anunlar Müdürlüğü Sayı : ........
ZİRAAT YÜKSEl{ OKULLARI AÇlLMASI HAKKINDA KANUN TASARlSI
MADDE: 1 - Nebati ve hayvani mahsul üretimini hazırlamak, bunların vasıflarını ıslah etmek, onları istihlak pazarlarının isteklerine göre türlü şekillerde değerlendirebilmek zirai istihsal müessese ve işletmelerini idare edebiilmek, devlet zirai teşkilatının her kademesinde hizmet ifa edebilmek için gerekli ilmi se1ahiyeti haiz yüksek teknik zirai eleman yetiştirmek üzere (Ziraat Yüksek Okulları) açılır.
MADDE> 2 - 4 sene öğretim yapacak olan bu okullar Milli E,ğitim Bakanlığınca tesis ve idare edilmekle beraber açılacakları bölgeler ve her bölgenin hususiyetlerine göre düzenlenmesi lazımgelen ders müfredat programları, Tarım Bakanlığının da muvafık mütalaası alınmak suretiyle tesbit olunur.
MADDE; 3 - Bu programların tesbitinde öğrencilerin yüksek bilgi seviyesinde yetiştirilmeleri, bu nazari bilgilerin behemehal tatbikat i.le takviyesi için gerekli tedbirlerin alınması gözönünde bulundurulur~
MADDE 4 - Bu okuJlar, her nevi zirai tatbikatı gereği gibi sağlıyabilmek üzere ki Bakanlık arasında tanzim edilecek esaslar dairesinde · Ziraat Fakülteleri ile Tarım Bakanlığı emrindeki zirai öğretim müesseselerinin teşkilat, tesisat, vasıta ve cihazıarından faydalanırlar.
MADDE 5 - Ziraat yüksek okullarının kurulması için gerekli arazi ve binalar kamulaştırmak, satınalma ve inşa ederek elde ediJebilecekleri gibi Milli Eiğitim ve Tarım Bakanlıklarınca müştereken tesbit edilecek olan Tarım Bakanlığı emrindeki arazi ve binaların intifa hakları da, yalnız bu maksada tahsis edilmek kaydı ile Milli Eğitim Bakanlığı emrine devrol un ur.
MADDE 6 - Ziraat yüksek okuHanna; mezuniyet dereceleri sırasına göre ve mezuniyetlerinden itibaren 10 seneden fazla zaman geçmemiş olmak ş~rtı ile bölge ziraat okulları mezunları alınır.
istekli öğrenci kadrosunun noksanları liselerin pekiyi ve iyi derecedeki mezunları ile dold~rulur.
91
MADDE 7 - Ziraat yüksek okullarını hem yatılı hem gündirnlü öğrencisi bulunabilir. Yatılı öğrencilerin miktarı her yılın bütçesine konularak tesbit olunur. Yatılı veya gündüzlü öğrenci isteklisi kadro miktarını geçerse müsabaka imtihanına tabi tutularak alınır.
MADDE; 8 - Öğretim ve idari personeli ile hizmetiiierin iaşeleri, · yatılı öğrenciılerin iaşe ve ibateleri devletçe sağlanır. Yatılı öğrenciler, okula kayıtlarını yaptırmadan önce, devlet hizmetinde, tahsil sürelerinin iki misli müddetle vazife ifa etmek mecburiyetini taahhüt eden bir noter taahhütnamesi verirler.
MADDE 9 - Bu yüksek okulda gece tedrisatı yapıldığ ı takdirde em-· sali ·yüksek okullardaki tüzük ve yönetmelikler uygulanır.
MADDE 10 - Ziraat yüksek okullarının öğretim üyeleri ile öğretim görevJileri, ziraat fakülteleri öğretim üyeleri veya meslek hayatında başarı kazanmış ziraat mühendisleri arasında ve Tarım Bakanlığının
müsbet mütalaasına istinaden Milli Eiğitim Bakanlığınca seçilip tayin edilir. Bunlardan vazife başında bulunanlar için alakah Bakanlık veya teşkilatın muvafakatı alınır.
· MADDE 11 - Öğretim üyeleri ile görevlileri, asli vazifeJeri uhdelerinde kalmak şartı ile de bu vazifelerini!]. gerektirdiği ders ve. tatbikatı muayyen zaman ve mevsimlerde ifa edebilirler.
MADDE 12 - Asli vazifeleri ulıdelerinde baki kalan öğretim üye ve' görevlilerin ücret ve yollukları (Ziraat Yüksek OkuJları) umumi gider tahsisatından ödenir.
MADDE! 13 - Bir ziraat yüksek okulunu öğretim ve idare personeli ile hizmetiilerinin kadroları ekli -A- işaretli cetvelde gösterilmiştir.
Açılacak okulların bölgelerine göre bu kadrolarda yapıJması gereken değişiklikler bütçe kanunlarında belirtilir.
MADDE 14 - Okulların her türlü kamulaştırma, satınalma, inşaat masrafları ile cihaz, vasıta, iaşe, ibate, yolluk v.s. masrafları iJe kadro tutarları toplamı; okul. açılmasma karar verilen yılın bütçesine ·. ek ödenek olarak konulur. Bu maksatlarla devlet hazinesi gelecek yıllara sari taahhütlere girebilir.
MADDE 15 - OkuUarın iç hizmet, öğretim ve tatbikat mevzuları ile ilgili hususları Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanarak Danıştayca tasvip edilecek tüzüklerle belirtilir.
GEÇİCİ MADDE 1 - Tüzükler kanunun neşrinden itibaren 6 ay içinde hazırlanarak yürürlüğe konulur.
92
GEÇIC'İ MADDE 2 - Bölge ziraat okulları mezunlarından olup res-mi veya hususi mahiyette 10 sene müddetle bilfiil ziraat mesleğinde vazife görmüş olanlardan isteyenler; yüksek ziraat okullarının bitirme imtihanlarını kazımdıkları takdirde bu okullar mezunlarının sıfat, hak ve selahiyetlerinden istifade ederler.
MADDE 16 - Bu kanun neşri tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 17 - Bu kanun Milli Eğitim ve Tarım Bakanlıklarınca
yürütülür.
Aslı gibidir. Resmi Mühür Mehmet Ali Oker T.B.M.M. Genel Sekreteri
93
MILLET MECLİSİ Genel Sekreterliği
Kanunlar Müdürlüğü Sayı: .........
(A) İşail'etli Cetvel
Unvanlar Dereceler Sayı Aylıklar
Okul Müdürü 2 ı 1.750 lira Okul Müdürü Yardımcısı 4 1 1.250
" Sekreter 5 1 ı.ıoo " İdare Müdürü 4 ı. ı.250 " Tahakkuk Memuru 6 ı ı.ooo "
Anbar Memuru 6 ı ı.ooo " Ka tip 7 ı 800 " Daktil o 7. ı 800 " Sayman 4 1 1.250 " Sayman Yardımcısı 6 ı ı.ooo " Mutemet - Mühayaa Memuru 6 2 ı.ooo "
Öğretim Üyesi ve Görevlisi 1 3 2.000 "
" ,
" 3 6 ı.500
" " " "
4 8 1.250 " Asistan 5 ı o ı.ıoo " Laborarit 6 5 ı.ooo "
" 7 5 800
" Usta (Bağcı, Bahçevan, Sütçü; Şarapçı ve benzeri) 6 5 1.000
" Ellektrikçi, Makinist 7 2 800 " Kaloriferci 9 ı 600 ,
Kaloriferci Yamağı ı o ı 500 " Marangoz 7 ı 800 "
Ş of ör 7 2 800 "
Aş çı 8 1 700 "
Aşçı Yamağı ı o 3 500 "
Baş Haderne 8 ı 700 "
Haderne - Bekçi ı o ı2 500 "
Çoban - Sığırtmaç - Alıırcı ı o 6 500 "
Kadiroya ek : Okulların insan ve hayvan varlıklarırtı korumak maksadiyle ücretli ve mukaveteli hekimler istihdam olunabilir.
Aslının· aynıdır.
94
(Ek: 10)
"ZİRAAT YÜKSEK OKULLARI AÇlLMASI HAKKINDA KANUN TASARlSI" ÜZERİNDE GÖRÜŞLER
İhsan Ataöv ve (11) arkadaşı tarafından Ttirkiye Büyük Millet Meclisine sunulan "Ziraat Yüksek Okullan Açılması Hakkında Kanun Tasarısı" incelenmiş olup; bu husustaki düşünce ve görüşler :
1. Kanun teklifinin tümü üzerinde görüşler,
2. Maddeleri itibariyle tenkidi, Oılmak üzere iki bölümde toplanmıştır.
1 - Teıklif"ın tü.nili üzeirinde görüşler:
Kanun teklifinin gerekçesi ve teklif edilen okulların statüsü objektif bir görüşle değerlendirildiği takdirde; memleket tarımının problemleri ve muhtelif kademelerdeki öğretimin amaç, felsefe ve sistemlerine nüfuz edilmeden., ilmi görüş ve kanılardan yoksun yuvarılak ve indi mesnetlere dayandırıldığı görülmektedir.
Tasarının gerekçesinde tarımsal problemler, bu problemierin içerisine giremiyen bir görüş ve düşünce ile dramatize edilmiş; memleketin üniversiteleri ve bir meslek camiası insafsızca yeriimiş ve sonuç olarak da tarımın kalkınması, eşine rastlanmıyan bir gaye ve statü ile yeniden açıılacak "Ziraat Yüksek Okullarına" bağlanmıştır. ·
Memleketin tarım problemleri, bunların nedenleri ve çözüm yolları,
yüksek derecede ihtisas intisap etmiş kimselerin dahi tek· başına ele alıp değerlendiremiyeceği kadar şumullü ve komplekstir. Öğretim ve eğitim çok çeşitli problemlerden birisidir ve yalnız tarım kesiminde değil, kül halinde ele alınması gereken bir konudur.
Tarım alanında çeşitli kademelerdeki teknik eleman sayısı ve bunla~ rm teknik yeterliliğinin en yüksek seviyeye çıkarılmasının tek başına tanmsal kalkınınayı sağlıyamıyacağı da aşikardır. Nüfusun % 60 ının
okur yazarlıktan bile mahrum bulunduğu memleketimizde, tarımsal üretimin çağdaş seviyeye çıkarılabilmesi için, hükümetimizce, daha pek çok görevlere ağırlık .veriıl.mesi gerektiği malftmdur. Zira, zamanımızın çiftçiliği artık okuma yazma bile hilmiyen kimselerin başarahileceği bir za-
95
naat olmaktan çıkmış, tarım tekniğindeki gelişmeleri değerlendirebilecek bir mesl~k haline gelmiştir.
Tarım sadece bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi değil, aynı zamanda üretilen ürünilerlu işlenmesi, değerlendirilmesi ve p·azarlanması konularını da içine alan bir endüstridir.
Hükümetin vazifesi; tarım kesiİninde araştırma, öğretim ve yayım hizmetlerini zamanımızın teknik icaplarına göre programlara bağlamak ve her üç sahada entegrasyona riay~t ederek tarımdaki bünyesel, enstitüsyoneı" ve teknolojik gelişmeleri sağlamak yolu ile üretkenliği artırmaktır.
Tarımdaki öğretim ve eğitim politikasının amacı da, genel anlamıyla geçimini tarımdan temin eden haJkın yaşama seviyesinin yükseltilmesi için ihtiyaç duyulan teknik personelin yetiştirilinesi ve özellikle çiftçinin eğitimidir. Bu bakırnda nöğretim ve eğitim faaliyeti, üniversite öğretimi ile çiftçi ve teknisyenin yetiştirilmesi için çeşitli uygulamaları bulunan orta öğrenim sistemlerini ihtiva· eder.
Vniversite Öğreıııimıi : .
Üniversite öğreniminin genel amacı, tabii bilimler ve . -mühendislik yönleriyle, temel bilgi ve prensiplerle teçhiz etmek ve teknik problemleri bilimsel disiplinler içerisinde düşünmeyi, çözümlerneyi ve değerlendirmeyi sağlıyacak akademik formasyonu kazandırmaktır.
Üniversite öğreniminin diğer bir fonksiyonu da, üniversite' üstü. yük-sek ihtisas öğrenimini yürütmektir. .
Yüksek öğrenim görmüş personelden beklenen fonksiyonlar; tarımsaJ. araştırma, planlama, projeleme, işletme, yönetim, öğretim ve yayım hizmetlerini ifa etmektir. Bu seviyedeki öğrenim ancak üniversite çatısı altındaki ziraat fakültelerinde gerçekleştirilebilir .
. Bu öğrenim, dünyanın her. tarafında,· lise öğreninii görmüş öğrencilerden belirli bir skolastik seviyenin üzerinde olanlarına açıktır.
Mevcut üç üniversitemizin ziraat fakülteleri imkanları nispetinde yurdun bu tip personel ihtiyacını karşılamak yönünde fedakarl:ıkla çalışmakta, öğretim programlarını hem akademik ve hem· de tatbikat yönünden dünyanın ileri gitmiş memleketleİ'indeki emsallerine paralel olarak geliştirmektedir. Bu- milli kuruluşlarıı:lıızdaki ilim adamlarlmız, memleketin bu yöndeki ihtiyaÇılarını en iyt Şekilde eleştirlp değerlendirebilecek seviyededirler. Bu bakımdan, tarım ine8leğiniri belirli bir kademesini teşkil eden bir zümreye kolay yoldan, etiket sağlamak amaciyle yüksek· okul
96
açmak için durumu dramatize etmek; mevcut yüksek öğrenim kuruluşlarımızı ve buralarda öğrenimlerini başarı ile tamamlıyan bir meslek sınıfının hizinetlerini kötülemek memleket menfaatlerine ve realitelere uymayan bir tutumdur.
Öte yandan; yüksek öğrenim, gerek zaman ve gerekse masraf yönünden pahalı bir öğrenimdjr. Herhangi bir mesleğin daha kısa bir zaman ve az masrafla yetiştirilebilecek tatbikatçısını yani ameliyatçısını . eğitmek üzere yüksek öğrenime başvurulması rasyonel ve gerçekçi bir yol değildir._. ·
Orta Kademelerde Öğrenim : 1
Tarım öğreniminde orta kademelerdeki çeşitli ·okul ve yetiştirme
merkezleri ve benzeri ünitelerin amacı, kısmen yayım teşkilatında köy seviyesinde hizmet ifa edecek yayım teknisyeni yetiştirilmesi ve daha çok geniş çiftçi kitlesine şamil olarak teknik çiftçi eğitimidir.
Bu programlarla, tarım teşkilatının ·ihtiyacı olan üniversite öğrenimi görmüş teknik eleinaula çiftçi arasındaki boşluğu dolduracak ve tarımsal projelerin uygulanmasında iş başında bilfiil çahşacak tatbiki ve pratik bilgilerle teçhiz ediılmiş yüksek hünerli eleman ihtiyacı da karşılanır. Memleket ziraatında orta öğrenim görmüş bu tip elemanın da en a.z üniversite öğrenimi görmüş teknik eleman kadar önemli olduğuna şüphe yoktur.
Halbuki kanun, bu yönden büyük bir boşluk taşımakta ve memleket gerçeklerinden uzak bir nitelikte gözükmektedir. Zira bu kanunla, memleket ziraatı için ihtiyaç duyulan orta tahsilli teknisyen, tatbikatçı ve usta sınıfı ortadan kalkmaktadır.
" Diğer bir önemli çelişmezlik de, hangi gaye ve düşünce tahtında getirildiği anlaşılamıyan bu kanunla istenilen sınıfın, halen orta dereceli ziraat okullan mezunlan tarafından doldurulmakta olduğudur.
Daha tehlikeli ve önemli olarak bu kanun teklifi, yalnız bu sınıf için değil, ileride birçok orta dereceli meslek sınıfları tarafından da emsal olarak ele alınacaktır. Bu tutum ve yanlış yol ise, Devletin temel eğitim politikası ve nizarnını olduğu kadar, ekonomik ve sosyal yapısı için de telafisi asla mümkün olmıyan _problemlerin doğmasına zemin hazırlıya
caktır.
Yarın bütün orta dereceli meslek kuruluşları böyJe birer kanun teklifleri getirerek hukuken ve ilmen hak kazanmadıkları bir mevkie çıkmak istiyeceklerdir. Örneğin, hayvan sağlık memurları veteriner olmak istiyecekler ve hatta sağlık memurları doktor olmak yoluna koyulacaklardır.
97
Orta kademedeki çeşitli öğretim ve eğitim kuruJuş ve ünitelerinin ana gayesi, tarım sahasında asgari teorik ve pratik bilgilerle cihazlandırılmış, hüner sahibi teknik çiftçi eğitimidir. Başka bir deyimle, geniş çift~i kitlesinin çocuklarına, gençlerine ve yetişkinlerine erişebilecek yaygınlıkta bir eğitim programının uygulanmasına kesin bir zaruret vardır.
Ekonomisi birinci derecede tarıma da yanan ülkelerde bu sistem ; 2-3 yıla serpiştirilmiş fasılalı eğitim, mevsimJik ve aylık eğitim, gündüz ve gece dersleri, kısa ve uzun devreli (1-3 yıl) fasılasız okul içi eğitim ve çeşitli tarım kursları ... şeklinde yürütülmektedir. İlçe ve küçük çevrelere hitap eden ve çiftçi çocukları için çevre şartlarına göre temel ziraat eğitimi yapan, küçük çevre okullan açıJmasına ve bu arada çiftçilikte uğraşanların eğitimini sağlıyan programların da yine yaygın bir şekilde uygulanmasına büyük ihtiyaç vardır.
Hülasa, tarım kesimindeki teknik çiftçi eğitimi, endüstri kesimindeki sanatmar yetiştirilmesine mütenazırdır. Aradaki fark şudur: Sanat okullan öğrencileri, fabrika veya özel teşebbüslerde iş bulurlar. Tarım
okul veya yetiştirme üniteleri öğrencileri ise geneMikle kendi işletmelerinde çalışırlar. Bu bakımdan, aktif nüfusun büyük çoğuuluğunu bünyesinde toplıyan tarım kesimindeki çiftçi eğitiminin ne kadar önemli olduğu ve milli kaynaklarımızın rasyonel olarak kullanılması bakımından çiftçi eğitiminin gerçek bir ağırlık kazandığı açıkça anlaşıJmaktadır.
Bu bakımlardan, orta kademelerdeki öğretim ve eğitimin de, memur teknisyen yetiştirilmesinden ziyade memleketin büyük ihtiyacİyle orantılı olarak !laha çok çiftçinin eğitimi programiarına tahsis ve teksif edilmelidir.
Sonuç:
Yukarıda özetlerren mucip sebepler karşısında, İhsan Ataöv ve arkadaşları tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan teklifin kanunJaşması sakıncalıdır ve böyle bir kanuna lüzum ve ihtiyaç yoktur.
2 - Maddelm- İtibariyle Ternkidi :
1. · Kanun teklifinin (1.) maddesi :
Teklifin bu maddesinde konulan gaye çok iddialıdır; Nitekim bütün zirai faaliyetlerde "ilmi selahiyeti haiz yüksek teknik zirai eleman" yetiştirmek şeklinde vazedilmeye çalışılan görüşü bu okulların verebileceği formasyonla telif etmeye imkan yoktur. ~ira, bu maddenin gayesine göre eJeman yetiştirmek, münhasıran, üniversitelerin vazifesidir. "İlmi selahiyeti" haiz insan yetiştirilmesi, ancak akademik disiplinlerin tedris edildi-
98
ği ilim müesseseleri olan üniversitelerde mümkün olabilir. Üniversitelerimizin sade diploma ile. iktifa etmiyerek bu derecenin üzerinde "Doktora ve İhtisas" derecelerini de kazandırmayı öngördüğü devrimizde "llim" teriminin hafife alınmaması gerekir.
2. Teklifin (2.) maddesi :
Madde ve gerekçesinde; çeşitli öğretim müesseselerinin MilU Eğitim . Bakanlığı bünyesinde toplandığı mülahazası ile teklif edilen ziraat okullarının da bu Bakanlığa bağlanması; ziraat sahasındaki bilgi ve ihtisası ile tanınan topluluğun Tarım Bakanlığı bünyesinde olması dolayısiyıe de müfredat programlarının iki bakanlıkça, müştereken yapılması teklif edilmektedir.
Bu madde ve gerekçesi, hakikatte, günümüzün ihtiyaç ve realitelerine aykırıdır. Çünkü, bugün yüksek öğrenirnin toplandığı yer bakanlıklar değil üniversitelerdir. Şükranla kaydedilebhlecek bir gerçek, Türkiyemizde, 19'30 larda Darülfununun lağvedilerek, yerine modern üniversiteler kurulması suretiyle zamanında köklü bir reformun yapılmış olmasıdır. S.on on yılda egemenliklerine kavuşan Afrika memleketlerinin bhle aynı yolu izledikleri görülmektedir.
Birleşmiş Milletlerden 109 memleketin üye bulunduğu Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) nun konferans ve yayınları, İkinci Dünya Tarbinden sonraki gelişmelerde ziraat yüksek öğretiminin hangi idarelerin eıinde bulunduğunu ve özellikle formasyondan neler beklendiğini çok belirgin olarak ortaya koymuş ve bu prensipler dünyaca yaygın şekilde benimsenmiştir.
Bu itibarla, kanun teklifi memlekete ileri değil bilakis geriletici bir düzen getirmeye; istisna halinde olmasına rağmen terkedilmiş bir sistemi zoraki ihya etmeye çalışmaktadır.
3. Teklifin (3.) ve (4.) maddeleri :
'Teklifin (3.) maddesinde tekrar "Yüksek bilgi seviyesi" üzerinde durulmaktadır. Bu hususun zamanımızın ihtiyacı blliunan teknik ve bilim adamı yetiştirme prensipleri ile bağdaşmıyacağı, yukardaki maddelerde kısaca belirtililiğine işaret ettikten sonra ( 4.) maddede diğer bir nokta üzerinde durmak gerekir. Bu yeni okullarm her türlü tatbikatı gereği gibi sağlıyabilmek için "ziraat fakülteleri ile Tarım Bakanlığı emrindeki zirai öğretim müesseselerinin teşkilat, tesisat, vasıta ve cihazıarından faydalamrlar" ifadesiyıe, gerekçede "istenilen vasıf ve genişlikte tatbikat sahalarından ·mahrum" diye vasıflandırılan ziraat fakülteleri tesislerinden faydalanılması şartı koşularak tezada düşüldüğü açJkça görülmek-
99.
tedir. Yeni kurulanı EGE ve -ATATÜRK Üniversiteleri Ziraat Fakültelerinin staj öğrenimi için yeter arazi ve işletmeleri bulunduğu gibi her üç fakültenin laboratuvar ve değerlendirme tesisleri de vardır.
4. Teklifin (6.) maddesi :
Bilindiği gibi, teknik ve biümsel seviyede yeterli bir formasyonun verilebilmesi için bir temel eğitime ihtiyaç vardır. Bu temel eğitimi veren öğretim müesseseleri. de liselerdir. Lise, di,inyada vazgeçilmiyen ve gittikçe takviye edilen bir öğretim halkasıdır. Aristo'dan (Liyecum) isim alan bu müessese, medeni Avrupamn ve bütün dünyamn klasik öğretim dalıdır. A.B.D. _Milli Eğitim Bakanının 1957 de Rusya'daki bir geziden döndükten sonra, Amerikan Jiselerindeki fizik ve bilhassa matematik derslerinin % 22 oramnda artırıldığı malilmdur. Kısa ifadesiyle, bugün kifayetli bir yüksek öğrenirnin lise formasyonu üzerinde kurulması vazgeçilmez bir zarurettir.
Bölge ziraat okullarının kuruluş amacı sarihtir. (Bakınız Ek: 1) özel kanunu ve talimatnamesi). O halde, -ziraat okulları ile liselerdeki yeti§me amaçları ve formas.yoruarı ayın tutmaya ne imkan ve ne de lüzum vardır. Esasen, 5 yıllık plan, eğitimdeki bu ayırımı kabul ve vazetmi§tir. Gerçekte bu kanun teklifinde düşünülen e§itlik "daha iyi eleman yetiştirilmesi" prensibiyle bağdaştırılamaz. Memleketteki demokratik nizarn her gencin istediği okula gitmesi imkamın vermektedir. Her vatanda§, lise mezuniyet imtihamm verdikten -sonra istediği yüksek öğrenim müessesesine girebilmektedir. Yoksa bu amacın, zayıf formasyon pahasına,
kolay yollardan sağlanmasım teşvik etmenin memleket menfaatleriyle telifi elbette mümkün değildir. Bu- teşvik daha iyi ye yardım prensibini zedeliyecek ve teknolojik gelişmeleri engelliyecektjr.
-Hülasa, bu madde iki -ayrı amaçlı olan okul mezunlarımn bir araya
toplanılması çelişmezliğinden başka; bölge ziraat okullarının kısmen zirai yayım teşkilatı, köy seviyesinde çall§acak eleman yetiştirme ve daha Çok teknik çiftçi yetiştirme amacına da aykırılık vardır. Kaldı ki, mezkilr (6.) madde "mezuniyetlerinden itibaren 10 seneden fazla zaman geçmemiş olmak §artı ile bölge ziraat okulları mezunları alımr" ifadesiyle düpedüz bu okul mezunlarına "Hususi btr kanunla" yeni haklar bahşetme yoJuna gidilmektedir. Yoksa böyle bir kanunun tedvini:rıden önce, gerçekten buna ihtiyaç olup olmadığı ilgili mer.cilerden sorulmuş ve araştırıl
mış olsaydı, böyle sun'i bir kanuna lüzum bulunmadığı kolayca anla§ıla-bilirdi. -
5. Teklifin (7.) ve (8.) maddeleri :
Yüksek öğretimde yatılı sistem ortadan kalkmıştır. Milli Eğitim Ba-
100
kanilığımn bütçesi halka "temel eğitimi" vermeye yetmez iken ve hele üniversiteler burs sayılarını gittikçe azaltmakta iken, bu teklifle memur yetiştirme mekanizmasının yeniden işletilmesine çalışılması nedenlerini izah edebilmek gerçekten imkansızdır.
Bugün memlekette okuma yazma bilenlerin sayısı % 40 ve temsil ettiği seviye kifayetsizdir .. öte yandan, köylü çocuklarına temel bilgi ve bunun yaronda temel ziraat bilgisi veriılınesi ve bu amaçla bütçeden daha fazla ödenek ayrılması zorunluluğuna rağmen; bir meslek grubuna -ihtiyaç olmadığı haJde'- özel kanun teklifi ile hususi haklar . tammamn sosyal adalet ilkeleriyle bağdaşamıyacağı da aşikardır.
Tarımda istihdam edilecek memur sayısı ve bunların formasyonunu tayin etmek; tarım politikasım tespit eden Tarım Bakanilığına ait bir mesel edir. Kamu hizmetlerinin planlı bir şekilde uygulanması prensibine riayet edildiği bir devreye girililiğine göre; mecburi hizmetli memur yetiştirilerek memur enflasyonuna gidilmemesi öncelikle gözönünde tutulacak bir noktadır. Bu bakımdan da kanun teklifi sakıncalıdır. Bütçe imIDanlarının birinci derece ihtiyaç bulunan "Teknik Çiftçi" eğitimine teksif edilmesi, vergi mükeJlefiyeti açısından daha adil ve prodüktif bir yol olarak göz önünde tutulmalıdır.
/
6. Teklifin geçici (2.) maddesi :
Bu geçici maddenin terkibindeki maksadı, normal öğretim usul ve prensipledyle bağdaştırmaya çalışmak beyhude bir gayret olacaktır.
Dört senelik öğretim süresi düşünülen bir meslek okulunda hariçten mezuniyet imtihanı vermek suretiyle diplama ihsanında bulunulması tasavvur edilebilecek bir yol değiıldir. Bu madde de, kanun teklifinin ne kadar mesnetsiz olduğunu göstermesi bakımından bilhassa dikkat çekicidir. Gerçekte bu kanun teklifi, muayyen bir zümreye hususi kanunla hak taruma ve "okula devam etmeden okul diploması ihs.am" gayesiyle bölge ziraat okulu mezununa, diploma tevziini istihdaf etmektedir. Bu örnekle Türkiye eğitimde hangi istikamete gidilmek istendiğini üzüntü ile düşünmemek mümkün değildir.
ı o ı
(Ek: ll)
'
451/801 30.4.1966
Antalya Milletvekhli İhsan Ataöv ve (ll) arkadaşı tarafından Millet Meclisine sunulan: "Ziraat Yüksek Okulları hakkında Kanun Tasarısı", Odamızda özel bir ihtisas komisyonu tarafından incelenmiştir.
Muayyen bir sinıfa "İstisnai" haklar tanıması; acil ve zaruri olan pek çok Devlet hizmetlerinin tahakkukunu öngören bütçeye gereksiz külfetler yüklernesi ve Cumhuriyet devrimiZin yüksek öğrenirnindeki reform ve reorganizasyon ilkelerine göre kurulan üniversitelerin mevcudiyetine rağmen münferit ve "özeJ" maksatlı kuruluşlara gidilmesine lüzum ve ihtiyaç bulunmaması muvacehesinde, böyle bir tasarının kanunlaşmasının son derece sakıncalı olacağını, samimi kanaatımız olarak, belirtmemize müsaadelerini istirham eyleriz. Bu kariaatin mucip sebeplerini ihtiva eden ve tasarının incelenmesi sonucunda hazırlanmış olan muhtıramızdan bir örneğini de ilişik olarak takdim ediyoruz.
Mezkfı.r kanun tasarısı; Başbakanlık Devlet Planlama Müsteşarlığı
ile Ankara ve Atatürk Üniversiteıleri Ziraat Fakültelerinin Profesörler Kurullarınca da tetkik edilmiş ve böyle bir kanuna ihtiyaç bulunmadığı gibi yürürlüğe konmasının bilhassa mahzurlu olacağı tespit edilmiştir.
Keyfiyeti yüksek bilgi ve takdirlerinize arz ederiz.
Dağıtım:
Derin Saygılarımızla T.M.M.O.B.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı
Kemal GöKÇORA Ziraat Yüksek Mühendisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Bütçe ve Plan, Mhlli Eğitim ve Tarım Komisyonu Başkanlıklarına sunulmuştur.
102
) )
(
Sıra No.
4 6 7 8 9
lO ll 12 13 14 15
16 18 19 21 22 23 24 26 27 30 31 33
35
36
37 38 40 41
42 43 44
45 46 47
ZİRAAT MÜHENDiSLERİ ODASI YA YlNLARI
Yay~nın Adı
Çelltik Ziraatı ve Pirinç Fiaıtları - 1962 ... o o o o. o o o. o. o o. o o o. o o. o ••
Hububat Fiatları - · 1962 ..... o o o ••• o o o o o ••• o o. o o o o •• o ••• o. o o. o •• o.
Fiatı
Toprak Mahsulleri Ofisi Reorganizasyonu - 1963 .. .. .... .. .. 5 Hububat Fiatları - 1963 ...................................... o .. .
Türkiye'nin Zirai Bölgeleri - 1964 .................... 00 .. 00 00.. 20 Zirai Davalarıniız (4) Türkiye Ziraatma ait görüşler - 1964 20 Toprak Reformu Semineri - 1964 .. 00 .... 00 00 .. 00 00 00 00 .... 00..... 5 Türkiye Hayvancıilığı Problemleri.- 1964 .. 00 .... 00 .... 00..... 5 Türkiye'de Zirai Kredi ve Problemleri·- 1964 .... 00 .. 00 .... 00 00 5 Mer'a Vejetasyonunun Teşekkülü, Kompozisyon ve bozulması 3 Dünya Turunçgil Ziraatinde Türkiye'nin Yeri ve üzerinde Öncelikle Durulması Gereken Başilıca Problemlerimiz .. o. o. o o. 3 Türkiye'de Su Kaynaklarının Geliştirilmesi ve Problemleri .. o 3 Tarımda Ortakcıhk ve Kiracılık .. 00 .... 00 0000 ...... 00 o ...... 00.. 5 Zirai Davalarımiz (5} Türkiye Ziraatma ait görüşler .. 00 00 .. o 10 Mer'alarımızla İlgili Problemler ve Çözüm YoUarı .. .... .. .. 5 Türkiye'de Zirai Vergiler . o .................................... 0... 6 Ziraat Müh. Odası Taılimatları ve Zir. Müh. Hk. Kanun .. o
Bilirkişi Rehberi . o. o o .. o. o ...... o •• o o .. o .. o .. o ... o .. o ••• o ...... o .. o.. 40 Türkiye Ziraat Mühendisliği I. Teknik Kongresi (2 dlt} o o. o.. 50 Tül'kiye Tarımında Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Y ol!ları Türkiye Tarımının Mekanizasyon Problem!leri ve Çözüm >> 10 Gaye Dışı Kullanılan Ziraat Arazisi .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. 5 Türkiye'de Tarım ürünleri Pazarlama Organizasyonu Eğitim ve yayım . o ...... o .. o ...... o ... o .. o ; o o o .. o ... o ..... o .. o • o ........... o • • 1 O Tarım Ekonomisi ve Tekniği Yönünden Türkiye'de Tarımsal Kazançitarın Vergilendirilmesi Sorunları . o o. o o o o • o o o. o o o o • o • o o o o 20 Türkiye'nin Ortak Pazar Geçiş Dönemine Girmesi Konusunda Ziraat Mühendisleri Odasının Görüşü . o • o o o o o • o •• o •• o •• o o o o o • o • • 16 Yabancı Menşeli Buğday Tohumluklarının Durumu 12 Türkiye Ziraat Mühendisliği II. Teknik Kongresi (2 cilt) o.. 75 1971 Çalışma Programı .... o o o o ••• o o •• o • o o o ••• o o o o o o • o • o o • o. o o. o •
Ziraat Mühendis[eri Odasının Toprak Reformu üzerindeki Görüş ve Düşünceleri . o o o ••••••• o o o • o • o •• o, • o •• o. o • o o • o o •• o o. o • o ••
XVIII. Genel Kurul Faaliyet Raporu .......................... . 1972 Çalışma Raporu o ... o. o o .. o ..... o .. o. o o .. o •• o .. o .. o o o o o o ... o.
Türkiye'de Devletin Hayvancılıkila 1lgiti Görevleri ve Bunların Organizasyonu Konularında Görüş Ayrılıkları o o. o o o o. o. o ••• o •• o
Türkiye'de Gübre Sorunu ve Çözüm Yolları .. .. .. .. .. .. .. .. .. 50 XIX. Genci Kurul Çalışma Raporu ............................ .. T.B. nın örgüt ve Görevlerinin Yeniden Düzenlenmesi (Rapor}
Not: Yukarıdaki fiatlar meslek harici şahıslar içindir. Oyelerimize bunlar 1/4 kıymeti ile satılır. Ancak Türkiye Hayvancılığı' ve Problemleri ile Türkiye'de Ziraı Kredi ve Problemleri Oyelerimiz için 2,5 TL. sıdı'r. Türkiye Ziraat Mühendisliği I. ve Il. Teknik Kongresi adlı Neşriyatımızda indirim yoktur. Türkiye'de Gübre Sorunları ve Çözüm Yolları isimli yayınımız, üyelerimize % 50 indirimlidir.
'i
ii 1
" ' 1
~
~ : 1
~~ 1 '
(Ek: 12)
ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLİGİ SINliF TÜZüGü VE GöSTERGE,LER HAKKINHA MUHTIRA
KONU:
657 sayılı Devlet Memurları Personel Kanununa göre mühendislik l'>ınıflarına ilişkin göstergelerin "Müsteşarlar Komitesi"nde müzakeresi sırasında mühendislik dalları arasında ayırım yapılmış ve buna göre;
· - !nşaat, Makina, Maden Yüksek Mühendisleri ile Mimarlar için taban 325,- TL.
- Ziraat, Kimya, Orman Yüksek Mühendisleri içinde taban 300,- TL. olarak tesbit edilmiştir. ·
Bu Tutum Hatalıdır : Bunun nedenılerini aşağıdaki paragraflar açıkça göstermektedir.
- Bütün yüksek mühendisler üniversite bünyesindeki fakültelerde akademik disipHnlere göre öğrenim görmüş profesyonel sınıflara mensupturlar.
Türkiye' de ziraat yüksek mühendisliği öğrenimi de üniversite reform programına göre (1933 de) Avrupa ve diğer ülkelerin sistemlerinin memleketimize adaptasyonu şeklinde kurulmuş ve organlaşmıştır. Ege ve Ankara Fakültelerimizin öğrenim süresi 5 yıldır.
- 6235 sayılı Kanuna göre kuruJmuş; olan T.M.M.O.B. Mühendislik ve Mimarlık sınıflarının bir bütün olması muvacehesinde 6'.9.1965 tarih ve No: 4 toplantısında mühendislik sınıflarının taban ve tavan seviyelerinin aynı olmasını tesbitle karara bağlanmıştır (Bakınız. Ek: 1).
Bu :ırararı 8.11.1966 günlü 09'/726 sayılı ve 5.4.1966 günlü 09/919 sayılı yazılarla bütün Bakanlıklara ve Devlet Personel Dairesine duyurulmuş ve gösterilmiştir (Bakınız E:k: 2, 3).
- 4/10195 sayılı Yevmiyeli Personel Kararnamesine göre de, Mühendislik adlan arasında bir tefrik yapılmamıştır. 3458 sayılı Kanunda buna amirdir.
103
Ziraat Yüksek Mühendislerinin :ı&met özellikleri : Tarımda prodüktivitenin artırılması, bitki ve ürünlerin korunması, hayvansal ve bitkisel ürünlerin değerlendirilmesi suretiyle çiftçinin reel gelirinin artırıl
ması, dış ticaret v:e endüstrinin ham madde ihtiyacının üretimi ve endüstri mamullerimiz için alım gücü temin edilmesi; kısa ifadesiyle ekonomik ve sosyal gelişmelerimizin gerçekleştirilmesinin birinci derecede tarımı
mıza bağlı olduğu bir gerçektir. Gelişmekte olan bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de ziraat mühendisliği sınıfından devlet hizmetlerinde azami derecede faydalanılması zarureti aşikardır. Milli gelirimizin yüzde kırkından fazlasını, ihracatın yüzde 80-90 değerini sağlayan tarımda 54 milyon hektar arazi ve yüzde 75 çiftçi nüfusuna m uhatap olarak; 1. Beş yıllık planda 13,7 milyan bulan ve gelecek dönemlerde daha yüksek yekunlara Uılaşacak yatırımların gerçekleştirilmesi ve müsmir kılınması, fiziksel yatırımlar yanında tarımsal araştırma, yayım ve eğitim hizmetleri ile entellektüel yatırımların tahakkuku ve rasyonizasyonu ziraat mühendislerimizin yetki ve sorumluluklarına bağlıdır. E:ntansif ziraate süratle geçilerek, nüfusun % 75 i çiftçi nüfusunun hayat seviyesinin yükseltilmesi ve yakın gelecekte açlık tehHkesinin önlenmesi için bu sınıfın devlet sektöründeki hizmetlerine ağırlık tanınması zorunlu olduğu halde, daha az prodüktif olan sahalardaki dallara nazaran tefrik edilmesi, memleket menfaatleri bakımından, son derecede sakıncalıdır.
Personel Kanunundaki Temel Prensipler: 657 sayıh D: M. Kanunu-nun 43. maddesi göstergelerin hazırlanmasında;
l - Hizmetin devlet için taşıdığı değer,
2 - Hizmet riski,
3 - Değişik hizmet şartları ve sosyalizasyon gibi, kriterleri esas almıştır.
Ziraat yüksek mühendislerinin görevleri, bu her üç gurup faktörleri tamamİyle kapsamakta ve kanunun getirdiği reform ilkesine yüzde yüz uymaktadır. Büyük top~i.ıma muhatap olarak kamu sektörünün az gelişmiş memleketlere ·has olan kompleks ve çeşitli teknik ve sosyoekonomik sorunlarını .çözümlemek ve çarelerini bulmak ziraat mühendislerine büyük sorumluluk yüklemektedir. Bundan başka, türlü tabiat ve meslek riskleri de bulunan bu sınıfın yalnız teknik sorumluluk taşıyan bazı dallardan tefrik edilmesi maddeten ve marren sakıncailıdır. Önemli olan nokta, göstergelerin ifade ettiği madde ayırımı değil, bunun tabii neticesi olan manevi ayırımdır. Personel Kanununun getirdiği reform anlayışındaki
teşvik edici nitelik yerine sınırlayıcı etkilerin yer alması şüphesiz ki düşünülemez.
104
Kaldı ki, müsteşarlar seviyesindeki toplantı, niteliği bakımından,
eksperler toplantısından farklıdır ve bu toplantıda "rey işan" suretiyle vanılan kararların bütün sınıflar için geçerli olabileceğini kabul etmeye imkan ve lüzum yoktur.
Çözüm Yolları:
1) Ziraat yüksek mühendisleri için uygulanması öngörülen, derece ve kademeleri ihtiva eden "gösterge" aşağıya çıkarılmıştır (Bakınız Eik:4).
2) Sade "Yöneticilik" değil "bilimsel ve teknik" hizmetlere de yerine göre gerekli ağırlık ve önceliğin tanınması memleketteki teknolojik gelişmeler için vazgeçilemez bir zorunıluktur. Özeilikle çalışma nitelikleri bakımından yeterli ve yararlı bir "Teknik Kadro" tesisine ihtiyacı olan kurumlarda bu zarureti mutlaka dikkate almak gerekir. Bu bakımdan, teknik personel çalıştıran kuruınıann teşkilat şemalannda en yüksek derece (tavan) ın bir tek pozisyona inhisar ettirilmesi (örneğin: Müsteşar) sınırlayıcı ve sakıncalı olacaktır. Tanm ve Köy İşleri Bakanlıkları gibi, kamu hizmetleri çok geniş olan kurumlarda, yurt çapında değer taşıyan araştırıcı, yayımcı ve. istişari kapasite ile çalışan bilimsel ve teknik personele derecelerde yükselme şansı tanınmadığı takdirde, Personel Kanunu memlekette yararlı olamaz; bilakis, geriletici uygulamalara yol açar. Kadrolann tesbitinde bu ihtiyaç behemehal karşılanmalıdır.
SONUÇ:
1 - Yüksek mühendislik daJ.ları arasında tavan ve taban gösterge~ lerin tesbitinde tefrik yapılmamalı ve eşitlik sağlanmalıdır. (3458 ve 6232 sayılı kanunlar)
2 - Her derece ve kademedeki gösterge rakamı ve bekleme süreleri aynı olmalıdır.
3 - Teknik sınıfların mesleğinin en yüksek seviyesine ulaşmasını
idari pozisyonlada bağlayıcı tutumdan sakınılmalı, mesleki bilgi ve kabiliyeti temayüz eden mühendisler de en yüksek gösterge ve dereceye çı
karılmalıdır.
4 - IDk dörtte sunduğumuz çizelge Personel Dairesince hazırlanan diğer sınıf tüzükleri çizelgelerine paralel olarak hazırlanmıştır. Bu göstergenin Ziraat Yüksek Mühendisliği sınıf tüzüğü çizelgesi oJarak kabulü hususunu tasvip ve delaletlerine arz ederiz.
T.M.M.O.B. Ziraat Mühendisleri Odası
T. Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği
105
Tarım Bakanlığı Tarım: Bakanlığı
Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü Ziraat Yüksek Mühendisleri
Sendikası
Zirai -Mücadele Ziraat Yüksek Mühendisleri Sendikası
106
TOPRAKSU Ziraat Yüksek Mühendisleri
Sendikası
Köy İşleri Bakanlığı Toprak - İskan Ziraat Yüksek
Mühendisleri Sendikası
Tarım Bakanlığı
Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü Ziraat
Yüksek Mühendisleri Sendikası
12/1
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin Devlet Memurları Personel Sınıf Tüzükleri ile ilgili ve bu Birliğe bağlı odaların yetkililerinden müteşekkiıl komisyonun 6.9.1965 tarih ve No. 4 toplantısında tesbit ve karara bağlandığı veçhile: "Sınıfların kaç dereceli olacağının Odalar tarafından tesbitine, ancak taban ve tavanların bütün tüzüklerde ynı olmasına ve bugünkü tatbikat durumuna göre (10195 sayılı Kararname esas alınarak) göstergede tabanı 450, tavanı 1000 olarak ele alınmasına" şeklinde bir esasa bağlanmış olduğundan, 12 nci maddede dereceleri gösterilmiş olan Ziraat Yüksek Mühendisliği sınıfında asgari gösterge (Taban) ın 450 ve az.ami gösterge (Tavan) ın 1000 o~ması uygun görülmüştür.
107
09/726
12/2
8.2.1966
Sınıf Tüzükleri Hk.
657 sayılı Personel Kanununun Sınıf Tüzüklerinin hazırlanması safhasında, Birliğiınİzin "Mesleki Birlikler" deyimi dışında olduğu mucip sebebiyle Birlik görüşünün alınamıyacağı Adalet Bakanlığının 3.9.1965 gün, 17054 sayılı yazısı ile bildirilmiştir.
Bu durum karşısında mühendislik ve mimarlık camiasının hak ve hukukunun zayi olmaması, çeşitli Vekal.et ve Genel Müdürlüklerde hizmet gören muhtelif mühendis ve mimarlık branşlarının aynı deyim içerisinde sınıflandırılabilmesi için, Birlik merkezinde yapılan Odalararası çaIışmalar sonunda, Sınıf Tüzüklerinin esasını teşkil etmek üzere Personel Dairesince hazırlanan 22 maddelik sorunun cevapları ,ana prensipiere uymak üzere, müştereken ve ittifakla tespit edilmişti.
Odaılararası alınan bu prensip kararlarımızın, Bakanlık ve Genel M.üdürlüklerce hazırlanacak sınıf tüzüklerinde dikkat nazarına alınmasını
temin maksadiyle, alakah Bakanlık ve Genel Müdürlükler temsilcilerinin de katıldığı Odalararası müşterek bir toplantı yapılmış ve bu toplantıda da konular üzerinde mutabakata varılarak eJde edilen sonuç 7.9.1965 gün, 09/328 sayılı yazımızda, ilgili Bakanlık ve Genel Müdürlüklere sunulmuştu.
Bunu müteakip, Bakanlık ve Genel M.üdürlüklerin camiarnızla ilgili Sınıf Tüzükleri konusunda yaptıkları çalışmalar sonunda Tüzülclerin, Taban ve Tavan seviyelerinde ve diğer hususlarda ileri sürdüğümüz görüşlerimizin EISAS NOKTALt.A.RI aynen- alınmak suretiyle hazırlanıp Personel Dairesine gönderildiği istihbar olundu.
Son günlerde yapılan tetkikat neticesinde, göstergelerde Taban ve Tavan seviyelerinin değişik olarak hazırlandığı öğrenilmiştir. Bu deği.
şikJ.iğin hangi mucip sebebe dayanılarak yapıldığı ise malumumuz değil-dir. ·
Bu durum muvacehesinde, çok iyi niyetlerle hazırlanan ve memleket çapında faydalanılması beklenilen Personel Kanununun tatbikatında, mühendislik ve mimarlık camiası olarak bugünkü statünün muhafaza edilemiyeceği ve birçok aksaklıkların meydana geleceği a.şikardır.
108
Çeşitli yatırım dalları ile memleket hizmetinde çalışan camiamız·
mensuplarımn, Kanunun ilk tatbikatı esnasında, ayırıcı bir tutunıla tasnif edilmiş olması, muhakkak ki, bugünkü tatbikattan çok daha kötü neticeler verecektir.
Bu hususta, daha önce, muhtelif tarihlerde, Bakanlık ve Genel Müdürlüklere, gerekli uyarıcı müracaatlarda bulunulmuş ve yardımJarı istirham olunmuştu.
Konunun Bakanlıklar Kurulunda müzakeresi sırasında, Yüksek Bakanlığımzm, göstergelerde yapılm1ş olan değişikliğin izale edilmesi ve daha önce, protokol ile tespit edilmiş olan iJişikte sunduğumuz kararlara göre tashihat yapılması hususunda müzaharetlerinizi ve bu suretle teknik camiamız arasında şu veya bu sebeple bir çözüntüye meydan vermeden, ikinci 5 yrllık kalkınma planı tatbikatında ve ondan sonraki endüstriyel, zirai ve ekonomik kalkınmamızda mühendis ve mimarların büyük hizmetler şağlamalarımn desteklenmesini en derin saygılarımızla arz ve istirham ederim.
Saygıılarımla
Genel Sekreter V. lllasan Asmaz
(Orman Yük. Müh.)
109
Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği
Sayı : 09/919 Eki :
12/3
Ankara : 5.4.1966 Özü : Sınıf Tüzükleri Hk.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre, Devlet Personel Dairesince hazırlanmış 'Olan, Sınıf Tüzüklerinde-ki gösterge·lerin Bakanlar Kurulunda görüşüleceği kanısı ile, camiamızın endişe ve istekleri, 8.2.1966 gün ve 09/726 sayılı yazılarımızia muhterem şahsınızın yakın ilgilerine sunuJmuştu .
. ·Ancak, Bakanlar Kurulundan önce Müsteşarlar seviyesinde Tüzüklerin taban ve tavan göstergelerinin yeniden tespiti faydalı görüldüğü cihetle, henüz neticelenmiş olan bu toplantılardan elde edilen sonuç Bakanlar Kuruluna arzedileceği öğrenilmiştir.
Bu cihetle, yukarıda tarih ve numarasını arzettiğimiz yazılarımızia
tebarüz ettiriJen endişe ve isteklerimizin, M.üsteşarlar toplantısında halledilmemiş olduğunu da öğrenmiş bulunmaktayız.
Durumu yakinen iziiyen Yönetim Kurulumuz, camiamızın çok yakın ilgisi dolayısiyle olağanüstü bir toplantı yaparak ,mühendis ve mimarları naynı taban göstergesinde tutulmamaları halinde ilerde zuhur edecek üzücü sonuçlardan endişe duyulduğunu ifade etmiş bulunmakbı.dır.
Ayrıca, şu hususun nazarı dikkatierinize arzında fayda mütalaa ediJmektedir. Hizmet yönünden bir bütün olarak telakki edilen ve 3458 sayılı kanun ve müteakiben 10195 sayılı Yevmiye Kararnamesi ile camiada bir tefrik yapılmadığı cihetle, aynı anlam içinde 6235 sayılı Kanunla teşekkül eden Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Mühendis ve Mimarlarını ancak birer ihtisas odası olarak bünyesinde toplamıştır.
Bu hususların, daha önceki yazımızda da belirttiğimiz veçhiJe, mühendis ve mimarların aynı taban göstergesinde birleştirilmediği taktirde farklılığın giderilmemesi halinde, pLanlı ·çalışma devresinde mühendislik ve mimarlık hizmet çeşitleri yönünden bir bütün olarak elde edilecek muvakkafiyetin ihtisas odaları arasında ve Birlik içinde üzücü neticeler doğuracağı endişesi iJe konunun bu anlamda Bakanlar Kurulunda görüşülmesinde, muhterem şahsınızın yakın ilgi ve müzaharetlerine arzeder, saygılarıının kabulünü rica ederim.
110
Genel Sekreter V. H asan Asınıaz
(Orman Yük. Müh.)
-Ir .. ~t()--'--~---1...-----ı 980 990 1000
' .. .. . ... ZIRAAT YU KSEK MUHENDISLIGI SlNlFI
GÖSTERGE TABLOSU
li. .960 970
Ii·~ --- 600 625 650 675 700 725 750 800 825
~
~ ~
I. Dere c e
ziRAAT MÜHENDiSLiGi SINIFININ GÖSTERGE TABLOSU
.m. Derece ~~~~~~~~~~~--~ 7 7 5 7 90 810 830
i nz. Derece ı ı ı 1 1 ' ====-=· 1 1
~50~.0 675 685 695
Y. Derece ~ ·:..... ' 1 t 1 1 1 1
325 350 375 400 - 425 450 465 480 495 510
,_....:::.....~·
1-L' N -l:1l