Upload
hatim-sut
View
387
Download
9
Embed Size (px)
Citation preview
Hamlet Makinesi
Heiner Müller
Çeviren: Nihal G. Koldaş
1
AİLE ALBÜMÜ
Ben Hamlet idim. Kıyıda oturup sahilde durup parçalanan köpüklü dalgalarla gevezelik
ediyorum.ardımda Avrupa’nın yıkıntıları. Çalan çanlar devlet töreninin habercisiydi, cenaze devlet
töreniyle kalkacaktı, katil ve ölünün dul karısı bir ikili oluşturuyorlardı, meclis üyeleri yüksek rütbeli
cesedin tabutunun ardından kaz adımları ile ilerliyorlar, yüzlerine acemice boyanmış acılarıyla
haykırıyorlardı.
CENAZE ARABASINDAKİ BU CESED KİMİN
GÖKLERE YÜKSELEN BU FERYED VE ÇIĞLIKLAR KİMİN İÇİN
BİR DEVLET BÜYÜĞÜNÜN CESEDİ BU BİR SADAKA DAĞITICISININ
Onun marifeti olan devlet mekanizmasının yarattığı yığınların oluşturduğu yoldan ilerliyor. O
YALNIZCA HERKESTEN HER ŞEYİ ALAN BİR İNSANDI. Cenaze yürüyüşünü durdurdum. Tabutun
kapağını kılıcımla kaldırdım. Kılıcımın sapı kırıldı. Olsun ucu kırık kılıcım da iş görüyordu ve şimdi bir
ölü olan yaratıcımı parçalara ayırdım ve etraftaki yoksul insanlara dağıttım. ET ETİN YAKINLIĞINI
İSTİYOR. Etrafıma doluşmuş olan obur serserilerle birlikte onun hesabını gördüm. Yas yerini coşkuya,
coşku da yerini ağış şapırtılarına bıraktı, bomboş tabutun tepesinde katil dulun üstüne bindi SANA
YARDIM EDYİM AMCA BACAKLARINI AÇ ANNE. Yere toprağa uzandım ve kokuşma ve çürüme ile
uygun adım ilerleyen dünyadan yükselen sesleri dinledim. BEN İYİ YÜREKLİ HAMLET’İM BANA ACI
DUYMAK İÇİN BİR NEDEN VERİN GERÇEK BİR ACI DUYMAK İÇİN TÜM DÜNYAYI FEDA EDEBİLİRİM
3. RİCHARD BEN PRENS ÖLDÜREN KRAL
EY HALKIM AMA BEN SİZE NE YAPTIM HERKESTEN AĞIR ŞU BEYNİMİ BİR KAMBUR GİBİ TAŞIYORUM
KOMÜNİZMİN BAHARINDA İKİ NUMARALI SOYTARI
BU UMUT ÇAĞINDA ÇÜRÜMÜŞ OLAN BİR ŞEYLER VAR
GELİN YERYÜZÜNÜ DEŞELİM VE ONU AYA DOĞRU ÜFLEYELİM
İşte beni ben yapan hayalet geliyor. Balta hala kafasına saplı. Şapkanı çıkartma biliyorum kafanda
çok fazla delik var. Etten ve kemikten olduğu zamanlarda anamın bir delikten yoksun olmasını
istersim. Ben varlığımdan vazgeçebilirim. Kadınların delikleri tümden dikilip kapatılmalı. Burası
anların olmadığı bir dünya olmalı. O zaman birbirimiz sessizce huzur içinde boğazlayabiliriz ve
birazda güvenle… hayat bize fazla uzun göründüğünde ve boğazlarımız çığlıklarımıza dar geldiğinde
güvenle yok ederiz birbirimizi. Benden ne istiyorsun. Bir devlet töreni yetmedi mi sana. Seni ihtiyar
asalak seni. Senin ayaklarında hiç mi kan yok. Senin cesedinden bana ne. Dua et ki baltanın sapı
dışarıda. Belki cennete gidersin. Ne bekliyorsun. Bütün horozlar boğazlandı. Yarın sabah olmayacak.
İptal edildi.
BEN DE GELENEKLERE UYMAK ÜZERE BULDUĞUN EN YAKIN YA DA İKİNCİ EN İYİ ETE ELDE ETMEK
İÇİN ONU ÇÜNKÜ DÜNYA DÖNÜYOR. BİR DEMİR PARÇASI MI SAPLAMALIYIM TANRIM BİR MEYHANE
TABURESİNDEN DÜŞERKEN KIR BOYNUMU BENİM.
Horatio girer. Sabah bomboş bir gökyüzü ile perdelenmiş olduğu için düşüncelerimin kanla böylesine
dolu oluşundan duyduğum güvenle. ÇOK GEÇ KALDIN ARKADAŞIN SANA ÖDEME YAPILMAYACAK BU
BENİM TRAJEDİM BURADA SANA ROL YOK. Horatio beni tanıyor musun.benim dostum musun Horatio.
Beni tanıyorsan eğer, dostum olabilir misin. Kızı güzel Ophelia ile yatmak isteyen Polonius’u mu
oynamak istersin yoksa. İşte şimdi de Ophelia giriyor sahneye. Hem de doğru replikle. Bak kalçalarını
nasıl sallıyor. Trajik bir karakter.
Horatiopolonius. Senin bir oyuncu olduğunu biliyordum. Ben de öyleyim. Ben Hamlet’i oynuyorum.
Danimarka bir cezaevi. İkimizin arasında bir duvar yükseliyor. Bak o duvara ne büyüyor. Polonius
çıkar. Anam gelin olan annem. Memeleri bir gül yatağı rahmi bir yılan yuvası. Repliklerini unuttun mu
yoksa anne. Ben sana hatırlatacağım.
PRENSİM CİNAYETİ YÜZÜMDEN YIKAYINIZ VE YENİ DANİMARKA’YA GÜLEN YÜZÜNÜZÜ UZATINIZ.
Anne seni yeniden bakireye dönüştüreceğim. Kralın kanlı bir düğüne kavuşsun diye. AN RAHMİ TEK
YÖNLÜ SOKAK DEĞİLDİR. Şimdi ellerini arkana bağlıyorum. Hem de gelinlik tülün ile. Çünkü
kucaklayışlarından iğreniyorum. Şimdi gelinliğini yırtıyorum. Şimdi gelinliğinin parçalarını babamın
dönüştüğü toprakla kirletiyorum. Ve kumaş parçalarıyla yüzünü, karnını, göğüslerini sıvazlıyorum.
Çığlığını dudaklarınla susturarak şimdi seni onun, babamın görünmez izlerinin peşine götürüyorum.
Rahminin meyvesini tanıyabiliyor musun. Hadi şimdi düğününe git orospu, canlıların ve ölülerin
üzerine ışıyan Danimarka güneşinde. Bu cesedi hela deliğine tıkamalıyım ki tüm saray halkı kendi
soylu bokları içinde boğulabilsin. Bırak da yüreğini yiyeyim. Ophelia, benim gözyaşlarımı döken
yüreğini.
2
KADINLARIN AVRUPASI
Geniş alan. Opheia. Opheila’nın yüreği bir saat.
OPHELİA (KORO/HAMLET)
Ben Opheila’yım. Irmağın bağrında tutamadığı kadın. İpin ucunda sallanan kadın. Atar damarları
kesilmiş olan kadın. Aşırı doz almış kadın. DUDAKLARINDA KAR Başı havagazı ocağı içinde olan
kadın. Dün kendimi öldürmekten vazgeçtim. Göğüslerim uyluklarım ve rahmimle başbaşayım.
Esaretimin araçlarını parçalıyorum, iskemleyi masayı yatağı. Evim olan savaş alanını yok ediyorum.
Rüzgar ve dünyadan yükselen çığlılar girebilsin diye içeriye, kapıları açıyorum. Pencerenin camını
paramparça ediyorum. Kanayan ellerimle sevdiğim erkeklerin fotoğraflarını yırtıyorum, sevdiğim
erkeklerin beni yatakta, masada, iskemlede ve yerde kullanan erkeklerin fotoğraflarını yırtıyorum.
Hücremi ateşe veriyorum. Giysilerimi de bu ateşin içine fırlatıp atıyorum. Bir zamanlar yüreğim olan
saati de söküp çıkartıyorum göğsümden. Sokağa iniyorum, kanımla örtünmüş olarak sokakta
yürüyorum.
3
SCHERZO
(Hafif ve canlı bölüm)
Ölüler üniversitesi. Fısıltı ve mırıltılar. Ölü düşünürler mezarından Hamlet’e kitaplarını fırlatırlar. Ölü
kadınlar galerisi(bale). İpin ucunda sallan kadınlar, atardamarları kesilmiş kadınlar vb… Hamlet
onları bir müzeyi(tiyatro) gezen ziyaretçi gibi izler. Ölü kadınlar onun giysilerini parçalayarak
çıkarırlar. Üzerinde HAMLET etiketi dikine konmuş bir tabuttan Cladius ve Ophelia çıkar. Ophelia
fahişe gibi giyinmiştir. Opheia striptiz yapar.
OPHELİA: Hamlet yüreğimi mi yemek istiyorsun.(Güler)
HAMLET: (Yüzü ellerinin arasında.) Bir kadın olmak istiyorum.
Hamlet Opheila’nın elbiselerini giyer. Ophelia onu bir fahişe gibi boyar. Cladius -şimdi Hamlet’in
babası- ses çıkartmadan güler. Ohelia Hamlet’e bir öpücük gönderir ve Hamlet’in babası- Cladius ile
yeniden tabuta girer. Hamlet fahişe gibi poz verir. Yüzü ensesinde bir melek: Horatio. Horatio Hamlet
ile dans eder.
SES(LER): (Tabuttan) öldürdüğünü seveceksin.
Dans giderek hızlanır ve vahşileşir. Tabuttan kahkahalar yükselir. Bir salıncakta göğüs kanseri olan
madonna. Horatio bir şemsiye açar ve Hamlet’i kucaklar. Şemsiye altında birbirlerine sarılmış olarak
hareketsiz kalırlar. Göğüs kanseri güneş gibi ısınlar yaymaktadır.
4
BUDAPEŞTE SALGINI (PEST IN BUDA)* GRÖNLAND İÇİN SAVAŞ
2. mekan, Ophelia’nın bozduğu biçimiyle. Boş bir zırh, miğfere saplanmış bir balta.
HAMLET: Huysuz Ekim ayında ocak tütüyor. EN KÖTÜ ZAMANDA SOĞUK ALMIŞTI BİR DEVRİM İÇİN
YILIN EN UYGUNSUZ ZAMANI çimento çiçeklenmiş gecekondu mahallelerinde Doktor Jivago gözyaşı
döküyor kurtları için. KIŞIN BAZEN KÖYE GELİP BİR KÖYLÜYÜ PARÇALARLARDI.
(Hemlet kotümünü çıkarır. Makyajını siler.)
HAMLETİ OYNAYAN OYUNCU:
Ben hamlet değilim. Artık oynamıyorum. Sözcüklerim artık bana hiçbir şey söylemiyor. Düşüncelerim
imgelerim kanımı emip bitiriyor. Arkamda dekor kuruldu. Onu benim dramam ile hiç ilgilenmeyen
insanlar kurdu. Benim dramamın hiçbir anlam ifade etmeyen insanlar için kurdular bu dekoru. Artık
bende ilgilenmiyorum. Bundan sonra bu oyunda yer almayacağım. (Hamlet’i oynayan oyuncu fark
etmeden teknisyenler sahneye üç TV ve bir buzdolabı yerleştirirler. Buzdolabı ses çıkartarak çalışır.
TV’ler sesiz çalışır.) Dekor bir anıttır. Tarihi yapan insanı temsil eder. Ama yüz kes büyütülmüştür. Bir
umudun çürümesidir. Adı değiştirilebilir, umut edilen gerçekleşmemiştir. Bu anıt tozun içine
gömüldü. Bu anıt hem nefret edilen hem de en fazla saygı gösterilen liderin devlet töreni ile
gömülmesinden üç yıl sonra onun halefleri tarafından parçalandı, ezildi yok edildi. Bu taş anıtta
insanlar yaşıyor. Geniş burun deliklerinde, işitme kanallarında, derisinin kırışıklıklarında ve
üniformasının kıvrımlarında başkentin yoksulları yer edinmiş, yaşıyor. Anıtın devrilmesini uygun bir
zaman aralığından sonra ayaklanma izledi. Benim dramam hala anlatılacaksa eğer, ayaklanma
döneminde gerçekleşecektir. Ayaklanma bir yürüyüşle başlar. Çalışma saatleri içinde trafik
kurallarına karşı gelerek. Sokak yayalara aittir. Şurada burada ters çevrilmiş arabalar görünür. Bu
bıçak atıcısını kabusu tek yönlü ilerlerken dönüş yapılması olanaksız bir park yerinde silahlanmış
yayalarla karşılaşmak. Yürüyenlerin yoluna çıkan polisler kaldırıma doğru itiliyorlar. Yürüyüş kolu
hükümet binasına yaklaştığında bir polis kordonu ile karşılaşıyor. İnsanlar gruplaşıyor. Aralarından
sözcüler çıkıyor. Hükümet binasının balkonunda ona hiç yakışmamış sivil takım elbisesiyle bir adam
çıkıyor ve konuşmaya başlıyor. Atılan ilk taş onu bulduğunda, kurşun geçirmez çift camlı kapıların
arkasına sığınıyor. Daha fazla özgürlük haykırışları hükümetin alaşağı edilmesi isteklerine dönüşüyor.
Halktan kişiler polislerin silahlarını alıyorlar. Birkaç binayı, hapishaneyi, bir karakolu, gizli polis
servisinin bulunduğu bölgeyi kurşun yağmuruna tutuyorlar. Yöneticilerin uşaklarından birkaç tanesini
yakalayıp ayaklarından asıyorlar. Hükümet ordusu ve tankları ile geliyor. Eğer benim dramam
gerçekleşecekse, cephenin her iki tarafından da olmalı derim. İki cephe arasında, üzerinde ve
tepesinde. Kalabalığın leş kokusu içinde durup polislere, askerlere, tanklara ve kurşun geçirmez
camlara taşlar fırlatıyorum. Kurşun geçirmez camlı kapıların ardından giderek yaklaşan ve çoğalan
kalabalığı gözlüyorum ve korkumun terinin kokusunu duyuyorum. Tiksintiden boğularak kurşun
geçirmez camlı kapıların ardındaki kendime yumruğumu sallıyorum. Korku ve aşağılık duygusu ile
titreyerek camlı kapılar arkasında gizlenip, kalabalığın arasından ağzında köpükler saçarak bana
yumruğunu sallayan kendime bakıyorum. Üniformalı etimi kendi topuklarımla baş aşağı sallıyorum.
Ben kuledeki makineli tüfeğin başındaki askerim.Miğferimin altındaki kafam bomboş. Nişan aldığım
noktada susturuyorum çığlıkları. Ben daktiloyum. Ele başları asıldığında bir ilmik daha atıyorum,
ayaklarının altındaki tabureyi çekiyorum. Kendi boynumu kendim kırıyorum. Kendi hücremin
gardiyanıyım. Bilgisayara kendi verilerimi kendim yüklüyorum. Benim parçalarım tükürük, tükürük
hokkası bıçak ve yara, pençe ve boğaz ve boyun ve ip. Ben işlem bankasıyım. Kalabalık içinde
kanarım. Çift camlı kapılar ardında nefes alabilirim.
Çığırtkanlığımı, çarpışmanın üstünde ve tersinde sümüksü sözcükleri ses geçirmez kapılar ardında
sızdırarak sindiririm. Benim hikayem hiç olmadı. Böyle bir dram yok. Oyun metni kayıp. Oyuncular
kulisteki işkence aletine yatırdılar başlarını. Suflör, suflör kutusunda çürüyor. Salondaki içleri
doldurulmuş cesetler kıllarını bile kıpırdatmıyor. Eve gidip bölünmemiş kişililiğimle tek vücut zaman
öldürüyorum.
Televizyon günlük mide bulantısı, mide bulantısı.
buyurulmuş neşeliliğin prefabrik gevezeliliğin yarattığı tiksinti
HUZUR’u nasıl yazarsınız?
Bize bugünkü cinayetlerimizi bugün verin. Çünkü sizinki hiçbir şey değil.Tiksinti. Yalnızca yalancıların
inandığı yalancılardan başka hiç kimsenin inanmadığı yalanların hiçliği tiksinti.
Statüler, oylar ve banka hesapları için verdikleri mücadeleleri ile tanınan dalaveracıların suratlarını
yarattığı tiksinti. Tiksinti canalacı cümlelerle parlayan tırpan yüklü bir araba. Caddeler, dükkanlar,
yüzler boyunca ilerliyor. Tüketicilerin yoksullukla savaşından aldığım yara izleri.
Onursuz yolsuzluk
Onuru olmaksızın
Bıçağın muştanın sıkılmış yumrukların kadınların aşağılanmış bedenleri kuşakların umutları korkaklık
aptallık kan içinde boğulmuş ölü midelerden yükselen kahkaha.
Yaşasın Coca Cola
Bir katil için
Bir krallık feda olsun
BEN MACBETH’IM
KRAL BANA ÜÇÜNCÜ METRESİNİ İKRAM ETTİ
ONUN KALÇALARINDAKİ BÜTÜN BENLERİ TANIYORUM
RAZKOV NİKOV TEK PALTONUN ALTINDA YÜREĞE ÇOK YAKIN TEFECİNİN TEK KAFATAŞI İÇİN BALTA
Havaalanlarının yalnızlığında yeniden soluk alıyorum Ben benim Ayrıcalıklı bir insan Tiksintim
Bir ayrıcalık
İşkence ile korunan
Dikenli tellerle çevrili zindanlar
(Yazarın fotoğrafı)
Artık yemek içmek nefes almak bir kadını bir erkeği bir çocuğu ya da hayvanları sevmek
istemiyorum. Artık ölmek istemiyorum.
(Yazarın fotoğrafını yırtarak)
mühürlenmiş etimi açmaya çalışıyorum. Damarlarımın içinde iliklerimde, kafatasımın labirentlerinde
dolaşmak orada yaşamak istiyorum. İçime kapanmak istiyorum. Kemdi dışkımın kanımın içinde
varolmak istiyorum. Bir yerlerde bedenler parçalanıyor. İşte o yüzden kendi bokumun içinde
yaşamak istiyorum. Bir yerlerde bedenler açılıyor. İşte o yüzden kanımın kendi kanımın içinde
yapayalnız kalmak istiyorum. Benim düşüncelerim beynimin içinde kanayan yaralar. Beynim koskoca
bir yara. Bir makine olmak istiyorum. Kollarım yalnız yakalamak için kullanılmalı bacaklar yalnız
yürümek için acı yok düşünceler yok.
(TV ekranları susar. Buzdolabından kan sızar. Üç çıplak kadın Marx, Lenin, Mao. Aynı anda
konuşmaya başlarlar. Her biri kendi dilinde şunu söyler: ÖNEMLİ OLAN NOKTA TÜM VAROLAN
KOŞULLARI YIKMAKTIR
Hamlet’i oynayan oyuncu makyajını yapıp kostümünü giyer.)
HAMLET DANİMARKA PRENSİ BİR KURTÇUĞUN YEMİ BİR DELİKTEN OBÜRÜNE SENDELEYEREK
İLERLİYOR EN SON DELİĞE DOĞRU ARKASINDA ONU İZLEYEN HAYALETTEN BIKKIN O HAYALET Kİ BİR
ZAMANLAR ONU OPHELİA’NIN ÇOCUK YATAĞINDAKİ TENİ GİBİ KORKUDAN BEMBEYAZ YAPMIŞTI
VE KISA BİR SÜRE ÖNCE ÜÇÜNCÜ HOROZ ÖTÜŞÜYLE HABER VERDİKİ DÜŞÜNÜRÜN BAŞINDAKİ APTAL
KÜLAHINI BİR SOYTARI YIRTIP ALACAK VE ŞİŞKİN BİR AV KÖPEĞİ KOKUYU ALARAK ZIRHIN İÇİNE
SÜZÜLECEK (Zırhın içine girer. Marx, Lenin ve Mao’nun başlarını balta ile yarar. Kar. Buzul çağı.)
5
KORKUTUCU ZIRHLARIN İÇİNDE GEÇİRİLEN ŞİDDETLE KARŞI KOYAN BİN YILLIK DEVRE*
Derin deniz. Ophelia bir tekerlekli iskemle üstünde. Balık, organ parçaları, ölü gözdeler çevresinde
yüzüyor, akarak geçiyor.
OPHELİA:
(Beyaz giysiler içinde iki adam onun bedenini sargı beziyle dolarken.)
ben Elektra, sizlere sesleniyorum. Karanlığın yüreğinden. İşkencenin güneşin altından. Dünyanın tüm
başkentlerine. Kurbanlar adına. Bana verilen tüm spermleri geri fışkırtıyorum. Memelerimdeki sütü
öldürücü zehre dönüştürüyorum. Doğurduğum hayatı, verdiğim dünyayı geri alıyorum.hayat
verdiğim dünyayı kasıklarımın arasında sıkıştırarak boğuyorum. Onu rahmime gömüyorum.
Teslimiyetin yarattığı mutluluğa lanet olsun. Yaşasın nefret, hor görme, ayaklanma ve ölüm. O kadın
yatak odalarımızdan alinde kasap bıçağı ile yürüyerek çıktığında gerçeği öğreneceksiniz.
(Erkekler çıkar. Ophelia sahne üzerinde kalır. Beyazlar içinde sarmalanmıştır.)
*PEST IN BUDA: Yazar, Almanca da Buda, salgın ve Budapeşte’nin birlikte çağrıştırıldığı bir sözcük
oyunu yapıyor.
(Ç.N.)
*BİN YILLIK DEVRE: Kıyametten önce barış ve selametin hüküm süreceği farz olunan devre. (Ç.N.)