24
4 9 5 Din Hizmetleri Müşaviri Clingendael Enstitüsü’nde Uygur Türkleri lideri Rabia Kader HDV’yi ziyaret etti Din Hizmetleri Müşaviri Avrupa Konseyi’nde H O L L A N D A D İ YA N E T VA K F I AY L I K H A B E R B Ü LT E N İ ARALIK • 2009 SAYI 9

HDV BULTEN SAYI 9

Embed Size (px)

DESCRIPTION

5 Din Hizmetleri Müşaviri Avrupa Konseyi’nde Uygur Türkleri lideri Rabia Kader HDV’yi ziyaret etti Din Hizmetleri Müşaviri Clingendael Enstitüsü’nde ARALIK • 2009 SAYI 9 H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ

Citation preview

Page 1: HDV BULTEN SAYI 9

4

9

5

Din Hizmetleri Müşaviri Clingendael Enstitüsü’nde

Uygur Türkleri lideri Rabia Kader HDV’yi ziyaret etti

Din Hizmetleri Müşaviri Avrupa Konseyi’nde

H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İARALIK • 2009

SAYI 9

Page 2: HDV BULTEN SAYI 9

2 | SAYI 9 | ARALIK 2009

ÖNSÖZ

Değerli okuyucular,

HDV Bülten’in Aralık 2009 sayısında yine bir-likteyiz. Yüce Mevla’ya nihayetsiz şükürler ol-sun ki 2009 yılı Nisan ayından başlayarak

Aralık ayına kadar dokuz sayı çıkarmayı başardık. Artık bundan sonra bültenimiz toplumumuzda aranan bir ya-yın haline gelmiştir. İnşaallah bu başarı devam edecektir.

Bu sayımızda da yine önemli bazı faaliyetlere yer vermeye çalıştık. Bu faaliyetlerden özellikle iki tanesinden bahsetmek istiyorum. Bunlardan birincisi Vakıf Başkanımızın Clingenda-el Enstitüsü’nde katıldığı “kamusal alanda dinin rolü” konulu toplantıdır. Bu toplantının özet haberini bu sayıda okuyacak-sınız. Yine Vakıf Başkanımızın Avrupa Konseyi nezdinde ka-tıldığı diğer bir önemli toplantı ise “dini ve imani bilgi öğreti-mi meselesi” konulu toplantıdır. Bu toplantının da yine özet haberini bu sayımızda okuma imkanı bulacaksınız.

Din Hizmetleri Müşavirimiz Doç. Dr. Bülen Şenay hoca-mızın Diyanet İşleri Başkanlığımız adına katıldığı bu çeşit üst düzey toplantılar ve burada verdiği mesajlar, hem Başkanlı-ğımızın ve hem de onun Hollanda’daki temsilcisi olan HDV

nin yeni vizyonunun bir göstergesidir. Geçen sayımızda yine Vakıf Başkanımızın Avrupa dini liderler toplantısı haberi ile Hollanda Adalet Bakanıyla katıldığı bir konferans haberine yer vermiştik. Dolayısıyla okuyucularımızın da farkettiği gibi HDV Bülteni, Hollanda Diyanet Vakfına bağlı şubelerimizde-ki dostlarımızın mevcut faaliyet ve hizmetlerini olduğu kadar, HDV’nin yeni vizyonunu da yansıtmaktadır.

Değerli okuyucular,

Bu sayıda yine bir cami açılışını sizlerle paylaşmanın mutlu-luğunu yaşıyoruz. Hollanda’nın Heerhugowaard şehrinde bir avuç insanın bir araya gelerek gerçekleştirdikleri bir caminin açılışı yapıldı. Yine geçtiğimiz ay Vakfımıza tarihi bir ziyaret gerçekleşmiştir. Uygur Türklerinin lideri Rabia Kader vakfı-mızı ziyaret ederek Vakfımızın Uygur Türklerinin özgürlük mücadelesine verdiği desteğe teşekkür etmiştir. Bütün bu gü-zel haberleri HDV Bültenin bu yıl ki son sayısı olan Aralık sayısında okuyacaksınız.

Gelecek sayımızda ve yeni yılda tekrar buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz…

Cevdet KESKİNHollanda Diyanet Vakfı

İdari Koordinatör

Bu sayıda

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni

SAYI 9 | ARALIK [email protected]@diyanet.nl

Islamitische Stichting NederlandHollanda Diyanet Vakfı

Javastraat 22585 AM Den Haag

T. 070-3624481F. [email protected]

Genel Yayın YönetmeniDoç. Dr. Bülent ŞenayHollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüCevdet Keskin

HDV İdari Koordinatörü

HDV Bülten Yayın KuruluCevdet Keskin

Sabri GündoğanAbdullah Kaya

TasarımBülent Yiğittop

BaskıDrukkerij Dizayn 010-4254030

HDV PersoneliAdı Soyadı Görevi

1 Cevdet Keskin İdari Koordinatör2 Sabri Gündoğan Muhasebe3 Abdullah Kaya Sekreter4 Erdal Çetinkaya Cenaze Fonu5 Ali Korkmaz İletişim&Medya6 Uğur Kaya Gençlik Koordinatörü7 Orhan Yemenoğlu Cenaze Fonu8 Turgay Ergezen Cenaze Firması9 Osman Ergin Cenaze Firması10 İ lhan Karataş Cenaze Firması11 Önder Erkoç Muhasebe Yardımcısı

Page 3: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 3

BAŞYAZI

Değerli Dostlar,

Büyük şairlerimizden merhum Necip Fazıl Kısakürek’in “her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; oluklar çift, birinden nur akar birinden kir” dizesinde olduğu gibi

hayatımız su gibi, tarih gibi, yıldız gibi akıyor ve fani olan yeryü-zünün bir çeşit hesabıyla bir yılın sonunda ve bir diğer yılın yani 2010 yılının eşiğindeyiz. Bir yandan “-ne değişecek ki?” diye soru-labilirken öte yandan “-gerçekten 2009 diye bir zaman dilimi var mıydı ve 2010 denilen bir ‘yeni’ zamana mı giriyoruz?” diye de so-rulabilecektir. İnsan hayatı bir anlamda ‘zaman denilen akış ile bir diyalog”tan ibarettir. Zamanla bu diyalogda, alnı secdeyle yabancı olmayanlar bilir ki, ibadettir insana anlam katan. Az da olsa ibadet eden, secdeyle barışık, elleri semaya, gözleri ufka yönelmiş insanın “zaman” idraki daha da derinleşir. Öyle demiyor mu yine şair,

“Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu”

Örülmedik boşluk kalmamalı iç dünyamızda 2010 yılına girer-ken. “Ey Rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni” (“Rabbişrahlî sadrî ve yessirlî emrî. Vahlu-l’ ukdeten min lisanî yefkahû kavlî”, Tâhâ sûresi: 25-28) derken dualarımızda, bazen iç muhasebemizin ifadesi olan şiirlerin diliyle de, mesela, Can Yücel’in dizeleriyle,

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin.”

Tabii ki, odada yürüyebiliriz de paldır küldür, hayatta yürümek bir incelik, bir farkındalık ve bir fanilik bilinci ister. Sahip oldu-ğumuzu zannettiğimiz şeyleri fazlaca sahiplenmeden sonsuzluğun bilincinde olacağız ki, 2009’a elveda demek bizi üzmesin ve 2010’a girmek de bizi gereğinden fazla heyecanlandırmasın. Neye sahiple-neceğimize dikkat ederek yaşayabilmeliyiz şaire göre…

“İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları...

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...”

2010’un ucundan tutmak üzereyken, yani, “yılbaşı”na girerken, önceki sayımızdaki konuya ara verip, sizlerle “Yılbaşı-Noel Ne-dir?” sorusunun cevabını paylaşmak istedim. Bu konuda bir bilgi kirlenmesi ve hatta “bilgi saptırması” olduğu bir gerçektir. Konu, “Müslümanlar bir Hıristiyan adetini mi kutluyorlar?” sorusundan öte bir sorudur. Bu bültende “Yılbaşı ve Noel” başlıklı yazıda bu soruya cevap verilmektedir.

Noel ve yılbaşı kutlamaları sadece eski çok tanrıcı inanç ve efsanelere dayanmakta olup Hıristiyanlığa da sonradan girdiği ve günümüzde aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için dünyada pek çok Hıristiyan tarafından da hoş karşılanmamaktadır. Noel, pagan köklerden gelerek Hıristiyanlaşmış bir Hıristiyan bay-ramı olmakla beraber, Hıristiyan olmayan ülkelerde de en azından birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak Yılbaşı tatili şeklinde kutlan-maktadır. Noel’in dini boyutunun anlaşılması için Yunan ve Pagan mitolojileri ile Hıristiyan inançlarının tarihi ilişkisi anlaşılmalıdır.

Özellikle Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan müslümanlar, içinde yaşadıkları hakim toplumda yılbaşını “kutlayan” komşuları-na, bu onların kültürü ve örfü olduğu için, “yeni yıl – mutlu yıllar” dileğinde bulunabilirler, ancak “Hıristiyan inançları kapsamında bir ayin ya da kutlamaya katılmaları “kurumsal düzeyde Müslü-manları temsilen bir dua vesilesi olarak davet edilmeleri” hali dışın-da, caiz değildir. Her nasıl tanımlanırsa tanımlansın, yaşadığımız zaman dilimi, takvim bir şekilde Batılı ve Hıristiyan bir takvim anlayışıyla yeni bir yıla girmektedir. Bunu dahi “maruf ve münker terazisi”nde bir vesile görerek ellerimizi açıyor semaya ve şöyle yalvarıyoruz “zamanın ve mekanın Sahibi”ne,

“Rabbic’alnî mukîmessalatî ve min zürriyetî. Rabbenâ ve te-kabbel duâ. Rabbenağfirlî ve-li vâlideyye velil muminîne, yevme yekûmu-l’hisâb”

“Rabbim beni namazını dosdoğru, mükemmel şekilde kılan bir insan yap. Zürriyetimden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul et. Rabbimiz, Kıyametin kopacağı günde, beni ana ve babamı ve müminleri bağışla.” ( İbrahim sûresi 40–41 )

Yeni bir yıla girerkenDoç. Dr. Bülent Şenay

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Page 4: HDV BULTEN SAYI 9

4 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

Din Hizmetleri Müşaviri Clingendael Enstitüsü’ndeLahey Din Hizmetleri Müşaviri, Doç.Dr. Bülent Şenay, 2 Ekim 2009 Perşembe günü Lahey’de Clingendael Ensitütüsü’nde “Sınırlar, Eşikler ve Ameli Hikmet: Çokkültürlü Seküler Kamusal Alanda İslam - Borders, Tresholds and Phronesis: Islam in Intercul-tural Secular Public Space” konulu bir konuşma yapmak üzere de davet edilmiştir.

Hollanda Adalet Bakanlığı tarafından organize edi-len bu konferans, 3 ülke

– Hollanda, Almanya ve Fransa- Ba-kanlık temsilcileri ve akademisyen-lerin katılımıyla 5 oturumda gerçek-

leşmiştir. Kon-ferans, Hollanda Adalet Bakanı Hirsch Ballin’in açılış konuşma-sıyla başlamış ve yine aynı Ba-kanın kapanış konuşmas ı y l a bitmiştir. Kon-

feransta, devlet din ilişkileri ve dinin organizasyonu konuları ele alınmıştır. Özellikle Fransa, Almanya farkı ve bu-nun yanında Din Hizmetleri Müşaviri tarafından sunulan Diyanet modeliyle karşılaştırmalı müzakereler yapılmış-tır. Türkiye’nin Hollanda Din Hiz-metleri Müşaviri Bülent Şenay, di-nin kamusal alandaki yeri sorusunun esasen “dini bir soru” değil “kamu dü-zeni politikası” sorusu olduğunu, ör-neğin sosyal bilimci Charles Taylor’un kamusal alan tanımındaki “ortak akıl” vurgusunun genel olarak başlıca gele-neksel dinlerin ahlaki değerler küme-sinde karşılık bulabileceğini, İslam’da “maruf” kavramının ‘common good ve common sense” e işaret ettiğini, maslahat ve makâsıd gibi jüristik (fık-hî) kavramlaştırmaların modern sekü-ler toplumda yaşayan İslam’ın önünü açtığını, bunların müslümanlara ve gayr-i müslimlere yeniden öğretil-mesi/anlatılması gerektiğini, kamusal alan sorusunun –dinin devlete mü-dahelesi değil dinin kamusal alanda farklılığa saygı duyan yaşama biçimi sunabilmesi anlamında- eğer dini kaynaklarla ilişkilendirilmesi istenirse önemli referanslar bulunabileceğini, dinlerin ve kutsal metinlerin (Tevrat,

İnciller ve Kur’ân-ı Kerim) kişiler ve gruplar tarafından yorumsal olarak istismar edilebilme potensiyeli olsa bile özünde ve mahiyetinde toplumsal birarada yaşamanın ahlaki temellerini sağlayabilecek bir spiritüel vizyon sun-duklarını, bunun ortaya çıkarılması gerektiğini, örneğin İslam’da ‘yeryü-zünde dini çeşitliliğin ve farklılığın’ meşru olduğunu, Kuran-ı Kerim’de “ahit, akit, misak, te-aruf” gibi çok temel kavramların ‘kamu-sal alana’ bir ‘ortak sosyal sözleşme’ an-layışıyla bakılabile-ceğine işaret ettiğini, ilk dönem Medine toplumunu bir site toplumu, dini açı-dan çoğulcu bir top-lum olduğunu ve devam eden yüzyıl-larda bunun İslam dini düşüncesinde ve felsefesinde önemli rol oynadığını, dolayısıyla Aristoteles’in phronesis inden Farâbî’nin “ameli hikmet”ine kadar ve oradan modern sosyolog Anthony Giddens’ın reflexivity kavra-mına kadar gelebilecek bir yaklaşımla “politika yapıcılar”ın din ve toplum konusuna daha özgürlükçü ve “ameli

hikmet” ile yaklaşmaları gerektiğini, ihtilafların süreceğini, önemli olanın “ihtilaf ahlakı”na (ethics of disagre-ement) göre hareket edilmesi gerek-tiğini, İslam’ın artık bir Avrupa dini olduğunu, Müslümanların Avrupa’da kalıcı olduğunu, bir Judeo-Christian-Islamic medeniyete doğru gidildiğini, Müslümanların Avrupa için bir katkı olduğunu, modern sosyologların –

Grace Davies ve Pe-ter Berger gibi- ken-di dini kimliğinden kopmamış bireylerin özgüveninin yüksek olacağı dolayısıyla daha iyi entegre ola-cakları hususunda hemfikir olduklarını, Jose Casanova’nın tasnifindeki sivil

alanın özgür bırakılmasının önemi-nin dikkate alınmasını, Avrupa’da tektip bir homojen Müslüman top-lum olmadığını, farklı etnik, kültürel ve hatta dini yorum geleneklerinden geldiklerini, Türklerin, Faslıların, Ce-zayirlilerin vs kendi mahiyetleriyle ele alınması gerektiğini, yalnız mültikül-türel değil interkültürel bir toplum oluşturulması gerektiğini, İslam Pey-

– dinin devlete müdahelesi değil

dinin kamusal alanda farklılığa

saygı duyan yaşama biçimi sunabilmesi

anlamında –

Page 5: HDV BULTEN SAYI 9

Din Hizmetleri Müşaviri Avrupa Konseyi’ndeDin Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, 29-30 Haziran 2009’da Strasbourg’da Avrupa Konseyi’nin Kültürlerarası Diyalog Projesinin devamı olarak yapılan “Dini ve İmani Bilgi Öğretimi Meselesi” konulu toplantılara katıldı.

Müşavirimiz, Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Dışişleri Bakanlığımız

tarafından görevlendirilerek, genel kurul ve ilgili oturumlarda tartışma-lara iştirak ederek katkı sağlamıştır.

Sahasında uzmanların ve din tem-silcilerinin diplomatlarla birlikte ka-tıldığı toplantılarda kamusal eğitim sisteminde dini bilgi öğretiminin ve dinler hakkında öğretimin demok-ratik vatandaşlık ve insan hakları bilincine katkıda bulunup bulun-mayacağı konusu da ele alınmıştır. Eğitim öğretim prensiplerinden taviz verilmeksizin uygulamanın sonuç getirmesinin nasıl sağlanabileceği,

dini çeşitlili ve interkültürel eğitim, dini kültürel çoğulcuğu vurgulayan bir “din/ler öğretimi”nin nasıl plan-lanıp uygulanabileceği, bu hedefler yönelik olarak öğretmenlerin nasıl yetiştirilmesi gerektiği gibi konuların ele alındığı toplantılar Avrupa Kon-seyi üyesi olan devletlerin büyükel-çilik ve temsilcilikleri tarafından da izlenmiştir.

Bunu takiben Avrupa Konseyi Kültürlerarası Diyalog Koordinatö-rü Gabriella Battaini-Dragoni tara-fından kendisine teşekkür edilmiş, Türkiye’nin Strasbourg daimi temsil-ciliği tarafından ilgili konuda Avrupa Konseyi Çalışma Grubuna alınması teklif edilmiştir.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 5

HDV BÜLTEN

gamberinin örneğinde de “la darara ve la dıraar” (zarar vermek de yoktur za-rara zararla karşılık vermek de yoktur) vurgusunun kamusal alanın sınırlarını açıkça tanımladığını, Cuma namazı, zekat, Ramazan orucu gibi ibadetlerin bile pratikte toplumsal alanda ifade bulduğunu, her birinin özde “yalnız bireysel düzeyde değil bir toplumsal paylaşım alanı” yaratarak toplumsal huzura katkıda bulunma özelliği taşı-dığını, bu anlamda İslam’ın bir kent (urban) dini olduğunu, seküler top-lumda İslam’ın varlığını sürdürebile-ceğini, dolayısıyla Avrupa’da Müslü-manların bu manada bir dini açıdan bir entegrasyon sorunu olmayacağını, yeter ki onlara eğitim (kendi dinlerini iyi öğrenmeleri) ve sosyal imkanla-rın sağlanmasını, fundamentalizmin/radikalizmin bir dini sorun değil psi-kolojik bir sorun olduğunu, tüm bu anlatılanlar çerçevesinde Türkiye’nin imparatorluktan ulus devlete geçişini takibeden modernleşme tecrübesi içe-risinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın seküler bir toplumda dinin sosyal bütünleştirici (social cohesion) rolü-nü koordine etmek(camiler ve diğer dini hizmetler yanında bayan vaizler, bayan müftü yardımcıları vb örnekler de dikkate alınırsa) maksadıyla, kaotik yapılanmaları engellemek üzere eski-den varolan Şeriye ve Evkaf Vekaleti-nin yerine Cumhuriyetin kuruluşun-da oluşturulmuş olan, bir idari rehber-lik kurumu olduğunu, dînî sorulara cevap veren bir komisyonu olsa bile bunun ilmî olduğu, Kilise benzeri bir ruhban kuruluşu olmadığını, 1924’te kurumun isminin bile Din İşleri değil Diyanet olarak belirlenmiş olmasının “kazâi/juristik” alana karışmayıp, di-nin inanç, ibadet ve bazı muâmelât konularına (aile ve din eğitimi) dair hizmetlerden sorumlu olması ile ilgili olduğunu, bu vizyonla Avrupa’da Di-yanet hizmetlerinin Avrupa toplumla-rında entegrasyon sürecine en büyük katkıyı yapan dini rehberlik kuruluşu olduğunu, Türkiye’nin din-toplum ilişkileri deneyiminin Avrupa’nın dik-kate alması gereken ve yararlanacağı bir tecrübe olduğunu ifade etti.

Page 6: HDV BULTEN SAYI 9

Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii hizmete açıldıHeerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii hizmete açıldı

Hollanda Diyanet Vakfına bağlı Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii,20 Aralık 2009 tarihinde yapılan bir törenle hizmete açıldı. Açılışa Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Heerhugowaard Belediye Başkanı Han Ter Heegde, Kiliseler birliğinden Papaz Capelle van Veen, çevre camilerden din görevlileri ve HDV şube yöneticilerinin yanı sıra vatandaşlar katıldılar.

Açılış töreni önce Milli Marşlarının okunmasıy-la başladı. Din Görevlisi

Muzaffer Karaduman’ın Kur’ân-ı Kerim okumasıyla devam etti. Cami Yönetim Kurulu Başkanı ve HDV Yönetim Kurulu Muhasibi Rahim Usan tarafından yapılan açış ve selamlama konuşmasıyla sürdürülen programın akışı, Kili-seler Birliği Başkanı Capelle van Veen ve Belediye Başkanı Han Ter Heegde’nin konuşmalarıyla devam etti. Programın son kısmında La-hey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Daiyanet Vakfı Başka-nı Doç. Dr. Bülent Şenay günün

mana ve mahiyetiyle ilgili olarak Türkçe ve İngilizce olarak yaptığı konuşmayla protokol konuşmaları sona erdi.

Konuşmasın-da, programın m u k a d d i m e kısmında ti-lavet olunan âyeti kerimeler-den esinlenerek “İ’mâr, Tearuf ve Silm(barış)”

terimleri üzerinde duran Şenay, Allah’ın mescitlerini ancak Müs-lümanların-inananların- inşa ede-

bileceğini yani sizler gibi İslâm’ı özümsemiş, hayatına yansıtmış kimselerin bu inşayı yerine getire-bildiklerini belirtti.

Şenay Konuşmasında “Siz değerli Heerhugowaard cemaati ile Hol-landalılar arasında güçlü bir diyalo-ğun olduğunu sezdim. Bu insanlar bu programa katılmakla çok şey elde etmiş olmaktadırlar. Onların, içlerinde taşımış oldukları bu güzel duygu kendilerini buralara kadar getirmiştir. Bu da aramızda yeni köprülerin inşasına vesile olacak-tır. Rabbim onlara bu vesileyle hi-dayet versin. Bu diyalog vesilesiyle

6 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

6 | SAYI 9 | ARALIK 2009

Page 7: HDV BULTEN SAYI 9

İslam’ın özü ve gereği olan barışa da hep birlikte katkıda bulunacağımı-zı umuyorum.” dedi. Şenay ayrıca Muharrem Ayı vesilesiyle Ehlibeyt sevgisi üzerinde durarak Hak-Mu-hammed-Ali yolunun sünnilerin ve alevilerin müşterek değeri olduğu-

nu da belirtti. Aşurenin bu değerin ortak ifadesi olduğunu vurguladı.

Programın akışı caminin avlu-sunda kurulan nostaljik çadırda devam ederken Başkan Rahim Usan tarafından şimdiki ve önceki yönetimlerden ve cemaatten cami-

nin yapımında maddi ve manevi yardım ve desteği olanlara plaket ve teşekkür belgeleri takdim edildi. Bu arada programın akışına renk katmak amacıyla Karadeniz Halk Oyunları ekibi tarafından folklor gösterisi yapıldı.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 7

HDV BÜLTEN

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 7

Page 8: HDV BULTEN SAYI 9

Programın son kısmında ise, caminin açılış kurdeleleri kesile-rek, manevi atmosferi sağlamak amacıyla sükûnet içerisinde ney ve kanun eşliğinde ilahiler ile sema gösterisi düzenlendi. Kadınlar Kolu’nun organizesiyle gönüllü bayan cemaatimiz tarafından ha-zırlanan leziz yiyecek ve içeceklerin ikram edilmesiyle günün programı sona erdi.

8 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

Page 9: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 9

HDV BÜLTEN

Vakıf Başkanı Doç. Dr. Bü-lent Şenay ve HDV perso-neli tarafından karşılanan

Rabia Kader’e, Vakfı tanıtılarak Vak-fın çalışmaları hakkında bilgi verildi. Rabia Kader de Uygur Türklerinin maruz kaldığı zulmü dünyaya duyur-mak için gayret ettiğini bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın desteğinin, dünyanın dikkatini bu zulme çektiğini, bu desteğin kendile-rini umutlandırdığını ve bu konuda bütün mümin kardeşlerinden dua is-tediğini ifade etti.

Din Hizmetleri Müşaviri ve Hol-landa Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, bunun üzerine kendisi-ne Dedem Korkut tarafından yapılan bir duayı tablo olarak hediye etti. Tab-loda şu dua yazılmıştı.

Dedem Korkut geldi, görelim ne söyledi:

“Hayır dua edeyim Han’ım. Karlı kara dağların yıkılmasın, göl-

geli kaba ağaçların kesilmesin, güzel suyun kurumasın, her şeye gücü yeten

Tanrı, seni mert olmayana muhtaç etmesin, ak boz atım sendeletmesin, işlettiğinde kara çelik öz kılıcın kö-relmesin, dürtüşürken ala mızrağın kırılmasın, ak sakallı babanın yeri cennet olsun, ak saçlı ananın yeri cen-net olsun, sonunda tertemiz imandan ayırmasın, âmin diyenler Tanrı’nın ak yüzünü görsün, ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun: Tanrı’nın ver-diği umudun kırılmasın, derleyip top-lasın, günahınızı adı güzel Muham-med Mustafa yüzü suyuna bağışlasın

Han’ım hey!”Vakıf başkanı tarafından okunan

Dede Korkut duasını heyecanla din-leyen Rabia Kader’in gözyaşları, duy-gusal anların yaşanmasına sebep oldu.

HDV’nin Hollanda’daki Uygur Türklerine destek ve yardımına özel-likle teşekkür eden Rabia Kader’e, Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bü-lent Şenay tarafından Diyanet yayın-larından bir set ile bir ebru tablosu da hediye edildi.

Uygur Türklerinin dünyaca ünlü lideri Rabia Kader Hollanda Diyanet Vakfı Genel merkezini ziyaret etti. Hollanda ve Birleşmiş Milletler yetkilileriyle görüşmek üzere Hollanda’ da bulunan Rabia Kader, yanındaki heyetle birlikte Hollanda Diyanet Vakfına geldi.

Uygur Türkleri lideri Rabia Kader HDV’yi ziyaret etti

Page 10: HDV BULTEN SAYI 9

Bu ay ve bu ayın onun-cu günü olan Aşura, önceki peygamberler

ve ümmetleri açısından olduğu kadar Müslümanlar açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. Hz. Adem’in tevbesinin kabulü, Hz. Nuh’un gemisinin tufandan, Hz. İbrahim’in ateşten ve Hz. Musa’nın Firavun’un zulmünden kurtulması gibi inananlar nazarın-da ve insanlık için önemli olan pek çok hadisenin bu ayla ve günle ir-tibatlandırılması atfedilen önemin bir göstergesidir.

Hicri takvimin ilk ayı olan Mu-harremin günümüzdeki en önemli anlamlarından biri, Sevgili Pey-gamberimiz (sav)’in Medine’ye hicretiyle birlikte başta Evs ve Hazrec olmak üzere farklı kabile-lere mensup Müslümanların ve o bölgede yaşayan bütün diğer inanç mensuplarının birlik beraberlik, karşılıklı saygı ve ortak bir güven-lik ve huzur anlaşması çerçevesin-

de barış içinde bir arada yaşamaya başlamasıdır. Bu yönüyle hicret günümüzde alınması gereken pek çok dersleri içermektedir.

Muharrem ve Aşure, aynı za-manda Peygamberimiz (sav)’in torunu Hz. Hüseyin’in bu ayda ve Aşure gününde şehid edilme-si nedeniyle bu müessif olayla da hatırlanır olmuştur. Sevgili Peygamberimiz’in, Hz. Hasan ile birlikte “dünyada çiçeklerim”, “cennet gençlerinin efendileri” diye nitelediği ve “Allah’ım, ben bunları seviyorum, sen de sev” diye dua ettiği Hz. Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu, masum 70’den fazla insanın 10 Muharrem 61’de siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da şehit edilmesi, Hz. Peygamber’i ve O’nun Ehl-i Beyti’ni seven başta milletimiz olmak üzere bütün mü’minleri, o günden bugüne derinden yarala-mış, kalpleri incitmiş, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun,

bölgesi, kültürü, mezhep ve meş-rebi ne olursa olsun bütün Müs-lümanları elim acılara sevk etmiş ve bu olay Müslümanların ortak hafızasında acı bir iz bırakmıştır.

Bu itibarla, başta Seyyid-i Şühe-dâ Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehit-leri olmak üzere bütün şehitleri-mizi rahmetle anıyor, günümüzde bütün Müslümanlara düşen en önemli görevlerden birinin bu tür müessif olaylardan ders almak, Müslümanların birlik ve beraberli-ğini zedeleyecek her türlü olumsuz tutum ve davranışlardan kaçın-mak olduğunu bir kez daha ifade ediyor ve ondört asırdan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimizin barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamasını Ce-nab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum.

Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU T.C. Diyanet İşleri Başkanı

FIKIH KÖŞESİ

MUHARREM VE AŞURA

10 | SAYI 9 | ARALIK 2009

İslâm tarihinde bir dönüm noktası olarak Sevgili Peygamberimiz (sav)’in hicretinin gerçekleştiği ve Peygamberimiz (sav)’in “Allah’ın ayı” olarak nitelediği Muharrem ayını idrak etmiş bulunuyoruz.

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Vakıf Görevi GöreviDoç. Dr. Bülent ŞENAY Başkan T.C. Lahey Din Hizmetleri MüşaviriVeysel Kükrek Sekreter Den Haag HDV Ahi Evran Camii Din GörevlisiRahim Usan Muhasip Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii BaşkanıNevruz Özcan Üye Roermond HDV Fatih Camii BaşkanıRecep Erkoç Üye Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu BaşkanıZekeriya Açkalmaz Üye Rotterdam HDV Eğitim Merkezi KoordinatörüAbdurrahman Aydeğer Üye Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı

Page 11: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 11

HDV BÜLTEN

Zaandam HDV Sultan Ahmet Camii Minare şerefeleri ışıklandırıldı

HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii minare şerefe-leri LED (Light Emitting Diodes) ışık teknolojisi ile aydınlatılı. Çok düşük enerji tüketimi sağlayan bu

sistem, daha öncekine kıyasla %90 enerji tasarrufu sağlanmak-tadır. Ayrıca bu sistem istenilen renkte ışık vermekte ve sadece evlerde kullandığımız basit bir ampul kadar enerji harcamak-tadır. Yapılan ışık düzeni cami yapısına ayrı bir estetik güzellik de kattı.

InventDesign şirketi tarafından gerçekleştirilen projede top-lam 60 metre LED ışıklandırması kullanılmıştır. Kullanım kon-disyonuna bağlı olarak, sadece akşamları kullanıldığı düşünü-lürse ışıklandırmanın ömrü 34 yıl olacağı bilinmektedir. Cami cemaatimizden otuzbeş değerli hayırsever insanımız tarafından ışıklandırma maliyeti karşılanmıştır. Birlik ve beraberliğimizin eseri olarak bu güzelliğe yardımlarını esirgemeyen kıymetli kar-deşlerimizden Allah (c.c.) razı olsun diyor teşekkür ediyoruz.”

Foto’

s Cop

yrig

ht ©

Nico

Roo

dhar

t 200

9Fo

to’s C

opyr

ight

© N

ico R

oodh

art 2

009

Delft HDV Sultan Ahmet Camii din görevlisi ve yönetim kurulu tarafından bayanlar için bir sohbet toplantısı organize edildi. 13 Ara-

lık 2009 Pazar günü 13.00-15.00 saatleri arasında Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nde düzenlenen sohbet prog-ramına T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmet-leri Ataşeliğine bağlı camilerde görevli Vaize, Dr.Fatma Ömeroğlu-Ergüneş, konuşmacı olarak katıldı.

Yoğun bir katılımın gözlendiği sohbete katılan bayan-lar özellikle camilerimizde bayanlara yönelik bu tür fay-dalı programlara cok ihtiyaç duyduklarını dile getirerek bu programlar sayesinde çok bilgilendiklerini ve mem-nun olduklarını ifade ettiler.

Din görevlisi Mahmut Arcaklıoğlu ise, bu programları belli periyodlarla cami ortamında yapmaya devam ede-ceklerini belirtti.

Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nden bayanlara sohbet programı

Page 12: HDV BULTEN SAYI 9

Leiden Belediyesinde Hoşgörü konferansıLeiden Belediyesinde Hoşgörü konferansı

HDV Tegelen Sultan Ahmet Camii tarafından değişik bir bayramlaşma töreni

12 Kasım 2009 Perşem-be günü HDV Leiden Mimar Sinan Camii

din görevlisi Bayram Özdemir ve Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Güney’in de katılımıyla Leiden Bele-diyesi konferans salonunda hoşgörü konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi din adamlarının yanı sıra

diğer din mensupları da iştirak ettiler. Din temsilcileri hoşgörü konusunda görüşlerini dile getiren birer konuşma yaptılar. Konferansa Müslümanları temsilen katılan Leiden Mimar Sinan Camii din görevlisi Bayram Özdemir de Hollandaca bir konuşma yaparak, insanların aslında tek bir ana-babadan meydana geldiğini ve bunun için de bütün insanların kardeş olduğunu,

bunun bilincinde olan insanların bir-birlerine karşı hoşgörülü olmalarının daha kolay olacağını ifade etti. Kon-feransta daha sonra bütün dünyada 12 Kasım günü, çeşitli temsilciler ta-rafından imzalanan Dünya Hoşgörü Anlaşması çerçevesinde bir anlaşma da Leiden Belediyesi Salonunda im-zalandı.

12 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

manın diğer din mensuplarını da kap-sadığının bir göstergesi olarak Hollan-dalı misafirlere ve tüm vatandaşları-mıza kurban etinden döner yapılarak ikram edildi. İlginin çok yoğun oldu-ğu bu etkinlikte misafirler, memnuni-yetlerini ifade ettiler. Yaşadığımız bu toplumda dinimizi, bayramlarımızı, geleneklerimizi, kültürümüzü doğru anlatma adına bu tür faliyetlerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha an-laşılmış oldu.

HDV Tegelen Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu ve din görevlisi İrfan Türk-

sever tarafından, Kurban bayramının ikinci günü olan Cumartesi günü saat 12.30 da Tegelen şehrinin merkezinde

halka açık bir bayramlaşma töreni dü-zenlendi.

Kurbanın öneminin anlaşılması, kurban ibadetinin paylaşmak olduğu, Allah’a yaklaşma olduğu ve bu yaklaş-

Page 13: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 13

HDV BÜLTEN

(Bakara suresi Ayet 136)

“Deyiniz ki, “Biz, Allah’a iman ettik ve bize ne

indirildiyse İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına

ne indirildiyse, Musa’ya ve İsa’ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında

fark gözetmeyiz ve biz ancak O’na boyun eğen

müslümanlarız.”

Numan ibni Beşir

radıyallahu anhüma’ dan rivayet edildiğine göre, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buharî, Edeb 27;Müslim, Birr 66)

Hadisten Öğrendiklerimiz 1. Mü’minler sevgi, merhamet, şefkat ve yardımlaşmada bir vücut gibi olmalıdırlar.2. İnananlar, birbirlerinin sevinç ve kederine ortak olmak zorundadırlar.3. İslam toplumu bir vücut gibidir; bir uzvun hastalığının bütün vücudu rahatsız etmesi gibi, bir müslümanın başına gelen bela ve musibetleri, bütün müslümanlar kendilerine dert edinmelidir.

Page 14: HDV BULTEN SAYI 9

14 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doc. Dr. Bülent Şenay, gençlere yönelik konferanslar serisine devam ediyor. Daha önce Alkmaar şehrinde bulunan Ensar Vakfı gençliğine bir konferans veren Din Hizmetleri Müşa-viri, 11 Aralık 2009 Cuma akşamı da HDV Ahi Evran Camisini ziyaret ederek camide hizmet eden gönullülere ve gençlere hitap etti. Cami hizmetlerinin önemi ve camiye hizmetin değeri üzerine konuşan Müşavir, çeşitli okullarda eğitim gören kızlarımıza da interaktif olarak Kur’an ayetleri ışığında öğütler verdi.

Konuşmasına; İhsan ahlakı nedir? Hicret nedir? diye başlayan Müşavir, Pey-

gamberimizin ihsan hadisini okudu: Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyur-du: İhsan, Allah’ı görür gibi iba-det etmendir. Sen O’nu görmesen bile O seni her an görmektedir. Her müslüman bu bilinçte olmalıdır. İhsan ahlakına ulaşan bir kişi, huşu içinde namaz kılar, günahlardan uzak durur, hiç bir varlığı incitmez ve in-cinmez.

İbadetlerde olduğu gibi, hizmet-lerde de niyet önemlidir. İhsan ah-lakının oluşmasında önemli olan niyet, amel, nasib, şükür ve sabır-dır.

Hz. Ömer (r.a)’den rivayet edi-len bir hadiste de şöyle buyurulur: “Ameller ancak niyetlere göredir. Herkes için ancak niyet ettiği şey var-dır. Kimin hicreti Allah ve Resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulüne-dir. Kimin hicreti de dünya veya bir kadınla evlenmek için ise, onun hic-reti de, hicret ettiği şeyedir” (Buhârî, Müslim)

Niyet, ibadetlerin ve hizmetlerin değerini artırır veya azaltır. Hicret ise sadece bir yer değiştirme veya adres değiştirmekten ibaret değildir. Hic-ret hayat yolculuğudur. Bir ömür boyu iyiye, güzele, ahlaka, helale, sevaba, hayra ulaşmak için kalben ve bedenen mücadele etmektir. Bü-

tün bu mücadelenin karşılığını Allah mutlaka verecektir. Niyetle birlikte amellerin iyiliği ve ibadetin şart ol-duğu aşikardır. Sadece akıl sahibi olarak insan degil, yaratılmışların tamamı, kendi hallerince Allah’a ibadet etmekte ve O’nu anmakta-dır.

Yaptığımız ibadetler, zikirler ve şükürler Allah tarafından duyu-lur ve bilinir. Ne için yola çıkılmış olursa olunsun Cenâbı Hak’kın izni ile bizi istediğimiz yere vardırır. Bu Allah’ın bize vermiş olduğu vaadi-dir.

Kurbanın anlamına da değinen Din Hizmetleri Müşaviri, kurban

Din Hizmetleri Müşavirinden Gençliğe Konferans

Page 15: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 15

HDV BÜLTEN

ibadetinde amacın Allah’a yaklaş-mak olduğunu, kurban kelimesinin bu manayı içerdiğini belirtti. Kur-ban ibadeti Allah’ın bir lütfudur. Kurban insanı aşırılıktan azgınlık-tan alıkor. Kurbanla insanın gelece-ği ve insan nesli korunmuştur. Eski çağlarda insanlar sahte tanrılarına ayinlerde insan kurban etmektey-di.

Namaz ibadetine özel önem atfe-den Din Hizmetleri Müşaviri, Allah’a yaklaştıran ve kötülüklerden alıkoyan en önemli ibadetin namaz olduğunu, namaz kılanın temiz ve stressiz bir hayat yasayacağını belirtti. İnsanların boşuna yoga yaptığını, hele bir müs-lümanın yoga yapmasına gerek olma-dığını, namaz kılan bir müslümanın yoga yapan birinden binlerce kat huzurlu olacağını belirterek, abdest almakla insanın aurası pozitif değerle yüklendiğini, namaz kılmakla insan ruhsal ve bedensel huzura kavuştu-ğunu ifade etti.

Bir soru üzerine İslamda kadın hakları konusuna da değinen Din Hizmetleri Müşaviri Bülent Şenay, “Kur’an-ı Kerim’de eş dövme diye bir şeyin bulunmadığını, bununla ilişkilendirilen ayetteki anlam bü-tünlüğünün normal bir evlilik ya da kadın erkek iletişimine dair olmadı-

ğını, özel bir çerçevede evine bağlı, evliliğine sadık bir koca ancak naşize (iffetsiz, evi terkedip giden) bir kadı-nın bulunduğu, neredeyse boşanma noktasına gelmiş bir evlilikle ilgili olduğunu, böyle bir durumda dahi sözkonusu eşin, kapı dışarı edilme-mesini “zorla” da olsa sabredilerek ıslahına çalışılmasını ifade eden bir ayettir. Erkeklerle kadınlar arasında Allah’ın bir ayırım yapması Kur’an’ın hikmetine uymaz” şeklinde konuş-tu.

Konferansı dinleyiciler tarafından ilgi ile izlenen Lahey Din Hizmet-leri Müşaviri ve Hollanda Diya-net Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, son olarak Mevlana’nın şu

1 Cömertlikteveyardım etmedeakarsugibiol

2 Şefkatvemerhamette güneşgibiol

3 Başkalarınınkusurunu örtmedegecegibiol

4 Hiddetveasabiyetteölügibiol

5 Tevazuvealçakgönüllülükle toprakgibiol

6 Hoşgörüdedenizgibiol

7 Yaolduğungibigörün, yagöründüğüngibiol

yedi öğüdü ile konuşmasını bitir-di:

Page 16: HDV BULTEN SAYI 9

16 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

Selimiye Camii’nde genç kız-lardan oluşturulan 7 kişilik bir heyet 23 Aralık 2009 ta-

rihinde Dierende bulunan Beverode huzurevine bir ziyaret gerçekleştirdi-ler. Yaklaşık iki saat süren ziyarette hu-zurevi sakinleri gençlerle sohbet etme imkanı buldular. İçilen çay ve kahve-lerle yenilen kek ve kurabiyelerin ar-dından gençler, yaşlıların oyunlarına ortak oldular. Huzurevi yöneticileri-ne ve sakinlerine gül ve yeni yıllarını kutlayan tebrik kartları dağıtan genç kızlar, yaşlı ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmanın çok farklı, anlamlı aynı zamanda mutluluk ve huzur ve-ren bir duygu olduğunu ifade ettiler. Huzurevi yöneticilerinin, sakinlerinin ve ziyaretçi gençlerin program sonra-sındaki ortak temennileri ise, bu tür ziyaretlerin daha sık yapılmasının hem yaşlılar hemde ziyaretciler açısından çok faydalı olacağı kanaatinin oluşma-sı oldu.

HDV Dieren Selimiye Camii’nden huzurevi ziyareti HDV Dieren Selimiye Camii’nden huzurevi ziyareti

Page 17: HDV BULTEN SAYI 9

18 Aralık 2009 tarihinde düzenlenen programa Cami cemaatinin ya-

nısıra komşu HDV camii yöneticileri de katıldılar. Delft şehrinde bulunan Hofkerk kilisesinde yapılan programa yoğun bir katılım olduğu gözlendi.

Sunuculuğu din görevlisi tarafın-dan yapılan program İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim okunmasıyla baş-ladı. Cami Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karadirek tarafından açılış ko-nuşması yapıldı. HDV adına progra-ma katılan İdari Koordinatör Cevdet Keskin de bir konuşma yaptı. Mevla-na ile ilgili kısa bir filmin gösterildiği programda HDV Sultan Ahmet Ca-mii gençlik kolları ve kız ilahi grubu

da çeşitli gösteri ve sunumlarda bu-lundular.

Programda ayrıca Mevlana isimli özel misafir grubunun ney eşliğinde yaptıkları sema gösterisi büyük ilgi gördü.

Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nden

Mevlana’yı anma gecesi

Delft HDV Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu ve din

görevlisi tarafından “Gönüller Sultanı Mevlana” konulu bir

anma program düzenlendi.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 17

HDV BÜLTEN

Page 18: HDV BULTEN SAYI 9

18 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV BÜLTEN

Alevi dedesi din görevlilerine konferans verdiMuharrem Ayı etkinlikleri çerçevesinde Alevi kuruluşların daveti üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından konferanslar vermek üzere Hollanda’ya gönderilen Alevi dedelerinden Remzi Özbalı, Hollanda genelinde çeşitli programlara katılarak Muharrem Ayı etkinliklerine devam etmektedir.

Alevi dede Remzi Özbalı, Rotter-dam Başkonsolosluk bölgesinde görev yapan din görevlilerine de

27.12.2009 Pazar günü Roterdam Gülte-pe Eğitim Merkezinde Muharrem Ayı ve Alevilik ile ilgili bir konferans verdi.

Konferansa Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu ve Rotterdam Başkonso-losluk bölgesi din görevlileri katıldılar.

Program Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ın takdim konuşmasıyla başladı. Şenay konuşmasında “Avrupa’da ve özelde deHollanda’da bir ilk görülmek-te, bir Alevi Dedesi Sünni din görevlile-rine Muharrem ve Cem geleneği üzerine sohbet etmektedir. En geniş dairede Alevi Bektaşi geleneğindeki Hak-Muhammed-Ali inancı bir yönüyle Uluhiyet- Nübüv-vet ve Velayete tekabül etmektedir. Farklı Alevilik tanımları bulunmakla beraber, menakıbnâmeler, velayetnameler, makâlat, buyruklar ve erkannamelere, çerçevesinde ileri sürülen hiyerarşik olarak da, dedeler, talibler, dervişler, gibi, bir sıralamayı takip eden, dört kapı kırk makam üzerinden kutp, ilham, küntü kenzen gibi kavramlar-la en geniş dairede tasavvufa dahil edilebi-lecek bir Aleviliğin de mevcut olduğunu” belirttikten sonra, Alevi nefeslerinden ör-nekler sundu.

Görmüyorsam Gerçek VarlığıAlevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.Sanat Edindiysem Sahtekârlığı,Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

Hidayetin Kamalatın Olmazsa,Marifet Suyunda Kabın Dolmazsa,Benden İnsanlığa Fayda Olmazsa, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

İnsanlık Gider iken İleriye,Bizler İnadına Kaldık Geriye,Gelmedikçe Cehaletten Beriye,Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

Gayet İnatçıysam Gayet Zorbalı,Gündüz Tesbihliysem Gece kavgalı,Olmadıkça İnsanlığa Faydalı,Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

DAİMİ’yem Nefse Galip Olmazsam,İlme Fazilete Talip Olmazsam,Ele Dile Bele Sahip Olmazsam, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar

Aşık Daimi

Ey yol oğlu sana sualim var, Âşık mısın sadık mısın sen nesin? Dört Kapı’nın pek çok makamları var, Er misin talip misin sen nesin?

Er isen göster nişanı, görelim asaletinizi, Kalıp isen, sataşma incitme bizi, Talip isen, teslim ol pişirsinler sizi, Ehli kal mısın, ehli hal misin sen nesin? Şeriatta, yolu erkânı edebi öğren, Tarikatta, çile çek nefsine diren, Marifette, hikmetlerine olayım hayran, Hakikatte, Hakk ile hak mısın sen nesin? Hakk’a kul, Muhammed’e ümmet misin? Künt ü Kenz sırrını sen bilir misin? Kuran’ın hikmetlerine vakıf mısın? İnançlı mısın, inançsız mısın sen nesin? Seyithan doğru yoldadır, inanmazsan, Yol kâmil ister, türab olmazsan, Divane’den, Velakad’dan el almazsan, Erenlerin yolunda mısın, değil misin sen nesin?

Seyithan

Beş Vakit Farzdır Sünneti De Kaç Özünü Tanış Da Müşkilini Seç Hakikat Tarlasına Ma’rifetler Saç Ek Nazar Eyle De Heman Arif Ol Hatayi’m Der Rahm Etmezem Yalana Özün Teslim Eder Kendi Gelene Ay Ali’dir Gün Muhammed Bilene Bak Nazar Eyle De Heman Arif Ol

Şah Hatayi

Page 19: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 19

HDV BÜLTENHDV BÜLTEN

Terborg’da Mimar Sinan Camii din görevlisi ve yönetim kurulunun organize

ettiği vatandaşlık yasası ve uyum hakkında bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Bölge halkı alanında

uzman Ömer Delioğlunun hazırlayıp sunduğu bilgilerden son derece istifade ettiklerini ifade ettiler.

Terborg HDV Mimar Sinan Camii’nde “Vatandaşlık Yasası ve Uyum Kanunları” hakkında bilgilendirme

Sana yerden gökten büyük nasihat Gördüğün ört, görmediğin söyleme Erenlerden, pirden budur emanet, Gördüğünü ört, görmediğin söyleme Azbi Efendi Kütahyalı

Anlamlı tebessümlere vesile olan bu tak-dimden sonra kürsüye gelen Alevi Dedesi Remzi Özbalı önce Muharrem Ayının fa-ziletinden bahsederek konuşmasını şöyle sürdürdü.

“Muharrem yasaklı, kısıtlı ay demek-tir. Muharrem haram aylardandır. Hicri takvimin 1. ayıdır. Muharremde eğlence yapılmaz. Can incitilmez, kan akıtılmaz. Düğün, nişan, sünnet törenleri yapılmaz. Muharrem ayı’nın 10’cu günü birçok olay gerçekleşmiştir, Bunlardan bazıları şun-lardır. Âdem peygamberin bağışlanması, Nuh peygamberin gemisinin tufandan kurtulması, Yunus peygamberin balığın karnından kurtulması, İbrahim peygam-berin Nemrut’un ateşinden kurtulması, Yakup peygamberin oğlu Yusuf peygam-berin atıldığı kuyudan kurtulması, Eyüp peygamberin dertlerden kurtulup sağlı-ğına kavuşması, Musa peygamberin fira-

vundan kurtulup kızıl denizi geçmesi İsa peygamberin göğe çıkması ve son olarak Hz. Muhammet Mustafa’nın, müşriklerin zulmünden kurtulmak için Mekke’den Medine’ye Hicretinde sağ selim Medine’ye dönmüştür. Şükran orucu olarak 10 güne ilave olarakZeynel Abidin hazret-lerininkurtulması nedeniyle 2 gün daha 12 imamlar aşkına toplam 12 gün oruç tutulur.O günden sonra dabu orucun adı değişerek yası matem orucu olarak isim değişikliğine uğramıştır.

Remzi Özbalı daha sonra sözlerine şöyle devam etti. “Allah-u Teâlâ bu Resulullah’ın Hz. Aliyi imam olarak halka tanıtmasını tebliğ etmesini emretti ve ona itaat etmeyi herkese söyledi. Haris b.Numan eğer bu doğru ise gökten taş düşsün dedi. Taş düşer ve ölür. İnsanlar birbirine kızdığı zaman başına taş düşsün derler ya işte bu ora-dan kalmadır. Peygamberimiz ölünce halife kavgası başladı. Cenazesi 6 kişi tarafından kal-dırıldı. Hz. Ali, Hasan, Hü-seyin, Usame’nin oğlu Zeyd, amcası Abbas. Kerbela Olayı

nedir? 10 Ekim 680 Hz. Hüseyin ve ar-kadaşları şehit edildi. Muharremin onun-cu günü. Bunun delili Fecr suresi 1-5 ve Bakara suresi 183. ayetlerdir. Muharrem ayında Hz. Hüseyin’i zikretmek bütün günahları döktürür.” Hz. Hüseyin için bir damla gözyaşı döken cehennem ateşini söndürür.” buyrulmuştur dedi.

Konuşmasında daha sonra Muharrem Ayında yapılan Alevi geleneklerinden de bahseden dede, konferansa katılan din gö-revlileri tarafından ilgiyle izlendi.

Toplantıya daha sonra soru ve cevap bölümüyle devam edilerek yaklaşık üç saat kadar sürdü.

Page 20: HDV BULTEN SAYI 9

İmam-ı Şafii hazretleri, ilim, zühd, marifet, zeka, hafıza ve nesep bakımla-

rından zamanındaki âlimlerin en üstünü idi. Onüç yaşında iken, Harem-i şerif de “Bana istediğinizi sorunuz” derdi. Onbeş yaşında iken fetva ve-rirdi. Zamanının en büyük âlimi olan ve üçyüz bin hadis-i şerifi ezbere bilen imam-ı Ah-med bin Hanbel, ondan ders almaya gelirdi. Çok kimse imam-ı Ahmed’e, “Böyle bü-yük bir âlim iken, karşısında nasıl oturuyorsun?” dediklerin-de, “Bizim ezberlediklerimizin manalarını o biliyor. Eğer onu görmeseydim, ilmin kapısında kalacaktım. O, dünyayı aydın-latan bir güneştir, ruhlara gıda-dır” derdi. Bir kere de, “Fıkıh kapısı kapanmıştı. Allahü teâlâ, bu kapıyı, kullarına imam-ı Şa-fii ile tekrar açtı” dedi. Bir kere de, “İslamiyet’e, şimdi Şafii’den daha çok hizmet eden biri-ni bilmiyorum” dedi. İmam-ı Ahmed yine buyurdu ki: (Al-lahü teâlâ her yüzyılda bir âlim yaratır, benim dinimi, herkese onun ile öğretir) ha-dis-i şerifinde bildirilen âlim, imam-ı Şafii’dir. Hadis-i şerif-te (Kureyş’e sövmeyiniz. Zira

Kureyşli bir âlim, yeryüzünü ilimle doldurur) buyuruldu. İslam âlimleri bu hadis-i şe-rif, imam-ı Şafii’nin gelece-ğini bildirmiştir, demişlerdir.

İmam-ı Ahmed bin Hanbel’in oğlu Abdullah, babasının imam-ı Şafii’ye çok dua etti-ğini görerek sebebini sorunca: “Oğlum, imam-ı Şafii’nin in-sanlar arasındaki yeri, gökte-ki güneş gibidir. O, ruhların şifasıdır” demiştir. Bir sefe-rinde de; “Eline kalem kağıt alan herkesin imam-ı Şafii’ye şükran borcu vardır” demiştir.

İmam-ı Şafii hazretlerinin rivayet ettiği hadis-i şerifler, Sahih-i Müslim’de, Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i ibni

Mace ve Sahih-i Buhari’nin ta’likatında yer almıştır. İmam-ı Şafii hazretleri, ikinci defa Bağdat’a gidişinden sonra, Bağdat’taki siyasi ve fikri karga-şalıklar sebebiyle Mısır’a gidip, ömrünün sonuna kadar orada kalmıştır. İmam-ı Şafii, imam-ı Malik’in ve imam-ı a’zamın ta-lebesi imam-ı Muhammed’in derslerine devam ederek, imam-ı a’zamın ve imam-ı Malik’in ictihad yollarını öğ-renip, bu iki yolu birleştirdi ve ayrı bir ictihad yolu kurdu. Kendisi çok beliğ, edip oldu-ğundan, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin ifade tarzına bakıp, kuvvetli bulduğu tarafa göre hüküm verirdi, iki tarafta da kendi usulüne göre kuvvet bulamazsa, o zaman kıyas yolu ile ictihad ederdi. Böylece müs-lümanların ibadetlerinde ve işlerinde uyacakları bir yol gös-termiştir. Onun kendi usulüne göre şer’i delillerden çıkardığı hükümlere, yani gösterdiği bu yola “Şafii Mezhebi” denildi. Ehl-i sünnet itikadında olan müslümanlardan, amellerini yani ibadet ve işlerini, bu mez-hebin hükümlerine uyarak ya-panlara “Şafii” denir.

Ehl-i sünnet vel-cemaatin dört büyük mezhebinden biri olan Şafii mezhebinin reisidir. Adı, Muhammed bin İdris’tir. Dedesinin dedesi Şafi, Kureyş kabilesinden ve eshab-ı kiramdan olduğu için, Şafii adı ile meşhur olmuştur.

İMAM-I ŞAFİİ (III)

“Fıkıh kapısı kapanmıştı. Allahü

teâlâ, bu kapıyı, kullarına imam-ı

Şafii ile tekrar açtı”

İSLÂM BÜYÜKLERİ

20 | SAYI 9 | ARALIK 2009(Kaynak: İslam Büyükleri Ansiklopedisi)

Page 21: HDV BULTEN SAYI 9

Terborg HDV Mimar Sinan Camii’nde aşura

Mimar Sinan Camiinde ilk defa aşura

etkinliği düzenlendi. Din görevlisi Adem Topkara’nın Muharram ayı ve aşuranın önemini anlattığı sohbetten sonra cemaate aşura aşı ikram edildi. Emeği geçen bayanlara teşekkür eden hocamız bu etkinliğin cemaatimizi birleştirdiği-ni ve bu yıldan itibaren gelenekselleştirilmesini temenni etti.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 21

HDV BÜLTEN

Leiden HDV Mimar Sinan Camii’nde yaşlılar için yardım projesi

13 Kasım 2009 Cuma günü HDV Leiden Mi-mar Sinan Camii’nde

yaşlılar ve çocukların problemleriyle ilgilenen bir kurum olan Libertas Le-iden ile ortak bir çalışma protokolü imzalandı.

Protokole göre her hafta Cuma na-mazdan sonra Libertaş Leiden tarafın-dan görevlendirilen bir sosyal danış-man, HDV Mimar Sinan Camii’ne gelerek yaşlılara çeşitli konularda yardımcı olacak. Görevlendirilen sos-yal danışman, özellikle dil problemi nedeniyle kurum ve kuruluşlarda işle-rini takip edemeyen, gelen mektupla-rı yeterince anlayıp cevap veremeyen dolayısıyla da çeşitli problemlerle karşı karşıya kalan kişilere yardımda bulu-nacak.

Cami Yönetim Kurulu Başkanı Ha-san Güney’in girişimiyle gerçekleşti-rilen bu çalışma için bir araya gelen taraflar Kardelen musiki gurubunun sunduğu müzik ziyafetiyle de eğlenceli dakikalar geçirdiler. Müzik ziyafetinin ardından taraflar protokol anlaşmasını imzaladılar.

Page 22: HDV BULTEN SAYI 9

ŞİİR KÖŞESİ

Allah derim, gelir mecâlim,

Allah derim, biter zevâlim!..

AbdülhakHâmid

Allah’a hakikatten yola çıkmak meşakkat,

Allah’tan yola çıkıp varılan şey, hakikat!

NecipFazılKısakürek

Allahım, eşyanın hicâbındasın!

Sensin suda, kuşta, telde ses veren…

NecipFazılKısakürek

Allah nedir deyince gâfil,

Allah der de hamûş olur dil…

MuallimNâci

Âkıl biliyor ki var bir Allah,

Mahiyyeti anlaşılmıyor âh!.

MuallimNâci

Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış,

Mârifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.

NecipFazılKısakürek

Bak mülküne var mı intihâsı,

Bak, zihne sığar mı kibriyâsı!

MuallimNâci

Benim münâcâtım Senden yanadır,

Sana varan yolum Sensiz varılmaz!..

YunusEmre

SEÇME BEYTLER

22 | SAYI 9 | ARALIK 2009

(Gönülden Gönüle-Mahmut Kaya)

Page 23: HDV BULTEN SAYI 9

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 23

HDV BÜLTEN

26 Aralık 2009 Cumaretsi günü yatsı namazın-dan sonra HDV Assen

Mevlana Camiinde Sıla Gecesi adı altında bir program yapıldı. Assen, Groningen, Veendam, Hoogezand, Hoogeveen, Appingedam ve Delf-zijl kentlerindeki gençlerin, dernek yöneticilerinin ve din görevlilerinin katıldığı programa T.C. Deventer Baş-konsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman da konuşmacı olarak katıldı.

Daha önceden HDV Assen Mevla-na Camii’nde görev yapan din görev-lilerinden Fikri Çelik’in Kuranı Kerim tilavetiyle başlayan program, caminin

şimdiki görevlisi Tacettin Bıyık’ın açılış konuşması ve ardından Sayın Mustafa Kahraman’ın konuşmasıyla devam etti. Kahraman konuşmasında: Muharrem ayı, Aşure günü, hicri ve miladi yılbaşı, Mekke’nin fethi, genç-lerimizin geleceğimiz için önemi ve kültürümüz gibi konulara temas ederek ay-dınlatıcı bilgiler verdi.

Özellikle Kuzey Hollanda’daki Müslüman Türk gençlerinin birbirle-riyle tanışıp kaynaşması-nın ve kendi kültürlerinin tanıtılmasının hedeflen-diği program, camii yöne-

timinin misafirler için hazırladığı çiğ köfte ve aşure ikramına ilaveten, cami din görevlisi, oğlu ve cemaatten bir gencin oluşturduğu grubun sunduğu halk müziği ziyafetiyle tamamlanmış oldu.

Assen’da Sıla Gecesi programıAssen’da Sıla Gecesi programı

Page 24: HDV BULTEN SAYI 9

Çoktanrılı (pagan) Greko-Roman kültü-ründe tanrı heykelleri önünde tapınılır-

ken kutsanma ve bereket ifadesi olarak yağ-lanan heykeller için kullanılan christos (yağla kutsanmış), zamanla Christ (İsa) için kullanıl-mış ve “yağla kutsanmış bereket tanrısı”na dönüştürülmüştür. “Christ-mass”daki “mass” kelimesi Farsça mizd (tanrı adına yenilen akşam yemeği) kelimesinin Latince karşılığı missa kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Roma pagan kültüründeki yaygın dinlerden olan Fars kökenli Mitraizm’de tanrı Mithra’nın yeryüzüne inerek, Zodiak’ın 12 simgesine kar-şılık gelen 12 havarisiyle dünyayı dolaştığına, sonunda insanlığın günahları için kendini feda ettiğine inanılırdı. Bir boğanın öldürü-lerek tanrıya adanması, kanının içilip etinin yenmesi şeklinde uygulanan Mitraist festival Hıristiyan Pazar ayinini etkilemiş ve Christ-mass ortaya çıkmıştır.

Christmas’ın aslı eski Roma’daki Hıristi-yanlık öncesinde varolan ve Aralık sonunda kutlamaları başlayan Saturnali festivaline dayanır. Bu festivale çok-tanrılı inanç öğe-leri karışmaktaydı. “Güneş tanrısı” Mitra’ya tapınmak oradaki putperest ayinlerinin en önemlilerindendi. Mitra’nın doğum günü olarak 25 Aralık kabul edilirdi. Hıristiyan bil-ginlerine göre İsa Peygamber’in doğum günü de tam olarak bilinemediği için 25 Aralık Batı Hıristiyanlığı tarafından İsa’nın doğum günü olarak kabul edildi. Her ne kadar İsa Pey-gamber Cumartesi günleri ibadet geleneğini devam ettirmişse de, Pazar (Sunday/güneş günü) günlerinin Hıristiyanlarca ibadet günü kabul edilmesi de bu döneme rastlar ve as-len “güneş festivali”nden kaynaklanır. Kilise babalarından Tertullian bu dönüşüm ve et-kileşimden bahseder. Saturnali festivalinin, Christmas kutlamasına dönüştürülmesi ilk kez M.S. 353 veya 354’te Roma’da Papa Libe-rius zamanında olmuştur. Hıristiyan ilahiyat-çılara göre bazı putperest festival ve ayinle-rinin Hıristiyanlarca da kutlanmasının nedeni o dönemlerde Roma’daki Hint-İran kökenli Mitra inancına karşı Hıristiyanlığı korumaktı. Christmas bunların en çok bilinen örneğidir ve günümüzde Batı Hıristiyanları tarafından 25 Aralık’ta kutlanır, 1 Ocak’ta Noel eğlen-celeriyle birleşir. Doğu Hıristiyanları ise aynı kutlamayı 6 Ocak’ta yaparlar. Fark, bir tarih-lendirme ihtilafından ibarettir.

Christmas ve yılbaşı eğlenceleri, zamanla

Noel efsanesiyle birleşmiştir. Efsanevi Hıristi-yan azizi Santa Claus için “noel baba” ifadesi kullanılmaya başlamıştır. Bilinen özellikleri ilk kez 1870’de Thomas Nast adlı bir ressam tara-fından çizilmiş ve ayrıca Clement C. Moore’un “Noel babanın ziyareti” adlı şiirinde anlatıl-mıştır. Efsaneye göre evi buzlar ülkesi kuzey kutbunda, kızağını ren geyiği çekmekte. Ta-rihte 4.yy’da (352’de Aralık ayında ölmüş) bugünkü Antalya’nın Demre ilçesinde Hıris-tiyan piskoposu olarak yaşayan Santa (aziz) Nikolas’nın yardımseverliği hikâyesi, zamanla Noel Baba adıyla çocuklara hediyeler getiren bir efsaneye dönüşmüştür. Hıristiyan ilahi-yatçılarına göre aslında Hıristiyan inançla-rında yeri olmayan Noel kutlaması, eski çok tanrılı Roma kültüründen geçmiştir. Aziz Ni-kolas ismi zamanla Santa Claus’a dönüşmüş ve Hollanda’da Sinter Klaus, Amerika’da ve Kanada’da Santa CLAUS, İngiltere’de Peder Christmas, İspanya, Brezilya ve Peru’da Noel Baba denilmiştir.

Batı ülkelerinin çoğunda insanlar birbirle-rini “mutlu doğum kutlaması” anlamında “ merry Christmas” ifadesiyle kutlarlar. Noel Babanın (Santa Claus) Demre’de yaşadığı ileri sürülmüşse de, 1087 yılında İtalyan tüc-carlarının onun mezarından cesedini çalarak İtalya’ya götürdüklerine inanıldığı için bugün onun adıyla anılan ziyaret yeri, İtalya’nın gü-neyinde küçük bir Katolik kasabası Bari’dedir.

Süslü çam ağacı, bazı kaynaklara göre Yunan ve Roma çok tanrılı kültürlerindeki Attis tanrısına ibadet ayininden kaynaklanır. Attis’in bereket tanrısı olduğuna ve sonra-dan bunu görmek için çam ağacında vücut bulduğuna inanılırdı. Çam ağacına bereket sembolü olarak tapınılırdı. Başka kaynaklar-da noel’deki çam ağacının İskandinav dini inançları ve efsanelerindeki kutsal olduğuna inanılan bir çam ağacı inanışına dayandığı anlatılır. Efsaneye göre İskandinav tanrıların-dan Odin dünyayı yarattıktan sonra kendisini evrenin ağacı denilen hiç solmayan bir çam ağacına asar. Böylece hikmet ve bilgiye dö-nüştüğüne inanılır. Bu çam ağacı efsanesinde Odin’in kendisini feda edişi, Hıristiyanlarca İsa’nın çarmıha gerilişine benzetilir. Bir başka anlayışa göre çam ağacı ve mumlar antik Ar-yan inançlarında Yule festivalinden kaynak-lanmaktadır. Çam ağacı ölümsüzlüğü temsil eder, mumların ise kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığına inanılırdı. Mumlar

yakılarak ağaca bağlanırdı. Gündüzlerin çok kısa olduğu İskandinav ülkelerinde Hıristi-yanlıktan önce var olan Yule kutlanması, yılın en kısa “gündüz”ünde yapılan bir pagan kut-lamasıyla Yılbaşı-Noel kutlaması olarak 25 Aralık’a denk geliyordu. Noel-Yılbaşında do-muz eti yenilmesi de putperest Yule festiva-linin uygulamalarından gelmektedir. Bu gele-nek, yani çam ağacı, yılbaşında özellikle do-muz eti ve mumlar, Avrupa’da devam etmiş, her türlü kutlamada mumlar ya da daha geniş aydınlatma yöntemleriyle sürdürülmüştür. Ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri de Babil tanrılarının simgeleridir. Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa eski Mezopotamya, Yunan ve Roma inançlarından geçerek günümüze kadar gelmiştir.

Noel ve yılbaşı kutlamaları sadece eski çok tanrıcı inanç ve efsanelere dayanmakta olup Hıristiyanlığa da sonradan girdiği ve günü-müzde aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için dünyada pek çok Hıristiyan tarafından da hoş karşılanmamaktadır. Noel, pagan köklerden gelerek Hıristiyanlaşmış bir Hıristiyan bayramı olmakla beraber, Hıristi-yan olmayan ülkelerde de en azından birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak Yılbaşı tatili şeklinde kutlanmaktadır. Noel’in dini boyu-tunun anlaşılması için Yunan ve Pagan mito-lojileri ile Hıristiyan inançlarının tarihi ilişkisi anlaşılmalıdır.

Bu bilgilerden anlamamız gereken sonuç ise şudur: özellikle Müslüman olmayan ül-kelerde yaşayan müslümanlar, içinde yaşa-dıkları hakim toplumda yılbaşını “kutlayan” komşularına, bu onların kültürü ve örfü oldu-ğu için, “yeni yıl – mutlu yıllar” dileğinde bu-lunabilirler, ancak “Hıristiyan inançları kap-samında bir ayin ya da kutlamaya katılmaları “kurumsal düzeyde Müslümanları temsilen bir dua vesilesi olarak davet edilmeleri” hali dışında, caiz değildir. Her nasıl tanımlanırsa tanımlansın, yaşadığımız zaman dilimi, tak-vim bir şekilde Batılı ve Hıristiyan bir takvim anlayışıyla yeni bir yıla girmektedir. Bunu dahi “maruf ve münker terazisi”nde bir ve-sile görerek ellerimizi açıyor semaya ve şöyle yalvarıyoruz “zamanın ve mekanın Sahibi”ne,

“Rabbic’alnî mukîmessalatî ve min zürri-yetî. Rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfirlî ve-li vâlideyye velil muminîne, yevme yekû-mu-l’hisâb”

“Rabbim beni namazını dosdoğru, mü-kemmel şekilde kılan bir insan yap. Zürriye-timden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul et. Rabbimiz, Kıyametin kopacağı günde, beni ana ve babamı ve mü-minleri bağışla.” ( İbrahim sûresi 40–41 )

YILBAŞI ve NOELHıristiyan kültüründe yılbaşı kutlamalarını ifade eden Noel kelimesi, Latince natalis (doğuş) kelimesinden türeyerek Batı dillerine geçmiştir. Yılbaşı kutlaması için Christmas (kırismıs) da kullanılır ki “Mesih’in doğumunun kutlanması” anlamına gelen Christ-Mass kelimesinden gelir.

(Kaynak: İslam Ansiklopodisi Noel Maddesi Doç. Dr. Bülent Şenay)