10

Click here to load reader

Karagöz Sayı 8

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Karagöz'ün 8. sayısına göz atmanız için..

Citation preview

Page 1: Karagöz Sayı 8

3

Döngeri ettiğinde kapısı örtünük bir ulu denizi tıkla bön bönToyluğuna sığınıp bir yalancıktan sokakları eşikleSor o zom köşkü akşamleyin söylesin çengelliiğneciler―Dilini koparırlar adamın billâh Yemen’de olsa―Ve bir avuç çimi çayırlayan sözde yeniçeriler

Yani Türkiye’yi bulmak kolay, Türkiye avucunun içiAma gerçek yerini kimselere belletmeyeceksinAdama gülerler valla

Huzûr-i erbâb-ı safâda, nazargâh-i ehl-i dehâda, şu bezm-i şevk-efzâda bir yâr-i vefâkâr olsa, gelse şu dört gûşehayme üzre, o söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese…

Gel gel gel gel ah ah ah gel işve-bâzımDost dost dost gel çâre-sâzım

Ta dilli ta dilli ta dilli tenen vay Of of of bendene rahm eyle gel

Cürmümü affeyle gel gel gel mest-i nâzım,Sevdim seni bilmezlik ile odlara yandım.

Hay Haak!

Karagöz, şiir yazmadan günümüz şiirinin gündemine yerleşmeye çalışanlara, bu ülkeye bir şey kazandırmayaniyetleri olmadığı hâlde Türkiye’yi yönetmeye talip olanlara, Türkiye’nin adresini şaşıranlara ve bu aklı evvel güru-hun halkçılık masallarına karşı tavrını sürdürüyor. Bu anlamda bu sayımızı, bir önceki sayımızda ele aldığımız şiirve millet bahsinin bir devamı olarak tasarladık.

Karagöz, ele aldığı her konuyla edebiyat için rutin olmuş ve artık kanıksanmış bir dizgenin dışına çıkmaya, elealdığı her konuya bir dinamizm ve yeni bakış açıları getirmeye devam ediyor. Bu sayımızın faslı “Türklük ve Şiir”,sizleri kendi şiirimizin mahiyeti üzerinde düşünmeye davet ediyor. Osman Özbahçe, Serkan Işın, Evren Kuçlu veYavuz Altınışık yazdıkları yazılarla tarihe, kültüre, siyasete uzanıyorlar. Şiirin bir evcilik oyunu olmadığını bir keredaha hatırlatıyorlar.

Bu sayımızın şairleri: Serkan Işın, Hakan Şarkdemir, Emre Öztürk, Cem Kurtuluş, Yavuz Altınışık, Enes Özel,Bülent Keçeli, Musab Kırca, Evren Kuçlu, Hasan Değer, Vural Kaya ve Murat Üstübal. Yıldız Ramazanoğlu, “AtHikâyesi” ile aramıza katılıyor. Fernando Sorrentino’nun “Şemsiye Darbeleri” adlı hikâyesini Bahadır Cüneyt ter-cüme etti.

Ara Fasıl, Enes Özel’in, Yavuz Altınışık’ın yeni şiir kitabı üzerine yazdığı yazıyla açılıyor. Altınışık, Coppola’nın kültfilmi Apocalypse Now hakkında da yazdı. Murat Üstübal, günümüz şiir ortamına dair yazısıyla, konu komşuyaseslendi. Elif Şandan, kitap kurtları ve edebî kediler üzerine yazdı. Abonelik meseleleri hakkında kendini tutama-yan Hilmi Çakoğlu, Kıraathane’de konuştu.

Her ne kadar sürç-lisân ettikse aff ola!Bizden bu seferlik bu kadar...

Ya Hacıcavcavım patlama!Geldi işte bu sayı da…

KARAGÖZ

“Türkiye’nin Adresi”

PERDE GAZELİ

Page 2: Karagöz Sayı 8

Varlığın Çölü, Serkan Işın

Page 3: Karagöz Sayı 8

5

Üçlük

Hakan Şarkdemir

Muzluk…Az biraz mü-zik*Emzik emen zem zem bilmez ilim bile bezik bilez Ebe bükemez ilmek beli bilin meziNe zeplin zenginlere göre ne zembilEsintisi pes zil

Buzluk…Bize ne be bashibazoukUzman çavuş muyuz uyuzBoz ala boz başlıklı yoz yazıyla yazı yoz deyu Bizansın hep buzikilerAnzakları bakın maz-dek kozala kozmik uzayınınTaşlık yollar az Ukaz dur kaybolmaya gelYamuk il bekleye bey hem yumak yeri

Tuzluk...Tazım tez at kozum köz okTozutturan taarruzun uzunTerhis ola hırsıza çıkıp Rus terzisiKızan kızı arz et-erek-ten yazık ırzınZıpır hınzır hız kesince geçemiye beleşGrand Bazaar’da Suzukisiz

*Orijinal mısra: “şimdi biraz müzik lütfen”, Makyaj Hatası, Yavuz Altınışık

Page 4: Karagöz Sayı 8

6

5/5

Sirkülâsyon kaçKahramanın kim Varacağı yerO müthiş nakavtAklı evvelin

Geometrik putEstetik patakKılavuzun kılŞairseler şapPop oturup kalk

Üzülmek için Ediplik replikOrdunasyonsuzSusuzluğumuz Kendindeki din

Hiç bitmeyecekKafka’yla mektupRomantik FMBürokratik falHâsılı kelâm

Opusumu yeMagnumumu içBeni sevsen çokNuri İyem kimBâtıni niye

Orada biçim Pikselle pikeHoudinilersizGeçen günlerinTadından *.avi

Nükleer reçelAşiret masifVarınca lütfenGenekonarlarNeredesin sen

Ellerin siğilÇürüktür dişinÖküzlüyen hoşCafcafiye’deFayfaya binmek

Lise birdeysenKonsere katılMFÖ gelmişYağmur yağacakSıkıca sarıl

“Müziksiz düğün”Büyülü FenerKafiyesiz hiçCanımın içiNe güzelsin sen

Kahramanın Kim

Hakan Şarkdemir

Page 5: Karagöz Sayı 8

7

İstikbalin Parlak

Emre Öztürk

şaraba veya şarapnele meyyalimaşkın ziraisine dair kaslarımı çatlatmalarımotobüslerde aldığım duşları yuvarlakaçışan ayıklayan ve dönülen imkânsızlıksatırları açılmış grafik, kalın kuşlartabakalarını açıyor yamalı elbiselerini

menzilden uzağız gidiyorum ki çok misvaklı bir ağza kıskandınparkların emin doğasını ve kendi hükmüne yerel yönetim olmaklasende kavşaklardaki süs havuzuna dalma hissituzlu sulardan ve tanrılardan anlamadığı kadar hembütün balıkları tutardın

kurumsan köşegensin şekilsiz değil eminliğin köşegenayaklarının dibindeyim ve bütün tıkalı yollar ve tanrıtanımazseven gibi bakan gözlerle sancıları değiştirirmiş, değiştirsinve kayboluşumda kaç vaşakla maksadımız şehrekaplarla koşan kadınlarlave yarıştımkaç el ateş edildi bilmedenarşivlerde bulunmam yasaklandı

maddenin avutulduğu olmuş köşklerin içimi tırmaladığınasibine düşen yeni anakara boynuma kadar kızardınsomutturbir şamarı sırtımda sağır mezarlık gibibaşım utançların evinde kayıp zamirfakat onurlu ve cesuryüzümü vamp bir kurumun altında buldum

sonra bir ticaret yolu olarak sonra bir eksik yanıbizimkilerle bir otomobile doluşup doluşupiçinde konaklıyoruz çekirdeğindekullanılmamış bir çekirdeğinde lirik ve urluve küçülen evlerin içindeve hormonlu

Page 6: Karagöz Sayı 8

8

Hendeke Exit

Cem Kurtuluş

ben exita bakıyorum, exit bana;ne sen bunun farkındasın, ne de exit farkında.durmuş, burdan ne geçse aya dönüyorşu batışını detact eden rüzgârında

ayakkabılarımızın,kabaran hava çünkü bir de kararıyor suda–terinde çorapların–yanlış bir tarafına da konmuş olabilir ışıklarkapıların,batmadan önce nefes alıyor bu dünyabir ağaca dahi ulanabiliyor yanaklarım kabardıkçaelma olsun, armut, donmuş iki portakalkaskatı bir suyun gölü, alttan alta eriyen

suratlar,suratlarım– dibinde, balıkları yıkayan kadınların koltuk alevi var.bakışımlı taburelerde oturmuş karşılıklıkayıklarımı çekiştirip duruyorlar.

ve ağzımda dönülmez bir ufkun akşamı,dört yanım kişner durur;çıkartıp dilinizi isterseniz bir de kendiniz

bakın–kim demiş yüzümdeadımı tuzluklara taşıyan patenler dolaşır, terli sırtımdan çıkartır gibi kadınlarımısırf siz serpin diye?

şu uçanlar çünkü, tozunuzu alan, misafir kanatlarım; düşük omzunuza saçlarımı taşır, kıvır kıvır–bir iade-i ziyarettir, kırmızı ışığımdaki yanlışlık.şu, aidiyeti belli olmayan sarışın dağınıklığım, bağışlayın–ister göreyim, iki oda bir salon saçtığı yalnızlık: harfleri özenle yıkanmış bu karartı,şu dudağı süpürülmüş çatlak sözler– camında güveli çocukların saçtığı.sözüm kapınızdan dışarı.

şimdi tuzlarımdan mı saymayı denesem kendimi,

çalmadan kapınızı,saçlarımı çorbanıza serpişimden balkondan aşağı?

kim demiş gülüşünde yersiz bir kelâmdır şu sizleri kana kana içen suratım, bıyık altı?buyrun hep birlikte tırmanıp bakalım.

çıkmasa da çünkü kimse,kayıp dönen kayıklarım–öpüştüğüm lipsticklerinde ince kıymıklarca batırılmış bir çar çöp hâli,

liğme liğme–ve son kibritin kutusunu yaktığı ateş selâmlarım gibi sona kalmış,elimi bakışımlı çocuklara sallayan elinizde;benim adım kırmızı mı dersiniz şimdiardımı ördüğünü bile bile önümden çıkanların?neyi alsam elimden geriye kül üstü bir kırmızılık gibi

kalmışsınız.

(çıkartamadım sizi ama bakıyorum yine degetirmişler.kim demiş sarışın tanıkların çıkışı da

bana benzer–liğme liğme saçlarımı hiç tanımadınız, inanın–şimdi buradan sizinle mi çıkıp gidecem?)

şu güneşsi çemberden gelen ilk ışıkta oysa,ilk sözün ağız kokusunda sabah yalınayak,aramızdaki hendekleri coca colayla dolduran

birileri de var,uzun parmağıyla perdeyi aralayan şu

bad-ı saba–açılır diye harfleri günümün pensesiz o zamankarnıbahar saçlarım ortadan ikiye ayrılır ya da–tel tel doluşumun arkasında kalansuratımın serpilen parmaklığı saçlar,saçlarım,arasına sarışın dolmuş –bağışlayın–tükürüğümden saçılan yürüyüşünde

ayakkabılarınızınbana dönen kıllar var.

asidinde şimdi kendimi yaka yakaçekerim küreklerini kayığımın ağzınızın tam ortasına.ben bir kayıp dönen kayıkçı, fıış fış!sizi şöyle lipstick tadında bi öpesim var!

Page 7: Karagöz Sayı 8

9

Granit

Yavuz Altınışık

08/16

bütün uykuları unut bütün çoğul çığlıklarını unut gitsin sabah ezanlarında güvercinlerinmahur bestelere takılan kanatlarını sen yorgunluğun doyurup aç bıraktığı garabethomini gırtlak mekanik aygırunut bunları!

telgrafı zarfı ve mektupları unuto sevmediğin gülüşlerini tüccarlarınkravatlı adamların paltosu karanlık adamlarındurmadan konuşan ve hep kazanmaktan yanadurankabarık kursakların kahkahasını unutbir umutsuzluk olarak yüzümüze yapışmış olan o platonik yangınları yanılgıları dabir elden alınıp diğer ele uzatılan nazlanışlarını sızlanışlarını şımarıklığınpoşetlenmiş mutfak erzaklarını fişi faturayı ve bütün evrakları unutsosyal yardımlaşmaları yalancıları.

teflon tava buzdolabı ve elektrikli sandalyeunut gitsin!bir kıymık gibi batmaktadır bunların hepsivahşi çağrışımlarıyla kaba etlerine hayatın.

telefonun icadından sonraya kalan ne varsa halka dönük ve ayyaşbütün hüzünlü ayaklanmalarıyla anılanher yenilik adımınıunut gitsin onları dadışarıda kış öksürükleriyle utangaç kızlaröpülmemiş yanaklar nişanlılar ucuz alyanslar ve haziran terlemeleriyle sosyal depresif olanlar dışarıda kadınlar ve ölmüş kocaların anılarıtaze somun ısırılması kadar somutdaha büyük ve daha gerçek bir şeyler var!

sokakta susamlı gülüşleriyle bütün ahalisus pus olup bir elin nasırlarını güzelliyor.

Page 8: Karagöz Sayı 8

1 0

Durup Dururken Bir Boşluk

Enes Özel

zarif geçişlerle çapraz ve şeffafuzun dizilişleriyle yana yanellerime bakınız çün ellerim çoğunerelere duracağı zamanını bilemezaçılmış boşlukları doldurmaya yeltenirkantin masasında sigara paketinedevrilir karbon bardaktansentetik çayın nerelere duracağını bilemezellerim yerlerine yayılışıdır.doksan derecelik açılarla bacaklarımo sandalyeler bacaklarıma durmaya öğretilmişbacaklarımı sandalye üreticilerininaçtıkları boşluklara doldurur

ellerim oralara buralara yayılışımdiş fırçaları etrafındaki boşluklara ellerimparmak boşlukları var tam benim parmaklarıma göredişlerim yerleşir macunun etrafına ve kokusu olurbuna parmaklarım beceremezdişlerim orada dururken beklerdiş macunu bekler gün boyu nane kokusudişlerim tam diş macunlarına uyumludişlerim diş macunlarını üzerine yayışmak içinürettirilmiş ellerimin yapamayacağınıdoldurmak için boşluklarımı ellerim

ben kapının önünde duruyorum şimdiben orada oluyor kapı yokken yok ayaklarımhep orada oluyor ellerimin anahtar deliğinesokuşmaya çalışması elleriminhep orada oluyor düğmeler elektriklenememesiduvarlara sürttürmesi pürüz olmasıhep orada olabilmesi ama anahtarlıyamamasıceket ceplerinde ve çanta içlerinde açılmışsonsuz boşluklara doğru gitmesisonsuz ceplerin sonsuz boşluklarla kaybolmasıkapının izin vermediğinin önünde ellerimin dizilenmesi

ellerim ince ve şeffaf ve uzun çizgili miydi?ellerim orada yerli yerinde miydi?

baktıkça bakasım geliyoröğretilmiş bakışkanbatışkan baktıklarım içregözlerimden içre başlıyorumbakışarak karşılıklı beni onlar karşılıyor.çoraba baktıkça çorabın beni hatırlıyor

Page 9: Karagöz Sayı 8

1 1

beni çoraplaştırıyorum saran çorap sentetiksarmalı ayaklara oturuşuoturuyor ben zannederim bir çorapoturuyor gözlere kototurunca kotlaşıyor bacaklar kottan ibaretyani bacaklarım kot olmak için oluyor gözlerim televizyonsanki bacaklarım ayaklardan itibaren çorap bir de kilotlariçine giyiliyor oluyor bacaksı

bakamıyorum du durun elektrik düğmesidiş macunlarını sıkmaya parmak yetiştiriyordumdiş fırçasının etrafına açılmış boşluklara parmak boşaltımbacakları yerleştirivermek sandalye ergonomikama bakamayacağım çün ışıklar elektrikellerim de yok oluyor bakışamayınca eşya ışıkanahtarları bulamıyorum hassiktir ellerimi anahtar sokmak için eğittimanahtarlar yok kapıya bakışamıyoruz ışıllar anahtarsızben kapı önünde kot değil çoraplar ayakkabımda gizilben değil kotlar ışıksız dokununca cepler oluyorkapı anahtarsız ben açılınmak için varsınvarım zannettim ben kapı önündekapı lütfen izin versin.

reklâmlara baktıkça ellerim bulaşık eldiveniellerim kahve fincanı tutamakları tutangaçlarıtelevizyona baktıkça gözlerim televizyon ellerim sezon sonunapoşet yaptırılıyorum televizyona oldukçadolaplarda binlerce poşetlerbinlerce el ele hep birdenhep birden ölüvermiş binlercesi ölüben baktıkça kotlar vücudu oturtuyorçorapların egemenlik koşulları sağlanıyorpoşet tuttukça ellerimin uzaklaştığını hissediyorum.poşet olmayınca gözlerim nemliolmayınca ve gözlerim televizyon.

Page 10: Karagöz Sayı 8

1 2

İlelebet Payidar

Bülent Keçeli

Böylesini sevmiyorum profesörBana düz cümlelerle taarruz hakkı ver.

“Hepatit”, Yavuz Altınışık

göğsümün sol yanından kurtardım fotografiyibir arap kaldı göğsüm benim bir göğsüm vardısenin de bir göğsün var biliyorum belki bu gün alınırfotos bir kitleden dolayı arap tarafı alınır araf tarafı kalıren çok bunda yanılıyorum aynadan ve arap kalmasındançok bariz çünkü siyahi yalnızlığın en barizi siyahi yazılmasınvücudumuzu hazırlayan hattattan kurtulur muyuzbeden verilir kurtulacaklara bir de akıl verilir onlara

bir akıl yapmaktan muzdarip akli bir araf verilirbir arap kalanlara sahiden ulaştırılırben sizin bilinmeyen görüntünüzüm denilerekben sizin hazırlıksız görüntünüzüm denilerekben sizin deneyimci eskizinizim çizildiğimle kaldım denilerekbu salonda büyük boşluk var araf var arap ezberimdeböyle bir his duyulduğunda kumaşlar biçilecek aramızdaben unutamadığım bir şeyimi gösteriyorum göğsümü tutaraksolumu gösteriyorum sağı yok çünkü sağ değil çünkü sağ eldedir

birleştiğimiz şey bu fotografideyerleştiğimiz yer bu fotografideisyan etmiyor araplar isyana gelmez arafortadan doğar gider dicle araf demez isyanbana bir adı olsun dediğim ve bunun için direttiğimey arap bana bir adı olsun diye direttiğimey arap bana bir adı araf olsun diye direttiğimanladığım şey bu fotografide gülerek yanılmışlığımşimdi hatırlarım kendi vatanımı

tamam oldu bir nehir sancısı kalplerimde tastamamşimdi ne yapması gerekiyor bir hastanınhemşehrisi bunu söylesin bir tedavisi varsa arabınbir tedavisi var mı arafın ben bir geçip gitsem kendimdenben geçit vermesem kendimdenben bu fotografiden ayrılsamuyandırın bu arabı netleştirin tabı bitabı