64
7’DEN 77’YE DİYETTEYİZ 5 YIL 32 SAYI DUAYEN GAZETECİ YALÇIN BAYER İLE SÖYLEŞİ ORTADOĞU’DA DEVRİM RÜZGARLARI NELER GETİRECEK? FRANSA’NIN SAKLI GÜZELLİKLERİ ÜSTAT ERTAN ÖZDEMİR HİKAYELERİNİ ANLATIYOR SANATÇI MUZAFFER ERTÜRK İLE MÜZİK ÜZERİNE... ÇOCUĞUNUZ DENİZLERE YELKEN AÇSIN MAYIS-HAZİRAN 2011 YAS M İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI A

MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

7’DEN 77’YEDİYETTEYİZ

5

YIL

32SAYI

� DUAYEN GAZETECİ YALÇIN BAYER İLE SÖYLEŞİ � ORTADOĞU’DA DEVRİM RÜZGARLARI NELER GETİRECEK? � FRANSA’NIN SAKLI GÜZELLİKLERİ� ÜSTAT ERTAN ÖZDEMİR HİKAYELERİNİ ANLATIYOR � SANATÇI MUZAFFER ERTÜRK İLE MÜZİK ÜZERİNE... � ÇOCUĞUNUZ DENİZLERE YELKEN AÇSIN

MAYIS-HAZİRAN 2011

YAS Mİ S T A N B U L S E R B E S T M U H A S E B E C İ M A L İ M Ü Ş A V İ R L E R O D A S I İ K İ A Y L I K Y A Y I N I

A

Page 2: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201110 � İSMMMO YAŞAM

ZİR

VE

DE

KİL

ER

Meslekte 40 yılı geridebırakan bir üstat olanErtan Özdemir, “BirHikaye Anlatsana Üstat”kitabında hem kendihikayesini, hem demeslekte biriktirdiğideneyimlerini anlatıyor.Halen yönetimdanışmanlığı yapanÖzdemir yeni dönemdekitap yazmaya ağırlıkverecek. Yakında hesapuzmanlarının başarıhikayelerini de yazmayıplanlıyor.

Hikayeleriylebir üstat

Page 3: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

ZİRVEDEKİLER

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 11

G Ü L Ş E N K A N D E M İ R

Maliye Bakanlığı öğretilerine ve gelenekleri-ne göre yetiştirilmiş insanlar birbirlerine “üstat” der-ler… O da ‘üstat’ olarak anılan isimlerden biri…Mesleğine tam 40 yıl vermiş… Meslekte biriktir-diklerini ise Nisan 2011’de Doğan Kitap’tan çıkan “BirHikaye Anlatsana Üstat…” adlı kitabında topladı.Evet, Ertan Özdemir’den bahsediyoruz. Özdemir, za-ten kitabına üstatlar için hikaye anlatmanın önemi-ni vurgulayarak başlıyor:

“Üstat öğretisinde hikayelerin önemli bir yerivardır. Üstatlar bir konuyu açıklayınca, arkasındanbir hikaye anlatırlar. Aslında yapılan, yaşanmış ör-nek olaylarla durumu anlatmak, açıklamaktır.”

Ertan Özdemir’in meslekteki hikayesi ise1967 Eylül’ünde Maliye Bakanlığı’nın hesap uzmanlığısınavını birincilikle kazanmasıyla başlamış. 1976yılına gelindiğinde de GelirGenel Müdür yardımcısı ol-muş. 12 yıllık bürokraside-ki görevinin ardından özelsektöre geçen Özdemir’inyolu 1980 yılında BankerKastelli diye anılan CevherÖzden ile kesişmiş. Özden’in ikişirketinde (Bimtaş ve BankerKastelli A.Ş) yönetim kuruluüyeliği ve genel müdürlük yap-mış. Özden’in yurtdışına kaç-masıyla Kastelli’nin tasfiyesindekoordinatör olarak görev almış. Kastellili yılları için“Cevher Özden ile çalıştığım 3-4 yılda 50 yıllık de-neyim edinmdim” diyor.

1987 yılında kendi şirketini kuran Özdemir,tam 25 yıl danışmanlık ve yeminli mali müşavirlikyapmış. Özdemir, 25 yılın ardından 2007 yılında şir-ketini Deloitte Touche Tohmatsu ile birleştirmiş. Ha-len yönetim danışmanlığını sürdüren Özdemir’in ha-yatında yeni meşgalesi ise yazarlık…

Önce kendi hayatını yazan Özdemir’in bu ko-nudaki yeteneği ortaya çıkınca Hesap Uzmanları Vak-fı “Bizim 66 yıllık tarihimizi yazar mısınız” teklifin-de bulundu. Üstat Ertan Özdemir ile hem geçmişi, hem

gelecek planlarını konuştuk.Kitabınızı okuduğumuzda bazı detayları çok net hatırlayıp yansıttığınızı gö-

rüyoruz. Not alma alışkanlığınız var mıydı? Bir gün böyle bir biyografi yazma-yı planlıyor muydunuz?

Hayır, bu detaycılık meslekten geliyor galiba… Buradaki hikayelerin bir kısmını dost-larıma anlatırdım zaten. Böyle hikayeleri çok severlerdi. Dolayısıyla bir kısmı sürekli tekrar

edildiği için akılda kaldı. Diğer bölümlerini de çok zorlanmadan yazdım.İstedimki, gençlere biraz Türkiye’nin geçmişini hatırlatalım. Türkiye’nin nereden nere-ye geldiğini iyi bilirlerse geleceği daha iyi planlarlar. Türkiye’de çok ciddi bir ge-lişme var. Ben bunları cumhuriyetin kazanımlarına bağlıyorum.

Mesleğinizde üstatlar arasına girdiniz ama siz çalışma hayatı-na çok küçük yaşta başladınız değil mi? Ne işler yaptınız?

Neredeyse yapmadığım iş kalmadı. Babam askerdi, beni çalışmaya yön-lendirdi. Ortaokul yıllarımdan itibaren hemen her yaz çalıştım. Sinemada bi-let satıcılığından, gazoz dağıtıcılığına sandviç satıcılığından tiyatroya kadar bir-çok işe bulaştım. İzmir’de Demokrat İzmir Gazetesi’nde, ardından da mizahdergisi Matrak’ta çalıştım. Çok güzel anılarım oldu. Bu anılar halen o kadarcanlı ki… 14 yaşımdayken bir sandevicciye bile ortak olmuştum.

O yıllarda çalışmak size neler kattı?Çalışırsanız çok insanla karşılaşırsınız. Her insanın farklı bir yapısı var.

Onları gözlemliyor, onlara karşı pozisyon almayı öğreniyorsunuz. Kısacası insanı insan ya-pan öğeleri daha çabuk kavrıyorsunuz. Ayrıca, her türlü mesleğin içinde önemli olan yaptı-ğınız mesleğin prezentasyonudur. Bu prezentasyon kabiliyetini kazanıyorsunuz. Gençken de-ğişik işlerde çalışarak piyasa bilgisi ediniyorsunuz. Dolayısıyla ben bütün gençlere eğitim ha-yatı boyunca fırsat bulduklarında çalışmalarını öneririm.

1962 yılında Mülkiye’ye girdiniz ama ikinci sınıfta Mülkiye’yi bırakmakistediniz! Neden?

Dediğiniz doğru… Ben iyi bir talebeydim. Ancak lisandan ikinci sınıfta kaldım. Be-nim bildiğim kadarıyla bu Mülkiye tarihinde ikinci olay. (Mülkiye 1859’da kuruldu.) Bir hocaile çatışmadan kaynaklandı. Sonra babam geldi ve dedi ki; “Oğlum bunlar her zaman başı-na gelebilir; okuluna devam et” dedi. Düşündüm ve devam etmeye karar verdim.

Bir yıl okula gitmediniz. O dönemde neler yaptınız?Önce TRT’nin spikerlik imtihanına girdim. Çok zor bir imtihandı; tir tir titriyordum. Onu

Page 4: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

kazandım. Tiyatroya da meraklıydım. TRT’de devam ederken Devlet Tiyatrosu’na damüracaat etmiştim. Peter Pan çocuk oyunu için davet ettiler. Peter Pan’ı Işık Yenersuoynuyordu. İlk defa sahnede uçma tekniği kullanıldı. Ben figüran olarak rol aldım. Odevam ederken bir fotoroman çekimlerine çağırdılar. Mülkiye’ye tekrar döndüktensonra; Nuri Çolakoğlu ile birlikte Mülkiye’de Sahne’yi kurduk. Her sene bir-iki oyunsergiledik. Onların ikisinde de hem reji asistanı hem de oyuncu olarak görev aldım.Ama sanat hayatımız bitti, matematiğe döndük.

İş hayatınızda bir kamu, bir de özel sektör dönemi var. Neden ka-mudan istifa edip, özel sektöre geçtiniz?

Ben insanlara çok önem veririm. Gelir İdaresi Başkan Yardımcılığı yaptığım dö-nemde yeni bir hükümet iş başına gelmişti. Ben de aklıma gelen bir öneriyi GelirlerGenel Müdürü’ne söyledim. “Biz teşkilattaki insanlara para ödeyemiyoruz, onların ayak-larına gidip motive etsek” dedim. Bana “Sen organize et” dediler. Türkiye’yi 10 böl-geye böldüm. Her bir bölgenin bütün çevresindeki illerin ve ilçelerin, mal müdürleri,vergi dairesi müdürleri, gelir müdürleri ve defterdarlarını o bölgede topluyorduk. Bun-ları KİT’lerde ağırlıyorduk. Bakanlar dahil olmak üzere müsteşarlar ve gelir müdür-leri de geliyor; 5’şer dakika politikaları anlatıyorlar; daha sonra da onların dertlerinidiliyorduk. Bir de akşam yemeği veriyorduk. İnsanlar gerçekten çok mutlu oluyorlardı;müsteşarın, bakanın yanına oturuyorlardı. Çocuklarına anlatacakları anıları oluyordu.Bu basında çok ilgi gördü. Gerçekten kamuda çok büyük bir idare, teşkilatıyla birlik-te yemek yiyorlardı. Bir gece basın bülteni hazırladım; bakana götürdüm. Aldı, oku-du, birkaç yeri düzeltti. Bana döndü dedi ki “Ertan sen ne müsrif adamsın.” Gece saat02.00. “Sayın Bakanım neden müsrif olayım?” dedim. “Çok yemek veriyorsun” diyeyanıt verdi. Ben de dedim ki, “Sayın Bakanım ne yemek verdik. Çorba, et yemeği, sa-lata, pilav, meyve ve bir meşrubat. Normal tabldot yemek.” “Mesela çorba fazlaydı”demesin mi?... Öyle söyler söylemez başımdan aşağıya o çorbalar döküldü. Bu banaçok ağır geldi. “Bu insanlar kötü şartlar altında can siperane çalışıyorlar.” Çok üzül-düm, Ankara’ya döndük, istifamı verdim.

Özel sektöre geçince hayatınıza Banker Kastelli yani Cevher Özdengirdi. Kaç yıl birlikte çalıştınız?

Aslında 1979 yılında Kastelli’ye transfer oldum. Onun yurtdışına gittiği tarih; Ha-

MAYIS - HAZİRAN 2011

ZİR

VE

DE

KİL

ER

12 � İSMMMO YAŞAM

HÜKÜMET KRİZİNİÇÖZDÜLER

Ertan Özdemir kamuda çalıştığa yıllarda özellikle 1.MÇ (Milliyetçi Cephe) Hükümeti sırasında hükümetin yıkıl-masıyla sonuçlanabilecek bir krizin çözümünde de görev aldı.Bu hikayeyi kendisi şöyle anlatıyor: “Yıl 1977. 1. MÇ Hü-kümeti döneminde Süleyman Demirel başbakandı; NecmettinErbakan ve Alparslan Türkeş de başbakan yardımcılarıydı.Erbakan çok büyük bir sanayi hamlesi altında yatırımlar yap-mak istiyordu. Sanayi bütçesinin içine de bu parayı koymakistiyordu. Gelir bütçesi kısıtlı olduğu için de Demirel bundanyana değildi. En son gün bütçe meclise gitmeden önce bizbir toplantı yaptık. Erbakan kalktı dedi ki, “Sanayi Bakan-lığı bütçesine şu kadar para konulmasını istiyorum.” O sı-rada Demirel ile de biraz araları açıktı. Demirel’de o zamanoradaki bürokratların hepsine tek tek sordu. “Gelir bütçe-sini artarabilir miyiz?, Dışarıdan borçlanabilir miyiz?” Za-ten öyle bir soruyor ki, olumsuz yanıt alacağını biliyor. Bu-nun üzerine Erbakan kalktı ve toplantıdan çıktı gitti. Tabiibiz hepimiz şok olduk. Gece 22.30-23.00 arası… Saat24.00’da da bütçeyi Meclis’e teslim etmemiz gerekiyor. BizeCumhuriyet Halk Partisi, Meclis’e noter getirdi diye bilgilergeliyor. Bütçe gece 24.00’a kadar Meclis’e teslim edilmez-se, Anayasa gereği hükümet düşüyor. Demirel ve Erbakan’dakalktı gitti, biz öyle bekliyoruz. Biz hemen iki alternatif büt-çe hazırladık. 23.30 civarı bir haber geldi, rakamı ekleyindiye… Biz de ekledik. Ama Allah’tan biz o bütçe tahminindebulunurken bir miktar geliri açıkcası saklamıştık. Sonra yüz-de 98 civarında o bütçe realize oldu.”

Page 5: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

ziran 1982. Demek ki 2.5 yıl çalışmışız. Tabii ondan sonra da tas-fiye süreci var. Tasfiye de 1987’de bitti.

Banker Kastelli yurtdışına kaçmasaydı batar mıydı?O zamanlar Türkiye’de piyasanın, borsanın bir derinliği ola-

bilseydi Cevher Özden batmazdı. O dönemde borsanın kuralları bel-li değildi. Türkiye henüz o mevzuata kavuşmamıştı. Dolayısıyla bizkendi kurallarımızı kendimiz koyuyorduk. Biz hepimiz bürokrasi-den geldiğimiz için (Yılmaz Karakoyunlu, Ahmet Akdoğan, ÖzkanÖzcan, Ertan Özdemir) çok sağlam kurallar üzerine sistemi oturtu-yorduk.

Cevher Bey de gerçekten çok zeki bir adamdı. O zekasıylabirçok yeniliği ortaya koydu. Tabii bunda bizim de katkılarımız var-dı ama esas zeka ondan kaynaklanıyordu. Biz onun dediklerini ya-sal çerçevelere oturtulması konusunda çalışıyorduk. İlk defa bugünbizim repo dediğimiz şeyi PÇT (paraya çevrilebilir tahvil) adıyla bizbaşlatmıştık. Menkul kıymetler alımı satımı yapılırken, faize bağlıolmaksızın alınıp satılabilmesi o dönemde oldu. İşlenebilir faizi ilebirlikte alınıp satılabiliyordu. Bugün sermaye piyasasında uygula-nan kurumların ve araçların büyük çoğunluğu o zaman üretildi. İlkdefa Sermaye Piyasası Kanunu o dönemde çıktı. Ben orada 3-4 yıl-da diyebilirim ki 50 yıl yaşadım. 50 yıllık deneyim edindim.

Siz gidişatın kötü durumunu görüp, yöneticiler ola-rak patronunuz Cevher Özden’e muhtıra vermiştiniz.Neden sizi dinlemedi?

Türkiye’de birçok zengin adama müşavirlik yaptım. İnsan-lar zenginleştiğinde çevrelerinde başka bir halka oluşuyor. Bu hal-ka onlara doğru şeyleri söyleyen insanları çevreden uzaklaştırıyor.Yaptıkları yanlışlar kendilerine bir maliyet olarak dönüyor. CevherÖzden’de böyle bir maliyeti ödedi.

Tasfiye süreci çok uzun yıllar sürdü değil mi?Tasfiye süreci 4.5 yıl sürdü. Rakam çok büyüktü. Yaklaşık 1.2

milyar dolarlık bir tasfiyeydi. Cumhuriyet tarihinde de bitmiş tek tas-fiyedir.

Kendi şirketinizi 1983’te kurdunuz ve 25 yıl da-nışmanlık yaptınız. Şirketinizi satmak zor olmadı mı?

O nokta benim için çok önemli bir noktaydı. Benim iki kızımvar. Kızlarım benimle birlikte çalışıyorlardı ama benim mesleğimisevmiyorlardı. Kızlarım işi devam ettirmek isteselerdi belki daha fark-lı bir şey olurdu. Biz tam üst butik seviyesindeydik. 50 tane çok iyiyetişmiş çalışanımız vardı. Ağırlığımız da vergiydi. Ya çok büyüye-cektik ya küçülecektik. Büyümek için gücümün yetip yetmeyeceğikonusunda tereddütlerim vardı. Çünkü artık 63 yaşına gelmiştim.Küçülmeye de gönlüm elvermiyordu. Arkadaşların çok büyük bir zevk-le çalışıyordu. Üçüncü yol olarak da Deloitte’un teklifiyle karşılaş-

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 13

ZİR

VE

DE

KİL

ER

İSMMMO’NUN ÇALIŞMALARINITAKDİRLE İZLİYORUM

Ertan Özdemir, yeminli mali müşavirlikle serbest muhasebeci mali mü-şavirlik meslek kurumlarının kurulmasıyla Türkiye’de bir çığır açıldığına ina-nıyor. “Meslek bir disiplin kazanmıştır” diyen Özdemir, bu mesleğin iyi yapıldığıtakdirde Türkiye’nin çehresini değişeceğini düşünüyor. Ertan Özdemir, İSMM-MO ile ilgili ise şu değerlendirmelerde bulunuyor: “İstanbul Serbest Muhase-beci Mali Müşavirler Odası benim görebildiğim kadarıyla bugüne kadar muh-teşem işler başarmıştır. Çok güzel yayınlar yapmakta ve bu yayınları bütünüyelerine ulaştırmaktadır. Büyük eğitimler düzenlemektedir. Odanın çalışmalarınıbüyük bir zevkle ve gururla izliyorum. Bunu yapanları da gerçekten candankutluyorum. Türkiye’de gerek eğitime gerekse meslek eğitimine bu kadar önemveren kurumların ortaya çıkması cumhuriyetin en önemli kazanımıdır. İnsanancak bilgiyle eğitimle insandır. İSMMMO gibi kurumların daha iyiye giderekyaşaması gönülden dileğimdir.”

Ertan Özdemir’in Burcu ve Beliz adında iki kızı var. İkisi de Bilgi Üni-versitesi İşletme mezunu. Şimdi kendi işlerini yapıyorlar.

tım. Deloitte kendi sektöründe dünyanın bir numarası. “Eğer ben arkadaşla-rımı da buraya taşırsam onları da inanılmaz bir uluslararası ufuk açmış olu-rum. Beni hep iyi anarlar” diye düşündüm. Emin olun bu evlenme sürecinde,şirketle yapmış olduğum görüşmelerin yüzde 90’ı arkadaşlarımla ilgilidir.

Yeni kitap hazırlığınız var mı?Yeni kitap projelerim var. Hesap Uzmanları Vakfı bana müracaat etti;

hesap uzmanlarının 66 yıllık tarihini yazmamı istiyorlar. Ben de hesap uzmanlarınıniçinden yetiştim. Ben de onlara dedim ki, böyle bir çalışmada başarı hikaye-lerini anlatmak gerekiyor. Hesap uzmanları bugüne kadar hem özel sektör-de hem de kamuda önemli görevler üstlendiler. Doğuş’tan Koç’a, Anadolu En-düstri Holding’den Alarko’ya kadar çok önemli görevler üstlendiler.

İkinci kitap projemse şöyle: Yoğun bir çalışma hayatından sonra emek-li olmuş bir kişinin emekliğinin ilk 10 gününü anlatacağım. Nasıl sudan çık-mış balık oluyor? Sabah 7 ile akşam 7 arasındaki hayatını nasıl geçiriyor? As-lında bir gününün taslağını bile yazdım.

Page 6: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201114 � İSMMMO YAŞAM

KA

PA

K

G A Y E D E L E N

“Bu pazartesi rejime başlıyorum.” “Yine göbekyaptım.” “Yemeği azaltıp, hareketi artıracağım.”“Hamur işini kesiyorum.” “Altın çilek kilo verdiriyor-muş.” “Selülit giderici krem aldım.” Bu cümleler he-pimize tanıdık geliyor. Kendimiz ya da çevremizdekipek çok kişi hayatında bu tarz sözleri defalarca sarfediyor. Özellikle kıştan yaz aylarına girdiğimiz şu dö-nemde kilolarından şikayetçi olmayan yok gibi. Tür-kiye’de adeta herkes bir rejim çılgınlığı içinde. 7’den

Yaz aylarına girdiğimiz şu dönemde adeta bir diyetçılgınlığı yaşanıyor. Yaşam tarzının kolaylaşmasıylaharcanan enerjinin azalması, popüler kültürün fit görünmebaskısı 7’den 77’ye herkesi diyete soktu. Diyet yemeği,spor salonları, inceltici kremler, yağ aldırma ameliyatları,diyetisyenler derken büyüklüğü de milyarlarca TL’yi bulanbir sektör doğdu. Hızlı kilo vermek herkesin isteği. Ancakdiyetisyenler uzun sürede alınan kiloların yavaş yavaşverilmesi konusunda uyarıda bulunuyor.

Rejimdeyimrejimdesin

rejimde

Page 7: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

getirdiği şeker, hipertansiyon gibi sağlıkproblemlerinin bulunduğunu da belirte-rek, şunları anlatıyor: “Vücudunuzdakiyağlardan kurtulmak için zayıfla-ma, güzellik ve estetik merkezle-ri, zayıflama hapları-tozları, di-yet gıdalar gibi birçok yöntembulunuyor. Ama hangi yön-temin kimin için uygun ol-duğuna bakmak lazım.Kişi sağlıklı ve kalıcıbir şekilde zayıflamakistiyorsa kararlı ve sa-bırlı olmalı. İlk ola-rak, yapılan muayeneve genel kontroller sonu-cunda eğer bir sağlık problemivarsa doktor tarafından hastalığıntanısı konulmalı ve tedavisi yapılma-lı. Bu aşamanın sonrasında yapılacakolan tıbbi beslenme tedavisi ise ta-mamıyla diyetisyene aittir.”

Hızlı kilo vermek herkesinisteği. Ancak Baş, alınan kiloların ya-

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 15

KA

PA

K

77’ye diyeti düşünür olduk. Fazla ki-lolar ve obeziteye kadar giden aşırı ki-lolar rejim çılgınlığının en büyük ne-deni. Kültürün ve toplum yargılarınındayattığı ‘sıfır beden’ ve fit görünmede bu çılgınlığa katkıda bulunuyor.

Diyet yemeği, spor salonları, in-celtici kremler, yağ aldırma ameli-yatları, diyetisyenler derken büyüklüğümilyarlarca TL’yi bulan bir sektör ya-ratılmış durumda. Yüzlerce çeşit ürü-nü ve kavramıyla zayıflama sektörügıda ya da otomotiv sektörüyle boy öl-çüşecek hale geldi. Zayıflamak için dün-yada harcanacak paralarla milyonlarcaaç insanın doyurulabilmesi de tezat ya-ratıyor. Zayıflama ve diyet sektörün-deki gelişmeler dünyada tahminleregöre 400 milyar dolar büyüklüğündebir sektör yaratmış durumda. Bu ra-kamın 2014 yılında 586 milyar dola-ra çıkması öngörülüyor.

ENERJİ HARCANAMIYORKilolu insan sayısının artışında

en büyük etken yaşam standartlarınındeğişmesi. Teknolojinin gelişmesiyle in-sanlar daha az enerji harcar halegeldi. Medipol Hastanesi DiyetisyeniEsra Baş, insanların kendilerine ayı-racakları vaktin daralmasıyla da hız-lı yemek yeme, egzersiz yapamama,sağlıklı besin arayışının engellemesi-nin şişmanlamada en büyük faktör ol-duğunu söylüyor. Bu durum da obe-ziteyi yaygınlaştırıyor. Diyetisyen EsraBaş, obeziteyi; bedenin yağ kütlesininyağsız kütleye oranının artması sonucu,boya göre ağırlığın arzu edilenin üze-rine çıkması şeklinde tanımlıyor. Vü-cut ağırlığı boy uzunluğuna göre 30kilo ve üzerindeyse kişi obez olarak gö-rülüyor. Baş, obezitenin beraberinde

ZAYIFLAMANIN MALİYETİ YÜKSEK� Diyetisyen: Seansı 60 ile 250 YTL arasında değişiyor.� Spor salonu üyeliği: Aylık üyeliği 250 YTL'den başlıyor.� Spor aletleri: Koşu bantları 500 YTL'den başlıyor.� Kondisyon bisikleti: Fiyatı 150 YTL'den başlıyor.� Zayıflama kemerleri: 80 YTL'den başlıyor.� Zayıflatan korseler: 60 YTL'den başlıyor.� Zayıflatan eşofman: 60 YTL'den başlıyor.� Yağ aldırma: 3 bin-8 bin YTL arasında değişiyor.� İştah kesici ve vitamin içerikli takviye ürünler: 40 YTL'den 250 YTL'ye kadar değişiyor.� Diyet yemekleri kitapları: 10 YTL ile 50 YTL arasında değişiyor.� Zayıflama çayları: 10 YTL ile 60 YTL arasında değişiyor.� Lahana çorbası kapsülü: 65 YTL'den başlıyor.� Vitamin ve zayıflama hapları: 20 YTL'den başlıyor.� İnceltici kremler: 30 YTL ile 200 YTL arasında değişiyor.

Page 8: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

vaş yavaş ve uzun sürede verilmesi gerektiğikonusunda uyarıyor. Ona göre, haftada 0.5-1kilogram arası kilo kaybı, olması gerekensağlıklı ve kalıcı kilo kaybı. Baş, “Diyetisyen-lerin de en büyük rolünün bireye bilinçli bes-

lenmeyi anlatmak ve bunun yaşam biçimihaline gelmesini sağlamak. Kişinin kilo so-

runlarının altında sağlıksız yeme alış-kanlıkları yatıyorsa bunun bir psiko-

log tarafından yönetilmesi gereke-bilir. Zayıflama diyeti uygulayan

bireyin mutlaka fiziksel aktivi-tesini artırması gerekir. Eg-

zersiz olmadan verilen kilo-yu korumak mümkün de-

ğil” diyor. Esra Baş, “Enönemlisi davranış de-

ğişikliği şeklinde be-nimsenen bir diyettedavisi. Buo lmadansağlıklı vekalıcı kilokaybı im-kâns ız .Aksi tak-d i r d e

elde kalan ruhsal, maddi ve manevi kayıplar-dan fazlası olmayacaktır” uyarısında bulunu-yor.

KİLOYU KORUYUNDünyada çok ciddi boyutlarda bir sektör

yaratılmış olsa da kilo vermenin temel mantı-ğı az yemek ve spor yapmaktan geçiyor. Hemenbütün diyetisyenlerin, doktorların ya da eş dostve arkadaşların tavsiyesi; kilo vermek için bo-ğaza hakim olmak ve egzersizi artırmak yö-nünde. Sadece belli dönemde değil, devamlı ya-panlar ise ideal kiloda kalmayı başarıyor.Ama bu kurala uymayıp dönem dönem diyetyapanlar, boğazından kesmeyip hareketi ar-tırmayanlarsa diyet çılgınlığına neden oluyor.Ama önemli olan, nasıl kilo verildiği ve gerçektenbunun için gereken her şeyin yapılıp yapılmadığı.Çoğu zaman insanlar, gereken her şeyi yaptı-

ğını sanıyor. Değil kilo ver-mek, kilo kontrolü için bileaslında epey ter dökmek ge-rekiyor. En önemli konu-lardan biri de verilen kilo-yu korumak.

Tutarlı Diyet’in sa-hibi ve yaşam koçu GizemTutar, yoğun koşuşturmaiçindeki şehir insanı için ki-loyu korumanın en az kilovermek kadar önemli ol-

duğuna işaret

MAYIS - HAZİRAN 201116 � İSMMMO YAŞAM

KA

PA

K

Gizem Tutar

Page 9: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

KA

PA

K

ediyor. Öğün atlamanın, porsiyon kont-rolü yapamamanın, ayakta yemek ye-menin, şurubu, şekeri ve kremasıyla birseferde minimum 350 kalori almamızasebep olan kahve keyiflerinin ve brunch-la başlayıp, fast food restoranındasona eren hafta sonu kaçamaklarının şe-hir insanının fark etmeden kilo almasınaneden olan 5 yanlış alışkanlığı olduğunusöylüyor. Tutar, uzun saatler çalışan ofisinsanının zayıflamak konusunda en çoksıkıntı çektiği konunun da diyetini ev dı-şında sürdürmek olduğunu belirtiyor.

SU İÇMEK ŞARTÖzel Medicana Hastanesi Diyetisyeni Fatmagül Yıl-

maz Öztürk, hava sıcaklığı arttıkça ihtiyaçların ve tüke-tim isteklerinin değiştiğini dile getirerek, yaz aylarındamutlaka sıvı alımına özellikle de su içmeye özen göste-rilmesi gerektiğini kaydediyor. Öztürk, şu tavsiyelerde bu-lunuyor: “Su oranımızda yüzde 3’lük bir kayıp bile kon-

santrasyonda düşmeye ve performans kaybınayol açar. Su ihtiyacınızı çay ya da kahve ile kar-şılayamazsınız. Yazın besin zehirlenmeleri sık kar-şılaşılan durumlar arasında. Bunun için tavuk vetavuk içeren besinlere, pirinç, yumurta ve yu-murtalı besinlere, ete, deniz ürünleri, süt gibi be-sinlere dikkat etmek gerekir. Meyve vücudun se-rinlemesini sağlar. Hafif egzersizler, akşamüs-tü ve ya sabahın erken saatlerinde yürüyüşyapılabilir ya da yüzülebilir. Tatlı ye-nirse daha hafif sütlü tatlılar se-çilmeli.”

İSMMMO YAŞAM � 17

Fatmagül Yılmaz Öztürk

YOĞUN İŞ HAYATI KİLO ALDIRIYORAşırı yoğun iş hayatı da kilo almada önemli etkenler arasında

yer alıyor. Mesaiden, çok çalışmaktan ve bilgisayar başında kalmak-tan kaynaklanan kilo fazlası da önemli sorunlar arasında yer alıyor.Tutarlı Diyet’in kurucusu ve yaşam koçu Gizem Tutar, günümüzde pekçok insanın vaktinin çoğunu ofis ortamında geçirdiğini hatırlatarak, bunedenle kilosunu korumayı ve sağlıklı yaşamayı hedefleyen şehir in-sanının ofis ortamında sağlıklı beslenmek için nelere dikkat etmesi ge-rektiğini bilmesi gerektiğini vurguluyor. Tutar, ofis insanına önceliklesu tüketimine dikkat etmesini öneriyor. Yoğun çay kahve tüketimininde etkisiyle ihmal edilebilen su tüketiminin günde en az 1 litre olma-sı gerektiğine dikkat çekiyor. Tutar, sağlıklı beslenmenin diğer bir önem-li konusunun kahvaltı olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: “Şehirinsanının erken kalkma, yol uzunluğu, zamansızlık gibi nedenlerle ih-mal ettiği kahvaltı sağlığını, o günkü performansını ve iş verimini olum-suz etkiler. Poğaça yemek kahvaltı etmek değil. Evden çıkmadan kahv-altı edilemiyorsa 1-2 kraker, 2-3 kuru kayısı veya 1 bardak süt ile biraçılış yapıp, işyerine ulaşıldığında hemen kahvaltı etme alışkanlık ha-

line getirilmeli. Ayrıca gün içerisinde halsizlik, uyku hali ve verimsiz-lik gibi sorunlarla karşılaşılmaması için mutlaka ara öğünler yenilmeli.Yolda yürürken ısırılan simit veya ikindi kaçamağı olarak yenen çiko-lata ara öğün değil. Ara öğün olarak, hafif ve kan şekerinizi dengedetutacak taze ya da kuru meyveleri, süt ürünlerini, küçük sandviçleri veyapiyasada bulunan diyet bisküvi ve krakerleri tercih edilmeli. Akşam ye-meğine çok geç saate kalınmışsa hafif bir menü tercih edilmeli. Bu müm-kün olduğunca öğle yemeklerine uydurulmalı. Örneğin öğlen sebze yen-diyse akşam et çeşitleri tercih edilmeli. Her iki öğünde et yemek zorundakalanlar salatayı bol tüketmeli.”

Tutar’ın diğer tavsiyeleri ise şöyle: “Gün içinde öğün atlanılmamalı.Öğlen yemeğe fırsatı olmayanların da et, tavuk veya balıklı sandviç-lerle yüzde yüz meyve suları veya ayran gibi sağlıklı içecekleri tercihetmeli. Günün ortasında toplantıya girenler, masadaki yağlı ve kalo-rili kurabiye tarzı atıştırmalıklardan uzak durmalı. Sağlıklı beslenmeiş verimi açısından önemli. Firma sahipleri toplantılarda kuru meyve-ler veya kolay tüketilebilecek taze meyveler servis ettirmeye başladı.”

Page 10: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201118 � İSMMMO YAŞAM

KA

PA

K

İŞE YARAYABİLECEK TAVSİYELER� Porsiyonlarınızı mümkün olduğu kadar küçük tutmaya çalışın.� Yemek siparişinizin hepsini aynı anda vermeyin. Böylece doyduğunuzu hisset-tiğiniz anda gereğinden fazla yemek zorunda kalmazsınız.� Yemek siparişinize çorba, deniz ürünleri veya ton balığı ile hazırlanmış sa-lata ile başlayabilirsiniz.� Alkol alacaksanız votka, rakı gibi kalorisi yüksek içecekler yerine kırmızışarap, beyaz şarap gibi daha az kalori içeren içecekleri tercih edin.� Yemeğin tadına bakmadan tuz eklemeyin.� Yazın özellikle bol bol sebze ve meyve tüketin.� Daha fazla yağ tüketmeye teşvik eden kızartmadan uzak durun.� Masanıza ekmek sepetinin konulmasına izin vermeyin. Ekmek yemeden doyamıyorumdiyorsunuz az miktarda kepekli ekmek tercih edin.� Eğer fastfood tarzında bir öğün tercih edecekseniz hamburger yerine lahmacun,gazlı içecekler yerine de ayran tüketebilirsiniz.� Sıvı tüketimini artırın. Susadığınızı hissettiğiniz her an su için.

Ş O K D İ Y E T H A S T A E D İ Y O RÖzel Medicana Hospitals’da çalışan Diyetisyen Fatmagül Yılmaz

Öztürk, Türkiye’de insanların sabırsız olduğunu ve hemen sonuç va-deden yöntemlere ilgi gösterdiğini vurguluyor. Öztürk, şu uyarılardabulunuyor: “Uygunsuz diyetlerle daha çok sağlığımızı kaybederiz. Kısasürede fazla kilo verimini hedefleyen bu diyetler genelde şok diyet de-diğimiz kalorisi düşük diyetlerdir. Günlük ihtiyaçlarımızı karşılama-da yetersiz kalır ve daha çok yağ kaybı yerine kas ve su atımı söz ko-nusu olur ki görüntü olarak tatmin olmamızı sağlarlar. Beraberindekansızlık, vitamin, mineral eksikliklerine bağlı ağızda yaralar, cilttekuruma, saçlarda aşırı dökülme, tırnakta şekil bozuklukları, mide prob-lemleri ve bazen ani şok ölümleri beraberinde getirir. Metabolizma-

nın düşmesine yol açtığı için verilen kilolar korunamayıp daha fazlasıylageri alınır. Bu da kişide başarısızlık duygusunu beraberinde getirir. Yo-yo sendromu dediğimiz defalarca kilo alıp verme sonucunda metabolizmada beraberinde hırpalandığı için belli bir süre sonra vücut kilo veriminecevap vermez bir hale gelir. Bir ünlünün, komşunun veya arkadaşımızındiyetlerini uygulama eğilimleri çoğunluktadır. Oysa diyet kişiye özel-dir. Her insanın metabolizması aynı değildir. Sizinle aynı yaşta olanarkadaşınızla bile metabolizmanız uyuşmaz. Çünkü boy, kilo ve cin-siyet durumu da bazal metabolizmanızın faklılaşmasına sebep olur.Bazal metabolizma bir nevi parmak izi gibi kişiye özeldir ve buna göreihtiyaçlarınız değişir.”

Page 11: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 19

KA

PA

K

HANGİ HAREKETNE KADAR KALORİYAKTIRIYOR?Aktivite Harcanan

kalori� Dinlenme, uzanma 60� Oturma 72� Ayakta durma 84� Konuşma 84� Televizyon izleme 80� Okuma yazma 84� Yer silme 216� El, yüz yıkama 138� Duş yapma 252� Elde çamaşır yıkama 180� Çamaşır asma 270� Ütü yapma 252� Bilgisayar kullanma 100� Dikiş dikme 174� Giyinme, soyunma 138� Bulaşık yıkama 110� Toz alma 160� Araba kullanma 168� Top oynama 210� Yürüme 216� Koşma 350� Tenis oynama 426� Yüzme 350

SON GÜNLERİNMEŞHUR DİYETİ: DUKAN

Son dönemde Dukan Diyeti çok moda.. Diğer bir adı; Fransız diyeti. Hız-lı zayıflatan protein diyeti olarak da anılıyor. Dr. Pierre Dukan tarafından ta-

sarlanmış.� Bu diyet proteinle karbonhidratı be-

raber tükettirmiyor. Dukan diyetinde su tü-ketmek çok yararlı.

� Dukan diyetinin ilk aşaması vücu-dun diyete alışma evresi, ikinci aşaması kiloverme ve metabolizma hızlandırma aşama-sı olarak tanımlanıyor.

� Diyetin üçüncü aşamasında; veri-len kiloların korunması ve detoks sürecinin pe-kiştirilmesi amaçlanıyor. Bu aşamada kar-bonhidratlara yer verilebiliyor.

� Dukan diyetinin ilk aşaması zayıf-lama hedefine göre 2 gün ile 7 gün arası de-ğişiyor. 20 kilo ve daha fazla zayıflamak is-teyenler 7 günlük 1. aşamayı tercih etmeli.5 kilo ve daha aşağı zayıflama hedefi olan-lar 2 günlük 1. aşama ile yetinebilirler.

� Dukan diyetinin ikinci aşaması zayıflama hedefine göre 2 gün ile7 gün arası değişiyor. 20 kilo ve daha fazla zayıflamak isteyenlere 7 günlük1. aşamayı tercih etmeleri öneriliyor.

Page 12: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201120 � İSMMMO YAŞAM

ND

EMİN

SESİ

‘Tekzipyemeyenigazetecisaymam’

Duayen gazeteci YalçınBayer, ‘Yeter Söz Milletin’köşesiyle Hürriyet’te 17yıldır Türkiye’nin nabzınıtutuyor. Gazetecilikmesleğinde yarım asrıgeride bırakan Bayer,“Gazetecilikte tekzip,açıklama yemeyen,hakkında tazminat davasıaçılmayanı ben ‘gazetecilikyapıyor’ saymam. Tabii kidokunacaksınız, karşıtarafı rahatsız edeceksiniz,kamu adına, gazetecilikdenetimi adına.Yoksa ‘şambabacı’olursunuz” diyor.

S E H E R K A R A T A Ş

Yalçın Bayer, Hürriyet Gazetesi ile özdeşleşen köşe yazarlarından… Yıllardır‘Yeter Söz Milletin’ adlı köşesinde Türkiye’nin nabzını tutuyor. Siyasi, ekonomik vesosyal gündemi yakından takip ediyor. Bugün halen bir şehirden başka bir şehre, par-ti toplantısından, dernek ve kurum toplantılarına koşturup deneyimlerini köşesine ak-tarıyor.

Tesadüf eseri başladığı gazeteciliğe 50’ye yakın yılını vermiş bir duayen, Yal-çın Bayer. 27 Mayıs 1960’da, Türkiye’de ihtilalin olduğu bir dönemde liseye gider-ken babasının okuduğu Cumhuriyet gazetesine duyduğu ilgiyle gazeteci olmaya ka-rar vermiş. 18 yaşındayken gazetenin yurt haberler servisine dışarıdan haber geç-meye başlamış. Gönderdiği siyasi bir haberin ertesi gün yayınlanmasıyla adım attı-ğı Cumhuriyet gazetesine 29 yılını vermiş. Ailesi gibi gördüğü gazetede pek çok bö-lümde görev yapmış. Bayer, 1991’de ise Hürriyet Gazetesi’ne haber müdürü olarakgeçmiş. 1994’te ise köşe yazılarına başlamış. Bayer, “Bir konuda eleştirdiğim bir ki-şiye, onun mağduriyetinde sahip çıkarım. Her an, herkes kendisini köşemde bulabi-

Page 13: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

lir” diyor. Gündemle ilgili tespitleriyle tanınan Yalçın Bayer’le, ha-yatını, gündemi ve gazeteciliği konuştuk.

İlk gazetecilik deneyiminizle başlayalım…Cumhuriyet gazetesi küçük yaştan beri bizim yuvamız oldu.

Çalışanlarla bir ailenin mensupları gibiydik. Burada okuduk, buradaevlendik, çocuklarımıza kavuştuk. Cumhuriyet’te gazetecilik mes-leğinde çok şeyler edindim. Çok önemli kişileri tanıdım. Nadir Nadi,Doğan Nadi, Cevat Fehmi Başkurt, Kayhan Sağlamer, Erol Dallı, İl-han Selçuk, Yaşar Kemal, Orhan Duru, Hilmi Yavuz, Uğur Mumcu,Ali Sirmen, Mustafa Ekmekçi, Oktay Akbal, Yalçın Doğan, CüneytArcayürek, Orhan Erinç…1963’ten, 1980’e kadar gazetenin herşeyiydim diyebilirim. Yurt muhabirleri, Ankara ve diğer bürolarlahaber bağlantılarını kuruyordum. Eski Genelkurmay Başkanı Ce-mal Gürsel rahatsızlanınca Amerika’ya tedaviye gönderilmişti. Ölü-münden altı ay öncesine kadar, gece yarısından sabah 9’a kadargazetede ölüm haberini bekledim. Matbaada kalıplar hazırdı. Geceyarısı haber gelse hemen Yazı İşleri Müdürü’ne haber vereceğim vekurşun kalıpları rotatife taktırıp, baskının neresindeyse, son haberolarak verecektik. O zaman Amerika’da muhabir yok. Dünyada olan-lardan sadece yabancı ajanslar vasıtasıyla haberdar oluyorduk. Gö-zünüz hep ‘tikers’ denilen cihazda olmak zorunda. Bir saat bile uyu-mak mümkün değil. Arada masa üzerinde battaniyeye sarılıp uyu-mak isterdim. Orgeneral Gürsel’in ölümü sanırım saat farkı nede-niyle öğleye doğru açıklandı. Ben de ‘atlamamış’ oldum.

12 Eylül darbesini yaşadınız. O dönemi anlatır mı-sınız?

12 Eylül’ü sabaha karşı öğrendim, gazeteye gittim. Arkadaşlargelmeye başladı. Hepimiz can derdindeydik. Her an öldürülme kor-kusu yaşıyorduk. O zaman ne koruma ne özel araç vardı. Cağa-loğlu’ndan Sirkeci’ye kadar yürüyüp, otobüsle Taksim’den Mecidi-yeköy’deki evime gidiyordum. Hiç unutmam bir gün Mecidiyeköy’deotobüs beklerken arkamdan sırtıma bir el değdi. Bir an ‘şimdi ka-famdan kurşunu’ yiyeceğim diye düşündüm. Arkamı dönünce birgenç bana bir adres sordu. Oradan otobüse gidinceye kadar du-daklarımın patladığını söyleyebilirim. Her zaman bu ülke ne kadarşanssızmış diye düşünürüm, bu nedenle Atatürk’e acırım.

Bu süreçte Cumhuriyet’te gazetecilik yapmak zormuydu?

1980’lerin başında Cumhuriyet’in haber müdürü oldum. Özaldöneminden itibaren çok etkin bir gazete olduk. Düzgün, etik veahlak sınırlarını hiç zorlamayan gazetecilik yaptık. Hasan Cemal’inGenel Yayın Müdürlüğü, Okay Gönensin Yazı İşleri Müdürlüğü’ndeiddialı ve keyifli gazetecilik yaptık. Uyum içinde çalıştık. Cemal veGönensin’le birlikte 11 yıl bu görevi sürdürdük. Sonra yollarımız

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 21

ND

EMİN

SES

İ

ayrıldı. Cumhuriyet’teki yönetim-yazar tartışmasına girmek istemiyorum. Çün-kü yıllar itibariyle çok yazıldı, çizildi. Cumhuriyet’i tanımak için Hasan Cemal’in‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ kitabı ile Nadi ailesinin yeğeni Emine Uşak-lıgil’in bu kavgalardan 20 yıl aradan sonra yazdığı ‘Benim Cumhuriyet’im’ adlıkitaplarını okumak gerekir. Bu çekişme nedeniyle çok üzülmüştüm. İdeolojik birkavgaydı açıkçası. Bu ayrışmadan Cumhuriyet çok etkilendi.

Cumhuriyet’ten ayrılmanız nasıl oldu?İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu ekibi, Hasan Cemal’le anlaşmazlık halindeydiler.

Onun yayın politikasına karşı çıkıyorlardı. Cumhuriyet Yayın Kurulu’nda, üç dö-nem milletvekili olan gazeteci yazar Ahmet Tan’la taraf olmadık. Cumhuriyet’inortakları çekişme halindeydiler hep. Her zaman söylerim, Pizza Kulesi gibi biryapıda hangi taraf çekerse çeksin o yapı devrilir. Ama Cumhuriyet laiklik, çağ-daşlık ve Atatürk ilkelerinden hiçbir zaman vazgeçmedi, bugün de aynı yayınpolitikasını sürdürüyor. Türkiye’nin çok önemli bir kurumudur. 1990’ların ba-

TARAFSIZ GAZETECİKALDI MI?

Gazetecilerin yazdıkları kitaplar nedeniyle tutuklandığı bir ortam-da basın özgürlüğünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önce, Türkiye’de artık bağımsız, yansız gazeteci kaldı mı diye sor-mak lazım. Büyük medyada ne yazık ki iki elin parmaklarını geçmeyecekkadar gerçek gazeteci kaldı. Öbürlerinin hepsi biat etmiş durumda. Ya pat-ron korkusundan gerçekleri ve doğruları ortaya koyamıyorlar ya da ‘amanbana bir şey olmasın’ diye düşünen ‘şambabacı’ gazeteciler. Türkiye’de ger-çek anlamda bağımsız ve tarafsız gazeteci artık yok. Bazılarının vicdan-ları sızlasa da yok.

Page 14: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201122 � İSMMMO YAŞAM

ND

EM

İNS

ES

İ

şında Selçuk ve Mumcu ile birlikte Cum-huriyet’ten istifa ettik. Cumhuriyet’tenistifa ettikten sonra İlhan Selçuk’a ‘İz-ninizle ben çalışmak istiyorum’ dedim.Hürriyet, Milliyet ve Sabah’tan tekliflergelmişti. Milliyet’e gitmem dedim, çün-kü binası hala Cağaloğlu’ndaydı. YineCumhuriyet’teki dostlarla bir arada ola-cak, Cumhuriyet’in sorunlarından uzakkalamayacaktım. Hürriyet ve Sabah, İki-telli’ye yeni taşınmıştı.

Aslında, ben de kendimi Cumhu-riyet dışındaki bir gazetede test etmekistiyordum. Önce Sabah ile anlaşmıştımancak Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök ısrarlaçağırıyordu. Ben de kabul ettim.

Hürriyet’te köşe yazarlığın-dan başka görevlerde bulundunuzmu?

1991 yılında çalışmaya başladı-ğım Hürriyet’te haber müdürü olarak işebaşladım, haber araştırma müdürlüğü gö-revlerinde bulundum. 1994 yılındanbu yana ‘Yeter Söz Milletin’ adını taşı-yan köşeyi hazırlıyorum.

Köşenizin adı Demokrat Par-ti’nin sloganı olan ‘Yeter Söz Mil-letin’ adını taşıyor. Neden bu slo-ganı köşe ismi olarak seçtiniz?

Bu ismi ben seçmedim. ErtuğrulÖzkök ‘sana bir köşe açalım’ teklifiylebirlikte ismini de önerdi. ‘Olmaz’ dedimçünkü Demokrat Parti’nin sloganıydı. Tekumudum Oktay Ekşi’ydi. O da hanisolcu falan kesin itiraz eder diye bekli-yorum. Ama o da Ertuğrul Özkök’ün öne-risini çok güzel buldu. Baştan karşı çık-mıştım ama herkes için bir platform oldu.

Köşenizi, gelen mektuplarla,haberlerle hazırlıyorsunuz. Gündeortalama kaç mektup, e-posta vetelefon geliyor?

Bazı yazarlar abartır. Binlercee-posta geldi diyen gazetecilerden ola-

mam. Palavradır bunlar. Yapı ortadadır,bazı günler 200 gelir, bazı günler de300’u bulur. Makulü olan da budur. Bö-bürlenerek ‘binlerce mail alıyorum’ di-yenler bunu utanmadan nasıl söylüyorlaranlamıyorum. Alırlarsa, köşelerinde bu-nun yansıması ne kadardır. Ben Hürri-yet’te altı gün, Ankara Ek’indeki köşemdede her gün yazıyorum. Her gün bu ka-dar yazı yazan bir yazar var mıdır? Öylebüyük bir kadromuz yoktur. AsistanımSerpil Hanım ilk elemeyi yapar; neyi ne-rede değerlendireceğini bilir. Neyin ne-rede kullanılacağı zaten bellidir. Kamuyu,bürokrasiyi, siyaseti ilgilendiren yasa,soru önergesi, YÖK, Telekom, ÖSYM, gü-venlik, yargıya dönük eleştiri ve gö-rüşlerin Ankara ekinde yer alması dahadoğrudur. Ana gazetede yer bulamayankonuların Ankara ekinde yer alması, ko-nunun çözümünü ve duyurulması bakı-mından daha doğru bulurum. Bunlarıngenel müdürlükleri Ankara’da oldu-ğundan çözüm daha yakın bulunur.Övünmüyorum ama Yalçın Bayer’e herzaman herkesin ihtiyacı olabilir. Bir ko-nuda eleştirdiğim bir kişiye, onun mağ-duriyetinde de sahip çıkarım. Her an her-kes kendisini köşemizde bulabilir; iyi veyaeleştiri anlamında.

Köşenize gelen çok ilginç,unutamadığınız mektuplar var mı?

Bir gazeteci haksızlık veya yan-lışlık da yapabilir. Bunu hemen düzelti-rim. Gönderilen bir açıklamayı yayın-larım. Hiç kompleksim yoktur. Bir ko-nunun veya olayın doğrusunu da böy-le yakalayabilirsiniz. Bir de dava açan-lar vardır. Mesela, bir üniversiteninrektörü 500 bin liralık dava açmıştı. Neyazık ki, dört yıl aradan sonra bin lira-ya mahkum oldum. Şaşırdım, avukatı-ma sorduğum zaman bunun nedenini an-lattığında ‘helal olsun, severek verece-

POLİTİKAYLAİLGİLENMEYENGENÇLEREKIZIYORUM

Türkiye’de gençlerin politikaya ilgisini nasılgörüyorsunuz?

Bir gazeteci doğal olarak siyaset, ekonomi başta ol-mak üzere spordan magazine kadar her konuyla ilgilen-mek zorunda. Ben geçen ay Ankara'da CHP'nin Kurulta-yı’nı izledim. CHP bir muhalefet partisi, Atatürk'ün kurduğuve Türkiye'nin ihtiyacı olan bir parti. Orada neler olduğu-nu, türban, Güneydoğu konusunda nasıl açılımlar yapacağını,iktidara gelirse ekonomik ve eğitim gibi konularda neleryapacaklarını ben de öğrenmek istedim. Ben, partilere kı-zan, ilgilenmek istemeyen gençlere çok kızarım. Politikaile ilgilenmeyen gençler Türkiye'de neler olduğunu bilmezler.Bölücü, soyguncu ve dinci iktidarlar tarafından kandırılır-lar. Hiçbir şeyin farkına varmazlar. Birgün bakarlar ki, ken-disi türbana girmiş, cahil bir cemaat kendisini esir almış,kendi düşüncülerini dikte ettirmeye başlamış. Kirli kafalıanlayışa karşı her zaman uyanık olmak gerekiyor. Bununiçin de bilmek, öğrenmek ve de okumak lazım.

Page 15: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

ND

EM

İNS

ES

İ

İSMMMO YAŞAM � 23MAYIS - HAZİRAN 2011

UÇURUMLARDANKORKMAM

Yazılarınıza eleştiri geliyor mu?‘Yeter Söz Milletin’ az eleştirilen bir köşe.

Çünkü bu köşede 'hikaye, öykü' yazmıyorum. Hal-kın gerçek şikayetlerini, sorunlarını, önerilerini vegörüşlerini aksediyorum. Onların sesiyim bir an-lamda. Tabii gerçekler ortaya konduğu zaman bun-dan rahatsız olan bir kesim mutlaka oluyor. Be-lediyeciler, siyasetçiler, hırsızlar, yolsuzlar, na-mussuzlar gibi. Ama halkın sömürülmesine kar-şı çıktığımız için, din sömürücülüğü yapanları eleş-tirdiğimiz için bizi sevmeyenler de var tabii. Benhiçbirini dinlemem, doğru bildiğim şeyi yaparım.Kedinin üzerine su dökülürse kaçar. Ama ben kaç-mam. Bir sürü tepki, eleştiri, görüş gelir. Veya ken-dim yazarım. Hiçbir zaman ‘kedi’ olmadım, kaç-madım, kaçmam. Uçurumlardan korkmam.

ğim tazminatı’ dedim. O da çok güldü. Gaze-tecilikte tekzip, açıklama yemeyen, hakkındatazminat davası açılmayanı ben ‘gazetecilik ya-pıyor’ saymam. Tabii ki dokunacaksınız, kar-şı tarafı rahatsız edeceksiniz, kamu adına, ga-zetecilik denetimi adına. Yoksa o zaman‘şambabacı’ olursunuz.

Gazetecilik mesleğini gençlereönerir misiniz?

Öneririm. Ama size uçak pilotu, gene-tik mühendisi, bilgisayar mühendisi, ziraat mü-hendisi, ressam ol dememin ne kadar katkısıvarsa, gazeteci ol dememin de o kadar katkısıolabilir. Türkiye'de artık gazetecilik mesleği-ne girmek zor. Çünkü pazar büyük değil. Bu-gün Türkiye’de toplam 28 İletişim Fakültesi var.Bu fakültelerin fazlalığı, biraz da kaliteyi dü-şürüyor. Bu nedenle daha seçkin fakülteler veöğrenciler olması lazım. Televizyonculuk der-seniz aynı şeyi onun için de söyleyebilirim.

Okurlarımız dergimizi okurken

genel seçimi geride bırakmış olacağız.Türkiye’deki siyasi gündemi nasıl de-ğerlendiriyorsunuz?

Geçmişteki siyasal havanın olmadığınısöylemek isterim. Dünyada da böyle. Artık med-yanın çeşitli mecraları var. Televizyonlar ve in-ternet siteleri, sosyal paylaşım siteleri çok önemkazandı. Gazetelerin önemi giderek azalıyor.Örneğin, Almanya’nın en büyük gazetesi 4.5-5 milyon satıyordu. Bugünlerde 2.8 milyonadüştüğünü bizzat bir yöneticisinden duydum.Ama internetteki gazetesinin tıklama sayısı 6milyonu bulmuş. Gelecek beş yıl içinde tiraj-lar daha da düşecek. Belki bu süreç Türkiye’de10 yılı bulabilir. Bu gözle bakıldığında siyasikampanyaların ağırlığı daha çok televizyon-lara kayıyor. CHP, seçim kampanyasına ilk kezTV reklamlarıyla başladı. Aynı durumu MHP’dede gördük. AKP, seçimlerde daha profesyonelekiplerle çalıştı. Her şey bir ‘siyaset mühendisliği’etkinliğinde gerçekleştiriliyor.

İSMMMO YAŞAM’ITAKİP EDİYORUM

İSMMMO ve mali müşavirlik mes-leği hakkında görüşleriniz neler?

Türkiye’de mali müşavirlik, benim içindoktorlar, avukatlar ve mühendisler gibi enönemli mesleklerden biridir. Dürüst olmak, namusluolmak, hırsızlık yapmamak, devleti soydurmamakkavramlarıyla yakından ilgili... Önemli olan şef-faflıktır. Mali müşavirler ne kadar düzgün olur-larsa, toplum da o kadar düzgün ve ahlaklı olur.Odanın dergisini de takip ediyorum. Bize çeşitlisendika, özel ve resmi kurumların onlarca der-gisi gelir. Gerçi, bunları takip etmek zordur.Ama ben zamanım elverdiğince bakar, tararım.İçindeki önemli yazılardan yararlanırım veya ar-şivime keserim. ‘Yaşam’ dergisi de bu dergiler-den biridir.

Page 16: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201124 � İSMMMO YAŞAM

DO

SY

A

Kaos ülkelerindedevrim aşkı

Ortadoğu ülkelerindeki esendemokratik dönüşüm rüzgarları,hem yüzlerce insanın canınıalıyor, hem de iktidarlarısarsıyor. Tarihin en eskiçağlarından bu yana hep kaos vekarmaşa ile anılan topraklarköklü bir değişim geçiriyor. Budeğişimi Ortadoğu topraklarınınyeni dünya ekonomisine entegreedilmesi olarak görenler de var;değişimin ABD, Çin ve Rusyaekonomisine doping yapacağınıdüşünenler de…

F E R İ D E A Y

Akşamüzeri eve ya da bir buluşmaya gitmek üzere işten çık-maya hazırlandığımız an ile varmak istediğimiz noktaya geldiğimizan arasında geçen zaman nedir ki! 45 dakika, belki de bir saat. Sa-dece o süre içerisinde onlarca insanın yaralandığını, ölümle burun bu-runa geldiğini; çocuklarının açlığa daha fazla dayanamayan göz-

yaşlarıyla karşı karşıya kaldığını, evinin hemen yanı başına, çatısı-na bomba atıldığını düşünebiliyor musunuz? Ortadoğu’da her gün bin-lerce insan bu insanlık dışı tabloyu yaşıyor. Türkiye’de orta yaşları-nı yaşayan pek çok insan gibi, Ortadoğu denince benim de aklıma ilkolarak ‘karmaşa ve savaş’ geliyor.

Ancak son aylarda Ortadoğu’da Arap dünyasında esen demo-kratik dönüşüm rüzgarı, yüzlerce insanın canına mal olsa da iktidarları

Page 17: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 25

DO

SY

A

sarsıyor. Bu dönüşüm rüzgarı, hemen her Cuma günüonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan gösterilerin devamettiği Suriye’ye de sıçrayınca Türkiye sınırlarına dayanmışoldu. Kuzey Afrika’daki olaylar, Libya’ya NATO müda-halesi ve gündemden düşmeyen diğer ülkelerdeki ge-lişmelere her gün yeni ayrıntılar ekleniyor.

DUYARLI KAMUOYU SORUYORTürkiye’de üniversiteler, düşünce kuruluşları, si-

vil toplum örgütleri, öğrenci grupları Ortadoğu’daki dö-nüşüm üzerine sık sık toplantılar düzenliyor. Türkiye’deherkes neler olduğunu anlamaya, kavramaya ve bir adımsonrasını öngörmeye çalışıyor. Yanıtlanması gereken okadar çok soru var ki; “Onlarca yıllık iktidarlara karşıbu başkaldırı, bu dönüşüm neden şimdi? ABD’nin halkhareketlerine desteği var mı? Ortadoğu’daki halk ha-reketleri Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası mı? Or-tadoğu’daki dönüşümü desteklemeli miyiz yoksa kar-şı mı çıkmalı mıyız? Domino etkisiyle hızla yayılan olay-larda sırada hangi ülke var?”

Dünyada ve Türkiye’de duyarlı kamuoyu bu so-rulara yanıt arıyor. Ekonomistinden hukukçusuna ga-zetecilerden bürokratlara kadar herkes, tarihinin en eskiçağlarından bu yana hep kaos ve karmaşa ile anılan top-raklarda ne olduğunu anlamaya çalışıyor.

Prof. Dr. Samir Salha, buradaki gelişmeleri yön-lendirmede sistemin belirleyici olabileceğini ve İsrail ileçok uluslu şirketlerin çıkarlarını göz önünde bulundur-ma tehlikesinin olabileceğini belirtiyor. Mayıs ayında İs-tanbul’da düzenlenen ve “Dünya Ekonomisindeki EksenKaymasından Türkiye’nin Alacağı Pay Ne Olacak? Or-tadoğu’da Yaşanan Gelişmeler Dünya Ekonomisini Na-sıl Etkileyecek?” başlıklı toplantıda oldukça kapsamlı birsunum yapan Denizbank Başekonomisti Dr. Saruhan Özel,gelecek 5 yılın en önemli ekonomik trendlerinden biri-nin “Ortadoğu ülkelerinin dünya ekonomisine daha faz-la entegre edilmesi olduğunu” ifade ediyor. Özel, buradakibüyük tüketim potansiyeline de dikkat çekiyor.

YENİDEN ŞEKİLLENMEEkonomist Dr. Mehmet Cavlı da dünya ülkeleri-

nin iktisadi olarak yeniden şekillendiğini belirtiyor. Cav-lı, şöyle devam ediyor: “Bazı ülkelerde oluşan protes-tolar, petrol fiyatlarının artışı, gıda ve hayvancılık

DEĞİŞİM ÇOK SANCILI OLACAKStratejik Düşünce Enstitüsü uzmanı Prof. Dr. Mustafa Aydın ise “Ortadoğu Ye-

niden Yapılanıyor” değerlendirmesinde şu noktalara dikkat çekiyor:� Stratejik bölgeler tarihte hep döneminin etkin sosyal politik faktörlerinin

de müdahaleleriyle ciddi değişiklikler yaşadı. Ne var ki bu değişiklikler halkı Müs-lüman olan Ortadoğu’daki totaliter yönetimleri etkilemedi, burada yöneticiler öncekidönemde kendilerine verilen görevi yerine getirmeye devam ettiler. Müslüman halk-ları, sosyal ve ekonomik açıdan geride tuttular.

� Batı dünyası bundan yararlandı; muhatapları tekti, kamuoyunu ikna etmegibi bir dertleri yoktu. Görünen kitlesel sefaletin sebebinin İslâm olarak gösterilmeside işlerine geldi.

� Ancak şartlar çok değişti. Bugün politik açıdan batının dışında Çin, Rus-ya, Hindistan gibi yeni önemli güç merkezleri var. Dolayısıyla batının bu yeni rakipleriyleölçüşebilmek için Ortadoğu’da yeni bir dönemin başlaması gerekiyor. Ayrıca halk-lar da iletişim araçları sayesinde bilinçlendi.

� Kitlelerin talepleri belli; diktatörlerin idareyi bırakmaları, halkın iradesi-ne saygılı hükümetlerin oluşturulması ve yaşanan sefalete çözümler üretilmesi. Buyeni dönemde demokratikleşme Batı için de işlevseldir.

� Bu dönem çok sancılı olacak. Şüphesiz alaşağı edilen yönetimlerin yerineönce geçici hükümetler kurulacak, seçimlere gidilecek, yeni hükümetler yığınla so-runa çözümler arayacaktır. Ama hızlı değişim dönemlerinin karakteristik bir özelli-ği olarak yeni yönetimlerin verdikleri kararlar ve alınan sonuçlar uzun zaman ye-terince tatmin edici bulunmayacaktır.

Page 18: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

DO

SY

A

MAYIS - HAZİRAN 201126 � İSMMMO YAŞAM

ürünlerinde başlayan fiyat artışları ve uluslararası nakit sermayenin dal-galanması oldukça düşündürücü bir hal aldı. Bütün olanların gelişmişülkelerdeki bankaların menfaatine işlediği görülüyor. Bankalar çok ka-zançlı çıkacağa benziyor. Ünlü yatırımcı George Soros’un geçmişte söy-lediklerini akla getiriyor. Bu yaşanan iktisadi krizin devam edeceğini,hatta şiddetini arttırarak süreceğini ve faiz indirimine rağmen daralantüketici talebinin para kısıtlaması riskini beraberinde getireceğini ve bü-tün olanların yeni bir dünya iktisadi düzeninin kurulmasında bir plan-lanmış kurgu olduğunu ifade etmişti…”

Cavlı, Afrika kıtası ülkeleri ile başlayan yönetim sistemlerindekideğişimin, aynı zamanda dünya ülkelerine önemli mesajlar verdiğini be-lirterek, “Bu, iktisadi demokrasinin iflas ettiğinin bir işareti olarak al-gılanabilir” değerlendirmesini yapıyor. Mevcut iktisadi demokrasinindünya nüfusunun yüzde 80’ini yoksullaştırdığına ve yolsuzlukları artırdığınadeğinen Ekonomist Cavlı, bir ülkenin ekonomik hayatı iflas ettiğinde gü-venliğinin de sıkıntıya düştüğünü anımsatıyor. Cavlı, Kuzey Afrika, Or-tadoğu ülkelerindeki gelişmeleri de “Acımasız iktisadi rekabet hane hal-kı gelirlerini düşürü-yor ve bu da tepkilerinölçüsünü arttırıyor”diye yorumluyor.

GÜNEYDOĞUASYA SIRADA

Sıcak küreselsermayenin bulundu-ğu ülkeleri sömürgehaline dönüştürdüğü-nü ve yeni bir iktisadidünya düzeninin ku-rulmakta olduğunu ifa-de eden Cavlı, Ortado-ğu’da Türkiye’nin bir fi-nans merkezine dön-üştürülmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Cavlı, önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri aktarırken şunla-rı söylüyor: “Fotoğraflar gösteriyor ki; iktisadi demokrasinin bilginleriartık mazeret bulamıyor, iktisadi istismarlarına artık bahane uydura-mıyorlar. Kuzey Afrika ülkeleri ile başlayan değişimin, Ortadoğu ülke-lerine, daha sonra yoksulluğu had safhaya ulaşan nüfus yoğunluğu çokyüksek olan Güneydoğu Asya ülkelerine sıçrayacağı beklentisi artıyor.Avrupa Birliği ülkeleri belli etmese bile tedirginliğe girdikleri söylene-bilir. Ticaret daraldı, işsizlik arttı. Zira Avrupa Birliği ülkeleri de zor du-rumdalar. İlk başlarda, Ortadoğu’daki olayların iktisaden ABD, Çin ve

BÜYÜK GÜÇLERPOLİTİKA DEĞİŞTİRİYOR

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Ta-rık Oğuzlu, ‘Arap Baharı’ olarak da anılan Ortadoğu ülkelerindeki ge-lişmelerin, başta ABD olmak üzere büyük güçlerin bölgeye ilişkin poli-tikalarını gözden geçirmelerini gerektirdiğini belirtiyor. Bölgedeki yenidinamiklerin, bölge dışındaki aktörleri de yakından etkileyeceğine dik-kat çeken Oğuzlu, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Başta Mısır olmak üzere, Tunus, Libya, Suriye, Ürdün, Yemen veKörfez ülkelerinde demokratikleşme neticesinde iktidara gelebilecek par-tilerin, halklarının eğilimleri doğrultusunda hareket ederek Amerika veİsrail karşıtı politikalar izlemeleri oldukça yüksek bir ihtimaldir. Kriz ABiçin ciddi bir fırsat sunmaktadır. Bir yandan AB’nin en yakınında olmakta,diğer yandan, ABD krizin çözümünde liderlik rolünü oynamak isteme-mekte, ayrıca Libya’daki muhalif güçler Avrupalı ülkelerden daha etkiliroller oynamalarını istemektedirler. Geleneksel olarak Batı yanlısı rejimlerinyerlerini birer birer terk etmeye başlamaları Rusya ve Çin’i memnun et-mektedir. Özellikle Çin için önemli olan bir şey, uluslararası ilginin Çin’iniç ve dış politikaları üzerinden kalkmasıdır. Birçok gözlemci mevcut ABpolitikalarının bölgedeki baskıcı rejimlerin meşruiyetine dolaylı da olsakatkı yaptığını düşünmekte ve bölgedeki ülkelerin AB’nin normları vedeğerleri etrafına dönüşmesinde AB’nin yeterince teşvik edici ve özen-dirici davranmadığını ileri sürmektedir. Eski düzenin yavaş yavaş sonaermeye başlaması ve yerine şu an için tam olarak neyin geleceğinin bel-li olmaması bu süreçte belirsizlikleri ve kaygıları artırmaktadır. Bu sü-recin herkesin umduğu gibi hem bölge hem de dünya barışına olumlukatkı yapacağını ileri sürmek oldukça iyimser bir tahmin olacaksa da,sürecin doğru yönetilmesi şartıyla, eski düzenin ortadan kalkmaya baş-lamasının iyi bir şey olduğu iddia edilebilir. Bu iddiamızın belki de enönemli dayanağı eski düzenin, aktörlerinin ve ilişkilerinin son kertedene bölge barışına ne de küresel istikrara hizmet ettiğidir.”

Page 19: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

DO

SY

A

Rusya ekonomisine kar getireceğini düşünüyorum. Ancak, sonraları sıkıntı-ların bu ülkelere sıçrayabileceğini de düşünmek zorundayız. Dünya ülkeleriserbest piyasa ekonomisini tartışır hale geldi.”

ORTADOĞU HALKI BİLİNÇLENDİPeki Ortadoğu ülkelerini bundan sonra neler bek-

liyor, kaos sona erecek mi, barış ve güvenlik sağla-nabilecek mi?

Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÖğretimÜyesi Prof. Dr. Samir Salha, bu konuda pek çok-larının aksine umutlu. Salha, burada müthiş birdinamizm olduğunu anlatırken umudunu hiçbirzaman yitirmediğini söylüyor. Buradaki halklarınbölgenin önemini kavradığını dile getiren Salha,“demokratikleşme, özgürlükler ve insan hakla-rı” bakımından önemli bir yol alındığına inanıyor.Bölgede muhtemel kaosların her zaman ‘büyük güç-lerin’ işine geldiğine değinen Samir Salha’ya göre, bune kadar önemli bir faktörse de Ortadoğu halkının zihnindeşekillenen arayışın ve kavrayışın da önemi çok büyük.

Türkiye, Ortadoğu politikası çerçevesinde mesafeli bir tutum iz-liyor. Söz konusu ülkelerle ekonomik ve sosyal ilişkileri özellikle son 10 yıl-da sıkı tutan Türkiye’nin bölge açısından önemsenen bir aktör olduğu da bi-liniyor. Türkiye’nin son yıllarda bölgedeki ağırlığını arttırdığına dikkat çekenProf. Dr. Salha’ya göre Türkiye’nin bölgedeki yükselişinden rahatsız olanlarvar, ancak Türkiye’nin yüzü bölgeye dönük kalmalı ve yakından izleyerek et-kin rol oynamalı.

İSMMMO YAŞAM � 27

PETROL ZENGİNİKuzey Afrika’da başlayıp zengin petrol kaynakları-

na sahip ülkelerin bulunduğu Ortadoğu’ya yayılan halk ha-reketleri petrol fiyatlarının yönünü yukarı çevirirken,fiyatlarınyüksek seyretmesinin küresel ekonomideki toparlanmayazarar vermesinden endişe ediliyor. Tüm dünyada asılkaygıyı Bahreyn ve Umman’da halk hareketlerinin bu ül-keye komşu dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip,dünyanın en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’a sıç-raması oluşturuyor.

ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı Enerji Enformasyon İda-resi’nin (EIA) ve İngiliz petrol şirketi BP’nin verilerine göre,2009 yılı sonu itibariyle dünyada kanıtlanmış petrol rezervleri1 trilyon 333 milyar varil seviyesinde bulunuyor. Bu re-zervlerin yüzde 56,6’sı (754.2 milyar varil) Ortadoğu’dabulunuyor. Bu bölgede de ilk sırayı 266,7 milyar (yüzde19,8) varille Suudi Arabistan alırken, bu ülkeyi 178,1 mil-

yar varille Kanada, 136,2 milyar varille İran,115 milyar varille Irak ve 104 mil-

yar varille Kuveyt takipediyor. Dünyanın en

büyük ekonomisiABD ise 19,1 mil-

yar varil kanıt-lanmış petrolrezer v iy le12’inci, ikin-ci büyük eko-nomisi Çin ise

16 milyar va-rille 13’üncü sı-

rada yer alıyor.Devrik Lideri Kad-

dafi’nin direnmesiyleNATO bombalarına da hedef

olan Libya ise dünya petrol üreti-minin yüzde 2'sini karşılıyor. Günde 1.6 mil-

yon varil petrol üreten Libya, günlük 1,1 milyon varil pet-rol ihracatı yapıyor. Dünyada petrol üreticileri arasında 17'incisırada bulunan Libya kanıtlanmış rezervleri bakımındanise Afrika'da ilk sırada yer alıyor. Ülkenin Avrupa'da pet-rol piyasasındaki payı yüzde 10.

Page 20: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201128 � İSMMMO YAŞAM

REN

KLİ

YAŞA

M

A Y Ş E G Ü L E M İ R

Maliye Bakanı vergi verir mi, rüşvet gi-der yazılabilir mi, Merkez Bankası’na giren hır-sızlar en fazla kaç dolar çalabilir? Serbest mu-hasebeci ve mali müşavir Dursun Ali Yaz’ın ‘Ver-gide Doğru Bilinen Yanlışlar’ kitabı bu tarzdailginç sorulara yanıt veriyor. Yaz, muhasebecilikmesleğine girdiği günden beri vergi mükel-leflerinden gelen ilginç soruların cevaplarını der-leyerek pek çok kesimin yararlanabileceğibir başucu kitabı hazırladı. Kitabında vergi vefinansla ilgili merak edilen her şeyi sade ve an-laşılır bir dille 150 makalede özetledi. Kitabınilgi çekici yönlerinden biri de Maliye Hesap Uz-manları Derneği tarafından basılması... Yaz, der-neğin dışarıdan birinin kitabını çok nadir bas-tırdığını söylüyor ve desteğinden dolayı da Ma-liye Hesap Uzmanları Derneği Eski Başkanı Fah-

ri Arıkan’a teşekkür ediyor.

19 YILLIK DENEYİMİN ÜRÜNÜKitap, Yaz’ın 19 yıllık deneyiminin ürü-

nü. Dursun Ali Yaz, ancak derlenmesi için enyoğun çabayı son iki yılda harcadığını anlatı-yor. Mart ayında basılan kitap çok ilgi görün-ce ikinci baskısı için de kollar sıvanmış. Yaz, “Bukitapta vergi ve vergilendirme felsefesinin et-kilediği yaşam alanları hakkında bizi doğru dü-şünmekten uzaklaştıran doğru olduğu sanılanve doğru olduğuna inanılan yanlışları düzel-tebilecek güzel ve doğru soruları bulmak içinyola çıktık” diyor.

Kitabın merkezinde vergi konusu ol-masına karşın özelde insanı, genelde ise top-lum ihtiyaçlarını önemseyen incelemelerde bu-lunulmuş. Yaz, vergi dünyasında bir otorite ol-madığına dikkat çekiyor. Ancak yaptığı iş ge-

reği yıllar boyu çözülen problemlerin, cevap-lanan soruların yetişmesine, pişmesine ve so-nuçta bu kitabın yazılmasına vesile olduğunukaydediyor. Kitabın editörlüğünü ise gazeteciFatih Çil ve edebiyat aşığı Emrah Çelik yapmış.Kitabın ismine ise ünlü düşünür Farabi’nin ‘Doğ-ruyu bulmak için önce yanlışı bilmek gerekir.Yanlışı bilmeyen doğruyu bulamaz’ sözleri il-ham kaynağı olmuş.

SADE BİR DİL KULLANDIYaz, kitaptaki tüm yorumlarda tarafsız

ve bağımsız olmaya özen gösterdiğini ifade edi-yor. Okuyuculara değer katacak bilgileri, bininüzerindeki bilimsel yayın, kitap, ansiklopedi,mevzuat, seminer, makale, internet sitesi, kö-şesi yazısı ve özlü sözlerin içinden adeta cım-bızla seçip almış. Yaz, kitabın yazımıyla ilgili,“Vergi gibi teknik ve ağır bir konunun basit bir

Vergidedoğru bilinenyanlışları yazdıİSMMMO Üyesi Dursun Ali Yaz, yoğun çalışmatemposuna yazı ve araştırmayı da sığdırmış bir isim.‘Vergide Doğru Bilinen Yanlışlar’ kitabıyla, pek çokkişiye anlaşılmaz gelen vergiyi esprili, sade ve anlaşılırbir dille anlatıyor. Yaz’ın “Muhasebede Doğru BilinenYanlışlar” adlı ikinci kitabıysa yolda…

Page 21: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

dille anlatılması zor. Sayfalarla anlatılabilecek bir terimide birkaç satırla özetlemek kolay olmadı. Kitapta vergiyleilgili konuları esprili bir dille anlatmaya çalıştım. Gündelikyaşamda çok sık kullanılan ve herkes tarafından doğru bi-lindiği zannedilen kavramların aslında ne olduğunu ortayakoymak istedim” diyor.

Kamu harcamalarının en sağlam kaynağının ver-gi olduğunu hatırlatıyor, Dursun Ali Yaz. Bu nedenle ver-giyi tabana yaymak için yapılması gerekenlerin en başındavergi düzenlemelerinin ve hukuk normlarının geniş halkkitleleri tarafından anlaşılır hale getirilmesinin geldiğininaltını çiziyor. Ona göre, her şeyin anlaşılır ve ihtilafsız ol-duğu bir ortamda vergi ödemek de vergi almak da dahakolay hale gelir. Yaz, insanlık tarihinde verginin kabile baş-kanlarına hediye verilmesiyle başladığını anlatıyor ve ek-liyor: “Vergi uygulaması günümüzde resmi otoritenin ceb-ren tarh, tahakkuk, tebliğ ve tahsil ettiği bir ekonomik de-ğerdir. Durup dururken kimsenin kabile başkanına hedi-ye vermek istemeyeceğini düşünürsek, o günden bugünebir şey değişmediğini söyleyebiliriz.”

YENİ KİTAP YOLDADursun Ali Yaz’ın meslekteki geçmişi ise lise yılla-

rına gidiyor. 1973 doğumlu olan Yaz, 17 yaşından itiba-ren finans piyasalarına ilgi duymuş. Lisenin ardından Açık-öğretim Fakültesi’nde okudu. 2004 yılında ise Yeditepe Üni-versitesi’nde yüksek lisansını tamamladı. 1992-1998 yıl-larında borsa şirketlerinde çeşitli görevlerde bulunduğu-nu anlatıyor. 1998-2002 yıllarında da bir yeminli mali mü-şavirlik firmasında denetçi olarak görev yapmış. 2002’deise kendi ofisini açan Dursun Ali Yaz, 2009’dan beri de Sua-diye Denetim Mali Müşavirlik’te kurucu ortak olarak ça-lışıyor. Okumak, onun en büyük hobisi. Vergiyle ilgili bukitabı da onun okumaya olan merakının bir ürünü. Hikayekitabı denemeleri olduğunu da söyleyen Yaz’ın, 2005 yı-lından itibaren Dünya ve Referans gazetesi, Vergi Dünyasıdergisi ve bu alanla ilgili çeşitli yayınlarda araştırma vedenemeleri yayınlanmış. 2010’dan itibaren de SustainableEconomy dergisinde ekonomi danışmanlığı görevini yü-rütüyor. Yaz, ilgi gören ‘Vergide Doğru Bilinen Yanlışlar’ınardından ise bu tarzda ikinci bir kitabın hazırlıklarına baş-lamış durumda. ‘Muhasebede Doğru Bilinen Yanlışlar’ adlıbir kitap yazmak isteyen Dursun Ali Yaz’ın en büyük is-teği ise bu kitabın basımını İSMMMO’nun yapması.

İKİNCİ CİLDİTEKNİKMAKALELERDENOLUŞUYOR

Hem yazar hem muhasebeci olanDursun Ali Yaz, uzun bir araştırma ve okumadönemi sonunda bin 200 sayfa ve iki ciltlikbir vergi kitabı ortaya çıkardı. Kitabın birin-ci cildinde tek-nik ayrıntılaraçok fazla yervermekten ka-çındığını söylü-yor: “İlk kitaptaverginin toplumüzerindeki etki-leri, vergi ala-nındaki doğrusanılan yanlışlarüzerine yoğun-laştım. İkinci cilt ise tamamen teknik maka-lelerden oluşuyor. Uzun fikir alışverişlerindensonra teknik makalelerden oluşan ikinci cil-din birinci ciltte birlikte yayınlanmasınınmümkün olmayacağına karar verdik. Eğeraynı kitap içinde yayınlasaydık; tatlı ile tuz-lunun aynı tabakta servis edilmesi gibi ola-caktı.”

İSMMMO YAŞAM � 29

REN

KLİ

YAŞ

AM

CEVABIARANANİLGİNÇSORULAR� Rüşvet gider yazılabilir mi?� Maliyeciler anayasayı delermi?� Vergi kaçırmayan firma yokmudur?� Kamuoyuna açıklanan vergiyüzsüzleri gerçek yüzsüz mü-dür?� Muhasebeciler vergi kaçırır mı?� En çok kalp krizi geçiren mes-lek grubu hangisidir?� Devlet her şeyi affeder mi?� Maliye Bakanlığı gizli kame-ra kullanır mı?� Maliye Bakanı da vergi ödüyormu?� Maliye isterse her firmada açıkyakalayabilir mi?� Kapalı işyerine vergi borcu na-sıl gelir?� Şoförler vergi mevzuatını def-terdardan daha mı iyi bilir?� Merkez Bankası’na giren hır-sızlar kaç dolar çalabilir?� Bakkal dükkanı sahibi Hil-ton’da konaklayabilir mi?� Vergiden kaçınmak günahmıdır?� Var mı ben vergi ödemiyorumdiyen?� Türkiye vergi cenneti mi yok-sa vergi cehennemi mi?� Vergisini düzenli ödeyenler kazmıdır?

Page 22: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201130 � İSMMMO YAŞAM

YAŞ

AM

’IN

PO

RTR

ESİ Türk müziği eğitimi

ilkokulda başlamalıTRT’deki ‘Dem bu Dem’ ve ‘Bergüzar’ müzik programlarınınyapımcısı olan halk müziği sanatçısı Muzaffer Ertürk,unutulmaya yüz tutmuş Türk müziği eserlerini okuyarak,dinleyicilerin büyük beğenisini kazanıyor. Yakında ilkalbümünü çıkaracak olan Muzaffer Ertürk’ün en büyükşikayeti, Türk müziği eğitimine gerekli önemin verilmemesi.

Page 23: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

YAŞAM’IN

PORTRESİ

İSMMMO YAŞAM � 31

S E H E R K A R A T A Ş

Herkes onu sekiz yıl boyunca TRT’te yap-tığı ‘Dem bu Dem’ ve ‘Bergüzar’ adlı müzik prog-ramlarından tanıyor. Elazığ-Harput musikisini yıl-lardır başarıyla icra ediyor. Uzmanı olduğu böl-geye özgü müzik türleri ile Türkiye’nin her yö-resinden türküler seslendiriyor. 20 yıldır çalıştı-ğı TRT’nin repertuarına ölümsüz eserler kazan-dırdı. TRT Ankara Radyosu halk müziği sanatçı-sı yani halkın deyimiyle türkücü olan MuzafferErtürk’ten bahsediyoruz.

Aslen Elazığlı olan Ertürk, babasının me-muriyet görevi nedeniyle 1962 yılında MalatyaArapgir’de dünyaya geldi. İlkokul çağlarında taşplakları, daha sonra İstanbul gazelhanları ve DoğuAnadolu’nun usta icracılarını dinleyerek başladımüzik yolculuğuna. 1986 yılında Ankara Rad-yosu’nun açtığı sınavı kazanarak, ses sanatçısı ola-rak bu yolcuğuna devam etti.

Ertürk, yılsonunda ilk albümünü çıkara-cak. Bu albümde bugüne kadar gün yüzüne çık-mamış, çok bilinmeyen klasik normlarda Türk mu-

sikisinden eserleri seslendirecek. Hazırlık çalış-malarına başladığı albümün TRT’nin marketlerindesatılacağını açıklayan Ertürk, yıllardır Harput-Urfa-Kerkük üçgeni içindeki türkü zenginliğini or-taya çıkarmak için de çalışıyor. Ertürk, tam birtürkü tutkunu. Türkülerin üzerine titriyor adeta.Onların asli özelliklerinin kaybolmaması için can-la başla çalışıyor. Anadolu’nun kültür zenginliğininyarınlara taşınması için gerekli müzik eğitimininverilmemesinden şikayet ediyor.

Ertürk, üniversite öncesi verilen müzik eği-timi için devletin de duyarlı olması gerektiğini söy-lüyor: “Türküler bize geçmişte yaşanan hayatlarıanlatıyor. İyisiyle kötüsüyle yaşananları getiripönümüze koyuyor. Türkü öyle basit bir şey de-ğil, dünyada en ciddi işlerden biri türkü oku-maktır.” TRT Ankara Radyosu Türk Halk Müzi-ği sanatçısı Muzaffer Ertürk’le sanatını, planla-rını ve türküleri konuştuk.

Müzik yolculuğu ne zaman başladı?Yaşadığım Malatya Arapgir ve çevresinde

kimse kimseye müzikle ilgili bir şey telkin etmez.Bana mutlaka müzisyen ol, türkü, hoyrat oku diye

bir öneride bulunulmadı. Bu bir Allah vergisi, in-sanın ruhu ile ilgili bir şey. Çocukluğumda Ce-lal Güzelses’i dinlerdim. Arkadaşlarım oyun oy-narken, ben taş plak dinlerdim. Güzelses’i ve Ha-fız Burhan’ı gramofonla dinlemekten büyükzevk alırdım. Gramofonun keyfini, lezzetinihala unutmuyorum, başka bir şeyden de alamadımo lezzeti. Dinlediğim müzisyenlerin tarzı zamanlabeni etkiledi, müzik yolculuğunda yolumu çizmemisağladı. Eğitim için 1980’de Malatya’dan Anka-ra’ya geldim. Aslında Ankara’da üniversite sı-navlarına hazırlanıp üniversiteyi okumayı plan-lıyordum. Üniversiteyi kazanamayınca, o yıllar-da Türk müziği alanında çok başarılı ve çok se-vilen hocalardan Coşkun Güler ile görüştüm veondan eğitim almaya başladım. Coşkun hocambeni yetiştirmeye çalıştı. Ankara Radyosu’nun neysanatçısı Mustafa Özgül ile tanıştım ve ondan daçok şey öğrendim. O dönem benim 17 sene bir-likte meşk edeceğim en büyük ustam, Enver De-mirbağ, İstanbul’dan Ankara’ya göç etti. Enverustamın Ankara’ya gelmesi ile işin mahiyeti de-ğişti. Çünkü o çok iyi bir icracıydı. Onunla birlikte

Page 24: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201132 � İSMMMO YAŞAM

YAŞA

M’I

NPO

RTR

ESİ

meşk ortamlarında oturmak, sohbet etmek, dinlemek benimiçin en büyük eğitim oldu. Bu eğitimden sonra 1984 yılındaErzurum Radyosu’nda yetişmiş sanatçı sınavına girdim, sına-vı kazandım. Ardından askere gittim ve 1986 yılı nisan ayın-da hocam Mehmet Özbek’in isteği ile Ankara Radyosu’nda hiz-mete başladım. Ankara’da TRT’nin Ankara Radyosu’nun sessanatçısı olarak göreve başladım.

Neden tercihinizi halk müziğinden yana kul-landınız? Müziğin diğer dallarına da ilgi duydunuz mu?

Ben halk müziği değil Türk müziği yapıyorum. Türk mü-ziğinin büyük bir yapı olduğunu düşünüyorum. İçinde folk mü-ziği, gelişmiş bestelere dayalı özgün çalışan insanların koyduğuürünler var. Halk müziğinin de içinde olduğu Türk müziğininbir bütün olduğunu düşünüyorum. O yüzden kendimi halk mü-ziği değil, Türk müziği sanatçısı olarak görüyorum, çünkü benTürk müziği ekolünden geliyorum. Köyde bağlaması ile çalıpsöyleyen insanlar da sanat yapıyor, bu insanların hepsi Türkmüziğinin içinde bir hane oluşturuyor, folklor hanesinin için-de yer alıyorlar.

Artukoğulları’na dayanan müzik anlayışını ana-liz ettiğinizi biliyoruz. Bu çalışmadan nasıl sonuçlar çı-kıyor ortaya?

Evet böyle bir çalışma yapıyoruz. Çünkü kültür dedi-ğimiz şey durağan değil. Bir dil, bir yaşam biçimi, bir müzikanlayışı; bir, üç, beş günde oluşmuyor. Kültür durağanlığı ka-bul etmez, sürekli yaşayan bir şeydir. Bin yıllar önce Artuko-ğulları’nın bıraktığı kültür mirasını inceleyerek, onların yarattığımüzik geleneğinin, tarzının bugüne nasıl geldiğini, hangi böl-geleri etkilediğini öğrenmeye çalışıyoruz. Mesela Harput’ta Ar-tukoğulları’nın ortaya koyduğu gelenek ve tarzın Mehteranıdivan müziği diye bildiğimiz müzik tarzı olduğunu söylüyorbüyüklerimiz. Artukoğulları’nın müzik geleneği, tarzı, ürün-leri Mardin’de, Harput’ta başka bir izle karşımıza çıkıyor. Bu-gün bu bölgedeki müzik kültürünün kökeninin Artukoğulla-rı’na kadar gittiğini görüyoruz. Zaten Anadolu müzik kültü-rünün şekillenmesi üç farklı tarzın etkisinde kalmış. Bunlar-dan biri Özbek, biri İran biri de Anadolu geleneğidir ama Ar-tukoğulları müziği bu üçünün farklı bir biçimidir.

Bu kültür bugünlere nasıl geldi?Bizde söylenen bir türkünün aynısını Azerbaycan’ın orta

yerinde, güneyde Suriye’nin bir köyünde, Diyarbakır’ın bir kö-yünde de insanlar söylüyor. Bu durum kültür haritalarının öne-mini ortaya koyuyor. Elimizde çok sağlam, gerçekçi, bu geli-şimi ortaya koyacak haritalar maalesef yok. Ama bizler yap-

USTALAR OLMASAYDIBU ZENGİNLİK OLMAZDI

Türk müziğinde örnek aldığınız kişiler var mı?O kadar çok insan var ki bu insanlar bizim müzik hayatımıza renk katan in-

sanlardır. Rahmetli Celal Güzelses, Tuanklı Hafız, Kel Hamza, Hafız Burhan, Hafız Sami,Hafız Kemal, Yozgatlı Hafız Süleyman, Münir Nurettin Selçuk, Bekir Sıtkı Sezgin, Ala-attin Yavaşça, Nida Tüfekçi, Muzaffer Sarı Sözen. Bunlar Türk müziğinin dev isimle-ri. Mehmet Özbek, Yücel Taşmakçı, Adnan Ataman, Sadi Yaver Ataman gibi pek çokisim bu harcın önemli unsurları. Onların Türk müziğine verdiği emek sayesinde bizaslında birçok şeyi hazır bulduk. Mesela Muzaffer Sarı Sözen hoca memleketin dörtbir yanını katır sırtlarında gezip, türküler toplamış. Bu o kadar kolay bir iş değil, in-sanları ikna edip, bildikleri türküleri ortaya çıkarıyorsunuz. Büyük bir sabır ve emekgerektiriyor. Bu ustalarımız olmazsa biz bu zenginliğe sahip olamayacaktık.

Page 25: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 33

tığımız çalışmalarla bu haritaların or-taya çıkmasına katkı sunmaya çalışı-yoruz. Mesela biz Asya’dan gelen in-sanlarız, geldiğimiz zaman bilgisizhiçbir şey bilmeyen insanlar değildik.Mutlaka bizim de kültürümüz, bir ha-yat bilincimiz, bir yaşam tarzımız vardı.

Yaptığınız bu çalışmalar, Türk müziğinin kökeninin nerelerekadar gittiğini gösteriyor?

Türk müziğinin kökeni çok eskilere dayanıyor. Beylikler dönemin-deki müzik kültürü, Selçuklular döneminde başka bir etki almış, Artuklu-lar, Sasaniler döneminde herkes başka bir şey bırakmış bu kültürün üstüne.Türk müziğinin menşei de bunu doğruluyor. Kullanılan yol, yordam ve yön-tem çok bilen bugünün kurallı müziğinden farklı değil. O dönemdeki mü-zikte de makam geçkileri var. Bir yerde sabah, bir yerde kürdi, bir yerdeacem aşira yapmışlar.

Osmanlı döneminde de padişahlar suç işleyen müzisyenleri saray-dan ihraç edermiş. Bu müzisyenler de Urfa’ya, Diyarbakır’a, Şam’a Ha-lep’e giderek, görgüsünü, terbiyesini ve ekolünü yanlarında götürmüşler.Gittiği yerde de oranın görgüsü, ekolü ile karşılaşıp, önemli bir kültür alış-verişi başlatmışlar. Zaten İstanbul’un bu kadar yüksek seviyede anlaşılırbir musiki geleneğinin olmasının sebebi, şarktaki müzik geleneğinin za-manla İstanbul’a taşınmasıdır. Çünkü Saray şarktaki müzik kültürünü keş-fetmiş ve pek çok söz ustasını, saz ustasını çağırmış İstanbul’a. O zaman-lar bu ustalara çok iltifat varmış. Türk müzik kültürü bu şekilde gelişmiş,şekillenmiş, bugünkü halini almış.

Gençler halk müziğine eskisi kadar ilgi göstermiyor.Özellikle büyük şehirlerde halk müziği dinleyenlerin sayısıazalıyor mu?

Ben öyle düşünmüyorum. Bahsettiğimiz Türkmüziği kültürünü İstanbul’la sınırlandırmak, onun-la ölçmek doğru değil. Çünkü bu Anadolu’da o ka-dar baskın bir kültür ki, orada ilgi ve alaka azalmakyerine giderek artıyor. Bugün insanlar her çeşit mü-ziği dinleme olanağına sahip. Ama Türk müziği halaülkemizde belirleyici bir müzik kültürü. Ben gençlerinhalk müziğini, Türk müziğini severek dinlediğini, çokilgi duyduğunu, yaptığım televizyon programların-da ve üniversitelerde yapılan söyleşilerde görüyorum.Gençler yaptığımız televizyon programlarından çoketkilendi ve yaklaşık 100 öğrenci bu konuda mas-ter yaptı.

Türk müzik kültürünün geleceğe taşı-nabilmesi için sizin bu çalışmalarınız yeterli mi?

Maalesef eğitim hayatımızdaTürk müziği yok. Bizim çocuklarımı-zın ilk, orta ve lise eğitiminde halablok flütle müzik eğitimi veriliyor. Ül-kemizdeki müzik eğitimi anlayışını bu-radan anlayabilirsiniz. Devlet bir an

önce eğitim hayatına kendi kültürel hayatını sokmak durumunda. Cum-huriyet’in kurulduğu günden bugüne bizim en çok ihmal etiğimiz nokta-lardan biri de müziktir. Biz Türk müzik kültürünü, dilini, yaşam biçiminimuhafaza etmek mecburiyetindeyiz. O yüzden okul hayatımızda müzikeğitimi mutlaka olmalı. İlkokulda blok flütten başka müzik aletleri de ça-lındığında bu memleketin kültür hayatının ne kadar zenginleşeceğini dü-şünebiliyor musunuz?

Yaklaşık 20 yıldır TRT’de çalışıyorsunuz. TRT’li müzisyenolmak size ne gibi avantajlar sağlıyor?

Evet, hala TRT’nin fiili çalışanıyım. Bunun nimetlerini inkar edemem,insanlar TRT sayesinde bizi dinliyor. Bana sekiz yıl televizyon programı yap-ma imkanı veren TRT’ye ben de yaptığım programlardan pek çok ödül ka-zandırdım. Ama bu da yeterli değil. İnsanlara Türk müziğini anlatmada dahaçok eksiğimiz var. Daha yapacağımız çok şey var. Belki bizden sonra ge-lecek arkadaşlarımız da üzerlerine düşeni mutlaka yapacaktır ama ben dahafazla zaman kaybetmeden TRT gibi tüm araçları kullanarak daha çok in-sana ulaşmak istiyorum.

Şimdiye kadar hiç albüm çıkarmadınız. Albüm çıkarmayı dü-şünüyor musunuz?

Evet Unkapanı’nda çıkan albümler gibi bir albümüm yok. Ama rad-yo programlarımda kullandığım CD’lerim var. Fakat bu aralar TRT bize yenibir imkan sundu ve farklı içeriği olan, hem söz hem musiki olarak insan-

ları düşünceye teşvik edecek tarzda albümler yapmamızıistiyor. Bu yılın sonuna kadar çıkarmayı düşündüğümbu ilk albümüm, benim albüm zihniyeti ile yaptığımilk iş olacak. Bu albümde bugüne kadar çok fazla günyüzüne çıkmamış, çok fazla bilinmeyen klasik norm-larda eserler yer alacak. Hazırlıklarına başladığım bualbüm TRT marketlerinde satılacak.

Konser çalışmalarınız oluyor mu?Yılda bir defa İstanbul’da Cemal Reşit Rey’de kon-

ser veriyorum. Bu konserlerde de çok gün yüzüne çık-mamış, klasik normlarda eserleri sunma imkanı bu-luyorum. Zaman zaman, davet aldığım çeşitli üniver-sitelerde de konserler veriyorum. Bu yıl Erciyes ve Fı-rat Üniversitesi’nde konserler verdim, Harran Üni-versitesi’nden bir teklif aldım yakında orada bir kon-ser vereceğim.

YAŞAM’IN

POR

TRESİ

Page 26: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

KA

RİY

ER

34 � İSMMMO YAŞAM

e-girişimciyee-ticareteğitimi

I L G I N Ş E N Y Ü Z

Biz Türkler, internetin kapısını açtığı sanal dünyayı seviyoruz. Ni-hayetinde Türkiye’de 35 milyon internet kullanıcısı bulunuyor. Bu rakam;Türkiye’nin Avrupa’da en çok internet kullanan beşinci ülke olduğunu dagösteriyor. Sanal dünyada alışverişe ilgimiz son yıllarda katlanarak artı-yor. Bankalararası Kart Merkezi’nin verilerine göre, geçen yıl Türkiye’de91 milyon adet yerli ve yabancı kredi kartıyla, 15 milyar 225 milyon TLsanal alışveriş yaptık.

E-ticaret rakamlarının bir de dünya boyutu var. Dünyada e-ticare-tin boyutu 10 trilyon doları aştı. Özellikle gelişmiş ülkelerde ticaretin yüz-de 51’inden fazlası internet araçlarının kullanımıyla gerçekleştiriliyor. E-ticaret artarken, Türkiye’de e-ticaret eğitimi de önem kazanıyor.

30 BİN E-TİCARET PROFESYONELİTürkiye’de 5 yıldır e-ticaret eğitimi ve danışmanlığı veren Coproli-

ne Eğitim Kurumları bugüne kadar 1.700 e-girişimci yetiştirdi. Coproline’denbugüne kadar eğitim alanların yüzde 27’sini bankacılar, finansçılar, ser-best muhasebeci ve mali müşavirler oluşturdu.

Coproline, Türkiye’nin öne gelen yönetim danışmanlarından Prof.Dr. Acar Baltaş’ın kurduğu Baltaş Grubu’na bağlı bir e-dış ticaret eğitimikurumu. Son 17 yıldır yarım milyona yakın kuruluşa eğitim veren BaltaşGrubu, Coproline ile hem bireylere hem KOBİ’lere İstanbul’da e-dış tica-ret eğitimi vermeyi sürdürüyor.

Dünyada ve Türkiye’de hızla artan e-ticarettenpay almak isteyenler, e-ticaret eğitimlerineilgi gösteriyor. Coproline, Yorktrade gibikuruluşlar verdikleri eğitimlerle girişimci, e-ticaret profesyoneli yetiştiriyor. Kurslarınsonunda Milli Eğitim Bakanlığı onaylısertifika da veriliyor.

Page 27: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

Coproline Kurucu Program Di-rektörü Berke Sarpaş, dünyada artık ti-caretin her türlü modelinin internete kay-maya başladığını söylüyor. “İnternet kul-lanmadan ticaret yapmanın bir alternatifikalmadı” diyen Sarpaş, bu dönemde e-ticareti bilen profesyonellere ve giri-şimcilere Türkiye’de daha çok ihtiyaç ol-duğunu söylüyor. Sarpaş, değerlendir-melerini şöyle sürdürüyor: “Danışma ku-rulumuzdaki arkadaşlarımıza sordu-ğumuzda Türkiye’de e-ticaretin her yılyüzde 80-100 büyüyeceğini söylüyorlar.En kötümser tahminle; Türkiye’de e-ticarethacminin her yıl yüzde 23 büyüdüğünüdüşünelim. Bu durumda 2020 yılında Tür-kiye’nin e-ticaret hacmi 100 milyarTL’ye ulaşacak. Yani 85 milyar TL’lik birek pazar oluşacak. Bu pazarı yurtiçindeve yurtdışında değerlendirebilecek 30 bine-ticaret profesyoneline ihtiyaç var. Bizde Coproline olarak bu profesyonelleriyetiştirmeyi hedefliyoruz. Her işte olduğugibi, internette de elini çabuk tutan ka-zanacak. Bu yüzden iş kurmak ve işini

geliştirmek isteyenlerin biran önce e-ti-carete odaklanmalarını öneriyorum.”

Coproline, girişimcilere sanaldünyada kendi işini kurduran 80 saat-lik bir eğitim programı hazırlamış. Buprogramda öncelikle doğru dış ticaret

yapmak için yasal mevzuat eğitimi ve-riliyor. Berke Sarpaş, “Bu programda e-girişimcinin markasını, sloganını, kart-vizitini oluşturuyoruz; kendi web sitesi-ni yayına açtırıyoruz. Eğitime katılanlarapazar araştırması yaptırıyoruz. Aliba-ba.com, EC Plaza gibi dış ticaret sitele-rine kayıtlarını yaptırıyor; yurtiçi veyurtdışında aktif e-ticarete başlamalarınısağlıyoruz. Böylelikle e-girişimciler ve in-ternette iş kuranlar; büyük e-ticaretpastasından pay almaya başlıyorlar” diyekonuşuyor.

Bu 80 saatlik eğitimin ücreti 2 bin100 TL. Kredi kartına 12 taksit yapıldı-ğını da belirtelim.

DEVLET DESTEKLİ EĞİTİMCoproline yalnızca bireylere e-ti-

caret eğitimi vermiyor; KOBİ’lere de bukonuda eğitim ve danışmanlık hizmetiveriyor. KOBİ’lere yönelik 32 saatlik eği-tim programının bedeliyse 1.500 TL. Fir-malar bu eğitim programından yarar-landığında yüzde 70 devlet desteği ala-

biliyor. Dış Ticaret Müs-teşarlığı’ndan akrediteolan Coproline, katılım-cılara Milli Eğitim Bakan-lığı onaylı dış ticaret uz-manlık sertifikası veri-yor. Corproline’ın verdiğisertifika IATTO (Interna-tional Association of Tra-de Training Organizati-ons- Uluslararası TicaretEğiticileri Birliği) tarafın-dan da akredite oluyor.

Eğitmenlerinin tamamının sektör pro-fesyonellerinden oluştuğunu vurgulayanBerke Sarpaş, e-ticaret yapan mezun-larına danışmanlık hizmetlerinin deeğitim sonrasında ücretsiz devam ettiğinibelirtiyor.

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 35

KA

RİY

ER

3 BÜYÜK İLDEEĞİTİM VERİYOR

Türkiye’de e-dış tica-ret eğitimi veren kurumlar-dan biri de; Yorktrade E-DışTicaret Okulları… Merkezi

New York’ta olan Yorktrade, Türkiye’de ilk şubesini2003 yılında İzmir’de açtı. 2004 yılındaysa İstanbulve Ankara şubeleri faaliyetlerine başladı. Yorktrade,ticaret yapmak isteyen katılımcılara ve şirketlere e-ticaret ve e-dış ticaret alanlarında uygulamalı eğitimveriyor. Yorktrade E-Dış Ticaret Okullarıuzman eğit-menleriyle ilk aşamada dış ticaret mevzuatını öğre-tiyor. İkinci aşamadaysa bilgisayar laboratuarların-da uluslararası pazarlara açılmayı sağlayacak eği-timleri veriyor. Dış ticareti uygulamalı olarak gerçekpiyasa koşullarıyla öğreten kurum, Milli Eğitim Ba-kanlığı onaylı sertifika da veriyor. Yorktrade’in deDış Ticaret Müsteşarlığı’ndan akretide olduğunu be-lirtelim.

Yorktrade’in hafta içi üç gün (pazartesi, çar-şamba, cuma) saat 9.30-13.30’da gerçekleşen eği-timleri 5 haftada tamamlanıyor. Hafta sonu sabahve öğleden sonra iki grup şeklinde verilen eğitimle-riyse 8 haftada tamamlanıyor.

Öte yandan Türk Dış Tica-ret Eğitim Vakfı, 10 yıldır dış ti-caret uzmanlığı, dış ticaret İngi-lizcesi eğitimleri veriyor. Vakıf,bunlara uzaktan dış ticaret uz-manlığı eğitim programını da

ekledi. Bu yeni girişimiyle internetin ulaştığı heryere dış ticaret uzmanlığı eğitimi götürmeyi amaçla-yan bu eğitim programında nasıl ihracatçı ya da it-halatçı olunacağından serbest ticaret anlaşmalarınakadar birçok konuda ders veriliyor. Uzaktan eğiti-min başlıklarından biri de e ticaret. Ancak bununCoproline ve Yorktrade kadar kapsamlı bir e-ticareteğitimi olmadığını belirtelim. Eğitimin süresi, katı-lımcının ders izleme hızına bağlı olarak en az 2(iki), en fazla 6 (altı) ay. Bu eğitimin ücreti; KDV da-hil 675 TL.

Page 28: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201136 � İSMMMO YAŞAM

İTİM

F E R İ D E A Y

Bir eğitim-öğretim yılı daha geride kaldı... Ders-lerden, zorlu sınavlardan bunalan çocuklar için şimditatil zamanı. Tatil dönemini verimli geçiren öğrenciler,yeni eğitim dönemine daha formda girecek. Bu nedenleçocukların tatil dönemini eğlenceli, keyifli, kendisinedeğer katacak aktivitelerle geçirmeleri önemli. Yaz ta-tili döneminde çocuğunuza yelken eğitimi aldırarak hemeğlenceli bir zaman geçirmesini hem de özgüven, ce-

saret ve takım ruhu kazanmasını sağlayabilirsiniz.İstanbul'da yelken eğitimi veren çok sayıda kurs var...

Türkiye Yelken Federasyonu Eğitim Kurulu Başkanı Serdar Ahıs-kalı, yelken sporunun çocuklara, tüm diğer spor dallarına göredaha özel değerler kattığını söylüyor. Yelken sporunun düşü-nülenin aksine çok pahalı bir spor olmadığını belirten Ahıskalı,"Bireysel veya iki kişilik tekneler ile yapıldığında zaten bir yel-ken kulübünün imkanı kullanılır. Ayrıca bu konuda başarı po-tansiyeli olan gençlere gerek kulüpleri gerekse Türkiye YelkenFederasyonu destek oluyor" bilgisini veriyor.

Çocuğunuz denizlereyelken açsın

Yelken, yediden yetmişe her yaştaki insanın rahatçaöğrenebileceği ve devam edebileceği endersporlardan... Çocuğunuzu yelken sporunayönlendirerek hem eğlenmesini, hem de özgüven,cesaret, analitik düşünme, çabuk karar verme gibiözellikler kazanmasını sağlayabilirsiniz.

Serdar Ahıskalı

Page 29: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

Yelken her yaş grubunun ya-pabileceği ve aynı zamanda her yaş-ta başlanabilecek bir spor dalı. Bununiçin yapmanız gereken tek şey, yelkeneğitimi veren kursları araştırmak yada doğrudan Türkiye Yelken Federas-yonu’ndan detaylı bilgi almak. Yelken,aşırı fiziksel güce gerek duyulmadanfiziksel kuvvetin yönetildiği bir spor.Serdar Ahıskalı, fiziksel kuvvetlerinenerjiye dönüştürüldüğü bu spor da-lının kişiye güven ve keyif verdiğini an-latıyor:

“Yelken sporunda vücudun bü-tün kas yapısı dengeli olarak çalışır.Sürekli açık havada ve her mevsim ya-pılabilen bir spor olduğu için fizikseldayanıklılık, vücut direnci gelişir. Ol-dukça yoğun bir konsantrasyon, da-yanıklılık, mücadele ruhu, çözümüretme, özgüven, özeleştiri gibi de-ğerleri güçlendirdiği için psikolojik açı-dan güçlü kişilikler yaratır."

Yelken sporunun, eğitimin ilkgününden itibaren kişi ve malzeme gü-venliğini ön planda tuttuğunu belirtenAhıskalı, kurallarına göre yapıldığın-da, diğer spor dallarına oranla güvenlik

açısından hiçbir farkının olmadığını söy-lüyor. Ahıskalı, yelken sporu sayesin-de çocuklara denizi sevdirdiklerinianlatıyor. Onlara doğayla iç içe ve du-yarlı yaşama fırsatını verdiklerinin dealtını çiziyor. Çocukları bilgisayaroyunları dışında güzel bir dünyayla ta-nıştırdıklarını da vurguluyor. Yelken eği-timi alan çocukların "çabuk kararverme" özelliklerinin geliştiğini be-lirten Ahıskalı, "Yelken sporcusu,teknesi ile denizin ortasında-dır. Şartlar değişkendir. Do-layısıyla gelişen koşullaragöre hızlı düşünüp, hızlıkararlar alıp bunları uy-gulamak zorundadır. Bek-lemek, başkasından fikiralmak gibi bir alternatifiyoktur. Bu nedenle çabukkarar alma yeteneğini geliş-tirmek zorundadır" diyor.

Bir veli olarak çocuğuna ka-zandırdığı en önemli şeyin yelkensporuna başlatmak olduğunu vurgu-layan Ahıskalı, ebeveynlere "Türki-ye'nin denizleri çocuklarınızın yel-ken açmasını bekliyor" diye sesleniyor.

İSMMMO YAŞAM � 37

İTİM

MAYIS - HAZİRAN 2011

BU TERİMLER ÖNEMLİKontra: Yelkenli teknelerin ve deniz taşıtlarının sancak veya iskele olup olmadıklarına ve-

rilen isimdir.Seyir: Yelkenli teknelerin rüzgarla olan açılarına göre 3 ana gidiş yönü vardır. Bunlar orsa,

apaz ve pupadır. İşte bu yönlere verilen isim seyirdir.Tramola: Rüzgara yakın orsa seyirinde giden yelkenli tekne, gideceği hedefe ulaşabilmek

için dönüşler yapmak zorundadır. Rüzgarüstüne doğru yapılan bu dönüşlere tramola denir.Kavança: Rüzgarı arkadan alan yelkenli tekne yine gideceği hedefe göre dönüş yapıp, kont-

ra değiştirmek zorundadır. Rüzgar altına doğru yapılan dönüşlere kavança adı verilir.Kafayı açmak: Yelkenli teknenin rüzgarla arasındaki açıyı arttırmasına denir.Bayılma: Özellikle rüzgarlı havalarda orsa ve apaz seyirlerinde yelkenli tekne rüzgar al-

tına doğru yatar ve yan yan şekilde seyir eder. İşte bu duruma bayılma denir.

HAK ARAMAYI ÖĞRETİRYelken sporunun kendine özgü kuralları, diğer birçok spor

dalında olduğu gibi hakkını aramasını bilen kişilikler yetişmesinide sağlıyor. Türkiye Yelken Federasyonu Eğitim Kurulu BaşkanıSerdar Ahıskalı yelkenin bu yönünü şöyle aktarıyor: "Bir yel-

ken müsabakası sonucunda sporcu, birdiğer sporcunun kural dışı ha-

rekette bulunduğunuiddia ediyorsa, bu

iddiasını bizzatkendisi resmiprotesto ku-rulu önün-de, teknikolarak düz-gün bir şe-

kilde anlata-bilmelidir. Aynı

şekilde kendisihakkında bir iddia

olduğu durumda da ken-disini savunabilmelidir. Diğer

spor dallarında olmayan, sporcu ile protesto kurulunu yüz yüzegetiren bu kural, kişilerde küçük yaştan itibaren kendi hakkınıkurallara göre aramayı, kendini sözel olarak ifade edebilme-yi ve savunmayı geliştiren bir değerdir."

Page 30: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201138 � İSMMMO YAŞAM

SA

ĞL

IK

I L G I N Ş E N Y Ü Z

Hastalıklar yalnızca kışın artıyor sanıyorsanız yanılıyorsanız… Hermevsimin tetiklediği hastalıklar var. Bu sıcak günlerde de ‘yaz hastalık’larınakarşı dikkatli olmak gerekiyor. Yaz hastalıkları arasında başı besin ze-hirlenmeleri çekiyor. Yazın yiyecekler daha çabuk bozuluyor. Yaz aylarındayiyeceklerin, pişirilmiş olsalar bile mutlaka buzdolabında saklanması ge-rekiyor. Sıcakta kalan ve özellikle açıkta satılan yiyeceklerin üzerine ko-nan sinekler mikrop taşıyor. Mikroplar da proteinli gıdalar üzerinde ko-

lay ürediği için bu yiyecekleri adeta ‘zehir’li hale geliyor. Bu durumda dabağırsak enfeksiyonlarına yakalanmak kaçınılmaz oluyor.

Yaz aylarında pınar veya çeşme sularını içme suyu olarak kullanımartıyor. Oysa bu sulara insan veya hayvan dışkısının ya da atıklarının ka-rışmış olması ihtimali yüksek. Böylesi sularda bulunan ve gözle görülmeyenmikroplar bağırsak enfeksiyonu riskini artırıyor. Yalnızca bu suları içmekdeğil, bu sularla yıkanmış meyve ve sebzeleri yemek ya da bu tür mik-roplu sulardan yapılmış buzları kullanmak insan sağlığı açısından son de-rece tehlikeli… Tifo, paratifo, viral hepatit ve yaz ishalleri sağlıksız sular

Yaz hastalıklarından korunun

Sıcaklar, ‘yazhastalıkları’nı da

beraberinde getiriyor.Yazın denetimsizsular ve bunlarlayıkanan sebze ve

meyveler, bağırsakenfeksiyonu riskini

artıyor. Yazın güneşçarpmasından

hijyenik olmayanhavuzlara kadar

birçok durumsağlığımızı tehdit

ediyor..

Page 31: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

SA

ĞL

IK

İSMMMO YAŞAM � 39

nedeniyle yakalanılabilecek hastalıklardan bazıları…Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof Dr. Semra Çalangu

bağırsak enfeksiyonları konusunda şu uyarıyı yapıyor:“Sütlü ve mayonezli yiyecekler, et, krema gibi besinler ya-zın mikropların üremesi açısından oldukça elverişli gıdalar.Kirlenmiş suların ve bu sularla hazırlanmış içeceklerin içil-mesi; bu sularla yıkanmış salata gibi yiyeceklerin çiğ olarakyenmesi, bu besinler üzerindeki mikropların bağırsaklara ge-çerek hastalık yapmasına neden olur. Aslında, midenin asityapısı bu mikroplara karşı önleyici bir engel oluşturur. Amamide hastası olduğu için mide asidini azaltıcı ilaç kullananlardabu koruyucu engel ortadan kalkar ve onlar bağırsak en-feksiyonlarına daha kolay yakalanırlar."

SU KAYBINA DİKKAT!Bağırsak enfeksiyonlarının en önemli belirtisi, ishal.

Diğer belirtiler arasındaysa bulantı ve kusma başı çekiyor.Tahmin edildiğinin aksine, ishalin tek tedavisi kaybedilen suyuyerine koymak değil. Vücut suyla birlikte sodyum, potasyum,klor, bikarbonat gibi yaşamsal önemi olan, 'elektrolit' de-diğimiz tuzları da kaybediyor.

Prof. Dr. Semra Çalangu, kaybedilen sıvı ve tuzları ye-rine koymak için içine şeker ve biraz tuz katılmış portakalsuyu, içine biraz muz katılmış tuzlu ayran gibi içecekleri öne-riyor. Çalangu, "Eczanelerde satılan 'oral rehidratasyon pa-ketleri' her yaştaki hasta için önerilir. Bu paketlerden bir ta-nesi bir litre suya katılarak hastaya içebildiği kadar içirilmelidir.Her dışkılamadan sonra 1-2 bardak içirilerek kaybedilen sı-vının yerine konulması önerilebilir. Bulantı veya kusma ne-deniyle ağız yolundan sıvı alamayan hastalara, vakit geçi-rilmeden, damar yoluyla serum verilmeli. Ancak kanlı vecerahatli ishal varlığında asla ishal kesici ilaç kullanılmamalı;hekime başvurulmalı" diyor.

Sıcak havalarda kendimizi evimizin dışına atmamızdoğal. Dışarıda geçirilen zaman arttıkça ‘açık hava’ya bağ-lı tehlikelerle de yüz yüze gelme olasılığı artıyor. Böcek ısır-ması, arı, tatarcık, sivrisinek gibi eklembacaklıların sokmasıda yazın bir diğer tehlikesi… İlk anda bakıldığında önemligibi görünmese de özellikle alerjik bir reaksiyon ortaya çık-ması durumunda çok sıkıntılı bir süreç yaşayabilirsiniz.

Yaz sıcaklarında insanların serinlemek için girdiği hij-yen şartlarına uygun olmayan havuzlar da hastalık saçıyor.Bu havuzlar nedeniyle oluşabilecek mikrobik enfeksiyonlar;göz, kulak, idrar yolu iltihabına neden olabileceği gibi cilt

KALP HASTALARINAUYARILAR

Yazın kalp hastalarının daha dikkatli olması gerekiyor. Kalp hastala-rı denizi çok seviyor olsalar bile sıcaktan korunmaları gerekiyor. Uzmanlar;kalp hastalarının yalnızca sıcağa maruz kalmamalarını yeterli bulmuyor. Vü-cutta su kaybı artığı için günde 2-2.5 litre su içmelerini öneriliyor. Hastalartuz kısıtlamalı rejim içindeyse, doktorların fikri alınarak yemeklere biraz tuzilave edebilirler çünkü; terle birlikte vücudun tuz kaybı artıyor. Tok karnınadenize girmemek, yağlı yemeklerden kaçınmak diğer tedbirler arasında ge-liyor. Aslında kalp hastalarına deniz tatilinden ziyade yayla tatili öneriliyor.

enfeksiyonlarına ve mantar hastalığına da yol açabilir.Yalnızca mikroplu havuzlar değil aşırı güneş ışınları da ciltte rahatsızlara yol

açıyor. D vitamini deposu olan güneş ışınlarının doğru yararlanıldığında sedef, eg-zama gibi cilt hastalıklarını iyileştirici etkisi olduğu bilinmekte. Ancak kemiklerin vecildin güneşten yararlanması için 20 dakika yeterli. Saatlerce güneşte kalmak özel-likle beyaz tenli kişilerde güneş yanıklarına neden olabilir. Fazla güneş ışınları göz-de katarakt oluşumundan deri hastalıklarına kadar birçok hastalık riskini artırabi-lir. Fazla güneşin uzun vadede deri kanseri riskini de artırdığı belirtiliyor.

Page 32: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

İÇİN

DE

KİL

ER Z İ R V E D E K İ L E R

Kaos ülkelerinde devrim aşkıOrtadoğu ülkelerindeki esen demokratik dönüşüm rüzgarları, hem yüzlerce insanıncanını alıyor, hem de iktidarları sarsıyor. Bu değişimi Ortadoğu topraklarının yenidünya ekonomisine entegre edilmesi olarak görenler de var; değişiminABD, Çin ve Rusya ekonomisine doping olacağını düşünenler de…

D O S Y A

14

24

Rejimdeyim,rejimdesin, rejimdeYaz aylarına girdiğimiz şu dönemde adeta bir diyet çılgınlığıyaşanıyor. Yaşam tarzının kolaylaşmasıyla harcananenerjinin azalması, popüler kültürün fit görünme baskısı7’den 77’ye herkesi diyete soktu.

K A P A K

Hikayeleriyle bir üstatMeslekte 40 yılı geride bırakan bir üstat olan Ertan Özdemir, “Bir HikayeAnlatsana Üstat” kitabında hem kendi hikayesini, hem de meslektebiriktirdiği deneyimlerini anlatıyor. Halen yönetim danışmanlığı yapanÖzdemir yeni dönemde kitap yazmaya ağırlık verecek. 10

Page 33: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

Vergiye farklı bakış

Duayen gazeteci Yalçın Bayer, “Gazeteciliktetekzip, açıklama yemeyen, hakkında tazminatdavası açılmayanı ben ‘gazetecilikyapıyor’ saymam” diyor.

G Ü N D E M İ N S E S İ

Tekzip yemeyeni gazeteci saymam

Y A Ş A M I N P O R T R E S İ

R E N K L İ Y A Ş A M

Dünyada ve Türkiye’de hızla artan e-ticaretten payalmak isteyenler, e-ticaret eğitimlerine ilgigösteriyor. Coproline, Yorktrade gibi kuruluşlarverdikleri eğitimlerle girişimci, e-ticaretprofesyoneli yetiştiriyor.

20

İSMMMO Üyesi Dursun Ali Yaz, ‘VergideDoğru Bilinen Yanlışlar’ kitabıyla, pekçok kişiye anlaşılmaz gelen vergiyiesprili, sade ve anlaşılır bir dilleanlatıyor.

S A Ğ L I K 38

D O S T L A R I M I Z 40

M O D A 42

İ S M M M O H A B E R 8

EĞİT İM

E V İ M E V İ M 44

L E Z Z E T 46

G E Z İ - D Ü N Y A 48

G E Z İ - T Ü R K İ Y E 52

K Ü L T Ü R - S A N A T 56

S İ N E M A - D V D 58

K İ T A P 60

T E K N O - Y A Ş A M 62

M İ Z A H 64

6 2 . G Ü N 6

36

34

K A R İ Y E R

TRT’deki ‘Dem bu Dem’ ve ‘Bergüzar’ müzikprogramlarının yapımcısı olan halk müziğisanatçısı Muzaffer Ertürk, unutulmaya yüztutmuş Türk müziği eserlerine yenidenhayat veriyor.

Müzik eğitimi ilkokuldan başlamalı

30

e-girişimciye e-ticaret eğitimi

28

Page 34: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

KASIM - ARALIK 201040 � İSMMMO YAŞAM

DO

ST

LA

RIM

IZ

G Ü L Ş E N K A N D E M İ R

Ortalama bir köpeğin zihinsel becerilerinin 2 yaşındaki bir çocu-ğunkine eşdeğer olduğunu biliyor musunuz? Köpekler, doğadaki en zekihayvanlar olarak kabul ediliyor. Ancak köpeklerin arasın-da da daha zeki olanları var. Kanada’daki British ColombiaÜniversitesi profesörlerinden, köpek uzmanı Stanley Coren’inyaptığı araştırmaya göre; sıradan bir köpek, işaretler ve jest-ler dahil 165 kelime öğrenebiliyor. Bu da 2 yaşındaki bir ço-cuğun öğrenme kapasitesine denk geliyor. Daha zeki olanköpeklerin öğrendiği kelime sayısı ise 250’ye kadar çıka-biliyor.

Peki en zeki köpekler hangileri?.. Coren’in araştır-masına göre; en zeki köpekler; border collie, kaniş, Almankurdu, golden retriever, doberman, shetland çoban köpeği,ve labrador retriever olarak sıralanıyor.

Aslında köpek yetiştirmek çocuk yetiştirmeye benzi-yor. Köpeğiniz ne kadar zeki olsa da; eğitim vermiyorsanızbir işe yaramıyor. Bu yüzden zeki köpek alsanız bile doğ-

ru eğitmeniz gerekiyor. Bu noktada da köpeğinize nasıl eğitim verece-ğinizi bilmeniz ya da köpeğinizi işin uzmanı bir eğitmene teslim etme-niz gerekiyor.

Köpek eğitim uzmanı Asım Sarıçiftçi, köpeklerin en iyi eğitimi 6aylıkken aldığını belirtiyor. Sarıçiftçi, 15 yıldır köpek eğitimiyle ilgileni-

yor. Sarıçiftçi’nin verdiği bilgiye göre; büyük köpek yetiş-tirmek isteyenler Türkiye’de daha çok; golden retriever, rot-weiler, doberman, boxer, Alman kurdu, İrlanda setter, İn-giliz setter, İngiliz bulldog, Fransız bulldog, mastiff, kan-gal, Sibirya husky ırklarını tercih ediyor. Küçük ırklar ara-sında ise; beagle, cocker, pekingese, king charles, terrierve pointer beslemek yaygın. Sarıçiftçi; border collie cinsiköpeklerin çok akıllı olmalarına rağmen Türkiye’de çok sıkbeslenmediklerini vurguluyor.

İYİ EĞİTİM ALANLARSarıçiftçi, Türkiye’de tercih edilen köpekler arasın-

da iyi eğitim alan ırkları ise; golden retriever, labrador, Al-man kurdu, rotweiler, boxer ve doberman olarak sayıyor.

En zekilere bile eğitim şart

Köpeğiniz nekadar zeki olursa

olsun mutlakaeğitime ihtiyacı

var. Dostlarımızınüç aylıktan

itibaren dışarıçıkarılarak sahibi

tarafındansosyalleştirilmesigerekiyor. En iyi

eğitim ise 6aylıkken veriliyor.

Asım Sarıçiftçi

Page 35: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

İSMMMO YAŞAM � 41KASIM - ARALIK 2010

DO

ST

LA

RIM

IZ

Bu köpekler arasında Alman kurdu, rotweiler ve boxer’ın koruma özel-liği halen devam ediyor. Ancak diğerleri ‘koruma’ özelliklerini yitirmişdurumdalar. Yani eve hırsız girse bile ondan havlamasını beklemeyin.Ancak onlarla ailecek iletişim kurup, iyi vakit geçirmek mümkün.

Bu yüzden köpek alacakların öncelikle köpeği niçin alacaklarınıbilmeleri gerekiyor. Bahçede mi, evde mi yaşatacaklarına, koruma bek-leyip beklemediklerine karar vermeleri de şart. Asım Sarıçiftçi, 15 yıl-lık deneyimine dayanarak, “Oyun köpeği istiyorsanız; büyük ırklar için-de golden rotweiler, labrador ve collie tercih etmenizi tavsiye ederim.Küçük ırklar arasındaysa bakımı daha kolay olan beagle, kavalye kingcharles, pekingese ve terrier gibi ırklar tercih edilmeli” diyor.

SOSYALLEŞTİRME ÖNEMLİAsım Sarıçiftçi’nin verdiği bilgiye göre; köpek eğitimi, köpek eve

geldiği andan itibaren başlıyor. İlk eğitimse; tuvalet alışkanlığını ka-zandırmak. “Köpeğinize kesinlikle küçük bir yer ayırmalısınız. Köpekeve gelir gelmez, salona, mutfağa, yatak odasına girerse, oraları tu-valet alanı olarak belirler” diyor Sarıçiftçi. Köpeklerin dört aydan iti-baren dışarıya çıkartılarak sosyalleştirilmesi gerekiyor. Yani köpeklerin6 ay dört duvar arasında kalması çok yanlış.

Sarıçiftçi, “Köpeklerin eğitimine 3 aylıkken başlanmalı. Başkaköpeklerle oynatılarak arkadaş edinmesi sağlanmalı. Köpek sosyal-leştirilmezse; ne kadar zeki olursa olsun; korkak, pısırık ve ürkek olu-yor. Sonrasındaysa psikolojik sorunları oluşuyor ve bunu düzeltmekdaha zor oluyor. Örneğin Alman kurdu, boxer, rotweiler, doberman gibiköpekler korktuğu için karşıdan gelen biri onu sevmeye kalktığındasaldırıyor. Bu tür köpekler sosyalleştirilmezse; sahibine zarar vermeihtimali de var” diye konuşuyor.

Köpek eğitim uzmanları ise köpeğiniz 6 aylıkken devreye giri-yor. Uzmanlar köpeğin evde yalnız kalmasından temel itaat eğitimi-ne kadar birçok eğitimi köpeğe veriyor. Dostunuzun bir uzmandan 3-4 haftalık eğitim alması normal. Bu eğitimden sonra eğitim uzmanıtarafından köpek sahibine köpeği hakkında detaylı bilgi verilmesi vebirlikte çalışmalar yapılması gerekiyor. Bir köpek uzmanı dostunuzudört dörtlük eğitse bile, sizin bu konuda bilginiz olmazsa eğitim işeyaramaz. Köpek eğitim uzmanı Asım Sarıçiftçi, bu konuda şu bilgile-ri veriyor: “Köpekler mutlaka sahibinin yanında ve yaşadığı çevredeeğitim almalı. Dört duvar arasında eğitim alan bir köpekle Bağdat Cad-desi’nde eğitim alan köpekler arasında dünya kadar fark var. Köpekeğitiminde mekan çok önemli. Diğer eğitimler işe yaramaz. Ben bir-çok işadamı ve sanatçının köpeklerini 15 yıldır eğitiyorum. Bugüne ka-dar 400’ün üzerinde köpek eğittim. 3-4 haftalık eğitimde, uzman hergün bir saat köpekle ilgilenir. Eğitim haftanın beş günü sürer. Eğitimücreti de 1.500 TL ile 3 bin TL arasında değişir. ”

BORDER COLLİE GİBİSİ YOKBritish Colombia Üniversitesi Profesörü Stanley Coren, Amerika ve Kanada'da

200 çiftlikteki köpekleri; itaat zekası yönünden inceledi. Değerlendirmeyi yaparken;itaat yarışmalarının sonuçlarını, eğitmen, üretici, hakem ve köpek sahiplerinin gö-rüşlerini aldı. Yapılan çalışmada; 199 hakemin 190'ı border collie'yi en zeki onköpek arasında sıraladı. 171 hakem shetland sheepdog'u, 169 hakem kaniş'i, 167'siAlman çoban köpeği ve golden retriever'i de en kolay eğitilebilir on köpek türüarasında saydı. En düşük çalışma ve itaat zekasına sahip türlerin sıralamasındaise 199 hakemin 121'i Afgan tazısını, 99'u basenji'yi ve 81'ide chow chow'u ita-at eğitimine en az uygun tür olarak belirtti.

HANGİ EĞİTİMLER VERİLİYOR?� Köpeğin dışarıya alıştırılması� Evdeki eşyalara zarar vermemesi� Yerden ya da başkasının elinden bir şey yememesi� Siz yokken evde yalnız kalmaya alışması� Temel itaat eğitimleri� Köpeğin sizi çekmeden sol tarafınızda yürümesi� Otur, yat, bekle, bırak, gel, getir, git, koş, çabuk, yavaş, ha-

yır, aferin, sus gibi temel komutları öğrenmesi� İleri itaat eğitimi� Temel komutları tasmasız olarak yerine getirmesi

Page 36: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201142 � İSMMMO YAŞAM

MO

DA

Ayaklardaşenlik

varBu sezon sandaletler cıvıl cıvıl...

Topuklu veya topuksuz her zevkehitap eden çok çeşitli sandalet

tasarımları vitrinlerde yer alıyor.Gladyatörler yine revaçta...

Page 37: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

C A N K I Z I L D A Ğ

Yaz aylarında modanın ana teması "ra-hatlık ve özgürlük"tür... Bu yaz ayaklarda yineşenlik var. 2011 yazı sandalet ve terlik model-leriyle hem ayaklarınız şık görünecek hem ya-zın sıcaklarında oldukça rahat edeceksiniz.

Bu yaz topuklu veya topuksuz her zev-ke hitap eden çok çeşitli sandalet modelleri bu-lunuyor. Çiçekli, boncuklu ve rengarenk mo-dellerin yanı sıra daha çok krem ve siyah ton-larında vitrinleri süsleyen sandaletler bayanlararahat yürüyüşün yanında şıklığı da sunuyor.Gladyatörler yine revaçta. Parmak arası mo-dellerle birlikte dolgu topuklar da dikkat çeki-yor. Bu sezonun en popüler ve ilgi çekici kom-bini; kısa kot şort, uzun gömlek ve dolgu topuksandaletten oluşuyor. Dolgu topuklu sandale-tinizle, çiçekli elbiselerinizle de muhteşemkombinler yapabilirsiniz.

TAŞLISINDAN BONCUKLUSUNA...Sandalet alırken, aldığınız sandaletin mo-

deli kadar markasını da göz önünde bulun-durmanızda yarar var. Çünkü ipi çabuk kopa-bilen, ayağa oturmayan, ortopedik olmayan san-daletler sizi mutsuz edebilir. Markaların birbi-rinden şık sandalet tasarımlarını sizler için araş-tırdık...

Nine West sandalet modelleri sadeolmasına rağmen sandaletlerin üzerinde kul-lanılan kalın ve ince bantlar ve dolgu topuklarile farklı bir tarz yaratmış.

Desa’nın sandaletlerinde taşlar, bon-cuklar, büyüleyici dore ve lame renk efektler,düztabanlı, şık ve kullanışlı alternatifler mev-cut. Bu modellerin topuksuz olmaları ayrı birartı puan kazandırıyor. Çünkü her abiye kıya-fetin altına illa topuklu giyeceksiniz diye bir ku-ral yok.

Steve Madden'in hem dolgu topukyüksekliğinde, hem platform rahatlığındaki ko-leksiyonunda ışıltılı bantların kafes görünü-mündeki sarmal yapısı ve bilekten bağlı tasa-

rımı fark yaratıyor.Divarese'nin koleksiyonunda ol-

dukça klasik bir yaklaşım var. Yılan derisi bas-kılı, hafif topuklu modeller, bol bantlı krem vebeyaz gladyatörler dikkat çekiyor.

Birki’s tasarımlarında, çıkartılıp ta-kılabilen özel aksesuvar seçenekleri ile aldığı-nız her sandalet modeli 3 farklı modele dönü-şebiliyor. Yani bir çift sandaletle, 3 farklı mo-

dele sahip olmanın lüksünü yaşıyorsunuz.Parmak arasına takılarak kullanılan aksesuvarseçenekleri arasında çiçek tasarımı, yuvarlak vedikdörtgen şekilli modeller bulunuyor. Siyah vebeyaz başta olmak üzere birçok renk seçene-ği de sunan sandalet koleksiyonu çok farklı kom-binasyonlara da ilham veriyor.

GLADYATÖR MODASINA DEVAMMango'da püsküllü süet gladyatör-

ler, eski Roma yadigarı trendin farklı bir yo-rumlaması görünümünde. Renk olarak daha çokkahve ve tonları ile siyah tercih edilmiş.

H&M koleksiyonunda ince bantlı bileğisaran modeller yer alıyor. Ayrıca geniş bantlıve parmak arası sandaletler dikkat çekiyor.

Yeşil’in değişik modellerde tasar-lanmış yeni sezon sandaletleri her yaş grubukadınlara hitap ediyor. Kahverenginin değişiktonlarında, klasik kesimli deri sandaletler ha-reketli ve macera dolu hayat süren kadınlar içinideal!

Pimkie'de renkli kumaşlarla de-taylandırılan sandaletten, gladyatör sandaletve parmak arası sandalet modellerine kadar bir-çok alternatif bulunuyor.

Ipanema'nın Gisele Bündchen ko-leksiyonunda pembesinden moruna turkuvazmavisinden altın sarısına rengarenk terlik vesandaletler yer alıyor.

YÜKSEK ÖKÇELİLERMiu Miu’nun hazırladığı Capretto

sandalet serisi neon renklerden oluşuyor. Yazınhareket özgürlüğünü doyasıya yaşamak için to-puklu tercih etmeyenlerin bu koleksiyona gözatmasında fayda var.

Jimy Choo'nun her biri incecik yük-sek ökçeler üzerinde sunduğu sandalet modelleri,şık gül motifleri, metalik ışıltı ve kaliteli akse-suarlarla kombinlenmiş.

Hotiç sandalet modellerinde dolgu to-puk kullanılırken, babet ve casual gruplarındaçok fazla aksesuvara yer verilmiş.

İSMMMO YAŞAM � 43MAYIS - HAZİRAN 2011

MO

DA

Page 38: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

EV

İME

VİM

G A Y E D E L E N

Havaların ısınmasıyla hafta sonlarının vazgeçilmez keyiflerinden biriolan mangalın sezonu da açıldı. Özellikle mangal sever olarak tanınan bizTürkler için yaz sezonu ayrı önem taşıyor. Son dönemde Amerikan manga-lı barbekünün de öne çıktığı görülüyor. Bahçe, balkon ya da piknik alanın-da iştah kabartan şekilde suyunu akıtarak cızırdayan etlere karşı koyabilenaz. Yeme faslındaki sohbetlere ise doyum olmuyor. Mangal ve barbekününkullanım alanı çok yaygın ve geniş bir kitleye hitap ediyor. Bu keyifli uğra-şı teknolojiden de nasibini alıyor. En klasiği ve lezzetlisi kömürlü olsa da,dumansız, alevsiz, kokusuz mangal ve barbeküler de önemli seçenekler ara-sında yer alıyor. Türkiye'de bu keyif büyük de bir sektör yaratmış. Bu yıl sa-dece mangal ve barbekü sektörünün büyüklüğünün 30 milyon doları aşa-cağı tahmin ediliyor. Yılda milyonlara ulaşan adette mangal ve barbekü sa-tılıyor. Mangalların modelleri de evlere ve bahçelere uyacak şekilde tasar-lanıyor. Çok şık ve pratik modeller eski mangalların pabucunu da dama at-tırıyor. Açılır kapanır, tekerlekli tüplü, dekoratif askılı ve ahşap gibi sıra dışımodeller ilgi çekiyor. Mangal ve barbekü üreticileri, barbekü ve mangal ta-

44 � İSMMMO YAŞAM

‘Aman çevir

MAYIS - HAZİRAN 2011

Piknik ve mangal keyfi için önümüzdekoca bir yaz var. Bu keyif yıldan yıla dahada kolaylaşıyor. Artık mangal vebarbekülerin; dumansız, alevsiz vekokusuz olanları çıktı. Açılır kapanır,tekerlekli, tüplü, dekoratif askılı ve ahşapgibi sıra dışı modeller ilgi çekiyor.

Page 39: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

lebinde artış olduğunu belirtiyor. Her ikisinin degazlı, kömürlü, doğrudan ve dolaylı pişirmeözelliklerine sahip olanları var. Yetkililer, daha çokkömürlü barbekü ve mangallar satsa da gazlıla-ra talebin de arttığını belirtiyor. Gazlı barbeküleryakması çok kolay ve çabuk olduğundan özelliklevakti olmayan, işten geç gelenlerin tercihi oluyor.Kömürle uğraşmak istemeyenlere hitap ediyor. Yeniteknolojiye sahip barbekü ve mangallar, kolay ateş-leme, külleri zahmetsizce temizleme gibi imkanlarsunuyor. Çevirmeye gerek kalmadan pişirmemodu da dikkat çeken özellikler arasında.

PİKNİK MALZEMELERİPiknik evlerin bahçesinde ya da halka

açık her yerde yapılabiliyor. Piknik denince ilk aklagelen mangal ise ikincisi de termostur. Termoslarında boy boy, desen desen pek çok çeşidi var. Etle-rin üzerine içilecek çayın sıcak kalması gerekiyor.Pikniğe tabii ki evdeki tabak çanakla gitmek ol-muyor. Kırılma ihtimallerine karşı plastik setler güngeçtikçe daha fazla tercih ediliyor. Bazıları yıka-nıp tekrar tekrar kullanılabiliyor. Bazıları da tekkullanımlık… Plastik tabak, çatal ve kaşıkları dü-şük fiyatlardan almak mümkün. Plastik yerine me-laminleri de tercih edilebiliyor. Herkesin bütçesi-ne göre buz kovası, dondurma kasesi, salata vetatlı tabağı, tepsiler, meyve kaseleri de mevcut.

BU SEPETLER ÇOK GÜZELPikniğin en göze çarpan teçhizatı ise pik-

nik sepetleri. Basit görünüşlüden dekoratif olan-lara kadar her türlü alternatifi var. Piknikte yereserilecek örtüleri ise her yerden almak mümkün.Piknik masaları da daha teferruatlı piknik düşü-nenlere hitap ediyor. Konforundan vazgeçme-yenlerin, katlanabilir masa ve sandalyeler imdadınayetişiyor. Çocuklar için üretilmiş hayvan başlı kat-lanabilir çocuk koltukları bile satılıyor. Yere ve san-dalyelerin üzerine konabilecek minderler de dörtdörtlük bir piknik keyfi için vazgeçilmezler ara-sında. Hamaksız olmaz diyenlere de her seçeneksunuluyor. Siz hala piknik ve mangal planını yap-madınız mı?

EVİMEVİM

İSMMMO YAŞAM � 45

IZGARAYI DEĞİL, ETİ YAĞLAYINYaz aylarının en büyük keyiflerinden biri olan mangal ve barbeküyü yaparken dik-

kat edilmesi gerekenler şöyle sıralanıyor:� Gaz kullanılmamalı. Mangalı yakmak için herhangi bir yakıcı sıvıya ihtiyaç yok.

Kömürleri kolayca ateşlemek için ateşleme bacasından faydalanılmalı.� Barbekü ya da mangal önceden ısıtılmalı. Kapakları kapatılarak 10-15 dakika

ısıtılan ızgaralar pişime hazırdır.� Temizliğe dikkat edilmeli. Mangal ızgaraları pirinç bir fırça ile temizlenmeli. Bu

işlem aynı zamanda pişirilen yiyeceklerin ızgaraya yapışmasını da engeller.� Izgara değil, pişirilecek ürün yağlanmalı. Yağ, yapışmayı önler. Ayrıca yiyece-

ğe tat ve su katar. Yiyecek malzemelerini hafifçe yağlamak ızgaraları yağlamaktan çokdaha fazla işe yarar ve yemeğin lezzetini artırır.

� Direkt ve endirekt pişirme yöntemlerini iyi bilmek gerekir. Direkt ateş nispe-ten küçük, yumuşak ve pişme süresi 25 dakikanın altında olan ürünler için daha iyidir.Endirekt pişirme ise daha büyük, kalın, yağlı ve pişme süresi 25 dakikanın üzerinde olanürünler için tavsiye edilir.

� Hava dolaşımı önemsenmeli. Kömür ateşine hava gerekir. Bu nedenle mangalınkapağı kapalı tutulmalı ancak kapağın üstünde ve mangalın altında bulunan havalan-dırma yerleri açılmalı.

� Mangalın altında biriken kömürlerin düzenli olarak temizlenmesi tıkanmayı ön-leyecektir. Gazlı mangalların da havalanmaya ihtiyacı vardır. Gerekli olan havayı man-galın altından alırlar.

BARBEKÜ MÜMANGAL MI?

Türk mangalına karşı yıllardır rakip olarak Amerikan bar-bekü görülüyor. Ama mangal çoğu zaman tahtını barbeküye kap-tırmamakta direniyor. Mangalın üstünlüğü kömür, gaz savaşıylabaşlıyor. Barbeküde likit gazla pişirme öne çıkıyor. Mangalda pir-zola, köfte ve tavuk kanadı ön planda. Barbebüke ise dana eti. Bar-bekü ve mangalda en önemli sorunlardan biri ise kolesterol. Sa-dece hayvani gıdalarda bulunan kolesterolün dozunun mangal vebarbekü keyfi yaparken kolayca kaçabileceğini unutmayın.

Page 40: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

A Y Ş E G Ü L E M İ R

Kapısından ilk adımını attığınızda mekanınbüyüsüne kapılıyorsunuz. Şık ve modern bir de-kor, granit merdivenler, anti bakteriyel kalebo-durlar, şömine, biblolar, tablolar, avizeler. En inceayrıntısına kadar düşünülerek yerleştirilmişmasalar ve işlerini titizlikle yapan şık, moderngiyimli çalışanlar... Bu atmosferi lezzetleriyle dahada güzelleştiren et, kebap, pide, sebze yemek-leri ve tatlılar. Açık mutfakta müşterilerin göre-ceği bir şekilde şef yemek hazırlıyor. Acaba Av-rupa'da çok üst düzeyde bir restoranda mıyımdiye düşünmeden edemiyorsunuz. Ama burası,İstanbul Sultanbeyli'de bir restoran... Diğer ilçeleregöre daha az gelişmiş olarak görülen bir bölgede,bu lüksü ve ince zevki görmek şaşırtıcı geliyor.İsmail Yiğit'in teşviki ve Hüseyin Kesim'in finansalçözümü ile Sultanbeyli'de kurdukları Enfess

Restaurant adeta çölde bir vaha gibi. İki aydıraçılmış olmasına karşın kısa sürede bölgenin çe-kim merkezi haline gelmiş. Sultanbeylilere dün-ya ve Türk mutfağından tatları en üst düzeyde,hizmeti de ekonomik bir fiyat ile sunuyor. Enfess'inyemekleri de adına layık…Et, kebap, pide, ız-garalar, sulu yemekleriyle her zevke ve damaktadına hitap ediyor. Kafesindeyse modern kah-ve zincirlerini aratmayacak tarzda içecek ve tat-lıları var. Tiramisu, sufle ve profiterol gibi özellezzetleri kendilerini unutulmaz kılıyor. En-fess'in kahvaltısı da meşhur. Grup toplantıları içinde rezervasyon yaptırılabilen restoranın 200 ki-şilik kapasitesi mevcut.

DÜNYA DENEYİMİNİ TAŞIDIEnfess'in fikir babası, Hüseyin Kesim. Ulus-

lararası bir firmada çalışan Kesim tam bir gur-me ve yemek tutkunu. Dünyanın pek çok ülke-

sinde gördüğü ve yaşadığı restoran ve yemek de-neyimini İstanbul'a taşımayı düşünmüş. Ataşe-hir tarafında mekan bakarken hiç üst düzey res-toranı bulunmayan Sultanbeyli'de karar kılmış.Sultanbeyli Belediyesi'nin büyük desteğiyle En-fess'i bölgeye kazandırmışlar. Kesim'in fikir or-tağı İsmail Yiğit de 11 yaşından beri restoran sek-törünün içinde. Yiğit, Enfess'i kurma hikayelerinişöyle anlatıyor: "Enfess'in isim babası HüseyinKesim. ‘Bu bölgede enfes bir yer açmamız lazım’dedi. Bizde bu isimde karar kıldık. Bir gün ço-cuğumu Sultanbeyli'de doktora götürdüm. Has-tanenin bahçesinde bir doktor hanımın bahçedetitreyerek oturduğunu gördüm. Çevrede düzgüngidilecek bir restoran ya da kafe olmamasındanşikayet etti. Biz Ataşehir taraflarında yer ararkenbirden bu çevreyi düşünmeye başladık. Buradaaçık olduğunu gördük. Daha az kazanç sağlarızama bölgeye de katkımız olur diye düşündük.

MAYIS - HAZİRAN 201146 � İSMMMO YAŞAM

LEZ

ZE

T-

ME

KA

N

Sultanbeyli’nin‘Enfess’i

Sultanbeyli’nin‘Enfess’i

Enfess Restaurant, Sultanbeyli’de yeme içmekültürünün standartlarını yükseltti. Adeta çöldebir vaha gibi olan Enfess’in mönüsünde de yokyok. Kebaplar, tavalar, ızgaralar, pideler…Spesiyaliteleri ise Fısfıs ve Kesim Kebabı.

Page 41: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 47

Sultanbeyli halkının da üst düzeyde restoran hizmeti almaya hak-kı var. Sultanbeyli Belediyesi'nin de çok desteğini gördük. Onla-ra da müteşekkiriz.”

RESTORAN ZİNCİRİ HEDEFİEnfess’in yatırımcıları; hizmet standartları en üst düzeyde

olsa da restoranda fiyatları herkesin ulaşabileceği ortalamada tut-muşlar. Yiğit, böylece Sultanbeyli halkına iyi yemeği ve hizmetigösterdiklerini söylüyor. Enfess, İstanbul’a bir restoran zinciri ola-rak yayılmayı planlıyor. İsmail Yiğit, "Bizim Ataşehir, Bakırköy,Beşiktaş gibi semtlerde şube açma isteğimiz var. Franchise da ve-receğiz. Bu lezzeti ve üst düzey hizmeti tüm İstanbul'a yaymakistiyoruz" diyor. Enfess'in mönüsünde yok yok. Tek bir segmen-te odaklanmak yerine geniş bir yelpazeye hitap ediyor. Tavalar,ızgaralar, pide, döner, sulu yemek, çorba, tatlı, ara sıcaklar... Hü-seyin Kesim, "Farklı şeyler yemek isteyen herkese hitap edecekmönümüz var. Kebap isteyen kebap, diyet isteyen diyet veriyoruz.Kafe bölümümüzde de iddialıyız. Kahve zincirlerini aratmıyoruz.Kahvaltımız da meşhur. Limitsiz çeşidi 15 TL gibi bir fiyata sunuyoruz.Limitsiz kahvaltı keyfi var" diye anlatıyor. Enfess'in özel tatları-na dizilerde 'Fısfıs İsmail' olarak tanınan sanatçı Süleyman Yağ-cı'nın da desteği var. 'Kesim' ve 'Fısfıs' adını verdikleri kebapla-rının bulunduğunu belirtiyor. Bu kebap kuzu sırtındaki özel etlerleyapılıyor. Hafif bir kebap. Hüseyin Kesim'in adıyla özdeşleşen 'Ke-sim kebabı' da spesiyaliteleri. Ancak özel tatlar olduğu için her iki-siyle ilgili ayrıntı vermekten kaçınıyorlar. Kesim, bugüne kadar işseyahati için gittiği 50'den fazla ülkede deneyimlediği restorankültürünü İstanbul'a kazandırmak istediğinden bahsediyor. Enfess'teAvrupa'da trend olan her şeyi uyguladıklarını söylüyor.

ÖZENLİ SEÇİMEnfess'in hissedarlarından İsmail Yiğit, gıda üretimini

doktorlukla eşdeğer görüyor. Bu nedenle gıda alımında çok dik-katli olduklarını, her türlü hijyene en üst düzeyde uyduklarını kay-dediyor. Yemeklerde kullandıkları bütün malzemelere çok özengösterdiklerini anlatan Yiğit, şunları söylüyor: "Eti çok iyi firma-lardan alıyoruz. Ama yine de test ettiriyoruz. Sadece ette değil hertürlü üründe çok hassas düşünüyoruz. Müşterilerimize en kalite-li ürünü, en hijyenik şartlarda sunmaya özen gösteriyoruz." Sul-tanbeyli'nin çehresini değiştirecek restoranın çevresinin de sanatsokağı olmasına çalıştıklarını belirtiyor, Hüseyin Kesim. Enfess'leilgili daha pek çok projesi var. Yakın çevredeki şirket ve banka-ların elemanlarının yemeğe gelebilmesi için de arabalı servis sis-temi kuracaklarından söz ediyor.

DAĞLAR KEBAP’IN TARİFİDağlar Kebap, Enfess Restaurant’ın konusunda uzman kebap ustasının

2 aylık Ar-Ge çalışması sonucunda ortaya çıkmış. Restoranın özel ve spesi-yal mönüsünde yer alıyor. Kebabın tarifi şöyle: “Hazırlık aşaması olarak özen-le seçilmiş ve hazırlanmış kuzu fileto ve kaske salamura edilerek minimumbir gün dinlenmeye alınır. İkinci aşamada kuzunun özel bölümlerinden ay-rılmış etler zırh marifeti kullanılarak hazırlanmaya başlanır. Elde edilen zırhkırması kapya biber, özel olarak Gaziantep'ten getirilen pul biber ve tuz eş-liğinde daha lezzetli hale getirilir. Hazırlanan zırh kıyması şişe özenle sa-rılır ve üzerine bir gün salamurada kalan kuzu fileto ve kaske sarılır. Kömürateşinde 2-3 dakika bekletilip lavaş arasında 10 santimetre genişliğe kadartokatlanarak şişten ayrılan kebap tekrar kömür ateşinde ızgara üzerinde 10dakika daha pişirildikten sonra kaşarla süslenmiş tırnaklı pide, közlenmişdomates, biber ve mevsime özel yeşilliklerle donatılmış tabakta servise su-nulur.” Bilgi için: 0216 419 99 96 - 0537 377 85 31 - www.enfess.com

LEZZ

ET-

MEK

AN

Page 42: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

F E R İ D E A Y

Daha bavulumu hazırlarken heyecanım dorukta… Cannes ve Nice’i göreceğim içinmutluyum elbet ama beni asıl heyecanlandıran parfümün başkenti unvanını elinde tutanGrasse’i görecek olmam. Çiçeklere ve kokulara çok meraklı bir insan olarak bu kenti hepmerak etmişimdir, fakat Koku (Das Parfum) filmini izlediğimden beri görmek için daha daçok sabırsızlanıyorum… Hani şu, Patrick Süskind’in romanından uyarlanan; doğduğundahiç kokusu olmayan ama müthiş bir koku alma yeteneğine sahip Jean-Baptiste Grenouil-le’in hikayesini anlatan film. Filmde, “kendisini tam bir insan kılacak koku arayışı” uğ-runa bakireleri öldüren ‘katil kahramanımızın’, 18’inci yüzyıl Paris’indeki balık pazarın-dan, kokunun başkenti Grasse’e uzanan öyküsü müthişti… Grasse, tarihi boyunca, kokuuğruna insan öldürenlerin değil ama hayatı burnuyla algılayan pek çok insanın evi olmuş.

Bu düşüncelerle yola çıkıyorum… THY’nin Nice uçağı, denizin üzerinde alçalmayabaşladığında pırıl pırıl bir güneşin aydınlattığı sahillerden geride, yüksek binanın neredeyseyok denecek kadar az olduğu Nice’e bakıyorum. Bu manzara bana Türkiye’nin güney kent-lerinde henüz talan edilmemiş noktaları hatırlatıyor… Kalacağımız otel Nice’teki havaa-

MAYIS - HAZİRAN 201148 � İSMMMO YAŞAM

GE

Zİ-

NY

A

Sinemaparfüm velüksündünyası

Film festivali ile ünlü, sosyeteninkonaklama adresi Cannes, parfümünbaşkenti Grasse ve bir Akdeniz kasabasıdinginliğindeki Nice kentleriyle GüneyFransa, kirli havaya, gürültüye, sadece işodaklı büyükşehir yaşamına adetameydan okuyor. Cannes’da eğlencenin,Nice’te mavi ve yeşilin, Grasse’te dedünyanın insanlara en büyük armağanıçiçeklerin sonsuz koku cümbüşüylekendinizden geçebilirsiniz...

Page 43: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

lanından ortalama 25 dakikalık mesafedeki Can-nes’ın girişinde... Hemen sahilde değil, biraz daha arkasokakta…

SAKİN VE HUZURLUNice’in caddesinde ilerlerken henüz uçakta iken

Güney sahillerimizi andıran bu kentin gerçekten de sı-cak Akdeniz şehirlerimize çok benzediğini bir kez dahafark ediyorum. Tarihi binalar yok denecek kadar az, yenibir kent. Caddeler, hiç sanayisi olmayan, turizm ve hiz-met sektörüyle yaşayan bir kentte olması gerektiği gibiçok geniş değil.

Oldukça sıcak bir görüntüye eşlik ediyor. Sabahyürüyüşü ve koşularını geç saate bırakmış tek tük in-sanları saymazsak kaldırımlarda insanlar oldukça ya-vaş yürüyor… Enerji dolu ama sakin ve huzurlu.

Yolu yarılamak üzere iken rehberimizmikrofonu eline alıyor ve Nice ile Cannes ara-sında birkaç kasaba olduğunu anlatıyor. Yol bo-yunca bize mimozalar eşlik ediyor. Cannes’ı pa-halı bulanlar için Nice, konaklama olanaklarıaçısından oldukça zengin seçenekler sunu-yor. Rehberimiz, Güney Fransa’da, Grasse’te-ki 2-3 parfüm fabrikası dışında hiç sanayi ol-madığına değiniyor. Nice de Cannes da tama-men turizm, çiçek ticareti, kongreler gibi hiz-metlerle geçimini sağlıyor. Zaten bu iki şehrinde sakinleri, çoğunlukla birikimi olan üst ge-lir grubundan oluşuyor. Fiyatları sorduğu-muzda “Burada ev alabilmek için önce piyan-goya uğramayı” öneriyor. Kentin, deniz görmeyen vedaha küçük daireleri için aylık en az 1000-1.500 Euroödeyerek kirada kalanların çoğunlukla kışın burada kal-madığının altını çiziyor.

ŞEHİRDE DENİZ KEYFİOtelimize varıp yerleştikten sonra kısa bir din-

leme zamanımız oluyor. Daha sonra akşam yemeği içinCannes’ın en meşhur gece kulübü VIP Room’ın yolunututuyoruz. Fransızların çok ağır ama inanılmaz etkileyicisunumlarıyla yemekler hakikaten süper… Özellikle şa-rapları ve tatlıları gerçekten şahane… İlk geceyi, birazda yorgun olduğumuz için çok uzatmıyoruz. Dönüşterehberimiz, sezon başlamış olsa da Cannes gecelerinin

bu mevsimde biraz sakin geçtiğini anlatıyor. Oysa biray sonra Mayıs ayının ortalarında gelmiş olsak; Can-nes Film Festivali’nden sonra burada geceleri de gün-düz kadar yaşayan sokaklar bulmamız işten bile de-ğil.

Cannes, en çok film festivali ile akla gelse de yı-lın her ayında çeşitli fuarlara, uluslararası kongrelereev sahipliği yapan bir kent. Bütün etkinlikler büyük ha-reket katıyor ama deniz mevsiminin de açıldığı nisandanitibaren çok daha fazla hareketleniyor. Burada insan-lar, şehir merkezinin kıyılarında denize girebiliyor vegünlük rutin işlerini aksatmadan yaşamın tadını her ançıkarıyor. Festivallere ev sahipliği yapan Grand Audi-torium’un çevresinde yaklaşık 300 ünlünün el izinin bu-lunduğu meydanımsı alan etkileyici. Kırmızı halısı, ren-kli atmosferiyle size kendinizi özel hissettiriyor.

Cannes’ta hava gerçekten temiz, deniz muhte-şem görünüyor. Bu kıyılarda en sevdiğim şeylerden biride yeni olmakla beraber yüksek olmayan binaların ya-rattığı sıcak kasaba havası oldu… Burası İtalya’ya çokyakın olduğundan olsa gerek hem çokça İtalyan turistlehem de adım başı bir pizzacı ile karşılaşıyorsunuz. Ge-zimizin ilerleyen takviminde tam İtalyan tarzındaki bupizzaların muhteşem olduğuna tanıklık ediyorum.Fransız yemekleriyle yarışamasa da buraya yolunuz düş-tüğünde bir öğlen hakkınızı da pizzadan yana kul-lanmanızı öneririm. Ama mutlaka bir kadeh kırmızı şa-rap eşliğinde…

Cannes’da görmeniz gereken yerlerden biri de“Old Town: Le Suquet”. Bu tepeden Cannes’ın 12 kilo-

MAYIS - HAZİRAN 2011

GE

Zİ-D

ÜN

YA

İSMMMO YAŞAM � 49

Page 44: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201150 � İSMMMO YAŞAM

GE

Zİ-

NY

A

metrelik sahilini izleyip kalesini dolaşabilirsiniz.Kaleye çıkarken gelenlerin durup kente baktığı nok-talarda harika manzaraya çeşitli çiçek kokuları eş-lik ediyor.

ST. TROPEZ VE LÜKSGüney Fransa’daki ikinci sabahımızda Cote

D’Azur’a doğru yola çıkıyoruz. Bir zamanların kü-çük balıkçı kasabası olarak anlatılan St. Tro-pez’de sanatçıların ve ünlülerin akın ettiği ufacıkkoyda lüks tekneler ve yatlar bizi karşılıyor. Doğ-rusu bu koy da bana Güney sahillerimizi hatırla-tıyor. St. Tropez’de mağazalarda fiyatlar oldukçayüksek. Çünkü bu şirin koy, zengin sosyetenin Gü-ney Fransa’daki adresleri arasına çoktan gir-miş… Dar sokaklarında eski evler arasında do-laşmak ayrı bir keyif veriyor insana. Bu sokak ara-larındaki cafelerde, ev yapımı pastaların tadına do-yum olmuyor.

Biraz dinlendikten sonra tepedeki kale Ci-tadel’e çıkıyoruz. Limanı tepeden gören güzel man-zarasına ek olarak 16. yüzyıldan kalma kaleniniçinde bir de Denizcilik Müzesi olduğunu anlatıyorrehberimiz. Ancak kısıtlı vaktimizde müzeyi gez-meden ayrılıyoruz. St. Tropez’i çevreleyen koyla-rın da harika sahillere, tertemiz güzel bir denizesahip olduğunu görüyoruz. Limanda küçük bir ge-zinti yapıp iskelesinde denize karşı oturduktan son-ra St. Tropez’den ayrılma vakti geliyor.

TARİH KOKAN SOKAKLARGezimizin iki ayağı kaldı; Nice dönüş yo-

lundaki Antibes ve her düşündüğümde biraz dahaheyecanlandığım Grasse… Antibes’i çepeçevre sa-ran surlar karşılıyor bizi deniz kenarında. Roma’nınyıkılışının ardından barbar kavimlerin saldırılarındançok çeken Antibes sonunda çareyi 10. yüzyılda busurları inşa etmekte bulmuş. 15. yüzyılın sonun-da Fransa’nın kontrolüne geçen şehir sonraları zen-gin Avrupalılar’ın lüks evler yaptırdığı popüler birmekan haline gelmiş. Tarih kokan sevimli sokak-larda gezerken dükkanlara da göz atıyoruz, bu-rada fiyatlar daha uygun, hediyelik eşyalar için al-ternatif oldukça fazla. Sabun ve banyo kokusu sa-tan şirin dükkanlardan mis gibi kokular yayılıyor.Burada daha uygun fiyatlara parfüm, kokulu sa-bun ve vücut losyonu alabileceğiniz birçok parfümfabrikası var. Ama ben buradakilere hiç yüz ver-miyorum. Grasse’te Eze civarındaki Fragonard par-füm fabrikasına saklıyorum hakkımı.

Ertesi gün, sabah erkenden Grasse’e doğ-ru yola çıkıyoruz. Rehberimiz, Grasse’in 50 bin ci-varındaki nüfusuyla oldukça sakin bir kent oldu-ğunu anlatıyor: “Mimoza, yasemin, portakal,portakal çiçeği, limon çiçeği”nin vatanı olduğunuekliyor. Parfümün doğuşu çok eski bir tarihe da-yanıyor. Her ne kadar Fransa, parfümün bir nu-maralı ülkesi olarak kabul edilse de ilk kokular,tütsü halinde eski Mısır’da elde edilmiş. Buradan

DENİZ ÜRÜNLERİNDEN ŞAŞMAYINHiç ekmek sevmeyenlerin bile kayıtsız kalamayacağı lezzetteki ekmekler ve

taze tereyağı ya da zeytinyağı, gittiğiniz her mekanda masada bulunuyor. Ama sizsiz olun, bunlara kendinizi kaptırmayın. Deniz ürünleri seviyorsanız, yaşadınız. Ba-lık, kalamar, midye gibi deniz ürünleri Akdeniz kıyılarındaki Güney Fransa’da bol-ca mevcut. Üstelik çok güzel yapılıyor ve tam da tahmin edeceğiniz gibi hafif sos-larla sunuluyor. Provance bölgesinin baharatlarıyla hazırlanmış et ve tavuk yemekleriile pizza da alternatifler arasında.

Page 45: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

Hindistan ve Çin’e yayılmış. Değişik bitkileri yakmaya da-yalı çeşitli kokular elde edilen bu dönemden sonra eskiRomalılar, koku elde etmeyi geliştirmişler. İlerleyen za-manda da başta Fransa ve İtalya’yı koku üretim merke-zine dönüştürmüşler.

EN ESKİ PARFÜM FABRİKASIRehberimizin anlattığına göre, Paris’in Grasse

başta çevresindeki kentlerin, bu tarihteki rolü ise şöyle ya-şanmış: “Sonradan Fransa kraliçesi olan Floransalı Cat-herine de’Medici kral ile evlenmek üzere Fransa’ya ge-lir. Grasse’te büyük bir malikanesi olan Catherine 1533’teülkeye geldiğinde yanında parfüm ve zehirler konusun-da uzman birinin başında olduğu ekibini de yanında ge-tirir. Kraliçe hem kötü kokan eldivenlerin kokusunu de-ğiştiriyor, hem de gerektiğinde zehirli eldivenlerle düş-manlarından kurtuluyormuş. Catherine’nin getirdiği ustaRen ele Frentin’in, o dönem lağım kenti, pis kokulu Pa-ris ve civarında yarattığı değişim, Fransa’ya parfümün üre-tim merkezi olma şansını getirmiş.”

Cannes’dan 20 kilometre uzaklıktaki, tarih ve sa-nat şehri olduğu kadar parfüm endüstrisinin başkenti Gras-se’te ilk durağımız Fragonard Müzesi oluyor. 300-400 met-re yüksekliği ile havası gerçekten çok temiz ve harika ko-kan Grasse’in en eski parfüm fabrikalarından biri aynı za-manda Fragonard. Binası oldukça eski ve etkileyici olanfabrikanın, parfümün nasıl yapıldığının da anlatıldığı mü-zesine giriş için ziyaretçilere özel bir kapı var. Daha ka-pıya yaklaştığınızda burnunuz, ikinci kez bayram ediyor.Tek kelimeyle muhteşem… Birazdan kocaman kazanla-rın, cam kavanozların ve varilimsi kapların önünde bu-luyoruz kendimizi… Müzeyi gezdiren Fransız kadın görevli,bize bir ton çiçekten bir litre parfüm üretilebildiğini an-latıyor. Bölgede yetiştirilen yaseminin kilogramını 20 Eurocivarında alıyorlarmış.

KOKU TESTİÇiçeklerin özünün alındığı bir odadan diğerine geç-

tiğimizde küçük bir testten geçiriliyoruz. 12 minik kava-nozdaki kokuların hangileri olduğunu anlamaya çalışıyor,resimdeki bitkilerle eşleştiriyoruz. Ben 12 kokunun tümünüdoğru eşleştirdiğim için müthiş seviniyorum. Rehberimiz,fabrikanın Fransız görevlisinin anlattıklarını aktarırken biriParis biri de Grasse’te olmak üzere iki koku üzerine okul

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 51

GE

Zİ-D

ÜN

YA

olduğunu aktarıyor. Bu okullara girebilmeniz için en az 350 kokuyu ayırmanız gere-kiyormuş. Şu anda dünyada 50 bin insanın oldukça yüksek ücretler karşılığında bu işteçalıştığını da aktarıyor. Bazı uzmanların 1.500 kokuyu algılayabildiğini ve birbirindenayırarak doğru tanımlayabildiğini söylüyor…

Fragonard’ta aşama aşama parfümün yapıldığı odaları, bazıları çok tanıdık ge-len tek tek çiçekleri selamlayarak geziyoruz. Rehberimiz, buraya Isparta’dan tonlar-ca gül getirildiğini anlatıyor. Parfümün şişelendiği özel ambalajların olduğu bölümdensonra turumuz, Fragonard’ın bu fabrikada üretilen sabun, losyon ve tabiî ki parfüm-leri başta pek çok ürünün satıldığı mağazada sona eriyor. Hem kendime hem de sev-diklerime hediyeleri buradan alıyorum. Öğleden sonra yine Grasse’in muhteşem ya-maçlarından birine kurulu, yakınlarında şirin bir köyün olduğu restoranda karnımızıdoyuruyoruz. Peynirleri, tereyağı ve eşsiz zenginlikteki bitkilerin eşlik ettiği yemeklerharika… Nice’ten hareket ederken İstanbul’un hızına yetişmek üzere büyük bir ener-ji ve anlatacak pek çok şey kazandığımı hissediyorum.

BUNLARI ALMADAN DÖNMEYİNGüney Fransa’ya gitmişken, Cannes’dan çeşitli hediyelikler, sokak aralarında

kurulu pazardan farklı biblolar elbette alabilirsiniz. Grasse’ten koku ve sabunlar,çeşitli losyonlar almadan da dönmeyin. Buradaki parfümler, pek çok ünlü mar-kadan geride kalmayacağı gibi, uzun süre kokuyu muhafaza eden özel amba-lajlarla satılıyor. Bunun yanı sıra yine Cannes’dan ve tabi bütçeniz uygunsa şıkbutiklerden dünyaca ünlü markaların ürünlerini alabilirsiniz.

Cannes, sosyetenin adresi olduğu için en son yeni ürünleri bulmakta hiçzorluk çekmezsiniz… Çanta, ayakkabı, kemerler, bluzlar… Ne ararsanız, mar-kaların son koleksiyonları vitrinleri süslüyor… Magnet, tişört ve çeşitli baharatlarda küçük hediyelikler için alternatif olabilir.

Page 46: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201152 � İSMMMO YAŞAM

GE

Zİ-

RK

İYE

Kraliçenin kentinden davet varFatih Sultan Mehmet’in ilk gördüğünde güzelliğini hayran kalarak “Çeşm-i Cihan” dediği Amasra,Küre Dağları Milli Parkı, milattan önce 14.yüzyıla giden tarihi, tel kırması, ağaç oymacılığı gibiyaşattığı el sanatıyla; gezi meraklılarına birçok güzellik sunuyor Bartın… İstanbul’dan bir hafta sonukaçamağıyla bile keşfedilecek Bartın’da yazın Karadeniz’in serin sularına da dalabilirsiniz.

G Ü L Ş E N K A N D E M İ R

Bazı ilçeler vardır; ünleri bağlı oldukları ili aşmıştır. Gezi merak-lılarının Bartın’dan çok Amasra’yı bilmeleri de böylesi bir durumdan kay-naklanıyor. Ancak ben hem Türkiye’nin son illerinden Bartın’ı hem deonun ünlü ilçesi Amasra’yı birlikte keşfetmek niyetindeyim. İstan-bul’dan ilkbahar gününde, güneşin doğuşuyla birlikte yola çıkıyoruz. Bar-tın’a uçakla gitmekten daha kolay geliyor otomobille gitmek. Ne de olsaBartın’a 4-5 saatte ulaşmak mümkün. Bu yüzden Batı Karadeniz’in şi-rin şehri Bartın’a otomobille gitmeye karar veriyoruz arkadaşlarla… Bar-tın’da ‘şehir merkezi’ni gösteren tabelayı gördüğümüzde saat 12.00’agelmek üzere… Niyetimiz aslında Amasra’da konaklamak. Bu yüzden Bar-tın’ı gezdikten sonra Amasya’ya geçmek niyetindeyiz.

İlk olarak Bartın’ın kalbi olan Cumhuriyet Caddesi’ne gidiyoruz.Caddenin bir bölümü trafiğe kapalı. Caddenin tam ortasında Arif Kap-tan Şadırvanı var. Kente şöyle bir baktığımızda bir asırlık camileri gör-mek mümkün. Hacı Mehmet Cami, İbrahim Paşa Camisi ve Halil Bey Ca-misi bunlardan bazıları. Bartın, 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafındanfethedilerek Osmanlı topraklarına dahil edilmiş. Şehirdeki hanlar, hamamlar,camiler de zaten 15. yüzyıldan sonra yapılmış.

Bartın’ın adının ‘suların ilahı’ anlamına gelen Parthenios’dan gel-diği söyleniyor. Antik dönemde Bartın Irmağı da Parthenios olarak ad-landırılıyormuş, Zaten Bartın’a girdiğimizde bu antik dönemden beri çağ-

layan ırmak hiç peşimizi bırakmıyor. Bartın’ın tarihi M.Ö. 14’üncü yüz-yıla kadar gidiyor. Bilinen tarihi Gaşkalarla başlıyor. Gaşka’lardan son-ra Hitit İmparatorluğu’nun hakimiyetine girmiş. Sonrasında ise Lidyalı-lar, Persler, Makedonyalılar, Britanya Krallığı ve Romalılar bölgeye ha-kim olmuş. Bartın, 1395’te Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı toprak-larına dahil edilmiş. Ancak Amasra’da o zamanlar Ceneviz Kolonisi hü-küm sürüyormuş. Bu 1460’da Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı Osmanlıtopraklarına dahil etmesine kadar sürmüş. Bartın, 1924 yılında Zonguldak’ınilçesi oldu. 1991’de ise Zonguldak’tan ayrılarak il oldu.

Yeni gelişen bir il görünümünde olan Bartın’da şehir içinde bileyeşilin her tonunu görmek, oksijen deposu Küre Dağları’ndan şehre ge-len temiz havayı hissetmek mümkün… Bartın’da birçok Anadolu kentindeolduğu gibi eski yapılaşma ırmak kenarındaki mahallelerde yoğunlaş-mış. Bartın’da 250’ye yakın tescilli ahşap ev var. Bu evler; 19. yüzyıldaTanzimat Fermanı’yla gelen mimari yeniliklerin izlerini taşıyor. Art Nou-veau ve Barok sanatlarını yansıtan Bartın evlerinin Türkiye’de çok da ör-neği olmadığı belirtiliyor.

ORGANİK PAZARBartın’a Salı ya da Cuma günleri gelmişseniz, mutlaka uğrama-

nız gereken bir yer var. Bu kentin en önemli renklerinden olan Garıla (Ka-dınlar) Pazarı. Günlerden cuma olduğu için şanslıyız; biz de pazara uğ-ruyoruz. Bu pazar iki yüz yıldır kuruluyor. Köylü kadınlar kendi tarlalarında

Page 47: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 53

yetiştirdikleri meyve-sebzeleri ve ormanlardan topladıkları mantar, kı-zılcık gibi birçok lezzeti burada satıyorlar. “Gerçek organik pazar bu”diyerek kadınların kendi yaptıkları nefis yoğurttan alıyoruz. Köylü ka-dınlar kendi bahçelerinde yetiştirdiği sebze ve meyveden ormanlardantopladığı mantarlara, elleriyle yaptığı peynirlerden manda yoğurdunakadar birçok ürünü bu pazarda satıyor.

Bartın’a gelmişken, bu ille özdeşleşmiş bir el sanatının izini de sür-memek olmaz. Tel kırma; Bartın’da gelişmiş. Bartın işi olarak da bilinentel kırma tekniğiyle birçok özel desen gümüş alaşımlı iplerle kumaşla-ra işleniyor. Bu desenler sarhoş sokağı, kaymak tabağı ve küs eltiler gibiilginç adlar taşıyor. Bu şehre geldiğinizde sevdiklerinize tel kırma işle-meli bir şal, çanta ya da tepsi örtüsü alabilirsiniz.

Bartın’da keyifli saatlerden sonra Amasra’ya doğru yola çıkıyo-ruz. Amasra, Bartın’a 16 kilometre uzaklıkta… Bu ilçenin geçmişi de M.Ö.2000’li yıllara kadar uzanıyor. Amasra’nın tarihteki ilk adı Sesamos yaniKraliçe’nin kenti… Antik çağda yaşayan ünlü coğrafyacı Strabon’a göre;Sesamos şehrini, İskitlerin bir kolu olan Amazonlar kurmuş. Ancak şe-hir adını bu savaşcı kadınlardan ziyade; İskender’in baldızı İran Krali-çesi Amastris’ten almış. Klaliçe Amastris’ten döneminde refah dolu gün-ler geçirmiş Amasra… Ancak,Pontus İmparatorluğu’nun Ro-ma’ya yenilmesinden sonra Se-samos şehri Marmaralı korsanlar

tarafından yağma edilmiş. Romanlılar, Bizanslılar bu şehirde hüküm sür-müş ancak tam 200 yıl Cenevizliler hakimiyetinde kalmış. Zaten FatihSultan Mehmet 1460’da burayı fethettiğinde Cenevizliler’in hakimiye-tindeymiş. Fatih Sultan, Amasra’yı fethetmeden önce, bugün büyük li-man olarak bilinen bölgeye tepeden şehre şöyle bir bakmış ve lalasına“Çeşm-i Cihan bu mudur?” demiş. Cihanın gözleri anlamına gelen bu söz-lerle şehre hayranlığını dile getirmiş.

GÜN BATIMINDA AMASRAAmasra’ya gün batarken varıyoruz. Amasra’daki onlarca butik otel-

den biri olan otelimize yerleşiyoruz. Fazla oyalanmadan otelden çıkıyoruz.Amasra’da denize doğru yürürken; çay bahçeleri, kafelerin insanlarla doluolduğunu fark ediyoruz. Özellikle küçük limanda ağaçların gölgesine giz-lenmiş kahvehanelerde ufka bakarak güneşin batışını izlemek çok gü-zel.

Bu şehirdeki ikinci günümüzde, güneş bizi yine ışıl ışıl karşılıyor.Kahvaltımızı yaptıktan sonra Amasya’nın antik çağa uzanan tarihinin pe-şine düşüyoruz. Önce Amasra Kalesi’ne çıkacağız. Kalenin Bizanslılar dö-neminden kalma surları halen ayakta duruyor. Boztepe ve Zindan ma-

hallelerini çevreliyor. Kaleye çık-tığımızda ortaçağ havasını halenyaşattığını hissediyoruz. Kalenintepesinden Amasra’ya bakmak da

GE

Zİ-T

ÜR

KİY

E

Page 48: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201154 � İSMMMO YAŞAM

keyifli… Hele de demli bir çayı yudumlarken…Amasra Kalesi, Çekiciler Çarşısı’na yakın. Bu yüzden kaleden iniş-

te çarşıyı geziyoruz. Amasra’da ağaç oymacılığının tarihi 17. yüzyıla ka-dar gidiyor. Buranın halkı yüzyıllardır ormanlardan kestikleri ıhlamurve şimşir ağaçlarıyla kaşıktan anahtarlığa, çerçevelerden güzel yazı lev-halarına kadar birçok eser üretiyor. Hediye almak için ideal bir yer. Bu-rada sanatının zirvesindeki bazı ustalardan da bilgi almak mümkün.

AMASRİTİN HAVUZUAmasra’ya biraz da denizden bakmakta yarar var. Bu yüzden ye-

niden küçük limana gidiyoruz. Küçük limanda, Direkli Kayayı göreceğiz.Kayaların üst üste dizilmesiyle oluşmuş, yedi metre yüksekliğinde, ta-rihi bir kalıntı. Uç kısmında, kayanın içi oyularak yapılmış bir havuz var.Bu havuz, halk arasında, Amasritin havuzu olarak biliniyor. Burada de-nize inen merdivenler görüyoruz. Demek ki yazın halk buradan da de-nize giriyor. Direkli Kaya’dan bakınca acıktığımızı hissediyoruz çünkü;buradan restoranları dizi görmek mümkün.

Biz öğle yemeğini Büyük Liman tarafında yiyeceğiz. Limana var-dığımızda gözümüze kestirdiğimiz şirin bir kafede balık ekmek yiyoruz.Balık ekmeğin yanına meşhur Amasra Salatası’ndan istemeden olmaz.Balık kadar salatanın da tadı damağımızda kalıyor. Amasra’nın en meş-hur yemeği tahmin edildiği gibi balık değil Amasra Salatası... İçerisin-de 35-40 çeşit malzemenin bulunduğu çok süslü, lezzetli bir salata. Ba-lıklarla birlikte çok güzel bir tat bırakıyor ağızda. Ustaları bu salatayalezzet katan sırrı vermiyor; bu yüzden hiç merak etmeyin.

CENOVA ŞATOSUYemekten sonra Cenova Şa-

tosu’na gitmek niyetimiz. Ceneviz-liler Amasra’da hüküm sürdüklerindeyaptırmışlar bu şatoyu… Şato deyinceaklınıza öyle Avrupa’daki gibi şaşalıyapılar gelmesin. Aslında burası ‘iç

kale’ olarak da biliniyor. Cenovalılar kalenin iç bölümünü bir saray ha-line getirmişler. Buraya Büyük Liman tarafından basamak şeklindeki kal-dırımlardan çıkılarak ulaşılıyor. İç kaleye girişte birçok arma görüyoruz.Bunların Cenovalı ailelerin armaları olduğunu tahmin etmek zor değil.Burada tarihin koynunda oynayan birkaç çocukla karşılaşıyoruz. Bir degece ışıklandırılan bir Atatürk silüetiyle…

Amasra’dan yarın ayrılacağımız için içimizi biraz hüzün kaplasada; bu akşam Büyük Liman’daki keyifli saatler geçireceğimizi düşünmekbizi biraz rahatlatıyor. Zaten akşam saat 19.00 der demez restoranda-ki yerimizi alıyoruz. Hafta sonları söylendiği gibi restoranlar kalabalıkoluyor. İğne atsanız yere düşmeyecek cinsten… Bunu bildiğimiz için ye-rimizi önceden ayırtmıştık. İyi ki de bunu yapmışız çünkü gelen birçokinsan geri dönüyor. Önümüze gelen mönüde adeta balıklar lezzet geçi-di yapıyor. Gümüş, izmarit, kalkan, mersin, morina, levrek, kefal, mer-can, kaya balığı. Ben gümüş balığını tercih ediyorum. Elbette ‘salata’da yiyoruz. Amasra’daki restoranlarda hafta sonları canlı müzik dinle-mek mümkün. Müzik denilince burada herkes genç yaşta geçirdiği birmotosiklet kazasında hayatını kaybeden Barış Akarsu’yu anıyor. Zatenşehirde bir heykeli var; bu heykelinin önüne de Akarsu’nun ailesinin is-teğiyle iki motosikleti konulmuş. Amasra’daki müzik yapan gençleri gö-rünce “Yeni Barış Akarsu’lar yetişiyor” diye düşünmeden edemiyorum.

KUŞKAYASI ANITIAmasra’daki son günümüzde görmek istediğimiz bir yer daha var.

İlçeden ayrılırken, Kuşkayası Yol Anıtı’nı da görmek istiyoruz. Bu anıt,Amasra’nın en önemli tarihsel var-lıklarından biri çünkü Anadolu’dabaşka örneği yok. Amasra mer-kezden 4 kilometrelik bir yolcu-luktan sonra anıtın bulunduğubölgeye ulaşabilirsiniz. Anıta ulaş-mak için merdivenlerden çıkmak ge-rekiyor. Yüzyıllardır kullanılan,G

EZİ-

TÜR

KİY

E

İNKUMU PLAJI SİZİ ÇAĞIRIYORAmasra’ya deniz mevsiminde gelirseniz mutlaka İnkumu’nu görmenizi öneriyoruz. Amasra’ya 30

kilometre uzaklıktaki İnkumu yemyeşil bir dağın dibinde; şirin bir tatil cenneti. Denizi pırıl pırıl olan İn-kumu’nun kıyı şeridi 3 kilometreyi buluyor. Plajın kuzeyi Karadeniz, güneyi ise orman denizi ile çevrili.Orman ise, bitki çeşitliliği bakımından oldukça zengin. Plaja giriş noktasında ilginç görünümlü adacıklarvar. Biri hortumuyla bir fil görünümünde. Diğeri ise geminin güvertesini andıran bir şekle sahip. İnkumu’ndaBartınlıların yazlık evleri bulunuyor. Denizi sığ, kumu ince olan İnkumu’nda nisan ayında denize girmekmümkün değil elbette. Bu nedenle biz deniz kenarındaki banklarda oturup deryalara dalıyoruz.

Page 49: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 55

GE

Zİ-T

ÜR

KİY

E

TERMİKSANTRALİSTEMİYORUZ

Türkiye’nin en yeni illerinden biri olan Bar-tın’da Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın ku-ruluş tarihi 10 Temmuz 1997. Bartın SMMM Odası’na üye120 meslek mensubu bulunuyor. Bunlardan yalnızca 7’si,Bartın’ın üç ilçesinde (Amasra, Kurucaşile, Ulus) faaliyetgösteriyor. Bu durum gösteriyor ki, Bartın’da ekonomi-nin nabzı merkez ilçede atıyor. Bartın SMM Odası BaşkanıAykut Oktay Ulu, meslek mensuplarının 50’sinin bağımsız,52’sinin ise bağımlı olarak çalıştığını belirtiyor. Meslekmensubu sayısının Bartın için yeterli olduğunu düşünenUlu, “Eskiden Bartın ekonomisini Amasra’daki kömür ocak-ları sürüklüyordu. Ancak tesislerdeki çalışan sayısı şim-dilerde 700’e kadar düştü. Bartın şimdilerde emekli şeh-ri görünümünde” diyor. Bartın’ın 1998’de geçirdiği selfelaketinden dolayı geri gittiğini vurgulayan Başkan Ulu,tespitlerini şöyle sürdürüyor: “Bartın’da son teşviklerdensonra organize sanayi bölgesinde 26 parselde yatırım-lar faaliyete geçti. Bartın’a gelen yatırımların çoğutekstil ve hazır giyim sektöründen… İlimizde tekstil sek-töründe 3 bin 500 kişi çalışıyor. Ancak yine de bu yeterlideğil. Bartın’da ağır sanayi yok. Ancak ilimizde liman ol-duğu için Karabük’teki bazı haddaneler yatırım yapmakistiyor. Teşviklerin süresi 2012’de bitecek. Teşviklerin uza-tılmasını bekliyoruz.”

Bartın SMM Odası Başkanı Aykut Oktay Ulu,Amasra ve İnkumu plajları nedeniyle Bartın’ın turizm po-tansiyeli bulunduğunu söylüyor. Ulu, Bartın’a yapılmasıdüşünülen termik santralin ise bu turizm potansiyelini bal-talayacağına inanıyor. Bartın SMM Odası’nın da arala-rında bulunduğu birçok sivil toplum kuruluşu zaten Bar-tın Platformu’nu oluşturmuş ve termik santrale karşı di-renişe başlamış. Termik santralde kullanılacak kömürünithal olması nedeniyle Bartın ekonomisine katkı sağla-ması da beklenmiyor. Başkan Aykut Oktay Ulu, iki seneönce kurulan Bartın Üniversitesi’nin de şehre hem kül-türel hem de ekonomik olarak hareketlilik getirdiğini söz-lerine ekliyor.

genişliği beş metreyi bulan Roma kaya ka-rayolunun geçtiği yamaçta, kayaya oyul-muş. İki metrelik boyutu var. Anıt adınıRoma lejyonlarının sınırsız gücünü temsileden, Kartal oymasından alıyor. Anıtta ikikitabe bulunuyor. Bu kitabelerde “Dev-letlerarası barışın ve dostluğun anısına, İm-parator Cermomıus’un yüceliği için Agu-ılla dağı yardı ve bu dinlenme yerini ken-di özel ödeneğiyle yap-tırdı” yazıyor. Kuş Ka-yası Anıtı’na geldiği-nizde; cesaretiniz vezamanınız varsa ya-maçtan aşağıya denizkıyısına inebilirsiniz.Yazın buradaki koy-larda tatilcilerin gü-neşin tadını çıkardığıanlatılıyor.

BASTONLARINDİYARI

Biz İstanbul’da Bartın’ın Devrekilçesini gördükten sonra döneceğiz. Amas-ya ile buranın arası yaklaşık 90 kilomet-re. Devrek deyince aklıma ‘baston’ geliyorama sanırım bu ilçede daha fazlasını bu-lacağım. Devrek, Devrek çayının iki tara-

fına kurulmuş bir ilçe. Bu çayın en büyüközelliği yılda iki kez taşması. Özellikle ba-harın ilk günleri bu çayın taşmasını ade-ta ilçe halkı da kanıksamış. Buna karşınçayın ıslah çalışmaları sürüyor. Devrek’egirince ünlendiği bastonları yapan ustalarıgörmemiz mümkün. Devrek bastonları gülağacı ya da kızılcık ağacından yapılıyor.Halen ilçede bu işle ilgilenen aile sayısı bir

elin beş parmağınıgeçmiyor. Köylerdeeyer, semer ve kaşıkyapımı devam ediyorancak Devrek halkı-nın yüzde 85’inin ta-rımla ilgilendiğini öğ-reniyorum.

Devrek’i de gör-dükten sonra Mengen,Yeniçağa, Bolu üze-rinden İstanbul’a dö-nüyoruz. Bartın’dakeşfedilecek başka gü-

zellikler de var. Bunları da temmuz ayın-da Bartın ve Amasra’ya yapacağımız birhafta sonu kaçamağına bırakıyorum.

Not: Haberimizde kullandığımızresimler için Bartın Kültür ve Turizm İl Mü-dürlüğü’ne teşekkür ediyoruz.

KÜRE DAĞLARI MİLLİ PARKIBartın’a yolu düşen doğa meraklılarının Küre Dağları Milli Parkı’nı da görme-

si şart. Aslında bu tabiat harikası; Bartın ile Kastamonu’nun ortak mirası. İki ilin ara-sındaki geniş bir alanı kapsıyor. Küre Dağları Milli Parkı kanyonları, şelaleleri, düdenleri,ormanları ve mağaralarıyla çok önemli bir doğa alanı. Burası; dünyadaki 100, Türki-ye’deki 9 sıcak noktadan biri olarak kabul ediliyor. 129 kuş ve 40 memeli türüne evsahipliği yapan milli parkın sınırları içinde biri dünya çapında endemik olmak üzere(akyıldız) 27 endemik bitki de varlığını sürdürüyor. Bu tabiat harikası içinde Uluka-ya Şelalesi ve kanyonu da görülmeye değer yerlerden biri olarak kabul ediliyor.

Bartın zengin bir mutfak kültürüne de sahip. Bartın’a özgü yemekler arasındaPumpum Çorbası, Yumurtalı Isbut (bir ot çeşidi), Kabak Burması, Pirinçli Mantı, Halışkave İncir Dondurması başta geliyor.

Page 50: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

56 � İSMMMO YAŞAM

LT

ÜR

-SA

NA

T

Boğaz’damüzik keyfi

MAYIS - HAZİRAN 2011

Turkcell Kuruçeşme Arena’da konser mevsimi açıl-dı. 9 Haziran’da başlayan konserler 29 Temmuz’a ka-dar sürecek. Bu konserler sırasında adeta Boğaz’a yıl-dız yağacak. Teoman ile başlayan konser yolculuğu, Su-zan Kardeş, Yalın, Sibel Can, MFÖ, Funda Arar ve Zül-fü Livaneli gibi isimlerle sürecek. 16 Temmuz akşamıFunda Arar sevilen parçalarını seslendirecek. 21 Tem-muz akşamı ise Zülfi Livaneli, müzikseverlerin karşı-

sına çıkacak. Gülben Ergen 28 Temmuz akşamı yeni albümü ‘Şıkır Şıkır’ın ilk konserini Turk-cell Kuruçeşme Arena’da verecek. Eski ve yeni şarkılarını 29 Temmuz Cuma akşamı seslendirecekKenan Doğulu ise hayranlarını coşturmayı planlıyor. BKM’nin organize ettiği konserler saat21.00’da başlıyor. Biletler Biletix’den alınabilir.

Minik Serçe’denhayranlarına öpücük

İstanbul’un önemli konser mekanlarından olan Har-biye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu da bu yaz yıldızlargeçidine sahne olacak. Minik serçe Sezen Aksu, 16 - 17 Tem-muz 2011 tarihlerinde, "Hayatımın neşeli ve tadı yerindebir dönemine ait şarkılar..." diye tanımladığı "Öptüm" al-bümünden yeni eserlerini seslendirecek. Elbette bununlayetinmeyecek minik serçe. 35 yıldır sevenlerinin kalbinedokunan ve sevilen şarkılarını da dinleyicileriyle paylaşacak.

Öte yandan, 21. Most Açıkhava Konserleri ise 23 Tem-muz’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda baş-layacak. Konserlerin açılışını 23 Temmuz‘da Candan Erçetinile yapıyor. Sanatçı, konserinde kendi albümlerinde yer alanşarkıların yanı sıra hayatında önemli etkiler bırakmış olanyerli ve yabancı şarkılara da yer verecek.

Most Açıkhava Konserleri birbirindenünlü isimleri de ağırlıyor. Candan Er-çetin’in ardından Nilüfer, HaykoCepkin ve Sıla en sevilen şar-kılarını İstanbullu müzik-severler için söyleyecek.

Tangonunbüyüsüne davet

Bugüne kadar Avrupa, Asya, Güney Af-rika, Arjantin ve Amerika’da sahnelenen, ge-çen yılda ilk kez Türk seyircisiyle buluşan veayakta alkışlanan Tango Feeling, 19 Tem-muz’da Turkcell Kuruçeşme Arena’da olacak.Boğaz’ın ışıkları altında, Tangonun büyüsü-nü yaşatacak Estampas Portenas şovu, 1996yılında Buenos Aires’te kuruldu. Arjantin Ba-lesi’nde uzun yıllar dans eden koreograf Ca-rolina Soler sayesinde tanındı.

Estampas Portenas Avrupa (Alman-ya, İngiltere, Hollanda, İspanya, İsviçre),Asya (Avusturalya, Kore, Malezya, Yeni Ze-landa, Singapur) ve Güney Afrika turneleri-ne çıktı. Arjantin’de ve Amerika’nın da bazıeyaletlerinde sahnelendi. İlk yılında Çin’de60’tan fazla sahne performansı gerçekleştirdi.Arjantin’e dönüldüğünde ise General San Mar-tin Cultural Center’da sahnelenen gösteri, son-rasında “yeteneği, güzelliği ve baştan çıka-rıcılığı ile seyirciyi büyüleyen bir gösteri” ola-rak adından söz ettirdi.

Page 51: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

LT

ÜR

-SA

NA

T

İstanbul Kültür Sanat Vakfı ta-rafından düzenlenen 18. İstanbul CazFestivali, 1–19 Temmuz tarihleri ara-sında gerçekleştirilecek.

18. İstanbul Caz Festivali, 40’ınüzerinde konser, 300’ü aşkın yerli veyabancı sanatçıyla yine İstanbul’unkalbini cazla dolduracak. İstanbul CazFestivali konserleri bu yıl Cemil TopuzluAçık Hava Sahnesi, Arkeoloji Müzesi, Ayaİrini Müzesi, İstanbul Modern, İstinye-Park, Salon ve The Marmara Esma Sul-tan gibi klasikleşmiş mekânların yanısıra ilk defa bir konser mekânı olarakkullanılacak olan Tersane Sahnesi vesantralistanbul Kıyı Amfi’de gerçekle-şecek.

İstanbul Caz Festivali’nin Ya-şam Boyu Başarı Ödülü bu yıl, 50 yılıaşkın müzik kariyeri boyunca Anado-lu’nun sesleri ve müziğini, caz ve gün-

cel müzikler ile bir ustaya, Okay Te-miz’e verilecek. Bu yıl açılış konseri ikibölümden oluşacak. Gecenin ilk bölü-münde caz standartlarını kendine hasyorumuyla seslendiren Simavi; ikinci bö-lümde ise Türkiye caz sahnesinin önem-li bir ustası, Emin Fındıkoğlu ve toplu-luğu konser verecek. İstanbul Caz Fes-tivali kapsamında 12 Temmuz Salı ak-şamı saat 21.00’de Cemil Topuzlu Açık-hava Sahnesi’nde gerçekleştirilecek“Sing the Truth” gecesinde caz, folk,R&B, gospel ve blues dünyasından bü-yük kadın şarkıcıların güçlü şarkıları ye-niden hayat bulacak. İstanbul Caz Fes-tivali’nde Akdenizli usta kadın sanat-çıların aynı sahnede buluşacağı “Mu-jeres de Agua” yani “Suyun Kadınları”başlıklı konser, festivalin kaçırılma-yacak gecelerinden biri olacak. Ayrın-tılı bilgi için: www.iksv.org/caz

"Dış Hazine Binası" olarak kullanılan "Topkapı Sarayı Silah Sek-siyonu" bölümünde İstanbul İl Özel İdaresi bütçesiyle yürütülen resto-rasyon çalışmaları tamamlandı.

Modern müzecilik anlayışıyla restorasyonu gerçekleştirilen bölümde,Osmanlı zamanında kullanılan silah ve askeri kıyafetler sergileniyor.Proje kapsamında Osmanlı askeri ve silah kültürünü anlatan değişik te-malarda kısa animasyonlar ve filmler hazırlandı. Filmler bölümün du-varlarına yerleştirilen LCD ekranlarda ziyaretçilerin bilgilendirilmesi içinyayınlandı.

Ok ve yayların sergilendiği vitrindeki LCD ekrandan dünyaca bi-

linen "Okçu" minyatürü, ateşli silahların sergilendiği vitrinde de ateş-li silahların yer aldığı minyatürler kullanıldı.

Restorasyon sırasında zemindeki yaklaşık 20 santimetre kalın-lığındaki beton zeminin kaldırılmasıyla yıllardır üstü kapalı duran 4 ka-pak ortaya çıkarıldı. Kapaklar açıldığında yerin altında kalan bölmelerin,binanın olduğu yerde daha önce bulunan Bizans'tan kalma 3 lahit vebir vaftiz havuzu olduğu anlaşıldı. Ziyaretçiler, Topkapı Sarayı MüzesiBilim Kurulu'nun kararıyla çelik konstrüksiyon üstüne camla kaplananzemin sayesinde aydınlatılan bu bölmeleri ve zemindeki Bizans kalın-tılarını da rahatça izleyebilecek.

İstanbul cazla buluşuyor

Beklenen restorasyon tamamlandı

İSMMMO YAŞAM � 57

Page 52: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201158 � İSMMMO YAŞAM

SİN

EM

A-D

VD

Super 8Tür: Bilim Kurgu, Gerilim, GizemYönetmen/Senaryo: J.J. AbramsOyuncular: Kyle Chandler, Elle Fan-ning, Joel Courtney, Gabriel Basso

� Steven Spielberg'in yapımcılığını üstlendiği film 1979 yılında geçiyor. Nevada'da Area 51adıyla anılan gizli bir askeri bölgeden Ohio'ya çok özel bir kargo taşınmaktadır. Bu kargoyutaşıyan yük trenine intihar saldırısı gerçekleştirilir ve tren raydan çıkar. Ancak tren kazası, buözel kargonun serbest kalmasına neden olur. Ohio kasabasında bir grup arkadaş film çekimiyaparlarken bu tren kazasına tanık olurlar... Kazadan kısa bir süre sonra kasabada sıra dışıkaybolmalar ve açıklanamayan olaylar meydana gelmeye başlar. Kasabanın şerif yardımcısıgerçeği ortaya çıkarmaya çalışır. Esrarengiz olayların arkasında hiçbirinin hayal edemeyeceğikadar dehşet verici bir şey vardır...

Transformers 3: Ayın Karanlık Yüzü� Transformers serisi hız kaybetmeden sürü-

yor. 3 boyutlu olarak çekilen üçüncü filmdeaksiyon ve maceranın dozu daha da artıyor.Filmin konusu şöyle: Aya giden bir uzay ge-misinin yanlış yere inmesi sonucu işler ka-rışır. Ayın farklı bir yerine inen ekip, oradayaşayan bir robotu uyandırır. Bu durum bü-yük olaylara sebep olacaktır. Dünyanın geç-mişine ait gizemli bir olayın, günümüze yan-sıması o kadar büyük bir savaşa yol açar ki,Transformer’lar bizi tek başlarına kurtarama-yacak duruma gelir. Transformers: Ay’ın Ka-ranlık Yüzü’nde Shia LaBeouf'un yenidenSam Witwicky olarak beyaz perdede yer ala-cağını da belirtelim...

Tür: 3 Boyutlu,Aksiyon, FantastikYönetmen:Michael BaySenaryo: RobertoOrci, Alex Kurtzman,Ehren KruegerOyuncular:Shia LaBeoufJohn TurturroJosh DuhamelTyrese Gibson

Page 53: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 59

SİN

EM

A-D

VD

Tür: Komedi, Romantik, DramYönetmen/Senaryo: Tom HanksOyuncular: Tom Hanks, Julia Ro-berts, Rami Malek

� 2007 yılında Mike Nichols filmiCharlie Wilson’s War’da ilk kez bir ara-ya gelen Oscarlı oyuncular Tom Hanksve Julia Roberts, ikinci kez Larry Crow-ne’da buluşuyorlar. YönetmenliğiniTom Hanks’ın yaptığı romantik komeditüründeki film, işini kaybeden LarryCrowne'ın (Tom Hanks) tekrar üniversi-teye dönerek yepyeni bir hayata başla-masını anlatıyor.

� Charlie’nin Çikolata FabrikasıCharlie ailesi ile zor bir şekilde geçinen fakir bir

çocuktur. Tüm dünya ve Charlie, çikolata fabrikasıyla zen-gin olmuş Willy Wonka'nın esrarengiz ve yıllardır kapalı

olan fabrikasını merak etmektedir. Willy Wonka 5 çikolataambalajının altına altın bilet saklamıştır. Altın biletleri bu-lan 5 çocuk fabrikaya girme hakkına sahip olacak ve iç-lerinden biri hayallerinin ötesinde bir dünyaya ka-vuşacaktır.

� Tutku OyunlarıKarısı Kathy ile çok da

uyumlu olmayan bir evlilik sür-düren Todd, çevresindeki kadınlartarafından, karısından görmediğiilgiyi görmektedir. İlgi duydukla-rı oranda Todd'la konuşmaktan çe-kinen mahallenin kadınlarınınaksine, kendisine son derece gü-venli bir kadın olan Sarah onun-la tanışmaktan çekinmez. Kendi-si de kocası Richard'la son dereceuyumsuz bir evlilik sürdüren Sa-rah ile Todd arasında, zamanla en-gelleyemedikleri bir aşk başlar.

D V D S E P E T İ

� Son Osmanlı: Yandım AliYıl 1918... Düşman donanması Boğaziçi’ ne de-

mirlemiş… İstanbul işgal altında!Yandım Ali, Bahriye Mek-

tebi’nden kaçak, donanmadanterhis, yıllarca cephelerde savaşmışve memleketin kurtuluşundan ümi-di kesmiş bir külhan beyidir. Evlibir sevgilisi vardır. Tek hayali birazpara kazanıp sevgilisini kaçırmakve Viyana’ya gitmektir. Ancak Yan-dım Ali’nin yolu bir gün MustafaKemal’le kesişir. Yandım Ali, va-tanın kurtuluşunun elzem ol-duğunun farkına varır…

Larry Crowne

Page 54: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

62

.G

ÜN

MAYIS - HAZİRAN 20116 � İSMMMO YAŞAM

Lokumcu’nunölümü yürekleridağladı

Şimdi sıra yeni Anayasa’daTürkiye, bir genel seçimi daha geride bırakırken şimdi gözler yeni

Anayasa hazırlıklarına çevrildi. AKP, 2002 seçimlerinde yüzde 34.28,2008 seçimlerinde yüzde 46.58 olan oy oranını 2011 seçimlerinde yüz-de 49.9’a çıkararak üçüncü kez iktidar oldu. Başbakan Erdoğan, Tür-kiye’de üç seçim üst üste oylarını arttırarak iktidarını koruyan tek li-der oldu. AKP üçüncü seçimden de galip ayrılmasına karşın, anayasayıreferandumsuz değiştirmek için gerekli 367 sandalyeyi bulamayarak326 sandalyede kaldı.

CHP ise, 2007’de yüzde 20.88 olan oy oranını bu seçimde yüz-de 25.9’a, milletvekili sayısını ise 112’den 135’e çıkardı. CHP, 2007 se-çimlerinde Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Muğla ve İzmir olmak üzere 5ilde birinci parti olmuştu. 2011 genel seçimlerinde bu illerin yanı sıraTunceli ve Aydın’da da CHP birinci oldu. CHP, 2007’de milletvekili çı-

karamadığı “Kılıçdaroğlu’nun memleketi” Tunceli’de yüzde 56.4 ora-nında oy alarak 2 milletvekilliğini de aldı. 2007’de yüzde 16.6 ora-nında oy alan CHP, Tunceli’de oylarını yaklaşık 4’e katladı. Yine CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk seçim sınavında partisininoyunu yüzde 25.9 oranına yükseltmesine karşın yüzde 30’ları aşmabeklentisine ulaşılamaması hayal kırıklığı yarattı.

Meclis’te grubu bulunan partilerden hem oy hem de vekil kay-beden tek parti ise MHP oldu. Kaset skandallarıyla sarsılan partinin2007 genel seçimlerinde yüzde 14.27 olan oy oranı 2011’de yüzde 13.01’egerilerken Meclis’teki sandalye sayısı da 70’ten 53’e düştü. 2011 ge-nel seçimlerinin en kazançlı grubu ise BDP’nin desteklediği Emek Öz-gürlük ve Demokrasi Bloku oldu. Blok, yüzde 6.6 oranıyla 36 bağımsızmilletvekilini Meclis’e sokmayı başardı.

Türkiye, bahar aylarında siyasi parti liderlerinin mitingleri ve sert protes-tolarla oldukça sıcak bir gündem yaşadı. Seçime doğru Başbakan Recep Tayyip Er-doğan’ın Hopa’ya gidişinde yaşanan olaylarda yaşamını yitiren emekli öğretmenMetin Lokumcu için, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli kentlerinde pro-testo gösterileri düzenlendi. Gösterilerde, polisin sert müdahalesi söz konusu oldu.

Page 55: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 7

62

.G

ÜN

Sanal kumar da bağımlılık yapıyor

Yunan adalarındanev alabilirsiniz

Cep telefonu beyinhücrelerini öldürüyor

Cep telefonunun zararları konusunda çok bilgi var. Birbölümü spekülasyona dayansa da bir kısmı bilimsel bulgu-lara göre aktarılıyor. Son olarak İstanbul’da düzenlenen birtoplantıda, Amerika Çevre Sağlığı Örgütü Başkanı Dr. Dev-ra Davis’in de aralarında olduğu bir grup uzmanın aktardıklarıbilgiler, insana ‘telefonu at’ dedirten bilgiler içeriyor.

Beynin cep telefonunun yaydığı radyasyonun yarısı-nı emdiğini belirterek “Cep telefonu ile konuştuğumuzda be-yin hücrelerimizin bir kısmı ölmeye başlıyor” diyen Davis,İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Cep te-lefonunun sağlığa zararları” konulu konferansa katıldı. Dr.Devra Davis, dünyada cep telefonları tarafından üretilen mik-rodalga radyasyon seviyesinin spermlere zarar verdiğine dik-kati çekerek, “Günde yaklaşık 2 saat cep telefonu kullananerkeklerin sperm sayısı normal erkeklere nazaran yüzde 30düşüyor. Günde 4 saatten daha uzun süre cep telefonu kul-lanımı ise sperm sayısını yüzde 40 oranında azaltıyor. Do-layısıyla bu kişilerin çocuk sahibi olma ihtimalleri azalıyor.Ayrıca hamilelik sırasında bebeklerin DNA ve hafızalarını olum-suz etkiliyor” değerlendirmesini yaptı.

Siz siz olun, sanal diye kumaragöz yummayın. İnternet üzerinden oy-nanan kumar ve bahis sitelerine kendinikaptıran bireyler, buralarda kaybettikleriparanın peşine düşüyor ve zamanla ba-ğımlı hale geliyor.

Bahis ve kumar içerikli internetsitelerine her an ulaşabilen bireylerin,aynı casinolarda oynanan kumardaolduğu gibi, beyinlerindeki ödül veceza sistemi bozuluyor ve bağımlı ki-şiliklerin tedavisi aynen uyuşturucubağımlılığında olduğu gibi kişi hasta-

neye yatırılarak yapılıyor. NöropsikiyatriHastanesi psikiyatristlerinden Prof. Dr.Nevzat Tarhan, kumar veya bahis oyun-larının para karşılığında oyun oynamayıve şansa dayalı olaylara yatırım yap-mayı içerdiğini belirtiyor. Bahis oyun-larının kısa süreli ve emek vermeden olu-şumunun kumar oynama problemleri-nin gelişimi açısından büyük önem ta-şıdığını ifade eden Tarhan, bu durumunkişinin sadece beklemeye odaklanma-sını ve sonucu beklerken bir heyecan his-si yaşamasını sağladığını ifade ediyor.

İflasın eşiğindeki Yunanistan, daha önce AB vatandaşı olmayan yabancı-lara gayrimenkul satışını yasakladığı sınır bölgelerinde bu engeli kaldırdı. ArtıkTürkler Yunan adalarından veya Selanik’ten gayrimenkul alabilecek.

Bundan böyle uygulanacak yeni prosedüre göre sınır bölgesinde satılacakgayrimenkuller için onayı, oluşturulacak yerel heyetler verecek. Yunanistan’ın gay-rimenkul alım-satımı ile ilgili yasaları, Türkiye’nin Ege kıyıları karşısındaki tümadaları “sınır bölgesi” olarak tanımlıyor. Onikiadalar zinciri, Midilli, Sakız, Sisambu kapsama giriyor. Girit adası da yasalara göre “sınır bölgesi” kapsamında. Ege’ninortasındaki birkaç ada ve adacık da “sınır bölgesi” olarak tanımlanıyor.

Bu arada, 2015 yılına kadar Yunan devletinin gayrimenkul ve “milli ser-vet oluşturan işletmelerin” satışından 50 milyar Euro gelir sağlaması IMF-AB ileAtina’nın son saatlerde yürüttüğü kritik müzakerelerde karara bağlanırken, buçerçevede havaalanları ve limanlar da satışa çıkarılıyor. 2011 yılı içinde Atina Ha-vaalanı’nın yüzde 21 hissesi satılacak. Çeşitli şehirlerdeki onlarca havaalanınınişletmesi de özel sektöre devredilecek. Aynı plan, ülkenin en büyük limanları olanPire, Selanik ve Patras’ın çoğunluk hisselerinin de satışını öngörüyor. Acil özel-leştirmelerde ilk satışın gelecek aylarda Yunan Spor-Toto’su (Pro-Po) ile başlamasıbekleniyor. Yunan PTT’sinin T’si telekomünikasyon şirketi OTE’nin devletin elin-de bulunan yüzde 16’lık azınlık hisseleri de öncelikli özelleştirmeler arasında.

Page 56: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

60 � İSMMMO YAŞAM

İsim Şehir Hayvan� Yazar: Yılmaz Özdil � Yayınevi: Doğan Kitap � Sayfa sayısı: 476 Sabah veHürriyet’te yayımlanmış 262 köşe yazısını bir araya getiren Yılmaz Özdil, kitabını MustafaKemal’e ve Hasan Tahsin’e adamış. Özdil kitabı için "Popüler kültürümüzün temel taşıdır,isim şehir hayvan... Dandik eğitim sistemiyle beslenemeyen Türk insanının, bilgi açlığınıkendi kendine doyurmak için keşfettiği eğlenceli oyundur. İsimleriyle, şehirleriyle ve elbettehayvanlarıyla, Türkiye’yi anlatır bu kitap" ifadelerini kullanıyor. Kitabın önsözünü UğurDündar, Ertuğrul Özkök, Bekir Coşkun, Oktay Ekşi, Mehmet Yılmaz, Melih Aşık, Nedim Şener,Güneri Cıvaoğlu, Müjdat Gezen, Tarık Akan, Ali Poyrazoğlu, Şansal Büyüka, Necil Ülgen,Saygı Öztürk, Ruhat Mengi, Oray Eğin ve Ümit Zileli yazmış.

Karatay Diyeti� Yazar: Canan Efendigil Karatay � Yayınevi: Hayy Kitap� Sayfa sayısı: 160 İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi ÖğretimGörevlisi Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'ın sisteminde zayfılamak içinkalori hesabı ya da diyet ürünlerin peşinden koşmak yok! Et, balık, süt,peynir, yoğurt, yumurta, tereyağı, bakliyat, turşu, sebze, meyve vekuruyemişler serbest... Karatay yurtdışından kopyalanıp Türk hastalaraönerilen diyetlerin kalıcı olarak kilo vermede etkili olmadığını ve sıksık yemenin uzun vadede insülin direnci oluşturduğunu söylüyor.Kibrit kutusu, iki yemek kaşığı gibi anlamsız ölçülerle insanı strese

sokmayan Karatay Diyeti'nde doğru beslenmenin ne demek olduğu anlatılıyor.

S*ktir Et� Yazar: John C. Parkin � Yayınevi: ArunasYayıncılık � Sayfa sayısı: 200 Bir kişisel gelişim kitabıolan "S*ktir Et" insanların hayatı çok da ciddiye almamasıgerektiğini okuyucuya ironik bir şekilde anlatıyor.Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onuyapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündükleriniumursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek... John C.Parkin’in bu komik kitabı, "S*ktir Et" demenin; Doğu'nunboş verme, vazgeçme ve bir şeylerin o kadar da önemliolmadığını fark ederek gerçek özgürlüğü bulma gibi ruhani

fikirlerinin kusursuz bir Batı ifadesi...

EN ÇOK SATANLAR

ŞİİR

� İsim Şehir Hayvan� Karatay Diyeti� S*ktir Et� Aykut Oğut� Mesnevi'den Hikayeler� İmha Planı: Medya Nasıl Çökertildi� Serenad� Aşkın Gözyaşları� Elif� Dukan Diyeti

�Re

mziK

itabe

vi(M

ayıs

2011

)

SUSKUNSus, kimseler duymasın,Duymasın, ölürüm ha.Aymışam yarı gece,Seni bulmuşam sonra.Seni, kaburgamın altın parçası.Seni, dişlerinde elma kokusuBir daha hangi ana doğurur bizi?Ruhum... Mısra çekiyorum haberin olsun.Çarşıların en küçük meyhanesi bu,Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.Derimizin altında o ölüm namussuzu...Ve Ahmed’in işi ilk rasgidiyor.İlktir dost elinin hançersizliği...Ağlıyor yeşil.

Rüya, bütün çektiğimiz.Rüya kahrım, rüya zindan.Nasıl da yılları buldu,Bir mısra boyu maceram...Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,Bilmezler nasıl sevdik,İki yitik hasret,İki parça can.Çatladı yüreği çakmaktaşının,Ağıyor gökkuşaklarının serinliğindeÇağlardır boğulmuş bir su...Ağıyor yeşil.

AHMED ARİF

MAYIS - HAZİRAN 2011

KİT

AP

Page 57: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

İSMMMO YAŞAM � 61

KİT

AP

Dikkat, GörselAlgı ve DüşünmeBecerileriYazar: Berkay Dinç DeligözYayınevi: Erdem YayınlarıSayfa sayısı: 112

Çocukların ilköğretime hazırlanmasıönemli bir süreç... Çocuklar okula hazırolmadığında okuma yazma, matematikve diğer derslerde problem yaşarlar. Bukitap çocukların okuma yazmaya hazır-lık niteliğinde olan gördüğünü doğru al-gılama, görsel dikkat, görsel ayrımlaştırmayeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor. Ay-rıca kitapta, çocukların düşünmeyi ve prob-lem çözmeyi öğrenmesi için de birçok alış-tırma yer alıyor.

Büyük TuzluSu KlanıYazar: Bilgin AdalıYayınevi: Bilge Kültür SanatSayfa sayısı: 96Minik bir göçebe klan o kış her zaman-ki gibi havanın sıcak, meyvenin bol olduğugüneye göçer. Bu sefer epey güneye in-miş olacaklar ki daha önce hiç görme-dikleri büyük bir su çıkar karşılarına. Suiyidir hoştur ama tuzludur. Göçebe klanbu büyük tuzlu suyun bir işlerine yara-mayacağını düşünür, oysaki hepsini çokşaşırtıcı sürprizler beklemektedir.

Mesnevi'denHikayeler� Derleme: Süheyl Seçkinoğlu � Yayınevi: TimaşYayınları � Sayfa sayısı: 304 Mevlana CelaleddinRumi'nin en tanınmış eseri Mesnevi, bugün birçok Batı dilinede çevrilen ve büyük coşkuyla karşılanan klasiklerden biri.Aklın, sevginin, insanî erdemlerin üstünlüğüne vurgu yapanMevlana, 13. yüzyılda ortaya koyduğu eseriyle,düşündürücü, yol gösterici, eğitici ve hikmet doluhikâyelerde insan ruhunun derinliklerine inerek tümyönleriyle hayatı öğretiyor. Şehir hayatının kargaşasındanbunalanlar için titizlikle seçilmiş bu hikâyeler Mesnevi’ninsırlarını, inceliklerini yansıtıyor.

İmha Planı� Yazar: Oray Eğin � Yayınevi: Destek Yayınları� Sayfa sayısı: 368 Oray Eğin, "İmha Planı"ndamedyada son 10 yılda yaşanan sarsıcı değişimi anlatıyor."Künyeler yenilendi, köşeler boşaltıldı, insanlar işsizbırakıldı, muhalif gazeteciler hapse atıldı. İnsanlarsusturuldu, korkutuldu" diyen Eğin kitabında"Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde hükümet gazetelerdenne rica etti?", "TMSF'nin parasıyla ıstakoz, kırmızı şarapalemleri yapanlar kim?", "Yandaş medya nasıl yaratıldı?","Tasfiye listeleri nasıl belirleniyor, kimlerin üzeri çiziliyor?","Liberallerle hükümetin arası nasıl açıldı?" gibi sorularayanıtlar veriyor.

İçimizdeki Zalim� Yazar: Emre Kongar � Yayınevi: Remzi Kitabevi� Sayfa sayısı: 280 Psikolojinin ve sosyolojinin kesişmenoktalarında karşımıza çıkan "zulüm" kavramını,günümüzün toplumsal olguları açısından yorumlayan Prof.Dr. Kongar, bireysel ve toplumsal gelişmemize yönelikyepyeni bir bakış açısı getiriyor. Kongar, bir toplumbilimciduyarlığıyla hem bireysel dünyamızda hem de toplumsalyaşamın derinliklerinde "zalim"in izini sürüyor.

ÇOCUKLARA ÖZEL

KİTAPLAR

MAYIS - HAZİRAN 2011

Page 58: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

A Y Ş E G Ü L E M İ R

Yaz aylarına girdiğimiz bugünlerdeherkes fotoğraf makinelerini çıkarmaya ha-zırlanıyor. Tatil anılarını ve gezilerini ölüm-süzleştiren kullanımı kolay ve fiyatları daha uy-gun kompakt fotoğraf makineleri en hareketligünlerini yaşıyor. DSLR denilen objektiflizum’lu fotoğraf makinelerinin aksine kompaktmakineler, hafif, her yere sığabilen ve herke-sin kullanabildiği menüleriyle gözde oldu. Fo-toğraftan hiç anlamayanların bile ceplerindetaşıyabildikleri kompakt makineler anıları ölümsüzleştiriyor. Kompaktfotoğraf makineleri dijital olarak JPG formatında fotoğraf çekebilen enbasit menüleri olan ama kaliteli sonuç veren makineler olarak ta-nımlanıyor. Kompakt fotoğraf makinesi kullanan sayısının artmasıüreticilerin de bu alandaki modellerini artırmala-rına neden oluyor. Canon, Nikon, Casio, Sony,Olympus ve Samsung gibi markalar kompakt fo-toğraf makinesi modellerini piyasaya sunuyor.Nikon’un Coolpix S2500 modeli kompakt makinesevenlere hitap ediyor. Bataryalı S2500’ün ekran büyüklüğü 2.7 inç. 12megapiksel çözünürlüğü ve 16 megabaytlık dahili hafızası var. Canon’unIxus 95 IS ve Ixus 100 IS modelleri de kompakt makine severlere hitapediyor. İki modelde de hareket algılama, kırmızı göz düzeltme, 3X zumözellikleri bulunuyor.

Ixus 100, 33 milimetre çapında 12.1 megapiksel fotoğraf çekebi-len bir sensöre sahip. Yüz algılama teknolojisiyle çekim sırasında yüz-deki anlık kusurları fark ederek düzeltiyor.

Ixus 95’de ise 35 milimetre çapında 10 megapiksel sen-

sör var. Farklı çekim modu ile ortama uygun fo-toğraf çekimini sağlıyor. İki makine de 2.5 inç’likLCD ekrana sahip.

ÜÇ BOYUTLU ÇEKİMCasio’nun Exilim dijital serisi ise ZR100 ile

kullanıcılarına yüksek çözünürlükte, maksi-mum hız ve tam çözünürlükte video çekim im-kanı sunuyor. ZR100, saniyede 30 kare çekim ya-pabiliyor. 12.1 megapiksel çözünürlükte sensörsunuyor. Sensör kaydırmalı görüntü sabitlemeteknolojisiyle el veya kamera sarsıntılarından kay-

naklanan bulanıklık etkisini tarihe karıştırıyor. 205 gram ağırlığıyla ta-şıması da kolay. Saniyede 30 kare çekim hızıyla video kaydı yapıyor. Olym-

pus, SZ-30MR modeliyle kompakt dijital fotoğraf makinesi kategori-sinde iddiasını sürdürüyor. Bu model, 16 megapiksel çö-

zünürlüklü fotoğraf çekimi yapabiliyor. Yük-sek çözünürlüklü fotoğrafların istenen for-matta paylaşılmasını sağlıyor. 3 boyut-lu fotoğraf çekim özelliğine sahip olanOlympus SZ-30MR, bir sahneyi iki fark-

lı açıdan fotoğraflayarak daha sonra bu gö-rüntülere gerçekçi bir 3D etkisi uygulayarak 3

boyutlu cihazlarda keyifle izlenen 3D fotoğraflaroluşturabiliyor. Olympus SZ-30MR fotoğraf makinesinin manuel ve oto-

matik olmak üzere iki farklı 3 boyutlu fotoğraf çekim modu bulunuyor.Samsung’un yeni fotoğraf makinesi ST6500 ise stiliyle dikkat

çekiyor. Fotoğraf makinesi, tasarımı sayesinde kullanıcınıneline kolaylıkla oturduğu için yaratıcı görüntülerin ya-

kalanmasını sağlıyor. 3 inç’lik ekranı var.

Hafif, kolayve kompakt

MAYIS - HAZİRAN 201162 � İSMMMO YAŞAM

TE

KN

O-Y

AM

Hafif, kullanımı kolay ve fiyatı daha uygun. Bunlar kompakt denilen küçük boyutlu fotoğrafmakinelerinin tercih edilmesinde en önemli etkenler olarak görülüyor. Fotoğraf çekiminden hiçanlamayanların bile çok kolay kullanabildikleri kompakt makineler anıları ölümsüzleştiriyor.

Page 59: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011

Exper’in, yeni modeli Tria kasa ve kablo karmaşasınason veriyor. Tria, Full HD çözünürlüğe sahip, katlanabilen ek-ranı ile multimedya deneyimi sunuyor. Güçlü donanımıylaperformanstan da ödün vermiyor. Intel Corei3 işlemci kul-lanana bilgisayarın, 21.5 inç büyüklüğünde arkadan ay-dınlatmalı HD TFT LED ekranı var. Windows 7 Home Premium işletim sistemi kuruluolan Exper Tria, sağ bölümündeki bağlantı girişleriyle istenilen anda bir multimedya merkezi haline gele-biliyor. Tria’nın görüntülü sohbet için de 1.3 megapiksellik kamerası bulunuyor.

İSMMMO YAŞAM � 63

TE

KN

O-Y

AM

Kablokarmaşasınason

Üç boyutlu Blu-ray oynatıcıLG’nin yeni Blu-ray 3D oynatıcısı BD670, 3D teknolojisi, Smart TV (akıllı TV) içerikleri ve geniş bağ-

lantı seçenekleriyle ev eğlencesinde iddialı. Smart TV işlevlerini kullanan yeni LG BD670, geniş bir içerik yel-pazesine doğrudan ve kolayca erişim sağlıyor. YouTube ve küresel içerik sağlayıcıların yanı sıra yerel kay-naklı çeşitli materyallere de erişim sağlayan BD670, bu sayede kullanıcılarının en kaliteli programların vefilmlerin keyfini çıkarmasına imkan tanıyor. BD670’in Wi-Fi Direct teknolojisi, izleyicilerin multimedya iç-eriğini ayrı bir internet bağlantısı gerekmeden başka cihazlara doğrudan aktarabilmesine olanak veriyor.

Philips’in ses tutkunlarına yönelik FullSound teknolojili 8 Gigabayt Go-Gear Muse MP4 çaları gürültülü ortamda bile iyi ses deneyimi sunuyor. Film-ler için surround ses teknolojisine ve Songbird medya oynatıcısına sahip 8 Gi-gabayt Muse, yalıtımlı kulaklıkları sayesinde seslerin her ortamda en yüksekkalite ile duyulmasını sağlıyor. Muse 8GB’in, 3.2 inç’lik LCD dokunmatik ek-

ranı var. Dokunmatik ara yüzü sayesinde müzik çalma fonksiyonları-nı kontrol ediyor. Video ve fotoğraf kitaplıklarına göz atıp, rad-

yo kanalları arasında rahatlıkla gezinmeyi sağlıyor.

Gürültüdebileiyi ses

Minik ve şıkSony Ericsson, yeni cep telefonu

modeli Xperia X10 mini ile Android ko-laylığını cebe taşıyor. Android market açıkolarak gelen X10 mini, ücretsiz Andro-id uygulamalar indirilmesini sağlıyor. Te-lefon şıklığıyla da kıyafetlerin tamam-layıcısı oluyor. Xperia X10 minide kolayşebeke kurulumu, hızlı e-posta ayarla-rı, Android market ile 100 binden fazlakullanışlı ve eğlenceli ücretsiz uygula-maya erişim var. X10 mini, Facebook gibisosyal medya araçlarını bir ekranda bir-leştiriyor. Sürükle-bırak destekli hassasdokunmatik ekranı ile masaüstünündüzenlenmesini sağlıyor.

İzleyiciyi tanıyorToshiba’nın yeni SL833 televizyon serisi artık izleyiciyi tanıyor. SL833 serisi karşısına geçen kişi-

yi tanıyıp sevdiği kanalı ya da programları açıyor. Her hafta ya da sıklıkla izlediğiniz programları siz tel-evizyon karşısına oturup açmadığınız zaman televizyon sizin izlemek isteyebileceğinizi düşünüp, otomatikkaydediyor. Ayrıca, kullanıcının ayarladığı ses düzeyi, renk kalitesi, kanal listesi, ışık-parlaklık seviyesigibi bilgileri hafızada tutabiliyor. Ayarları yapan kullanıcı daha sonra ekran karşısına geçtiğinde tek tuş-la seçip kaydedilmiş görüntüler dâhil seçilmiş ayarları otomatik olarak yeniden yüklüyor.

Page 60: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MİZ

AH

MAYIS - HAZİRAN 2011

� İNTERNETTE BUNLAR VAR :)

SU DERİNLİĞİTemel, dere kenarında oturuyormuş. Oradan

jeep’le geçmekte olan bir adamsuyun derin olup olmadığını sormuş. Temel,“Derin değildir, geçebilirsin” demiş.Adam da Temel’e güvenerek suya jeepiyle

girmiş. Jeep bir anda sularagömülmüş. Kan ter içinde sudan çıkan

adam Temel’in yakasına yapışarak,“Hani derin değildi, ulan” diyerek Temel’itartaklamaya başlamış. Temel de,

”Abi vallahi benim suçum yok. Demin bir ör-dek geçiyordu su beline geliyordu”demiş.

ÇOCUKBİLMECELERİ1-İncecik beli, elimin eli.2-Arılar hangi kovana bal yapmaz.3-Gece gündüz yufka açar.4-Altı göl, üstü gül.5-Zilim var, kapım yok.6-Karada bayılır, suda ayılır.7-Benim adım iki hece, çalışırım gündüz gece.8-Avuç avuç inciler, ışık verir geceler.9- El eker, dil biçer.10-Bakınca görünürsün, kaçınca silinirsin.

İSMMMO YAŞAM � 65

Cevaplar1-Çatal2-Mermikovanı3-Deniz4-Gazlambası5-Telefon6-Balık7-Saat8-Yıldız9-Yazı10-Ayna

CESARETSınıfta öğretmen öğrencilerinden birine sorar:- Cesaret neye denir?Öğrencinin cevabı,- Sorulan şeyi bilmediği halde bir şey söyleyecekmiş

gibi parmak kaldırmaya denir.

SARIŞINLARIN İDDİASIÍki sarışın beraber televizyonda bir kovboy filmi sey-

retmektedirler. Filmin bir düello sahnesinde bi-rinci sarışın arkadaşına;

- Var mısın 10 dolar iddiasına; kısa boylu kovboydüelloyu kazanacak.

- Varım, uzun boylu kazanacak. Düelloyu kısa boy-lu kovboy kazanır. Kaybeden parayı uzatır.

Kazanan sarışın: “Koy parayı çantana, ben bu fil-mi önceden görmüştüm“ der.

Bunun üzerine kaybeden sarışın: - Ben de görmüştümde bu kez kısa boylu kovboyun tekrar kazana-cağını hiç tahmin etmemiştim.

MÜHENDİSLERBir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi

ve bir bilgisayar mühendisi bir gün eski biraraba ile yola çıkmışlar. Issız bir otobandangeçerken, araba aniden durmuş, baktılar ça-lışmıyor, makine mühendisi,“ Ben simdi hal-lederim!” diyerek atılmış. Önce arabanın al-tına yatmış, kaputu açmış, birkaç girişi sı-kıştırıp, birkaç yere çekiçle filan vurmuş amatık yok! Başı eğik arabaya geri dönmüş. Bu-nun üzerine elektrik mühendisi atılmış he-men o da elektrik girişlerini, sigortaları kont-rol etmiş, kablolarla oynamış ama hareketyok! Bunun üzerine ikisi birden dönüp, bil-gisayar mühendisine bakmışlar. Sıranınkendisine geldiğini anlayan bilgisayarcı:“Eeee şey, arabadan bir çıkıp tekrar girsek?”

GEÇMİŞTENGÜNÜMÜZE TIPM.Ö. 2000 Al bu otu ye.M.S. 1000 O ot kötü, gel bu duayı oku.M.S. 1250 … O dua batıl inanç, al bu iksiri iç.M.S. 1500 … O iksirin ne faydası var, al bu hapı

yut.M.S. 1750 … O hap etkisiz, al bu antibiyotiği iç.M.S. 2000… O antibiyotik kimyasal, al bu otu ye.

UZUN EVLİLİĞİN SIRRIİtalya’da ‘uzun evliliğin sırrı’ konulu seminerde

konuşan 50 yıllık evli Guiseppe diyor ki:- Eşime hep iyi davrandım, memnun ettim, en

önemlisi 25. yıldönümümüzde onu Amerika’yagötürdüm.

Guiseppe’e sormuşlar:- Peki 50’inci yıldönümünde eşin için ne yapa-

caksın?- Gidip onu geri getireceğim.

TEMEL ZENGİNOLURSABiletine büyük ikramiye çıkan Temel’i üç ay son-

ra bakkal kasap ve borçlu olduğu diğer esnafyolda çevirmiş.

-Ula Temel, sana büyük ikramiye çıktığı halde üçaydır niye borcunu ödemeysun?

Temel sırıtarak yanıtlamış:-Zencun oldi, degisti demesunlar.

Page 61: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 201166 � İSMMMO YAŞAM

K A R E B U L M A C A

SSOOLL DDAANN SSAA ⁄⁄AA 11.. Si nek - Bir ku mar oyu nu. 22.. Giy si le rin bu ru fluk luk la r› n› gi de ren alet- Et çil. 33.. Efl lik et me - Vü cu dun bel den afla ¤› bö lüm le ri ni te miz le mek te kul la n› lan tu va -let ara c›. 44.. Hay va n›n er kek li ¤i ni gi der mek - Top lu mu kap la yan ani deh flet duy gu su. 55..Cet vel tü rü - Ye rin de lik - Rad yu mun sim ge si. 66.. ‹yi ce ya na rak atefl du ru mu na gel miflodun ya da kö mür par ça s› - Ç›n g› rak - En do nez ya’n›n pla ka ifla re ti. 77.. Nam lu su yiv li k› -sa ve ha fif tü fek. 88.. Ame ri kan pa mu ¤u - Yur du muz da bir da¤. 99.. Ör nek, ka l›p - At›fl ta l-im le rin de he de fi bi le vu ra ma ma. 1100.. Ke di, kö pek yav ru su - Ban yo da ya da de ni zegi rer ken gi yi len bir tür bafl l›k - Yi ¤it. 1111.. Tel lü rün sim ge si - Bel li, afli kar - Bir no ta. 1122..Bel li bir to na ba¤ l› ol ma dan ya p› lan bes te - K›r ma, me lez. 1133.. Be lir ti - Ame ri kan ya p› s›,de niz den ka ra ya ba lis tik stra te jik gü düm lü mer mi ti pi. 1144.. ‹la ve - Tah mi ni - Af ri ka’da ›r -mak. 1155.. Elek trik am pu lü nün yiv li bö lü mü - Sa man la ka r› fl›k ta h›l. YYUUKKAARRIIDDAANN AAŞAĞIYA 11.. Yü rek li lik, ce sa ret - Bir tür in ce me flin - Bir be sin mad de -si. 22.. Pis ton - Ha re ket olay la r› n› in ce le yen bi lim da l›. 33.. ‹çi ne sof ra ta k›m la r› n›n kon du -¤u do lap - Af ri ka’da ya fla yan an ti lop tü rü - Ba sit fle ker le rin ge nel ad›. 44.. De niz or du sun dabir afla ma - Ya flam sal s› v› - Bafl l› ca içe ce ¤i miz. 55.. Pin ti - Ta bak lan m›fl cey lan de ri si -Su ni. 66.. Ba fla kak ma - Ka bu ¤u dü¤ me ve süs efl ya s› ya p› m›n da kul la n› lan de niz ka buk -lu su. 77.. Uzun konç lu, ka pa l› ayak ka b› - Be bek le re süt içir me ye ya ra yan em zik li fli fle -Mik ros kop ca m›. 88.. Av ru pa Bir li ¤i’nin sim ge si - Uzun ga ga l› de niz ku flu - S› va c› ale ti. 99..Dav ra n›fl la r› ka ba olan - Türk mü zi ¤in de bir ma kam. 1100.. Do ¤u Ana do lu’da bir göl - Hin -dis tan’da kü çük mih ra ce le re ve ri len san - Özen. 1111.. Can l› - Arap ça da ben - Ad. 1122.. ‹riyap rak l› pal mi ye tü rü - Ka nat ta ka rak uçan mi to lo jik in san - Bir no ta.

KKAARREE BBUULLMMAACCAASSOOLLDDAANN SSAA⁄⁄AA::1. Cibin-Makara. 2. Ütü-Etobur. 3. Refakat-Bide. 4. Enemek-Panik. 5. Te-‹sabet-Ra. 6. Kor-Zil-Ri. 7. Karabina. 8. Akala-Ekecek. 9. Kip-Kara-vana. 10. Enik-Bone-Er. 11. Te-Ayan-Si. 12. Atonal-Metis. 13. ‹z-Polaris. 14.Ek-Sanal-Nil. 15. Duy-Malama.YYUUKKAARRIIDDAANN AAfifiAA⁄⁄IIYYAA:: 1. Cüret-Vaketa-Et. 2. ‹tenek-Kinetik. 3. Büfe-Okapi-Oz.4. Amiral-Kan-Su. 5. Nekes-Rak-Yapay. 6. Takaza-Abalon. 7. Bot-Biberon-Lam. 8.Ab-Pelikan-Mala. 9. Kubat-Neveser. 10. Arin-Raca-‹tina. 11. Diri-Ene-‹sim. 12.Areka-‹karos-La.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12123456789

101112131415

S U D O K UZ O R

Bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3X3’lük her kutuya, 1’den 9’akadar rakamlar yerleştirilecektir. Her satır, her sütun ve 3X3’lük kutu

bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.

K O L A Y

K O L A Y

Z O R

HAZIRLAYAN: İLKER MUMCUOĞLU

Page 62: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride
Page 63: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

Cep telefonları, radyo-televizyon yayın cihazları, tomografi cihazları,kalp pilleri… Bu ürünlerin ortak özelliği, Türkiye’de üretilmemesi… Türki-ye’de üretilemeyen ileri teknoloji ürünleri nedeniyle her yıl milyarlarda do-ları yurtdışına akıtıyoruz.

Türkiye yerli otomotiv üretimini tartışırken, İstanbul Serbest Muhase-beci Mali Müşavirler Odası'nın "Türkiye Sanayi Üretimi ve Gerçekler" adlı ra-poru; yüksek teknolojide yaşanan yetersizlik nedeniyle Türkiye’nin ekonomikkayıplarını gözler önüne serdi. Rapora göre, Türkiye'de üretilemeyen seçil-miş 18 ürün çeşidi için yurtdışına her yıl 7.8 milyar dolar ödeniyor. Son beşyılda ithalat yoluyla dışarıya ödenen paranın toplamı ise 30 milyar dolara yak-laştı. Türkiye'nin net ithalatçı durumunda olduğu sektörlerin önemli kısmı yük-sek teknoloji ürünlerinden oluşuyor. Makine ve teçhizat, tıbbi aletler; optik,saat, bilgi işleme makineleri, televizyon, haberleşme cihazları, elektrikli ma-kineler, diğer ulaşım araçları bu sektörlerin başında geliyor. Türkiye'nin netithalatçı durumunda bulunduğu sektörlerde son beş yılda 268 milyar dolar-lık ihracat gerçekleştirilirken 719 milyar dolarlık da ithalat gerçekleştirilmişdurumda. Bu sektörlerde ithalat-ihracat oranı ihracat lehine neredeyse bireüç düzeyindeyken bazı alt kollar ve ürünler bazında da Türkiye'nin tamamenithalatçı olduğu görülüyor.

"TÜRKİYE TEKNOLOJİ ÜRETMELİ"Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan İSMMMO Başkanı Yahya Arı-

kan, başta cep telefonları ve dijital kameralar olmak üzere pek çok tüketicielektroniği ürünün Türkiye'de "baştan sona yerli üretim olarak" hiç üretilmediğinive ağırlıkla Doğu Asya ülkelerinden ithal edildiğini belirtti.

Başkan Yahya Arıkan teknoloji toplumu olamamanın sancılarınınekonomik dengeleri derinden sarstığını söyleyerek, “Her yıl milyarlarca do-ları ithalata ayırmak yerine Ar-Ge önem verip beyin göçleri önlense Türkiyebu işten kazançlı çıkar" değerlendirmesini yaptı.

"Türkiye teknoloji üretebilir" diyen İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, uz-manlaşma, işbirliği, planlama ve yatırım gerektiğini, geri kalmışlık çemberi-nin ancak böyle kırılabileceğini, teknolojik devrimlere uyum sağlayarak zen-ginlik ve toplumsal istikrara kavuşulabileceğini belirtti.İS

MM

MO

HA

BE

R

MAYIS - HAZİRAN 20118 � İSMMMO YAŞAM

Teknolojiüretmiyoruzdolarları saçıyoruz

Türkiye'nin dışa bağımlı olduğu sanayiürünlerinin 5 yıllık maliyeti (2006-2010)

Ürün adı İthalataödenen para

(Milyon $)Helikopter, uçak ve diğer hava taş. 8. 399Cep telefonları 6. 882Dijital Kameralar 605Radyo-TV yayın cihazları 1. 095Matbaa makineleri 797Taşınabilir bilgisayar 4. 374Bilişim ürünleri parçaları 2. 625Yazıcı, tarayıcı, fotokopi, faks 1. 358ATM (Para çekme makineleri) 447Otomobiller için CD çalar 10Tansiyon, endoskopi, diyaliz cihazları 658İşitme cihazları ve kalp pilleri 263Tomografi, röntgen cihazları 737Saat sektörü 1. 028Klavyeli çalgılar 58Renkli fotoğraf filmi, sinema filmi 70Dıştan takma deniz motoru 44TOPLAM 29. 450

Page 64: MAYIS-HAZİRAN2011 YAS M Aarchive.ismmmo.org.tr/YAYINLAR/YASAM/32yasam.pdf · 2018. 2. 9. · 10 İSMMMOYAŞAM MAYIS-HAZİRAN2011 Z İ R V E D E K İ L E R Meslekte40yılıgeride

MAYIS - HAZİRAN 2011 İSMMMO YAŞAM � 9

Türkiye, ihracatta rekorlara imza atıyor. An-cak ihracat rakamlarının derine inildiğinde, Tür-kiye’nin sağlıklı bir ihracat yapısına sahip olma-dığı görülüyor. İSMMMO’nun hazırladığı “TürkiyeDış Ticareti ve Eğilimler” raporuna göre, Türkiye’deihracat yapan 28 ana sektörden 16’sı “net itha-latçı” durumda. Yıllardır gururumuz olan tarım vehayvancılıkta bile artık ithalatımız daha fazla. Ay-rıca, Türkiye bugüne dek bütünüyle üretemediği“helikopter, bilgisayarlı tomografi cihazı, notebook,fotoğraf makinesi, dijital kamera” gibi ürünleri bileihraç etmiş durumda. İSMMMO Başkanı Yahya Arı-kan; Türkiye’nin net ihracatçı sektör sayısı, artmak yerine giderek azalmaktadır.İthalat bir karabasan gibi büyüyor” diye konuştu. Arıkan, Türkiye’nin ihra-catta ciddi yol almış göründüğünü ancak sektörlerin gerçekte ne kadar ih-racatçı bir yapıya sahip olduklarının tartışma konusu olduğunu savundu. Arı-

kan “ihracatın ne kadarı gerçek, ne kadarı çakma” sorusunun bile dile ge-tirildiğini belirterek, devletin yayınladığı verilere göre rekor kıran Türkiye ih-racatının önemli bir kısmının bu ürünlerin üretiminde kullanılan ithalat kay-naklı girdilerden oluştuğunun net bir şekilde görüldüğünü vurguladı.

Muhasebe ve mali müşavirlik alanındameslek mensupları ve meslek mensubuadaylarına yönelik eğitim hizmetleri içinönemli bir adım daha atıldı. Temel Eğitim veStaj Merkezi’nin Trakya Eğitim Birimi, 13 Ha-ziran 2011, Pazartesi günü düzenlenen birtörenle hizmete açıldı. Temel Eğitim ve StajMerkezi İstanbul Şubesi’nin, “Trakya EğitimBirimi”ni hizmete açmaktan memnuniyet duy-duklarını dile getiren İstanbul Serbest Mu-hasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO)Başkanı Yahya Arıkan “vergi için yapılan mu-hasebeden bilgi için yapılan muhasebeye ge-çişte” yeni merkezin önemli bir işlevi olacağını be-lirtti. Arıkan TESMER İstanbul Şubesi’nin, 12 ilçe-de 13 eğitim birimine ulaştığını ve son beş yıldaçeşitli konularda düzenlenen eğitim seminerleri-

ne toplam 33 bin 314 meslek mensubu ve stajyerinkatıldığını belirtti.

İstanbul’da 7 bini aşkın stajyer, 30 bin ci-varındaki üye sayısıyla muhasebe meslek men-

suplarına hizmet verdiklerini anımsan Başkan Arı-kan, meslek mensuplarının mesleki yeterliliğini ge-liştirmek ve devam ettirmek için eğitim prog-ramlarının kesintisiz süreceğini vurguladı.

Çakma ihracat artıyorithalat karabasan gibi büyüyor

Trakya da eğitime kavuştu

TÜRKİYE’NİN 2000-2010 YILLARI ARASIDIŞ TİCARETİ NASIL GELİŞTİ? (Milyon Dolar)

2000 2005 2006 2007 2008 2009 2010(*)İHRACAT 27.775 73.476 85.535 107.272 132.027 102.143 113.930İTHALAT 54.503 116.774 139.576 170.063 201.964 140.928 185.493DIŞ TİCARET AÇIĞI -26.728 -43.298 -54.041 -62.791 -69.936 -38.786 -71.563GSYİH 265.384 481.497 526.429 648.625 742.094 616.753 730.001DIŞ AÇIK/GSYİH -10,1 -9,0 -10,3 -9,7 -9,4 -6,3 -9,8

(*)2010 GSYİH verisi Orta Vadeli Plan tahminidir.