Upload
others
View
20
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
MÜLK SÛRESİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Dr. RUKİYE TÂ HÂ CABİR ULVANİ
ÇevirenDr. Mustafa ÖZCAN
h e D İ y e D İ r
Özgü yayınları 2017
Özgü yayınları
Kitabın Adı : Mülk Sûresinin Düşündürdükleri
yazarın Adı : Dr. Rukiye Tâ Hâ Cabir Ulvani
Çeviren Adı : Dr. Mustafa Özcan
editör : Hasan Kurt
Sayfa Düzeni : Mürettibhane
Kapak Düzeni : Yunus Karaaslan
Baskı & CiltÇevik Matbaacılık
Davutpaşa Cad. Besler İş Merkezi No: 22/18-19Topkapı / İstanbul – Tel: 0212 501 30 19
e-mail: [email protected] Sertifika No: 12095
Para ile satılmaz© Özgü yayınları, 2017
yayıncı Sertifika No: 13562ISBN: 978-605-9348-??-?
Özgü Yayıncılık ve Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.Çatalçeşme Sok. Defne han No: 27/18, Cağaloğlu/İstanbul
Tel.: 0212 511 38 26 - 511 75 [email protected] - www.arkkitap.com
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
Çeşitli bilimsel konularda pek çok Arapça ve İngilizce ya-yını olan Dr. rukiye’nin Kur’an Üzerine Düşünme, Kadın, Aile ve Gençlik konularında eserleri vardır. Uzmanlık alanı İslam Araştırmaları ve karşılaştırmalı din-ler tarihidir.Uluslararası pek çok ödül almıştır. Bunlardan biri de ha-dis İlimleri dalında aldığı Prens Naif b. Abdülaziz ödülü-dür ki, bu ödül kendisine “Hadis-i Şerifler Işığında Mu-halif Kimselerle Diyalog” adlı eseri sebebiyle verilmiştir. Pek çok eğitici çalışmaya; özellikle “Düşünce ve Pozitif De-ğerler” alanlarına ilişkin çalışmalara katılmış, sunumlar yapmıştır. halen Bahreyn Üniversitesi’nde doçent olarak çalışmaktadır.
www.ruqaia.comemail: [email protected]@Dr.ruqaia Al-Alwanihttp://twitter.com/drruqaia
İç indeki ler
ÇeVİreNİN SUNUŞU ........................................................... 7
MÜLK SÛreSİ .......................................................................15
MÜLK SUreSİNİN FAZİLeTİ ............................................21
SÛreNİN heDeFLerİ Ve MANASI ................................23
MÜLK SÛreSİNDeKİ AyeTLerİN ALLAh KOrKUSUNU/TAKVAyI GÖNLÜMÜZe yerLeŞTİrMe eGZerSİZLerİ ...................................51
BeSÂİr ....................................................................................60
7
ÇEVİRENİN SUNUŞU
v
بسم اهلل الرحمن الرحيم
rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla…
Kur’an, inananlar için bir rahmettir. Allah (Celle Celâlühû) şunu beyan buyuruyor: “Onda iman edecek bir kavim için elbette (büyük) bir rahmet ve bir öğüt vardır.” (Ankebût, 51)
Bu, hem dünyada hem ahirette tecelli eden ilâhî bir lütuftur. Mülk suresinde beyan edilen, özellikle de âhirette tecelli edecek rahmet, ha-dis-i şeriflerde de bildirilmiştir.
Peygamber (Sallellahü Aleyhi Ve Sellem) ha-dislerinde bunu beyan etmiştir. efendimiz bir
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
8
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
9
çeye de çevrilerek yayımlanmıştır. Bu sefer de “Mülk Sûresinin Düşündürdükleri” adlı çalış-ması ile Türk okurlarının karşısındadır.
Dr. rukiye bu çalışmasında Mülk sûresinin sadece ayetlerinin manası ve ifade ettiği hüküm-leri belirtmekle kalmamış, çalışmanın sonuna da bir tablo eklemiştir. Bu tabloda üç sütunluk bir görünümden birinci sütunda Mülk suresin-den ayetler, ikinci sütunda kişinin kendisini sor-gulamasına yarayacak şıklar ve üçüncü sütunda çözümler yer almaktadır.
Daha fazla söze hacet yoktur. yararlı olması temennilerimle okuyucuyu bu küçük, fakat öz-lü çalışma ile baş başa bırakıyorum.
Dr. Mustafa Özcan
hadisinde, “Tebâreke suresi kabir azabına engel (olan) bir suredir.” buyurmuştur. (Suyûtî, Dür-rü’l-Mensûr, 8/231)
Bir hadiste de şöyle buyrulmuştur: “Kur’an-ı Kerim’de otuz ayetlik (şanı yüce) bir sûre var-dır. Bu sûre (kendisini okuyan) kimseye (kı-yamet günü) şefaat eder ve Allah’ın onu af-fetmesini sağlar. Bu sûre Tebarekellezi bi-ye-dihi’l-Mülk’dür.” (Kurtubî, el-Câmiu Li Ahkâ-mi’l-Kur’ân, 18/205)
Âlemlere rahmet olarak gönderildiği bildi-rilen (enbiya, 107) rasûlullah (Sallellahü Aleyhi
Ve Sellem), rahmet peygamberi oluşunun gereği şöyle buyurmuştur: “Kesinlikle arzu ettim ki o (Mülk suresi) ümmetimden her insanın kalbin-de (ezberinde) olsun.” (İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’a-ni’l-Azîm, 6/562)
Dr. rukiye hanımefendi Türk okurunun ya-bancısı değildir. Cep kitabı formatında bir hay-li yayını olan Dr. rukiye’nin “Namazı huşû İle Kılmak,” “İnsanı eğitmede Kur’an’ın etkisi,” “hac Sûresinin Düşündürdükleri” ve “Kehf Sû-resinin Düşündürdükleri” adlı çalışmaları Türk-
11
بسم اهلل الرحمن الرحيم
تبارك الذي بيده الملك وهو على كل شيء قدير )1(
الذي خلق الموت والحياة ليبلوكم أيكم أحسن عمل وهو
العزيز الغفور )2( الذي خلق سبع سموات طباقا ما ترى
من ترى هل البصر فارجع تفاوت من حمن الر خلق في
تين ينقلب إليك البصر خاسئا فطور )3( ثم ارجع البصر كر
نيا بمصابيح وجعلناها ماء الد وهو حسير )4( ولقد زينا الس
ذين ولل عير )5( لهم عذاب الس وأعتدنا ياطين رجوما للش
كفروا بربهم عذاب جهنم وبئس المصير )6( إذا ألقوا فيها
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
12
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
13
وا في عتو ونفور هذا الذي يرزقكم إن أمسك رزقه بل لج
يمشي من أم أهدى وجهه على مكبا يمشي أفمن )21(
سويا على صراط مستقيم )22( قل هو الذي أنشأكم وجعل
فئدة قليل ما تشكرون )23( قل بصار وال مع وال لكم الس
رض وإليه تحشرون )24( ويقولون هو الذي ذرأكم في ال
متى هذا الوعد إن كنتم صادقين )25( قل إنما العلم عند
ا رأوه زلفة سيئت وجوه وإنما أنا نذير مبين )26( فلم اهلل
عون )27( قل أرأيتم الذين كفروا وقيل هذا الذي كنتم به تد
الكافرين يجير فمن رحمنا أو معي ومن اهلل أهلكني إن
لنا حمن آمنا به وعليه توك من عذاب أليم )28( قل هو الر
فستعلمون من هو في ضلل مبين )29( قل أرأيتم إن أصبح
ماؤكم غورا فمن يأتيكم بماء معين )30(
ما سمعوا لها شهيقا وهي تفور )7( تكاد تميز من الغيظ كل
ألقي فيها فوج سألهم خزنتها ألم يأتكم نذير )8( قالوا بلى
من شيء إن أنتم إل ل اهلل بنا وقلنا ما نز قد جاءنا نذير فكذ
في ضلل كبير )9( وقالوا لو كنا نسمع أو نعقل ما كنا في
صحاب بذنبهم فسحقا ل عير )10( فاعترفوا أصحاب الس
مغفرة لهم بالغيب ربهم يخشون الذين إن )11( عير الس
وا قولكم أو اجهروا به إنه عليم بذات وأجر كبير )12( وأسر
طيف الخبير )14( دور )13( أل يعلم من خلق وهو الل الص
رض ذلول فامشوا في مناكبها وكلوا هو الذي جعل لكم ال
ماء أن يخسف من رزقه وإليه النشور )15( أأمنتم من في الس
ماء أن رض فإذا هي تمور )16( أم أمنتم من في الس بكم ال
ب يرسل عليكم حاصبا فستعلمون كيف نذير )17( ولقد كذ
ير الذين من قبلهم فكيف كان نكير )18( أولم يروا إلى الط
حمن إنه بكل ات ويقبضن ما يمسكهن إل الر فوقهم صاف
شيء بصير )19( أم من هذا الذي هو جند لكم ينصركم
حمن إن الكافرون إل في غرور )20( أم من من دون الر
15
MÜLK SÛRESİ
v
rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla…
1. Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O’nun her şeye gücü yeter.
2. O ki, hanginizin daha güzel davranacağı-nı sınamak için ölümü ve hayatı yaratmış-tır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.
3. O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yarat-mıştır. Rahmân olan Allah’ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
16
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
17
lah’ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz!’ demiştik’.
10. Ve ‘Şayet kulak vermiş veya aklımızı kul-lanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehenne-min mahkûmları arasında olmazdık!’ diye ilâve ederler.
11. Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun, o alev-li cehennemin mahkûmları!
12. Fakat daha görmeden Rablerinden kor-kanlara gelince, onlar için gerçekten hem bağışlanma hem de büyük mükâfat vardır.
13. Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.
14. Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri gö-rüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
15. Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dola-şın ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş an-cak O’nadır.2
2. Burada, yeryüzünün insanların faydalanmalarına hazır ve uygun bir durumda yaratıldığını ifade eden bir tem-
4. Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bit-kin halde sana dönecektir.
5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytan-lara atış taneleri yaptık1 ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
6. Rablerini inkâr edenler için cehennem aza-bı vardır. O, ne kötü dönüştür!
7. Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çı-kardığı uğultuyu işitirler.
8. Neredeyse cehennem, öfkesinden çatlaya-cak! Her ne zaman oraya bir topluluk atıl-sa, onun bekçileri onlara, ‘Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?’ diye sorarlar.
9. Onlar şöyle cevap verirler: ‘Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve ‘Al-
1. Bazı tefsirlere göre burada, havada parıldayan, bir ateş tanesi gibi hızla ve tek istikamette hareket edip sönen “şihâb”lar kastedilmektedir. Bu konuda, hicr sûresinin 16-18. ayetlerine ve Sâffât sûresinin 6-10. ayetlerine ba-kınız. (Çeviren).
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
18
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
19
cılar ancak derin bir gaflet içinde bulun-maktadırlar.
21. Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar az-gınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar.
22. Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapa-narak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?
23. (rasûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!
24. De ki: Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O’dur; ancak O’nun huzuruna gelip topla-nacaksınız.
25. ‘Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit ha-ni ne zaman (gerçekleşecek)?’ derler.
26. De ki: O bilgi, ancak Allah’a mahsustur. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.
27. Ama onu (azabı) yakından gördükleri za-man, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine), ‘İşte sizin isteyip durduğunuz budur!’ denecektir.
16. Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğin-den emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.3
17. Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin mi-siniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek oldu-ğunu yakında bileceksiniz!
18. Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bu-nu) yalan saymışlardı; ama benim, karşı-lık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu!
19. Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (hava-da) Rahmân olan Allah’tan başkası tutmu-yor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.
20. Rahmân olan Allah’a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkâr-
sil mevcuttur. yeryüzü, omuzlarında dolaşılacak bir hal-de emre âmâde kılındığına göre, artık dünyada insanla-ra boyun eğmeyecek hiçbir maddî varlık yok demektir. Bu âyet-i kerimede insanlığı ve özellikle Müslümanları daima yükselmeye bir teşvik vardır. (Çeviren).
3. Âlemin tedbiriyle görevli olan meleklere işaret bulundu-ğu belirtilmekle beraber; asıl fiili yaratan ve cezayı veren Cenab-ı Allah’tır, her şey O’nun izni ve emriyle meyda-na gelmektedir. (Çeviren).
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
20 21
MÜLK SURESİNİN FAZİLETİ
v
Aile, çoluk-çocuk ve arkadaşlar kaybolmuş, akrabalar, sevdiklerim vedalaşıp ayrılmışlar, onlar ile, tüm emel ve arzularla arama perde-ler gerilmiş bulunuyor. Bu garip diyarda ne ar-kadaş, ne dost, ne akraba, ne yakın ne de uzak bir kimse bulunuyor! Bu yalnızlık ortamında, şu muazzam sure, ona sahip çıkıp onu (sağlı-ğında) okuyana şefaatçi olarak geliyor. Nitekim Peygamber (Sallellahü Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
28. De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (si-zin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin baka-lım) inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak kimdir?
29. De ki: (Sizi imana davet ettiğimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O’na iman etmiş ve sırf O’na güvenip dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakın-da öğreneceksiniz!
30. De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin baka-lım, size kim bir akmakta olan su getire-bilir?
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
22 23
SÛRENİN HEDEFLERİ VE MANASI
v
Surenin başında Allah (Celle Celâlühû) haz-retlerini tanıtan ayetler sunulmaktadır ki, hede-fi, surenin esas maksadı olan Allah korkusuna ulaştırmaktır. hz. Allah yerde, göklerde ve nefis-lerdeki âciz bırakan mucizeleri ifade eden kud-retinin ayetleriyle kendini kullarına tanıtmak-tadır. İnsanın Allah’ı tanıması arttıkça, O’nun sıfatlarını ve isimlerini tanıması ziyadeleştikçe ve O’nun her şeyin mâliki olduğunu idrak edip kudret ve rahmetinin büyüklüğünü anladık-ça benliğinde Allah korkusu daha da güçlenir. Bundan dolayıdır ki Allah (Celle Celâlühû) şöy-le buyurmuştur:
»إن سورة في القرآن ثلثون آية شفعت لصاحبها حتى
غفر له تبارك الذي بيده الملك«
“Kur’an-ı Kerim’de otuz ayetlik (şanı yüce) bir sûre vardır. Bu sûre (kendisini okuyan) kim-seye (kıyamet günü) şefaat eder ve Allah’ın onu affetmesini sağlar. Bu sûre Tebarekellezi bi-ye-dihi’l-Mülk’dür.”4
Mülk suresi, Mekke’de inen surelerdendir. Bu sure Allah’a, ahiret gününe iman etmekten ve -iyi olsun kötü olsun- yapılanların karşılığının görüleceğinden söz eder. Fakat o sure, onu de-vamlı okuyan ve manasını düşünen imanlı kim-senin benliğine (Allah korkusu, âhiret korkusu gibi) görmediği halde bir korku ve sakınma duy-gusu yerleştirir.
4. İbn Mâce, Sünen, hadis No: 3776.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
24
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
25
نهار تجري من تحتي« »أليس لي ملك مصر وهذه ال
“Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ır-maklar benim değil mi?” (Zuhruf, 51)
Mülk suresinin ikinci ayeti, insanı bir şeye mâlik olma bağlamında kendini kontrol etme-ye yönlendiriyor. hayata ve ölüme Allah’tan baş-ka mâlik olan kim vardır?! Beşer olup dünyalara sahip olan bir kimsenin dahi, ölümü bir an bi-le geciktirmeye veya öne almaya gücü yetmez!
Sonra, rabbimizin sahip olduğu bu azamet-li malik oluşta her şey bir hikmete bağlıdır. Güç ve kudretin en büyük göstergesi olan hayat ve ölüm…
Allah (Celle Celâlühû) hayatı ve ölümü bir imtihan aracı kılmıştır. “O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve ha-yatı yaratmıştır.” (Mülk, 2)
Bu suredeki (ilk) ayetlerden, bizler için alı-şılmış/mutad manalar ortaya çıkmaktadır. Alı-şılmış/mutad manalar, insanın kalbindeki ima-
من عباده العلماء« »إنما يخشى اهلل
“Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan (gereğince) korkar.” (Fâtır, 28)
Mülk suresi, Aziz ve Celil olan Allah’ın kapsamlı mülkünden, verme-alma, engel ol-ma-yok etme ve diğer konularda mutlak (ka-yıtsız şartsız) tasarruf kudretinden söz ederek başlamıştır. Allah (Celle Celâlühû)’nün mülkü kemal derecededir. Bu varlık âleminde ve su-rede adı geçen ne varsa; insan, kuş bunlardan hiçbiri durum ne olursa olsun, O’nun iradesi-nin dışında değildir. O derecede ki içtiğimiz bir damla suya varıncaya kadar her şey O’nun iradesinin kapsamındadır. Gökte uçan kuş bi-le Allah’ın iradesi olmaksızın kanatlarını çır-pamaz!
Bazı kimseler, zahire ve görünüşe gö-re dünya malından bir şeye mâlik olanlar, fi-ilen bir şeye sahip olduklarını sanırlar. Nite-kim Kur’an, Firavun’un şöyle dediğini beyan etmiştir:
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
26
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
27
Allah (Celle Celâlühû) kimin iyi işler yapaca-ğını, tüm kullarını kapsayacak şekilde ve ezelden beri bilir. Buna rağmen yarattıklarına olan adale-ti, rahmeti ve keremi gereği, kullarına, kendi ezelî bilgisine göre hüküm vermeyecek, onların yaptık-larına ve davranışlarına göre hüküm verecektir.
İnsan ancak mutlak galip ve çok bağışlayıcı olan Allah’ın bildiği bir süre boyunca büyük bir imtihan salonu olan (üzerinde yaşadığımız) yer-yüzünde sabahlayıp akşamlayarak vaktini geçir-mektedir.
Mülk suresinin ayetleri, en iyi, en ihlaslı ve en doğru amele ulaşması için okuyucusuyla bir-likte yürümektedir. İnsan (bu ayetlerle birlikte olunca) yaptığı işte Allah’tan başkasını görmez. İşini ihlas mertebesine ulaştırmak için yaptığını, insanların sevgisi, onların övgüsü ve buna ben-zeyen şeylerden temizler. İnsanın kalbinde ihlası gerçekleştirebilmesi, nefsinde saygıdan kaynak-lanan Allah korkusuna ihtiyaç duyar.
Mülk suresinin şu ayetleri, insanın nazarını, göklerin ve yerin yaratılması ile görmekte oldu-ğu şehadet âlemine ve çevresine bakmaya doğru harekete geçirir: “O ki, birbiri ile âhenktar yedi
nı yenileyip vicdanı uyandırmaz; insanı varlık âlemindeki muazzam ayetler üzerinden süratle geçirir, ama nefiste, azametli yaratıcıya saygının getirdiği korkuyu uyandırmaz.
Ölüm ve hayat sıradan şeyler değildir. Bun-ların her gün, her saat ve her an tekrar ediyor ol-ması, ölüm ve hayatı, Allah’ın muazzam kudreti-nin göstergesi ve insanı âciz bırakan bir keyfiyet olmaktan çıkarmaz. Ölüm ve hayatın tekrar edi-yor olması, hiçbir kimseyi yerinden kımıldatma-yıp onların hayatlarında yeniden Allah’a iman ve sevgi duygusunu yeşertmemesi, onları alışılmış, sıradan bir olay kılmaz. Nitekim “O ki, hangi-nizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galip-tir, çok bağışlayıcıdır.” (Mülk, 2) buyrulmuştur.
Allah’ın yarattığı ve içinde var olduğumuz varlık âlemindeki her şey gibi ölüm ve hayatın da bir gayesi vardır. Ölüm ve hayat, sınanmak/imtihan olunmak için yaratılmıştır. Allah’ın Âdem (Aleyhi’s Selam)’ı yarattığı günden kıya-met kopuncaya kadar, kimin Allah’ın huzurun-da daha iyi amel işleyeceğini ortaya koymak için hayat ve ölüm yaratılmıştır.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
28
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
29
ma, O’na boyun eğme ve iman bakımından kal-bin kırılmasına6 yol açar.
Çağdaş yaşantı; ruh, akıl ve nefis tarafına de-ğinen ve şahane bir ibadet olan Allah’ın yüceli-ği/ululuğu duygusu ibadetine önem vermeden,
6. “Kalp kırıklığı,” dilimizde darılmak, küsmek gibi ma-nalarda kullanılır. Burada kastedilen mana bu değildir. Kalp kırıklığı ile burada kastedilen, tasavvufta bir hal-dir. Tasavvuf alanının zirve isimlerinden olan ebû Tâ-lib el-Mekkî, (v. 386 h.) Kûtu’l-Kulûb adlı eserinde bu kavramı şöyle anlatır: “İhlasın ve doğruluğun gizli yö-nü için, rıza ve zühdün nimeti ortaya çıkar. Sonra bu-nu takiben kalbe korku yerleşir. Oradan öteye geçmez. Ancak zikrettiğimiz kanallardan bazılarına geçer. Böy-lece kişide devamlı üzüntü hali, hiç ayrılmayan sıkın-tı ve saygıdan kaynaklanan korku meydana gelir. İşte bu kırık kalbin özelliğidir…” Bakınız: Kûtu’l-Kulûb, ebû Tâlib el-Mekkî, Tahkik: Dr. Mahmud İbrahim Muham-med er-radvânî, Mektebetü Dâri’t-Türâs, 1. Baskı, Ka-hire 2001, 2/676.
Bu öyle bir haldir ki büyük müfessirlerden Âlûsî, hz. Peygamber’e nisbet edilen bir rivayetle meseleye ayrı bir yön veriyor. Bu rivayette hz. Allah’ın şöyle buyurduğu ifade edilmiştir:
“أنا عند المنكسرة قلوبهم من أجلي” “Ben benim için kalbi kırıkların yayındayım!” Bu ri-
vayet için bakınız: Ruhu’l-Meâni, Şehabettin Mahmud Âlusi, Müniriyye basımı, Beyrut tarihsiz, 1/54 (Çeviren).
göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah’ın yaratı-şında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor mu-sun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir. Andolsun ki biz, (dün-yaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık5 ve on-lara alevli ateş azabını hazırladık.” (Mülk, 3-5)
Bu ayetler, sıradan, âni bir bakışla gökyüzü-ne bakmanın gerçekleştiremediği kulluk duygu-sunu oluştururlar. Sıradan âni bakış, her yarat-tığını en mükemmel halde yaratan yaratıcının yüceliği duygusunu harekete geçirmeden, gök-yüzünün güzelliği ve harika yaratılışı sınırında kalır. yaratanın yüceliği/ululuğu duygusu, Al-lah’ın sıfatlarını ve O’nun yüceliğine yaraşır şe-kilde mukaddes olduğunu dile getirmeyi ifade eden bir duygudur. Bu durum Allah’a teslim ol-
5. Bazı tefsirlere göre burada, havada parıldayan, bir ateş tanesi gibi hızla ve tek istikamette hareket edip sönen “şihâb”lar kastedilmektedir. Bu konuda, hicr sûresinin 16-18. ayetlerine ve Sâffât sûresinin 6-10. ayetlerine ba-kınız.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
30
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
31
يل الل واختلف رض وال موات الس خلق في إن {
ها . والنهار { الية كل
Atâ (Allah Ondan razı Olsun) şöyle demiş-tir: “Bir gün Ubeyd b. Ömer (Allah Ondan ra-
zı Olsun) ve ben, (ziyaretçi olarak) hz. Âişe’nin (Allah Ondan razı Olsun) yanına girdik. (Ara-mızda şöyle bir konuşma geçti.) hz. Âişe (si-tem ederek):
– Bizi ziyaret etmenin zamanı şimdi mi gel-di? Ubeyd:
– ey anneciğim! Ben (bu konuda) eskilerin dediği gibi derim: ‘Seyrek ziyaret et ki sevilmen artsın.’ hz. Âişe:
– (O söz burada geçerli olmaz. O halde) ma-nasız şeyler söylemeyi bırakın! Ubeyd:
– Peygamber (Sallellahü Aleyhi Ve Sel-
lem)’den gördüğün en ilginç şeyi bize haber ve-rir misin? hz. Âişe bir süre sustu, sonra:
– Bir gece hz. Peygamber, bana “ey Âişe! Beni bırak da bu gece rabbime ibadet edeyim.” dedi. Ben:
bu ibadetle insan arasında bir perde olmuştur. Bu duygu meselesi, insanın istikrarı ve psikolojik sükûneti bakımından son derecede önemlidir.
(Bu bağlamda hz. Peygamber’den aşağıdaki dikkat edici olay rivayet edilmiştir:)
دخلت أنا وعبيد بن عمر على عائشة فقالت لعبيد بن
اه كما قال عمر : قد آن لك أن تزورنا ؟ فقال أقول يا أم
ل : زر غبا تزدد حبا ، فقالت دعونا من بطالتكم هذه ، و ال
فقال ابن عمر : أخبرينا بأعجب شيء رأيتيه من رسول اهلل
ا كان ليلة م ، قال فسكتت ثم قالت : لم عليه وسل صلى اهلل
يلة لربي . قلت واهلل يالي قال يا عائشة ذريني أتعبد الل من الل
ر ثم ك ، قالت : فقام فتطه حب قربك وأحب ما يسر إني ل
قام يصلي ، قالت فلم يزل يبكي حتى بل حجره ، قالت :
وكان جالسا فلم يزل يبكي حتى بل لحيته ، قالت ثم بكى
لة رض ، فجاء بلل يؤذنه بالص فلم يزل يبكي حتى بل ال
، لم تبكي وقد غفر لك ا رآه يبكي قال : يا رسول اهلل ، فلم
ر ؟ قال : أفل أكون عبدا شكورا م من ذنبك وما تأخ ما تقد
ر فيها . يلة آية ويل لمن قرأها ولم يتفك ؟ لقد نزلت علي الل
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
32
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
33
ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde ak-lıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler var-dır. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanla-rı üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin de-rin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (Âl-i İmrân, 190-191) [(Sahîhu’t-Terğîb ve’t-Terhîb, M. Nâ-sıruddîn Albânî]
Tefekkür/düşünme ibadeti, insanların zan-lara dayalı meşguliyetlerle yapay olarak ortaya koydukları çabalar yüzünden günümüz dünya-sında unutulmuş bir ibadet haline gelmiştir.
Meşguliyetler hz. Peygamber’in hayatında da vardı. rasûlullah (Sallellahü Aleyhi Ve Sellem) o gece tüm ümmetin sıkıntısını yüklenmiş hal-deydi. Fakat onun bu durumu tefekkür etmesi-ne ve ibadetine engel olmamıştı.
yüce Peygamber, muazzam meşguliyetle-re rağmen bu yüce ibadeti yerine getirmek için yeterli zaman bulmuştu. Bu yüce ibadet, gökle-rin ve yeryüzünün yaratılışını düşünme ibade-
– Vallahi ben senin Allah’a yakın olmanı ve seni sevindiren şeyi severim, dedim. hz. Âişe (sözüne devamla):
– hz. Peygamber kalktı abdest aldı, namaz kıldı. (rasûlullah bir taraftan da) ağlıyordu. O derecede ki kucağı ıslanmıştı. (hz. Peygam-ber bir ara) oturur haldeydi, ama (yine) ağla-maya devam ediyordu. O kadar ki sakalı ıslan-mıştı. (yine) ağlamaya devam ediyordu. O de-rece ki yer ıslanmıştı. (Bu arada) Bilal(-i habe-şi, sabah) namazı(nı) haber vermek geldiğinde rasûlullah (Sallellahü Aleyhi Ve Sellem)’in ağla-dığını görünce:
– ey Allah’ın rasûlü! Niçin ağlıyorsun? Se-nin, geçmiş ve gelecek günahların (Allah tara-fından) bağışlanmıştır, dedi. hz. Peygamber şöyle buyurdu:
– Ben (Allah’ına) çokça şükreden bir kul ol-mayayım mı? Bu gece bana bir ayet indi ki onu okuyup da (ayetin manası) hakkında düşünme-yenlere yazıklar olsun!
Sonra Âl-i İmran suresinin şu ayetlerini okudu. “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
34
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
35
deyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bek-çileri, onlara, ‘Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?’ diye sorarlar.” (Mülk, 7-8)
her şeyi gözü önünde gören, fakat kalbi-nin, aklının ve fıtrat-ı selîminin sesini duyma-yıp hak subhânehû hazretlerinin çağrısına ce-vap vermeyen kâfire karşı, cehennem ateşi ne-redeyse öfkesinden çatlayacak haldedir. Bunun içindir ki âyette bir tür azarlama ile, “Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?” buyrulmuştur. (her ne kadar cümle so-ru kalıbında ise de) mesele soru meselesi değil, bir azarlama ve bu yalancı kâfir insan için aza-bın fazlalaşması meselesidir.
“Onlar şöyle cevap verirler: ‘Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gel-mişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve ‘Allah’ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz!’ demiştik. Ve, ‘Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şim-di) şu alevli cehennemin mahkûmları arasın-da olmazdık!’ diye ilâve ederler.” (Mülk, 9-10)
tidir. rasûlullah (Sallellahü Aleyhi Ve Sellem) bu ibadetin önemi ve ona vakit ayırmak hususun-da ümmetini uyarmıştır. Çünkü bu ibadette Al-lah’a olan imanı yenilemek, Allah’a boyun eğmek ve kişinin benliğinde, saygıdan kaynaklanan Al-lah’tan korkmanın/takvanın artması vardır.
Bundan dolayıdır ki bu ayetleri takip eden ayetler, kâfirlerin cezasından söz etmektedir. Kâfirlik, insanın kendisinin yaptığı yaratıcısı-nı tanımakla kendisi arasında bir perde ve en-geldir. O Allah ki Zatının tanınması için var-lık âleminde ve nefislerde ayetlerini yaymış-tır. Gökte ve yerde ne varsa hepsi Allah’ın bir-liğini dile getirmektedir. Mülk suresinin bütün ayetleri tek bir şey söylemektedir: “Lâ İlâhe İl-lallah!”
Bütün bu ayetler, insanın gözü önündeyken (kişiyi) imana değil de kâfirliğe ulaştırmışsa, bu durum büyük bir arızanın olduğunu gösteriyor. Bunun içindir ki ayetler şu ifadelerle gelmiştir:
“Oraya (cehenneme) atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler. Nere-
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
36
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
37
sa insan, ulaştığı bilgileri Allah’ı tanımaya ve Al-lah korkusuna dönüştürmekle yükümlüdür.
İstenen bilgi, donuk bir bilgi değildir. Bilakis bu bilgi, mü’mini Allah’tan korkmaya, her söz ve davranışta Allah’ın kontrolü altında olduğunu dü-şünmeye yönelten aktif bir bilgidir. Böyle bir bil-gi, kişiyi işini en mükemmel şekilde ve güzel yap-maya sevkeder. Çünkü böyle bir insan, kesin bilir ki Allah (Celle Celâlühû) her şeyden haberdardır.
Bu noktada ayetler idrak araçlarını/azaları-nı devre dışı bırakarak sonunda cehenneme sü-rüklenenlerle, idrak araçlarını/azalarını çalıştı-rarak Allah korkusuna ve Allah rızasına yöne-len mü’minler arasında bir karşılaştırma yapma-ya geçerek şöyle buyurmaktadır:
“Fakat daha görmeden Rablerinden korkan-lara gelince, onlar için gerçekten hem bağışlan-ma hem de büyük mükâfat vardır.” (Mülk, 12)
Saygıdan kaynaklanan korku/takva nereden doğuyor ve nasıl meydana geliyor? Mülk sure-si, insanı saygıdan kaynaklanan korkuya doğru yükselmeye uygulamalı olarak adım adım yük-seltiyor.
Allah’ın, yarattıklarını, Kendisine yönlendir-mesi için verdiği idrak/anlama araçlarının (or-ganlarının) görevinin iptal edilmiş olması, insanı kâfir olmaya götüren sebeplerdendir. Bu kimse-ler akıl, kalp, kulak göz ve tüm anlama araçlarına (organlarına) sahip kimselerdir. Fakat onlar kâ-fir olmaları sebebiyle bu organlarının Allah’ı tanı-masına ve O’ndan korkmasına perde olmuşlardır.
Anlama araçlarının/azalarının iptal edilme-si, (organlar sağlıklı olduğu halde onları çalış-tırmaması), insanın kendisi hakkında işlediği en çirkin suçlardan biridir. Zira A’raf suresin-de şöyle buyrulmuştur: “Andolsun, biz, cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarat-mışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kav-ramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” (A’râf, 179)
Büyükbaş hayvanlar ve diğer hayvanlar eşya-ları, olan işleri ve Aziz ve Celil olan Allah’ın yarat-tıklarını gösteren ayetleri görüyorlar. Lâkin onlar, bu görüşlerinden doğan bilgiyi, en iyi işleri yapma bilgisine dönüştürmekle yükümlü değillerdir. Oy-
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
38
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
39
sını ıslah etmeye ve buna özen göstermeye baş-lar. Zira kişinin iç dünyası Allah’ın nazarı altın-dadır. Burada şunu sormalıyız: Nefsinde dolaşıp gönlünden geçenlerde bile yüce Allah’ın kontro-lünde olduğuna dikkat eden kimsenin, Allah’ın huzuruna takdim ettiği işi nasıl olur?
Sözlerinde, (söylediği) kelimelerinde, işle-rinde, hareketsizken ve gönlünden geçen her şeyde Allah’ın kontrolü altında olduğundan emin olan kimsenin işi nasıl olur? İnsanın, rab-binin kontrolünü göz önünde bulundurması bu dereceye ulaştığı zaman, çevremizdeki dünya-nın hali nasıl olacak (bir düşünün)! Böyle bir kimse bu muazzam surenin mesajında olduğu gibi işini iyi yapar. yaptığı işi, görmediği halde kontrolü altında olduğu ve saygı duyup korktu-ğu varlığın huzurunda yapılmış iş olarak görür. İşi iyi yapmak çoğunlukta olmak zorunda de-ğildir. Zira Kur’an’da belirtilen iyilik kavramın-da ölçü, sayı değildir. Bilakis (ölçü), samimi ol-mak ve yaptığını iyi yapmaktır.
Kur’an ayetleri, insanda iyilik ve mükem-mellik özelliğini geliştirir. Bu özellik namazın-da, ibadetinde ve insanlarla konuşmasında (her
Varlık âleminde çevremizde olup bitenler hakkında fikir yürütmek ve düşünmek, saygıy-la beraber bir korkunun oluşması sonucunu do-ğurur. Bu korkuda aynı zamanda sevgi ile birlik-te Aziz ve Celil olan Allah’a bağlanmak vardır. İnsanların Allah’tan en çok korkanı, işlerini en mükemmel ve iyi yapmakta olanlarıdır.
Bu muazzam korkunun manası şu ayette açıklanarak şöyle buyrulmuştur: “Sözünüzü is-ter gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalp-lerin içindekini bilmektedir.” (Mülk, 13) Bu saygıdan kaynaklanan korku, Allah’ın kontro-lü altında olma duygusunu insanlara hissettirir. Bu kontrol bizzat Allah tarafından yapılmakta-dır; yapılan işlerin gizli veya açıktan olması far-ketmez, ikisi de eşittir!
Bu duygu, insanı, gönlünden geçen ve bi-lincinde yer alan şeylerde bile Allah’ın kontro-lünde olduğunu dikkate alır hale getirir. Çünkü bilir ki Aziz ve Celil olan, onu gözetlemektedir. Gizli-açık ve sır olan ne varsa hepsi O’nun ka-tındadır. O, lütuf sahibidir ve (her şeyden) çok-ça haberdardır. (yapılan) işlerin iç yüzlerini en iyi bilendir. İşte bu durumda (insan,) iç dünya-
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
40
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
41
Birinci kural: rızık Allah’ın elindedir. Bu-nun içindir ki ayette “…Allah’ın rızkından yi-yin.” buyrulmuştur. Senin rızkın, herhangi bir beşerin elinde değildir. Sakın ola ki benliğinden veya gönlünden, bir saniye bile, rızkının -ne ka-dar güçlü de olsa- bir beşerin elinde olduğu dü-şüncesi geçmesin! Senin rızkın, çalıştığın yerin bir yöneticisinin, bir bakan’ın yahut bir devlet başkanının elinde değildir. Senin rızkın, ortağı olmayan, bir ve tek olan Allah’ın elindedir. Bu inanç, özgürlük duygusu verir. rezil olmaktan, aşağılanmaktan, güçsüzlükten ve Allah’tan baş-kasına boyun eğmekten insanı kurtarır.
(ey inançlı insan!) Bir an dahi rızkının bir beşerin elinde olduğunun gönlünden geçmesi senin için felâkettir! (Böyle bir durum olduğu takdirde) imanını yenilemen, tevhid inancını (yeniden) canlandırıp düzeltmen gerekir.
İkinci kural: rızkı elde etmek için çalışmayı güzel yapmalısın. Aşırı hırslı olman sana rızkını getirmez. hırs, birtakım hakları ve görevleri de-ğersiz ve önemsiz gösterir, insanın aşağılanması-na ve değerinin düşmesine yol açar. Bazı insan-lar, kişinin çocuklar, fazlaca harcamak zorun-
şeyde) olur. Kişi doktor, mühendis, işçi, kontrol elemanı ve düzenleyici (konumu ne olursa) ol-sun, Kur’an ayetlerinin verdiği bu özelliği taşı-dığı zaman tüm varlık âlemi onun ibadeti için mihrap olur.
Tam bu noktada aşağıdaki ayetlerle bağlan-tı söz konusu olmaktadır. Allah (Celle Celâlü-
hû) şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünü size bo-yun eğdiren O’dur. Şu halde yerin omuzların-da (üzerinde) dolaşın ve Allah’ın rızkından yi-yin. Dönüş ancak O’nadır.” (Mülk, 15)
yüce Allah’tan korkarak/takva ile, işini mü-kemmel yaparak ve yegâne güçlünün ve rızık ve-renin Allah (Celle Celâlühû) olduğuna inanarak yeryüzünde dolaşmak (hareket etmek) ve ça-lışmak, dengeli bir davranıştır. Bu tarz çalışma, sırf maddî kazanç duygusuyla yol alan, yarata-nın huzurunda mahşerde hesaba çekilmeyi ve yaratana dönmeyi dikkate almayan bir çalışma değildir. Mü’mine göre, rızık elde etmek üzere çalışmak araçtır, amaç değil!
Dünyada rızık elde etmek için çalışırken birtakım kuralları göz önünde bulundurmalısın:
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
42
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
43
rızıklarının ve azıklarının kendilerinin mülkün-de olduğunu fısıldamaktadırlar. Buna kanıp bir an bile rızkın Allah’tan başka birinin elinde ol-duğuna inanan kimse, tez elden tevhid inancı-nı düzeltsin.
Bundan dolayıdır ki bazı zamanlar insan-ların ortaya koyduğu çürük ölçüleri şu ayetler sarsıntıya uğratmaktadır: Allah (Celle Celâlü-
hû) şöyle buyuruyor: “Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O za-man yer sarsıldıkça sarsılır. Yahut gökte ola-nın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) gönder-meyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdi-dimin ne demek olduğunu yakında bileceksi-niz!” (Mülk, 16-17)
yeryüzü kararlı bir düzen içindedir ve sa-kindir. Lâkin (soralım); onu böyle sabitleyen ve yerleştiren kimdir? Burada güven ve emni-yet devreye giriyor. Allah korkusu/takva sende ne kadar varsa, o kadar güven hissedersin. Al-lah’tan ne kadar korkrsan, ne kadar O’nun hey-betini ve O’na ve O’nun emirlerine saygıyı gön-lünde hissedersen, o kadar istikrar içinde olur, emniyet ve güven duyarsın.
da olduğu yerler ve benzeri gerekçeler sebebiy-le sorumluluğunun fazla olmasının faizi ve rüş-veti mübah/serbest kılacağını sanırlar. Oysa so-nuçta haram olan şeyler mübah sayılmakta Al-lah’ın hakları değersizleştirilmektedir.
İşte bu yüzdendir ki (Cabir b. Abdullah’tan rivayet olunduğuna göre) Peygamber (Sallella-
hü Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
لب فإن نفسا لن وأجملوا في الط »ياأيها الناس اتقوا اهلل
وأجملوا تموت حتى تستوفي رزقها وإن أبطأ عنها فاتقوا اهلل
لب خذوا ما حل ودعوا ما حرم« في الط
“Ey insanlar! Allah’(a karşı gelmiş olmak)tan sakının ve (rızkınızı) istemeyi güzel yapınız. Muhakkak ki hiçbir canlı -gecikse de- rızkını el-de etmeden asla ölmez. O halde Allah’(a karşı gelmiş olmak)tan sakının ve (rızkınızı) isteme-yi güzel yapınız. Helal olanı alın, haram ola-nı bırakın!” (İbn Mâce, Sünen, hadis No: 2135)
Çağımızda gördüğümüz ekonomik (mad-dî) savaşlar, şeytanın ve şeytanlaşmış insanla-rın yönettiği vehme/kuruntuya dayalı savaşlar-dır. Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar, insanlara,
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
44
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
45
korkmayan ve O’nun emirlerine riayet etmeyen-ler nerede? Nerede onlar?! Dünyayı azgınlık gü-rültüleriyle ceberut ve zulümleriyle dolduranlar nerede? Nerede onlar? “…azap nasıl olmuştu?!”
Bundan sonra ayetler bir başka şekilde uya-rıda bulunuyor. Bu türün korkusu, göklerin ve yerin korkusundan daha az değildir. Nitekim Allah (Celle Celâlühû) şöyle buyuruyor:
“Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) Rahmân olan Allah’tan başkası tutmuyor. Şüp-hesiz O her şeyi görmektedir.” (Mülk, 19)
Şu kanatlarını çırparak gökte tur atan kuşun, ilginç manzarasını gördünüz mü? Onun kanat-larını açıp kapatan kimdir? Uçma tekniğini in-sandan önce kuşa öğreten kimdir? Bir bakıyor-sunuz çok da güçlü olmayan bir kuş, hava boş-luğunda uçuyor. Kendisine son derecede ilginç kavrama yolları verilen insan, uçma düşüncesini daha yeni (yakın zamanda) öğrenmiş bulunuyor.
Kuşa kanatlarını nasıl kapat(ıp aç)acağını kim öğretmiştir? Akıl nimeti verilen insan, uç-ma felsefesini kuştan öğreniyor!
Öyle bir zamandayız ki, bugün çağdaş dün-yamızda, korku her yeri kaplamıştır. her şey-den korkuluyor. Dünyalık rızık eskiden olma-dığı kadar çok, hep yenileniyor. yiyecek çok, azıklar çok, her şey çok… Dünya gözümüzün önünde aydınlanmış, pırıl pırıl. Fakat tüm bun-lar korkuyu engellemiyor. her şeyden korkulu-yor; gelecekten, (devam edecek mi endişesiyle) rızıktan, volkanlardan, depremlerden, olanlar-dan, olmayanlardan ve olacaklardan… Bu kor-ku nereden geliyor?
Kalpler, rabbinin korkusundan boşalınca, her şeyden korkmakla dolu hale gelir. Artık gü-ven ve emniyetin tadı ve zevki bilinmez olur. Ki-şi Allah’tan korkmanın manasını kavrar ve ya-şarsa, ancak o zaman gerçek güvenin ne oldu-ğunu tanır.
“Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bu-nu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık ola-rak verdiğim azap nasıl olmuştu!” (Mülk, 18)
Onlar neredeler, rablerini yalanlayanlar ne-redeler? Sonları nasıl oldu? Firavun nerede, hâ-man nerede, Kârun nerede? O azgınlar, Allah’tan
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
46
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
47
lah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebi-lecek olan kimdir?” (Mülk, 21)
rızık… Başından itibaren onu var eden, ve-ren ve engel olan kimdir? Bu âyete (bir daha) ba-kın: “Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir?” (Mülk, 21) Allah’tan başka kim rızık verebilir?
Duygu ve idraki uyarmak üzere ikrar edi-ci olan, fakat soru tarzında gelen ifadeler ayet-lerde devam ediyor. Allah (Celle Celâlühû) şöyle buyuruyor: “Şimdi (düşünün bakalım), yüz üs-tü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere da-ha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürü-yen mi?” (Mülk, 22)
İdrak araçlarının/azalarının devre dışı kal-ması ve doğru yolu görememek, insanın hayat yolunda kapaklanmasına yol açar. Bundan do-layıdır ki bundan sonraki âyette şöyle gelmiştir: “(rasûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size işitme du-yusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şük-rediyorsunuz!” (Mülk, 23)
Bu nimetlere şükretmek, ancak onları Al-lah’a imana, O’nun ayetlerini tanımaya ve O’na
“Rahmân olan Allah’a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadır-lar.” (Mülk, 20)
Bu ayetteki soru tarzı “Allah’a karşı şu si-ze yardım edecek askerleriniz; mümkün mü si-ze yardım etsinler, edemezler!” anlamını ihtiva ediyor. Bu soru tarzı, nefsi, alışmış olduğu ger-çekler karşısında uyandırır, gerçekler karşısın-da kendisinin bir varlık teşkil etmediğini anlar hale getirir.
yeryüzünde hangi ordunun Allah’ın kuvvet ve kudreti karşısında zafer elde etmesi müm-kündür? Deniz, Firavun’u yuttuğu zaman Fira-vun’un ordusu neredeydi? Sonuçta o da boğu-lanlardan oldu. Musa’ya kim yardım etti? Ona yardım eden Allah (Celle Celâlühû) değil miy-di? “İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bu-lunmaktadırlar.”
Kuruntu, gurur ve kibir, âcizliği sebebiyle insanın, varlık âleminde ve tarihte var olan işa-ret ve belirtileri görüp ibret almasına engel olur. Mülk suresinin âyetleri dönüp bize soruyor: “Al-
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
48
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
49
verecek olan insanın elindedir. Kur’an’ın ayetleri ve aziz Peygamber’in risaleti, tüm beşeriyet için ancak ve ancak bir uyarıdır. Sonuç, kıyamet gü-nünde insanın gerçeği gözüyle canlı olarak gör-dükten sonra süratli bir şekilde ortaya çıkacak-tır. Lâkin (bazı kimseler) inatla, küfür üzerinde ısrar ederek ve doğru yoldan uzaklaşarak ger-çekleri yok saymıştır.
“De ki: (Sizi imana davet ettiğimiz) O (Al-lah) çok esirgeyicidir; biz O’na iman etmiş ve sırf O’na güvenip dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz.” (Mülk, 29)
Bir mü’min, Allah’a olan kesin inancı saye-sinde, ahiret gününü ve yaptıklarının karşılığı-nın ne olacağını gözünün önünde hazır halde görür. Mülk suresinin son ayeti, dikkatlerimizi içtiğimiz suyun damlalarına çekiyor.
yeryüzündeki kral ya da kölenin, güçlü ya da zayıfın, kâfir ya da Müslümanın, kısaca her-kesin su olmaksızın yaşamaya gücü yeter mi? Mülk suresinin son ayetinde şöyle buyruluyor: “De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akarsu getirebilir?” (Mülk, 30)
dönmeyi hatırlatmaya ulaştıracak şekilde kul-lanmakla olur.
Aziz ve Celil olan Allah’a dönme (ölüm) za-manının gizli olması, insanı kibir, inat ve o dö-nüşün meydana geleceğini inkâra götürmeme-lidir.
“‘Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu teh-dit hani ne zaman (gerçekleşecek)?’ derler. De ki: O bilgi, ancak Allah’a mahsustur. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.” (Mülk, 25-26) Allah’a dönmenin (ölümün ne zaman ola-cağının) bilinmemesi, insan için sınanmanın/imtihan edilmenin bir parçasıdır. Daha sonra (Mülk suresindeki) âyetler insanı güçlü bir şe-kilde sarsarak kıyamet gününü(n manzarası-nı) gözünün önüne koyuyor: “Ama onu (aza-bı) yakından gördükleri zaman, inkâr eden-lerin yüzleri kararacak ve (kendilerine), ‘İş-te sizin isteyip durduğunuz budur!’ denecek-tir.” (Mülk, 27)
(Ne yapacağına, nasıl hareket edeceğine) karar vermek, yeryüzündeki yolculuğu boyun-ca dünyada yaptıklarının hesabını yalnız başına
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
50
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
51
MÜL
K SÛ
RESİ
NDEK
İ AYE
TLER
İN A
LLAH
KO
RKUS
UNU/
TAKV
AYI
GÖ
NLÜM
ÜZE
YERL
EŞTİ
RME
EGZE
RSİZ
LERİ
vN
oAy
etK
endi
ni S
orgu
laÇ
özüm
1“M
utla
k hü
küm
ranl
ık el
inde
ola
n A
l-la
h, y
ücel
er y
üces
idir
ve O
’nun
her
şe-
ye g
ücü
yete
r.” (M
ülk,
1)
her
gün
Alla
h’ın
sahi
p ol
-m
a gü
cünü
n ve
kud
retin
in
fark
ında
mısı
n?
•Çok
•Arasıra
•Az
•Uyanıkolvekend
inetenb
ihtebulun
•Allah’tanyardımiste
•CandakivetümyaratıklardakiAl-
lah’ı
n m
ülk
ve k
udre
tini d
üşün
•“Lâ
İlâheİllallahu
’lMelikü’l-H
ak-
ku’l-
Müb
în” c
ümle
sini ç
ok sö
yle
2
“O k
i, ha
ngin
izin
dah
a gü
zel d
avra
-na
cağı
nı sı
nam
ak iç
in ö
lüm
ü ve
hay
a-tı
yara
tmış
tır. O
, mut
lak
galip
tir, ç
ok
bağı
şlayı
cıdı
r.” (M
ülk,
2)
Alla
h’ın,
seni
n gü
nlük
işle
-rin
den
habe
rdar
old
uğun
u dü
şünü
yor m
usun
?
•Çok
•Az
•Nadire
n
•Yaşadığın
günü
n,uyand
ığındason
gü
nün
olac
ağın
ı düş
ün.
•Uykud
anönceölüm
üdü
şünveçok
istiğ
far e
t.•Neyaparsanenmük
emmeliniy
ap-
may
a yo
ğunl
aş v
e işi
ni A
llah
rızas
ı iç
in y
ap.
Bu gerçekler, hatta su damlaları, gece-gün-düz Aziz ve Celil olan Allah’ın kudretini dillen-dirip durmaktadır. İnsan nasıl olur da bu âyet-leri bilmezden/görmezden gelir? Nasıl olur da monoton/tekdüze, alışılmış bir hayatla bu ayet-lerin değerini bilmez halde yaşar? Nasıl olur da tüm bunların yaratıcısına şükrederek yönelmek gerektiğini fark etmez?
Mülk suresini okumaya devam etmek, bu manaları yeniden düşünme sonucunu doğu-rur. Sonra kişi, Mü’minlerin en büyük özelli-ği olan Allah korkusu/takva aşamasına geçer. Allah (Celle Celâlühû) şöyle buyurur: “(Onlar) Rablerine olan saygıdan dolayı kötülükten sa-kınanlar(dır).” (Mü’minûn, 57)
İşte bu noktada bu surenin, onu devamlı okuyan, manasını düşünen ve bu suredeki hü-kümleri uygulayanlara şefaatçi olması(nın ma-nası) ortaya çıkmaktadır. Zira bu konumda olan kişi, adım adım, görmediği halde Allah’tan kork-ma konumunda olur ki, durumu böyle olanla-ra Allah (Celle Celâlühû) bağışlanma ve büyük mükâfat va’detmiştir.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
52
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
53
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
4
“Rab
leri
ni i
nkâr
ede
nler
içi
n ce
hen-
nem
aza
bı v
ardı
r. O
, ne
kötü
dön
üş-
tür!
Ora
ya a
tıldı
klar
ında
, onu
n ka
y-na
rken
çık
ardı
ğı u
ğultu
yu i
şitir
ler.
Ner
edey
se c
ehen
nem
öfk
esin
den
çat-
laya
cak!
Her
ne z
aman
ora
ya b
ir to
p-lu
luk
atıls
a, o
nun
bekç
ileri
, on
lara
, ‘S
ize,
(bu
azap
ile)
kor
kutu
cu b
ir p
ey-
gam
ber
gelm
emiş
miy
di?’
diye
sor
ar-
lar.
Onl
ar ş
öyle
cev
ap v
erir
ler:
‘Eve
t, do
ğrus
u bi
ze,
(bu
azap
ile
) ko
rku-
tan
bir
Peyg
ambe
r ge
lmiş
ti; fa
kat b
iz
(onu
) yal
an sa
ymış
ve ‘
Alla
h’ın
bir ş
ey
gönd
erdi
ği yo
k; si
z olsa
olsa
büy
ük b
ir
sapı
klık
için
desin
iz!’
dem
iştik
.’ Ve ‘
Şa-
yet k
ulak
verm
iş ve
ya a
klım
ızı k
ulla
n-m
ış o
lsayd
ık, (
şimdi
) şu
alev
li ce
hen-
nem
in m
ahkû
mla
rı a
rasın
da o
lmaz
-dı
k!’ d
iye i
lâve
eder
ler.”
(Mül
k, 6
ilâ 9
)
Kıy
amet
gün
ünde
kâf
irle-
rin u
ğray
acağ
ı aza
bı v
e du-
yaca
klar
ı ac
ının
şid
deti-
ni h
er g
ün f
ark
ediy
or v
e bu
ndan
kor
kuyo
r mus
un?
•Çok
•Az
•Birşeyhiss
etmiyorum
.
•Dün
yadakiateşle
rdenbirinebakve
bunu
n ha
kkın
da u
zunc
a dü
şün.
•Be
dend
eküçük
biryery
anıncam
ey-
dana
gel
en a
cını
n şid
detin
i düş
ün.
•CehennemateşindenAllah’a
sığınve
Alla
h’ın
seni
ond
an k
orum
asın
ı ist
e.
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
3
“O k
i, bi
rbir
i ile
âhe
nkta
r ye
di g
öğü
yara
tmış
tır.
Rahm
ân o
lan
Alla
h’ın
yara
tışın
da h
içbi
r uy
guns
uzlu
k gö
-re
mez
sin.
Göz
ünü
çevi
r de
bir
bak
, bi
r boz
uklu
k gö
rebi
liyor
mus
un? S
on-
ra g
özün
ü, t
ekra
r te
krar
çev
ir b
ak;
göz
(ara
dığı
boz
uklu
ğu b
ul m
akta
n)
âciz
ve
bitk
in h
alde
san
a dö
nece
ktir.
An
dolsu
n ki
biz
, (dü
nyay
a) e
n ya
kın
olan
göğ
ü ka
ndill
erle
don
attık
. Bun
-la
rı şe
ytan
lara
atış
tane
leri
yap
tık v
e on
lara
ale
vli a
teş a
zabı
nı h
azır
ladı
k.”
(Mül
k, 3
-5)
Gök
yüzü
nün
yara
tılışı
nı
düşü
nere
k he
r gü
n gö
ğe
bakı
yor m
usun
?
•Çok
•Ba
zen
•Nadire
n
•Özelliklesabah-akşamazbirv
aktin
iay
ırara
k gö
kyüz
üne
bak
ve d
üşün
.•Allah’ın
azam
etiniveyaratışınd
aki
mük
emm
elliğ
i düş
ün.
•“Süb
hânallâhi’l-Azîm”s
özün
üçokça
tekr
arla
.•Gökyüzünü
nniçinbu
kadarmük
em-
mel
likte
yar
atıld
ığın
ı düş
ün•İşiniiyiya
pmayıöğren.H
z.Allahher
şeyi
n iy
i yap
ılmas
ını s
ever
.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
54
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
55
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
7
“Yer
yüzü
nü si
ze b
oyun
eğdi
ren
O’du
r. Şu
hal
de y
erin
om
uzla
rınd
a (ü
zerin
-de
) do
laşın
ve
Alla
h’ın
rızk
ında
n yi
-yi
n. D
önüş
anc
ak O
’nad
ır. G
ökte
ola
-nı
n, s
izi
yere
bat
ırıv
erm
eyec
eğin
den
emin
mis
iniz
? O z
aman
yer
sars
ıldık
-ça
sars
ılır.”
(Mül
k, 1
5-16
)
•Allah’ın,rahmetiyleyer
-yü
zünd
e se
nin
için
ya-
rattı
ğı k
olay
lıkla
rı dü
şü-
nür m
üsün
?•Çok
•Arasıra
•Gün
lük
işiniyaparken
Alla
h’a d
önec
eğin
i düş
ü-nü
r müs
ün?
•Devam
lı•Az
•Yeryüzün
deyürümekteoldu
ğunu
dü
şün
ve A
llah’a
ham
d et
.•İşlerin
inA
llah’a
sun
ulacağınıd
üşün
ve
işin
i iyi
yap
.•Allah’tangelecekm
usibettengüven
için
de o
lma
ve A
llah’a
sığı
n.
8
“Yah
ut gö
kte o
lanı
n üz
erin
ize t
aş ya
ğ-dı
ran
(bir
fırtın
a) g
önde
rmey
eceğ
in-
den
emin
mis
iniz
? İş
te (
bu)
tehd
idi-
min
ne
dem
ek o
lduğ
unu
yakı
nda
bi-
lece
ksin
iz!
Ando
lsun
ki,
onla
rdan
önc
ekile
r de
(b
unu)
yal
an sa
ymış
lard
ı; am
a be
nim
ka
rşılı
k ol
arak
verd
iğim
aza
p na
sıl o
l-m
uştu
!” (M
ülk,
17-
18)
Dün
yada
ve çe
vren
de m
ey-
dana
gele
n fe
lake
tleri
düşü
-nü
r müs
ün?
•Çokçadüşün
ürüm
veib-
ret a
lırım
. •Azd
üşün
ürüm
vesıradan
bir ş
ekild
e ibr
et a
lırım
.•Hayır,kesinlik
ledüşün
-m
em.
•Nefsin
ekarşıcihadet.
•Çevrend
emeydanagelenherfelake
-ti
iyic
e dü
şün.
•Çevrend
emeydanage
lenlerdenibret
al. D
üşün
ki s
en d
e o
olay
ın iç
inde
ol
abili
rdin
.•Allah’ınku
dretik
arşısındahiçbirşe-
yi ço
k gö
rme.
•“Şahitlikederim
kiA
llah’ınherşeye
gücü
yet
er” s
özün
ü ço
kça
söyl
e.
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
5
“Ve
‘Şay
et k
ulak
ver
miş
vey
a ak
lımı-
zı k
ulla
nmış
olsa
ydık
, (şim
di) ş
u al
ev-
li ce
henn
emin
mah
kûm
ları
ara
sında
ol
maz
dık!
’ diy
e ilâ
ve e
derl
er. B
öyle
-ce
gün
ahla
rını
itir
af e
derl
er.
Artık
(A
llah’ı
n ra
hmet
inde
n) u
zak
olsu
n,
o al
evli
cehe
nnem
in m
ahkû
mla
rı!”
(M
ülk,
10-
11)
Bir
hata
yap
tığın
vey
a gü
-na
h işl
ediğ
in za
man
ken
di-
ni ay
ıpla
r mısı
n?
•Devam
lı•Arasıra
•Çoğun
lukla,
yaptığım
şe
yler
i düş
ünm
em.
•Hergün
kendinihesabaçek.
•Tevbeveistiğ
fare
derek,hızlıbirş
e-ki
lde
hata
ndan
dön
.•En
kısa
zamandabaşkalarıhakk
ında
yapt
ığın
hat
alar
ını d
üzel
t.•Duygu
ların
ıfaydalışekildek
ullanve
bund
an d
olay
ı Alla
h’a şü
kret
.•
“Alla
h’ım
! Akl
ımı,
gözü
mü
ve k
ulağ
ı-m
ı sen
in ra
zı o
laca
ğın
işler
de k
ulla
n-dı
r” d
uasın
ı çok
ça y
ap.
6
“Fak
at d
aha
görm
eden
Rab
leri
nden
ko
rkan
lara
gel
ince
, onl
ar iç
in g
erçe
k-te
n he
m b
ağış
lanm
a he
m d
e bü
yük
mük
âfat
var
dır.
Sözü
nüzü
iste
r gi
zle-
yin,
iste
r açı
ğa v
urun
; bili
n ki
O, k
alp-
leri
n iç
inde
kini
bilm
ekte
dir.
Hiç
yara
-ta
n bi
lmez
mi?
O, e
n in
ce iş
leri
gör
üp
bilm
ekte
dir
ve h
er ş
eyde
n ha
berd
ar-
dır.”
(Mül
k, 1
2-14
)
•Seninle
Allah
arasında
gizl
i kal
an b
ir şe
y var
mı?
•Ev
et•Hayır
•Çoğun
luklayaptığıniş-
lerd
e A
llah’ı
n se
ni g
özet
-le
diği
ni d
üşün
ür m
üsün
?•Bilm
iyorum
•Önceinsanlarıveonla-
rın t
enki
tlerin
i di
kkat
e al
ırım
.
•“H
iç ya
rata
n bi
lmez
mi?
O, e
n in
ce iş
-le
ri g
örüp
bilm
ekte
dir v
e he
r şey
den
habe
rdar
dır.”
ayet
ini ç
okça
tekr
arla
.•Allah
ilek
endiarand
a,b
aşkah
iç
kim
seni
n bi
lmed
iği b
ir işi
n ol
sun.
•Tekbaşın
aoldu
ğunbirzamanayır.
Alla
h’ın
seni
göze
tip se
nden
hab
erda
r ol
duğu
nu d
üşün
.•GizliişlerindeA
llah’ınkontrolünd
eol
duğu
nu d
üşün
. Ken
dini
düz
eltm
e-ye
çal
ış ve
“Alla
h’ım
! Giz
li ha
llerim
i, aç
ık ol
an h
aller
imde
n da
ha h
ayırl
ı ey-
le.” d
uasın
ı çok
ça y
ap
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
56
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
57
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
11
“Alla
h siz
e ve
rdiğ
i rız
kı k
esiv
erse
, si-
ze r
ızık
ver
ebile
cek
olan
kim
dir?
Ha-
yır,
onla
r az
gınl
ık v
e ne
fret
te d
iren
ip
durm
akta
dırl
ar.”
(Mül
k, 2
1)
Bir
vazi
fe
alm
ada
veya
dü
nyal
ık rı
zık
elde
etm
ede
sıkın
tı ya
şadı
ğın
zam
an n
e ya
pars
ın?
•Bu
nueldeedebileceğim
yolla
ra b
aşvu
ruru
m.
•Yarattıklarınınrızkınıve-
ren
Alla
h’tan
yar
dım
is-
ter,
kişil
iğim
i ze
dele
me-
den
anca
k he
lal o
lan
ka-
pıla
rı ça
larım
.•Ke
ndim
ikü
çük
düşür-
sem
ve
insa
nlar
yan
ın-
da d
eğer
sizle
şsem
de a
şı-rı
bir h
ırsla
hel
al k
apıla
rı ça
larım
.
•Ke
sinlik
lebilkirızkınAllah’ınelin
-de
dir.
İnsa
nlar
bire
r seb
epte
n ib
aret
-tir
. Alla
h ise
sebe
pler
in se
bebi
dir.
•Rızkınıistem
edeiyid
avran.D
ünya
-lık
uğr
unda
kişi
liğin
i heb
a et
me.
•“A
llah,
kulla
rına
lütu
fkâr
dır,
dile
di-
ğini
rızı
klan
dırı
r. O
kuvv
etlid
ir, gü
ç-lü
dür.”
(Şur
a, 1
9) ay
etin
i sık
ça te
krar
et
. •Mü’minkim
seninAllah’ınizzetiy
le
aziz
old
uğun
u ha
tırla
. Sen
i yar
atan
-da
n ba
şka
kim
seni
n ön
ünde
küç
ük
düşm
e.•SebeplerinancakA
llah’ınku
dretiy
-le
ger
çekl
eş t
iğin
e in
anm
akla
ber
a-be
r seb
eple
ri işl
erke
n gü
zel d
avra
n.
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
9
“Üst
leri
nde
kana
tları
nı
aça-
kapa
ta
uçan
kuş
ları
(hiç
) gör
med
iler m
i? O
n-la
rı (h
ava
da) R
ahm
ân o
lan
Alla
h’ta
n ba
şkas
ı tut
muy
or. Ş
üphe
siz O
her
şeyi
gö
rmek
tedi
r.” (M
ülk,
19)
hz.
Alla
h’ın,
kuş
ları
yara
-tış
ında
ki k
udre
tini d
üşün
-dü
ğün
oluy
or m
u?
•Bu
nutitizlik
leyaparım
.•Arasıra
yaparım
.Fazla
önem
ver
mem
.
•Ku
şların
yaratılm
asınıdü
şün.H
z.A
llah’ı
n ku
şları
yara
tmad
aki m
utla
k ku
dret
inin
şuur
unda
ol.
•Ku
şlarayem
ver.O
nlarasuiçecekle
-ri
kap
hazı
rla ve
küç
ükle
ri bö
yle y
ap-
may
a al
ıştır.
•“K
uşların
kendisin
ehamdettiğizâtı
tesb
ih e
derim
” söz
ünü
çokç
a sö
yle.
10
“Rah
mân
ola
n A
llah’a
kar
şı şu
siz
e ya
rdım
ede
cek
aske
rler
iniz
han
i kim
-le
rdir
? İnk
ârcı
lar a
ncak
der
in b
ir g
af-
let
için
de b
ulun
mak
tadı
rlar
.” (
Mül
k,
20)
Başın
a bi
r zor
luk
gel s
e ki
-m
in y
ar d
ım e
tmes
ini d
ü-şü
nür
sün?
•Öncelikliolarakherşe
y-de
n ön
ce A
l lah
ın ya
rdım
et
me
sini d
üşün
ürüm
.•Servetvegüçsahibiolan
tanı
dı ğı
m b
irini
n ya
rdım
et
mes
ini d
üşün
ü rü
m.
•Kim
idü
şüneceğ
imden
emin
değ
i lim
.
•Allah’tanbaşkasın
adayanıpgü
venm
e.•“H
asbinallahü
VeNi’m
e’l-Vekil”sö-
zünü
çok
söyl
e•Ke
sinolarakbilki,Allahsana,senin
Alla
h’a y
ardı
mın
kad
ar y
ardı
m e
der.
•Allahiçinyardımcıolm
ayavebun
ayo
l aça
n şe
yler
i yap
may
a tit
izlik
gös
-te
r.•Allah
istem
edikçeinsanların
sana
fayd
a da
, zar
ar d
a ve
rem
eyec
eğin
in
şuur
unda
ol.
•“A
llah,
ken
disin
e (ke
ndi d
inin
e) ya
r-dı
m ed
enle
re m
uhak
kak
sure
tte ya
r-dı
m ed
er.”
(hac
, 40)
ayet
ini ç
ok o
ku.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
58
Dr. rUKİye T h CABİr ULVANİ
59
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
13
“De k
i: Al
lah
beni
ve b
erab
erim
deki
le-
ri (s
izin
iste
diği
niz ü
zere
) yok
etse
veya
(ö
yle o
lmay
ıp d
a) b
izi e
sirge
se, (
söyl
e-yi
n ba
kalım
) in
kârc
ıları
yak
ıcı a
zap-
tan
kurt
arac
ak k
imdi
r? D
e ki
: (S
izi
iman
a da
vet
ettiğ
imiz
) O
(A
llah)
çok
es
irge
yici
dir;
biz
O’n
a im
an e
tmiş
ve
sırf O
’na
güve
nip
daya
nmış
ızdı
r. Si
z ki
min
apa
çık
bir s
apık
lık iç
inde
old
u-ğu
nu y
akın
da ö
ğren
ecek
siniz
! De
ki:
Suyu
nuz
çeki
liver
se,
söyl
eyin
bak
a-lım
, siz
e ki
m a
kmak
ta o
lan
bir
su g
e-tir
ebili
r?” (
Mül
k, 2
8-30
)
İçtiğ
in s
u ha
kkın
da d
üşü-
nüp
bu n
imet
ten
dola
yı A
l-la
h’a h
amd
eder
misi
n?
•Devam
lı•Ba
zen
•Nadire
n
•“Allah’ım!C
ehennem’de
n,seninkoru
-m
ana
sığın
ırım
” söz
ünü
çokç
a sö
yle
•Dün
yaveâhire
thususun
daherşe
y-de
Alla
h’a te
vekk
ül e
t.•“H
asbiyellâhü
LiDînîHasbiyellahü
Ve
Ni’m
el V
ekîl”
dua
sını ç
ok y
ap•Herye
mekve
suiçişind
enso
nraç
ok-
ça “e
lham
dülil
lâh”
de.
•Suyuntatlılığınıves
oğuk
luğunu
dü-
şün.
•Ke
ndinivekü
çükleriiçtiğinsu
hak
-kı
nda d
üşün
mey
e ve ş
ükre
tmey
e alış
-tır
. •Allah’ınçevrendebulun
anherşeyde-
ki, h
atta
bir
dam
la su
daki
kud
retin
in
bilin
cind
e ol
.•Düşün
erekşö
yled
e:“Ç
evremizdene
vars
a bi
ze o
nu A
llah
veriy
or. O
nun
her ş
eye
gücü
yet
er.”
No
Ayet
Ken
dini
Sor
gula
Çöz
üm
12
“Şim
di (
düşü
nün
baka
lım),
yüz
üstü
ka
pana
rak
yürü
yen
mi (
varıl
acak
) ye-
re d
aha
iyi e
rişir
, yok
sa d
oğru
yol
da
düzg
ün yü
rüye
n m
i? (r
asûl
üm!)
De k
i: Si
zi y
arat
an, s
ize
işitm
e du
yusu
, göz
-le
r ve
kal
pler
ver
en O
’dur.
Ne
az şü
k-re
diyo
rsun
uz! D
e ki
: Siz
i yer
yüzü
nde
çoğa
ltıp
yaya
n O
’dur;
anc
ak O
’nun
hu-
zuru
na g
elip
topl
anac
aksın
ız. ‘
Doğ
ru
sözl
ü is
eniz
(söy
leyi
n), b
u te
hdit
hani
ne
zam
an (g
erçe
kleş
ecek
)?’ d
erle
r. D
e ki
: O b
ilgi,
anca
k A
llah’a
mah
sust
ur.
Ben
ise
sade
ce a
paçı
k bi
r uya
rıcı
yım
. Am
a on
u (a
zabı
) yak
ında
n gö
rdük
le-
ri z
aman
, ink
âr e
denl
erin
yüz
leri
ka-
rara
cak
ve (k
endi
lerin
e), ‘
İşte
sizi
n is
-te
yip
durd
uğun
uz b
udur
!’ de
nece
ktir.
” (M
ülk,
22-
27)
Âhi
ret
haya
tı iç
in h
azır-
lanm
ayı d
üşün
düğü
n ol
u-yo
r m
u? Â
hire
t ha
yatı
sa-
na h
erha
ngi b
iz v
akitt
e ge
-liv
erir.
•Çokdüşün
üyorum
.•Azd
üşün
üyorum
.•Aradabirdü
şünü
yorum.
•Organların
ıAllah’ınrız
asınıkazana-
cak
yerle
rde
kulla
n.
•Çevrend
eolanherşeyid
üşün
veb
u-nu
Kur
’an’da
n ok
uduğ
un şe
yler
le il
iş-ki
lend
ir.•Âhiretiçokçadü
şün.
•Bu
güngeliverecekmişgibiâh
ireteha-
zırla
n.•Sanaâhiretihatırlatacakarkadaşla
rse
ç ve
fazl
aca
onla
rla b
erab
er o
l.•Sanasadecedün
yayı,dün
yanınsüsv
eeş
yala
rını h
atırl
atan
kim
sele
rle az
ar-
kada
ş ol.
•Kıyam
etgü
nünü
nolayların
ıhayalet.
Kend
ine
kıya
met
ten
bahs
et. M
esel
a,
“ey
nefs
im!
Sıra
t kö
prüs
ünü
geçe
r-ke
n ne
yap
acak
sın?
Mah
şer
alan
ın-
da b
ekle
rken
hal
in n
ice o
laca
k?” g
ibi
sözl
er sö
yle.
•Kıyam
ettekih
erd
urum
unauygun
düşe
cek
hayı
rlı şe
yler
yap.
İnsa
nlar
ın
yara
rına k
uyu,
çeşm
e gib
i su
hayr
ı ve-
ya gö
lges
inde
n ya
rarla
nıla
cak
ağaç
lar
yetiş
tir.
MÜLK SÛreSİNİN DÜŞÜNDÜrDÜKLerİ
60
BESÂİRMaddî kazanç gözetmeyen bu projenin hedefi, Kur’an’ın
medenî mesajını sunarak insanın ve toplumun davranış, dü-şünce, sosyal ve medenî olarak gelişmesine katkıda bulun-mak, saygın ve barışçıl değerleri yerleştirmektir.
Bu proje, bu pek çok hedefi gerçekleştirmek amacıyla çeşitli dillerde Kur’an-ı Kerim’in çeşitli sûreleri üzerinde seri olarak yeni düşünceler sunmaktadır. Bu sunumlar insan dü-şüncesine yeniden değerler kazandıracak, her düzeyde baş-kaları ile ilişkilerde güzel davranış ve olumlu değerler kata-cak güçtedir.
Bu proje sözü edilen maksadı gerçekleştirmek ve Kur’an sûreleri hakkında düşünmeyi sağlamak için çeşitli dillerde sü-rekli yayınlar gerçekleştirmektedir. Tâ ki insan düşünme yetisi kazansın, içinde bulunduğu realite ile yaşamanın nasıl oldu-ğunu görsün ve yaşantısının güzelleşmesini sağlayacak güçte pozitif değerler sahibi olsun.
Bağışlarınız kitapların tercümesi, basımı ve tüm dünyada ya-yımına katkı sağlayacaktır. Lütfen aşağıdaki bilgiyi bankanı-za iletiniz
Lehdar:Basair (Kingdom of Bahrain)Bank Address:Bahrain Islamic BankPO BOX 5240,ManamaKingdom of Bahrainhesap No. :Bh37BIBB 00 100000175725Swift code (BIC):B1BBBhBM
PArA İLe SATILMAZ