3
Nizam-i Âlem "İnsan" demektir Anlayış Dergisi (Sayı 5) Ekim 2003 Hiç bir işaret, simge olarak bizatihi kendisini göstermez; belirli bir duruma, eyleme işaret eder. Her bir kavram da delalet ettiği nesneyi ortaya çıkarırken diğer tüm nesneleri örter. Tüm bunların nedeni ise işaret ve kavramlarla iş gören insanın nutkiyetidir [düşünen/konuşan bir canlı olmasıdır]. Bu gerekçeyle öncelikle kadim kültürümüzde kullanılan ve hala kullanılmaya devam eden 'nizam-i âlem' terkibini oluşturan nizâm ile âlem terimlerini açıklamak; daha sonra da bu terkibin delalet ettiği muhtevayı belirlemek gerekir. Nazm sözlükte, incileri bir ipe dizmek anlamına gelir. Terim olarak ise, bir şeyi/şeyleri aklın gerektirdiği, zorunlu kıldığı başka bir şeye delalet edecek şekilde tertip etmek demektir. Âlem'in sözlük anlamı bir şeyin kendisiyle bilindiği şeydir. Terim olarak ise Tanrı'dan başka herşeydir; öyle şeyler ki onları bilmek Tanrı'nın var-olanlarda tecelli eden isimlerini ve sıfatlarını bilmeye götürür. Ancak nizam-i âlem terkibinde kullanılan âlem, yalnızca Tanrı'nın tecelligahı olan maddî âlem anlamına gelmez. Aynı zamanda varlığı ilkece insanın nutkiyetinden kaynaklanan 'sosyal gerçeklik' [ictimaî âlem] anlamına gelir. Öyle ise elimizde iki âlem ve iki nizam var. Birincisi maddî âlem ve bunun düzeni; ikincisi ise sosyal gerçeklik ve bunun düzeni. Maddî âlemin nizamı 'ilahî' bir içeriği sahip olmasına karşın insan aklının idrak edebileceği şekilde tertip edilmiştir; ve bir bütün olarak Tanrı'ya delâlet eder. Sosyal gerçeklik de köklerini insan nutkiyetinde bulduğundan akla uygundur; ve bir bütün olarak insana delâlet eder; başka bir deyişle bu anlamdaki nizam-i âlem bizatihi insandır. Dikkat edilmesi gereken noktanın bir defa daha vurgulanması gerekir ise her iki nizam-ı âlemde ortak olan özellik 'akla uygun' ve dolayısıyla insan tarafından 'idrak edilebilir' olmalarıdır. Başka bir deyişle maddî âlemin nizamına ilişkin 'kurallar' Tanrı tarafından konmuştur ve bizatihi maddî âleme içkindir. Ancak bu kurallar maddî âlem üzerinde tefekkür eden insan tarafından - nutkiyetteki ortaklık nedeniyle- tespit edilebilir, idrak edilebilir. Fakat bu idrak de en nihayetinde insanın nutkiyetinin, dolayısıyla değer dünyasının imkanlarıyla sınırlıdır ve anlamını değer dünyasından devşirir. Sosyal gerçeklik [ictimaî nizam] ise -şeklî olarak her ne kadar maddî dünyanın imkanlarıyla sınırlı olsa da- insan tarafından inşa edildiğinden, sürekliliği de insana bağlıdır. Başka bir deyişle sosyal gerçeklik insanın nutkiyetinin ve köklerini bu nutkiyette bulan değer dünyasının cisimleşmiş hali olduğundan maddî dünyayı da belirler, anlamlandırır. Şimdiye kadar söylenenleri başka ifadelerle dile getirmeye çalışalım. Sosyal bir gerçeklik olarak ictimaî nizam anlamında bir âlem vardır ve bu âlem varlığını insanın eylemlerinde bulur.

Nizam-ı Alem Insan Demektir

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Nizam-ı Alem Insan Demektir, İhsan Fazlıoğlu

Citation preview

  • Nizam-i lem "nsan" demektir

    Anlay Dergisi (Say 5)

    Ekim 2003

    Hi bir iaret, simge olarak bizatihi kendisini gstermez; belirli bir duruma, eyleme iaret eder.

    Her bir kavram da delalet ettii nesneyi ortaya karrken dier tm nesneleri rter. Tm

    bunlarn nedeni ise iaret ve kavramlarla i gren insann nutkiyetidir [dnen/konuan bir

    canl olmasdr]. Bu gerekeyle ncelikle kadim kltrmzde kullanlan ve hala kullanlmaya

    devam eden 'nizam-i lem' terkibini oluturan nizm ile lem terimlerini aklamak; daha sonra

    da bu terkibin delalet ettii muhtevay belirlemek gerekir.

    Nazm szlkte, incileri bir ipe dizmek anlamna gelir. Terim olarak ise, bir eyi/eyleri akln

    gerektirdii, zorunlu kld baka bir eye delalet edecek ekilde tertip etmek demektir.

    lem'in szlk anlam bir eyin kendisiyle bilindii eydir. Terim olarak ise Tanr'dan baka

    hereydir; yle eyler ki onlar bilmek Tanr'nn var-olanlarda tecelli eden isimlerini ve

    sfatlarn bilmeye gtrr. Ancak nizam-i lem terkibinde kullanlan lem, yalnzca Tanr'nn

    tecelligah olan madd lem anlamna gelmez. Ayn zamanda varl ilkece insann

    nutkiyetinden kaynaklanan 'sosyal gereklik' [ictima lem] anlamna gelir.

    yle ise elimizde iki lem ve iki nizam var. Birincisi madd lem ve bunun dzeni; ikincisi ise

    sosyal gereklik ve bunun dzeni. Madd lemin nizam 'ilah' bir ierii sahip olmasna karn

    insan aklnn idrak edebilecei ekilde tertip edilmitir; ve bir btn olarak Tanr'ya dellet

    eder. Sosyal gereklik de kklerini insan nutkiyetinde bulduundan akla uygundur; ve bir btn

    olarak insana dellet eder; baka bir deyile bu anlamdaki nizam-i lem bizatihi insandr. Dikkat

    edilmesi gereken noktann bir defa daha vurgulanmas gerekir ise her iki nizam- lemde ortak

    olan zellik 'akla uygun' ve dolaysyla insan tarafndan 'idrak edilebilir' olmalardr. Baka bir

    deyile madd lemin nizamna ilikin 'kurallar' Tanr tarafndan konmutur ve bizatihi madd

    leme ikindir. Ancak bu kurallar madd lem zerinde tefekkr eden insan tarafndan -

    nutkiyetteki ortaklk nedeniyle- tespit edilebilir, idrak edilebilir. Fakat bu idrak de en

    nihayetinde insann nutkiyetinin, dolaysyla deer dnyasnn imkanlaryla snrldr ve

    anlamn deer dnyasndan devirir. Sosyal gereklik [ictima nizam] ise -ekl olarak her ne

    kadar madd dnyann imkanlaryla snrl olsa da- insan tarafndan ina edildiinden,

    sreklilii de insana baldr. Baka bir deyile sosyal gereklik insann nutkiyetinin ve

    kklerini bu nutkiyette bulan deer dnyasnn cisimlemi hali olduundan madd dnyay da

    belirler, anlamlandrr.

    imdiye kadar sylenenleri baka ifadelerle dile getirmeye alalm. Sosyal bir gereklik

    olarak ictima nizam anlamnda bir lem vardr ve bu lem varln insann eylemlerinde bulur.

  • Yani insann nutkiyetinden kaynaklanan eylemleri aile, devlet vb. ekillerde cisimleerek,

    insann dnda, madd gereklik kazanr. Bu gereklik baz ilkelere gre ina edilir ve bu

    ilkelere gre yrrse 'nizam'n korur; yrmez ise bozulur. Ksaca nizamn devam etmesi

    insanlarn eylemlerine baldr. nk nizam verili deildir; insan gayretiyle kurulur, elde

    edilir; dolaysyla devam da yine insann gayretine baldr. Bu adan nizamn tesisi ve devam

    insann imkanlaryla snrldr. te yandan bu lemin varlnn insann eylemlerine bal

    olmas insan zgr ve sorumlu bir varlk klar. nk insan nizam-i lemi oluturur; bu nizam

    ierisinde hayat srer ve bu nizamn srdrlebilmesi yine insann eylemlerine bal kalr.

    Bundan dolay tab'an medeni olan insann toplum ierisinde kendisine en uygun ii stlenerek

    yerine getirmesi kurulan nizamn devam iin elzemdir.

    Bu noktada yle bir soru sorulabilir: Sosyal gereklik olarak nizam-i lem ne tr ilkelere gre

    ina edilir? Her eyden nce sosyal gerekliin inasnda insann hayvaniyet [canllk] yan

    nutkiyetine bal olarak ekillenir. nsan eylemler ahlaki ilkelerini ise mensup olduu dnya

    grnden [kklerini nutkiyette bulan dinlerden ve ideolojilerden] alr. Dolaysyla bir sosyal

    dzen kendisine gre kurulduu, maddi bir gereklik kazand dnya grnn ahlak

    ilkelerine gre biimlenir. Eylemler bu ilkelere dayanrsa nizam srer, dayanmaz ise yklr.

    Din ile ideolojiler [dinlemi beer grler] insana hayatn anlamna ilikin ve btne ynelik

    kll kavramsal bir anak verirler.

    Seluklu-Osmanl izgisinde seyreden kadim felsefe-bilim anlaymzda bir siyas ve ictima

    yap olarak nizam-i lem, insann dnda, kendi bana var-olan bir yap deildir; tersine

    beerdir. Bu yapnn kendisine gre kurulduu temel ilkeler kaynan, dolaysyla

    meruiyetini belirli kiilerin ya da snflarn gcnden deil, bizzatihi haber-i sadktan alr.

    Buna gre din (teolojik) balarn kaybeden bir nizam-i lem anlay, zamanla ahlak ilkelerini

    de kaybedeceinden yeryznde nizam tesis eden deil yokeden bir tavr kazanr; byle bir

    tavr saadeti deil ekaveti hakim klar. Bu erevede nizam-i lemi yalnzca 'cihan hakimiyeti'

    olarak anlamak doru deildir. nk ama cihana eldeki kurallara uygun 'bilgi' ve 'adalet'e

    dayanan bir dzen kazandrmaktr. Bilgi ve adaletin hakim olduu [nizam] bir lemde ise insan

    saadeti yakalayacaktr. nk mlk, 'kfr' zere baki kalr; 'zlm' zre baki kalmaz; ancak her

    iki halde de temelinde bilginin olmad, seyrinde bilginin bulunmad aleme nizam uramaz.

    te yandan nizam-i lem insanlarn eylemlerinin cisimlemi hali olduundan, beer

    olduundan eskir, deiir, bakalar, geliir, yenilenir. Ancak nizamn metafizik ve ahlak

    ilkeleri esas itibariyle vahye dayanddan sabittir. Devlet bu nizamn devam iin, yine

    insanlarn kurduu [mlk millet], ancak olmaz-ise-olmaz bir arttr ve bizatihi hem insann

    tabiatnn medeni olmasndan hem de dininin ya da dinlemi ideolojinin ieriinden

    kaynaklanr [din devlet]. Bu anlamda tarihte nizam-i lem, 'devletin birlii' olarak da

    anlalmtr.

  • Seluklu-Osmanl izgisinde nizam-i lemin sahih bir ekilde kurulmas ve srdrlmesi,

    dnrler [hukema], bilginler [ulema] ve ariflerin [urefa] vazifelerini yerine getirmesiyle

    mmkndr. nk mslman bir insann ierisinde yaad nizam-i lemin ilkeleri 'Kitab ile

    Snnet'le verilmi; srdrlmesi ise hukukla salanmtr. te yandan bilgi ve adalete dayanan

    bir dzen ancak bu lnn gayretleriyle mmkndr. Elbette bir btn olarak nizamn ahvali

    ile bu nizam kuran ve srdren insanlarn ahvali arasnda karlkl balar vardr. nk

    nizamdaki deiiklikler insana, insandaki deiiklikler de nizama tesir ederek deiime ve hatta

    dnme neden olabilirler. Nitekim Akhisarl Hasan Kf'nin iaret ettii zere nizam-i lemin

    drt unsuru vardr: Yneticiler, bilginler, iftiler ve tccarlar. Bu drt unsurun varl art

    olduu gibi aralarnda bir uyum olmas da salkl i grmeleri asndan elzemdir. Uyum hi

    phesiz her bir unsurun kendilerini aan, nizamn dayand ahlak ilkelere uymasyla salanr.

    Kadim kltrmzde yalnzca madd alem zerinde sosyal bir gereklik olarak ictima bir

    nizam kurmak yeterli deildir; bizatihi ilah nizama uygun yaamak da nemlidir. lah nizam

    byk alemde [makro kosmos] sunnetullah [tabiat], kk alem olan insanda [mikro kosmos]

    da ftrat [tab'] olarak tecessm etmitir. Byle bir ilke hem evreyi, doay tahrip etmeyi hem

    de insann ftratn tahrif etmeyi engeller. Bu adan nizam-i lem iin yalnzca 'bilmek' yetmez,

    'eylemek' de gerekir. nk 'eylemek' hem bir bilgi kaynadr [dolaysyla bilmeyi artrr] hem

    de bir bilme tarzdr. Baka bir deyile yalnzca eyleyenler bilirler; bilenler de eylerler.