66
O 2 O 2 Dergi No. 05 / Kasım - Aralık 2009

O2 Dergi No.05

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Macera dünyasına ışık tutan O2 Dergi'nin bu sayısında; * İst5days 2009 * Bursa'da Wakeboard Dünya Şampiyonası * İkinci Nilüfer Dağ Bisikleti Yarışı * Uçulacak Şehir : Akşehir * Röportaj Bodeka * Ailenin Küçüğü ile Spor & Outdoor * Aladağların İncilerinden Kaldı Atrıca macera dünyasından haberler ve ürün karşılaştırmaları O2 Dergi'nin sayfalarında sizleri bekliyor. İyi seyirler.

Citation preview

Page 1: O2 Dergi No.05

O2

O2 D

ergi

No.

05

/ Ka

sım

- A

ralık

200

9

Page 2: O2 Dergi No.05

KAPA

K ©

Has

an K

ASA

POĞ

LU

O2 Dergi Doğa, Macera Sporları veYaşam Kültürü

Oxygen Outdoor Ekibi

Hasan KASAPOĞLUYayın Yönetmeni & Fotoğraf Editörü[email protected]

Samet KESENAraştırma Editörü & Ç[email protected]

Fatih Mahmut BULUTNurcan TARHANOnur ZORLUER

Katkıda BulunanlarAli Rıza BİLALCaner ODABAŞOĞLUHamza GÜNDÜZALP

Teknik Servis Remzi DEĞİRMECİOĞLUwww.iyosis.com

Reklam SorumlusuSamet KESENt : (+90)555-9833907@: [email protected]

www.oxygenoutdoor.net

YAYGIN SÜRELİ YAYINYıl: 1 Sayı: 5Kasım - Aralık 2009

O2 Dergi iki ayda bir yayınlanır.Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı sak-lıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. O2 Dergi her ne kadar eğitici bir dergi olsada, doğa sporla-rının tehlikesini ortadan kaldırmaz. Yeterli bilgi, tecrübe ve kontrol bilgisine sahip değilseniz, dergide yazılanlar örnek alınarak yapılacak etkinlikler, tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

İST5DAYS 2009 - İSTANBUL KAPALI ÇARŞI

İST5

DAYS

20

09

BURS

A’DA

W

AKEB

OAR

D DÜ

NYA

ŞA

MPİ

YON

ASI

2. N

İLÜFE

R DA

Ğ B

İSİK

LETİ

YA

RIŞI

ULA

CAK

ŞE

HİR

: AK

ŞEH

İR

RÖPO

RTAJ

: BO

DEKA

ALAD

AĞLA

RIN

İN

CİLE

RİN

DEN

: KA

LDI

AİLE

NİN

ÇÜ

ĞÜ

İLE

SPO

R &

OU

TDO

OR

08

18

26

34

42

50

58

O2 Dergi |02|

Page 3: O2 Dergi No.05

TÜRKİYE DÜNYA SAHNESİNDEDeğişen,gelişen yeni yüzümüzle O2 Doğa ve Macera Kültürü Dergisi olarak bu sayımızda, Türkiye’de gerçek-leşen dünya platformuna ulaşan yarışlardan, zirvelere, outdoor yaşam tarzında çocuk yetiştirmekten, İstanbul Boğazı’nda seakayak ile gezmeye kadar geniş yelpaze-de bir yazı ve fotoğraf dizisi sizleri bekliyor.

Kasım ayının ilk haftası İstanbul’da gerçekleştirilen, binlerce katılımcı ile uluslararası bir organizasyon olan, İst5days organizasyonunun her gününü fotoğrafladık. Böylesi değerli ve uluslararası platformda yapılan yarış-lara fazlasıyla ihtiyacımız var. Fotoğraflar bu tarz orga-nizasyonları ve organizasyonun heyecanını taşıyan en önemli unsurlar. Derginin normalden biraz geç çıkması-nın sebebi de bu değerli organizasyonu ve fotoğrafları-nı siz değerli okurlarımızla bir an önce paylaşmak iste-memizden. Bazen yağmur çamur, bazen güneş altında sırtımızda çantamız yarışmacıların peşinden koşarak, dergide yer alan fotoğraf çalışmasını gerçekleştirdik.

Türkiye’de medya özellikle outdoor sporlar konusunda büyük sıkıntı içinde. Bu durumu görmemek mümkün değil. Özellikle de günlük bir akışa sahip olan gazete-lerin outdoor sporlara yeterince yer vermemesi dün-ya adına büyük bir kayıp. Oxygen Outdoor ve O2 Dergi olarak outdoor yaşam kültürünün yaygınlaştırılması ve tanıtılması adına gayret ve çabalarımız özveri ile devam ediyor. Şimdi sözü getirmeye çalışacağım nokta şu: Kaç okuyucumuzun Dünya Wakeboard Kablolu Su Kayağı Şampiyonası’nın final etabının Türkiye’de, Bursa şehri-mizde yapıldığından haberi var? Tabiki basında konuy-la ilgili haberler geçti. Karşılaşmış ta olabilirsiniz. Ama dünya çapında gerçekleşen bu olayı küçük punto harf-ler ve köşeye sıkışmış bir fotoğrafla sunmak ne derece yeterli? Gazetelerin spor bölümünde yer alan yazılara bir bakın. Bizlere sunulan, spor kültürü adına dayatılan rakip sporları kafamıza çakan, bunu gazetesiyle, televiz-yonuyla, interneti ile zorla kabul ettirmeye çalışan bir medya kültürü. Olayı çok karmaşık boyutlara taşımak istemiyorum. Ama işin temeli yani rakip olma hali,

doğa sporlarının temelinde yer alan yardımlaşma ve paylaşma kültüründen öylesine uzak ki. “Paylaşma kültürü” çok tehlikeli bir olgu ! Oysa Dünya Wakeboard şampiyonasında onlarca kamera vardı. Yabancı kanal-lar vardı. Bizde nasıl bir futbol maçı canlı canlı anında ekranlardaysa; bu insanlarda, bu şampiyonayı, bir kül-türü, algıyı, anlayışı paylaşmaktan, yaymaktan gayet memnunlardı. Evet bu yarış yüzlerce web sitesi üzerin-den onlarca ülkeye canlı yayın olarak ulaştı.

Ama yeni bir dönem ki, bu dönemin evlatları bizler - televizyon çocukları - izlemekten öte, akıl süzgeci ile medya ve yayın kültürüne outdoor teması içinde bişey-ler katma gayreti içerisindeyiz.

Bu sayımızda benim altını çizmekten gurur duyduğum bir konu var. Aile ve outdoor teması üzerine sağolsun Caner Odabaşoğlu bizleri kırmadı ve oğlu Canberk ile aile arasındaki outdoor yaşam kültürü ile dergimiz say-falarında yer aldı. İnşallah ilerleyen zamanlarda bu te-malarda örnekleri siz değerli okurlarımızla paylaşmaya devam edeceğiz.

Spor bir kültürdür. Spor, sadece beden ile kurulacak bir menfaat ilişkisi değil, sosyal, kültürel, eğitimsel bir du-ruştur. Yaşamın öğelerine temas etmek üzere bir eylem-dir. Özellikle doğa sporları bu bileşenleri en iyi hissetti-ren hayata, yaşama, doğaya, aleme, topluma, tarihe, kültüre teması sağlayan şüphesiz insanın bakış açısında köklü değişimlere yola açacak pozitif bir eylemdir.

BODEKA (Boğaziçi Deniz Kayakçıları) bahsettiğim ifade-yi örnekleyebilecek başarılı bir oluşum. İstanbul’u anla-manın algılamanın en doğru noktalarından biri BODE-KA. Bir deniz şehrine denizden bakmak, boğazı boğazın içinden anlamaya çalışmak, coğrafyayı, tarihi bir deniz kayağı içinden izleyerek, doğayı okşayarak suyun içinde kayarak hayata dokunmanın adı, BODEKA. Dergimizin bu sayısında deniz kültürüne artı bir değer olan BODE-KA ile röportajımız sizleri bekliyor.

O2 Dergi |03|

Page 4: O2 Dergi No.05

GENİŞ AÇI MACERA

Mersin’de yelken yarışıMersin’de Cumhuriyetin 86. yıldönümü dolayısıyla yelken yarışı düzenlendi.Mersin Yelken İhtisas ve Yat Kulübü’nce düzenlenen yarışa destek vermek amacıyla gençlerle birlikte Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Karasabun ile Deniz Kurmay Albay Zafer Çalışkan da tekneleriyle katıldı. Mersin sahilinde Optimist, Laser 4.7, Laser Radial ve 4.20 kategorilerinde gerçekleştirilen yarışta toplam 30 sporcu 24 tekne ile yarıştı. Kulüp başkanı Utku Ener, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı do-layısıyla düzenledikleri yarışma ile birlik ve beraberlik me-sajı verdiklerini söyledi. Ener, yarışmaya katılarak kendilerine destek veren Tuğami-ral Karasabun ile Albay Çalışkan’a da teşekkür etti. Yaklaşık iki saat süren yarışta dereceye girenlere ödülleri düzenlenen törenle verildi.

‘’Ata’yı Anma Kupası” tamamlandı

Antalya’da, Konyaaltı Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’Ata’yı Anma Kupası Yelken Yarışları’’nda yat kategorisi ya-rışları tamamlandı.Konyaaltı Belediyesi sponsorluğunda ve Antalya Yelken Kulübü evsahipliğinde düzenlenen, 6 kate-goride 21 yat ile 60 sporcunun mücadele ettiği yarışlar, tari-hi Kaleiçi açıklarında gerçekleştirildi.

A kategorisinde birinciliği Lapis teknesi ile Ata Küner kaza-nırken, ikinciliği Aya yatı ile Ahmet Yetkin Armağan, üçüncü-lüğü de Marenostdum isimli yatı ile Sezgin Tekin elde etti.

B Kategorisinde Fulyam teknesiyle Hasan Sarvan birinci, Dımple isimli yatla Erdinç Yapan ikinci, Pelikan isimli tekne-siyle de Korhan Ceylan üçüncü oldu.

C kategorisinde de birinciliği Vela isimli teknesiyle Selim Sa-rıkaya kazanırken, Barış isimli yatla Hans Stuber ikinci, New Harvest isimli yat ile Burak Uğurgün üçüncülüğü elde etti.

D kategorisinde Köpük 2 isimli tekneyle Mehmet Kervancı-oğlu 1., Mitos isimli teknesiyle Orhan Yeşilli 2., Rüyam isimli tekneyle de Nurettin Erhuy 3. sırada yer aldı.

E kategorisinde Gypsy isimli teknesiyle Ahmet Uz birinci, Mete isimli teknesiyle Dinçer Kızılırmak ikinci, Akdeniz 1 teknesiyle Akdeniz Üniversitesi üçüncü geldi.

F kategorisinde ise The River isimli yatla Nijat Sürel ile Kö-pük isimli teknesiyle Metin Karakuzu ilk 2 sırayı paylaştı.

Dereceye giren sporculara kupa ve madalyalarını Konyaaltı Kaymakamı Bayram Yılmaz ve Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek verdi.

Fenerbahçe USA Kürek Takımı birinci oldu

Fenerbahçe USA Kürek Takımı, New York’ta ‘’Head of The Fish’’ yarışlarında büyükler 4 sınıfında birinci oldu.Fenerbahçe Kulübü’nün internet sitesinde yapılan açıkla-mada, kürek takımının Saratoga Sprins’de yapılan yarışlar-da bu yıl da birinciliği elde ettiği bildirildi.

Fenerbahçe USA Kürek Takımı’nın Erol Kadıoğlu, Bryan Mckeon, Frank Petrucci, Peter D’arcy ve dümenci Ben Saks’tan oluştuğu kaydedildi.

O2 Dergi |04|

Page 5: O2 Dergi No.05

GENİŞ AÇI MACERA

Semra Yetiş tarihe geçti

Semra Yetiş, Türk bisiklet tarihinde, bayanlarda dünya şam-piyonasında mücadele eden ilk sporcu oldu.Yol Bisikleti Dünya Şampiyonası, İsviçre’nin Mendrisio ken-tinde yapıldı. 124.2 kilometrelik bayanlar yol yarışında pe-dal basan Semra Yetiş, Türk bisiklet tarihinde, bayanlarda dünya şampiyonasında mücadele eden ilk sporcu oldu.

Bisiklet Federasyonu Asbaşkanı Abdurrahman Açıkalın, par-kurun sert iniş, çıkış ve dönüşlere sahip olduğunu belirte-rek, ‘’22 yaşındaki Semra Yetiş, Türk bisiklet tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, Dünya Şampiyonası’nda mücadele etme hakkını kazanan ilk bayan sporcumuz oldu’’ dedi.

Türkiye ve Almanya bisiklet federasyonları arasında Mart ayında imzalanan bir protokolle Semra’nın çalışmalarını Almanya’nın Koga Miyata takımında sürdürdüğünü ifade eden Açıkalın, ‘’Yaklaşık 6 aydır Almanya’da çalışmaları-nı sürdüren Semra, Almanya’da çalıştığı takımla birlikte Avrupa’daki 20’nin üzerinde yarışa katıldı ve Yol Bisikleti Dünya Şampiyonası için gerekli puanları topladı. Bu kadar başarılı ve hırslı bir sporcudan, gelecekte Olimpiyat şampi-yonluğu bekliyoruz’’ diye konuştu.

TECRÜBESİZLİK FAKTÖRÜBayanlar yol yarışında pedal basarak bir ilki gerçekleştiren Semra Yetiş, güçlü takımların ve bisikletçilerin katıldığı mü-cadelede dereceye giremezken, yarış sonrası yaptığı açıkla-mada, Türkiye’yi bayanlar kategorisinde ilk kez kendisinin temsil etmesinden dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.

Yetiş, böylesine önemli bir yarışta tecrübesizliğinin kurbanı olduğunu ifade ederek, ‘’Yarışa arka grupta başladım. Star-tın hemen sonrasında önümdeki grupta düşenler oldu ve öndeki grupla aram açıldı. Yaşadığım bu gecikmeyi kapata-cak deneyim ve tecrübeye sahip olmadığım için de tecrü-besizliğimin kurbanı oldum ve hedeflediğim başarıyı elde edemedim’’ dedi.

Görme engelli dağcı Ağrı Dağı’na zirve yaptı

ABD’li görme özürlü dağcı Erik Weihenmayer, Ağrı Dağı’nda zirve yaptı.Türkiye’den Gökmen Önay’ın rehberliğiyle ta-mamlanan Ağrı Dağı zirve tırmanışına, görme engelli Erik Weihenmayer’in yanı sıra kardeşi Edwin Albert Weihenma-yer, Slovenyalı Blaz Groselj, İranlı Bahar Ganjavi, Behrouz Khabbaz Beheshti, bedensel engelli Seyed Hassan Moghimi ile katıldı.

Rehber Gökmen Önay, tırmanışın güzel başladığını ve gör-me özürlü bir dağcı ile ilk kez Ağrı Dağı’nda zirve yaptığını belirterek, şunları söyledi.

‘’Çıkışımız sorunsuz şekilde tüm ekibimizin zirveye ulaşma-sıyla başarılı sonuçlandı. 9 Eylül’de 3 bin 200 metre kam-pından Doğubayazıt’a ulaştık. Ağrı Dağı’na tırmanışımızın normal şartlarda zirve yapan ekiplerden hiçbir farkı yoktu. Güncel olarak ulaştırılan hava raporları, çıkışımızı daha ra-hat yapmamızı sağladı. Ekip performansımız olabildiğince başarılıydı. Erik’in yolculuğumuz boyunca yaptığı espriler, farklı ülkelerden oluşmuş ekibin motivasyonunu sağladı. Gerek dağda gerek şehirde çıkışımıza destek veren iletişim ve lojistiğimizi sağlayan tüm arkadaşlara teşekkür ediyo-rum’’ dedi.

ERIK WEIHENMAYER 1968 yılında doğan Erik Weihenmayer, çocukluk dönemin-de geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı görme yeteneğini ta-mamen kaybetti. Bir süre sonra Güreş sporuna başlayan Erik Weihenmayer, paraşütle atlama, uzun mesafe bisiklet, maraton koşusu, kayak, dağcılık, buzul tırmanışı ve kaya tır-manışı sporlarının tamamını yapmaya başladı.25 Mayıs 2001 yılında Everest’e tırmanan ilk görme özür-lü dağcı olan Erik Weihenmayer, bir yıl sonra Eylül 2002’de dağcılık literatüründe ‘’7 zirveler’’ olarak bilinen, her kıtanın en yüksek dağına tırmanan ilk görme özürlü kişi unvanını da aldı. Bu 7 zirveden, tamamen teknik tırmanış gerektirdi-ğinden en zorlusu olarak bilinen ve Türk dağcılar tarafından henüz tırmanış yapılmamış Endonezya’nın 5 bin 30 metre yüksekliğindeki Carstensz Piramidi’ne (Puncak Jaya dağı) Ağustos 2008’de zirve yaparak sekiz dağlık listeyi tamamla-yan ender dağcılar arasına girdi.

O2 Dergi |05|

Page 6: O2 Dergi No.05

GENİŞ AÇI MACERA

İstanbul’dan yola çıkan kürekçiler Marmaris’te

İstanbul Fenerbahçe’den, Marmaris’in Dalyan Beldesi’ne sandalla kürek çekerek, 1 Ağustos’ta ‘Kıyı Kıyı Türkiye’ adlı projeyi geliştirmek için yola çıkan 24 yaşındaki Hasan Ço-ban ile 25 yaşındaki Kaya Coşkun 17 Eylül akşam saatlerinde Marmaris’e ulaştı.Marmaris Netsel Marina’da demirleyen 2 kürekçi Türkiye’de deniz kültürü bilincini oluşturmak ama-cıyla bu yola çıktıklarını söylediler. Daksar isimli 4 metre 10 santimetre uzunluğunda 1 metre 10 santimetre genişliğin-de tekneyle Marmaris’e gelen maceraperest kürekçiler, 10 yıl önce Atlas Dergisi fotoğrafçısı Hüseyin Ürkmez’in izlediği rotayı takip ettiler.

Denizde Arama Kurtarma (DAK-SAR) gönüllüsü olan Hasan Çoban, Türkiye’nin üç tarafının denizlerle kaplı olduğunu belirterek,”Türkiye’nin üç tarafının denizlerle kaplı. Deniz kültürü ve kıyıların korunması, amatör denizciliğin geliştiril-mesi amacıyla bu yola çıktık. Gittiğimiz her yerde büyük ilgi gördük. Ancak üzücü olaylarda oldu. Bodrum’dan yola çık-tıktan sonra Doğanköy mevkiinde hava şartları kötüleşti. Biz de sığınmak için orada bulunan Doğan Kent sitesi önünde bulunan iskeleye sığınmak istedik. Fakat hoş karşılanmadık ve bize gitmemiz söylendi. Bizde mecburen kötü hava şart-ları altında ayrıldık. Normalde 1 saate 3 mil yol yapıyorduk, hava şartlarının kötü olması sebebiyle 1 mili 3 saatte aldık ve çok fazla efor sarf ettik. Bozukkale mevkiine geldiğimizde ise şiddetli yağmura maruz kaldı. Fakat bütün bu engelleri aşarak akşam saatlerinde Marmaris’e ulaştık.” dedi.

Karadeniz’de rekor denemesi

Rize Doğa Sporları Kulübü profesyonel dalgıçlarından Danış Mete ve Erdinç Turanlı, Karadeniz’de 84,1 metreye tüple re-kor dalış gerçekleştirdi.Danış Mete (58) ve Erdinç Turanlı (34), rekor dalış denemesi yapmak için Rize Yelkenli Kulübü önünden tekneyle denize açıldı. Yaklaşık 3 kilometre açıkta hazırlıklarını tamamlayan dalgıçlar Mete ve Turanlı, tüple Karadeniz’de rekor kırmak için dalış yaptı. Mete ve Turanlı, 84,1 metreye daldı, ardın-dan da başarılı şekilde yüzeye çıktı. Rekor dalışı, 18 dakika-da tamamlandı.

Mete, Karadeniz’e dalış rekor denemesini başarılı bir şekil-de tamamladıkları için mutlu olduklarını belirterek, “Son derece zor bir dalış. Yapacağımız bir hata önemli sonuçlar doğurabilirdi. Başarılı bir rekor denemesi gerçekleştirmek çok güzel bir duygu. Umarım bu rekorumuzu ilerleyen za-manda daha da artırırız” dedi.

Turanlı ise yaklaşık 1 ay önce yaptıkları rekor dalış dene-mesinin 73.5 metre olduğunu kaydederek, “Bu defa daha başarılı olduk. Bunun için çok mutluyum. Bunu daha da ge-liştirmek istiyoruz. Karadeniz’de dalgıçların neler yapabile-ceklerini göstermek istiyoruz” diye konuştu.

Charlotte Durif’ten iki 8c+ First Ascent ve 8b+ Onsight19 yaşındaki Charlotte Durif son birkaç haftada sıradışı bir performans sergiledi. İki 8c+(5.14c) ilk çıkış ve masif 8b+(5.14a) onsight, hepsi Fransa’da. Ekim ayı ortalarında The Wall (8c+) rotasını çıktı ve iki haftadan daha kısa bir süre sonra da Pull Over (8c+) rotasını çıktı. Birkaç gün sonra ise Ultime Démence (8b+) rotasını onsight olarak bitirdi.

O2 Dergi fotoğrafçısı Hasan Kasapoğlu’nun dağ kültürü üzerine fotoğraf çalışması Fransa’da“Fransa’da Türkiye Mevsimi” kapsamında yer almak için başvuru yapan eserler dağ filmleri festivali seçici kurulu ta-rafından değerlendirildi ve Fransa’da ülkemizi temsil ede-cek fotoğraf sanatçıları şu şekilde belirlendi. KARMA FOTOĞRAF SERGİSİ SANATÇILARI :Ersin Alok, Cüneyt Oğuztüzün(Atlas dergisi), Ali Ethem Keskin(Atlas dergisi), Turgut Tarhan(Atlas dergisi), Hasan Kasapoğlu(O2 Dergi), Kenan Gürbüz, Alper Dalkılıç

O2 Dergi |06|

Page 7: O2 Dergi No.05

GENİŞ AÇI MACERA

Klimanjaro üzerinde iki dev dünya rekoru

Afrika’nın en yüksek dağı olan Klimanjaro’nun karlarla kaplı zirvesine Chris Waddell özel bir tekerlekli sandalyeyle, Tajiri Mungaya ise protez bir bacakla tırmandı. 5,895 metre yük-seklikteki zirveye yardım almadan çıkarak bir ilki gerçekleş-tirdiler.

Chris Waddell belden aşağısı felçli olduğu için tamamen kol gücü ile giden 4 tekerlekli bir araç kullandı. Chris 20 ya-şındayken kayak yaparken geçirdiği bir kazada belini kırmış eski bir kayak şampiyonu.2006 yılında Klimanjaro’da bir heyelan sonucu 3 turist ha-yatını kaybetmiş ve o sırada hamallık yapan Tajiri Mungaya ise bir bacağını kaybetmişti.

Tomaz Humar Langtang Lirung’ta hayatını kaybettiZirvelerin fatihi öldü! Dünyanın en iyi dağcıları arasında gösterilen Sloven Tomaz Humar, Himalayalar’da ölü bu-lundu. 7 bin 200 metre yükseklikte bulunan Langtang Li-rung zirvesine doğru tek başına zorlu bir tırmanışa koyulan Humar, uçurumdan düşerek bacağını kırdı. Kampıyla uydu telefonuyla irtibat kuran ve yardım isteyen Tomaz, dağcılar ve yerli Şerpa rehberleri tarafından günlerce arandı. Yoğun kar yağışı ve çığ tehlikesi nedeniyle zaman zaman ara ve-rilen arama çalışmaları sonucu Humar’ın cesedi, tahmin edilenden daha alçak bir noktada bulundu. Evli ve iki ço-cuk babası olan 40 yaşındaki dağcı Tomaz Humar, 1999’da Daulaghiri’nin güney yüzüne tek başına tırmanan ilk dağcı olmuş, 1996’da 6 bin 800 metrelik Ama Dablam’a da tırma-narak Fransız dağcılık ödülünü kucaklamıştı.

Bir hayal gerçek olduUluslararası Bisiklet Birliği (UCI) tarafından 2. HC (Hors Category) sınıfına yükseltilerek, dünyanın en önemli bi-siklet turları arasına girmeyi başaran 46. Cumhurbaşkan-lığı Türkiye Bisiklet Turu ile ilgili İstanbul'da basın toplan-tısı düzenlendi.

Türkiye Spor Yazarları Derneği'ndeki (TSYD) toplantıya, Bi-siklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, federasyon asbaşkanı Abdurrahman Açıkalın, genel sekreter Bekir Ge-zer, yönetim kurul üyesi Alper Önoğlu ve TSYD Asbaşkanı Faik Gürses ile 45. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu genel klasman birincisi Daryl Impey katıldı. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun, dünya bisik-letinin şampiyonlar ligi olarak kabul edilen 2. HC katego-risine yükseltilmesinin Türkiye adına büyük önem taşıdı-ğına dikkati çeken Emin Müftüoğlu, ''Özellikle 44. yarışta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ödül törenine katılması ve organizasyonu himayesine almasıyla önemli bir mesafe katettik. İki yılda da turun klasmanını en üst düzeye çıkar-dık. Bu organizasyonun gerçekleşmesinde çok fazla kişinin katkıları var. Bir hayal gerçek oldu'' dedi.

O2 Dergi |07|

Page 8: O2 Dergi No.05

İST5DAYS 2009

İOG (İstanbul Orienteering Grubu) tarafından organize edilen uluslararası nitelikteki 5 gün ya-rışlarına 32 ülke ve 5 kıtadan 1032 sporcu gibi rekor bir katılım gerçekleşti.

Page 9: O2 Dergi No.05
Page 10: O2 Dergi No.05

Yazı & Fotoğraf : Hasan KASAPOĞLU

İOG (İstanbul Orienteering Grubu) tarafın-dan organize edilen uluslararası nitelikteki 5 gün yarışlarına 32 ülke ve 5 kıtadan 1032 sporcu gibi rekor bir katılım gerçekleşti. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük oryantiring yarışması olma özelliği de taşıyan yarış, Pa-zar günü Kapalıçarşı etabı ve ülkemize ya-şattığı ilklerle sona erdi. TOF (Türkiye Oryantiring Federasyonu) 1. kademe yarışının iki ayağı da “ist5days” or-ganizasyonu bünyesinde koşuldu. Yarışma-da 600’e yakın Türk sporcu yarıştı. Dünyanın en iyileri ile yarışma fırsatı bulan Türk sporcular özellikle bayanlar 12, 16 ve 18 yaş kategorisi ile erkeklerde 10 yaş ve Open kategorilerinde yabancı rakiplerini geride bırakarak 1.’lik madalyalarını almaya hak kazandılar. Yarışmada çeşitli kategorilerde 107 adet madalya dağıtıldı. Bu madalyaların 20 ade-dini kazanan Türk sporcuların madalya da-ğılımı şu şekilde gerçekleşti : 5 birincilik, 6 ikincilik 9 üçüncülük. TÜRKİYE İLK KEZ DÜNYA KLASMANINDA DERECE ALDI

4. gün koşulan Belgrad Ormanı etabı WRE (Word Ranking Event - Dünya Sıralamasına Puan Veren Yarış) olması itibarı ile yarışma-nın en zorlu parkuru idi. Dünya klasmanın-dan pek çok sporcu ile yarışma deneyimi yaşayan Tük sporculardan Emine Sezgün-say zorlu rakiplerini geride bırakarak ba-yanlarda ikinciliği, Alen Gavar ve İrfan Al-tuntaş ise erkelerde ikincilik ve üçüncülük

madalyalarını kazandılar. Sporcularımız bu sonuçlarla dünya klasma-nındaki bir yarışta ülkemize ilk madalyaları kazandırmış oldular.

5 GÜN’ÜN TOPLAM SONUÇLARI…5 günün toplam sonuçları ise şöyle gerçek-leşti.21 Elit bayanlar kategorisinde 1. Sırada Rus Irina Mikhalko, İkinci sırada Rus Inna So-mova ve üçüncü sırada Brezilyalı Ana Rac-hel Malerba Lemes yer aldı.21 Elit erkekler kategorisinde 1. Sırada Brezilya’dan Leandro Pereira Pasturiza, İkin-ci sırada İsviçre’den Beat Berger ve üçüncü sırada İsviçreli sporcu Daniel Zwiker yer aldı. 5 günü koşarak geçirmek. Bir hedeften diğerine, tepeleri aşmak, doğru noktaya varmak. Mesele çok daha büyük aslında. Sporcu aslında bir sonra ki noktayı değil, bir sonraki noktaya varmış halini arıyor. Ora-da kendisini buluyor ve bir sonraki noktaya doğru ilerliyor. Kültürler üstü bu yarışta 5 gün boyunca çeşitliliği ve heyecanı fotoğ-rafladım. 32 ülkeden 5 kıtadan 1032 sporcu ile kültürler üstü bir platformu soludum.

Orman içinde yağmur altında tüm ekipman-larım ile noktaları ziyaret ederken, sporcula-rın yaptığından farklı bir şey yapmıyordum aslında. Bende orada fotoğrafımı arıyor-dum. Heyecanı, macerayı, doğayı ve özünde kendime bakınıyordum. Orada 1032 kişi ile doğayı ve dünyayı soluduk. Heyecan verici ve gerçekten sınırlar üstü bu yarışta mace-raya ulaşmamak mümkün değildi.

O2 Dergi |10|

Page 11: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |11|

Page 12: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |12|

Page 13: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |13|

Page 14: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |14|

Page 15: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |15|

Page 16: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |16|

Page 17: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |17|

Page 18: O2 Dergi No.05

BURSA’DAN DÜNYAYA AÇILAN KAPI :

SUKAYPARK WAKEBOARD DÜNYA ŞAMPİYONASISu kayağının dünyaca ünlü sporcuları performanslarını, Türkiye’de ilkleri başarmayı hedeflemiş Bursa Osmangazi Belediyesi’nin su sporları tesisi Sukaypark’ta, Wakeboard Dünya Şampiyonası’nda sergiledi.

Page 19: O2 Dergi No.05
Page 20: O2 Dergi No.05

Yazı & Fotoğraf : Hasan KASAPOĞLU

Maceranın ve heyecanın ne zaman nerede karşınıza çıkacağı belli olmaz. Bir bisiklet, kano veya paraşüt sizi sınırlara taşır. Şimdi sizlere wakeboard mevzusun-dan bahsetmek ve maceranıza yeni bir öğe eklemek dileği ile yazıma başlıyorum. 2-4 Ekim tarihleri ara-sıda Bursa’da Osmangazi Belediyesi Sukaypark tesis-lerinde büyük bir organizasyon; Dünya Wakeboard Şampiyonası Türkiye’de Bursa şehrimizde gerçekleş-ti. Bu vesileyle dünyaya açılan bu kapıdan kadrajlar ile bir davetiye niteliğinde yazımı yayına hazırladım. Sportif alanda daha hızlı ve emin ilerlemeli, çeşitliliği arttırmalı ve yeni başarılara imza atmalıyız. Yazdık-larımın bir faaliyet özetlemesi değil de spor kültü-rünün – burada kültür kelimesi çok önemli – minik te olsa bir adım daha ilerlemesi üzerine yazıldığının düşünülmesini temenni ederim.

Kablolu su kayağı her yaştan insanın rahatlıkla ya-pacağı, vücudun tüm kaslarını çalıştıran bir spordur. Temel prensibi su kayağı ile aynıdır. Su kayağından farkı, sporcuları çekmekte kullanılan mekanizmadır. Su kayağında sürat motorları kullanılırken, kablolu su kayağında ise elektrikli bir motorla çalışan telesi-yej kullanılmaktadır.

İki disiplini karşılaştıracak olursak su kayağında baş-langıçtaki çekiş ivmesi fazla olmadığından dengede kalınması, dolayısıyla öğrenilmesi daha güçtür. Kab-lolu su kayağında ise sporcu eşit hızla çekildiğinden kolaylıkla dengede kalıp öğrenebilir. Bunun yanında kablolu su kayağında elektrik motoruyla aynı anda 12 kişi kayabilir.Fakat bu sürat motoruyla yapılan su kayağında 1 veya 2 kişi ile sınırlıdır.

Ekonomik olarak kıyaslandığında ise kablolu su ka-yağının çok büyük avantajı vardır. Ayrıca kablolu su kayağı çevre dostu bir spordur. Elektrikle çalıştığı için çevreyi egzoz, yağ ve türevi atıklarla kirletmediği gibi her kayak operasyonu suya yılda 9 ton oksijen ka-zandırıyor. Ülkemizde kirlilik yüzünden bir çok gölde yaşamın azaldığı, bu göllerin ekonomik açıdan atıl duruma geldiği düşünülürse, bu sporun yaygınlaş-masının önemi ortaya çıkacaktır. Kablolu Su Kayağı hem ekonomik hem de ekolojik açıdan çevreye can-lılık getiren bir projedir.

Bugün Almanya’da 54, Fransa’da 13, Hollanda ve İngiltere’de 9, İspanya’da 3 adet Kablolu Su Kayağı tesisi bulunmaktadır. Dünya genelinde ise 150 Kab-lolu Su Kayağı tesisi bulunmaktadır.

Kablolu Su Kayağı bir iki saat gibi kısa bir sürede öğ-renilebilir ve bu nedenle yeni başlayanlara da başa-rı hissini yaşatır. Slalom yapma, rampadan atlama, çıplak ayak kayma ve günden güne popüler olan wakeboard kayma ile dayanıklılık ve beceri kazanılır. Kablolu su kayağı yapmak için yaş sınırlaması yoktur. 5 yaşından 80 yaşına kadar herkes bu sporu rahat-lıkla yapabilir. Kablolu Su Kayağı en güvenli sporların başında gelen bir spordur.

Sukaypark, Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından inşa edildi. Dünya standartlarında hizmet veren Sukaypark’ın ortasında, ulaşımın göletin altında yer alan koridor sistemiyle sağlandığı bir ada mevcut. Kablolu su kayağının gerçekleştiği 30.000 m2 alan üzerine kurulu olan göletin derinliği 1,5 m.

Üç etapta düzenlenen dünya kablolu su kayağı şampiyonasının ilk ayağı, Sırbistan’da, ikinci ayağı ise Finlandiya’da yapılmıştı. Dünya şampiyonasının üçüncü son bölümü Bursa’da Sukaypark’ta yapıldı. Dünya şampiyonasının final aşamasında su kayağının en başarılı isimleri bu yarışta performans sergiledir. Sporcular, suyun üzerinde dans edercesine hareketli ve estetik bir sunumla izleyicileri heyecanlandırdı.

Damlalar gökyüzüne savruldu. Boardların göletin üzerinde hareketleri zamanı hızlandırdı. Büyük bir kalabalık vardı alanda. Bir yandan dj performansı diğer taraftan suların üzerinde havalanan yarışma-cıların hareket kazandırdığı bu ortam büyük bir de-ğişimin habercisi. Geçtiğimiz sene Avrupa şampiyo-nasının ardından bu seferde dünya şampiyonasına ev sahipliği yapan Sukaypark bunu hak ediyor ger-çekten.

Görünen o ki önümüzdeki senelerde Bursa’da Sukaypark’ta daha nice çalışmalar gerçekleştirece-ğiz. Dünya şampiyonasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

O2 Dergi |20|

Page 21: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |21|

Page 22: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |22|

Page 23: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |23|

Page 24: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |24|

Page 25: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |25|

Page 26: O2 Dergi No.05

2.NİLÜFER DAĞ BİSİKLETİ ŞAMPİYONASIİkinci Nilüfer Dağ Bisikleti Yarışı, Bursa Nilüfer ilçesinde Atatürk Kent Ormanı’ndaki zorlu parkurda gerçekleşti.

Page 27: O2 Dergi No.05
Page 28: O2 Dergi No.05

Yazı & Fotoğraf : Hasan KASAPOĞLU

İkinci Nilüfer Dağ Bisikleti Yarışı, Atatürk Kent Ormanı’ndaki zorlu parkurda gerçekleşti. Bur-sa şehrinin kıyısında Uludağ eteklerinde yer alan nadide bir yapı olan Atatürk Kent Ormanı dağ bisikleti konusunda harika bir yer. Patikala-rı, orman içi daracık yolları, inişleri ve çıkışları ile tam bir outdoor spor mekanı.

Bursa outdoor sporlar konusunda gerçekten haklı ve özel bir yere sahip benim için. Bu du-rumda Uludağ’ın büyük etkisi var diye düşünü-yorum. Benim için oldukça kutsal bir yere sa-hip olan Uludağ, kültürde ve sporda da etkisini hissettiriyor. Uludağ’ın yamacında şehre yakın, ulaşımı kolay bu alanda spor yapmak ta fotoğraf çekmek te ayrı bir keyif gerçekten. Bursa - Ke-les yolu üzerinde giderken solunuzda yer alan Atatürk Kent Ormanı sportif faaliyetler, orman koşuları ve dağ bisikleti için oldukça elverişli bir alan. İşte bu mekan ev sahipliği yaptığı 2. Nilüfer Dağ Bisikleti Yarışı ile Bursa’yı ve Bur-sa halkını ödüllendirdi desem doğru olur. Spor kültürünün özellikle halkımızla buluşmasından son derece mutluyum. Bu yarışın da en hoşu-ma giden tarafı şu oldu: Ormanlık alan özellikle piknikçiler için çok iyi organize edilmiş. Yarışta belli bir noktada halkın olduğu yerlerden ge-çiyordu. Burada yarışmacılar için tezahüratları duymak beni müthiş heyecanlandırdı doğru-su.

Nilüfer Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Nilüfer Dağ Bisikleti yarışı yine çok heyecanlı bir yarışa sahne oldu. Atatürk Kent Ormanı’nda düzenlenen zorlu parkurda 150’nin üzerinde profesyonel bisikletçi en hızlı olmak için yarıştı. Türkiye Bisiklet Federasyo-nu tarafından desteklenen yarışma sonucunda altı kategoride dereceler belirlendi.

30+ Büyükler kategorisi de büyük bir çekiş-meye sahne olurken, birinciliğe uzanan isim İstanbul’dan Bora Tirki oldu. İkinci İzmir’den Turgay Germen, üçüncü ise İstanbul’dan Ali İhsan Taş oldu. 40+ Büyükler kategorisinde ilk üç derece Bursalıların oldu. Birinci Yakup Eş-lik, ikinci Şölen Kalpalp ve üçüncü Zafer Sayın oldu.

U23 kategorisinde 23 yaşın altında genç spor-cular hızları ve cesaretleri ile izleyenleri etki-lerken, mücadele sonunda birinciliğe uzanan isim Kocaeli’den Abdurrahman Dandal oldu. Kategori ikinciliğini Ankara’dan Ozan Ali Bulun-maz alırken üçüncü yine Ankara’dan İskender Özbek oldu.

Genç erkekler kategorisinde 18 yaş altında bu-lunan sporcuların müsabakası yer alırken Nilü-fer Belediyespor’un 6 genç bisikletçisi de bu ka-tegoride tecrübe edindi. Birinciliği Aksaray’dan İsak Ünal, ikinciliği Samsun’dan Kaan Uysal ve üçüncülüğü İstanbul’dan İsmail Demirkan aldı.

Elit Erkekler kategorisinde Kocaeli’den Bilal Ak-gül birinci olurken, Aksaray’dan Halil Korkmaz ikinci, Bursa Büyükşehir Belediyesi sporcusu Gökhan Uzuntaş’da üçüncü oldu. Elit Bayan-larda İzmir’den katılan Amerikalı sporcu Eri-ca Fendley yaklaşık 20 dakika farkla birincili-ğe uzanırken, Eskişehir’den Eda Kunuk ikinci, Aksaray’dan Ayris Işık ise üçüncü oldu.

Yarış içerisinde yer alan iki iniş noktası da ina-nılmaz heyecan vericiydi. Bu dik inişlerden aşağıya salınan sporcuları izlemek dahi ayrı bir heyecan. Fotoğraflamaksa bu heyecanın doruk noktası olsa gerek.

O2 Dergi |28|

Page 29: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |29|

Page 30: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |30|

Page 31: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |31|

Page 32: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |32|

Page 33: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |33|

Page 34: O2 Dergi No.05
Page 35: O2 Dergi No.05

Uçulacak Şehir ; Akşehir

Page 36: O2 Dergi No.05

Yazı & Fotoğraf : Hamza GÜNDÜZALP

Belki de Akşehir denilince birçoğunuzun aklına ilk Nasreddin Hoca geliyordur çünkü Nasreddin Hoca Akşehir ile özdeşleşmiştir artık. Bu yazım-da sizlere Anadolu’nun bu güzel ilçesinin farklı bir yönünden bahsedeceğim.Akşehir artık gü-nümüzde Nasreddin Hoca’nın yanında hava sporlarına elverişliliği ile de tanınıyor.Akşehir bu alanda özellikle de yamaçparaşütü sporun-da oldukça iddialı.Günümüzde yamaçparaşütü yapılan birçok pist şehir merkezine olan uzak-lıkları nedeniyle dezavantajlı sayılmaktadır.Bu sporda oluşabilecek herhangi bir kaza sonra-sında yapılacak doğru ve hızlı sağlık müdahale-si hayati önem taşımaktadır.Akşehir bu açıdan avantajlı bir konumda bulunmaktadır.Uçuş pis-tinin şehre olan uzaklığı sadece 5 kilometredir ve özel araçla 15 dakika gibi kısa bir sürede şehir merkezinden piste ulaşılabilmektedir.Bu da oluşabilecek herhangi bir olumsuzluk du-rumunda hızlı sağlık müdahalesi yapılmasını kolaylaştırmıştır.Sultandağları’nın kuzey yama-cına kurulu olan bu şehrimizde hakim rüzgarı kuzeydoğu olan 550 metre yüksekliğinde Ek-rem Çavdar uçuş pisti ve hakim rüzgarı doğu olan 670 metre pisti olmak üzere 2 adet kalkış pisti bulunmaktadır.Genellikle yaz aylarında hakim rüzgar kuzey ve kuzeydoğu yönlerinden estiği için daha çok Ekrem Çavdar uçuş pisti tercih edilmektedir.Bu pist 15 tane paraşütün aynı anda serilerek kalkış yapabileceği bir ge-nişliktedir ayrıca çadır kampı yapmak için de uygundur kalkış yerine kadar araçla çıkmak mümkündür.Burada güney rüzgarı haricinde her yöne rahatlıkla kalkış yapabilirsiniz ve hava şartlarına bağlı olarak 90 kilometrelik bir sırt hattı boyunca uçuşunuzu güvenle gerçekleşti-rebilirsiniz.Yaz aylarında özellikle akşam saat-lerinde rüzgar gücünden yararlanarak yelken uçuşu yapabilirsiniz.

Güneşin batışını herkesten farklı olarak fark-lı bir yerde,yeryüzünden ortalama 600-1000 metre yükseklikte havadan izleyerek o eşi bu-lunmaz manzaranın tadını çıkartabilir; el ka-meranız ile çekim yapabilir ve bu anları ölüm-süzleştirebilirsiniz.Bundan farklı olarak macera dolu uçuş yapmak istiyorsanız –uçuş seviyeni-ze bağlı olarak- özellikle öğle saatlerini tercih etmelisiniz çünkü havanın en kuvvetli olduğu zamanlar ısınmanın had safhaya ulaştığı öğle saatleridir.Bu saatlerde oluşup yükselen sıcak hava akımlarını kullanarak yerden 3.500 met-re yükseklere çıkmak tamamen sizin elinizde.Yerden baktığınızda size çok yüksek,aşılmaz gibi görünen dağların altınızda küçücük kal-dığını görmek,o dağların üzerinden geçerek upuzun mesafeleri katetmenin verdiği haz ta-rif edilemez bir şey.Akşehir bölgesi bu uzun mesafe uçuşları açısından da oldukça elverişli bir yer.Akşehir’de yamaçparaşüt eğitmeni Fah-ri Çavdar’ın önderliğinden 2004 yılında başla-yan havacılık faaliyetleri 2005 yılında Akşehir Havacılık Şöleni,2006 yılında 6.Türkiye Açık Ya-maçparaşüt Şampiyonası,2007 ve 2008 yılında bölgesel yamaçparaşüt başlangıç kursları ve son olarak da geçtiğimiz Ağustos ayında dü-zenlenen Anadolu Kulüpler Kupası Yamaçpa-raşütü mesafe yarışması ile ivme kazanmaya devam ediyor.Şehirde şu an 2 havacılık kulübü ve 40’a yakın lisanslı yamaçparaşütçüsü bulun-maktadır.Özellikle yaz aylarında boş zamanını değerlendirmek isteyen yurtiçi ve yurtdışın-dan gelen yabancı maceracıların da katılımıyla gökyüzünde rengarenk görüntüler oluşmak-tadır.Bu maceracılar yüzyıllar önce Nasreddin Hoca’nın göle çaldığı sevgi,barış ve kardeşlik mayasını farklı bir yere;gökyüzüne çalıyorlar.Bu maya’nın tutması dileğiyle....Rüzgarınız bol olsun!

O2 Dergi |36|

Page 37: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |37|

Page 38: O2 Dergi No.05
Page 39: O2 Dergi No.05
Page 40: O2 Dergi No.05
Page 41: O2 Dergi No.05
Page 42: O2 Dergi No.05

RÖPORTAJ : BODEKA ( BOĞAZİÇİ DENİZ KAYAKÇILARI )

Page 43: O2 Dergi No.05
Page 44: O2 Dergi No.05

Yazı : Nurcan TARHAN Fotoğraf : Fatih M. BULUT

Öncelikle ilk kez buluşacağınız okurlarımız için bize kendinizden bahseder misiniz?

Herkese merhabalar. Bodeka’ya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum. Ben Şevket Kocaydın. 51 yaşında-yım ve makine mühendisiyim. Şu anda da otomotiv sektöründe yer almaktayım. Deniz kayağı ise tama-men bir hobi olarak gelişti diyebilirim. Yani çok sporcu bir kökenden gelmiyorum. İlk deniz kayağına 1982 se-nesinde Almanya’da rastladım. Daha sonra 1992 sene-sinde Türkiye ’ye dönünce bu sporla ilgilenebileceğim arkadaşlar aradım kendime. Birkaç arkadaş bir araya geldik ve 15 senedir bu sporla ilgileniyoruz. Önce sa-dece kendi aramızda ilgilendiğimiz ve faaliyet göste-diğimiz bir arkadaş grubuyduk. Sonra bunu derneğe dönüştürmeye karar verdik. Derneğimizin kuruluşu da 2006 senesinde gerçekleşmiş oldu.

Peki bu spora başlamaya nasıl karar verdiniz? Neden deniz kayağı?

Dediğim gibi ilk Almanya da karşılaştığım bu sporda, önceleri katlanabilir kanolar vardı. Bunlar ilk defa 100 sene önce yapılan ahşap iskelet üzerine brandanın gerilmesiyle yapılan teknelerdi. İlk bunlara merak sal-mıştım. Bu tekneleri katlayıp taşıyabiliyorsunuz çok tatlılardı. Türkiye’ye gelince bu teknelerden bir tane getirterek birkaç tane imal ettirdik ve bu şekilde ilk kü-rek çekmeye başladık. Fakat bir süre sonra katlanabi-lirlerden, yekpare plastik olanlara geçtik.

Peki katlanabilir kanodan farkı nedir yekpare kano-ların?

Katlanabilirler iki kişilikti. Yekpare olanlar ise plastik ve tek kişiliktir. Bunların kurma ve açma derdi yoktur, bütün olduğu için suya inmeniz daha az bir zaman alır. Ama tabi bunlarında dezavantajı da var kendi içinde. Taşımak biraz daha sıkıntıdır mesela. Katlanabilirlerde çantanıza yerleştirip her yere götürebilirsiniz. Biz kat-lanabilir kanolarla Kızıl Irmak’a dahi gittik.

Peki yurt dışından getirdikten sonra imal ettirdiğiniz bu tekneler sadece siz ve arkadaşlarınız için miydi? Yoksa Türkiye de satışı için miydi ?

Şimdi tek kişi olmak yetmiyor, yanınıza arkadaş arıyor-sunuz her zaman bu tarz sporlarda. Tabii ne kadar kala-balık olursa, paylaşım o kadar artıyor ve doğru orantılı olarak da aldığınız haz artıyor. Bunun dışında yarışlar yapabiliyorsunuz kendi içinizde. Bu da bir çeşitlilik

kazandırıyor. Biz bu tekneleri yaparak bu sporu yap-mak isteyen arkadaşlarla paylaştık ve başladık.

Üye sayınızın durumunu ele alacak olursak, dün ve bugün nasıllar ?

İlk başta 8 kişi kurucu olarak başladık. Bugün ise sayı-mız 60’ a ulaştı ve ilgide hızla artıyor diyebilirim.

Peki Bodeka gibi bir derneği kurmak planlı bir süreç miydi ? Yoksa hadi artı bir derneğimiz olsun diyerek mi start verdiniz?

Şimdi bir defa şöyle bir gerçek var, bu dünyada olabi-lecek en güzel kıyılar bizim ülkemizde yer almakta. Bu konuda yeterince bilinçli değil belki insanlar ama böy-le. Dünya turuna çıkıp dönen arkadaşlarım dahi aynı şeyleri savunuyorlar. Bizde şöyle düşündük, bu sporu boğazda yapmalı, böylece hem şehrin dışında, hem bir o kadar içinde olabiliriz. Denize ulaşmak en fazla 45 dakika. Bu gibi kolaylıkların yanı sıra boğaz da bir spor yaptığınız için dikkat etmeniz gereken noktalarda olu-yor haliyle. Sonuçta bir deniz trafiği söz konusu olduğu için kurallara itaat ederek yapılmalı, belirli prosedür-lere uyulmalıydı. Rahatça denize girip çıkabilmek için 2 federasyona üye olduk. ADF (Amatör Denizcilik Fe-derasyonu ) ve TKF (Türkiye Kano Federasyonu). Tüm bunlar bize oldukça kolaylıklar ve bu sporu daha rahat yapabilmemizi sağladı.

Boğazda olmanın getirdiği zorluklar vardır elbet bun-lar nelerdir ve nasıl önlem alıyorsunuz?

İnsanlarda hep boğazda spor yapmak çok tehlikeli gibi bir düşünce belirir ama gerekli kurallara uyulduğu tak-dirde hiçbir sorun söz konusu olmuyor. Teknik bilgiler, malzemeler, can yeleği, kask ve tabi tüm bunlara ha-kim bir ekiple önlem almış oluyorsunuz.

Kulüp üyelerinize belirli eğitimler veriyor musunuz?

Temel seviye eğitimleri veriyoruz. Kişi faaliyetlere ka-tılarak, deneyimlerle kendini geliştiriyor. Daha sonra yılda bir Bodekamp adı altında eğitim kampı yapıyo-ruz. Bu da bir çok insan bir arada olduğu için tekniği geliştirmeyi sağlıyor.

Çabuk kavranabilen bir spor mu peki?

Aslında alt yapısında sporcu bir kimlik varsa kavramak çok daha hızlı oluyor. Genelde su sporlarıyla uğraşmış insanlar çok daha hızlı diyebiliriz. Çünkü önemli olan

O2 Dergi |44|

Page 45: O2 Dergi No.05

burada güç değil, estetik hareketlerdir. Biz küreği çek-meyiz, iteriz.O yüzden genelde insanlar ilk başlarda küreği çekerken çok estetik yapamazlarsa, tenisçi bile-ği dediğimiz sorun baş gösterebiliyor. Deniz kayağı es-tetik olarak yapıldığında, çok fazla efor gerektirmediği içinde her yaştan insan ve özellikle bayanlar için büyük imkanlar sunan bir daldır.

Bu alanda,yarışlar ve çeşitli organizasyonlar düzenle-niyor mu?

Dünyada oldukça fazla olmasına karşın ülkemizde de yavaş yavaş oluşmaya başladı. Bu tür yarışları genelde Türkiye Kano Federasyonu düzenliyor. Bunun dışında bu işe ilk olarak başlamış olan yer Kaş’tır. Daha çok outdoor turizm yapan yerlerde ki şirketler sayesinde Kaş ve Meis Adası arasına yarışlar düzenleniyor.

Hiç yurtdışı projeleriniz oldu mu? Ya da yakın zaman-lara planladığınız bir projeniz var mı ?

Yurtdışı projemiz oldu. İsrail’e gittik. Onlarda buraya geliyorlar zaten. Orada eğitim aldık. Kıyıları açık deniz olduğu için daha çok surfe elverişli bir yer. Orda da tek-niği geliştiriyorsun. Ama genel anlamda uluslar arası faaliyetler maliyetli işler. Bizde bu tür projeleri yurtdı-şına çıkarak değil, onları buraya toplayarak yapmaya çalışıyoruz.

Dünyada oldukça yaygın olan bu sporun Türkiye’de bulunduğu yer için neler düşünüyorsunuz? Yeterince geliştik mi yoksa daha çok mu başındayız dersiniz ?

Kanoda 3 branş vardır. Akarsu, durgun su ve deniz ka-yağı. Bizim ki yani deniz kayağı olimpik değildir. Olimpik olmadığı zamanda büyük kulüpler pek ilgi duymuyor. Ama henüz başındayız bence ve daha çok gelişmesi la-zım. Ülkemizde malzemeye ulaşmak bile zor. Kendimiz hepsini üretebiliriz tüm imkanlara sahibiz ama böyle bir pazar olmadığı için üretemiyoruz.

Diyelim ki, okuyucularımızdan bazılarının çok hoşuna gitti ve ilgisini çekti. Bu insanlara bir tavsiyeniz var mı?

Bu işe başlayacaksınız, kendi teknenizi kendiniz yapın derim. Bakın Almanya da akarsu için 72 olimpiyatların-da hazırlanan bir parkur var. Ve burada her sene karton kutu yarışları yapılır. 3 saat zaman, karton kutu, makas verilir, yaptığınız bu tekne ile de akarsuya atlayıp yarış yapıyorsunuz. Yani bu şekilde bile bu spor yapılıyor.

Basit bir ahşap üzerine bir branda ile bu tarz bir tekne yaparak suya çıkabilirsiniz. İnanın kendi yaptığınız tek-ne ile suda olmak çok daha büyük bir hazdır.

Türkiye de insanlar spora daha çok üniversite kulüp-leriyle tam olarak başlıyor diyebiliriz. Bu branşta ku-lüpleşmeler var mı?

Bildiğim kadarıyla yok. Ya henüz bilinmiyor ya da adre-nalin olmadığı düşünülüyor. Ama aslında Karadeniz ’e gidip orada deniz kayağı yaparsanız, kendinizi çamaşır makinesine girmiş kadar hissedersiniz

Bu ne kadar güvenli bir spordur?

Önce denize çıkmadan hava durumuna bakılır, rüzgar yönü ve şiddeti önemlidir. Kendinizi aşan bir şiddette rüzgarda suya çıkarsanız ciddi bir risk almaktır. Sınırla-rınızı bilmelisiniz her şeyden önce.

Nerelere faaliyet gerçekleştiriyorsunuz?

Paşabahçeden çıkıp, Anadolu kavağı, Göksu arası. Ada-lardan Tekirdağ, Erdek, Gelibolu,Bozcaada,Çandarlı, İğneada, Karaburun ve Kaş gibi. Yani tüm kıyıları kul-lanmaya çalışıyoruz.

Peki Karadeniz de faaliyetleriniz oluyor mu?

Karadeniz zor bir yer. Rüzgar kuzeyden geliyor. Doğru zamanını yakalayıp gitmek gerekiyor. Aksi takdirde kı-yıdan denize açılmak oldukça güç.

Son olarak sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı ?

Herkese kapımız açık, elimizden geldiğince yardım edebileceğimizi söylemek istiyorum. Ve tekrardan en güzel kıyılara sahibiz dolayısıyla daha çok bu sporun yapılmasını arzu ediyoruz. Çok teşekkürler.

Güzel sohbetiniz için O2 dergi ekibi ve okurları adına teşekkür ediyor ve başarılı haberlerinizle görüşmek üzere diyoruz.

O2 Dergi |45|

Page 46: O2 Dergi No.05
Page 47: O2 Dergi No.05
Page 48: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |48|

Page 49: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |49|

Page 50: O2 Dergi No.05

Ailenin küçüğü ile spor ve outdoor

Page 51: O2 Dergi No.05
Page 52: O2 Dergi No.05

Yazı : Caner ODABAŞOĞLU

Çocuk sahibi olmak yaşamlarımızın kaçınılmaz süreci. Aile-ye yeni katılanla beraber hayatımız asla eskisi gibi olmuyor, değişiyor. Yaygın inanç “küçük” üyenin sizin yaşamınızı kı-sıtladığı, sosyal hayatınız ve hobilerinizin etkilediği yönün-dedir.* Bu kesinlikle doğru bir saptama olmakla beraber değişimin hangi yöne doğru olduğu biraz da sizin bakış açı-nıza ve davranışlarınıza bağlı. Eğer doğumdan önceki aktif hayatınızı birebir yaşamaya çalışıyor ve (doğal olarak) uygu-layamıyorsanız, mutsuz olmanız kaçınılmaz. Doğumla bera-ber yaşamınıza yeni bir ortak geliyor. Her yeni yaşında onun dönüşen ihtiyaçlarına cevap vererek yaşam akıyor. Biz 16 aydır içinde büyümekte olan oğlumuzla 2 adet 10k koşusu, 3 kamp, biri uzun birkaç bisikletli gezinti günü ya-şadık. Son 10 ay boyunca, her hafta düzenli sabah koşu-ları yaptık. Bunların dışında şehir içi ve dışı aktivitelerimizi beraber yaşadık. Hiçbirini marifet göstermek, rekor kırmak veya “yapmış olmak” için yapmadık. Beraberce keyif alma-ya dikkat ettik ve adım adım ilerledik. Bunları yaparken feyz aldığımız ve gözlemlediğimiz aile dostlarımızın tecrübeleri-ni inceleyerek kendi ailemize uyan adımlar attık. Tecrübe ile sabittir; Çocukla yapılan her şey “ekstrem”, be-bekle yapılan aktiviteler ise “çok ekstrem” kategoride de-ğerlendirilmelidir. Bu tanımların gerektirdiği planlama ve hazırlık dikkatle yapılmalıdır. Doğada veya spor yaparken, bu “küçük insan” aktivitenin merkezinde olmak durumun-da. Kişisel hırsınızı kontrol ederek, beraber geçirdiğiniz kıymetli zamana odaklanmalısınız. Bu sayede bebeğiniz ve çocuğunuzla yapacağınız kısa orman yürüyüşleri büyük bir Nepal ekspedisyonu hazzını verir ya da gayet vasat bir tem-po ile 30 dakika koştuğunuzda pusetteki surat gülüyorsa olimpiyat madalyasından daha değerli bir ödül alırsınız.

Öğrenme sürecimiz halen devam ediyor, çünkü oğlumuz büyüdükçe değişiyor. Bizim için uygun olan detaylar başka bir aile için uygun olmayabilir, ama herkesin kendine göre yorumlayacağı bazı önemli noktalar aşağıda:

Ortak Hedef:Herşeyden önce aile içinde huzur olmalı. Anne ve baba, planlanan aktiviteye isteyerek yer almalı. Unutmayın ki içi-nizdeki huzursuzluk hem sizin hareketlerinizi aksatır, hem de olumsuz enerjiyi ve gerginliği hisseden bebeğiniz arıza çıkartır. Aynı şekilde anne babasının pozitif enerjiyle elin-den geleni yaptığını gören bebek ve çocuklar da o ortamda bulunmaktan keyif alır, uyum gösterir.

Detaylı Planlama: Bebeğinizle bir şeyler yaparken asla doğaçlama gitmeye gü-venmeyin: Nereye, ne kadar süre, hangi ekipman ve bebek sarf malzemeleri ** ile gideceğinizi, aktivitenin risk analizi, acil durum ve acil destek planlarını düşünerek yola çıkın. 2-3 tekrardan sonra bunlar refleks haline gelecektir.

Uygun Ekipman:Aktivite ve yaşam için kendinize uygun ekipman almayı biliyorsunuz, aynı şey ufaklık için de geçerli. Baston puset ile orman için araziye girdiğinizde hem sizin burnunuzdan gelir, hem de değerli küçüğünüzü gereksiz risklere maruz bırakırsınız. Üstelik mutsuz olduğu zamanlarda neler yapa-bildiğini de unutmayın! Bebeklerin hızla büyüyor olası ekip-man ve kıyafetin kullanım süresini çok kısıtlar. Çevrenizde bir malzeme ve kıyafet zinciri oluşturmayı başarırsanız spo-ra özel şeyler için daha rahat bütçe ayırabilir veya elden ele paylaşabilirsiniz.

Güvenlik : Bütün küçüklerin, özellikle bebeklerin, yaşlarına özgü has-sasiyetleri vardır. Örneğin bebekler fazla titreşim ve darbe almamalı, pusetleri yapılacak işe uygun olmalı ve makul hızlarda kullanılmalıdır. Uyku tulumu veya battaniyesi ne-fes almasını etkilememelidir. Arkanızı döndüğünüzde yanlış yere gidebilir veya yanlış şeyleri oyuncak sanabilirler.*** “Laftan anlama ‘yaş’ları” vardır, mutlaka dikkat etmelisiniz.

Yeterli İnsan Gücü:Bırakın spor veya kamp yapmayı, evin içinde kendi kendine oynayan bir bebeğe göz kulak olmak bile fiziksel ve zihin-sel olarak zorlayıcıdır. Dayanıklılık, güçte dayanıklılık, sprint yeteneği, sürekli pozitif motivasyon ve dingin kalabilmek geliştirmeniz gereken özellikler. Bu yükü paylaşabilmek, dönüşümlü sorumlu olmak sizi çok rahatlatır, herkesin anın keyfini yaşamasını sağlar. Orman kulübesine bavul veya kamp alanına çantaları taşırken birkaç arkadaş çok değerli-dir. Ortak amaçlarda mutabık birden fazla aile beraber do-laşmak hem daha keyifli hem de daha güvenlidir.

Bilinmeyene Hazırlıklı Olma ve Doğaçlama:Yukarıdakilere istediğiniz kadar dikkat ederseniz edin, be-bekle her an her şey olabilir. Hava koşulları, tesis alt yapı-sı gibi mücbir sebeplere ek olarak diş çıkartma, ateş, gaz, iştahsızlık, uykusuzluk, belli bir oyuncak isteme (elbette yanınızda olmayan) vb. arızalar çıkabilir. Doğaçlama çözüm-ler ile bir kısmını aşabilirsiniz. Takıldığınız ve programdan geri adım atmanız gereken durumlarda asla çocuğunuza sinirlenmeden dönüşe geçmelisiniz. Siz oraya kadar gitme cesaretini gösterdiniz, o da elinde geldiğince size ayak uy-durmaya çalıştı. Döndüğünüzde her şeyin üzerinden geçip bir sonraki denemenin nasıl daha başarılı olabileceğini ça-lışabilirsiniz.

Çocuğunuzla keyifli aktiviteler yapmanız ve belki bir gün ai-lece karşılaşmak dileğiyle.

* Çocuğunu başkasına çakıp aynı hayata devam edenler kapsam dışıdır.** Alt değiştirme seti, yedek kıyafetler, mama-süt ve uygun besleme aparatları, oyuncaklar, temizleme mendili, vb*** Bir tomar ip, naylon poşet, kamp ocağı veya ateşi, cılız dere, kelebe-ğin peşinden ormanın derinlikleri, vb ∞ (sonsuz) olasılık.

O2 Dergi |52|

Page 53: O2 Dergi No.05
Page 54: O2 Dergi No.05
Page 55: O2 Dergi No.05
Page 56: O2 Dergi No.05

O2 Dergi |56|

Page 57: O2 Dergi No.05
Page 58: O2 Dergi No.05
Page 59: O2 Dergi No.05

KALDI ALADAĞLARIN İNCİLERİNDEN

Doğa’yı özlemişken, bu defa yurdun göbe-ğine, İç Anadolu’ ya çevirdik rotayı. Aladağ-lara gitmeli Kaldı’yı ziyaret etmeli, ikramla-rını kabul edip, sineye alıp dönmeli dedik

Page 60: O2 Dergi No.05

Yazı & Fotoğraf : Nurcan TARHAN

Faaliyet, faaliyet diye yanıp tutuşurken, şehrin ka-labalığında çığlık atma hissi artmış, doğanın muci-zelerine ihtiyaç duymuşken tam da, bu sırada evet evet, tam bu sırada, hadi gidiyoruz arkadaşlar inci-lerden birine Kaldı’ya …

Doğa’yı özlemişken, bu defa yurdun göbe-ğine, İç Anadolu’ ya çevirdik rotayı. Aladağlar’a git-meli Kaldı’yı ziyaret etmeli, ikramlarını kabul edip, sineye alıp dönmeli dedik.

Nihayet çıktık yola. Önce Niğde’ye vardık. Bunun şerefine ilk iş birer Niğde gazozu patlatmak oldu tabii. Olmazsa olmaz ayinlerdendi bu bizim için, Niğde’yi en derinlerde hissetmek lazımdı. Yeni otogardan, eski otogara yüklendik çantaları Ça-mardı minibüslerine yetişmek üzere. Biz yolday-ken, aynı saatlerde, güler yüzünü görmek, tatlı sohbetini etmek için sabırsızlandığımız Salim am-camızda orda bekliyordu bizi. Ve işte ilerde bir traktör göründü bile, dediğim gibi Salim amca bizi bekliyordu. Salim amcanın elini öpüp atladık trak-törüne. Bir elmanın, 3 elma gücünde suya sahip olduğu,bahçesinden topladığı muhteşem elmala-rından sunmuştu hepimize. Elmalar eşliğinde trak-tör seyahatimiz, o kadar soğuğa, o kadar sıkışıklığa rağmen dünyanın en zevkli yolculuklardandı...

Ve yolculuk bitmiş, Sarı Mehmet’in yurduna Emli Vadisi’ne varmıştık. Birkaç gün sonra görüşmek üzere Salim amcayla vedalaşıp, kamp alanına, ak-şam pınarına doğru yol aldık. Ertesi gün zirve için saat 03:00 da ( gecenin kör karanlığında, demek isterdim ama yıldızlar ve ay ışığı o kadar etkiliydi ki gündüzden bir farkı yoktu adeta ) Kaldı’ya kavuş-mak için yola koyulduk.

Hava açık gibiydi herkes mutlu, ta ki avcı beline varana kadar. Avcıbeline vardığımızda birinin bize şaka yaptığını falan duymak istemiştik. Çünkü bir-kaç saat önce cam gibi açık olan hava, şimdi ne oldu da küsmüştü bize. Ne Kaldı, ne de Alaca hiç biri yüzünü göstermiyordu. Hava fena kapanmıştı, her yer sis, her yer beyaz…

Umut her şeydir ya, bizde onu düşündük, bekle-yelim dedik sabırla. Kahve molası verdik kendimi-ze, sıcak kahve ve biraz çikolatayla da kendimizi ödüllendirdikten sonra havaya baktık tekrar ama o da ne! Hiçbir şeyi değiştirmemiş ki sabrımız. Yola koyulalım birde böyle deneyelim şansımızı. Zira ilk başta ayaklarda hissettiğimiz keskin soğuk, artık vücudumuzun her yerinde dolaşmaya başlamıştı. Biraz yürüdükten sonra, geçide geldik ve işte sab-rın sonu selamet. Kaldı görünmeye başlamıştı bile. Bir oh çekerek, gönül rahatlığıyla patikadan devam ettik ve nihayet bıçak sırtına vardık. Ama asıl olay burada başlıyordu, kelimenin tam anlamıyla bıçak sırtıydı burası. İnce ve keskin, her iki tarafı da uçu-rum üstelik.

Burayı da pür dikkat geçtikten sonra,özlemini çek-tiğimiz Kaldı’ nın zirvesindeydik. Ve tıpkı en başta dediğim gibi, Kaldı eşiz Alaca manzarası ile ikram-larını sunuyordu bize. Görüntüden hafızamıza al-dığımız birer screenshot ile dönüşe geçtik. Öğlen 14:30 gibi kampa varmıştık.

Sonsuz huzur ve eğlenceyle geçen bir faaliyet daha bitmişti. Ama yapmam gerektiğine inandığım bir şey daha vardı. O da Mehmet ağabeyin, aklıma düşürdüğü “iğde tatlısını” bulup yemekti - sadece bir şehir efsanesi -.

O2 Dergi |60|

Page 61: O2 Dergi No.05
Page 62: O2 Dergi No.05
Page 63: O2 Dergi No.05
Page 64: O2 Dergi No.05

ÜRÜN İNCELEME

Hazırlayan : Samet KESEN

O2 Dergi ekibi olarak soğuk kış günleri öncesi sizlere teknik fikir verebilmesi için şehir ve hafif doğa koşullarında kullanılabi-lecek 10 trekking botunu incelemeye aldık. Bu yazıyı okumadan sakın ayakkabı almayın!

Boreal MoabMoab, yüksek kalitedeki dağcılık botları ile bilinen Boreal firmasının yürüyüş ve hafif aktiviteler için ürettiği iddialı modellerden biri. Standart nefes alabilir astara, belli oran-larda su geçirmezlik özelliğine ve orta sertlikte tabana sa-hiptir. Doğa yürüyüşleri ve şehir kullanımı için ideal dağcılık kullanımı için elverişsiz bir model.

Asolo Atlantis GTXRadikal bir şekilde aşırı spor tarzda ve canlı renk kombinas-yonlarından oluşan Asolo modelleri çok tutan dağcılık serisi botlarının yanısıra doğa yürüyüşleri gibi daha hafif aktivite-ler için geliştirdikleri modellerle de oldukça iddialı. Atlan-tis GTX Asolo’nun kendi geliştirdiği astar, taban gibi bir çok donanımın yanısıra standart Gore-tex gibi membranlarla ürününü daha güçlü kılıyor. Şehir hayatı ve doğa yürüyüş-leri için uygun ancak sert dağcılık aktiviteleri için yetersiz bir bot.

Salewa Hawk GTXTekstil ve teknik malzeme konusunda kendini kanıtlayan Sa-lewa ayakkabı konusunda da oldukça iddialı. Ele aldığımız Hawk GTX modeli Salewa’nın Alpine Active yani sert ko-şullar için üretilmiş serisinden bir ürün. Standart Gore-tex astar ve şok emici orta sertlikte taban özellikler arasında. Şehir yaşamı için oldukça şık, doğa yürüyüşleri için ise ol-dukça güçlü bir bot.

Lafuma Rando 4 GTXÜlkemizde bilinirliği en yüksek markalardan olan Lafuma’nın orta segment ürünlerinden biri olan Rando 4’ü ele alıyo-ruz. Lafuma yaygın satış ağı ve fiyat/performans dengesi ile ülkemizde en çok kullanılan şehir botlarından biri olmaya devam ediyor. Rando 4 ise yumuşak taban ve Gore-tex as-tarla şehir hayatı için yeterli olsada doğada çok konforlu ve yüksek performanslı olmayacaktır.

Lafuma Crosstour GTXLafuma’nın Rando 4’den daha üst segment bir ayakkabısı olan Crosstour ek olarak Vibram taban ve daha sağlam bir çarşak bant gibi özellikler sunsa da, tamamen deri olan dış yüzeyi solumayı engelliyor ve toplamda ayakkabı ağırlığını arttırıyor. Doğa aktiviteleri için uygun olduğu kadar şehir kullanımı içinde uygun. Ancak dağcılık kullanımı için tercih edilmemeli.

O2 Dergi |64|

Page 65: O2 Dergi No.05

Lafuma Midtech GTXLafuma’nın yeni segment özellikli bir botu olan Midtech sıradışı sportif görüntüsü ile dikkat çekiyor. Üzerindeki Gore’tex membran ve Vibram orta sert taban ile doğa yü-rüyüşlerinde ve hafif outdoor aktivitelerde iyi performans göstereceğini gösteriyor. Ancak dağcılık kullanımı için uy-gun değil.

Meindl Atlanta GTXTürkiye’de çok yaygın olmamasına rağmen üstün perfor-mans özellikleri ile dikkat çeken Meindl’dan hafif sınıf bir trekking ayakkabısı. Dış kısmındaki Cordura-süet yapısı dar-belere karşı dayanıklılık, iç kısmındaki Gore-tex astar ise yüksek su geçirmezlik özelliklerini sağlıyor. Orta sert tabanı hafif doğa aktivitelerinde rahatlık sağlayacak bir asimetrik kesime sahip. Doğa aktiviteleri için uygun olduğunu belirt-sek de, ağır dağcılık aktiviteleri için uygun olmadığı açık. Şehir hayatında da kot pantolonun altında iyi durabilecek bir model.

Merrel Thermo 6 GTXDoğa sporlarına hitap etse de ülkemizde daha çok şehir kul-lanıcılarının tercihi olan Merrel’dan hafif doğa aktiviteleri-ne uygun bir model. Gore-tex astar ve Vibram taban temel özellikler. Buna ek olarak darbelere karşı koruma sağlayan çarşak bant ve deri dış katman ayakkabıya oldukça sağlam-lık katıyor. Şehir için oldukça iyi bir model.

Salomon Quest 4D GTXÖzellikle maceracı doğa sporcularının vazgeçilmez markası olan Salomon, trekking botları ile de trail-running ayakka-bıları kadar iddialı. Tamamı ile kendi geliştirdikleri teknoloji-lerden oluşan Salomon Quest 4D gore-tex membranı ile de oldukça iddialı. Yüksek doğa performansı için olduğu kadar şehir kullanımı içinde oldukça uygun. Yalnız ağır dağ faali-yetlerine katılmadan önce bir kez daha düşünmeyi tavsiye ediyoruz.

Millet Aerial Mid GTXÜstün performans ve kullanım özellikleri ile meşhur Millet’den orta sınıf bir dağ-trek ayakkabısı. Gore-tex membran ve Vibram taban gibi özelliklerin yanısıra güçlü ve sağlam olması hem şehir hayatında hemde sert doğa ko-şullarında kullanabileceğinizi gösteriyor.

ÜRÜN İNCELEME

TREKKİNG BOTLARI

O2 Dergi |65|

Page 66: O2 Dergi No.05

SİZ MACERANIZI NASIL ALIRSINIZ ?

OXYGEN OUTDOORMACERAYA GİDEN YOLw w w. ox yg e n o u t d o o r. n e t