Upload
santigrat-daikin-tuerkiye-yayinidir-published-by-daikin-turkey
View
246
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
SANTİGRAT DAIKIN TÜRKİYE YAYINIDIR / PUBLISHED BY DAIKIN TURKEY “SAKURA KIZLARI” PROJESİ İLK MEYVESİNİ VERDİ THE FIRST FRUITS OF THE “SAKURA GIRLS” PROJECT “BULUT” TEKNOLOJİSİ HAYAT KURTARIYOR “CLOUD” TECHNOLOGY SAVES LIFE “IŞIK YILI” KUTLANIYOR CELEBRATING “THE YEAR OF LIGHT” OSMANLI RAMAZAN’I BİR BAŞKA YAŞARDI RAMADAN BACK IN THE OTTOMAN DAYS YENİ YÖNETİM BİNAMIZA TAŞINDIK DAIKIN IN ITS NEW HEADQUARTER
Citation preview
santi̇gratDAIKIN TÜRKİYE YAYINIDIR / PUBLISHED BY DAIKIN TURKEY
TEMMUZ/JULY l AĞUSTOS/AUGUST l EYLÜL/SEPTEMBER 2015 SAYI/ISSUE 29
İ
Yİ B
AYRAMLAR! HAPPY EID!
“BULUt” tEKnOLOJi̇si̇ HaYat KUrtarIYOr“CLOUD” TECHNOLOGY SAVES LIFE
“IŞIK YILI” KUtLanIYOrCELEBRATING “THE YEAR OF LIGHT”
OsManLI raMaZan’I Bi̇r BaŞKa YaŞarDIRAMADAN BACK IN THE OTTOMAN DAYS
YEni̇ YÖnEti̇M Bi̇naMIZa taŞInDIKDAIKIN IN ITS NEW HEADQUARTER
“saKUra KIZLarI” PrOJEsi̇ i̇LK MEYVEsi̇ni̇ VErDi̇tHE FIrst FrUIts OF tHE “saKUra gIrLs” PrOJECt
Yaz mevsimi genel seçim telaşıyla başladı. Sadece
Türkiye değil, dış dünya da büyük bir dikkatle
takip etti seçimleri. Seçim sonuçları tek bir partiyi
işaret etmedi ama genel kanı ülkedeki istikrarın
sürmesinden yanaydı. Şimdi hükümetin kurulma
süreci başladı. Bunun için erken seçimin de dahil
olduğu çeşitli senaryolar var. Biz içeride, seçim
telaşı, hükümetin kurulması gibi süreçleri yaşarken
komşumuz Yunanistan tarihi bir karar almak üzere
referanduma gitti. Komşu, önceki hükümetlerin
borçlarını ödemeyeceğini, bunun kendilerine en
uygun biçimde yapılandırılmasını istiyordu. Çoğunluk
hükümeti destekledi. Bu sonuç kimilerine göre AB’ye
karşı kazanılmış bir zafer, kimilerine göre de AB’den
çıkmaya kadar uzanan kötü bir sürecin başlangıcı…
Bekleyip, göreceğiz…
Aynı günlerde dünyanın en büyük ekonomilerinden
biri olan Çin’den de ekonomik sıkıntıları işaret eden
sesler yükselmeye başladı. Çin borsası bir ay gibi
bir sürede yüzde 25’e ulaşan değer kaybı yaşadı.
Şirketlerin piyasa değeri milyar dolarla ifade edilen
miktarlarda eridi. Bu da olası bir krizin ne kadar yakın
olduğunu gösteriyor.
Dünyanın gündemi hayli karışık. Bizim gibi birçok
şirket gelişmeleri dikkatle izliyor. Gelişecek olası
durumlar için stratejiler üretmek bu gibi zamanlarda
çok önemli. Umuyorum bütün bu dalgalanmalar yerini
umut dolu günlere bırakır…
“Sakura Kızları” projemizin ilk meyvelerini almak, bizi
en çok sevindiren olayların başında geldi. KALDER,
KOSGEB ve Daikin işbirliği ile hayata geçen bu proje
ile 8 başarılı girişimci kadın sektörde yerlerini almış
oldu. Projenin ikinci etabı için de geri sayımı başlattık.
Konuyla ilgili detaylı haberimizi dergimizin ilerleyen
sayfalarında okuyabilirsiniz.
Bütün bu belirsizlikler ve karmaşa sırasında Ramazan
ayı manevi dünyamıza derinlik kazandırıyor. Bayram
geldiğinde birçok sorunun çözüldüğü, endişelerin
bittiği günlerin de gelmesini diliyorum…
Bayramınız kutlu olsun…
Summer began with the rush of general elections. Not
only Turkey, but the entire world warily followed the
elections. The election results failed to point a single
party, but the general opinion was in favour of continu-
ing stability. Now the government formation is in pro-
cess. Various scenarios include early elections. As we are
experiencing the election rush and government forma-
tion processes, our neighbour Greece held a referandum
for a historic decision. The neighbour refused to pay the
debts of former governments, and asked for a proper
restructuring. The government was supported by the
majority. For some, the results signify a vistory against
the EU, for others it is the start of a tough process which
will lead to leaving the EU… We have to wait and see…
In the meantime, voices of economic problems started to
rise from the massive economy of China. Chinese stock
exchange lost value up to 25 per cent within one month.
Market value of companies devaluated as much as billion
of dollars, which indicate how close a potential crisis is.
The global agenda is quite unsettled. Most companies
including us keep a close track of the news. Developing
strategies for potential circumstances is crucial at such
times. Hopefully, all these fluctuations will soon be rep-
laced by hope…
The first fruits of our “Sakura Girls” project have caused
us great joy. The co-project of KALDER, KOSGEB and
Daikin gained eight successful women entrepreneurs to
the sector. The second phase of the project is counting
down. You can find the project in full detail in the follo-
wing pages.
Among all these incertainities and confusions, the month
of Ramadan brings depth in our moral world. I hope the
eid will bring solutions to most problems and worries…
Happy Eid…
3
Dünyanın gündemi karışık…ÖNSÖZ/FOREWORD
HASAN ÖNDERDaikin Turkey CeO
HASAN ÖNDERDaikin TÜrkİye CeO
The global agenda is quite unsettled…
10 28
36
KOSGEB, KALDER VE DAIKIN İŞBİRLİĞİ İLE OLUŞTURULAN “SAKURA KIZLARI” PROJESİ İLK MEYVELERİNİ VERDİ. EĞİTİMDEN GEÇEN ADAYLAR, DÜZENLENEN BİR TÖRENLE ANAHTARLARINI ALDILAR.
DÜŞÜK KÜRESEL ISINMA POTANSİYELİNE SAHİP SOĞUTUCU AKIŞKAN R32 İLE İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR. DAIKIN BU SÜRECİ HIZLANDIRACAK ÇALIŞMALARIN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR.
DAIKIN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BUNDAN BÖYLE ATAŞEHİR’DE YER ALAN ALLIANZ TOWER’DAKİ YENİ BİNASINDAN HİZMET VERECEK. BİNA, PEK ÇOK İLKİ DE BÜNYESİNDE BARINDIRIYOR.
RAMAZAN AYI, OSMANLI DÖNEMİNDE OLDUKÇA FARKLI YAŞANIRDI. BUGÜN ÇOKTAN UNUTULMUŞ RİTÜELLER VARDI... GEÇMİŞE KISA BİR YOLCULUK YAPMAK İSTERSENİZ YAZIMIZA BİR GÖZ ATIN...
THE “SAKURA GIRLS” CO-PROJECT BY KOSGEB, KALDER AND DAIKIN BORE THE FIRST FRUITS. THE CANDIDATES SUCCESSFULLY COMPLETED THE TRAINING AND WERE PRESENTED THEIR KEYS.
THE COOLING LIQUID R32 RESHAPES THE CLIMATIZATION SECTOR WITH LOW GLOBAL WARMING POTENTIAL. DAIKIN IS LEADING THE ACCELERATION PROCESS.
DAIKIN HEADQUARTERS MOVED TO ITS NEW ADDRESS IN THE ALLIANZ TOWER, ATAŞEHIR. THE BUILDING IS A TRAILBLAZER IN MANY ASPECTS.
İÇİNDEKİLER/CONTENTS
164
THE MONTH OF RAMADAN WAS A UNIQUE EVENT DURING THE OTTOMAN PERIOD. IT WAS SEIZED WITH MANY RITUALS WHICH NO LONGER SURVIVE… HERE IS A LOOK AT THE PAST…
REKLAMCILIĞIN OSCAR’I OLARAK KABUL EDİLEN EFFIE, İKİNCİ KEZ DAIKIN’IN OLDU... BU YIL 7’NCİSİ DÜZENLENEN ETKİNLİĞE 366 BAŞVURU OLMUŞTU...EFFIE AWARDS, WHICH IS RENOWNED AS THE ADVERTISING OSCARS, CELEBRATED DAIKIN FOR THE SECOND TIME. IN ITS 7TH YEAR, THE EVENT ATTRACTED 366 APPLICATIONS. 22
TİCARİ AMAÇLA YAPILAN GÖSTERİŞLİ IŞIKLI TABELALAR, IŞIL IŞIL AYDINLATILAN BİNALAR, DIŞ CEPHE VE SOKAK AYDINLATMALARINDA YAPILAN HATALAR IŞIK KİRLİLİĞİNİ ARTIRIYOR. BM BU NEDENLE 2015 YILINI “IŞIK YILI” OLARAK İLAN ETTİ.SPLENDENT FLASHING SIGNS INTENDED FOR COMMERCIAL PURPOSES, SPARKLING BUILDINGS, STREET LIGHTING MISTAKES INCREASE LIGHT POLLUTION. THEREFORE, THE UN ANNOUNCED THE YEAR 2015 AS “THE YEAR OF LIGHT”. 30
DAIKIN, BAŞTA AVRUPA OLMAK ÜZERE TÜM DÜNYADA YATIRIMCI VE MÜTEAHHİTLERİN GİDEREK ARTAN “YEŞİL BİNA SERTİFİKASYONU” TALEPLERİNE YANIT VEREBİLMEK İÇİN UZMAN KADROSUNU GENİŞLETİYOR. DAIKIN ENHANCES THE TEAM OF EXPERTS TO MEET THE INCREASING “GREEN BUILDING CERTIFICATION” DEMANDS OF INVESTORS AND CONTRACTORS IN EUROPE AND THE REST OF THE WORLD. 44
TEKNOLOJİNİN GÜNLÜK HAYATTA VE İŞ YAŞAMINDA DAHA ÇOK YER KAPLAMASI MALİYETLERİ HEM DE YETİŞMİŞ İNSAN GEREKSİNİMİNİ ARTIRDI. BU NOKTADA DEVREYE GİREN BULUT TEKNOLOJİSİ ADETA CAN SİMİDİ OLDU...THE EXPANDING USE OF TECHNOLOGY IN DAILY LIFE AND BUSINESS INCREASED THE COSTS AND THE NEED FOR QUALIFIED PERSONNEL. AND AT THIS VERY POINT, CLOUD TECHNOLOGY BECAME A LIFE SAVER… 46
SEÇİM SONRASI SENARYOLAR BUGÜNLERDE EN ÇOK KONUŞULAN KONU. BU KONUDA HERKESİN BİR FİKRİ YA DA YORUMU VAR. MEKSA YATIRIM MENKUL DEĞERLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI FİGEN ÖZAVCI, SÜRECİ DERGİMİZ İÇİN YORUMLADI. POST-ELECTION SCENARIOS ARE THE HOT TOPICS IN THE RECENT DAYS. EVERYONE HAS AN IDEA OR A COMMENT ABOUT IT. MEKSA INVESTMENT AND SECURITIES VICE GENERAL MANAGER FİGEN ÖZAVCI EVALUATED THE PROCESS. 54
SON YILLARDA DÜNYAYI SARAN YOGA NEDİR HİÇ MERAK ETTİNİZ Mİ? HER YAŞTA KİŞİNİN YAPABİLECEĞİ YOGA, HAREKETLER VE NEFES TEKNİKLERİNİN TÜMÜ OLARAK TARİF EDİLİYOR. HAVE YOU EVER WONDERED WHAT THE TRENDING YOGA TOPIC IS ABOUT? SUITABLE FOR ALL AGES, YOGA CAN BE DEFINED AS A HOLISTIC PHILOSOPHY OF POSTURES AND BREATHING TECHNIQUES. 58
ARTIK HERKES NAKLEN YAYIN YAPABİLİR! BUNUN İÇİN IOS İŞLETİM SİSTEMİYLE ÇALIŞAN BİR CEP TELEFONUNUZUN OLMASI YETERLİ. MECRA O KADAR YENİ Kİ, TELİF HAKLARI VE CEZA KOŞULLARI HENÜZ BELİRLENMEMİŞ...NOW EVERYONE CAN BROADCAST ONLINE! ALL YOU NEED IS A CELL PHONE WITH IOS OPERATING SYSTEM. THE FIELD IS SO BRAND NEW THAT PENALTY CODES ARE YET LACKING. 66
YOLUNUZ EDİRNE’YE DÜŞERSE TUNCA NEHRİ KENARINDAKİ SULTAN II. BEYAZID KÜLLİYESİNE MUTLAKA UĞRAYIN. EDİRNE’YE BİR HASTANE KAZANDIRMAK İÇİN KURULAN KÜLLİYE HALEN MÜZE OLARAK ZİYARETÇİLERİNİ BEKLİYOR. IF YOU HAPPEN TO PASS EDIRNE, MAKE SURE TO VISIT THE SULTAN BEYAZID II ISLAMIC-OTTOMAN SOCIAL COMPLEX BY THE TUNDHZA RIVER. ESTABLISHED AS A HOSPITAL IN EDIRNE, THE COMPLEX NOW WELCOMES VISITORS AS A MUSEUM. 76
ÜNLÜ BİLARDOCUMUZ SEMİH SAYGINER VE TÜRK MİLLİ TAKIMI OYUNCULARININ NEFES KESEN GÖSTERİLERİYLE KATILDIĞI DAIKIN BİLARDOMAX LİGİNDE FİNALLER YAPILDI. FINAL GAMES HAVE TAKEN PLACE AT DAIKIN BILLIARDSMAX LEAGUE WITH BREATHTAKING SHOWS OF OUR FAMOUS BILLIARDS PLAYER SEMİH SAYGINER AND THE TURKISH NATIONAL TEAM. 82
u
u
u
u
u
u
u
u
u
SANTİGRATTEMMUZ/JULY l AĞUSTOS/AUGUST l EYLÜL/SEPTEMBER
2015 SAYI/ISSUE 29
Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi
On Behalf of Daikin Air Conditioning Ind. Trade Inc.Hasan Önder
Yönetim YeriKüçükbakkalköy Mahallesi, Kay›fldağ› Caddesi,
Rönesans Tower No:1 34750 ‹stanbulTelefon : 0216 453 27 00 (Pbx)
Faks : 0216 671 06 00www.santigrat.com.tr [email protected]
Yazıişleri Müdürü (Sorumlu)Editor in Chief (Managing)
Şule Şentarlı
Kreatif Direktör/Creative DirectorBelma Kuyucu
Editör (Kurumsal) Editor (Corporate)Hülya Dinçer
Editör (İçerik) Editor (Content)Salih Akkaya
Fotoğraf/PhotographyDeniz Açıksöz
Katkıda Bulunanlar/ContributorsLale Erol Ulutaş, Nuran Savaş,
Cihan Demirşevk, Ebru Damran D.
Bu yayının her hakkı saklıdır. Bu dergide legal olarak yayımlanan yazı, makale, fotoğraf, çizgi roman ve illüstrasyonların sorumlulukları
sahiplerine ait olup, copyright hakları Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş.’ye
aittir. Daikin Isıtma ve Soğutma Sistemleri San. Tic. A.Ş.’den yazılı izin alınmaksızın herhangi bir ortamda çoğaltılması, basılması, referans
gösterilmesi ve yayımlanması yasaktır.
All rights reserved. The legal responsibility for all the articles, images and illustrations published in this magazine belong to their owners,
whereas their copyrights to Daikin Air Conditioning Systems Ind. Trade Inc. Reproduction in whole or part without the written permission of Daikin Air Conditioning Systems Ind. Trade Inc. is strictly prohibited.
5
Dünya enerji devi General Electric, yenilenebilir enerjinin, mevcut enerji şebekesine daha etkin bir şekilde entegre olma-sına yardımcı olması planlanan dijital rüzgar santrali tekno-lojisini açıkladı. Bu teknoloji, bir rüzgâr santralinin enerji üretimini yüzde 20’ye kadar artırıyor ve rüzgâr endüstrisi için yaklaşık 50 milyar dolarlık bir değer üretilmesine olanak tanıyor. Teknolojinin kullanımı-nın artmasıyla yenilebilir ener-jilerin maliyetlerinin düşmesi de bekleniyor.
Dijital enerji santrali geliyor / Digital power plant is on the way
YouTube’da 8K keyfi! / YouTube presents 8K pleasure!
Global energy leader General Electric announced the digital wind plant technology which is aimed to contribute to a more efficient integration of renewable energy to the present energy network. The technology increases the energy produced by a wind plant up to 20 per cent and enables 50 billion dollars worth value generation for a wind plant. Energy costs are expected to decrease with the increased use of technology.
YouTube’s recently introduced 4K video quality presenting a higher quality watching experience is now 8K. Popular video producer Marques Brownlee an-nounced YouTube’s new video standard of 8K (4.320p) resolution on his Google+ account. Keep in mind that a good internet connection and 8K compatible monitor is required to enjoy the service.
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
T E C H N O L O G YTECHNOLOGY TECHNOLOGYTECHNOLOGY
TEKNOLOJİ TEKNOLOJİTEKNOLOJİ
TEKNOLOJİT EKNOLO J İ
TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİTEKNOLOJİ
YouTube’un geçtiğimiz yıllarda çıkardığı ve video izleme keyfini arttıran 4K video kalitesi artık 8K’ya çıktı. YouTube’un 8K (4.320p) çözünürlükteki yeni video des-teğini popüler video yapımcısı Marques Brownlee, Google+ hesabından duyur-du. Tabii ki videoyu izlemek için iyi bir internetinizin ve 8K’yı destekleyecek bir bilgisayar ekranınızın ya da televizyonu-nuzun olması gerektiğini hatırlatalım.
6
Nice Architects şirketi tarafından tasarlanan Ecocapsules isimli tasarım, her yerde ve koşulda yaşam imkânı sunan çevreci bir mini ev. Bilim kurgu tasarımlarını anımsatan bu fütüristik dizayn içerisinde güneş ve rüzgar enerjisinden faydalanan sistemleri barındırıyor. Böylelikle sıcak su, ısın-ma ve elektrik ihtiyacını karşılıyor. Yağmur suyu yakalayan bir sistemle su depolayabilen Ecocapsules, bu sayede su ihtiyacını da çevreci şekilde gideriyor.
İspanyol Javier F. Ponce çevre-ye yararlı kentsel tasarımlarına bir yenisini ekledi. Akıllı Yüzer Çiftlikler adını verdiği proje ile suda bitki yetiştirme yöntemi ile sebze üretmeyi hedefliyor. Aynı zamanda akuakültür ile deniz ta-rım faaliyetleri de çiftliğin planları arasında bulunuyor. Dikdörtgen şekilde yüzer balık çiftliklerinden ilham alarak tasarlanan çiftlik, nü-fus artışı karşısındaki gıda kıtlığı soru çözümüne katkı sağlamayı amaçlıyor.
Rüzgar ve güneş enerjisi ile çalışan geleceğin evi “Ecocapsules” Wind and solar-powered house of the future: “Ecocapsules”
Güneş enerjisi ile çalışan “Akıllı Yüzer Çiftlikler” / Solar-powered “Smart Floating Farms”
Designed by Nice Architects, Ecocapsules is a mini eco-house enabling living conditions anywhere and under any circumstance. Reminding of sci-fi creations, the futuristic design comprises wind and solar powered systems, hereby providing hot water, heating and electricity. Ecocapsules can stock water by holding rain, thus presents an environmentalist opportunity to answer the water need.
Spanish Javier F. Ponce presents another eco-friendly urban design. The Smart Floating Farms project targets vegetable production by hydroponics method. Aquaculture and sea farming are also among the farm’s projections. Inspired by rectangular fish farms, the farm aims to contribute to providing solutions against food shortage due to increasing population.
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY TECHNOLOGYTECHNOLOGYTEKNOLOJİ
TEKNOLOJİTEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİTEKNOLOJİ TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
7
Microsoft introduced Surface Hub for offices and companies to the market. The giant screen computer serves as a “meeting center” with multi touch screen, skype service and 4K image quality. Incorporating Intel Core i7 processor and Nvidia GPU, Surface Hub is on sale with Windows 10 and Office.
20 yaşındaki üniversite öğrencisi 5 yılda okyanusları temizlemeyi hedefliyor. Dünyanın en büyük çaplı temizleme sistemi 2 kilometre genişliğinde temizleme işlemi gerçekleştirebiliyor. Japonya’nın Tsuşima Adası kıyılarında test çalışmalarına başlayan sistem, çöpleri yönlendirdikten sonra birikenleri yüzen bariyerler yardımı ile toplanabilir hale getiriyor. Ayrıca sistemin sudaki canlı yaşamına da zarar vermeyeceği söyleniyor.
5 yılda okyanuslar temizlenir mi? / Can oceans be cleaned in 5 years?
A 20 year old college student is planning to clean the oceans within 5 years. The world’s largest-scaled cleaning system can do cleaning in 2 kilometers width. Tested in the Japanese Tsushima Island shores, the system directs wastes to collect them through floating barriers. The system is claimed to preserve the life in water.
Hem ofis hem TV hem de PC! / Office, TV and PC at once!?
Microsoft’un sadece ofisler ve şirketler için çıkardığı Surface Hub satışa sunuldu. “Toplantı merkezi” gibi görev yapabilen dev ekranlı bilgisayar, çoklu dokunmatik ekranı, skype ile görüşme yapabilme olanağı ve 4K görüntü kalite-si sunuyor. İçeriğinde Intel Core i7 işlemci ve Nvidia GPU barındıran Surface Hub, Windows 10 desteği ve Office ile birlikte satışa çıktı
8
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
T E C H N O L O G YTECHNOLOGY TECHNOLOGYTECHNOLOGY
TEKNOLOJİ TEKNOLOJİTEKNOLOJİ
TEKNOLOJİT EKNOLO J İ
TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİTEKNOLOJİ
NASA gave Boeing the order for the first CST-100 space taxi to transport its com-mercial crew to the international space station. The taxi is planned to start human spaceflights in 2017. At present, the space station transportations of the American astronauts are realized by Russia at the expense of 70 million dollars per seat. The estimated seat price of NASA’s Boeing Space X is 58 million dollars.
Araştırmacılar, Himalayaların Everest bölgesindeki buz-ların, 2100 yılına kadar yüzde 73 ila yüzde 96 oranında kaybedileceğini öngörüyor. Everest Dağı, mevsimsel buzul erimesinin yaşanmasının ardından bölgedeki canlılar için ha-yati olan su kaynaklarını sağlıyor, ancak yok olan buz, aynı zamanda birçok doğal riski ortaya çıkartıyor. Eriyen buzun oluşturduğu su, dev ölümcül sellere dönüşmeden önce biri-kinti barajlarının ardında toplanması gerekiyor.
Günlük yaşam yardımcısı kontakt lensler devri başlıyor. Google’ın şeker hastaları için ürettiği glikoz ölçer kontakt lens bu konuda üretilen ilk ürünlerden. Henüz test aşamasında olan lensin arasına ufacık bir kablosuz çip ile küçük bir glikoz sensörü yerleştiriliyor. Bu ikili her dakika başı göz yaşındaki glikozu ölçüyor. Henüz oldukça yeni olan bu teknolojiye bir de LED ilavesi düşünülüyor. Böylece kan şekeri belli bir düzeyin üzerine çıktığında lenste ışık yanacak ve bireyi uyaracak.
2100’de Everest’te buzul olmayacak / No icecaps on Everest in 2100
Google lensler geliyor / Countdown for Google lenses
Researchers predict that the icecaps on the Everest region of the Himalayas will be lost by 73 to 96 per cent by 2100. The Mount Everest provides water resources essential for the living species with the seasonal ice melts, so the disappearing of ice leads to numerous natural risks. The water from the ice melt needs to collect behind barage deposits before turning into huge and fatal floods.
The age of life supporting contact lenses begins! Google’s glucose measuring contact lense design for diabetic patients is one of the first products intended for that matter. A tiny glucose sensor is placed by a mini wireless chip inside the lense, which is currently under testing, to measure glucose in the tear every minute. The new technology is projected to be further improved by LED addition. Accordingly, when the blood sugar is elevated beyond a certain level, the lense will flash to signal the user.
NASA, ticari mürettebatını uluslararası uzay istasyonuna götür getir uçu-şunu yapacak ilk CST-100 uzay taksisi siparişini Boeing’e verdi. Taksi, 2017 tarihinde uçuş-lara hazır olur olmaz insanlı uçuşlara başla-yacak. Günümüzde ABD’li astronotların uzay istasyonuna ulaşımını Rusya sağlıyor ve koltuk başına 70 milyon dolar alıyor. NASA, Boeing ve SpaceX’in koltuk başı fiyatının 58 milyon dolar olacağını tahmin ediyor.
NASA Uzay taksisi yapıyorNASA produces space taxi
9
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY
TECHNOLOGY TECHNOLOGYTECHNOLOGYTEKNOLOJİ
TEKNOLOJİTEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİTEKNOLOJİ TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
TEKNOLOJİ
DAIKIN SAKURA PROGRAMI’NIN İLK KADIN GİRİŞİMCİLERİ İŞ YAŞAMINA ADIMLARINI ATIYORFIRST WOMEN ENTREPRENEURS OF DAIKIN SAKURA PROGRAM ENTERS PROFESSIONAL LIFE
10
DAIKIN’İN YAŞAMA GEÇİRDİĞİ ‘DAIKIN SAKURA PROGRAMI’NA KATILAN İLK KADIN GİRİŞİMCİ ADAYLARI EĞİTİMLERİNİ TAMAMLAMALARININ ARDINDAN İŞ YAŞAMINA ADIMLARINI ATIYOR. KOSGEB, KALDER VE DAIKIN İŞBİRLİĞİ İLE GERÇEKLEŞTİRİLEN VE 3 YILDA 100 KADIN GİRİŞİMCİYE ULAŞMAYI HEDEFLEYEN DAIKIN SAKURA PROGRAMI’NIN İKİNCİ ETABI İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI.
THE FIRST WOMAN ENTREPRENEUR TRAINEES OF THE DAIKIN SAKURA PROGRAM ARE STARTING THEIR PROFESSIONAL LIVES AFTER COMPLETING THEIR TRAININGS. REALIZED WITH THE COLLABORATION OF KOSGEB, KALDER AND DAIKIN, THE DAIKIN SAKURA PROGRAM IS COUNTING DOWN FOR THE SECOND PHASE AND TARGETING TO REACH 100 WOMEN ENTREPRENEURS WITHIN 3 YEARS.
DAIKIN
11
n İklimlendirme sektörünün öncü kuruluşu Daikin, Türkiye Kalite
Derneği (KalDer) ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) işbirliği ile yaşama geçirdiği
“Daikin Sakura Programı” ile üniversite mezunu, girişimcilik potansi-
yeli olan kadınların, bu potansiyellerini ortaya çıkararak geleceğin iş
kadınlarını ülke ekonomisine kazandırıyor.
3 yılda 100 kadın girişimciyi iş hayatına kazandırmayı hedefleyen
Daikin Sakura Programı’nın ilk etabını tamamlayan 8 kadın girişimci,
22 Nisan Çarşamba günü Wyndham Grand İstanbul Levent’te düzenle-
nen törenle plaketlerini aldı. Geçen yıl programa katılan Alev Aktürk
(İstanbul), Emine Mira Demir (İstanbul), Melek Demircan (İstanbul),
Melike Gülbahçe (İstanbul), Müzeyyen Karagöz (Ankara), Özlem
Erginsoy Uruk (Bursa), Pelin Atak (Ankara) ve Zehra Erdem (Ankara)
eğitimlerini başarı ile tamamlayarak, yaşadıkları illerde kendi işyerle-
rini açarak iklimlendirme sektöründeki yerlerini almaya başladı.
n The air conditioning leader Daikin gains the business women of the
future with a graduate degree and entrpreneurship potential to the national
economy by bringing out their potentials with the “Daikin Sakura Program”,
which is realized with the collaborative supports of Turkish Society for
Quality (KalDer) and Small and Medium Industry Development Organization
(KOSGEB).
After successfully completing the first phase of the Daikin Sakura Program,
which aims to gain 100 women entrepreneurs within 3 years to business life,
eight women entrepreneurs were presented plaquets at the ceremony which
took place on April 22, Wednesday at Wyndham Grand Istanbul Levent. Alev
Aktürk (Istanbul), Emine Mira Demir (Istanbul), Melek Demircan (Istanbul),
Melike Gülbahçe (Istanbul), Müzeyyen Karagöz (Ankara), Özlem Erginsoy
Uruk (Bursa), Pelin Atak (Ankara) and Zehra Erdem (Ankara), who had
applied the program last year, successfully completed their training to join the
air conditioning sector by establishing their own firms in their hometowns.
12
Genç girişimcilere sertifikalarının verildiği
gecede, program hakkında bilgi veren
Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder,
Sakura Programı’nı bir sosyal sorumluluk
olarak gördüklerini belirterek, şunları
söyledi: “Kurum felsefesinin temeline
topluma değer yaratacak çalışmaları koyan
90 yıllık köklü bir kuruluş olarak, Saku-
ra Programı’nı Türkiye’deki genç kadın
girişimcileri destekleyen çok değerli bir
sosyal sorumluluk projesi olarak görüyoruz.
Programın birinci etabına katılan 8 başarılı
girişimci kadın ile yola çıktık. Bu prog-
ram ile 3 yılda, 100’ü girişimci ve onların
yanında işe başlayacak 100 kadın çalışan
ile birlikte toplam 200 kadını iş hayatına
kazandıracak olmayı hem sektörümüz hem
de ülkemiz adına çok önemli buluyoruz.”
Sakura Programı kapsamında KalDer ile
birlikte genç girişimcilere finans, girişim-
cilik, perakende ve yönetim eğitimlerinin
yanı sıra teknik konularda eğitim verdik-
lerine de işaret eden Önder, “Kapsamlı bir
eğitim ve hazırlık sürecinin ardından Daikin
bayii olarak aramıza katılan bu 8 genç
arkadaşımız, rol model olarak ekonomik ve
sosyal hayata kazandırılacak” dedi. Önder,
“Spordan iş hayatına kadar kadını hayatın
her alanında desteklemeyi kendine görev
edinmiş bir kuruluş olarak, KOSGEB ve
KalDer ile birlikte böyle bir projeyi hayata
geçirerek bu tür işbirliklerine de örnek
oluşturmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.
Sharing detailed information about the
program at the certification ceremony
with young entrepreneurs, Daikin Turkey
CEO Hasan Önder said that the Sakura
Program should be acknowledged as a social
responsibility project, and continued: “As
a deep-seated 90 year-old company with
the principal corporate philosophy of value
adding projects for the society, we regard
the Sakura Program as a valuable social
responsibility project to support the young
women entrepreneurs of Turkey. We started
the first phase of the program with eight
successful women entrepreneurs. We place
great value in gaining 200 women -half of
them entrepreneurs and half of them their
future employees- to business life within
three years both for the sake of our sector
and our nation.”
Stating that within the context of the Sakura
Program, finance, entrepreneurship, retail,
management and technical trainings have
been given to young entrepreneurs together
with KalDer, Önder said: “Our eight young
colleagues who joined the Daikin team as
dealers after a comprehensive training
and preparation process will be gained to
economic and social lives as role models.”
Önder continued: “In line with our principle
of supporting women in all areas of life from
sports to business, we aim to set an example
for further cooperations by realizing such a
project with KOSGEB and KalDer.”
KADIN GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEYEN SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
A SOCIAL RESPONSIBILITY PROJECT TO SUPPORT WOMEN ENTREPRENEURS
13
KOSGEB İstanbul Anadolu Yakası Hizmet
Merkezi Müdürü Serhat Öztürk, KalDer ve
Daikin ile işbirliği yaptıkları Daikin Sakura
Programı’nın bu kapsamda hayata geçirilen
önemli bir çalışma olduğunu vurgularken,
KOSGEB olarak verdikleri desteği şöyle
anlattı: “KalDer ve Daikin tarafından veri-
len eğitimlerin sonunda, girişimcilerimiz
kurumun toplam 30 bin TL’yi bulan işletme
kuruluş, donanım, işletme giderleri ve
sabit yatırım desteklerinden geri ödemesiz
olarak yararlandı. Gelecek 2 dönemde de
seçilecek girişimcilerimize aynı şekilde
destek vereceğiz.”
Underlining the importance of the Daikin
Sakura Program which is co-realized with
KalDer and Daikin, KOSGEB Istanbul Ana-
tolian Side Service Center Manager Serhat
Öztürk briefed the support of KOSGEB: “At
the end of the trainings given by KalDer
and Daikin, the entrepreneurs benefited
from KOSGEB’s 30 nenrecourse loans of 30
thousand TRY, including foundation, equip-
ment, management and fixed investment
costs. In the next couple of years, we will
be supporting our future candidates in the
same manner.”
KOSGEB’TEN GERİ ÖDEMESİZ 30 BİN TL KOSGEB GIVES NONRECOURSE LOAN OF 30 THOUSAND TRY
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi
Doğan ise, sürdürülebilir bir kalkınma için
kadın yeteneklerinin kazanılması ve fırsat
eşitliğinin sağlanması konusuna özel bir
önem verdiklerini vurgulayarak, KOSGEB
ve Daikin işbirliği ile hayata geçirilen
Daikin Sakura Programı’nın bu amaca
hizmet ettiğini kaydetti. Daikin Sakura
Programı’nın yalnızca kadın girişimci
yetiştirmekle kalmayacağını, iş sahibi
kadın statüsü kazandıracağına dikkat
çeken Doğan, “Ülkemizdeki kadının iş
hayatına katkısını artıracak bu proje,
kalkınma çalışmalarına bu yönü ile önemli
bir doğrudan etki yapacaktır. Ülkemizin
kalkınma sürecinde çalışan kadın oranını
arttırmak kadar kadın girişimci sayısını
arttırmak da önemli. Yaşamın iş boyutun-
da oransal artış kadar kararda etkin olacak
pozisyonlarda olmaları da bir o kadar
önemlidir.” dedi.
SAKURA İLE YENİ BİR STATÜ
Emphasizing the impor-
tance given on gaining
women’s talents and
leveling the playing field
for sustainable develop-
ment, KalDer Chairman of
the Board A. Hamdi Doğan
stated that the Daikin Sakura Program by
KOSGEB and Daikin served this principal
mission. He also added that the program is
not only confined with training women entre-
preneurs, but will also gain them the status of
business owners: “The project is designed to
reinforce the participation of women in the
business life, hereby making a direct impact
on the projects of development. In the na-
tional development process, it is important to
increase the number of women entrepreneurs
as much as the ratio of working women. That
is, the occupation of decision making posi-
tions is as crucial as relative growth.”
A NEW STATUS BY SAKURA
Daikin Türkiye Akademi Koordinatörü
Neslihan Yeşilyurt da, Daikin Sakura
Programı’nın işleyişi hakkında şu bilgileri
verdi: “İlk etabı başarıyla tamamlayan 8
girişimci genç kızımız, yaşadıkları şehir-
lerde Daikin bayi olarak ilk showroom’la-
rını açmaya başladı. Yeni dönemde bir
yandan bu 8 girişimcimizi desteklemeye
devam ederken, diğer yandan da ülkemize
yeni girişimciler kazandıracağız. Sakura
Programı’nın ikinci etabına katılmak iste-
yen üniversite mezunu kızlarımız, Mayıs
ayı itibariyle başvurularını yapabiliyor.
Daikin Sakura Programı’na başvur-
mak isteyen girişimci adaylarını www.
daikinakademi.com adresinden bilgilen-
direceğiz.” 3 yılda 100 girişimci kadını
iklimlendirme sektörüne kazandıracak
olan Daikin Sakura Programı’nın 2’nci
etabı, mayıs ayında başlayacak. KalDer
ve KOSGEB yöneticilerinin yanı sıra iş
dünyası ve basından değerli isimlerin yer
aldığı bir jürinin yaptığı mülakat ile seçile-
cek adaylar Ağustos ayı itibariyle eğitime
başlayacak. Program ile yalnızca kadın
girişimci yetiştirmekle kalınmayacak,
eğitim alan kadınlara “iş sahibi kadın”
statüsü kazandırılacak. Daikin Sakura
Programı kapsamında KalDer ile birlikte
kadın girişimcilere finans, girişimcilik,
perakende ve yönetim eğitimlerinin yanı
sıra teknik konularda toplamda 120 saat
süren eğitim verilecek.
Proje adını; Japon kültüründe yeniden doğuşun yanı sıra sonsuzluğu simgeleyen
kiraz ağacı Sakura’dan alıyor. Bu projenin süresi 3 yıl olarak planlandı, ancak iste-
niyor ki, üstlendiği misyon ile örnek bir proje olsun. İçeriği ve işleyişi açısından bir
ilk özelliği taşıyan bu projenin, özel sektör-devlet-STK işbirliğinin güzel bir örneği
olarak yeni projelere de ilham vermesi amaçlanıyor. Proje ile 3 yıllık dönemde 100
kadın girişimci, işyeri sahibi olacak ve örnek girişimciler olarak topluma değer kata-
cak. Bu da sürdürülebilir bir gelecek açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
The project is named after the cherry tree Sakura, which is the symbol of rebirth and
infinity in the Japanese culture. The project is planned to last as long as three years, but
is designed to set an example with its mission. Blazing a trail with respect to its content
and operational process, the project is aimed to inspire future projects as a success-
ful example of private sector-state-NGO collaboration. With the project, 100 women
entrepreneurs will become business owners and contribute to society as role models in
three years, which is regarded as a major step for a sustainable future.
Daikin Turkey Academy Coordinator
Neslihan Yeşilyurt informed on the Daikin
Sakura process: “The eight successful
young women who have successfully
completed the first phase began to launch
their first Daikin showrooms in their
hometowns. In the next season, we will
continue to support our eight entrepre-
neurs, while gaining our nation new
entrepreneurs. College graduate ladies
who would like to join the second phase of
the Sakura Program can apply as of May.
Entrepreneur candidates who would like
to apply Daikin Sakura Program can find
detailed information at www.daikinaka-
demi.com.” The second phase of Daikin
Sakura Program, which is going to gain
100 women entrepreneurs to the air con-
ditioning sector within three years, starts
in May. The interviews will be made by the
jury, including distinguished figures of the
business and the media in addition to Kal-
Der and KOSGEB executives. The training
of the selected candidates will start in
August. The program is not confined with
raising women entrepreneurs, but will
earn them “business owner” status as
well. Within the scope of Daikin Sakura
Program, women entrepreneurs will be
given finance, entrepreneurship, retail,
management and technical trainings of
120 hours with KalDer.
2’NCİ ETAP BAŞVURULAR BAŞLADI
PROJEYE NEDEN SAKURA ADI VERİLDİ?
WHY IS THE PROJECT NAMED AFTER SAKURA?
APPLICATIONS START FOR THE SECOND PHASE
14
OSMANLI’DA RAMAZANLARTHE OTTOMAN RAMADAN
16
OSMANLI TOPLUMUNDA RAMAZAN GELMEDEN EVVEL BÜTÜN İNSANLARDA TATLI BİR TELAŞ BAŞLAR VE HAZIRLIKLAR YAPILIRDI. KOMŞU VE AKRABALAR BİR ARAYA GELEREK MEVSİMİNE GÖRE ERİŞTELER, TURŞULAR, KONSERVELER, REÇELLER YAPARLARDI. BİRÇOK YÖRENİN KENDİNE HAS YEMEKLERİ, İFTAR VE SAHUR SOFRALARINI SÜSLERDİ. RAMAZAN’IN ‘YÜKÜ’ VEZİR- İ AZAM’LARIN ÜZERİNDEYDİ.
IN THE OTTOMAN SOCIETY, EVERYONE WAS CAPTURED BY A SWEET RUSH AND THE PREPARATIONS BEGAN BEFORE RAMADAN. NEIGHBOURS AND KINS CAME TOGETHER TO PREPARE HOME MADE NOODLES, PICKLES, PRESERVES AND JAMS. IFTAR (BREAKING OF THE RAMADAN FAST) AND SAHUR (MEAL BEFORE DAWN DURING RAMADAN) TABLES WERE SWARMED WITH REGIONAL DELICACIES. THE ‘BURDEN’ OF THE RAMADAN WEIGHED UPON THE GRAND VIZIER.
TARİH/HISTORYHAZIRLAYAN / ARTICLE: EROL ÇALIArAştırmAcı-YAzAr / reseArcher Wrıter
17
n Ramazan ayının en önemli organizasyonu, veziriazamın, yani
dönemin başbakanının iftar davetleriydi. Osmanlı döneminde
iftar davetleri Ramazan’ın ilk günüyle birlikte başlamazdı. İn-
sanların vücutlarını ve psikolojilerini oruca hazırlamaları, ayrıca
Ramazan’ın ilk günlerini aileleriyle birlikte geçirmeleri için da-
vetler, Ramazan’ın 4’üncü gününden sonra başlardı. Vezir-i Azam
ve diğer üst düzey devlet adamları, bu günden itibaren âlimleri,
bürokratları ve askerin ileri gelenlerini protokol kurallarına göre
iftara davet ederlerdi.
n The foremost organization of the Ramadan month was the iftar
feasts given by the grand vizier, a.k.a. the chancellor of the time.
Back in the Ottoman era, iftar meals did not begin with the early
days of Ramadan. To allow people’s bodies and souls to align with
the act of fasting, and to leave the early days of Ramadan to be
enjoyed in the family, iftar invitations started only after the fourth
day of Ramadan. The Grand Vizier and other senior statesmen
summoned scholars, bureaucrats and senior soldiers for iftar in
accordance with the protocol.
Vezir-i Azam’ın davetine katılacak devlet adamlarının
listeleri düzenlenerek padişahın onayına sunulurdu. İftar
davetlerinin en önemlisi Vezir-i Azam’ın hükümet merkezin-
de vereceği ziyafetlerdi. Vezir-i Azam’ın verdiği bu ilk davete,
peygamber ailesine mensup olan Seyyid ve Şeriflerin defteri-
ni tutan Nakib’ül Eşraf ve alimler katılırdı. Ramazan’ın 4’üncü
gününde selatin camilerin şeyhleri, 5’inci gününde şeyhülis-
lam, 6’ncı gününde Rumeli ve Anadolu kazaskerleriyle, daha
sonra ordunun ve bürokratların önde gelenleri makamlarına
göre tespit edilmiş günlerde, Vezir-i Azam’ın sofrasında iftar
yaparlardı. Vezir-i Azamlar, Ramazan aylarında devlet ileri
gelenlerine günlerce iftar ziyafetleri vermelerinin yanı sıra,
padişaha, valide sultana, harem ağasına, sarayın üst düzey
memurlarına, şeyhülislama ve ulemanın önde gelenlerine “if-
tariyelik” denen hediyeler gönderirlerdi. Osmanlı padişahları
ise iftarlarını genelde sarayda yaparlardı. Padişahların saray
dışında iftar yapmaları istisnai bir durumdu.
The list of statesmen to be invited by the Grand Vizier was submitted
to the Sultan’s approval. The supreme iftar feasts were given by the
Grand Vizier at the county seat. Nakib-ül Eşraf (the governor responsi-
ble for keeping the records of the Prophet’s descendants) and scholars
were invited to the first feast of the Grand Vizier’s. On the fourth night
of Ramadan dined the shaykhs of the Selatin mosques (mosques that
were built upon the orders of Sultans), on the fifth night the Shaykh al-
Islam, on the sixth night the Rumelian and the Anatolian kadi-ul askers
(judges of the army), to be followed by the senior military services and
bureaucrats on selected days depending on their ranks at the Grand
Vizier’s table. In addition to giving senior consecutive iftar feasts for
the statesmen, Grand Viziers used to send special presents called “if-
tariyelik” to the Sultan, Sultana, Eunuch, senior court officers, shaykh
al-Islam and leading scholars during Ramadan. Ottoman sultans usu-
ally had their iftar dinners at the palace. On rare occasions they dined
outside the palace.
SARAYDA İLK DAVET NAKİB’ÜL EŞRAF VE ULEMAYA THE FIRST FEAST IN COURT IS FOR NAKİB’ÜL EŞRAF AND ULEMA
18
Osmanlı’da Ramazan ayının başlayıp
başlamadığı hilalin izlenmesiyle tes-
pit edilirdi. Ramazan ayının başlangıç
ve bitişini, Kadir Gecesi’nin ne zaman
olduğunu tespit etmek kadı efendinin
göreviydi. Yüksek yerlere gönderilen
devlet görevlilerinin veya halktan bazı
insanların hilalin göründüğünü, yani yeni
hilalin doğduğunu bildirmesiyle Ramazan
başlardı. Hilali görmek yetmezdi, şahit de
istenirdi. Hilali görenler hemen şahitlerini
de bularak mahkemeye giderek durumu
bildirirlerdi. Bu konuda 2 kişinin şahitliği
gerekirdi. Durum araştırılır, denilen doğru
çıkar da Ramazan’ın başladığına veya bitip
de bayram olduğuna karar verilirse, haberi
getirenler ve şahitler yüklü miktarda ödül
alırlardı. Ramazan’ın başlangıcı bu şekilde
tespit edildikten sonra durum Bâbıali’ye,
oradan da padişaha bildirilirdi. Padişahın
onayından sonra Ramazan’ın başladığı
halka duyurulurdu. Cami minarelerinde
kandillerin yakılması durumun halka
ilânıydı.
In the Ottoman times, the beginning of
Ramadan was identified by observing
the new moon. It was kadi’s (the Muslim
judge) duty to determine the beginning and
the end of Ramadan, and the Qadr night.
Ramadan began as the senior statesmen
or certain people among the common folk
heralded the rising of the new moon. Seeing
the new moon was not enough, witnesses
were required. The detectors of the new
moon applied to the court in the company
of two witnesses. The claim was studied,
in case it was true that the Ramadan actu-
ally began or ended to herald the eid, the
heralds and their witnesses were awarded
huge sums. Once the start of Ramadan was
determined, it was reported to Bâbıali (the
Sublime Port) and the Sultan. Following
the Sultan’s approval, a public announce-
ment was made by lighting candles on the
minarets of mosques.
RAMAZAN’IN BAŞLANGICINI BİLDİRENE ÖDÜL VERİLİRDİ
THE HARBINGERS OF RAMADAN WERE AWARDED
19
Ramazan geldiğinde, İstanbul’un bütün evleri, herkesin kudretine
göre birer ziyafet evi haline gelirdi. Herkes akraba ve dostlarını
evine iftara davet eder, maddi durumuna göre ziyafet vermeye
çalışırdı. Büyüklerin konaklarında Ramazan akşamları büyük
hazırlıklar yapılır, süslü ve çeşitli sofralar kurulurdu. Büyük ko-
naklarda ev sahibi için hazırlanan sofradan başka, her günkü gibi
kâhya odasına, divan efendisi, kitapçı, mühürdar ve imam efendi
odalarına da zengin sofralar kurulur, gelen misafirler rütbelerine
göre buralara alınırdı. Ev sahibinin her akşam kurulan sofrasına,
Ramazan ayına mahsus olan ekmeklerden başka, uzun yumuşak
pideler, muhtelif ufak halka çörekler, gümüş veya değerli bir tep-
siye çeşitli meyvelerden yapılmış reçeller, sucuk, pastırma, pey-
nirler ve bilhassa hurma ile çeşit çeşit zeytinler konurdu. Ortasına
da saplı, kulplu ve kapaklı küçük kristal bardak içinde Mekke’den
getirilmiş zemzem suyu yerleştirilirdi. En ağır kıymetli takım ve
tabaklar, sırmalı havlular, gümüş leğenler hazır edilirdi.
İftar vaktine yarım saat kala odanın münasip bir köşesine konmuş
buhurdanlarda ödağacı veya buhur, pek kibar ailelerde misk anber
yakılır, odanın kapısı çekilirdi. Akşam ezanına çeyrek kala hane
sahibi yemek odasına girer, ayakta kendi sofrasına alınacak misa-
firlerin gelişini bekler, karşılar, herkes sofrada yerini alınca daire
imamı efendi derhal Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetler okumaya
başlar, herkes sessizce dinlerdi. Bu arada vaktin geldiğini bildiren
top da atılmış olurdu. Önce zemzem içilerek oruçlar açılır, iftarlık
denen reçeller ve önlerindeki çöreklerden yemeye başlanırdı. Zen-
ginler yemekte iki çeşit çorba, en az üç çeşit tatlı, iki çeşit börek
ve hoşaf ile beş-altı türlü sebze bulundururdu. Sofraların meşhur
tatlıları baklava, samsa, revani, şekerpare idi.
KONAKLARDA İFTAR KÜLTÜRÜ
With the start of Ramadan, every household in Istanbul became
a feast house as much as could be afforded. Everyone invited
kins and friends for iftar feasts to the extent their budget al-
lowed. Huge preparations were done for Ramadan evenings in
the mansions of the elderly, sumptuous festive banquets were
held. In big manors, aside from the main table of the host, rich
tables were set for the butlers, council masters, bookmen, seal-
ers and imam magisters to welcome guests in accordance with
their ranks.
In addition to the special Ramadan bread, the host’s table
included soft pitas, assorted biscuits, jam varieties, sausage,
bacon, cheese, dates and olives served in silver trays and the
like. Amidst was placed zam-zam water from Mecca in delicate
crystal carafs. The most valuable tablewares, brocaded towels,
silver washbowls were made ready.
About half an hour before the iftar, aloewood or frankincense
was burned in incensories in a corner of the room, with the
privilige of musk ambrette in select households, with the doors
kept closed. A quarter hour before the evening prayer, the host
entered the dining room and waited up for his guests, and
welcomed them. When all is seated, imam effendi started citing
certain verses from the Qur’an while everyone silently listened.
In the meantime, the gunfire announced that it was time to
break fast. The fast was broken with zam-zam, to be followed by
jams and biscuits. The well-off had at least two different soups,
three desserts, two pastries, stewed fruits, and 5-6 vegetable
dishes. The most famous of the desserts were baklava, samsa (a
sweet pastry soaked in syrup), sweet semolina pastry and dry
switheet.
THE IFTAR TRADITION IN THE MANSIONS
20
Her konak sahibi kendi gücüne göre sahur ziyafeti verirdi. Her
sınıftan halk kendi mali gücüne göre sahur için yemek hazırlardı.
Vezirler ve devlet adamlarının konaklarında da geceleri mut-
faklarda hazırlanan yemekler, hizmetliler tarafından harem ve
selâmlığa taşınırdı. Yine gündüz gibi sofralar kurulursa da akşam
yemekleri gibi olmazdı. Sahur yemeğinde, suyu alınmış söğüş
et veya ızgara köfte ve donmuş paça, hususi yapılmış makarna,
hafif tatlılardan sütlaç, muhallebi, ayva ve elmas tatlısı, hoşaf
olurdu. Bu büyük konaklara geceleyin de sahur yemeği için fu-
kara gelir, onlara ayrılan sofralarda yemekler yedirilirdi. Ancak
gelen fakirlerin çoğu İstanbul’un uzak semtlerinde oturdukları
için sahur yemeğini konakta yemez, mutfağa gider, arkasında
taşıdığı zembilindeki kaplara akşamdan kalan yemeklerden
koyup, dönerlerdi. Yakında oturanlar sahura kalırdı.
KONAKLARDA SAHUREach mansion gave a sahur feast in line with their budget. People
from each class prepared the sahur meal they could afford. Meals
prepared in the kitchens of Grand Viziers and statesmen during
the night were served in the harem and the selamlık (the rooms
of the house reserved for men) by the servants. Tables were set
as in the daytime, though they were not in the same fashion as
iftar dinners. The typical sahur meal included cold cuts or grilled
meatballs and frozen trotters, homemade noodles, and a light
dessert like rice pudding, milk pudding, quince or apple dessert,
or compote. Bigger mansions welcomed the poor at sahur around
tables reserved for them. Moreover, as these guests were mostly
from the outer districts of Istanbul, they did not have their sahur
meal in the mansion, but went to the kitchen to take the leftover
meals home with them. The guests living nearby stayed for sahur.
SAHUR AT THE MANSIONS
Hizmetçilerin, misafirlere salonun kapısında takdim ettiği
şimşir(tahta) kaşıklarda Kur’ân’daki sûre isimleri yazar, herkes
aldığı kaşıkta hangi sûre ismi yazıyorsa, o ismin yazılı olduğu
sofraya otururdu. Böylece zengin-fakir, resmi-sivil yan yana
yemek yerdi. Yemekten sonra da şimşir kaşıklar, üzerlerinde
sûre isimleri yazılı olduğu için yakılır ve külleri gül bahçesine
dökülürdü.
Ramazanlarda padişahın huzurunda tefsir ve hadis dersleri
okunur, dini sohbetler yapılırdı.. Padişahın huzurunda okundu-
ğu için bu derslere “Huzur Dersleri” denirdi. Bu dersler genelde
haftada 2 gün, Ramazan boyunca ise 8 defa yapılırdı. Dersler
saray salonlarından birinde, öğle ile ikindi arasında yapılırdı.
İlk huzur dersleri Osman Gazi zamanında başlamış, Sultan
Murad Hüdavendigâr’ın isteğiyle resmîleşmişti. Âlimler halk
için de câmilerde tefsîr, hadis ve fıkıh dersleri yaparlar, umûmî
vaazlar verirlerdi. İşte Osmanlılar, bu mübârek ayı, her şeyiyle
rengârenk ve dopdolu yaşıyorlardı.
SURE İSİMLİ SOFRALAR
Names of the verses from Qur’an were inscribed on the wooden
spoons served to each guest by the servants, each guest was seated
at the table of the same name. So the rich dined with the poor, the
official with the civil. After the meal, the spoons were burned for
carrying verses’ names on them, and the ashes were scattered over
the rosery.
During the Ramadan, Qur’an interpretations and hadiths (the deeds
of the prophet) were recited, and religious conversations took place
at the Sultan’s presence. These course were called as “the Courses of
Peace” for taking place at the presence of the Sultan. They usually
took place twice a week, and 8 times during the Ramadan in one
of the court halls in the afternoon. The earliest courses of peace
started during the reign of Sultan Osman, and became official upon
the order of Sultan Murad Hüdavendigar. Scholars conducted in-
terpretation, hadits and islamic law courses, and preached sermons
for the common people in the mosques. Thus was the holy month
enjoyed in full colour and spirit by the Ottomans.
TABLES NAMED AFTER VERSES
21
22
DAIKIN, REKLAMCILIĞIN OSCAR’I EFFIE’Yİ İKİNCİ KEZ KUCAKLADI DAIKIN ONCE AGAIN EMBRACES THE ADVERTISING OSCAR ‘EFFIE’
İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL LİDERİ DAIKIN, REKLAM DÜNYASININ EN PRESTİJLİ ÖDÜLLERİNDEN OLAN EFFIE’DE BU YIL, DAYANIKLI EŞYALAR KATEGORİSİNDE RAKİPLERİNİ ELEYEREK ÖDÜL ALAN TEK MARKA OLDU. İLK ÖDÜLÜNÜ 2012 YILINDAKİ LANSMAN KAMPANYASI İLE ALAN DAIKIN, BU YIL DA ‘UZMANLIK’ ALGISINA VURGU YAPTIĞI REKLAM KAMPANYASI İLE ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ.
THE GLOBAL AIR CONDITIONING LEADER DAIKIN HAS BEEN SINGLED OUT IN THE CATEGORY OF DURABLE GOODS TO BE AWARDED THE PRESTIGIOUS ADVERTISING PRIZE OF EFFIE. DAIKIN HAD WON ITS FIRST PRIZE WITH THE LAUNCH CAMPAIGN IN 2012. THIS YEAR, IT HAS BEEN AWARDED THE PRIZE WITH ITS “EXPERTIZE” ORIENTED CAMPAIGN.
DAIKIN
23
n Flying the flag of nine decades of global air conditioning leadership in
Turkey, Daikin won the Effie prize with its advertising campaign focusing
on the significance of expertise. Daikin Turkey had won its first prize
with its 2012 launch campaign, and has been awarded once again in this
year’s awards with its campaign that reinforces the notion of expertise.
In the award-winning campaign, Daikin’s four main expertise fields are
confirmed by four successful names from four different expertises.
226 projects have been shortlisted in the 7th “Effie Turkey Advertising
Event Awards”, which has attracted applications beyond expectations.
Among the 366 applications, 20 finalists were awarded gold, 23 silver
and 22 bronze Effies. Daikin Turkey singled out in the “Durable Goods”
category by winning the prize. The award-winning campaign is created
by Alametifarika, and presents four different expertise fields in air
conditioning to the audience with the presence of four successful names
with different expertises.
Effie began in 1968 in the USA to assess the effect and efficiency of
advertisements, and to promote them. Today, Effie awards are given
to the most effective campaigns “that meet the target” in 40 countries.
Instead of creativity, Effie focuses on the effectiveness of campaigns by
studying statistics in terms of impact versus budget, and the jury makes
the final decision accordingly.
In the Effie Advertising Events, which is singled out for its solution-
oriented approach, scores are given for Strategy (23.3%), Creativity and
Big Ideas (23.3%), Application and Realization (23.3%), and Results
(30%). To win the Effie prize, a campaign or advertisement must be
certified by independent bodies such as market research companies,
sectoral reports, sales figures etc. with respect to their contribution of the
product/company. Effie considers the campaign as a shared project and
awards both the company and the advertising agency.
n Dünya klima sektöründeki 90 yıllık öncülüğünü Türkiye’ye taşıyan
Daikin, uzmanlığın önemine dikkat çektiği reklam kampanyası ile Effie
Ödülü’nün sahibi oldu. İlk ödülünü 2012 yılındaki lansman kampan-
yasıyla alan Daikin Türkiye, bu yıl ise uzmanlık algısını perçinlediği
kampanya ile bir kez daha ödüle layık görüldü. Daikin Türkiye ödül kaza-
nan reklam kampanyasında klimadaki 4 ayrı uzmanlık alanını, farklı
alanlarda uzmanlaşan 4 başarılı ismin onayına sunuyor.
Bu yıl 7’nci kez düzenlenen ve 226 projenin finale kaldığı “Effie Türkiye
Reklam Etkinliği Ödülleri”ne bu yıl beklenenin üzerinde başvuru gerçek-
leşti. Toplamda 366 başvurudan finale kalan kampanyalar arasından 20
kampanyaya altın, 23 kampanyaya gümüş, 22 kampanyaya bronz Effie
verildi. Daikin Türkiye ise “Dayanıklı Eşyalar” kategorisinde rakiplerini
eleyerek ödüle layık görülen tek marka oldu. Alametifarika tarafından
hazırlanan ödüllü reklam kampanyasında Daikin, klimadaki 4 ayrı
uzmanlık alanını farklı alanlarda uzmanlaşan 4 başarılı isimle birlikte
kullanıcıların bilgisine sunuyor. İlk kez 1968 yılında Amerika’da reklam-
ların etkinliğini ve başarısını ölçmek ve ödüllendirmek üzere başlatılan
Effie’de ödüller, günümüzde 40 ülkede yapılan yarışmada “hedeflediği
sonuca ulaşan” en etkili kampanyalara veriliyor. Effie ödülleri reklam-
daki yaratıcılığı değil reklamın, harcanan bütçeye göre yarattığı etkiyi,
elde edilen rakamsal sonuçlar doğrultusunda reklamın asıl amacına
hizmet edip etmediğini sorguluyor ve jüri seçimini elindeki net veriler
doğrultusunda yapıyor.
Diğer reklam ödüllerinden ayıran en önemli özelliği sonuç odaklılığı olan
Effie Reklam Etkinliği ödüllerinin puanlamasında, Strateji yüzde 23.3,
Yaratıcılık ve Büyük Fikir yüzde 23.3, Uygulama ve Hayata Geçirme yüz-
de 23.3, Sonuçlar da yüzde 30 etkili oluyor. Bir reklamın ya da kampan-
yanın Effie Ödülü alabilmesi için mutlaka söz konusu ürün ya da şirkete
katkısını, pazar araştırma şirketleri, sektör raporları, satış rakamları
gibi tarafsız kurumların belgelemesi gerekiyor. Effie ödüllerinde ayrıca
kampanyaya ortak bir proje gözüyle bakılıyor ve şirket ile reklam ajansı
ortak olarak ödüllendiriliyor.
TÜM YÖNLERİYLE ANDROİD BİR HAYAT!EVERYTHING ABOUT AN ANDROID LIFE
24
ANDROİD’İN YALNIZCA TELEFON YAZILIMI /İŞLETİM SİSTEMİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEYİN. ŞİMDİLERDE BUZDOLABINDAN OYUN KONSOLLARINA, SAATTEN OTOMOBİLE HAYATIN TAMAMEN İÇİNDE! YAKIN GELECEKTE VAZGEÇİLMEZ OLACAK ANDROİD’İN BU KADAR GELİŞMESİNİN NEDENLERİ: AÇIK KAYNAK, UYARLANABİLİR VE TABİİ EN ÖNEMLİSİ ÜCRETSİZ OLMASI…
DO NOT UNDERESTIMATE ANDROID AS A MERE TELEPHONE SOFTWARE/OPERATING SYSTEM. NOWADAYS, IT IS EVERYWHERE FROM REFRIGERATORS TO GAME CONSOLES, FROM WATCHES TO AUTOMOBILES! HERE ARE THE REASONS FOR THE SOON TO BE INDISPENSABLE TECHNOLOGY: OPEN RESOURCES, ADAPTABILITY AND, MOST IMPORTANTLY, BEING COST-FREE…
TEKNO ZOOM/TECHNO ZOOMYAZI/ ArtIcle: CİHAN DEMİRŞEVK
25
n Google’ın mobil işletim sistemi Andro-
id, akıllı telefonlarla başlayan yükselişine,
şimdilerde akıllı saatler, buzdolapları, araç içi
eğlence sistemleri, fitness ekipmanları kısacası
hayatınızın her anını kolaylaştıran cihazlarla
devam ediyor. Google’ın 2005 yılında Android
Inc.’i satın almasının ardından kurucularının
da Google’da çalışmaya başlamasıyla giderek
gelişen Android aslında Linux tabanlı bir yazı-
lım sistemi. Android ilk olarak HTC Dream’in
işletim sistemi olarak telefona dünyasına giriş
yaptı. Bu sürüm; kamera desteği Wi-Fi, Blue-
tooth, klasörler, internet tarayıcısı, uyarılar,
sesli arama, YouTube, alarmlı saat ve galeri
gibi özelliklere sahipti. 2008 yılında satışa
sunulan ilk akıllı telefonun ardından Android,
2013 istatistiklerine baktığımızda piyasanın
yüzde 80’ine sahip oldu ve günde 1.5 milyon
satış rakamına ulaştı. Peki, Android neden bu
kadar popüler oldu?
Sistemin telefonla başlayan ürün yelpazesinin
genişlemesi kullanıcılar için olduğu kadar
geliştiriciler için de Android’i rakipsiz bir
platform haline getirdi. Ayrıca, açık kaynak
ve uyarlanabilir olması, herkesin kod temelini
kolayca adapte edebilmesi ve ücretsiz olduğu
için geliştiricileri herhangi bir ücret ödemek
zorunda bırakmayışı Android’i zirveye taşıdı.
Android sistemi elbette birden çok parçadan
oluşuyor. Bu parçalardan ilki sistemin sahibi
Google. İkinci sırada ise cihaz üreticileri
geliyor. Firmalar, donanımı ve özel parçaları
üretiyor. Ardından sistemin en önemli parçası
yazılım geliştiricileri geliyor. Sistemin son
halkası ise serbest çalışan Android yazılım-
cıları. Bu yazılımcılar, yazılım yetenekleriyle
ekosisteme katkıda bulunuyor. Aynı zamanda
kendi uygulamalarını oluşturarak Google
Play üzerinden satarak para da kazanabiliyor.
Android, geliştiriciler için olduğu kadar son
kullanıcı için de oldukça çekici. Android’lerde
uygulamalardaki esneklik kullanıcıya özgürlük
duygusu yaşatıyor. Kişiselleştirme olanakları
ve her beğeniye göre ulaşabilme imkanı da
cazip özelliklerden biri. Örneğin iPhone ile
farklı telefonlar arasında MP3 ve JPG formatlı
fotoğraf paylaşmak ve yollamak konusunda
zorluk yaşanırken Android’de bu tip zorluklara
pek rastlanmıyor. Android kullanıcıları isterse
başka yerlerden de telefonlarına uygulama
indirebiliyor. Android telefonlarda hafıza için
26
Mini SD kart girişi mevcut, hafıza kartı alarak
telefonun kapasitesi artırılabiliyor. Özgürlük
ve bireysellik arayan kullanıcılar için Android
ideal bir işletim sistemi olarak öne çıkıyor.
Sistemin uygulama dünyası da sürekli büyüyor.
Bugün Google Play’de 1 milyondan fazla uygula-
ma bulunuyor. Android platformunda yer alan
uygulamaları, ilk servis edildiği dönemle kıyas-
larsak, bugün gelinen noktada kaliteli ve hayatı
kolaylaştıran uygulamalar seviyesinde çok iyi
bir yerde. Akıllı telefon teknolojisi de oldukça
gelişti. Ancak Android platformu eski ve yeni
ayrımı yapmadan yüz binlerce uygulamayı aynı
havuzda bulunduruyor. Uygulamaların çok iyi
seviyede olması, güncellemelerin hızlı olarak
yapılması ve üreticilerin de üst seviyedeki tele-
fonlarını sadece Android tabanlı olarak satışa
sunması da Android’in sıklıkla tercih edilme-
sinde etkili faktörler arasında. Android’in basit
ve ücretsiz geliştirilebilir yapısı oyun maliyet-
leri açısından da oldukça eşitlikçi. Maliyetler
azaldıkça oyun geliştirici küçük firmalar büyük
firmalarla yarışabiliyor. Android’in geliştirici-
ler için artıları bununla da bitmiyor. Öncelikle
Android’de uygulama geliştirmek oldukça
basit. Başlangıç için iOS gibi özel bir donanıma
ihtiyaç duyulmuyor. Tüm masaüstü işletim
sistemlerinde geliştirilebiliyor. Bu sayede
başlangıç maliyetleri oldukça düşüyor. Sistemin
kaynaklarına erişim iOS ile karşılaştırıldığında
daha fazla. Bu da uygulama arası etkileşimleri
kolaylaştırıyor. Geliştirici, uygulamayı Android
Play Market’e sokmak için AppStore’dan daha
kısa süre bekliyor. Android ekosistemi telefon
ve tablet dışında çok geniş bir ürün yelpazesine
sahip. Bunlardan bazıları ise şöyle:
Android’li buzdolabı: Samsung’un And-
roid işletim sistemli ve 8 inç boyutunda LCD
ekrana sahip 4 kapılı bir buzdolabı modeli
olduğunu biliyor muydunuz?
Android’li karaoke cihazı: Android
Lemon KTV Karaoke Makinesi 1 GB RAM ve
Mali 400 grafik işlemcisine sahip.
Araç İçi Navigasyon: Android işle-
tim sistemli navigasyon, ilk defa Parrot
Asteroid’de. 6.2 inç boyutundaki ekran araç-
lardaki standart 2-DIN boyutuna tam olarak
sığacak şekilde tasarlanmış. Araç içindeki
hoparlörleri de kontrol edebilen cihazda
USB girişi ve SD kart yuvası da bulunuyor.
Ouya: Android’li oyun konsolu Ouya
büyük ses getirdi. Android 4.1 Jelly Bean
işletim sistemini kullanan Ouya gücünü 1
GB RAM’den ve Nvidia Tegra 3 çip setinden
alıyor.
27
Google’s mobile operating system
Android started to rise with smart
phones, and now continues to do with
smart watches, refrigerators, in-vehicle
recreation systems, fitness equipments,
basicly anything that renders our lives
easier. Following the acquisition of
Android Inc in 2005 by Google, their
founders resumed their careers in Google.
Android is in fact a Linux based software
system, which made its first appearance
in telephone as the operating system of
HTC Dream. The release was equipped
with features including camera support,
Wi-Fi, Bluetooth, folders, internet
browser, announcements, voice call,
YouTube, alarm clock and gallery.
After the first smart phone sale in 2008,
Android has acquired the 80 per cent of
the market by 2013, and has percent 1,5
million daily sales. But why did Android
become so popular?
The system’s extension in terms of
product range beginning with telephone
made it an unrivalled platform both
for users and developers. In addition,
its open resources and adaptability
enabled everyone to easily adapt the code
base; and its being totally free of charge
carried Android to the top. The Android
system consists of multiple elements.
First is the system owner Google. Second
are the device producers. The companies
produce the hardware and special parts.
Next come the most important part of
the system; the software developers.
The final link of the system are the
freelance Android software developers,
who contribute to the ecosystem by
their software competence. At the
same time, they can create their own
applications to sell via Google Play and
earn money. Android is as attractive for
the end customer as for developers. The
flexibility of applications create a sense
of freedom in the user. The options for
personalization and the opportunity
to answer all tastes make it even more
attractive. For instance, sharing and
sending MP3 or JPG formatted images
between iPhone and any other device
can be hard, Android rarely creates such
difficulties. When they choose, Android
users can download applications from
anywhere. Android telephones come
with Mini SD inlet for memory, and
the phone capacity can be enhanced
through memory card. For users
who desire freedom and individuity,
Android steps forward as an ideal
operating system. The system’s world
of applications is constantly extending,
too. At present, Google Play presents
more than one million applications.
When the applications available on
Android platform are compared to the
date of its first service, the current status
is outstanding thanks to high quality
and life-easing applications. The smart
phone technology has also improved
extensively. Yet the Android platform
comprises hundreds of thousands of
applications regardless of being old or
new. The high quality of applications,
the speed of upgrades, and the fact
that developers present their top level
phones only in Android base are among
the reasons Android is more than often
prefered. Its simple structure which
can be improved with no extra cost
is quite equlitarian in terms of game
costs. As the costs decline, small-sized
game developer companies can compete
with the bigger ones. Android has even
more to offer for developers. First of all,
application development is quite easy on
Android. For a start, there is no need for
a special hardware such as iOS. It can
be developed in all desktop operating
systems. Therefore, the starting costs are
quite low. Access to system resources are
greater compared to iOS, which eases
interactions between applications. The
developer has a shorter waiting time to
introduce the application to Android
Play Market compared to AppStore. The
Android ecosystem offers a significantly
vast product range in addition to
telephone and tablet. Here are to name
a few:
Android refrigerator: Did you
know that Samsung has a four-door
refrigerator with Android operating
system and an LCD screen of 8 inches?
Android karaoke: Android Lemon KTV
Karaoke Machine has 1 GB RAM and Mali
400 graphic operator.
In-vehicle Navigation: A navigation
with Android operating system makes
its debut in Parrot Asteroid. The 6.2 inch
monitor is designed to fit the standard
2-DIN size inside the cabin. The device
controls the loudspeakers and comes it an
USB entry and SD card socket.
Ouya: The Android game console Ouya
has caused a stir. Using the Android 4.1
Jelly Bean operating system, Ouya draws
its strength from 1 GB RAM and Nvidia
Tegra 3 chip set.
28
DAIKIN TÜRKİYE GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARTIK YENİ ADRESİNDEDAIKIN TURKEY HEADQUARTERS AT ITS NEW ADDRESS
DAIKIN TÜRKİYE UZUN YILLARDIR HİZMET VERDİĞİ İSTANBUL KARTAL’DA BULUNAN GENEL MÜDÜRLÜK BİNASINI ÇOK DAHA MODERN ŞARTLARDA HİZMET VERMEK ÜZERE ATAŞEHİR ALLIANZ TOWER’A TAŞIDI. HAZİRAN AYINDAN İTİBAREN FAALİYETLERİNE BURADAN DEVAM EDEN DAIKIN TÜRKİYE’NİN YENİ ADRESİ A PLUS OFİS KONSEPTİ İLE İNŞA EDİLDİ.
TO CONTINUE ITS SERVICES IN MORE ADVANCED CONDITIONS, DAIKIN TURKEY MOVED ITS HEADQUARTERS TO ATAŞEHIR ALLIANZ TOWER FROM KARTAL, WHICH HAS BEEN USED AS HEAD OFFICE FOR MANY YEARS. DAIKIN TURKEY CONTINUES ITS SERVICES UNDER THE NEW A PLUS OFFICE CONCEPT SINCE JUNE.
DAIKIN
29
n Daikin Turkey’s new headquarter
Allianz Tower blazes many architectural
and engineering trails. Making its mark as
Turkey’s first LEED Platin certified tower,
Allianz Tower prefered Daikin-McQuay air
conditioning systems. The 44 storey building
is a single tower of 185,5 meters, and is a
Rönesans Real Estate and Investments project.
Located at the strategic junction of E-5 and
TEM highways in Kozyatağı-Ataşehir, one
of the major business hubs of Istanbul’s
Anatolian side, Allianz Tower attracts
with its unique architecture, blazing many
architectural and engineering trails. Boasting
a total office space of 44,900 squaremeters
for rent, Allianz Tower offers flexible office
solutions from 250 to 1400 squaremeters
on every floor. Making its mark as the first
LEED Platin certified tower in Turkey, it has
been built with Performance Based Design
(PBD) and solid concrete conveyor system. In
addition to the Buckling Restrained Braces
(BRB) anti-seismic device, an aseismic
‘outrigger’ system was used in the building for
the first time ever in Turkey.
Projected by Rönesans Construction, the tower
has been designed by FX Fowle Architects,
LLP and FEHMIKOBALDESIGN Architects.
Axis Facades, VDA provided consulting
services, and the mechanical electricity
design was conducted by Okutan Engineering
and Cosentini Assosiates. The mechanical
installation works of the building was realized
by Birleşim Engineering.
n Daikin Türkiye’nin bundan sonra faaliyet-
lerini yürüteceği yeni Genel Müdürlük binası
Allianz Tower, mimarlık ve mühendislik litera-
türüne girecek pek çok ilki de bünyesinde barın-
dırıyor. Türkiye’nin ilk LEED Platin sertifikalı
kulesi olan Allianz Tower, iklimlendirmede Da-
ikin-McQuay sistemlerini tercih etti. Rönesans
Gayrimenkul Yatırım’ın projesi Allianz Tower,
44 katlı, 185.5 metre yüksekliğindeki tek bir
kuleden oluşuyor.
İstanbul Anadolu Yakası’nın önemli iş merkez-
lerinden biri olan Kozyatağı-Ataşehir’de, E-5 ile
TEM bağlantı yollarının kesiştiği stratejik bir
noktada farklı mimarisi ile dikkat çeken Allianz
Tower, hem mimarlık hem de mühendislik lite-
ratürüne girecek pek çok ilke sahip bulunuyor.
Toplam 44 bin 900 metrekare kiralanabilir ofis
alanının yer aldığı Allianz Tower, her katında
250 metrekare ile bin 400 metrekare arasında
değişen esnek ofis seçenekleri sunuyor.
Türkiye’nin ilk LEED Platin sertifikalı kulesi
olan Allianz Tower, betonarme taşıyıcı sistem,
“Performansa Dayalı Tasarım” (PBD) yöntemiy-
le inşa edildi. Bunun yanı sıra deprem güvenliği
için Türkiye’de ilk defa uygulanan bir ‘outrigger’
sistemi bulunan kulede, Burkulması Önlenmiş
Çaprazlar (BRB) olarak adlandırılan anti-sismik
cihaz kullanıldı.
Rönesans İnşaat tarafından yapımı tamamlanan
kulenin, tasarımını FX Fowle Architects, LLP,
FEHMIKOBALDESIGN Architects üstlendi. Axis
Facades, VDA’nın danışmanlık yaptığı Rönesans
Tower’ın mekanik elektrik projesi Okutan
Mühendislik, Cosentini Assosiates tarafından
dizayn edildi. Kulenin mekanik tesisat işleri ise
Birleşim Mühendislik tarafından yapıldı.
* Daikin Türkiye’nin Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu kulenin adresi ise şöyle / The address of the new headquarters of Daikin Turkey is: Allianz Tower, Küçükbakkalköy Mahallesi, Kayışdağı Caddesi, No:1 Ataşehir / İSTANBUL Allianz Tower, Küçükbakkalköy District, Kayışdağı Street, No:1 Ataşehir / ISTANBUL
34
IŞIK HAYATI TEHDİT EDER Mİ?DOES LIGHT THREATEN LIFEGECE BİR UÇAK YOLCULUĞU YAPIYORSANIZ, ŞEHRİN ÜZERİNE GELDİĞİNİZDE, AŞAĞIDA GÖREBİLDİĞİNİZ TEK ŞEY GÖKYÜZÜNÜ KAPLAYAN SAVURGAN AYDINLIK OLACAKTIR. TİCARİ AMAÇLA YAPILAN GÖSTERİŞLİ IŞIKLI TABELALAR, IŞIL IŞIL AYDINLATILAN GÖKDELENLER, BİNALARIN DIŞ CEPHE AYDINLATMALARINDA VE SOKAK AYDINLATMALARINDA YAPILAN YANLIŞLAR IŞIK KİRLİLİĞİNİ ARTIRIYOR. IŞIK KİRLİLİĞİ SAVRULMUŞ IŞIK, BOŞA GİDEN ENERJİ, BOŞA GİDEN YAKIT KAYNAKLARI, BOŞA GİDEN VERGİ, BOŞA GİDEN PARA VE BOŞA GİDEN KARANLIK GÖKYÜZÜDÜR.
DURING A NIGHT FLIGHT, ALL YOU CAN SEE DOWN BELOW IS THE LAVISH LIGHT DOMINATING THE CITY SKY. FLAMBOYANT FLASHING SIGNS SERVING COMMERCIAL PURPOSES, OSTENTATIOUSLY ILLUMINATED SKYSCRAPERS, ERRONEOUS STREET LIGHTINGS CONTRIBUTE TO THE INCREASING LIGHT POLLUTION. LIGHT POLLUTION MEANS WASTED LIGHT, WASTED ENERGY, WASTED FUEL RESOURCES, WASTED TAXES, WASTED MONEY AND WASTED DARK SKIES…
ENERJİ/ENERGYYAZI/ ArtIcle : NuraN savaş
35
n Artificial light is one of the most fundamental discoveries of mankind,
and the basis of development and technology. Overcoming the dark,
enjoying a better vision, feeling safe and desiring a better habitat, man
started to illuminate his whereabouts. Indeed, a city’s lighting began
to be acknowledged as an indicator of the life quality of its people. Bad
and erroneous lighting now appears as a serious environmental issue.
The issue is called light pollution. Just like water pollution, air pollution
and earth pollution, it poses a threat on sustainable life, human health,
natural resources, vegetations and the animal life. Once introduced as
ease and comfort in the human life, now artificial light unfortunately
threatens the natural balance of the planet and the Earth’s biological
clock. Excessive skylight makes the passagers lose their tracks, challenge
astronomical studies, incessant light wreck the biological clock of
mankind, triggering stress, insomnia, even certain cancer types.
n Yapay ışık, insanın en büyük icatlarından biri, ilerlemenin, teknolojinin
temeli. Karanlığı yenmek, daha iyi görmek, güvende hissetmek, güzel
bir çevrede yaşamak isteyen insanoğlu, çevresini aydınlatmaya başladı.
Hatta bir şehrin nasıl aydınlatıldığı o şehir ve o şehirde yaşayan insanların
yaşam kalitesi için bir ölçüt olarak ele alındı. Yanlış ve kötü aydınlatma,
artık ciddi bir çevre sorunu olarak duruyor karşımızda. Bu sorunun adı da
ışık kirliliği. Tıpkı su kirliliği, hava kirliliği, toprak kirliliği gibi gezegeni,
sürdürülebilir yaşamı, insan sağlığını, doğal kaynakları, bitkileri, hayvan-
ların yaşamını tehdit ediyor. Çünkü insanoğlunun hayatına önce kolaylık
ve konfor olarak giren yapay ışık, ne yazık ki bugün gezegenin doğal den-
gesini, dünyanın biyolojik saatinin işleyişini tehdit ediyor. Göçmen kuşlar
yollarını şaşırıyor, aşırı parlak gökyüzü gökbilimi çalışmalarını zorlaştırı-
yor, sürekli aydınlık insan vücudunun biyolojik saatini alt üst ediyor, stres
uykusuzluk, hatta bazı kanser türlerini tetikliyor.
32
Birleşmiş Milletler (BM) 2015’i ‘ışık
yılı’ olarak ilan etti. Çünkü çevrecilik
serüveni yeni sorunlar, yeni örgütler,
yeni ilkeler, yeni yasalar, yeni araştırma
çalışmaları, yeni pazar arayışları, yeni
üretim teknikleri, doğada yaratılan yeni
tahribatlar, yeni kirlilikler olarak devam
ediyor. Yeni çevre sorunumuz ‘ışık
kirliği’ var gündemde. Aslında bunun iki
farklı boyutu var. Birincisi, BM ışık ve
ışık temelli teknolojilerde; küresel bi-
linçlenmeyi desteklemeyi, sürdürülebi-
lir kalkınmayı teşvik etmeyi ve çözümler
sunmayı, enerji, eğitim, tarım ve sağlık
alanlarında ışık bazlı teknolojilerin öne-
mini vurgulamayı amaçlıyor. İkincisi ise
ışık kirliliği ile mücadeleyi teşvik etmek
istiyor. Işık kirliliğinin temelini oluştu-
ran yanlış aydınlatmalara karşı doğru
ve yenilikçi aydınlatma çözümleri,
enerji tüketimini ve çevresel etkilerini
azaltırken, aynı zamanda karanlık bir
gökyüzünde evrenin güzelliğinin farkına
varmamızı da sağlayacak.
2015 NEDEN IŞIK YILI OLDU?
The United Nations (UN) declated 2015
as the international ‘year of light’, as the
environmentalist quest persists through
new problems, new organizations,
new principles, new laws, new studies,
new market searches, new production
techniques, new environmental
destructions, and new pollutions. ‘Light
pollution’ is the new environmental
problem in agenda. And it comes in two
aspects: first of all, in light and light-
based technologies, UN aims to support
global awareness, encourage sustainable
development, propose solutions, and
to emphasize the importance of light-
based technologies in the fields of energy,
education, agriculture and health.
Secondly, fighting against the light
pollution is encouraged. Against erroneous
lighting which forms the basis for light
pollution, it is aimed to promote correct
and innovative lighting solutions, reduce
energy consumption and environmental
impacts, and to contribute to the
awareness about the beauty of our universe
in a dark sky.
WHY IS 2015 DECLARED AS THE YEAR OF LIGHT?
33
Dünyanın gelişmiş ülkeleri gibi Türkiye de
gözünü uzaya ve gökyüzüne çevirdi. Bir
yandan bu tür projelerle, uzayın derinlik-
lerini keşfetmeye niyetlensek de ışık kir-
liliği amatör gökbilimcilerin gökyüzünü
incelemelerine engel oluyor. Çünkü yapay
gök parlaklığı, gökyüzünü ve yıldızları
görmemizi engelliyor. Türkiye’deki ışık
kirliğine ilişkin eldeki verileri güncelle-
mek hedefiyle İstanbul Kültür Üniversitesi
tarafından Temmuz 2010’da Türkiye’de
gece gökyüzü parlaklığının ölçülme-
si başlıklı bir proje başlatıldı. Bu projenin
amacı; Türkiye’de seçilmiş yerleşim böl-
gelerinde, seçilmiş “karanlık” yerlerde,
astronomi gözlemevlerinde ve milli park-
larda, doğal yaşam alanlarında geceleyin
gök parlaklığını ölçmek ve bu ölçümleri
yıldızlı gecelerin doğal gök parlaklığı ile
karşılaştırmak. Yerleşim yerlerinin gök
parlaklığı verilerinden, ışık kirliliğinin
ekonomik, çevresel ve kültürel boyutunun
değerlendirilmesi amaçlanıyor. Nüfu-
sumuzun yüzde 25’i Samanyolu’nu hiç
görmüyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa
gibi büyük kentlerde yaşayanlar gece gök-
yüzüne baktıklarında gerçek parlaklığında
bir yıldızı hiçbir zaman göremiyorlar.
Gökbilimciler, bir yandan gözlemevlerini
kurmak için karanlık kasabalar, köyler,
kentler bulmak için gökyüzü parlaklık
ölçümleri yapıyorlar, bir yandan da yanlış
aydınlatmalarla, ışık kirliliğine karşı
mücadele veriyorlar. Onlar sadece uzaya
kaçan ışığı önlemek, doğru aydınlatma
yapılmasını sağlamak, aynı zamanda
ekonomik israfın önlenmesini ve enerji
kaynaklarının daha verimli kullanılmasını
sağlamaya çalışıyorlar.
KENT İNSANLARI HİÇ YILDIZ GÖRDÜNÜZ MÜ
In the same way as developed nations, Turkey
has turned her face to the space and the sky.
As we intend to discover the depths of space
through these projects, the light pollution
prevents astronomers from studying the sky,
for the artificial light blocks the vision of the sky
and the stars. In order to update the present
data on the light pollution in Turkey, Istanbul
Kültür University initiated a project in July
2010 on measuring the light on the night sky in
Turkey. The mission of the project is to measure
the skylight in selected “dark” zones in certain
settlements, astronomy observatories, national
parks, and natural habitats in Turkey, and to
compare them with the natural skylight. Using
the skylight data of the settlements, it is aimed
to assess economic, environmental and cultural
aspects of light pollution. 25 per cent of our
nation has no vision of the Milky Way. Citizens
of big cities including Istanbul, Ankara, Izmir
and Bursa never see a star in its authentic light
when they look at the night sky. Astronomers
calculate skylight to find dark towns, villages
and cities to build observatories, and fight
against erroneous lighting and light pollution
at the same time. All they are fighting for is
to prevent the light from being squandered
to the space, to ensure correct lighting,
simultanenously prevent economic waste and
enable a more efficient use of energy resources.
URBAN PEOPLE, HAVE YOU EVER SEEN
THE STARS?
© Alaaddin Savaş
© Alaaddin Savaş
34
Araştırmalar çevrede ışık kirliği artıkça,
doğal yaşam çevrimin olumsuz etkilen-
diği gösteriyor. Okyanuslardaki bazı
mercan resifleri renklerini kaybediyor,
bazı kuş türleri üreme dönemlerini de-
ğiştiriyor, deniz kaplumbağası yavruları
karadaki yapay ışıklar yüzünden yollarını
şaşırıyor ve denize ulaşamıyorlar. Yapay
ışıkla uzayan yapay gündüzler çoğu canlı
için fazla beslenme süresi anlamına geli-
yor. Bu da biyolojik davranışlar olan göç
ve yumurtlama zamanlarının değişme-
sine neden oluyor. Ayrıca yollarını ay ve
güneşi takip ederek bulan göçmen kuşlar,
ışık kirliliğinin önemli kaynaklarından
olan aşırı ışıklandırılmış gökdelenlerin
etrafında dönmeye başlayıp, yollarını
şaşırıyor, yorgunluktan ölüyorlar. Gece
beslenen memeliler-çöl kemirgenleri,
porsuklar, keseli sıçanlar-yapay “dolu-
nay” tehlikesi altındalar. Karatavuklar,
bülbüller gibi kimi kuşlar doğal olma-
yan saatlerde ötüyorlar! Kelebeklerin
üreme çevrimleri, yarasaların beslenme
şekilleri, bitkilerin fotosentez çevrimi
etkileniyor.
• Dünyada ilk sokak aydınlatması bugünkü
Antakya’da yapıldı. MÖ 300 yıllarında
kurulan Antakya’nın Herod caddesi
meşalelerle aydınlatıldı.
• Dünyada ilk sokak lambası İspanya’nın
Kurtuba şehrinde yapıldı. Endülüs Emevileri
her yüz metrede bir içerisinde gaz lambası
olan direkler dikmişlerdi.
• İlk elektrikli sokak aydınlatması 1857
yılında Fransa’nın Lyon kentinde başladı.
• İstanbul’da ilk sokak aydınlatması 1910’da
yapıldı. Dersaadet Gaz Şirketi 3 bin 943
adet sokak lambası-feneri koyarak şehri
aydınlatmaya başladı.
• İstanbul’da ilk elektrik üretimi 1914’de,
modern anlamda sokak aydınlatmasında
kullanılmaya başlaması ise 1920’lere denk
düşüyor.
•1997’de Türkiye’den yaklaşık 120 milyon
KWsaat elektrik enerjisini uzaya kaçmıştır.
Kaynak: isikkirliliği.org
GEZEGENİN BİYOLOJİK SAATİ
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
35
Studies show that as the light pollution
increases, natural life cycle is negatively
influenced. Certain coral reefs in oceans
lose colour, some bird species mutate their
reproduction periods, baby sea turtles
lose their ways because of the artificial
lights and fail to reach the sea. Artificial
days elonged with artificial light signify
a longer nutritional time for most speies,
which result in the changing of biologic
patterns such as migration and egg laying
times. Furthermore, passagers finding
their tracks by following the moon and the
sun start circling around the excessively
illuminated skyscrapers, which are among
the major sources of light pollution,
eventually losing their track and dying of
exhaustion. Nocturnal mammals –desert
rodents, badgers, opossums- are faced
with the artificial “full moon” threat.
Certain bird species such as blackbirds
and nightingales are warbling at
unnatural hours! Reproductive cycles of
the butterflies, nutrition styles of the bats,
photosynthesis cycles of the plants are all
effected.
• The world’s first street light was produced
in Antioch. In 300BC, Herod Street of the
city was illumninated by torches.
• The world’s earliest street lamp was made
in the Spanish city of Cordoba. Andalucian
Emevis had erected posts incorporating
gas lamps at ever hundred meters.
• The first electrical street light was used in
1857 in Lyon, France.
• The first street light in Istanbul dates
back to 1910. Dersaadet Gas Company
illuminated the city by 3,943 street
lanterns.
• The first electricity production in Istanbul
began in 1914, and started to be used in the
street lights in the modern sense during the
1920’s.
• In 1997, about 120 million kW/h of
electric energy was squandered to space in
Turkey.
Reference: isikkirliliği.org
EARTH’S BIOLOGICAL CLOCK
DID YOU KNOW?
© Alaaddin Savaş
© Alaaddin Savaş
DAHA KÜÇÜK VE DAHA AZ ELEKTRİK TÜKETEN KLİMALAR GELİYORCOUNTDOWN FOR MORE COMPACT AND LESS ENERGY CONSUMING AIR CONDITIONERS
36
DÜŞÜK KÜRESEL ISINMA POTANSİYELİNE SAHİP SOĞUTUCU AKIŞKAN R32 İLE İKLİMLENDİRME SEKTÖRÜ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR. AVRUPA’DA OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE’DE DE R32 SOĞUTUCU AKIŞKANINI İÇEREN İLK SPLİT KLİMALARI PİYASAYA SUNAN DAIKIN, BU SOĞUTUCU AKIŞKANIN YAYGINLAŞMASI İÇİN ÇALIŞIYOR. ÇÜNKÜ ÇEVRE DOSTU BU YENİ NESİL SOĞUTUCU AKIŞKAN İLE DAHA KÜÇÜK VE DAHA AZ ELEKTRİK TÜKETEN KLİMALARIN ÜRETİLMESİ MÜMKÜN.
AIR CONDITIONING SECTOR IS BEING RESHAPED WITH THE COOLING LIQUID R32 WITH LESSER GLOBAL WARMING POTENTIAL. INTRODUCING THE FIRST SPLIT CONDITIONERS WITH R32 COOLING LIQUID IN TURKEY AS IN EUROPE, DAIKIN IS WORKING TO GENERALIZE THIS COOLING LIQUID. BECAUSE WITH THE NEW GENERATION COOLING LIQUID, THE PRODUCTION OF MORE COMPACT AND LESS ENERGY CONSUMING AIR CONDITIONERS WOULD BE POSSIBLE.
DAIKIN HABER/DAIKIN NEWS
37
n The selection of the cooling liquid, which is a preliminary factor
to maximize energy efficiency and to minimize the systematic effects
of global warming, shapes the future of the air conditioning sector.
Dedicated to developing systems with lesser environmental impacts in
line with their eco-loyalty, Daikin is leading the sector once again by
introducing the first devices with R32 cooling liquid in Turkey and in
Europe.
Informing about the new sectoral advances, Daikin Department of Green
Energy and Environment Coordinator and Senior Mechanical Engineer
Dr. Andaç Yakut indicated the possibility of producing more compact
devices by using the R32 cooling liquid. Emphasizing the high energy
efficiency and the low CO2 emission standard in all Daikin products,
Dr. Andaç Yakut also pointed out Daikin’s continuing process on the
generalization of R32 cooling liquid. Dr. Yakut explained the reason
behind with the higher energy efficiency generated
by R32 cooling liquid compared to the R410A
cooling liquid, which is currently used in split air
conditioners. He said: “R32 has a global warming
potential equivalent to one third (GWP=675) of
R410A’s global warming potential. Accordingly,
R32 is a more eco-friendly cooling liquid. In
addition, it is possible to produce more compact
devices by using lesser amounts of cooling liquid
with R32.”
n Enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarmak ve sistemlerin küresel
ısınma etkilerini en aza indirmek için önemli bir faktör olan soğutucu
akışkan seçimi, iklimlendirme sektörünün geleceğine de yön veriyor.
Çevreye olan bağlılığının bir parçası olarak daha düşük çevresel etkiye
sahip sistemler geliştirmeyi amaçlayan Daikin, Avrupa’nın ve Türkiye’nin
ilk R32 soğutucu akışkanını içeren cihazlarını piyasaya sunarak pek çok
alanda olduğu gibi bu alanda da öncülük ediyor.
Daikin Yeşil Enerji ve Çevre Bölüm Koordinatörü, Makine Yüksek
Mühendisi Dr. Andaç Yakut, sektördeki yeni gelişmeler hakkında bilgi
verirken, R32 soğutucu akışkanı sayesinde daha küçük boyutlarda cihaz-
lar üretilmesinin mümkün olacağını söyledi. Daikin’in tüm cihazlarının
yüksek enerji verimliliği ile düşük CO2 salımına sahip olduğunu hatırla-
tan Dr. Andaç Yakut, Daikin’in R32 soğutucu akışkanının yaygınlaşması
yönünde çalışmalar yaptığını da vurguladı. Bunun nedenini
ise R32 soğutucu akışkanının şu an split klima-
larda kullanılan R410A soğutucu akışkanına göre
daha fazla enerji verimliliği sağlaması olarak
açıklayan Dr. Yakut, şu bilgileri verdi: “R32’nin
küresel ısınma potansiyeli, R410A’nın sahip
olduğu küresel ısınma potansiyelinin yaklaşık 3’te
birine eşit (GWP=675). Dolayısıyla R32 daha çevre
dostu bir soğutucu akışkan. Ayrıca R32 kullanarak
daha az miktarda soğutucu akışkan ile daha küçük
boyutlarda cihaz elde etmek mümkün.”
R32 Soğutucu Akışkanının Özellikleri
l Ozon tabakasına zarar vermez. ODP değeri 0.
l GWP değeri (küresel ısınma potansiyeli ) halen
klimalarda kullanılan R410A’nın GWP değerinin
yalnızca 3’te biri (GWP=675).
l R410A’ya göre daha az soğutucu akışkan
kullanımı mümkün.
l R410A ile kıyaslandığında daha yüksek enerji
verimliliği.
l Daha kompakt tasarım mümkün.
l Tek bileşenli bir akışkan olduğu için geri
dönüşümü ve yeniden kullanımı kolay.
l Gelişmekte olan ülkeler için daha ekonomik.
Qualities of R32 Cooling Liquid
l Does not harm the ozone layer. Its ODP value is 0.
l Its GWP (global warming potential)
value is only one third of the currently used
R410A’s GWP value (GWP=675).
l Enables a lesser cooling liquid use compared to
R410A.
l Generates higher energy efficiency compared to
R410A.
l Enables a more compact design.
l Ease of recycling and reusing for being a single
component liquid.
l More economic for developing countries.
Dr. Yakut pointed out that with the use of
R32, devices will become more compact
and equipped with higher efficiency
rates: “Furthermore, they will give less
environmental damage thanks to the
properties of the R32 cooling liquid.” He also
indicated that Daikin will be introducing the
R32, which is currently being used in more
than 30 countries, in Turkey with the New
Ururu Sarara and the New Emura to Turkey
in June; and emphasized the benefits of the
new cooling liquid for the end customer:
“Being a more eco-friendly cooling liquid, R32
generated more energy efficiency than the
currently used R410A in split air conditioners,
which will reduce the electricity bills of the
consumers.”
Stating that opting for high energy efficiency in
new individual purchases will contribute in the
diminishing of global warming by generating
less CO2 emission, Dr. Andaç Yakut listed the
duties of the end customers in line with the
2050 goals of the European Union: “It has
been understood that the EU’s 20/20/20 policy
would be insufficient to meet the EU low carbon
roadmap 2050 goals, which aims to limit
global warming. In order to take more strict
measures, an agreement has been made on
23 October 2014 to reduce the greenhouse gas
emission rates by 40 per cent, raise the use of
renewable energy up to 27 per cent, and energy
efficiency to the minimum level of 27 per cent
by 2030. And this agreement was named as
‘EU New 40/27/27 Policy’. In this respect, the
Fluorinated Greenhouse Gases Regulations,
also known as F-Gas Regulations, have been
issued to reduce the greenhouse gas emission
rates. Accordingly, the end customers could
prefer products with higher efficiency, hereby
contributing to the meeting of these targets by
generating less CO2 emission.”
Yakut remarked that Daikin leads the sector
again in this respect: “As you know, Daikin
has contributed largely in the EU’s 20/20/20
targets by pioneering the seasonal efficiency
in Europe and in Turkey. Once again, Daikin
will help the meeting of the New 40/27/27
targets of EU by using the R32 cooling liquid
with lesser global warming potential in their
devices. In the meantime, Daikin is continuing
R&D and production operations at over 70
production facilities in the global scale. Having
since realized more than 300 million dollars
of R&D investment, Daikin has been improving
devices accordant withnew generation cooling
liquids.”
KLİMALAR DAHA AZ ELEKTRİK TÜKETECEK
AIR CONDITIONERS WILL CONSUME LESS ENERGY
R32 kullanımı ile birlikte cihazların daha küçük
boyutlu ve daha yüksek verimlilik değerlerine
sahip olacağını vurgulayan Dr. Yakut, “Ayrıca
R32 soğutucu akışkanının özelliğinden dolayı
bu cihazlar çevreye daha az zarar verecek”
dedi. Şu an 30’dan fazla ülkede kullanılan R32
ile Türkiye’nin, Daikin’in Haziran ayında satışa
sunacağı Yeni Ururu Sarara ve Yeni Emura ile
tanışacağını belirten Dr. Yakut, bu yeni soğutucu
akışkanın son kullanıcı açısından faydalarına
da şöyle dikkat çekti: “Daha çevre dostu bir
soğutucu akışkan olan R32, şu an split klimalarda
kullanılan R410A soğutucu akışkanına göre daha
fazla enerji verimliliği sağlıyor. Bu da tüketicinin
daha az elektrik faturası ödemesini sağlayacak.”
Bireysel olarak yeni alacağımız ürünlerde yüksek
enerji verimli ürünleri tercih etmemizin daha az
CO2 salımı ile küresel ısınmanın azaltılmasına
katkı sağlayabileceğini vurgulayan Dr. Andaç
Yakut, Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 hedefleri
doğrultusunda son kullanıcılara düşen görevleri
ise şöyle sıraladı: “AB’nin 20/20/20 politika-
sının, küresel ısınmayı sınırlayacak AB düşük
karbon yol haritası 2050 hedefini sağlamakta
yeterli olmayacağı görüldü. Bu konuda daha sıkı
önlemler almak amacıyla 23 Ekim 2014 tarihinde,
sera gazı emisyon değerlerini 2030 yılına kadar
yüzde 40 oranında azaltma, yenilenebilir enerji
kullanımını yüzde 27’ye ve enerji verimliliğini en
az yüzde 27’ye çıkarma konusunda bir anlaşmaya
varıldı. Buna da ‘AB Yeni 40/27/27 Politikası’ adı
verildi. Bu doğrultuda Sera Gazı Emisyon değer-
lerini azaltmak için F Gaz Yönetmeliği denilen
Florlu Sera Gazları Yönetmeliği yayınlandı. Son
kullanıcılar da, bu hedeflerin gerçekleşmesini
sağlamak amacıyla daha yüksek enerji verimli
ürünleri tercih edebilir ve dolayısıyla daha az
CO2 salımı ile bu hedeflerin gerçekleşmesine
katkı sağlayabilir.”
Daikin’in, bu konuda da sektörüne öncülük
yaptığına dikkat çeken Dr. Yakut, şunları söyledi:
“Biliyorsunuz, Daikin hem Avrupa’da hem de
Türkiye’de sezonsal verimliliğin öncülüğünü ya-
parak AB’nin 20/20/20 hedeflerine büyük katkı
sağladı. Şimdi de Daikin, cihazlarında düşük
küresel ısınma potansiyeline sahip R32 soğutucu
akışkanını kullanarak AB’nin Yeni 40/27/27
hedeflerine ulaşılmasına büyük yararı olacaktır.
Daikin halen dünya çapında 70’den fazla üretim
tesisinde ürün geliştirme ve üretim faaliyetleri
yürütüyor. Bugüne kadar AR-GE Merkezlerine
300 milyon dolardan fazla yatırım yapan Daikin,
yeni nesil soğutucu akışkanlara uygun cihazları
geliştiriyor.”
38
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ANAHTARIN ÖYKÜSÜTHE STORY OF KEY FROM PAST TO PRESENTİNSANLARIN GİZLEMEK, SAKLAMAK İSTEDİĞİ HER ŞEYİN KAPISINI AÇAN ANAHTARLAR BUGÜN TEKNOLOJİK GELİŞMELERLE FARKLI FORMLARDA VÜCUT BULDU. MÖ 2000’LERDE MISIRLILARIN MİRASI BUGÜN PARMAK İZİNİ YA DA GÖZ RETİNASINI OKUYAN, HATTA İNSAN SESİNİ TANIYAN SİSTEMLER OLARAK KARŞIMIZDA… ANAHTARIN TARİHTEKİ ANLAMLARINA VE GÜNÜMÜZDEKİ VERSİYONLARINA GÖZ ATMAYA NE DERSİNİZ?
OPENING UP THE DOORS TO ANYTHING WE WOULD LIKE TO HIDE, THE KEYS HAVE TAKEN VARIOUS FORMS WITH MODERN TECHNOLOGICAL ADVANCES. THE EGYPTIAN HERITAGE FROM THE 2000 BC NOW READ FINGERPRINTS OR RETINAS, EVEN RECOGNIZE VOICES. LET US TAKE A LOOK AT THE KEY’S MEANING THROUGHOUT HISTORY AND ITS MODERN VERSIONS…
40
YAŞAM/LIFEYAZI/ ArtIcle : CİHAN DEMİRŞEVK
41
n Mısır mitolojisine göre günümüzden 4-5 bin yıl önce Seth’in, Osiris’i
anahtarsız ve kilitsiz bir tabuta hapsetmesiyle başladı anahtarın se-
rüveni… Seth, tabutu Nil’e attığında Osiris’in karısı İsis onu aramaya
koyuldu. Nil Nehri’nde aramasından dolayı Mısır hiyerogliflerinde en
çok kullanılan sembollerden biri olan ‘Ankh’a ‘Nil’in Anahtarı’ ismi ve-
rildi. Mısır mitolojisinden aktardığım bu bölüm aslında insanoğlunun
saklamaya- gizlemeye olan tutkusunun ne kadar eski olduğunun bir
kanıtı. İlk anahtarların, mitolojide de değinildiği üzere, antik Mısır’da
kullanılması bizleri şaşırtmamalı; zira günümüzde kökü antik çağlara
dayanıp da Mısır’a uğramamış bir alet neredeyse yok. Elbette antik
Mısır’da kullanılan anahtar kilit ikilisinin, kullanış amacı dışında günü-
müz anahtarlarına benzeryen bir yanı yok. Mısır kilitleri, içi boşaltıl-
mış dili bulunan pimli bir türdü. Çalışma prensibini kısaca anlatmakta
yarar var çünkü bilinen ilk anahtar-kilit ikilisinin neye benzediği aklı-
mızda canlanmalı. Anahtar; eğri ucunda pimler bulunan, yassı bir tahta
çubuktan oluşurdu. Anahtar kilide sokularak yukarı doğru kaldırıldı-
ğında pimler, dilin yukarı doğru kalkıp, geri çekilmesini sağlardı. Bu
kilitler yaklaşık 60 cm büyüklükte yapılıyordu. İlk zamanlarda piramit
ve saray çevresinde kullanırken daha sonra soylulara ve sıradan halka
yayıldı. Ardından tüm Mısır’a ve dünyaya...
n According to the Egyptian mythology, key’s adventure began 4-5
thousand years ago, when Seth imprisoned Osiris in a coffin with no
key or lock. As he throw away the coffin into the Nile, Osiris’s wife Isis
began looking for her husband. As he was searched long the Nile, this
most frequently used hieroglyphic symbol of ‘Ankh’ was given the name
‘The Key of Nile’. This episode from the Egyptian mythology proves the
ancient roots of human passion for hiding and keeping. As explained
in mythology, it should come as no surprise that the earliest keys have
been used in the ancient Egypt; as there is hardly a single tool that has
its roots in ancient ages and has not passed through Egypt. The key and
lock pair that were used in the ancient Egypt certainly has nothing in
common with its modern counterparts aside from its use. The Egyptian
locks had empty key bits with pin. It is essential to tell how it operates
briefly, in order to have a view of the earliest known key and lock. The
key consisted of a flat wooden rod with pins on its crooked end. When
the key was placed in the lock and hold upwards, the pins made the key
bits go up and draw back. These locks had a size about 60 cm. At first,
they were used in the Pyramid and the court, and it spread around the
noblemen and common people in time, to be followed by the entire
Egypt and the world…
Yüksek surların arkasında kurulan şehir devletleriyle birlikte
anahtar, insanlık tarihine “şehir anahtarı” kavramını kazandırdı.
Şimdilerde yalnızca simge olarak şehre gelen devlet yetkilisine
‘şehir senin’ vurgusuyla verilen anahtarlar; eski çağlarda şehrin
“teslim bayrağı” anlamına gelirdi. Şehir devletini kuşatan orduya
kral, şehrin anahtarını teslim ederdi. Bu, kimi zaman simgesel
ama çoğu zamansa gerçek bir anahtar olurdu. Çünkü surlarla
çevrili şehirlerin gerçek birer kapıları ve o kapıları açmak için
anahtarları vardı. Teslim edilen anahtarlar sayesinde şehirler yağ-
malanmaktan kurtulur; anahtarla birlikte şehir de kuşatmayı ya-
pan devlete verilirdi. Bu şekilde savaş, kan dökmeden sonuçlanır-
dı. Osmanlı Devleti’nin bu yöntemle çok sayıda şehri savaşmadan
sınırlarının içine kattığı da bilinen bir gerçek. Bir savaş âdeti olan
‘teslim olma’ işareti zaman geçtikçe sembolik anlamlar kazandı.
SEMBOLİK ŞEHİR ANAHTARLARI
With the city states founded behind high city walls, the key presented
the history of civilization the notion of “the key to the city”. Now
presented to state officials as a symbolic gesture, the keys used to
stand for “the white flag”. The king used to present the invading army
the key to the city. Sometimes this used to be a symbolic key, but for
the most time a real one, fort he cities surrounded by city walls had
actual city Gates with their keys to enter. As the keys were delivered,
the cities escaped looting, and they were delivered to the invading
state together with the key. Thus the war ended without spilling any
blood. Ottomans are known to seize many cities this way, without
waging an actual war. This sign of “surrender” which used to be a
tradition of war gained symbolical attributes in time.
THE SYMBOLIC KEY TO THE CITY
42
Anahtar, Orta Çağ Avrupası’nda gizem ve
sır ile eşdeğerdi. Kilitli dolaplar, oda-
lar ve tavan araları Kilise’nin özellikle
İslam alimlerinden edindikleri bilgileri
halklarından saklamalarının en kolay
yoluydu. Aynı zamanda Avrupalı bilim
insanları da aydınlanmayı sağlayacak
bilimi Katolik Kilisesi’nden yine bu yön-
temle saklıyordu. Ne zaman ki o kilitleri
açacak bir anahtar bulundu, işte o zaman
Katolik Kilisesi’nin Avrupa üzerindeki
egemenliği sona erdi. Bu egemenliğin sona
ermesi bir son değil aslında yükselişin bir
başlangıcı oldu. Rönensans, reform ve
ardından bir de sanayi devrimi ile insanlık
tarihi de aniden değişime uğradı. Sanayi
devrimi ile birlikte saklanacak konuların
başında zenginlik ve zenginlik kaynakları
gelmeye başladı. Seth’in kilitleri artık
sadece müzelerde görülmeye başladı ama
insan hayatındaki kapılar/anahtarlar
gittikçe arttı. Her bir bireyin kendine ait
anahtarları oldu. Ev, araba, kasa derken
anahtar da form değiştirerek zamana ayak
uydurdu. Kilit-anahtar ikilisi gitti yerine
“güvenlik sistemler”i geldi. Etrafında tek
bir kez çevrilince, kapıyı 4-5 ayrı yerden
kilitleyen anahtarlar çıktı. Ama şu bir
gerçek ki; ortada bir kilit varsa mutlaka
onu açan bir anahtar da vardır! İşte tam
bu noktada en basit şekliyle ‘maymuncuk’
ortaya çıkıyor. “Her kilidi açmaya yara-
yan, demirden, eğri ve sivri araç” olarak
tanımlanan ‘maymuncuk’un onlarca çeşidi
ve tüm çeşitlerininse tek bir amacı var:
Geride açılmayan kapı/kilit bırakmamak!
Yüksek güvenlikli kilitler maymuncukla
açıldıkça, yeni kilitler doğdu. Güvenlik
için yepyeni anahtarlar icat eden insanlar,
sürekli yanında taşıdığı ama hiç bir zaman
kaybetme ihtimalinin olmadığı o anahtara
imza attılar: Parmak izi…
The key signified mystery and secret in
the Middle Age Europe. Locked cabinets,
rooms and attics were the simplest
way fort he Church to hide the Islamic
knowledge from their people. At the
same time, European scientists used
to hide their science that would bring
enlightenment from the Catholic Church.
The hegemony of the Catholic Church
over Europe ended when the keys to these
locks have been found. This end actually
signified the beginning of progress. The
history of civilization suddenly changed
with renaissance, reform and the
industrial revolution which soon followed.
With the industrial revolution, the wealth
and wealth resources became the matters
that needed to be hidden. The locks of
Seth now appeared only in museums,
but the doors and their keys in human
life increased in number. Every member
of the society had their private key. It
included the house, the car and the locker,
changing aspect in time. The key-lock
combination was replaced by “security
systems”. Keys that were locked at 4 or
5 different parts at a single turn were
introduced. But the truth is, when there
is a lock, there is surely a key to open it!
Here we come face to face with picklocks.
Defined as “a crooked and sharp tool of
iron that opens all keys”, the ‘picklock’
appears in many shapes, with a single
purpose: leaving no unopened door/key
behind! As the highly secure keys were
opened up by the picklock, new keys were
born. Inventing brand new keys for safety,
man invented a key that is available at all
times and is never lost: the fingerprint.
SIRLARI SAKLAYAN ANAHTARLAR...
KEYS AS SECRET KEEPERS...
43
YENİ ÇAĞIN YENİ ANAHTARLARIHer insanın kendine has bir parmak izi var ve parmak izinin
benzer olması ihtimali dünyada kırk milyarda bir. İzin bu ka-
dar eşsiz olmasının nedenleri, genetik kodlar, amniyon sıvısı
gibi doğum öncesi etkenler, doku içi hormonlar ve büyüme
faktörleri... Bilim insanları bu benzersiz izi anahtar olarak kul-
lanmayı başardı. Parmak izi anahtar oldu ve sadece parmağın
sahibinin açacağı kilitleri meydana çıkardı. Kapılara konulan
küçük bir algılayıcı ile önceden belirlenmiş parmak izleri sa-
dece açmaya yetkili kişilere kapıları ardına kadar açtı. Belki
de ilk kez kilit anahtarı değil; bir anahtar kilidi ortaya çıkardı.
Bilim bununla da yetinmedi daha özel ve temassız bir anahtar
daha keşfetti. İşte karşınızda göz-anahtar… Yani gözün retina
tabakası taranarak kilidin yalnızca yetkili kişiler tarafından
açılabilmesi.
Kartların ve şifrelerin kolaylıkla kırılabildiği günümüzde, par-
mak izi, yüz ve retina tarayıcıları, ses tanıyıcılar ve bunların
akıllı kart teknolojileriyle olan bağlantıları, geleneksel anah-
tar-kilit sistemlerini “eski” olmaya mahkum etti. “Biyometrik”
olarak adlandırılan bu sistemlerde, aslolan, güvenlik sistemi-
ni açacak anahtarın oldukça farklı, kişiye özel, hatta eşsiz, en
önemlisi de, taklidinin kesinlikle imkansız oluşudur. Parmak
izi, yüz, el, retina ve ses, sıralanan tüm bu kriterlere kesinlikle
uyuyordu. Bu tarz biyometrik sistemler anahtar rolünü üstlen-
diği gibi yeni bir rol daha edindi. O da kimin kaç defa yanlış
ya da yasak giriş yaptığını tespit edip kaydetmek! Yani sizin
gözünüzdeki anahtarla açtığınız kapınızı başka gözler zor-
larsa bu kişilerin de kim olduklarını öğrenebileceksiniz. Son
teknoloji biyometrik sistemler şimdilik gerçekten çok önemli
saklayacak sırlar ve zenginlikler için kullanılıyor ama bir gün
kendinizi, evinizin kapısındaki küçük kameraya gözünüzü çı-
karırcasına bakıyor olarak görürseniz şaşırmayın…
Everyone has their unique fingerprint,
and the similarity of two fingerprints
is one in forty billion. This uniqeness
is due to genetic codes, prebirth effects
such as amniotic fluid, intertextural
hormones and growth factors. Scientists
managed to use this unparallel print as
a key. Keys made of fingerprints made
up the way for locks which can only be
opened by their owner. With the help
of a tiny receptor placed on doors, the
predetermined fingerprints opened up
the doors for the authorized only. Perhaps
for the first time ever, the key developed
the lock instead of vice versa. Science
was not satisfied and invented an even
more special and touchfree key: meet
the eye-key! By scanning the retina, this
key opens up for only the authorized.
In an age when cards and passwords
can easily be hacked, fingerprint, face
abd retina scanners, voice recognizers
and their connection with smart card
technology comdemned the good old
key-lock systems to “antiquity”. The
main feature of these so-called biometric
systems are the unique, tailor-made, more
importantly uncopiable keys that pass
beyond the security system. Fingerprint,
face, retina and voice perfectly meet these
criteria. Such biometric systems gained
yet another attributer in addition to the
role of the key: recording who makes how
many erroneous or forbidden entries in a
year! So, if anyone but you forces to enter
your door with their own eyes, you will
get to know who these people are. For the
time being, hi-tech biometric systems are
used to keep really important secrets and
wealth in safety, but do not be surprised
when you find your eyes locked on the
small camera at your door one day!
NEW KEYS FOR THE NEW AGE
DAIKIN TÜRKİYE’NİN “YEŞİL BİNA UZMAN KADROSU” GENİŞLİYOR
DAIKIN TURKEY’S “GREEN BUILDING EXPERTS TEAM” EXPANDS
44
DAIKIN, BAŞTA AVRUPA OLMAK ÜZERE TÜM DÜNYADA YATIRIMCI VE MÜTEAHHİTLERİN GİDEREK ARTAN “YEŞİL BİNA SERTİFİKASYONU” TALEPLERİNE YANIT VEREBİLMEK İÇİN KADROSUNU GENİŞLETMEYE DEVAM EDİYOR. BU ÇALIŞMALARA DESTEK VEREN DAIKIN TÜRKİYE’NİN UZMAN KADROSU DA BÜYÜYOR.
IN ORDER TO ANSWER THE INCREASING “GREEN BUILDING CERTIFICATION” DEMANDS OF INVESTORS AND CONSTRUCTORS PARTICULARLY FROM EUROPE AND THE REST OF THE WORLD, DAIKIN CONTINUES TO EXPAND ITS TEAM. DAIKIN TURKEY’S EXPERTS TEAM IS REINFORCED TO SUPPORT THE PROJECT.
DAIKIN HABER/DAIKIN NEWS
45
n Completing the two-phase BREEAMAP (Accredited Professional) test
of the Building Research Establishment (BRE) England with success,
Dr. Andaç Yakut is entitled to join Daikin Europe’s BREEAM Accredited
Professionals team. Accordingly, Dr. Andaç Yakut will be providing
consultancy services during to BREEAM Green Building Projects
certification process with Daikin’s Sustainable HVAC-R Solutions.
Dr. Andaç Yakut, the new member of Daikin’s expanding ‘Green Building’
experts team, pointed out that the majority of the new building projects in
Europe will be expected to be green building projects by 2015, and added:
“93 percent of investors and constructors believe green certification is
crucial.” He said: “BREEAM (BRE Environmental Assessment Method)
is the most widespread environmental assessment method for buildings.
BREEAM was founded in 1990 in England for a simple and economic
assessment of a building’s environmental impacts, and to minimize
them. BREEAM principally aims to reduce the environmental impacts of
buildings. Furthermore, it is projected to recognize buildings in terms of
environmental benefits, to provide an eco-label, and encourage demand
for sustainable buildings.”
Stating that Daikin has a large team of BREEAM Accredited Professionals
(BREEAM AP) in Europe and in Turkey to assist customers, Dr. Andaç
Yakut said: “These experts provide consultancy services for sustainable
HVAC-R solutions of green building projects during the BREEAM
certification process, hereby earning credits from related categories.
In addition, Daikin professionals help the selection of the most budget-
friendly design to obtain the BREEAM certificate.”
n Building Research Establishment (BRE) İngiltere’de iki aşamalı olarak
yapılan BREEAM AP (Accredited Professional) sınavını başarıyla tamamla-
yan Dr. Andaç Yakut, Daikin Europe’un BREEAM Yetkili Uzman kadrosuna
katılmaya hak kazandı. Böylece, Dr. Andaç Yakut, BREEAM Yeşil Bina
Projeleri’nin sertifikasyon sürecinde Daikin’in Sürdürülebilir HVAC-R Çö-
zümleri ile birlikte danışmanlık hizmeti verebilecek.
Daikin’in genişleyen ‘Yeşil Bina’ uzman kadrosuna katılan Dr. Andaç Yakut,
Avrupa’daki yeni bina projelerinin büyük bir bölümünün 2015 yılından
itibaren yeşil bina projesi olmasının beklendiğine işaret ederek, “Yatırımcı ve
müteahhitlerin yüzde 93’ü yeşil sertifikasyonun önemli olduğunu düşünü-
yor” dedi. Yakut, bu konuda şu bilgileri verdi: “BREEAM (BRE Environmen-
tal Assessment Method), binalar için dünyada en çok kullanılan çevresel
değerlendirme metodudur. BREEAM, bir binanın çevreye olan etkilerini basit
ve ekonomik bir şekilde değerlendirebilmek ve bu etkileri azaltabilmek ama-
cıyla 1990 yılında İngiltere’de oluşturuldu. BREEAM ile öncelikle binaların
çevreye olan etkilerinin azaltılması hedefleniyor. Ayrıca binaların çevresel
yararlarına göre tanınması, binalar için güvenilir, çevresel bir etiket sağlan-
ması ve sürdürülebilir binalar için talebin teşvik edilmesi öngörülüyor.”
Daikin’in, Avrupa ve Türkiye’de müşterisine yardımcı olmak amacıyla birçok
BREEAM Yetkili Uzman’a (BREEAM AP) sahip olduğuna dikkat çeken Dr.
Andaç Yakut, şunları söyledi: “Bu uzmanlar BREEAM sertifikası alınması
sürecinde yeşil bina projelerinin sürdürülebilir HVAC-R çözümleri için
danışmanlık hizmeti sağlayarak ilgili kategorilerden kredi kazanılmasını
sağlıyorlar. Ayrıca Daikin Uzmanları, istenilen BREEAM sertifikasının elde
edilmesi için en uygun maliyetli tasarımın seçilmesine de yardımcı oluyor.”
46
TEKNOLOJİ/TECHNOLOGY
TEKNOLOJİ “BULUT”LARDA!TECHNOLOGY IN THE “CLOUD”S!
47
n Images, videos and various other data
occupy a vast space of company servers.
Saving and securing these data, installing,
updating and using new programs are among
the technological needs of companies. And
thanks to the cloud informatics, companies
can provide all these needs from the data
centers of service providers. The cloud
technology enables to follow up all uploaded
data through all technologic devices. As a
matter of fact, we are all using the ‘cloud’
somehow. When you open up a mail in your
office computer through your smart phone at
home, you are using your mail cloud. In this
perspective, ‘cloud’ is rather a service than
a product. And it requires no substantial
investments on hardware or software, and
is given just life water or electricity services.
Without any added investments in hardwares,
the service deals are enhanced as the need
grows, enabling a further use of these
technologies.
In the cloud technology, software applications
are preserved in data centers which can
be accessed through internet, instead of
computers. The biggest advantage of remote
access to the software for the company
is the opportunity of conducting higher
capacity works using more modest softwares.
Moreover, companies get the chance to resume
their works not only on their computers,
but on any computer with internet access
anywhere.
Cloud informatic technologies are becoming
more widespread as the number of gadgets
with internet connection constantly increase.
And it is used not only in computers, but in
all mobile devices. The biggest advantage is
the lower software costs. At the expense of
minimum resources, the performance levels
of the most up-to-date and the most powerful
pc’s can be obtained. As a result, computers
using cloud informatics have lower capacity
harddisks, memories and processors, none of
which result in performance loss.
TEKNOLOJİNİN GÜNLÜK HAYATTA VE İŞ YAŞAMINDA DAHA ÇOK YER KAPLAMASI HEM MALİYETLERİ HEM DE YETİŞMİŞ İNSAN İHTİYACINI ARTIRDI. TAM BU NOKTADA DEVREYE GİREN BULUT TEKNOLOJİSİ, MALİYETLERİ AZALTARAK ŞİRKETLERİN ÜZERİNDEKİ YÜKÜ HAFİFLETMEYİ AMAÇLIYOR.
n Fotoğraf, video ve daha birçok bilgi şir-
ket veya işletmelerin server’larında büyük
bir alanı kaplıyor. Bu verileri saklamak,
onların güvenliğini sağlamak, yeni prog-
ramlar kurmak ve güncelleyip, kullanmak
şirketlerin teknolojik talepleri arasında yer
alıyor. Şirketler, tüm bu ihtiyaçlarını bulut
bilişim sayesinde servis sağlayıcıların
veri merkezlerinden temin edebiliyorlar.
Bulut teknolojisi, bilgisayarlara yüklenen
verilerin tüm teknolojik aygıtlardan takip
edilmesini sağlıyor. Aslında hepimiz bir
şekilde ‘bulut’u kullanıyoruz. İşyerin-
de bilgisayarınıza gelen bir e-maili eve
gittiğinizde akıllı telefonunuzdan açtığınız
da mail bulutunu kullanmış oluyorsunuz.
Bu açıdan değerlendirdiğimizde ‘bulut’
bir üründen çok, hizmet olarak karşımıza
çıkıyor.
Üstelik bunun için donanım ve yazılıma
yüklü miktarda yatırım yapmalarına gerek
kalmadan, tıpkı su, elektrik hizmetleri gibi
sadece kullanım bedelini karşılıyorlar.
İhtiyaç arttıkça yeni donanım yatırımı
yapmadan hizmet anlaşmalarını gelişti-
rerek bu teknolojileri kullanmaya devam
edebiliyorlar.
Bulut teknolojisinde işletmenin çalıştırdı-
ğı yazılımlar bilgisayarda değil, internet
üzerinden erişilebilen veri merkezlerinde
bulunuyor. Yazılımlara uzaktan erişimin
işletmeye en büyük yararı, daha mütevazı
donanımlarla çok daha kapasiteli işler ger-
çekleştirebilmesi oluyor. Ayrıca, işletmeler
yürüttükleri işleri sadece kendi bilgisayar-
ları üzerinden değil istedikleri lokasyonda
bulunan ve internet erişimi olan her türlü
bilgisayarda devam ettirebilme şansını da
yakalıyor.
Bulut bilişim teknolojileri internete bağlı
aygıt sayısının sürekli artmasıyla gittikçe
daha çok yaygınlaşıyor ve sadece bilgisa-
yar üzerinde değil mobil aygıtlar üzerinde
de uygulanabiliyor. Ve bunun en büyük
yararı düşük donanım maliyeti. Minimum
kaynak kullanımıyla güncel, en güçlü
kişisel bilgisayarların performanslarına
erişiliyor. Dolayısıyla da bulut bilişim
kullanan bilgisayarların düşük kapasiteli
sabit diske, belleğe ve işlemciye sahip
olması, performans kaybı yaşanmasına
AS TECHNOLOGY BEGAN TO OCCUPY MORE AND MORE SPACE BOTH IN THE PROFESSIONAL AND THE DAILY LIFE, THE COSTS AND THE NEED FOR QUALIFIED MANPOWER INCREASED. AT THIS POINT ENTERED THE CLOUD TECHNOLOGY, TAKING THE LOAD OFF FROM THE COMPANIES BY REDUCING THE COSTS.
48
BAYİLER İÇİN BULUNMAZ ‘BULUT’ FIRSATI
Bulut sistemlerinde bayiler/işletmeler için öncelikle daha az kaynak
tüketimi gerçekleşiyor. Kullandığınız uygulamalar yeni güncelleme
geldiğinde kendi kendine güncellendiğinden, tüm kullanıcılarla birlikte
aynı anda en güncel sürümü kullanabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra bulut
teknolojisinde verileriniz güvende. Eğer bilgileriniz buluttaysa, bilgileri
yanında taşımanıza gerek kalmıyor. Mobil aygıtların bozulması, kırıl-
ması ya da çalınması gibi durumlarda bilgilerin kaybolma sorunu da
ortadan kalkıyor bu sayede. Çünkü her şey buluttan geri yüklenebiliyor!
Kapasite artırılarak saklanan veri boyutu büyütülebiliyor. Bulutta
saklanan veriler yurt içi ya da yurt dışı fark etmeden, PC, MAC, tablet
veya akıllı telefonda aynı şekilde görüntülenerek üzerinde aynı anda
birden çok kişi tarafından düzenleme yapabiliyor. Bu özellik, işletme
içerisinde ortak iş yürüten ekipler için oldukça önemli bir ayrıntı olarak
dikkat çekiyor.
A GOLDEN ‘CLOUD’ OPPORTUNITY FOR DEALERS
Cloud systems generate lower resource costs for dealers
and ventures. As your applications are automatically
updated, you enjoy the newest version at the same time
with other users. In addition, your data are safe with the
cloud technology. If you have your data in cloud, there is
no need to carry them with you. Even if your mobile device
breaks down, gets lost or stolen, the safety of your data is
guaranteed. Because everything can be downloaded back
from the cloud!
The protected data size can be enhanced by expanding the
capacity. The preserved data in the cloud can be monitored
and organized simultaneously on the PC, MAC, tablet and
smart phone, whether at home or abroad, which is a very
important feature for teams and teamworks.
49
BULUT’UN DEZAVANTAJLARI
Online sistemlerin avantajları
olduğu kadar dezavantajları olması
da kaçınılmaz. Bulut teknolojisinin
olmazsa olmazı sabit internet bağ-
lantısı. Sistemler sadece online ça-
lıştığı için mutlaka yüksek hızda bir
internet bağlantısı istiyor. Hızlı bir
bağlantınız olsa bile web tabanlı uy-
gulama ve servisi çalıştıran sunucu
aşırı yoğunsa kullanılan uygulama
normalden daha yavaş çalışabiliyor.
Ayrıca bir veri internet üzerindey-
se birtakım güvenlik problemleri
yaşayabileceğiniz riskini de göze
almanız gerekiyor. Bazı ‘hacker’
grupları özellikle büyük şirketlere
ait verilere düzenli olarak saldırı
düzenleyebiliyor.
AMAN DİKKAT!
Bulut teknolojisi kullanmak isteyen şirketlerin, ilk aşamada bir-
takım araştırmalar yapması gerekiyor. Öncelikle kullanacakları
yazılımı üreten şirketin dünya çapında büyük bir servis sağlayıcı
ile çalışıyor olmasına dikkat edilmeli. Ayrıca, “veriler nerede,
hangi ülkede, nasıl korunuyor?” gibi güvenlik faktörlerini de
mutlaka sorgulamalı. Firmalar ya da bayilerin önceliklerini iyi be-
lirleyerek, kullanılacak yazılımları ve saklanacak verileri mutlaka
kesinleştirmeleri gerekiyor. Çok özel şirket sırlarını asla Bulut’a
taşımamalı mesela.
THE DISADVANTAGES OF CLOUD
Online systems have their advan-
tages and disadvantages. The ab-
solute must have in cloud technol-
ogy is a fixed internet connection.
As the systems only work online, a
high-speed internet connection is
required. Even if you have a high-
speed connection, when the web-
based application or the server is
too busy, the application can work
slower than usual. Moreover, when
a data is on internet, you have to
bear the risk of multiple security
issues. Certain hacker groups or-
ganize regular attacks on the data
of big companies.
ATTENTION!
Companies interested in the cloud technology need to conduct
a number or researches at the first step. First of all, the
software company should be working with a massive service
provider in the global scale. In addition, you should question
certain security factors as to where and how the data are
preserved. Companies or dealers must determine their priori-
ties and finalize the applications to be used and the data to
be preserved. Top secret company data should never be put in
the cloud.
Daikin Turkey’s Hendek Sakarya production facility team came together for a picnic in May with their families. The picnic took place on a
fine Sunday morning at Poyrazlar Lake with the participation of 1500 people. The event started off with breakfast, followed by fun hours
while children played and participated various events as their parents reposed and enjoyed several competitions. During the day, both
employers and families had a pleasant day away from the daily work stress.
Daikin came together with members of Adana Constructors Association (AYAMDER) at the
Adana Masel Hotel. Contractors working in the Adana hinderland had the chance to get to
know various aspects and the vast product line of Daikin at the meeting which took place with
the participation of Adana Seyhan Mayor Zeydan Karalar, Daikin executives and business
partners, and 67 AYAMDER members.
“Daikin aİle Pİknİğİ” yİne çok eğlencelİ geçtİ…Fun time at “Daikin Family Picnic”
aDana müteahhİtlerİ bİr araya gelDİ adana contractors came together
Daikin Türkiye’nin Hendek,
Sakarya’da bulunan üretim
tesisleri çalışanları ve aile-
leri için Mayıs ayında piknik
düzenlendi. Güzel bir pazar
gününde, Poyrazlar Gölü’nde
düzenlenen pikniğe top-
lamda bin 500 kişi katıldı.
Kahvaltı ile başlayan orga-
nizasyon boyunca çocuklar
kendileri için hazırlanan
oyun parkurlarında çeşitli
oyunlar ve etkinliklerle
eğlenceli saatler geçirirken,
yetişkinler de düzenlenen
yarışmalarla hem eğlendi
hem de stres attı. Gün boyu
süren etkinlikle çalışanlar ve
aileleri iş stresinden uzak,
keyifli bir gün geçirme şansı
buldu.
Daikin, Adana Yapı Müteahhitleri Derneği (AYAMDER) üyeleriyle Adana Masel Otel’de
bir araya geldi. Adana Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Daikin yöneticileri
ve iş ortakları ile 67 AYAMDER üyesinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda Adana ve
çevresinde çalışmalarını yürüten müteahhitler, Daikin’in farklı yönlerini ve geniş ürün
gamını tanıma şansı buldu.
DAIKIN HABERLER/DAIKIN NEWS
50
“The Today and Tomorrow of the
Mechanical Installation Sector in Turkish
Economy” pannel brought all elements of
the sector with the organization of Aktif
Heating and the sponsorship of Daikin.
Leading names of the sector including
The 3rd Eye Consultancy CEO Hikmet
Baydar, Tanrıöver Engineering owner
Cevat Tanrıöver, and Bahri Türkmen
Engineering owner Bahri Türkmen made
speeches in the pannel that was moderated
by Aktif Group Chairman of Board Halim
Özdemir. In his opening speech, Halim
Özdemir said: “From mechanical firms
to projectors, from producers to sellers
and investors, each and every one of
us taking part in all levels of the sector
are the rings of the chain. When one
of those rings is harmed, the system
breaks down. In order to prevent this,
Aktif Academy aims to continue these
meetings by analyzing a different subject
every time.” The speech was followed
by Daikin Chairman of Board and Vice
General Manager Zeki Özen, on behalf
of the sponsor, speaking of construction
companies engaged in international
projects: “As of last year, we have seen
42 Turkish companies among the world’s
250 biggest construction companies. This
is a major opportunity for our sector. We
provide equipments to these companies or
work as sub-contractors; which is why we
need to seize this opportunity. We need to
take the essential steps to reinforce this
collaboration. And this meeting is one of
the steps. I believe we will reach roaring
results for the sake of our country.”
At the end of the pannel, participants were
presented certificates of sapling donations
made on their behalf to TEMA. The event
ended with a cocktail and dinner.
aktİF isi’Dan sektöre önemlİ bİr katki major sectoral contribution from aktif heating
Aktif Isı tarafından, Aktif Akademi’de
Daikin sponsorluğunda gerçekleştirilen
“Türkiye Ekonomisinde Mekanik Tesisat
Sektörünün Bugünü ve Yarını” konulu
panel, sektörün bileşenlerini bir ara-
ya getirdi. Aktif Grup Yönetim Kurulu
Başkanı Halim Özdemir moderatörlü-
ğünde gerçekleştirilen panele, 3’üncü
Göz Danışmanlık CEO’su Hikmet Baydar,
Tanrıöver Mühendislik sahibi Cevat
Tanrıöver ve Bahri Türkmen Mühendislik
adına şirket sahibi Bahri Türkmen gibi
sektörün önde gelen isimleri konuşmacı
olarak katıldı. Toplantı açılışında söz alan
Halim Özdemir, “Mekanik firması, projeci,
üretici, satıcı, yatırımcı gibi sektörün her
kademesinde iş yapan bizler, bu zincirin
birer halkasıyız. Bu halkalardan biri zarar
görürse sistem aksamaya başlar. İşte bunu
engellemek için Aktif Akademi olarak bu
toplantıları her seferinde yeni bir konuyu
analiz edecek şekilde sürdürmeyi düşünü-
yoruz” dedi. Daha sonra söz alan toplantı
sponsoru olan Daikin Yönetim Kurulu Üye-
si ve Genel Müdür Yardımcısı Zeki Özen ise
yurtdışında iş yapan inşaat şirketlerine
değinerek, “Geçen yıl itibari ile dünyanın
en büyük 250 inşaat şirketinin arasında
42 tane de Türk şirketi olduğunu gördük.
Bu sektörümüz için büyük bir fırsat. Biz bu
şirketlere malzeme veriyoruz, taşeronluk
yapıyoruz; dolayısıyla bu avantajı çok
iyi kullanmamız lazım. Bu birlikteliği
sağlayacak gerekli adımları atmalıyız. Bu
toplantı da o adımlardan biri konumunda.
Ülkemiz için çok iyi sonuçlar alacağımıza
inanıyorum” şeklinde konuştu. Panel so-
nunda katılımcılara günün hatırası olarak
adlarına TEMA Vakfı’na yapılan fidan
bağışı sertifikaları verildi. Daha sonra
gerçekleştirilen kokteyl ve akşam yemeği
ile toplantı sona erdi.
51
Daikin Turkey’s trainings organized with the Chamber of Mechanical Engineers (MMO) around Turkey continues. Daikin’s cutting
edge heat-recovery VRV IV made its first public audience at the seminar which recently took place at Mersin MMO. Daikin team and
business partners were present at the event which was participated by leading investors from the sector, academicians, MMO members
and public inspectors.
mmo İle eğİtİmler sürüyor mmo trainings continue
Daikin Türkiye’nin Maki-
ne Mühendisleri Odası ile
Türkiye’nin farklı illerinde
düzenlediği eğitimler devam
ediyor. Geçtiğimiz aylarda
Mersin MMO’da düzenlenen
seminerde, Daikin’in üstün
teknolojili, ısı geri kazanımlı
VRV IV ürünü ilk kez sunuldu.
Sektörün önemli yatırımcı,
akademisyen, MMO üyeleri
ve devlet kademesindeki ilgili
kontrolörlerin katılımları ile
zenginleşen etkinlikte Daikin
personeli ve iş ortakları da
hazır bulundu.
52
Yenilikçi ve öncü uygulamalarıyla sektöre ve
tüketiciye ışık tutan Daikin, yaza girerken
klima kullanımı ile ilgili rehber niteliğinde
bir kitapçık hazırlayarak Japon çizgi karak-
teri Daikin Usta’yı da tanıttı. Klima seçimi
ve montajının yanı sıra teknik terimler
ve doğru klima kullanımı ile yol gösteren
Daikin Usta, verimlilik ve çevre ile ilgili
de ipuçları veriyor. Daikin’in kullanıcı ile
tanıştırdığı Daikin Usta, klima ile ilgili her
türlü soru için tüketicinin dilinden konuşan
bir referans noktası olacak.
“Daikin Usta” klİma kUllanicilarina yol gösterecek! “master Daikin” will guide air conditioner users!
Setting light to the sector by its leading and innovative approaches, Daikin prepared a guidebook
on the use of air conditioners and introduced the Japanese manga figure Master Daikin. Master
Daikin guides on choosing and installing air conditioners, technical terms and the correct use of
air conditioners, and shares hints on efficiency and environment. Master Daikin will assist the
consumer as the reference figure of Daikin for all questions.
53
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KARMA PROJESİNİN RADYATÖR TERCİHİ AIRFEL OLDUTURKEY’S BIGGEST JOINT PROJECT CHOSE AIRFEL RADIATORS
n Air conditioning leader Daikin was the selection of Turkey’s prestigious
Tema Istanbul project. Turkey’s biggest joint project Tema Istanbul’s
residents will warm up with panel radiators of Daikin Heat Group’s
powerful brand Airfel. Tema Istanbul, where life begins this month, will
seize heating comfort with the nature friendly Airfel Pannel Radiator.
A co-project of Mesa, Artaş, Öztaş and Kantur-Akdaş Joint Venture Group,
Tema Istanbul is in Istanbul Halkalı. Covering a surface area of 1 million
500 thousand squaremeters, the project comprises recreational areas,
gyms, fitness center, sauna, shopping areas, swimming pool and steam
room aside residences. In addition to these social benefits, Turkey’s first
and biggest international theme park Tema World Istanbul is here. Bearing
the signature of Yazgan Design Architecture, Tema Istanbul Showroom
landscape has been awarded as “Highly Recommended” with 5 stars in
Europe’s prominent real estate prizes “International Property Awards”, in
the “Landscape Design for Commercial Buildings” category.
AIRFEL PANNEL RADIATOR WITH 12 YEARS GUARANTEE
Starring with economic and ecologic features, Tema Istanbul chose
Daikin heating products for flawless comfort. Consisting of 30 blocks and
comprising 5000 apartments, shopping mall, school and Tema park,
Tema Istanbul used 20 thousand Airfel Pannel Radiators abd 6300 Airfel
Chrome Towel Warmers. With enhanced resistance against corrosion and
blows thanks to the zirconium-cataphoresis dye technology, Airfel Pannel
Radiators boast striking environmental features. Tema Istanbul provides
its residents a long life of comfort with 12 year guarantee Airfel Pannel
Radiators.
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KARMA PROJESİ TEMA İSTANBUL, ISITMA İHTİYAÇLARININ ÇÖZÜMÜNDE DAIKIN’İ TERCİH ETTİ. TEMA İSTANBUL PROJESİNDE, YÜKSEK ISI VERİMLİLİĞİ VE KULLANILAN BOYA TEKNOLOJİSİ TAM BİR ÇEVRE DOSTU OLAN AIRFEL PANEL RADYATÖR VE AIRFEL KROM HAVLUPAN KULLANILDI.
n İklimlendirme sektörünün lider markası Daikin, Türkiye’nin prestijli pro-
jeleri arasındaki yerini alan Tema İstanbul’un da tercihi oldu. Türkiye’nin en
büyük karma projesi olan Tema İstanbul sakinlerinin ısınma ihtiyacını Daikin
Isı Grubu’nun güçlü markası Airfel panel radyatörler karşılayacak. Bu ay itiba-
riyle yaşamın başlayacağı Tema İstanbul, doğa dostu Airfel Panel Radyatör ile
ısınma konforu yaşayacak.
Mesa, Artaş, Öztaş ve Kantur-Akdaş Ortak Girişim Grubu’nun hayata geçirdiği
Tema İstanbul, İstanbul Halkalı’da yükseliyor. 1 milyon 500 bin metrekare
alan üzerinde inşa edilen Tema İstanbul’da, konutların yanı sıra eğlence
alanları, spor alanları, fitness merkezi, sauna, alışveriş alanları, yüzme havuzu
ve buhar odası gibi sosyal alanlar da yer alıyor. Bu sosyal imkanlara ek olarak
Türkiye’nin ilk ve en büyük uluslararası temalı eğlence parkı olan Tema Word
İstanbul da yer alıyor. Yazgan Tasarım Mimarlık imzası taşıyan Tema İstanbul
Showroom peyzaj düzenlemesi Avrupa’nın önemli gayrimenkul ödüllerinden
biri olan “International Property Awards”da, “Ticari Yapılar İçin Peyzaj Tasa-
rımı” kategorisinde 5 yıldızla “Highly Recommended” ödülünü aldı.
12 YIL GARANTİLİ AIRFEL PANEL RADYATÖR
Ekonomik ve ekolojik özellikleri ile öne çıkan Tema İstanbul, mükemmel kon-
for için Daikin ısıtma ürünlerini tercih etti. Toplamda 30 bloktan oluşan ve 5
bin konut, AVM, okul ve Tema parkı içeren Tema İstanbul’da 20 bin adet Airfel
Panel Radyatör ve 6 bin 300 adet Airfel Krom Havlupan kullanıldı. Zirkonium
ve kataforez boya teknolojisi sayesinde korozyona ve darbelere karşı daha
dayanıklı olan Airfel Panel Radyatörler, çevre dostu özellikleri ile öne çıkıyor.
Tema İstanbul, 12 yıl garantisi olan Airfel Panel Radyatörler ile sakinlerine
uzun süre bu konforu sürme imkanını da sunuyor.
TURKEY’S BIGGEST JOINT PROJECT TEMA ISTANBUL CHOSE DAIKIN
FOR THE HEATING NEEDS. AT TEMA ISTANBUL, AIRFEL PANNEL RADIATOR WHICH STANDS OUT WITH THEIR HIGH EFFICIENCY
AND ECO-FRIENDLY DYE TECHNOLOGIES,AND AIRFEL CHROME
TOWEL WARMER, WERE USED.
DAIKIN
54
EKONOMİ/ECONOMY
SEÇİM SONRASI SENARYOLAR…POST-ELECTION SCENARIOS…
YAZI/ ArtIcle : FİGEN ÖZAVCIMeksa YatırıM Menkul Değerler Genel MüDür YarDıMcısı MEkSA INvESTMENT SECuRITIES vICE GENERAL MANAGER
55
n 13 yıllık tek parti iktidarından sonra
gerçekleşen seçim sonucu koalisyon veya
azınlık hükümetine işaret ediyor. Gelişmiş
ülkelerde başarılı koalisyon hükümeti örnek-
lerine rastlanırken; Türkiye’nin koalisyon
hükümetleri konusunda karnesi oldukça
zayıf. Geçmiş yıllarda herhangi bir konuda
karar alma süreleri uzun, ortak çalışabilme
süreleri kısa süren ve sonucu erken seçimle
biten koalisyon hükümetleri dönemleri yaşa-
dık. Aradan geçen yıllarda Türkiye gerçek-
leştirdiği reformlar ile birlikte finansal is-
tikrardan sorumlu kurumlar, sistemik riskin
takibi ve yönetimi kapsamında kendi görev,
yetki ve sorumluluklarına giren alanlarda;
özellikle makro riskleri azaltıcı politikalar
uygulayarak çeşitli tedbirler alabilmekte.
Merkez Bankası, önceliği fiyat istikrarı
(enflasyon) olmak üzere finansal istikrar
çerçevesinde para ve kur politikası ve ödeme
sistemlerinde tüm para politikası araçlarını
bağımsız, etkin bir şekilde kullanabiliyor.
Özellikle iç siyasi ortamın kur üzerindeki
yarattığı baskıyı bertaraf etmekte başarılı
sayılabilecek bir merkez bankamız var.
n After 13 years of one-party government,
the election results indicate a coalition or a
minority government. While successful coalition
government examples abund in developed coun-
tries, Turkey has a poor history of coalitions. In
the past, we have seen coalition governments
that had long decision making processes, short
collaborations which ended with early elections.
In the passing time, as Turkey had undergone
several reforms, organizations responsible
from financial stability have become capable
of taking precautions particularly by inducing
macro-risk reducing policies in their fields of
responsibility and operations to track and man-
age systemic risks.
The Central Bank can independently and
efficiently use all monetary policy media in
monetary and currency policies and payment
systems within the scope of financial stabil-
ity, with particular emphasis on price stability
(inflation). Our central bank is efficient enough
to eliminate the pressure induced by the interior
politics on currency.
56
Zira aynı şekilde kamu finansmanı ve mali
politikalar konusunda Hazine Müsteşar-
lığı; bankalar ve finansal holding şirket-
leri ile finansal kiralama, faktoring ve
finansman şirketlerinin düzenlenme ve
denetlenmesinde BDDK; sermaye piyasala-
rının düzen ve denetiminde SPK; tasarruf
sahiplerinin hak ve menfaatlerinin ko-
runması ile bankaların çözümlenmesinde
TMSF gibi önemli kurumlarımız sistema-
tik riskleri engellemek üzere görevlerini
sürdürüyor.
Geçmiş yıllarda olmayan veya daha az aktif
olan bu kurumlar hükümet kurulana kadar
sermaye piyasaları özelinde dalga boyutu-
nu azaltmakta önemli bir etkiye sahipler.
Koalisyon görüşmeleri süresince (45 gün)
yatırımcıların soğukkanlı kalabilmesinde
bu kurumlara olan güvenin etkisi yadsı-
namaz. Bir halen ülkemizde yatırımı ya
da şirketi olanlarla ülkemize yeni yatırım
yapmayı düşünenler var. Türkiye’nin önü-
müzdeki yıllarda yol haritasının ne olacağı
onlar için büyük önem arz ediyor. Kısaca,
hep beraber bu süreci takip ediyoruz.
45 gün olan hükümet kurma süresinde
iktidara talip olan partiler bir uzlaşma sağ-
layamaz ise bu sefer masaya erken seçim
ihtimali gelecek. Bu seçeneğe geçildiğinde
45 günün üzerine bir de 90 günlük erken
seçim takvimi ekleniyor. Sürelerin tama-
mının kullanıldığını düşündüğümüzde yeni
hükümet için takvim Kasım ayı ortasına
işaret ediyor.
Belirsizlik süresini uzatması, sermaye
sahiplerinin karar almasını zorlaştırması
ve neticesinde ekonomiyi yavaşlatacağı
için erken seçim seçeneği şu an piyasa
fiyatlamasında en negatif senaryo…
Koalisyon seçeneklerinde partilerin çizdiği
kırmızı çizgiler ve yapılan açıklamalar
koalisyon ihtimalini azaltsa da herkes
erken seçim seçeneğinin ülkemize zarar
vereceği konusunda hemfikir. Uzlaşılan
bu tek konu nedeniyle yatırımcılar kırmızı
çizgiler konusunda yumuşama olabileceği
ihtimalini düşünüyor.
Karar alabilen hükümet kurulduğu anda
gözler ekonomi yönetimi kadrosuna döne-
cek. 2015 yılı büyüme açısından zorlu bir
yıl oldu. Tamamlamamız gereken yapısal
reformlar var. Partilerin ekonomi yöneti-
mine aday isimleri geçmişte birbirine bir
şekilde temas etmiş, ekonomi konusunda
atacakları adımlar örtüşen, beraber çalış-
maya uygun isimlerden oluşuyor.
Bu bizim için büyük bir avantaj; yeter ki
koalisyon hükümeti kurulabilsin…
Türkiye’nin en büyük hikayesinin büyüme
olduğu düşünülürse, uygulanacak politika-
ların etkinliği önem ortaya çıkıyor. Bağım-
sız Merkez Bankası altında gıda fiyatlarına
tedbir alarak enflasyonu dizginleyen, hane
halkı gelirlerini artıracak adımları atan ve
bunun yanında yapısal reformları hayata
geçirip, sistemin daha verimli çalışmasını
sağlayacak bir ekonomi yönetimi yurtdı-
şında da artı puan toplayacaktır. Dere-
celendirme kuruluşlarının seçim sonrası
yazdıkları raporlarda altı çizilen en önemli
başlıklardan biri de buydu hatırlarsanız…
Risk olarak gördükleri konu erken seçim
Similarly, our primary organizations are
operating to prevent systemic risks, with the
Undersecretariat of Treasury in public finance
and financial policies; Banking Regulation and
Supervision Agency in the regulation and su-
pervision of banks, finance holdings, financial
lents, factoring and financial organizations;
the Capital Market Board in the regulation
and supervision of capital markets; the Saving
Deposit Insurance Fund in the protection of
rights and benefits of account owners and the
analysis of banks.
These corporations, which have been non-
present or less active in the past, have a major
impact in reducing the wave length of the
capital markets until government formation.
The investors’ confidence in in these organiza-
tions to remain calm throughout the coalition
proceedings (45 days) is undeniable.
On the other hand, there are also present
investors, company owners and potential new
investors in our country. For them, Turkey’s
road map for the near future is crucially
important. In short, we are all following the
process closely.
If the parties fail to reach an agreement within
the 45 days of government formation process,
a possible early election will get in sight. In
the given case, an additional 90 days of early
election calendar will be added on the 45 days.
In case all this time will be necessary, the
formation of the new government is scheduled
to mid-November.
As the elongation of uncertainty makes it
harder for capital owners to take decisions and
slows down the economy accordingly, the early
election option is the most negative scenario in
market pricing.
Even though the red lines drawn and the
declarations made by the parties seem to put
down the coalition option, everybody agrees
that early elections will be more damaging
for the country. Because of this single point of
consensus, investors consider the potential of
a compromise in the red lines.
As soon as a decision-making government
will be formed, all eyes will turn back on the
economic administration staff. 2015 has been
a hard year of growth. There are structural
reforms to be completed. Potential economic
administrators from the parties include names
who have somehow made connections in the
past, have mutual economic approaches, and
are willing to cooperate.
This is a great advantage; as long as the coali-
tion government is formed…
Considering that growth is Turkey’s main
issue, the effectiveness of the policies to be
implemented are crucial. An economic admin-
istration that takes measures in food prices
against inflation, take necessary steps to
increase per capita income, and to efficiently
run the system by implementing structural
reforms through the independent Central Bank
will raise its credits in the international scale
as well. This was one of the main headlines
underlined in the post-election reports of rat-
ing bureaus… They consider the early election
possibility as a risk, and keep track of the
direction of the resolution process.
To sum up, a summer of high risks and uncer-
tainties with investors holding on fire awaits
57
olasılığı ve takip ettikleri çözüm sürecinin
hangi yönde ilerleyeceğidir. Toparlarsak
kısa vadede risklerin ve belirsizliklerin
yoğunlaştığı yatırımcıların yeni adımlar
atmakta beklemeye geçtiği bir yaz sezonu
geçiriyoruz. Hükümet kurulabilirse orta
vadede iyileşen cari açık, sıkı bütçe,
bağımsız Merkez Bankası, mevsimsel
etkilerle düşen enflasyon (gıda), reform-
ların desteklediği ekonomik büyüme
Türkiye’nin hikayesini pozitif yönde dikkat
çekici bir şekilde değiştiriyor. Bu dönem
yatırım kararı alırken öne çıkan şirketler
genelde yurtdışına ihracat yapan, iç siyasi
gelişmelerden etkilenen, iç talep odaklı
olmayan şirketlerdir. Sürecin devamında
yani belirsizlik ortadan kalktıkça diğer
şirketlerin dünyada benzerlerine göre ucuz
kalması yatırımların bu yöne kaymasını
sağlayabilir.
Dolar/TL paritesine baktığımızda dünyada
FED’in faiz artırım sürecine yaklaşması ile
tepe yapan dolar endeksi etkisinin yoğun
olduğunu görüyoruz. İçeride yaşadığı-
mız belirsizlikler üzerine eklendiğinde
yılbaşından bugüne yüzde 17 değerlenen
dolar kuru karşısında yüzde 6 değerlenen
dolar endeksi görüyoruz. Dolar endeksi-
nin üzerinde performans veren dolar/TL
paritesi iç siyasi gündem sakinleşirse dolar
endeksine paralel hareket etme eğilimine
dönecektir. Ancak erken seçim riski hasıl
olur ve FED, Eylül ayında yoğunlaşan faiz
artırım beklentisini karşılar ise o zaman
bir önceki test ettiği 2,81 TL zirvesini yuka-
rı yönde zorlayabilir.
Şu an genel beklenti FED’in adımlarının
minik, içeride koalisyon seçeneğinin masa-
da olduğu senaryo. Koalisyon kurulabilirse
dolar, fazladan aldığı primi sert bir şekilde
geri verebilir. Altın fiyatlarında da FED
fiyatlaması yoğun satış baskısı yaratıyor.
Özellikle ons altında bin 130 seviyesi alım
için takip edilebilir. Genel olarak yatırım-
cıların portföylerde ağırlığı sabit getirili
enstrümanlara(tahvil, bono, mevduat)
ayırdığı bir yaz dönemi geçiriyoruz. Borsa
İstanbul tarafında ise ilk etapta istikrarlı
bir şekilde temettü veren uzun vadeli,
ihracat yoğun çalışan şirket ve sektörler
ilgi görüyor.
us in the short term. In case of government
formation, the recovering current budget defi-
cit, a tight budget, an independent Central
Bank, seasonal decrease of inflation (food),
economic growth supported by reforms will
have a striking impact on the Turkey’s story in
the positive sense.
During this phase, companies that stand
out while taking investment decisions are
usually those engaged in exports, effected by
internal politics, and are not internal demand
oriented. In the continuing process, as uncer-
tainty fades out, the cheaper values of other
companies with respect to their international
counterparts may direct investments in this
direction. Regarding the USD/TRY parity, we
see that the dollar index, which has topped in
the global scale as FED draws closer to inter-
est raising process, has a massive impact.
With the given uncertainties at home, the dol-
lar index gained value by 6 percent as the dol-
lar currency has increased by 17 percent since
the beginning of year. The USD/TRY parity,
which is performing above the dollar index,
will return to its parallel continuum with the
dollar index if the interior political agenda
calms down. But if the early election case ap-
pears and FED meets the increasing interest
raise expectations of September, it might push
the previously tested 2,81TRY summit.
At present, the general expectation is about
tiny steps taken by the FED and the coalition
option in evaluation. If a coalition can be
formed, dollar might repay the excess pre-
mium it has gained sharply.
FED pricing induces a massive sale pressure
in gold prices. Particularly in ounce gold,
1130 TRY level is advisable for purchase. In
the overall, we are going through a summer
period when investors spare their portfolios
for fixed income instruments (stocks, bonds,
deposits). On the Istanbul Stock Exchange
side, long term and export-based companies
and sectors paying steady dividends are in
demand.
58
SAĞLIK / HEALTH
YAZI / ArtIcle: LALE EROL ULUTAŞ
YOGA: SAĞLIKLI BİR BEDENE DAVETYOGA: THE CALL FOR A HEALTHY BODY
59
SON YILLARDA TÜM DÜNYADA GİDEREK DAHA POPÜLER BİR HALE GELEN YOGAYI HERKESİN İHTİYACINA CEVAP VEREBİLECEK, HER YAŞTA KİŞİNİN YAPABİLECEĞİ HAREKETLER BÜTÜNÜ VE NEFES TEKNİKLERİ OLARAK TARİF EDEBİLİRİZ. TABİİ Kİ BU TARİF ÇOK YAVAN KALIYOR… DAHA FAZLASI İÇİN YAZIMIZA BİR GÖZ ATIN…
YOGA, AN EXERCISE AND BREATHING ROUTINE WHICH CAN BE USEFUL FOR AND PRACTISED BY EVERYONE, IS BECOMING EVER MORE POPULAR IN THE GLOBAL SCALE. AS THE DEFINITION IS SOMEWHAT SIMPLE, CHECK OUT OUR ARTICLE FOR MORE JUICY STUFF…
60
n 21’inci yüzyılı en iyi tarif eden kelimelerden
biri “hız” olsa gerek. Özellikle iletişim teknoloji-
lerinde yaşanan gelişmeler dünyayı dev bir yarış
alanına çevirmiş durumda. Hepimiz çılgıncasına
bir koşuşturmanın içindeyiz. Hayatı ve gündemi
kaçırmamak adına ne yana gittiğimizin bile far-
kında olmadan sadece koşuyoruz. Kariyerimiz
için, satın almak istediğimiz nesneler için, ço-
cuklarımızın daha pahalı okullara gidebilmeleri
için kendimize kapasitemizden fazla yükleniyo-
ruz. Bedenimizin ve ruhumuzun sesine hiç kulak
vermeden günlerimizi, aslında içinde kendi
varlığımız olmadan, sadece hedeflerimiz için
ardı ardına tüketiyoruz. Kendimize belirlediği-
miz hedeflerin bile ne kadarı gerçekten kendi
tercihimiz bunu bile bilmiyoruz. Düşünme-
ye, kendimizi ve bedenimizi dinlemeye sıra
gelmiyor bir türlü. Oysa bedenlerimiz sürekli
mesaj gönderiyor bize. Hepimizin sırtı ağrılar
içinde, boynumuz ve belimiz tutuluyor, üstelik
zihnimiz de yorgun. Konsantrasyonumuzu
çabuk kaybediyoruz. İş toplantılarında sık sık
konudan uzaklaşıyoruz. Eskiye göre biraz daha
unutkanız. Elimize aldığımız bir kitabın konusu-
na adapte olmamız zaman alabiliyor, bu yüzden
masalarımız bitirilememiş kitaplarla dolu. Tüm
bu sinyalleri dikkate almamız, biraz yavaşlama-
mız gerekiyor belki de…
Ruhumuzla ve bedenimizle olan bağımızı tekrar
güçlendirmeliyiz. Kendimize küçük de olsa bir
alan açmalıyız. İşte bu noktada yogayı deneyim-
leyebilir, hayatımızın bir parçası haline getirebi-
liriz. Çünkü yoga huzursuz bir zihne sakinlik,
bazı sağlık sorunları olan bedenlere sağlık ve ça-
lışanlara, öğrencilere keskin bir konsantrasyon
kazandırır. Yoga duruşları (asanalar), binlerce
yıl öncesinde atalarımızın doğayı ve hayvanları
gözlemledikleri günlerde oluşmaya başlıyor.
İnsanoğlu yaptığı bu gözlemlerle kendini daha
güçlü kılmayı hedeflemiş. Örneğin kobranınki
gibi esnek bir omurgaya, aslandaki cesarete ve
deveninki gibi dayanıklı bir bedene sahip olmayı
istemiş. Hayvanların hareketlerini taklit eden
duruşlar, zaman içinde değişim geçirmişler ve
bugünkü yoga pozisyonlarını oluşturmuşlar.
n It would be no exaggeration to say that the
21st century can be best described by “speed”.
Particularly the advances in communication
technologies have transformed the world into
a race track. All of us are living in a frenzy. To
capture everything life and the agenda brings
forward, we are running wild unaware of
where we are headed. We are challenging our
limits for the sake of our career, for the stuff we
want to buy, for our children to go to expensive
schools beyond our capacities. We are wasting
our days for our goals without caring for our
bodies and souls, with no true integrity. How
much of our self-inflicted goals are truly ours
is yet to consider. We have no time to listen
to what our souls or bodies have to say. Yet
our bodies keep sending us messages. We all
suffer from back pain, stiff necks or waists; and
our minds are weary. We lose concentration
easily. We frequently get distracted at business
meetings. We are far more absentminded
than ever. It takes us so long to get involved in
the books we read, that is why our desks are
crowded with never-ending books. Perhaps
we need to consider all these signals and take
it more slowly… We need to rebond with our
bodies and souls. We have to give us some
space, even if a small one. Right here and
now, we can experience yoga and make it a
part of our lives. Because yoga brings peace
to a restless mind, health to suffering bodies,
and a sharp concentration to workers and
students. Yoga postures (asanas) have begun to
form thousands of years ago, as our ancestors
observed the nature and the animals. Through
these observations, man has aimed to gain
strength, longing for the flexible spine of cobras,
courage of lions, resistance of camels… Postures
mimicking animal movements have then evolved
into the yoga postures known today.
61
Asana, Sanskritçe’de “duruş” anlamına ge-
liyor. Yogadaki tüm duruş pozlarına genel
olarak asana deniyor. Yoganın en temel
amacı omurgayı olabildiğince esnetmek;
çünkü yoga öğretisine göre omurgamız ne
kadar esnekse vücut o kadar genç demek
oluyor. Asanalar da bu amaç paralelinde
omurgayı ve tüm vücudu esneterek kasları,
eklemleri ve tendonları güçlendirir, iç
organlara masaj yapar, salgı bezlerinin
işlevselliğini arttırarak toksinlerin atılma-
sına yardımcı olur. Asanalar, öncesinde
ve sonrasında yapılan nefes egzersizleri
ile birlikte zihni temizler ve dinginleşti-
rir. Bir yoga seansından sonra cilt parlar,
vücut derin bir uykudan uyanmış kadar
dinlenmiş hisseder. Asanalar bazı bedenler
için başlangıçta zorlayıcı olabilir. Özellikle
daha önce hiç spor yapmamış kişilerde,
beden esnemeye direnç gösterebilir. Ancak
yoga çalışmalarına düzenli katılan kişi çok
kısa sürede bedenindeki ve zihnindeki
olumlu değişimi fark eder ve yogaya ihti-
yaç duyacak hale gelir.
Asana is the Sanskrit word for “posture”.
All yoga postures are basicly called
asanas. The main principle of yoga is
stretching the spine to the last extent
possible; for according to yoga philoso-
phy, the body is as young as the spine is
flexible. Accordingly, asanas strengthen
muscles, joints and tendones, massage
internal organs, reinforce the functioning
of glands to detox by stretching the spine
and the whole body. Together with the
breathing exercises practised before and
afterwards, asanas refresh and ease the
mind. The skin starts to glow and the body
feels as rested as it has just been awaken
from a sound sleep after a yoga session.
Asanas can be overwhelming for some
bodies at first. Especially bodies unfamil-
iar with sports may resist stretching. But
with regular practice, the positive changes
in the body and the mind becomes appar-
ent and yoga becomes a need.
ASANALAR VÜCUDU NASIL ETKİLİYOR?
HOW THA ASANAS EFFECT THE BODY?
İlk adımda çalışmalara uzman bir eğitmen
eşliğinde başlanırsa hem yoga pozları
doğru öğrenilir, hem de sakatlanmaların
önüne geçilir. Bel, boyun, diz ve eklemler-
de sorun varsa çalışmaya başlamadan önce
mutlaka eğitmene bilgi verilmelidir. Yo-
gada her bedene ve her yaşa uygun pozlar
mevcut, dolayısıyla eğitmeniniz size özel
bir yoga programını rahatlıkla oluşturabi-
lir. Hamilelik, bir kadının hayatındaki en
önemli ve özel dönemlerden biri. Bu döne-
mi sıkıntısız ve mutlu bir şekilde geçirmek
için yoga yapabilir, kendinizi ve bebeğinizi
rahat bir doğuma hazırlayabilirsiniz.
Hamilelik sırasında kadın vücudu birçok
değişimden geçer. Hormonal, fiziksel ve
ruhsal değişimler kadında sıkıntılara yol
açabilir. Gebelik ilerleyip vücut ağırlaştık-
ça omurganın doğal dikliği bozulur, belde,
sırtta ve bacaklarda ağrılara neden olur.
Yoga duruşları omurgayı ve etrafındaki
kasları güçlendirerek yaşanan sıkıntıları
asgariye indirir. İç organlar ve salgı bezleri
üzerinde yaratacağı masaj etkisiyle hor-
monal dalgalanmaları dizginler. Bulantı-
ları yok eder. Nefes egzersizleri akciğer
kapasitesini açar, dolayısıyla vücudun
ve bebeğin daha fazla oksijenlenmesini
sağlar. Meditasyon çalışmalarıyla doğuma
dair kaygı ve korkular yok olur.
Bebeğinizi kucağınıza aldıktan sonra da
yoga çalışmalarına devam etmeniz, bu
yorucu ve uykusuz dönemi daha sakin
atlatmanıza katkıda bulunur. Bebeğiniz
dört aylık olduğunda ise anne-bebek yoga
programına katılabilirsiniz.
It is advised to start yoga in the company
of a yoga instructor to learn asanas better
and to avoid injuries. The instructor should
be informed about any problems of the
waist, neck, knees or joints. Yoga consists
of all kinds of postures for every body and
age,so your teacher can design a personal
program.
Pregnancy is a special and memorable time
for women. You can practice yoga to have a
problem-free pregnancy, and prepare your-
self and your baby for an easy birth.
The female body goes through a multitude
of changes during pregnancy. Hormonal,
physical and spiritual changes may be quite
disturbing. As the pregnancy advances
and the body gains weight, the original
erectness of the spine is disrupted, caus-
ing waist, back and leg pain. Yoga asanas
strengthen the spine and the surrounding
muscles to minimize the problems. The
massaging effect on the internal organs and
the glands restrain hormonal imbalances.
They treat nausea. Breathing exercises
enlarge the lung capacity, thus providing
more oxygen fort he body and the baby.
Birth anxiety and fears diminish through
meditation. Continuing yoga after birth
will help you overcome this exhausting and
sleep deprived period in calmness. You can
join mother-baby yoga courses as soon as
your baby is 4 months old.
HERKES İÇİN YOGA
YOGA FOR EVERYONE
Çocuk yogası 3-7 yaş arası çocuklar için
hazırlanmış pozları içerir. Pozlar çocuğun
fiziksel gelişimini destekler ve var olan vücut
esnekliğini korur. Nefes egzersizleri ile doğ-
ru nefes almayı öğrenirler. Yoga çalışmaları
sırasında asanalar öğretilirken resim, hikaye
ve müzik gibi yan enstrümanlar da kullanılır.
Bu yaş çocuğunda kendiliğinden var olan
hayal gücü geliştirilmeye çalışılır.
ÇOCUKLAR DA YOGA YAPABİLİR
Kids yoga comprises postures for children
of 3-7 years. These postures support
the child’s physical development and
preserves the body’s flexibility. Breathing
exercises teach how to breathe right. Yoga
practices include the teaching of asanas
using complementary instruments such as
painting, storytelling and music to inspire
the imagination of this age group.
KIDS CAN PRACTICE YOGA TOO
62
• Çalışmaya başlarken mide, bağırsaklar ve
mesane dolu olmamalı.
• En az 2 saatlik açlık gerekiyor.
• Duruşlarınızı yoga matı denilen çok ince
minder üzerinde yapmalısınız. Kaygan
zeminler yoga için hiç uygun değil.
• Burnunuzun açık olmasına özen gösterin.
Yoga çalışmaları sırasında nefesler
çoğunlukla burundan alınır, burundan
verilir.
• Asanalar sırasında ayak parmaklarınızın
yere köklenmesi çok önemli. Bu yüzden
çalışma sırasında ayaklarınızın çıplak olması
gerekiyor.
• Giysileriniz rahat ve esnek olmalı.
Üzerinizde takı bulunmamalı.
• You should start with an empty
stomach, bowels and bladder.
• A minimum of 2 hours should have
passed since your last meal.
• You should practice postures on a thin
yoga mat. Slippery grounds are not
suitable for yoga.
• Make sure that your nose is not
blocked. Yoga breathing requires
inhaling and exhaling through the
nose.
• It is important that your feet are
rooted during asanas. So your feet
must be bare.
• Wear loose and comfortable clothes.
Do not wear any ornaments.
ASANALARA BAŞLAMADAN ÖNCE… BEFORE THE ASANAS
63
HER AN HER YERDEN CANLI YAYIN: PERISCOPELIVE BROADCAST AT ANY TIME, ANY PLACE: PERISCOPE
16
AKILLI TELEFONLAR PERISCOPE SAYESİNDE ARTIK BİRER CANLI YAYIN ARACI! EVDEN, SİNEMADAN, KONSERDEN HATTA TAKIMINIZIN MAÇINDAN CANLI YAYIN YAPABİLECEĞİNİZ BU UYGULAMA SİZİ FENOMEN DE YAPABİLİR, SUÇLU DA! AMAN DİKKAT...
THANKS TO THE NEW PERISCOPE, SMART PHONES ARE NOW A MEANS OF LIVE BROADCAST! ENABLING LIVE BROADCASTING FROM HOMES, THEATERS, CONCERTS, EVEN FOOTBALL GAMES, THE NEW APPLICATION MIGHT MAKE YOU A PHENOMENON OR A CRIMINAL! SO BEWARE…
TEKNO ZOOM/TECHNO ZOOMYAZI / ArtIcle: CİHAN DEMİRŞEVK
65
n Facebook, Twitter gibi anlık paylaşım ağlarına bir yenisi daha eklendi:
Periscope. İran asıllı Amerikalı bir girişimci tarafından bulunan uygulama,
100 milyon doların üzerinde bir rakamla Twitter’a satılınca da tüm ilgiyi
üzerinde topladı. Periscope, en basit tanımla akıllı telefonunuzdan canlı
yayın yapabileceğiniz bir uygulama. Bir sosyal ağ gibi çalışan Periscope’ta
kullanıcılar birbirini takip edebiliyor ve canlı yayına başladığındaysa akıllı
telefonlara bildirim gidiyor. Canlı yayın paylaşımları ise kullanıcıların Peris-
cope hesabına yükleniyor. Örneğin, bir yerde bir olay veya eylem olduğunda
kullanıcılar artık bu görüntüleri canlı olarak akıllı telefonlar üzerinden takip
edebiliyor ve yorum yapabiliyor. Yani, akıllı telefon sahipleri artık birer
canlı yayın ekibi sayılabilir.
Peki, medya ve yayıncılıkta devrim yaratması beklenen Periscope nasıl
kullanılıyor? Öncelikle, Periscope için iOS ya da Android işlemcili bir akıllı
telefona ihtiyacınız var. Persicope’u akıllı telefonunuza indirip çalıştırdıktan
sonra “Sign in with Twitter” kısmına tıklayarak Twitter hesabıyla giriş yapa-
biliyorsunuz. Twitter hesabınız otomatik olarak eş zamanlanıyor. Ortadaki
yuvarlak ikona tıkladığınızda canlı yayın sekmesi açılıyor. Çıkan ekranda
“Start Broadcast”e tıkladığınızda yayına başlayabiliyorsunuz. Ekranda çıkan
“Live” yazısı yayına başladığınızı belirtiyor. Ve artık yayındasınız! Eğer ek-
rana 2 kez tıklarsanız telefonun ön kamerasına geçiş yapabilir; ekranın üst
kısmındaki “Stop Broadcast” sekmesine tıklarsanız yayını bitirebilirsiniz.
n The world of social networks like Facebook and Twitter welcomes
a new member: Periscope. Developed by an American entrepreneur
of Persian origin, the app became the center of attention when it was
acquired at over 100 million dollars by Twitter. Periscope is basicly
a live broadcasting application via smart phones. With the working
principle of a social network, Periscope enables users to follow each
other and sends news alert to smart phones in case of a live broadcast.
Live broadcast posts are uploaded on the Periscope accounts of users.
In case of a scene or demonstration, users can track them and comment
through their smart phones. So now smart phone users have literally
become live broadcast teams.
And how is the trailblazing Periscope used for news and broadcasting?
First of all, you need a smart phone with iOS or Android processor.
After downloading Periscope on your smart phone, you can “Sign
in with Twitter” using your Twitter account, which is automatically
synchronized. A new broadcast tab opens up as you click on the circular
icon in the center. Clicking on “Start Broadcast” on the new tab, you
can start your broadcast. The “Live” sign on the screen means you are
on line! When you click on the screen twice, you can activate the front
cam, and end the broadcast by clicking on “Stop Broadcast” at the top
of the monitor.
66
Yayın sırasında ekranın sağ alt köşesin-
de kalpler çıkıyor, sakın şaşırmayın! Bu
kalpler yayının beğenildiğini göstermek
için kullanılıyor, yayınınız ne kadar çok
beğenilirse (kalp/like alırsa) arama sonuç-
larında ve discovery sekmesinde görüntü-
lenme ihtimaliniz artıyor. Kimlerin canlı
yayın yaptığını ise uygulamayı açtığınızda
“Watch” sekmesine basıp görebilirsiniz.
Yayın başlamadan önce yayıncı otomatik
olarak Twitter üzerinden yayının başladı-
ğını duyurabiliyor. Bilgisayardan da Twit-
ter linkine basarak web üzerinden canlı
yayın takip edilebilirsiniz ancak yayını
tekrarlarını izlemeniz olanaksız. Tekrarlar
web üzerinde yer almıyor.
Periscope canlı yayın özelliğine sahip
olduğu için asla montaja uygun değil. Bu
özellik de, bir suç sırasında yapılan gizli
bir canlı yayına, sonradan yalanlanma
fırsatı vermiyor.
Do not be surprised as a number of hearts
appear on the bottom right of the screen
during broadcast! They are used to rate the
popularity of the broadcast; the more it is
liked, the more your visibility increases on
searched and discovery tabs. You can see
who is online by clicking on the “Watch” tab.
Before starting, the publisher can automati-
cally announce his/her broadcast via Twitter.
You can as well be followed on computer
through the Twitter link, though the reruns
are not available on web. As it is intended for
live broadcast, Periscope is not suitable for
montage. This feature prevents denegation of
a hidden live broadcast from a crime scene.
KALPLER SİZİN İÇİN ATIYOR!
ALL HEARTS BEAT FOR YOU!
67
Yayının tekrarını yalnızca 24 saat izleyebili-
yorsunuz. Bu sürenin sonunda Periscope video
dosyasına erişimi kaldırıyor. İsterseniz video-
nuzu “Save to camera roll” butonuna tıklaya-
rak telefonunuza da kaydedebilirsiniz. Yayın
haklarına takılan görüntüleri, kayıt özelliğiyle
telefonunuza kaydetmeniz başınıza iş açabilir.
Periscope’un en çok tartışılan noktası aslında
tam da bu, yani yayın hakları. Öyle ki, Süper
Lig maçına gittiniz, akıllı telefonunuz ile canlı
yayın yapmak istiyorsunuz. Önünüzde bir en-
gel yok canlı yayını yapabilirsiniz ama yayıncı
kuruluşa yakalanırsanız işin rengi değişir! TFİ
kuruluş ve görevleri hakkındaki kanuna göre,
yayıncı kuruluş dışında futbol maçlarını canlı
ya da banttan yayınlamak yasak. Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu’na göre 1-5 yıl arasında hapis
istemiyle dava açılıyor. Ancak Periscope’un
bir de gizli yayın özelliği var. Periscope’da
ortadaki yuvarlak ekrana tıkladığınızda çıkan
ekranda canlı yayının gizli (private) veya genel
olmasını seçebiliyorsunuz. Bu seçim yayın
hakları ihlâli yapığınızı bir şekilde gizliyor. Ve
yapılan ihlaller karşısında, yayıncı kuruluşlar
bu türden yayınları engellemek için harekete
geçti bile.
Terör örgütlerinin eylemlerini ya da infazlarını
canlı yayınla aktarmaları da olası sıkıntıla-
rın başında geliyor. Teknolojik gelişmeler
konusunda kalkanlarını kaldıran devletler de
Persicope’a temkinli yaklaşıyor. Askeri ya da
yasak bölgelerden yapılan yayınların da önemli
güvenlik tehditleri oluşturacağı iddia ediliyor.
Tüm bu tartışmalara rağmen Periscope’un,
yeni medya düzeninde önemli bir yere sahip
olacağı kaçınılmaz görünüyor.
Reruns are available for only 24
hours. At the end of this period,
Periscope blocks off access to the
video file. If you prefer, you can
download your video by clicking
on “Save to camera roll” on
your phone. Images subject to
broadcasting rights might cause
you trouble if you record, which
is the hottest debate issue about
Periscope, a.k.a. the broadcast-
ing rights. Say you are at the sta-
dium for a Super League match,
and you want to broadcast via
your smart phone. There is no
obstacle to prevent your broad-
cast, unless you get caught by the
broadcaster! The law prohibits
everyone except the broadcaster
from live or taped broadcast of
football games. The Law of Intel-
lectual Property Rights entitles
pressing charges from 1 to 5
years of prisonment. However,
Periscope has a hidden broad-
casting feature as well. When you
click on the round screen at the
center, you can choose between a
private and a general broadcast,
which somehow disguises your
infringement. And broadcast-
ers have already taken action
against these infringements.
Potential problems include
terrorist organizations broad-
casting their acts and execu-
tions live. Raising their shields
against technological advances,
governments approach Periscope
with caution. Broadcasts from
military or prohibited zones are
claimed to pose major security
threats. Against all odds, it is in-
evitable that Periscope will hold
a significant place in the world of
new media.
YAYIN HAKLARI SORUN OLABİLİR
ROADCASTING RIGHTS MIGHT
BECOME AN ISSUE
ÖZGÜRLÜĞÜN DİĞER ADI: KARAVANLARFREEDOM, ALIAS CARAVANS
68
DİLEDİĞİNİZ ZAMAN DİLEDİĞİNİZ YERE GİTME ÖZGÜRLÜĞÜ SUNAN KARAVANLAR, SİZDE DE BİR ARAÇTAN ÇOK SIMSICAK BİR YUVA İZLENİMİ YARATMIYOR MU? BU SICAK YUVAYA KAVUŞMAK ÇOK DA UZAK BİR HAYAL DEĞİL. ÜSTELİK MEVSİM OLARAK DA TAM ZAMANI! YETER Kİ SİZ, NASIL BİR KARAVAN İSTEDİĞİNİZE KARAR VERİN.
n Tatilde özgürlüğün diğer adı olan
karavanlar temel olarak iki gruba ayrılıyor.
Çekme karavan ve motokaravan. Çekme
karavanlar mevcut bir aracın arkasına
takılarak yola koyulan araçlar. En büyük
avantajları ise motokaravanlara kıyasla
çok daha ucuz olmaları. Çekme karavan-
larda 750 kiloya kadar herhangi bir ruhsat,
muayene ya da yıllık vergi bulunmuyor.
Karavanın takıldığı aracın sınıfı ehliyet
için de belirleyici oluyor. 750 kg üzerin-
de olanlarda ise tüm bu belgeler gerekli
görülüyor. B sınıfı ehliyeti olanların sınava
girip ehliyetlerine römork çekebilir şerhi
koydurması gerekiyor. Görüldüğü gibi bir
çekme karavan sahibi olmak oldukça kolay.
Ancak çekme karavanlar kullanış ve sürüş
için biraz zahmetli. Araç arkasına takıldığı
için bir romörk gibi oluyor. Özellikle viraj
ve geri gidişlerde ustalaşmak biraz zaman
alıyor. Diğer tür olan motokaravanlara
gelirsek, size sürüş rahatlığı ve güvenliği
sağlayacakları şüphesiz. Motorlu karavanı
kullanabilmek için yüklü ağırlığı 3 bin 500
kiloya kadar (dingil sayısından bağımsız)
için B sınıfı ehliyet yeterli oluyor. Daha ağır
olanlar için C sınıfı ehliyet almanız gere-
kiyor. Ülkemizde panelvan ve kamyonet
sınıfı araçlarla aynı boyutlarda bulunan
motokaravanlar kendileri araç olduğu
için bir taşıtın tüm zorunluluklarını da
bulunduruyor. Ruhsat, plaka ve muayene
mutlaka olması gerekiyor. Özetle karavan
alırken de en önemli konu bütçeniz. İşte
fiyat ve lükste farklılık gösteren tekerlekli
oteller…
GIVING YOU THE FREEDOM TO TRAVEL WHEREVER AND WHENEVER YOU WANT, CARAVANS REMIND OF HOMES RATHER THAN MERE VEHICLES. AND IT IS NOT SO HARD TO REACH THIS DREAM. BESIDES, THIS IS JUST THE RIGHT SEASON! ALL YOU NEED TO DO IS TO DECIDE WHICH CARAVAN IS THE RIGHT ONE FOR YOU!
OTOMOBİL/AUTOMOBILEYAZI/ ArtIcle : CİHAN DEMİRŞEVK
69
n Caravans, a.k.a. the synonimous of free
traveling, can be categorized in two groups.
Trailer caravans and motor caravans.
Trailer caravans are towed after a present
car. The main advantage they offer is their
much cheaper price compared with motor
caravans. Trailer caravans are subject to no
license, inspection or annual taxes up to 750
kilograms. Trailer caravans are subject to no
license, inspection or annual taxes. The driving
licence requirement is decided according to
the car it is towed. Above 750 kilograms, all
these licences are required. B class driver
licences have to be annotated for towage by
a test. Apparently, it is quite simple to own a
trailer caravan. However, they are a bit hard
to drive. They basicly serve as trailers for being
towed. It takes quite some time to master in
road bends and back ups. Motor caravans, on
the other hand, offer an easy drive as well as
safety. A B class driving licence is required to
drive a motor caravan of up to 3500 kilograms
regardless of the number of axles. Heavier
models require C class driving licence. In our
country, motor caravans are about the same
size as panel vans and pick-up trucks, and
they have the same requirements with all other
vehicles, as they are too vehicles themselves.
Licences, numberplates and inspections are
required. To sum it all, budget is the main key
when you are considering to buy a caravan.
Here are some hotels on wheels in different
price and luxury categories…
70
ÇEKME KARAVANLAR
Caretta: Çekme karavan deyince
ilk akla gelen en küçük model olan
‘Caretta’lar. İçinde 2 kişilik yatak
olan karavanda ayağa kalkmak
mümkün değil. Karavanın içindeki
yataklar çıkıp yük taşımada da
kullanılabiliyor. Ebadı nedeniyle
park ve yer sorunu yaşanmıyor. Ka-
ravanın arka tarafında bulunan bir
dolap size mutfak olarak hizmet ve-
riyor. Caretta, özellikle hafta sonu
kaçamakları ya da çok uzun tatili
olmayan doğaseverler için oldukça
kullanışlı. Fiyatı da 16 bin TL.
Pino Pi 2010: Bu modelde iç do-
nanım olarak bir tuvalet ve mutfak
bulunuyor. 15 bin TL olan Pi 2010,
2 kişilik yatak ve 3 kişilik de otur-
ma kapasitesine sahip. Caretta’dan
farklı olarak araç içinde ayakta
durmak mümkün.
Erba 5.25 Karavan: Eğer büyük
bir aile iseniz bu karavan tam size
göre. Arasında sürgülü kapı bulu-
nan iki yatak odası ile tam 4 kişilik.
6 kişilik yemek masası, buzdolabı,
mutfak, yarım fırınlı ocak, duş,
lavoba, gardrop, kimyasal WC,
150 LT su deposu ve otomatik
yat hidroforu ile bir karavanda
olmasını istediğiniz tüm özelliklere
sahip. Açık alanlarda konaklaya-
cağınız için en önemli özellik olan
su geçirmezlik garantisi veren
Erba’nın satış fiyatı yaklaşık 19 bin
TL. İkinci el piyasasında da en çok
tercih edilen modellerden biri.
Saly 8.75 Palace: Saly markasının
ürettiği 8.75, oldukça geniş ve rahat
iç hacmiyle 6 kişilik bir aileye faz-
lasıyla yetiyor. 8.75 de size küçük
geldiyse aynı markanın dubleks
karavanını da düşünebilirsiniz.
71
TRAILER CARAVANS
Caretta: The first compact
trailer caravan that comes to
mind are the ‘Caretta’s. They
comprise a double bed and are
impossible to stand up inside.
The beds can be moved out to
enable loading. Its compact size
prevents parking problems. The
back cabin serves as a kitchen.
Caretta is especially ideal for
weekend getaways and short
breaks. The price is 16,000TRY.
Pino Pi 2010: It comprises
a toilet and a kitchen as well
as a double bed and seating
capacity for three. The price
is 15,000TRY and enables
standing up inside on the
contrary of Caretta.
Erba 5.25 Caravan: This is the
caravan for large families. It is
designed for 4 people with two
bedrooms seperated by sliding
doors. It comprises everything
you ask for in a caravan,
including a table for 6, fridge,
kitchen, mini stove, shower,
sink, wardrobe, chemical
WC, 150 lt water tank and
automatic yacht hydrophore.
The essential water-proof
feature for outdoor lodging is
warrantied. Erba has a sales
price of 19,000TRY, and is one
of the most popular second
hand model.
Saly 8.75 Palace: Saly 8.75
is quite sufficient for a family
of 6 with its spacious and
comfortable interior. If 8.75
is too small for your needs,
you might consider the duplex
version.
72
MOTOKARAVANLAR
Ülkemizde motokaravanlar ticari araçlar-
dan devşirme olarak üretiliyor. Bunların
içinde karavan sevdalılarının gözdesi ise
Fiat Ducato Motokaravan. Ayırdığınız
bütçeye göre aracınızı siz de karavan
haline getirebilir ya da karavan imalatı
yapan şirketlere götürüp, Ducato aracını-
zı 4 kişilik bir karavan şekli vermelerini
izleyebilirsiniz. Sadece Ducato da değil,
otomotiv piyasasında bulunan neredeyse
tüm araçlar profesyonel ellerde birer ka-
ravana dönüşebiliyor. Bu modeller, Citro-
en Camper, Iveco, Mercedes Sprinter, Pe-
ugeot Boxer Camper, Volkswagen Crafter
ve Renault Master gibi araçlar olabiliyor.
Karayolları uygunluk belgesi ve tip onay
belgesi sadece Sanayi Bakanlığı’ndan
belgeli üreticilerin ürettiği karavanlara
veriliyor. Karavan tutkunlarının işini
zorlaştırıp maliyeti artırsa da sürüş ve
çevre güvenliği için önemli olan uygunluk
belgesi, karavan sürücülerinin güvenlik-
leri için gerekli.
Bu tarz karavanların en lüksü, 12,2 metre
uzunluğundaki dev RV EleMMent Palazzo
geçtiğimiz günlerde, Dubai’de tam 3
milyon dolara el değiştirdi. 40 inçlik HD
TV’si, şöminesi, barbeküsü, şık bir yatak
odası, yerden ısıtması bulunan karavanın
ayrıca manzara seyretmek için bir de
terası bulunuyor. Türkiye’de siz, bu denli
lüks olmasa da hayalinizdeki ortalama bir
motokaravana (ikinci el de dahil) 25 bin
ile 250 bin TL arasında sahip olabilirsi-
niz. Motokaravanlar, ticari araç statüsün-
de olduğu için yasal şartların yerine ge-
tirilip getirilmediğinin de aracın durumu
kadar önemli olduğunu unutmayın.
73
EV KONFORU İÇİN: PROTOHAUS
Avrupa’da SİT alanı ya da yapılaşma-
nın yasak olduğu arazilerde karavan-
dan çok eve benzeyen ‘ProtoHaus’lar
son derece popülerleşti. Ev konforu
sağlamak amacıyla üretilen bu kara-
vanların tekerlekleri neredeyse sade-
ce kullanılacağı araziye götürülmeye
yarıyor. Güneş enerjisi panelleri ve
entegre atık su sistemleri mevut olan
bu karavanların ortalama fiyatı 14
bin pound civarında. Üretimini yapan
birkaç şirket olsa da Türkiye’dekiler
daha çok prefabrik evi andırıyor.
FOR HOME COMFORT: PROTOHAUS
In Europe, the ‘ProtoHaus’ which
resembles a house rather than a caravan
has become hugely popular in protected
areas or lands which ban housing.
Designed to provide home comfort,
these caravans have wheels just to carry
them where they would be used. With
solar energy pannels and integrated
waste water systems, they come at an
average price of 14,000 pounds. There
are only a few companies engaged in its
production, but the examples in Turkey
are more likeprefabricated houses.
In Turkey, the production of motor caravans are adapted from commercial
vehicles. Among these, Fiat Ducato Motor Caravan is the favourite of caravan
lovers. Depending on your budget, you can transform your car to a caravan,
or take your Ducato to a caravan producer to adapt it as a caravan for four.
Not only Ducatos, almost every model available can be turned into caravans
in professional hands. These models include Citroen Camper, Iveco, Mercedes
Sprinter, Peugeot Boxer Camper, Volkswagen Crafter and Renault Master.
Highways Certificate of Conformity and Type Approval Certificate are only
given to caravans by Ministry of Industrycertified producers. Though it
makes it harder for caravan-fans by increasing the costs, the Type Approval
Certificate is crucial for environmental safety and security of caravan drivers.
The most luxurious of these caravans is the 12,2 meter long RV EleMMent
Palazzo recently changed hands in Dubai for 3 million dollars. Boasting a 40
inch HD TV, fireplace, barbecue, an elegant bedroom and floor heating, the
caravan also has a terrace to admire the view. Although not as luxurious as
this one, you can own an average caravan in Turkey, from 25 thousand to 250
thousand TRY including second hands. Motor caravans are categorized as
commercial vehicles, so keep in mind that the legal procedures are extremely
important.
MOTOR CARAVANS
DAIKIN TÜRKİYE, ORTA ASYA’DAKİ İLK BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNÜ KAZAKİSTAN’DA AÇTI
DAIKIN TURKEY OPENS THE FIRST CENTRAL ASIANDISTRICT OFFICE IN KAZAKSTAN
74
n Pioneering the air conditioning sector in Turkey and around the world,
Daikin continues restructuring in Central Asia. Taking responsibility
for the CIS countries (Azerbeijan, Uzbekistan, Georgia, Turkmenistan,
Kazakstan, Kirghizstan and Armenia), Daikin Turkey opened the first
district office in Kazakstan.
In 2013, Daikin Turkey was given the responsibility
of operations in Kazakstan due to geographical
and cultural proximity and the domination
of Turkish contractors in the national
market. Since then, Daikin Turkey joined
the customs union with Russia and
Belarus, and speeded up operations
around the Kazakstan market of 170
million population, conducting sales
and marketing operations with three
distributors in Kazakstan - two in Almaty,
one in Astana. Thanks to the free trade
opportunity enabled by the customs union of
Kazakstan, Belarus and Russia, Daikin Turkey
turned its focus on these countries as well.
TÜRKİYE’NİN YANI SIRA DOĞU AVRUPA, TÜRK CUMHURİYETLERİ, ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA’NIN DA AR-GE, ÜRETİM VE LOJİSTİK ÜSSÜ OLARAK KONUMLANAN DAIKIN TÜRKİYE, BU BÖLGEDEKİ BÜYÜME PLANLARINI KAZAKİSTAN’DAKİ ÇALIŞMALARI İLE DEVREYE SOKTU. DAIKIN TÜRKİYE’NİN ORTA ASYA BÖLGESİNİN GELİŞEN ÜLKESİ KAZAKİSTAN’DA AÇTIĞI BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYETLERİNE BAŞLADI.
n Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iklimlendirme sektörünün
önde gelen markası olan Daikin, Orta Asya’da yapılanmasını sürdürüyor.
CIS ülkelerinin (Azerbaycan, Özbekistan, Gürcistan, Türkmenistan,
Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan) sorumluluğunu üstlenen Daikin
Türkiye, bölgedeki ilk müdürlüğünü Kazakistan’da açtı.
Daikin, coğrafi ve kültürel yakınlığının yanında, Türk
müteahhitlerin ülke pazarında söz sahibi olması
nedeniyle 2013 yılından itibaren Kazakistan’a
yönelik faaliyetlerin sorumluluğunu Daikin
Türkiye’ye verdi. Bu görevi üstlendikten sonra
Rusya ve Belarus ile gümrük birliğine girerek
170 milyon nüfuslu bir pazar oluşturan
Kazakistan’ı odağına alarak çalışmalarına hız
veren Daikin Türkiye, Almatı’da 2, Astana’da
1 adet olmak üzere Kazakistan genelinde 3
distribütör ile satış ve pazarlama faaliyetlerine
başladı. Kazakistan, Belarus ve Rusya’nın dahil
olduğu gümrük birliği anlaşmasıyla bu ülkeler ara-
sında serbest ticaret yapılabildiği için, Daikin Türkiye,
Kazakistan üzerinden bu ülkeleri de hedefine koydu.
POSITIONED AS THE R&D, PRODUCTION AND LOGISTICS BASE OF EASTERN EUROPE, TURKISH REPUBLICS, MIDDLE EAST AND NORTH AFRICA ALONGSIDE WITH TURKEY, DAIKIN TURKEY ACTIVATED ITS GROWTH PLANS IN CENTRAL ASIA BY KAZAKSTAN. DAIKIN TURKEY’S DISTRICT OFFICE STARTED OPERATIONS IN THE DEVELOPING CENTRAL ASIAN COUNTY KAZAKSTAN.
DAIKIN HABER/DAIKIN NEWS
75
ULUSLARARASI ORGANİZASYONLARA EV SAHİPLİĞİ YAPACAK
Orta Asya cumhuriyetleri içinde yüzölçümü ve 13
bin 500 dolar ile kişi başı milli geliri en yüksek
ülke olan Kazakistan 100 milyon dolara yaklaş-
makta olan iklimlendirme cihazları pazarıyla da
bölgede ön sıralarda yer alıyor. Kazakistan’da,
1997 yılında başkentin Almatı’dan Astana’ya
alınmasıyla birlikte yeni başkente yapılan 30
milyar dolarlık inşaat yatırımlarının önümüzdeki
dönemde daha da hız kazanması bekleniyor.
Özellikle Astana’nın Expo 2017’ye ev sahipliği
yapacak olması, Almatı’da düzenlenecek olan
Universiade Olimpiyatları ile birlikte 2022 Kış
olimpiyatlarına aday olması ülkedeki yatırım
iklimini de olumlu etkiliyor. Artan enerji maliyet-
lerinden dolayı, diğer doğalgaz ve petrol zengini
ülkelerde olduğu gibi, verimi yüksek cihazların
kullanımı ve bilinci Kazakistan’da da her geçen
gün yükseliyor. Kazakistan pazarında yüksek
verimli ve doğa dostu cihazların pazar payı her
geçen gün artıyor. Yüksek enerji verimliliğine
sahip cihazlar, satış öncesi ve sonrasında verilen
mühendislik hizmetleri ile büyük projelerin al-
tına imza atan Daikin, büyük şehirlerde yer alan
distribütör ve alt bayilerinin koordinasyonunu da
Almatı’da yer alan ofisi ve Türkiye merkez ofisin
desteği ile sağlamayı planlıyor. Bu stratejiye
uygun adımları attıklarını belirten Daikin Kaza-
kistan Bölge Müdürü Yerbolat Omirzakov, “160
ülkede faaliyet gösteren bir dünya markası ola-
rak, müşterilerimize en yakın lokasyonda faaliyet
göstermeye özen gösteriyor, onların iklimlen-
dirme konusundaki tüm ihtiyaç ve beklentilerini
hızla karşılamak için çalışıyoruz. Bu doğrultuda,
Daikin Türkiye çatısı altında, üstleneceğimiz pro-
jeler ve yatırımlarla Kazakistan’dan başlayarak
bölgedeki hizmet ağımızı büyüteceğiz” dedi.
Kazakstan, the number one country of Central
Asia in terms of its surface area and 13,500
dollars of gross national income per capita,
also occupies the top ranks with respect to its
air conditioning market which is growing close
to 100 million dollars. 30 billion dollars of new
construction projects invested as the capital
city moved from Almaty to Astana in 1997 are
expected to grow even further in near future.
With Astana to host Expo 2017, the Universiade
Olympic Games to take place in Almaty, and the
nomination to host 2022 Winter Olympic Games
all have a positive impact on the investment
climate.
Due to increasing energy costs, the use and
awareness of high efficiency devices improve
every day in Kazakstan as in other countries
rich in natural gas and oil. Accordingly,
the market share of high efficiency and
environmental-friendly devices increase every
day in Kazakstan.
Realizing big projects with high energy efficiency
devices, pre and post-sales engineering services,
Daikin is planning to execute the coordination
of distributors and sub-dealers in big cities
through the Almaty office and the Turkey
headquarters. Daikin Kazakstan Regional
Director Yerbolat Omirzakov stated to take steps
accordingly: “As a global brand operating in
160 countries, we care to operate in the closest
location to our customers to meet all their air
conditioning needs and expectations in full
speed. In this respect, we are going to develop
our regional service network starting from
Kazakstan through projects and investments we
will take on under the roof of Daikin Turkey.”
PREPARING TO HOST INTERNATIONAL ORGANIZATIONS
76
500 YILLIK MÜZİKLE TEDAVİ MERKEZİ500 YEAR OLD MUSICAL TREATMENT CENTERSULTAN II. BEYAZİD KÜLLİYESİ YALIN MİMARİSİ, İYİ TAŞ İŞÇİLİĞİ, SÜKUNETİYLE İNSANI KENDİSİNE ÇEKİVERİYOR… 100’ÜN ÜZERİNDEKİ İRİLİ UFAKLI KUBBE DE KÜLLİYEYE MİSTİK BİR GÖRÜNÜM KAZANDIRIYOR. KÜLLİYENİN DARÜŞŞİFA BÖLÜMÜNE GİRDİĞİNİZDEYSE, UZAKTAN GELEN MÜZİK VE SU SESİ ADETA HUZURA DAVET EDİYOR… 400 YIL BOYUNCA TEMEL TIP BİLİMLERİNİN ÖĞRETİLDİĞİ BİR ÜNİVERSİTE OLAN KÜLLİYE, BUGÜN GÖRÜLMEYE DEĞER ÖDÜLLÜ BİR MÜZE…
THE SOCIAL COMPLEX OF SULTAN BAYEZID II IS AN ALLURING EXAMPLE OF MINIMAL ARCHITECTURE, FINE MASONRY AND SERENITY. ONE HUNDRED PLUS DOMES OF VARIOUS SIZES ADD UP TO ITS MYSTIC CHARM. AS YOU ENTER THE DARÜŞŞİFA (HOSPITAL) SECTION, THE DISTANT SOUND OF MUSIC AND WATER IS A LITERAL INVITATION TO PEACE… HAVING SERVED FOR 400 YEARS AS A FACULTY OF MEDICINE, THE COMPLEX IS NOW AN AWARD-WINNING MUSEUM WORTHY OF VISITING.
MÜZE/MUSEUMYAZI/ ArtIcle : NuraN savaşfotoğrAflAr/ photos : alaaDDİN savaş
77
n The Social Complex of Sultan
Bayezid II is a stupendous example
in our history of architecture,
rising by the Tundzha River in
Edirne. Standing out among
the major architectures of the
second Ottoman capital Edirne,
it pleases the eye at the first sight.
The complex draws attention
with its exquisite masonry and is
constituted of a mosque, a soup
kitchen, a guesthouse, a bridge,
a madrasah and a hospital.
Its one hundred plus domes of
various sizes enhance the mystical
appearance.
The construction of Sultan Bayezid
II Complex was started by Sultan
Bayezid II, the son of Sultan
Mehmet the Conqueror, in 1484.
The construction was completed
in only 4 years, yet there are
numerous claims on the identity
of its architect. Although the
common belief lacks documentary
proof, it is attributed to Architect
Hayrettin. Other historians claim
that the architect was Yakup
Şah Bin Sultan Şah. The purpose
of the complex was to gain the
great town of Edirne a darüşşifa,
a.k.a. a hospital. For centuries,
medical students were trained,
patients were treated and the
poor was fed in this complex. Its
mosque is recognized as one of
the purest and minimal examples
of the Islamic world. It becomes a
major prayer house; candles were
made to illuminate Edirne in its
candlehouse, guests are welcomed
in its guesthouse.
n Edirne’de Tunca Nehri kena-
rında, mimarlık tarihimizin en
görkemli yapılarından biri olan
Sultan II. Bayezid Külliyesi yer
alıyor. Osmanlı’nın ikinci başkenti
Edirne’nin önemli mimari örnek-
leri arasında yer alan yapı, ilk
bakışta insanın gözünü okşayan
bir mimariye sahip. Son derece
başarılı taş işçiliğiyle dikkat çeken
yapı, camisi, imareti, tabhanesi
(misafirhane), köprüsü, med-
resesi ve şifahanesi ile birbirini
tamamlayan yapılardan oluşuyor.
100’ün üzerinde irili ufaklı kubbe
külliyeye mistik bir görünüm
kazandırıyor.
Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin
yapımına Fatih Sultan Mehmet’in
oğlu Sultan II. Bayezid tarafından
1484’de başlanır. 4 yıl gibi kısa
sürede bitirilen külliyenin mi-
marının kim olduğuna dair farklı
görüşler var. Yaygın görüş tarihi
belgelerle güçlendirilmemiş olsa
da Mimar Hayrettin olduğu yö-
nünde. Bazı araştırmacılar ise Ya-
kup Şah Bin Sultan Şah olduğunu
ileri sürüyor. Külliyenin kuruluş
amacı, dönemin en önemli şehir-
lerinden Edirne’yi bir darüşşifaya
yani hastaneye kavuşturmak.
Yüzyıllar boyunca bu külliyede tıp
öğrencileri yetiştirilir, hastalara
şifa dağıtılır, fakir fukara doyuru-
lur. Külliyenin İslam aleminin en
saf ve yalın anlatımlı camilerinden
biri olarak kabul edilen camisi
önemli bir ibadet yeri olur, mum-
hanesinde Edirne’yi aydınlatıcı
mumlar dökülür ve tabhanelerin-
de ise misafirler ağırlanır.
78
Darüşşifa dönemin en önemli sağlık
merkezlerinden biridir. 400 yıl boyunca
aralıksız hizmet verir. Daha sonraki yıl-
larda şifahane, ruh hastalarına yönelir.
Hastalar, dönemin tıp bilgi ve ilaçlarının
yanı sıra, su sesi, müzik, güzel kokular
ve çeşitli uğraşlarla tedavi edilir. Uzun
yıllar boyunca hastalara şifa dağıtan bu
şifahane, 1850’li yıllardan sonra, sadece
ruh hastalarının tecrit edildiği, bakımsız
bir kurum haline gelir ve boşaltılır. 1896
yılında gördüğü onarım sonrası bir süre
daha ruh hastalarının tecrit ve tedavile-
rinde kullanılır. 1910 yılında Alman mi-
mar Cornalius tarafından tekrar onarımı
gerçekleştirilen hastanenin 1916’lara
kadar açık olduğu biliniyor. Avrupa’da
akıl hastalarının yakıldığı bir dönemde
hem ruhsal hem de diğer hastalıkların
tedavisi için müzik, su sesi, güzel ko-
kular ve diğer pek çok şey düşünülerek
planlanmıştır. Hastanenin havalandır-
ma sistemi döneminin çok ilerisindedir.
Bu mükemmel özelliği ile hem dönemine
hem de sonraki yıllara ışık tutmuştur.
Rönesans dönemi referans hastanesi
mimarisi Ospedale Magiore’ye (kuruluş
tarihi 1456, Milano- İtalya) oranla daha
etkili olmuş ve çığır açmış bir örnek
olarak kabul edilir.
ÖNEMLİ SAĞLIK MERKEZİ
79
Darüşşifa was among the major health
centers of its time. It has uninterruptedly
served for 400 years. In the later years,
it focused on healing mental patients.
Alongside with the medical knowhow and
the medicine of the era, patients were
cured with the sound of water, music,
fragrances and various activities. After
treating patients for many long years,
the hospital turned into a neglected place
with the sole purpose of isolating mental
patients, and was finally evacuated.
After the maintenance works in 1896, it
was used for the isolation and treatment
of the mentally sick for another while.
Following the repairment works which
was conducted by the German architect
Cornalius in 1910, the hospital was used
until 1916. At an era when the mentally
ill was burned in Europe, the hospital
was planned to treat mental and physical
diseases using music, the sound of water,
fragrances and many other methods.
The hospital’s ventilation system was
beyond its time. This was an excellence
which shed light to its time and the future.
Its architecture is recognized as a more
effective and trailblaizing example
than the Renaissance hospital Ospedale
Maggiore (est. 1456, Milan, Italy).
A CAPITAL SANITARY CENTER
80
Külliye, 1984 yılında Trakya
Üniversitesi’ne devredilir ve 1997 yılında
müzeye dönüştürülür. Külliyenin darüşşi-
fa bölümü, dünyanın en prestijli müzecilik
ödüllerinden olan Avrupa Konseyi 2004
Yılı Avrupa Müze Ödülü’nü alır. Müze,
Trakya Üniversitesi’nin, kültürel miras
ve korumacılık alanında gerçekleştirdiği
en büyük projelerden biridir. Burada 500
yıl öncesinin bir “Osmanlı bimarhane-
si” (bimar:hasta, hane:ev) canlandırılır.
Mekanda, tedavide kullanılan yöntemler
ve geçmiş zengin bir görsel anlatımla
günümüze taşınır. Daha birinci avluya
girince müziğin güçlü tınısı sarar etrafı.
Müzenin ana mekanı olan “Psikiyatri
Tarihi Bölümü” ise adeta yüzyıllar önce-
sinin bir müzik terapi ortamını yaşatır
ziyaretçilerine. Ortadaki havuzun şadır-
vanından akan suyun sesi, neyin mistik
sesiyle birleşir… Hastalar, hekimler, hasta
bakıcılar, hanende ve sazendeler, ışık ve
ses düzeninin de yardımıyla canlı gibi
duruverir…
Darüşşifa’da ilk avlunun bulunduğu
birinci bölümde vaktiyle poliklinik odaları
olarak kullanılan odalarda şimdi çeşitli
sergiler yer alıyor. İkinci avluda yönetici
odaları, üçüncü bölümdeyse hastaların
yatırıldığı alanlar var. Burada 4 yazlık, 6
kışlık oda ve bir müzik sahnesi yer alıyor.
Geçmişte ruh hastalarının müzik, su sesi
ve güzel kokularla tedavi edildiği akustiği
ile ünlü şadırvanlı havuz ise ortaya ko-
numlanmış.
Hastanenin tıp fakültesi olan Tıp Med-
resesi (Medreset-ül Etibba) hemen yan
avluda yer alıyor. Dönemine uygun biçim-
de canlandırmalar yapılmış. Ders gören
öğrenciler, anlatan eğitmenler, kütüpha-
nede ders çalışanlar…
1652 yılında Edirne’yi ziyaret eden Evliya
Çelebi, külliyeden; “Orada bir Darüşşifa
vardır ki dil ile tarif edilmez, kalemler ile
yazılmaz” diye övgüyle bahseder.
ÖDÜLLÜ MÜZE
In 1984, the complex was assigned to the
University of Thrace, to be transformed
into a museum in 1997. The hospital
section of the complex was awarded the
prestigious 2004 European Museum
Award by the European Council. The
museum is known as a major project
of the University of Thrace in the field
of cultural heritage and protection.
Inside the museum, an Ottoman hospital
dating back to 500 years ago has been
revived. The cures are brought to present
through a rich visual representation. No
sooner than the first court, the visitor
is embraced by the powerful tune of
music. The main section of “History of
Psychiatry” revives the musical therapies
from centuries ago. The sound of the
water from the central fountain blends
in the mystical sound of the reed flute…
Patients, physicians, nurses, songsters
and musicians almost seem alive with the
help of the light and sound system.
The rooms in the first courtyard section
of the hospital, which was once used
as outpatient clinics, are now housing
exhibitions. The second courtyard houses
managerial rooms, and the third section
is spared for in-patients. This section
incorporates four summer and six winter
rooms as well as a musical stage. The
fountain pool famous for its acoustics is
centrally located to treat mental patients
with music, the sound of water and
fragrances.
The faculty of medicine which belonged
to the hospital (Medreset-ül Etibba)
is located in the adjacent courtyard.
Historical animations include scholars
teaching lessons, students in class, and
others working at the library…
In his visit to Edirne in 1652, Evliya Çelebi
praises the complex: “There is a hospital
in there, which is beyond description or
depiction.”
AWARD-WINNING MUSEUM
81
Müzik sadece ruh hastalıklarının
tedavisinde değil, diğer birçok
hastalığın tedavisinde de kullanılırdı.
Hanende ve sazendeler, haftanın belirli
günleri hastalara müzik çalarmış. Hangi
makamın hangi rahatsızlığı tedavi
ettiğine ilişkin ilginç bilgiler var.
Rast Makamı : Havale ve felç illetine
iyi gelir.
Irak Makamı : Menenjit, akıl ve beyin
hastalıklarına faydalıdır.
İsfahan Makamı: Zihni açar, zekayı
arttırır, anıları tazeler.
Zengule Makamı: Kalp hastalıklarının
devasıdır.
Rehavi Makamı: Baş ağrısına devadır.
Buselik Makamı: Kulunç ve bel
ağrılarının ilacıdır.
Zirefgent Makamı: Sırt ve eklem
ağrılarının ve kuluncun tedavisinde
faydalıdır.
Büzürk Makamı: Ateşli hastalıklara iyi
gelir, zihni temizler, vesvese ve korkuyu
uzaklaştırır.
Hicaz Makamı: İdrar zorluğuna iyi
gelir, cinsel yönden uyarıcı etkisi vardır.
Uşşak Makamı: Kalp, karaciğer, sıtma
ve mide hastalıklarının ilacıdır.
Neva Makamı: Gönül okşayıcıdır.
Kötü düşünceleri uzaklaştırır. Kadın
hastalıklarına iyi gelir.
Hüseyni Makamı: Ferahlık verir.
Çocukların kalp ve ruhlarının iltihabını
söndürür. Ateş düşürür.
MUSİKİ MAKAMLARI VE HASTALIKLAR
Music was used not only for the
treatment of mental illnesses, but
for many physiological ones as well.
Songsters and musicians used to play
music for the patients on certain
weekdays. There are interesting findings
on which mode treats which disease…
Rast Mode: Eclampsia and stroke.
Irak Mode: Meningitis, mental and
brain diseases.
Isfahan Mode: Alerts the mind, boosts
intelligence, refreshes memories.
Zengule Mode: Cures cardiac diseases.
Rehavi Mode: Treats headache.
Buselik Mode: Cures cramps and back
aches.
Zirefgent Mode: Treats back and joint
pains and cramps.
Büzürk Mode: Good for inflammatory
diseases. Cleanses mind, relieves anxiety
and fear.
Hicaz Mode: Good for dysuria,
stimulizes the libido.
Uşşak Mode: Treats heart, liver,
stomach diseases and malaria.
Neva Mode: Soothes, keeps bad
thoughts away. Good for genital
diseases.
Hüseyni Mode: Refreshes the hearts
and souls of children. Reduces fever.
MUSICAL MODES AND DISEASES
Kaynak: Osmanlı şair hekimlerinden Şuuri Hasan Efendi’nin “Tadil-ül Emzice” adlı eserinden. Reference: Based on the book “Tadil-ül Emzice”by the Ottoman poet-physician Şuuri Hasan Efendi.
82
DAIKIN BİLARDOMAX LİGİ’NDE MUHTEŞEM FİNALSPECTACULAR FINAL AT DAIKIN BİLARDOMAX LEAGUE
DÜNYACA ÜNLÜ SPORCUMUZ SEMİH SAYGINER VE TÜRK BİLARDO MİLLİ TAKIMI OYUNCULARININ NEFES KESEN GÖSTERİ MAÇLARI YAPTIĞI DAIKIN BİLARDOMAX LİGİ FİNALLERİNDE, KUPAYI TAYFUN TAŞDEMİR KALDIRDI.
n Sektörün öncü kuruluşu Daikin’in sponsorluğunda düzenle-
nen Daikin BilardoMax Ligi, dünya yıldızlarının şovuyla renk
kattığı final maçlarıyla sona erdi. Daikin BilardoMax Ligi, aylar
süren mücadelelerin ardından yapılan final maçları sırasında
usta bilardocuların nefes kesen gösterilerine sahne oldu.
Bu yıl 13’üncü kez yapılan Daikin BilardoMax Ligi’ne rekor
katılım sağlandı. Toplam 154 sporcuyla başlayan 13’üncü Daikin
BilardoMax Ligi’nin onur konuğu, 7 yıl ara verdiği faal sporculuk
hayatına 6 ay önce geri dönen, Türkiye’nin en önemli bilardo-
cusu Semih Saygıner oldu. Yoğun rekabet altında geçen lig maç-
larının ardından düzenlenen finaller sırasında, Dünya Bilardo
Şampiyonu ünlü sporcumuz Semih Saygıner’in yanı sıra, Bilardo
Milli Takımı oyuncuları Tayfun Taşdemir, Murat Naci Çoklu ve
Adnan Yüksel’in gösteri maçları nefes kesti. Turnuva sonunda
16 kişilik final turuna kalmaya hak kazanan 12 amatör sporcuya
Türk Bilardo Milli Takımı oyuncuları Tayfun Taşdemir, Adnan
Yüksek ve Murat Naci Çoklu ile yarışma fırsatı da doğdu.
Daikin BilardoMax Ligi’ne bugüne kadar sırasıyla, dünyanın
kabul ettiği en büyük bilardo sporcuları ve şampiyonları Torb-
jorn Blomdahl, Flippos Kasidokostas, Daniel Sanchez, Frederic
Caudron ve Dick Jaspers da katıldı.
Daikin BilardoMax Ligi Direktörü İlhan Aydın, “Ülke içinde özel
organizasyonlara katılmayı pek tercih etmeyen, ünlü bilardo-
cumuz Semih Saygıner’in Daikin BilardoMax Ligi’ne katılması,
organizasyonumuzu daha da önemli hale getirdi” diyerek şunları
ekledi: “En az Semih Saygıner kadar kıymetli milli takım oyuncu-
TAYFUN TAŞDEMİR WON THE CUP AT THE FINAL GAMES OF DAIKIN BILARDOMAX LEAGUE WHICH TOOK PLACE WITH BREATHTAKING PERFORMANCES BY THE WORLD-RENOWNED SEMİH SAYGINER AND THE TURKISH NATIONAL BILLIARD TEAM.
DAIKIN
larımıza ve final turuna kalmayı haketmiş
olan diğer sporculara çok teşekkür ediyorum.
Daikin BilardoMax Ligi’nde amatör oyun-
cular ünlü bilardo oyuncularıyla yarışarak
unutulmaz anlar yaşadılar ve nefes kesen bir
final maçı izlediler. Amacımız bu turnuva
ile bilardo sporunun daha geniş kitlelere
ulaşmasını sağlamak ve amatör sporcuları-
mızı desteklemek. Daikin BilardoMax Ligi bu
amacımız doğrultusunda başarılı bir turnuva
oldu. Bundan sonra da bilardo sporuna hizmet
vermeye devam edeceğiz.”
83
n Sponsored by the sector leader Daikin,
Daikin BilardoMax League ended with
spectacular final games spiced up by world
stars’ shows. After months of challenging
games, Daikin BilardoMax League witnessed
breath-taking shows of poolsharks at the
finals. The 13th Daikin BilardoMax League was
realized with a record-breaking participation.
The honorary guest of the 13th Daikin
BilardoMax League which started with 154
athletes was the Turkish billiard master Semih
Saygıner, who made return to his professional
sports career 6 months ago, following a 7-year
break. The heavy competition ended with
the finals, witnessing amazing shows of our
World Billiard Champion Semih Saygıner, and
the National Billiard Team players Tayfun
Taşdemir, Murat Naci Çoklu and Adnan
Yüksel. The 12 amateur athletes who made it
to the final 16 had the chance to compete with
the National Billiard Team players Tayfun
Taşdemir, Murat Naci Çoklu and Adnan
Yüksel. Until present, Daikin BilardoMax
League has been respectively participated
by the world-renowned poolsharks and
champions Torbjorn Blomdahl, Flippos
Kasidokostas, Daniel Sanchez, Frederic
Caudron and Dick Jaspers. Daikin BilardoMax
League Director İlhan Aydın said: “The
participation of our famous billiard player
Semih Saygıner, who rarely attends private
national organizations, have reinforced our
organization.” Aydın continued: “I would
like to thank our equally esteemed national
team players and all other finalists. At Daikin
BilardoMax League, amateur players had
memorable moments while playing against
famous billiard masters, and enjoyed a breath-
taking final game. We aim to gain billiard a
wider audience and support amatuer players
with this tournament. In this respect, Daikin
BilardoMax League has been a successful
organization. We are going to keep serving the
sport of billiard.”
84
DAIKIN’DEN YAZI KARŞILAMA KAMPANYASIDAIKIN WELCOMES SUMMER WITH A CAMPAIGN
İKLİMLENDİRMENİN LİDER MARKASI DAIKIN, BU YAZI SERİN SERİN KARŞILAMAK İSTEYENLERİ MUTLU EDECEK BİR KAMPANYA BAŞLATTI. DAIKIN’İN ÜSTÜN TEKNOLOJİLİ VE ENERJİ TASARRUFLU KLİMALARINI TÜKETİCİ İLE BULUŞTURMAK AMACIYLA DÜZENLENEN KAMPANYA, 15 TEMMUZ’A KADAR YÜZDE 25’E VARAN İNDİRİMLER SUNUYOR.
AIR CONDITIONING LEADER DAIKIN LAUNCHED A NEW CAMPAIGN TO MAKE ALL WHO WANTS TO KEEP COOL THIS SUMMER. THROUGHOUT THE CAMPAIGN, DAIKIN’S HIGH TECHNOLOGY AND ENERGY SAVING AIR CONDITIONERS WILL BE AVAILABLE WITH UP TO 25 PERCENT DISCOUNTS UNTIL JULY 15.
DAIKIN
85
n Presenting users energy efficient and comfortable
air conditioning with its cutting edge technology
and high-end market models, Daikin starts the new
season with discounts. Welcoming summer with the
motto “Daikin presents 100 percent coolness with up
to 25 percent discounts”, Daikin gives cool summer
lovers an opportunity.
With the aim of making everyone who desires the
comfort of air conditioning an air conditioner
owner, Daikin gives up to 25 percent discounts at the
most popular Tegora, Shira and the new Emura II
split air conditioner models until 15 July 2015.
The campaign brings both sales and installment
advantages to Garanti Bonus Card holders getting
ready for the summer. Garanti Bonus Card holders
can have Daikin’s Tegora, Shira and the new Emura
II split air conditioners with 9 installments at the
cash price until 15 July 2015.
Throughout the campaign, Tegora Seasonal series
will provide high comfort and high efficieny at the
needed capacity (Btu/h) with lower prices from
495TRY to 1181TRY. Standing out with energy
saving and comfort enhancing features, Shira will be
sold with discount advantages from 708 TRY to 2135
TRY until July 15. Bringing award-winning elegant
design and technology together, Emura II’s will be
presented with discounts from 920 TRY to 1656 TRY.
n Gelişmiş teknolojisi ve sektörün en üst
segmentinde yer alan klima modelleri ile kul-
lanıcılarına enerji verimliliği yüksek, konforlu
bir iklimlendirme sunan Daikin, yeni sezona
indirimle başlıyor. “Daikin’de yüzde yüz
serinlik yüzde 25’e varan indirimle” sloganıyla
yeni sezonun açılışını yapan Daikin, yazı serin
serin karşılamak isteyenlere indirim fırsatı
sunuyor.
İklimlendirme konforu yaşamak isteyen
herkesi klima sahibi yapmak isteyen Daikin,
15 Temmuz 2015 tarihine kadar sürecek olan
kampanya ile en beğenilen modellerinden
Tegora, Shira ve yeni Emura II split klima mo-
dellerinde yüzde 25’e varan indirim uyguluyor.
Bu kampanya ayrıca, yaz hazırlığına başlayan
Garanti Bonus Card sahiplerine hem indirim
hem de taksit olanağı sunuyor. Garanti Bonus
Card sahipleri 15 Temmuz 2015 tarihine kadar
Daikin Tegora, Shira ve yeni Emura II split
klimalarına peşin fiyatına 9 taksit ile sahip
olabilecekler. Kampanya kapsamında yüksek
konfor ve yüksek verimlilik değerleri ile öne
çıkan Tegora Seasonal Serisi klimalardan biri
ile serinlemek isteyenler, ihtiyaçları olan ka-
pasiteye (Btu/h) göre 495 TL ile bin 181 TL ara-
sında daha az ödüyor. Gerek enerji tasarrufu
gerekse kullanıcı konforunu artıran özellikleri
ile öne çıkan Shira, 15 Temmuz’a kadar 708 TL
ile 2 bin 135 TL arasında indirim avantajıyla
alınabiliyor. Ödüllü şık tasarımı ile teknolo-
jiyi birleştiren Emura II ile yazı karşılamak
isteyenler ise 920 TL ile bin 656 TL arasında
indirim avantajından yararlanabiliyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı İKSV tarafından düzenlenen 14’üncü İstanbul Bienali başlıyor. Carolyn Christov-Bakargiev tarafından “Tuzlu Su: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori” başlığıyla bir dizi işbirliğiyle şekillenen 14’üncü İstanbul Bie-nali, 5 Eylül - 1 Kasım 2015 tarihleri arasında şehre yayıla-cak. Bienal ücretsiz olarak izlenebilir.
Uluslararası Çağdaş Sanat Fua-rı ArtInternational, bu yıl 3’üncü kez düzenleniyor. 4-6 Eylül tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fua-ra dünyanın önde gelen galerileri ve sanatçıları katılacak. Henüz çok genç olmasına rağmen yılın en beklenen sanat olaylarından birine dönüşen fuarı geçen yıl 20 bin kişi gezdi.
22’nci Uluslararası Altın Koza Film Festiva-li, 14-20 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Festival kapsamında her yıl olduğu gibi ulusal uzun metraj film yarışması, ulusal öğrenci filmleri yarışması ve Akdeniz ülkeleri kısa film yarışması gerçekleştirilecek. Ayrıca bu yıl ilk olarak Adana konulu senaryo yarışması düzenlendi.
The 22nd International Golden Coccoon Film Festival will take place between 14-20 September. Traditionally, the festival is composed of a national feature-length film competition, national student films competition, and the Mediterranean countries short-film competition. In addition, this year’s festival comprises a screenplay competition about Adana for the first time.
İstanbul Bianeli Eylül’de başlıyorIstanbul Bienal starts in September
Genç fuarımız büyüyor! / The fresh fair keeps growing!
Adana’da film zamanıMovie time in Adana
The 14th Istanbul Bienal by Istanbul Foundation of Culture and Arts is counting down. Curated by Carolyn Christov-Bakargiev and a number of collaborations under the title “Salt Water: A Theory of Thought Forms”, the 14th Istanbul Bienal will take place through 5 September – 1 November 2015. The Bienal can be viewed free of charge.
The International Contemporary Art Fair ArtInternational is taking place for the 3rd time this year. The fair will take place in Haliç Congress Center on 4-6 September with the participation of leading galleries and artists of the world. Despite its young age, the fair has already become one of the most anticipated art events, entertaining 20 thousand guests in the previous year.
fair fair
F U A R F U A R F U A Rajanda ajanda ajandacinema cinema cinema
sinema sinema
MUSIC müzikb o o k b o o k b o o kk i t a p k i t a pagenda agenda agendaMÜZİK MÜZİK MÜZİK
kitap sinema kitap sinema kitap sinema
86
Yılın en önemli sanat olaylarından biri olan As-pendos Opera ve Bale Festivali, 5 Eylül 2015’te Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu’nun vereceği gala konseriyle perdelerini açacak. 28 Eylül’de son bulacak festivalin bu yıl 22’ncisi gerçekleşecek. 2 bin yıllık Aspendos Tiyatrosu’nda yapılan ve dünyanın en iyi opera ve bale festivalleri arasında gösterilen festivale, özellikle yabancı turistler büyük ilgi gösteriyor. Festival programı için; www.aspendosfestival.gov.tr
Çoktan geleneksel hale gelmiş olan Enka Kültür Sanat Buluşmaları, 1-31 Temmuz 2015 tarih-leri arasında gerçekleşecek. Sanatseverleri bir araya getirecek etkinliklerde tiyatro, sinema ve müzik birlikte yer alacak. Bu yıl 27’ncisi düzen-lenecek olan ENKA Kültür Sanat Buluşmaları’nın programına www.enkasanat.org adresinden ulaşabilirsiniz.
Kayısı memleketi Malatya’da 4’üncü Yapı ve Dekorasyon fuarı düzenleniyor. Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği fuar Mişmiş Park’ta gerçekleşecek. Fuarda ahşap yapı elemanları, inşaat malzemeleri ve teknolojileri, ısıtma soğutma, tesisat ve yalıtım, mobilya içi dekorasyon, doğalgaz teknolojisi konusunda faaliyet gösteren çok sa-yıda şirket katılımcı olarak yer alıyor. Fuar, 29 Temmuz- 2 Ağustos 2015’te ziyarete açık olacak.
Aspendos yine büyüleyecek! / Aspendos charms again!
Enka kültür sanat buluşmaları Enka culture and arts union
Mişmiş Park’ta fuar / Fair at the Mişmiş Park
Enka Culture and Art Meetings, which have already become a classic, will take place on 1-31 July 2015. The artistic event will bring theater, cinema and music together. The detailed program of the 27th of Enka Culture and Art Meetings can be reached at www.enkasanat.org.
The 4th Construction and Decoration Fair will take place in the apricot land Malatya. The fair organized by the Malatya Metropolitan Municipality will be realized at the Mişmiş Park. A vast number of companies operating in wooden construction elements, construction materials and technologies, heating-cooling, installment and isolation, furniture, decoration, natural gas technologies will be participating the fair from 29 July to 2 August 2015.
fairfair fairF U A RF U A R F U A R
ajandaajandaajandacinema cinema
cinemasinemasinema sinema
sinemaMUSIC MUSICMUSICMUSIC
b o o k b o o kki t a p
k i t a p k i t a pagenda agendaage
bookMÜZİKMÜZİK MÜZİKkitap sinema
kitap sinema
One of the biggest artistic events of the year is the Aspendos Opera and Ballet Festival, which will be opened on 5 September 2015 with the gala concert of Antalya State Opera and Ballet Orchester and Chorus. The 22nd year of the festival ends on 28 September. The festival takes place at the 2000 year old Aspendos Theatre and is considered among the best opera and ballet festivals of the world with a huge participation of foreign tourists. For the festival program: www.aspendosfestival.gov.tr
87
Otomotiv ve yan sanayi konusunda firmaları bir araya getiren önemli bir fuar var İstanbul’da. Burada her şey modifiye tutkunlarını mutlu etmek için hazırlanmış adeta. 13 Ağustos 2015’de Yeşilköy’de İFM’de açılacak olan fuarda modifiye, modifiyeli araçlar, aksesuarlar ve yan sanayi ekipmanları birlikte görücüye çıkacak. Fuar 16 Ağustos’a kadar açık.
ISH Shanghai Cihe 2015 Isıtıcılar, Havalandırma, Ölçü Sistemleri ve Baca Yapımı Fuarı, kapsamı oldukça geniş tutulan bir fuar. 23-25 Eylül 2015’de gerçekleşecek fuara sektörün bütün bileşenleri katılıyor. Sektörlerinin önemli şirketleri en iyi ve en yenileri görmek ve göstermek için bu fuarda olacak.
Modifiye tutkunlarına müjde! / Good news for modifiers!
Şangay buluşması/ Shanghai union
Istanbul houses a big fair bringing automotive and side industry companies together. Everything here seems to be designed to make modifiers happy. The fair opens on 13 August 2015 at Yeşilköy IFM to introduce modified vehicles, accessories and side industry equipments. The fair can be visited until 16 August.
ISH Shanghai Cihe 2015 Heaters, Ventilators, Measuring Systems and Chimney Construction Fair comprises a vast context. The fair on 23-25 September 2015 will bring all elements of the sector. The major companies, the bests and the newest members of the sector will be here.
Isıtma, soğutma ve havalandırma sek-törünün önemli uluslararası buluşma noktalarından olan AquaTherm Almty, Kazakistan’ın eski başkenti Almaty’da yapılacak. 2 Eylül 2014-05 Eylül 2015 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak olan fuarda, havuz, sauna ve SPA evsel ve endüstriyel ısıtma, su temini, hijyenik klima, havalandırma, ekipmanları sergilenecek. 8’incisi yapı-lan fuar, Kazakistan pazarında faaliyet gösteren uzmanları tanımak için bir fırsat sunuyor.
Orta Asya’da AquaTherm Almty AquaTherm Almaty starts in Central Asia
Aqua Therm Almaty, a major international meeting point of the heating, cooling and air conditioning sector, will take place in the former Kazak capital Almaty through 2 -5 September 2015 and will bring together pool, sauna, SPA, household and industrial heating, water supply, hygienic air conditioner, ventilator equipments for visitors. On its 8th year, the fair provides an opportunity to meet the experts in the Kazak market.
fair fair
F U A R F U A R F U A Rajanda ajanda ajandacinema cinema cinema
sinema sinema
MUSIC müzikb o o k b o o k b o o kk i t a p k i t a pagenda agenda agendaMÜZİK MÜZİK MÜZİK
kitap sinema kitap sinema kitap sinema
88
İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi, o çok ünlü koleksiyonuna dünya-nın en zengin insanlarından olan son Haydarabad Nizamı Osman Ali Han’ın dönemine ait olan faytonu dahil etti. Fayton Chowmalla Sarayı (Haydarabad, Hindistan) içindeki ulaşımı sağlamak için kullanılmış. Haydarabad Nizamı Osman Ali Han 1886 – 1967 yılları arasında dünyanın en zengin insanı olarak tarihe geçmiş.
Nostaljik bir yolculuk / A nostalgic journey
Eğlenmeye hazır mısınız?/ Are you ready for fun?
Istanbul Rahmi M. Koç Museum enriched its valuable collection with the coach of the late Nizam of Haydarabad Osman Ali Han, who was one of the wealthiest people of all times. The coach was used as a transport inside the Chowmalla Palace (Haydarabad, India). Osman Ali Han, the Nizam of Haydarabad, who lived between 1886-1967 made a name in history as the wealthiest person in the world.
İstanbul Sakıp Sabancı Müzesi’nde çocuklar için bir dizi yaz okulu düzenleniyor. Bunlardan en dikkat çekici olan ‘Masal Sanatı’. 27-31 Temmuz tarihleri arasında yapılacak olan yaz okuluna 2003-2009 doğumlu çocuklar katılabilecek. Çocuklar, Kaf Dağı’nın ardındaki hayal diyarı için sanat eserleri yaratacaklar. Çalışmayı, Pedagog Sibel Şengül ve Akademisyen Eğitimci Suzan Tokgöz yönlendirecek.
Dünyanın en çok izle-nen ve en uzun soluklu müzikalleri arasında yer alan Mamma Mia, 29 Eylül’de İstanbul’da müzikal tutkunlarıyla buluşa-cak. Zorlu Performan Sanatları Merkezi Turkcell Sahnesi’nde saat 21.00’de açıla-cak perde. 20 yılda 54 milyon kişi tarafın-dan izlenen müzikali kaçırmayın.
Mamma Mia, one of the most popular and long-lasting musicals of the world, will meet the musical lovers on 29 September in Istanbul. The curtains will be opened at Zorlu Performance Arts Center Turkcell Stage at 9pm. The musical has been watched by 54 million people within 20 years.
Masal sembolleri ve yaratıcı iletişim/ Fairy tale symbols and creative communication
Istanbul Sakıp Sabancı Museum organizes a series of workshops for children. ‘The Art of Fairy Tales’ is one of the most enchanting. The summer course takes place on 27-31 July and accepts children who were born from 2003 to 2009. Kids will create artworks for an imaginary land beyond the Mount Kaf. The workshops will be monitored by pedagog Sibel Şengül and academician Suzan Tokgöz.
fairfair fairF U A RF U A R F U A R
ajandaajandaajandacinema cinema
cinemasinemasinema sinema
sinemaMUSIC MUSICMUSICMUSIC
b o o k b o o kki t a p
k i t a p k i t a pagenda agendaage
bookMÜZİKMÜZİK MÜZİKkitap sinema
kitap sinema
89
fair fair
F U A R F U A Rajanda ajanda ajandacinema cinema cinema
sinema sinema
MUSIC müzikb o o k b o o k b o o kk i t a p k i t a pagenda agenda agendaMÜZİK MÜZİK MÜZİK
kitap sinema kitap sinema kitap sinema
90
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde, en uzun soluklu yaz konser serilerinden biri olan ‘Yıldızlı Geceler’ başladı. Etkinliğin ilk kon-serini ülkemizde de çok sevilen genç Fransız sanatçı Zaz verecek. Konser 28 Temmuz, saat 21.00’de başlayacak.
Levent Özdilek’in yönetmenliğini yaptı-ğı ‘İnternette Tanışan Son Çift’ oldukça eğlenceli bir tiyatro oyunu. Bir yandan güldürürken, bir yandan günümüzün sanal dünyasını, bu dünyada yaşanan ilişkileri tatlı tatlı eleştiriyor. Akasya Asıltürkmen ve Ozan Akbaba’nın rol aldığı oyun, İzmir Bostanlı Suat Taşer Sahnesi’nde 11 Ağus-tos günü saat 21.00’de izlenebilir.
Beslenme uzmanlarının hiç bitmeyen uyarıları, insanları hem sağlıklı bes-lenmek, hem de yeni şeyler üretmenin keyfini yaşamak için mutfak çalışmaları-na yöneltiyor. Siz de kendi peynirinizi ve yoğurdunuzu evde yapmak istiyorsanız İstanbul Kitchen Craetes’de 29 Ağustos saat 11.00-14.00 arasında peynir ve yoğurt nasıl yapılır temalı çalışmaya katılabilirsiniz.
Nutritionists call us to kitchen for the sake of healthy nutrition and the pleasure of creating. If you too would like to make your own cheese and yoghurt, you can take part in the dairy making workshop at Istanbul Kitchen Creates on 29 August, from 11 am to 2 pm.
Paris’ten sevgilerle / From Paris with love
İnternet aşkı tiyatroya taşındı / Online affair transfers to the theater
Kendi peynirini kendin yap / Make your own cheese
‘Starry Nights’, one of the longest-running summer concerts starts at Harbiye Cemil Topuzlu Amphitheater. The first concert will be given by the popular French star Zaz on 28 July, at 9 pm.
Directed by Levent Özdilek, ‘The Last Couple Who Met Online’ is an entertaining stage piece. While making you laugh, it gently criticizes the online world and its affairs. Featuring Akasya Aslıtürkmen and Ozan Akbaba, the play can be seen at Izmir Bostanlı Suat Taşer Stage on 11 August at 9 pm.