Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
• la V*u ide
î-Vnı i . )
VIL : 1 S A Y I: 44SAHİBİ: HİKMET A FİF MAPOLAR FİATI: 15 Mil
İDAREMECİDİYE
SOKAK 11-13 TEL: 2824
BASIMEVİGİRNE YOLU
LEFKOŞE TEL: 73838
8Haziran
1963Cumartesi
HERGÜN
S A Y F A
İleti Arkadan Vuranların Davası Dün Başladı
Aydem ir
Şehitlerimizi Andık!
Nasıl HareketeGeçtiğini
Kuçuk ve î>avuı.ma b a kanı O. Örek Şehitler abidesi k koyuyor________ Foto . BAS1N
inyada 5 M ilyar işi Açtıralık tarihinde en önem-
tılardan birini teşkil sk olan bir Dünya Gıda
bu ay içerisinde dilektir. Kongre, düııya-
sınıfına, imt(\a7.dan bulunanlara daha iyi
yat bahşetmek hususun pılacak tavsiyeleri for-
Bleştirecektir. iongre, 1960 yılında Birleş- I Milletler Gıda ve Tarım
Bizasyonu önderliğinde Açlığı Önleme Kampan
yüksek bir merhaleyi etmektedir. Kongrenin
enmesinden takriben j
on hafta önce dünyanın her ta rafında 80’i m ütecaviz m em leket, K ongrenin önemini yüz m ilyonlarca insanın fakdir et meşini sağlıyan b ir Açlığı Ö nleme H aftası te rtip etm iştir.
K ıbrıs’ta Açlığı Önleme Haf tası m ünasebetile aralarında 25 ve 75 millik pullar bulunan seri halinde özel posta pulları çıkarılm ıştır.
H alihazırda 1.5 m ilyar insan, aç tır veya noksan gıda al m aktadır. Posta pulları bu ista tis tik leri insan seviyesine düşürm ek bakım ından vorarlı dır.
Kıbrıs Radyosu Halka Yardım Etmekten Uzaktırgün Kıbrıs Radyo - orporasyonu İdaresi
litler günü hakkında kararın, dün, m aalesef
sına konduğunu . Güne uygun oiarak ha
programlara ınlıdaha niş ama bu ağırbaşlı
ular arasına reklâm nakla, ikinci bir emek-
ürlanmış program ların ı ve mahiyetinin sıfıra in ı sağlamıştır. Bu hareke
zereti de K oıporas- paraya ihtiyacı varm ış
»n dolayı reklâm lara önemi gösterme* ge-
nuş. Korporasyonun ıu merkezde O ı a b i l i r .
İ gelir kaynağının da gibi çalışması m a
ki, matlûptur. Ama andığımız, her yıl
koyduğumuz ' günde milli hisleri-
İlerimize karşı gös- ilâhi duygulara hiç den, sadece maddi
hareket edip, radyo- »isini düşünmek,
: aşırı bir titizlikten ittdir. Bu titizliğin, pek kritik bir eko-
fundan doğduğu- asi vermiyoruz.
■ Böyle b ir durum kendini çok tan gösterm iş olurdu. Nerede kaldı ki, radyonun prestij me selesi de bunda rol oynuyor Şöyle ki, b ir radyo, bulunduğu m em leketin halk larına hür m et etm ek, ve on lann h islerine tercüm an olm akla m ükellef tir. D aha önceden çizilen, ku t lanan, anılan günleri tesb it et mek, günü gününe, bunları ye rine getirm ek, böyle b ir mtfes- sesenin, kaçınm ası im kânsız şartla rındand ır. Ancak bu şe kilde, halka h izm et edebilir. Geçen yıllarda buna riayet et, bu yıl, b ir bahane icad ederek bundan vazgeç. Bu gibi davra n ışlar, halkın radyoya karşı o- lan sevgi ve bağlılığını azaltır; onun resm iyetini sıfıra indirir. K ıbrıs R adyosunun, sadece b ir reklâm radyosu olm adığını da unutm am ak gerekir.
Bu gerçekleri burada uzun boylu kaydetm em iz boşuna - d ı r . Z jra , İdareci o larak rad yonun başında bulunam ar, bü tün bunları her şeyden iyi b iliyorlar; veya bilm eleri icabe- der. H ak ikat böyle iken, n e den halkın hislerinin hilâfına k a ra r la r alınıyor? P rogram lara rek lâm lar karıştırıla rak , gü nün m anası bozulm ak isteni-
Dün, Şehitler Günü rr ın a se - betjyle tertib edilen tören sabah saa t 9 da Şehitler M eydanında yapılm ıştır. “Ti” borusundan sonra Şehitler A nıt'ına çelenkler konm uştur. Bunlar arasında C um hurbaşkan Muavini Dr. Fazıl Küçük, Türkiye Büyükelçisi Dr. M azhar Özkol T ürk Bakanlar, T ürk Cemaat Meclisi A sbaşkanı Dr. Şemsi Kâzım, Müftü Dânâ Efendi ile m uhtelif okul, kulüp, ve ku- rum lann çelenkleri göze çarpmaktaydı.
Çelenkler konduktan sonra Şehitlerim iz için saygı duruşunda bulunm uştur. Bunu ö ğ retm en Kolejinden bir öğrenci nin okuduğu “B ayraktar Destan ı” adlı şiir takibetm iştir.
Şehitler meydanındaki tören den sonra, Selimiye Camiinde, Şehitlerim izin istirahat ı ruhu için m evlût okunm uştur. Bura da, daha önce Cem aat Meclisi Başkanı Rauf D enktaş’ın hazır ladığı konuşm a Meclis Asbaş- kanı Dr. Şemsi Kâzım tarafın dan takdim edilmiştir.
Bu konuşm ada Derıktaş, Türklüğün adada kuvvetle varoluşunun tarihçesini yapmış ve bütün güçlükleregöğüs gererek, şeref, haysiyet, nam us ve varlığımızı nasıl k o n d u ğ u
muzu anlatm ıştır.B ayraktar'ın Kıbrıs a 1571
de canı pahasına d ik tig : Türk Bayrağının gül yüzünü karart- mamağı düşündük” diyen Denktaş, daha sonraki olaylara tem asla, Kıbrıs Türkünün yeniden bir koloni idaresine gi rjp uşak olarak yaşam aktansa, ölmeği daha şerefli b ir yol say dığını bildirmiştir.
Rauf Denktaş, konuşmasının son kısmında şunları belirtmiş t i r :
“Kıbrıs Türkü bu adada yaşam aya devam edecektir. Çünkü bu toplum hak ve adalet yo lunda gerilemiyen, vatan için canını vermesini bilen b ir kit- lerdir. Aziz Şehitlerimizin zafe ri, Türk Gençliğinin el'nde e- m anettir.”
Kibri içki ihracatının
Geliştirilmesine Çalışılıyor
Ticaret ve Endüs'.' i Bakrın lığı, Kıbrıs içkilerinin ih’ î'catı- nı geliştirm ek maksaıiıy'-j Bir-
anlamAnkara 7 (Basın • Yayın) :
2 0 - 2 1 Mayıs olaylarının sanıkları, dün saa t 9.00 dan itibaren M am ak’taki 1 num aralı Sıkı Yönetim Mahkemesi Huzuruna çıkarılm ak üzere, Mu
İNTİHARA TEŞEBBÜS ETTİ | Dün öğleden sonra Dipkar- paslı Hristos Yannakis Kitreo dis adında 50 yaşında bir Rumi habere Okuluna götürülm üş boğazını kesmek suretiyle inti-ı 1er ve bu saatten itibaren du- hara teşebbüs etm iştir. Mağu- ruşm a salonuna alınmaya başsa Genel Hastahanesine naldırı jlanmışlardır lan H ristos’un durum u t'ihlike lidir. ,
ATEŞE TUTTULAR TEL - AVİV—İsrail askeri kaynakları tara
leşik K ırallık’tan bir £vı~P itha fından iddia edildiğine göre, lâtçısını K ıbns’a davet elm iş Suriye sahil kuvvetleri bugün bulunuyor, 9 Haziran Pa:-.ır ak (dün) Tiberya gölünde devriye şamı Kıbrıs’a gelecî* heyet jyapm akta olan bir İsrail polis mensupları burada bulundukla devriye botunun top ateşine r> m üddet zarfında içki fabrika tutm uşlardır. Bildirildiğine gö- larım ziyaret ederek içki ima- r e Suriyelilerle zırhlı bot ara- lâtçıları ile görüşecek led ir. İt sında ateş te a li edildT^İ açık- halâtçılar, ayni zamanda bağ lanmıştır. İnsanca herhangi bir bölgeleri ile turistik ye • rj de zayiat olmadığı da bildirilmek- ziyaret edeceklerdir. tedir.
Saat 09.30’da Başkan Tuğge neral Fevzi Basmacı, duruşm a hakimi, ve bir üyeden m üteşekkil Mahkeme Hey’eti ve bu nu takiben de Hakim kinbaşı T urgut A ka’nın başkanlığında ■ ki iddia makam ı yerlerini a lmışlar, Başkan tarafından duruşm aya başlanacağı bi'diril-
idikten sonra, duruşm a hakimi Türk Ulusu adına bağımsız ola rak duruşm a yapm aya yetkili bulunan 1 num aralı siKı Yönetim Askeri M ahkemesinin sanıkların alenî duruşmac-ını yap mak üzere toplandığım ve ha-
; kim lerin davaya bakmaya
mem nu halleri olmadığını bil direrek sanıklardan Hey’eti Hakimiyeye karşı itim atları sorulm uştur.
103 sanık ayrı ayrı itim at beyan ettik ten sonra mikro - fon önüne gelerek hüviyetleri tesbit edilmiştir. D uruşm a ha kimi son tahkikatın açılması kararı okunm ak üzere söz id dia m akam ına verilm iştir.
Son tahkikatın açılması kararını okumak üzere söze baş
İvetlerin en yüksek kademesi ile dahi irtibatlı olduğunu id-
ıdia etm esine rağmen, bu hare keti tatb ik m evkiine koyarken ve plânlam a toplantıları yapar
jken, bu Devlet Teşkilâtının hiçbir kademesini haberdar et mediği de açık beyanından an laşılmıştır.
M uvaffak olması takdirinde dem okratik nizam a son vereceğini ve hiçbir partinin, ken di düşüncesine göre, işe sokul mayacağını ve böylece kendine göre bir sistem i mem lekete kabul ettireceğini ve bunun belirsiz b jr zam ana kadar devam edeceğini de ifadelerine kattığı öğrenilm iştir.
Fethi G ürcan’a gelince : Ev [velâ avukat tu ttuk tan sonra ko 'nuşabileceğini ileri sürm üş,
lıyan Hakim Binbaşı T urgut İM ahkemenin, sorguya evvelâAkan, “bugün huzurunuza a- ğır olduğu kadar acı, çirkin ol duğu kadar adî b ir suçun fail lerini getirm iş bulunuyoruz. Bugün, Aziz Milletimizin bü tün halkının ellerinden gas betm ek istiyenlerin davasına giriyoruz. Bugün, Silâhlı Kuv vetlerim izin tem elini kazıyanla r ın , Silâhlı Kuvvetlerimizi
kendisinin cevap verm esi za ruretini beyanı karşısında şun lan ifade ettiği anlaşılm ıştır : Son tahkikat kararında da a- çıklandığı gibi, gerek A nkara içinde Zırhlı B irlikler Okulu, Harb O kulu ve diğer birkaç yerde kendisine teşkilâtlandır m a vazifesi ve bunları fiilen 'h arekâta katm a görevinin Ay-
Atatürk Anıtım Zafer Bayramında Dikiyoruz
Türk Cem aat Meclisinin yerinde bir karariyle K ıbrıs’ta büyük boy ve tunçtan bir A tatü rk anıtı dikilmesi için girişilen gayretlerin m üspet b ir sonuç verdiğini derin bir ıt em- nuniyetle öğreniyoruz.
Bu m ünasebetle Bal'kesir A tatürk Anıtı yaptırm a Dem e ğı derhal faaliyete geçmiş ve Türkiye’nin tanınm ış hocalarından Hüseyin Gezer e Kıbrıs’ta dikilecek olan A tatürk Anıtı için gerekli direktifi ver m iştir.
Baükesir A tatürk Anıtı Yap tırm a Derneği tarafından Türk Cem aat Meclisi Başkanlığına gönderdiği bir m ektupta şöyle dem ektedir :
“Teklifiniz idare heyetim izce incelenerek ittifakla kabul edilip heykeltraş Hüseyin Ge- zer’e gerekli talim at verildi.
yor? Bunda başka sebepler ara mak ve zam anın modasının or taya çıkram ak çok kolaydır. Kanaatim izce bu, yine aynı zih niyetin, baskı düşüncesinin, millî hislerimizi rencide etm enin başka b ir tezahhüruJür. Davranışları ve ellerindeki sa lâhiyetin istism ar edilmesi ile verilen kasıtlı kararlar.n bizi şaşırtacağını, zayıflatacağını, susturacağını tahm in ediyorlar Yanlış kararların ın kendi is tedikleri yoldaki sem eresini bek liyorlar. Ama işte asıl bunda yanılıyorlar. Zira yanlış kara rlardan ancak yanlış neticeler alacaklardır.
İsterlerse kalkıp da, verilen bu kararın iki cem aatin hayrına olduğunu iddia edebilirler. “Cem aatlerim izi tahrik etm eden kardeşlik havası içinde, Ada için çalışalım ” diyerek tez v ir yoluna gidebilirler. Bu datm aca ile de b irşey kazana
Devamı Sayfa fi da
Telif hakkı dergilerimize ait o- lan eser’in, Lefkoşa’da da yapılmasından dernek olarak haz duyacağız. Ayrıca Yeşil Kıbrıs’ta da Atanıız’a ait bir a nıtın yükselmesi ve bu anıtın yapılmasında derneğimizin de payı bulunması bu hazzı bir kat daha arttıracaktır.”
Balıkesir Atatürk Anıtı yaptırma demeği başkanı avukat-Necat Tuncsiper”
Bunun üzerine Türkiye Müh Talebe federasyonu Kıbrıs’da kurulacak A tatürk anıtı ile ilgili faaliyeti takip ve süratle sonuçlandırm ak için bir komi te teşkil etmiş, çalışm alara başlam ıştır. Bu komite şu şe kilde kurulm uştur :
Türkiye milli gençlik teşkilâtı genel başkanı C evdet
Hocaoğlu Türkiye milli talebe lederas
yonu başkanı Erdoğan Tuncer Türk devrim ocakları genel başkanı Prof. Tarık Zafer
TunayaHalkevleri : Behçet Kemal
ÇağlarGazeteciler Cemiyeti : Faruk Demirtaş (Milliyet ya
zarı)Kıbrıs Türk K ültür Derneği
temsilcisiKıbrıs Türk Talebe cemiyeti başkanı M ustafa Özgür öğrendiğim ze göre Türkiye
İş Bankası, kom itenin bir ta
lebini m üsbet karşılam ış ve ATATÜRK’ün heykelinin yapılması ile ilgili m asraflar için elli bin tü rk liralık bir teberrü de bulunm uştur.
H eykeltraş Hüseyin Gezer, İstanbul güzel sanatlar akade misi heykel hocasıdır. A ntalya için hazırlanm akta olan ATATÜRK anıtının müsabakasını da 30’a yakın heykeltraş a ra sında Hüseyin Gezer kazanmıştır.
Tunçtan ve bir buçi'k ton ağırlığında, 3 m etre C0 boyun da olacak olan ATATÜRK’ün heykeli İstanbul’dan vapurla bir gençlik kafilesi tarafından getirilecektir. Açılış töreni 30 A ğustosta yapılacaktır
Diğer taraftan hürriyet kah ramanı Turan Emeksiz adına kurulm uş olan (TURAN E- MEKSİZ ARAMAGAN’ jürisi) geçenlerde Kıbrıs Tlirk cem aatini, yu rt dışında kaimış Türk toplulukları arasında en fazla cum huriyet ve ATATÜRK devrjm lerine ve ilkelerine bağlı bulmuş ve Kıbrıs Türk cem aatine arm ağan verilmesini kararlaştırm ıştı. Res mi belge Türk cemaatine, ATATÜRK’ün heykeli ile b irlikte getirilecektir.
DEVRİMİN DÜNKÜ SAYISI5330 ADET BASILMIŞTIR
kem irenlerin, O’ nu ve M hfcti !dem ir tarafından verildiğini jarkadan vuranların yaptık larını önünüze seriyoruz.
Olayın nasıl hazırlandığı, ve S daim a yeraltı çalışm ası şeklin i de sinsi b ir faaliyetin nasıl yü jrütüldüğü, lider olmak için ge rek A ydem ir’in ve gerekse 14’İlerle diğer bazı kim selerin nasıl yarıştıkları, b irbirlerine
j yaklaşm a veya zaman zaman uzaklaşm a ve tek rar irtibatlan ma çalışm aları anlatıldıktan I sonra hepsini geride b ırakarak Aydem ir’in nasıl harekete
[geçtiği, ve tü rlü menfa?c tem i J ni veya vaadlerle işin nasıl teş kilâtlandığı ve olup bitm '; yoluna konduğu beyan eoilmiş- tir.
Son tahk ikat kararının o- kunm asından sonra sanıkların soruşturm alarına başlanm ıştır. Bu meyanda, T alât Aydemir, Fethi G ürcan ve Rıfkı E rtem ’- in so ru ştu rm aları^ap ılm ıştır . Bunlardan A ydem ir’in ihtilâl hazırlığını yaptığını ve türlü toplantılara girdiğini; partilerin, Millet Meclisi, Senato ve
ve o gece bu hareketlere Zırh lı Birlikler O kulundan başlıya rak. Süvari Grubu, Radyoevi, Harb Okulu ve diğer yellerde fiilen katıldığını ve İstanbul Teşkilâtı ile de irtiba t vazifesi gördüğünü, bazan inkâra ka çan beyanlarla ifade etm iştir.
Rıfkı E rtem ’in ise, gerek Ha rekâ ttan evvel, ve gerekse fiilen harekâta katılarak , bilhas sa 229. Piyade Alayının Garni zonundan uzaklara götürülm e sinde ve yollar üzerindeki bir çok faaliyetlerde rol oynadığı ve bunu, emekli b ir asker olm asına rağm en her türlü kan dırıcı vasıtaya ve düzene baş vurarak yapm aya çalıştığı, be yanlarından anlaşılm ıştır.
Türkiye Radyoları, alabildik leri bilgilerin özetini duyurur ken, açık olarak devam eden A skerî M ahkemenin usul Kanununa göre aynen neşri yasak olduğundan, vakıalara ta mamen bağlı olarak yukarıda belirtilen özetleri takdim e ttiklerini bildirm ektedirler Du
Devlet Başkanından başlıya- ruşm alara bugün devam edirak; H üküm et ve silâhlı Kuv- lecektir.
tez
■1
•VW»AI^
S E Y A H T . . !
Az para ile çok yer görmek herkesin arzusudur. Siz de LEFKOŞA TÜRK BANKASI LTD.SEYAHAT BÜROSUNA
müracaatla bunu elde etmiş olabilirsiniz.Lefkoşa Mağusa Lârnaka Limasol Baf
T e l: 74474 T e l: 2389 T e l: 2435 T e l: 3834 T e l: 2382
O EV R iM ’in Hamlesi Bir Müsabaka Açıyoruz
Tafsilât Yarınki
______
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR___
Sayfa 2
GÖRÜŞLER AFİFMAPOLflft
Lefkoşa’nm hemen dışında, I efkoşa - Glrne yolu Üzerinde henüz adlandırıl mamış, fakat eskldenberl Kumsal djye bilenen bir mahalle var. Hani bizim şu Basımevinin bulunduğu yer. Sakinleri iyi insanlar, daha doğrusu gUngörmliş kimseler.
Karma bir mahalle Kumsal... Türkü var, Ermenisi var, Rumu var, İr.gtljzi var. Hepsi de iyi anlaşıyorlar, iyi kom suluk münasebetleri kuruyorlar. Sohbeti seviyor bu mahallenin insanları. Birbirlerine karşı iyi niyet besliyorlar, birbirlerine karşı samimidirler. Ama bu insanların büyük bir derdi var. Ya- nayakıla şikâyet ediyorlar, durmadan yaz, belki bir çaresini bulurlar diyorlar, ben de yazıyorum.
Bu mahallenin listbaşında rok e - saslı bir cadde açılmış. Caddenin hemen gerisinde de bir dere var Adıyla, şanıyla Lefkoşe’nin kanlı dereci bu ma hallenin yeni açılan cadde üzerinden geçiyor, tâ aşağılara kadar uzanıyor.
Fakat okadar bakımsız bir dere ki, yazın çıkardığıçirkeften bu mahalle sakinleri oturamaz oluyor evlerinde. Bunun yanında bir de sivrisinek istilâsı başlamış. Evlerin kapılan, pancurla- rı açılamıyor. İnsanların, zavallı insanların sinek avıyle meşgul olduklan i - çin, geceleri gözlerine uyku giremiyor, bir bunaltı bir huzursuzluk meydana getiriyor bu durum.
Yaşamak güçlerini seve seve takviye eden bu insanlar, çok saıı<imi bir lıava içinde yaşamanın formülünü buldukları halde, sinek mücadelesi yüzünden herşeylerini kaybeder gibi oluyorlar. Kendi kendileriyle mücadele edebildikleri halde, her nedense sineklerle mücadele edemiyorlar, âdeta yenelge- ye uğruyorlar.
Buna bir çare bulunmaz mı? Diz bu bölgedeki sinek savaşım tehlikeli görüyoruz. Kısa bir zamanda sinekle- lerjn Lefkoşe’yi baştan işğâl edebildik leri tehlikesini görüyoruz. Biiyiık bir
GeçilmezMahalledeYaşıyanlar
şehri sinekler işğâle kalkışırsa, küçük bir mahallede sinekleri yene'.geye ug- ratmıyan bir teşkilât koskoca bir şehirdeki sineklerle nasıl savaşabilecek? Doğrusu bunu çok merak ediyoruz.
ö y le sanıyoruz ki memlekette bir Sağlık Teşkilâtı var. İnsan sağlığına karşı sorumlu bir teşkilât. Fakat her nedense bu teşkilât da gerektiği bir şe kilde insan sağlığıyle İlgilenemiyor.
Öyle sanıyoruz ki, her ne pahasına olursa olsun, Sağlık Teşkilatı harekete geçmek, bu sinek tehlikesini ön lemek zorundadır. Belediyelerin de sağ lık kolları bulunmaktadır. Bu Mahallenin sakinleri Belediye vergilerini seve seve verdikleri halde, Belediyelerin sağlık kollan her nedense onlarla ilgilenmiyorlar, bu büyük tehlikeye mâni olmıya çalışmıyor.
Herşeyin başında insan sağlığı gel mektedir. Bununla yalnız bir Sağlık eTşküâtı değil, büyük memleketlerde olduğu gibi, bizim memleketimizde de devlet ilgilenmelidir. Fakat Devlet, bir takım oyunlar, siyasi dalâvcralar pe - şinde koştuğu için, halkın sağlık durumu ile gerektiği bir şekilde ilgilenemiyor ve bu durum yavaşta olsa bir tehlike şeklini akyor.
Yirminci asnn sonlarına doğru, dünyanın hiçbir yerinde sinek mücadelesi diye birşey kalmış değildir. Halbu ki bizim memleketimizde sineklerle bi le mücadele edemiyecek bir durum mevcuttur. Bunu bir âcizlik olarak mı yoksa bir ihmal olarak mı kabül edelim. Bizde galiba her ikisi de mevcuttur.
İnsan sağbğını garantileyen De izletin harekete geçmesini zaruri buluyoruz. Buluyoruz ama, bu buluş ve görüş yalnız bizim olarak kalmamalı, devletçe tatbikine gidilmeli. Yoksa Kumsal Mahallesi bir gün gelip geçilmez, yaşanmaz bir mahalle şeklini ala cak ve bu mahallelerin sakinlen teker
teker başka mahallelere göç e*rnek zorunda kalacak.
Çok Geıi Kalmış Bir ülke: SwazilandÜç yanı, beyazların idaıcsi al- an'anelerine tam arıen saoık tındaki Güney A fr'ka ile çev- bir şekilde ya çıp.ak dolaşırrili bulunan ve Portekiz müstemlekesi Mozambik ile m üşterek hudutları olan Swazi- land dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biridir. 260 bin mevcutlu zenci n-jfusunun bü yük ekseriyeti sıkı sıkıya aşiret örf ve âdetlerine bağlıdır. Çoğu hayatında mekt.jp nedir
M baban e, Swa?i.and —
tedirler.Swaziler, kom şularının taz-
lar veya üstlerine hay an post yiklerinden kurtulm ak ve gü- ları giyerler. Pabuç kullanmaz yenliklerini muhafaza '*lar ve halâ beyaz adamdan korkarlar.
Diğer Afrika nıenaeKetleri m uhtariyet veya çogunıuk ida resi için mücadele ederken Swaziler böyle bir şeyf'en çe-
etm ekiçin Ingiltereye bakrnaKta ve lngiltereden yardım beklemek tedirler.
Mbabane başkentinin yegâne karm a (siyah • beyaz) oku lunda ancak 16 ('.grenci vardır. Umumî nakil vasıtaların-________ r ____ kinm ekte ve îngilk'ieıın ço- ^
görmemiştir. Çok az paraya ğunluk esasına dayanacak bir da siyahlarla/beyailar bir ara- kanaat eden Svvız'ler.n istik- Anayasa hazırlam a teklifini ih td a seyahat ederlerse de, be- balde daha iyi hayat şartları tiyatla karşılam akla ve siyah-Byazların daima ön kollukları için kalkınmağa çalışacakları larla beyazların aynı hak la ra ljşg a l ettikleri gö<e çaıpar. şüphelidir. sahip olacakları bir Aııavasayı,
Syvazilerin büyük bir kısmı tercih edeceklerini belirtmek-
1 2 H 4 5 S 7 8 3 □ □ □ □ □ □ » O D □ □ □ ■ □ □ □ □ □ □ □ □ □ □ ■ □ □ □ □ ■ □ □ □ ■ □ □ □ □ □ □ □ □ □ ■ ■ ■ □ □ ■ ■ □ □ □ □ □ ■ □ □ □ ■ □ □ □ ■ □ □ □ □ ■ □ □ □ ■ □ □ □ □ ■ □ ■ ■ ■
Soldan Sağa Yukarıdan Aşağıya
1. Yapışkan; bir nota 2. Büyük; gidilmesi düşünülen gezegenlerden en uza
|ğı 3. Şimdilerde ev yap- jinak için taş yerine Kulla- jnılan; bal yapan 4 Türki- lyede bir topluluk; taşıt a-
’racı ışıklarına deniı 5. Eskiden yaşamış savaşçı kadın topluluğu vfya G. A- merikada bir ne*ıi* 6. Tersi bir uzvumuz; felç 7. Ter si taşıt aracı ışığr tavla onsuz olmaz 8. Bir para adı; çoğal 9. Hayvanların yaşadığı.
F D ü n k ü B u l m a c a n ı n H a l l e d i l m i ş Ş e k l i
Soldan Sağa Yukarıdan Aşağıya
1. Firavun 2 İran; ani 3. Rakı; ün 4. Anımsamak 5. Suzana 6. Us; az, SSL 7. Na; masa 8. Nüans; er 9. tnkalar.
' » ^ Y ı L d ı z ^ a i r . y .
KOÇ BURCU : (21 Mart - >0 Nisan) — Huzur dolu bir gün yaşayacaksınız. Her teşet t üşünüz ger^ckleşe t k.
BOQA BURGU : (21 Nisan • 20 Mayın) — Simdi-.k küçük ve önemsiz görünen bir nu-ceranız var. Faka , ileride önem kazanacaktır.
! İKİZLER BURCU : (21 Mayıs - 20 Hazi.in) — bağa so- la söz verişiniz boşuna. Bugünlerde verdiğiniz s^z»vr yerine getirmeğe fırsat bulamıyacaksınız.YENGEÇ BURCU : '21 Harran - 20 Temmuz) - Karan lık düşünceler içerisinde yaşarmanın saçmalığını arLınanı- zın zamanı gelmedi mi daha?ARSLAN BURCU : (21 Temmuz - 20 A*U3t06>— Şansı-
' nız sandığınız gibi değil. Artıyor bugünlerde. Şd'.j oyunla rina önem veriniz.BAŞAK BURCU : (21 Ağustos - 20 Eylül) — Aljivannı zı dikkatli atınız. Malûm söz • “Su uyur, lüşraan uyumaz” .TERAZİ BURCU : (21 Eylül - 20 Ekim) - - İnadın zdan vazgeçiniz. Olmayacak duaya “ amin" ie.ncğe l*wı;: yor
I. sizin davranışınız.l AKREP BURCU : (21 Ekim - 20 Kasım) — ödediğiniz i neticeye kısa zamanda varacaksınız. YılnuJan u^ratığınız ' takdirde elbette.
B YAY BURCU : (21 Katım - 21 Aralık) - iyice düşünü- I nüz; kalbini kırdığınız biri var. Gerektiği şekilde gönlünü I alınız.I' OĞLAK BURCU : (21 Aralık 20 Oca*> - "S:l gider.
J kum kalır" Yerinde bir nuhış değil mı? 1-irşatlar lan ya- I r arlanınız.1 KOVA BURCU : (21 Ocak - Z) Şubat) — ‘Zor » pı*>el- | lik olmaz." Üstüne vardıkça daha da kaybedecek"J BALIK BURCU : (21 Şubat - 20 Mart) — Hamı«ıeı u s
yerinde. Yılmadan çalışırı/. Prşan üstü ıe başarı kazanalı caksımz.
Sw aziland’da 9.000 beyaz var [dır.
Svvaziland’ın en yüksek Re- isi Sobhuza II ye yerliler Kral nazariyle bakarlar. Sobhuza II n in 70 karısı ve 100 den fazla çocuğu vardır.
Memleketin en nıühırr. m eselesi, istiklâlden sonra bu ka d ın lann ne olacağıdır. Sobhu- za’nın 70 karısı: “B?*ımsızlığa kavuşup da efendimi z Swazi- land Kralı ilân edilince hepimiz Kraliçe mi olacağım?” diye sorm aktadırlar.
64 yaşında bir “genç” olan Sobhuza um um iyetle A vrupalIların elbiselerini giymekten hoşlanmaz. An’anevi hayvan postunu örtünm eyi ve başına tüylü aşiret serpuşunu takm a yı tercih eder. Yalnız nadiren, resmî ziyaretlerde veya resmî kabullerde uzun bir sınokin ile gayet sert kolalı bir gömlek ▼e çizgili b ir pantolon giyer, başına da silindir şapkasını takm ayı ihmal etmsz.
Dizgi, Baskı, K lişe: DEVRİM Basımevi
Lefkoşa.
ı olan- i
Y A K U TÜMİT DENİZ
SABAH YAYINI :06.29 Açtlış ve program C6.30Sabah Melodileri07.00 Haber Bülteni0.M5 Sevim Tanürek’ten şar
kılar(•7.45 Org ve Akordiyon MGzi
ğ>08.15 Korodan Türküler08.30 Kapanış
ÖĞLE YAYINI •11.59 Açılış ve program İv.00 Beraber ve Solo şarkılar *2.30 öğ le Melodileri13.00 Sabite Tur Gülerman’-
dan Şarkılar13.30 Haber Bülteni 13 45 Kapanış
AKŞAM YAYINI : îC.59 Açılış ve program17.00 Muzaffer Gülek’ten şar
kılar1 /.30 Dans ve Caz Müziği If.OG lnce*az'dan Mahur Faslı İS 30 Çigan Melodileri İS.45 Koka Kola Programı 19.0U Kâmuran Aziz ve arka
daşları
P 20 Gitar Müziği 19.3C Haber Bülteni ly.45 Lanitis Programı21.00 Spor Dünyasından Ha
berler2M 5 Meşhur Uvertü. 3. 20.30 Müzikli Bulmara21.00 Birleşmiş Milisti *r Ha-
21.10 Aylfl Büüykataın n dan şarkılar
T 1.30 Londra Mecmua1»-M.45 Saz Eserleri 2£.00 Haber Bülteni 12.15 Tatil Mürıgi 23.0C Kapanış
TELEVİZYON ( U M A R İ S İ t 8 .6. 6 . .
19 *-’• Açılı*19.32 Çocuk Köşesi »o,47 Abbot ve Caste/. ı 21.11 Los Aınicos Tri'»>*. i'i
programı 2 r.2(» Fen Haberleri 21.39 Dr. Kildare
— “Çık dışarı!... Ycusa seni ayağımın altında ez.ceğim şim di!.."
Ses çıkarmadı, y ıiııı biraz daha kımıldadı, o k îdar... O zaman, perde olarak Kullanıl mış bu goblen yığınına eğilip hırsla, üsteki kısmı çektim. Yumruğumu da bütün hızım la, çıkacak olanın suratına yapıştırm ağa hazırlamıştım..
Birden, böğrüme darbe yemiş gibi sarsıldım . Adeta ne fesim kesildi. Z ua, kum aşların açtığım kısmının altından iki mevzun bacak görün müştü!...
Sırtımdan aşağıya buz gibi te r boşandı. Heyecandan kalbim duracak gibiydi. Derhal perdeleri kaldırdım K arşımda sımsıkı, iideta jambon gibi paketlenmiş ‘lalde Aylin yatıyordu.
Kızın ağzını ‘ıkmnışlar, dudaklarını da plflsteıie bant lamışlardı. Rengi ölü gibi bembeyazdı. Vücudu sıcak olduğuna göre, ha la ttaydı. Hemen çakımı çıkar.n iplerini kestim. Zavallı yo 'rucak kaç saa ttir bu şekilde yatıyorm uş olmalı ki, iplerin geç tiği yerler m orarm ışı. Üzerinde naylon ipekliden koyu renk bir döpiyes vardı. Göğsünün üst tarafındaki düğme kopmuş, kombinezonunun danteli de y rtılmıştı. Bu halinde bile Aylin, insanın nefesini kesecek kadar güzeldi.
Arka üstü yarı yatırıp, sır tını kumaş yığınına nayadım ve daha rahat teneffüs edebilmesi için, ağzındaki plâs- te ri söktüm. A cıyh inledi. Çenesini açm akta bayağı güç lük çektim. Dişleri, ağzına sokulmuş olan tıkaca geçmiş ti..
Bileklerini oyuD, yanaklarına vurduğum hafi, tokatlar sonunda nihayet kendine gelebildi ve göz erini açtı. Karşısında beni görünce, ağlayarak boynuma sanidı. Sinirleri perişan olmuştu yavrucağın...
Saçlarını okşayarak onu teskine çalıştım:
— “Üzülme canını... Üzülme hayatım... Geçti Artık hiçbir şey kalmadı... Ben de yanındayım bak...”
Hıçkırmaktan, güçlükle ko nuşuyordu:
— “Çok... Çok.. Korktum, Murat... Sen... Sen vetişme- seydin, burada ölüp... Ölüp gidecektim...”
Müdafaasız bir çccuk gibiydi.
— “Korkma a r t ık . ” dedim. “Seni b ir cıaha hiç yalnız bırakmıyacasym!..’
Yavaş yavaş onu yanaklarından ve alnından öpüyordum. Her şiddetli heyecandan sonra gelen gevştroe o- nu da sarsmış, bana sokuldukça sokulmuştu:
— “Pt-ki ama, benden ne istediler, Murat? Ben kimseye birşey yapmadım ki?...”
A rtık konuşacak hale gelmişti.
— “Seni kim bu hi le koydu?...”
— “Bilmiyorum .. Görmedim...”
— '‘Nasıl?...”— “Cenazeden geldikten
sonra odama çıkmıştım. Perişan haldeydim. Yatağıma uzanıp biraz dinlenmek istedim. Bir aralık kp.pının altından atılm ış b ir kâğıt parçası gözüme çarptı. Halbuki çok İyi hatırlıyorum , odaya girdiğim zaman bu < ra 'la değildi. Kalkıp baktım , tenden gelmiş bir n o ttu ..”
— “Hayır, benim değildi. Bunu da, dedeni .lldüren ka- atil göndermişti! .”
Güzel gözlerini iri iri açıp sordu:
— “Ne biliyorsun?...”— "Çünkü a y r yaz- ile ya
zilmiş başka bir pusıı'ayı da dedenin cesedi ürerinde bulmuştuk. Ne ise, sen devam et!...”
— “K abristana gitmeden evvel bir kere seni aram ıştım. Annenle konuştum. Seni bulam ayınca pusulanın mânasını daha iyi anlamış ol dum. Fakat notunu bu şekilde gönderişin de tuba'im a gitmişti. Hemen h tm e tç ile -
Tefrika No. 41
ri sorguya çektim. Bizim kata hiçbiri çıkmadığı gibi, seni gören de olm sm ıjtı Şüpheden kurtulm an için, seni bir kere daha aram ağa kara r verdim. Eve "âlâ oönme miştin. O zaman şüpheden sıyrılarak randevu mahalline gitmeğe karar verdim. Tekrar odama dönüp elbise değiştirecektim Vı, birden ba şıma vurulan bir darbeyle kendimden geçtim.”
— “Kimseyi görm toin mi?— “Hayır, hücum pek anî
olmuştu.”— “Peki, son ra? ..”— “Kendime geldiğim za
man boğulacak gibiydim ve kapkaranlık bir yerdeydim. Ellerimie ayaklarım birbirine bağlanmış, ağzım da tıkanmıştı. Nefes alabilmek i- çin yan dönm eci çalışırken nerede ise boğulacaktım. Çaresizlikten ve korkudan birkaç kere kendimi kaybettim . Son seferinde oir patırdı ile kendime geldim. Civarımda birisi dolaşıyordu. Kımıldanarak kendimi belli etmeğe çalıştım. Sonra kaatilin m ideme vurduğu b 'r darbeyle yine kendimi kaybettim . Göz lerimî açtığım zaman da sen yetişip beni kurtarm ıştın..”
Kulaklarıma kadar kızardı ğımı hissediyordum. Kıza, o- nu tekmeliyenin ben olduğumu söyliyemezdim ya.. Ses çıkarmadan tek rar saçlarını okşayıp başını göğsüme bastırdım. Birden, Kollarımın a- rasından kayar gibi oldu. Baktım; bayılmıştı. O zaman birden aklım başın a geldi, ö y le ya, zavallıcık iki günden beri aç ve susuzuu. Üstelik, çektiği eziyet ve heyecan da cabası...
Hemen kucaklayıp doğruldum. K ollan aşağıya sarkmış, başı omuzumda uyur gi biydi. İri gözlerinin £>lt. morarmış, rengi büsbütün solmuştu. Kıymetli yüKüm kucağımda olduğu halde, dikkatle merdivenleri inip, alt kata, Aylin’in odası olduğunu tahm jn ettiğim b r yatak ı odasına girip onu, bozulm a
mış yatağın üzerino bıraktım. Hâlâ bayjm dı. İkinci kattan gelen sesıer azalmış, Hüsniye hanımın feryatları dinmişti. Ama yine de açılıp kapanan kapılann; koşuşan insanların ayak patıı d ılan hafiften hafife bulunduğum yere kadar geliyordu.
Köşk çok eski olmasına rağmen, sonradan g{?> düğü tadilâtla modern oir şekle ifrağ edilmişti. Het odanın ya nında biı de baııyo dairesi yapılmıştı. Nitekim en son tadilâtı da, M uhtar bey için inşa ettirilen asansö ■ tertiba tı ile görmüştü.
Banyoda bu lduğun küçük bir havluyu ıslac.p ^er. döndüm ve Aylin’in yüzünü, en sesini bununla ovalamağa başladım. Kız, do>rin derin ne fes alarak kendine Reldı. Hemen baş ucundaki süı ahiden bardağa su koyuo biı kaç yu dum içirmek istedim. Heyecan ve korku bir yana Aylin üstelik açlık ve susuzluk tan böyle baydı hayılıveriyor du. Bardağı bir d ik i te boşalttı.
— "Dur,” dedjm. ‘ ben yat burada, kımıldama! Ben, hem aşağıdakilere haber vereyim, hem de sana yiveceK birşey- ler hazırlatayım 1 ”
— "Teşekkür ede .:m Murat, zahm et o laca k ..”
— “Bırak şimdi bu lâfları. Sen kendin soyunabilir misin yoksa ben soyayım mı?..”
Güzel yüzünü bir kızıllık kapladı. Bu haliyle hakikaten enfesti.
Ulan M urat, s»n adam o- lursan, sokaktaki l.upekler de atom âlimi olurlardı! Aşa ğıda ev halkı birbirine girerken, bak sen burada re le r dü şünüyorsun?...
YAĞMUR AĞAÇLARI Yazan : Fikret Deınirağ
Yalnız DEVRlM’ln roman
ll&vesldir.
B entr Hakkı HAK'vRtN lSA N ’danberl sinem aya pidtm edim . Halimi
nem a cansıkıntılarım ı, üzüntülerim i, günlük h* da ağır basan düşüncelerim i kısa bir zaman olsa
nu ttu ran b ir görüntüydü. Hep böyle olsa gcıçekh gidemeylş üzerdi beni. Ama öyle değil. Siniri yönleri de var film lerin. O lmayacak, olmasına belki hiç imkân ve ihtim al olm ayan konuları ele
\ nünden İnsanları anlatılm az şekilde öfkelendiriyor I le bu, bizim film lerimizde, nedense daha <;ok [ Bakarsınız zayıf - nahif birisi hiçbiı maharete i m adan dev gibi b ir insanı o lur olmaz bir ! taklıyor. Ya da film kahram anlarından biri* ansızın değişiveriyor. Y ahut adam kemanı eline I dan bir kem an sesi kaplıyor salonu.I Bu kadar olsa neyse ne! Sa'ondaltl durum inşam lj çok kere sinem adan nefret ettirecek şekildedir. Bir ö.
püşm e sahnesi geçmeyi versin s. lalardan türlü* yükseliverir çok kere. Çevrenizde konuşkan birkaç jn.
san varsa film bitinceye kadar onların iırdımn Jinle. mek zorundasınız. Hele yerinizi terkedecek bir tipte değilseniz... O turduğunuz sıranın ortalarındaysanız ve
1 yerinizden bir m üddet ayrılm ak zorunluluğunu duvar, sanız sandalyelerin âdeta b irb irine yaklaşık olusundan o turanların tüm ünü rahatsız etm eniz gereklidir. Styir- çiler çok kez bundan şikâyetçi olurlar ama seslerir.i du yurtacak bir makam olm adığından - olduğu halde - durum her yıl aynı kalır.
Bunun yanında kanunen belirli yaştan aşağı lar sinemaya götürülm ezken, buna ne ana - bahalar, de sinema sahipleri d ikkat etm em ektedirler cılarımız çıkarlarını düşünerek ses çıkaı lar. Peki ama kanun adam ları, tununla ilgililer ni gerekli faaliyete geçm iyorlar? İşte küçüklerin si ya getirilm esi insanın huzurunu bozmaktadır, en ilginç yerinde bir çocuk ağlaması kulaklarınızı hatsız eder, sinirlerinizi bozar, gördüğünüz fi b ir şey anlam az olursunuz. Kalkıp filmi yarıda bırakmak istersiniz. Güzel film olduğundan ya| bunu. İçinizden bir ses, balkl ananın ya da babanın sinemayı terkedeeeklerini, söyler. Çok kere yanılır
ses.Çevrenizde fıstık, badem yiyenler caba. Fı
rın kırılm asından ortaya çıkan gürültüden Istı sinirlenmeyiniz. Bir şeyler söylemek, bundan melerini rica etm ek mj? Sakın ha, kim kimi din'er. Çok kez böyleleri hem suçlu hem güçlü olanlar sınıfından- dırlar.
Sinem alarım ızın b ir kötü yanı da yerlerin numaralı olmaması. Sakın bazı kısım ların numaralı olduğuna bakmayınız. Bu salt b ir sınıfın ayrımını ortaya çıkarm ak için yapılan düşüncesiz bir davranıştır. Aksi ac olsaydı tüm yerler num aralı olurdu. Ama buna karşı- lık sinemacılarımızın özürleri ha2ir: Halkımız buna rl- ayet etmez. O nlar diyor bunu. B jr yapsınlar, bir ısrar etsinler bunda. O lur muym uş, elm az mıymış görünür, anlaşılır kısa zam anda. Balkonlarda numara metodu yürüyor da salonda niçin olmsın bu. Böyle olduğunda; gördüğüm ve burada söylemek istemediğim neler önlenir, kavrarsınız.
Bütün bunlardan ve daha sayam adığım bir çok ne denlerden dolayı sinemaya gidtm eyişim e üzülmüyO' rum. Bu bir grev değil. İyi film olduğunda kaçırmal niyetim yok. Böyleleri de ayda yılda bir geliyor sine> m alarımıza. Bu film lerin hangileri olduğunu bulmak, anlam ak güç değil. İyi oluşlarından ötürü bütün dedik-
jijŞSf lerim de çekilebilir. Ama devamlı olarak asla!
tutunan Pek îk (’r-
bir sanatçı-
s s s ^ - dbe kâğıda y a z * v e renkte zarf ku’ anıi-^ 300 m e k u ın a lı l .
larffl çoğu n u c e v a p la n d
ı n b a şk a re s im b ü
ienlerede imzalaya"*®en postalar.
S a b a h la n Dır deta ol ihmal etn-eden, yaz
^ 40 dakika kiiltür-fizik
yapar.Lisedeyken vo ley b o l oy
nayanPekak, avni z?m an da okul takımının K aptanıydı da. Ü nıvers i i t d e de ’ jleybola bir n ü d J e t de-
FERRUH DERVİŞ Tuhafiye Mağazası
ATATÜRK MEYDANI 56 - 58, Girne Caddesi
TEL: 5785 LEFKOŞA — KIBRIS
*Her zevke uygun giyim eşyası * Kadın elbiseleri
* Etek, caket, blûz, ve twin setler * Zengin kolye ve parfüm ç<îşit’f“ri
* Erkek spor caket ve pantolonları * Her kalitede gömlek ve kravat
* Trençkot ve kabardinler * Kadm, erkek ve çocuk mayo
ve iç çamaşırları* El çantaları ve seyahat va
lizleri* Battaniyeler, yatak çarşaf
ları* vs. vs. vs. vs.
FİYATLAR REKABET KABUL ETMT.7.♦I* I <«♦&♦/• 4 ^
BlBaşsavcı Avrupa da
Cyprus Mail gazetesi yuka ndaki başlık altında şunları yazmaktadır:
“Cumhuriyet Başsavcım Tor naritis ve Hakim Triantafilli- dis ve Münir de bu I onuda yardımda bulunmaktad.ı. Tor naritis, Avrupa kanun’aııntn birleştirilmesi ve hukuK saha sında işbirliği yapılması koni ta ile meşgul olan Avrupt Konseyi özel Komitesin'n top tasında hazır bulunmak filere dün Strazburg’a hareket
liştir. Komitenin toplantısı uartesi yapılacaktır.Toranritis daha sonn kum
«Andlaşmadan doğan bazı Nılemler konusunda temas-
bulunmak üzere ! ondr» B ve müteakiben de Hukukf o l u y l a Dürry, B,nş,fa n ım a katılmak L*re
geçecektir, bu Kon- J “s3°Haziran’da başlay».^ î î aİkenkcndisine * mesi hakim1' - L- ' ^ " ' ld|s üe M ü n ir itti
lerdir- H a k l e r d e
/ün:u
»Jnikonf, Tı katllauktJr I
’d s b u ^ d a A v m -
Ha^»n Ko.Itlsın« katılmak u.
«ine ^ ' ‘«'nın bil M
^ T°maritisC? Urİ-m JıvaA1 ‘ 1 j
^ r t I
Y IL D IZ T E M İZLE M E EVİMüfti Ziyai Efendi Sokak No. 32
L E F K O Ş A Modem tesislerimizde en ileri teknikle
ELBİSE TEMİZLEME işleri deruhte edilir.Her bakımdan teminatlı olan işlerimiz
deki özellik, müşterilerimizi daima tatmin etmektir.
SÜR’AT, UCUZLUK, TEMİZLİK PRENSİBİMİZDİR.
Tek bir tecrübe iddialanmızı ispat bakımından yeterlidir.
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞT
1 9 6 ,■
, g Haziran 19& t
k> h a k i r i
r Ha,i'uki si. l ÜUk h *Vatım.
,an ol^a da u ««Ç ekten bu Sinirltndirlci 1
asm a belki de f le alm ası yjj. | ind iriyor H e .!1 £ °k oluyor, rete S£,1*>P ol. >sahnede pa.
birisin,n sesj
Ü* e »*ne alma.
lu ru ™ insanı 1 •« » * « '. b ir ö-J ■ tü rlü s,>sler i
a n birkaç j Jinle- L
bir tipte | |«»aysanız ve $ ğunu duyar. Ik oluşu ,dan ıtlidir. Styir- j seslerin i du i ! h ak 'c - du- ■
aşağ ı olan- bahalar, ne ir. Sinema- tamak tadır- tililor niçin in sinema-
dır. Filmin larm ızı ra- Uz filmden nda bırak- namazsınız jabanın si-
yanılır buJ
U F ıs tık la - ' isterseniz
m vazgeç- lin 'er. Çok $ ımfınJan-
rin numa- l ı olduğu- o rtaya çiş tir . Aksi ına karşı- s buna ri-
h ir ısrar görünür,
a m etodu duğunda; ne le r ön-
ir çok ne tülmüyo- caçırmak yor sine- . bulmak, i
ir dedik- •
ülbül Sesli Sanatkâr
rtan İ Hekak
Sayfa 3
es ve pf'rde sa- vam ettikten sonra işleri- ı d ? e n çok nin ve derslerinin i.öır basbirici de : tır. Viicu- ilgi (,eken
)IC U Pekak’ n boyu
76 giydiği a- sı 42 dir.
daima pem- yazar ve ayni kullanır. Haf-
sktun alır. Bun iu cevaplandır-
resitn isti- 1 imzalayarak he
îr.bir deta ol-
etmeden, yaz kiiltiir-fizik
eyken voleybol oy avni zaman
takımının Kapta- Unıversiıu le de bir n ü d ie t de-
ması üzerine voleybolu bı rakmak zorunda kalan ses yıldızı bunun için üzgün.
EN SEVDİĞt ŞEY : DOMATES
Adnan Pekak abur cubur yiyenlerden değil. Ye meklerde de pek telrik yapm a/. Yaş sebzeleri daima tercih edenıerden. Do m atese bayılır. İcabında fırsat bulursa İtalya’dan bile domates getirvtıği o- lur.
DENİZİ DE SEVERAdnan Pekak denizi de
çok sever. D en iı mevsimi nin gelmesini daima dört gözle bekler. Geld: mi dedenize gitmediği günlerin ahdim çokça çıkarır. Her gün en azından bir saat yüzmeden edemez.
L ’•
m : i r e n e P a p a s
DİĞER ÖZEI.MKLERİ ~ Biraz BurdukTan sonra Telefonlara bizzat ken- devam etti:
disi çıkar. Meslekdaşların — Hanımlardan da Mü dan bazılarının geten tele zeyyen Senar... fonlara hizmetçileri ara- Aklımıza bir -'ora takıl cıyla cevap verdirmeleri- dı. Müzeyyen Senar m et- ni tuhaf bulur. Buna asla kişinde olduğunu söyle-
Uzun zamandır !ilm çe virmekte olmasına rağmen Yunanlı yıldız İrene Papas'ı Cannes film festi- valine kadar peK az kimse tanıyordu. Ama bu yıl Cannes da gösterilen “E- lektra” filminden sonra cazibeli oyuncu bir çok prodüktörden teklif aldı; adı dergilere, gazetelere geçti, resmi kapaklara ba sıld>.
Korent’te doğup Atmadaki güzel sanatlar akade misini bitiren İrene Papamı ilk keşfedenler Metro politan tiyatrocunun iki rejisörü Alekos Sakerali- os ile Hristos Yarakopo- lis onu tiyatrolarına şarkı cı ve dansöz olarak almış jlardı. Papas’ın kendini sahnede göstermesi, başa n kazanması Prosper Me- rimee’n:n ünlü Cjrmen” ivle olmuştur.Bu oyundan !sonra “Kayıp Melekler” ve “ö lü Şehirle ” aulı iki
İRENE PAPAS’I DÜNE KADAR PEK AZ KİŞİ TANIYORDU, AMA ŞİMDİ ADI DÜNYAYA
YAYILDI
ı hem de kabiliyetine hayran oldular. Bu fırsatı kaçırmak istemiyen prodük
IS IN ... B A S IN ... BASIN
^rı ıJarı a vat
mayo
ıt va-
Başsavcı Avrupa daCyprus Mail gazetesi yuka
rıdaki başlık altında şunları
B aşsavcısı Tor T riantafilli-
ür de bu 1 onuda 'Uİunmaktad.ı, Tor-
vrupa k anun’arının Imesi ve hukuk saha- p-Iiği yapılm ası konu leşgul olan A vrupa öze l K om itesin’» top
hazır bulunm ak ü- Strazburg’a hareket
K omitenin toplantısı yapılacaktır,
ıritis daha sonra kuru ilaşmadan doğan bazı
konusunda tem as- bulunmak üzere i ondra
müteakiben de Hukuk İdaresi Yoluyla D ünya Barışı Konferansı ’na katılm ak üzere
geçecektir. Bu K onferans 30 H aziran'da başlayacaktır. Atina'da iken kendisine Anayasa Mahkemesi hak im leri Triantafillidis ile Mi:ııir ün
edeceklerdir. H akim ler de ayni konferansa katılacaktır,
llidis bu arada Avru- ____İnsan H akiarı K o
ntesi toplantısına katılm ak ü- Strazburg’a gidecektir. Tomaritis’ln Demeci
s gazetesinin bil güre. C um huriyet
Tomaritis, dün Lef- Hava Alamndan h a ,ek e t
önce verdiği d- m eçte memleketlere vapaca
ğı z iyare tle r ve oradaki tem as la r hakkında kısa bilgi V'-rmiş A tina’da iken, diğer şahsiyetler arasında, A vustraıya’lı Hu kukçu lar Cem iyeti başkanıyla da görüşeceğini bildirm iştir.
D iğer Rumca gazeteler, Forsthoff konusunda sadece K ıbrıs H aberler A jansı tarafın dan verilen haberi yayınlam ak la yetinm ektedirler. “Halkımızın Takip Ettiği Yol’
Solcu Haravgi gazetesi, yu karıdaki başlık altında yayınladığı yorum da şöyle a emek te d ir :
“A nkara’da yayınlanan ve H üküm eti dsetekliyen U 'us ga zetesi, K ıbrıs Cum hurbaşkanı ve halkım ızın dem okratik g a yelerine karşı tah rik k â r b ir şe kilde sa ld ırgan lık ta bulunm uştu r. Bu gazete b ir yandan tah k irde bulunm akta, diğer yandan da tehd it savurm aktad ır
tahammül etmediğini de söyler. Bu konuda:
— Benimle konuşmak isteyenler, zahmet'erini e- sirgememiş ve beni aramış; kendisine t ı-senkür et mem gerekir, dedi
— Ztki Müren’i sever misiniz?
Bunu sorduğumuzda yü zündeki mimiklerde değişiklik olur mu diye baktık. Olmadı.
— Takdir ederin!. . diye cevap verdi.
Demek ki Pekak’ın özel likleri arasında kıska: ma mak da var.
— Başka kimleri beğeniyorsunuz?
— Dr. A lâediin Yavaş ca.
kip edilecektir. Güçlükler ne kadar çok olursa olsun, Kıbrıs tuzağa düşm eyecek ve Emper yalizm e yeni b ir enkac ya ra tm ak fırsatını verm iye :ektn- ”
“Hükümet ve Ba-ın'1 Mahl gazetesi, yukarıdaki
başlık altında yayınladığı baş yazıda, Hüküm eti, sön.urge idaresinden bu yana Basın hak
Sonuçta bu A da’n ın Pum ve y k,nda hiçbir şey yapm am aklaT ürk halkının müştereK m enfaa tle rine z a ra r getiren uzlaş, mazlığı teşh ir etm ektedir. U- lus gazetesi safsatasında o ka d a r ileri g idiyor ki, barış sev e r dünyanın ‘m enfaatlerin i’ Z ü rih ’in sefil hüküm leriyle bağdaştırıyo r ve ‘garan tö r’ ya bancıların m üdahalesi konusu o rtay a atıyor.
F ak a t tah rik ler, hangi ta raf tan gelirse gelsin, halkım ızın soğuk kanlılığını o rtadan kal- dırm ıyacak tır. İh tilâfların u- lu slararası dem okratik ilkelere gö re halledilm esi yoıu ta-
itham etm ekte, şöyle dem ekte d ir
“Sömürge devresinden kalm a Basın K anunun’da hangi tad iller yapıldı? Hiç. Tu Ka - nun incelendi mi? Asia. Gaze telerin hâlâ söm ürgenlerin dev kanunlarının bask:sı altın da yayınlanm akta oldukları bi liniyor mu? Bilinmiyor”.
G azete enform asyon dairesi ni ele a larak tenkid etınckte, bu dairenin uzun b jr süreden beri bir Türk M üdür Y ardım cısının elinde bırakıldığını ileri sürm ektedir.
yenleri hatırladık. Soralım dedik, d o ğ u mu yalan mı bu. S'orouk.
— ıVüzeyyetı Senar’m etkisinde olduğunuzu söy lüyorlar. Ne d.f“rsıuız siz buna?
— Pek tab iî.. diyor. E- sasen kim değil kı... Ben şahsen, Müzeyyen Senar- ın iyiliklerini v i yardımla rını asla unutmuş değilim Sonra unutulacak gibi de değil k i ..
Bunu der demez de yerinden doğrularak sinirli bir ifadeyle:
— Bazı kimseler kendilerini /Ulâmei Cih. n görü yorlar, diyor. Ben, bunun tamamen zıd bir fikir taşıyorum ve ne şahane, ne de Bursa şeftalisi çibi oğlan olduğumu iddia ediyo rum. Allah bana fizikî yapı ve tabiî güzellikleri cö mertçe vermiş,- bu bakım dan böyle iddialar ortaya atmağı lüzumsuz buluyorum. Halk daima “üzeli ve iyiyi takdir etmiştir. Benim de meziyecîerimi ve bu hasletlerimi gördp de takdir ediyor. l?u benim için en büyük b.'r kazançtır.
Adnan Pekak; Kandilde, Ramazanda çalışmağı ’tronik Sistemler Dairesi âlim
lerinden Dr. Eberhard Wahl,
film ile sinemaya atılmış, daha sonra bazı tcaıyan ve Amerikan filmlerinde oynamıştı. Son çevirdiği eseri “Navarona’un Topla r ım gören Yananlı rejisör Michael Cacoyannis,
onda güzelliğin yan; sıra büyük bir sanat gücü de bulunduğunu anlamış çevireceği “Elektra”da baş rolü İrene Papas’a verme yi kararlaştırmıştı.
Film Cannes’dan sonra Avrupamn öteki şehirlerinde ve Amerikada gösterilmeye başlandı. Ten- kidçilerde, halkta İrene
törler şimdi kısa saçlı yıldıza teklif üstüne teklif yağdırıyorlar.' 1947 de evlenin H51 dejboşanan Papas, Avrupayı da Amerikayı na adım a- idım dolaşmıştır. En beğen diği şehirler Nevv«'ik ile Roma’dır. Ama en çok A-
|tinayı sevdiğini söylemek İtedir. Çok güzel dans e- ,der; güneş banvosundan jhoşlanır. Ara sıra şiir yazar; ama yazdığı .gürlerini yalnız yakın dostlarına göstermiştir. Ar.a d ünden başka İngilizce ve Itaiyan cayı su gibi koruşur. “E- lektrada beraber oynadığı Yannis Fertis’e âşık olduğu” dedikoduları yayılmış, iki yıldız da bunu yalanlamışlardır. Kendisinden genç olan F ;rtisle ev- llenmiye bile kat ar verdiği |ni bazı gazeteler yazm ışlardı; ama zamanla bu dedikodular sönmeye başladı. İrene Papas an ünü arttıkça dedikodular da ar
Papas’m hem cazibesine Itacak mı bakalım
48000 KtLOMETREDI N DAHA UZAKTA OLAN PEYKLERİN HAREKETİ ERİNİ TESBİT VE TAKİP EDEBİLECEK YENİ BtR ELEKTRO OPTİK TELESKOP YAPILDI — YEN! TEIESKOBUN ASTRONOMİK DEGERt ÇOK BÜYÜK
CHİCAGO — B Amerikan Hava Kuvvetleri S isteki Elek-
doğru bulmuyor. Bayram da camiye de gittiğini söy lüyor. Gül ve salı günlerini çok seviyor.
YÜZE YAKIN BESTE Adnan Pekak sadece
ses ve sinema sanatkârı tambur değildr; Kanun
i ve piyano da çahr. Kemanda da fena değildir.
, Besteleri de var ve pekço- jğunu arkadaşlan okumak tadır. Bu konuda şöyle dedi bize:
— Bestelerim kendimin dir; başkalarından külliyat alıp, ismimi koymak
4,800 kilometreden ddha uzakta olan peyklerin hareketlerini tesbit ve takio edebilecek yepyeni bir elektro - optik te- leskobun yapıldığını iç Kİamış
(bulunmaktadır.
Wahl, yeni teleskop m askeri maksatlarla olduğu gibi, sulh maksatlarıyla da kullanılabileceğini ve astronomi ilmine fevkalâde büyük b:* 'ard ımı dokunacağını söylüyor.
Bildirildiğine ^O-e, elektro - optik teleskopun Lç t'»mel par çası vardır : a) ışımar. loplıya- cak 67.5 santimetrelik bir optik, b) ışınlan ölçecek elektron optik bir cihaz ve c) s^yyarele rin takibini kontrol edecek e
Na z /H, Ç a M A Ş IG L ARJHtZ\/ç/az 6us/£NL £ TEMİZ
%
J(U L L AA//A//Z...!
istemem. Herkesin hakkı . . . , . ----------. .. .. t , 0 , lektronık beyinli bir '-umandakendinedir: tıpkı Sezar ın listemi hakkı Sezar’a olduğu gi- 1 bi.
Leymosun Türk Ocağı Sekreterliğinden •
Ç A G R IKulübüm üzün Yıllık Genel
Kurul Toplantısı 10 H aziran, 1963 Pazartesi akşam ı saa t 8’ de kendi lbkalim i’de yapılacak ve nisab aranm ıvacaktır. Sayın üyelerin iştiraki özlenir Günden :1. B ir yıllık faaliyet raporunun
okunması;2. V eznedar ve M üfettişlerin
raporunun okunması;
W ahl: "Bugün fedada 322 yabancı cisim vardır. Bunlar- devamlı surette takjp edilmektedirler. Fakat bunlann yalnız
|18’i, yâni ancak yüzde 5'inden az bir kısım, elan tadv) sinyalleri voı diklerinden diğerleri nin takip ve tesbit edilmeleri gerekmektedir.” demiştir.
Yeni teleskopun asfnmomi ilmi için büyük faydalar sağlı- yacağını söyliyen vvahl, elektro - optik teleskopun yardımıyla astronomi u/malılarının şunları yapabilecekler nı belirt miştir.
t e m i z//e t ?
T E M / ' z
y>KARDİKKAT
HEDİYE verilir-Her ilç paket TEMİZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardafil
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
DEVRİM. 8!SAVFA ' 4 —
Hanımlarla Başbaşa
MODALARANNELERE
BU GÜNKÜ MÜSTAKPEL MÜSAİT
Bugünkü modalar m üstakbel annelere bilhassa m üsaittir. A rtık şekilsiz iç elbisesi ve bol eteklerle tehdit edilmeksizin müstakbel a n n e le r geniş bir listeden giyecekleri elbiseyi seçebilirler. Meselâ m untazam ve zarif rob, veya uzun uzun bir gömlek iis düz b ir e-
tek veya bu seneı.’n en büyük moda mükâfatını alan * shift’ elbisesini seçebilir. Özel su re tte tazırlanmış iç çamaşırları, güzel kumaş ve dikitleri ile destek ve rahatlığı bir arada tutabilm ektir. Hactâ volanlı gözalıcı terilin ev elbiseleri bile bir israf sayılmaz. 7 ıra Bri- tanyanın hazır eıbise sanayii, herkesin bütçesine uygun fiat- lar temin etmektedir.
İNGLİZ AKIL SAĞLIĞIUZMANI ORTA DOĞUDAKONFERANS VERİYOR Akıl hastalığı bu gün dünya
da gittikçe artan t ir d tiecede alâka çeken bir konu haline mektedir. Zira onun cinayet ve suçlar ile olan ilgisi a’ tık a- çıkça kabûl edilmekte ve bu sa yede tedavi imkâmarı genişlemektedir. 1960’da g i r i l e n İngiliz Akıl Sağlığı Kanunu bu konuya yepyeni bir veçhe ver miştir. D ikkate şa an bir cihet varsa o da hastalıktan i-iyade sağlığa ehemmiyet verilm esidir : hasta saklanacağına anlayışla yardım görmesi ; c°miyet ten uzaklaştırılacağına onunla kaynaşması tem in edilecektir.
On iki yıldan beri b ıu an y a Akıl sağhğı Millî feş'olâtım n Genel Sekreteri bulunan Miss
Mary Appleby geçen'erde bu görüşlerin orta doğu âzimli bir müdafii kesilmiştT. Gayri resmî olan bu teşkilât, gönüllü teşekküller, okullar ve hasta- hanelerın faaliyetlerini koordine etmeğe yardım ettiği gibi faydalı tenkitlerde de bulunmaktadır. BBC’n;n İstişare Konseyinde bir üye s.fatiyle Miss Appleby akıl sağlığına da ir hususlarda radyo ve ieıeviz- yon problem ve ıpıkâniatı ile de özel su ıette ılgi'.enrraktedir
Halen Orta Doğuda uzun bir tatil gezisine çıkm 'ş o'.an Miss Appleby Beyrut, Tahran ve Ka hirede kendi sahasındaki m ütehassıslar ile görüşrr.rlv ve a- kıl sağlığı üzerinde çanşan te şekküllerin daveti üzerine kon feranslar verm ekten büyük bir zevk duyrruştur.
TEKERLEKLER ÜZF<tNDE TOPUK
Yürüdükçe yayajça dönen tekerlekler üzerindeki topuklar, geçenlerde Londra Moda ve Giyim Eşyası S?>rg>sinde ilk defa olarak teşhir edilmiştir. Yakında bu tip topakların tam
ölçüde imâline L'eçi'ecektir. Bunlar kaymağı önlemekte ve stileto topuklar gibi döşemeye zarar yapm am aktadır
Topuğun üst kısmı t-yakkabı na uygun ise de alt kısmı küçük, prezısyon yapısı e tlik bir tekerleği ihtiva etmektedir.
B.B.C.’NİN YENf TELEVİZYON KANALININ PLAN LANMASINDA KADINLARIN ROLÜKadınların prodüktör, prog
ram hazırlayıcısı, anonser ve sanatkâr olarak televizyonda oynadıkları roller o kadar ö- nemle artm ıştır ki, BBC’nın ge lecek yıl Nisanda hizmete gire cek olan yeni Televizyon için plân hazırlam ak üzeri' kurulan komiteye iki de kadın konmuş tur.
Britanya Radyo Korporasyo nunun telvizyon konuşmaları ve günlük konular şubesinin başkanı sıfatıyle îskoçya doğumlu Mrs. Grace Wy>ıdham Goldie televizyonla yaj'ilan ilk siyasî yayından mes’ıddur. 56 yaşında olan Mrs. Spicer ise BBC’nin şimdiki telev zyon ka [nalından neler göster'leceğini ı bunların tarihlerini kararlaş
tırm aktadır. Bu münasebetle her iki kadın üye de tecrübe ve nüfuz sahibi olup erkek meslektaşlarıyla b>rlik*e yeni televizyon kanalından jay ın la nacak pıogram la lgili siyasetin tes'oitinde yardanla -ı dokunacaktır.
5000 Liralık ElbiseKadın elbiseleri çjn veni ve
orijinal kumaşlar tık sık denen mektedir. Fakat e.reıısel moda haline giremiyecek bir moda varsa o da kâğıt paradan yapılan bir elbisedir. Bııtanya- nın ileri gelen ku*:ye;ıerinden Norman Hartnell, geçenlerde Britanyada memleket çapında yapılan bir müsabakada mükâ fat olarak hazırlanan bir elbise için bin tane beş liröiık kâğıt para kullanılm ştır.
Bu elbiseyi giyen manken Margot Greenfield, Loadra sinemalarının birince tertiplenen m ükâfat dağıtma m erasimine emniyet meıııurlaıı ve po lisin nim ayesindj gitmiştir. M üteakiben elbise parçalanıp mükâfatını daha raha; bir şe- şilde sahibine takciimi için Mar got hususî bir odaya çekilmiştir.
KRALİÇENİN DOĞUM GÜNÜ MÜNASEBETİYLE ST. JOHN CEMİYETİNİN KIBRIS ŞÛBESİ MESUL ME
MURU M.B.E. ÜNVAM İLE TALTİF EDİLDİ
St. John Cemiyetinin Kıbrıs Şûbesi Memuru Miss irene Ma ry Chekley, Kıbrıs’taki St. John Cemiyetine yaptığı hizmetlerden ötürü M.B.E Unvanı ile taltif edilmiştir.
İngiltere’nin Northampton- shire eyaletinde dünyava ge - len Miss Chekley, son Jç yıl- danberi Kıbrıs’ta bulunm aktadır. St. John teşkilâtına bir öğrenci (cadet) olarak iltihak eden Miss Chekley, bu teşkilâ tın liyakat madalyası ve nişanı ile taltif edilmiştir.
Kıbrıs'a tayininden önce Miss Chekley, yedi yıl müddet le Malaya ve Kuzey Borneoda vazife görmüş ve gerek Sela- ngor Sultanı ve gerek.-e Malaya Hükümeti tarafından ta ltif edilmiştir.
Yıllık izninj geçirmek üzere Miss Chekley 10 Temmuzda Britanya’ya müteveccihen Kıb rıs’tan ayrılacaktır.
Kitap SarayıADANIN EN BÜYÜK TÜRK KİTAPUGl
Mecidiye Sokak 11-13 Lefkoşa.
Uzun yıllardan beri Türk kültürüne hizmet etmekte olan KİTAP SARAYI beğeneceğiniz telif ve tercüme romanlar deposudur. Onbinlerce cilt arasından siz de beğeneceğiniz kitapları seçebilirsiniz.
KlTAP SARAYI aynı zamanda Türkiye’nin belli başlı gazete ve dergilerini günü gününe ithal eden, tevzi eden en büyük bayiilik teşkilâtlarından birine sahiptir.
KlTAP SARAYI her zaman için emrinizdedir. Her istediğinizi, her aradığınız yalnız KlTAP SARAYI’n- da bulabilirsiniz.OKUYACAĞINIZ KİTAPLARI KALİTELİ SEÇEBİL
MEK İÇİN KlTAP SARAYINA BAŞVURUNUZ.Kitap Sarayı
Tel. 2824.
GiiNEŞ Sigorta Ltd. Şti.MAL VE CANINIZIN KORUYUCUSUDUR
GÜNEŞ SigortaEMNİYETTİR. GARANTİDİR SÜRATTİR
%
*
E. .♦j JL JL .y. -T- jt. .y. .T. •fV V "♦'TVvVVVVVVVTÎHîf£*SADIKOGLU
TEMİZLEME EVİ Yavuz Selim Sokak No. 6, 7, 9
î Modern Tesislerimizde, her sınıf halkımı-t> zı her bakımdan tatmin etmenin huzuru için-*’> deyiz. • •H Uzun Yılların, önemli çalışmaların sonucu* '> 5 edindiğimiz büyük tecrübe, sanatımızın ge-ü j üşmesinde ciddi bir rol oynamaktadır. *;
Bu bakımdan SADIKOGLU TEMİZLE-;, ! ME EVİNİ tercih ediniz. Güvenebileceğiniz" I bir servise sahip olduğunuzu iftiharla söyll-I! I yebiliriz. !!I •
V A IA N TAKSİ SERVİSİ Kasaba • Bat
T e l: 2242Halkımızın hizmetine girmiş bulunan
“VATAN TAKSİ SERVİSİ” 1 Haziran 1963 tarihinden itibaren BAF — LEFKOŞA. T.FFKO- ŞA — BAF arası seferlerine başlamıştır Hareket Saatleri:
Baftan : Sabah 5.30 „ 7.30
Lef koşadan : Sabah 11.00 ö.s. 1.30
Pazar günleri Baf : 8 sabah Lefkoşa 2 ö.s.
Atatürk Meydanı (Kambilili’nin eski yazıhanesi)
Tel : 2722
*
Kıbrıs M üm essili:CAN KARDEŞLER LTD. ŞTt.50, Atatürk Meydanı, Lefkoşa.
5668 P.K. 885T e l: 6351-
Şübeler:MAĞUSA
4481
LÂRNAKA: 3101, 3170.
BAF: 2310.
Otello Seyahat Bürosu. Tel.
JET Seyahat Bürosu. Tel 2381
LÂRNAKA’DA YENİ PLAJ AÇILIYOR
1958 yılından beri kapalı bulunan Makenzi plâ- jı yarın merasimle halka açılacaktır. Yeni b;r görü nüşle açılacak ulan plâjm servisi eskisinden daha i- yi olacak ve ye ıilikıeri ta şıyacaktır.
Yeni sahibi Türk olan plâjın adının açılışından bir müddet som a değiştirileceği de söylenmektedir.
Dene? mevsirrinın baş- lamasiyle açılacak olan plâjın Lârnaka Türk halikının ihtiyaçlaı‘ndar. biri- Ini gidereceği ortadadır.
KİRALIKLefkoşa’da Köşkiü Çift
likte üç odalı ve garajlı bir ev kiralıktır.
Müracaat:Bayan Pervir Riza
10, Sabri Kazmaoğlu Sok. Lefkoşa. TEL.: 4862
veya 4560
2 Kişiye Sari
1 0yı
Limasol Türk Kadınlar Birliği’nden
ÇAĞRIbirliğimizin yıllık genel
kongresi, 12 Haziran 1963 Çarşamba günü ö s. saat 3’te Limasol Halkevi sa lonunda yapılacaktır.
Bütün üyelerin teşrifi ri ca olunur.
Tam o dakikada b ir vapur bir iskeleye yanaşır Ne i- nen olur, ne binen .. Sulu, cıvık b :r kar nenede ışık görü rse o ıaya yağar... Bir d ü dük sesi şehri doıaşır ve pen cereler kara rır azıcık . O sıra, lâstik çizmeleri ve gocuğuyla çımacı soğuğun içinde durur. K asketini alm na yıkıp en sesi ıi i kaşır, besbelli bir şeyi düşünür...
Bir a ra sokaktan adam ın biri çarçabuk iner. Kar. bu duru beyaz, ele alnısa sert ve pürüzlü ve kendi aydınlığıyla yfığacak en g(i/ol y e rleri; b ir erik ağacının, oir ma halle camiini, alektiıikleri söndürülm üş am a açık bira kılmış kapağının *rd ' ç ıtır çı tır, kırmızı sarı b ir fırın ka pisini bularak düşer, konar, birikir...
Pencerenin perdeleri çeki li değildir. K ararı'ıkta, sonra ışıkta kadınlar erkekler öpüşürler...
Bir k;/dın bir balkona çıkar. Köprüler, H ıliçte gemi- lçr kar altında yen:den ol- m aktad.rlar. Çıt yoktur. Son ra bir cıkek gelir balkona... Aralık kapının gerisinde b ir turuncu ışık b ir kö leye düş-! müştür. Sıcacıktır. Yorulm ak ve uzar.ıp uyuma-c is ter Rad yoda gitarlı b ir n ü z ik çalar. Yerdeki bardak lar şarap kır- mızılıgıııdadır.
Karşıda b ir Kaoı açılır. So kağa b ir kalabalık boşanır. Bir kahkaha uza-. On adım, yirmi adım, otuz adım yürüdüğü kadar, bir otom obile binene kadar, ye-deki beyaz eğri - büğrü, yuvarlak rast- gele çizerek uzar .
Şehrin uzak sem tleri uyur İnsanları o gece r 'le rı, ağızla rı portakal, m andalina tadla- rı, kokuları içinde yatak larına girerler. Onların b ir genç kızı bir piyango bil î t inin ü- mitsizliğini yastığ ım ı altında ki tertem iz b ir aşk m ektubunun yanına koyarak rüyaları na gider. Geçen s «ne. gelecek sene ve herşey devamlı bir masalın içindedir. Bir /arm ış bir yokmuş,, gene bahçeyi karla örter, ötele^dek' b ah arları, sıcaklık bilmeyi n bir kuş camı tıkrdatır. SaUaha in ce mavi dum anlar peşpeşe tü terler. Elleri, dizlari, bu .un la rı menekşe moru '■ocuklar be yaz topları rastgele fuvurur- lar.
Bunların hepsini t.lirsin iz . Ama her sene provas’m yaptığınız halde, bu oyunda gene acem isin izdr. Gene bir yerde kekeler raKilırrıuız. Sa kin, soğuksuz, yağrruis,uz bi le olsa ı> geceyi her vazı, her resim karla an la ':-. V ıtunler, oyuncaklar ille Ut ak-paktır- lar.
Bütün günler H n d s yalnız olmamız içe işler, m elankoliye kadar uzayan t ir duyguyla çevremizi sa ra r da o gece yalnızlığınız ayıplanır Neden se yılbaşı, hep, iki k ijiıik b ir oyundur.
Siz de istemezsiniz; elbet yalnızlığı !... Birisini şurada burada orada beklersiniz. Kır mızı kurdeleli ufak b ir kutu iç cebinizde duru>\ Şehrin i- kinizle güzel senitlerinden bi rinde b ir oda sıcacıktır. P erdeleri örtülüdür. İçleri m or kasım patı resimI iriv1 a süslü iki tabak, uçları yeşil dallı i- ki beyaz peçete, sapsarı b ir şişe ve iki bey iz mum bir m asanın üzerindedir. İki a latu rka şarkı, b ir hüzzam tak siminin u ttaki hali, b ir kaç tango ve S inatradan sonra o siyah adamdan bir şeyler plâklarla b ir kenardadır. K ar sonu b ir lodos, vağm ur bu-
GÜNDEM1- Yıllık faaliyet raporu
nun okunması ve müzake resi.
2- Murakkıplar raporunun okunması ve eiA.i yönetim kurulunun ib. ası.
3- Yeni yönetim kurulunun seçimi.
4- DileklerYönetim Kurulu
Y azan Safa (lutlarını akşamla 1 tjrm iştir... Yağmur gelm ez '.. Çıkar, ,ür Söylenirsiniz. Yeni ı papurlann ıza, gO taralı saçlarınıza Belki ce bu, kaderdir..
Ve gecenin oı yeniden başlar. BU lan n güzel oldu*» avucunun içinde b ir kadın elinin üçüncü, dördüncü biî çıkm ışsınızdır. O vapur, keleden kalkmış, ç* sigara > ı.kmış, nen adam sofrasının geçmiş, kadınla erkek dan içeri girmişlord'.
Y ağan ve eski yı dam larını yollarmı, ni, denizledini örten lın beyazlığıdır, dty* nürsünüz. Daha iyii'ı.i daha gli; elini düşünü anıa anlatamazsınız, sı zordur İşin içinde kı kurdeleli kutuyu da girince, iyice cıvıl bu beyazlığın aU'nda tek b» şınıza romantik uir kukuluk olduğunuzu ve mçbir ku»«n _ m sizden korkmadan is t^ lita j . humu ı.tediğişfiKildP&agaU-’l • yacağını anlar, d irur, avuçiı nnızı hohlarsınız. Ccvn, * nun siyah gözlerini ve gülü- şünün ardındaki cer,d anlıyı] ş, hatırlar, gözler mi zi sıkıca kaparsır.ız...
En sonunda, bir yet de, şınıza biri çıkar. Yanıl leri tanır, selâm verir i! den sert ve dik oln.aK* men çıkıp Se“de, yakınında bir y î » şıp oturursunuz. Kiri bakışlau kırgın ama o alınmaK istiyen bir ııcfes M dar sizı^dir. A nların ız w birden, herkesten an'ıyışlı ve derin olduğu 1UTU mak, birşeyler yapmak, W geçmeK, bütün kı madiğiniz adı l»r.ını duygudan kurt-ılmık MK, cebinızoen yavaşça Çikanr, kutuyu, kucağına ko?İrsiniz.
Gözleri istediğiniz gibi o- lur. Ağzı şakaKUnnı aoputitrer;
__A vlar sonra, avıar sonra... Bunu hiç l dilemiyordum, d.ye boşanır. b itti sanıyordum. Seni * * fj başkasıyla görüyordum. “ viştiğinizi söylüvjrlaıdı
__ Seni unutamadım. O*dan kaçtım. Bu <;W her yerde sem aradım, diye cevap verirsiniz...
Onu bekledim. Çelmedi Kahroldı m! Sana burada rastlaınasaydım , aklıma gelmezdin, d em etsin ii- ^
Gözlerindeki damlalar yalanınızı görmesine engel olur lar. Omuz silker:
— 'r ılbaşı İKİ kişilik W* oyundur, dersiniz ••
Anlamaz, elinizi tutfi*. ü“
Sizin içinizden aÇlamak g«lir
/fu U rınptrt* hrtk&hSYobgittnrk'tf/bf/ÜkM frin dfgmhjmtkiçingıyret urfIvııaksıkvtridolm^m cıkm m r
H erkes, her topturbir yol çiım iye çakftr.
i pürüzleri, diken o yoki» yu r
inde iken, yu ıi t ün, kânıdüzeltim
. t * # * * * "tecrübenin W
dfvrf*1
“k)u« î*® I k . * »
y ü k leri >’*'
t ariyet yem na kendine ^ götüren yollara >«n„r; bir örnek vesilesi»
Anlatmava cali»» cak tam bir aklıselim insanlık duygularınınmen iyi harcı diye g
M_ hızının verdiği ku dini göstermesi ile tal bir insanlık duygusuı ğuracağı tehlikeli ma
Bazı topluluklar rin kurbanı olurlar. I gelir. Böyle toplumlı ni bilmez. Ama yine ı fidirler. İşte bu e ıradan, öne arkaya t ra doğru büyük bir Y lar. Onlan durdurmı hızı onlan fırtına gi! lata doğru uçurmak ve daha büyük bir k bir gem vurabilir. Bı devamını sağlamak l ce bazı hallerde, mu elde edilmiş olur. Tt| sükûneti gibi...
Fanatik düşüncele liyorsa, ve hele bu a karşı tatbik edilmek hal alır. Düşünceler, kar; tamamile tufeyl afraşıboş tufeyliler | PV ıklarım bilmezleı°iâer hemcinslerini ı lanu bulabileceklerir evelerine, hatu beş zurunu elde edecekle '«•»öyleleri pek g da muhakkak iş |şteı
Halbuki, ilksel dan kendilerini kurt
'^yada hak ve hür 0«renip bu yolda ç*| ^ y a r ,e nparlakb hakkaktir. Aksi hald f^iket yoluna düşnıj
Ç A Ğ R I Bu gün (8 Haziran Cu
martesi) ö.s. saat 4.30 da Küçük Kaymaklı Püyük- ler İlkokulunda, *ıer iki ilkokulun iştirakiyle tertip edilen gösterileı'c, Ka dınlar Kursunun Dikiş - Nakış Sergisine çocuk ve lileriyle sayın halkımızın teşrifleri saygı ile rica olu nur.Küçük Kaymaklı ilkokul
ları Tertip Hey’ti.
SEYAHAT EDECEKLERE
Otomobilleri ile veya Avrupaya seyahat ede çeklere Trafik Sigorta P°*« lerinin gidecekleri memlek^ lerde muteber olması için
K ut* £ z ° . s aS jü î^ SRİkasi nda yap
Sîr"0* * -ÇÇamaştn
AVKJ mV'
m^ t ay1?
Si-Igorta Acenteliğimiz taraf'”
müddet ' î ,n verildi*'
dan istenilen “GREEN CARD"
' RÜSTEM SİGORTA V- ACENTELlÛl”
Londra Sokağı, Tel: 4334 Lefkoaa.
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞ
»»•sn 1963
Saadet
’ Sar" % A lr 1*4 berafc Sm ur «* 8e.
reljf
t gerek fert olarak gerekse toplum ola- ı gitmeleri her zaman için mukadderdir
ı değiştiği, milletlerin istikrar kazan- ! gayret sarfettiğl bu çağda, böyî* yanılma
id olması hayreti mucib olaylar ol- ştır.
- i ı e>bıs
1o r,ta s m ^ kar I
t * " * » insan. I erkek f
İ e ' n u t 'aka bir ,in b u 'un d Uâu
* VerdS° va°ur, o is
1 ^ ’ ç a m - c a bt:
s <*<>ktan j. f:
as,nın U İI erk«* balkc I
Byl>‘rdi.P* yılın bütün p'nı, bahçeleri ör,en yeni yı.• 'JİVP cilişyja ‘ V H 'i. i daha p'ünürsUnUjiII «nlatm*'Cinde kırmıau hatırlatmak1 cıvı!flıgınızıı it.nda tek ba w r kcıkuluk
niçbir kuşun an istt-uıgi to k ıld r gagala- Burur, avuçla 2- Ccnra, o- rini va gülü-: cerıu anlayı
frınizi sıkıca
Herkes, her toplum kendine muhakkak ki uygun bir yol çizmiye çalışır. Onu bulur; gözden geçirir: a rJdaki pürüzleri, dikenleri temizler ; sonra da onu ka bullenerek o yolda yürümiye başlar. Fakat, acemilik devresinde İken, yani tuttuğu yolu tam olacak Lafet- mjj, bulunmadan, karşısına çıkan engelleri rle v.kmı- ya,’grilikleri düzeltmiye bakar. Eğer bunda muvaffak olamazsa, veya tuttuğu yolun yanlış bir netice ge titreğini önceden tahmin edebilecek bir olgunluğa ekmişse, kendine çeki düzen verir ; daha iyi. daha büyük bir kolaylıkla uygulayabileceğine usullerin, yollan dener. BU ikinci denemede, pürüzlerle karşılaşması birincide olduğu kadar sık değildir. Çünkü iecıübelid ir artık. Bu tecrübe içinde karşıs m vıkan
) güçlükleri yenerek saadet yolunu tutmuş «hır. İşte o n, tecrübenin kıymeti kendiliğinden meydana ış ve insanlar hakiki benliklerini bulmuş say.lır.
B ariyet yeni değerler kazanmıştır artık... Zira insanın kendine yardım etmesi, kendini iyiliğe, doğruluğa götüren yollara yönelmesi, beşeriyet için bir kazançtır ; bir örnek vesilesidir.
Anlatmaya çalıştığımız bütün bu hasletler, ancak tam bir aklıselimin, mantık ölçülerile kavr.aşmış
Oil Meselesi
Fransızcaİngilizceye Bıraktı
YİRMİNCİ ASIRDA İNGİLİZCENİN EHEMMİYETİ YENİ AVRUPA MÜŞTEREK BİR LİSAN MF
KULLANACAKB İR ZAMANIN DİPLOMATİK LİSANI OI.AN FRANSIZCA BUGÜN YERİNİ İNGİLİZCEYE
BIRAKMIŞ BULUNUYOR
SA Y fa: 5
R ü y a l a r ı n D i l i
STRASBURG —17 m em leketten müteşekkil
jAvrupa Konseyinin buradaki m erkezinde vazifeli u /rıan la - rm kanaatince, yeni A vrjpa- nm m üşterek bir lisan kullanması ihtim ali pek azdır. Bugün A vrupada kullcinrpn r>ıuh
|telif lisanların ne vakit sa\ ı ba kım ından azalacakları veya m üşterek b ir lisanüa tculana- cakları tahm in edil rn ivor. E ski A vrupa k ıt’ası yen: siyasi ve İktisadî durum larla karşılaşırken devamlı su n -1 w lisan bolluğu ve karışıklığı içinde kalm akta ve bunun için harca-
Avrupadaki Amerikan mevcudiyeti, günümüzde İngilizceyi dünyanın her tarafında kollanılan ve bilhassa Avrupadc çok mühim ve faydalı addedilen bir lisan haline soknıustur. Fransa Reisicumhuru Charles de Gaulle’ün AvrupalIları bütün Anglo - Sakson ü;f, âdet, düşünce ve hareketlerinden a- yırm ak için sarfettifcı bütün gayretlere rağmen lng lizce ha lâ bütün kıym et ve ehemmiyetini m uhafaza ediyor. O kadar ki, buradaki “Maison de l’Eu- rope (Avrupa Evi’nde)” diplom at ve resmî şahsiyetler, bir-
nılan para ile insan gücü hay- birlerinin lisanım bilmemekten tich"tir lı yekûn tutm aktadır.
Beynelmilel konferanslar ı- çin olsun, resm î ve özel ticare t m üesseseleri için olsun, bin erce ve
re tam Uç lisan konuşulur. Nor veç’in iki millî lisanı vardır: Nynnorsk ve Bokmal O rtaokul talebelerinin iki lisanı da öğrenm esi ve konuşması mecburiyeti var.
Belçika’nın Liege m adencilik şehrine arabasiyle gitm ek istiyen bir yabancı yolda şaşırır kalır, çünkü yol boyunca dikilmiş olan istikam et levhaları ayrı yerlerde ayrı lisanlarda yazılmıştır. Biri Fransızca “Liege,” der, diğerine bakarsınız Flam anca “Luik” der, başka bir istikam et levhasında şehrin adı Almanca “Luet-
ötürü husule gelen güçlükleri bertaraf etm ek için İngilizce konuşurlar. Herhangi b ir hal çaresi bulm ak veya bir konu-
ir yeıde, kar . Yanındaki* veri'-: içinjz- oln.aK, be1”
c geıdiği haı r y?re sıkı-
Kirp.klerj, am a o geri t»ır nefes ka ia ren iz ve ı anlayışlı ıu-»u anlat- npmak, öne cxe kurtula âzım değil) ilm ik ister, ;ça çıkarır, ko< arsınız,
iniz gibi o- ırma aoğru
, ayıar son- leklemiyor- ıır ilerşey
Seni b i^ jrdu.n. Se- ırlaıdı »adım. Önce her yerliye cevap
, Çelmedi! burada
klim a bile siniz— mlaiar ya- engel olur
kişilik bir
tu ta ; , gü-
»lam ak ge
Iİran Cu-4.30 da Püyük- ner iki
yıe ter- er’e, Ka
Dikiş - ocuk ve kımızın rica olu
llkokul-ey’tl.
KLERF
Türkiye ıhat ede ta poliçe ıemleket ı için Si-
tarafın- Jet için
iyi harcı diye gösterilebilecek olan bu kaynaş- verdiği kuvvetle, tatbikat sahasmda ken
dini göstermesi ile tahakkuk edebilir. Aksi halde, hiç-
duygularının bir araya gelm esi ve beşeriye- j ihtiyaç v a r d ^ T v ^ p T İ5m tngilızceyeketleri arasındaki işbirliği ve
I m ünasebet arttıkça, bunların sayıları ve işlerinin de paralel bir şekilde artacağına hiç şüp
bir in san lık duygusuna uymıyan aşırı hareketlerin do he yok Peki bun(Jp iç£ J tehlikeli maceralara boyun eğmek gerekir. şeyler yapılm ıyor mu? Evet.
Lisan meselesi hakk. ı ‘d karşı laşılan zorlukları yenebilmek rraksadiyle kendi kendine yeni b ir cereyan orcaya çıkmış.
topluluklar, hiç te iyi netice vermiyen îıisle- kurbanı olurlar. Bunların arasında fanatik ölçüler
Böyle toplumlann gözü kördür. Nereye gittiği- Ama yine de bön bir inanışla kendilerinden
x. İşte bu em niyet içinde kötü yol’arda dur- öne arkaya bakmadan girdaplara, uçurumla-
büyük bir hızla ilerleyip akıbetlerini bulur- durdurmak kolay değildir. Çünkü kötülük fırtına gibi sarsmış ; bilitımiyen karanlık- uçurmaktadır. Ancak karşı taraftan gelen
büyük bir kuvvetle saldıran tayfunlar onlara vurabilir. Bu da dünyadaki kötü esintilerin
sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Sadece bazı hallerde, muhakkak bir zaman için, sükûnet elde edilmiş olur. Tıpkı bir tayfun sonrasının perişan sükûneti gibi...
Fanatik düşünceler kendini millî meselelerde göste liyorsa, ve hele bu aşırı ölçüler başka bîr topluma karşı tatbik edilmek isteniyorsa, daha tehlikeli bir hal alır. Düşünceler, davranışlar, millî olmaktan çıkar ; tamamile tufeyli bir manzara arzeder. Mensupla
şıboş tufeyliler gibi nereye gideceklerini, ne ya - klannı bilmezler. İnsanlık, her şeyi unutturur.
Diğer hemcinslerini ortadan kaldırmakla, saadet yo - lunıı bulabileceklerine inanırlar. Ve bu şekilde, millîg a y e l e r i n e , h a t t a beşeriyete hizmet etmiş c .'maran hu dan sonra, esare t altında kazurunu elde edeceklerine inanmak gafletinde bulunur lan m em leketler Almanca öğ-
lar. Böyleleri pek geç uyanırlar. Uyandıkları /am anda muhakkak iş işten geçmiştir.
Halbuki, ilksel çağların bu canavar ruhluluğun- dan kendilerini kurtara bilseler, ve her insanın bu dünyada hak ve hürrüyetine saygının ne olduğunu öğrenip bu yolda çalışsalar, bulundukları meırleketi en uyar, en parlak bir seviyeye çıkarabilecekleri muhakkaktır. Aksi halde özledikleri saadet yoîuna değil, fcl&ket yoluna düşman olurlar.
Esas adı S trasbourg olan bu şehrin adı Ren nehrinin karşı kıyısında S trassburg’dur.
Bilhassa Fransa ve Alman- yadaki m ütefekkirler lisanlara
AvrupalIlar b irbirlenyle ko- yabancı tâbirlerin ithalinden laylıkla m uhabere edebilmek ve bahusus “Amerike.nizm”- için evvelemirde birçox engel den şikâyet ediyorlar. Spor ve leri ortadan kaldırm ak mecbu cazdan teknik terim lere varın- riyetindedirler. Lisan mesele- vaya kadar hergün İngilizcesi birçok Avrupa memleketle den Avrupa lisanlarına devam rinde yalnız m illetlerarası bir h surette birçok kelime ilâve
Lisan öğrenm e ve öğretm e cereyanı. Muhtelif m jıılekf-tle- rın eğitim m akam ıan, çoci. k lura, kendi ana lisanlarının ha jrıcınde iki ve h a tt ı üç yabancı lisan öğretm ek için hazırla- jd k la rı plânları t£>t;jtk m evkiine sokm uşlar bile.
A vrupa ne şe k 'l ıe gelişirfu gelişsin, yarın üç ayrı lisana v V ı f liderlerin i< n ..s : \ J e utm ak mecburiyetinde. İlkönce, gayet tabiî, kendi ana lisanlarını konuşacaklar. İkinci lisan olarak muhtem elen İngilizce bilecekler ve üçünc i lisanı da I'ransızca veya İtalyanca veya A lmanca veya İspanyolca teşkil edecek.
Fransızca, Napolyon un Avrupa hegem onyası de'rın-.l' n kalm a bir m iras halinde yalnız Avrupanın değil, fak-u diğeı jkıt’alardaki birçok memleket i n diplom atik lisanı olmuştu. Nazilerin A vrupayı istilâs n-
renm ek m ecburiyetinde kalmıştı.
Amerikanın bugün dünya lideri olması ve harpten sonra ______________________ ____ 1
problem değil, fakat aynı zamanda millî b ir müşkiLât halindedir. Meselâ Belçika’da, Fransızca konuşan W ailon’lar ile Hollanda lisanına jak ın bir lisan kullanan Flam an’lar a ra sında sık sık hâdiseler, çarpış m alar olur. Muh ;lif Flaman şehirlerinde yacıyan Walloon- lar, çocuklarına Fransızca öğ- retilmediği için insan Hakları Avrupa Komisyo ıuna m üracaatla, Belçika Hükümetinden tazm inat talebinde bulunm uşlardır. Öte yandan İtalya’da, Almanca konuşan güney Ti- rol’lüler, İtalyan lisan ve âdet lerinin baskısı altında tu tu ldukları iddiasiyle sık sık ayak lanm akta ve H itler ile Musso- lini arasında yapılan anlaşma gereğince A vusturyadan ayrılıp Italyaya verilen Alto Adi- ge’de hâdise çıkarm aktadırlar.
Ren nehrinin batı kıyısındaki bu tarih î S trasburg şehri Almanya ile Fransa atasında üç kere el değiştirm iştir. S tras burg sakinleri vatanperver Fransızlar olmakla heraber A lm anca konuşm ayı tercih eder ler. Fakat hepsi Fransızcayı da mükemmelen bilir.
İsviçre’de, Fransızca, İta lyanca ve Almanca olmak üze-
edilmektedir. Bu cereyan karşısında m ütefekkir ve bilginle rin de neticede boyun eğmele ri ve millî lûgatlenne yabancı tâb ir ve kelimelerin ilâvesini kabul etmeleri beklenm ektedir.
Lisan neselesi ve yabancı tâbirlerin kullanılması problemini bir m isâl zikrederek biraz daha açıklıyabm . Alman- yanın Yüksek M üttefik Komis yonunda b ir aralık İngiliz as- k e$ valisi Gçneral S;r Brian Robertson, firari askerler hakkında konuşurken “Fransız u- sulü izin alm ışlar” demiş. Fran sız tercüm an, kullanılan tâb iri anlam adığından bocalamış. Bunun üzerine Fransız Yüksek Komiseri Andre Franrois Pon- cet, tercüm enin o kısmını “Ingiliz usulü izin alm ışlar” şeklinde düzeltivermiş.
Netice itibariyle, Avrupada m üşterek bir lisanın vakın gelecekte kullanılmıyacağı ve lisan meselesini halletm ek ama- ciyle birçok mem leketin başta İngilizce olmak üzere birden fazla lisan öğrenm ek mecburiyetinde kalacağı anlaşılm aktadır.
Baftan Emine Ali:Rüyanızın yorum u : Mühim
bir şahıs tarafından yardım gö receksiniz. Bir işiniz düzelecek. Elinize mal veya para geçecek. Belkj bir piyango çıkacak, belki de m irasa kı'nacaksınız. Ardından ha! ;f bir sıkın tınız olacak, fakat k ıs ı sürecektir bu.Mağusadan A. 1.:
Rüyanızın yorum u Y atarken beyaz veya yeşil renk gör meği n iyet ettiğinizi söylüyor sunuz. Demek ki İFtihaneye yatmışsınız. Derenin iuyu ma vi miydi, yeşil miydi yazm amışsınız. Elinizde beyaz maka ra, beyaz yün örgü olduğunu söylediğinize göre demek ki arzuladığınız beyaz rengi görmüşsünüz. Yeşili belki görmediniz. Demek l i n iyetiniz b ir kısım olacak, uir kısmı da olmayacak. Yeşil rengi de gör müşseniz tam amen o l* .ak demektir.Lefkoşa’dan Oğuz Ahmet:
Rüyanızın yorum u . Y akında bir gönül m acerasına başla manız ihtimali var. Fakat bu gelip geçici olacak. Aydoğan’dan Ramadan Mus tafa;
Rüyanızın yorum u • İstekle rinizin olacağı anlam ınadır rü yanız.
Y O R U M L A R
ALÜMİNYUMRüyada, alüm inyum dan ya
pılmış m utfak takım ları veya kabları görmek, aile saadetin izin artacağına işarettir.Başka b ir tâbire {töre, büyüklerinizin sözlerini dinlemeniz
icap ediyor* ancak bu şekilde yükselebilirsiniz dem ektir. ALEV
Rüyanızda alev görürseniz, işleriniz önce ters gidecek, fakat gayretleriniz sayesinde sonradan düzelecek, feraha kavuşacak rahatlıyacausınız demektir.
Barbaros H ayrettin Paşa, rü yasında Andrea Ooria’nın kadırgalarının alev alev yandığını görm üştü. Ertesi sabah baş lıyan Preveze Savaşı pek zorlu geçmiş, rüzgâr t i le bir ara ters istikam etten eserek Bar- barosu müşkül vaz /e t te bırak mıştı. Fakat, sonradan her şey düzelmiş, büyük fedakârlıklar ve kahram anlıklar «ayesinde Doria yenilmiş, donanması ha kikaten alevler içi id e kalm ıştı.ALAY
Rüyanızda askerlerin alay halinde geçit resmi yaptık larını görürseniz, yüksek bir şa hıs size yardım edecek demek tir. A layın içinde buıanursa- ınız, ticarî işlerinizde biraz za- !rar etm eniz ihtim ali vaı. Düğün alayı görürseniz, işleriniz de büyük kazançıar bağlıyacaksınız.ALIN
Rüyada alnınızı parlak veya iyi b ir halde görürseniz, m esleğinizde yükseleceksiniz, bü yük adam olacaksınız dem ektir. A lında yara görmek üzüntüye, siyahlık görm ek başkalarının iftirasına uğram ak ih timaline, alnın maden v^ya taş gibi sertleşm iş olduğunu görmek, sizi çekem iyenlerden fena muamele göreceğinize işarettir.
[APARTMAN
Rüyada döşeli bir apartm an veya ev görm ek zenginliğe işa rettir. K endi evinizi görürseniz saadet, sıhhat, para kazan ma şansı, m esut b ir evlenme, çocuk sahibi olmak m ânasına gelir. Para sıkıntısı çeken bir kimse böyle b ir rüya görürse talihinin artık açıldığı, yakında refaha ve paraya kavuşaca ğı m üjdeleniyor demektir. ANNE
Ecnebi tâbircilere göre, rü yanızda annenizin sesini du yarsanız sevinçli bir la b e r a- lacaksınız; annenize m ektup yazarsanız âm irlerinizden tak d ir göreceksiniz; annenizin si ze çocukluğundaki pibi bak tığını görürseniz, sıhhatiniz dü zelecek, uzun öm ürlü olacaksınız; annenize fena muamele ederseniz, günah işliyorsunuz; annenizi ölmüş görürseniz, se vineceksiniz dem ektir. ANORMAL
Rüyada anorm al bir kimse görmek, yakında sevinçli bir haber alacağınıza işarettir. Şa jyet b ir deli üzerinize hücum j ederse üzüntülü bir haber ala caksınız veya tehlikeli b ir hâdise ile karşılaşacaksınız, ih tiyatlı olun dem ektir.
Bazı tâbircilere göre, rüyada ahm ak veya n n o rn s l bir kim se görm ek, düşm anlarınızın size zara r verecek bir harekette bulunm ayı düşündükleri ih tar ediliyor m ânasına ge lir. Ecnebi tâbircilere göre, rü yada anorm al b ir kimseyi gör-
jmek, onunla karşılaşm ak veya konuşm ak, talihsizlik, üzüntü işaretidir.
A JA N S TÜRKHaziran Sayısı Çıktı
Dış Olaylar Edebiyat,
Dergisi, iç Ve Sanat,Devlet Tiyatrosunda Revii
Ankara ■ Ajans ■ Tiirk P K 1091 Kıbrıs - Çardak Yayınevi Lefkoşa
BİN AH DİNLE
Kutu Kutu KutuKUTU işlerinizi LITO FIPOĞRAFtK bas
kılı 2 - 3 - 4 renk baskılı yalnız ve yalnız TE- ZEL MATBAASI’nda — TEZEL KUTU FAB-RİKASI’nda yaptırabilirsiniz. Gömlek, Potin, Sabuntozu,yemek tuzu, diş macunu, Kravat iç çamaşırları ve daha aklınıza ne gelirse istenilen hacim ve şekilde yaptırabilirsiniz
AYRICA 5 — 6 renkli etiketler, matbaa işleri ve benzerlerini en makul fiatlarla yapmaktayız.
TEZEL MATBAASI TEZEL KUTU FABRİKASI
80 A Ankara Caddesi TEL: 2961 LİMASOL
- T > ^ - T K S n i l |zlu «G u N EŞ » notası içiniz
Bazan bir yokuşu netes ne fese çıkanlar, az so»na aynı yokuştan aşağıya, kör bir i- fade ile iniyorlardı. Her so- kazın her evin kanısında asılan küçük, renk renk bayrak lar çoğalmıştı. Baza;, b ir e- vin içinden, havayı yırtan b ir çığlık duyuluyor sonra sokağı derin b ir sessizlik kap lıyordu.
Hamza bey K onstantin Forum una varınca af im yukarıya çevirip çevirnıem tkte te reddüt etti. Y ukarıdan aşağıya kalabalık b ir D eni/ci kafilesi geliyordu. Avazları çıktı ğı kadar haykır.yorlar, ellerindeki kılıçları bu j ü k bir coşkunluk içinde *ıava boşluğuna çalarak b ağ .rıyo rla rd ı:
__Gazamız m übarek bad!.G azamız m übarek bad!,
A ralarında tüyü bitmemiş genç T ürklerin Oe bulunduğu bir kafile bu Kalabalıktan ayrılarak S o fi/a limanına doğru koşm ağa başladılar. Sofiya sarayının henıtn yanı başında m ermer cephesi ile lim ana bakan büyük bir Bizans evi görünür gö ünmez
Rağıp Şevki YEŞİM
I
kafilede bağırışnnılar oldu :— İşte, işte burası:.. H a
vuzlu falcının evi huıası Yoldaşlar koşun bi/ırn olacak !..
Pos bıyıklı bir kalyoncu :— Ben dem ed::n tii size ?
Kalyondaki kâfir forsa iyi belletmiş bize '. İşte burası ! İçi m ücevher dola bu binanın !.. Üzerinde de bayrak di kilmemiş daha !... d iye bağırmağa başladı.
Hamza bey, dizaıısta geçirdiği yıllar içince b:ı “Havuzlu falcı” yı «ilildi. Jan Hillas adlı bir BizanslInın to runuydu bu adaıi... ı.oskoca m erm er bir havuzun suyuna gözlerini dikerek fala bakardı. Zengin, çok zenginui. Lu- kas N otaras kadar zengin bir adamdı Saray yavrusu gibi, bu koskoca binada bir im paratorun refahı içinde yaşardı
Leventler kafilesi kapıya dayandıkları s ıra la hı beklem edikleri bir şey le karşılaş tılar : Birdenbire mermer cep
heli binanın pencerelerinden b ir kaç Bizanslı söründü ve aşağıya taç yağdum ağa başladılar. En az otuz denizciden ibaret olan kalabalık acı haykırışlarla, küfürlerle d a rmadağınık oktyla'. Bir iki levent kafalarından aiuıkları yaralarla kanlar irinde yerle re yuvarlandılar. Ö tekiler :
— Bre hay kahpe çölleri!. Bre mel’un kâfirler !. diye ba ğ ırarak açıldılar. İçlerinden kır saçlı bir kalyoncr. kılıcı ile evin arkasını göstererek b a ğ ırd ı;
— Bre çevirin etrafım! Bre taş toplayın ! Osman, zenbilli Hoca Halife, M urtaza. hazır olun siz! Biz k£Erleri taşa tu tarken siz kapıyı kıracaksı nız.
Hamza bey bu heyecanlı m anzaraya dalmış, neticeyi bekliyordu. Türklerin konuşm alarından hiç bir şey anlıya mıyan BizanslıUr bu dört dev yapılı deniz ;inin birden kapıya koşup om uzlan jle ha
hini boyalı kapıyı k ı.m ağa çalıştıklarını görünce pencereden uzanıp yine taş yağdır m ak istediler. Fakat göründükleri anda b ir taş yaşmu- runa tu tuldular, ir is i acı fe ryatlar kopartarak odanın içine kaçtı. Ötekiler de korku i le çekildiler.
Kuvvetli omuz darbeleri ni hayet kana tlan açtı İşte o anda, taş yağdıran leventlerin hiddetten kudurm uş b ir halde ve yıldırım gibi hızla koşm ağa başladıkları görüldü. Bir solukta hepsi birden i çeriye girdiler v*- m eıuıvenle re saldırdılar. Hamza bey i- çinden : “Tam arı, dedi, içer- dekilerin işi b i tki ! Üstelik çok da kızdırıldılar. Cezaları ağır o laca k !”
Az sonra açık elan pencerelerden birine doğru geri ge ri gelm ekte olan Bizanslınm ihtim al kam ını deşen bir k ılıç darbesinden dolayı acı bir çığlık kopararak aşağıya uçtuğu görüldü. N hnvcr içeri
den kapıya çıkan genç bir levent kapının kenarına küçük mavi bir bayrak astı.
Hamza bey 'Savaş kanunu bütün şehirde hükm ünü y ü rü tü y o r!. diye dükündü iş te burası da şimdi içeriye giren Türk deniz ;ilerinin ma lı... Sivil halk tan askere k a rşı gelenlerin cezalın ı yine bu kanun tayin etm iş : Ölüm...
Atını bu m erm er cepheli büyük evin önünden sürüp bir kiliseyi ve bir seki ham amı geçen Hamza bey. az son ra kapıları ardına kadar açılmış bulunan Sofiya lim anındaki kadırgaları ?örc?';.
Bütün gem iler bomboştu. İçinde ne kadar -^vent varsa hepsi birden karaya çıkm ışlardı. Ne b u rç la rla ne kulelerde, ne de ardına kadar a- çık kapılarda Mr tek canlı mahlûk vardı.
Hamza bey b o a la rd a hiçbir şey görem eyince, Şişman Zoi’den ayrıldığı dakikadan beri aklından çık’np.van Tori
Tefrika N.o 41
Forum una dönmeği daha uygun buldu. Lima.nn ağzındak i geniş sahadan atını çevirdi ve yokuş yuka.ı çıkmağa başladı.
iren buralarda ne aııyordu Nereye kaçm ak istem işti? Bil diği b ir yer, b ir ev mı, b ir in san mı vardı ? A ;aba şu Bizans evlerinden birinde miy d i?
Tori forum una çıkan sokaklardan geçercen hep sa ğındaki ve solun lak i evlere bakıyordu. B ura!arda henüz bayraklar görüImCıyarou. ka- lşn,G irit işi perdelerle örtülü pencerelerden dışarısını ko llayan bir çok gö derin m evcu t olduğuna inanıyoıau.
Bazen bu perdelerden biri hafifçe oynuyor ve arkasındaki Bizanslı, sokağa bir yeniçerinin girdiği ıi içudek ile re heyecanla hansr veriyordu.
Bu ağır yürüvi'sle nihayet Tori Forum una ç'kınca, Ham
Devamı var.
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
Sayfa 6
Yenicaminin Kaya FutbolcusuFe vzi Adanır
İngiliz Okulu Tiirk Atletleriyle Konuşmalar:Zafer N iyazi
Röportaj: AH Ömer YAKS — Kısaca hayatınızı
anlatır mısınız?C — 1945 de Lârnaka’
da doğdum. İlkokul tahsi lime Baf’ta başlayıp Lefkoşa Haydarpaşa il’- okulundan mezun oldum. Halen 1. O’lunun son sınıfın dayım.
S— Atlpfizme nerede
ne zaman ve kimin teşvi- yapılan kiyle başladınız?
C — İngiliz Okulunun üçüncü sınıfında Mr Bro- vvn’un teşvikiyle başladım
S — Atletizmin hangi brançında çalışıyorsunuz?
C — 100 yarda koşuyor ve dis katıyorum.
S — Bu yıl aldığınız en iyi derece
C — 100 yardayı 10.5 saniyede koştum.
S — Atletizmden başka hangi sopr branşına merakisiniz?
C — Okulun futbol takımında üç seneden beri oynamaktayım.
S — Sahaya indiğiniz zaman ne hissedersiniz?
C — Oldukça hevecan lamrım. (yanımızdaki iki arkadaşına dönerek; seyirciler arasında arkadaşlarım Şener ve Zübeyr o- lunca cesaret alarak takı- î
mimin galip gelmesi için çalışırım.
S — 100 yardada en korktuğunuz rakibiniz j kimdir?
C — (gülerek) kendime rakip göremiyorum
S — En fazla heyecanlandığınız müsabaka hangisidir?
C — İngiliz okuıunda
guruplar arası100 yardada birinci f;eldi ğim koşu
S. — Okulu bitrdikten sonra, atletizme devam e- ve isabetli şutları vardır.
öporUj : Soner NidaiFevzi’ye, Yenicaminin
aya futbolcusu dememi-1 zin sebebi sapsağlam bir vücuda sahip olmasından dır. Okadar ki kendisine faul yapan karşı tıraf o- yuncusu düşer yere Bunu bildikleri için de faul yapmamıya başlarlar Fevziye.
Fevzi saha ortasında çok rahat futbol oynar. Soğukkanlıdır. Çok sert
decek misiniz?C — HayırS — Gelecek yıl okulu
nuzun derecesi ne olabilir?
C — Bu seneki gibi şildi İngiliz okulu alacaktır.
S — Hangi atletleri tak dir ediyorsunuz?
C — (Herhalde şana ma hiyetinde olacak) kendimi.
S — Okulu bitirdikten sonra ne yapmayı düşünü yorsunuz?
C — Yüksek tahsil için Amerika’ya gitmeyi.
S — Hangi kulübü tutu yorsunuz?
C — 1962 — 63 Yusuf jKaptan kupası şamoiyonu Y.A.K.
S — Elinize bol miktar da para geçse ne yaparsınız?
C — YAK külüne bir bi na bir de futbol sahası yaptırırım.
S — Kendi kendinize sorup cevap vermek istediğiniz soru var mı?
Atletizmde iyi ne
Bu bakımdan ön çizgide oynadığında gol şansı çok tur. Nitekim geçen sezon, lig’in ikinci devresinde, Doğanda oynayıp Yenica- miye dört gol attığı unutulmaz.
Fevziye sorduğumuz so rular ve aldığımız cevap- ler aşağıdadır :
1 - Futbola ne zaman ve nerede başladınız?
Futbola doğduğum semt olan Yenicarı>de Ji- sans çıkardım.
2 — Kimin teşviki ile
BUGÜNKÜMAÇLAR
Saat 4.30 daTaksim Sahasında
Gönyeli — Pergama *
İstanbul’da,K. Paşa — G.Birliği
F. Bahçe — H. Tepeİzmir’de,
K. Yaka — Altay İzmirsopr — Beşiktaş
tice almamın sebebini sorar ve sahaya indiğimde rakibimden korkmamanın olduğunu söylerim.
4 - Yenicamiden ayrılmanızın sebebi neydi?
Yenicamiyi hersevden fazla seviyorum. Fakat be ni kader herşeyimden faz la sevdiğim bu kulüpten ayrılmağa mecbur ediyor-
ya’ya kafa ile attığım golü hiç unutamayacağım. En fazla heyecan duyduğum maç ise Limasol’da kulübüme 4 gol attığım maçtır.
7 • Türkiye’de hangi ta !mı tutuyorsunuz?
Kara Kartalların hayranıyım.
8 - Hangi futboıculan beğeniyorsunuz?
Güven, Necmi, Birol
DEVRİM, 8 Haziran 1963 KIBRIS RADYOSU Sayfa: 1 den kalan
ırayacaklarını şimdiden söyll. yebiliriz. Çünkü, Radyonun Türkçe Yayın Şubesinin hazır,
ladığı program dan hiçbir, tah. rik edici değildir. Milli gun ., rimizj ulusum uza yaraşan bil-
i yük bir vekarla kutlamaktayu ■ Şimdiye kadar aşırı herhangi bir konuşm a veya prı mız olm amıştır. Tarih pı lannda bile sadece, tarihi katlerin nezih bir şekii tılm asından öteye geçil tir.
Eğer hava bulandtnlrnıisteniyorsa ve bunda samiı seler, önce, Radyonun Rm Şubesinde yayınlanan ve
du. 1960 - 6i ders yılında <BJK)- Suad (GS)* Leftermezun olmuştum. 6 ay ka <FB)' Klbns’tan ise futbodar işsiz kaldım Bu za- ,u futbo] diye oynıyan herman zarfında ilk olarak futbolcuyu takdir ederim. romanlardanÇTSB’den transfer teklifi Sevdiğim futbolcu Enver- (ahrikkâr vg ^
dir.9 - Kıbrıs Türk FutboluI
ihakkında düşünceleriniz?Kıbrıs futbolu düşük fa
jkat ilerisi için ümit verici dir. Bunda da bütün vazi jfe antrenörlere düşüyor.Halkın desteği ikinci plân da geliyor.
almıştım. Bunun üzerine Çetinkaya’ya kayıd olmak istemiştim, kayıd oldum- da. Fakat Yenicam.yi u - nutamıyordum. Bunun ü- zerine tekrar külübüme döndüm. Bu defa küçük yaştan beri bana teklifte bulunan DTB’liğinin teklifini kardeşimi kırmamak için kabul ettim ve 1960- 61 sezonunun ikinci devresinin DTB ğinde dım.
5. Hemen arkasına ekle
10 - Beğendiğiniz antre nör?
Takımda disiplin kuran cvna- ı b e r antrenör bence beğe-
jnilmeğe lâyıktır. Oğuz Ka rayeli ve Halil özyazıcı'-
#85Yenicamiye girdiniz?
Küçük yaştan beri kardeşimin kulübü olan DTB ne sempatim vardı fakat Yenicaminin Siyah - Beyaz renklere kavuşmasiy le YAK’lı oldum, bunda Tansu ve Azmi’nin rolü büyüktü.
3 - İlk resmi maçınızı ki me karşı yaptınız?
İlk resmi maçımı 1957- 58 sezonunda Çetınkaya’ ya karşı solbek ol.irak yaptım. Bu maçta heyeca mm büyüktü. Gerek kü - çük olmam gerekse Çetin kaya’mn kuvvetli bi rta- kım olması beni şaşatıyor
dim. Dönüşünüz nasıl ol- y1 takdir ederim.du? Yenicamiden avnlma- 11 ' Başka bir diyeceği
niz var mı ?mın bana tesir etmesi ve DTB’liğimin bana vaadet tiği işi bulmaması üzerine pek sevdiğim külübüme döndüm. Burda D l B idarecilerini düşürmek istemiyorum. Ellerinden gele ni yapmışlardı, fakat arzu ettiğimişi bana bulamamışlardı. Bunun üzerine çok sevdiğim kulübümün bana iş temin etmesi üze rine tekrar YAK’a döndüm.
6. Unutmadığınız gol ve en fazla heyecanlandığınız maç?
1960 - 61 sezonunun bi rinci devresinde Çe.inka-
Futbolumuzun ilerleme sini arzu eden şahısların başında gelmekteyim. Fa kat bugün bu ilerlemeye engel olan bazı sebepler vardır. Bunları her halde bizden büyükleri düşün-
kin b ir şekilde dil uzatan I di program larını kaldırs'Ve bir toplum un kendi duyguları içinde sessiz gı bir güne müdahale < ler.
GENÇLİK GÜCÜ ÜYELERİNE
10 Haziran, 1963 tesi gecesi saat 20.30 kulübümüz lokalinde yapılacak olan hasbü.al top lantısına sayın üyelerimizin iştiraki özlenir.
Konu : Kulübümüzü ilgilendiren çeşitli meseleler.
müştür ve düşünüyorlar. Bunun için bana bırşey düşmez. Ayrıca Devrim gazetesinin bana poster - miş olduğu yakın alâkaya teşekkürü bir borç sayarım.
J ı ı i Bir
Anketimize dit Kuponlarınız En Geç Saat 7 ye Kadar idaremize Varmalıdır.A d re s : DEVRİM Anket Servisi
©
P .K . 363 Lefkoşa
FER A H Serinletici içkiler FabrikasıKİMYAGERLE İŞLEYEN TEK FABRİKADIR KİMYAGER NECDET OKTEKİN
Baharlı ŞEK ER PO RTAKALI Suyu ServisteFERAH “ SPEC IAL ”
©
KALİTELİ İÇKİLER VE UCUZ FİYATLA* BÜYÜKLER 400 ve KÜÇÜKLER 285 mils
TALAT AYDEMİR
Y ayırı s;
d ül,„nın a u r u î - - - M a m a k Muhabere Oku
Ankara 8
2Q_21 Mayısolayliduruşmasına
Turizm Polisi d ü n b is ye b is ik le t sü rücü le ri ile olarak bir tebliğ y a y ın h tır. Enformasyon D a ir e s i tisiyle yayınlanan te b l i f {grencilerin ve b is ik le tl i Ledra, Onasagoras so k a g Ginıe Caddesi ve A ta tü r k
ıdan geçerken y a n : gitmemelerini r ic a e tm iş
Tebliğde ay rıca , k a ld ı r m üzerlerine b is ik le t v e engeller konm asın ın y a s ; duğu da önem le h a t ı r l a t
Selçiidtrj
///,ALAMETİ FARİKA
Biralı Şeker Portakal suyu taklitlerinden sakınınız
NOT :
t’azaı gün Lefkoşa’da bedelsiz olarak dağıtılacak olan buzlandırılmış Biralı Portakal suyundan sîzler de tadınız.
f iş le r i B a k a n lığ ın d a ™ fe Belçika a r a s ın d a ( ™ l»r Hava S e rv is le r i a ^ 11 imzalanmıştır,
« a şm a y ı, K ıb rıs C u
fiuîJtJnetiadlna Dıı^Piros Kipriam
adına !'îika Büyükelçi,' C ina,a
H î ? nde' »M *
Ç a r e s iHanlı» ; ° Nos' D|5'Ş
.... £ s s :
B A Şıra s
ı / r
Büyük şişelerde 2 kadeh biralı meşrubat ve 4 şeker portakalı suyu vardır
Küçük şişelerde bir kadehin fazla biralı meşruhat ve 2 Şeker Portakalı suyu vardır.
FERAH SERİNLETİCİ İÇKİLER FABRİKASI L İ M A S O L
!JÖ . | aı'a GtVk
f e | J ı Î ! S >
H Î S n inak ba‘, n S * s .
i: M, “Ofeı
H;
5 ^ !
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR