6
Ma* ‘*AN Nedir i 1 ,en kaia„ m‘ydini2o rrı | 16 henıen d e ^ J canı% | an ıram iler Umacı nedir? uPka. ^ 1 1 yıer şimdi .i I YIL : 1 SAYI 48 ----- 1- SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU İDARE MECİDİYE SOKAK 11-13 TEL: 2824 BASIMEVİ GİRNE YOLU LEFKOŞE TEL: 73838 12 Haziran 1963 Çarşamba HERGiiN SAYFA pyor vardır |i ne dev d ü k çe> mânaij ^ kendisin* H f ceğını sezdj | ar H>™z d ı J n bir şeydir. I u >ük yapabilir | im eder, Si% korkusu baz, a d a r kuvvetli. endisi gibi bit aklına bile ge. bir yaratık ıj,. ayalinde onu. bancadan n** rhoştan ne kî- lir. Yangından fetinden kot. vermek icap n bile cinler rkan, onlantı an an kimse- korkuyu yen- lidir. Bu gibi M mantıkların- nlardır. le, korku in- rl eşmiş garip ıdan küçük iri için değil- catler yüzün- ^ şe y değildi! dağı uçukla- dili tutulan, eğine inen- aşbakanı Dinlemeyen Kır al Londraya Gidecek : mam Karamanlis Yunanistan’daki Yabancı Muhabirler Biiyiik Bir Kabine Buhranı Çıkacağını Haber Vermektedirler.' Atina, (özel): Yunan Başbakanı Karaman- la, diln akşam istifa etmiştir. Bu istifa Yunan Kralı ve Kra- liçesinin önümüzdeki ay zar- fında İngiltere’ye yapacakları ziyaretle ilgilidir. Bilindiği gi- bi Başbakan, Kral ve Kraliçe- yi bu ziyaretten vazgeçirmek veya ziyareti tehir ettirmek için gayretlerde bulunmuştu. İNGİLTERE GARANTİ VERDİ Diğer taraftan Kral ile Kra liçenin İngiltere’ye gitmek i- çin kat’i karar vermeleri ve orada bulundukları müddet zarfında herhangi bir hadise çıkmıyacağı hakkında İngiliz Hükümeti tarafından verilen gaıantiyi kabul etmeleri üze- rine Başbakan Kara.vanlis’in istifadan başka çıkar yol bu- lunmadığı anlaşılmaktadır. Baş bakan istifasından sonra der- hal seçimlere gidilmesini iste- miştir. Liberal Muhalefet gazetesi |TO VIMA’mn bildirdiğine gö- re, Kral Pavlo, Başbakan’la müzakereleri sırasında, ona, Kraliçe Elizabeth’den, bu res- mî ziyaretle ilgili şahsî bir mektup aldığını söylemiştir. Buckingham Sarayındaki bir sözcü, bahsedilen bu mek tupla ilgili herhangi bir beyan dan kaçınmıştır. YALANLANAN HABER Dün, gerek Hükümet, gerek se Yunan Kraliyet sözcüsü, VRADINI gazetesinde Prens Konstantin’in, babası Kral Pavlo’nun verdiği özel mesaj- la birlikte, Londra’ya gidece- ği ile ilgili haberini yalanla- mışlardır. SÖZÜNÜ GEÇİREMEDİ 56 yaşında bulunan Kara- manlis, 1955 yılından beri Baş bakanlık vazifesini ifa etmek- teydi. İstifasının ilânından bi raz önce, Başbakan üçüncü de fa olarak Kral Pavlo ile görüş mUş, fakat tavsiyelerini kabul ettirememiştir. Hatırlanacağı gibi, bundan bir müddet önce, Prenses A- leksandra’nın düğününde ha- zır bulunmak için Londra’ya giden Kraliçe Frederika, orada nahoş hadiselerle karşılaşmış ve aleyhinde tezahürat yapıl- mıştı. Buradaki siyasi çevrelerin ka naatine göre, Yunanistan’da şiddetli bir kabine buhranı baş gösterecektir. Bazı çevreler Karamanlis’in politik hayattan da çekileceğini ifade etmekte dirler. Yabancı muhabirlerin bildir diklerine göre, Karamanlis bir süreden beri istifa etmeyi dü- şünmekteydi. Bilhassa son çı- kan karışıklıklar yüzünden Karamanlis’in istifası beklen- mekteydi. Yalnız Karamanlis, istifasını büyük bir ustalıkla sunmasını bildi. Karamanlis is tifasını Kralla arasındaki an- laşmazlık olrak göstermektey se de esas sebeb, Yunanistan daki son karışıklıklardır Kızılayın 100. Yıldönümünde, Gürsel ve İnönü'nün millete mesajı LÜĞÜ NDEN İSÜ SaM halku-Jj d i n î öğüt ' üzere H tarihinde a a t 10.30 K o f ünye) ı (Anglisi , k o köyle ecektir. 20 21 Mayıs Suçluları Dün Yine Suçsuzluklarını ifadeye Çalıştılar 1 Ankara — Türkiyenin bütün jll ve İlçelerinde dün, Türkiye j Kızılay Derneğinin 95. kuruluş | yıldönümü kutlanılmaktadır. | Cumhurbaşkanı Cemal Gür- Isle, Kızılayın kuruluşunun 95. ve Kızılaycılığm 100. yılı mü- nasebetiyle Türkiye ve dünya Imilletlerine hitaben bir mesaj yazmıştır. Gürsel Kızılaylığı et raflı bir şekilde izah ederek sözlerine söyle son vermiştir. “Bütün vatandaşlarım, Kızılay hizmetine bizzat katılmaya ve bu derneğe üye olmaya davet ediyorum. Bugünden itibaren her yıl sonuna kadar sürecek olan Kızılaycılık 100. yıl çalış- malarını açarken Kızılhaç’ın kurucusu Heuri Dunant’ı ve Kı zılayımızın Kurucuesu Dr. Ab- dullah Bey’i şükran ve takdirle anıyoruz. Siz vatandaşlarım da muhabbetle selâmlarım”. j Diğer taraftan Başbakan İs- ilamakta ve hisaraltlarını de- met İnönü’de ayni mealde bir vamlı surette kontorol etmek- mesaj yayınlamıştır. Polis Lefkoşe’li Serseriler Peşinde Bir müddetten beri Lefkoşe- nin hisaraltı mevkilerinde, sa- bahın erken saatlerine kadar içki alemleri tertiplenmekte- dir. Yapılan bu içki alemlerin- de esrar ve haşiş te kullanıl- maktadır. Hisaraltllrını emniyetli bir yer olarak seçen bu serserilere karşı polis, sıkı bir mücadele açmış bulunuyor. öğrenildiğine göre bu konu- da vazifeliler siyil polisler şüp heli gömdükleri şahıslan yaka- Feribot Seferleri Buay başlıyacak Ankara 11 (Basın - Yayın) . Kıbns’la Türkiye arasında fe- ribot seferlerinin önümüzdeki aylarda başlaması için ilgili Bakanlık temsilcilerinin yap- tıkları toplantılarda önemli ka- rarlar alınmış, Kıbrıs’a giden Türk yolcularının döviz alma mecburiyetinin kaldırılması i- çin ilgili makamlarca harekete geçilmiştir. tedirler. 20 - 21 ıvıuyıs nauibeıen ııuu.iiunıarıntıan ıud unun uuıujması Okulu'ndaki 1 Numaralı Örfi İdare Mahkemesinde devam e maznunlardan üçünü hakimin bazı suallerini cevaplandırır ) ^ Ankara 11 (Basın - Yayın) : Bugün (dün) Mamak Muhabe- re Okulu’nda 20-21 Mayıs o- na dun de Mamak Muhabere dilrniştir. Yukarıdaki resim, ken tesbit edilmektedir. r DENKTAŞ Bugün Meclis Başkanı Klerides’ e cevap Verecek Türk Liderleri dün bir top- lantı yaparak, Temsilciler Mec lisi Başkanı Klerides'in geçen günkü beyanatını müzakere et mişlerdir. Türk Cemaat MeC'i si Başkanı Rauf Raif Denktaş' ın, Cumhurbaşkan Muavini Dr. Fazıl Küçük’le yaptığı dün kü istişarelerden sonra, bugün , Klerides’in beyanatına cevap j teşkil eden bir beyanat yayın lanması beklenmektedir. layları sanıkalnnın duruşması na saat 09.00’dan itibaren de- vam edilmiş ve Reis tarafın- dan oturumun açılması üzeri- ne, sanık Talât Aydemir’in ve kili ve müdafii avukat Muzaf- fer Akça söz.istiyerek sanıkla rın serbestisi prensibine aykı- rı hareket edildiği ve bu duru mun Anayasa’ya uygun olma- dığını iddia etmişse de, Duruş ma Hakimi tarafından Askerî Muhakeme usûl kanununun 206. maddesi ile müdafaa mü- essesesinin askerî mahkeme- lerde ne şekilde işleyeceği tes bit edilerek, bunun doğrudan doğruya Adlî Amirlik makamı ile ilgili bir talep olduğu ve sanık Talât Aydemir’in halen birden fazla avukatla temsil edilmiş olması keyfiyetinin, bu iddiaların varit ve kabule işayan olmadığına bir delil teş- kil ettiğini beyan etmesi üze'i ne Avukatın mezkûr talebin- den rücu ettiği görülmüştür. Sanık avukatının bu talebine verilen bu cevabı mütekip sa nıklann sorgusuna başlamij ve bugün, harekâta vurucu kuvvet olarak fiilen katılan Tank Okulu ile ilgili sanıklar- dan Mehmet Gül, Zeki Celep, Ergin Osmanağaoğlu, İzzet Şe ner, Yaşar Korkut, Yüksel E- ral, Özkan Tansal, Erol Aydın, [Ferit Kelecek, Metin Turgan ve Celâl Oğuz’un ifadeleri tes bit edilmiştir. ö.s. saat 13.30’da başlıyan duruşma reis tarafından açıl- mış ve sanıklann sorgularına devamla, Zırhlı Birlikler Oku- lu subaylarından Savaş Kilim- ci, Erol Akkıvılcım, Alâaddin Açan, Yüksel Akar, Yiğit Er- dem, Agâh Gürer, Tuncay Ye ner, Günay Tanju, Ayçan Ün- lü, Erbil Yücelten, Erkan Mer soin, Haşan Kıran, Cemil Da- ğüstün, Duran Uzun, Güven Küçükaksu, Erhan Dağıstanlı ve Zeki Yılmaz’ın ifadeleri tes bit edilmiştir. Sanuıklar sorgularında hadi seye ne şekilde kanştıklannı izah ve beyan etmişler ve du- ruşmaya 12.6.1963 günü de- vam edilmek üzere saat 17.00’ de son verilmiştir. Sağır çocuKiar org çatmasını öğreniyor — New—York’da- ki Lexington Okulunda, sağır çocuklara, elektronik bir org vasıtasıyle ses ve ritm öğretilmektedir. Sağır çocuklar, bu e lektronık orgun tuşlarına ba-sarken adeta çıkan sesi duym akta ve müzik ile beraber şarkı söyleyip tempo tutmaktadır lar. Adaya 500 İngiliz Turist Geliyor Ticaret ve Endüstri Bakanlı- ğına verilen bilgiye göre, 24 Haziran tarihinde sabah saat 8 de Mağusa limanına uğrayacak olan “Andes” vapuru ile bjr günlük ziyaret için Adaya 500 'İngiliz turisti gelecektir. Turistler iki kafileye ayrıla- cak, birinci kafile Salâmis ve Ay Varnava ’yı ziyaret ettik- ten sonra saat ll’de Maraş’ın alış veriş merkezine avdet ede cek ve müteakiben Lala Mus- tafa Paşa Camii ile Othello ku leşini ziyaret için surlar dahi- lindeki Mağusa kasabasına gi- decektir. İkinci kafile, Lefkonuk tari- ki ile Girneye gidecek, Dome Otelinde istirahat ve deniz ban yosunu müteakip otelde öğle yemeğini alacaktır. Yemekten sonra Balapayıs’a gidecek olan kafile, Kıbrıs Müzesini ziyaret için Lefkoşaya gelecek ve ikin di çayını Lidra Palas Otelinde aldıktan sonra Mağusa’ya av- det edeceklerdir. YAĞMUR AĞAÇLARI ilâve Roman Yarınki Sayımızda Verilecek. Türkiyede3Bakan Daha dün istifa etti Ankara 11 (Basın - Yayın): Cumhuriyetçi Köylü Mil- let Partisi Başkan Vekili Ha- şan Dinçer, bugün, İkinci Ko- alisyon Hükümetinin Cumhu- riyetçi Köylü Millet Partisi Ka nadında vazife alan Adalet Başkanı Profesör Abdülhak ke mal Yörük, Ticaret Bakanı Prof. Muhlis Ete ve Basın Ya- yın ve Turizm Bakanı Celâl Tevfik Karasapan'ın görevin- den istifa ettiklerini açıklamış- tır. En kritik bir devrede mes’u- liyet yüklenmiş olan arkadaşla ARTİST — Londradaher yaşta küçük çocuklar için okulları vardır. Bu okullar, haftada bir kere, sumarte- *1 «abahları faaliyet gösterir. Fotoğraf, bu tip okulların bi- rine devam eden 6 yaşında afacan bir kızı, merak sardığı tamamlamağa uğraşırken gösteriyor. "GÜVEN,, Güveneceğiniz Sigortadır. Dakikanın getirdiğini yıl getirmezmiş. Neden siz de malınızı, canınızı ve çocuklarınızın İstikbalini “GÜVEN* Türk Anonim Sigorta Şirketinde garanti altına almalısınız. Umumî Acentlik: Lefkoşa Türk Bankası Ltd., Lefkoşa. Tel : 74474. I rının, kendilerine emanet edil miş olan bu çok önemli hizmet j leri, büyük bir feragat ve feda kârlık şuuru içinde başarı ile ifa ettiklerini belirten Dinçer, Bakanların aynlışlarının sade- ce demokratik nizamın icapla- rından olan nöbet değiştirme imkânlarını hazırlamak düşün- cesinden doğduğunu ifade et- miştir. Haşan Dinçer, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin yeni e- kibi ile Koalisyondaki vazifesi ni yapmaya devam edeceğini söylemiştir. öteyandan açık bulunan U- laştırma Bakanlığına Kastamo- nu Milletvekili İhsan Şeref Du ra’nın, Milli Eğitim Bakanlığı- na da Dr. İbrahim öktem’in tayin edildiklerini bildirmekte- dir. da ne diye kendilerini incecikelbiselerle sokaklara atmışlar? Çünkü bir kaç dakika sonra başlıyacak büyük bif müzik fe stivaline iştirak edecekler ! İkisi de 8 yaşındadır. Sağdakinin ismi Barbara, soldakinin Patri ca. Ingilterede Wimledon bale okuluna devam ediyorlar. Prufuma Olayı Bugün Mecliste LONDRA — Mr. Harold Macm’ illan ve kabinesinin bugün bir toplantı yaparak, Profumo meselesini müzakere etmesi beklenmekte dir. Müzakerelerde, bu dâvayı emniyet yönünde ele almış o- lan Beş hukukçu Lord Dilhor- ne’un raporunun inceleneceği bildirilmekterir. Başkan, geçen gün, Lord Di- lhome’un Profumo davasını in celemesini istediğini açıklamış diktan sonra almıştır. Bugün yapılacak kabine top lantısının önemli bir mahiyet arzettiği, bununla beraber, Başbakanın bugün resmî bir zi yaret maksadıyle İngiltere’ye gitmesi beklenen Hindistan Cumhurbaşkanı Radhakishnan ın karşılaması zaruretinden dolayı, toplantının uzun sürmi yeceği anlaşılmaktadır. Önümüzdeki hafta yapılma- sı beklenen başka bir kabine tır. Mr. Macmillan bu kararın, 'toplantısının daha önemli ola- John Profumo’nun Parlâmen- 'cağı ve dramatik sonuçların toda valan sövlediöini açıkla- alınacağı ilâve edilmektedir. KABİNEYt SARSTI — İngiliz Savunma Bakanının istifasına sebep olan kızıl saçlı dilber model 22 yaşındaki Christine Ke eller MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

Ma*‘*AN

Nedir i1 ,en kaia„m‘ydini2o rrı |

16 henıen d e ^ J

canı% |an

ıram ilerUmacı

nedir? uPka.

^ 11 yıer şimdi .i I

YIL : 1 SAYI 48 ----- 1-

SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU

İDAREMECİDİYE

SOKAK 11-13 TEL: 2824

BASIMEVİGİRNE YOLU

LEFKOŞE TEL: 73838

12Haziran

1963Çarşamba

HERGiiN

S A Y F Apyor

vardır| i ne dev

dükçe> mânaij^ kendisin* H

f ceğını sezdj |

a r H>™z d ı J n b ir şeydir. Iu >ük yapabilir |

im eder, Si% korkusu baz,

adar kuvvetli.endisi gibi bit aklına bile ge. b ir yaratık ıj,. ayalinde onu. bancadan n** rhoştan ne kî- lir. Yangından fetinden kot. vermek icap

n bile cinler rkan, onlantı anan kimse-

korkuyu yen­lidir. Bu gibi

M mantıkların- nlardır. le, korku in- rl eşmiş garip ıdan küçük iri için değil- catler yüzün- ^ şey değildi! dağı uçukla- dili tutulan, eğine inen-

aşbakanı Dinlemeyen Kır al Londraya Gidecek: m a m — —

Karamanlis Yunanistan’daki Yabancı Muhabirler Biiyiik Bir Kabine Buhranı Çıkacağını Haber Vermektedirler.'

Atina, (ö z e l) :Yunan Başbakanı K aram an­

la, diln akşam istifa etm iştir. Bu istifa Yunan Kralı ve K ra­liçesinin önüm üzdeki ay za r­fında İngiltere’ye yapacakları ziyaretle ilgilidir. Bilindiği g i­bi Başbakan, Kral ve K raliçe­yi bu ziyaretten vazgeçirm ek veya ziyareti teh ir ettirm ek için gayretlerde bulunm uştu.

İNGİLTERE GARANTİ VERDİ

Diğer ta ra ftan Kral ile Kra liçenin İngiltere’ye gitm ek i- çin k a t’i k a ra r verm eleri ve o rada bulundukları m üddet zarfında herhangi b ir hadise çıkm ıyacağı hakkında İngiliz Hüküm eti ta rafından verilen gaıan tiy i kabul etm eleri üze­rine B aşbakan K ara.vanlis’in istifadan başka çıkar yol bu ­lunm adığı anlaşılm aktadır. Baş bakan istifasından sonra der­hal seçim lere gidilmesini is te ­m iştir.

Liberal M uhalefet gazetesi |TO VIMA’mn bildirdiğine gö­re, Kral Pavlo, Başbakan’la

m üzakereleri sırasında, ona, Kraliçe E lizabeth’den, bu res­mî ziyaretle ilgili şahsî bir m ektup aldığını söylemiştir.

Buckingham Sarayındaki b ir sözcü, bahsedilen bu mek tupla ilgili herhangi b ir beyan dan kaçınm ıştır.

YALANLANAN HABER Dün, gerek Hükümet, gerek

se Yunan K raliyet sözcüsü, VRADINI gazetesinde Prens K onstantin’in, babası Kral Pavlo’nun verdiği özel m esaj­la birlikte, Londra’ya gidece­ği ile ilgili haberini yalanla­mışlardır.

SÖZÜNÜ GEÇİREMEDİ 56 yaşında bulunan K ara­

manlis, 1955 yılından beri Baş bakanlık vazifesini ifa etm ek­teydi. İstifasının ilânından bi raz önce, Başbakan üçüncü de fa olarak Kral Pavlo ile görüş mUş, fakat tavsiyelerini kabul ettirem em iştir.

Hatırlanacağı gibi, bundan bir m üddet önce, Prenses A- leksandra’nın düğününde ha­zır bulunm ak için Londra’ya giden Kraliçe Frederika, orada nahoş hadiselerle karşılaşmış

ve aleyhinde tezahürat yapıl­mıştı.Buradaki siyasi çevrelerin ka naatine göre, Y unanistan’da şiddetli b ir kabine buhranı baş gösterecektir. Bazı çevreler Karam anlis’in politik hayattan da çekileceğini ifade etm ekte dirler.

Yabancı m uhabirlerin bildir diklerine göre, Karam anlis bir süreden beri istifa etm eyi dü ­şünmekteydi. Bilhassa son çı­

kan karışıklıklar yüzünden Karam anlis’in istifası beklen­mekteydi. Yalnız Karamanlis,

is tifasın ı büyük bir ustalıkla sunm asını bildi. Karam anlis is tifasını Kralla arasındaki an­

laşmazlık olrak gösterm ektey se de esas sebeb, Y unanistan daki son karışıklıklardır

Kızılayın 100. Yıldönümünde, Gürsel ve İnönü'nün millete mesajı

LÜĞÜ NDEN

İSÜ S a M h a lk u -J j

d in î öğüt ' ü z e r e H tarih inde a a t 10.30 K o f ünye) ı (Anglisi , ko köyle ecek tir.

20 • 21 Mayıs Suçluları Dün Yine

Suçsuzluklarını ifadeye Çalıştılar

1 A nkara — Türkiyenin bütün jll ve İlçelerinde dün, Türkiye j Kızılay Derneğinin 95. kuruluş | yıldönümü kutlanılm aktadır.| Cum hurbaşkanı Cemal Gür- Isle, Kızılayın kuruluşunun 95. ve Kızılaycılığm 100. yılı m ü­

nasebetiy le Türkiye ve dünya I milletlerine hitaben b ir mesaj yazmıştır. Gürsel Kızılaylığı et raflı b ir şekilde izah ederek sözlerine söyle son verm iştir.“Bütün vatandaşlarım , Kızılay hizm etine bizzat katılm aya ve bu derneğe üye olm aya davet ediyorum. Bugünden itibaren her yıl sonuna kadar sürecek olan Kızılaycılık 100. yıl çalış­malarını açarken Kızılhaç’ın kurucusu Heuri D unant’ı ve Kı zılayımızın Kurucuesu Dr. Ab­dullah Bey’i şükran ve takdirle anıyoruz. Siz vatandaşlarım da muhabbetle selâmlarım” . j

Diğer taraftan Başbakan İs- ilam akta ve hisaraltlarını de­m et İnönü’de ayni mealde bir vamlı surette kontorol etmek- mesaj yayınlamıştır.

Polis Lefkoşe’ liSerserilerPeşindeBir m üddetten beri Lefkoşe-

nin hisaraltı mevkilerinde, sa­bahın erken saatlerine kadar içki alemleri tertiplenm ekte­dir. Yapılan bu içki alem lerin­de esra r ve haşiş te kullanıl­m aktadır.

H isaraltllrını em niyetli b ir yer olarak seçen bu serserilere karşı polis, sıkı b ir mücadele açmış bulunuyor.

öğrenildiğine göre bu konu­da vazifeliler siyil polisler şüp heli gömdükleri şah ıslan yaka-

Feribot Seferleri Buay başlıyacak

A nkara 11 (Basın - Yayın) . K ıbns’la Türkiye arasında fe­ribot seferlerinin önümüzdeki aylarda başlam ası için ilgili Bakanlık tem silcilerinin yap­tıkları toplantılarda önemli ka­rarlar alınmış, Kıbrıs’a giden Türk yolcularının döviz alma mecburiyetinin kaldırılm ası i- çin ilgili m akam larca harekete geçilmiştir.

tedirler.

20 - 21 ıvıuyıs n a u i b e ı e n ııuu.iiunıarıntıan ıud unun u u ı u j m a s ı

Okulu'ndaki 1 N um aralı Örfi İdare M ahkem esinde devam e maznunlardan üçünü hakim in bazı suallerini cevaplandırır

) ^ Ankara 11 (Basın - Yayın) :Bugün (dün) Mamak M uhabe­re Okulu’nda 2 0 - 2 1 Mayıs o-

na dun de Mamak Muhabere dilrniştir. Yukarıdaki resim,

ken tesbit edilmektedir.

rDENKTAŞ Bugün Meclis Başkanı Klerides’ e cevap Verecek

Türk Liderleri dün bir top­lantı yaparak, Tem silciler Mec lisi Başkanı K lerides'in geçen günkü beyanatını m üzakere et mişlerdir. Türk Cem aat MeC'i si Başkanı Rauf Raif D enktaş' ın, Cum hurbaşkan Muavini Dr. Fazıl K üçük’le yaptığı dün kü istişarelerden sonra, bugün , Klerides’in beyanatına cevap j teşkil eden bir beyanat yayın lanması beklenm ektedir.

layları sanıkalnnın duruşm ası na saa t 09.00’dan itibaren de­vam edilmiş ve Reis ta rafın ­dan oturum un açılması üzeri­ne, san ık T alât A ydem ir’in ve kili ve m üdafii avukat M uzaf­fer Akça söz.istiyerek sanıkla rın serbestisi prensibine ayk ı­rı hareket edildiği ve bu duru m un A nayasa’ya uygun olm a­dığını iddia etm işse de, D uruş ma Hakimi tarafından Askerî M uhakeme usûl kanununun 206. maddesi ile m üdafaa mü- essesesinin askerî m ahkem e­lerde ne şekilde işleyeceği tes b it edilerek, bunun doğrudan doğruya Adlî Amirlik makamı ile ilgili b ir talep olduğu ve sanık T alât Aydem ir’in halen birden fazla avukatla temsil edilmiş olm ası keyfiyetinin, bu iddiaların varit ve kabule

işayan olm adığına b ir delil te ş­kil ettiğini beyan etm esi üze 'i

ne Avukatın m ezkûr talebin­den rücu ettiği görülmüştür. Sanık avukatının bu talebine verilen bu cevabı m ütekip sa nık lann sorgusuna başlam ij ve bugün, harekâta vurucu kuvvet olarak fiilen katılan Tank Okulu ile ilgili sanıklar­dan M ehmet Gül, Zeki Celep, Ergin Osmanağaoğlu, İzzet Şe ner, Y aşar Korkut, Yüksel E- ral, Özkan Tansal, Erol Aydın,

[Ferit Kelecek, Metin Turgan ve Celâl Oğuz’un ifadeleri tes bit edilmiştir.

ö .s. saat 13.30’da başlıyan duruşm a reis tarafından açıl­mış ve sanık lann sorgularına devamla, Zırhlı Birlikler O ku­lu subaylarından Savaş Kilim­ci, Erol Akkıvılcım, Alâaddin Açan, Yüksel Akar, Yiğit E r­dem, Agâh G ürer, Tuncay Ye ner, Günay Tanju, Ayçan Ün­lü, Erbil Yücelten, Erkan Mer soin, Haşan Kıran, Cemil Da- ğüstün, D uran Uzun, Güven K üçükaksu, Erhan Dağıstanlı ve Zeki Yılmaz’ın ifadeleri tes b it edilmiştir.

Sanuıklar sorgularında hadi seye ne şekilde kanştık lann ı izah ve beyan etm işler ve du­ruşm aya 12.6.1963 günü de­vam edilmek üzere saa t 17.00’ de son verilm iştir.

Sağır çocuKiar org çatm asını öğreniyor — New— York’da- ki Lexington Okulunda, sağ ır çocuklara, elektronik bir org vasıtasıyle ses ve ritm öğretilm ektedir. Sağır çocuklar, bu e lektronık orgun tuşlarına ba-sarken adeta çıkan sesi duym akta ve müzik ile beraber şarkı söyleyip tempo tu tm aktadır lar.

Adaya 500 İngiliz Turist Geliyor

Ticaret ve Endüstri Bakanlı­ğına verilen bilgiye göre, 24 H aziran tarihinde sabah saa t 8 de Mağusa limanına uğrayacak olan “Andes” vapuru ile bjr günlük ziyaret için Adaya 500

'İngiliz tu risti gelecektir.Turistler iki kafileye ayrıla­

cak, birinci kafile Salâmis ve Ay Varnava ’yı z iyaret e ttik ­ten sonra saat l l ’de M araş’ın

alış veriş m erkezine avdet ede cek ve müteakiben Lala M us­tafa Paşa Camii ile O thello ku leşini z iyaret için surlar dah i­lindeki Mağusa kasabasına gi­decektir.

İkinci kafile, Lefkonuk ta ri­ki ile Girneye gidecek, Dome Otelinde is tirah a t ve deniz ban yosunu m üteakip otelde öğle yemeğini alacaktır. Yemekten sonra Balapayıs’a gidecek olan kafile, Kıbrıs Müzesini ziyaret için Lefkoşaya gelecek ve ikin di çayını Lidra Palas Otelinde aldıktan sonra M ağusa’ya av­det edeceklerdir.

YAĞMUR AĞAÇLARI ilâve Roman

Yarınki Sayımızda Verilecek.

Türkiyede3Bakan Daha dün istifa etti

A nkara 11 (Basın - Yayın):Cumhuriyetçi Köylü Mil­

let Partisi Başkan Vekili H a­şan Dinçer, bugün, İkinci Ko­alisyon Hükümetinin Cum hu­riyetçi Köylü Millet Partisi Ka nadında vazife alan Adalet Başkanı Profesör Abdülhak ke

mal Yörük, T icaret Bakanı Prof. Muhlis Ete ve Basın Ya­yın ve Turizm Bakanı Celâl Tevfik Karasapan'ın görevin­den istifa ettiklerini açıklam ış­tır.

En kritik b ir devrede mes’u- liyet yüklenmiş olan arkadaşla

ARTİST — L ondradaher yaşta küçük çocuklar için okulları vardır. Bu okullar, haftada b ir kere, sum arte-

*1 «abahları faaliyet gösterir. Fotoğraf, bu tip okulların bi­rine devam eden 6 yaşında a facan bir kızı, m erak sardığı

tam am lam ağa uğraşırken gösteriyor.

"G Ü V E N ,,Güveneceğiniz Sigortadır.

Dakikanın getirdiğini yıl getirmezmiş. Neden siz de malınızı, canınızı ve çocuklarınızın İstikbalini “GÜVEN* Türk Anonim Sigorta Şirketinde

garanti altına almalısınız.Umumî Acentlik:

Lefkoşa Türk Bankası Ltd., Lefkoşa.Tel : 74474. I

rının, kendilerine em anet edil miş olan bu çok önemli hizm et j leri, büyük b ir feragat ve feda kârlık şuuru içinde başarı ile ifa ettiklerini belirten Dinçer, Bakanların aynlışlarının sade­ce dem okratik nizamın icapla­rından olan nöbet değiştirm e im kânlarını hazırlam ak düşün­cesinden doğduğunu ifade e t­miştir.

Haşan Dinçer, Cumhuriyetçi Köylü M illet Partisinin yeni e- kibi ile Koalisyondaki vazifesi ni yapm aya devam edeceğini söylemiştir.

ö teyandan açık bulunan U- laştırm a Bakanlığına K astam o­nu Milletvekili İhsan Şeref Du ra’nın, Milli Eğitim Bakanlığı­na da Dr. İbrahim ö k tem ’in tayin edildiklerini bildirm ekte­dir.

da ne diye kendilerini incecikelbiselerle sokaklara atm ışlar? Çünkü bir kaç dakika sonra başlıyacak büyük bif müzik fe stivaline iştirak edecekler ! İk isi de 8 yaşındadır. Sağdakinin ism i Barbara, soldakinin Patri ca. Ingilterede W imledon bale okuluna devam ediyorlar.

Prufuma Olayı Bugün MeclisteLONDRA —

Mr. H arold Macm’illan ve kabinesinin bugün bir toplantı yaparak, Profumo meselesini m üzakere etm esi beklenm ekte dir. M üzakerelerde, bu dâvayı em niyet yönünde ele alm ış o- lan Beş hukukçu Lord Dilhor- ne’un raporunun inceleneceği bildirilm ekterir.

Başkan, geçen gün, Lord Di- lhom e’un Profumo davasını in celemesini istediğini açıklamış

diktan sonra alm ıştır.Bugün yapılacak kabine top

lantısının önemli b ir m ahiyet arzettiğ i, bununla beraber, Başbakanın bugün resm î b ir zi yare t m aksadıyle İngiltere’ye gitm esi beklenen Hindistan Cum hurbaşkanı Radhakishnan ın karşılam ası zaruretinden dolayı, toplantının uzun sürm i yeceği anlaşılm aktadır.

Önümüzdeki hafta yapılm a­sı beklenen başka b ir kabine

tır. Mr. Macmillan bu kararın , 'toplantısın ın daha önemli ola- John Profum o’nun Parlâm en- 'cağı ve dram atik sonuçların toda valan sövlediöini açıkla- alınacağı ilâve edilmektedir.

KABİNEYt SARSTI — İngiliz Savunma Bakanının istifasına sebep olan kızıl saçlı dilber m odel 22 yaşındaki C hristine Ke eller

MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

Page 2: YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

Sayfa 2 DEVRİM , 12 HAZİRAN 1063

ı-.-»-ınry-rw.mjn_

Bir Garip Açıklama

25 Ocak sabahı... Türk çehrelerde ge ne korkunç bir üzüntü, sonsuz bir İs­tırap belirmiş. Halk bilyük bir heyecan içinde, herkes birbiriyle dertleşiyor. M enfur tecavüzün bunaltısı İçinde ka­lan T ürk Toplumu, bu gaddarca teca­vüze kamı dişlerini biliyor ama, gene de iradesini kaybetm iyor, olgunluğu­nu her türlü hareketlerini, davranışla- riyle ispatlıyor.

Ceddimin Büyük Kahramanı, eşsiz askeri B ayraktar’ın kutsal türbesine gene tecavüz edilmiş. Ü züntü büyük, fakat bu üzüntüyü bir yenisi, daha da artırıyor; daha da kuvvetlendiriyor: Üç T ürk genci silahlı olarak B ayraktar ya kınlarında tevkif edildi. A rabalarında yerli yapısı bom balar bulundu.

Bu iddiayı başta Rum iktidarının so rumlu şahsiyetleri v e Rumca gazeteler ileri sürerek, olayı gene bize yüklem e­ğe yelteniyorlar. Toplum olarak sükû­tu m uhafaza ediyoruz, olgunluğumuzu bir kere daha ispatlıyoruz. Çünkü d a ­vamızdan eminiz. Türk olan ellerin ku t sal B ay rak ta rın türbesine tecavüz ede çekleri asla aklımızın b ir köşesinden bile geçmemektedir. Kendimizi bildiği miz gibi, bu gerçeği de biliyoruz. Bun­dan eminiz, en küçük bir şüphemiz da­hi yok.

F akat Rum yönünden gelen iddialar okadar artıyor, okadar tahrik şeklini alıyor ki, başta Cum hurbaşkanı Y ar­dımcısı Eksetâns Dr. Fzıl K üçük ol­m ak üzere, Türk basını harekete geçi­yor, bu işin aydınlatılm asını, gerçeğin açıklanmasını istiyor. Ses yok, taşın ses vermediği gibi, Rum iktidarının ileri gelen şahsiyetleri hep bir ağızdan susuyorlar. Susm akta haklıdırlar, çün­kü gerçeklere dayanm ıyan beyanlarda bulunm uşlar, genel efkâr üzerinde bir istifham yaratm ağa çalışm ışlardır. Ger çeği itiraf ederlerse, geri dönmek zo­runda kalacaklardır. Bunu da yapam ı­yorlar.

A radan günler geçiyor, Cum hurbaş­kanı Yardımcılığı konu üzerinden ay­

rılmıyor, meselenin içyüzünün açıklan masını istiyor, ısrar ediyor. Nihayet a- radan beş ay gibi uzun bir zaman geç­tikten sonra, Polis bir açıklama yayın lıyor ve 25 Ocak akşamı B ayraktar Türbesi yakınında yakalandıkları açık lanan Türklerin arabalarında bulunan dem ir parçalarının yerli yapısı bomba parçaları olmadığı duyuruluyor. Fakat aradan beş ay geçiyor.. Niçin böyle bir açıklam anın yapılması için beş ay gi­bi bir zam ana ihtiyaç duyuluyor? Bir dem ir parçasının, bomba parçası olup olmadığını açıklam ak için beş ay bek­lemek mİ gerek? O halde nasıl oluyor da olaydan birkaç gün sonra, bu de­mir parçalarının yerli yapısı bomba parçaları olduğu kolayca açıklanabili­yor?

İşte bu m em leketteki idare ve bu idareyi yürütm ek istiyenlerin siyase­ti budur. Gelişigüzel açıklam alar yap­m ak, gelişigüzel genel efkâr üzerinde istifham yaratm ak. Fakat geç de olsa kendi uydurduklarını kendileri doğrult m ak yoluna gitm ektedirler.

Biz bu konuyu tek rar ele alırken, T ürk toplumu için çok daha önemil o- lan m ütecavizler meselesi olduğunu söylemek isteriz. Polis teşkilâtı bugü­ne kadar kutsal B ayraktar’ın tü rbesi­ne tecavüz edenleri meydana çıkara­mamış, adalete teslim edememiştir. A- rad ın bukadar uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Polisin halâ daha ha rekete geçmemesi, halâ daha m üteca­vizleri yakalayamaması, bu mem leket­teki âsayiş durum unu gösterm ek bakı­mından yeterlidir sanırız.

Biz herşeyden önce m em lekette hu­zu r ve sükûn istiyoruz. Bu huzur ve sükûn da ancak âsayişin berkem âl ol- masiyle kabildir. Yoksa bir takım ne idiğü belirsiz insanların bu kabil hare­ketlerine göz yum ulur ve suçlular mey dana çıkarılmazsa, bu mem leket yaşan m az bir hal alır ve birbirini takibeden göçler sonucu, elle tu tu lu r, gözle gö­rü lü r bir şekilde boşalır.

Şeyh Köye Geliyor

v-

Nur yüzlü, tatlı dilli, pamuk elli şeyh, her yıl Uç aylarda lok­ma zamanı Kıbrısa gelir. Kent­lerdeki köprü başlarını bir dola­şıp müritlerini, İhvanlarını gör­dükten sonra, köprü başı duru­munda olan köylere haber salı­nır:

“Şeyh efendi köyümüze geli­yor!”

Bu salık Üzerine köydeki baş İhvan, bütün gücü ile tadllyctn geçer. İhvanlarına gerekli tailma tı verir, uyarmaları yapaı. Bu >- rada:

“Göreyim »izi, köyümüzü şeyh efendimizin yanında mahcup dü­şürmeyin’’ der.

Nur yüzlü, tatlı dilil, pamuk elli şeyh elinde a s is i , ardında birkaç adamı ile ayaklanmış, Haç iı seferlerine gönüllü toplayan keşişleri gibi köye girer, baş ih­vanın evine doğru İlerler. <Bu a- rada köydeki müritleri, İhvanla­rı Şeyh efendinin pamuk elleri­ne sarılıp, öpmek için önüne çı­karlar. Fakat Şeyh efendi alışkın ustaca bir devinişie elini çeker, öptürmez! Bu Şeyhin başlıca ö- zelliklerinden biridir.'

Baş ihvan - ki çokluk kadınlar dır - evinden Şeyh efendiye k o­nuk odasını gösterir. Şeyh efen­di yorgun olduğu için, namaz vaktine değin uyur, dinlenir. Na maz vakti gelince Şeyh adamla­rı ile birlikte köyün cam isine g i­der. Cami kadınlarla doludur. Er keklerin birkaç kişi oluşu, köy­de şeyhi tutanların tümünün ka­dınlar olduğunu anlatmaya ye­ter. Şeyh olgun kişidir. Bunun için kadınlara:

“Erkekleriniz nerde?” demeye gereksinme duymaz.

Köy kadınları bütün bir yıl ca m iye gitmezler. Camiye gitmek için, şeyhin köye gelmesini bek­lerler. Şeyhin vaizlik ettiği köy camisi; şeyhin köyde kaldığı sü rece ( 3 - 4 gün) beş vakit dolar. Kadınların çocuk çocuğu ile ca­

m iye gidişleri, kişiye, kadınlara beleş gösterilen sinema geceleri­ni hatırlatır.

Şeyh efendi köyde bulunduğu geceler camiden sonra baş ihva­nın evine gider. Orda toplanan bütün ihvanlara öğütler verir.Eski Peygamberlerden töz açar, erişilm ez güçlerini, kutsal davra nışlarım, unutulmaz sözlerini an­latır, anlatır.. Bu arada ihvanlar bir bir Şeyhin yanına yaklaşa­rak cemaat yararına, hayır işine cami, okul yapımı l«ine vermlye kıyamadıkları paralarını, fitre o- larak gönüllerinden kopa kopa Şeyh efendinin pamuk ellerine tut ederleri geyh efendi alışık ustaca 'bir devinme ile paralan alır, cepler. Duasını okur..

Gene özdeş İhvanlar Şeyhin huzuruna fitre vermeye çıkma­dan önce birliklerinde geürdlkle gulışı) ri yağ, hellim, bal, bulguT, tarha na, mercimek, fasulye, nohut, bakla gibi yiyecekleri, U r fcap, bir torba içinde Şeyh efendiye ve rilmek üzere baş İhvana teslim ederler! İhvanlar içinde Şeyh «- fendiye giysiler, cüppeler, dike­rek armağan edenler de bulunur!

K öyde kaldığı Uç - dört gün İçinde Şeyh efendi, bu yıl Haece gideceklere özel bir ilgi gösterir,'Onlarla bir bir konuşur. Pasa- portlarını ellerinden alır. Bütün yol, otel, yem e, içme, delil para­larını toplar. Hacı adayları ana­larına babalarına bir iki tanığın yanında vermeye kıyamadıkları 130 - 150 lira tutarındaki bir pa­rayı Şeyh efendiye seve seve se­netsiz sepetsiz vermekte bir i kınca görmezler. Şeyh, sakat o- lan, topal olan, hacı adayların dan, 20 - 30 lira daha-fazla yol parası almaya da, özellikle dik­kat eder!

Şeyh köyden ayrılırken hacı adaylarına hacce gitme gününü, buluşma yerini söyler...

Böylece Şeyh Kıbrıs'taki bü­tün köprü başlarını bir bir dola­

şıp İhvanlarının fitrelerini, hedi­yelerini aldıktan sonra - Şeyh ve rilen hediyeleri ağır olduğu İçin Kıbrıs’ta aatar, para yapar - bu­luşma yerine gelir. Aklara bürün m üş hacı adaylarını ardına taka­rak kendilerini Hacce ulaştıracak taşıta girer.

Adaylar, hacı olarak Haçtan dönerken Şeyh «fendiye bir kez daha uğrayıp, kendileri için yap tığı bunca emekten dolayı karşı­lığını vermekten kendilerini ala­mazlar. Şeyhe para olarak veri­len bu karşılığa “Sadaka" deniri

NOT : atimi -köylerde din «ergisi, okul vergisi, belediye ver gisi, su vergisi, yol vergisi gibi vergilerin toplanmasında çekilen güçlükler, adının “Sadaka" olma yışındandır.(Gelecek yazı : Tespihlilerin ^Ço-

Kutlu ADALI

TÜRK TİCARET REHBERİ

Kıbrıs Tiirk Ticaretininilk rehberi ve Tünkçe4ngi iizce olarak hazırlanmak- ta olan Ticaret rehberinin ihtiva edeceği konular ge rek adada ve gerekse de­niz aşın memleketlerde rağbet göreceğine şüphe yoktur.

Binaenaleyh şimdiye kadar luzumlu bilgiyi Oda miza vermiyenler Rehbe­re isimlerinin girmesi iğin Kıbrıs Türk Ticaret Odası 5 Ankara Caddesi, Lefko- şa adresine 30 Haziran­dan evvel lütfen müraca­atları saygı ile rica olu­nur.

YAKUTÜMİT DENİZ

SABAH YAYINI ;

06.29 Açılış vc program06.30 Sabah m elodileri07.00 H aber bülteni07.15 N esrin Sipahiden

şarkılar07.40 .Çeşitli m üzik08.15 O yun havalan08.30 K apanış.

ÖĞLE YAYINI :

11.59 Açılış ve program12.00 T ürküler ve oyun hava­

lan12.30 F ilm lerden melodiler13.00 G ül Batu’dan şarkılar 13.25 A ra müziği13.30 H aber bülteni 13*45 K apanış.

AKŞAM YAYINI t

16.59 Açılış ve program17.00 Riza R it’ten şarkılar17.30 Lâtin A m erikadan

m elodileri18.00 Erkekler Topluluğunun

program ı18.30 Çigan müziği18.45 K oka K ola program ı19.00 K adın saati

49.-10 Belliye A ksoydan şarkılar 19 J 0 H aber bülteni 1945 LAnitis program ı20.00 G ecenin ses yıldızı:20.15 A yîâ Büyükatam an’dan

şarkılar20.30 Temsil saati: Y anlışlık21.00 Vals ve tangolar 21.28 A lâeddin Y avaşça'dan

şarkılar22.00 H aber bülteni22 .15 O peralardan seçmeler23.00 K apanış.

19.30 Açılış

19.32 Cangıl Kraliçesi (Şina)

19.59 O. H enry T iyatrosu

20.26 Desilu T iyatrosu

21.16 A ralık

21.22 Playhouse 90 “ Lone W om an”

A M ERİK A N IN SESİ PR O G R A M L A R I

HAZİRAN, 1963 Ot'NLÜK YAYIM î18.30 - 19.00 16,19,31*41,49m.

kısa, 238 o rta dalga.Y A Y IM IN TE K R A R I s J O J - 20.00 19,31 m etre kısa

dalga.PA ZA R : H aberler - Basın

D erlem esi - A m erika’da Ü niversitesi H ayatı.

PA ZARTESİ : H aberler -Rad- yo m ecmuası .1) Spor H aberleri. 2) M ülakat veya röporta j.

S A H : H aberler - H aber Y o­rum u - T an m Program ı

ÇARŞAM BA : H aberler - İn- gilizce D ersleri.

PERŞEM BE : H aberler - H a­ber Y orum u -Panoram a

C t M A : H aberler - H aber Y o rum u - Sanat Dünyası

C U M A R TE Sİ : H aberler - 1- lerelyen ilim - H aftanın Olayları

»

BULMACA1 2 3 4 5 6 7 fi 9

1 D O □ □ ■ □ □ □ □2 □ □ □ □ ■ □ D D D

34 d d o o o d i o ö s p i D D D i n D D e D i p ' T i n n n7 D D D İ D I D D O8 D D İ D D D D D D f> D D D D D D D D * Soldan SağaSoldan Sağa

Yukarıdan Aşağıya : Vukandan Aşağıya s İnkâr edilmeyen son;

Dışarıya çıkık 2. Hollanda ya bizden gitti; Bir içki ne vi 3. Ül; DTrK;Z 4. Bir ka­

dın adı; Tersi evcil bir hayvan 5. Türk Hava Yol lan; Gövde 6. Güzel Sa­natlar; A; İlk harf atılırsa ağabeyi 7. Altından geçi­len; S; BAN 8. IK; Bölüm 9. Bir çiçek (Kbns’a adını veren)

İ T D ü n k ü B u l m a c a n ı n

1. Büyük; Ulu 2. İner; Asil 3. Yeten; az 4 Üren­di ak 5. Neden 6. Kel; un 7. Usa; ama 8. Liza; imar 9. U1 (u); Kumar

Bulunduğum yerden ben görünmüyor, fakat gelenleri tabak gibi görebiliyordum “Kedi K ulüp”ün “Kuyruklu Y ıldızlar”ı alabildiğine coş­muş, dağı taşı inletiyorlardı. İnsan gözüyle görmese, ra ­hatça bunları profesyonel ya bancı b ir caz orkestrası zan­nedebilirdi.

Cebimden, Jale’nin verdi­ği resmi çıkarıp dikkatle bir kere daha baktım . Çünkü, şimdiye kadar bu herifle yüz yüze hiç karşılaşm ış değil­dim. Kaldı ki, onun da bura­ya kabak gibi geleceğini dü şünm ek biraz saçma olurdu. Herhalde siyah gözlük taka­cak, bıyığını filân kesecekti Çünkü, bütün İstanbul zabı­tasının kendisini aradığını bilmemesine imkân yoktu.

Biramı yudum larken düşü nüyor, yine de hiçbir karara yaram ıyordum.

Öbür tarafta gençler, çıl­gınlar gibi eğleniyorlardı. On ların yerinde ve yaşında ol­m ak için, seve seve b ir kolu­mu verebilirdim. Gamsız, ke dersiz, tasasız gençlik.. Baba lı fırının has çıkardığı renk­li yıllar...

Sıkıntıdan işi filozofluğa vurm aya başlıyordum gali­

ba? Sıkıntı ile tekrar saatim e bir göz attım . Beşe geliyor­du. Vakit geçmek nedir b il­miyordu b ir türlü... Terleyen avuçlarım ı mendilimle kuru­layıp kravatım ı gevşettim.

... Bütün dikkatim , koruluğa,gi­ren ana yolun üzerinde top­lanmıştı.

İşte! şimdi köşeyi dönmüş biri geliyordu!.. Fakat 1>u, şo för Y usuf’a hiç benzemiyor­du. Y anılm a ihtimalimi hesa- •ba katarak alelâcele cebim­den çıkardığım resme b ir da­ha baktım. Hayır, bu .gele­nin Y usuf’la hiç alâkası yok tu. F ilvaki dinç yür^yiiglü, geniş omuzlu bir adamdı a- ma... O ne?... Aaaa!... Tamam Ayol bu, benim en az Yusuf kadar aradığım herifin ta kendisiydi!..

İlk rastladığım zamanki sü nepe haliyle taban tabana zıt bir şekilde yürüyor, çatık kaşlarla, etrafına delici na­zarlar atfediyordu. Olduğum yerden beni görem iyordu a- ma, bu yana geldiğine göre, er ve geç beni de görecekti elbet...

Başımı hemen kollarımın arasına alıp, m asanın üzeri­ne yarı uzandım. Bu ara ke­silmiş olan cazın yarattığı sü

VATAN TAKSİ SERVİSİ Kasaba • Baf

T e l: 2242Halkımızın hizmetine girmiş bulunan

“VATAN TAKSİ SERVİSİ” 1 Haziran 1963 ta - ; rihinden itibaren BAF — LEFKOŞA, I.FFKO- ŞA — BAF arası seferlerine başlamıştır Hareket Saatleri:

Baftan : Sabah 5.30 „ 7.30

Lefkoşadan : Sabah 11.00 ö.s. 1.30

Pazar günleri Baf : 8 sabah Lefkoşa 2 ö.s.

Atatürk Meydanı (K am bilili’n in eski yazıhanesi)

Tel : 2722

TEFRİKA NO. 45

kûnetten bilistifade, onun ça kıllar üzerinde çıkardığı a- yak seslerini dinliyordum.

■Mütereddit adım larla ben­den yana yaklaşıyordu..Anla şılan, kam eriyelerin tiltterını köllaya kollaya geliyordu.. A - B adiğini bulamadığı için d e , duraklam adan önümden ..ge­çip gitti. Korunun sonuna doğru uzaklaşm ağa başladı. Buraları m al sahibi tarafın­dan fazla tanzim edilmediği için, M e ta küçük çap ta ibir orm an gibiydi. Başım ı kaldı­rıp, herifin arkasından J» k - mağa başladım. Onun, öbür ucu dönmesini bekliyordum.

D ikkatle yürüm esine de­vam «tti. Çakıllı kısımdan a- Ta yola sapınca yerimden rfır layıp, asgarî derecede gürül­tü etm eye çalışarak ardından seyirttim . Şimdi öbür y*nda “Kuyruklu Yıldızlar ’ tekrar coşmuşlar, havayı çılgın bir mUzik sesi doldurmuştu.

İri kıyım herifin sajJt'ğ; ta ­ra fa varınca, önce bi ran du­rakladım. İnsan, tuhaf m ah­lûktur, böyle hallerde ne ya­pacağını tasarlam adan hare­kete geçer; sonra evdeki he­sabın çarşıdakine uymadığı­nı görünce afallayıverir. O- nun için tertip li davranm am lâzımdı.

Adam, benden on adım ile ride, arkası dönük olarak durmuş, e trafa bakmıyordu.

— “Merhaba aslanım!” d e dim. "Birini mi arıyorsun?”

Zembereğinden fırlam ış gi­bi döndü. Kaşları büsbütün çatılmış, gözlerinden şimşek ler çakıyordu sanki:

— “Yine mi sen, ulan it?”Anlaşılan, herife hiç aile

terbiyesi vermemiş olacak­lardı. Halbuki istediği zaman sırtını kam burlaştırıp, sesini yum uşatarak, ‘Beyefendimiz’ diye konuşm asını ne kadar da beceriyordu...

__ “Yavaş gel, aslanım!..Bundan başka İstanbul yak!"

Göğsünü şişirm iş, parm ak larını ham ur m ıncıklar gibi, açıp kapayarak Üzerime doğ­ru yürümeğe başladı. Kuvve­tine ve kendine emniyeti son suz olmalıydı. Kolumu uza­tıp sertçe:

— “Olduğun yerde du r! dedim . “Hur, yoksa pişman ederim seni!”

® ir .an tereddüt t*der ^ Ib i oldu, üoırna herşeyi g&ee ad­m ış insanların acelesi içinde hücum- etti. İri elleri g ırtla ­ğıma sarılm anın iştiyakı için de takallüs etmişti. Bunun böyle olacağını biliyordum, hazırlıklıydım. Sağ ayağımı hafifçe öne atıp, boynumu o- m uzlanm ın arasına gömdüm ve bütün ağırlığımı başıma vererek herifin tam göğsüne b ir kafa vurdum.

Sanki kulağıma bir çatır- dı gelmiş gibi oldu. -Hergele­nin kaburgaları mı -çatlamış­tı, yoksa benim em ektar kel­lem mi, o anda bunu fcrkede cek durum da değildim rHt- rif, b ir “Hıng!” sesini m üte­akip, muhallebi gibi olduğu yere yığılıverdi. Suratı bem- beyaz kesilmiş, nefes alabil­mek için çırpınıp duruyordu.

ö nce ra n , sonra cânan he­sabına riayeten, evvelâ m ü ­barek kafatasım ı biraz ova­ladım. Gözlerimde çakan yıl dızlar renklerini kaybedince, eğilip serseriyi düzelttim ve kravatın ı gevşetip yakasını açtım. Dudaklarının yanında köpükler peyda olmağa baş­lamıştı. Aman sakın, herife eşek ceneti için bilet kestir­miş olmıyaydırrt?

Hafif hafif yanaklarını to ­katlayıp, kollarını iki yana açıp kapamağa başladım. Ni­

hayet kımıldaması durup, te ­neffüsü norm al hale girdi ve gözleri «çildi. Y attığı ya tak ­tan başka b ir yerde uyanmış gibi aptal aptal etrafına ye suratım a bakmağa başladı.

— “Nasılsın ahbap?... Fele ğini şaşırm ış gibi b ir halin var, görüyorum!...”

İlk defa toparlandı ve hu­zurunuzda tekrarına cür’et edemiyeceğim edebi (!) bir cümle savurdu. O kadar za­rif sıfatlar sıralam ıştı ki, da­yanamayıp, şaplağı suratına ypışürdım :

— “Terbiyeni takın, ulan!”Hiç ummadığım anda çe­

neme yediğim bir yumruk, beni de kıç üstü olduğum ye-

I re oturtuverdi. Herif çabuk

Bener Hakkı HAKERI

Yeni bir m esele değil bu. Çok öncelere dayanıyor. Ne i zaman İlericilerle gericilen savaşı başladı bu adada bllml- yorum. Benim hatırladığım orta okul Üçteyken başlıyor.J Belki de diyemem. Yüzde yüz, hayatı o gUnlerde daha iyi anladığımdan, olacaktır bu.

İlk gericileri köylerde gürdüm beıı. Bunlar HU riyanın yuvarlaklığına, kendi etrafında ve bir de güneşin,ettafın- da döndüğüne İnanmayanlardı. Güneyin tlUnya etrtffmda döndüğünü iddia ederek savunanlardı.

Bir de Baf köylerinden birisinde eskiden kilise oldu­ğu söylenilen yıkıntılara mum yakuklarını gtirmUştüm. Bu bence o zaman da gerilikti, şim dilerde de. Dinin ne oldu­ğunu bilmemekten doğuyordu bu.

Sonraları bu ve buna benzer Adetleri adanın bir çok köylerinde gürdüm. Kasabalarda da durum değişik değildi. Şimdi bile birçok bâtıl İnançlar devam edip gidiyor.

lstereenlz çevrenize bakabilirsiniz. İyi bir müşahade neleri çıkarmaz ortaya. Ortaçağın derinliklerinde yaşayan

ıo kadar insanımız var kİ!Niçin yazdım bunları? Kutlu Adalı’nın dedikleri üze­

rine yazdım ve yazıyorum.E ğer yazm ak la iş b itsey d i ne İyi olurdu, ö n ce bu *8r

İnançların kaynaklarını bulmak ve bu kaynaklardan *aro- lan inançları nasıl yokedebiieceğim lzl düşünmemiz gereki­yor. ,

Bir yıkık binayı herkes görebilir, yıkıklığını da gerek- _ tiğince, ya da becerdiğince herkes başarılı veya başarısız

İ S bir dille anlatabilir. Bu yetm ez, ö n ce yıkık binayı tem izle­yicilerin olması, sonra plânı çizeceklerin bulunması, har­cın varedllmesi için gerekil otanın temini, gerekil otorite­lerden müsaade.... şu ve bu istenir. Bunlar olmadan olmaz

[ bir «eyler. Olsa bile içerisinde oturacak adam İstenilir. Bu da y eterli olam uz. O turacaklar ın e v e İtina e tm e le r i, 6k- sikleri tamamalamaları gerekm ekte. Olmazsa bu da, ev yı­kılmana bile harabeye döner İlkin. Sonra da bir gttn mut­laka yıkılır.

M esele de bu durumda. Görmek, yazmak yetm ez. B»y. \

lesl gerilikleri nasıl yokedeblliriz? Bunun üzerinde durma* \

lıyız. Buysa bilimsel metodun,İşidir, sanatçının değil. Var ' mı bizde böylesl? Yok. ö y le y se Kutlu’nun görüp te yazdık ■ ları kolay kolay değişm ez. Eh! yeni kuşak eskisinin ye aldığında durum değişebilir. Ya yeni kuşaktaki »gericiler. Onları nasıl ydla getirmeli? Kabul edilmeli kİ ötekiler t

bil, am a bunlar okumuş olanlar olduğuna göre tehlike da- ]

ha mı az olacaktır? Bir de bunun üzerinde durulursa kötU mü olur?

Bir örnek vereyim: Okul sıralarındayken karşılaştığım^ bazı tipler vardı ki bunlara “Hangi köydendi!?*’ diye sorul i dukta önemli bir adamın köyünden olduğunu söylerlerd i.1 Bu gericilik değilse nedir?

B ir'baf ka örnek: İyi mevki sahibi birisinin yanlıım y-j la iş isteyenler gerici değilse nedif? Ya brtyUlerine iş ve­renler süper gerici değilseler indirici?

Ama Kutlu Adalı böyle bir konuya «1 atmakla i iyi «•!-[ ti. Köy ‘konusunu ele alm ası sevindirdi :fea*l.’Gclgeiettm *ljj nedense içimde yaym laeak kitap bir sanat ça la s ı tan öteye gMemiyeeektiT, diye bir İnan «ar. Biliyorum 4u j deyişim le de bana ««rici diyebilirler. Desinler. iBen a

s bilim adamı olmadan kalkınmanın olmayaoegma ina-] 1 ilanlardanım. Ayni sözü H d g d lM k trö K ce ‘HMma TlUtk

Toplumu Nasıl Kalkınabilir?” diye bir seminer i • ğinde de söylem iştim . Zaman beni haklı.«tfcm tfı.$iatfi I k işilerin çoğu neredelef? Kimisi m evkiini almış, ı

JJ. misi çalışıyor belki.Edebiyat yapmayalım!

Unutulmaz Filimler

Bağdat Perisinde Ev£lyn Ke yes, Amberde Linda D am ell’e birlikte seyrettiğim iz Comel W ilde’in ona ilk büyük şöhre­tini tem in ettiği tarih î aşk ma cera kordelâsı, o sang to re- m em bet’di.

Pölonyaiı vatansever ve has sas bir kom pozitör Olan Frede- rick Chopin İle ekzantrik hat- lariyle na m salm ış,-tarihte ilk defa pantolon giyip, sigara i- çen ünlü Fransız kadın edibi George Sandın M ajorca ada­sında geçirdikleri 7 sene süren fırtm âlı aşklarını canlandıran bu filmde, Com el Wilde’la Merle O’Berort’un sanatlarının

AKINCILAR ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNDEN

DUYURU 1963 - 1884 öğretim yılında

okulum uza yeni kaydolunacak öğrencilerin giriş im ithanları 26 H aziran, Çarşam ba gün s a ­bah sa a t 0.00 da T ürkçe ve Ma muz salonunda yapılacaktır, tem atlk derslerinden okulu-

Giriş im tihanına katılacak öğrencilerin İlk okul diplom a laTjyte 34, ^ H aziran günleri ile im tihan günü olan 26 H a­zftan çarşam ba ,gün saa t * 8 0 e katlar okulum uz 'M üdürlüğü­ne başvurm aları gerekm ek te­dir. İlgililere duyurulur.

M üdür (Nünüm Levent)

açılm ıştı anlaşılan.. Y erim iz­den karşılıklı ayağa fırladığı­mız sırada bizi görenler, m ut laka dövüşen horozlara ben­zetirlerdi.

Devamı var

zirvesine ulaştıkları şüphesdir

Filme alınmış tarihi aşklar0 kadar çök ki bunların en.dü zellerini ayırm ak oidukça gUç Charles ® oyer’in «en muvrfffâk eseri hiç şüphesiz ki tarihi aşk m aceralarının aen romantikle­rinden biri olan “Mayerliog fa cıası”ydı. Memleketimizde U«t üste aylarca oymyan.hu katde lâda A vusturya - Macaristan Veliahtı Arşidük Rudolp rolün de Charles Boyer, onun sevdi­ği, uğruna intihar-ettiği kadın rolünde de Danielle Darrieux oldukça başarılıydı.

ROMEO and Juliet az mı heyecan yaratmıştı. 1B36 da LesIie.Haward ile Nomıan Shearer’in oynadıklan W. 5h akespear’in bu efsaneleşmiş aşk hikâyesi, l«©.tteR®n«l° Castellani tMafıntten ikinci defa filme çekildi. ArthuriSank prodeksiyomı otan i#ı kordelfi Venedik film feaitaâta de en haşan lı film mükâfatı­nı kazanmıştır.

1844 - 1945 sezonunda sey­rettiğim iz Roma Tatili, o mev­sim in en beğenilen fUnllw*n den biriydi. G«nîi madem mi- lansen içinde, çevrilmesi yü­zünden Roma Tatilini bu y«ı- miza dahil e tm em i-gertk iâii1 akat o kordelâda aştan d ı - nn feda eden b i r preneeım'bH yatı canlandırılıyordu Ve‘bir prensessin aşkı ancak bu JMÜaf saf, lefesiz ve olgun obtbilirtiı Biz, halen günümüzdele bir takım hâdiselerin cery^1 edebileceğini düşünerek W rollerinde Audrey Hepbum ve

Devamı Sayfa 6 te

MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

Page 3: YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

' » « « İ K A N , * ,

# *Ö R £ î S t S K ^

mıer H*kk. Hakrr,

- r - n,v o , Nj ) • d * b “ a d ,da blıml S i

Üçteyken bas,!' ? f

* *Un,erde daha JJ

■* **»ne«ln etr f

«*** e,raf:;‘;a

•*“ d®n « lise 0|du.***• * ö rm ü şt( jm Bu

D ,"'n ne oidu.

^ ■‘‘■•»m b ir gok

« ' degHdj •Ö» *Wiyor.İyi bir müvahade ““ « İ n d e yasayan

•ın d e l k l e r i ü*e.

ntu . ö n c e bu kü, ynaklardaıı varo- '••"•nemiz gerekl.

klıjım da gerek-

11 vey« *>a?arısız 1 Wnayı temizle- bulunması, har- gerekil otoıite- olmadan olmaz

am İstenilir. a uw etmeleri ek.!*» «>u <»a, ev yı.Ja Wr gün mut-

*k yetmez, Büy.h e r in d e durma- , çm m değil. Var görüp te yazdık

eskisin in yerini !^ tak i gericiler. j İ'U ötekiler ca-][öre tehlike da- durulursa kötii '

» karsılastıgm , j ılıt?" diye sorul i •nu söylerlerdi.

Sayfa 3

Yeni PlâklarMiizik Haberleri

G ürültülü Bili Haley yine sahnede... Takdim ettiği parça lar da bu özelli») ile ilgili: “Te

Mat King Cole, 10 günlük bir ziyarette bulunm ak için Temmuz ayının 12 nci günün- j e Londraya gidecektir. Ken­disine Ted Heath ve O rkestra- s, refakat edecektir. Nat, Lon- dradan sonra Ham m ersm ith, Glasgow, Leeds, Birmingham. Manchester ve Cardiff şehirle- rinde konserler verecektir.

Inglltereyl ziyaret edenler arasında Dlzzy Glllespie de bu Ilınmaktadır. Dlzzy, halen İn- gilterededir. Beraberinde, di­ğer Amerikan dev cazcıların­dan Buck Clayton ve Bud Fre- eroan da vardır. Üç sanatkâr Manchester’de yapılm akta o- lan Eentemasyonal Caz Festi­valinde hazır bulunm uşlardır.

Kenny Ball Caz G rubu, gele

Paris Belediye Reisi, Ray C harles’ı şehrin güm üş m adal­yası ile ta litf etm iştir. M adal­ya, sadece san’a t alanında ba­şarı gösteren tanınm ış şeflere verilm ektedir.

Ted H eath O rkesrtası ve Ronnie Sm ith K uarteti, Oxford Town H all’de 13 H aziran’da tert'ibedilen orijinal b ir dans gecesinde hazır bu lunacaklar­dır. Coca Cola Şirketi tarafın ­dan hazırlanan bu gecede ?i- riş ücreti o larak , altı Coca Cc- la şişesi kapağı alınacaktır.

Jonny M athis A m erikan Co- lum bia Ş irketinden ayrılarak M ercury Plâk Şirkei ile an laş­ma yapm ış bulunuyor.

E artha K itt U zakdoğu seya-

|dolu : “A very Good Year”.

Kingston Trio’su yine folk- lör tem alarından alınmış şa r­kılardan mürekkep b ir albüm hazırlam ışlar. “The New Fron- tie r” adlı albümün, Kingston hayranları tarafından merakla beklenm ektedir.

Frank Slnatra son albüm ün­de, Rodgers ve H art’m bestele rini okum aktadır. Şarkılar ara sında, “The Lady Is A Tramp” “Spring Is H ere”, “My Funny Valentlne” ve “Blue Moon” vardır.

ııor M an” ve “Up Goes My Love”... Bu patırdılı parçalar arasında kız korosu da var. ‘Juke - Box’luk b ir plâk.

Kenny Ball, M ozart’ın m eş­hur Türk Marşını caza geçir­miş. Modernize edilmiş bu par çada bilhassa Kenny Ball’un klarnetçisi kendini gösterm e fırsatını bulmuş.

Bobby Darin, bir değil, iki değil, tam on sekiz gUlü anla­tıyor “Eighteen Yellovv R oses” adlı şarkısında... Parçanın lis­teye girmesi beklenm ektedir.

Kari Denver’den iki parça “Indian Love Cali” ve “My Me lancholy Baby” . “Can You Forgive Me” adlı az baganll sarkışından sonra b u parCtlt* rm , m »™— 'In d ia n Love Cali un sükse topUyacflğım inanıl* m aktadır.

Ray Charles Yeni Zelânda ile A vustralya- da konserler verm ek için kon t­rat imzalamıştır. Seyahat dö-

^nüşü grup, Singapor’dan geçe- ' çektir.

Anne Shelton, UNO ta ra fın ­dan altın bir plâkla ta ltif edil-

, Bu karar, Anne Shelto- UNO m enfaatine doldur-

arasında Manila, Hong ve Japonya vardır.

Kong

Son zam anlarda ‘Top’ listı. . i . . . . . . . i ı i»

c:ı t orsııie Uo-.'.egan yeni şaı kışı ile yükseleceğe benziyoı

fşaon bu şarkı iyi dileklerle

Connie Francls'in yeni albü­mü: “Modern Italian Hits” . Bu yeni plâğında, Conriie, “Al Di La” , “Romantica”, “Come Pri- ma” ve “A rrivederci” gibi İtal yanca şarkılar okumuştur.

Four Seasons Grubunun, “Sherry and 11 O thers” adlı albümünde, “Never O n Sun- day”, “I Can’t Give You Any- thing But Love” ve ‘Oh Carol’ ü dlnllyeblllrslniz.

Bobby D arin’in “Earthy” al­bümünde “Long Time M an”, ‘W hy Don’t You Swing Down’ “W ork Song” , “Evrything’s Okay” ve “Strange Rain” gibi yeni şarkılar b u la c a k tım . fiflta ı

C az kıraUanaUaa F ata W ık lar, S8 parsadan m D d iık M

CLIFF RICHARD’IN İTİRAFLARI

İngilterenin altın çocuğu Cliff, unutulm ıya yüz tu ttuğu hakkında çıkan söylentileri as la kabul etm em iştir. “Lucky

Lips”in beklenen neticeyi ver­memesi, m uhakkak benim için üzücü bir olaydır. İyi b ir şa r­kı olduğunu tahm in ederek sa tışa çıkarmıştık. A ksi halde çıkm asına mani olurdum. Fa k a t her şey önceden belli ol­m uyor ki... Onun için bundan böyle parçaları seçerken çok titiz davranm alıyız.” dem iştir

Cliff son zam anlarda Li /er- pool’daki yıldızlar geçidinde, G erry ve Peacem akers ile Beat les tarafından elenmişti. Bu o- laydan dolayı asabı iyice g e ri. len Cliff, tertibedilen bu gös-

• l . o f i a r ^ 1 .- . ’» , ,

dnrm uş bulunuyor. Fats W al- ler’ln kendine has piyano nıe-

....... ı ve hay«v».ı..i sesi ile o-,:C . ;u şarkılardan “Poor But- Jt-r:j", “S t Louis” , “E-Flat

“Solltude”, “Califom ia ,i>e I Come” ve “Handful Of

-Keys” bulunm aktadır.

'y m s & v

Benny Goodman, 54 üncü doğum yıldönüm ünü Basin S tree t’te kutlam ıştır. Sanatkâr 53 üncü yıldönüm ünde Mosko vada bulunm uştu.

İngiliz komedyen ve şarkıcıdufiu ve milyonlarca s a ta n bir ls ' H arrV Secombe, geçen hafplâğın başarısı üzerine veril­miştir. Seçim kom itesi başka­nı Yul Brynner tarafından Bri- tanyayı temsil etm ek üzere se çilen Anne, m em leketi en iyi bir şekilde aksettird iğ ine inan dığı, beş asırlık eski bir balad otan “Greensleeves” şarkısını okumuştu.

Kasım ayında bir çocuk bek temekte olan Shirley Bassey, geçen hafta Londra Kliniğine giderek tedavi görm üştür. Bu yüzden hafta içn u Palladium- daki televizyon'seansı kaldırıl m ıştır. " v

k la rı şüphaıh

S tarih i aşklar bunların en£ü k oldukça güç. u en muvaffak iz ki tarihi a#ktı romantikle- 11 “Mayerliog fa * »ketimizde üst uyan bu korde

I . Macaristan Rudolp rolün

r, onun aevdı- ır ettiği kadın elle Darrieux 'dıIJu lie t az n" uştı. 1936 dt

ile Norma" d ık lan W. Ş 1 efsanetel®'5

45 d e l t a * 10 fınıten iki®1'ii. Arthur Raı olan iw *®r m festivalin­

im m ü tf W '

munda ^a tiü . onWV‘ „ filmle*’11 modem *J' vrilm aa i 3 * 'im i bu y**1/ M

ta, CBE Unvanı ile m ükâfatlan dırılm ıştır. H arry bu m ükâfa­tını orduya hizm etinden dola­yı elde etm iştir. 1939 yılında, 17 yaşında iken Orduya giren sanatkâr, orada komik san’a t üzerindeki kabiliyetlerini geliş tirm iş ve diğer ordu m ensup­larını devamlı bir surette eğ- lendirebilm iştir.

YAĞMUR AĞAÇLARI

Yazan : FİKRET DEMİRAG

Yalnız DEVRÎM’in roman

İlâvesidir.

Chubby Checker, Dee Dee Sharp’la evleneceği hakkında çıkarılan şayiaları k a t’iyetîe reddetmiştir.********* * »* * ************** *************

GiiNEŞ Sigarla Ltd. Şti.MAL VE CANINIZIN KORUYUCUSUDUR

GÜNEŞ SigarlaEMNİYETTİR. GARANTİDİR SÜRATTİR

ii®aşkm ı

du . V e*‘r ık tmre d e d e nerin c e ry *inerek * *leprbum ve

* 5

K ıbrıs M ü m essili:CAN KARDEŞLER LTD. ŞTt.50, Atatürk Meydanı, Lefkoşa.

5668 P.K. 885Tel: G351-

Ş ü b e le r :MAĞUSA: Otello Seyahat Bürosu. Tel.

4481

LARNAKA 3101, 3170.

BAF: 2310.

JET Seyahat Bürosu. Tel 2381

Kulu Kotu KutuKUTU iğlerinizi LITO TIPOGRAFtK bas­

kılı 2 - 3 - 4 renk baskılı yalnız ve yalnız TE- ZEL MATBAASI’nda — TEZEL KUTU FAB- RlKASI’nda yaptırabilirsiniz. Gömlek, Potin, Sabuntozu,yemek tuzu, diş macunu, Kravat iç çamaşırları ve daha aklınıza ne gelirse iste­nilen hacim ve şekilde yaptırabilirsiniz.

AYRICA 5 — 6 renkli etiketler, matbaa işleri ve benzerlerini en makul fiatlarla yap­maktayız.

TEZEL MATBAASI TEZEL KUTU FABRİKASI

80 A Ankara Caddesi TEL: 2961 LtMASOL

yan bir tarzda olduğunu, bun­dan dolayı heyecan duyduğu­nu itiraf etm iştir.

“Unutmam alıyız ki, biz ak ­törüz; şarkıcıyız, müzisyeniz h a tta dasörüz. Bütün bunları film lerde yaptık ama, filmde herhangi b ir sahneyi tek rar a l­m ak imkânı var; sahnede yok­tur. Böyle olduğu halde, p ro­valarda olsun gösterdiğimiz ba şandan dolayı çok memnunum Provalar esnasında orada ha­zır bulunanların hepsi de zevk lerini gizliyememişlerdi. Sade-

jce prodüktörüm üz soğuk, ses­s iz ve kendi içine kapah b !r şekilde oturuyordu."

Cliff R ichard son olarak Be- atles’ları çok takdir ettiğini söylemiş; başarılarının esas se bebini istediklerini çalıp, çal­dıklarını sevmelerinde buldu­ğunu ifade etm iştir.

isveçli Sarışın II. Jacabssoa

İSVEÇLİ SARIŞIN GÜZE­Lİ ULLA JACOBSSON DÜN- YANIN HEMEN HER YE- KİNDE BİR FİLM ÇEVRİL­MİŞ - ŞİMDİ GÜNEY AFRİ-

KAYA GİDİYOR Roma - Ulla Jacobsson do­

laşm aktan hoşlanan b ir kız. M emleketi olan Isveçten başka Almanyada, Fransa, İtalya, İs­panya ve A merikada film çe­virmiş. Şimdi ise Güney Afri- kaya gidiyor. O rada 130 İngi­liz ve 4,000 Zulu arasında ye­gâne kadın olarak rol yapacak. Filmin adı “Zulu.”

Roma’da, Güney A frika’da çevireceği film hakkında mü\A kat veren sarışın güzeli ca-«ip yıldız diyor k i ; “Filmlerdeki rolüm b ir m isyonerin kızı. Do-

Devamı sayfa dörtte

SADIKOGLU TEMİZLEME EVİ

Yavuz Selim Sokak No. 6, 7, 9

Modem Tesislerimizde, her sınıf halkımı­zı her bakımdan tatmin etmenin huzuru için­deyiz.

Uzun Yılların, önemli çalışmaların sonucu edindiğimiz büyük tecrübe, sanatımızın ge­lişmesinde ciddi bir rol oynamaktadır.

Bu bakımdan SADIKOGLU TEMİZLE­ME EVİNİ tercih ediniz. Güvenebileceğiniz bir servise sahip olduğunuzu iftiharla söyll- yebiliriz.

LEFKOŞA ATATÜRK İLKOKULU

Resim, İş • Ev İdaresi Sergisi12 H aziran 1963 Çarşam ba

günü A tatürk İlkokulu salo­nunda saat 9 - 12 ye ve 14 - 19 a kadar açık bulunacak olan sergiye sayın halkımızın iş ti­rakleri özlenir.

Tertip Hey’etL

ALENİ TEŞEKKÜR

K H -M

En Uzun Günikinci Oiinya Harbinin En Heyecanlı Hikâyesi

Cornelius RyanKapıların dışından başlıyan

geniş toprak yol sessizlik için­de köye kadar uzanıyordu. Kö yün kırmızı damlı evlerinin hâ lâ pancurları kapalı idi. La Roc he-Guyon çok sakindi, o kadar sakinki âdeta te rk edilmiş gi­bi idi. Fakat bu sükûnet alda­tıcı idi. Pancurların gerisinde bir çan sesi bekleyen insanlar vardı.

Saat 6 da köyün on beşinci yüzyıl St. Samson kilisesinin çanı Angelus duasını çalacak­tı. Daha huzurlu günlerde bu ,çanın basit manası vardı. La Roche-Guyon köylüleri çanı duyunca kalkıp kısa bir sabah duası ederlerdi. Fakat şimdi Angelus bir lâhzalık huşudan daha büyük manâ ifade ediyor du. Bu sabah çan çaldığı za ­man gece sokağa çıkma yasa­ğı süresinin bittiğini ve Alman işgalinin 1451 nci gününün başladığını bildirecekti.

La Roche-Guyon’un her ta ­rafı nöbetçilerle dolu idi. Ka­muflaj şapkalarına bürünm üş nöbetçiler kalenin dış kapıları önünde, köyün çıkış ve giriş yollarının başında, yam açlar üstündeki kireçli taşların oyul masiyle meydana getirilen si­perlerde ve kale arkasındaki tepe üzerinde bulunan harabe­ler içinde bekliyorlardı. Hakim nok ta lara yerleştirilen makine li tüfek birlikleri, işgâl a ltın ­daki Fransanın en sıkı işgâl kontrolünün bulunduğu bu köyde her şeyi gösterebiliyor­lardı.

Pastoral m anzarasının geri­sinde La Roche-Guyon bir ha­pishane m anzarası arzediyor- du; çünkü köydeki 543 kişilik nüfus için A lm anlar adam ba­şına üç asker görevlendirm iş­lerdi. Bu askerlerden biri, A l­m anya’nın Batıdaki kuvvetle­rinin en kudretli birliğini te ş­kil eden B. Ordu G rubu baş ku m andanı M areşal Ed\vin Rom- mel idi. K arargâhını La Roche Guyon kalesinde kurm uştu.

1 Burada asabı gergin, azimli *bir Rommel, II. Dünya H arbi­nin en kritik devri olan beşin­ci senesinde, hayatının en ü- m itsiz savaşını verecekti. Em­rindeki yarım milyonu geçen askeri kuvvetle Hollanda bent lerinden Breton sahillerine ka dar uzayan bin iki yüz kilom et relik b ir araziyi m üdafaa e t­mekteydi. Rommelin en esaslı kuvveti olan beşinci ordu,

Çeviren

Fransa ile İngiltere arasındaki Manş Denizinin en dar yeri Pas de Calais civarında mevzi lenmişti. Bir gün bile ara ver­meden her gece, m üttefik bom bardım an uçakları bu sahayı bom balam akta idiler. Bomba­lanm aktan yorgun ve bezgin düşen askerler arasında şöyle acı bir nükte ortaya çıkmıştı. D inlenmek isteyenler Norman dideki Yedinci Ordu bölgesine gitsin. Bu bölgeye filvaki bir tek bomba bile atılm amıştı.

A ylarca Rommel kuvvetleri, çeşitli m anialar ve m aynlarla orm an haline gelen sahadaki beton sığm aklarında beklemiş ler, fa k a t kurşunî - mavi renk­teki Manş denizinde tek b ir ge mi bile gözükmemişti. Bu sa­kin ve donuk Pazar sabahı da, La Roche - Guyondan m ütte­fik istilâsına dair işaret gelmi yordu. Tarih 4 H aziran, 1944 idi.

BAHİS IIZemin kattak i çalışm a oda­

sında Rommel yalnızdı. Rena- issance stili m asasında o tu r­muş, tek b ir lâmbanın aydın­lığında çalışıyordu. Oda genişve yüksek tavanlı idi. Duvar

Naci Serezların birini b ir Goblen halısı diğeri birini de on yedinci yüz yıl Fransız yazarı ve şimdiki Dükün dedesi François de La Rochefoucauld’nun altın çerçe ve içindeki yağlı boya p o rtre ­si süslüyordu. Odanın tem iz cilâlı döşemesi üzerinde rast- gele konm uş bir kaç iskemle, pencerelerde kalın perdeler­den başka möblesi yoktu.

Bu odada b ilhassa Rommele ait, kendi şahsından başka, he men hiç bir şey yoktu. Karısı Lucie M aria veya onbeş yaşın­daki oğlu M anfredin resim leri bile o rta lık ta görülm üyordu. H arbin ilk senelerinde Kuzey A frikada kazandığı büyük za­ferlerin hatıraları, ha tta Hitle- rin kendisine 1942 de tevdi e t­tiği gösterişli M areşal bastonu dahi yoktu. (Bir buçuk kilo a- ğırlığında, kırk santim uzun­lukta ve üzerinde altın karta l ile siyah gamalı haç bulunan kırmızı kadife kaplı bu altın batonu Rommel tek b ir kere, o da sadece aldığı gün takm ış tı.) Odada, orduların mevzi ve mevkilerini gösterecek b ir h a ­rita bile görülm üyordu. Efsa­ne haline gelen “Çöl K urdu” o derece çekingen ve münzevi

Devamı var.

* * * * * * * * * * * t-* * * * * * * * * * * * * * * *

FERRUfl DERVİŞ Tuhafiye Mağazası

ATATÜRK MEYDANI 56 - 58, Girne Caddesi

TEL: 5785LEFKOŞA — KIBRIS

*Her zevke uygun giyim eşyası * Kadın elbiseleri

* Etek, caket, blûz, ve twin setler * Zengin kolye ve parfüm çeşitVri

* Erkek spor caket ve pantolonları * Her kalitede gömlek ve kravat

* Trençkot ve kabardinier * Kadın, erkek ve çocuk mayo

ve iç çamaşırları• El çantaları ve seyahat va­

lizleri* Battaniyeler, yatak çarşaf­

ları* vs. vs. vs. vs.

FİYATLAR REKABET KABUL ETMEZs* *********

«t*

İ

i*3*4»

%

7 ve 8 H aziran 1963 de Lef koşa ve M ağusa’da yapılan 2 terfi maçında Pergam a sporcu idaresi ve seyircilerin göster­miş olduğu efendilik ve sport menliğe Gönyeli idare heyeti sporcuları ve taraftarları adı­na teşekkür ederiz.

Gönyeli İdare Heyeti

m

/Va z /h , /kc£ Ça m a ş ib l a r im z^

/C/M (jÛVfNL £ TEMİZK ül LAN/N/Z-A

TEMİZ

Y/k a r

____ _ DİKKAT: Her üç paket TEMİZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardağıHEDİYE verilir-

MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

Page 4: YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

SA YFA ' 4 — DEVRİM, 12 HAZİRAN İSç,

Kuruluşundan BugüneHİKÂYE

İngilizYanlış Adım

Okulun yegâne Türk edebi­yat öğretm eni sayın M ahm ut tslâmoğlu ile yaptığım özel

b ir konuşmayı aşağıda sunuyo rum:

— H ayatınızı kısaca anlatır mısınız?

— 1934 de doğdum. Lima- solluyum. Limasol’da ilkokul öğretimimi tam am ladıktan son ra b ir yıl o rta okulda okudum. Bir m üddet okum aya ara ver­dikten sonra Lâm akada Ame­rikan Akademiye devam etme ye başladım. Beşinci sınıfı mü teakip son sınıfı Limasol Türk Kollejinde (şimdiki 19 Mayıs Lisesi) okuduktan sonra Anka ra Ü niversitesinin Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesine girdim. Devam ettiğim bölüm Türk Dili ve Türk Edebiyatı bölü­müdür. Tahsilimi tam am ladık­tan sonra Baf K urtuluş Lisesin de bir yıl edebiyat öğretmenli ği yaptım. 1962 - 63 ders yı­lında İngiliz Okuluna tayin e- dildim.

— H ayatınızda en enteresan bulduğunuz olayı anlatır mısı­nız?

— Tetrisatı İngilizce olan bir okulda okuduğum halde, sonradan T ürk Dili ve Edebi­yatı üzerinde tahsil yapıp ede biyat hocası oluşum beni tan ı­yanların taaccübüne mücip ol­muştur. H akikaten kendim de itiraf etmeliyim ki bu oldukça enteresan sayılacak bir olay­dır.

— İlerideki hayatında hem kendine, hem de çevresine fay dalı olabilmek için bir öğren­ci sizce neler öğrenmeli ve ne­lere d ikkat etmelidir?

— Bence bir öğrenci herşey den önce talebe olduğunu as­la unutm amalı, hareketlerinde ölçülü davranm alt, kısacası iyi karakterli olmalıdır.

Diğer önemli bir mesele de, iyi b ir talebeye yakışır şekil­de derslerinde başarı sağlam a­lıdır. Bundan sonra gelen şey ise mezuniyetini müteakip zevkle seçeceği herhangi bir m eslekte işinin ehli olmağa gayret etm eli ve gerek ailesi­ne gerekse mensup olduğu mil

Hazırlayan : Ali SAFAlete ve bütün insanlığa faydalı b ir fe rt olarak hayatını devam ettirmelidir.

— Sizce ideal b ir öğretm en nasıl olmalıdır?

— Bence ideal b ir öğretmen herşeyden önce şehsiyet sahi­bi, bilgili, sabırlı ve sırasında bir baba gibi şefkatli olm alı­dır. Fark gözetmeden her öğ­renciye eşit muamele etmeli ve talebeyi yetiştirebilm ek için elinden gelen azam i gayreti göstermelidir. İdeal bir öğret­men öğrencileri ile yetinmeyip kendisinden birşeyler öğren­mek istiyen talebelerine daha faydalı olabilmek gayesiyle kendisi de bilgisini, her gün

|biraz daha artırm alıdır.— Okulun edebiyat öğretme

ni olarak okul ve bizler hak­kında neler düşünüyorsunuz?

— Gerek okulu, gerekse bir likte çalıştığımız öğretmen a r­kadaşlarım ı çok iyi buldum. İlk günlerde “Yabancı muhit bulacağım, intibak etmek pek kolay olm ıyacak” gibi hasıl o- lan duygularım ın günden gü­ne azaldığını hissetmekteyim. Kısa zamanda buradaki atm os

Ifere alıştım.İngiliz Okulundaki öğrenci­

le r in diğer Türk okullarındaki öğrencilerden her bakımdan hiçbir farkı olmayışı beni son

ırar■ m

Fo toğ rafla r: Foto Basın

Y azan : Keriman AŞKIMHaldun’u hakikaten severek

evlenmiştim. O nda aradığım [her şeyi bulmuştum. Küçük yaşta kaybettim babamın şef­katini, halen uzaklarda bulu­nan annem ve kardeşlerimin yakınlığını onun müşfik kolla­rı arasında buluyordum.

Kocam iyi bir hekimdir. Her gün kapımızı onun güzel elle­riyle tedavi ettiği hastaları a- sindirirdi. İkimize de iylik pap inaktan zevk duyuyor ve haki­ki bir evlilik anlayışı içinde ya sıyorduk.

Günün birinde birdenbire sıhhatim bozuldu. Her gün bi­raz daha eridiğimi hissediyor­dum. Bir ğece yansı şiddetli bir kriz geçirdim. Ertesi gün akşam üzeri, gözlerimi açtığım

I Bunu sana evlenmeden önce söyliyecektim. Fakat olmadı, Jbu cesareti kendim de hiç bir zaman bulamadım, belki seni kaybederim diye korkuyordum 'senin çocuk sevgini görüyor­dum. Çocuk sevgini sen de be­nim gibi içine gömmeğe çalış Biliyorum, çok güç olacak alı­

la ca k s ın Gül, zamanla her şey unutulur..| “Haldun bana öyle geliyor ki, sen bunu uydurdun, çocuk

gevm iyorsun, dliye kendine if- 'tira ediyorsun değil mi ?

“M aalesef hakikat Gül. Ben de yıllarca üzüldüm, fakat bu böyle. Çok rica ederim bu bahsi b ir daha acmıyaiım...

Böylece günler ve aylar geç ti. Çocuklara ve hele annelere öylesine düşman kesilmiştim

da kendimi temiz bir hastaha- 'ki, onlara haset ediyordum. I-

Edebiyat Hocası Sayın Mehmet tslâmoğlu

Y IL D IZ TEM İZLEM E EVİMUfti Ziyai Efendi Sokak No. 32

L E F K O Ş A Modem tesislerimizde en ileri teknikle

ELBİSE TEMİZLEME işleri deruhte edi'ir.Her bakımdan teminatlı olan işlerimiz­

deki özellik, müşterilerimizi daima tatmin et­mektir.

SÜR’AT, UCUZLUK, TEMİZLİK PRENSİBİMİZDİR.

Tek bir tecrübe iddialarımızı ispat ba­kımından yeterlidir.

Türk öğrenciler din dersinde

jc?erece memnun eden hususlar dandır. Talebe son derece di­siplinli ve çalışkandır. Üç, dört aylık müşahademe dayanarak şunu da söyliyebilirim ki bura jdaki öğrencilerin muhtelif ırk­lara mensup bir okulda bulun malarına rağmen kardeşlik ha vasi içerisinde işbirliği yapa­rak, birer öm ek insan gibi ça­lışmaları beni son derece raem nun etm ektedir.

— Söyliyeceğiniz başka bir şey var mı?

— Şahsen, bir öğretmen ola jrak çalışm aktan çok memnun olduğumu belirtmek isterim.

ne odasında buldum. Her yer eıer kokuyordu. Bu anda her hastanın yaptığı ilk hareketi yapmak istedim, fakat kalka­madım hastabakıcı mâni oldu Jiemek ben ameliyat olmuş­tum.

Haldun gece gündüı başım ­da en titiz bir hemşirenin bile beceremiyeceği bir dikkatle ba na baktı ve küçük GUl’Unü es­ki sıhhatine kavuşturdu.

Mevsimler birbirini takipet-Bıı arada beraberce b ira '

S tç de o lsa kısa bir Avrupa s* jr jija ii yaparak, halayımızı ge­çirdik.

Artık ben evde bir boşluk hissediyordum. Her haliyle g ü - , / zelliği ve bütün iyi huylarıyla Haldun’a benzer bi^ oğlum ol­masının özlemini çekmektey­dim. Vaziyetimiz düzelmişti. Kocamın işleri yoluna girm iş­ti. Zannımca artık anne olabi­lirdim. Daha on dokuz yaşın­daydım, amma bana öyle geli­yordu ki bu mesele biraz geç bile kalmıştı. Hem Haldun da çocuk severdi.

Hemen o gece bu fikrimi söylemeğe karar verdim.

Haldun’un neşeli bir anın­dan istifade ederek bu arzumu izhar ettim. Yüzü, gülen gözle­ri siyah bulutlarla ö r tü ld ü ; “her halde sırası gelm emiştir” diye düşündüm. Haldun yanı­ma gelerek bir koltuğa ilişti, a deta yüzü kısılmıştı. Üzgün bir se s le :

“Benim hiç b ir zaman çocu­ğum olamıyacak !”

“Haldun neler söylüyorsun aklını mı kaçırdın ?”

“Evet Gül, bu bir hakikattir

çimde bir küçülm e ve aşağılık duygusu h issediyordum ; ve zannedersem beni en çok arzu ladığım bir sevgiden mahrum bıraktığı için Haldun’dan da nefret ediyordum. Kendisini le davi ettirebilirdi, neden neden Allah bunu bize reva görm üş­tü ?

Hele o mânalı ve imalı söz- J ler...

"Gül hanım kaç senelik evli- “Çoluk çocuk var mı ?”“Yok efendim ?”

.."Y a... vah vah, niyeki acaba Siz mi istem iyorsunuz yoksa olmuyor m u ?”

Şimdilik biz istem iyoruz e- fendim.”

“Aman kardeş vallahi şimdi­ki gençler akıllı maşallah... Ah gençliğimi kundak sallam akla bez yıkam akla geçti, şimdiki [aklım olsa hiç çocuk ister miy­dim.”

Bu meseledeki konuşm alar beni çıldırtıyordu ve kocam­dan kaçıyordum, artık onu da mânâsız görm eğe başlam ış­tım. Bir gün her şeye veda e t­menin zamanı geldiğine karar verdim.

j Haldun’a artık kendisini sev mediğimi ve ayrılacağımı söy­ledim. Taş kesilmişti, dudakla­rı bir şeyler söylemek için .ara landı, bir şeyler mırıldandı. Sa dece şunlan duyabild im :

“Gül b ir daha tam ir edemi-

ziyeti biraz olsun aydınlatabi­lirdi. Şimdi de ben ona acımı- yacaktım , ona veda bile etm e-

Benim için hayata yeniden atılm ak kolay olmadı. Çok yıp randım am m a zam anla hayatı- mıdüzene koydum. İngilizcemi ilerlettim . Lisan kurslarına de­vam ederek iyi b ir m aaşla hu ­susî bir müessesede sek re te r oldum. A radan yıllar geçti. Du yuyordum ki o da mesleğin­de ilirliyorm uş ve iyi b ir m ev­ki sahibi olmuş. Tabii ikimiz de evliliğimizden yedim icizdar be ile bekârdık. A radan beş yıl gibi bir zaman geçmişti.

O yaz senelik iznimi alarak A nkara’dan İstanbul’a gidecek tim. Elimde valizimle Haydar- paşaya hareket edecek olan ya taklıya atladım. Ogün bayram arifesi olduğundan ve ancak i- kinci mevki yataklıda yer ayır tabilm iştim . H areket etmemize Uç dakika kala otuzbeş kırk yaşlarında bir hanım acele a- dım larla bizim bölmeye gele­rek yerleşti. Selam laştık ve bir

Ben sizin ameliyatınızda bi?„ za t enstüm ante etmiştim, Çqy enteresan jinekokojik bir ame \ liyattı. Hâlâ bu günmüş ^ hatırım dadır. Ameliyata beyi, nizde girmişlerdi. Profesör va. ziyetin mühim olduğunu ve m aalesef bundan sonra çocuğu nuzun olmıyacağmı söylemiş, lerdi. Haldun beyefendi çok(|. zülm üşler v e : “Ziyanı yok e. fendim, bu gerçi bizim içj„ çok zor olacak ama bence ka. rıının sıhhati her şeyden mİ). h> indir. Onu kurtarın" demljn Ve sonra da ameliyatınızda bu lunan dokor ve hemşire ark», daşlardan bu meselenin siz­den gizli tutulm asını ve siz a. m eliyatı a tla ttık tan sonra mli. sait b ir zam anda anlatacgım söylemişti... O günler ne kadar üzgündü. Sonra size de anlat­tı değil mi kızım ?”

Tren var kuvvetiyle koşu­yor arkada derin uğultular bu rakıyordu. Neden her yer bu kadar kararm ıştı? Tünellenlen mi geçiyorduk? Bir el benim boğazımı olanca kuvvetiyle sı-

birim ize iyi yolculuklar diledik kıyordu, bunalm ıştım , boğulu-

yeceğin yanlış bir adım atıyor- ı sun, geri dön yalvarırım ” cüm | lesi oldu...! Amma gözümde hiç bir şey |

yoktu ki... Benim gençliğimi heba etmişti. O bana acımış mıydı ki. Evlenmeden bana va

Uzun yolculuklarda insan bir- biriyle çok çabuk kaynaşıveri-lyor Nitekim öyle oldu.J Az sonra ben de yatak arka­daşımla ahpaplığı yoluna koy­dum. O m ütem adiyen beni bir yerden tanıyacağını söylüyor ve hafızasını zorluyordu. Ben ise gülerek birine benzettiğini tekrarlıyordum . Öyle neşeliy­dim ki bayram ı annem ve k a r­deşlerimle beraber geçirecek­tim, hem de doğup büyüdü­ğüm İstanbul’da. Yol arkada­şım mütem adiyen kendinden bahsediyordu. A nkara hastaha nelerinden birinde başhem şire imiş. Mesleğini çok seven ba­bacan bir hanım. Daha önce a- m eliyathane hemşireliği yap­mış. İş am eliyathaneye dökü­lünce ben de vaktile mühim bir am eliyat geçirdiğimi söyle diğim zam an karşım daki h a ­nımın gözleri p a rla d ı:

Buldum” diye bağırdı "S i­zi nereden tanıdığımı şimdi ha tırladım. Siz doktor Haldun be yin refikaları değil misiniz ?

yordum sanki...“Affedersiniz yavrum, iste-

miyerek eski günleri ve Üzün­tülerinizi hatırlattım . Mlltees- sifim, ben bu meseleye alışmış smızdır, diye söylemiştim. Ma lûm ya aradan bunca yıllar geçti; her şey unutulur..’’ r

lstanbulda çok az bir zama. 'j kaldım.

Onu tek rar bulmak ümidiy­le A nkaraya geldim, öğrendim ki A m erikaya gitmiş, ne za man döneceğini de kati olarak bilen yok.

Asıl her şeyimi şimdi kay. bettim . O zamanlar onun bu büyük fedakârlığını göremiye- cek, hissedemiyecek kadar kör müşüm. Eğer ortada bir bir kabahat veya özür bile, bunun bir nebzesini dimde aramamışım, düşünme­mişim bile...

İşte yanlış b ir adımın acı ne ticesi... Y aralanan iki ha; K ırılan kalpler ve yıkılan valar eski saadetlerini hiç bir zam an bulamıyorlar..

m l,Fmüca^ lE

Virüs A ş ı*101Bul'1'*

it» ve W

buru"|İ

- ı«f.dahi: ° " ' ,ak„gı:>Urtl*n

M »

t ve ***»•' i’

°„eni virÜ‘ »raba y*"' y*' 1

<****£ w*wıid>i?

BeUUde vÎTinsamn N «•-*oefc*» t w v '

» » ^ ’aüziikolı*^■m *on

tİT>t2 V»-fclîOt

dileı veağf'1 ’

Igrjn devamlı ti

ve burun ik surette »*>*' b |

t S S t e s b i t e t m , ^ .

iyot «i.Bu virüslerin hedefleri o’«

iMinİKr asırlar boyunca çc jılnuşlar ve insanlar çoğaldı ça da virüsler miivazi hır ş<

ifilde çoğalarak daha mü teki mil ve tesirli hastalıklar huşu le getirmek ihtiyacını duymuş tadır. Alerji ve bulaşıcı hafl. Iıklar Milli Enstitüsünün A n tırma Labratuarı müdürü Dı Robert Huebner, insanoğlunu yeryüzünde yaşamağa başlan­andan sonra virüslerin ort ya çıkmalanna işaretle “Viri ferin hepsi, insanoğlu Cennt ten kovulduktan hemen son ditada mevcut değildi" d

B A S IN ... B AS IN ..Forsthoff Konusu ve T ürkler j kanlığını m uhafaza eden bu

E leftheria gazetesi, “Kıbrıs \ zatın, böyle b ir demeçte bu - Türk tarafının, Forsthoff’un is

Mesleğimin pek kolay olmadı­ğını fazla sabırlı olmak ve u- sanm adan çalışmak gerektiği­ni icap ettiren bir meslek oldu ğunu biliyorum. Fakat bütün bu güçlükleri yenebilmek ve cemiyete faydalı bir öğrerır.en olabilmek için meslek aşkının kifayet edeceğine inanm akta­yım. Öğretmenlik, bence, m u­kaddes olan b ir meslektir.

— Kıymetli vaktinizden har cayıp benimle bu konuşmayı yaptığınızdan dolayı size en derin teşekkürlerim i ve saygı­larımı sunarım sayın Mahmut tslâmoğlu.

isveçli Sarışın II. Jacobsson

Kitap SarayıADANIN EN BÜYÜK TÜRK KİTAPLIĞI

Mecidiye Sokak 11-13 Lefkoşa.

Uzun yıllardan beri Türk kültürüne hizmet et­mekte olan KİTAP SARAYI beğeneceğiniz telif ve lercüme romanlar deposudur. Onbinlerce cilt ara­sından siz de beğeneceğiniz kitapları seçebilirsiniz.

KlTAP SARAYI aynı zamanda Türkiye’nin belli başlı gazete ve dergilerini günü gününe ithal eden, tevzi eden en büyük bayiilik teşkilâtlanndan birine sahiptir.

KÎTAP SARAYI her zaman için emrinizdedir. Her istediğinizi, her aradığınız yalnız KİTAP SARAYI’n- da bulabilirsiniz.

OKUYACAĞINIZ KİTAPLARI KALtTELl SEÇEBİL­MEK İÇİN KİTAP SARAYINA BAŞVURUNUZ.

Kitap Sarayı Tel. 2824.

, K OÇ BU RCU : (21 M art ile 20 Nisan Karşınızdakinin | karakteri, sizinkine pek uymuyor gibi duruyorsa da, endi

şelenmenizde bir m ânâ yok. Y akında birbirinizi, anlayın. BOCA BURCU (21 Nisan ile 21 Mayıs) Aşkın herşeyden evvel karşılıklı fedakârlıklar istediğini unutm ayın. Sade­ce tek taraflı düşünüyorsanız, çok hata ediyorsunu. İK İZLER BURCU : (22 M ayıs ile 21) Hissî bakım dan şimdiye kadar hiç karşılaşmadığınız bir durum la karşı , karşıya kalırsanız. Soğukkanlılığınızı elden bırakmayın. Y EN GEÇ BU RCU (22 H aziran ile 23) Aşk hususunda en yakın bir arkadaşınızdan gelebilecek tehlikeleri hesaba katm adan hareket ediyorsanız.bu sahada bocalıyacaksınız ARSLAN BURCU (24 Temmuz ile 23) Sevgilinizi, sizin sevdiğiniz şeyleri yapmağa zorlamayın. Sihhî bakım dan dikkat ve itina isteyen günlerin eşiğindesiniz.BAŞAK BURCU (24 Ağustos ile 13 Eylül) Kalb bakımın dan birtakım kararsızlık içindesiniz, işleri bir müddet olu runa bırakın.TERA Zİ BURCU : (24 Eylül ile 23 Ekim) Genç âşıklara bugün temkinli hareket etmelerini tavsiye edeceğiz. AKREP BURCU (24 Ekim ile 23 Kasım ) Hiç beklenme­dik yerde buluşm alar, umm adıkları bir anda alınacak he-

I diyeler bugünü dolduracak.! YAY BURCU : (23 Kasını ile 23 A ralık) Yıldızınızın gös

terdiğine nazaran, başınızda nişan, nikâh gibi m es’ut hâ- | diselerden biri İsrarla dolaşıyor.

O ÖLAK BURCU (23 A ralık ile 21 Ocak) Hissî bakını- ' dan alâkalandığınız, belki de hakikaten sevdiğiniz o kim ­

senin arkadaşlarından biriyle bugünlerde tanışacaksınız. KOVA BURCU : (22 O cak ile 19 Şubat) Geçenlere, bu ­günde, müm künse kalabalık muhitlerde bulunm alarını tav

| siye edeceğiz.( BALIK BURCU (20 Şubat ile 20 M art) Sevgilinizin k a ­

bahati yok değil. Zam anla olanların unutulacağını da ak- • lın ı/dan çıkarm ayın sakın...

(Sayfa 3’ten kalan)layısiyle emniyetteyim.” Film­in mevzuu, 1879’da 4,000 /.u lu’ya karşı koyan İngiliz’lerin çarpışması hakkında.

Seyahatten bahsederken gü­zel mavi gözleri pırıldıyan Ul- l a : “Yeni yerler görm ekten çok hoşlanırım. Tanca’nm gü­neyine hiç geçmedim şimdiye kadar,” diyor.

Fakat 27 yaşındaki cazip sa rışin şimdiye kadar başka b ir­çok yer götrdüm. Roma’da, ta ­rihi yerler hakkında malûmat toplarken, aynı zamanda bir­çok hayranının bakışlarını üze rinde topladı. Fakat ona sora­cak olursanız, Romaya bak­maktan, kendisine bakanları

[görmeğe vakit olmamış! “Son |defa Roma’ya gelişimde, bir fi İmi tek bir haftada bitirebil­mek için gece gündüz çal'.ş- mak mecburiyetinde kaldım

Uî« t lm H i ille

| defa olarak dolaşıyorum şehri diyor.

İsveç’te bu kadar fazla ça ­lıştığını hatırlatm adığını söyli- yen sarışın yıldız, yal-w Aıiıe- rıkada aynı şekilde ağır çalışıl­dığını fakat sıkılmadığını anla tıyor. “Orada insanlar o kadar iyi ve hoş ki, insan v ak tiri o kadar eğlenceli geçiriycr’.kı, çok çalışmak sıkmadı beni” di­yor.

Gördüğü mem leketler ve in sanları hakkında Ulla kısaca şunları söy lüyor:

— İsveç: “Orası benim vata­nım. Çok severim. Hem orada kendi lisanımı kullanarak film çevirebilirim.”

— Almanya: "İnsanları çı k anlayışlı. İyi bir işi asla unut­mazlar. Orada çalışmak bir zevk.”

— Fransa: "Paris’i ve Riva- y er ası var. Daha ne istiyebilir-

tifası konusunu istism ara k a l­kışarak bunu, Kıbrıs A nayasa­sının Rum tarafınca ayaklar al tına alındığı” iddialarıyla bağ­lı gösterm ekte, şöyle dem ekte dir :

“Şimdi Dr. Forsthoff istifa­sını şahsî sebeplere istinad e t­tirerek, ortaya atılan iddiaları çürütüyor. Alman Profesörü­nün bu yalanlam ası tam zam a­nında ve yerinde olm uştur. Şu nu belirtm ek lâzımdır ki, h a­len A nayasa Mahkemesi baş-

NÎŞAN

Bayan N edret Sonay Ahmet İle

Kıbrıs T ürk Luna Parkı Sahip­lerinden

Cemal Haşan Nişanlandılar

8. 6. 1963

— İtalya: “Geçmiş ve haliha zır film sanayiinde mükemmel bir atm osferi ve bir san 'a t an ’- anesi var.”

— İspanya: “İspanyol tarihi, insanı büyülüyor. Memleketi tarihi yerlerde dolu.— Amerika: “Ah, insanları,

lunm aktan kaçınması lâzımdı. Bu arada Dr. Forsthoff’un, bir canavar olan Kıbrıs anayasa­sından edinmiş olduğu tecrü­belere dayanarak zamanı gel­diğinde görüşlerini beyan et­m ekten geri kalmıyaç; m it etm ek isteriz.Gazetemiz, Dr. Forsthoff’un şahsî sebepleri, h a tta acı duy­guları b ir yana bırakarak, A l­man üniversitesinde öğretmek te olduğu ilim diliyle konuşa­cağını üm it etm ekteyiz.”

Forsthoff ve Tilrkler Fileleftheros gazetesi, yuka­

rıdaki başlık altında şu yoru­mu yayınlam aktadır :

“Şimdi Forsthoff da ortaya çıkarak, istifasının ‘Anayasa­nın çiğnenm esiyle’ ilgili olma­dığını ileri sürm üştür. Halbuki Kıbrıs Trükleri” şimdiye ka - dar bu görüşü ortaya atarak de magoijk bir şekilde bu görüşü savunmuşlardı. ForsthofPun is tifa sebepleri tamamen şahsi­dir.

Kıbrıs Türk Şövenizmi, poli tik m enfaatler koparm ak için demagoji ve dedi kodu tohum ları serpm iştir. Fakat sonuçta yalnız diken biçmeğe başlamış

“Türk Mücadeleleri” Fileleftheros gazetesi, yuka­

rıdaki başlık altında şu yoru­mu yayınlam aktadır :

“Türk ekstrem istleri Rumla rın köleliğinden kurtularak hür yaşam ak için kanlarını döktükleri ‘7 H aziranı’ kutladı ler! Kıbrıs Türk Basınının pa pagan gibi bildirdiğine göre, Türkler kanlarını kahramanca akıtm asalar, Türk cemati bu­gün Kıbrıs Rumlarının pabuç­larının altında olacaktı!)

Türk ekstremistlerinin, kan larını Ingilizler safında nasıl kahram anca döktüklerini taiı- lil edecek değiliz. H ürriyet mü cadelemiz sırasında, lngilizf rin söm ürge idaresinin deva! nı istem işler, ha tta bu idare devam ettirm ek için yardımcı

-p o lis le r haline gelmişlerdi

MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARIL

■j » '

U İ

mu

îr

Page 5: YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

SA Y fa: 5

.ilim Bönyasıım Savaşı ünlü AktörGlennForılKovbsyFîliılerinılenHsşlaıııyer«Vatınızda k- İ6 Tmi . v l lt0kojik hir [ 8Ünm Uş * ■ Ameliyata b e ' '

* oldugunü^

ŞaS1

iVSANLAR ÇOĞALDIKÇA ADETLERİ ARTANv i r ü s l e r b ü y ü k b ir p r o b l e m

TEŞKİL EDİYORLAR"KANLI VİRÜS” DAHİL OLMAK ÜZERE

■“ - — JF VİRÜSLERE KARŞI NASIL MÜCADELE EDİLİYOR?

Virüs Aşısını Bulmak Mümkün mü?

u la r ın "

î #m*lr e arU ««»elenin SİJ“ s,n ı ve s u a; « a n sonra ttü

«»nlatacsm, ne C

; S‘Ze de an,at.

koşu.Uğultular bı.

Ü ? er yer bu ip? Tünellerden* .B* e* k m Z

netiyle sı. bogulu.

LJm. iste- ye üzün. Mlitees-

■*ye alışnujm istim. Ma

“ “ "ca yılla,. » U tu lu r "İt az bir zama.;

» h n a k ü m id iy .

Öğrendim IB*tmiş, ne za- I de kati olarak I

ü»?:'Nevyork —

doğru üm itli güzlerle bugünlerde ve hay

kı§ ay lan n d a A- bilyük ekseriyeti

hufun kanamaları dahil olmak üzere, tuhat ağrı ve sı-.viaıd.ın ahatsalıhlardaıı -ve kırıklar

uan m uzduiip o lr ru ^ la n î 'r a - eabt ortalıkta yeni bir virüs mü dolaşıyor? Acaba yeni ye­ni virüsler mi teşekkül et*i? Belki de öyledir. M e ^ 'â durup

İnsanın l< r ıu ı- ii -peka'â t i r vı- azizük o lib i1' ; ' .

son zam an lar­da, lîO lradar değişik t ip ts vi­rüsün soğuk algınlığı, ateş, a-

arı ve ağrılnrı, a- rük ve burun ilt göz

lı su re tte akışı Kı­zlıklara sebebi ve t i tesb it etrmş bulu-

•Mıüslerin hedefleri olan

m ektedir.‘îEnfluenza” adm ı verd iğ i­

m iz "g rip” hastalığının v irü s­leri devamlı b ir şekilde .değiş­tik lerinden ve tam am en ay rı hususiyetler taşıdıklarından, yapılan aşılar m eehuren k ısa süreli ve az tesirli o lm akta­dır. D ünyada m evcut üç inlil­e r Jpşanm durm adan a rtm a ­sı karşısında m ütem adiyen de­ğişen m uhtelif tip tek i viıiisle- rin hergün yeni problem ler hu sule getireceklerine şüphe yok

Bu sene kaydedilen “ tuhaf ağrı ve sızıların” belki yeni bir virüsün, belki de uzun m üddet ten beri faal olm ıyan v e a n i- den canlananan eski b ir v irü ­sün işi olm ası m üm kün. Alim­ler şimdi bu meseleyi aydınlat m ağa çalışıyorlar. O rtaya yeni çıkan “burun kanam aları” a c a ba hakikaten “kanlı v irüs” adı verilen virüsün m arifeti mi? Y oksa ısı farkları, hava değişi

a sırla r boyunca ço- mi, sin ir v.s. g ib i hususlar mı ve insan lar çoğaldık 'sebep oluyor hu kanam alara? sle r m üvazi b ir şe

k daha m ütekâ tesirli hasta lık lar husu

Çocuk felci, A sya G ribi ve çiçek gibi tehlikeli virüslerin tah ribatı aşıla r vasıtasıvle hay

ihtiyacını duym uş- 1; tahd it edilmiş bulunuyor. Di ve bulaşıcı h asta ğer norm al v irüslere karşı ye­

n i yeni aşıların keşfiyle, insan larda görülen kanser hastalık ­ları konusunda ne gibi tedbir lerin alıncağı veya ne gibi tek n iklerin kullanılacağı m esele­sinin n isbeten aydınlanacağı­na inanılıyor ve dolayısıyle ça lışm alara a ra verilm eksizin de vam ediliyor.

'•gnstitüsünün A raş m üdürü Dr.

r , insanoğlunun yaşamağa başlam a a virüslerin orta-

işaretle “Virüs insanoğlu Cennet- :tan hem en sonra

mevcut değildi" de-

m şim di kay. j n la r onun bu İ lını gtirenıiye. !#.« cek kadar kör ta d a b ir suc v a ö zü r varsa )

adım ın acı ne n iki hayat., ’e yıkılan yu- lerin i hiç bir lar.

İN ..ıza eden bu dem eçte bu - m ası lâzımdı, ■sthoff’un, bir brıs anayasa- >lduğu tecrü- : zam anı gel- n i beyan et­

lini ü I

Ş. BAŞARAN TİCARET EV İ

İ c

CobaaİA l­

id e

Beklemekte Olduğu Deniz

Malzemelerinin Vasıl Olduğun Sayın Müşterilerine Müjdeler

İç leri” et esi, yuka- la şu yoru r :tleri Kumla ur t u tarak

kanlarını anı’ kutladı

pa göre,

DENtZ YATAKLARI, DENİZ AV TÜFEKLERİ, BALIK BIÇAKLARI, GRESSl MARKA GÖZI.t K VE PALETLER, ERKEK MAYOLARI, PLASTİK KAYIK LAR, ÇOCUKLAR İÇİN CANKURTARAN SİMİTLE P lO Pl VE B A H A BİRÇOK ÇEŞİTLER.

NEVYORK — Hollyvvood -yıldızlığına yük­

selmenin d e b ir ılcreti vardır. Meselâ ünlü ak tö r Glenn Ford şim diye k ad ar 100 .film -çevir­miş ve en az .24 dafa kom ikle­rini kırm ıştır. Bu ıda cnun ö- dediği ücret... Şimdiye .kadar bir aktörün bu kadar fazla »ka­zaya uğrayıp k e m ik lim i k ır ­dığı görülm em iştir

Glenn, kovboy film lerinden çok hoşlandığını, a ta binm esi­ni pek sevdiğini, fakat .buna rağm en kazaların daima ken d i sini bulduğunu söylüyor. F a­ka t Glenn’in acemi b ir at.am a- tö rü olduğuna karar verm ek yanlış olur, çünkü UnlU ak tö r 14 yaşından beri başlamış b u spora ve İ95Ö ve 1860 yılların da çevrilen fihnlefde “en iyi a ta binen ak tö r” Unvanını k a -

jzanmış.Ünlü perde yıldızının kemik

|lerini sık sık kırm asından baş­ka b ir nususiyeti de k a t’iyen dublör kullanm an tan hoşlan- ;maması. Kazaya uğram asına i sebep olan da b i ya... Glenn ıFord’a göre, dub '% kullanan ak tö rle r seyircileri aldatm ak­tan başka b ir ş e / yanmıyor-- lar. Bu konuda divor ki: "Dub lörlerm e güvenen ak tö tlere ta ' hamm ülüm yo«. İnsan .bir .-ro­lü tam manasiyle oymyamıya- cağına k ara r verirse, u ro lü a l mamah. Bir erkek, erkekliğine yakışır şekilde hareke t‘etm eli­

d ir.” Ama buna teğm en: “A t çok tehlikeli bir hayvar-dır, çok d ikkat etm eli,” dem ekten de geri kalmıyor.

Glenn’in son olarak çevirdi­ğ i «e ibaşrolünde cyauaığı 77. filmi “Lave is aB aÜ ’\(A ş k b ir Toptur) Fransız k iv ije rasm d a geçer. Bu;film in birçok sahne­sinde de tehlikeli durum larla karşı karşıya kah F ak a t dub­lör kelimesini b ile duym ak -is­temiyor.

Senede iki veya ü* film de dahi görünm enin itibaım ı ze- delemiyeceğine inanan aktör; “Mevzu ve senaryo iyi ve .ilgi çekici olduğu takdirde, filmi çevirm ekte m ahzur dürmem, yeter ki oynıyacağım rolün iyi ve tesirli olacağına inanayım. Filmi sırf film .çevirmek .için yapm ak b o ş ve nıânasızdır. Filmin iyi olduğuna ve ilgiyi cezbedeceğme ben k«ndim i- nanmazsam, seyircilerimi .na­sıl inandırabilirim ?” d^yur.

Glenn, G ary G rant ve laok Lemmon gibi bazı hafif , kom e­di rollerinde görünm üşse de, tam kabiliyetli b ir komedyen olduğuna inanmıyor. “C id £ a - esar ve Red Skelton gibi, haki­ki kom edyenlere lazla hürm e­tim vardır. T rajed iy i herkes yapabilir, nihayet .-hepimiz Jıu asabı gergin dünyada az çok m eyusuzdur. Fakat.hak ik i ko­mediyi, doğuştan kabiliyetli olanlar yaratır. O n 'ar kendi

■kabiliyetlerine, bkler n*e k o ­medi konularında senaryolara ve 'yazarlara güven rru,” xliyor.

Set’in dışında nisbeten basit bir hayat sürmekten notlanan Glenn boş vakitlerinde aTka- daşhmyle ata tbiner veya -sahi­bi öltlıjğu dört çiftliğinin işle­riyle rmasgül cdlur. Sim zaman­larda antikalara ve «iki «anîat eserlerine -merak sdimtş.

Limasol Türk Kadmlar

(bitliğimizin yıllık gam»!kongresi, 12 tü n ıh ttn 1WI3 Ç a rg a m b a g ü n ü ö -s. s a - a t 8 \ t e L im a s o l .H a lk e v i s a 1 o n u n d a y a p ı la c a k t ı r .

Bütün üyelerin teşrifi ri ca olunur. >GÜNDEM

J- Yıllık faaliyet raporu nun okunması ve müzake resi.

2- Murdkkıplar r^poru- nun okunması ve eaiu yö­netim kurulunun ib. ası.

3- Yeniyönetim kurulu­nun seçimi.

4- Dilekler

Sayfa 2 den kalanGregory Peck’in oynadığı hu filmden de bahsetm ek lüzumu nu hissettik...

Mevzu eski tarihi bir h ikâ­yeden alınmış Salome’nin baş rollerinde Rita Hayworth, Ste w art G ranger ve Charles Lo-

Yünetim.Kurulu- ughton b irlik te oynamışlardı.

B azı tarihi aşk m aceraları- nmasonu hakikaten oldukça kötü b ite r, dolayısıyle bunları canlandıran film lerde ayn ı şe­kilde b ir ölüm veya ayrılık sah nesiyle sona erer.

Mevzuu, ünlü tarihçi Homer in Italyada destanından alına­rak çevrilen ; Rossano Podes- ta ’nm Heleni, Jack Sem asın

BiZANS'LIB EY A Z

Rağıp Şevki YEŞİM

oradan da sokak aralarından Kserokipyon Forum una çıktı lar. Hamza bey, şehrin düşü­şünden sonra karm akarışık olan bu sokaklarda.artıfc he­men hemen hiç b i r insan kal madiğini görüyordu.

İşte bu sırada girdikleri kü çük b ir m eydan Hamza beye lren ‘i hatırlattı. Yarım saat önce avare b ir halde, İren i bulabilm ek ümidiyle dolaşır­ken, padişahın emriyle bir an onu unutuverm işti. Hem de tam am ıyle unutm uştu. Zater. bu karm akarışık şehir is ne kadar ararsa arasın onu bu!a mıyacağına kendini inandır­mıştı.

B lakem a mahallesine inen geniş yokuştan aşağıya, hay­van lan yan yan idare ederek indikten sonra, saray karşıda göründü. Dik bir tepenin üze rinde bütün Haliç'i gören kule kule,duvar duvar, pençe re pencere birbirinin benzeri çatılarla b ir arada bir saray­dı bu... Hamza Bey saray ka p ılan önünde asılı birkaç kü­çük bayrağı g ö s te re rek :

— İçeride yoldaşlar olacak dedi.

— İçerideki hâzineyi tu la - bildiler mi acaba ? diye sor du Rüstem bey...

— Hazine o Cenovalı tilki ler tarafından götürülmediy- se ne âlâ...

Saray kapısında talardan atladıktan sonra dördü de

hızla içeriye daldılar. M erdi­venleri çıkü lar ve üst .katta geniş somaki bir salonda dur dular. Salonun içi k ırk - elli yeniçeriyle, doluydu. .Kısa bir masa üzerine türlü yiyecek­ler, şaraplar ve av aletleri doldurmuştu. Y eniçeriler k ı­sa siyah abanoz sedirlere o- turm uşlar, .bağıra .çağıra yi­yorlar içiyorlar, şarkı jsüyli- yor, kahkahalar atıyorlardı.

D ört yeniçerinin birden sa lonun kapısında görünmeleri üzerine «ofradakiler b ir an dönüp onlara baktılar ve de­r in il ir sessizlik .oldu.. Ağzın­daki b ir kaz budunu avurdu- na sokmağa çalışan b ir yeni­çeri :

— Hayrola yoldaşlar ? Aşa ğıdaki bayrakları görmediniz mi ? diye sordu.

Rüstem Bey sâkin-bir sesle— Yediğiniz içtiğiniz size

afiyet olsun yoldaşlar 1 dedi. Yerlerinizden hiç kıpırdam a­yın, keyfinize bakın. Biz sa­dece padişahımızın emriyle sarayda b ir aram a yapaatğur

K ıpk ırm uryü ilü , iri,gözlü bir yeniçeri: '%

— Ne aram ası hniş.bu? di- ye homurdandı:

Hamza «bey ıparmeğındak i yUZüğü-uzatıp kalabalığa- dög ru : tu t t u :

— Bu tuğr% yr.tamdımz mı Şevketlû.padişahın tuğrası Onun enirinde olduğumuzu söylemeğe1 lüzum yök.

Hamza bey en yakın ola­rak .oturan k ır saçlı b ir -yeni­çeri, yüzüğü dikkatle süzdük ten s o n ra :

— İzin sîzindir yoldaşım. Padişah gözdesisiniz. İstedi­ğinizi y ap ın .- *

— Siz de istediğiniz gibi a- fiyetle y iy ip için!

Hamza bey bu sırada.bir- kaç defa girdiği için, nerele­rin nerede olduğunu biliyor­du. Somaki-m ermer salonun sol tarafındaki kapıya hızla yürüdü. Onu açıp içeriye g i r ­di. Yeni b ir salonla karşılaş­mıştı. Bu salonun sağ tarafın d ak ik ap ı kilitli idi. Hamza

iıey-bu kapıdan prenseslerin dairesine (girildiğini biliyordu

— Bana -yardım e t A h m e t, diyerek kapıya bir omuz attı Lengerin de omuz darbeleri hapıyı-esnetti ve 'n ihaye t ka­nat ardına kadar açıldı. D ör­dü de içeriye daldıkları za­man birkaç ince çığlığın oda­nın nihayetindeki kapıdan kaybolduğunu işittiler. Yal­nız yaşlı bir kadın büzüldü-

■ğü .yerden kımıldamamıştı. Ü ı e r i attın, sırm alarla süslü bir <$rtü ile örtülm üş sedirden on laratbakıyodkı. Hamza bey :

— .Ana,-.Üiî(e yaklaştı. Biz­den korkm ^ym , soracağım ı­za eevap verirseniz... Hepiniz için hayırlı olur.

— Sorulacak şey kaldı mı Şehir düştü, im parator öldü, dedi.

— Hayır, onları sormıya cağım. Sadece Cenovalı Anto nio Flameti adında b ir subay tanıyor musunuz ?

Kadın acı b ir şekilde güle­rek :

•— O soysuzu niçin-arıyor­sun delikanlı ? Sultanın aske risin, iyi rum ca konuşuyor­sun, herhalde büyük bir Türk olacaksın.

— Sorduğum a cevap ver ana, tanıdığına göre...

— Zavallı kocam... Onların kılıçlanyle yaralı yatıyor.

... Niçin yaraladılar ?.... Ah Panayia, b ir Lâtin-

den-ne beklenebilir ki... Kara felâketim izde bize alçakça i- hanet ettiler.

— Ana ağlamayı b ıra s söy le, kocan nerede ? Ne iş ya­par senin kocan?

— Hazine nazırı idi benim kocam. Şimdi aynalı odada yaralı yatıyor. Ayaklarım in­meli olm asa ona yard ım ı ko şardım.

Hamza b e y :— Benimle gelin yoldaşlar

diye arkadaşlarına seslendi. Hızla geri döndü. Gerideki kapıdan çıktıktan sonra dar bir koridora geçtiler. Sağda­ki büyük m erm er bir kapıdan içeriye girdiler. Burası ayna­lı b ir salondu. Ta dipte siyah m erm er m asanın ayak lan u- cunda yaşlı b ir Bizanslıyı gör düler. Göğsü kan içinde yer­de yotıyordu. Gözleri açıktı

Tefrika No. 46

ve gelenleri korku ile takip ediyordu.

Hamza bey, ih tiyann yanı- başına gelince diz çöktü :

— Sizi tanıyorum , siz Nise fo r’sunuz, Nisefor Stratikos.. Söyleyin sizi kim yaraladı ?

— O nlar !... O m elun hain­ler, o M esihin lânetlediği kal leşler !... A ldılar herşeyi aldı lar götürdüler.

— Hâzineyi de mi ?— Ah, e v e t!.. B ütün hâzi­

neyi aldılar. Şehir düşm eden

SEYAHAT EDECEKLERE

Otomobilleri ile Türkiye veya A vrupaya seyahat ede­ceklere Trafik Sigorta poliçe İlerinin gidecekleri memleket- jlerde m uteber olması için Si- ıgorta Acenteliğimiz tarafın ­dan istenilen m üddet için “GREEN CARD” verildiği

“RÜSTEM SİGORTA ACENTELİĞİ”

Londra Sokağı, Tel: 4334 Lefkoşa.

Dizgi, Baskı, K lişe :

DEVRİM Basımevi

Lefkoşa.

(Paris’i canlandırdığı “Truvalı 'H elen” filmi son yılların en beğenilen tarih i aşk -macera kordelâlarından biri olm uştur.

Kılıçlarm gölgesinde, H a c e ­ti davutun kılıcı film lerin i ta ­nınm ış-rejisör H enry Kiııg.in idaresinde so n çevrilen 'tin ta- m«d, yani “Vahşi” adlı korJe- lâ 19. a s ır o rtalarında güael ve ihtiraslı b ir kadının aşk dolu hayatını hikâye etm ekteydi. Başrollerinde Susan Hayvvorth ÎTyrone Pow er ve Richard Eg- enın oynadığı bu film, siraemas kop tekniğine göre çevrUmi-j bir^O -th C entury - Fox körde lâsıydı. Mevzuu yönünden , “Rüzgâr gibi geçtiye” benze­yen bu-kordelânm derecesi-va- &atı aşam am asına rağm en ol­dukça tutulm uştu.

Rhonda Flem ing’le William Lundigan’m oynadıkları ‘-Kleo p a tra” Ava G ardnerle R öbert T aylor ve Mell F errer'm birlik te çevirdikleri Kraliçenin te d a isi, Leonoro Ruffo’nun “Saba Melikesi Belkıs” M artine Carol un "Lükres B orjiya” adlı kor- delâları, hu srtis lerin tanınm ış tarihi aşk m acera film lerinden

idi.

Bugüne kadar çevrilen ta r i­hî film ler arasında m izansen bakım ından en güzellerinden biri de -Kovadis’dir.Başrollerde R obert T aylor ve D eborah Ke- r r ’in oynadıkları bu kotdelâyı fotoğrafların netliği ve man- zaralann ın güzelliği bakım ın­dan mühimdi. H arold Foster’in aynı adlı eserinden alınarak perdeye rejisör H enry H atha- w ay tarafından aksettirilen "Pirince V aliant” m başrolle­rinden son yılların m eşhur e t ­tiği R obert W agner ile Janet Leigh, Jam es M ason ve Debra Paget oynam aktadır. Türkçe a- dı “K ahram an P rens” olan bu k o r d e l â , b i l h a s s a sonundaki yangın sahnesi ile m izansen bakım ından kuvvetli film lerin arasına girm işti. Baş­rollerinde Jean Simmons, Vic- to r M ature, RiChard B urton ve Micheal Rennie'nin oynadıkla­rı “Zincirli köle” kordelâsı renk, fotoğraf, dekor ve kos­tüm bakım ından b ir hayli zen ­gin b ir filmdi. Dloyd C. Doug- lasm “The Robe” adlı eserin ­den alınrak rejisör H enry K os­ter tarafından filme çekilen bu kordelâda oldukça koyu, bir dincilik işlenmiş olm asına rağ ­men aşk bahsine de yer veril­m iştir. Bu filmin ikinci kısmı sayabileceğimiz “K aplanların Pençeleri” adlı kordelâda yine Victor M ature, D ebra Paget Michael Rennie oynam ıştı. Yal nız bu filmde Jean Simmons’- un yerini Sussan Hayvvorth al mıştı. Son yıllarda seyrettiğ i­miz F ransa kralı 15. Louise’nin gözdelerinden “Madam du Bar ıy ’nin hayatını canlandıran ay nı adlı kordelâ dekor ve renk bakım ından d ikkati çeken tari h aşk m acera film lerindendi. C hristian Jague’nin rejisörlüğü nü yaptığı bu filmde Madam du B arry’i M artine Carol can­landırm aktaydı.

B u s a h a d a gördüğüm üz en güzel kordelâ. Alide Valli ile Farley Granger- in çevirdikleri rom antik bir aşk hikâyesini canlandıran “Se inso” filmiydi.

A JA N S TÜRKDergisi, Haziran Sayısı Çıktı iç Ve Dış Olaylar Sanat, Edebiyat, Turizm Devlet Tiyatrosunda Revü

Ankara • Ajans ■ Türk P K 1091 Kıbrıs ■ Çardak Yayınevi Lelkuşa

MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR

Page 6: YIL : 1 SAYI 48 SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU ...evrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/devrim/1963/Haziran/12haziran1963-devrim.pdfEn kritik bir devrede mes’u- liyet

Sayfa 6

T im /iA v tv t ı c c 'r t BUGÜN OYNIYACAK

Neticelerini En Erken Bir Zamanda Açıklıyacağız

BEŞİKTAŞ ÇALIŞTIRICISI SPAİÇ

AYRILACAK24 Haziran’da mukave­

lesi bitecek olan Beşiktaş antrenörü mağlûbiyetler­de, kusurun kendisine yüklendiğini ifade etti.

KADER MAÇLARIBu hafta, biri Cumarte­

si günü Lefkoşa’da, diğeri Pazar günü Lefkede ol­mak üzere iki terfi maçı yapılacaktır.

Gönyeli— Lefke Lefke — Gönyeli

* a j u a ı ı i d i . t a u ı r müd­detten beri kaburga kemi­ğinden sakat bulunan Tur gay nihayet bugün takı­mında yerini alacaktır.

Turgay, Pazartesi gece­

si,Galatasaray kalesini iyi koruduğunu söyleyerek Bülent’i tebrik etmiştir.

Galatasaray bugün Bey kozla karşılaşacaktır.

T.C.M. SOSYAL İŞLER DAİRESİNDEN

Sosyal ve Moral kalkın ma ekibi 1 3Haziran 1963 Perşembe günü ö.s. saat 5 de Gime kazasında A- rapköy’e,İkinci ekip 14 Haziran Cu ma günü ö.s. saat 6 da Ma ğusa kazasında Aytotro (Otluk) köyüne gidecek, halkın dileklerini dinleye­cek Sosyal ve Moral konu larda konuşmalar yapa­caktır.

Sayın köylü kardeşleri­mize duyurulur.

SU A L T IN D A E L E K T R İK L E Ç A L IŞA N SU PO M B A SI T E ­D A R İK İ İÇ İN T E K L İF N A M E

Su İnkişaf Dairesinin ihti­yaçlarını karşılam ak maksa- diyle, Hükümet dört tane su altında elektrikle çalışan (feipc trosubmersible) su pombası tedariki için teklifname davet olunur.

Teklifnameler 29 Haziran 1963 Cum artesi glinil ö.e saat 10’dan geç olmamak üzere Teklifname Encümeni Başka­nı, D efterdarlık adresine var­malıdır.

Daha fazla tafsilât ve şa rt­name kıdemli Mühendis (E- letrik ve Makine). İnşaat Dai­resinden elde ed ileb ilir.

Beşiktaş antrenörü Spa yiÇ, “24 H aziran’da muka velem bitiyor kulüb iste­se bile kalmıyacağım” de­miştir. Galibiyetlerde ida recilerin neticeye sahip çıktıklarını, mağlûbiyetler de ise kusuru kendisine yüklediklerini bilhassa ifa |de eden Spayiç çok üzgün görünmüştür.

İLÂ N

Baf Kurtuluş Lisesi Müdürlüğünden :

1963 — 1964 öğrenim yılı orta 1. sınıfa alınacak o- lan ilk okul mezunu öğ­rencilerin giriş im tihanla­rı Türkçe ve M atematik derslerinden 26 Haziran 1963 Çarşamba günü ö.e. saa t 9.00 da okul salonun da yapılacaktır.

Bu imtihana girecek öğ rencilerin aşağıdaki belge leri eksiksiz olarak ta- mamlıyarak 13 Haziran 1963 tarihinden 25 Hazi­ran 1963 tarihine kadar Pazarlar hariç her gün sa at 9 — 12 arasındaki okul idaresine başvurmaları ri­ca olunur.

a) Diplomab) 6 Fotoğraf

GALATASARAY TOTTENHAM’I

İSTANBUL’A DAVET ETTİ

Galatasaray kulübü, Mi lan, Benfica ve Rusya şampiyonlarının da katıla cağı Ali Sami Yen Tumu- asına Avrupa Kupa Galip leri Turnuası Şampiyonu Tottenham’ı da davet et­miştir.

Galatasaray Kulübü i- kinci başkanı Rüçhan Ad­lı “Milan kulübünün aracı lığıyla tertiplediğimiz tur nuaya Tottenham takımı­nı da dâvet etmek kararı­nı aldık” demiştir.

Milan’ın millî lig maç­ları sebebiyle 18, 19 Hazi ran tarihi için yaptığı maç teklifinin kabul edil­mediğini açıklayan Adlı, turnua hakkında şu beya natta bulunmuştur : “Mi­lan, İstanbul’a gönderdi - ği temsilcisi Solti vasıta- siyle 18 veya 19 Haziran da İstanbul’a gelmek iste diğini bilrdirdi. Bu tarihi kabul etmemize imkân ol madiğim bildirdik. Ayrıca bir teşekkür mektubu ile Avrupa şampiyonluğu i- çin bir tebrik telgrafı gön­derdik. Stadımız 29 Ekim de büyük bir turnua ile a- çılacaktır. Tumuaya Mi­lan, Benfica, Tottenham ve Rusya şampiyonluğu­nu kazanacak takım işti - rak edeceklerdir.”

İngiliz Okulu Tiirk Atletleriyle Konuşmalar:

Gözen Olgun

SAĞIR VE DİLSİZLER MİLLİ TAKIMI YUNANİSTANA

GİDİYORGeçen yıl Yunan Sağır

ve Dilsizler millî ekibini 2 — 1 mağlûp eden Sağır ve Dilsiz ekibimiz önü­müzdeki günlerde Atina-’ ya giderek rövanşı oyna­yacaklardır.

Kuvvetli bir ekiple Yu­nanistan’a gidecek olan Sağır ve Dilsiz ekibimiz ciddi bir şekilde çalışmak tadır.

Röportaj : Ali SAFAİngiliz Okulu’nun kız

atletleri içerisinde en iyi­lerinden biri de Gözen Ol- gun’dur. Üç gün önce rö­portajını sunduğumuz kardeşi Şifa Olgun gibi Gözen de kısa koşularda başarı sağlamaktadır.

Gözen’e sorup aldığımız cevaplar şöyeldir.

Soru — Hayatınızı kısa ca anlatımısınız?

Cevap — 1946 yılında Lefkoşa’da doğdum. İlk okul tahsilimi 5’inci sınıfa kadar Köşklüçiftlik İlk okulunda yaptım. 1958 de babamın işi icabı aile­ce İngiltere’ye gittik ve 1960 yılında geri Kıbns’a döndüğümüz zaman İngi­liz okulunun üçüncü sını­fına girdim.

Halen İngiliz Okulu’nun dördüncü sınıfındayım.

Soru : Atletizme nere­de ve nezaman başladınız

Cevap ... 1959 yılında İngiliz okulunda beden öğ retmenimin ve arkadaşla­rımın teşvikiyle başladım.

Soru — Atletizmin han gi brançında çalışıyorsu­nuz?

Cevap — Kısa koşular da.

Soru — Atletizmden başka hangi spor brançın­da çalışmayı seviyor su­nuz.?

Cevap — Atletizm ka­dar tenisi de çok seviyo­rum.

Soru : Hangi kulübü tu

c) 6 Tane zarf (iki tane­si 45 millik, 4 tanesi­ne 10 millik pul ya­pıştırılmış olacak.

d) Yaş Kağıdı

GÖZEN O LG UN

tuyorsunuz?Cevap : Galip geleni, fa

kat YAK oynuyorsa YAK ın galibiyetlerine bir yeni­sini eklemesini arzularım ve ekseriyetle de arzum oluyor.

Soru — Peki, YAK’ın bu seneki mağlûbiyetleri­ne ne dersiniz?

Cevap — Sadece şansız lık.

Soru — En korktuğu­nuz rakibiniz?

Cevap — Kardeşim Şi­fa.

Soru — Hangi yerli at­letleri takdir ediyor su­nuz?

Cevap — Cahit, Suphi, Zafer ve okulun kısa ko­şu şampiyonu kardeşim Şifa.

Soru — Sahaya indiği­

niz zaman ne 1niz?

Cevap — Sonuncu inekten çok kortuW çin çok heyecanlanın^

Soru — Söylemek ,1diğiniz başka birsev mı? *

Cevap I mmmarkadaşlarımınm ahcup edip ni düşünüyor

— Kendisi,, olarak röportaj için Gören hanım yecanlıydı

Tiirk Kadınlar Heyeti, Kıbrıs w israili Ziyaret Edecek

A n k a ra (Basın - Yaym, İs ra il kad ın teşekkUlIeris-

d a v e tlis i o la rak Türkiye Kut la r B irliğ i Başkanı Günseli Cı k a y a , K ad ın la r Birliği Istanbi İl B a şk an ı N im et Uygur, Br. o ğ lu , İlçe B aşkanı İffet Hafin v e M elek Akı,* 13 “ şe m b e g ü n ü b ir h ü z e re u çak la İsrail’e le rd ir.

H ey ’e t, İsra il’de d e b u lu n d u k ta n som y e d ö n ü ş te K ıb n s’* v e K ıb r ıs Cuı v in i F az ıl KuçUk’Un la ra k beş gün Ada' tır .

Buzlu «GÜNEŞ»

FER A H Serinletici içkileru iM V A n rD ir te f r v r \ r T n r ___ _KİMYAGERLE İŞLEYEN TEK FABRİKADIR

_ ***« ***« » Fabrikası

KİMYAGER : — VECDET OKTEKİN

Biralı ŞEKER PORTAKALI Suyu ServisteFER AH “ SPEŞİAL ”

KALİTELİ İÇKİLER VE UCUZ FİYATI A« BÜYÜKLER 400 ve KÜÇÜKLER 285 mils

ALAMETİ FARİKA Biralı Şeker Portakal suyu taklitlerinden sakınınız

Alkolsüz Biralı Şeker Por takalı Suyu

moskovj

s b z mpjrUmento He.

’lîe ö r iis m e d e Sovyet

yükelçisi de h»a r

lardır.TürkPartiment°He>

Haziran Cuma gi^ü 1 ye dönecektir.

1459 Harbini Mahkemede

^ A n k ara 12 (Basın - Ankara Sıkı Yönetim tanlıgının bugün ya;33 numaralı tebliğindi diğine göre, 20 - 21 I laylan dolayısıyle Ha: tundaki 2 numaralı S tim Komutanlığı Adli ğince, haklarında soı kat açılma karan veri lunan sanıklar, 1459

Bunların duruşmala' lu olarak 13 Haziran şembe günü saat 9.30 Okulunda başlayacak!

Orta Köy i' Daktilo Mrp ttn öğlede n to n n '■»okulu imrentilerindelik bir g ru p , b a ş u J r H r

met Mttntlr nezareti nd< la Fabrikasını ziyaret | dır. Bu ziyaretin orijit

* »frencilerin, Fabrika i meydana çimen t kme) î

'«Çilerin bu g ü m ,

r

Bilyük şişelerde 2 kadeh biralı meşrubat ve 4 şeker portakalı suyu vardır

Küçük şişelerde bir kadehin fazla biralı meşruhat ve 2 Şeker Portakalı suyu vardır.

FERAH SERİNLETİCİ İÇKİLER FABRİKAS

Peı

a ş t a ;*

t e r *

ı

v«erlid?r

T I I C