5
21. Yüzyılda Eğim ve Türkiye: 28 Maddelik Bir Yol Haritası Teklifi Gökhan YÜCEL twier:@goyucel Gitgide eskiyen bir dönemden çıkıyoruz. O dönem kapanıyor ama bir değil sayısını kestiremeyeceğimiz kadar yeni dönemler açılıyor. Bazıları daha belirginleşecek ve ön plana çıkacak, bazıları biraz daha yardımcı roller üstlenecek, bazıları ise geleceğin hâkim paradigması konumuna yükselecek. Bu değişimi ve geçişi sadece teknolojiye hapsetmek, sadece onunla açıklamaya çalışmak da aslında doğru değil. Ama teknoloji, dijital çağ ve yeni medya şüphesiz ark insanoğlunun hemen her davranışına en mikro düzeyden en makro seviyeye kadar tüm alanlarda etki ediyor. İnsan alışkanlıkları, insan-insan, insan-toplum, insan-devlet, insan-küre ilişkileri ile eğitim ve öğretim süreçleri de buna bağlı olarak köklü gelişmelere gebe. Değişimi okumak için Eric Schmidt ve Jared Cohen’in Yeni Dijital Çağ: İnsanların, Ulusların ve İş Dünyasının Geleceğini Yeniden Şekillendirmek (The New Digital Age) kitabını öneririm. Kitap, yeni sosyal ağlar aracılığıyla aşırı bağlanırlık ve beraberinde gerdiği bireyselleşme ile sanallaşmaya vurgu yapıyor. Dijital değişime paralel şekilde birçok eğim düşünürünün alnı çizdiği gibi son 200 yıllık dünya tarihinde endüstri devrimi sonrası ortaya çıkan modern toplumsal düzenin kemikleşmiş, yerleşik disiplin ve uzmanlaşma standartları, statü, başarı ve meslek grupları ark ya kabuk değişriyor yada tamamen ortadan kalkıyor. Hemen hepsi mobil ve dijital bir kisveye bürünüyor. 15-20 yıl öncesine döndüğümüzde sıkça kullandığımız ileşim yöntem ve araçlarının nasıl değişğini hesaba katarsak, öğrenme ve bilgiye ulaşma kaynaklarımızdaki değişim ve çeşitliliğini göz önünde bulundurursak sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılacakr. Öğretme ve öğrenme arasındaki güç ilişkisi ikincisinin lehine değişiyor. İnovasyon ve girişimcilik gibi 21.yüzyıl manğına daha yatkın alanlar üstünlüklerini pekişriyor. Bu bağlamda küresel ölçekteki tarşmalarda ve çalışmalarda ön plandaki tüm eğitim-öğretim tartışma konularını daha iyi anlamlandırmak ve özümsemek için birbirini içine geçmiş, birbiriyle bağlı kavramsal bir harita hazırlamanın gerekliliği de aşikâr. Çünkü ülkemizde eğitim alanında küresel gelişmeleri takip mekanizmaları veya kanalları çok küçük bir zümrenin elinde bulunuyor. Onların birer mütercim gibi çalışmaları ise kendilerinin verimini düşürüyor. Bu açıdan bakıldığında özellikle bilgi alanında eğitim bilimcilerimiz, eğitim politikaları planlayıcılarımız ve uygulayıcılarımız adına 4T diye tabir ettiğim Tanı, Takip, Tecrübe ve Transfer döngüsü iyi kurgulanmalıdır. Yurtdışı kaynakların incelenmesi, uygulanabilirlik ve yerelleşrme çalışmaları inayla sürdürülmelidir. Yine buna benzer akılda daha kolay kalması bakımından GAYE diye kısalğım Güncelleme, Anlamlandırma, Yenilenme ve Erişim döngüsü de tamamlayıcı nitelik taşımaktadır. Özellikle eğitim-öğretim alanında dünya örneklerini çokça tartıştığımız şu günlerde bu iletişim mekanizmalarının sağlıklı şekilde işlemesi son derece önemlidir. Yeni dijital çağın eğitim modeli ve paradigması öze olması bakımından ise İLGİM şeklinde kısalğım İnovasyon, Liderlik, Girişimcilik, İleşim ve Movasyon başlıkları yol gösterici bir kılavuz olarak kullanılabilir. Bu başlıklarının her biri tüm eğim-öğrem süreçleri ve paydaşları için ele alınmalı ve izlenecek yol haritaları belirlenmelidir. Daha önce çeşitli yayınlarda belirğim gibi Türk Milli Eğim Sistemi baskın bir personel ve bürokrak paradigma ile yönelmektedir. Daha çok tatbikaan, diğer bir ifadeyle uygulamalardan hükümler çıkarılmaktadır. Milli eğim sisteminde hangi konuya bakarsanız bakın öncelikli olarak bürokrak personel işlemleri ve 9 Makale Türkiye Özel Okullar Birliği Dergisi

Turkozokbir

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Türk Eğitim Sistemi'nin Geleceğe Dönük Planlamasında Katkı Yapması Beklenen 28 Maddelik Bir Yol haritası

Citation preview

Page 1: Turkozokbir

21. Yüzyılda Eğitim ve Türkiye:28 Maddelik Bir Yol Haritası Teklifi

Gökhan YÜCEL twitter:@goyucel

Gitgide eskiyen bir dönemden çıkıyoruz. O dönem kapanıyor ama bir değil sayısını kestiremeyeceğimiz kadar yeni dönemler açılıyor. Bazıları daha belirginleşecek ve ön plana çıkacak, bazıları biraz daha yardımcı roller üstlenecek, bazıları ise geleceğin hâkim paradigması konumuna yükselecek. Bu değişimi ve geçişi sadece teknolojiye hapsetmek, sadece onunla açıklamaya çalışmak da aslında doğru değil. Ama teknoloji, dijital çağ ve yeni medya şüphesiz artık insanoğlunun hemen her davranışına en mikro düzeyden en makro seviyeye kadar tüm alanlarda etki ediyor. İnsan alışkanlıkları, insan-insan, insan-toplum, insan-devlet, insan-küre ilişkileri ile eğitim ve öğretim süreçleri de buna bağlı olarak köklü gelişmelere gebe.

Değişimi okumak için Eric Schmidt ve Jared Cohen’in Yeni Dijital Çağ: İnsanların, Ulusların ve İş Dünyasının Geleceğini Yeniden Şekillendirmek (The New Digital Age) kitabını öneririm. Kitap, yeni sosyal ağlar aracılığıyla aşırı bağlanırlık ve beraberinde getirdiği bireyselleşme ile sanallaşmaya vurgu yapıyor. Dijital değişime paralel şekilde birçok eğitim düşünürünün altını çizdiği gibi son 200 yıllık dünya tarihinde endüstri devrimi sonrası ortaya çıkan modern toplumsal düzenin kemikleşmiş, yerleşik disiplin ve uzmanlaşma standartları, statü, başarı ve meslek grupları artık ya kabuk değiştiriyor yada tamamen ortadan kalkıyor. Hemen hepsi mobil ve dijital bir kisveye bürünüyor.

15-20 yıl öncesine döndüğümüzde sıkça kullandığımız iletişim yöntem ve araçlarının nasıl değiştiğini hesaba katarsak, öğrenme ve bilgiye ulaşma kaynaklarımızdaki değişim ve çeşitliliğini göz önünde bulundurursak sanırım ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Öğretme ve öğrenme arasındaki güç ilişkisi ikincisinin lehine değişiyor. İnovasyon ve girişimcilik gibi 21.yüzyıl mantığına

daha yatkın alanlar üstünlüklerini pekiştiriyor. Bu bağlamda küresel ölçekteki tartışmalarda ve çalışmalarda ön plandaki tüm eğitim-öğretim tartışma konularını daha iyi anlamlandırmak ve özümsemek için birbirini içine geçmiş, birbiriyle bağlı kavramsal bir harita hazırlamanın gerekliliği de aşikâr. Çünkü ülkemizde eğitim alanında küresel gelişmeleri takip mekanizmaları veya kanalları çok küçük bir zümrenin elinde bulunuyor. Onların birer mütercim gibi çalışmaları ise kendilerinin verimini düşürüyor. Bu açıdan bakıldığında özellikle bilgi alanında eğitim bilimcilerimiz, eğitim politikaları planlayıcılarımız ve uygulayıcılarımız adına 4T diye tabir ettiğim Tanı, Takip, Tecrübe ve Transfer döngüsü iyi kurgulanmalıdır. Yurtdışı kaynakların incelenmesi, uygulanabilirlik ve yerelleştirme çalışmaları itinayla sürdürülmelidir. Yine buna benzer akılda daha kolay kalması bakımından GAYE diye kısalttığım Güncelleme, Anlamlandırma, Yenilenme ve Erişim döngüsü de tamamlayıcı nitelik taşımaktadır.

Özellikle eğitim-öğretim alanında dünya örneklerini çokça tartıştığımız şu günlerde bu iletişim mekanizmalarının sağlıklı şekilde işlemesi son derece önemlidir. Yeni dijital çağın eğitim modeli ve paradigması özeti olması bakımından ise İLGİM şeklinde kısalttığım İnovasyon, Liderlik, Girişimcilik, İletişim ve Motivasyon başlıkları yol gösterici bir kılavuz olarak kullanılabilir. Bu başlıklarının her biri tüm eğitim-öğretim süreçleri ve paydaşları için ele alınmalı ve izlenecek yol haritaları belirlenmelidir. Daha önce çeşitli yayınlarda belirttiğim gibi Türk Milli Eğitim Sistemi baskın bir personel ve bürokratik paradigma ile yönetilmektedir.

Daha çok tatbikattan, diğer bir ifadeyle uygulamalardan hükümler çıkarılmaktadır. Milli eğitim sisteminde hangi konuya bakarsanız bakın öncelikli olarak bürokratik personel işlemleri ve

9

Mak

ale

Türkiye Özel Okullar Birliği Dergisi

Page 2: Turkozokbir

süreçleri önemsenmektedir. Aşağıda belki de bir nebze eleştirel açıdan yaklaşarak bütünleyici bir güncelleme ile önereceğim maddelerin tümünün oluşturduğu veya kaynaklandığı yaklaşım ise tam tersi olmamakla beraber alternatif bir bakışa sahiptir. Konuların da en az bürokratik süreçler kadar önemli olduğunu düşünmekteyim.

Aksi taktirde ‘somut’ ve ‘rutin’ işleri kutsayan bürokratik bakış yenilik ve gelecek ile ilgili her bir noktayı ‘soyut’ ve ‘gereksiz’ olarak ifade edecektir. Aşağıda sıraladığım 28 maddelik dökümün her bir başlığı kesinlikle diğerleriyle ilişkilidir. Hepsi birbirini açıklar ve tamamlar özelliktedir. Maddelerin hemen hepsinin bürokratik, pedagojik, interdisipliner ve psikolojik boyutları bulunmaktadır. Her bir başlık aynı zamanda bir süreci ifade etmektedir. Yönetimle ilgili ayakları olduğu kadar çeşitli disiplin ve iş kollarının bir araya gelmesiyle en yüksek verimin alınacağı, sadece teoriyle yetinen pedagojik yaklaşımların kifayetsiz kalacağı yerler çoğunluktadır. Psikolojik boyut ise daha çok MEB’deki algı değişimi, yönetici, öğretmen ve öğrencilere yönelik motivasyon artırımı konusundadır.

Bu liste ilk elden MEB’i ilgilendirmekle beraber diğer tüm eğitim paydaşlarını da en az MEB kadar alakadar etmektedir. Onlarca diğer sivil toplum kuruluşu gibi Özel Okullar Birliği Derneği ise bu sürecin en önemli aktörlerinden birisidir. Her bir başlık altındaki gelişmelerin 4T, İLGİM ve GAYE merceğinden

okunması için ciddi çalışma ekipleri oluşturulmalıdır. Şimdi 2023 Vizyonu ve Eğitim raporu taslağı olarak da okuyabileceğiniz 28 maddelik önerilerimizi kısa notlarla sıralayalım:

1. 21. Yüzyıl Becerileri/Bireyselleştirme: Dünya üzerinde eğitim hakkında konuşulan her bir konu artık Yaratıcılık, Eleştirel Düşünce, İletişim ve Takım Çalışması başlıklarıyla özetlenen dört temel beceriyle ilgilendirilmektedir. ABD Çalış-ma Bakanlığı verilerine göre bugün okula baş-layan çocukların yüzde 65’i daha icat edilmemiş işlerde çalışacaklardır. Bu yaş grubuna yönelik eğitim-öğretim politikaları planlamasında 21. yüzyıl becerilerini temel paradigma yapmak ka-çınılmazdır.

2. Özel Eğitim: Eğitim-öğretim süreçlerini hiçbir grubu dışlamadan her bir bireyin zihinsel ve fi-ziksel gereklerine, ilgilerine ve özelliklerine göre düzenlemek gerekmektedir. Üstün zekâlıların eğitimi gibi kavramların tartışılmasını ben bu açıdan seçkinci ve ayrımcı bir kategoriden ziya-de özel eğitimin altında düşünüyorum.

3. Ölçme/Değerlendirme: Artık görüyoruz ki sağ-lıklı veri toplama ve işleme mekanizmaları olma-dan sosyal alandaki tüm işleyiş gibi verimli eği-tim politikalarını da yürütmek imkânsızdır. Tüm toplanan verileri öğrenciler ve öğretmenlerin her biri arasındaki başarı farklarını tespit için kullanamazsak sisteminin performansını bir kısır döngüye mahkûm ederiz.

10

Makale

Türkiye Özel Okullar Birliği Dergisi

Page 3: Turkozokbir

4. Denetim: Sistemin ayaklarının ve aktörlerinin her biri hakkında metrik, nitel ve nicel ölçüm, takip ve değerlendirme yapmadan geleceğinize dair kararlar veremezsiniz.

5. 2023 Vizyonu/ Kalkınma/ Stratejik Planlama: Sadece eğitimde değil hemen her alanda öne çı-kan bu iki kavramı birer tüccar değil, girişken ve yenilikçi bireyler yetiştirmek için eğitim paradig-ması haline getirmek gerekmektedir. Böylelikle 21. yüzyılın doğasına aykırı statik, dikey süreçleri kutsayan, aşırı bürokratik eğitim yapılanmasını, yeni dijital çağın gereklerine uydurarak daha ve-rimli kılabiliriz.

6. Fırsat Eşitliği: Bu başlığı onlarca örnekle açıkla-mak mümkün ancak PISA değerlendirmelerinde hep ilk üç sırada yer alan Finlandiya’daki yetkili-lere sorulduğunda başarılarının tek sırrı olarak gösteriliyor. Finlandiya’da, sosyo-ekonomik sta-tüsü ne olursa olsun her çocuk aynı kalitede eği-timi alabiliyor.

7. Stratejik Planlama: 2023 Vizyonu’nun eğitim-le olan ayrılmaz ilişkisini anlatan çalışmalar ya-yınlanmalıdır. Türkiye artık 2015-2023/2030 dönemini planlamalıdır. 10. Kalkınma Planı bu bağlamda iyi okunmalıdır. Ayrıca, Malezya’nın 2012 sonlarında hazırlayarak dünya kamuoyu-na duyurduğu ve 2013-2025 arasındaki dönemi kurgulayan stratejik raporu önümüzdeki en iyi örnekler arasındadır.

8. Liderlik /Motivasyon: Öğretmenlere dönük çalışmalarda onların klasik bilgi bekçileri olmadıkları anlatmak ve öğrencileri için birer rol model oldukları bilinciyle motive edilmeleri sağlanmalıdır. 21. Yüzyıl becerileri, okulu ve öğ-renci profili gibi 21. Yüzyıl öğretmeni de eldeki veriler ışığında bir lider ve rol model olarak dü-şünülmelidir.

9. Öğretmen Yetiştirme: Google’a ‘Teacher’ (Öğ-retmen), ‘Teaching’ (Öğretmenlik) ve 21st Cen-tury (21.yüzyıl) anahtar kelimelerini yazdığınızda karşınıza çıkacak ve binlerle ifade edilebilecek toplantı ve yayınlar öğretmenlik mesleğinin ge-çirdiği değişim hakkında fikir verecektir. Önem-li olan bu değişim dinamiklerini olabildiğince yakından takip etmektir. Öğretmen yetiştirme yöntemlerimizi ve kurumlarımızı revize etmek zorundayız. Gerekirse yeni kurumlar

oluşturmalıyız.

10. Kalite Standartları: Dünyanın en iyi performans gösteren okul ve eğitim sistemleri şüphesiz kalite-bazlı değerlendirmeye önem vermekte-dir. Bizde personel paradigması uyarınca aşırı bürokratik ve detaylarla dönük yasal süreçlerde konunun özü hem kaçmaktadır hem de devam-lı değişen dünya şartlarına göre güncellenmeye kapalı hale gelmektedir. Kalite standartları konu-sunun denetim ayağıyla önemli ilişkisi mevcut-tur. He bir eğitim-öğretim sürecinin kalite stan-dartları belirlenmelidir. Belirlenen standartlar ölçüm, denetim ve planlama başlıklarının yol göstericisidir.

11. Küresel Gelişmeler: Eğitim-öğretim alanında Türkiye haricindeki ülke ve bölge uygulamaları yakından takip edilebildiği sürece 2023 Vizyonu’na ve rekabete dönük uygun çalışmalar ortaya çıkarılabilir. Özellikle inovasyon ekonomi-lerinin eğitim yapıları, kurumları ve süreçleri iyi incelenmelidir. İyi performans gösteren eğitim/okul sistemlerinin sadece yönetim şemalarına ve büyük resme değil, küçük resimlerin içindeki büyük resimlere de dikkat edilmelidir.

12. Uluslararası Sınavlar: Türkiye’de PISA ve TIMMS türü sınavlar hala SBS, YDS, KPSS ve LYS gibi yerleştirme ve sonuç odaklı mantıkla değerlendirilmektedir. Hâlbuki hem PISA’nın hem de TIMMS’in uzun denecek aralıklarla yapılmasının sebebi, eğitim süreçlerin ve politikalarının küresel karşılaştırmalar ışığında değerlendirilmelerine olanak sağlamaktır.

13. Okul Bölgeleri: Aşırı merkezi ve bürokratik sistemi yumuşatmak ve esnekleştirmek için hem bölgesel, hem de tematik okul bölgeleri oluşturulması fikri ciddi biçimde ele alınmalıdır. Bu başlığı okul özerkliği ile beraber düşünebi-liriz ancak onunla eş tutamayız. Meraklılar için ABD’deki uygulamaları, özellikle de New York City’deki iZone (inovasyon okul bölgesi) uygula-masının incelenmesini önerebilirim.

14. Okul Mimarisi: İnovasyonla harmanlanmış 21. yüzyıl becerilerine sahip, 21. yüzyıl öğrencilerinin uygun şartlarda eğitim ve öğretim süreçlerine devam etmesi dünyanın en iyi performans gösteren eğitim sistemlerinde çok konuşulan başlıklar arasında yer almaktadır.

11

Mak

ale

Türkiye Özel Okullar Birliği Dergisi

Page 4: Turkozokbir

15. Vatandaşlık/Demokrasi: Her bir bireyin de-mokratik vatandaşlık haklarını öğrenmesi sağ-lanmalıdır.

16. Dijitalleşme/Yeni Medya/Sosyal Medya/Yazı-lım Eğitimi: Eğitim teknolojileri lafı artık sınırla-yıcı ve yetersiz kalmaktadır. Daha büyük bir yeni dijital çağdan bahsedebiliriz. Veriler ortada; Tür-kiye sosyal medya kullanıcısı bakımından hangi mecraya bakarsanız bakın dünyada ilk 10 ülke arasında yer almakta. İstanbul dünya şehirleri arasındaki sıralamada ilk 5’i zorluyor. Milyonlar-ca sosyal medya kullanıcımız var. Türkiye Dijital Oyunlar Federasyonu (TÜDOF) rakamlarına göre ülkemizde 20 milyon dijital oyuncu var. TÜDOF diyor ki: ‘Artık %80 oranında oyun oynamak için kullanılan Facebook gibi sosyal ağlarda ise kulla-nıcı sayısı açısından Türkiye, dünya sıralamasın-da ilk 5’te yer almaktadır. Yoğun olarak oyun oy-namak için kullanılan internet kafelerin sayısı da ülkemizde yirmi binden fazladır’.1 Bilgi Teknolo-jileri ve İletişim Kurumu’nun 2013 Q1 verilerine göre 68 milyon cep telefonu abonesinin 44 mil-yonu 3G bağlantısına sahip. Bu ağlardaki toplam iletişim süresi 43 milyar dakikaya ulaştı. 0-9 yaş dışındaki nüfusumuzun neredeyse yüzde 100’ü mobil teknolojilere erişime sahip. 2013’ün ilk üç ayında 24.233 TBit data aktarımı gerçekleştiril-di. Genişbant internet abone sayısı 20,5 milyon civarındadır.2 Böyle bir ülkede eğitim ve öğre-tim süreçlerini bu bilgileri görmezden gelerek planlamak mümkün müdür ve mantıklı mıdır? Bunun yanı sıra tersyüz edilmiş sınıflar (flipped classroom), öğrenme yönetim sistemleri (LMS), harmanlanmış öğrenme (blended learning), oyun-tabanlı öğrenme (gamification), zenginleş-tirilmiş gerçeklik/içerik (augmented reality), ho-logramlar, bulut okullar, stüdyolar, mobil tekno-lojiler hâlihazırda dünyada tartışılan konulardır. Bir örnek olarak; Estonya’nın ilkokulda öğrenci-lerine kodlama dersleri vermesiyle, Türkiye’den katlarca küçük olan bu ülkeden Skype gibi bir ya-zılım devinin çıkması arasındaki bağ üzerine kafa yormamız gerektiğini vurgulamak isterim.

17. Veri Temelli Analiz/Araştırma: Eğitim ve öğretim süreçleri hakkında Türkiye’de en çok sıkıntı çekilen şeylerin başında sağlıklı veri elde etmek gelmektedir. Aynı veriyi, 3-4 değişik kurum veya birimden istediğimizde, karşımıza 3-4 değişik veri çıkmaktadır. Şunu bilmeliyiz ki, verisel ve

sayısal değerlendirmeler yapmadan, dijital çağı anlayamayız. Onu anlayamayınca da gerekli eğitim-öğretim müdahalelerini yapamayız.

18. Fen Teknoloji Mühendislik ve Matematik (STEM): Bu konu dünyanın birkaç bölgesinde çok konuşulduğu için burada yer almaktadır. ABD örneği dikkatlice incelenmelidir. K-12 okul-larının ve üniversitelerin bu konudaki işbirlikleri-ne dikkatlice bakılmalıdır.

19. Toplumsal Değerler: Her eğitim sistemi küresel gelişmeler ve gerçekler kadar içinde yaşadığı ve geleceğine katkıda bulunacağı toplumsal doku-yu anlamak/hazmetmek/özümsemek/içselleş-tirmek zorundadır. Toplumsal değerlerle eğitim değerleri arasındaki bağlar yadsınamaz.

20. Okul İyileştirme (school improvement): Aynen okul bölgeleri veya okul mimarisi örneklerinde olduğu gibi, okullar temel değişim birimi kabul edilerek aşağıdan yukarıya çözümler üretilmesi aşırı merkezi ve bürokratik sistemlerin rahatla-masına yardımcı olabilecek faktörlerden birisi-dir. 21. Yüzyılın yataylaşma, mobilleşme, birey-selleşme ve özerkleşme prensipleriyle uyumlu bir yaklaşımdır.

21. Sanat Eğitimi: Öğrencilerin bireysel merak ve yetenekleri göz önünde bulundurularak sanatsal boyutları da irdelenmelidir.

22. Program/Müfredat: Aşırı teorik müfredat geliştirme çalışmalarından ziyade benim 4K (Kitap, Konu, Kendin ve Küre) diye tanımladığım İçsel ve Dışsal Müfredatların uyumuna vurgu yapan, bireylerin kendi öz ilgilerinden hareketle bireyselleştirilmiş ve çok çeşitli kaynaklardan beslenen müfredatların geliştirilmesi fikridir.Unutmayalım ki, her CV (Curriculum Vitae), yani hayat hikayesinin içinde bir ‘curriculum’ gizlidir. Curriculum müfredattır. Müfredatın temelinde türediği kelime kökü ‘ferd’, ‘birey’ bulunmakta-dır, bulunmalıdır.

23. Mesleki Eğitim/Hayatboyu Öğrenme: Ülkemiz-deki en ciddi sorunlarından birisi mesleki ve tek-nik eğitimdir. Ara eleman ihtiyacımız bu kadar fazlayken ve yetişen elemanların hayat boyu hız-la değişen süreçlere adaptasyonunu da içeren bu süreç 2023 Vizyonu sosyo-ekonomik hedefle-rinin yakalanabilmesi için olmazsa olmaz şarttır.

12

Makale

Türkiye Özel Okullar Birliği Dergisi

Page 5: Turkozokbir

24. İş/Nüfus/Gençlik/İstihdam: Eğitim-öğretim po-litikaları ve uygulamalarının demografik değiş-kenlerle korelasyonu her daim dikkate alınmalı-dır. Türkiye gibi genç ve istihdama aç bir nüfusun eğitim politikaları alanındaki izdüşümleri ülkenin geleceği açısından öncelikli konulardandır. 2023 vizyonu çerçevesinde geleceğe dönük meslek ve beceriler hakkında daha fazla kafa yormalı-yız. Bugün hangi kademelerde olan çocuklarımız 2023 hedeflerini başaracak, ülkemizi kalkınmada zirveye taşıyacak? Hangi diğer yaş grupları bu he-defi koruyarak daha ileri götürecek? Bu soruları her sabah kalktığımızda tekrar tekrar sorarak ce-vaplarını günlük, orta ve uzun vadeli planlama ve politikalara yansıtmalıyız.

25. Eğitim Finansmanı/Özel Öğretim: Türkiye’de eğitimin kalitesini arttırmak için özel öğretimi de arttırmalıyız. Özel öğretimin ülkemizdeki payı yüzde 3’ü geçmemektedir. Ülke şartları düşünüldüğünde kamu-özel işbirliği modellerinin zaman kaybetmeden ele alınması gerekmektedir.

26. Sivil Toplum/Düşünce Kuruluşları: 20 milyona yakın öğrenci, 1 milyona yakın öğretmenin bu-lunduğu bir ülkede ciddi eğitim-öğretimle sorun-

sallarıyla ilgilenen düşünce kuruluşu sayısı bir elin parmaklarını geçmiyorsa bu en hafif tabiriyle traji-komik bir durumdur.

27. Yönetim ve Organizasyon/Teşkilat: 2011’de MEB Merkez Teşkilatı’nın yeniden yapılanması kapsamında gerçekleştirilen 652 nolu KHK’nin iş-leyişiyle ilgili süreç analizleri yapılmalı, 21. yüzyı-lın gerektirdiği bazı alanlarda yönetim şemasında revizyona gidilmelidir. İnsan kaynağını en verimli şekilde kullanma ilkesi benimsenmelidir.

28. Yabancı Dil: Ülkemizdeki en kronik sorunlar ara-sında yer alan yabancı dil konusunda acil önlem-ler alınmalıdır. YDS sınavına giren 289 bin kişinin, 218 bininin 0-49 puan bandında not aldığını ve bu bireylerin yine hepimiz gibi ülkenin eğitim sisteminden geçtiğini, Kosova’nın bile bizi ulus-lararası yabancı dil sınavlarında geride bıraktığı-nı, ve Arnavutluk ile aynı seviyede olduğumuzu düşünürsek sorunun boyutlarının ve vahametini hemen anlayabiliriz.

(http://www.tudof.org/?p=1141) http://www.btk.gov.tr/kutuphane_ve_veribankasi/pazar_verileri/

ucaylik13_1.pdf

13

Sem

pozy

umM

akal

e

Türkiye Özel Okullar Birliği Dergisi