1 Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır.Üç ayda bir yayımlanır. Ocak-Şubat-Mart 2013
40
Türkiye’ye değer katıyor
Zorlu Grubu olarak, ülkemizde ve dünyada öncü şirketler arasında yer alma hedefiyle yola çıktık… Bu yola çıkarken, “Ülkem, işim, ailem…” bakış açısını benimsedik; saygın, dürüst ve güvenilir bir kurum olmayı vazgeçilmez bir değer kabul ettik. Sa-dece kendi kurumumuz ve çalışanlarımız için değil, ülkemiz için, içinde yaşadığımız toplum için, değer yaratmayı önemsedik.
60. yılımıza ulaştığımız bu yıl, ne mutlu ki, üretim, ihracat, istihdam rakamlarımızın büyüklüğü, dünya pazarlarındaki rekabet gücümüzle, ülkemizin ekonomik kalkınmasında etkin bir rol oynuyoruz. Öte yandan faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda kurumsal vatandaşlık bilinciyle hareket ediyor, toplumsal gelişime katkı sağlayacak sürdürülebilir ve uzun soluklu projeleri destekliyoruz.
Bundan tam 60 yıl önce Denizli’nin Babadağ ilçesinde küçük bir tekstil atölyesine sahipken, bugün Zorlu Tekstil Grubumuz ile ev tekstili sektöründe Türkiye’de ve dünyada öncü markalara sahibiz. Aynı zamanda, Avrupa ve Orta Doğu’nun en büyük entegre polyester iplik üreticisi ve ihracatçısı konumundayız. Bu alandaki bilgi ve tecrübemizle, yenilikçi ve kaliteli ürün geliştirmeye dönük çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Grubumuzun amiral gemisi, yerli teknolojinin en büyük üreticisi konumundaki Vestel, Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci büyük endüstri kompleksi olan Vestel City’deki üretim faaliyetleriyle, ülke ekonomisine önemli bir güç katıyor. Vestel, bu gücün bir yansıması olarak, 10. yılına ulaşan Vestel City ile National Geographic Channel’in en çok izlenen belgesel serilerin-den “Mega Fabrikalar”a konuk olan ilk Türk markası oldu. 60. yılımızda bizi gururlandıran bu olay, sadece bizim değil, aynı zamanda ülkemizin de başarısı…
Zorlu Grubu olarak Vestel Savunma şirketimizle de son derece iddialıyız. Türkiye’nin savunma sanayiine katkı sağlayacak projeler ürettiğimiz bu alanda, ilk taktik insansız hava aracı Karayel’i geçtiğimiz günlerde görücüye çıkardık. Tamamen yerli tasarım ve üretim eseri olan ve bu nedenle bizim için gurur vesilesi olan Karayel’i, bu yılın sonunda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edeceğiz.
Zorlu Enerji Grubu da yoluna başarıyla devam eden şirketlerimizden… Ülkemizin enerji ihtiyacına destek olabilmek için çık-tığımız yolda, çevreyle uyumlu yenilenebilir enerji yatırımlarımızla ülkemize değer katmak için çalışıyoruz. Bu bakış açısıyla, bugün Zorlu Enerji’nin kurulu gücünün yüzde 35’ni yerli ve yenilenebilir enerji yatırımları oluşturuyor. Yenilenebilir enerji alanında çok önemli bir yatırım olan, Türkiye’nin en büyük jeotermal santralinin açılışını bu yıl, Denizli Kızıldere’de gerçek-leştireceğiz. Santralimiz, büyüklüğü ve sağlayacağı fayda ile dünyanın sayılı jeotermal santralleri arasına girecek. Öncü bir şirket olarak, ülkemizin yanı sıra, diğer ülkelerde de ilklere imza atıyoruz. Pakistan’ın inşa ettiğimiz ilk rüzgar santralinin açılışını da bu yıl yaparak, 60. yılımızı taçlandıracağız. Heyecanla giriş yaptığımız gayrimenkul sektöründe, Zorlu Gayrimenkul şirketimizin projeleriyle fark yaratıyoruz. Bu alanda, kendi adımızı vererek uluslararası ortamda da anılmasını istediğimiz “Zorlu Center” projesi bizim için son derece önemli… Zorlu Center ile Türkiye’de ilk defa rezidans, Performans Sanatları Merkezi, alışveriş merkezi, otel ve ofislerden oluşan 5 fonksiyonu bir araya getirdik. Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği noktada, İstanbul’un tam kalbinde, yeni bir yaşam ala-nı, cazibe merkezi yarattık. Bu yıl açılışını gerçekleştireceğimiz projemizle gayrimenkul alanında yepyeni bir çığır açacağız. İstanbul kadar eşsiz, İstanbul kadar benzersiz bu projeye imza atmaktan gurur duyuyor, 60. yılımızda projemizi ülkemize armağan ediyoruz.
Mevcut faaliyet alanlarımıza göre daha yeni bir alan olan madencilikte ise Manisa Gördes’te nikel madeni yatırımımız hızla ilerliyor. Bu yıl içerisinde bu alanda da üretime geçmeyi hedeflediğimiz, Türkiye’de ve Avrupa’da benzeri olmayan tesisimiz, 2016 yılına kadar 10 bin ton, sonrasında ise 20 bin ton nikel işleme kapasitesine sahip olacak. Bu alanda da farkımızı ortaya koyacak ve ülkemize değer katacağız.
60 yıllık başarı yolculuğumuzda ilke olarak daima “daha iyisini yapmayı” hedefledik... Önümüzdeki süreçte, yeni rotamız, “Yapacaksan daha daha iyisini yap, gideceksen daha daha uzağa git, çıkacaksan daha daha yükseğe çık” olacak…
Zorlu Grubu olarak, Türkiye’nin geleceği için çalışmaya, üretmeye ve ülkemizle birlikte, ülkemize ve insanımıza değer kata-rak büyümeye devam edeceğiz.
Sevgi ve saygılarımla,
Ah met ZOR LU
60 yıllık başarı öyküsü…
sunuş 01
FotoğraflarGörsel Yönetmen Esen Ataman Kürklü
Grafik TasarımSerkan Bengin
İdari İşlerDilek Yeşil
Renk Ayrımı ve BasımBilnet Matbaacılık
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi 1. Cadde No: 16
Ümraniye/İstanbulTelefon: 444 44 03
Dergi Yönetim YeriZorlu Plaza, 34310 Avcılar - İstanbul
Telefon: 0212 456 20 00Faks: 0212 422 00 49
e-posta: [email protected]
32 Vestel, fark yaratmaya devam ediyor
36 Dağda bir masal: Pokut yaylası
56 Zorlu Elektrik ile avantajlı elektrik dönemi başladı
24 Vestel, Karayel ve Bora’yı TSK’ya teslim ediyor
16 Performans Sanatları Merkezi kapılarını açıyor
20 Valeron şıklığı Nişantaşı’nda
26 Geçmişle gelecek; Bilgiyle tahmin
10 Vestel’in “mega fabrikası” National Geographic’te...
Zorlu Holding A.Ş. Adına SahibiOlgun Zorlu
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüYaprak Özer
Yayın KuruluVedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan
Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık
Genel KoordinatörAyşegül Kuyucu
İçerik KoordinatörüNilüfer Eyiişleyen
Yayın EditörüUmut Bavlı
Yazı İşleriErkan Yavuz, Belkıs Dalkıranoğlu
İçerik ve Tasarım Uygulama
indeks içerik-iletişim danışmanlıkKore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28
K: 4 D: 4 34397 Zincirlikuyu-İstanbulTel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77
e-mail: [email protected]: www.indeksiletisim.com
04 Kapak / Türkiye’ye değer katıyor
“Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye ait-
tir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks
İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler
nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
14 Mavi ve Yeşil ile enerji dolu bir yolculuk30 MIPIM’in yıldızı Zorlu Gayrimenkul42 İnternet zenginleri44 Kurumsal Risk Yönetimi’nde yeni dönem45 Korteks, katma değerli ürünlerle büyüyor46 Vestel, TV Connect Fuarı’nda...47 Lüks pazarlama tüyoları...48 Amatör ama tutkulu fırçalar52 “Tasarım fabrikası”na üç ödül53 Linens büyümeye devam ediyor54 Vestel LED, Avrupa’ya ihracata başladı60 Zorlu Tekstil, Texbridge’de...62 TAÇ ailesi 125 bin kişiye ulaştı
63 Facebook’ta keramet vardır!64 TAÇ, baharın ışıltısını evlere taşıyor66 Zorlu Enerji Grubu’na Avrupa Komisyonu’ndan ödül67 Ekonomik elektrik fırsatı68 AVM’lere avantajlı elektrik69 Euromoney’den Zorlu Enerji’ye ödül70 Sürdürülebilirlik alanında enerji sektöründe bir ilk71 Kilis, hava kirliliğine dur diyor 72 Başarının getirdiği başarısızlık74 Kısa kısa 78 Gökyüzünün getirdikleri80 Kültür sanat82 English summaries
02 içindekiler 03
Türkiye’de ve Dünyada Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.
Katkıda Bulunanlar:
Ayşegül Güngör / Minerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü
1989’da İstanbul Üniversitesi Ekonometri
Bölümü’nden lisans derecesi, 1991’de Eko-
nometri Bölümü’nden yüksek lisans derecesi
aldı. Bankacılık sektöründeki kariyerinin yanı
sıra 1995’te Marmara Üniversitesi Çağdaş
Bilimler Vakfı, Çağdaş İşletmecilik Sertifika
Programı’nda hazine ve sermaye piyasaları
konusunda dersler verdi. 2001’den bu yana
yönetici ortağı olduğu Minerva Eğitim ve Danış-
manlık bünyesinde, çeşitli kurum ve kuruluşlara
eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyor.
Metin Salt / Vestek Genel Müdürü
Metin Salt 1990’da ODTÜ Elektrik ve Elektronik
Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital
Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. Adlı
şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen
Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını
yürüten Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme
A.Ş.’de genel müdür olarak görev yapıyor. ABD,
Avrupa ve Türkiye patent enstitüleri tarafından
verilen altı patenti bulunuyor.
kapak04
Türkiye’nin gücüne güç katan Zorlu Holding, 1953’ten bugüne Türkiye için çalışıyor ve Türkiye’ye değer ka-tıyor. Anadolu topraklarından doğan Zorlu Grubu,
Anadolu’dan dünyaya yayılan güçlü bir çınar adeta. Başarı-larla dolu 60 yılı geride bırakan Zorlu Grubu’nun, Denizli’de küçük bir atölyeden bugüne ulaşmasında inancın payı büyük. Hacı Mehmet Zorlu’nun temellerini attığı günden bu yana Zorlu Grubu, kurucularının ilkleri başarmaya ve en iyiyi yap-maya olan inancıyla; Afrika’dan Orta Asya’ya, Uzakdoğu’dan Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanına erişen güçlü bir dünya devi olmayı başardı.
Zorlu Grubu’nun bugünlere gelmesindeki en büyük etken, ilk göz ağrısı ve yola çıkışında dinamosu olan tekstil faaliyetleri; Denizli’den Trabzon’a, ardından İstanbul ve Bursa’ya açıldı. Zaman içinde Zorlu Tekstil Grubu haline gelecek olan şirketle-rin temelleri atılmış oldu.
Zorlu Tekstil Grubu, 60 yıllık süre zarfında 900 milyon dolar cirosuyla Türkiye ekonomisine can veren damarlardan biri ha-line geldi. 2015’te 1 milyar doları aşkın ciro hedefiyle yoluna devam eden Zorlu Tekstil Grubu, 6 bin civarında kişiyi istih-dam ederek Türkiye’nin insan kaynağına da değer katıyor. Ev tekstili alanındaki faaliyetlerinde hızlı ve kontrollü bir büyü-me gerçekleştiren Zorlu Grubu, zaman içerisinde Türkiye’nin sınırlarını aşarak dört kıtaya yayıldı. Grup, Türkiye’dekiler de dahil olmak üzere 12 adet tekstil üretim şirketiyle faaliyetleri-ne devam ediyor.
Dünya devi: Korteks İplik1976 yılında Bursa’da küçük bir atölye olarak kurulan Korteks Kadife Dokuma Tesisi, Türkiye tekstil sektörünün kaliteli pol-yester iplik ihtiyacını karşılamak üzere 1988’de kurulan Kor-teks İplik Fabrikası’yla birlikte, Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük entegre polyester iplik üreticisi ve ihracatçısı konumu-na ulaştı.
Günümüzde, Türkiye’de 33 ilde 2 bini aşkın müşterisi bulunan Korteks, Türkiye sınırlarını aşarak 62 ülkede 194 müşteriye hizmet veriyor. Üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını dünyaya su-nuyor. 335 bin metrekare üretim alanında hizmet veren Kor-teks İplik, günde 580 ton polimer, 400 ton POY, 120 ton FDY, 350 ton tekstüre, 10 ton hava tekstüre, 60 ton mono iplik ve 25 ton bükümlü, fantezi ve elastanlı iplik üretme kapasitesine sahip. Toplam 2 bin 100 çalışana sahip Korteks İplik, tedarik ve servis ağıyla farklı sektörlerin gelişiminde de öncü rol oy-nuyor. Ürün çeşitliliğini ve kalitesini artırma yönünde çalışma-larını sürdüren Korteks, gerçekleştirdiği AR-GE ve ÜR-GE yatı-rımları sonucunda geliştirdiği katma değeri yüksek ürünlerle, sektöründe öncü konumunu koruyor.
Zorlu Tekstil Grubu, 1976 yılında, ev tekstili sektörünün lider markası TAÇ’ı sektöre kazandırdı. Ev tekstili sektörünün lideri konumunda bulunan TAÇ, 2009’da yapılan bağımsız bir araş-tırmanın sonuçlarına göre Türkiye genelinde yüzde yüz bilinir-liğe sahip. Kalite ve çeşitliliğiyle Türkiye dışında yurt dışında da büyük beğeni gören TAÇ, dünyanın ilk ve tek markalaşma programı Turquality kapsamında da yer alıyor.
Zorlu Tekstil Grubu’nun en büyük markası olan TAÇ, Türkiye çapında 1500 farklı satış noktasında tüketiciye ulaşıyor. Yay-gın bir satış kanalına sahip olan TAÇ; Ar-Ge, Ür-Ge ve desen çalışmalarına yaptığı yatırımlarla da sektöründe öncü bir rol oynuyor. Sektörün değişiminde ve gelişiminde etkin konum-da yer alan TAÇ, 11 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen “Bir Desen Tasarla” yarışmasıyla da genç tasarımcıların sektöre kazandırılması yönünde önemli katkılar sağlıyor. Zorlu Tekstil Grubu, Türkiye’nin tek uluslararası ev güzellik konseptiyle açı-lan mağazalar zinciri Linens ve Avrupa’ da gördüğü yoğun ilgi-nin ardından Türkiye’ deki tüketicilerle de buluşan, ulaşılabilir lüks konseptiyle başta Avrupa olmak üzere 50’ye yakın ülke-de 200 noktada satışa sunulan Valeron markasıyla da sektöre yenilikçi ve öncü bir ev tekstili mağazacılık anlayışı sunuyor.
Enerjimiz Türkiye içinZorlu Grubu, tekstil sektörü dışındaki ilk yatırımını 1993 yı-lında enerji sektöründe gerçekleştirdi. Zorlu Grubu’na ait sa-nayi kuruluşlarının elektrik ve buhar ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., günümüzde Türk enerji piyasasının en önemli oyuncularından Zorlu Ener-ji Grubu’nun da temeli oldu. 2000’li yılların başında enerji sektöründe yatırımlarını yoğunlaştıran Zorlu Grubu; işletme, bakım, inşa ve ithalat-ihracat alanında kurduğu enerji şirketle-riyle sektörde güçlü bir oyuncu olma yolunda adımlar attı. Yurt dışı yatırımlarını da artıran Zorlu Grubu, Moskova’da ilk özel elektrik santrali projesinin temelini attı. 2005’te “Avrupa’da en hızlı büyüyen 100 şirket” arasına girdi.
2008’de ADÜAŞ’a (Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.) ait toplam 141 MW kurulu güce sahip dokuz santral için yapılan özelleştirme ihalesini, 510 milyon dolar ihale bedeliy-le kazanarak Türkiye’nin enerji devi olma yolunda büyük bir adım atmış oldu. Türkiye’nin doğal gaz dönüşümünde etkin rol oynayan Zorlu Enerji Grubu, GAZDAŞ Gaziantep ve GAZDAŞ Trakya şirketleri ile Gaziantep ve Trakya bölgelerinde 20 ayrı yerleşim birimine doğal gaz dağıtımı gerçekleştiriyor. Gelecek 3 yıl içerisinde Gaziantep bölgesinde 30,2 milyon dolar; Trak-ya bölgesinde ise 19,6 milyon dolar yatırım gerçekleştirmeyi hedefliyor. Grup, 2013 yılı sonu itibariyle her iki bölgede top-lam 370 bin adet aboneye ulaşarak doğal gaz sağlamış olacak. Bu doğrultuda 2013 yılı için her iki bölgede de sanayi ve konut
05
Türkiye’ye değer katıyorZorlu Grubu, 1953’ten bu yana faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde gerçekleştirdiği yatırımlar ve yarattığı istihdam ile Türkiye’ye değer katıyor. Dünya çapında ilk ve tek birçok büyük projenin altında imzası bulunan Zorlu Grubu; Türkiye için çalışıyor, Türkiye için üretiyor.
• Yaklaşık maliyeti 226 milyon dolar olan Kızıldere Jeotermal Sant-
rali Faz II 2013’te devreye girecek.
• Alaşehir, Simav ve Kızıldere’de toplam 180 MW’lık jeotermal ya-
tırım planlanıyor.
• Zorlu Enerji; Türkiye’nin 2023 yılında jeotermal enerjide ulaşmayı
hedeflediği 600 MW kurulu gücün yarısına talip.
• Yatırımlar tamamlandığında 2 milyar kWh üretim, 200 milyon do-
lar EBİTDA’ya ulaşılacak.
• Dalaman’da 124 MW’lık Sami Soydam HES, Tirebolu’da 60 MW’lık
HES İkizdere’de ise 30 MW’lık kapasite artırımı planlanıyor.
• Osmaniye Sarıtepe ve Demirciler’de ise toplam 110 MW’lık iki rüz-
gar santrali yatırımı hedefleniyor.
• Mevcut tüm projeler hayata geçtiğinde 2017’de yurt içi kapasitesi
1300 MW olacak.
• Rusya, Pakistan ve İsrail olmak üzere yurt dışındaki santrallerle
beraber Zorlu Enerji’nin kurulu gücü 977 MW’a erişecek.
• 5 yıl sonra ise yurt içi ve yurt dışı toplam kurulu gücün 2100 MW’a,
toplam cironun ise 1 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.
• Doğal gaz ticareti kapsamında 2012’de 350 milyon m3 gaz ticareti
gerçekleştirildi. 2013 yılında ise yaklaşık 1,1 milyar m3 gaz ticareti
yapılması hedefleniyor.
Zorlu Enerji Grubu
• Tek hat üzerinde, dünyanın en büyük kapasiteli kontinü polikon-
denzasyon ve direkt eriyik beslemeli POY-FDY üretim tesisi
• Dünyanın en büyük hacimli alüminyum PTA siloları (Her biri 3.600 m3
hacminde 4 adet silo)
• Polikondenzasyondan direkt üretim sisteminin Türkiye’deki ilk
uygulayıcısı
• Teknoloji mühendisliğini kendi bünyesinde yapma kabiliyeti
• Enerji gücü ve tüketimi açılarından Türkiye’nin en büyük teks-
til fabrikalarından biri (110 MVA kurulu güç ve 60 MVA fiili güç
tüketimi)
• Avrupa’nın en büyük dinamik kesintisiz elektrik enerjisi (UPS) sis-
temine sahip tesisi (13.200 KVA)
• 65 milyon kcal/h kapasite ile Türkiye’de mevcut en büyük soğut-
ma grupları tesisi
• 126 bin Nm/h ile Bursa’daki en büyük hava kompresör tesisi
Korteks İplik
kapak06
yeni değerler katıyor. Kentin prestijini ve turizm potansiyelini yükselterek farklı ihtiyaçlara uygun seçenekler sunuyor. Proje aşamasında 12 adet ulusal ve uluslararası ödüle layık görülen Zorlu Center, tüm fonksiyonlarıyla 2013 yılının üçüncü çeyre-ğinde kapılarını açmaya hazırlanıyor.
İstanbul’un nitelikli ofis ihtiyacını karşılamak üzere proje-lendirilen Zorlu Levent Ofis ise Zorlu Gayrimenkul’ün Zorlu Center’dan sonra ikinci projesi olarak hayata geçiyor. Bü-yükdere Caddesi’nde eski Deva Holding binasının bulunduğu arazide inşaası devam eden proje, şehre ve lokasyona değer katacak özelliklere sahip bir A plus ofis binası olarak hizmet verecek.
bazında tüketicilere ulaştırılacak doğal gaz miktarının 2 milyar metreküp olacağı öngörülüyor. Doğal gaz ticareti kapsamında ise 2012’de 350 milyon m3 gaz ticareti gerçekleştirildi. 2013 yılında ise yaklaşık 1,1 milyar m3 gaz ticareti yapılması hedef-leniyor.
Bugün gelinen noktada Zorlu Enerji Grubu, yurt içi ve yurt dışı yatırımlarıyla, enerji dünyasının en önemli aktörlerinden biri. Türkiye’nin 2023’te 100 bin MW olarak öngörülen enerji ihtiyacının yarısını karşılamaya talip olan Zorlu Enerji Grubu, enerjisiyle Türkiye’ye güç ve değer katıyor. 5 adet doğal gaz, 7 hidroelektrik, 1 rüzgar ve 1 jeotermal enerji santraliyle 771 MW güç üretiyor.
Dost teknoloji: VestelFarklı sektörlerdeki dev yatırımlarıyla Türk endüstrisinin önemli oyuncularından biri olan Zorlu Grubu dünya çapında tanınan Vestel markasıyla da adını tarihe altın harflerle yazma-yı başardı. 1984 yılında kurulan Vestel, 1994’te Zorlu Grubu’na dâhil olmasının ardından hızlı bir yükselişle dünya çapında bir marka olma yolunda ilerledi. Elektronik, beyaz eşya ve bilgi teknolojisi alanlarında faaliyet gösteren Vestel Şirketler Gru-bu, Zorlu Holding’in amiral gemisi konumunda bulunuyor. Sektöründe Türkiye ve uluslararası pazarların güçlü oyuncula-rından biri olan Vestel, teknoloji ve tasarım geliştirme yetkinli-ğiyle dünyanın en büyük üreticileri arasında yer alıyor. Bugün Türkiye’nin en bilinen ve prestijli 10 markası arasında yer alan Vestel, tüketici beklentilerine yönelik ürünleri ve hizmet kali-
tesiyle sektörüne de yön veriyor. Zorlu Grubu’nun gözbebek-lerinden Vestel, 1997’de beyaz eşya yatırımının da yapılmasıy-la birlikte üretimde güçlü bir büyümeye ulaştı. Şampiyonluk bayrağını elinden düşürmeyen Vestel, son 15 yıldır dayanıklı tüketimde Türkiye’nin ihracat şampiyonu.
2003’te açılan Vestel City ile dünyanın dikkatini çeken Vestel, 17’si yurt dışında olmak üzere toplam 25 şirket ve 14 bin çalı-şanıyla 1050 satış noktasında hizmet veriyor. Vestel, Dünya-nın ikinci, Avrupa’nın tek alan üzerinde üretim yapan en büyük endüstri kompleksi konumunda bulunan Vestel City ile Geog-raphic Channel’in Mega Fabrikalar belgesel serisinde yer alan dünyanın ilk elektronik ve beyaz eşya firması, Türkiye’nin ise ilk markası oldu.
1 milyon metrekareye kurulu Vestel City’nin yıllık üretim kapa-sitesi 30 milyon adedi aşıyor. Küresel çapta 6 AR-GE merkezi ve 900 kişilik AR-GE kadrosuna sahip Vestel, uluslararası pek çok tasarım yarışmasından ödülle dönerek teknolojinin yanı sıra tasarımdaki gücünü de uluslararası platformlarda ispatla-dı. Türkiye televizyon ihracatının yüzde 84’ünü gerçekleştiren Vestel, sahip olduğu teknolojiyi Türkiye’nin gelişimine sunu-yor. 2009’da, tümüyle Türk mühendislerin bir başarısı olarak “Taktik İnsansız Hava Aracı Karayel”in Silahlı Kuvvetler’e su-numunu gerçekleştiren Vestel’in, ayrıca 2012’de F@tih Projesi kapsamında ürettiği akıllı tahta ve tabletleri, Türk gençliğinin eğitimine de büyük katkı sağladı. Türkiye’den doğan bir tek-noloji markası olarak Vestel, Afrika’dan ABD’ye, Japonya’dan İngiltere’ye dünyanın pek çok noktasında Türk bayrağını dalga-landıran bir markaya dönüştü. 140 ülkeye ihracat yapan Vestel, üretim gücünü, ihracatını ve pazar payını katlayarak artırmayı sürdürüyor. 2007 yılında, dayanıklı tüketim malları alanında devlet destekli ilk markalaşma programı Turquality programı-na alınan ilk marka olan Vestel, sektöründe dünya markalarıyla yarışabilen, Türkiye’de sürekli ihracat şampiyonu olan yapısını Turquality’e girerek bir kez daha tescillemiş oldu.
İstanbul kadar eşsiz: Zorlu CenterTekstil, enerji ve dayanıklı tüketim ürünleri gibi sektörlerin ardından Zorlu Grubu; gayrimenkul sektöründe de Türkiye’ye değer katmaya devam ediyor. Yurt içinde ve yurt dışında de-ğerli araziler üzerinde, dünya standartlarında özgün projelerle nitelikli konut, ofis, iş merkezi, alışveriş merkezi, hastane ve otel geliştirmek amacıyla 2006 yılında kurulan Zorlu Gayri-menkul; Zorlu Center ve Zorlu Levent Ofis projelerini aktif ola-rak yürütüyor.
İstanbul’a eşsiz bir yapı kazandırma ve Türkiye’ye değer kat-ma hayaliyle gayrimenkul sektörüne adım atan Zorlu Grubu, “Türkiye’nin ilk 5 fonksiyonlu karma kullanım projesi” Zorlu Center ile bir hayalini daha gerçeğe dönüştürüyor. İstanbul’un ‘en değerli arazisi’ olarak kabul edilen Zincirlikuyu’da yük-selen Zorlu Center’da, performans sanatları merkezi, Raffles otel, ofis, alışveriş merkezi ve rezidanslar yer alıyor.
Kentin yeni çekim merkezi olmaya aday Zorlu Center, Avrupa ve Asya kıtalarının birleştiği noktada İstanbul’un kalbinde yer alan merkezi konumuyla şehrin dokusunu da geliştiriyor. Bulunduğu bölgenin altyapı ve üstyapı sistemlerine, ulaşım, enerji, su, kanalizasyon, aydınlatma ve trafik gibi unsurlarının gelişimine büyük katkı sağlıyor.
Zorlu Center, İstanbul Boğazı’nın en güzel noktasındaki ko-numu ve 72 bin metrekare yeşil alanıyla “uluslararası çekim merkezi” olmaya hazırlanırken, İstanbul’a yeni bir kent mey-danı da kazandırıyor. Metro-metrobüs bağlantı tünellerinin yanı sıra Zorlu Center’ın çevreyolları bağlantılarıyla ulaşım konusunda da önemli yatırımlara imza atıyor. Broadway’in 101 yıllık şirketi Nederlander tarafından operatörlüğü gerçek-leştirilecek olan 50 bin metrekarelik Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi Zorlu Grubu’nun sosyal sorumluluk anlayı-şını yansıtıyor. Raffles İstanbul Zorlu Center ve dünya marka-larının yer aldığı Zorlu Center Alışveriş Merkezi ise İstanbul’a
07
Zorlu Holding; 50’ye yakın şirketi ve yaklaşık 30 bin çalışanıyla,
Türkiye’nin geleceği ve Türk insanının yaşam kalitesini yükseltme yönünde
çalışmalarını sürdürüyor.
• Yıllık 35 milyonu aşkın üretim kapasitesi
• 1 milyon metrekareden geniş alan
• Bir günde 76 bin ürün üretme kapasitesi
• Her yıl yaklaşık 4 binden fazla farklı televizyon çeşidi üretimi
• Maksimum kapasitede yılda 15 milyon televizyon üretimi
Vestel City
• Proje 102.000 m2’lik arazide 615.885 m2’lik inşaat alanına sahip.
• Zorlu Center ile İstanbul Metrosu Gayrettepe İstasyonu ve Zincir-
likuyu Metrobüs Durağı arasında yaya ulaşımını sağlayacak “Zorlu
Center Metro ve Metrobüs Yaya Bağlantı Tünelleri”, toplam uzun-
luğu 770 metre olan delme tünellerle üç noktayı birbirine bağlıyor.
• 300 milyon dolar yatırım yapılan ve 50.000 m2 kapalı alana sahip
olan Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi dünyanın önde ge-
len birçok sanatsal faaliyetine ev sahipliği yapacak.
• Zorlu Center AVM yıllık ziyaretçi beklentisi 18 milyon kişi. Zorlu
Center AVM, 105 bin m2’lik toplam alanda 60 bin m2’lik kiralanabilir
alan bulunuyor.
• Mevcut markaların flagship mağazalarının yanı sıra dünyaca ünlü
bazı markalar ilk defa Türkiye’de Zorlu Center AVM’de yer alacak.
• AVM’de 1600 kişi kapasiteli toplam 12 adet sinema salonu bulu-
nacak.
• Raffles İstanbul Zorlu Center, 250 milyon dolar yatırımla hayata
geçiyor.
• Zorlu Center Rezidansları, büyüklükleri 117 m2 ile 735 m2 arasında
değişen 1+1’den 5,5+1’e kadar farklı tipte rezidanslardan oluşuyor.
• Projede 72 bin m2’lik peyzaj alanı mevcut.
Zorlu Center
Zorlu Grubu, “Türkiye’nin ilk 5 fonksiyonlu karma kullanım projesi” Zorlu Center ile bir hayalini daha gerçeğe dönüştürüyor. İstanbul’un ‘en değerli arazisi’ olarak kabul edilen Zincirlikuyu’da yükselen Zorlu Center’da, performans sanatları merkezi, Raffles otel, ofis, alışveriş merkezi ve rezidanslar yer alıyor.
kapak08 09
• Zorlu Gayrimenkul Grubu kuruldu.
• Pakistan’da rüzgâr santrali kurmak üzere Pakistan Alternatif Enerji Geliştirme
Kurulu (AEDB) ile 20 yıl süreli elektrik üretim anlaşması imzalandı.
• Dalaman Çayı üzerinde bulunan Sandalcık-Sami Soydam (124 MW) ve Narlı (80
MW) hidroelektrik santralleri için açılan ihale kazanıldı ve fizibilite çalışmaları
başlatıldı.
• Denizbank, Dexia’ya satıldı.
2007 • Zorlu Holding Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladı.
• Korteks Perde dokuma terbiye ve brode bölümleri Zorlu Linen çatısı altına alındı.
• Korteks Monofilaman ipliklerin üretimine başladı.
• Korteks Enerji verimliliği proje sonunda Enerji Bakanlığı “En Başarılı Enerji
Verimliliği Uygulama Projesi” ödülü alındı.
• TAÇ Turquality Programı’na dahil oldu.
• Çin’de üretim tesisi kuruldu.
• Levent, Bebek, Konak, Alaçatı ve Marmaris arazilerinin alımı gerçekleştirildi.
• Karayolları Arazisi İhalesi 800 milyon USD bedelle kazanıldı.
• Zorlu Center Mimarlık ve Kentsel Tasarım Yarışması gerçekleştirildi.
• Taktik İHA geliştirilmesi işi için VESTEL Savunma MSB SSM tarafından
görevlendirildi.
• AYESAŞ’ın BOEING’in Gold Supplier’ı (altın altyüklenici) olarak ödüllendirildi.
• Rotor Elektrik Üretim A.Ş.’nin rüzgar santrali lisansı devralındı.
• Türkiye’nin tek bir alanda en büyük kurulu güce sahip 135 MW kapasiteli rüzgâr
santralini inşa etmek üzere Osmaniye ilinde çalışmalara başlandı.
• Meta Nikel Kobalt Madencilik A.Ş., Zorlu Grubu ve Meta Madencilik A.Ş.
ortaklığı ile faaliyetlerine devam etmektedir. Kurulan ortaklık ile birlikte
ham cevher ihracı yerine nikel cevherinin ülkemizde işlenmesi ve
katma değeri yüksek ürün olarak dünya pazarlarına sunulması
hedeflenmiştir.
2008 • Korteks, Shaggy halılar için özel olarak geliştirilen renkli FDY’den bükümlü
polyester ipliklerin üretimine başladı.
• 2008 Korteks tarafından “Teknik Tekstil”lere yönelik “Güç Tutuşur” polyester
iplik ve “Antistatik” özellikli iplik geliştirildi.
• Çin Halk Cumhuriyeti’ne ilk ihracat yapıldı.
• Zorlu Center projesinin hafriyat çalışmaları başladı.
• Zorlu Center Cityscape Dubai Mimari Ödülleri’nde En İyi Planlanmış Proje
ödülüne layık görüldü.
• İlk Sodyum Bor Hidrür Yakıt Pili uygulaması gerçekleştirildi.
• AYESAŞ’ ın Aselsan ile Sahil Güvenlik Gemileri Komuta Kontrol Sistemi donanımı
anlaşması imzalandı.
• AYESAŞ’ın AIRBUS uçakları için Çarpışma Önleme Sistemi yazılımı geliştirildi.
• Osmaniye’de kurulmakta olan 135 MW’lık rüzgâr santrali için EcoSecurities ile
Karbon Emisyonu Satış Sözleşmesi imzalandı.
• Rotor Elektrik Üretim A.Ş., Osmaniye’de 135 MW gücündeki rüzgâr santralinin
yanı sıra, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan yine aynı bölgede 60 MW ve
50 MW RES projelerini kapsamak üzere iki adet üretim lisansı daha aldı.
• ADÜAŞ’a (Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.) ait toplam 141 MW kurulu
güce sahip dokuz santral için yapılan özelleştirme ihalesi, 510 milyon dolar ihale
bedeli ile kazanıldı.
• Amity Oil’in %100 hissesi Zorlu Enerji’ye geçti.
• Türkiye’nin ilk nikel-kobalt konsantresinin SGS-Kanada pilot tesisinde üretimi.
Nikel üretimi için düğmeye basıldı.
• TAÇ dağıtım kanallarında yaptığı reformla, yurt içi özellikli satış noktalarının
sayısını 500’e çıkardı.
2009 • TAÇ markası ile yurt dışında 100 mağaza sayısına ulaşıldı.
• İlk LED TV tasarımı gerçekleştirildi ve üretildi.
• Zorlu Center Temel atma töreni gerçekleştirildi.
• Zorlu Center Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri’nde Ticari Mimarlık Ödülü’ne
layık görüldü.
• Ekim ayında Taktik İHA KARAYEL’in Sinop’da SSM ve Silahlı Kuvvetler
temsilcilerine demo yapıldı.
2010 • Vestel Elektronik tarihindeki 100 Milyonuncu TV’yi üretti.
• Zorlu Center Projesinin Lansmanı gerçekleştirildi.
• Gökçedağ Rüzgar Santrali’nde 54 türbinin tamamı ulusal şebekeye resmi olarak
bağlanarak enerji üretim kapasitesi 135 MW’a ulaştı.
2011 • Valeron markası kişiye özel üretimine başladı.
• Zorluteks giyimlik kumaş sektörüne girdi.
• İlk 3D TV tasarımı ve üretimi gerçekleştirildi.
• İlk Smart TV üretimi ve tasarımı gerçekleştirildi.
• İlk BMS bazlı TV tasarımı ve üretimi gerçekleştirildi.
• Vestel Elektronik - Aylık 1.2 Milyon TV üretimi ile rekor kırıldı.
• LED Aydınlatma sektörüne girildi.
• Zorlu Center, MIPIM 2011 Fuarı Katılımı ve Açılış Gecesi gerçekleştirildi. En İyi
Planlama – MIPIM Architectural Review Geleceğin Projesi Ödülleri alındı.
• Zorlu Center, Green Good Design Ödülleri’nde Mimarlık kategorisinde ödüle layık
bulundu.
• “Raffles İstanbul Zorlu Center” Lansmanı gerçekleştirildi.
• Zorlu Levent Ofis projesi temel atma töreni gerçekleştirildi.
• KARAYEL’in tamamen yeni tasarımına başlandı.
• AYESAŞ’ın ATAK Helikopterleri elektronik kartlarının üretimine başlandı.
• Zorlu Enerji, Rusya’da yatırımını, yapımını, işletmesini ve bakımını üstlendiği
Tereshkovo Santrali için Promyshlennaya Energetika şirketi ile 11 Kasım 2011
tarihinde elektrik satış anlaşması imzaladı. Santral, anlaşmanın ardından, 14
Kasım 2011 tarihinde üretime geçti.
• LED çip üretiminde dünya devi olan Cree ile iş birliği anlaşması yapıldı.
2012 • Valeron markası ile 60’a yakın ülkede ve 200’e ulaşan noktada satış
yapılmaktadır.
• Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi Nederlander ile anlaşma gerçekleşti.
• Zorlu Faktoring faaliyete geçti.
• F@tih projesi kapsamında Akıllı Tahta ve Tablet ihalelerinin 1. aşamaları
kazanıldı.
1953 • Hacı Mehmet Zorlu, Babadağ’da Zorlu Grubu’nun temellerini attı.
• Zorlu Grubu’nun ilk şirketi Zorlu Mensucat Denizli, Babadağ’da Mehmet Zorlu
tarafından kuruldu.
1970 • İstanbul’a ve Bursa’ya geliş.
1976 • TAÇ markası ile perde satışına başlandı.
• Korteks Kadife Dokuma Tesisi, Bursa’da ufak bir atölye şeklinde kuruldu.
• Türkiye’de ilk kez 220 cm çarşaf üretildi.
1984 • İlk resmi ihracatın başlangıcı olarak, Korteks ürünleri ihraç edilmeye başlandı.
• Trabzon ve Denizli Zorlu Tekstil Pazarlama kuruldu.
1988 • Korteks İplik Bursa’da kuruldu. Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük entegre
polyester iplik üreticisi ve ihracatçısı Korteks İplik Fabrikası, Türkiye tekstil
sektörünün kaliteli polyester iplik ihtiyacını karşılamak üzere Bursa’da kuruldu.
1989 • Lüleburgaz’da Zorlu Brode fabrikası kuruldu.
1990 • Korteks Polyester İplik Tesisi’nin üretimi başladı.
1993 • Zorlu Grubu’na ait sanayi kuruluşlarının elektrik ve buhar ihtiyaçlarını
karşılamak üzere Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. kuruldu.
1994 • Korteks perde, Türkiye’de ilk güpür aplik perde üretimini gerçekleştirdi.
• Vestel, Zorlu Grubu’na katıldı.
1997 • Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük üretim ev tekstili üretim tesisi olan Zorlu
Linen 9 ay gibi kısa bir sürede kuruldu ve TAÇ markalı nevresim üretimine
başladı.
• Beyaz eşya yatırım kararı alındı.
• Zorlu Grand Hotel açıldı.
• Denizbank kuruldu. (Özelleştirme İdaresi)
1998 • Avrupa perde pazarına girmek için, 250 yıllık Fransız markası Bel Air satın alındı.
• ABD pazarı için ilk TV üretimi yapıldı.
• Vestel USA kuruldu.
• Regal markası olarak ikinci marka yaratılmasına karar verildi.
• Bursa kombine çevrim santraline ait 26 MW kurulu gücünde LM2500 basit
çevrim halinde devreye alındı. 9 MW gücünde buhar türbininin de
devreye girmesi ile kombine çevrim kapasitesi 35 MW’a ulaşırken, Zorlu Enerji,
Zorlu Grubu’nun elektrik tüketiminin %100’ünü karşılayabilir duruma geldi.
1999 • Linens Pazarlama A.Ş. kuruldu.
• Linens “Ev Güzellik Merkezi” konsepti ile ilk mağazasını açtı. Erenköy Linens
mağazası, Bağdat Caddesi’nde açıldı. Linens ev tekstili alışverişinde aranılan her
şeyi tek çatı altında sunan mağaza konsepti ile müşterilerine hizmet vermeye
başladı.
• Buzdolabı üretimi başladı.
• Klima yatırım çalışmaları başladı.
• Dexar kuruldu.
• Bursa’da kurulan şalt merkezi ile Şirket, ürettiği enerjinin %50’ye yakınını Grup
dışındaki şirketlere satar hale geldi.
• Mehmet Zorlu Eğitim, Sağlık, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı kuruldu.
2000 • Korteks İplik’te renkli iplik üretimine başlama kararı alındı.
• Çin’e ilk ihracat yapıldı.
• Klima üretimi başladı.
• Vestel Hong Kong Ofisi kuruldu.
• 2000 yılı ihracat şampiyonluğu yakalandı.
• Zorlu Endüstriyel ve Enerji Tesisleri İnş. Tic. A.Ş. kuruldu.
• Toplam kapasite 156 MW elektrik, 150 ton/saat buhar’a çıkarıldı. Kapasitesinin
• Zorlu Grubu dışına satılma oranı %70’e yükseldi, Zorlu Enerji Grubu enerji
piyasasındaki yerini aldı.
• Aynı yıl Şirket’in ödenmiş sermayesinin %20’si İMKB aracılığıyla halka arz edildi.
• Zorlu O&M Enerji Tesisleri İşletme ve Bakım Hizmetleri A.Ş. ve Zorlu Petrogas
Petrol, Gaz ve Petrokimya Ürünleri İnş. San. ve Tic. A.Ş. kuruldu.
2001 • Linens’in ilk yurt dışı mağazası (Ukrayna Kiev mağazası) açıldı.
• Zorlu Linen, pamuklu ev tekstilinde Avrupa’nın birinci, dünyanın üçüncü büyük
tesisi konumunda yer almaya başladı.
• Korteks Türkiye’deki polimer üretiminin 50% den fazlasını üretmeye başladı.
2002 • Zorlu UK kuruldu.
• Bu yıl 11.’si düzenlenen TAÇ Bir De Sen Tasarla Yarışması’nın ilki gerçekleştirildi.
TAÇ, ev tekstilinde moda yaratabilecek tasarım ve tasarımcıların ortaya çıkmasını
sağlamak için 2002 senesinde Bir De Sen Tasarla Yarışması gerçekleştirerek
üniversite-sanayi iş birliğini başlattı.
• Çamaşır makinası yatırımı tamamlandı.
• Vestel Şangay ofisi kuruldu.
2003 • Korteks dünyada ilk defa süper-mikro kalite polyester flaman ipliğin üretimine
başladı.
• Zorlu Linen, Global Organic Textile Standard-GOTS sertifikasıyla Türkiye’de
%100 biyolojik mamuller üreten ilk ve tek üretici oldu.
• Zorlu Grubu, 50. yılını gururla kutladı.
• Vestel City açıldı.
• Aralık 2003’de VESTEL Savunma Sanayi A.Ş. (VSS) kuruldu.
• Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat, İhracat ve Toptan Ticaret A.Ş. kuruldu.
2004 • TAÇ, toptan satışın yanında perakendeye direkt hizmet vermeye başladı.
• Jules Verne, Zorlu Grubu’na dahil oldu.
2005 • Zorlu Linen’in üst segment markası Valeron uluslararası pazarda hayata geçirildi.
• İnsansız Hava Araçları (İHA) geliştirme çalışmaları VSS’de başlatıldı.
• VSS’nin ilk sözleşmesi olan GENESİS’in (Firkateyn Savaş Yönetim Sistemi)
AYESAŞ ile beraber imzalandı.
• Aydın Yazılım ve Elektronik San. A.Ş.’nin (AYESAŞ) %60 hissesi alındı.
AYESAŞ ve VESTEL Savunma’nın ortak yönetim altında birleştirilerek yeniden
yapılandırıldı.
• Ekim 2005’ de Mini İHA EFE’nin ilk uçuş demosu yapıldı.
• İsrail’de 800 MW kurulu güce sahip olacak Dorad Energy Ltd. şirketine %25 ortak
olundu.
• Moskova’da ilk özel elektrik santrali projesinin temeli atıldı.
• Doğalgaz arama ruhsatı alındı. Zorlu Petrogas, Gaziantep - Kilis ve Kırklareli -
Tekirdağ - Edirne doğal gaz dağıtım ihalelerini kazandı.
2006 • Korteks teknik ve fonksiyonel iplikler üretimine başladı. Bu kapsamda Dry
Touch, TAÇ Cottonlike, TAÇ Antimicrobial, TAÇ Micromuss, vb. ürünler bu
tarihten itibaren piyasaya sunuldu.
Zorlu Grubu’nun kilometre taşları
10 haber
Vestel’in “mega fabrikası” National Geographic’te...Vestel, National Geographic Channel’in dünyaca ünlü markalara yer verdiği Mega Fabrikalar belgesel serisine giren dünyanın ilk elektronik ve beyaz eşya firması, Türkiye’nin ise ilk markası oldu.
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdo-
ğan “Bu efsanevi seriye Türkiye’nin Vestel City ile gir-
mesi Vestel çalışanları için olduğu kadar ülkemiz için
de gurur verici. Avrupa’nın tek lokasyondaki en büyük fabrika-
sı Vestel City’de ürettiğimiz ürünleri 140 ülkeye ihraç ediyoruz.
500’ün üzerinde markaya günde 76 bin ürün, yılda 15 milyon
elektronik ve 7 milyon beyaz eşya üretebiliyoruz ” dedi.
Fox International Channels Afrika ve Avrupa Başkanı Jesus
Perezagua “Mega Fabrikalar National Geographic Channel’ın
tüm dünyada izlenme rekorları kıran ve global markalara ev
sahipliği yapan belgesel dizisi. Bu markalar arasına Vestel’i
katmış olmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.
“Mega Fabrikalar: Vestel” bölümü izleyicilere 1 milyon metre-
karelik alanıyla Vestel City’nin kapılarını açıyor. Bugüne kadar
Coca-Cola, Ferrari, Boeing, Jack Daniels, Lego, Ikea, Lamborg-
hini gibi dünya çapında farklı sektörlerden 70’i aşkın global
markanın yer aldığı seride Vestel elektronik ve beyaz eşya
sektöründen belgesele seçilen dünyanın ilk markası oldu.
Vestel’in Mega Fabrikalar’a seçiminde üretim kapasitesi, ka-
palı alan büyüklüğü, üretim hızı ve çalışan sayısı gibi kriterler
göz önüne alındı.
Erdoğan, Mega Fabrikalar belgesel serisinin sıkı takipçilerin-
den biri olduğunu belirterek “Bu efsanevi seriye Türkiye’nin
Vestel City ile girmesi Vestel çalışanları için olduğu kadar ül-
kemiz için de gurur verici. 2003’te resmi açılışı yapılan Vestel
City’nin kapılarını 10. yılında bütün dünyaya açmaktan mutlu-
yuz” dedi. Erdoğan, Vestel City’nin üretim hacmi ve Vestel’in
finansal performansına ilişkin şunları söyledi: “Bu elektronik
şehir bir günde 76 bin ürün, yılda 15 milyon elektronik ve 7
milyon beyaz eşya üretme kapasitesine sahip. Vestel City’de
ürettiğimiz ürünlerin yüzde 88’ini 140 ülkeye ihraç ediyoruz.
Dünya çapında 500’ün üzerinde markaya her yıl 4 binden fazla
televizyon çeşidi üretiyoruz. LCD TV’de Avrupa pazarında yüz-
de 21 payla ikinci sıradayız. Türkiye’nin toplam TV ihracatının
yüzde 88’ini tek başımıza gerçekleştiriyoruz. 2012’de elde
ettiğimiz 2,9 milyar dolar ihracatla son 15 yıldır dayanıklı tü-
ketimde Türkiye’nin ihracat şampiyonluğunu elde tutuyoruz.”
Fox International Channels Afrika ve Avrupa Başkanı Jesus
Perezagua Vestel markasının Türkiye’nin global marka yarat-
maktaki en büyük başarılarından biri olduğunu düşündüğünü
belirterek “Yüksek üretim kapasitesi, yüzlerce markaya üre-
tim yapması ve ihracat hacmiyle bir mega fabrika olduğunu
kanıtladı. Mega Fabrikalar National Geographic Channel’ın
tüm dünyada izlenme rekorları kıran ve dünya çapında ün
yapmış global markalara ev sahipliği yapan belgesel dizisi.
Bu markalar arasına Vestel’i katmış olmaktan dolayı mutluluk
duyuyoruz” dedi.
11
Vestel’i Mega Fabrika kategorisine sokan özellikler
• 13’ü yurt içi 13’ü yurt dışında olmak üzere toplam 26
şirket
• 140 ülkeye ihracat
• 14 bin çalışan
• 1050 satış noktası
• Yurt dışında Vestel markalı ürün satışı yapılan 1804
mağaza
• 350 satış sonrası merkezi
• Küresel çapta 6 AR-GE Merkezi ve 900 kişilik AR-GE
kadrosu
• Türkiye TV ihracatının yüzde 88’i Vestel’de
• Son 15 yıldır dayanıklı tüketimde Türkiye’nin ihracat
şampiyonu
• 2012 ihracatı 2,9 miyar dolar
• LCD TV’de Avrupa pazarında yüzde 21 payla ikinci sırada
Vestel City
• Yıllık 35 milyonu aşkın üretim kapasitesi
• 1 milyon metrekareden geniş alan
• Bir günde 76 bin ürün üretme kapasitesi
• Her yıl yaklaşık 4 binden fazla farklı televizyon çeşidi
üretimi
• Maksimum kapasitede yılda 15 milyon televizyon
üretimi
haber12
Vestel ve Fox International Channels (FIC) ev sahipliğinde Cinemaximum Kanyon’da düzenlenen gala gecesine iş dünyasının ve sosyal yaşamın ünlü simaları konuk oldu.
Ahmet Zorlu’nun çalışma rutini de mercek altına alındı
“Mega Fabrikalar: Vestel” belgeseli için 6 kişilik bir ekip Ves-
tel City’de 12 gün süren çekimler sonunda saatlerce görüntü
aldı. Çekimlerde Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Zorlu prodüksiyon ekibi ile tüm fabrikaları dolaşarak haftalık
rutininin mercek altına alınmasına izin verdi. Mega Fabrikalar
formatı ve çekim teknikleriyle hazırlanan 45 dakikalık belge-
selin prömiyeri 24 Mart Pazar günü saat 22:00’de National
Geographic Channel’da yayınlandı. Belgeselin dünyanın farklı
ülkelerinde de yayınlanması planlanıyor.
Vestel City’de yatırımlar devam ediyor
Vestel City’de 2013’te yatırımlarına hız kesmeden devam et-
tiklerini kaydeden Turan Erdoğan, “Elektronikte ‘LCD/LED
TV’nin en önemli parçası olarak anılan LCD/LED modül üre-
timi için yeni hatlarımızı devreye alıyoruz. Süper ince kenarlı
TV’lerin üretimine yönelik yatırımlarımız da devam ediyor”
dedi. Erdoğan, 2013 sonuna kadar LCD TV’de 10 milyon adet
üretim gerçekleştirmeyi ve bunun 9 milyonunu ihraç etmeyi
planladıklarını kaydetti.
Akıllı telefonda Vestel’in akıllı tahtada edindiği AR-GE deneyi-
minin katkısıyla Türkiye’de yerli tasarım ve üretime başlaya-
cak ilk firma olacağını vurgulayan Erdoğan, ürün için AR-GE,
üretim ekipmanı ve lisans yatırımlarını sürdürdüklerini, şu
anda Türkiye’deki tüm GSM operatörleriyle görüşme halinde
olduklarını belirtti.
Erdoğan, akıllı tahta üretimiyle ilgili ise şunları söyledi: “Dün-
yanın en büyük eğitim projesi olan, Avrupa ve Ortadoğu’ya ör-
nek oluşturan Fatih projesinde yer almak bizler için çok önem-
li. Akıllı tahtada İngiltere ve Japonya üzerinden Almanya başta
olmak üzere Avrupa ülkelerine ihracata başladık. Bu projeyle
sağladığımız yerli AR-GE birikimi ve yerli üretimin getireceği iş
hacmiyle Türkiye’nin ihracat hacmine büyük katkı sağlamayı
hedefliyoruz.”
Özel gösterim Kanyon’da gerçekleştirildi
Vestel ve Fox International Channels (FIC) ev sahipliğinde Ci-
nemaximum Kanyon’da düzenlenen gala gecesine iş dünyası-
nın ve sosyal yaşamın ünlü simaları konuk oldu. Zorlu Ailesi’ni
temsilen Selen, Olgun ve Berrin Zorlu’nun ev sahipliği yaptığı
galaya National Geographic Channel adına FIC Afrika ve Avru-
pa Başkanı Jesus Perezagua ve FIC Güneydoğu Avrupa ve Av-
rasya Kıdemli Başkan Yardımcısı Adam Theiler katıldı.
13
14 15
Çocuklara enerjiyi anlatan ilk interaktif drama Türkiye’deki 2012-2013 eğitim dö-
nemine ait programlarını tamamladı. Çevre ve iletişim uzmanları ile pedagoglar-
dan destek alınarak Zorlu Enerji Grubu ve TOÇEV işbirliğinde hazırlanan oyun,
toplam 66 okuldan 15.170 çocuğa ulaştı. Adlarını doğadan alan Mavi ve Yeşil karakter-
leriyle birlikte enerji dünyasında eğlenceli bir yolculuğa çıkan çocuklar, interaktif ola-
rak kurgulanan oyuna katılarak hem eğlenip hem öğrendiler. Mavi ve Yeşil, çocuklara
günlük hayatlarında çevre dostu olma bilincini kazandırmaya yönelik önerilerde bulun-
du. Günlük yaşamın içinde neler yapabileceklerini eğlenceli bir dille aktardı.
Tiyatro sanatçısı Hakan Bilgin’in danışmanlığıyla kurgulanan oyun, genç tiyatrocular
Melda Tuzluca ve Ali Çakır tarafından sahnelendi. Oyunda çocuklara; enerji kaynakları,
fosil yakıtların dünyamıza etkileri, temiz enerji kaynaklarıyla elektrik üretimi ve enerji-
nin tasarruflu kullanımı anlatıldı.
Enerji Verimliliği Haftası kapsamında 7-8 Ocak tarihlerinde Edirne’deki ilköğretim öğ-
rencileriyle buluşan oyun, 18-22 Şubat tarihlerinde Kayseri ve 1 Mart’ta Eskişehir’deki
çocuklara ulaştı. İlk kez 16 Ekim 2012 tarihinde Rize İkizdere’de sahnelenen oyun, Erzu-
rum, Erzincan, İstanbul, Gaziantep, Osmaniye, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kayseri, An-
kara ve Eskişehir’de yaklaşık 15 bin çocukla buluştu. Mavi ve Yeşil’in yolculuğu Yalova,
Bursa ve Denizli’de, İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından seçilen
okullarla devam etti.
“Enerji kaynaklarımızı onlar yönetecek”
2010 yılında başlayan “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi ile 3 yıl
içinde 75 bin çocukla buluştuklarını belirten Zorlu Enerji Grubu
Kurumsal İletişim Müdürü Şebnem Erverdi, 2013 yılının sonuna
kadar bu rakamı 120 bin’in üzerine taşımayı hedeflediklerini söy-
lüyor. TOÇEV ile işbirliklerinin, bu projeye değer kattığını aktaran
Erverdi, “Çocuklarımızın güzel bir dünyada yaşayabilmeleri için,
sürdürülebilir enerji kaynaklarına ve sağlıklı çevre koşullarına
ihtiyacımız var. Enerji kaynaklarını bizlerden sonra çocuklarımız
kullanacak, yönetecek ve koruyacak. Bu nedenle Zorlu Enerji
Grubu olarak, çocuklarımıza küçük yaşta kaynakların ve çevrenin
korunmasına duyarlı bir bakış açısı kazandırmak için çalışıyoruz.
Hazırladığımız oyunun, çocuklar için sıra dışı ve etkileyici bir de-
neyim yaşattığına inanıyorum” diyor. TOÇEV Genel Müdürü Bade
Takazoğlu, enerjinin ülkemiz için önemini vurgulayarak “Özel-
likle enerji tasarrufu ve doğru enerji kaynaklarının kullanımı ko-
nularında yeterli bilgi paylaşımını sağlayamıyoruz. Bu bağlamda
‘Enerjimiz Çocuklar İçin Projesi’nin çocuklarımızı bilinçlendirmek
adına büyük önem taşıdığına inanıyorum. Özellikle interaktif ola-
rak sahnelenen bu drama ile çocuklarımızı enerji dünyasının içine
çekerek arzu ettiğimiz sonuca ulaştığımızı düşünüyorum. Böylece
çocuklar yoluyla aileleri ve arkadaşlarını da bilinçlendirebilece-
ğiz” dedi.
Oyunun Mavi ve Yeşil’i Melda Tuzluca ve Ali Çakır, çocuklarla yara-
tılan interaktif ortamın kendilerini de oldukça heyecanlandırdığını
söylüyorlar. “Çocukların konuya merakını ve öğrenme isteğini göz-
lerinden görebiliyoruz. Sordukları sorular, yaptıkları yorumlarla
çocuklar konuya büyük bir ilgi ve sorumlulukla yaklaşıyor.
Oyunun eğlenceli kurgusu çocukların enerjiyi daha iyi öğrenmele-
rini sağlıyor. Oyunu izledikten sonra daha önce enerjiyi ne kadar
boşa harcadıklarını fark ediyor, enerji kaynaklarının önemini daha
iyi anladıklarını belirterek bundan sonra daha bilinçli hareket et-
mek konusunda söz veriyorlar.”
Mavi ve Yeşil ile enerji dolu bir yolculukZorlu Enerji Grubu’nun, “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi kapsamında Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) işbirliğinde hazırladığı enerji draması Türkiye’yi dolaşarak çocukları enerjiyle tanıştırdı.
haber
Şebnem Erverdi
Performans Sanatları Merkezi kapılarını açıyorZorlu Center Performans Sanatları Merkezi, sonbaharda kapılarını açmaya hazırlanıyor. Merkez, dünyaca ünlü şovların yanı sıra yerli, yabancı gösterilere de ev sahipliği yapacak ve İstanbul’un bu alandaki ihtiyacına cevap verecek. Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, dünyanın teknolojik olarak da sayılı kültür sanat platformlarından biri olacak.
Müzikallerin, New York Broadway ve Londra West
End’den sonraki yeni adresi Zorlu Center Perfor-
mans Sanatları Merkezi, sonbaharda kapılarını
açmaya hazırlanıyor. Dünyaca ünlü şovların yanı sıra yerli,
yabancı gösterilere de ev sahipliği yapacak ve İstanbul’un
bu alandaki ihtiyacına cevap verecek merkez, aynı zamanda
dünyanın teknolojik olarak da sayılı kültür sanat platformla-
rından biri olacak.
Zorlu Center’ın beş fonksiyonundan biri olan Performans Sa-
natları Merkezi 2013 sonbaharında kapılarını açıyor. Meka-
nın işletmeciliğini, Broadway’in 101 yıllık şirketi Nederlander
Worldwide Entertainment üstleniyor. Toplamda 300 milyon
dolara mal olan Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi,
Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Rusya ve Balkanlar’ın da da-
hil olduğu geniş bir coğrafyada, Broadway ve West End’den
sonra dünyanın üçüncü müzikal merkezi olmaya hazırlanı-
yor.
2.262 kişilik büyük salonu (müzikal tiyatro) ve 738 kişilik kü-
çük salonu (drama tiyatrosu) da dahil, toplam 50 bin m2 kapa-
lı alana sahip merkez, müzikalden klasiğe, konserden baleye
farklı etkinliklerin akustiğini ve ihtişamını yansıtabilecek şe-
kilde tasarlandı ve en son teknolojiyle donatıldı.
haber16
Zorlu’nun Türkiye’ye armağanı...
Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nin tanıtımı için ba-
sınla bir araya gelen Zorlu Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi
Emre Zorlu, Zorlu Center’ın dünya çapında bir proje olduğunu
vurguladı. Zorlu Center ile İstanbul’da yeni bir kent meydanı ve
uluslararası bir çekim merkezi kurduklarını dile getiren Emre
Zorlu, aynı titiz çalışmanın Performans Sanatları Merkezi’nin
yapılandırılmasında da gösterildiğini aktardı. “Henüz proje
aşamasındayken yaptığımız çalışmalarda, İstanbul’da kültür
ve sanat etkinlikleri için kullanılacak mekanların yeterli olma-
dığını tespit ettik. Bu konuda en iyiyi sunma hedefimiz doğ-
rultusunda da projemizde Performans Sanatları Merkezi’ne
önemli bir yer ayırdık. Bu açıdan baktığımızda Performans
Sanatları Merkezi, Zorlu Grubu’nun kültür-sanat alanındaki
sosyal sorumluluk anlayışının da önemli bir göstergesidir. Bu
yatırımı Türkiye’ye bir armağan olarak görüyoruz” dedi.
“Zorlu Grubu’yla iyi bir sinerji yakaladık”
Emre Zorlu’nun ardından söz alan ve Performans Sanatları
Merkezi’nin işletmeciliğini üstlenen Nederlander’ın Üçüncü
Kuşak Yöneticisi Robert Nederlander Jr.; David T. Nederlan-
der tarafından 101 yıl önce kurulan ve 3 kuşaktır dünyanın en
büyük canlı eğlence organizasyonlarını yönetmeyi sürdüren
Nederlander’ın Türkiye’de olmasından duyduğu memnuniyeti
17
İstanbul’un kültür sanat hayatına yepyeni bir soluk getirecek olan
Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, klasik ve deneysel
müziğin yaşayan en büyük bestecilerinden, dünyaca ünlü piya-
nist Ludovico Einaudi’nin Türkiye’deki ilk konseriyle görkemli bir
açılış yapacak.
Bugüne kadar 20’den fazla ülke ve 250’yi aşkın şehirde, 11
farklı dilde sergilenen ve 50 milyondan fazla izleyiciye ulaşan
en ünlü Broadway müzikali Cats de Zorlu Performans Sanatları
Merkezi’nde olacak.
Çaykovski’nin ölmeden önce bestelediği son eseri Fındıkkıran Ba-
lesi, Luis Bravo’nun dünyaca ünlü dans şovu Forever Tango, film
müziklerinin duayen ismi Ennio Morricone’un veda turnesi kapsa-
mındaki konseri, Elton John’un “hayret vericiler” dediği 2 Cellos,
klasik müziğin en iyi eserlerini günümüz teknolojisiyle buluştu-
rarak görsel bir şölenle yeniden yorumlayan Classical Spectacu-
lar, sirk sanatındaki yenileşmenin kalbinde duran Cirque Éloize,
Okan Bayülgen’in şiirlerini okuması eşliğinde Yunan müziğinin
en önemli elçisi George Dalaras Kavafis Project ile Sezen Aksu,
sanatseverlerin heyecanını zirveye taşıyacak diğer etkinlikler ara-
sında yer alıyor.
Heyecan dolu bir açılış
2 Cellos
Forever Tango
Cats
Fındıkkıran
Ludovico Einaudi
“Performans Sanatları Merkezi, Zorlu Grubu’nun kültür-sanat alanındaki sosyal sorumluluk anlayışının da önemli bir göstergesidir. Bu yatırımı Türkiye’ye bir armağan olarak görüyoruz”
Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, müziğin yaşayan en büyük bestecilerinden piyanist Ludovico Einaudi’nin Türkiye’deki ilk konseriyle görkemli bir açılış yapacak. Bugüne kadar 50 milyondan fazla izleyiciye ulaşan ünlü Broadway müzikali Cats de geliyor!
dile getirdi. Nederlander Jr., “İstanbul, hem dünya standart-
larında hem de ekonomik, kültürel ve turistik anlamda cazip
bir şehir. İstanbul gibi binlerce yıla dayanan zengin bir kültür
coğrafyasının merkezinde yer alan Zorlu Center Performans
Sanatları Merkezi’nin işletmeciliğini gerçekleştirecek olmak-
tan mutluyuz. Burada kültür sanat yatırımı açısından büyük
bir potansiyel, sanatsal faaliyetler için de sofistike bir izleyici
kitlesi bulunuyor. Ayrıca Zorlu Grubu ile güzel bir sinerji yaka-
ladık. Grup şirketleri olarak iş yapma biçimlerimiz de benziyor.
Dünyada eşine az rastlanır böylesine üstün donanımlara sahip
bir merkezde Nederlander olarak üzerimize düşen görevi en
iyi şekilde yerine getireceğiz” dedi.
Kültür ve sanatta Avrupa ile rekabet
Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even; Zor-
lu Center bünyesindeki 5 fonksiyonlu yaşam alanının birbiriyle
bağlantısını hatırlatarak, “Performans Sanatları Merkezi’nde
gösteri izlemeye gelen bir konuk, Raffles İstanbul Zorlu Cen-
ter Otel’de konaklayabilir, Zorlu Center Alışveriş Merkezi’nde
alışverişin ya da dünyaca ünlü restoranlarda yemeğin keyfini
çıkarabilir. Zorlu Center, sunduğu tüm fonksiyonlar ve yarat-
tığı sinerjiyle dünyanın en iyi örnekleri arasında yer alacak”
dedi.
Sahne büyüklüğü, oturma kapasitesi, şovların gerektirdiği
teknik ekipmanlar ve izleyiciye sunulan etkinlik deneyimi
açısından İstanbul’da bugüne kadar, Broadway standart-
larında bir salon bulunmadığını söyleyen Even; “Bu durum
hem sanatçılar hem de izleyiciler açısından performansların
orijinalinden daha düşük standartlarda gerçekleşmesine
neden oluyordu. Zorlu Center Performans Sanatları Merke-
zi büyük bir açığı kapatarak, Broadway’i müzikal sanatıyla
özdeşleştiren önemli performanslara ev sahipliği yapacak
ve yaşayan bir sanat platformu olacak. Bugün nasıl ki New
York’u, Londra’yı veya Paris’i ziyaret eden bir turist, progra-
mına bir müzikali veya bir tiyatroyu dahil ediyorsa, İstanbul’a
gelen konuklar da dünyanın en iyi gösterilerini burada izle-
yecek. Böylece İstanbul, Avrupa’daki birçok şehirle kültür ve
sanatta da rekabet edebilecek bir konuma yükselecek” diye
konuştu.
Sanat dolu, kaliteli ama ucuz…
Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi Genel Müdürü Ray
Cullom ise, “Buradaki en önemli hedeflerimizden biri ulusla-
rarası standartlarda etkinlik deneyimi yaşatmak. Nederlander
olarak sadece işletme yapmıyoruz; aynı zamanda yapımcı
kimliğimizle de buradayız. İstanbul ve İstanbul’u ziyaret eden
sanatseverler için en ilgi çekici oyunları gösterileri ve şovları
sunacağız” dedi. Bilet fiyatlarına da değinen Cullom, dünya-
nın hayranlıkla izlediği gösterileri ulaşılabilir bilet fiyatlarıyla
sunacaklarına vurgu yaptı. “İzleyicilerimize bizimle iletişime
geçtikleri ilk andan itibaren daha önce hiç karşılaşmadıkları
sanat dolu bir deneyim yaşatacağız. Dünyanın ve Türkiye’nin
en başarılı performanslarının sergileneceği merkez, aynı za-
manda sanata gönül verenlerin bir arada vakit geçirebileceği
bir paylaşım ve iletişim merkezi olacak” diyen Cullom, Perfor-
mans Sanatları Merkezi’nin sadece İstanbul ve Türkiye için
değil, Avrupa için de vazgeçilmez bir sanat merkezi olacağının
altını çizdi. Yerli gösterilerin ve prodüksiyonların da sahne ala-
cağını belirten Cullom, “Çeşitliliğimizle memnuniyet yaratacak
ve sanatseverlere bir sanat mozaiği sunacağız” dedi.
haber18 19
• Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, toplamda 50 bin m2 ka-
palı alana sahip. Birbirinden farklı boyutlarda ve farklı kullanım amaç-
larına uygun iki ana salonu var. Müzikal tiyatro 2.262 kişi, drama tiyat-
rosu ise 738 kişi kapasitesine sahip.
• Yüksek teknolojiye sahip salonlar, müzikalden klasiğe farklı etkinlik-
lerin akustik özelliklerini yansıtabilecek şekilde tasarlandı.
• Büyük Salon (Müzikal Tiyatro), 552 m2 sahneye ve 1052 m2’lik geniş
bir sahne arkasına (backstage) sahip. Sahne yüksekliği 36 metre, sah-
ne üstü tavan taşıma kapasitesi 46 ton. Ana sahne 12 makaslı asansör
sistemiyle bir kat, yani 4,5 metre aşağı inebiliyor.
• Yine Büyük Salon’da, sahne önündeki ilk üç sıra koltuk, özel bir me-
kanik sistemle alt kata indirilip orkestra pisti için gerekli iç hacim elde
edilebiliyor. Burası 70 kişilik bir orkestra için performans alanı sunuyor.
• Salonun bütün altyapısı, sıfır ses derecesi sağlamak üzere tasarlan-
dı. Ahşap zemininin yanı sıra duvar ve tavanlardaki akustik kumaş üze-
ri ahşap lamel kaplamasıyla ideal akustik düzeye erişiliyor.
• Büyük Salon’da aynı anda 3 dekor kurulabiliyor. Aynı gün içinde
sahnelenecek 3 farklı performansın dekorları bir saat içinde sahnedeki
yerini alabiliyor.
• Büyük Salon, tam LED aydınlatma sistemine sahip Avrupa’daki ilk
salon olma özelliğini taşıyor. Salonda ayrıca 8 dilde tercüme yapılabi-
lecek altyapı bulunuyor.
• En büyüğü 56 m2 olmak üzere 24 adet, toplamda 286 kişilik soyun-
ma odası yer alıyor. Ayrıca 150 adet ekran ve 16 broadcast IPTV kanalı
mevcut.
• Küçük Salon (Drama Tiyatrosu) sahnesi 132 m2. Doğal akustiğe sahip
bu salon, özellikle akustik konserler, tiyatro etkinlikleri ve kurumsal
etkinlikler türündeki organizasyonlar için ideal.
• Drama Tiyatrosu da 119 kişilik kapasiteye sahip, 13 farklı soyunma
odası bulunuyor.
• Merkezin girişindeki merdivenler Siena Meydanı’ndan esinlenerek
mini bir amfi tiyatro gibi yapıldı. Böylece sadece biletli izleyicilere
değil, Zorlu Center’ı ziyaret eden herkese açık, küçük bir performans
alanı oluşturuldu. Bu alan, performans sergilemek isteyen genç sanat-
çılara da açık tutulacak.
• Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi aynı anda 6 büyük tırın
girişine, yükleme ve boşaltma yapmasına olanak sağlayan bir altya-
pıya sahip.
Merkezin teknik özellikleri
Performans Sanatları Merkezi, sadece İstanbul ve Türkiye için değil, Avrupa için de vazgeçilmez bir sanat merkezi olacak.Dalaras & Kavafis
Spectacular Classics
2120 haber
Valeron şıklığı Nişantaşı’ndaZorlu Tekstil Grubu’nun, seçkin ev tekstili markası Valeron’un İstanbul Nişantaşı’ndaki mağazasında özel bir davet gerçekleştirildi. Zorlu Ailesi’nin yanı sıra cemiyet ve iş dünyasından ünlü simaların da katıldığı davette markanın 2013 koleksiyonu büyük ilgi gördü.
Üstün kaliteye sahip koleksiyonlarıyla dünyanın önde
gelen ev tekstili markaları arasında yer alan Valeron,
zarif ve yalın detaylar içeren özgün stiliyle trendlere
yön verirken, yaşam alanları için de seçkin bir tarz sunuyor.
2005’ten bu yana yenilikçi, şık ve zarif koleksiyonları, üstün
kalite anlayışı ile ev tekstili sektöründe uluslararası markalar-
dan biri haline gelen Valeron’un İstanbul Nişantaşı’ndaki ma-
ğazasında 17 Nisan tarihinde özel bir davet verildi. Ahmet Zor-
lu, Olgun Zorlu, Şule Zorlu, Selen Zorlu ve Fatih Dereköylü’nün
katıldığı davette, Valeron’un 2013 özel koleksiyonu da tanıtıl-
dı. Cemiyet ve iş dünyasından ünlü simaların büyük ilgi gös-
terdiği etkinlikte, ünlü modacı Atıl Kutoğlu da ürünleri yakın-
dan inceleyen isim oldu. Ece Göksu’nun müziğiyle renk kattığı
davet boyunca, konuklara ünlü şef Carlo Bernardini’nin özel
ikramları servis edildi.
Ulaşılabilir lüks
Valeron, tasarım konusundaki iddiasının yanı sıra “ulaşılabi-
lir lüks” olma özelliğini de koruyor. Yatak odalarında yalın ve
kendine özgü bir atmosfer yaratmak isteyenler için birbirin-
den farklı seçenekler sunan Valeron’un son koleksiyonunda
soft tonların hakim olduğu modern, dantel ve gipür işleme-
li detaylar var. Ayrıca beyaz, ekru, bej, krem gibi renklerle
sade ve zarif bir şıklığın hakim olduğu 2013 koleksiyonunda
vizon, koyu kahve ve siyah ağırlıklı tasarımlar yer alıyor. Tüm
dünyada kaliteli ve sıra dışı çizgisini evlere taşıyan Valeron,
sezon trendlerinden aldığı izlenimler ve farklı tasarımcıların
özel olarak tasarladığı ürünlerle göz dolduruyor.Her zev-
ke uygun farklı yaklaşımların yer aldığı bu ürünler, bundan
böyle Nişantaşı’ndaki, üç katlı mağazada tüketicilerle bulu-
şacak.
Ayrıcalıklı ve özgün tasarımlar
2005 yılından beri farklı renk ve desen seçenekleri, yenilikçi ve
sade koleksiyonlarıyla yaşam alanlarına özgün bir stil kazandı-
ran Valeron, şıklığıyla girdiği her ortamı değiştiriyor. Markanın
en özel koleksiyonlarından olan “Premium Koleksiyonu” ise
kendini ayrıcalıklı hissetmek isteyenlere en üst kalite ürünleri,
yüksek el işçiliğiyle sunuyor. Günümüzün değişen zevk ve ya-
şam biçimlerine uygun seçenekler sunma fikri ile geliştirilen
“kişiye özel üretim” anlayışıyla da yatak odalarını özgürleşti-
riyor; kişinin tarzını yansıtacak detaylarla birleşerek özgün ve
özgür yatak odası lüksünü yaşatıyor. Valeron Nişantaşı mağa-
zası, TAÇ Konsept ve Linens Mağazaları’nda da tüketicilerin be-
ğenisine sunulan Valeron ürünleri, başta Avrupa ülkeleri olmak
üzere Orta Asya’da ve 50’ye yakın ülkede, 200’ü aşkın satış
noktasında büyük ilgi görüyor.
İlk olarak Avrupa tekstil pazarında adını duyuran Valeron, koleksiyonlarını dünya çapında, başta Avrupa olmak üzereÇin ve Rusya’da 50’ye yakın ülkede 200’ü aşkın noktada piyasaya sunuyor.
2322 haber
İş dünyası, sanat ve cemiyet hayatının ünlü isimleri
açılışa renk kattılar.
Valeron Nişantaşı mağazasının
açılışı, Zorlu Grubu yöneticilerinin katılımıyla
gerçekleştirildi.
Fatih Dereköylü, Ahmet Zorlu, Olgun Zorlu
Selen Zorlu Melik, Berrin Zorlu
Tomru-Fatih Dereköylü
Atıl Kutoğlu, Şule Zorlu
Ebru-Erkmen Onbulak
Emel Ayaydın
Fulin Güzeldere, Çiğdem Solak, Serpil Cerrahoğlu
Kuvvetlerimize de bu imkanı bize verdiği için şükranlarımızı
sunuyoruz” dedi.
Karayel’e yurt dışından yoğun talep
Vestel Savunma’nın insansız hava araçları konusunda sadece
Türkiye’de değil, bölgede de önde gelen İHA şirketlerinden
biri olmayı hedeflediğini vurgulayan Sipahi, “Karayel’i yurt
dışında da tanıtıyor, gelen talepleri değerlendiriyoruz. Ancak
önceliğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. Bölge ülkelerden gelen
taleplere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını eksiksiz bir
şekilde karşıladıktan sonra cevap vermeyi planlıyoruz. Tüm
dünyada çok önemli olan Türk Silahlı Kuvvetleri referansı ile
önümüzdeki dönemde ihracata yönelik çalışmalarımızı hızlan-
dırmayı planlıyoruz. Türk mühendisler tarafından geliştirilen
ve üretilen özgün tasarıma sahip ilk taktik insansız hava aracı
Karayel ülkemiz için gurur kaynağı olacak” dedi.
Karayel’in yavrusu Bora eğitim için kullanılacak
Karayel taktik insansız hava aracının öncelikle Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin ihtiyaçları göz önüne alınarak geliştirildiğini
sözlerine ekleyen Sipahi, bu çalışmalar sırasında üretilen Bora
hakkında da şunları söyledi: “Bora, aviyonik testler ve pilotaj
eğitimlerinde kullanılmak üzere tasarlanmış bir insansız hava
aracı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bizden böyle bir talebi olma-
masına rağmen bu aracımızı da eğitim uçuşları için Türk Si-
lahlı Kuvvetleri’nin kullanımına tahsis edeceğiz. Bora, Karayel
ailesinin eğitime yönelik bir üyesi olarak değerlendirilmekle
beraber gözlem amacıyla da kullanılabilecektir.”
Teslimatlar öncesi ve sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri perso-
neline yönelik kapsamlı eğitim ve saha desteği de verileceğini
ifade eden Sipahi, “Vestel Savunma olarak Karayel ve Bora’nın
uçuş testleri ile eş zamanlı başlatacağımız taktik insansız hava
araçlarımızın kullanımına ilişkin teorik ve pratik eğitimlerle de
Türk Silahlı Kuvvetleri’yle iş birliğimizi sürdüreceğiz” dedi.
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen İDEF 2013’te 3.
salonda bulunan Vestel Savunma ve AYESAŞ standında Kara-
yel ve Bora’nın yanı sıra hidrojen enerjisi ve yakıt pili teknoloji-
leri çerçevesinde geliştirilen ürünler hakkında da bilgiler akta-
rıldı. Ayrıca AYESAŞ’ın Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının
yanı sıra dünyanın en büyük savunma ve havacılık şirketleri
için geliştirdiği yazılım çözümleri, ürettiği elektronik sistemler,
komuta kontrol donanımları, su üstü gemileri ve denizaltılar
için konsol ve kabinetler, kablo bağları, sensör entegrasyon ve
aviyonik yazılım kabiliyetleri de katılımcılarla paylaşıldı.
Zorlu Grubu’nun savunma sektöründeki şirketleri Ves-
tel Savunma ve AYESAŞ, 11. Uluslararası Savunma
Sanayii Fuarı IDEF 2013’e, NATO’nun uçuşa elverişli-
lik standardı Stanag 4671 ile uyumlu geliştirilip üretilen ilk
yerli taktik insansız hava aracı Karayel ve aviyonik testler ve
pilotaj eğitimlerinde kullanılacak insansız hava aracı Bora
ile katıldı. Gerçekleştirilecek test uçuşlarının ardından Türk
Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilecek Karayel ve Bora ilk kez
IDEF 2013’te sergilendi. IDEF Uluslararası Savunma Sanayi
Fuarı’nın, savunma ve havacılık sanayinin yerli ve uluslararası
lider firmalarını bir araya getiren en önemli bölgesel platform
olduğuna dikkat çeken Yüngül, “Vestel olarak bugüne kadar
savunma sanayine 25 milyon dolarlık yatırım yaptık. Bu yatı-
rımın meyvelerini böyle büyük ve kapsamlı bir fuarda sektör
ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Herkesin merakla beklediği ta-
mamen yerli tasarım ve üretim eseri ilk taktik insansız hava
aracı Karayel’i, Türk Silahlı Kuvvetleri teslimatından önce ilk
kez burada tanıtmaktan gurur duyuyoruz. Teslimatlarımızı da
söz verdiğimiz gibi bu yıl sonuna kadar tamamlayacağız” dedi.
Sivil havacılıkta İHA kullanımı artacak
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilecek Karayel’in mühim-
mat değil, gözlem uçağı olduğunu belirten Zorlu Holding
CEO’su Ömer Yüngül, “Karayel Türk Silahlı Kuvvetleri tarafın-
dan gözlem amaçlı kullanılacak. Önümüzdeki yıllarda gözlem
amaçlı insansız hava araçlarının sivil havacılıktaki kullanımı
hızla artacak. İnsansız hava araçlarının sivil havacılıkta özel-
likle kurtarma ve haritacılık faaliyetleri, orman yangınları ve
çevre kirliliğinin tespiti gibi amaçlarla kullanılmaya başlanma-
sıyla birlikte pazarda da büyüme yaşanacak. Bu gelişmelerin
Vestel Savunma’nın ihracatına da olumlu yansımasını bekliyo-
ruz” dedi.
Karayel sivil kullanıma uygun
İHA’ların sivil havacılıktaki kullanımlarının 10-15 yıl içinde
askeri kullanımın önüne geçeceğini belirten Vestel Savunma
ve AYESAŞ Genel Müdürü Aziz Sipahi, “Bunun için öncelikle
İHA’ların sivil hava sahasında uçuşlarına ilişkin düzenleme-
lerin tamamlanması gerekiyor. Bu düzenlemelerde ilk adım
İHA’ların NATO uçuşa elverişlilik standardına uygun üretilmesi
olacak. NATO’nun uçuşa elverişlilik standardı Stanag 4671 ile
uyumlu geliştirilen ve üretilen Karayel bu anlamda en önemli
kriteri karşılıyor. Bu, gelecekte Karayel’in sivil havacılıkta da
kullanılabilmesi için çok önemli bir özellik. Çalışmalarımıza
her türlü desteği veren Zorlu Holding’e, Vestel Savunma’ya
güvendiği için Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ve Türk Silahlı
haber24 25
F35 Joint Strike Fighter (JSF) savaş uçakları elektroniğiYeni nesil savaş uçağı F35 uçaklarında elektronik tasarım ve üretime ilave olarak yazılım geliştirme payı da olan tek Türk firması AYESAŞ, panoramik kokpit ekranı (PCD) ve füze ara yüz ünitesi (MRIU) elekt-ronik kartlarını günümüzün en gelişmiş teknolojileriyle donatılan F35 Joint Strike Fighter savaş uçakları için tek kaynak olarak üretiyor.
RADNET (Radar Network / Radar Ağı)AYESAŞ, Türkiye’nin ilk askeri milli radar ağı projesi olan RADNET için geliştirdiği yazılımlar, geniş alan ağı üzerinden birbirine bağla-nan harekât ve komuta kontrol merkezleri ile radarların gerçek za-manlı ve paralel çalışabilmelerini olanaklı hale getiriyor. Bu sayede, farklı bölgelerdeki radarların, komuta kontrol merkezlerinde aynı anda ve çoklu halde izlenebilmesinin ve kontrol edilebilmesinin sağ-lanması, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın hava savunma unsurları-nın beka kabiliyetini artırıcı bir unsur olarak dikkat çekiyor.
Aviyonik yazılımlarAviyonik ve güvenlik kritik yazılımlar konusunda Türk Savunma Sanayinin en deneyimli şirketi olan AYESAŞ tarafından geliştirilmiş olan aviyonik yazılımlar, ABD Federal Havacılık İdaresi (Federal Avi-ation Administration) tarafından da uçuşa elverişliliği konusunda sertifika sahibi. AYESAŞ’ın gerçek zamanlı kayan harita ürünü ve Avi-yonik yazılımlar konusundaki çözümleri de fuarda tanıtıldı.
Yeni teknolojiler
Vestel, Karayel ve Bora’yı TSK’ya teslim ediyorZorlu Grubu, Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF 2013’e savunma sektöründeki şirketleri Vestel Savunma ve AYESAŞ ile katıldı. Vestel Savunma, 2009 yılında test uçuşlarını başarıyla tamamlayan ilk yerli taktik insansız hava aracı Karayel’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilmeden önceki son halini ilk kez fuarda sergiledi.
KarayelKarayel Taktik insansız hava aracı sistemi 6 uçak, 3 yer kontrol is-tasyonu ve bir fırlatma rampasından oluşuyor. Karayel, projenin teknik isterlerinde yer alan 18 bin feet yüksekliğe çıkma, 35 kg. faydalı yük taşıma ve minimum 10 saat uçma hedefinin çok üzerin-de; 22 bin 500 feet uçuş yüksekliği, 70 kg. faydalı yük ve 20 saate kadar havada kalış süresi hedefi doğrultusunda tasarlanan, önce-likle gözlem amacıyla kullanılacak özgün bir insansız hava aracı. Otopilot yazılımı ve donanımından yer kontrol istasyonunun gelişti-rilmesine, gövde tasarımından üretimine kadar tüm sistemler tama-men Vestel Savunma bünyesinde gerçekleştirildi. Karayel İnsansız Hava Araçları NATO’nun uçuşa elverişlilik standartlarına (STANAG 4671) da uyumlu olarak geliştirilerek üretiliyor. Ayrıca, yine NATO 4586 birlikte çalışabilirlik standardı ile uyumlu geliştirilen yer kont-rol istasyonu ile diğer insansız hava araçlarını kontrol edebilme özelliğine de kavuşturulabilecektir. Karayel, paraşütle inebilme ve katapulttan (launcher) atılabilme özelliğinden dolayı piste ihtiyaç duymaksızın iniş kalkış yapabilecek ve benzerlerinden ayrışan bu özelliği sayesinde deniz platformlarından da fırlatılabilecek.
BoraBora, öncelikle aviyonik testleri ve pilot eğitimlerinde kullanılmak üzere geliştirilmiş olmakla beraber kısıtlı gözlem görevlerinde de kullanılabilecek. Karayel ile aynı aviyoniklere sahip. 18 bin feet yük-seklikte 10 kg. faydalı yük ile 5 saate kadar uçabilecek özgün bir insansız hava aracı.
İnsansız hava araçları
Ömer Yüngül, Ahmet Zorlu, Aziz Sipahi
röportaj26
Lala, Osmanlı’da, bugün yönetim aracı olarak önemi gide-
rek artan “mentor” ya da “koç” anlamına gelebilecek bir
pozisyon... Görevi, padişahların erkek çocuklarının yöne-
time hazırlanmalarını sağlamak. Zorlu Holding İnsan Kaynakları
Koordinatörü Necmi Kavuşturan, tarihe olan merakını uzun yıllara
dayanan yönetim tecrübesiyle buluşturunca, ortaya, tarihin dik-
katimizden kaçan lalalık kurumuna ilişkin bir perde açılmış oldu.
Kavuşturan, yakın çevresinde Osmanlı tarihine merakıyla tanını-
yor. Kendi ifadesiyle en önemli hobisi... Dinleyince yıllarca birik-
tirilmiş bilgi dağıyla karşılaşıyor insan... Görülebilir bir gelecekte
ise profesyonel bir tarih yazarlığı sürecinin habercisi denebilir...
Kavuşturan, siyaset bilimi eğitimi almış, yıllarca Türkiye’nin önde
gelen kurumlarında, başta Insan kaynakları olmak üzere pek çok
yönetim başlığında üst düzey aktif görev almış. Çalışma tempo-
sunun yoğunluğuna aldırış etmeden tarihle sevgi bağını koparma-
mış. Her ay birkaç kitap okuduğunu ifade ediyor. Tarih kitapları
dışında kitap okuyamıyor. İyi haber; kitap yazmaya karar verdiğini
söylüyor, zaman bulamamaktan değil, konsantre olamamaktan şi-
kayetçi. 60. Yaşını doldurunca emekliye ayrılmayı planlıyor ve işte
o zaman kitaplara gömülmeyi hayal ediyor... Yazmayı planladığı
kitabın ipuçlarını bu röportajda bulacaksınız. Osmanlı’da yöne-
tim, bugünkü büyük şirket yönetimleriyle paralellikler ve özellik-
le lalalar... Çok ses getirecek bir konu olacağı kesin. Kavuşturan,
Batı’dan aldığımızı sandığımız kavramların önemli bir bölümünün,
aslında bu topraklarda yeşerdiğine dikkat çeliyor.
Z: Ne zaman başladı tarihe ilginiz?
İlkokul yıllarından geliyor. Sonra İstanbul Erkek Lisesi’ne girdim,
orada okuyanların yarısı mühendis yarısı da doktor olur. Ben
Mülkiye’ye gitme kararı verdim, tarih konusunda kendimi geliş-
tirmek için.
Geçmişle gelecek; Bilgiyle tahmin Lala, bugünkü anlamda mentor ya da koç. Görevi padişahların veya sultanların erkek çocuklarının babalarından sonra görevi devraldıklarında yönetime hazırlanmalarını sağlamak. Zorlu Holding İnsan Kaynakları Koordinatörü Necmi Kavuşturan, “insan” çerçevesinde dünü ve bugünü anlattı.
Z: Bu kadar paralellik var mı gerçekten?
Ben iş hayatımda ilerledikçe özellikle Zorlu Holding’e gelince
ve Ahmet Bey’le yakın çalışmaya başlayınca bu paralellikleri
çok daha net gördüm. Bu şirketler, bizimki de dahil, ki dünya-
da da böyle, hep ilk adımla sıfırdan başlamış yolculuklar. Türk
ekonomisinin yüzde 95’i, dünyada da ekonominin yüzde 90’ı
aile şirketlerinden oluşuyor ve bunların ayakta kalanları sıfır-
dan başlayıp aynı devletler gibi büyük mücadelelerle gelişip
bu hale geliyorlar.
Z: Şirketlerin zamana uygun olarak dönüşümü gerçekleştirdikle-
rini söyleyebilir miyiz?
“Zamanın ruhu” diye çok sevdiğim bir kavram var. O zamanın ruhu
belli koşulları beraberinde getiriyor, onu algılamanız gerekiyor.
Bunlar genelde sizin dışınızdaki faktörlerden oluşuyor. Onu algı-
layıp o dönüşüm ve değişimleri yapmanız gerekiyor. Şirketlerin de
bunu yakalaması gerekir. O da zaten şöyle oluyor, birinci ve ikinci
kuşaklar kurucu oldukları için sıfırdan bir dev yarattıklarından onla-
rın karizmatik liderliği, güçlü kişiliği, sezgileri, risk alma yetenekleri,
becerileri tartışılmaz kabul ediliyor. Çünkü gerçekten o insanlar 100
tane iş ve işlem yaparsa 95’ini doğru yapmış oldukları için kurduk-
ları yapılar bu düzeye ulaşabiliyor. Yeni kuşaklar daha iyi bir okul
eğitimi alıyorlar ama eski kuşaklar o eğitimi yaşamın içinde uygula-
yarak alıyorlar. Dolayısıyla hangisi daha şanslı ve avantajlı derseniz
bence kurucular daha şanslı ve avantajlı, sonradan gelen kuşakla-
rın işi daha zor. Lalalığa dönecek olursak, ilk defa büyük Selçuklu
İmparatorluğu’nda resmen kayıtları var ve “lala” ismi ilk defa orada
kullanılıyor. Çok önemli bir devlet adamı olan Alparslan kurumsal
anlamda başlatıyor. Çok değer verdiği bir oğlu var: Melikşah... Al-
parslan büyük bir imparator ve Nizamülmülk diye de çok üst düzey
yetenekli bir komutanı, sadrazamı var. Nizamülmülk, babasından
Alparslan’a intikal eden bir devlet adamı. Nizamülmülk zaten adın-
dan da anlaşıldığı gibi devletin nizamını sağlayan adam. Alparslan,
Nizamülmülk belli bir yaşa geldiğinde “Melikşah’ı benim yerime ye-
tiştir, sana teslim ediyorum onu” diyor.
Z: Osmanlı’da ilk lala kim?
İlk padişah Osman, oğlu Orhan için Lala Şahin Paşa’yı atıyor. Rume-
li beylerbeyi... Çok önemli bir paşadır. Osman’ın da enteresan bir
lalası var aslında, kayınpederi Şeyh Edebali bir anlamda yol göste-
ricisi, lalasıymış bir yandan da.
Z: Ne zaman kurumsallaşabilmiş?
Fatih Sultan Mehmet döneminde kurumsallaştırılmış. Kanuni
Sultan Süleyman, bu sıfatıyla farklı çağrışım yapsa da, Osmanlı
İmparatorluk düzeni kanunları asıl olarak Fatih Sultan Mehmet za-
manında yapılmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in devlet düzenini kur-
mak için hazırladığı teşkilat kanunnamesinde, lalalık yer alıyor ve
lalanın devlet protokolünde yeri var. Güzel lalalık örneklerinden
biri de Fatih Sultan Mehmet’in hocası yani lalası Molla Gürani...
Lalalık devlet protokolünde defterdardan yani maliye bakanından
sonra geliyor. Bir de yazılı olmayan kurallar var lala olmak için. Ve
düşünülmesi gereken bir soru da var: Padişah neden bir lala atı-
yor? Padişah, şehzade 9-10 yaşını bitirdikten sonra lala ile birlikte
sancağa gönderiyor onları.
Z: Lalanın her koşulda öncelikle padişaha sadık olması gereki-
yor, herhalde?
Birinci koşul padişaha sadık olacak ve direkt padişaha rapor edi-
yor. İki, askerlik ve devlet yönetim bilgisine sahip olacak, din ve fen
bilgilerine, yabancı dil ve astronomi bilgisine sahip olacak. Farsça,
Yunanca vs. gibi yabancı dilleri öğretecek, bir yandan çocuğu ye-
tiştirecek, bir yandan da şehzade ile birlikte bulunduğu sancağı
yönetmek suretiyle bütçesi, askeriyle, düzeniyle padişah sefere
çıktığında oradaki orduyu alıp getirmesine yardımcı olacak.
Z: Bu eğitim sürecinde annenin rolünü anlatır mısınız?
Çocuklar sancağa giderken anneleriyle beraber gider. Sarayda
bizim anladığımız anlamda karı-koca, çocuk ilişkisi yok. Padişah-
lar yemeklerini bile tek başlarına yer. Anne niye beraber gidiyor:
çocuk küçük olduğu için çocuğun eğitimine hala anne katkıda bu-
Z: Tarihin yöneticilere olan katkısı yadsınamaz değil mi? Tarihi
iyi bilen yöneticilerin, kurum ya da ülkelerini daha iyi yönetebi-
leceklerini düşünebilir miyiz?
Yöneticide birçok bilginin olması gerekir. Tarih bilgisi bunlardan
biridir, psikoloji de bence çok önemli. Neden tarih önemli, çün-
kü dünyadaki ilk gerçek organizasyonları ordular kurmuşlar. Bu
orduların kurduğu organizasyonlar; unvanlar, görevler, takım
çalışmaları, insan kaynaklarını verimli kullanma, malzemeyi ve-
rimli kullanma, lojistik… Bugünün dev bir şirketinin tüm kavram-
ları, aslında asırlardır silahlı güçlerin içinde var. Ordular süreç
içinde büyük devletleri kurmuşlar. Dolayısıyla bu kurucu gücün
kurumları, kavramları devletlerin kurumları ve kavramlarına dö-
nüşmüş. O kurumlar ve kavramlar bugünün büyük şirketlerinde
aynen var. Neden var çünkü büyük şirketler de bir savaş veriyor:
Ekonomik savaş, yine insan gücü var, yine silahlarınız var, yine
propaganda yani reklamınız var vs. Aslında yönetim açısından
baktığınızda çok farkı yok.
lunmak zorunda. Buna ek olarak çocuğu bir yanlışlık yapma ola-
sılığına karşı koruması gerekiyor. Anne de aslında kocasına değil,
oğluna sadık. Çünkü oğlu padişah olursa o valide sultan olacak,
oğlu padişah olamazsa öldürülecek, kendisi de hem kocasını hem
oğlunu kaybetmiş acılı bir anne olacak, hem de eski sarayda her-
hangi bir kadın olarak unutulup gidecek. Evladın padişah olabil-
mesi için de babasının, yani kocasının hakkın rahmetine kavuşma-
sını sabırla beklemesi lazım. Derin düşünüp incelerseniz ne kadar
zor psikolojik durumlar, değil mi?
Z: Lalanın ödeneğine bakacak olduğumuzda önemini daha iyi
anlıyoruz galiba...
Osmanlı’da ödemeler günlük yapılır, aylık ya da haftalık değil. Günlük
akçe. Çünkü ömrün ne kadar olacağı belli değil, günlük yapılıyor he-
saplar. Şehzade’nin neyse tahsisatı padişah belirler bunu, lalaya da
onun yarısı kadar veriliyor. Bu çok önemli bir para. Karısına da lala
kadar akçe ödüyor. Bu ücretlendirme bile bize lalalığın çok yüce bir
makam olduğunu gösteriyor.
Z: Neden 3-4 yıl gibi kısa bir süre kalıyor?
Lala ile şehzade öyle bir hale gelebilirler ki, yek vücut olup bir süre
sonra padişaha karşı istenmeyen bir şeyler yapabilirler. Dolayı-
sıyla üç dört yılda değiştirmek iyidir. Dolayısıyla, bu çocuğundan
alıp üç sene sonra öbür çocuğuna lala yaparsın. Zaten genellikle
yaşlı adamlar. Artık askerlik yapamayacak, vezirlik yapamayacak
kadar yaşlanmış oluyorlar. Lalada şu özellikler aranıyor; her türlü
ikbale, servete, itibara sahip olmuş olmak; bundan sonra sadece
devletin ve padişahın menfaati dışında hiçbir şeyi gözetmemek.
Yani ne parayla, ne pulla, ne makamla görüşleri değişmeyecek,
padişaha bağlılıkları değişmeyecek en has adamlar bunlar. Üste-
lik iyi asker, iyi devlet adamı, bir de çok tecrübeli, bilgililer.
Z: Devşirme mi oluyorlardı?
Hep devşirme. Osmanlı İmparatorluğu aristokrasi yaratmamak için
bürokrasi sınıfını tamamen devşirmelerden oluşturmuştur.
27
Necmi Kavuşturan
Z: Bugünkü şirketlere baktığımızda bir izdüşümünü görebilir mi-
yiz?
Çok şükür devşirmenin tam bir karşılığı bugün şirketlerde yok.
Çünkü bu aslında negatif ayrımcı bir yaklaşım. Esası şu: Bunlar
köken olarak Müslüman ve Türk olmadığı için tahta hiçbir zaman
aday olamayacak. Mesela Osmanlı İmparatorluğu eğer bir gün
tahta geçecek hiçbir erkek evlat kalmaz ise tahtın vasisi olarak
Kırım Hanlığını atamıştır. İçerideki bir sadrazam 50 yıl bile hizmet
etse köken olarak aslında gavurdur, bu hiç unutulmaz ve unuttu-
rulmaz.
Z: Anneler hep yabancı, bu nasıl bir mantık?
Bizde kan erkekten geliyor böyle kabul ediyoruz. Semavi dinler
içinde, Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta, Yahudilikten farklı olarak
soy babadan geliyor. Bu nedenle annenin dini, milliyeti önemli
değildir. O dönem ortalama ömürler çok kısa ve hastalıklardan
ölümler çocuklarda özellikle yaygın. Onun için mutlaka bir erkek
evlat bırakmak gerekiyor tahtta. Esas olan budur...
Z: Neden bu kadar kanlı?
İktidar çok değerli bir şey. Bir daha şunu anlamamız lazım: biz
bugünkü aile ve anne-baba perspektifiyle bakıyoruz. Padişahlar
böyle birlikte yemek yiyen, birlikte tatil yapan, koynunda çocuğu-
nu uyutan babalar değil. Tek önemli olan şey hanedanın ve dev-
letin devamı. Gücün kudretini anlamak için Kanuni Sultan Süley-
man dönemindeki Osmanlı İmparatorluğu’nun dünya üzerindeki
gücünü, bugünkü ABD’nin on katıyla çarpın. Bu topraklardaki her
şey, eşyalar, insanlar, binalar, her şey ona ait. Bunu elde tutmak
için kanın ve canın pek önemi olmamış.
Z: Böyle bir yapıdan bizim bugün alacağımız örnekler neler?
Şu an devam eden popüler bir tarih dizisi var. Oradan örnek ve-
rirsek; İbrahim Paşa, Kanuni Dönemi’ni, yani Muhteşem Yüzyıl’ı
yaratan ikinci adam. Yani ikinci adamların ne kadar önemli oldu-
ğunu bugün için bir örnek olarak görebiliriz. İbrahim Paşa bir dev-
let adamı, müthiş de bir asker; vizyon, akıl, irade, hırs her şey var.
Bugün CEO olsa dünyanın en büyük CEO’larından biri olur. Alaca-
ğımız ders ne olur bugün için, bir kere hiç unutmamamız gerekir
ki; bu büyük şirketleri kurup bu noktaya getiren insanların her biri
bir anlamıyla “imparator”dur. Egoları vardır, hak ettikleri saygıyı
görmeleri gerekir. Onların da hataları vardır, ama ne olursa olsun
çok büyük başarıların yaratıcılarıdırlar.
Z: Bugüne gelirsek...
Şehzadelerin lalaları gibi, günümüz genç kuşaklarına, babalarını
ve babalarının bu başarı hikayelerini anlatacak, öğretecek, özüm-
setecek ve destek olacak insanlar gerekir. Bunların da bu yolcu-
luğu babalarıyla birlikte yapmış, bu yolculuğun önemli kilometre
taşında bulunmuş insanlar olmaları gerekir. Bu profesyonellerin
kafalarında, içlerinde asla kaygılar ve hırslar kalmamış olmalıdır.
Gözü tok, mevki ve makam tatminlerini sağlamış başarılı bir pro-
fesyonel, artık o kuruma, o kurumun kurucusu kadar, o kurumun
gelecek kuşakları kadar sahip çıkar. Neden, çünkü artık kendi isim
ve itibarı da o kurumla beraber yürüyecektir. Ancak lalalıktan ders
alacaksak; hiçbir profesyoneliniz gereğinden fazla egemen olma-
malıdır. Bir tek güç olur, bir tek zenginlik, bir tek ihtişam olur, o da
en tepedeki adamdır. Herkesin gözü sadece ondan kamaşmalıdır,
aynen padişahın konumu gibi...
Z: İş dünyası yapabiliyor mu bunu?
Bu tamamen o şirketin atmosferine ortamına bağlı. O şirketi ku-
ran kurucu iradenin, iradesine ve isteğine bağlı. O şirketin sahip
olduğu profesyonellerin kalitesine, niteliğine bağlı ve ailenin alt-
tan gelen kuşağına bağlı. Çünkü bugün genç kuşakta, bu değerli
şirketlerde çalışmak istemeyen, onun yerine sanatla, sporla ya
da başka şeylerle ilgilenmek isteyen gençler de var. Aile kültürü
Anadolu özellikleri taşıyan kurumlarda bu daha kolay. Bu insanlar
daha istekliler bu görevleri üstlenme konularında. Tabii ki Allah
o en üstteki kurucu insanlara uzun ömür versin, sağlık versin.
Benim görüşüm şirketlerde bu kurucu insanlar sağlıklı olduğu
sürece ve aynen padişahlar gibi, sonuna kadar işin başında olma-
lılar. Çünkü bu insanlar genelde, Türkiye’de de dünyada da öyle
insanlar ki, işleri hobileri, işleri dünyada zevk aldıkları tek şey. Bu
şirketler ve işler, bu insanların sağlık nedeni, keyif nedeni ve var
olma nedeni. Yaşı çok ilerlemiş ama son derece dinamik birçok
örnek var hepimizin bildiği...
Z: Kurumsallaşmanın tarifini yapar mısınız?
Kurumsallaşmadan anladığım, kurumun sahibinin ya da kurumun
başındaki egemenlik gücüne sahip kişinin, keyfilik içinde hareket
etmemesi, o keyfilik tanımının yerini sistemlerin almasıdır. Sis-
temlerin de kurallar ve zaman içinde denenerek oturmuş ilkeler,
gelenekler çerçevesinde yönetilmesi ve geliştirilmesi gerekir.
Z: Kurumsallaşma tepeyle mi ilgili?
Esas itibariyle evet... Fiziksel sağlığına, ruhsal sağlığına iyi bakan
bir kurucu irade; gelişen, yetişen, kendini yetiştiren çocuklar ve
bütün bu yapıyı destekleyen çok güçlü profesyonel kadrolar ve bu
profesyonel kadroların işi sahiplenmesi, kuruma aidiyeti, tepeyi
ve kültürü oluşturur. Belli bir noktadan sonra tepenin amaçları
o şirketin “kalıcılığına” katkı yapmak olmalıdır. Belirlenmiş bir
tarihte sahneden çekilip yerlerini alttan gelenlere bırakmaları ve
bu amaçla genç kuşakları hazırlamaları da kurumsallaşmak için
gerekir.
Z: Kurumsallaşma aile şirketlerinde daha mı azdır?
Şirketten şirkete değişir. Ben kurumsallaşmanın tehlikeli bir kav-
ram da olduğunu düşünüyorum. Eğer kurumsallaşmakta abartır-
sanız, gerçekten o bildiğimiz kurum lafı var ya, soba borusunun
içindeki kuruma da dönebilir. O zaman tıkarsınız kanalları, yavaş-
latırsınız. O zaman ne olacak, sadece yazılı kurallarla vs. hareket
edilecek. Tabii ki yazılı kurallar iyidir ama hayat sadece onlarla
devam edemez.
Z: Zorlu’nun insan kaynakları politikasından söz edebilir miyiz?
Zorlu Grubu’nun insan kaynaklarını çok önemsiyorum. Burada
25 bin, Zorlu Center’da çalışanları da dahil etsek yaklaşık 30 bin
insan var. Bunu dörtle çarpsanız 100 binin üzerinde insanın aile
yaşamına yaptığımız bir etkiden bahsediyoruz. Bizim burada çok
büyük bir sorumluluğumuz var. Birincisi, bizim bu şirkete doğru
insanları almamız lazım. İnsan kaynaklarında doğrunun basit bir
karşılığı var: “uygun insan”. Göreve uygun insan, doğru insan se-
çimidir en basit anlatımla...
Z: İşe uygun insan.
Sadece işe değil kurumun kültürüne, ilkelerine, o kurumun sahibi
ailenin yapısına uygun insanları almak. Bir görev boşaldığında,
önünüze on tane cv gelebilir, bu cvler içinde çok mükemmel okul-
lar bitirmiş, prezantabl çok etkileneceğiniz biri olabilir ama bu in-
san hiç uymayabilir birkaç nedenle size. O insanı aldığınız zaman
üç tane kötülük yapıyorsunuz. Bir: şirkete yanlış insan alarak,
iki: o insanı yanlış bir işe alarak, üç: o insanın yerine alacağınız
doğru insanı almayarak. O kadar büyük sorumlulukları var ki. Biz
şimdi Vestel için yönetici adayları alıyoruz, Tekstil Grubu’na da al-
dık, Enerji Grubu’na da... Vestel’de üç grup eğitimini tamamladı.
Her grupta 25 kişi var, 75 kişi oldular. Bunları altı ay eğitiyoruz,
Türkiye’nin en iyi okullarından, birkaç yabancı dil bilen, IQ’su son
derece yüksek. 2010’dan beri ve her sene böyle bir 25 kişi alıyo-
ruz. On sene sonra bu nitelikte 250 kişi almış olacağız, bunun 75
tanesi elimizde kalmış olsa, ben inanıyorum ki bu Grubun üst dü-
zey yöneticilerinin %75’i de bu 75 kişiden çıkacaktır.
Z: Yöneticileri içeriden yetiştireceksiniz. Bu kurumun kültürü öyle, içeriden yetiştirme. Ama içeriye de
bir nevi askerlerin kurmay okulu gibi en niteliklilerini alıp on-
ları en iyi şekilde, en güzel şekilde eğitmek zorundayız. MT’ler
dışında aldıklarımız da çok nitelikli gençler. Bütün ihtiyaçları-
mızı MT’lerle karşılamamalıyız, benzer nitelikte insanları başka
yerlere doğrudan alıyoruz.
Z: Zorlu yeni alanlara girdi. Neydi oradaki stratejiniz?
Biz yeni bir işe giriyorsak o işe uygun kendi içimizden insanlar
varsa, öncelikle onları yollarız oraya. Ama öyle konular var ki
bunlar için bazen kendi içimizde aday olamayabiliyor. O zaman
dışarıdan, yapacağımız işe, kurumumuzun kültürüne ve hissedar-
larımızın beklentilerine en uygun insanlar bulmaya çalışırız. Her
zaman en doğru, uygun insanı bulmayı başarabiliyor muyuz, tabii
başarısızlıklarımız da var bu konuda, yanlış tercihlerimiz de var.
Dünyada bugüne kadar insanı değerlendirmeye yetecek mükem-
mel bir sistem hiç olmadı.
Z: Aile anayasasına sempatik mi bakarsınız?
Yönetim biliminde bu egzotik kavramlar üç beş yılda bir gelir sonra
da unutulur gider. Aile anayasasına kavram olarak ben inanmıyo-
rum. Neden inanmıyorum; bence anayasa birden fazla parça varsa
o parçaları bir arada tutmak için temel metin olabilir. Aileler zaten
birden fazla parçaysa anayasayla da tutamazsınız onları. Aile bir
bütün olmalıdır. Bu bir ortaklık değildir ki, bütünlükten bahsedi-
yoruz. Ortaklık başka bir şeydir, bütünlük başka bir şeydir. Aile
birden fazla parçaya bölünmüşse yazılı bir metin etrafında bunları
toplamak uygun olur ama anayasalar da değişir, devinir, ortadan
kaldırılır. Dolayısıyla anayasa yerine, bence ailenin bütün üyeleri-
nin kendi tarihini çok iyi algılayarak, özümseyerek bu değere sahip
çıkması, bunu yaşatması, bunu daha ileriye götürmek için fedakar-
lık yapması önemlidir.
Z: Mentorluk ya da koçluk kavramlarına inanıyor musunuz?
Çok gerekli olduğuna inanıyorum. Çünkü bu bir psikoloğa gitmeye
benziyor. Doktora gidip danışmaya benziyor. Doktor bunun eğiti-
mini almış, psikolog/psikiyatrist eğitimini almış. Eğer bu yeteneği
olan insanlarsa koçlar, mentorlar; kişilikleri ve geçmişleri güven
uyandırıyorsa, kendilerini ifade edebilen, bilgi ve tecrübelerini
aktaran, çok önemli tecrübeler yaşamış, çok önemli krizlerden
geçmiş bu insanlar çok yararlı olur. Burada bir koşul var; hem ba-
banın hem çocuğun mentor ve koçlara eşit düzeyde inanıp destek
vermesi, hem de kurumun desteklemesi önemlidir.
Z: Lala kim mesela sıfat olarak Zorlu Grubu’nda?
Birden fazla lala olabilir. Baş lala bizde elbette Ömer Yüngül’dür.
Ömer Yüngül Zorlu Holding’in CEO’sudur, ama bence bizim gibi
aile şirketlerinde görev yapan CEO’ların bir görevinin de “baş la-
lalık” olması icap eder.
“Kurumsallaşmadan anladığım, kurumun sahibinin ya da kurumun en başındaki esas egemenlik gücüne sahip olan kişinin keyfilik içinde hareket etmemesi, o keyfilik tanımının yerini sistemlerin almasıdır.”
28 röportaj 29
Zorlu Gayrimenkul, dünyanın en prestijli projeleri ara-
sında yer alan Zorlu Center ile Zorlu Levent Ofis’i,
80’den fazla ülkeden 20 bin kişinin katılımıyla 12-15
Mart 2013 tarihleri arasında Fransa’nın Cannes kentinde dü-
zenlenen MIPIM’de tanıttı. Zorlu Gayrimenkul, ziyaretçilerini
Türkiye’nin bu yıl “Onur Ülkesi” olduğu MIPIM’in en prestijli
alanlarından Riviera salonundaki 127 metrekarelik standında
ağırladı. MIPIM’in açılış gününde, İstanbul Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Kadir Topbaş, ikinci günü ise Başbakan Yar-
dımcısı Ali Babacan, Zorlu Gayrimenkul’ün standını ziyaret
ettiler. Projeler hakkında bilgi alan Babacan ve Topbaş, Zorlu
Gayrimenkul gibi Türk yatırımcıların dünyanın en önemli gay-
rimenkul platformlarından biri olan MIPIM’de yer almalarının
ve bu alandaki gücümüzü uluslararası arenada göstermeleri-
nin gurur verici olduğunu belirttiler.
Onur Ülkesi Türkiye
Topbaş, Türk mimarisinin bugün dünyada söz sahibi olduğu-
nu ve özellikle Türk mimarlarımızı desteklememiz gerektiğini
vurguladı ve Zorlu Gayrimenkul yetkililerini Zorlu Center ve
Zorlu Levent Ofis projeleriyle İstanbul’un tanıtımında gös-
terdikleri başarıdan ötürü tebrik etti. Dünyada 27 trilyon
dolarlık gayrimenkul pazarına hitap eden MIPIM’in açılı-
şına sponsor olan ilk Türk firması olarak dikkat çeken Zor-
lu Gayrimenkul’ün Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even,
“MIPIM’in açılışına sponsor olan ilk Türk firması olarak,
İstanbul’u ve ülkemizi tanıtmayı hedefledik. Bugün geldiği-
miz noktada Türkiye’nin ‘Onur Ülkesi’ olmasından gurur du-
yuyoruz. Ülkemizin ve İstanbul’un hak ettiği değeri görmesi
bizler adına sevindirici” dedi.
MIPIM’e bu yıl 80’den fazla ülkeden 20 binden fazla ulusla-
rarası katılımcı, 1850 şirket, 4 bin 300 yatırımcı, 1650 CEO ve
üst düzey yöneticinin katıldığını belirten Mehmet Even, bu
tablonun MIPIM’in dünya çapındaki önemini ve “Onur Ülke-
si” seçilen Türkiye’nin potansiyelinin dünyada anlaşılması
adına önemli olduğunu belirtti. Even, “Zorlu Gayrimenkul’ün
toplam portföy değeri 5 milyar dolar. Zorlu Center’ın yatırım
tutarı ise 2,5 milyar dolar. Yatırımcıların bize olan ilgisi gün-
den güne artıyor. Yatırımcı firmalar bizimle temas kuruyor.
Bizimle ilgilenenlerle görüşmeler gerçekleştirdik. Projele-
rimiz yaratıcı, güncel ve en iyi mimarlık örnekleri olarak ya-
tırımcı beklentilerini karşılarken, ayrıca toplumsal yaşama
katkı sağlamaları, çevresel ve sosyal sorumluluk bilinci ile
tasarlanmalarıyla da dikkat çekiyor” dedi.
Rezidansların yüzde 60’ı satıldı
Avrupa’nın gayrimenkul satın alınacak en iyi şehri olarak
gösterilen İstanbul’un cazibe merkezi haline gelmesinde
Zorlu Center’ın büyük katkısı olduğuna inandığını belirten
Even, Zorlu Center’da rezidansların yüzde 60’a yakınının
satıldığını, bunların yüzde 5’inin yabancı olduğunu ve bu
oranın günden güne arttığını belirtti. Zorlu Center’da her bir
fonksiyona olduğu gibi otel ile de uzun vadeli ilgilenen ulus-
lararası firmalar bulunduğunu söyleyen Even, Zorlu Center’ın
MIPIM’in yıldızı Zorlu GayrimenkulDünyanın en büyük gayrimenkul fuarı MIPIM, 12-15 Mart tarihleri arasında Fransa’da düzenlendi. Fuara üçüncü kez katılan Zorlu Gayrimenkul, fuarın en prestijli alanlarından Riviera Salonu’ndaki 127 metrekarelik standında Zorlu Center ve Zorlu Levent Ofis’in tanıtımlarıyla büyük ilgi çekti.
haber30 31
genel işletmesinin Zorlu Gayrimenkul’de olacağının altını
çizdi. Even, “Zorlu Center’la ilgili Ortadoğu ve Avrupa’dan 4
yatırımcı gruptan, ciddi ilgilerini belirten teklifler aldık. Yatı-
rım işbirliklerini değerlendiriyor ve inceliyoruz. Nasıl ilerle-
yebileceğimiz konusunda fonksiyon bazında çalışmalarımız
sürüyor. ABD’den emeklilik fonu projelerimizle ilgileniyor.
Ayrıca ofis fonksiyonumuzda rezerve edilen bölümlerden bir
kısmının satışı için uluslararası bir finans kuruluşu ile yoğun
görüşmelerimiz sürüyor” dedi.
Zorlu Levent Ofis’te kiralamalar başladı
Zorlu Levent Ofis projesinde ise kiralamaların nisan başında
başladığını ve çok iyi gitmesini beklediklerini belirten Even,
Zorlu Levent Ofis’i kiracısıyla komple almak isteyen Türki
Cumhuriyetler’den ve Rusya’dan 2 yatırımcı grup olduğunu
vurguladı. Even, görüştükleri grupları her açıdan inceleyerek
değerlendirdiklerini ve koşullarına uymayan bazı grupları
geri çevirmek durumunda kaldıklarını da belirtti.
MIPIM Gayrimenkul Fuarı’nda “Şirketlerin Değişen İhtiyaç-
larına Yönelik Ofis Çözümleri ve Fırsatlar” ile “Büyük Karma
Projelerde Perakendenin Önemi” konularında düzenlenen
iki panelde konuşmacı olan Even, “Günümüzde yüksek hızla
işlerimizi yapmamız gerekiyor. Yüksek verimlilik için yüksek
hıza ihtiyacımız var. Zorlu Levent Ofis’te yüksek hız sunuyo-
ruz. Zorlu Levent Ofis’e otomobille girişin hızlı olabilmesi için
park alanını direk girilebilecek şekilde tasarladık. Binada bu-
lunan asansörlerimiz en son ve en hızlı teknoloji duble dect
sistemine sahip. 41 katlı ofiste asansör bekleme süresinin 30
saniyenin altında olmasını hedefliyoruz. Tarihte görülmemiş
bir hızla işlerimizi yapmamız gerekiyor. Zorlu Levent Ofis’te
bunu sağlayacağız” dedi.
Even, bugünün ihtiyaçları ile geçmişteki ihtiyaçların farklılaş-
tığını, ofislerin ve karma projelerin kendi içinde sürekli geli-
şen dinamik çözümler sunan alanlar olarak yeniden tanım-
landığını söyledi. Büyük şehirlerdeki trafik sorununa dikkat
çekerek, ofislerin şehirlerin merkezi lokasyonlarında olması-
nın iş verimliliğini ve hayat kalitesini artırdığını belirtti. “Bun-
dan dolayı, İstanbul’un en değerli iş bölgesi olan Büyükdere
Caddesi’nde Levent Ofis projemizi gerçekleştiriyoruz” dedi.
Ofislerden en temel beklentinin işlevsel alanlar olduğunu
ifade eden Even, “Zorlu Levent Ofis’te brüt-net oranımız yüz-
de 88. Bu bir inşaatta ulaşılabilecek en iyi değerlerden biri.
Ayrıca projemizde sosyal ve günlük ihtiyaçları karşılayacak
perakende alanları da mevcut. Projemiz çevreyle dost sürdü-
rülebilir bir konsepte de sahip. Ofiste çalışanların bir araya
gelip vakit geçirebileceği ortak alanlar tasarladık. Ofisler ar-
tık hayatımızın büyük çoğunluğunu geçirdiğimiz alanlar ola-
rak, tüm ihtiyaçları karşılamak zorunda” şeklinde konuştu.
Even, “Her geçen gün zorlaşan günlük hayatı kolaylaştırmak
için artık insanlar her şeyi bir arada bulmak istiyor. Bu ihti-
yaçtan yola çıkarak rezidansların yanında Zorlu Center ola-
rak Performans Sanatları Merkezi, otel (Raffles İstanbul Zor-
lu Center), ofisler, rezidanslar ve AVM bünyesinde pek çok
perakende alanını bir arada bulunduran bir proje yarattık.
Perakende günlük hayatın içinde var. Bu yüzden perakende
alanımızı oluştururken, marka karması konusunda çok has-
sas davrandık. İnsanların taleplerini karşılayabileceği ve baş-
ka bir alana ihtiyaç duymayacağı alanlar yarattık. İnsanların
temel ihtiyaçlarından birinin de sanat olduğunu düşüyoruz.
Bundan dolayı Performans Sanatları Merkezi’nin özellikle
turistler açısından İstanbul’u tercih etmelerinde önemli bir
etken olacağına inanıyoruz. Bir yılın yaklaşık 200 günü dün-
yanın sayılı gösterileri sergilenecek. Performans Sanatları
Merkezi turistler için yeni bir cazibe alanı olacak ve özellikle
bölge ülkelerinden çok büyük talep göreceğini düşünüyo-
ruz” dedi.
Türkiye’nin ilk 5 fonksiyonlu karma kullanım projesi olan ve toplam
2,5 milyar dolar yatırım bedeliyle hayata geçen Zorlu Center’ın açı-
lışı için geri sayım başladı. Zorlu Gayrimenkul’ün İstanbul’a değer
katma hedefiyle gerçekleştirdiği Performans Sanatları Merkezi,
Otel (Raffles İstanbul Zorlu Center), Alışveriş Merkezi, Rezidanslar
ve Ofislerden oluşan Zorlu Center’ın tüm fonksiyonlarıyla birlikte
yılın üçüncü çeyreğinde açılması planlanıyor.
Zorlu Center’ın açılışı için geri sayım başladı
İstanbul’un nitelikli ofis ihtiyacını karşılamak üzere projelendirilen
Zorlu Levent Ofis, Zorlu Gayrimenkul’ün Zorlu Center’dan sonra
ikinci projesi olarak hayata geçiyor. A+ Ofis projesi olan Zorlu Le-
vent Ofis’in 2013 yılı içerisinde tamamlanması hedefleniyor.
Zorlu Levent Ofis ile bölgenin değerine değer katarak İstanbul’un
uluslararası standartlara sahip ofis ihtiyacını karşılayacak.
Zorlu Levent Ofis, İstanbul’un A+ ofis ihtiyacına cevap verecek
çok iyi ifade edebilen bir tüketici profiliyle karşı karşıyayız.
Beyaz eşyalarda da akıllı ürünlerin gelişmesiyle tüketicilerin
beklentileri oldukça yükseldi. Elektronik tarafında ürün talebi-
nin akıllı, ince ve büyük ekrana sahip ürünlerde yoğunlaştığını
görüyoruz. Beyaz eşyada ise enerji verimliliği yüksek, tasar-
ruflu ve pratik kullanıma sahip cihazlar öne çıkıyor. Vestel,
gerek üretim ve Ar-Ge tarafındaki gücü, gerekse tasarımdaki
yetkinliği ile tüm tercih ve ihtiyaçlara yönelik zengin bir ürün
çeşitliliği sunuyor ve bu taleplere yanıt oluşturabiliyor.
Z: Artış gösteren kişiselleştirme, sağlıklı yaşam, mobil ya-
şam trendleri sektörü nasıl etkiliyor?
Sektörde benzer faydaları olan standart görünümlü ürünlerin
hâkim olduğunu görüyoruz. Farklılaşma için fiziksel ayrıştır-
ma gerekiyor. Değişen yaşam trendleri de bu farklılaşmayı
önemli kılıyor; çünkü kullanıcılar satın aldıkları ürünlerin ev
dekorasyonuna uygun, eşyayla uyumlu, tasarım objesi gibi
ürünler olmasına önem veriyor. Yani kullanıcının; kendini özel
hissettiği, karakterini yansıtan, “kendisine ait” ürünler popü-
lerleşiyor. Vestel olarak biz de renkli buzdolaplarımız, çamaşır
makinemiz ve küçük ev aletlerimizle sektöre canlılık ve renk
kattık. Renkli ürün serilerimizle tüketicinin kendi kişisel zev-
kine ve ev dekorasyonuna uygun ürünleri tercih edebilmesini
sağlıyoruz. Bu ürünlerin pazarda büyük bir ilgiyle karşılandı-
ğını söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde pazarda farklılaşan
markalar, bu trendler doğrultusunda kendisini yenileyebilen
ve geliştiren markalar olacak.
Z: Tüketici nelere ilgi gösteriyor? Gelecekte bizleri neler bek-
liyor?
Trend artık tüketicilerin tercihlerine göre kişiselleştirilebi-
len, kullanıcıların farklı renk ve tasarımlar arasında seçim
yapabileceği ürünlere doğru gidiyor. Ayrıca kişiselleştirmeye
ek olarak tüketiciler için önemli konulardan birisi de zaman.
Günümüzde zaman herkes için çok önemli olduğundan za-
man tasarrufu sağlayan pratik ve hayatı kolaylaştıran ürünler
de tüketiciler için önem kazandı. Biz de dost teknoloji Vestel
olarak kullanıcı dostu ürünler geliştirmeye özen gösteriyoruz.
Önümüzdeki dönemde bu doğrultuda atacağımız yeni adımlar
olacak.
Z: Vestel Pazarlama yatırımlarını hangi alanlarda yoğunlaş-
tırmayı hedefliyor?
Vestel olarak dünya firmaları arasındaki yerimizi çoktan aldık.
Fakat asıl mesele bir dünya markası yaratabilmek. Turquality
programının da katkısıyla bu doğrultuda önemli adımlar atıyo-
ruz. Ar-Ge, ürün geliştirme, üretim gücü ve tasarım anlamın-
daki gücümüzü bir farklılaşma unsuru olarak ortaya koymamız
gerekiyor. Biz Vestel olarak tasarımın önemini oldukça erken
fark ederek bu konuya 1990’lı yıllardan itibaren önemli yatı-
rımlarda bulunduk. Bugün elektronik ve beyaz eşya tasarım
ekiplerimizle her sene onlarca uluslararası prestije sahip ta-
sarım ödülü topluyoruz. Tasarımın yanında sahiplendiğimiz
alanlardan biri de akıllı ürünler. Elektronik tarafta Smart TV,
dijital etkileşimli tahta, tablet PC gibi akıllı ürünlerimizi sek-
törle eş zamanlı olarak ya da sektörden önce ortaya koyduk.
Farklı boyuttaki ekranlar arasında interaktiviteyi sağlayan
Vestel Smart Center uygulaması da tamamen Vestel’in kendi
yazılımıyla hayata geçiyor. Ayrıca sahip olduğumuz teknolojik
know-how’ı ve Ar-Ge gücümüzü kullanarak “akıllı” teknoloji-
leri beyaz eşya ürünlerimize de taşıyoruz. Vestel Smart Plus
klimamızı ve kurutmalı çamaşır makinemizi buna örnek gös-
terebiliriz.
Z: Rekabette öne çıkan unsurlar nelerdir? Vestel Pazarlama’nın
bu yöndeki çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Vestel’in benzer markalardan en belirgin farkı “tasarım” ve
“fayda” kavramlarına yaptığı vurguda yatıyor. Tüketicilerin
zihinlerinde markamızın nerede olmasını istiyorsak, mesajla-
Vestel; dünya çapında hayranlık uyandıran ve Natio-
nal Geographic’e konuk olan “mega fabrika”sı Vestel
City’nin yanı sıra uluslararası saygın tasarım yarışma-
larında kazandığı ödüllerle dikkat çekiyor. Yaygın ve güçlü
satış ve servis kanalıyla, tüketicinin hayatına dokunan fonk-
siyonel ve estetik ürün tasarımlarıyla Vestel, Türkiye’nin
gururu...
Dünya markası olma yolunda güçlü adımlarla ilerleyen
Vestel; elektronikten beyaz eşyaya, LED aydınlatma
teknolojilerinden savunmaya kadar birçok farklı
alanda Türkiye’ye değer katıyor.
Vestel’in Ar-Ge ve üretim gücüne vurgu yapan
Vestel Şirketler Grubu Pazarlamadan Sorumlu Ge-
nel Müdürü Ergün Güler, “Vestel olarak dünya fir-
maları arasındaki yerimizi çoktan aldık. Fakat asıl
mesele bir dünya markası yaratabilmek. Turquality
programının da katkısıyla bu doğrultuda önemli adım-
lar atıyoruz. Ar-Ge, ürün geliştirme, üretim gücü ve tasarım
anlamındaki gücümüzü bir farklılaşma unsuru olarak ortaya
koymamız gerekiyor” diyor. Güler, ülkemizde teknolojinin ön-
cüsü konumunda yer alan Vestel’in yatırımlarını ve hedeflerini
Zorlu dergi ile paylaştı.
Z: Vestel’i Vestel yapan özellikler nelerdir?
Vestel, faaliyetlerini “Türkiye’nin Dost Teknolojisi” anla-
yışıyla sürdürüyor. Tüketici ürünleri alanında dünyanın
önde gelen üreticilerinden biri olma başarısına sahibiz. Yurt
içinde de güçlü bir markaya sahip olmanın avantajıyla hare-
ket ediyoruz. Bunlara ek olarak maliyet, esneklik ve verimli-
lik gibi üretim alanındaki yetkinliklerimizi Ar-Ge, inovasyon,
tasarım ve satış-pazarlama alanlarındaki üstünlüklerimizle
tamamlıyoruz. Trend olan teknolojileri geliştirebilecek Ar-Ge
ve inovasyon üstünlüğümüzle müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını
doğru algılıyoruz, bunları da Ar-Ge ve ürün geliştirme süreç-
lerine yansıtabiliyoruz. Bu da tüketici beğenilerine hitap ede-
bilmemize yarıyor. Ayrıca müşteri talebine ve/veya coğrafi,
sosyokültürel vb. özelliklere göre ürün geliştirebiliyoruz. Bu
da giderek önem kazanan kişiselleştirme konusunda bir adım
ileride olmamızı sağlıyor.
Z: Dayanıklı tüketim malları sektöründe satın alma eğilimleri
ne yönde değişiyor? Bu çerçevede ne tür çalışmalar gerçek-
leştiriyorsunuz?
Dayanıklı tüketim malları sektöründe tasarım, akıllı çözümler
ve tüketiciye dokunabilme yükselen trendler olarak karşımı-
za çıkıyor. Tasarım marka tercihlerini değiştiriyor, ulaşılabilir
fiyata doğru tasarımları sunmak önem kazanıyor. Sektörün
bundan sonra artık kişiye özel ürünlere doğru gelişme göste-
receğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Biz de Vestel olarak tasarımı
sahipleniyor, tasarımla dost teknolojiler üretiyoruz. Bugün
tüketiciler, satın alacakları ürün hakkında web ortamında yüz-
lerce kullanıcı ve uzman görüşüne başvurmadan karar vermi-
yorlar. Şimdi sunulan ürün çeşitliliğini de göz önünde bulun-
durduğumuzda, çok daha bilinçli, ne istediğini bilen ve bunu
Vestel, fark yaratmaya devam ediyorDayanıklı tüketim malları sektöründeki değişimleri ve trendleri paylaşan Vestel Şirketler Grubu Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Ergün Güler, dost teknoloji Vestel’in hedefleri hakkında da bilgi verdi.
32 röportaj 33
Ergün Güler
mağaza” konseptine taşımayı hedefliyoruz. Vestel’in, amiral
gemilerinin üstün rekabet gücünün yansıması olarak mağaza-
laşmada çıtayı yükseltmesini hedefliyoruz. Mağazalarımızda
tüketicilere ürün ve hizmetlerimizi deneyimleme fırsatı suna-
rak, markaya dair farkındalığı artırmayı ve ziyaretçilerin keyifli
vakit geçirecekleri bir atmosfer sunmayı amaçlıyoruz. Ürün ta-
sarımında elde ettiğimiz yetkin konumu mağaza tasarımlarına
da yansıtarak, mağazada ziyaretçilerimizin Vestel ürünlerini
rahatlıkla kıyaslayabilecekleri alanlar ortaya koyduk. Bu saye-
de mağazalarda tüketicilerle kurulan bağı daha da güçlendir-
mek istiyoruz. Amiral mağazamızda uygulanan konsept, bun-
dan sonra açılacak mağazalarımızda da uygulanacak. Mevcut
mağazalarımızda aşamalı bir yenileme projesi yürütülerek
tüm mağazalarımızın bu yeni konsepte kavuşması hedefleni-
yor. Bu sayede tüketiciler Türkiye’nin 81 ilinde ziyaret ettikleri
her Vestel mağazasında aynı ürünleri aynı sergileme sistemi
içinde bulacak.
Z: Dayanıklı tüketim malları sektörünün Türkiye’deki duru-
munu değerlendirebilir misiniz?
Dayanıklı tüketim malları sektörü 2012 yılında da büyümesine
devam etti. Özellikle tüketici elektroniği tarafında kaydedilen
performans, ülkemizin gerçekleştirdiği toplam büyümeyi des-
tekledi. Dönemsel olarak rakamlara baktığımızda dayanıklı
tüketim malları sektörünün her zaman Türkiye ekonomisinin
kaydettiği ekonomik büyümeye kıyasla biraz daha fazla bü-
yüdüğünü görüyoruz. Düz ekran televizyonlardaki ve akıllı
telefonlardaki ürün çeşitliliği ve kaydettiği gelişme büyüme
üzerinde etkili oldu. Bu ürün gamlarındaki yenilikçi teknoloji-
ler, tüketicinin ilgisinin bu ürünlere yoğunlaşmasını sağlıyor.
Özellikle 3D ve Smart özelliklere sahip LED televizyonlarımız
büyük ilgi görüyor. Bu ürünlerdeki model çeşitliliği de önemli
bir avantaj diye düşünüyorum.
Z: Sektörde Vestel kendini nasıl konumlandırıyor?
Vestel olarak gerek beyaz eşyada gerekse elektronikte, yeni-
likçi, çevre dostu, tasarım odaklı, akıllı teknolojiler üretmeye
ve bu teknolojileri uygun fiyatlarla tüketicilerimizle buluştur-
maya önem veriyoruz.
Z: Vestel için 2012 yılı nasıl geçti? 2013 yılı için hedefleriniz
nelerdir?
Tüm dünyayı ve özellikle Avrupa’yı etkisi altına alan küresel
ekonomik krizle 2011 yılında başlayan ekonomik sıkıntılar, 2012
yılında da devam etti. Türkiye ise özellikle önemli ihracat bölge-
lerine olan coğrafi yakınlığı ve rekabetçi maliyet yapısıyla tercih
unsuru olmaya devam etti. Biz de Vestel olarak ekonomik krize
rağmen, üretim kapasitemiz ve esnek üretim kabiliyetimiz, Ar-
Ge ve tasarım üstünlüğümüz, yaygın ve güçlü dağıtım ağımız
sayesinde bu dönemde Avrupa pazarında pazar payımızı artır-
maya devam ettik. Renkli beyaz eşya ve elektronik cihazları,
Warner Bros iş birliği neticesinde ürettiğimiz farklı tasarıma
sahip televizyonları ve kurutmalı çamaşır makinesi gibi akıllı
ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturduk. Bunun dışında yeni
Smart TV anlayışımızla kullanıcılarımıza zengin bir yerli içerik
yelpazesi sunarken, Smart Center konseptimizle de ekranları-
nın birbiriyle konuşmasına fırsat tanıdık. Bu sayede yenilikçi
ve üstün tasarıma sahip ürünler ortaya koyma vizyonumuzu bir
kez daha sergiledik. 2013 yılında sektörün daha da gelişme kay-
dedeceğini düşünüyoruz. Vestel, uzun vadeli, stratejik düşünen
ve geleceğe oynayan bir marka. Bugün bu nedenle Türkiye’nin
en bilinen ve prestijli 10 markası arasında yükseliyoruz. 2013
yılında da tüketiciye dost çalışmalarımızı sürdürecek ve tekno-
lojimiz, ürünlerimiz ve hizmetlerimizle sektörde rakiplerimizden
farklılaşmaya devam edeceğiz.
Z: Sektörünüz açısından 2013 yılını değerlendirir misiniz?
Türkiye gelişen bir ülke ve beyaz eşya üretiminde de hem
yurt içinde hem yurt dışında giderek daha önemli bir konuma
geliyor. Ekonomimiz istikrarlı büyüme performansını küresel
krize rağmen devam ettiriyor. Bu da kişi başına düşen gelirin
ve harcama tutarının artmasını sağlıyor. Yıllık beyaz eşya ve
elektronik ürün satışlarına baktığımızda da, ekonominin o se-
neki büyüme hızına kıyasla daha yüksek bir oranda arttığını
görüyoruz. Ayrıca ülkemizin oldukça genç ve dinamik bir nü-
fusa sahip olması da her geçen gün üretime katılan ve yeni
hane kuran birey sayısının artmasına yol açıyor. Örneğin bu-
gün 20 yaş altı nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 35.
Bu da penetre edilecek hane sayısının önümüzdeki dönemde
büyüyeceğine işaret ediyor. Sektörün gelişimini sağlayan fak-
törlerden birisi de rekabet. Şu anda Türkiye gerek Avrupa’nın
gerekse yakın coğrafyaların bir numaralı beyaz eşya tedarikçi-
si konumunda. Bu da beraberinde pazarda çok sayıda aktörün
yarışmasını getiriyor.
“Vestel’in benzer markalardan en belirgin farkı ‘tasarım’ ve ‘fayda’ kavramlarına yaptığı vurguda yatıyor. Tüketicilerin zihinlerinde markamızın nerede olmasını istiyorsak, mesajlarımızı iletirken bu vurguları ne kadar başarılı yapabildiğimiz önem kazanıyor.”
rımızı iletirken bu vurguları ne kadar başarılı yapabildiğimiz
önem kazanıyor. Vestel olarak gerek beyaz eşyada gerekse
elektronikte, ürün gamlarımızda klasik segmentasyondan
“fayda odaklı” bir segmentasyona geçiş yaparak markamızı
yeniden konumlandırdık. Beyaz eşyada kullanıcıların hıza,
enerji verimliliğine, hijyene, kolay kullanıma önem verdiğini,
elektronikte ise bağlanabilir, akıllı ve tasarımıyla öne çıkan
ürünlerin tercih edildiğini görüyoruz. Vestel olarak ayrıca
trendleri takip etmek yerine, takip edilecek trendleri oluştur-
mak için çalışıyoruz. Yenilikçi Ar-Ge ve ürün geliştirme çalış-
malarının sonucunda ortaya çıkan yeni ürünlerimiz de bunun
en önemli göstergesi.
Z: Tasarım ve Vestel ilişkisini aktarabilir misiniz? Vestel için
tasarım neyi ifade ediyor?
Tasarım, Vestel’in dokusunu oluşturan ana katmanlardan biri.
Tasarım denince akla gelen ilk markalardan biri olma vizyonu
doğrultusunda, tasarımı salt şirket için bir katma değer olarak
görmüyor, ülkemizde tasarım olgusunun gelişmesini ve bu
süreçte şimdikinden çok daha fazla sayıda tasarımcının geliş-
mesine yardımcı olacak bir rol üstlenmeyi de arzuluyoruz. Bu
vizyonumuzun karşılığını her sene topladığı tasarım ödülleriy-
le alıyoruz. 2012 yılında Plus X Award, Red Dot Design Award,
IF Design, A Design ve Good Design gibi uluslararası prestije
sahip tasarım yarışmalarından ve Design Turkey’den toplam
92 ödül aldık. 2013 yılına ise Red Dot Design Award’dan aldı-
ğımız 3 tasarım ödülüyle başladık. Bu alana kalıcı ve geliştirici
katkılar sunacak her türlü projenin ve iş birliğinin yanında yer
alıyoruz. 2012’de ilki düzenlenen ve büyük ilgi gören İstanbul
Tasarım Bienali sponsorluğumuzu da bu çerçevede anlamlan-
dırıyoruz.
Z: Bayi ve servis yapılanmasının önemi ve rekabetteki gücü-
ne dair bilgi verebilir misiniz?
Vestel’in bugün Vestel ve diğer markalı ürünlerini satışa sun-
duğu 900’e yakın bayisi bulunuyor. Vestel olarak yürüttü-
ğümüz 360 derece iletişim faaliyetiyle tüketicilerin zihninde
dost teknoloji mesajımızın yer etmesini arzuluyoruz. Bunun
neticesinde tüketicinin istediği yer ve zamanda ulaşabileceği
yakınlıkta olmanız büyük önem taşıyor. Aksi türlüsü bir çelişki
olurdu. Dağıtım ağımızın büyüklüğü, Türkiye’deki her noktada
var olmamızı sağlıyor. Günümüzde rekabet avantajının yaka-
lanması daha önceki dönemlerdeki gibi sadece fiyat ve ürün
kalitesi alanlarında değil, müşteriye ulaşma hızı, ulaşma mali-
yeti ve ürünün, ilk seferde istenen şartlarda doğru götürülme-
siyle sağlanabiliyor. Biz de mağazalaşma hızımızla, dağıtım
kanalındaki gücümüzden en yüksek verimlilikte faydalanmayı
amaçlıyoruz. Bayi ve servis yapılanmasının doğrudan ilişkili
olduğu konulardan birisi de müşteri memnuniyeti. Vestel ola-
rak müşteri memnuniyetini artırmak ve bu alanda da rakipleri-
mizden farklılaşmak için organizasyonel anlamda da yeniden
yapılanmaya giderek Vestel Şirketler Grubu Müşteri Hizmetle-
ri Genel Müdürlüğü’nü kurduk.
Z: Gelecekteki mağazalar nasıl olmalı?
Gelecekte mağazaların bugünkünden farklı olacağı kesin; biz
de bu nedenle mağazalarımızı, yeni bir konsept olan “amiral
röportaj34 35
“Takip etmek yerine takip edilecek trendleri oluşturmak için çalışıyoruz”
Dağda bir masal: Pokut yaylasıZorlu Enerji Grubu Kurumsal İletişim biriminden Hakan Karan’ın yolu bu kez dünyaya uzak, bulutlara yakın bir yaylaya düştü. Kaçkarlar’a bakan bir Çamlıhemşin yaylasına…
Bazı yerleri anlatmak zordur. Güzelliği tarif edemez,
kullandığınız kelimelerin yetersiz kaldığını düşünür,
hayıflanırsınız... İşte Pokut tam da böyle bir yer!
Masaldan daha masal, gerçeğin ötesinde gerçek; doğanın
en masalsı, dağların en gerçek hali… Güneşinde içinizi ısı-
tan, sisinde kaybolduğunuz, ama her halini çok sevdiğiniz
bir yer.
Kocaman bir boşluk, hiçlik ve her şey…
Pokut bence bir tutkudur, tutkun eder. Tutsak olur ayrılmak
istemezsiniz bu bulut diyarından. Kalbinizi gün doğumuna
verir, gün batımında alırsınız. Ruhunuzsa artık Pokut’un ol-
muştur. Geri almak ne mümkün!
Pokut’a yaklaşırken
Bir sonbaharda aşık oldum ben Pokut’a. Karadeniz’in mavisi,
Fırtına Deresi’nin yeşiliyle başlayan yolculuğumda Çamlıhem-
şin, güzün bin bir renkli haliyle içimi ısıtan ilk durağımdı.
Çamlıhemşin’e gelip Ortan Köyü’nü görmemek olmaz. Zilka-
le yolundan ayrılıp tırmanmaya başladığınızda önce Ortan’ın
ilginç tabelaları karşılar sizi: “Sen de Git,” “Otur da Seyret”
ve daha başkaları… Sonra küçücük meydanına arabanızı park
eder, köyün içine yürüyerek girersiniz. Her evin önüne ancak
ince bir patikayla ulaşılan şirin bir köydür Ortan…
Ağır eşyalarımızı dere kenarından eve çekilmiş teleferiğe yük-
ledik. Güçlü bir ıslıkla işaret verip vagonu çeken ellere kuvvet
diyerek yola devam ettik. İtiraf ediyorum, yüküm için ne za-
man Karadeniz’de bu teleferiklerden kullansam, çantamı bir
daha göremeyeceğim duygusuna kapılıyorum.
Eşyalarımız hava yoluyla eve ulaşırken, biz de kısa ve keyifli
bir yürüyüşle Şişman Ailesi’nin evine vardık. Buraya ev demek
ne kadar doğru bilmiyorum. Çünkü burası evse eğer, “bizim
oturduklarımız ne” diye düşünmeye başlamışken hayranlıkla
karışık kıskançlığımı bastırıp devasa ahşap konağa adımımı
attım.
Pilita yani bizim bildiğimiz adıyla kuzineden yükselen yemek
kokularıyla aynı anda Yasemin’in annesi Zeyne Abla karşılıyor
bizi kapıda. Yasemin, Pokut’la tanışmama neden olan, yılın en
az yarısını köyünde ve Pokut’ta geçiren bir Karadeniz kızı.
Burada doğal gaz, tüp, kalorifer yok. Pilitada pişirilen yemek-
ler, sobada demlenen çay, banyo yapmak için kazana atılan
odunlar, her odada yatmadan önce yakılan şömineler var.
Burada her şey doğal, her şeyin kokusu mis
Yazının konusu Pokut olmasaydı, size Ortan Köyü’nü,
Yasemin’in ailesini, inekleri Susem, Yıldız Doğa ve Toprak’ı,
köpekleri Ares’i, en az 150 yıllık konağı ve bu konakta pişen
inanılmaz yemekleri sayfalarca anlatabilirdim. Köydeki konak,
öyle neşeli, muhabbetli ve mutluluk saçan bir ev ki…
Yine de, ne kadar keyifli olursa olsun Ortan’daki her gecemiz,
ertesi gün çıkacağımız Pokut’un heyecanıyla dolu olur hep...
Yorucu bir günün ardından, üst katta bana ayrılan odadaki
şömine ateşinin çıtırtısı eşliğinde, pencereye yansıyan ağaç-
ların gölgesinde uykuya dalmak çok ama çok keyifli, huzur-
lu…
Benden Selam Söyle Dağlara, Benden Selam
Nurettin Rençber bir türküsünde, uzun zamandır göremedi-
ği sevgilisine turnam diye seslenerek “dağlara selam söyle”
demiş. Sabah penceremi açtığımda ulu dağlar gördüm kar-
şımda, bana bu türküyü öğreten çok sevdiğim dostumu dü-
şündüm uzun uzun…
Pokut, insanı şair; Ortan ise yazar yapabilir. Böyle bir potan-
siyeliniz varsa bir defter kalem alıp buralara gelin.
gezi36 37
gezi38
Böyle bir manzara karşısında ya sevinçten ya şaşkınlıktan
ya da hayranlıktan ağlarsınız. Ben hepsini birden yaşayarak
kendimi karların üzerine attım. Artık sadece dağların zirveleri
değil, görebildiğimiz her yer bembeyazdı.
Bir gecede neredeyse iki karış kar yağmış, şimdi ise bulut-
suz, pırıl pırıl bir havada güneş açmıştı. İnsana, karlı bir kış
sabahında; yüzünü yakan, içini ısıtan bir kış güneşinden
daha fazla mutluluk verebilecek çok az şey vardır.
Kısa bir hayret ve sevinç seremonisinin ardından fotoğraf
makinelerimize sarıldık. Bilirsiniz hava dağlarda çabuk dö-
ner. Bu manzarayı kaçırmak istemediğimiz için kahvaltıyı
erteleyip Pokut’un yaslandığı dağın en yüksek noktasına ko-
şarak ve son metrelerde sürünerek çıktık.
Solumuzda Kaçkar, karşımızda Amlakit ve Hazindag yaylaları,
sağımızda ise Sal Yaylası, beyaz örtü altında parıldıyordu. Bir
kez daha haklı çıkmıştım. Pokut, bu dünyadan bir yer değildi.
Düşle gerçeği birbirinden ayıramadığınız, mavi göklerin altın-
da, yeşil, kızıl, beyaz, rengarenk bir peri masalıydı Pokut…
Masal içinde masal
Pokut’un ladinlerle çamların çevrelediği çehresi, kimi zaman
güneşe durur, kimi zaman sise, yağmura…
Pokut’ta ayak bastığınız her yer, dağdan yaylaya, yayladan
bostana, bostandan eve, yankılanan düşler, sesler, hikaye-
lerle doludur.
Baharda çiçeklerin coşkusuna; yazın yeşile, kışın kar tane-
lerine sevdalı bir yayladır Pokut… Sonbaharın en renkli hali
bile güzden kalma günlerde düşen kar tanesinin soğuklu-
ğundadır…
Bu masalın bir parçası olma şansı buldum, kendimi bu masa-
lın bir kahramanı yerine koydum.
Plato’da durup rüzgara, buluta, yağmura baktım; ağaçlarla
konuştum, kuşlara selam verdim.
Avuçlarıma düşen bir kar oldum, rüzgarla savrulup dağlara
vardım. Pokut’a kar düştü, yarısı beyaz, yarısı kızıl, yarısı
yeşil oldu. Rengarenk bir masal, yıldızlarla dolu bir düş, al-
dığım nefes kadar sıcak bir anı oldu; yüreğimin en renkli, en
yıldızlı, en gerçek, en hayal yerine geldi kuruldu.
Masal masal içinde, ben masalın içinde, masal benim içimde.
Pokut bir masaldır.
Hep varmış, hep var olacak…
Pokut’ta ayak bastığınız her yer, dağdan yaylaya, yayladan bostana, bostandan eve, yankılanan düşler, sesler, hikayelerle doludur. Baharda çiçeklerin coşkusuna; yazın yeşile, kışınsa kar tanelerine sevdalı bir yayladır Pokut…
Pokut yolcusu olduğumuz sabahlar erkenden kalkar, pili-
tadan yeni çıkmış ekmeklerimizi hangi reçele süreceğimizi
şaşırır, muhlamanın (mıhlama değil) içine doğranan mısır
ekmeğini tüketip tavanın dibini görmek için adeta yarışırız.
Yasemin’in babası Ahmet Şişman, uzun yıllar Ankara Was-
hington Restaurant’ta dünya liderlerini ağırlamış bir sunum
ustası. Anne Zeyne Şişman’ın elinden çıkan yemekleri anlat-
maya ise kimsenin kalemi yetmez. Aile bu güzel konakta özel
misafirlerini hatta küçük grupları ağırlıyor, yemek servisi ve-
riyor.
Pokut’a mayıs ortasından sonra hayvanlarla, yüklerle, yürü-
yerek gerçek bir yayla çıkışı yaşama şansı henüz bulamamış
olsam da, yapılacaklar listemin üst sıralarındaki yerini koru-
yor. Yaylaya giden 25 kilometrelik yolun bazı bölümleri hayli
bozuk. 4x4 bir arazi aracı ya da yüksek bir otomobil şart. Bizi
bu kez, yazın Çamlıhemşin-Pokut arasında mekik dokuyan
genç arkadaşımız Yasin cipiyle çıkaracak. Yasin’in, sempatik
hali ve komik anıları yanında süper bir Karadeniz müzik arşivi
olması, yolculuğu daha eğlenceli kılıyor. Dönüşteki hedefi-
miz yürüyerek yarım günde Ortan’a inmek.
Önce nefis bir vadiyi ve yükseldikçe heybetli dağları izlediği-
miz bir yoldan Pokut’a ulaşmak 1 saat sürüyor. Bitti mi, hayır!
Burada da arabalar evlerin önüne kadar gitmiyor çünkü yol
yok. İncecik bir patikadan yürüyerek eşyalarımızı 5 dakikada
eve taşıyoruz.
Yaseminlerin yayladaki evi son 2 yıldır “Plato’da Mola” is-
miyle gezginlere pansiyon hizmeti veriyor. Plato’da Mola,
en az 200 yıllık bir ahşap-taş yayla evi. Ben bu evin bir ruhu
olduğunu düşünmüşümdür hep. İki asırlık, mis gibi odun ko-
kan, yaşlı ve misafirperver bir sığınak.
Eşyaları hızlıca yerleştirip kendimizi dışarı atıyoruz. Hava se-
rin fakat açık ve yağışsızken birkaç saat yürümeyi planlıyoruz
çevrede.
Orman içindeki patikadan önce Eğnetap, sonra tepedeki dağ
kulübesi etrafında yaban mersini ziyafeti. Yaban Mersini’ni
ayılar da çok seviyor. Kış öncesi yoğun şekilde beslendikleri
ve civarda insan olmaması nedeniyle yaylaya kadar geldikle-
ri bir dönemdeyiz. Fakat inanın, yaylaya insan inecek deseniz
daha tedirgin olurdum!
Doğal meyve takviyesinden sonra patika olmadan ağaçlar ve
kayaların arasından güçlükle ilerlediğimiz cangılın bitiminde
keskin bir kılıç gibi vadiye uzanan Ares Burnu ve dönüşte Sal
Yaylası, gezinin diğer keyifli rotaları oldu.
Bu arada hava hızla soğudu. Rakım 2.000 metre ve bu mev-
simde çok normal. Karşı dağlar ve elbette Kaçkar’ın 3.937
metrelik zirvesi karla kaplı. Soba yakma zamanı! Hanımlar
sıcacık evin içinde yemek hazırlığında, erkeklerse dağdan
gelen su hattını kontrol etmek, odun taşıyıp sobayı yakmak
gibi zor ve ağır işleri yapıyor. Yine de yaranamamak gibi bir
sorunumuz olmalı ki, sofranın kurulması da bize kalıyor.
Pokut’taki pek çok şey bu dünyadan olamayacak kadar farklı
fakat kadın her yerde kadın!
Pokut bu, ne yapacağı belli olmaz
Sıcak bir sonbahar sabahı Çamlıhemşin’den yola çıktık, serin
bir öğlen Pokut’a vardık, yağmur altında yürüdük, soğuk bir
öğleden sonra yaşadık ve akşam kar yağmaya başladı!
Zeyne Abla köyden çıkmadan önce Ahmet Abi’ye “ne haliniz
varsa görün” demişti. Galiba göreceğiz.
29 Ekim, kar yağması için gayet olağan bir tarih. Fakat 5 daki-
ka pencereden dışarı bakıp lapa lapa yağıyor olmasının nor-
mal olup olmadığını konuşmadan edemiyoruz.
Eeee, Pokut bu. İnsana her halini gösterir. Yalnızlığı, gerçek
huzuru, sıcağı, soğuğu, yazı, güzü, kışı ve bulutu…
Bakmayın böyle anlattığıma. Yağan karla çok mutlu olduk. Tek
sorun, böyle yağmaya devam ederse yarın yayladan nasıl dö-
neceğimiz! Sobanın sıcaklığı, yemeklerin yarattığı mahmurluk
ve günün yorgunluğu, gece yarısı olmadan yatakların yolunu
tutmamızı kolaylaştırdı. Bakalım sabah bizi neler bekliyor?
Mevsimlerden kış, güneş yazdan kalma
Ve biz sonbahardayız. Sabah, önünde birikmiş 30 santimetre
kar nedeniyle kapıyı biraz zorlayarak açtım.
Ah Pokut, nelere kadirsin… Hepimizin dilekleri tuttu. Ben kar
görmek istiyordum, Yasemin karda yürümenin hayalini kuru-
yordu, Ahmet Abi “1 metre kar olsun macera olur” demişti;
Zeyne Abla’nın “ne halimiz varsa görmemiz” dileği ise, hala
kulaklarımızda çınlıyor.
39
Pokut yaylasına, Rize Çamlıhemşin’den ulaşılıyor. Buraya kadar oto-
büs ya da özel araçla gelmek mümkün ancak arazi aracınız yoksa ve
o sezon yollar çok bozulmuşsa yaylaya çıkmak için yardım almakta
fayda var.
Yaylalara çıkmak için haziranın başından eylül sonuna kadar olan
dönem, en uygun zamanlar. Elbette macera ve doğanın daha yabanıl
hallerini görmek istiyorsanız bu aylar dışında da şansınızı deneyebi-
lirsiniz.
Ulaşım, konaklama, unutamayacağınız yemekler ve civar yaylalara yü-
rüyüş için Plato’da Mola tek adres! www.platodamola.com. Yasemin
Şişman: 532.777 93 96
Pokut’a yazın ortasında bile gitseniz yağmurluk, kalın polar gibi ko-
ruyucu kıyafetlerinizi mutlaka yanınıza alın. Yürüyüşe meraklıysanız,
küçük bir sırt çantası ve yürüyüş ayakkabılarınızı unutmayın. Yakın
yaylalara Yasemin ya da babası Ahmet Şişman’ın rehberliğinde keyifli,
uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Unutmayın yanınızda bölgeyi iyi bilen
birileri olmadan yürümek, kaybolma riski taşıyor.
Pokut’a günler yetmez fakat en azından 2 gece kalmak, 3 tam gün ge-
çirmek gerekir. Pokut gezinizin öncesinde ya da sonrasında ise Trab-
zon’daki Grand Zorlu Hotel’de mutlaka konaklayın, kentin ve yakın
çevrede gezilecek yerlerin tadını çıkarın. Grubumuzun bu güzide tesi-
si, aynı zamanda bölgenin de ilk ve tek 5 yıldızlı oteli. www.zorlugrand.
com, telefon 462.326 84 00.
Not: Trabzon’da kalarak rahatlıkla Rize ve Artvin dolaylarını gezebilir,
Batum’a (Gürcistan) geçebilir ya da Trabzon’dan kalkan günübirlik
Batum turlarına katılabilirsiniz. Üstelik Batum’a artık vize ya da pasa-
port olmadan yalnızca kimlik belgenizle geçebiliyorsunuz.
Gezginlere öneriler
42 köşe yazısı/metin salt
Bir yıl içinde zengin olmak isteyeni altı ay içinde asar-
lar” bir İspanyol atasözüdür. Özünde doğru olsa da,
internetin gelişiyle birlikte ifadeyi değiştirmek gerekir.
Çünkü zengin olmak eskisi kadar zaman almıyor. Bunun canlı
kanıtı Alex Tew, belki de en hızlı milyoner olan internet giri-
şimcisidir.
Okul harcı için site kurdu
Alex, 21 yaşında Nottingham Üniversitesine kayıt parasını
ödeyebilmek için internet üzerinde oldukça ilginç bir web si-
tesi hazırlar. İnternet sitesi tek sayfadan ibarettir. Sayfada
tek bir poster vardır. Bu poster Alex’in müşterilerinden gelen
resim, logo ve reklamlarının birleştirilmesi ile oluşur. Alex bu
posterin her bir noktasını 1 dolardan reklam verene satışa
sunar. Toplam 1 milyon nokta içeren bu sitenin adını da mil-
yon dolar sayfa (MillionDollarHomePage.com) koyar. Buraya
kadar anlamsız gözüküyor. Ancak İngiliz yayın kanalı BBC’nin
dikkatini çekip yarı şaka yarı ciddi televizyonda haber olunca,
Alex bir anda zengin olur. Site, 26 Ağustos 2005’te açıldıktan
5 ay sonra bir milyon doları geçen gelir elde eder. İlgi o kadar
yüksektir ki son kalan 1000 noktanın satışı eBay üzerinden
açık arttırma ile yapılır ve 38 bin dolara alıcı bulur. Bu internet
olayı daha sonra polisiye bir boyut kazanır. Alex reklam veren-
lerden topladığı bir milyon dolar karşılığı, 5 yıl boyunca inter-
nette kalacağı sözünü vermiştir. Sözünü tutmazsa parayı geri
vermesi gerektiğini bilen internet hackerları, siteye saldırıp
erişimi engellerler. Saldırıyı durdurma karşılığı Alex’ten fidye
isterler. Amerikan ve İngiliz polis teşkilatları konuyu ciddiye
alıp, soruşturma başlatır. Suçlular bulunamaz ama güvenliği
arttırılan site bir hafta içinde yeniden açılır. Sitenin açık kal-
ma garantisi 2010 yılında doldu. Bu zaman içerisinde The Wall
Street, The Daily Telegraph, Financial Times ve diğer önemli
basın organları bu genç adama geniş yer verdi. Site dünyanın
en çok ziyaret edilen 127. sitesi oldu. Site bugün pek aktif de-
ğil. Ama konuyu bu kez bir Türk özdeyişiyle bağlamak gerekir-
se “Atı alan Üsküdar’ı geçti”.
İnternet sayısız yenilik ve değişimin şekillendiği sanal ama
gerçeği kadar büyük bir dünyadır. Bebeklerin doğduğu gün
adına Facebook hesabı açıldığı bir çağda yaşıyoruz. Beşikten
mezara kullanılan internetin yarattığı ekonomi, enerji kıtlığı
olan bir dönemde petrol firmalarının gelirini geçebiliyorsa ar-
tık internetin de en az enerji kadar temel gereksinim olduğu
tescil edilmiştir. Bu zenginliği yaratan insanların öyküleri, en
az kazandıkları paraların miktarı kadar özendiricidir. “Zengi-
nin malı züğürdün çenesini yorar”mış. Benim derdim burada
adı geçenlerin milyonlarını saymak değil, onu elde etmek için
ortaya koydukları zeka ve vizyonu alkışlamak.
Bedavadan zengin oldu!
Bu özel insanlardan biri de Matt Mullenweg’dir. 2007 yılın-
da henüz 22 yaşındayken internet için en önemli 50 kişiden
biri olarak onurlandırılmıştır. Matt çoğu web sitesinin temeli
olan WordPress yazılımının (wordpress.org) oluşmasını sağ-
layan kişidir. WordPress en çok bilinen blog yönetme yazılı-
mıdır. Açık kaynak kodlu ve ücretsiz olan bu yazılımın özelliği
5 dakika içinde kurulabilecek kadar basit olması ve hemen
yazı yazmaya başlanacak kadar kolay kullanılabilmesidir. Bu-
gün benimki dahil milyonlarca web sitesi bu yazılımı kullan-
maktadır. Automattic, Matt Mullengweg’in birkaç arkadaşını
ikna edip bankada beş parası olmadan kurduğu bir firmadır.
Matt’in temel fikri bir blog yazılımı geliştirmek ve bunu ücret-
siz olarak dağıtmaktır. Hatta bununla da kalmayıp, geliştirdik-
leri yazılımın tüm kaynak kodlarını da dağıtır. Bu çılgın fikre
inanan bir çılgın yatırımcı çıkarak şirkete 1.1 milyon dolar yatı-
rır. Bu sırada şirket ofisi olmadan, birbirini görmeden çalışan
yazılımcılardan oluşmaktadır. İki yıl içerisinde 1.8 milyon kişi
Wordpress’e üye olur. Wordpress sayfaları 3 milyar kez görün-
tülenmiştir. Ücretsiz dağıtılan bu yazılım yayıldıkça profesyo-
nel destek isteyenler ve yardımcı yazılımlar satın almak iste-
yenler olması kaçınılmazdır. Automattic firması, wordpress
ücretsiz yazılımına uyumlu çalışan paralı yazılımlar üretmeye
ve blog sitelerine ev sahipliği yapmaya başlamıştır.
Bir yıl sonra Matt şirketi satması için teklifler almaya başlar. An-
cak şirketi satmaktansa, yeni bir yatırımcıdan 30 milyon dolar-
lık katkı alarak büyümeye devam eder. 2008 yılında wordpress.
com dünyanın en çok ziyaret edilen 31. sitesi olmuştur. Kısa
sürede internet fenomeni olan Wordpress Matt Mullenweg’e
şirketin ilk yılında 1 milyon dolar kazandırmıştır. Geçen yıl 45
milyon dolar gelir elde eden şirketin desteklediği Wordpress,
43
internette 70 milyon siteye yayılmıştır. Eğer siz de internette
cikleyip (twit), dürtmenin (face) ötesine geçmek isterseniz, üc-
retsiz Wordpress çok iyi bir başlangıç noktası olacaktır.
Sonunda mahkemelik oldu
İnternette bir şeyleri bedava vermek her zaman başarı ge-
tirmemiştir. Özellikle başkasının malını veriyorsanız başınız
derde girer. Sean Parker daha lise yıllarında profesyonel bir
hackerdı. Bilim adamı olan babası ilkokuldayken ona bilgisa-
yar programlamayı öğretmişti. 16 yaşında Fortune 500 firmala-
rından birinin ağına sızarken FBI tarafından yakalandı. Yaşı kü-
çük olduğu için hapse girmedi. Akıllandığını da söyleyemeyiz.
Lise son sınıfta internet tarayan robotların (crawler) ilk örnek-
lerinden birini geliştirdi. Bu sefer ulusal güvenlik örgütü CIA’in
dikkatini çekti, ama bir iş teklifi için. Sean daha lise yıllarında
babası kadar para kazanıyordu. Bir dahi olarak anılmasına
rağmen, ailesini üniversiteye gitmemek konusunda ikna etti.
Onun yerine internet fenomeni olan Napster firmasını kurdu.
Napster fikri basitti. İsteyen istediği müzik parçasını kendi
bilgisayarına CD’den yükleyecek ve arkadaşlarıyla paylaşabi-
lecekti. Ancak internet toplumu bu “paylaşma” kısmını abart-
tılar. Gençler milyonlarca müzik parçasını internete taşıdılar.
Napster üzerinden yapılan MP3 müzik dosyası transferleri üni-
versite ağlarında internet trafiğini kilitlemeye başladı. Bazıları
Napster erişimini engellediler. Bu arada Napster’i durdurmak
isteyen sadece BT yöneticileri değildi.
2000 yılıydı. Ünlü heavymetal grubu Metallica henüz yayınla-
madıkları “I Disappear” adlı şarkısını radyolarda duyunca şok
oldu. Aslında sadece bu şarkı değil Metallica’nın tüm stüdyo
kayıtları Napster üzerinden internette dolaşıyordu. Metallica
Napster’ı telif hakları nedeniyle dava etti. Bir ay sonra rapçi
ve prodüktör Dr. Dre de benzeri bir dava ile kapıya dikildi. Çok
geçmeden Madonna kervana katıldı. Napster bu davaları mik-
tarı gizli tutulan tazminatlar ödeyerek kapattı. Ancak bir yıl
içinde diğer müzik prodüktörlerinin davaları gelmeye başla-
dı. Napster hem davaları hem de temyizleri kaybetti. Mahke-
me tüm telif hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılmasını emretti.
Napster bunu yaptığında geriye “paylaşma” kalmayacağı için
2001 yılında servislerini sonlandırdı. 2002 yılında ise iflas et-
tiğini açıkladı. Şirketin elindeki yazılım iflas sonrası birkaç kez
el değiştirdikten sonra elektronik satış devi Best Buy tarafın-
dan alındı. napster.com artık daha yasal. Telif ödeyen, para
karşılığı üye olunan bir müzik servisi olarak çalışıyor.
İnternet dahisi Sean Parker, o yıllarda başından geçenleri
en iyi üniversite eğitimine değişmeyeceğini söyler. Sean’ın
zekası ve gözü pekliği boşa gitmedi. İlerleyen yılarda Sean,
Facebook’a katıldı ve bugünlere gelmesine önemli katkı yaptı.
Halen Spotify, Airtime gibi internet işlerine yön veriyor. Mal
varlığı 2 milyar doların üzerindedir.
Milyarlık satış yaptı
Pierre Omidyar, açık arttırma sitesi eBay’in kurucusudur. 1995
yılında Pierre, Auction Web adıyla bir online açık arttırma si-
tesi yazılımı hazırlar. Birçok internet vizyoneri gibi Pierre’in
ana düşüncesi alım-satım yapmayı bireylere indirecek kadar
basitleştirmektir. Açık arttırma yazılımını denemek için siteye
tek bir tane ve bozuk olan bir lazer sunum kalemi satışı ko-
yar. Ancak birileri bu bozuk ürüne 14,83 dolar öder. Pierre,
ciddi olmadığından emin olduğu alıcıyı aradığında, bu adamın
gerçekten bozuk lazer kalemleri topladığını öğrenir. “Her kör
satıcının bir kör alıcısı vardır” boşuna söylenmemiş. Bu sa-
tıştan sonra Pierre deneme olarak başlayan sitenin gerçek iş
yapacağına inanır. Çalışmakta olduğu düzenli işinden istifa
eder ve tüm zamanını bu hayalini gerçekleştirmeye adar. İlk
yıl 250 bin satış yapılırken, ikinci yıl 2 milyon satış gerçekleşir.
Aynı yıl olan 1997’de site 7 milyon dolar yatırım alır. Sitenin
adı bugün tanıdığımız eBay olarak değişir. eBay 1998’de halka
açıldığında Pierre’in kağıt üzerinde serveti milyon değil milyar
dolar olmuştur. Bugün eBay dünyanın birçok ülkesindeki açık
arttırma ve satış sitelerinin sahibi veya ortağıdır. Ülkemizde
de gittigidiyor.com sitesi eBay ortaklıdır. eBay’de bugüne ka-
dar böbrek satışından milyon dolarlık uçak satışına kadar her
türlü ürün satışına rastlanır. eBay 2012 yılında elde ettiği 14
milyar dolarlık gelir ile internet ticaretinin şaşırtıcı büyüklüğü-
nü göstermektedir.
Bu haber para eder
Ele, avuca, dize, göze internet geldi. Neredeyse bir nesil inter-
net ile büyüdükten sonra erişim mobil boyut kazandı. Yeni ne-
sil de mobil bağımlı yaşamları doğrultusunda yaratıcılıklarını
mobil uygulamalara yansıtıyorlar.
İngiliz genç Nick D’Aloisio onlardan biri. Doğum yılı 1995. 12
yaşında Apple uygulama geliştirme ortamıyla tanışıyor. 15
yaşındayken Trimit adlı bir uygulama geliştiriyor. İnternette
ödev yaparken birçok siteyi incelemek uzun ve sıkıcı geliyor.
Bu üşengeç genç adam da kendi çözümünü kendi üretiyor.
Geliştirdiği uygulama uzun bir yazıyı alıp özetini çıkarmaya
yarıyor. Bu uygulamayı web sitelerinde çalıştırırsanız arama
yaptığınız sitelerdeki bilgiyi birkaç kelime ile özetlemiş olur-
sunuz. Bu özetlere bakıp, devamını okumaya ya da geçmeye
karar vermeniz büyük kolaylık getiriyor. Bu yaklaşımı haber
sitelerine uyguladığımızı düşünürsek, uygulama onlarca web
sitesinden haberleri tarıyor. Hepsinin kısa özetlerini çıkarıyor.
Kullanıcının önüne haber başlıkları ve kısa özet şeklinde geti-
riyor. Bir bakışta gündemi yakalamak ve ilgi duyulan haberin
web sitesine giderek kalanını okumak çok kolaylaşıyor.
Nick uygulamasını tanıtmak için Gizmodo’da teknoloji yaza-
rı Casey Chan’e mailler atar. Aslında adamın mail kutusunu
yüzlerce mail ile doldurur. Mutsuzluğunu saklamayan Casey
de henüz eksikleri olan Trinit’i haftanın en kötü uygulaması
olarak seçip yayınlar. Bu gelişmeler olduğunda henüz resmen
çocuk olan Nick, ağlayıp zırlayarak kendini epey rezil eder.
Ancak bu drama “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” deyimini doğ-
rularcasına Hong Konglu bir yatırımcının dikkatini çeker. Nick
buradan aldığı 300 bin dolarlık yatırım ile, tüm yazılımı baştan
yazar ve Summly (Özetçe) adıyla yeniden pazara koyar. Bun-
dan sonra sinema oyuncusu Ashton Kutcher, John Lennon’un
karısı Yoko Ono gibi daha ilginç kişilerden bir milyon dolar ya-
tırım alır. “Bu insanlar yatırımdan ne anlar?” dememek gere-
kiyor. 2012’de Summly Apple’ın en yaratıcı uygulaması olarak
seçilir. Bu başarılarla tarihle hesaplaşan Nick sonrasında bir-
çok önemli haber ve iş kanalına röportaja davet edilir. Summly
geçtiğimiz aylarda Yahoo tarafından 30 milyon dolara satın
alındı. Uygulama pazardan kaldırıldı çünkü Yahoo bu tekno-
lojiyi kendi uygulamalarına entegre etmek istediğini açıkladı.
Ama Summly cephesinde herkesin yüzü gülüyor.
Ülkemizde yapılan internet yatırımları sayıları ve gelirleri göze
alınarak karşılaştırıldığında oldukça küçük kalıyor. Genellikle
e-ticaret alanında, Markafoni, Trendyol, Yemek Sepeti gibi ge-
lir getiren işlere rastlıyoruz. UzmanTV gibi sıra dışı ve Mynet
gibi cesur girişimler övgüyü hak ediyor. Bu girişimlerin arka-
sındaki Emre Kurttepeli ve Sina Afra gibi bazıları internetten
edindikleri para ve deneyimi melek yatırımcı olarak gençlere
sunarak bence bu alandaki en önemli eksiğimizi kapatmaya
çalışıyorlar.
İnternet zenginleriWordpress, Wikipedia, Facebook, Twitter, Youtube, Google, Napster, Ebay, Skype, AOL ve niceleri sıradan insanların internet milyonerlerine dönüşme öyküleri üzerine kurulmuştur.
Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme A.Ş.Genel Müdü[email protected]
Ele, avuca, dize, göze internet geldi. Neredeyse bir nesil internetle
büyüdükten sonra erişim mobil boyut kazandı. Yeni nesil de mobil bağımlı
yaşamları doğrultusunda yaratıcılığını mobil uygulamalara yansıtıyor.
4544 haber
Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük entegre polyester
iplik üreticisi ve ihracatçısı Korteks Mensucat Sanayi
İplik Fabrikası, 1989’dan bu yana faaliyette bulunu-
yor. Fabrika üretimini Bursa’da, toplam 335 bin metrekarelik
alanda gerçekleştiriyor. Tesis, 580 ton/gün polimer, 400 ton/
gün POY, 120 ton/gün FDY, 350 ton/gün tekstüre, 25 ton/gün
bükümlü, fantezi ve elastanlı, 10 ton/gün hava tekstüre ve 60
ton/ay mono iplik üretim kapasitesi ve 2000 çalışanıyla Türki-
ye tekstil sektörünün can damarını oluşturuyor.
Ar-Ge ile ürün çeşitlendirme, otomasyon ile sistem geliştirme
alanlarındaki yatırımlarına hız veren Korteks, farklı özelliklere
sahip ve katma değeri yüksek ürünlerle yaptığı ihracatı artır-
mayı planlıyor. 2013 yılı ihracat hedefi 45 milyon dolar olan
Korteks, ürünlerini 60’tan fazla ülkeye ulaştırıyor.
Yıllık cirosu 450 milyon dolar civarında olan Korteks; üre-
tim, ciro, satış, tesis büyüklüğü gibi kriterlerde Avrupa ve
Ortadoğu’nun en büyük polyester iplik üreticisi konumunda
bulunuyor. 2012’de yapılan kapasite artırımının yanı sıra, Ar-
Ge ve ürün çeşitlendirme ile otomasyon geliştirme gibi iş alan-
larında yatırım yapan Korteks, geri dönüşümlü polyesterle
ilgili çalışmalarına da devam ediyor.
Taç markalı iplikleri dünyanın birçok ülkesinde de tercih edi-
len Korteks, özellikle spor giyimde kullanılan; nem emiciliği
yüksek, nefes alabilen, çabuk kuruyan DRY TOUCH® markalı
kumaşların tanıtımına ağırlık veriyor. Korteks, DRY TOUCH®
Nem Yönetimi Sağlayan Kumaşlar için özel olarak geliştirdi-
ği ipliklerin yanı sıra farklı fonksiyonel özellikler taşıyan Taç
Flame Retardant, Taç Cottonlike, Taç Antimicrobial, Taç Micro-
muss, Taç Antistatic ve Taç UV Resistant gibi markalı ürünlerle
teknik tekstile yönelik üretimde bulunuyor. Korteks, ürettiği
polyester tekstüre iplikleri ağırlıklı olarak Almanya, Belçika,
İngiltere, İtalya, İspanya, Fransa, İrlanda, Polonya, Macaris-
tan, Portekiz gibi Avrupa Birliği ülkelerine gönderiyor. Ayrıca
Bulgaristan, İran, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus, Suriye, Lübnan,
İsrail, Brezilya, ABD, Kanada, Kolombiya, Meksika ve Güney
Afrika gibi 60’tan fazla ülkeye ihracat yapan Korteks, farklı
ve katma değeri yüksek ürünlerle pazar payını artırmayı he-
defliyor. “High Count” gibi nitelikli ve özellikli flament iplikler
üretebilecek teknolojiye sahip olan Korteks; Taç markalı süper
parlak, mat, yarı mat ve full mat olarak, polyester tekstil cips-
leri, ekru ve polimerden boyalı polyester POY, FDY, tekstüre,
hava tekstüre, düz ve bükümlü ipliklerin üretimini de yapıyor.
Müşterilerle sürekli iletişim ve işbirliği içinde olduklarını ve
stratejilerine bu şekilde yön verdiklerini belirten Korteks Ge-
nel Müdürü Necat Altın, “Teknik tekstillere yönelik fonksiyo-
nel ürünlere verdiğimiz önem ve Ar-Ge çalışmalarımız ile yeni
pazarlarda her zaman var olacağız. Dünyanın önde gelen oto-
motiv kumaş üreticilerine sunduğumuz otomotiv iplikler prog-
ramımızla otomotiv kumaş projelerinin tasarım aşamasından
seri üretim aşamasına alınması sürecine kadar müşterileri-
mizle sürekli işbirliği içinde çalışarak hızlı, esnek ve güvenilir
servis sunmaktayız” diyor.
Korteks, katma değerli ürünlerle büyüyorİhracat hedefini 45 milyon dolar olarak belirleyen Korteks, katma değerli ürünlerle pazar payını artırarak hedefine ulaşmayı amaçlıyor. Korteks Genel Müdürü Necat Altın, Ar-Ge ve Ür-Ge alanında gerçekleştirdikleri çalışmalarla yeni pazarlarda her zaman var olmayı sürdüreceklerini vurguluyor.
Kurumsal Risk Yönetimi’ndeyeni dönemBilgi ve İletişim sektörünün en büyük etkinliği olarak anılan SAP FORUM, bu yıl binlerce kişinin katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi’nde “SAP Analitik & İnovasyon Forum” adı altında gerçekleştirildi. Yılın en yenilikçi platformunda “Müşteri Başarı Hikayeleri” bölümünün konuğu “Kurumsal Risk Yönetimi” projesiyle Zorlu Holding oldu.
Zorlu Holding Kurumsal Risk Müdürlüğü ve Bilgi Tek-
nolojileri Direktörlüğü tarafından, Eylül 2012 tarihinde
temelleri atılan SAP-GRC (Governance Risk Manage-
ment and Compliance-Kurumsal Risk Yönetimi ve Uyum)
projesi ile ilgili, Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörünün en
büyük etkinliği olarak anılan SAP FORUM’da bir sunum ger-
çekleştirildi.
Yenilikçi yatırım anlayışı
İş dünyasının seçkin misafirlerinin ağırlandığı, binlerce kişinin
katılım gösterdiği SAP Analitik & İnovasyon Forumu’nun “Müş-
teri Başarı Hikayeleri” bölümünde gerçekleştirilen sunum Zor-
lu Holding Kurumsal Risk Yönetim Müdürü Murat Gençer ta-
rafından yapıldı. Teknolojiyle desteklenmeyen Kurumsal Risk
Yönetimi çalışmalarının başarı ömrünün kısa olacağını söyle-
yen Gençer, Zorlu Grubu’nun yenilikçi yaklaşımının ve proaktif
davranarak süreçlerine destek verecek yatırımları yapmasının
önemine de işaret etti. Bilgi Teknolojileri Teknoloji Geliştirme
Sorumlusu Mert Eryazıcı ve ELC Proje ve İş Süreçleri Danışma-
nı Levent Coşkuner de sunuma destek verdiler.
Zorlu Mali İşler Koordinatörü Cem Köksal ve Zorlu Grubu Bilgi
Teknolojileri Direktörü Cihan Sarı sponsorluğunda yürütülen
SAP-GRC Projesi, grubun kurumsal risk yönetim sürecinin SAP
üzerinden takip edilebildiği, Türkiye’de gerçekleştirilen ilk uy-
gulama olma özelliğini taşıyor. Zorlu Holding bünyesinde faa-
liyet gösteren Kurumsal Risk Yönetimi Bölümü’nün Vestel’de
gerçekleştirdiği Kurumsal Risk Yönetimi Projesi’nde teknolo-
jiden en etkin şekilde faydalanma motivasyonu SAP-GRC’nin
kullanımını gündeme getirdi.
Kısa sürede hayata geçirildi
Çok kısa bir süre içerisinde başarıyla gerçekleştirilen uyar-
lamanın ardından proje içeriğinin sisteme tamamen entegre
edilmesi, sürecin başarısını pekiştirerek gelecek dönemlere
yönelik sürekli izleme metodolojisine uygun sağlam bir yapı-
nın hazırlanmasını sağladı.
Böylece, var olan platformlar ile kusursuz entegrasyonu bu-
lunan, kurum içi risk iletişim, otomatik veri toplama ve veri ha-
zırlama ile risk yönetim sürecini destekleyen otomatik iş akışı
yapısı sağlandı.
Necat Altın
4746 haber
Vestel, TV Connect Fuarı’nda...Marka ve ürünlerinin gelişimine önem veren Vestel, Londra’da 83 ülkeden 7500’e yakın üretici ve yayıncının katılımıyla düzenlenen TV Connect fuarında Türkiye’yi temsil ederek inovatif ürünlerini dünyaya tanıttı. Vestel, tümüyle yerli üretim ürünü olan tablet PC’den IP bazlı televizyonlara kadar birçok inovatif ürününü sergiledi.
Vestel, İngiltere’de düzenlenen 2013 TV Connect
Fuarı’nda Smart TV’den tablet PC’ye, dijital kutu-
lardan akıllı tahtaya dijital ve elektronik ürünleriy-
le yer aldı. Vestel’in hedefleri hakkında bilgi veren Vestel
Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, “15
yıldır elektronikte Türkiye’nin ihracat şampiyonu unvanını
koruyoruz. 2012’de 2,9 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik.
Hedefimiz, bu yıl toplam yüzde 11 artışla 2013 sonunda 3.1
milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşmak” dedi.
Erdoğan, “Bugün tüm dünyada 500’ün üzerinde markaya
üretim yapıyoruz. Son olarak Bhutan ve Brunei Krallığı’nı
da Vestel’in dağıtım ağına ekleyerek ihracat haritamızı 140
ülkeye çıkardık. Hedefimiz 2013 sonunda 3.1 milyar dolarlık
ihracat hacmine ulaşmak” dedi.
Vestel’in yurt dışı satışlarının yüzde 70’ini elektronik ürün-
lerin oluşturduğunu belirten Erdoğan, “Türkiye’nin LCD TV
ihracatının yüzde 88’ini tek başımıza gerçekleştiriyoruz. Bu-
gün Avrupa LCD TV pazarında yüzde 21’lik payla ikinciyiz”
dedi. Erdoğan, bu yıl Güney Afrika’ya TV ihracatında ilerle-
meyi, Hindistan, Avustralya ve Güney Amerika pazarlarında
satışları artırmayı hedeflediklerini kaydetti.
Marka ve ürünlerinin gelişimine önem veren Vestel,
Londra’da 83 ülkeden 7500’e yakın üretici ve yayıncının
katılımıyla düzenlenen TV Connect fuarında multi screen
Smart TV teknolojisi, 10.1” tablet PC’si, uydu,kablo ve kara-
sal set üstü kutuları, IP bazlı TV ve set-üstü kutu sistemleri,
dokunmatik bilgi ekranları, videowall sistemi, akıllı tahta ve
transparan LCD monitörü sergiledi.
Vestel’in ilk kez bu fuarda tanıtılan ürünleri arasında ise Sat
IP set üstü kutusu, Android tabanlı dijital set üstü kutu plat-
formları ve yüzde 100 Türkiye üretimi tablet PC de yer aldı.
Erdoğan, “Vestel’in 2013 yılı hedefleri arasında satış yapa-
cağı TV’lerin yüzde 25’inin, set-üstü kutularının yüzde 20’si-
nin internete bağlanabilir olması da yer alıyor.
Bu hedefi gerçekleştirebilmek için IP tabanlı ve OTT TV plat-
formuna uygun yeni ürünler geliştiren Vestel, birçok opera-
tör ve servis sağlayıcı ile yeni projeler ve iş modelleri üze-
rinde çalışma ortamı bulabileceği TV Connect gibi fuarlarda
yer alıyor.” dedi.
Fuara katılımın büyük oranda Avrupa ülkelerinden gerçek-
leştiğini belirten Erdoğan, “Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri
AB’den aldıkları finansal yardımlar sayesinde çok gelişmiş
bir internet altyapısı kurdular.
Bu nedenle bu ülkelerde IPTV hizmetleri diğer Avrupa ülke-
lerine göre daha hızlı gelişmekte ve çok sayıda IP operatörü
bulunmakta. Bu ülkelerden operatörlerin fuara yoğun ilgi
gösterdiğini görüyoruz” dedi.
Lüks Pazarlama Zirvesi, 29 Mart 2013 tarihinde, İstanbul
Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü tarafından Santral
İstanbul’da düzenlendi. İstanbul Moda Akademisi işbir-
liğiyle gerçekleşen etkinliğe, Zorlu Center yetkililerinin yanı
sıra akademisyenler, ulusal ve uluslararası marka temsilcileri
ve öğrenciler katıldı.
Zorlu Center adına Zorlu Gayrimenkul Pazarlama ve İletişim
Müdürü Didem Yanaray’ın katıldığı zirveyi yaklaşık 400 öğrenci
takip etti. Zirveye de konu olan ve lüks olarak tanımlanan seg-
mentte uluslarararası pazarlama stratejilerini ve yeni trendleri
anlatan Yanaray, aynı zamanda Zorlu Center’ın yenilikçi ve ba-
şarılı pazarlama çalışmalarını da öğrencilerle paylaştı.
Yanaray, Zorlu Center’ın gayrimenkul sektöründe farklılaşan
pazarlama çalışmalarının aynı zamanda, birebir iletişim, kül-
tür ve sanat odaklı yaklaşım, deneyim yaratma ve kişiselleş-
tirme gibi özellikler taşıdığını vurguladı. Zorlu Center’ın proje
aşamasından farklı hedef kitleler için gerçekleştirdiği pazar-
lama iletişimi uygulamalarına kadar tüm süreçlerden farklı
örneklerin yer aldığı sunum, öğrenciler tarafından büyük bir
dikkatle izlendi.
Tüm gün devam eden Lüks Pazarlama Zirvesi’de, sektörün du-
rumu, geleceğe dair öngörüler, yeni pazarlar, güncel tüketici
ve ürün trendleri, marka yönetim stratejileri ve mağaza ilişki-
leri gibi konular üzerinde de duruldu.
Lüks pazarlama tüyoları...Zorlu Center Lüks Pazarlama Zirvesi’nde Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencileriyle buluştu. Zorlu Center adına zirveye katılan Zorlu Gayrimenkul Pazarlama ve İletişim Müdürü Didem Yanaray, Zorlu Center’ın yenilikçi ve başarılı pazarlama çalışmalarını öğrencilere aktardı.
Turan Erdoğan
Didem Yanaray
İTÜ İnşaat Mühendisliğinden mezun Dilek Baloğlu 20
yılı aşkın bir süredir inşaat sektörünün içinde. Sektör-
de şantiye mühendisliğinden projelendirmeye dek sek-
törün her alanında koşturan Baloğlu, son dört yıldır Zorlu
Gayrimenkul’de Bütçe Maaliyet Sorumlusu olarak görev ya-
pıyor. Peyzaj Mimarlığından mezun Zerrin Bucaklı da mesle-
ğinde neredeyse 20 yılı doldurmuş. Yaklaşık 6 yıldır da Zorlu
Gayrimenkul’de Peyzaj Müdürü olarak görev yapıyor. Her ikisi
de, ZORLU çatısı altında ve mesleklerini yürütüyor olmaktan
son derece memnun olduklarını belirtiyorlar. Bir diğer ortak
noktaları da “özel bir tutku” olarak adlandırdıkları resim. Son
üç yıldır, boyalar, fırçalar ve tuvallerin arasında, birlikte devam
ettikleri bu rengarenk yolculuğu bizimle paylaştılar.
Z: Resme olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Dilek Baloğlu: İlkokul çağlarımdan beri en büyük zevkim re-
sim yapmaktı. Bu merakımı kendi dünyamın dışına taşıdığım
ilk olay da yine ilkokul sıralarında yaptığım bir karikatürün
Milliyet Çocuk Dergisi’nde yer almasıydı. O tarihten sonra ne
oldu derseniz, hep amatör bir ruhla kendi kendime karaladım.
2001 yılında restorasyon eğitimi alan bir arkadaşım sayesinde
kalemişi ile tanıştım. Bir yılı aşkın süre kalemişi yaptım. Yoğun
iş temposundan dolayı ara vermek zorunda kaldım ta ki 2009
senesinde resim eğitimi almaya başlayana dek.
Z: Nerede eğitim aldınız? Neler yaptınız?
D.B.: İlk olarak Belediyenin Halkalı çevresinde, benim gibi
amatör ruhlara tahsis ettiği bir mekanda başladık. İki saygı-
değer hocamız vardı. Fiziki koşullarımız iyi olmamasına rağ-
men hocalarımız önderliğinde çalışmalarımıza devam ettik.
Her hafta muhakkak bir araya gelip resim yapıyorduk. Bu ça-
lışmalarımız iki yıl kadar sürdü. Sonrasında hocamız Huriye
Tütüncü’nün kurduğu Civan Atölye çatısı altında daha keyifli
bir şekilde resim yolculuğumuza devam etmeye başladık.
Amatör ama tutkulu fırçalarSon 3 yıldır birlikte resim yapıyorlar. Zorlu Gayrimenkul’de Bütçe Maliyet Sorumlusu olan Dilek Baloğlu ve Peyzaj Müdürü Zerrin Bucaklı, resim hobilerini anlatırlarken her ikisinin de gözleri, ne kadar tutkulu olduklarını belli ediyor. Resim yapmaktan söz ederken kelimelerinden amatör ruhun tevazusu hiç eksik olmuyor.
48 hobi 49
Zerrin Bucaklı: Resmi çok severek yaptığımı hatırladığım
ilk dönemler ortaokul yıllarım. O dönemde resim öğretmen-
lerimin teşvikiyle resim yapmaya başlamıştım. Türkiye ça-
pında yarışmalara katılırdık. Güzel sonuçlar aldıkça resme
ayırdığım vakit de resim yapmaktan aldığım keyif de arttı.
Bu süreç, lise bitene kadar devam etti. Nihayetinde lise son
sınıfa geldiğimde, herkes dershaneye giderken ben resim
atölyesine gitmeyi tercih ettim. Akademi’nin sınavlarına
hazırlanmak üzere, resim öğretmenim Süleyman Gürsoy ile
beraber kendi atölyesinde, Sakarya Sanatevi’nde , bir yıl ka-
dar çalıştık. Aynı yıl hem Peyzaj Mimarlığı’nı hem de Resim
bölümünü kazanınca, bölüm seçimi konusunda büyük bir
kararsızlık yaşadım. Peyzaj Mimarlığı’na kayıt yaptırmaya
giderken dahi kararsızdım. Rahmetli babam, “Bir yıl dene-
dikten sonra hala içine sinmez ise bu bölümü bırakır resme
başlarsın” demişti. Peyzaj Mimarlığına devam ettim tabii.
Fakat resim duygum, her projeyi bir tuvale dönüştürme ça-
bam hep varoldu. Yıllar sonra Dilek sayesinde resme yeni-
den başladım. Üç yıldır atölyeye birlikte devam ediyoruz.
Başladığımız noktadan çok daha iyi bir yerde olduğumuza
inanıyorum.
Z: İş hayatınızın yoğunluğunda resim yapmaya nasıl vakit
ayırıyorsunuz?
Z.B.: Haftada bir gün, pazartesi akşamları iş çıkışı atölyeye gi-
diyoruz. Resim yaptığımız süre boyunca, tuvalin dışındaki her
şey önemini yitiriyor. Zamanın farkına varmadan, gece yarıları-
na kadar keyifle çalışıyoruz. İş hayatının yoğunluğunu, telaşı-
nı, sıkıntısını ve tüm bunların üzerinizde bıraktığı yorgunluğu
düşündüğünüz zaman, resim yapmak, oksijeni bol bir nefes
almak gibi ya da iple çektiğimiz hafta sonu tatillerine eşde-
ğer benim için. Sadece kendiniz için bir şeyler yapıyorsunuz,
Zerrin Bucaklı Dilek Baloğlu
ruhunuzu da güçlü tutmakla mümkün. Resim bunu yapabil-
mek için iyi bir yol.
Z: Resmin peyzajla arasındaki ilişkiyi anlatabilir misiniz bi-
raz? Birbirini nasıl etkiliyorlar?
Z.B.: Peyzajdan bahsediyorsak, yapısal ve bitkisel elemanlar
ile kurguladığımız, yapının dışındaki herhangi bir alandan söz
ediyoruz demektir. Nihayetinde yarattığınız her düzenlemeye
karşıdan baktığınızda, formlar, oranlar ve renklerle alakalı
olduğunu görüyorsunuz. Bu bakış açısı ile peyzajı ve resmi
aynı düzlemde görmek mümkün. Ben, böyle görmekten keyif
alıyorum. Yani tuval üzerinde yaptı-ğım her ne ise aslında sa-
hada yarattığım şey de aynı. İki boyutlu düzlem, üçüncü boyu-
tu kazanıyor ve tuvalin içerisinde buluyorum kendimi; Robin
Williams’ın “What Dreams May Come” filminde olduğu gibi.
Özetle her ikisi de birbirini besliyor; birini geliştirmek adına
gösterdiğim çaba kuşku yok ki diğerine de katkı sağlıyor.
Z: Ressam olarak kimleri beğenirsiniz, örnek aldığınız res-
samlar var mı?
Z.B.: Lise yıllarımdan beri Neşet Günal resimlerini çok sevi-
yorum. Karakteristik olarak büyük gözler, büyük eller vardır
resimlerinde ve insan sıcaklığını aktarır izleyene. İnsan manza-
raları üzerine çalışan Günal’ın resimleri, beni çok etkilemiştir.
Belki de onun etkisiyle insan figürü çalışmayı çok seviyorum,
kendimi bu yönde geliştirmeye çalışıyorum. Mustafa Ayaz’ın
resimlerindeki renkleri, Zerrin Tekindor’un portrelerindeki
kocaman gözleri seviyorum. Tekindor’un bir ropörtajında, 34
yaşında Akademi’ye başlayıp özel öğrenci statüsünde eğitim
aldığını okumam, resme yeniden başlamamı sağlayan kıvılcım
olmuştur. Elbette büyük usta Picasso beni çok etkilemiştir;
sergisini izlerken büyülendiğimi söyleyebilirim. Özellikle iz-
lediğim bir videoda, resim yaparkenki hali, yüzündeki ifade,
aldığı keyif, hareketlerindeki dinamizm ve akıcılık beni çok et-
kilemişti. Bu öyle bir dünya ki, içine girdiğinizde belli çizgiler
arasında kalmıyorsunuz; her ustanın farklı duyguları etkiliyor
sizi. Van Gogh’un tek iyimser resmi olan “Badem Baharları”nı,
kardeşinin bir oğlu olduğunu ve kendisinin adını verdiklerini
öğrendiğinde yaptığını bilmek de çok çarpıcı. Resim, yaşamdan
bağımsız değil asla, bambaşka bir yerde durmuyor. Yaşarken
algıladıklarınız, hissettikleriniz tuvalinize yansıyor. Etkileniyo-
rum evet ama örnek almak için dahi, çok daha ileri seviyelerde
olmak lazım. Ben henüz bir amatörüm, işime parelel, beni zen-
ginleştirdiğine inandığım için resimle ilgileniyorum.
D.B.: Lise yıllarında tanıştığım ressamlar bende iz bırakan ve
etkileyen isim Nuri İyem’dir. Anadolu insanını onların yaşamı-
nı, iç dünyasını anlatan figüratif resimleri beni çok etkilemiştir.
Özellikle kocaman gözlü Anadolu kadınları. Bilinç altının düş-
sel bir ortamda fırçaya döken Picasso ve Miro da beğendim
ressamlar arasındadır. Özellikle Picasso’nun hayatındaki tüm
dinamizmi, hareketi, neşeyi ve keyfi tuvaline yansıtma hali bü-
yüleyicidir. Resme adanmış bir hayatın çerçevesinde yaşar-
ken hayatı ıskalamayıp aşkları, çocukları ve değişken evleriyle
orantılı ruh hali her zaman bana ilginç gelmiştir.
Z: En çok hangi tarzda resimler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
D.B.: Ben daha çok renkleri ve biçimleri farklı tarzda yansıt-
mayı seviyorum. Konturlar renklerle birlikte önem kazanıyor.
Parlak canlı renkler kullanarak kendime göre yorumlamayı
seviyorum. Daha yolun başında olduğum için farklı figürler ile
çalışarak kendi stilimi yakalamaya çalışıyorum. Ancak renkle-
rin çeşitliliğini kullanma arzum, sanırım pozitif ruh halimi ve
hayata renk ahenk bakışımdan kaynaklanıyor.
Z.B.: Hep diyorum ya, ben bir amatörüm ve öğrenmek için de-
niyorum. İnsan figürü ve portre çalışmayı çok seviyorum. Bu
üç yıl içerisinde ürettiklerime baktığımda gerçekçi bir yakla-
şım ağır basıyor görünse de varmak istediğim nokta gerçek-
çilik değil. Fotoğraf makinesiyle alabileceğiniz bir görüntüyü
tuvalin ya da kağıdın üzerine aktarmak bana özel gelmiyor.
Ancak öğrenmek için en doğru yöntem olduğuna inanıyorum.
Biriktiriyorum şu an; tanıyıp öğrenmeye, anlamaya çalışıyo-
rum. Bu süreç beni nereye götürecek, göreceğiz.
Z: Resimlerinizle katıldığınız herhangi bir sergi ya da yarış-
ma var mı?
D.B.: İlk karma sergim 2010’da Ataköy Yunus Emre Kültür
Merkezi’nde oldu. Tek bir tablo ile katıldım. 2011’de Levent Te-
nis Kulübü’nde Renklerin Dansı adlı karma bir sergimiz oldu.
Onun akabinde bir ay sonra Halkalı Kültür Merkezi’nde bir ser-
gimiz oldu. 28 Nisan 2013’te Halkalı Kültür Merkezi’nde “Renkli
Eller” adlı karma sergiye Civan Atölye olarak 5 arkadaş katıldık.
Amatör ruhla, profesyonel bakışla, hayatın renklerini tuvallerde
paylaşarak keyifle çalışmaya devam etmek en büyük arzum.
Z.B.: 2010’da birlikte katıldığımız Levent Spor Klubü’ndeki
sergi, benim ilk karma sergim olmuştur. Son üç sergide, re-
simlerimiz birlikte yeraldı. Dilek’in aktardıklarına ilave olarak;
2011 yılında, Halkalı Kültür Merkezi’ndeki sergimizden kısa bir
süre sonra da Kadıköy’de, Şirket-i Hayriye Sergi Salonunda
“Kimyasalart” grubunun düzenlediği “Suya Kavuşma” temalı
sergisine katıldık.
kendinize ait, kendinizle baş başa kaldığınız bir an. Rehabilite
eden bir zaman dilimi adeta. Ben, o yüzden resim yapmaktan
vazgeçemiyorum.
D.B.: Haftada bir akşam iş çıkışı resim için her daim zamanım
baki... Yıllardır yoğun ve yorucu bir iş hayatının içinde çalışıyo-
rum. Hayata bu yönden bakınca, tuvallerde geçen zaman be-
nim için kaçış ve rahatlama anları haline geldi. Benim için tu-
valin başına oturduğum ve elime fırça aldığım andan itibaren
başka bir dünya başlıyor. bildik tanıdık hiçbir şeyin olmadığı,
resim yapmaktan başka hiçbir düşüncenin zihnimi meşgul et-
mediği bir dünya.. Üstelik terapi etkisi ile dingin ve huzurlu bir
hafta geçiriyorum.
Z: Hobinizin işinize katkıları nelerdir?
D.B.: Resim yapmak emek ve de sabır ister, başladığınız bir
resmi bitirmek gerçekten büyük bir çaba ve arzunun netice-
sidir. Bunu başardığım vakit aldığım haz tüm iç dünyama ve
iş hayatıma yansıyor. Ürettikçe hem verimim hem de enerjim
artıyor. Hayata bakış açımı değiştirdi, çevremdeki her obje, re-
sim yapma isteğimi uyandırmaya başladı.
Z.B.: Şantiyede uygulamacı iseniz eğer salt estetik kaygıla-
rı geri plana iterek teknik bir bakış açısı kazanmak zorunda
kalıyorsunuz; işinizi doğru kurallarla yapmak ve zamanında
bitirebilmek için. Burda bir arkadaşımın sözü aklıma geliyor;
YDİ SDU / Yeter Derecede İyi Son Derece Ucuz. Espirili bir yak-
laşım elbette ama yaptığınız işte bir optimizasyon yakalamak
zorunda kalıyorsunuz özetle. Bu da sizin bakış açınızdaki es-
tetiği ister istemez bir miktar törpülüyor. Ancak bir köşesinden
sanatla uğraşmaya başladığınızda bu uğraş size içinizdeki es-
tetiği yeniden hatırlatıyor.
İnşaat sektörü çok sert bir sektör eğer uygulamacı olarak bire-
bir üretimin içindeyseniz, hele bir de kadınsanız. Güçlü olmak,
“İnşaat sektörü çok sert bir sektör; eğer uygulamacı olarak birebir üretimin içindeyseniz, hele bir de kadınsanız... Güçlü olmak, ruhunuzu da güçlü tutmakla mümkün. Resim bunu yapabilmek için iyi bir yol.”
50 hobi 51
52 haber 53
Linens büyümeye devam ediyorZorlu Tekstil Grubu’nun yenilikçi ve öncü markası Linens, yeni mağaza açılışlarıyla büyümeye devam ediyor. Linens; 62 yurt içi, 21 yurt dışı olmak üzere toplamda 83 mağazayla yaklaşık 31 bin 870 m2 satış alanında hizmet veriyor.
Üretim gücü ve markalarıyla ev tekstili sektöründe lider
olan Zorlu Tekstil Grubu’nun yenilikçi ve öncü markası
Linens; 62 yurt içi, 21 yurt dışı olmak üzere toplamda
83 mağazayla bugün yaklaşık 31 bin 870 m2 satış alanında hiz-
met veriyor. Büyümeye devam eden Linens, 2013 yılı Mayıs ayı
sonu itibarıyla yeni mağaza açılışları gerçekleştirdi.
İstanbul’da Akkoza ve Marmarapark’ın yanı sıra Rize, Samsun
ve Adana gibi illerde yeni mağazalar açtı. Türkiye’de kurduğu
mağazalar zincirini yurt dışına da taşıyan Linens, Kazakistan,
Ukrayna, Irak-Erbil, Azerbaycan, Kıbrıs, Arnavutluk ve Libya
gibi çeşitli ülkelerde mağazalara sahip. İstanbul, İzmir, Anka-
ra gibi büyük şehirlerin yanı sıra Denizli, Trabzon, Uşak, An-
talya, Rize, Batman, Kahramanmaraş, Samsun, Sivas, Konya,
Balıkesir, Edirne, Eskişehir gibi Türkiye’nin dört bir yanında
perdeden döşemeliğe; nevresimden havlu, masa örtüsü, be-
bek ürünleri, züccaciye ve aksesuvar gibi ev tekstili ürünleri-
nin bir arada sunulduğu mağazalarıyla dünya modasını evlere
taşıyor.
Vestel, Avrupa’nın en prestijli tasarım yarışmalarından Red
Dot Design Award 2013’ten iki beyaz eşya, bir elektronik
ürünüyle 3 tasarım ödülü kazandı. Vestel, beyaz eşyada
Aline bulaşık makinesi ve Suave klima tasarımı ile ödüle layık bir
performans gösterirken elektronikte Taction uzaktan kumanda
tasarımıyla ödül aldı.
Kendi alanlarında profesyonel jüriler tarafından inovasyon,
fonksiyonellik, kalite, ergonomi, sağlamlık, içerik, kullanım ko-
laylığı ve çevresel uyum kriterleri çerçevesinde değerlendirilen
Vestel ürünleri, tüm kriterlere sahip tasarımlarıyla Red Dot De-
sign Award 2013 ödüllerinin adresi oldu. Tasarımı rekabetin ol-
mazsa olmaz bir parçası olarak gören Vestel, 2012’de öne çıkan
tasarımlarıyla toplam 92 tasarım ödülüne layık görülmüştü.
“Tasarım fabrikası”na üç ödülVestel ürünleri, tüm kriterlere sahip tasarımlarıyla, Avrupa’nın en prestijli tasarım yarışmalarından Red Dot Design Award 2013’te ödüllerin adresi oldu. Vestel, iki beyaz eşya ve bir elektronik ürünüyle 3 tasarım ödülü kazandı.
Vestel, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü’ne LED
ürünlerin AR-GE çalışmalarının yapılacağı, kalite kontrol ve
güvenlik testlerinin yürütüleceği, standartlarının belirle-
neceği Aydınlatma Laboratuvarı kurulması için de destekte
bulundu. Türkiye’de LED aydınlatma pazarının çok geniş ve
yüksek potansiyele sahip olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ves-
tel olarak bu sektörün öncüsü olmak için çalışıyoruz” dedi.
LIA’dan Vestel’e kalite onayı
Vestel, Avrupa’nın en büyük aydınlatma sektörü derne-
ği Lighting Industry Association’a (LIA) üye ilk ve tek Türk
şirketi oldu. Vestel LED aydınlatmanın Vestel Panel Light ve
Vestel Power Supply LED ürünleri, aydınlatma sektöründe
175 yıllık deneyime sahip LIA’dan uluslararası standartlarda
kalite onayı aldı.
Erdoğan, Türkiye’nin LED’sel dönüşümünü sağlamak için
öncelikle ürünlerin sağlık ve enerji tüketimi açısından avan-
tajlarına odaklanmak ve pahalı algısını yıkmak gerektiğini
belirterek “Cıva içermeyen yapılarıyla çevre dostu olan LED
aydınlatma ürünleri, standart aydınlatma armatürlerine
göre daha az enerji harcıyor ve ürünlerin karbon salınımla-
rının düşmesine katkı sağlıyor. Çevreye dost LED Aydınlat-
ma ürünlerinin çocukların vakitlerinin çoğunu geçirdikleri
okullarda kullanılması aileler için bir tercih kriteri olmalı”
dedi.
LED’sel dönüşüm yüzde 80 tasarruf sağlıyor
Erdoğan, LED dönüşümünün firmalara sağlayacağı ener-
ji tasarrufu ve maliyet düşüşü hakkında şunları söyledi:
“Halihazırda aydınlatılan bir firmanın LED dönüşümünden
elde edeceği tasarruf, ilk yatırım maliyetini ortalama 18
ayda amorti eder. Aydınlatma sistemi yeni kurulan bir fir-
ma ise yatırım maliyetinin geri dönüşünü yaklaşık 8 ayda
alır. Rakamsal değerler proje bazlı olarak değişir ancak LED
dönüşümünün yüzde 80’e kadar tasarruf sağladığı saptan-
mıştır.”
LED aydınlatma ürünlerinin akkor lambalara oranla yüzde
80’e, enerji tasarruflu floresan lambalara oranla yüzde 50’ye
varan seviyelerde enerji tasarrufu sağladığını da belirten
Erdoğan, “12 saatlik günlük kullanımda akkor lambalar kul-
lanım ömürlerini 6 ayda, tasarruflu lambalar ise 2 senede
tamamlıyor. Aynı kullanım şartlarında LED aydınlatma ürün-
lerinin ömrü ise 8 yıl. Türkiye’nin LED’sel dönüşümü tamam-
landığında enerji tasarrufu açısından ciddi bir adım atılmış
olacak. Böylece cari açığımızdaki en büyük paya sahip ka-
lemlerden enerji ithalatının düşürülmesine katkı sağlayaca-
ğız. Bu dönüşüm, toplum sağlığı kadar refahına da yatırım
anlamına geliyor” dedi. Erdoğan; Vestel City, Zorlu Center,
Vestel bayileri, Vestel yetkili servisleri ve Zorlu Enerji sant-
ralleri dahil olmak üzere Zorlu Grubunda LED aydınlatma
ürünleri kullanıldığını belirtti.
Vestel LED, Avrupa’ya ihracata başladıVestel, yerli tasarım ve üretim LED aydınlatma ürünleriyle katıldığı İstanbul Light Fuarı’nda Avrupa’ya ihracat başlattığını açıkladı.
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdo-
ğan, LED aydınlatma ürünlerinin sistem ve armatür
üretimlerini Manisa’daki Vestel City’de yaptıklarını
belirterek “Amacımız, bir yandan Türkiye LED aydınlatma
sektöründe kaliteyi oturtmak, diğer yandan ürün ve ithalat
standartlarının belirlenmesini sağlayarak Türkiye’nin LED
aydınlatma çöplüğüne dönüşmesini engellemek” dedi.
Vestel’in, 40’ın üzerinde ürünüyle katıldığı İstanbul Light
Fuarı kapsamında düzenlediği toplantıda Erdoğan, “LED ay-
dınlatma sektörüne 2011’de giren ve 2 yıl gibi kısa bir süre-
de yerli tasarım ve üretime geçen Vestel, bugün ürünlerini
Avrupa’ya ihraç ediyor. Hem tasarımını hem üretimini yap-
tığımız LED aydınlatma ürünlerini yine kendi bünyemizdeki
laboratuvarlarda test ediyoruz. Ürünlerimizin kalitesine son
derece güveniyoruz” dedi.
Vestel’in sokak aydınlatması fuarda ilk kez görücüye çıktı
Vestel Ar-Ge merkezinde tamamen Türk mühendisler tarafın-
dan tasarlanan sokak aydınlatması ürününün ilk kez İstanbul
Light fuarında sergilendiğini de sözlerine ekleyen Erdoğan;
ürünün optik, mekanik, elektronik ve güç ünitesi tasarımları-
nın Manisa’da bulunan Ar-Ge merkezi tarafından gerçekleşti-
rildiğini belirtti. Erdoğan, Vestel City’de yapılan optik ölçüm
laboratuvar yatırımıyla ürünün özelliklerinin test edilerek
doğrulandığını, tasarlanan ürünün akıllı aydınlatma özelliği
sayesinde enerji tüketim miktarını daha da azaltacağını söy-
ledi.
Vestel, LED aydınlatma kirliliğine karşı standart arayışında
Hem Türkiye’nin hem de dünyanın geleceğinin enerji verim-
liliği yüksek LED aydınlatma teknolojisinde olduğunu sözle-
rine ekleyen Erdoğan, Manisa Vestel City’de gerçekleştirilen
yerli tasarım ve üretimin Türkiye’nin geleceğine yatırım ol-
duğunu söyledi.
Vestel olarak Türkiye’de LED ürün kullanımının artırılması
için öncelikle Türk LED aydınlatma sektörüne standartlar
getirilmesi ve ithalatın kontrol altına alınması gerektiğini
vurgulayan Erdoğan, “Sektörel standartlar henüz oluşmadı-
ğından şu an Türkiye’ye kontrolsüz bir LED aydınlatma itha-
latı var. Bu da kalitesiz ürünlerin pazara giriş yapmasına ve
tüketicinin güveninin sarsılmasına neden oluyor. Biz, Vestel
olarak, büyüme ve gelişmenin belli standartlar dahilinde ger-
çekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Amacımız, bir yandan
Türkiye LED aydınlatma sektöründe kaliteyi oturtmak, diğer
yandan ürün ve ithalat standartlarının belirlenmesini sağla-
yarak Türkiye’nin LED aydınlatma çöplüğüne dönüşmesini
engellemek. Standartların oluşturulması, kontrolsüz ithala-
tın önüne geçilmesi ve LED aydınlatma kirliliğinin engellen-
mesi için sektöre rehberlik edecek bilimsel çalışmaları da
destekliyoruz” dedi.
haber54 55
Turan Erdoğan
5756 röportaj
Z: Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat, İhracat ve Toptan Tic.
A.Ş.’nin müşteri portföyündeki meskenlerin oranı hakkında
bilgi verebilir misiniz?
Portföyümüzde sayı ve hacim olarak en düşük pay mesken-
lere ait. Nihai tüketiciler, tüketici limitlerindeki düşüş ve bu
durumun kendilerine sağladığı avantajlar konusunda zaman
içinde daha bilinçli olmaya başladılar. Bu da şirketimize olan
ilgiyi arttırdı. Bu ilginin gün geçtikçe artmasını bekliyoruz.
Zorlu Elektrik olarak ilginin artmasından memnunuz. Ayrıca
sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve müşteri memnuniye-
tinin artmasını sağlamak da büyük önem taşıyor. Bunun için
tüketicilerin doğru bir şekilde bilgilendirilmesi şart. Gelecek
yıllarda, enerji ticareti konusunda tüketiciler bilgilendikçe
daha çok meskene ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Öncelik-
li hedefimiz bu yıl 1.000 meskene ulaşmak. 2015 yılında ise
28.000 mesken ile portföyümüzü daha da fazla geliştirece-
ğimizi öngörüyoruz.
Z: Avrupa’da, sistemin işleyişine dair Türkiye ile karşılaştı-
rılabilecek örnekler var mı?
Piyasa yapısı olarak tarihsel gelişimi Türkiye’ye benzeyen
Avrupa ülkelerine bakıldığında, meskenlerde oluşan iş mo-
delinin, GSM şirketlerinin günümüzdeki uygulamalarıyla
benzerlikler gösterdiği görülüyor. Sektör daha çok B2B (Bu-
siness to Business) ilişkilere aşina olduğu için nihai tüke-
ticiye piyasanın tanıtılması ve hedeflenen müşteriye nasıl
ulaşılacağı konularında bazı boşluklar olduğunu görüyoruz.
Tüketicilerin, sisteme nasıl girecekleri ve sistemin onlara ne
gibi faydalar sağlayabileceği gibi konularda bilgilendirilme-
si, sistemin gelişmesini de hızlandıracaktır. Zorlu Elektrik
olarak biz de, hedeflenen müşterilere özellikle belirli nokta-
larda kurulacak saha satış ekipleri ile daha kolay ulaşılaca-
ğını düşünüyoruz.
Z: Tüketiciler bu sisteme nasıl dahil oluyor?
Tüketiciler, sözleşme imzalayarak sisteme kolayca katılabi-
liyorlar. Tüketici için en avantajlı paketin belirlenmesi için
de son birkaç aya ait güncel elektrik fatura bilgisini iletme-
leri yeterli oluyor. Geçiş tamamlandıktan sonra tüketicinin
Zorlu Elektrik ile avantajlı elektrik dönemi başladıEnerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 2013 yılı serbest tüketici limitinde yaptığı değişiklikle birlikte aylık ortalama 150 TL elektrik faturası ödeyen herkes, elektrik tedarikçisini seçebiliyor. Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, piyasadaki bu değişimin yaratacağı etkileri ve beklentileri anlattı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2013 yılı
serbest tüketici limitini 5.000 kWh olarak belirledi.
Daha öncesinde 25.000 kWh olan bu limitin aşağıya
çekilmesi, enerji piyasasında önemli gelişmelerin de haber-
cisi. Serbest tüketici limitinin azaltılması, aylık ortalama 150
TL tutarında fatura ödeyen her bireyin ve her kurumun, ener-
ji tedarikçisini seçebileceği anlamına geliyor.
“Serbest tüketici” statüsünde olan kurum ve kişiler, mev-
cut tarifeler içerisinden kendilerine en uygun olanı seçerek
daha avantajlı fiyatlarla elektrik enerjisi satın alabilecekler.
Bu değişim, Türkiye elektrik piyasasının daha rekabetçi bir
yapıya kavuşacağının da göstergesi sayılabilir.
Zorlu Enerji Grubu’nun elektrik ticareti alanındaki faaliyetle-
rini yürüten Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat, İhracat ve Toptan
Ticaret A.Ş., değişen piyasa koşullarında bireylere ve ku-
rumlara özel hazırladığı farklı tarifelerle, avantajlı elektrik
fırsatını sunuyor.
Elektrik ticareti alanındaki gelişmeleri ve beklentileri, Zor-
lu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak bizlerle paylaştı. 2000’li
yıllardan bu yana gerçekleştirilen mevzuat değişiklikleri-
nin sektörde olumlu bir ivme yarattığını belirten Ak, “Zorlu
Elektrik olarak şu an müşteri portföyümüzde 250’nin üzerin-
de şirket bulunuyor. Sektörel dağılım olarak da portföyümüz
çeşitlilik gösteriyor. Başta otomotiv ve ağır sanayi şirketleri,
organize sanayi bölgeleri, alışveriş merkezleri, hastaneler,
zincir mağazalar ve oteller olmak üzere farklı sektörlerden
pek çok ticarethaneye elektrik satışı yapıyoruz. Pazarlama
faaliyetlerini müşteri odaklı yürütebilmek amacıyla güçlü bir
organizasyon ve bilişim altyapısı oluşturduk. Bu doğrultu-
da, serbest tüketici sayısındaki hızlı artışa yanıt verebilmek
için ikili anlaşmalarla saatlik, dönemlik ve piyasa fiyatlarına
uyarlanmış alternatif fiyatlandırma seçenekleri hazırlıyoruz.
Ayrıca, sanayi ve ticarethaneler için tüketim hacmi ve alış-
kanlıklarına yönelik düşük maliyetli tarife paketleri sunuyo-
ruz” diyor.
Z: Serbest tüketici limitindeki değişimin müşteri portföyü-
nüze etkileri neler olacak?
Serbest tüketici limiti EPDK tarafından Ocak ayında beş bin
kilovatsaate düşürüldü. Bu tutar aylık ortalama 150 liralık
tüketime eşdeğer. Bu değişim, yakın zamanda tüm nihai
kullanıcıların serbest tüketici haline geleceğinin önemli bir
işareti. Limitin düşürülmesiyle birlikte, elektrik tüketimi
daha düşük miktarda olan müşterilerimizde ilk etapta yakla-
şık yüzde 10’luk bir artışın gerçekleşmesini bekliyoruz. Öte
yandan meskenlerde ve belirli bir tüketime sahip ticaret-
hanelerde elektrik ticaretine yönelik “bilgi ve duyarlılığın”
artmasına paralel olarak, müşteri portföyümüzde de artış
olacağını öngörüyoruz.Sinan Ak
“Zorlu Enerji Grubu, kurulu gücünün yüzde 35’ini yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor. Grup 2015 yılında, Türkiye’nin 2023’e kadar jeotermalde ulaşmayı hedeflediği 600 MW kurulu gücün yarısını gerçekleştirmeye talip.”
5958 röportaj
Z: Türkiye’nin enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için yapıl-
ması gereken temel çalışmalar nelerdir?
Mevcut piyasa koşulları iyileşirse özel sektör, enerji ihti-
yacını karşılayabilir. Ülkemizin kurulu gücü son 30 yılda
5 bin MW’tan 2012 yılı sonu itibariyle 57 bin MW’a ulaştı.
Türkiye için öngörülen enerji talebi göz önüne alındığında,
bu rakamın 10 yıl içerisinde 2 kat daha artacağını söylemek
yanlış olmaz. Farklı büyüme senaryoları, Türkiye’nin her yıl,
en az 12 milyar kWh ek enerjiye ve bu enerjiyi karşılayacak
yıllık 5 milyar dolar tutarında yatırıma ihtiyacı olduğunu
gösteriyor. İhtiyaç duyulan bu yatırımların gerçekleşmesiy-
le önümüzdeki yıllarda özel sektörün sorumluluğu artacak.
Özellikle de mevcut piyasa koşulları özel sektörü yatırıma
teşvik edecek nitelikte değil. Ülkemizde yatırımların hız
kazanabilmesi için rekabete dayalı bir yatırım ortamının
yanı sıra öngörülebilir, hesaplanabilir ve şeffaf bir piyasa-
ya ihtiyaç var. Önümüzdeki dönemde enerji arz ihtiyacının
artacağını göz önüne alarak, finansal yatırım süreçlerinde
kredi ve teşvik miktarlarının mutlaka yükselmesi gerekiyor.
2013 yılında liberal bir piyasa yapısının oluşturulacağını ve
bu yolda daha hızlı adımların atılacağını ümit ediyoruz. Ser-
best piyasa koşullarının sağlanması için özelleştirmelerin
hızla tamamlanması gerekiyor. Kamu ve özel sektör işbirliği
serbest ve şeffaf bir enerji piyasası oluşturulması açısından
çok önemli. Devletin bütün yükü ve riski üzerinde taşıyan
büyük oyuncu olması, liberal piyasalar için uygun bir ortam
yaratmıyor.
Z: Bölgesel güç olma vizyonunuz çerçevesinde gerçekleş-
tirdiğiniz çalışmalar nelerdir?
Yurt dışı yatırımlarımızın proje süreçleri geçtiğimiz yıl itiba-
rıyla hız kazandı. İsrail’de Ashkelon bölgesinde, ortaklığımı-
zın bulunduğu 800 MW kapasiteli Dorad Doğal Gaz Çevrim
Santrali’ni 2013 yılı sonunda tamamlamak için çalışmaları-
mızı sürdürüyoruz. İsrail’de ortağı olduğumuz, toplam kuru-
lu güçleri 175 MW olan Ashdod ve Ramat Negev santralleri-
nin inşaat çalışmalarına da başladık. İsrail’de bulunan 100
MW’lık Solad projemizin finansman süreci ise devam ediyor.
Pakistan’da ise 56,4 MW kurulu güce sahip olacak rüzgar
santrali projemizin 6,4 MW’lık ilk fazı halihazırda üretimde.
2012 yılında ikinci faz çalışmalarına başladığımız ve 28 tür-
binin kurulumu tamamlanan santralimizi bu yıl devreye ala-
cağız. Santralin kurulu gücünü uzun vadede 300 MW’a yük-
seltmeyi planlıyoruz. 2015 yılına kadar yurt içi ve yurt dışı
yatırımlarımızla 1500 MW’ın üzerinde kurulu güce ulaşmayı
hedefliyoruz. Elektrik üretimiyle birlikte, elektrik, buhar ve
doğal gaz satışı, santral kurulumu ve bakımı, enerji tesisle-
rinin işletilmesi ve doğal gaz dağıtımı hizmetleri sunan orga-
nizasyon yapımızla örnek bir kurumuz. Enerji üretimi zinciri-
nin her halkasında faaliyet gösteriyoruz. Çevreden kaliteye,
çalışan sağlığından toplumsal sorunlara kadar pek çok alan-
da bu söylemin sorumluluğunda kurumsal bir vatandaş bi-
linciyle hareket ediyoruz. Bu doğrultuda Türkiye’de öncü,
dünyada da bölgesel bir güç olma vizyonuyla çalışmalarımı-
zı sürdürüyoruz.
“Elektriği indirimli olarak dilediğiniz tedarikçiden satın almanız artık mümkün. Serbest tüketici limitlerinin aşağıya çekilmesiyle birlikte meskenler, yüzde 15’e varan oranda fiyat avantajına sahip olabiliyor.”
hayatında değişen tek şey faturanın geldiği ve ödeneceği
nokta ile tabii ki ödeyeceği tutar oluyor. Sisteme dahil ol-
mak için tüketicinin sayacında ya da diğer teknik ekipmanın-
da herhangi bir değişiklik yapması gerekmiyor.
Z: Serbest tüketici olmanın avantajları nelerdir?
Özetle; elektriği indirimli olarak dilediğiniz tedarikçiden
satın almanız artık mümkün. Serbest tüketici limitlerinin
aşağıya çekilmesiyle birlikte meskenler, yüzde 15’e varan
oranda fiyat avantajına sahip olabiliyor. Tüketicilerin, ra-
kamları manipüle ederek, sistemin öngörmeyeceği indirim
oranlarını vaat eden şirketlere dikkat etmeleri gerekir. Bu
tür şirketlerin piyasada uzun soluklu olmaları da pek müm-
kün değil. Dolayısıyla mağdur olunmaması için güvenilir,
kurumsal şirketlerden elektrik ihtiyacının karşılanması daha
doğru olacaktır.
Z: Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat, İhracat ve Toptan Tic.
A.Ş.’nin sunduğu tarifeler hakkında bilgi alabilir miyiz?
Zorlu Elektrik olarak yakın zamanda, tüketim hacmi ve alış-
kanlıklarına göre hem meskenlere hem de sanayi ve tica-
rethanelere çeşitli tarifeler sunmayı planlıyoruz. Tarifeleri
oluştururken özellikle tüketicilerin enerji kullanım profille-
rini göz önüne alarak, maliyeti minimize edecek çözümler
sunmaya özen gösteriyoruz. İsteğe bağlı olarak paketlerin,
kullanım alışkanlıklarına göre otomatik olarak değişebilme-
sini öngörüyoruz. Önümüzdeki günlerde ise sistem altyapı-
sının tamamlanmasına paralel olarak yeni uygulamalarımızı
tüketicilerin değerlendirmesine sunacağız.
Z: Bir yandan enerji kaynakları azalırken diğer yandan ta-
lep artıyor. Bu konuda Zorlu Enerji Grubu’nun stratejisinin
detaylarını paylaşabilir misiniz?
Küresel enerji trendlerine baktığımızda, enerji talebinin ve
karbonmonoksit emisyonlarının artışının yükselerek devam
etmesi bekleniyor. Yapılan tahminlere göre, Avrupa’da bu-
lunan enerji tesisleri eski performanslarını gösteremeyecek.
Bunun sonucunda, Avrupa’da 2020 yılına kadar yıllık yak-
laşık 25 GW’lık muazzam bir ek üretim kapasitesi ihtiyacı
doğacak. Çin, Hindistan ve gelişmekte olan ülkelerin ener-
jiye olan ihtiyacının her geçen gün artmasıyla birlikte, fosil
yakıtlar dünyada ana enerji kaynağı olarak kullanılmaya
devam edecek ve bunun yanı sıra, yenilenebilir enerji yatı-
rımlarında da artış gerçekleşecek. Gelecek dönemde küresel
enerji piyasasında göreceğimiz önemli unsurlardan biri de
enerji piyasalarının dinamiklerinin giderek gelişen ülkeler
tarafından belirlenecek olması. Türkiye, dünyada 2002 yılın-
dan bu yana elektrik ve doğal gazda Çin’den sonra en fazla
talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomiye sahip. Zorlu
Enerji Grubu olarak biz de ülkemizde olduğu gibi tüm dün-
yada artan enerji talebinin yerli ve yenilenebilir kaynakların
kullanılmasıyla karşılanmasından yanayız. Bugün olduğu
gibi önümüzdeki dönemlerde de yurt içinde yerli kömür ile
güneş, rüzgar, hidro ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynak-
lara ağırlık vermeyi planlıyoruz.
Z: Zorlu Enerji Grubu’nun kurulu gücünün yaklaşık yüzde
35’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Yenilene-
bilir enerjinin yüksek maliyet sorununa rağmen yatırımla-
rınızı bu alanda yoğunlaştırmanızı genel hatlarıyla değer-
lendirebilir misiniz?
Jeotermal enerji alanında yürüttüğümüz çalışmalarımızın
yanı sıra rüzgar ve su kaynaklarından enerji üretme alanın-
daki yatırımlarımız da hızla sürüyor. Türkiye’nin en büyük
rüzgar santrallerinden biri olan Gökçedağ Rüzgar Santrali’ni
2010 yılında üretime aldık. 135 MW kurulu güce sahip Gök-
çedağ Rüzgar Santrali dışında aynı bölgede toplam güçleri
110 MW olacak iki rüzgar santralinin daha lisansına sahibiz.
Aynı zamanda 2008 yılında ADÜAŞ ihalesi ile 30 yıllığına iş-
letme hakkını aldığımız 7 adet hidroelektrik santralimiz bu-
lunuyor. Bu yıl yenilenebilir yatırım stratejimiz kapsamında,
çalışmalarımızı Dalaman Çayı üzerindeki 124 MW’lık Sami
Soydam Hidroelektrik Santrali projesi ve Harşit Çayı üzerin-
de planlanan 30 MW gücündeki Tirebolu Hidroelektrik Sant-
rali projesine yoğunlaştırdık. Hedefimiz; önümüzdeki 3 yıl
içinde jeotermal, hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerjisi pro-
jelerine 1 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirerek, yenilene-
bilir enerji potansiyelimizi daha da artırmak. Ülke olarak en
çok ithal ettiğimiz ürünlerin başında enerji geliyor. Enerjide
dışa bağımlılığın azaltılmasında kaynak çeşitliliğinin artırıl-
masının önemli bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu bakış açı-
sıyla, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanarak,
katma değer yaratan, istihdamı destekleyen ve her yönüyle
sürdürülebilirliğe katkı sağlayan yatırımlar gerçekleştirme-
yi hedefliyoruz. Sürdürülebilir enerji kaynaklarıyla üretimin
büyük ölçekte gerçekleşebilmesi için ilk olarak sağlam bir
finansal altyapı ve sınırları belirlenmiş düzenleyici bir uygu-
lama ortamı gerekiyor.
Zorlu Enerji Grubu’nun yurt içinde üretimde olan santrallerinin
toplam kurulu gücü 756 MW. Toplam kurulu gücün içerisinde-
ki yenilenebilir enerji üretim kapasitesi ise 2012 yılı itibarıy-
la 262,6 MW. Zorlu Enerji Grubu, kurulu gücünün yüzde 35’ini
yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor. 2015 yılına kadar ağırlıklı
olarak jeotermal, rüzgar ve hidroelektrik yatırımlarıyla bu oranı
artırmayı hedefliyor. Grup 2015 yılında, Türkiye’nin 2023’e kadar
jeotermalde ulaşmayı hedeflediği 600 MW kurulu gücün yarısını
gerçekleştirmeye talip.
• 5 Doğal Gaz Santrali: Ankara, Yalova, Bursa, Lüleburgaz ve Kayseri
• 7 HES: Tokat, Eskişehir, Kars, Rize, Erzurum, Tunceli, Erzincan
• 1 RES: Osmaniye
• 1 Jeotermal: Denizli
Zorlu Enerji Grubu’nun mevcut yurt içi yatırımları
Kumaş sektörünü dünya modasının önemli firmalarıyla
bir araya getiren, Türkiye’nin Kumaş ve Aksesuvarları
Fuarı Texbridge, 13-15 Mart tarihleri arasında 4. kez
CNR Expo’da gerçekleşti. Zorlu Tekstil, kadın dış giyimine
yönelik olarak üretilen gupür, brode, dokuma ve raşel örme
kumaşlarının yanı sıra baskılı kumaşlarıyla fuara katıldı. CNR
Holding kuruluşlarından İstanbul Fuarcılık A.Ş. tarafından,
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) işbirliğinde dü-
zenlenen Texbridge, sunduğu içerikle dünya modasına yön
verenlerin buluşma yeri oldu. Yurt dışından firmaların stand
açarak potansiyel alıcılar ile buluştuğu Texbridge, özellikle
bölge ve Ortadoğulu yeni alıcılarla buluşma noktası sağlıyor.
Yılda iki kez düzenlenen fuarın, mart ayı içerisindeki katılım-
cı ülkeleri arasında; ABD, Rusya, Kanada, Almanya, İngilte-
re, Fransa, İtalya, Avusturya, Danimarka, Hollanda, Belçika,
İspanya, Portekiz, Finlandiya, İsveç, İsviçre, Bulgaristan,
Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Sırbistan, Moldova, Romanya,
Polonya, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Ukrayna, Türkmenistan,
Fas, Libya, Mısır, Tunus, Nijerya, İran, Irak, BAE, Suudi Ara-
bistan, Lübnan, İsrail ve Ürdün yer aldı.
Avrupa ve yurt içinden ünlü isimlerin katıldığı trend seminer-
lerine de ev sahipliği yapan fuarda, 2014 yılının trendleri ve
sektörle ilgili bilgilerin paylaşıldığı seminerler de düzenlen-
di. Seminerlere, Avrupa’dan Inkrit Berbee, Carola Seybold,
Linas Lasiauskas da katıldı.
Fuarın ilk semineri Yalçın Ayaydın, Osman Benzeş ve Bahar
Korçan tarafından verildi. Dünyanın dört bir yanından sek-
tör profesyonellerini ağırlayan Texbridge’de, kurulan özel
bölümlerde en yeni ürünleri görmek ve yaratıcı fikirlerle
buluşmak mümkün. Dünyaca ünlü dizayn stüdyoları, tasa-
rımcılar ve trend butikler “DesignLab’’te, denim firmaları-
nın son çıkan ürünleri “DenimZone’’da, modada yeni sezon
trendlerine yönelik uygun kumaş ve aksesuarlar ise “Trend
Alanı”nda ziyaretçilerle buluşuyor.
Zorlu Tekstil, Texbridge’de...Zorlu Tekstil, 13-15 Mart 2013 tarihleri arasında 4. kez CNR Expo’da gerçekleşen Texbridge’de, kadın dış giyimine yönelik olarak üretilen güpür, brode, dokuma ve raşel örme kumaşlarının yanı sıra baskılı kumaşlarıyla da yerini aldı.
60 haber 61
63haber
Sosyal medya, modern dünyanın vazgeçilmezleri arasın-
da yerini aldı. Bu dünyanın yıldızı ise hiç kuşku yok ki
yaklaşık 1 milyar kullanıcıya ulaşan Facebook. Diğer bir
deyişle dünyamızda her 7 kişiden biri Facebook kullanıyor.
Türkiye açısından da durum farklı değil. 35 milyona yaklaşan
Türk kullanıcı sayısıyla, ülkemizde her iki kişiden birinin Face-
book kullanıcısı olduğunu söylemek mümkün. Hem dünyanın
hem de Türkiye’nin gözü kulağı Facebook’ta olunca, markala-
rın da iletişim ve pazarlama açısından bu dünyadan uzak kal-
mamaları yaşamsal önem taşıyor. Sosyal medya dünyasında
aktif ve başarılı olan markalar, tüketiciyle birebir iletişim ve in-
teraktif bir platformda buluşma şansını da yakalıyorlar. Zorlu
Tekstil Grubu’nun amiral markası TAÇ, sosyal medya kullanı-
mında örnek bir model oluşturuyor. Mart ayı içerisinde 125 bin
kişiye ulaşan Taç Facebook Ailesi, her geçen gün büyümesini
sürdürerek daha geniş kitlelere ulaşmaya devam ediyor. Yak-
laşık bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde 125 bin kişilik hayran
kitlesine ulaşan TAÇ Facebook sayfası, sayfada sunulan içerik,
kampanya ve geliştirilen uygulamalarla tüketicilerin beğenisi-
ni topluyor.
TAÇ, Facebook’ta açtığı sosyal medyanın ilk ve tek sanal
düğün salonunda çiftleri keramete erdirdi. Facebook’ta
çılgın düğünler TAÇ Düğün Salonu’nda gerçekleştirildi.
TAÇ’ın Facebook sayfasında takipçilerine sunduğu “Düğün Sa-
lonu” uygulaması büyük ilgi gördü. Uygulamanın tanıtılması-
nın ardından ilk günden itibaren tüm düğün günleri ve saatleri
rezerve edildi. Çiftlerin yoğun ilgisi karşısında yeni gün ve sa-
atler uygulamaya eklendi. TAÇ Düğün Salonu uygulamasıyla,
takipçiler evlenme teklifi gerçekleştirecekleri gelin ve damat
adaylarını seçerek düğün gününü ve saatini belirlediler. Seç-
tikleri gün ve saate özel davetiyelerini arkadaşlarıyla ve tanı-
dıklarıyla paylaştılar. Düğün günü gelip çattığında uygulama-
ya girerek sanal piyanist şantör eşliğinde şarkılarla coştular.
Eğlenceli bir düğün deneyimi yaşadılar. Uygulamanın katılım-
cıları arasında yapılan çekiliş sonucunda 10 kişiye TAÇ Evlilik
Seti hediye etti.
62
TAÇ ailesi 125 bin kişiye ulaştıZorlu Tekstil Grubu’nun, tüketiciyle birebir iletişim kurma vizyonuyla yaklaşık bir yıl önce hayata geçirdiği TAÇ Facebook sayfası, henüz birinci yılında yaklaşık 125 bin kişilik bir aile haline geldi.
Facebook’ta keramet vardır!TAÇ, Facebook’un ilk ve tek düğün salonuyla çiftlerin mutluluğuna mutluluk kattı. Sanal dünyanın yıldızı Facebook’ta gerçekleştirilen uygulamayla çiftleri sanal olarak evlendiren TAÇ, uygulamanın katılımcıları arasında yapılan çekiliş sonucunda 10 kişiye TAÇ Evlilik Seti hediye etti.
TAÇ’ın birbirinden renkli ve ışıltılı desenlerde tasarladığı
perdeler, evinizin ruhunu yansıtıyor, güzelliğine estetik
ve zarafet katıyor. TAÇ’ın yeni koleksiyonunda yer alan
perdelerde; jakar, saten, brode, şantuk, aplik gupür, organze
ve baskılı kumaşlar sıklıkla karşımıza çıkıyor.
Doğanın tüm renklerini barındıran yeni sezon nevresimler şimdi
yatağınıza seriliyor. Bu renklerin enerjisine sarınarak ve güne
tazelenerek başlamak mümkün hale geliyor. TAÇ’ın yeni ko-
leksiyonunda yer alan nevresimlerin taptaze bahar motifleri
uykularınızda size eşlik ediyor. Jakar, saten, percale, ranforce
gibi farklı kumaş türlerinden nevresim çeşitleri koleksiyonda
yer alıyor.
Evlilik hazırlığı yaparken aradığınız her şeyin en güzeli TAÇ
Koleksiyonları’nda… Jakar ve saten dokularıyla şıklık ve za-
rafeti bir arada sunan evlilik setleri TAÇ’ta… Fonksiyonel ve
kullanışlı yatak örtüleri; krem, ekru, pudra, sarı, yeşil ve oranj
renklerinin yanı sıra floral desenler içeriyor. Her zevke uygun
rahat ve kullanışlı tasarımlar, yatak odalarının havasını değiş-
tirecek güzellikler, en doğal doku ve kumaşlar TAÇ’ın yeni ko-
leksiyonunda hayat buluyor.
haber64 65
TAÇ, baharın ışıltısını evlere taşıyorTAÇ’ın yeni koleksiyonunda perdeden nevresime, yatak örtüsünden pikeye ve banyo ürünlerinden lisanslı ürünlere kadar pek çok çeşidi bir arada bulmak mümkün.
Evlilik hazırlığı için aranılan tüm ürünler de TAÇ’ın yeni koleksiyonundabir arada yer alıyor.
haber66 67
Zorlu Enerji Grubu’na Avrupa Komisyonu’ndan ödül Zorlu Enerji Grubu, “Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen “Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü Türkiye Yarışması’nın “Liderlik” kategorisinde, üçüncülük ödülünün sahibi oldu.
Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen “Avru-
pa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü Türkiye
Yarışması”na, TOÇEV (Tüvana Okuma İstekli Çocuk
Vakfı) işbirliğiyle hayata geçirilen “Enerji Draması” projesiy-
le katılan Zorlu Enerji Grubu, 50 şirket ve 62 proje arasından
öne çıkmayı başardı.
Zorlu Enerji Grubu adına, Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İş-
ler Başkanı Ege Erkoçak’ın elinden üçüncülük ödülünü alan,
Zorlu Enerji Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Şebnem Erver-
di, “Zorlu Enerji Grubu olarak, sosyal sorumluluk projeleri-
mizi, çocuklarımızın enerji konusunda bilinçlenmesini hedef-
leyerek geliştiriyoruz. 2010 yılında başladığımız ve 2,5 yılda
ülkenin dört bir yanında 75 bin çocuğa ulaştığımız ‘Enerjimiz
Çocuklar İçin’ sosyal sorumluluk projesi ile çocuklarımıza
enerji kaynakları, üretimi ve nerelerde kullanıldığı hakkında
bilgi ve deneyimlerimizi aktarmayı hedefledik. Çocukların
‘enerji’ konusundaki mevcut bilgi birikimlerini ve bakış açıla-
rını fokus gruplarla yaptığımız çalışmalarla tanımladık. Elde
edilen verilerden yola çıkarak, soyut bir kavram olan ener-
jiyi, çocukların kafasında somut bir dünyaya dönüştürebile-
cek bir yöntem ve görsel bir dünya geliştirdik. Bu kapsamda,
TOÇEV ile yaptığımız işbirliği ile Türkiye’nin enerji konulu ilk
dramasını hayata geçirdik. Bu noktada, TOÇEV’in güçlü bilgi
birikimi ve deneyimli personeli, somut sonuçlara ulaşmamızı
kolaylaştırdı. Türkiye’de bir enerji şirketi tarafından yürü-
tülen ulusal ölçekteki ilk enerji eğitim projesi ile 6 ayda 60
okulda gerçekleşen 247 etkinlikte tam 15.170 çocukla buluş-
tuk” dedi.
Türkiye’nin ilk “enerji konulu draması”
Zorlu Enerji Grubu, çevresine ve yaşadığı dünyaya duyar-
lı nesillerin yetişmesine katkıda bulunmak için başlattığı
“Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi kapsamında, TOÇEV (Tüva-
na Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı) ile birlikte Türkiye’nin
ilk enerji konulu dramasını tasarladı. Enerji draması ile ço-
cuklar, temiz enerjinin gerekliliğini anlatarak onları enerjinin
hareketli ve keyifli dünyasında yolculuğa çıkıyor. Zorlu Enerji
Grubu’nun faaliyet gösterdiği illerdeki çocuklarla buluşan
drama şimdiye kadar; Rize, Erzurum, Erzincan, İstanbul,
Gaziantep, Osmaniye, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kayseri,
Ankara, Eskişehir, Denizli, Bursa ve Yalova’da çocuklarla
buluştu. Çevre ve iletişim uzmanları ile pedagogların danış-
manlığında hazırlanan oyunu deneyimli tiyatro sanatçısı Ha-
kan Bilgin kurguladı. Adını doğal yaşamın renklerinden alan
iki karakter Mavi ve Yeşil, çocuklara enerji kaynaklarını, fosil
yakıtların dünyamızın geleceği için önemini, temiz enerji kay-
naklarıyla elektrik üretimini ve enerjinin tasarruflu kullanı-
mını anlattı. Oyunun interaktif kurgusu sayesinde çocuklar,
bir yandan eğlenirlerken, diğer yandan enerji kaynakları ve
sürdürülebilir enerjinin önemi hakkında bilgilendiler.
Avrupa Komisyonu tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen İşbirlik-leri, İnovasyon ve Etki için Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Ödül Programı, CSR Europe ve Business in the Community liderliğinde, 28 Ulusal KSS kurumundan oluşan bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. Avrupa’nın önde gelen KSS kuruluşların-dan oluşan bu konsorsiyum, Türkiye’den, Türkiye Kurumsal Sos-yal Sorumluluk Derneği tarafından temsil ediliyor.
Avrupa KSS Ödül Programı’nın genel amacı, Avrupa’daki çok paydaşlı KSS işbirliklerinin gündeme gelmesi ve iyi örnek uygu-lamalarının paylaşılması. Avrupa KSS Ödül Programı özellikle bir şirket ve en az ticari olmayan bir paydaş arasında kurulan başarılı işbirliklerine odaklanıyor. Resmi ya da karmaşık bir yapıda olma özelliği aranmayan işbirliklerinin, bu alandaki yeni ve gelişen yaklaşımlara örnek olması açısından, son 5 yılda hayata geçiril-miş olması bekleniyor.
İnovasyon, Etkin Yönetim, Liderlik, Kaynaklar, İletişim, Sosyal ve Kurumsal Faydalar kategorilerinde düzenlenen Ödül Programı’nın büyük şirket ve KOBİ dalındaki Türkiye birincisi olan projeler, 25 Haziran 2013 tarihinde Brüksel’de yapılacak olan Avrupa Kurum-sal Sosyal Sorumluluk Ödül Töreni’nde ülkemizi temsil edecek.
Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Ödül Programı
Ekonomik elektrik fırsatı Nisan ayında gerçekleştirilen ICCI 2013 Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’na katılan Zorlu Enerji Grubu, elektrik tüketicileri ve sektör temsilcileri ile bir araya geldi. Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, fuarda enerji sektörü hakkında değerlendirmelerde bulunurken, elektrik ticareti alanında son dönemde yaşanan gelişmeler hakkında bilgi verdi.
Enerji sektöründe söz sahibi kurumları, 19 yıldır bir
araya getiren ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı
ve Konferansı, 24 – 26 Nisan 2013 tarihleri arasında
İstanbul’da düzenlendi. Fuarda, enerji sektörünü değerlen-
diren Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, Türkiye’nin dün-
yada 2002 yılından bu yana elektrik ve doğal gazda Çin’den
sonra en fazla talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomi
olduğunu söyledi.
Zorlu Enerji Grubu’nun yurt içindeki toplam 756 MW’lık ku-
rulu gücücünün, yüzde 35’inin yenilenebilir kaynaklardan
üretildiğini ifade eden Ak “2015 yılında Türkiye’nin 2023’e
kadar jeotermalde ulaşmayı hedeflediği 600 MW kurulu gü-
cün yarısını gerçekleştirmeye talibiz” dedi.
Avantajlar artıyor
Ak, fuarda, Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Elektrik
Enerjisi İthalat, İhracat ve Toptan Ticaret A.Ş.’nin elektrik
ticareti alanındaki faaliyetleri ile serbest tüketicilere sağla-
dığı avantajlar hakkında da bilgiler verdi. 2000’li yıllardan
bu yana gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerinin sektö-
re ivme kazandırdığını belirten Ak,“Serbest tüketici limiti
EPDK tarafından ocak ayında 25 bin kWh’ten 5 bin kWh’e
düşürüldü. Bu değişiklikle birlikte aylık ortalama 150 TL
elektrik faturası ödeyen herkes, istediği elektrik tedarikçi-
sinden elektriğini satın alabilme hakkına sahip oldu. Böyle-
ce meskenler, yüzde 15’e varan oranda fiyat avantajından
yararlanabiliyor” dedi.
Rekabetçi yapı güçlenecek
Bu olumlu gelişmelerin Türkiye elektrik piyasasını daha
liberal ve rekabetçi bir yapıya kavuşturacağını ifade eden
Ak, “Zorlu Enerji Grubu’nun elektrik ticareti alanındaki fa-
aliyetlerini yürüten şirketi Zorlu Elektrik, değişen piyasa
koşullarında bireylere ve kurumlara özel olarak hazırladığı
farklı tarifelerle, avantajlı ve ekonomik elektrik satın alabil-
me fırsatını sunuyor” açıklamasında bulundu.
Müşteri odaklı yaklaşım
Zorlu Elektrik’in müşteri portföyünde nisan ayı itibarıyla
200’ün üzerinde kurum bulunduğunu ifade eden Ak, “Başta
otomotiv ve ağır sanayi şirketleri, organize sanayi bölgele-
ri, alışveriş merkezleri, hastaneler, zincir mağazalar ve otel-
ler olmak üzere farklı sektörlerden pek çok ticarethaneye
elektrik satışı gerçekleştiriyoruz” diyerek geniş bir yelpaze-
de hizmet verildiğini söyledi.
İlk hedef 10 bin konut
Zorlu Elektrik olarak, pazarlama faaliyetlerini müşteri odak-
lı bir şekilde yürüttüklerini ve ilk etapta 10 bin meskene
ulaşmayı hedeflediklerini ifade eden Ak, “Tarifeleri oluştu-
rurken özellikle tüketicilerin enerji kullanım profillerini göz
önüne alıyor, maliyeti düşürecek çözümler sunmaya özen
gösteriyoruz. İsteğe bağlı olarak paketlerin, kullanım alış-
kanlıklarına göre otomatik olarak değişebilmesini öngörü-
yoruz” dedi.
6968 haber
AVM’lere avantajlı elektrikZorlu Enerji Grubu bünyesinde elektrik ticareti alanındaki faaliyetleri yürüten Zorlu Elektrik, 5. AVM Yatırımları Fuarı’nda elektrik ticareti faaliyetleri ve serbest tüketicilere sağladığı avantajlar hakkında bilgi verdi.
Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda 6–7 Mart 2013 ta-
rihleri arasında düzenlenen 5. AVM Yatırımları Fuarı’na
(AYD) katılan Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat, İhracat ve
Toptan Ticaret A.Ş., serbest elektrik tüketicilerine sağlanan
avantajlar hakkında ziyaretçilere bilgi verdi. AVM sektörünün
bugünü ve geleceğinin tüm yönleriyle sektör profesyonelleri
tarafından ele alındığı fuarda, yurt içinden ve yurt dışından
500’den fazla üst düzey katılımcı bir araya geldi. Türk pera-
kende sektörünün prestijli marka ve yöneticilerini buluşturan
fuarda, Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, serbest tüketici-
lerin enerji kaynağı temininde artık çok önemli avantajlar elde
edebildiğini belirterek elektrik ticareti alanında gerçekleştiri-
len çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Serbest Tüketici kapsamı genişledi
Sinan Ak, “2000’li yılların başından itibaren yapılan mevzuat
değişiklikleriyle birlikte bulunduğumuz noktada elektrik ticareti
alanında sektörde olumlu yönde bir ivme gözlemliyoruz. En son
ocak ayında EPDK tarafından belirlenen yıllık Serbest Tüketici
limitinin 5.000 kWh’e düşmesiyle birlikte, aylık ortalama 150
TL’lik fatura tutarına sahip bireyler ‘Serbest Tüketici’ kapsamına
alındı” dedi.
Zorlu Enerji Grubu’nun elektrik ticareti alanında da faaliyetleri-
ni aktif olarak sürdürdüğünü vurgulayan Ak, “Grubumuz bün-
yesinde yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettiğimiz elektrik
enerjisinin satışını sağlamak ve bu yöndeki pazarlama faaliyet-
lerini müşteri odaklı bir şekilde yürütebilmek amacıyla güçlü
bir organizasyon ve bilişim altyapısı oluşturduk. Bu doğrultu-
da, serbest tüketici sayısındaki hızlı artışa yanıt verebilmek için
ikili anlaşmalarla saatlik, dönemlik ve piyasa fiyatlarına uyar-
lanmış alternatif fiyatlandırma seçenekleri sunuyoruz. Ayrıca,
sanayi ve ticarethaneler için tüketim hacmi ve alışkanlıklarına
yönelik düşük maliyetli tarife paketleri hazırlıyoruz” dedi.
Türkiye’de büyük bir artış gösteren alışveriş merkezlerinin
elektrik ticareti açısından önemli bir hedef kitle oluşturduğu-
nu söyleyen Ak, Zorlu Elektrik’in, yüksek elektrik giderlerine
sahip AVM’lere yönelik avantajlı hizmetler geliştirdiğinin de
altını çizdi.
Euromoney’den Zorlu Enerji’ye ödülZorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş’nin İsrail’deki Ashdod ve Ramat Negev doğal gaz santrallerinin finansmanı için imza attığı kredi anlaşması, Euromoney’den “Yılın Anlaşması” ödülünü aldı.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş’nin yüzde 42,15 oranında
ortak olduğu İsrail’de faaliyet gösteren 55 MW elektrik
ve 40 ton/saat buhar üretim kapasitesine sahip Ashdod
ile 120 MW elektrik ve 70 ton/saat buhar üretim kapasiteli Ra-
mat Negev doğal gaz santral projelerinin finansmanı için imza
attığı kredi anlaşması, Avrupa’da “Yılın Anlaşması” ödülünü
aldı.
1,1 milyar İsrail Şekeli (yaklaşık 530 milyon TL) tutarındaki kre-
di anlaşmasının kapsamı Ashdod için 170 milyon TL ve Ramat
Negev için 360 milyon TL’den oluşuyor. Finans dünyasının en
prestijli yayınlarından Euromoney Group’a bağlı Project Finan-
ce Dergisi tarafından 13 Şubat’ta Londra’da düzenlenen ödül
törenine katılan Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak; “Yurt
dışındaki yatırımlarımızla imza attığımız başarılı işlerin, ulus-
lararası saygınlıktaki Project Finance Dergisi tarafından ödü-
le layık görülmesi bizim için büyük bir gurur kaynağı... Proje
finansmanı 2012 Ağustos ayında tamamlanan bu yatırımları-
mız, İsrail’de özel sektör tarafından yapılan ilk kojenerasyon
santralleri olacak. Toplam kurulu güçleri 175 MW olan Ashdod
ve Ramat Negev santrallerinin inşaat çalışmalarını 2014 yılı-
nın ikinci yarısında tamamlamayı hedefliyoruz. Ashkelon böl-
gesinde, ortağı olduğumuz 800 MW kapasiteli Dorad Doğal
Gaz Çevrim Santrali’ni bu yıl tamamlamak için çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. İsrail’de enerji pazarının en önemli oyuncula-
rındanız, önümüzdeki dönemde ilave yatırımlarla bu bölgede
büyümeyi planlıyoruz. Her geçen gün önemi artan enerji sek-
töründeki fırsatları değerlendirerek, bölgesel güç olma yolun-
daki hedefimize daha fazla yaklaşıyoruz” dedi. Project Finan-
ce Dergisi’nin 14 yıldır dağıttığı “Project Finance Ödülleri”nde
şirketler endüstriyel projelerin finansmanı; inovasyon, en iyi
uygulama, çözüm kabiliyeti ve sürdürülebilirlik kriterleri kap-
samında değerlendiriliyor.
7170 haber
Enerji sektörüne 20 yıldır hizmet veren Zorlu Enerji şir-
ketlerinden GAZDAŞ’ın bilgi birikimi, uzmanlığı ve de-
neyimi Kilis’in havasını değiştirmek için seferber oldu.
Bugüne kadar Trakya Bölgesinde 153 bin, Gaziantep’te de
124 bin aboneye doğal gaz dağıtımı yapan GAZDAŞ, nisan ayı
itibariyle Kilislilere de hizmet vermeye başladı.
2011 yılında tamamlanan doğal gaz alt yapı çalışmalarında
13,5 km çelik hat ve 163 km polietilen hat çekilirken 850 adet
servis kutusu montajı gerçekleştirildi. 1 Nisan 2013 tarihinde
ise geleneksel “Doğal Gaz Yakma Töreni” ile Kilis, doğal gaz
ile buluşmuş oldu. Kilis Valisi Süleyman Tapsız, AK Parti Kilis
Milletvekilleri Ahmet Salih Dal ve Fuat Karakuş, Kilis Bele-
diye Başkanı Av. M. Abdi Bulut, GAZDAŞ Genel Müdürü Fuat
Celepci ve Kilis halkı törene katıldı.
Törende bir konuşma yapan Celepci; Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın açıkladığı rapora göre hava kirliliğinin Kilis’te
birinci öncelikli çevre sorunu olduğunu belirtirken aynı za-
manda Kilislilere umut dolu mesajlar da verdi. Celepci; “Hem
çevremiz, hem sağlığımız hem de çocuklarımızın geleceği
için ideal bir enerji kaynağı olan doğal gaz kullanımını yay-
gınlaştırarak, hep birlikte bu sorunu aşabiliriz. Temizleme ya
da depolama derdi olmayan ve son derece pratik olan do-
ğal gaz ısınmanın yanı sıra mutfakta ve banyoda da kullanı-
labiliyor, bu yönüyle aynı zamanda çok da ekonomik” dedi.
Celepci, alt yapı çalışmaları sırasında, verdikleri destekten
ötürü Kilis Valisi Süleyman Tapsız’a ve Belediye Başkanı Av.
M. Abdi Bulut’a, gösterdikleri sabır ve hoşgörü için de Kilis
halkına teşekkür etti.
Her geçen gün büyümeye devam eden GAZDAŞ, Kilis’teki alt
yapı çalışmaları için 13 milyon TL civarında yatırım gerçekleş-
tirmiş bulunuyor. GAZDAŞ Gaziantep Bölge Müdürü Muzaffer
Yalçın tarafından verilen bilgilere göre; Kilis’te 994 binada
toplam 2.202 ön abone başvurusu alınırken, binalara hızlı
bir şekilde hizmet götürülmeye de devam ediliyor. İç tesisat
firmalarına yetki verirken de çok hassas davranan GAZDAŞ,
yetki verdiği firmaların yapacakları tüm projelerde teknik
şartnameye uymalarını ve uygun olmayan hiçbir malzemeyi
kullanmamalarını şart koşuyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 2005 yılı Ağustos
ayında gerçekleştirdiği ihaleyi kazanarak Trakya’daki üç
il başta olmak üzere 17 farklı yerleşim birimi ve Gaziantep
bölgesinde “Gaziantep, Nizip ve Kilis” şehirlerinin doğal gaz
dağıtım faaliyetlerini yürütme hakkını kazanan Zorlu Enerji
Grubu, Kilis ile önemli bir adım daha atmış oldu. Söz konusu
yerleşim birimlerinde 2005 yılından itibaren 30 yıl süreyle
doğal gaz dağıtım hakkını elinde bulunduran Zorlu Enerji Gru-
bu; Gaziantep bölgesinde 25 Ocak 2006 tarihinde lisansını
aldığı GAZDAŞ ile altyapı çalışmalarını başlamıştı. Bölge’de
önemli yatırımlara imza atan GAZDAŞ, Gaziantep’ten sonra
Kilis’te de abonelerden yoğun ilgi görüyor. Doğal gazın kon-
forunu ve rahatlığını yaşamak isteyen Kilisliler doğal gazın
şehri daha temiz ve ferah bir havaya kavuşturacak olmasın-
dan da oldukça memnun olduklarını belirtiyorlar.
Büyümesini hızla sürdüren GAZDAŞ, sadece gaz dağıtımı de-
ğil sorumlu olduğu bölgede doğal gaz ihbarlarına acil müda-
hale, kazı ihbarlarına refakat, doğal gaz şebeke enstrüman-
larının belirli periyotlarla kontrolü, kaçak tarama ve bakım
onarım faaliyetlerinde de bulunuyor. Tüm bu hizmetlerden
yararlanmaya başlayan Kilis halkı, bir yandan doğal gazın
sağladığı rahatlığı yaşarken aynı zamanda güvenli, ekonomik
ve hepsinden önemlisi çevreci bir yakıta kavuşmuş oluyor.
Kilis, hava kirliliğine dur diyor GAZDAŞ’ın doğal gaz dağıtımına başladığı Kilis, temiz havaya kavuşuyor. Nisan ayı itibarıyla Kilis’in 55 mahallesi, dünyanın tüm diğer modern şehirleri gibi doğal gazın konfor ve faydalarından yararlanmaya başladı.
Sürdürülebilirlik alanında enerji sektöründe bir ilkZorlu Enerji Grubu, sürdürülebilirlik performansını aktardığı, enerji ve sürdürülebilirlik yönetimine bakış açısını, gelecek planlarını ve hedeflerini yansıtan, sektörünün ilk GRI A seviyesindeki “Sürdürülebilirlik Raporu”nu yayımladı.
Zorlu Enerji Grubu, enerji sektöründe GRI A seviyesinde
hazırlanan ilk “Sürdürülebilirlik Raporu”nu yayımladı.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak “Zorlu Enerji Grubu
olarak stratejik önceliğimiz her alanda sürdürülebilirlik… Bu
doğrultuda, yerli ve yenilenebilir kaynaklarla enerji üretirken,
kaynakların sürdürülebilir kullanımı sağlamak üzere projeler
yürütüyoruz. Dünya ve Türkiye açısından kilit noktada bulunan
enerji sektörünün aktif oyuncularından biriyiz. Hem ülkemizin
hem de Grubumuzun büyüme hedeflerine önemli etkisi olacak
yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elektrik üretimi, em-
niyetli ve güvenilir enerji tedariği, öncelikli konularımızın ba-
şında yer alıyor. Bu doğrultuda çevrenin korunmasından kalite
standartlarına, çalışan sağlığından toplumsal sorunlara pek
çok alanda yürütülen faaliyetlerin her aşamasında kurumsal
bir vatandaş gibi hareket ediyor, doğal kaynakların ve kültürel
değerlerin geleceğe aktarılması konularında sürdürülebilirlik
kavramını yol gösterici olarak benimsiyoruz.
İkincisini yayımladığımız Sürdürülebilirlik
Raporu’muzda ‘doğru enerji’ anlayışımızla
gerçekleştirilen tüm uygulamaları kamuo-
yuyla paylaşıyoruz” dedi.
Uluslararası arenada faaliyet gösteren şirket-
lerin raporlama standardı Global Reporting
Initiative (GRI) tarafından da onaylanan rapor,
enerji sektörünün ilk, Türkiye’nin üçüncü GRI
A seviyesindeki sürdürülebilirlik raporu olma
özelliğini taşıyor. Zorlu Enerji Grubu’nun sür-
dürülebilirliği; çevresel ve sosyal faktörlerin
kurumsal yönetim ilkeleriyle birlikte yönetim süreçlerine uyar-
lanması ve bu alanlardaki risklerin yönetilmesinde önemli bir
yol gösterici olarak gördüğünü belirten Ak, “Büyüme ve yatırım
stratejilerimize sürdürülebilirlik yaklaşımımızla yön veriyoruz.
Sürdürülebilir yönetim anlayışımızın stratejik
öncelikleri; kurumsal yönetim ilkelerine bağlı ve
yerel değerlere karşı sorumlu iş yapmak, karlı ve
beğenilen bir şirket olmak, çalışanlarımızın mut-
luluk, sağlık ve güvenliğini sağlamak, çevreyi ve
doğal kaynakları korumak, paydaşlarımızla sami-
mi ve düzenli iletişim kurmak, toplumsal ve kül-
türel hayata katkı sağlamaktır. Bu anlayışla, sür-
dürülebilirlik raporlamasını da kurum kültürü ve
inovasyona katkı sağlayan, kurumsal sorumluluk
yönetimimize yön veren, paydaşlarımızla diyalo-
ğumuzu güçlendiren ve bizi sürekli geliştiren bir
araç olarak görüyoruz” dedi.
Ekonomik• Yerli ve ye yenilenebilir kaynaklarla sürekli ve güvenli elektrik arzı
• Karlı ve beğenilen bir şirket olmak
Sosyal• Çalışanlarının mutluluk, sağlık ve güvenliği
• Faaliyet gösterdiği yörelerde topluma karşı sorumlulukları
Çevresel• Emisyonların azaltılması, iklim koruma ve enerji verimliliği
• Doğal kaynaklara ve kültürel değerlere saygı
• Biyolojik çeşitliliğin korunması
Zorlu Enerji Grubu’nun stratejik sürdürülebilirlik konuları
• Doğrudan karbondioksit emisyonlarında yüzde 11, dolaylı karbondioksit emisyonlarında ise yüzde 3 oranında azaltım sağlandı.• Toplam su tüketimi yüzde 9 oranında azaltıldı.• Atıkların yüzde 39’u geri dönüştürüldü ve geri kazanıldı.• Tesislerin bulunduğu yörelerdeki yerel istihdam oranı yüzde 75’e ulaştı.• Gruptaki kadın istihdam oranı yüzde 17’ye ulaştı.• Çalışanlara 16 bin 500 saat İSG ve bireysel gelişim eğitimi sağlandı.• “Enerjimiz Çocuklar İçin Projesi” 75 bin çocuğa ulaştı.• Zorlu Enerji’nin Gökçedağ Rüzgar Santrali ve Kızıldere Jeotermal Sant-rali, “Yılın En Verimli Yenilenebilir Enerji Tesisi” kategorisinde iki ödül kazandı.• Zorlu Enerji, GfK Türkiye tarafından gerçekleştirilen “İtibar Yönetimi ve Kurumsal Algı Araştırması”nda, itibarı en yüksek enerji şirketi oldu.• Zorlu Enerji, Ernst&Young Türkiye tarafından yapılan derecelendirmede Türkiye Karbon Saydamlık Liderlik Ödülü’nü aldı.
2010’dan 2011’e Zorlu Enerji
Sinan Ak
72
Başarının getirdiği başarısızlık“Bu kadar zengin olmasam belki iyi bir adam olabilirdim.”Charles Foster Kane
köşe yazısı/ayşegül güngörMinerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü[email protected]
Çok sevdiğim filmlerden biri olan Yurttaş Kane ile yazıya
başlamak isterim. Orson Welles’in Yurttaş Kane filmi
birçok bakımdan en iyi filmler sıralamasında yıllardır
ilk onun içinde yer alıyor. Benim içinse Yurttaş Kane’in önemi
Orson Welles’in hayatından önemli ipuçları içermesi. Yurrtaş
Kane filmini iyi anlamak için Orson Welles’in hayatına bir bak-
mak lazım. 2 yaşında okumayı öğrenen, 5 yaşında Sheakspe-
are oyunlarını ezbere bilen, 9 yaşında babasıyla tüm dünyayı
dolaşan ve ünlü illizyonist Huduni’den illizyon dersleri alan
Orson Welles annesini 9 yaşında babasını da 15 yaşında kay-
bediyor.
Filmde oldukça önemli olan ve filmin bel kemiğini oluştu-
ran “Rosebud” diğer adıyla “Gül Goncası” kelimesinin ise
Kane’nin nam-ı diğer Orson Welles’in çocukluğuna bir gön-
derme olduğunu filmin sonunda anlıyoruz.
Yurttaş Kane herkes tarafından başarılı görünen bir kişinin
nasıl başarısız olduğunun hikayesidir. Kane’nin çok kolay sa-
hip olduğu servetini usta bir banker yönetmiş, onu birçok defa
iflastan kurtarmıştır. Filmi incelediğimizde içinde çok farklı ki-
şilikleri barındıran bir adamın portresi ile karşılaşıyoruz. Filmi
her izlediğimde iş hayatı ile çok bütünleştiriyorum.
Birçoğumuz iş hayatında farkında bile olmadan Yurttaş Kane
gibi davranıyor, diğer bir deyişle çalıştığımız kurumda bir pro-
jeye yaptığımız katkıyı gözümüzde büyütüyor ve o projeyi de-
ğerlendirirken kurumun katkısını kendi katkımız olarak görüyo-
ruz. Bu durum bizi mesleki becerilerimiz hakkında fazla olumlu
düşünmemize neden oluyor ve aslında aynı Kane gibi pahalıya
mal olan başarısızlıklarımızı yok sayıyoruz. Başarılı olduğumu-
zu düşünerek kuruma ve en önemlisi kendimize zarar verdiği-
mizi fark etmiyoruz bile.
Bu yanılgıya düşmemizin ana sebebi geçmişte başarılı olma-
mızdan kaynaklanıyor. Geçmişteki başarılarımızdan pozitif
bir güç alarak gelecekte de başarılı olacağımız psikolojisi bizi
başarısızlığa götüren ana sebeplerden biri aslında. Böyle bir
duyguya kapıldıkça rasyonel olma beklentimizi kaybediyor ve
nasıl olsa başarılı olacağız varsayımı ile hiçbir şey yapmama-
ya başlıyoruz.
Gerçekten başarılı insanlar kendilerinin neyi yapıp neyi yapa-
mayacaklarının farkında olarak başarı kriterlerini belirliyor,
böylece Yurttaş Kane’nin algısına düşmeden başarının getir-
diği başarısızlığa kapılmadan çok başarılı oluyorlar. Başarı
yolunda ilerlerken Yurttaş Kane’nin düştüğü duruma düşme-
mek için, “başardım”, “başarabilirim”, “başaracağım”, “ba-
şarmayı seçtim” kelimelerini ne zaman kullandığımıza dikkat
etmemiz gerekiyor.
“Başardım” kelimesini çok kullanıyorsak, her şeye yeni baş-
tan başlama gücüne sahibiz demektir. Bu olumlu bir şey
olmakla ve bizi başarıya götürmekle birlikte, kontrol edile-
mediğinde içinde bulunduğumuz durumu kendi kabiliyetle-
rimizle yarattığımız duygusunun esiri oluruz.
Kurumun gücünü kendi gücümüz olarak gördüğümüzden
kurumdan ayrıldığımızda geçmişle olan bağlılığımız devam
ettiği için eski başarılarımızı durmadan anlatmaya başlarız.
Çevrenize ve kendinize bir bakın; kaçımız “ben oradayken
biz böyle yapardık...” ya da “biz bunu yapmıştık...” kelime-
lerini kullanıyoruz.
“Başarabilirim” kelimesini sık kullananlar asla kendilerini
kader kurbanı olarak görmezler. Karşılarına çıkan her şeyi bir
fırsat olarak görürler. Olumlu bakarlar ve kendileriyle barışık-
tırlar. Kişiliklerinin, yeteneklerinin veya sahip oldukları moti-
vasyonun etkisiyle karşılaştıkları her durumu kendi lehlerine
çevireceklerine inanırlar. “Başarabilirim” kelimesini kullanan-
73
Gerçekten başarılı insanlar neyi yapıp neyi yapamayacaklarının farkında olarak başarı kriterlerini belirliyor. Böylece Yurttaş Kane’nin yanılgısına düşmeden başarının getirdiği başarısızlığa kapılmadan çok başarılı oluyorlar.
ların tek bir kötü tarafı şansa fazla inanmaları ve her zaman
büyük riskler alarak büyük sonuçlar elde etmeye çalışmaları-
dır. Risk nosyonları zayıf olduğu için kaybetme olasılıkları yük-
sektir. Kaybettiklerinde de yeniden kazanacaklarına inançları
tamdır. İnançlarını ve davranışlarını çok zor değiştirirler. Deği-
şime karşı dirençlidirler.
“Başaracağım” kelimesini en çok kendi kendilerini motive
ederek gelecekle ilgili olumlu bir bakış açısına sahip olanlar
kullanır. Genelde azimlidirler. Kendilerine hedef koyarlar. Tek
olumsuz tarafları başaracağım duygusunun etkisiyle ve hede-
fe kilitlenmeleri ve çevrelerinde olup biteni fark edememele-
ridir.
Kendi hedeflerine o kadar kilitlenmişlerdir ki, ortamın değişti-
ğini ve hedeflerinin bir öneminin kalmadığını fark edemezler.
Yönetim kademelerinde olduklarında eleman değişikliğini çok
sık yaşarlar. Başarı hedefleri o kadar yüksektir ki, bu hedef
yüksekliği nedeniyle biirlikte çalıştıkları tüm insanları yıpra-
tırlar.
“Başarmayı seçtim” diyenler ise daha çok kendi seçtikleri
yolda yürüdüklerine inanlardır. Özgür iradelerini kullanmaya
eğilimlidirler. Fazla sınırlamaya ve otoriteye gelemezler. Ken-
di işlerini yapmaya daha eğilimlidirler. Egoları daha yüksektir
ama egolarını da kontrol edebilirler.
Kendimizi gözlemleyelim ve hangi durumda hangi başarı ke-
limesini kullandığımıza dikkat edelim. Bir süre sonra farkın-
dalığımız gelişecek ve gerçek başarı öykümüzü yaratır hale
geleceğiz. Böylece Yurttaş Kane’nin yanılgısına düşmekten de
kurtulduğumuzu fark edebiliriz.
Yurttaş Kane, “başardım” ve “başaracağım” saplantıları yü-
zünden hem iş hayatında hem de özel hayatında başarısızlı-
ğının kurbanı oldu. Başaracağım saplantısı özel hayatını çık-
maza sokarken, başardım saplantısı ise onu kontrol edilemez
riskler almaya yöneltti. Şans eseri sahip olduğu büyük serveti
her zaman kazanabileceğini düşündü.
Başaracağım diyerek yanında bulunan herkesi uzaklaştırdı ve
etrafında kendi egosundan başka hiçbir şey kalmadı.
Çevremize baktığımızda başarının getirdiği başarısızlığa yaka-
lanmış çok insan görüyoruz. Bu sendroma yakalanmamak için
kendimizle ilgili biraz daha objektif olmamız gerekiyor sanırım.
kısa kısa74 75
Kızıldere Jeotermal Sahasına Vali Ziyareti
Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, Zorlu Enerji Genel
Müdür Yardımcıları Yağmur Özdemir ve Aydın Akat ile
Kızıldere İşletme Müdürü Ali Er’in eşlik ettiği gezide Denizli
Valisi Abdülkadir Demir’e, sahada yürütülen çalışmalar ve
yatırımlar hakkında detaylı bilgi verildi. Ak; Kızıldere’de,
80 MW kapasiteye sahip olacak Türkiye’nin en büyük jeo-
termal santralinin, 2013’te üretime alınacağını aktardı. Bu
yatırımın, jeotermal potansiyeli açısından Avrupa’nın ilk üç
ülkesi içinde yer alan Türkiye’de, yatırımları cesaretlendire-
ceğini söyledi.
Ak, “Enerji arzında dışa bağımlılığı her geçen gün artan ül-
kemiz ne yazık ki jeotermal kaynağı yeterince değerlendi-
remiyor. Bugün ülkemizde elektrik üretiminin sadece binde
3’ü jeotermalden sağlanıyor. Türkiye’nin zengin jeotermal
potansiyelini hem sektörümüze hem de ekonomiye kazan-
dırmada özel sektör olarak bizlere önemli sorumluluklar
düşüyor. Kızıldere’de bu yıl içinde üretime almayı hedef-
lediğimiz santralimiz, elektrik enerjisinin yanı sıra, 30 MW’ı
sera ısıtmasında, 20 MW’ı ise Sarayköy ilçesindeki konutla-
rın ısıtılmasında kullanılmak üzere, toplam 50 MW ısı enerji-
si üretecek. Böylece, Kızıldere’de 2500 konut ve 500 dönüm
sera, ısıtma ihtiyacını jeotermal kaynaktan sağlayabilecek.
Santralimiz ayrıca yılda toplam 600 milyon kWh üretim ka-
pasitesi ile ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlayarak 79
milyon ton/yıl fuel-oil ve bunun karşılığında da 86 milyon
dolar/yıllık dış kaynaklı enerji gideri ikame edecek” dedi.
Ak, ziyaret sırasında Vali Demir’e, Zorlu Enerji Grubu’nun
2008 yılında ADÜAŞ özelleştirme ihalesiyle 30 yıllık işletim
hakkını aldığı Türkiye’nin ilk jeotermal santralinde yürütü-
len iyileştirme çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Ak, Zorlu
Enerji Grubu’nun, Kızıldere’nin yanı sıra Türkiye’nin jeoter-
mal potansiyelinin yüzde 87’sini barındıran Ege Bölgesi’nde
Manisa Alaşehir ve Kütahya Simav sahalarında da yatırım
projeleri olduğunu aktardı.
“2017 yılına kadar bu üç sahadaki yatırımlarımızı aşamalı
olarak faaliyete geçirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki 5 yıl
içerisinde jeotermal enerji alanında ulaşacağımız kurulu
güç ile ülkemizin 2023’e kadar jeotermalde hedeflediği 600
MW kurulu gücün yarısını hayata geçireceğiz” dedi.
Medya planlamada yeni iş ortağı
Zorlu Holding’in yeni medya planlama ve satın alma ajan-
sını seçmek üzere açtığı konkura davet edilen 9 ajansla
görüşmeler sonuçlandı.
Tüm ajansların sunumlarının değerlendirilmesinin ardın-
dan, kısa listeye kalan 3 ajans dinlenerek değerlendirme
yapıldı. Yaklaşık 2 ay süren konkur sürecinin sonucunda
1 Mart 2013 itibarıyla, Zorlu Holding ve tüm şirketlerinin
yeni medya planlama ve satın alma ajansı Mediacom oldu.
Seçim sürecinde değerlendirmeler, bir komite tarafından
gerçekleştirildi. Ergün Güler, Mert Gürsoy, Feza Turunçoğlu
Erim ve Yiğit Tartan’dan oluşan değerlendirme komitesine,
sektörün önemli isimlerinden Murat Yurttaş ve Gazi Çek-
men danışman olarak destek verdiler ve detaylı analizlerini
komiteye sundular.
Türkiye’nin en büyük medya ajans gruplarından Grup M ça-
tısı altında olan Mediacom, ekip kalitesi, stratejik yaklaşım-
ları ve vizyonuyla Zorlu Holding’in medya planlamalarında
etkin rol oynayacaktır.
Zorlu Holding’in tüm şirketlerinin yeni medya planlama ve satın alma ajansı Mediacom oldu.
Denizli Valisi Abdülkadir Demir, Zorlu Enerji Grubu’na ait Kızıldere’dekijeotermal santralini ziyaret etti. Zorlu Enerji Grubu’nun yüzde 42,15 oranında ortağı olduğu
İsrail’deki 120 MW elektrik ve 70 ton/saat buhar kapasite-
li Ramat Negev doğal gaz santrali projesinde, temel atma ve
temsili taş koyma töreni düzenlendi. Ramat Hovav’da bulunan
Makteshim sahasında yapılan törene İsrail Enerji Bakanı Uzi
Landau, Makteshim-Agan Küresel Kaynaklardan Sorumlu Baş-
kan Yardımcısı Zvi Manor ile Ramat Negev Enerji CEO’su Doron
Ezra katıldı.
Zorlu Enerji Grubu, Zorlu Holding bünyesinde bir kitap deği-
şim programı başlattı. “Okuduğunu Getir, Okumadığını Gö-
tür” sloganıyla hayata geçen proje, kitap okuma aşkını yaygın-
laştırmayı ve paylaşmayı amaçlıyor. Zorlu Plaza 23. katta, Zorlu
Enerji Grubu Kurumsal İletişim ekibinin organize ettiği projeden
faydalanmak isteyenlerin okudukları bir kitabı getirmeleri ye-
terli oluyor. Yeni bir kitap okumak isteyenler, daha önce oku-
muş oldukları kitabı vererek okumadıkları bir başka kitabı kü-
tüphaneden ödünç alabiliyorlar.
5 kitabını paylaş 500 kitabın olsunKütüphane oluşturma çalışması, Zorlu Enerji Grubu’na bağlı Ga-
ziantep bölge ofisinde de her geçen gün zenginleşerek devam
ediyor. 5 kitap paylaşan tüm çalışanların faydalanabildiği kü-
tüphanede ilk hedef 500 kitaba ulaşmak. Proje tamamlandığın-
da, zengin bir GAZDAŞ kütüphanesi oluşturulması amaçlanıyor.
Ramat Negev Doğal Gaz Santrali’nde temel atıldı
Zorlu enerji Grubu şirketlerinden GAZDAŞ’ın Kilis İşletme
Müdürlüğü’ndeki çalışanları bir ağaçlandırma etkinliği
düzenlediler. Kilis ilinin kurak ve bitki örtüsünün az olması
nedeniyle bu etkinliği düzenleyen çalışanlar “Senin de dikili
bir ağacın olsun” diyerek yola çıktılar.
Ağaçlandırma çalışması Kilis OSB’si kapsamında yer alan
RMS istasyonunda Kilis Orman İl Müdürlüğü’nün verdiği 160
adet çam fidanı ile başladı.
Gaziantep Bölge Müdürlüğü ile İşletme Müdürlüğü ve Nizip
İşletme Müdürlükleri’ndeki GAZDAŞ çalışanlarının yanı sıra
ailelerinin de katıldığı etkinlik aynı zamanda keyifli bir pikni-
ğe de dönüşmüş oldu.
TAÇ bayileri, 5-12 Nisan tarihlerinde düzenlenen Umre ge-
zisiyle, hep birlikte manevi bir yolculuğa katılmanın haz-
zını yaşadılar.
Huzur verici bir deneyim yaşayan TAÇ bayileri, önce
Medine’ye ve ardından Mekke’ye yolculuk ettiler, Kabe’ye
ziyaretlerini gerçekleştirdiler.
Manevi açıdan büyük önem taşıyan Medine ve Mekke’de ol-
maktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden TAÇ bayile-
ri, Kabe dışında kutsal mekanları da ziyaret ederek yolculuğu
tamamladılar.
Senin de dikili bir ağacın olsun
TAÇ bayileri kutsal topraklardaOkuduğunu
Getir, Okumadığını Götür
Teknoloji ve tasarım buluştu
Vestel’in yeni ürünü ONYX TABLET PC, kullanım kolaylı-
ğı, ince ve hafif tasarımıyla tablet deneyiminizi şıklıkla
buluşturuyor. Piyasadaki tek dayanıklı arka metal kabiniyle
öne çıkan ürün, kolay kullanımı ve uygun fiyatıyla da dikkat
çekiyor. Vestel ONYX TABLET PC ile eğlenceden bilgiye her
türlü içeriğe dilediğiniz yerden erişmek mümkün.
Vestel, yeni ürünü ONYX TABLET PC’de teknoloji ve tasarımı
uygun fiyatla buluşturdu. Şık tasarımıyla göz dolduran ONYX
TABLET PC, işlemcisi, ekran çözünürlüğü ve kamerası ile ken-
di kategorisinin en iyisi. Kolay kullanımıyla da Vestel’in dost
teknoloji anlayışının bir ürünü olan ONYX TABLET PC’nin
dayanıklı arka metal kabini, piyasadaki tek dayanıklı arka
metal kabin olma özelliği taşıyor. Vestel ONYX TABLET PC
ile favori film ve dizilerinizi istediğiniz yerde seyredebilir,
istediğiniz bilgiye her yerden erişebilir, oyunlar oynayabilir,
sosyal medyayı takip edebilir, fotoğraf ve videolarınızı gö-
rüntüleyebilirsiniz.
Vestel Smart Center teknolojisiyle uyumlu ONYX TABLET PC
kullanıcılarına, “Akıllı Ekranlar” teknolojisinden yararlanarak
Vestel Smart TV’lerine bağlanma imkanı sunuyor.
kısa kısa76 77
Vestel Yoğurtçu ile birbirinden lezzetli yoğurtlar
Dost teknoloji Vestel, ev yapımı katkısız yoğurt keyfini
Vestel Yoğurtçu ile sofralara getiriyor. Vestel Yoğurtçu
ile sevdikleriniz için sağlıklı, lezzetli, besleyici ve doğal taze
yoğurdun yanı sıra, süzme yoğurt ve lor peyniri yapmak da
son derece kolay.
Vestel Yoğurtçu’yla birlikte hediye edilen tarif kitapçığında
süt ürünleri, yoğurtlu tatlılar, yoğurtlu mezeler ve çocuk yo-
ğurt tarifleri ile birbirinden farklı tatları bir araya getirmek
isteyenlere lezzetli ve pratik sayısız alternatif var.
Sağlığa dost Tritan kaplar ve cam kavanozlar
Bir defada 2 litreye kadar yoğurt yapabilen Vestel
Yoğurtçu’nun, özel süzme aparatı ile daha yoğun kıvam-
lı lezzetler elde etmek mümkün. Vestel Yoğurtçu, sağlığa
dost Tritan kapları, buzdolabında saklama kolaylığı sağla-
yan 6 adet cam kavanozu ve rengarenk kapakları ile farklı
lezzetleri birbirinden ayırabilme imkanı da sunuyor.
Vestel’le ütü yapmak keyifli ve güvenli
Doğayla dost teknoloji Vestel’e iki ödül birden
Vestel mağazalarında tüketicilerle buluşan yeni V-Press
4000 serisi buharlı ütüler, ütü yapmayı keyifli bir deneyi-
me dönüştürüyor. LED aydınlatmalı Türkçe dijital göstergesi
ile kullanıcı dostu olan V-Press Serisi 4000 Dijital Kırmızı Bu-
harlı Ütü, sesli ve ışıklı uyarı veren otomatik kapanma sistemi
sayesinde güvenli ütü yapmanızı sağlıyor. Çalışırken gövde-
sini aydınlatan LED ışık, ev işlerinde şık ve dizayn sahibi yar-
dımcılar tercih edenler için ideal.
4000 serisinin tüm ürünlerinde bulunan dayanıklı ve kaygan
NanoCeramic özel seramik taban ve 2400 Watt’lık motor gücü
en zorlu kumaşlarda bile kırışıklıkları yok ederek evde profes-
yonel sonuç elde etme imkanı sunuyor.
Vestel, Japonya’dan “Mükemmel Fabrika” ödülüyle döndü
Toplamda 97 firmanın başvurduğu JPIM’de (Japan Ins-
titute of Plant Maintenance) Toplam Üretken Bakım
ve Yönetim (TPM) çalışmalarıyla 3 yılda çevrim maliyetini
yüzde 30 azaltmayı başaran Vestel Elektronik, Mükem-
mel Fabrika Ödülü’nü kazandı.
Dünya genelinden birçok büyük firmanın başvurduğu ya-
rışmada, JPIM tarafından TPM programı kapsamında Mü-
kemmel Fabrika Ödülü’ne layık görülen Vestel Elektronik,
ödülünü Japonya’nın Kyoto şehrinde düzenlenen bir tö-
renle aldı. Çalışmalarını “Bizim Fabrikamız, Bizim Makina-
mız, Bizim Ürünümüz” sloganıyla yürüten Vestel Elektro-
nik, TPM Mükemmel Fabrika Ödülü’ne üretim verimliliğini
en üst düzeye çıkarma, kayıpları en aza indirme, makina
etkinliğini ve hat verimliliğini artırma çalışmalarının ulaş-
tığı başarıyla layık görüldü. Toplam Üretken Bakım ve
Yönetim çalışmalarına 3 yıl önce başlayan Vestel Elekt-
ronik, bu sürede çevrim maliyetini yüzde 30 azaltmayı
başardı. Japonya’da bulunan Tesis Bakım Enstitüsü tara-
fından ödüle layık görülmesinin bu ülkedeki müşteriyle
iletişimini olumlu yönde etkilemesinin gururunu yaşayan
Vestel Elektronik, Zorlu kültürünü yansıtan Vestel Üretim
Sistemi’ni oluşturuyor.
Toplam Üretken Bakım ve Yönetim nedir?
Günlük üretim faaliyetleri içinde, çalışanların tamamının
katılımını gerektiren, operatöre üzerinde çalıştığı makine
veya ekipmanın otonom (kendi kendine yeten) bakım so-
rumluluğunu getiren yeni bir işletmecilik yaklaşımıdır. Bu
sayede arızaları önlerken, ekipman etkinliğini de en üst
düzeye çıkarır.
9-12 Ocak 2013 tarihleri arasında Enerji Verimliliği Haftası
kapsamında Manisa OSB Çevre Komisyonu tarafından bu
yıl ikinci defa Enerji Verimliliği Proje Yarışması düzenlendi.
Yarışmada Vestel Beyaz Eşya ve Vestel Elektronik, “Üretim
ve Proses” ile “Ürün Geliştirme” dallarında ödüle layık gö-
rüldü.
Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren firmalardan gelen proje-
lerin yer aldığı Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda adaylar
çevrenin korunması, doğal kaynak kullanımının azaltılması
ve enerji tasarrufunun sağlanması kriterleri göz önünde bu-
lundurularak değerlendirildi. Yüksek bir katılımın olduğu ya-
rışmada jüri üyeleri sıkı bir değerlendirme sürecinin ardından
dereceye girenleri belirledi. Bölmeleri hem soğutucu hem
de dondurucu olarak kullanılabilen Vestel Puzzle buzdola-
bı ürün geliştirme dalında birincilik ödülüne layık görüldü.
Vestel’in dikkat çeken Puzzle serisi çok yönlü kullanabilen
bölmeleri sayesinde 14 farklı ihtiyacı karşılayabiliyor. Ayrıca
yarışmada üretim ve proses dalında aday gösterilen Vestel
Elektronik San. Tic. A.Ş. de üçüncülük ödülü kazandı.
Suat Suna’dan Vestel’e özel...
Sevgililer Suat Suna’nın 14 Şubat’a özel şarkısını ilk kez
Vestel ve Fizy işbirliğiyle dinliyor. Aşk şarkılarının ro-
mantik prensi Suat Suna, uzun süren müzikal suskunluğu-
nu Vestel ve Fizy iş birliğiyle gerçekleşen Sevgililer Günü’ne
özel projeyle bozdu.
Sanatçının, çok sevdiği eşi için bestelediği “Senden Başka”
şarkısı ilk kez 14 Şubat’ta Vestel’in Fizy’deki sayfasında ya-
yınlandı. Sevgililer bu çok özel şarkıyı fizy.com/vestel ad-
resinden Suat Suna’nın sesiyle birbirlerine ithaf etti. Uzun
yıllardır sakladığı şarkısını Vestel ve Fizy işbirliğiyle seslen-
diren Suat Suna, “Eşime bestelediğim bu şarkıyla birbirine
aşkını itiraf etmek isteyen ya da birlikteliklerini kutlayan
çiftlere bu özel günde aracı olmaktan çok mutluyum” dedi.
Sevgililer, Suat Suna’nın seslendirdiği “Senden Başka” şar-
kısını fizy.com/vestel adresinden özel bir mesajla birbirleri-
ne gönderdiler. Bu çok özel şarkıyı dinlemek isteyenler face-
book.com/vestel adresindeki Vestel sayfasından da şarkıya
ulaşabilirler.
Vestel “Makineyi Bize Anlat” dedi
Dost teknoloji Vestel, İstinyePark Alışveriş Merkezi ve
Diyarbakır Ninova Alışveriş Merkezi’nde düzenlediği
etkinlikte Vestel Kurutmalı Otomatik Çamaşır Makinesi’ni
tüketicilerle buluşturdu.
İstinye Park AVM ve Ninova AVM’de, Vestel kurutmalı çama-
şır makinelerinden oluşan duvardan bir stand kuran Vestel,
bu standın bir bölümünde ziyaretçilerine ürünü inceleme
fırsatı sundu.
Vestel Kurutmalı Çamaşır Makinesi yerleştirilen bu bölüme
tek tek alınan ziyaretçiler kendilerine verilen süre içinde
makineyi incelediler. Ziyaretçilerin makineyi incelemeleri-
nin ardından, stand görevlileri tarafından verilen kağıtlara
makinenin kaç programı olduğunu, programların adlarını ve
hangi amaçla kullanıldıklarını yazmaları istendi.
Bu sorulara en çok doğru yanıt veren ziyaretçilere Vestel Bi
Baksana ürünlerinden hediye edildi. Standa gelip “Makineyi
Bize Anlat” etkinliğine katılan tüm ziyaretçilerin ise Vestel
Kurutmalı Çamaşır Makinesi’ni deneyimleme anları eğlenceli
bir çekimle fotoğraflanarak, kendileriyle paylaşıldı.
Koç: Şifalı bitkisi ısırgan otu. Genelde kilo alma problemleri
olmaz. Günlük yaşamında genel sağlığı için C vitamini den-
gesini korumalı. Kuşburnu, greyfurt, ananas, portakal, elma
ve yeşil sebzeler tüketmeli. Kırmızı biber, turp, lahana, et
ürünleri ve balık gibi potasyum fosfat içeren besinler sağlığı
için çok gerekli.
Boğa: Şifalı bitkisi karabiber. İştahlı bir yapıya sahip olma-
sı kilo problemi yaşamasına sebep olur. Ayrıca vücutları su
tutar. Bu burç, vücudundaki su miktarını dengede tutan sod-
yum sülfata ihtiyaç duyar. Dikkat etmeleri gereken bir diğer
konu tiroit salgıları. Ispanak, deniz ürünleri, badem, üzüm,
mısır, bamya, ananas tüketmeliler.
İkizler: Şifalı bitkisi sarımsak. Vücudu için gerekli madde
kanın sulanmasını sağlayan potasyum klorür. Bu madde en
çok kereviz, yeşil fasulye, havuç ve portakalda bulunur. En
büyük avantajları sindirim sistemlerinin iyi çalışması ve ha-
reketli yapılarından ötürü kolay kilo problemi yaşamamala-
rı. Yoğurt, ceviz, badem, brokoli, kırmızı et, yumurta sarısı,
balık, süt tüketmeliler. Mayalı yiyeceklerden ve sakatatlar-
dan uzak durmalılar. Uykularına çok önem vermeliler.
Yengeç: Şifalı bitkisi zerdeçal. Özellikle üzüntülü oldukları
dönemde fazla yemek yeme eğilimi gösterirler. Kilo prob-
lemini en çok yaşayan burçların başında gelir. Su içmekten
hoşlanmayan yengeçlerin bol bol sıvı tüketmeleri gerekir.
Mutlaka düzenli spor yapmalılar. Vücutlarının kalsiyum flo-
rür ihtiyacı vardır. Salatalık, roka, yumurta sarısı ve çavdar
gibi besinleri bu amaçla tüketebilirler. Kızartmalardan uzak
durmalılar.
Aslan: Şifalı bitkisi ebegümeci. Aslan burçları Zodyak’ın
gurmeleridir. Kemikler ve sinir sistemleri için gerekli mad-
de kalsiyumun vücuttaki dengesini sağlayan magnezyum
fosfattır. Çavdar, kereviz, elma, incir, şeftali ve limon suyu,
muz, balık tüketmeliler. Açık hava sporlarını tercih etmeli-
ler. Yumurta beyazı ve çerezlerden uzak durmalılar.
Başak: Şifalı bitkisi altın başak. Burcun kendisi genel sağ-
lığı, bağırsakları ve karın bölgesini temsil eder. Sinirlendiği
anda bağırsak ve sindirim problemleri yaşayabilir. Bağırsak-
ları yoran ağır yiyeceklerden kaçınmalı. Spor yaptığı sürece
kilo problemi yaşamaz. Vücudu için gerekli madde potas-
yum sülfat. Yemeklerde kaya tuzu kullanmalı. Peynir, zey-
tin, limon, yağsız, yoğurt, süt ürünleri, esmer pirinç ve dana
eti eksik etmemesi gereken besinler. Aşırı baharatlı, yağlı ve
tuzlu yiyeceklerden uzak durmalı.
Terazi: Şifalı bitkisi çıbanotu. Terazi insanlarının metabo-
lizması yavaş çalışır, baharatlı, soslu, şekerli gıdalara olan
düşkünlüğü fazla kilolara sebep olabilir. Düzenli egzersiz
yapmaları şarttır. Vücutlarında asit alkali dengesini koru-
mak için tuzu iyi ayarlamalılar. Zararlı maddelerin vücuttan
atılmasını sağlayan sodyum fosfat içeren besinler tüketme-
liler. Şeker ve karbonhidratlı besinlerden uzak durmalılar.
Baklagiller, soğan, et, kestane, havuç, tereyağı ve sarımsak
tüketmeliler.
Akrep: Şifalı bitkisi calendula. Kilo problemiyle orta yaşlar-
da tanışırlar. Gençlik dönemlerinde de düzensiz yemek saat-
leri fazla kiloya sebep olabilir. Yemek saatleri düzenli olmalı
ve öğün atlamamalılar. Vitamin ve mineral dengelerini ko-
rumalı, siyah üzüm, kayısı, portakal, erik, biber, maydanoz,
balık ve lifli sebzeleri sofralarından eksik etmemeliler.
Yay: Şifalı bitkisi gece çuhası ve ökseotu. Bu burç kalçalar,
bacak üstleri ve karaciğeri temsil eder. İyi yemek yapar ve
iştahla yer. Bu yüzden kaslarında yağlanma meydana ge-
lir. Özellikle kalça ve baldırlarda sorunlar yaşar. Ağır tava
ve baharatlı salçalı yemeklerden, tatlılardan uzak durmalı.
Taze meyveleri kabuklarıyla birlikte tüketmeli. B vitamini
yönünden zengin yağsız dana eti, karaciğer ve tahıllı ekmek
yemeli. Tuz dengesini koruması oldukça önemli.
Oğlak: Şifalı bitkisi binbirdilekotu. Burcun kendisi iskelet,
dizler, kulak ve deriyi temsil eder. İskeletiniz ve kemik yapı-
nız oldukça güzeldir. Kilo problemini en az yaşayan burçlar-
dan biridir. Vücudunuz için gerekli madde kalsiyum fosfat.
Lahana, kereviz, yağsız dana eti, inek sütü, peynir, buğday
ve incir tüketmesi gereken besinler. Aşırı tuz ve şekere dik-
kat edilmeli.
Kova: Şifalı bitkisi kırlangıçotu. Burç; el, ayak bilekler, bal-
dırlar ve dokuları temsil eder. Egzersiz ve spor, kilosunu
dengede tutabilmek ve sağlıklı kalabilmek için çok önemli.
Vücudu için gerekli madde sodyum klorür yani bildiğimiz
sofra tuzu. Yemeklerde öğütülmüş kaya tuzu kullanmalı. Bu
tuz dokulardaki suyun miktarını ayarlar. Turp, ıspanak, se-
mizotu, lahana, marul, mercimek, elma ve şeftali sofradan
eksik etmemesi gereken besinler.
Balık: Şifalı bitkisi karahindiba. Ayakları temsil eden burç.
Su tutan bir bünyeye sahiptir. Sinir sistemi çok hassastır ve
yaşadığı ruhsal dalgalanmalar bünyesine yansır. Vücudun
demir, biotin ve fosfora ihtiyacı vardır. Dengeli ve yeterli
beslenme kilo problemine karşı alacağı en iyi önlem. Meta-
bolizması hızlı kilo verir ve alır. Bunun sebebi vücutta olu-
şan ödemler. Bol su içmeli ve tuz dengesini yaşam boyunca
çok iyi ayarlamalı. Peynir ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler,
badem, ciğer ve baklagiller tüketmeli.
Karabiber tüm burçlar tarafından tüketilmesi gereken ve 4
elementi temsil eden bir baharat.
Hangi burç nasıl beslenmeli? Burcunuza göre ihtiyaç duyduğunuz besinler, şifalı bitkiler ve daha fazlası...
78 gökyüzünün getirdikleri 79
KOÇ
BOĞA
İKİZLER
YENGEÇ
Beklemediğiniz fırsatlar karşınıza çıkabilir. İş yerinizde bir süredir belirsizlik
taşıyan konular neticelenebilir. Kariyeriniz ve sosyal statünüz konusunda
beklenmedik gelişmeler olabilir. Bu dönemde kazacınız artabilir. Yeni bir
ilişkiye sahip olanlar evlilik konusunda aceleci davranmasınlar.
Kişisel düzeniniz, hayat tarzınız değişebilir, bu durum sağlığınızı olumsuz
etkileyebilir. Özellikle yılın ikinci yarısı yeni bir işe, yeni bir eve geçebilir
veya bir tadilata girişebilirsiniz. Bu dönemde ev ve ailenizle ilgili hareketli
gelişmelere açık olacaksınız.
Yeni başlangıçlar konusunda son derece temkinli olmalısınız. Temmuz ayı
sizin için rahatlama dönemi olacak. Finansal konularda daha başarılı gün-
ler sizi bekliyor. Ağustos ayında uzun süredir ertelediğiniz girişimler tekrar
gündeme gelecek.
Evli yengeçler için de aile ilişkilerinde huzuru bulacakları bir dönem. Eşinizin
ailesinden birinin maddi desteğini görmeniz olası. Bulunduğumuz topluluk-
larda güzel ve etkileyici konuşmalarınızla dikkatleri üzerinize çekeceksiniz.
İşlerinizin yoluna girdiği bir dönem.
Uzun zamandır sürdürdüğünüz projenizin önüne engeller çıkacak. Ama mo-
ralinizi bozmayın. Sonrasında planlarınızı gerçekleştirme şansı doğacak.
Kimlerle iş birliği halindeyseniz bu kişileri dikkatlice gözden geçirin. Parayla
alakalı meselelerde aşırı bir yük altına girmeyin.
ASLAN
Görüş ayrılıkları, hukuksal sorunlar, tartışmalar gündeminizi daha fazla meş-
gul edebilir. Yılın ikinci yarısı başak burçları için iç huzurun daha öne çıktığı
bir dönem olacak. Aile yaşamınız ve özel hayatınız sizin için daha ön planda
olacak.
BAŞAK
TERAZİ
AKREP
YAY
OĞLAK
KOVA
İş ortamınızdaki uyum özel hayatınıza da yansıyacak. Haziran ayında ka-
labalık iş toplantılarıyla uğraşmak durumunda kalabilirsiniz ancak bu du-
rum size olumlu yansıyacak. Ağustos ayı yapacağınız girişimlerden zararlı
çıkabilirsiniz. İyi değerlendirin.
Zihinsel aktivitenize karşılık fiziksel olarak kendinizi sürekli yorgun hisse-
debilirsiniz. Eğer teknik konularla ilgili bir iş yapıyorsanız son derece ba-
şarılı olacağınız bir döneme giriyorsunuz. İş arkadaşlarınız arasında ilginç
fikirlerinizle, yaratıcılığına en çok başvurulan kişi oluyorsunuz.
Bu dönemde aşırı yoğun çalışma temposuna bir süre ara verip ortam değiş-
tirme ihtiyacı duyabilirsiniz. Bir dostunuz sizden kefil ya da bir işine ortak
olmanızı teklif edebilir, uzak durun. Temmuz gibi arsa alım satımı gündeme
gelebilir kazançlı bir yatırım yapabilirsiniz.
Bir dostla işbirliği olabilir veya dostlarınızla birlikte bir çalışmaya katılabi-
lirsiniz. Hazirandan sonraki dönemde ikili ilişkilerinizle ilgili her bakımdan
şanslı olacaksınız. Aşk hayatınızda yaşayacağınız olumlu gelişmeler gün-
lük hayatınızı renklendirecek ve içinizdeki gerginliği azaltacak.
Yakın çevrenizden göreceğiniz destekle kazançlı bir dönem geçirebilirsi-
niz. Yapacağınız anlaşmalarda ve ortaklıklarda zarara uğramamak için çok
dikkatli olmanız gerekiyor. Yeni ev alma veya tadilat işlerine girişebilirsi-
niz. Tartışmalardan uzak durmalısınız.
Bu dönem sizin için bazı açılardan sıkıntılı ve yorucu olabilir. Haziran-Tem-
muz ayları özellikle maddi konularda şanslı olacaksınız. Beklenmedik bir
yerden para gelebilir. Ani gelen bir evlilik teklifine evet deme ihtimaliniz
yüksek.
BALIK
80 kültür-sanat
Burak Kaya
Çok uzun bir süre gitar ve caz çalışmaları
yapmış olan Burak Kaya yeni albümünü vur-
malı çalgılar, kontrbas ve soprano saksafon
alanında her biri birer usta olan Yinon Mual-
lem, Ozan Musluoğlu ve Meriç Demirkol ile
bir araya gelerek kaydetti. “Cangoya Türkü-
ler” başlığını taşıyan ve titiz bir çalışmanın
ürünü olan eserdeki vokaller ise 2000 yılında
Eurovision’da Türkiye’yi temsil eden Pınar Ay-
han tarafından yapıldı.
Nez
İlk kez 2002 yılında dinleyicilerle buluşan ve
kısa zaman içerisinde büyük ilgi toplayan Nez
kariyerinde yeni bir sayfa açarak caz konsepti-
ne geçiş yaptı. Nez’in olgunluk dönemi projesi
olarak tanımladığı “Retro Turca”, her biri ken-
di alanında uzmanlaşmış 7 müzisyenin bir ara-
ya gelmesiyle oluşturuldu. Grubun, İngilizce
ve Türkçe şarkıların harmanlandığı beş şarkı-
lık bir maxi single içeren albümü klasikleşmiş
şarkıları retro-alaturka bir soundda sunuyor.
Vodafone Istanbul Calling, Vodafone’nun ana sponsorluğunda dört aya yayılan,
İstanbul’un en uzun soluklu şehir festivali olmaya hazırlanıyor. Farklı müzik türlerindeki birçok dünya starı şehrin farklı bölgelerindeki mekanlarda sahne alacaklar. Konserler, fes-tivaller ve partilerle bu sene İstanbul’un ve Türkiye’nin kültür-sanat gündemine oturacak. 23 Haziran’daki Vodafone İstanbul Calling’in indie müzik konser serisinin devamı niteli-ğindeki Alternative Park gününde, 30 Haziran saat 15.00’te Thirty Seconds To Mars, The Maccabees ve öncesinde yeni nesil alternatif rock grubu !!! (chk, chk, chk) Parkorman’da izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor.
Aktör olarak tanınan Jared Leto (Requiem for a Dream ve Fight Club filmlerinden) 30’lu yaşlarının ortasına geldiğinde müziğe olan ilgisini bir üst noktaya taşımaya karar vere-rek kardeşi, baterist Shannon Leto ile birlikte
1998’de Thirty Seconds To Mars’ı kurdu. Gru-bun ismi, içinde bulunduğumuz toplumun ne kadar hızlı ve değişken olduğunu simgeler nitelikte. Dünyadan kaçışın sadece saniyelik uzaklıkta olabileceğini öne sürüyor. Thirty Seconds To Mars, Güney Kaliforniya çıkışlı büyüleyici ve yaratıcı bir grup. 2000’lerde başarıyı yakalayan grup, asıl ününü 2005’te platinum satan “A Beautiful Lie” albümüyle yakaladı. Grup son olarak bir ilke daha imza atarak yeni parçaları “Up in the Air”i, NASA ve SpaceX işbirliği ile Cape Canaveral Hava Kuvvetleri İstasyonu’ndan uzaya yolladı. Uzaya Dragon kargo kapsülü taşıyan Falcon 9 roketiyle iletilen şarkı, Uluslararası Uzay İstasyonu’na 18 Nisan’da vardı. Leto ve grup arkadaşları bir önceki albümleri “This Is War” için yaptıkları 2 sene süren turnede tek bir albüm için, 6 kıtada 60 ülke ve 311’den fazla konser sayısıyla Guiness Dünya Rekorları’na da girdi.
Retro Turca Thirty Seconds To MarsCango’ya Türküler
Hazırlayan: Haydar ErgülenYayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Yazarlar: Ayşegül Avcı, Elvin Otman, Seda Erkoç
Yayınevi: Tarih Vakfı Yurt Yayınları
Tarih kitaplarında yemek
kültürüne yer ayrılmasına
alışığız. Ancak bugüne kadar yemek kültürü,
kendi başına bir tarihsel çalışma konusu ol-
mamıştı. Kendi alanlarında değerli katkılar
yapmış üç yazarın ortak çalışması olan ve
“Yemek Kültürü ve Tarihçiliği” altbaşlığını ta-
şıyan eser bu anlamda oldukça dikkat çekiyor.
Osmanlı, Avrupa ve Amerika coğrafyasından
farklı dönemlere dair karşılaştırmalı bir bakı-
şın ürünü olan kitapta tarihin, gelişen ve deği-
şen yemek ve yiyecek kültürü üzerinden oku-
nabileceği iddiası yer alıyor. Bu kitapta hem
yemekteki tarihe hem de tarihte yemeğe dair
pek çok sorunuza cevap bulabilirsiniz.
Trenler Kalkar Haydarpaşa’dan Yemekte Tarih Var
Yazar: Yılmaz ErdoğanYayınevi: Doğan Kitap
Ünlü yazar ve yönetmen
Yılmaz Erdoğan’ın son filmi
“Kelebeğin Rüyası” pek çok kişinin sinema
salonlarından yaşlı gözlerle ayrılmasına ne-
den olmuştu. “Aşk en güzel bahanesidir şii-
rin” sloganıyla beyazperdeye aktarılan film
1941 yılının Türkiye’sini, İkinci Dünya Savaşı
dönemi ve mükellefiyet günlerini yansıtmaya
çalışıyordu. Hikayenin merkezinde ise bu yıl-
larda Zonguldak’ta yaşayan ve çok genç yaşta
aramızdan ayrılan iki şair, Rüştü Onur ile Mu-
zaffer Tayyip Uslu bulunuyordu. İki genç şaire
Kıvanç Tatlıtuğ ile Mert Fırat’ın hayat verdiği
filmin başarıyla geçen vizyon macerasının ar-
dından senaryosu da kitapçılardakini yer aldı.
Kelebeğin Rüyası
Yazar: Kenan BaşaranYayınevi: İletişim Yayınevi
Türkiye’de “3 Temmuz Şike
Davası Süreci” olarak bi-
linen olaylar dizisi geçen senenin en yoğun
gündem maddelerinden birini oluşturuyordu.
Türkiye’nin en tanınmış futbol takımlarının
bazı kulüp yöneticilerinin ve futbolcularının
tutuklanması ile başlayan olaylar dizisinin ar-
dından birçok araştırma yayınlandı. Bu kitap
ise iddianame ve yargılama sürecini en başın-
dan itibaren takip eden bir yazarın kapsamlı
bir çalışmasının ürünü. Duruşma salonların-
daki tartışmalardan, tribündeki taraftarın ver-
diği tepkiye kadar Türkiye’de futbolun içinde
yer alan herkesin bir şeyler kattığı kapsamlı
bir çalışma.
Arkadan Müdahale
Geçtiğimiz yıllarda yayın-
lanan “Cümleten İyi Yolcu-
luklar” kitabında otobüs seferlerinin öyküleş-
tirilmesinin ardından bu kez karşımızda tren
yolculuklarını konu edinen bir eser var. Top-
lamda 21 yazarın katkı sağladığı bu derleme
kitapta, aralarında Tuna Kiremitçi, Adnan Bin-
yazar ve Pelin Batu gibi tanınmış isimlerin de
yer aldığı pek çok yazara ait öykü yer alıyor.
Tren garında başlayan öykülerin birbiri ardına
dizildiği bu derlemede anılardan aşklara, yal-
nızlıklardan ayrılıklara dek pek çok duyguya
ait parçalar bir araya getirilmiş. Kitabın temel
çıkış noktasını ise “düşlerinize vardığınızda
her gar Haydarpaşa” olsun dileği oluşturuyor.
Yazar: Stefan ZweigYayınevi: Yordam Kitap
Yazar: A. Kadir ÖzerYayınevi: Remzi Kitabevi
Ünlü psikoterapist Kadir
Özer imzalı bu kitap, seçe-
neksizlik sarmalından kurtulma konusunda
cesaret verici tecrübeleri okurlarıyla payla-
şıyor. Yazarın kendi terapi deneyimlerinden
yola çıkarak yarattığı karakterlerin benzer aç-
mazlardan geçtiği farklı öyküler kitabın omur-
gasını oluşturuyor.
İnsan psikolojisini temel alan çalışmada ken-
dini gerçekleştirme ve özgürleşme öyküleri
okura ihtiyacı olan tek şeyin, var olma sorum-
luluğunu üstlenmek ve başarısızlıkla sonuçla-
nan her olayın sonunda yeniden deneme ce-
saretini göstermek olduğunu hatırlatıyor.
Yıldızın Parladığı Tarihsel Anlar Var Olmak Cesaret İster
Yazar: Ceylan ÖzçelikYayınevi: Çağın Reklam
Fantastik edebiyatın en
tanınmış isimlerinden biri
olan Terry Pratchett’ın daha önce pek çok
eseri Türkçeye çevrilmişti. Yazarın Johnny
Maxwell Üçlemesi’nin ilk kitabı olan “İnsanlığı
Ancak Sen Kurtarabilirsin”in ardından serinin
ikinci kitabı “Johnny ve Ölüler” kitapçılardaki
yerini aldı. Hikayemiz, evine kestirme bir yol-
dan gitmek için mezarlığı kullanan 12 yaşın-
daki Johnny’nin burada ölülelerle tanışmasını
konu ediniyor.
Ölülerle iletişime geçebildiğini fark eden
Johnny, oyunu sürdürerek, yepyeni bir mace-
ranın kapısını aralıyor.
Sinema, Dikkat Çekim Var!
Yazar: Terry PratchettYayınevi: Tudem Yayınları
Johnny ve Ölüler
Avusturyalı ünlü yazar Ste-
fan Zweig çalışma hayatı
boyunca pek çok esere imza attı ve birçok
çalışması da yakın zaman içerisinde Türkçeye
kazandırıldı. Bunlardan şimdilik en sonuncu-
su olan ve yeni bir çevirisi yapılan “Yıldızın
Parladığı Tarihsel Anlar” ise “14 Tarihsel Min-
yatür” altbaşlığını taşıyor.
İnsanlık tarihinde bir ulusun ve hatta bütün
insanlığın yazgısını belirleyen bireylerden
bir kesit sunan kitap büyük ilham saatlerini
anlatıyor. Tarihe geçen bu anlar Zweig’in
derinlikli bilgisi ve anlatım gücüyle yeniden
canlanıyor.
Yönetmen: Peter Jackson
Oyuncular: Ian McKellen,
Martin Freeman,
Richard Armitage
Yapım: 2012
Tür: Fantastik
Tüm dünyada satış rekorları kıran Yüzüklerin
Efendisi serisinin yaratıcısı J.R.R. Tolkien’in
ünlü romanı “The Hobbit”ten uyarlanan film
Gandalf ve Thorin’in önderliğinde 13 cüceyle
birlikte Smaug’a karşı mücadele eden Bilbo
Baggins’in hikayesini anlatıyor.
Peter Jackson’ın kamerasını yeniden orta dün-
yaya çevirdiği eserinde tüm canlıların kaderini
değiştirecek olan kıymetli yüzük bir kez daha
karşımızı çıkıyor.
Hobbit: Beklenmedik Yolculuk
Yönetmen: Emin Alper
Oyuncular: Tamer Levent,
Berk Hakman, Mehmet Özgür,
Reha Özcan
Yapım: 2012
Tür: Dram
Gösterildiği dönemde yerli yabancı pek çok
festivalde ödüllere boğulan film arazi bölüşü-
mü etrafında gelişen şiddetli bir öykü anlatı-
yor. Filmde, Orman İşletmesi’nden emekli olan
Faik kendisine atalarından kalan bir araziye
yerleşerek keçi besiciliği yapmaya başlar. An-
cak Faik ile çevredeki yörükler arasında arazi
bölüşümü konusunda bir takım anlaşmazlıklar
yaşanmaktadır. Oğlu ve iki torununun ziyarete
geldiği günlerde bu anlaşmazlık giderek şid-
detlenir ve büyük bir çatışmanın fitili ateşler.
Tepenin Ardı
81
Sunuculuğunu da üstlendi-
ği “En Heyecanlı Yeri” adlı
televizyon programını on yıl boyunca sürdü-
rerek Türkiye’de sinema kültürünün gelişimi-
ne önemli katkılar sağlayan Ceylan Özçelik’in
çalışması raflardaki yerini aldı. 2002 yılında
ünlü sucunular Cenk ve Erdem’in adını koydu-
ğu programda bugüne kadar yer alan yüzlerce
konuğun içerisinden bir derlemenin yapıldığı
eserde 20 özel röportaj yer alıyor.
Kitabın hazırlığını da üstlenen Özçelik, konuşma
diline sadık kaldığı çalışmasında farklı dönem-
lerden seçtiği sohbetlere giriş bölümlerinin yanı
sıra ilgi çekici sinema görselleri de eklemiş.