40

2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri
Page 2: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

-Bilgi Vakft Yayınlan: 5

' 2. KUR'AN SEMPOZVUMU

Yayma Hazırlayanlar

Mehmet Akif ERSİN

İzı;et KARATAY

Fevzi ÖZKAN

. Dizgi~Mizanpaj

Vakıf Dizgi Birimi

Kapak

Aydın Tarhan-Cihan Uygur

Baskı-Cilt

Kozan Ofset

(341 i4 27)

ı. Baskı, Ekim 1996 Ankara®

ISBN 975 8068 o3 2-

Bilgi. Vakfı Yayınları Sümer 1 Sokak No: 12/9 Kızılay-ANKARA

Tel: (0312) 231 66 53

Page 3: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

I. Tebliğ

SOSYAL. B İLİMLER AÇlSINDAN

KUTSAL METİNLERİN ANLA~ILMASI

Yrd. Doç. Dr. Vehbi BAŞER•

I. Giriş

Belirli bir dine ait spesifik bir metin olan Kur'anın anlaşılması so­runu"~ sosyal bilim açısından daha genel bir kategori oluşturan "kutsal me­tinler"in anlaşılması sorununun bir parça~ı oiarak ele alınabilir. Bu tebliğde yer alan görüŞler, özel bir metnin anlaşılması ile ilgili spesifik sorunları de-

- ı . ..

ğil, kuramsal olarak bir'ınetin kategorisinin anlaşılması ile ilgili genel-sorun-lan dikkate almaktadır. Kuşkusuz, kutsal metinleri kategorik olarak dikkate al~amızın nedeni, incelenecek diğer kutsal metinlerio anlaşılması ile de

. . . . kuramsal olarak ilgili genel bazı sorunlara değinmek istememizdir. "Kur'an'ın Bilgi Değeri" başlığıni taşıyan bu ilk ettirumcia biz, kategorik ola­rak kutsal .metinleri konu edinecek ve konuya sosyal bilim açıs.ından yakla­şacağız.

Bu çalışma , ele alacağımız sorunlar hakkında ulaşılrnış çözümlerin takdirİlinden çok, kutsal · metinlerin anlaşılmasımi yönelik bir girişimde sos­yaJ bilimellerin karşısına çıkabilecek sorunların belirginleştirilmesini .amaç­lamaktadır.

İzninizle esas ~onuya geçmeden önce ~i hususa değinmek istiyo­rum . . Burada önce, sosyal bilimciler tarafından anlaşılmalarına ilişkin sorun­lan irdeleyeceğimiz metinleri niteleyen '.Kutsal' terimi üzerinde durulacaktır. İkinci olarak da, "konuya sosyal bilim perspektifinden yaklaşmak" . derken ne kastettiğimiz açıklaştırılacaktır.

• Kırıkkale Üni~ersitesi Fen-Edebiyat Fakültes~ Öğretim Üyesi

Page 4: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

14 2. Kur'an Sempozyumu

ı. ı. Terim ve Kavram Olarak Kutsal

'Kut~al' sözcüğü, Arapça 'mukaddes' sözcüğünün yerine ikame edil­mek üzere türetilmiş bir sıfattır. Bu sözcük, eski sözcüğün yerini bütünüyle · dolduramamışsa da; bayrak, vatan, yargı, meclis gibi modem ideolojik-siya­sal simge ve kurumlar ile, annelik, askerlik gibi yüceltilen beşeri değerleri nitelernek üzere benimsenmiştir. Nitekim, Türkçe sosyal bilim terminoloji­sinde de 'mukaddes' terimi yerine giderek 'kutsal' teriminin yerleşmeye baş­ladığı görülmektedir. Biz de bu tebliğde Türkçe anlam ve çağnşımlanru dik­kate almaksızın 'kutsal' terirTıini bu nedenle tercih etmiş bulunuyoruz.

Sosyal bilim literatüründe dinsel olguların ayrıştırıcı belirtisi Calarnet-i farikası), 'kutsal' terimiyle dile getirilmektedir. Dini, "mukaddes olanın ya­şanması" şeklinde tanımlayan Rudolf Ono (Bkz. Freyer 1964: 32), 'kutsal'ın din açısmdan merkezi önemini vurgulamaktadır. Ancak teriİne asıl sosyolo­jik içeriğini kazandıran Durkheim olmuştur.

Durkheim (1961: 39vd, 52) dini; doğaüstü, gizemli, bilinme.z şeylere ?ayanarak tarumlamanm, ilkel dlnlerle Budi~m gibi daha karmaşık dinleri kapsam dışı bırakması nedeniyle olgunun sınırlarını daralttığını belirtmiş; dini tanırolarken bütün dinler için geçerli olabilecek a~li bir hususiyete da-' yanmak gerekı;iğini öne sürmüş ve bu hususiyeti de şöyle dile getirmiştir: "Dinsel olguların asli karakteristiği, bunların bilinen ve bilinebilir tüm evre­nin, var olanların tümünü kuşatan, ancak birbirini radikal olarak dışlayan

iki sınıfa ayrı.ldığı iki-kısımlı bir bölürnlenmesini daima varsaymalarıdır. Kutsal şeyler, yasakların koruyup tecrid eniği şeyler, profan şeyler ise bu ya­saklara tabi ve birincilerden uzakta kalmaları gereken şeylerdir" (Durkheim 1961: 56). Bu ayrımdan yola çıkarak Durkheirn, dini; "kutsal, yani hususileş­tirilip men-edilmiş şeylerle ilgili inançlarm ve uygulamaların, yani kendile­rine bağlananları Kilise denen tek bir manevi cemaate bağlayan inançlann· ve uygulamalann birleştirilmiş bir sistemi" (1961: 62) olarak tanımlamakta­dır.

Dikkat edilecek olursa Durkheim'ın kuramında kutsal, profan ile zıt­laştınlarak ele alınmıştır. Bu ayrıma göre dinler; varlıkları, olay ve süreçleri, zaman-mekanı ve sonuna kadar herşeyi, biri olağan, sıradan, ne ise o, ilti­fata layık olmayan vb. yani 'profan'; diğeri de olağanüstü, olduğundan daha üstün, il~tiram ve tapınma gerektiren vb. yani 'kutsal' olmak üzere ikili bir sınıflamaya tabi tutmaktadır. Kutsal/profan ayrımı, batı kültüründe

Page 5: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlerio Anlaşılması 15

köklü bir yeri oian ikici (dualist) ayrımların Durkheim düşüncesindeki bir yansımasıdır. Bu haliyle kutsal kavramı, Durkheim'ın damgasını taşır.

Kavram üzerine bir başyapıt niteliği taşıyan kitabında Eliade (1991), bu ay­rıma sadık kalmışur.

Durkheim'ın kutsal/profan ayrımının. dinsel olgular genelinde ampirik geçerliliği, yani dinlerin bu tür i~li bir ayrım şeması ile örtüşen sınıflama sistemleri getirip getirmediği sorunu ayrı bir tartışmanın konusudur. Burada biz sadece, metin kategorilerine böyle bir aynının uygularup uygulanama­yacağı ile sırurlı kalarak bu ayrımın, dinlerde ya da dindar insanların zihni­yet dünyalarında karşılaştığımız sınıflama sistemleri ile tutarlılık .arzedip ar­zetmediğine değineceğiz.

Dinine bağlı bir halkın, hele .okuma yazma bilenlerin sayılı olduğu eski dönemlerde dinle ilgili metinlere saygıyla yaklaşması, hatta Kutsal Kitab'ın alfabesiyle kaleme allnmış her türlü yazılı malzemeye. dinsel bir saygı (ihtiram) göstermesi, ilk bakışta Durkheim'ın ayrımıru haklı çıkarmak­

tadır. Bununla birlikte, böyle kaba-s.aba bir izienimin ötesine geçilerek bi-. raz daha ayrıntıya inilecek olursa, ikili ayrımda örneğin, büyü, fal, sihir vb.

ile ilgili metinlerio hangi sınıfa sakulacağı sorunuyla karşılaşırız. Bunlar, alelade, sıradan, olağan, yani profan metinler değildir. Ancak bunların kut­sal metin kategorisi içinde ele alınamayacağı da açıktır.

Bu ayrımda, başka dinlerin kutsal saydığı metinlerio hangi kategoriye sakulacağı da problemli bir husustur. 'Dinler arasındaki rekabet ve mü~a­dele dikkate . alınırsa, genel olarak bir dinin mü'minlerinin başka dinlerde kutsal sayılan metinleri kuts~l saymamaları' ohiğandır. Öyleyse bir dinsel toplu~uk için, başka toplulukların kutsal saydığı metinler profandır mı di­yeceğiz? Bu metinlere negatif bir dinsel anlam atfedildiğine göre bunları kutsal kategorisi içinde ele almak, yeni bir karışıklık doğuracaktır.

Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri arasında da hiyerarşik bir derecelenrne söz konusudur. Bunlara da dinsel bir ihtiram gösterilmelde birlikte, Tanrı'nın yahiy ya da il­ham aracıhğıyla insanlara gönderdiği mesaj ve buyrukları biraraya getiren Kutsal Kitap'la eş-düzeyde kutsal sayıldıklarını söylemek oldukça zordur.

Görüleceği üzere, sözkonusu k~tsal/profan ayrımı esas alındiğında, İslamiyet çerçevesinde, Kur'an-ı Kerim, ·hadis kitapları, itikadi ve arneli mezheplerin temel metinleri, evliya menkıbeleri, başka dinlerin kutsal

Page 6: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

16 2. Kur'an Sempozyumu

kit!iplan, fal, defıne, yıldızname ve büyü kitaplarının .aynı kutsal kategorisi altında toplaninası gerekecektir; zira bunlardan hiçbiri, kelimenin tam an­lamıyla profan değild:ir. Oysa bunların hepsini kutsal kategorisi altında top-lamak, ampirik geçerliliği olmayan bir zorlama olacaktır. ·

Bu aÇıklamalar çerçevesinde "kutsal metin" terimini, 'kutsal' sözcüğü­nün Türkçe'deki .çağrışımlarını ve kavramın 'profan'la zıtlık içinde belirle­nen sosyolojik içeriğini dikkate almaksızın kullanacağız. Bu terimle, genel

olarak dinsel bir saygı (ihtiram) ( ve ta'zim gösterilen bütün metinler değil, daha dar anlamda dinlerin en ü~t düzeyde kutsallık atfettiği metinler kaste­

dilmektedir.

'Kutsal' terimini bu suretle irdeledikten sonra şimdi ikinci hususa ge­

çebiliriz.

1.2. so·syal Bilim Perspektifi

Tebliğimizin başı~da kutsal metinlei:in anlaşılması ile ilgili sorunlan sosyal bilim açısından ele alacağınu.zı belirtmiştik. Bir konuya sosyal bilim perspektifinden yaklaşmak, onu belirli sınırlar çerçevesinde _inceleyeceği-' mizi dile ~etirmektedir. Bu pespeklif öncelikle, ele alınan konuların s<;>syal boyutlarıyla ilgileneceğimizi, yani, konunun "sosyal olmayan" boyutlarına bu inceleme kapsamında doğrudan yer vermeyeceğimizi; konuyu sosyal bi­limlere özgü duyarlılıklapve bu duyarlılıklar te.melinde formüle edile~ soru­lar çerçevesinde inceleyeceğimizi; ~e son olarak, inceleme yönteminin de sosyal bilirnlere özgü nitelikler taşıması gerektiğini ifade etmektedir.

Sosyal bilimlerin ele aldığı olgular beşeri varoluş sferinde sosyal, psi­şik, felsefi, teolojik vb. çeşitli boyutların k~·aşı~ bir biçimde içiçe geçtiği bir bütüne aittirler. Sosyal bilim perspektifi, bu olguların sosyal boyutları ile s.ırurlandırılmış bir perspektiftir. Oysa bu konular felsefi, teolojik vb. muhtelif başka perspektifler çerçevesinde de, incelenebilir. Kutsal metinlecin anlaşıl~ası konusunda örneğin felsefi bir perspektif,:kutsal metinlerde ileri sürülen "Tanrı-insan iletişimi"nin imkanı, bu metinlerde dile gelen çağrının ontolojik-epistemolojik statüsü ve değeri ile ilgilenir~en, teolojik bir perspektif söz _konusu iletişimin mahiyeti, bu çağrinın ilahi hakikati, teolojlk değeri, "doğru" bir dindarlık açısından· nasıl aniaşılıp

yorumlanması gerektiği ve insana yüklediği sonımluluğun ne olduğu * ilgilenir.

Page 7: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinterin Anlaşılmas; 17

Sosyal olguların saf psişik, ontolojik, metafizik, teolojik vb. içerikleri, özü itibariyle sosyal bilimler tarafından aydınlatılamaz. "Doğası gereğidir ki, din, bilimsel bir biçimde asla açıklanamaz... bilim, dinsel yaşamın bütün sı:flarına nüfuz edemez. Bilimsel ya da rasyonel bir yaklaşımla incelenmesi mümkün olan, yalnızca dinin etkileridir" (Özdalga 1989: 38).

. Sosyal olgulara yönelik ilgi, neredeyse insanlık tarihiyle. yaşıtolmakla birlikte, bu ilginin sosyal bilimiere özgü biçimleri kısa bir geçmişe sahiptir. Bu kısa geçmişte, sosyal olgulan incelemek üzere kapsam, yaklaşım ve yön­temleri farklılıklar gösteren disiplinler ortaya çıkmıştır. Bu tebliğ çerçeve­sinde sosyal bilim derken, genel olarak antropoloji, tarih ve .siyaset bilimini de göz önünde bulunduruyor, ancak özelde sosyolojiyi ve din sosyolojisini dikk~te alıyoruz.

Mills (1979: 38-39)'in de .belirttiği gibi, sosyal bilimleele ve 'yönter,nJe­riyle ilgili tamşmaların odağında sosyoloji yer almaktadır. Bu tartışmalar,

zamanla durulacakları yerde, giderek ·daha da şiddetlenmiş ve karmaş~ bir hal almıştır. Bu tartışmalar, sosyal alemi, biri gözlemlenebilir bir nesnellik

· temelinde ve nedensel açıklama nesnesi olarak, diğeri ise bilişsel/kültürel

bir öznellik temelinde ve yoru~sal anlama/anlaşılır kılma konusu olarak tanımlayan iki yaklaşım etrafında sürmektedir. Bu iki yaklaşımın çeşitli tü­

revleri ya da uzlaştırılmış bileşimleri denilebilecek yaklaşımlar da bulun­maktadır. Biz, söz konusu yaklaşımlardan daha ziyade ikincisini dikkate alıyoruz.

Sosyal . bilimler, insanoğlunun gruplar/toplumlar halinde ve grup­lar/toplumlar içinde sürdürdükleri sosyal etkileşimlerle· ve bu etkileşimler aracılığıyla ortaya çıkan 'sosyal' olgulada ilgilenirler. Bu olgular, sosyal bi­lim etkinliğinin hanndırdığı belirli duyar~lıklar çerçeyesinde formüle edilen sorulara cevap vermek üzere ele alınır. Giddens, sosyolojik çözümlemede üç duyarlılık biçimini zorunlu görmekte; sosyolojik tasarımın

(imagin~tion), bu duyarlılıkların bileşiminden oluştuğunu belirtmektedir. :Bunlardan ilki, "yitirdiğimiz dünya"yı, "şu anda büyük ölçüde silinip gitmiş olan toplumsal hayat dokusu"nu yeniden kurmaya yönelik rtüihsel duyarlılık; ikincisi, etnosentrik önyargılardan kurtularak endüstri kapitalizminiJ1 aç gözlülükle yuttuğu farklı hayat tarzlarını, beşeri

kültü·rlerin çeşitlitiğini sistematik bir biçimde kavramaya yöpelik antropolojik ·duyal'iılık; ve sonuncusu ise, "mevcut toplum türlerinin eleştirisine katkıda bulunmak" üzere ve "insanlığın toplumsal örgütlenmesi

Page 8: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

18 2. Kur'an Sempozyumu

ıçın gelecekte var olan potansiyellerin değerlendirilmesinde" "potansiyel olarak karşımızda duran 'alternatif gelecekler'in bilincine varma"ya yönelik eleştirel duyarlılık tır (Giddens 1993: 23-34). Bu çalışmada daha ziyade, bunlardan sonuncusu olan eleştirel duyarlılığa ağırlık ·verilecektir.

II. Sosyal ~ilimler ve Kutsal Metinler

Dinsel ol~ular araştırılırken kutsal metinlerin incel~nmesi ancak ki­taplı dinler için söz konusudur. Efsanelere ve sözlü bir geleneğe dayamin dinlerin incelenmesinde kutsal metinlerin anlaşılması gibi bir problemle karşılaşılmaz. Bu dinlerde mitler ve dinsel pratikler; gerçek ve doğru anlamı, cemaatin-kabilenin yaşlıları, erkek birlikleri ya da büyücü, şaman veya ra­hip gibi seçkin kişiler tarafından neredeyse zamanın başlangıcından beri aynı doğrulukla korunmuş anlatırnlar olarak görülmektedir.

İnceleme konularına, kendilerine özgü duyarlılıklara ve yöntem ko­nusundaki yaklaşırnlanna kısaca değindiğill]\Z sosyal. bilimler, kutsal metin­lerio incelenebileceği bir alan mıdır? Başka ·bir ifadeyle, Tanrı, şeytan,

cinler ve melek!~~~ peygamberlerin a~dıkları vahiy, Kıyamet ve öte dünyada olacaklar, Cennet ve Cehennem gibi ·konulardan bahseden metinlerle sosyal bilimciler neden ilgilensin? Sosyal bilimcilerin kutsal metinlere mesleki olarak ilgi duyup okumaları gerekli midir?.. . Bu şekilde

sorulduklarında bu sorulara verilecek cevabın da olumsuz olması

beklenecektir. Nitekim, kutsal metinlerin teolojik ya da epistemolojik bir değerlendirmesini yapmak sosyal bilimcilerin ehliyetini aşar.

Gerçi, sosyal bilimlerle uğraşanların teolojiye ilgi duymalarıru önle­yen herhangi bir bilim ilkesi yoktur. Bu nedenle, başka bilgi disiplinlerine ilgi duymanm ya da "sadece bir insan" olmanın kendiliğinden meşruiyeti çerçevesinde, kuşkusuz :5osyal bilimcilerin de kutsal metinlere ilgi duyabi­leceği söylenebilir. Ancak bu haliyle söz konusu ilgi sosyal bilimiere kat-: kıda bulunmaktan ziyade kişinin dinsel ya da felsefi-entellektüel pozisyonu. ile ilgili bir katkı sağlayacaktır; en azı~dan, buna pek çok örnek . gösterrrek mümkündür.

Sosyal bilimler alarıında kutsal m etiniere mesleki bir Hgi gösterilmesi- · nin en meşru gerekçelerinden biri, bu disiplinlerden bir bölümünün dinsel olguları konu · edinmeleridir. Dinler tarihi, din sosyolojisi, din antropolojisi vb. disiplinler; sosyal davranış, grup formasyonu, kurumlar, inanç ve değer sistemleri, sosyal değişme gibi sosyal olgularla dinsel olgular arasındaki et-

Page 9: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 19

kileşimleri incelemektedir. Bu incelemeler sırasında kutsal m~tirllerde.g nasıl . yararlariılabileceğlne geçmeden önce, tarihsel olarak bir dinin geli­şim/dönüşüm sürecinin kutsal metnin anlaşılması üzerindeki etkilerine de­ğinrnemiz yararlı olacaktır. Zira bu süreçte, kutsal metinlecin araştırıcı için bilgi verici bir kaynak olma niteliğinde, daha sonra açıklanacağı üzere, farklılaşma görülmektedir.

2.1. Dinin Doğuşu, Kurumsallaşması, Dinsel Protestolar ve . Kutsal Metinler

Kutsal metinler; insanların inanmaya çağrıldığı 'hakikat'i, gözetmeleri gereken ilkeler ile uymaları ;istenen kuralları, bu dinin ilk mü'minlerinin ba­şından geçen olayları, bunların yaşantılarını, karşılaştıkları .güçlükleri; inanmayanların o dönemdeki durumlarını ve nihai akibetlerini, mü'minler topluluğunun diğer toplulukl~rla ilişki ve mücadelelerini... dile getirmekte­dir. Belirli bir difii? doğuş evresinde, ku~al metinleıle diridarlık ve d~ndar­ların davranışları arasındaki bağın doğrudan (direct) olpuğu

görülmektedir. 1

Kitaplı bir dinin doğuş evresi araştmlırken mü'minler topluluğunUri hangi inançlar etrafında biraraya geldikleri, ne tür duyarlılıklada ve hangi kurallar çerçevesinde davranıyor olabilecekleri gibi soruların cevaplandı.rıl- · masında, kutsal metinlerin poğrudan bilgi verici bir malzeme olarak ince­lenmesi gerekecektir. Kutsal metinler, mü'minler topluluğunun idealle.l'ini, ide_alize edilmiş "doğru topluluk imgesi"ni, içinde yaşadıkları toplurpun dinsel sapmalarını vb. anlatmaktadır. Bu anlatımlar ampirik bir tasvir olarak düşünülri1emelidir. Kutsal metinlerin, yer, zaman, oluşum sıraltlığı gibi ay.­nntılardari çoğunlukia uzak olmaları nedeniyle vak'a kayıtları ya da terimin gerçek anl,amınd~ tarihsel belgeler kategorisinde ele alınamayacağı açıktır. Yine de mü'rn.in,lerin yoğun bir biçimde etkisi altında kalarak yaşadıkları saf din, kutsal metinde anlatımını bulmaktadır.

Kutsal metinler, dinin doğuşu evresinde inananlar ve inanmayanlar için genellikle açık ve ortak bir anlam ifade eder. Bu, kutsal metnin müm­kün bütün anlamlarının tüketildiğini değil, belirli bir anlama geldiğini gös­termektedir. Dirıin ilk defa doğup geliştiği bu ortamda, kutsal metnin herkes t~rafından aynı kapsamlılıkİa ve derinlikle anlaşıldığı söylenemez. İnananlar arasında olduğu kadar inanm~yanlar arasında da dinsel konulara vu~flan, anlama yetenekleri, ilgileri vb. bakımından farklılıklar bulunması

1

Page 10: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

20 2. Kur'an Sempozyumu

doğa!,dır. Ancak bu farklılıklar, esas tartışmarun kutsal metnin ne anlama geldiği ya da nasıl anlaşılacağı konusunda olduğunu göstermez. Esas tar­tışma, bu sözlerin Tapn'dan gelip gelmediği, Tann'nın böyle .sözler söyle­yip söylemeyeceği, kutsal metinde dile gelen çağrırun dinsel "doğruluk, ge-

. çerlilik ve güvenilirlik" taşıyıp taşımadığı üzerindedir. Şu halde, inananlar ve ınanmayanlar, kutsal metnin belirli bir ~nlama geldiğinde heİnfikir ol­dukları halde, bunun· dinsel değerinde anlaşamamaktadırlaır. Kritik problem kutsal metnin "ne söylediği" ile değil; söylediği şeyih 'kutsallık' vasfı taş~yıp taşımadığı ile ilgilidir ve onun "doğru, geçerli ve güvenilir"' mi ~abul edile­ceği, yoksa eski inanca bağlı kalmarun mı daha doğru olacağı şeklinde for­müle edil~bilir. Bu soruya verilen cevap, mev~ut geleneği sürdüren toplu­luğa bağlı kalmak ile yeni dine inancın biraraya getirdiği mü'mirıler toplu­luğuna katılmak arasında bir tercih yapmak anlamına gelecektir.

Bir dirıirı doğuş ve oluşumu, içinde, başlangıç .halinde bir kurumsal­laşma sürecini de barındırır. Mü'minler ~~pluluğu başlangıçta, karizmatik önderinin otoritesi altıoda belirsizliklerle dolu ama coşlrulu bir mecrada yol alırken , zamanla dinsel heyecanlar durulur, dinsel duyarlılıkların yerini rutin, istikrarlı, normatif düzenlemelerle güvence altına alınmış bir sosyaL

dünya alır.

İlk mü'minler cemaati Tanrı'nın ilahi mesajını, karizmatik önderlerinin kendilerine bildirdiği . ve açıkladığı şekliyle aniayıp benimsemişlerdir. Bu cemaat için diniri "biricik ve üstün" kaynağı olan kutsal metin, yalın, saf ve açık bir anlam ifade eder. Dirıirı kurumsaliaŞmaya başlamasıyla birlikte, kutsal metinlerle mü'minlerin dinsel dünyaları

arasındaki bağ da giderek dalaylı (indirect) hale .gelmektedir. Kutsal metinler yanında, karizmatik önderio yaşamını ve yol göstericiliğini, ilk çemaatin özgi.in dinsel tecrübesini, sonraki din büyüklerinin mücadelelerini vb. anlatan rivayet kolleksiyonları da dinsel sorunların çözüme kavuşturulmasında yarar-lanılan metinler haline gelir. Bu süreçte ku~al metin, gerek kendis.inin a~aşılmasında ve gerekse dinsel sorunla~ çözüme kavuşturulmasında kullanılan bu metinler arasında "en üstün kay.nak" konumuna yerleştirilir.

İlk cemaatin sonraki izleyicileri; yeni katılanlar, karşılaştıkları· yeni topluluk, din ve kültürler aracılığıyla tanışukları yeni sorunların, yeni ihti­yaç ve· arayışların baskısı altında, dinlerine uygun ve mutmain olacakları çözümler ararken, kutsal metnin farklı anlaşılabilme potansiyetlerini keşfe-

Page 11: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açı~ından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 21

derler. Bu suretle kutsal metnin t?aşlangıçtaki yalın, saf ve açık anlamı, ye­rini farklı, çelişen hatta zıt bir uanlama biçimleri çokluğu"na bırakır. Bu an­lama biçimleri arasında hangilerinin doğru, geçerli, isabetli, Tanrı'nın kabulüne ve insanların yararına uyg~n olduğunu belirlemek üzere çeşitli yöntemler gelişir ve 'tutarlı' akide sistemleri inşa edilir .

. Kurumsall~şma süreci, bir yanda? bilgisel/bilişsel karmaşıklaşma, di­ğer yandan da sosyal farklılaşma (uzmanlaşma) süreçlerini içe~ir. İşlevselc~ sosyolojide kurumsallaşma süreci, sembol alanlannın s~mbolik ve kurumsal olmak üzere ikili bir farklılaşması şeklinde çözümlenmektedir. (Eisenstadt 1973: 332). Burada biz, Eisenscidt'ın kullandığı 'sembolik farklılaşma' terirni yerine 'bilgisellbilişsel karmaşık/aşma', 'kurumsal farklılaşma' terimi yerine de 'sosyal farklılaşma' terimlerini tercih ediyoruz. Kurumsallaşma sürecinde mü'rninlerin dinsel dünyalarıyla kutsal metin arasındaki bağın delaylı bir hal aldığını belirtmiştik. Bu bağ, bir yandan bilgisel!bilişsel anlamda, diğer yandan sosyal anlamda delaylı .hale gelmektedir. Şimdi bu iki tür dolayıının daha ayrıntılı bir çözümlemesine geçebiliriz.

Bilgisel/bilişsel dolayım ilkin, dindarlık ile kutsal metin arasın­daki bağin başka metinler dolayımıyla kurulmasuu ifade eder. Doğru dinsel tut.um kutsal metnin doğrudan doğruya anlaşılmas! yoluyla değil, kutsal metni doğru anlamak içlıı öncelikle, 'bilinmesi gerekli' diğer metinler kol­teksiyonunun anlaşılması yoll!yla elde edilebilir. Bilgisel!bilişsel dolayıının

bu türün~ ikinc;il metinler dolayımı diyebiliriz. . .

Bu dolayıının ikinci türü, dindarlık ile heı:n kutsal metin ve hem de onun aniaşılmasını dolayırolayan metinler kolleksiyonu arasındaki bağın etimoloji, gramer, semantik, söz ve söyleyiş · sanatlan, mantık ve metodoloji gibi disiplinler alanında kapsamlı ve karmaşık bir bilgi birikimiyle dolayım-• lanmasıdır. Bilgisel/bilişsel dolayıının bu türüne araçsal disiplinler dolayımı adı verilebilir.

Bilişsellbilgisel dolayıının üçüncü türü ise, din ile kutsal metin, diğer metinler ve bilgi disiplinleri arasındaki bağın, söz konusu metinlerden ve bilgi disiplinlerinden dinsel sapmalar·a düşmeksizin yararlanabilmek için, başlangıçtan itibaren doğru bir akideye bağlanmak aracılığıyla dolayımlan­masıdır. Bilgisellbilişsel dolayımın bu türü akide sistemleri dolayıım olarak isimlendirilebilir.

Page 12: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

22 2. Kur'an Sempozyumu \

KurumsaHaşma sürecinin gerçekleştiği tarihsel dönem boyunca, bilgi­sel/bilişsel dolayıının bu türlerinin gelişmesine paralel olarak, geniş bir bilgi birikimi ve literatür ortaya çıkmaktadır. Kurumsallaşma süreci, ~ir yan­dan okul yapıları, öğretim prosedürleri, özel pedagojik formasyonlar gibi, bu bilgisel/bilişsel dolayınun ·gerek1ilik1erini karşılayan kurumsal örüntüler ve wplumsal örgütlenmeler yaratırken, diğer yandan da bu örüntü ve örgütlenme aracı.lığıyla, söz konusu bilgi birikimi ile donatılmış bir uzman

seçkinler topluluğu yaratarak toplumsal farklılaşmaya yol a~r. Sosyal dola­yım, dindarlığın kutsal metinle kurduğu bağın, kurumsal örüntülerin ve toplumsal örgütlenmelerin doğurduğu toplumsal farklılaşma ,araçılığıyla do-layımlanmasıdır. '

Sosyal dolayıının ilk türü, dindarlığın kutsal metinlerle kurduğu ba­ğın, toplumsal farklılaşma yoluyla ortaya çıkan seçkinlerin otoritesi aracılı­ğıyla dolayırnlanması anlamına gelen seçkinler dolayımı dır. Burada sözü edilen seçkinler, daha ziyade, mezhep· kurucuları ya da büyük dinsel ekal­lerin doğuşuna öncülük eden din büyükle~idir. KurumsaHaşma süreci, kut­sal metni anlamarun giderek seçkinlerin ayrıcalığı haline geldiği bir süreçtir. Bu süreçte, sıradan müminlerin kutsal metinlerle ilişkisi formel-törensel bir nitelik kazanmakta; kutsal metinlere yönelik tabusal pratikler seçkinİerin ay­rıcalıklı konumunu pekiştirici bir işlev görmektedir.

Bunun yanısıra, kurumsallaşma sürecinde seçkinlerin dinsel söylerni­nin zamanla sofistike ve rafıne bir hal aldığı ve bu söylem ile sıradan din­darların sade dinsel dünyaları arasındaki açıklığı11 büy_üdüğü

görülmektedir. Bu açıklığın belirli bir düzeye kadar hissedilmeksizin telere edilebildiği söylenebilir. Ancak bu düzeyin aşılması kaçınılmazdır ve söz konusu açıklığın giderek bir kopma yaratacak ölçüde büyümesi, seçkinlerin aşırı sofistike ve rafine söyleminin avamileştirilerek sıradan mü'rninlerin sade dinsel dünyaianna maledilmesini zorunlu kılar. Bu ·ise bir yandan yeni bir bilgisel/bilişsel dolayım ile yeni bir sosyal dolayımın doğması anlamına gelmektedir. Bilgisel/bilişsel dolayıının dördüncü türü, dindarlık ile kutsal metinler arasındaki bağın, kel).disi araplığıyla dolayırnlandığı.

seçkinlerin aşırı sofistike ve rafine söyleminin, sıradan dindarlar için basitleştirilmesi aracılığıyla dolayımla~ması biçiminde karşımıza çıkar, ki buna, şematik basitleşlinneler dolayımı adı verilebilir.

Seçkinlerin ürettiği aşırı sofistike ve rafıne söylemlerin şematik basit­leştim1eler yoluyla dolayırnlanması, seçkinler ile sıradan dindarlar arasında

Page 13: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 23

zamanla bir 'ara tabak~'nın doğuşuna yol açar. Sosyal dolayımtn bu ikinci türü, dindarlık ile kutsal metinler arasındaki bağın, seçkinlerin söylemine vukufları sayesinde temayüz etmiş olan bu ara tabaka aracılığıyla dolayım­lanmasıdır. Bu dolayım, avamileştirici alimler dolayımı olarak isim­lendirilebilir.

Daha sonra bu· ara tabaka tarafından üretilen şematik basitleştirmele­rin srradan dindarlara öğretilmesi işinde uzmanlaşan ve dindarlara bu çer­çeved_e · rehberlik eden ikinci bir ara tabaka ortaya çıkar. Sosyal dolayıının üçüncü türü, dindarlık ile kutsal metin arasındaki bağın, şemaıtik basitleş­tirmeleri sıradan dindarlara aktarmakta uzmanlaşan rehberierin öğreticiliği

.... ile dolayımianmasını sağlayan belleticiler dolayımı dır.

Dirlin doğuşu ve kurumsallaşması kapsamında dindarlığın kutsal me­tinle kurduğu bağın nasıl bir dolayımlaruna geçirdiğini genel hatlarıyla çö­zümlemiş bulunuyoruz. Kurumsallaşma süreci boyunca ve bu sürecin önemli ölçüde tamamlanması sonrasında ortaya çıkan -dinsel protestoların belirli tipleri, kutsal metinle daha doğrudan bir bağ kurma girişimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, dinsel protestolarm hepsi öze-dönüşçü bir

nitelik taŞımadıkları gibi, öze-dönüşçü akım ve hareketlerin hepsi de din­darlığın kutsal metinle mutlak anlamda doğrudan bir bağ kurması talebinde olmayabilirler. Yine de öze-dönüşçü ya da ihyacı (revivalist) hareketlerin, dinin asli-saf formu hakkındaki kabullerine ve ortaya çıktıkları dönemde bu formdan uzaklaşmanın boyutları hakkındaki kanaatlerine uygun bir bi­çimde, bazı dolayımianmalan sorgulayarak, tartışmaya açarak ya da dinsel anlamda meşruiyet dışı sayıp redderek dindarlığın kutsal metinle daha doğ­rudan bir bağ kuı:masını sağlamaya yönelik bir etkide bulundukları kayde­dilmelidir.

Söz konusu akım ve hareketler yalnızca taraftarlarını etkllemekle sı-. nırlı kalmayıp mücadele halinde olduklan )rurumsallaşmış dinsel örüntüle­rin bağlıları kadar karşıt akım ve hareketler ile bu mücadelenin dışında kal-

. mayı tercih eden kesim, cemaat, akım ve hareketleri de etkllemektedirler. Kutsal metnin önemini yeni bir dinsel meşruiyet tanınu çerçevesinde vurgu­ladıklarından, onları dindarlıklarının meşruiyetini savunmacı ya da yeni­likçi bir tutumla yeniden temeliendiemek zorunda btraktrlar. Bu temellen­dirme, söz konusu karşıt ya da tarafsız kesimlerin, mevcut dindarlık

biçimlerine kutsal metinden dayanaklar aramaları ya ~a kendi dindarlıklarına daha önce zikrettiğimi.z dolayımlanmaların daha üst

Page 14: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

- 24 2. Kur'an Sempozyumu

düzeylerine başvurarak meşruiyet kazandınna çabalan biçiminde karşımıza ç;kmaktadır: Bu etkiler, farklı koŞullar aliında farklı sonuçlar doğurabilir .. Bu sonuçlar, söz konusu dine in~aı:,ıların oluşturduğu kide içindeki mevzi ya da kısa dönemli dalgalanmalardan başlayarak, küçük cemaatlerin bu büyük

. kitleden kopmalarına, büyük k_ide içinde yaygın ya da uzun dönemli bunalımiara ve nihayet büyük kitlenin mezheplere bölünmesi ya· da daha c'emaatlere ayrılıp parçalaı:ımasına kadar varan bir skala üzerinde

çeşidenmektedir.

Dinsel protestoların dindarlığın kutsal metinle kurduğu bağ üzeri.n­deki etkile~ine·değinmek suretiyle ve bu bahsi .tamamladıktan sonra, bu ku­ramsal çözümlemeleri biraz daha somutlaştınnak amacıyla kutsal metinlecin anlaşılması açısından günümüz dünyasında dindarlıkla ilgili g~liş.melere de kısaca değinmemiz yararlı olacaktır.

2.2. Dinin Yeniden Yükselişi ve Kutsal Metinler

İçinde bulunduğumuz dönemin "modem çağ" olarak adlandırılması düşünsel açıdan giderek tartışmalı bir hal alsa da, yarısından faz.la bir bö- ,..

lümü boyunca 20. , yüzyıla damgasım vuran 'modernizm' olmuştur. ilahiyat alanındaki spesifik ~llanımı bir yan~ bırakılacak olursa· modernizm, mo­dem batı uygarlığının geliştirdiği teknoloji aracılığıyla 19. ve 20. yüzyılda elde ettiği üstünlüğün, nihai bir zafer olarak alkışlanması. ve bu uygarlığın, kendisinden önce bilinen hiçbir uygarlığa nasib olmayan bir yaygınlık ve egemenlik elde etmesi yönündelq siyasal/ideolojik/düşünsel bir formas­yonu ifade ediyor. Batı uygarlığının bu ölçüde kapsamlı bir üstünlük hede­fine doğru iledeyişinde ·kuramsal olarak daha önce· geçirdiği kabul edilen ve diğer geleneksel uygarlık ve halklar için modernizm aracılığıyla kaçınıl­maz kılınan dönüşümler "modernleşme" başlığı altında toplanmaktadır. Bu dönüşümler sonucunda batı uygarlığının özellikle 20. yüzyılda içinde bu-

, lunduğu durum, 'modernite' terimiyle ifade edilegelmiştir.

Modernleşme sürecinde önde gelen dönüşümlerden biri ve modem-. . leştirici söylem açısından en önemlisi, kuşkusuz sekülerleşmedir.

Sekülerleşme, kökleri Rönesans'a kadar giden ve esas karakterini 18. yüzyı­

lın Fransız Aydınlanması'n~· borçlu . olan "düşüncenin dinsel ve metafizik biçim ve içeriklerinden armdınlması" girişimi ile Reform Hristiyanlığı'nın uğradığı başarısızhkların ortak bir sonucudur. Sekülerleşme süreci, bir yandan dinde ve egemenliği altında biçimlenmiş olan hukuk, iktisat ve

Page 15: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlerin." Anlaşılması 25

siyaset gibi alanlarda dünyevi bir yönelimin güç kazanmasını ve dinin gideı:ek diğer toplumsal alanlardaki egemenlik ve etkinliğini kaybederek

. bireysel bir vicdan meselesi haljne gelmesini; diğer yandan da, kültürün bir bütün olarak "bu· dünyalık (this worldly)" bir niteliğe bürünmesini ifade etmektedir. Bu son anlamıyla kültürün sekülerleşmesi insan düşüncesinde birbiriyle ilişkili iki asli (fundemental) dönüşümden oluşmaktadır: 1) Kişilere ve eşyaya yönelik tutumun "kutsaldan arındırılması (desacralization)", yani, kutsala yönelik dinsel muamelede karşılaşılan türden duygusal bağlılıkta gerileme; ve 2) dünya üzeri_ne düşünürken duyguların işe karışmasının önlenmesi anlamında düşüncenin

'aklileştirilmesi' (O'Dea 1966: 81).

Modernleşmenin kuramsal olarak kendisiyle temellendirildiği seküler­leşme süreci, nihai anlamda tek yönlü ve geri-döndürülemez bir süreç ola­rak tanımlanmıştır. Bu tanım gereği modernleşme sürecinde din, giderek kamusal alanı terk edecek, elindeki bütün mevzileri kaybederek bireylerin kendi mahrem dünyalarının sırurlarına kadar gerileyecekti. Hatta diniiı bu ·mahrem dünyada bile sosyal anlamda verili, yani bağlayıcı bir nitelik taşı­ması mümkün değildi. Özel yaşam, din konusunda çeşitli bireysel tercihle­rio yapılabildiği bir alan oluşturuyordu. "Katolik olarak vaftiz edilen birinin protestan mezhebine göre evlenmesi ve nihayet, kim bilir, budist olarak ölmesi" (Berger ve diğerleri · 1985: 93-94) modernitenin yol açtığı b.ireysel tercihierin bu tür çoğullaşmasına bir örnek olarak zikredilebilir.

Modernleşme ve modernitenin dayandınldığı sekülerleşme ve rasyo­nelleşme hipotezlerinin düşünsel anlamdaki bütün· iç tutarlılık

görüntüsüne rağmen, II. Dünya Savaşı sonrasında modern dünyada ·bu kuramsal çerçeveye ters düşen bir takım oluşumlar gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Bu oluşumlar 60'larıri sonlarında iyice netleşmeye başlamış, 80'lerde ise modernleşme kuramında, bir zamanlar Marxizmde yaşanan şoklara benzer bunalımlar doğurmuştur. Konumuz açısından bu oluşumlardan en önemlisi, kuşkusuz dinin yeniden yükselişidir.

Başlangıçta geçici, arızi bir epi-fenomen olarak görülüp geçiştirilmeye çalışıldıysa da, dinin yeniden yükselişinin giderek paradig.matik ·bir bunalıma yol açtığı söylenebilir. Modern batıda mistisizmin, Çeşitli gnostik felsefeterin ya da doğu dinlerinin kazanmaya başladığı itibarıo yanısıra, gelişmekte ve modernleşmekte olduklarına, dolayısıyla geleneksel dinlerinin, 'akli-dışı' geleneklerinin yoğun etkisinden

Page 16: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

26 2. Kur'an Sempozyumu \

sıyrılarak zaman içinde seküler modern toplumlar haline geleceklerine inanıian "III. Dünya"da ve özellikle müslüman toplumlarda etkisini günden güne artırab~lme potansiyeli taşıyan bir "dine-dönüş" gözleniyor .. Bu gelişmelerin nereye varacağını şimdiden kestirrnek oldukça zordur. Ancak, modernist söylernde zamanla daha da derinleşeceği anlaşılan tereddütler doğurduğu söylene~ilir. Tek yönlü, sınırsız ve tersine çevrilemez 'ilerleme1

mitinin toz dumanı altında bir yerlerde bir hata yapılmış olmalıdır.

Gerçi, sekülerleşme hipotez.i batı örneğinde olduğu kadar, "doğu"nun iki geleneksel uygarlığı olan Çin ve Hint uygarlıkları örneğinde de tümüyle olmasa bile büyük ölçüde doğrulanmış sayılmaktaqır. Bu nok­tada, Orta.çağların sonlannda Eski Dünya'da yer alan dört uygarlık bulun­duğunu belirten Gellner'in. bir değerlendirmesini hatırlatmak yararlı olacak­tır: "Bunların üçü günümüzde şu ya da bu şekilde dünye~ileşmiştir.

Hristiyan öğretisi kendi dinbilgelerince 'düzeltildi'. Bir derinliği olan, Kutsal Kitap' a uygun inanç, varlığıyla göze çarprnıyor. Çin dünyasında

budünyalık• bir inanç re"smen yerleşmiş bulunuyor; dini öncüller inkar

edildi bile. Hint dünyasındaysa astroloji gibi uygulamalar yaygın olsa da devlet ve siyasal seçkinler, halk dinlerine karşı tarafsız bir ~tum izliyor. Ama bu uygarlıklardan yalruzca birinde, İslam dünyasında durum tümüyle farklı" (Gellner 1994: 19).

Geliner'in bu değerlendirmeleri, dinin yeniden yükselişinin daha zi­yade islam dünyası ile sınırlı olduğu gibi bir sonuca götürülebilir. Bu so­nuç fazlasıyla tartışma götürür bir nitelik taşımaktadır. Geliner'in hem bu sonuca yönelik görüşleri ve hem de bu görüşlerin dile getirildiği çalışması­nın ana iddiaları. tartışılmaya muhtaçtır. Ancak biz, İslam dünyası özelinde yaptığı bazı saptamalan anlamlı buluyor ve konumuz açısından bunları ak­tarmak istiyoruz.

~ellner, İslam dünyasında gü?-ümüzdeki durumu şöyle dile getirmek-; tedir: "Bugün yenilenme ruhu canlılığını koruyor, ama toplumsal taban çok zayıf. Okur-yazar, mürekkep yalarnış, kurallara uyan, Kutsal Kitab'a bağiı bir anrucılık, kentli bilgeler için hala yaşama geçirilebilirliğini koruyor. Ama kentli kitleler ya da k~rsal kabile halkları için aynı şey söz konusu değil" (1994: 29). Bu son durumun, sekülerleşme hipotezi de dikkate alınacak

• 'budünyalık' terimini, çevirmen, 'seküler' terimini karşılamak üzere kUllanmaktadır.

Page 17: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlerin Anlaşılması . 27

olursa, zorunlu olarak bu annmacılığın güç kazanamayacağına delalet et­meyeceğini belirten Gellner'e göre; "arınma ideolojisine bağlı, Kutsal · Kitapçı bir dünya dininin çağdaş koşuUar karşısında aşınması hiç de zo­runlu değildir. Tam tersine çağdaş koşulların böyle bir dine yarayacağı bile söylenebilir"( 1994: 40). · ·

Yazar, İslam Dünyası'nda dinin yeniden güç kazanması ile Kutsal Kitaba dönüş arasında çarpıcı bir ilişki · kurmaktadır. Sözü edilen ilişkinin ampirik geçerlliiği ayrıca test edilebilir. Ancak sözü edilen ilişki gerçekten mevcut ise kutsal meti~erin anlaşılması, en ·azından İslam Dünyası · hakkın­

daki araştırmalarda, özel bir önem taşıyor demektir.

Gellner, yaptığımız ilk alıntıda, diğer uygarlıklar hakkında oldukça genel ve bu genelliği nedeniyle de· ayrıntılarda karşımıza çıkan pek çok kar­şıt durumu gözardı eden bir değerlendirme yapmakla eleştirilecek olsa bile,

. "bir uygarlık" olması anlamında, İslam hakkında genel olarak kabul edilebi­lir bir görüş ileri sürmektedir. Kutsal metinler açısından bakıldığında, bu

. değerlendirme, adı bir uygarlıkla birlikte anılmayan Yahudilik ve dolayı- . sıyla ·Eski Ahit istisna edilmek kaydıyla, kutsal metinlerin anlaşılması çaba­sının günümüz . dünyasındaki en doğrudan muhatabının· da Kur'an olaca­ğını ima eder.

2.3. Dinsel Olgular ve Kutsal Metinler

Daha önce ifade edildiği üzere, sosyal bilimlerden bir bölümü dittsel olgulan konu. edinmekte ve bu olgulan ancak sosyal boyutları ile sınırlı ka­larak inceJemektedirler. Sosyal bilimler davranıŞ örüntülerini, grupları, ku~ rumlan, toplumsal yapıyı, inanç ve değer sistemlerini ve sosyo-kültürel de­ğişmeyi anlaşılır kılmaya ve açıklamaya çalışırlar. Dinsel olguların sosyal bi­

!imler tarafından incelenmesi de bu çerçevede yürütülen bir araştırmadır. 3aşk~ bir ifadeyle; sosyal bilimler; davra~ış örüntüleri, gruplar, kurumlar, .:osyo-kültürel yapı, inanç ve· değer sistemleri ve sosyo-kültürel değişme ile .tinsel olgular arasındaki etkileşimleri ele almaktadırlar. Burada bu etkileşi­

:~n in~elenrnesinde kutsal metinlerio anlaşılmasının ne gibi katkıları olabi-. ' eceğine temas edeceğiz.

Dinsel davranış örüntülerini, dinsel cemaat ve toplulukları, dinsel kurumları, dinsel inanç ve değer sistemlerini ya da din ile sosyo-kültürel yapı ve değişme arasındaki etkileşimleri konu edin.en bir araştırmada kutsal metinler sosyal bilimci .için bilgi verici bir kaynak olarak kullanılabilir mi?

Page 18: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

28 2. Kur'an Sempozyumu

1

Sosyal bilimci bu konulan incelerken Kutsal Kitap'tan ne ölçüde faydala-nabilir? Bu soruların cevabı, bunlarla ku~al metin arasında nasıl bir ilişki bulunduğuna göre farldı olacaktır.

Bir dinin doğuşu a~amasında, dindarlık ile kutsal metin arasında

doğrudan bir bağ bulunduğunu daha önce belirtmiştik. Kurumsallaşma . aşamasında bu bağ çeşitli doiayımlanmalardan geçiyor, öze-dönüşçü ya da

ihyacı protes[o hareketleri, bu dolayımJanmalan aşarak kutsal metinle daha doğrudan bir bağ kurulmasını gündeme getiriyorlardı. Dolayısıyla, bu konular araştırılırken kutsal metnin ancak dinin doğuşu agamasında doğrudan qilgi verici olabileceği, kurumsallaşma a§amasında ise, mevcut dolayımianmalan gözardı edip dinsel davranış örüntüleri, inanç ve değer sistemleri, kurumlar vb. ile kutsal metin arasında doğrudan bir bağ varsayarak kutsal metinden yararlanmanın yanıltıcı olacağı söylenebilir.

Kurumsallaşmış bir dinde, sözü edilen konular araştmitrken kutsal metnin doğrudan bilgi verici bir kaynak olarak kulla~ması kadar, tümüyle_ gözardı edilmesi de yan)ış olacaktır. Zira her ne kadar dindarlıkla kutsal ' metin arasındaki bağ çeşitli düzeylerde dolayımianmış olsa da, tamamen kopmuş değildir. Kutsal qıetinde yer alan emir ve yasaklar, kurumsallaşmış bir dinde .de genellikle bağlayıcı dinsel kuraUar olarak kabul edilir. Ancak kurumsallaşmış bir dinde dinsel olguların tek kaynağı kutsal metinler olmadığı gibi, kutsal metinde öngörülen düzenlemeler de dolayırolanma sürecinde kutsal metinde bulunmayan yeni forrnlara büründürülmüştür. Bu nedenle, kutsal metinden doğrudan doğruya çıkarsanamazlar. Şu halde,

kurumsallaşmış bir dinde dinsel olguları araştıran sosyal bilimci, bu olguların dlnsel kaynağını kutsal metne indirgememeli, kurumsallaşma

sürecinde tarihsel olarak ortaya çı~an dolayımianmaları ciddiyet ve titizlikle dikkate almalıdır. Bu da, sosyal bilimcinin kutsal metni, söz konusu dolayımianmaların kümülatif bir birikimi olan yorum geleneği ve kutsal

metnin dindarlığın ampirik görünümleri içindeki aniaşılma biçimleri çe_!"çevesinde okuması gere~tiği anlamına gelir.

Dindarlığın kurumsallaşmış dine yönelik eleştiriler çerçevesinde şekil­lendiği öze-dönüşçü ya da ihyacı dinsel protesto hareketlerinin, içinde or­

taya çıktıklan .dinsel toplulukta, dindarlık ile kutsal metinler _ arasındaki bağı da sorgulamaya yöneldikleri görülmektedir. Bu hareketler, dinsel toplulu­ğun hangi yerleşik uygulamalarını sapm~ ya da uzaktaşma ol~rak tanımla­dıkları konusunda farklılıklar göstermektedirler. Bir hareketin neyi sapma ya

Page 19: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal ~ilirnler Açısından Kutsal Metinlerio Anlaşılması 29

da uzaklaşma olarak gördüğü ise, dinin 'asli' ya da 'saf-bozulmamış' biçi­mini nasıl tarumladığına bağlıdır. Dinin asli, saf-bozulmamış biçimi, bir

yandan teolojik bir geçer4lik ~terleri siste~den yola çıkılarak belirlen­diği gibi, bu belirlemede dirıdarlığırı bu kriterlei:e uygun olarak realize ol­duğu tarihsel dönem(ler) hakkındaki bir kanaatin de önemli bir rol oyna­dığı gÖrülmektedir.

Şu halde öze-dönüş ya da ihya, ikili bir yönelimi temsil eder. Bir yö­nüyle, söz konusu krit_erlere uygun bir dirıdarlığın kaynakları · olan_ ve ku­rumsallaşmış dindar~ığın çeşitli düzeylerde kendisirtden saptığı ya .da uzak­laştığı düşünülen 'ana kaynak'a ya da 'temel kayhaklara bir dönüş; onların otoritesinin bir "yeniden-canlandırılması" söz konusudur. Diğ'er yönüyle, dirıdarlığın bu kayn~k ya da. kaynaklara sadakatle biçimlendiği tarihsel dö­nem~ler)e bir dönüş, bu dönem(ler)e ait 'saf dirıdarlık'ın aradaki sapma veya uzakla~ma dönem(ler)irıirı etkileri silinerek "yeniden canlandırılması", "sürdürülmesi" söz konusudur.

Bu tebliğ çerçevesinde _bizi esasen birirıci yönelim ilgil17ndiriyor. ' .. Kurumsallaşma sürecine girmiş ya da bu süreci tamamlamış bir dirı söz ko­

nusu olduğ_unda; kutsal metnin dirıdarlık .h~nda bilgi verici . ~tetiği, dirı­sel olguların kurumsallaşmış-yerleşik dinsel uygulamalar açısu1dan mı, yoksa bu protesto hareketleri açısından mı incelendiğirıe ba~lı olarak farklı-

: laşrna~dır. Kurum~allaşfll!Ş uygulama:lary. :konu ediı?en araştırrnalar9a kut­sal metnin mevcut doiayımlanmalar çerçevesirlde ele alınması gerektiğini

. daha önce belirttik." Öze-dönüşçü vey_a iliyacı hareketleri kon':! edirten araş­·tırmalarda ise ·bu dolayunlanmalarin, olduğu gibi geçerli sayılması .yanılgı­

~ · l:iia yoi ftçaCaktır. Bu .har«;!_ketlerin..J -~çfk_ça ya da. d9laylı ol~~. söz konusu : ... ." ~otı.yım1anm~1~~- yÖdelttikleti eleşU.rj.l~ dikicate -alınmak :d!Jrum\.ınctadır. ·

• •• • • • • • • o • ..·... .; .... • • • :. ~ • .. o . • • : . : • :

o • .• • • ~: • - • · • - · · ' • • ,

· Kutsal metnin, .her harekette farklı düzeylerde .olmak üzere, yeniden ~ . · canlandırıian ,otbritesi,· dmd:i,rhğı~ kulsai.metwe kurd~ğu. bağın daha .doğ­

·rudaq bir nitelik kaza~_sını güiıdem~ · getirebilrriektedir. O halde, sosyal bilimci dinsel olgulan bu tür ha;ek_etler örneğinde incelerken kutsal ~etni · bilgi verid nite~ği daha yüksek bir kaynak olarak anlamaya girişrnek duru­mundadır. Günümüzde. dirıirı yeniden-yükselişine . bağlı olarak önemi gide­

re~ artan "Kutsal Kitapçı" _yönelimlerin sosyal bilimler açısın?an incelen­plesi eğiliıiti, kutsal metinlerin ônemini de artırmaktadır.

Page 20: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

30

2.4. Sosyal Bilim Araştırmalan ve Kutsal Metinler

Buraya kadar yürüttüğümüz çözümlemelerin, sosyal bilim araştırma­lan pratiği açısından biraz daha somutlaştınlmasında yarar görüyoruz. Dinsel olguları konu edinen araştırmalarda sosyal bilimciler tarihsel olara inşa edilmiş ·bir sosyal yaşam dü~yasını incelemektedirler. Şimdi, sosyal bi · limcinin belirli bir toplumda ampirik gözlemler yaparak bu olgulan ince­lerken nasıl bir manzara ile karşılaşacağı üz~rinde duracağız.

Dinsel davranış örüntülerini konu edinen ampirik ar~tırmalarda, kut ­sal metinlerio incelenen toplumda nasıl anlaşıldığı gibi bir soruyla ilgi! nen sosyal. bilimci, aktüel sosyal yaşam sferinde şok yaratıcı bir ikilemi karşılaş ır. Bu metinler, "kıraat" anlamında en çok okunan, ancak "meti: olarak anlaşılmaları" çabasına, genellikle , en az rastlanan metinlerdir. Alçtüel sferde kutsal metinler, özel bir okuma disiplininin ku_ralların

ortalama bir bağlılığın gösterildiği bir 'tilavet' ile okunarak, ibadet v• merasirnin kimi zaman coşkulu kimi zaman biçimsel bir parçası olarak ye·

alır. Burada, dindarlık, kutsal metinlerle değil, hatta birincil olar~.

metinlerle değil, dini sohbetler, nasihatler, vaazlar, hitabetler vb. ile, günümüzde giderek daha çözülmüş ya da eksik kurulmuş görüne cemaatler içindeki dini ibadet ve faaliyetlerle ilişki kurmaktadır.

Daha da ileri giderek, günümüzde özellikle kırsal kesimde ve taşrada, kutsal metinlere yönelik tabusal bir muameleden söz edilebilir; ki burada, kategorinin sırurları oldukça geniştir, kimi zaman, kutsal metnin alfabesiyle yazılmış her metin bu kategorinin sırurları içinde yer alır. Mübarek günler, geceler, aylar, biyografık ya da diğer türden -yani yıl dönümleri, hasta ya da kabir ziyaretler!, düğünler vb.- vesileler, kutsal metinlecin ibadet ama­cıyla tilaveti için uygun zamanlardır. Aktüel sosyal yaşam sferi kutsal metin­terin araçsalcı bir kullanımının ötesine nadiren geçer. Bu özel zamanların dışında ise kutsal metinlere karşı gündelik yaşamın tabusai tutumla-n göste­rilmektedir.

Ancak, kutsal metinler, bir okuma aracılığıyla değil, daha çok şifahi bağlarrtlarda yer verilen ayet mealieri ve telSirler aracılığıyla "sıradan mü'­mi.il"in anlam düny,asında yine de bir yer tutmaktadır. Bu, _kutsal ibarenin doğrudan bir biçimde_ değil, verilen tefsir ile onun da içinde yer a ldığı hi­tabet, vaaz, nasihat vb. sözlü anlatırnın bağlaını içinde anlaşıldığını dile getirir. Metnin doğrudan anlaşılması ise aktüel yaşam sferinin olağan bir

Page 21: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 31

parçası olan din görevlilerinin değil uzman din adamlannın ehliyet ala­nında yer alan bir ayrıcalıktır.

Şu halde, ampirik araştırmalarda kutsal metinlerio bir metin bütün­lüğü içerisinde anlaşılması, sosyal bilimeiyi doğrudan ilgilendiren bir konu olarak gündeme gelmiyor. Eğilimleri! zihniyet dünyaları ve yaya.rak yeniden ürettikleri dinsel kültürleri açısından uzman din adamlarının incelendiği araştırmalar, bu konuda btr istisna oluşturuyor. Ancak, burada da kutsal mefinlerin anlaşılması asli değil çoğunlukla tali bir konudur. Uzman din adamları, geleneksel bir çerçeve içinde yetiştirildikleri taktirde, eğitimleri boyunca, okulcu bir anlama pratiği iÇinde · sosyalleşriıektedirler .. Bu çerçe­venin esneklik kazandığı kimi durumlarda _ise kutsal metinleri anlama soru­nunun, yorum sorununun gölgesinde kimi zaman oldukça ma~inal bir yer tuttuğu gözlenebilir.

Kurumsal yapıları ortaya. koymak · amacıyla yapılan araştırmalarda

bile, kutsal metinlerin anlaşılması tali bir sorundur. Zira bu yapılar, al,ctüel biçimlerini, uzun bir tarihsel kristalleşme sürecinin sonunda kazanmışlardır ive kutsal metinlerle bu sürecin başında kurduklan bag zaman içinde fazla­~ıyla gevşemiştir. Yine de kurumsal yapılar, kutsaİ metinlerle, dinsel davra-nışa naz.aran daha yoğun bir ilişki içindedir. ·

Kurumlardan kültürün daha derin ögelerine doğru giderek inanç ve değer sistemlerini ortaya koymayı amaçlayan araştırmalarda, kutsal metinle­rio anlaşılması sorunu daha ağırlıklı bir. konum kaızanır. Ancak, burada ~a · kutsai metinlerio bilgi verici kaynak olarak kullanılması oldukça zordur. Çünkü, inanç ve değer sistemleri doğrudan kutSal ' metinleri e . değil, dinsel öğretilerin dayandığı yorum çerçeveleriyle bağ kurmak~adır. Anlaşılacağı üzere burada karşımıza çıkan, dcığrudan· metinlecin kendisi değil,

metinden, öğretinin temel ilkelerine ve sistematik yapısına uygun olarak alıntıianmış pasaj ve ibarelerin yorumlarıdır .

. Sosyal bilim araştırmalarında incelenen davranış, kurum ve anlam sis­temlerine. kutsal metinleri e ilişkileri açısından bakıldığında, bu ilişki nere­<;feyse görüşe çok kapalı bir düzeyden yarı şeffaf bir düzeye doğru ilerler, ancak tümüyle şeffaf bir düzeye henüz ulaşılmış değildir.

Derinlere inildikçe dahi kutsal metinler ancak yorumları aracılığıyh aktüel sfere mal_ oluyorlarsa, sosyal bilimci onların· anlaşılması gibi maiJ,tık-

Page 22: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

32 2. Kur'an Sempozyumu

sal sıralılık ve şeffaflık açısından yorumu da öneeleyen bir sorunla neden ilgilensin?

Aktüel inanç ve değer sistemlerinin kaynaklarından biri kuşkusuz dinsel öğretilerdir. Bu sistemleri konu edinen bir araştırmada, sosyal bilimci eğer bu derin varlık alanına ait en temel konuların tümüyle cahili kalmak istemiyor ve daha yakın bir taruma konumuna geçmeyi gereksiz ve yararsız saymıyorsa, dinsel öğretilerde yer alan kutsal metin yorumları ve bunların

dayandığı yorum çerçevesi ile ilgilenmek zorunda kalacak(Jr.

Acaba aldığı hümanist/modem eğitimin parametreleri çerçevesinde sosyal bil!inciye "koyu bir kadercili~" olarak görünen tutum, onun sandığı ve kısa yoldan hükmedebildiği gibi gerçekten ·~oyu' mudur? Ve yine acaba, bu tutum, sosyal bilimcinin kolaycı bir biçimde söylemeye eğilim duyduğu gibi gerçekten Kutsal Metin'de mi buyurulmaktadır? Kendi epistemik cema­ati içinde bı.i rahatsız edici sonilan soran çıkmasa da, 'kesinlik' ve

'geçerlilik' arayışındaki bir bilim adamı, bu soruları aklına dahi getirmeksi­zin, kendisine karşı dürüs_t olabildiğini söyleyemez.

Burada kapısına kadar geldiğimiz · kutsal metinlecin yorumu sorunu,

öğretilerin dayandığı yorum çerçevesinin ilkeleri ve sistematiği sorununu da beraberinde getirir. Basitçe bir 'doğru anlama' ile değil de bir yorumla karşı karşıya olduğumuza göre, yorumun yorum çerçevesi ile uyumlu ve tutarlı olması söz konusudur. Bu nc:ıktada karşımıza başka bir sorun çıkacaktır: Yorumun doğası, uyduğu çerçeveden çok yorumlanana sadakati esas al­mayı gerektirir. Hiç bir yorum, olasi ve mümkün yorumlardan biri olma sta­tüsü ile yetinemez. Yorum, ~eşerin kısmi dünyasmın işe karıştığı bir sürecin -üıi,inüdür ·ve yorumcu, ne anlaşılması gerektiğini en ince ayrıntılarına kadar önümüze koyduktan sonra "en· doğrusunu yine de Tanrı -bilir" de~; ama zihnimizde geri götürülerek hiç varolmamış sayılamayacak bir yorumsal dö­nüşümü de başlatmış olur. Her yorum, meşruiyetini, en :sadık bir anlama

çabasına · temellendirir . .

Gelinen bu nokta, her ne kadar yorumun daha ötesine gitmeyi zo­runlu kılmıyorsa da, dinsel olguları araşwan sosyal bilimcinin artık kutsal· metinler.in anlaşılması sorununun dışında kalamayacağı bir konumu temsil eder.

Buraya kadar sosyal bilimcinin dinsel olguları kurumsallaşmış dinsel pratikler çerçevesinde ampirik olarak incelerken, kutsal metinlerin anlaşıl-

Page 23: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

. Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlerio Anlaşılması 33

ması sorunu . ile hangi düzeyde karşılaşabileceği üzerinde durmuş olduk. Geliner'in deyimiyle 'Kutsal Kitapçı' bir hareket veya topluluğun ampirik . olarak araştırılmasında ise oldukça farklı bir manzara ile karşılaşmamız mümkündür. Dinsel duyarlılıkların oldukça yoğun olmasının beklenebile­ceği bu tür topluluklarda, kutsal metne yönelik tabusai/törensel yaklaşım genellikle şiddetli ele,ştirilere muhatap olmaktadır. 'Tanrı'nın mesajı' olarak kavranan kutsal metin Tann-insan diyaloğunun kayıtları olarak doğrudan doğruya anlaşılması gereken kritik bir konuma yerleştirilmiştir. Sosyal bi­limci bu tür bir hareketi . incelerken; davranış örüntülerin.in, henüz kurumsal bir kristalleşme göstermeyen dinamik yönelimlerin, bir akide sisteminin tu- ·

tarh ve istikrarlı nite~erinden uzak provokatif inanç ve değer .örÜntüleri­nin yoğun referanslada kutsal metne bağlandığını gözleyecektir.

Söz konusu hareketler, kimi durumlarda marjinal bir oluşum ifade ederken, kimi durumlarda kapsamlı bir dönüşüm yaratma potansiyelini ba­rındınrlar. İslam dünyasında kimi Selefi akımların, Hri~tiyan aleminde · Protestan Reformu'nun böyle bir nitelik taşıdığı söylenebilir. Günümüzde

, İslam dünyasında 'dinin yeniden yükselişi', bir yandan modernleşme süre­cinde kırılmalar geçiren geleneksel kurumsallaşmış dini yapıtann bir yeni­den-toparlanmasını ifade ederken, bir yandan da bu yapıları çeşitli ·düzey­lerde sorgulayarak 'Asr-ı Saadet'e, Kur'an ve Sünnet'e dönmeye ya da, ilha­mını "doğrudan doğruya Kur'an'dan almaya" yönelen öze dönüşçü akımla­no/hareketlerin doğuşunu · içerm~ktedir. Bu .tür hareketlerin incelenmesinde kutsal metinlerio anlaşılması, sosyal bilimcinin birincil ilgilerinden biri ol­mak duru.mundadır. Sosyal bilimcj için. söz konusu harek~tlerin kutsal metrii arilama biçimlerine vakif olmak o .hareket 'bağlamında -önemli 'ol-

.. · . .makla birlikte; bu ·hareketleri.İı bitişsel/ideolojik yapılarının 'Kutsal Kitap çı' . .. . . ... . ' ' .

bir dinamiğe bağlı-olarak değişimi dikkate ·aıınacak :olursa, ·heni kendi alter-. . . . .. . · '

natif gelee~klerinin ~avranmasında ~e hem de içinde eylemde bulundukları . · .·::Beni§ topluttisal dünya açısından taşıdıklan -potaruiyelleri,n kavranmasında,

.s<?z konusu k'utsa'l ·metnin anlaşılmasının ·ne kadar önemli ~lduğu gö~le-cektir. '

III. Sosyal Bilimci Olarak Kutsal Metinleri Okumak

Sosyal bilimlerde dinsel olguların incelenmesinde kutsal metinlerden hangi araştırma bağlamlarında yararlanılabileceğini önceki bölümlerde irde­lerniş bulunuyoruz. Bu bölümde ise, kutsal metinlerio aniaşılmasına yöne-

Page 24: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

. 34 2. Kur'an Sempozyumu

lik bir okuma eyleminin hangi sınırlayıcıların etkisi altında gerçekleştiği üzerinde duracağız.

Okuma eylemi, belirli sınırlayıcılar tarafından çizilen bir çerçeve içinde gerçekleşir. Bu sınırlayıcılap dört gruba ayırarak ele alabiliriz: Okunan metnin karakteris~leri, okuyucunun özell:ikleri, metnin okuyucu tarafından tanımlanma biçimleri ve metni· okuma amaçları. Dolayısıyla, bir metnin anlaşılması da bu sınırlılıkların etkisi altındadır.

3. ı. Kutsal Metinlerio Karakteristik Özellikle ri

Aldığı eğitim ve mesleki faaliyetleri sırasında oldukça sistematik ve karmaşık kavramsal metinler okumaya alışmış olan sosyal bilimci, ku~sal metinlerle ilk karşılaştığında şaşkına dönebilir. Edebi metinler, efsafleler gibi farklı metinlerle fazla bir aşinalığı otmayanlar için bu şaşkınlık çok daha olasıqır. Zira kutsal metinterin akademik metinlerden oldu.kça farklı karakteristik özelli~eri bulunmaktadır. .Burada önce, kutsal metinlerio okunmasında dil ile ilgili sorunlara kısaca değinecek, daha sonra bu özelliklere geçeceğiz.

Sosyal bilimci, belirli bir dini incelerken, bu dine ait kutsal metni okuma konusunda genellikle dil ile ilgili sorunlarla başa çıkmak durumun­dadır. Bu sorunlar, ilk bakişta tahmin edilebileceğinden daha fazladır. Kutsal metnin otantik dilini bilmeyen ve bu dili öğrenmeye zaman ayıra­mayacak bir kimse, kutsal metni çevinierinden ı;ılrumak zorunda kalacak, bu neden1e de dil sorunu çeviriden kaynaklanan sorunlar.la bir kat daha ağırlaşa~aktır. Kutsal metni ne kadar özenli olursa olsun bir çeviriden o!nJmak, çevirenin becerisi, bilgi birikimi, ku~al metnin otantik dili ile çevirinin yapıldığı dilin ifade ve söyleyiş imkanlan arasındaki farklılıklar ve çevtrenin bunlara vukuf derecesi, çevirmenin d insel tercihleri gibi etkenierin araya girmesine yoı açar.

Kutsal kitaplan orijinal 'metinlerinden okumada, metnin dilini öğ­

renmek için de çoğunlukla alfabe ve imla öğrenimi ön aşama·sından.

geçmek gerekecektir. Bu aşamadan sonra dilin gramer ve sentaksı, kelime, deyim ve ibarelerin kurallara uygun ve istisnai kullarumları öğrenilecektir. Ancak her dilin, dinamik bir karaktere sahip olıiıası nedeniyle, bütün bu ayrıntılarda tarih boyunca asli ya da tali kimi değişmeler geçirmesi kaçınılmazdır. Kutsal kitapların metninin, yazıya aktanldıkları dönemden itibaren aynen korunm.ası yönünde ne kadar çabalar sarfedilmiş ve bu ne

Page 25: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

~osyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 35

ölçüde başar.ılabilmiş olursa olsun, dil için aynı çabanın gösterildiğini ve benzer bir ölçüde başarı elde edildiğini söylemek çok ~ordur. .

Bu tür sorunlar,· kurumsallaŞmış bir din açısından gelenek çerçeve­sinde rninimize edüebilirse de; dini, doğuşu aşamasındaki Özgün formları açısından inceleyen çalışmalarda, ya da · ku.rumsallaşma ~şamasında ortaya çikan dolayımlanmaları aşarak kutsal metni ilk vahyedildiği dönemdeki doğrudan anlaşılma biçimleri..çerçevesinde kavramaya ve dindarlıklarını bu kavrayışla yeniden inşa etmeye girişen Kutsaİ Kitapçı hareket ve akımlan inceleyen çalışmalarda, deyim yerindeyse ayrıntılı bir dil arkeolojisi ya d:

. diyakronik semantik çalışmasını gerektirirler. Ne denli titiz yüıiltülürse yürü tülsün bu. çalışmalar, kutsal metnin yazıya aktarıldığı dönemdeki anlaşılı · biçimlerine yaklaşılmasına hizmet etseler de, tüm ayrıntıların olanca ~ıpla1 lığıyla ottaya konmasında yine de yeterlLolamayacaklardır.

Kutsal metinlecin okunmasında dil ve çeviriye· ilişkin sorunlara b şekilde değindikten sonra şimdi, kutsal metinlecin ·diğer karakterist · özelliklerine geçebiliriz .

. . Akademik metinler sistematik kavramsal bir özellik göstermelerine kaı ·

ş,ın, kutsal metinler çoğunlukla asistematiktirler. Kutsal metinler bir bütü : olarak ele alındığıfl:da konuların belirli bir sistem içinde düzenlenınedi görülür. Farklı uzunluklardaki bölümler, farklı konulara tahsis edilmiş d< ğildir. Bölümlerin ya da konuların, her hangi bir önem derecesine göre ) da hiyerarşik olarak sıralandığını söylemek, çoğunlukla zordur. Çeşit. :

pasajlar farklı bölümlerde tekrar tekrar geçebilmektedir.

Kutsal metinler: açık tezler formüle ederek bunları kanıtlamak ya da okuyucuyu bunlara ikna etmek amacıyla kaleme alıruruş değildirler. Bu tür metinlerde kullanıl~n 'önerme' tipi ifadelere, kutsal metinlerde rastlamak mümkündür. Ancak bunlar kutsal metnin temel ifade araçları değildir.

Kutsal metipler 'reason' anlamında ~kla .hitap ederek onu tatmin edici tekliflerde bulunmayı amaçlamazlar. Kalbi muhatab alıp daha derinlere seslenirler; insanı yaşamın yıkımıları arasından çıkarıp kurtuluşa çağırmak için intellecc 'i uyandırmayı amaçlarlar. Bu nedenle tatmin ya da ikna edici bir dil değil, provoke edici bir dil kullanırlar. Sözünü ettiğimiz metinlerden farklı olarak tutarlılık arayışında değildirler; yaşamın en derin paradokslarını vurgulayarak benliğin külleri arasında soğumaya yüz tutmuş olan közü, kor haline getirmeye yönelik ifadeler kullanırlar.

Page 26: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

36 2. Kur'an Sempozyumu

Kutsal metinler bir aniatı bütünlüğü taşıyan roman, hikaye vb. edebi eserlerden, ya da sözlü bir gelenek çerçevesinde aktanlan efsaneler ve des­tanlardan da farklıdır. Efsane ve destanlarda yasa koyucu ifadelerle nadiren karŞllaşılır. Bu- tür anlatılar, içinde aktanldıklan geleneğin kural ve düzen­lemelerini aklileştirici ve meşrulaştırıcı bir işlev de gören pasajlar içerirler. Ancak bu pasajlarda, açıkça yasa koyucu, ernredici ya da yasal9ııyıcı bir ~­tumla değil, kurallann ilk kökenlerl, varlığın genel düzeni içindeki yer Vf:!

önemleri hakkında ders ve ibret verici bir tutumla karşılaşırız. Oysa kutsal metinler, bu tür pasajlara ·da yer ve~e'kle birlikte, açıkça yasa koyucu, em­redici ve yasaklayıcı pasajlar içerirler·. Bundan başka kutsal metinlerde aniatı büt~nlüğünün amaçlanmadığı, b.azı konulann anlatırnma belirli bir yerde başlan<;Uğı, orada konunun bir kısmının arliatılıp baş~a bir konuya geçildiği, başka bir yerde ise burada yarun kalan konuya devam edildiği

izlenimi veren pek çok örnekle karşılaşılır. Bir bakıma kutsa( metin, ne düzgün akışlı ·kanallara ne ·de akışı -bir göl~ ya da denize kadar izlenebilen

. akarsulara benzer; düdenlerle kaybolup bir yerlerde yeniden gün ışığına çıkan sular gibi bir iç-akış izler.

Metin terimi, anlatacağı şeyi başından sonuna okuyucu için tasarla­yan bir yazan gerektirir. Yazar, yazı dilinin sınırlan ve imkanları çerçeve­~inde, yüzyüze bulunmadığı bir okuyucuya yazı aracılığıyla hitab etmekte­dir. Kutsal metinler ise okuyucu için kaleme alınmış yazılı metinler değildir. 'Kutsal' metinler sözlü hitapların pasajlar _halinde yazıya aktarılıp derlenmesinden oluşan . vahiy k~lleksiyonlarıdır. Bu açıdan bakıldığında onlara metin derınıesi, yazıya aktanlmı'ş olmalarından dolayı mümkün olsa

· · da, · terimin tam anianiında n1etin oldukları 'söylenemez. Bir zamanlar kayda . ... . .. . . --.: g~çirilmiş--olnialan ~ §1mdi etimizde _yazilı bir kitap 'tutuyo.r olmamız onla n . ~a~ a{ıJamlyla me tm. sarmam:ız ~~ yeterU. d~ğildir. Ma.tta 23. Bölüm veya

Ya-sin 21-27 -ayetleri bir ~etin olına~un çok ötes_ine geçer:ler. Bir tiyatral - metin, veya -cOşkulu bir. nu tu k .ne ~adar okunın ak için · kaleme alınmış bir

,metinse bunlar da o kadar okunmak içindirler. Bu nedenle bir .tiyatro oy~cusu rqlünü ne kadar -bir "'TTetin okur gibi okursa, kutsal metinler de

· . ancak ·o kadar metin okur gibi ojrunabilirler .

. · Şu halde, kutsal metinleri okurken bu karakteristikleri dikkate almaJ< gere~ir. K~tsal metinleri başından başlayıp bir çırpıda sonuna kadar oku­mak, {)nlarda dile gelen kutsalı anlamaya yönelik ·okuma tarzlanrun en ve­rimsizi olsa gerektir. Kur'an, kendisinin ağır ağır okı.inmasını öğütler (73: 4):

Page 27: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından· Kutsal Metinlecin Anlaşılması -37

3.2. Metni Ok.uyan İnsan

Okuma eylemi okunan metnin karakteristikleri kadar, okuyucunun özellikleri ~rafından da sınırlandınlmaktadır. Bu· eylemi gerçekleştiren var­lık olarak insan kimi psişik ve bilişsel mekanizmaların bir bütünü olarak gö­rülebilir. Psişik boyutu itibariyle bellek, algı ve çağrışım gibi mekanizmalara sahiptir. Akıl, mantık ve muhakeme, karşılaştırma, 'zeka, tasarım, tahayyül ve sezgi gibi yeti ve yetenekleri bulunan bir varlıktır. Diğer yaridan çeşitli

/ duygu · ve duygulanımların etkisi altındadır. Okuma eylemi bütün bu mekanizmaların işe karıştığı bir eylem olarak ge~çekleşir; bu açıdan ·da ol­dukça sübjektif bir ya_şantı olarak karşımıza çıkar.

Bu psişik mekanizmalar yanında kişinin yerleşik ya da kalıcı özellik­lerinin de okuma eylemini sımrlandırıp biçimiendiediği söylenebilir.

, Günlük dilde huy, rnizaç, karakter, tabiat gibi teriİnlerle atıfta bulunduğu­muz bu özellikler, kişiliğin daha Çok psişik boyutu ile ilgilidirler.; Bunların yanı sıra kişiliğin bitişseVsosyal boyutu ile ilgili başka bazı bileşenler de l;>Ulunmaktadır. Bunlara yaŞamöyküsel tortular da diyebiliriz. İnsan çeşitli izlenimlerin ve eğilimlerin etkisi altında eylemde bulunan bir varlıktır.

. Diğer yandan insanın kanaat, tutum ve öpyargıları ile inanç, değer ve bilgileri de eylemi yönlendiren bilişsel bileşenlerdir. Burilar sosyal yaşam tecrübesinin ürünüdürler.

Fenomenoloji, sembolik-etkileşim gibi sosyolojik yaklaşımlar ile Sorokin gibi sosyologların gösterdiği üzere, insan, kültürel olarak anlam­landırılmış bir dünyada eylemde bulunmaktadır (J3kz. Berger 1993, Vernon 1962, Sorokin 1972). Bu 'anlamlandırılmış dünya', insanların 'yerküre' teri­miyle adlandırılan 'somut ve nesnel' bir gezegende ya da 'uzay' denilen fi­ziksel bir evrende değil, sembolik olarak tanımlanmış, bu nedenle de farklı toplurnlara göre farklı biçimlerde inşa edilmiş kültürel dünyalarda yaşadık­lan anlamına gelir:· Çevremizdeki nesneler, insanlar, olaylar ve süreçler kül-

. türel olarak teşhis edilip tanımlanmadıkları ve dolayısıyla adlandınlmadık-lan sürece, beşeri anlamda bir varlık ifade etmezler; başka bir ifadeyle, bun­lar. kültürı:I olarak nasıl teşhis edilip tanımlanıyor ve adlandınlıyorlarsa in-

. sanların· dünyasında da o surette var olurlar.

Biı' insan topluluğunca belirli bir anlam atfedilmedigi sürece o toplu­luğun yaşadığı çevrede siyah renkli bir taşın fizij{sel olarak mevcut olması, bu taşın o topluluğun beşeri dünyasında da var olduğunu göstermez. Bu

Page 28: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

38 2. Kur'an Sempozyumu \

taş, bir t?pluluk tarafından farkedilip kendisine belirli bir anlam yüklenerek adlandınlınca o topluluğun beşeri dünyasında da "var" olur. Bir şeyin kül­türel olaf!ik çok farklı biçimlerde "var kılınması" mümkündür ve doğal ola­rak, hangi biçimde var kılınmışsa kendisine de buna uygun bir biçimde muamele edileceği açıktır. Başka bir ifadeyle insanlar, bir şeyi belirli bir bi­çimde tanımlamakla, ona yönelik eylemlerini de sınırlandırmış olurlar. Siyah taş, yapı işçiliğinde işe yaramayan "sert bir kaya" olarak tanımlanabi­

lir; böyle olunca ona özel bir değer verilmesi söz konusu değildir. Ama aynı taş, başka bir topluluk tarafından, Tanrı'nın gökteki cennetinden inmiş ve bu çevreye ilahi bir bereket getirmiş ya da Tanrı'nın "işte bın-asıdır yur­dunuz!" niesajm~ alarnet olmuş bir taş olarak tarumlanıyorsa, başka her şey­den daha değerli addedilecek ve "hacerü'l-esved". örneğinde olduğu gibi büyük bir saygı görecektir. Bu taş, soğumuş bir meteor olarak tanırnlandı­ğında ise, nadir bir örnek olarak uzay araştırmalannda kullanılmak üzere, sıkı sıkıya korunan bir laboratuvara götürülecektir.

İnsanların sembolik olarak tanımlanmış bir dünyada yaşamaları, ko­numuz açısından kutsal metinlecin de muhtelif biçimlerde tanırnlanabile­cekleri anlamına gelir. Kutsal metirıleri nasıl tanırnladığımız ya da onları nasıl gördüğümü.z, okuma eylemini ve dolayısıyla anlamayı sınırlandırıcı bir rol oynayacaktır. Bu nedenle, sosyal bilimcilerin kutsal metirılerin ta­nımlanma biçimlerine karşı duyarlı olmalan gerekmektedir. Taşıdığı önem dolayısıyla bu konuya ileride tekrar döneceğiz.

i-nsanların kültürel olarak inşa edilmiş · bir dünyada yaşamaları, onla­rın tümüyle verili bir dünyada, belirlenmiş bir yaşam sürdükleri anlamına gelmez. Her insan, bu tanımlanmış dünyalardan birinde -belirli bir top­lumda- yaşar. Ancak bu dünya, insanın pasif bir nesne olarak kendisine tabi olduğu bir belirlenimler dizisi değildir. Her insan Y,aşamı süresince kendisini başkalarından tefrik edebileceğimiz özgün bir dünyadır.

Eylemleri bir yandan bu iki dünya arasında bir ilişkiyi ifade ederken, bir yandan da her ikisinin sürekli yeniden-kuruluşu süreci olarak karşımıza çıkar. İnsan, toplumsaliaşma sürecinde benimsediği bir dünyada eylemde bulunur. Ama bu, insanın bazen tümüyle sahiplendiği bazen de katlanabildiği bir dünyadır.

İnsanlar yaşadıkları dünyalarda bazen başka dünyalan özlerler, başka . . dünyalarda yaşa·mayı ümid ederler. Yaşadıkları dünyayı başka bir dünya haline getirmek, onu farklı bir şekilde yeniden kunnak isterler. İşte insanın

Page 29: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması . 39

dünyası, bu tür dünyaların üstüste yığıldığı karmaşık bir dünyadır. İnsan diğer eylemlerinde olduğu gibi okuma eyleminde de bu dünyalarıa· ilişki

kurmaktadır. Sosyal bilimci de okuma eylemini bir insan olarak kendi dün­yasında gerçekleştirir. Bu dünyanın dışında eylemde bulunulabilecek ayn bir 'nesnellik uzayı' yoktur. Ancak, insanın kendi dünyası, yalıtılmış ve başka dünyalara sıkı sıkıya kapalı bir evren de değildir. Başka dünyaları ta­nımak çabasında, diğer insanlardan daha fazla yol almış olması gereken

. sosyal bilimci de, araştırdığı dünyalarda kutsal metinlerio nasıl okundu­ğunu kavramaya yönelmek dunımundadır. Bu tebliğde özellikle "0lrgula­maya çalıştığımız öze dönüşçü hareketler bağlamında ise, sosyal ·bilimcinin kutsal metinleri okurken bu kavrayışı da aşarak Kutsal Kitap<iı bir akımın mensuplannın nasıl bir alternatif geleceğe yönelebilecekleri konusunda de­rin bir vukuf kazanabilmek için iç-gözleme. başvurması gerekecek;tir. · · ·

İnsanın bilinçli olarak yöneldiği tüm diğer eylemlerinde olduğu gibi, o~ma eyleminde de amaç ve beklentiler önemli rol oynar. Görünüşte _ben­zer fiiller dizisi olarak·karşımıza çıkan eylemler, bu eylemleri gerçekleştiren insanların beklenti ya da amaçlanndaki farklılıklar nedeniyle farklı eylemler haline ~elirler. İnsanların kutsal metinleri muhtemelen hangi amaçlarla ya da beklentilerle okudukları da bu yüzden önemlidir; zira bu da _okuma ey­lemini sınırlandırmaktadır. O halde sosyal bilimcilerin kutsal metinleri okuma amaçlan konusunda da bir duyarlılık geliştirmeleri kaçıiulmazdır.

3.3. Kutsal Metinleri Tanımlama Biçimleri

Okuyucunun metni nasıl gördüğü, metni pir bütün olarak nasıl ta­nımladığı, okuma eylemini yönlendicici bir rol oynamaktadır. Bir metne yüklenebilecek tanımlamaların sayısız denebilec~k kadar çok olması müm­kÜndür. Bunları belirli tanımlama tipleri biçiminde ele alabiliriz.

Bir metni okuma;-arilama amacına en uzak tanımlama biçimi, onu nesne olarak tanımlamaktır. Bu tanımlama, metnin kaydedildiği maddi malzemeyi öne çıkarır. Kelimenin dar anlamıyla kayda geçirilmiş bir söyle.m olduğuna göre, metin de kağıt, mürekkep, karton, mukavva, cilt bezi, mu­şamba vb. malzemenin maddi bir organizasyonunu gerektiri r. Müzeci, an­tika kolleksiyoncusu, sanat tarihçisi ya da kaligrafın tipik rurumu, böyle bir tanımlamaya dayanır. Bu tanımlama, söylemi gözardı ederek maddi malze­meyi dikkate aldığı için okuma-anlama motivasyonu açısından en az elve­rişli bir tanımlama biçimi.dir.

Page 30: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

40 2. Kur'an Sempozyumu

. . Bir metni, pratik bir amacı gerçekleştirmek için bir araç olarak tarum-

lamak da mümkündür. Örneğin törenlerde Kutsal Kitab'a el basarak yernin etmek, bu tür bir tarumlamanın sonucudur. Mahkemede, parlamentoda ya da günlük ilişkilerde, tanıklığını, davranışını veya taahhüdünü en üst dü­zeyde bağlayıcı, dürüst ve güvene layık bir statüye yükseltmek ve ilahi bir pekiştirme ile güvence altına almak amacıyla Kutsal Kitab 'a el basılması ,

metnin bu amaç için uygun bir araç olarak tanımlanmasına dayanmaktadır.

Bu tanımlamanın da söylemi önemli ölçüde gözardı ettiği, metne, içerdiği söylem itibariyle glo.bal bir bağlayıcılık işlevi yüklemekle birlikte söylemin aniaşılmasına yönelik bir ilgi doğurmadığı söylenebilir.

Bu tan'ımlamanın tipik örnekleri, uğur, kısmet, bereke t ve büyü ile il­gili uygulamalarda karşımıza çıkar. Kazalardan koruyacağı inaricı ile Kutsal Kitab'ı veya bazı pasaj ya da bölümlerirıi yanında taşımak, kutsal metin ya da ibareleri, belirli iyicil -kimi zaman da ~ötücül- niyetleri gerçekleştirmeye yaradığı inancıyla belirli usullere uyarak belirli yerlere asmak, gömmek vb. uygulamalar, metnin araç olarak tanımlandığım göstermektedir. Bu uygul_a­malarda yazılı malzeme zorunlu bir bileşen değildir. Ticarette kazancı arlt­racağı, bedensel ya da ruhsal rahatsızlıkları iyileştireceği, cinlerin, nazar veya büyünün etkilerinden koruyacağı, hasımların, düşmaniann şerrirıi de-. ' fedeceği, define, hazine veya gömüye yaklaştıracağt vb. inancıyla kutsal metinleri belirli 4sullere göre okumak da metni bir araç olarak tanımlamaya dayaİur. Bu örneklerdeki okuma, bilinen anlamda bir okuma olmayıp met­

nin fonetik seslendiri11e/telaffuz aracılığıyla iş~tilir kılın-

ması/dışsaUaştırılması anlamına gelmektedir.

Üçüncü bir tanımlama biçimi, metni içerdiği söylemden bağımsız olarak bir tür şifre biçiminde tanımlamaktır. Bu anlayışa göre metinde ne söylenirse söylensin, metnin harf, sözcük ve ibareleri özel bir şifre anahta­rıyla çözi.ildüğünde tarihsel olayların, biyografık maceranın ne yönde geliş­tiğVgelişeceği. bilinebilir. K.utsal metinlecin fal ve kehanet amacıyla kulla­nımı, bu tür bir tanımlamaya day:anır.

Dördüncü . bir tanımlama biçimi, metni, kendi dışında ortaya atılan

bir iddia için bir geçerlilik çerçevesi olarak tanımlamaktır. Burada metnin doğrudan kendisini anlamak değil, söz konusu iddiayı geçerli kılıp kılma­dığını saptamak önemlidir. Bu tanımlama, metnin bir kanıtlama aracı olarak kullanılmasını ifade eder. Örneğin dünyanın düz mü yuvarlak mı olduğu, uzayda başka bir gezegende hayat bulunup bulunmadığı, kadınların erkek-

Page 31: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlerin Anlaşılması 41

lerle eşit olup olmadığı, belirli bir topluluğun veya bireyin kurtarıcı, seçil­miş, lanetli, cennetlik ya da cehennemlik olup olmadığı gi?i tartışmalarda iddialardan birinin doğruluğunun kanıtlanması ya da çürütülmesi amacıyla kutsal metinlere başvurulması, metnin bu tür bir tanımlamasından hareket etmektedir. '

Burada, tartışmanın metnin aniaşılmasına yönelik bir okuma süre­cinde ortaya çıkmadığı ve tarafların genellikle kendilerini haklı karşıtlarını

haksız çıkarmaya çalıştıkları söylenebilir. Taraflar eğitim, indoktrinasyon, propoganda, kamuoyu, söylenti, reklam gibi bilgi, inanç, kanaat ve kabul­leri yayma mekanizmalan aracılığıyla benimsemiş olduklan iddialara sahip­tirler ve genellikle bunların 'doğru-geçerli' olduğu hususunda bir teredçlüt taşımamaktadırlar. Kutsal metnin bir yerlerinde bu 'apaçık hakikat' mutlaka geçiyor, ya da en azından ona işaret ediliyor olsa gerektir.

Kutsal metnin bu tarumlaruşında, şöylemin bir bütün olarak dikkate alınmadığı ve metnin ilgili kanıta ulaşma çabası içinde yüzeysel bir göz gezdirmeyle tarandığı söylenebilir.

Başka bir tanımlama biçimi ise, metni tarihsel olaylar hakkında sada­katle tutulmuş bir kayıt olarak tanımlamaktır. Bu tanımlama çerçevesinde Kutsal. Kitap, vahyedildi ği peygamber zamanında ya da daha önce gerçek­leşen olaylar, bu olayların ayrınulan, nedenleri ve sonuçları hakkında bir belge olarak kullanılmaktadır. Bu.rada aslolan kutsal metnin "ne söylediği" değil, "ne anlattığı"dır.

' Kutsal . metin bir kayıt, bir belge . olarak tanımlandığında, her belge

gibi belge kritiğine de tabi kılınabilir. Bu kritik; kutsal metne iki yönlü bir yaklaşımı mümkün kılar: 1) Kutsal meti.İlden hareketle tarihsel olayların na­sıl gerçekleştiği. ortaya konmaya çalışılabilir. 2) Tarihsel olaylar hakkındaki 'geçerli bilgi'den kalkılarak kutsal metnin ne kadar geçerli bir belge, olayla­rın ne ölçüde sadık bir kaydı olduğu üzerinde durulabilir. Her iki yakla­şımda da kutsal metlııde yeralan söylem gözardı edilmekte, söylem kurulur­ken kullanılan olay örnekleri esas ilgi konusu olmaktadır.

Diğer bir tanımlama biçimi ise metni linguistik/filolojik bir eser ola­rak tanımlamaktır. Bu tanımlamada kutsal metin kendinden .önce ve kendi dışında var olan bir dilin kural ve imkanları açısından ele alınmaktadır. Bu

. suretle kutsal metnin "ne söylediği" yine gözardı edilmekte, "nasıl söyle­diği" ile ilgilenilmektedir. Bu tanımlama çerçevesinde metin gramer, sen-

Page 32: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

42 2. Kur'an Sempozyumu L

' taks, söz ve söyleyiş sanatları ve incelikleri açısından incelenebiliı;.

Semantik inceleme bu tanımlama kapsamında, söylemi kav.ramaya en yakın

bir inceleme türü oluşturmaktadır.

Metni bir önermeler sistemi olarak tanımlamak, diğer bir tanımlama 1

biçimi oluşturur. Bu tanımlamada kutsal metin düşünsel bir yapı olarak ka-bul edilmekte, söylem bir önefmeler sistemine, söylemi aktaran cümleler de "bir konu hakkında bir yük.lem" bildiren önermelere dönüştürülmektedir. Bu tür bir tanımlama metni oluşturan tek tek cümleterin ve bir bütün olarak

metnin içsel ve dışsal tutarlılığı sorununu gündeme getirir. İçsel tutarlılık, öneemelerin kendi i~inde (ko.nu ve yüklem arasında), öneerneler arasında ya da bir bütün olarak bu öneerneler sisteminde kurulan bağların rasyo­nel!mantıl<:sal . geçerliliğirıi ifade eder. Dışsal tutariılık ise, her bir önermede ya da bir bütün olarak öneerneler sisteminde, ileri sürülen yük.lem(ler)in va­rit o!up. olmadığıru veya gerçeğe uygun düşüp düşmediğini dile getirmekte­dir.

Metni tarumlama biçimlerinden· diğer biri de, onu 'prospektüs', 'tarife' ya da 'reçete' terimleriyle ifade edilebilecek bir biçimde tanırrılamaktır. Bu tanımlamada kutsal metin bir operasyonlar dizisi öngören, hangi iş ve iş­lemlerin hangi kuraUar ve sıralılık çerçevesinde gerçek.leştirileceğirıi bildiren bir kılavuz olarak ele alınmaktadır. Metni bir kılavuz olarak tammlamada da söylemin bir bütün olarak dikkate alınmadığı söylerıebilir.

Son bir tarurolama biçimi ise kutsal metni Tann-insan diyaloğu çer­çevesinde Tanrı'nın mesajı olarak tarumlamaktır. Bu tarumlama, kısmen ya­zar-metin-okuyucu ilişkisine benzer bir ilişkiyi gündeme getirmektedir. Ancak, yazann tarihsel zamandaki spesifık konumuna karşın, kutsal metni

vahyeden Tanrı'nın tarih~üstü/aşkın konumu bu benzerliği sadece yüzeysel bir benzerliğe indirger. Tarihsel zamanda metin, yazarın niyetinden bağım­sıziaşarak dışsaUaşmakta, kültürel bir nesnellik kazarunaktadu. Kutsal metin ise, tarihsel zamanda spesifik . bir konumda bulunmadığına inanılan

Tanrı'nın tarih-üstü/aşkın iradesirlin vahiyle bildirilmesidir ve inanarilar açı­sından daha söylem anında nesnellik niteliği kazanmaktadır.

Tanrı-insan diyaloğu benzersiz bir nitelik ~şımaktadır. Her şeyden önce bu diyaloğun kutsal metin bağlamında Tanrı'dan insana doğru tek yönlü bir karakteri vardır. Diğer yandan, vahyeden Tanrı ile kendisine vah­yedilen insan, eşitsiz konumlarda bir diyalog kurmaktadırlar. Ancak bu di-

Page 33: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlerin Anlaşılması 43

yalog; Tanrı'nın sözsüz bir ilhamı olarak değil, kendisine vahyedilen insa­n'In tarihsel dili aracılığıyla sözlü bir vahyi olarak gerçekleşmektedir. Diyaloğu benzersiz kılan bir başka . ı;ıokta ise, söylem anının Tanrı için d~ğil insan için zamansal bir nitelik taşımasıdır. Tarihsel zamanda birbirini izle­yen sınırlı sı:ıesifik koşul ve durumlarda var olan insan, bu koşul ve durum­lardan birinde, tarihin belirli bir anında vahiy almaktadır .. Ancak kuts.al me­tin, vahyedildiği insanın söylem anındaki tarihselliğinin bir ürünü ya da sonucu olmayıp, Tanrı'nın aşkın iradesinin bir gerç~kleşirni, nesnelleşmesi, söze bürünmesidir. Vahiy, in~anın belirli bir tarihsel anda, tekil bir varlığın spesifik zamansal kayıtların,dan azade kılınıp · evrensel insanlık durumuna yükseltilerek Tanrı'nın bildirişine muha~p kılınması anlamına g~lir. Söylem anı, kelimenin gerçek anlamında bir an olmayıp bir durumu ifade eder. Bu nedenle 'söylem durumu', 'söylem anı'ndan daha isabetli bir terirn olmakta­dır. ·

Kutsal metin Tanrı'nın n:ıesajı olarak tarumlandığında, okuma eylemi bilinen anlamda bir 'metin okuma'nın ötesine geçer, bu okuma anında, ilk söylem durumuna,· yani evrensel ilisanlık durumuna, Tanrı'nın . insana hita-

: bediş durumuna bir geridönüş söz konusudur. Okuma, bu suretle bir diya­log, bir konuşma · halini al~aktadır. Bu nedenle kutsal metnin okunması, insanın kendi okuması aracılığıyla kutsal metin halinde kayda geçirilmiş vahyin insana yönelmesi, Tanrı'nın insana hitabının dramatik bir yaşantı biçiminde gerçekleşmesidir. Tanrı, bu okuma aracılığıyla insana evrensel insanlık durumunun, varoluşun bu en derin ve mahrem düzeyinin para­doksal yapısını açıklamakta ve ona bir misyon yüklemektedir. Bu dramatik yaşantı, insan yaşamının anlamını aydınlatır, insana 'doğru' ile 'yanlış'ın,

'hakikat1 ile 'safsata'nın, 'kurtuluş' ile 'hüsran'ın yol ~ynrnını gösterir ve in­sanı kendini Tanrı'nın yol göstericiliğine bırakmaya çağırır. Kutsal metni 'Tanrı'nın mesajı' olarak· okumak, sadece bir metin okuma değil aynı za­manda bir arınma pratiğidir. Diğer arınma pratikleriyle birlikte kutsal metni Tanrı'nın mesajı olarak okumak, benliğin dinsel inşasında ve kişiliğin yerıi­den biçirnlendirilmesinde etkin süreçlerdir.

Dinsel olguların incelenmesinde s.osyal bilimci kutsal metinlerden yararlanırken bu tanımlama biçimlerini dikkate almak durumundadır. Çünkü,. incelenen topluluğun kutsal metne hangi tanımlama çerçevesinde yaklaştığı, sosyal bilimcinin kutsal metinle hangi tanımlama çerçevesinde ilgileneceğirıi yönlendirecektir. Bunlar arasında kutsal metnin söyl~mini en

Page 34: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

44 2. Kur'an Sempozyumu

fazla dikkate alan tanımlama biçimi onu Tanrı'nın mesajı olarak. tanımfama­dır. Sosyal bilimci, önemine daha önce işaret ettiğimiz öze dönüşçü ya da Kutsal K.itapçı hareketlerde, kutsal metne bu tanım çerçevesinde yaklaşıl~ı­

ğını görecektir. Bu hareketler, taraftariarına yaşamı kutsal metinde yüceltilen bir mücadele aracılığıyla· dönüştürup yeniden kurmayı öğütl~mektedirler. Dolayısıyla, kutsal metin bu hareketlerin dinsel dinamiklerini kavramada bi­rinci derecede bilgi verici bir kaynak konumunôadır.

Sosyal bilimci, .kutsal metni bu· son tarnİnlama biçimi çerçevesinde okurken, metlııde dile gelen 'kutsal'ı anlama çabasını aşmak durumundadır.

Sosyal ·bilimci, metni öze-dönüş.çü duyarlılıklar içinde okuyanın

benliğind~ oluşacak gerilim ve dönüşüm potansiyellerinin izini sürme ve bunların sosyal eylem üzerindeki sonuçlannın neler olabileceğini kavrama çabasını sürekli tazelemelidir. Ricoeur, bl.r yazısına "AniamJı Eylemi Bir Metin Gibi Görmek" başlığını koymuştu (1990). Onun metin paradigması kavramını tartışmayı başka bir çalışmaya erteleyerek bu başlığa telmihen biz

de, sosyal bilimcinin "kutsal metni toplumsal eylem gibi görmek" deyimi ile dile getfrilebilecek bir tanımlamadan hareket edebileceğini

söyleyeceğiz . Bununla belirli bir tiyatro topluluğunun bir tiyatro eserini salıneleme potansiyellerini kavramaya bir ilk adım olarak eseri arılama çabasına benzer bir çabayı dile getirmek istiyoruz.

Kutsal metin eylemin sadece bilişsel ve duygusal bileşenlerini içer­mekle kalmaz, aynı zamanda onun normatif toplumsal yapılarını da barın­dırır. Ancak bu bileşen ve yapıların nasıl somutlaşacağı tarihsel, kültürel, toplumsal etkenierin karmaşık bir etkileşimi aracılığıyla biçimlenmektedir. Tıpkı Shakespeare'in farklı döqemlerde, farklİ toplumlarda, farklı tiyatro­larda. .. farklı biçimlerde sahnelendiği gibi. Kuşkusuz bu tiyatral benzetme­ler, "teşbihte hata" olmaması oranında isabetli olacaktır. Kutsal metinler, inananlar cemaati açısından seyirci için sergilenecek bir eser değil, yaşamın nihai anlamını veren 'Allah'ın rızası' için sergilenecek 'salih amel'in en sa­hih kaynağını ifade etmektedir.

Kutsal metinleri tanımlamanın çeşitli biçimlerini bu şekilde incele­dikten sonra şimdi de kutsa! metinlerio hangi amaçlarla okunabileği konu­suna geçmek istiyoruz.

Page 35: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinterin Anlaşılması 45

3.4. Kutsal Metinleri Okuma Amaçları

Herhangi bir ·şeyi tanımlama biçimimiz 'ile, onunla ilişkimizde hangi amaçları güdebileceğimiz karşılıklı bir ilişki içindedir. Bu nedenle kutsal metinleri okuma amaçları, onları tanımlama biçimlerinden bağımsız olma­yacaktır.

Kutsal metinleri okuma amaçlarını da tanımlama biçimlerini sunarken yaptığımız gibi, daha basit olandan başlayara~ inceleyebiliriz. Kutsal _metin dinsel bİr nitelik taşıyan amaçlarla okunabile'ceği gibi, özünde dinsel bir nitelik taşımayan amaçlarla da okunabilir. Dinsel amaçlardan belki de en yalını kutsal q:ıetni okumanın sevap olduğu inancına dayanır. Bu inanca bağlı olarak kutsal metni okumaktaki ilk amaç sevap kazanmak olacaktır. Bu amaç, okumanın zorunlu olarak anlamaya dönük olmasına bağlı değildir. Bu tür bir okuma, genellikle metni belirli biçimsel okuma kurallarına göre. seslendirmekle yetinebilir. Bu biçimsel kurallar okuma usulleri ile ilgili olabileceği gibi .zaman-mekan koşull~ı ile -de ilgili olabilir. Bu tür bir okuma aracılığıyla ortaya çıkacağına inanılan sevap bazen öylesine nesnel bir çıktı olarak kavranmaktadır ki, okuyucu onu kendisine tahsis edebileceği gibi başka birine de aktarabilir. Örneğin müslümanlar, Kur'an'dan bazı sureleri ya da Kur'anı baştan sona okuyarak sevabını başkalarına bağışlarken böyle bir sevap düşüncesinden hareket etmektedirler.

Kazanılan sevabm günahların silinmesine vesile olabileceği inancı, kutsal metni · günahlarını bağışiatmak a~acıyla okumaya dayanak oluşturur. Kutsal metinterin ya pa belirli bölümlerinin belirli zamanlarda veya mekanlarda okunması, okuyucı.ınun açıkça farkında olduğu . ve pişmanlık duyduğu. -veya artık hatıriamadığı ama işlemiş olabileceği

günahlarından bu okumadan doğacak sevapla kurtulmak ümit ve beklentisini dile getirir. Okuyucu KutSal K!tabı ke~di günahlarının

bağışlanması için okuyabileceği gibi, bu okuma aracılığıyla doğacak sevabı başkahrının günahlarının affedilmesi için oı:iıara da bağışlayabilir.

Bu iki amaç özünde dinsel nitelikler taşımaktadır. Kutsal metni oku­manın insana bir sükunet ve rahatlık verdiği, okuyanı kimi sıkıntı ve üzün­tülerden kurtardığı inancı ise, dinsel olmaktan çok pratik bir amaca işaret · eder. Bu pratik amaç ruhsal bir sıkıntıdan · kurl?Jlmak şeklinde olabileceği

gibi, bireyin, ailesinin veya cemaati~ içine düştüğü sosyal 'bir sıkıntıdan

Page 36: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

46 2. Kur'an Sempozyumu \

kurtulmak şeklinde de olabilir. Okuyucu kutsal metinleri, geçmişte yaşadığı veya hali hazırda yaş~makta olduğu bir olayın yarattığı sıkıntıdan kurtulmak için okuyabileceği gibi, yaşaması ihtimali bellimiş bir sıkıntıdan kurtulmak için de okuyabilir. Bu sıkıntı bazen bir bunalıma yol açabilecek ağır bir tecıübe ile ilgilidir. Böyle bir durumda kutsal metin şerri, belayı veya muhtemel tehlikeyi uzaklaştırmak (defetmek) amacıyla okunur. Sözü edilen üzüntü, sıkıntı, şerr, bela veya tehlike okuyanla ilgili olabileceği

gibi başkalarıyla. da ilgili olabilir.

Kutsal metni okumanın hastalıkların iyileşmesine vesile olduğu inancı da pratik bir amaçla ilişkilidir. Kutsal metni şifa bulmak amacıyla

okumak, okuyanın kendi rahatsızlıkları ile ilgili olabileceği gibi, · sevabm aktarılabilirliği düşüncesine benzer biçimde, başkalannın rahatsızlıkları ile de ilgili olabilir. Bu rahatsızlığın ruhsal veya beöensel bir rahatsıZlık olması mümkündür.

Göıüleceği üzere, buraya kadar sözü edilen okuma amaçları, metnin biçimseVtörensel bir biçimde okunmasını ifade eder. Başka bir. deyişle, bu tür amaçlarla okuma, anlamaya yönelik bir okuma olmak zorunda değildir. Bu amaçlarla yapılan okumaların, kutsal metinle en dolayırrılanmış tarzlar içinde ilişki kuran kurumsaUaşmış dindarlık biçim.lerinde karşımıza çıkması beklenir.

Kutsal metinleri anlamaya yönelik okumalarda da çeşitli okuma amaçları söz konusı,ı olabilir. Bu okuma amaçlarının özünde mutlaka dinsel bir nitelik bulunması gerekmez. Kutsal metinde dile getirilen metafizik alemi kavramak, ·anlamaya yön~lik okuma am~çlanndan biridir. Bir varlık olmaları itibariyle Tanrı, şeytan, melekler, cinler vb. varlıkların; Cennet, Ceh~nnem gibi alemlerin; Kıyamet, Mahşer, İlahi Mahkeme gi?i oluşların .ontolojik özellikleri, zaman-mekanla ve insanla ilişkileri

konusunda kutsal metnin bize ne öğrettiğini anlamak, çeşitli teoloji ekallerinin kutsal metni okuma amaçları arasındadır.

Anlamaya yönelik okuma amaçlarından diğer biri, dinsel olguların mahiyet .ve kökenini, kutsal 'ın bizatihi özünü kavramak tır. Daha ziyade din felsefesi. ile ilgili bir amaç olmakla birlikte, kimi sosyal bilimcile~ de dinsel olguların mahiyet ve kökenine, bizatihi özüne ilgi duydukları söylenebilir. Örneğin Durkheim'fn din sosyolojisi bu tür bir ilgiye tem~Uenmektedir. Bu ilgi çerçevesind~ sosyal bilimciler çeşitli indirgemeci

Page 37: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 47

kurarolar geliştirmişlerdlr. Oysa bu amaç sosyal bilimin ehliyeti dışında kalır (Özdalga 1989). O halde, bir sosyal bilimcinin kutsal metinleri okurken kutsalın özünü açıklamak gibi bir amaç taşıması, sosyal bilimiere katkıda bulunmayacaktır.

Kutsal metinleri okuma amaçlarından biri de, dini anlamfik tır. Kutsal sayıldıkları dinlerin en temel kayanaklan olmalan nedeniyle bu amaç, bir

. yandan belirli bir dinin Weber-yen anlamda bir ideal tipini, kutsal metinde ortaya konan yalın formunu kurma girişimi ile; öbüı: yandan da, dinin tarih- · sel bir formasyon olarak kavranması girişimi ile ilişkilidir. Birinci gir1şim kut­_saf metni okumakla sınırlı tutulabilir; ikinci girişim ise, kutsal metnin ania­şılmasını dolayırolayan diğer kaynaklan da dikkate almak durumundadır. Birincisi daha ziyade Din Fenomenolojisi, ikincisi ise Dinler Tarihi alanla­rında söz konusudur.

· Kutsal metnin -Tanrı'nın niyet ve iradesinin sözlü bir bildirimi olarak kabul edilmesi, okuma eylemi için başka bir amaca işaret eder. Bu· amaç kutsal metni murad-ı ilahi veya kasd-ı ilahi biçiminde ifade edilen Tanrı'nın iradesini anlamak teriroleriyle dile getirilebilir. İslamiyetre Kur'anın okun­ması daha ziyade fıkıh alanında böyle bir amaca yöneliktir.

GQnümüzde kutsal metinlerin 'billm~i' (scientist) ligileele de incelen­diği görülmektedir. ·Burada, kutsal metinlerin, bugün bilim tarafından

ortaya konulan 'doğa yasaları' ile çelişmedikleri, hatta aksine, bilimin "bu çağda keşfedebildiği hakikatler"i çağlar öncesinden haber vern:tiş olduRları düşüncesi rol .oynamaktad;r. Bu nıfdenle söz konusu eğilim çerçevesirıde, b~m tarafından keşfedilmiş doğa yasalannı kutsal metinde bulmak gibi bir amacın okuma eylemini yönlendirdiği söylenebilir. Anlaşılacağı üzere bu

· amaç, özür dilemeci bir yaklaşımın dini yeni araçlarla meşrulaştırma çabasının bir parçasıdır. Bu meşrulaştırma çabasının, geleneksel din anlayı'şının modernleştirilmesi işlevini gören yeni bir 'bilimci din anlayışı'nın irışa edilmesine katkıda bulunduğu söylenebili.r.

Kutsal metni bir belge, bir kayıt olarak tanımlamaya bağlı olarak · gündeme gelebilecek kimi amaçlara da burada yer verebiliriz. Bu amaçlar­

dan biri kutsal metnin vahyedildiği dönemin tarihsel ve toplumsal koşulla­rını anlamak tır. Yukarıd~. kutsal metinlerio ne ölçüde belge niteliği

taşıdıklanna değinmiştik. Yine de bazı tarihçilecin başka belgelerle birlikte kimi zaman kutsal metinlerden bu amaçla yararlanmaya çalışuklarını

Page 38: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

48 2. Kur'an Sempozyumu

söyleyebiliriz. Buna benzer bir başka amaç da, bu metni vahyedildiği Peygamber'in ve ilk cemaatin hayat ve mücadelelerini anlamak tır. Örneğin Derveze'nin Kur'an'a Gqre Hz.Muhammed'in Hayatı (1989) çalışması ,

Kur'an'ı bu tür bir amaçla okumanın ürünlerinden biridir. ·

Tarihle bağlantılı bir diğer amaç, okuyucuyu kutsal metinlerde insan­Lığın dünyevi macerası ile ilgili pasajları dikkate almaya götürür. Bu amaç

çerçevesinde söz konusu pasajlar, kutsal metnin beürli tarih dönemleri hak­kında verdiği 'bilgi'den ziyade tarihin anlam ve amacı açısından ele alın­maktadır. Kutsal metinlecin bu tür bir ilgi ile incelenmesindeki amacı, tari­hin yasalarını anlamak şeklinde ifade etmemiz mümkündür. Bu amaç, tarih bilimiyle değil, tarih felsefesiyle bağlantılı bir amaçtır .

. Sosyal bilimci, çalışrığı disiplinin ve araştırma konusunun özellikle-

rine göre bu okuma amaçlarını dikkate almak durum~ndadır. Söz konusu olan, sosyal bilimcinin bu amaçlardan birini benimsernesi değil, daha zi­

yade, incelediği topluluk ya da kesimlerin amaçlarını ta:umaktır. Kutsal me­tinler, insan eyleminden söz eden, insanın eylemlerini yargılayan ve onu yeniden inşa etmenin provakatif ögeleriyle yüklüdür. Sosyal bilimci, öze dönüşçü hareketleri incelerken, kutsal metnin okuyu~~sunda hangi dinsel duyarlılıkları uyandırmaya yöneldiğini, okuyucularina "dünyaları"nı nasıl inşa etmeyi öğütlediğini anJamaya çalışacaktır. Bu çerçevede kutsal metnin, okuyucularını nasıl bir sosyal dünya inşa etmeye çağırdığım kavramak amacıyla okunacaktır. Kutsal metnin bu amaçla okunması, öze dönüşçü, ihyacı ya da Kutsal Kitapçı bir hareket veya akımın mensuplarının, kutsal metni okurken yaşadıkları •arınma' ve 'dinsel aydınlanma'yı, 'yaşamın yıkın­

tıları arasında kurtuluşa giden yolu' arayanların ne tür bir 'altertıatif gelece­k'e yöneldiklerini kavramamıza imkan verecektir. Kutsalın · beşeri sferde ya­

şantılanması sürecinde kutsal metinler, sosyal dünya~~ dinsel bir yeniden­inşasının provakatif ve paradoksal ögelerini barındırmaktadular.

IV. Sonuç

Dinsel olguların incelenmesi sırasında sosyal bilimcilerin kutsal me­tinlerden yararlanması mümkündür. Bu tebliğde, dinin doğuşu aşamasında ilk mü'minler cemaatinin dindarlığı ile kutsal metinler arasında doğrudan bir bağ bulunduğu; kurumsallaşma sürecinde bu bağın bilişsel/bilgisel ve sosyal. dolayımianmalar kazandığı; öze-dönüşçü, ihyacı ya da Kutsal Kitapçı protesto hareketlerinin, bu dolayımianmaları eleştirerek dindarlığın

Page 39: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

Sosyal Bilimler Açısından Kutsal Metinlecin Anlaşılması 49

kutsal metinle daha doğrudan bir bağ· kurmasını sağlamayı amaçladıkları

gösterilmeye çalışılmıştır. Bu tesbitierin sosyal. bilim etkinliği açısından. bir dizi sonucu vardır: ~ir dinin doğuş aşaması incelenirken kutsal metinler, dindarlık hakkında doğrudan bilgi verici bir kaynak oluşturmaktadır. Ancak kurumsallaşmış dinsel uygulamalarla ilgili araştırmalarda, bu metinlerin, ay­rıntılı bir çözümlemesini yapmayı denediğimiz dolayımlanmalar çerçeve­sinde anlaşılması gerektiği görülmektedir. Dinsel olgular, sözü edilen pro­testo türleri. açısından incelenirken ise, kutsal metinlecin farklı bir biçimde . . . olmakla birlikte yine doğrudan bilgi verici bir kaynak olarak . değer-lendirilmesi söz konusudur.

Sosyal bilimci, kutsal metinleri okurken, i) metnin dil, anlatım, hitap · vp. yönlerden sahip olduğu karakteristiklerin; ü) okuma eylemini gerçek­leştiren insanın psişik ve sosyal özelliklerinin. ve içinde bu eylemi gerçek-_

leştirdiği 'beşeri dünya'nın; iii) kutsal m~tni tan~mlama biçimlerinin; iv) çeşitli okuma amaçlarının metinlecin aniaşılmasını sınırlandırıcı l:iir r9lleri bulunduğunu hesaba katmalıdır.

Bu tespitler ışığında, özellikle "dinin yeniden yükselişi" çerçeve- · sinde, 'Kutsal Kitapçı' akımları konu edinen araştırmalarda, sosyal bilimci­nin, başka tanımlama biçimleri yanında "kutsal metni toplumsal eylem gibi

. görmek" deyimi ile dile getirilebilecek bir tanımlamadan hareket etmesinin yararlı olacağı ortaya çıkmak.tadır. Bu tebliğin vardığı diğer bir önemli so-

. nuç ise, sosyal bilimcinin kufsal metni diğer amaçbrla birlikte, okuyucufa­

rmı nasıl bir sosyal dünya inşa etmeye çağırdığım kavramak amacıyla oku­ınayı denemesi gerektiğidir.

KAYNAKÇA ı .

BERGER, P.L., 1993, Dinin Sosyal Gerçekliği. çev. Ali Coşkun,

İstanbul: İnsan Yayınları.

BERGER, P.L., BERGER, B. ve KELLNER, H., 1985, Modernleşme ve

Bilinç, çev. Cevdet Cerit, İstanbul: Pınar Yayınları.

DERVEZE, İzzet, 1989, Kur'an'a Göre Hz. Muhammed'in Hayatı I-III.

çev. Mehmet Yolcu, İstanbul: Yöneliş Yayınları.

DUR.KHEIM, Emile, 1961, The Elementary Forms of Religious Life.,

çev. ]oseph W. Swain, New York: Collier Books.

Page 40: 2. KUR'AN SEMPOZVUMUisamveri.org/pdfdrg/D047847/1996/1996_BASERV.pdf · 2018-11-28 · Diğer taraftan peygamberlere, din· uluları na, mistildere . ait ·söz ve ~enkıbe metinleri

50 2. Kur'an Sempozyumu \

EISENSTADT, Samuel Noah, 1973 "Iqeology and Social Change" Knowledge and Sociecy (der. T.Parsons).Washington: Voice of America

Forum Lecrures, 327-341. ..

FREYER, Hans, 1964,Din Sosyolojisi., çev. Turgut Kalpsüz, Ankara:

A.Ü.İ.F. Yayınları.

GELLNER, Ernest, 1994, Postmodemizm1 İslam ve Us., çev. Büler,ı.t

Peker, Anka~: Ümit Yayıncılık:

GIDDENS, Anthony, 1993, Sosyoloji: Eleştirel Bir Yaklaşım., çev. R.

Esengün ve İ. Öğretir, İstanbul: İhtar Yayıncılık.

MILLS, C.Wright, 1979, Toplull?bilimsel Düşün., çev. Ünsal Oskay, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

O'DEA, Thomas; .1966, Sociolbgy pf Religion; ed. Alex Inkeles, . . Englewood Cli.ffs, New jersey: Prentice-Hall, Ine ..

ÖZDALGA, Elisabeth, 1989 "Din Din midir Yoksa Başka Bir şey inidir? Dinsel Fenomenleri İndirgeyici (Reduksiyonist) Yaklaşımların Bir Ön

Eleştirisi," İslami Araştırmalar. III; 2, 29-39.

PARSONS, Talcott, 1967 "The Theorethical Devetopement of the · Sociology of Religion: A Chapter in the History of Modern Social Science,•:

Readings in the Sociology of Religion (der. joan Brothers).New York:

Pergamon Press, 71-88.

RlCOUER, Paul, 1990 "Anlamlı Eylemi Bir Metin Gibi Görmek," Toplum Bilimlerinde Yarumcu Yaklaşım (der. P.Rabinow ve W.

Sullivan).çev. Taha Parla, istanbul: Hürriyet Vakfı Yayınlan, 27-44.

SOROKİN, Pitirim A.,1972 Bir Bunalım Çağmda Toplum Felsefeleri., çev. Mete Tunçay, Ankara: BilgiYayınevi.

VERNON, Glenn M.1 1962, Sociology of Religion., New York: Mc:­Graw Hill Book Co. Ine ..