13
TÜRK- . AKADEMIK . . DERGISI iki kez ulusal ve uluslar hakemli bir dergidir. Prof. Dr. Mehmet AYDIN ' Editör Yrd. Doç. Dr. Alunet ARAS Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yrd. Doç. Dr. DicleAYDIN 4 KONYA- 2007

AKADEMIK DERGISI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2007_4/2007_4_DAGLISZ_BASBUGF.pdf · 2015-09-08 · kaynakları ve mitolojisi bilinen, resim ve heykel kadar izleyicide etki

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

TÜRK- İSLAM MEDENİYE·ri . AKADEMIK ARAŞTIRMALAR . .

DERGISI

Yılda iki kez yayınlanan ulusal ve uluslar arası hakemli bir dergidir.

Editöı·:

Prof. Dr. Mehmet AYDIN '

Editör Yardımcısı:

Yrd. Doç. Dr. Alunet ARAS

Yayııı Sekreter1jası:

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN

Yrd. Doç. Dr. DicleAYDIN

Sayı: 4

KONYA- 2007

TÜRK HAT SANA TI'NDA YAZI RESİMLER VE MEVLEVİLİK

Yrd. Doç. Şernsettin Ziya Dağlı I

Arş. Gör. Fatih Başbuğ**

ABSTRACT

WRİTİNGS, P AİNTİNGS AND SUFİSM AT THE TURKİSH CALLİGRAPHY ART

Since tlıe existence, nımıkind forced the boımdaries of tlıeir own abilities. As a rejlection of tlıeir abilities, artists appeared in variehj of art braııches. Calligraphy is a part of art, wlıich is conıposed with tlıese circımıstances. It has beeıı nıoved ever since. Despite tlıe opportımities of technology it has contimıed existing so far. Calligraphers formed tlıe calligraphies with tlıeir abilities and tlıeir own comments. Calligraplıers,

affected by culture of Sıifism, reflected these effects to their artworks. They ascribed abstract meaniııgs and impelled the pıtblic to the mystical world. For this reason, tlıe role of calligraphers got importaııce iıı the Tıtrk-Islanıic sociehj. In this article tlıe importaııce of calligraplıy in Tıtrk-Islmnic World and impressions of Sıifism on calligraplıy were studied.

Giriş

Türk Hat Sanatı, Türklerin İslarniyet'i kabul etmelerinden sonra, okuma yazma vasıtası olarak seçtikleri Arap asıllı harflerle vücuda getirilen sanat yazılarıdır. Ancak Arap harfleri İslamiyet'in zuhurundan sonra yavaş yavaş estetik unsurlar kazanarak, bu hal VIII. Yüzyılın ortalarında süratlenmiş;

Türklerin İslam aleminde oldukları çağda, mühiın bir sanat dalı haline gelmiştir. Bu sebeple ilk olarak Arap asıllı harflerin bünyesi ve İslam'ın ilk asırlarında gelişınesi hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. Yazı sanatının İslam kaynaklarında en özlü tarifi "Hat, cisınani aletlerle meydana getirilen ruhani bir bendesidir." cümlesiyle yapılmıştır. Hat sanatı, bu tarife uygun bir anlayış çerçevesinde asırlardır süregelmiştir. Çünkü bu yazı sisteminde, harflerin çoğu kelimenin başına, ortasına ve sonuna gelişlerine göre bünye değişikliğine

uğraınaktadır. Sanat haline dönüşüyle pek kıvrak bir şekle bürünen harflerin, birbirleriyle bitiştİklerinde kazandıkları görünüş zenginliği, hele aynı muhtelif terkiplerle yazılabilme iınkaıu, yazılara sanatta aranılan sonsuzluk ve yenilik kapısını açık tutmuştur. İslam Tarihi içinde, hemen her dönem, İslam

Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar FakiUtesi Grafik Bölümü Öğretim Üyesi

** Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Resiın-İş Eğitimi A.B.D. Araştırma GörL•vlisi

177

sanatlarının en önemlilerinden birisi olarak kabul edilen İslam hat sanah, bugüne kadar yeterince araşt~rılip incelenmemişti~: Bu_ ihmalin sebeplerinden birisi, belki de en önemlisi, Islam hat sanahnın azeilikle bu sanata yabancı olanlar tarafından Arap yazısı olarak belirtilmesi ve yalnız Araplara mal edilmesidir}

HatSanah

Hz. Muhammed (s.a.s.)'den, Kur'an-ı Kerim'in toplanmasından sonra, İslam Dini'nin bilime verdiği özel önemin etkisiyle, çok sayıda katip yetişmiş, yazı da doğal olarak büyük aşamalar göstererek mimarlık, bezerne ve musiki gibi önemli bir sanat kolu olmuştur. Başlangıçta "Ma'kıli" denilen basit ve düz çizgilerden oluşan yazıdan Hz. Ali'nin "kı1fi" hattı bulduğu söylenmektedir. Ümmü'l-Hutut (yazıların anası) denilen klıfi hat, birçok yazı türi.ine kaynak olmuştur. Aklam-ı Sitte (alh kalem) denilen ve Hat ve Hattatan'da tespit edilen sıralamaya göre Sülüs, Nesih, Muhakkak, Reyhani, Tevki ve Rika kalemleri ortaya çıkmışhr. Burhan-ı katı'da bazılarının Ta'lik'i yedinci kalem olarak aldıkları ve ölçülü yazıların aslının Heft Kalem (yedi kalem) olduğu

b elir lenrniş tir. 3

Sülüs ve nesih yazılarının İbn-i Mukle (885-940) tarafından ortaya konduğu kabul edilmektedir. Muhakkak ve Reyhani yazılarını bulup kurallarım

belirleyen hattat da, XL yüzyılda yetişen İbn-i Bevvab adıyla tanınan Bağdatlı Alunet İbni.i'l Fazl'dır. Ta'lik yazıyı bulan ise kesin olarak bilinmemekle birlikte değişik söylentiler vardır. Müstakim-zade'nin "Tuhfe-i Hattatin" deki aktarmalarına göre Tebrizli Mir Ali bulmuştur. Hat ve Hattatan'a göre ise, Hoca Ebu'l-Al' dir.4

Hat sanatı, Abbasilerden sonra Türklerin ve İranlıların elinde gelişimini sürdürmüştür. Büyük Selçuklulardan Anadolu Selçuklulan'na uzanan süreçte hat sanatında kullanılan yazı türlerinde farklılık görülmemektedir. Bu dönemde kullamlan yazı türleri sülüs, nesih, muhakkak ve reyhani'dir. Mevlana Müzesi'nde sergilenen Ebulizz Ömer bin Ali tarafından muhakkak ve reyhani hattıyla yazılmış olan Kur'an-ı Kerim (1206) Selçuklu döneminin seçkin örneklerinden biridir.

Türk Hat Sanatı ve Yazı Resimler

Hat Sanatı, matbaanın icadı ve Anadolu'ya gelişi ile birlikte bir bakıma kaderine terk edilmiştir. Fakat Hat Sanatı günümüze kadar uzanan dönemde, Türk sanatçısının elinde son ve mükemmel şeklini alarak bir bütiin halinde birbirinden muhteşem örnekler göstermiştir.

2 Boydaş,l994.

' Söze n 1 '198. 4 Söz en 1 '198.

178

Doğı.i sanatları özellikle İslam Sanah, çizgiyle oluşan şekiller anlamındaki işarete önem vererek benzeri ifade ve duyguların tasvirini ikinci plana ahnışhr.5

Türkler İslamiyet'i benimsedikten sonra, hat sanahill milli bünyelerine adapte eden diğer İslam ülkelerini, bu alanda geride bırakmış, adeta bu sanatla anılmış ve özdeşleşmiştir. Halk arasında adeta bir deyim haline gelen "Ku(an-ı Kerim Mekke' de indi, Kahire' de okundu, İstanbul' da yazıldı." sözü Türk Hat sanatçısının ulaşılmaz bir düzeye geldiğinin tartışılmayacak bir göstergesidir.

Hat Sanatı Türk Kültürü'nün bir parçası olarak büyümüş ve gelişmiştir. Fakat bazı dÖnemlerde okunup aniaşılamayan Hat Sanah, estetik yönden tarihi kaynakları ve mitolojisi bilinen, resim ve heykel kadar izleyicide etki uyandırmaktadır.6

Biliyoruz ki yazı, resim karakteristiğinden doğmuştur. Yazıdan önce insanlar duygu ve düşüncelerini, yalnızca gelişmemiş bir dil ve diğer sanat türleriyle anlahp türehneye çalışmışlardır. Etkileri de oldukça sınırlı olmuştur. Yazının icadıyla birliktedir ki tarih ve kültür yeni bir boyuta girmiş insanlar gelişme çizgilerini alabildiğince zorlamış, ticari, siyasi faaliyetler neticesinde kolonileşme, devletleşme fikirleri toplum bünyesinde oluşmaya başlamış, bu alanda büyük başarılar kazanılmışhr.7

Türk Hat Sana h bin yıl kadar önce doğmuş, gelişmiş bir resim sanahdır. Hiç şüphesiz yazı temeli üstüne kurulmuştur. Bahda Hıristiyanlığın etkisinde gelişen resim sana h gibi hat sanah da İslamiyet'in etkisinde gelişmiştir.

Müslümanlıktayazı mutlaktır. Yazı sanatçısı yazıyı yazarken Allah'ın gizli, bize görünmeyen yüzünü ulular. Hat bir aynadır, Allah'ın isimlerini yansıtır.8

İslamiyet'le birlikte bu gerçeği gören İslam sanatçısı, tüm duygularını hat sanahna dökmüş ve dolayısıyla Allah'a yaklaşmıştır.

Estetiği nokta ölçüsünde sağlamlaşhran ve basit çizgilerden oluşan bir yazı sistemiyle böylesine harikalar çıkanlması için diğer ulusların yazıları yetersiz kalmaktadır.9 Ebru sanatı ile birlikte anılan "suya yazı yazma" sanatı, yine Türklerin eşsiz zekasma ve kişisel yeteneklerine paralel geliştirdikleri bir başka sanat biçimidir. Böylece Türkler hem suya yazı yazan, hem de kağıtlara farklı tarzlarda biçimler veren bir millet olarak sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Ebrunun hat sanatı içine farklı renkler ve farklı tatlar getirmesiyle resimsel bir dil de ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu nedenledir ki Türk hat sanatçısı yapılabilecek bütün teknikleri denemekten çekinmemiştir.

Resim-yazı kardeşliğinden bir sanat doğmuş, bu yoldan canlı varlıkların suretlerine gidilerek tekkelere evlere kahvelere girmiş, ayrıca bunların cami

'Berk 1962,63. ,; Edgi.i 1976, 6 7 Yada 1947,6 s Naci 1959, 55'de; Bir Kaf, Bir V av, Bir i...am Elifin başmı öyle güzel bir yazılış tarzı istifi vardır ki

tamamen kendine has bir anlam ve ifade taşır demektedir. ., Ed gü 1976, 8

179

mescit gibi kutsal yerlere girmesinde bir sakınca görülmemiştir. Bu bağlamda Türk Hat Sanatı biçim bakımından bir değişime uğrayarak dini bir yöne yürürken, biçimlerde çoğunlukla tekrarlanan birleşik düşünceleri yansıtan

forıniara dönüşmüştür. Yazılada şekillenen bu güdümlü resimler, sadece günahtan sıyrılmak kaygısıyla değil camilere, ibadet hanelere, tekkelere yakışan gizemli resimler olarak ortaya çıkmıştır.ıo

Daha çok simetrik bir anlayışla gerçekleştirilen yazı resimlerde, simetrik bir düzenleme ağır bastığından müsenna yazı olarak ta görülürler. Bu resimlerde figür yazının anlatım imkanlarıyla ortaya çıkar. Dolayısıyla figür yazının

arkasında gizlenmişçesine bir etki yaratır, buda eseriere bambaşka bir anlam kazandırır. Böylece ortaya çıkmış eserlerin büyülü bir özellik taşıdığına

inanılmaktadır.

Arap yazısının figüratif biçimlere dönüşebilmesinde, kutsal simgelerin fantastik zihni yaratıklardan çok tabiatı arayıp bulan böylece doğaya ve onun yarathklarına ilişkin bir hareket duyarlılığına sahip olan yarahna eğiliminin rol oynadığı düşünülmektedir.I 1

Yazı resimlerde; figürlerden kaçınılıp, tarikatiara bağlı inancın etkisinde gelişen uzlaşmacı estetik kaygılar gösterilmektedir.l2 Sanatın daha gizemli, daha tasavvufi bir etkiye sahip olmasının sırrının buradan gelmiş olabileceği

düşünülebilir. Sonuç olarak sanat eseri, sanatçısının fırçasından, toplumla buluşma sürecine kadar geçen zamanda, karşılıklı fikir çatışması içindedir. Böyle bir çatışmada, kazançlı çıkan şüphesiz ki toplum olmaktadır.

Türk Hat Sanatı'nda Mevlevilik

Eski Türklerde resim sanatının doğuşu, bozkır kültürünün başlangıcına kadar uzanmaktadır. Prota-Türk Devri ve Hun Devri'nde, Türkler için kendine özgülük yanı da olan resimden, daha doğrusu tasvir sanatından söz ehnek mümkündür. Bununla birlikte İslam sanatlarının en belirgin özelliği Batı sanatına göre soyut olmasıdır. Türk İslam sanatı kendi içinde gelişerek, değişerek günümüze kadar nadide eserler bırakarak, içinde bulunduğumuz dünyaya önemli eserler bıraknuştır.

"İslam sanat anlayışı, resimden kaçınıldığından değil soyut bir resim anlayışının daha ağır basmasından dolayı diğer sanatlardan ayrılmıştır."I3

Türk Resim Sanatı, yazı resim sanatı yoluyla biçimde bir değişikliğe

giderek, dini öğelere yönelmiştir. Kaynağını da Harfçilik felsefenin çıkış noktası olan Hunıfilik teşkil etıniştir. Böylece şekiller ve harflerin birleştiği bir sanat ortaya çıkmıştır. Özellikle iki tarikat, Mevlevilikle, Bektaşiliğin resim sanatımıza büyük katkıları olmuştur. Bu iki tarikat resim, müzik ve diğer sanatlarında

1ıı Aksel1967, 14 11 Tansuğ 1974, 13 12 Köksal1979, 12 "Erseven 1986,119

180

temelirti oluşturmuştur. İslam'da resim yasağıru gayet güzel yorumlayan bu tarikat mensuplarını konularını bu anlayışla bağdaştırmışlardır.ı4

Türkler yaşadıkları bütün coğrafyalarda geleneksel sanatlara her zaman önem vermişlerdir. Hat sanatı gibi bir başka geleneksel objelerden olan mezar taşları da Türkleri:r:ı vazgeçemedikleri sanat işçiliklerinden biri olmayı

başarmıştır. Mezar taşlarındaki başlıklar, kişilerin meslekleri yanında meşrepleri hakkında da bilgi vermektedir. Osmanlı toplumunda insanlar inançlarına göre de farklı başlıklar giyınişlerdir. Bir tekkede yada zaviyede görevli olan kişi bağlı buhınduğu yola göre bir başlık giyerken, farklı bir işle uğraştığı halde meşrep olarak bir yola bağlı olanlar da arzularına göre bu durumlarını mezar taşlarında belirtebilmişlerdir. Mesela Mevleviler, uzıın Mevlevi külahiarı giyınişler, mezar taşlarına da bu tarz başlık şekilleri verınişlerdir. İstanbul'daki çeşitli Mevlevil1anelerde Mevlevi külahlı yüzlerce mezar taşı görülebilmektedir (Resim 1).

Resim sanahna karşı İslam' da her zaman bir hoşgörü mevcut olmuştur. "Camiler dışında her yerde resim görülmekle birlikte camilerde de ayak alhndaki halıda bulunan resme ayak alhnda bulunduğu için ses çıkarılmamışhr."ıs Mevleviler ve Mevlevi tarikatının Türk sosyal hayahnda önemli işlevleri vardır. Yine Mevleviler arasında çeşitli sanat dallarında çok tanınmış kişiler yetişmiştir.

Selçuklu döneminde Anadolu' da, özellikle Konya' da Mevlana'nın ve müritlerinin desteğinde oluşan sanat ortamında, zengin bir resim etkinliği

yaşanmıştır. Büyük tasavvuf düşünürü MevHina'nın (Resim 2) ve müritlerinin resim sanahna duyduğu ilgi bilinmektedir. Ahmed Eflaki Dede "Ariflerin Menkıbeleri" adlı yapıtında, Mevlana'nın müritleri Kaluyan ve Aynüddevle'nin betimlemede eşsiz olduklarını, Aynüddevle'nin sultan kızı Gürcü Hatun'un isteği üzerine Mevlana'nın ayakta durur şekilde yirmi ayrı pazunu kağıt üzerine çizdiğinden söz ehnektedir. Ahmed Eflaki, bir portre ressamı olan Aynüddevle ve Kaluyan'ın dışında Şehabettin Guyende ve Kelhuk bin Abdulah gibi sanatçılardan da söz ehnektedir. Bunların yanı sıra Mehmed bin Abdullah, Yusuf bin Hamza gibi sanatçılar da Selçuklu dönemi ressamları arasında

sayılmaktadır. Bütün bu örneklerden de anlaşılacağı gibi ressamların bu dönemde itibar gördüğü anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Türk Hat sanatçısı zengin hoşgörü ortamından faydalanmayı bilmiş, yetenek sınırlarını

zorlamıştır.l6

Anadolu' da tüm Güzel Sanatlar şubeleri oluşmuş şiir, müzik ve mimari de başlı başına eserler veren Selçuklu Türkleri resim ve heykelle uğraşmaktan çekinmemişlerdir.17 Bu dönemde Konya sanat hareketlerinin odak noktası

ı• Dağlı 1992, 33 ı< Kaynardağ, 83 ı;, Şl!kcrci, 1974 ı7 Uzluk 1957, S

181

olmuştur. Doğunun büyük alimleri şairler, sofiler, sanatçılar Konya'da toplanmış burada sürekli olarak eser üretmişlerdir. Tüm Mevlevi kaynakları Mevlana ile oğlu Sultan Veled'in resim sanahnda geniş bilgileri olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda Mevlana'nın Mesnevisi çeşitli sayfalardan resme ait zengin fikirler vermektedir. ıs

Mevlana ve oğlu Sultan Veled Türk ve Müslüman hatta sofi bir düşünür olmalarına rağmen, resim sanahnı ve ressamlık fikrini kabul etmişlerdir.

Mevlana'nın Mesnevisine göre Konya'nın değişik hamamlarında, Sultan Hamarnı'nda üstün kompozisyonlar ve resimler buhınduğu bilinmektedir. Böyle hoşgörülü ve bilinçli toplum düzeninde Konya'da bir sanat alemi oluşmuştur. Ressam, mimar, şair ve tabipierden oluşan bu çevrenin Türk Sanahnda ayrıcalıklı bir yeri vardır.

Mevlevi tarikahnın örgütlenmesi ve yayılmaya başlandığı XIV. yy da İslam dünyasında yazı sanatı oldukça ileri durumdadır. İslam yazı sanahna Mevleviliğin önemli katkılarda bulunduğu, eldeki örnek belgeler ve müzelerdeki şaheserlerden anlaşılmaktadır.

Anadolu da, özellikle İran'da başlayan yazı üslubu hakim olmuşhır. Kitapların yazıldığı ve nesih denilen bu yazı Selçuklularda geliştiği ve asırlarca kullanıldığından "Selçuklu Nesih" adını almışhr. Mevlevi olan Hat Sanatçıları da Fatih Dönemine kadar bu yazıyı kullanmışlardır.ı9

Mevlevi Hattatlar, ortaya çıkan diğer yazı türlerinde de bol miktarda eser bırakmışlardır. Selçuklu Dönemi'nde teşkilatıanan Mevleviler, kültür ve sanat hayahna Osmanlılar Dönemi'nde de arthrarak devam ettirmişler, İstanbul' da Galata, Yenikapı ve Beşiktaş'ta Mevlevi haneler oluşmuş, burada yetişen

sanatçılar resim sanahmıza küçümsenemeyecek ürünler bırakmışlardır.20

Hattat Damat Ali Rıza'nın çalışmasında (Resim 3) sağ tarafında bulunan, sütun şekl:inde tasvir edilen başlığın Üzerinde "La ilahe illallah" yazmaktadır. Sol tarafta ise· "Muhammed ün Resulullah" bulıınmaktadır. Ayrıca sühın

başlıkları üzerinde iki adet selvi vardır. Sarmaşık dallar arasında dışa doğru yumnılanmış olan iç kısımda yarım daire şeklinde yazı bulunmaktadır. Bu yazının üzerinde kenarları tezhipli, sarmaşıklar arasında dikdörtgen formunda istiflenmiş olan kalem suresi 4. ayet yazılıdır. "Muhakkak sen ey Muhammed en büyük ahlak üzeresin" şeklindedir. Vazo formunun üzerinde Nesih Hat yazısının orta kısmında Sülüs Hat ile Enbiya suresi 107. ayet bulunmaktadır. "Biz seni alemiere rahmet olsun diye gönderdik':. Yine vazonun içinden çıkan çiçeklerin, vazonun boğaz kısmına sağlı sollu diziimiş üçer yaprak üzerinde yazılar görülmektedir. Sançiçekte Hasan, Kırmızı çiçekte ise Hüseyin yazmaktadır. Vazodan çıkan dört gülün üzerinde de isimler göze çarpmaktadır. Sağ üst tarafta bulunan gülde Ebubekir, Sol üst tarafta bulunan da ise Ömer

ıs Uzluk 1957, 10 1'' Alparslan 1973,9 2o Uzluk 1957,67

182

yazmaktadır. Ayrıca sağ alt tarafta bulunan gülde Osman, sol alt taraftakinde ise Ali Fahma yazılıdır. Sikkenin üst kısmı ince bir tezhiple süslenmiştir. Ayrıca çiçekler arasırıda Sülüs hat ile besınele mevcuttur. Yazının alt bölümi.inde yuvarlak içinde Allah, Muhammed yazılıdır.

Bektaşilerde olduğu gibi bir tarikat rumuzu olarak Mevlevilerde de önemli bir yer tutan sikkeler (Başlık) sade bir resim değil bu tarikah temsil eden sembollerdir (Resim 4-8). Ehlisünnet inançlarına kadar uzanan Mevlevilik bu yolda çeşitli eserlerin yaru sıra simetrik olarak dayahlmış, bir nevi Mevleviliğin simgesi haline gelen sikkeleri hemen her yerde görmek mürnkündür.21 Yine yazı resim sanatında çok işlenen temalardan biri olan kuşlar bir tarikahn felsefesini anlathğı gibi kutsallığı ile de ilgiyi üzerinde toplamışhr. Camilere kolaylıkla giren yine kuşlardır .

. Hat Sanatında Halk Sanatçılarının yaru sıra bazı tarikat ehlilerinin ve büyük Hat Sanatçılarının da bu türde verdikleri birkaç örnek mevcuthır. Leylek halk arasında sevilen saygı duyulan ve korunan bir kuştur. Kuşların Şeylu olarak kabul edilir. Bunun nedeni halk arasında bu kuşun Mekke' den geldiğine olan inançhr. Bazı resimlerde başında sarıkta görülür ve ayru zamanda "Hacı Leylek" denerek kutsanrnaktadır.22

Bugün Topkapı Sarayı Müzesinde bulunan ve Hat Sanahmızın en güzel örneklerinden olan yürüyen leylek şeklindeki yazı, bir Mevlevi sanah olarak Hattat Hasan Leylek Dedenin bir üri.inüdür. Leylek figürü Seyyit Hasan Leylek Dedenin meşhur beyiti dizeleriyle şekillenmiştir (Resim 9).23

Aşk-ı Mevlana ile Hayret-zede

Mevlevi Seyyit Hasan Leylek Dede

Yazıyla şekiilendirilmiş diğer biçimler gibi insan resimleri de mevcuthır. Bektaşilikte Hurufiliğin etkisinde beliren figürler gibi Mevlevilikte de yazı ile resirolenmiş ney üfleyen derviş biçiminde yazı resimler bulunmaktadır. Ney Tasavvufi boyutta ve Mevlevi eşyaları arasında önemli yer tutan bir musiki aletidir.

XV. yy da İran'dan Anadolu'ya gelen Hurufilik Mevlevi Sanatını da etkilemiştir. Hz. Mevlana'nın neyzen başısı Neyzen Kutb-ı Nayi Hamza Dedenin resmi yazıyla şekillendirilmiş en güzel örneklerdendir.24 Bu resimde ney Hamza Dedenin elindedir ve Mevleviler arasındaki sanata olan ilgi özellikle resim sanatının rağbet görmesi Mevleviliğin neredeyse ney'le arulır olması,

Hurufiliğinde etkisiyle bu yönde eserler verilmesine imkan sağlamıştır (Resim 10).

1ı Avcı 1977,28 12 Aksel 1966,4127 2ı Dağlı 92, 38 24 Aksel 1967, 119

183

SONUÇ Türkler X. Yüzyıldan itibaren kendi istekleri ile Müslümanlığı kabul edince,

Kur'anla birlikte Arap harflerini almış, fakat bunu estetik bir yazı haline getirmişlerdir. Arap sülüs ve eelileri kı1fi yazı gibi bir süsleme sanah halinde iken Türklerin elinde yazının kendisi bir sanat yüksekliğine varmışhr. Kur'anın bir sanat eseri olarak yazılması, İstanbul' da Türklerle gerçekleşmiştir.

A vnıpa'nın bu günkü resim anlayışında varmak istediği seviyeye İslam alemi hat sanahyla asırlar önce ulaşmışhr. Modem resmin öncülerinden Picasso'ya "Benim resimde varmak istediğim son noktayı İslam yazısı çoktan bulmuş" dedirten bu anlayış olmuştur. Bu yazıların olgunlaşmasında,

güzelleşmesinde Türklerin büyük katkısı olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti'ne başkentlik eden Konya da bir kültür ve medeniyet merkezi olarak XIII. Yüzyıldan başlayarak günümüze kadar her alanda olduğu gibi hat alanında da önemli sanatçılar yetiştirmiştir.

Büyük Selçuklulardan Anadolu Selçukluları'na uzanan süreçte hat sanatında kullanılan yazı türlerinde farklılık görülmemektedir. Bu dönemde kullanılan yazı türleri sülüs, nesih, muhakkak ve reyhani'dir. Mevlana Müzesi'nde sergilenen Abdullaziz Ömer Bin Ali tarafından muhakkak ve reyhani hathyla yazılınış olan Kur'an (1206) Selçuklu döneminin seçkin örneklerinden biridir.

Mevlana ve Mevlevilerin sanat anlayışına karşı ılıınlı ve hoşgörülü bir biçimde yaklaşımları, sanat eserlerine verdikleri önem, Anadolu'da büyük sanatçıların yetişmelerine vesile olmuştur. Sanatçı özgür ortamda İslam değerlerini çalışmalarının konusu haline getirmekten çekinmeıniştir. Türk Hat sanatçıları yetenek sınırlarını zorlamaları neticelerinde, hat sanahru dünya sanatı haline getirmeyi başarnuşlardır. Bugün dünyanın bir çok yerinde Türk sanatlarından söz edilirken Türk yazı sanatı, bütün Türk sanatları içinde çok önemli bir yere sahip olmasını, İslam dininin ileri görüşlülüğüne ve tasavvuf dünyasının derin bilgisine borçludur.

KAYNAKÇA Ali ALPARSLAN, "Yazı Resim" Boğaziçi Üniversitesi (Beşeri İlimler)

Dergisi, Cilt:l, 1973. Alunet KÖKSAL, "Halk Resimleri Sergisi Falklor Diğerlerini Bir Araya

Getiriyor" Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 341, 1979.

Arslan KA YNARDA<:;, "Malik AKSEL İle Söyleşi:' Çevre, Sayı:S, 1939. Cavit AVCI, "Türk Sanatında A ynalı Yazılar" Kültür ve Sanat, Sayı:S, Ocak

1977.

Elif NACİ, "Resim ve Yazı" Türk Yurdu Dergisi, Cilt: 1/2, 1959. Ferit EDGÜ, "İslam Hat Sanatının İncelikleri ve Batıya Etkileri: Yazı

sanatının resim sanatından ayrımı yoktur." Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 206, 1976.

184

İlhan Cem ERSEVEN, "Bektaşi Folklorunda Resim Yazı Sanah" Türk Folkloru BelletenJ 1986/1 (1986).

Malik AKSEL, "Halk Resim Sanah, Yazı Resimde, Kuşlar" Türk Folklor Araşhrmalan Dergisi, Cilt:~O, 1966.

Malik AKSEL, "Türklerde Dini Resimler" Elif Kitabevi, İstanbul, 1967. Metin SÖZEN, "Çeleneksel Türk El Sanatlan" Hürriyet Gazetecilik ve

Matbaacılık Yayınları, Istanbul, 1998. Nihat BOYDAŞ, "Ta'lik Yazıya Plastik Değer Açısından Bir Yaklaşım"

M.E.B.Yayınlan, İstanbul, 1994. Nurullah BERK, "Çağdaş Sanalın Bazı Biçimleri ve Türk İslam Yazıları"

Milletler arası Birinci Türk Sanatlan Kongresi (Tebliğler), 1962. Sayit YADA, "Yazı Sanatı" Ankara, 1947. Sezer TANSUG, "Yazı Resimler ve Hareket Duyarlılığı" Köken Dergisi,

Sayı:2, 1974. Şahabettin UZLUK, "Mevlevilikte Resim, Resimde Mevleviler" Ankara,

1957. Osman ŞEKERCİ,"İslam' da Resim ve Heykt;lin Yeri" Çanakkale Seramik

Fabrikalan Kültür ve Araşhrma Hizmetleri, No:3, Istanbul, 1974. Şeınsettin Ziya DAGLI, "Hat SanatımızdaResim Eğilimi" Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1992.

RE SİMLER

Resim 1 : Mevlevi Başlıklı Mezar Taşı Resim 2: "Mevlana

185

Resim 3: Damat Ali Rıza "Mevlevi"

"La hahe lllallah Muhammed ün Resulullah" Etnografi;a Müzesi Koleksiyonu

Resim 4: Mehmet Nazifin Mevlevi sikkesi biçiminde celi levhası

186

Resim 5: Bezemeli çifte celi

Resim 6 : "Mevlevi" EtnograJYa Müzesi Koleksiyonu

Resim 7 : Feridun Özgeren Resim 8 : Hacı Halil Hilmi

"Yfi Hazret-i Mevlanfi, Hak dost"

187

Resim9: Osman Yurrıni "Aşk-ı Mevlana ile Hayret zede Mevlevi Seyyit Hasan Leylek Dede" Topkapı Müzesi Koleksiyonu

188

Resim lO:

"Ney Üfleyen Mevlevi"

İstanbul Şehir Müzesi Koleksiyonu