24
Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*) & İbrahim IŞITAN (**) Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİ abstract Psycho-Social Consequences of Natural Disasters: The Case of Van Earthquake. Natural disasters affect human beings very deeply and compel them to reorganise their lives and atudes. That is, those people who experience such incidents acvate their dynamics of personal and social idenes and reshape them in a different way. In this respect, this study examines psychological and sociological effects of the Van earthquake which occurred in 2011. The empirical data was analyzed according to sociological and psychological approaches. Having studied the results of the Van earthquake, the present study not only indicated how human beings in general undergo psycho-social processes aſter the event but also explored these processes as for psychological and sociological perspecves. In this way, the study enabled us to have a look at the consequences of natural disasters in a more comprehensive way. key words Earthquake, earthquake vicm, emigraon, social integraon, Van earthquake. © Toplum Bilimleri • Ocak - Haziran 2012 • 6 (11) : 7-29

Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

  • Upload
    ngomien

  • View
    221

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

ToplumBilimleriDergisi

Sinan YILMAZ (*) & İbrahim IŞITAN (**)

Doğal afetlerİnPsİko-sosyal sonuçları:

Van DePremİ Örneğİ

abstract

Psycho-Social Consequences of Natural Disasters: The Case of Van Earthquake. Natural disasters affect human beings very deeply and compel them to reorganise their lives and attitudes. That is, those people who experience such incidents activate their dynamics of personal and social identities and reshape them in a different way. In this respect, this study examines psychological and sociological effects of the Van earthquake which occurred in 2011. The empirical data was analyzed according to sociological and psychological approaches. Having studied the results of the Van earthquake, the present study not only indicated how human beings in general undergo psycho-social processes after the event but also explored these processes as for psychological and sociological perspectives. In this way, the study enabled us to have a look at the consequences of natural disasters in a more comprehensive way.

key words

Earthquake, earthquake victim, emigration, social integration, Van earthquake.

© Toplum Bilimleri • Ocak - Haziran 2012 • 6 (11) : 7-29

Page 2: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)�

Girişİnsanları yapmış oldukları davranışları tercih etmeye yönelten nedir? Tu-

tum ve davranışlar sosyal sahada nasıl yankılanmaktadır? Tutum ve davranış-larımız bilinç düzeyinden mi yoksa bilinçaltı süreçlerden mi daha çok etkilenir? Sosyal hayat tutum ve davranışların oluşmasına ne kadar etki etmektedir?

Bu tür sorular insan yapısının farklı fenomenlerin/olayların tesiri altında kalarak geliştiğini göstermektedir. Bu fenomenlerin ilk akla gelenleri psikolojik, sosyal ve tabii olaylardır. Bunlar insan tutum ve davranışlarını çeşitli boyutlarda etkilerler. Psikoloji ve sosyoloji ilminin verileri, insanların ve toplumların olay-lardan – durum ve şartlara göre – çeşitli şekillerde etkilendiğini göstermektedir. Bu çerçeveden bakıldığında birey davranışlarının, insan zihninin ve sosyal olay-ların tesiri altında oluştuğu ve geliştiği görülmektedir. Bunlar, zihinsel ve sosyal süreçler olarak adlandırılmaktadır.

Bireyin davranışlarını açıklayan temel dinamiklerin neler olduğu, psikolo-jiyi ve sosyal psikolojiyi ilgilendirdiği kadar, sosyolojiyi de ilgilendirmektedir. Bu nedenle, çalışmamızın bir yönü ‘belli bir kültüre mensup toplumun grup ve ku-rumlarında, sosyal süreçler tarafından şekillendirilmiş olan insan davranışları-nın ilmi’ (Aslantürk&Amman, 2011) olan sosyolojiyle ilgilidir. Diğer bir yönü ise, ‘insan davranışlarını çeşitli açılardan inceleyen’ psikoloji ilmini ilgilendirmekte-dir. Çalışmada sosyolojik boyutla ilgili olarak; deneklerin eğitim ve gelir düzeyi dağılımları, sosyal ilişkilerde meydana gelen değişimler, demografik değişim ve göç sorunu gibi konular işlenmiştir. Psikolojik boyutla ilgili olarak ise, sosyal psikoloji1 ve din psikolojisinin2 verilerinden hareketle, inançlarda meydana ge-len değişimler, beklentiler ve hayal kırıklıkları, yaşanan psikolojik sorunlar vb. konular ele alınmıştır.

Doğal afetlerin kişilerde yol açacağı tutum ve davranış değişiklikleri kişi-sel özelliklere göre şekillenmekle beraber, içinde bulunulan şartların da etkisi altındadırlar. Sosyal psikoloji alanında yapılan araştırmalar bireyin tutum ve davranışlarının iki boyutlu olabileceğini vurgulamaktadır. Birincisi, davranışın kişisel özelliğe (dispositional attribution) dayalı geliştiği fikri, ikincisi ise tutum ve davranışın çevre koşullarına dayalı (situational attribution) olarak oluştuğu fikridir. Ayrıca, tutum ve davranışın alışılagelmiş veya alışılmışın dışında olup olmadığı, davranışın benzer durumlarda tekrar ortaya çıkıp çıkmadığı araştırıla-rak davranışı şekillendiren süreçler hakkında bilgi elde edilir. Davranışın tutarlı olup olmadığı (contient) ve ayırt edici olup olmadığı (discriminating) yani du-ruma göre olup olmadığı dikkate alınan konulardır. Kelley’e göre, bir kimsenin davranışı olağan bir davranış değilse, tutarlıysa ve değişik durumlarda kendini gösteriyorsa, bu davranışın temelinde kişiye ait bir özellik yattığına karar verilir. Davranış tutarsızsa ve duruma özgü biçimde ortaya çıkıyorsa, davranışın teme-linde durumsal koşulların olduğu düşünülür (Krech, Crutchfield ve Ballanchey, 1970 & Cüceloğlu, 2010).

Page 3: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 9

Bu tür doğal afetleri yaşayan kişilerin tutumlarını nasıl ortaya çıkardıkları da merak konusudur. Sosyal psikoloji alanında çalışma yapan Baron ve Byrne’e göre tutumlar, oldukça organize olmuş uzun süreli duygu, inanç ve davranış eğilimleridir. Bu da, tutumların uzun süreli olması ve bilişsel, duygusal ve davra-nışsal boyutları içine alması anlamına gelir. Bireylerin belirli konulardaki tutum-ları nasıl değiştirilir ve tutum değişmesinin ortaya çıkması için gerekli koşullar nelerdir? Sosyal psikolojinin araştırmaları, tutumun davranışsal yönü değiştiri-lirse, bilişsel yönün zaman içinde davranışa uyacak biçimde değişeceğini gös-termektedir (Krech, Crutchfield ve Ballanchey & Cüceloğlu, 2010).

Sosyal psikoloji kuramlarından olan sosyal etki kuramına göre, bireyi etki-leyen her bir kimsenin kendine özgü kişisel etkisi, o anda kaç kişinin bireyi etki-lemekte olduğuna bağlıdır. Sayı arttıkça, her bireyin kişisel etkisi azalır. Ayrıca, aynı sosyal etkiye maruz kalan kişilerin sayısı arttıkça, her bir bireyin üzerine düşen sosyal etkide de bir azalma olur. Tanıdığınız ya da içinde bulunduğunuz bir grupta, üyelerin tamamı veya çoğunluğunun bir fikri kuvvet ve inançla sa-vunmaları, bu fikre ters olan düşüncelerinizi değiştirmeye başlamanıza neden olabilir. Uyma/conformity adını alan bu durum kişilerin davranışlarında çok sık rastlanılan bir durumdur (Krech, Crutchfield ve Ballanchey & Cüceloğlu, 2010).

Doğal afetler esnasında kişilerin tutum ve davranışlarında önyargılar olabi-lir. Bilindiği gibi sosyal psikolojinin inceleme alanlarından biri de önyargılardır. Araştırmalar önyargının iki temel öğesi olduğunu göstermektedir: 1) bir grup ya da kişiye karşı olumsuz bir duygu 2) kalıp yargı, bireyleri tanımadan onları bir grubun üyesi olarak yargılamak (stereotype). Önyargıda hem duygusal hem de düşünsel öğeler bulunur ve bu iki öğenin etkisi altında kişi ayırt edici dav-ranışta/discrimination bulunur (Yzerbyt ve Schadron & Leyens, Yzeryt, Scadron 1996).

Doğal afetler sonucunda insanlar arasında yardımlaşma söz konusu olur. Sosyal psikolojinin incelemelerine göre yardımı gerektiren durumda, kişi sayısı ne kadar azsa sorumluluk o kadar odaklaşır ve kişi sayısı artıkça sorumluluk dağılır. Ayrıca çevrede bulunan diğer kişilerin nasıl davrandıkları önemli bir et-kendir. Yardıma ilk koşan kişilerin özellikleri: 1) Olay anında olumlu bir duygu içinde olan kişiler karamsar kişilere göre daha yardım edici durumdadırlar. 2) Özel becerileri olduğunu düşünen kişiler daha kolaylıkla yardıma koşar. 3) Ben-lik saygıları ve güveni yüksek olan kişiler daha çabuk yardıma el uzatırlar (Cüce-loğlu, 2010 & Altıntaş)

Sosyal psikolojinin elde ettiği bulgular, olaylar karşısında kişinin geliştirdiği tutum ve davranışların inanç ve kültüre bağlı geliştiği konusu araştırmamızda dikkate alınarak (Sezen, 1993), konunun farklı boyutlarına dikkat çekilmek is-tenmiştir. Bu nedenle, inanca bağlı tutum ve davranışları inceleme konusu ya-

Page 4: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)10

pan Din psikolojisinin doğal afetler sonunda insanlarda meydana gelebilecek dinî yaşamda değişme noktasındaki bazı değerlendirmelerine işaret edelim.

Din psikolojisi konusunda yapılan araştırmalar, sosyal ve doğal afetlerin insanları daha çok Allah’a yaklaştırdığı ve insanların inanç ve ibadetlerinde artmalar olduğunu göstermektedir. Bu tür afetlerin ihtiyaç ve dilekleri Allah’a yöneltme duygusunu motive ettiği söylenmiştir. Bu durumda insanları dine yö-nelten temel motifin ihtiyaca dayalı olabileceği ortaya atılmış ama bunun ye-terli bir sebep olmadığı, dinî arzunun da birlikte olması gerektiği araştırmacılar tarafından vurgulanmıştır. Araştırmalar göstermektedir ki, insanın gücünü aşan ve çaresizlik içerisinde bırakan tehlikeler ve felaketler onu, tabiatüstü bir kur-tarıcıya başvurmaya yönlendirmektedir. Bu davranış tarzı bazı psikologları dinî davranışın temelde ‘psikolojik kendiliğindenlik’ten kaynaklandığını ileri sürme-ye sevk etmiştir. Genelde çaresizlik tecrübeleri kişileri dinî davranışa sevk eder-ken, bazılarını da dinî ilgisizliğe ve isyana yönlendirmektedir. Bazı araştırmalar dini davranışların gerginlikleri telafi amaçlı olduğunu öne sürmüştür. Glock’a ait olan bu anlayışa göre, bir ihtiyacın sıkıntısını çeken insan, dini davranışıyla bir denge kurar veya bir üzüntüyü giderir. Fakat dinî uygulamaların sadece telafi merkezli olduğunu söylemek doğru değildir. Dinî davranışların daha ziyade ruh sağlığını koruyan bir özelliğe sahip olduğunu söylemek daha uygun gibi gözük-mektedir (Hökelekli, 2005 & Peker, 2003 & Holm, 2004).

Doğal ve sosyal afetler kişiyi tevbe etmeye sevk edebilir. Kişi veya gruplar, bu tür olayların kendi kötü işleri dolayısıyla olduğunu düşünüp suçluluk duygu-suna kapılabilir. Din psikolojisi konusunda yapılan çalışmalar suçluluk duygusu-nun çift yönlü etkisinin olabileceğini göstermektedir. Çok şiddetli dayanılmaz bir hal alan suçluluk duygusu, pişmanlığa karşı duygusuzluğa ve dinî değerlere saldırmaya sevk edebilir. Fakat normal seyrini takip eden suçluluk duygusu dini hayatta gelişme sağlamaya sebep olur (Hökelekli, 2005 & Peker, 2003).

Doğal ve sosyal afetler insanları kendisine muhtaç olunan varlığa çağrıda bulunmaya/dua etmeye yönlendirmektedir. Bu durumda insanın, ihtiyacını du-yup yardım edecek bir varlığa yöneldiği göze çarpmaktadır. James, insanların psikolojik yapısı değişikliğe uğramadıkça, dua etmeleri sonsuza dek sürecek-tir fikrini savunur. Ona göre, dua insan varlığının en derininde yer alan ‘sosyal benlik’le ilgilidir. Çünkü sosyal benlik, ihtiyacını duyduğu mükemmel arkadaşını ideal bir dünya içinde bulabilir. Çeşitli felaketler karşısında sarsılan sosyal ben-lik, derûni bir sığınak arar ve kusursuz dünya özlemini böyle gidermeye çalışır. Çeşitli felaketlerin oluşturduğu sıkıntılı durum ilâhi yardım talebini doğurduğu gibi, bazı kişilerde isyan uyandıran hayal kırıklıklarına da uğratabilir ve dinî inan-cın reddedilmesine sebep olabilir. İlâhi yardımın gelmemesinin de doğuracağı hayal kırıklığı isyanı, kanun tanımazlığı ve suçluluk duygusunun bastırılmasını tahrik eder (Hökelekli, 2005 & Peker, 2003).

Page 5: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 11

Doğal ve sosyal afetlerin kişiyi ibadete yönlendirdiği araştırmalar tarafın-dan ortaya konulmuştur. Kendi kendini denetleme ve dengeli bir kişilik gelişi-minin önemli bir faktörü olan ibadetin, ferdin kendini yenileme ve güçlendirme konusunda destekleyici bir etkisi vardır. İbadetler, kişiyi Allah’la olduğu kadar, diğer insanlarla da yakınlaştırmaktadır. Bu da kolektif ruhun oluşmasında ve sosyal ilişkilerin gelişmesinde önemli bir etkendir. Bilinen bir gerçektir ki, sos-yal ilişkiler, toplumdaki maddî ve ahlâki sorunların çözümüne yardımcı olduğu ölçüde etkinlik kazanır. Gelir dağılımındaki farklılıkların ve zaruretten kaynak-lanan gerilimlerin yol açtığı çatışmalar, her zaman toplum barışını tehdit eder durumdadır. Bu tehdidin ortadan kalkmasında ibadetlerin terapötik etkileri ya-nında insanları birbirine yaklaştırma ve sosyal dayanışmayı geliştirme özellikleri vardır. İbadetler, rûhi dengelilik ve kişilik bütünleşmesi bakımından önemlidir. Diğergamlık ve hayırseverlik duygularının gelişmesi, başka insanların sorunla-rına ilginin uyanması, başarılı bir sosyalleşmenin gerçekleştirilmesi, söz konu-su bu denge ve bütünleşmeyi sağlama noktasında önemli unsurlardır. İnanan insan, ibadetler sayesinde iç huzur ve güveni sağlar ve gelecekle ilgili korku ve kaygılardan arınır. Bu nedenle ibadetler hem sağlığı koruyucu ve hem de tedavi edici unsurları içermeleri bakımından kişiliğin oluşmasına katkı sağlayan önem-li öğelerdir (Hökelekli, 2005 & Peker, 2003 & Şentürk, 1985, 1994).

Araştırmalar güven duyma ile inanç arasında yakın bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Dinî inancın hayatın güçlük ve adaletsizliklerini anlamlı hale getirerek güven verme özelliği vardır. Hayatın güvenilmez ve belirsizlikleri kar-şısında inanan insana güven duygusu veren dini unsur ve uygulamalar, kişilik gelişiminde ve toplumsal bütünlüğü sağlamada önemli bir rol oynamaktadır (Kurt, 2000).

Araştırmalar tarafından ortaya konulan bir diğer husus da doğal ve sosyal afetlerin insan tabiatında var olan kaygı duygusunu belirlemede etkili olduğu hususudur (Kula, 2002). Boşnak ve Türk öğrenciler üzerine yapılan bir araş-tırma Boşnakların ölüm kaygısının Türk öğrencilerden daha düşük olduğunu göstermiştir. Savaş nedeniyle yakınlarından birini kaybedenlerin ölüm kaygı-sının, yakınlarından birini kaybetmeyenlere oranla daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Bu bulgular hayata anlam vermenin önemli bir unsur olduğu fikrini ortaya koymaktadır. Frankl’a göre, insanın anlam arayışı yaşamındaki temel bir güdüdür. Hayatın gerçek amacı ve anlamı, bireyin ölümü ve acı çekmeyi kabul etmesine bağlıdır. Ölümün bir anlamı yoksa hayatın da bir anlamı yoktur. Sem-bolik ölümsüzlük duygusu, ölüm korkusunun oluşturduğu kaygıyı kaldırmada katkı sağlayan bir süreç olma özelliğine sahiptir ve ölümün belirsizliği ve ürkü-tücülüğü gerçeğine karşı bir uyum tepkisi göstermeye yardımcı olur. Taylor ta-rafından ileri sürülen bilişsel adaptasyon teorisine göre, ölümle kaçınılmaz bir şekilde karşı karşıya gelen kişi, hayatın anlamı noktasında yeniden düşünür ve ölüme karşı kabullenme tepkisi gösterir. Ölümcül hastalıklara yakalanan kişiler üzerine yaptığı çalışmasında Kübler-Ross, ölüm yatağında bulunan kişinin inkâr,

Page 6: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)12

öfke, pazarlık, depresyon gibi psikolojik tepkiler gösterdikten sonra kabul etme sürecine girdiğini vurgular. Bu durumda kişi, kaçamayacağı ölüm fenomenine bilinçli bir şekilde uyum sağlamaya çalışır. Ayrıca, ölümle karşı karşıya kalma-nın ortaya çıkardığı kaygıya, kişinin dünya görüşünün ve kültürel değerlerinin tampon görevi yaptığı söylenmektedir. İnanç ve kültürel anlayışlar, ölüm kaygısı karşısında kişinin uyum sağlamasına yardımcı olmaktadır. Kısaca söylemek ge-rekirse, insanın hem geçmişte yaşamış olduğu acı ve ölümlere ve hem de ge-lecekte gelebilecek acı ve ölümle yüz yüze gelme riskine karşı bilişsel bir uyum çabası gösterdiği ve bu uyuma kültürel değerlerin ve sembolik ölümsüzlük duy-gularının olumlu katkıları olduğunu söyleyebiliriz (Yıldız, 1999).

Doğal ve sosyal afetler bireyin değer yargılarının ortaya çıkmasının orta-mını hazırlayan unsurlardan sayılabilir. Kişinin değerleri, onun özünün gerçek-liklerinden doğan yorumları olması nedeniyle kişi için devamlılık arz ederler. Değer, insanın kişiliğinde kendine özgü bir karakter olup psiko-sosyal şartlar bu karakterin açılımını ve devamını sağlar. Ayrıca değerin aşkın obje ile ilişkisi ona yaratıcı özelliği kazandırır ve evrensel ilkeleri bulma ve keşfetme imkânı sağlar (Özdoğan, 2005).

Bütün bu teorik veriler ışığında 2011 yılının sonlarında Van ilimizde mey-dana gelen depremle ilgili olarak yapmış olduğumuz uygulamalı araştırmanın sonuçlarına değinmek istiyoruz.

Araştırmanın Konusu, Amacı ve YöntemiGünümüz medyasında dünyanın çeşitli bölgelerinde meydana gelen do-

ğal afetlerin nedenleri ve sonuçları sıkça tartışılır olmuştur. Bu afetler ortaya çıkışları itibarıyla coğrafya, jeoloji, meteoroloji vb. bilim dallarını ilgilendiriyor olsa da sonuçları itibarıyla sosyoloji, psikoloji, ekonomi ve hatta siyaset gibi farklı bilim ve ilgi alanlarını ilgilendirebilir. Örneğin, doğal bir afet sonucunda bu afetin bölgede yaşayan insanlar üzerinde meydana getirdiği psikolojik et-kiyi psikoloji bilimi inceleyecektir. Aynı şekilde, afet sonucu insanların sosyal hayatlarında meydana gelen değişmeler, demografik değişim ve göç gibi olgu-ları sosyolojinin; bölgenin yeniden kalkınması ve insanların genel ekonomiye yapacakları katkıların iyileştirilmesi için atılması gereken adımlar ekonominin; bölgeye yapılacak yardım ve yatırımlara karar verilmesi işlemi de siyasetin ilgi alanına girmektedir.

Bu araştırmada, yakın bir tarihte Van ilimizde yaşanan şiddetli depremin ardından bölgede yaşamaya devam eden depremzedelerden seçilmiş bir ör-neklem grubu ile anket çalışması yapılmış ve elde edilen bulgular ışığında doğal afetlerin ne gibi psiko-sosyal değişimlere yol açtığı ele alınmaya çalışılmıştır.

Araştırmanın amacı, Van depreminden etkilenen depremzedeleri temsil etmek üzere seçmiş olduğumuz örneklem grubundan elde ettiğimiz verileri de dikkate alarak doğal afetlerin insanlar üzerinde ne gibi psiko-sosyal etkileri ol-

Page 7: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 13

duğunu ortaya koymaya çalışmaktır. Elde etmiş olduğumuz empirik veriler, bu konudaki teorik yaklaşımlara katkı sağlayacağı gibi teoriden farklılaşan durum-ların tespit edilerek nedenleri üzerine yoğunlaşılmasına da katkı sağlayacaktır.

Araştırmada, daha önce yapılan çalışmalar taranmış ve anket tekniği kulla-nılarak elde edilen empirik sonuçlar değerlendirilmiştir. Doğal afetler sonucun-da Türkiye’de zaman zaman dini tartışmalar yaşanması, din sosyolojisi ve din psikolojisi gibi alanlarda bu konuda söylenenleri incelememizi ve yorumlama-mızı da zorunlu kılmıştır.

Hazırlanan anket formları Karabük Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde oku-yan Van’lı öğrenciler aracılığıyla örneklem grubuna ulaştırılmış ve geri toplan-mıştır.

Araştırmanın makale boyutunda yayınlanacak olması nedeniyle elde edi-len verilerin sonuçları detaya girilmeden basit frekans tabloları şeklinde sunul-muş ve yorumlanmıştır. Frekans tablolarında da yerden tasarruf etmek ama-cıyla geçerli ve geçersiz yüzdeler ayrı ayrı verilmemiş, bunun yerine yüzde ve geçerli yüzdeler ayrı ayrı gösterilmiştir. Çapraz ilişki tabloları ise her değişken için ayrı ayrı incelenmiş, ancak bunlar içerisinde sadece aralarında anlamlı ilişki bulunan değişkenlerden önemli görülenlerin sonuçlarına metin içerisinde yer verilmiştir. Verilerin analizinde SPSS programından faydalanılmıştır.

Evren ve Örneklem SeçimiAraştırmanın evrenini Türkiye’nin Van ilinde yaşayan ve yakın bir tarihte

gerçekleşen Van depreminden etkilenen depremzedeler oluşturmaktadır. Van ilinin genelinde, özellikle kır-kent ayrımı da yaparak anketi tüm bölgeye yaymak arzusunda olmamıza rağmen, kısıtlı imkânlar sebebiyle anket uygulaması sade-ce Van il merkezinde yapılabilmiştir. Seçilen örneklem grubu, yine de bölgenin genelini temsil edebilecek niteliklere sahiptir.

Araştırmada belli bir grup ya da bölge hedef seçilmemiş, depremden etki-lenmiş ve Van’ın yerlisi olan herkese anket formu verilmiştir. Ancak uygulamayı yapan anketörlere, Van ilimizde kalabalık ailelerin bir arada yaşayabileceği uya-rısı yapılarak, mümkünse farklı ailelerden olan kişilere ulaşmaları istenmiştir. Araştırma için 250 adet anket formu fotokopi yoluyla çoğaltılmış ve anketörle-re teslim edilmiştir. Anketörler tarafından dağıtılan formlardan 164 tanesi geri dönmüş olup formların tamamı değerlendirmeye alınmıştır.

Araştırma BulgularıAraştırma Grubunun Cinsiyet, Eğitim ve Gelir Düzeyi DağılımlarıAnket soruları hazırlanırken bağımsız değişkenler olarak cinsiyet, eğitim

düzeyi ve gelir düzeyi değişkenleri seçilmiştir. Doğal bir afet sonucunda ya-kınlarını kaybedenlerin psikolojik açıdan daha fazla etkileneceği düşünülerek

Page 8: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)14

bazı değişkenlerin çapraz ilişkilerini incelemede kullanmak üzere ‘bir yakınını kaybetme değişkeni’ bağımsız bir değişken olarak ele alınmıştır. Bu değişkenle-rin seçilme nedeni, doğal bir afetten etkilenen bireylerin bu değişkenlere bağlı olarak bu olaydan ne kadar etkilendiklerini tespit etmek istememizdir. Araştır-mamızın makale boyutunda olması nedeniyle bu farklılıkları tespit etmek üzere kullandığımız çapraz ilişki tablolarının sadece sonuçlarına metin içerisinde yer verilecektir.

Araştırma grubunun cinsiyet oranları erkekler için %64,6 ve kadınlar için de %35,4 olarak gerçekleşmiştir (Tablo 1). Cinsiyet oranlarının birbirine yakın olması arzu edilen bir durum olsa da bizim incelediğimiz konu açısından bir problem teşkil etmeyecektir.

Tablo 1: Araştırma Grubunun Cinsiyet Dağılımı

Dağılım Yüzde % Geçerli %Erkek 106 64,6 64,6Kadın 58 35,4 35,4Toplam 164 100,0 100,0

Araştırma grubunun eğitim oranları aşağıda Tablo 2’de gösterilmiştir. Araş-tırma grubu içerisinde ilköğretim mezunu olanların oranı %45,3 ile en yüksek orana ulaşmıştır. Bunu %30,7 ile lise mezunu olanlar, %24 ile de üniversite me-zunu olanlar takip etmiştir. Ancak bu oranların, oldukça yüksek orandaki kayıp verilerin diğer verilere dağıtılmasıyla bulunduğunu belirtmemiz gerekir. Yuka-rıda da belirttiğimiz üzere, araştırmamızın makale boyutunda olması nedeni ile tablolarda en gerekli bilgilere yer verilmiş ve kayıp bilgiler gösterilmemiştir. Anketimizde “hiç okula gitmemiş” seçeneği bulunmadığından dolayı hiç eği-tim görmemiş olanlar muhtemelen bu soruyu cevaplamamışlardır. Dolayısıyla, %8,5 oranındaki kayıp verinin hiç okula gitmeyenleri kapsayacağını belirtme-miz gerekir.

Tablo 2: Araştırma Grubunun Eğitim Durumu

Dağılım Yüzde % Geçerli %İlköğretim 68 41,5 45,3Lise 46 28,0 30,7Üniversite 36 22,0 24,0Toplam 150 91,5 100,0

Araştırma grubunun gelir düzeyleri aşağıda Tablo 3’te gösterilmiştir. Bölge-nin ekonomik gerçekleri de göz önüne alınarak 1000 TL’den az geliri olanlar alt gelir grubu, 1001-2000 TL arasında geliri olanlar orta gelir grubu ve 2001 TL’den fazla olanlar ise üst gelir grubu olarak düşünülmüştür. Tablodaki veriler, araştır-

Page 9: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 15

ma grubumuzun yaklaşık yarısının (%50,6) alt gelir grubuna mensup olduğunu göstermektedir. Orta gelir düzeyine sahip olanlar %42,4, üst gelir düzeyine sa-hip olanlar ise %7 oranında gerçekleşmiştir.

Tablo 3: Araştırma Grubunun Gelir düzeyi

Dağılım Yüzde % Geçerli %0-1000 TL arası 80 48,8 50,61001-2000 TL arası 67 40,9 42,42001 TL’den fazla 11 6,7 7,0Toplam 158 96,3 100,0

Sosyo-Ekonomik ve Demografik DeğişimGünümüzde teknoloji oldukça gelişmiş olsa da doğal afetlerin yıkıcı sonuç-

larına karşı bazen etkisiz kalabilmektedir. Bununla birlikte, teknolojik imkânla-rın doğru ve yerinde kullanılması doğal afetler konusunda oldukça etkilidir. Ör-neğin, büyüklüğü aynı olan benzer depremlerde gelişmiş ülkelerde yaşanan can ve mal kayıpları oldukça azken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ile 3. dünya ülkelerinde bu oran artmaktadır. Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olması, teknolojinin kullanımı konusunda bölgeler arasında farklılığa yol açtığı gibi aynı bölge içerisinde de farklılıklara yol açabilmektedir. Örneğin, Türkiye’nin Batı bölgeleri Doğu bölgelerine göre daha gelişmiştir. Ancak, doğu bölgelerinde de sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan insanlar içerisinde, Batı bölgelerine oranla teknolojik imkânlardan çok daha fazla yararlananlar olabilir. Van depreminde on binlerce bina hasar gördüğü halde TOKİ tarafından Van’da yaptırılan konut-larda hasar oluşmadığı medya tarafından uzun bir süre gündemde tutulmuştur. Bu durum, depremde yaşanan can kayıplarının genellikle kalitesiz malzemeden yapılmış çürük binaların yıkılması sonucu oluştuğunu göstermektedir.

Aşağıda yer alan Tablo 4’te, araştırma grubunun depremde yakınlarını kay-betme oranlarına yer verilmiştir. Depremde yakınlarını kaybedenlerin oldukça yüksek bir orana sahip olduğu (%20,1) dikkat çekmektedir. Bu sonuçlar, araştır-ma grubunun anket sorularımızı yanıtlarken duygusal ve tepkisel yanıtlar ver-me oranını artıracağından dolayı anket sonuçlarının yorumlanması konusunda araştırmacıların işi de biraz zorlaşacaktır.

Tablo 4: Depremde Yakınlarını Kaybedenlerin Oranı

Dağılım Yüzde % Geçerli %Evet 33 20,1 20,1Hayır 131 79,9 79,9Toplam 164 100,0 100,0

Page 10: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)16

Araştırmayı uygulayan anketörler araştırma grubunun zaman zaman tep-kisel tavırlar gösterdiklerini rapor etmişlerdir. Anket uygulamasının bilimsel bir araştırma için yapıldığını ve herhangi bir yardım amacı taşımadığını öğrenince anketi doldurmak istemeyenler olmuştur. Anketi dolduran deneklerden bazıla-rı ise yardım konusu ile ilgili serzenişlerde bulunmuşlardır.

Araştırma grubunun %25,9’u Devletten maddi yardım gördüğünü belirt-miş, %74,1 ise yardım görmediğini belirtmiştir (Tablo 5). Bu sonuçlar deprem sonucunda her dört kişiden birinin maddi yardım aldığını göstermektedir. Mad-di yardım almadığı halde buna ihtiyacı olanların oranı ise buradaki verilerden anlaşılamamaktadır.

Söz konusu bu oranlar acaba gerçeği tam olarak yansıtmakta mıdır? Yu-karıda belirttiğimiz gibi, deneklerin tepkisel davranma oranının yüksek olması ihtimali, oranların gerçeği yansıtmayabileceği fikrini desteklemektedir. Kendisi yardım almış olsa bile, yakınlarından birinin yardım alamaması nedeniyle yar-dım almadığını söyleyenler de olabilir.

Tablo 5: Devletten Maddi Yardım Alma Oranları

Dağılım Yüzde % Geçerli %Evet 42 25,6 25,9Hayır 120 73,2 74,1Toplam 162 98,8 100,0

Araştırma grubunun deprem sonucunda uğramış oldukları maddi kayıplar aşağıda tablo 6’da gösterilmiştir. Zararı 10.000 TL’den az olanların oranı yakla-şık olarak tüm grubun yarısını oluşturmaktadır (%49,4). Maddi kaybı 10.000-30.000 TL arasında olanların oranı %24,7, 30.000 TL’den fazla olanların oranı ise %25,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu sonuçlara göre, araştırma grubunun yaklaşık ¼’ünün depremde önemli maddi kayıplar yaşadığı ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan insanlar ile daha alt seviyede bulunanlar arasındaki farkla-rın azaldığı söylenebilir.

Tablo 6: Araştırma Grubunun Depremden Kaynaklanan Maddi Kayıpları

Dağılım Yüzde % Geçerli %1-10000 TL arası 78 47,6 49,410000-30000 TL arası 39 23,8 24,730000 TL’den fazla 41 25,0 25,9Toplam 158 96,3 100,0

Page 11: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 17

Araştırma grubunun deprem sonrasında gelir düzeylerinde meydana ge-len değişim aşağıda gösterilmiştir (Tablo 7). Tahrip gücü yüksek böyle büyük bir depremin ardından bölgede yaşayan insanların büyük çoğunluğunun ge-lir düzeylerinde azalma meydana gelmesi beklenen bir durumdur. Araştırma grubunun %66,7’si deprem sonrasında gelirlerinin azaldığını belirtmiştir. Gelir düzeylerinde bir değişme olmadığını belirtenlerin oranı %25,8’dir. Bu grubun, memur ya da düzenli bir işi olan işçiler gibi sabit gelir sahip olanları kapsadığı düşünülebilir. Araştırma grubu içerisinde gelir düzeyinin arttığını belirtenlerin oranı ise %7,5’tir. Bu grubu oluşturanların büyük çoğunluğunun inşaat ve ev araç gereçleri gibi işlerle uğraşan esnaf olduğu düşünülebilir.

Tablo 7: Araştırma Grubunun Gelir Düzeylerinde Meydana Gelen Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 106 64,6 66,7Değişmedi 41 25,0 25,8Arttı 12 7,3 7,5Toplam 159 97,0 100,0

Göç SorunuVan depreminin ilk günlerinde kentten önemli ölçüde göç olduğu ile ilgili

haberler basına yansımıştır. Ağır kış şartları, artçı sarsıntıların devam etmesi ve barınma sorunu gibi problemler ilk günlerde geçici göçlere neden olmuşsa da daha sonra bunların çoğu tekrar geri dönmüştür. Türkiye’nin dört bir köşesin-den depremde mağdur olan insanlara yardım çağrıları yapılmış, insanlar dep-remzedeleri evlerinde misafir etmek istemişlerdir. Bunların yanında deprem-zede olup kardeşinin yanına sığınan ancak kardeşi tarafından kabul edilmeyen insanlarla ilgili haberler de medya tarafından servis edilmiştir.

Depremzedeleri evlerinde barındırma duygusu, Türk toplumunun yar-dımlaşma kültürünün bir yansıması olarak yorumlanabilir. Deprem gibi doğal afetlerin yardımlaşma duygusunu arttırdığını giriş bölümünde ifade etmiştik. Buradaki durum bu fikri destekler mahiyettedir. Buna karşın, kardeşlerin yar-dımlaşma konusunda aynı duyarlılığı göstermemesinin sebebini iki nedene bağlayabiliriz: Yardımın sürekliliği korkusu ve ilişkilerin bozuk olması bu duru-ma neden olmuş olabilir.

Göç, beraberinde farklı sorunları da taşıyan bir olgudur. Türkiye’de 1950 sonrası yaşanan hızlı göç olgusunun ortaya çıkardığı kentleşme, kentlileşme, gecekondulaşma, yoksulluk kültürü gibi sorunlar, azalmış olsa da günümüzde hala devam etmektedir. Türkiye’de Cumhuriyet kurulduğunda nüfusun yakla-

Page 12: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)18

şık ¼’ü şehirlerde yaşarken bu oran günümüzde ¾’e yükselmiştir (TÜİK, 2011). Kentlerde yaşama oranının, doyum noktasına oldukça yaklaşmış olması nede-niyle Türkiye’de gelecek yıllarda göçten kaynaklanan büyük bir problem olma-sı ihtimal dışıdır. Ancak kırsal bölgelerde ya da Anadolu’daki küçük şehirlerde insanlara göç etmeyi düşündürecek imkânsızlıkların tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması da oldukça önemlidir.

Depremin üzerinden 3 aydan daha fazla bir süre geçtikten sonra gerçek-leştirmiş olduğumuz araştırmamızda depremzedelere göç etmeyi düşünüp dü-şünmedikleri sorulmuştur. Deprem üzerinden bu kadar süre geçtikten sonra depremzedelerin hala göç etmeyi düşünüyor olmaları önemli bir göstergedir. Araştırma grubunun yaklaşık yarısı (%53,1) göç etmeyi düşünmediğini belirt-miştir. Bunun anlamı diğer yarısının göç etmeyi düşündüğüdür. Eğer insanlar her şeyi arkalarında bırakıp sonunun nasıl olacağını bilmedikleri belirsiz bir hayata başlamaya cesaret edebiliyorlarsa kaybedebilecekleri bir şeyleri yok demektir. Bu durum, medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla bölgeye yapılan olağanüstü yardımların ancak buradaki insanların cüzi ihtiyaçlarını karşılayabildiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, tekrar deprem olma endişesiyle de göç etmek istemiş ola-bilirler. Göç etme arzusu zaten daha önceden durumu iyi olmayan bir kişinin deprem bahanesiyle yeni arayışlara girme isteğinden de kaynaklanmış olabilir.

Göç imkânı bulan depremzedelerin öncelikli olarak göç etmeyi düşündük-leri illerin başında, iş ve sosyal imkânlar açısından Türkiye’nin en önemli ili olan İstanbul gelmektedir (%11,9). İstanbul’dan sonra Doğu’nun cazibe merkezi olan Diyarbakır ikinci sırayı almıştır (%8,4). Bunları da sırasıyla Ankara (%7) ve İzmir (%4,9) takip etmiştir. Türkiye’nin başka kentlerine göç talebi de oldukça yüksektir (%14,7).

Tablo 8: Araştırma Grubunun Göç Etmeleri Durumunda Tercih Edecekleri İl

Dağılım Yüzde % Geçerli %Göç Etmezdim 76 46,3 53,1İstanbul 17 10,4 11,9Ankara 10 6,1 7,0İzmir 7 4,3 4,9Diyarbakır 12 7,3 8,4Diğer 21 12,8 14,7Toplam 143 87,2 100,0

İnançlarda Meydana Gelen DeğişimlerÇaresiz kaldıkları durumlarda psikolojik açıdan insanları rahatlatan en

önemli yardımcılardan birisinin inanç ve ibadetler olduğunu giriş bölümünde belirtmiştik. Çaresiz kaldıkları durumlarda insanların sadece Allah’a yalvardık-

Page 13: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 19

ları, Kuran-ı Kerim’de de ifade edilen bir husustur (Yunus, 10/22). Aşağıda yer alan Tablo 9’da doğal bir afet olan deprem sonucunda araştırma grubunun inanç ve tevekküllerinde meydana gelen değişimlere yer verilmiştir.

Tablo 9: İnanç ve Tevekkül Konusundaki Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Değişmedi 54 32,9 33,5Arttı 107 65,2 66,5Toplam 161 98,2 100,0

Araştırma grubunun yaklaşık üçte biri (%33,5), inanç ve tevekküllerinde bir değişme olmadığını söylerken yaklaşık üçte ikisi (%66,5) inanç ve tevekkül-lerinin arttığını belirtmiştir. İnanç ve tevekkülünde azalma olduğunu söyleyen kimsenin bulunmaması dikkat çekmektedir.

İnanç ve tevekküllerinde bir değişme olmadığını belirten grubun (%33,5) içerisinde inançla ilgileri olmayan kişiler bulunabileceği gibi inanç konusunda zaten belli bir düzeyde olan kişilerin bulunması da mümkündür.

Doğal bir afetin ibadetleri yerine getirme oranlarını nasıl etkilediği araş-tırmada inceleme konusu yapılmış ve sonuçlara Tablo 10’da yer verilmiştir. İbadetlerini yerine getirme oranının azaldığını söyleyenler çok küçük bir orana sahip olduğu halde (%1,9), ibadet etme oranlarının arttığını söyleyenlerin oranı oldukça yüksek çıkmıştır (%45,7). Ancak bu oran, inanç ve tevekküldeki artışla mukayese edildiğinde, görece olarak düşük kalmıştır.

Tablo 10: İbadetleri Yerine Getirme Oranlarındaki Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 3 1,8 1,9Değişmedi 85 51,8 52,5Arttı 74 45,1 45,7Toplam 162 98,8 100,0

Giriş bölümünde de belirttiğimiz gibi, deprem gibi doğal afetler sonrasın-da, inançlı bireylerin ibadet etme düzeylerinde artışın olması doğaldır. Normal zamanlarda ibadetlerini aksatan fertler, felaketle karşı karşıya geldiklerinde ölümle yüz yüze gelmenin etkisiyle inanç düzeylerini yeniden gözden geçirir ve uygulamadaki eksikliklerini fark ederler. İbadet etme düzeylerinde herhangi bir değişikliğin olmadığını söyleyen grup ise, zaten ibadetlerinde belli düzey-de olduklarından herhangi bir değişikliğin olmadığını ifade eden grup olabilir.

Page 14: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)20

İbadetlerinde azalma olduğunu söyleyen grubun (%1,9), inançlarına güven ko-nusunda şüpheye düşenlerden oluştuğu da düşünülebilir. Giriş bölümünde de belirttiğimiz gibi, bunalımların dozajının yüksekliği ve beklentilere cevap bulu-namaması bazı kişilerde Allah’a olan güveni sarsabilir.

İnanç ve ibadet konusundaki bu farklı durumların, hem depremin oluştur-duğu özel şartlardan ve hem de bireysel farklılıklardan kaynaklandığını söyleye-biliriz. Girişte de ifade ettiğimiz gibi, bazı davranışlar şartlar gereği diğer bazıları ise bireysel özelliklerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca inanç ve ibadet konusun-daki söz konusu tutum değişikliklerinin bilişsel, duygusal ve davranışsal boyut-larından bahsedebiliriz. Doğal afetler sonucunda, öldükten sonra tekrar dirilme konusunda yeni bir bilince ulaşan bireyin, duygusal olarak harekete geçerek davranışlarını yeniden düzenleme imkânı bulacağını söyleyebiliriz.

Beklentiler ve Hayal KırıklıklarıAraştırma grubunun, insanlara güven konusundaki değişimlerle ilgili dü-

şüncelerine aşağıda yer verilmiştir (Tablo 11). İnsanlara güvenlerinin azaldığını belirtenlerin oldukça yüksek bir orana sahip olduğu (%44,5) görülmektedir. İn-sanlara güveninin arttığını belirtenlerin oranı ise görece olarak düşük kalmıştır (14,6).

Tablo 11: İnsanlara Güven Konusundaki Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 73 44,5 44,5Değişmedi 67 40,9 40,9Arttı 24 14,6 14,6Toplam 164 100,0 100,0

İnsanlara güven konusunda bu kadar azalma olmasının nedenlerinin ayrı-ca araştırılması gerekir. Bunun bir kısmı, yaşanan olağanüstü durum nedeniyle insanların içinde bulunduğu ruh halinin oluşturduğu duygusal tepkilerden kay-naklanmış olabilir. Devletten yeterli yardım görememe, yardımların dağıtımı konusundaki adaletsizlikler, akrabalarından yeterli ilgiyi görememe vb. husus-lar olası diğer nedenler arasında sayılabilir.

Deprem gibi her yönden sıkıntılar barındıran durumların insan üzerine etkisi oldukça fazladır. Felakete uğrayan kişilerle aynı psikolojiyi yaşamayan insanların, onları aynı derecede anlamaları ve gerekli yardımı hemen yerine getirmeleri oldukça zordur. Genelde felaketin ilk meydana geldiği anda yardım-lar yapılır ve olay hemen unutulur. Bu da, uzun süre yardıma muhtaç olan fela-ketzedelerin ihtiyaçlarının yeterince sağlanamaması durumunu doğurur. Ken-dilerine ihtiyaçları oranında yardım gelmediğini gözlemleyen felaketzedeler,

Page 15: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 21

insanlara olan güvenlerini yitirir ve güven kaybına uğrarlar. Araştırma verile-rinde yer alan yaklaşık %15 orandaki güven artışı ise, yapılan yardımı hisseden ve takdir eden felaketzedelerin de bulunduğunu göstermektedir. Kendilerine yapılan yardımları her yönüyle gözlemleyebilen felaketzedeler, topluma karşı güvenlerinde bir artış sağlayabilirler.

Araştırma grubuna, devlete olan güven konusunda meydana gelen deği-şimlerle ilgili düşünceleri de sorulmuştur. Tablo 12’de yer alan verilere göre araştırma grubunun %52,8’i devlete olan güvenin azaldığını belirtmiş, %27’si bir değişme olmadığını söylemiş ve %20,1’i de devlete olan güvenin arttığını belirtmiştir.

Böyle durumlarda insanın hayata olan güveni zaten azalır, bunun da etki-sinin olabileceği düşünülmelidir. Arttı diyenlerin var olması da devletin yardım ettiğinin bir işaretidir. Olumlu davranışın görülmesi yüksek bir oranda yapılma-sıyla doğru orantılıdır. Felakete eşdeğer yardımlar çeşitli nedenlerle istenilen zamanlarda ve istenilen oranda olamayınca azaldı diyenlerin sayısı artmıştır. Ayrıca yardımların gerektiği şekilde ulaşmamasının bir sebebi, dağıtımla uğra-şan kaliteli insan sayısının azlığı olabilir. Manevi ve ahlaki anlamda istenilen seviyede olgunlaşmamış insanların dağıtımda rol alabileceği ihtimali, bu kişile-rin adaletsizlik yapabileceklerini göstermektedir. Hatta bu durumlarda bazı in-sanlar normalin üstünde yardım alarak ve yardımları kendi mülküne geçirerek daha çok mal sahibi bile olabilirler.

İnsanlardan ve devletten gerekli yardımı göremediklerini söyleyen kişi-ler önyargılı da hareket etmiş olabilirler. Devletin ve insanların gerekli yardımı yapmadığı kalıp yargısına dayanarak yapılanı da görmeme eğilimi söz konusu olabilir.

Tablo 12: Devlete Olan Güven Konusundaki Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 84 51,2 52,8Değişmedi 43 26,2 27,0Arttı 32 19,5 20,1Toplam 159 97,0 100,0

Yapılan yardımların yeterliliği ile ilgili aşağıda iki tablo verilmiştir. Tablolar-dan birincisi yardım alanların bu yardımı ne kadar yeterli gördüğü, diğeri ise ya-pılan yardımların ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını ne ölçüde karşıladığı ile ilgilidir.

Devlet yardımı alanların bu yardımı ne ölçüde yeterli bulduğu ile ilgili araş-tırma grubunun düşüncelerine Tablo 13’te yer verilmiştir. Yapılan yardımların hiç yeterli olmadığını düşünenler %42,9, çok az yeterli olduğunu düşünenler ise %26,1 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Page 16: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)22

Tablo 13: Devlet Yardımı Alanların Bunu Ne Kadar Yeterli Bulduğu İle İlgili Düşünceler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Hiç 69 42,1 42,9Çok Az 42 25,6 26,1Biraz 27 16,5 16,8Fazla 19 11,6 11,8Çok Fazla 4 2,4 2,5Toplam 161 98,2 100,0

Yaşanan deprem her ne kadar büyük hasar ve zararlara neden olmuş olsa da, bölgede yaşayan herkesi istisnasız olarak etkilediği düşünülemez. Depre-mi en küçük zararlarla atlatanlar olduğu gibi, herkesten fazla zarar gören belli bir kesimin de olması gerekir. Aşağıda yapılan yardımların ihtiyaçları ne ölçüde karşıladığı ile ilgili araştırma grubunun düşüncelerine yer verilmiştir (Tablo 14). Araştırma grubunun yaklaşık beşte birini oluşturan (%21,6) gruba göre, yapılan yardımlar hiç yeterli değildir. Yapılan yardımların yeterli olduğunu düşünenle-rin toplam oranı da ilginç bir şekilde aynı orana sahiptir (%21,6). Yeterlilik el-bette belirsiz bir kavramdır. Bu nedenle yapılan yardımlar bir gruba göre yeterli görülürken diğer grubu tatmin etmemiş olabilir. Yaşanan yıkımın giderilmesi elbette uzun bir sürece yayılacaktır. Örneğin alt yapının yeniden inşası, okul ve hastanelerin yeniden yapılması, depreme dayanıklı sağlam konutların inşa edilmesi vb. çalışmalar zamanla tamamlandıkça burada yer verdiğimiz düşün-celerde değişimler olması muhtemeldir.

Tablo 14: Devletin Depremzedelere Yaptığı Yardımların Yeterliliği İle ilgili Düşünceler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Hiç 35 21,3 21,6Çok Az 53 32,3 32,7Biraz 39 23,8 24,1Fazla 22 13,4 13,6Çok Fazla 13 7,9 8,0

Toplam 162 98,8 100,0

Yaşanan büyük doğal afetlerden sonra dünyanın çeşitli bölgelerinden ve merkezi hükümetler tarafından afet bölgelerine yardımlar gönderilmesi yaygın bir durumdur. Ancak büyük afetlerin ortaya çıkarmış olduğu kaos ortamların-da iyi organize olmak ve yardımları gerçek hak sahiplerine ulaştırmak oldukça zor bir iştir. Bu tür ortamlar yağmacılar ve fırsatçılar için uygun bir zemindir.

Page 17: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 23

Yardımları dağıtan yerel yetkililerin de yakınlarını ve tanıdıklarını kayırmadan görevlerini yürütmeleri bu gibi durumlarda daha da zorlaşmaktadır.

Van depremi sonrasında bölgeye yapılan yardımların ne kadar adaletli dağıtıldığı ile ilgili sorumuza depremzedelerin vermiş olduğu cevaplar aşağıda Tablo 15’te gösterilmiştir. Depremzedelerin yarıdan fazlası (%52,5) yapılan yar-dımların hiç adaletli dağıtılmadığını söylemiştir. Yapılan yardımların adaletli ya da çok adaletli dağıtıldığını söyleyenlerin oranı ise ne yazık ki %3,1 düzeyinde kalmıştır. Bu araştırmanın en dikkat çekici ve en önemli verisi belki de budur. İnsanları bu şekilde düşünmeye iten nedenlerin ayrıca araştırılması ve sonraki afetler için dersler çıkarılması gerekmektedir.

Bu verilerin psikolojik analizini yapmak gereklidir. Yardımların gerekli yer-lere ulaşmadığı algısı ve önyargısı insanları genel olarak etkileyebileceği ihti-malinden dolayı değerlendirmelerin gerçeği tam olarak yansıtmama ihtimali vardır; duygusal ortamlarda mantıklı görüşlerin ortaya çıkması beklenemez.

Tablo 15: Yapılan Yardımların Ne Kadar Adaletli Dağıtıldığı İle İlgili Düşünceler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Hiç 85 51,8 52,5Çok Az 44 26,8 27,2Biraz 28 17,1 17,3Fazla 2 1,2 1,2Çok Fazla 3 1,8 1,9Toplam 162 98,8 100,0

Sosyal Yardımlaşma ve DayanışmaAraştırma grubuna, yaşanan deprem sonucunda insanlar arasındaki yar-

dımlaşma ve dayanışma konularında nasıl bir değişim gözlemledikleri sorulmuş ve sonuçlara Tablo 16’da yer verilmiştir. Deneklerin %21,7’si bir değişme olma-dığını söylerken, %15,3’ü yardımlaşma ve dayanışmanın azaldığını, %63,1’i ise yardımlaşma ve dayanışmanın arttığını söylemiştir.

Tablo 16: İnsanlar Arasındaki Yardımlaşma ve Dayanışma ile İlgili Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 24 14,6 15,3Değişmedi 34 20,7 21,7Arttı 99 60,4 63,1Toplam 157 95,7 100,0

Page 18: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)24

Felaket durumlarında insanların yardımlaşmaya daha yatkın oldukları fik-rini giriş kısmında belirtmiştik. %63’lük yardımlaşma ve dayanışmanın arttığını ifade eden sonuç bu fikri doğrular mahiyettedir. Yardımlaşmanın artmasının bir sebebi de, deprem gibi afetlerin arkasından bir grup insanın hemen harekete geçmesi ve bunu gözlemleyen diğer insanları da harekete geçirmesidir. Girişte de belirttiğimiz gibi, bir davranışı yapan insan sayısı arttıkça diğer insanlar da bundan etkilenmektedirler.

Dünyanın çeşitli bölgelerinden ve Türkiye’den toplanan yüklü miktarda yardımların bölgeye ulaştırıldığı malumdur. O halde, yukarıdaki tabloda yardım ve dayanışmanın azaldığını söyleyenlerin büyük bir kısmının, akrabaları tarafın-dan yeterli ilgiyi görmeyenler olduğu, çok az bir bölümünün ise yardımlardan yeterince faydalanamayanlar ya da yardım alamayanlar olduğu söylenebilir. Ayrıca yukarıda da belirttiğimiz gibi olayı olumsuz görme psikolojisinin de etki etmiş olabileceği ihtimali üzerine durmak gerekmektedir.

Sosyal İlişkilerde Meydana Gelen DeğişimlerGerek doğal afetler ve gerekse insanların mal ve can kaybı yaşadığı diğer

olayların sosyal ilişkilere hem olumlu ve hem de olumsuz etkileri vardır. Normal bir ölüm olayında bile her zaman akrabaların bir araya gelerek kenetlenmeleri beklenemez. Miras kavgaları ve anlaşmazlıklar da hayatın gerçekleri arasında-dır.

Bu gerçekten hareketle, araştırma grubuna yöneltmiş olduğumuz akraba-lık bağlarında nasıl bir değişim yaşadıklarına ilişkin sorumuza verilen yanıtlar aşağıda Tablo 17’de gösterilmiştir. Araştırma grubunun yarısı, akrabalık bağları-nın güçlendiğini söylemiş, %31,9’u akrabalık bağlarında bir değişim yaşanmadı-ğını belirtmiş ve %18,1’i de akrabalık bağlarının zayıfladığını belirtmiştir. Buna göre, araştırma grubunun neredeyse beşte biri akrabalık bağlarının zayıfladığını belirtmiştir. Akrabalık bağlarındaki zayıflamanın görece olarak bu denli yüksek olması, insanlar arasında menfaat ilişkilerinin ön plana çıkmaya başladığı ve fazilet/erdem duygusunun ikinci plana atıldığı ya da önemini yitirdiği şeklinde yorumlanabilir.

Tablo 17: Akrabalık Bağları İle İlgili Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 29 17,7 18,1Değişmedi 51 31,1 31,9Arttı 80 48,8 50,0Toplam 160 97,6 100,0

Araştırma grubuna, komşuluk bağlarındaki değişmelerle ilgili düşünceleri de sorulmuş ve sonuçlar Tablo 18’de gösterilmiştir. Buradaki oranlar da yukarı-

Page 19: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 25

daki tabloyla benzerlik göstermektedir. Komşuluk ilişkilerinin geliştiğini söyle-yenler tüm grubun yarısından biraz daha fazladır (%53,2). Komşuluk ilişkilerin-de azalma meydana geldiğini söyleyenler ise %15,8 oranındadır.

Tablo 18: Komşuluk Bağları İle İlgili Değişimler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 25 15,2 15,8Değişmedi 49 29,9 31,0Arttı 84 51,2 53,2Toplam 158 96,3 100,0

Akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin azalması, son dönemlerde sözü edilen manevi yaşamdaki meydana gelen kırılmayı açıklar mahiyette kabul edilebilir. Ayrıca bu konu en yakınınızdaki kişilerin hangi kalitede olmasıyla da alakalıdır. Yardımın gerektiği durumlarda, en yakın çevreniz bu konuda hassas değer yar-gılarına sahip değilse gerekli yardımı göremeyebilirsiniz.

Yaşanan Psikolojik SorunlarDepremin üzerinden 3 aydan daha fazla bir süre geçtikten sonra uygulamış

olduğumuz araştırmamızda, örneklem grubuna depremde yaşadıkları korkula-rı ne ölçüde üzerlerinden attıkları sorulmuş ve sonuçlar aşağıda gösterilmiştir (Tablo 19). Araştırma grubunun %25,9’u korkularını hiç atamadıklarını belirt-miş, %27,8’i ise çok az attıklarını belirtmiştir. Bu sonuçlar, aradan geçen süreye rağmen araştırma grubunun yarısından fazlasının hala olayın tesiri altında ol-duğunu göstermektedir. Korkularını fazlasıyla atanların toplam oranı ise görece olarak oldukça düşük kalmıştır (%11,1).

Bu tür afetlerin şokunun insanlar üzerindeki etkisi, kişinin maddî ve psiko-lojik olarak gördüğü zararla doğru orantılıdır. Fazla zarar görenlerde, yaşanan korkuyu atma daha uzun zaman alabilir. Bedensel ve psikolojik dengelerin ye-niden kurulması zararın miktarıyla doğru orantılıdır.

Tablo 19: Depremde Yaşanan Korkuları Atma Oranı

Dağılım Yüzde % Geçerli %Hiç 42 25,6 25,9Çok Az 45 27,4 27,8Biraz 57 34,8 35,2Fazla 10 6,1 6,2Çok Fazla � 4,9 4,9Toplam 162 98,8 100,0

Page 20: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)26

Depremzedelerin, hayat hakkındaki kaygı ve endişelerine ise Tablo 20’de yer verilmiştir. Araştırma grubunun yaklaşık beşte biri (%19,6), endişelerinin azaldığını belirtmiştir. Bu oran ilk bakışta şaşırtıcı görünebilir. Ancak, yaşanan aşırı kaygı ve stresi atlatmanın yollarından birisi de bazen hayatı ciddiye al-mamaktır. Depremzedeler doğal bir şekilde böyle bir savunma mekanizması geliştirmiş olabilirler. Bir diğer ihtimal de yaşanabilecek en kötü şeyin zaten yaşanmış olmasıdır. Kaybedecek bir şeyi olmayanların kaybetme korkusu ya-şamamaları doğal bir durumdur. Araştırma grubunun %25,6’sı hayat hakkın-daki kaygı ve endişelerinde bir değişiklik olmadığını belirtirken, geriye kalan ve grubun yarısından fazlasını (%54,6) temsil eden grup ise kaygı ve endişelerinin arttığını belirtmiştir.

Deprem gibi doğal afetlerin kaygı ve endişe vermesi beklenen bir durum-dur çünkü fizyolojik ve psikolojik dengenin bozulmuş olması, kişide zaten var olan kaygı duygusunu tetikler. Bu gibi durumlarda kaygının azalması da bekle-nen bir durumdur. Çünkü, girişte de belirttiğimiz gibi, yaşanan zorluklar insa-nı daha dayanaklı yapar ve zorluklarla daha kolay baş edebilme kapasitesini geliştirir. Ayrıca, yine girişte belirttiğimiz gibi, aynı felaketi paylaşan insanların sayısının fazlalığı da kaygı ve endişenin azalmasına neden olabilir.

Tablo 20: Hayat Hakkındaki Kaygı ve Endişeler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Azaldı 32 19,5 19,6Değişmedi 42 25,6 25,8Arttı 89 54,3 54,6Toplam 163 99,4 100,0

Sosyal Bütünleşmeİnsan gibi toplumlar da travma yaşayabilir ve bu nedenle sosyal denge-

ler bozulabilir. Fakat doğal ve sosyal afetler bu dengelerin yeniden kurulmasını sağlayabilir. Araştırma bulgularında, depremin az ya da çok bir şekilde sosyal bütünleşmeye katkısı olduğunu düşünenlerin toplam olarak %80 gibi bir orana ulaşması bu fikri destekler mahiyettedir. Girişte de belirttiğimiz gibi aynı sorun-ları yaşayan insanlar birbirlerine yakınlaşır ve sorunları birlikte çözme eğilimi gösterirler. Depremin sosyal bütünleşmeye herhangi bir katkısı olmadığını be-lirtenler ise yaklaşık %20 oranındadır. Bu sonuçlar, sözü edilen grubun bekle-dikleri gerekli kaynaşmayı göremediklerini gösterebileceği gibi bu konuda ken-di duyarsızlıklarının bir ifadesi de olabilir (Tablo 21).

Page 21: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 27

Tablo 21: Depremin Sosyal Bütünleşmeye Katkısı İle İlgili Düşünceler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Hiç 32 19,5 19,8Çok Az 47 28,7 29,0Biraz 40 24,4 24,7Fazla 29 17,7 17,9Çok Fazla 14 8,5 8,6Toplam 162 98,8 100,0

Araştırmada, depremin terör olayları üzerinde ne gibi bir etkisi olduğu da incelenmek istenmiştir. Bölgede var olan terör sorununu göz önüne alarak sor-duğumuz bu soru, deprem sonucunda yapılan yardımlar nedeniyle oluşan güç-lü kardeşlik bağlarının, kardeşlik duygusunu zedeleyen ve düşmanlık duyguları üzerine inşa edilen terör eylemlerini azaltacağı ya da bu tür eylemleri onayla-ma oranlarında düşüşe neden olacağı varsayımıyla oluşturulmuş bir sorudur. Bu soruya verilen cevaplar hipotezin kısmen doğrulandığını göstermektedir. Araştırma grubunun yaklaşık üçte biri, depremin terör olayları üzerinde hiçbir etkisi olmadığını belirtirken geriye kalan yaklaşık üçte ikilik kesim ise az ya da çok böyle bir etkiyi hissettiklerini belirtmiştir (Tablo 22).

Tablo 22: Depremin Terör Olayları Üzerindeki Etkisi İle İlgili Düşünceler

Dağılım Yüzde % Geçerli %Hiç 53 32,3 33,5Çok Az 54 32,9 34,2Biraz 36 22,0 22,8Fazla 7 4,3 4,4Çok Fazla � 4,9 5,1Toplam 158 96,3 100,0

SonuçDeprem gibi doğal afetler sonrasında meydana gelen tutum, davranış

ve olaylar bir toplumun bilinç ve bilinçaltı süreçlerine yerleşmiş olan kültürel yapıyı ortaya çıkarır. Böyle durumlarda bir toplumun yapısal özelliklerini göz-lemleyebilir ve değer yargılarını algılayabiliriz. Bu çalışmada da, Van depremi üzerinden Türk toplumunun kültür ve inanç yapısını gözlemlemeye çalışılmıştır. Çıkan sonuçlar, psiko-sosyal açıdan değerlendirilerek mevcut teorilerle kısaca mukayese edilmiştir.

Page 22: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Toplum Bilimleri • Ocak 2012 • 6 (11)28

Elde edilen bulgular çerçevesinde şu sonuçlar elde edilmiştir:

Deprem gibi doğal afetler, bazı tutumların davranışsal boyutunu değişti-rerek bilişsel yönünde de değişimlere neden olmaktadır. Normal zamanlarda herhangi bir yardım konusunda girişimde bulunmayan kişilerin, deprem gibi afetler sonrasında yardım girişiminde bulunmuş olmaları tutum değişikliğinde davranışsal boyutun bilişsel boyutu etkilediğini göstermektedir.

Doğal afetlerin kişileri tabiatüstü (Aşkın) varlıktan yardım istemeye/duaya yönlendirdiği gözlenmektedir; Allah’a sığınma ve dayanma duygusu bu durum-larda daha çok belirginleşmektedir.

Doğal afetlerin yardımlaşma duygusunu geliştirdiği ve inanç ve ibadet ko-nusunda gelişmeye neden olduğu fikri doğrulanmıştır. Afetin ortaya koyduğu sıkıntılı durumun inanç ve ibadet konusunda küçük bir oranda da olsa gerile-meye sebep olma durumu da gözlenmiştir.

Deprem gibi afetler sonrasında dini inanca ve ibadete sığınılması, ruh sağ-lığı bakımından inanç ve ibadetin önemli rol oynadığını göstermektedir. Doğal afetler sonunda, dini vazifelerini hatırlayan kişi daha duyarlı hale gelir ve top-lumda kolektif ruhun gelişmesine katkı sağlar.

Sıkıntılı durumların oluşturduğu karmaşıklık, kalıp yargı temelli önyargısal davranışların ortaya çıkabileceği fikrini doğrular mahiyettedir. Sıkıntılı durum-ların kaygı kaynağı olabileceği gibi, karşılaşılan zorluklar nedeniyle kaygı ve en-dişenin azalmasına da sebep olabileceği fikri doğrulanmıştır.

Kısaca, ilk bakışta felaket gibi kabul edilen deprem gibi doğal ve sosyal afetlerin, sonuçları itibariyle insanlığın tekamülü/olgunlaşması noktasında anahtar rol oynayabileceğini söylemek mümkündür. İlahi takdir çerçevesinde hiçbir şeyin yersiz ve anlamsız olmadığı fikri bu noktada anlam kazanmaktadır. Doğal afetlerin kimlik ve bütünlük arayışlarında etkili olabileceği söylenebilir. Bilindiği gibi belli bir gelişim esnasında oluşan ‘benlik’, çeşitli sosyo-kültürel iliş-ki sistemleri içerisinde var olan bir duygudur. Kimlik oluşumunda bunalımların ve sıkıntıların da etkisi olduğu düşünüldüğünde, doğal ve sosyal afetlerin kişiye kimlik kazandırmada da etkili olabileceği düşünülebilir. Kişi, bu türlü sıkıntı ve üzüntü verici olaylara anlam verme çabası içersine girer ve kimlik ve benliğini oluşturmada bu tür olaylardan faydalanabilir. Kişilerde sıkıntılı durumlar arttık-ça dua davranışında da yükselmeler olmakta, dinî duygu arttıkça da depresyon ve kaygı halleri azalmaktadır. Bu da, dinin insanın psikolojik yıkıntı ve umutsuz-luklarına çözüm olduğu anlamına gelmektedir.

Notlar(*) Karabük Ü. Ed. Fak. Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi. [email protected](**) Karabük Ü. Ed. Fak. Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi. [email protected]

Page 23: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)

Doğal Afetlerin Psiko-Sosyal Sonuçları: Van Depremi Örneği 29

1. Sosyal psikoloji, bir bireyin davranış, duygu veya düşüncelerinin diğer kimselerin davranış ve/veya özelliklerinden nasıl etkilendiğini ya da belirlendiğini inceleyen bir bilim dalıdır (Cüceloğlu, 2010 & Dictionnaire Fondamentale de la Psychologie, 1997).

2. Din psikolojisi ise, insanın yaşadığı dinî hayatın ruhsal boyutu ve davranışa yansıyan etki süreçlerini inceleyerek, inanç, şüphe, dinî gelişim, ibadet, dua, din değiştirme... gibi olay-ları, neden ve sonuçları ile birlikte anlamaya çalışan bir bilim dalıdır (Hökelekli, 2005 & Peker, 2003 & Holm, 2004).

KaynaklarAltıntaş, Hayrani. İslam Ahlâkı ve İnsanî Davranışlar. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi , c.

36, ss. 15-27. Ankara.

Aslantürk, Zeki ve Amman, M. Tayfun. (2011). Sosyoloji. İstanbul: Çamlıca Yayınları.

Cüceloğlu, Doğan. (2010). İnsan ve Davranışı. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Dictionnaire Fondamentale de la Psychologie. (1997). Paris: Larousse.

Hayta, Akif. (2002). İbadetler ve Ruh Sağlığı, Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi, haz. Hayati Hökelekli, ss. 117-152.

Holm, Nils G. (2004). Din Psikolojisine Giriş, ter. Abdulkerim Bahadır. İstanbul: İnsan Yayınları.

Hökelekli, Hayati. (2005). Din Psikolojisi. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.

Kimter, Nurten. (2002). Dini İnanç, İbadet ve Duanın Umutsuzlukla İlişkisi Üzerine, Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi. Ss. 183-208.

Krech, Crutchfield ve Ballachey. (1970). Cemiyet İçinde Fert. ter. Mümtaz Turhan.

Kula, Naci. (2002). Deprem ve Dini Başa Çıkma. Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002/I, ss.234-255.

Kurt, Abdurrahman (2000). Sosyal Güven ve Din. Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi c. 9, ss. 277-289. Bursa.

Leyens, Jacques-Philipp, YZERBYT, Vincent, SCHADRON, Georges. (1996). Stéréotypes et Cognition Sociale, ter., SCHADRON, Georges. Sprimont. Mardaga.

Özdoğan, Öznur. (2005/2). Din Psikolojisi ve Mânevi Değerler. Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 15, ss. 159-180.

Peker, Hüseyin. (2003). Din Psikolojisi. İstanbul: Çamlıca yayınları.

Sezen, Yümni. (1993). Sosyoloji Açısından Din. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları.

Şentürk, Habil. (1985). İbadetin Mahiyeti ve Şahsiyet Gelişimindeki Fonksiyonu. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi. Ss. 223-229. İzmir.

- (1994). İbadetin Manası ve Fonksiyonları Üzerine Psikolojik Bir Bakış Denemesi. Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. C. 1, ss. 139-158. Isparta

TÜİK (2011). Göç İstatistikleri. www.tuik.gov.tr

Yıldız, Murat. (1999). Savaş Tecrübesi Yaşayan Boşnaklar Arasında Ölüm Kaygısı. D. E. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi. c. 12, ss. 147-162. İzmir.

Yılmaz, Sinan. (2008). Türk Ailesinin Dönüşümü ve Din. İstanbul. Basılmamış Doktora Tezi.

Yzerbeyt, Vincent et Schadron, Georges. (1994). « Stéréotypes et Jugement Social », Stéréotypes, Discrimination et Relations İntergroupes, haz. Richard Y. Bourhis et Jacques-Philippe Leyens. ss. 127-159. Liège : Mardaga.

Page 24: Doğal afetlerİn Psİko-sosyal sonuçları: Van DePremİ Örneğİtoplumbilimleri.com/files/653d9de6-ea88-4a54-804f-568e1b415f3201 Makale...Toplum Bilimleri Dergisi Sinan YILMAZ (*)