65

Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Caferağa Mahalleevi Aktivistleri ile Dünyanın Yerlileri Söyleşisi

Citation preview

Page 1: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür
Page 2: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür
Page 3: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

Dünya Saraylardan Başka, MahalleevindenBaşka Görünür

Caferağa Mahalleevi Aktivistleri ile

Dünyanın Yerlileri Söyleşisi

Page 4: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür
Page 5: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

1

Giriş

“Fırtınadan çıkmak için daha çokyolumuz var; …ancak biz,sağduyuyla ve herhangi birmesihçiliğe düşmeden, hiç olmadığıkadar etkili, akıllı, insani, mutlu birdevrim ve özgürleşme hareketininyeniden kuruluşunu tahayyülediyoruz.”

Antoni Negri & Fèlix Guattari, Bizim Gibi Komünistler

Bu söyleşi, Caferağa Mahalleevi aktivistleri ile Mahalleevi’nin tahliyeedilmesi sonrasında gerçekleştirilmiştir. Gezi Olayı sonrası, işgal,mahalle ve dayanışma evleri gibi oluşumlar, Gezi’nin yarattığı politikkırılmaları ve ortak olanlara dair politik sorunsalı, kendi yerelbağlamlarına taşıyan ve yoğunlaştıran oluşumlar oldular. Forumlarındoğrudan demokrasi pratiklerini, Gezi Olayı’nın ufkuna eklemlenenyeni iletişim ve dayanışma tarzlarını harmanlama iddiasında olan buoluşumlar, ilerleyen süreçte bir dizi yeni sorunla karşılaştılar ve

Page 6: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

2

önemli bir kısmı akamete uğradı. Bunların, ortak olana (ister KentHakkı, ister işgal, ister HES karşıtı mücadeleler, isterdijital/enformatik ürünlerin ortaklaştırılması –hack, crack, açıkkaynak kodlu paylaşım- vs. biçiminde ortaya çıksın) ve doğrudandemokrasiye dair devrimci tahayyülün ve bu tahayyüle sahiphareketlerin acilen gündem haline getirmesi, analiz etmesi ve sonuççıkarması gereken bir dizi sorun olduğunu düşünüyoruz.

Bu sorunları bizimle uzun uzadıya birlikte düşünen, dostlarımız,Caferağa aktivistlerine müteşekkiriz. Umarız ki bu uzun ve detaylısöyleşi, öncelikle bu ülkede devrimci bir çıkış arayan herkese, bu çıkışıdüşünmeleri ve kendi teorik/pratik fikirlerini yenidensorunsallaştırmaları konusunda ufuk açıcı olur.

Dostlukla…

Dünyanın Yerlileri

Page 7: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

3

Birinci Bölüm

Nizam: Önce şeyden başlayalım bence mahalle evinin kimliği üzerinekonuşalım. Kimlik kavramından da giriş yapabiliriz (bu kavramısorunsallaştıran bir politik ufuk da var mıydı mesela?). Kapladığı yerve kimliksel aidiyet olarak başlayabiliriz belki. Yani işte kendi kimliğinibulma biçimi nasıl oldu, mekânın işgal edilmesine nasıl karar verildi?Nasıl tanımladı kendini, nasıl bir akış içerisine girdi?

Ercan: Kimlik meselesi benim kafama yazılan silsile anlamıyla devameden bir mesele aslında. Caferağa Dayanışmasının dolayısıyla işgalevisürecinin şekillenme biçimi herkesin bildiği artık o dillere pelesenk

Page 8: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

4

olan gezi sonrası süreç diye ifade edilen şey. O Gezi’den sonrakisüreçte zaten Gezi Parkı’ndan çıkarıldıktan sonra forumlar şunlarbunlar İstanbul’da iki ana eksende toplanmıştı. Yoğurtçu Parkı vekarşıda Beşiktaş Abbasağa Forumu olarak devam ediyordu. İç işleyişolarak forumların kendisi o dönem itibariyle yazdı, Gezi’ninmomentumu yüksekti forumlar toplantılar yapılıyordu ama yereledönük işler çok fazla yapılmıyordu. Yerele dönük yerelde herhangi birfaaliyet yürütülmüyordu. Bunun arkasından da yerel çalışmalaryürütecek olan dayanışmalar örgütlenmeye başlandı kendi içerisinde.Zaten Yoğurtçu’da da yerel çalışma masası tam ismini hatırlamıyorumama “mahalle dayanışmaları masası” kurulmuştu orada. Oradanşekillenen haliyle işte Caferağa Dayanışması, Yel değirmeniDayanışması, Osmanağa Dayanışması, Acıbadem Dayanışması,Göztepe Dayanışması, Fikirtepe, Göztepe Park Forumu… Bunlarkuruldu yerel olarak, yerelde çalışmayı yürütme faaliyeti olarak. Diğerfaaliyetlerden ziyade Caferağa Dayanışması forumlarını örgütlediktensonra yaza tekabül eden Caferağa Dayanışması 23temmuz 2013’tekuruldu resmi demeyelim de 23 Temmuz 2013’te kuruldu.Forumlarımızı biz yaza tekabül ettiği için Mehmet Ayvalıtaş Meydanıdenilen eski Moda Havuz Parkı diye ifade edilip sonradan ismideğiştirilen mekânda yapmaya başladık. İşte etkinlikler düzenlendidüzenli olarak. Cumartesi günleri sürekli bir film gösterimi yapıldımahalleyle temas için, bu filmler temalı oldu yeri geldi, yeri geldi 24Nisan’la ilgili film gösterimleri belgesel gösterimleri yapıldı.

İşin bir teknik ve bir de politik anlamıyla işgal tartışması zaten osıralarda sürüyordu. Teknik kısmı zaten kış gelmeye başlamıştı veartık forumları bizim bir kapalı alanda kapalı mekân içerisindeyapmamız gerekecekti. Bu dediğim gibi bu teknik bir konu tamamıyla.Ama işgal mantığının orada şey kısmı politik olan kısmı Gezi’ninkendisinin hani sürekli bizim de söylediğimiz aslında ortaklaşa bir dilde oldu zamanla bu “Gezi’nin kendisi de bir işgaldi.” Bir ortak kamusalalanı daha doğrusu kamunun daha açılımına kullanımına ve oradayeni bir hayatın örgütlenmesine denk düşecek olan bir tane işgal

Page 9: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

5

hareketiydi. Baktığınızda Yoğurtçu Parkı -keza Yoğurtçu Parkı dahaçok Abbasağa’dan ziyade- Yoğurtçu Parkı’nın forumlarını her gündüzenli olarak toplanıyor olmasıyla birlikte Yoğurtçu Parkı da bir işgalhareketiydi. Dolayısıyla dayanışmalarda bu tartışmalar daha çokCaferağa’da daha öncesinde zaten Yel değirmeni Dayanışması’nınkendi işgal evi vardı ama Caferağa’nın o tartışma süreci işgalhareketlerini “artık kendi kamusal alanlarımızda yaratmamızgerekiyor” politikası üzerinden --en net tabiriyle bu- bir işgaltartışması yaşandı. “Edelim mi etmeyelim mi? Neye denk düşeredersek?” Uzunca bir tartışmaydı ve iki ayı, iki-iki buçuk ay sürenforumlarda bu tartışıldı. Ve en son nihayetinde bir işgal yapacağızdenildi.

Fırat: Ben farklı bir noktayı anlatayım. Yoğurtçu Parkı ilk başta 3000-5000 insan katıldığı devasa forumlar oldu. Sonra birkaç gün içerisindeo düzene girdi. O düzene girdikten sonra dayanışmaların kurulmasüreci 1-2 aya yayıldı. O bir iki ay zarfında da şeyden farklı olaraksadece dayanışma meselesi üzerinden tartışılmadı bu işgal meselesi.Şöyle toplamlarda konuşuldu belki onu not düşmekte fayda var.Mesela Yel değirmeni Dayanışması’nı kuran arkadaşlar içerisinde birgrup konuşuyordu; Caferağa Dayanışması’nı kuran arkadaşlariçerisinde bir grup tarafından konuşuluyordu; ayrıca meselaCihangir’deki forumda Cihangir Park Forumu’nda gene Yoğurtçu’dakibir takım atölyelerde de bu işgal mevzusu tartışılıyordu. Yani bukamusal alan, ortak mekân, işgal evleri ortak mekânlar meselesi böyletartışılıyordu. Mesela bunlardan biri de gene Yoğurtçu’da kurulankent hakkı atölyesi; gene mimarlıkla ilgili bir atölye vardı Yoğurtçu’da,onda tartışılıyordu ve oradaki forumlarda da dillendirilmişti. Fakat üçbeş kişi on kişinin gündeminde olan birkaç kişinin de yazı yazdığı birmeseleydi. Böyle ortalıkta dolanıyordu. Ama somutlaşması YelDeğirmeni Dayanışması’nın harekete geçmesiyle oldu. Don Kişot diyebilinen ve hala devam eden işgal evini fiili olarak yaptılar, gidip işgalettiler, bununla yani somutlaştı bu durum. Daha sonra bu hadisenin

Page 10: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

6

Yeldeğirmeni’nde somutlaşmasıyla birlikte Caferağa Dayanışması’nında daha yakıcı bir gündemi haline geldi bu tartışmalar. Ama uzuntartışmalar oldu, biz kış gelene kadar bu tartışmaları tüketmekleuğraştık dayanışmada. Ondan sonra ancak ocak ayında hareketegeçebildik. Caferağa işgali de böyle.

Nizam: Peki yerin seçimi meselesinde hangi ufuk vardı? Yer seçmemeselesinde sadece yerin uygun olması etkeni mi vardı yoksa buyereli kapsayabilecek, taşıyabilecek ve buradan taşabileceketkenlerde var mıydı?

Fırat: Aslında arkadaşlar belirttiler; işgale doğru adım adım gelişenolgunlaşan bir dönem yaşadık. Yer seçimine ilişkin de şöyle bir durumvar buradaki esas olarak dayanışmanın en aktif insanları diyelim ya dayönlendiren insanlar diyelim –yani bu aslında çok da kalabalıktı başta,50-60 kişiyi bulan bir toplamdı- ve bu kişiler içerisinde Avrupa’daki yada Güney Amerika’daki işgal hareketlerini okumuş araştırmış görmüşetmiş insanlar pek yoktu. O süreç kendiliğinden işgale doğru giden birsüreçti haliyle bir yer kullanımına ilişkin ufuklar o kadar geniş değildi.Esas olarak mahallenin ihtiyaçlarına dönük bir alan tarifi kullanımailişkin daha uzun vadede bir çalışma programı çıkartabilecek birperspektifti. Ben açıkçası yine de o dönemde tartışmaların -yani ohavadan kaynaklı belki de- çok böyle derinlemesine tartışılacak birpozisyonda olduğunu düşünmüyorum çünkü gerçekten orayıoluşturan insanların pek çoğu bu deneyimi ilk defa orada görerekyaparak zaten yaşadılar. Yani mesela Ercan’ın da bahsettiği gibi 2 ayboyunca bu tartışmalar yapıldı. Tartışmalar yapılırken politik birtartışmaya da giriyoruz. Bu şundan kaynaklı; yerin kiralayarak birdernek statüsünde olmasını talep eden arkadaşlarımız da vardımesela, bizim gibi bir yerin işgal edilmesini gerektiğini savunanarkadaşlarımız da vardı. Ama esas olarak orayı mahallenin veçevrimizin ya da gelip oraya etkinlik yapmak isteyenlerin kullanımına

Page 11: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

7

dönük bir şekilde tasarladık. Araştırmalar ve uygun mekânı bulmaişleri genelde oradan yürüdü. Yani zaten bir yandan işgal edilecek yada kiralanacak yere ilişkin tartışmalar devam ederken bir yandan daişin hukuki boyutuna ilişkin buraya girersek ne olur ne biter gibi biraraştırma ekibi de vardı. Bunlar işte sürekli zaten araştırıyorlardı.Bizim sonuçta dayanışma geniş olduğu için işin belediye ya da imarlailişkisi işgal edilecek mekânın devletin mülkü mü özel mülk mü olacağıbuna ilişkin tartışmalar falan da bu süreçte zaten gelişti. Ve bizimbiraz da şansımızadır çok uygun bir yer bulduk. Yani bizim işgalevimizin bulunduğu mekân hem özel mülk değildi, devletinmülküydü, hazineye aitti hem de kolaylıkla kullanıma açabileceğimizbir alandı. Yani içerisinde belli güvenlik önlemleri –yıkık dökük yerlerivar- bunları hızlı bir şekilde düzenlediğimizde çok rahatlıklakullanabileceğimiz de bir alandı ama tabi bunları içeriye girmeden debilemiyoruz, öyle de bir şey var. Bayağı şansımıza gelişti açıkçası bu.Orası haricinde başka mekânlar da vardı ama işgal edilen mekânagöre mesela dezavantajları vardı o yüzden en uygun yeri tespitettikten sonra tartışmalar daha rayına oturdu, daha somut bir şekildetartışılmaya başlandı. O dönemde zaten bizim yaşadığımız en büyükayrım, yerin işgal mi yoksa kiralanacak bir mekân mı olacağıydı.

Nizam: Aslında tam da burada işgale yüklenen anlam dakonuşulabilir. Yani dernek ya da işte parayla kiralanmasıyla ya daoranın işgal edilmesi arasındaki politik fark? Nasıl bir fark?

Fırat: Yani aslında temelde mülkiyete dayalı. Yani bir yerinkiralanması demek mülkiyet ilişkisi kurmak demek orayla. Mülkiyetilişkisini de sonuçta orayı kiralayanların mülkiyeti üzerinden gelişiyorve bu zaten başından orayı mülk edinenlerle diğerleri arasında birayrım koyuyor. Yani biz buranın mülk sahibiyiz, burayı kiraladık bu şeyönemli değil 3 kişi 5 kişi 500 kişi de kiralayabilir dert değil amakiralanmış olması zaten bizim yazın başından Gezi’den itibaren

Page 12: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

8

yapmış olduğumuz bütün çalışmaların ruhuna aykırı bir şeydi zaten.Çünkü Gezi, Yoğurtçu Park ve ardından mahalle forumlarının belliyerlerde yapılması zaten kamusal alanı kullanmaya dönüktü ve buzaten kamuya ait bir faaliyet bunu zaten mülkiyet üzerinden değil dehemen herkese açık bir şekilde işgal şeklinde yapılması zaten temeltartışmayı gösteriyor. O tavrı benimseyen yani kiralama ya da başkatürlü bir çalışmayı benimseyen arkadaşlar da zamanla açıkçası yavaşyavaş şey yaptılar. Bu tartışmada her şey somutlaşıp işgali savunantaraf iradesini koymaya başladıkça yavaş yavaş onlar da işin içinegirdiler. Ben burada yine o tecrübesiz ve deneyimsizliğin getirmişolduğu dalgalanmadan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Çünkübunu savunan arkadaşlar işgal günü hemen yanımızda birlikte kapıyıaçtığımız arkadaşlardı aynı zamanda. Ve uzunca bir süredir bizimlebirlikte işgali öğrenerek içinde bulundular. O tartışma dediğim gibi buülkede bu deneyimin yaşanmamış olmasından kaynaklı diyedüşünüyorum biraz da.

Melis: Ben Yoğurtçu Parkı’na çok aktif olarak katılmamıştım. Toplam10-15 defa gitmişimdir. O yüzden çok fazla ne atölyelere emekharcayabilmiştim ne de bu koordinasyon ekibinde bulunabilmiştim.Zaten mahallelere bölündükten sonra da Yoğurtçu Parkı, Kadıköy’deyaşamıyordum o dönemde; çok fazla gidip gelmemiştim. Sonra birDon Kişot deneyimi yaşandı, Don Kişot süreci geçti. Hemen ardındanolmasa da mahalleevi başladı. 11 Ocak’ta dâhil oldum ben. Biraz okimlik inşa sürecinden bahsedeyim. Mahalleevine ilk adım attığımdaevet orası bir işgaleviydi ama işgalevinin niteliklerine herkesin de haizolduğunu çok düşünmüyorum. Yani bir hareket başlamıştı, birdeneyim inşa edilmeye çalışılıyordu ama işin ciddiyetini biz aslındayaşadıkça öğrendik gibi oldu. Hemen işgalin ardından büyük birmahalle forumu yapılmıştı çünkü aslında asıl amaç o alanın aslındamahalleliye ve herkese açılmasıydı ama bir mahalle dayanışmasıolarak Caferağa Dayanışması önceliğini mahalle çalışması ya damahalleliye yönelikti. Mahalle forumunda ilk dönem çok kalabalıktı

Page 13: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

9

gerçekten herkes katkı koyuyordu, her gün telefonlar çalıyordu,eşyalar gönderiliyordu aslında herkesi heyecanlandıran bir oluşumdumahalleevi. Daha sonra mahallevinin niteliğinin belli olması, ülkesiyasetinde yaşanan olaylar, dayanışmanın içerisinde bulunaninsanların politik olarak bulunduğu durumlar vs. dayanışmayı dabelirleyen şeyler oldu. Ama bu da mahallevinin de kimliğininoluşmasında etkili oldu. Yani mahalleevini var eden insanlar üç beşinsan değildi, işte Fırat de dedi 50-60 kişiydi ama gittikçe gidenleroldu gelenler oldu ayrılanlar oldu kopanlar oldu tartışmalar oldu vs…İlk gün aslında her ne kadar işgal edilmiş bir alan olsa da ben CaferağaDayanışması’nın Caferağa Dayanışması’na ait bir mekâna gittiğimihissetmiştim. Orayı işgal edenler aslında bir sahiplenmekonumundaydı her ne kadar herkese açık olsa da. İlk haftalarda tamsömestr tatiline denk geliyordu hatta. Ve herkes çalışıyordu; öğrencihiç yoktu neredeyse Caferağa Dayanışması’nda yaş olarak yüksek birdayanışmaydı. Ve mahalleevini gündüzleri de açma konusutartışılıyordu o dönemde ve biz öğrenci olarak Sidar’la –o dönemdetanıştım Sidar’la- açmayı teklif etmiştik. Gündüzleri açabilirdik,sömestr tatilindeydik. İşgalevini başlamasıyla birlikte çok büyük birgenç akışı başlamıştı dayanışmaya. Ve orada şöyle bir tartışmadönmüştü “Açmak çok mantıklı olmayabilir.” Çünkü evet bir güvenlikproblemi var, çok yeni bir şey, ne olacağını bilmiyoruz, ne gibitepkilerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz ama gene de muhtemelendayanışmaya en başında beri dâhil olan insanlardan biri böyle birteklifi götürmüş olsa çok tartışılacağını düşünmüyorum. Yani birsahiplenme söz konusuydu. Bunu ama eleştirmek için söylemiyorum;doğalında olacak bir şeydir bu zaten. Gel git zaman biz gündüzleri deaçmaya başladıkça evi o sirkülasyon, insanların gelip gitmesi çok dahaarttı. Çünkü insanlar gündüz geliyor kapı kapalı, akşam oluyor insanlarevlerine gidiyor, gündüz dâhil olmak istiyorlar gibi gibi… Ve etkinliklerbaşladı böylelikle, gündüz açmalarla, forumlarla… Zatenmahalleevine dair bütün kararlar dayanışmanın yaptığı forumlardaalınıyordu. Böyle bir süreç yaşandı. Kimlik oluşumuna dair de dediğimgibi her ne kadar biz mahalleevi dayanışması olarak var olsak da böyle

Page 14: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

10

çok makro meselelere de dokunmaya çalıştık, her dayanışma bumeseleye dokunmaya çalışıyordu o dönemde. Bu da kötü bir şey değilyani sonuçta var olan bir atmosfer var ve bu atmosfere kendini dâhilediyorsun, bunları da kendine dert ediniyorsun bunlar için de birşeyler söylemek istiyorsun. O süreç de aslında mahallevini deduruşunu belirleyen bir süreç oldu. Etkinliklerle koyulan işlerle,yapılan eylemler vs. aslında daha da politik bir topluluk ama her hangibir politikaya da teşne olmamış bir grup, daha kapsayıcıydı dahadoğrusu. Onun için herkes dâhil olmaya çalışıyordu, herkes bir şekildevar olabiliyordu. O yüzden mahalleevinin kimliği var olan insanlarlabirlikte inşa oldu ama sonrasında o kimlikle devam etti, öylediyebilirim.

Ercan: Giderek azalmaya başlamıştı evet belli çalışma grupları vardı;evcil hayvanlara ilişkin mesela, ya da örneğin özellikle bu Modakaldırımda yapmış olduğu bir çalışma vardı ona ilişkin giderekazalmıştı sayı, ama bu azalmayı engelleyemiyorduk.Engelleyemiyorduk çünkü bu insanlara her ne kadar dayanışmayabağlı olsalar da yapmış oldukları faaliyetler biraz ayrı duruyordu.Gerçekten bir sıçrama yapmak gerekiyordu. Bunu başka türlüyapabiliyor muyduk onu bilmiyorum ama işgalle birlikte dayanışmakendini toparlamaya başladı. O mekânın o kapsayıcılığı ve o aidiyetduygusu o bahsettiğimiz 40-50 insanı bir araya getirip tutundurarakbir nevi santral görevi gördü. Hem orada bir yaşam kurup hem deoradan hem de dağılan bir pozisyonu vardı mahallenin. O da çokönemli çünkü gezici bir faaliyeti sürdürmek o mekânsızlık kendiiçerisinde bir sürümlenmeye ve flu bir zemini yaratmaya doğrugidiyor. Örneğin işgalevinin kapatılmasından sonraki şu an yaşamışolduğumuz durum da mesela onun bir benzeridir.

Sidar: Gezi’den sonra büyük şeyler oluştu. Birçok şey tartışıldı amapark forumlarının bir yere evrilmesi gerekiyordu. Kadıköy genelinde

Page 15: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

11

ve Yoğurtçu Parkı özelinde ve evrilme mahalle dayanışmalarıyla oldu.Çünkü serbest kürsü yöntemi izleniyordu park forumlarında ve oserbest kürsü bir yerden sonra Gezi’den beri hala gazını alamamış vehala söyleyecek bir şeyleri olan kendini ifade etmek isteyen insanlariçin bir yandan da serbest kürsü modeli uzun süre gidince, 2 ayboyunca durmadan serbest kürsü yapılınca insanlarda bir bıkmaazalma ve derdini anlattıktan sonra geri çekilme oldu. Ve somutmücadelelerle bazı atölyelerden, somut bir şeylere el atmayaninsanlar çekildi ve sadece atölyelerin kaldığı somut çalışmalarındöndüğü bir yer haline geldi bir yerden sonra Yoğurtçu Parkı forumu.Mahalle dayanışmaları da bunun şeyiydi, işte Kadıköy’de Göztepeharicinde hiçbir yerde forum yapılmıyor sadece Yoğurtçu Parkı’ndaforum yapılıyordu. Mahalle Dayanışmaları koptu sonra, bir bölünmeve çoğalma mahalle parkı dayanışmaları nasıl bir yerellikte çoğaldıysaYoğurtçu Parkı Forumundan sonra da Kadıköy yerelinde birçokmahalleye sıçradı mesele. Bağdat Caddesi Forumu o zamanlar davardı ama adı sadece Bağdat Caddesi üzerinde forum yapmasıüzerinden geliyordu. Ama bu mahalle dayanışmaları o mahalleözelinde bir şeyler yapıyordu, o mahalle için toplanmış topluluklardı.Aradaki ayrım böyle bir ayrım ama bu mahalle dayanışmaları da biryerden sonra Fırat’ın da bahsettiği gibi, İşte o en başta FikirtepeDayanışması, Hasanpaşa Dayanışması, Osmanağa Dayanışması gibidayanışmalar yavaş yavaş sönümlene sönümlene birer ikişer kişikaldılar ve bittiler. Kalan dayanışmalar içinde Yel değirmeni –birarkadaşımız Evren bir yazısında bahsetmişti, altını çizmişti bumeselenin- mahalleyle ilgili somut bir mücadeleye ya da başka bireksene dayanmayan dayanışmalar sönümlenişti ve yavaş yavaşgeriye Caferağa, Yel değirmeni ve Acıbadem Dayanışması kalmıştı.Acıbadem Dayanışması da kendini o mahalledeki liselerdeki o İmamHatipleşmeye karşı yürüttüğü çalışmalar üzerinden götürüyordu. Yeldeğirmeni Dayanışması’nın işgalevi vardı, ora üzerinden bir mücadelealanı oluşturmuştu. Caferağa Dayanışması da kendine bir mücadelealanı bir hat çizmek zorundaydı ve bu hattı Yel değirmeni Dayanışmasıgibi o da işgalevi üzerinden çizdi ve böyle bir mücadele hattı

Page 16: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

12

oluşturdu. Aslında birçok teorik temelden uzak olarak CaferağaDayanışması aslında bir mücadele alanı oluşturması gerekiyordu vebu mücadele hattını böyle oluşturdu, somut gerçeklik buna tekabülediyor. Bundan sonra işte altını doldurmalar, müşterek alantartışmaları, kamusal alan tartışmaları, forumlar işgal nedirtartışmaları, mahalle dayanışması nedir tartışmaları, bunların hepsibundan sonra ilerledi. Yavaş yavaş işgalevi, mahalleevi somutunagelip bakmak gerekirse; mahalleevi mahallede bir evin olması,üzerinden politika yaptığın, orada bulunduğun, insanların gelebildiğibir yerin olması bir odağın olması, bu odağın da işgalle birlikte olmasıinsanları buraya çeken faktörler oldu. Hem mahalle dayanışmasıyapan bir ekip, hem işgal yapan bir ekip hem de somut olarak herzaman onu orada bulabileceğin, o insanları orada bulabileceğin biruğrak noktası olması bir yerden sonra hareketin de ilerlemesindegenişlemesinde büyük etmen oluşturdu. Fırat de biraz bahsetti o evolmayınca uzun süredir ilerleyemememiz, büyüyemememiz yüzlerindeğişmemesi de bunun somut örneğiydi. Melis biraz bahsettisorunlardan. Bir sürü sorun yaşadık aslında çünkü ilk kez yaptık böylebir şeyi. Kendine mahalle dayanışması diyen insanlar aynı zamandahem mahalleyle ilgili çalışma yapıp hem de başka yerlerde başkayoldaşlıklar başka politik temeller kurmaya başladılar bu işgalevi ilebirlikte. Forumlarda her şey konuşuluyordu, bu iktidar alanıoluşmasına da biraz engel oluyordu ama bir yerden sonra da iştegelen giden yüzler değişmeyince bunu ara sıra yaşadık ama hepsiniçok çabuk atlattık, çok fazla hep aynı yüzlerle kalmadık hep eklenenbirileri oldu işgalevi sürecinde ve bu bizim ilerlememizin,değişmemizi, başka şeyler konuşmamızın önünü de açtı.

Göksenin: Ben işgale girdiğimde işgal yapılmıştı, işliyordu. Bir işgalhareketi vardı, bir dayanışma vardı, bir ev vardı. Ben bunun içinegirdim ve işleyen bir sistemin içine girdim yani. Daha öncekitartışmalardan es kaza konuştukça haberim oldu. Yoğurtçu’yu da çokbilmiyordum Yoğurtçu’ya katılan da bir insan değildim o dönem.

Page 17: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

13

Daha öbür taraftaydım, karşı taraftaydım. Yani bu biraz böyle,sevmediğim de cümleler ama etmeden de çıkamadığım cümleler varbunun içinde. Bu coğrafyanın bir ilerleyişi var bazı şeyde; hani taşı atıparkasında gitmek veya yakın bulduğun benzer bulduğun çıkış yollarınıkendi üzerinde denemek. Fırat dedi çok teorik şey yapılmadı, insanlarbilmiyordu evet bilmiyordu bilen insanlar Türkiye’de olsa bile onlarda işgal deneyimi içinde değillerdi. Bunu da koymak gerekiyorgerçekten Avrupa’da Güney Amerika’da başka yerlerde bir işgalhareketi var bunun müşterek alanlarla ilintisi, bu işgal hareketlerinasıl yürüyor vs. hakkında konuşan, yazan insanlar bu işgalhareketleri içinde değillerdi. Türkiye’nin böyle de bir açmazı var. Bukonuda bilen insanlar, tırnak içinde “bilgiye sahip olanlar” diyeyim“bilen” diyemiyorum bilgiye sahip insanlar diyelim bunlara, buhareketlerin içinde değillerdi. Ama Gezi’den beri bir şekilde bu teorikdüzen üzerinden gitmeyen ama içgüdüsel olarak ilerleyen bir süreçtibu. Gezi bir odaktı, Gezi odağına insanlar toplandı. Sonra başkaşehirlerde başka şeyler oluştu. Gezi dağıtıldı, Gezi’den çıkılmadımesela. Gezi’den çıkartıldık, sonrasında bu yayıldı. Esasındabakıldığında yayılma süreci Gezi’den daha büyük bir şey, yayılıyorbaşka alanlara. Ne alanlara yayılacağı bilinmiyordu aslında. Mahalledayanışması olarak mı gidecekti mesela kimsenin bu konu hakkındabir fikri yoktu. Niye sendikalarla gitmedi? Niye öğrenci örgütleriylegitmedi? Niye sivil toplum kuruluşlarıyla gitmedi? Niye başka yapılarkurmadı? Kurmadı, böyle gitti böyle gelişti çünkü yerellik vurgusuoluşmaya başladı. Kadıköy’de gitti, burada kalan insanlar bir şekildeyürütmek istedi. Bunun içinde bir taraftan şeyi görüyorum ben öbüryöntemler biraz da denenmişti. Sonuçları biliniyordu, çakıldığı yerlerbiliniyordu. Hala çakılıyor. Bu Birleşik Metal-iş Sendikası’nınyürüttüğü greve bakarsan hala çakıldığı yerler çok bariz. Eskideneyimlerden yürüyebileceğin bir alan değil. Bir yandan daforumlara Yoğurtçu’daki forumlara katılan insanlara bakarsan birdüşünce pratiğini izleyerek değil duygularıyla gelen insanlardı. Bu çokön plandaydı. Bir şey yapmak konusunda iradeli insanlar vardı amainsanlar duygularından geliyordu. Sidar’ın paylaştığı o deneyim

Page 18: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

14

paylaşmalar, içlerini dökme durumlarıydı, belki ara dönemlerdi amaöyle şeyler ki başka şeylere evrilmediği sürece olduğu yere, geri içineçeken durumlardı. Burada böyle kendiliğinden belki Yeldeğirmeni’ninbir şekilde bunu başlatması, hangi şekilde hangi altyapıyla nasılbaşlattığından öte bir şekilde başlatmasıyla başlayan bir işgal vurgusuoluştu. Bunu biz kendi aramızda da çok konuşuyoruz. CaferağaDayanışması bir işgal hareketi midir? Ben mesela bunu “CaferağaDayanışması işgal enstrümanını kullanan bir harekettir” diyetanımlıyorum. Çünkü işgal hareketiyle tanımladığımızda diğer işgalhareketleriyle paralellikler kuramayabileceğimiz yerler var. Çünkü biryerellik vurgusu var.

Nizam: Yerellikten kastın?

Göksenin: Mahalle vurgusu.

Nizam: Yani mahallede olan…

Göksenin: Evet, yani devletin tanımladığı bir mahalle. İnsanlarınyürüyerek birbirlerine ulaşabildikleri bir alan çerçevesinde birliktelikdostluk arkadaşlık da içinde olan insanların birbirlerine ulaşabildikleribir bölge. Bu şimdi şehrin içinde bir mahalle hani şehrin içindedeyince İstanbul’da böyle şehir dışında mahalleler anlaşılır yaCaferağa lafını (ben burada oturuyorum) bu kadar çok duymamıştım.Buraya Caferağa denilmiyordu, buraya Moda deniliyordu, Bahariyedeniliyordu. Yani Caferağa Dayanışması buranın Caferağa olduğunuismini koyaraktan da anlatmış oldu. Bir şekilde deneyerek iyi taşlarabasarak yüründü. Şanslıydık diyorum ben, şanslı olduğumuz yerlervardı ama bu evde duruluş, evden çıkarılış, evin bir zemin, gerçekten

Page 19: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

15

çekici bir mekân olması, bir öbek olması insanları çekmesi, kendibaşına bir başarı olarak devam etmesinin bile kendi başına bir başarıolması… “ev”, işgal edilen mekân elden alınınca bir başarısızlıkduygusu mu yaratıyor acaba insanlarda diye düşünüyorum.

Mahalle dayanışması hem mahalle örgütlenmesi şeyini de çoktartıştık, çok da içimizde tartıştık bununla ilgili, daha da tartışmamızgerekiyor. Mahalle örgütlenmesi olarak gitmek iyi bir şey mi kötü birşey mi? Çünkü bunların deneyimlerini işgal devam ederken ve devlettarafından kapatılmasına karşı, kimlerden destek aldık acaba? Buradaçok bulunmasa da çok insanın gözünde bir şekilde bir yerindeduygularına hitap eden bir yerinde duruyorduk. Bunun geridönüşümlerini aldığımız esasında işgal sonrasında evden çıkartılmasürecimiz bunları gördüğümüz zamanlarda oldu. Kim bize duygusalolarak daha bağlı, kimin içinde buranın işgal edilmesi çok anlamlı?Ondan sonraki ilişkimizde biraz da bu çevrede gerçekleşti çünküevden çıktıktan sonra çok da yakın olmadığımız başka çevrelerle çokdaha yakın olmaya başladık esasında. Mahalleliyle, mahalledekiteyzeler amcalar dediğimiz bir tayfa var hep öyle kullanıyoruzisimlerini, onların da böyle kafamızda tanımları sembolleri falan var,onlarla değil de başka çevrelerle daha böyle yakın ilişkiler kurmayabaşladık. Başka mücadele içine de girmişliğimiz oldu esasında birazböyle şeyden gitmiyor, bunu teoriden kurmuyorum. Bir yandan dabilinmedik bir alan, hiyerarşik olmayan bir örgütlenme kurmakistiyorsun, doğrudan demokrasiyi işletmek istiyorsun. İşte yatayörgütlenme vurgusu yapıyorsun.

Nizam: Yani ne diyelim partiler, örgütler ve devletlerle karşılaşmabiçimleri üzerine konuşulabilir burada kendi iç işleyişinize geçmeden.Şimdi siz mahalleevi demeyi tercih ettiniz oraya.

Göksenin: Ben geldiğimde tercih edilmişti.

Page 20: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

16

Nizam: Evet, yani tercih etmiştiniz. Bu hem kendi yerelliği –hemşericilik tarzı bir yerellik değil ama mekânın kendisinin kapsadığıalan biçiminde, kapsadığı ve ufkunu değdirdiği, ilişkilendirdiği, sesiniduyurduğu, sözünü ürettiği mekânın genişliği olarak düşünürsek oyereli; bu ilişkilenme sizi başka örgütlerle aynı zamanda da örgütlerinkendisiyle de karşılaştırmıştır. Yani bu karşılaştırmalar içerisindeTürkiye’deki devrimci hareketlerin, siyasi yapıların size yönelimleri vesizinle çakıştıkları ve çatıştıkları yerlerin belki konuşulması gerekirdiye düşünüyorum. Konuşabilir miyiz? Biraz o iç işleyiş biçimini.

Göksenin: Niye mahalleevi olduğu konusu

Nizam: Düşünülerek mi?

Necdet: Yo çok düşünülmedi açıkçası. Şöyle bir durum vardı; o karardöneminde işin içinde bulunan 50-60 insanın çoğu mahalleli, çoğuyaşı büyük. Yani gerçekten orta yaş ve üstünde insanlar çok fazlaydı.Ve açıkçası onların mahalleyi katacak şekilde, daha böyle nasılanlatayım daha cici, daha böyle albenisi olabilecek –en azından onlaraçısından değerlendirdiğimizde-

Nizam: Bir meşruiyet zemini…

Necdet: Yani evet meşrutiyet zemini kurabilmek için mahalleeviönerildi. Benim de mesela böyle durumlarda açıkçası işin şeyinebakma gibi bir durumum yok; yani mahalleevi neyi ifade eder, işgalevi

Page 21: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

17

neyi ifade eder? Sonuçta o isimden ziyade senin orada ne yaptığın,faaliyet daha önemli. O yüzden ben mesela böyle bir tartışmayı alıpderinlemesine taşıma niyetinde de değildim. Çünkü oranın öyle birbirikimi de yoktu; yani öyle bir tartışmayı zaten yapamazdık öyle biralanda. Mahalleevi o yüzden çok da tartışılmadan geçti. Yanimahallevi olsun dedik. Ne bileyim belki bir iki isim daha vardı ama şuan hatırlamıyorum bile ya. İşgalevi önerisi mesela geldi mi onu bilebilemiyorum.

Ortak konuşma: Konuşuldu ama bir forum falan yani.

Necdet: Yani bizim için, orayı sadece mahalleevi olarak tarifetmeyenler için diyeyim bu tartışma o dönem için biraz tali birtartışmaydı gibi geliyor bana.

Melis: İlk dönem mesela, işgalevi denmesi çok desteklenmiyordu.Ben tartışmalarda mahalleliyle konuşurken mahalleevi vurgusuyapmak sürekli telkin ediliyordu aslında. Ama demin de Fırat’ın dediğigibi orasının sadece bir mahalleevi olmadığı algısındaki insanlararasında bu işgalevi olarak dillendiriliyordu. Ama mahalleliyle iletişimkurulunca bir mahallevi lafı dönüyordu çünkü insanlar gelipsoruyordu “Buraya nasıl girdiniz?”. “Kapıyı kırdık ve girdik” cevabıalınıyordu. “Kira mı veriyorsunuz?” deniliyordu. “Hayır, girdik öyle”deniyordu. “E ne oldu şimdi işgal mi ettiniz?” diyordu. “Öyle oldu amamahallevi burası” diyorduk. Yani aslında mahalleliyi de çok fazlaitmemesi için kullanılan bir terimdi. En azından benim konuştuğumbirkaç insan birkaç insanla birlikte mahalleevi vurgusunu yapalım diyekonuştuğumuzu hatırlıyorum. Onun dışında sen bir şeydenbahsetmiştin şunlara girelim falan diye.

Page 22: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

18

Nizam: Murat kimlik meselesi ile ilgili biraz konuşmak istiyor. Ondansonra siyasi meselelerin politik yapıların sizinle olan ilişkilenmebiçimleri, çakıştığınız ve çatıştığınız alanları konuşmak istiyorum.

Sidar: Bu meseleyi tüketelim ama.

Melis: Tamam tüketelim, hatırlamak için sordum. Bir de şöyle bir şeysöyleyebilirim mahalleevine girdiğim anda mahalleevinin aslıdandoğalında kendi ilkeleri vardı. Yani Göksenin de girdi biraz işte, ırkçıolmayan, cinsiyetçi olmayan, doğrudan demokrasiyi işletmeyeçalışan bir topluluktu orası. Aslında o kimlik inşası, sürecinde de oilkeler de çok başat oldu yani. O süreçte aslında, o mahalleevine gelenherkese açıktı ama herkes de aslında tanımlıydı bir noktada.

Nizam: Yani bir ön kabulle…

Tayfun: Mekânın içinden doğan dinamik miydi yoksa zaten böyleinsanlar mı geliyordu oraya, yatay örgütlenme yanlısı, türcüolmayan? Hâlihazırda böyle mi yoksa mekânın bir üretkenliği varmıydı? Bir dönüştürücü etkisi?

Melis: Her ikisi de aslında. Mahalleevinin Ercan’ın da dediğim gibidillere pelesenk olmuş artık Gezi’den sonraki bir süreç olması aslındamahalleevinin de duruşunu belirleyen bir şeydi. Yani Gezi’ye, Gezi’yesempati duyan insanlara hitap ediyordu. Mahalleevinde bir gün benyalnız başıma otururken bana bozkurt işareti yapıp evin önündengeçen birkaç adam vardı, tedirgin olmuştum böyle, yalnızdım evde,ilk dönemlerdi, açıyorduk falan. Ama sonrasında gelip hiçbir şey

Page 23: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

19

denmemişti. Orası aslında belli de olsa muğlak bir alandı. Aslında omuğlaklık da bazı zamanlarda mahalleevi için dezavantaj oldu. Bizimiçin çok netti. Bizim derken o kapının içinden giren insanlar için çoknetti. Çünkü insanlarla iletişim kurabiliyordun. Ama kapının önündesadece mahallevi yazısını görenler için orası bir belirsizlikti. Eski birev, orada bir tabela eşyalar taşınıyor, burada insanlar yaşayacak mıyaşamayacak mı vs. gibi süreçler. Biz mahalleevinde yaşamıyorduk,mahalleevinde uyumuyorduk geceleri. Öyle de bir kural konulmuştumahalleevine girilmeden önce.

Murat: Bunun mahalleevine benim de dâhil olmama etkisi olmuştu.Hani dışarıdan en azından oluşan kimliği görüp de dâhil olduğum için.Şöyle bir şey görünüyordu dışarından. Ben Yeldeğimeni’ne degidiyordum. Özellikle bu Don Kişot’taki çalıştaylarla birlikte aslındagitmeye başlamıştık.

Mahalleevi için söylüyorum hani bir taraftan bostan mücadelesiveriyor bir taraftan afet sonrası toplanma alanına sahip çıkıyor; iştemahallesine aslında sahip çıkıyor. Öbür taraftan cinsiyetçiliklemücadele ediyor öbür taraftan yüzleşme atölyesi gibi bir şeyleKadıköy’ün Kalkedon olmasından, Rumların Ermenilerin yaşadığı biryer olmasından dolayı sokakta böyle forumlar yapabiliyor. İşteLice’yle ilişkileniyor, Lice forumunu Kalkedon meydanındayapıyorsun, Kadıköylünün gelip geçtiği bir yerde Kürdistan’ıkonuşuyorsun falan. Ortak mutfak yapıyorsun az da olsa hani bazenhafta da bir de olsa bazen daha uzun sürelerde de olsa… Bunlar enazından benim birey olarak yapmayı isteyeceğim şeyler olduğu içindaha fazla

Tayfun: Sınıf mücadelesi vermesi açısından mı?

Page 24: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

20

Murat: Ee, tabi, emek çalışma grubu var. Sonra makro siyasetle deilgileniyor, hiçbir şey es geçilmiyor ama yerelde de çalışılıyor. Bunlardaha çok yakınlaşma isteğimi şey yaptı ve oturduğum yere uzakolmasına rağmen gelip gitmeye başladım. Öte taraftan mahalleyleilişkiyi ben çok olumsuz görmüyorum, bunu sadece mahalledayanışması adının konulmasından kaynaklı olduğunu dadüşünmüyorum. Hani mekân bu mahallede, mekân bu mahalleninmekânı ve hani ilişkilerde mekânın da önemli olduğunudüşünüyorum. Mekân da geri dönüp seni şekillendiriyor. Bumahallede, bu mekânda durabilmen için komşularınla ilişki kurmakzorundasın. Sağında solunda oradaki kafeyle oradaki işte başkalarıyla,bu mekânda aslında sana dönüp tekrar belirlemelere neden oluyor.Örneğin sen orada paralı bir şey satsan oradaki kafelerle kötü ilişkilergelişecektir. Hani yanı başında hiç kira ödemeden hiçbir ruhsatıolmadan gelip para kazanıyorsun falan, doğal olarak sen istesen deöyle bir şeye girişemeyeceksin çünkü onlar sana düşman kesilecektir.Ama bu mekânların hepsiyle iyi ilişkiler kurulduğunu düşünüyorumama bütün kafelere gidilmeye çalışılması, eylemlerde dolaşıldığındafalan bunu hissediyordum işte mahalledeki mekânlar lokantacısındanbarına kadar adamlar tutuyor aslında hani belki Kadıköy’ün profilinibelirleyen kesim zengin, elit kesim çok fazla şey yapmasalar da hanitatlı çocuklar muhabbeti bir süre belki geçmiş olabilir ama onundışında esnafla falan iyi bağlar kurulduğunu düşünüyorum onundışında çok rahatsız edecek bir şeyler yoktu. Yani kimlik böyle kimlikti;cinsiyetçilikle de mücadele ediyordu, sınıf yönü vardı, Kürt sorununaduyarlıydı, azınlıkların geçmişte ve şimdi olan sorunlarına duyarlıydı…

Nizam: Göçmen meselesine de önem veriyordu.

Murat: Bir de arkadaşlar bilmiyorum tabi ben başta yoktum ama şeyde yapılmadı mı yani bu ev düşünülürken işte herhangi bir azınlığınözel mülkiyetine dokunulmama konusunda sanırım düşünülmüştür.

Page 25: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

21

Toplu konuşma: Aslında bayağı şey yapıldı geçmişi bayağı biraraştırdık

Murat: Hani bu da önemli bir şeydir. Çünkü onların bütün evlerine elkonulduğu için böyle bir şey yapılmamış olması da çok önemli birşeydi. Hani dışarıdan görünen ya da en azından benim gördüğümkimlik şeyi buydu. İçeriden de çalışmalar yürütülüyor, tabi bununeğrisinin yükselmeleri düşmeleri oluyor, dönemine göre, işte yaptığınişe göre değişiyor. Atölyelerin çoğu kendi çapında ilerlemeyeçalışıyor. Burada söyleyeceğim bu kadar. Sadece öbür soru için birgiriş olarak evin etkisi bana göre var hani sabit bir mekânın olmayışı,sabit bir mekânın olmayışı biraz Caferağa forumunun etkisinidüşürecek gibi görünüyor mekân çünkü önemliydi bunda.

Nizam: O ikili bir biçim olabilir yani bir mekân yani mahallevi varkenortaya çıkan sorunlar bir de çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan sorunlarmeselesi zaman kimlik meselesinde kimliği bildiğimiz sosyolojik formolarak değil yani durağan sabiti olan bir yer değil; daha çokkuraldışılaşan, kendini her gün yeniden devindirebilen aynı zamandaher devinimde de yeniden kuran yani kendini böyle tanımlayan. Yaniherhangi bir nesne gibi değil, durağan bir nesne gibi değil harekethalindeki bütün akışların bir arada yer aldığı onun kendisini an içindetanımladığı mülklenmemiş bir kimliksel form gibi düşünebiliriz ozaman mahallevini.

Fırat: Düşünülebilir. Ben bir şey eklemek istiyorum, sadece birhatırlatma. Birkaç tartışmada şöyle şeyler geçti, hatırlamakta faydavar. Bir, dayanışma yaptı işgali. Yani şöyle bir şey olmadı, işgalmeselesini genel itibariyle kafasında tartışan çevresinde bu

Page 26: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

22

meseleleri konuşan başka insanlar vardı, biliniyordu işte ama oinsanlar gelip yapmadılar; dayanışma yaptı. Doğal olarak da mahalledayanışması sadece bu mahallede oturan insanlar tarafındanyapıldığı için belki o mahallevi mevzusu Fırat’ın dediği gibitartışılmadı. Hiç gerek bile duyulmadı yani anlatabiliyor muyum?Mahallevi oldu orası. İşgalevi-Mahalleevi yani. Yani işgal kelimesi...Şundan tartışıldı mesela onları hatırlayalım, hatırlatalım. Yani işgalinbizim memleketimizde, bizim topraklarımızda, Ortadoğu’nun birparçası olan bu topraklarda olumsuz bir anlamı var; bu bilekonuşuldu. Yani sadece bir mülkiyet üzerinden değil ne bileyim biremperyalist işgali anımsatması üzerinden bile konuşuldu. Onun tatsızbir kelime olduğunu, kavram olduğunu söyleyen arkadaşlar da oldu.Bence bu kavram yıkandı, bizim bu tecrübemizde ve bizim bencedayanışmamızda ya da o işgalevini kullanan insanlar için artık geçilmişbir şeydir. Yani işgal kavramı temizlendi bence şey anlamıyla, yeni biranlam kazandı bu toplulukta. Bir bu konuşulmuştu, bir de şöyle birşey konuşulmuştu. Birkaç arkadaş hep şunu hatırlattı. Burası birmerkez mahalle, yani Kadıköy’ün tam orta noktasında ve kocaman birçarşı da içeren bir mahalle. Buranın gece nüfusu, atıyorum 5000-10,000 iken; yani burada yaşayan, konaklayan insanlar 5000-10.000’ken, gündüz nüfusu da neredeyse beş yüz binlere milyonayaklaşan bir sirkülasyonu olan, yani insanların kullandığı bir yer. Yanieğer biz mekânı, bir mahalleyi sadece orada mülk sahibi olanlar veorada yatıp kalkanlar üzerinden değerlendirmeyeceksek –ki bu darbir değerlendirme- orayı kullanan herkesle değerlendireceksek buaslında bizim kabul ettiğimiz mahalle; o senin dediğin, biraz öncetanımladığın dinamik kimliği aslında biraz kesen bir şey. Biz bunları datartıştık mesela onun için bize mahalleevi demek bizi hiçgocundurmadı. Yani Tuzla’dan gelip gündüz kullanan da mahallelibizim için yani biraz öyle bakan bir topluluktuk, bunun da hepavantajlarını yaşadık yani.

Page 27: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

23

Göksenin: Ve örgütlenmeydi hani. Yeni bir örgütlenme deneyimiydihani sen biraz önce dedin ya daha önceki örgütlenme deneyimleriyleolan yoldaşlık veya karşıtlık ilişkileriniz nasıldı? Karşıtlık ilişkisibabında direkt olarak, böyle ben şey hatırlamıyorum karşı olan, karşıolduğunu söyleyen hiç kimse olmadı. En sekterinden en doktrinerinekadar kimse mahalleevinin işgal edilmesi şöyledir böyledir, doğrudandemokrasi yapılması şöyledir böyledir diye hiç doğrudan bir şeygördüğümüzü hatırlamıyorum. Hani bu doğrudan şey görmememizniye? Çok desteklediklerinden mi? Gerçekten hepsinin doğrudandemokrasi veya hiyerarşik olmayan örgütlenmeleri kurmakistemelerinden mi? Yoksa buraya olan bakış açılarından mıkestiremiyorum. Biraz kestiriyorum ama buna dair nüveler hiçolmadı. Bir de yapısında hani içinde örgütlü, başka siyasi kurumlardaörgütlü insan vardı ama bu o da çok fazla değildi. Çok azdı, geçmişindesiyasi örgütlenme deneyimi yaşayan insanlar vardı, geçmişinde hiçyaşamayanlar vardı, Gezi ile birlikte siyaset içine girenler vardı. Çokgeçmişinde yaşayanlar, yeni geçmişinde yaşayanlar ama daha çok birsiyasi örgütlenme içinde olmayan insanlar vardı. Olan insanlar da şeygibi değildi, hani o siyasi partini örgütlerin buraya gönderdiği adamlargibi değillerdi. Bu önemli bir şey genelde buna benzer yapılardaoradan biri şuradan biri oradan biri üç kişi tartışıyorlar zannedersinama onlar başka yerlerden başka insanların tartışmalarınıyapıyorlardır ona benzer tartışmaları ben burada hiç görmedim. Oaçıdan daha homojen bir alandı. Oradaki bulunan topluluğundüşünceleri dışında başka bir yerlerden gelen düşüncelerin tartışıldığıbir çatışma alanı değildi, bunu bilirim.

Nizam: Yani hem fiili hem de fikirsel anlamda söyledim.

Necdet: Tamam, ben ona gelmeden bir örnek vereceğim. Ondansonra oraya geçeyim. Biraz önce o kimliğin sabit durağan değil dedinamik ve akışkan olduğunda bahsederken şöyle bir durum da var

Page 28: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

24

hani bizim mesela işleyen atölyelerimiz, ya da ne bileyim sürdürülenfaaliyetlerimize baktığınızda şöyle bir gerçeklik de vardı. Bir dönemmesela halk eğitim gibi bir pozisyonda çalışmalar da oldu. Yani oradakurs gibi, yani işte yazarlık atölyesi, fotocafer –işte karanlık odafaaliyetleri- , marangozlar, işte hatta İngilizce faaliyeti falansürdürüldü, okuma çalışmaları yapıldı. Bu tip faaliyetler oldu, bunlarhaftalık periyodik toplantılarını alıyorlardı, eğitimlerini veriyorlardı vebelli bir dönemdi hatta. Eğitimlerini bitiren atölyeler falan da oldu.İşin ilginci sadece o atölye üzerinden mahalleevi-işgaleviyle bağlantıkuran onun haricinde görmediğimiz insanlar da vardı. Geliyorlar,bakıyoruz karanlık odaya, birkaç tip var böyle, tanımıyoruz, hiçgörmemişiz ama her hafta büyük olasılıkla orada. Yani bu şekildekendi ihtiyacını gideren insanlar çoktu. İşte yazarlık atölyesine sürekligelen bir 15 kişi falan vardı. Ama tabi bir şekilde oraya gelen insanlar,orayla bağ kuran temas kuran insanlar, yani tamamı olmasa da birkısmı sonra başka bir sebeple gelmeye başlıyordu. Yoga yapıyordumesela ve yogadan sonra artık sadece yogayla değil gerçektenmahallenin dayanışmanın yapmış olduğu faaliyetlerin içerisine girenarkadaşlarımız da oldu. Böyle kazandığımız insanlar da oldu. Böyle birdurum var. Politik örgütlerle ilişkilere gelince Göksenin çok net ifadeetti zaten; gerçekten buraya evet, örgütlü olarak, yani bir partinin yada örgütün ya da herhangi bir dergi çevresinin diyeyim bir üyesi olanbir insan mesela çok yoktu, yani çok azdı. Örgütlü bir burayamüdahale de hiç olmadı yani herhangi bir yapının gelip burayakendisini böyle adım adım kabul ettirip kendi alanını yaratabileceğibir zemin hiç olmadı. Çünkü gelen insanlar buraya gerçekten kendiihtiyaçlarına dönük bir şekilde geldiler. Yani bir örgütlü olan insanlarda buraya belki de kendi örgütleriyle de bir sıkıntıları olabilir onoktada. Buraya gerçekten, buranın bu bağımsız, kolektif, doğrudandemokrasiyi işleten zeminini uygun gördükleri için geldiler.Kendilerini daha rahat ifade edebildiklerini düşündükleri için geldiler.

Tayfun: Bir alternatif olarak…

Page 29: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

25

Necdet: Evet, bir alternatif olarak düşündüler diyorum ben de. Butabi şöyle bir sıkıntı da yaratıyor. Örgütler bunları kaybedebilir. Yaniörgütlerle maalesef ki öyle bir sıkıntı oluşuyor. Yani bir mesafekoyuyorlar açıkçası. Çünkü yapıları gereği bir rekabet durumu da var,kendisini koruma durumu da var. O yüzden genelde temaslarımızdayanışma, dayanışmak üzerinden oldu siyasi yapılarla. Yani herhangibir eylem, etkinlikte birlikte davrandık, ne bileyim altına imzaattığımız pek çok eylem, etkinlik oldu. Bizim oluşturduğumuz nebileyim kampanya ya da eylemlere gidip kendimiz işte tek tekKadıköy’deki yerlere gidip konuştuk ve birlikte örgütledik falan bu tipşeyler ama şey bir türlü başarılamadı; yani örgütlerin gelip oradakendilerine örgütlenme alanı olarak kullanmalarını başaramadık. Yaniben mesela bunu bu arada yanlış görmüyorum. Yani herhangi birörgüt gelip orayı kullana da bilir, hem kendi ihtiyacına dönükörgütlenmeye dönük de kullanabilir hem de orayı yaşatacak şekildekullanması gerektiğini de düşünüyordum başından beri. Çünkü osonuçta o bizim sorunumuz değil onun sorunu diye düşünüyorum.Çünkü buranın zaten zemini belli, istediği şekilde kullanabilirdi. Amatahminen hem bu deneyimi doğru bulmadıkları için belki de budeneyimin Türkiye’de yaşanmamış olmasından kaynaklı. Yani ben biranarşist örgütün gelmesini isterdim oraya. Mesela anarşistler hattahiç şey yapmadılar, bu işin içine girmediler. Daha ziyade sosyalistörgütlerle bu temas oldu. Dediğim gibi sosyalist örgütlerde bence şeyvardı. Yani bizim yapımızdan kaynaklı bir mesafe alma ve kendikadrolarını, kendi sempatizanlarını da ona göre bence yönlendirmeniyetleri vardı. Çünkü dediğim gibi o ayrımdan o mesafeden kaynaklıyalnızca eylem birliktelikleri, ittifaklar şeklinde bir yürüyüşgerçekleşti.

Tayfun: Peki öneri çerçevesinde gelen oluyor muydu böyle birlikte birşeyler yapabilmek adına? Sizin gitmediğiniz de direkt onların geldiği?

Page 30: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

26

Nizam: Projelerle falan

Tayfun: Ya da kişisel olarak

Necdet: Karşılıklı oldu. Onlarda projeyle geldi biz de projeyle gittik.Biz hiç çağırmamamıza rağmen geldikleri de oldu etkinliklerimizedestek amaçlı. Ama bu destek Organik bir ilişkiye bürünmedi,dönüşmedi.

Ercan: Biraz da şey de var mesela, solcuların yani daha öncekiyapıların diyeyim -daha doğru olur- daha önceki yapıların burayagelmiş olmasıyla ilgili olan kısım, zaten bu kimlik meselesiyle de ilgiliaynı zamanda sanırım biraz, daha doğrusu örgütlenme meselesiyle deilgili. Çünkü var olan örgütlenme biçimi formülü üzerinden kendinikurduğu için işleyin kendisinin hepsi yataylık üzerinden. Göksenin’inde dediği gibi, işaret ettiği gibi doğrudan demokrasiyi işletebilen, entemiz anlamıyla yukarıdan herhangi bir dikte ile indirilen herhangi birkarar mekanizması olmadan herkesin eşit söz hakkının olduğu,dolayısıyla bir işin bir kararın yapılacaksa ortaklaşa yapıldığı birzemindi. Yani hala da öyle devam ediyor zaten forumların kendisi.Dolayısıyla orada biraz teorik çatışma alanı da doğuyor. Yani eskiyapılarla teorik çatışma alanı, karar alma mekanizması açısından daorada bir sıkıntı var. Bir de bu başka bir tartışma belki ama şey açsındiye söylüyorum yani nihayetinde sol yapıların daha çok makrosiyasetle ilgilenip mikro, daha yerellikle ilgilenmediği için oradakisiyasal alandaki boşluğu aslında dayanışmalar aslında kendileribulmaya başladı, bunu örgütlemeye başladı. Biraz önce de hattaNizam’ın sorusuna da şöyle bir örnek olabilir; dayanışma ilkkurulduğu zaman tabi ki herkes bir dışarıdan baktı. Buna mahalleli de

Page 31: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

27

baktı, diğer sol yapılar da buna baktılar. Yani ne yapıyorlar, bunlarkimler falan filan diye. Bunun arkasından gelişen süreçte iyiörgütlenme tarzları iyi kararlarla ve ortaklaşa alınan kararlarla iyi işleryapıldığı zaman en basit örneği benim kafamda mesela şöyle mıh gibikazınmış şey Soma eylemlilik dönemidir. O Soma eylemlilikdöneminde, Kadıköy’de büyük bir eylem örgütlenecekti. Siyasiyapıların bir eylemi vardı, dedik ki biz ortaklaşa Yel değirmeniDayanışması ve Caferağa Dayanışması olarak bir eylem yapacağız, sizde buna dâhil olun. Ve otuz senelik, kırk senelik gelenekten gelen solyapılar eylemliliklerini geri çektiler, dayanışmalarla birlikte yaklaşık2000 kişinin civarında katıldığı bir eylem örgütlenmesi oldu. Hattaakabinde şu refleksi de göstermediler mesela orada “Eylemkomitesine biz de gireceğiz.” gibi o anlamda refleks… Yanidayanışmanın örgütlediği biçim artık biraz kabul görmeye başladı,yani o yataylık biraz, ne kadar içselleştirilmemiş olsa da “bu mücadelecenahı içerisinde prestiji artmaya başladı.” Ama dediğim gibi yaniorada benim kafamdaki -başka açılarda arkadaşlar da söylerler-yataylık mevziisinden örgütlendiği için diğer sol yapılar kendileriniburaya bu kadar çabuk angaje edemiyorlar, biraz bununla ilgili bir şeyvar.

Melis: Ben yataylıkla ilgili olduğunu düşünmüyorum, mahalleevininaif görüyorlardı. Önemsememek değil bu aslında ama. Aslındakiminle konuşsam o mahalleevi, mahalleyle bağ kurmaya çalışma,bostan, bostana ekim, domates, biber, patlıcan vs… Bunlar meselaçok şey geliyordu, boş geliyordu.

Nizam: Ama onların da tarihlerinde, geçmişte, 80 öncesinde hatta 90başlarında, işte gecekondular meselelerinde, evler kurmalar, alanişgalleri, topraklar ekmeler gibi şeyler, geçmiş deneyimlerinde varaslında.

Page 32: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

28

Melis: İşte bunları konuşurken aslında karşındaki insanın senidesteklediğini biliyorsun ama içselleştirme konusunda sadece politikolarak bir destekte bulunduğunu açıkça aslından görebiliyorsun. Yani“Mahalleevi mi?”, yani pek çok böyle çok radikal solcu arkadaşın gelipbana “Ya bunlarda çok naif işler. Sınıfa mı dokunuyorsunuz, sınıftançok uzak şeyler .” gibi şeyler söylediğini ben kendim biliyorum. Amasen Kadıköy’ün ortasındasın, Caferağa’dasın, Hacı Şükrü sokaktakarşında bar var, kafe var, o var, bu var… Yani senin madem öylekendini bir şekilde güncelleyip oradaki sosyoekonomik ve kültürelskalaya göre bir şeyler yapman gerekiyor, ona göre de yapıyorsun kidert aslında o insanların mahallenin, daha dar ölçekle sokağın aslındaderdine uyup da bir şeyler yapmak değildi. Yani mahalleevi,Caferağa’da işgal yapılır gibi bir şekilde inşa edilmedi. Ya da bostan,biz bostan yapalım da hani daha iyi olur gibi bir şey değildi, kendikendine gelişen süreçlerdi. Bunu naif görüyorlardı. Pek çok kez degördüler ama yani çok basit bir örnek vermek gerekirse, gene aynışeyi diyeceğim ben. Kadıköy’ün ortasındasın sular 4 gün kesiliyor,Caferağa Dayanışması bornozla, onunla, bununla eylem yapıyor,bütün insanlar destekliyor ama ertesi gün işte başka bir eylemyapılıyor, daha fazla insan geliyor ama sen politik bir şey olarak birparti olarak bir eylem koyuyorsun, 50 kişi, 60 kişi, 100 kişiyi enazından bu dönem için yani şu an için geçemiyorsun. Yani aslında bizeuzak olmakla bir nevi itham ederken kendileri çizdikleri çerçevedende çok uzaklaşmadıkları için aslında onların da bir bağlantısızlığı sözkonusuydu. Yani hep o dengeyi kurmaya çalıştı dayanışma bir yerdeama onların istediği kadar da, yani onlar demeyeyim de partilerinbeklediği kadar da “radikal” bir şekilde hareket etmedi.

Nizam: Sizi de çok tartışmadılar, dergilerinde yazmadılar çok. Yanidikkate değer görüp demeyelim belki ama yani politik ufukları

Page 33: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

29

açısından siz onlara çok çarpmadınız belki ondan. O nedenle dedergilerinde sizi tartışmadılar mesela, çok yazmadılar.

Murat: O şeyden de olmaz mı? Hani kendi bildiğimiz kadarıylaörgütler büyük oranda HDK, HDP’yi hariç tutarsak yeni bu HaziranHareketi de öyle olduğunu iddia ediyor -onu daha bilemeyeceğizgörmemiz gerekiyor- onun dışındakilerin neredeyse tamamıdemokratik merkeziyetçilikle işliyor. E şimdi demokratikmerkeziyetçilikle işleyen bir yapı doğrudan demokrasiyle işleyen biryapıyı kendine örnek alıp öne çıkarması kendini dinamitlemesidir debir bakıma, buraya aslında -arkadaş da başta söyledi ama- üyegöndermelerinin de onlar açısında risk taşıdığını düşünüyorum. Yaniburaya gelip işte söz hakkı sahibi olan geri dönüp orada emir komutazincirinde çalışmak da istemeyecektir de pekâlâ. Yani o da onlaraçısından risk oluşturabilir. Çok iyi bilmemekle beraber hani genel,daha önceki anarşist yapılara bakışlarında da bunu görebiliriz. Yaniçünkü onlara doğru gelmez. Kendi elemanını orada tutması gerekirtabi bu tartışma gerektiren bir şey, yani yataylık da başlı başına iyi birşeydir anlamında söylemiyorum çünkü oranın da tıkanıklıkları var,aynen o demokratik merkeziyetçilik gibi. Öbür başlıkta bunları dakonuşabiliriz.

Göksenin: Ben bir ekleme yapacağım bu eleştiri, milletin söylediğieleştiri, 15 yıl önce yine başka bir şeyden yine o sol yapılardan gördük.Yani Türkiye’de bir NKP süreci, iste nükleer santrallerle ilgili bir şeybaşladığında yine benzer sol şeyler “Ne yapıyorsunuz siz? Niyeçevrecilikle ilgileniyorsunuz?” Hani biz ona “Çevrecilik değil, bakekoloji mücadelesi, sosyal ekoloji.” falan bir şey anlatırken “Bunlarkonu değildir, sınıf mücadelesine bakmak lazım” dediler.

Page 34: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

30

Nizam: Tabi sosyalizmde zaten çözülebilir o yüzden sosyalizmlehallolacak bir mesele bu diye mi baktılar?

Göksenin: Tabi süreç içinde çözülecektir.

Murat: Biraz sabırlı ol yoldaş.

Göksenin: Oldu ama şimdi bugüne baktığımızda esasında bütün kentmücadelesi Gezi’yi de içen kataraktan, işte Kuzey OrmanlarıSavunması’ndan Kent Savunması’na kadar esasında ekolojimücadelesi üzerinden yürüyor. Hepsi de buna katkıda bulunuyorlarhani. Geçmişte –katkıda bulunuyorlar dediğim eylemlere katılıyorlaren azından- hani katkı, düşünce olarak bir şey katmıyor olabilirlerama o süreçlere de çok şey yapmadılar. Çok ters durduklarını ben çokiyi hatırlıyorum. Bu da benzer bir eleştiri gelebilir yani yeni birdeneyim yeni bir şey denemek isteyen insanlar var yeni bir şeyüzerinden gidiyorlar. Düşünce tembelliği. Düşünce tembelliği vebulunduğu alanda düşünüyor olmak daha rahat geliyor. Seninverdiğin örnek biraz daha farklı esasında yani. Bu, kentin çokmerkezinde olan bir yere biraz önce dediğim gibi mahalle demek biledeğişik. Yani mahalle deyince İstanbul’da bellidir yani, altı yedi tanesayarsın. Onlar da kentin dışında kendi uydularında varoluşuylabirlikte durmuş, hani orası da bir mevzi olaraktan. Mahallede o var,bu var, şu var dersin biter; başka bir şey yok. Burada öyle bir şey yok.Öyle bir mahalleli deneyimi değildi burası onlar için. Hükümranolabilecekleri ve hükmedebilecekleri bir alan değildi.

Nizam: Yani sınıf ve yerel profilleri nedeniyle mesela diyelim ki GaziMahallesi’nde, Okmeydanı’nda, Gülsuyu’nda…

Page 35: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

31

Göksenin: O da bir çelişki yaratıyordur mutlaka. O çelişki de mutlakavardır. Yani her şeyden önce şu var. Mahalle Dayanışması olmasınınen büyük şeyi biz burada oturuyoruz, çevredeyiz yani anlatabildimmi? Bir haber verdiğinde toplanabilecek yakınlıktayız buraya, yani bues geçilemeyecek bir şey. Burada olmamızın bir durumu var. Ezkazaburanın İstanbul’un merkezi, bir merkezlerinden biri olması durumuda var. O yönden biraz bana o eleştiri biraz böyle düşünce tembelliğigibi geliyor. Ama dediğin gibi hiç bunun üzerinde değinmeyen, bununüzerinden bir…

Nizam: …Tartışan, yazan…

Göksenin: Hareketini revizyona götüren falan yok. Yine üstpolitikalardan yürüyen şeyleri görüyoruz hep. Bütün seçimsüreçlerinde onu gördük, yine oradan görüyoruz.

Nizam: Yani belki o siyasi hareketlerle kimlik kavramsallığı açısındanda bir fark ürettiniz. Yani mesela Gazi’ye, Okmeydanı’na, işte Gülsuyugibi bir sürü mahalledeki o örgütün sahiplenmesiyle buraya nötrkalması -iyi tabirle- kalması, arasında belki oradaki yerel profillerinAleviliğin belki işte, Sivaslı olmasının, Tokatlı olmasının… Organikbağlarının o damarlarını besleyecek insan kitlesinin olup olmamasıylada bağı da olabilir mi?

Göksenin: Olabilir çünkü dünya üzerindeki mücadelelerin çoğunabaktığında kimlik bağı çok önemli oluyor. Yani bir İspanyabenzetmesi, ispanya iç savaşı, işte Kuzey İrlanda benzetmesiyaptığında burada da işte mezhepler işte Katalanlık işte bunlar çok ön

Page 36: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

32

planda. Kürt hareketinin içine baktığında da bunlar geçmişte desürükleyici olmuş şimdi de sürükleyici olmuş. Bunun dışında kimliksizbir varoluş olarak Güney Amerika’ya da bak, orada da kimlik varoluşuvar. Kimliksiz olarak büyümüş bir alternatif mücadele veya direnişhareketi ben bilmiyorum.

Nizam: Topraksız Köylüler var.

Göksenin: Topraksız Köylüler belki.

Nizam: Via compasina’yı birleştiren oluşturan o bütün Topraksızların,belli bir yerel profile, işte dinsel aidiyete, şuna buna bakmaktan çok –bu elbette oralarda da var- daha çok ihtiyaçlar üzerinden yürüyen birsüreci de var sanki.

Göksenin: Burada da işte bu dayanışmaların kimliği esasındaGezi’ydi.Onu demeye çalışıyorum. Çok yeni bir kimlikti,-

Nizam: Evet, yani kimliği sabitleyen değil her zaman da aşındıran birkimliksel duruş.

Göksenin: Evet, ve Gezi’nin kimliği de çok geniş bir çerçeveydi-

Nizam: Evet, tanımlanabilir bir çerçeve değildi…

Page 37: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

33

Göksenin: …Tanımlanması çok zor. Onun tanımlanması için demahalleevi içinde ya da Caferağa Dayanışması içindeki bütüntartışmalar ve sonucunda gidilen yol şu ana kadar çok hata yapmayanbir yoldu. Çok fazla hata yapmadı yani. Yani oradaki algıları, oradakiortaya konulan ifadelerin hep taşıyıcısı oldu. Yani hep taşıyıcısı olsundiye bir uğraşı içerisine girdiği için değil, doğallığında oradan geldiğiiçin taşıyıcısı oldu. İşgal hareketini bile, bir işgal olmasını bile oraya,yani bir işgal kültürü dünyadaki işgalden değil Gezi’nin buradaki birişgalinden, bağlaması açısından onun taşıyıcısı oldu esasında. Bu yenikimlik üzerinden gitmeye çabaladı, böyle denilebilir. Yani daha çokfazla olsaydı, bunların arasındaki ilişkiler kurulabilseydi, artık nasılolur, federasyon mu olur, komiteler mi olur… Çok fazla buna benzerdeneyimlerle birlikte bir varoluş olabilseydi emin ol, o zaman daTürkiye içindeki öbür diyelim geçmişteki var olan siyasetlerin buraylabir yüzleşmesi gerektiğini onlar hissedecekti. Yüzleşmesi hepgerekiyor bence şu an bir tane bile olsa gerekiyor da onlarhissedecekti diyeyim yani. Güç olmak gerekiyor gibi bir şey buesasında.

Ercan: Yani şeyde de var, o şey meselesinde hani mahalle çalışmasıkendi doğallığında çıktı derken, tamam, işte biraz önce Murat’ın daifade ettiği bütün o sınıf hareketinden tutun da LBGTİ Hareketinekadar işte hepsine şuna buna hepsine destek atan eylemlilikler veörgütlenme tarzları zaten vardı. Ama sadece orada da bırakmayıpmesela bu hareket nasıl yayılabilir, bu hareketi nasıl yayabiliriz? Yanibunun illa işgal hareketi anlamında da yayılması değil, aynı zamandadayanışma ve forumların nasıl yayılması gerektiği noktasında daçalışmalar yapıldı. Oradaki en iyi örnek Gezi’nin Bakiyesi diyetoplamda dört çalıştayın yapıldığı bir süreç var -keza Murat’ın da ozamanlar dâhil olduğu-. O Gezi’nin Bakiyesi’nin ilk çıkış fikriyatıaslında sönümlenmeye başlayan o dayanışma ağlarını kendiarasındaki o ilişkisini daha doğrusu totaldeki o ilişkisini ve örgütlenmebiçimini nasıl yayarız diye bir çalıştaydı. Yani fikriyatı bunun üzerinden

Page 38: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

34

çıkmıştı. Oraya, Murat biraz belki oradan girebilir, oradan dâhil olmasüreci içerisine. Ben sadece bir parantez açayım dedim. Yani sadecebir mahalle çalışması olarak gözüken şey, mahallede olan biri sorunutabi ki yerelin kendisi bunu çözmeli. Hani madem yerel diyoruz veyerelin örgütlenmesi, yerelin inisiyatifiyle herhangi bir üst kurum –belediye olur bu, İBB olur Ankara’ya kadar uzanır bu mesele- sadeceyerelin kendisinden izin alınmadan bir çalışmanın yapılıyor olmasıfiziki anlamda, çok yeni bir pozisyon, çok yeni bir bakış açısı.Dolayısıyla bizim mahalle derken aslında sadece mahalleye birsıkışmışlık diye bir çalışma alanı yoktu. Dediğim gibi Gezi’nin Bakiyesiaynı zamanda o Gezi’den alınan kimlik meselesinden oluşturulanGezi’nin Bakiyesi çalıştayı, onun örgütlenmesi tarzında bir şeydi, biradımdı daha doğrusu.

Sidar: Ben de çok ufak bir şey ekleyeyim sonra sen devam et istersenMurat. Ya biz aslında buranın yereliydik, evet burayı tanıyorduk işteburada yaşayan insanlardık, hepimiz Caferağa’da Kadıköy’de yaşayaninsanlardık. Ama şeyden kopuk değildik hani, ne Kobanê’denkopuktuk, ne Soma’dan kopuktuk, yani biz hepsine değiniyorduk amahepsine bulunduğumuz yereli göz önünde bulundurarak değiyorduk.Yani Soma için…

Tayfun: …Mahalle örgütleriyle hareket ediyordunuz.

Sidar: Aynen, yani biz hepsini taşıdık buraya. Yani burada yaşayaninsanların Kobanê’den haberi yokken, Kobanê diye bir olduğundanhaberi yokken biz bunu göz önüne koyduk. Yani o insanların -yineÖznur bir yazısından bahsetmişti, çok sevdim o terimi-yaşanmışlıklarına şiddet uyguladık biz bu insanların yani, kafasındaolan şeylere şiddet uyguladık ve öyle soktuk bu meseleleri onların

Page 39: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

35

aklına. Kobanê için örneğin göçmen çocuklar için oyuncakkampanyası ya da “Kobanê neresidir? Nereye düşer?” çalışmasıyaptık. Böyle bir perspektifte yürüttük o makrodaki politikamızı. Yanisadece mahalle dayanışması mahallenin sorunlarıyle ilgilenen bir şeydeğildi ki…

Nizam: …Ufkunu mahalle ile sınırlamayan

Sidar: Yani, mahalleyi değiştirmeye, dönüştürmeye, bulunduğuortamı göz önünde bulundurarak başka şeyler yapmaya çalışan da birekiptik. Soma’da ilk iki gün yapılan eylemliliklerden sonra hiç kimsesokağa çıkmaya -yani Kadıköy’ün büyük çoğunluğu sokağa çıkmaktantereddüt ederken, bir sürü çatışma yaşandığında çıkıp tepkisinigösteremezken-mahalle dayanışmasının düzenlediği bir otumaeylemine, bir eylem çağrısına yaklaşık 3000 kişi katıldı ve siyasiörgütleri de bir kenara bırakırsak birçok mahalleli katıldı oraya. Yaşlıteyze de geldi, tepkisini kendisini kötü hissetmeden, bir saldırıyauğramayacağının garantisi olarak, mahalle dayanışmaları buradangaranti alarak o sokağa çıkma gücünü kendisinde buldu ve tepkisinigösterdi. Böyle böyle yerelin dinamiklerini göz önünde bulundurarakmakrodaki işlere de sözümüzü de söyledik aslında hiç uzak değildikbunlardan, hatta tamamen içindeydik. Ama bulunduğumuz yereligöz önünde bulundurduğumuzdan ötürü diğer örgütlerden dahapasif olmakla suçlandık diyeyim Murat’a vereyim ben.

Murat: Aslında bilmiyorum ne derece şey olacak ama şöyle bir şeysöylemek istiyorum Gezi ile ilgili ele almak gerekiyor bunu. Şimdinormalde bizim sol hareketlerin de kendini konumlandırdığı yeraslında Deleuze’ün ağaç biçimli düşünce dediği, hani Platon’dangünümüze kadar ağaç biçimli düşünce dediği yerden hepsi

Page 40: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

36

şekilleniyor. İşte nedir, tarihselcidir, dualisttir, merkezidir... AmaGezi’nin ve ötesini değerlendirsek burada rizomatik bir şey var. Yanitarihselci değil bir defa, dualist değil başkası üzerinden kendinikonumlandırmıyor. Bu da aslında Gezi’den beri –bu hareketlerinGezi’den başladığını düşünürsek- virtüel bir hareket yani bellikabulleri yok, tarihsel ilhamı var ama öyle o tarih ya da bu tarih değil.Mevcut solun işte şu geleneği bu geleneği gibi bir geleneği yok. Hepsiaslında hem geleneği hem değil…

Nizam: …Yani öyle bir doktrini, geleneği tefsir eden, yorumlayan,onun üzerinden oraya bağlı ama onu geliştiren bir şey yerine kendiakışı içerisinde kendini bulan…

Murat: Doktriner değil kendi akışında…

Nizam: Virtüel…

Murat: Virtüelliği böyle bir şey. Oradan Yoğurtçu’ya oradanCaferağa’ya geliniyor, mahalleevinden işgalevine geliniyor,işgalevinden tekrar etrafa yayılıyor, tek tek Türkiye’ye yayılıyor, tektek dünyaya yayılıyor. Ben burada Agora 99 diye bir sürü ülkedenoluşumun yer aldığı –toplantılarda sen de görmüştün- bu anlamdavirtüel. Birisi herhangi bir güzel fikri bir forumda dile getirdiğindeoradan tartışılıp yapılabiliniyor. Herhangi bir şeye açık ya da kapalıdeğil. Bu anlamda öbür politik yapılarla fark burada. Öbür politikyapılar ancak bir hareket kendini dayattığında onu gündemine alıyor.Örneğin kadın hareketi, feminist hareket artık sözünü…

Page 41: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

37

Nizam: …Görünür olduktan…

Murat: …Bayağı görünür olduktan sonra herkes işte ya kadınlar daolsun falan ayrı çalışsın falan demeye başladı. LGBT hareketi iyice…

Nizam: …Sosyalist hareketlerin kendi kadın örgütleri, kadın çalışmagrupları bu tarz bir merkeziyetçilik içinde vardı.

Murat: Vardı. Örgütün kadına dair sözünü kadınlar söylemeyebaşladı. Daha önce komisyonları falan oluyordu ama sözüsöylemiyordu, onu rapor sunuyordu sonra merkez söylüyordu. Amaörgütlerin artık kadın politikasını kadınlar oluşturmaya başladı. Kentmücadelesi de böyle bir şey. Göksenin’in söylediği o dönemde kabuletmeleri mümkün değildi. Onlara göre liberal, miberal, Greenpeacebenzetmeleriyle geçiştireceği şeylerdi. Ama şu anda kent mücadelesiİstanbul’un aslında bana göre en önemli mücadele hattınıoluşturuyor. Kuzey Ormanları’ndan tut da Validebağ Korusu’na, afetalanlarına, bostanlara vs. kadar yaşam buralardan akıyor. Buralardanbaşka insanlara temas ediyorsun. Bir örgüt için militan devşirmek çokzor bir şeydir. Birini alacaksın söyleyeceksin falan ama burada iştemahalleli gidip orada yürüyor, üç beş kişi çıkıp da bu koruyukesmesinler dediği zaman da orada oturan herkes kesmesin demeyebaşlıyor. İnsanlar kendi yaşamına sahip çıkmaya başlıyor buralardan.O anlamıyla da çok önemli, örgütlerimizin gündemine de gelecektir.Yani hareket büyüdüğünde kendini dayattığında –biliyorsunuz LGBTHareketi de kendini dayattı- artık her örgütün içinde kendini ifadeetmeye başladılar. Başlatmayanlar da var, hala hastalık görenler devar. Artık onlara da Allah akıl fikir versin.

Page 42: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

38

Fırat: Ya ben böyle şey bir yerden, böyle çok uzak bir yerden bukurumlarla ilişkileri söyleyeyim. Caferağa Dayanışması’na herkessaygı duyar, yani işgaleevine girdiği günden sonra bir ağırlığı var yanibu semtte, bu çevrede. Ağırlığı var; şöyle ağırlığı var, emniyet deduyar, başka türlü konuşulur geldiğinde. Bu meşruluk dediğimiz şeyigerçekten böyle becermiş bir yapı. Tatlısu siyaseti yaptığımızıdüşünen arkadaşlarımız vardır ama onlar da duyarlar. Yani aslındaşöyledir bence hissiyat; yani en azından bize geçeni, bizim aşağıyukarı –itirazı olan varsa söylesin- bence bize geçeni öyledüşünüyormuş gibi yapıyorlar. Kendileri de onun öyle olmadığınıbiliyorlar böyle bir tarafı da var bu işin. Yani şunu demek istiyorumyani biz şunu beceremedik bir başarısızlığı var Gezi sonrasıYoğurtçu’dur bu şeyler falan dayanışmalar falan başarısızlığı var bu,sönümlendik bir şekilde yani birçoğu sönümlendi, çok başarılı işleryapamadık. Yani başarı derken başarı da çok hoş bir kelime de değilde yaşayan-üreten işler yapamadık. Şimdi bunu yapamayınca dasönümleniyorsun, yani bir şey üretemediğin noktada sadecetüketiyorsun, verili duruma geri dönüyorsun filan bu da seni yokediyor. Şimdi biz bunu yaptık yani. Tamam, belki çok teorik olarak birşey düşünmedik, beş altı arkadaşımız sadece bir şeyler düşündü,onlar da böyle çok aşırı bir şeyler düşünmedi belki. Sadeceimkânlardan bahsetti, bunun olabileceğinden bahsetti, falan filan…Yaşarken değişti bir şeyler, o değişen şey de üretim de bir saygıuyandırıyor, yani komşu da saygı duyuyor, oradaki mekân sahibi desaygı duyuyor, polisin de saygı duymasına sebep veriyor. Şimdimesela Sidar söylerken benim aklıma geldi, bundan söylemek ihtiyacıduyuyorum. Bu Soma eylemleri sırasında, öncesinde dört beş günlükeylemler olmuştu. Bunların ilk birkaç tanesi çok sert olmakla birliktebayağı da destek bulmuştu. Fakat üç dört gün sonra aynı şekilde rutindevam eden eylemler şey yaratmıştı; ciddi bir destek kaybı oldu, polisşiddetini de beraberinde getirdi filan o denge gözetilemedi. Somaeyleminin olduğu gün dayanışmaların müdahale ettiği gün yani bizimmüdahale ettiğimiz gün, verili durum şuydu; Boğa’da kocaman birçevik kuvvet ekibi, Bahariye’nin girişinde kocaman bir çevik kuvvet

Page 43: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

39

ekibi, her yerde TOMA, çok yabancı bir manzara değil ama bunuhatırlayarak konuşmak da fayda var. Ve biz buna rağmen 2000-2500insanı oraya topladık. Ve buluşma noktamız Boğa olmasına rağmenyüz metre ilerisinde de insanları yönlendirebilecek bir organizasyonada girişebildik. Yani bu böyle es geçilebilecek bir şey değil. İşte bizesaygı duyulmasının sebebi tam da bu…

Sidar: Orada kalmasına polisin oradan geri çekilmesini de sağlayandinamik güç oldu Boğa’da durmakla aynı zamanda.

Fırat: Yani, bu meseleler de tartışılabilir bir de tanıma dair kendinidışarıya tanıtması ya da kimliğine dair şöyle bir mesele var geneiçeride konuşulan şeyleri ben hatırlatmak isterim çünkü güzel şeylerkonuşuluyor. Oradan ek yapamayacağım bari var olandan bir şeylersöyleyeyim. Bizim foruma, işgalevine gelen insanlara ilk ve teksöylediğimiz şey: “Burada ırkçı, ayrımcı, türcü, cinsiyetçi faaliyetyürütemezsin ve ticaret yapamazsın.” Bunun dışında herhangi birkuralı olmayan ve kendini herhangi bir biçimde bunun dışındatanımlamayan bir topluluk. Yani daha doğrusu tanımlayabileceği yinebazı nüveler var yataylığı, açık olması, doğrudan demokrasi meselesivs. falan tabi ki var ama ilk elden söylediğimiz şey hep bu oldu yani.

Necdet: Ya ben Murat’ın bahsetmiş olduğu şeye dair sol hareketleringiderek kadın mücadelesi ya da LGBT bireyler için mücadelesi,ekolojik mücadeleye yavaş yavaş angaje olması, o pozisyonagelmesinde sadece o hareketlerin kendini büyüterek dayatmasınıgörmüyorum şöyle bir durum da var; bir sıkışmışlık da var solhareketler içinde. Şu an işçi sınıfının iki partisi var; biri AKP –işçi sınıfıpartisi yani- diğeri de Kürt Hareketi. Yani gerçekten onlar temsilediyorlar. Kürt Hareketini de şöyle tarifliyorum. Yani evet, sınıf

Page 44: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

40

eksenli bir mücadele gütmüyorlar ama sınıf aslında, yoksul ve işçi Kürttoplumlar oluşuyor yani. Şimdi böyle bir durumda sadece sınıf eksenlibir mücadele yürütebileceğin bir zemin artık yokken, onuyapamıyorken, onu beceremiyorken, bu görünürdeki bu mücadelehattına zaten angaje olmak, içine girmek zorundasın. Böyle bir durumda var yani ben açıkçası çok böyle içselleştirdiklerini düşünmüyorum.Yani evet, kendi içlerinde bu tartışmaları yapıyorlar ve kendi içlerindebu tartışmalardan kaynaklı politik eksenlerini de değiştirdiler amabiraz da bu tıkanmışlıktan da kaynaklı. Yani koşulların bunudayatmasından kaynaklı da böyle bir pozisyonu var. Yoksa başka türlübir pozisyonda evet bu görünürdeki mücadele hattı büyüdü,gerçekten çok gelişti. Çünkü kadın mücadelesi gerçekten çok başarılıbir şekilde kendini geliştirdi. Çünkü verili koşulları değil de daha yeniyaratıcı formüller üreterek mesela genişletti ve son olarak da şu anbizim dayanışmadaki faaliyetimizi nasıl görüyorsak eşitlikçi vedoğrudan demokrasiyi içinde barındıran şekilde bir örgütlenmemodelleriydi. İşte somut kanıtları da burada devreye giriyor çünkünasıl bizle ilişki kurarken bir mesafeleri var –ekolojik mücadele ya daherhangi bir mücadeleyle- kendilerini eşitlememe sıkıntısı var. Yani oiktidar mekanizması her yerde devreye giriyor. Örgütleyeceği alanakendisini eşitleyek girmiyor, yani oraya kendisinin oranın biryönlendiricisi olacakmış şeyiyle müdahale ettiği için o alana zatenbaştan oradaki insanlarla orayı oluşturan insanlarla kendisi arasınabir sınır koyuyor; yani ben sizinle eşit değilim, sizinle aynı hattabulunuyorum, sizinle aynı mücadeleyi veriyorum ama sizi kendimeeşit görmüyorum şeklinde bir yaklaşım temelinde böyle bir sıkıntı varve bu zaten asla oraya temas edememesini ya da istediği gibi temasedememesine de neden oluyor. Ama diğer taraftan da biraz da zatenşey gerekiyor yani bu hücreler gibi ya da kanser hücreleri gibi diyeyimkentin pek çok noktasında bu tip kent mücadeleleri filiz verecek kisistem ancak o zaman hastalanmaya başlasın diye düşünüyorum.Başka türlü eğer Validebağ’da eğer Kuzey Ormanları Savunması gibibaşka başka mücadele alanlarında böyle iki-üç örnekle kalınırsagündelik hayat kendisini örmeye kendisini üretmeye devam ettiği

Page 45: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

41

sürece bunlar sönümlenmeye devam edecektir. Yani ben illa ki bu işinsınıf ekseninde kurulması gerektiğini düşünüyorum yoksa bumücadelelerin buharlaşan su gibi sen döküyorsun suyu obuharlaşıyor, döküyorsun buharlaşıyor… Yani sürekliliği olabileceğinidüşünmüyorum.

Tayfun: Soma eylemleri sırasında burada 2000-2500 kişinin eylemkoyması mahalleevinin mi bir dinamiği yoksa Soma da yaşananlara birkayıtsız kalamama mı var? Buradaki mahalleevinin, o çağrının etkisinedir? Yani bunu herhangi bir parti yapsa, çıkıp sol bir örgüt yapsayine aynı katılım olur mu? Burada şimdi mahalleevinin nasıl bir etkisivar? Evet siz bir çağrı yaptınız onlar da geldi size katıldı ama bu “Evet,biz bir çağrı yapınca etkili oluruz” anlamına mı geliyor?

Nizam: Yani siyasal olarak gücünüz mü buna yol açtı yoksa ikisininbiraradalığı mı?

Tayfun: Aynı çağrıyı gene aynı taraftan yapsanız, mesela atıyorum“Trans cinayetleri durdurulsun” gibi bir çağrı yine aynı kitlesel etkiyakalanabilir mi?

Sidar: Ya ufak bir şey söyleyeyim sonra yine… O eylemde şey yoktubizim çağrımıza, bizim çağrımız diye gelen insanlar çoğunluktadeğildi. Var olan bir durum vardı, var olan bir öfke vardı ve o öfkesokağa çıkamıyordu. Biz sadece o öfkenin sokağa çıkmasında bir yololuşturduk. Bu kadar kalabalık olmasının nedeni de kapsayıcı oldukçünkü bütün örgütlere haber verdik. Bayraksız, flamasız, işteKadıköy’de var olan bütün örgütleri tek tek dolaştık, tek tek aradık.

Page 46: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

42

Ve “Bunu yapacağız, gelin arkadaşlar” dedik ve geldiler. Yani biz kendivar olan 2000-2500’lik bir kitlemizi oraya akıtmadık

Tayfun: Hayır, hayır. Kendi kitleniz olarak söylemiyorum zaten. Kitleolarak bunun etkisi ne oldu mesela?

Ercan: Aslında bu biraz biçimle de ilgiliydi. Yani ondan önce…

Tayfun: …Yani sizin renginiz nasıl belli oldu? Öyle bir soru

Ercan: Yani aslında net eylemin nasıl yapılacağının kendisi zaten rengide ortaya çıkartıyordu. Bayraksız gelinecek denildi, slogansız denildi,oturma eylemi olacak denildi, saygı durulacak yani oturarak yapılacakdenildi ve bununla ilgili bu tarz çatışmasızlık aslına baktığınız zamanyani çatışma çıkmayacak. Aslında o totalin 2500 kişi ondan önce 3-4gün öncesinde yavaş yavaş düşmeye başlamıştı -nihayetinde oçatışma halinden durumundan çok fazla rahatsız olan insanlar.Eylemin kendisinin çağırma biçimi aslında biraz da cazip olan kısımdı.Ha bunun içinde tabi ki diğer yapılardan insanlar geldi, etti, şuydu,buydu ama şunun olmuş olması zaten belirleyici bir şey; -Sidar şahitolmuş, kendisi söyler ya da söyleyeyim- gecenin saat ikisinde orayakonulan mumlar Bahariye Caddesi üzerinde hala polis dururken, oinsanlar o mumları yakmaya devam etmişler nihayetinde. Birdurumun kendisinin insanların kendisini ifade edebilme biçimiaçısından bir şeyi var.

Tayfun: Çağrı boyutunda değilde tepki olarak Sonuçta kendiörgütlenme biçimine göre komisyon falan olarak değil ya da örgüt

Page 47: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

43

flaması altında değil, ortak bir dert için de, yerelde örgütlenmekadına-

Nizam: Yani o mahalleevinin aynı zamanda ufkuyla da çakışan bir şey.

Melis: Ya çok ufak bir şey söyleyeyim. O afişte herhangi bir partininisminin yazmaması Yeldeğirmei, Caferağa ve AcıbademDayanışmalarının isimlerinin yazması bile aslında insanlarda bir partiyoksa polis saldırmayabilir algısı yaratıyordu; bu böyle bir şeydi.

Tayfun: Bir partiye göre kendini konumlandırmıyor, dışarısında ya daiçerisinde görmüyor.

Melis: Evet ve de dayanışma olduğu için bir partinin eyleminegitmekten çekinen daha çekimser olan insanların da katılımına açıkbir hale geliyor ama Sidar’ın anlattığı gibi herkesle konuşuldu. Opazarlık yapıldı. Gelin destek olun ama bayraksız, flamasız şekildegelin

Tayfun: Tabi, tabi. Biraz da nasıl işliyor, kendine alan açabiliyor muanlamında sordum.

Melis: O süreçte her gün her gün eylemler olmaya başlıyordu. GeneSidar’ın dediği gibi çok büyük bir öfke vardı. İnsanların kayıtsız kalmakistemediği bir öfke vardı ama polisle de karşılaşmak istemeyen birdurum vardı. İnsanlar hem polisle karşılaşmak istemiyor o an dasokağa da çıkmak istiyor ama sokağa çıkarsa polis şiddetiyle karşı

Page 48: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

44

karşıya kalacağının da farkında. Bir şekilde polisin gelmeyeceğine iknaolduğu bir afiş belki de dayanışma isimlerinin yazdığı bir afişti, onunbir etkisi vardı.

Sidar: Soma’ya girmişken çok ufak bir şey de ekleyeyim o diğer ikinciSoma eylemliliğimizi de ekleyeyim bari öyle susayım. Bu oturmaeyleminden sonra bir de mahallelerden kollarla birlikte yürünen bireylem organize ettik Caferağa, Osmanağa vs. birçok dayanışmanınolduğu. Boğa’ya üç koldan yürünüp, üç kolun Boğa’da birleşip rıhtımayüründüğü bir yürüyüş de organize ettik. Bunun çoğunluğunumahalleden gelen insanlar oluşturdular aslında. Orda çok, yoğunluklapartilerin gelme durumu da yoktu ama o eylem de kalabalıktı amadurumun böyle olması bize bir önceki eylemin de aslında ne kadarbaşarılı olduğunun da göstergesi oldu aynı zamanda. Caferağa’dan,Osmanağa’dan, Yeldeğirmeni’nden, Acıbadem’den, Göztepe’den,Kozyatağı’ndan insanlar kalkıp mahallelerinden yürüdüler Soma için,birkaç koldan yürüdüler ve kalabalık yürüdüler. Her koldan geleninsanlar da kalabalıktı. Bu da işte bir önceki eylemin başarılı olduğununispeten ve insanların sokağa çıkmakta artık üşenmediğinin de artıkgöstergesi oldu.

Necdet: Şeyi aslında iyi bir örnek olarak verebiliriz. Yani dayanışmanıneylem esnasında o kitle çizgisini korumak adına esneme kabiliyeti debiraz yüksekti dayanışma içinde. Örneğin Gezi’nin yıldönümündekiyapılan forum. Karşıya geçilemeyince –gerçi ben sonradan geçtim, sizyaptınız eylemi de yani siz daha iyi anlatırsınız.- Karşıya geçilemeyincevapurla falan, orada Kalkedon’da forum alındı. Başta 20-30 kişi vardıkmesela sonrasında yaklaşık bildiğim kadarıyla 1000 kişinin üzerindebir sayıyla tüm mahalle gezildi, dolaşıldı ve aslında polis müdahalesinieylemin bitiriliş anı olarak değerlendirsek, korkunç başarılı, kendiiçince çok başarılı bir eylem olarak değerlendirebiliriz. O da tamameno anki akılla yani o propagandayı nasıl güçlü ve ne kadar kalabalık bir

Page 49: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

45

şekilde verilebileceğine ilişkin dayanışmaların tutumu, yaklaşımınınhani o biraz önce senin de bahsettiğin o mahalleevinin ufkuna ilişkinörnektir mesela.

Fırat: Ya bu ışığı yaratan şey mekânla çok alakası var. Bu mahalleevifiziken neye sebep oluyor, neresinde bu işin? Biraz da bunukonuşalım bence. Bu eylemler yapılıyor, üç dört tane başarısız eylem;yani böyle yürümeyeceği belli oluyor. Flamasıdır, şusudur, busudur,eylemin organizasyonudur.. Yani bunun iflas ettiğini hissederhissetmez, dayanışma bu bilgiyi alıp işleyen bir merkez. Burada yanimahalleevi ve dayanışmalar bunu alıp işleyen bir merkez olarak işgördü. Yani orada toplantılar yapıldı. Bu dayanışmaların toplantılarıiçin oyun bahçesi kullanıldı, afişler hazırlandı. O ev fiilen, fiziken orasıkullanıldı bir de böyle bir durum var. Uğrak yeri olma durumu var,gelen geçen eylemi soruyor falan. Böyle düzayak falan bir tarafındanböyle mekânsallığı barındırıyor yani bütün bu süreçlerde bu var.İkincisi de bence öğrettiği şey olarak meclisin söylediği şeyi açmakgerekirse; yine üretmekle alakalı mesele. Mesela harabe bir evikamusal bir mekâna dönüştürebilme cesareti göstermiş birdayanışma ciddi anlamda bir yeti sahibi oluyor yani. Onu başarmışoluyor, artık bir özgüvenle hareket ediyor, yani başka oluyorsunuz.Yani onu yaptığınız zaman da o yaptığınız işi değiştiriyor,dönüştürüyor. Sizi tahminlerinizden öte bir noktaya taşıyor. Bizimyetimizi arttıran şeyler de bunlar, bu özgüven. Yani şunu,Caferağa’nın artı hanesine yazabiliyorsak -bu Gezi’nin Bakiyesi diyetartıştığımız meseleler- bu doğrudan eylem tarzını, “oraya git işgal et,oraya git bostan yap, işte afet toplanma alanına devlet el koyacak gitoraya bostan yap, koru” gibi yaklaşımların ya da bu eylemlerdekiesnekliğin tamamen bu doğrudan eylem refleksinin bu yetkingelişmişliğiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.

Page 50: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

46

Page 51: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

47

İkinci Bölüm

Nizam: O zaman ikinci bölüme geçelim bence. Mahalleevi’nin içişleyişi yatay -doğrudan demokrasi diye tanımladınız- bir işleyişlekendini var ediyordu. Birincisi yataylıktan kastınız ne? İkincisibileşenler açısından oraya gelenlerin renginin yatay ve demokratikişleyiş biçimiyle birbirine karışması iyi bir şey miydi? Ya da kendirenklerini verme biçimleri mi açığa çıkıyordu? Mesela diyelimkadınlar katılıyordu ama kadının rengi olmalıdır dendiğinde orada oişleyiş öyle mi yürüyordu ve bu kararlar alınırken nasıl bir yöntemizliyordunuz? Çoğunluk mu, sayısal temsiller mi? İç işleyişinizibelirleyen o ana faktörler nelerdir? Yani o renk meselesini biraz dahaaçayım isterseniz. Şimdi Mahalleevi’nin kendini var ettiği bir renkdiyelim, bir şey var o şeye dışarıdan katılanlar var. İşte kadınlarkatılıyor, LGBTİler katılıyor, başka… Belki göçmenler, belki işte

Page 52: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

48

buradaki azlıklar katılıyor. Herkesin kendi sorununu gündemleştirmeihtimalleri ya da gerekçeleri olabiliyor. Ama oranın gündeminibelirleyen şeye nasıl karar veriliyor? O gündem belirlenirken, kararalınırken hangi kriterleri uyguluyorsunuz? Yani diyelim ki 100 kişisiniz,30 kişisi bir şey öteki 70 kişi başka bir şey dedi -bu aritmetiğiçeşitlendirebiliriz- aradaki o azınlık ve çoğunluk ilişkilerini nasılsağlıyordunuz ya da onların kendilerini konumlandırmalarının alanınasıl oluşturuluyordu mahalleevi içerisinde?

Necdet: Ya burada şöyle bir sıkıntı var aslında; bir şeyin sınırınıbelirlemeyince bana göre kendi sınırını kendisi belirliyor ya da kendikurallarını kendisi koyuyor eğer bir kural koymazsanız yani. Biz deeğer bir kural koyulacaksa şeffaf bir şekilde ve herkesin ikna olacağıforumlarda en geniş forumlarda yapılması taraftarıydık. Çünküsonuçta kuralsızlık anında bir iktidar mekanızmasının illa ki kendiiçerisinden üreyebileceğinin farkında olmak gerekiyor. Yani sonuçtaburada emek hiyerarşisi bilgi birikimi farklılıklardan kaynaklıinsanların olaya bakışından kaynaklı ister istemez işin içinde yanibizim bu karar alma mekanizması ya da işte bu demokrasi işletmemekanizması içinde illa ki bir iktidar kuruluyor. O an dayanışmayladaha çok ilişki içerinde olan insanlar farkında olmadan aslında oazınlıkların, azınlığın sözünün bir şekilde gaspına yol açıyorlar. Yaniçünkü kendileri yapıyorlar, aslında o önerdikleri şeyin savunmazeminini de kendileri oluşturmuş oluyor. Ve aslında oraya sunulanherhangi bir öneri, foruma getirilen gündem maddeleri falan gibişeyler, bunlar aslında belli bir kesim tarafından oluşturuluyor. Ve isteristemez başkasının sesi bir şekilde boğuluyor, önerilerde dahagerilere kaçıyor falan... Bu döngü tabi giderek şeye yol açıyor;insanların oradan kaçmasına ve daha az sayıda insanın karar verdiği -kolaycılığa kaçarak tabi- olup, işin sadece emek boyutunda falançabaladığı bir noktaya ulaşıyor. Bu şöyle yönetilebiliyor ancak; kişininkendi içinde bu demokratik ilişki modelini benimseyerek o engelikendilerinin aşmaları gerekiyor. Yani farkındalık çok önemli. Kendisini

Page 53: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

49

o an orayı yani diğerleri düşünce ve sözleri önünde filan bir engelteşkil ettiğini kendisinin biraz farkına varması gerekiyor. Ve o yüzdende sürekli şeyi işletmek gerekiyor yani yeni bir etkinlik mi yapılacak,bir gündem mi yapılacak, bir moderasyon mu seçilecek, biri bizimadımıza bir yazı mı yazacak, şu mu olacak, bu mu olacak? Bu noktadamümkün mertebe yeni arkadaşlar gelen arkadaşların bu işe teşvikedilmesi, yönlendirilmesi, onların direkt sorumluluk alması falanyöntemiyle biz bunu aşmaya çalıştık; sürekli sürekli o dönüşümsağlandı. Zaten eğer bir dayanışmada kişi isminden çok sadecedayanışmanın adı geçiyorsa, zaten o bir başarıdır. Yani Ahmet,Mehmet, Göksenin gibi isimlerden ziyade “dayanışma, dayanışma”.Yani isimler çok bilinmiyorsa zaten başarıdır, bunu sağlamaya çalıştık.Ama dediğim gibi bu bence yapısal bir durum. Sen istesen deistemesen de iktidar mekanizması kendisini bir şekilde ortayaçıkartıyor. Sadece onun farkında olmak gerekiyor, biz o ilişkiyi, azınlıkhakkını falan şu söz söyleme ve eylem hakkını bir şekilde işletmeyi bunoktada mümkün kılmaya çalıştık.

Fırat: İktidar ruhu bu odada diyorsun. Yani, realite hepimiz biliyoruzbunu ya.

Nizam: Yani mesela şöyle olsaydı; şimdi işgalevini polis kapatacağızaman bir karar aldınız, “pasif direniş” kararı aldınız. Ve büyükihtimalle “pasif direniş” yapmayalım diyen arkadaşlar da vardı orada,olabilirdi. Burada “aktif direneceğiz” deselerdi o zaman işgalevininkendi yarattığı demokrasi tekniği orada nasıl işleyebilirdi? Şöyle birşey olacaktı yani; pasif direniş çoğunluk belki kalıyordu ama diyelimki oraya geldiler. Başka polisle çatışmayı savunan arkadaşlarolabilirdi. Hatta bunun illa sizin içinizde olması da gerekmiyordu :“Ben burayı duygusal olarak destekliyorum buranın da kapanmasınaöyle göz yumamam.” kendince gerekçeler üretebilir ve polisleçatışmayı tercih edebilirdi. Bunu engellemek demeyelim ama

Page 54: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

50

bununla dengeyi kurabilmek için nasıl bir demokrasi tekniği nasıl birdeneyim üretilmişti ya da üretilmiş miydi? Yani bu tür arızalar açığıçıktığında çözücü olacak olan yöntem hakkında neler söylenebilir?

Göksenin: Ne kadar rağbet görür bilmiyorum ama benim bu konudabir tanımım var: eylem anları -Türkiye’de anladığımız eylem. Birforum yapmak veya burada bu röportajı yapmak dışındaki, dışarıdayaptığımız, vitrin olan eylem durumları hem böyle bir özgürlük alanıtanımlarken hem de bir tahakküm, kısıtlılık alanı tanımlıyor. Yaniorada yapabileceğiniz her şey, esasında çoğu senin denetimin altındadeğil. Yani orada polisle yapacağın çevreyle yapacağın bütün ilişkilersenin denetimin altında değil. Tek başına orayı özgürlük alanı olarakgörüyorsan bütün ifadeni oraya koyuyorsan onda bir sıkıntı var. Senindediğine bir bunu söyleyeyim. O sorundan önce Fırat’ın bahsettiğiyerden gideceğim.

İktidar her zaman değinilmesi gereken bir konu. Aramızdakonuşuyorduk bazen bazı arkadaşlar, başka sol gruplardan bizde olanarkadaşlar buranın demokratik merkeziyetçi olduğunu söylüyordu.Biz de “Tamam, burası bazı durumlarda demokratik merkeziyetçi gibiişlemiş olabilir ama biz bunu sorun olarak görürüz.” Yani böyledurumlar olmuş olabilir, bazı insanlar çok inisiyatif almış olabilir amabu bizim için bir sorundur. O insanlardan bir merkez komitedevşirebiliriz. Bak bu adamlar iyi iş yapıyor, bu adamların peşindenyürüyelim, bu adamlar bir çekirdek oluştursunlar çekirdeğin etrafınıörelim kurgusu içinde gitmeyiz. Fırat’ın dediği gibi demokratikmerkeziyetçilik esasında bizim istemediğimiz bir yan durumdur vesürekli bununla mücadele etmemiz gerekiyordur diye bakıyordukişe. Bazen iktidar herkes öne adım attığında değil bazıları bir adımgeri atıp sen önde kaldığında da oluşabiliyor. Yani buna benzerşeyler, yaşadığımız birçok şey bununla ilgili. Dayanışma çerçevesindeyaşadığımız şey de, Caferağa olarak yaşadığımız şey de, birçokdayanışma sönümlendiği için çok ön planda kaldığımız, bu işgal

Page 55: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

51

hareketi içinde olduğumuz, bunun mücadelesini verdiğimiz için deeleştiriler aldık. Eleştirilerin yeri zamanı da çok önemli, ne zamanaldığımız eleştiriler? Genelde ev kapandığından bu konuyla ilgiliyazılmaya başlandı, ben hiç şaşırmadım bu duruma. Onun dışında buverdiğin örnek, evin kapatılma durumuyla ilgili, bunların hepsi çokuzun uzun konuşuldu. Esasında ne yapabileceğimiz ve öyle olup böyleolması konusunda esasında öyle bir şey gelmedi, böyle yapacağızdiyen insanlar toplantılara katılan, polisin işgali kapatma sürecindekibir iki hafta içinde yaptığımız toplantılarda böyle öneriler yapanlaroldu ama ikna ettik. Eylem sırasında da böyle şeyler olursa diyeinisiyatifler oluşturduk bunu dengelemek çerçevesinde. Yani oradabir “pasif direniş”i bozabilecek bir durum yoktu. Çünkü biz ilan ettik“pasif direneceğiz” dedik. “Pasif direneceğiz” dedik ve insanları böyleçağırdık. Dolayısıyla orada inisiyatif koyup başka bir şey yapan insanadüzgün bir şekilde bunu anlatmak durumundaydık, öyle hamlelerolmadı o zamanlarda .

Sidar: Belki onu engelleyecek organizasyonlar da yapmışızdır…

Göksenin: …Yaptık esasında…

Sidar: …Yani bando vardı, bilmem ne…

Göksenin: …Eylemi de öyle kurduk…

Sidar: …Alana hakim olarak da yani…

Page 56: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

52

Göksenin: …En baştan bunlar konuşuldu, evet.

Sidar: By-pass edebiliyorsunuz, alana hakim oluyorsunuz ne bileyim;ortak mutfak yemek yapıyor, bando birden polisle eylemcilerinarasına giriyor filan onu örüyorsunuz yani.

Göksenin: Bunlar düşünülen şeylerdi, baştan beri öyle. Öylekurguladık, ona imkân vermedik, bazı yapmak isteyen insanların daonu yapabileceği, yapmasınlar diye değil ama o eylem öyleolmamalıydı. Bunun kararını esasında biz forumlarımızda aldık veforumlar bizim merkezimizdi. Bir merkez var ve oradaki kararlarıgenel olarak uygulamak çerçevesinde hareket ettik. Bazen insanlarçok inisiyatif alıyor, çünkü esasında bence bu tam bir disiplinmeselesi. Öz disiplin meselesi diyebilirim buna, yapmak istediğin işleilgili kendini koymakla ilgili. Ortaya koyuyorsun, tecrübe de önemli,bu tecrübe yaşla birlikte gidiyor. Bazı konularda tecrübelerin var, otecrübeler seni bazı yerlerde durduruyor, ilerisine götüremiyor,bazen böyle atlatıyor. Onun nerede olacağını bilemiyorsun, tecrübesende iktidar da yaratabiliyor; bunun şeyleri hep konuşuldu. Burotasyon meselesi veya insanları katma meselesi bazen mesela bazıyolları daha uzun geçtik, daha çok tartıştık. Varılabilecek sonuçlarabazı arkadaşlar tahmin edebilmesine rağmen ikna ve o sürecin içindeo yollardan geçmemiz lazım. Doğrudan demokrasi gerçekten emekistiyor. Ama o emek orada bulunan insanları oranın parçası yapıyorve orada bulunan insanlar oranın öznesi olmaya başladıklarındabunun devamlılığı, yayılması başka türlü olacağını düşünmüyorum.Artık o da oranın öznesi olarak kendini görmeye başladığında o daonu yaymaya varacak bir düşünceyle gelmeye başlayacakdüşüncesiyle gelmeye başlıyor. O da başkalarının önünü açacak o daalan açacak. Bunların hepsi alan açmakla ilgili. Yani kurallarıbelirlemek dediğin şey aslında alan açmak, yani top oynayacaksan ikitane kale koyuyorsun, kaleleri nereye koyduğun alanda belli oluyor. O

Page 57: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

53

kale bir kural oluyor belki ama top oynayabiliyorsun orada. Başka biriyan tarafta top oynasın diye belki gidiyor üç kişi orada top oynuyor.Onları koyduğunda orada alanlar açıyorsun. “Yırtıklar” dedi mesela“kanser” öyle tanımlıyorum; eylemlerde tam anlamıyla özgürlükalanları değil biraz da zorunluluk alanları. Çünkü orada yapacağın dışdurum, herkesin bildiği durum, medyaya çıkan durum. Bizimforumları herkes bilmiyor, biz biliyoruz. İnsanlar da biliyormuş gibibazen farz ediyoruz. Onun için çok anlatmamız gerekiyor orada nasılyaptığımızı işleri. Oralarda, oralardaki şeylerden çıktı esasında veeğrisi doğrusu düşünüldü. Aylar öncesinden yazın yapılantoplantılarda düşüncelerin hepsi vardı. Evi işgal edelim, kapılarıkapatalım, direnelim, ne olacak? Bunlar çok konuşuldu, bunu nasılyapabileceğimiz falan da çok konuşuldu. Ama işte devletin tavrınıfalan gördüğümüz şeylerde buna izin vermeyeceğini de anladık enson ikinci kapı açılma eyleminden sonra, akşamında oradaki tavrınıgörünce çıkmaz bir mücadeleye girecekti yani bir obje olacaktımahalleevi. Ve objeyle ilgili; bir zamanlar Taksim’e çıkmak, yıllarcainsanların uğraştığı gibi üç kişi Taksim’e gider 10 yıl cezalandırılır, polisyakalar. Yani ona benzer bir şeye gelecekti ona da izin vermekistemedik çünkü bu bir enstrüman, başka yerlerde de yaratılabilir.Rotasyon meselesini hadi geçtim, ben anlatmayayım onu.

Melis: Ufak bir şey ekleyeyim mi rotasyondan önce. Kararlar nasılalınıyor, bu doğrudan demokrasi nasıl işletiliyor derken konsensüsevarmaya çalışıyoruz. Göksenin’in de dediği gibi amaç herkesi iknaetmek. Cidden çok sıkıntılı olabiliyor bazen saç baş yoldurtan bir şeyolabiliyor ama en azından insanlar o kadar desteklemese bile okararla yaşayabilme evresine gelmeye çalışıyoruz; bu böyle bir şey.Ama baktık ki konsensus yaratılamıyor, alternatif ve bir önceki alınankararla doğrusal ve paralel bir karar da çıkabiliyor. Bunun bir örneği31 Mayıs; bir kitle Kadıköy’de kalmayı desteklerken yani artık “Heryer Taksim her yer direniş” şiarını aslında Kadıköy’e sıçratmak veaslında Taksim’e gitmenin geçen seneki momentumu

Page 58: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

54

sağlayamayacağını ve Kadıköy’de bir şeyler yapmanın daha değerliolabileceğini düşünen bir grup vardı Mayıs forumlarında. Bir grup da“Hayır, Taksim’i zorlamalıyız. Taksim’dir çünkü Gezi Taksim’isimgeleyen yerdir” gibi bir tavırla. O zaman dedik ki bir grup Taksim’egitsin, bir grup Kadıköy’de bir şeyler yapsın ve isteyenler Taksim’egitti ve isteyenler Kadıköy’de kaldı; bu böyle bir şey. İkincisi evinkapatılma sürecinde biz “aktif direnmek” istiyoruz diyen insanlarolabilirdi, o düşüncede insanlar olduğunu da biliyorum. Ama amaçorada çok da kendi düşüncenin propagandasını yapmak değildiaslında. Amaç mahalleeviydi. Mahalleevinin temsil ettiği bir işgalhareketiydi. Mahalleevinin bir araç olarak dayanışmayı toparladığı biralan vardı ve bunu en iyi şekilde nasıl kotarabiliriz? “Aktif bir şekildedirenirsek” muhtemelen bir geri dönüşü olmayacak bir yoldu, oradagerçekten çok böyle civcivli bir hareketlenme yaşansaydı belki ikincikez biz kapıyı açmaya yönelemeyebilirdik. Ama “pasif direniş”in debir sonu vardı aslında. Sana saldırdıkları anda sana atak yaptıklarıanda evet biz “pasif direniş”e devam edecektik ama Göksenin’in dedediği gibi etrafta bulunan insanların buna devam edeceğinin de birgarantisi yoktu. Onu engellemek için araçlar oluşturmaya çalıştık.Evet engellendi ama herhangi bir müdahale anında onu kontroledebilir miydik? O ancak o zaman yaşansaydı bilinecek bir şeydi. Ya,o ikna süreci öyle bir şey. Yani kendi fikrinin aslında önemindenziyade var olan duruma angaje olup senin neden o fikridesteklediğinle de alakalı bir durum. “Pasif direniş” eğer mahalleevinialmak için daha etkili bir yöntem olacaksa “pasif direniş” yapalım ozaman diye bir desteklenme de vardı.

Göksenin: Orada yanlış bir tabir ediyoruz bazen ben de kullanıyorumda. “Pasif direniş”le pasiflik arasında bir fark var. Pasif direniş aslındaaktif direnişin bir türüdür, aktif pasif ikileminden dolayı pasif direnişidaha böyle pasiflik olarak algılıyorsak yanlış yapıyoruz. Aktif direnişinbir türüdür pasif direniş sadece karşı tarafa hamle yapmıyorsun.Bulunduğun yeri koruyorsun. Ki bu mahalle evinin oradaki

Page 59: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

55

varoluşuyla paraleldir. Bir anda başka bir evreye geçmeye gerekyoktu gerçekten. Pasif direnişti diyelim.

Murat: Moderatör işinde örneğin dayanışma içerisinde kadınaktivistlerin özellikle moderasyon yapması dayanışma evinin örneğintemizliğini erkeklerin özellikle yapması, ortak mutfak için daha çokerkeklere düştü zaman zaman kadınlarda yaptı ama konuşulanerkeklerin yapması yeni yaşam onlarda uygulanmaya çalışıldı, aslındaburalarda rotasyondan ziyade, senin sorduğun soruya girilir belki de,yataylığında kendi içinde problemleri var, zaman zaman iktidaralanları oluşturacaktır, hem dayanışma içerisindeymişsin gibi, hemde değilmişsin gibi alanlarda oluşturacaktır. Yani bir karar alınmıştırbu bana uymuyordur, ikna da olmamışımdır, beni bağlamıyordur.Diyelim ki arkadaşlar yüzleşme atölyesi yapıyor, aslında dayanışmaadına yapıyor. Üç kişi yapabilir, ama dayanışma adına yapıyorsa,oradaki üretim dayanışmayı bağlamalıdır bence fikir olarak. O iş içinonların aldığı üretim şeyi ne ise foruma gelip orada varsa tartışmasıyapılıp gereği yapılmalıdır. Ama şimdi yapıyor diyelim ki, yataydoğrudan demokrasi, ben ilgilenmiyorum o konuyla deyip, üç kişi birçalışma yapıyor ama yalnız kalabiliyor. Ya da işte erkeklik atölyesiyapıyorsun, ben ilgilenmiyorum diyebiliyor. Ama dayanışmanınatölyesi ise aslında dayanışmayı bağlar. Hani oradan bir şeyçıktığında, bir karar çıktığıdna forumda genel forumda tartışılır, amaorada varsa onun tartışması yürütülür ve bu iş yapılmalıdır, eğeryapılmayacaksa baştan bu tür atölyelere izin verilirken ya da böyle biratölyenin oluşumu yapılırken tartışılmalıdır. Bir atölye varsa ve oçalışıyorsa o, o değişimi, dönüşü yaratabilmelidir, dayanışmayıbağlayabilmelidir. Yataylıkta bu tür sorunlar ortaya çıkabiliyor.

Göksenin: Bu yataylıkla ilgili bir sorun mu bilemedim ben?

Page 60: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

56

Murat: Ya o tamamıyla değil, ama hani öbür insanların katılımıanlamında demokrasi şeyi işliyor, yok diyebiliyor insanlar buna.

Göksenin: Katılmayabilir. Ben şeye güvenirim, yatay demokrasi de enbüyük şey güven. Ve o güveni sağlayabilecek ilişki, ilişki bağları. Bizimaçmazımız sıkıntımız, yani bunu becerebilirsek acayip bir şey olur, herforuma herkesin katılma açıklığı var, forumlar açık yapılıyor. İkisenedir toplanan bir topluluk var, bir kişi geliyor o toplantıya Hanişöyle bir şey var, o bir kişi bir anda, o bir kişiden orada sözünüsöyleyip kararlara müdahil olup, kararların alınma sürecinde kendinivar etmesini beklemek biraz naiflik. Açık örgütlenme şeyigüdüyorsun, söylemi içerisindesin ama ilk gelen insanın gerçekten budeneyimi yoksa bu topluluklarla birlikte topluluk içinde var olma sözüolma, söz sahibi olma, sözünü savunma gibi, sözünü çok fazlasavunacağı için tepki de görebilir, insan topluluk psikolojisi durumuyani. Bunu aşmak için bir süre gerekiyor esasında. Hiçtanımlamadığımız bir şey var. İnsanların buraya takip etmesi, ilkgirenin buraya gelip sözünü söyleyip karar aldırması bana çok ütopikgeliyor. Onun da burayı tanıması için zaman ihtiyacı var. Yani, geçişsürecine ihtiyaç var. Bunu pek tanımlamıyoruz. Kişisel ilişkilerle, oinsanlarla kurulan ilişkilerle o insanın sözünü söyleyebilmesineyönelik hamlelerle bunun bir tanımı yok. Bunu hiç konuşmadık.Konuşuyoruz ama böyle konuşmadık.

Ercan: Ama bu bir yapısal sorun değil.

Göksenin: Yapısal şöyle oluyor, esasında bir anlamda kapalı birörgütlenmeyiz. Karar alırken o forumun içinde kapalı hareketlerdeyapabiliyoruz. Kapalı olmayı ben kötü anlamda kullanmıyorum.Birlikte hareket edebilme babında ama bizim var oluşumuzu sağlayanşey o insanların katılımı. Ümit orada ya hani, insanların katılımıyla

Page 61: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

57

olabilecek bir şey. Yarı açık yani, kapalı örgütlenme çok net. 10 kişiyimben de, şurada şunu yapacağım mücadeleyi şuradan şurayataşıyacağım benim görevim bu der. Ama dayanışma örgütlenmesi,açık, insanların katılımı ve buraya gelip alanları kendilerininyaratması. Orada biraz aslında eşlik etmen gerekebiliyor insanlara.Dolayısıyla burada bir deneyimli insanlar topluluğu, burada var olandeneyim. Bu bir çelişki, o deneyimli insanların burada var olup oalanları açması lazım, o alanları açarken de iktidar yaratmaması lazım.Bu çok ince bir durum… Yataylığın ve doğrudan demokrasininözümsenmesiyle yaşanabilecek bir durum. Yaratabilir. Çünkü seniktidar olmadığını düşünürken, yanındaki senin yüzündenkonuşamıyorsa, çok konuşuyor dediğinde, doğru konuşuyor ama çokkonuşuyor dediğinde, senin üzerinde sana bakış açısında iktidaryaratabilir. Onun bakış açısı doğru olduğundan değil, seninki de yanlışolduğundan değil, o karşılaşma durumundan ötürü oluşan bir şey.Bunları aşabileceğimiz insanlar kalıyor, aşamayacağımız insanlardevam etmeyebiliyor forumlara.

Fırat: Bu yarım yarım olma durumunu es geçmek istemiyorum. Şimdişey diyen var mesela, yarı otonom bir hareket olduk yani, Dayanışmaişgalden önce, akşamları beraber bazen bira içen, ama genelliklebunları tercih etmeyen bir topluluktu. Yani 100-150 kişilik forumlaryapılıyordu ama bu kadar beraber yaşanmıyordu. Ama işgalle birliktemesela ortak mutfak yaptık çoğunluğu beyaz yakalı çalışanız akşamyemeğimizi orada yapıyoruz. Direkt kendi ihtiyacımızdan da kaynaklıbir etkinlik yaptık. Hem akşam beraber yapıyoruz yiyoruz, aslında yarıotonom bir durumda oluştu, beraber eğlenmeye başladık, beraberüretmeye başladık, ne bileyim beraber yaşamaya başladık -dışarıdancemaat ithamları oldu (gülüşmeler) – ben bu cemaat lafını kabuletmiyorum. Bir komünal durum var, komünal durumla, cemaat olmadurumunda ciddi bir fark var. Birkaç kişi daha bunu dile getirdi. Çokciddi bir fark var bu iki durum arasında. Cemaatte idealist durumlarfalan var bizde öyle bir şey yok birbirine tokat atabilen de bir

Page 62: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

58

topluluğuz. Bu daha güzel bir şey daha dürüst, daha rasyonel bir şeyfalan… Ve yarı komünal olabilir, yarı otonom olabilir. Bu tarz şeylerçağrıştırıyor.

Göksenin: Şundan dolayı diyorum mesela, dayanışma bazı kişilerhakkında, dayanışma içindeki kişiler hakkında kararlar aldığında, buarkadaşlık ilişkisini de aşıp, dayanışma ilişkisi üzerinden yürütebildik.Orada arkadaşlık şeyleri falan da yaşanabilirdi, o ilişkilerde zor biryandan.

Fırat: Gıybet ettiler (gülüşmeler). Biz bu kadar yan yana yaşayıncadedikodumuzu da yaptılar. Ama dönüp tekrar bize bakacakları önemlişeyler yaptık. Evet, biz işgal hareketi olduk ama kendimizi orayahapsetmedik, kapatmadık. Hep daha açık olmayı kovaladık, oranınaraç olduğunu söyledik ama amaç olduğunu söyleyenler de oldu. Benbunlardan birisiyim. Bütün dayanışmaların işgal evi yapması lazımdı,bu bizi ayakta tutacaktı, bostanlar yapacaktık bizi ayakta tutacaktı,biz üretemedik ve total yenilgiye mahkûm olduk. Caferağabaşarılıdır ama başarısızdır da. Başarılıdır, kendi yaptıklarıyla,doğrudan eylemiyle, koyduklarıyla başarılıdır... Ama yalnız kaldığı içinbaşarısızlığa mahkûm edilmiştir. Acıbadem’deki o taşlar mahkûmetmiştir. Yani Yeldeğirmeni’ndeki canciğer arkadaşları onu mahkûmetmiştir. Keza biz de burnu havada davrandık mesela, biz bunları dakonuşuyoruz eleştiriyoruz mesela. Biz onlara göre daha üretkenolduğumuz için, ya bunlar niye üretmiyor demeye başladık, hâlbukigit elinden tut beraber yap. Bunları da yapabilirdik ama yapamadık.Bunu yapamadığımız içinde zaten bizi kıstırdıkları alanlardayız,Kadıköy’deyiz Beşiktaş’tayız bilmem ne, Ümraniye falan da olacaktıbu iş. Ben bu konuda çok iddialıyım hep söylüyorum. Brezilya’daki birgökdelenin işgalini çağrıştırıyor, insanlar yaşıyorlar. Bu sistem çoksürdürülebilir bir sistem değil, tıkandığı zaman ne yapacak buinsanlar, olmayan parayla hangi evi alacaklar, hangi yer

Page 63: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

59

kiralayacaklar, gidecekler işgal edecekler bir yeri bu bir realite olacak10-20 sene sonra. O zaman demin konuştuğumuz örgütü de, bilmemnesi de, herkesin yaşamsal bir gerçekliği olarak bunları tekrargündemimize gelecek. Ve bizim bu deneyimlerimiz, sizin şu yaptığınızkayıtla bir takım insanlar için gerçekten ön açıcı olacak. En azından biryerlerde bir yaşanmışlık olacak, bir şeyler olacak. O bakımdankaybetmedik bu bir kazanım. Ama şu an nerede durduğumuz, yeniinsan kazanamayan bir dayanışma noktasına maalesef geldik, halacanlı forumlarımız var fakat o momentum şuan şey o devir kapandı.İşgal evinin varlığında yakaladığımız momentum kapandı. Her forumayeni üç beş insanın gelmesi. Her yeni gelenin en az yüzde ellisininbelki kırkının kalıp mücadele etmesi durumu maalesef kapandı. Benbu işgal evi için somut şeyler söylemeyi de seviyorum biraz kişiselolarak. 50 - 100 arası aktivisti olan bir yerdi orası. Dayanışmadanbahsetmiyorum, işgal evinin kendisinden bahsediyorum. Ve onunçevre çeperi oraya katılımcısı falan binlerce insanın emeği var orada.Öyle bir mekândı yani. Oradan, daha mütevazı bir noktaya geçişyaptık.

Murat: Deminki konu üzerine bir cümle söylemek istiyorum. Komünaldemokrasi işlerken, tecrübeli olanların öne çıkmasının ben çoksakıncalı olduğunu düşünmüyorum. Mesele onun kurumsallaşıpkurumsallaşmamasıdır. Örneğin, A konusunda Fırat’ın becerisivardır, her seferinde mantıklı bir fikir koyar ortaya, bizde onuyapabiliriz. Ama biz Fırat ı orada başkanımız yapmıyoruz sonuçta.Fırat yanlış bir şey söylediğinde her zaman itiraz hakkımız varsa,başkasının söylediğini yapabiliyor isek, bu sakıncalı bir şey değildir.Herkes gayet tabii, an için, olay için, fikir için doğal önderedönüşebilir. Burada bir sorun görmüyorum. Mesele şeydir, buradabirbirimizi de yetiştirebilir miyiz? Yani Göksenin her seferindemantıklı söylüyor ama bir sonrakine eğer bende onusöyleyebiliyorsam, bir sonrakine beş mantıklı üretebiliyorsa, sorunaşılabilmiş demektir. Kendimizi o konularda bilmediğimiz

Page 64: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

60

etmediğimiz deneyimimiz olmadığı konularda da yetiştirme sürecinede sebep olabiliyorsa bu toplam, bunlar aşılacaktır zaten. Amakurumsal olarak zaten böyle bir şey oluşmuyor. Ama her seferindegüzel bir şey söylüyorsa söylesin ne var bunda. Bu doğal bir şeydir,kendi kendini aşıyor mesela. Ama onun dışında daha fazla insanınaktif olması tabii ki bir şeydir. Aktif insanın çoğaltılamadığı anlarda,bu bizim kendimiz açısından bir eleştiri olabilir. 100 kişilerden 3- 5kişilere 10 kişilere düşülüyorsa, böyle bir gelişimde yakalayamamışdemektir.

Necdet: Sonuçta forum iki saat mesela, gündemleri böyle arka arkayakoyduğumuzda herhangi bir gündemde yarım saat konuşuluyordiyelim, yarım saat içerisinde 3-4 dakika konuşsa herkes 10 kişikonuşabiliyor. Bu sadece zaman açısından baktığımızda bile bir yerkaplama durumu. Genelde 10 kişinin konuşabileceği bir zamanı biz 4-5 kişi ikişer kere konuşarak geçiyoruz ve bu bir alışkanlık halinegelebiliyor. Sen orada kendini ifade etme açısından aştığında bu gerisigelen bir süreç. Hemen yanında konuşabilecek birisinin hem zamanınıçalıyorsun hem de onu kolaycılığa itiyorsun. Yoksa hemen herkeszaten aklına geldiğini hemen söylemeli o ayrı bir konu, ama şeye dedikkat etmeli örneğin, forumlarda ona dikkat ediyorduk. Herkesbirinci sözünü tamamlamadan ikinci sözler verilmeyecek, gerçi çokişletemedik ama 3 dakikalık zamandır şudur budur gibi o tip şeylerlesınırlarla onu da engellemeye çalışıyorduk tabi. Buna sadece forumiçinden örnek verdim ama dayanışmanın bu tip teamülleri vardı.

Nizam: Burada bitirelim. Mahalle evi kapatıldıktan sonraki meseleyikonuşamadık. Büyük ihtimalle iktidar meselelerinin niyekonuşulmadığının sorgulanacağını tahmin etmek zor değil. Parameselesi, mülkiyet ilişkileri, sınıflarla kurulan ilişkiler meselesi gibi birsürü meseleyi konuşamadık.

Page 65: Dünya Saraylardan Başka, Mahalleevinden Başka Görünür

61

Göksenin: bir tane daha yaparız, kafa açıcı oldu.

Nizam: Belki bundan sonrası için de, kapandıktan sonrası için dekendimizi konumlandırma biçimlerimiz üzerine konuşabiliriz.Hepinize çok teşekkürler…