1

2

NETWORK’ÜN

KİTABI

(NETWORK MARKETING)

3

@ - kitap

Ö z e l B a s k ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 02 2012

Her hakkı saklıdır.

Yazarın izni olmaksızın, herhangi bir şekilde...

Kısmen de olsa, kopyalama ve çoğaltma yapılamaz.

4

ALİ RIZA DEĞER

Tel: 0216. 363 66 60 ....................... Gsm: 0532. 345 71 46

Ş.Günaltay Cad. 3.Yol Sok. 4/2 ........... Kozyatağı - İSTANBUL

ar.deger@yilbak.com ................. alirizadeger@yahoo.com

5

İÇİNDEKİLER

Merhaba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 06

Girişimcilik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 08

Network Marketing . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17

Network’ün Unsurları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20

Network İdealleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22

Dikkat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23

Başarılı Bir Network İçin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24

Network’te Stratejik Planlama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27

Network’te Güzel Bir Hikaye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33

Network için hem iyi hem sıkıntılı dönemler . . . . . . . . . . . . . . 40

Sağlıklı bir Network için iletişim stratejileri . . . . . . . . . . . . . . . 51

USA Princeton Üniversitesi - Hitabet Semineri . . . . . . . . . . . . 59

Çekirdek Ekip & Network Danışmanlığı . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64

Evet Sevgili Dostlarım . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 69

Ali Rıza DEĞER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 77

6

Merhaba,

Sevgili Network Dostları...

Kitabı okumaya başlarken, Network Marketing’in uluslararası bir pazarlama sistemi olmasına rağmen, neden adı “Türkiye’de Network’ün Kitabı” diye, aklınızdan geçirdiğinizi biliyorum.

Network eğitimlerini Amerika Birleşik Devletleri’nde alan ve bazı organizasyon eğitimlerine Almanya’da katılan bir kişi olarak Türkiye’de izlediğim kadarıyla, “İşini Doğru Yapanları… tenzih ederek söylemek gerekirse” her grubun, network marketing ile ilgili “kendi doğruları” olduğu… gerçeğinden hareketle, konunun ülkemiz şartları çerçevesinde ele alınması gerektiğini düşündüm. Aslında, çevremizde network marketing’e… ama isteyerek, ama eş dost hatırı için, bir şekilde “girmiş veya çıkmış” bir çok insan ve de içinde bulunduğumuz dijital çağ’da, “özellikle internette” ama doğru, ama yanlış, konuyla ilgili o kadar çok görüş varken... benim de, geçtiğimiz senelerde bir çok dergi, blog ve forumda Network konusunda yazı ve açıklamalarım çıkmasına rağmen... Network Marketing ile ilgili bir kitap yazmayı düşünmüyordum.

7

Ancak, Avrupa Birliği ülkelerinde gündemden düşmeyen ve bizi de etkileyeceği aşikar olan ekonomik kriz belirtilerinin yeniden başladığı, yani; Dolar’ın 2.00 TL ye, Euro’nun 2.50 TL ye, Altın’ın Ons’unun 2.000.- $ a yaklaştığı... enflasyon’un ve faiz’lerin çift haneli rakamları gördüğü... borsa’nın 50.000 puana gerilediği ve Rekabet Kurulu’nun 12 banka’ya soruşturma açtığı (Kasım 2011 sonlarına doğru) şu günlerde...

Genellikle ülkemizin geleceği için, sürdürülebilirliğe ve kurumsal sosyal sorumluluğa ( BM Birleşmiş Milletler - KİS Küresel İlkeler Sözleşmesi ve dolayısıyla; İnsan haklarına... İş ahlakı ve çalışma standartlarına... Doğanın dengesini bozup, karbon salınımı ile çevreyi kirletmemeye... tüm yolsuzluklarla mücadeleye...) olan, “sözümona inançlarını belirterek”, büyük - küçük çok sayıda... “Şirket” tarafından, eşdeğer amaçlarla ve de reklam olsun diye yapılan, “Lafola - Berigele Sosyal Sorumluluk Projeleri” gibi... “Dünya Girişimcilik Haftası” nedeniyle geçen yıldan sonra, bir önceki araştırmanın sonuç ve performansları açısından, bu yılda tekrarlanarak, yakın bir zamanda bazı internet haber sitelerinde yayınlanan, “2011 Avrupa Girişimcilik Araştırmaları” sonuçları ile ilgili ilginç açıklamaları, gördükten sonra... tamamen objektif bir bakış açısıyla ve özellikle hiçbir network markasının savunuculuğunu yapmamak kaydıyla, bu “e-kitap” için bilgisayarın başına oturdum. Umarım beğenirsiniz...

Sevgi ve saygılarımla

Ali Rıza DEĞER 20.11.2011

8

Girişimcilik,

1980 lerden bu yana, yani... Network Marketing’in Türkiye’ye gelişi ve yayılışından beri... genel anlamda eğitim seminerleri ve organizasyon amaçlı konunun içinde yeralan bir kişi olarak... aşağıda paylaştığım bu araştırmayı, Amway’in sürdürülebilirlik amaçlı yaptırdığı izlenimini ()... bir kenara koyarak okumanızı öneriyorum.

****************************************************

“Amway Avrupa”nın “Dünya Girişimcilik Haftası’na özel 12 Avrupa ülkesinde yaptırdığı “2011 Girişimcilik Anketi” sonuçları açıklandı...

Amway Avrupa tarafından yaptırılan 2011 Girişimcilik Araştırması sonuçlarına göre “Girişimcilik Ruhu” tüm Avrupa’yı etkisi altına alıyor. Kendi işinin patronu olma, esnek çalışma saatleri, kendi fikirlerini uygulayabilme özgürlüğü girişimciliği

9

destekleyen nedenlerin başında geliyor. Bilgi eksikliği ile başarısızlık korkusu ise girişimciliğin önündeki en büyük engeller. Araştırma sonuçlarına göre girişimciliğe olumlu bakma ve kendi işini kurma konusunda en cesaretli ülkeler sıralamasında yüzde 50 lik oranlarla Türkiye ve İsviçre başı çekiyor. Türkiye’de özellikle 15 - 29 yaş aralığındaki her 2 kişiden 1 i kendi işini yapabileceğine inanıyor. Bölgesel olarak baktığımızda ise Marmara Bölgesi, girişimciliğe olumlu bakma konusunda bir numarayı alıyor.

Doğrudan satış, tüm dünyada ve Avrupa’da hızla büyüyen ve gelişen sektörlerin başında geliyor. Konuyla ilgili yapılan araştırmalar da bu durumu doğrular nitelikte. Bunun en son örneklerinden biri de Amway Avrupa’nın ilkini geçen sene gerçekleştirdiği “Avrupa Girişimcilik Araştırması”.

14 - 21 Kasım tarihleri arasındaki Dünya Girişimcilik Haftası nedeniyle Amway Avrupa tarafından dünyanın önde gelen Pazar Araştırma şirketi GFK Almanya’ya yaptırılan araştırmanın sonuçları, girişimciliğin Avrupa’da ve Türkiye’de giderek arttığını doğruluyor. Amway Avrupa Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Michael Meissner, Avrupa’yı etkisi altına alan ekonomik krize rağmen Avrupa’da “Girişimcilik Ruhu”nun devam ettiğini görmenin memnuniyet verici bir durum olduğunu belirtti.

10

Özellikle 14 - 29 yaş arası gençlerin kendi işini yapmaya en çok meyilli grubu oluşturuyor olmasının girişimcilik konusunda gençlerin cesaretini bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi.

“Girişimci” Avrupalılar... Amway Avrupa tarafından Dünya Girişimcilik Haftası’nda duyurulan araştırmanın sonuçlarına baktığımızda “Girişimcilik Ruhu”nun geçen seneki ivmesinden bir şey kaybetmediği ve hatta giderek tüm Avrupa’yı sardığı ortaya çıkıyor. 15 Ağustos - 30 Eylül tarihleri arasında Türkiye’nin de içinde bulunduğu 12 Avrupa ülkesinde (Türkiye, Almanya, Avusturya, Danimarka, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Polonya, Rusya, İsviçre, Ukrayna), 14 yaş üzeri kadın/erkek 13.606 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre girişimcilik, 2011 de de Avrupa’nın birçok ülkesinde yaşanan ekonomik problemlere rağmen hala yükselen bir trend...

En girişimci ülke yine Türkiye... Araştırmaya katılan her üç kişiden 2 si girişimciliğe olumlu yaklaştıklarını ifade ederken % 72 si kendi işini kurma konusunda oldukça hevesli. Ki bu oran 2010 yılın göre % 3 artış gösteriyor. Yine % 39 luk oran ise ekonomik krize rağmen kendi işini yapmak için kendini hazır hissediyor. Bununla birlikte girişimciliğe olumlu bakma ve kendi işini kurma konusunda ise en cesaretli ülke unvanını % 50 lik oranlarla

11

Türkiye ve İsviçre paylaşıyor. Türkiye’yi % 40 ile Polonya ve % 38 ile Danimarka takip ediyor.

Avusturya ve Danimarka ise geçen sene ile karşılaştırıldığında girişimcilik potansiyelini en çok artıran ülkeler olarak öne çıkıyor. Mevcutta kendi işini yapan en çok kişinin olduğu ülke sıralamasında da, İsviçre (% 14), İtalya (% 13) ve Türkiye (% 12) ilk üç sırayı paylaşıyor.

Girişimcilik konusunda en cesur gençler... Avrupa’da “Girişimcilik Ruhu” en çok 14 - 29 yaş arasında görülüyor. Bu yaş grubunda olanların % 80 i kendi işini yapmaya pozitif bakıyor. Danimarka (% 92), İngiltere (% 89), Avusturya (% 85), İsviçre (% 85) ve İtalya (% 84) gençlerin girişimciliğe en sıcak ülkeler arasından üst sıralarda yer alıyor. Geçen seneye göre % 15 lik oranla Avusturya bu konudaki en büyük artışı gösterirken % 8 lik oranla Fransa da en çok düşüş gösteren ülke olarak gözüküyor. İnsanların kendi işlerini yapmak istemelerinin en büyük sebebi ise tahmin edilenin aksine para değil. Tüm yaş grubuna bakıldığında % 47 oranla kendi işinin patronu olma isteğinin girişimcilik için en büyük itici güç olduğunu, bunu % 40 ile de kendi fikirlerini gerçekleştirme olanağının izlediğini görüyoruz. Ek gelir beklentisi ise % 28 oranla üçüncü sırada yer alıyor. Bununla birlikte her dört kişiden biri de kendine, ailesine ve kariyerine daha çok vakit ayırabilmek için kendi işini yapmak

12

istiyor. Bu sebepler de Avusturya’da % 36, Danimarka ve İsviçre’de % 32 lik bir oran gösteriyor. Girişimcilik’te en büyük engel... Ekonomik bilgi eksikliği!.. Girişimcilik konusunda en büyük engelin ekonomi bilgisi eksikliği olduğu görülüyor. Katılımcıların % 40 ı bu bilgi eksikliğinden dolayı kendi işlerini yapmaktan korktuklarını belirtiyor. Bu konuda % 55 ile Rusya, % 48 ile Almanya ve % 46 ile de İspanya ve Polonya başı çekiyor. Her üç kişiden biri ise kişisel bilgi ve becerilerinin girişimcilik için yeterli olmadığını düşünüyor. Bu konuda Türkiye ve Almanya kendini en yetersiz hisseden ülkeler arasında yer alıyor.

Türkiye’nin girişimcileri 15 - 29 yaş arasından çıkacak!.. Türkiye’de 15 yaş üzeri kadın/erkek 1300 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilen araştırmada en çok 15 - 29 yaş arasındakilerin kendi işini yapmaya cesareti olduğu görülüyor. Bu yaş grubundaki her 4 kişiden 3 ü kendi işini yapmaya sıcak bakarken, her 2 kişiden 1 i de bunu yapabileceğine inanıyor.

Marmara, Akdeniz ve İç Anadolu en girişimci bölgeler... Bölgelere göre baktığımızda ise Marmara Bölgesi, kendi işini yapma konusunda en cesur insanlara sahip. Marmara’yı cesaret konusunda Akdeniz ve İç Anadolu takip ediyor.

Özgürlük ve kendi işinin patronu olma, girişimci olmanın en

13

büyük sebebi. Türkiye’de insanların kendi işini yapmak isteme sebeplerinin başında % 39,5 lik oranla özgürlük hissi ve kendi işinin patronu olma arzusu geliyor. Onu % 27,4 lük oranlarla kendi fikirlerini gerçekleştirebilme şansı ve ek gelir imkânı izliyor. Sebepler bölgelere göre de farklılık gösterebiliyor. Marmara, Ege ve Karadeniz’de kendi işinin patronu olma isteği öne çıkarken, İç Anadolu’da ek gelir imkânı, Doğu Anadolu’da da kendi fikirlerini uygulayabilme özgürlüğü insanların kendi işlerini yapmak istemelerinin birincil sebebi olarak öne çıkıyor.

Girişimci olmak için eğitim şart mı? Türkiye’de katılımcıların % 81,5 i, kendi işini kurmada eğitim ve kendini geliştirmenin çok önemli olduğunu düşünmüyor. Ancak sadece % 21,6 sı bunun için kendini yeterli görüyor. % 14,3 ü bu konuda ülkede verilen eğitimi yeterli bulurken % 23,1 ekonomi bilgisi eksikliğinden dolayı kendi işini kurmaktan çekiniyor.

Bunun yanında katılımcıların % 31,1 i de girişimcilik konusundaki eğitim fırsatları konusunda iyi bilgilendirildiklerini düşünüyor. Kendi işini kurma sebebi olarak kariyer ve aile dengesi ise Türk halkı için geri planda kalıyor. Çok da önemli olmadığını düşünenler arasında da İç Anadolu Bölgesi başta geliyor.

“Aile dostu çalışma” ne demek?

Katılımcılar, “Aile dostu çalışma”nın ne anlama geldiği ile ilgili de farklı görüşlere sahip. “Aile dostu çalışma”yı % 30,7 parttime iş olarak tanımlarken, % 25,2 si toplantıların olmadığı, aileye zaman ayırabildikleri bir iş olarak görüyor.

14

Bunu % 24,6 ile “Evden çalışma” diyenler takip ediyor (Ege ve İç Anadolu Bölgesi), “Aileye zaman ayırabilme” diyenlerde de % 34,4 ile Doğu Anadolu Bölgesi başta geliyor.

Türk kadınları girişimciliğe hazır... Araştırma kapsamında kadınların girişimciliğe bakış açılarını öğrenmek için ayrı çalışma gerçekleştirildi. Yine 12 Avrupa ülkesini kapsayan anket çalışmasında Avrupalı kadınların girişimciliğe hazır olduğu ortaya çıktı. % 41 ve 42 lik oranlarla girişimcilik konusunda en cesur kadınlar ise Türkiye ve İsviçre’den çıkıyor.

Genel olarak kadınların % 39 u girişimciliğe olumlu bakıyor. İş ve günlük hayat arasındaki denge yani “Aile dostu iş” olması da kadınların % 72 si tarafından büyük önem taşıyor. Özellikle çocuk sahibi olan kadınların 4 te 3 ü kendi işini kurma konusunda olumlu düşünüyor. Ve yine çocuklu kadınların % 39 u da kendilerini iş kurmaya hazır hissediyor.

Amway Avrupa tarafından ilki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen “Girişimcilik Anketi” çalışması, önümüzdeki yıllarda da sürdürülecek... Ve Amway, Avrupa’daki “Girişimcilik Ruhu”nun gelişimini izlemeye devam edecek...

**************************************************** Neden acaba ? ()

15

Neyse... 1980 lerden bu yana networkün gündeminde olan markaları (Gündeme girip/çıkanlarda dahil.) bir hatırlayalım isterseniz... Aslında bildiğiniz gibi Doğrudan Satış Derneğine üye olan veya olmayan daha birçok firma ve e-ticaret sitesi de kendi bildikleri doğrultularda kurallar koyarak, network yapıyor... Yani liste, tabii ki bunlarla sınırlı değil. Her geçen gün sayıları da artmaya da devam ediyor. Ancak konumuz bunlar da değil!..

AKSU - EMSAN

RAINBOW ORIFLAME HERBALIFE AMWAY FOREVER LIVING AVON ENERGETİX TUPPERWARE TIENS L & R NU SKIN

16

ARNEWA NIKKEN MLM NETWORK DORE & ÜLKER FARMASİ LYONESS DIONE LIFE PLUS MAGNOCENTER BIOBELİNDA HUNCALIFE BIOSLIFE & UNICITY NETWORK FUEL FREEDOM İNTERNATİONAL (DSD) DOĞRUDAN SATIŞ DERNEĞİ . . . AVRUPA DOĞRUDAN SATIŞ DERNEKLERİ FEDERASYONU . . .

17

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun uygulama yönetmeliklerinde belirtilen şekliyle... “Kapı - Kapı Pazarlama” ile eşdeğer anlamda tutulan Doğrudan Satış kavramı neticesinde... NETWORK MARKETING ********************* BİR ÜRÜN VEYA HİZMETİN... DİREKT SATIŞ MEKANI OLARAK KABUL EDİLMEYEN YERLERDE... TÜKETİCİ’LERE TANITIM VE SUNUM YAPILARAK, PAZARLANDIĞI BİR SATIŞ YÖNTEMİDİR!..

18

Bu tanımdan yola çıkarak... Network nedir? Ne değildir? gibi konulara hiç girmeden (Bu kitabı okuduğunuza göre network‘un teknik detaylarını zaten biliyorsunuz.) saadet zincirlerini ve alta adam yazmaları, konumuz dışında bırakarak ve de çok da fazla lugat parçalamadan, network tanımlarına bir bakarsak... NETWORK MARKETING ******************** MLM (KATLI SiSTEM PAZARLAMA) DOĞRUDAN SATIŞ SİSTEMİ BAĞLANTILI SİSTEM PRAMİT PAZARLAMA FRANCHISE & FRACHISING (?) (Niye burda ? işareti var derseniz... Franchise ve Francising aslında network ile pek örtüşmüyor ama, sistemde kullananlar olduğu için... “bilmiyo!..” demesinler diye burda yer alıyor... Ayrıca, Network’te... reklam + mağaza, dükkan ve marketlerde corner ve stand satışları filan da, olmaz ama... Neyse!..)

19

Neticede... NETWORK MARKETING ******************** EK VEYA DEVAMLI OLARAK YAPILABİLEN... BOŞ ZAMANLARI DA DEĞERLENDiRME AMAÇLI... HER ZAMAN VE HER YERDE YAPILABİLECEK, CİDDİ BİR İŞTİR!..

20

NETWORK’UN UNSURLARI *********************** 1) ŞİRKET... 2) ÜRÜN VE KALİTE GUVENCESİ... 3) MARKETING PLAN... 4) SPONSOR... 5) DISTRUBUTOR... ŞEKLİNDE 5 ANA UNSURDAN OLUŞUR. VE TÜM BU UNSURLAR ARASINDA OTOKONTROL OLMALIDIR. VE DE . . . . . . . ŞİRKET, TÜM BU UNSURLARIN GÜVENCESİDİR!..

21

Bu unsurları değerlendirmek için dikkat edilecek konular; 1)Şirket merkezinin veya uluslararası bir marka ise şube merkezinin Türkiye’de bulunması, üretim veya ithalat izni... 2)Distribütörlük - Bağımsız Danışmanlık - Bayilik v.s. sözleşmesinin iyice okunup anlaşıldıktan sonra imzalanması... 3)Varsa, kayıt ücretlerinin makul olması ve kayıttan sonra tüm ID hareketlerinizin şirketin resmi web sitesinden izlenebilmesi... 4)Ödenen ücret karşılığında; pazarlama destek evrakları, ürün numuneleri, ürün tedariki ve kalite belgeleri... 5)Söz konusu ürün veya hizmetlerin, güvenilir bir marka olması ve özellikle piyasa fiyatlarına göre zorlanmadan satılabilmesi... 6)Sadece yeni üye katılımı ile değil, eski ve yeni üyelerin, ürün veya hizmet alımıyla gelir temin edilmesi... 7)Lojistik hizmetler ve ürün teslim süreleri ile hassas müşteri memnuniyeti ve ürün iade kabul şartları... 8)Primlerin ödenme sağlığı ve 193/9 sayılı Gelir Vergisi Kanunu na göre stopaj vergilerinin ödenmesi... 9)Şirketin adil bir şekilde internetten üye kayıt ve satış desteği... Ve son olarak... Şirket ve ürünlerin sertifikaları ile gerçekleşme oranları yüksek, kolay anlaşılan bir pazarlama ve kariyer sistemi.

22

NETWORK İDEALLERİ ****************** 1) KENDİ İŞİNİN SAHİBİ OLMAK 2) EK GELİR VE MADDİ RAHATLIK 3) KENDİNE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRMAK 4) YENİ İNSANLARLA TANIŞMAK VE DOSTLUK KURMAK (Özellikle iş yaptığımız kişilerin ve grubumuzdaki Distribütörlerimizin, kariyer seviyeleri ne olursa olsun; kimse/kimsenin... ast’ı - üst’ü - şef’i - müdür’ü değildir! ilkesini unutmamak... Pozitif düşünmek, yapıcı ve katılımcı olmak.) 5) İNSANLARA KAZANÇ YÖNÜNDEN YARARLI OLMAK 6) KENDİNİ SÜREKLİ EĞİTMEK VE ÖĞRENMEK (Öğrenmek / Öğretmeyi Öğrenmek / Öğretmeyi Öğretmek) 7) SPONSORLUK / HAMİ’LİK DUYGUSUNU TATMAK 8) KİŞİSEL GELİŞİM + DİSİPLİN VE MOTİVASYON 9) ALT GRUPLARLA DÜZENLİ EKİP ÇALIŞMASI

23

DİKKAT!.. ********* HER DISTRUBUTOR SPONSORU’NUN KOPYASIDIR!.. NE EKERSENİZ... ONU BİÇERSİNİZ!.. PROFESYONELCE HEDEF BÜYÜLTÜN!.. UÇMADAN... ANCAK BÜYÜK DÜŞÜNÜN!.. FOTOĞRAFIN TAMAMINI GÖRMEYE ÇALIŞIN!.. GÜNLÜK + HAFTALIK + AYLIK HEDEFLERİNİZ VE 1 + 3 + 5 YILLIK... VİZYON PLANLARINIZ OLMALI!..

24

BAŞARILI BİR NETWORK İÇİN... ************************** 1) ŞİRKET İLKELERİNİ VE KONUYU ÇOK İYİ ÖĞRENMEK. 2) ÜRÜNLERİ BİZZAT KULLANMAK. 3) KONUYA VE OLAYA İNANMAK. 4) DOĞRU ZAMANDA - DOĞRU İŞİ YAPMAK. 5) ROZET TAKMAK - KARTVİZİT VE BROŞÜR TAŞIMAK. 6) İŞİNİZE ODAKLANMAK VE HEDEF’LER BELİRLEMEK. 7) DEVAMLI YENİ KONTAKT LİSTELERİ HAZIRLAMAK. 8) KONTAKT LİSTELERİNİ SINIFLAMAK (ZAYIF + ORTA + GÜÇLÜ) 9) LİSTEDEKİLERLE TEMASA GEÇMEK. (Zayif ihtimallilerden... güçlü ve kuvvetli ihtimallilere doğru, tecrübe kazanarak... telefonda veya karşılaştığınızda, fazla detaya girmeden, merak uyandırıp, düzenli seminerlere davet etmek ve onları yalnız bırakmayıp mümkünse seminerlere birlikte katılmak ve de kesinlikle korsan seminer yapmamak...) 10) “HAYIR”LARA HAZIRLIKLI OLMAK VE MORAL BOZMAMAK.

25

* Ürün satmaya ve Network’e, önyargılı ve tepkili olanlara... * Evlerde veya otellerde yapılan, toplantılara karşı olanlara... * “Hiç Vaktim Yok”culara... ısrar etmemek!.. * Sadece Kart ve Broşür vermek... (1/10 İstiridye - Kum & İnci) 11) DEVAMLI... YENİ KONTAKT’LAR İÇİN HER FIRSATTA... KONUYU ÜRÜN'E GETiRMEK VE SEMiNERLERE DAVET ETMEK. Asansör ve Tuvaletler, hedefteki kişiler için bulunmaz nimet’tir. 12) HER DISTRIBUTORU DÜZENLİ OLARAK ARAMAK. Her ay kontrol amaçlı... Özel toplantılar öncesi... Yeni iş geliştirme haberleri... İyi Bayramlar ve İyi Seneler... Doğum Günleri... Evlilik Yıldönümleri... (Jeo Gerard 1 yılda 1.425 adet otomobil satış rekoru - Guinnes) 13) DOĞRU İLETİŞİM KURMAK... (İletişim bozukluğu ve kopukluğuna fırsat vermeden...) Telefon Zinciri + Internet Grubu + Ekip Çalışmaları Toplantıları 14) TAVUKLAR’DAN... KARTAL... YARATMAYA ÇALISMAMAK. 15) KENDİ PARANIZLA... BAŞKASINI ÜYE YAPMAMAK.

26

16) KONTAK LİSTESİ DARALMAYA BAŞLADIĞINDA... YENİ KAYNAKLAR YARATMAK... YENİ TEMASLAR KURMAK... ÖZEL WEB SİTENİZE YAPILAN BAŞVURULAR BLOG VE FORUMLAR İLE İNTERNET REKLAMLARI EL İLANLARI + GAZETE İLANLARI + E- İK SİTELERİ EŞ - DOST - AKRABA - OKUL - İŞ ARKADAŞLARI SOSYAL ÇEVRE VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÜYE OLUNAN SPOR SALONLARI + KULÜP VE DERNEKLER FACEBOOK + TWITTER + GOOGLE(+) + XING + NETLOG + BADOO 17) TAM DONANIMLI SUNUM‘LAR VE SEMİNER’LER YAPMAK. BU KURALLARA... ÇEŞİTLİ İLAVELERİ SİZDE YAPABİLİRSİNİZ.

YALNIZ ŞUNU UNUTMAYIN!..

NETWORK MARKETİNG VE AYAKLARI YERE BASAN BİR MARKETING PLAN’LA BAŞARISIZ OLMAK MÜMKÜN DEĞİL...

ANCAK! ERKEN BIRAKMAK MÜMKÜN!..

BU İŞİ YAPMAK İSTİYOR MUSUNUZ?

O HALDE İKİ YOLDAN BİRİNİ TERCİH ETMEK ZORUNDASINIZ.

1) YA, YATIP KALKIP DUA EDECEKSİNİZ...

2) YA DA, YAPILMASI GEREKENLERİ YAPACAKSINIZ...

****************************************************

27

NETWORK’TE STRATEJİK PLANLAMA **************************** 1) ŞİRKET TANITIMI

2) ÜRÜN VEYA HİZMET BİLGİLERİ 3) PAZARLAMA VE KARİYER PLANI 4) EKİP KURMAK + LİDERLİK + MOTİVASYON

28

2000 li yıllarda Network Marketing ile ilgili genellikle kabul gören bu tanımlama ve açıklamalardan sonra, işin içine biraz daha girince, Network’le hemen hemen toplumsal gelişim ve örgütsel yapı anlamında, birbirine çok benzeyen diğer bazı kuruluşları düşünürken . . .

2004 yılında örgütlü bir toplum olarak, uluslararası sivil toplum kuruluşları arasında çok özel bir yeri olan Lions topluluğunda, Network Uzmanları(!) nın hedef kitlesi olmaktan yaşanılan sıkıntıyı dile getirmek ve gidermek için... sevgili dostlarıma gönderdiğim duyuru mail’ini hatırlayarak, sizlerle burada paylaşmak istiyorum.

(Yalnız o dönemlerde bilgisayarlardaki “Türkçe” karekter problemlerini, gözardı etmeniz ricasıyla...)

****************************************************

Degerli Dostlarim...

Bogazici Universitesinde, davetli olarak katıldığım ve 23.09.2004'de duzenlenen “Dogrudan Satis Temsilcileri Odul Gecesi” ile ilgili 25.09.2004 tarihli Cumhuriyet Gazetesinin 13. Ekonomi sayfasinda yayinlanan “Dogrudan Satis Yayginlasiyor” baslikli genis habere istinaden, sadece; Lions toplulugumuzun yararina olacagi inanciyla, yaklasik 30 yillik reklamcilik ve pazarlama stratejileri deneyimlerimle birlikte, Marmara Universitesi Iktisat Fakultesi Maliye Bolumu ogrencisi olarak, son 3-5 yildir genis kitlelere ulasan “Network Marketing” sistemleriyle ilgili bazi gelismeleri sizlerle paylasmak istiyorum.

29

Ayrica; gectigimiz aylarda, yine “Bogazici Universitesi ve Dogrudan Satis Dernekleri Federasyonu” organizasyonunda duzenlenen “Network Marketing Sempozyumu” da son derece ilginc bilgiler icermekteydi. 1960'li yillardan bu yana ABD'den tum dunyaya yayilan, Dogrudan Pazarlama ve Satis Organizasyonlari, Ulkemiz'le 1980'li yillarda tanisti. Once “Celik Tencere Ureticileri” sonra “Robot Elektrik Supurgeleri Ithalatcilari”, derken; Oriflame, Amway, Herbalife, FLP Aloe Vera, Avon, L&R ile devam etmekte olan, Network Marketing Sistemleri'nde su anda VoIP hizmeti veren kurumlar, bayagi revacta. Son duruma gore ise degisik sektorlerden 2-3 yerli ve yabanci sermaye sirketi daha, cesitli urunleri icin ilgili Bakanlik’larda izin asamasinda. Genellikle ithalata dayanan ve ulkemiz ekonomisi icin cokta yararli olmayan bu durum, aynen her yil cesitli urunler ile de devam edecek gibi gorunuyor. NEDEN?.. Cunku, hem Turkiye 70 milyonluk nufusuyla; ABD, Uzakdogu, Avrupa Ulkeleri icin iyi bir pazar, hem de Network Marketing Sistemi (Saadet Zinciri, Pramit Olusturma, Alta Adam Yazma, Kafa Koparma... diye de anilmasina ragmen), normal “Reklam, Pazarlama, Dagitim ve Satis” sisteminden daha karli. Ayrica direkt olarak “Musteri Memnuniyeti”de cok onemli bir faktor.

30

Ancak her sirket “Network Marketing Sistemini” kendi ozel sartlari dogrultusunda uygulayabiliyor (Distributor Kayit Ucreti, Baslangic Sepeti, Yillik Aidat, Ay'da Belirli Miktarda Urun Alma ve Distributor Kaydetme Zorunlulugu... gibi) Sistem; Distributor kaydi acisindan, Lions'a benzer bir sekilde 1/1 temas ile basliyor, daha once distributor olarak sponsorluk hakki elde eden bir kisi, bir dostunu (tipki “Oneren” gibi...) urunden bahsederek veya bahsetmeyerek bir toplantiya davet ediyor, sonra yine toplantilar ve seminerler neticesinde, Aday'in gorusu olumlu ise Distributor kaydi gerceklesiyor. Sonra... “Baskanlar Toplantisi” gibi iki ayda bir Distributorler Toplantisi, Avrupa Forumu gibi Avrupa Rallileri, Uluslararasi Konvansiyon gibi Dunya Seyahatleri ile devam ediyor. Ancak Lions'dan farkli olarak, bu katilimlar ve ek gelir elde etmek icin, ticari anlamda surekli aktif olmak ve devamli olarak belirli baremlerdeki kredi puanlarini tutturmak kaydiyla. ISTE SORUN BURADA BASLIYOR!.. Cunku, her ay yeni urun kullanicilarina (Urunler uzun sureli kullanimli oldugu icin, bir kez alan hemen bir daha almiyor.) ve yeni distributorlere ihtiyac var. Bunun icinde aile, is, arkadas ve sosyal cevrelere (Lions gibi) basvuruluyor. Ancak O anda karsimiza cikan tabloda, bircok dostumuzun ya kendisinin ya da herhangi bir yakininin, ayni veya baska bir firmanin benzer urunleriyle sistemin icinde oldugunu... goruyoruz. Yani etrafta distributor kaydedecek kimse kalmamis.

31

O anda “Network Ulemalari”nin onerdigi gibi Kuluplerimizin Genel Toplantilarina yapilan Konuk Konusmaci davetleri, Telefon Fihristleri, Gazete Ilanlari, Konu-Komsu Toplantilari de pek para etmiyor. Eger Sponsorunuz da size beklediginiz ilgiyi gostermeyip, sizi urunlerle basbasa birakmissa "olay" bitiyor. Degerli Dostlarim, Bizler Lions Toplulugu olarak, Network Marketing Sisteminde calisan yerli ve yabanci Sirketler icin en gozde gruplariz... (Cunki Network Sistemi gibi orgutlu bir toplumuz, ozellikle Leo'larimiz da “Hedef Kitle”... Arti “Ek Gelir”de hepimiz icin oldukca cazip. Malum ekonomik yönden sıkıntılı donemler.) Fakat, kuskun Distributorler de sistemdeki en buyuk sikinti (Aynen, Lions'tan kuserek ayrilan cok degerli uyelerimiz gibi.) Bu nedenle, bu konuda “Acik ve Guclu” olmamiz icin, sizlerinde goruslerinize sunmak istedigim bir kac onerim var. 1) Konuya acik olan veya olabilecegini dusunen Uyelerimizin katki ve katilimlariyla, yeni bir urun icin herhangi bir Uyemize teklif yapildiginda, bunu “Urun + Firma + Marketing Plan” ucgeninde tartisabilecegimiz bir “Network Internet Grubu” olusturabiliriz. 2) Tabii ki simdiye kadar sistemin icinde olup calismalarini surduren Uyelerimiz, bu faaliyetlerine aynen devam edeceklerdir. Ayrica isterlerse calistiklari urunleri ve kariyer pozisyonlarini Network Internet Grubuna bildirmeleri halinde, kendilerine istedikleri her konuda destek de verebiliriz.

32

3) Daha sonra, Network Internet Grubumuzu; Sirketlere, Urunlere ve Marketing Planlarina gore orgutleyebiliriz. 4) Diger Yonetim Cevrelerimiz'de de, bu orgutlenmelere beraberce devam ettigimizde, gruplarimizin guclerini arttirabiliriz. 5) Adaletli bir Marketing Planda, pramit seklindeki prim ve kariyerler farkli olsada, kimse kimsenin asti, ustu, muduru, patronu v.s. olamiyacagi icin (“Bir defa kaydet, sonra o calissin sen rahat et” sistemi soz konusu olmadigindan, her Distributor kendi grubunun en ust noktasindadir ve grubunda yer alan birimleri ekip calismasiyla yonlendirir.) herkez musterek menfaatleri dogrultusunda durustce hareket edeceginden; dostluklarimizla birlikte, sirketin disinda ureticinin, ithalatcinin, reklamcinin, toptancinin, parekendecinin, kar'larinin Marketing Plan'a gore paylasildigi bu sistem, maddi olarak guclenmemizi de saglayacaktir. (Ancak! biraz zamana ihtiyac var.) 6) Ozel veya grup olarak, istenildigi takdirde network marketing sisteminin, her asamasinda, Turkiyenin her yerinde seminer ve internet destegimizin, devamli olmasi da soz konusu olacaktir. 7) Bu konudaki degerli gorus ve katkilariniz icin simdiden tesekkurler...

En derin saygılarımla. Ali Riza DEGER ***************************************************

33

Network’te güzel bir hikaye,

Network Marketing… özellikle insan ilişkilerine dayalı bir pazarlama stratejisi olduğundan, iletişim sanatlarının her aşamasını, 1/1 yaşayabileceğiniz bir platform...

Ve bir kenarından içine girer de, o gol atma heyecanını (satış veya üye kaydı) yaşarsanız... bir daha kolay kolay vazgeçmek istemeyeceğiniz bir platform!..

Tabii, kurallarına her zaman dikkat etmek kaydıyla...

Network marketing konusunu anlatan bu hikayeyi belki de daha önce bazı internet sitelerinde görmüş veya dinlemişinizdir. Ama bir kez daha göz atarsanız iyi olur diye düşünüyorum. ****************************************************

Boru Hattından Esinlenme... Pablo ve Bruno

Bir varmış bir yokmuş, çok uzun zaman önce,küçük bir İtalya kasabasında Pablo ve Bruno isminde iki çalışkan kuzen yan yana yaşarmış. Bu genç delikanlılar çok iyi dostmuşlar ve çok büyük

34

hayalleri varmış. Hiç bıkıp usanmadan, bir gün nasıl köyün en zengin insanları olacaklarını konuşur dururlarmış... Her ikiside zeki ve çok çalışkan insanlarmış. İhtiyaçları olan tek şey bir fırsat yakalamakmış. Bir gün, o fırsat karşılarına çıkıvermiş. Köy meclisinde, köy yakınında bulunan bir nehirden köy alanındaki sarnıca su taşıması için iki adam tutmaya karar verilmiş. Bu işide Pablo ve Bruno'ya vermişler. Her ikiside ikişer kova almış ve nehre yollanmışlar.

İlk günün sonuna doğru köyün sarnıcı ağzına kadar dolmuş. Köyün yaşlıları o gün onlara taşıdıkları her kova için 1 peni ödemiş. Bruno; Hayallerimiz gerçek oldu! diye bağırmış. Böyle bir kısmetin karşımıza çıkmış olmasına inanamıyorum. Ancak Pablo bundan pek de o kadar emin değilmiş. Sırtı ağrıyormuş ve elleri ağır kovaları taşımaktan dolayı hep su toplamış. Ertesi sabah kalkıp işe gitmek çok zor gelmiş. Suyu nehirden köye getirmenin daha iyi bir yolunu bulacağına yemin etmiş.

Boru Hattı Adamı Pablo

Ertesi sabah kovalarını yüklenip nehre doğru yol almaya başladıklarında Pablo, Bruno'ya benim bir planım var demiş. Günde bir kaç peni için bu kovaları ileri geri taşımak yerine nehirden köye bir boru hattı döşeyelim. Onu izlemekte olan Bruno birden donmuş kalmış. Bir boru hattı mı? Bu hiç duyulmamış bir şey; diye bağırmış Bruno. Harika bir işimiz var Pablo. Bir günde 100 kova taşıyabilirim. Bir kovaya 1 peni gün sonunda 1$ eder! Bu zengin oldum demektir. Haftanın sonuna geldiğimde yepyeni bir çift ayakkabı alabilirim. Bir ayda

35

kazandığımla bir inek alabilirim. 6 ay geçtimi kendime yeni bir külübe inşa edebilirim. Köydeki en iyi işe sahibiz. Hafta sonları çalışmayacağız ve her yıl bize 2 hafta izin verecekler. Yaşamımızı yoluna koyduk demektir. Al boru hattını ve yıkıl git karşımdan demiş...

Ama Pablo kolaylıkla pes edecek biri değilmiş. En iyi arkadaşına büyük bir sabırla boru hattı planını açıklamış. Pablo günün belli bir bölümünde kovaları taşımak için çalışmayı ve sonra geri kalan bölümde ve hafta sonlarında da boru hattını inşa etmek için çalışmayı planladığından bahsetmiş. Kayalık topraklarda çukur kazmanın zor olduğunun farkındaymış. Kova başına para ödendiği için de başlangıçta gelirinin azalacağınıda biliyormuş.

Ayrıca, boru hattının büyük paralar kazandıracak duruma gelmesi için aradan bir iki yıl geçmesi gerekeceğinin de bilincindeymiş. Ancak, Pablo hayaline inandığı için çalışmaya koyulmuş. Bruno ve köyün diğer sakinleri Pablo dalga geçmeye ve onu "Boru Hattı Adamı" diye çağırmaya başlamış. Pablo'nun hemen hemen iki misili kazanaca sahip olan Bruno yeni satın aldıklarıyla kibirlenir dururmuş. Yepyeni deri eğer(oturmak için) takımıyla bir eşek satın almış ve onu iki katlı evinin önüne bağlamış. Gösterişli giysiler almış ve köyün hanında şatafatlı geceler sürmeye başlamış. Köydekiler artık ona Bay Bruno diye hitap ediyorlarmış.

Küçük Adımlar Büyük Sonuçlar Doğurur

Bruno akşamları ve hafta sonlarında hamağında dinlenirken Pablo boru hattının geçeceği çukuru kazmaya devam etmiş. İlk

36

aylarda Pablo'nun çabalarının karşılığında ortada henüz bir şey görünmüyormuş. İş çok zormuş, hatta Bruno'nunkinden daha zormuş, çünkü Pablo geceleri ve hafta sonlarında bile çalışıyormuş. Ancak Pablo durmadan kendi kendine yarının hayallerine bugünün fedakarlıklarıyla ulaşılacağını hatırlatır dururmuş. Gün be gün, santim santim kazmaya devam etmiş. Kayalık toprağa kazmasını vurdukça kendi kendine bir şarkı mırıldanırmış, “İlerlerim santim santim, Olsun bu geleceğim için garantim.” Ve santimler sonunda metreler olmuş. Yeni bir günün akşamında tükenmiş bir halde mütevazi kulübesine girerken kendi kendine; “Bugün çek biraz sancı. Bu yarının kazancı.” diye hatırlatırmış. Köydeki tavernadan gelen kahkaha sesleri arasında yorgun argın uyumaya giderken, "Unutma sözünü, ödüle dik gözünü." der dururmuş.

Kartlar Değişiyor

Aradan günler geçmiş. Günler aylara dönmüş. Bir gün Pablo boru hattının yarısının bittiğini fark etmiş ki bu da kovasını doldurmak için artık kat etmesi gereken mesafenin yarıya indiği anlamına geliyormuş. Pablo artan zamanını boru hattında çalışmak için kullanmaya başlamış. Boru hattı şimdi daha hızlı ilerliyor, tamamlanma tarihi de yaklaşıyormuş. Dinlenme saatleri sırasında Pablo arkadaşı Bruno'nun kovaları taşımasını seyreder olmuş. Bruno’nun omuzları artık eskisinden daha çökük duruyormuş. Ağrıyla bükülmesinden kamburu çıkmış, her gün kat ettiği onca mesafeden adımlarını daha yavaş atar olmuş. Bruno, ömrünün geri kalanında “gün be gün” o kovaları taşımaya mahkum olduğu düşüncesinin verdiği kızgınlıkla sinirli ve asık suratlı biri haline gelmiş. Hamağında daha az dinlenir,

37

zamanını daha fazla tavernada geçirir olmuş. Brunonun geldiğini gören taverna müdavimleri "Kovacı Bruno geliyor" diye fısıldamaya başlar ve sonra da Brunonun kambur vücudunu ve sendeleyen yürüyüşünü taklit ettikçe kıkırdar dururlarmış. Bruno artık kimseye içki ısmarlamıyor ve fıkra anlatmıyor, boş şişelerle çevrili uzak ve karanlık bir köşede yalnız başına oturmayı tercih ediyormuş. Sonunda Pablo için büyük gün gelmiş çatmış boru hattı tamamlanmış. Su boru hattından köyün sarnıcına güldür güldür boşalmaya başladığında köylüler meydana toplanmış! Şimdi köyün sürekli akan taze suyu olduğu için de komşu bölgelerden insanlar köye taşınmış ve köy büyümüş, zenginleşmiş.

Arkadaşının Yardımını İstemesi

Boru hattı kovacı Bruno’nun piyasadan çekilmesine neden olmuştu ve eski arkadaşının tavernada birinin bir şeyler ısmarlaması için yalvarır duruma düştüğünü görmek Pablo’ya çok acı veriyormuş. Pablo bu nedenle Bruno ile bir toplantı ayarlamış.

“Bruno senden yardım istemek için geldim buraya.”

Bruno çökük omuzlarını düzeltip kara gözlerini iyice kısarak tıslar gibi bir sesle "Benimle dalga geçme" demiş. Buraya böbürlenmek için gelmedim demiş Pablo. Buraya sana büyük bir iş fırsatı konusunda bir teklifte bulunmak için geldim. Benim ilk boru hattımın tamamlanması 2 yıl içinde oldu ancak bu süre içinde çok şey öğrendim! Hangi aletleri kullanmam gerektiğini biliyorum. Nereleri kazmam gerektiğini, bir boruyu nasıl

38

döşemem gerektiğini öğrendim. İş’te ilerleme kaydettikçe notlar aldım ve bir tane daha boru hattı inşa etmeme yardımcı olacak bir sistem geliştirdim... Sonra bir tane daha inşa edeceğim... Sonra da başka bir tane daha... Kendi başıma iki yılda bir boru hattı inşa edebilirim. Ama bu zamanımı en iyi şekilde kullanmak anlamına gelmez. Benim planladığım şey ise sana ve diğerlerine bir boru hattının nasıl inşa edileceğini öğretmek, sonra da sizler başkalarına öğreteceksiniz, sonra da bu insanlar başka insanlara öğretecekler... taa ki bölgede her köyde bir boru hattı olasıya kadar... sonra da ülkedeki her köye bir boru hattı getirilecek ve sonunda dünya üzerinde bulunan her köye bir boru hattı gelecek!..

Bir düşün; diye devam etmiş Pablo, bu borulardan geçen suyun her bir litresi karşılığında belli bir yüzde kazanabiliriz...

Borulardan ne kadar çok akarsa cebimize de o kadar çok para akacaktır. İnşa etmiş olduğum boru hattı hayalimin sonu değil. Bu sadece başlangıç! Nihayet Bruno, Pablo nun büyük hayalini anlamış gülümseyerek nasır tutan ellerini arkadaşına uzatmış. El sıkışmışlar... Uzun zaman önce kaybettikleri bir dostu bulmuş gibi birbirlerini kucaklamışlar.

Kova Taşıyanlarla Dolu Dünyada Boru Hattı Hayali Kuranlar

Yıllar geçmiş... Pablo ve Bruno emekli olmuş. Onların dünya çapındaki boru hattı işi hala banka hesaplarına milyonlarca dolar pompalamaya devam ediyormuş. Zaman zaman kırsal kesimlere yaptıkları geziler sırasında su kovaları taşıyan genç insanların yanından geçerlermiş. Bu eski iki arkadaş genç insanların yanına yaklaşır ve onlara kendi hikayelerini anlatır

39

sonra da kendi boru hatlarını inşa etmeleri için yardım teklifinde bulunurlarmış... Bir kaçı onları dinler ve bir boru hattı işi başlatmak için çıkan fırsatın kucağına atlarlarmış. Ancak, ne yazık ki kova taşıyıcılarının büyük bir bölümü bir boru hattı fikrini hiç düşünmeden reddedermiş. Pablo ve Bruno her seferinde tekrar tekrar aynı bahanelerle karşılaşırlarmış...

“Hiç zamanım yok. Bir arkadaşım tanıdığı bir arkadaşının bir boru hattı yapmaya kalktığını ve başarısız olduğunu anlatmıştı. Bu işe sadece en erken başlayanlar boru hatlarından para kazanmaktadırlar.”

“Ömrüm boyunca kova taşıdım ve bildiğim bu işi yapmaya devam edeceğim.”

“Boru hattı tuzağıyla para kaybeden birini tanıyorum. Hayır, ben bu işte para kaybetmek niyetinde değilim.”

Bu kadar çok insanın bir vizyon sahibi olmaması Bruno ve Pabloyu hep üzermiş...

Ancak her ikiside kova taşıyan bir dünyada yaşadıkları... ve ancak insanların sadece küçük bir yüzdesinin bir boru hattı hayalini kurma cesareti gösterebilmekte olduğu... gerçeğini kabullenmek zorunda kalmışlar!..

****************************************************

Evet, hikaye böyle...

Neticede güzel bir hikaye. Yorumlamak size kalmış...

40

Network için hem iyi - hem sıkıntılı dönemler,

Kitabın başında size yaklaşmakta olan ekonomik krizden bahsetmiştim. İnşallah olmaz ama, bundan önceki ekonomik kriz, ilk e-kitabım olan “Afedersiniz Bi’şey Sorabilir miyim?”i yazdığım dönemlerde bayağı sıkıntı yaratmış ve birçok kişinin işsiz kalmasına neden olmuştu.

41

O dönemlerde de, hemen gündeme gelen Network Marketing konusuna dikkat çekmek için konuya yer vermiş ve aşağıda takdim ettiğim bölümü yazmıştım...

(Yalnız bu bölümde, daha önce Network’te stratejik planlama bölümünde okuduğunuz 2004 yılında yaptığım duyuru ile aynı olan bazı pasajlar göreceksiniz. “Aynı şeyleri niye tekrar tekrar okuyoruz.” demezseniz sevinirim. Sonunda hak vereceksiniz.)

****************************************************

VE... KRİZ DÖNEMİ!..

Bankacılık sektörüyle başlayan 2008... 2009... Küresel Kriz.

1977... 1995... 2001... Ekonomik krizler sürdükçe, dünyada sosyal desteğe ihtiyacı olan, toplumsal kesimler de çoğalıyor.

Aslında, bazen deyerek (teğet), bazen de delerek geçen... kriz dönemleri çok sıkıntılı olmakla birlikte... olağanüstü çözümlerin de üretildiği dönemler olabiliyor.

(Uzak Doğu’da, kriz kelimesi iki fırça darbesi ile yazılıyor. Birinci hamle tehlikeyi temsil ederken… ikinci hamle fırsatları temsil ediyor.) Kriz dönemi deyince, Türkiye’nin hali malum! Piyasa’lar allak bullak... (Bu sefer dünya ekonomisi’de aynı)

Her sektörde işten çıkarmalar. İnsanlar perişan ve işsiz. Özellikle’de, Hizmet Sektörü . . .

42

Bu yüzden, kriz dönemleri deyince benim aklıma birden “Network” gelir... Yani “Network Marketing”

Kriz dönemlerinde, genellikle işsizlikle karşı karşıya kalan... “Beyaz Yakalı Personel”in ve “Genç Emekliler”in en çok rağbet ettiği sektör...

Neden? Tabi ki... Çaresizlikten.

ABD de zincir mektuplar'la başlayarak, ürün ve hizmetlerin devreye girmesiyle yasallaşma yoluna giren… Network’ün, ülkemiz’e 1980 ler’de Çelik Tencerelerle, Ansiklopedilerle ve Robot Elekrik Süpürgeleri ile geldiğini, her halde hatırlarsınız.

Daha sonra Uluslararası Markalar’la (Oriflame, Herbalife, L&R Amway, Forever Liwing, Energetix, Magnocenter, Tupperware, Avon, Dione, L & R, Tiens, Nikken v.s.) devam eden Network Marketing, Türk Ticaret Kanunu’na göre “Doğrudan Satış”ın geliştirilmiş bir türü olarak adlandırılıyor ve Tüketiciyi Koruma Kanunu’na göre de “Bir ürün veya hizmetin, direkt satış mekanı olarak kabul edilmeyen yerlerde, tanıtımı yapılarak pazarlandığı, bir satış yöntemidir.” diye tarif ediliyor.

Network, Üyelerinin iki farklı faaliyetleri sonucunda, kazanç elde edebildikleri, bir doğrudan satış türüdür. Bunlardan birincisi, kişisel olarak yaptıkları satışlardan doğan kazanç, diğeri de uygulanan plana göre, ekiplerine kayıt ettikleri kişilerin ve sonra da bu kişilerin kayıt ettiklerinin satışlarından doğan kazanç, yani teşvik primi gibi birşey...

Online Alışveriş Siteleri’de dahil, şu anda bilinen 100 den fazla

yerli ve yabancı şirket tarafından, ülkemiz’de biraz farklı

43

yöntemlerle de uygulanan MLM (Multi Level Marketing - Katlı

Sistem Pazarlama), kamuoyu’nda... Pramit Pazarlama, Balık Ağı

Sistemi, Katman Ticaret ve Alta Adam Yazma... gibi, biraz

amiyane tabirlerle de anılıyor.

Ve konuya, İnsanların bundan sonraki yaşamlarında ki,

tercihleri sorularak giriliyor...

*Ekomomik Özgürlük... Ek gelir... “0” yatırım riski...

*Sosyal Çevrenizi Genişletmek ve Yeni İnsanlar’la Tanışmak...

*Kendi İşinize Sahip Olmak ve Esnek Çalışma Saatleri...

*İnsanlara Yardımcı olmak... Onları mutlu etmek...

*Kendine Daha Fazla Zaman Ayırmak ...

*Kişisel Gelişim... Liderlik ve Ekip Çalışması...

*Yüksek Hayat Standartları...

*Güzel bir Tatil... Son model bir Araba... Nefis bir Villa...

*Dünya seyahatleri...

*Sağlıklı bir Yaşam ve Bio Dizel bir Çevre...

*Rahat bir Emeklilik ve Miras Bırakma... v.s.

Sonra da, aşağıdaki gibi...

Menşeyi tartışmalı, çok ünlü sözlerle (!) “Gaz Veriliyor”.

44

Hayatınızda hergün aynı şeyleri yapmaya devam ederseniz, Hayatınızı değiştiremezsiniz!..

Siz, kendi kaderinizi çizecek güce sahip değilseniz, Birileri Sizin için bir kader çizer...Ve Siz, buna itiraz edemezsiniz!.. v.s. gibi.

İnternet'te, network'le ilgili olumlu (!) veya olumsuz o kadar çok yazı ve açıklama var ki, hepsi de kendi açılarından haklı (?)...

Network Marketing ve Liderlik konusunda Amerika’da eğitim çalışmalarına katılmış ve konuyla 25 yıldır eğitim açısından yakından ilgilenen bir kişi olarak... bu söylenenler, aslında tamamen hayal değil, ama malesef toplum olarak çok heyecanlı ve aceleci bir yapıya sahip olduğumuz da, bir gerçek!..

Çünkü, hemen... köşeyi dönmemiz gerekiyor...

(Sabırsızlık konusu için trafiğe bir bakın!.. Herkezin işi acele, kimsenin kimseyi beklemeye tahammülü yok... Saygısızlık için ise, birşey söylemiyorum. Öfke kontrolu ise; sıfır...)

Türkiye 70 Milyon’u aşan nüfusuyla, Network Marketing için hakikaten cazip bir Pazar ve direkt olarak “Sadık Müşteri Memnuniyeti”ne dayandığı içinde, özellikle yabancı Şirketler tarafından çok sıcak bakılıyor.

Ancak; Ülkemizde, bu konuda da ticari prosedür tam olarak oluşmadığından, her Şirket kendi özel şartları doğrultusunda Network’u istediği gibi uygulayabiliyor.

(Distribütör Kaydı, Kayıt Ücreti, Başlangıç Sepeti, Ay’da Belirli Miktarda Ürün Alma, Kota Tuturma ve Distribütör Kaydetme

45

Zorunluluğu... gibi)

Sistem; Distribütör kaydı açısından 1/1 temas ile başlıyor ve

daha önce Distribütör olarak Sponsorluk hakkı elde eden bir

Kişi, bir Dostunu üründen ve sistemden bahsederek veya

bahsetmeyerek bir toplantıya davet ediyor, sonra yine

toplantılar ve seminerler neticesinde, Aday'in görüşü olumlu ise

Distribütör kaydı gerçekleşiyor ve daha sonraki aşamalarda

“Distribütörler Toplantıları” , “Avrupa Rallileri” , ”Dünya

Seyahatleri” v.s. ile devam ediyor.

Ancak, bu katılımlar ve gelir elde etmek, ticari anlamda sürekli

aktif olmak ve devamlı olarak belirli baremlerdeki kredi

puanlarını tutturmak kaydıyla…

İşte! Sorun Burada Başlıyor!..

Çünkü her ay, yeni “Ürün Kullanıcıları”na (Genellikle ürünler

uzun süreli kullanımlı olduğu için, bir kez alan, hemen bir daha

almıyor.) ve yeni “Distribütörler”e ihtiyaç var.

Bunun içinde Aile, İş, Dost, Arkadaş ve Sosyal Çevreler’e

başvuruluyor. Bu başvurularda da ilk tepki genellikle hep

olumsuz oluyor. Herkezin işi gücü, aile veya sağlık problemleri

gündeme geliyor.

Dolayısı ile sizde daha geniş kitlelere ulaşmaya çalışıyorsunuz.

Ancak; o zaman da karşımıza çıkan tabloda, birçok dostunuzun,

46

ya kendisinin ya da herhangi bir yakınının, aynı veya başka bir

Şirket’in benzer ürünleriyle, sistemin içinde olduğunu

görüyorsunuz.

Yani, etrafınızda Distribütör kaydedecek kimse kalmamış...

Ya birileri, sizden önce davranmış. Veya sizin daha önce temas

kurduğunuz birisi’ni, başka bir tanıdık... kendisine üye yapmış.

(Üye kaydetme, ürün problemleri, kota ve kredi puanları

yüzünden yaşanan bencilliklerin, çok yakın dostlukları ve

arkadaşlıkları paramparça ettiğine, birçok kez şahit oldum.)

O zamanlar da “Network Ulemaları”nın önerdiği gibi…

Kontakt Listeleri, Telefon Fihristleri, Gazete ve El İlanları,

Konu - Komşu Toplantıları de pek para etmiyor ve eğer

Sponsorunuz’da Size beklediğiniz ilgiyi göstermeyip, Sizi

ürünlerle başbaşa bırakmışsa, o moral bozuklukları ile “Olay”

bitiyor.

Aslında Network Marketing konusunda da, işin tamamına

“Vizyon” açısından bakmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Network, ticari anlamda ve kuralları tam olarak uygulandığında,

genel olarak ciddi bir iş...

Ancak, her sistem; kendisinin ve ürünlerinin kusursuz olduğunu

savunuyor ve diğerlerine pek sıcak bakılmasından hoşlanmıyor.

Öte yandan, eğer “Şirket... Ürünler... ve Marketing Plan...”

47

üçgeninde teknik hatalar yapılırsa, “Sistem’ler” inanılmaz bir

hızla üye ve ciro kaybedebiliyorlar...

Çünkü network sistemleri iskambil kâğıtlarından yapılmış kulelere veya domino taşlarına benzeyebiliyor... Örneğin, ürünler hakkında çıkacak olumsuz bir haber... Yöneticilerin veya sponsorların bazı basit hataları, ciddi sıkıntıların yaşanmasına neden olabiliyor... Üstelik bazı durumlarda bunların gerçek olması dahi gerekmez. Yani, söz konusu haber bir söylentide olabilir... Yöneticilerde yanlış anlaşılmış olabilir... Neticede… Ticaret rekabettir!..

Bir akşam oğlum telefon etti. “Baba bir arkadaşım aradı. Yeni

bir network işine girmiş. Seni de bir yerden duymuş. Araştırınca

ve babam olduğunu öğrenince, seninle görüşmek istiyor.” dedi.

Ben de peki dedim ve yapması gerekenler hakkında bayağı

detaylı görüştük. Network konusunda çok inançlıydı, kendine

güveniyordu ve sabretme gücü vardı. Şimdi çok başarılı bir grup

lideri. Ve de... inanıyorum ki!.. Aldığı network eğitimleri ve

edindiği tecrübelerle (network’le ilgilenenler hatırlarlar), hani

şu yurtdışından özel olarak getirtilip, 1-2 saatlik konuşmaları

için binlerce USD verilen Network Koçları’ndan biri olacak ve

48

Dünya’yı dolaşacak...

“Network Marketing” ufku açık bir pazarlama yöntemi...

Ancak, kurallarına uymak kaydıyla!..

ABD ve Avrupa firmalarından sonra Çin ve Japon firmalarının

da, ülkemizde fink atması... Ülker Grubu’nun dahi 2009 yılında

yeni bir şirket ile doğrudan satışta yer alması, Banka’ların bile

“Kredi Kartları Pazarlaması” nda, “Arkadaşı’nı da Getir”...

bilmem kaç (?) “Para / Puan Götür”... şeklinde kampanyalar

düzenlemesi, Bireysel Emeklilik Sigorta Şirketleri’nin... bazı

poliçe pazarlamaları... bunun en güzel örnekleri değil mi?

Bir çok “Online Alışveriş Sitesi”de; kozmetik’te, ev tekstili’nde,

iç çamaşırı ve çorap sektörü’nde aynı tür kampanyaları...

Yani... Network Marketing’i tercih ediyor.

Network’ün en büyük desteği, moral motivasyon ve heyecandır.

İletişim becerilerinize, ürünlere, şirkete ve marketing planlara

güvenmiyorsanız, “Hayır”lar’a ve “İtici Tepkilere” hazır

değilseniz, maddi ve manevi açıdan önünüzü göremiyorsanız ve

beklemeye tahammülünüz yoksa, bu oyuna girmeyin!..

İnsanların en zor verdikleri şey nedir ? Tabi ki... PARA ! . .

49

PARA... tamam’da!.. “Nerwork’ün bu kitapta ne işi var ?”

dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Birincisi... Network Marketing ile ilgilenen veya ilgilenmek

isteyenlere yardımcı olmak...

İkincisi... Güzel bir proje...

2007 yılında “Altın Örümcek Girişimcilik Ödülü” alan bir proje...

“Süper Teklif”

Daha önce web sitesine üye olmuş bir arkadaşınız tarafından, e-

mail adresinize yapılan davet’le, sisteme üye oluyorsunuz...

Kayıt için herhangi bir ücret ve ürün alışverişi filanda... söz

konusu değil, belirli bir zamanda yeni üye kaydetmek diye de

bir zorunluluk yok, ama kaydederseniz puan alıyorsunuz...

Yapılması gereken, belirttiğiniz profil bilgileriniz ve tercihlerinize

göre, e-mail adresinize gelen reklam maillerini tık’lamak. O da

isterseniz... İstemezseniz, gene sorun yok!

Proje, zaten gece gündüz her yerde karşımıza çıkan ve “İstesek

te - İstemesek te” aslanlar gibi... seyretmek zorunda kaldığımız

reklamlardan; belirli bir örgütsel yapı içinde orjinal hedef

kitleler oluşturmak ve bunu reklamverenlere pazarlayarak

üyelere, eğer gene arzu ederlerse... bu tık’lamaları karşılığında,

Permission Marketing (İzinli Pazarlama) yöntemiyle... puan ve

tabii her network’te olduğu gibi “Almadan vermek, Allah’a

Mahsus” ilkesiyle... ileriye dönük... para kazandırmak.

50

Kısa vade de, tek başına gelir kaynağı olması, çok zor olmakla

birlikte... Süper Teklif; yurtdışındaki benzelerinden biraz farklı

olarak, 2006 da bir İnşaat Mühendisi olan Sayın Serdar Özyaşar

tarafından kurulup... 2008 yılından itibaren de “Teknoloji

Holding” bünyesine katılarak... Türkiye’deki 2 Milyar USD lık

reklam pastası’nda, yaklaşık % 5 paya sahip, internet reklam

pazarının içinde, güzel bir yer edinmek amacıyla yola çıkmış...

En büyük sıkıntı da, puan ve para hırsıyla... sanal üyeler’in sistem’e dahil edilerek, konunun sulandırılması ve de sahte tık'lamalarla reklamveren’leri yanıltarak, proje’nin gözden düşürülmesi olur... diye düşünüyorum... İnşallah olmaz!..

(Demiştim... Ama! Oldu!.. 2010 yılında ortalarında adlarını ve şekillerini değiştirerek, yollarına devam etmeye çalışıyor . . . )

Burada reklam yapmıyorum, sakın yanlış anlaşılmasın!..

İletişim taktikleri... deniyorum.

***************************************************

51

Sağlıklı bir Network için iletişim stratejileri,

Evet... sağlıklı bir network organizasyonu için, hemen hemen

insanların olduğu her yerde, en önemli unsurların başında gelen

iletişim stratejilerinden bahsediyorum...

İnsanlarla iyi iletişim kurduğunuz sürece hem tüm ilişkilerinizde,

hem de network marketing’te her zaman kazançlı çıkarsınız...

İşte sağlıklı bir iletişim için, size bazı sır’lar!..

****************************************************

Yeni tanıştığınız insanlarla iletişime gülümseyerek başlayın...

(Yeni tanışan insanların birbirlerine not vermeleri için gereken

süre ilk 20 saniyedir. Konuşma, tebessüm, kılık, kıyafet v.s. ile iyi

değerlendirmek gerekir. Yanlış izlenimleri düzeltmek çok zaman

ve efor alabilir.)

Fiziksel rahatsızlıklarınız varsa, çok sıkılmadan dile getirin...

(Zor olabilir. Kolay olmadığını biliyorum. Elinizden geldiğince.)

Zayıf yanlarınızı tespit edin ve bunlardan çekinmeyin...

(Kendinizde beğenmediğiniz ve çevrenizden genellikle eleştri

aldığınız davranışlarınızı... “Eksik ve Hatalı Yönleriniz” değil,

“Gelişime Açık Alanlarınız” olarak belirleyip, size bu konularda

destek olabileceğine inandığınız dostlarınızla bunları paylaşıp,

kendinizi olası değişimler için hazır hale getirmeyi de ihmal

52

etmeyin.)

Belirsizliklerden kaçının ve net olmaya çalışın...

(Her konu için net’lik ayarlarınıza önem verin.)

Sizi dinleyenlerin anlayacağı sözcükler seçin...

(Özellikle yabancı terimleri kullanırken dikkatli olun.)

İnsanların gönlünü almaktan korkmayın...

(Ancak, herkeze mavi boncuk dağıtmamak kaydıyla!..)

Ben!.. Ben!.. Ben!.. Bence... Bence... Bana göre... Bana göre...

sözlerini çok fazla kullanmayın ve herzaman “Biz”e odaklanın.

(Biz bir ekibiz... Biz bir takımız... Biz... Biz... Biz...)

Sabırlı ve sinirlerinize hakim olun...

(Elinizde çok büyük deliller olsa dahi, gelecek koşulları iyi

irdelemeden kimseyi tehdit etmeyin ve bunları şantaj

malzemesi olarak kullanmayın. Her insana değişik ortamlarda

ihtiyacınız olabilir. Dikkatli olun. İnsanları sudan sebeplerle

karşınıza almayın ve kırmayın. Onları çok sevmeseniz bile; Çok

kilo almışsın... Çok yorgun görünüyorsun... Ne bu halin çok

çökmüşsün... filan demeyin. İnsanlar bunları unutmazlar ve her

yerde tepkilerini dile getirerek, genellikle sizin yanınızda olmak

istemezler. Kimin nerede lazım olacağını pek bilemezsiniz!..)

Şaka yapacağınız zaman, iyi düşünün...

(İnsanları zor durumlara sokmayın.)

53

Hedefleriniz doğrultusunda ikna yoluna gidin...

(İnternetten yapacağınız araştırmalar... İkna teknikleri

konusunda en büyük yardımcınız olacaktır.)

Konularla ilgili ayrıntıları iyi bilin...

(Doğru Bilgi... Doğru Zaman... Doğru Yer... Doğru Kişi...)

Sorulara mümkün olduğunca net cevaplar verin...

(Bilmiyorsanız, araştırma için zaman isteyin.)

Ayrıntıları dikkate almadan söze başlamayın...

(Genellikle, mükemmellik detaylarda gizlidir.)

İnsanlara isimleriyle hitap edin...

Karşınızdakilerin tepkilerine dikkat edin...

(Empati yaparak, kendinizi onun yerine koyup düşünerek.)

Düşünmeden konuşmayın...

(İnsanlar duymak istediklerini duyarlar.)

Muhataplarınızın sözlerine değer verin...

(Onlara, önemli olduklarını hissettirin.)

İnsanların heveslerini kırmayın. Morallerini bozmayın...

Karşınızdakilerin özel yaşam alanlarına saygılı olun...

(Beden Dili kurallarını daima gözönünde bulundurun.)

54

Gereksiz eleştirilerden kaçının...

(Mecbur kalırsanız. Yanlızken ve sandviç eleştiri yapın.)

Kaybetmeyi de bilin ve esnek olmaya çalışın...

(Hata yapmaktan korkmayın. Hele hele yaratıcı hatalar

yapıyorsanız, bunların size faydalarını gözardı etmeyin.)

Makul olun... Duyarlı olun...

Göz teması kurun ve olumlu bir ses tonu kullanın...

Görüşlerinizi zorla kabul ettirmeye çalışmayın...

Konuşmaya mümkün olduğunca herkesi katın...

Sesinizi duyurun... Ama avaz avaz bağırmayın...

Biri sizinle konuşurken başka birşeyle meşgul olmayın...

Yüz ifadenizi kontrol edin (Gülümseyin)...

Karşınızdakilerin sinirini bozmayın...

(Yanlış anlaşılmalara izin vermeyin.)

İnsanların sözünü kesmeyin...

Birisi konuşurken, başkalarıyla fısıldaşmayın...

55

Yeri geldiğinde, sebebinide belirterek “Hayır” demesini bilin…

Rahat davranmaya çalışın...

(Tabii ki, toplumsal kurallar çerçevesinde.)

Aynı sözcükleri dilinize dolamaktan vazgeçin...

Sözü başkalarının ağzından kapmayın...

Çift anlamlı sözcüklerden kaçının...

Ne zaman susmak gerektiğini bilin...

(Ancak, dinlemeyi ihmal etmeyin. İnsanların konuşmaktan

sıkılmadıklarını unutmatyın. İşinize geliyorsa dinlemeye devam.)

Sözünüzü güçlü bir tonla bitirin...

Başkalarını kötülemeyin...

(Özellikle dedikodulara kendinizi bulaştırmayın.)

Öğütlediğiniz şeyleri kendiniz de uygulayın...

Sorunuzu sorduktan sonra, susun ve dinleyin...

Karşınızdakilere zaman tanıyın...

(Geri dönüşler, algıya göre değişim gösterebilir.)

56

Herkesin anlayabileceği sözcükler kullanın...

Bazen, sessizlik de yararlı olabilir...

İnsanlara öğretmenlik merakından vazgeçin...

Ukalalıktan kaçının ve ilk intiba’ya önem verin...

Tertipli ve düzenli olun...

(Ama simetri hastası olmayın. Simetrom Sendromu...)

Ağdalı sözcükler kullanmayın...

Kötü mesajları bile, yumuşak bir dille iletin...

Alçak gönüllü olun...

(Tabii ki, yerine göre.)

Adları ve unvanları doğru kullanmaya özen gösterin...

Sözcükleri süslemekten kaçının...

Size akıl danışılmadıkça, öğüt vermeyin...

Durumunuzdan sürekli yakınıp durmayın...

(Hiç kimsenin sürekli kaybeden insanlarla, kaybedecek fazla

zamanı yoktur.)

57

Konuşmaların tadını kaçırmayın...

Gereksiz yere, zıtlık yaratmayın...

Özel ilişkiler dışında, insanlara adil davranın...

Her yerde sözcülük görevini üstlenmeyin...

Mesnetsiz böbürlenmeyin...

(Sebepleriniz olsa bile, yine de aşırıya kaçmayın.)

Haklı olduğunuz zaman da pek tevazu göstermeyin...

Başkalarının canını sıkacak espriler yapmayın...

İnsanları terslemeyin...

Her soruya karşılık, tekmil vermekten kaçının...

Olduğunuz gibi görünün...

Önyargılarınızı açığa vurmayın...

Herkesin işine burnunuzu sokmayın...

Üstünlük sağlamaya çalışmayın...

58

Her konuda fikir beyan etmeyin...

(Özellikle hedeflerinizin dışındaki konularda.)

Karşınızdakileri bütün dikkatinizle dinleyin...

Tutamayacağınız sözler vermeyin...

Desteksiz atarak, umut dağları yaratmayın...

Kimseyle kavga etmeyin...

(Kavgaları, edenler değil... İsteyenler kazanır!..)

İnsanları takdir edin, övün, kutlayın...

V e S o n S ö z ;

D i n l e m e s i n i b i l i n . . .

(Hem de tüm dikkatinizle, beden dilinizle her şeyinizle.

Bunu başaramazsanız, karşınızdakinin güvenini kazanamazsınız,

anlaşamazsınız, sonuçta doğru ilişki ve iletişim kuramazsınız…

Yeni tanıştığınız insanlarda olumlu intiba bırakmak istiyorsanız,

onların daha fazla konuşmasına - kendinizin de mümkün olduğu

kadar “empatik dinleyici” olarak kalmanıza özen gösterin.)

(Bu sır’lar halen yazmakta olduğum 3. e-kitabım “Yaşamda

Marka Olmak” tan sizlere özel armağandır... Ali Rıza Değer)

****************************************************

59

USA Princeton Üniversitesi - Hitabet Semineri,

Evet gördüğünüz gibi bazılarını sizinde bidiğiniz iletişim sırları ile

network’te pek çok konuyu birlikte paylaştık...

Bundan sonra iş... birazda; ekibinize ve toplantılarınıza katılan

misafirlerinize karşı, sizin… hitabet sanatınıza kalıyor!..

Bunun içinde, yapacağınız konuşmaların uzunluk sürelerine ve

bu sürelerinde 20 dakikayı geçmeyecek şekilde olmasına dikkat

ederek planlamalarınızı yapın.

Ancak bazı durumlarda geçmek zorunda kalırsanız, mutlaka

konuşmanız içinde; görsellik kullanın, soru sorun, bir doğaçlama

yapın, yaratıcı drama ile dinleyicilerinizi vaka analizine çekin.

Aksi halde, zaten ninni söylüyorsunuz... demektir!

Neyse, ekip lideri olarak hitabet sanatının önemini bildiğiniz

muhakkak. Fazla detaya girmeye gerek yok. Ama Doç.Dr.Yılmaz

60

Üstünel, Amerika’daki Princeton Üniversitesi tarafından

düzenlenen, toplam 5.000 $ lık ve 1 haftalık “Hitabet Semineri”

özet notlarını Linkedin de görünce… kitabıma alıp, sizlerle

paylaşmadan edemedim. Amerika’daki günlerim aklıma geldi.

Detaylarda şu başlıklara dikkat çekiliyor. Etkili bir seminer ve

sunum için, bir çoğu zaten bilinen ama, çok önemli notlar...

(Hatta bazıları bir önceki iletişim sırları bölümümüzde, değişik

versiyonlarla geçiyor ama, sıralamayı bozmamak adına... emeğe

ve ödenen paraya sonsuz saygı () duyarak, tekrar gözatmakta

ve her network semineri öncesi hatırlamakta fayda var.

****************************************************

* Giriş ve bitiriş cümleleri hayati önem arzeder, dikkat!..

*Ağzınızdan çıkan her cümle muhataplarınızı yakından

ilgilendirsin, onların ihtiyaçlarına yönelik bilgiler ihtiva etsin.

* Gereksiz ayrıntılarla muhataplarınızı sıkıntıdan patlatmayın...

Mümkün olduğunca 5 dakika'da bir, ilginç ayrıntılara yer verin.

* Muhataplarınızın yüzüne, hatta gözlerinin içine bakın. Asla

mırıldanarak konuşmayın... Göz temasının önemi yadsınamaz.

* Üç cümlenizden birisi soru cümlesi olsun, soru cümleleri

muhatapları uyanık tutar, kendine getirir, konsantre eder...

61

* Ne konuştuğunuz değil. nasıl konuştuğunuz önemlidir...

* Enteresan olaylara, merak uyandırıcı hatıralara yer verin...

* Hiç bir şey bilmeseniz bile samimi konuşun, hayatınızın en

etkili hitabetini yapmış olursunuz. İçten olduğunuzu belirtin...

* Dinleyicilerinizi usulüyle övün, etkileyiciliğiniz % 50 artar...

* Asla ezberlenmiş bir konuşmayı mekanik tarzda sunmak

tarzındaki bir konuşmayı denemeyin. Büyük hata olur...

* Anlatacağınız konu hakkında heyecanlı arzulu ve şevkli olun...

* Konuşmanızı izleyicilerle paylaştığınızı hissettirin...

* Kendinizi dinleyicilerle özdeşleştirin. Empati’ye önem verin...

* Kendinizden örnekler verin, samimi itiraflarda bulunun ama

şahsi reklama girmeyin. Ters tepebilir!.. Aman dikkat...

* Göze ve kulağa beraber hitap edin, bunun için teknolojiden

faydalanın. Görsel ve elde kalıcı objeler kolay unutulmaz...

* Dinleyicilerinize sevgi ve saygı gösterin. Bunu her birine

ayrı ayrı olmasa bile en azından gruplar halinde bölge bölge

hissettirin. Özellikle programınızda soru/cevap bölümü varsa...

62

* Örnekleriniz bol olsun. Yakın zamanda ve yakın çevreden...

* Sözlerinizin yankısını, muhataplarınızın beyninde yüreğinde

duyduklarını hissedin. Onlarla ilgi odağı oluşturun...

* Beden dilinizi ustalıkla ve şuurlu olarak, abartmadan kullanın.

* Asla yıkıcı, olumsuz, ümitsiz ifadeler kullanmayın ...

* Ses tonunuz bazen hiptonik/hiperfonik, bazen vurucu olsun...

* Hazırlıksız konuşmamaya çalışın. Giriş + Gelişme + Sonu...

* Dinleyicileriniz sanki ayağa kalkıp size cevap vereceklermiş

gibi konuşun. İlgilerini üzerinizde hissediyorsanız mesele yok...

* Konuyla ilgili “güldüren - ama düşündüren” esprileriniz de

mutlaka bulunsun. İzleyicileri güldürebiliyorsanız, harikasınız...

* Konuya farklı ve ilginç açılardan da örneklerle yaklaşın...

* Somurtarak konuşmayın, tebessümünüz bol olsun...

* Sorular çoksa, başarılı bir hatipsiniz demektir. Bravo...

* Arada bir siz susun, sessizliğiniz konuşsun. Sukunluğunuzla da

63

konuşmayı bilin.(Arada bir yavaş yavaş su içmeyide unutmayın)

* 20 dakikalık konuşma da şok edici en az iki bilgi bulunmalıdır.

* Dinleyicileri şu andan alın, 25 yıl öncesine götürün, gerekli

güveni ve motivasyonu sağladıktan sonra tekrar bugüne getirin

* Şimdi, bu konuşmanın belki de en can alıcı cümlesine geldi

sıra?... tarzında bir ifadeniz mutlaka bulunsun ve o cümle

hakikaten can alıcı olsun... (Ancak, zamanlamayı iyi yapın.)

* Her müthiş tesbitten sonra siz, dinleyicilerden beş kat daha

fazla dehşete düşün ve bunu salondaki herkese hissettirin...

* Dinleyicilerden birkaçını seçin, onlarla kısa süreli birebir

diyalog kurun. Ancak onları salona karşı zor duruma sokmayın.

* Konuyla ilgili bazı önemli kavramları veya şekilleri yazdığınız

kağıdı dinleyicilere gösterin, okutun. Çalışmalarınızı paylaşın...

* Bazı sürprizler yapın, böylelikle konuşmanızın etkisini %30

artırabilirsiniz... (Konuyla ilgili Uzman + Konuk + Video + Müzik)

* Anlattıklarınızın nasıl pratik hayata geçirileceğine dair yollar

gösterin... (Yaşanmış başarı hikayeleri ve örneklemeleri gibi...)

****************************************************

64

ÇEKİRDEK EKİP & NETWORK DANIŞMANLIĞI

Ekip içindeki arkadaşlarınıza baktığınız zaman aşağıdaki tiplere

rastlamanız kaçınılmazdır. Zaten insanları tek bir kategoride

görmemiz mümkün değil. Onlar’da aslında bu işin tuzu - biberi.

*) İLGİSİZ . . . . . . . . . . . BİLGİSİZ

*) İLGİLİ . . . . . . . . . . . . BİLGİSİZ

*) İLGİSİZ . . . . . . . . . . . . BİLGİLİ

*) İLGİLİ . . . . . . . . . . . . . BİLGİLİ üye gruplarınıza dikkat edin!..

1. Grupta hiç ısrarcı olmayın. Boş verin gitsin...

2. Grubu eğitin, bilgilendirmeye çalışın ve yalnız bırakmayın...

3. Gruptakilere; özel ilgi, çalışma tarzlarını kolaylaştırıcı çeşitli

hediye extra prim gibi motivasyon taktikleri uygulayabilirsiniz.

4. Tabii en değerli grubunuz 4. grup...

Eğer grubunuzda size bağlı ve saygılı üyeler varsa yaşadınız…

65

Ekibinizi network’e ve size inanan ve de konuya ciddi bir iş

olarak bakarak sizi kopyalayacak üyelerden oluşturun...

Bir kaç denemeden sonra... olmuyor, o insanları nereden

bulucağım, bu iş olmuyor demeyin. Siz inandıysanız mutlaka

başkalarıda inanır!.. En azından inandırma çabalarınızdan bir

süre daha vazgeçmeyin. Devamlı yeni kontaklar kurun!..

*) ONLARLA İLGİLENİN...

*) ONLARI EĞİTİN...

*) ONLARA GÜVENİN...

*) ONLARI BAŞKALARIYLA KIYASLAMAYIN...

*) ONLARI MOTİVE EDİN...

*) ONLARI KENDİ KANATLARIYLA UÇURUN...

(Ancak aşağıdaki detaylara göre ve performanslarını

ölçümleyerek... Telefon + Randevu + Toplantı + Seminer +

Ürün + Aktiflik + Üye Kaydı v.s. ve de kontrolu, elden

bırakmadan!..)

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

66

NETWORK & KENDİ KANATLARINIZIN ÜZERİNDE UÇMAK

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

BİLGİ

YETENEK

DENEYİM

AKIL GÜCÜ

KALDIRMA KUVVETİ

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

ATALET OLUMSUZ BAKIŞ AÇILARI

ÖNYARGI BEN MERKEZCİLİK

TEMBELLİK AYAK BAĞLARI

UMURSAMAZLIK KISKANÇLIK

GERİLETİCİ KUVVET YERÇEKİMİ

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

CESARET

AZİM GÜCÜ

MOTİVASYON

GÜÇLER YÖNLER

İTİCİ KUVVETLER

67

Danışmanlığa gelince,

(Danışman, deyince aklınıza meşhur papağan fıkrası gelmiştir

herhalde. Gelmediyse, merak etmeyin burada anlatmayacağım.

Ancak, dinlemek isteseniz ilk karşılaşmamızda hatırlatın...)

Evet Danışman’lığa gelince... diyelimki; çok arzu ettiğiniz bir

yere, gitmek istiyoruz. Ama nasıl gideceğinizi bilmiyorsunuz.

Elinizde sadece adres var. Karar verdiniz, yola çıktınız ve gitmek

isteğiniz yere ulaşmak için tüm yolları denediniz. Sonuçta 2 şık

var. Ya istediğiniz yere ulaşırsınız, ya da ulaşamazsınız.

Ulaşamazsanız, zaten yapacak birşey yok. Sonuçlarına

katlanarak; ya yeniden denersiniz, ya da vazgeçersiniz.

Diğer olasılıkla istediğiniz yere ulaştığınızı düşünelim. Ancak

ulaştığınızda çok yorulmuş ve tüm kaynaklarınızı tüketmiş

olabilirsiniz. Oysa, yola çıkmadan önce, bilen birine yolu sorabilir ve

gitmek istediğiniz yere, en kısa zamanda, en rahat şekilde ve en

ekonomik yoldan varabilirdiniz.

Danışmanlık, işte böyle bir şey...

Uzmanlık alanı ile ilgili kendisine sorulan yolu, en doğru şekilde

tarif edebilmek danışmanın asli işi. Gelecekte olmak istediğiniz

yere, nasıl ulaşacağınızı gösteren yol haritanızın çizilmesi ve o

yol haritasına göre ilerlerken, uzun ve gereksiz yollara

sapılmasının engellenmesi, önemli bir şekilde maddi ve manevi

kayıpları önler. Ancak, orjinal danışmanlar sadece sorulan yolun

tarifini yapmaz, taşın altına elini koyar ve yol arkadaşlığı yapar!..

68

Bizim işimiz insanlarla...

İstediğimizi elde etmek için, ne istediğimizi bilmemiz gerekir!..

Son olarak, insan ilişkilerinde hiç unutulmaması gerekenler;

(Kopernik’in, “Dünya; herkezin kendi etrafında döner.”

sözünden hareketle ve hiçbir zaman unutmamanız dileğiyle...)

*) İnsanların en sevdikleri şey nedir? (Kendileri)

*) İnsanların hiç sevmedikleri şey nedir? (Eleştiri)

*) İnsanların en kolay ürettikleri şey nedir? (Mazeret)

*) İnsanların en zor ürettikleri şey nedir? (Çözüm)

*) İnsanların en çok hoşlandıkları şey nedir? (Takdir Edilmek)

*) İnsanların en kıskandıkları kimlerdir? (Başarılı Rakipler)

*) İnsanların en kolay verdikleri şey nedir? (Nasihat)

*) İnsanların en zor verdikleri şey nedir? (Tabii ki... Para)

HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN... B O L K A Z A N Ç L A R !..

69

Evet sevgili dostlarım...

3 yıldan fazla bir sürede toplam 500+ sayfa’da ve “pdf

formatında” tamamladığım ve de çok değerli dostlarımla...

****************************************************

Reklamcılık ve Halkla İlişkiler sektörleri’ndeki 35 yıl'lık iş hayatı

(Ajans Ardaş & Toros Reklamcılık A.Ş.) ve çeşitli STK lar'daki 30

yıl’lık (Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği 118 - Y Yönetim Çevresi

Genel Yönetmenliği ve 2001 - 2002 Liay Lions İstanbul Anadolu

Yakası Sosyal Hizmet Vakfı Başkanlığı da... dahil) edindiğim

tecrübeler’le...

2006 yılından bu yana Kadıköy Belediyesi - 19 Mayıs Kültür

70

Merkezi’nde ki “Yaşam Kalitesi ve Vizyon Stratejileri”

eğitimlerimle, insanların en verimli oldukları dönemler

de, geleceğimizi yönlendirebilecek... kişisel, kurumsal ve

kamusal gelişimprojeleriyle... topluma, çevrelerine ve de

ülkemiz gerçeklerine sahip çıkmaları konusunda...

“Birleşmiş Milletler - Küresel İlkeler Sözleşmesi -Kurumsal

Sosyal Sorumluluk Projeleri ve Sürdürülebilir Kalkınma” ile

karıştırılmamak kaydıyla, gönüllü ve tamamen duygusal (!)

anlamda... “Sosyal Sorumluluk Projeleri” üretebilmeleri ve

gerçekleştirmeleri için... “T.C. Milli Eğitim Bakanlığı - Kadıköy

Halk Eğitim Merkezi” sertifika destekli... yapmış olduğumuz özel

atölye çalışmalarından ve konferanslarım’dan, 3 yılı aşkın

bir sürede derlediğim, “Afedersiniz Bi'şey Sorabilir miyim?”

isimli @-kitap çalışmamı... 540 sayfa’da tamamladıktan

sonra, doğal hayatı korumak adına “PDF Formatı”nda imzalı bir

adedini de, ek’te... Sizlere takdim etmekten son derece

mutluluk duymaktayım...

****************************************************

diyerek... paylaştığım bir önceki kitabımın, 10.000 den fazla

gönderimle ve Facebook + Blogcu + Kisisel Gelisim grupları

ile... ücretsiz olarak “Sanal ortamda okunan ilk e-kitap” olma

özelliğinin mutluluğu ile uzun bir aradan sonar, bu 2. kitabımı

tamamlamanın ve de sizlerle paylaşmanın sonsuz

mutluluğunu yaşamaktayım. Sevgiyle... Hoşca kalın!..

71

****************************************************

From: Türker Baş [mailto:turkerbas@yeniik.com]

Sent: Saturday, December 10, 2011 9:34 AM

To: Ali Riza Deger

Subject: RE: Sayin Prof.Dr.Turker Bas'in Dikkatlerine...

Ali Rıza Bey merhaba,

Eseriniz Networking konusunda okuduğum ilk kitap.

Sanırım mevcut çalışmaların yetersizliği nedeniyle konuyu

gözden kaçırmışım. Kitap içerik açısından eşssiz olmuş.

Çok istifade ettim. Burada akıcı anlatımınız çok etkili.

Bir kitap okumak yerine, eski bir dostla uzun bir sohbet ettiğimi

hissettim. Konu çok önemli. Çünkü networking oldukça yaygın

ve yayılmaya devam ediyor.

Bu işin kurallarını tanımlayan doğru bir rehberin varlığı

kaynakların daha sağlıklı kullanımını sağlayacaktır.Sizi bu

paylaşımınız ve değerli eseriniz için gönülden kutluyorum.

Sağolun. Saygılarımla...

Prof.Dr.Türker BAŞ

T.C.Galatasaray Üniversitesi

Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Öğretim Üyesi

****************************************************

72

****************************************************

From: Sahin Tulga [mailto:sahintulga@gmail.com]

Sent: Monday, January 09, 2012 10:07 PM

To: Ali Riza Deger

Subject: E-Kitabınız

Ali Rıza Bey,

E-kitabınız ile ilgili tek bir kelime kullanmak istiyorum; Süper !..

Bana da yolladığınız için çok teşekkür ederim.

Tekrar tekrar okuyacak ve dostarıma yollayacağım.

Ellerinize ve beyninize sağlık!..

Saygılarımla,

S.Şahin TULGA

(Bordata - Entek - HP Türkiye Genel Müdürlerinden)

www.profitkar.org Kar Arttırma & İş Başarısı Platformu

****************************************************

73

****************************************************

From: hakan@maxiev.com [mailto:hakan@maxiev.com]

Sent: Monday, January 16, 2012 3:11 PM

To: Ali Riza Deger

Subject: Türkiye'de Network'ün Kitabı isimli e-kitabınız...

Sayın Ali Rıza Bey,

Öncelikle yazmış olduğunuz bu kitaptan ve ömrünüzü bu işlerin içinde

geçirmiş, sorumluluk sahibi bir kişi olmanızdan dolayı sizi tebrik

ederim. Kitabınızı bir nefeste okudum. Çok beğendim. Çok konuda da

aydınlandım.

Ancak kitabınızda, merak ettiğim ve araştırdığım, network marketing

sisteminin satılan ürüne maliyetleri ve sistemdeki kişilere dağıtılan

primler (haklar) konusunda pek bir şey bulamadım.

Ortalıkta bir sürü rivayet ve uygulama var. Bunun doğrusunu bilmek

öğrenmek ancak sizin gibi güvenilir, bilgili bir kişiden olabilir diye

düşünüyorum. Bu konuyla ilgili eğer size zahmet olmazsa, detaylı bir

yazınız var ise, okumak isterim.

İlginize şimdiden çok teşekkür ederim. Sizin gibi kişilerin ülkemizde

daha çok bulunmasını umut ediyorum.

Sizin ve ailenizin hayatında sağlık, mutluluk ve uzun ömür hiç eksik

olmasın. Hoşçakalın...

Hakan AKKUŞ

CEO - Maxiev A.Ş.

****************************************************

74

****************************************************

From: Ali Riza Deger Sent: Monday, January 16, 2012 4:12 PM To: 'hakan@maxiev.com' Subject: RE: Türkiye'de Network'ün Kitabı isimli e-kitabınız

Merhaba Hakan Bey,

Ben de öncelikle zarif mesajınız için, teşekkürlerimi sunuyorum.

Özellikle bilgi istediğiniz konuda, sizin de belirttiğiniz gibi…

"Ortalıkta bir sürü rivayet ve uygulama var."

Herhangi bir firmanın distribütörü veya temsilcisi olmadığımdan

bu kitaptaki amacım, Network Marketing'in ülkemizde doğru

uygulanması ve bu işle ilgilenmek isteyen girişimcilerimizin

üzülmemesi adına... marketing planların satılan ürünlere

maliyetleri (%20 - %100) ve sistemdeki kişilere dağıtılan (%30 -

%70) primler konusunda... kesinlikle tercih, öneri ve tavsiye

belirtmeden, yani taraf tutmadan... bu konuda kararın girişimci

tarafından, gerekli incelemelerin yapılarak verilmesi şeklinde

olduğundan... beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.

Görüşmek dileğiyle...

Sevgi ve saygılarımla

Ali Rıza DEĞER

****************************************************

75

**************************************************** From: Ahmet Cezmi Göbüt [mailto:acg@ahmetcezmigobut.com] Sent: Thursday, December 22, 2011 3:16 PM To: Ali Riza Deger Subject: RE: Turkiye’de Network’un Kitabi…

Sevgili Ali Rıza Değer Bey. Merhaba, Gönderdiğiniz kitaplardan birincisine (Türkiye’de Network’un

Kitabı’na) ön yargı ile bakarak başlamıştım.

Okuduktan sonra bu ön yargımı bir kenara koymam gerektiğini

ve aslında bu ön yargıyı yaratanın da kendim olduğumu,

söylemem gerektiğini düşünüyorum.

Elinize sağlık, iyi ki doğmuş, yaşamış ve yazmış’sınız . . .

Daha önce 1995’li yıllarda Suadiye Lions Kulubüne katılmış,

ama birkaç yıl içinde maalesef Ankara’ya taşınmam dolayısıyla

devam edememiştim.

Sizinle o yıllarda tanışabilirmişiz diye düşündüm . . .

Farklı kanallarda farklı işler ama, ortak bir amacımız var.

76

“Yaşadığımız topraklarda olan bitene nasıl katkı sağlayabiliriz ve

sonrasında da insanlığa nasıl bir katkıda bulunabiliriz”. . .

Ben de yazdığım kitapları sizin gibi ücretsiz dağıtabileceğimi

düşünüp buna benzer bir girişimde bulunmuştum.

Web sitemden indirilebilir hale koymuştum.

Ancak sizden gelen mail üzerine belki ben de iyi bir kapak

yazısıyla, sizin gibi ücretsiz göndermeliyim diye düşündüm.

Kitaplarımı ek’te bir teşekkür olarak kabul ederseniz sevinirim.

Sevgi ve saygılarımla,

İyilikle ve iyilerle kalmanızı dilerim.

Ahmet Cezmi GÖBÜT

www.ahmetcezmigobut.com

(Uluslararası Uzman - Eğitmen - Danışman)

***************************************************

77

ALİ RIZA DEĞER

1955 İstanbul doğumlu, evli ve 1 çocuk babasıdır. Öğrenimini

Kabataş Lisesi'nden sonra İ.T.İ.A. Siyasal Bilgiler Fakültesi ve

Marmara Üniversitesi - Maliye Bölümleri’nde sürdürdü.

Çalışma hayatına 1973 yılında pazarlama ve halkla İlişkiler

sektörlerinden başlayıp, 1977 den 2003 yılına kadar, kendi

şirketlerinde devam etti. (Ajans Ardaş Reklamcılık Limited.)

Bu alanlarda yaklaşık 30 yıl; T.İş Bankası, Paşabahçe, Aygaz,

İzocam, Lombardini, Honda, Rowenta, JVC, KİP, IBM, Pimaş,

Sandoz, Kaleterasit, Kalebodur, Kalekim, Kaledekor, Kalevit,

Çanakkale Seramik v.s. gibi birçok şirkete, özellikle Türkiye'nin

her yerinde, KKTC de ve Almanya'da, reklamcılık ve halkla

ilişkiler başta olmak üzere, çeşitli hizmetler verdikten sonra,

kendi isteği ile emekli oldu.

Yurtiçinde ve yurtdışında katıldığı eğitim çalışmaları... ISO 9001 14001 Toplam Kalite Yönetimi, Permission Marketing,

Inovasyon, Motivasyon, Performans, Network Marketing, Satış

ve Pazarlama Eğitimleri ile birlikte... KKTC Girne Amerikan

Üniversitesi / 118 - Y Lions Akademisi Başkanlığı ve Chicago,

Indianapolis, Newyork / Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği Genel

Yönetmenlik ve "Stratejik Liderlik Eğitimi" sonrasında ilaç,

otomotiv ve kozmetik gibi sektörlerde Koordinatörlük'ler

yaparak, Sivil Toplum Kuruluşları'nda görevler aldı.

78

1980 den itibaren üyesi olduğu STK'lar ve aldığı görevler…

*Marmara Yelken Kulübü. Yönetim Kurulu Üyeliği (2011)

*Sporturist Su Sporları A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği (2009)

*Caddebostan Balıkadamlar Kulübü. Üyeliği (2004)

*Feneryolu Tenis Kulübü. As Başkanlığı ve Baş Hakemliği (1999)

*Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü. Üyeliği (2005)

*Veteran Tenisciler Birliği. Üyeliği (2006)

*Beşiktaş JK Genel Kurul Üyeliği (1986)

*Trafik Mağdurları Dayanışma Derneği. Onursal Üyeliği

*Türk Lions Beceri Kazandırma Vakfı. Başkan Yardımcılığı (1992)

*Ethemefendi Lions Kulübü. Onursal Üyeliği

*Sahrayıcedit Lions Kulübü. Onursal Üyeliği

*Erenkoy Lions Kulübü. Başkanlığı (1992 - 1993)

*Lions Akademisi. Başkanlığı (1994 - 1995)

*Uluslararası Lions 118.Y Yönetim Çevresi. Genel Yönetmenliği

*Liay.Lions İstanbul Anadolu Yakası Sosyal Hizmet Vakfı. Başk.

*Uluslararası Lions 118.Y Federasyonu. Onur Kurulu Başkanlığı

*Uluslararası Lions Türkiye Konfederasyonu. Konsey Üyeliği

*Yılbak + Sporturist + Day Grup - ArGe & ArdAkademi Başkanlığı

Halen; ilaç, aşı, kozmetik, gıda, temizlik ve tanıtım sektörlerinde

ki 3 şirketler grubunda; danışmanlık, eğitmenlik, koordinatörlük

ve yönetim kurulu üyelikleri görevleriyle birlikte...

Sosyal Sorumluluk Projeleri, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi &

Kurumsal Sosyal Sorumluluk & Sürdürülebilirlik gibi konularda

“Proje Başkanı” olarak çalışmalarına devam etmektedir.

79

ALİ RIZA DEĞER

2011 - 2012

Ard Akademi

DİJİTAL YAYINLAR

80

NETWORK’ÜN

KİTABI

(NETWORK MARKETING)