40
Mart / Mars 2014 No: 90 Herkese eşit mesafede... Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] objektif actu Fransa’da Yerel Seçimler 23-30 Mart’ta Yapılacak Fransa’da yerel yöneticileri belirlemek için yapılacak olan iki turlu seçimler, 23 ve 30 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek. İlk kez Türkiye kökenli adayların da belediye başkanlığı için yarışacağı seçimlere ilişkin haber ve yorumları iç sayfalarımızda okuyabillirsiniz. Kehl / Sundheim’da bulunan Kayseri Market, kuruluşunun 11. yılını, vatandaşlarımızla bir- likte mangal partisi eşliğinde kutlayacak. 8 Mart Cumartesi günü düzenlenecek etkinlik gün boyu sürecek. Kayseri Market, bu vesi- leyle müşterilerine çok cazip bir indirim kampanyası başlattı. Kayseri Market’te Mangal Partisi Turquoise Müzik Topluluğu 21 Mart’ta Üniversite’de Süper Lig’de şampiyonluk yarışı hızlandı. Bu müthiş mücadeleyi kaçırmamak için bir an önce Digitürk Euro ailesine katılın. Maç keyfini artık evinizde yaşayın... Bekir Çınar, “Ben seni sevdim” türküsüne klip çekti S. 18- 39 -40 S. 17 S. 16

Objektif 90

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Objektif gazetesi Mart sayısı.

Citation preview

Page 1: Objektif 90

Mart / Mars 2014 No: 90

Herkese eşit mesafede...

Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] objektif actu

Fransa’da Yerel Seçimler 23-30 Mart’ta YapılacakFransa’da yerel yöneticileri belirlemek içinyapılacak olan iki turlu seçimler, 23 ve 30Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek.

İlk kez Türkiye kökenli adayların da belediyebaşkanlığı için yarışacağı seçimlere ilişkinhaber ve yorumları iç sayfalarımızda okuyabillirsiniz.

Kehl / Sundheim’da bulunan Kayseri Market,kuruluşunun 11. yılını, vatandaşlarımızla bir-likte mangal partisi eşliğinde kutlayacak.

8 Mart Cumartesi günü düzenlenecek etkinlikgün boyu sürecek. Kayseri Market, bu vesi-leyle müşterilerine çok cazip bir indirimkampanyası başlattı.

Kayseri Market’te Mangal Partisi Turquoise Müzik Topluluğu 21 Mart’ta Üniversite’de

Süper Lig’de şampiyonluk yarışı hızlandı.Bu müthiş mücadeleyi kaçırmamak için

bir an önce Digitürk Euro ailesine katılın. Maç keyfini artık evinizde yaşayın...

Bekir Çınar, “Ben seni sevdim” türküsüne klip çekti

S. 18- 39 -40

S. 17

S. 16

Page 2: Objektif 90
Page 3: Objektif 90
Page 4: Objektif 90

4

MART / MARS2014 N° 90

5, Impasse des Prunelles67820 Wittisheim

Tel: 03 88 85 83 66 [email protected]

* Aylık haber, ilan ve reklam gazetesi/Journal mensuel d’infos,

d’annonces et de publicités.

* İmtiyaz sahibi/Edité par: Edition Objectif

* Genel Yayın Yönetmeni/Directeur de la Publication: Fahri [email protected]

* Grafik-Dizayn: Murat Ateş

Dağıtım Sorumlusu / Responsable de distributionTuncer KIRÖMEROĞLU

[email protected]

TEMSİLCİLERİMİZ

SAINT-DIE, EPINAL, NANCY ve çevresi Mustafa GÜÇLÜTel : +33 6 07 61 09 24

KARLSRUHE ve çevresi: Hasan BELLİKLİTel : +49 0176 92962065

SAVERNE-SARREGUEMINES-HAGUENAU - BISCHWILLERLUNEVILLE-BOUXWILLER-WISSEMBOURG ve çevresiKemal ERGÜLTel : +33 6 70 47 09 02

MULHOUSE ve çevresiFaruk BEYAZTel: 0619 04 68 93

*Baskı/Imprimé par: Imprimerie des

Sun Print / Offenbach

*Objektif Gazete basın meslek ilkelerine uymayasöz vermiştir.

/Objektif promet à respecter les principes et leslois concernant le métier de presse.

*Objektif Gazete’de yayımlanan yazı, haber vefotoğraflardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

/Toute reproduction de nos articles, textes d’an-nonces ou publicités parues dans notre journal est

libre sous l’obligation de citer le nom du journal.

*Dépôt Légal: MARS 2014

BANKA BİLGİLERİ/Les coordonnés bancaires

IBAN: FR76 1760 7000 0170 2129 1344 932SWIFT ( BIC ): CCBPFRPPSTR

EditionObjectif

ALİ BAŞARAN

YAZIYORUM

Eğitimci - Yazar

[email protected]

mokrasi ve insan hakları konusundaki duyarlılığıyla ciddiduruşa sahip Mine GÜNBAY’ın önümüzdeki dönem be-lediye başkan yardımcılığına getirilmesi olanaklı. SosyalistParti’nin ulusal çapta « Eşitlik ve Kadın Hakları » konu-sunda 2 numarası olan Günbay’ın geleceği açık. Yurttaş-lık bilincine sahip nice Günbay’lara ihtiyacımız var.

EVDEN KAÇAN ÇOCUKLARFransa’da her sene 50 000 ön ergenlik çağındaki, 12-18yaşlarındaki genç evden kaçıyor. Bu kaçışlar aile içi hu-zursuzluk, acı çekme durumu ve tedirginliğin belirtileri ola-rak ortaya çıkıyor. Fransa Çocukluğu Koruma Merkezi(CFPE) çocuk yaştaki gençlerin evden kaçışlarının yete-rince önemsenmediği ve küçümsendiği konusunda kay-gılarını dile getiriyor..Evden kaçan çocukların 1/3’ü 48 saat içinde, 1/3’ü iki günile bir ay arasında geri dönerken, 1/3 ise daha uzun sü-rede geri geliyor. Dolayısıyla 1/3 ise hiç dönmüyor.Her sene 50 000 civarında evden kaçan çocuk arananlarlistesine ekleniyor. Ancak bidirilmeyenlerin de epeyce biroranda olduğu düşünülürse bu sayının çok daha fazla ol-duğu yetkililerce açıklanıyor.Kaçış nedenleri oldukça farklı; önergenlik krizi, anne-ba-bayla tartışmalar, sevdiğiyle kaçan genç kızlar, arkadaşgrubuyla yasamak ve serüven için evi terkedenlerle aileiçinde kötü muameleye tabi tutulduğu için kaçmaktanbaşka çaresi olmayanlar.Polis ve Jandarma’nın arama başvurularının yoğunluğun-dan dolayı gerekli aramaları yeterince yapamadığı da birgerçek olarak karşımıza çıkıyor.

KİRACILIKTA AYRIMCILIKFransa’da ev kiralamak için yabancı kökenli olmamak ge-rekli. « 60 milyon tüketici-60 millions de consommateurs» adlı tüketici kuruluşunca ev kiralayan şirketler-agenceimmobilieres- nezdinde yapılan « test »lerde yabancı kö-kenlilere karşı çok ciddi ayrımcı davranışların uygulamadavar olduğu belirlendi.Bu araştırmayı gerçekleştirmek için insan hakları savunu-cusu kurumlarla işbirliği yaparak aynı meslekten ve eşitgelire sahip altı kişi, 2 odalı 40 m2’lik ev kiralamak için 7büyük şehirde, 150 ev kiralama ilanlarına telefon ederekrendevu istediler. Ancak onlara uygulanan muameleleraynı olmadı. Örneğin Afrika aksanı ile konuşan biri baş-vuruların üçte birinde ret cevabı alırken, Fransız (adı vekonuşmasıyla) biri hepsinde olumlu cevap aldı. AyrıcaFransızla oldukça nazik konuşanlar olurken, diğerine peksempatik davranmıyorlar. Başvuruların % 42’sinde Afrikaaksanlıdan istenilen kiranın üç misli aylık alıp almadığı so-rulurken, diğerine ender soruluyor.Benzer ayrımcılığın çocuklu bayanlara karşı da yapıldığıvurgulanan araştırmada, yaşlılar ve engellilerin de pek is-tenmeyenler grubuna girdiği belirtiliyor.Bu ayrımcı tutumları belgelemek oldukça zor, ancakyoğun « test » uygulamları ile ispatlanabilir.

FRANSA’DA YEREL YÖNETİM SEÇİM-LERİMart ayının son iki haftasında Fransa genelinde ikiturlu belediye seçimleri yapılacak. Göstergeler ikti-dardaki sol birliğin biraz gerileyeceği ancak hezimeteuğramayacağını göstermekteler. Oysa ki, ekonomikve sosyolojik olarak oldukça zor koşullarda iktidaragelen Cumhurbaşkanı Holland ve taraftarlarının mev-cut sorunlara yeterince cevap veremedikleri ortada.Buna rağmen Fransa genelinde büyük belediyeler(Paris, Lyon) dahil, belediyelerin çoğunda yenidenseçileceklerini gösteriyor. Hatta sağın uzun sürediryönetimde olduğu Marsilya’yı da sola kaptırma riskivar. Bu hikmetin iki nedeni var; merkez sağın (UMP,MODEM ve UDI) kendi iç sürtüşmesinden dolayıciddi alternatif oluşturamaması ile mevcut ekonomikkrizin sebebi olarak bugünkü iktidarın görülmemesi.Ancak bu seçimlerde, özellikle de yakın dönemde oyoranına göre milletvekili seçilecek Avrupa Parlamen-tosu seçimlerinde, Le Pen’in aşırı sağ Milliyetci Cep-he’sinin (FN) merkez sağ seçmenin oylarından daalarak ciddi oranda ilerleme kaydedeceği gözlemlen-mekte.Türkiye kökenliler:Bu seçimlerde Türkiye kökenliler bazı yerlerde kısmivarlığını gösterse de, politik olarak varlıklarını hisse-tiremiyorlar. Birkaç kişinin belediye encümeni ya dayardımcısı olmasıyla yetinecekler gibi. Hepimizi ya-kından ilgilendirmesi gereken yerel yönetimlere aktifkatılım, kendi günlük yaşamımızla ilgili karar merci-lerinde söz hakkımız olmasının yolunu açar. Bu katı-lım da yönetimde yetki ve söz hakkı sağlar. Bu dayurttaşlık bilinciyle olur. Bu konuda çok ciddi, uzunsoluklu ve günlük çıkar sağlama ya da köylü kurnaz-lığı mantığından uzak çabalar kaçınılmazdır. Elbettekendini Türkiye’den esen yele göre biçimlendirenlerde buralı olamadıklarından gerekli etkinliği göstere-meyeceklerdir. Öncelikle demokrasiyi, demokratlığı,insan haklarını her koşulda savunma gibi temel kav-ramları içine sindirmiş ve bu çerçevede de politikayapacak buralılaşmış insanlara gerek var. Yoksa ta-şıma suyla değirmen dönmüyor.Bulunduğumuz şehre, Avrupa kurumlarının başkentiStrasbourg’a gelince; sol koalisyonun (PS+Yeşiller)yeniden belediye seçimlerini kazanma şansı fazla.Sosyalist Parti içindeki çalışmaları, politik bilinci, de-

Page 5: Objektif 90
Page 6: Objektif 90

6

[email protected]

AdemGÜRSAL

28 ŞUBAT'TAKİ SENARYONUN AYNISI28 Şubat'ta yaşananları herkes az çok bilir, ha-tırlar. Rahmetli Erbakan hocamıza yapılanları dabilirsiniz muhakkak. Haksızlıklara uğramasınarağmen Türk milletini ve ülkenin geleceğini dü-şünüp o gün görevinden istifa etmek zorundakaldı. Hatta mecbur kılındı. Erbakan hocanın si-yaseti yapıcıydı. Ülkesine verdiği katkılar bizlertarafından iyi bilinir. Erbakan hocamız siyaseteyeni nesil siyasetçiler de yetiştirdi. Bunlarıniçinde Recep Tayyip Erdoğan gibi, Abdullah Gülgibi....isimler ve diğerleri var. Erbakan hocamızırahmetle anıyorum. Bıraktığı bu Milli Görüş çiz-gisini, davasını yeni nesiller de yaşatacaktır şüp-hesiz.Dün savunan adam Erbakan hocaydı. Bugünaynı davayı savunan adam Recep Tayyip Erdo-ğan'dır. Türlü iftiralara rağmen, montaj kasetlererağmen, ahlaksızca dinlemelerine rağmen,yalan yanlış haberlere rağmen milletin iradesinive demokrasiyi savunan adam. Dik duran

adam. Milletine güvenen, inanan adam!Senaryolar büyük! Dertleri, amaçları Erdoğan’ı indirmek, hatta öldür-mektir. Yani Erbakan hocaya yapılanların aynısını yapıyorlar,tutmadı veya olmadı. Bundan sonra Rahmetli Men-deres'e yapılanı yapıp, tutarsa yapılanlar sonucundaMenderes gibi aynı olmasını isterler. İsteyen de çok-tur. Çünkü hainler bunu ister. Senaryo bu! Projeleriplanları da bu! Dertleri gayeleri de bu!Çünkü Menderes’i yakan proje plan bu, Özal’ı zehir-leyen plan bu, Erbakan’ı istifaya zorlayan plan bu,hatta Muhsin Yazıcıoğlu'na suikast yapan plan da bu!Bunlar ülkeye zarar verme projeleridir. Bunlar ülkeningüvenini sarsma planıdır. Bunlar Türk milletine vurul-muş darbe projeleridir. Demokrasiye vurulan bir plan-dır. Seçimle geleni seçimle gönderemeyeceklerinianladılar, bu yollarla göndermenin peşine düştüler.Bugün Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıkma günü-dür. Bugün hepimizin 'savunan adam' olma vaktidir.Bugün herkes Recep Tayyip Erdoğan'a dua etmeli.Çünkü yarın 28 Şubat'lar, 12 Eylül'ler, 27 Mayıs'lar,27 Nisan E-Muhtırası'nı yaşamamak için...Dün bunlarla bizleri vurdular. Geleceğimizi çaldılar.Ülkenin gücünü kırdılar. Maneviyatımızı yıktılar. Dini-mizi rahatça yaşamayı engellediler. Ekonomik krizleryaşattılar.Recep Tayyip Erdoğan sadece bizim ülkenin umududeğil. Recep Tayyip Erdoğan müslüman ülkelerin deumudu oldu. Aynı senaryolar bu ülkelerde de gerçek-leşti. Şu an bu ülkelerde zulümler had safhada. Bu

plan bu projeler bu ülkelerde acımasızca uygulandı.Mısır’da ki Sisi aynı, Orta Afrika’da Müslüman kıyımları aynı,Çin'in Doğu Türkistan'daki katliamları aynı, Suriye’dekiEsed’in bombaları aynı, Filistin’de Gazze ablukası aynı,Arap baharını çıkartanlar aynı, Bangladeş’te AbdülkadirMolla'ya idam cezasını veren aynı, Myanmar’da Müslüma-nın katliamları aynı. Aynı senaryolarla ülkeler karıştı, liderlerdevrildi, insanlar öldü. Aynı zihniyetin devamıdır.Biz aynı senaryoların kurbanı olmayacağız! Bu millet buoyunu bozacak!Bugün planın hangi safhasında devreye sokulduğunun far-kına varamazsan yarın pişman olursun. Telafi etmeye neimkanın olur ne de zamanın kalır.Bugün uyanık ol! Oyuna gelme! Başbakanına sahip çık!Kıscası 28 Şubat ve 27 Mayıs günlerini yaşıyoruz.Tayyip Erdoğan’ı diz çöktürmeye, irtibarsızlaştırmaya, yıp-ratmaya çalışıyorlar.Ben Başbakanımıza suikast bile olur endişesi yaşayanlar-danım. Bunlar bu kadar gözu dönmüş, bu kadar alçaklar.Bu seçimin sancılı geçeceği aşikârdır. Ama Anadolu insanıBaşbakan'ını sevdiğini, sahip çıktığını 30 Mart'ta göstere-cektir. Anadolu insanı montajlara, iftiralara inanmayıp Baş-bakanlarını bağrına bastılar.Bu millet, kimin ne olduğunu iyi bilen, iyi anlayan, iyi tanıyanbir millettir.Onun içindir ki Türk Milleti seçimde son sözü söyleyecek-tir.30 Mart Seçim sonuçları nasıl sonuçlanacak söyleyeyim mi;“Dik dur savunan adam arkandayız ”,'' Seninle aynı yoladevam'' , '' Her zaman seveceğiz seni'' haykırışlarıyla san-dıktan çıkacak.

Haksız fiil Haksız fiil, hukuk kurallarına aykırı birşekilde diğer bir kişinin malvarlığıveya şahıs varlığında zarar meydanagelmesine neden olan eylemdir. Bir haksız fiilden bahsedilebilmesiiçin zarara sebep olan fiilin önceliklehukuka aykırı olması gerekir.Haksız fiilin ilk kurucu unsuru, fiildir.Buna göre haksız fiilden bahsedebil-mek için bir davranışın meydana gel-miş olması gerekmektedir.Bu davranış müspet (olumlu) ya damenfi (olumsuz) bir davranış olabilir.Borçlar kanununa göre haksız fiiller-den sorumlulukta dört unsur söz ko-nusudur:- Hukuka aykırı fiil- Zarar- Kusur- İlliyet bağıZarara sebep olan kişi fiilinden dolayıkusurlu olmalı ve zararla zarara uğ-

ratan fiil arasında neden sonuç ilişkisiolarak da ifade edilebilecek bir illiyetbağı bulunmalıdır.Davranış sonucunda bir zarar ortayaçıkmamışsa haksız fiil sorumluluğun-dan bahsedilemez.Zarar, genel olarak, bir kişinin mal-varlığında veya şahıs varlığında ira-desi dışında meydana gelen eksilmeolarak tanımlanabilir.Zarar; maddi zarar ya da manevizarar olmak üzere 2 farklı şekilde or-taya çıkabilir: Bir kimsenin malvarlığında iradesi dı-şında meydana gelen zarar maddizarar olarak adlandırılır. Malvarlığında meydana gelen ek-silme ise iki şekilde olabilir. Bu ya fiili zarar ya da yoksun kalınankâr şeklinde olur. Bir kimsenin şahıs varlığında iradesidışında meydana gelen zarar manevizarardır. Kişinin şahıs varlığını oluşturan hu-kuki değerler ihlal edildiği takdirde or-taya çıkan zararlar manevi zararıoluşturur.Manevi zarardan bahsedebilmekiçin, kişilik haklarının veya değerleri-nin haksız saldırıya uğramış olmasıyeterli değildir. Söz konusu bu objektif unsurun ya-

nında bir de sübjektif unsurun da bu-lunması gerekir.Eylem bir kamu gücünün kullanılma-sından kaynaklanıyorsa, özel hukuk-tan kaynaklanan bir hakkın kullanımısöz konusuysa, zarar görenin rızasıvarsa, bilimsel bir eleştiri yapılıyorsa,meşru müdafaa hakkı kullanılıyorsa,zorda kalma (ıztırar) hali ve kendihakkını korumanın şartları varsa hu-kuka aykırılık unsuru gerçekleşme-diği için haksız fiilin varlığından dasöz edilemez.Yargıtay’a göre tüzel kişilerin demanevi zarara uğraması mümkün-dür. Zira haksız fiil yüzünden onların daitibarlarının sarsılması mümkündür.Haksız fiil sorumluluğundan söz ede-bilmek için ortaya çıkan zararın hak-sız fiili meydana getiren fiilneticesinde olması gerekmektedir. Bir diğer ifade ile, davranış ile zarararasında sebep – sonuç ilişkisi bulun-malıdır.Bazı durumlarda davranış ile zarararasındaki uygun illiyet bağının kesil-mesi mümkündür. Bu durumlarda davranış gerçekleşti-ren kişiyi haksız fiilden sorumlu tut-mak mümkün değildir.Bu durumlar; Mücbir sebep, Zarar

görenin kusuru, Üçüncü kişinin kusu-rudur.Haksız fiilin unsurlarından bir taneside hukuka aykırılıktır.Türk Borçlar Kanunu'nun 49. madde-sine göre “Kusurlu ve hukuka aykırıbir fiille başkasına zarar veren, bu za-rarı gidermekle yükümlüdür” denile-rek haksız fiilden dolayısorumluluğun meydana gelebilmesiiçin fiilin hukuka aykırı olması gerek-tiği düzenlenmiştir.Zarara sebebiyet veren davranışınhukuka aykırı olması için, somut olaybakımından hukuka uygunluk sebep-lerinden birinin bulunmaması gerekir.Hukuka uygunluk sebeplerinden biri-nin bulunduğu hallerde haksız fiilinvarlığından söz edilemez.

Türk Borçlar Kanunu'nun 72. madde-sine göre Tazminat istemi, zarar gö-renin zararı ve tazminatyükümlüsünü öğrendiği tarihten baş-layarak iki yılın ve her hâlde fiilin iş-lendiği tarihten başlayarak on yılıngeçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarınındaha uzun bir zamanaşımı öngör-düğü cezayı gerektiren bir fiildendoğmuşsa, bu zamanaşımı uygula-nır.

Avukat

ÖzlemAĞCA

[email protected]

Page 7: Objektif 90

Fransız hükümetinin’’2020 yılı stratejilerinin ana unsurları’’Değerli Objektif Gazetesi okuyucuları,

Sevgili vatandaşlarım,

Fransız Hükümetinin’’2020 yılı Stratejile-

rinin Ana Unsurları’’ hakkında hazırlanan

bir bilgi notunu sizlerle paylaşmaktan

mutluluk duymaktayım.

Sevgi ve saygılarımla.

Fransa ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde

yaşanan küresel kriz sonucu ortaya çıkan

ekonomik baskılara karşı koymak için

tüm ülkeler kendilerini 2020 yılında ula-

şılması gereken bazı hedefler belirlemiş-

tir. 3 Mart 2010 yılında benimsenen

Lizbon stratejisinin yerini almak üzere

belirlenen bu hedeflere Fransız Hükü-

meti, oluşturmaya başladığı yeni sosyal

politikalar ile ulaşmak istemektedir.

Fransa’da son yıllarda yaşanan küresel

krizin etkileri ekonomiye ağır darbeler

vurmuştur. Gayri safi toplam hasılada gö-

rülen %4’lük düşüş toplam sanayi üreti-

mine de yansımış, toplam aktif işgücünün

%10’u (24 milyon kişi civarında) istihdam

piyasası dışında kalmıştır. Üç yıldır

devam eden ekonomik kriz, uzun süredir

devam eden kamu dengesi politikalarını

da alt üst etmiş, ortalama bütçe açığı %

7, ortalama borç ise toplam hasılanın %

80’i seviyesine gelmiştir. Krizin önceden

mevcut olan olumsuzlukları arttırdığı dü-

şünülmekte olup, krizden önce de istih-

dam, büyüme oranı, işgücüne katılım

oranı gibi oranlar bakımından ekonominin

sıkıntılar yaşadığı bilinmektedir.

Son on yılda belirginleşen dünya ekono-

misindeki değişim süreci içinde küresel-

leşme büyük bir hız kazanırken, ülke

ekonomileri birbiriyle daha sıkı bir iletişim

içerisine girmiştir. Gelişmekte olan ülke-

lerin dünya pazarındaki rollerinin güçlen-

mesi, Avrupa Birliği ülkeleri için bu süreci

daha da zor hale getirirken, mal piyasa-

larındaki bütünleşmeye finansal piyasa-

lar da eşlik etmiş, küresel düzeyde spe-

külatif hareketler artmıştır.

Fransız Hükümetinin 2020 yılı stratejileri

için belirlediği öncelikli hedefleri:

1.Hedefine uygun ve akıllı büyüme de-

nince bilgi teknolojilerine ve yeniliğe da-

yalı bir ekonomiyi geliştirmek, eğitimin

kalitesini ve başarısını arttırmak, dijital

toplumu yaygınlaştırmak, gençlerin giri-

şimciliği teşvik etmek, genç işsizliği azalt-

maya yönelik politikaları içeren

programlar oluşturmak, bilgi ve iletişim

teknolojileri alanında yatırım ve araştır-

maları teşvik etmek amaçlanmaktadır.

2.Devamlılık arz eden sürekliliği olan bir

büyüme, doğaya saygılı ve rekabetçi bir

ekonomiyi işler kılmak,

(Emisyon oranının azaltılmasını sağla-

mak, maliyetleri asgariye indirmek, büyü-

menin enerjiye bağımlılığını azaltmak,

kaynak etkinliğini arttırmayı amaçlayan

ve pazar ekonomisine uygun araçların

kullanımını sağlamak, işlem maliyetlerini

azaltarak piyasayı KOBİ’lere daha uygun

hale getirmek, sıkıntı içerisindeki sektör-

leri geleceği olan alanlara yönlendirmek,

doğal kaynakların kullanımını azaltmak

için teknolojik gelişmeyi desteklemek, tu-

rizm sektöründe rekabetçiliği arttırmak, iş

dünyasındaki bürokrasiyi azaltmak he-

deflenmiştir.)

3.İstihdamı arttıran, toplumsal bütünleş-

meye hizmet eden bir büyüme oluştur-

mak olarak özetlemek mümkündür.

(istihdam, eğitim, mesleki eğitim ve sos-

yal güvence alanlarındaki politikaların iş-

gücüne katılımı teşvik edecek, yapısal

işsizliği azaltacak ve iş dünyasındaki sos-

yal sorumluluğu geliştirecek şekilde mo-

dernleştirilmesini içermek, bakıma

muhtaç kişiler ile çocukların bakım hiz-

metlerini yaygınlaştırmak, esnek güvenlik

ilkelerini uygulamak, insanların yeni be-

ceriler elde ederek yeni kariyer olanakları

açmalarını teşvik etmek, yoksulluk ve

sosyal dışlanma ile mücadele ve sağlık

hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikleri

azaltarak sağlıklı yaşlanan bir nü-fusun

işgücüne katılımını güvenceye almak

amaçlanmaktadır.)

Sözkonusu öncelikli hedeflere ulaşmak

için;

* Yenilik ve araştırmaya yönelik faali-

yetlerin yürütülmesi için gerekli finansal

kaynakları yaratmak, istihdam seviyesini

yükseltmek, insanların yeni beceriler elde

etmeleri yoluyla farklı kariyer imkânları

yaratmak, işsizliği azaltmak ve işgücü-

nün verimliliğini arttırmak yoluyla var olan

sosyal modellerin sürdürülebilirliğini gü-

venceye almak,

* Yasal mevzuatta gerekli düzenle-

meler yaparak iş koşullarını iş sağlığı ve

güvenliği risklerine göre yeniden düzen-

lemek,

* Gençlerin işgücü piyasasına girişle-

rini kolaylaştırmak,

* AB içinde işgücünün hareketliliğini

desteklemek ve Avrupa Sosyal Fonu’nun

desteğini de kullanarak işgücü arzı ve ta-

lebinin daha verimli şekilde karşılaşma-

sını sağlamak ve bu kapsamda uzun

vadeli, kapsamlı, piyasanın ihtiyaçlarına

yanıt veren bir işçi göçü politikası oluştur-

mak,

* Yüksek hızlı internet kullanımını ki-

şiye özel ve işletmelerde daha da yaygın-

laştırılmak,

* Mesleki eğitim alanında işbirliğini

güçlendirmek, bu kapsamda yaşam boyu

mesleki eğitim, mesleki eğitimin özendi-

rilmesine önem vermek,

* Kaynakların etkin kullanımı için

akılcı sosyal politikalar uygulamak, eko-

nomik büyümenin kaynak kullanımına

bağımlılığını ortadan kaldırmak, enerji

kaynakları kullanımını arttırmak,

* Taşımacılık sektörünü geliştirmek

ve modernleştirmek,

* Sanayi politikalarını gözden geçir-

mek, KOBİ’leri geliştirmek, küresel reka-

bet yeteneğine sahip güçlü bir sanayinin

devamına destek vermek,

* Kamuya yönelik istihdam hizmetle-

rini güçlendirmek, En kırılgan durumdaki

kişilere yönelik yaratıcı programlar geliş-

tirmek ve özellikle bu kimseler için eğitim,

mesleki eğitim ve istihdam olanaklarını

geliştirmek, ayrımcılıkla mücadele ve

göçmenlerin toplumla bütünleşmesi için

* Sosyal koruma ve sosyal güvence sis-

temlerinin yeterliliklerini arttırıcı ve daha

iyi sağlık hizmetleri sunulmasına yönelik

yöntemler geliştirmek,

* Yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık ile

mücadelede kolektif ve bireysel sorumlu-

luk almak,

* Risk altında bulunan gruplar için

özel önlemleri geliştirmek.

* İşgücü piyasasını geliştirmek,

yaşam boyu mesleki eğitimi yaygınlaştır-

mak ve işgücüne katılımı arttırarak ve iş-

gücü piyasasında arz ve talebi

dengelemek gibi politikalar üretmek ge-

rekmektedir.

Fransız Hükümeti yukarıda sayılan

hedeflere ulaşmak için bir taraftan yeni

sosyal politikaları belirlemeye gayret

ederken öte yandan, bir Pazar ekonomi-

sinin rekabet politikalarını uluslararası pi-

yasalarda söz sahibi olmak için tespit

etmektedir.

Sözkonusu uygulamalar pazar odaklı

ekonomi ve rekabetin arttırılması temel-

lerine dayanırken, çalışanların kazanılmış

haklarında da geriye gidişi önleyen ve

uzun vadede hakları koruma altına alan

politikalar şeklinde düşünülmektedir.

2020 yılı itibarıyla ulaşmak istenen

hedefleri;

* 20-64 yaş arası nüfusun istihdam

oranını %69’dan %75’e yükseltmek,

* İklim ve enerji hedeflerinin yakalan-

masında emisyon hacminin azaltılarak %

30’luk bir oranın yakalanması,

* Eğitime katılma oranının yükseltil-

mesi ve %15 seviyesinde seyreden okul-

dan ayrılma oranının %10’a indirilmesi,

* 0-34 yaş arası nüfusun yüksek öğ-

renim görmüş olma oranının %31’den %

40’a çıkartılması,

* Yoksulluk sınırının altında yaşayan

insan sayısının %25 seviyesinde tutul-

ması toplamda 20 milyon insanın bu sını-

rın üstüne çıkarılması olarak özetlemek

mümkündür.

Bu hedefler birbirini etkilemekte olup,

eğitim hedefine yönelik olarak yürütüle-

cek bir faaliyet istihdam edilebilirlik ora-

nını da arttıracaktır.

ARİF KOPUZ

Çalışma ve Sosyal GüvenlikAtaşesi

7

Mustafa GüçlüBüyük uğraştan sonra Vos-ges bölgesinde bulunan Epi-nal şehrine yakın olanMirecourt Havaalanı’ndanyakında Türkiye seferleribaşlayakUzun zamandır gizli yürütü-

len çalışmayı takip ediyor-duk, Selectours’dan ZiyaÖzkan, Vosges bölgesininConseil Générale BaşkanıChristian Poncelet, İş veekonomi direktörü DamienParmentier, Suzanne Yıl-maz ve Sacha bu projenin

içindeler ve uzun zamandırbu projenin gerçekleşmesiiçin çalışıyorlar. Bu titiz çalış-madan sonra anlaşma sağ-landı ve imzalar atıldı. Türkiye’yi çok sevdiklerini veönemli bulduklarını, bu ne-denle bu hattın açılışından

zevk ve memnuniyet duy-duklarını dile getiren yetkili-ler, bu uçuşun şirketinFransa’dan ilk seferi olaca-ğını belirterek, başta Mireco-urt Havaalanı yetkilileriolmak üzere emeği geçenherkese teşekkür ettiler.

Müjdeyi bizden alın, Vosges bölgesindeki Mirecourt Havaalanı’ndan Türkiye seferleri başlayacak…

Bu haberi ilk olarak Objektif gazetesinden duyuyorsunuz.

Page 8: Objektif 90

ÜNİVERSİTEHayatımın beş senesini bir ülkeye ver-dim, o da bunun karşılığında bana yenibir ben verdi. Şu sıralar meydanı yanan,insanları ağlayan, insanları ölen bir ülke.Canımın Ukrayna’sı… Beni şu son birhaftadır hatıralarıma gömen ülke…2004’ün Eylül’ünde Kiev’e doğru yolaçıktığımda üniversite okumaya gittiğimisanıyordum. Halbuki ben üniversite ya-şamaya gidiyormuşum. Her şeyi bildiğinisanan benin ölüşünü ve yeniden doğu-şunu izlemeye gidiyormuşum. Gerçekteneleri istediğimi sorgulamaya, belki deben sadece mutluluk nediri bulmaya gi-diyormuşum. Ama en baştan şunu söy-leyebilirim ki mutluluk her şeyin güzelolması demek değildir.250 belki 300 Türk öğrenciydik. Çoğu-muz çocukluğumuzdan beri kulağımızafısıldanan paran varsa mutlusun klişe-siyle büyütülmüş, annesinin göz bebeği,hiçbir şeyi kendi başına halletmeyi bece-remeyen, hayatı koca bir ego yarışısanan, sandırılan gençlerdik. Üniversi-teye de herkes gibi egomuza ego katsındiye gitmiyor muyduk? Ya da belki dediplomamızı alıp şirketlerin tatminkar kö-leleri olabilmek için… Ukrayna’ya ayakbastığımız gün, tüm bu içi boş fikirler kar-şımıza geçip bize kocaman bir kahkahaattı. Çünkü burada öğreneceğin birinciders, « ayakta kal » dı. Ve hiçbirimiz bufikirle donatılmamıştık. Bizler ailelerimi-zin küçük yarış atlarıydık. İhtiyaçlarımızkarşılanır, biz de bunun karşılığındaonlar için yarışırdık. Onlar da biz kaza-

nınca mutlu olurlardı. Fakat şimdi bizidoğaya salıyorlardı. Hem de hiç alışık ol-madığımız bir doğaya.Her şeyin minimum, adeta yaşamayayetecek bir seviyede olduğu, ne kadarçok olursa olsun, alabileceğin şeyler sı-nırlı olduktan sonra paranın da cazibe-sini yitirdiği, materyal mutlulukların yerinimaneviyata bıraktığı yıllardı. Mutluluğuntek kaynağı vardı artık. İnsan... Sessizli-ğin sesi kulaklarınızı tırmalar ve siz in-sana koşarsınız. İkinci ders: Yalnız olma.Birbirimizin kaderini paylaşıyorduk; ek-meğini, suyunu; yeri geliyor odasını,kahkahasını, gözyaşını…Biz sanki o za-mana kadar hiç kimseyi sevmemiş gibiy-dik. Bir anda sanki herkes kaçıpkaybolacakmış gibi doyumsuzca birbiri-mizi sevmeye başladık. Öyle gerçek birsevgiydi ki…Cinsiyetlerin yok oluşunuseyrettik, kimliklerimizin ve bize öğreti-len egonun kaybolup gidişini. Kardeştik,anneydik, babaydık; sevgiliydik bazen.Biz hayatı izlerken, bir baktık ki hayatartık bize bakıyor, yeniden doğuşumuzuseyrediyor. Her şey gibi hayatı da kucak-ladık. Üçüncü ders: Sev.Alabildiğine özgürdük. Sadece bedenle-rimizi değil, ruhumuzu, zihnimizi, kalple-rimizi özgürleştirmiştik. Yine de buncaözgürlükle ne yapacağımızı bilemez,yine bir dostun yamacına sokulurduk.Özgürlüğümüzü bile birbirimizle paylaş-mak isterdik. Farklı olsak da her türlü fikriözgürce tartışabilir, savunabilir, ama hiç-birimiz birbirimizi kırmazdık. Tartışmala-rımızı bitirir, sonra da gülünecek birşeyler bulurduk. Bazen de hep birliktesessizliğe terkedilmiş bu eski Sovyetşehrinde geceyi ödünç alır, sahipsizmeydanların sahibi olurduk. Biz konu-şurduk şehir dinlerdi. Dördüncü ders:Özgür ol.Marketin birinde bir babuşka (nine)görmüştüm bir keresinde. Üstü başı

dökük, arkasını dönmüş cüzdanındakikuruşları sayıyordu. Yanıma sokulduutanarak ve bana sütün fiyatını sordu.Söyledim, tekrar kuruşlarını saymayabaşladı. Aldım sütü, « başka bir şey istermisiniz ? » dedim. « Yok » dedi. Başkaşeyler de isteyebilirdi halbuki ama iste-medi. Kasadan geçirip, çantasına koy-dum. Bana nasıl baktığını maalesefyazamıyorum. Bazı şeylerin tarifi olmu-yor. Ben ona iyi günler derken, o arkam-dan benim için dua ediyordu. Bir sütiçin… Hani şu gününün geçtiğini farket-meyip, lavaboya döktüğümüz süt. Oradao sütün yanına ekmeğini katık edip öğlenyemeği yiyen insanlar var. Ve onlar içinsüt, asla sadece süt demek değil. Be-şinci ders: İyilik yap.Ukraynalılar soğuk insanlar diyeceksi-niz. Bense şu kelimeyi kullanacağım.Ukraynalılar ciddi insanlardır. Hayat on-lara ikiyüzlülük yapmaz. Hayat ciddidirve ancak ciddi olursan bir hayatın olur.300 dolar ile bir aileye bakmalarını söy-ler orada hayat. Tabiat kalın kıyafetlerbulamazlarsa soğuktan, hastalıktan öle-bileceklerini söyler. Hayatın bu gerçek-çiliği onları da gerçekçi insanlar yapar.Mutlu değillerse mutlu gibi görünmeyeçalışmazlar. Suratlarında içi boş sırıtış-lara yer yoktur. Size samimiyetsiz kibar-lık gösterileri yapmazlar. Nekahkahalarını ne de gözyaşlarını boşaharcarlar. Bu yüzden güldüklerinde ger-çekten mutlu olduklarını, ağladıklarındada kederlerinin derinliğini görebilirsiniz.Sizden de aynı samimiyeti beklerler.Yapmacık hareketleri hemen anlarlar.Sözlerinizde anlam, fikirlerinizde mantık,ruhunuzda hassasiyet ararlar. Orada herşeyin altında bir emek yatar. Boş yeresevilmezsiniz mesela, eğer sevilmişse-niz emek harcadığınızı bilirsiniz. Ve buemeğin karşılığında da size en gerçek,en sıcak dostlukları verirler. Ve sizi asla

unutmazlar. Altıncı ders: Samimi ol.Ukraynalılar, daha iyi ve rahat bir hayatyaşamayı istedikleri için; baştakilerinzevk ve sefa, kendilerinin ise sefaletiçinde yaşamasını kabullenemedikleriiçin meydanlarda verdikleri savaştahaklı olabilirler. Hiç kimse sömürülmeyive aptal yerine konmayı hak etmiyor.Fakat bunun yolunun Avrupa Birli-ği’nden geçtiğini düşünürken belki birazdaha dikkatli olmalılardı. Seçtikleri yolunkapitalizmden geçtiğinin farkındalar mıbilmiyorum. Belki de farkındalar fakatbunu da kapitalizmi yeterince iyi bilme-melerine bağlayabilirim. Parasızlığın sı-kıntısı yerine, paranın sıkıntısını tercihederken şu an sahip oldukları manevideğerleri kaybetme riskini göze alıyorlaraslında. Yukarıda açıkladığım derslerkapitalist ülkelerde öğrenilebilecekdersler değil. Hatta bunları bilmeniz on-ların işlerine dahi gelmeyecektir. Nekadar bilinç sahibi olursanız sizin haya-tınızı o kadar az sömürebilirler çünkü.Evet belki Rusya, Ukrayna gibi ülkelersizin paranızı sömürebilir ama kapita-lizm sizin hayatınızı sömürür. 25 ya-şında üniversiteden mezunolduğunuzda sizin bir kral olduğunuzave hayatta her şeyi başarabileceğinizesizi inandırıp, yakalarınıza birbirindengüzel titrler yapıştırırlar ve “kazandın”derler “artık mutlu olabilirsin”. Siz ise eti-ketlerinizi sevip durduğunuz bunca yılınsonunda bir bakarsınız, 45 yaşında ha-yatı iş ve ev arasında geçen, neredeyseyalnız, insanlara güvensiz, dostluklarısahte ve kendine yabancılaşmış insan-lar haline gelmişsiniz. Sonra içinizi ra-hatlatmaya çalışıp, sahip olduklarınızı,yakalarınızı ve kasalarınızı kontrol eder-siniz. Merak etmeyin her şey yerli ye-rinde. Fakat bir ara ruhunuzu kontroletmenizi tavsiye ederim. Umarım onada sahipsinizdir.

BuketEKŞİ

Naçiz'hane

[email protected]

EURO 2016 Sevgili okuyucularım, Bildiğiniz gibi Euro 2016 kuralarıçekildi. Ay yıldızlı takımımız, Fran-sa’nın ev sahipliğinde düzenlene-cek olan Euro 2016’ya katılabilmekiçin elemelerde A grubunda Hol-landa, Çek Cumhuriyeti, Letonya,

İzlanda ve Kazakistan ile mücadeleedecek. Görünüşte zor bir kura çeksekde şartlar ne olursa olsun adımızı Pa-ris’e yazdırmamız gerek.Burada en büyük görev tabii ki FutbolFederasyonu’na düşüyor; onların, buturnuva için şimdiden çalışmalara baş-laması lazım, göz açıp kapayana kadartarihler gelirler. Uzun bir aradan sonraMilli Takım için bu müsabakaların finalniteliğinde olması lazım, aksi takdirdebiz bu turnuvada yer alamazsak, ülke-nin stratejisini etkiler; bu yüzden bizimtakımlarımızın bu turnuvaya hep bir-likte hazırlanması gerekir. Uzun yıllaroldu, Euro 2016’da ismimizi duyurma-nın zamanı geldi ve geçiyor da…Fatih Terim güzel konuşmuştu basınönünde. Biz bu turnuvaya gideceğiz,

gidemesek meydanlarda asılırız de-mişti. Güzel sözler ama artık bunu uy-gulamak gerekir, şimdi yeni yıldızlarçıkartma zamanıdır.Euro 2016’nın aslında bizim ülkemizdedüzenlenmesi lazımdı ama son dakikagolü ile Fransa’ya kaptırdık; bunun bi-lincinde olursak, belki bir şeyleri başa-rabiliriz.Belki birçoğunuz diyeceksiniz ki Hol-landa güçlü, Çekler güçlü, İzlandagüçlü. Biz bu gruptan çıkamayız algı-sına varacaksak, o zaman o Milli for-mayı giymesin topçular, o milli iradeyiunutmasınlar. Bizler Türk toplumu ola-rak her zaman başarıya koşmuşuzdur,bizi birkaç büyük isim korkutamaz. Bizsadece sahaya çıktığımız vakit adamgibi oyunumuzu oynayalım yeter, ilk 6

maçımızda Paris vizesi olan Schen-gen’i pasaportlarımıza iletiriz. Dedimya biz sadece kendi stilimizi ortayakoyup kendi bildiğimizi yapalım, elinskoruna bakmadan kendi göbeğimizikendimiz keselim.Ve her zaman söylüyorum: YA TARİHYAZARSIN YA DA TARİH OLURSUN! Bu kadar basittir… Uzun bir aradan sonra katılacağımızEuro 2016 turnuvası umarım istediği-miz şekilde geçer, turnuvaya renk vefair play ruhu çerçevesinde zenginlikkatarız ve umarım ki bu kez Euro 2016kupasını evimize götürür, Eiffel Ku-lesi’nde ay yıldızlı bayrağımızı göndereçekeriz.Haydi hep birlikte elele Euro 2016’ya…Saygılarımla.

FARUK BEYAZ

[email protected]

SPORTİF BAKIŞ

8

Page 9: Objektif 90
Page 10: Objektif 90
Page 11: Objektif 90
Page 12: Objektif 90
Page 13: Objektif 90

13

Yerel seçimler yaklaşırken...

Kemal ERGÜL(Konuk Yazar)Önümüzdeki Mart ayında Türkiye veFransa’da yerel yönetim (Belediye) se-çimleri yapılacak; bu, ister istemez biz-leri de yakından ilgilendirmekte vekimileri için de bulunmayacak fırsat olupbir yerlere kapak atma hayaliyle bir lis-teye girmek veya birilerini aday göster-mek için çalmadığı parti kapısıkalmayacak. Bu onlar için sağcı, solcu,yeşil hatta ırkçı bütün siyasi baronlarıfarketmez yeter ki adayı kandırmak için40 takla atıp yalan söylemekten ve ol-mayan 500-1500-3500 hatta 7000 oyu-muz var, hepsi % 100 sizin partiye veyaadaya hayaliyle gene mutlu olacaklar.

Biz Fransa‘dakiler için de durum böyleve pek de iç açıcı değil; bunu 30 yıllık si-yasi tercübemdeki iki dönemde belediyemeclisi üyelik deneyimini de hiçbir der-nek katkısı olmadan söylerken, geçmişeve bugüne bakarak gelişmeleri dışarıdanve apolitik bir gözle incelerken aramız-daki bir takım simsar, çakal, tilkilerinkendine dernekçi, bölgeci, cemaatçi,çakma işadamı, misyoner, aşiretçi veyaçakma siyasetçi etiketiyle farklı vasıflarabürünerek yüzleri kızarmadan Fran-sa’daki yabancı kökenli oyları siyasetbaronlarına satıp maddi ve manevi çıkarelde etmek için koyun gibi yarıştıkları dabu defa da hiç gözümüzden kaçmaya-caktır çünkü onlar için toplumun çıkarlarıönemli olmayıp, bunlar arka plandadırve öncelik kendisinin ve ideolojisinin

temel propaganda çıkarları söz konusu-dur. Türkiye’de ise siyaset baronları aslankesilip medya yoluyla kamuoyunu mani-püle edip birçok ilde 90 yıllık devlet par-tisiyiz,10 yıllık devlet partisiyiz, vatanı bizsizden daha çok seviyoruz pardon sata-rız vs… Millet eminim bize oy verir öyle kiceketlerimizi aday götersek millet ona oyverir edasıyla hatta neredeyse kokmuşçorabımı aday yaparsak kazanır tehdi-diyle partiler merkezden direkt aday ata-yarak seçileni ve seçmeni birer aptalyerine koyarak siyaseti beş veya on yıldaha idare ederler, tıpkı son olarak siya-silerin kullandığı mahalleli uslubu ile sof-radaki bir tuzluk gibi istediğim adayımıseçtirip manipule ederim ve istemedi-ğimi seçtirmem, zurna benim elimde is-

tediğim gibi üflerim, sen sıranı beklemüdür, hoca, şıh, pir-dede, haham herneyse…Halbuki her koyun kendi bacağındanasılır misali her oyun sahibi bir kişi olupo oyu hiçbir simsar, tilki veya tefeci ken-dine mal edip ipotek koyamaz. Hele iş,ekmek, araba, cehennem, cennet vs.gibi yalan vaatlerle yalakalığın binbeşyü-zünü yaparak olmayan oyları satmayısonuna kadar denerler.Nasrettin Hoca‘nın göle yoğurt mayasıçaldığı gibi ya tutarsa... Gene de bu yerel seçimlerde toplumunher kesimine faydalı, çalışkan, hümanistve ırkçı olmayan adayların kazanmasınıdileyelim ve bizler de seçimimizde eşdost hatırını bir kenara bırakarak dürüstadaylara oylarımızı yönlendirelim.

COCUKLARIN DUYGULARINA DOKUNABİLİR MİYİZ?“Dünya acıyla dolu olduḡu kadar onun üstesinden

gelenlerle de doludur. Görmeden bakmaktansa insa-nın hislerini, duyumlarını ve zekasını muhafaza ederekkörlüḡün ebedi gecesinde yol alması bence daha iyi.Hiçbir ışıḡın aydınlatamadıḡı biricik karanlık, bilgisizlikve duygusuzluktur.» (Amerikali Aktivist Helen Keller)

Ҫocukların duygularına dokunmak ne demektir?Olaylara onların penceresinden bakabilmektir. Kırık-lıkları ve yıpranmışlıkları tamir etmektir. Veya da tamiretmeye ihtiyaç duymamak için bilgilenmektir. Bunlariçin gayret gösteren, olumlu koşulları oluşturan annebabalar olunmalıdır.Suçlu çocuk yoktur. Suça itilmiş, kendisiyle savaşanzor çocuklar vardır. Katıldığım seminerlerde annelersorular soruyorlar. Not ettiḡim yüzlerce sorudan bir-kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum.•Kızım 6 yaşında, birkaç aydır ona seslendiḡimdebana cevap vermiyor. Başkaları çaḡırınca hemencavap veriyor.• Oḡlum 15 yaşında, sigara kullanıyor. Ҫok içine ka-panık, onunla hiçbir iletişim kuramıyorum.• Ҫocuḡuma doḡum günü yaptım. Ҫok hediyeler aldıve çok oyuncakları var, başka başka istediklerini dealıyorum ama o hiç memnun deḡil.• Ҫocuḡum yabancı bakıcıların bakımında büyüdü.Okul dersleri kötü, öḡretmenleri, arkadaşları ile süreklisorunlar yaşıyoruz.• Ҫocuḡumu 2 yıl, davranışları ve derslerinin düzel-mesi için oturduḡumuz şehirden uzak bir şehire yatılıokula verdim ama her şey daha kötüye gitti ve okul-dan aldım.Sevgili anne –babalar! Ҫocuḡunuzun bir sorunu, birproblemi olduḡu zaman lütfen ertelemeyiniz. Ҫareyiyanlış yerlerde aramayınız. Kendinizi eḡitiniz. Biruzman yardımı alarak hem kendinize hem decocuḡunuza büyük bir iyilik yapmış olursunuz.Saḡlıcakla kalınız.

[email protected]

ҪOCUK DÜNYASI

Hatice YILDIRIM FatihKARAKAYAKarakaya. @gmail.com

http://twitter.com/fkarakaya

FRANSA GÜNDEMİ

Kendini satan ülkesini de satar!Türkiye 30 Martta yerel seçimlere kilitlenmişkenFransa’da yakında seçimler var, ilk tur 23, sonturda 30 Mart’ta yapılacak.

Bizi ilgilendiren Türk adayların durumudur.Gayet normal bir şekilde Türkler farklı farklı lis-telerde genelde sonlara doğru sıralamalarda yerbulur. Türkiye düşmanı, Türk kökenli ise ozaman sorun yok, belediye başkan yardımcısıbile olabilir. Aslında mesele Türklerin hangi partiden aday ol-duğu değildir. Mesele biz Türklerin siyasete ba-kışı, hazmedişi ve benimsemesi, kavraması,doğru yerde doğru kararı almasıdır.

İnanın dostlar öyle durumlar oluyor ki bazen du-rumuzu eline şeker verilmiş bir çocuğun dahasonra başına bin bir hal gelmesine benzetiyo-rum.Şan, şöhret, makam için kendilerini satanlarnasıl hesap verecekler onu merak ediyorum. Birdüşünün ki 30 yıldır kasabayı yöneten bir adamakarşı bir Türk cesaret ediyor, kendi listesini oluş-turuyor ve rakip oluyor. Bu adaylığı karşısındaeşinin başörtüsünden tutun da, sakalına, aile-sine, Türklüğüne kadar ne varsa hep bel altın-dan vurmaya çalışanlara karşı mücadele ediyor.İkinci sınıf vatandaş olmaktan çıkalım, yıllardırbizi gettolara kapatmalarına başkaldıralım, buşehirlerde biz de yaşıyorsak yönetmeye talipolalım diyor.

Ve bu adama en çok destek olması gerekenler30 yıldır başkanlık yapan adamın listesinde figü-ran olmayı kabul ediyor. Yalvarmalar, yakarma-

lar nafile. Gözü dönmüş bir kere. İmam olması ya dabaşkan olması bir şey değiştirmiyor. Temsil ettiğitoplumun değerlerini hiçe sayıyor. Yarın mahşeri hu-zurda hangi yüzle cevap verecek merak ediyorum.Gerçi niye şaşırıyorum ki? Mısırda darbecilerin kuk-lası olan “şeyhler” olduktan sonra “imamlar” paçavragibi kullanılmayı göze almış ne fark eder?

Onu geçiyorum bu sefer karşıma Fransa tarihindeilk defa büyük bir şehre aday olan Türk çıkıyor. Efen-diliği, nezaketi tartışılmaz. Herkes biliyor, herkes ta-nıyor. Kimsenin yüzünü kara çıkarmamış. Yıllardırbizimle dalga geçen sağcısına, solcusuna “yeterartık” deyip bir yola koymuş kendisini.

Ama gel gör ki yine bu yolda en büyük destekçisi ol-ması gerekenler bu adaylık onlara danışılmadığı içindesteklemezmiş. Zaten fazla oy alamazmış gibiçürük mazeretler. Müslüman bir Türkün, aynı kıbleyeyöneldiğin bir insanın aday olduğu halde, Türk Müs-lüman düşmanının ilk sıralarda yer aldığı halde yinede göstermelik bir encümen yeri almaya çalışanlarneyin kafasını yaşıyorlar?

O kadar uğraşlara rağmen muhafazakar hiçbirTürk’e yer verilmiyor. Sapkınlıkları yasalaştıranlaradestek vereceksek vay halimize! Ya da korkularımızmı bizi bu hale getiriyor? İçeriye verdiğimiz cami iznigeçmez diye mi korkuyoruz? Minaremiz olmaz diyemi kaygılanıyoruz?

100 tane minaremiz olsa ne yazar be dostum? Bod-rum katlarında namazımız onlara verdiğimiz oylar-dan bin kat daha hayırlıdır. Belki de minaresiz bircamimiz var ama adam gibi çocuklarımız var. Yarınonları ne hale getirecekler hiç düşünmez misiniz?

Bu yükü taşımaya hazır mısınız? Bu vebal değil di-yorsanız Sisi’nin yanındaki kukla da öyle diyordu.“Zararın en az zararlı olanı”.

Ah be gözüm, azıcık açsan da gözlerini “eline şekerverilmiş bir çocuk gibi” olduğumuzu görsen!

Page 14: Objektif 90

14

USTALIK DONEMLERİNe diyorlardı? Çıraklık dönemimiz bitti,ustalık dönemindeyiz!Yıllardır Adalet, hırsızların insafına bıra-kılmıştı. Önce, dini kullanarak halkın gü-venini tesis ettikten sonra, planlarınıaksatmadan, yavaş yavaş hedeflerinedoğru yürüyorlardı. Son zamanlarda,birdenbire şirazeden çıkıp birbirinin kuy-ruğuna basmaya başladılar. Anlaşılan,çıraklık dönemleri daha başarılı geç-mişti! Ustalık döneminde, hırsızlığın do-zunu yükseltme arzusu ve ilkelaçgözlülükleri onları ele verdi. Artık cokgeç, Mekke’den getirilmiş zemzem suyu

bile kurtaramaz onları! Ne utanç verici bir durum! İnşallah ma-şallah kıvamında, rüşvet alanlar, veren-ler ülkesinin vatandaşı olduğum içinutanıyorum. Bütün dünya basını bu yol-suzlukları konuşuyor…Birkaç yıl önce Manisa’da baklava çalançocukları tutuklayıp eziyet etmişlerdi; ai-leleri de, mahkemelerde süründürülm-üstü. Bir yandan vıcık vıcık benimvatandaşım dediği, öte yandan parmakişaretini göstererek sindirdiği vatandaş-ların çocuklarıydı. Oysa o zavallı çocuk-lar, sadece baklava yemeyi hayaletmişlerdi. Aylardır en katmerli hırsızlığıçocuklarıyla birlikte yaptıkları ortayaçıkan hükümet ve çevresi, gergin amaaynı ölçüde kendinden emin bir ruh ha-linde kendilerini aklamaya çalışıyorlar.Toplumun nasıl bir tepki vereceğine al-dırmadan pişkin pişkin bekliyorlar. İçle-rindeki kaygı mı, merak mı, bilinmiyorama en çok gözle görülen, her zamankisaldırganlıkları…Bizler küçükken, çingeneler bizi kaçırır-

lar diye korkutulurduk. Çingeneler, yer-yüzündeki bütün milletler tarafından dış-lanmaktaydı, hâlâ da öyle. Dolayısıylayaşam tarzları yerleşik halklardan çokfarklı olduğu için, çocuk kaçırma, büyü-cülük ve hırsızlıkla suçlanıyorlardı. Buyüzden kendilerine ait yerleri yurtları ol-muyordu. Haliyle bir süre sonra, başkabir ekmek kapısı aramaya gidiyorlardı.Onların derdi ekmek parasıydı. Bütünömürleri boyunca itilip kakıldılar. İkinciDünya Savaşı’nda Yahudiler gibi, Al-manlar tarafından, kıyıma uğratılarakparçalandılar. Demek istiyorum ki, in-sanlar aç kalınca, ihtiyaçları olduğu içinhırsızlığa başvururlar. Artık Avrupa’daçıkan bir yasa çerçevesinde her yerde,istedikleri ülkede, istedikleri kadar kala-biliyorlar Çingeneler. Ne güzel!Ya devletin malını, mülkünü talan edenhırsızlar, kendilerini nereye koyacaklar?Demokratik standardı olan Batı ülkele-rinde, bunlara rastlamak mümkün mü?Bir kere halkın önüne çıkmaya utanır, is-tifa ederler. Lafı bile edilmeyecek konu-

lar için yargı hesap sorar onlara… Ziradünyanın her yerinde partiler beğenil-meyebilir, eleştirilebilirler, rekabet olabi-lir ama, ortada büyük yolsuzluk iddalarıvar. Hükümetin meşruiyetini ortadankaldıran şeyler bunlar. Yaptıkları yolsuz-luklar yenilir yutulur cinsten değil…Adeta, halkım beni seçti, çalmayı ken-dime hak olarak görüyorum diyorlar ale-nen. Bir kere yapımılar ganimetinkoltuğuna…Bir deyim vardır:Birinci kişi der; ”Hırsız yakaladım”.İkinci kişi der; ”Bırak da gitsin”.Birinci kişi; ”Ben hırsızı bırakıyorumama, hırsız beni bırakmıyor” der.İşte, ülkemizin hali bu ne yazık ki!Hakedilmeyen bu yolsuzlukların secere-sini ne yana koyacağını bilemeden şaş-kın bir şekilde, şans eseri bir sürprizbekliyor herkes. İstifa edip gideceklermi? Yoksa, battıkları bu yolsuzluğuniçinde baş aşağı sonuna kadar devammı diyecekler?

AsiyeDEMİRELDRACH

[email protected]

Haber / Fotoğraf Neyran Elden

Strasbourg’da faaliyet gösteren etkinderneklerden biri olan ASTU (Actions ci-toyennes interculturelles) tarafından dü-zenlenen münazara 13 Şubat 2014Çarşamba günü izleyicileri ile buluştu.Fransa’da 23-30 Mart’ta yapılacak yerelseçim adaylarının katılımı ile gerçekle-şen bu etkinlikte, Fransa’da yaşayangöçmenlerin bölgede en iyi şekilde tem-sil edilmeleri amaçlandı, bölgede birlikteyaşamanın kültürel, kurumsal, siyasalgereklilikleri üzerinde duruldu.Münazara, yaklaşık 80 izleyicinin, ASTUgençlerinin ve başkan adaylarının katı-lımı ile gerçekleşti. Belediye Başkanı veaynı zamanda PS (Parti Socialist) adayı

Roland Ries, Osons Strasbourg ou Cen-tre adayı Dominique Bezu, UDI (Uniondes Démocrates et Indépendants)adayı François Loos, Front de Gaucheadayı Jean Claude Vol, UMP (UnionMouvement Populaire) adayı CatherineZuber ve EELV (Europe Ecologie lesVerts) adayı Alain Jund, ASTU gençle-rinin sordukları sorular çerçevesinde dü-şüncelerini ve planlarını Strasbourglularile paylaştılar.Adaylara sıra ile soru soran ASTU genç-leri, aynı zamanda ve her adaya iki da-kika otuz saniyelik bir yanıtlama süresivererek münazaranın moderatörlüğünüde yaptılar. İlk sorulan soru, Strasbo-urg’da birlikte en iyi yaşamanın yollarınıbulmak üzerine oldu. Adaylar, vatandaş-

lık ve aidiyet hissi arasındaki bağın güç-lendirilmesi ve Strasbourg’da kültürlere-arası yaklaşımı nasıl yaygınlaştırılmasıüzerine fikirlerini beyan ettiler. İkinci tar-tışma sorusu ile adaylar kurumlara ver-dikleri önem üzerinde durdular,kurumların toplum ve siyaset ile ilişkisiüzerine söz aldılar.Üçüncü soru ile başkan adayları, genç-ler ve eğitim üzerine izleyecekleri poli-tika üzerine sırayla söz aldılar, gençlerinprofesyonel hayata daha iyi hazırlanabil-meleri için çözümler getirdiler. Son ola-rak kültür politikaları üzerine söz alanadaylar, Strasbourg gibi oldukça zenginbir kültüre sahip bir şehrin bu değeriniherkese ulaştırabilmesi hususunda ge-lecek dönemlerde üzerinde durulabile-cek konuları tartıştılar.

Başkanlığını Muharrem Koç’un yaptığı ,

1974 yılında ASTT (Association de Soli-darité avec les Travailleurs Turcs) ola-rak kurulan, 2010 yılında isim değiştirenASTU, kurulduğu günden bu yana böl-gede yaşayan göçmenlerin yaşama heryönden daha iyi adapte olmalarını vekültürel alışverişin en iyi şekilde sağlan-masını amaçlıyor; demokratik eşitlik, cin-siyet eşitliği, laiklik gibi konular üzerineçalışıyor. ASTU, bu bağlamda, 13 Şubat 2013günü de oldukça önemli bir etkinliğeimza atarak Strasbourg sakinlerini bilgi-lendirmeyi amaçladı.Yaklaşık iki saat süren münazara, izle-yiciler tarafından adaylara yöneltilen so-ruların ardından kokteyl ile devam etti.Bir sonraki münazara ise 7 Mart 2014günü gerçekleşecek, Kadınlar Günü ‘neatıfta bulunularak kadının toplumdakiyeri üzerinde durulacak

ASTU, başkan adaylarını münazarada buluşturdu

Page 15: Objektif 90

La jeunesse et sa place dans la sociétéDepuis une cinquantaine d’années, en France et dans les pays voi-sins, il y a un décalage entre la société et la jeunesse.Les orientations de plus en plus libéralistes et concurrentielles dela société font que certaines catégories de jeunes qui n’ont pas «réussi » sont laissés de côté. Lorsque le but d’une société est degagner de plus en plus d’argent, que tout va toujours plus vite, lecôté humain est négligé.La jeunesse possède beaucoup plus de biens de consommationque les générations précédentes, mais en échange de cela elle adu mal à trouver sa place dans la société. Beaucoup de jeunes sedétachent de la société et ne croient plus aux institutions ni àl’école, ni à leurs parents, ni travail. Ils restent le plus souvent entreeux. Cette nouvelle organisation relationnelle est amplifiée par lesréseaux sociaux qui les encouragent à rester dans un monde àpart, plus rassurant pour eux.En parlant avec les jeunes défavorisés par le système et abandon-nés par la société, on constate qu’ils s’inquiètent de plus en pluspour leur avenir. Dans leurs paroles, ils expriment du décourage-ment et du désintérêt. Ils ne s’intéressent pas à s’engager. Ils pen-sent que les politiques ne prennent pas de décisions qui lesconcernent et qui pourraient les aider à construire leur vie en sé-curité. On les méprise et on ne les estime pas à leur juste valeur.Personne ne les aide par exemple à trouver un stage, ils subissentdes refus successifs et sont totalement découragés. Un travail ins-table les empêche d’organiser leur avenir. Parfois ce décourage-ment peut évoluer en véritable haine de la société.Pourtant dans une société c’est le rôle de la jeunesse de faire bou-ger les choses. La jeunesse est toujours en mouvement, il faut sa-voir orienter cette énergie de manière positive. Parfois les jeunesse mobilisent pour se défendre par des manifestations lorsqu’ils sesentent directement concernés. D’autres s’engagent dans des as-sociations, des syndicats ou des partis politiques. J’encourage les jeunes à s’engager dans la société, à s’affirmer,car c’est eux qui doivent être responsables de la construction de lasociété future.J’encourage aussi les adultes à avoir une attitude positive par rap-port aux jeunes. Faisons tout pour créer un climat de respect ré-ciproque. Laissons-les s’exprimer, donnons-leur notre confiance. Ilest important de trouver un terrain d’entente et d’écoute mutuelle.Mieux se comprendre aidera à faire avancer les choses ensemble.Pour réaliser cela concrètement, il faut un lieu convivial où les dif-férentes générations peuvent se retrouver à travers des débats,des activités, des cours de soutien etc … C’est-à -dire une maisonpour tous ou une maison des associations comme il en existe danscertaines villes. Les lieux d’échange permettent de tisser des lienssociaux entre les personnes d’horizons différents. Mais un tel lieune s’obtient qu’en s’engageant pour le revendiquer.Pour obtenir des changements dans leur ville, pour exprimer leurssouhaits et leurs volontés, il est important que les jeunes participentaux élections municipales, qu’ils prennent le temps de comparerles programmes des différentes listes et qu’ils choisissent ceux quiles soutiendront le mieux. En résumé, qu’ils deviennent acteurs dela société et utilisent le droit de vote qui est le droit de donner leuravis sur l’avenir de leur ville.C’est en s’engageant, en prenant ses responsabilités, que chaquejeune put changer son univers de vie et trouver sa place dans lasociété.

L’homme et la nature

Ekrem ATAC

[email protected]

İLAHÎ ADALET!

Adalet’e ne oldu, nerde kaldı?Parelel bir devlet var dediler, Mūslūman’lar,Mūslūman’la birbirine girdiler... İnsanlar hırslarına yenildiler, sonra da suçlusensin, yok sensin diye birbirlerini göster-diler...Eskiden, gittiğiniz bakkallarda bir tabeleūzerinde “Mūteri vel-i nimetimizdir! “ diyebir yazı bulunur, millet bunu okurdu...Birbirleriyle alış veriş yapanların arasındakisevgi ve saygıyı içeren bir mesaj olduğukadar, akıl verici şeylerdi bunlar en azın-dan...Unutanlar varsa da okusunlar da bari unut-masınlar diye...Nereden nereye?Bugūnkū gūnūmūzde, insanların parayı kul-landıkları gibi, birbirlerini de kullandıklarıgerçeğiyle...Şimdi yalan, dolan, talan, rūşvet ve yolsuz-luk ile, parelel devlet varmı diyerek, gōtūrengōtūren...Elbette bu dine, imana sığmayacak olsa da,birileri de artık dini de, imanı da kullanarakne gūzel gōtūrūyorlar demek bile artıkyazık, günah, ayıp bir de...« Zulüm karşısında eğilmeyiniz. Sadecehak ve hukukunuzu kaybetmekle kalmaz,şeref ve haysiyetinizden de kaybetmiş olur-sunuz » demiştir oysa Peygamberimiz de...1. İnsanlık ailesinin fertleri olarak zulmekarşı sesimizi yükseltmeliyiz. Ben de İsla-miyet gibi inanıyorum ki, bütün insanlık biraile gibidir. Allah’ın kulları ve Adem’in torun-ları olma noktasında ortak bir zemine sahi-biz. Bu sebepledir ki Hz. Peygamber140.000 sahabenin huzurunda şu hakikatıberrak bir şekilde açıklamıştır: ‘Ey insanlar!Allah’ınız birdir ve ilk babanız Adem de tek-tir. Hepiniz Adem’den gelmektesiniz veAdem de topraktan yaratılmıştır. Birinizin di-ğeri üzerinde ayrıcalığı yoktur; sadecetakva yani güzel ameller yapma üstünlüğümevzubahistir.’ Bu sebeplerle biz Müslü-manlar, ırk, din veya renk zemininde ayrım-cılık yapamayız.Gelin Hz. Peygamber’in şu hadisi üzerindeiyice düşünelim: “Hz. Resûl (s.a.v.) şöylebuyurdu: “Allah’ın sınırlarında duran ile busınırları aşan insanın durumları şuna benzi-yor: Bir grup insan aralarında kur’a çekerekgemiye bindiler. Kur’a sonunda bir kısmı üstkata, bir kısmı da alt kata düştü. Geminin altkatında bulunanlar su almak istediklerindeüsttekilerin yanından geçerlerdi. Dediler ki:Biz payımıza düşen yerden bir delik açsak,üstümüzdekileri de rahatsız etmemiş olu-ruz.

Böyle bir alıntıyla örnek sunmak istedim,hatırlatmak adına!İnsanlar artık çıkarları doğrultusunda birbir-lerini ezen ezene...Nereye gidiyoruz böyle? Her şey soruştu-rulacağı yerde, örtbas ediliyor her ey bir de!Ama kim kime, dum duma! Ortaklık bozu-lursa, çıkar için bozulurmuş... Bunu bilmi-yen de yoktur!Bunlar da parayı bozdukları gibi insanlarıda, insanlığı da bozmuşlar! Burası bir hukuk devleti diyorlarsa, bazenkendilerine yapılmasını istemedikleri baş-kalarına yapıldığında seyirci kalmalarına nedemeli?Bir de bunlar burada kalkıp hukuk devletin-den sōz ederlerken... Diyelim ki bir parelel devlet vardı... Mademvardi, hukuk da vardı o zaman! Neden budaha ōnceleri bunlar sōylenmedi de 17Aralık’ta ansızın bu paralel devlet çıkıpayakkabı kutusuyla geldi? Bu paralel devletdaha ōnceleri neredeydi diye sormazlar mıakıl ve fikir sahibi olanlar? Bunu sormakgibi herkesin her şeyi daha ōnceden bil-mesi ve bu hususta böyle bir devleti dahaönce tanıması da gerekmez miydi?Ancak ve ancak rūşvet ve yolsuzluktansonra siz ancak paralel devlet var dediniz...Bunlar endişe verici olduğu kadar, şūphelide değil mi? Ortaklık bozuldu ondan değilmi?Yani artık i çığırından çıkmış, şimdi o mo ka-rado oynuyoruz çocuklar gibi birbirirmizigöstererek sen değil, o bu yok ben diye kar-şımızdakilerine haksızsınız diyoruz...Ortada bir rezalet var! Bu rezaleti soruyo-ruz? Bu rūşvet ve yolsuzluk işi kimin işi?Bunları kim yaptı ya da kim yapmadı gibibūtūn bunları sorup sorgulayacağınızyerde, dōnūp herkesin dinleniyoruz demesikonusunda bir kirlenmişlikle doğrular konu-şulmuyor; bizi kim dinledi, kim dinlenmedisorusuyla uğraşmak gibi bir derdimiz ile!Biz bu rūşveti ve yolsuzluğu gōrmeyenler,neden bütün bunları görmezler sorusunuda soruyoruz aynı zamanda!Ortada milyonlarca dolarları getirenigötūreni gōrmemek için habire gōrmemekne demek?Bu skandala adı karışanlara ne diyorsunuz,ne demiyorsunuz sorusuna cevap olarak,bunu AKP’liler sandıkta göreceksiniz der-lerken, bizlere bunlar sandık gōsterirlerken,biz o sandığa nasıl ve niyegüvenelim? Hani sandığa gūvenirsek, hu-kuğa nasıl gūvenelim?Ama artık, ne diyelim demeyelim konu-sunda anlamanız için, biz yine de hiç kim-seye güvenmeyelim en iyisi, biz güvenirsekde bir tek hukuğa güvenelim... Hukuğagūvenmemiz lazımmış, bunu bilelim...Ama Adalet’in olmadığı yerde de takdir Al-lah’ındır, “ Etme kul’um bulursun zulum” di-yelim...Saygılarımla!

ARAS'LA İNSAN'A DAİR

Melek Aras [email protected]

15

Page 16: Objektif 90

Mustafa GÜÇLÜ / LUNEVILLELuneville Türk Kültür Merkezi, görkemlibir kermes düzenleyerek Türk kültürünüFransız ve göçmen topluluklarına tanıttı. Çocukların tatili sırasında düzenlenen bukermes boyunca eğitim yararına yapılan

etkinliklerde, elişleri ve çeşitli hediyelikeşyaların yanı sıra Türk mutfağının lezizyemekleri de ziyaretçilerin beğenisinesunuldu. Merkez’in Başkan’ı verdiği de-meçte, « Derneğimizi ve camimizi bu ve-sile ile Fransız komşulara da tanıtmış

oluyoruz. Bu organizasyonda büyükemeği geçen, maddi ve manevi yardımcıolan görevlilere teşekkür ederiz. Onlarınbüyük gayretleri eşliğinde burada birlikve beraberliğimizin sağlandığı güzel birorganizasyon yapılmış oldu" dedi.

Fotoğraflar: Ali ŞAHİNStrasbourg Alevi Kültür Derneği, 2 Mart2014 tarihinde Hızır Cemi düzenledi.Derneğin Basın Yayın Komisyonu So-rumlusu Pervin Kürekçi’nin bu konudaverdiği bilgileri aşağıda sizlerle paylaşı-yoruz.Şubat ayında üç gün tutulan oruçtansonra yapılan Cem’de kısa bir konuşmayapan Rehber Dede Kazım Kızılgöz, şuana kadar emeği geçen bütün herkeseteşekkür etti.Zakirliğini Hüseyin Canlar’ın yaptığıCem’de zaman zaman duygulu anlaryaşandı.

Cem’i yönetmesi için Almanya’dangelen Dede Kasım Erdoğan da konuş-masında gençlere Aeviliği iyi öğrenme-leri ve tanıtmalarını söyleyerek, “Sizbizim geleceğimizsiniz. Kütürümüzü, yo-lumuzu bizden devralıp ileri kuşaklarasiz aktaracaksınız” dedi.Daha sonra Cem’e geçildi. 12 hizmetsunuldu. Cem’e katılan 500’ün üzerin-deki can’a lokmalar dağıtıldı, yenildi.Can’ların yüzlerinden ve gözlerindenmutluluk okunuyordu.Gelecek Cem’de buluşmak ve 8 MartDünya Emekçi Kadınlar Günü’nde gö-rüşmek dileğiyle Cem noktalandı.

Luneville Türk Kültür Merkezi’nde kermes düzenlendi

Strasbourg’ta Hızır Cemi

Kısa adı FUAF olan Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu’nun Paris’te düzenlediğimitingte, Suriye’deki Alevi katliamı protesto edildi.Çeşitli sol örgütler ve derneklerin de yer aldığı mitinge 600 kişi katıldı.Konuşmalarda şeriatçı örgütler ve onların destekçileri kınanırken, miting olaysızsona erdi.

Paris’te Suriye Mitingi

Bölgemizin sevilen sanatçılarındanBekir ÇINAR, ‘Ben Seni Sevdim’ isimli türküsüne klipçekti.Bu vesileyle görüşlerine başvurduğu-muz değerli sanatçı ÇINAR, ObjektifGazete okuyucuları için klibin ve tür-künün öyküsünü şöyle anlattı:“Bu, her şeyden önce bir mutluluk vesevda türküsüdür. Ben bu türküyüFransa’nın Colmar şehrinde yazdım,sonra da 1999’da İstanbul’da noteretasdiklettim.2012’de ‘Ben Seni Sevdim’ isimli albü-mümü Ankara’da Öz ProdüksiyonMüzik etiketiyle çıkarttım ve 2014’te de

bu türkümün klibini Paris’te çektim.Klibin müzik yönetmeni Özkan Sarı,genel yönetmeni ise Bülent Bağ’dır;her ikisine ve tüm emeği geçenlereşükranlarımı arz ederim.Müzik sektörünün bu zor şartlarındasizlere biraz da olsa müzik keyfi yaşa-tabildiysem, ne mutlu bana.Türk Halk Müziği bizim özümüz, sözü-müz ve kültürümüzdür.‘Bir insan, bir söz, bir saz’ özdeyişi eş-liğinde tüm vatandaşlarıma sevgi vesaygılarımı sunarım...” Biz de Bekir ÇINAR kardeşimizemüzik hayatında üstün başarılar diliyo-ruz...

Bekir ÇINAR, ilk klibini çekti

16

Page 17: Objektif 90

8 Mart’ı nasıl tanıyoruz?

«Dünya Kadınlar Günü » olarak bildiği-miz 8 Mart, insanlık tarihi açısından ba-kıldığında önemli ve acı bir gün. 1857yılında, New York’ta bir tekstil fabrika-sında insanlık dışı çalışma koşullarını,düşük ücretleri protesto etmek için grevebaşlayan işçilerin fabrikaya kilitlendiği veardından çıkan yangında çoğu kadın 129işçinin yanarak can verdiği bir gün.8 Mart’ın Kadınlar Günü olarak anılması,1910 yılında gerçekleşiyor. 1857 yılındayaşanan olayın anısına Danimarka’datoplanan kongre, 8 Mart’ı Dünya Kadın-lar Günü olarak kabul ediyor. Türkiye’de

ise « Emekçi Kadınlar Günü » ilk kez1921 yılında olarak kutlanmaya başlanı-yor. 1975’te ve onu izleyen yıllarda ka-palı mekanlardan sokaklara taşınıyor.Birleşmiş Milletler de, Kadınlar Günü’nüuluslararasılaştıran asıl kurum. 8 Mart’ı1977 yılındaki kongresinde Kadın Hak-ları ve Uluslararası Barış günü olarakkabul ederek kadın haklarının güçlendi-rilmesinin dünya barışını getireceğinekarar veriyor. O günden bu yana da 8Mart Dünya Kadınlar Günü, BirleşmişMilletler’e üye ülkelerde ‘UluslararasıKadın Günü’ olarak kutlanmaya başlanı-yor.Fakat, 8 Mart ne yazık ki yanlış yorum-lanıp yanlış algılanmakta. Bu önemligün, “Dünya Kadınlar Günü” adı altındakadınlara ücretsiz sinema ve tiyatro bi-letleri verilmesi, mağazalarda hediye

çekleri dağıtılması, kadınlara yönelik in-dirimler yapılması sebebi ile büyük birreklama dönmeye başladı. Zaten benzerbirçok belirli gün ve tarih var iken 8 Marttarihinde bu uygulamaların alışkanlık ha-line gelmesi, yanlış değerlendirmelereyol açıyor. Çünkü aslında bu gününamacı kadınları birkaç günlüğüne iyi his-settirmek değil, genel barışı sağlamak,hak ihlallerini yok etmek. Dünyada kadıncinayetleri her geçen gün artarken, ka-dınların bir «çiçek» olarak topluma su-nulması, onların özgürleşmelerini vetoplumda, iş hayatında, siyasette temsiledilmelerini sağlamıyor, aksine onlarıdaha da kırılganlaştıyor. Öte yandan, önemli dernekler de kadın-ların her yönden birbirlerine destek ol-malarını sağlıyor. Türkiye’de KADİGER(Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) gi-

rişimci kadınların iş hayatında karşılaş-tığı zorluklar için mücadele ediyor. İşKadınları Konseyleri de çalışan kadınlarıbuluşturuyor. Dünyada ise Birleşmiş Mil-letler destekli uluslararası organizasyon-lar da dahil olmak üzere yüzlerce kurum,kadın hakları için savaşıyor; UluslararasıAf Örgütü de, İnsan Hakları için faaliyetgösterirken kadınlara yönelik hak ihlalle-rini ihmal etmiyor.157 senelik geçmişi ile, Kadınlar Günüdünyadaki sayısız önemli gelişmeyetanık olmuş, bugünlere ulaşmış. Gönülistiyor ki Kadınlar Günü dünyanın her ye-rinde doğru bir bilinç oluştursun, kadınhakları, bu kelimeleri yazabilmek kadargerçek olsun.

Herkesin 8 Mart Kadınlar Günü’nü kut-luyorum.

Neyran [email protected]

(konuk yazar)

Mouvement citoyen de Strasbourg(MCS) hareketinin lideri olarak Strasbo-urg Belediye Başkanlığı’na aday ilk Türkkökenli vatandaşımız olan Tuncer Sağla-

mer, 17 Şubat 2014 tarihinde yap-tığı toplantıda, Strasbourg için oluş-turduğu 50 projenin en önemlisiolan Skytran (hava taşımacılığı)hakkında bilgi verdi.Nasa görevlisi ve konunun uzmanışirketin üst düzey yöneticisi olanJerry Sanders eşliğinde gerçekle-şen toplantıda, Sağlamer, Skytranprojesinin Strasbourg’un trafik so-rununa kesin bir çözüm getireceğinibelirtti.

Projesinin Strasbourg’u teknolojik, eko-nomik ve toplu taşıma alanlarında en ilerişehirler arasına sokacağını ifade edenSağlamer, bu ekolojik, güvenli ve çok

hızlı –bir tür- hava tramwayı olan sisteminmaliyetinin normal tramwaya göre altı katdaha ucuz olduğunu açıkladı.Bu sistemin başlıca avantajları olarak,sözü edilen ucuzluğunun yanı sıra, ençevreci, en sofisitke ve en pratik olmasıile yapılacak kilometre başına 120 kişiyeyeni iş olanağı sağlayacak bulunması ol-duğunu vurgulayan Sağlamer, tramwayiçin kilometre başına 44 milyon euro har-canırken, bu miktarın Skytran’da 7 mil-yon euro olduğunu söyledi.Skytran’ın inşası esnasında yıkım yapıl-mayacağını, direkler üzerinde işleyecekbir düzen kurulacağını ve enerjiden %80tasarruf yapılacağını da dile getiren Sağ-

lamer, işe öncelikle şehir merkezindeki8,5 kilometrelik bir hatla başlanacağınıbelirtti.MCS hareketi, ‘Strasbourg 2020’ adınıverdikleri projelerinin, gelecekteki hem-şehrilik vizyonu, somut etkinlikler ilezaman içinde ölçülebilir ve denetlenebiliramaçlar temeline dayanan bin angajmanoduğunu iddia ediyor.

Strasbourg gibi büyük ve önemli birşehre belediye başkanı adayı olmak ce-saretini gösteren vatandaşımız TuncerSağlamer’i bu yürekliliği ve medenî ce-sareti için kutluyor, kendisine seçimlerdebaşarılar diliyoruz.

Tuncer Sağlamer’den Müthiş Proje

Strasbourg’un tarihsel Odyssée Sine-ması, 25. Türk Sinema Günleri etkinliğiçerçevesinde, bir kez daha TurquoiseMüzik Topluluğu konserine ev sahipliğiyaptı.11 Ocak 2014 tarihinde yapılan kon-serde, hastalığı nedeniyle katılamayanSelma Deveci dışında, tam kadro sahnealan Turquoise, yine sevilen türkü veşarkılardan oluşan bir repertuar sundu.Sinema’nın Müdürü Faruk Günaltay’ınaçılış ve tanıtım konuşmasından sonra,enstrümantal Nikriz Sirto ile başlayankonserde, Turquoise, sırasıyla şu eser-leri seslendirdi: Ben giderim Batum’a,

Bir hadise var can ile canan arasında,Bana bir aşk masalından şarkılar söyle,Yağcılar zeybeği, Gül kuruttum, Dil ya-resini andıracak, Çökertme’den çıktım,İndim yarin bahçesine, Evlerinde biripekten halı var, Karanfil suyu neyler, İz-mir’in kavakları, Bursa güvendesi, Kirazaldım Dikme’den, Kaçma güzel kaçma.Konser sonunda Odyssée Sineması’nıdolduran müzikseverlerin iki kez bis yap-tırdığı Turquoise Müzik Topluluğu, dinle-yicilerine nefis bir müzik ziyafetiçekerken, bölgenin en önemli müzikgruplarından biri olduğunu bir daha ka-nıtlamış oldu.

Bu konsere şef Mehmet Kaba, RagıpEge, Barış Ayhan, Marie-Annick Guille-min, Merve Salgar, Soner Ulukaya veSenan Altun’dan oluşan kadroyla çıkanve herkesin büyük beğenisini toplayanTurquoise Müzik Topluluğu’nu biz de kut-luyor, başarılarının devamını diliyoruz.31 Mart’ta Üniversite’de yeni bir konser

Ensemble Turquoise, Strasbourg Üniver-sitesi’nin kültürel etkinlikleri çerçevesindebu yıl 17-31 Mart 2014 tarihleri arasındayapılacak olan « Quinzaine Culturelle Tur-

que » ‘de bir konser verecek.

Konser 21 Mart 2014 Cuma günü saat20.00’de gerçekleşecek ve grup sevilenşarkı ile türkülerden oluşan 15 parçalıkbir repertuarı seslendirecek.

Strasbourg Üniversitesi Türk Etütleri Bö-lümü ile U2-U3 kütüphaneleri partnerli-ğinde gerçekleştirilecek bu etkinlikbağlamında, Ensemble Turquoise kon-seri dışında, sergiler, konferanslar, fimgösterimleri de yer alacak.

Turquoise konseri yine büyüleyiciydi

17

Page 18: Objektif 90

Barr Fransız-Türk Kültür Derneği (As-sociation culturelle franco-turque deBarr), geçtiğimiz Ocak ayında yapılanseçimer sonrasında, yeni yönetiminekavuştu.Eski Başkan Hüseyin Akkuş’un yeni-den aday olmadığı seçimlerde, karşı-sına rakip çıkmayan Osman NuriMuharremoğlu’nun listesi görevi dev-raldı. Bir cami derneği için bir ilk olacak

şekide yönetimine dört kadının da se-çildiği dernek, temel olarak, Türk olsunolmasın tüm gençler için etkinlikler dü-zenlemeyi hedefliyor.Bunun yanı sıra diğer yaş gruplarını daunutmadıklarını göstermek isteyen yö-neticiler, ilk icraat olarak, 57 kişilik birgrupla günü birlik Mannheim seferi dü-zenlediler. Bunu Paris ve Venedik ge-zilerinin takip edeceğini söyleyen

yöneticiler, Barr ve çevresindeki vatan-daşlarımız için bir çekim merkezi olayıarzuladıklarını vurguladılar.

Yeni Yönetim Kurulu şu üyelerden olu-şuyor: Osman Nuri Muharremoğlu(Başkan), Murat Sözer ve MuhammetYazmış (Başkan Yardımcıları), EminMuharremoğlu (Sekreter), Ferda HalıcıMeral (Muhasebeci), Nimet Bozkurt

(Muhasebe Yardımcısı), Yahya Bozkurt(Yapı Sorumlusu), Soner Meral, DeryaSözer, Yasemin Şimşek ve Halit Bilen(Üyeler). Biz de kendilerini kutluyor,başarılı icraatlar diliyoruz.

1991 senesinin Mart ayının 28’inde Al-manya’ya gelip, o gün bugün durmak-sızın çalışmaya devam eden RecepARAS, Aras Reisen isimli seyahatacentasında da gecesini gündüzünekatarak müşterilerine hizmet vermeyisürdürüyor.Son dönemlerdeki İstanbul Sultan Pa-

lace Hotel’de 235 €’dan başlayan fiyat-larla 5 gün 4 gece tatil fırsatı, kredi kar-tına 6 ay taksit imkânı, Türkiye’ye hızlıve güvenli para yollama gibi hizmetle-rine ilaveten, son olarak da Zürih’e ha-vaalanı servisini müşterilerine sunanRecep Aras, her gün saat 8’de Stutt-gart’a ve 11’de de Basel’e havaalanı

servislerinin artık dakik olarak yapıldı-ğını ifade etti.Basel’den Türk Hava Yolları ie uçacakyolcular için, 1 Nisan 2014 tarihindenitibaren sefer sayısının haftada 10’a çı-kacağının müjdesini de veren Aras, herzaman olduğu gibi erken bilet alıp dahaucuza uçma gerçeğinin vatandaşları-

mızın aklından çıkmaması gerektiğinivurgulayarak, Aras Reisen’da promos-yonlu fiyat seçeneklerinin sınırsız oldu-ğunu belirtti. (Aras Reisen vehizmetleri için daha ayrıntılı bilgi edin-mek isteyenler için: 0049 (0)7851 48 58 69 / www.aras-reisen.eu)

Yaklaşık 20 senedir fırıncı ustalığı yapanSivaslı Bünyamin Yıldırım, Strasbo-urg’un Neuhof semtinde, YILDIRIMBOULANGERIE isminde bir fırın açtı.Açılışı Ocak 2014’te yapılan fırın hak-kında, Bünyamin Yıldırım’dan sizler içinbilgi istedik. “Burası daha önce de uzunsüredir başka bir Türk’e ait bir fırındı.Benim de Robertsau’da bir fırınım vardı,aslında daha Türkiye’den beri, 20 sene-dir fırıncı ustasıyım, orayı kapattıktansonra mesleğimi sürdürmek için, burayıalmaya karar verdim.

En önemli özelliğimiz, her saat sıcakbaget çıkarmamız; herkes istediği antaze baget alabilir yani. Bizim sloganımız‘Ekmek ellerini yakmıyorsa, almasınlar!’5 tane baget 2 Euros, tanesi ise 50cents. Pide, her çeşit ekmek, simit, kuruvasangibi ürünerimizin yanında, ayrıca düğünve nişan gibi toplantılar için etli ekmekde yapıyoruz. Yaş pastamız da mevcut-tur. Vatandaşlarımız gelip leziz ekmek vepasta çeşitlerimizden tatsınlar, herkesi

bekleriz, memnun ka-lacaklarından eminiz.Her gün saat 7-19arası aralıksız açığız;telefon numaramız 0750 40 67 78.20 yıllık tecrübemiz velezzetli ürünlerimizlevatandaşlarımızın hiz-metindeyiz; onları bu-rada ağırlamaktan büyük memnuniyetduyacağız...”Biz de kendisini kutluyor, işlerinde başa-

rılar diliyoruz.(Adres: 45, rue de Neuhof 67100 Stras-bourg)

Barr Fransız-Türk Kültür Derneği’nde Nöbet Değişimi

Aras Reisen’den Hizmet Atağı

Yıldırım Fırını Neuhof’ta Açıldı

Bölgenin sevilen ve başarılıişadamı Erda Vural’ın sahibiolduğu, Kehl / Sundhe-im’daki KAYSERİ MARKET,Mart ayında 11. kuruluş yıl-dönümünü kutluyor.Bu vesileyle görüşlerinebaşvurduğumuz ErdalVural, tüm Mart ayı boyuncauygulanacak müthiş birkampanya ile müşterilerineyine en kaliteli ürünleri enuygun fiyata sunacaklarınıbelirtirken, özellikle 8 MartCumartesi günü gün bo-yunca gerçekleştirilecekmangal partisine bütün va-tandaşlarımızı beklediklerinisöyledi.

Müşterilerinin memnuniyetiiçin hiçbir fedakârlıktan ka-çınmadıklarını ve her zamanen iyiyi en ucuza sunmayıdüstur edindiklerini açıkla-yan Vural, hijyenik ortamda,güler yüzlü hizmet vermenintemel prensipleri oduğunuvurguladı.11 senedir bu ilkelerle hiz-met verip karşılığını da müş-terilerinin takdirleriyealdıklarını ifade eden ErdalVural, bundan sonra da buprensiplerden taviz verme-yeceklerini dile getirdi.Biz de kendisini ve tüm eki-bini kutluyor, başarılarınındevamını diliyoruz.

Kayseri Market 11. Yılını KutluyorBırakıp da gidince seni bu gece

İçimde bir sızı inceden ince

Ruhumu sardı kara düşünce

Aklım sende kaldı sen gel-

meyince

Dedim gidelim bugün

Düşersek beraber düşelim 

Bizi sadece ayırsın ölüm

Gelmedin benimle

Aklım sende kaldı sen gel-

meyince

Koydun yüreğimi yanıyor nara

Gözlerim yaşlı düşmüşüm yola

Her nereye gitsem gözüm arkada

Aklım sende kaldı sen gel-

meyince

Sana yazmak istedim bu gece

Elimde kalem dilimde hece

Duygularımı yansıtmak istedim

böylece

Yüreğimde sancı 

Gözümde hayalin vardı sadece

Aklım sende kaldı sen gel-

meyince.

Ali ihsan BAKLAN

AKLIM SENDE KALDI

18

Page 19: Objektif 90
Page 20: Objektif 90

« Saverne naturellement 2014 » ismi «Perspektifinizi değiştirin » sloganıyla Sa-verne’de belediye seçimlerine katılan yıl-ların politikacısı Thierry Carbiener, buseçimlerin favorisi gösteriliyor. Haziran 2008’den Haziran 2012’ye dekyapılan tüm seçimlerde yüksek oy alanThierry Carbiener, Şubat ayı sonundaSaverne’deki üç Türk derneğini ziyare-tinde (Ditib, Alevi, Cimg), gençler ve der-nek üyeleriyle bir toplantı yaptı. Kendisinin daha önceki belediye baş-kanlığı döneminde (2001-2008), baştaTürk toplumu olmak üzere bütün ya-bancı kökeni topluluklarla çok yakındanilgilenip sorunlarının çözümünde hiçbirayrım gözetmeksizin yardımcı olduğunusöyleyen Carbiener, 2008 seçimleriniçok az bir oy farkıyla kaybetmesine rağ-men, iki ay sonra yapılan il genel meclisiseçimini –başta Saverne- tüm kantondayüksek oy alıp kazandığını ifade etti.Yapılan tüm (il genel meclisi – milletve-kili) seçimlerde bölge insanının kendi-sine tam destek verdiğini, bununkendisini çok memnun ettiğini belirtenCarbiener, toplumdaki çeşitliliğin bir kül-türel zenginlik olduğunu vurguladı.Belediye başkanı seçildiği takdirdegençler için spor salonlarının (boks,tenis, futbol, king boks vb.) çoğaltılmasıhususunda projelerini hayata geçirece-ğini açıklayan Carbiener, gençlerin deher türlü projesini destekleyeceğini veönceliğinin iş konusunda yatırımcılarıbölgeye çekmek olduğunu belirtti.Listesinde Ramazan Tufan (17. sırada)ve Selin Çağlar (24. sırada) isimli iki Tür-kiye kökenli ile Mohamed Mediani (19.sırada) isimli bir Magrep kökenli aday dabulunan Carbiener ekibinin programınınönemli başlıklarını aşağıda size fran-sızca olarak sunuyoruz.Priorité à l’emploiPréserver les emplois existants, accom-pagner nos entreprises, en faciliter lestransmissions, en attirer de nouvelles,créer un réseau économique de terri-toire qui favorise l’insertion, qui inclueles associations et les établissementsscolaires. Accès très haut débit internet.FiscalitéNe jamais augmenter la fiscalité au-delàdes bases et compenser l’inflation parune stricte maîtrise des dépenses defonctionnement avec l’objectif de réduirecette fiscalité. Tous nos projets sontéquilibrés et maîtrisées. Recherchesystématique de subventions maxi. SécuritéRetour du bureau de police à la mairie.Renforcement patrouilles ville. Clarifierrôle et compétences du garde-cham-pêtre. Renforcer la vidéo-surveillance.Amélioration de l’éclairage des zones

sensibles (délinquance et accidentolo-gie et délinquance). Concertation projetgendarmerie.CirculationLutte contre la vitesse dans quartiers,améliorer sécurité des piétons et cyclis-tes. Revoir les incohérences du plan decirculation (résorption de zones inacces-sibles). Amélioration de l’accessibilité àla mobilité réduite (trottoirs, escaliers,etc.). Favoriser l’accès aux places destationnement du quai du château etdes douves en réalisant un escalier de-puis la place du Général de Gaulle.TransportsExtension du transport en commun ur-bain à l’intercommunal. Soutien au ma-intien d’au moins deux arrêts TGV àSaverne (pétition en cours). Développe-ment de l’auto-partage et mise en placed’une location de vélos (électriques) enlibre-service.ScolaireMise en place de la réforme desrythmes scolaires (meilleures dispositi-ons pour enfants). Assurer l’accessibilitéde toutes les écoles aux PMR (person-nes à mobilité réduite). Amélioration dela qualité nutritionnelle (bio?) dans lescantines. Aide intergénérationnelle auxdevoirs.SéniorsSoutien aux Clubs Séniors existants,après-midis récréatifs, jeudis dansantsau Château, livres à domicile (si besoin),conférences et jeux.SocialPerformer le CCAS, appui aux associa-tions caritatives, développement loge-ment social (régler problèmes despoubelles collectives OPUS et SIBAR)et logements d’urgence.Créer un hébergement pro-visoire pour victimes vio-lences intra-conjugale etintra-familiale. Promotiondes valeurs de solidarité etd’humanité auprès de lajeunesse et des associati-ons. Dialogue communau-taire.HandicapAccompagnement de l’AA-PEI en matière d’héberge-ment: site Lycée Chappe(avec interface AtelierEMOP). Assurer le trans-port handicap.Jeunesse et enfanceCréation d’un centre « artset culture » pour les jeu-nes. Propositions d’anima-tion et de mobilité pourleurs soirées. Accroisse-ment possibilités musi-

ques. Réhabilitationdes aires de jeux desquartiers.SportsAccès et soutien ausport pour tous. Ves-tiaire et éclairage ter-rain FCS.Elargissement dupare-ballons (MalJoffre) et améliorati-ons stade Fetter pourrugby. Toiture halltennis. Rénovationdu COSEC Dragons.Création d’un city-stade (Gravières) etailleurs si besoinconcerté. Aménagement d’un plateaujeunesse-loisirs dans le secteur Océa-nide (création squash + ring permanent(boxes) + dojo (arts martiaux). Soutiensports de haut niveau.CultureRenforcer la vocation artistique et musi-cale de Saverne (Récollets), en lienavec l’économie locale et les associati-ons existantes. Mutualiser partiellementla culture avec la Communauté de Com-munes : création d’un vrai pôle culturelen charge des équipements, des écolesde musique, des bibliothèques et médi-athèques. Création d’une académie dedanse et du spectacle dans l’aile norddu Château (synergie Espace Rohan).TourismeDynamique autour du port de plaisance,animation du centre-ville, réhabilitationdu Château du Haut-Barr. Élargisse-ment des terrasses. Soutien aux héber-gements touristiques et familiaux

(auberge de jeunesse, camping, etc.).Terrain forestier pour le Club Vosgien.Voiries et urbanismeÉtat des lieux pour rénovation des voi-ries, puis en assurer un programmed’entretien permanent. Prioriser l’habitatmixte dans la ZAC Fontaine Saubach.Environnement et cadre de viePrise en considération des problémati-ques environnementales (notamment trisélectif ordures ménagères). Promotionde l’économie locale et des circuits-co-urts. Transversalité de l’écologie dansl’ensemble des projets de la ville, depuisl’école jusqu’à l’entreprise. Protection dela nature (eau, air, sol) et de la biodiver-sité, lutte contre les pollutions sauvages.Adhésion au RES.Services municipauxUtilisation et optimisation des compé-tences internes et existantes pour amé-liorer la qualité de vie des savernois(e)sau quotidien.

Thierry Carbiener Saverne’de Favori

20

Page 21: Objektif 90
Page 22: Objektif 90
Page 23: Objektif 90
Page 24: Objektif 90

24

HASAN KARAKAYA

BİR SÖZDENBİR ÖZDEN

ALLAH’A KULLUĞUN NERESİNDEYİZ?Bir kul için mümkün olabilen en üstün rütbe, en büyükkazanç O'nu tanımak, yalnız O'nu sevmek, buyrukla-rına seve seve itaat etmektir. Dostluğu kazanılmayave sevilmeye en lâyık olan mutlak varlık O'dur. Âyet-i kerime'lerde şöyle buyurulmaktadır: "Asıl dostAllah'tır." (Şûrâ: 9) "Allah onları sever, onlar da Allah'ıseverler." (Mâide: 54) Onlar öyle kimselerdir ki, Allah-u Teâlâ sevmesinin birneticesi olarak onları en güzel sevaplarla mükâfatlan-dırır. Onlar Allah-u Teâlâ'nın sevgisini kazanacaklarıyolları takip ederler, hoşnutluğunu kaybettirecek yol-lardan uzak dururlar. Emirlerine sarılırlar, yasakların-dan son derece sakınırlar. O'nun râzı olmasını herşeyden üstün tutarlar. Sevgilerinde samimidirler. Allah-u Teâlâ'nın dostlu-ğunu ve yardımını kazananlar, başkalarını dost edin-mezler. Onlar Allah'ı anarak yaşar, Allah'ı anarak ölürve Allah'ı anarak Allah'a ulaşırlar. Hazret-i Allah'ın biricik Habib'i -sallallahu aleyhi ve sel-lem- Allah sevgisine vâsıta olduğu için O'nu seven Al-lah'ı sevmiş olur. Dostun dostları da dosttur. Bütünsevgiler Allah sevgisi ile bütünleşince kemâle erer.Çünkü Muhabbetullah bütün sevgilerin kaynağıdır. Sevgiye vesile olabilecek bütün sıfatlar, O'nun Cemâlsıfatının tecellîleridir."Ey Peygamber! Allah sana da sana tâbi olan mümin-lere de yeter." (Enfâl: 64)Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- EfendimizHadis-i şerif'lerinde: "Dünyada garip, yahut yolcu gibiol, nefsini ehl-i kuburdan (kabirde imiş gibi) say!" bu-yuruyorlar. (Tirmizî)

Muhabbet çok güzel bir bağdır. Hangi muhabbet?Gaye, menfaat, maksat olmayan bir muhabbet. "Fakatsiz dünya hayatını ahirete tercih ediyorsunuz. Halbukiahiret daha hayırlı ve daha süreklidir." (A'lâ: 16-17)Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor: "İnsanın gönlünüçeken kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın vegümüşler, salma ve güzel atlar, sağmal hayvanlar veekinler sevgisi insanlara hoş gösterildi. Bunlar dünyahayatının geçici birer menfaatıdır. Oysa gidilecek yeringüzel olanı Allah katındadır." (Âl-i imrân: 14)Su geminin içine girerse batar. Altında olursa gemiyiyüzdürür. Şu an memleketimizi bir gemi olarak düşü-nelim, hepimiz o geminin içerisindeyiz, eğer gemi sualırsa hepimiz batarız, onun için dikkat etmeliyiz ve ge-mimizi deldirtmemeye çalışmalıyız.Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- EfendimizHadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar: "Ben dünyadabir ağaç altında gölgelenen ve sonrada bırakıp gidenyolcu gibiyim." (Tirmizî)Hülasâ-i kelâm; azma, taşma, yolcu olduğunu bil.Çantan elinde olsun. Davetin ne zaman geleceği bellideğil, an meselesi. Kabir hayatını yaşa. Çünkü bugünüstte, yarın alttasın. Burası misafirhane, burası bir otel.Senin evin orada. Fakat kabir hayatını yaşayabilmekiçin insan kendi nefsini ona göre yetiştirecek, daimakabirde olduğunu düşünecek. Bugün üstte, yarınevimdeyim. Acaba oradaki durumum ne olacak diyemuhasebesini yapacak.Size Nefsi Tarif Edelim: Hakk Celle ve Alâ HazretleriÂyet-i kerime'sinde:"Nefis olanca şiddetiyle kötülüğüemreder." buyuruyor. (Yusuf: 53)Niçin? Çünkü nefis iradeyi emer. Yuları taktığı zaman,kişi bilse de bilmese de çeker götürür.Beşerin nefsi aslında daima fenâlık tarafına meyleder,bütün gücüyle kötülüğü telkin eder. Onun tabiatındaşehvete, günaha, her türlü kötülüğe meyil vardır. Nefiskendi gücünü ve emrindeki silâhlarını o yönde kullanır.Bundan dolayıdır ki insan sırf kendi nefsinin arzula-rında kalırsa fenalığa sürüklenir. "Ancak Rabb'imin

merhamet edip koruduğu hariç." (Yusuf: 53)Allah-u Teâlâ rahmet edip hidayetini eriştirdiği vakit,Rahmânî kuvvet nefsânî kuvvete galip gelir, onun em-rini hükümsüz kılar ve gücünü kırar. Böylece nefis ilâhîemre uyar, kendi emrini terkeder, kötülükten uzakkalır.Ukbe bin Âmir -radiyallahu anh-den rivayet edildiğinegöre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendi-miz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır: "Vallahiben, vefatımdan sonra Allah'a şirk koşmanızdan kork-muyorum, fakat nefislerinize uymanızdan korkuyo-rum." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 661) "Nefsine düşman ol.Çünkü o bana karşı düşmanlık ve harp ilân etmiştir."buyuruluyor.Bundan ötürü zaten insanda hayvani sıfat doğuyor. Buhayvani sıfatın arzularına bir insan meylettiği zaman oarzuları hangi hâl ve hareket üzerinde ise o hayvanınsıfatını almış oluyor.Binaenaleyh insanın içinde hükmeden odur. Ne hük-medecek? Hayvani sıfatı hangi icraat üzerindeyse oicraat üzerinde yapmak ister. O kişiyi o icraat ile hem-hâl etmek ister. Tabi Hazret-i Allah'a uygun değildir.Emirlerine uygun değildir. Fakat o dinlemez, "Benimdediğim olsun!" der ve hayvani sıfatı hangi sıfatta iseo sıfatla icraat yapar.İnsan; hayvanî sıfatlardan kurtulup insanî sıfatı takın-ması, Yaratan'ını bilmesi, bulması için gönderilmiştir.Kim ki bunları yaparsa Hakk'ın kulu olur. Kim ki bunlarıinkâr ederse şeytanın kulu olur ve şeytanla berabercehennemde olur. "Allah bir kimsenin kalbini müslü-manlık için açarsa, o Rabb'inden verilen bir nur üze-rindedir." (Zümer: 22) "Ey Allah'ım! Bana hidayetimiilham et. Beni nefsimin şerrinden koru." (Tirmizî)Allah'ım hıfz-u himayesinde, tasarruf-u ilâhi'sinde bu-lundurduğu kullardan etsin. Zât'ına has bir kul, yaniO'nun beğendiği gibi bir kul, Habib'ine ümmet etsin,rızâ yolunda çalışmayı ve cihadı nasip etsin. Bizi şey-tanın ve nefsimizin elinde oyuncak eylemesin. Ami-iiinnnnn.

IGMG Berlin Bölgesi, ‘Hasene Ber-lin’in başarısı hakkında, 19 Şubat 2014tarihinde bir basın duyurusu yayımladı.Bunu aşağıda sizlere de sunuyoruz.“Almanya’nın Remscheid şehrinde ‘ElEle, Gönül Gönüle’ sloganı adı altındagerçekleşen ‘Hasene 2013 Yılı Değer-lendirme Programı’ çerçevesinde Ha-sene Berlin açılan su kuyusuprojesinde Avrupa genelinde birincioldu.Üç yıl önce İslam Toplumu Milli Görüşbünyesinde kurulan İGMG SosyalYardım Derneği Hasene, 4 kıta ve 76ülkede faaliyetlerini gönüllü olarak sür-dürmektedir. Hasene başta Moritanya,Burkina Faso, Somali, Malavi, Benin,Sierra Leone, Gambiya, Etiyopya,Gana, Çad, Kamerun, Nijer veUganda gibi ülkelerde açılan su kuyu-ların yanısıra sağlık, yetim çocuklarabakıcı aile bulma, kurban, kumanya,

acil yardımlar ve eğitim gibi birçokalanda hizmet vermektedir. Kuruluşundan bugüne kadar milyon-larca mazlum ve mağdura yardım eliniuzatan Hasene, Remscheid’da ger-çekleştirdiği yıllık değerlendirme prog-ramına Avrupa’nın dört bir yanından500 katılımcı katıldı. Hasene BaşkanıMesud Gülbahar’ın gerçekleştirdiğiaçılış konuşmasından sonra İGMGGenel Başkanı Kemal Ergün, İGMGGenel Sekreteri Oğuz Üçüncü ve T.C.Düsseldorf Başkonsolosu AlattinTemür mazlum ve mağdurlara gönüllüolarak yapılan hizmetlerin öneminedikkat çekti. Hasan İstanbul başkanlığında prog-rama katılan Hasene Berlin heyeti iseaçılan su kuyusu projesinde 134 his-seyle Avrupa genelinde birinci oldu.Hasene Berlin şubesinden Hasan İs-tanbul başkanlığında Nihat Turan,

Cemil Demirkan, Harun Aslan, Mus-tafa Tokgöz, Hakan Şen, Kadir Şim-

şek, Ali Gündüzer ve Burhan Kahra-man gönüllüleri programa katıldı.”

‘Hasene Berlin’ Avrupa Genelinde Birinci Oldu

Page 25: Objektif 90
Page 26: Objektif 90

26

Göçmenlik Halleri…Biz gurbetçiler için göç, tâ Uzak Asya’dan döt nala gelenatalarımızı düşünecek olursak, hiç de yeni bir olgu değil;kendimizi bildik bileli göçüyoruz demek ki.Göç her hâlükârda zor bir zenaat ama, özellikle ilk nesligöz önüne alırsak, şimdilerde çoğu şeyin daha bir kolay-laştığını söyleyebiliriz: ulaşım ve iletişim hem kolay erişi-lebilir oldu, hem de sayıca artış gösterdi (her an uçakbulabilme, görüntülü konuşma yapabilme vb.), ülkemizeistersek daha sık gidebilir olduk ya da sevdiklerimiz –vizeçilesini göze alırlarsa- daha çok gelmeye başladılar.Bunlar olumlu veçhesi işin…Tabii ki olumsuz tarafları her zaman ağır basar göç ve göç-menlik hallerinin; şu ya da bu nedenle (daha çok da maddidurumlar ve iş yerinden izin alamamalar) yine de canımızher çektiğinde gidemeyiz memlekete, hatta kimi zamancenazelerimize bile yetişemediğimiz de olur.Sonra, doğdugumuz yerlerdeki alışkanlıklarımızın bir bö-lümünü buralarda devam ettiremeyiz; örneğin bir çay bah-çesi, bir Boğaz turu, buram buram bir simit, tadınadoyulmaz komşuluk ilişkileri, anamızın yemeği, babamızınyaslanılası dağ gibi varlığı, kardeşlerimizin her daim sım-sıcak desteği ve benzerlerini çoğunlukla bulamayız gurbetellerde.Dayanması zordur da…Ama elden bir şey gelmez; bu yola bir kez girilmiş, gur-bette yaşamak zorunlu olmuş veya tercih edilmiştir, ha-mama girilince terlenecektir.Gurbetin tahammül edilemez olduğu anlarda insanın sığı-nabileceği korunaklar da yok değildir aslında ama çokazdır. Böylesi durumlarda akla gelen başlıca çare ise, ilkgelenlerin neler çektiklerini düşünüp teselli aramaktır.Onların şimdilerde anlattıkları komik öyküleri dinleyip degülebilir insan; ancak, o anlatılanlar yaşanılırken hiç demizah değildiler, kaskatı hayat gerçekleriydiler. Çaresiz-likten buraya gelmiş vatandaşlarımız adeta bir getto ce-henneminde, dil ve kültüre yabancı halde, birçok zorlukyaşamışlardır.Bugünümüzde göreli olarak daha rahat bir hayat sürüyor-sak, onlara bir gönül borcumuzun olduğunu hiç hatırdançıkarmamak gerekmektedir…Yine de, ille de kötü bir şey değildir göç(menlik); yabancıinsanlarla ve kültürlerle tanışmak, yeni bir dil öğrenmek,uygarlığın beşiği Avrupa’nın göbeğinde yaşıyor olmak hiçde yabana atılacak kazançlar değildir.Yeter ki bu yönde, onlarla birlikte yaşama, topluma en-tegre olma, farklılıkların zenginliğinin bilincinde olma yö-nünde çaba gösterelim ve nitelikli eğitim ve mesleklerlekendimizi onlara anlatalım.Böyle olduğunda göreceğiz ki gurbetler de bazen yakınla-şabiliyor, kültürel uçurumlar aşılabiliyor, insanlar birbirlerinidaha başka bir gözle görebiliyorlar.Kısacası, insanlık kazanıyor…Geriye sadece özlem kalıyor ki, o da fenâ değildir kimile-yin: hasret çeke çeke uzaktaki yakınlarımıza daha bir bağ-lanır, onlara daha sıkı sarılırız belki!Göç, gurbet, hasret bazen olgunlaştırır kişiyi; kâmil insanyapar…

Fahri EKMEKCİ

[email protected]

AZICIK

MesutAYDOĞDU

EŞEKLER ÜZERİNEEşek kutsal bir hayvandır!!!! Kutsal Meryem ANA, Hazreti İSA’ya hamile kaldı-ğında doğum yapmak için Beytullahim’den Nasırı-ye’ye kadar eşek üzerinde gitmiştir. Yani eşekMeryem Ana’nın tek yol arkadaşı ve dostudur. Ayrıcaeşek Hz.İsa’nın doğum şahidi de olduğu için Hıristi-yanlarca hem sevilir hem de kutsal sayılır. İncil’de deeşeğin adına rastlanır. Almanya’daki meşhur Bre-men Müzikacıları’ndan biri eşektir.Almanya’da bisiklete Tel eşek denir (Drahtesel).Yine Almanya ve İsviçre’de birçok eşekleri sevme,koruma,yetiştirme cemiyeti vardır.Ne var ki, eşek biz Müslümanlarca ve Türkler’de deçok anılır. Bazen takdir edilir bazen de kızıp horgö-rülür. Eşek çok güzel gözlü bir hayvan olduğu için

ALMANCI

[email protected]

çoğu hamile kadınlar Eşek gözlübir kızım olsun isterler. Bazı baba-lar da oğullarına kızınca ‘Eşşekoğlu eşşek’ derler. Bunu derkengayeleri kendilerini övmek miyoksa oğullarına hakaret etmek miya da eşek şakası mı bilinmez.İskambilde yanlış kağıt oynayanarkadaşına veya isabetsiz şut atan

futbolcuya ‘sen de tam eşşekmişsin be’ dene-rek hem teselli olunur hem de karşıdaki uya-rılmak istenir. Çünkü bizim memlekette ikiayaklı eşekler de vardır!!!Ayrıca Eşek çittçinin ve esnafın can yoldaşıdır.1960’ların ortalarına kadar Kayserili gezici es-naflar yine Kayseri’de üretilen pazen, basma,keten gibi kumaş ve giysileri eşeklere yükle-yerek Sivas, Yozgat, Nevşehir ve Niğde’yekadar götürür, hem ticaret yapar hem de ortaAnadolu insanının ihtiyaçlarını karşılarlardı.Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Süleyma-niye şehrinde eşeklere saygı gösterilmesiamacıyla, kostüm ve kravatlı bir Eşek büstüyapıp “Kürdistan Eşekler Partisi’ni” kurmuştur. Helal olsun!

Page 27: Objektif 90

27

L’Azerbaïdjan est un des anciens paysproducteurs des ressources énergéti-ques. Si dans les périodes remontant àl’Antiquité ou au Moyen-Âge, l’utilisationdu pétrole était en quantité limitée et àdes fins spécifiques, la révolution indus-trielle démontre l’importance du puis,l’on observe une demande qui ne cessede croître. L’Azerbaïdjan est aussi célèbre pour sesréserves gazières. Les voyageurs anci-ens notaient dans leur carnet de route laprésence du feu permanent dans la pé-ninsule d’Apchéron. Les sources anti-ques confirment également ce feu, rendupossible grâce à la montée en surface dugaz naturel. Ce n’est pas un hasard sil’Azerbaïdjan était considéré comme un« pays des feux », une appellation quis’utilise toujours pour désigner ce paysdu Caucase du Sud. Mais le gaz est entré tardivement sur lemarché. Il n’a suscité pendant longtempsaucun intérêt économique et commercialsans doute parce que sa consommationnécessitait des infrastructures appropri-ées que les hommes n’étaient pas en-core en mesure de maîtriser. Le charbonétait une véritable concurrence et n’inci-tait pas les industriels à s’engager dansl’exploitation du gaz. Mais le XXe sièclese caractérise par la démonstration del’intérêt pour le gaz qui devient un véri-table enjeu en ce début du XXIe siècle. Bien que l’exploitation industrielle deschamps pétrolifère coïncidait avec le dé-veloppement de la géopolitique, le pét-role ne constituait pas un élément siimportant aux yeux des premiers théori-ciens de la géopolitique. Mais avec letemps, il est question d’un moyen redou-table de la politique internationale. Laprise de contrôle des sources de l’éner-gie et des voies d’acheminent fait désor-mais l’objet d’une lutte d’influence entreles grandes puissances qui veulent,d’une part, assurer leur sécurité énergé-tique et, d’autre part, disposer des mo-yens pour peser dans les rapports desforces. Autrement dit, les impératifs desécurité et de puissance guident le com-portement des acteurs du système inter-national. Ce qui explique la volonté del’Union européenne d’avoir accès à desnouvelles sources de l’énergie au pre-mier rang desquelles se trouvent les res-sources énergétiques du bassin de lamer Caspienne. Le besoin énergétique de l’EuropeL’Europe, en tant qu’une « puissancedouce », n’est pas encore dotée des mo-yens nécessaires pour défendre ses in-térêts dans l’exploitation des réservesénergétiques de la Caspienne. Elle avaitlaissé ses Etats membres de prendre le

soin d’agir dans unintérêt commun touten étant conscientede la difficulté et de lacomplexité de latâche. L’histoire spé-cifique et l’emplace-ment géographiquede chaque Etat mem-bre déterminent lespriorités de leur politi-que étrangère. La principale préoccupation de l’Unioneuropéenne est de trouver une solutionà sa dépendance énergétique, notam-ment dans le domaine du gaz naturel.Elle ne dispose pas de ressources suffi-santes et doit faire face à une demandede plus en plus croissante. La crise degaz de 2006 entre la Russie et l’Ukraineétait perçue comme une mise en gardepar les Européens pour lesquels il nes’agissait pas d’une surprise. Dans le do-cument de la stratégie européenne,adopté en 2003 à Brussel, la questiond’énergie était déjà soulignée commeune source d’inquiétude, ce qui exigeaitla prise urgente des mesures adéquates.L’Europe importe une grande quantité dugaz qu’elle consomme, 300 milliardscubes mètres sur 500 milliards. La Com-mission européenne envisage l’augmen-tation de la quantité du gaz importéedans les années à venir. En outre, laRussie constitue le principal fournisseuren gaz de l’Europe avec 40% des ses im-portations. L’augmentation de ce chiffreà 70% (une estimation de la Commissioneuropéenne) est inévitable dans le con-texte actuel. Il s’impose donc à l’UE d’as-surer la continuité de sesapprovisionnements et d’avoir accès auxnouvelles sources de l’énergie dans lecadre de sa politique de diversification.Le bassin de la mer Caspienne constitueà cet égard un choix optimal pour éviterd’être une nouvelle fois victime d’uneéventuelle crise, liée à l’approvisionne-ment russe. Les projets du « corridor sud »Dans un tel contexte, l’Union européennetente de développer un nouveau projetpour acheminer les réserves gazièresdes pays riverains de la mer Caspiennevers l’Europe. Le projet du « corridor sud», considéré comme vital pour la libertédu continent européen, vise à relever cedéfi. Dans ce cadre, plusieurs gazoducssont envisagés: – « Nabucco » est un projet dévéloppépar un consortium des sociétés europé-ennes et pourrait acheminer pres de 30milliards mètres cubes de gaz. Plusieurspays sont cités parmi les fournisseursavec lesquels le consortium international

n’a pourtant pas en-core signé les con-trat d’achat. Leconsortium lie laréalisation du projetà la disponibilité dugaz alors que lespays producteursattendent plutôt lespropositions con-crètes de contrat

d’achat à long terme. L’indécision laisseplaner les doutes sur l’avenir de ce pro-jet, considéré comme prioritaire parl’Union européenne depuis le Sommetde Nabucco, tenu les 26 et 27 janvier2009 à Budapest. La participation du pré-sident Ilham Aliyev à ce Sommet était ladémonstration de la volonté de l’Azerba-ïdjan de soutenir ce projet pour lequel ilest disposé de fournir du gaz. Mais la réalisation du « Nabucco » dé-pend de la volonté et de l’engagement del’Union européenne et des sociétés quicomposent le consortium international.Bien sûr, c’est un projet géopolitiquemême s’il n’est pas envisagé dans uneoptique de la lutte d’influence. Le fait deviser la diversification des sources d’app-rovisionnement de l’Union européennelui donne un aspect plus politique qu’éco-nomique. On sait très bien que le lance-ment de ce projet a suscité l’émergencedu projet concurrent « South Stream ».– Le projet ITGI (Interconnector Turkey-Greece-Italy) a une capacité de 10 milli-ards de mètres cubes de gaz par an. Lestrois pays, qui sont les promoteurs de ceprojet – Turquie, Grèce et Italie – se sontmis d’accord en juillet 2007 à Rome. Ilexige moins d’investissements par rap-port à d’autres projets étant donné l’exis-tence d’une partie des infrastructures.Mais il n’est pas retenu par le consortiumShah Deniz pour acheminer du gaz àl’Europe. – Le gazoduc Trans-Adriatique (TAP) estun troisième projet soutenu dans le cadredu « corridor sud ». Il doit passer de l’Al-banie jusqu’à l’Italie. Pour appuyer sonengagement à l’égard de la Grèce, leconsortium (E.ON Ruhrgas, EGL et Sta-toil), chargé de sa construction, a pris ladécision d’assurer le passage du gazo-duc par une petite parcelle du territoiregrec. Le consortium est ambitieux d’ob-tenir du gaz de la deuxième phase duShah Deniz, situé dans le secteur azer-baïdjanais de la mer Caspienne. A ceteffet, il a présenté une proposition demille pages en octobre dernier. En outre,il a signé 5 « memorandums of unders-tanding » dont le plus important porte surla construction « Ionian Adriatic Pipeline». Il a aussi préparé une évaluation, en-

voyée à structures compétentes despays de transit, de l’impact d’un tel projetsur l’environnement. – Le « White Stream » est un projet lemoins soutenu par l’Union européenne etse trouve toujours en phase d’études defaisabilité. Il devrait passer sous le fondde la mer Noire pour arriver en Rouma-nie, d’un côté, et à l’Ukraine, de l’autre.– Un autre projet, qui viendra compléterle « corridor sud », envisage de transpor-ter du gaz azerbaïdjanais, extrait duchamp de Shah Deniz, vers le marchéeuropéen. Il s’agit du projet « Transana-tolien » qui est présenté au public apèsla signature d’un « memorandum of un-derstanding », le 26 décembre 2011 àAnkara entre l’Azerbaïdjan et la Turquie.Les deux parties s’engagent à créer unconsortium, composé, d’une part, de lasociété pétrolière azerbaïdjanaise, leSOCAR (80%) et, d’autre part, des deuxsociétés turques BOTAS et TPAO (20%).Mais l’accord de principe sur sa construc-tion a été obtenu lors de la visite du pré-sident Ilham Aliyev à Izmir, le 25 octobre2011 où il s’était rendu pour participer àl’inauguration des usines de raffinerie duSOCAR. Il faut souligner que les négo-ciations avec la partie turque sur l’acahtet le transit du gaz azerbaïdjanais avaitcommencé bien avant la visite et alimen-tait les spéculatuions dans la presse desdeux pays. L’issue positive de ces négo-ciations ne faisait aucun doute et l’an-nonce de ce nouveau projet de gazoductraversant l’Azerbaïdjan, la Géorgie et laTurquie en est une bonne illustration. Lasignature de cet accord peu de tempsaprès la visite du président Aliyev dé-montre la volonté des deux pays de po-ursuivre avec détermination la réalisationde ce projet. La capacité initiale de gazo-duc, dont la mise en fonction est prévuepour 2017, s’élève à près de 16 milliardsmètres cubes dont les 6 milliards serontprévus pour la consommation intérieureturque et les 10 milliards restant serontexportés aux marchés européens. C’estune idée ambitieuse qui permet aux so-ciétés européens de s’approvisionner engaz, bien qu’il ne s’agisse pas des volu-mes importants, et au SOCAR d’accéderaux marchés européens ; elle est sus-ceptible de donner une nouvelle implul-sion au « corridor sud ».

Askar AliyevCorrespondantd’AZERTAC à Paris

Fazil ZeynalovEnseignant-chercheur àd’AZERTAC à Paris l’Université d’Etat de Bakou

Le rôle de l’Azerbaïdjan dans la sécurité énergétique de l’Europe (1)

Page 28: Objektif 90

28

Avant les élections municipales de 23et 30 Mars 2014, on est allé visiter lemaire sortant de Mulhouse, Mr. JeanRottner pour écouter ses projets.Sous l’accompagnement de Mr. AubinBrandalise, Directeur Adjoint du Cabi-net du Maire et du Président, Mr. Bey-tullah Beyaz, colistier de Mr. Rottneret Mr. Faruk Beyaz, frère de Beytullah,on a eu la chance de connaitre un po-liticien très brillant et sympathique.Voici ce qu’il faut retenir des pourpar-lers de Mr. Rottner, avec tous nos re-merciements… « Les grandes ligneset la première chose est de faire unecampagne à l’image de mon mandat,c’est à dire d’être proche des gens. J’ail’habitude de dire que mon bureau estdans la rue car le rôle du maire c’estd’être à l’écoute des habitants et d’êtredisponible. Il doit être vu dans la villepour pouvoir discuter, partager afin derésoudre les problèmes. Les petits dé-tails sont importants et ces détails sontdans la vie quotidienne, le maire doitpouvoir les remarquer en étant dans larue avec ses concitoyens. Le maire estle premier acteur dans la vie quotidi-enne des gens, un candidat est man-daté pour gérer une ville pendant sixans et donc mon programme est leprogramme d’un candidat qui est àl’écoute de ses concitoyens. La pre-mière chose que j’entends de la partde ces derniers est l’emploi et derrièrecela, d’arriver à faire redémarrer cetteville qui a été touchée par une criseforte, qui a perdu plus d’une dizaine demilliers d’emploi en dix ans. C’est doncpour cette raison que je fais des pro-positions en la matière. La deuxième thématique est la sécu-rité dont j’ai fait un engagement trèsfort au cours des années précédenteset nous avons eu des résultats. J’aimobilisé l’ensemble des partenairesde la ville pour que la sécurité aillemieux à Mulhouse. Nous avonsavancé mais il faut aller encore plusloin. Ensuite vient la fiscalité, les gens n’enpeuvent plus d’être imposés par l’Etat.Ce n’est pas aux mulhousiens depayer le fait qu’il n’y ait pas d’autrechoix que d’augmenter les impôts. Jem’engage donc à ne pas augmenterles taux communaux pendant les sixprochaines années. Ce qui est égale-ment important, c’est le bien vivre en-semble c’est à dire capable deprotéger, d’accompagner les familles.Pour moi la famille c’est un élémentessentiel et dans ces moments diffici-les que l’on traverse, je viens proposerici des éléments qui permettent à la fa-mille de bien vivre ici chez nous. Parexemple je souhaite que les familles

puissent payer ce qu'offre la ville, jeveux que les jeunes jusqu'à 22 ans bé-néficient d'un tarif plus que réduit dansles transports en commun. Je souhaiteoeuvrer pour la famille à travers l'édu-cation, à travers l'école avec le renou-vellement de celles-ci et je veuxfavoriser les liens entre les familles etles enseignants. Le sport, la culture, le respect de cha-cun et la possibilité de à tous de pou-voir s'exprimer et de participer àl'avenir de Mulhouse sont importants.Chaque habitant est responsable del'avenir de sa ville, c'est pourquoi jeveux organiser dès le mois de juin, unforum qui va permettre à tous de seréunir et de réfléchir à notre avenir, àla manière dont nous voulons quenotre ville sera gérée pendant ces sixprochaines années. Je veux donc êtreproche des mulhousiens, être àl'écoute des habitants autour des thé-matiques que sont l'économie, l'emploiet des valeurs comme la famille, le res-pect de l'autre. En ce qui concerne les étrangers, jepense que ce qui est important c'estqu'avant d'être turc ou guinéen, noussommes mulhousiens et nous appar-tenons à une communauté. Je sou-haite donc que les turcs de Mulhouseparticipent au futur de la ville, viennenttravailler avec nous dans les organesde décision, de réflexion, dans le sport,dans la vie sociale et économique. Jesouhaite qu'il y ait une confiance entrela communauté et le maire, qu'on pu-isse travailler ensemble pour l'avenirde Mulhouse. Il y a chez nous 136communautés d'origines différentes!Cela est une richesse et il faut que tou-tes ces communautés se sentent con-cernées car elles sont importantespour la ville. Il faut découvrir l'autrec'est pourquoi j'aimerai créer uneécole de langue où l'on puisse appren-dre les langues de ces communautés,échanger les cultures différentes. Ilfaut s'ouvrir à l'ensemble pour cons-truire quelque chose. Les lieux de cul-tes sont importants, il faut que chacun

se respecte et respecte l'égalité répub-licaine. Mon rôle est d'arriver à simpli-fier la vie de tout le monde. Dernièrement, au sujet de MonsieurBeytullah Beyaz, au delà de sa per-sonne je trouve qu'il a une famille ex-ceptionnelle qui travaille et qui estsolidaire. Leur pain de qualité est re-connu dans tout le quartier, acheté pardes personnes de cultures différentes.Monsieur Beytullah Beyaz est simple,artisan, travailleur. C'est une personneefficace que j'apprécie, quelqu'un quia tout compris de l'intégration et devenir travailler avec nous. J'ai besoinautour de moi de personnes qui sontau service de l'autre et je pense que luiest une personne qui a le sens del'écoute, qui aime être au service del'autre et qui est présent avec des va-leurs qui sont proches des miennes. Ilpartage cet humanisme et cette enviede faire vivre. Mulhouse est une ville qui ouvre beau-coup de perspectives et je souhaiteque la communauté turque soit avecnous à travers leurs élus, leurs respon-sables pour venir construire une ville àlaquelle ils appartiennent où il faut quenous nous connaissions toujours plus,que nous nous apprécions toujoursplus. »

EN QUELQUES MOTS, QUE VOU-LONS-NOUS?Sans augmenter les impôts commu-naux:Nous voulons une ville encore plussûre! La sécurité est la première des liber-tés. Les incivilités doivent être vain-cues. Je veux affirmer, de manièreencore plus forte, l’autorité du maire etrenforcer le rôle de la police.Nous voulons une ville qui donne en-core plus envie. Il faut améliorer l’attractivité de Mul-house et construire son rayonnement.C’est la clé de l’emploi et de la créationde nouvelles richesses pour notre ville.Pour cela, je veux faire de Mulhouseune ville encore plus dynamique sur leplan économique, culturel, sportif,associatif… Je veux également mettredavantage en avant les atouts écolo-giques de Mulhouse et faire de notreville, une cité de grande nature.Nous voulons une ville qui accom-pagne les familles, les jeunes, les se-niors, le monde associatif et quiprotège les plus fragiles… Je veux faciliter la vie quotidienne etaider celles et ceux qui veulent avan-cer! Nous voulons une ville qui ose !L’innovation et la créativité doivent êtreencouragées et devenir

progressivement la « marque de fabri-que » de notre ville.Pour ce faire, toutes les volontés, quel-les que soient leur sensibilité politique,sont les bienvenues! Car j’ai la convic-tion profonde que la plus grande ric-hesse de Mulhouse, ce sont seshabitants!À RETENIR• UNE BRIGADE TRANQUILLITÉ DE-DIÉE AUX TRANSPORTS PUBLICS.• ALLÔ TRANQUILLITÉ : 1 APPEL =1 RÉPONSE.• 100 € ANNUELS OFFERTS SURL’ABONNEMENT DE TRANSPORTEN COMMUNPASS’JUNIOR.• 5 000 PROPRIÉTAIRES AIDÉSD’ICI 2020 DANS LE FINANCEMENTDE LARÉHABILITATION DE LEURS LOGE-MENTS.• MULHOUSE VILLE-AMIE DESAINÉS (LABEL ORGANISATIONMONDIALE DE LA SANTÉ).• PLAN ÉCOLES : 35 MILLIONSD’EUROS DE TRAVAUX.• RÉDUIRE LA CAPACITÉ D’ACCU-EIL DES DEMANDEURS D’ASILE ÀMULHOUSE.• PAS D’AUGMENTATION D’IM-PÔTS.• DÉPENSER À L’EURO UTILE.• RÉDUCTION DES INDEMNITÉSDES ÉLUS.• LES MULHOUSIENS TOUJOURSPLUS IMPLIQUÉS DANS LESCHOIX.• POSSIBILITÉ DE RÉFÉRENDUMPOUR LES PROJETS DÉCISIFS.• 400 NOUVELLES PLACES DE STA-TIONNEMENT.• 3 NOUVEAUX JARDINS PUBLICS.• LANCEMENT D’UN SERVICE DEDÉCHETTERIE MOBILE.• 1000 NOUVEAUX ARCEAUX ÀVÉLO.• 60 KM DE CHAUSSÉES RÉNO-VÉES.• DES GRANDS ÉVÉNEMENTS ÀMULHOUSE POUR ATTIRER LESTOURISTES ET DIVERTIR LES MUL-HOUSIENS.• 2500 NOUVEAUX EMPLOIS CRÉÉSD’ICI 5 ANS EN LIEN AVEC L’INNO-VATIONNUMÉRIQUE ET TECHNOLOGIQUE.• LES PORTEURS DE PROJETS IN-NOVANTS ACCOMPAGNÉS INDIVI-DUELLEMENT.• UN CENTRE-VILLE PLUS GRAND,PLUS FORT, UNIQUE.• ÉTENDRE LE WIFI GRATUIT DANSLA VILLE.• POURSUIVRE LA RÉNOVATIONDES QUARTIERS ET LES AUTRESQUARTIERS

Le maire de Mulhouse Jean Rottner raconte ses projets…

Page 29: Objektif 90
Page 30: Objektif 90
Page 31: Objektif 90
Page 32: Objektif 90

Fransa’nın Metz şehrinde, Borny’de 25 se-

nedir düğün sektöründe hizmet veren

KRİSTAL ORGANİZASYON’un stüdyosuna

konuk olarak, ESKİCİNDİL ailesinin bu

güzel ve anlamlı öyküsünü, stüdyonun so-

rumlusu Özgür’le yapmış olduğumuz söyle-

şide sizler için dinledik.

Kısaca şirketinizden, şirketin geçmişinden

sözeder misiniz?

Öncelikle Objektif gazetesine bu röportajı-

nızdan dolayı çok teşekkür ederiz. Şirketi-

miz 1989 yılında babamız Hasan

ESKİCİNDİL tarafından ” Özgür Video” ola-

rak kurulmuştur. Bu işe önce düğünlerde

kamera ve fotoğraf çekimi ile başlamıştır,

sonra da dört oğlunu yanında yetiştirip şir-

keti geliştirmistir (3 kamera çekimi, montaj,

dev ekran, photoshop vs...). Beş yıldan beri

de KRİSTAL ORGANİZASYON adıyla

müşterilerimize daha iyi hizmet sunmak için

komple A’dan Z’ye düğün organizasyon işi

yapıyoruz. Müşterilerimiz için en güzel gün-

lerinde hayallerini, arzularını gerçeğe dön-

üştürmek ve unutulmaz bir iz bırakmak

istiyor, onlar misafirleriyle ilgilenmenin ta-

dını çıkarırken, biz gerekli tüm detayları

onlar adına büyük bir titizlikle yürütüyoruz.

25 yıldır aralıksız düğün sektöründesiniz, bu

başarıyı neye borçlusunuz?

Başta ciddiyetimize ve samimiyetimize, işi-

mize duyduğumuz sevgi ve saygıya, göster-

diğimiz özene. Daima en iyisini yapmak

başlıca ilkemizdir. Düğünlerimizi lüks görü-

nümlü masalarla, kaliteli salon ve tavan

süslemeleriyle yaptığımız için, her gelin ve

damatın hayallerindeki düğünü gerçeğe

dönüştürerek en mutlu günlerinde onlara

görkemli ve kusursuz bir düğün sunuyoruz.

Yapılan organizasyon sonucunda müşteri-

lerimizin yüzünde gülümseme görmek ise

en büyük mutluluğumuz. Biz kendi kendi-

mizi övmeyiz, bizi müşterilerimiz överler ve

dostlarina önerirler; kalitede, hizmette, fi-

yatta lidersiniz derler. Düğünlerde binlerce

dostluklar kazandık, işimizin en güzel tarafı

da bu olsa gerek.

Vatandaşımız neden sizi tercih etmeli?

Hizmetleriniz nelerdir?

Çünkü düğün bizim işimiz, uzmanlaşmış

kadromuzla deneyimli bir şirketiz. Düğün

çok özel ve kutsal olduğu için tesadüfe bı-

rakılmamalı. Genç, güleryüzlü ve çalışkan

ekibimiz ile misafirlerin isteklerini göz

önüne alıyoruz. Mutfakta büyük hijyen için-

deyiz, etlerimiz Helal sertifikalıdır. Metz

Borny’de kendimize ait fotoğraf stüdyomuz

ve büromuz bulunuyor. Kendimize ait li-

muzini tüm gün müşterilerimize sunuyo-

ruz. Bizde başta berlirlenen fiyattan hariç

ekstra ödeme yok. Her zevke uygun dekor

çeşitleri, zengin yemek çeşitleri, aperitif ve

meyve büfesi, (isteğe özel yemekleri büfe

şeklinde vermek mümkündür), yuvarlak

masa, porselen tabak, salon ve müzik

grubu bulmaya yardım ediyoruz, isteğe

özel lüks araba kiralıyoruz (Lamborghini,

Hummer limuzin...). Yüksek kalite kamera

ve fotoğraf çekimi, fotoğraflı davetiye, Dj,

bayan Dj, el yapımı mezelerimiz, muhte-

şem pastalarımız, meşaleli karşılama,

Düğün TV’de yayın, salon temizleme...

Bunlar hizmetlerimizden örneklerdir.

Evlenecek çiftlere neler söylemek istersi-

niz?

Gelin ve damat adaylarını Metz-Borny’deki

büromuzda bekleriz, bir kahve içimi esna-

sında projelerini konuşalım, sunduğumuz

hizmetleri gösterelim, panoramik albümleri-

mizi, davetiye modellerimizi gösterelim. Bu

arada herkesi facebook adresimizden ve

Youtube’dan bizi takip etmeye davet ediyo-

rum. Bizde hiçbir ayrım yok, herkes eşittir,

herkes dosttur. Mevlana’nın dediği gibi,

“Gel, kim olursan yine gel, nasılsan öyle

gel”.

İrtibat: Özgür ESKİCİNDİL

(Tel: 06 32 24 67 21)

Kristal Organizasyon:  25 yıllık  düğün serüveni,  A’dan Z’ye organizasyon…Gökhan

Özgür

Page 33: Objektif 90

33

Hasan KARAKAYA / StrasbourgMilli Görüş’ün lideri merhum Prof. Dr.Necmeddin ERBAKAN tarafından te-melleri atılan Milli Nizam Partisi, Milli Se-lamet Partisi, Refah Partisi, FaziletPartisi ve en son olarak da hayatınıidame ettiren Milli Görüş’ün siyasi ayağıolan Saadet Partisi’nin irtibat bürosuFransa’nın Strasbourg şehrinde açıldı.SP’nin Fransa Temsilciliği’nin Başkan-lığı’nı ise Yahya Nalbant yapacaktır. 28 Şubat 2014 tarihinde Strasbourg’taaçılışını gerçekleştirdiğimiz SaadetParti’mizin Fransa temsilciliğidir. Fransagenelinde beş bölgede daha temsilcilikaçılacaktır. Türkiye’de yeni bir yasa ileartık siyasi partiler olarak yurt dışında dasiyasi temsilcilikler açma ve hizmet etmegibi yasal özgürlüklerinin verilmesiyle,Saadet Partisi de bu yasal hakkını kullan-maya karar vermiştir. İslam Toplumu MilliGörüş’ün Avrupa’da sivil toplum derneğiolarak çalışma alanları bellidir: Camii hiz-metlerinin yanısıra eğitim, sosyal ve kül-türel alanlar.

Milli Görüş’ün de artık Avrupa’da siyasiçalışmalara hız vermesinin zamanınıngelip geçtiğini bildirmek amacıyla açılmışolduğunu söylemek isterim. 3, rue de la Fayette 67100 Strasbourgadresinde büronun açılışına eski SivasBelediye Başkanı ve eski Refah Partisimilletvekili Temel Karamollaoğlu ileSaadet Partisi son Genel Başkanı mer-hum Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN’ınekonomi baş danışmanı Prof. Dr.Osman ALTUĞ da katıldılar.

Bu açılışa vatandaşlarında büyük ilgisi vardı. Açı-lışta üzerinde Saadet Par-tisi’nin ablemininbulunduğu yaş pastayıTemel Karamollaoğlu veçiçeği burnundaki BaşkanYahya Nalbant birliktekestiler.Açılışa gelen misafirlereParti teşkilat mensupları-nın hazırladığı yiyeceklerve içecekler ikram edildi.

Bugünün çok anlamlı olduğunu anlatanBaşkan Yahya Nalbant, “Bugün 28Şubat post- modern darbesinin yıldönü-

müdür. Necmeddin ERBAKAN Hocamı-zın Milli Görüş’ünün iktidardan indirilişi-nin ve Hocamızın ahirete intikalininsene-i devriyesidir. Başka söze gerekyok. Bin yıl sürecek diye darbe yapanla-rın isimleri 17 yılda unutuldu ama MilliGörüş’ün kıyamete kadar büyüyerekdevam edeceğinin bu açılışlar bu büyü-meler bir kanıtıdır” dedi.Aynı günün akşamı da, eski Başba-kan’lardan Milli Görüş Lideri merhumProf. Dr. Necmeddin ERBAKAN için,“ERBAKAN’ı ANMAK ve ANLAMAK” adıaltında bir yad etme programı düzen-lendi. Bu etkinliğe vatandaşlarımızınbüyük bir ilgi gösterdiği görüldü.

25 Nisan-1 Mayıs 2014 tarihleri arasında Alsace Bölgesi’nde lisedeki Türkçederslerine katılan 30 gencimiz, Pâquestatilinde tarihi, kültürel ve doğal zengin-liklerini tanımak, uygulamalı günlük ya-şama katılmak ve iki ülke arasında bağoluşturmak amacıyla İstanbul’ gidiyorlar. Türkiye Fransa arasında yaptığı öğrencideğişimi ve kültürel gezilerle tecrübe sa-hibi olan yazar ve eğitimci Ali BAŞA-RAN’ın önderliğindeki girişime aileler veçok sayıda işveren de aktif destekte bu-lunuyor.

Bize verdiği aktif destekten dolayı partö-nerimiz OBJEKTİF GAZETESİ ve aşa-ğıdaki sposorlarımıza teşekkürlerimizle…Sélestat-Marckolsheim: PROPLAC’EST, DELTA GARAGE, CentreAlsace Chauffage, SCINNC, FERRON-NERIE SAYLIK SARL, METALLERIESCHUHPAINT, PAVAGE YANNICK,AB AUTO, RK Terrassement, FMEF,TUNAY Sarl, Menuiserie-Euro fenêt-rés, ISIK CONSTRUCTION, GE-C0NCEPT, GARAGE TECHNIK AUTOStrasbourg-Schiltigheim: EVIM, AUTO

IDEAL, Pro-AutosService, RestaurantLe Bosphore(Bisch-willer), DADACHAUTO, Manolya,MADO, CAFE KLE-BER, EntrepriseECABAT, BIGOSS,PRO-INTER, SPG Plâtrerie, AKSUSARL, SARL EST RAVALEMENT,SARL ADANA, CHEZ ALISAN, BIERS-TUB LA HAUBLONNIERE, BOITANEM,AU BONHEUR DU PAIN, EPICERIE

PRINCIPAL, KOZYSOCKS, EST-PRO-FER

Kehl: Destina Fashion, STAR GRILL,CITY GRILL, FREESTYLE.

Saadet Partisi’nin Fransa Temsilciliği Strasbourg’ta Açıldı

ALSACE-İSTANBUL KÜLTÜREL GEZİSİ

Türk Doktorlar Avrupa’daki Sağlık Sistemini AnlattıTürk- Fransız Sağlık Vakfı (TFSV) ileAvrupa Doktorlar Federasyonu (FEMS)tarafından Avrupa Parlamentosu’nda(AP) Avrupa’da Sağlık ve Sosyal Gü-venlik Sistemi konulu sempozyum dü-zenlendi.Avrupa Parlamentosu’nun WinstonChurchill binasındaki sempozyuma 70sağlık çalışanı katıldı. Sempozyumu iz-leyenler arasında Avrupa Konseyi Nez-dinde Türkiye Daimi TemsilcisiBüyükelçi Rauf Engin Soysal, Strasbo-urg Başkonsolosu Serdar Cengiz, Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi ArifKopuz da vardı. Gün boyu süren sem-pozyumun açılışını yapan TFSV Baş-kanı Dr. Serdar Dalkılıç, farklıülkelerden gelen sağlık uzmanlarının

Avrupa’daki sağlık sistemihakkında bilgiler vermesi-nin önemine dikkat çekti.Başkonsolos Serdar Cen-giz ise konuşmasında,“”Sağlam kafa, sağlam vü-cutta bulunur” sözünü ha-tırlatarak Türk doktorlarınAP’de sempozyum düzen-lenmesinden duyduğumemnuniyeti dile getirdi.EN FAZLA HARCAMA YAŞLILARAAlmanya’dan gelen Avrupa Türk SağlıkElemanları (ATSEF) Eş Başkanı Dr.İlker Duyan, Alman sağlık sistemindenörnekler vererek sigorta ve sağlık sek-töründe yapılan hizmetleri anlattı. Dr.Duyan, 2008 yılı istatistiklerine göre, Al-

manya’da has-talık kasalarıyılda 189 milyarEuro gelir eldeederken bunun184 milyarınınsağlık hizme-tine harcandı-ğını ifade etti.Hastalık kasa-

larının en çok 65 yaş üstü kişilerin sağ-lık hizmeti için ödeme yaptığını dilegetirdi. İsviçre Türk Hekimleri ve SağlıkÇalışanları Birliği ( İTHSAB) BaşkanıDr. Cankurt Yüksel de, “İsviçre küçükbir ülke. Ülkede Sağlık Bakanlığı yok.Sağlık hizmetleri kanton yönetimleri ta-rafından karşılanıyor” dedi.

“FRANSA ÖRNEK ÜLKE”Londra’dan gelen Dr. Müge Herre-wegh-Trak İngiltere’deki sağlık sigor-tası sistemi hakkında bilgiler verdi.ATSEF Eş Başkanı Dr. Serdar BeklenAvusturya, FEMS Başkanı Dr. EnricoReginato İtalyan sağlık sisteminden ör-nekler vererek yapılan hizmetleri anlat-tılar. TFSV Başkan Yardımcısı Prof. Dr.Ezgi Gülmez, Fransa sağlık sisteminindünyadaki en iyi sağlık sistemi oldu-ğunu, herkese eşit bir yaklaşım sergi-lendiğini ileri sürdü. Sağlık reformları ilehizmette çıtayı yükselten Fransa’nın2000 yılında Dünya Sağlık Örgütü tara-fından en iyi ülke seçildiğine dikkatçekti. Konuşmaların sonunda yuvarlakmasa toplantısıyla sorunlar dinlendi.

Page 34: Objektif 90

COJEP KÜLTÜR’ün organize ettiği 4.cüUluslararası Gümüş At Sinema ve MüzikÖdülleri hazırlıkları başladı.2011 yılında Brüksel, 2012 yılında Gentve 2013 yılında Lyon’da gerçekleştirilenödül töreninin 4.cüsü bu yıl yine Lyon’dayapılacaktır.Türk Hava Yolları, TC Kültür Bakanlığı,Yunus Emre enstitüsü, UNEFT veönemli yerel sponsorların destekleriylegerçekleştirilecek ödül töreni için Si-nema ve Müzik dalında müracaatlarbaslamıştır.13 Haziran’da gerçekleştirilecek 4.cüUluslararası Gümüş At Sinema ve Müziködülleri töreni için Sinema ve Müzik da-lında yarışacak eserlerin ve yapımlarınen geç 15 Mayıs 2014tarihine kadar COJEP KÜLTÜR merke-zine müracaatları gerekmektedir.Ödül Verilecek Dallar:

Sinema:ØEn iyi FilmØEn iyi BelgeselØEn iyi YönetmenØEn iyi Erkek OyuncuØEn iyi Kadın OyuncuØEn iyi SenaryoMüzik:ØEn iyi Pop Müzik SanatçısıØEn iyi Halk Müzik SanatçısıØEn iyi Klasik Müzik SanatçısıØEn iyi Genç YetenekØEn iyi GrupÖzel:ØOnur ÖdülüMüracaat için: SefaKUNDUZCOJEP SANAT VE KÜLTÜR DIREK-TÖRÜ18, rue du Chemin de Fer 67200 Stras-bourgTel: [email protected]

2014 yılının Ocak ayından bu yana ikişubesiyle hizmet vermekte olan Psiko-log Erdinç Üstündağ yönetimindeki Av-rupa Psikoloji Merkezi, Starsbourg veçevresinde oturan ailelere müjdeli ha-berler verdi.Avrupa Psikoloji Merkezi olarak faaliyet-lerine devam ettiklerini ifade eden Psi-kolog Erdinç Üstündağ; depresyon,

panik atak, saplantı - ta-kıntı ve cinsellik gibi ko-nularda çalışmalarına hızverdiklerini belirterek, enönemli konu olarak daöğrencilerindeki konsant-rasyon ve motivasyonproblemleri için özel des-tek verdiklerine vurguyaptı.Ayrıca öğrencinin psiko-lojik durumunu anlamakiçin tüm okullar ile irtibatageçip bu konuda da yar-dımcı olduklarını açıkla-yan Üstündağ, insanlarınkendilerini daha zindehissetmesini sağlayanYoga seanslarının dadevam ettiğini belirtti. “Bizim sloganımız herzaman olduğu gibi ‘mes-

lekte kalite’dir” diyen Üstündağ, genelolarak psikoloji seanslarını ikinci şubeyealdıklarını; Akademi’deki öğrencilerin deeski yerde derslerini sürdürdüklerini söy-ledi.(Avrupa Psikoloji Merkezi ikinci şube:0049 78 51 496 15 03, Eğitim Akade-misi: 0049 78 51 886 70 29 / www.keke-leme-psikoloji.de)

Mulhouse BelediyeBaşkan Jean ROTT-NER ve encümenadayı BeytullahBEYAZ, 16 Şubat2014 tarihinde Mul-house Türk KültürMerkezi’ne ziyarettebulunarak, Merkez’inBaşkanı MehmetKUNDURACI ve der-nek üyeleriyle görüş-tüler.Güzel bir ortamda geçen görüşme-lerde, Belediye Başkanı projeleri hak-kında bilgiler vererek, « Burayagelmekten her zaman mutluluk duyu-yorum, burada rahat bir ortamdayım,

her zaman güzel ağırlanıyoruz, Mer-kez’in yöneticilerine çok teşekkür edi-yorum » dedi.

ROTTNER ve BEYAZ, ayrıca, 13Şubat 2014’te, 013 Saint Fridolin Salo-

nu’nda düzenlenen geceye de katıla-rak, liste tanıtımı eşliğinde programla-rını vatandaşlara anlattılar. Türk veFransız yaklaşık beş yüz kişinin katıl-dığı toplantıda, ROTTNER ve BEYAZ,gazetemiz yazarı ve Beytullah BE-YAZ’ın kardeşi, me-najer Faruk BEYAZeşliğinde Objektifkameralarına özelpoz verdiler.ROTTNER’in liste-sindeki tek Türk olanBeytullahBEYAZ,üniversitede eko-nomi bölümündeokuduktan sonra ai-lesinin yanına gide-

rek, Mulhouse’un sayılan, sevilen veörnek alınan esnaflarından biri halinegeldi. Şu an Karadeniz Fırını’ndakigüler yüzlü ve sempatik tavırlarıyla ta-nınan BEYAZ’a ve ROTTNER’e seçim-lerde başarılar diliyoruz.

COJEP KÜLTÜR BASIN BİLDİRİSİ

Mulhouse’da Türk Meclis Adayı Beytullah Beyaz

AVRUPA PSİKOLOJİ MERKEZİ’NDEN  STRASBOURG

VE ÇEVRESİNDEKİ AİLELERE MÜJDE

Satılık fond de commerce

Strasbourg Meinau’da, işlek yerde, müşterisi hazır 50 metrekarelik

kuaför salonu, malzemesiyle birlikte satılıktır. Kirası 750 € / TTC.

Fiyatı: 50 000 € à débattre.

Tel: 06 58 61 13 06 / 03 90 200 220

BAŞSAĞLIĞI

Sevgili arkadaşımız, Benfeld’de mukim, 

Giresunlu Kenan Akbayrak’ın Babası

Eyüp AKBAYRAK

19 Şubat 2014 tarihinde vefat etmiştir.

Merhuma Tanrı’dan rahmet, 

Akbayrak ailesine başsağlığı ve 

sabır dileriz.

Fahri-Gülboy-Kaya Ekmekci

GÖZÜNÜZ AYDIN

Harun ve Selma GENCER

çiftinin ikizleri 

ZÜMRAL ve ZELİHA

isimli yavrular dünyaya gelmiştir. 

Yavrulara hayırlı ömürler diler, bütün

aile fertlerine gözünüz aydın der, 

tebrik ederim. 

Hasan Karakaya

34

Page 35: Objektif 90

Mustafa Güçlü Haberleri

2014’ün mart ayında yapılacak belediyeseçimlerinde Objektif Gazete Vosges-Nancy bölgesi temsilcisi MustafaGÜÇLÜ de, UDI ve sağı temsil edenDavid Valence listesinde 9’uncu sıradayer alacak.Fransa devlet kamu memuru olan Mus-tafa GÜÇLÜ, bizlere yaptığı işini anlattı:« Agence Nationale des Fréquences’ta(Türkiye eşdeğer bilgi ve teknoloji ku-rumu), Frekans koordinasyonu bölü-münde çalışıyorum. Kara, hava, deniz, uydu ile radyo ve tel-evizyon yayın hizmetlerinde uluslararasıfrekans koordinasyon işlemleri, komşuve ilgili ülkeler ile ikili veya çoklu anlaş-malar, anlaşma mevcut olmaması ha-linde ise HCM, ITU ve CEPTprosedürleri çerçevesinde frekans koor-dinasyonu yapıyorum. Ayrıca işletmeci-ler veya kullanıcılar tarafından komşuülkelerde kullanılan sistemlerden kay-naklanan bir zararlı elektromanyetik gi-rişimin bildirilmesi veya böyle birgirişimin tespit edilmesi halinde komşuülkeler nezdinde sorunun çözülmesineyönelik işlemlerle ilgileniyorum. Radyo ve televizyon dahil her türlü ya-yınların belirlenmiş emisyon noktaların-

dan yapılabil-mesini teminen,ortak anten sis-tem ve tesislerikurulması ile il-gili usul veesasları tespitediyorum. Fran-sa’nın teleko-

münikasyon ve frekans haklarınıkorumak amacıyla uluslararası değişiktoplantılar düzenliyorum ve müzakere-lere katılıyorum (birlikte çalıştığım ülkelerAlmanya, İsviçre, Belçika, Luxemburg,İtalya, İspanya, İngiltere, İspanya ileFransa’nın denizaşırı toprakları olanRéunion, Guadeloupe, Guyane,Haiti....).”Mustafa Güçlü ayrıca cemiyet faaliyetle-rinde aktif rol almaktadır. “Saint Dié TürkDostluk Cemiyeti’nde sekreterlik, baş-kan yardımcılığı ve başkanlık yaptım vedevamlı cemiyetin faatliyetlerinde yeralıyorum. Bu son dönem Fc Türk Fut-bol’un başkan yardımcılığını yapıyorum.Gelecek seçimlerde David Valence’ınlistesinde 9’uncu sıradan adaylığım açık-landı, Saint Dié Belediyesi’nde seçildi-ğim taktirde önemli rol almak istiyorum.

Başta pozisyon icabı belediye başkanyardımcılığına yakınım, şu an hiçbir şeybelli değil çünkü grup önce seçilip sonragörev dağılımı yapmayı düşünüyor. Se-çimi kazanmadan şu bu görevi vermişhiçbir şey ifade etmiyor. Her zaman söy-lediğim gibi Türkler siyasete pasif kalı-yorlar, ilginin daha çok artması lazım.Haklarımızı savunmak ve sesimizi du-yurmak için daha çok temsilci gerekiyor.Tabii belediyeye seçildikten sonra ama-cım sadece bir kesime hizmet etmek de-ğildir, Saint Dié’de yaşayan herkesehizmet etmektir. Benim amacım Türktoplumuna ve en önemlisi gençlereörnek olmaktır. Fransız vatandaşı olanherkesi öncelikle oy kullanmaya ve des-tek olmaya çağırıyorum.” Saint Dié’de Türkler’e ilgi arttı, şu an dörtlistenin üçünde Türk kökenli Fransız var.Sosyalistlerin listesine Müslüm Atmaca,Bağımsız ama yine sola yakın olan lis-tede Orhan Turan, Bayram Ali Taş veLaure Koçak var. Bir şehirde 5 aday olu-yorsa demek ki Fransız vatandaşı olanTürkler’in seçimlerde rolü büyüktür. Builgi tabii ki memnuniyet vericidir, bu du-rumu lehimize çevirmek ve iyi kullanmakgerekiyor.

Adayların yolu Türk Fransız cemiyetinde

geçiyorAma şunu da unutmamak gerekiyor;Saint Dié’deki Türk Fransız ve Dostlukcemiyetinin rolü ve önemi büyüktür, 4aday cemiyette başkanlık görevi yap-mıştır ve cemiyete başkanlık yapmayakutsal bir görev olarak bakılabilir. Cemiyetin şu an başkanı olan AhmetŞahin, bütün adaylara seçildikten son-raki görevlerinin cemiyetin menfaatlarınıgöz ardı etmemek ve tabii ki Türk toplu-munu layıkı ile temsil etmek olduğunuifade etti. Ayrıca bütün adaylara başarı-lar diledi.

Fransa genelinde belediye seçimlerindeTürk kökenli aday arttıBu seçimlerde görülüyor ki Türk kökenliFransızlar’a daha çok ilgi duyuluyor, ge-lecek belediye seçimlerde 150’ye yakınböyle aday var. Bu rakamın içinde ayrıcaTürk kökenli Fransız belediye başkanadayları vardır; bir kaç örnek vermek ge-rekirse, Bora YILMAZ Nancy, TuncerSAĞLAMER Strasbourg, ŞerafettinGÜLDAL Farabersvillers, Kemal EKİCİMulhouse, İlker ÇİFTÇİ Montbéliard,Metin YAVUZ Valenton, Ali ERTUĞRULDijon, Halil CEYLAN Bischwiller. Objektif ailesi olarak herkese başarılardileriz...

Fransa'da camiye ırkçı saldırı35

Fransa'nın Vosges bölgesindebulunan Mirecourt kentindekiTürk camisinin duvarlarına ırkçıve İslam karşıtı yazılar yazıldı,gamalı haç çizildi. Aşırı sağcı ve yabancı düşmanıUlusal Cephe Parti’sini öven ifa-deler ve "Fransa Fransızlarındır"yazıları yazılan caminin duvarla-rına, gamalı haç da çizildi.Mirecourt kentindeki Türk cami-sinin bu yıl içinde ikinci kez ırkçı

saldırıya hedef olduğu belirtildi.Olayla ilgili polisler soruşturmabaşlattı. Polisler soruşturma so-nucunda hemen bu yazıyı yazankişileri yakaladı. Bu saldırıyı yapan kişiler sadececamiye yazı yazmak ile kalma-yıp, şehirde bulunan kilise vemezarlıklara da aynı yazıları yaz-mışlar. Saldırıyı yapan 4 gencinüçü erkek ve biri kız; 18 ve 25yaşlar arasında olan bu saldır-

ganları, polis 10 saat içinde ya-kaladı. Mirecourt Türk Dostluk CemiyetBaşkani Şahan Elvan, bu saldı-rılar ilk defa olmuyor, bunuyapan kendini bilmez 4 Fransızgencidir. Aşırı alkol aldıktansonra gençlere eğlence gibigelen bu saldırıyı kınıyorum veen ağır cezayı almalarını diliyo-rum dedi. Yerel basında da buolay yankı buldu.

Türkler’in temsilcisi olacağım

Interpol aurait annulé la "notice rouge"émise à l'encontre de la sociologue PinarSelek. La demande d'extradition de l'uni-versitaire réfugiée à Strasbourg, émisepar la Turquie, ne serait donc plus exé-cutée. Les mandats d'arrêt internatio-naux sont, dans la forme, des « noticesrouges » délivrées par Interpol à la suited'un mandat d'arrêt émis par un pays.Dans le cas d'une personne vivant à l'ét-ranger, ce mandat d'arrêt devient unedemande d'extradition adressée à l'Or-ganisation internationale de police crimi-nelle.Le député Philippe Bies (PS, Strasbo-

urg) a fait état d'une "excellente nou-velle", indiquant qu'Interpol venait "d'an-nuler la notice rouge émise à l'encontrede Pinar Selek". Cette décision annullela diffusion par Interpol de la demanded'arrestation des autorités turques. Etc'est la commission de contrôle des fic-hiers d'Interpol qui serait à l'origine decette annulation.S'il n'existe plus de "notice rouge", PinarSelek n'a plus à craindre une arrestationen France, où elle vit réfugiée depuisquelques années. Pinar Selek, militantedes droits des minorités, a quitté la Tur-quie en 2009. Elle a été condamnée en

janvier 2013 et après quinze ansd'une procédure controversée -etdénoncée dans le pays même età l'étranger- à la prison à vie, parun tribunal d'Istanbul, pour avoirparticipé à un attentat à l’explosifdans le marché aux épices de lamême ville. Avant ce quatrièmeprocès, Pinar Selek a été acquittée àtrois reprises, pour les mêmes faits, etdes expertises ont démontré que l'explo-sion de 1998 n'était pas due à un atten-tat, mais était accidentelle. Lasociologue s'est pourvue en cassationen Turquie, dans l'espoir d'un renvoi et

d'un nouveau jugement qui l'innocente-rait définitivement.Sociologue menant désormais ses rec-herches à l'Université de Strasbourg, quil'a placée sous sa protection, PinarSelek doit soutenir sa thèse le 7 mars à14h au Palais universitaire.( par Chris-tian Bach)

Pinar Selek : Interpol met fin au mandat d'arrêt international

Page 36: Objektif 90

36

Page 37: Objektif 90

37

Cemal Engin Akgürbüz

(Konuk Yazar)

Fransa'da yaşayan Türk asıllı ya da Türk va-

tandaşı olarak her seçimde biraz daha fazla

seçimler ile ilgileniyor olsak da, kendilerini

bizlere "rakip" gören kesimlerin performans-

larından çok uzaktayız. Yaklaşan bu se-

çimde, diğerlerinde olduğu gibi "Türkiye'nin

AB üyeliği" ve "Ermeni soykırımı" gene bol

bol seçim argümanı olacak, bu da, yaklaşan

bu seçimde, seçimle uzaktan yakından hiç

alakası olmasa bile bu argümanların bol bol

kullanılacağı anlamına geliyor.

Loire bölgesinden belediye encümen azası

olmak isteyen Türk asıllı bir Fransız arkada-

şım, gene o bölgede çok faal olan ve tüm ha-

yatını "Ermeni davası"na adamış, Saint

Etienne Ermeni kültür evi başkanı Jean Kir-

korian'ın Facebook'tan kendisine bir çok kez

"arkadaş listesine girme" teklifi gönderdiğini

söyledi.

Tüm hayatı "Türklerin nasıl korkunç oldukla-

rını" anlatmakta geçen biri durup dururken

neden belediye encümen adaylığına soyu-

nan bir Türk asıllı Fransız ile facebook arka-

daşı olmak istesin?

Hafızamızı tazelemek için biraz geriye, geçen

belediye başkanlığı seçimlerine dönelim ve o

dönem yaşanmış iki olayı hatırlayalım.Olayın

biri Lyon Villeurbanne şehrinde yaşandı,

Yeşillerden belediye encümenliğine aday

olan Sırma Oran, Sosyalistler ile birleşip tek

liste yapıldığında, liste-

deki Ermeni asıllı doktor

Movses Nisanian tarafından Türk asıllı ol-

duğu fark edilir fark edilmez sözde Ermeni

soykırımını tanıması için zorlandı.

Sırma Oran haftalarca seçimlere bir Fransız

vatandaşı olarak katıldığını, bu sorunun ken-

dine sorulmasının bir ayrımcılık olduğunu, bu

işlerin tarihçiler ve hukukçular tarafından

daha rahat ve bilinçli olarak konuşularak hal-

ledilmesi gerektiğini söylediyse de, Nuh

deyip peygamber demeyen Sosyalist aday

Jean Paul Bret'in yaptığı korkunç baskılar so-

nucu, Sırma Oran listeden ayrılmak zorunda

kaldı, halbuki Sırma'nın en büyük ideali ço-

cuklarının geleceğini ilgilendiren "Ekoloji" idi.

Bu olayın hukuki savaşı devam ediyor, en

son etap Strasbourg İnsan Hakları Mahke-

mesi olacak gibi duruyor.

Yaşadığım ikinci olay ise Valence şehrinde

gene Sosyalist listede aday olan Meryem Ak-

su'nun başına geldi. Aday listesi yapıldıktan,

seçim afişleri basıldıktan, fotoğraflar çekildik-

ten sonra Meryem Aksu'nun Türk asıllı oldu-

ğunu fark eden Daşnak partisi taraftarları

Meryem'in "Ermeni Soykırımını" tanımasını is-

tediler. O zamanlar Lyon Türk dernekleri ko-

ordinasyon kurulu (ccaftl) sekreterliğini

yapıyordum, olaydan haberimiz olur olmaz

Meryem'e "Bu soruyu bana yapacağımız bir

seçim kampanyası toplantısında milletin

önünde sorun, cevabını aynı toplantıda vere-

ceğim" demesini tavsiye ettik. Belediye baş-

kanı olabilmek için Türk asıllı Fransızların oy-

larına ihtiyaç duyan bir aday, bu soruyu böyle

bir toplantıda soramayacağı için Meryem'e

yapılan baskıl ar pek işe yaramadı ve Mer-

yem sadece encümen azası olmakla kal-

madı, aynı zamanda öğrenciler ile ilgili bel

ediye başkan yardımcısı oldu, bildiğim kadarı

ile başkan yardımcısı olarak ilk Türkçe nikahı

da Meryem kıydı. İşini büyük bir başarı ile

yapan Meryem Valence'ta bir kere daha

aday.

Peki her seçimde malzeme olarak kullanıl-

mamak için ne yapmamız lazım? Her şeyden

önce bu iki konuda biraz bilgi sahibi olmak,

bazı hataları yapmamızı önler, içimizde ta-

rihçi ve hukukçular olabilir bu konularada ol-

dukça uzmandırlar ama çoğunlukla ilgi alanı

bu konular olmayan insanlarız.

Vermek istediğim bir iki örnek var; geçen-

lerde radyo Made In Turkey'in POLİTİKA

programında, moderatör Özcan Mit, konuğu

olan ve devlet parası ile yapılan Decines Er-

meni Kültür evinin açılışını yapan bölge par-

lamento başkanı Jean Queyranne'a, tüm

uğraşılarına rağmen, "terörizmi" kınattıra-

madı, Queyranne, Türk asıllı Fransızların oy-

larını belediye başkan adayı olan eşi için

talep eden birisi olarak büyük bir hata yaptı

ve Decines Ermeni kültür evinin duvarını süs-

leyen ve Lizbon Türk Büyükelçiliği’nde ken-

dilerini havaya uçuran 5 Ermeni terörist adına

takılmış plaketi ve her sene yapılan anma se-

remonilerini kınayamadı.

İşin daha önemli bölümü burası değil. O lis-

tede Türk asıllı bir encümen adayı var, Fatih

Demiray, eğer o aday yukarıda bahsettiğimiz

olaydan haberdar olsaydı, aday olmadan

önce o listenin başına "Bu konuda Türk asıllı

seçmen bir sıkıntı yaşıyor, bizden alınan ver-

giler ile 5 terörist adına anma seremonisi ya-

pılmasından çok rahatsızlar, acaba bu

konuda olumlu yönde bir takım ilerlemeler

kaydedebilirmiyiz?" diye sorardı.

Ama konu hakkında bilgi sahibi olmayınca

Türk asıllı adayların bu sıkıntıları ileride de ya-

şamaları olası.

Gene böyle çok tartışmalı bir listede aday

olan Ramazan Kurban var; Ramazan Kurban

Martine David listesinden aday. Türk asıllı

Fransızların oylarına ihtiyaç duyuncaya kadar

Türklere hep soykırımcı olarak bakan, soykı-

rım ile ilgili her kanun tasarısına destek

veren, soykırım inkarına ceza istiyorum diye

bas bas bağıran Martine David, bugün sırf ih-

tiyaçtan listesine bir Türk asıllı Fransız ilave

ediyor.

Bu oyunlara düşmememiz, hiç olmazsa ko-

münotarizm yapmayarak bu seçimler ile hiç

ilgisi olmayan Türkiye ve Türkleri argüman

yapmayan adayların arkasında durmamız

gerek diye düşünüyorum. Bu konularda fay-

damız olmasa bile hiç olmazsa zarar verme-

miş oluruz.

Bir sonraki yazımda Vienne'de yaşananları

ele almak istiyorum. Orada da ilginç olaylar

yaşanıyor.

Fransa'da bir yerel seçim daha yaklaşıyor

Page 38: Objektif 90
Page 39: Objektif 90
Page 40: Objektif 90