63
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YABANCILAŞMA Aysel ATAN TEZSİZ YÜKSEK LİSANS BİTİRME PROJESİ Tez Danışmanı: Doç. Dr. Hayrettin USUL ISPARTA – 2011

T.C. SÜLEYMAN DEM REL ÜN VERS TES SOSYAL BİLİMLER

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

i

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YABANCILAŞMA

Aysel ATAN

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS BİTİRME PROJESİ

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Hayrettin USUL

ISPARTA – 2011

ii

iii

i

ÖZET

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YABANCILAŞMA

AYSEL ATAN

Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Tezsiz Yüksek Lisans Proje Ödevi, 55 Sayfa, Haziran, 2011

Danışman: Doç. Dr. Hayrettin USUL

Bu araştırmanın amacı, Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde çalışan

hemşire, ebe ve sağlık memurlarının yabancılaşma sürecinde meslekten, kurumdan, kişiden ve yasadan kaynaklanan faktörlere ilişkin görüşlerini almak ve bu faktörlerden ne derece etkilendiklerini belirlemek, yabancılaşma faktörleri ile demografik değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır.

“Sağlık Sektöründe Yabancılaşma” başlığını taşıyan bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yabancılaşma kavramı ve tarihsel süreç, yabancılaşma boyutları, türleri, nedenleri ve sonuçlarına değinilen kavramsal çerçeve tanımlanmaktadır. Araştırmanın ikinci bölümünde ise araştırmanın amacı, metodolojisi, araştırmanın hipotezleri ve araştırma bulgularının değerlendirmeleri yer almaktadır.

Bu araştırmada yapılan anket çalışması ve anket çalışması sonrası elde edilen verilerin sonucunda Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yabancılaşmayı kişinin kendisinden, meslekten ve kurumdan kaynaklanan faktörlerin tetiklediği ortaya çıkmıştır. Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yabancılaşmada en büyük faktör %86 oranla kişinin kendisinden kaynaklanmaktadır. İkinci derecedeki faktör %64 oranla meslekten kaynaklanırken, üçüncü derecedeki faktör %54 oranla kurumun tutumundan kaynaklanmakta olduğu ortaya çıkmıştır.

Araştırma kapsamında yer alan çalışanların demografik özelliklerinde erkeklerin, 40-49 yaş arasındaki çalışanların, bekârların, sağlık memurlarının, 16-20 yıl arasındaki çalışanların ve 2001-2500 TL geliri olanların kişiden, meslekten ve kurumdan kaynaklanan yabancılaşma faktörlerinden daha fazla etkilendikleri ortaya çıkmıştır.

Anahtar kelimeler: Yabancılaşma, Yabancılaşma Faktörleri, Sağlık Sektörü

ii

ABSTRACT

ALIENATION IN HEALTH SECTOR

AYSEL ATAN

Süleyman Demirel University, Institute of Social Sciences, Department of

Management, Non-Thesis Master’s Degree Project Work, 55 Pages, June 2011

Supervisor: Assoc. Prof. HAYRETTİN USUL

The purpose of this study to receive nurses’, midwifes’ and health officers’ opinion working in Konya Training and Research Hospital about the factors from profession, corporation, person and law during alienation period and to determine in what degree they become affected by these factors; to present the relations between alienation factors and demographic variables.

This study with topic of "Alienation in Health Sector" consists of two parts. In the first part, alienation concept and historical process, sizes, reasons, results and types of the alienation are discussed and this conceptual frame is defined. In the second part of the study, purpose, methodology, hypothesis and findings of the study are evaluated.

As a result of the survey work in this study and data obtained from survey work, it has been found that alienation is induced by the factors from profession, corporation and persons their selves in Konya Training and Research Hospital. The greatest alienation factor in Konya Training and Research Hospital is the persons their selves in 86%. Secondary alienation factor is the profession in 64% and the third alienation factor is the attitude of the corporation in 54%.

When reviewing demographic variables of employees in the scope of the study, males, workers between the age of 40 and 49, singles, health officers, workers served a work period of 16 and 20 years and workers whose income is 2001TL and 2500TL become more affected by the alienation factors from persons, profession and corporation.

Key Words: Alienation, Alienation Factors, Health Sector

iii

İÇİNDEKİLER

ÖZET ............................................................................................................................ i

ABSTRACT................................................................................................................. ii

İÇİNDEKİLER ...........................................................................................................iii

TABLOLAR CETVELİ............................................................................................... v

1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ..................................................................................... 3

2.1. Yabancılaşma Kavramı ve Tanımı........................................................................ 3

2.2. Yabancılaşmayla ile İlgili Diğer Kavramlar ........................................................ 5

2.2.1. Anomi................................................................................................................. 5

2.2.3. Çatışma............................................................................................................... 7

2.3. Yabancılaşma Kavramının Tarihsel Gelişimi ....................................................... 7

2.3.1. Hegel .................................................................................................................. 7

2.3.2. Feuerbach ........................................................................................................... 9

2.3.3. Marx ................................................................................................................... 9

2.3.4. Durkheim ......................................................................................................... 11

2.3.5. Simmel ............................................................................................................ 12

2.2.6. E. Fromm ve H. Marcuse ................................................................................. 13

2.3.7. Ampirik Sosyolojide Yabancılaşma................................................................. 14

2.4. Yabancılaşma Boyutları ...................................................................................... 16

2.4.1. Güçsüzlük Duygusu (Powerlessness) ............................................................. 16

2.4.2. Anlamsızlık Duygusu (Meaninglessness) ........................................................ 16

2.4.3. Normsuzluk (Kuralsızlık, Anomi) ................................................................... 17

2.4.4. Yalnızlık.......................................................................................................... 18

2.4.5. Kendinden Uzaklaşma ..................................................................................... 18

2.5. Yabancılaşma Türleri .......................................................................................... 18

2.5.1. Maddesel Yaratma Yoluyla Yabancılaşma...................................................... 18

2.5.2. Zihinsel Yaratma Yoluyla Yabancılaşma ........................................................ 19

2.5.3. İlişkile Yoluyla Yabancılaşma ......................................................................... 19

2.6. Yabancılaşma Nedenleri ..................................................................................... 20

2.6.1. Psikolojik Nedenler.......................................................................................... 22

2.6.1.1. İş Bölümü...................................................................................................... 22

iv

2.6.1.2. Kitle İletişim Araçları ................................................................................... 22

2.6.1.3. Çalışma Koşulları.......................................................................................... 23

2.6.1.4. İnanç, Tutum, Kültür ve Değerler ................................................................. 24

2.6.2. Sosyal Nedenler .............................................................................................. 25

2.6.2.1. Toplumsal ve Kültürel Yapı.......................................................................... 25

2.6.2.2. Ekonomik Yapı ............................................................................................. 27

2.6.2.3. Teknolojik Yapı ............................................................................................ 28

2.6.2.4. Sanayileşme ve Kentleşme............................................................................ 29

2.7. Yabancılaşma Sonuçları...................................................................................... 30

2.7.1. Yabancılaşmanın Bireysel Sonuçları ............................................................... 31

2.7.2. Yabancılaşmanın Toplumsal Sonuçları............................................................ 32

2.7.3. İşletmelerde Yabancılaşmanın Sonuçları ve Farklı Görünümleri.................... 33

3. SAĞLIK SEKTÖRÜNDEKİ BİR HASTANEDE UYGULAMA ........................ 35

3.1. Araştırmanın Amacı ............................................................................................ 35

3.2. Araştırmanın Metedolojisi .................................................................................. 35

3.3. Araştırmanın Hipotezleri..................................................................................... 35

3.4. Araştırma Bulgularının Değerlemesi .................................................................. 36

3.4.2. Araştırmanın İstatistiksel Sonuçları ................................................................. 38

3.4.3. Yabancılaşmanın Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi ................... 41

SONUÇ ...................................................................................................................... 48

EKLER....................................................................................................................... 52

ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................... 55

v

TABLOLAR CETVELİ

Sayfa

Tablo 2.1: Yabancılaşma Paradigması ....................................................................... 31

Tablo 3.1. Araştırmaya Katılanların Demografik Özellikleri .................................... 37

Tablo: 3.2. Yabancılaşmada Meslekten Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları ........................................................................................................ 38

Tablo: 3.3. Yabancılaşmada Kurumdan Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları ........................................................................................................ 39

Tablo: 3.4.Yabancılaşmada Kişiden Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları ........................................................................................................ 40

Tablo: 3.5. Yabancılaşmada Yasadan Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları ........................................................................................................ 40

Tablo 3.6. Yabancılaşmada Meslekten Kaynaklanan Faktörlerin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi .................................................................. 42

Tablo 3.7. Yabancılaşmada Kurumdan Kaynaklanan Faktörlerin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi .................................................................. 45

Tablo 3.8. Yabancılaşmada Kişiden Kaynaklanan Faktörlerin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi .................................................................. 47

1

1. GİRİŞ

Günümüzde çalışma olgusunun giderek önem kazanmaya başladığı,

teknolojik ve bilimsel ilerlemelerin, gelişmelerin daha çok hızlanmaya başladığı,

toplumsal ve kültürel alanlarda değer ve anlayışların değiştiği bir dönem

yaşanmaktadır. Her ne kadar bu gelişmeler, insanlık için umut verici, insan yaşamını

kolaylaştırıcı, zenginleştirici sonuçlar doğursa da, beraberinde farklı sorunları da

taşımaktadır. Özellikle modernist ve pozitivist yaklaşım ve değerler, toplumsal ve

kültürel düzeyde bazı aksamalara ve sorunlara yol açmıştır. Bu sorunlardan birisi de

yabancılaşmadır (Şirin, 2009:165)

Yabancılaşma ister kişinin özel, ister iş, ister örgütsel yaşamında olsun

gerçekte insanın kendinden uzaklaşmasına yol açan, onun doğal işleyiş düzenini

bozan bir durumdur. İnsanın varlığının psiko-sosyal boyutlarının, birbirinden

uzaklaşması ve kopmasıdır. Bu bağlamda yabancılaşma insanın kendi özünden,

ürününden, doğal ve toplumsal çevresinden kopması anlamına gelir (Tolan, 1981: 3)

Ya da diğer bir deyişle; bir yabancılık veya başkalarından ayrılık, başkaları

ile sıcak ilişkiler yoksunluğu duygusudur. Yabancılaşma kişinin kendi benliğine veya

benliğinin çeşitli kısımlarına yönelik olabileceği gibi başkalarına yönelik de olabilir

(Yapıcı, 2004: 1)

Sürekli yabancılaştırıcı koşullar altında yaşayan insan, bu koşulların etkisi ile

bir takım kişilik tipleri geliştirmektedir. Bu kişilik yapıları insanın doğal yapısındaki

ikili eğilimlerden birinin baskın hale gelmesi, diğer eğilimin ise sönükleşmesi sonucu

oluşmaktadır.

Yabancılaştırıcı etkenlerin bireyde meydana getirdiği başlıca kişilik

özellikleri şunlardır; yaratıcılığın ortadan kalkması, zihinsel bir takım bozuklukların

meydana gelmesi, sosyal ilişkilerden kaçınma, yaşama karşı ilginin kaybolması,

uyuşturucu kullanımı ve intihar eğilimi, düzensiz yaşam biçimi, sosyal değer

yargılarına ve normlara ilgisiz kalma veya karşıt olma, sorgusuzca itaat veya

robotlaşma, bencillik ve tüketim çılgınlığı, boyun eğme, teslimiyetçilik ve kadercilik,

olarak sıralanabilir.

2

Yabancılaşmanın doğal bir sonucu da iş tatminsizliği ve tükenmedir.

Tükenmişlik, özellikle sağlık ve eğitim sektörlerinde yaygın olarak kullanılan bir

kavramdır. Sağlık sektöründe özellikle kronik, çaresiz hastalara yardımcı olamama,

düzelme işaretleri görememe, hasta kaybı gibi nedenler, sağlık çalışanlarında derin

duygusal tükenmeye yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra aşırı is yükü ve nöbet

sistemi, olumsuz çalışma ve yasam koşulları da sağlık personelinin çoğunu etkileyen

tükenmişlik sendromunu ve yabancılaşmayı ortaya çıkarmaktadır (Behar, 2007: 7)

Yabancılaşmayı tetikleyen faktörler kişiden, kurumdan, meslekten ve yasadan

kaynaklanabilmektedir. Bu çalışmanın araştırma kısmında yabancılaşmayı tetikleyen

faktörler incelenmiş ve sonuçları verilmiştir.

3

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Yabancılaşma Kavramı ve Tanımı

Eski Yunancada “alloiosis” ve bundan türetilen Latince “alienatio” kökenli

olan yabacılaşma kavramı, “esrime, kendinden geçme, benliğinin dışına çıkma”

anlamında kullanılmıştır. Helenistik dönemde ise, “Bir ve Tek Olan’la, diğer bir

ifadeyle Tanrı’yla bütünleşme” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde

yabancılaşma, ruhun daha alt bir varlık biçiminden, başka bir ifadeyle kendi

varoluşundan sıyrılarak, her şeyin kaynağı olan “Bir ve Tek” ile bütünleşmesi halini

tanımlamaktadır. Bu, bir bakıma, İslam tasavvufundaki “Vahdet-i vücud” kavramıyla

tanımlanan hal ile karşılaştırılabilir. Kavramın, pagan gizemcilerinden Hıristiyan

gizemcilere aynı anlamıyla devredildiğini görülmektedir. Aziz Augustinus da

Alienatio mentis a corpore deyişiyle “ilahi âleme dalma”yı betimlemektedir.

Görüldüğü üzere “yabancılaşma” kökeni itibariyle,

1) teolojik bir kavramdır;

2) Hem (kendinden, bedeninden, köklerinden vb. “ayrılma”, hem de (daha üst

bir varlık ile) “bütünleşme”yi içermektedir (Demirer ve Özbudun, 1998:10).

Yabancılaşma kavramı ilk kez Eski Ahid’de puta tapmayla ortaya çıkmıştır.

İnsanlar kendi yarattığı nesneleri kutsal saymakta ve böylece insanlar kendi güçlerine

ve kendisinde var olan potansiyelin zenginliğine yabancı kalmakta ve kendi

varlığının özelliklerine, ancak putların yaşamına boyun eğerek dolaylı yoldan

ulaşabilmektedir (Tolan, 1981:143).

İnsanın kayıtsız, hatta düşman bir evrende kendi başına yalnız olduğu

anlamına gelen yabancılaşma neredeyse tüm insan ve toplum bilimlerinde, felsefede

ve edebiyatta iki yüz yıldır önemini koruyan bir temadır (Marx, 2010: 10).

Yabancılaşma kavramının tarihsel gelişimini sanayi devrimi öncesi ve sonrası

olarak değerlendirmek uygun olur. Sanayi devrimi öncesinde tamamen din ve felsefe

alanında tanımlanan yabancılaşma sanayi devrimi ile birlikte sosyoloji ve psikolojide

ölçülebilir karşılıklar bulmuştur (Uysaler, 2010: 28).

4

Yabancılaşma kavramını ilk kez felsefi bir kavram haline getiren Hegel

olmuştur. Hegel’de yabancılaşma, kendi içinde, kendi ortadan kaldırılışını içerir.

Yabancılaşma öteki varlıktır, bilincin ve öz bilincin, nesnenin ve öznenin karşıtlığıdır

(Marx, 2010: 11)

Yabancılaşma terimini etraflıca tartışıp tanımlayarak ilk kullanan ise Karl

Marx’dır (Büyükyılmaz, 2007: 6).

Karl Marx’a göre yabancılaşma, insanı, kendi etkinliğinin ürünlerine, üretken

etkinliğinin kendisine, içinde yaşadığı doğaya, kendisine, kendi özsel doğasına,

insanlığına, öteki insanlara yabancılaştıran eylemdir. Marx, yabancılaşmayı

nesneleşmeden ayırt etmiş ve özgül toplumsal koşulların bir sonucu olarak ele

almıştır (Marx, 2010:12)

Seeman, yabancılaşmanın tek bir tanımının yapılamayacağını, çünkü

yabancılaşmanın toplumsal koşullar ve duygusal kişiliğe bağlı olarak ortaya çıkan bir

hastalık olduğunu söylemektedir (Şirin, 2009:165)

Yabancılaşma terimi en genel çerçevesiyle bireylerin birbirinden ya da belirli

bir ortam veya süreçten uzaklaşmalarını ifade eder (Oruç, 2004: 4).

Psikologlar ve sosyologlar yabancılaşmayı benlik kaybı, kaygılı durumları,

anomi, ümitsizlik, kişisel ilişkilerin kopması, köksüzlük, sosyal çözülme, yalnızlık,

gibi psiko-sosyal düzensizlikleri içeren olağan dışı değişmeyi belirtmek için

kullanmaktadırlar (Gerson, 1971:24; Erjem, 2005: 2) .

Yabancılaşma, genel olarak literatürde değerlerin yokluğunun getirdiği içe

dönük bir tutum ve çağdaş insanın sosyal süreçlere dâhil olamamasından

kaynaklanan sosyal-psikolojik bir rahatsızlık halidir (Tutar, 2010, 178).

Yabancılaşma ister kişinin özel, ister iş, ister örgütsel yaşamında olsun

gerçekte insanın kendinden uzaklaşmasına yol açan, onun doğal işleyiş düzenini

bozan bir durumdur. İnsanın varlığının psiko-sosyal boyutlarının, birbirinden

uzaklaşması ve kopmasıdır. Bu bağlamda yabancılaşma insanın kendi özünden,

ürününden, doğal ve toplumsal çevresinden kopması anlamına gelir (Tolan, 1981: 3).

Ya da diğer bir deyişle; bir yabancılık veya başkalarından ayrılık, başkaları

ile sıcak ilişkiler yoksunluğu duygusudur. Yabancılaşma kişinin kendi benliğine veya

5

benliğinin çeşitli kısımlarına yönelik olabileceği gibi başkalarına yönelik de olabilir

(Yapıcı, 2004: 1).

Yabancılaşma, insanların kendileri, başkaları veya sosyal çevreleri

hakkındaki belli anlayış ve duygularını ima ederken, toplumsal sistemde yer alan

kişilerin davranışlarının, elde etmek istedikleri sonuç veya sonuçları ne dereceye

kadar etkileyebildiklerine ilişkin inançları ile de yakın bir ilişki içindedir.

Yabancılaşmada daha çok herhangi bir bireyin kişisel bazda kendinden,

değerlerinden, kurumlardan, örgütlerden veya toplumsal oluşumlardan uzaklaşması

eylemleri gündeme gelebilmektedir. Yabancılaşma kavramı üzerine belirtilmiş olan

düşünceler dikkatle incelendiğinde, yabancılaşmanın ne kadar geniş kapsamlı olduğu

görülebilir. Sonuçta, yabancılaşma, “insanların beraber yaşamaya başlayıp,

birbirlerine ihtiyaç duydukları gerek geçmiş dönemlerde, gerekse günümüz örgüt

yapılarında devamlı gündem oluşturabilen bir olgu” olarak kabul görebilmektedir

(Şimşek vd., 2006: 573).

2.2. Yabancılaşmayla ile İlgili Diğer Kavramlar

2.2.1. Anomi

Durkheim’in “normsuzluk” ya da “normların geçerliliklerini yitirmeleri”

olarak tanımladığı “anomi” durumu yabancılaşma tanımlarına temel oluşturmaktadır

(Demirer ve Özbudun, 1998,26).

Durkheim, anomi’yi “tutkuların tam da daha disiplinli olması gereken bir

anda daha az disiplinli olması” olarak tanımlamaktadır (Demirer ve Özbudun 1998,

28).

Anomi; güncel, bireysel ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında, işyerinde,

sokakta, ailesel yaşamda ve kişiler arası ilişkilerin büyük çoğunluğunda geçerli olan

kuralların gücünü ve geçerliliğini yitirmesi veya bir kesim için hala geçerli olan

kuralların diğer bir kesimin benimsediği ve uyguladığı yeni kurallarla birlikte var

olması durumudur (Tolan, 1981: 2).

Merton (1938:674–676)’a göre, bireyin, toplumsal yapı tarafından oluşturulan

kültürel hedefler ve bu hedeflere ulaşmak için kullanılabilecek kurumsallaşmış

6

araçlara güveninin ve inancının azalması sonucu anomi durumu ortaya çıkmaktadır.

Bu durumda birey, belirlenen hedeflere ulaşabilmek için toplumsal kabul görmeyen

davranışlara başvurma eğiliminde olacaktır (Büyükyılmaz, 2007: 8).

Tatsis (1974:230)’e göre de yabancılaşma ve anomi kavramları aslında aynı

olgu üzerine yoğunlaşmaktadır. Her iki kavram da toplumsal düzensizlik durumunu

incelemekte, nedenlerini arayarak çözüm önerileri getirmeyi amaçlamaktadır. Eğer

toplumsal yapıdaki anomi durumu engellenemezse, sonuç olarak toplumda bir

çözülmeyle sonuçlanabilmekte ve dolayısıyla da bireyde bir yabancılaşma haline

neden olabilmektedir. Anomiye yol açan birçok durumun kesinlikle yabancılaşma

probleminin bir bölümünü oluşturduğunu söylemek mümkündür (Büyükyılmaz,

2007: 10).

Anomi olgusu yıkıcı olmakla beraber, belirli bir dönemin veya belirli bir

toplum türünün ötesinde yeni bir çağın veya yeni bir toplumun önceden yaşanmasını

da içerebilmektedir. Yabancılaşma ve anomi kavramlarında, gerek örgüt ve gerekse

toplumsal yapının kabul görmeyen kural ve uygulamalarına yönelik bir suçlama söz

konusudur. Bununla beraber, yabancılaşmayı birey psikolojisi; anomiyi ise

toplumdaki normsuzluk olarak ele alan görüşlere rastlanmaktadır. Marks

yabancılaşmayı bireylerin kapitalist toplumdaki durumu olarak ele alırken, Durkheim

anomiyi, toplumsal bir olay olarak tanımlamış ve dışarıdan zorla bireye yüklendiği

fikrini ileri sürmüştür (Şimşek vd., 2006: 571).

2.1.1. 2.2.2. Stres

Hans Selye, stresi bedenin stresörlere verdiği özel olmayan tepki olarak

tanımlar (Erdil ve Elbaş, 2001: 10). Sosyal bilimlerdeki stres ise, fiziksel bir stresten

çok canlı varlıkların yapıları üzerinde değişikliğe yol açan etkileri ele almaktadır.

Dolayısıyla gerilim, gerginlik, mukavemet, zora gelme gibi karşılıklar daha çok canlı

varlıklarda stres sonucu ortaya çıkan olayları tanımlamaktadır (Kırel, 1991: 5).

Stres modern toplumlarda insanın her zaman karşı karşıya olduğu

olumsuzlukların başında gelmektedir ve aynı zamanda çalışanın yabancılaşmasına

neden olan faktörlerden biridir. Kişi üzerinde rahatsızlık ve sıkıntıya neden olan her

türlü etken sonucu stres ortaya çıkabilmektedir (Büyükyılmaz, 2007: 10).

7

Bireyin kendisi ile ilgili stres kaynakları biyolojik, bedensel, maddi,

duygusal, yaşam tarzı ve yaşı açısından incelenebilmektedir. Kişinin kendisi ile ilgili

stres kaynakları, olumlu tepki verilmemesi durumunda yabancılaşmaya sebep

olabilmektedir. Kişinin çevresi ile ilgili stres kaynakları, iş yaşamı açısından ve genel

çevre bakımından incelenebilmektedir (Eren, 2000: 227).

2.2.3. Çatışma

Çatışma, psikolojik anlamda fizyolojik ve sosyo-psikolojik ihtiyaçların

tatminine engel olan sıkıntıların ortaya çıkardığı gerginlik halleri olarak

tanımlanabilir (Göktürk ve Günalan, 2006: 131) Thomas (1992:265) çatışmayı,

kişinin hedeflerine ulaşamayacağını düşünmesi veya kendi varlığı ile ilgili olarak

bazı kaygılar duyması sonucunda ortaya çıkan bir süreç olarak tanımlamaktadır

(Büyükyılmaz, 2007: 12).

Çatışmalar bireysel düzeyde, genellikle güdülerin çatışması seklinde cereyan

etmesine karşılık, toplumsal seviyede daha değişik tarzlarda çatışma türleri

mevcuttur. Türü ne olursa olsun, her bir çatışma, insanlar üzerinde bir baskı

yaratmaktadır. Çatışmalar tarafından sebep olan değişmeler, stresli durumların ortaya

çıkmasında etkili olan sebeplerden biridir.

Günümüzde iş ve insan ilişkileri çatışma açısından önemli bir faktör

olmaktadır. Çalışanlardan beklenen işin, kapasitenin çok üzerinde olması rol

belirsizliği, aşırı iş yükü de çatışma nedeni olabilir. Çatışmalarda ister kişinin

kendisiyle olsun, isterse gruplar arasında olsun bireyde strese neden olacaktır (Kırel,

1991: 15) Bunun için çatışma olgusu da yabancılaşmaya neden olan faktörlerden biri

olarak sayılabilir. Gerek örgütsel gerek bireysel nedenlerle ortaya çıkabilecek olan

sorunlar çatışmaya ve daha ileriki adımda da yabancılaşmaya yol açmaktadır

(Büyükyılmaz, 2007: 14)

2.3. Yabancılaşma Kavramının Tarihsel Gelişimi

2.3.1. Hegel

Yabancılaşma kavramını ilk kez felsefi bir kavram haline getiren Hegel’dir

(Marx, 2010: 11). Felsefede yabancılaşma kişinin kendisine ait niteliklerin kendi

8

dışındaki bir varlığa ait olduğunu düşünmesidir. Hegel bu durumu başkası olmak

şeklinde nitelendirir (Ofluoğlu ve Büyükyılmaz, 2008: 119).

Hegel’de “yabancılaşma” kavramı, hem “ayrılma” hem de “bütünleşme”

hal’lerini içerecek bir tarzda formüle edilmektedir. Hegel’in bu alandaki en önemli

katkısı, esrime/yabancılaşma’yı düşünceyi aşan ve Öte’yle bütünleştiren bir “hal”

olmaktan çıkartarak yeniden düşünce alanına, dolayısıyla da (ister istemez) “insan”

alana taşımasıdır. Klasik düşünürler ve Hıristiyan teologlar, insan aklıyla düşünerek

erişemeyeceği bir “Öte”yi (“Bir ve Tek Olan”, Tanrı, Mutlak Ruh vb.) tasavvur

ederken, Hegel, bu varlığı insana özgü tasarımlar alanında içkin zenginleşmesini

sağlamak için geçici bir evre olarak tanımlamıştır (Demirer ve Özbudun, 1998: 17-

18).

Hegel için tek gerçeklik olan “Mutlak Ruh”, yabancılaşma ve

yabancılaşmadan kurtulma sureci içinde etkinlik gösteren dinamik bir benliktir.

Hegel, “Mutlak Ruh”un gelişiminin bir evresinde insanın kendisini tamamen birey

olarak algıladığını söylemektedir. Başka bir ifadeyle insan kendisini, toplumsal

kurumlara uzak, bağımsız varlığını sürdüren kişi seklinde tanımlamaktadır. Hegel’e

göre bu evre, insanın kendi ruhunun farkına varmasının bir ifadesi ve gelişimin bir

işaretidir. Toplumdan bu kopuş tam anlamıyla sağlanmadığı surece gerçek bir

özgürlükten bahsetmek de imkânsızdır. İnsan ruhunun gelişimi bireysel farklılıkların

ve özün korunduğu bir birleşmeye doğrudur. Dolayısıyla Hegel felsefesinde birey ile

toplumsal kurumlar arasındaki birleşme, bir kopuşla, bir yabancılaşma sureciyle

gerçekleşmektedir (Schacht, 1989:39) (Ofluoğlu ve Büyükyılmaz, 2008: 119).

Hegel’de “yabancılaşma” teriminin iki büyük ve birbiriyle ilintili anlamı

olduğu belirtilmektedir:

1. Bireyin özde farklı olmadığı ve geçmişte birleşik olduğu bir şeyden

ayrıldığının farkındalığı.

2. Bireyin özde farklı olmadığı ve geçmişte birleşik olduğu bir şeyden ayrı olan

benliğinden kasten vazgeçişi ya da teslimiyeti; yani yabancılaşma

durumundaki kendisini, bu ayrılığın zeminini yok etmek üzere kurban

edişidir. Özetleyecek olursak, Hegel’de “yabancılaşma” süreci, tekil tinin

kendi farkındalığı içinde yeniden bütünleşmek (inkârın inkârı) üzere

9

“toplumsal töz”den ayrılması (bireyselleşmesi) olarak tanımlanabilmektedir

(Demirer ve Özbudun, 1998: 18).

2.3.2. Feuerbach

Marx’tan önce, yabancılaşma kavramını felsefi olarak işlemiş öteki düşünür

Feuerbach’tır. Feuerbach, Hegel’in, doğanın Mutlak Tinin kendisine yabancılaşmış

biçimi olduğu görüşüne karşı çıkarak, insanın kendine yabancılaşmış Tanrı değil,

Tanrının kendine yabancılaşmış insan olduğunu ileri sürer. Feuerbach’ın dinsel

yabancılaşma kuramına göre insan Tanrıyı yaratarak, kendi özünü nesneleştirir,

kendine yabancılaşır. İnsan yaratıp yüce varlık haline getirdiği Tanrı imgesinin kölesi

olur, üretilen üretene egemen olur, yaratılan yaratıcı olur (Marx, 2010: 11).

Feuerbach’a göre insan öz niteliklerini tamamen kaybederse ve bunları Tanrı

inancına bırakırsa gerçekten yabancılaşmış demektir (Ofluoğlu ve Büyükyılmaz,

2008: 120)

Feuerbach’a göre “yabancılaşmanın sahip olabileceği tek olumlu yön insanın

“özünü” dışında aramasından sonra içinde aramaya yönelten bir ara evre

oluşturmasındadır (Demirer ve Özbudun, 1998:16).

2.3.3. Marx

“Yabancılaşma” kavramını günümüzde yaygın olan anlamıyla formüle eden

Marx’tır. Marx’ın “yabancılaşma” kavramının düşünsel zeminini Hegel ile

Feuerbach hazırlamıştır (Demirer ve Özbudun, 1998:17).

Marx, Hegel’i nesneleşme ile yabancılaşmayı özdeşlediği ve insanın

yabancılaşmasını onun bilincinin yabancılaşması olarak gördüğü için, Freurbach’ı

da, dinsel yabancılaşma birçok yabancılaşma biçiminden yalnızca biri olduğu için

eleştirir. (Marx, 2010: 11).

Ekonomik-Felsefi Elyazmaları’nda Marx, dinsel yabancılaşma olayından

emekte yabancılaşmaya geçmiştir (Oruç, 2004: 7).

Marx için yabancılaşma olgusunun en belirgin olarak yaşandığı yer, emek ve

buna bağlı olarak da işbölümüdür. Marks'a göre yabancılaşma, meta toplumunun

kapitalist sistem içerisinde hızla evrimleşmesiyle değişim değerinin kullanım değeri

10

üzerine giderek büyüyen bir egemenlik kurması ve bunun sonucunda insanın

ürününe, emeğine, topluma ve kendi varlığına yabancılaşması, uzaklaşması, bunları

kontrol etme gücünü yitirmesidir. Marx’a göre yabancılaşma süreci, insansal

ürünlerin insanı, boyunduruğu altına alan karşıt güçler haline gelmeleri ve bunun

sonucu olarak da insanı, insan olmayana dönüştürmelerini içermektedir. Ona göre,

tarihsel süreçte insan, tarihsel ve toplumsal yasaların bilgisini edinip onlara egemen

olamamasından ötürü, toplumsal gelişmeyi insansal özünü geliştirici bir biçimde

geliştirememiştir. Toplumsal yasaların bilincine varmadan ise, toplumsal gelişmeyi

bilinçle ve insanca yönetmek olanaksızdır. Bu bilgisizlikle birlikte tarihsel yapı

içinde hep kendisine yabancılaşmış bireyler söz konusu olmuştur (Şimşek vd., 2006:

572).

Markovic (Markovic’ten Aktaran Elma, 2003), Marks’ın yabancılaşma

kuramında beş boyutun göze çarptığını belirtmektedir. Bunlar:

• İnsan etkinliğinin ürünü üzerinde denetimin yitirilişi,

• Kıskançlık, rekabet, güvensizlik, olası işbirliğine karşı düşmanlık, anlamlı

iletişim ve diğer insanların gereksinimlerinin doyurulmasına ilişkin özen gibi

toplumsal ilişkilerdeki patolojik özellikler,

• Yaratıcı etkinlikler ve boş zaman,

• Öz-kimliğin (benliğin) yitirilişi, benliğin parçalanması ve bunların birbirine

yabancılaşması,

• İnsanın doğaya yabancılaşmasıdır.

Böylece Marks, modern toplum olarak adlandırılan kapitalist toplumda,

üretim ilişkilerinde emeği ile yer alan işçi olarak adlandırdığı insanın, önce kendi

emeğine, sonra toplumsal ilişkilerine ve en sonunda da kendine, bir insan olarak

insani özüne yabancılaştığını vurgular. Ancak Marks, olgunluk döneminde yazdığı

Kapital(1986) adlı eserinde yabancılaşmanın son boyutu olan “insanın kendi özünden

uzaklaşması” nı vurgulamak için yabancılaşma kavramı yerine “fetişizm” ya da

“meta fetişizmi” kavramını kullanmıştır. Marks, meta fetişizmi kavramıyla, en genel

anlamda, kapitalist pazar sistemi içinde, toplumsal ilişkilerin maddi yapısal öğelerini

gösterir (Yılmaz ve Sarpkaya, 2009: 319).

11

2.3.4. Durkheim

Durkheim yabancılaşma kavramına doğrudan değinmez. Ancak onun ortaya

koyduğu “anomi” kavramı yabancılaşma tanımlarına temel oluşturmuştur (Demirer

ve Özbudun, 1998:26) Durkheim, anomi’yi “tutkuların tam da daha disiplinli olması

gereken bir anda daha az disiplinli olması” olarak tanımlamaktadır (Demirer ve

Özbudun, 1998:28)

Anomi olgusu yıkıcı olmakla beraber, belirli bir dönemin veya belirli bir

toplum türünün ötesinde yeni bir çağın veya yeni bir toplumun önceden yaşanmasını

da içerebilmektedir. Yabancılaşma ve anomi kavramlarında, gerek örgüt ve gerekse

toplumsal yapının kabul görmeyen kural ve uygulamalarına yönelik bir suçlama söz

konusudur. Bununla beraber, yabancılaşmayı birey psikolojisi; anomiyi ise

toplumdaki normsuzluk olarak ele alan görüşlere rastlanmaktadır. Marks

yabancılaşmayı bireylerin kapitalist toplumdaki durumu olarak ele alırken, Durkheim

anomiyi, toplumsal bir olay olarak tanımlamış ve dışarıdan zorla bireye yüklendiği

fikrini ileri sürmüştür (Şimşek vd., 2006: 571).

Durkheim(2006:161–165), dayanışma ve işbölümü acısından toplumları,

mekanik dayanışmaya ve organik dayanışmaya dayalı toplumlar olarak ikiye

ayırmaktadır. Mekanik dayanışma üzerine kurulu toplumların temel özelliği bireyler

arasındaki benzerliğin fazla, farklılığın yok denecek kadar az olmasıdır. Bu

dayanışma biçiminde iş bölümü gelişmemiş ve roller farklılaşmamıştır. Toplumun

tüm üyeleri bireyler olarak benzeştikleri için aralarında bir çekim oluşmaktadır ve bu

nedenle topluma bağlılık en üst düzeydedir. Organik dayanışmaya dayalı

toplumlarda ise bireyler arasında farklılaşma söz konusudur. Bireyler arasında

benzerlikler ortadan kalkmış, bireyler birbirini tamamlar durumdadır. Uzmanlaşma

ve is bolumu yaygındır. Çağdaş toplumlarda, toplumsal farklılaşma, bireysel

özgürlüğü sağlamak için bir önkoşul niteliğindedir (Ofluoğlu ve Büyükyılmaz, 2008:

121)

Durkheim, işbölümünün toplumu dengede tutmaya yaradığını söylerken,

bunun toplumsal çatışmalara yol açtığını vurgulayan Marx’tan çok farklı bir söylemi

vardır (Demirer ve Özbudun, 1998:27).

12

2.3.5. Simmel

Simmel’in günümüzdeki yabancılaşma irdelemelerinde etkili bir saptaması

“nesneleşmiş kültür”e ilişkin olanıdır. Simmel kültürü “içsel ve dışsal emeğin sonucu

olarak yaşamın rafine manevi biçimleri” şeklinde tanımlamakta ve kültürel

görüngülerin üç kategoriyi kapsadığını söylemektedir:

1. Nesneler dünyası ya da Simmel’in deyişiyle “kültürün maddi ürünleri”.

Bunlara insanların birbirleriyle ilişkilerinin dolayımını oluşturan dil, bilim,

din, hukuk vb.ni de dâhil eder.

2. Maddi ve zihinsel ürünlerin ortaya çıktığı süreç.

3. Bireyin kültürü benimseme, bilgi ve eğitim edinme süreci.

Simmel maddi ve manevi ürünlere “nesneleşmiş tin” demektedir. Toplam

kültürün her bir birey tarafından erişilen ve kullanılan kesimine “öznel kültür”,

toplam/bütünsel kültürü ise “nesnel kültür” adı verir. Nesnel kültürün eriminin

artışıyla öznel kültürün düzeyinin düşüklüğü arasındaki farkı ise temel bir sorun

olarak görmektedir ve bu farkın giderek büyüdüğü görüşündedir. Bu bir yandan

nesnel kültürün erim alanının genişlemesi, bir yandan da kültürün alanlarındaki

farklılaşma, yani işbölümüne bağlı bir durumdur. Simmel’e göre bu durum hem

üretimi, hem de tüketimi ilgilendirmektedir ve yabancılaşmanın kaynağıdır (Demirer

ve Özbudun, 1998:29).

Simmel, bunun yanı sıra metropol hayat tarzı karşısında bireyin, kendini kent

hayatından ve cemaat ilişkilerinden ancak nesnel dünyayı ve diğer insanları

değersizleştirerek koruyabildiğini belirtir. Bu, beraberinde bıkkınlık ve bireyin iç

dünyasına çekilmesini getirir. Aslında metropol hayat tarzıyla söz edilen nesnel

kültürdür ve nesnel kültür yabancılaşmanın nedenidir. Başka bir deyişle, nesnel

kültürün, öznel kültüre karşı yabancı hale gelmesidir. O’na göre, metropoller

duyguların değil düşüncelerin ürünüdür. Bu da çıkar ilişkilerine yol açmaktadır.

Bireyselleşen insanlar birbirlerinden kopmakta ve yabancılaşmaktadır (Kılıç, 2010:

48)

Marx yabancılaşmayı kapitalizmle açıkladığı noktada Simmel

yabancılaşmanın para ekonomisine dayalı modern kültürün gelişmesinin kaçınılmaz

13

sonucu olduğunu vurgular. Buna ise “kültürün trajedisi” demektedir (Demirer ve

Özbudun, 1998:30)

2.2.6. E. Fromm ve H. Marcuse

Günümüzdeki “yabancılaşma” tartışmalarına maddeci yorumdan kalkınan bir

psikanalitik vurguyu eklemleyen iki düşünürü, E. Fromm ve H. Marcuse’ü ele almak

gerekiyor. Her ikisi de eleştirilerini kapitalist toplum yapısından çok, Simmel’de de

görüldüğü üzere modern sanayileşmiş topluma yöneltmektedir (Demirer ve

Özbudun, 1998:32).

Yapıtlarında, çağımızın yabancılaşmayı besleyen etkisi üzerinde duran

Marcuse, sanayi toplumunun geliştirdiği tüketim kültürünün, insanda yapay

gereksinmeler oluşturduğu, yapay gereksinmelerin de insan bilincinin dönüştürme

niteliğini engellediğini söylemektedir. “Marcuse, günümüzde giderek yoğunlaşan

kitle iletişiminin, yabancılaşmayı desteklediğini savunmuştur.

Fromm, bireyin doğasını merkeze alarak yabancılaşmayı oluşturan etmenleri

tartışmıştır. Ona göre yabancılaşmanın nedenleri, hızlı değişen üretim yapısı,

toplumsal yapı ve teknolojik yapının birey üzerinde yansımalarıdır. Aybar’a (1995)

göre Fromm, insanın yaratıcılığını ve potansiyelini geliştirmeyen üretim ve tüketim

ilişkilerinin, bireyin yabancılaşmasına neden olacağını belirtmektedir (Mercan, 2006:

35).

O’na göre yabancılaşma bireyin kendini yine kendine yabancı olarak

görmesidir. Bu durumdaki kişi hareketlerinin asıl yaratıcısı olduğunun farkında

değildir. İlkel toplumlarda insanlar kendi yarattıkları putlara taptıkları gibi modern

toplumlarda da kendi yarattıkları ekonomik kuvvetlerin birer nesnesi haline

gelmişlerdir. Bireyselleşerek yalnızlaşan insan kapitalizm ve piyasa gibi büyük

güçlerin karşısında çaresiz kalmıştır. Kendi eliyle üreten, tarım yapan, evler inşa

eden insan, doğaya egemen olmuş, bir dünya yaratmış ancak yarattığı dünyanın

kölesi olmuştur. Bu durum yalnızca ekonomik düzlemde değil, insanın diğerleriyle

kurduğu ilişkilerde de ortaya çıkmaktadır. Fromm’a göre yabancılaşan yalnızca

ekonomiye katkı sağlayanlar değil tüm insanlardır. Artık ürettiği ürün kadar insanın

14

da alınıp satılan bir değeri vardır. Bu değeri belirleyense diğer insanlardır (Kılıç,

2010: 50).

2.3.7. Ampirik Sosyolojide Yabancılaşma

“Yabancılaşma” kavramının, ampirik sosyolojiye, anavatanı sayılan Amerika

Birleşik Devletleri(ABD)’de 1960’lı yılların buhranlı sonlarında girdiği söylenebilir.

Amerikan sosyolojisinin genel eğilimi, yabancılaşmayı yaratan toplumsal koşulları

veri kabul ederken, yabancılaşmayı bireyin psikopatolojisine indirgeme yönündedir

(Demirer ve Özbudun, 1998:36)

1968’de Louis Haris Amerikalıların yüzde 30’unun yabancılaşmış olduğunu

söylemektedir. ABD’de özellikle 1970’li yılların başlarında, gençler, yoksullar,

kadınlar, savaştan dönen askerler, vicdani retçiler, marjinaller, uyuşturucu

bağımlıları, karadereliler, Latin Amerikalılar, yaşlılar, eşcinseller, radikaller…. Yani

Durkheim’in “anomi” kategorisine dahil edilen bütün kesimler üzerine yapılmış on

binlerce deneysel “yabancılaşma” çalışması olduğunu, ancak bu araştırmaların

büyük bir çoğunluğunun, “yabancılaşma”yı salt bir anomi kabul edip iktisadi-siyasal-

toplumsal bağlamıyla ilintilendirmedikleri ve kavramı bütünselliğinden soyutlayarak

ele aldıkları için bir bakıma “yabancılaşma” kuramını “yabancılaştırdıkları”

savunulmaktadır. Bu araştırmaların çoğu Seeman ve Feuer’in irdelemelerine

dayandırıldığından, bu iki kişiye kısaca göz atmakta yarar var:

“Feuer “yabancılaşmayı altı alt başlık altında ele alır, bir başka deyişle altı

“yabancılaşma tipi” belirler

1. Sınıflı Toplumun Yabancılaşması: Sınıf sistemleri, yabancılaşma bağlamında

birbirlerinden kurumlara farklılaşmış katılımları, ideoloji seçimleri ve toplum

içindeki toplumsal örgütlenişlerle özdeşleşme dereceleri açısından birbirinden

yabancılaşmış bir dizi alt kültür olarak işlemektedir.

2. Rekabetçi Toplumun Yabancılaşması: Bu tip toplumlarda birey ve grupların

kendilerini, kendileri, aileleri ya da ulusları için başarı açısından ayırt etme

gereksinimi vardır ki, bu da başarı toplumdaki bütün bireyler tarafından elde

edilemeyeceği için yabancılaştırıcı bir etken olmaktadır.

15

3. Sanayi Toplumunun Yabancılaşması: Üretim, pazarlama ve tüketim üzerinde

odaklanan bir toplumda yaşamayla bağıntılı anlamsızlık potansiyeli, pek çok

yazarca betimlene gelmiştir. Anlamsızlık ölçüsünün toplumsal konumun bir

fonksiyonu olduğu gösterilmiş de olsa, tüm sınıf konumlarında yabancılaşma

mevcuttur.

4. Kitle Toplumunun Yabancılaşması: “Kitle” nosyonu yabancılaşmada merkez

bir rol oynamaktadır. Çağdaş, tekil insan kitle kurumları ve geniş toplumsal

komplekslerle çevrelenmiştir.

5. Irkın Yabancılaşması: Irk temelli yabancılaştırıcı potansiyeller belirgindir ve

sınıf ya da rekabetçi toplum yabancılaşmasına indirgenmemelidir.

6. Kuşakların Yabancılaşması: Salt yaşla değil, yaşam çevriminin evrelerine

özgün nitel özelliklerle belirlenmektedir (Özbudun vd., 2008: 40-41)

Amerika’da yabancılaşma konusunda çalışan bilim adamlarından en önemlisi

olan Seeman’ın amacı, toplum içinde hareket eden bireyin kişisel açıdan

yabancılaşmasını incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Seeman, yabancılaşmayı

sosyal-psikolojik açıdan ele almış ve araştırmalarında toplumsal koşulları dışarıda

tutmuştur (Esin, 1982). Seeman’ın yaptığı çalımsalar yabancılaşmanın

tanımlanmasına ve gözlemlenebilmesine çok büyük katkılar getirmiştir. Seeman,

yabancılaşma kavramını sınırlandırarak bireye etkilerini aşamalarla göstermiştir

(Mercan, 2006: 36).

Bireyin kendisini algılaması ve davranışları açısından oluşturulmuş bulunan

bu kategoriler şunlardır:

• Güçsüzlük Duygusu (Powerlessness).

• Anlamsızlık Duygusu (Meaninglessness).

• Normsuzluk (Normlessness).

• Yalıtılmışlık Duygusu (Isolation).

• Kendine Yabancılaşma (Self-estrangement).

Yabancılaşmayı farklı boyutlarda inceleyen araştırmacılar bulunmaktadır

fakat ölçeklerin çoğu, genelde işe, bireyin kendisine, topluma ve kültüre

16

yabancılaşmaya dayanmaktadır. Bunların bir kısmı da Seeman'ın kavramsallaştırdığı

boyutlardan biri ya da birkaçını ele almaktadırlar (Hoy, 972:41). Fakat Seeman'ın

yabancılaşma boyutları ampirik çalışmalara uygun bir yapıda olması nedeniyle çok

sık kullanılmaktadır (Hoy, 1972) (Celep, 20: 62).

2.4. Yabancılaşma Boyutları

2.4.1. Güçsüzlük Duygusu (Powerlessness)

Bireyin, kendi davranışının istediği sonuçları elde edemeyeceğine ya da

aradığı desteği bulamayacağına ilişkin olumsuz algılamalarından, beklentisinden

kaynaklanan duygudur. Bu duruma örnek olarak montaj zincirinde çalışan işçiler

gösterilebilir. Bant işçisi kendi hayatı için kişisel arzularını söyleyemediğinden ve

yine sonucu kendini etkileyen kararları kontrol edemediğinden güçsüzleşir (Yeniçeri,

2009: 142).

Pearlin hastanede uyguladığı yabancılaşma çalışmasında, güçsüzlüğün

yabancılaşmada etkili olduğunu gözlemlemiş; bunun nedeninin ise, “yönetsel

kurallardaki eksiklikten veya yönetim alanının büyüklüğünden kaynaklandığı”

sonucuna ulaşmıştır (Şimşek vd., 2006: 574).

Teknoloji ve örgütün yönetimsel yapısı karşısında bireyin kontrol etme ve

özerklik (otonomi) ihtiyacının karşılanamaması yabancılaşmadaki güçsüzlük

boyutunun temel sebepleri arasındadır (Blauner 1964). Örgütteki yönetim

politikalarının ve kuralların sürekli değişmesi, teknolojinin sürekli değişerek yeni

durumlar oluşturması, çalışanın işini yaparken karşılaştığı sorunların çözümünde

yetersiz kalması, çalışanın teknik bilgi ve yeterliliğinin işin değişen gereklerine ayak

uyduramaması, yönetim çalışan iletişiminin kopuk veya verimsiz oluşu güçsüzlük

unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır (Uysaler, 2010: 46).

2.4.2. Anlamsızlık Duygusu (Meaninglessness)

Grup tecrübesini tam olarak paylaşmada karşılaşılan başarısızlıklar, yani

bireyin neye, hangi genel doğrulara inanacağını bilememesi hali olup, bireylerin

toplumu ve çevresinde olup bitenleri anlayamaması ile ilgilidir. G.Victor' a göre,

17

karar vermek için gerekli ölçünün açık olmayışı ve önceden bildirilen sonucun

yetersiz kalması anlamsızlık doğurabilmektedir (Şimşek vd., 2006: 574).

Anlamsızlık, bir hareket veya düşünceyi değerlendirmek için uygun

standartlar bulamamaktır. Bu tanıma göre, bireyin bir şeyi değerlendirmekte

karşılaştığı belirsizlik, anlamsızlığı oluşturan önemli bir nedendir. İşin anlamı, ürün,

süreç, örgüt ve çalışan arasındaki ilişkinin üç yönüne bağlıdır: ürünün niteliği,

ürünün çalınana etkisi, çalınanın yerine getirdiği amaç ve görevlerdir. Anlamsızlık, iş

ve iş gören arasındaki ayrımdan kaynaklanır (Kınık, İstanbul: 17)Tüm sistemi

kapsayan organizasyonel roller zaman zaman kişisel rollerle çatışır. Seri üretim

sonrası sanayi işletmelerinde yoğun bir uzmanlaşma ve iş bölümü ortamında

çalıştırılan insanlar yaptıkları işin sadece yaptıkları parçasında uzman olduklarından

bütün parçaların bir araya geldiğinde ortaya çıkacak başarı tablosuyla bağlantıları her

iş günü biraz daha zayıflamaktadır. Zamanla birey kendi yapığı işle işletmede diğer

iş arkadaşlarının yaptığı iş arasındaki ve işletmenin bütününün hedeflerini anlayamaz

hale gelir, bu durum anlamsızlaşma dır (Shepard,1972:165, 1973:65) (Uysaler,

2010: 4).

2.4.3. Normsuzluk (Kuralsızlık, Anomi)

Seeman’ın yabancılaşma olgusunda yer alan normsuzluk boyutu,

Durkheim’ın “anomi (kuralsızlık)” kavramından gelmekte ve kuralsızlık durumunu

ifade etmektedir (Kınık, İstanbul: 19)

Toplumca belirlenen amaçlara varabilmek için gerekli yükselmeyi sağlayacak

araçların, yetersizliği karşısında, bireyi topluca yukarılara tırmandıracak yaygın ve

güçlü baskıların olduğu toplumlarda çoğalmaktadır. Bu durumda da birey kanunsuz

ve meşru olmayan araçlar kullanabilir. Kanunlardaki boşluklar normsuzluğa sebep

olan önemli durumlardır (Yeniçeri, 2009: 143).

Toplumun davranışını düzenleyen değer ve düzgülerin kişiye anlamlı

gelmemesi, yani toplumsal normların belirlediği başarı hedeflerine ulaşabilmek için

toplum dışı davranışlara yönelinmesi olgusu kuralsızlığı doğurmaktadır. Normsuzluk

veya norm yetersizliği anlamına da gelen kuralsızlık, genel kabul görmüş sosyal

18

araçlarla amaçların gerçekleştirilmesinde karşılaşılan olanaksızlıkları da gözler

önüne serebilmektedir (Şimşek vd., 2006: 574).

2.4.4. Yalnızlık

Toplum tarafından yüksek değer verilen şeylere, bireylerin, düşük değer

vermelerinden kaynaklanan durumdur. Bu durumda kişi, yalnızca yasal araçları

reddetmekle kalmayıp grubun ve örgütün hedeflerini de reddediyorsa o zaman

yalnızlık daha da artmaktadır. Örnek olarak da kurallara aşırı ağlı bir görevlinin, bu

aşırı bağlılık yüzünden örgütün amaçlarına da engel olma durumu verilebilir.

2.4.5. Kendinden Uzaklaşma

Bireyin şimdiki durumunun, toplumsal şartların uygun olması halinde daha

iyi Olabileceği ve mevcut durumun kötü olmasına inanmasından kaynaklana hali

ifade eder. Bir kişinin kendini artık daha fazla işine vermemesi, kendini işe

katmaması ve kendine bazı düşüncelerden dolayı yabancılaşmasıdır. Kendine

yabancılaşma ya da kendinden uzaklaşma durumu, anlamsızlık ve güçsüzlükle çok

yakından ilişkilidir (Yeniçeri, 2009: 143).

2.5. Yabancılaşma Türleri

Maddesel üretim, zihinsel yaratma ve insan ilişkileri olarak sıralanan

yabancılaşma boyutlarının temel etkinlik alanları ele alındığında, güçsüzlük öğesi

emekçi ile kendisi tarafından yaratılan nesne arasındaki köklü farklılaşmayı ve

emekçinin bu nesneye boyun eğişini gösterir. Süreci bütünlüğü içerisinde

algılayamama öğesi ise, emekçinin zihinsel yaratma ile olan ilişkisini ortaya koyar.

Toplumsal açıdan tecrit edilme ve yalnızlaşma ile ölçüt yoksunluğu da, insan

ilişkileri alanındaki yabancılaşmayı belirtir.

2.5.1. Maddesel Yaratma Yoluyla Yabancılaşma

Maddesel yaratma yoluyla yabancılaşma konusunda en klasik örnek, insanın

makine tarafından köleleştirilmesi, yani bir yandan üretim araçları karşısında, diğer

yandan da üretim araçlarına sahip olamama sonucunda köleleşmesidir. Her iki durum

için ortak olan yön, insanların etkinlik ve varlıkları için zorunlu olan araçlar

19

karşısındaki yabancılaşmadır. İnsan, bilimsel araştırma, kültürel yaratma gibi

araçlardan koparılmış olur. İnsanın, var olması ve etkinlikte bulunması için zorunlu

araçlara yabancı olması, köleleşmesine yol açar; bu köleleşmenin öznel düzeyde bir

güçsüzlük duygusu biçiminde ortaya çıkar.

2.5.2. Zihinsel Yaratma Yoluyla Yabancılaşma

Yabancılaşmanın ortaya çıkabileceği ikinci bir etkinlik alanı da, yaratıcı ile

onun zihinsel ve tinsel ürünü arasındaki ilişkiler alanıdır. Bu alanda gerçek anlamıyla

bir nesneleştirme evresinden söz edilemez; zira yaratıcı etkinliği somutlaştıran bir

unsur bir “nesne” değildir. Ancak bazı zihinsel ve tinsel olguların insan üzerine

egemenlik kuran yabancı bir güç olarak belirme olasılığı, maddesel nesnelerden daha

düşük değildir. Bu alanda da farklılaşma ve yabancılaşma süreçlerini birbirleriyle

ilişkilendirerek, varlık nedenleri olan araştırma hedeflerine ulaşacakları yerde bu

hedefleri gizler hale dönüşen ileri derecede uzmanlaşmış bazı bilimleri ve

teknolojinin gelişmesini örnek olarak gösterebiliriz. Anlamsızlık öğesine bundan

daha tipik bir örnek kolayca bulunamaz. İnsanın zihinsel ve tinsel ürününün

kendisine egemen olması kuşkusuz bir güçsüzlük duygusu yaratacaktır. Ancak

gerçekte böyle bir egemenlik tehlikesini yaratan husus, dinsel, bilimsel v.b. alanlarda

insan yaşam ve etkinliğinin anlamını büyük ölçüde yitirmiş olması doğal ve

toplumsal güçlerin etkinliğinin açıklanmaya çalışılmasıdır.

2.5.3. İlişkile Yoluyla Yabancılaşma

Toplum ve kurumlar, toplu oluşturan insanlar arasındaki toplumsal ilişkilere

görece ve bağımsız ve bu ilişkileri aşan bütünler haline dönüşürler; insanlar, yasalar

veya toplumsal normlar yoluyla kuralara boyun eğme zorunda bırakıldıkları andan

itibaren, toplumun veya kurumların bir bakıma şeyleşmesi söz konusu olacaktır. Bu

durumda yabancılaşma, bireyin kendi arzusuna karşın toplumsal yasa ve anlaşmalara

boyun eğip, aşırı uyumcu bir tutumu benimsemesi biçiminde kendini gösterir.

Toplumsal yabancılama sadece toplumsal normlara köleleşme veya körü

körüne itaat olarak tanımlanamaz. Belirli normların var olduğunu bilmeme, çelişen

nomlar karşısındaki şaşkınlık veya belirgin bir biçimde tanımanmış normları

bilmezden gelme ve çiğneme de, toplumsal yabancılaşmanın çeşitleri asında yer alır.

20

Bu durumda yabancılaşma, normları yaratan toplumsal birlik ve bütünlüğün

çözülmesinden veya sistemin evrimleşmesi sonucu çelişen ve karşıtlaşan normların

belirmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum modernleşmeye özgü olmakla

birlikte, modern toplumun içinde sık sık görülmektedir. Bu yabancılaşma türü

toplumca beklenen davranışların sınırlarının açık ve seçik bir biçimde belirlenmemiş

olmasından kaynaklanmakta ve bu durum, ölçütlerin yetersizliği veya yokluğu

nedeniyle öznel bir tepkiye yol açmaktadır. Toplumsal normların varlığı ile doğrudan

ilişkili olmayan diğer bir yabancılaşma türü de, insanın toplumsal grup veya diğer

insanlarla olan ilişkilerini gönüllü bir seçim sonucu oluşmaması halinde ortaya çıkan

bir dıştalıktır. Bu dıştalık durumu ise bir toplumsal yalnızlık duygusu yaratmaktadır

(Tolan, 1981:182-184).

2.6. Yabancılaşma Nedenleri

Yabancılaşma, günümüz insanın en önemli sosyo-psikolojik sorunlarından

biridir ve özellikle iş gören bireyin üstünde çok olumsuz etkileri vardır. İnsanlar

yaşamının büyük bir bölümünü işte geçirmektedirler. Bu durum, bireylerin

kendilerini işe bütünleşmiş olarak düşünebilmelerine neden olabilmektedir. Ancak

bireylerin bir süre sonra işlerine de yabancılaşabildikleri, işlerinde rahat ve mutlu

olamadıkları gözlenmektedir (Şirin, 2009:166).

Yabancılaşma kavramını farklı bakış açılan ile açıklayan düşünürler,

yabancılaşmanın nedenlerinin de farklı yaklaşımlarla açıklamaktadırlar. Örneğin;

Fromm (1996:108) çağdaş insanın çevresindeki insanlara ve doğaya

yabancılaşmasının çok belirgin olduğunu belirtmektedir. Marcuse de günümüz

toplumuna yönelik yaptığı çalışmalarla bunun altını çizmektedir (Demir, 1999:40-

42). Çağımızın getirdiği teknoloji, kitle iletişimi, yoğun is yasamı, birbirinden

yalıtılmış kent yaşanılan bireyleri olumsuz yönde etkilemekte ve yabancılaşmanın

oluşması için uygun ortam yaratmaktadır (Çalışır, 2006: 24).

Yabancılaşma tanımına ve sürecine ilişkin açıklamalarda belirtildiği gibi,

günümüz toplumunda bireyler yabancılaşmayı üretim sürecinden ve is yaşamından

kaynaklı yasayabilecekleri gibi, tüketim ve bos zamanları kullanma açısından da

yasayabilirler. Yabancılaşma duygusunun yaşanmasında kişisel özellikler, istek ve

beklentiler ile inan ve kanılar da önemlidir. Yine kişisel özellikler olarak

21

sayılabilecek yaş, cinsiyet, çalışma süresi gibi değişkenler de yabancılaşma üzerinde

etkilidir (Bayındır, 2002:8) (Çalışır, 2006: 25).

Camerino, Conway, Heijden, Schoot, Pokorski, Estryn-Behar, Hasselhorn,

(2005), hemşirelerin iş kabiliyetlerinin yapabilirliğin yaşa bağlı olarak işe

yabancılaşma mekanizması tarafından bozulduğu söylemişler ve yaşa ek olarak, iş

kontrolü ve işte taciz olmak üzere belirlenen alt başlıklar da işe yabancılaşmanın

nedenleri olarak eklemektedirler. Kendini aşırı işe adama, hastaların tedavileri

konusundaki belirsizlik ve işin anlamlılığı- bunların hepsi işe yabancılaşma belirtileri

olarak kullanılmış ve işten yüksek beklentiler, işteki taciz, işin kontrolünün çok az

elinde olmaması diğer etkenler olarak saptanmıştır (Halaçoğlu, 2008: 39-40)

İş yaşamında ise, çalışılan kurumun büyüklüğü, yönetim biçimi ve bürokratik

yapısı da yabancılaşmanın oluşmasına elverişli bir ortam yaratmaktadır. Aynı

zamanda iş yaşamındaki işbölümü, sabit bir iste çalışma, monotonluk, yöneticilerle

yaşanan çatışmalar, diğer çalışanlarla yaşanan olumsuz ilişkiler, karara katılamama,

gürültü, çalışma koşullarının ağırlığı vb. etmenler, bireyleri etkileyip onların hem

kendilerine hem de mesleklerine karsı yabancılaşmalarına neden olmaktadır

(Hosgörür, 1997:64-66) (Çalışır, 2006: 25).

Yabancılaşma olgusuna farklı yaklaşımlar olmasına karşın, bu kavram

günümüzde Marx’ın yabancılaşma tanımı ile özdeşleşmiştir. Marksist yaklaşıma göre

yabancılaşmanın temelinde üretim ilişkileri ile şekillenen çalışma koşulları vardır.

Diğer düşünürlerin bu alana temel katkıları yabancılaşmanın bileşenlerini ve

etkilerini tanımlama aşamasında olmuştur. Buradan hareketle yabancılaşma düzeyi

bazı faktörler ile artıp azalabilirken, bazı durumlarda yabancılaşmanın varlığı ile

artıp azalabilmektedir. Diğer bir deyişle yabancılaşmayı etkileyen faktörler ve

yabancılaşmanın etkilediği faktörler söz konusudur (Oruç, 2004: 15).

İşletmelerde çalışmakta olan işçi ve işverenlerin yabancılaşmasına neden olan

etmenler çeşitli yazarlar tarafından farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Bazı yazarlar

yabancılaşmanın nedenlerini psikolojik açıdan ele almakta iken, bazıları ise bu

nedenleri sosyolojik bir bakış açısıyla yorumlamaktadır. Fakat Melvin Seman’ın da

belirttiği şekilde konunun sadece psikolojik veya sosyolojik açıdan ele

alınamayacağını, sosyo psikolojik bir bakış açısının yabancılaşmanın nedenlerini

22

daha doğru bir şekilde ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Tüm faktörlerin ayrı ayrı

yabancılaştırıcı etkisi olduğunu belirtebiliriz, fakat yabancılaşmanın tüm psikolojik

ve sosyolojik faktörlerin bir bileşeni olarak ortaya çıktığını söylemek daha doğru bir

ifade olacaktır (Büyükyılmaz, 2007: 46).

2.6.1. Psikolojik Nedenler

İşletmelerde personel üzerinde yabancılaştırıcı etkisi bulunan psikolojik

nedenleri işbölümü, kitle iletişim araçları, çalışma koşulları, inanç, tutum ve değerler

olarak sınıflandırmak mümkündür.

2.6.1.1. İş Bölümü

İş bölümü en önemli yabancılaştırıcı faktörlerden biridir (Uysaler, 2010: 57).

Sanayi devrimiyle birlikte seri üretim gözde üretim biçimi haline gelmiş ve

çalışanlar sürekli kendi paylarına düşen aynı işi yaparak -uzmanlaşma- üretime

katkıda bulunmuştur (Kılıç, 2010: 55).

İşbölümü bir yandan zenginliğin kaynağı olup zanaatların, ticaretin

gelişmesinde önemli bir faktör durumda iken, diğer yandan işlevlerin uzmanlaşması

sonucu artık yararsız hale gelmeye başlayan bireysel yeteneklerin giderek

zayıflamasına yol açmaktadır (Esin, 1982: 19). İşbölümü ve uzmanlaşma örgütlerin

verimliliği ve kalite konusunda avantaj sağlamasına rağmen bu durumun olumsuz

tarafı yabancılaşmaya olan etkisidir. Belirtilen durum yalnızca seri imalat üretim

biçimi içerisinde değil aynı zamanda ofis çalışmasında da kendini gösterir. İş

bölümünün yabancılaşmaya olan etkisinin sona ermesi için çalışanlar, karar verme

süreçlerine dâhil edilmeli ve yaptıkları iş konusunda söz hakkına sahip olmalıdırlar

(Kılıç, 2010: 55).

2.6.1.2. Kitle İletişim Araçları

Kitle iletişimi, genel olarak kişilerarası iletişimden belli karakterleri ile

farklılıklar gösteren bir süreçtir. Bazı bilgilerin veya sembollerin, bir takım kaynaklar

tarafından üretilmesi, geniş insan topluluklarına iletilmesi ve insanlar tarafından

yorumlanması süreci kitle iletişimi olarak adlandırılmaktadır. Kitle iletişim, için

23

kullanılan araçlar ise çoğunlukla elektronik dalgaların yayını (radyo, televizyon),

basın faaliyetleri ile ilgili araçlar (kitap, dergi), internet ve e-mail gibi bilişim

teknolojileridir.

Çağımızın insanı yabancılaştıran en önemli unsurlarından biri de kitle iletişim

araçlarıdır. Başlıca kullanım amacı haber alma olan kitle iletişim araçları, bu

işlevinin dışında artık bireylerin eğlenmek ve sosyalleşmek için başvurdukları

mecralar haline gelmişlerdir. Tüm bu araçların günlük kullanım sürelerinin artması

ikili ilişkilerinin doğal yapısını bozmaktadır. Ayrıca bu araçlar tarafından yaratılan

popüler kültür bireyleri tüketime yönlendirmekte ve yeni oluşan bu kültür gerçek

hayat ve kişisel ilişkilerle uyumun bozulmasına yol açmaktadır. Bu fark bireyi daha

fazla yalnızlaştırmakta ve yabancılaştırmaktadır (Kılıç, 2010: 58).

Mills de Etzioni gibi kitle iletişim araçlarının insanın varlık yapısını, buna

bağlı olarak da toplum düzenini etkilediğine değinmiştir. Mills’ in kitle toplumu

olarak nitelediği toplumda, kurumlar iktidar çevrelerince denetlenir ve kitle iletişim

araçları ile belirli fikirler empoze edilir, bununla birlikte bireylerin yanıt verme

olanağının olmadığı tek yönlü bir ileti meydana gelir. Kitle iletişim araçlarıyla

oluşturulan kitle toplumu, üretimden, çalışmadan bağımsız yabancılaşabileceği gibi

tüketim ve bos zamanları kullanma açısından da yabancılaşır (Durcan, 2007: 29).

Sürekli bilim kurgu filmler ve diziler seyreden gençler, sürekli istisnai sosyal

ilişkilerin sergilendiği beyaz dizileri seyreden ev hanımları, sürekli belirli grupların

haber kanallarını seyreden kişiler hep bu çeşit toplumsal, kültürel ve siyasal hatta

etnik yabancılaşmanın kurbanı olacaklardır (Uysaler, 2010: 58).

2.6.1.3. Çalışma Koşulları

Çalışma Koşulları bir iş görenin işini yapması için organizasyon tarafından

sağlanan sosyal, psikolojik ve fiziksel koşulların tamamıdır. Günümüzde yönetimin

önemli asli fonksiyonlarından biri çalışanlarına yaratıcılığı ve verimliliği teşvik edici

bireylerin iş tatminlerini, motivasyonlarını ve bağlılıklarını artırıcı iş ortamları

sunabilmektir. İş koşullarının her bireyi farklı şekillerde ve miktarlarda etkilediğini

söylemek hatalı olmaz (Uysaler, 2010: 59).

24

Yabancılaşmaya etki eden durumlar; zaman baskısı, ağır iş, kirlenmeye neden

olan iş, işin tüm inisiyatifinin başka birisinde olması, yüksek çalışma temposu ve

yorgunluk, can sıkıntısı ve monotonluk, izole edilme, örgütsel yapının kişinin

bireysel özelliklerini hiç dikkate almaması, yaratıcılığın ödüllendirilmemesi gibi

durumlardır (Kılıç, 2010: 55).

Çalışma koşullarının iş gören tarafından yetersiz olarak değerlendirilmesi

yabancılaşma nedenidir. Bu koşullar ışıklandırma, gürültü, titreşim, havalandırma,

ücret, sosyal imkânlar, iş güvenliği, sağlık hizmet ve güvenceleri, ulaşım,

aydınlanma, ısınma, gürültü, titreşim, çalışma saatleri, formal ve informal ilişkiler,

moral, örgütsel yapı, ücretli izin durumu gibi konulardır (Uysaler, 2010: 59) Evinden

sonra en geniş zamanını çalışarak geçiren iş gören, çalıştığı yerin iç açıcı ve çalışma

zevki verici nitelikte olmasını ister. Işıklandırma, ısınma, havalandırma, gürültü ve

titreşim iş görenin çalışma isteği ve temposunu önemli ölçüde etkilemektedir

(Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998:92).

Kohn “Occupational Structure and Alienation” adlı makalesinde işteki

yabancılaştırıcı etkenleri, sabit bir konumda aynı işi yaparak çalışma, gürültü ve ağır

bir işin birey üzerinde güçsüzleştirici, kendine yabancılaştırıcı ve kuralsızlaştırıcı

etkisini tespit etmiştir (Hodson 1996: 719–725) (Uysaler, 2010: 59).

İşe yabancılaşmada özellikle işi anlamlı bulma, özerklik, işe ilişkin geri

dönüt alma, gelişme gereksinmelerini karşılama, işin bireyin bilgi, beceri ve

yeteneğine uygunluğu ve kendisini gerçekleştirme olanağı tanıyan bir işte çalışma

gibi faktörlerin oldukça önem taşıdığı söylenebilir (Elma, 2003: 53)

Sendikal örgütlenme yetersizliği, toplu iş sözleşmelerindeki anlaşmazlık,

beklenmeyen grev veya lokavt kararları ve bunlara benzer sendikal durumlar örgütsel

yabancılaşma yaşanmasına sebep olacaktır (Şimşek, 2006: 577).

2.6.1.4. İnanç, Tutum, Kültür ve Değerler

İnanç, bireyin çevresindeki olaylara ve diğer bireylerin tutum ve

davranışlarına ilişkin görüşleridir. Bireysel inanç sistemi kişinin sosyal gerçekleri

nasıl anlamlandırdığını göstermektedir. Fakat inançlar, kişisel özellikler ve aynı

25

zamanda kültürel değerlerin bir sentezi sonucu ortaya çıkmaktadır.(Sabuncuoğlu ve

Tüz, 1998:342).

Tutum ise en basit şekliyle kişinin çevresinden algıladıkları doğrultusunda

oluşturduğu düşünce, his ve inançların toplamı şeklinde tanımlanabilir. Bir bakıma

tutum, davranışın öncü uyaranı, başka bir ifadeyle bireyi davranışa hazırlayan bilgi

birikimidir. Tutum, bireyin içinde bulunduğu ortamın ve kişilik özelliklerinin bir

sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Çakır, 2006, s.38) (Babür, 2009: 50).

Tutumlar, dayandıkları inanç ve değer yargıları devam ettikçe,

devamlılıklarını sürdürürler. İnanç ve tutumların birbirlerinden ayrılan önemli bir

yönü mevcuttur. Tutumlar birey davranışlarında lehte veya aleyhte olarak

yorumlanabildikleri halde inançlar hakkında böyle bir yargılama yapılamaz. Yani

inançlar yansız ve nötrdürler (Eren, 2007, s.174).

Yapılan birçok ampirik araştırma ile değerlerin, bireysel ve örgütsel başarı

üzerine etkisi ortaya konulmaktadır. Örneğin iş gereklerinin ve örgüt değerlerinin

doğru şekilde anlaşılması, kişilerin işlerine uyumunu işlerinden tatmin düzeyini,

örgütsel katılım ve birliği arttırmaktadır. Paylaşılan değerler aracılığıyla istenilen

çalışma davranışlarını ortaya koymayı sağlayacak zihinsel ilişkiler kurulup

geliştirilmektedir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998:340) Bireylerin kendi değerleri ile

örgüt sisteminin ileri sürdüğü değerler arasında köklü bir çelişkinin olması ve bu

çelişkinin çalışanın kendisi tarafından veya yönetim kademesi tarafından

giderilememesi, çatışma ortamından kaynaklanan yabancılaşma duygusuyla

sonuçlanabilecektir (Babür, 2009: 51).

2.6.2. Sosyal Nedenler

Çalışanda yabancılaşma duygusuna neden olabilecek sosyal nedenleri

toplumsal ve kültürel yapı, ekonomik yapı, teknolojik yapı, sanayileşme ve

kentleşme olarak sıralamamız mümkündür.

2.6.2.1. Toplumsal ve Kültürel Yapı

Toplumsal ve kültürel yapı yabancılaşmada önemli bir etkendir.

Yabancılaşmaya sebep olan unsurların birçoğu, iş yeri dışından kaynaklanır. Bu

26

kaynaklardan biri de toplumun kendisidir. Yabancılaşmanın yaygın olduğu bir

toplumda bireyin aidiyet duyguları tam olarak tatmin edilemeyecektir (Uysaler,

2010: 60).

Toplumsal ve kültürel yapıyla ilgili çevresel etmenlere toplumsal değer,

beklenti ve yaşam tarzlarındaki hızlı gelişmeler, gelenek, görenek, moral veya

birtakım etik değerlerin medeni yaşamla uyuşmaması, aile yapısı, eş, çocuk veya

diğer aile bireylerinin sorunları gibi durumlar örnek olarak verilebilir (Şimşek, 2006:

576).

Birey, dünyaya geldiği andan itibaren ailesi ve yaşadığı sosyal çevreden

etkilenerek, belirli tutum ve davranışlar geliştirir. Bireyin aile ortamı veya sosyal

çevresi toplumla uyumsuz ise, birey de topluma uyum sağlamada zorlanacaktır.

Kişinin yaşadığı ortam ve aldığı eğitim kişinin değerlerini belirler. Kişi topluma

karıştığında, kendi değerlerine uymayan ortamlarda kendini o toplumdan yalıtılmış

hissedecek ve yabancılaşmaya başlayacaktır. Bu nedenle kişinin aldığı eğitim ve

yaşadığı aile, sosyal çevre çok önemlidir. Örneğin, birey aile ortamında sürekli

özgürlüğü kısıtlanmış ve hiçbir şeyi tek başına deneme şansı verilmemiş ise birey,

yetişkin olduğunda da başkalarına bağımlılık hissedecek ve bir karar alırken sürekli

başkalarından fikir almaya ihtiyaç duyacaktır. Bu nedenle bireyin yetişme tarzı,

ailenin ve çevrenin tutumu bireyin doğrudan ilerideki kişiliğini etkileyecektir.

Eğitimde, üzerinde durulmadığı takdirde yabancılaşmaya neden olacak

konular vardır.

Bunlar, eğitimin sosyalleşme aracı olarak kullanılması, bireyin topluma uyum

sağlayabilmesi için, toplumun inançları, gelenekleri ve değer yargıları eğitimde göz

ardı edilmemesidir (Babür, 2009: 19-20).

İş yeri bireyin toplum tarafından oluşturulan bu yabancılaşma duygularıyla iş

yerinde mücadele etmek zorunda kalacaktır (Uysaler, 2010: 60).

Kültür bir topluma ait değerlerdir fakat bazı kültürel özellikler de aynı toplum

içerisinde farklı noktalarda değişiklik gösterebilmektedir. Birey, ailesinden ve yakın

çevresinden aldığı kültür ile toplumdaki kültür özellikleri arasında farklılıklar

görürse, muhtemelen hiç değerlendirmeden aileden ve yakın çevreden aldığı kültür

özelliklerinin doğruluğuna inanabilir ve toplumla uyumsuzluklar yaşamaya

27

başlayabilir. İşte kültür farklılıklarından dolayı yaşanan bu uyumsuzluklar

yabancılaşma için önemli bir nedendir (Babür, 2009: 20)

Yabancılaşma duygusunun yaşanmasında kişisel özellikler, istek ve

beklentiler ile inan ve kanılar da önemlidir. Yine kişisel özellikler olarak

sayılabilecek yas, cinsiyet iste çalışma süresi gibi değişkenler de yabancılaşma

üzerinde etkilidir (Bayındır, 2002:8) (Çalışır, 2006: 37)

2.6.2.2. Ekonomik Yapı

İnsan, çok boyutlu bir varlık olarak ele alınabilir. Örneğin, insan, belirlenmiş

değerlere göre hareket eder, buna bağlı olarak çevresindeki olaylara anlamlar yükler,

insanın duygu, heyecan ve imgeleri vardır, geçmişe dönebilir ve bilinç dışı istekleri

onu yönlendirebilir, ötekiler ile iliksi kurmak ister. Ekonomi insanın varlık

yapısından ileri gelen ihtiyaçlarını yadsır ve onu, amacı yalnızca ekonomik gelişme

ve büyüme olan tek boyutlu bir yapıya iter. Bu durumda insanın kendine ve

çevresine yabancılaşması kaçınılmaz görünür. İnsanı yabancılaşmaya yönelten bir

başka etken, toplumun maddeyi yücelten değer yargılarıdır. Eşya, madde ve para,

birçok toplumda güç göstergesi ve saygınlık işareti haline gelmiştir. Bu yaklaşım

sonucu insan, doğal tüketim ölçülerini aşmakta ve gösterişçi bir eşya alımına

yönelmektedir. Toplumsal statünün sahip olunan ya da olunacak olanlarla

belirlendiği toplumlarda, güven ve huzur dolu ilişkiler, yerlerini satılık maddelere

bırakacaklardır. Bu da, toplumu ve o toplumu oluşturan bireyleri yabancılaşmaya ve

anlamsızlığa sürükler (Durcan, 2007: 25).

Ekonomik yapı içerisinde yabancılaşmaya yol açan durumlara; ekonomik

politikalardaki etkin olmama durumu, para ve sermaye piyasasındaki istikrarsızlıklar,

enflasyonist baskı da örnek olarak verilebilir (Şimşek, 2006: 576)

İşletmenin ve içinde yaşanılan ülkenin genel ekonomik durumu

yabancılaştırıcı etkenlerden bir tanesidir. Ücret sistemlerinin ekonomik yapı

içerisinde yabancıllaştırma etkisinin en aza indirilebilmesi için en önemli etkenlerden

biri adalettir. Bir diğer konu da çalışanın beklentileri ile aldığı maaş arasındaki

farktır. Bu farkın çok yüksek olması bireyin işe yabancılaşma düzeyini artırmaktadır

(Dolan, 1971: 1088) (Uysaler, 2010: 60).

28

2.6.2.3. Teknolojik Yapı

İnsan yaşayabilmek, ihtiyaçlarını giderebilmek, doğaya egemen olabilmek

için, kendisi ile çalışacak, kendisine yardımcı olacak araçlara, her zaman gereksinme

duymuştur. İnsan doğuştan tabii çevre ile baş edebilecek araçlara sahip değildir. Bu

araçları kendine verilmiş olan akılla, yapmakta ve kullanmaktadır. Teknoloji insanın

kullandığı, araç ve gereçlerin bütünüdür (Babür, 2009: 22).

Uzmanlaşmanın ve işbölümünün ortaya çıkışında en büyük rol teknolojiye

aittir. Teknolojinin gelişmesiyle tüm kontrol insan elinden makineye geçmiş ve

teknoloji, örgütsel yabancılaşmaya yol açan etkenlerden biri haline gelmiştir (Kılıç,

2010: 56)

Teknolojinin ilerlemesi kontrolün insandan makineye geçmesine ve çalışanlar

açısından yabancılaştırıcı bir etkene dönüşmesine sebep olmaktadır Otomasyon ve

seri üretim sistemlerini uygulamaları yönetim uygulamalarındaki ilerlemeler

çalışanları daha iyi ve verimli çalıştırmak ve yönetmiş için en uygun tarzları

belirlemektedir. Bunun sonucunda çalışanın tüm sosyo psikolojik istek ve ihtiyaçları

işletme tarafından takip edilmektedir. Bu konudaki sorumlulukları miktarı ve niteliği

arttıkça işletmelerin hata yapma veya bazı konuları tamamen boş bırakma ihtimalleri

de artmaktadır (Uysaler, 2010: 60).

İnsanın teknolojiye bağımlı olduğu diğer bir alan, iş dışı hayattır. İş dışındaki

hayatında da insan adeta makinelerle iç içe yaşamakta, birlikte soluk almaktadır.

Artık evinde bile bütün işleri makine ile görmekte, evin dekorunu bile onlar

oluşturmaktadır. Adeta makine insanın doğal çevresi olmuştur. İnsan tekniğin ürünü

bir dizi eşya içinde dünyaya gelmekte, sosyalleşme süreci, eşyaya uyum sürecine

dönüşmektedir. Davranışlarımızın, alışkanlıklarımızın, zevklerimizin oluşmasında

büyük etken haline gelmiştir. Eşyalar sosyalleşmekte, insanlar ise eşyalaşmaktadır.

Artık eşya insanın statü ve güç kazanma aracıdır (Arbay, 1995, s.52) (Babür, 2009:

22).

Teknolojinin gelişmesi ve üretim tekniklerinin sürekli iyileştirilmesi sonucu

ortaya çıkan üretim örgütleri yapıları ve yönetim şekilleriyle bireyleri işleyen bir

sistemin dişlileri haline getirmektedir. Bu sistemin içinde birçok kararını kendisi

29

dışındaki insanlara bırakan birey zamanla güçsüzleşmekte ve tüm özgürlük ve

demokratik görünümlere karşın yalnızlaşmaktadır (Uysaler, 2010: 60).

2.6.2.4. Sanayileşme ve Kentleşme

Sanayileşmeyle birlikte yaşanan ve yabancılaşmaya yol açan durumlar

şöyledir:

Sanayileşme nedeniyle çalışmak için köyden kente göç edenler yaşadıkları

sosyal ve kültürel sorunlar nedeniyle yabancılaşmaktadır. Yaşadıkları sorunlar;

kentleşme ve sosyal çözülmedir (Şimşek, 2006: 577).

Plansız kurulan sanayileşme; sanayi kuruluşlarının zararlı kimyasallarını, atık

tesisleri oluşturmak yerine doğal yaşamı tehdit edecek şekilde çevreye bırakmaları,

yerleşim yerleri yakınlarında sanayi bölgelerinin kurulması ve sanayi kuruluşlarının

yerleşim yerlerinde yarattığı gürültü gibi sorunlara yol açar (Kılıç, 2010: 57).

Günümüzde kentlerde modern yaşamın sürekli değişimi, daha demokratik

toplum beklentileri, sanayileşme ve modern teknolojilerin aşırı kullanımı insanların

yaşam kalitelerinde bir artışa neden olmakla beraber, insanlar arası ilişkilerin yok

olmasına da neden olmaktadır. Kent yaşamında birey, kalabalıklar içinde kendisini

giderek daha fazla yalnız hissetmektedir (Büyükyılmaz, 2007: 55).

Kentleşme ve yabancılaşma arasındaki ilişki iki boyutludur. Bunlardan birisi,

kent yaşamının ve ilişkilerinin getirdiği yabancılaşma, diğeri ise, köyden kente göçün

getirdiği yabancılaşmadır (Arbay, 1995, s.46). Kent yaşamına bakıldığında, kişiler

çıkar amaçlı ilişkiler kurmuşlardır ve ilişkiler rollere dayanmaktadır. Tek düze

binalar, şehirlerin betonlaşması gibi insanlarda duygusallıklarını yitirmeye başlamış

ve donuklaşmışlardır. Geniş aile tipi ortadan kalkmış, komşuluk ilişkileri zayıflamış

ve anlamını yitirmiştir. Bireyler, gürültü ve çevre kirliliği ile yaşamak zorunda

kalmıştır. Medyanın, dünyayı evlere ve işyerlerine sokması, bireylerin tüm dünyanın

yükünü omuzlarında hissetmesine neden olmuştur. Bürokratik yapılanmalar,

karmaşık kurallar insanları zorlamaktadır. Sonuç olarak kentli; izole edilmiş,

soyutlamış ve yalnızdır (Babür, 2009: 22).

Kentler büyüdükçe insanların özgürlüğü de büyük ölçüde ortadan kalkmakta,

yönetim ve denetim fonksiyonlarında sorunlar meydana gelmektedir. Dolayısıyla

30

kentleşme toplumsal katılımın zayıflamasına neden olarak insanları yalnızlığa

itmekte ve yabancılaşmaya neden olabilmektedir (Büyükyılmaz, 2007: 56).

2.7. Yabancılaşma Sonuçları

Yabancılaşma, bireysel, toplumsal, kültürel, siyasal ve örgütsel düzeyde

temel bazı etkiler yaratmaktadır. Rosner ve Mittelberg (1989) yabancılaşmanın

ortaya çıkışının çeşitli koşulların bir yansıması olduğu ve bunun farklı alanlarda

kendisini gösterdiğini ve bireylerin de bu duruma farklı davranışsal tepkilerde

bulunduklarını ifade etmektedirler (tablo 1).

Yazarlara göre özellikle modernizm ve kapitalizm, bu koşulların ortaya

çıkmasında temel belirleyici dönüşümleri oluşturmaktadır. Ancak önemli olan

insanların yabancılaşmayı oluşturan koşullara nasıl tepki verdiğidir. Özellikle

bireysel düzeyde yabancılaşma; bilişsel

alanda anlamsızlık duygularını geliştirmekte; değerler alanında kültürel

yabancılaşma, bunun yanı sırada toplumsal ve örgütsel düzeyde de yabancılaşmayı

doğurmaktadır (Elma, 2003: 52).

31

Tablo 2.1: Yabancılaşma Paradigması

Alanlar Toplumsal Koşullar Yabancılaşmanın Ortaya Çıkışı

Bireylerin Yabancılaşmaya Öznel

Tepkileri Bilişsel

Eşya Fetişizmi (Kapitalizm) Yapısal Farklılıklardan Kaynaklanan Karmaşıklık (Modernlik)

Anlamsızlık

Değerler Değerlerin Çoklaştırılması (Modernlik)

Kültürel Yabancılaşma

Normlar Toplumsal Denetim Yetersizliği Çatışmacıl Norm Sistemleri Kitle Toplumunda Pazar (Modernlik-Kapitalizm)

Normsuzluk Aşırı Uyumculuk

Toplumsal İlişkiler

Toplumsal Çözülme Özel/kamusal yaşam ikilemi (Modernlik)

Toplumsal Yalıtılmışlık

Güç Üretim araçlarından ayrılma Üretici/ürün ayırımı (kapitalizm) Bürokrasi ve hiyerarşi yoluyla güç araçlarından ayrılma uzaklaşma (Modernlik)

Güçsüzlük

Toplumsal Rol

İşgücü ücreti (Kapitalizm) Endüstriyel teknolojinin neden olduğu parçalanma ve tekdüzelik (Modernlik)

Kendine yabancılaşma

2.7.1. Yabancılaşmanın Bireysel Sonuçları

Sürekli yabancılaştırıcı koşullar altında yaşayan insan, bu koşulların etkisi ile

bir takım kişilik tipleri geliştirmektedir. Bu kişilik yapıları insanın doğal yapısındaki

ikili eğilimlerden birinin baskın hale gelmesi, diğer eğilimin ise sönükleşmesi sonucu

oluşmaktadır.

Yabancılaştırıcı etkenlerin bireyde meydana getirdiği başlıca kişilik

özellikleri şunlardır;

• Yaratıcılığın ortadan kalkması.

• Zihinsel bir takım bozuklukların meydana gelmesi.

32

• Sosyal ilişkilerden kaçınma.

• Yaşama karşı ilginin kaybolması, uyuşturucu kullanımı ve intihar eğilimi.

• Düzensiz yaşam biçimi.

• Sosyal değer yargılarına ve normlara ilgisiz kalma veya karşıt olma.

• Sorgusuzca itaat veya robotlaşma.

• Bencillik ve tüketim çılgınlığı

• Boyun eğme, teslimiyetçilik ve kadercilik, olarak sıralanabilir (Kılıç, 2010:

58).

2.7.2. Yabancılaşmanın Toplumsal Sonuçları

Toplumsallık boyutu açısından normlar, bireylerde ya aşırı bir uyum ya da

normsuzlukla sonuçlanan sapma davranışına dönüşür. Toplumsal ilişkiler açısından

da bireylerin ya kendi isteği ile toplumsal ilişki mekânlarından kendilerini geri

çekmese ya da doğrudan bir dışlanma duygusu yaşaması ile sonuçlanır. Geri çekilme,

hem sosyolojik, hem de psikolojik açıdan güçlü olana karşı en iyi savunma

mekanizmasıdır. Tüm verili toplumsal normlara uyum sağlayamayan insan, onların

karşısında kendi normlarını savunamayınca geri çekilmeyi tercih edecektir. Geri

çekilmeye en iyi örnek, metropollerdeki gecekondu yaşantısı ve kültürü içinde

bulabilmek mümkündür. Ne kent kültürüne uyum sağlanmaktadır; ne de ona karşı

sistemli bir karşı koyuş yaşanmaktadır, bir yolla da olsa köylü-kentli karışık bir

harman yakalanmıştır (Babür, 2009: 31)

Güç-güçsüzlük ilişkilerinde karşıtlık, yetersizlik, ümitsizlik, karamsarlık ve

bireyin kendisinde mücadele gücü bulamaması ile sonuçlanır. Yabancılaşmayı yoğun

biçimde yaşamak ve diğer faktörler de bireyin kendisine yabancılaşmasına neden

olur. Bireyin toplum içinde yüklendiği rol, bireyin kendisini gerçekleştirmesine,

yeteneklerini, üretim gücünü ortaya koymasına olanak tanımadığında, bireyin

kendisine yabancılaşmasına yol açar (Rosner ve Mittelberg, 1989) (Elma, 2003: 39).

33

2.7.3. İşletmelerde Yabancılaşmanın Sonuçları ve Farklı Görünümleri

Yabancılaşma, günümüz insanının en önemli sosyo-psikolojik sorunlarından

biridir ve özellikle iş gören bireyin üstünde çok olumsuz etkileri vardır.

Yabancılaşma, toplumun sosyal ve ekonomik gelişimine koşut olarak hemen her iş

kolundaki iş görenleri az ya da çok etkilemektedir (Kınık, İstanbul: 24).

İş tatminsizliği; İş doyumu insanların yaptıkları işe karşı tutumlarını, bilgi,

inanç, duygu, davranış ve değerlendirmelerini içerir, kurum ve organizasyonlarda

değerlendirmesi ve ölçülmesi oldukça zor ve dinamik bir süreçtir (Güneş, 2007: 8).

Yabancılaşma iş tatminine doğrudan etki eden bir olgudur (Kılıç, 2010: 59).

Balcı (1985) isten doyumu ya da doyumsuzluğu etkileyen baslıca faktörleri,

ödeme (ücret), isin niteliği, yükselme olanakları, denetim, çalışma grubu ve çalışma

koşulları olduğunu belirtmektedir. Görüldüğü gibi işten doyumsuzluğu etkileyen

faktörlerin çoğu aynı zamanda ise yabancılaşmayı etkileyen faktörlerle

örtüşmektedir. Nitekim yabancılaşma ve işten doyum ile ilgili yapılan araştırmalarda,

işten doyumsuzluk ile ise yabancılaşma düzeyi arasında anlamlı bir iliksinin olduğu

belirlenmiştir (Çalışır, 2006: 37). Yapılan çalışmalarda yaş, cinsiyet, medeni

durumun işe bağlı gerginlik, tükenme ve iş doyumuyla ilgili olduğunu

göstermektedir (Oruç, 2004: 17).

İletişim Sorunu: Yabancılaşan birey hem kendisine hem de çevresindekilere

olan ilgisini kaybedeceğinden ötürü çevresindekilerle iletişim kurmaktan kaçınacak

ve bu durum örgüt içerisinde iletişimsizlikten kaynaklanan sorunlara yol açacaktır.

Yabancılaşan bireyin insanlarla iletişim kurmaktan kaçınmasını yanı sıra bu iletişimi

ayrı bir yük olarak algılaması söz konusudur.

Tükenme: Tükenme; çalışanların ekonomik sosyal ya da kişisel sebeplerle

işlerinden tatmin olamadıkları halde işlerine devam etmek zorunda kalmaları halinde

yaşadıkları durumu ifade eder. Bu aslında mesleki tükenmedir. İş tatminsizliğinin,

yabancılaşmanın doğal bir sonucu olduğu göz önünde bulundurulursa tükenme de iş

tatminsizliğinin doğal bir sonucudur (Kılıç, 2010: 76).

Tükenmişlik, özellikle sağlık ve eğitim sektörlerinde yaygın olarak kullanılan

bir kavramdır. Sağlık sektöründe özellikle kronik, çaresiz hastalara yardımcı

olamama, düzelme işaretleri görememe, hasta kaybı gibi nedenler, sağlık

34

çalışanlarında derin duygusal tükenmeye yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra aşırı is

yükü ve nöbet sistemi, olumsuz çalışma ve yasam koşulları da sağlık personelinin

çoğunu etkileyen tükenmişlik sendromunu ortaya çıkarmaktadır (Behar, 2007: 7).

Yenilik korkusu: İşine ve çevresine yabancılaşan birey, örgütün

kemikleşmiş yapısında, kurallarında, değerlerinde olabilecek herhangi bir değişikliğe

karşı durma eğilimindedir.

Sürekli şikâyet durumu: Yabancılaşma yaşayan insan sürekli şikâyet etme

halindedir, yaşadığı olumsuzlukları büyütme eğilimindedir (Kılıç, 2010: 76).

35

3. SAĞLIK SEKTÖRÜNDEKİ BİR HASTANEDE UYGULAMA

3.1. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde çalışan

hemşire, ebe ve sağlık memurlarının yabancılaşma sürecinde meslekten, kurumdan,

kişiden ve yasadan kaynaklanan faktörlere ilişkin görüşlerini almak ve bu

faktörlerden ne derece etkilendiklerini belirlemek, yabancılaşma faktörleri ile

demografik değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır.

3.2. Araştırmanın Metedolojisi

Araştırma verilerinin kaynağını Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev

yapan hemşire, ebe ve sağlık memurları oluşturmaktadır. Veriler bu katılımcılardan

anket aracılığı ile toplanmıştır. Kullanılan anket formu iki kısımdan oluşmaktadır.

Anket formunun ilk kısmında çalışanlara ait demografik özellikler ile ilgili sorular

yer almaktadır. İkinci kısımda ise meslekten, kurumdan, kişiden ve yasadan

kaynaklanan yabancılaşma faktörlerini ölçmeyi hedefleyen sorular yer almaktadır.

İkinci kısımda yer alan sorulara verilen yanıtlar hiç katılmıyorum (1), az katılıyorum

(2), orta derecede katılıyorum (3), oldukça katılıyorum (4), tamamen katılıyorum

(5) seçeneklerini içeren beşli likert ölçeğiyle sayısallaştırılmıştır. Anket örneği EK-1

de verilmiştir.

Araştırmada kullanılan anketlerden elde edilen veriler bilgisayar ortamında

Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) for Windows 15.0 programında

analiz edilmiştir. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel

metotların (Frekans, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) yanı sıra, hipotezleri test

etmek amacıyla T-Testi (One-Sample T Test) kullanılmıştır.

İstatistiksel karar vermede anlamlılık p<0,05 olarak kabul edilmiştir ve

sonuçlar %95 güven aralığında değerlendirilmiştir.

3.3. Araştırmanın Hipotezleri

HA1 = Meslekten kaynaklanan faktörler yabancılaşmayı tetiklemektedir.

HA2 = Kurumdan kaynaklanan faktörler yabancılaşmayı tetiklemektedir.

36

HA3 = Kişiden kaynaklanan faktörler yabancılaşmayı tetiklemektedir.

3.4. Araştırma Bulgularının Değerlemesi

Araştırmaya katılanların demografik özellikleri Tablo 3.1’de verilmiştir.

Buna göre araştırmaya katılan 150 kişinin 104’ü (%69.3) kadın, 46’sı

(%30.7) erkektir. 61’i (%40.7) 20-29, 76’sı (%50.7) 30-39, 12’si (%8) 40-49 ve 1

tanesi (%0.7) 50 ve üstü yaş grubundadır. 94’ü (%62.7) evli, 56’sı (%37.3) bekârdır.

89’u (%59.3) hemşire, 19’u (%12.7) ebe, 49’ ise (%28) sağlık memurudur. 44’ü

(%29.3) lise, 55’i (%36.7) ön lisans, 48’i (%32) lisans, 3’ü (%2) lisansüstü düzeyde

eğitim almıştır. 49’u (%32.7) 1 yıldan az ve 5, 38’i (%25.3) 6-10 yıl, 37’si (%26.7)

11-15 yıl, 19’u (%12.7) 16-20 yıl, 7’si (%4.7) ise 20 yıl ve üstü süredir görev

yapmaktadır. 11’i (%7.3) 1000 TL ve altında, 21’i (%14) 1001-1500 TL, 90’ı (%60)

1501-2000 TL, 27’si (%18) 2001-2500 TL, 1’i (%0.7) ise 2500 TL ve üstünde aylık

ücret almaktadır. Hastanede 59’u (%39.3) 4/A, 79’u (%52.7) 4/B ve 12’si (%8) şirket

elemanı olarak görev almaktadır.

37

Tablo 3.1. Araştırmaya Katılanların Demografik Özellikleri

Özellikler N % Kadın 104 69.3 Cinsiyet Erkek 46 30.7 20-29 61 40.7 30-39 76 50.7 40-49 12 8.0

Yaş

50 ve üstü 1 0.7 Evli 94 62.7 Medeni Durum

Bekâr 56 37.3 Hemşire 89 59.3

Ebe 19 12.7 Meslek

Sağlık Memuru 42 28 Lise 44 29.3

Ön Lisans 55 36.7 Lisans 48 32

Öğrenim Durumu

Lisans Üstü 3 2 1yıldan az-5 49 32.7

6-10 38 25.3 11-15 37 24.7 16-20 19 12.7

Meslek Yılı

20 yıldan fazla 7 4.7 1000 TL ve altı 11 7.3 1001-1500 TL 21 14 1501-2000 TL 90 60 2001-2500 TL 27 18

Aylık Kazanç

2500 TL ve üstü 1 0.7 4/A 59 39.3 4/B 79 52.7

Çalışma Kadrosu

Şirket Elemanı 12 8

38

3.4.2. Araştırmanın İstatistiksel Sonuçları

Araştırmaya katılanlardaki yabancılaşmada meslekten kaynaklanan

faktörlerin istatistiksel sonuçları Tablo 3.2’de, kurumdan kaynaklanan faktörlerin

istatistiksel sonuçları Tablo 3.3’de, kişiden kaynaklanan faktörlerin istatistiksel

sonuçları Tablo 3.4’de, yasadan kaynaklanan faktörlerin istatistiksel sonuçları Tablo

3.5’de sırasıyla verilmiştir.

Tablo: 3.2. Yabancılaşmada Meslekten Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları

Sorular

N

Ort

Std. Sp.

-t- değeri

-p-

Sonuç

Bir sağlık personeli olarak toplumsal sorumluluğum olduğuna inanıyorum.

150 3.97 1.23 9.68 <0.05

0.00

Kabul

Yaptığım işten iş dışında da gururla söz ediyorum.

150 3.41 1.19 4.24 <0.05

0.00

Kabul

İşimin beni geliştirdiğine inanıyorum.

150 3.17 1.32 1.6 >0.05

0.11

Red

Yeniden meslek seçiminde bulunsam şu andaki mesleğimi tekrar seçerim.

150 2.73 1.41 -2.3 <0.05

0.02

Kabul

Mesainin bir an önce bitmesini istiyorum.

150 2.47 1.30 -4.99 <0.05

0.00

Kabul

Yaptığım işi ve çalıştığım koşulları arkadaşlarıma veya çocuklarıma öneririm.

150 2.46 1.25 -5.28 <0.05

0.00

Kabul

Kendimi robot gibi hissediyorum.

150 2.40 1.26 -5.72 <0.05

0.00

Kabul

Devamlı olarak aynı işi yapmaktan usanıyorum.

150 2.14 1.26 -8.25 <0.05

0.00

Kabul

Kurum değiştirmeyi düşünüyorum.

150 2.02 1.35 -8.83 <0.05

0.00

Kabul

İşimi genelde sıkıcı buluyorum.

150 2.01 1.14 -10.53 <0.05

0.00

Kabul

Mesleğimi sıkıcı buluyorum.

150 1.92 1.21 -10.81 <0.05

0.00

Kabul

39

Tablo: 3.3. Yabancılaşmada Kurumdan Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları

Sorular

N

Ort

Std. Sp.

-t- değeri

-p-

Sonuç

İşyerimdeki arkadaşlarımı ailenin bir parçası olarak görüyorum.

150 3.38 1.25 3.78 <0.05 0.00

Kabul

Şu andaki bilgi düzeyimle uygun bir departmanda çalışmaktayım.

150 3.26 1.33 2.37 <0.05 0.01

Kabul

Hizmet içi eğitimlere severek katılıyorum.

150 3.02 1.33 0.18 >0.05 0.85

Red

Çalıştığım kurumun önemli bir elemanı olduğumu düşünüyorum.

150 3.01 1.40 0.11 >0.05 0.90

Red

İşyerimde bulunan personeller arasındaki ilişkilerden memnunum.

150 2.93 1.24 -0,65 >0.05 0.51

Red

Kurumun başarısı için benim var olmam gerektiğinin bilincindeyim.

150 2.88 1.43 -0.96 >0.05 0.33

Red

Sabahları işe gitmek istemiyorum.

150 2.52 1.29 -4.48 <0.05 0.00

Kabul

İşyerimde uygulanan yönetim anlayışından memnunum.

150 2.45 1.17 -5.70 <0.05 0.00

Kabul

Hastaneyle ilgili kararlarda yönetimin benim düşüncemi önemsemediği düşüncesine sahip oluyorum.

150 2.43 1.38 -5.02 <0.05 0.00

Kabul

Sorunlarımızın çözümünde yönetimin göstermiş olduğu çabalardan memnunum.

150 2.33 1.14 -7.13 <0.05 0.00

Kabul

Hastane yönetiminin performans değerlemesi objektif kriterlere göre yapılmaktadır.

150 2.13 1.13 -9.36 <0.05 0.00

Kabul

İşle ilgili sorunların çözümünde kendimi güçsüz ve yetersiz hissediyorum.

150 2.04 1.02 -11.50 <0.05 0.00

Kabul

Hastanede var olan kuralların sadece benim için uygulandığı kanısına kapılıyorum.

150 1.82 1.04 -13.76 <0.05 0.00

Kabul

40

Tablo: 3.4.Yabancılaşmada Kişiden Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları

Sorular

N

Ort

Std.Sp.

-t- değeri

-p-

Sonuç

İşyerimden herhangi bir şekilde (Tayin, emeklilik) ayrılırsam arkadaşlarım üzülür.

150 3.32 1.29 3.03 <0.05 0.00

Kabul

Çalışırken genellikle sinirli ve gergin oluyorum.

150 2.23 1.22 -7.64 <0.05 0.00

Kabul

Çalışma istek ve arzumu yitirdiğimi hissediyorum.

150 1.99 1.05 -11.64 <0.05 0.00

Kabul

Hastalarla iletişim kurarken mücadele gücümü kaybediyorum.

150 1.82 1.04 -13.71 <0.05 0.00

Kabul

Hastalarla iletişim kurmada zorlanıyorum.

150 1.62 0.93 -18.00 <0.05 0.00

Kabul

Yaşamı anlamsız buluyorum.

150 1.56 1.10 -15.93 <0.05 0.00

Kabul

Çalışma arkadaşlarımla bir araya gelmekten kaçınıyorum.

150 1.32 0.83 -24.65 <0.05 0.00

Kabul

Tablo: 3.5. Yabancılaşmada Yasadan Kaynaklanan Faktörlerin İstatistiksel Sonuçları

Sorular N ort Std.sp. t p Sonuç

Aldığım ücretten memnunum

150 2.48 1.20 -5.20 <0.05 0.00

Kabul

Yasaların haklarımı koruduğunu düşünüyorum

150 2.00 1.06 -11.46

<0.05 0.00

Kabul

Herhangi bir olumsuzluk durumunda sendikamın veya yasaların arkamda olduğuna inanıyorum

150 1.91 1.10 -12.04

<0.05 0.00

Kabul

41

3.4.3. Yabancılaşmanın Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi

Araştırma kapsamında yer alan çalışanların demografik özellikleri ile

meslekten kaynaklanan faktörler arasındaki ilişki Tablo 3.6’da verilmiştir. Buna

göre;

İşinin kendisini geliştirmediğine inanan çalışanlarda; cinsiyette erkeklerin,

yaş grubunda 20-29 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin, meslek grubunda

ebelerin, meslek yılında 16-20 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette de 1001-

1500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Mesaisinin biran önce bitmesini isteyen çalışanlarda, cinsiyette kadınların,

yaş grubunda 30-39 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin, meslek grubunda

hemşirelerin, meslek yılında 6-10 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette de 2001-

2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Kendini robot gibi hisseden çalışanlarda; cinsiyette kadın ve erkeklerin eşit

oranda etkilenmişlerdir. Yaş grubunda 40-49 yaş arasındakilerin, medeni durumda

bekârların, meslek grubunda sağlık memurlarının, meslek yılında 6-10 ve 16-20 yıl

arasında çalışanların ve alınan ücrette de 2001-2500 TL geliri olanların oranı daha

fazladır.

Devamlı olarak aynı işi yapmaktan usanan çalışanlarda, cinsiyette erkeklerin,

yaş grubunda 30-39 yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların, meslek

grubunda hemşirelerin, meslek yılında 16-20 yıl arasında çalışanların ve alınan

ücrette de 2001-2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Kurum değiştirmeyi düşünen çalışanlarda; cinsiyette erkeklerin, yaş grubunda

30-39 yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların, meslek grubunda sağlık

memurlarının, meslek yılında 6-10 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette de 1000

TL ve altında geliri olanların oranı daha fazladır.

Mesleğini sıkıcı bulan çalışanlarda; cinsiyette kadınların, yaş grubunda 40-49

yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların, meslek grubunda sağlık

memurlarının, meslek yılında 16-20 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette de

2001-2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

42

Tablo 3.6. Yabancılaşmada Meslekten Kaynaklanan Faktörlerin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi

Demografik özellikler

Cinsiyet Yaş Medeni Durum Meslek Meslek Yılı Ücret (TL)

Meslekten Kaynaklanan Faktörler

Değ

erle

r

Kadın

Erk

ek

20-2

9

30-3

9

40-4

9

50 V

e Ü

stü

Evl

i

Bek

âr

Hem

şire

Ebe

Sağlık

M

emur

u

1-5

6-10

11-1

5

16-2

0

20 v

e üs

1000

ve

altı

1001

-150

0

1501

-200

0

2001

-250

0

2501

ve

üstü

N 34 17 21 26 4 0 33 18 32 7 12 16 14 13 8 0 2 12 29 8 0 1- İşimin kendisini geliştirdiğine inanmayanlar % 32.6 36.9 34.4 34.2 33.3 0 35.1 32.1 35.9 36.8 28.5 32.6 36.8 35.1 42.1 0 22.2 57.1 32.2 29.6 0

N 45 15 23 34 3 0 37 23 38 4 18 17 19 15 9 0 4 3 38 14 0 2- Mesainin bir an önce bitmesini isteyenler % 43.2 32.6 37.7 44.7 25 0 39.3 41 42.6 21 42.8 34.6 50 40.5 47.3 0 36.3 14.2 42.2 51.8 0

N 43 19 24 32 6 0 36 26 34 7 21 15 20 16 10 1 4 7 37 13 0 3- Kendini robot gibi hissedenler % 41.3 41.3 39.3 42.1 50 0 38.2 46.4 38.2 36.8 50 30.6 52.6 43.2 52.6 14.2 36.3 33.3 41.1 44.8 0

N 35 27 19 29 4 0 30 22 32 5 15 17 11 12 11 1 4 3 31 13 0 4- Devamlı olarak aynı işi yapmaktan usananlar % 33.6 36.9 31.1 38.1 33.3 0 31.9 39.2 35.9 26.3 35.7 34.6 28.9 32.4 57.8 14.2 36.3 14.2 34.4 48.1 0

N 27 12 19 18 2 0 21 18 25 2 12 15 7 12 5 0 5 4 21 9 0 5- Kurum değiştirmeyi düşünenler % 25.9 26 31.1 23.6 16.6 0 22.3 32.1 28 10.5 28.5 30.6 18.4 32.4 26.3 0 45.4 19 23.3 33.3 0

N 29 12 16 21 4 0 25 16 24 5 12 11 11 12 7 0 3 3 23 11 0 6- Mesleğini sıkıcı bulanlar % 27.8 26 26.2 27.6 33.3 0 26.5 28.5 26.9 26.3 28.5 22.4 28.9 32.4 36.8 0 27.2 14.2 25.5 40.7 0

43

Araştırma kapsamında yer alan çalışanların demografik özellikleri ile

kurumdan kaynaklanan faktörler arasındaki ilişki Tablo 3.7’de verilmiştir. Buna

göre;

Hizmet içi eğitimlere severek katılmayan çalışanlarda; cinsiyette erkeklerin,

yaş grubunda 40-49 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin, meslek grubunda

sağlık memurlarının, meslek yılında 6-10 ve 16-20 yıl arasında çalışanların ve alınan

ücrette de 1000 TL ve altında geliri olanların oranı daha fazladır.

Çalıştığı kurumun önemli bir elemanı olmadığını düşünen çalışanlarda,

cinsiyette erkeklerin, yaş grubunda 20-29 yaş arasındakilerin, medeni durumda

bekârların, meslek grubunda hemşirelerin, meslek yılında 6-10 yıl arasında

çalışanların ve alınan ücrette de 1000 TL ve altında geliri olanların oranı daha

fazladır.

Çalışma arkadaşlarıyla ilişki sorunu yaşayanlar çalışanlarda; cinsiyette

erkeklerin, yaş grubunda 30-39 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin,

meslek grubunda sağlık memurlarının, meslek yılında 6-10 yıl arasında çalışanların

ve alınan ücrette de 1001-1500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Kurumun başarısına katkısı olmadığına inananlar çalışanlarda, cinsiyette

kadınların, yaş grubunda 20-29 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin,

meslek grubunda ebelerin, meslek yılında 11-15 yıl arasında çalışanların ve alınan

ücrette de 1000 TL ve altında geliri olanların oranı daha fazladır.

Sabahları işe gitmek istemeyen çalışanlarda; cinsiyette kadınların, yaş

grubunda 30-39 yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların, meslek grubunda

hemşirelerin, meslek yılında 11-15 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette de

2001-2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

İşle ilgili sorunların çözümünde kendimi güçsüz ve yetersiz hisseden

çalışanlarda; cinsiyette erkeklerin, yaş grubunda 40-49 yaş arasındakilerin, medeni

durumda bekârların, meslek grubunda ebelerin, meslek yılında 16-20 yıl arasında

çalışanların ve alınan ücrette de 2001-2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Hastanede var olan kuralların sadece kendisi için uygulandığı kanısına

kapılan çalışanlarda; cinsiyette kadınların, yaş grubunda 40-49 yaş arasındakilerin,

44

medeni durumda evlilerin, meslek grubunda hemşirelerin, meslek yılında 16-20 yıl

arasında çalışanların ve alınan ücrette de 1501-2000 TL geliri olanların oranı daha

fazladır.

45

Tablo 3.7. Yabancılaşmada Kurumdan Kaynaklanan Faktörlerin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi

Demografik özellikler

Cinsiyet Yaş Medeni Durum Meslek Meslek Yılı Ücret (TL)

Kurumdan kaynaklanan Faktörler

Değ

erle

r

Kadın

Erk

ek

20-2

9

30-3

9

40-4

9

50 V

e Ü

stü

Evl

i

Bek

âr

Hem

şire

Ebe

Sağlık

M

emur

u

1-5

6-10

11-1

5

16-2

0

20 v

e üs

1000

ve

altı

1001

-150

0

1501

-200

0

2001

-250

0

2501

ve

üstü

N 33 24 21 31 5 0 39 18 28 8 21 19 16 14 18 0 6 10 30 11 0 1- Hizmet içi eğitimlere severek katılmayanlar % 31.7 52.1 34.2 40.7 41.6 0 41.4 32.1 31.4 42.1 50 38.7 42.1 37.8 42.1 0 54.4 47.6 33.3 40.7 0

N 39 19 32 26 0 0 32 26 39 4 15 24 19 12 3 0 9 11 33 5 0 2- Çalıştığı kurumun önemli bir elemanı olduğu düşünmeyenler % 37.5 41.3 52.4 34.2 0 0 34 46.4 43.8 21 35.7 48.9 50 32.4 15.7 0 81.8 52.3 36.6 18.5 0

N 36 18 24 30 0 0 35 19 32 5 17 18 17 13 6 0 1 11 35 7 0 3- Çalışma arkadaşlarıyla ilişki sorunu yaşayanlar % 34.6 39.1 39.3 39.4 0 0 37.2 33.9 35.9 26.3 40.4 36.7 44.7 35.1 31.5 0 9 52.3 38.8 25.9 0

N 45 19 28 34 2 0 41 23 39 9 16 21 17 17 8 1 7 9 37 11 0 4- Kurumun başarısına katkısı olmadığına inananlar % 43.2 41.3 45.9 44.7 16.6 0 43.6 41 43.8 47.3 38 42.8 44.7 45.9 42.1 14.2 63.6 42.8 41.1 40.7 0

N 52 16 24 41 3 0 40 28 48 4 16 19 18 20 10 1 3 7 41 16 0 5- Sabahları işe gitmek istemeyenler % 50 34.7 39.3 53.9 25 0 42.5 50 53.9 21 38 38.7 47.3 54 52.6 14.2 27.2 33.3 45.5 59.2 0

N 30 14 19 20 5 0 27 17 23 8 13 13 13 11 7 0 3 6 25 9 0 6- İşle ilgili sorunların çözümünde kendimi güçsüz ve yetersiz hissedenler % 28.8 30.4 31.1 26.3 41.6 0 28.7 30.3 25.8 42.1 30.9 26.5 34.2 29.7 36.8 0 27.2 28.5 27.7 33.3 0

N 29 8 16 15 6 0 27 10 25 3 9 12 7 8 9 1 0 3 27 7 0 7- Hastanede var olan kural.sadece kendisi için uyg. kanısına kapılanlar % 27.8 17.3 26.2 19.7 50 0 28.7 17.8 28 15.7 21.4 24.4 18.4 21.6 47.3 14.2 0 14.2 30 25.9 0

46

Araştırma kapsamında yer alan çalışanların demografik özellikleri ile kişiden

kaynaklanan faktörler arasındaki ilişki Tablo 3.8’de verilmiştir. Buna göre;

Çalışırken sinirli ve gergin olan çalışanlarda; cinsiyette erkeklerin, yaş

grubunda 40-49 yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların, meslek grubunda

sağlık memurlarının, meslek yılında 6-10 arasında çalışanların ve alınan ücrette de

2001-2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Çalışma istek ve arzusunu yitirdiğini hisseden çalışanlarda, cinsiyette

kadınların, yaş grubunda 40-49 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin,

meslek grubunda hemşirelerin, meslek yılında 16-20 yıl arasında çalışanların ve

alınan ücrette de 2001-2500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Hastalarla iletişim kurarken mücadele gücünü kaybeden çalışanlarda;

cinsiyette erkeklerin, yaş grubunda 40-49 yaş arasındakilerin, medeni durumda

evlilerin, meslek grubunda sağlık memurlarının, meslek yılında 16-20 yıl arasında

çalışanların ve alınan ücrette de 1000 TL ve altında geliri olanların oranı diğer

özeliklere daha fazladır.

Hastalarla iletişim kurmada zorlanan çalışanlarda, cinsiyette erkeklerin, yaş

grubunda 20-29 yaş arasındakilerin, medeni durumda evlilerin, meslek grubunda

sağlık memurlarının, meslek yılında 6-10 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette

de 1000 TL ve altında geliri olanların oranı daha fazladır.

Yaşamı anlamsız bulan çalışanlarda; cinsiyette kadınların, yaş grubunda 20-

29 yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların, meslek grubunda sağlık

memurlarının, meslek yılında 6-10 yıl arasında çalışanların ve alınan ücrette de

1001-1500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

Çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelmekten kaçınan çalışanlarda; cinsiyette

erkeklerin, yaş grubunda 30-39 yaş arasındakilerin, medeni durumda bekârların,

meslek grubunda sağlık memurlarının, meslek yılında 6-10 ve 16-20 yıl arasında

çalışanların ve alınan ücrette de 1001-1500 TL geliri olanların oranı daha fazladır.

47

Tablo 3.8. Yabancılaşmada Kişiden Kaynaklanan Faktörlerin Demografik Özellikler Açısından İncelenmesi

Demografik özellikler Cinsiyet Yaş Med. Dur. Meslek Meslek Yılı Ücret (TL)

Kişiden Kaynaklanan Faktörler D

eğer

ler

Kadın

Erk

ek

20-2

9

30-3

9

40-4

9

50 V

e Ü

stü

Evl

i

Bek

âr

Hem

şire

Ebe

Sağlık

M

emur

u

1-5

6-10

11-1

5

16-2

0

20 v

e üs

1000

ve

altı

1001

-150

0

1501

-200

0

2001

-250

0

2501

ve

üstü

N 30 20 22 23 5 0 28 22 26 6 18 15 15 13 7 0 3 6 28 12 1 1- Çalışırken genellikle sinirli ve gergin olanlar % 28.8 43.4 36 30.2 41.6 0 29.7 39.2 29.2 31.5 42.8 30.6 39.4 35.1 36.8 0 27.2 28.5 31.1 44.4 100

N 28 10 9 24 5 0 27 11 24 5 9 5 11 14 8 0 1 2 21 13 0 2- Çalışma istek ve arzusunu yitirdiğini hissedenler % 26.9 21.7 14.7 31.5 41.6 0 28.7 19.6 26.9 26.3 21.4 10.2 28.9 37.8 42.1 0 9 9.5 23.3 48.1 0

N 17 12 12 14 3 0 18 1 16 3 10 10 7 4 8 0 4 3 14 7 0 3-Hastalarla iletişim kurarken mücadele gücünü kaybedenler % 16.3 26 19.6 18.4 25 0 19.1 1.7 17.9 15.7 23.8 20.4 18.4 10.8 42.1 0 36.3 14.2 15.5 25.9 0

N 12 8 11 7 2 0 13 7 10 3 7 9 7 2 2 0 4 3 10 3 0 4- Hastalarla iletişim kurmada zorlananlar % 11.5 17.3 18 9.2 16.6 0 13.8 12.5 11.2 15.7 16.6 18.3 18.4 5.4 10.5 0 36.3 14.2 11.1 11.1 0

N 13 3 12 9 0 0 8 13 11 1 9 6 8 4 3 0 2 5 9 4 0 5- Yaşamı anlamsız bulanlar % 12.5 6.5 19.6 11.8 0 0 8.5 23.2 12.3 5.2 21.4 12.2 21 10.8 15.7 0 18.1 23.8 10 14.8 0

N 7 5 5 7 0 0 6 6 6 1 5 4 4 2 2 0 1 9 0 1 0 6- Çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelmekten kaçınanlar % 6.7 10.8 8.1 9.2 0 0 6.3 10.7 6.7 5.2 11.9 8.1 10.5 5.4 10.5 0 9 42.8 0 3.7 0

48

SONUÇ

Bu araştırmada yapılan anket çalışması ve anket çalışması sonrası elde edilen

verilerin istatistiksel değerlemesi sonucunda Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde

yabancılaşmayı kişinin kendisinden, meslekten ve kurumdan kaynaklanan faktörlerin

tetiklediği ortaya çıkmıştır.

Konya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yabancılaşmada en büyük faktör %86

oranla kişinin kendisinden kaynaklanmaktadır. İkinci derecedeki faktör %64 oranla

meslekten kaynaklanırken, üçüncü derecedeki faktör %54 oranla kurumun

tutumundan kaynaklanmaktadır.

Araştırma kapsamında yer alan çalışanların demografik özelliklerinin

incelenmesi sonucunda erkeklerin, 40-49 yaş arasındaki çalışanların, bekârların,

sağlık memurlarının, 16-20 yıl arasındaki çalışanların ve 2001-2500 TL geliri

olanların kişiden, meslekten ve kurumdan kaynaklanan yabancılaşma faktörlerinden

etkilenme oranı daha fazladır.

49

KAYNAKÇA

BABÜR, S., Turizm Sektöründe Örgütsel Yabancılaşma: Antalya Beş Yıldızlı Konaklama İşletmelerine Yönelik Bir Araştırma, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya, 2009.

BEHAR, R., Endüstri İşletmelerinde Çalışma Koşullarının, iş görenler Üzerindeki Yabancılaşma Etkisi Ve Bir Uygulama, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, İstanbul, 2007.

BÜYÜKYILMAZ, O., İşletmelerde Yabancılaşmanın Sosyo-Psikolojik Etkileri ve Türkiye Taşkömürü Kurumunda Bir Uygulama, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Zonguldak, 2007.

CELEP, B., İlköğretim Okulu Öğretmenlerinin İşe Yabancılaşması (Kocaeli İli Örneği) , Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, 2008.

ÇALIŞIR, İ., İlköğretim Okulu Öğretmenlerinin işe Yabancılaşması (Bolu İli Örneği), Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu, 2006.

DEMİRER, T. S. ÖZBUDUN, Yabancılaşma, Öteki Yayınevi, Ankara, 1999.

DURCAN, N.M., Yabancılaşmanın insan Kaynakları Yönetimi Açısından İncelenmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, İzmir, 2007.

ELMA, C., İlköğretim Okulu Öğretmenlerinin İşe Yabancılaşması (Ankara İli Örneği), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Ankara, 2003.

ERDİL, F., N. Ö. ELBAŞ, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği, Aydoğdu Ofset, Ankara, 2001.

EREN, E., Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları, İstanbul, 2000.

ERJEM, Y., Eğitimde Yabancılaşma Olgusu ve Öğretmen: Lise Öğretmenleri Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma, http://www.tebd.gazi.edu.tr/arsiv/2005 _cilt3/sayi_4/395-417.pdf (27.04.2010)

ESİN, P., İş Bölümü, Yabancılaşma ve Sosyal Politika, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1982. http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/061.pdf (22.04.2010)

GÖKTÜRK, İ., M. GÜNALAN, Modern ve Geleneksel Değerler Arasında Yabancılaşan İnsan, Selçuk Üniversitesi Karaman İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı 11, s.131, 2006.

http://iibfdergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/aralik2006/10.pdf, (17.03.2010)

50

GÜNEŞ, N., Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin İş Doyumlarını Etkileyen Etmenlerin İncelenmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 2007.

HALAÇOĞLU, B., Üniversitelerdeki Akademik Personelin Mesleki Yabancılaşma Düzeylerinin Çok Boyutlu incelenmesi (İstanbul İli Örneği), Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, İstanbul, 2008.

KILIÇ, E., Örgütsel Bağlılık, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı ve Yabancılaşma Arasındaki İlişki Çağrı Merkezi Çalışanları Üzerine Uygulama, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa, 2010.

KINIK, F.Ş., Öğretmenlerin Yabancılaşma Algıları, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, İstanbul, 2010.

KIREL, Ç., Örgütlerde Stres Kaynaklarının Çalışan Kadınlar Üzerindeki Etkileri ve Eskişehir Bölgesinde Bir Uygulama, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir, 1991.

MARX, K., Yabancılaşma, Sol Yayınları, Ankara, 2010

MERCAN, M., Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık Örgütsel Yabancılaşma ve Örgütsel Vatandaşlık, Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyonkarahisar, 2006.

OFLUOĞLU, G., O. BÜYÜKYILMAZ, Yabancılaşmanın Teorik Gelişimi ve Tarihsel Süreç İçinde Farklı Alanlarda Görünümleri, Kamu İş; Cilt No 10, s 1, 2008. http://www.kamu-is.org.tr/pdf/1015.pdf,119 (10.03.2010)

ORUÇ, D., Kocaeli'deki Kamu Hastanelerinde Çalışan Hemşirelerde Yabancılaşma Ve Etkileyen Faktörler, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kocaeli, 2004.

ÖZBUDUN, S., G. MARKUS, T. DEMİRER, Yabancılaşma ve…., Ütopya Yayınları, Ankara, 2008.

SABUNCUOĞLU, Z., M. TÜZ, Örgütsel Psikoloji, Alfa Basım Yayım , İstanbul, 1998.

ŞİMŞEK, M.Ş., A. ÇELİK, T. AKGEMCİ, T. FETTAHLIOĞLU, Örgütlerde Yabancılaşmanın Yönetimi Araştırması,http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ sos_mak/makaleler/M.%C5%9Eerif%20%C5%9E%C4%B0M%C5%9EEK% 20-%20Adnan%20%C3%87EL%C4%B0K%20-%20Tahir%20AKGE MC% C4%B0%20-%20Tamara%20FETTAHLIO%C4%9ELU/%C5%9E%C4%B0 M%C5%9EEK,%20%C5%9Eerif%20vd..pdf (18.03.2010)

ŞİRİN, E.F., Beden Eğitimi Öğretmenlerinin İşe Yabancılaşma Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi, http://www. bayar.edu.tr/ besbd/folders/ 2009C4S4p164-177.pdf (21.04.2010).

TOLAN, B., Çağdaş Toplumun Bunalımı Anomi ve Yabancılaşma, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları, Ankara, 1981.

TUTAR, H., İş gören Yabancılaşması ve Örgütsel Sağlık İlişkisi: Bankacılık Sektöründe Bir Uygulama, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt No 65, Sayı 1, s. 175-204, 2010.

51

UYSALER, A., Örgütsel Yabancılaşmanın Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini Ve İşten Ayrılma Eğilimi İle Bağlantısı ve Yabancılaşma Yönetimi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimleri Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Gebze, 2010.

YAPICI, M., Eğitim ve Yabancılaşma, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt No 2, Sayı 1, s. 1-9, 2004.

YENİÇERİ, Ö., Örgütlerde Çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi, IQ Kültür ve Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2009.

YILMAZ, S., P. SARPKAYA, Eğitim Örgütlerinde Yabancılaşma ve Yönetimi, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt No 6, Sayı 2, s. 1-9, 2009.

52

EKLER

EK-1 ANKET FORMU

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YABANCILAŞMA ANKETİ

Anket formu, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel

bilgilerinizle ilgili sorular yer almaktadır. İkinci bölümde ise belirtilen ifadelerin

“Tamamen Katılıyorum”dan, “Hiç Katılmıyorum”a kadar giden ölçek üzerinde

değerlendirilmesi istenmektedir. Elde edilen veriler topluca değerlendirileceğinden

anket formunu doldururken adınızı yazmanız gerekmemektedir. Anket sorularına

vereceğiniz yanıtlar yalnızca bilimsel amaçlar doğrultusunda kullanılacak ve gizli

tutulacaktır.

Yardımlarınız için şimdiden teşekkür eder, saygılar sunarım.

BÖLÜM 1

Bu bölümde sizinle ilgili kişisel bilgiler bulunmaktadır. Lütfen durumunuza

uygun seçenekleri işaretleyiniz.

1. Cinsiyetiniz; � Kadın � Erkek

2. Yaşınız; � 20–29 � 30–39 � 40–49 � 50 ve üstü

3. Medeni Durumunuz; � Evli �� Bekâr

Diğer (Belirtiniz)………..

4. Mesleğiniz; � Hemşire � Ebe � Sağlık Memuru

5. Öğrenim Durumunuz; �� Lise �� Ön Lisans ��

Lisans Lisans Üstü

6. Meslek Yılınız; �� 1 yıldan az- 5 � 6-10 � 11-15 � 16-

20 � 20 yıldan fazla

7. Aylık Kazancınız; � 1000 TL ve altı �� 1001-1500 � 1501-2000

� 2001-2500 � 2500 üstü

8. Hastanedeki çalışma kadronuz; � 4/A �� 4/B �� Şirket

elemanı

53

2. BÖLÜM

Bu bölümde yabancılaşmaya ilişkin bazı ifadelere yer verilmiştir. Aşağıdaki

ifadelere katılma derecenizi belirtiniz. Lütfen bu bölümdeki ifadelere ne ölçüde

katılıp katılmadığınızı “X” işareti ile belirtiniz.

Hiç

K

atılmıy

orum

Az

Katılı

yoru

m

Orta

Der

eced

e K

atılı

yoru

m

Old

ukça

K

atılı

yoru

m

Tam

amen

K

atılı

yoru

m

9 Hastalarla iletişim kurmada zorlanıyorum.

10 Hastalarla iletişim kurarken mücadele gücümü kaybediyorum.

11 Çalışma istek ve arzumu yitirdiğimi hissediyorum

12 Hastanede var olan kuralların sadece benim için uygulandığı kanısına kapılıyorum.

13 Devamlı olarak aynı işi yapmaktan usanıyorum.

14 Mesleğimi sıkıcı buluyorum. 15 Kurum değiştirmeyi düşünüyorum.

16 Çalışma arkadaşlarımla bir araya gelmekten kaçınıyorum

17 Mesainin bir an önce bitmesini istiyorum. 18 Yaşamı anlamsız buluyorum.

19 Çalıştığım kurumun önemli bir elemanı olduğumu düşünüyorum.

20 Kurumun başarısı için benim var olmam gerektiğinin bilincindeyim.

21 Yasaların haklarımı koruduğunu düşünüyorum.

22 Herhangi bir olumsuzluk durumunda sendikamın veya yasaların arkamda olduğuna inanıyorum.

23 İşimi genelde sıkıcı buluyorum. 24 İşimin beni geliştirdiğine inanıyorum.

25 Hastaneyle ilgili kararlarda yönetimin benim düşüncemi önemsemediği düşüncesine sahip oluyorum.

26 Yeniden meslek seçiminde bulunsam şu andaki mesleğimi tekrar seçerim.

54

27 Yaptığım işi ve çalıştığım koşulları arkadaşlarıma veya çocuklarıma öneririm.

28 Sabahları işe gitmek istemiyorum.

29 Bir sağlık personeli olarak toplumsal sorumluluğum olduğuna inanıyorum.

30 İşyerimden herhangi bir şekilde (Tayin, emeklilik) ayrılırsam arkadaşlarım üzülür.

31 Kendimi robot gibi hissediyorum.

32 Çalışırken genellikle sinirli ve gergin oluyorum.

33 Hizmet içi eğitimlere severek katılıyorum.

34 İşle ilgili sorunların çözümünde kendimi güçsüz ve yetersiz hissediyorum.

35 İşyerimdeki arkadaşlarımı ailenin bir parçası olarak görüyorum.

36 Yaptığım işten iş dışında da gururla söz ediyorum.

37 İşyerimde uygulanan yönetim anlayışından memnunum.

38 İşyerimde bulunan personeller arasındaki ilişkilerden memnunum.

39 Sorunlarımızın çözümünde yönetimin göstermiş olduğu çabalardan memnunum.

40 Aldığım ücretten memnunum.

41 Şu andaki bilgi düzeyimle uygun bir departmanda çalışmaktayım.

42 Hastane yönetiminin performans değerlemesi objektif kriterlere göre yapılıyor.

55

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler:

Adı ve Soyadı: Aysel ATAN

Doğum Yeri: Konya

Doğum Yılı: 19.04.1981

Medeni Hali: Bekâr

Eğitim Durumu:

Lise: Beyşehir Sağlık Meslek Lisesi 1995-1999

Lisans: Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Hemşirelik

Bölümü 1999-2006

İş Deneyimi:

2001-2003 Konya Ereğli SSK Hastanesi

2003-2011 Isparta Gülkent Devlet Hastanesi

2011- Konya Eğitim Araştırma Hastanesi