483

Tılsım - Turuz

  • Upload
    others

  • View
    21

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tılsım - Turuz
Page 2: Tılsım - Turuz

STEPHENKING&

PETERSTRAUBTILSIMTheTalisman,1983

Çeviren:BelkısÇorakçı

KapakTasarım:ÖmerKüçük

Page 3: Tılsım - Turuz

BukitapRUTHKING

veELVENASTRAUB'a

sunulmaktadır.

Page 4: Tılsım - Turuz

SoonacımaTom'lanikimiztepeyevarıpaşağıya,

uzaktakikasabayabaktığımızda,

parıldayanüçdörtışıkgördük...

belkihastalarvardıoevlerde;

yıldızlarincecikparlıyordu;

kasabanınyanıbaşındadanehirvardı...

enikoskocabirmil,korkunçsakinvemuhteşem.

MarkTwain,HuckleberryFinn

Yenielbiselerimyağiçinde,vıcıkvıcıktı,benimdecanımçıkmıştı.

MarkTwain,HuckleberryFinn

Page 5: Tılsım - Turuz

BİRİNCİKİTAP

IŞIKLARINSÖNÜŞÜ

Page 6: Tılsım - Turuz

Bölüm:1

ALHAMBRAOTELİVEBAHÇELERİ

115 Eylül 1981 günü, Jack Sawyer adında bir çocuk, ellerini blucininin ceplerine sokmuş, kararla

suyunbirleştiğinoktadaduruyor,sakinAtlasOkyanusunabakıyordu.Onikiyaşındaydıamaboyuyaşınagöreuzundu.Denizdenesenbirrüzgâr,fazlacauzamışkumralsaçlarınıarkayadoğruuçurupgeniş,güzelalnınıaçtı.Çocuküçaydanberihayatınıdoldurankarmaşık,acılıduygulararasında,öyleceduruyordu.AnnesininLosAngeles'de,RodeoYolu'ndaki evi kapatıpmobilyaları, çekleri, emlâk komisyoncularınıhallettikten sonraCentralPark'ınbatısındabir apartmandairesi tutmasındanberi.Odairedende,NewHampshirekıyısındakibusessizsayfiyeyerinekaçmışlardı.Jack'indünyasındakitümdüzenyokolmuştuartık. Hayatı durmadan değişen, kontrolsüz bir süreç olmuştu. Tıpkı karşısındaki kıpırdayan su gibi.Annesionuoradanorayagötürüyorduama,annesinioradanorayagötürenneydi?

Annesikaçıyordu,kaçıyordu.Jack olduğu yerde döndü, bomboş kumsalın önce sol, sonra sağ tarafına baktı. Solda Arcadia

Lunaparkı vardı. İlkbahar başından sonbahar başına kadar coşan taşan bir yerdi. Şimdi boş ve sakingörünüyordu.Kalbin ikivuruşarasındakihaligibi.Tırmanan tren,kapanıkgökyüzünekarşıkapkarabiriskeleydi. Demir karkası sanki kömürdenmiş gibi kara kara görünüyordu. Orada Jack'in yeni arkadaşıSpeedyParkervardı.AmaçocukşuandaSpeedyParker'idüşünemezdi.Sağ taraftaAlhambraOtelivebahçelerigözeçarpmaktaydı.Çocuğundüşüncelerioyanadoğruakıyordu.İlkgeldiklerigünJack'esankiotelindamıüzerindebir gökkuşağı görmüşgibi gelmişti.Bir tür uğurdubu.Daha iyi şeyler olacağınınvaadiydi.Ama aslında gökkuşağı falan yoktu. Rüzgâr gülü sağdan sola, soldan sağa dönüp duruyordu.Çaprazrüzgârlaratutulmuştu.Jackkiraladıklarıarabadaninmiş,annesininseslendirmediği,amaiçindengeçirdiği isteğe, bavullarla ilgilenmesi isteğine hiç aldırmaksızın durup yukarıya bakmıştı. Rüzgârgülününtepesindedönüpduranpirinçhoroz,onunyukarısındadayalnızcaogrigökyüzüvardı,okadar.

Annesi sonunda, "Bagajı aç da bavulları al, yavrum." diye seslenmişti. "Artist eskisi annen oteleyerleşipkendinebiriçkibulmakistiyor.""Birmartini,"dediJack.

"İnsancevapverecekse, 'Okadaryaşlıdeğilsin,'demesigerekir."Annesibüyükbirçabagöstererekarabadaninmeyesavaşıyordu."Okadaryaşlıdeğilsin."

Anne ona baktı. Yirmi yıldır B sınıfı filmlerden tanınan tipik Lily Cavanaugh (Sawyer) bakışıylabaktı.Sırtınıdoğrulttu."Burasıiyiolacak,Jacky."dedi."Herşeydüzelecekburada.İyibiryerburası."

Otelin damı üzerinden birmartı yükseldi. Jack'e bir an için rüzgâr gülünün horozu havalanmış gibigaripvetedirginbirduygugeldi."Birsüretelefonlardankurtulmuşoluruz,tamammı?"'Tabii."dediJack.Annesi,MorganAmca'dansaklanmakistiyordu.Ölmüşkocasınınişortağıylaartıkkapışmakistemiyordu.Birmartinialıpyatağınagirmek,yorganıkafasınınüzerineçekmekistiyordu.Anne,neyinvarsenin?

Çokfazlaölümvardıetrafta.Dünyayarıyarıyaölümdenoluşmuştu.Martıyukardanbağırdı.

Page 7: Tılsım - Turuz

"Haydiyavrum,haydi," dedi annesi. "Girelimgüzelotele." Jacko zaman içinden, neyse isler iyicesarpasararsaTommyAmcayardımedernasılsa,diyedüşündü.

Oysa Tommy amca ölmüştü bile. O haber henüz telefon hatlarının öbür ucunda, onlara ulaşmayıbekliyordu.

2Alhambra denize doğru uzanan, koca granit kayaların üzerinde, dev bir Victoria dönemi binasıydı.

Çevreye çok iyi uyan bir hali vardı. New Hampshire kıyısının birkaç mil yukarısında, granitten birköprücükkemiğiydisanki.Karatarafındakiözenledüzenlenmişbahçeleri,Jack'inkıyıdadurduğuyerdenpekazgörünüyordu.Koyuyeşilbirgölge,okadar.Pirinçhorozgökyüzünekarşıdikilmiş,batıkuzeybatıyönünedönmüştü.Lobidekibirplakada,1838yılındailkKuzeyMetodistKonferansınınburadatoplandığıduyuruluyordu.DanielWebstero toplantıda ateşli, ilhamverici, upuzunbir konuşmayapmıştı.PlakayagöreWebstertoplananlaraşöylesöylemişti:"Bugündenbaşlayarak,köleliğinbirAmerikankurumuolarakhastalanmayabaşladığını,tümeyaletvediyarlarımızdayakındaöleceğinibilin."

3Böylece gelmişlerdi geçen hafta.NewYork'daki telâşlı günleri de son bulmuştu.Arcadia plajında,

Morgan Sloat'un avukatları yoktu. Durmadan arabalardan inip insanın burnuna imzalanacak kâğıtlar,dosyalanacakkâğıtlaruzatıpdurmuyorlardı.ArcadiaPlajında telefonlaröğleyinbaşlayıpgeceninüçünekadar çalmıyordu (Herhalde Morgan Amca, New York'da oturanların California saatine göreyaşamadığınıunutuyordu).HattâArcadiaPlajındatelefonlarhiç,amahiççalmıyordu.

Sayfiye kentine doğru yaklaştıklarında, annesi gözlerini kısmış, olanca dikkatiyle arabayı sürerken,Jackyoldabirtekinsangörmüştü.Boşbiralışverişarabasınısürükleyerekkaldırımdayürüyenihtiyarbiradam. Üstlerinde yine o bomboş, gri gökyüzü vardı. Rahatsız bir gökyüzü. New York'dakinin tersine,burada rüzgâr sesi hep tekdüzeydi. Bomboş cadde ve sokaklar, trafik de olmayınca, fazla geniş gibigörünüyordu. Boş dükkânların camına, "YALNIZ HAFTA SONLARI AÇIKTIR." diye yazılaryapıştırılmıştı. Hattâ daha beteri, bir kısmına "HAZİRAN'DA GÖRÜŞÜRÜZ" diye bile yazılmıştı.Alhambra'nınönündekicaddedeyüzlerceboşparkyerivardı.BitişiktekiArcadiaÇayEvi'ndedemasalarbomboştu.

Hırpanikılıklı,çatlakihtiyarlardaboşalışverişarabalarınısokaklardaçekipduruyorlardı.Lily, oğluna, "Ben ömrümün en mutlu üç haftasını bu yerde geçirdim," diye anlattı tam ihtiyarın

yanından geçerlerken. (Jack ihtiyarın korku dolu bir kuşkuyla dönüp arkalarından baktığını görmüştü...Ağzı kıpırdıyor, bir şeyler söylüyordu ama, Jack duyamıyordu onun ne dediğini.) Annesi birdendireksiyonukırdı,rampayıçıktı,arabayıotelinönbahçekapısınayanaştırdı.

İhtiyaç duyacakları her şeyi bavullara, hurçlara, plastik torbalara doldurup, telefonun tiz sesinealdırmadan evden çıkmaları, o ses anahtar deliğindengeçiponları koridor boyunca izlerkende aldırışetmemeleribuyüzdendi.Arabanınbagajınıvearkakanepesini torbalarvekutularladoldurupsaatlerceHenryHudsonParkway'denkuzeye,sonra1-95'boyuncakuzeydoğuyailerlemeleridebuyüzdendi.LilyCavanaugh Sawyer bir zamanlar buradamutlu olmuş diye. 1968'de, Jack doğmadan bir yıl önce Lily,Oscar'aadaygösterilmişti.Alevfilmindekirolüiçin.Alev,Lily'ninötekifilmlerindendahaiyibirfilmdi.Ondagösterdiği sanatyeteneğide,her zamankikötükız rollerindendahaüstünolmuştu.KimseOscar'ı

Page 8: Tılsım - Turuz

Lily'ninkazanmasınıbeklemiyordu.HeleLilyhiçbeklemiyordu.NevarkiLilyiçinoalışılmışkalıpsöz,"kazanmakdeğil, aday gösterilmek önemlidir," sözü gerçek sayılıyor, kendisi buna tümüyle inanıyordu.Onurduymuştu.Gerçekten,derinbirzevkduymuştu.PhilSawyerdeonunilkdefaprofesyonelsaygınlığaulaşmasını kutlamak üzere karısını almış, AlhambraOteline üç haftalığına, tatile getirmişti. Kıtanın tâöbüryanma.Oteldekiodalarında, yatakta şampanya içerekOscar'larındağıtılma törenini televizyondanseyretmişlerdi ikisi. (Eğer Jack'in yaşı daha büyük olsa, birtakımhesapları yapabilecek durumda olsa,kendisininvarlığınakavuştuğuyerindeAlhambraoteliolduğunuhesaplayabilirdi.

Eniyiyardımcıaktrisadaylarıokunurken,aileiçisöylentileregöreLilykocasınaşöyledemişti:"EğerbunubenkazanırsamLilysalondayokderlerse,sivritopuklarımıgiyer,göğsününüstündedansederim."

AmaödülüRuthGordonkazanıncaLilybusefer,'Tabii,hakkıdırveçokdayetenekli,"demişti.Sonrada kocasının kaburgalarını dürterek, "Bana hemen bu tür bir rol daha bul, becerikli menajer," diyeeklemişti.

Amaotürrollerbirdahaçıkmamıştı.Phil'inölümündenikiyılsonraLilyMotosikletManyaktanadlıfilmde,eskimiş,durmadanacıesprileryapanbirfahişerolünücanlandırmıştı.

Jack bavulları bagajdan indirirken, annesinin şimdi o dönemleri yeniden yaşamakta olduğunubiliyordu. D'Agostino marka bavul, tam D'AG harflerinin oradan yırtılmış, içindeki çorapların,fotoğrafların, satrancın, komikkitapların ve başka eşyaların uçları fırlamıştı. Jackdökülenlerin çoğunuötekibavullaratıkmayıbaşardı.Lilyağıradımlarlaotelinmerdivenleriniçıkmakta,ihtiyarkadınlargibizorlukladikdurmayaçalışmaktaydı.Arkasınadönmeden,"Benoteldenbiriniyollarım,"diyeseslendi.

Jack tıkış tıkış bavulların başında doğruldu, demin gökkuşağını gördüğünden pek emin olduğu grigökyüzünebirdahabaktı.Yoktugökkuşağı.Birtekorahatsız,biçimdeğiştirengrigökyüzüvardı.

Osırada:"Banagel,"dedibiriarkasından...netbiçimdeduyulabilenbirsestibu.Jack,"Ne?"diyerekarkasınadöndü.Oradabomboşbahçelerivegeldikleriyolugördü."Efendim?"dediAnnesi.Kapınıntokmağınıtutmuş,eğilmişti."Yanlışlık,"dediJack.Negökkuşağıvardı,nedeses.İkisinideunutupannesinebaktı.Annesikoca

kapıylamücadele ediyordu. Jackona, "Dur, yardımedeyim," diye seslenipmerdivenlere atıldı.Elindebüyükbavullakazaklarıdoldurduklarıkartonbavulutaşıyordu.

4SpeedyParker'lakarşılaşıncayakadar Jack'inoteldekigünleri tıpkıuyuyanbirköpeğingünlerigibi

zamanölçüsündenyoksungeçti.Tümhayatıbirrüyagibigeliyorduonaogünlerde.Gölgelerle,anlatılmazgeçişlerledoluydu.BirgeceönceTommyAmcanıntelefonlagelenölümhaberibiletamuyandıramamıştıonu...tümşokniteliğinerağmenhemde.EğerJackmistikolsa,kendisinibirtakımbaşkakuvvetlerinelegeçirdiğine,annesinide,onudayönetmeyekalktığınainanırdı.OnikiyaşındakiJackSawyer.Birşeyleryapmayaihtiyaçduyanbirvarlıktı.Ogünlerinogürültüsüzpasifliği,heledeNewYork'dansonragelince,onunaklınıkarıştırmış,benliğindetemelbirsarsıntıyayolaçmıştı.

Jackkıyışeridiüzerindedururken,orayanasılgeldiğinihiçhatırlamıyordu.Oradaneişiolduğunudabildiğiyoktu.Herhaldeyastutuyorum,diyedüşündü.TommyAmcaiçin.Amazihniuykuyadalmıştısanki.Vücudunu kendi basma, kendini savunmak üzere yalnız bırakmıştı. Gece Lily ile birlikte seyrettikleri

Page 9: Tılsım - Turuz

programınkonusunubilehatırlamıyordu,neredekaldıkafasınıniçindekihayallerinnüanslarınıkavramak.Annesi sigarasından derin bir soluk çekip ona dumanlar arasından gözlerini kısarak bakarken, "Bu

taşınmalaryorduseni,"demişti.'Tekyapacağın,birsüredinlenmek,Jack.Burasıiyibiryer.Fırsatolduğukadartadınıçıkaralım."

Karşılarındaki televizyon ekranınınbiraz fazlacakırmızı renkleri arasındaBobNewhart sağ elindetuttuğupabucagülümseyerekbakıyordu.

"Benöyleyapıyorum,Jacky,"diyegülümsediannesi."Zevkiniçıkarıyorum,dinleniyorum."Jack saatine göz attı. Televizyonun karşısında iki saattir oturuyorlardı. Bu programdan önce ne

seyrettiklerinihiçhatırlamıyordu.TamJackyatağınagitmeküzerekalkarkentelefonçaldı.MorganSloatAmcayinebulmuştuanlaşılan

onları.Morgan Amcanın verdiği haberler hiçbir zaman pek sevindirici olmazdı ama, bu seferki onunstandartlarına göre bile yamandı galiba. Jack odanın ortasında durmuş, annesinin telefonda konuşurkenyüzününnasılgidereksolduğunu,bembeyazolduğunuseyrediyordu.Ellerisonbirkaçaydırkırışkırışbirhale gelen boynuna doğru yükseldi, parmakları bastırdı. Konuşmanın sonuna kadar hemen hiçbir şeysöylemediamasonunda,'Teşekkürederim,Morgan,"diyefısıldayıptelefonukapattı.SonraJack'edöndü.Herzamankindenhasta,herzamankindenyaşlıbirhalivardı."

"Şusırasağlamolmangerek,Jack,tamammı?"Jackkendinihiçdesağlamhissetmiyordu.Annesionunelinituttu,konuştu.'TommyAmcabugünöğledensonraarabakazasındaölmüş.Arabada

kaçmış."Jack'in soluğu boğazına tıkandı. Ciğerleri boşalmış gibi oldu. "La Cienega Bulvarı'nda karşıya

geçerkenbirkamyonetçarpmışona.Bir tanığın ifadesinegöre, siyahbeyazbirkamyonetmiş,yanlarınaVAHŞİÇOCUKdiyeyazılmışama....amaokadar."

Lilyağlamayabaşladı.Biran sonra Jackkendinindeağlamaktaolduğunugörerek şaşırdı.Bunlarınhepsiüçgünönceolmuştu.Jack'earadangeçenzamançokuzunmuşgibigeliyordu.

515Eylül1981günü,JackSawyeradındabirçocuk,kumsaldabirSirWalterScottromanşatosugibi

yükselenotelinkumsalındadurmuş,hareketsizsularabakıyordu.Ağlamakistiyor,amagözyaşlarıbirtürlügelmiyordu.Çevresini ölüm sarmıştı.Dünyahepölümdenoluşuyordu.Gökkuşağı falandayoktu.VahşiÇocukkamyoneti,TommyAmca'yıdünyadançıkarıvermişti.TommyAmca,LosAngeles'daölmüştü.BudoğukıyılarınaçokuzaktıLosAngeles.OysaJackgibibirçocukbile,kendisininaslındabukıyılaraaitolduğunuanlayabiliyordu.İnsançıkıpköşedenbirrozbiflisandviçalmakiçinbileboynunakravattakmaihtiyacınıduyuyorsa,kendisibatıkıyısındayaşayacaktipdeğildemekti.

Babasıölmüştü,TommyAmcaölmüştü,annesidebelkiölüyorolabilirdi.Burada,Arcadiaplajındadaölümü hissediyordu Jack.Morgan Amca'nın telefonlarından geliyordu ölümün sesi. Bu sayfiye yerininmevsimsonundakiölgünlüğü,melankolisikadarbelirginbirşeydeğildibuduygu.Çevredekivarlıklarındokusundavardı.Okyanustanesenrüzgârınkokusundavardı.Korkuyordu...uzunzamandırhepkorkmuştu.Burada,busessizyerdebulunmakyalnızcabununfarkınavarmasınayolaçmıştı.Belkideölümün1-95yoluboyuncaonlarlabirliktegeldiğini,gözlerinikısarakarabayısürdüğünü,sigaradumanlarıarasındanonaradyodagüzelbirmüzikbulmasınısöylediğinianlamasınayardımcıolmuştu.

Page 10: Tılsım - Turuz

Babasınınbirzamanlarkendisine,"Senyaşlı insankafasıyladoğdun,"dediğinihatırlıyordu.Amaşuanda yaşlı gibi hissetmiyordu kafasını.Çok genç hissediyordu.Korku, diye düşündü.Çok korkuyorum.Burasıdünyanınsonbulduğuyer,tamammı?

Martılar yukardaki gri havanın içinde dönüyorlardı. Sessizlik de hava kadar griydi. Annesinin gözaltlarındagiderekbelirginleşenhalkalarkadarölümcüldü.

6Kaç gün sürdüğünü bilemediği bu boş sürenin sonunda lunaparka girip de Lester Speedy Parker'le

karşılaştığında,kendisinibirşeylerinyakalamış,elegeçirmişolduğuduygusunasılsaüzerindenkalkmıştı.LesterParkerkıvırcıkkırsaçlıbirsiyahtı.Yanaklarındaderinçizgilervardı.Eskidengezgincibir"blues"müzikçisiykenneleryapmışolursaolsun,şuandahiçdikkatiçekmeyenbiriydi.Konuşurkendepekdikkatiçekecek bir şey söylememişti. Ama Jack, amaçsız adımlarla lunaparka yaklaştığı, Speedy'nin solgungözlerinigördüğüanda,başındakisersemliğingeçiverdiğinihissetmişti.Tekrarkendinibulmuştuçocuk.Sanki yaşlı adamdan çocuğa sihirli bir akım geçmişti. Speedy ona gülümsemiş, "Eh, bakıyorum banaarkadaşgeldi,"demişti."Küçükbirgezgingeldiyanıma."

Doğruydu.Jackartıkbirtakımgüçlerintutsağıdeğildi.Dahabiranöncekendiniıslakpamukhelvasınasarılıgibihissederkenşimdiserbestkalmıştı.İhtiyarınçevresindebirangümüşrengibirnimbuskıpırdargibioldu,birışıkparıldadı.Jackgözlerinikırpıştırdığıandayokoldu.Jackihtiyarınelindeağırbirsaplısüpürgetutmaktaolduğunuilkdefagördü.

"İyi misin, oğlum?" Hademe elini onun sırtına dayadı, kendi sırtını geriye doğru büktü. "Dünyabirdenbirekötüleştimi?Yoksaiyileştimibiraz?"

"Şey...iyileşti,"dediJack."Ohaldedoğruyeregelmişsinbence.Adınnesenin?"Küçükgezgin, demiştiSpeedyona ilk gün.Gezgin Jack, demişti.Elindeki saplı süpürgeyi bir kızla

dans ediyormuş gibi kucaklamış, konuşmuştu. Karşında Lester Speedy Parker var, oğlum. Kendi deeskidenbirgezgindi.Yaa,öyle.Speedyyollarıbilirdi.Tümyollarıbilirdieskigünlerde.Birorkestramvardı,GezginJack.Bluesçalardı.Gitarmüziği.Birkaçplakdayaptım.Amahiçdinledinmidiyesorupdaseniutandırmakistemem.Herhecesininkendinegöreritmikbirniteliğivardı.Hercümlesi tempolu,ezgiliydi. Speedy Parker'ın elinde gitar yerine süpürge vardı ama, hâlâ müzisyendi o. Jack onunlakonuşmayabaşladıktansonrabirkaçsaniyeiçinde,cazıokadarçoksevenbabasınınbuadamıgörsenekadarzevkleneceğinidüşündü.

Üç dört gün boyunca Speedy'nin peşinde gezdi, onun çalışmasını seyretti, elinden geldiğince onayardım etti. Speedy ona bazen çivileri çaktırıyor, boyası değişecek kısımları zımparalatıyordu.Speedy'nintalimatıaltındayaptığıbuişler,ogünlerdetümeğitiminioluşturmaktaydıamakendinidahaiyihissetmesine yol açıyordu. Jack artıkArcadia kumsalındaki ilk birkaç gününü bir ıstırap süresi olarakgörmekte,yenidostunungelipkendisiniosüredenkurtardığınainanmaktaydı.ÇünküdosttuSpeedyParker.O kesindi. Öylesine kesindi ki, bir miktar esrarengizlik bile içeriyordu. Jack o sersemliği üzerindenattığından beri, (ya da Speedy o açık renk gözlerinin bir bakışıyla onun o sersemlikten kurtardığındanberi), ömründe bulduğu en yakın dostu olmuştu bu ihtiyar onun. Bir tek, belki, Richard Sloat hariç.Richard'ıJackbelkibeşiktenberi tanırdı.ŞimdiTommyAmca'yıkaybetmişolmanınkorkusu,annesininölmek üzere olduğunun korkusuyla birleşince, Speedy'nin o sıcak varlığının ileriden onu çağırmakta

Page 11: Tılsım - Turuz

olduğunuhissediyordu.Jack'iniçinebirkeredaha,kendisinindışardanyönlendirildiğine,kullanıldığınadairtedirginedicibir

duygu geldi. Sanki onu da, annesini de, deniz kenarındaki bu unutulmuş yere görünmez teller çekipgetirmişti.

Jack'iburadaistiyorlardı...herkimseonlar.Yoksaçılgınlıkmıydıbu?Gözününönüneboşalışverişarabasınıkaldırımdançekipkendikendinebir

şeylermırıldananodeliihtiyargeldi.Havadabirmartıbağırdı.Jackkendikendine,bazıduygularınıSpeedyParker'eaçmayakararverdi.

Speedyonudelisansada,onagülsedeaçacaktı.GülmeyeceğinibiliyorduaslındaJack.Eskidosttuonlar.ÇünküJackbuyaşlıhademeyeneisterseanlatabileceğininfarkındaydı.

Ne var ki henüz buna hazır değildi. Büyük çılgınlıktı bu. Daha kendisi bile ne hissettiğini tamanlayamıyordu.İsteksizbirhareketlelunaparkaarkasınıdöndü,kumlarınüzerindenoteledoğruilerledi.

Page 12: Tılsım - Turuz

Bölüm:2

BACAAÇILIYOR

1AradanbirgüngeçtiamaJackSawyerbirgündahaakıllanmadı.Hâlâbirşeyanlayamıyordu.Nevar

kidüngeceömrününenkötükâbuslarındanbiriniyaşamıştı.Rüyadakorkunçbiryaratık,annesinialmayageliyordu. Çevreyi cüce gösteren bir canavardı. Gözü alnının yanlış yerinde, cildi peynir gibiydi.Çürüyordusankicildi."Annenneredeyseöldüsayılır,Jack,duaedecekmisin?"diyesorducanavar.Jackbiliyordu. Rüyalarda hep bilirdi insan... Jack de canavarın radyoaktif olduğunu anlamıştı. Elini onasürdüğü anda kendisi de ölecekti. Uyandığında bütün vücudu terden sırılsıklamdı. Haykırmamak içinkendinigüçtutuyordu.Neredeolduğunuhatırlayabilmekiçindalgalarınodüzenlisesinidinlemekzorundakaldı.Tekraruykuyadalmasısaatlersürdü.

Sabah olduğunda annesine o rüyayı anlatmak niyetindeydi ama, Lily'nin tatsızlığı üstündeydi. Camkonuşmakistemiyordu.Sigaradumanlarındanoluşmuşbulutlarınarasınasaklanıpduruyordu.AncakJackotelinkahvaltısalonundauydurmabirbahaneyleçıkmayayeltenirkengülümsediannesiona.

"Buakşamneyemekistediğinekararver.""Öylemi?""Öyle.Uydurmayemekyemeyelim.Ben tâLosAngeles'tenkalkıpNewHampshire'ekadarkendimi

sosislisandviçlezehirlemeyegelmedim.""HamptonPlajındakibalıklokantalarındanbirinideneyelim,"dediJack."İyi.Şimdigit,oyna."Git,oyna,diyedüşündüJack*acıacı.Buacı tutumonayabancıydı.Ah,Anne; tamsöyleneceksöz.

Soğukkanlı.Git, oyna.Kiminle?Anne, nedenburadasın sen?Biznedenburadayız?Nekadar hastasın?NiçinbanaTommyAmca'dansözetmiyorsun?MorganAmca'nınniyetine?Neden...

Sorular, sorular. Hiçbirinin de zerre kadar değeri yoktu, çünkü onları cevaplayacak kimse yoktuortada.

MeğerkiSpeedy...Amagülünçbirşeydibu.Yenikarşılaştığıbirteksiyahihtiyar,nasılçözebilirdiJack'ınsorunlarını?Yinede Jackboşplajın kumları üzerinde ilerlerkenSpeedyParker'le ilgili düşünceler oynaşıyordu

zihnininsınırlarında.

2Burasıdünyanınbittiğiyer,tamammı?diyedüşündüJacktekrar.

Page 13: Tılsım - Turuz

Martılarbaşınınüzerindekigrihavatabakasıiçindedolaşıyorlardı.Takvimegöremevsimhâlâyazdıama,burada,ArcadiaPlajındayaz,İşçiBayramındabiterdi.Sessizlikdehavanınkendisikadargriydi.

Ayağındakilastikpabuçlarabaktı,birininüzerinebirazziftyapışmışolduğunugördü.Kumzifti,diyedüşündü.Çevrekirlenmesininbirtürü.Bununayağınaneredenbulaştığınıbilmiyordu.Rahatsızolupsudanbiradımgeriyeçekildi.

Tepedekimartılar dönüyor, bağırıyorlardı. Bir tanesi tam başının üzerinde bağırdı, Jack yamyassı,hemenhemenmetalik çatırtıyı andırır sesi duydu.Başını çevirdiğinde kuşun kanat çırparak alçalıp birkayanın üzerine konduğunu gördü. Martı başını çevirdi, ani, hemen hemen robot gibi hareketlerleçevresinebaktı.Sankiyalnızolduğundaneminolmayaçalışıyordu.Sonrabirden,deminyukardanattığımidyenin düştüğü yere doğru atıldı.Midye çatlamıştı.Yumurta gibi çatlamıştı. Jack içindeki eti gördü.Hâlâkıpırdıyordu...yadabelkihayalindeöylegörüyordukendisi.

Bunuseyretmekistemiyorum.Ama daha o başını çeviremeden öncemartının san, kanca gagası eti çekiştirmeye başlamıştı. Onu

lastikgibiuzatıyordu.Jackmidesininyumrukgibisıkıştığınıhissetti.Zihnindeogerilmişdokularınçığlıkattığınıduyuyordu...anlamlıbirsesdeğil...yalnızcabeyinsizetinacıylahaykırışı.

Başımçevirmek,martıyıgörmemek istediamayapamadı.Martınıngagasıaçıldı. Jackbiran içinokirlipembeağzıgördü.Midyeninetitekrarkabuğunadoğrubüzüldü,martıdosdoğruJack'ebaktı.Gözleriölümkarasıydı.Herkorkunçgerçeğionaylayanbakışlarlabakıyordu:Babalarölür,annelerölür,amcalarölür...Yale'denmezunolsalar,yelekli takımelbiseleriylebankaduvarlarıkadarsağlamgözükselerbileölürler.Çocuklarbileölürbelki...Sonundakalakalacanlıdokularınoaptalca,beyinsizçığlığıkalır.

"Hey,"dediJackyükseksesle.Aslındadüşündüğünüsanıyor,sesininçıktığınıbilmiyordu."Hey,banabirfırsatverin."

Martıavınınüzerinekondu,karaboncukgözleriyleonabaktı.Sonra tekraretiçekiştirmeyebaşladı.Birazistermisin,Jack?Bak,hâlâkıpırdıyor...öyletazeki,öldüğünübilmiyorbiledaha!

Güçlüsarıgagaetebirdahasarıldıveçekti.Esssssneeeetttt...Derken koptu.Martının kafası yukarıya, gri Eylül göklerine doğru kalktı birden. Boğazı kıpırdadı.

Yine Jack'e bakıyor gibiydi. Odanın neresine giderseniz gidin, hep size bakan fotoğraf gibiydi. Ve ogözler...tanıyorduJackogözleri.

Birdenbireannesiniistedi...onunlacivertgözleriniözledi.Çokküçüklüğündenbuyanaonuböylesinebirçaresizlikduygusuyla istediğinihatırlamıyordu.La-la,diyeşarkısöylüyorduannesibeyninin içinde.Onunsesirüzgârınsesiydi.Şimdiburada,azsonrakimbilirnerede?La-la,uyuartık,bebekJack,babanava gitti, şimdi gelir, falan filan. Annesinin onu kucağında sallayışının anıları. Peş peşe HerbertTareyton'lar içişininanılan,belkibir senaryoyuokuyuşunun...mavi sayfalarderdi annesionlara... Jackhatırlıyordu...mavisayfalar.La-la,Jacky,herşeyyolunda.Seniseviyorum,Jacky,Şşşş...uyuartık.La-la.Martıonabakıyordu.

Jackbirandaboğazınısıcak,tuzlubirsuyladoldurankorkununiçinde,hayvanıngerçektenkendisinebakmaktaolduğunugördü.Okaragözler(kimingözleri?)görüyorduJack'i.BuakışıdatanıyorduJack.

Gagasındanhâlâbirparçaet,sallanıyordu.MartıJack'ebakarkenonuemipağzınaaldı.Gagasıaçıldı,yüzündegarip,amainkâredilemeyecekbirgülümsemebelirdi.

Jack dönüp koştu.Başını eğmiş, sıcak, tuzlu göz yaşlarına karşı gözlerini yummuş, lastik pabuçlarıkumlara bata bata koşuyordu. İnsan yükselse, martının bakış açısından baksa, bir tek onu, onun ayak

Page 14: Tılsım - Turuz

izlerim görürdü o gri günde. Jack Sawyer, yaşı on iki ve yalnız. Otele doğru koşuyor. Speedy Parkerunutulmuş,sesigözyaşlarınıverüzgârınarasındakaybolmuş.

Jackdurmadanişitilmezbirbiçimdesesleniyor:hayır,hayır,hayır.

3Kumsalın tepesinde soluk soluğa durdu. Sol tarafına bir sancı saplandı. Kaburgalarının ortasından

başlıyor,koltukaltınadoğruyükseliyordu.Belediyeninorayayaşlılar içinkoyduğukanepelerdenbirineoturdu,saçlarınıyüzündenkaldırdı.

"Kendinikontroletmengerek.EğerÇavuşFury,SekizinciBirliğegiderse,UluyanKomandolarakimkomutanlıkeder?

Gülümsedi. Kendini gerçekten daha iyi hissetti. Buradan, on beş metre yüksekten bakınca her şeygerçekten daha iyi görünüyordu. Belki barometrik basıncın değişmesinden falandı. Tommy Amca'nınbaşına gelen korkunç bir şeydi ama, herhalde dayanabilirim, diye düşündü. Zamanla kabul etmeyiöğrenirdi. Annesi öyle demişti en azından.Morgan Amca son zamanlarda, her zamankinden fazla cansıkıyorduama...ohepcansıkardızaten.

Annesinegelince...esasmeseleoradaydı,değilmi?Kanepede oturup pabucunun burnuyla kumları kazırken, annesinin belki de hâlâ iyi durumda

olabileceğini düşündü.Bir şeyi yoktubelki.Mümkündü.Nedeolsa, kimsekalkıpda annesindekanserolduğunuaçıkçasöylemişdeğildi.Evet,Kanserolsa,Jack'iburayagetirmezdi,değilmiama?İsviçre'yegiderlerdi.Annesisoğukmineralbanyolarınagirer,tedavialtınaalınır,birşeylerolurdu.Yapardıbunları.

Demekbelki...Ancak duyulabilen kuru bir fısıltı sesi bilincine ulaştı. Yere baktığında gözleri iri iri açıldı. Sol

pabucununiçkısmındakikumlarhareketetmeyebaşlamıştı.İncecikbeyazkumlar,çapıbelkibirparmakboyundabirdaireçizerekdönüyorlardı.Buhalkanınortasındakikumlarbirdençöktü,kumunyüzeyindebir gamze açılmış oldu.Belki beş santim derinliğinde vardı. Çukurun kenarları da hareket halindeydi.Durmadandönüyorduyanduvarları.Saatintersidoğrultuda,hızladönüpduruyordu.

Gerçek değil, dedi kendi kendine hemen. Ama yüreği yine hızlanmaya başlamıştı. Soluğu da hızkazanmıştı.Gerçekdeğil,budaohayallerdenbiri,okadar...yadabelkiyengeçfalandır.

Ama ne yengeçti ne de hayallerden biri... burası canı sıkıldıkça, korktukça hayalini gördüğü ötekidiyardeğildi.Yengeçolmadığıdagüngibiortadaydı.

Kum daha hızlı dönmeye başladı, ses ürkütücü ve kuru oldu, Jack'in aklına statik elektriği getirdi.GeçenyılfiziklaboratuvarındaLeydenkavanozuylayaptıklarıbirdeneyi.Amaoincesesherşeydençokbirdelininsolukalıpverişine,birinsanınsonsoluğunabenziyordu.

Çökenkumlararttı,onlardadönmeyebaşladı.Artıkgamzefalandeğildi.Kumdabirbacaaçılmıştı.Tayfununbaşaşağıolmuşugibibirşey.Parlaksarırenktebirçikletkâğıdıbelirdi,üzerikapandı, tekrarortaya çıktı, bir daha örtüldü, bir daha çıktı... Her ortaya çıkışında, baca biraz daha genişledi, çikletkâğıdının üzerindeki kumlar tekrar kalktı. Düşman bir el, yapılmış yatağın örtüsünü çekiyordu sanki.JUICYFRUITdiyeokuduJack.Sonrakâğıtyukarıdoğruhavalandı.

Kumdaha hızlı, daha hızlı dönüyordu.Tıslaması korkunçtu.Hhh-haaaahhhh diye bir ses çıkıyordu.Jackbaktı.Öncehipnotizeolmuşgibi,sonraödükopmuşgibibaktı.Kumlarkocamankarabirgözgibi

Page 15: Tılsım - Turuz

açılıyordu.Deminmidyeyikayayaatan,sonradaetinilastikgibiçekenmartınıngözüydübu.Hhhhhaaaahhhh, diye alay etti kumun ölü, kuru sesi. Bu bir zihin sesi değildi. Jack bunun yalnızca

kendikafasınıniçindeolmasınınekadaristerseistesin,gerçektioses.Takmadişlerifırladı.Jack.VahşiÇocukonaçarpıncatakmadişlerişangırşungurfırladıağzından,isterYalemezunuolsun,isterolmasın,VahşiÇocukkamyonetigelinceinsanıntahttadişleriuçar,Jack.Uçmakzorunda.Annende...

Yine deliler gibi koşuyordu. Kör gibiydi. Arkasına bakmıyordu. Saçları alnından uçuyor, gözlerikoskocamanaçılmış,korkuiçindeydi.

4Jack elinden geldiği kadar hızlı yürüyerek otelin loş lobisine girdi. Buranın genel havası, koşma

isteğiniengellemeyeyetiyordu.Kütüphanegibisessizbiryerdi.Yüksekpencerelerdengirengriışık,zatensolmuş halıların görünümünü daha yumuşatıyor, daha bulanıklaştırıyordu. Jack danışma masasınınönündengeçincebirazdahahızlandı,külrengisuratlıgörevlideyuvarlakkapıdansalonaçıkmakiçinoânıseçti.Hiçbirşeysöylemediamakaşlarıarasındakiherzamankiçatıklıkbirsantimetredahaalçaldı.İnsan kendini kilisede koşarken yakalanmış gibi hissediyordu. Jack kolunun yeniyle alnını sildi,asansörlerekadarolanyolayürüyerekdevametti.Düğmeyebastığındagörevlininyakıcıbakışlarınıkürekkemiklerinin arasında hissediyordu. Bu bir hafta içinde bu adamın gülümsediğini yalnızca annesinitanıdığızamangörmüştü.Ogülümsemebilenezaketinsınırınaancakulaşıyordu.

OdalarındayalnızkaldıklarızamanannesiJack'e,"HerhaldeinsanLilyCavanaugh'yuhatırlamakiçinoyaştaolmakzorunda,"demişti.Eskidenolsa,çevirdiğiellikadarfilmin(Bfilmlerikraliçesiderlerdiona),herhangibirindenhatırlanıptanınmak,tanıyanisterşoför,istergarson,isterdükkântezgâhtanolsun,onusaatlerceneşelikılmayayeterdi.Şimdiobasitzevkbiletadınıkaybetmiştiartık.

Jack, kıpırdamayan asansör kapısının önünde ayak değiştirdi. Kulağında hâlâ kum bacasındanyükselen o ses vardı. Bir an için gözünün önünde Thomas Woodbine belirdi. Sağlam, rahat TommyWoodbine Amca. Jack'in vasilerinden biriydi o. Dertlere ve kaygılara karşı, yaslanacak sağlam birduvardı...LaCienegaBulvarındaölüyatıyordu.Dişlerionmetreilerdekiçamurlararasında,mısırpatlağıgibiydi.Jackdüğmeyetekrarbastı.

Haydiartık!Derkendahabeterbirşeygördü.Annesiikikatısuratlıadamtarafındanbirotomobilebindiriliyordu.

Jackbirdenidraretmeihtiyacınıduydu.Avucunuasansörünçağırmadüğmesineyapıştırdığında,arkadakidanışma masasından kül rengi suratlı görevlinin ayıplayan sesi duyuldu. Jack öteki avucunu karnınınaltındaki o sihirli noktaya bastırdı. Oraya bastırınca sidik torbasındaki basınç azalıyordu. O sıradainmekte olan asansörün uğultusunu duydu. Gözlerini yumdu, bacaklarını sımsıkı bitiştirdi. Annesi pekgüvensizbirhaldegörünmüştügözüne.Aklıkarışmış,neyapacağınıbilmezgibiydi.Adamlaronuköpektaşır gibi kolaylıkla arabaya sokmuşlardı. Ama bu gerçekte oluyor değildi, Jack biliyordu bunu. Biranıydı.Hemannesinindeğil,kendisininbaşınagelmişti.

Asansörün maun kapıları iki yana kayıp içerinin loşluğunu gösterdiğinde, Jack eskimiş, soyulanaynada kendi yüzünü gördü. Yedi yıl öncesinin o olayı benliğini bir daha sardı. İki adamdan biriningözlerininsarıyadönüşmekteolduğunuseyrediyordu.Ötekininelideğişiyor,toynakgibibirşeyoluyordu.Sert.İnsanelideğildisanki.Birisiçatalladürtmüşgibiasansörüniçinesıçradı.

Mümkün değildi! Bu hayallermümkün değildi. Bir adamın gözlerininmaviyken sarıya dönüştüğünü

Page 16: Tılsım - Turuz

görmüşolamazdı.Annesideiyiydi,birşeyciğiyoktu.Korkacakhiçbirşeyyoktu.Nekimseölüyordunedebirşey.Tehlikedeyalnızcamartınınmidyeyeyönelttiğitehlikeydi.Gözleriniyumdu,asansöryukarıyadoğruyükselmeyebaşladı.

Kumlardaki o şey gülmüştü Jack'e. Öteki asansörlerin kapalı ağızları önünden hızla geçti. Lambrikaplıkoridordansağasaptı,duvarlardakiresimlerarasındankendiodalarınadoğrukoştu.Buradakoşmakokadarbüyükgünahgibigelmiyorduinsana.407'yle408'itutmuşlardı,ikiyatakodası,birküçükmutfakvekumsala,okyanusabakanbirsalondanoluşanküçükbirdaireydi.Annesibiryerdençiçeklerbulmuş,onlarıvazolarayerleştirmiş,yanlarınadabirkaçtaneçerçevelifotoğrafkoymuştu.Jackbeşyaşında.Jackonbiryaşında.Jackbebekkenbabasınınkucağında.BabasıPhilipSawyer,DeSoto'nundireksiyonunda.Ofakirlik günlerindeMorganSloat'la ikisi o arabaylaCalifornia'ya gitmişlerdi.Öylesine yoksuldular ki,genelliklegeceleriarabadauyumakzorundakalıyorlardı.

Jack408'inkapısınıaçıpsalonadalarken,"Anne?Anne?"diyeseslendi.Onuçiçeklerkarşıladı,fotoğraflargülümsedi,cevapgelmedi."Anne!"Kapıarkasındankapandı,Jack

midesininbuzgibikesildiğinihissetti.Salonunortasındansağtaraftakibüyükyatakodasınadoğrukoştu."Anne!"Bir vazo dolusu parlak renkli çiçek daha.Boş yatak kolalanıp ütülenmiş gibiydi.Öyle gerginduruyorduki,insanyorganabirbozukparafırlatsa,sıçrardı.Başucumasasındaküçükkahverengişişeleriçindevitaminlerveöbürhaplarduruyordu.Jackgeriledi.Penceredenkapkaradalgalarınüstüneüstünegelmekteolduğunugörüyordu.

İki adam iniyordu özelliği olmayan bir arabadan. Adamların da özelliği yoktu. Annesineuzanıyorlardı..."Anne!"diyehaykırdı.

"Duydum, Jack!" Annesinin sesi banyodan geliyordu. "Ne oluyor..?" "Hah," dedi Jack. Kaslarınınbirdengevşediğinihissetti."Bağışlabeni...neredeolduğunubilemedimde."

"Banyo yapıyorum," dedi annesi. "Akşam yemeği için hazırlanıyorum. Hâlâ izin var mı böyleşeylere?"

Jackartıktuvaletegitmeihtiyacıduymadığınıfarketti.Koltuklardanbirinegömülüpgözlerinikeyiflekapadı.Annesihâlâiyiydi...

Şimdilikiyi,diyefısıldadıkaranlıkbirses.Jackzihnindebacanıntekrardönedöneaçılışınıgördü.

5Kıyı yolunun yedi sekiz mil ilerisinde, Hampton kasabasının hemen dışında, İstakoz Şato adlı bir

lokanta buldular. Jack günün olaylarını pek kestirmeden anlatmıştı. Kumsaldaki korkusu şimdidenhafifliyor, geçiyordu. Jack o korkuyu belleğinde küçültmeye çalışmaktaydı. Kırmızı ceketli bir garsongeldi.SırtındasarıbirIstakozdesenivardı.Onlarıupuzun,çizgiçizgibirpencereninyanındakimasayagötürdü.

"Madambiriçkialırlarmı?"Garsonunyüzübuzgibi,mevsimdışıNewEnglandsuratlarındandı.Jackadamın kendi sırtındaki Ralph Lauren spor cekete, annesinin özenmeksizin giydiği Halston elbiseyetepkisinisezinceiçinidahatanıdıkbirkorkukapladı.Eviniözlemeduygusuydubu.Anne,eğergerçektenhastaysan, burada işimiz ne? Burası bomboş bir yer! Ürkütücü! Tanrım! "Bana bir elemanter martinigetirin,"dediannesi.

Garsonkaşlarınıkaldırdı."Madam?"

Page 17: Tılsım - Turuz

"Bardağa buz, buzun üzerine zeytin, zeytinin üstüne de Tanqueray cini. Ondan sonra., anlıyormusunuz?"

Anne, Tanrı aşkına, adamın gözlerini görmüyor musun? Sen sevimli oluyorum sanıyorsun... okendisiylealayettiğinisanıyor!Gözlerinigörmüyormusun?

Hayır, göremiyordu. Her zaman başkalarının duygularına karşı o kadar anlayışlı olan annesinin buözdeşleşmenoksanlığı Jack'inkalbineyenibir ağırlıkbinmesinenedenoldu.Geri çekiliyorduannesi...birçokbakımdan.

"Evet,madam.""Ondan sonra bir şişe vermut alıyorsun.Nemarkaolursa olsun, bardağın yanındabiraz tutuyorsun,

sonravermuturafakaldırıpbardağıbanagetiriyorsun.Tamammı?""Evet,madam."SugibisoğukNewEnglandgözleriannesinehiçsevgisizbakıyordu.Buradayalnızız,

diyedüşündüJack.Aslındabunuilkdefaolarakanlıyordu.Hemdenasılyalnızız!"Yaküçükbey?""BenbirCocaColaricaedeyim,"dediJacksefilbirsesle.Garson uzaklaştı. Lily çantasında biraz arandı, sonunda bir paket Herbert Tareyton'la doğruldu.

(OnlaraTarrytoonderdiannesi.Jack'inbebekliğindenberi."BanaşuraftanTarrytoon'larımıgetirirmisin,Jacky?"der,odagetirirdi.)Birtaneçıkarıpyaktı.Üçkereöksürüpdumanpüskürttü.

Jack'in kalbine bir ağırlık daha bindi. İki yıl önce annesi sigarayı tümüyle bırakmıştı. Jack de oçocuklukmasumiyeti ve kaderciliğiyle onun tekrar başlamasını beklemişti.Annesi hep içerdi sigarayı.Yineiçecekti.Amaoaraiçmemişti.Üçayönce,NewYork'taiçmiştiilkolarak,Carltonotelinde.Salondaduman üfleye üfleye dolaşıyor, plak dolabının karşısına oturuyor, kendi eski rock plaklarıyla ölenkocasınıneskiplaklarınıeldengeçiriyordu.

"Yinesigarayamıbaşladın,anne?"diyesormuştuJack."Evet,buseferlahanayaprağıiçiyorum,"demiştioda.

"Keşkeiçmesen.""Sen televizyonu açsan olmazmı?" Sesinde yine her zamanki kesin ve sert ton vardı. Jack'e doğru

döndüğünde dudakları gepgergindi. "Belki Jimmy Swaggart'i, ya da Peder Ike'ı bulursun. Sen dualarıdinleyiprahibelerleaminde."

"Özürdilerim,"diyemırıldanmıştıJackda.Ozamanki,Carlton'du.Lahanayaprağıydı.AmaburadayineHerbertTarrytoon'laradönmüştü.Aynı

eski mavili beyazlı paket. Sigaraların sapları filtreye benziyordu ama, değildi. Bir keresinde babasıbirine,benWinstoniçiyorum,karımKaraAkciğeriçiyor,demişti.

"Bir gariplik farkettinmi, Jack?" diye sordu annesi, pırıl pırıl gözlerini ona dikerek. Sigarası sağelinin ikinci ve üçüncü parmakları arasındaydı. Jack'e bir şey söylesin diyemeydan okuyordu. "Anne,bakıyorumyineHerbertTarrytoon içiyorsun.Artık kaybedecekbir şeyin kalmadığınamı inanıyorsun?"demesinibekliyordu.

"Hayır,"diyekarşılıkverdiJack.Osefil,şaşkınyuvaözlemibirkeredahaiçiniürpertti,canıağlamakistedi."Birtekbuyergarip.Biraztuhaf."Annesiçevresinebakıpsırıttı.Sırtısarııstakozluceketgiymişikibaşkagarsonmutfakkapısınınönündedurmuş,alçakseslekonuşuyorlardı.Anaoğulunoturduğuyerinkarşısındaki loca gibi kısmın salona açılan arkı altında bir kadife kordon sallanmaktaydı. İç kısımda

Page 18: Tılsım - Turuz

sandalyelermasalarınüzerinekaldırılmış,ziguratgibidizilmişti.Diğertaraftakidevpencereler,Jack'inaklına Ölümün Sevgilisi'ni getiren o kıyıya bakıyordu. Annesinin çevirdiği filmlerden biriydi o da.Filmde annesi, bol parası olan bir genç kızdı. Esmer, yakışıklı bir yabancıyla, ailesinin isteğine karşıçıkıp evleniyordu. Esmer, yakışıklı yabana onu okyanus kıyısında bir eve götürüyor, deli etmeyeçalışıyordu. Bu film zaten Lily Cavanaugh'nun kariyerinde tipik sayılırdı. Nice renksiz filminde hepunutulmayamahkûmgençaktörlerarabalarınıbaşlarındaşapkalarıylakullanmışdurmuşlardı.

Karşıdakikadifekordonunucunabirduyuruasılmıştı."BUKISIMKAPALI"."Birazhüzünlü,değilmi?"dediLily.'TwilightZone'uhatırlatıyor."Annesibunaosağlambulaşıcıgülüşüylegüldü."Yaa,Jacky,Jacky,Jacky,"dedi,eğilipoğlununsaçlarınıgülümseyerekkarıştırdı.Jack onun elini itti. O da gülümsüyordu... (ama annesinin parmakları birer kemikti sanki. O öldü

sayılır,Jack...)"Mallaradokunmayın.""Kasamdankalk.""Yaşınagörekalçanbiçimli.""Ah,bendenbuhaftasinemaparasıçıkmaz.""Doğru."Filmdenrepliklerdibunlar.Birbirlerinegülümsediler. Jackömründeağlama isteğinibukadaryoğun

hissetmemişti.Onubukadarçoksevdiğinidehatırlamıyordu.Annesindebirayrılıkkatılığıvardışuanda.KaraAkciğerleregeridönmesidebununbirparçasıydı.

İçkilergeldi.Annesibardağınıonunkinedoğrukaldırdı."Bize."'Tamam."İçtiler.Garsonelindelistelerleyaklaştı."Onakatımıdavrandım,Jacky?""Belkibiraz,"dediçocuk.Annesidüşündü,sonraomuzsilkti."Senneyiyorsun?""Levrekherhalde.""İkiolsun."Jack her ikisi için de ısmarladı. Kavalyelik yaptı. Çekingenlik hissediyordu ama, annesinin öyle

istediğini biliyordu. Garson gittiğinde, annesinin gözlerinden pek de başarısız olmadığını okudu. BuişlerinçoğuTommyAmcanınbaşıaltındançıkmıştı.BirkeresindeHardee'yegittiklerindeTommyAmca,"Sendenumutluyum,Jack."demişti."Birdeşusarıpeynirmerakınıtedaviedebilirsek,olacak."

***Yemekler geldi. Jack balığını kurtlar gibi yedi. Sıcak, limonlu ve pek güzeldi. Lily kendi

tabağındakiyleoynayıpdurdu,birkaçyeşilfasulyeyedi,sonralokmalarısağasolaitmeklevakitgeçirdi.YemeğinortasınavardıklarındaJack,"Okulikihaftaöncebaşladı,"diyeduyurudabulundu.Üzerinde

ARCADİA BÖLGE OKULLARI yazılı sarı otobüsleri gördükçe suçluluk duyuyordu. Bu durumda,herhaldegülünçtüsuçlulukduyması.Amaduyuyorduişte.Kendisiokulkaçağıydı.

Page 19: Tılsım - Turuz

Annesiona soru sorangözlerlebaktı.Bir içkidahasöylemiş,onudabitirmişti.Garsonüçüncüsünügetiriyordu.

Jackomuzlarınıkaldırdı."Birsöyleyeyimdemiştim.""Gitmekistiyormusun?""Hı?Hayır!Buradagitmekistemem!""İyi,"dediannesi."Çünküaşıkâğıtlarınyanımdadeğil.Aşısızseniokulaalmazlar,ahbap.""Banaahbapdeme,"dediJack.AmaLilyaralarındakibueskişakayagülümsemedi.Çocuk,sennedenokuldadeğilsin?Seszihnindengelmiyormuşda,sahidenduyuluyormuşgibigözlerinikırpıştırdı."Birşeymioldu?"diyesorduannesi."Yo.Şey...lunaparktabiradamvar.Hademe,bakıcı,öylebirşey.Yaşlıbirsiyah.Bananedenokula

gitmediğimisordu."Annesi eğildiğinde sesinde mizahtan eser yoktu. İnsanı korkutacak kadar ciddiydi. "Sen ona ne

dedin?"Jack yine omuzlarını kaldırdı. "Nekahetteyim dedim. Hani Richard'a olmuştu. Doktor da Morgan

amcama, Richard'ın altı hafta okula gidemeyeceğini söylemişti. Ama dolaşıyor, oynuyor, her şeyiyapıyordu."Jackbirazgülümsedi."Benceşanslıydı."

Lilybirazrahatladı."Yabancılarlakonuşmanhoşumagitmiyor,Jack.""Anne,oyalnızca...""Kim olduğu bana vız gelir. Yabancılarla konuşmam istemiyorum." Jack gri yün saçlı siyah adamı

düşündü.Okoyurenk,katkatyüzü,oaçıkrenkgözlerigözününönünegeldi.Kıyıdabiriskeleninüzerindeelindedesüpürge.Oiskelelunaparkınyılboyuaçıkkalantekkısmıydı.Tenhaydıhep.

Amaburada,bubomboş restorandaannesiyleotururken,soruyusoransiyahadamdeğil,kendisiydi.Nedenokuldadeğilimben?

Söylediği sebepten çocuk. Aşı kâğıtların yok. Buraya senin evrakını mı getirecekti? Öyle misanıyordun?Okaçıyor,oğlum,sendeonunlakaçıyorsun.Sen...

"Richard'dan haber aldın mı?" diye sordu annesi. Jack sesi duyduğu anda, pek yumuşak bir sesolmadığınıanladı.SesJack'eçarptı,Jack'inellerititredi,bardağımasadandüştü,yereçarpıpkırıldı.Ohemenhemenöldü,Jack.

Dönenkumbacadakisestibu.Zihnindeduyduğusesti.MorganAmca'nınsesiydi.Benzerdeğil,andırırdeğil...gerçeksesiydi.Richard'ınbabasınınsesi.

6Arabayladönerlerkenannesiona,"Neolmuştuorada,Jack?"diyesordu."Hiçbirşey.KalbimbirGeneKrupasolosuyaptı."Elleriyleönpanelüzerindegösterdi."Bircıvata

attı.Hastanedekigibi.""Benimledalgageçme,Jacky."Önpaneldekiâletlerin ışığındayüzüsolgunveçökmüşgörünüyordu.

Sağ elinin ikinci ve üçüncü parmakları arasında yine sigara vardı.Çok yavaş sürüyordu arabayı.Kırk

Page 20: Tılsım - Turuz

milinüzerineaslaçıkmıyordu.İçkiiçtiğizamanhepböyleyapardı.Koltuğunudaöneçekmişti.Etekleridizlerininüzerinesıvanmış,dizleridireksiyonun ikiyanında leylekgibigözüküyordu.Çenesineredeysedireksiyonsimidininüzerindeydi.Birançokyaşlıgözüktü.Jackbakışlarımkaçırdı.

"Yapmıyorum,"diyemırıldandı."Neyi?""Dalgageçmiyorum.Elimseğirirgibioldu.Özürdilerim.""Ziyamyok."dediannesi."BenRichardSloat'lailgilibirşeysanmıştım.""Değil."Yalnızcababasıbanakumsaldakikumdeliğindenseslendi,okadar.Kafamıniçindenbenimle

konuştu.Seninseslerduyduğunfilmdekigibi.Seninyarıölüolduğunusöyledi."Onuözlüyormusun,Jack?""Kimi?Richard'ımı?""Yok,SpiroAgnew'u!ElbetteRichard'ı.""Bazen."RichardSloatokulaİllinois'degidiyordu.Dinderslerininmecburiolduğu,kimseninergenlik

çıkarmadığıoözelokullardanbirine."Onugöreceksin."AnnesiJack'insaçlarınıokşadı."Anne, bir şeyin yok ya?" Bu kelimeler istemeyerek ağzından dökülmüştü. Kendi parmaklarının

bacaklarınabattığınıduydu.Annesi,"Yoktabii,"derkenbirsigaradahayaktı,hızımdayirmimileindirdi.Osırayanlarındaneski

birpikap,kornasınıçalaçalageçti."Hiçbukadariyihissetmemiştimkendimi.""Kaçkilokaybettin?""Jack, az kilodan ve çok paradan zarar gelmez." Durakladı, ona gülümsedi. Yorgun, acılı bir

gülümsemeydi.Jack'abilmekistediğigerçeğiaçıklamışoldu."Anne...""Yeterartık.İşleryolunda.Nediyorsaminan.Bakbakalımradyodaiyibirşeyvarmı?""Ama...""FM'ebak,Jacky,sesinidekes."JackbirBostonistasyonundacazmüziğibuldu.Biraltosaksafon."AllTheThingsYouAre"şarkısı

çalıyordu.Amayanı sıra okyanusun sesi sinsi sinsi her an vardı.Daha sonra Jack'in gözüne, tırmanantrenin iskelet silueti ilişti, peşinden Alhambra Oteli de ortaya çıktı. Eğer burası evse, evlerinedönmüşlerdi.

Page 21: Tılsım - Turuz

Bölüm:3

SPEEDYPARKER

1Ertesigüngüneşgeridöndü.Etkili,parlakbirgüneşti. Işığınıyamyassıkumsala,Jack'inpencereden

görebildiği kırmızı kiremitli damlara bir boya tabakası gibi yayıyordu. Tâ ilerdeki bir dalga ışıklakatılaşmış göründü, parıltısını dosdoğru Jack'in gözlerinin içine doğru yolladı. Jack'e sanki bu ışıkCalifornia'dakindenfarklıgibigeliyordu.Buradagüneşinışıklarıdahaince,dahasoğuk,dahaazbesleyicigibiydi. Okyanusun ilerisindeki dalga eridi, kendini toparlayıp bir daha doğruldu, üzerinden gözkamaştıranaltın rengibir ışık sekti. Jackbaşımbaşka tarafaçevirdi.Duşunuyapmış,giyinmişti.Vücutsaationa,okulotobüsünündurağınagitmesigerektiğinisöylüyordu.Yedionbeş.Amatabiibugünokulagidecekdeğildi.Artıkhiçbirşeynormaldeğildiçünkü.Annesiyleikisiyenibirgününonikisaatiboyuncayinehayaletlergibidolanıpduracaklardıboşboş.Neprogram,nesorumluluk,neevödevi...nededüzen!Birtekyemeksaatleri,okadar.

Bugünokulgünümü,değilmi,onudabildiğiyoktu.Jackyatağınınyanındadururken,dünyanınşekilniteliğini bu kadar kaybetmesi karşılığında paniğe kapıldı... Cumartesi olduğunu sanmıyordu. Geriyedoğru gidip belleğindeki ilk kesin günü hatırlamaya çalıştı. O da geçen Pazar'dı. Oradan saya sayagelince,Perşembe'yevardı.PerşembegünleriBayBalgo’nunbilgisayarderslerivardı.Sabahilkdersdebedeneğitimiydi.Yanihayatınormalkenöyleydi...Odönemkapanalıancakbirkaçayolmuştuama,Jack'esankiebediyenkaybedilmişbirdönemgibigeliyordu.

Odasından salona çıktı. Perdenin kordonunu çekince parlak güneş ışığı odaya doldu.Mobilyalarınrengi açılıverdi. Televizyonun düğmesine bastı, kendini sert kanepeye attı. Annesi daha en az on beşdakikakalkmazdı.Belkidahadageçkalkardı.Geceüçiçkiiçtiğinegöre...Jackannesininyattığıodanınkapısınabaktı.

Yirmidakikasonrakapıyıyavaşçatıkırdattı."Anne?"Onaboğukbirmırıltıcevapverdi.Jackkapıyıbirazaraladı,içeriyebaktı.Annesibaşınıyastıktankaldırmış,yankapalıgözlerleonabakıyordu."Jack.Günaydın.Kaçsaat?""Sekizfalan."

'Tanrım.Çokmuaçsın?"Doğrulupoturdu,avuçlarınınşişyerlerinigözlerinebastırdı."Biraz.Buradaoturmaktansıkıldım.Kalkacakmısındiyemerakettim.""Elimdengelsekalkmam.Gücenirmisin?Senyemeksalonuna in,kahvaltıet.Birazkumsaldagezin,

ha?Anneneyataktabir saatdaha tanırsangünboyuçokdaha tatlı bir insangibidavranabilir." 'Tabii."dediJack.'Tamam.Sonragörüşürüz."Annesininbaşıyastığadüşmüştübile.

Jacktelevizyonukapadı,blucininincebiniyoklayıpanahtarınıkontrolettiktensonraodadançıktı.Asansör kâfuru ve amonyak kokuyordu.Hademelerden biri, arabayla taşıdığı şişelerden birini eğip

dökmüşolmalıydı.Kapılaraçıldı,külsuratlıdanışmagörevlisionakaşlarınıçattı,başımkibirleçevirdi.

Page 22: Tılsım - Turuz

Birfilmartistininarsızçocuğuolmakburadasanaayrıcalıkkazandırmaz,ahbap!Hemsennedenokuldadeğilsinbakalım?Jackyemeksalonununlambrilikoridorunasaptı.SalonunadıKuzuEğeri'ydi.Masalarboştu.Kurulup servise hazırlanmışmasalar altı tane kadardı.Beyaz bluzlu, kırmızı farbalalı etekli birgarsonkızonabaktı,sonragözlerinikaçırdı.Enuzakmasadayaşlıbirçiftkarşılıklıoturmuşlardı.Başkakahvaltı eden yoktu. Jack bakarken yaşlı adam masanın üzerine doğru eğildi, karısının tabağındakisahandayumurtayıbıçağıyladörtparçahalindekesti.

'Tekkişimi?"KuzuEğeri'ningündüzlerişefliğiniyapankadın,yanıbaşındabitivermişti.Rezervasyondefterininarasındanbiryemeklistesiniçekmeyebaşlamıştıbile.

"Caydım,teşekkürederim."Jackoradankaçtı.Alhambra'nınkahvesalonu,PlajSalonuadınıalmıştı.Lobininyantarafında,boşvitrinlerledoluloş

koridorun gerisindeydi. Jack barda oturup sıkkın ifadeli aşçının beykınları tabağına koyusunu gözündecanlandırıncaiştahıkaçtı.Annesikalkanakadarbekleyebilirdi.Dahaiyisi,dışarıçıkıpbirçörek,birsütfalanalırdı.Kasabayagidenyolunüzerindekidükkânlardasatılıyordu.

Otelin kocaman ön kapısını açtı, güneş ışığına çıktı. Parlak ışık bir an için gözlerini yaktı. Dünyayamyassı bir parlaklık haline gelmişti. Jack gözlerini kıstı, keşke güneş gözlüğümü alsaydım, diyedüşündü.Kırmızıtuğlaterastailerleyipdörtbasamakmerdiveniindi,bahçeyolununpatikasınaayakbastı.

Ölürseneolacaktı?Jack'e ne olacaktı o zaman... nereye giderdi? Kim bakardı ona? Ya beklenenin en kötüsü olur da,

annesiootelodasındasahidenvetemelliölürse?Başını iki yana salladı, Alhambra'nın düzenli bahçesinde içinden yükselen panik vücudunu

çatlatmadan önce bu kötü düşünceyi kafasından kovalamaya çalıştı. Ağlamayacaktı. Bu durumadüşürmeyecektikendini.Tarrytoon'ları,annesininkaybettiğikiloları,zamanzamanonunnekadaryönünükaybetmişgibigöründüğünüdüşünmeyecekti.Hızlıadımlarlayürüyordu.İkielinipantolonununceplerinesokmuştu. Patikadan sıçrayıp otelin asfalt yoluna indi. O kaçıyor, evlât... sen de onunla kaçıyorsun.Kaçıyoramakimden?Vedenereye?Burayamı?Yalnızcaburayamı?Buterkedilmişsayfiyeyerinemi?

Kıyı boyuncakasabayadoğrugidengeniş yola vardı.Önündekimanzara apaçıktı artık. Jack'i emipiçineçekebilecek,güvendenyoksunkapkarabirdünyayafırlatabilecekbirmanzaraydı.Yolunüzerindenbirmartıuçtu,uçarkenküçüldü,tırmanantrensiluetininarkasınageçti.

Lester Speedy Parker o kır saçları, buruşuk yüzüyle oralarda bir yerlerde olmalıydı. Onu görmesigerektiJack'in.Richard'ınbabasıylailgilidurumunasılkesinbiçimdeanladıysa,bunudaaynıkesinliklebiliyordu.

Birmartı çığlık attı, birdalgaaltın ışığını Jack'eyolladı, JackbirdenMorganAmca'ylayenidostuSpeedy'yi mecaz anlamında birbirinin zıddı iki kişi gibi gördü. Sanki GECE'yle GÜNDÜZ'ünheykelleriydionlar.AY'laGÜNEŞ'tiler.KARANLIK'laAYDINLIK'tılar.Jackbabasınınbueskicazcıdanhoşlanacağına karar verdiği anda, yaşlı zencinin içinde hiçbir kötülük bulunmadığından emin olmuştu.Morgan Amca'ya gelince, o bambaşka türlü bir yaratıktı. Morgan Amca işi için yaşardı. Anlaşmalaryapar, satışlar gerçekleştirirdi. Öylemuhteristi ki, teniste hatalı topları bile karşılar, oğluyla oynadığıkâğıtoyunlarındabilehileyapardı.Jack'ehileyapıyorgibigelmiştibirkaçkereonunlaoyunoynarken.Zarafetlekaybetmeyiöğrenmişbirideğildi.

GECEveGÜNDÜZ,AYveGÜNEŞ,KARANLIKveAYDINLIK... hepsindede siyah adam, ışıklıolanınısimgeliyordu.Bunoktayavardığında,Jack'inotelbahçesindekontrolaltınaaldığıpanikduygusu

Page 23: Tılsım - Turuz

birkeredahakabardıiçinde.Ayaklarınıkaldırakaldırakoşmayabaşladı.

2Speedy'yigri,boyasısoyulanbinanındışınaçömelmiş,kalınbirkablonunçevresineplastersararken

gördü.Çelikrengiyünebenzeyensaçlarladolubaşınıöneeğmişti.Sıskakalçalarıneredeyseiştulumununyeşermişpoposunudelipdışarı fırlayacaktı.Çizmelerinin tozluköseleleri burun tarafında surf tahtalarıgibi yukarı dönmüştü. Jack ona ne söyleyeceğini hiç kararlaştırmamış olduğunu farketti. Hattâ bir şeysöyleyip söylemeyeceğini bile bildiği yoktu. Speedy siyah yapışkanbandı kablonun çevresine bir keredahadoladı,başınısalladı,cebindençakısınıçıkarıpbandıbircerrahtitizliğiylekesti.Jackbecerebilseburadandakaçardı.İhtiyarınişineengelolacaktı.HemzatenSpeedy'ninkendisineyardımedebileceğinidüşünmekçılgınlıktı.Boşbirlunaparkınhademesineyardımedebilirdiki?

DerkenSpeedybaşınıçevirdi,çocuğunoradaolduğunugördü,tamvekatıksızbirsevinçlegülümsedi.YüzündekiburuşuklarderinleşinceJackonuenazındanrahatsızetmediğindeneminoldu.

"GezginJack,"dediSpeedy."Bendenuzakdurmayakararverdindiyekorkuyordum.Hemdetamdostolmayabaşladığımızsırada.Tekrargörüştüğümüzesevindim,evlât."

"Öyle."dediJack,"Bendesenigördüğümesevindim."Speedyçakıyıtekrargömleğinincebineattı,incekemiklivücudunuöyleatletikbirhareketledoğrulttu

ki,sankihiçağırlığıyokmuşgibioldu."Burasıneredeysekafamaçökecek,"diyemırıldandı."Azarazaronarıyorum.Herşeyişlesindiye."Sustu,Jack'inyüzünedikkatlebaktı."Dünyagalibapekokadargüzeldeğilşusıra.GezginJackbiryığınkaygılarınaltındaezilmiş.Öylemi?"

"Hmm, biraz," diye başladı Jack. Kaygılarını anlatmaya nasıl başlayabileceğini hâlâ bilmiyordu.Normal cümleler halinde ifade edemezdi.Normal cümleler her şeyimantıklı gösterirdi.Bir... iki... üç:Jack'indünyasıartıkdüzbirçizgihalindeilerlemiyordu.Söyleyeceklerigöğsündebirağırlıkgibiydi.

Karşısındaki uzun boylu, zayıf adama sefil bakışlarla baktı. Speedy'nin elleri ceplerinin tâ dibinesokulmuştu.Gürkırkaşlarıçatıktı.Renksizdenilebilecekkadaraçıkrenkgözleriyükseldi.Jack'inkilerleçakıştı.Jackbirandakendinidahaiyihissetti.Nedeninianlamıyorduama,Speedyonadoğrudanduyguaktarabiliyordu.Sankigeçenhafta tanışmamışlarda,yıllarönce tanışmışlar, çokdahauzunsüre sohbetetmişlergibi.

"Ehşimdilikbukadaryeterçalıştığımız."diyesöylendiSpeedy.GözleriAlhambra'dan tarafabaktı."Birazdahadevamedersemkötüişçıkarmayabaşlarım.Galibasenbenimçalışmaodamıhiçgörmedin,değilmi?"

Jackbaşınıikiyanasalladı."Birşeyiçmevaktigeldi,evlât.Tamvakti."İskeleboyunca,uzunadımlarlayürümeyebaşladı.Jackdaonunpeşinedüştü.İskeledeninipotlarve

topraklarüzerindenbinalaradoğruilerlerkenSpeedy'ninşarkısöylemeyebaşlamasıJack'işaşırttı.GezginJack,bizimGezginJack,

Yoluuzunonun,Dönüşüdahadauzun.

Tamşarkısöylemekdesayılmaz,diyedüşündüJack.Şarkıylakonuşmaarasıbirşeydi.Sözlerolmasa,

Page 24: Tılsım - Turuz

Speedy'ninkaba,güvendolusesipekzevkvermezdiinsana.Birçocukiçinçokuzunyol,

Dönüşüdahadauzun.Speedyomzuüzerindenonapırıltılıbakışlarlabaktı."Nedenbanaöyleisimtaktın?"diyesorduJack."NedenGezginJackoluyorum?California'dangeldim

diyemi?"Açıkmavibiletkulübesinevarmışlardı.Tırmanantrenindibindekine.Speedyellerinitekrarceplerine

tıktı,topuklarıüzerindedöndü,omzunumavikulübeyedayadı.Hareketlerininhızıvegüvenliğionatiyatrosahnesindeymiş gibi bir hava veriyordu. Jack'e sanki, o anda o soruyu soracağını Speedy öncedenbiliyormuşgibigeldi.

California'dangeldimdiyor,Orayadöneceğinibilmiyormu...

diye şarkıya devam etti Speedy. Düşünceli bir heykele benzer suratındaki ifade Jack'e biraz duygusuzgeldi.

Oncayolugeldimdiyor.ZavallıGezginJackgeridönmeyemecbur..."Ne?"diyesorduJack."Geridönmekmi?Annemgalibaevibilesattı.Yadakirayamıverdine...Ne

demekistediğinianlamıyorum,Speedy."SpeedybunaşarkıylacevapvermeyipnormalkonuşmayadönünceJackrahatladı."Herhaldebenimle

dahaöncekarşılaştığınıhatırlamıyorsun,değilmiJack?Hatırlıyormusun?""Seninledahaöncemikarşılaştım?Neredeoldubu?""California'da... yani... bana orasıydı gibi geliyor. Pek sandığın gibi de olmadı, Gezgin Jack. Çok

yoğunbirikidakikaydı...durbakayım...dört-beşyılönceolmalı.Bindokuzyüzyetmişaltıda."Jackona afallamış gözlerle baktı.Bin dokuzyüzyetmiş altı, ha?Kendisi yedi yaşındaolmalıydı o

sıra?"Gel,çalışmaodamagidelim,"dediSpeedy.Aynıağırlıksızzarafetlekulübeyedayanıpdoğruldu.Jack

onu izledi. Tırmanan trenin sütunları arasından geçtiler, yerlere saçılmış boş bira tenekelerinin, şekerkâğıtlarının arasından ilerlediler. Trenin rayları başlarının üzerinde bitmemiş bir gökdelen inşaatınabenziyordu.Speedybirbasketbolcununzarafetiylehareketediyordu.Başıdik,kollarısarkıktı.Vücudununoluşturduğuaçı,adımlarınıatışıçokgençti...sankiyirmiyaşındabiriydiSpeedy.

Derken tekrar güneş altına çıktılar. Geri dönen elli yıllık fark adamın saçlarını hemen kırlaştırdı,ensesine çizgiler ekledi. Jack ışığa çıkmadan duraladı. Speedy'nin bu esrarengiz gençleşmesi ona herzamankihayaldiyarınpekdeuzaktaolmadığını,çevrededolaştığınıfısıldıyordu.

Bin dokuz yüz yetmiş altı, ha? California, ha? Jack, Speedy'nin peşi sıra ilerledi. Yaşlı adamlunaparkınsınırınayakınyerdekikırmızıkulübeyedoğrugidiyordu.JackemindionunlaCalifornia'dahiçkarşılaşmadığından. ..amahayallerininogözlegörülebilecekkadarsomutvarlığı,onaogünlereaitbirbaşka olayı hatırlatıyordu.Altı yaşının sonlarındaki görüntüler ve duygular. Jack babasının bürosunda,kanepenin arkasında oyuncak otomobiliyle oynuyordu... babasıyla Morgan Amca birdenbire, hiçbeklenmedikanda,hayaldiyardansözetmeyebaşlamışlardı.Bizdenasılfizikvarsa,onlardadasihirvar,

Page 25: Tılsım - Turuz

tamammı?Tarımadayalıbirmutlakiyet.Bilimyerinesihirkullanıyor.Amaonlaraelektrikverirseknefors kazanacağımızı düşünebiliyormusun?Modem silahları orada uygun kimselerin eline ulaştırırsak?Düşünebiliyormusun?

Onoktadabirazdur,Morgan.Benimaklımdaöylefikirlervarki,dahasendüşünmemişsindirbile...Jack babasının sesini neredeyse net biçimde duyabiliyordu. Tırmanan trenin dibindeki gölgelikte,

hayallerin diyarı kıpırdar gibi oldu.TekrarSpeedy'nin ardındanyürümeyebaşladı.Yaşlı adamkırmızıkulübeninkapışımaçmış,sırtınıkapınınkanadınadayamış,gülümsemeksizingülümsüyordu.

"Aklınabirşeytakılmış,GezginJack.Arıgibibeynindevızlayanbirşey.GenelMüdürodasınagirdebanaanlatbakalım."

Ogülümsemebirazdahageniş,birazdahabelirginolsa,Jackbelkigeridönüpkaçardı.Alayedilmekorkusu hâlâ pek yakınlarda dolanıyordu. Ama Speedy'nin tüm benliği, ilgi dolu bir konukseverlikyansıtmaktaydı.Yüzündekiderinleşençizgilerinanlamıbuydu.Jackonunyanındangeçipkulübeyegirdi.

Speedy'nin odası küçük bir dikdörtgenden ibaretti. İçi de dışı gibi kırmızıydı. Çalışma masası vetelefonuyoktu.Yerdeikituruncuportakalsandığıduruyordu.Duvaradayanmışlardı.Elektriksobasınınikiyanındaydılar. Soba prize takılmamıştı. Pontiac'ların '50modellerindeki kaloriferlere benzer bir şeydi.Odanınortayerindetahtadan,sırtıyuvarlakbirokulsandalyesiylebirdesolukgrikoltukduruyordu.

Koltuğunkollarısankibirkaçkuşakboyuncakedilertarafındanparalanmıştı.İçininelyafısaçgibiheryana pırtlamış görünüyordu. Okul sandalyesinin arkasına kazılarak bir sürü harfler yazılmıştı. Iskartaeşyalar.Atıldığıyerdentoplanmış.Birköşedeikikümecepkitabı,otuzsantimyüksekliğindeduruyordu.Ötekiköşedeucuzbirpikapgözeçarpmaktaydı.Speedybaşıylaelektriksobasınıgöstererek,"BuralaraOcak'ta, Şubat'ta gelirsen, bunu neden aldığımı anlarsın, evlât." dedi. "Soğuk!Brrr!"Ama Jack o sıraportakalsandıklarınınüzerindekiduvarayapıştırılmışresimlerebakıyordu.

Bir teki hariç hepsi erkek dergilerinden kesilmiş çıplak kadın resimleriydi. Kafaları kadar kocagöğüslü kadınlar, çıplak bacaklı kadınlar. Jack'e yüzleri hem ilginç, hem de iğrenç geldi. Sanki bukadınlar önce onu öper, sonra etinden ısırarak et koparırlarmış gibi.Bazıları annesinden genç değildi.BirkaçıdaJack'denbirkaçyaşbüyüktülerancak.Jack'ingözleribuihtiyardolutenlerüzerindegezindi.Hepsinde.Gencinde, yaşlısında, pembesinde, kahverengisinde, şansında...Hepsi o dokunsun diye ilerifırlamakistergibiydi.SpeedyParker'inyanındadurupkendisinebaktığınıkuvvetlehissediyordu.Derkençıplakresimlerinarasındakimanzararesmiiliştigözüne.Biraniçinsolukalmayıbileunuttu.

Odafotoğraftı.OdaJack'edoğruuzanıyorgibiydi.Sankiüçboyutluydu.Upuzun,çimenlikbiralan,ilerdekialçakdağlaradoğruuzanıpgidiyordu.Yukardagökyüzüsaydamgibiydi.BiliyorduJackoyeri.Orayahiçgitmemiştiaslında...amabiliyorduorayı.Hayallerdekiyerlerdenbiriydiorası.

"Göz alıyor, değil mi?" dedi Speedy. Jack birden nerede bulunduğunu hatırladı. Melez bir kadın,fotoğraf makinesine arkasını dönmüş, omzunun üzerinden ona gülümsüyordu. Evet, diye düşündü Jack.Speedy,"Çokgüzelbiryer,"dedi."Onubenkendimastım.Ötekikızlar,benburayataşındığımdavardı.Yırtıpçıkarmayıiçimgötürmedi.Birbakımabanagezginlikgünlerimihatırlatıyorlar."

JackşaşkınbakışlarlaSpeedy’yebaktı,ihtiyaradamonagözkırptı."Oyeribiliyormusun,Speedy?"diyesorduJack."Yenineredeolduğunubiliyormusun?""Belki biliyorum, belki de bilmiyorum. Afrika olabilir... Kenya'da belki. Belki de ben öyle

hatırlıyorumdur.Otur,GezginJack.Rahatkoltuğageç"Jackkoltuğuçevirdi,hayaldiyarıgörebilecekgibiayarladı."OAfrikamı?"

Page 26: Tılsım - Turuz

"Belkideçokdahayakınbiryerdir.Belkigidilebilecekbiryerdir... istediğimanda.Yani insançokgörmekistiyorsa."

Jackbirdentitremekteolduğunufarketti.Birsüredirtitriyorduhattâ.Elleriniyumrukyaptı,titremebusefermidesinegeçti.

Hayaldiyarıgörmekistediğindenpekdeemindeğildi.YinedeSpeedy'yesorusoranbakışlarlabaktı.Yaşlıadamsandalyeyetünemişti."OrasıAfrika'dafalandeğil,değilmi?"

"Eh,bilemem.Olabilirde.Benorayakendimbirisimtaktım,evlât.OrayaDiyardiyorum."Jacktekrarresmebaktı...upuzungamzeliova,alçakdağlar.Diyar.Doğruydu.Adıbuydu.Bizde nasıl fizik varsa, onlarda da sihir var, tamam mı? Tarıma dayalı bir mutlakiyet... modem

silahlarıuygunadamlaraulaştırsak...MorganAmcaplankuruyordu.Babasıdacevapveriyor,onu frenyapmaya zorluyordu: Oraya nasıl gireceğimiz konusunda dikkatli olmalıyız, ortak... unutma, borçluyuzonlara.Hemdegerçektenborçluyuz...

"Diyar,"dediSpeedy'ye.Sorusormaktançok,kelimenintadınabakıyorduağzında."Havasıbirzengininmahzenindekiengüzelşarapgibi.Yağmuruyumuşak.Öylebiryer,evlât.""Orayagittinmi,Speedy?"diyesorduJack.Dürüstbircevapumuyordu.AmaSpeedyonuhayalkırıklığınauğrattı.Gülümsediyaşlıadam.Buseferkigerçekbirgülümsemeydi.

Birsıcaklıkgölgesideğildi.Bir an sonra Speedy konuştu. "Ben hiç Amerika Birleşik Devletleri'nden çıkmadım, Gezgin Jack.

Savaşzamanındabile.GittiğimenuzakyerTeksas'laAlabama.""Peki...diyarıneredenbiliyorsun?"Kelimeağzınayeniyeniyerleşmeyebaşlamıştı."Benimgibilerhertürhikâyeyidinler.İkibaşlıpapağanları,kendikanatlarıylauçaninsanları,değişip

kurtolaninsanları,kraliçelereaithikâyeleri...Hastakraliçelere."...bizdekifizikgibi,onlardasihir,tamammı?Melekler, kurtlar. "Ben kurt hikâyesi çok duydum," dedi Jack. "Çizgi filmlerde bile var. Onun bir

anlamıyokki,Speedy.""Belkideyok.Amaduyduğumagöreadamınbiriyerdenbirturpsökse,yarımmililerdekibirbaşka

adam o turpun kokusunu alıyormuş. Hava o kadar tatlı ve duruymuş." "Ama melekler..." "Kanatlıadamlar."

"Ya,hastakraliçeler,"dediJack.Bunuşakaolaraksöylemektiniyeti...senburayıkafandanuydurdun,süpürgelisoytarı.Amakelimelerağzındançıktığıanda,kendinidepekhastahissetmeyebaşladı.Martınınkara gözünün, midye etini koparırken kendisine nasıl fâniliği hatırlatırcasına baktığını düşündü. SonratüccarkafalıMorganAmca'nın,"KraliçeLily'yitelefonaçağırırmısın?"dediğinihatırladı.

Bfilmlerikraliçesi.KraliçeLilyCavanaugh."Evet,"dediSpeedyalçaksesle,"Dertheryerdevar,evlât.Hastakraliçe...belkiölüyorhattâ.Ölüyor,

evlât.Birikidünyadaonubekliyor.Acabakimseonukurtarabilirmidiyebekliyor."Jackonaağzıaçıkbaktı.Sankiyaşlıhademekarnınabirtekmepatlatmışgibibaktı.Onukurtarmakmı?

Annesinikurtarmakmı?Panikduygusuyakasınabirkeredahasarıldı...nasılkurtarabilirdikendisionu?Buçılgıncakonuşmalar,annesiningerçektenölmekteolduğunumugösteriyorduotelde?

Page 27: Tılsım - Turuz

"Seningörevinvar,GezginJack."dediSpeedyona."Bugörevyakanıbırakmayacak,işindoğrusudabu.Keşkeöyleolmasaydı."

"Neden söz ettiğini anlayamıyorum." Jack'in sesi sanki boğazındaki sıcak bir torbaya giripkayboluyordu. Odanın bir başka köşesine baktı, orada duvara dayalı eski bir gitar gördü. Yanında daincecikbirşilte,ruloyapılmışduruyordu.Speedygitarınayakınyerdeyatmaktaydı.

"Acaba?" dedi Speedy. "Gün gelir, ne demek istediğimi anlarsın. Sandığından çok daha fazla şeybiliyorsun."

"Ama ben..." diye başladı Jack, sonra birden sustu. Bir şey hatırlamıştı. Korkusu daha bile arttı.Geçmişin bir parçası daha saldırıyordu üzerine.Dikkatini çekmeye çalışıyordu.Vücudunu ince bir tertabakasıkapladı.Tenibuzgibiydi.Sankiüzerinehortumlabuharpüskürtmüşlerdi.İştebuanıyıkafasındansilmeyeuğraşıyordudünsabah.Asansörünönündebeklerken,tuvaletegitmekistediğinekendinibuyüzdeninandırmıştı.

"Birşeyiçmevaktigeldidememişmiydim?"diyesorduSpeedy.Eğilipyerdekidöşemelerinoynakbirtahtasınıkaldırdı.

Jack sıradan görünüşlü iki adamın annesini zorla arabaya bindirmeye uğraştıkları o sahneyi tekrargördü.Tepelerindekocabirağacındallarıotomobilinüzerinesarkıyordu.

Speedy yer döşemesinin altındaki boşluktan bardak boyunda bir şişe çıkardı. Camı koyu yeşildi.İçindeki sıvı siyah gibiydi. "Bu sana yardım edecek, yavrum. Bir tatman yeter... seni yepyeni yerlereyollayacak,sözünüettiğimşeyibulmakiçinbirbaşlangıçyaptıracak."

"Kalamam,Speedy,"diyepatladıJack.Alhambra'yabiranöncedönebilmekiçinbüyükbirsabırsızlıkbaşgöstermiştiiçinde.Yaşlıadam,yüzündekişaşkınlıkifadesinibelirginbirhareketlekontrolaltınaaldı,sonraşişeyitekrardöşemeninaltınakoydu.Jackayağakalkmıştıbile."Kaygılıyım,"dedi.

"Anneniçinmi?"Jackbaşınısalladı,gerigeri,açıkdurankapıyayanaştı."Ohaldegitonugör,kafanırahatlat.Burayaistediğinzamangelebilirsin,GezginJack.""Peki." dedi çocuk.Ama dışarıya doğru koşmadan önce bir an kararsız kaldı. "Sanıyorum..." dedi.

"Sanıyorumdahaönceneredekarşılaştığımızıhatırladım.""Yoo,hayır,benimkafamkarışmış,"diyebaşınıikiyanasalladıSpeedy.Ellerinidekaldırmış,sağa

solasallıyordu."Senhaklıydın.Geçenhaftadanöncehiçkarşılaşmadıkikimiz.Sengitannenebak,kafanırahatlat."

Jack kapıdan fırladı, boyutu olmayan güneş ışığının altında, lunaparkın yuvarlak kapı kemerindengeçipsokağaçıktı.GeçerkentepesindeIKRAPANULAIDACRAyazılarınıgörebildi.Geceleribuyazıyıışıklandırıyorlar, parkın adı iki yandan da doğru okunabiliyordu. Ayağındaki Nikes pabuçların altındatozlar uçuştu. Jack kaslarını zorladı, daha hızlı hareket etmeye çalıştı.Öyle ki, kapının altından dışarıfırladığındakendiniuçuyorsandı.

Bindokuzyüzyetmişaltı.JackogünRodeoCaddesindeyürüyordu.Haziranayındabiröğledensonra.YoksaTemmuzmu?., herhaldekurakmevsimdebir öğleden sonra.Amaherkesin tepelerde çıkabilecekkuru çayır yangınları için kaygılanmaya başlamamevsiminden önceydi yine de.Ogün nereye gitmekteolduğunu hatırlayamıyordu Jack. Bir arkadaşının evine mi? Acelesi olan bir iş değildi herhalde.Hatırladığı şey, artık her an babasının hayaliyle karşılaşmaktan vazgeçtiğiydi. Philip Sawyer'in av

Page 28: Tılsım - Turuz

kazasındaölümündensonra,gölgesiuzunsüreJack'inenbeklemediğizamanlardakarşısınaçıkarolmuştu.Jack henüz yedi yaşındaydı. Ama çocukluğunun bir kısmının kendisinden çalınmış olduğunu biliyordu.Altıyaşındakihalişimdigözüneinanılmayacakkadarsafvekaygısızgörünüyordu.Amaannesiningücünegüvenmesini öğrenmişti. Şekilsiz ve vahşi tehditler artık karanlık köşelerde, yarı açık dolaplarda, loşsokaklarda,boşodalardapusukurupüzerineatılmayaçalışmıyorlardı.

O amaçsız yaz öğle sonrasındaki olaylar onun bu geçici huzurunu öldürmüştü. 1976'nın o günündensonraJackaltıayboyuncaodasınınışığıyanıkuyudu,uykularınıhepkâbuslardoldurdu.

Otomobil karşı kaldırımda, Sawyer'lerin üç katlı beyaz evinden iki üç ev ilerde durdu. Yeşil birotomobildi. Jack'in tek bildiği, Mercedes olmadığıydı. Görünce tanıdığı tek arabaMercedes'ti çünkü.Direksiyondaki adam, yanındaki camını indirip Jack'e gülümsedi. Çocuğun ilk düşüncesi, bu adamıtanıyorum,demekoldu...BuadamPhilSawyer'itanıyanbiriydi.Herhaldedurupoğlunamerhabademekistemişti. Adamın gülümseme ifadesi nedense bu mesajı yansıtıyordu. Rahat, zorlamasız birgülümsemeydi.BirbaşkaadamyolcukoltuğundaneğilipJack'ekörgözlükleriningerisindenbaktı.Gözlükcamlarıyuvarlaktı.Okadarkoyu renktilerki,hemenhemensiyahgibiydiler.Bu ikinciadambembeyazipekelbisegiymişti.Sürücübirsüredahasürdürdügülümsemesini.

Ondan sonra, "Evlât, Beverly Hills oteline nereden gidilir, biliyor musun?" diye sordu. Demekyabancıydıyinede.Jackiçindeufacıkbirhayalkırıklığıhissetti.

Parmağıyla yolun ilerisini gösterdi. Otel oracıktaydı. O kadar yakındı ki, babası kulübün oradadüzenlediğisabahkahvaltısıtoplantılarınayürüyerekgiderdi.

"Dosdoğruilerdemi?"derkensürücühâlâgülümsüyordu.Jackbaşınıevetanlamındasalladı."Zekiçocuksun."dediadam.İkinciadamyüksekseslegüldü."Nekadaruzak,birfikrinvarmı?"Jack

başınıikiyanasalladı."İkiblokfalanmı?""Evet." Jack biraz rahatsız olmaya başlamıştı. Sürücü hâlâ gülümsüyordu ama, gülümsemesi artık

yapma,katıveiçiboşbirhalegelmişti.Yanındakiyolcunungülmesiisehışırtılı,ıslakbirgülüştü.Sankinemlibirşeyiemiyormuşgibi.

"Beşblokmu?Altımı?NeDersin?""Beşaltıfalanherhalde."Jackbunusöylerkenbiradımgeriçekildi."Eh, sana teşekkür borçluyum, delikanlı," dedi sürücü. "Şeker sevmezsin herhalde, ha?" Sıkılı

yumruğunupenceredendışarıuzattı,avucunuyukarıçeviripaçtı.Birşeker."Senin.Al."Jacktedbirlibiradımatıpazıcıkilerledi.Kafasındayabancıadamlardanşekeralmaklailgilibinuyan

birbirinikovalıyordu.Amabuadamhâlâarabadaydı.Birşeyekalkışırsa,dahaokapıyıaçamadanJackyarım blok ilerde olurdu. Almamak uygarlık dışıydı zaten, Jack bir adım daha atıp yaklaştı. Adamıngözlerinebaktı.Gözlerimaviydi.Gülümsemesikadarkatıydı.Jack'iniçgüdülerionaeliniindiriporadanuzaklaşmasınısöylüyordu.Parmaklarınışekerebeşaltısantimkadaryaklaştırdı,sonraparmakucuylabirdokundu.

SürücününeliJack'inkinikavrayıverdi.Körgözlüklüyolcuyüksekseslegüldü.Jackşaşırarak,bileğinitutmuşolanadamıngözlerinebaktı,onlarındeğişmekteolduğunugördü...değişmekteolduğunusanıyordu,evet.Maviykensarıolmayabaşlamışlardı.

Page 29: Tılsım - Turuz

Azsonrakesinliklesarıolduadamıngözleri.Öteki adam arabanın kapısını açıp indi, arkadan dolaştı. İpek takım elbisesinin yakasınaminik bir

altın haç takmıştı. Jack telâşla çekilmek istedi ama sürücü parlak parlak gülümsedi, onu sımsıkı tuttu."YOO!"diyebağırdıJack."İMDAT!"

KaragözlüklüadamJack'intarafındakiarkakapıyıaçtı."İMDAT!"diyehaykırdıJack.Karagözlüklüadamonubüküpkapıdansığabilecekbirpozasokmayaçalışıyordu.Jackdirendi.Hâlâ

bağırıyordu.Adamsa pek bir çaba göstermeden onu daha sıkı tuttu. Jack onun ellerine vurdu, sonra oelleri kendi üzerinden itmeye çalıştı. Dehşet içinde farkına vardı... parmaklarına değen bu şey derideğildi.Başınıçevirdi,ceketinbeyazkolundanuzanıpkendisiniyantaraftankavrayanşeyinsert,batıcı,yapma bir pençeye benzer eklemli bir şey olduğunu gördü. Eklemleri olan bir uzantıydı. Jack tekrarbağırdı.

Sokağın ilerisinden sert bir ses duyuldu: "Hey, bırakın o çocuğu! Size söylüyorum? Rahat bırakınçocuğu!"

Jackbirdenrahatladı,kendisinikavrayankollararasındadönebildiğikadardöndü.Blokunköşesindenonlara doğru koşan uzun boylu, zayıf bir siyahtı. Hâlâ bağırıyordu. Gözlüklü adam Jack'i kaldırımınüzerine attı, arabanın arkasından koşarak dolaştı. Jack'in arkasındaki evlerden birinin kapısı çarparakkapandı.Birtanıkdaha.

"Çabuk, çabuk," dedi sürücü. Gaza basmıştı bile. Beyazlı adam yolcu koltuğuna atladı, arabatekerlerini çevirdi, gıcırdayarak Rodeo Caddesi'nde çaprazlamasına ilerledi, güneş yanığı, tenis kılığıgiymişbiradamınkullanmaktaolduğuClenet'eçarpmaktankılpayıkurtuldu.Clenet'inklaksonubirçığlıkattı.

Jackkaldırımdankalktı.Başıdönüyordu.Yanıbaşındabej safari takımgiymişkelbir adambelirdi,"Kimdionlar?"diyesordu."Adlarınıöğrendinmi?"

Jackbaşınıikiyanasalladı."Kendininasılhissediyorsun?Polisiaramamızgerek.""Oturmakistiyorum,"dediJack.Biradımgeriçekildi."Polisiaramamıistermisin?"diyesorduadam.Jackbaşınıyineikiyanasalladı.Adam,"İnanamıyorum,"dedi."Buralardamıoturuyorsun?Dahaöncesenigördüm,değilmi?""AdımJackSawyer.Evimşurada.""Beyaz ev," diye başını salladı adam. "Sen Lily Cavanaugh'un oğlusun. Gel, seni evine götüreyim

istersen.""Ötekiadamnerede?"diyesorduJack."Siyahadam...bağıran."Tedirginbiradımatıpsafariliadamdanuzaklaştı,ikisinindışında,sokakbomboştu.LesterSpeedyParker'dibağırarakonadoğrukoşanadam.Ogünhayatınıkurtaran,Speedy'ydi.Jack

bunuanladı...oteledahahızlıkoşmayaçalıştı.

3

Page 30: Tılsım - Turuz

Annesiağzındanbirtomardumanüfürerek,"Kahvaltıettinmi?"diyesordu.Başınabireşarbıtürbangibi bağlamıştı. Saçları böylece saklanınca, yüzü Jack'e dahakemikli, dahanaringöründü. İki parmağıarasında üç santim boyunda bir sigara izmariti vardı. Jack'in baktığını görünce onu tuvalet masasınınüzerindedurantablayabastırıpsöndürdü.

"Şey,peksayılmaz"dediJackyatakodasınınkapısından."Banayaevetyadahayırde."Annesitekraraynayadöndü."Bumüphemlikbeniöldürüyor."Aynada

Lily'ninyüzünemakyajyapanelvebilekdeğnekgibiincecikti."Hayır,"dediJack."Eh,birdakikabekleozaman.Annenkendinigüzelleştirsin,seniaşağıyagötürür,canınneistiyorsa

alır.""Peki.Tekbaşımaçokcansıkıcıgeldide.""Nediyecanınsıkılıyormuş,anlayamıyorum."Aynayaeğilipyüzünüinceledi."İstersensalondabekle,

olurmu,Jacky?Makyajımıyalnızyapmakdahahoşumagider.Kabileninsırlarısözkonusu,anlarsınya!"Jacksesçıkarmadandöndü,salonayürüdü.Telefonçaldığındayarımmetreileriyesıçradı."Açayımmı?"diyeseslendi.'Teşekkürederim."Annesininsesisoğukkanlıydı.Jackkulaklığıkaldırıp'alo'dedi.Morgan Sloat Amca, "Neyse, çocuk, sonunda sizi buldum," dedi hattın öbür ucundan. "Annenin

kafasındannelergeçiyoröyle?Birileri ayrıntılaradikkatetmeyebaşlamazsaburadabaşımız tamderdegirecek. Söyle annene, benimle konuşması gerek... ne cevap verirse versin, benimle konuşması şart.Güvenbana,evlât."

Jacktelefonunelindensallanmasınaizinverdi.İçindenotelefonukapatmak,annesiylebirliktearabayaatlayıpbirbaşkaeyalettekibirbaşkaotelegitmekgeliyordu.Amakapatmadı.Seslendi."Anne,MorganAmcatelefonda.Onunlakonuşmanşartmışdiyor."

Annesi bir an sessiz kaldı. Jack, keşke yüzünü görebilseydim, diye düşündü. Sonunda, "Buradanaçıyorum,Jacky,"dedi.

Jack ne yapmak zorunda kalacağını zaten biliyordu.Annesi kalkıp yatak odasının kapısını yavaşçakapattı,ayaksesleriduyuldu,içerdekitelefonuaçtı.'Tamam,Jacky,"diyeseslendi.Jackde,'Tamam"diyegeriseslendi.Sonrakulaklığıtekrarkulağınadayadı,solumasıduyulmasındiyeağızkısmımdaavucuylaörttü.

"Yaman numara, Lily" dedi Morgan Amca. "Harika. Hâlâ film çeviriyor olsaydım, belki bununlabasınınilgisinitoplardık.'Buartistnedenkayboldu'diyeyazılarfalan.Amaartıkmantıklıbirinsangibidavranmanınzamanıgelmedimi?"

"Beninasılbuldun?"diyesorduLily."Seni bulmak zormu sanıyorsun?Bana bir şans tanı, Lily.DerhalNewYork'a dönmeni istiyorum.

Kaçıpdurmabirdaha.""Kaçıyormuyum,Morgan?"

Page 31: Tılsım - Turuz

"Okadardaçokzamanınyok,Lily.BenimdeseniNewEngland'ınheryerindekovalamayavaktimyok.Hey,durbirdakika...çocuğuntelefonuhiçkapamadıki!"

"Kapadıbalgibi."Jack'inkalbibirkaçsaniyeöncedurmuştu."Çekiltelefondan,çocuk,"dediMorganSloat'unsesiona.Annesi,"Gülünçolma,Morgan,"diyeazarladı."Bensananeyingülünçolduğunusöyleyeyim,hanfendi.Hastanedeolmangerekirkensaçmasapanbir

sayfiyeyerindesin,gülünçolano.Birmilyonişkaranvermemizgerek,haberinyokmu?Oğlununeğitiminidedüşünüyorum.İyikidedüşünüyorum.Yoksasengözdençıkardıngalibaokonuyuda."

Lily,"Artıkseninlekonuşmakistemiyorum,"dedi."İstemiyorsun ama mecbursun. Oraya geleceğim, gerekirse seni hastaneye zorla yatıracağım.

Hazırlıklar yapmamız gerek, Lily. Yönetmeye uğraştığım şirketin yansı senin. Sen gidince de Jack'inolacak. Jack için gerekli hazırlıkların yapıldığından emin olmak istiyorum. Eğer New England'dakalmaklaJack'ebakabildiğinisanıyorsan,demekbildiğimizdendahahastasın."

"Neistiyorsun,Sloat?"diyesorduLilyyorgunbirsesle."Neistediğimibiliyorsun...herkesinhakkınıalmasınıistiyorum.Adilolanıyapmakistiyorum.Jack'e

ben bakacağım, Lily. Ona yılda elli bin dolar vereceğim. Bunu bir düşün, Lily. Doğru dürüst birüniversitedeokumasınısağlayacağım.Senonuokulabileyollayamıyorsun."

"SoyluSloat,"dediannesi."Bucevapmısence?Lily,seninyardımaihtiyacınvar.Tekteklifedendebenim.""Seninpayınne,Sloat?"diyesorduannesi."Bal gibi biliyorsun.Hakkım neyse onu alırım.Kendi payım olanı alırım. Sawyer Sloat şirketinde

seninsahipolduğunhisseler...benoşirketiçinazmıkanterdöktüm...benimolmalıonlar.Anlaşmalarbirsabah,öğleyekadarhazırlanır,Lily.Ondansonradasizinbakımınıziçingerekenleridüşünürüz."

'TommyWoodbine'abakıldığıgibimi?"dediannesi."Morgan,bazenbanaöylegeliyorki,Phil'lesenbirazfazlabaşarılıoldunuz.Emlâkişlerinebüyükyatırımlarabaşlamadan*önceSawyerSloat'uyönetmekdaha kolaydı. Hatırlarsan o zaman müşterileriniz birkaç komedyen, yarım düzine de umutlu artistlesenaryoyazarıydı.Büyükparalargelmedenöncehayatıdahaçokseviyordum."

"Yönetmekdahamıkolaydı?Senkimikandırıyorsun?"diyebağırdıMorganAmca."Senkendinibileyönetemiyorsun!" Sakinleşmek için çaba göstermeye çalıştı. 'Tom Woodbine'dan söz ettiğini deunutacağım.Buseniniçinbilefazlaâdîbirhareketti,Lily."

'Telefonukapatıyorumartık,Sloat.Buradanuzakdur.Jack'dendeuzakdur.""Senhastaneyegiriyorsun,Lily.Bukaçmalaraartıkbirson..."Annesicümleninortayerinde telefonukapatmıştı. Jackdekendielindekinikapattı,pencereyedoğru

birikiadımattı,telefonunyakınlarındaolmamayaçalıştı.Kapalıyatakodasındayalnızcasessizlikvardı."Anne?"diyeseslendi."Evet,Jacky?"Sesindehafifbirtitremehissetti."İyimisin?İşleryolundamı?"

Page 32: Tılsım - Turuz

"Benmi?Tabii."Ayaksesleriyavaşçakapıyadoğruyaklaştı,kapıaçıldı.Gözlerikarşılaştı.Maviyemavi.Lilykapıyıardınakadaraçtı.Gözleribirdahakarşılaştı.Buseferbakışlardatedirginbiryoğunlukvardı."Elbetteherşeyyolunda.Nedenolmayacakmış?"Gözlerayrıldı.Aralarındabirşeyinbilincigidipgelmiştiamaneyin?Jack,acaba telefonudinlediğimibiliyormu,diyemeraketti,sonraanladı. İlkdefaolarakpaylaştıklarıbuşey...annesininhastalığıydı.

"Şey," dedi utanarak. Annesinin hastalığı, o konuşulmayacak büyük konu, aralarında daha dabüyüyüvermişti."Bilmem...MorganAmcasankibiraz..."Omuzlarınıkaldırdı.

Lilyürperdi,Jackbirönemlişeyidahaanladı.Annesikorkuyordu.EnazındanJackkadarkorkuyordu.Lilyağzınabirsigarasoktu,çakmağınıyaktı,deringözlerindenbirdelicibakışdahageldi."Osinir

adamaaldırma,Jack.Canımsıkıldı,çünküondankurtulamamışolduğumuanladım.MorganAmcanbanazorbalıktaslamaktanhoşlanıyor."Dumanlarıüfledi."Korkarımartıkcanımkahvaltıistemiyor.Senaşağıinipbuseferdoğrudürüstbirkahvaltıetsene."

"Benimlegel,"dediJack."Birsüreyalnızkalmakistiyorum,Jack.Anlamayaçalış."Anlamayaçalış.Güvenbana.Büyüklerinsöylediğibusözlerhepbaşkabiranlamagelirdi."Döndüğünde daha neşeli olurum," dedi annesi. "Söz veriyorum." Aslında demek istediği şuydu:

Haykırmakistiyorum.Anıkdayanamayacağım.Çıkburadan!Defol!"Gelirkensanabirşeygetireyimmi?"Lilybaşınıikiyanasalladı,onacesaretlegülümsedi.Jackodadançıkmakzorundakaldı.Onundacanı

kahvaltıistemiyorduartık.Koridorboyuncaasansöredoğruyürüdü.Gidebileceğibirtekyervardıyine.Amabuseferöyleolduğunuaşağıyainmeden,külsuratlıgörevliylekarşılaşmadanbiliyordu.

Kamyonetininköşedenfırlayanhayalibelirdi.Vitesiniyükseltiyor,hızınıarttırıyordu.

4SpeedyParkerkırmızıkulübededeğildi. İskeledededeğildi.Orada ikiçocuk topoynuyordu.Sanki

savaştaymışlar da, kaybedeceklerini ikisi de biliyorlarmış gibi oynuyorlardı. Speedy tırmanan treninaltında da yoktu. Jack Sawyer kavurucu güneşin altında amaçsızca dönüp dolandı, boş yollara, parkınbarakalarınabaktı.Korkusu sıkışıpbirdüğümhalinegeldi.YaSpeedy'yebir şeyolmuşsa?Olacak şeydeğildi ama, yaMorganAmca, Speedy'yi öğrenmiş (nesini öğrenecekti ki) ve onu... Jack'in hayalinde,VahşiÇocuk.

Jackneyanagideceğinibilmeksizinyerindenfırladı.Panikduygusuiçinde,MorganAmca'yıçarpıtanaynalarınönündenkoşarkengördü.Biçimibozuluyor,deformeoluyordu.Kelkafasındaboynuzlaruzuyor,sırtıkamburoluyor,kocaparmaklarıbirerkürekhalinegeliyordu.Jackbirdensağadöndü,kendinibeyaztahtalardanyapılmışyuvarlakbirkulübeninönündebuldu.

İçerdenritmikbirtaptaptapsesigeliyordu.Sesedoğrukoştu.Birboruyaçarpandemirmi,örseinençekiçmi?Çalışmasesimi?Tahtalarınarasındabirkapıtokmağıbuldu,küçükkapıyıitipaçtı.

Çizgili bir karanlığa doğru adım attığında ses daha da güçlendi. Çevresindeki karanlık biçimdeğiştiriyor, boyut değiştiriyordu.Ellerini uzattı, branda bezine dokundu.Bez yana kaydığında sarı bir

Page 33: Tılsım - Turuz

ışık üzerine döküldü. Speedy'nin sesi, "Gezgin Jack." dedi. Jack sese doğru döndü, hademeyi yansökülmüşbiratlıkarıncanınyanıbaşındaotururgördü.Elindebirkeski,önündebeyazbiratvardı.Speedy"keskiyiyavaşçayerebıraktı."Artıkkonuşmayahazırmısın,evlât?"diyesordu.

Page 34: Tılsım - Turuz

Bölüm:4

JACKGEÇİŞYAPIYOR

1"Evet,artıkhazırım,"dediJacksonderecesakinbirsesle.Sonradagözyaşlarınagömüldü.Speedy onun yanına yaklaşırken, "Hey, Gezgin Jack," dedi. "Hey, yavrum, sakin ol. Sakin ol

bakayım..."AmaJacksakinolamıyordu.Birdenherşeyçokfazla,çokağırgeldiona.Yaağlayacak,yadakapkara

birdalganınaltındakalacaktı.Bukaradalgayıaydınlatanaltınışıklaryoktu.Gözyaşlarıcanınıyakıyorduama,ağlayıpboşalmazsakorkununkendisiniöldüreceğinihissediyordu.

"Senağladabirazaçıl,GezginJack,"dediSpeedy.Kollarınıonunomuzlarınasardı.JackalevalevyananşişsuratımSpeedy'ninincegömleğinedayadı,onunkokusunukokladı.OldSpicegibi,tarçıngibi,çoktanberikütüphanedençıkarılmamışkitaplargibi.İyikokulardıbunlar.Rahatlatıcıkokulardı.KollarınıSpeedy’yedoladı.Avuçlarıadamınsırtındakikemikleredeğdi.Kemiklersivrisivriydi.Derisiüstleriniancakörtüyordu.

"Rahatlayacaksanağla,"dediSpeedyonuyavaşçasallayarak."Bazeniyigelir,bilirim.Speedyseninnelerhissettiğinibiliyor.GezginJack.Nekadaryolgideceğinide,nekadaryorgunolduğunudabiliyor.Ağlaeğerrahatlayacaksan."

Jackbusözlerizarzoranlıyordu.Önemliolansesintonuydu.Yatıştırıcı,sakinleştirici..."Annem gerçekten hasta," dedi sonunda Speedy'nin göğsüne doğru konuşarak, "Sanıyorum buraya,

babamıneskiortağındanuzaklaşmakiçingeldi.BayMorganSloat'dan."Burnunuhızlaçekti.Speedy'denuzaklaştı, biraz geriledi, 'şiş gözlerini avuçlarıyla ovaladı. Utanmayışına şaşıyordu. Daha önce gözyaşlarıheptiksindirmiş,utandırmıştıonu.Altınayapmakgibibirşeydihemenhemen.Acabaannesiherzaman sert ve güçlü olduğu için mi böyle hissediyordu? Herhalde nedenlerden biri de buydu. LilyCavanaugh'dagözyaşıgörenpekolmamıştı.

"Amaburayagelişininteknedenibudeğildi,değilmi?""Hayır,"dediJackalçaksesle."Sanırım...burayaölmeyegeldi."Sesiinanılmayacakkadartizleşti,o

kelimeyisöylerkenyağlanmamışmenteşegibigıcırdadı."Belki," dediSpeedy. Jack'e dengeli bakışlarla bakıyordu. "Vebelki sendeburayaonukurtarmaya

geldin...onuvetıpkıonungibibirkadını.""Kim?"dediJackuyuşmuşdudaklarıarasından.Biliyordukimolduğunu.Adımbilmiyorduama,kim

olduğunubiliyordu."Kraliçeyi,"dediSpeedy."AdıLauraDeloessian.Diyar'ınKraliçesi."

Page 35: Tılsım - Turuz

2"Yardımetbana,"diyehomurdandıSpeedy."Gümüşatıkuyruğununtamaltındantut.Güzelbirhareket

değilama,sanırımkızmaz.Onuaitolduğuyerekoymamayardımet.""Onagümüşatmıdiyorsun?""Öyle,"diyesırıttıSpeedy.Altüstdişlerindentoplambirdüzinekadarıgözüktü."Atlıkarıncaatlarının

hepadlarıvardır,biliyormuydun?Kaldır,GezginJack."Jack beyaz atın tahta kuyruğunun altına uzandı, parmaklarını kenetledi. Speedy homurdanarak

kahverengielleriyleatınönayaklarınıtuttu.Birlikteonuatlıkarıncanındiskiüzerineçıkardılar."Birazsola,"diyesoluduSpeedy.'Tamam...şimdioturt,GezginJack!Sağlamoturt!"Atı sıngın üzerine geçirdiler, bir adım gerilediler. Jack soluk soluğaydı. Speedy sırıtıyordu. Siyah

adamalnındanterlerisildi,sırıtarakJack'edöndü."Yamanız,değilmi?""Öylediyorsan..."diyegülümsediJack."Öylediyorum!Öyleyiz!"Speedyeliniarkacebineattı,koyuyeşilşişeyiçıkardı,kapağınıaçtı,içti...

biraniçinJackçokgaripbirşeydeniyiceeminoldu.Speedy'niniçindenarkatarafıgörüyordu.SaydamolmuştuSpeedy.Hayaletgibi.YokoluyorduSpeedy!

Yokoluyor...diyedüşündüJack.Yadabaşkabiryeregidiyor.Amabuçokçılgıncabirfikirdi.Hiçaklauymuyordu.

DerkenSpeedyeskisigibimaddeleşti.HerhaldegözlerioyunoynamıştıJack'e..biraniçin...Hayır,Hayıröyledeğildi.BiranboyuncayoktuSpeedyorada!...hayalgörmüşolmalıydı.Speedy ona keskin gözlerle bakıyordu. Şişeyi Jack'e doğru uzatırken başını biraz salladı, caydı,

şişenin kapağını kapadı, tekrar cebine soktu. Dönüp Gümüş At'a tekrar baktı. Gülümsüyordu. "Çokyamanız,GezginJack."

"Speedy...""Hepsininadıvardır,"dediSpeedy.Yavaşçadolaşmayabaşladı.Atlıkarıncanınçevresindedolaşıyor,

ayaksesleriyüksekbinanıniçindeyankılanıyordu.Tepedekiahşapkirişlerarasındabir ikikuşyavaşçaöttü.Jackdeonunpeşindenyürüdü."GümüşAt...Geceyarısı...bununadıİzci...şukısrakdaEllaSpeed."

Siyahadambaşınıarkayaatıpşarkıyabaşladı,kuşlarürküpuçuştular:"Ella Speed çok eğleniyordu... bak sanaBiliMartin'in yaptığını anlatayım...Hey, şunların uçuşuna

bak!"Güldü.Ama Jack'e döndüğünde yine ciddiydi. "Annenin hayatını kurtarmanın deneyine başlamakistiyormusun,Jack?Onunvesanasöylediğimötekikadının?"

"Ben..." ...bilemiyorum, demek istiyordu. Ama içinden bir ses başka şey söylemekteydi. O ses,sabahleyinhatırladığıo iki adamla ilgili anınınkapalıdurduğuodacıktangelmekteydi.Güçlübir sesti:Biliyorsun!BaşlamakiçinSpeedy'yeihtiyacınolabilirama,aslındabiliyorsun.Jack,biliyorsun.

Osesiöyleiyitanıyorduki!Babasınınsesiydio!"Nasılyapacağımısöylersenyaparım,"dedidengesizbiçimdeyükselipalçalanbirsesle.

Page 36: Tılsım - Turuz

Speedykarşıduvaradoğruyürüdü.Duvardatahtadanyapılmış,pekilkelbirmürayvardı.Koşanatlarıgösteriyordu. Jackoduvarı babasınınyazımasasınınkayarakkapanan eğri kapağınabenzetti. (OmasaşimdiMorganSloat'unbürosundaydı.Annesiylesongidişlerindeonuoradagörmüşlerdi.BunuhatırlamakJack'iniçineince,sütgibibiröfkeakmasınayolaçtı.)

Speedycebindenkocabirhalkayageçirilmişanahtarlarçıkardı,düşüncelibir tavırlaeldengeçirdi,aradığıanahtarıbuldu,birkilidesokupçevirdi.Sonraasmakilidiçıkardı,halkasını itipkapadı,göğüsceplerindenbirineattı,duvarıolduğugibigeriyeitti.İçeriyeharikuladeparlakbirgüneşışığıdoldu,Jackgözlerinikısmakzorundakaldı.Tavandadalgalarınaksidansetmeyebaşlamıştı.Atlıkarıncayabinenlerinseyrettiği o nefis okyanus manzarasına bakıyorlardı. Yumuşacık bir deniz rüzgârı Jack'in saçlarınıalnındangeriyedoğruuçurdu.

"Bunukonuşacaksak,güneşışığındakonuşmakdahaiyi,"dedi.Speedy."Şurayagidelim,GezginJack,sanaanlatabileceklerimianlatayım...bütünbildiğimokadardeğilama.Tanrısenigerikalanınıbilmektenkorusun."

3Speedyalçakseslekonuşmayabaşladı.SesiJack'eokşayıcıvesakinleştiricigeliyordu.İyi işlenmiş

derigibi.Jackbazenkaşlarınıçatarak,bazenağzınıaçarakdinledi."Seninohayaldediğinşeyleribiliyorsun,değilmi?"Jackbaşınısalladı."Onlarhayaldeğil,Gezgin Jack.Nehayalnede rüya.Oyergerçekbiryer.Yaniyeterincegerçek.

Buradançokfarklıamayinedegerçek.""Speedy,annemdiyorki...""Şimdilikonubırak.ODiyar'ıbilmez...amabirbakıma,biliyordasayılır.Çünkübaban...babaniyi

biliyordu.Oötekiadamda...""MorganSloatmı?""Evet,herhalde.Odabiliyor."Speedyacıbirsesleekledi."Oradaonunkimolduğunudabiliyorum...

Hemdenasılbiliyorum!Öfff!""Odandakiresim...Afrikadeğil,değilmi?""Afrikadeğil.""Birhilemi?""Hiledeğil.""Babambuyeregittiyani,öylemi?"Sorarkeniçindencevabızatenbiliyordu.Birçokşeylerindoğru

olmadığını ortaya koyacak bir cevaptı. Ama ister doğru olsun, ister olmasın. Jack inanmak istiyordu.Sihirli diyarlar? Hasta Kraliçeler? Tedirgin ediyordu onu bu durum. Aklından korkuyordu. Çocukkenannesionadefalarca,hayallerigerçekolaylarlakarıştırma,dememişmiydi?Çoksertdavranırdıannesibukonuda.Jack'ibirazdakorkutmuştu:Belkikendidekorkuyordu,diyedüşündüJackilkdefaolarak.OkadaruzunsüreJack'inbabasıylayaşayıpdabirşeybilmemesineolanakvarmıydı?Jackpeksanmıyordu.Belki,diyedüşündü.Belkifazlaşeybilmiyordu...yalnızcakorkacakkadarbiliyordu.

Delirmek.Annesininkonuştuğukonubuydu.Gerçeklehayalarasındakifarkıgöremeyeninsanlardeli

Page 37: Tılsım - Turuz

olurlardı.Amababasıbaşkatürlübirgerçeğibiliyordu,değilmi?BabasıveMorganSloat.Bizdekifiziğekarşılıkonlardasihirvar,tamammı?"Babansıksıkgiderdi,evet.Ötekiadamda...Groat...""Sloat."'Tamamo!O da giderdi.Ama senin baban görmeye, öğrenmeye giderdi. Jacky.Öteki adamsa, sırf

oranınservetiniçalabilmekiçingiderdi."'TommyAmcamıMorganSloatmuöldürdü?"diyesorduJack."Onunorasınıbilmiyorum.Amasenbenidinle,Gezgin Jack.Çünküvakitdar.EğerbuSloatdenen

adamınburayageleceğinisanıyorsan...""Çokkızgıngibiydi"dediJack.MorganAmcanınburayagelmesinidüşünmekbilekorkutuyorduonu."...o zaman vakit sandığımızdan da kısa. Çünkü annenin ölmesine belki de o kadar çok üzülmez.

İkizlisidekesinlikleKraliçeLauraölsündiyebekliyor.""İkizlimi?""BudünyadakibazıkimselerinDiyar'da ikizlilerivar,"dediSpeedy. "Herkesinyok,çünküorasıbu

kadarkalabalıkdeğil.Belkiburadakiyüzbinkişiyekarşılıkoradabirkişivar.Ama ikizliler enkolayşekildegidipgelebilenlerdir."

"BuKraliçe...annemin...ikizlisimi?""Evet,öylegibigörünüyor.""Amaannemhiçbirzaman...?""Hayır,gitmedi.Sebepyoktu.""Babamındabir...ikizlisivarmıydı?""Evet,gerçektendevardı.İyibiradam."Jackdudaklarınıyaladı.Nekaçıkbirkonuşmaydıbuböyle!ikizliler,diyarlar?"Babamburadaölünce

ikizlisideoradaöldümü?""Evet.Tamaynızamandadeğilama,hemenhemen.""Speedy?""Ne?""Benimikizlimvarmı?Orada?"Speedyonaöyleciddibaktıki,Jacksırtınınürperdiğiniduydu."Seninyok,evlât.Sendenyalnızcabir

tanevar.Senözelsin.BuSmootdenenadamagelince...""Sloat,"dediJackhafifçegülümseyerek."...evet,herneyse,obiliyorbunu.Yakındaburayagelmesininbirnedenidebuzaten.Seninharekete

geçmeningereklerindenbiridebu.""Neden?" diye patladı Jack. "Eğer kanserse ben ne yapabilirim? Eğer kanserse, annem hastanede

olacağı yerde buralardaysa, demek çaresi yok, eğer buradaysa, anlaşana, demek..."Yaşlar yine gözüne

Page 38: Tılsım - Turuz

dolacakgibioldu,Jackyutkundu."Demekbütünvücudunayayılmış!"Bütün vücuduna. Evet, bu da kalbinin bildiği gerçeklerden biriydi. Hızla kilo kaybedişinin, göz

altlarındamorhalkalaroluşmasınınaltındakigerçek.Bütünvücuduna.Ama lütfenTanrım,hey,Tanrım,lütfen,neolursun,obenimannem...

"Yani,"diyedevamettiboğukbirsesle,"hayallerdiyarıneişeyarayabilir?""Sanırımşimdilikyeterinceçeneçaldık,"dediSpeedy."Senbirtekşeyeinan,GezginJack:Eğerbir

iyiliğindokunmayacakolsa,sanaaslagitmengerekdemezdim.""Ama...""Sus artık, Gezgin Jack. Sana ne demek istediğimi birazcık göstermeden, gerisini anlatamam. İşe

yaramaz.Gelbenimle."SpeedytekkolunuJack'inomuzlarınasardı,onuatlıkarıncanındiskiüzerindeyürüttü.Birliktekapıdan

çıktılar,boşlunaparkınyanyollarındanbirindeilerlediler.SoltaraftaÇarpışanOtolarvardı.Kepenkleriçakılmış,kapalıydı.Sağdabirdizibarakagözeçarpıyordu.Halkaatıpkazanma,Pizzasatışyeri,Tüfekatış barakası... o da çakılıydı. Tahtaları üzerinde vahşi hayvanların solmuş resimleri vardı... arslanlar,kaplanlar,ayılar...amanTanrım!

Geniş bir anayola çıktılar. Buranın adı Broadwalk Caddesiydi. Atlantic City'ye benzetilmeyeçalışmıştı.ArcadiaLunaparkınınbir iskelesivardıama,yapılıp tamamlanmamıştı.Amabinayüzmetrekadar sollarında, yuvarlak giriş kapısı ise iki yüzmetre sağlarındaydı. Jack dalgaların tekdüze sesiniduyabiliyordu.Martılarınoyalnızlıkçığlıklarınıda.

Speedy'yebaktı.Şimdineolacak,diye sormak istiyordu.Bunlar ciddimi, yoksa zalimbir şakamıdiyesormakistiyordu...amahiçbirinisormadı.

Speedyyeşilçamşişeyiuzatıyordu."Oşişe..."diyebaşlayacakolduJack."Seniorayagötürecek,"dediSpeed,. "Orayagidenlerin çoğununböylebir şeye ihtiyacıyoktur ama

senepeydirorayagitmedin,değilmiJacky?""Hayır."Ensonnezamangözlerinibudünyadayumuphayaldiyarındaaçmıştı?Ozengin,hayatdolu

kokularıensonnezamankoklamış,saydamgöklerenezamanbakmıştı?Geçenyılmı?Hayır.Dahaeski...California...babasıolduktansonra.Demekyaşıaşağıyukarı...

Jack'ingözleriiriiriaçıldı.Dokuzyaşındaydı!Nekadaruzunzaman!Üçyıl!Kimi tatlı, kimi karanlık ve tedirgin edici hayallerin, rüyaların böylesine fark edilmeden kayıp

uzaklaşmasını düşünmek korkunçtu. Sanki Jack'in hayal gücünün bir kısmı acı çekmeden ve habervermedenölmüştü.

ŞişeyiSpeedy'den çabucak aldı.Neredeysedüşürüyordu.Biraz telâşa kapıldı.Hayallerdenbazılarıtedirgin ediciydi, evet. Annesinin dikkatle seçilmiş uyarı sözleri, gerçekle hayali karıştırmamakonusundakiöğütleride(yanibirbaşkadeyimle,delirme,Jacky,yavrum,tamammı?)birazkorkutucuydu,evet.Amaşuanda,odünyayıdakaybetmekistemediğinifarketmekteydi.

Speedy'ningözlerinebakıpdüşündü:Obiliyor.Şuandakafamdangeçenlerinhepsinibiliyor.Kimsinsen, Speedy? "Bir süre oraya gitmedin mi, kendiliğinden nasıl gidileceğini unutursun," dedi Speedy.Şişeye doğru başını salladı. "Bu yüzden yanına sihirli bir su aldım. Bu su özeldir." Speedy bu sonkelimeyibirtürsaygıylasöylüyordu."Buoradanmı?Diyar'danmı?"

Page 39: Tılsım - Turuz

"Değil.Oradadabirazsihirvardır,GezginJack.Fazladeğilama,biraz.BusihirlisuCalifornia'dangelme."Jackonakuşkulugözlerlebaktı.

"Haydi,biryudumaldabak,gidiyormusun,gitmiyormusun,"diyesırıttıSpeedy."Osudanyeterinceiçersen,canınınistediğiyeregidersin.Karşındagerçektenbilenbirivar."

"Tanrım... ama Speedy..." Korkmaya başlıyordu. Ağzı kurumuştu. Güneş aşın parlaktı. Nabzınınşakaklarındahızlıhızlıattığınıduyuyordu.Dilininaltındabakırsıbir tadvardı.Jack içinden,"Osihirlisuyuntadıdaböyleolacak,"diyedüşündü."Korkunçolacak."

"Eğerkorkardageridönmekistersen,biryudumdahaiç,"dediSpeedy"Şişe benimle mi gelecek? Söz veriyor musun?" O esrarengiz yerde kalakalmak, annesi burada

Sloat'unpençesindeölürkenoradandönememekkorkunçolurdu."Sözveriyorum.”"Peki." Jack şişeyi dudaklarına götürdü, sonra biraz uzaklaştırdı. Korkusu bir felâketti. Keskin ve

acıydı."İstemiyorum,Speedy,"diyefısıldadı.Lester Parker ona baktı. Dudakları gülümsüyordu ama gözlerinde hiç gülümseme yoktu... sert

bakıyorlardı. Ödün vermiyorlardı. Korkutucuydular. Jack kara gözleri düşündü. Martının gözlerini vekumdakigirdabı.Benliğinibirkorkukapladı.

ŞişeyiSpeedy'yeuzattı."Gerialamazmısın?"diyefısıldadığındasesigüçsüz,cılızçıktı."Lütfen!"Speedy cevap vermedi. Jack'e annesinin ölmekte olduğunu, Morgan Sloat'un gelmekte olduğunu

hatırlatmadı. Ona korkak demedi. Oysa Jack ömründe kendini bu kadar korkak hissetmemişti.Tramplenden atlamaktan vazgeçip indiğinde, tüm arkadaştan onu yuhaladığında bile. Speedy yalnızcabaşınıçeviripbirbulutabaktı,ıslıkçalmayakoyuldu.

BuseferJack'inkorkusunabirdeyalnızlıkduygusukarıştı.İkiduygununbirleşimitümbenliğinisardı.Speedyonaarkasınıdönmüştü.Speedyonunlailgilenmiyordu.

"Pekâlâ,"dediJackbirden."Pekâlâ,istediğinbuysa,yapacağım."Şişeyibirkeredahakaldırdı,yenibirşeydüşünmeyefırsatkalmasındiyeçabucakiçti.Tadıdeminkibeklentilerindendedahafelâketti.Şarap içmişliğivardıJack'in.Biraz tadınavarmayı

daöğrenmişti.(Özellikleannesiylebalıkyerkeniçtiklerisekbeyazşaraplardanhoşlanıyordu).Buiçtiğide biraz şaraba benziyordu ama, şarapla alay eden bir sıvıydı. Tadı keskin, tatlı, çürük gibiydi.Canlıüzümlerdendeğilde,ölüüzümlerdenyapılmışgibiydi.Hemde,güzelbirhayatsürmemişölüüzümlerden.

Ağzının içi o iğrenç, tatlı-mor lezzetle dolarken sanki üzümleri de gözünün önünde görebiliyordu...mat, tozlu, fazla iri, çirkin bir duvara tırmananbir asmaüzerinde.Güneş çok sessizdi.Bir tek, tepededönüpduransineklerinvızıltısıvardı.

Yutkundu, ince bir ateş boğazından aşağı salyangoz izi gibi kaydı. Jack gözlerini yumdu, yüzünüburuşturdu.Midesiağzınagelmeküzereydi.Kusmadı.Amaeğerkahvaltıetmişolsakusacağındanemindi.

"Speedy..."Gözlerini açtı, sözlerinin geri kalanı boğazında öldü.O iğrenç şarabı kusma fikrini tümüyle unuttu.

Annesiniunuttu.MorganAmcayıunuttu,babasınıunuttu,başkahemenhemenherşeyideunuttu.Speedyyoktu.Tırmanantreniniskelesiluetigitmişti.BroadwalkCaddesigitmişti.

Page 40: Tılsım - Turuz

Başkabiryerdeydikendisiartık.Şeyde..."Diyarda..."diyefısıldadı.Tümvücudubirkorkuvesevinçkarışımıylasarsıldı.Ensesindekisaçların

kıpırdadığını hissediyordu. Dudaklarının köşelerini bir gülümsemenin çekiştirmekte olduğunuhissediyordu."Speedy,bengeldim,Tanrım,Diyardayım!Ben..."

Ama içinebir dehşet duygusudolmadı.Bir elini ağzınakapadı, yavaşçaolduğuyerdeüçyüz altmışderecedöndü,Speedy'ninsihirlisuyununkendisinigetirdiğibuyerebaktı.

4Okyanusyineoradaydıamaşimdiçokdahakoyu,zenginbirmavirengebürünmüştü.Jack'inömründe

gördüğüencanlıçivitrengi.Biranhipnotizeolmuşgibidurdu.Denizdenesenrüzgârsaçlarındaydı.Ufukçizgisinebaktı.Çivitmavisiokyanusun,solmuşblucinrengigökyüzüylebuluştuğuçizgiye.

Ufukçizgisininkıvrımı,azdaolsa,kesinliklebellioluyordu.Başımsallayıpkaşlarınıçattı,ötekitarafadöndü.Kıyıotlarıyüksekvedolaşıktı.Azönceatlıkarınca

binasınınolduğuyeredoğruuzanıyorlardı.İskelededegitmişti.Onunyerinde,kocagranitkayalardenizedoğruinmekteydi.Dalgalarokayalaraçarpıyor,aralarınagiriyor,sesliseslisüzülüyorlardı.Kremagibiyoğunköpüklerhavalarasıçrıyor,sonrarüzgâronlarıdağıtıyordu.

Jackbirdensolelinisolyanağınagötürdü,ikiparmağıylayanağınıtutupçimdikledi.Gözlerisulandıama,hiçbirşeydeğişmedi.

"Gerçek,"diyefısıldadı.Kayalarayenibirdalgavurdu,köpüklertekrarsıçradı.JackbirdenBroadwalkCaddesininyinedeyerindeolduğunuanladı... birbakıma.Tepedenaşağıya

eğri büğrü bir araba yolu iniyordu. Gerçek dünya diye düşündüğü yerde lunapark kapısının durduğunoktadanbaşlıyor,kendidurmaktaolduğuyerdengeçiyor,devamediyordu.Buyoluotlarbürümüştüama,Jackbakıncaburanınarasıradaolsahâlâkullanılanbiryololduğunuhissediyordu.

Kuzeyebaktı.Sağ elindeyeşil' şişeyi hâlâ tutuyordu.Başkabir dünyadaSpeedy'nin elindekapaklabeklemekteolduğugeldiaklına.

Onunkarşısındankayıpmıoldun?Herhaldeöyleolmalı.Vaycanına!Yolboyuncakırkadımattığındakara böğürtlen çalılarına rastladı. Dikenler arasında ömründe gördüğü en tombul, en koyu renk karaböğürtlenlervardı.Jack'inkarnı,deminkiiksiriprotestoiçinolacak,fenahaldeguruldadı.

Karaböğürtlen?Eylülde?Neönemi vardı?Bugünolanlardan sonra (ki saat daha onbile yoktu.)Eylül'de böğürtlen olmasına

şaşmak,kapınıntokmağınıyuttuktansonraaspirinalmayaitirazetmekgibibirşeydi.Jackuzandı,biravuçböğürtlenkopardı,ağzınaattı.Şaşılacakkadartatlıydılar.Nefistiler.Gülümsedi

(dudaklarımasmavikesilmişti),biravuçdahakopardı...sonraüçüncükerekopardı.Ömründebukadargüzelbirşeytatmamıştı.Sonradan,teknedeniböğürtlendeğil,havanınoinanılmazduruluğunundarolüvar,diyekararverdi.

Dördüncüseferkoparırkenelleridikenlerdençizildi.Sankiçalıona,yeterartık,diyordu.Çiziklerinen derin olanını emdi. Baş parmağının altındaki şişkin kısımdaydı. Sonra kuzeye doğru tekrar yolakoyuldu.Yavaşgidiyor,heryanabirdenbakmayaçalışıyordu.

Böğürtlendenbirazuzaklaşıncadurupgüneşebaktı.Dahaküçükgibiydi.Amadahaateşliydi.Hafifbir

Page 41: Tılsım - Turuz

turunculukmuvardıgüneşte?Haniortaçağdankalma resimlerdeolduğugibi?Vargaliba,diyedüşündüJack.Hem...

Bir çığlık koptu. Tatsız bir çığlık. Eski, paslı bir çivi, bir tahtadan çekiliyormuş gibi. Sağ taraftangeliyordu ses. Jack'in düşüncelerini dağıttı. Omuzlarım kaldırarak o yana döndüğünde gözleri iri iriaçıldı.

Birmartı... büyüklüğüakıldurdurucuydu. İnanılmazdı.Amamartıydıyinede.Somutbiçimdevardı,gerçekti martı. Kartal boyundaydı. Düzgün beyaz kafası bir yana eğikti. Olta gibi kıvrık gagası açılıpkapandı.Kanatlarınıoynattı,çevredekiotlarıkıpırdattı.

SonrahiçkorkmaksızınJack'adoğrusekmeyebaşladı.Jack'inkulağınaçokhafifolarak,birçokborununbiraradaötmesinebenzerbirsesgeldi,hiçnedeni

yokkenannesinidüşündü.Birankuzeyebaktı...gitmekteolduğuyöne.Osesorayaçekiyorduonu.İçindeodaklaşmamışbirtelâş

belirdi.Düşünmeyevakitbulduğunda,çoktanberiaçlığımçektiğimbirşeyi istemekgibi,diyedüşündü.Dondurma,patateskızartması,belkidetaco.İnsanoşeyigörenekadaranlamazdı.Görenekadarortadayalnızcaisimsizbirihtiyaçvardı.Sizitedirginederdi.Sinirliederdi.

Kocamanbirçadırabenzeryerinsırıklarını,kubbesinigördü.Birtüriribaraka.Alhambra'nınolduğuyer,diyedüşündü.Martıosıraonatekrarbağırdı.Jackmartıyadöndü,onunbir

buçuk metre ötede olduğunu görünce kaygılandı. Gaga tekrar açıldı, kirli pembe ağız gözüktü. Aklınadünkü olay geldi. Midyeyi kayaya atan martı da ona tıpkı bunun gibi korkunç bakışlarla bakmıştı.Sırıtıyordumartı ona... kesindi bu.Daha yakına sektiğinde Jack onun pis kokusunu aldı... ölü balık veçürümüşyosunkokusu.Martıonatısladı,kanatlarınıtekraroynattı.

"Defolburadan,"dediJackyükseksesle.Kalbikütürkütüratıyordu.Ağzıkurumuştu.Amamartıdankorkmayaniyetiyoktu.Nekadarbüyükmartıolursaolsun."Defol!"

Martıgagasını tekraraçtı... sonraboğazı inanılmazbiçimdekorkuverecek şekildekıpırdadı,garip,nabızatışıgibiseslerçıktı...yadaöylegeldi.

"AyyeöyyyoooYack...ayyeöyyyooo..."Anneölüyor,Jack...Martısarsakbiradımlaonabirazdahayaklaştı.Kabukgibiayaklarıdolaşıkotlarabasıyordu.Gagası

açılıyor, kapanıyordu. Kara gözleri Jack'inkilere çakılmıştı. Jack ne yaptığını bilemeden yeşil şişeyikaldırıptekrariçti.

Okorkunçtadgözlerinitekraryumupyüzünüburuşturmasınayolaçtı...açtığızamankarşısındakisarıilântahtasınaboşgözlerlebaktı.Sarıtahtadakoşanikiçocuğunresmivardı.Birkız,biroğlan.AltındaYAVAŞ ÇOCUKLAR diye yazılıydı. Bir martı (bu seferki normal boydaydı) bağırarak havalandı.BesbelliJack'inapansızbelirmesindenkorkmuştu.

Jackçevresinebaktı,yerinişaşırıpafalladı.Karnıböğürtlendoluydu.BirdeSpeedy'ninsihirlisuyuvardı midesinde. Olduğu yerde döndü, bacakları tatsız tatsız titredi. Levhanın dibindeki kaldırandadoğrulupoturdu,omurgasıürperdi,dişlerisımsıkıkenetlendi.

Birdenbaşınıikidiziarasınaeğdi,ağzınıaçtı.Herşeyikusacağındanemindi.Amayalnızcaikikerehıçkırdı,boğulacakgibioldu,sonramidesiyavaşyavaşsakinleşti.

Böğürtlenlerden,diyedüşündü.Böğürtlenlerolmasa,kesinkusardım.Başımkaldırdığındagerçekdışıduygutekrargeldi.Diyardakiootbürümüşyoldaaltmışadımancakyürümüştü.Bundanemindi.Biradımı

Page 42: Tılsım - Turuz

altmışsantimolsa,yoo,diyelimkiyetmişbeşsantimolsa,pekpekellimetreyürümüşolmasıgerekirdi.Oysa...

Arkasına baktı, koca ark kapıyı gördü. Üzerinde kırmızı harflerle ARCADIA LUNAPARKI yazankapıyı.Gözlerikeskinolmasına rağmen,yazıokuyamayacağıkadaruzaktaydı.Sağ taraftaAlhambra'nınbinası,bahçeleri,ardındadadenizvardı.

Diyardaellimetreyürümüştü.Buradaiseyarımmilyolalmıştı."UluTanrım!"diyefısıldadıJackSawyer.Ellerinigözlerinebastırdı.

5"Jack!Jack,oğlumGezginJack!"Speedy'nin sesi, eski kamyonetin çamaşırmakinesi gibi sesi arasından yükselmekteydi. Jack başını

kaldırdı.Kolları, bacakları pek dermansızdı.Çok eski bir kamyonetin ağır ağır kendisine yaklaşmaktaolduğunugördü.Arkakısmıelyapmasıydı.Yürüdükçesallanıyordu.İğrençtürkuazbirrengeboyanmıştı.DireksiyondaSpeedyvardı.

Kaldırıma yanaştı,motordan "Hap!Hap!Hap!Hap!Hap!" diye sesler çıktı, sonramotoru kapattı,çabucakindi.

"İyisinya,Jack?"JackşişeyiSpeedyalsındiyeuzattı."Seninsihirlisutamanlamıylaleş,Speedy,"dedibitkinbirsesle.Speedygücenmişgibigöründü...sonragülümsedi."Kimsanailacıntadıgüzelolmalıdediki,Gezgin

Jack?""Kimsedemediherhalde."Jackgücününbirazınıngeridönmekteolduğunuhissediyordu.Yavaşyavaş.

Yabancılıkduygusunungeçmesineparalelolarak."Artıkinandınmı,Jack?"Jackbaşınısalladı."Olmaz,"dediSpeedy."Okadarıyetmez.Yüksekseslesöyle.""Diyar,"dediJack."Gerçektenvar.Gerçek.Birkuşgördüm..."Sustu,ürperdi."Nasılkuş?"diyesorduSpeedyhemen."Martı.Devbirmartı..."Jackbaşınıikiyanasalladı."İnanmazsın."Birdüşündü,sonraekledi."Yoo,

herhaldeseninanırsın.Başkakimseinanmazama,seninanırsın.""Konuştumu?Oradakuşların çoğukonuşur.Genellikle saçma şeyler söylerler.Bazılarıdamantıklı

konuşur...amasapıkbirmantık...çoğunlukladayalansöylerler."Jack yine başını sallıyordu. Speedy'nin bunlardan çok doğalmış gibi söz etmesi, kendini daha iyi

hissetmesineyolaçmaktaydı."Sanıyorum konuştu. Ama sanki..." Çaba göstererek düşündü. "Los Angeles'de Richard'la birlikte

gittiğimizokuldabirçocukvardı.BrandonLewisdiyebiri.Konuşmasıkusurluydu.Lâfızoranlaşılırdı.Kuşdaöyleydi.Amanedediğinibiliyorum.Anneminölmekteolduğunusöyledi."

Page 43: Tılsım - Turuz

SpeedykolunuJack'ınomuzlarınasardı,birsürekaldırımınkenarındaöyleceoturdular.Alhambra'nındanışmagörevlisi,yineherzamankigibisolgun,kuşkulu,elindekocabirdestemektuplaçıktı.Speedy'yleJack,onunyolunköşesinekadaryürüyüpmektuplarıpostakutusunaatışınabaktılar.Geridöndü,Jack'leSpeedy'yeincebirbakışlabaktı,sonratekrarAlhambra'nınyolunasaptı.Azsonralükstrum'larınardındakelkafasıancakgörünüroldu.

Ön kapının açılıp kapanma sesi rahatlıkla duyuldu. Jack'in içine korkunç bir sonbahar yalnızlığıduygusudoldu.Geniş,bomboşyollar.Kumtepecikleriyledolu,kocaman,boşkumsal.Boşlunapark.Tümoyuncaklarıkilitaltında.Annesininkendisinidünyanınsonugibibiryeregetirmişolduğunudüşündü.

Speedy başını yana büktü, o bal gibi sesiyle şarkıya başladı. "Ben çok gezdim, çok eğlendim... buköyüiyibilirim...yazgittiartık,evet,kışdageliyor...kışgeliyorbenimdecanımartık...yineyolaçıkmakistiyor..."

SusupJack'ebaktı."Senindecanınyolculukistiyormu,GezginJack?"Jack'inkemiklerindebirkorkudolaştı."Herhalde," dedi. "Eğer ona bir yardımı olacaksa. Ona yardım... Ona yardım edebilir miyim,

Speedy?""Edebilirsin,"dediSpeedyenciddisesiyle."Ama...""Bu iştedünyakadar 'ama'var,"diyekonuştuSpeedy. 'Trenlerdolusu 'ama'var,Gezgin Jack.Sana

kolayolacakdemiyorum.Başarılı olacağına da söz vermiyorum.Sağdönersin diye bile söz veremem.Deliolmadandönemeyeceğinidebilemem.

"YolunçoğunuDiyar'daalmangerek,çünküorasıçokdahaküçük.Onadikkatettinmi?""Evet.""Edeceğinitahminetmiştim.Şuyoldaçokmesafealdın,değilmi?"DeminkisoruJack'inaklınatekrargeldi.Konunundışındaydıama,sormakzorundaydı.Bilmesişarttı.

"Yokoldummu,Speedy?Benikaybolurkengördünmü?"Speedyellerinibirtekkereçırpıp,"Şöylecegittin,"dedi.Jackağır,isteksizbirgülümsemenin;dudaklarınayayıldığınıhissetti...Speedydeonagülümsedi."BunuBayBalgo'nunbilgisayardersindeyapmakisterdim,"dediJack.Speedyçocukgibigüldü,Jack

daonakatıldı.Gülmekiyigeldi.Böğürtlenlerintadıkadariyihemenhemen.Birkaç saniye sonraSpeedy ayrıldı, konuştu. "Diyar'a gitmenin bir nedeni var, Jack.Oradan alman

gerekenbirşeyvar.Çokgüçlübirşey.""Oradamıo?""Orada.""Annemeyardımıolurmu?""Onada...ötekinede.""Kraliçe'yle!"

Page 44: Tılsım - Turuz

Speedybaşınısalladı."Nediro?Nerede?Nezamanonu...""Dur biraz!" diye elini kaldırdı Speedy. Dudakları gülümsüyordu ama gözleri ciddi, hemen hemen

hüzünlüydü."Birerbirerkonuşalım.Hem,Jack...bilmediğimşeylerisanasöyleyemem...izinverilmeyenşeyleridesöyleyemem."

"izinmi?"diyesorduJackşaşkınlıkla."Amakim...""İşteyinebaşladın,"dediSpeedy,"Dinlebeni,GezginJack.Mümkünolduğukadarçabukyolaçıkman

gerek.OBloatdenenadamgelipseniyakalamadan...""Sloat.""Evet,o.Ogelmedengitmengerek.""Ama annemi rahatsız eder," dedi Jack. Bunu neden söylediğini kendi de merak ediyordu. Doğru

olduğu içinmi, yoksa Speedy'nin dediği yolculuğa çıkmaktan kurtulmak içinmi? Sanki Speedy zehirliolabilecekbiryemekkoyuyorduönüne."Onutanımazsın!O..."

"Onutanırım,"dediSpeedyalçaksesle."Onueskidentanırım.GezginJack.Odabenitanır.Üzerindeizinibırakmışımdır.Gizlidiroizler...amavardır.Annenkendinikoruyabilir.Enazındanmecburbuna...birsüreiçin.Çünküseningitmenşart."

"Nereye?""Batıya,"dediSpeedy."Buokyanustanöbürüne.""Ne?" diye bağırdı Jack. O mesafeyi düşünmek afallatmıştı onu. Birden aklına, üç gece önce

televizyonda gördüğü reklâm geldi. Adamın biri on bin metre yüksekteki uçağın büfesinden lezzetliyiyecekleralıpyiyordu.Jackannesiylebirokyanustanbirokyanusadefalarcauçmuştu.NewYork'danLosAngeles'e uçarken güneşin hiç batmamasına da için için pek sevinirdi. Zamanı kandırıyormuş gibi birduygu.Çokdakolaydı.

"Uçaklagidebilirmiyim?"diyesorduSpeedy'ye."Hayır!" Speedy hemen hemen bağırmıştı bu kelimeyi söylerken.Gözleri kaygıyla iri iri açılmıştı.

GüçlüeliyleJack'inomzunasarıldı."Sensenol,aslagökyüzüneçıkayımdeme!Asla!OradaykenDiyar'akayıverirsensonra..."

Arkasını getirmedi. Jack'in hayalinde, kendisi, blucini, kırmızı tişörtüyle bir uçaktan mermi gibifırlamış,paraşütsüzolarakaşağıdüşüyordu.

"Yürüyeceksin," dedi Speedy. "Fırsat olunca otostopla gidersin... ama dikkatli olman gerek. Çünküorada yabancılar vardır. Bazıları delidir.Kimi seni okşamak, kimi sana saldırmak ister.Ama bazılarıgerçekten Yabancı'dır, Jack. Onlar her iki dünyada ayağı olan insanlardır... her iki yanı da görürler.Korkarımseningelmekteolduğunuçokgeçmedenanlayacaklardır.Vesenibekliyorolacaklardır."

"Onlar..."kelimeyiaradı."İkizlimi?""Bazılarıöyle,bazılarıdeğil.Şuandadahafazlasınısöyleyemem.Amabecerebilirsenöteyanageç.

Ötekiokyanusubul.FırsatvarsaDiyardayolal.Dahahızlıgidersin.Şusuyudayanmaal...""Ondannefretediyorum!""Nefret ettiğine boş ver." dedi Speedy sert bir sesle. "Oraya git... bir yer bulacaksın. Bir başka

Alhambra.Orayagirmekzorundasın.Korkunçbiryer,kötübiryer.Amagirmenşart.""Nasılbulacağımorayı?"

Page 45: Tılsım - Turuz

"Osanaseslenir.Açıkseçikduyarsın,evlât.""Neden?"diyesorduJack.Dudaklarınıyaladı."Okadarkötüysenedengitmemşart?""ÇünküTılsımorada,"dediSpeedy."ÖtekiAlhambra'nıniçindebiryerde.""Nedensözettiğinianlamıyorum!""Anlayacaksın."Speedyayağakalktı,uzanıpJack'inelinituttu.Jackdakalktı.İkisikarşılıklıdurdular.

Yaşlısiyahadamvebeyazküçükçocuk."Dinle,"dediSpeedyşarkısöylergibibirsesle.'Tılsımseninelinegelecek,GezginJack.Çokbüyük

değil, çokdaküçükdeğil, tıpkıbirkristal topabenzeyecek.Gezgin Jack, sevgiliGezgin Jack, senonugetirmekiçinCalifornia'yagidiyorsun.Amasorununşusenin:Onuelindendüşürdünmü,herşeykayboldudemektir."

"Nesöylediğinianlamıyorum,"dediJacktekrar.İnatçılıkediyordubirbakıma."Aslındasende...""Olmaz," dedi Speedy. Ama sesi anlayışlıydı. "O atlıkarıncayı sabaha kadar bitirmek zorundayım.

Çeneçalacakvaktimyok.Şimdisanabaşkaşeysöyleyemem.Herhaldeyinerastlayacağız.Yaburada...yadaorada."

"Amabenneyapacağımıbilmiyorum!"dediJack.Speedykamyonetinkapısınıaçıyordu."Harekete geçmene yetecek kadar biliyorsun," diye cevap verdi. 'Tılsıma gideceksin,' Jack.O seni

kendineçekecek."'Tılsımnedemek,onubilebilmiyorum!"Speedygüldü,kontakanahtarınıçevirdi.Kamyonetçalıştı,egzozundanmavidumanlarçıktı.Speedy

"Sözlüğebakarsın!"diyebağırıparabayıgerivitesealdı.Geri geri gitti, manevrasını yaptı, sonra kamyonet Arcadia Lunaparkına doğru uzaklaştı. Jack

kaldırımınkenarındadurmuşonunarkasındanbakarken,ömründekendinibukadaryalnızhissetmediğinidüşünüyordu.

Page 46: Tılsım - Turuz

JACK'LELILY

1Speedy'nin kamyoneti virajı alıp lunapark kapısında gözden kaybolunca Jack otele doğru yürümeye

başladı. Bir Tılsım. Başka bir Alhambra'da. Bir başka okyanusun kıyısında. Yüreği bomboş gibiydi.Speedyyanındaolmayıncabu işonaöylezor,öylebüyükgörünüyorduki!Birazdamüphemdi.Speedykonuşurken Jack onun o karmaşık imâlarım, tehditlerini ve talimatını anlıyormuş gibi bir duyguyakapılmıştıamaşimdiherşeykarışmıştıyine.Diyargerçektiama.Okesinbilgiyeelindengeldiğikadarsarıldı,içindehemsoğuk,hemdesıcakduygularhissetti.Gerçekbiryerdiorası.Kendisideorayatekrargidecekti.Henüzherşeyipekanlamıyorolsabile.Cahilbiryolcuolsabile...yinegidecekti.Şimdiartıkbirtekannesiniiknaetmeyeçalışmakkalıyordu. 'Tılsım"dedikendikendine.Bukelimeyitekrarlayarakyolun sonuna geldi, birkaç basamaklıkmerdiveni sıçrayarak çıkıp patikaya daldı, lükstrumlar arasındailerledi. Alhambra'nın içinin karanlığı, kapı arkasından kapandığı anda şaşırttı onu. Lobi uzun birmağaraydı...gölgeleribirbirindenayırmakiçinateşyakmakgerekirdi.Solgungörevlimasanıngerisindekıpırdandı,akçılgözleriniJack'edikti.Birmesajvardıbugözlerde,evet.Jackyutkunuparkasınıdöndü.Bumesajonudahagüçlükılıyordu.Büyütüyorduonu.Amacıazarlamaolsabile,etkisibuydu.

Asansörlere doğru dimdik yürüdü. Adımları telâşsızdı. Siyahlarla dolaşıyorsun, ha? Omzunasarılmalarına izin veriyorsun, ha?Asansör dev bir kuş gibi indi, kapıları açıldı, Jack .bindi.Üzerindeparlakbir4bulunandüğmeyebasmaküzeredöndü.Görevlihâlâresepsiyonmasasınınbaşında,onaaynımesajıyolluyordu.Zencihayranı,zencihayranı,zencihayranı(öylesihoşunagidiyor,ha,velet?Sıcakvesiyah... sanaöylesigerek,ha?)Kapılarbereketversinkapandı. Jack'inmidesipabuçlarınadoğrudüşergibioldu,asansöryukarıyayükseldi.

Nefretaşağıda,lobidekaldı.Asansördekihava,birincikatavardıklarıandadeğişiverdi.Jack'inartıktekyapacağı,annesinetekbaşınaCalifornia'yagideceğinihabervermekti.

MorganAmca'nınseninadınakağıtfalanimzalamasınafırsatverme,yeter...AsansördençıkarkenJackilkdefaolarak,acabaRichardSloatbabasınınnasılbiriolduğunuanlıyormudiyemeraketti.

2Çizgi çizgi dalgalar üzerinde giden minik tekneleri gösteren tabloların arasından koridor boyunca

ilerledi. 408 numaralı kapı aralık duruyor, içerinin bej halısı görünüyordu. Pencereden giren güneşduvarda dikdörtgen bir aydınlık yaratmıştı. "Hey Anne," dedi Jack içeriye girerken. "Kapıyıkapatmamışsın.Nelerolu..."Odadayalnızdı,"...yor?"diyesorusunumobilyalarayöneltti."Anne?"Derlitopluodadabirkarışıklıkvargibiydi.Dolmuş,taşmaküzerebirsigaratablası,sehpadayanyarıyasudolubirbardak.

Jackbuseferpaniğekapılmayacağınadairkendikendinesözverdi.Ağır bir tur yaptı. Annesinin yatak odası kapısı açıktı. Odanın içi karanlıktı. Lily perdeleri hiç

Page 47: Tılsım - Turuz

açmazdı."Hey,oradaolduğunubiliyorum,"diyeseslenipodanıniçindengeçti,banyonunkapısınavurdu.Cevap

gelmedi. Jackkapıyıaçtı,musluğunyanındapembediş fırçasını, tuvaletmasasındasaç fırçasınıgördü.Fırçadaaçıkrenksaçlarvardı.LauraDeleossian,diyeseslendiJack'inkafasınıniçindenbirses.Gerisingeri banyodan çıktı. Bu isim etkiliyordu onu. "Öff, yinemi?" diyemırıldandı kendi kendine. "Nereyegitti?"

Sahnegözününönündebelirmiştibile.Kendi yatak odasına giderken gördü o sahneyi. Jack'in boş bavulu, kitapları, çorapları... Kendi

banyosuna bakarken de gördü. Havlular yere atılmıştı. Kimisi banyonun kenarına asılmış, kimisi demasanınüzerindeydi.

MorganSloatkapıdangiriyor,annesinikollarındanyakalıyor,sürükleyerekaltkataindiriyordu...Jackçabucaksalonadöndü,buseferkanepeninarkasınabilebaktı....sonraonuyankapıdançıkarıyor,birarabayabindiriyordu...gözlerisarıyadönedöne...Telefonuaçıpsıfırıçevirdi."BenJackSawyer.408'denarıyorum.Annembenimiçinbirmesajbıraktı

mı?Buradaolmasıgerekiyorduama...hernedense...şey...""Birbakayım,"dedikız. Jack telefonasarılıpbekledi,kızın sesiaz sonraduyuldu. "408 içinmesaj

yok,üzgünüm.""Ya407?""Onlarınikisiaynıyer,"dedikız."Sonbirsaatiçindeonakonukfalangeldimi?Busabahgelenoldumu?Onugörmeyeyani?""Onuresepsiyonbilir,"dedikız."Benbilemem.Birsorayımmı?"Jack,"lütfen,"dedi.Kız,"Busıkıcıyerdeyapacakbirşeyçıkıncaseviniyorum,"diyekarşılıkverdi."Kapatmayın."Biraz daha bekledi. Kızın sesi geldiğinde, "Konuk yok," dedi. "Belki sizin için odaya bir mesaj

bırakmıştır.""Evet, bir arayayım." Jack telefonu sefil haldekapadı.Resepsiyongörevlisi doğruyu söylermiydi?

AslındaelbetteMorganAmcabuodayagelipannesinikaçıramazdı.OdahaCalifornia'daydı.Amabuişiyapmak içinbaşkalarınıyollayabilirdi.Speedy'ninsözettiğio insanları.HerayağıbaşkadünyadaolanYabancı'ları.

Jack odada daha fazla kalamayacağım anladı. Kanepeden fırladı, tekrar koridora çıktı, kapıyıarkasından kapadı. Birkaç adım ilerledikten sonra olduğu yerde durdu, geri döndü, kapıyı kendianahtarıyla açtı, iki santim kadar itti, dönüp asansörlere yürüdü. Belki de annesi anahtarını almadançıkmıştı...belkilobidekidükkânainmişti.Belkioradakigazetebayiindenbirgazetealıyordu.

Hah. Yaz başından beri annesinin elinde bir tek gazete görmüş değildi ki! Yalnızcamahalli radyoyayınlarındaanlatılanlarıdinliyordu.

Ohaldeyürüyüşeçıkmışolabilirdi."Hımmm...sporyapıpderinsoluklaralıyordubesbelli.Yadakoşuyordu.LilyCavanaughbirdenbire

yüzmetreyarışlarınakatılmayakararvermiş.Kumsaldagelecekolimpiyatlariçinçalışıyor...

Page 48: Tılsım - Turuz

Asansör onu lobiye indirdiğinde, dükkâna göz attı. Yaşlıca sarışın bir kadın, tezgâhın başından',gözlüklerininüzerindenonageribaktı.Raflardaoyuncakhayvanlar,birkaçincegazete,birkaçdergi.

Jack,"Özürdilerim,"deyipdöndü.Kocaman sağlıksız bir saksı çiçeğinin yanındaki bronzplakayabakar buldukendini... hastalanmaya

başladı,yakındaölecek.Dükkândakikadınhafiföksürüpboğazınıtemizledi.Jackosözlereepeyzamandırbakmaktaolduğunu

farketti."Evet?"dedikadınarkasından.Jacktekrarözürdiledi, lobininortayerinedoğruldu.Nefretdolugörevli tekkaşınıhavayakaldırdı,

sonrayandönüpboşmerdivenedoğrubaktı.Jackkendinizorlayıpadamayaklaştı."Bayım,"dedimasanınönünegelince.AdamsankiKuzeyCarolina'nınbaşkentini,yadaPeru'nunbir

numaralı ihraç malını hatırlamaya çalışıyordu. "Bayım." Adam kaşlarını çattı. Neredeyse bulacaktıaradığıcevabı...kimsekendisinirahatsızetmese.

Bunlarınhepsinumaraydı.Jackbiliyordu.Konuştu."Acababanayardımedebilirmiydiniz?"Adamsonundagözlerinionadoğruçevirmeyerazıoldu."Neyardımistediğinebağlı,çocuk."Jackbugizlialayıanlamamazlığageldi."Azönceannemindışarıyaçıktığınıgördünüzmü?""Azöncenedemek?"Alayifadesiartıkneredeysegözlegörülebilecekkadardı."Dışarıçıktığınıgördünüzmü?Bilmekistediğimo.""Sevgilinleoradaeleleykengördüdiyemikorkuyorsun?"'Tanrım!Amma berbat bir insansın!" Jack kendi ağzından çıkan bu sözlere kendi de şaştı. "Hayır,

ondan korkmuyorum.Yalnızca annem dışarı çıktımı diyemerak ediyordum, sende bu kadar rezil biriolmasanbanasöylerdin."Yüzünüateşbasmıştı.Ellerininyumruklaştığınıgördü.

"Eh,evet,çıktı,"dediadam.Dönüparkasındakiduvarıkaplayanminikkutularabaktı."Amayerindeolsam, dilime dikkat ederdim!Benden özür dilesen iyi olur, züppeBaySawyer.Benimde gözümvar.Nelernelerbilirim."

"Sençeneyarıştır,benişimiyarıştırayım,"dediJack.Bucümleyibabasınıneskiplaklarınınbirindenhatırlamıştı. Belki şu duruma tam uymuyordu ama, ağzına iyi geldi. Adam da gözlerini kırpıştırınca,yerineoturduğunudahaiyianladı.

"Belkibahçededir,bilmiyorum,"dediadamasıksuratla.AmaJackçoktankapıyadoğruyönelmişti.'B'filmlerininkraliçesiotelinbahçesindeyoktu.Zatenolsa,Jackonuotelegirerkendegörürdü.Hem

LilyCavanaughbahçedegezecektiplerdendeğildi.Kumsaldakoşuyaçalışmakonanasıluymuyorsa,budaöyleuymuyordu.

BroadwalkCaddesi'ndenbirkaçarabageçti,birmartıbağırdı,Jack'inyüreğisıkıştı.Parmaklarını saçlarının arasından geçirdi, sokağın sağına, soluna baktı. Belki de gerçekten Speedy

konusunda meraklanmıştı annesi. Belki oğlunun bu garip yeni arkadaşım bir kontrol etmek istemiş,lunaparkadoğruyürümüştü.Jackdahaaztanıdığıöbüryönesaptı,kasabayolunakoyuldu.

AlhambrabahçelerininkenarlükstrumlarıdışındailkdükkânArcadiaÇayEvi'ydi.İşçiBayramındansonra kalan bir orası, bir de eczane vardı. Jack kaldırımda kısa bir kararsızlık geçirdi. Ama orasıannesinibulabileceğiilkyerolduğundan,sonundaadımınıattı,yaklaşıpcamdaniçeriyebaktı.

Page 49: Tılsım - Turuz

Kasanınbaşında,saçlarınıtepesinetoplamışbirkadınoturmuşsigaraiçiyordu.Pembeelbiseligarsonkızkarşıduvarayaslanmıştı.Jackoradamüşterigöremedi.DerkendükkânınAlhambratarafındakiduvarıdibindeyaşlıbirkadınınkahvefincanınıdudaklarınagötürdüğünügördü.Oradaçalışanlarhariç,bukadıntek başınaydı. Jack yaşlı kadının fincanını zarif bir hareketle tabağa bırakışma baktı. Sonra kadınçantasındanbirsigaraçıkardı...Jackiçibulanarakonunkendiannesiolduğunuanladı.Yaşetkisibirandasiliniverdi.

AmaJackoetkiyiunutamadı.Sankiçiftmercekligözlükcamlarındangörmüştüonu.LilyCavanaughileyaşlıkadınaynıvücutiçindeydiler.

Jack kapıyı yavaşça açtı ama, tepedeki çıngırağı sallamadan edemedi. Kasadaki sarışın kadıngülümseyerekbaşını salladı, garsonkızdoğruldu, elbisesini düzeltti.Annesi onagerçekbir şaşkınlıklabaktı,sonraaçıkçagülümsedi.

"Aman,dolaşanJack,boyunöyleuzadıki,okapıdangirdiğindesenibiraniçinbabansandım."dedi."Bazenonikiyaşındaolduğunuunutuveriyorum."

3"Bana'DolaşanJack'dedin,"diyereksandalyeyiçekti,oturdu.Annesininyüzüçoksolgundu.Gözlerininaltındamorluklarhemenhemençürükgibiydi."Babandasanaöyledemezmiydi?Birdenaklımageldi.Bütünsabahdolaştındurdun""BanaDolaşanJackmiderdi?"Onabenzerbir şey... derdi, evet.Sen çokküçükken,Gezgin Jack!"dedibirdenkesinbir ifadeyle.

'Tamam,öylederdi.SanahepGezgin Jackderdi.Çimenlerüzerinde senbizedoğrukoşarken.Komiktiherhalde.Yukardakapıyıaçıkbırakmıştım.Çıkarkenanahtarınıalıpalmadığındanemindeğildim."

"Gördüm,"dediJack.Annesininfarkındaolmadanverdiğibuyenibilgininheyecanıylatitriyorduhâlâ."Kahvaltıistermisin?Ooteldebiryemekdahayemekistemedicanım."Garsonkızyanlarınagelmişti."Delikanlı?"diyesordu,notdefterinikaldırdı."Seniburadabulabileceğimineredenbildin?""Gidecekbaşkaneresi varki?"diye sordu annesimantıklımantıklı.Sonragarsonadöndü. "Onaüç

yıldızlıkahvaltıdangetirin.Boyugündeikibuçuksantimuzuyor."Jackarkasınayaslandı.Neresindenbaşlayacaktılafa?Annesionameraklabaktı,Jackdebaşladı...şimdibaşlamasışarttı."Anne,benbirsüregitsem,idare

edebilirmisin?""Nedemekidare?Birsüregitmeknedemek?""Yaniacabasen...MorganAmca'dangelendertlerlebaşaçıkabilirmisin?"Annesigepgergingülümseyerek,"Sloat'ubenidareederim,"dedi."Birsüre,enazından.Neleroluyor,

Jacky?Biryeregidecekdeğilsinkisen!""Mecburun,"dedi."Ciddisöylüyorum."Kendinioyuncakisteyenbirçocukgibigördü.Bereketversin

oandagarsonkızelindekızarmışekmeklervebirbardakdomatessuyuylaçıkageldi.Jackbirangözlerinikaçırdı.Tekrarannesinebaktığında,annesikızarmışekmeğialmış,üzerinereçelsürüyordu.

Page 50: Tılsım - Turuz

"Gitmemgerek,"dediJack.Annesiekmeğionauzattı.Yüzüdüşüncelibirifadeylekıpırdadıamabirşeysöylemedi.

"Ben bir süre göremeyebilirsin, anne." dedi çocuk. "Sana yardım etmeye çalışacağım. O yüzdengitmemgerek."

"Banayardımetmekmi?"Sesiinanmazgibiydi.Jackbuşaşkınsestonununyüzdeyetmişbeşgerçekolduğunuhesapladı.

"Seninhayatınıkurtarmayaçalışacağım.""Hepsibukadarmı?""Yapabilirim.""Demek benim hayatımı kurtarabilirsin. Bu çok eğlenceli işte, Jacky bebek. Televizyona versen,

akşamhaberlerindenhemensonrayayınlardıbufilmi.Hiçtelevizyonculuğahevesettinmisen?"Üzerinekırmızı reçelbulaşmışbıçağıbıraktı,gözleriniyapmacıkbirşaşkınlıkla iri iriaçtı.Amabunumaradananlamazlığın altında Jack iki şey gördü. Bir korkunun kabarışı, bir de... belki Jack'in bir şeyleryapabileceğinedairbellibelirsizumut.

"Senolmazdesenbilebenyinededeneyeceğim.Bariizinver.""Oh,buharikabiranlaşmaişte.Özellikledenedensözettiğinianlamadığımagöre...""Ama bence anlıyorsun... bence bir fikrin var, anne. Çünkü babam olsa hemen anlardı ne demek

istediğimi."Annesininyanaklarıkızardı,ağzıincelipbirçizgioldu."Okadarhaksızlıkediyorsunkiayıpoluyor,

Jacky.Philip'inbilebileceğişeyleribanasilahdiyekullanamazsın.""Bildiğişeyler,bilebileceğideğil.""İyicezırvaladın,berbatettinortalığı,oğul."Garson o sırada yumurta tabağını masaya koyuyordu. Tabakta sosisler de vardı. Kız birden hızla

soluğunuiçineçekti.Garsonkızuzaklaşıncaannesiomuzsilkti."Burayagelelimüstahdemlebirtürlüuyumsağlayamadım.

Amazırvazırvadır,yinedezırvadırişte"."Senin hayatını kurtaracağım, anne," diye tekrarladı Jack. "Bunun için çok uzaklara gidip bir şey

getirmemgerek.Bendeonuyapacağım.""Keşkenedensözettiğinibilseydim."Bunormal,sıradanbirkonuşma,dediJackkendikendine.Arkadaşımınevindebirikigecekalabilir

miyimdermiş gibi bir şey.Sosisi ortasındankesti, yarısını ağzına attı.Annesi dikkatle ona bakıyordu.Sosisiçiğnedi,yuttu,buseferağzınabirçataldolusuyumurtaattı.Speedy'ninşişesiarkacebindekayagibiydi.

"Keşkesanasessizceilettiğimmesajlarıduyupcevaplasaydın."Jackyumurtasınıyuttu,buseferağzınapatateslerdenattı.Lily elini kucağına koydu. Jack ne kadar uzun süre susarsa, konuştuğunda annesi onu o kadar iyi

dinlerdi. Dikkati kahvaltısındaymış gibi yaptı. Yumurta sosis patates, sosis patates yumurta, patatesyumurtasosis...sonundaannesininbağıracakhalegeldiğinihissetti.

Page 51: Tılsım - Turuz

BabambanaGezginJackdermiş,dedikendikendine.Yaptığımdoğru.Bundandoğrusunuseçemezdim."Jack...""Anne,"dedi."Bazenbabamseniçokuzakbiryerdenaramazmıydı?Oysasenonunkentteolduğunu

sanıyorolurdun,değilmi?"Annesikaşlarınıkaldırdı."Bazen onu içerde sanarak bir odaya girdiğin, hatta orada olduğunu bildiğin, ama bulamadığın

olmuyormuydu?"Birazbunudüşünsünhele."Hayır,"dediannesi.Buinkârıikisideunutmayaçalıştılar."Hemenhemenhiçolmadı.""Anne,banabilekaçkereoldu,"dediJack."Herzamanbiraçıklamasıvardıama.Biliyorsun,vardı.""Babambirşeyleraçıklamaktapekustaydı,bunubilirsin.Heledeaçıklamasızorşeyleri.Bukonuda

çokbecerikliydi.Böylebirsanatajanıolmasınındasırrıbuydu."Annesiyinesessizleşmişti."Nereyegidiyordu,biliyorumben,"dediJack."Orayabendegittim.Dahabusabahyinegittim.Bu

sefergidersem,seninhayatınıkurtarmayaçalışacağım.""Hayatımın senin tarafından kurtarılmaya ihtiyacı yok, kimsenin kurtarmasına ihtiyacı yok." diye

tısladıannesi.Jacktabağınabaktı,birşeymırıldandı."Neydio?"diyeüstelediLily."Benceihtiyacıvar."Gözlerinikaldırıponunkilerebaktı."Yasanahayatımınasılkurtarmakniyetindesindiyesorsam?""Cevap veremem.Çünkü kendim de tam anlayamıyorum henüz.Anne, zaten okula gitmiyorum... bir

şanstanıbana.Belkibirhaftadafalandönerim."Annesikaşlarınıkaldırdı."Dahauzundasürebilir,"diyekabullendiJack."Sen delisin bence." Ama benliğinin bir kısmının inanmaya can attığını görüyordu Jack. Zaten bir

sonraki sözü de bunu kanıtladı. "Eğer... eğer ben seni bu esrarengiz yolculuğa yollayacak kadar deliolsam...yinedebirtehlikeyeatılmayacağındaneminolmakisterdim."

"Babamhepgeridöndü,"dediJack."Seninhayatınıtehlikeyeatmaktansakendiminkiniatmayatercihederim."Bugerçekdearalarındabir

sürebüyükyerkapladı."Fırsatbuluncaararım.Amaikihaftageçerdearamazsam,yinedekaygılanma.Geridöneceğimibil.

Babamınhepdöndüğügibi.""Bubaştansonaçılgınlık.Bendedahilhem.Bugitmengerekenyerenasılgideceksin?Neredeymişo

yer?Yeterinceparanvarmı?""İhtiyaçduyacağımherşeyimvar,"derkenJackinşallahilkikisorununüzerindedurmazdiyedualar

Page 52: Tılsım - Turuz

ediyordu. Sessizlik uzadı, sonunda Jack, "Galiba çoğu yolu yürüyerek alacağım," dedi. "Daha fazlaanlatamam,anne."

"GezginJack...Neredeyseinanacağım...""Evet,"diyebaşınısalladıçocuk,"Evet!"içindendüşünüyordu:Belkidesenonun,gerçekKraliçe'nin

bildiklerindenbazılarınıdabiliyorsun...buyüzdenbenibukadarkolaybırakıyorsun."Evet,doğru.Bendeinanıyorum.Buyüzdendoğrusayılıyor."

"Eh,bennedersemdiyeyim,nasılsagideceğinegöre...""Gideceğim.""...o zaman ne dediğimin önemi yok." Oğluna cesaretle baktı. "Ama önemi olduğunu içimden

biliyorum.Burayamümkünolduğukadarçabukdönmeniistiyorum,oğlum.Hemengitmiyorsun,değilmi?""Mecburum."İçinederinbirsolukçekti."Evet,hemengidiyorum.Sendenayrılırayrılmaz.""Neredeyse inanacağım bu saçmalıklara. Tam Phil Sawyer'in oğlusun sen. Buralarda bir kız falan

bulmuşdeğilsin,değilmi..?"Oğlunakeskinbakışlarlabaktı,"Yo,Kızyok.Peki.Kurtarbakalımhayatımı.Çıkyola."Başını ikiyanasalladı.Jack'eogözlerdeaşırıbirparlaklıkgörüyormuşgibigeldi."Mademgidiyorsun,çıkartık,Jacky.Yarınarabeni."

"Arayabilirsem."Ayağakalktı."Arayabilirsen. Elbette. Bağışla beni," Hiçbir şey görmeden masaya baktı. Bakışları odaklaşmış

değildi.Yanaklarınınortayerindealbeneklerparlıyordu.Jack eğilip onu öptü, annesi elini havada salladı. Garson kız ikisine baktı. Sanki sahnede rol

yapıyorlardı. Annesi ne söylerse söylesin, Jack onun içindeki inanmazlığı yüzde elli azalttığınıhissediyordu.Yaniannesiartıkneyeinanmasıgerektiğinibilmiyordu.

Lilybiranonabaktı,gözlerindetekraralevlerparıldadı.Öfkemi?Gözyaşımı?"Dikkatliol,"dedi,garsonaişaretetti.

"Seniseviyorum,"dediJack."Asla böyle bir sözle ayrılma." Hemen hemen gülümsüyordu. "Çık yolculuğuna, Gezgin Jack. Ben

durumunnekadarçılgıncaolduğunuanlayamadançık.""Çıktım." Jackdönüp restorandan çıktı.Başı gepgergin hissediyordu.Kafatası kemikleri, üstteki eti

gerecekkadarbüyümüşgibi.Oboş sarıgüneş ışığıbir andagözlerine saldırdı. Jackarkadandükkânınkapısınınçarparakkapandığınıduydu,üzerindekiçıngırakçaldı.Gözlerinikırpıştırdı,trafiğikollamadanBroadwalk Caddesini aştı. Karşı kaldırıma vardığında, otele gidip birkaç kıyafet alması gerektiğinihatırladı.AnnesidükkândanhâlâçıkmamıştıJackoteledalarken.

Görevli danışma masasında hafif gerileyip ciddi bakışlarla baktı. Jack ondan kendisine doğru birduygu akımı hissetti. Bir an, adamın kendisine neden bu kadar şiddetli tepki gösterdiğini anlayamadı.Annesiyle yaptığı konuşma sandığından erken bitmişti ama, ona günlerce sürdü gibi gelmişti. Okonuşmadan önce de bu adama "rezil" demişti. Özür mü dilemeliydi? Zaten neden kızıp da öylesöylediğiniartıkhatırlamıyordubile...

Annesi izin vermişti gitmesine... yolculuğu yapmasına izin vermişti. Resepsiyoncunun ateş saçanbakışları altında lobide ilerlerken sonunda bunun nedenini de anladı. Gerçi Tılsım'ın adından sözetmemişti.Amaetseydibile,gezisininodeliceamacınıanlatsaydıda...annesionubilekabulederdi.Onadönüşteotuzsantimboyundabirkelebekgetiripfırındapişireceğinisöylese,kelebeğiyemeyibilekabul

Page 53: Tılsım - Turuz

ederdi.Garipolurduama,yinedegerçekbirgörüşbirliğiolurdu.Böylesamançöplerinesarılmasıbirbakımakorkusununderinliğinigösteriyordu.

Ama sanlısının bir nedeni de, tâ içinden, bunların saman çöpü olmayıp tuğla parçası olduğunubilmesindendi.Annesionagitmesi için izinvermişti, çünküodaDiyarınvarlığınıbiliyordu, seziyorduiçinden.

Acabahiçgeceyarısıuykusundanoismiduyarakuyanmışmıydı?LauraDeloessian!407ve408numaralarınıtaşıyandairedesırtçantasınarastgelebirkaçgiysiattı.Çekmecedebirşeye

parmağıdeğdiyse,boyudafazlabüyükdeğilse,hemençantayaatıyordu.Gömlekler,çoraplar,birkazak,jokeyşortu.Jackbejblucininisımsıkıruloyaptı,onudazarzortıktı.Osıra,çantanınrahatsızlıkverecekkadarağırolduğunufarketti.Gömleklerleçoraplarınçoğunuçıkardı.Kazağıdaçıkardı.Dişfırçasınısonandahatırladı.Çantanınkayışlarınıomuzlarındangeçirdi.Pekağırsayılmazdı.Şuncacıkyüklebütüngünbileyürüyebilirdi.Salonunortasındasessizcedurdu,vedaedecekbirkimseninyokluğunugüçlübiçimdehissetti.Annesionungittiğindeneminolmadandönmezdiburaya.Şimdidönse,gitmediyeemirvermekzorunda kalırdı çünkü. Jack bu üç odaya, alıştığı, sevdiği eviymiş gibi veda edemezdi. Otel odaları,ayrılışlarıduygusuzcakabullenirdi.Sonundatelefonbloknotunayürüdü,otelinincekaleminielinealdı,enüstkağıdaaltaltaüçsözyazdı.

TeşekkürlerSeniseviyorumvedöneceğim.

4Jack ince kuzey güneşi altında Broadwalk Caddesinde ilerlerken nerede... geçiş yapacağını

düşünüyordu.GeçişiyapmadanönceSpeedy'yibirdahagörmelimiydi?Mutlakakonuşmalıydıonunlabirkere daha. Gideceği yer hakkında öyle az şey biliyordu ki., kimlerle karşılaşacaktı, neyi arıyordu...aslındabirkristalküreyebenziyor.TılsımhakkındavereceğiöğütbukadarcıkmıydıSpeedy'nin?Birdeyeredüşürmemesinedairuyarı.Jackhazırlıksızlığınıhissettikçeiçibulanırgibioldu.Hiçdevametmediğibirdersinsınavınagirecekmişgibiydi.

Beri yandan, olduğu yerde geçişi yapmak da istiyordu. O kadar sabırsızdı. Tekrar Diyara dönmekzorundaydı.Bunuşuandaanlamıştı.Duygularıveözlemleriarasında,ogerçekdepırılpırıldı.Ohavayıtekrarsolumakistiyordu.Açlıkduyuyorduonakarşı.Ouzun,genişovalar,oalçakdağlarçağırıyorduonu.Yüksek otlarla dolu tarlalar, içlerinden akan dereler! Jack'in tüm vücudu özlüyordu o manzarayı.Neredeyse şişeyi çıkarıp ağzına dayayacaktı ama, o anda şişenin eski sahibini bir ağaca dayanmışoturuyor gördü. Elleriyle dizlerini kucaklamıştı. Yanında kahverengi, iri bir kesekâğıdı duruyordu.Kâğıdıniçindekilerinenüstündekocabirsandviçgözeçarpmaktaydı.

"Harekete geçtin artık," diye gülümsedi Speedy. "Yola kovuldun bakıyorum. Vedalarını ettin mi?Annenbirsüreevedönmeyeceğinibiliyormu?"

Jackevetanlamındabaşınısalladı.Speedysandviçionauzattı."Açmısın?Bubanafazlabüyük.""Bendeminbirşeyleryedim,"dediçocuk."Sanavedaedebildiğimememnunum.""BizimJackheveslendi,şahlanıyor,eşiniyor."Speedyuzunkafasınıyanaeğmişti."Hızlagidecek.""Speedy?"

Page 54: Tılsım - Turuz

"Amaseniniçinaldığımşeyleribırakıpgitme.Hepsibukesekâğıdında.Görmekistermisin?""Speedy?"AdamgözlerinikısarakoturduğuyerdenJack'ebaktı."BabamınbeniGezginJackdiyeçağırdığınıbiliyormuydun?""Şey,herhaldebiryerdeduymuşumdur,"diyesırıttıSpeedy."Haydi,geldeneleraldığımıgör.Hem

sanailknereyegideceğinisöylememgerek,değilmi?"Jack rahatlayıp yaklaştı. Yaşlı adam sandviçi kucağına koydu, kâğıdı kendine doğru çekti. "Mutlu

Noeller,"dedi,eskibircepkitabıçıkardı.JackonunRandyMcNallyyolatlasıolduğunugördü."Sağol,"deyipkitabıSpeedy'ninelindenaldı."Oradaharitayok.BuyüzdenMcNally’ninharitasındakiyollaragöregitmeyebak.Ozamangideceğin

yerevarırsın.""Peki,"Jacksırtçantasınıindiripkitabıiçinesoktu.Speedy, "Bundansonrakinio şıkçantaya sokmakzorundadeğilsin,"dedi. "Bunucebinde taşısanda

olur." Elini gömleğinin göğüs cebine daldırdı. Lily'nin sigarası gibi ikinci ve üçüncü parmağı arasınakıstırdığıbirşeyiçıkardı.Beyaz,üçgenbiçimindebirşey.SonundaJackonunbirgitarmızrabıolduğunuanladı."Bunualvesakla.Biradamagöstereceksin.Sanayardımedecek."

Jack mızrabı elinde evirip çevirdi. Bunun gibisi hiç görmemişti. Fildişindendi. Üzerinde kıvrılançizgilerden oluşan desenler, sanki anlaşılmaz yazılar vardı. Soyut bir güzelliğe sahipti. Ama mızrapolarakkullanılamayacakkadarağırgibiydi.

"Adamkim?"diyesorduJack.Mızrabıpantolonceplerindenbirinesoktu."Yüzünde koca bir yara izi var...Diyar'a geçince onu az sonra göreceksin.Birmuhafız.DışBölge

muhafızlarının bir yüzbaşısı aslında. Görmen gereken bayanı görebileceğin bir yere götürecek seni.Böylelikle,başınınedentehlikeyesoktuğununötekinedeninideöğrenmişolacaksın.Oradakiarkadaşımseninneyaptığınıanlayacak,seniobayanaulaştırmanınbiryolunubulacak!"

"Bubayan..."diyebaşladıJack."Evet,"dediSpeedy."Anladın.""Kraliçeo.""Onaiyibak,Jack.Onunlakarşılaştığınzamangöreceğinigör.Onunneolduğunugör,anlıyormusun?

Sonradabatıyadoğruyolakoyul."Speedyayağakalkıpçocuğudikkatle inceledi.Sanki JackSawyer'itekrar görebileceğinden ilk defa kuşku duyuyordu. Yüzünün kırışıklıkları kıpırdadı, Speedy konuştu:"Bloat'dan uzak dur.Onun izini gözle, uyanık ol.Onun da, ikizlisinin de.Dikkat etmezsenBloat seninnereyegittiğiniöğrenir.Öğrenincede,kazpeşinedüşmüştilkigibiizlerseni."Speedyelleriniceplerinesoktu, Jack'e tekrar baktı. Söyleyecek başka şeyler bulmaya çalışır gibiydi. 'Tılsım'ı al, evlât," diyebitirdisözlerini."Alvesağsalimgerigetir.Oseninyükün.Amainsanyükündenbüyükolmakzorunda."

Jack,Speedy'ninsözlerineöyledikkatediyorduki,gözlerinikısarakbakıyorduyaşlıadamınyüzüne.Yaralı adam. Dış muhafızlar Yüzbaşısı. Kraliçe. Morgan Sloat yamyam gibi peşinde. Ülkenin öbürucunda, kötü, korkunç bir yerde, bir yük. "Peki," dedi.Keşke yine çayhanede annemle kahvaltı ediyorolsaydım,diyedüşündü.

Speedysıcacıkgülümsedi."EvetGezginJack,tamam."Gülümsemedahadaderinleşti."Geçişiyapma

Page 55: Tılsım - Turuz

zamanıngeldi,ha?""Herhalde."Koyurenkşişeyiarkacebindençekti,kapağınıaçtı.TekrarSpeedy'yebaktı.Onunsolgun

gözleriJack'inkilereçakılmıştı."Speedyelindengeldiğincesanayardımedecek."Jackbaşınısalladıgözlerinikırpıştırdı,şişeyiağzınadoğrukaldırdı.Otatlı,çürümüşkokuboğazında

isteği dışında bir spazm yarattı. Şişeyi daha kaldırdı, tad ve koku ağzını doldurdu, midesi kasıldı.Yutkundu,okaba,yakıcısıvıboğazınadöküldü.

Jack gözlerini açmadan saniyelerce önce, çevresindeki kokuların zenginliğinden ve duruluğundan,Diyar'a geçmiş olduğunu anladı. Atlar, çimenler, baş döndüren bir çiğ et kokusu; toz; bir de o berrakhavanınkendisi.

Page 56: Tılsım - Turuz

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA(I)

"Çok fazla çalıştığının ben de farkındayım," dedi Morgan Sloat oğluna o akşam. Telefondakonuşmaktaydılar. Richard yatakhane koridorundaki telefonun başındaydı. Babası ise, Sawyer Sloatbürosununenüstkatındakiodasında,çalışmamasasınınbaşındaydı.BeverlyHills'deydibüro."Amabak,sensenoldaunutma,evlât,bazışeylervardırki,doğrudürüstyapılmasınıistiyorsankendielinleyapmangerek.Özellikledemüteveffaortağımınailesisözkonusuolduğuzaman.Umarımkısabiryolculukolacak.NewHampshire'deyapılacakherşeyibirhaftadolmadanbitirebileceğimisanıyorum.Bitinceseniyineararım. Belki California'da bir tren gezisi yaparız. Eski günlerdeki gibi. Adalet yine yerine gelecek.Güvenyaşlıbabana."

Bubinanınkontratıözellikle tatlıbir işolmuştu.BudayineMorgan'ınherşeyikendiyapmahevesisayesinde böyleydi. Sawyer'le ikisi önce kısa süreli bir kira anlaşması koparmışlar, sonra dizi dizidavalar sonucu onu uzun vadeli kira kontratına çevirmeyi başarmışlardı. Oturup binanın metrekarekirasını hesaplamış, gerekli değişiklikleri yapmış, kısım kısım yeni kiracılara vermek üzere ilânlarvermişlerdi. Binada eski kiracı olarak bir tek giriş katındaki Çin lokantası kalmıştı artık. Metrekaredeğerininçokaltındabirkiraödüyordu.Üçtebirikadarbirşeyhemenhemen.

Sloat onunla mantıklı konuşmaya çalışmıştı ama, adam kendisinden daha yüksek kira sızdırmakistediklerini anlayınca, birden İngilizce bilmez, anlamaz oluvermişti. Sloat'un onunla anlaşma çabalarıbirkaç gün kör topal uzamış, derken günün birinde, çıraklardan birinin arkadakimutfak kapısından birkova yağı arkadaki çöp avlusuna çıkarmakta olduğunu görmüştü.Bir anda kendini daha iyi hissetmeyebaşlayanSloatadamıizlemiş,yağıoradakiçöpvarilineboşalttığınıdagörmüştü.Dahafazlasınaihtiyacıyoktu.Ertesi gün, arka avluyu lokantadan ayıranbir çit dikildi, bir sonraki gündeSağlıkBakanlığınınihbaralmışmüfettişleriÇinlininburnunacelbidayadılar.Bundansonraçıraklarhertürlüçöpveartığı,buarada yağları, lokantanın içinden geçirip ön kapıdan çıkararak Sloat'un yeni yaptırdığı çöp yerinegötürmek zorunda kalıyorlardı. Yeni çöp yeri lokantaya fazla yakındı. Müşteriler tavsamaya başladı.Yemek yerken burunlarına çöp kokuları gelir olmuştu. Dükkânın sahibi İngilizce bilgisini yeni baştanhatırladı,kirayıikikatınaçıkarmayıteklifetti.Sloatona,sestonuminnetyansıtan,amaanlamıolmayanbirkonuşmaylacevapverdi.Ogeceüçkadehmartiniiçtiktensonraarabasınaatlayıpevindenlokantayageldi,bagajdanbirbeyzbolsopasıçıkardı,birzamanlarsokağabakan,şimdi iseçöpvarillerinebakankocamancamlarıkırıpparçaladı.

Evet,bütünbunlarıyapmıştıama,aslındaonlarıyaptığızamanhenüzSloat,Sloatdeğildi.ErtesisabahÇinlibirgörüşmedahaistedi,buseferkirayıdörtkatınaçıkarmayıteklifetti."İşteşimdi

adamgibi konuştun," dediSloat ona. "Ohalde şöyle yapalım.Ekip ruhuyaratmaya katkısı olsun diye,camınızıntakılmagiderlerininyansınıbizkarşılayalım."

Sawyer ve Sloat'un binayı ele geçirmesinden dokuz ay sonra tüm kiralar adamakıllı artmış,başlangıçta yaptıkları maliyet-kâr tahminleri kötümser görünmeye başlamıştı. Bugün artık bu bina işi

Page 57: Tılsım - Turuz

Sawyer ve Sloat'ın enmütevazi işleri arasında kalmıştı ama,Morgan yine de, yeni yaptıklarımodernbinalara rağmen, burayı gördükçe gurur duyuyordu. Ne zaman o kendi diktirdiği çitin önünden geçse,şirketenekadarkatkısıolduğunuhatırlıyor,şimdikitaleplerininnekadarmantıklıolduğunabirkeredahahakveriyordu!

İsteklerinin âdil olduğu yolundaki bu duyguyu Richard'la konuşurken de hissetmekteydi. Zaten PhilSawyer'in hisselerini devralmak istemesi Richard için değil miydi? Richard bir bakıma Morgan'ınölümsüzlüğünü temsilediyordu.Oğluönceen iyi iş idaresiokullarınıbitirecek,hukukmasteriyapacak,ondansonraşirketegelecekti.Buhazırlıklarladonanmışolarak,RichardSloatartıkfirmanıntümgiriftveduyarlı işlerinigelecekyüzyılaaktaracaktı.Çocuğunkimyagerolmakkonusundakiogülünçhevesi,aslababasının kararlılığı karşısında dayanamazdı. Richard babasının işinin çok daha ilginç olduğunuanlayacakkadarakıllıbirçocuktu.Testtüplerininbaşındauğraşmaktançokdahakazançlıolduğudaayrı.Bu'araştırmakimyageri'olmahevesiçabukgeçecekti!Gerçekdünyayabirkerebakmasıyetecekti.EğerRichard,JackSawyer'inhakkınıyememekonusundakaygıduyarsa,ozamandaonayıldaellibindolarlaüniversiteeğitiminin,âdilolmakbiryana,pekcömertbirteklifolduğuanlatılabilirdi.Harikabirtekliftibu.ZatenJack'inbuişiisteyeceği,yadayapacakyeteneğesahipolacağıbellimiydi?

Beriyandan,kazalardaolmadıkşeylerdeğildi.JackSawyer'inyirmiyaşınavarabileceğinibilekimgarantiedebilirdiki?

"Aslındamesele tümformaliteleri,sahiplikanlaşmalarınıdüzenlihalegetirmek,"dediSloatoğluna,"Lily epeydir benden kaçıyor. Beyni iyice peynire döndü, inan bana. Bir yıl daha yaşayacağınısanmıyorum. Şimdi yerini bulduğuma göre gidip onu görmezsem, işi savsaklar, paraları bir vesayetvakfınafalandevreder,kontrolünüdabanavermezbakarsın.Bak,kendidertlerimlesenincanımsıkmakistemem.Yalnızcabirkaçgünevdeolmayacağımıhabervermekistedim.Belkitelefonedersindiye.Banamektupfalanyaz.Geziyideunutma,tamammı?Californiatrenyolculuğunubirkeredahayapmamızşart."

Çocukmektup yazacağına söz verdi, çok çalışacağına söz verdi, babası için, Lily Cavanaugh için.Jackiçinkaygılanmayacağınasözverdi.

BusözdinlerevlâtgüngelipStanfordyadaYalegibibüyükbirüniversiteninsonsınıfınavardığındaSloatonaDiyar'ıdagösterecekti.Richard'ınozamanyaşı,vaktiyleSloat'unDiyar'lailktanıştığıyaştanaltı yedi yaş dahaküçükolacaktı. (O zamanlar dahaKuzeyHollywood'daki ilk bürolarındaydılar. PhilSawyerortağınaanlatıyor,Sloatönceşaşırıyor,sonrakızıyordu.Phil'iniçiniçinkendisiyleeğlendiğindenemindiçünkü.Dahasonrailgilenmeyebaşlamıştıama.Phil'inbaşkabirdünyaylailgilibuncakurgubilimzırvalığınıkendikendineuyduramayacağınıhissetmişti.SonundaRicharddaDiyar'ıgörünce,ozamanakadar fikrini değiştirmemişse bile, o zaman değiştirecekti. O dünyaya bir bakmak bile insanın bilimadamlarınaolanosarsılmazgüveniniyerlebiretmeyeyeterdi.

Sloatavucunudazlakkafasıüzerindenkaydırdı,sonrabıyıklarımelledi.Oğlununsesiniduymakonuanlaşılmazbirbiçimderahatlatmıştı.Richardo terbiyeli 'adımlarıylakendisini" izlediği süreceherşeyyolunda demekti. Springfield-Illinois'de şu sıra gece bastırmıştı artık.Richard Sloat, ThayerOkulununNelsonbinasında,yeşilkoridordanyürüyor,kendiçalışmamasasınagidiyorolmalıydı.Belkibabasıylageçirdikleri ve geçirecekleri güzel günleri düşünüyor, belki babasının California kıyısındaki özeldemiryolunu hatırlıyordu.Babasının bindiği jet yüzlercemil kuzeyden geçerken,MorganSloat yine depenceredenbakacak,bulutlarınaralanıpmehtabınmanzarayıgöstermesinidileyecekti.

Morganhemenişindençıkıpevinegitmekistiyordu.Evinekadaryolyarımsaatsürmezdi.Kıyafetinideğiştirir,birşeyleryer,belkibirazkokainçekmeyebilevakitbulurduhavaalanınagitmedenönce.Ama

Page 58: Tılsım - Turuz

daha önce Marina'ya uğraması şarttı. Orada bir müşteriyle konuşacaktı. Fıttırmıştı adam. Toplumhayatından çekilmek üzereydi. Ondan sonra da, yeni Sawyer Sloat projesinin körfezi kirlettiğini ilerisüren dernek üyeleriyle bir toplantı yapması gerekiyordu.Bu tür işleri ertelemekolmazdı.Gerçi Sloatkendi kendine, Lily Cavanaugh ve oğlu konusunu halleder etmez, müşterilerden bazılarını tasfiyeedeceğine dair sözler, kararlar vermişti. Artık büyük işlerle meşgul olacaktı o. Koskoca dünyalarınkomisyonculuğunu yapacaktı bundan böyle. Payı da yüzde on düzeyinde kalmayacaktı. Şimdi geriyebakınca, Phil Sawyer'e nasıl olup da bu kadar uzun süre dayanabildiğim anlayamıyordu.Ortağı hiçbirzamankazanmakiçinoynamazdı.Ciddideğildioaçıdan.Kafasındasadakat,onurgibibirtakımduygusalkavramlar dolaşırdı. Çocukları büyütürken yarı uygar hale getirmek, gözlerindeki bağı açmadan önceonları saygınlığa hazırlamak için söyleyip durduğumuz zırvalara inanırdı gerçekten. Şimdiki uğraşılarıgerçimaddeselgörünüyorduama,Sawyer'lerinkendisineçokşeyborçluolduklarınıhissediyorduhep.Nekadar borçlu olduklarını düşünürken hazımsızlığı göğsünde bir kalp krizi gibi hissetti. Güneşli parkyerindearabasınadoğruyürüyor,buyandancebindenbirhazımilacıçıkarıpağzınaatıyordu.

PhilSawyerazımsamıştıonu.Acısıhâlâ içindençıkmıyordu.Philonu,kafesindenancakgerektikçeçıkarılabilecek evcilleştirilmiş bir çıngıraklı yılan olarak görürdü. Başkaları da öyle görürdü. Parkbekçisi,kovboyşapkasınınkenarıaltındanonusüzüyordu.Sloatarabasınınçevresindedöndü,çizikveyaçarpma izi aradı. Hazım ilacı erimiş, yemek borusunu alev alev yakıyordu. Boynu iyice terlemeyebaşladı.Parkbekçisionunlaşakalaşılamayacağınıbilirdi.Dahaikihaftaönce,BMW'sininkapısındabirçizikbuldudiyetamanlamıylacanınaokumuştuSloatadamın.Azarladıkçabekçininyeşilgözlerindebirvahşi saldırganlığın tutuşmasını seyrediyor, daha üsteliyor, acaba bana karşı bir hareket yaparmı diyezevklebekliyordu.Sonundabekçikendinitutamamış,çokzayıfbirsesle,belkideçiziğinbaşkabiryerdeolduğunu önermişti. Lokanta otoparklarında falan. Işık da iyi değildi oralarda. Belki Sloat görememişolabilirdi.

OzamanSloatona,"kapakokmuşağzım,"demişti."Küçümsediğinbuçiziğitamirettirmekbanaseninhaftalığınınikikatınapatlayacak.Senişuankovmamgerekirdi, itoğlu.Kovmayışımınteknedeni,yüzdeikiihtimallebelkidehaklıolabilirsindiye.DüngeceChasen'dençıktığındabelkidekapıkulpununaltınabakmamışımdır. Belki bakmışımdır, belki bakmamışımda. Bu yüzden kovmuyorum seni. Ama bir dahabana"Günaydın,BaySloat"ve"GülegüleBaySloat"danbaşkalâfedersenkendinikapınındışındabulur,neye uğradığını şaşırırsın." İşte bu yüzden bekçi şimdi onun arabayı inceleyişini seyrediyor, güle güledemekiçinbileyanaşmayıgözealamıyordu.Sloatbazenpenceredenadamınarabadabiryeridelilergibi,ovaovasildiğini,kuşpisliklerinitemizlediğini,çamurlarıyokettiğinigörüyordu.İşteyöneticilikdemekbudemektizaten.

Otoparktançıkarkendikizaynasındabekçiyebaktığında,adamınsuratındaki ifadeninPhilSawyer'inölürkenkiifadesinepekbenzediğinigördü.Utah'dakiobomboşarazideölürkenkiifadesine.Uzaklaşırkenkendikendinegülümsüyordu.

***PhilipSawyer,MorganSloat'udaha ilk tanışmalarındanbaşlayarakhepazımsamıştı.Ozamandaha

Yale'in birinci sınıfındaydılar. Belki de beni azımsamak kolaydı da ondan, diye düşündü Morgan.Akron'dan gelme, şiş suratlı, şişman, taşralı bir safteron. Ohio'dan ömründe ilk defa ayrılıyordu.ArkadaşlarınınNewYork'dan rahat rahat söz edişlerini, "21"den, "StorkKlüp"den,Brubeck'den.ErrolGarner'denkonuşuşlarını dinlerkencehaletini saklamak için azmı ter dökmüştü?Elindengeldiği kadarrahat bir ifadeyle, "Ben kentin aşağı kısmım seviyorum," diye lâfa karışmıştı bir keresinde. Bunusöylerkenavuçlarısırılsıklam,yumruklarısıkılıydı.(SabahlarıuyandığındaMorgangenellikleavucunda

Page 59: Tılsım - Turuz

kenditırnaklarınınizlerinibulurduhep.)TomWoodbineozamanona,"Hangiaşağıkısmı,Morgan?"diyesormuştu. Ötekiler kıkırdaşmışlardı tabii. "Broadway ve Village gibi yerler işte." Yine gülüşmüşlerdiçocuklar.Hemdedahahızlı.Morganyakışıklıdeğildi.Şıkdadeğildi.Gardrobuikielbisedenoluşuyordu.İkisi de koyu gri, ikisi de korkuluk omuzluydu. Saçları daha lisedeyken dökülmeye başlamıştı. Kısasaçlarınınarasındankafasınınpembederisigözüküyordu.

Yo, güzellikten eser yoktu Sloat'da. Nedenlerin birazı da ondan kaynaklanıyordu. Yumrukları hepsıkılıydı.Sabahlarıavucundabulduğuoçürüklerruhununbir fotoğrafıgibiydi.Ötekiçocuklargösterişeönem veriyorlardı. Sawyer gibi onların da profilleri iyi, mideleri sarkmamış, davranışları rahat vegüvenliydi.Hepsi koltuklara gömülmüş, ayaklarını koltuğun kolu üzerinden atmış otururlarken,Morganelbisesiburuşmasındiyeteriçindeayaktadururdu.Çevredekaşmirkazaklar,omuzlaraatılıpbağlanırdı.Kimiaktör,kimioyunyazan,kimişarkıyazarıolacaktıbugençlerin.Sloatbaştanberikendiniyönetmenolarakgörürdü.Hepsiniancakkendisininçözebileceğikarmaşıkişleredolaştıracaktıo.

Sawyer'le TomWoodbine oda arkadaşıydılar. İkisi de Sloat'un gözüne hayallere sığmayacak kadarzengin birileri gibi gözüküyorlardı.Woodbine'ın tiyatroya ilgisi orta karardı. Drama derslerine gelişi,grubakatılışı,Philoradadiyeydi.ÖzelokuldangelmebirgençolanThomasWoobine'indiğerlerindenbirfarkıda,çokciddiveçokaçıksözlübirçocukolmasıydı.Hukukçuolmakniyetindeydi.Dahaşimdidenbir yargıç için gerekli dikkat ve tarafsızlığa da sahip gibiydi. (Onu tanıyanların çoğu, sonundaYüksekMahkeme üyesi falan olacağına inanırlar, kendisi bundan pek utanırdı.) Woodbine aslında Sloat'unölçülerinegöreyeterince ihtiraslıbir insandeğildi. İyiyaşamaktançok,doğruyaşamayaönemverirdi.Ama tabii onunher şeyivardı.Kazarabir şeyi eksikse,diğer insanlaronudaonahemenveriyorlardı.Gerekdoğanın,gereksedostlarınbukadarşımarttığıbirinasılihtiraslıolabilirdiki?Sloatondanhemenhemenbilinçdışıolaraknefretetmekteydi.Birtürlüonu'Tommy"diyeçağıramıyordu.

Yale'dekidörtyıllarıboyuncaSloatikioyununyönetmenliğiniyaptı.Biri"ÇıkışYok"adlıbiroyundu.Okulgazetesinineleştirisinde,"Öfkelibirkarmaşıklık"diyedeğerlendirilmişti.İkinciside"Volpone"du.Gazeteonunlailgiliolarak,"Fırdönen,alaya,karanlık,inanılmazderecedekirli,"demişti.BuniteliklerinçoğundanSloatsorumlututuluyordu.Belkideyapıolarakyönetmendeğildiaslında.Görüşüfazlayoğunvekalabalıktı.Budurumda,ihtirasıazalmadıama,yöndeğiştirdi.Mademkiyerikameranınarkasıdeğildio da kameranın karşısındaki insanların arkasında olurdu. Phil Sawyer de böyle düşünmeye başlamıştı.Zaten Phil tiyatro sevgisinin sonunda kendisini nereye götüreceğini bilemeyen biriydi. Belki yazar veaktörlerinajanıolarakbaşarılıolabileceğinidüşünüyordu.SonsınıftaykenbirgünPhil,Sloat'a,"Haydi,LosAngeles'egidelim,biracentelikkuralım,"dedi."Delicebirfikir,annemiz,babamızçokkızacakama,belkideyürütürüz.İkiyılaçkalacaksak,kalalımbakalım."

PhilSawyer'inaslındazenginolmadığınıSloatilkyılöğrenmiştizaten.Yalnızcagörünüşüöyleydi."ParamızyettiğizamanTommy'yiavukatımızolaraktutarız.Ozamanakadarodahukukubitirir.""Evet,tabii,"demiştiSloat.Bunavaktigelinceengelolmayıhesaplıyordu."Adımızneolacak?""Neistersen.SloatveSawyeriyimi?Yoksaalfabeyegöremigidelim?""Sawyer veSloat, tabii, daha iyi.Alfabetik düzen." demişti Sloat. İçin için kuduruyordu.Ortağının

onuşimdidenikinciplanaittiğinihissediyordu.İkisinindeannesi,babasıbufikrihiçtutmadı.Phil'intahminidoğruçıktı.Yeniortaklareldendüşme

bir DeSoto'yla (Morgan'ındı araba... Sawyer'in kendisine neler borçlu olduğunun bir kanıtı daha) LosAngeles'edoğruyolaçıktılar.KuzeyHollywood'dabirbüro tutuporayı farelervepirelerlepaylaşarakkulüplere gitmeye, kartvizit dağıtmaya başladılar. Bir şey çıkmadı. Dört aylık bir süre bomboş geçti.

Page 60: Tılsım - Turuz

Ellerinde komik olabilmek için içen bir komedyen, yazı yazamayan bir yazar, parayı nakit isteyen birstriptizcivardı.Derkenbirgünöğledensonramarihuanaçekipviskiiçerlerken,PhilSawyerkıkırkıkırgülerekSloat'aDiyar'dansözetti.

"Ben neler yapabiliyorum, biliyor musun, muhteris kerata? Gezginim ben, ortak. Hem tâ nerelerekadargidiyorum."

Artık ikisidegidipgelmeyebaşlamışlardıöteye.Kısa süre sonraPhilSawyerbirpartidegençbiraktris buldu, bir saat sonra da ilk önemli müşterilerini kazanmış oldular. Kızın üç de arkadaşı vardı.Onlar da ajanlarından memnun değildiler, içlerinden birinin erkek arkadaşı doğru dürüst bir filmsenaryosuyazmıştı.Birajanaihtiyacıvardı.Onundabirarkadaşıvardı...Üçüncüyıllarıdolmadanyenibir büro, kendilerine birer daire tuttular, Hollywood, pastasının bir dilimini ,ele geçirdiler. Diyar,Sloat'unkabullendiği,amahiçbirzamananlayamadığıbirbiçimde,kutsamıştıonları.Uğurgetirmişti.

MüşterilerleSawyeruğraşıyor,Sloatparaişlerine,yatırımlara,acenteliğinticaretkısmınabakıyordu.Sawyerparayı harcamakzorundaydı.Öğleyemekleri, uçakbiletleri... Sloat ise saklıyordu.Budaona,birazınıcebeatmahakkınıveriyordu.ŞirketiyeniyenialanlaraitenhepSloat'tu.Emlâkkomisyonculuğu,müteahhitlik,imalâtanlaşmaları.TommyWoodbine,LosAngeles'egeldiğinde,SawyerveSloatartıkbeşmilyondolarlıkbirşirketolmuştu.

Sloat eski sınıf arkadaşından hâlâ nefret etmekte olduğunu gördü. Tommy Woodbine on beş kiloalmıştı. Lacivert yelekli takımlarıyla, görünüşü olsun, davranışı olsun, yargıçlara her zamandan çokbenziyordu. Yanakları her zaman biraz kırmızıydı (alkolik mi acaba? diye merak ediyordu Sloat),nezaketi, kibarlığı, düşünceli hali bir başkaydı. Dünya onun üzerinde birtakım izler bırakmıştı. Gözuçlarındabilgeceminikçizgiler,gözlerdebirtemkinlilik.Sloatbirandaanladı.PhilSawyer'in,kendisinesöylenmedikçe durumu asla kavrayamayacağını biliyordu, TommyWoodbine'in dev bir sırrı vardı.Nekadarparlakbirgençolursaolsun,TommyWoodbineaslındahomoseksüeldi.Belkiokendine'şen'derdi.Budurumherşeyikolaylaştırabilirdi.NitekimsonundaTommy'denkurtulmayıdakolaylaştırmıştı.

Sapıklarsıksıköldürülürdü,değilmiya?Hemyeniyetmebirçocuğunyetiştirilmesorumluluğunuyüzotuzkilolukbirsapığabırakmayıkimisterdi?PhilSawyerbüyükbirhatayapmış,Tommy'yiservetininyöneticisi,oğlununvasisi tayinetmiştiama,birbakımaSloat,Phil'ibuyanlışkararınacısonuçlarındankurtarmışoluyordu.KatillerDiyar'dangetirilmişti.Çocuğunkaçırılmaişiniyüzlerinegözlerinebulaştırano iki kişiydi yine. Kaçarken bir kırmızı ışıktan geçmişler, yurtlarına dönemeden neredeyse tutuklanmatehlikesiyleyüzyüzegelmişlerdi.

Sloatbelkibinincikereolarak,keşkePhilSawyerhiçevlenmese işlernekadardahakolayolurdu,diyedüşündü.Lilyolmasa,Jackdeolmazdı.Jackolmasa,sorunlardaolmazdı.Sloat,LilyCavanaugh'nunöncekihayatikonusundaayrıntılıraporlarderlemiş,Philbelkionlarahiçbakmamıştıbile.Raporlardanekadar süre kiminle olduğu falan hep yazılıydı. Bir baksa, o aşkı bir anda, kamyonetin Woodbine'iöldürdüğügibiöldürmekiştendeğildi.Belkideokumuştuda,yineetkilenmemiştiPhil.LilyCavanaughileevlenmeyi istiyorduçünkü.Evlenmiştide.Lanetolası ikizlisideKraliçeLaura'ylaevlenmişti.Yinebirazımsama.İkisideaynısonavarmışlardı.Haketmişlerdi.

Sloatmemnundu.Budurumdabirikiayrıntıdahaçözümlenirseherşeyyolunagirecekdemektir,diyedüşündü. Bunca yıldan sonra! Arcadia Plajından döndüğünde, Sawyer ve Sloat şirketi çantada keklikolacaktı artık onun için. Diyar'da da durum buna benziyordu. Orası da Morgan'ın kucağına düşmeyehazırdı.Kraliçeölürölmez,ülkeyikocasınıneskivekiliyönetmeyebaşlayacaktı.Kendisinin(veSloat'un)istediğitümufakdeğişikliklerigetirecekti.Ozamanakmayabaşlayacaktıparalarişte!Sloat,MarinadelReyyolunasaptı.Yalnızparadeğil,herşeyakıpgelecektiozaman!

Page 61: Tılsım - Turuz

MüşterisiAsherDondorf,Marina'nınbirazilerisinde,birkondo'nunaltkısmındaoturuyordu.Eskibirkarakterartistiydi.Yetmişliyılların sonlarında şaşılacakkadarçok rol almış, televizyondizilerindedeiyicetanınmıştı.Sevimligençdedektifçiftinevsahibirolündeovardı.Yazarlaronunrolünüarttırdıkça,Dandorf daha çok seyircimektubu almayabaşlamıştı.Gençdedektif çiftinmanevi babası gibi olmuştuartık.Birikicinayetionaçözdürüyorlar,onudatehlikelerleyüzyüzegetiriyorlardı.Maaşıikikatınaçıktı,sonraüçkat,dörtkatoldu,altıyılsonradizisonbuluncadatekrarsinemayadöndü.Sorunişteozamanpatladı. Dandorf kendini yıldız sayıyordu ama, stüdyolar ona karakter oyuncusu gözüyle bakıyorlardı.Tutulan biri olmakla birlikte, projelerde gerçek ağırlığı olamaz, diyorlardı. Dandorf soyunma odasınaçiçekleryollanmasını,onaözelkuaför,özeldiksiyonhocası tutulmasınıbekliyor,daha fazlapara,dahafazlasaygı,dahafazlasevgiistiyordu.OysaDandorfdaişyoktu.

Sloatarabasınıparkedip indi,kapıyıkaldırımasürtmemeyeözengösterdi.BirkararavarmıştıSloatsongünlerde.Şubirkaçgüniçinde,JackSawyer'inDiyar'ıbildiğiniöğrenir,yadabundankuşkulanırsa,öldürecektiçocuğukesinlikle.Bazırizikolarkabuledilemezdi.

Kendi kendine gülümsedi, ağzına bir sindirim hapı daha attı, kondo'nun kapışım vurdu. Şimdidenbiliyordu zaten. Asher Dondorf nasılsa kendini öldürecekti. Bunu evinin salonunda yapacak, mümkünolduğu kadar şatafatlı olmasını sağlayacaktı. Pis bir ölümün, ipoteğini elinde tutan bankaya karşı birintikamolduğunusanıyordusalak.Dandorfsolgunsuratı,titreyenelleriylekapıyıaçtığındaSloat'unsıcakselâmıgerçekteniçtengelmeydi.

Page 62: Tılsım - Turuz

İKİNCİKİTAP

DENEYLERYOLU

Page 63: Tılsım - Turuz

Bölüm:6

KRALİÇENİNPAVYONU

1Jack'in gözlerinin hemen önündeki testere dişli otlar kılıç gibi uzun ve dik görünüyordu. Bunlar

rüzgârdaeğilmez,rüzgârıkeserdi.Jackbaşınıkaldırırkeninledi.Buotlardakikibirondayoktu.Midesisudolu gibiydi. Alnı, gözleri yanıyordu. Kendini itip dizleri üzerinde doğruldu, zorlanarak ayağa kalktı.Tozlu yolda upuzun bir at arabası ona doğru geliyordu. Arabacı sakallı, kırmızı suratlı bir adamdı.Arabada taşıdığı fıçıların biçimine çok yakın bir vücudu vardı. Jack'e bakıyordu. Jack başını salladı,başıboşdolaşanbirçocukizlenimiyaratmayaçalıştı.Ayağakalkıncaartıkmidesininbulanmasıgeçmişti.Hattâ Los Angeles'ten ayrıldığından bu yana kendini hiç bu kadar iyi hissetmemişti galiba. Yalnızcasağlıklı değil, uyumlu, vücuduyla akortlu gibiydi. Buranın ılık, tatlı havası yüzünü okşadı. Ne güzelkokuyorduhava...çiçekkokuluydu.Çevredekiçiğetkokusununaltından,oçiçeksiniteliğiyinedebellioluyordu.Jackelleriniyüzündengeçirdi,arabacıyabaktı.İlkdefaburanınbiryerlisinigörüyordu.

Arabacıonabirşeysöylersenediyecekti?Acabaİngilizcemikonuşuyorlardıkiburada?Onunalıştığıİngilizcedenmi?YaOrtaçağdakikraliyetİngilizcesinifalankonuşuyorlarsa?Böylebirşeyolursadilsizrolüyapmayakararverdi.

Arabacı sonunda gözlerini Jack'den ayırdı, atlarına dilini şaklattı. Çıkardığı ses pek İngilizceyebenzemiyordu.Amabelkiyalnızatlaraböyledeniyorduburada.Jackotlararasındageriledi.Adamonatekrarbaktı,başıylaselâmverdi,Jackşaşırdı.Adamınhareketinedostça,nededüşmancaydı.Yalnızcaeşitler arasında bir iletişimdi. Paydos saati gelse sevineceğim, arkadaş, dermiş gibi bir şey. Jack deselâmverdi.Elleriniceplerinisokmayaçalıştı,biranşaşkınlıkonunaptalgibigösterdi.Arabacıgüldü.Gülüşündebirtatsızyanyoktu.

Jack'in kıyafeti değişmişti. Ayağında fitilli kadife pantolonu yerine, yünlü kumaştan, epey sertdokunmuş,bolbirpantolonvardı.Üstündeisemavikumaştanbedeneoturmuşbirceketgözeçarpıyordu.Ceketinönüdüğmeyerinekumaştankancaveiliklerlekapanıyordu.Tıpkıpantolongibibudabellikieldedikilmişti. Ayağındaki Nikes'ları da gitmiş, yerine deriden sandaletler gelmişti. Sırt çantası, ince biraskıyla omuzageçenderi bir torba olmuştu.Arabacı da tıpkı bu tür bir kıyafet içindeydi.Onun ceketideridendi. Çok lekeliydi. Öyle ki, artık halka içinde halkalar oluşmuş, ağaç gövdelerinin kesitiniandırıyordu.

Arabatoztoprakarasındatangırdayarakgeçti.Fıçılardanmayalıbirakokusuyükseliyordu.Biralarınarkasındaüstüsteüçsarıtekergözeçarpıyordu.Jacköncehiçdüşünmeksizinkamyonlastiğisandıonları.Kokusunualırken,üzerinindümdüzolduğunudafarketti.Kremgibibirkokusuvardı.Gizlilezzetlerilhameden bir koku. Birden karnı acıktı. Peynirdi bunlar. Ama tadını bildiği peynirlerden değildi. Peynirtekerlerininarkasından,arabanınengerisindedüzensizşekildeüstüsteyığılmışçiğetlerduruyordu.Uzunparçalar halinde kesilmişti. İp gibi iç organlar da vardı. Onları pek tanıyamıyordu. Sinekler yığınınüzerindepırılpırıldı.Çiğetinkeskinkokusu,peynirinuyandırdığıaçlıkduygusunuyoketti.Arabageçer

Page 64: Tılsım - Turuz

geçmezadımınıatıpyolunortasınaçıktı,onuntepedegözdenkayboluşunabaktı,sonrapeşisıra,kuzeyedoğruyolakoyuldu.

Tepeye kadar olan yolun yansına vardığında, öteki taraftaki o koca çadıra benzer yerin yüksekdireklerini,dalgalananbayraklarınıyinegördü.Geçenseferyediğiböğürtlenlerinönündengeçerkençadırda olduğu gibi ortaya çıkmıştı.Aslında koca bir pavyondu orası. İki yana doğru uzanıyordu.Bir kocakapısı,birbahçesivardı.Alhambragibibirgariptibiçimi.

Yazlıksaray,diyorduiçgüdüleriJack'e.Alhambragibibudaokyanusunkenarındaydı.İnsanlarküçükgruplar halinde koca pavyonun içinde, çevresinde dolaşıyorlardı.Mıknatıs gücüne kapılmış gibiydiler.Toplanıyor,sonrayinedağılıyorlardı.

Erkeklerden bazıları parlak renkli, zengin giysiler giymişlerdi ama daha çoğu Jack'in giydiklerinebenzerkılıklardaydılar.Kadınlardanbirkaçıparlakbeyazelbiseleriçindeavludadolaşıyorlardı.Kapınındışında birkaç daha küçük çadır vardı. Araya derme çatma ahşap kulübeler de katılmıştı. Orada dainsanlardolanıyor,birşeyleryiyor,birşeylersatınalıyor,konuşuyorlardı.Amadışardakilerindavranışıdaharahat,daharastgelegibiydi.OkalabalığınarasındaJackyüzüyaralıadamıbulmakzorundaydı.

Öncedönüparkasınabaktı,lunaparkaneolduğunuanlamayaçalıştı.Elli metre kadar ilerde saban çeken bir çift küçük, siyah at görünce lunaparkın bir çiftlik haline

getirilmişolduğunusandı.Amakenarlardainsanlardurmuş,sabanıseyrediyorlardı.Ozamanbununbirtüryarışmaolduğunuanladı.Derkengözüçokiriyan,kızılsaçlıbiradamatakıldı.Beldenyukarısıçıplaktı.Olduğuyerdetopaçgibidönüyordu.Uzanmışelindeağırbircisimtutmaktaydı.Birdendurdu,ağırcismisavurdu, cisim epey uzağa uçtu, otluk alanın bir ucuna düştü, çekiç olduğu ancak o zaman anlaşıldı.Lunaparkbirpanayıryeriydi, çiftlikdeğildi. Jackoradayiyecek satılanmasaları, babalarınınomzundadolaştırılançocuklarıgördü.

Panayırın içinde acaba işlerin düzenli yürümesini sağlayan bir Speedy Parker var mıydı? İnşallahvardır,diyeumduJack.

Yaannesi?Hâlâçayhanedekahvaltımıediyor,oğlumunedenyolladımdiyepişmanlıkmıduyuyordu?Jackdöndü,demingeçenarabanınizleriüzerindenyazsarayınınkapısınadoğruilerledi.

2Kapıdaki kalabalığın hep birlikte dönüp kendisine bakacaklarından, onun yabancılığını bir anda

sezeceklerindenkorkuyordu.Elindengeldikçegözleriniyereeğiyor,zorbirişiyapmayagidençocukgibigörünmeye çalışıyordu. Belki birtakım alış verişler yapsın diye yollanmıştı. Yüzünden neler alacağımhatırlamayaçalıştığıokunuyordu.Birkürek, iki tırmık,biryumaksicim,bir şişekazyağı...Amayavaşyavaş, kalabalıktaki yetişkinlerin kendisine hiç dikkat etmediğini anladı.Ya hızlı, ya yavaş yürüyorlar,mallara bakıyorlar, halıları, demir kap kaçağı, bilezikleri gözden geçiriyorlardı. Bunların hepsi küçükçadırlardasergilenmekteydi.Sonratahtakupalarlabirşeyleriçiyor,birbirininkolunuçekiştiripbirşeylersöylüyor,durupbirazsohbetediyor,kapıdakimuhafızlarlakonuşuyorlardı.Herkeskendiişiylemeşguldü.Jack'innumarayapmasıokadargereksizdiki,gülünçtüâdeta.Doğruldu,kendineyolaçıpkapıyadoğruyanaşmayabaşladı.

Kapıdan öyle rahat rahat geçemeyeceğini hemen anladı. İki yandaki muhafızlar herkesi durdurupsorular soruyorlardı. Yaz sarayına girmek isteyen herkes giremiyordu içeriye. Bazıları belgelerimgösteriyor,yadarozetlerini,mühürlerinigösteripgeçiyorlardı.Jack'deyalnızcaSpeedyParker'ınverdiği

Page 65: Tılsım - Turuz

omızrapvardı.Onunkabuledileceğinipeksanmıyordu.Oandabirimuhafızlarayaklaştı,gümüşrozetinigösterdi, geçmesini söylediler. Peşinden gelen adam durduruldu. Muhafızlarla tartıştı, derken sesi vedavranışı değişti, Jack adamın yalvarmaya başladığını anladı.Muhafız başını iki yana salladı, adamauzaklaşmasınıemretti.

Jack'insağındanbirsesduyuldu."Onunadamlarıgeçmektezorlukçekmiyorama!"Busöz,budiyarındilikonusundakikuşkulançözümlemişoldu.Jack,acababanamısöyledidiyebaşınıçevirdi.

Ama yanıbaşındaki orta yaşlı adam bu sözü bir başkasına söylüyordu. İkisi de basit kılıklargiymişlerdi.Saraykapılarınındışındakilerinçoğuöyleydi.İkinciadam,"İyideyapıyorlar,"diyekarşılıkverdi."Kendisiyolda,geliyor.Bugünbiraraburayavarırherhalde."Jackonlarınpeşinetakıldı,kapıyasokuldu.

İkiadamyaklaşırkenmuhafızlardabiradımileriçıktılar.Adamların ikisideaynımuhafızayürüdü,ötekimuhafızenyakınındakiadamaişaretetti.Jackgerikaldı.Yaralıadamıhâlâgörememişti.Subaydayoktuburalardahiç.Görünentekaskerlerbumuhafızlardı.İkisidegençköylülerdiherhalde.Enli,kırmızısuratları, fırfırlı üniformaları vardı. Süslenmiş çiftçi çocukları gibiydiler. Jack'in izlediği iki adamherhalde sınavdan geçmiş olacaklar ki, biraz konuştuktan sonra üniformalılar yol verdi, onları içerialdılar.BirmuhafızJack'ekeskinbakışlarlabaktı,Jackbaşınıçevirdi,geriledi.

YaraizliYüzbaşıyıbulmadıkçabusarayaaslagiremeyecekti.Birgruperkek,deminJack'abakanmuhafızayaklaştılar,tartışmayabaşladılar.Birrandevularıvardı.

Çok önemliydi. Çok büyük paralar söz konusuydu. Ama ne yazık ki üstlerinde gerekli kâğıtları yoktu.Muhafız başını salladı, sallarken çenesi gömleğinin volanlarına değdi. Jack onları seyreder,Yüzbaşıyınasıl bulacağını düşünürken, grubun lideri ellerini havada çeviriyor, göğsünü yumruklayıp duruyordu.Yüzü tıpkı muhafızınki gibi kızarmıştı. Sonunda parmağıyla askerin göğsünü dürtmeye başladı. Öbürmuhafızdaorayageldi.İkisidesıkkınveöfkeliydiler.

Uzun boylu, dimdik yürüyen bir adam belirdi. O da üniformalıydı ama, askerlerden çok farklıydı.Belkiüniformasınıgiyişbiçimindendi.Üniformaaslında savaşlaraolduğukadar, operet sahnelerinedeuyacakbirmodeldeydi.Sessizceyaklaşanbuadamıngömleğindefırfırlarıyoktu.Şapkasıüçköşelideğil,sivriydi. Muhafızlarla konuştu, sonra küçük grubun liderine döndü. Artık bağırmalar da, parmakladürtmeler de kesilmişti. Bu adam alçak sesle konuşuyordu. Jack tehlikenin yok olduğunu hissetti.Gruptakiler ayaklarını kıpırdattılar, omuzları sarktı.Birer ikişer uzaklaşmayabaşladılar. Subayonlarınarkasındanbaktı,sonrasonbirsözsöylemeküzeremuhafızadoğrudöndü.

GrubunarkasındanbakarkenyüzübiraniçinJack'edoğrudöndüğünde,Jackgüneşteparlayanbirşeygörmüştü adamın yüzünde. Soluk, uzun bir yara izi, sağ göz altından başlayıp zikzaklar çizerek çenehattınınüzerinekadariniyordu.

Subaymuhafızlarabaşınısalladı,sonrahızlıadımlarla ilerledi,sağınasolunabakmadankalabalığınarasına daldı. Besbelli yazlık sarayın sağ tarafındaki bir yere gidiyordu. Jack hemen onun peşindenseyirtti.

"Bayım!"diyeseslendiamasubayhiçduymadankalabalığınarasındanilerledi.Jackbirgrupkadınveerkeğinçevresindenkoşarakdolaştı.Ellerindekidomuzuoradakiçadıradoğru

çekmeye çalışıyorlardı. Onlardan kurtulunca iki başka grubun arasından daldı, sonunda subayayaklaşmayıbaşardı,uzanıpdirseğinedokundu."Yüzbaşım!"dedi.

Subay olduğu yerde döndü, Jack'i bakışlarıyla dondurdu. Yakından bakılınca yara izi kabarık ve

Page 66: Tılsım - Turuz

canlıydı.Sankibir sürüngenvardıadamınyüzünde. Jackyüzdegüçlübir sabırsızlık ifadesigördü. "Nevar,çocuğum?"diyesorduadam.

"Yüzbaşım, sizinle konuşmam gerektiğini söylediler... bir Bayan'ı görmem gerek ama sarayagirebileceğimisanmıyorum.Ha,sizebunugöstermeliydim."Üzerindekialışıkolmadığıpantolonunkocacebineelidaldı,parmaklarıüçgencisminçevresindekapandı.

Çıkarıp avucunda uzattığı zaman vücudunu bir şok sardı... elinde tuttuğu şey mızrap değildi artık.Upuzunbirdişti.Köpekbalığıdişibelki.Üzerindealtıngibidesenlervardı.

JackYüzbaşınınyüzünebakıncaaynışokuoradadagördü.Deminkisabırsızlıktaneserkalmamıştı.Ogüçlühatlardabirkararsızlık,hattabiranlıkbirkorkubellioldu,Yüzbaşıelinikaldırdı.Çocukonunsüslüdişialacağınısandı.Alırsaverecektiona.Amaadamçocuğunparmaklarınıdişinüzerinekapattı."Benitakipet,"dedi.

Büyükpavyonunyantarafınadoğruyürüdüler.YüzbaşıJack'idikbrandadansalyangozbiçimindebirsundurmayasoktu,içerininloşışığındaadamınyüzüpembekalemleboyanmışgibirenkaldı."Oişaret,"dedisakinbirsesle,"Neredenbuldunonusen?"

"Speedy Parker'den. Sizi bulup bunu göstermemi söyledi." Adam başını iki yana salladı. "O adıtanımıyorum, işareti bana vermeni istiyorum. Hemen." Jack'in bileğini sıkıca kavradı. "Ver onu bana.Sonradaneredençaldığınısöyle."

"Doğru söylüyorum," dedi Jack. "Lester Speedy Parker'den aldım. Lunaparkta çalışıyor.Ama banaverdiğizamandişdeğildi.Gitarmızrabıydı."

"Başına neler geleceğini bilmiyorsun galiba, çocuk." "Onu tanıyorsunuz!" diye direndi Jack. "Banasizitarifetti.DışMuhafızlarınYüzbaşısıolduğunusöyledi.SizibulmamıSpeedysöyledibana."

Yüzbaşıyinebaşınıikiyanasalladı,Jack'inbileğinidahadasıkıtuttu.'Tarifetbanabuadamı.Yalansöyleyipsöylemediğinibuseferanlayacağım.Seninyerindeolsamaçıkkonuşurdum."

"Speedy yaşlıdır," dedi Jack. "Eskiden müzisyenmiş." Adamın gözlerinde bir tanıma kıvılcımıparladığını görür gibi oldu. "Siyahtır... siyah bir adam. Saçları beyaz. Yüzünde derin kırışıklar var.Oldukçazayıfamagöründüğündendahakuvvetli."

"Siyah bir adammı?Yani kahverengimi demek istiyorsun?" "Eh, siyah adamlar aslında tam siyaholmazlar.Beyazadamlarındatambeyazolmadığıgibi."

"Parkeradlıbirkahverengiadam."YüzbaşıJack'inbileğinibıraktı."BuradaonaParkusderler.Demeksenşeydengeliyorsun..."Ufuktagörünmeyenbiryeredoğrubaşını

salladı."Evet,öyle,"dediJack."VeParkusda...yaniParker..;seniKraliçemizigörmeyeyolladı.""Bayan'ıgörmemiistedi.Sizinbeni

onagötüreceğinizisöyledi.""Bunuçabucakyapmamızgerek,"dediYüzbaşı."Sanırımnasılyapacağımıbiliyorumamakaybedecekvaktimizyok."Planınıaskerlereözgübirdikkatlehazırlıyordu. "Şimdibenidinle.Buralardabirhainvar.Buyüzden,senbenimoğlummuşsungibiyapacağız.Öbürkesimdeoturanoğlum.Ufakbirişteemrimekarşıçıkmışsın,bendesanakızmışım.Rolümüzüiyioynarsaksanırımkimsebizi durdurmaz. En azından, içeri sokabilirim seni... ama girdikten sonra durum daha zorlaşacak.Yapabilirmisindersin?Oğlumolduğunainandırabilirmisinmilleti?"

"Benimannemartist,"dediJack.Bunusöylerkengururduyuyordu."Eh, o halde bakalım sen neler öğrenmişsin." Yüzbaşı bundan sonra göz kırparak Jack'i şaşırttı.

Page 67: Tılsım - Turuz

"Canını yakmamaya çalışacağım." Sonra Jack'i bir daha şaşırttı, onu pazusundan kuvvetle yakaladı."Gidelim,"dedi,sundurmadançıktı,Jack'idepeşindensürükledi.

"Sana mutfağın arkasındaki taşlığı yıka diyorsam, sen de taşlığı yıkayacaksın," diye bağırıyorduYüzbaşı yüksek sesle. Çocuğa bakmıyordu. "Bunu öğren. Ne diyorsam onu yapacaksın. Yapmadınmı,cezasınıçekeceksindemektir."

"Amataşlarınbirazınıyıkadım,"diyesızlandıJack."Ben sana birazını yıka demedim!" diye haykırdı Yüzbaşı. Jack'i çekiştire çekiştire gidiyordu.

Kalabalıkonlarıngeçmesiiçinyolaçmayabaşlamıştı.BirkısmıJack'eanlayışlıanlayışlıgülümsüyordu."Hepsiniyıkayacaktım.Hemengeridönüp..."Yüzbaşı muhafızlara hiç bakmadan onu çekerek kapıdan girdi. "Yapma, baba!" diye bağırdı Jack.

"Canımıyakıyorsun!""Dahadaçokyakacağım!"Yüzbaşıonuavluyasokmuştu.Avlunun öbür ucunda, saraya giren tahta basamaklar vardı. "Şimdi rolünü dikkatli oynasan iyi

edersin,"diyefısıldadıkocaadam.SonraJack'inkolunuçürütecekkadarsıkarakilerledi."Sözdinleyeceğimesözveriyorum!"diyebağırdıJack.Koridoragirmişlerdi.Sarayın içerisipekdeçadırabenzemiyordu.Labirentgibikoridorlarla,küçük

odalarladoluydu.Dumanveyağkokuyordu."Sözmü?"diyekükrediYüzbaşı."Söz!Sözveriyorum!"Bir koridordan diğerine saptıklarında, bir grup şık giyimli adamın kanepelere yaslanmış durmakta

olduklarınıgördüler.Adamlarbaşlarınıçeviripbugürültücüikiliyebaktılar.İçlerindenbirtanesi,oanakadar kucaklarında katlanmış çarşaflar taşıyan iki kadına emirler vermekle eğlenirken, başım çeviripJack'eveYüzbaşıyakuşkulugözlerlebaktı.

"Bendesenigebertenekadardöveceğimesözveriyorum,"dedi.Yüzbaşıbağırarak.Adamlardan bir ikisi güldüler. Geniş kenarlı şapkalar giymişlerdi. Şapkaları kürklerle süslüydü.

Çizmeleri kadifedendi. Açgözlü, düşüncesiz yüzleri vardı. Hizmetçilerle konuşan adam hepsinin amirigibiydi.Gergin,muhterissuratı,önündengeçensubaylaçocuğu inceledi."Neolur,yapma!"diyeağladıJack."Lütfen!"

"Herlütfeniçinbirkırbaçyiyeceksin,"diyehomurdandıYüzbaşı.Adamlaryinegüldüler.Zayıfolanıdudaklarına bıçak çeliği kadar soğuk bir gülümseme yayılmasına izin verdi, sonra tekrar hizmetçileredöndü.

Yüzbaşıçocuğuiçindetozlanmıştahtamobilyalarbulunanboşbirodayasoktu,içeriyegirdiklerindeJack'in ağrımaya başlayan kolunu bıraktı. "Bunlar onun adamlarıydı," diye fısıldadı. "Acaba o zamanhayatnasılolacak..."Başınıikiyanasalladı,biraniçinsankiacelesiniunuttu."İyiÇiftçilikKitabı'nda,dünya yumuşak başlılaramiras kalacak deniyor ama, bu adamlarda zerre kadar yumuşak başlılık yok.Bildikleribirtekşeyvar.Servetistiyorlar!Herşeyi..."Gözleriniyukarıyadevirdi.Dışardakiadamlarınneleriistediğinisaymakonagüçgeliyordu.Sonratekrarçocuğabaktı,"Çabukolmamızgerek.Amaonunadamlarınınhenüzöğrenemediğibirkaçgizliyoluvarbusarayın."Başınıyanadoğrusalladı,ahşapduvarıgösterdi.Jackonunpeşindenilerledi.Yüzbaşıduvardakitozlubirtahtanınüzerindekiikiyassıçivibaşımitti,birkapıaçıldı,darbirarkageçitçıktıortaya.Dikduranbirtabuttanyüksekdeğildi."Onuşöylebirgöreceksinamaherhaldebukadarsanayeter.Fazlasınaimkânyokzaten."

Page 68: Tılsım - Turuz

Çocuk sessiz işaret talimatına uyup geçitte ilerledi. "Ben dur diyene kadar dosdoğru yürü," diyefısıldadıYüzbaşı.Sonraarkalarındakikapıyıkapadı.Jackzifirikaranlıktayavaşçayürüyordu.

Koridorsağasolakıvrılıyor,arasırabirçatlaktangirenışıklaaydınlanıyordu.Jackkısazamandayönduygusunutümüylekaybetti,yolarkadaşınınfısıldadığıemirleregöreilerleroldu.Biraraburnunanefisbirkızarmışetkokusugeldi,azsonraleşgibilâğımkokularıyladolduortalık.

"Dur,'dediYüzbaşısonunda."Şimdiseniyukarıkaldırmamgerek.Kollarınıkaldır.""Görebilecekmiyim?""Az sonra anlarsın."Yüzbaşı Jack'i koltuk atlarından yakaladı, yerden kaldırdı. "Önünde bir levha

var,"diyefısıldadı."Onusolakaydır."Jackkörgibiuzandı,dümdüztahtayadokundu.Tahtakolaycayanakaydı,koridoradolanışıkonakedi

yavrusuboyundabirörümceğinkaçmaktaolduğunugösterdi.Karşısındaotellobisiboyuncakocabirodabelirmişti, içerisi beyazlar giyinmiş kadınlarla, süslü mobilyalarla doluydu. Annesi ve babasıylagezdikleri bir müzeyi hatırlatıyordu. Odanın orta yerinde, kocaman bir yatakta bir kadın, kendindengeçmiş,yatmaktaydı.Çarşaflarınüzerindeyalnızcabaşıveomuzlarıgörünüyordu.

Jack duyduğu şok ve korkudan neredeyse bağıracaktı. Yataktaki kadın annesiydi. Annesiydi o... veölüyordu.

"Gördün onu," diye fısıldadı Yüzbaşı. Çocuğu daha da sıkı tuttu. Jack ağzı açık, annesine baktı.Ölüyordu,kuşkuyoktuartıkbuna.Tenibilebeyazlaşmış,sağlıksızbirgörünümebürünmüştü.Saçlarınınrengi açılmıştı. Hem de birkaç ton açılmıştı. Çevredeki hemşireler telâş içinde koşturuyor, çarşaflarıdüzeltiyor,masanınüzerindekikitaplarıtoparlıyorlardıama,meşgulgörünmelerininnedeni,hastayanasılbir yardımda bulunabileceklerini bilmemelerindendi. Böyle bir hastaya yardım edilemeyeceğininfarkındaydılar.Ölümübiray,yadabirhaftageciktirebilirlerse,onadasevinirlerdi.

Jack balmumu gibi gözüken o yüze tekrar baktı. Sonunda yataktaki kadının annesi olmadığınıanlayabildi. Çenesi daha yuvarlaktı. Burnunun biçimi daha klasikti. Ölmekte olan bu kadın, annesininikizlisiydi.LauraDeloessian'dı.EğerSpeedy,Jack'indahafazlaşeygörmesiniistemişsebile,bunaimkânyoktu.Bubeyazyüz,okadınhakkındahiçbirşeybellietmiyordu.

'Tamam,"diyefısıldadı,levhayıtekraryerineitti.Yüzbaşıonuyereindirdi.KaranlıktaJacksordu."Nesivaronun?""Kimseanlayamıyor,"dediadamınsesi."Kraliçegöremiyor,konuşamıyor,hareketedemiyor..."Biran

sessizlikoldu,sonraYüzbaşıonunomzunadokundu."Dönmemizgerek."Karanlıktansessizceçıktılar,tozluodayadöndüler.Yüzbaşıüniformasındakitozları,örümcekağlarını

silkeledi, başını hafif yana eğdi, Jack'i bir süre süzdü. Yüzündeki kaygılar pek belirgindi. "Şimdi birsorumacevapvermengerek."dedi.

"Sorun.""Senonukurtarmakiçinmigönderildin?Kraliçeyikurtarmakiçinmi?"Jackbaşınıevetanlamındasalladı."Sanıyorum...dahadoğrusu,işiminbirkısmıbu.Banabirtekşey

söyleyin." Durakladı. "Dışardaki hainler neden devleti devralmıyorlar? Kraliçe onları durdurabilecekdurumdadeğil."

Yüzbaşıgülümsedi.Bugülümsemedehiçbirneşeyoktu."Benveadamlarım,"dedi."Bizonlaraengelolabiliriz. Dış bölgelerde asker azdır... oralarda neler olduğunu bilmiyorum... ama burada Kraliçeyi

Page 69: Tılsım - Turuz

koruyabiliriz."Yaralı olmayan yanağında, gözünün altındaki bir kas seyirdi.Avuçlarını birbirine dayamıştı. "Sana

verilentalimat,emir.,herneyse...batıyagitmenigerektiriyor,değilmi?"Jack adamın kaslarının titreşimini hissedebiliyordu.Kendini zor kontrol edebiliyordu adam. "Evet,

öyle,"dedi."Batıyagitmemgerek.İyiolurmu?Gitmelimiyimbatıya?ÖtekiAlhambra'ya?""Bilemem,bilemem,"diyepatladıYüzbaşı.Biradımgerilemişti."Buradançıkmamızgerek.Sanane

yapacağımbensöyleyemem."ArtıkJack'abakamıyordubile.Çocukbununfarkınavardı. 'Tekbildiğim,burada bir dakika daha kalamayacağın... dur bakalım, Morgan gelmeden seni sağ salim buradançıkarabilecekmiyiz..."

"Morganmı?"diyepatladıJack.Bu ismiyanlışduyduğunusanmıştı. "MorganSloatmu?Burayamıgeliyor?"

Page 70: Tılsım - Turuz

Bölüm:7

FARREN

1Yüzbaşı,Jack'insorusunuduymamışgibiydi.Bukullanılmayan,tozluodanınbirköşesinedoğru,sanki

oradagörülecekbirşeyvarmışgibibakıyordu.Derinderindüşünmekteydi.Jackanlıyordubunu.Tommyamcasıöğretmiştiona.Düşünmekteolanbirbüyüğündüşünceleriniyandakesmek,sözünükesmekkadarbüyükbirterbiyesizlikti.Amayinede...

Sloat'danuzakdur.İzinikollaonun.Hemonun,hemdeikizlisinin...kazpeşinedüşmüştilkigibiizlerseni.

Speedysöylemiştibunu.JackosıratümdikkatiniTılsımkonusunatoplamışolduğundan,neredeysebuuyarıyı gözden kaçıracaktı. Şu anda hatırlamıştı o sözleri. Sırtına yumruk yemiş gibi sarsılarakhatırlamıştıhemde.

"Nasılbirio?"diyesorduYüzbaşıyatelâşla."Morganmı?"Yüzbaşıbirrüyadanuyanmışgibioldu."Şişmanmı?Şişman,hafifkelleşenbirimi?Kızıncaböyleyapıyormu?" Jackdoğuştangelen taklit

yeteneğini kullanmaya başladı. O yeteneği sayesinde babasını, en yorgun olduğu zamanlarda bilekahkahalarlagüldürmeyibaşarırdı.ŞuandadaMorganSloat'untaklidiniyapıyordu.Yüzünebiryaşlılıkifadesigeldi.MorganAmcanınbozukçaldığızamanlaralnınasılkırışıyorsaJack'inkideöylekırıştı.Aynıanda avurtlarını içine çekti, başını eğip gerdanını kat kat yaptı. Dudakları uzanıp sarktı, kaşları hızlayukarıaşağıoynamayabaşladı."Böyleyapıyormu?"

"Hayır," dediYüzbaşı.Ama biraz önce Jack ona Speedy Parker'ın yaşlı olduğunu söylediği zamangözlerinde nasıl bir pırıltı yanıp söndüyse şimdi de öyle olmuştu. "Morgan uzun boyludur. Saçlarıuzundur."Yüzbaşıbireliniomuzlarıhizasındatutupsaçlarınneboydaolduğunuanlatmayaçalıştı."Ayağıdatopaldır.Birayağısakat.Çizmesinintabanıdahayüksektiroayağında.Ama..."Omuzlarınıkaldırdı.

Taklidiniyaptığımdaonutanımışsınızgibigeldi!Siz...""Şşş!Okadarbağırma,çocuk!"Jack sesini alçalttı. "Galiba onu tanıyorum," dedi. İlk defa olarak korkuyu yoğun bir duygu olarak

hissediyordu.Onueliyletutabilecektineredeyse.MorganAmcaburada,ha?Tanrım!"MorganMorgan'dır.Onunlaşakalaşmayagelmez.Haydigel,çıkalımburadan."PençesiyineJack'inpazusunasarıldı.Jackyüzünüburuşturduamakendinituttu.ParkerburadaParkusoluyordu.SonraMorgan...bukadarrastlantıfazlaydı."Dahadeğil,"dedi.Aklınabirsorudahagelmişti."Kadınınbiroğluvarmıydı?"

Page 71: Tılsım - Turuz

"Kraliçeninmi?""Evet.""Biroğluolmuştu,"dediYüzbaşıisteksizbirsesle."Evet.Çocuğum,buradakalamayız.Neredeyse...""Anlatınbanaonu!""Anlatacak bir şey yok," diye karşılık verdi Yüzbaşı. "Bebekliğinde öldü. Doğalı altı hafta bile

olmamıştı.ÇocuğuMorgan'ın adamlarındanbirinin, belkiOsmond'unboğmuşolduğunadair söylentilerdolaştı. Ama öyle söylentiler çabuk çıkar. Morgan'ı da, Osmond'u da pek sevmem gerçi. Ama bunakarşılık,heronikiçocuktanbirininbeşikteykenöldüğünüdeherkesbilir.Hiçsebepyokkennedenböyleesrarengizbiçimdeöldüklerinibilenyoktur.BizdeTanrı çivisini çakıyor, diyebir atasözüvardır.KralçocuklarıbileistisnasayılmazbüyükMarangoziçin.O...Yavrum?Birşeyinyokya?"

Jackçevresindekidünyanınsolduğunuhissetti.Sendeledi.Yüzbaşıonunyakaladığındaelleritüygibiyumuşacıktı.

Kendisidebebekliğindeneredeyseölüyordu.Annesi anlatmıştı ona hikâyeyi. Annesi onu beşiğinde sessiz ve hareketsiz bulmuştu. Dudakları

mosmordu. Yanakları söndürülmüş cenazemumları kadar renksizdi. Annesi bağırarak salona koşmuştubebeğikollarınaalıp.SalondababasıylaSloatyerdeoturmaktaydılar.Biryandanşarapiçiyor,biryandanesrar çekiyorlardı.Çok sarhoştular. Televizyonda bir güreşmaçı seyretmekteydiler.Babası hemen onukarısınınkollarındankapmış,soleliyleburundeliklerimsımsıkıkapatmış(ÇürüklerinbiraygeçmemiştiJacky, derdi annesi), ağzını onunkine kapatıp soluk vermeye başlamıştı.Morgan bir yandan durmadan,"Yararıolmaz,Phil,yararıolmaz!"diyebağırıpdurmuştu.

Jackbunudinlediğinde,"MorganAmcapekkomik,değilmi,anne?"diyesormuştu.Annesideyüzündeneşesizbirgülümsemeyle,"Evet,çokkomik,Jacky,"deyipbirHerbertTarrytoondahayakmıştıelindekiizmaritten.

"Çocuk!"diyefısıldadıYüzbaşı.Jack'iöylesarstıki,başıboynununüzerindesallandı."Evlât!Allahkahretsin!Birdekalkarbayılırsan...""Birşeyimyok,"dediJack.Sesiçokuzaktangeliyorgibiydi.Yüzbaşıonusarsmaktanvazgeçti,yüzüne

kuşkulubakışlarlabaktı.Tamam," dedi Jack.Birden kendi yanağına elinden geldiği kadar güçlü bir tokat attı.Ayy!Amabu

hareketidünyanınyenibaştannetleşmesineyolaçtı.Beşikteykenneredeyseölüyordukendisi.Ozamanoturduklarıapartmandairesiniancakhayalmeyal

hatırlayabiliyordu. Annesi oraya Teknikolor Rüya Sarayı derdi. Salonun penceresinden gözükenHollywoodmanzarasındanötürü.Kendisibeşiğindeölümtehlikesigeçirmişti.OsıradababasıylaMorganSloat şarap içiyorlardı. İnsan çok şarap içti mi çok çişe giderdi. Evi hatırladığı kadarıyla, salondantuvaletegitmekiçin,osırabebekodasıolanyerdengeçmekşarttı.

Gözününönündecanlandırabiliyordu:MorganSloatayağakalkıyor,rahatbirifadeylesırıtıyor,birazgideyimdeşarabayeraçayım,Phil,gibilerdenbirşeysöylüyor,babasıisedönüpbakmıyordubile.Osıratelevizyondakikarşılaşmaheyecanlıbirnoktasındaydıçünkü.Morgansalonuntelevizyondangelenparlakışığındanayrılıpbebekodasınınalacakaranlığınageçiyordu.JackSawyerorada,ayaklarınıdaiçinealanbebek pijaması içinde uyumaktaydı. Sıcacık, güven içinde, alt bezi kupkuru.Morgan amcanın siluetinisalonun aydınlık kapısında görüyordu.Alnı kırış kırış, dudakları sarkık. SonraMorganAmca yakında

Page 72: Tılsım - Turuz

durankoltuğunpuf yastığını alıyor, uyuyanbebeğin başı üzerine koyupbastırıyordu sımsıkı.Tek eliyleyastığı bastırırken tek eliyle debebeğin sırtınabastırmaktaydı.Tümhareket belirtileri bitinceyekadar.Sonra Morgan Amca yastığı, Lily'nin bebek emzirirken oturduğu koltuğa tekrar bırakıyor, tuvaletegiriyordu.

Eğerannesirastlantıeserihemenoandaçıkagelmese...Bütünvücudunubuzgibibirtertabakasıkapladı.Böylemi olmuştu gerçekten?Olabilirdi.Kalbi ona, öyle oldu diyordu.Rastlantı çok kusursuz, çok

uygundu.LauraDeloessian'ın,DiyarKraliçesininoğlu,altıhaftalıkkenbeşiğindeölmüştü.PhilveLilySawyer'inoğlualtıhaftalıkkenbeşiğindeölümtehlikesigeçirmişti...veMorganSloatda

oradaydı.Annesibuhikâyeyihepbirespriylebitirirdi.JackytekrarsolukalmayabaşladığındaPhilSawyer'in

nasılonuhastaneyeyetiştirmeyeçalışırkenChrysler'iparçalamasınaramakkaldığınıanlatırdı.Oldukçakomikti,evet.

2"Şimdiyürüartık,"dediYüzbaşı."Peki."Jackhâlâdermansızdı.Başıdönüyordu."Peki,gidel...""Şşşş!" Yüzbaşı yaklaşan sesleri duyunca hemen başını çevirmişti. Sağ taraflarındaki duvar tahta

değil, brandadandı.Yerden on santim yukarda bitiyordu. Jack aralıktan, oradan geçmekte olan çizmeliayaklarıgördü.Beşçiftaskerçizmesi.

Birsesduyuldumırıltılararasında:"...onunbiroğluolduğunubilmiyordum."Birbaşkasıcevapverdi."Eh,piçlerinçocuğudapiçolur...seninbunubilmengerekirSimon."Busözüzerineherkesgülmeyebaşladı.Jack'inokuldabüyükçocuklardanduyduğutürkahkahaydıbu.

Kahveleredadanan,küçüklerehakaretdolu isimler takanağabeylerdenduyduğukahkahalardandı.Birisiçocuğupisbirisimleçağırdığında,ötekilerhepböylegülerlerdi.

"Susun,susun,"dedibirüçüncüsü."Kulağınagiderseotuzgünekalmaz,dişbölgegörevindebulursunkendini."

Mırıltılardolaştı.Gülüşmelerboğuklaştı.Biribirespridahasavurdu,buseferkiduyulamadı.Gülüşerekuzaklaştılar.Jack,Yüzbaşıyabaktı.Adamgözlerinibrandaduvaradikmiş,dudaklarıdişlerininüzerindegerilmiş,

öylece duruyordu.Deminki geçenlerin kimden söz ettikleri ortadaydı.Mademkonuşanlar vardı, demekdinleyendeolabilirdi.Dinlememesigerekenbiri.Apansızortayaçıkanbupiçinkimolduğunumerakedenbiri.BukadarınıJackyaşındabirçocukbileanlardı.

"Yeterince şey duydun," dedi Yüzbaşı. "Artık gitmemiz gerek." Jack'i sarsmak istiyor gibi bir halivardı...amapekcesaretedemiyordu.

Aldığıntalimat,yadaemir...batıyagitmenigerektiriyor,değilmi?

Page 73: Tılsım - Turuz

Adamdeğişti,diyedüşündüJack.İkikeredeğişti.Birincisi, Jack'ineskidünyadagitarmızrabıolanodişigösterdiğizamanolmuştu, ikinciside, Jack

batıyagideceğiniaçıkladığızaman.Davranışıöncetehditdoluyken,şimdiçocuğaelindengelenyardımıyapmayahazırgibiydi...neyibasarsındiye?

Söyleyemem...amaneyapacağınıbensöyleyemem.Âdetadinselbirdehşetduygusuvardıadamdı...yadadinselbirkorku.Buradançıkmakistiyor,çünküyakalanacağımızdankorkuyor,diyedüşündüJack.Amayalnızokadar

değil,dahasıdavar,değilmi?Buadambendenkorkuyor,Çünkü..."Haydi,"dediYüzbaşı."Haydi,yürüJasonaşkına!""Neaşkına?"diyebudalacabir sorusorduJack.AmaYüzbaşıonuodadandışarıdoğru itmekteydi.

Çocuğu yan çekip yan sürükleyerek koridora çıkardı. Koridorun bir duvarı ahşap, Öteki duvarı sertbrandaydı.

"Buyoldangelmedikti,"diyefısıldadıJack.Yüzbaşı da, "Gelirken gördüğümüz adamların önünden tekrar geçmek istemiyorum," diye geri

fısıldadı. "Morgan'ın adamları.Uzun boylusunu gördünmü?Hani bir yanından bakıldığında öteki yanıgözükecekkadarsıska..."

"Evet."Jackdudaklardakio incecikgülümsemeyi,aynıandahiçgülümsemeyengözlerihatırlıyordu.Öteki adamlaryumuşaktı.Amazayıf adamkatı görünüşlüydü.Deliliğihatırlatanbirhali vardı.Bir şeydaha...Jack'etanıdıkgelmiştioadam.

"Osmond," dedi Yüzbaşı. Bir yandan Jack'i sağa doğru çekiyordu. Kızarmış et kokusu daha dagüçlenmekteydi.Jacketkokusununkendisinibukadaracıktırdığınıhatırlamıyordu.Korkuyordu.Zihnenveruhenuçurumunkenarındaydı.Belkideliliğineşiğindeydi...ağzısulanıpduruyordu.

"Osmond,Morgan'ınsağkoludur,"diyehomurdandıYüzbaşı."Çokfazlaşeygörür.Senide ikikeregörmemesinitercihederim,evlât.""Nedemekistiyorsunuz?"

"Hsssst!" Jack'in kolunu daha da sıkı kavradı. Bir kapıya asılı kocaman kumaş perdeye doğruyaklaşıyorlardı.Jack'egöre,duşperdesinebenziyorduorası.Amadokunuşukabaveseyrekti.Filegibiydihemenhemen.Yukardaki halkaları da kromdandeğil, kemiklendi. "Şimdi ağla," diye fısıldadıYüzbaşıJack'inkulağınasıcacıkbirsesle.

Perdeyiçekti,Jack'ikocamanbirmutfağasoktu.Ortalıktayemekkokularıkolgeziyordu.İçerisiçokbuharlıydı.Jackocakların,bacanın,beyazbaşörtülü,rahibelerebenzerkadınlarıngörünümünebaktı.Birkısmı upuzun bir oluğun başına dizilmiş, kırmızı suratlarında ter damlalarıyla bulaşık yıkıyorlardı.Diğerlerimutfağınortayerindeuzanan tezgâhınbaşında, bir şeyler dilimliyor, soyuyor, hazırlıyorlardı.Biri elinde bir tepsi dolusu pişmemiş turtayla yürümekteydi. Hepsi durup Yüzbaşı'nın Jack'i mutfağaitişinebaktılar.

"Bir daha görmeyeyim!" diye bağırdı Yüzbaşı, Jack'e. Onu silkeleyip duruyordu. Bir yandan hızlamutfağınkarşıtarafınadoğruilerlemekteydiler.Karşıduvardaçiftkanatlıbirkapıvardı."Duymayayım,anladın mı? Bir daha işini yapmamazlık edersen sırtının derisini yarar, seni haşlanmış patates gibisoyarım!"

Sonraalçaksesletısladı."Hepsihatırlar,hepsidedikodueder.Ağladedimsana!"YüzüyaralıYüzbaşıonubuhardolumutfaktayürütürkenJackgözündeannesinicenazecininsalonunda

Page 74: Tılsım - Turuz

canlandırdı. Tabutun içinde yatıyordu.Beyaz organza bir elbise giydirilmişti ona.Bir filminde giydiğigelinlik.Yüzügidereknetleşti.Kulaklarındaminikaltınküpelervardı.Jack'inonaikiyılönceyılbaşındaaldığıküpeler.Sonrayüzüdeğişti, çenesidahayuvarlakoldu,burnudüzleşti, soylulaştı, saçlarıbir tonaçıldı, telleri sertleşti.KarşısındakiLaureDeloessian'dıartık. İçindeyattığı tabutdadeğişmiş,ağaçtanoyulmabirşeyolmuştu.Viking'lerinkullanacağıtürdenbirşey.Toprağagömülmektençok,ateşeatılmayauygun. Evet, bu kadın kraliçe Laura Deloessian'dı. Ama Jack'in hayalinde, annesinin o filmde giydiğigelinliği giyiyordu. Kulaklarında Tommy Amca'yla birlikte seçtikleri küpeler vardı. Birden Jack'ingözlerineyakıcıgözyaşlarıdoldu.Sahtedeğildibuyaşlar...gerçekti.Yalnızannesiiçindeğil,buumutsuzkadınların her ikisi için de ağlıyordu.Birbirinden ayrı evrenlerdeölmekteolan, ama ikisi deölmedenöncekopmayacakbirbağlabağlıbulunanbuikikadıniçin.

Göz yaşlarının arasında, beyazlar giyinmiş çok iri yan bir adamın kendilerine doğru koşmaktaolduğunugördü.Başındaaşçıkülahıyerinekırmızıbirbantvardı.Jackyinedeonunaşçıbaşıolduğunuanladı.Mutfağınpatronuydubuadam.Elindedeüçdişli,pektehlikelibirtahtaçatalvardı.

"DEFOLUN!" diye bağırdı onlara. Fıçı gibi göğsünden çıkan ses incecikti. Ayakkabıcı çırağınıazarlayanhomoseksüelmüşterisesinebenziyordu.Amatahtaçataldagülünecekbirşeyyoktu.Tehlikeliydio.

Kadınlaronunsaldırısıönündenkuşlargibikaçıştılar.Turtaları taşıyankadının tepsisindenbir turtayere düşüp parçalandı, kadın umutsuz bir çığlık attı. Yerlere çilek suları yayılmaktaydı. Kan gibikıpkırmızı.

"DEFOLUNMUTFAĞIMDAN, SERSERİLER!BURASIKESTİRMEYOLDEĞİL!BURASIYOLGEÇEN HANI DEĞİL! BENİM MUTFAĞIM BURASI! KENDİLİĞİNİZDEN HATIRLAMAZSANIZMARANGOZTANRIADINAŞİŞLERİMSİZİ!"

Çatalınıonlaradoğrusavururkenbaşınıbirazyanaçevirdi,gözlerinikıstı.Sankitümserttehditlerinerağmen kan görmeye dayanamayacakmış gibiydi. Yüzbaşı elini Jack'in ensesinden çekti, rahat gibigözükenbirhareketleuzandı.Biransonraaşçıbaşıyerdeydi.Sırtüstüserilmiş,kalmıştı.Tahtaçatal,çileksularının pişmemiş hamur parçalarının arasında yatıyordu. Koca adam yerde debeleniyor, kırılan sağbileğiniovalayıpo inceciksesiyleavazıçıktığıkadarbağırıyordu.Öldüm,diyehaykırıyor,Yüzbaşınınonuöldürdüğünüsöylüyordu.Enazındansakatlandığıdoğruyduama.Dış

Muhafızların gaddar, kalpsiz Yüzbaşısı sağ elini kırmıştı onun. Hayatının geri kalanını çaresiz birdilenciolarakyaşamakzorundabırakmıştıonu.Canınıdayanılmayacakkadaryakmıştı...

"Kes sesini!" diye kükrediYüzbaşı.Adam sesini kesti.Hemde hemen.Yerde koca bir bebek gibiyatıyordu. Sağ elini göğsüne doğru kıvırmıştı. Kırmızı alın bandı çarpılmış, tek kulağı, minik siyahküpesiylebirlikteortayaçıkmıştı.Tombulyanaklarıtitriyordu.Yüzbaşımutfağındevefendisininüzerineeğilirken, kadınlar günlerini ve gecelerini geçirdikleri bu yerin tartışılmaz patronunun düştüğü durumkarşısındatitreştiler.Jackhâlâağlıyordu.Birkenaraçekilmişti.Ağzıaçık,yüzifadesikomikti.

Yüzbaşı, "Dinle de sana İyi Çiftçilik Kitabında bulunmayan bir öğüt vereyim," dedi. Burunlarıbirbirinedeğecekkadareğilmiştiadamınüzerine.AmaJack'inkolunututanpençesidehiçgevşememiştibuarada.Ağrısıbereketversinuyuşmayabaşlıyorduartık."Aslaamaaslainsanınüzerinebıçakla,yadaçatalla, ya damızrakla yürüme... bunu ancak onu öldürmek niyetindeysen yap.Aşçıların sinirli olmasıdoğaldırama,birmuhafızyüzbaşısınasaldıracakkadarazmamalıdır.Anladınmıdediğimi?"

Aşçı gözyaşları içinde, meydan okur havada bir şeyler mırıldandı. Jack anlayamadı. GalibaYüzbaşınınannesinivearkaavludakiköpekleriilgilendirenbirşeydi.

Page 75: Tılsım - Turuz

"Olabilir," dediYüzbaşı. "O bayanı hiç tanımadım.Ama yine de soruma cevap vermedin."Aşçıyıtozluçizmesiyledürttü.Yavaşdürttüamaaşçıtekmeyemişgibiçığlıkattı.Kadınlartekrarkıpırdandılar.

"Aşçılar,silâhlarveYüzbaşılarkonusundaanlaştıkmı,anlaşmadıkmı?Anlaşmadıksabirazdahadersvermemgereksana."

"Anlaştık!"diyesoluduadam."Anlaştık!Anlaştık!Ani...""İyi. Çünkü bugün daha başka dersler de vermek zorundayım." Jack'i tekrar ensesinden yakalayıp

sarstı, Jack bir çığlık attı.Yapmacık değildi bu çığlık. "Eh, herhalde tek söyleyebileceği bu!Aptal buçocuk!Gerizekâlı!Anasıgibi."

Yüzbaşıkapkaranlıkbakışlarıylamutfağısüzdü."İyigünler,Bayanlar.Kraliçekutsasınsizi.""Sizedeiyigünler,"dedikadınlarınenyaşlısı.Eğilipreveransyaptı.Ötekilerdeonutaklitettiler.Yüzbaşı, Jack'i tekrar sürüklemeye başladı. Jack'in kalçası bulaşık oluğuna çarptı, çocuk tekrar

bağırdı. Sıcak sular sıçradı.Damlaları yerin tahta döşemelerine düşüp aktı. Tıslıyordu sular.O kadarkaynar suydu. Bu kadınların eli bu suyun içindeydi, diye düşündü Jack. Nasıl dayanıyorlar? DerkenYüzbaşıJack'iensesindenneredeysetaşırdurumda,ikincibirperdedengeçiripbirholeçıkardı.

"Püff!"diyesoluduYüzbaşıalçaksesle."Hoşlanmadımbuişten.İyiolmadı."Sola, sağa, sonra tekrar sola baktı. Jack artık pavyonun dış duvarına yaklaşmakta olduklarını

hissediyordu. Bu yerin dışardan o kadar küçük göründüğü halde, içine girince nasıl bu kadar büyükolabildiğine şaşmaktaydı. Yüzbaşı onu bir kapıdan dışarı itti, kendilerini tekrar gün ışığında buldular.Öğleden sonraydı. Güneş öyle parlaktı ki, Jack içerinin karanlığından sonra gözlerini yanmasın diyekapamakzorundakaldı.

Yüzbaşı hiç kararsızlık göstermedi. Bastığı yerde çamurlar vıcık vıcıktı. Ortalık saman ve at tersikokuyordu. Jack gözlerini tekrar açtı, bir ahır veya ambar önünden geçmekte olduklarını gördü. Birbrandaperdeyarıaçıktı.İçerdentavukgıdaklamalarıdageliyordu.Sıskabiradam,ayağındasandaletler,üzerinde yalnızca kirli bir pantolon, tırmıkla saman savuruyordu.Ahırın içindemidilli boyunda bir atonlarabaktı.ÖnündengeçtiktensonraJack'inaklıbaşınageldi,negördüğünüanlayabildi.Atınikikafasıvardı.

"Hey,"dedi."Oahırabirbakabilirmiyim,o...""Vakityok.""Amaoatın...""Vakityokdedim."Yüzbaşısesiniyükseltipbağırdı."Birdahaişiniihmalettiğiniyakalarsamseniiki

mislidöverim!""Birdahayapmam!"diyehaykırdıJack.İçindenbunumaranınartıkbirazeskidiğinidüşünüyordu.Tam karşılarında kocaman tahta kapılar dışarıya açılmaktaydı. Aralık duruyordu kapı. Jack'in yön

duygusu,pavyonuniçindengeçiparkakapısınageldiklerinifısıldıyordu.'Tanrıyaşükür,"dediYüzbaşıdahanormalbirsesle."Şimdi...""Yüzbaşı!" diye seslendi bir ses arkalarından. Bağıran bir ses değildi ama, sinsi, ağırlığı olan bir

sesti.Yüzbaşıolduğuyerdedurdu.Tamelinikapıyauzatırkenduymuştusesi.Sankiseslenenadamdatamoânıbekliyordu.

Page 76: Tılsım - Turuz

"Belkidebeni...III.oğlunuzatanıştırmaktabirsakıncagörmezsiniz..."Yüzbaşı, Jack'i de çekerek döndü. Avlunun orta yerinde. Yüzbaşının o kadar korktuğu adam

duruyordu... Osmond. Koyu gri, melankolik gözlerle bakmaktaydı onlara. Jack o gözlerde bir şeyinkıpırdadığınıgördü.Derinlerde.Korkusubirdendahadakeskinleşti,batıcıoldu.Delibuadam...Aklınailkgelendüşüncebuydu.Zırdelihemde.

Osmondonlaradoğru iki adımattı. Sol elinde sapınaderi sarılmışbir kırbaç tutuyordu.Sapı hafifincelerek, omzuna üç kere doladığı tendonla birleşmekteydi. Çıngıraklı yılan kadar kalın bir kırbaçtı.Ucuna yakın yerde bir düzine kola ayrılıyordu. Her biri örülmüş deriydi. Her birinin ucunda kabayapılmış,parlakmadenimahmuzlarvardı.

Osmondkırbacınsapınıçekti,kangalomzundantırsanaraksarktı.Adamsapıkımıldattı,madeniuçlaryerdekiçamurlardayavaşçakıpırdandı.

"Oğlunuzmu?"diyetekrarladıOsmond.Biradamdahayaklaştı.Jackbirdenbuadamınnedentanıdıkgeldiğinianladı.Kendisinikaçırmayaçalıştıklarıgün...beyazlargiymişadambudeğilmiydi?

Belkidebuydu,diyedüşünüyorduJack.

3Yüzbaşıtekyumruğunusıktı,alnınagötürdü,önedoğrueğildi.BiranlıkkararsızlıktansonraJackde

aynışeyiyaptı."Oğlum Lewis," dedi Yüzbaşı kazık gibi bir sesle. Jack onun hâlâ eğik durumda konuştuğunu

görüyordu.Gözlerinisoladoğrudevirmişti.Jackdeeğikbekledi.Kalbigümbürgümbüratıyordu.'Teşekkür ederim,Yüzbaşı. Teşekkür ederim, Lewis.Kraliçe sizi kutsasın."Adamkırbacın sapıyla

onadokunduğundaJackneredeysebağıracaktı.Birandadoğruldu,çığlığıgüçengelledi.Osmond iki adım uzaklarındaydı, Jack'e o deli, melankolik bakışlarıyla bakıyordu. Deri bir ceket

giymişti.Parlakçivilerlesüslüydüüzeri.Galibaelmastıoçiviler.Gömleğipekfırfırlıydı.Sağbileğindezincir bir bilezik şıngırdıyordu. Sesin çıkması, durmadan kırbacını kıpırdattığı içindi. Saçları geriyedoğruçekilipbeyazsatenbirkurdeylebağlanmıştı.İkikokuçıkarıyorduadam.İnsanailkulaşan,Lily'nin"erkek parfümleri" dediği kokulardandı. Yani tıraş losyonu, kolonya falan gibi bir şey. Osmond'unkullandığıkokukoyuvepudragibiydi.Jack'ınaklına,eskidençevrilmişrenksizİngilizfilmlerinde,yoksulbirininOldBailey'deyargılanmasınabenzersahnelergeldi.Yargıçlarveavukatlarhepperukagiyerlerdiofilmlerde.Jack'egöre,operukalarınsaklandığısandıkvekutularherhaldeOsmondgibikokardı.Kuru,tatlı...çörekgibibirkoku.Bununaltında,dahaönemlivedahatatsızbirkokudahavardı.Odageliyorduçocuğun burnuna. Kat kat terlerin, kirlerin kokusu. Seyrek yıkanan, ya da hiç yıkanmayan bir insanınkokusu.

Evet.Buadamogünkendisinikaçırmayaçalışanikiyaratıktanbiriydi.Jack'inmidesidüğümoldu,sancıdı."Biroğlunuzolduğunubilmiyordum,YüzbaşıFarren,"dediOsmond.BusözleriYüzbaşıyasöylüyordu

ama,gözleriJack'inüzerindeydihâlâ,Lewis,diyedüşündüçocuk.AdımLewis,unutmayayım.Yüzbaşı, "Keşke olmasaydı," diye homurdandı. Jack'e öfke ve nefretle baktı. "Onu büyük pavyona

getirerek onurlandırıyorum, kalkıp köpek gibi davranıyor. Onu nerede oynarken buldum, biliyormusunuz..."

Page 77: Tılsım - Turuz

"Evet,evet."dediOsmonddalgınbirgülümsemeyle.Jackheyecanla,"tekkelimesinebile inanmadı,diyedüşündü.Tekkelimesinebile!"Çocuklarkötüdür.Tümerkekçocuklarkötüdür.Değişmezbirkuraldırbu.Aksiyondur."

Kırbacın sapıyla Jack'in bileğine yavaşça dokundu. Sinirleri çok gergin olan Jack bir çığlık attı...sonrautanarakkıpkırmızıkesildi.

Osmondkıkırkıkırgüldü."Kötü,evet,kuraldır...tümerkekçocuklarkötüdür.Bendekötüydüm.Bahsegirerimkisizdekötüydünüz,FarrenHa?Kötümüydünüz?"

"Evet,Osmond,"dediYüzbaşı."Çokmu kötüydünüz?" diye sorduOsmond. İnanması zordu ama, adam çamurların içinde danseder

gibi hareketler yapmaya başlamıştı. Eşelenip duruyordu. Ama bu hareketlerde kuşku verecek bir yanyoktu. Osmond çok ince, çok narin olduğu halde, Jack ona bakınca bir homoseksüellik titreşimialmıyordu.Konuşmatonukıvrakbileolsa,dayanağıyoktubunun.Yo,adamdangelentitreşimleryalnızcakötülük...vedelilikti."Çokmukötü?Pekçokmukötü?"

"Evet, Osmond," dedi Yüzbaşı Farren tahta gibi bir sesle. Yanağındaki yara izi öğleden sonragüneşindeparıldadı.Pembedençokkırmızıoldurengi.

Osmondirticalidansınıbaşladığıgibiapansızyarıdakesti.Yüzbaşı'yabuzgibigözlerlebaktı."Kimsebilmiyordubiroğlunuzolduğunu,Yüzbaşı.""Piç o," dedi Yüzbaşı. "Aptal da. Üstelik tembel de olduğu ortaya çıktı." Birden dönüp Jack'in

suratına bir tokat aşketti. Fazla hızlı vurmamaya çalışmıştı ama, eli sanki bir odundu adamın. Jackuluyarakçamurlaradevrildi,elikulağınadoğruuçtu.

"Çokkötü,pekçokkötü,"diyemırıldandıOsmond.Yüzübuseferbomboş, ipince,sinsibir ifadeyebürünmüştü. "Kalk ayağa, kötü çocuk.Babalarının sözünü dinlemeyen kötü çocukların cezalandırılmasıgerekir.Kötüçocuklarsorguyaçekilmelidir."Kırbacıbiryanadoğrusavurdu,kurubirsesçıktı.Jack'inzihnibir ilişkidahakurdu,Osmond'unkırbacınınçıkardığıbuses, sekizyaşındaykenoynadığıoyuncaktüfeğinsesinintıpkısıydı.Jack'inde,RichardSloat'undaböyletüfeklerivardı.

OsmonduzanıpJack'inçamurlukolunubeyaz,örümcekgibieliylekavradı,çocuğukendine,okokularadoğru çekti. Tatlı pudra ve bayat kir kokusuna.Manyak gri gözleri Jack'inmavi gözlerine ciddi ciddibaktı.Jackçişiningeldiğinihissetti,pantolonunuıslatmamakiçinkendinisıktı.

"Kimsinsen?"diyesorduOsmond.

4Buikikelimesankihavada,üçününbaşlarıüzerindeasılıkaldı.Jack, Yüzbaşının kendisine ciddi, ama üzüntüsünü saklayamayan bir bakışla bakmakta olduğunu

farketti.Tavuklargıdaklıyor,birköpekhavlıyor,biryerlerdenyaklaşanbirarabanınsesiduyuluyordu.Bana gerçeği söyle, yalanı hemen tanının, diyordu o gözler. Sen bir zamanlar California'da

karşılaştığımbirkötüçocuğabenziyorsun...oçocukmusun?BiraniçinJack'indudaklarındahercevapbiraradatitreşti.Jack...BenJackSawyer'im,evet,California'lıçocuğum.Budünyanınkraliçesibenimannemdi,sonra

öldüm.Patronunu,Morgan'ı da tanıyorum...MorganAmca... sanaher şeyi anlatırım,yeterkiomanyak

Page 78: Tılsım - Turuz

gözlerinigözümdençek,çünkübençocuğumdaha...çocuklaröyleyapar...herşeyianlatır.Osıradaannesininsesigeldikulağına.Serttiannesininsesi.Alayedergibiydi."Nevarneyoksaanlatacakmısınbuadama, Jacky?Buadama,ha?Bayat erkek losyonlarının satış

yeri gibi kokuyor, CharlesManson'un ortaçağ kopyası gibi görünüyor... ama sen bilirsin. İstersen onukandırabilirsin... dert değil... ama sen bilirsin. "Kimsin sen?" diye sordu Osmond tekrar. Daha bileyaklaşmıştı.Jackonunyüzündebüyükbirgüvengördü...insanlardanistediğicevaplarıalmayaalışkındı...hemyalnızonikiyaşındakiçocuklardandadeğil.

Jack derin, titrek bir soluk aldı. (insan sesinin gür çıkmasını üst balkonun en arka sıralarına kadarulaşmasınıisterse,sesidiyaframınındibindençıkarmalıdır.Jacky.Ozamansesyukarıçıkarkendahadabüyür.)Avazıçıktığıkadarhaykırdı.

"BENHEMENGERİDÖNECEKTİM!VALLADÖNECEKTİM!"Osmond beklediği titrek sesi, fısıltıyı duyabilmek için iyice eğilmiş beklerken bu türlü bir sesi

duyunca,sankiJackonatokatatmışgibiyerindensıçradı.Gerilerkenkırbacınınüzerinebastı,neredeysedüşüyordu.

"Senilanetolasıbücür...""DÖNECEKTİM!NEOLURSUNDÖVMEBENİOSMOND,BENGERİDÖNECEKTİM!BURAYA

GELMEYİHİÇİSTEMEMİŞTİMHİÇİSTEMEMİŞTİMHİÇİSTEMEMİŞTİM..."Yüzbaşı Farren uzanıp onun sırtına bir şaplak attı. Jack hâlâ haykırarak yüzükoyun yere çamurlara

yapışıverdi."Gerizekâlıdırdemiştimsize."diyorduYüzbaşı."Özürdilerim,Osmond.Onucanınıçıkaranakadar

döveceğimdeneminol.Buçocuk...""Buradaneişivaröyleyse?"diyebağırdıOsmond.Sesibuseferkadınsesigibicırtlakçıktı."Neişi

varseninyassıburunlupiçininburada?Banaçocuğunizinkâğıdınıgöstermeyekalkma!Kâğıdıolmadığınıbiliyorum!Onukraliçenincebindenbiryemekyesindiyekaçaksoktuniçeri...belkidekraliçeningümüşçatalbıçağınıçalsındiye...kötüo.Birbakmakyeteranlamakiçin.Çokkötü,dayanılmayacakkadarkötü!"

Kırbaç bir daha sakladı.Bu sefer oyuncak tabanca gibi değil, gerçek bir 22 gibi ses çıkardı. Jackiçinden,ucununnereyegideceğinibiliyorum,diyedüşünmeyevakitbuldu.Aynıandakocaman,alevgibibirpençesırtınaindi.Acısıetinebattı,batarkeneksileceğiyerdedahaarttı.Sımsıcak,delirticibiracıydı.Jackçamurlararasındabağırıpkıvrandı.

"Kötü!Çokkötü!Dayanılmayacakkadarkötü!"Her"kötü"deyişindeJack'insırtındayenibirpençeiziaçılıyor,çığlığıyenibaştanyükseliyordu.Teni

alevalevyanmaktaydı.Bununböylenekadarsüreceğinibilemiyordu.Osmondhervuruştansonra iyicemanyaklaşmaya başlamıştı. Tam o sırada bir ses duyuldu. "Osmond! Osmond! Hah, buradaymış, çokşükür!"

Koşuşanayaksesleriduyuldu.Osmond'unsesiöfkelivesoluksoluğaçıktı."Nevar?Nevar?Neoluyor?"Bir el Jack'in kolunu kavrayıp onu ayağa kaldırdı. Çocuk sendeleyince o elin kolu beline sarılıp

destekoldu.Pavyondangeçerkenokadarkatı vekendindenemindavrananYüzbaşının şimdibukadarşefkatliolmasışaşılacakşeydi.

Page 79: Tılsım - Turuz

Jack tekrar sendeledi. Dünya gözlerinin önünde yüzüyordu. Her şey bulanıktı. Sırtından ılık kanlarsüzülüyordu.ÇabukkabaranbirnefretleOsmond'abaktı.Öfkevesersemliğeiyibirmerhemoldubu.

Bunusenyaptın...canımıyaktın,tenimikestin.Banabak,Manyak,eğerelimesendenöçalmafırsatıgeçerse...

"İyimisin?"diyefısıldadıYüzbaşı."Evet.""Nevar?"diyehaykırdıOsmonddemindayağıyarıdakesenikiadama.Birinci adam, Jack'la Yüzbaşı'nın gizli odaya giderken koridorda gördükleri züppelerden biriydi.

Ötekiyse, Jack'in Diyar'a ilk gelişinde karşısına çıkan o arabacıya benziyordu. Çok korkmuş bir halivardı.Yaralıydıdagaliba.Başının sol tarafındakibiryaradankanlarakıyor,yüzününsolyanınıhemenhementümüylekaplıyordu.Solkoluyırtılmış,derisidesıyrılmıştı."Nediyorsun,eşekherif?"

Arabacı anlattı. "Tüm İşçiler Köyünün öte yanında virajı dönerken arabam devrildi." Ağırkonuşuyordu. Şok içinde biri gibiydi. "Oğlumöldü,Efendim!Fıçıların altında ezildi kaldı. SonMayısÇiftliğigünündeonaltıyaşınıdoldurmuştu.Annesi..."

"Ne?"diyebağırdıOsmondtekrar."Fıçılarmı?İçkimi?Kingsland'larmıyoksa?YanibanabirarabadolusuKingsland'ıparçaladığınımısöylüyorsun,keçiburunluherif?Onumudemekistiyorsunyoksaaaa?"

Osmond'unsesiosonhecede,operasöylüyormuşgibiyükseliverdi,titredi,gıcırdadı.Aynıandatekrardansetmeyedebaşladı...amabuseferöfkedansıydıyaptığı.Şarkıyladansınbileşimiöylegaripolduki,Jack istemeden dudaklarına yükselen bir gülmeyi örtmek için iki elini birden ağzına götürmek zorundakaldı. Bu hareket, gömleğinin yarık sırtında gerilmesine yol açtı, daha Yüzbaşı onu bir mırıltıylauyarmadan,hemenkendinegeldi.

Arabacı sabırla, sanki Osmond hikâyenin tek önemli noktasını kaçırmış gibi (ona öyle geliyorduherhalde) söze devametti. "On altı yaşındaydı,Efendim.Annesi bugünbenimle gelmesini istememişti.Nasılolduda..."

Osmond kırbacı havaya kaldırdı, beklenmedik, kör edici bir hızla indiriverdi. Kırbacın sapını soleliylegevşekbiçimdetutuyordu.Uçkısımdakikuyruklarçamurlarayayılmıştı.Şaklamasesi.22gibideğilde, oyuncak tüfek gibi çıktı. Arabacı bağırarak geriye doğru sendeledi, elleri yüzüne doğru uçtu, kirliparmaklarının arasından yeni fışkıran kanlar sızmaya başladı. Adam bağırarak devrildi. "Efendim!Efendim!Efendim!"diyehaykırıpduruyorduoboğuk,gargaragibisesiyle.

Jack,"Gidelimburadanhemen!"diyeinledi."Dur,"dediYüzbaşı.Ciddisuratıbirdereceyekadaryumuşamışgibiydi.Gözlerindekioparıltıumut

muyduyoksa?Osmondozüppeyedöndü,odabiradımgeriledi.Etli,kırmızıdudaklarıkıpırkıpırdı."Kingslandmıydı?"diyesoluduOsmond."Osmond,kendinibukadarüzme..."Osmondbileğinioynattı,kırbacınçelikuçlukuyruklarızüppeninçizmelerineçarpıptakırdadı.Adam

biradımdahageriledi."Bana ne yapıp ne yapmayacağımı senmi söyleyeceksin? Sen yalnız sorduğuma cevap ver. Canım

sıkkın,Stephen.Hemdedayanamayacağımkadarsıkkın.Kingslandmıydı?"

Page 80: Tılsım - Turuz

"Evet,"dediStephen."Üzgünümamaöyleydi.""Dışyoldamıoldu?""Osmond...""Dışyoldamıoldudedim,sersem?""Evet,"diyeyutkunduStephen."Elbette."Osmond'un incecik suratındabembeyaz, iğrençbir gülümsemebelirdi. 'Tüm işçilerKöyü

başkaneredeolacak?Uçarmıköydediğin?Ha?Uçupdayerdeğiştirecekdeğilherhalde,haStephen?Uçarmı?

Uçarmı?""Hayır,Osmond,elbetteuçamaz.""Uçamaz.Demekdışyoldasaçıldıkaldıfıçılar,tamammı?BirarabadolusufıçınınDışYol'dayatıp

durduğu,değerliiçkilerintoprakkurtlarızevkiniçıkarsındiyeyerleredöküldüğüdoğrumu,değilmi?""Evet...evet.Ama....""Morganoyoldangeliyor!"diyebağırdıOsmond."Morgangeliyor...atlarınıdanasılsürer,bilirsiniz!

Arabası virajı döner de o yığınla karşılaşırsa belki arabacısı durmaya vakit bulamaz! Devrilebilir!Ölebilir!"

'Tamım!"dediStephen.Solgunsuratıikitondahaağardı.Osmond yavaşça başını salladı. "Bence eğerMorgan'ın arabası devrilirse, hep dua edelim de, sağ

kurtulacağınaölsünbari.Bizimiçindahaiyiolur!""Ama...ama..."Osmond onu bırakıp, Yüzbaşıyla "oğlu"nun durmakta olduğu yere hemen hemen koşarak yaklaştı.

Arabanhâlâyerde,çamurlararasında,"Efendim!"diyebağırarakkıvranıyordu.Osmond'ungözleriJack'eilişti,sonraooradayokmuşgibiüzerindenkaydı."YüzbaşıFarren,"dedi.

"Sonbeşdakikanınolaylarınıizledinizmi?""Evet,Osmond.""Dikkatleveyakındaninceledinizmi?Ölçüptarttınızmı?Dikkatettinizmi?""Evet,sanıyorum.""Sanıyormusunuz?Nekadarkusursuzbirsubaysınızsiz,Yüzbaşı!İlerdeyinekonuşacağız,Yüzbaşı!

SizingibimükemmelbirYüzbaşınınnasılolupdaböylekurbağagibibiroğulçıkardığınıkonuşacağız."GözlerikısacaJack'inüzerindeduraladı.Bakışlarıçoksoğuktu."Amaşimdibunavakityok,değilmi?Yok,hayır.Benceencesuradamlarınızdanbirdüzinesinialın,

bir ankaybetmedenDışYol'a götürün.Herhaldekokuyadoğrugidersenizkazayerini bulursunuz, değilmi?"

"Evet,Osmond."Osmond çabucak gökyüzüne doğru baktı. "Morgan saat altıda bekleniyor... belki biraz daha erken

gelir.Şimdisaat...iki...evet,ikigibi.İkimidirdersiniz,Yüzbaşı?""Evet,Osmond."

Page 81: Tılsım - Turuz

"Yasennedersin,piçkurusu?Onüçmü?Yirmiüçmü?Seksenbirmiyoksasaat?"Jackonaaptalaptalbaktı.Osmondnefretleyüzünüburuşturdu,Jackdekendiiçindekinefretintekrar

kabardığınıhissetti.Canımıyaktın,eğerelimefırsatgeçerde...Osmond tekrar Yüzbaşı'ya baktı. "Saat beşe kadar, kırılmamış fıçıların hepsini kurtarmaya bakın

derim.Beştensonra,benceyolueldengeldiğikadarçabuktemizleyipaçın.Anladınızmı?""Evet,Osmond.""Haydi,gidinohalde."Yüzbaşı Farren yumruğunu alnına dayayıp eğildi. Jack hâlâ aptal aptal bakarak, hâlâ Osmond'dan

beyni nabız gibi atarcasına nefret ederek, onu taklit etti. Osmond daha selâm başlarken onlara sırtınıçevirmiştibile.Arabacıyadoğruyürüyor,kırbacınışakırdatıyordu.

ArabacıOsmond'unyaklaştığınıduydu,bağırmayabaşladı."Yürü,"diyeJack'inkolunusondefaolarakçektiYüzbaşı."Bunuseyretmekistemezsin.""İstemem,"diyefısıldayabildiJack.'Tanrım,elbetteistemem."Ama Yüzbaşı Farren kapının sağ kanadını açıp birlikte pavyonun kapısından çıkarlarken Jack

istemediğisesleriduydu...aynısesleriogecerüyasındadahepduydu.Birıslıkveşaklama,peşindenbirçığlık, bir ıslıklı şaklama daha, peşinden ikinci bir çığlık... Osmond da sesler çıkarıyordu. Soluyorduadam.Neyaptığını,dönüpbakmadandaanlıyorduinsan.ZatenJack'incanıhiçbakmakistemiyordu.

Amaoldukçaemindi.GülüyorduOsmond.

5Pavyonundışındakiaçıkalandaydılar.Yinekalabalıkvardı.GelipgeçenlergözlerininucuylaYüzbaşı

Farren'e bakıyorlardı... hep uzağından geçiyorlardı onun. Yüzbaşı hızlı adımlarla ilerlerken yüzügepgergin, kafasından geçen düşüncelerle kapkaranlıktı. Jack ona yetişebilmek için koşmak zorundakalıyordu.

"Şansımızvarmış,"dediYüzbaşıbirden."Çokşansımızvarmış.Sanıyorumniyetiseniöldürmekti."Jackonaçenesiaçıkbaktı.Ağzıkurumuş,sıcacıktı."Delidir,biliyorsun.Pastayıkovalayanadamkadardeli."Jack bu deyimi ömründe duymadığından, ne demek olduğunu da bilmiyordu ama, Osmond'un deli

olduğugörüşüneodakatıldı."Pekined...""Dur," dedi Yüzbaşı. Jack cebindeki dişi verdikten sonra girdikleri o küçük çadıra gelmişlerdi.

"Buradadurvebenibekle.Kimseylekonuşma."Yüzbaşı çadıragirdi. Jackdurmuşbekliyor, çevreyi seyrediyordu.Yanıbaşındanbirpalyaçogeçti.

Jack'e yan gözle baktı ama, havaya atıp tuttuğu minik, renkli topların temposunu hiç kaybetmedi.Palyaço'nunpeşindenbiryığınpasaklıçocuk,FareliKöyünKavalcısınıizlergibigeliyorlardı.Memesine

Page 82: Tılsım - Turuz

iri,kirlibirbebektutmuşgençbirkadınJack'e,birikisikkeverirseonakendikendineyapabileceğihoşbir eğlenceöğreteceğini söyledi. Jack tedirgin,başka tarafabaktı.Kadıngülmeyebaşladı. "Ooooo,bugüzelçocukçokutangaç!Gelburaya,güzelim!Gelde..."

"Defol,orospu,yoksaaltmutfağayollarımseni."Yüzbaşı çıkagelmişti. Yanında bir başka adamla birlikte çıkmıştı çadırdan. İkinci adam yaşlı ve

şişmandıama,Farren'leortakbiryönüvardı...operetlerdenfırlamabiraskerdençok,gerçekbiraskerebenziyordu. Bir eliyle ceketinin düğmelerini şişko göbeği üzerinde iliklemeye uğraşırken öbür elindeborazanabenzerbirâlettaşıyordu.

Kirli bebeği taşıyan kız Jack'e bir daha bakmadan hemen uzaklaştı. Yüzbaşı yanındaki adamınborazanımelinealdı,onundüğmeleriiliklemesinibeklerkenbiryandandabirşeysöyledi.Adambaşınısalladı, ilikleme işim bitirdi, borazanı geri aldı, öttürerek yürümeye başladı. Bu Jack'in bu diyara ilkgeldiğindekulağınaçalınanseslerebenzemiyordu.Oseferbirçokborubirağızdançalınmaktaydı.Seslerbirtürgösterigibiydi.Buseferkiisefabrikadüdüğünebenziyordu.İşbaşıemriydibirtür.

YüzbaşıJack'inyanınadöndü."Benimlegel,"dedi."Nereye?""DışYola."BakışıyankorkulubirifadeyleJackSawyer'inüzerindedolaştı."Babanımbabasıoraya

BatıYoluderdi.GittikçedahaküçükköylerarasındangeçerveDışBölge'yevarır.Ondansonradaoradakalır.Hiçbir yere gitmez... ya da cehenneme gider. Sen batıya gideceksen,Tanrı seninle olmalı, evlât.AmaTanrınınkendisibileDışBölge'denilerigitmeyecesaretedemezmişdiyeduyuyorum.Haydi,gel."

Jack'inkafasınabiryığınsoruakınetmekteydi.Milyonlarcasoru.AmaYüzbaşı fazlahızlıbiradımtemposu tutturduğundan, onları soracak soluğubulamadı.Tepeye doğru olan yokuşu çıktılar, Jack'in budiyara ilk geldiği yere vardılar. Fuar yeri yakınlarındaydı artık. Jack oradaki görevlilerin bağırdığını,milleti oyunlara davet ettiğini duyuyordu. İki dakika oynasanız ödülü kazanırsınız diye bağırıyorduadamlar.Denizdenesenrüzgâr,sesleriçoknetolaraktaşımaktaydı.Beriyandan,ağızsulandıranyiyecekkokuları da geliyordu. Sıcak yemek kokuları. Kebap mısır ve kızarmış et. Jack'in karnı guruldadı.KorkunçOsmond'dankurtuluncakarnıacıkmıştı.

Fuar yerine varmadan sağa döndüler.Bu seferki yol, pavyonun yolundan çok daha genişti.DışYoldiyedüşündüJack.Sonraiçiürpererekdüzeltti:Yo...BatıYolu.Tılsım'agidenyol.

Yüzbaşıyayetişmekiçinyinekoşmayabaşladı.

6Osmond'unhakkıvardı,kokuyuizlemeleriyeterdi.Ogaripisimliköyebirmilkalakokuburunlarına

geldi.Yolüzerindedoğuyagitmekteolantrafikpekyoğundu.Çoğuatlıarabalardı.Atlararasındaikibaşlısı

yoktuama.Arabalarherhaldebudiyarınlüksarabalarıolmalı,diyedüşündüJack.Bazılarınındaüzerinetepeleme çuvallar, balyalar yığılıydı. Kimi çiğ et, kimi kafesler içinde canlı tavuk taşıyordu. Köyünhemen dışında yanlarından içi kadın dolu bir araba ürkütücü bir hızla geçti. Kadınlar gülüyor,bağırıyorlardı. Biri ayağa kalktı, eteklerini tâ beline kadar kaldırdı, danseder gibi hareketler yaptı.Neredeysearabadandüşüpboynunukıracakkenbirarkadaşıonuyakalayıpçekerekoturttu.

Page 83: Tılsım - Turuz

Jackyinekızardı.Gözününönündedeminkigençkadınınbembeyazmemesibelirdi.Ucukirlibebeğinağzındaydı."Ooo,buçocukçokutangaç!"

Farrenadımlarınıdahadahızlandırarak,Tanrım!"diyemırıldandı."Hepsisarhoşbunların!DökülenKingsland'ları içmişler! Orospular da sarhoş, arabacı da! Ya devrilecekler, ya kayalardan denizeuçacaklar...neysebirkayıpsayılmaz.Hastalıklıorospular!"

Jacksoluksoluğa,"Buncatrafikgeçebildiğinegöreyolaçıkolmalıherhalde."dedi.Köyegirmişlerdi.GenişBatıYolu'nunbukısmına tozlarıyatıştırmak içinyağdökülmüştü.Arabalar

gelipgeçiyor, insanlarkarşıdankarşıyageçiyor,herkes fazlayüksek seslekonuşuyordu. Jack lokantayabenzerbiryerindışındaikiadamıntartışmaktaolduğunugördü.Biriapansızötekinebiryumrukattı.Azsonraikisiyerlerdeyuvarlanıyorlardı.Demekteksarhoşolanorospulardeğil,diyedüşündüJack.Bütünköyhalkınasibinialmış.

YüzbaşıFarren,"Yanımızdangeçenarabalarhepbuköydenyolaçıkmış,"dedi."Belkiküçükarabalargeçebiliyorolabilirama,Morgan'ınarabasıküçükdeğil,evlât."

"Morgan...""BırakMorgan'ışimdi."İçkinin kokusu giderek güçleniyordu. Jack Yüzbaşıya yetişmeye uğraşırken ayakları ağrımaya

başlamıştı.Herhaldeüçmilkadaryürüdük,diyedüşündü.Benimdünyamdanekadar ederbu?BirdenSpeedy'ninsihirliiksirinihatırladı.Yokolmuşturdiyedüşünerekeliniarkacebineuzattıama...oradaydı.Jack'iniçindekiçamaşırşimdiherneyse,onasağlamcakıstırılmış,duruyordu.

Köyün batısına geçtiklerinde araba trafiği azaldı, onun yerine yaya trafiği fena halde arttı. Çoğusendeliyor, gülüyordu. Buram buram içki kokmaktaydılar. Bazılarının üstü başı da ıslaktı. Sanki yereuzanıp köpekler gibi içmişlerdi. Gülen bir adam, sekiz yaşlarındaki gülen bir çocuğu elinden tutmuş,gidiyordu.Alhambra'nındanışmagörevlisinefenahaldebenziyorduadam.Jackbuikisininikizliolduğunuhemenanladı.Adamda,çocukdasarhoştu.Jackarkalarındanbakarkençocukkusmayabaşladı.Babası...ya da Jack'in babası diye düşündüğü adam onu kolundan tutup fena halde sarstı. Çocuk çalılara dalıpkendi basma kusmak istediğinde bırakmadı. Sonunda çocuk, babasının ardından tasmalı köpek gibiyürümekzorundakaldı,yolkenarınayıkılmışhorlayanbirihtiyarınüzerinedoğrukusarakilerledi.

YüzbaşıFarren'insuratıkarardıkçakararıyordu."Allahbelâlarınıversintopunun,"diyesöylendi.En sarhoşlar bile Yüzbaşının uzağından geçmeye çalışmaktaydılar. Pavyonun dışındaki muhafız

kulübesinegeldiğindedurakladılar.Yüzbaşıbelinederibirkınbağlamıştı.Jackbununiçindebirtürkısakılıçbulunmasıgerektiğinidüşünmüştü.SerserilerfazlayaklaştığındaYüzbaşıeliyleokılıcadokunuyor,serserihemenuzaklaşıyordu.

On dakika kadar sonra, Jack artık koca adama yetişemeyeceğini düşünmeye başladığı sırada, kazayerinevardılar.Arabacıvirajıkapalıdönmeyeçalışırkenarabadevrilmiş,yuvarlanmıştı.Fıçılardatabiiyolunheryanınasaçılmıştı.Çoğukırılmışolduğundanyolunokısmısırılsıklamçamurdu.Atlardanbiriarabanın altında ezilmiş, ölü yatıyor, yalnız arka ayakları görünüyordu. İkinci at yandaki hendeğiniçindeydi.Kulağındankırıkbir fıçınınparçasıdışarıuzanıyordu.Jackbununkazasonucuolabileceğinepek inanamadı. Herhalde at fena yaralanmış, birisi onun ıstırabına eldeki en kestirme imkânla sonvermeyeçalışmıştı.Ötekiatlargörünürlerdeyoktu.

Arabanın altındaki atla hendekteki at arasında arabacının oğlu yatıyordu. Kolları, bacakları açık,uzanmıştı yolun üzerine. Yüzünün yansı göklere budala ve şaşkın bir ifadeyle bakıyor, öbür yansı ise

Page 84: Tılsım - Turuz

kıpkırmızı,üzerikıymıkgibiparçalarladoluhaldegörünüyordu.Jackçocuğunceplerinindışarıçekilmişolduğunudaferketti.Kazayerininçevresindedolanıpduranbirdüzinekadarinsanvardı.Yavaşyürüyorlar,arasırabirnal

izinin çukurunda birikmiş içkiden avuçlarıyla alıyorlar, ya damendillerini batırıp ıslatıyorlardı. Çoğusendeliyordu yürürken. Sesleri yüksekti. Ya gülüyor, ya da birbirlerine çatıyor, dalaşıyorlardı. Jack'inannesi nice ısrarlardan sonra Richard'la ikisinin kötü sinemalardan birinde çifte film seyretmeyegitmesine izinvermiştibirzamanlar.Filmlerdenbirininadı.YaşayanÖlülerinGecesi,öbürününadıdaÖlülerinŞafağı'ydı.BuinsanlarJack'eofilmlerdekisarhoşlarıhatırlatıyordu.

Yüzbaşı Farren kılıcını çekti. Jack'in tahmin ettiği gibi kısa, işe yarar bir kılıçtı. Romantikkitaplardaki ince uzun kılıçlara benzer yeri yoktu. Kasap bıçağından biraz daha uzundu. Üzeri çentikdoluydu. Sapı deri kaplı, bıçağı koyu renkti. Bir tek keskin kenarı açık renk parlıyordu. Çok keskingibiydi.

"Uzaklasın bakalım," diye bağırdı Farren. "Kraliçenin içkilerinden uzaklasın, yağmacılar!Kanımızıdoldurmayıkesinbakalım!"

HoşnutsuzhomurtularyükseldiamaherkesYüzbaşıFarren'denuzaklaştı.Yalnızcakelkafasındanyeryeraksaçlaruzamışyaşlıbiradamkaldı.Çokşişmandıadam.Jack'egöreyüzellikilovardı.Boyudaikimetreninbirhayliüstündeydi.

"Hepimizle birden döğüşmeyi mi düşünüyorsun, asker?" diye sordu, emir üzerine biraz uzaklaşanköylüleredoğruelinisalladı.

YüzbaşıFarrenadama"Elbette,"diyereksırıttı."Birincisisenolduktansonra,hazırım,sarhoşserseriseni."Farren'in yüzündeki sırıtma ifadesi dahada genişledi, koca adambu ifadenin gücündengeriledi.Yüzbaşıdevametti."Gelüstümeistersen.Senidoğramak,bugününtekzevkliişiolacak."

Sarhoşdevmırıldanarakçekildi."Hepiniz buraya bakın!" diye bağırdı Farren. "Çekip gidin çabucak! Kraliçenin pavyonundan bir

düzine adamım yola çıktı! Bu görev elbette ki hoşlarına gitmez, ben de onları suçlayamam. Üstelikhareketleriniengelleyememde!Benceaskerlergelmedenköyünüzedönüpevinizinbodrumunasaklanmayaancakvaktinizvar!Öyleyapmakkendiyararınızaolur!Dağılın!"

Köylüler birer ikişer köye yönelmişlerdi bile. Demin Yüzbaşıya meydan okuyan iriyarı adam dapeşlerindeydi.Farrenhomurdandı,sonratekrarkazayerinedöndü.Sırtındanceketiniçıkardı,arabacınınoğlununyüzüneörttü.

"Acaba hangisi epelerini boşalttı çocuğun," diye mırıldandı düşünceli bir sesle. "Bilsem akşambastırmadançarmıhagererdim."

Jackcevapvermedi.Yüzbaşıuzunsüreölüçocuğabaktı.Tekeliyleyüzündekiyaraizinisıvazlayıpduruyordu...Sonunda

başınıkaldırıpJack'ebaktığında,yenikendinegelmişgibigöründü."Artıkgitmengerek,evlât.Hemen.Osmondgerizekâlıoğlumudahaçoksoruşturmayakararvermeden

önce.""Siziniçinnekadarzorolacakdurum?"diyesorduJack.Yüzbaşı biraz gülümsedi. "Sen gitmiş olursan benim başım derde girmez. Annesine geri yolladım

derim,yadaöfkeyekapıldım,kafasınaodunlavurdum,öldüderim.Osmondherikisinedeinanır.Dalgın

Page 85: Tılsım - Turuz

zaten.Hepsiöyledir.Kraliçeninölmesinibekliyorlar.Uzundasürmeyecek.Meğerki..."Sözlerinibitirmedi."Git," dedi Jack'e tekrar. "Gecikme.Morgan'ın arabasının sesini duyarsan yoldan uzaklaş, ormanın

derinliklerine dal. İyice uzağa. Yoksa kokunu alır senin. Kedi nasıl fare kokusu alırsa tıpkı öyle. Birterslikolduğunubirçırpıdaanlaro.Yanikendiemrinetersdüşenbirşeyolursa.Şeytanınbiridir."

"Yaklaştığınıduyarmıyım?Arabanınyani?"diyesorduJackçekingenbirsesle.Yolunilerisinedoğrubakıyordu.Hafifyokuştuyol.İlerisibirçamormanıydı.Ormanıniçikaranlıktırherhalde,diyedüşündü.Morgandakarşı taraftangeliyorolacaktı. İçinikorku,yalnızlıkvecesaretkırıcıbirmutsuzlukkapladı.“Speedy,yapamambenbuişi!Anlamıyormusun?Bençocuğumdaha!

"Morgan'ınarabasınaaltıçiftatkoşuludur.Onüçüncüatdaenönekoşulmuştur,"diyeanlattıFarren,"Dörtnalakalktıklarızamansestoprağısarsanbirgökgürültüsügibiolur.Elbetteduyarsın.Kaçmayadabolbolvaktinolur.Mutlakasaklan."

Jackbirşeyfısıldadı."Ne?"diyesorduFarrensertbirsesle."Gitmek istemiyorum dedim," dedi Jack biraz daha yüksek sesle. Gözlerinden neredeyse yaşlar

boşalacaktı.Birkerebaşlarsasoğukkanlılığımkaybedeceğinden,karşısındakiadama'benibuiştenkurtar,birşeyyap,korubeni'diyeyalvarmayabaşlayacağındanemindi.

YüzbaşıFarren,"Benceseninisteyipistemediğinihesabakatmakiçingeçkalınmış,"dedi."Hikâyenibilmiyorum,bilmekdeistemiyorum,evlât.Adınıbilebilmekistemiyorum."

Jackoracıkta,omuzlarısarkık,gözleriyanarak,ellerititreyerekdurmuşonabakıyordu.Farren ani bir öfkeyle ona, "Doğrult omuzlarını!" diye bağırdı. "Kimi kurtaracaksın? Nereye

gidiyorsun?Buhalinleüçmetrebilegidemezsin?Gerçiadamsayılmakiçinçokgençsinama,hiçdeğilseadammışgibinumarayapabilirsin,değilmi?Tekmeyemişköpeğebenziyorsun!"

Jack alınmıştı. Omuzlarını doğrulttu, gözlerini kırpıştırarak gözyaşlarını önledi. Gözleri arabacınınyerdeyatanoğlunailişti,içinden,hiçdeğilseodurumdadeğilimhenüz,diyedüşündü.Hakkıvar.Kendimeacımayavaktimyok.Doğruydu.Amayinede,benliğininiçinebukadarkolaycauzanıpgereklidüğmelerebasmayıbilenyüzüyaralıYüzbaşıyakarşıgaripbirnefrethissetmektengerikalmadı.

"Birazdahaiyi,"dediFarrenkurubirsesle."Fazladeğilamabiraz.""Sağolun."Jack'insesindealayvardı."Ağlayıpkendinikurtaramazsın,evlât.Osmondpeşinde.Morgandayalandanpeşinedüşecek.Belki

de... belki senin geldiğin yerde, de sorunlar vardır. Ama şunu al. Eğer Parkus seni bana yolladıysa,herhaldesanabunuvermemiistiyordur.Alvesonradagit."

Uzattığıbirmadeniparaydı.Jackkararsızlıkgösterdi,sonraaldı.Kennedyresimliyarımdolarlıklarkadar, ama daha ağırdı. Altın kadar ağırdı herhalde. Rengi mat bir gümüş rengiydi. Gözleri LauraDeloessian'ın profiline bakmaktaydı. Annesine ne kadar çok benzediği bir kere daha dikkatini çekti.Yalnızcabenzerlikdeğildisözkonusuolan.Bazı fiziksel farklılıklarvardı.Burundaha ince,çenedahayuvarlaktı ama,yinede Jack'inannesiydibu. Jackbiliyordu.Paranın tersini çevirdi,birhayvangördü.Başı ve kanatları kartal gibi, vücudu arslan gibiydi. Jack'a bakıyordu sanki. Jack tedirgin oldu, parayıpantolonununcebinesoktu.Speedy'niniksirşişesininyanına.

"Neiçinbu?"diyesorduFarren'e.

Page 86: Tılsım - Turuz

"Zamanıgelinceanlarsın.Belkideanlamazsın.Hangisiolursaolsun,bensanakarşıgörevimiyaptım.Parkus'ugördüğündesöylersin."

Jackiçindeyinebirgerçekdişilikduygusuhissetti."Git artık, evlât," dediFarren.Sesi daha alçaktı amadahayumuşakdeğildi. "Git, işini gör... yada

görebildiğinkadarınıgör."SonundaJack'ihareketegeçirenyineogerçekdişilikduygusudahadoğrusu,kendisinibirbaşkasının

hayalinin bir parçasıymış gibi görme duygusu oldu. Sol ayak, sağ ayak, soğan, sarımsak... fıçılardanbirinin parçalanmış kısmına bir tekme savurdu, bir tekerin kalıntısının üzerinden atladı, arabanınçevresindendolaştı, kurumaktaolankanlara,üzerindeuçuşan sineklerehiç aldırmadı.Rüyadaolduktansonra,kanındadeğeriyoktu,vızıldayansineklerinde...

Yolun çamurlu, enkaz dolu kısmının sonuna vardığında dönüp arkasına baktı. AmaYüzbaşı Farrenöbür tarafa dönmüştü.Belki adamlarını görmeye çalışıyor, belki Jack'e bakmaktan kurtulmak istiyordu.Hangisiolursaolsun,anlamıhepbirdi.Sırtınıgörüyorduadamın.Bakacakbirşeyyoktu.

Pantolon cebine uzandı, Farren'in verdiği paraya parmaklarının ucuyla dokundu, sonra sımsıkıkavradı.Kendinibirazdaha iyihissettiozaman.Birçocuğaşekeralsındiyeverilmişparayı tutargibiilerlediJack.

7Jack,YüzbaşıFarren'inyerlerisarsangökgürültüsüdiyetanımladığısesiduyduğunda,belkiiki,belki

de dört saattir yürümekteydi. Güneş bir kere ormanın batı tarafındaki ağaçların ardında gözdenkaybolduktansonrazamanıhesaplamakçokzorlaşmıştı.

Batıdan defalarca arabalar gelmişti. Hepsi herhalde Kraliçe'nin pavyonuna gidiyorlardı. Jack herbirinin sesini duyunca (burada hava çok duru olduğundan ses çok kolay yol alıyordu... Jack'in aklınaSpeedy'nin anlattıkları geldi. Bir adam tarladan turp sökerken öteki adamın kokuyu bir mil uzaktanalması)Morgangeliyorsanıyordu.Hemenyolkenarındakihendeğeinipkarşıtarafatırmanıyor,ağaçlarınarasında ilerlemeye koyuluyordu. Hoşlanmıyordu bu karanlık ormana girmekten. Biraz bile girmekistemiyordu.Birağacıngövdesiardınasaklanıpyolugörebilecekdurumdabeklemekbilekötüydü.İnsanınsinirlerini bozuyordu. Ama Morgan Amcanın (Osmond'un patronunu, Yüzbaşının tüm anlattıklarınarağmenhâlâogözlegörmekteydi)kendisiniyolunüzerindeyakalamasıfikridahabiletatsızdı.

Bu yüzden, ne zaman kulağına bir araba sesi gelse yoldan uzaklaşıyor, araba geçince yola geridönüyordu.Birseferindesağhendektekiotlarınarasındangeçerkenayağınınüzerindenbirşeykaydı,Jackyüksekseslebağırdı.

Budiyardantümüyleuzaklaşmakistiyordu.Speedy'niniksiriömründetattığıenberbatsıvıydıama,birisikarşısınaçıksa,meselâSpeedyçıksa,

ona gözünü açtığında kendini eski dünyada,McDonald'ın kapısı dibinde bulacağını söylese, tüm şişeyidibine kadar içmeye razıydı. İçinde bir tehlike uyarısı gelişiyordu. Bu ormanın gerçekten tehlikeliolduğunu hissediyordu. Belki de tehlike bu ormanın kendisiydi. Ağaçlar zaten yola daha biryaklaşmışlardı. Evet. Daha önce hendeklerin gerisine kadar gelirken şimdi hendeklerin içi de ağaçdoluydu. Daha önce ormanda yalnızca çamlar ve çalılar vardı. Şimdi araya başka tür ağaçlar dakatılmıştı. Bazılarının sicim gibi, ip gibi birbirine dolaşan siyah dalları vardı. Kökleri de iplik iplik

Page 87: Tılsım - Turuz

ortadaydı. Hele çalıların kökleri.. gri, kötü görünüşlü kökler. "Bizim bu çocuk..." diye fısıldıyordu buköklerJack'inbeynindeBİZİMbuçocuk!

Hayalkuruyorsun,Jacky.Fıttırıyorsunbiraz.Amabunaaslındainanmıyordu.Ağaçlargerçektendeğişmekteydi.Havadakioağırbaskı,birikendisinigözetliyormuşgibibirduygu...

hepsi çok gerçekti. Zihninin canavarca düşüncelere yönelmesinin ormandan gelen bir etkiyle olduğunainanıyordu.Sankiağaçlaronakısadalgalıbiryayınyapmaktaydı.

Ama Speedy'nin iksir şişesindeki sıvı yarıya inmişti. Amerika Birleşik Devletlerini bir baştan birbaşa yürümek için bu kadarı yetmek zorundaydı. Her canı istedikçe bir yudum almaya kalkarsa, NewEnglandyöresindençıkanakadarbiledayanamazdıosıvı.

Aklındakendidünyasınadöndüğündenekadarçokyolalmışsayılacağıdavardı.Buradakiellimetre,dünyadayarımmilekarşılıkoluyordu.Buoranagöre...tabieğerorandadeğişkendeğilse...buradaonmilyürüse,ötekidünyadaNewHamsphire'dançıkmışolurdu.Çizmelikedininçizmelerivardısankiayağında.

Amayinedebuağaçlar...bugriipipkökler...Ortalıkiyicekararınca,gökyüzümaviykenmoroluncageçişyapacağım.Okadar.Buormanıkaranlıkta

geçmem.İndiana'yafalanvardığımdaelimdekiiksirbiterse,ozamanSpeedybanabirazdahayollasınneyapıpyapıp.

Kafasındanbunlargeçiyor,birplankurmanınnekadardaha iyibirduyguolduğunudüşünüyorduki,kulağınaçokfazlaatlıbirarabanınsesigeldi.

Başınıyanadoğrueğdi,yolunortayerindedurdu.Gözleri iriaçıldı,kafasındaki ikisahneninhayaliyıldırımhızıylageçti.Biri,Mercedesolmayanarabadakiikiadam,birideVAHŞİÇOCUKkamyonetiydi.Tommyamcanıncesediyerde,kanlariçinde.Kamyonetintamponlarındanokanlardamlıyor.Direksiyonsimidindekiellercanlandıgözünde...amaeldeğildionlar.Garip,eklemlibirtoynağabenziyordu.

Dörtnalakalktığızamansesitoprağısarsanbirgökgürültüsünebenzer.Jackduruhavanıntaşıyıpgetirdiğisesidinlerken,ötekiarabalarınasılolupdaMorgan'ınkisandığına

şaşıyordu.Birdahaböylebirhatayapmayacağıkesindi.Buseferduyduğusesçokkaranlık, içikötülükdolubirsesti.Atlıarabaydı,evet.,amaşeytanınsürdüğübiratlıarabaydı.

Yolun ortasında donakalmıştı. Hipnotize olmuştu. Sanki bir çift fara bakıp kalan bir tavşandı. Sesgiderekdahagüçlendi... tekerlerin venalların uğultusu, kırbacın sesi.Arabacının çığlığı daduyulmayabaşlamıştı:"Hiiyaaa!Hiiiii-yaaaa!HIIIIIYAAAAAA!"

Yolunortasındaduruyordu.Duruyordu.Kafasındakorkulardavulçalmaktaydı.Kıpırdayamıyorum,ahsevgiliTanrım,kıpırdayamıyorum,Anne,Anne,Anneeeee!

Yolunortayerindedurmuş,hayalindesiyahdevbir sarayarabasınınyaklaştığınıgörüyordu. "Atlarıattançokpumalarabenziyordu.Pencerelerdesiyahperdelerkıpırdamaktaydı.Arabacıayaktaydı.Saçlarıarkayadoğruuçuyor,gözleriçılgınbakıyordu.

Hiçyavaşlamadanüzerinedoğrugelişinihayalettioarabanın.Kendisinidevirişini,ezişinihayaletti.Bu görüntü onu uğradığı felçten kurtardı. Sağa doğru koştu, hendeğe kaydı, ayakları gri köklerin

altlarına girdi, düştü, yuvarlandı. Son bir iki saattir biraz rahatlamış olan yaralı sırtı yeni bir acıyla

Page 88: Tılsım - Turuz

alevlendi,Jack'indudaklarıgerildi.Ayağakalkıpormanagirdi,çömeldi.Önce ilk siyah ağaçlardanbirinin ardına sinmişti.Amao gövdeyedeğdiği anda... evvelsi yıl tatile

Hawaii'ye gittiğinde orada rastladığı banyan ağaçları gibi yağlı ve tatsız bir temas hissetti. Kalkıpilerdekiçamağacınınarkasınageçti.

Arabanın ve önünde giden atlıların sesi hâlâ güçleniyordu. Jack her an onların ortaya çıkmasınıbeklemekteydi.Parmaklarıçamağacınınreçinen'kabuğuüzerindebirsıkışıpbirgevşiyordu.Dudaklarınıısırdı.

Tamkarşısında,ağaçlararasındanyolunaçıkçagörülebildiğibirboşlukvardı.Yanıyapraklarladolubirbakıştüneli.TamJackartıkMorgan'ıngrubunungelmesindenumutkeseceğisırada,birdüzinekadaratlı asker batıdan doğuya doğru dört nala geçti. En baştaki bayrak taşıyordu. Jack deseni göremedi...görmekistediğindendepekemindeğildi.SonraarabanınkendisideJack'indargörüşalanındangeçti.

Geçmesikısasürdü.Belkibirsaniye,belkidahabileaz.AmaJackonutümüylehatırlıyordu.Arabaçokkocamandı.Dörtmetreyüksekliğindevardıenazından.Üzerineistiflenipbağlanmışkütüklerdebirmetredahaekliyordu.Arabayıçekenatlarınherbirininbaşındasiyahbirtüyvardı.Rüzgârdatüyleriyicegeriye yatıyordu. Jack sonradan, Morgan'ın herhalde yolculuğun her aşaması için yeni bir takım ataihtiyacı olacağına karar verdi. Bu atlar güçlerinin sonuna yaklaşıyorlardı. Ağızlarından köpükler vekanlarsaçılmaktaydı.Gözleriyuvalarındadelidelidönüyor,aklarıgörünüyordu.

Tıpkıhayalindegördüğügibi,pencerelerdesiyahperdelerdalgalanmaktaydı.Camyoktu.Birdenkaraperdelerin ardından beyaz bir yüz göründü. Garip, yontulmuş gibi bir beyaz yüz. O yüzün birdenbiregörünmesi,perilievinpenceresindebelirenhayaletgibişokyarattı.MorganSloat'unyüzüdeğildi...amayinedeonunyüzüydü.

Ve o yüzün sahibi de Jack'i biliyordu. Ya da nefret ettiği kişisel bir tehlikenin oralarda olduğunubiliyordu. Jack bunu gözlerdeki irileşmeden, ağzın köşelerinin birden aşağıya doğru kıvrılmasındanokudu.

Yüzbaşı Farren ona, kedi fareyi nasıl koklarsa, o da seni koklar, demişti. Jack yüreği burkularak,kokumualdı,diyedüşündü.Buradaolduğumubiliyor.Şimdineolacak?Herkesidurduracak,askerleriniüzerimeyollayacak.

Derken bir grup asker daha geçti. Bunlar da arabayı arkadan korumakla görevli olanlardı. Jackbekledi.Elleriçamağacınıngövdesindedonakalmıştı.Morgan'ınarabayıdurduracağındanemindi.

Amadurmadılar.Azsonraarabanınveatlarınsesleriazalmayabaşladı.Gözleri.Gözleriaynıydı.Beyazsurattaokaragözler.Ve...Ah,tabii....EVETTTT!Ayağının üzerinden bir şey kaydı... bileğine doğru yükseldi. Jack haykırıp bir adım geriledi.Yılan

olabilir diye korkmuştu. Ama başını eğip baktığında, o gri köklerden birinin ayağının üzerine doğrukaymışolduğunugördü.Şimdidebileğinesarılmayaçalışıyordu.

Buna imkân yok, diye düşündü aptal aptal. Kökler kıpırdamaz... Hızla geriledi, bacağını kökünoluşturduğu sert ilmikten kurtardı. Baldırında bir acı vardı. İp sıyırmış da yara etmiş gibi. Gözlerinikaldırdı,pisbirkorkuduygusununyüreğinedoğrukaydığınıhissetti.Morgan'ınkendisinifarkettiğihaldenedendurmayıpyolunadevamettiğinişimdianlamayabaşlamıştıaklınca.Morganbuormandayürümenin,içipiranhadolubirderedeyürümekleaynışeyolduğunubiliyordu.YüzbaşıFarrenniyeuyarmamıştıonu?Jack'inaklınabirteknedengeliyordu.YaralıYüzbaşıbilmiyordubudurumuherhalde.Belkihiçbukadar

Page 89: Tılsım - Turuz

batıyagelmemiştiömründe.Grimsi kökler hepbirdenhareketegeçmişlerdi artık.Yükseliyor, düşüyor, çamurlar arasında Jack'e

doğruyaklaşıyorlardı.Çılgınlıkbu,diyedüşündüJack.Birtanekapkalınkökvardı.Toprağayalanolanyirmi santimlik kısmı koyu renk ve ıslaktı. Doğruldu. Hint fakirinin sepetinden çıkmış kobra gibikarşısındasalındı.ÇocukBİZİM!EVETTTT.'

Kök ona doğru atıldı, Jack geriledi. Artık bu köklerin yolla arasında bir engel, bir perdeoluşturduklarının farkındaydı.Gerilediğinde sırtı bir ağaca dayandı... hemen yana doğru fırladı. Avazıçıktığı kadar bağırıyordu.Ağacınkabuğukıpırdamıştı sırtında.Spazmikbir kas gibi kıpırdamıştı. Jackdönüp baktı, o siyah, yapışkan ağaçlardan birini gördü. Kıpırdıyordu ağacın gövdesi. Kıvrılıyor,kıvranıyordu.Kabuğundüğümdüğümyerlerikorkunçbirsuratgibiydi.Birgözkapkara,vahşibirbakışlaaçık,ötekisigözkırpargibi,iğrençbirifadeylekapalı.Derkenağacınaltkısmıgıcırtılıbirsesleyarıldı,sarımsıbeyazbirözsuyusızmayabaşladı.BİZİM!EVETTT!

ParmakgibiköklerJack'inpazusunavekaburgalarına,gıdıklamakistercesinesarıldı.Jack aralarından sıyrıldı. Sağduyusunun son damlasını büyük bir irade gücüyle koruyor, cebinde

Speedy'nin şişesini bulmaya çalışıyordu. Kulağına bir dizi yırtılma sesi geldi. Herhalde ağaçlarıngövdeleriyerdensökülüyordu.Olurmuyduböyleşey?

Şişenin boynunu yakaladı, cebinden çekti. Kapağı çevirip açmaya uğraşırken gri köklerden biriboynununçevresinekolaylıkladolandı,biransonrabirdencellatilmiğigibisıkışıverdi.

Jack'in soluğukesildi.Elleri kendisineboğan şeyedoğruuçunca şişe elindenkayıpdüştü.Sonundaparmaklarını kökle boynu arasına kaydırmayı başardı. Kök soğuk ve sert değildi. Sıcak, yumuşak, etgibiydi.Jackonunlamücadeleetti.Kendiboğazındanyükselenhırıltılarıduyuyor,çenesindendamlayansalyalarıhissediyordu.

Sonbir çabaylaköküboğazındanayırmayıbaşardı.Kökozamanelininbileğinedolanmayaçalıştı.Jackelinibirçığlıklaçekipuzaklaştırdı,başınıeğipbaktı,şişeninsıçrayarak,yuvarlanarakuzaklaşmayabaşladığınıgördü.Griköklerdenbiribuseferşişeninboynunadolanmıştı.

Jackoyanaatıldı,köklerbacaklarınasarılıpdolandı,çocukyereserildi,uzandı,debelendi,parmakuçlarınışişeyedoğrubirsantimdahayaklaştırmayauğraştı...

Şişeninyantarafınadeğdi...hemenkavradı,elindengeldiğikadarhızlaçekti.Buaradaköklerinkendibacağına iyicedolanmışolduğunu,bacağını sımsıkıyakalamışolduğunu farkediyordu.Şişeninkapağınıaçtı.Birbaşkakök,örümcekağıhafifliğiyleuzandı,şişeyielindenkapmayaçalıştı.Jackonuitti,şişeyidudaklarına doğru kaldırdı. O vıcık vıcık, çürük meyve kokusu canlı bir doku gibi her yanı sarmıştıbirden.

Speedy,neolursun,sonuçversin?Yeni yeni kökler sırtına, beline sarılır, onu sağa sola çevirirken Jack şişedeki iksirden içti, birazı

yanaklarındansızdı.Yutkundu,inledi,duaetti...etkisiyoktu...birşeyolmuyordu.Gözlerihâlâkapalıydıama,köklerinkollarına,bacaklarınadolandığınıhissediyordu.

8Sularınblucinine,gömleğinedeğmekteolduğunuhissediyordu.Gelenkoku...Sumu?

Page 90: Tılsım - Turuz

Çamurvenemkokuşuydu.Duyduğusesler...Blucinmi?Gömlekmi?Kurbağaviyaklamalarıydı...Jack gözlerini açtı, batmakta olan güneşin turuncu ışığının koca nehirden yansıdığını gördü.Nehrin

doğukısmındakopkoyu,sıkbirormanvardı.Kendisininbulunduğubatıyamacındagenişbirtarlaçarptıgözüne. Akşam sisiyle kısmen görünmek durumundaydı. Toprak nemli ve vıcık vıcıktı. Jack suyunkenarında,enıslakyerdeyatıyordu.Kalınyabanotlarıbitmiştiçevresinde...yakındadonmevsimigeliphepsiniöldürecekti.Jackonlaradolanmıştı.Kâbustanuyananbirininçarşaflaradolandığıgibi.

Sendeleyerek,çabalayarakayağakalktı.Üstübaşıçamur içindeydi.Sırtçantasınınkayışlarıomzunuacıtıyordu. Otları kollarından, suratından korkuyla itti. Su kenarından uzaklaşırken yerde Speedy'ninşişesinigördü.Yanyatıyordu.Kapağıdabirazilerdeydi.Demincanhavliyleboğuşurkenşişedekisıvınınbirazıyaakmış,yadökülmüşolmalıydı.Ancaküçtebirinekadardoluyduşimdişişe.

Biranoradadurdu.Çamurlulastikpabuçlarıvıcıkvıcıkbalçığabasmışdurumda,ırmağıbakışlarıylataradı.Onunkendidünyasıydıburası.ÇokiyibildiğiAmerikaBirleşikDevletleri'ydi.Gözünegökdelenfalanilişmediğigibi,uzaydaparıldayanuydulardanbiridegözükmüyorduama,yinedeburanınAmerikaolduğundankendiadıkadaremindi.Esassorubaşkaydı.Ötekidünyayagerçektengitmişmiydihiç?

Tanımadığı nehre tekrar baktı. Çevreninmanzarası da yabancıydı.Uzaktan gelen inek böğürtülerinidinledi.İçinden,burasıbaşkabiryer,Jackyavrumdedikendikendine.ArtıkArcadiaplajındaolmadığınkesin.

Yoo, Arcadia plajı değildi burası. Ama Arcadia'nın çevresini pek iyi tanımadığı için, okyanuskokusunun ulaşamayacağı, dört beş mil içerde bir yerdeyimdir diye de kesin karar veremiyordu. Birkâbustan uyanarak gelmişti buraya. Belki de kâbustu hepsi gerçekten. Çiğ et taşıyan arabadan, kabuğukıpırdayan ağaçlara kadar hepsi. Belki uykusunda gezerken görmüştü o kâbusu. Akla uygundu. Annesiölüyordu.Şuandaona,bugerçeği çoktanberibiliyormuşgibigeldi.Belirtileri vardı.Bilinci inanmakistemese, inkâr etse de, bilinçaltı doğru sonuca varmıştı. Böyle bir durumda pekâlâ kendini hipnotizeetmişolabilir, o kaçık serseriSpeedyParker deonayönvermişolabilirdi.Tabii.Hepsi birbirinepekgüzeluyuyordu.

Jackürperdi,zorluklayutkundu.Yutkunurkenboğazıacıdı.Anjingibiacımadıda,yaralıbirkasgibiacıdı.

Solelinikaldırdı.Şişeyisağıylatutuyorduçünkü.Avucunuyavaşçaboğazınadayadı.Biraniçin,çenealtındaki sarkıklıkvekırışıklarıkontrol edenyaşlıkadınlarabenzedi.Tamboğazortasındakiçıkıntınınyukarısındasıyrıkyeribuldu.Fazlakanamamıştıamadokununcaçokacıveriyordu.Boynunasarılankökyapmıştıbunu.

"Doğru hepsi," diye fısıldadı Jack. Gözleri o turuncu sularda, kurbağaların viyaklamasını, uzaktanineklerinböğürmesinidinliyordu."Hepsidoğru."

9Jack tarlada yokuş yukarı, doğuya sırtını vererek ilerledi. Yarım mil kadar gittikten sonra, zaten

zonklayansırtınaçantaiyiceağrıvermeyebaşladı.Evet,Osmond'unkırbaçyaralarıdaacıyordu.Birdenbelleğihareketegeçti.Speedy'ninvermeyeçalıştığıokocasandviçireddetmiştiama,Speedygalibakendi

Page 91: Tılsım - Turuz

yediğinden artanı yine de Jack'in torbasına sokmuştu, öyle değil mi? Jack gitar mızrabın incelerkenyapmıştıbunu.

Midesibudüşünceyesarıldı.Çantayısırtındanindirdi,akşamınilkyıldızlarıaltındaçantanınkapaklarındanbiriniaçtı.İştesandviç

oradaydı. Hem bir parçası, yansı falan değil... bütünü. Bir gazete sayfasına sarılıp sokulmuştu oraya.Jack'ingözlerisıcacıkyaşlarladoldu.KeşkeSpeedyburadaolsadaonukucaklaşanı,diyedüşündü.

Dahaondakikaönceonakaçıkserseridiyordun.Yüzüutançtankıpkırmızıkesildiama,buutançsandviçibeşaltı lokmadamideye indirmesineengel

olmadı.Çantayı tekrarkapadı, omuzladı. İlerlemeyekoyulduğundakendinibirazdaha iyihissediyordu.KarnızilçalmayıkesincekendinegelmiştiJack.

Çok geçmeden, karanlığın içinde parıldayan ışıklar gördü. Bir çiftlik evi. Köpeğin havlamayabaşladığınıduydu...büyükköpekolduğubelliydi.Jackbiraniçinolduğuyerdedondu.

İçerdedirdiyedüşündü.Yadabağlıdır...umarım.Sağadoğruilerledi.Birsüresonraköpekhavlamazoldu.Jackçiftlikevininışıklarınırehberalarakaz

sonradarbirasfaltyolavardı.Durupsağınasolunabaktı.Netarafagideceğinihiçmihiçbilmiyordu.Evet,sayınbayanlarbaylar,karşınızdaJackSawyer,iliklerinekadarsırılsıklam,pabuçlarınıniçibile

vıcıkvıcık,heryanıçamuriçinde.Aferin,Jack!Yalnızlık ve yuva özlemi duyguları, içinde tekrar kabardı, Jack o duygularla boğuştu. Parmağına

tükürüp havada hızla silkeledi, iki iri damla sağa doğru uçmuş gibi geldi ona. Bu durumda o da sağadöndü,yürümeyebaşladı.Kırkdakikakadarsonra,yorgunluktanbitkindurumda,yenibaştanacıkmış(budaha da beterdi), karşısında bir çakıllı kuyu, başında da bir tür kulübe gördü.Dar bir patikanın karşıtarafındaydı.Patikanınağzınazincirgerilmişti.Jackeğilipzincirinaltındangeçti,kulübeyeyürüdü.Kapıasmakilitlekilitlenmiştiama,yanduvarınaltındakitoprakyenmişgibiydi.Ahşapduvarındibindekibiravuç toprağı da kazıp delik açmakbir dakikalık işti.Oradan içeriye süzüldü, sonra çantasını da çekti.Kapıdakikilitkendinidahabilegüvendehissetmesineyolaçıyordu.

Çevresine baktığında, bir yığın çok eski âlet ve araçlar gördü. Burası uzun zamandan berikullanılmamıştıgörünüşegöre.Tabiiböyleolması Jack'in işinegeliyordu.Çamurlugiysilerininverdiğiduygudan hiç hoşlanmadığı için ilk iş olarak soyundu. Pantolon ceplerinden birindeYüzbaşı Farren'inkendisineverdiğimadenîparadeğdieline.Çıkarıpbaktığında,Farren'inparasının1921basımıgümüşbirdolar haline geldiğini gördü.Bir yüzünde kraliçenin başı, ötekinde kartal-arslan karması hayvan yoktuartık.ParanınüzerindekiÖzgürlükAnıtı'nabirsürebaktı,sonratekrarblucinincebineattı.

Çantadantemizgiysilerçıkardı.Eskilerinisabah,kuruduklarızamankaldırırım,diyedüşündü.Belkideyoldabirfırsatınıbuluryıkardıonları.Birlandromattayıkar,yadabirdereyesokuptemizlerdi.

Çorapararkenelineincevesertbirşeygeldi.Çekipbaktı,dişfırçasıolduğunugördü.Birdenevinin,güvenliğin,mantıklıbiryaşamınhayalleri,yanidişfırçasındandoğabilecekhayallertekrariçindekabanverdi.Buseferbuduygularıyenmesiyadabirkenaraitmesimümkündeğildi.Dişfırçasıdenilenşey,iyiaydınlatılmışbirbanyodabulunmalıydı.İnsanonuelinealdığındaüzerindepamuklupijamalarıolmalıydı.Ayağında sıcacık terlikleri olmalıydı. Soğuk, karanlık bir sundurmada, çantanın dibinden çıkmamalıydıinsanınkarşısına.

Yalnızlıkduygusu iyiceesir aldıonu.Kendini toplumundışındahissetti.Bazıkimselergibi ağlayıpbağırmadı.Sessizce,düzenlihıçkırıklarlaidareettidurumu.Nekadaryalnızolduğunuanlayanbirinsanın

Page 92: Tılsım - Turuz

hıçkırıklarıyla. Daha da uzun süre devam edecekti bu durum. Güvenlik ve mantık yoktu artık onundünyasında.Yalnızlıkvardı.Birtürgerçekvardıama,delilikdeçokyakınbirihtimaldi.

Hıçkırıklar arasında uyuyakaldı. Çantasına sarılmış, uyuyordu. Üzerinde yalnızca temiz külotu veçorapları vardı. Gözyaşları kirli yanaklarında izler bırakıyordu. Diş fırçasını da avucunda gevşekbiçimdetutmaktaydı.

Page 93: Tılsım - Turuz

Bölüm:8

CATLEYTÜNELİ

1Altı gün sonra Jack'in o umutsuzluğundanhemenhemen eser kalmamış gibiydi.Yola düştüğünün ilk

günlerinde çocukluktan çıkıp yeni yetmeliğe, oradan da yetişkinliğe geçmiş gibi geliyordu kendisine.Beceriklibirinsandıartık.Evet,gerçiDiyar'abirdahadönmüşdeğildi.Onehirkıyısındauyandığındanbuyana,cesaretedememiştibirdahaorayadönmeye.

Kendikendineakılyürütüyor,budünyadayolculukdahauzunsürsebile,Speedy'niniksirinigerçektengerekeceğigünleresakladığıyargısınavarıyordu.

Hem zaten Speedy ona esas olarak bu dünyanın yollarında yolculuk yap dememiş miydi? O daemirlereuyuyorduişte.

Güneş doğduğu zaman, karnı tokken, arabalar yanıbaşından vızır vızır geçerken, Diyar onainanılmayacak kadar uzak ve hayal gibi geliyordu. Unutmaya başladığı bir film gibi. Arasıra otostopyapıpbiröğretmeninbir satış temsilcisininarabasındayolcukoltuğunakuruluyor,herzamankisorularacevap veriyordu.Öyle zamanlarda gerçekten unutuyordu orayı.Hemenhemen.Diyar ondan uzaklaşmışoluyor,kendisiyineyazbaşındakiçocukoluyordu...

Helebüyük, eyaletlerarası otoyollarda, bir arabaonubir yerde indirip, on-onbeşdakika sonrabirbaşkası alınca keyfine doyum olmuyordu. Herhalde Balavia yakınlarında bir yerlerde olmalıydı artık.New York eyaletinin batısında falan. 1-90 otoyolu üzerinde başparmağı havada, Buffalo'ya doğruyürümektendi.Buffalo'dansonratekrargüneyeyönelecekti.Jack'egöremeselebirşeyiyapmaktadeğil,eniyi nasıl yapılabileceğini seçmekteydi.BandMcNally’nin haritaları getirmişti onu buraya kadar. Şansıtutarsa,karşısınatâChicago'ya,Denver'e(belkideLosAngeles'e)kadargidenbirsürücüdeçıkabilirdi.OzamanEkimortasındayinedönüşyolculuğunabaşlayabilirdi.

Güneşten yanmıştı. Cebinde, son bulduğu bulaşıkçılık işinden on beş dolar parası vardı. Kaslarısağlamvegüçlüydüartık.Yinecanıarasıraağlamakistiyorduama,osefilgecedenbuyanagözyaşlarınıntaşmasına izin vermemişti bir daha. Kendini kontrol edebiliyordu, fark oradaydı. Nasıl ilerlemesigerektiğini bildiğine göre, olayların üzerine çıkmış demekti. Yolculuğun sonunu, çok uzakta olmasınarağmen, görebiliyordu. Eğer daha çok bu dünyada yolculuk yaparsa, yani Speedy'nin dediğine uyarsa,elindeTılsım'laNewHampshire'evaktindedönebilirdi.Olacaktı.Sandığındandahaaz sorunçıkacaktıkarşısına.

Açık mavi Ford Fairlane araba bankete doğru kayıp onun koşarak yetişmesini beklerken JackSawyer'inmoralibudurumdaydı.Ufkadoğrualçalangüneştenötürügözlerinikısıpkoştu.Otuzkırkmil,diyedüşündü içinden.Sabahbaktığıharitagözününönündeydi.Oatley,diyekararverdi.Kasabanınadıilgiçekmeyen,ufacık,güvenlibiryerolduğunuanlatırgibiydi.YolundailerliyorduJack.Artıkhiçbirşeyzararveremezdiona.

Page 94: Tılsım - Turuz

2Jack arabanın kapışım açmadan önce eğilip pencereden içeriye baktı. Arka kanepede numuneler,

kataloglar ve prospektüsler doluydu. Sürücünün yanındaki yolcu koltuğunda da iki valiz durmaktaydı.Hafiftengöbekli, siyahsaçlıadamJack'ineğikpozunu taklitedergibiydi.Direksiyonsimidininüzerineeğilmiş, pencereden çocuğa bakmaktaydı. Satış elemanı olduğu belliydi. Lacivert elbisesinin ceketi,arkasındakiçiviyeasılmış,kravatıgevşetilmiş,gömlekkollarısıvanmıştı.Otuzbeşyaşdolaylarındabirsatış elemanı.Kendi bölgesini dolaşıyordu.Konuşmayabayılanbir adamolmalıydı.Her satış elemanıgibi. Adam gülümsedi valizlerden birini kaldırıp arka kanepeye savurdu, sonra ikincisini savurdu,kâğıtlarınüzerinekoydu."Birazyeraçalım,"dedi.

Adamınkendisineilksoruolarak,"Nedenokuldadeğilsin?"diyesoracağınıbiliyorduJack.Kapıyıaçarken,"Çokteşekkürederim,"dedi,bindi.Satıcı, "Uzağa mı yolculuk?" diye sordu, dikiz aynasından arkayı gözleyerek vitesi taktı, yavaşça

yolunsağşeridinedoğrukaydı."Oatley'ekadar,"dediJack."Sanıyorumotuzmilmine...""Coğrafyadankalmışolmalısın.Oatleykırkbeşmilkadar."BaşınıçeviripJack'ebaktı.Gözkırpması

çocuğuşaşırttı."Gücendirmekistemedim,"dediadam."Amabuyaştaçocuklarınotostopyaptığınıgörmekbeni çok üzer. Bu yüzden de ne zaman görsem arabama alırım. Hiç değilse benimle birlikteykengüvendeler.Sululukyok,anlıyorsunya?Dünyadelilerledolu,evlât.Gazeteleriokumuyormusun?Nelerolmuyor!Tehlikedebirsoygibisinizsizler."

"Herhaldehaklısınız,"dediJack."Amabendikkatliolmayaçalışıyorum.""Herhaldedoğudabiryerdeoturuyorsun."AdamhâlâJack'ebakıyor,yolakuşlargibiaradabaşınıçevirerekgözkulakoluyordu.Jackbelleğini

deligibitaradı,arkadakalmışbirkasabaadıaradı."Palmyra.BenPalmyra'lıyım."Satıcıbaşınısalladı."Şirinyerdir."Tekrarotoyoladöndü.Jackrahatlayarakarkasınayaslandı.Adam

sonunda,"Herhaldeokuldankaçmadın,değilmi?"diyesordu.İştehikâyeyianlatmazamanıgelmişti.Öylesıksıkanlatmıştıki!Tekdeğişenkasabaadlarıydı.Ezberesöylüyormuşgibibirduygugeliyordu

artıkiçine."Hayır,efendim.Oatley'ebirsüreHelenteyzemleoturmaküzeregidiyorum.HelenVaughan.Annemin kız kardeşi olur. Öğretmendir. Babam geçen kış öldü. O zamandan beri hayat pek zor oldu.Derkenikihaftaönceanneminöksürüğüiyicekötüleşti,merdivenfalandaçıkamazoldu.Doktoryataktançıkmamasınıistedi.Odakızkardeşindenbirsürebanabakmasınıricaetti.Zatenöğretmenolduğunagöre,herhaldeOatley'debeniokulasokacaktır.Helenteyzemçocuklarınokuldankaçmasınafalanizinvermezkesinlikle."

"YaniannenseniPalmyra'dantaOatley'ekadarotostoplagitmeküzeremiyolladı?""Yok,böylebirşeyiaslayapmazdı.Annembanaotobüsparasıverdiama,benparacebimdekalsın

istedim.Herhaldeuzunsüreevdenpara falangelecekdeğil.Helen teyzemde"deçokparayok.Annemotostopyaptığımıbilsedeliolurdu.Amaotobüsebinmekboşunaparaziyanıgibigeldibana.Beşdolarbeşdolardır.Nediyeotobüsşoförünevereyim?"

Adamonayangözlebaktı."Oatley'denekadarkalırsındersin?"'Tahminetmesikolaydeğil.İnşallahannemçabucakiyileşir.""Sakındönüşteotostopyapayımdeme,tamammı?"

Page 95: Tılsım - Turuz

Jack, "Artık arabamız yok," diye hikâyesine devam etti. Bu işten zevk almaya başlamıştı."İnanmazsınız ama bir geceyarısı gelip aldılar onu. El koydular arabamıza. Pis korkaklar. Herkesin osaatte uykuda olacağını biliyorlardı. Karanlıkta gelip arabayı garajdan aldılar. Uyuyor olmasamdöğüşürdümoarabaiçin.Hemsırfteyzeminevinekolaygideyimdiyededeğil.Annemdoktoragittiğindetepedenaşağıyürüyüpdahadabeşblokgittiktensonraotobüsdurağınavarıyor.Yapmamalıydılarbunu,değil mi ama? Gelip öyle habersizce çalmak! Elimiz bollaştığı anda taksitleri ödemeye yenidenbaşlayacaktık.Hırsızlıkdeğilmibuyaptıkları?"

"Benim başıma gelse, herhalde ben de hırsızlık derdim," dedi adam. "Eh inşallah annen çabukiyileşir."

"İnşallah,"dediJackbüyükbirdürüstlükle.Oatley levhaları gözükmeye başlayıncaya kadar bu sohbetle yetindiler. Satıcı tekrar sağ bankete

yanaştı,Jack'egülümsedi,"İyişanslar,evlât,"dedi.Jackbaşımsalladı,kapıyıaçtı."Umarım Oatley'de fazla uzun durmak zorunda kalmazsın." Jack ona soru soran bakışlarla baktı.

"Nasılbiryerolduğunubiliyorsundur..."dediadam."Biraz.Pekdeiyibiliyorumdiyemem.""Berbattır. Trafikte ezdikleri hayvanları yiyip karın doyururlar desem yalan olmaz. Goriller kenti.

Birayıyer,bardağıdaiçersin.Leş,leş.""Uyarınıza teşekkürler," dedi Jack. Arabadan indi. Satıcı elini salladı, arabayı vitese taktı. Birkaç

saniyesonra,turuncugüneşedoğrugidenbirsiyahsiluettenibaretkaldı.

3Yol bir mil kadar dümdüz araziden geçiyordu. Jack iki katlı evler, çevrelerinde tarlalar gördü.

Tarlalar kahverengi ve çıplaktı. Evler de çiftlik evi değildi. Seyrek seyrek, o boş tarlalara ve otoyoltrafiğine bakan evlerdi. İnekler otlamıyor, atlar kişnemiyordu. Ne hayvan vardı, ne de çiftlik âletleri.Evlerden birinin önünde yarım düzine kadar çürümekte olan eski otomobil durmaktaydı. Buralardaoturanlarbellikiinsanlarıhiçsevmeyentiplerdi.Oatleybilefazlakalabalıkgelmiştionlara.Boştarlalaronlaraşatolarınınçevresindekihendekgibihizmetediyordu.

Sonunda Jack bir kavşağa vardı. Karikatürlerdeki kavşaklar gibi bir yerdi. İki dar, boş yolunkesişmesi.İkisideyokluktangelipyokluğagidenyollar.Jacksırtçantasınıayarladı,ilkdefaolarakyönseçiminde güvensizlik duydu.Köşede yol adlarının yazılı olduğu levhaları taşıyan kara direğe yanaştı.Soladöneceğiyeresağamıdönmeliydi?LevhalarınbirindeDOG-TOWNYOUdiyeyazılıydı.Dogtown,ha? Köpek kenti yani! Jack o yola baktığında sonsuz bir düzlük gördü. Yaban otlarıyla dolu tarlalar,bitmezbir asfalt.Kendi izlemekteolduğuyolun adı iseMILLYOLU'ydu.Değirmenyoluyani.Birmilkadar ilerde, iki yandaki eğik ağaçların oluşturduğu bir tünel başlıyordu. Karanlıktı içi. Yanlardasarmaşıklarpeksıktı.Sarmaşıklarabirde levhaasılmıştı.Yazılargörülemeyecekkadaruzaktaydı.Jackelinicebineattı.YüzbaşıFarren'inverdiğiparayadokundu.

Midesi konuşmaya başlamıştı. Yakında akşam yemeği yemesi gerekti. Sonra da buradan uzaklaşıpbirazparakazanacağıbirbaşkakasabayagitmeliydi.MiliYolu'nuseçmesişarttı.Hiçdeğilsetünelinöbürbaşına varıp karşısında ne bulunduğunu görmeliydi. Jack ilerledi, karşıdaki tünelin karanlık ağzı heradımındabirazdahayaklaştı.

Page 96: Tılsım - Turuz

Soğuk, çamurlu, kokulu kiremit tozu ve yumuşak toprakla kaplıydı tünelin tabanı. Jack bir an için,bunun sonunda kendini yeraltında bulacağından korktu.Karşıda tünelin bitimindeki ışık görünmüyordu.Sonra tabanınyokuşaşağıdeğil,düzolduğunadikkatetti.Tüneldışındaki levhada, "IşıklarınızıYakın"deniyordu. Jack bir tuğla duvara tosladı, tozları avuçlarına bulaştı. "Işık," diye düşündü içinde, keşkeonun da yakabileceği bir ışığı olsaydı. Herhalde tünel bir yerde kıvrılıyordu. Tedbirli, ağır, dikkatligiderkenduvarabindirmişti işte.Körlergibi, elleri ileriyeuzatılmışgiderken, avucuçarpmıştıduvara.Tutunatutunailerledi.Çizgifilmlerinkahramanlarıböylebirşeyyaptıklarındagenelliklekendilerinibirkamyonunburnunayapışmışbuluyorlardısonunda.

Tünelintabanındabirşeytıkırdadı,Jackdondu.Fare,diyedüşündü.Belkidetarlalararasındankestirmeyoluseçmişbirtavşan.Amasesdahabüyük

bircanlıyıişaretediyordu.Tekrarduydu.Karanlıkla,birazdahailerde.Körgibibiradımdahaattı.Karşıtaraftanbirtekkerebir

soluk alma sesi geldi. Jack durdu, bu hayvan mıydı, diye düşündü. Parmak uçları nemli duvardaydı.Soluğunu salmıyor, bekliyordu. Pek hayvan sesi gibi gelmemişti kulağına. Fare veya tavşan kesinlikleolamazdı.Okadarbüyüksolukalamazdıonlar.Birkaçsantimdahailerledi.Oradakişeyherneyse,onunkendisinikorkuttuğunukabullenmekistemiyormuşgibibirhalivardı.

Bir kere daha dondu. İlerdeki karanlıktan boğuk bir gülüşe benzer bir ses gelmişti. Arkasından datanıdıkbirkoku,güçlü,kaba,küflübirkokusüzüldüburnunadoğru.

Jack başını çevirip arkaya baktı. Girişi ancak yarım görebiliyordu. Yansı duvarın kıvrımındankaybolmuştu.Çokuzaktaydızaten.Tavşandeliğigibigözüküyordu.

"Nevarburada?"diyeseslendi."Hey!Buradabirşeymivar?Kimsemivar?"Birşeyintüneliçindefısıldadığınıduyargibioldu.Diyar'da değilsin, diye hatırlattı kendi kendine. En kötü ihtimalle, uyuyan bir köpeği uyandırmıştı

herhalde.Yadaüzerinebasardıilerlerse.Tünelebirarabadalmadanuyandırmakladahayatınıkurtarmışolurduaptalköpeğin."Hey,köpek!"diyeseslendi.

"Köpek!"Bu sesine, yürüyen ayak sesleri karşılık verdi. Ama... gidiyorlar mıydı, yoksa geliyorlar mıydı?

Yumuşacık,patpatpatdiyenpençesesleri.Belkidesesarkadangeliyordur,diyedüşündü,başınıtekrarçevirdiama,artıkdahailerlemişolduğundantünelingirişinihiçgöremiyordu.

"Neredesin,köpek?"diyeseslendi.Altmışyetmişsantimardında,birşeyyeritırmaladı.Jackilerifırladı,omzumuduvarınkavisinefena

haldeçarptı.Bir şekil hissetti. Karanlıkta... köpek gibi miydi? Adımını atıp ilerledi, içinde öyle bir kaybolma

duygusuuyandıkikendiniyenibaştanDiyar'dasandı.Tüneloküflühayvanatbahçesikokusuyladoluydu.Üzerinegelmekteolanşeydekesinlikleköpekdeğildi.

Buzgibibirhava,yağvealkolkokularıtaşıyarakyüzüneçarptı.Oşeklindahayaklaştığınısezdi.Karanlıktaki suratı yalnızca bir an görür gibi oldu.Kendi içinden gelen hasta bir ışık gösteriyordu

sanki onu. Uzun, acı ifadeli bir surat. Genç olması gerekiyordu ama, değildi. Ter, yağ, alkol kokususoluğundaydı. Jack duvara dayanıp yamyassı oldu, yumruklarını kaldırdı, o sırada surat tekrarkaranlıklarakarışıpyokoldu.

Page 97: Tılsım - Turuz

Korkusunun arasında ayak seslerinin yavaşça, ama hızla tünelin çıkışına doğru ilerlediğini duydu,başını çevirip geriye baktı.Karanlık, sessizlik.Tünel boştu artık. Jack kollarını koltuk altlarına soktu,duvaradoğrutekraryaslandı,sırtçantasıtuğlalaraçarptı.Azsonrayineilerlemeyebaşlamıştı.

Jack tünelden çıkar çıkmaz arkasını dönüp baktı. Hiç ses gelmiyordu. Garip yaratıkların üzerinesaldırdığıyoktu.Üçadımyaklaşıp içeriyebaktı,birdenkalbidururgibioldu. İkikocaman turuncugözgeliyordu ona doğru. Jack'le aradaki mesafeyi birkaç saniyede yarıya indirdi. Jack kıpırdayamıyordu.Ayaklarıasfaltaçakılmışgibiydi.Sonundaelini,avucuaçık,uzattı.Kendinikorumahareketiydibu.Birrefleksti.Gözleronayaklaşmayısürdürüyordu.Birklaksonsesiduyuldu.ArabatüneldenfırlamadanbirikisaniyeönceJackkendiniyanaatmayıbaşardı.Kırmızısuratlısürücügeçerken,"Allahbelânı..."diyehaykırdı.

Jack,hâlâgözlerikamaşmışdurumda,arabanınhızlaOatley'edoğrugidişinebaktı.

4Oatley çukurbir yerdeydi. İki ana caddesi vardı.BiriMiliYolu'nundevamıydı.Kocamanotoparkı

olan salaşpur bir binanın önünden geçiyordu. Bir fabrika, diye düşündü Jack. Sonra kullanılmış arabagalerileri, alaminüt yemek servisi yapan yerler, bir Bowling salonu, bakkaliye dükkânları, benzinistasyonugeliyordu.BunlarınhepsibitincedeOatley’inbeşaltıbloktanoluşanilçemerkezibaşlıyordu.Binalarınhepsieskimiş,ikişerkatlıtuğlaevlerdi.Önlerinearabalarburundanparketmişti.ÖtekisokaktabellikiOatley'indahaönemli evleribulunmaktaydı.Evleroradabüyük,önleribalkonlu, çevreleri çimbahçeliydi. Bu iki caddenin kesiştiği yerde bir trafik lambası, akşamın son ışıklarında göz kırparakduruyordu. Sekiz blok kadar ilerde ikinci bir trafik ışığının yeşile döndüğü görüldü. O ışık da bolpencereli, eski, büyük bir binanın önündeydi. Akıl hastanesine benzer bir yerdi orası. Belki de lisebinasıydı.Çevreyeikikatlıevler,neolduğubelirsizbinalarsaçılmıştı.

Fabrikanıncamlarınınçoğukırıktı.Evlerindepekçokcamınatahtalarçivilenmişti.Betonavlulardaağzına kadar dolmuş çöp varilleri duruyordu. Evlerin önemli olanları bile ihmale uğramış gibiydi.Çardakları sarkmış, boyaları gitmişti. Bu kasabanın kullanılmış araba galerilerinde de herhaldeyürümeyenarabalarsergileniyorolmalıydı.

Jack bir an için Oatley'e arkasını dönüp Dogtown'a giden bir otostop bulmaya niyetlendi. O daneresiyse!Amaozamantünelitekrargeçmesigerekecekti.Alışverişmerkezininoralardanbirkornasesigeldi,Jack'inyalnızlıktankurtulmakiçinoyanayürümesinesebepoldu.

Fabrikanınkapışmavarıptüneliiyicearkadabırakanakadariçirahatetmedi.Camlarınhemenhemenüçtebirikırıktı.Diğerlerinindeçoğunakartonkapatılmıştı.Jack'inburnunamakineyağı,kayışkokuları,demir şakırtıları geliyordu. Ellerini ceplerine soktu, elinden geldiği kadar hızlı adımlarla yokuş aşağıilerledi.

5Yakından bakıldığında kasaba, tepeden görüldüğünden daha bile kasvetliydi. Araba galerilerindeki

satıcılar pencerelere yaslanıp duruyor, dışarı çıkmayacak kadar bıkkın görünüyorlardı. Bir zamanlaretrafa umutla çakılan levhalar bile karamsar görünüyordu. SAHİBİNDEN KELEPİR! HAFTANINARABASI!Mürekkepleriakmıştıbazılevhaların.Yağmurdakalmışgibibirhallerivardı.Sokaklardapekazinsangidipgeliyordu.Jackkasabamerkezinedoğruilerlerken,yanaklarıçökmüş,yaşlıbiradamgördü.

Page 98: Tılsım - Turuz

Tekerlekli bir alışveriş çantasını boş olarak kaldırımda sürüklüyordu. Yaklaştığında adamın bakışlarıdüşmanca gözüktü. Korkmuş gibiydi. Jack'in elindeki tekerlekli arabayı çalacağını sanmıştı. Dişlerinigösterdi. "Özür dilerim," dedi Jack. Kalbi tekrar çarpmaya başlamıştı. İhtiyar arabayı kucaklamayaçalıştı.Karadişetlerinitekrargösterdi,"Özürdilerim,"diyetekrarladıJack."Benyalnızca..."

"Fşşşfiiit!"diyehışırdadıihtiyar.Yanaklarınınkırışıklarıarasındanyaşlarboşalıyordu.Jackçabucakuzaklaştı.

***Yirmiyılkadarönce,yanibindokuzyüzaltmışlardaOatleyherhaldevarlıklıbiryerolmalıydı.Mili

Yolununilerisiogünlerinbiranısıgibiydi.Benzininucuz,hayatıncanlıolduğugünlerin.Sonrainsanlarküçükdükkânlaraçıpgeçinmeyeçalışmışlar,birsüreiçinbatmamayı,boğulmamayıbaşarmışlardı.Şimdiucuzlokantalardayalnızcacanısıkkınyeniyetmeleroturuyordu.CocaColaiçiyorlardıorada.Tenzilâtlısatışyapandükkânlardagözeçarpmaktaydı.

Jack eleman arayan bir ilân göremeden yürümeyi sürdürdü. Tuğla binalar arasından ilerlerkensırtındaki çanta daha ağır gelmeye başladı, ayakları daha çok ağrır oldu. Ayakları bu kadar ağrımasaDogtown'akadardayürürdü.Tabii tüneldengeçmekmeselesi deolmasa!Oradakurt adam falanyoktuelbette. O kadarını anlamıştı artık. Kimse kendisine seslenmiş de değildi o tünelde. Bunlar yalnızcaDiyar'ınsarsıntılarıydı.Öncekraliçeyigörmek,sonrakazadaölençocuk,sonraMorgan,oağaçlar!Amabunlaroradaydı!Belkioradanormalbilesayılanşeylerdi.Buradanormalliğeböyleşeylersığmazdı.

Uzun, kirli bir pencerenin önündeydi. Cama MOBİLYA DEPOSU diye yazılmıştı. Ellerini camadayayıp arasından içeriye baktı. Bir kanepe, bir koltuk... üzerlerinde beyaz örtüler. Jack yine ilerledi,acabayiyecekbulmakiçindilenmemmigerekecek,diyedüşündü.

Biraz ilerde, tahta çakılı dükkânın önündeki arabada dört adam oturmuş, kâğıt oynuyorlardı. Jackarabayıgeçfarketti.EskisiyahbirDeSoto'ydu.Lastiklerideyoktu.Öncamına,GÜZELHAVAKLÜBÜdiyebiryazıyapıştırılmıştı.Jacköncamadoğruyaklaştı.

KendisineenyakınoyuncugözlerinideviripbakarkenJack,"Özürdilerim,acabanerede,"diyesözebaşlayacakoldu.

"Defol,"dedi adam.Sesi ezikveboğuktu. Jack'edoğruancakyarıyarıyadönen surattaergenlikveyaraizlerivardı.Biryanıyassılmıştısuratının.Sankiçocukkenbiriüzerinebasmışgibi.

"Birikigünlükişneredebulurumdiyesoracaktım."'Teksas'ta ara," dedi sürücü yerindeki öbür adam.Havlama gibi bir gülme, arka kanepede patladı,

birininağzındanbiralariskambillerinüzerinepüskürdü.Önyolcukoltuğundakiilkadam,"Dedimsana,çocuk,defol,"diyetekrarladı.Gözlerielaydıadamın.

"Yoksasenikendielimlepataklarım."Yapardı,doğruydu. Jackanlamıştı.Oradabir saniyedahakalırsaadamınöfkesi taşacak,kontrolünü

kaybedecekti. Sonra dönüp tekrar arabaya binecek, bir bira daha açacaktı. Yerde boş bira tenekeleriyuvarlanıpduruyorduzaten.Jackgeriledi,adamonayangözletekrarbaktı.'Teksas'abakayımbari,"diyemırıldandı Jack. Uzaklaşırken arkadan DeSoto'nun kapısının açıldığını duyarmıyım diye dinledi ama,açılanbirbinanınkapısıoldu.

Jackkadınınkuşkulubakışına arkasını döndü, karşısındaki cansızbinayabaktı.Önkapıyaüçbetonbasamakla çıkılıyordu.Pencerede ışıklı birBUNWEISER ilânı vardı.YanındaUPDIKE'INYERİdiye

Page 99: Tılsım - Turuz

ikincibiryazıdahagözeçarpıyordu.Onunbirkaçsantimaltındadamucizeyazıyıokudu.Elleyazılmıştı:ÇIRAKARANIYOR.Jacksırtçantasınıkaydırıptekkolununaltınakıstırdı,basamaklançıktı.GüneştengölgeyegeçişionabiraniçinOatleytünelineilkadımatışınıhatırlattı.

Page 100: Tılsım - Turuz

Bölüm:9

JACKÇİLEÇEKİYOR

1Aradan altmış saat bile geçmemişti ama, Jack Sawyer Çarşamba akşamı Oatley tüneline girerken

kindençokfarklıbirruhsaldurumiçinde,OatleyBarınınbuzgibidepoodasındasırtçantasınıköşedekifıçılarınardınasaklamayauğraşıyordu.İkisaatekalmadan,işyerikapanırkapanmazkaçmayıplanlıyorduJack.Bunugitmek,yadayolaçıkmakdeğilde,kaçmakolarakdüşünmesibiledurumununekadarumutsuzbulduğunugöstermeyeyeterdi.

Altıyaşındaydım,altı,JohnB.Sawyeraltıyaşındaydı,Jackyaltıyaşındaydı.Altı.Çok saçma gözüken bu düşünce her nasılsa bu gece zihninde belirmiş, durmadan tekrarlanıp

duruyordu.Herhaldebudabenimnekadarkorkuyorolduğumugösterir,diyedüşünüyorduJack.Olaylarınüzerine kapanmakta olduğundan emindi.Kafasındaki ısrarlı düşüncenin ne demek olduğunu bilmiyorduama,düşüncekafasındadönüpduruyordu...atlıkarıncayaçakılıbirtahtaatgibi.

Altı.Altıyaşındaydım.JackySawyeraltıyaşındaydı.Tekrartekrardönüpgeçiyorduaynışey.Depo odası, salondan bir duvarla ayrılıyordu. Bu gece duvar gürültüden gerçek anlamıyla

sarsılmaktaydı. Davul gibi gümbürdüyordu. Yirmi dakika öncesine kadar hâlâ Cuma gecesiydi. OatleyTekstilDokumada olsun,DogtownLastik'te olsun, ödemelerCumaları yapılırdı. İşte bu yüzdenOatleyBirahanesidedolmuştaşıyordu.Barınsoltarafındakiduvardabirduyuruasılıydı.220KİŞİDENFAZLABULUNMASIEYALET331SAYILIYANGINYASASINAAYKIRIDIR.Anlaşılan331sayılıyasahaftasonlarındarafakaldırılıyordu.Jack'egöreiçerderahatüçyüzdenfazlainsanvardıoanda.GennyValleyBoysdenilenorkestranınçaldığıkovboymüziklerinidinliyorlardı.Felâketbirorkestraydıamapedallıbirgitarlarıvardı.Smokeybirara,"Buradaöyleadamlarvardırki,pedallıgitarınbileırzınageçerler,Jack,"demişti.

"Jack!"diyehaykırdıLoriseslerinarasından.Lori,Smokey'ninkadınıydı.Jackonunsoyadınıhâlâbilmiyordu.Orkestramolavermiş,plakmakinesi

çalıyordu. Gürültünün arasında kadının sesi zar zor geliyordu. Orkestra üyeleri şu ara barın ucunadikilmiş, tenzilâtlı içkiden içiyor olmalıydılar. Lori kafasını deponun kapısından uzattı. Yorgun sarısaçlarınıgeriyeçekipplastiktokaylatutturmuştu.

"Jack,ofıçıyıhemengetirmezsenkolunubükerseninki.""Peki,"dediJack."Getiriyorde."Kollarında tüylerindikendikenolduğunuhissetti.Yalnızcasoğuktandeğildibu.SmokeyUpdikekül

yutacak adamlardan sayılmazdı. Daracık kafasına sivri aşçı külahları giyen, iri plastik takma dişlerkullanan, hırslımorumsu kahverengi gözlü, akları sarımsı Smokey. Jack'in hâlâ pek iyi tanımadığı, bu

Page 101: Tılsım - Turuz

yüzdendahadaçokkorktuğuSmokey.HernasılsaJack'iesirgibiyanındatutanSmokey.Plakmakinesibiraniçinsustuamakalabalığınsesidahadayükselipaçığıkapattı.Kovboyunbiribir

sarhoşnarasıattı,birkadınbağırdı,birbardakkırıldı,sonraplakmakinesitekrarbaşladı.SankiSaturn'aroketatılıyordu.

Trafikteezdiklerihayvanlarıyiyorlarorada.Evet,hemdeçiğolarak.Jackalüminyumfıçıyaeğildi,üçadımkadaryuvarladı,dudaklarıacıylakıvrıldı,alnındaterlerdamla

damla belirdi, deponun soğuğunda ürpertti. Sırtı iyice isyan ediyordu. Fıçı beton tabanca gürültüyleilerliyordu.Jackdurdu,derinderinsoludu.Kulaklarıçınlamayabaşlamıştı.

Tekerlekli arabayı fıçının yanma getirdi, yüklerken neredeyse dengesini kaybetti. Fıçının ağırlığıJack'in ağırlığından pek az eksikti. Fıçı yere çarptı. Jack onu doğrultmaya uğraştı. Parmakları fıçıylaarabanınarasınasıkıştı,zonklamayabaşladı.Jacksolelininparmaklarınıağzınasokupemdi.Gözlerindeyaşlarvardı.

Parmaklarını sıkıştırmasından beteri, fıçının kapağı arasından gazların 'fıssss' diye çıkmayabaşlamasıydı. Eğer Smokey fıçıdan bira alırken köpüklü akarsa... ya da kapak fırlar, biralar suratınafışkırırsa...

Eniyisibunlarıdüşünmemekti.Dün gece, yani Perşembe gecesi Smokey'e fıçı götürürken fıçı yan devrilmiş, kapağı fırladığı gibi

uçmuştu. Depo odasının yerlerini beyaz köpükler kaplamıştı bir anda... Jack oracıkta kalakalmış,korkudandonmuştu.Smokey'ninçığlıklarınaaldırdığıyoktu.Biradeğildisanki...Kingsland'dı.KraliçeninKingsland'larından.

OzamanSmokeyilktokadınıatmıştıona.Jack'idepoodasınınduvarınaçarpanbirtokat."Bugünkügündeliğinyandı,Jack,"demiştiSmokey."Birdahaaslayapmazsın,Jack."Jack'in kanını donduran, bir daha yapmazsın sözüydü. Demek olayın tekrarlanması için çok fırsat

doğacaktı.YaniSmokeyUpdikeonunburadauzunsürekalacağınainanıyordu."Jack,çabukol!""Geliyorum,"Jackpofladı,arabayıkapıyakadarçekti,elyordamıylakapınınkulpunubuldu,çevirdi,

itipkapıyıaçtı.Birdenyumuşakbirşeyeçarptı."Hey,dikkatet!""Ah,özürdilerim,"dediJack."Pataklarımeşeksudangelenekadar!"diyeçıkıştıses.Jacksertadımlarınuzaklaşıpkoridordanduyulmazolmasınıbekledi,sonrakapıyıbirdahaitti.Koridordardı.Yeşileboyanmıştı.Tuvaletgibikokuyordu.Duvarlarındasıvalardökülmüş,kovuklar

açılmıştı.Yazılardayazılmıştı.Tuvaletkapısındabekleyensarhoşlaryazmışlardıoyazılan.Eniriyazı,karakeçekalemleyazılanıydı.TÜMAMERİKALIZENCİLERİVEYAHUDİLERİİRAN'AYOLLAYIN!diyordu.

Salondan gelen gürültü, depoda çın çın öterken, burada ardı arkası kesilmeyen tek bir uğultuhalindeydi.Jackeğikduranfıçınınüzerindendepoyabaktı,sırtçantasınıngözükmediğindeneminolmayaçalıştı.

Page 102: Tılsım - Turuz

Kurtulmalıydıburadan.MecburdukSonunda sesi çıkanoölü telefon, Jack'i karabir buzparçasınıniçinehapsediyordu.Kötüydübu.RandolpScootdahadakötüydü.Aslında tabiiRandolphScottdeğildiadam.Yalnızcaonunelliliyıllardaçevirdiğifilmlerdekihalinebenziyordu.SmokeyUpdikeaslındaondanbile kötüydü belki. Ama Jack pek emin olamıyordu artık. Hele de Randolph Scott'a benzeyen adamıngözlerininrenkdeğiştirdiğinigördüğündenberi.

AmahepsindenkötüsüOatley'di...bundanemindiJack.NewYork eyaletininOatleykasabası, Jack içinkurulmuşkorkunçbir tuzakgibiydi.Girmesi kolay,

çıkmasızorbirtuzak.Çıkmasıhemenhemenimkânsızbirtuzak.

2Uzunboylu,göbeğidışarısarkanbiradamönündengeçti,tuvaletkapısındasırabeklemeküzeredurdu.

Jack'eöfkeligözlerlebakarkenbiryandandaağzındatutmaktaolduğukürdanıdudağınınbirsağ,birsoltarafınakaydırıyordu.Jack,deminkapıyıaçarkenherhaldebuadamıngöbeğineçarpmışolmalıyım,diyedüşündü.

"Eşek!"diyesöylendişişmanadam.Osırada tuvaletinkapısıaçıldı,biradamdışarıyaçıktı.Yürekdurduranbir anboyunca Jack'la adamıngözleri karşılaştı.RandolphScott'abenzeyenadamdıbu.Amafilm yıldızı falan değildi. Haftalığını içkiye yatıran Oatley'li işçilerden biriydi. Az sonra taksitlerininyarısınıödediğiarabasına,yadamotosikletinebinipgidecektiherhalde.

Gözlerisarıyadönüştü.Hayır,hayalgörüyorsun,Jack,hayalgörüyorsun.Buadamyalnızca......yalnızca bir işçi. Çocuğa bakışı, yeni bir çehre olduğu için. Belki bu kasabada okula gitmiş,

voleyboloynamış,kilisekorosundanbirkızlamercimeği firmavermiş, sonraonunlaevlenmekzorundakalmış,kızfazlaçikolatayemektenşişmanlamış...sıradanbirOatleyhödüğüişte.Yalnızca...

Amagözlerisarıoldu.Kesartık!Sarıolmadı!Neolursaolsun,kasabayagelirkenkiolayıhatırlatanbirşeyvardıbuadamda...karanlıktakiolayı.Jack'eeşekdiyenşişmanadam,Levi'sblucinvetemizbeyaztişörtgiymişbuadamdanuzaklaşırgibi

birhareketyaptı.RandolphScott, Jack'edoğruyürümeyebaşladı.Kocaman,damarlı elleri ikiyanındasallanıyordu.

"Çocuk..."demesinekalmadanJacksarsakbirtelâşlakaçışageçti.Arkasındakikapıyıkalçasıylaitti,kimeçarptığınaaldırışbileetmedi.

Adamın gözleri mavi buzlar gibi parlıyordu... sonra renk değiştirmeye başladı. Soluyor, renkleriaçılıyordu.

Gürültüler beynine doldu. Kenny Rodgers, Reuben James diye birine sesleniyordu. "Sen hep ötekiyanağını çevirmişsindir!" diye duyuruda bulunmaktaydı Kenny sarhoşlar topluluğuna. "Yumuşak huyluinsanlarıbekleyendahaiyibirdünyavardiyeiddiaetmişsindir!"Jackbusalondapekdeyumuşakhuylukimse göremiyordu. Genny Valley orkestrası tekrar sahneye çıkmış, âletlerini ellerine almaktaydılar.Pedallı gitarı çalanın dışında hepsi sarhoş, hepsi sersemlemiş görünmekteydi... belki de neredeolduklarınınbilefarkındadeğillerdi.Pedalcınınyüzifadesiisecanısıkılmışgibiydi.

Page 103: Tılsım - Turuz

Jack'insolundabirkadın,barıntelefonundakonuşmaktaydı.OtelefonaJackdünyadadokunmazdıbirdaha...elindengelirsetabii.Bindolarparaverseleryinedokunmazdı.Kadınkonuşurkenyanındakisarhoşarkadaşı elini bluzunun yakasından içeriye uzattı. Dans pistinde belki yetmiş çift dans etmekteydi.Şarkının temposuna aldırdıkları yoktu. Sarılıyor, sürtünüyor, birbirlerinin kalçalarını, sırtlarınıokşuyorlardı.Yanaklarındanaşağıterlersüzülüyor,koltukaltlarıterdenlekeoluyordu.

"Eh,Tanrıyaşükür!"dediLori.BarınmenteşelikapakkısmınıJackgeçsindiyekaldırdı.Smokeybirazilerde, yine barın arkasındaydı. Gloria'nın tepsisine cin-tonik'ler, votkalar, Black Russian'laryerleştirmekteydi.BlackRussian,Oatley'debiradansonragelenenpopüleriçkiydi.

Jack,RandolpScott'unkapıdansalonagirdiğinigördü.AdamJack'edoğrubaktı,mavigözleriçocuğuhemen buldu.Başını hafifçe salladı. Sanki ona, "Konuşacağız," demek istiyordu. "Elbette konuşacağız.BelkiOatleytünelindeolmuşveyaolmamışşeyikonuşacağız,belkikırbaçları,belkihastaanneleri.Belkideseninburalardaçokuzunsürekalacağımkonuşuruz...alışverişarabası içinağlayanbir ihtiyarolanakadarkalırsınbelkide...Nedersin,Jacky?"

Jackürperdi.Randolph Scott gülümsedi. Sanki "ürpertiyi görmüştü... ya da hissetmişti. Sonra kalabalığa karıştı,

görünmezoldu.BirsaniyesonraSmokey'ninince,güçlüparmaklarıJack'inomzunukavradı...enacıyanyeriniarayıp

bulmuştu.Herseferbulurdu.Talimliparmaklardıbunlar.Siniruçlarınıbulabilenparmaklardı."Jack, daha hızlı hareket etmen gerek," dedi Smokey. Sesi hemen hemen anlayışlı gibiydi ama

parmakları omuza daha derin batıyor, yokluyordu. Soluğu, aralıksız emip durduğu nane şekerleri gibikokmaktaydı.Takmadişlerisakırdayıpduruyordu.Dişlerbirazkayıncaarasındanayıpsayılabilecekbirhışırtı duyuluyor, Smokey dişleri emerek tekrar yerine oturtuyordu. "Daha hızlı hareket etmen gerek.Demekkıçınınaltındaateşyakmamgerekeceksenin.Nedemekistediğimianlıyorsun,değilmi?"

"E-evet,"dediJack.İnlememeyeçalışıyordu."İyi.İyiohalde."Smokey'ninparmaklarıbirazdahaderinebattı,oradakisinirleriacıttı.Jackbusefer

inledi.Smokey'ebukadarıyeterdi.Eliniçekti."Yardımetdeşufıçıyıkaldırayım,Jack.Hemçabukolalım.Cumageceleriinsanlariçkiiçmekister.""Cumartesisabahısayılır,"dediJackaptalgibi."Ozamandaiçmekisterler.Haydigel."JackhernasılsaSmokey'ninfıçıyıkaldırmasınayardımetmeyibaşardı.Fıçısonundabarınaltındaki

yereyerleşti.Smokey'ninince,ipgibikastangömleğininaltındaşişipkabarıyordu.Kafasındakikâğıttanyapılmaaşçıbaşı külahıhiç çarpılmadı.Kenarı hemenhemen sol kaşınadeğiyor, yerçekimikurallarınameydanokuyordu.Jacksoluğunututarakbaktı,Smokeykırmızıplastikbirkapağıfıçınınağzınageçirdi.Fıçıokapağındeliğindensolukverirkenhavagereğindenbirazdahahızlıçıktı...amaköpükgörünmedi.Jacksoluğunusaldı,içindenşükretti.

Smokey boşalan fıçıyı ona doğru salladı. "Şunu arkaya, depoya götür. Sonra tuvaleti silip temizle.Bugünöğledensonrasananesöylediğimihatırlıyormusun?"

Jack hatırlıyordu. Saat üçte hava baskını alarmı çalıp yüreğini ağzına getirdiğinde olmuştu. Lorigülmüş, "Jack'i defterden sil, Smokey, sanırım tozuttu," demişti. Smokey gülümsemeyen, kısılmışgözleriyle bakmış, Jack'e yaklaşması için işaret etmişti. Sonra bunun fabrika paydos zili olduğunu

Page 104: Tılsım - Turuz

anlatmıştı Jack'e. Dogtown'daki şişirme plastik oyuncaklar yapan fabrikada da aynı tür paydos ziliçalındığınısöylemişti.Barınyakındadolmayabaşlayacağınıdaanlatmıştı.

"Sen,benveLori'yleGloriaşimşekgibihızlıçalışmakzorundakalacağız,"demiştiSmokey."ÇünküCumaları kartal çığlığı duyulunca, Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleriçıkaramayacağımızparayıçıkarmakzorundayızdemektir.Sanafıçıgetirdedimmi,dahacümlembitmedençıkarıp getirmiş olmalısın. Tuvaleti de her yarım saatte bir paspaslaman gerek. Cuma geceleri çeyreksaattebirkişikusar."

"Kadınlarınkitamam,"dediLoriyaklaşırken.Saçlarıçokincetelli,dalgalıvesarıydı.Tenideçizgiromanlardaki vampirler kadar beyazdı. Ya nezlesi vardı, ya da fena halde kokain tiryakisiydi. Habireburnunuçekiyordu. Jack içinden,herhaldenezledirdiyedüşündü.Oatley'dekimseninkokaineparasınınyeteceğini pek sanmıyordu. "Kadınlar tuvaleti erkeklerinki kadar kötü olmuyor ama.Yaklaşıyorsa bile,ulaşamıyor."

"Kessesini,Lori.""Patla!"diyecevapverdikadın.Smokey'nineliyıldırımgibiuçtu.Birçatırtısesiduyuldu.Smokey'nin

avucunun izi Lori'nin yanağına kıpkırmızı çıktı. Lori sızlanmaya başladı... ama Jack'in iyice içibulanmıştı.Kadınıngözlerindehemenhemenmutlubirifadegörüncedahadaşaşırdı.ButürdavranışıbirsevgibelirtisisayanbakışlarlabakıyorduLori.

"Sensıkıçalış,sorunçıkmaz,"dediSmokey."Fıçıistediğimzamançabukolmayıunutma.Yarımsaattebirtuvalettekusmukpaspaslamayıdaunutma."

Jack o sırada Smokey'e buradan ayrılmak istediğini tekrar söylemiş. Smokey de Pazar öğledensonraylailgilisahtevaadinitekrarlamıştı.Neyaranvardıkionudüşünmenin?

Çığlıklar daha da yükselmeye başlamıştı. Kahkahalar da öyle. Bir sandalyenin kırılırken çıkardığıçatırtıya bir acı çığlık karıştı.Yumruk kavgası başlamıştı.Bu gece üçüncü kavgaydı bu.Dans pistindebaşlamıştı.Smokeybirküfürmırıldandı.Jack'iitipyanındangeçti."Kaldıroboşfıçıyı,"dedi.

Jackboş fıçıyı tekerlekli arabayayükledi, kapıya doğruldu. İlerlerken tedirgin bakışlarlaRandolphScott'uarıyordu.Onukavgaseyredengruptagördü,birazrahatladı.

Depoodasındaboşfıçıyıdiğerboşlarınyanmakoydu.Updike'ninbarındaaltıfıçıbitmiştibugece.Buişbitincesırtçantasınıtekrarkontroletti.Birançantanınkaybolduğunusanıptelâşakapıldı,kalbigümbürgümbür çarpmaya başladı. Sihirli iksir oradaydı. Bu dünyaya geçince gümüş dolar haline gelenDiyarparasıdaoradaydı.Sağadoğrukaydı.Alnınıterkaplamıştı.İkifıçınınarasındaneliniuzatıpyokladı.İşteoradaydı.Kalbininvuruşlarıdüzenegirergibioldu.Amahâlâtitriyor,dizlerikesiliyordu.Birtehlikedenkılpayıkurtulmaktangelenduyguydubu.

Erkekler tuvaletiberbatdurumdaydı.Akşamındahaerken saatleriolsa Jack rahatlıklakusardı ama,yavaşyavaşkokuyaalışmayabaşlamıştı...enkötüsüdebuyduzaten.Sıcaksuyukovayadoldurdu,tuvaletedöktü,sonrapaspasınıyerdekiinanılmazpisliklerinüzerindengeçirmeyebaşladı.Zihnisonikigünüyenibaştan tarıyordu. Tuzağa kısılmış bir hayvan, yakalanan bacağına nasıl kaygılanırsa, o da öylekaygılanıyorduogeçengünlere.

3Jack ilk defa olarakOatley barına girdiğinde içerisi karanlık ve salaşpur bir yerdi. Plakmakinesi,

Page 105: Tılsım - Turuz

oyunmakinelerihepprizdençekilmişti.Birtekışıkvardı,odabarınüzerindekiışıktı.Birelektroniksaatgözeçarpıyorduduvarda.İkidağarasındagibiydi.GaripbirUFO'ydusanki.

Jack biraz gülümseyerek bara yaklaşmıştı. O sırada arkasından busesin, "Burası bir bar," dediğiniduydu."Reşitolmayanagöreyerdeğil.Senaptalfalanmısın?Defolburadan."

Jackyerindensıçramıştı.Parmaklarıcebindekimademparayadokunuyor,dahaönceçalıştığıyerdekigibibirişumuyordu.Şuradakituberelerdenbirineoturacak,birşeyısmarlayacak,sonradaişisteyecektiaklınca. Elbette ki bu yaşta bir çocuğu işe almak yasaya aykırıydı... özellikle de velisi veya vasisitarafındanimzalanmışbirçalışmaizniolmadığısürece.Bununanlamıaçıktı.Jack'iasgariücrettendahaazbirparayaçalıştırmakmümkündü.Hemdeçokdahaazma.Pazarlıkbaşlayacaktıazsonra.Genellikleikinumaralıhikâyeylebaşlardıpazarlık...Hainüveybabahikayesiyle.

Olduğuyerdedöndü,arkadaki locagibikısımlardanbirinde tekbaşındaoturanadamıgördü.AdamJack'e dondurucu, nefret dolu bir bakışla bakıyordu. İnce bir adamdı ama, bedeninin yanlarında olsun,boynunda olsun, ip gibi ince kasları pek güçlüydü. Beyaz, bol, aşçı pantolonu, basma da aşçı külahıgiymişti.Başıdaracık,sansargibiydi.Saçlarınıkısakesmişti.Şakaklarıağarmayabaşlıyordu.Ellerindebiryığınfatura,birdehesapmakinesivardı.

"ÇırakAranıyor" ilânınızı gördüm,"dedi Jack.Amapek fazla umudukalmamıştı.Bu adamonu işealmazdı. Jack de onun yanında çalışmak istediğinden pek emin değildi zaten. Hain, zalim birinebenziyorduadam.

"Gördün demek, öyle mi?" dedi locadaki adam. "Deme kokulu kırmadığın günlerde her nasılsaokumasınıöğrenmişsin.

"Bar olduğunu bilmiyordum," dedi Jack. Elinde olmadan kapıya doğru bir adım geriledi. Kirlicamlardaniçeriyegirenbirışıkyereölügibiserildi,bubarabaşkabirboyutuvarmışgibibirhavaverdi."Benburayı...yani...hemiçki,hemızgarasatanbiryersandım.Gideyimbari."

"Gelburaya."Adamınkahverengigözlerionadengelibakışlarlabakıyordu."Yo,ziyamyok,"dediJackkorkulubirsesle."Benartık...""Gel buraya.Otur."Adambir kibrit çakıp purosunu yaktı.Kâğıttan aşçı külahına konmuş bir sinek

havalanıpkaranlıklarakarıştı.GözleriJack'denayrılmıyordu."Seniısıracakdeğilim,"dedi.Jackyavaşçayaklaştı,locanınkarşıtarafınasüzüldü,kereveteoturdu,ellerinimasanınüzerindederli

toplu biçimde üstüste koydu.Altmış saat sonra, gecenin saat yarınımda, saçlarından terler damlayarakerkeklertuvaletinisilerkenJackiçinden,yo,obiliyordu,diyedüşündü.TuzağınüstünekapanmasınayolaçanşeyJack'inkendibudalacagüveniolmuştu.TuzakogünSmokeyUpdike'ınkarşısınaoturduğuandakapanmıştızaten.YalnızcaJackfarkındadeğildibunun.Böyletuzaklarhabersizkurbanlarınüzerineçokkolaykapanırdı.Kurbansudaboğulacağına,biradaboğuluyorduOatley'deyalnızca.Tekfarkıbuydu.

Eğerkaçmışolsaydı...Amakaçmamıştı.Okahverengigözlerinsoğukbakışlarımkarşılamayauğraşırken,belkiburadabiriş

bulurum yine de, diye düşünmüştü. Daha önceki işinde, Golden Spoon lokantasının sahibi MinetteBanberryiyikadındı.Jack'eoldukçaiyidavranmıştı.Hattâgiderkenonukucaklamış,öpmüş,yanmaüçdekoca sandviç vermişti.Ama Jack kanmamış yine de.Bu tür iyi davranışlar, ne olursa olsun hep kendikârlarınıdüşünmesiniönleyemezdiinsanların.Açgözlülüklerimaskeleyemezdi.

NewYork'daasgariücretsaatbaşınaüçdolarkırksentti.GoldenSpoon'unmutfağındayazılıydıbununböyleolduğu.AmaaşçıHaiti'liydi.İngilizcesipekyoktu.Ülkeyeherhaldekaç3;girmişti.Yemekleriçok

Page 106: Tılsım - Turuz

güzelpişirebiliyor,kızartmalarıtamkıvamındaçıkarıyordu.GarsonluktaBayanBanberry'yeyardımedenkız güzeldi ama, geri zekâlıydı. Özel bir yardım derneği kanalıyla bulmuştu bu işi. Böyle durumlardaasgari ücret geçerli değildi.Aptal kız o peltek diliyle Jack'e saat başına tam bir dolar yirmi beş sentaldığını,bütünbuparalarınkendisininolduğunusöylemişti.

Jackbirbuçukdolaralıyordu.Pazarlıklavarmıştıbuparaya.OsıraBayanBanberry'ninbulaşıkçısıkaçmamış olsa, bir sabah kahve molasından dönmemezlik etmemiş olsa, kadının pazarlığa razıolmayacağını,birdolaryirmibeştenfazlayaçıkmayacağınıdabalgibibiliyordu.Canınisterse...başkayerebak,dergeçerdiçocuğa.

YeniedindiğiözgüvenonabukarşısındakinindeyenibirBayanBanberryolduğunusöylüyordu.Kadındeğil, erkekti. Şişman değil, ip gibi sıskaydı, hiç gülümsemiyordu ama, yine de ikinci bir BayanBanberry'ydi.

"İş arıyorsun, ha?" Beyaz pantolonlu, kâğıt şapkalı adam purosunu üzerinde CAMELS yazılı kültablasınınkenarınabıraktı.Orayakonmuşbirsinek,bacaklarınısıvazlamaktanvazgeçipuçtugitti.

"Evetefendim.Amasizindesöylediğinizgibiburasıbirbarve..."Tedirginlikduygusutekrarbelirmiştiiçinde.Okahverengigözler,osarıgözaklarırahatsızediyordu

onu.Avaçıkmışbirkediningözleriydibunlar.Jackgibiçoookfaregörmüşgözlerdi."Evet,burasıbenim,"demiştiadam."AdımSmokeyUpdike."Eliniuzatmıştı.Jackşaşırarakadamın

elini sıktı.Adamçocuğun elini bir tek kere, acıtacak kadar sıkmakla yetindi, sonra gevşek tuttu... amabüsbütünbırakmadı."Evet?"diyesordu.

"Hu?"dediJack.Aptalgibigöründüğününde,çokkorktuğunundafarkındaydı.Sesideöyleçıkmıştı.Updike'ınelinibırakmasınıistiyordu.

"Ananbabansanakendinitanıtmayıhiçöğretmedimi?"Buöylebeklenmedikbirsözdüki,JackneredeyseGoldenSpoon'dakullandığıisimyerineasıladım

kaçıracaktı ağzından.O ismiartıkyavaşyavaş "yolculuk ismi"olarakkabullenmeyebaşlıyordu.LewisFarren'diJack'inkullandığıad.

"JackSaw...IllSawtelle,"dedi.Updike çocuğun elini biraz daha tuttu, kahverengi gözleri hiç kıpırdamadı. Sonra eli bıraktı. "Jack

Saw-lll-Sawtelledemek,"dedi."Herhaldetelefonrehberindekienuzunisimseninkiolmalı,ha?"Jackbirazkızardıamabirşeysöylemedi."Pekbüyüksayılmazsın,"dediUpdike."Kırkkilolukbirafıçısınıtekerlekliarabayayükleyebilirmisin

dersin?""Sanırım," dedi Jack. Bunu yapıp yapamayacağını hiç bilmiyordu aslında. Ama sorun olacağını

sanmıyordu.Böyleölgünbiryerdefıçılarpekseyrekdeğiştirilmekzorundaydı.Updikeonunzihniniokuyormuşgibikonuştu."Evet,şuandaburasıboş.Amasaatbeştensonraepey

dolar.Haftasonlarındaysaiyicedolar.İşteparanıozamanhakedeceksin,Jack.""Bilemiyorum,"dediJack."Kaçparalıkişbu?""Saattebirdolar,"dediUpdike."Keşkedahafazlaverebilseydim,ama..."Omuzlarınıkaldırdı,eliyle

masadakifaturalarıtıpışladı.Hattâbirazgülümsedibile.Sankiçocuğa,anlarsınevlât,diyordu.Oatley'deherşeyberbatdurumda.1971'denberifakirleşiyoruz.Amagözlerihiçgülümsemedi.Ohareketsiz,kedi

Page 107: Tılsım - Turuz

gibibakışlarlaJack'ebakıpduruyordu."Fazlabirparasayılmaz."dediJack.Yavaşkonuşuyorduama,elindengeldiğikadarhızlıdüşünmeye

çalışmaktaydı.Oatleybanbirmezardı.Televizyonseyredipiçkisiniyudumlayanbirtekmüşteribileyoktu.Besbelli

Oatley'de herkes içkisini arabasında içiyor, oraya 'klüp' diyordu. Çok çalışmak gereken bir yerde birbuçukdolarbileazolabilirdiama,buradabelkibirdolariyiparaydı.

"Hayır, değil," diye kabullendi Updike. Tekrar hesapmakinesine döndü. "Hayır, fazla para değil."Sesinden,isterkabulet,isterreddetdediğibellioluyordu.Pazarlıkpayıyoktu.

"Belkideuygundur,"dediJack."Eh, iyi o halde. Ama bir konuyu daha kesinleştirmemiz gerek. Sen kimden kaçıyorsun? Kim var

peşinde senin?"Kahverengi gözler yine Jack'e dikilmişti. Derin derin bakıyordu. "Peşinde biri varsa,geliphayatımızorlaştırmasınıistemem."

BusözJack'inözgüveninipeksarsmadı.Belkidünyanınenzekiçocuğusayılmazdıama,işverenlereanlatabileceğiikincibirparavanhikâyeyikararlaştırmadanbuyolculuğusürdüremeyeceğinibilecekkadaraklıvardı.İkinumaralıhikâyeydibu.Hainüveybabahikâyesi.

"BenVermonteyaletininküçükbirkasabasındanım."dedi, "Fenderville'den.Annemlebabam ikiyılönce boşandılar. Babam velayetimi almak istedi ama yargıç beni anneme verdi. Genellikle öyleyapıyorlar."

"Hemdenasıl!"Adamtekrarfaturalarınaeğilmiş,hesapmakinesinielinealmıştı.AmaJackonunyinededikkatledinlemekteolduğunakararverdi.

"SonrababamChicago'yagitti,birfabrikadaişbuldu,"diyedevamettiJack."Banahemenhemenherhaftamektupyazar.Amageçenyıldanberigörmeyegelmiyor.GeçenyılAubreyonubir iyidövdüydü.Aubreybenim..."

"Üveybabanmı?"deyiverdiSmokey.Jack'ingözleribiraniçinkısıldı,ilkgüvensizliği,kuşkularıgeridöndü.Updike'ınsesindeanlayışyoktu.HemenhemenalayediyordubuadamJack'le.Sankianlatılanlarınuydurmaolduğunubiliyordu.

"Öyle,"dedi."Annemonunlabirbuçukyılönceevlendi.Aubreybeniçokdövüyor.""Hazin. Jack. Çok hazin." Bu sefer Updike gözlerini kaldırdı. Bakışlarında inanmaz bir alaycılık

vardı."Demeksendebabanagidiyorsun.İkinizmutlumutluyaşayacaksınız.""Eh,umarımöyleolur."Jack'ebirdenilhamgeliverdi.'Tekbildiğim,asılbabamınbenihiçbirzaman

boynumdandolabaasmadığı."Tişörtününyakasınıaşağıyaçekti,oradakiizigösterdi,solmayabaşlamıştıartıkiz.GoldenSpoon'daykenrengidahacanlı,hemenhemenmordu.Oradakimseyegöstermesinegerekolmamıştı.İztabiiDiyar'daboğazınasarılankökünbıraktığıizdi.

SmokeyUpdike'ın gözlerinin şaşkınlıkla iri iri açıldığını görme zevkine ulaştı.Hemen hemen şokakapılmıştıadam.Önedoğruedildi,elindekisanlıpembelifaturalardanbirazıdağıldı."UluTanrım!"diyemırıldandı."Üveybabanmıyaptıbunu?"

"Ozamanbendeevdenayrılmayakararverdim.""Buralaragelirmi?Giderkenaşırdığınarabayı,motosikletiveyacüzdanıbulmayagelirmi?"Jackbaşınıikiyanasalladı.

Page 108: Tılsım - Turuz

SmokeybirandahabaktıJack'e.Sonrahesapmakinesininsöndürmedüğmesinebastı."Benimledepoodasınagel,evlât,"dedi.

"Neden?""Fıçıları gerçekten kaldırabilir misin, görmek istiyorum. Ben istediğimde fıçıyı getirebilirsen, işe

aldımgittiseni.".

4Jack alüminyum fıçıları kaldırıp tekerlekli arabaya yükleyebileceğini kanıtladı.Hattâ adamı, bu işi

kolaylıklayapabildiğinebileinandırdı.Fıçıyıdüşürüpburnunayumrukyemesiertesigününolayıolacaktı."Eh,fenadeğil,"dediUpdike."Gerçiyaşınuygundeğil,bunuyaparkenbelkibiryeriniburkarsınama,

odaseninsorunun."Jack'e işe öğleyin başlayıp gecenin birine kadar çalışabileceğini söyledi. "Dayanabildiğin sürece,"

diyedeekledi.Parayıherakşamkapanışsaatindeödeyecekti.Nakitolarak.Tekrar ön tarafa geçtiler, Lori'yi gördüler. Lacivert basketbol şortu giymişti. Şort öyle kısaydı ki,

altındannaylonkülotugörünüyordu.Kolsuzbirbluzuvardı sırtında. İnce telli sarı saçlarınıplastikbirtokaylaarkasındatutturmuştu.BirPallMallsigarasıiçiyordu.Sigaranınağızkısmııslakverujlekeliydi.İkimemesiarasındairibirhaçsallanıyordu.

"BuJack,"dediSmokey."Çırakaranıyorilânınıvitrindenal."Lori,Jack'e,"Kaçevlât,"dedi."Henüzvaktinvar.""Kessesini.""Susturöyleyse."Updike kadının poposuna bir tokat attı. Sevgi tokadı değildi bu. Kadın sendeledi, barın kenarına

tutundu.JackgözlerinikırpıştırırkenOsmond'unkırbacınınçıkardığısesihatırladı."Koca herif," dedi Lori. Gözlerine yaşlar doluyordu. Ama memnun bir bakış da yok değildi o

gözlerde.İşleryolundaydıgalibabukadınagöre.Jack'in ilk tedirginliği daha belirginleşmişti. Daha da keskinleşmişti elbette. Hemen hemen bir

korkuyadönüşmekteydi."Bizimdurumumuzaboşver,evlât,"dediLoriçocuğunyanındangeçerken."Sanaböyleyapmaz.""Adı Jack... evlât değil," diye atıldı Smokey. Yine deminki locaya gidip oturmuştu. Faturalarını

topluyordu."Çocuğuikihamburgerpişirsen.Saatdörtteçalışmayabaşlayacak."Lorivitrindekiyazıyıçıkardı,plakmakinesininarkasınakoydu.Buişidefalarcayapmışgibibirhali

vardı.Jack'inyanındangeçerkenonagözkırptı.Telefonçalmayabaşladı.Üçü birden telefona baktılar.Apansız, pek tiz bir sesle çalıyordu. Jack'in gözüne, duvara yapışmış

karabir sülükgibigörünüyordu.Garipbirandıbu.Hemenhemenzamansızbirandı.Lori'ninnekadarsolgun olduğunu farketti. Yanaklarındaki tek renk, soluk ergenlik izleriydi. Sonra Smokey Updike'ınyüzündekizalimifadeyidegördü.Uzunparmaklıellerindedamarlarıçıkıkçıkıktı.Telefonunüzerindekiyazıda,LÜTFENÜÇDAKİKADANFAZLAKONUŞMAYINdenmekteydi.

Page 109: Tılsım - Turuz

Telefonosessizliğiniçindeuzunuzunçaldı.Jack birden büyük bir korkuya kapılarak, Beni arıyorlar, diye düşündü. Uzaktan arıyorlar! Çoook

uzaktan!Updike,"Cevapverseneşuna,Lori,"dedi."Aptalmısınnesin?"Loritelefonailerledi.Titreyen,zayıfbirsesle,"Oatleyban,"dediğiduyuldu,sonradinledi."Alo?Alo?...öff,kesinbe!"Telefonuçarparakkapattı."Kimseyok.Çocuklar yapıyor.Bazende saçma sorular soruyorlar.Hamburgerlerini nasıl seversin,

çocuk?""Jack!"diyekükrediUpdike."Jack,tamam,tamam,Jack.Hamburgerlerininasılistersin,Jack?"Jack,ortapişmişsevdiğinisöyledi.Üzerindehardalvesoğanla.Oturupkurtlargibiyedi,birbardak

dasütiçti.Açlığıdinincetedirginliğideazaldı.Çocuklardıarayan.Kadınöylesöylemişti.AmayinedeJack'ingözleriikidebirtelefonadönüyor,içindekimeraksonbulmuyordu.

5Saatdörtoldu,barınboşluğuvetenhalığıJack'ikandırmakiçinözelbirdekorolarakhazırlanıpsonra

kaldırılmış gibi gözüktü. Kapı açıldı, işçi tulumu giymiş bir düzine kadar adam içeri girdi. Lori plakmakinesini prize taktı, atariyle uzay oyunu da takıldı. Gelen adamlardan birkaçı bağırarak Smokey’iselâmladılar. O incecik gülümsemesiyle karşılık verdi, inci gibi takma dişlerini gösterdi. Çoğu biraısmarladılar.İkiüçtanesiBlackRussianistedi.İçlerindenbiri(JackonunGüzelHavaKlübüüyelerindenolduğundanhemenhemenemindi)plakmakinesinebirkaçbozukparaattı,MickeyGulley,EddieRabbit,Waylon Jennings ve daha birkaç kişinin sesini salona davet etti. Smokey, Jack'e depodan kovayla yerbezinialmasını,barınkarşısındakikocadanspistinipaspaslamasınısöyledi.Cumaakşamınıbeklemekteolanpistşimdibomboştu.YerlersilinipkuruduktansonrabirdecilâlanmasınıistiyorduSmokey."Kendisuratınyerdensanasırıttığındaanlarsınkiolmuş,"dedi.

6BöylelikleJack'inUpdikeharındakihizmetibaşlamışoldu.Saatdörttebeşteoldukçadolarburası.Eh,Smokey'ninkendisineyalansöylediğiniiddiaedemezdi.Jackyemeğinibitiripücretinihaketmeğehazırlandığındabarbomboştu.Amasaataltıolduğundabelki

elli kişi vardı içerde. Garson kız Gloria işbaşı yaptığı zaman müşteriler onu çığlıklarla, alkışlarlakarşıladılar.Gloria,Lori'ninyardımınakoştu,birkaç sürahi şarap,bolbolBlackRussian, sonugelmezsayıdabiralardağıttı.

FıçılarınyanısıraJackdurmadankasakasabiraşişesidetaşıyordubara.Budweiser'dibiralartabii.Birkaçyöreselmarkadavardı.Jack'inellerisutoplamaya,sırtıağrımayabaşlamıştı.

Kasalarıvefıçılarıalmakiçindepoodasınagidipgelirken(banabirfıçıçek,Jack,sözüşimdidenbir

Page 110: Tılsım - Turuz

kâbus olmuştu çocuğa) arada paspası alıp dans pistine de gidiyordu. Bir elinde cila şişesi vardı. Birkeresindeboşbirbira şişesibaşınınyanındanvınlayıpgeçti,onubirkaçsantimle ıskaladı. Jackhemenbaşımeğdi.Kalbiçarpıyordu.Smokeysarhoşmüşteriyikapıdışarıederkentakmadişleritimsahdişigibipırılpırıldı.PenceredenbakanJack,sarhoşunsendeleyipparkmetrenindireğineçarptığınıgördü.

Smokeybardansabırsızbirsesleseslendi."Boşver,Jack!Sanaçarpmadıki!Senpisliğitemizle."Smokey bir saat kadar sonra onu erkekler tuvaletine yolladı. Orta yaşlı, saçlarını Joe Pyne tipi

kestirmiş bir adam pisuarlardan birinin önünde, tek elini duvara dayamış, ötekiyle organını tutmuşduruyordu.Yerde,çizmelerininarasındabirkusmukgölüoluşmuştu.

Adamkapıyadoğrugerilerken,'Temizleşunu,çocuk,"dedi.Jack'inomzunaonuyereyıkabilecekgüçtebirtokatpatlattı."İnsanşuyadabuşekildeyeraçmalımidesinde,değilmi?"

Jackkapıkapanıncayakadarkendinitutmayıbaşardı,sonrakontrolünükaybetti,midesiağzınageldi.Tekkenefinbaşınazorulaştı,bağınıeğdiğinde,oradasonmüşteridenkalmadışkınınkokularçıkara

çıkarayüzdüğünügördü.Jackyediğiyemeğintamamınıkustu,bir ikikısasolukaldı,sonratekrarkustu.Titreyenelinisifonauzatıpçekti.DuvarlarıngerisindenWaylon'laWillie'ninTeksasşarkılarıgeliyordu.

Birdenannesininyüzübelirdigözününönünde.Filmlerindeolduğundançokdahagüzeldi.Gözleriirive kara, biraz da hüzünlüydü. Alhambra'daki odada yalnızdı annesi. Yanıbaşındaki tablada, çoktanunutmuş olduğu sigarası tütüyordu.Ağlıyordu da, Jack için ağlıyordu. Jack'in yüreği öyle sızladı ki, oanda annesine duyduğu sevgi ve özlemden ölebilirdi. Özlediği dünyada olaylı tüneller yoktu.Tokatlanmayı bekleyen kadınlar yoktu. Bir yandan işerken bir yandan kendi ayaklarının dibine kusanadamlaryoktu.AnnesininyanındaolmakistiyorduJack,SpeedyParker'denkendisinibatıyayolladığıiçinnefretediyordu.

Özgüveninden geriye kalan yok olmuştu o anda. Tümüyle ve ebediyen yok olmuştu. Bilinçlidüşüncelerini,çocuksubirçığlıkbastırıyordu:Annemiistiyorum,neolur,TanrımANNEMİistiyorum...

Dizleri su kesilerek, titrek adımlarla tuvaletin başından uzaklaşırken kendi kendine, tamam bu işsonunageldiartıkAllahbelânıversinSpeedybuçocukevinedönüyor,diyedüşünüyordu.Annesiölüyorolsabile,gözündedeğildioanda.Oacıdoluaniçinde,herhangibiretoburunyiyebileceğiherhangibirhayvan gibiydi. O anda annesi ona sarılıp öpse, vücudunu saran kanserden ölmesini rahatlıkla kabulederdi.

Başını duvara dayadı, yavaş yavaş kontrolünü yeni baştan kazandı. Bilinçli bir süreç değildikazanması.Yalnızcazihninbasitbirsıkışmasıgibiydi.PhilSawyer'aveLilyCavanaugh'yagörebirşeydi.Bir hata yapmıştı. Büyük bir hata. Ama geri dönmeyecekti. Diyar gerçek bir yerdi. Tılsım da gerçekolabilirdi.Kendikorkaklığıyüzündenannesiniöldürmeyecekti.

Kovayı sıcak suyla doldurdu, pisliği temizledi. Oradan çıktığında saat on buçuk olmuş, kalabalıkdağılmaya başlamıştı. Çalışanların yeriydi Oatley kasabası. Hafta içi gecelerde içkiciler de evlerineerkendönüyorlardı.

Lori,"Hamurgibisararmışsın,Jack,"dedi."Birşeyinyokya?""Birgazoziçsemolurmudersin?"Loribirşişegazozgetirdi,Jackdanspistinipaspaslarkeniçti.OnikiyeçeyrekkalaSmokeyonatekrar

depoodasınagidipbirfıçıgetirmesinisöyledi.Jackfıçıyızarzorgetirebildi.BireçeyrekkalaSmokeykalabalığa bir an önce içkilerini bitirip gitmeleri için haykırmaya başladı. Lori plakmakinesini fiştençekti,DickCurlesssesiuzayıp iniltiyedönüşereköldü,birkaçkişi isteksizce itirazetti.Gloriaatariyle

Page 111: Tılsım - Turuz

uzay oyununun fişlerini çekti, pembe kazağım sırtına geçirdi, çıkıp gitti. Smokey ışıkları söndürüp sonkalanbirkaçmüşteriyekapıdandefetti.

"Pekâlâ,Jack,"dedionlargidince."İyiişçıkardın.Dahailerlemepayınvarama,başlangıçolarakiyisayılır.Depoodasındayatabilirsin."

Jack,Smokey'ninzatenteklifetmediğigündeliğiniistemekyerine,hemendepoodasınaseyirtti.Öylebitkindiki,demindükkândanzorlaçıkarılanosarhoşlarınküçükbirkopyasınabenziyordu.

Depo odasında Lori'yi bir köşede çömelip oturmuş buldu. Çömeliş biçimi zaten kısa olan şortunutehlikeli sayılabilecek kadar yukarı sıvamıştı. Jack bir an için onun kendi sırt çantasını araştırmaktaolduğunu düşünüp tutuk bir korkuya kapıldı. Az sonra, elma çuvalının üzerine iki battaniye sermeyeuğraştığım anladı. Bir yüzünde NEW YORK DÜNYA FUARI yazılı bir de saten yastık koymuştubattaniyelerinüzerineLori.

"Sanabiryuvahazırlayayımdedim,evlât,"dediJack'e."Sağol." Aslında basit bir jestti ama Jack gözlerine yaşlar dolduğunu hissetti. Kendini zor tutup

gülümsedi."Çokteşekkürler,Lori.""Dert değil. Burada işin kötü olmaz, Jack. Smokey o kadar da fena biri değildir. Bir kere tamsan,

sandığının yansı kadar bile kötü olmadığım anlayacaksın." Bunu kendini inandırmak istemiş gibisöylüyordu.

"Belkihaklısın,"dediJack.Sonraiçindengelerekekledi."Amabenyanngidiyorum.Oatleybanagörebiryerdeğilgaliba."

"Belki gidersin, Jack... belki de bir süre kalmaya karar verirsin. Önce bir uyu hele." Bu sözlerdezorlamalı,doğalolmayanbirşeyvardı.Azöncegülümseyip,sanayuvahazırlıyorum,derkenkiiçtenlikteneseryoktu.Jackbunufarkettiama,başkabirşeyyapamayacakkadaryorgundu.

"Bakarız,"dedi."Elbettebakarız."Lorikapıyayöneldi,kirliavucuylaonabiröpücükyolladı."İyigeceler,Jack.""iyigeceler."Gömleğini çıkarmaya çalışırken vazgeçti, bıraktı. Yalnızca lastik ayakkabılarını çıkarıp öylece

yatmaya karar verdi. Depo odası soğuk ve ürperticiydi. Elma çuvallarının üzerine oturdu, tam başınıNEW YORK hatırası yastığa koyacağı sırada içerden bardaki telefonun acı acı çalmaya başladığıduyuldu.Beynineiğnegibisaplanıyorduzilsesi.Onakıpırdayangrikökleri,kırbaçları,ikibaşlıtaylarıdüşündürüyordu.

Zırr,zırr,zırrdiyesessizliğeişliyorduzil.Zırr,zırr,zırr.Çocuklarınarayıpgırgırgeçmesaatiçoktangerilerdekalmıştı.Yatmıştıartıkçocuklar.

Zırr, zırr, zırr. Alo Jacky ben Morgan seni ormanlarımda hissettim kurnaz itoğlu. KOKUNU ALDIMormanlarımdasenin.Kendidünyandagüvendeolduğununasılsanabiliyorsun?Benimormanlarımorayadasokulmuş durumda. Son sansın, Jacky.Ya eve dönersin, ya da peşinden asker yollarız.Kurtulamazsın.Aslakur...

Jackayağakalktı,çoraplarıylaodanınkapısınadoğrukoştu.Tümvücudunubirürpertikaplamıştı.Kapıyıbirazcıkaraladı.Zırr,zırr,zırr.

Page 112: Tılsım - Turuz

Sonundabirsesduyuldu."Alo.OatleyBan.Busaattebariönemliolsunsebebi."Smokey'ninsesiydibu. Bir duraklama oldu. "Alo?" Yine sessizlik. "Cehennemin dibine git!" Smokey telefonu çarparakkapattı,Jackonunyürüyüpmerdivenlerdenüstkata,Lori'ylepaylaştığıodayaçıktığınıduydu.

7Jackşaşkınbakışlarlasolelindekihesappusulalarıylasağelindekikâğıtvebozukparalarabakıyordu.

Ertesisabah,saatonbirdi.Perşembesabahı.Patrondangündeliğiniistemişti."Bunedir?"diyesordu.Hâlâinanamıyordu."Okumayıbilmiyormusun?"dediSmokey. "Saymayıherhaldebiliyorsundur.Benim istediğimkadar

hızlıdeğilsinJack.Henüzdeğilsin.Amayeterincezekisin."Jackbirelindeyeşilhesapfişleri,öbüründeparalarlaöyleceoturuyordu.Alnınınortasındakidamarda

gizlibiröfkeatmayabaşlamıştı.KONUKFİŞİdiyeyazıyorduyeşilfişlerinüzerinde.GoldenSpoon'daBayanBanberry’ninkullandığıfişlerintıpkısıydı.Yazılarıokudu:1hmbrg$1.351hmbrg$1.351st551gz55vergi30Enaltına toplamolarak$4.10sayısıyazılmıştı. Jackbirgünlük işindendokuzdolarparakazanmış

olmalıydı.Smokeyhemenhemenyansınıhesabakesiyordu.Sağelindekiparalardörtdolardoksansentti.Başınıkaldırıpöfkeylebaktı...önceLori'yebaktı.Kadınutanıpbakışlarınıkaçırdı."Bukalleşlik,"dediJackincecikbirsesle."Jack,yanılıyorsun.Yemeklistesindekifiyatlarabakarsan...""Benimdemekistediğimodeğil,sendebalgibibiliyorsun!"Loritedirgin,kıpırdandı.Smokey'ninçocuğabirtokatatmasınıbekliyorgibiydi.AmaJack'ekorkunç

birsabırlabakmayısürdürdü:"Yatakparasıalmadım,dahaneistiyorsun?""Yatak mı!" diye bağırdı Jack. Kanı yanaklarına yükselmişti. "Amma da yatak! Beton yere serili

çuvallar!Neyatak!Birdeonunparasınıalsaydın,kalleşseni!"Lori bir korku sesi çıkardı, Smokey'e baktı... ama Smokey masanın karşısında, Jack'e bakarak

oturuyor, ikisinin arasında puronun dumanları havaya yükseliyordu. Smokey'nin başında yeni bir aşçıkülahıvardı.Budakâğıttandı.

"Orada yatmam konuşmuştuk," dedi çocuğa. "Sen bedava mı diye sordun, ben de evet dedim.Yemeklerinden sözedilmemişti.Konuşmuşolsakbelkibir çaresinebakabilirdik.Belkidebakamazdık.Amasenonusözkonusuetmedin.Şimdidesonucunakatlanmakzorundasın."

Jack titriyordu. Gözlerine öfke gözyaşları dolmaktaydı. Konuşmaya çalıştığında boğazından ancakboğukbirhınkıçıktı.Konuşamayacakkadaröfkelenmişti.

Page 113: Tılsım - Turuz

'Tabiişimdieğeryemeklerdemüstahdemindirimitalepedersen...""Cehennemin dibine git!" diyebildi Jack sonunda. Dört kâğıt dolarla bozuklukları kaptı. "Benden

sonrakiçocuğaöğretirsinneyapmasıgerektiğini!Bengidiyorum!"Kapıya doğru ilerledi. Öfkesine rağmen, o kaldırıma varamayacağını biliyordu. Düşünüyor değil,

kesinliklebiliyordu."Jack."Eli kapının tokmağına dokundu, onu kavrayıp çevirmek istedi... ama kulağına gelen seste inkâr

edilmez bir tehdit gizliydi. Elini indirdi, olduğu yerde döndü. Öfkesi bir anda yok olmuştu. Kendiniyaşlanmış, ufalmış hissetmekteydi. Lori barın arkasına geçmişti. Bir ezgi mırıldanarak yerlerisüpürüyordu.Smokey'ninJack'idövmeyeceğinekararvermiştigörünüşegöre.Başkaşeylerinzatenönemiyoktu.Demekişleryolundaydı.

"Haftasonukalabalığıbastırmaküzereykenbenitekbaşımabırakacakdeğilsinherhalde.""Buradangitmekistiyorum.Benikandırdın.""Kandırmadım," dedi Smokey. "Sana anlattım işte. Eğer kesene zarar veren biri varsa, o da sen

kendinsin,Jack.Şimdiyemekparalarınıkonuşabiliriz.Belkiyiyeceklerdeyüzdeelli indirim, içkilerdebedava.Dahaöncehiçbukadarınarazıolmamıştım.Heledezamanzamanişealdığımçocuklariçin.Amabuseferkihaftasonuözelliklekalabalıkolacak.Bölgeyeelmatoplamayagelmişbiralaygöçmenişçivarşuanda.Hemsendenhoşlandım,Jack.Banabağırdığındabuyüzden tokatatmadımsana.Amabelkideatmalıydım.Neolursaolsun,haftasonundaihtiyacımvarsana."

Jacköfkesininbiraniçingerigeldiğinihissetti,sonraöfketekraryokoldu."Ya yine de gidersem?" diye sordu. "Cebimde eskisinden beş dolar fazla para var. Bu berbat

kasabadankurtulmakdaekstrabirikramiyesayılır."Smokey o incecik gülümsemesiyle Jack'e bakarak konuştu. "Dün gece birisi kustuğunda arkasından

tuvaletitemizlemiştin,hatırlıyormusun?"Jackbaşınısalladı."Adamnasılbiriydi,onudahatırlıyormusun?""Saçlarıkısakesilmiş,hakigiyinmiş...nevaryani?""O Digger Arwell'dir. Asıl adı Carlton ama, on yıl boyunca kasaba mezarlıklarına o baktığı için

herkesonaDigger(kazıcı)diyor.Oolayyirmiotuzyılönceydi.Nixonbaşkanseçildiğindeodapolisyazıldı.ŞimdiPolisMüdürü."

Smokeypurosunuelinealdı,birsolukçekti,Jack'ebaktı."Digger'la eski dostuz," dedi. "Şimdi buradan çekip gitsen, inan bana,Digger'la başın derde girer.

Belkisenizorlaevineyollarsonunda.Yadaburadaelmatoplatır.Belediyenindönümlerceelmalığıvar.Belki dayak da yersin.Digger yollarda gezen çocuklarameraklıymış diye de duydum.Özellikle erkekçocuklara."

Jack,adamınorganımtutuppisuarınbaşındadikilişinihatırladı.Ürperdi,midesibulandı."Buradaolduğunsürecebenimkanadımınaltınasığınmışsayılırsınbirbakma,"dediSmokey."Ama

sokağa çıktın mı, ne olacağını kim nereden bilebilir? Digger hiçbir şeyi gözden kaçırmaz. Devriyearabasıyla nereden geçeceği belli olmaz. Belki kolayca kasabadan çıkar gidersin, belki de koca

Page 114: Tılsım - Turuz

Plymouth'uylayanmayanaşıverir.Diggerpekakıllı sayılmazama,burnu iyikokualırzamanzaman.Yada...belkibiritelefonederona."

BarınarkasındaLoribulaşıklarıyıkıyordu.Ellerinikuruladı,radyoyuaçtı,şarkıyakendisidekatıldı."Bak,sanabirşeysöyleyeyim,"dediSmokey,Jack'e."Senburalardabirazkal,Jack.Haftasonundada

çalış.Sonrasenipikababindiripkasabadankendimçıkarırım.Razımısın?Pazaröğledensonragidersinburadan. Cebinde yaklaşık otuz dolar paran olur. Beklemediğin para. Oatley o kadar da kötü bir yerdeğilmişdersingiderken.Nediyorsun?"

Jackokahverengigözlerebaktı,sarımsıgözaklarını,üzerindekikırmızıbeneklerigördü,Smokey'nintakmadişliiçtengülümseyişinifarketti.İçinde,benbuânıbirkeredahayaşamıştımgibilerdenbirduyguuyandı.

Smokey'nin her şeyi bildiğini hissetti birden. Söyledikleri yalandı. Ama Jack buna bile aldırmadı.CumaveCumartesigecelerisabahlarakadarçalıştıktansonra,herhaldePazargünüikiyekadaruyurdu.Smokeyona,geçolduğu içinpikaplagötüremeyeceğini söylerdi.Televizyondamaçı seyrediyorolurdu.Jack da yürüyemeyecek kadar yorgun olurdu. Belki Smokey maçı seyretmeye ara verir de eski dostuDigger'atelefonederdiyekorkuyorolurdu."ŞuandaMiliYolu'ndayürüyor,Digger.İstersenyakalasanaonu!Sonra da buraya gel, ikinci perdeyi sahneleyelim.Biralar benden.Ama çocukburaya geri gelenekadarhelayakusma."

Birincisenaryoydubu.Başkalarıdageliyorduaklına.Herbiribirazfarklı,amahepsienindesonundaaynı.

SmokeyUpdike'ıngülümsemesibirazdahagenişledi.

Page 115: Tılsım - Turuz

Bölüm:10

ELROY

1Benaltıyaşındayken...Öncekiikigece,busaatolduğundabaryavaşyavaştenhalaşmayabaşlamıştıama,busefermüşteriler

sanki şafağı karşılamak niyetindeydiler. İkimasa boştu yalnızca.Kendisi tuvalete gitmeden önce çıkankavganın kahramanlarıydı onlar. Şimdi oralardaki masalar kaldırılmış, millet açılan boşlukta da dansediyordu.

JackbarıniçtarafıboyuncayürüyüpelindekikasayıbuzdolabınınyanınakoyarkenSmokey,"Helekigeldin,"dedi."Senşuradakilerialgötür,gelirkendeBud'dangetir.Zatenönceonugetirmengerekirdi."

"Loribanasöylemedi..."Ayağındakorkunçbiracıhissetti.SmokeykocapabucuylaJack'inlastikayakkabısınabasmıştı.Jack'in

ağzındanboğukbirçığlıkkurtuldu,yaşlarıngözleriniyaktığımhissetti."Sus,"dediSmokey."Lorihiçbirşeybilmez,senisebilecekkadarakıllısın.Hemenkoş,banabirkasa

Budgetir."Jack depo odasına döndü. Topallıyordu. Acaba ayağımın kemiklerimi kırıldı diye merak etti.

Olabilirdi.Dumandanvegürültüdenbaşıdönüyordu.Orkestranınüyelerindenikisisahnedeyalpalamayabaşlamışlardı. Bir düşünce kafasında diğerlerine egemen oldu. Belki de kapanış saatine kadarbekleyemezdi.Okadardayanamazdıbelki.EğerOatleybirhapishaneyse,bubardaJack'inhücresiyse,SmokeyUpdikekadar,yorgunlukdagardiyanısayılırdıJack'in.Dahabileçokhattâ.

Diyar'ınbukesimininnasıl bir yerolduğuna ilişkinkaygılarına rağmen, iksirden içmekkurtulmanınkesinbiryoluolurdu.Biryudumalıpgeçişyapardı...Oradabatıyadoğrubirmilyürümeyibaşarırsa...yadabelkiikimilgidebilirse...hemenbiryudumdahaalır,AmerikaBirleşikDevletlerinedöner,bukenttençokuzaklardaolur,belkiBushville'e,yadaPenmbroke'avarmışolurdu.

Benaltıyaşındayken,Jackyaltıyaşındayken,o...Bud kasasını aldı, sendeleyerek tekrar kapıya yöneldi... uzun boylu, koca elli kovboy, Randolph

Scott'abenzeyenkovboy,oradadurmuşonabakıyordu."Merhaba, Jack," dedi. Jack onun gözlerinin civciv pençesi gibi sapsarı olduğunu görünce içinden

yükselenkorkuyateslimoldu."Sanabirileriburadangitdemedimi?Peksözdinlemiyorsungaliba,değilmi?"

JackkollarındaBudkasasıyladuruyor,osarıgözlerebakıyordu.Birdenaklınakorkunçbirdüşüncegeldi.Tüneldekioyaratıkbuydu...ölüsarıgözleriylebuinsanmüsveddesiydi.

"Rahatbırakbeni,"dediğindesesibirfısıltıgibiçıktı.

Page 116: Tılsım - Turuz

Adamdahadayaklaştı."Seningitmişolmangerekiyordu."Jack gerilemeye çalıştı... sırtı duvara dayandı. Randolph Scoot'a benzeyen kovboy onun üzerine

eğildi.Jackonunsoluğundaölüetkokusualdı.

2Jack'in Perşembe öğlende işe başlamasıyla dörtte kalabalığın gelmesi arasında geçen süre içinde

bardakiÜÇDAKİKADANFAZLAKONUŞMAYINyazdıtelefonikikereçalmıştı.BirincisindeJackhiçbirkorkuhissetmemişti.ZatenarayandaSendikanınavukatıydı.İki saat sonra Jack şişeleri toplarken telefon tekrar çalmaya başlamıştı. Jack'in başı bu sefer, kuru

ormanda yangın kokusu almış hayvan gibi kalkmıştı... ama kokladığı şey ateş değil, buzdu. Telefonabakmıştı.Kendibulunduğuyerdenuzaklığıbirbuçukmetrevaryoktu.Âdetatelefonubuztutmuşgörmeyibekliyordubaktığında.'

Amahertelefongibibirtelefondu.Soğukda,ölümde,yalnızcaiçindeydi.Hipnotizeolmuşgibibaktıtelefona."Jack!"diyebağırdıSmokey."Cevapverşulanetolasıtelefona!Nediyeparaveriyorumbensana?"Jack,Smokey'ebaktı.Köşeyekısılmışbirhayvangibihissediyordukendini...AmaSmokeydeona,

tamLori'yetokatatmadanönceyüzündebelirenoincedudaklı,sabırsızifadeylebakmaktaydı.Jack telefona doğru harekete geçti. Ayaklarının kıpırdadığının farkında bile değildi. O soğuk

tabakasının içine giderek daha çok giriyordu.Kollarında tüyleri kabarıyor, burnunun içinde ıslaklıklarhissediyordu.

Uzanıptelefonututtu,elleriuyuştu.Kaldırıpkulağınatuttu,kulağıuyuştu."OatleyBan,"dedioölümcülkaranlığa...ağzıuyuştu.Telefondangelen ses, çoktanölmüşbir varlığıno çatlak, hışırtılı homurtusunabenziyordu.Yaşayan

canlıların bakamayacağı, bakarlarsa delirecekleri türden bir yaratıktı sanki. Buzlu dudaklarının, buzkataraktlarından körleşmiş gözlerinin bir darbesiyle insanı öldürebilecek bir yaratıktı. "Jack," diyefısıldadıogıcırtılısestelefondankulağına...Jack'insuratıuyuştu.Hanidişçikoltuğunaoturmuşkendişçiinsana biraz fazlaNovocain enjekte ederse bir uyuşma duygusu olur ya... öyle oldu. "Çabuk eve dön,Jack."Çokuzaklardan,ışıkyıllarıkadaruzaklardan,kendisesininaynısözütekrarladığınıduydu."Oatleyban,kimsevarmıorada?Alo?...Alo?.."

Soğuk,buzgibisoğuk.Boğazıuyuştu. İçinebirsolukçektiğindeciğerleridonargibioldu.Neredeyseyüreğininkarıncıkve

kulakçıklarıdonacak,düşüpölecekti.Buzgibisesfısıldadı."Tekbaşınayollaradüşençocuklarınbaşınakötüşeylergelebilir,Jack.Kime

istersensor."Jack telefonu telâşlı, sarsak bir hareketle kapattı, elini geriye çekti, sonra gözünü telefondan

ayıramadan,öylecedurdu."Yine mi o sersem, Jack?" diye sordu Lori. Sesi çok uzaktan geliyor gibiydi. Ama Jack'in demin

Page 117: Tılsım - Turuz

telefona cevap veren sesinden daha yakındı yine de. Dünya artık geri geliyordu. Telefonun kulaklığıüzerinde kendi elinin izini görüyor gibiydi. Parlak buzlardan bir iz. Jack'in bakışları altında o buzlareridi,siyahplastiğinüzerindenakmayabaşladı.

3İşte o gece, o Perşembe gecesi, Jack bu kasabanın Randolp Scott'unu ilk defa olarak görmüştü.

Kalabalık pek Çarşamba gecesi olduğu kadar değildi. Haftalıkları kazanma gününden bir gün öncekigecelereuyarbirkalabalıkvardı.Amayinedebarıntümtaburelerivemasalarıdoluydu.

Bu adamların çoğu, sabanların boş durduğu kırsal alanlardan gelmeydi. Belki aslında çiftçi olmakisteyen,amanasılolunacağınıunutmuşolanadamlardı.ÇoğununbaşlarındaJohnDeerekasketlerivardıama, Jack'e bunlar pek traktör sürebilecek tipler gibi görünmüyordu. Bunlar işçi tulumu giyecekadamlardı. Göğüslerine adları renkli ipliklerle işlenmiş halde çalışacak adamlardı. Anahtarlarınıkemerlerinde taşıyordu bu adamlar. Yüzlerinde kırışıklar vardı ama, o kırışıklar gülme izleri değildi.Ağızları sarkık ifadeliydi.Kovboy şapkaları giymişlerdi. Jack taburelerin gerisindenbara doğrubaktı.İçlerinden sekiz tanesi çiğneme tütünü reklâmlarındaki Charlie Daniels'e benziyordu. Ama bunlarçiğneyentipdedeğillerdi.Sigaralarınıyakıptüttürentiplerdi.Hemdebolbol.

Jackplakmakinesininön tarafındaki köpükleri silip temizlerkenDiggerAtwell kapıdangirdi. Plakmakinesi kapalıydı. Televizyon maçı veriyor, bardaki adamlar dikkatle seyrediyordu. Bir gece önceAtwell spor kılıkta gelmişti buraya. Haki gömlek, kocaman göğüs ceplerinde dizi dizi kalemler, çelikburunluçizmelerle.Bugece ise lacivertpolisüniformasıgiymişti.Gıcırdayanderikemerindekocamanbirtabancaasılıydı.

Jack'ebaktı.Jack'inaklındanSmokey'ninsözügeçti.Erkekçocuklarailgisifazladır.Jackbirşeydensuçlulukduyuyormuşgibibüzüldü.DiggerAtwellyavaşçasırıttı."Birazdahakalmaya

mıkararverdin,çocuk?""Evet, efendim," diye mırıldandı Jack. Plak makinesinin üzerine biraz daha deterjan sıktı. Oysa

temizlenmiştilekeçoktan.JackaslındaAtwell'inoradanuzaklaşmasınıbekliyordu.BirsüresonraAtwelluzaklaştı.Jackbaşınıçeviriponunbaradoğruyürüyüşünebaktı.İştetamosıradadabarınsolucundakiadamdönüpJack'ebaktı.

RandolphScott,diyedüşündüJackhemen.Tıpkıonabenziyor.AmagerçekRandolpScott'unyüzünde,tümserthatlararağmenbelirginbirkahramangörünümüvardı.

Sertdeolsa,gülümsemesinibilenbiryüzünhatlarıydıohatlar.Buadamise,canısıkkın,hemenhemençılgınbirtipebenziyordu.

Jackadamınkendisinebakmaktaolduğunuhissedincegerçekbirkorkuyakapıldı.Birantelevizyondanbaşınıçeviripbardakimvarkimyokdiyebakıyordadeğildi.BuadamsırfJack'ebakmakiçindönmüştü.BiliyorduJackbununböyleolduğunu.

Telefon.Oçalantelefon.Jackbüyükbirçabaylabakışlarınıkaçırdı.Plakmakinesinedöndüğündekorkuiçindekiyüzününhayali

plağınüzerindehortlakgibiyansıdı.Duvardakitelefonçalmayabaşladı.Barın sol ucundaki adam telefona baktı, sonra tekrar Jack'e baktı. Jack plak makinesinin yanında,

Page 118: Tılsım - Turuz

elindedeterjanşişesiyledonmuşkalmıştı.Saçlarıdikendikenoluyor,tenidonuyordu.Lori telefonadoğruyürürken,"Yineoserseriyseelimebirdüdükalıpkulağınaçalacağım,Smokey,"

diyesöylendi."Vallayaparım."Sankibir tiyatroeserinde rolyapıyordu.Biletleripahalıyasatılanbiroyunda.Bukocadünyada tek

gerçek insanlarbir Jack'inkendisi,birdeobardanonabakanokocaellikorkunçkovboydu.OnundagözlerimJack...tamanlamıyla...göremiyordubile.

Birdenkovboyunağzı"Evinedön,"diyekıpırdadı,sonraadamgözkırptı.Telefonçalmayıkesti.Loritamaçmaküzereeliniuzatırkenkesti.Randolp Scott bara döndü, bardağındaki içkiyi bitirdi, "Bana bir tane daha,musluktan ver, tamam

mı?"diyeseslendi."Vaycanına!"diyemırıldandıLori."Butelefonahayaletlergirmiş."

4Daha sonra, depo odasında Jack, Lori'ye o Randolp Scott'a benzeyen adamın kim olduğunu sordu.

"Kimebenzeyenadam?""Eskibirkovboyaktörüne.Barınsolucundaoturuyordu."Lori omuzlarını kaldırdı. "Banakalırsahepsi birbirlerinebenziyorlar. Jack.Hoşçavakit geçirmeye

çalışmışserseriler.Perşembegecelerigenelliklekarılarınınparasıylaiçerler.""Biralaramusluktandiyor."Lori'ningözleriparıldadı."Ha,anladım,oherif!Gaddarbirinebenziyor."

Busonsözüâdetabeğenereksöylüyordu.Birininburnunundüzgünlüğünü,gülümseyişininparlaklığınıtarifedergibiydi.

"Kimo?""Adınıbilmiyorum,"dediLori."Busonhaftagelmeyebaşladı.Dahaöncehiçgörmemiştim.Herhalde

göçmenişçilerdenfalanolmalı.""Tanrı aşkına, Jack... bana bir fıçı getir demedimmi sana?" Jack o sırada büyük fıçılardan birini

tekerlekliarabayadoğruyuvarlamaklameşguldü.Çocuğunkendiağırlığıylafıçınınağırlığıbirbirinepekyakınolduğundan,arabayayüklemekepeydengelemeçabasıgerektirmekteydi.SmokeykapıaralığındansesleninceLoribağırdı,Jackolduğuyerdesıçradı.Fıçınınkontrolünükaybetti,fıçıyanlamasınadevrildi,kapağışampanyaşişelerininkapağıgibifırladı,biralarbeyazbirfıskiyegibifışkırmayabaşladı.SmokeyhâlâbağırıyorduamaJackyalnızcabiralaradonmuşbakışlarlabakıpdurmaktaydı.SonundaSmokeyonabirtokatpatlattı.

Yirmi dakika sonra tekrar bara döndüğünde şiş burnuna bir kâğıtmendil tutuyordu.RandolphScottgitmişti.

5Altıyaşındayım.JohnBenjaminSawyeraltıyaşında.Altı...Jack başını iki yana salladı, karşısındaki o işçi olmayan işçi kendisine doğru eğilip yaklaşırken

Page 119: Tılsım - Turuz

zihninitoparlamayaçalıştı.Gözleri...sarıvesankikabukkabuktu.Kırptığındahızla,sütgibi,yüzergibibir ifadeyle kırpıyorduonları. Jackdikkat etti.Gözkapakları inip kalkmıyor, yalnızca irislerin üzeriniincebirzarörtüpaçılıyordu.

"Gitmiş olman gerekirdi," diye fısıldadı o yaratık tekrar. Giderek kıvrılmaya, sertleşmeyekabuklanmayabaşlayaneliniJack'edoğruuzatıyordu.

Kapıçarparakaçıldı,leşgibibiriçkikokusugeldi."Jack, dalga geçmekten vazgeçmezsen seni pişman ederim," dedi Smokey, Randolp Scott'un

arkasından.Scottgeriçekildi.Artıkellerişekildeğiştiripsertleşmiyordu.Yenidennormalelolmuşlardı.Kocaman, güçlü eller. Üstleri damarlarla dolu eller. Gözler yine kapakları kıpırdamaksızın kırpıldı...sonraadamıngözleriartıksarıdeğil,açıkmavioldu.Jack'esonbirkerebaktı,çıkıptuvaleteyöneldi.

Smokey, Jacky'e doğru geliyordu.Aşçı külahı öne doğru eğilmiş, dudakları bir timsah sırıtmasıylaaralanmıştı.

"Birdahasöyletme,"dediSmokey."Busanasonuyan.Ciddiolduğumainan."Tıpkı Osmond olayında olduğu gibi Jack'in öfkesi birden tekrar kabardı. Belki de haksızlığa,

adaletsizliğe karşı olan o umutsuz öfke insanın hiçbir yaşında olduğu kadar şiddetli olmaz. Bazenüniversiteöğrencilerideaynıöfkeyihissettiklerinisanırlarama,onlarınhissettiğiancakentelektüelbiryankıdır,okadar.

Buseferoöfkekabarıptaştı."Benseninköpeğindeğilim,banaöyledavranmaktanvazgeç,"dediJack.Hâlâ titreyenbacaklarıyla

SmokeyUpdike'adoğrubiradımattı.Smokey,Jack'inbubeklenmediköfkesindenafallayıpbiradımgeriçekildi."Jack,seniuyarıyorum...""Hayır,asılbenseniuyarıyorum,"diyenkendisesiniduyduJack."BenLorideğilim.Tokatyemekten

hoşlanmam.Banavurursan,bendesanagerivururum,yadaonabenzerbirşeyyaparım."Smokey Updike'ın tedirginliği çok kısa sürdü. Oatley gibi bir yerde ömrünü geçirirken çok fazla

tecrübeedinmişsayılmazdıama,özgüveniyeterdi.UzanıpJack'inyakasınasarıldı."Banakafa tutma, Jack,"diyerekonukendineçekti. "Oatley'deolduğunsüreceköpeğimsinbalgibi.

Oatley'dekaldığınsürece,senicanımistediğindeokşar,canımistediğindedöverim."Çocuğu boynunu yerinden çıkarırcasına, bir tek kere sarstı. Jack dilini ısırdı, acıyla bağırdı.

Smokey'ninyanaklarındakırmızılekelerucuzallıkgibiparlamayabaşlamıştı."Sen ne cenderede olduğunu anlamıyor olabilirsin, Jack.Ama fena sıkışmış durumdasın.Oatley'de

kaldığınsürecebenimköpeğimsin.BengitmeneizinverenekadardaOatley'dekalacaksın.Bunuşimdidenöğrenmeyebaşlasanfenaolmaz."

Yumruğunugeriyedoğrukaldırdı.Tavandaasılıüççıplakampulün ışığı,nalbiçimindekiyüzüğününelmaslarım parıldattı. Sonra yumruk öne fırladı, Jack'in suratının yan tarafına indi. Jack'in kafası,yazılarladoluduvaratosladı,biryanıfenahaldeuyuştu,ağzınıkendikanınıntadıdoldurdu.

Smokeyonabaktı...kendinepanayırdanbirdanamıalsın,yoksabirpiyangobiletimialsın,pekkararveremeyen bir adamın bakışları vardı yüzünde. Herhalde çocuğun yüzünde beklediği ifadeyi tam

Page 120: Tılsım - Turuz

görememişolmalıydı.Yakasınatekrarsarıldı.Besbelliikincivuruşiçinpozunuayarlamakistiyordu.Osıradabirkadınbağırdı.Sesbardangeliyordu."Yapma.Glen!Yapma!"Erkekbağırtılarıduyuldu.

Çoğutelâşlıseslerdi.Birbaşkakadınbağırdı.Tiz,insanınkulağındaçınlayanbirses.Sonrabirtabancapatlamasıduyuldu.

Smokey,"Allahkahretsin!"diyehaykırdı,Jack'iduvarasavurdu,olduğuyerdedöndü,kapıdanfırladı.Tabancabirdahapatladı,bircanansıçığlığıkoptu.

Jack'ineminolduğubirtekşeyvardı...Buradangitmevaktigelmişti.Barkapandığızamandeğil,yarındeğil,Pazarsabahıdeğil...hemen!

Bardaki patırtılar siniyor gibiydi. Canavar düdükleri duyulmadı. Belki de kimse yaralanmamıştı...Ama Jack birden, Randolp Scott'a benzeyen o işçinin hâlâ koridorun ilerisindeki tuvalette olduğunuhatırladı.

Buzgibi,birakokuludepoodasınagirdi,fıçılarınyanmadizçöktü,elleriniarkayauzatıpsırtçantasınıaradı. İçindebirgüvensizlikduygusuuyandı.Parmaklarıhiçbir şeyedeğmiyordu.Oradayalnızcabetonzemin vardı. Demek birinden biri., ya Smokey, ya da Lori, çantayı oraya sakladığını görmüş, almışolmalıydılar.SeniOatley'dedahauzun süre tutabilmek içinyavrum.Birden içi rahatladı.Bu rahatlamaduygusudademinkikorkusukadaryoğunoldu.Parmaklarıçantanınnaylonunadeğmişti.

Jackçantayıçekti,deponunarkatarafındakimalteslimkapısınabaktı.Bukapıyıkullanmayınekadardaisterdi!Koridorundibindekiyangınkapısınakadaryürümeyihiçcamistemiyordu.Erkeklertuvaletininönünden geçecekti o zaman. Ama arkadaki bu kapıyı açarsa barın üzerindeki ampul yanardı. Smokeymeşgulsebile,Lorigörür,gösterirdiona.

Ohalde...Koridoraçıkankapıyadoğruyürüdü,birazaraladı,gözünüdayayıpdışarıyabaktı.Koridorboştu.Bu

iyi, diye düşündü. Demek kendisi çantayı ararken Randolp Scott böbreklerini boşaltmış, kavgayıseyretmeküzerebaradönmüştü.Harika.

Harika ama, belki de hâlâ tuvalettedir.Onunla koridorda karşılaşmaya varmısın, Jack?Gözlerininsarıyadönüşmesiniseyretmekistermisin?Eminolanakadarbekleşene!

Amayapamazdıbunu.ÇünküSmokeyonunbaradönmediğini,LoriveGloriailebirlikteçalışmadığınıfarkettiğiandaburayagelir,deminvermekteolduğudersibitirmeyekalkardı.Ohalde...

Ohaldesine?Yürühaydi!Belkioradasenibekliyordur,Jacky...belkibirandaüzerineatlayacaktır...Hangisi? Smokey mi, işçi mi? Jack bir an daha kararsızlık geçirdi, sonra koridora adımını attı.

İçerden gelen gürültülümüziğe rağmen parmaklarının ucuna basa basa yürüyor, yüreği gümbür gümbüratıyordu.

Altıyaşındaydım,Jackyaltıyaşındaydı.Neolmuşyani?Nediyeaklınagelipduruyordubu?Altı.Koridor her zamankinden uzun görünüyordu. Sanki cambaz ipi üzerinde yürümekteydi. Üç taraftaki

yangınkapısıpekağıryaklaşıyordu.Üstdudağınıterdamlalarıkaplamıştı.Gözlerisağtaraftakituvaletinkapısındaydı. Koridorun dibinde de kırmızı boyası solmaya başlayan yangın kapısı vardı. Üzerindeki

Page 121: Tılsım - Turuz

yazıda,"YALNIZTEHLİKEÂNINDAKULLANIN!ALARMZİLİÇALAR!"diyeyazılıydı.Amaozilikiyıldanberibozuktu. JackçöplerioradançıkarmaktakararsızlıkgösterdiğizamanLori söylemiştibozukolduğunu.

İşte,sonundahemenhemenvarmıştıkapıya.Tuvaletkapısınıntamönündengeçiyordu.İçerde...omda...biliyorum.Dışarıfırlarsabağırırım...belkide...Jack titreyen elini uzattı, tehlike kapısının demir sürgüsünü tuttu. Sürgünün soğuk oluşu bir rahatlık

duygusu verdi ona. Bir an için buradan gerçekten kurtulabileceğine, gecenin içine adımını atıp özgürkalabileceğineinandı.

Oandaarkasındanbirkapınınaçılıparkasındakiduvaraçarptığıduyuldu,bireluzanıpsırtçantasınasarıldı.Jack'inağzındantuzağadüşmüşbirhayvanıntiz,umutsuzçığlığıyükseldi,kendinitehlikekapısınadoğruattı.Nesırtçantasınıkorumayauğraşıyordu,nedeiçindeki iksirşişesini.Eğerçantanınkayışlarıkoparsa, kendisi uça uça dışardaki çöp varilleriyle dolu avluya fırlayacaktı... başka da bir şeyistemeyecekti.

Amaçantanınnaylonkayışlarıkopmadı.Kapıbirazaralandı,dışarınınkaranlığıgözüktü,sonrakanattekrarkapandı.Jackbuseferkadınlar tuvaletinedoğruçekildi,olduğuyerdedöndürüldü,karşıya itildi.Duvarasırttançarpsa,iksirşişesituzlabuzolurdu.ÇantadakigiysileriyleRandMcNallyharitalarıçürüküzümkokularıiçindekalırdı.AmaJacklavaboyayandançarptı.Duyduğuacıkorkunçoldu.

İşçi ağır adımlarla ona doğru yürüyordu. Kıvrılmaya, toynaklaşmaya başlayan elleri pantolonununbelinidüzeltmekteydi.

"Gitmişolmangerekirdi,çocuk,"dedikalınlaşansesiyle.Sesihergeçensaniye,hayvanhomurtusunabirazdahabenziyordu.

Jacksoladoğrukaymayabaşladı.Gözleriadamınyüzündenbiranbileayrılmıyordu.Adamıngözleriartık hemen hemen saydam olmuştu. Sarı bile değildi. İçinden gelen bir ışıkla aydınlatılmış gibiydi...Korkunçbirhortlağıngözleri.

"Ama Elroy'a güvenebilirsin," dedi kovboy kılıklı yaratık. Sırıttığında ağzında dişlerinin upuzun,uçları kıvrık dişler olduğu gözüktü. Birkaçının ucu kırıktı. Birkaçı da çürüyüp kararmıştı. Jack avazıçıktığıkadarbağırdı."Yo,Elroy'agüvenebilirsin,"dediyaratık.Sesiniköpekhırlamasındanayırtetmekgüçtü."Canınıfazlayakmayacak."

Jack'e yaklaşırken, "Güvendesin," diye hırladı. Konuşmaya devam ediyordu ama, artık ne dediğinianlamayaolanakkalmamıştı.Yalnızcahırıldıyordu.

Jack'in ayağı kapının yanındaki çöp tenekesine çarptı. Kovboy kılıklı yaratık ona kabuklu elleriniuzatırken Jack tenekeyi kaptı, fırlattı. Teneke Elroy yaratığın göğsüne çarpıp sekti. Jack kapıyı açtı,tuvalettenfırladı,soladoğru,yangınkapısınadoğruatıldı.DemirsürgüyüyakaladığındaElroy'unhemenarkasındaolduğunuhissediyordu.KapıyıaçıpOatleyBarı'nınarkaavlusunafırladı.

Kapının sağ tarafındabirdiziçöpvarilivardı. Jackkörgibionlarınarkasınadoğruldu,üç tanesiniçekti,devrilipşangırdadıklarınıduydu,Elroyonlaraçarptığındabiröfkehomurtusuyükseldi.

Jacktamvaktindedönüpyaratığındevrildiğinigördü.HattâbaşkabirŞeyigörmeyebilevakitbuldu...AhTanrımkuyruğumuvarnesivaröyleonun...Yaratıktamanlamıylahayvanolmuştuartık.Gözlerindenaltınışıklarsaçılıyordu.Anahtardeliğindençıkanışıklargibi.

Jack bir adım gerileyip uzaklaşmaya çalışırken bir yandan da sırt çantasını eliyle çekti, kapağı «1

Page 122: Tılsım - Turuz

yordamıylaaçmayauğraştı.Parmaklarıbirerodunkesilmişti.Zihniuğulduyordu......JackyaltıyaşındaydıTaunyardımetsinSpeedyJackyaltıyaşındaydı,neolursunTanrım......kafasında birbiriyle tutarlı olmayan düşünceler ve yakanlar vardı.Yaratık hırladı, çöp varillerini

savurdu. Jackbir pençesinin havayakalkıp indiğini, varilinmadenini yırtar gibi ikiye yardığını gördü.Pençe tekrar kalktı, yaratık sendeledi, hemen hemen tökezledi, sonra Jack'e doğru yaklaşmaya başladı.Hırlıyordu. Suratı göğüs hizasına inmişti. Havlamalar arasında Jack onun ne söylediğini her nasılsaanladı."Seniyalnızdövecekdeğilim,ödlekpiliç...öldüreceğimseni...sonra."

Bunukulaklarıylamıduyuyorduyoksabeyniylemi?Önemiyoktu.Budünyaylaötekiarasındakiuzaklıkbirzarkadarincelmişti.Elroy-yaratıkhırladı,dahayaklaştı.Arkaayaklarıüzerindedoğrulduğundadengesinizorkoruyordu.

Giysilerininolmayacakyerlerişişduruyor,sivridişlerledoluağzındandilidışarıyasarkıyordu.BurasıOatley Barının arka avlusuydu. Ot bürümüş, çöp yığılı bir yerdi. Kenarda bir de paslı somya atılmışduruyordu. Ay gökte yuvarlak bir kemik gibiydi. Yerdeki her kırık cam parçasını, bakan bir göz gibiparıldatıyordu. Bu New Hampshire'da başlamamıştı, değil mi? Hayır. Yo, annesi hastalandığında dabaşlamamıştı.LesterParker'ınortayaçıkışıyladabaşlamamıştı.Bununbaşlangıcıtaa...

Jackyaltıyaşındaydı.HerkesCalifornia'daoturuyordu.KimsebaşkabiryerdeoturmuyorduveJackdealtı....

Çantanınkayışlarınıbirdahayokladı.Yine geliyordu yaratık. Dans ediyor gibi bir hali vardı. Bir an için Disneyin çizgi filmlerindeki

karikatürlerebenzedi,Jackgülmeyebaşladı.YaratıkhırlayıpJack'inüzerineatıldı.AğırpençeleriJack'ibirkeredaha ıskaladı.Birkaçsantimle ıskaladı.Yaratıkdansedergibihareketlerleotlarınveçöplerinarasınabirdahadevrildi.Elroybusefersomyayadüştü,hernasılsapatlakyaylaradolandı.Hırlayarak,ağzındanköpüklersaçarakdebelenirkentekayağıpaslıyaylaraiyicedolandı.

Jackçantanıniçindeşişeyiaradı.Çorapların,kirlidonlarınarasınıyokladı,şişeninboynunuyakalayıpçekti.

Elroy-yaratıkbiröfkekükremesiylehavayıyırtargibiyaptı,sonundasomyanınyaylarındankurtuldu.Jackkendiniotlarınüzerineatıpyuvarlandı.Solelininikiparmağısırtçantasınınkayışınıtutuyor,sağı

şişeninboynunukavrıyordu.Başparmağıylakapağıçevirmeyeçalıştı,kapakfırladı.Peşimdengelebilirmi?diyemerakettişişeyidudaklarınadoğrukaldırırken.Bengidinceyolumdabir

delikmiaçılıyor?Odapeşimdengeçipötetaraftaişimibitirebilirmi?Jack'inağzıçürüküzümtadıyladoldu.Öğürdü,midesiağzınagelirgibioldu.Sıvıtersyolagidiyordu.

Sinüslerini,genzinidoldurmuştu.Ağzındanbiriniltikurtuldu.Elroy-yaratığınbağırdığınıduyuyorduamasesuzaktangeliyordu.SankioOatleytünelininbirucunda,Jacköbüruçundaydı.Buseferkesinliklebirdüşmeduygusuvardıiçinde.Ah,Tanrım,yaburadabirkayadanfalandüşüyorsam?Çantaylaşişeyisıkısıkı tutuyordu. Gözleri sımsıkı kapalıydı. Ne olacaksa olsun diye bekliyordu. Elroy ister gelsin istergelmesin, kendisi ister Diyar'a, ister yokluğa gitsin... Bütün gece zihninde dönüp duran düşünceatlıkarıncanınatıgibiydi. Jackoatınboynunasarıldı, sihirli sıvınınkorkunçkokusu içinde,hangi sonadoğrugidiyorsaorayasürüklenirkenüzerindekigiysilerindeğişmekteolduğunuhissetti.

Altı, ah evet herkes altı yaşındaydı, hiç kimse başka bir yaşta değildi, o saksafonu çalan daCalifornia'ydı,baba,DexterGordonmuo,yoksaannembizbirhataçizgisindeyaşıyoruzderkenbunumu

Page 123: Tılsım - Turuz

söylüyor,ahBaba,senMorganAmcaylanereyegidiyorsun,ahBaba,bazenosanaöylebakıyorki,sankikafasının içinde bir hata çizgisi varmış, gözlerinin gerisinde depremler oluyormuş, sen o depremlerdeölüyormuşsungibibakıyor,ahBaba!

Düşüyor, kıvrılıyor, havada dönüyordu. Mor bir koku bulutunun içindeydi Jack Sawyer... JohnBenjaminSawyer...Jacky,Jacky...

...altıyaşındaydıbuolmayabaşladığında...osaksafonukimçalmıştı.Baba?Benaltıyaşındaykenlamçalmıştıonu...Jackyaltıyaşındayken,Jackyal...

Page 124: Tılsım - Turuz

Bölüm:11

JERRYBLEDSOE'NUNÖLÜMÜ

1...ti yaşındayken... başlamıştı bu iş,Baba.OnuOatley'e ve daha ötelere çekenmekanizmao zaman

başlamıştı işlemeye.Yüksek sesli bir saksafonmüziği vardı. Altı. Jacky altı yaşındaydı.Önce dikkatitümüyle babasının kendisine yeni getirdiği oyuncaktaydı. Oyuncak bir otomobildi. Londra taksilerininbiçimindeydi.Tuğlakadarağırdı.Yazıhanenincilâlıparkeleriüzerindebirkere itilince tâkarşıduvarakadar gidiyordu.Akşama doğruydu.Hava çok güzeldi.Araba rahat rahat kanepenin arkasına kaymıştı.Havatertibatlıyazıhanedebirgevşeme,birrahatlamaduygusuyaygındı...yapılacakişkalmamıştı.Yarınıbekleyemeyecekbirtelefonfalanyoktu.Jackağıroyuncaktaksiyisertlastiktekerleriüzerindeitiyor,biryandansolosaksafonunmüziğikulaklarınıdolduruyordu.Siyahotomobilkanepeninayaklarındanbirineçarptı, yan döndü, durdu. Jack onun peşi sıra kanepenin altına emekledi. Babası ayaklarını masanınüzerinekaldırmıştı.MorganAmcadakanepeninkarşısındakikoltuklardanbirinekurulmuşoturmaktaydı.İkisinin de ellerinde içkileri vardı. Neredeyse bardaklarını ellerinden bırakacaklar, pikabı kapayıpaşağıya,arabalarınaineceklerdi.

HepimizaltıyaşındaykenkimsebaşkayaştadeğilkenCalifornia'dayken..."Kim çalıyor bu saksafonu?" diye soruyordu Morgan Amca'nın sesi. Yan rüyada gibiydi. Değişik

anlamda tanıdık bir sesti. O sesteki bir şey Jack'in kulağında yılan gibi kıvrıldı. Oyuncak arabanıntepesinedokunduğundaarabaparmaklarınabuzgibigeldi.Sankiçeliktendeğildebuzdandı.

"Dexter Gordon çalıyor," diye cevap verdi babası. Onun sesi yine her zamanki gibi tembel vedostçaydı.Jackavucuylaarabayısıkıcakavradı.

"Güzelplak.""Şarkınınadı,BabamBoruÇalıyor.Eskiamagüzel,değilmi?""Bendearayayım."JackbirdenMorganAmca'nınsesindekiogaripliğinneolduğunuanladı...Morgan

Amca caz müziğinden hiç hoşlanmazdı. Yalnızca Jack'in babasının yanında seviyor numarası yapardı.Jack, Morgan Sloat'la ilgili bu gerçeği tâ çocukluğundan beri bilirdi. Babasının nasıl olup dafarkedemeyişine şaşıyordu.MorganAmca o plağı hiçbir zaman arayacak değildi. Niyeti yalnızca PhilSawyer'e yağ çekmekti. Phil Sawyer'ın bunu farkedemeyişinin nedeni de, belki herkes gibi onun daMorganSloat'ahiçdikkatetmemesindendi.MorganAmcazekivesinsiydi.Lilyonuniçin,akbabakadarzeki, saray avukatı kadar sinsi, derdi. İnsanın gözünü aldatırdı Morgan Amca. Bakınca gözünüz onunüzerinden kayıverirdi. Çocukluğunda herhalde öğretmenleri onun adını hatırlamakta bile zorlukçekmişlerdir,diyedüşünüyorduJack.

MorganAmcabirden,"Buadamötetaraftanasılolurdu,birdüşünsene,"diyerekJack'intümdikkatinikendiüzerindetopladı.Sesindekisahtekârlıkhâlâhissediliyorduama,Jack'inbaşınıkaldırıpoyuncağınısıkıcakavramasına sebepbudeğildi.Öte tarafta sözübeyninegülümseyerekgirmişti Jack'in.Şimdide

Page 125: Tılsım - Turuz

çanlarçalıyordubeyninde.Ötetarafdedikleriyer,Jack'inhayallerininyeriydi.Bunubirandakavramıştı.BabasıylaMorganAmcaonunkanepeninarkasındaolduğunuunutmuşlardı.Hayallerdenkonuşacaklardı.

BabasıbiliyorduHayallerÜlkesini. Jackne annesine, nedebabasınaHayallerülkesindenasla sözedebilmiş değildi ama, babası biliyordu, çünkü bilmek zorundaydı, iş o kadar basitti. Bu kadarla dakalmıyordu.Jack'inifadeedemediğiduygularagöre,babasıHayaller'igüvenlihaldetutmayadayardımaoluyordu.

Ama her nedense o duyguyu kelimelendirmek zordu. Morgan Sloat'la Hayaller arasında ilişkikurmaksaçocuğudahadatedirginetmekteydi.

"Hey!" dediMorganAmca. "Bu adam tam anlamıyla akıllarını başlarından alır onların, ne dersin?BelkionubirbölgeninDüküfalanyaparlar."

"Belkidükyapmazlar,"dediPhilSawyer."Bizimkadarseverlerseyapmazlar."Ama Morgan Amca onu sevmiyor, Baba, diye düşündü Jack. Bunun çok önemli olduğunu

anlayıvermişti birden. Onu hiç sevmiyor. Aslında sevmiyor. Bu müzik ona göre fazla yüksek sesli.Kendisindenbirşeylergötürdüğünühissediyor...

"Senokonudabendençokdaha fazla şeybilirsin,"dediMorganAmca.Sesi sakinvehuzurluymuşgibiçıktı.

"Eh, ben daha sık sık gittim oraya. Ama sen de arayı kapamayı iyi başarıyorsun." Jack babasınınsesindegülümsemeduydu.

"Eh,bendebirhayli şeyöğrendim,Phil.Amaaslında,biliyormusun... banaorayıgösterdiğin içinsanahepminnetduyacağım."Minnetkelimesininikihecesisankidumanla,kırılancamsesleriyledoluydu.

Neolursaolsun,buküçükuyarılarınhiçbiriJack'inoyoğunmutlulukduygusunubozamadı.İkibüyükbu odada oturmuş, Hayaller'den konuşuyorlardı. Böyle bir şeyin olabilmesi âdeta sihir sayılırdı.Söylediklerini anlayamıyordu Jack. Kullandıkları kelimeler yetişkinlerin kelimeleriydi. Ama altıyaşındaki Jack yine de Hayal Ülkesinin o harika sevinç duygusunu hissetmekteydi. Konuşmaların anaçizgisini anlayabilecek yaşa da gelmişti. Hayaller gerçekti. Jacky her nasılsa o hayalleri babasıylapaylaşıyordu.Sevincininyansıbundanilerigelmekteydi.

2"Dur,bazışeyleriiyiceanlayayım,"dediMorganAmca.Jackybuiyicekelimesinibirbirinedolanan

yılanlara benzetti. "Bizde nasıl fizik varsa onlarda da sihir var, tamammı?Söz konusu aslında tarımadayalıbirmutlakiyet.Bilimyerinesihirkullanıyor."

'Tabii,"dediPhilSawyer."Veanlaşıldığınagöreyüzyıllardırdaböyledevamediyorlar.Hayatlarıhemenhiçdeğişmemiş.""Siyasaldalgalanmalarhariç,doğru."O sıradaMorgan Amca'nın sesi gerilim doldu, saklamaya çalıştığı heyecan, ağzından çıkan sessiz

harflerinarasındaçatırdadı."Osiyasalşeyleriunutalım.Birazkendimizidüşünelimdedeğişiklikolsun.Phil,şimdisen,Diyarkonusundakârlıişyaptıkdiyeceksin,bendesanahakvereceğim.Orayadeğişikliksokmaya kalkarken dikkatli olalım diyeceksin.O konuda sana itiraz edecek değilim.Ben de aynı şeyihissediyorum."

Page 126: Tılsım - Turuz

Jackbabasınınsessizliğimhissedebiliyordu."Pekâlâ," diye devam etti Sloat. "Şöyle düşünelim. Kendimiz için yararlı bir tutumu benimseyip,

yararlarıbizdenyanaolankimseleredeyayalımdiyelim.Çıkarımızıfedaetmeyelimamasağladığışeylerkonusunda açgözlülük de etmeyelim. Bu insanlara çok şey borçluyuz, Phil. Bak, bize neler sağladılar!Benceoradatamanlamıylasinerjistbirdurumagelebiliriz.Bizimenerjimizonlarınkinibesler,aklımızabilegelmeyenşeylerçıkarortaya,Phil.Vesonundacömertgörünürüz...cömertizdezaten.Amabizedezararı dokunacakdeğil elbette."Belki kaşlarını çatıyorduo anda.Belki avuçlarını birbirinedayamıştı.'Tabiibendurumuapaçıkgörebiliyordeğilim,bunubiliyorsun.Amabenceyalnızcasinerjibileyeterlibirfiyatsayılır.AmaPhil...onlarabirdeelektrikverirsek,durumumuznekadarsağlamlaşır,düşünebiliyormusun?Modernsilâhlarıoradaseçilmişbazıinsanlarınelineulaştırırsak?Düşünebiliyormusun?Müthişbir şey olur bence. Müthiş.'" Elleri hemen hemen ıslak bir sesle çırpıldı. "Seni hazırlıksız avlamakistemem ama, bence böyle şeyler düşünmenin zamanı geldi... düşünmek yalnızca. Diyar'la ilgimizisıklaştırmakaçısından."

Phil Sawyer hâlâ bir şey söylemiyordu.MorganAmca ellerini tekrar çırptı. Sonunda Phil Sawyertaahhüdegirmeyenbirseslekonuştu."Senilgimizisıklaştırmakmıistiyorsun?"

"Benceseçilmesigerekenyolo,evet.Sanasebeplerinideanlatırdımamagereğiyok,Phil.Bizorayabirliktegitmeyebaşlamadanöncedurumnasıldı,hatırlıyorsundur.Bak,belkibubaşarıyıkendikendimizede sağlayabilirdik.Belkigerçektenyapabilirdik.Amaben şahsenoeski zavallımüşterilerin temsilcisiolmadığımızamemnunum."

"Durbirdakika,"dediJack'inbabası."Uçaklar,"diyorduMorganAmca."Uçaklarıdüşün.""Dur bir dakika, yavaş ol, Morgan. Benim aklıma gelen düşünceler henüz senin aklına gelmemiş

şeyler.""Yenifikirlerherzamanhoşumagider,"dediMorgan.Sesiyinedumanlıydı."Pekâlâ.Benceoradaneyaptığımızkonusundadikkatliolmamızgerek,ortak.Büyükşeyleryaparsak,

büyük değişiklikler getirirsek, burada kendi kuyruğumuz tutuşur. Her şeyin doğurduğu sonuçlar vardır.BazısonuçlardahiçhoşşeylerOlmayabilir."

"Negibi?"diyesorduMorganAmca."Savaşgibi.""Delisinsen,Phil.Öylebirşeygörmedik...meğerkiBledsoe'dansözediyorolasın...""TabiiBledsoe'dansözediyorum.Obirraslantımıydı?"Bledsoemu?Jackmeraklanmıştı.Buadıdahaöncededuymuştuama,belleğibirazbulanıktı."Eh,oişinsavaşabenzeryeriyok.Açıkkonuşmakgerekirseilişkiyigöremiyorum.""Pekâlâ...uzunsüreönceoradabirYabancı'nınnasılKralıöldürdüğünüduymuşmuydun?Hiçkulağına

gelmişmiydiöylebirşey?""Evet,sanırım,"dediMorganAmca.Jackonunsesindekisahteliğitekrarhissetti.Babasının koltuğu gıcırdadı.Ayaklarınımasanın üzerinden indiriyor, başı öne doğru eğiliyordu. "O

suikast orada ufak çapta bir savaşa yol açmıştı. Eski kralın taraftarları birkaç soylunun liderliğindeayaklanmışlardı. Soylular bu fırsatla iktidarı devralma peşindeydiler. Arazi kapacak, zenginliklerini

Page 127: Tılsım - Turuz

arttıracak,düşmanlarınıhapseattıracaklardı.""Hey,abartma,"diyeatıldıMorgan."Bunlarıbendeduydum.Adamlaraynızamandaoçılgın,işlemek

bilmez sisteme biraz da düzen getirmek istiyorlardı. Bazen başlangıçta sert olmak şarttır... buna hakverebiliyorum."

"Zatenonlarınpolitikasınıyargılamakbizedüşmez,odadoğru.Amabenimsöylemekistediğimbaşkaşey.Oradakioküçüksavaşyaklaşıküçhaftakadarsürdü.Bittiğindebelkitoplamyüzkişiölmüştü.Belkide daha az. Kimse sana o savaşın ne zaman başladığım söyledi mi? Yılı neydi, günü neydi, biliyormusun?"

"Hayır."dediMorganAmca.Sesikaranlıktı."BirEylül1939'du.BuradaaynıgündeAlmanlarPolonya’yıişgalettiler."Babasıbirdensustu,Jacky

kanepeninarkasındasiyahtaksisiniavuçlayıpsessizceesnedi."Saçmabu,"dediMorganAmcasonunda."Onlarınsavaşımıbizimkinibaşlattı?Senbunagerçekten

inanıyormusun?""İnanıyorum,"dediJack'inbabası."Oradakioüçhaftalıkpatırtınınburadaaltıyılsüren,milyonlarca

kişininölümüneyolaçansavaşınsebebiolduğunainanıyorum,evet.""Eh..." Morgan Amca başka bir şey söylemedi. Jack onun sesinden, patlamaya hazır bir öfkeye

kapıldığınıanlıyordu."Dahası da var. Ben orada pek çok insanla konuştum bu konuyu. Edindiğim izlenime göre kralı

öldüren yabancı gerçek bir Yabancıymış. Ne demek istediğimi anlıyorsundur. Onu görenler, Diyarkıyafetinin üzerine iyi olmadığını söylediler. Yöresel âdetleri bilmiyor gibi davranıyormuş... parayıbaşlangıçtapekbilemiyormuş."

"Ya.""Evet. Kralı bıçakladıktan sonra onu hemen parça parça etmeselerdi, bu konuda kesinlikle emin

olabilirdik.Amabenyinedeeminimkioaslında...""Bizimgibimiydi?""Bizim gibiydi, evet. Bir ziyaretçi. Morgan, bence oraya çok fazla karışmamamız gerek. Çünkü

etkilerinin ne olabileceğini bilemeyiz. Doğrusunu söylemek gerekirse bence biz her an Diyar'da olupbitenlerinetkisialtındayız.Hembaksanabirçılgınşeydahasöyleyeyim."

"Söylebari,"dediSloat."Dışardakitekdünyadaorasıdeğil."

3"Saçma,"dediSloat."Ciddiyim.Birikikereorayagittiğimdeiçimdedahabaşkabiryereçokyaklaştığımadairbirduygu

belirdi.Diyar'ınDiyar'ına..."Evet, diye düşündü Jack. Evet, doğru öyle olmalı. Diyarın Diyarı. Daha bile güzel bir yer. Onun

ötesindede,Diyarındiyarınındiyarıvar.Onunötesindenondanbilegüzelbiryerdahavar...Diyarındiyarı

Page 128: Tılsım - Turuz

Osıradabirdenuykuyadalıverdi.Ağır taksikucağındaydı.Tümvücuduağırlaşmıştıuykudan.Parkeyereiyiceyapışmıştı...amaöyledehafifvemutluyduki!

Konuşmadevametmişolmalıydıherhalde... Jacky'ninkaçırdığı çok şey söylenmişolmalıydı. Jackyyükselip alçalıyor,bir ağırlaşıpbirhafifliyor,BabaSaksafonÇalıyor'unmüziğiyleuçuyordu.BuaradaMorganSloatherhaldeönce tartışmışolmalıydı.Yumuşakbiçimdeama, için içinyumruklarını sıkarak,alnımkırıştırarak!Çünkü onun planı vardı. Sonra kendini ikna olmuş gibi göstermek zorunda kalmıştı.Konuşmanınsonunda,yanibugünOatley-NewYork'labilinmeyenbirDiyar"kasabasıarasındabiryerdebulunanon ikiyaşındakiJackySawyeraçısındansonunda,MorganSloatmutlakaöğrendiklerineşükranduyduğunubelirtmişveinanarakkonuyukapatmıştı.AmaJackuyandığızamanilkduyduğuşeybabasınınbirsorusuoldu."Hey,Jackkayıpmıoldune?"MorganAmcaazsonraşöylededi."Galibahaklısın,Phil.Senolaylarıntâçekirdeğinigörebilmeyeteneğinesahipsin.Harikabirşeybu."

"Jacknerede?"dedibabasıtekrar.Jackkanepeninaltındakıpırdandı,busefergerçektenuyandı.Siyahtaksikucağındanyeredüştü.

"Aha,"dediMorganAmca."Küçükadamdabüyükkulak!"Babası, "Orada mısın, yavrum?" diye seslendi. Koltukların çekilme sesi duyuldu, iki adam ayağa

kalktılar.Jack,"Oooooh,"dedi,taksiyitekraryavaşçakucağınaaldı.Bacaklarıtutulmuşgibiydi.Pekrahatsızdı.

Ayağakalktığındadizleribükülecekti.Babası güldü.Ayak sesleri Jack'e yaklaştı.Morgan Sloat'un kırmızı, şiş suratı kanepenin tepesinde

belirdi.Jackesnedi,dizlerinikanepeninarkakısmınadayadı.BabasınınsuratıdaSloat'unkininyanındabelirdi.Babasıgülümsüyordu.Biraniçinikisuratkanepeninyukarısında,havanıniçindeyüzüyormuşgibigöründü."Evetgidelim,uykucu,"dedibabası.ÇocukMorganAmca'nınyüzünebaktığındaoyüzdehesapçıbakışlargördü.Bakışlaryavaşçaşişkoyanaklarıngerisineçekilipsaklandı,sankibirkayaardınayılangibikıvrıldı.YenibaştanRichardSloat'unbabasıolmuştuadam.PahalıNoelarmağanlarıgetirenMorganAmcaolmuştu.Hep terleyen,kimsenindikkatetmediğiMorganAmca.Amademinnasıldı? İnsanlaşmışbir deprem gibiydi. Gözlerinin gerisindeki hata çizgisinde parçalanan bir adam gibiydi. Patlamayıbekleyenbirbombagibiydi...

"Evegiderkenbirdondurmayavarmısın,Jack?"diyesorduMorganAmca."Hoşunagidermi?""Hu?"dediJack.Babası,"Lobidekioyerdedururalırız,"diyeaçıkladı.MorganAmca,"Şapırşupur,"diyetakıldı."İşte

şimditamsinerji'denkonuşuyoruz."Jack'ebirkeredahagülümsedi.***

Buolayoaltıyaşındaykenolmuştu.Şimdideboşluktaağırlıksızdüşerkenyineoldu...Speedy'ninoiğrençmoriksiriboğazındayükseldi,burnununarkasındakikanallaragirdi,altıyaşınınoöğlesonrasınızihnindetekraryaşamasınayolaçtı.Sihirliiksirbelleğinitümdencanlandırmışgibihatırlıyordu.Öyledehızlahatırladıki,kocaöğledensonrayıbirkaçsaniyeiçindeyenibaştanyaşadı.Buaradasihirliiksirinbuseferkendisinikusturacağınıdaanladı.

MorganAmca'nın gözlerinden dumanlar tütüyordu. Jack'in de içinde bir sorunun dumanı tütüyordu.Dışarıfırlamakiçinzorlanıyorduosoru...

Kim

Page 129: Tılsım - Turuz

Değişiklikler,nedeğişikliklerKimyapıyorodeğişiklikleri,baba?Kim......öldürdüğü JerryBledsoe'yu? Sihirli iksir çocuğun ağzından dışarı fırladı, burun kanallarını yaktı,

aynıandaJackaltındayumuşaktoprağıhissetti.Direnmektenvazgeçti,boğulmaktansakusmayıtercihetti.JerryBledsoe'yuöldürenşeyneydi? İğrençmorsularJack'inağzınadolupdışarıuğradı,çocukkendinikörgibigeriye itti,kollan,bacaklarıyüksek,sertotlararasındadoğruldu.Jackemeklerdurumdakaldı,bekledi. Bir katır kadar sabırlıydı. İkinci öğürtüyü bekliyordu.Midesi kasıldı, daha o inlemeye vakitbulamadanmor sıvı göğsünü, boğazını tekrar yakıp fışkırdı. Dudaklarından sicim gibi pembe salyalarsallanıyordu. Jack zayıf bir hareketle onları sildi, sonra ellerini pantolonuna kuruladı. Jerry Bledsoe,evet. Jerry... gömleğinin göğsünde adı yazardı hep. Benzin istasyonu işçileri gibi. Jerry öldüğünde...Çocukbaşım iki yana salladı, ellerini tekrar ağzınagötürüpdudaklarını sildi.Sonra testeregibi otlaratükürdü.Anlayamadığıbirhayvansalgüdü,yerdekikusmuklarınüzerine toprakatmasınayolaçtı. İkincibirrefleksleavuçlarınıtekrarpantolonunasildi,ancakondansonrabaşımkaldırdı.

Diz çöküp oturdu.Akşamın son ışıkları görünüyordu. Toprak bir yolun uçundaydı. Korkunç Elroy-yaratık peşinden gelmemişti. Bunu hemen anladı. Kafeslere kapatılmış köpekler ona hırlıyor,parmaklıklarıpençeliyorlardı.Kafeslerinkarşıtarafındaahşapbiryapıvardı.Oradandaköpeksesleriniandırır gürültüler yükselmekteydi göklere. Bu besbelli Oatley Barından gelen seslerin tıpkısıydı.Birbirine bağıran sarhoşların sesleri. Bir bar... burada adı herhalde han falan olacaktı. Ya da kahve.Speedy'nin iksiri artık midesini bulandırmıyordu. Bulantı geçince çevredeki malt kokularını aldı. Bukahvedekilerinkendisinigörmesineizinveremezdi.

Bir an köpeklerden kaçmanın nasıl bir şey olacağını düşündü, sonra ayağa kalktı.Gökyüzü başınınüzerindekapanıyor,kararıyordu.Geride,kendidünyasındaneleroluyordupeki?Oatley'inortasındabirkıyametmikopuyordu?Belki bir sel, belki bir yangınmı? Jackyavaşçahandanuzaklaştı, uzunotlarınarasındayanyanilerledi.Altmışmetrekadarsonra,gözüneilişendiğerbinalarınpencerelerindemumlaryakılmışolduğunugördü.Yalanlardabiryerdendomuzkokusugeldi.Jackhanlailkevarasındakiyolunyansımalıncaköpeklerhırlamayıkestiler.JackağıradımlarlaBatıYolunadoğruyürüdü.Gecekaranlıkvemehtapsızdı.

JerryBledsoe.

4Başkaevlerdevardı.Jackonlarıönlerinegelenekadargöremedi.Geridebıraktığıkahvedeiçkiiçen

gürültücü sarhoşlar hariç, Diyar halkı erkenden yatıyordu. Bu seferki küçük pencerelerde mumlaryakılmamıştı. Küçük, karanlık evler, Batı Yolunun kenarında şaşılacak bir yalnızlık içindeydiler... birterslikvardı.Çocukdergilerindekibilmecelergibibirşey...AmaJackonunneolduğunuanlayamıyordu.Gördüklerininhiçbiribaşaşağıdeğildi,hiçbirialevalmamıştı,hiçbirşeydedikkatiçekecekbirgariplikyoktu. Evlerin çoğunun damı saman yığınıydı. Jack böyle kulübeleri duymuştu ama hiç görmemişti.Morgan, diye düşündü, birden paniğe kapıldı. Orris'li Morgan. Birden ikisi birden belirdi gözününönünde.Uzunsaçlı, tekçizmesidolguluadamla,babasınınteriçindeişkolikortağı.İkisibiranbirleşti.Morgan Sloat... korsan saçlı, hafif aksak yürüyen adam.AmaMorgan... bu dünyanınMorgan'ı, Jack'inkarşısındagördüğüdiyarıntektersyanıdeğildi.

Page 130: Tılsım - Turuz

Jackşuandaküçük,tekkatlıbirbinanınönündengeçiyordu.Tavşankulübesigibibiryerdi.Koyurenktahtalar çapraz çakılmış, çılgın 'X' desenleri oluşturuyordu üzerinde. Bunun da damında samanlarörtülüydü.Eğer şuandaOatley'dençıkıyorolsa,dahadoğrusuOatley'denkaçıyorolsa,bukoca tavşanyuvasındanebulmayıumabilirdi?Birdenanladı.Birtelevizyonekranınınışığıgörünmeliydipencereden.AmatabiiDiyar'ınevlerinde televizyonyoktu.Onuşaşırtanşeyaslındaparlakekranınyokluğudeğildi.Başka bir şeydi. Genel manzarada bir eksiklik vardı. Ne olduğunu anlayamasa bile, eksikliğihissedebiliyorduinsan.

Televizyon...televizyonalıcıları...Jackevinönündengeçti,yolboyuncakapılarınsokakkenarınaçokyakınolduğunadikkatetti.ikincievindamısamandeğil,çalıçırpıydı.Jackkendikendinegülümsedi.Buminik köy ona Hibbiton'u hatırlatıyordu. Acaba buraya belediyenin adamları uğrar da, şu köpekkulübesininsahibine,"Bayan,bubölgeyekabloçekiyoruz,çokdüşükbiraylıkücretkarşılığındasizidebağlarız,onbeşyenikanal,sporkarşılaşmaları,havaraporları,heristediğinizprog..."

Bunu düşünürken birden anladı. Bu evlerin önlerinde elektrik direği yoktu. Kablo yoktu. Gökleretelevizyon antenleri uzanıp manzarayı karıştırmıyordu. Batı yolu boyunca bir direkler ormanı yolusınırlayıp gitmiyordu, çünkü Diyar'da elektrik yoktu. İşte bu yüzden neyin ters olduğunu anlamakistememişti Jack. Çünkü Jerry Bledsoe hiç değilse bir süre için Sawyer Sloat'un elektrikçisi veustabaşıydı.

5BabasıylaMorganSloatogünBledsoe'nunadınıandıklarındaJackoadıhiçduymadığınıdüşünmüştü.

Oysaşimdihatırlıyordu.Ustabaşınınadınıdahaöncedebirikikereduymuşolmalıydı.NevarkiJerryBledsoeherzamaniçinJerry'di.Tıpkıgöğüscebindeyazdığıgibi."Jerryşuhavatertibatınıdüzeltemezmi?""Jerry'yesöyledeşukapınınmenteşeleriniyağlasın,olmazmı?Gıcırdamasıbenideliediyor."Jerryde, iş tulumu tertemiz,ütülü,pas rengi saçlarıyamyassı taralı, yuvarlakçerçeveligözlüğüyleçıkagelir,bozukolanherneyse tamirederdi.BirdeBayanJerryvardı. İşçi tulumununütükatlarımböyledüzgünkoruyan kadın oydu.Minik Jerry'ler de vardı... Sawyer Sloat onları hep hatırlardı.Noel'lerde. Jack'inyaşı çok küçük olduğundan, Jerry adını kedi Tom'un ezeli hasmıyla karıştırır, Jerry'leri dev bir faredeliğindeyaşıyorlarsanırdı.Duvarınaltındakisüpürgeliğeoyulmuşyuvarlakbirdelikte.

Amakimöldürmüştü JerryBledsoe'yu?NedenbabasıylaMorganSloat hepNoellerdeokadar tatlıdavranıyorlardıBledsoe'larınçocuklarına?

Jack Batı Yolu'nun karanlığında ilerlerken, keşke Sawyer Sloat'un ustabaşını unutabilseydim, diyedüşündü.Keşkeogünkanepeninarkasınagirdiğiandauyumayabaşlasaydı.

Uykuya şu anda da çok ihtiyacı vardı. Altı yıl geriye giden o konuşmanın içinde uyandırdığıduygulardanuzaklaşmakiçinistiyorduuyumayı.Soneviikimilkadargeçincekendineuyuyacakbiryerbulacağına dair söz verdi. Bir tarla belki. Hattâ bir hendek. Bacakları artık kıpırdamak istemiyordu.Kasları,hattâkemikleri,herzamankininikikatıağırlığındaydı.

Jack'in kapalı bir yere babasının ardı sıra girip, Phil Sawyer'in kayıplara karıştığını görmesiolaylarındanbirininhemenarkasındanyeralmıştıokonuşmalar.Dahasonradaolmuştubabasınınöylekaybolma olayları. Yatak odasından, yemek odasından, Sawyer Sloat'daki konferans salonundan yokolmuştukaçkere.OseferdeRodeoYoluüzerindekievingarajındaepeyşaşırtıcıbirnumaraçekmişti.

Jackbahçedeki tümseğinardında,gözegörünmedenoturuyordu.BeverlyHills'inbuyöresinde 'tepe'

Page 131: Tılsım - Turuz

denmeyeenlâyıkyükseltilerbunlardıişte.Babasınınevdençıktığını,cebindebozukparaveyaanahtarlarışıngırdatarak çimenler üzerinden ilerleyip garaja yan kapıdan girdiğini gördü.Garajın önündeki beyazkapınınbirkaç saniye sonraaçılmasıgerekiyorduamaokapı inatlakapalıkaldı. Jacko sırababasınınarabasının evin önündeki kaldırıma parketmiş olduğunu gördü.Lily'nin arabası ise evde yoktu.Lily azönce ağzına bir sigara kıstırmış, Toprak Yol filminin provasına gideceğini, kimsenin Tanrı aşkınakendisinebirşeysormamasınısöyleyiparabasınabinmiş,gitmişti.Jackbirkaçdakikabekledi,hiçbirşeyolmadı.SonundaJackçimenliktepeyidolaşıpilerledi,garajagirdi.İçerisibomboştu.Betontabandakoyurenk yağ lekeleri vardı. Duvarlardaki kancalardan âletler sarkıyordu. Jack şaşkınlıkla inledi, "Baba?"diyeseslendi,eminolmakiçinhertarafıtekrararadı.Duvardibindekigölgedebirçekirgegördü.Biraniçin kötü yürekli bir sihirbazın gelip babasını... Derken çekirge görünmez bir yarıktan girip kayboldu.Hayır,babasıçekirgeolamazdı.Elbetteolamazdı."Hey,"dediçocukkendikendine.Gerigeriyankapıyagitti,garajdançıktı.RodeoYolu'nunçimenlerinegüneşvurmuştu.Biriniçağırmakistiyorduama...kimi?Polisimi?Babamgarajagirdi,benonuoradabulamadım,korkuyorum...

İki saat kadar sonra Phil Sawyer sokağın üst başından yürüyerek geldi.Ceketini omzuna atmış, tekparmağıyla taşıyordu. Kravatını gevşetmişti. Jack'in gözüne dünya gezisinden dönen bir adam gibigöründü.

Jacknöbetbeklemekteolantepeciktenkoptu,olancahızıylababasınauçtu.OnundizlerinesarılırkenPhilSawyer,"Nekadardahızlıkoşuyorsun,GezginJack,"dedi.

Eve yaklaşırken içerde telefonun çaldığım duydular. Jack'in içinde bir güdü, belki babasına yakınolma isteğinden doğan bir güdü, inşallah telefon on iki kere çalmıştır da, arayan babam yetişemedenkapatır,diyeduaetmesineyolaçtı.Babasıonunsaçlarınıokşadı,kocaman,sıcacıkelinionunensesinedayadı,sonrakapıyıaçtı,beşkocaadımdatelefonunyanmavardı."Evet,Morgan,"dediğiniduyduJackybabasının."Öylemi?Kötühabermi?Eh,söyleseniyiolurbana.Evet."Uzunbirsessizlikoldu.Çocukoarada telefondan Morgan Sloat'un kesik cümlelerini anlayamadan duyabiliyordu. "Ah, Jerry. Tanrım.ZavallıJerry.Hemengeliyorum."BabasıdosdoğruJack'ebaktı.Gülümsemiyordu.Gözdekırpmıyordu.Yalnızca bakıyordu öyle. "Geliyorum, Morgan. Jack'i de getirmek zorundayım ama o arabadabekleyebilir." Jack kaslarının rahatladığını hissetti.Öylememnun olmuştu ki, neden arabada beklemekzorundaolduğunusormadıbile.Oysabaşkazamanolsasorardı.

Phil arabayı Rodeo Yolu'ndan Beverly Hills'e sürdü, Sunset Bulvarı'na varınca sola saptı, büroyadoğruldu.Hiçbirşeysöylemiyordu.

Karşıdan gelen trafiğin arasından geçip binanın yanındaki otoparka girdi.Orada daha şimdiden ikipolis arabası, bir itfaiye arabası, Morgan Amca'nın cep boyu beyaz Mercedes'i, ustabaşının paslıPlymouth'u durmaktaydı. Girişin hemen yanında Morgan Amca bir polisle konuşuyor, adam ağır ağırbaşınısallıyor,besbellianlayışgösteriyordu.MorganSloat'unsağkoluincecikgençbirkadınınomzunusıkıp durmaktaydı. Kadın üzerine büyük gelen bir elbise giymiş gibiydi. Yüzünü Morgan Amca'nıngöğsünegömmüştü.BayanJerry'ydibu.Jackbiliyordu.Beyazbirmendiligözlerinebastırıyordu.Başlıklı,yağmurluktubir itfaiyeci, içeriholdekibiryığınkırıkcamıbiraraya toplayıpbirkümeyaptı.Phil,"Birdakika burada otur, e mi, Jacky?" deyip arabadan atladı, kapıya doğru koştu. Genç bir Çinli kadınotoparkınucundakibetonaoturmuşbirpolislekonuşmaktaydı,önündeharapbirâletyığılıydı.Jackonunbisikletolduğunuanladı.Soluğunuiçineçekerkenburnunaacıdumankokularıgeldi.

Yirmi dakika sonra babası Morgan Amca'yla birlikte binadan çıktı. Morgan Amca hâlâ BayanJerry'nin omzuna sarılmış durumda,Sawyer'lere el sallayarak veda etti.Kadını kendi arabasının yolcukoltuğunabindirdi.Jack'inbabasıdaarabasınabindi,otoparktançıkıpSunsettrafiğinekarıştı.

Page 132: Tılsım - Turuz

Jack,"Jerry'yebirşeymiolmuş?"diyesordu.Babası,"Aklagelmezbirkaza,"dedi."Elektrik...bütünbinayanabilirdi.""Jerry'yebirşeyoldumu?""Öylekötüşeylerolduki,öldüzavallı,"dedibabası.Jack'le Richard Sloat'un kulaktan kaptıklarıyla hikâyeyi toparlayabilmeleri iki ay sürdü. Jack'in

annesi, Richard'ların ev hizmetçisi de eksik ayrıntıları tamamladılar. En kötü ayrıntılar hizmetçidengelenlerdi.

JerryBledsoeCumartesigünübinanıngüvenlik sistemindekibirarızayıonarmaküzere işegelmişti.Hafta içi günlerde bu duyarlı sisteme el atarsa, yanlışlıkla alarmı çaldırabilir, binadaki kiracılarıkorkutabilirdi.Güvenliksistemibinanınanaelektrikpanosunabağlıydı.Panogirişkatıholünde,önübirtahtaylakaplıyerdeydi.Jerryâletleriniyerekoymuş, tahtakapağıaçmıştı.Binanınboşolduğunu,alarmçalarsakimsenintelâşakapılmayacağınıbiliyordu.Sonrabodrumainmiş,kendiçalışmaodasındantelefonaçmış, bölgekarakolunakendisi bir daha telefon edenekadarSawyer veSloat binasındangelebilecekuyanlara aldırmamalarını söylemişti. Giriş katma çıktığında, yirmi üç yaşında, Lorette Chang adlı Çinkökenlikadınbisikletiylebinanınotoparkındadolaşıyor,onbeşgünekadaraçılacakyenibirlokantanınilânlarınıarabalaradağıtıyordu.

Bayan Chang sonradan polise verdiği ifadede binanın ön camından içeriye baktığında bir işçininbodrum katından giriş katına çıkışını gördüğünü söylemişti.Daha işçi tornavidasını alıp panoya doğrukaldırmadan önce kadın otoparkın ayakları altında titrediğini hissetmişti. Herhalde küçük bir depremolmalı,diyedüşünmüştü.ÖmrüboyuncaLosAngeles'deyaşamışbiriolarak,ufaktefeksismikolaylardantelâşlanmazdı Loretta. Jerry Bledsoe'nun ayaklarını açıp yere sağlam bastığım görmüştü. Demek o dahissetti,diyordu.Sonraadambaşımsallamış,tornavidasınıyavaşçapanoyauzatmıştı.

İşteoandaSawyerveSloatbinasınıngirişholübircehennemedönmüştü.Panobirandadikdörtgenbiçimindebiralevkitlesinedönüşmüştü.Panodanfırlayanşimşeğebenzer

mavimsi sarı ışıklar işçinin çevresini sarmıştı. Elektronik düdükler ötüyor, ötüyordu. KAAUAAAM!KAAUAAAAM!Duvardanbirseksenboyundabirateşparçasıfırladı,zatenölmüşolanJerryBledsoe'yuyanaattı, koridorboyunca lobiyedoğruyuvarlandı, diye anlatıyorduLorettaChang.Saydamkapı tuzlabuzolmuştu.Gençkadınpisliklerinifırlattığıgibienyakınjetonlutelefonakoşmuştu.Karşıkaldırımdaydıtelefon. İtfaiyeye binanın adresini verirken bisikletinin kapıdan fırlayan o kuvvetin etkisiyle eğrilipbükülmüş olduğunu görmüştü. Jerry Bledsoe'nun kızarmış cesedi hâlâ panonun önünde, ayakta sallanıpduruyordu.Binlercevoltvücudunaakıyor,vücudukıpırdatıpduruyordu.Ustabaşınıntümvücuttüylerivegiysilerinin de büyük kısmı yanmış, yok olmuştu. Teni kül gibi, yer yer leke lekeydi. Gözlüğü erimişkahverengiçerçevemacungibiburnununüzerineyayılmıştı.

***JerryBledsoe.Kimyapıyordeğişiklikleri,Baba?Jackkendiniyürümeyezorladı,sonevdensonraen

az yarım saat daha yürüdü. Gökyüzünde tanımadığı yıldızlar değişik biçimlerde parıldıyordu.Okuyamadığıbirdildemesajlardıbunlar.

Page 133: Tılsım - Turuz

Bölüm:12

JACKPAZARAGİDİYOR

1OgeceDiyar'da,tatlıkokanbirsamanyığınıiçindeuyudu.Önceyığınıniçinegirenbirtünelaçmıştı.

Oradantemizhavaalabiliyordu.Birsürekulakkabartıptıkırtıdinledi.Tarlafarelerininsamanyığınlarınabayıldığını duymuştu bir yerlerden.Buyığında da fare varsa, herhalde JackSawyer adlı koca faredenkorkmuş, sessizleşmiş olmalıydı. Yavaş yavaş sakinleşti. Sol elinin parmakları Speedy'nin şişesiniokşuyordu. Kaybolan kapağın yerine şişenin ağzını dereden bulduğu bir mantarla tıkamıştı. Belkimantardan kopan bir parça şişenin içine düşerdi. Belki düşmüştü bile. Ne yazık... o güzelim lezzet,bozulmuşmuyduyoksa!

Samanlarınarasındayatıpözlediğisıcağıntadınıçıkarırkeniçindekiduygularınenyoğunurahatlamaduygusuydu. Sanki sırtındaki yüz kiloluk yükü yere indirmişti. Diyar'daydı yine. Orris'li Morgan gibi,KırbaçlıOsmondgibi,YaratıkElroygibiharikatiplerinvatanıydıburası.Herşeyolabilirdiburada.

Ama Diyar güzel de olabilirdi. Bunu çocukluğundan hatırlıyordu. Herkes California'da otururken,kimse başka yerde oturmazken... Diyar güzel bir yer olabilirdi. Şu anda o güzellikleri çevresindehissediyordu.Sakin,tatlıbirsamankokusu...Diyar'ınhavasıkadartatlı.

Acababir sinek,yadayusufçuk,düştüğü tuzağıkıpırdatanbir rüzgârçıkardakurtulmasını sağlarsaböylerahatlarmıydı?Jackbilemiyordu...amakendisiartıkOatley'dende,GüzelHavaKlüplerindende,çalıntı alışveriş arabaları için ağlayan gözü yaşlı, kusmuk kokulu ihtiyarlardan da kurtulmuştu... enönemlisi,SmokeyUpdike'danveOatleyBarındankurtulmuştu.

HerşeyerağmenyolculuğunabirsüreDiyar'dadevamedebileceğinidüşünmekteydi.Bunudüşünerekuykuyadaldı.

2Ertesi sabah Batı Yolu üzerinde iki, hatta belki üç mil kadar yürüdü. Güneş pırıl pırıl, tarlaların

kokusuyazsonuhasatkokuşuydu.Osıradabirarababelirdi,bıyıklıçiftçiyaklaşıpbağırdı."Pazaramı,evlât?"Jack ona ağzı açık baktı. Yan yarıya paniğe kapılmıştı. Bu adam İngilizce konuşmuyordu. Eski

İngilizcebilekonuşmuyordu.Hiçİngilizcedeğildisöyledikleri.Çiftçinin yanında bir kadın vardı. Üç yaşlarında bir çocuğu kucağında tutuyordu. Jack'e tatlı tatlı

gülümsedi,kocasınagözlerinidevirdi."Çocukaptal,Henry."Bunlar İngilizce konuşmuyor... ama her nece konuşuyorlarsa, ben ne dediklerini anlıyorum.Hattâ o

dildedüşünüyorum...hepsiokadardadeğil...odildegörüyorum...odillegörüyorum...hernedemekseo.

Page 134: Tılsım - Turuz

Jack aynı şeyi Diyar'a geçen gelişinde de yapmış olduğunu şimdi anlıyordu. Ama o sefer kafasıfazlacakarışıkolduğundan farkınavaramamıştı.Her şey çokhızlı olupbitmişti.Her şeypekbir garipgörünmüştü.

Çiftçiönedoğrueğildi,gülümsedi,korkunçdişlerinigösterdi. "Aptalmısın, çocuk?"diye sordu iyiyüreklibirtavırla.

"Hayır." Jack de elinden geldiği kadar gülümsedi. Aslında 'Hayır' dememiş. Diyar dilindekikarşılığını söylemişti.Geçişi yaparkendili, düşünceleri dedeğişiyordu.Kelimedağarcığındao sözcükyoktu ama, nedemekolduğunuyinedebiliyordu.Tıpkı giysilerinindeğiştiği gibi değişiyordubunlarınhepsi."Aptaldeğilim.Annemyabancılarlakonuşurkendikkatlioldedide..."

Buseferçiftçininkarısıgülümsedi."Anneninhakkıvar,"dedi."Pazaramıgidiyorsun?""Evet.Batıya.""Atla öyleyse arkaya,” dedi Henry. "Vakit ilerliyor. Malımı satıp gün batarken dönmek istiyorum.

Mısırlarbirazzayıfama,mevsimsonumalı.Buaymısırçıktığınaşüküryinede.Belkibiralıcısıçıkar.""Sağolun," dedi Jack. Arabanın arkasına tırmandı. Düzinelerce mısır, iplerle bağlanıp yığılmıştı

buraya.Eğerbumısırlarzayıfsa,iyisinasılolurduacababuralarda?BunlarJack'inömründegördüğüenirimısırlardı.Ayrıcaküçükkabaklar,başkasebzelerdevardı.Köşedekibalkabakları turuncudeğildekırmızımsıydı.Jackonlarıngerçektenbalkabağıolupolmadığınıbilmiyorduama, tadıharikaolmalıydı.Karnıguruldadı.Yolaçıktıçıkalı,açlığınnedemekolduğunudaöğrenmişti.Gelipgeçicibirşeydeğildiaçlık. Okulda birazcık hissedip bir bisküvi, bir Coca Cola'yla bastırabilecek, giderilebilecek bir şeydeğildi.YakındostuolmuştuartıkJack'in.Bazenbirazuzaklaşıyor,amahiçtemelligitmiyordu.

Yüzü arkaya dönük, ayaklarını aşağıya sallandırıp oturmuştu. Sandaletleri toprağa değecektineredeyse.Busabahyoldatrafikpekboldu.Çoğudapazaragidiyorduherhalde.Henryikidebiryanındangeçentanıdıklaraelsallıyor,bağırarakselâmveriyordu.

Jackhâlâbuelmarenklibalkabaklarınıntadınımeraketmekteydi.Acababirsonrakiyemeğineredengelecekti?Birdenminikparmaklarsaçlarınasarıldı,gözleriniyaşartacakbirkuvvetlebaşınıarkayaçekti.

"Jason!"diyebağırdıbebeğinannesi.Amahoşgörenbirazarlamaydıbuaslında.(Nasılçektiçocuğunsaçım,gördünmü?Amannekuvvetlioğlumuzvar!)"Jason,ayıpbuyaptığın!"

Jasonsırıttı.Hiçbozulmamıştı.Yüzündekocaman,güneşgibiparlakbirgülümsemevardı.Tatlıbirifade. Jack da geri gülümsedi... Bunu hesaplayarak yapmamıştı ama, Jason'un annesinin dostluğunu dakazanıvermişti.

"Otur,"dediJasonbuyeniağabeye.Hâlâsırıtıyordu."Hıı?""Kcak.""Anlamıyorum,Jason."."Otu...kcak.""Anlamı..."YaşınagöreoldukçayapılıolanJasonkendiniJack'inkucağınaattı.Hâlâgülümsüyordu.Otu...kcak...haanladım,diyedüşündüJack.Çocuğunağırlığındankarnıağrırgibioldu."Jasonkakaçocuk!"diyebağırdıannesi.Sestonundayine,"Neşeker,değilmi"havasıvardı.Jason

Page 135: Tılsım - Turuz

durumukavradığından,yinesırıttı.Jasonbebeğinaltınınıslakolduğunufarketti.İyiceıslaktıhemde.Diyar'ahoşgeldin,Jacky.Orada kucağında çocukla otururken ıslaklık yavaş yavaş kendi giysilerine geçmeye başladı. Jack

güldü,yüzünümavigökleredoğruçevirdi.

3BirkaçdakikasonraHenry'ninkarısıarkatarafageldi,Jason'uJack'inkucağındanaldı."Ahh,ıslakbebek,kakabebek,"dediaynıhoşgörensesle.(BenimJason'umnedeçokişiyor!)Jack

bunudüşününcegüldü,kadındaonunlagüldü.Jason'un altını değiştirirken Jack'e bir sürü soru sordu. Sık sık sorulan sorulardı bunlar. Ama

Diyar'daykendikkatliolmakzorundaydı.Yabancıydıburada.Sorulardabazıtuzaklarolabilirdi.BabasınınMorgan'lakonuşansesigeldikulağına...gerçekbirYabancı...nedemekistediğimianlarsın.

Kadının sorularına verdiği cevapları kocanın da dikkatle dinlemekte olduğunu hissediyordu. Esashikâyeyibirazdeğiştirereksorularıcevapladı.İşararkenanlattığıhikâyeyideğilde,otostoplardaanlattığıhikâyeyi.

Tüm İşçiler Köyündenim, dedi onlara. Jason'un annesi bu köyün adını hayal meyal duymuştu.Gerçekten o kadar çok mu yol aldım, diye düşündü. Kadın nereye gitmekte olduğunu sordu, Jack da,Californiaadlıbirköyegideceğinisöyledi.Orayıkadınhiçduymamıştı.Jackpekşaşırmadı...amakarıkocanın, "Ne? Californiamı? Yok öyle bir yer! Sen kimi kandırmaya çalışıyorsun?" diye bir ağızdanbağırmadıklarına sevinmişti. Diyar'da da pek çok köyler olmalıydı. Uzakta yaşayanlar hiç duymamışolabilirlerdi. Elektrik direği yoktu bir kere. Film yoktu. Televizyon yoktu. Bu halka Malibu'da,Sarasota'danelerolupbittiğinianlatanhiçbir şeyyoktu.Bunlarbir esrarperdesiardındayaşıyor,diyedüşündü.Öyleoluncada,adınıduymadıklarıbirköyümeraketmiyorlar.

Sorusormadıklarıgibi,kuşkulanmadılarda.Jackonlarababasınıngeçenyılöldüğünü,annesininçokhastaolduğunusöyledi.NeredeyseKraliçeninadamlarınıngeceyarısıgelipahırdakieşeğeelkoyduğunusöyleyecekti ama, sonra sırıttı. Bunun akıllıca bir şey olmayacağına karar verdi, atladı. Annesi onaverebildiği kadar para vermiş (o paralar cebinde çubuk oluvermişti şimdi), California köyüne, Helenteyzesininyanınayollamıştı.

"Zorgünleryaşıyoruz,"dediBayanHenryçocuğunukucaklayarak.'Tümİşçileryazsarayınayakın,değilmi?"Henryilkdefaolarakkonuşuyordu."Evet,"dediJack."Oldukçayakınyani.""Babanınnedenöldüğünüanlatmadın."Başını da çevirmişti. Gözlerini kısmış, ölçen bakışlarla bakıyordu. Az önceki nezaketi gitmişti.

Rüzgârdakalmışmumunalevigibisönmüştü.Evet,tuzaklarvardıbukonuda."Hasta mıydı?" diye sordu Bayan Henry. "Bugünlerde çok hastalık var, çiçek, veba... zor günler

yaşıyoruz..."Jack'in bir an aklından, "Hayır, hasta değildi, Bayan Henry," demek geçti. "Hasta değildi, yüksek

voltaj çarptı onu. Cumartesi günü işe gitmişti. Bayan Jerry'le küçük Jerry'leri, bu arada beni, evde

Page 136: Tılsım - Turuz

bırakmıştı. Bu işler biz hepimiz süpürgeliğin dibindeki yuvarlak deliğin içinde yaşarken oldu. Kimsebaşkayerdeoturmazdıozamanlar.Hembiliyormusunuz,babamtornavidasınıtelleredokundurduğuandaolduolanlar.BayanFeenyvardı.RichardSloat'lardaçalışırdı.MorganAmca'nıntelefondakonuştuğunuduymuş.Diyormuşki,elektrikçarpmışonu.Pişirmiş.Gözlüğüeriyipburnunaakmış.Amasizgözlüknedirbilmezsiniz,çünküsizinburadagözlükyok.Gözlükçüdeyok....elektrikde!Uçakda!SakınsonunuzBayanJerrygibiolmasınBayanHenry,sakın...

Bıyıklıçiftçi,"Hastaolupolmadığınıboşver,"dedi."Siyasetleilgisivarmıydı?"Jackonabaktı.Ağzıkıpırdıyorduamasesiçıkmıyordu.Nediyeceğinibilemiyordu.Çokfazla tuzak

vardı.Henrybaşımsalladı.Sorusunacevapverilmişgibidavrandı."Atlaarabadan,evlât.Pazarşu ileriki

tepeninardında.Buradanorayayürüyebilirsinherhalde,değilmi?""Evet,"dediJack."Herhaldeyürürüm."BayanHenry’nin aklı karışmış gibiydi... ama Jason'u Jack'den uzakta tutuyordu. Sanki bulaşıcı bir

hastalığıvardıJack'in.Çiftçi hâlâ omzunun üzerinden geriye bakmaktaydı. Hüzünlü hüzünlü gülümsedi. "Üzgünüm. İyi bir

çocuğabenziyorsunamabizlerbasitinsanlarızburalarda...Uzakyerlerde,denizkıyılarındaolupbitenleriçözmek efendilerin işidir. Kraliçe ya ölür, ya da ölmez... sonunda bir gün elbette ki ölecek. Tanrıçivileriniçakarergeç.Amaküçükinsanlarbüyüklerinişinekarışırlarsacanlarıyanar."

"Benimbabam...""Babanı bilmek istemiyorum!" dediHenry sert bir sesle.Karısı Jack'den uzaklaştı. Jason'u bağrına

basıyordu. "İster iyi insan olsun, ister kötü insan. Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Tek bildiğim,ölmüş olduğu. O konuda yalan söylediğini sanmıyorum. Oğlu ise zor günler yaşıyor, kaçıyormuş gibigörünüyor.Oğulpekburalıgibigörünmüyor.İnonuniçinarabadan.Benimdeoğlumvar,bak."

Jack indi.Genç kadının yüzündeki korku ifadesine üzülmüştü.Kendisi yaratmıştı o korku ifadesini.Çiftçinin hakkı vardı... küçük insanlar büyüklerin işine karışmamalıydı. Hakları yoktu. Akılları varsakarışmazlardı.

Page 137: Tılsım - Turuz

Bölüm:13

GÖKTEKİADAMLAR

1KazanmakiçinöylesineterdöktüğüparalarınbirdenbireçubuklarhalinegelmesiJack'itamanlamıyla

şokasürüklemişti.Beceriksizustalarınelindençıkmışminikyılanlarabenziyorduparalar.Amaşokkısasürelioldu,azsonraJackkendikendinegüldü.Buçubuklarparaydıburadaelbette.Geçişiyaparkenherşeydeğişiyordu.Gümüşdolar,burayaözgübirsikkeoluyor,gömlekyelekoluyor,İngilizceburanındilioluyor, bildiğimizAmerikan parası da çubuklar haline geliyordu. Eklemlerle birbirine bağlı çubuklar.Cebindeki birinci grupta eklemlerle birbirine tutunmuş on dört çubuk vardı. İkincisindekilerin sayısıyirmidenfazlaydı.Demekböylesidenkgeliyordu.

Sorun asıl paranın ne kadar olduğunda değil, fiyatların nasıl olduğundaydı. Pazarın ortasındailerlerkenneyinucuz,neyinpahalıolduğukonusundahiçbirşeybilmediğinianlıyordu.Birhatayaparsa...ne olurdu sonu acaba? Kovalarlar mıydı buralardan? Canını mı yakarlardı? Belki. Öldürürler miydi?Herhaldehayır...amakesinlikleeminolmayaimkânyoktu.Küçükinsanlardıbunlar.Siyasaltiplerdeğildi.Jackisebiryabancıydı.

Yavaş adımlarla kalabalık, gürültülü pazarın bir ucundan öteki ucuna kadar yürüdü.Bir tek sorunlamücadele ediyordu kafasında. O sorun da midesinde düğümleniyordu. Karnı fena halde açtı. Bir arauzaktanHenry'ninkeçisatanbiriylepazarlıketmekteolduğunugördü.BayanHenrykocasınınyanıbaşındaduruyordu. Biraz arkaya çekilmiş, erkeklere birbiriyle rahatça pazarlık edebilmeleri için yer açmıştı.Jack'earkasıdönüktü.Bebeğikollarındatutuyordu.Jacon,diyedüşündüJack.MinikHenry'lerdenbiri.Osırada Jason onu gördü, tombul elini kaldırıp salladı. Jack hemen arkasını döndü, Henry'lerdenuzaklaşmaya,kalabalığınöbürtarafınageçmeyeçalıştı.

Her tarafta kızarmış et kokuları tütüyordu. Satıcıların irili ufaklı kömür ateşleri üzerinde etleriçevirerek pişirip sattıklarına dikkat etti. Evde pişirilmiş ekmeğe benzer bir şeyin arasına koyupuzatıyorlardımüşteriye. Sanki açık arttırma yapılıyordu bu yiyecekler için.Alıcıların çoğuHenry gibiçiftçiydi.Fiyatsöylendikçetekellerini,parmaklarıaçıkdurumdahavayakaldırıpişaretveriyorlardı.Jacksatışların birkaçını dikkatle izledi.Hepsinde para olarak o eklemli çubuklardanveriliyordu... amakaçtanesi yeterliydi?Hoşönemiyoktuya?Nasılsabir şeyler yemekzorundaydı.Bu alışverişte kendisininyabancıolduğunuanlasalarda,anlamasalarda,mecburdubuna.

Birpantomimgösterisininönündengeçti.BüyükbirkalabalıktoplanmıştıamaJackyinedepekdikkatetmedi.Kalabalıkgülüyor,alkışlıyordu.Brandadanbirkulübeninönünegeldi.Oradairikıyımbiradamduruyordu. Pazularında dövmeler vardı. Önünde büyük bir kömür ateşi yakılmış, üzerine kocaman birdeğnekkonmuştu.Değneğeirietparçalarıgeçirilmiş,ikiuçtakiikiçocuksürekliolarakçeviriyorlardı.

"Lezzetli etler!" diye bağırıyordu adam. "Güzel etler! Alın, yiyin güzel etlerimden! En güzel etlerburada!" Kendisine yakın taraftaki çocuğa, "Kuvvetli çevir, Allah belâm versin," dedi, sonra yinebağırmayakoyuldu.

Page 138: Tılsım - Turuz

Oradanyanındakızıylageçmekteolanbirçiftçielinihavayakaldırdı,sonrabaştanikincietigösterdi.Değneğiçevirençocuklarbirandurdular,patronlarıoetparçasınıçıkardı,birekmeğinarasınakoydu.Çocukların biri ekmeği alıp çiftçiye koştu, çiftçi eklemler destesinden iki buçuk koparıp uzattı.Çocukkoşarak patrona dönerken çiftçi geri kalan çubukları cebine soktu, koca sandviçten keyifle bir lokmaısırdı,kalanınıkızınaverdi.Kızdaısırırkenhemenhemenbabasıkadariştahlıgörünüyordu.

Jack'inmidesiburuluyor,gurulduyordu.Görmesigerekenigörmüştü.Yadaöyleumuyordu."Güzel etleri Güzel etler! Güzel..:" Koca adam birden susup Jack'e baktı. Ufak ama zeki gözleri

üzerindekaşlarıbirbirinebirazyaklaştı."Karnınınşarkısıduyuluyor,dostum,"dediJack'e."Eğerparanvarsaalışverişinikabuleder,bugeceseniniçindeduaederim.Paranyoksa,ozamanobudalasuratımkarşımdançek,tozol."

Çırakların ikisi de güldüler. Oysa çok yorgun oldukları belliydi. Sanki kendilerini tutamıyorlarmışgibigüldüleryinede.

Ne var ki giderek daha güzel kızaran etlerin kokuları Jack'in oradan ayrılmasına izin vermiyordu.Cebindekiçubukdestelerindenküçükolanınıçıkardı,eliyleetlerinsoldanikincisinigösterdi.Konuşmadı.Konuşmamakdahagüvenligibigeliyorduona.Satıcıhomurtugibibir sesçıkardı,kemerindenbıçağınıtekrar elinealdı, birdilimkesti.Deminçiftçiyekestiğidilimdendahaküçüktübu seferki.AmaJack'inmidesiböyleşeyleridüşünecekdurumdadeğildi.Çılgıncaseslerçıkarıyordu.

Satıcı eti ekmeğin üzerine koydu, çocuklara vereceği yerde kendisi getirdi. Jack'in çubuk destesinielinealdı,ikiçubukkıracağıyerdeüçtanekırdı.

Jack'inbeynininiçindeannesininalayasesiçınlıyorduTebrikler,Jacky...yedinkazığıbakıyorum!Satıcı Jack'in yüzüne bakıyor, çürük dişleriyle sırıtıyor, yiğitse bir şey söylesin dermiş gibilerden

meydanokuyordu.Hepsinialmadığına,üçtanecikaldığımaşükret,dergibiydi.Boynundayaftavarâdetasenin,çocuk.Benyabancıyımveburadayalnızımdiyebağırıyorsunâdeta.Haydibakalım,meseleçıkaristersen!

Jacknehissederseetsin,meseleçıkaramazdı.İçindeyineoincecik,çaresizliköfkesinihissetti."Git yoluna!" dedi satıcı. Usanmıştı. artık Jack'den. Elini çocuğun yüzüne doğru uzattı. Parmakları

yaralıydı.Tırnaklarınınaltlarındakanlarbirikmişti."Yiyeceğinialdın.Gitburadanartık."Jack içinden düşünüyordu.Cebimden bir fener çıkarıp sana göstersem, şeytanlar kovalıyormuş gibi

kaçardın.Sanabiruçakgöstersemherhaldedelirirdin.Belkidesandığınkadargüçlüdeğilsin,ahbap.GülümsediJack.Belkiogülümsemedesatıcınınhoşlanmadığıbirşeyvardı.KocaadamJack'daniki

adımuzaklaştı,yüzünebiraniçintedirginbirifadegeldi.Kaşlarıtekrarçatıldı."Gitburadandedimsana!"diyekükredi."Git,Jasonbelâmversin!"Jackbuseferdönüpuzaklaştı.

2Et çok lezzetliydi. Jack onu da, altındaki ekmeği de hemenmideye indirdi, yoluna devam ederken

avuçlarınaakansularınıdayaladı.Domuzeti tadıvardı.,amabirazfarklıydı.Tadıdahayoğun,kokusudaha başkaydı. Her ne eti olursa olsun, Jack'in içindeki boşluğu iyi doldurmuştu. Okula giderkenbeslenmeçantasındahepbunugötürse,binyılbıkmazdıJack.

Artık midesini susturmayı başardığına göre, hiç değilse bir süre için idare edebileceğine göre,

Page 139: Tılsım - Turuz

çevresine daha bir ilgiyle bakabilecek hale gelmişti. Kendi pek farkında olmasa bile yavaş yavaşkalabalığın arasında erimeye de başlıyordu. Çevre köylerden pazara gelmiş herhangi biri gibiydi.Tezgâhlararasındaağıradımlarlayürüyor,nevarneyoksabirandagörmeyeçalışıyordu.Yavaşyavaşkendini yabancı hissetmekten kurtuldu. Herkes rahattı. Gülüyorlar, tartışıp çekişiyorlar, pazarlıkediyorlardı.Kimsenincanısıkılmışhaliyoktu.

Pazaryerionakraliçeninpavyonunuhatırlatıyordu.Yalnızogerilimi,otaşkınhavasıeksikti.Kokularburada da pek zengin bir karışımdı.Enbaskın olanları kızarmış et ve bir de hayvan tersi kokularıydı.İnsanlarınkılıklarıyinerenkrenkti.BazılarıöyleşıktıkiJackellerinesubiledökemezdi.

Halıcı tezgâhının başında duraladı. Burada satılan halılara kraliçenin portresi dokunmuştu. Jackbirden Hank Scoffler'in annesini hatırladı, gülümsedi. Hank eskiden, Los Angeles'deki okulda Jack'leRichard Sloat'un arkadaşıydı. Bayan Scoffler'in ev dekorasyonu zevki de dünyada en özenti zevkti. Ogörse bayılırdı buLauraDeLoessian portreli halılara. Saçları örülüp başına topuz yapılmış!HerhaldeScoffler'lerin duvarlarındaki o kadife üstüne Alaska taylarının resimlerinden, o seramik Son Yemekpanosundançokdahagösterişliydi.

Jackbakarkenhalılardakisuratdeğişirgibioldu.Kraliçe'ninyüzügitmiş,yerinekendiannesininyüzügelmişti.Gözlerifazlasiyah,tenifazlabeyaz...

Yuva özlemi Jack'in yakasına bir kere daha sarıldı.Anne!Anneciğim! Tanrım, ne işim var buradabenim! Acaba ne yapıyordu annesi şu saniyede? Pencerede oturmuş, sigara içerek okyanusu museyrediyordu? Yatağının başucunda kitabı açık, onu mu bekliyordu? Televizyon mu seyrediyordu?Sinemadamıydı?Uyuyormuydu?Ölüyormuydu?

Ölmekmi?diyesordukötübirses.Jackengelolamadandevametti.Öldü,Jack.Çoktanöldüo.Yeterartık.Gözyaşlarınıngözleriniyaktığınıhissetti."Nedenbukadarüzgünsün,evlât!"Başınıkaldırdı.Şaşalamıştı.Halıcıonabakıyordu.Odaetsatıcısıkadaririyarıydı.Onundakolları

dövmeliydi.Amagülümsemesiaçıkvegüneşliydi.İçindebirgaddarlıkyoktu.Esasfarkbuydu."Birşeyimyok,"dediJack."Birşeyyoksa,demekbirşeydüşünüyorsun,yavrum.""Okadarmıkötügörünüyordum?"diyebirazcıkgülümsediJack.Odarahatlamış,rahatkonuşuyordu.

Enazındanşuaniçin.Belkidekonuşmasındakiyabancılığıhalıcınınfarkedememesibuyüzdendi."Evlât,sankibirtekdostunvarmış,onudakurtyemişgibibirhalinvardı."Jack yine gülümsedi. Halıcı döndü, büyük halının yan tarafına uzanıp bir şey aldı. Oval biçimli,

ucundasapıolanbirşey.Döndüğündeışıkyansıdı.Elindekibiraynaydı.Küçük,ucuzbirşeygibigöründüJack'e.Panayırdaatıcılıködülüdiyeverilentürşeylerden.

"Al,çocuğum,"dedihalıcı."Birbakbakalım,haklımıymışım."Jackaynayabaktı,ağzıaçıkkaldı.Öyleşaşırdıki,kalbiçarpmayıunuttu.Aynadakikendisiydi.Ama

dahaçokbirçizgifilmkahramanınabenziyordu.Birçocuğuneşeğedönüşmüşhali.Yuvarlakmavigözlerikahverengiolmuş,bademgibiuzamıştı.Saçlarıdümdüz,süpürgegibi,alnınınortasınasarkıyordu.Yeleyepek benzer bir hali vardı. Tek elini kaldırıp saçım arkaya atmak istediğinde, eli alnının çıplak teninedeğdi, orada saç bulamadı. Satıcının keyifle güldüğünü gördü. En garibi o uzun eşek kulaklarıydı. İki

Page 140: Tılsım - Turuz

yandan aşağıya sarkıyor, çene çizgisinin altına kadar iniyordu. Jack bakarken kulaklardan biri hafifkıpırdadı.

Birdenhatırladı:BENDEVARDIBUNLARDANBÎRTANE!'Hayaller'devardıöylebiraynası.Ötekidünyadaiseo...şeydi...şey...Jack'inyaşıdörttenfazlaolamazdı.Ötekidünyada(orayıNormaldünyadiyedüşünmektenvazgeçmişti

hiç farkında olmaksızın) kocaman, mermer arkalı bir aynaydı. Arka ortasında bir pembelik vardı.Günlerdenbirgünoynarkenonuevinönündekibetonyoladüşürmüş,aynayuvarlanıpyolunızgarasındaniçeriyedüşmüştü.EbediyengittidiyedüşünmüştüozamanJack.Yolunkenarınaoturmuş,kirliavuçlarınıyüzüne kapayıp ağlamıştı. Oysa ebediyen gitmemişti işte. Eski oyuncağına yine kavuşmuştu. Üç dörtyaşındaykennekadarhoşunagitmişseşimdideyineokadarhoşunagidiyordu.Sevinçlesırıttı.Aynadakihayaldeğişti, eşekbu seferkedioldu.Kedi Jack.Gözleri yeşiledönüştü,kulakları kısaldı, gri, dikvetüylüoldu.

"Böylesi daha iyi," dedi satıcı, "Daha iyisin şimdi, yavrum.Ben çocuklarımutlu görmeyi severim.Mutlu çocuk, sağlıklı çocuktur. Sağlıklı çocuk da dünyada yolunu kolay bulur. İyi Çiftçilik Kitabındaböyleyazıyor.Yazmıyorsadayazmalı.Benkendievimdekikitabaeklerim.Tabiiparaarttırıpdaevimebirkitapalabilirsem.Aynayıistiyormusun?"

"Evet!"diyebağırdıJack."Evet,harikaolur!"Cebindeçubuklarınıaradı.Kaygılarınıunutmuştu."Nekadar?"

Satıcıkaşlarınıçattı,kimsegörüyormudiyeçevresinebakındı."Koycebineoğlum.Derinyerinekoy.Aferin.Neyinvarsaaynışey.Birazınıgösterdinmitopunukaybedersin.""Efendim?"

"Aldırma.Paraistemem.Alaynayı.Zatenonuncuaydadükkânımagötürürkenarabadayansıkırılacak.Annelerçocuklarınıgetiripbaktırıyor,deniyoramagenelliklesatınalmıyorlar!

"Eh,inkâretmiyorsunuzbari,"dediJack.Satıcıonabirazşaşırarakbaktı,sonunda ikisidegülmeyebaşladılar."Dikendillibirmutluçocuk,"

dedisatıcı."Dahabüyüyüncegelbenigör,evlât.Sendebudilvarkenkalkargüneyegideriz,satışımızüçkatınaçıkar."

Jackkıkırdadı.Yamandıadam.'Teşekkürederim,"dediğindeaynadakikedisuratınainanılmazbirsırıtmaifadesigeldi."Çokteşekkür

ederim.""Benimiçinduaetsen."Adambirazdüşündüktensonraekledi."Paranıdaiyikolla."Jackaynayıcebinedikkatleyerleştiripilerledi.OnuSpeedy'ninşişesininyanınasokmuştu.İkidakikadabirparalarınıyokluyor,yerindemidiyekontrolediyordu.Buralardahırsızlarınbololduğunuanlıyordu.

3Halındanikitezgâhsonra,tekgözündebantbulunan,içkikokanbiradam,çiftçininbirineiribirhoroz

satmayauğraşıyordu.Buhorozualıptavuklarınınkümesinekoyarsa,onikiayboyuncayumurtalarınınhepikisanlıolacağınısöylüyordu.

Page 141: Tılsım - Turuz

Ama Jack'in ne horozu görecek gözü vardı ne de satıcıyı dinleyecek kulağı. Tek gözlü bir adamıngösterisiniseyredençocuklarınarasınakarıştı.Büyükbirkafestebirpapağanvardı.Kocamanbirşeydi.Hemenhemençocuklargrubundakienküçüklerinboyundavardı.Heinekenbiraşişelerigibidüzgün,koyuyeşilbirrengivardı.Parlakaltınrengigözleriilkbakıştagözeçarpıyordu...dörttaneydigözleri.Çünküpavyonun ahırında gördüğü tay gibi bu papağanın da iki başı vardı. Kafese sarı pençeleriyle sımsıkıtutunuyor,ikitarafaaynıandabakıyordu.Tepesindekiibiklerbirbirinedokunuyordu.

Kendikendiylekonuşuyordupapağan.Çocuklarbu işebayılmışlardı. Jackdikkat edince çocuklarınpekhoşlanmalarınakarşın,buikikafayapekdeşaşmadıklarınıanladı.Ömründeilkdefasinemayagiden,koltuktasersemlemişdurumdaoturançocuklarabenzemiyorlardı.Dahaçok,herhaftaseyrettikleriçizgifilmibirdahaseyredipeğlenirgibibirhallerivardı.Evet,bupapağanharikaydı,amapekdeolmadıkbirşeydeğildionlaragöre.Zatenharikalaraençabukalışanlardaengençlerolurdu.

"Baauuurk!Yukarısınekadaryüksek?"diyesordudoğudakibaş."Alçakalçak!"Budabatıdakibaşıncevabıydı.Çocuklarkıkırdaştı.Doğudakibaşbusefer,"Graak!Soylularıngerçeğinedir?"dedi."Kral ömrünce kraldır. Ama bir kere şövalye olmak herkese yeter!" Jack gülümsedi. Diğer

çocuklardanbazılarıgülüştü.Enküçüklerşaşkınifadeliydi."BayanSpratt'indolabındanevar?"dedidoğudakibaş."Kimseningöremeyeceğibirşey!"BatıbaşınınbucevabıJack'inaklınıkarıştırırkenötekiçocukların

hepsikahkahadankırıldılar.Papağanbirazdoğrulupalttakisamanlarapisledi."AlanDestrygeceyarısınedenkorkupöldü?""Karısınıbanyodançıkarkengördü,grook!"Çiftçiuzaklaşıyordu.Tekgözlüsatıcıhorozuonasatamamıştı.Birhışımlaçocuklaradöndü."Defolun

buradan!Defolunbentekmeyipatlatmadan!"Çocuklar dağıldılar. Jack de onlarla kaçtı. Koşarken başını çevirip harika papağana son bir kere

baktı.

4Birbaşkatezgâhtaikiçubuğabirelmaylabirkapsütaldı.Ömründetattığıennefis,enlezzetlisüttü.

Bizimoradaböylesütolsa,Nestlede,Hersheydebirhaftayakalmaziflâseder,diyedüşündü.Sütünü bitirmek üzereyken Henry ailesinin ağır ağır kendinden tarafa ilerlemekte olduğunu gördü.

Kabıtezgâhtakikadınauzattı,kadındaalıpkalansütügüğümüniçinegeriboşalttı.Jacküstdudağındakisüttenbıyığısilerekaceleoradanuzaklaşırken,inşallahbendenöncesütiçenlerarasındacüzzam,herpesfalanyoktur,diyedüşündü.Amahernedenseotürşeylerinburalardavarolduğunupeksanmıyordu.

Pazarköyünün ilerlerinedoğruyürüdü,pandomimcileri,kapkaçaksatan ikişişmankadını, ikibaşlıharikapapağanıgeçti.Papağanınsahibiartıkhiçsaklamadantoprakbirtestideniçkiiçiyor,kulübeninbiryanındanbiryanınayalpavuruyordu.Horozuboğazındanyakalamışsallıyor,gelenegidenesesleniyordu.Jack adamın kolunun horoz tersiyle leş gibi olduğunu gördü, yüzünü buruşturdu. Sonra çiftçilerintoplandığıaçıkmeydandangeçti.Biranoradamerakladuraladı.Çiftçilerinçoğukildenyapılmapipolar

Page 142: Tılsım - Turuz

içiyorlardı.Ortadabirkaçdatopraktestivardı.Onlarıeldenelegeçiriyorlardı.Geniş,otlakbiralandabudalagözlüatlarbaşlarınıeğmişotlamaktaydı.

Jackhalıcının da önündengeçti.Adamonugörünce elini kaldırıp selâmladı. Jackde elini kaldırıpselâmakarşılıkverirkenadamaseveceğibirözdeyiş söylemek istediama, sonravazgeçti.Kendinipekyalnızhissettiğininfarkınavarmıştıbirden.Yabancıydı.Tekbaşınaydıburada.

Kavşağavardı.Kuzeyevegüneyegidenyollarköyyolundanbirazdaha iyiydi.BatıYoluçokdahagenişti.

Ah, Gezgin Jack, dedi kendi kendine. Gülümsemeye çalıştı. Omuzlarını dikleştirirken Speedy'ninşişesinin aynaya çarpıp tıngırdadığını duydu. İşte Gezgin Jack, Diyar'ın 90 numaralı otoyoluna adımatıyor,diyegeçirdiiçinden.Ayaklarım,banaoyunoynamayınsakın!

Yürümeyebaşladı.Kısazamandaokocamanhayalülkesiyutuverdionu.

5Dört saat kadar sonra, öğleden sonranın ortalarında, Jack yüksek otların arasına, yolun kenarına

oturdu, uzaktan böcek kadar görünen bir grup adamın karşıdaki pek de sağlam görünmeyen kuleyetırmanışını seyretti. Dinlenip elmasını yemek için iyi bir yer seçmişti. Batı yolu o kuleye en çok bunoktadayaklaşıyordu.Yinedearasıenazındanüçmilvardı.Belkidahabilefazlaydı.Buradahavanınodoğaüstü berraklığı mesafeleri anlamayı zorlaştırıyordu. Tek bildiği, kuleyi bir saatten berigörebildiğiydi.

Jackelmasınıyedi,yorgunayaklarınıdinlendirdi,okuleninneolabileceğinidüşündü.Otlukbiralanınorta yerinde öylece tek başına durupduruyordu.Tabii o adamların oraya neden tırmandığını dameraketmekteydi. Pazar köyünden ayrıldığından beri rüzgâr pek düzenli esiyordu. Kule Jack'e göre rüzgâraltındaydı.Amarüzgârkesildikçeyinedeadamlarınbirbirineseslendiğiduyulabiliyordu.Gülüşüyorlardıda.Bolbolgülüyorlardıaralarında.

PazarköyündenayrıldıktanbeşmilkadarsonraJackbirbaşkaköyegirmişti.Tabiibeşminikevlebirtek dükkânın topluluğuna köy denilebilirse. Dükkan belli ki uzun süreden beri kapalıydı. Oradan beribaşkaköyçıkmamıştıkarşısına.Kuleyigörenekadar,acabaDışBölge'yimivardım,diyemeraketmişti.Yüzbaşı Farren'in söylediklerini iyi hatırlıyordu:DışBölgeden öteye geçtinmi,BatıYolu artık hiçbiryere gitmez... belki cehenneme gider. Tanrı'nın kendisinin bile Dış ,Bölgenin dışına çıkmaya cesaretedemediğiniduymuşluğumvar.

Jackbirazürperdi.Amaokadarçokyolaldığınapekinanmıyordu.Dahaöncekisefer,Morgan'ınarabasındansaklanırken

duyduğu rahatsızlıklardan eser yoktu bir kere içinde. O canlı, kıpırdayan ağaçlar besbelli Oatley'degeçireceğiiğrençgünlerinbirönhabercisiydi.

Bu sefer, sabah saman yığınında uyandığından bu yana içi huzur doluydu. Henry adlı çiftçi onaarabadaninmesinisöyleyenekadarenufakbirtedirginlikhissetmemişti.Diyar'ınbirtakımgaripliklerinerağmenaslındaiyibiryerolduğuduygusuvardıiçinde.Nezamanistersekendiniburanınbirparçasıgibihissedebilirdi...yabanadeğildiburada.

GeçmiştedeuzunsürelerboyuncaDiyar'ınbirparçasıolduğunuanlıyorduartık.TekrarBatıYolunakoyulduğundaaklınagaripbirdüşüncegeldi.Yanİngilizce,yarıDiyardilindebirdüşünceydi:Benrüya

Page 143: Tılsım - Turuz

görürken, gördüğümün rüya olduğunu ancak tam uyanmaya başladığım sırada anlıyorum. Rüyadanbirdenbireuyanırsam,yenisaatfalançalarsa,ozamançokşaşkınuyanıyorum.Önceuyanıklıkrüyaymışgibigeliyor.Rüyakoyulaştığızaman,buradayabanadeğilim.Demekistediğimbumu?Peksayılmazama,yakın.Eminimkibabamdasıksıkderinrüyagörmüştür.HerhaldeMorganAmcahemenhiçderinrüyagörmez.

TehlikelibirdurumhissederetmezSpeedy'ninşişesindenbiryudumalmaktakararlıydı.Hattâürküntüverici bir şey görür görmez yapacaktı bu işi.Öyle bir şey olmazsa, bütün gün burada devam edecektiyoluna.Belkigeceyibileburadageçirmeyerazıolurdu.Tabiioelmadanbaşkayiyecekbirşeybulursa.Amabulamıyordu.Batıyoluüzerindehiçsandviçvehamburgerdükkânıfalanyoktu.

Pazar yerinden sonraki kavşakta ağaçlar vardı ama, son köyü de geçince artık o ağaçlar yeriniçayırlarabırakmıştı.Jackkendinienginbirokyanusunortasındayürüyormuşgibihissetmekteydi.Güneşparlak,amahavaserindi.Eylülsonu,elbetserinolur,diyedüşündü.Tekbaşınaydı.Yanındanneyaya,nedearabageçti.Rüzgâroldukçadüzenliesiyor,otlarokyanusundaiçiniçekiyor,otlarıdalgalandırıyordu.

Birisi,"Kendininasılhissediyorsun,Jack?"diyesorsa,"Neşeli,"diyecevapverirdi.Birkaçsaatönceağladığınıhatırlatanolsaşaşardı.

Jack büyük bir duyu tecrübesi geçirmekteydi. Kendisine yepyeni gelen sesler ve kokular alıyor,görüntülerlekarşılaşıyordu.Alıştığıduyulariseilkdefaolarakyoktu.Birbakıma,oldukçatecrübelibirçocuktukendisi.LosAngeles'debüyümüştü.Babasıartistajanı,annesiartistti.Safbiriolsa,budeğişiklikonu daha çok şaşırtır, sarsardı.Ama ne de olsa çocuktu yine.Avantajı oradaydı zaten.O gün o kırlıkyerdetekbaşınayürümekonabüyükbirduyuyükügetirecekti.Belkiçılgınlığa,hayalleregötürebilirdibuonu.Yetişkinbiriolsa,rahatlıklagötürürdüzaten.YetişkinbirişuandahemenSpeedy'ninşişesiniarardı.Hemdetitreyenparmaklarla.BirsaatbiledayanamazdıBatıYolu'ndayürümeye.

Tanrım,nekadarmutluyum,dedikendikendine.Neşeiçindeydi.Şimdidekarşısınamerakedebileceğibukuleçıkmıştı.Benikimseorayatırmandıramaz,diyedüşündü.Elmayıbitirmiş,koçanınagelmişti.Gözlerinikuleden

ayırmaksızınyürüyordu.Ayağınınburnuylabirçukuraçtı,elmakoçanınıorayagömdü.Kule,tahtalardankurulmuştu.Enazındanyüzaltmış,yüzyetmişmetreyüksekliğindeydi.İçiboş,kare

tabanlıydı. Tahtaları X biçiminde çakılmıştı. Tepede bir platform vardı. Jack gözlerim kısıp baktı,adamlardanbirkaçınınoradadolaşmaktaolduğunugördü.

Yolunkenarınaoturdu,dizlerinigöğsüneçekipkucakladı.Otlarbirkeredahakuleyedoğrudalgalandı.Jackkulenindesallanmasıgerektiğinihesapladı,midesibulanırgibioldu.

Benikimsetırmandıramaz,diyedüşündütekrar.Birmilyonverselerçıkmam.Derkenadamlarıoradailkgördüğüandanberiolacakdiyekorktuğuşeyoluverdi.Birtanesikuleden

düştü.Jackayağafırladı.Yüzündekiifade,sirklerdezorbirnumarayapılırkenyeralankazayatanıkolmuş

kimselerinoağzıaçık,üzgünifadesiydi.Allahkahretsin,ah...Jack'in gözleri fincan gibi açıldı. Çenesi bir an için daha bile aşağıya sarktı, hemen hemen göğüs

kemiğine değdi, ağzı şaşkın, inanmaz bir gülümseme ifadesiyle genişledi. Kulenin tepesinden düşmüşdeğildi adam! Rüzgâr falan da uçurmuş değildi onu. Platformun iki yanında dil gibi çıkıntılar vardı.

Page 144: Tılsım - Turuz

Tramplenebenzerşeylerdi.Adambirininucunayürümüş,atlamıştıboşluğa.Yanyoldaadamdanbirtakımçıkıntılaruzandı.Paraşütolmalı,diyedüşündüJack.Amaaçılmasınavakitkalmayacaktı.

Oysaparaşütdeğildi.Kanatlardı.Adamın düşüşü yavaşladı, sonra yerden on beş metre kadar yüksekte durdu, tersine döndü. Adam

yukarıya doğru uçarak kuleden uzaklaşmaya başlamıştı. Kanatları yukarı yükseldiğinde o kadar çokkalkıyordu ki, birbirine değiyordu âdeta. Sonra büyük bir güçle aşağıya iniyor, bir yüzücünün finişkulacındakigibiitiyorduhavayı.

Vaycanına,diyedüşündüJack.Şaşkınlığındankalıpünlemlerkullanıyordu.Bunadapesdenirdiartık.Bununüstüneolmazdı.Vaycanına,şunabak,vaycanına!

Osıradaikinciadamatladı,sonraüçüncüsü,sonradadördüncüsü.Beşdakikadankısabirsüreiçinde,elli kadar insan uçuyordu gökyüzünde. Girift ama belirgin rotalar çizerek uçmaktaydılar. Kuledenuzaklaşıyor,sekizçiziyor,dönüpkuleninöteyanınageçiyor,birsekizdahaçiziyor,platformaçıkıyor,aynışeyiyenidenyapıyorlardı.

Gökte dans edip uçtular. Jack sevinçle gülmeye başladı. Eski Esther Williams filmlerindeki subaleleriniseyredergibibirduyguyakapılmıştı.Oyüzücülerkolaygösterirlerdiyaptıklarıişi.ÖzellikledeEstherWilliams.Sankisizdearkadaşlarınızlaaynışeyiyapabilirmişsinizgibi.

Amabirfarkıvardı.Uçanadamlardahareketleriçabasızyapmaduygusuyoktu.Havadakalmakiçinçokenerjiharcadıklarıbelliydi.Jackbiraniçinonlarıncanınındaacıdığındaneminoldu.Hanibazızorbeden eğitimi hareketlerinde olduğu gibi. Yakınan olursa antrenör, "Zorlanmayan kazanamaz," diyebağırırdıhani.

Aklınayenibir şeygeldi.Birkeresinde annesi, bale sanatçısı arkadaşıMyrna'yı görmeyegiderkenJack'i de yayına almıştı. Kadın bale stüdyosunda çalışmalarını yapıyordu. Jack onun grubunu bazıgösterilerde seyretmişti. Annesi hep götürürdü Jack'i. Aslında seyretmesi sıklaydı. Ama Myrna'yıçalışırken hiç görmemişti... hele de yakından. Baleyi sahnede görmekle çalışmayı seyretmek arasındabüyükfarkvardı.Sahnedeherkesçabasızcapuant'larınucundakayıyormuşgibigörünürdü.Stüdyodaisemüzikyoktu.Yalnızcakoreografçınınelçırparaktempotutuşu,ikidebireleştirilerhaykırışıvardı.Aslaaferin yoktu.Yalnızca eleştiri vardı. Sanatçının yüzü terle kaplıydı.Mayoları da ıslaktı.Koca oda terkokuyordu. Kaslar titriyor, tendonlar kabarıyor, damarlar atıyordu. Koreografçının el çırpması vedespotçabağırmasıdışındatekses,adımlarınsesivesoluklardı.Jackbusanatçılarınyalnızekmekparasıpeşindeolmadıklarını,zavallılarınkendilerinineredeyseöldürmekteolduğunuozamananlamıştı.Ençokda yüz ifadelerini hatırlıyordu. Yorgun bir konsantrasyon ve acı. O acının derinliklerinde de sevincisezmişti.Evet,sevinçvardıoifadeninaltında.Jack'ikorkutmuştubu.Çünküonaanlaşılmaz,açıklanmazbirşeygibigelmişti.Hangiinsankendinibukadaracıyasokarakzevkalabilirdiki?

Buradadagördüğümşeyyineacı,diyedüşündü.Bunlarınacabagerçektenkanatlarımıvardı,yoksatakma kanat mı kullanıyorlardı? Flaş Gordon gibi miydiler, yoksa Icarus veya Daedalus tipi kanatlımıydılar?Jack'egörepekdefarketmezdi.Hiçdeğilsekendisiiçinfarketmezdi.

Sevinç.Biresrarengizlikiçindeyaşıyorlar.Buinsanlarbiresrarengizlikiçindeyasıyor.Onları ayakta tutan şey sevinç.Önemliolanbuydu.Onları ayakta tutan şey sevinçti.Kanatları ister

sırtlarındangelişmiş olsun, ister orayabağlarla, tokalarla tutturulmuşolsun.Dünküuzaktangördüğübu

Page 145: Tılsım - Turuz

görünümde de aynı şey vardı. Tüm enerjiyi yatırım yapıp doğal kanunları bir anlığına tersine çevirmeçabası.Butersinedönüşünbukadarkısasürmesivebukadarçokşeyistemesikorkunçtu.İnsanlarınbunayinedehevesetmesiise,hemkorkunç,hemdeharikuladeydi.

Vehepsidebiroyun,diyedüşündü,birandabundaneminoldu.Biroyun!Belkiobiledeğil.Belkibiroyununprovası.Azseyircisiolacak,çabucaksonaerecekbiroyununprovası.

Sevinç, diye düşündü tekrar. Ayağa kalkmıştı. Yüzünü çevirmiş, uzakta uçan adamlara bakıyordu.Saçlarırüzgârdanalnınayapışmaktaydı.Jack'inmasumlukdönemihızlasonunayaklaşıyordu.Sıkıştırsalarkendibilekabulederdiböylebirsonunhızlayaklaşmaktaolduğunu.Birçocukyollardatekbaşınabuncazaman geçirip, Oatley'de başına gelenlerden geçip, yine demasum kalmayı bekleyemezdi. Ama durupgökyüzünebaktığıoandamasumiyetçepeçevresarmışgibiydionu.Herşeybirgökkuşağıydıoanonungözünde.

Sevinç...nekadardaneşelibirkelime.Bütün bu işlerin başlangıcından beri (o da ne zamandı, Tanrı bilir) kendini hiç bu kadar iyi

hissetmemişti. Tekrar Batı Yolu'na koyuldu. Adımları hafif, yüzü güleçti. İkide bir dönüp arkasınabakıyordu.Uçanadamlarıuzunsüregördü.Diyarhavasıöyleduruyduki,görüntüleribüyütüyorgibiydi.Onları göremez olduktan sonra bile içinde sevinç duygusu bitmedi. Kafasının içinde bir gökkuşağıtaşıyordu.

7GüneşalçalmayabaşladığındaJackgeçişyapmayıdurmadanertelemekteolduğunufarketti.Bununtek

nedenisihirliiksirinokorkunçtadıdadeğildi.Buradanayrılmakistemediğiiçinerteliyordugeçişi.Küçük bir dere akıyordu otların arasından. Ağaçlar da belirmeye başlamıştı. Tepeleri yassı,

okaliptüse benzer ağaçlar. Biraz ilerde, sağ tarafta, koskoca bir su vardı. Öyle kocamandı ki, son birsaattenberiJackonagökyüzününbirparçasıdiyebakagelmişti.Amadeğildi.Birgöldü.Büyükbirgöl,diyedüşündü.HerhaldeötekidünyadaOntariogölüolacaktıbu.

Kendinipekiyihissetti.Doğruyöndeydi.BelkibirazfazlakuzeyekaçmıştıamaBatıYolu'nunyakındasapıp doğru biçimde ayarlanacağından emindi. Sevinç diye tanımladığı o coşkun neşe duygusu şimdierimiş,tatlıbirdinginlikhalinegelmişti.Diyarhavasıkadardurubirduygu.Bumutluluğunugölgeleyenbirtekşeyvardı.Odaoanıydı.

(altı,altıyaşında,Jackyaltıyaşında...)JoeBledsoe.Nedenzihnibirtürlüistemiyorduonuhatırlamasını?Yo... bir anı değildi bu... iki anıydı. Düşündü. Önce ben ve Richard, Bayan Feeny'nin olayı kız

kardeşine anlatışını dinliyoruz. Elektriğin nasıl akıp adamı haşladığını, gözlüğünü eritip burnunayapıştırdığım, kadının nasıl bunuBay Sloat telefonda anlatırken duyduğunu anlatışını dinliyoruz.Dahasonrabirdeötekianıvar.Kanepeninarkasında,kulakkabartmakistemeksizin,babamınsözleriniduymak."Her şeyin bir de sonucu vardır. Bazı sonuçlar hiç de hoş olmayabilir." Ve Jerry Bledsoe'yu da hoşolmayanbir şey etkilemişti, öyle değilmi?Bir insanın gözlüğüburnununüstüne erirse, hoş denemezdibuna...

Jackdurdu!Olduğuyerdekazıkkesilmişgibidurdu.Nedemeyeçalışıyorsunsen,diyesordukendikendine.

Page 146: Tılsım - Turuz

Nedemeye çalıştığını biliyorsun, Jack.Baban gitmişti o gün.O da,MorganAmca da. İkisi birdengitmişlerdi. Buraya gelmişlerdi. Bu evrende California'ya karşılık neresi varsa, orada olmalıydılar.Oradabirşeyyapmışlardıherhalde.Yadaiçlerindenbiriyapmıştı.Belkibüyükbirşey,belkideyalnızcairicebirtaşıalıpfırlatmakgibibirşey...yada...belki...birelmakoçanımtoprağagömmekgibibirşey!!!Ve o hareket her nasılsa... öteki evrene yansımıştı. Öteki evrene yansımış, orada Jerry Bledsoe'yuöldürmüştü.

Jackürperdi.Anlıyorduzihnininbunuhatırlamayıneden istemediğini.Ooyuncakotomobil,oerkeksesleri...DexterGordon'unsaksafonçalısı...Jackyhatırlamakistememişti,çünkü.

(kimyapıyordeğişiklikleri,baba)Çünkübundançıkacakanlamagöre,kendisininbuevrendeykenyaptığıbirhareket,kendidünyasında

çokkötüsonuçlarayolaçabilecekti.ÜçüncüDünyaSavaşınımıbaşlatacaktı?Belkiokadardadeğil!Sonzamanlarda kral falan öldürdüğünü hatırlamıyordu. Ama acaba Jerry Bledsoe'yu kebap etmek için nekadarbirhareketyeterliolmuştu?AcabaMorganAmca,Jerry'ninikizlisinimivurmuştu?(İkizlisivarsatabii)Diyarkodamanlarındanbirineelektriğinneolduğunugöstermeyemiçalışmıştı?Yoksadahaküçükbirsebepmivardı?Belkibirpazaryerindebirdilimetsatınalmakkadarküçükbirşey!Kimyapıyordudeğişiklikleri?Kimyapıyordu?

Birsel...biryangın?Jack'inağzıbirdenkupkuruoldu.Yolun yan tarafındaki dereye yürüdü, kıyısına diz çöktü, elini daldırıp bir avuç su aldı. Eli birden

dondu.Akarsuya,batmaktaolangüneşinrenklerivurmuştu...amadahaçokkırmızıydırenk...dere,sudançokkanabenziyordu.Derkenkapkarakesildi,biransonradasaydamlaştı...Jackosuyuniçindebirhayalgördü.

Boğazındanbir hırıltı yükseldi çocuğun.Morgan'ın arabasını görüyordu.BatıYolu'ndakoşmaktaydıatlan. Arabacı yerinde, ayağa kalkmış, kırbacını şaklatıp duran da Elroy'du. Kırbacı tutan şey bir eldeğildi.Birtürtoynaktı.Elroykullanıyorduokâbusarabayı!Kocadişleriylesırıtıyordu.JackSawyer'ibirdahagörebilmeyecanatıyor,sabırsızlıktanölüyorduElroy.Birpençedekarnınıyarmak,barsaklarınıdışarıyaçıkarmakistiyordu.

Jack derenin yanmadiz çökmüştü.Gözleri neredeyse yuvalarından uğrayacaktı.Dudakları korku vedehşetletitriyordu.Bugörüntüdeonuençokkorkutanbirtekşeyvardı.Çokküçükbirşeydiaslında.Amaanlamıveenkorkunçolanıbuydu.Atlarıngözlerindeışıklarparlıyor,kızıllıklaryansıyordu.Karşılarındaışıkvardıçünkü...batangüneşinışığı.

Arababuyolunüzerinde,batıyadoğrugelmekteydi...kendisinikovalıyordu.Jackemekleyereksudanuzaklaştı.Ayağakalkmakistesebile,başaracağındanpekemindeğildi.Yola

doğru emekledi, yüzükoyun yere serildi. Speedy’nin şişesiyle halıcının aynası karnına batar gibi oldu.Başınıyanaçeviripsağyanağımyolunzemininesımsıkıbastırdı.

Serttoprağınuğultusunuduyabiliyordu.Uzaktaydıhenüzaraba...amayaklaşıyordu.Tepesinde Elroy... içindeMorgan... Morgan Sloat mı? Orris'li Morgan mı? Önemi yoktu. İkisi de

birdi.Titreyentoprağınhipnotizeedicietkisindenbüyükçabagösterereksıyrıldı,ayağakalktı.Speedy’nin

şişesini çıkardı. O şişe iki evrende de hiç değişmiyordu. Tepesine kapattığı mantarı çekti. Mantarzerrelerininşişenin içinedökülmesinealdırışbileetmedi.Şişedekisıvınınyüksekliğibeşsantimancak

Page 147: Tılsım - Turuz

vardı artık.Tedirginbakışlarla sol tarafınabaktı.Sanki arabanınufuktaher anbelirmesini bekliyordu.Atların gözlerinde gurup ışıklarıyla! Elbette ki hiçbir şey görmedi. Diyar'da ufuklar öteki dünyadaolduğundançokdahayakındı.Seslerdedahauzağagidebiliyordu.Morgan'ınarabasıenazındanonmildoğudaolmalıydı.Belkideyirmi.

Amayinedepeşimde,diyedüşündüJack.Şişeyidudaklarınakaldırdı.Tamiçeceğisıradazihnisankibirçığlıkattı.Hey,durbirdakika!Durbirdakika,salak...ölmekmiistiyorsunsen?Ötekidünyadabatıotoyolunun orta yerinde ortaya çıkmak komik olurdu herhalde.... Sürat yapan kamyonların altındakalıvermek...

Jackyolunkenarınadoğruseyirtti...sonratedbirliolmakiçinotlararasındabironadımdahailerledi,içine derin bir soluk çekti, bu yerin tatlı havasını kokladı, o huzur duygusunu, o gökkuşağı duygusunubulmayaçalıştı.

Onunne gibi bir duyguolduğunu hatırlamamgerek, diye düşündü. İhtiyacımolabilir... belki burayauzunsüredönemeyebilirim.

Otların ilerlerine baktı. Doğudan doğru gece yaklaşıyordu artık. Rüzgâr serindi, ürpertiyordu ama,yinehoşkokularladoluydu.Saçlarınıuçuruyordu.

Hazırmısın,Jacky?Gözleriniyumdu,kendinioiğrençtada,arkasındangelecekkusmayahazırlayarakçelikleştirdi.

"Şerefe,"dedi...veiçti.

Page 148: Tılsım - Turuz

Bölüm:14

BUDDYPARKINS

1Mor sıvıları kusarken suratı topraktan birkaç santim uzaktaydı. Dört şeritli koca otoyolun yan

tarafındakiotlarınarasındaydı.Başını ikiyanasalladı,dizleriüzerindedoğruldu.Budünyakokuyordu.Fenakokuyordu.Jackkendiniitipotlarüzerindekimorsıvıdanuzaklaşmayaçalıştı.Kokubirazdeğiştiysede,yokolmadı.Havadagaz,benzindiğerisimsizzehirlerdolaşıpduruyordu.Ayrıcahavanınkendisideyorgunluk,bezginlikkokuyordu.Otoyoldangelengürültülerbilekatkıdabulunuyordubuölenhavaya.Birtrafiklevhasınınarkayüzü,Jack'intepesindedevboyutlardaboşbirtelevizyonekranıgibiydi.Zorlanıpayağakalktı.Yolunkarşıtarafında,birazilerdeçokbüyükbirsugörünüyordu.Rengigrigibiydi.Yüzündekötü bir karanlık vardı. Oradan da alttaki yorgunluğun ve madensel artıkların kokusu yükselmekteydi.Ontorio gölü... şu ilerdeki küçük kent de yaOlcott, ya daKendall olmalıydı.Kilometrelerce sapmıştıyolundan.Belkiyüzmilkaybetmişti.Yanidört,dörtbuçukgünlükyol.Jacktrafiklevhasınınyüztarafınadoğrugeçerken,inşallahdurumbusandığımdandahakötüçıkmaz,diyeumuyordu.Başınıkaldırıpsiyahharflerebaktı,ağzınısildi.ANGOLA.Angolamı?Neredeydiorası?Dumanlıhavanınarasındanilerdekikentedoğrubaktı.

***DeğerliyolarkadaşıRandMcNallyatlasıonabukocasuyunEriegölüolduğunusöylüyordu... Jack

günlerkaybettiğinisanırken,aslındagünlerkazanmışdurumdaydı.Bu avantajı ona bir tek şey öğretiyordu.Demek tehlike geçer geçmez tekrarDiyar'a geçiş yapması

doğru olurdu. Yani Morgan'ın arabası buralardan batıya doğru geçip gittikten hemen sonra. Ama onuyapmadan önce, hattâ yapmayı düşünmeden önce, Jack Sawyer'in şu görünen kente kadar gidip, ötekievrendekihareketlerindenötürüburadabirşeylereyolaçıpaçmadığınıkontroletmesigerekiyordu.Benhiçbir değişiklik yaptımmı Baba?Yamaçtan aşağı, kente doğru yürümeye başladı. On iki yaşında birçocuk. Blucinli, kareli gömlekli. Yaşına göre boyu uzun. Kılığı şimdiden hırpanileşmeye başlamış.Yüzünebirdenbirebüyükkaygılarınifadesiyerleşmişbirçocuk.

Yamacınyanyolunda,kafasındayineİngilizcedüşünmeyebaşladığınıfarketti.

2Günler sonra, Ohio'nun Cambridge kentinden 40 numaralı otoyola çıkan Buddy Parkins adında bir

adam, yolda durup uzun boylu bir çocuğu arabasına aldı. Çocuk adının Lewis Farren olduğunusöylüyordu. Yüzündeki kaygı ifadesi de pek geçici bir şeye benzemiyordu. Buddy'nin içinden çocuğa,hafifle,evlât... enazındankendiçıkarın içinhafifle,demekgeldi.Amaçocukkonuşmayabaşladığında,zavallının dertlerinin on kişiye yetecek kadar büyük olduğunu anladı. Anası hastaydı, babası ölmüştü,Buckeye Gölünün orada öğretmen olan bir teyzeye gitmekteydi. Çok derdi vardı Lewis Farren'in.

Page 149: Tılsım - Turuz

Yıllardırcebindebeşdolarıbiraradagörmemişgibibirhalivardı.AmaBuddyyinedebuçocuğunbirnoktadakendisinikandırmaktaolduğunuhissediyordu.

Bir kere çocuğun üstünde çiftlik kokuları vardı, kent kokuları yoktu. Buddy Parkins'le kardeşleriAmandayakınlarındayirmidönümlükbirçiftlikişletirlerdi.ÇiftlikleriColumbus'unotuzmilkadargüneydoğusuna düşüyordu. Bu nedenle Buddy koku konusunda yanılmış olamayacağını biliyordu. Çocuğunüzerindeköylükyerlerinkokusuvardı.Buddydeçiftlikkokularıarasındabüyümüştü.Ambarın,gübrenin,mısırın,bezelyeninkokusunuiyitanırdı.Yanındakiçocuğunyıkanmamışgiysilerindedeokokularvardı.

Sonragiysilerinnetipgiysilerolduğukonusudaönemliydi.BayanFarrenherhaldeiyicehastaolmalı,diye düşünüyordu Buddy. Çocuğu böyle yırtık blucinle, üzerine birikmiş kat kat kirlerden tunçlaşmış,sertleşmişbir blucinleyola çıkardığınagöre!Yapabuçlar?LewisFarren'in lastikpabuçları neredeyseayağındandökülecekti.Bağlarıtirfiltirfil,kapkara,kumaşıyeryeryırtıktı.

"Demekbabanınotomobilinialdılar,ha,Lewis?"diyesorduBuddy."Evet, anlattığımgibi oldu... pis korkaklar gece yansından sonra gelip arabamızı garajdan çaldılar.

Bence izin verilmemeli böyle şey yapılmasına. Hele de çok çalışan, ilk fırsatta taksitlerini yenidenödemeyebaşlayacakolankimselere.Sizcedeöyledeğilmi?Haklıdeğilmiyimyani?"

Çocuğunodürüst,güneşyanığısuratındabelkiNixonAffındanyadaDomuzlarKörfezindenbuyanaenciddisoruyusoruyorolmanınifadesivardı.Buddy'niniçindenonundediğinikabuletmekgeldi.Böyleçiftlikkokanbirçocuğunheriyiyüreklisözünükabulederdizaten.YapısıöyleydiBuddy'nin."Herhaldeher olayın iki cephesi var," dedi sonunda. Bunu söylerken çok da mutlu değildi. Çocuk gözlerinikırpıştırdı,başınıtekrarileriyeçevirdi.Buddyiçindebirkaygıhissetti.Çocuğunoderinkederlerininbiryansımasını hissetti. Lewis Farren'e o kadar ihtiyaç duyduğu cevabı vermemiş olduğu için pişmanlıkduydu.

Onu biraz neşelendirebilmek amacıyla, konuyu geçmişten geleceğe çevirmeye çalıştı. "HerhaldeteyzenBuckeyeGölündeilkokulöğretmenidir,"dedi.

"Evet,öyle.İlkokulöğretmeni.HelenVaughan."Yüzifadesideğişmemişti.AmaBuddyaynı şeyi tekrarduyargibi oldu.GerçiBuddykendinipekHenryHiggins saymazdı.O

müzikli oyundaki profesör gibi insanların nereli olduğunu dilinden anladığını iddia edecek kadar ilerigitmezdi. Ama bu çocuğunOhio'da doğup büyümediğinden hemen hemen emindi. Ses tonu yanlıştı birkere. Sesin iniş çıkışları yanlıştı. Ohio sesi değildi bu ses. Hele de Ohio'nun kırsal kesiminden hiçdeğildi.Biraksanvardıçocukta.

Belki çocuk Cambridge ya da başka bir büyük Ohio kentinde büyümüş, böyle konuşmasını oradaöğrenmişti.Olabilirmiydi?Buddyhernedenseöyleolmasıgerektiğinikabuletti.

Beriyandan,LewisFarren'inbirtürlüelindenbırakmadığı,sımsıkıtutupdurduğuogazetedeBuddyParkins'inenbüyükkorkularınıonaylıyorgibiydi.Galibabugüzelkokulugençyolarkadaşıbirkaçaktı.Anlattıklarınınhepsideyalandı.Gazeteninadı,Buddy'ningörebildiğikadarıyla,ANGOLAHERALD'dı.Afrika'davardıAngoladiyebiryer.Biryığınİngilizbirzamanlarorayaparalıaskerdiyeakmıştı.BirdeNew York'daki Angola vardı. Erie gölünün kıyısında. Son zamanlarda gazetelerde oraya ait resimlergörmüştüama,nedeninipekhatırlayamıyordu.

"Sanabirsorusormakistiyorum,Lewis,"dedi,hafiföksürüpboğazınıtemizledi."Evet?"deyipbeklediçocuk."Kırk numaralı devlet yolu üzerindeki cici bir kentten gelen bir çocuk, nasıl oluyor da elinde bir

Page 150: Tılsım - Turuz

Angolagazetesitaşıyor?Angolaçokuzakbiryer.Merakettim,evlât."Çocukbaşınıeğipkoltuğunasıkıştırdığıgazeteyebaktı."Ha,bunubuldumben,"dedi."Yokcanım!""Evet,buldum.Bizimoradakiotobüsgarajında,birbankınüzerindeduruyordu.""Busabahsenotobüsgarajınamıgittin?""Parayısaklayıpotostoplagitmeyekararvermedenhemenönceydi,BayParkins.SizbeniZanesville

kavşağınayakın yerde indirirseniz yolumçokkısa kalır.Belki akşamyemeğindenönce teyzemin evinevarırımbile."

"Olabilir," dedi Buddy. Birkaçmillik yolu tedirgin bir sessizlik içinde aldı. Sonunda dayanamadı.Gözleriniyoldanayırmaksızın,çokalçakseslesordu."Evlat,senevdenmikaçıyorsun?"

Lewis Farren gülümseyerek şaşırttı onu. Sırıtıyor denilemezdi. Sahte de değildi gülümsemesi.Gerçektengülümsüyorduçocuk.Evdenkaçmafikrikomikgeliyorduona.Sankigıdıklıyorduonu.Buddybaşınıçevirdiktenbiransonraçocukdaonabaktı,gözlerikarşılaştı.

Bir an, iki, üç... ne kadar sürmüştü o etki? Buddy Parkins o süre içinde, yanında oturmakta olanpasaklı çocuğun çok güzel olduğunu farketti. Gerçi dokuz aylıktan büyük hiçbir erkek için bu sıfatıkullanmayayanaşmazdıama,LewisFarren'inçokgüzelolduğunuanlıyordu.İçindekimizahanlayışıbiraniçinkaygılarınıöldürmüştü.OçehredenBuddyParkins'e,üçyeniyetmeoğluolanbuelli ikiyaşındakiadama parıldayan ifade dürüst ve iyi bir ifadeydi. Başına alışılmadık şeyler gelmiş, iyi bir insanınifadesi.OnikiyaşındaolduğunusöyleyenbuLewisFarren'inBuddyParkins'dençokdahafazlagörmüşgeçirmişliğivardı.Onugüzelleştirenşeybuydu.

"Hayır,kaçakdeğilim,BayParkins,"dedi.Sonragözlerini kırpıştırdı, bakışları tekrar kendi içinedöndü, parlaklığını kaybetti, içlerindeki ışık

söndü, çocuk arkasına yaslandı, yığıldı. Tek dizini kamına çekti, tabanını ön panele dayadı, gazetesinikoltuğunadahabiriyikıstırdı.

"Yo, herhalde değilsin," dedi Buddy Parkins. Gözlerini tekrar yola çevirdi. Rahatlamış gibiydi.Nedeninipekanlayamıyordu."Herhaldekaçakdeğilsin,Lewis.Başkabirşeyvaramasendeyinede."

Çocukcevapvermedi."Çiftliktemiçalıştınsen?"Lewisşaşkıngözlerleonabaktı."Evet,çalıştım.Üçgündenberi.Saatiikidolardan."Veannenhastalığınaaraveripşuüstündekileribileyıkamadıseniteyzemeyollamadan,öylemi?diye

düşündüBuddy.Konuştuğundabaşka şey söyledi ama. "Lewis, benimle evimegelmeni istiyorum.Sanakaçıyorsun falan demiyorum.Ama eğer sen sahidenCambridge dolaylarında bir yerden geliyorsan, buarabayıyemeyehazırımben.Lastikleriyle,kaportasıylamotoruylahemde.Benimdeüçoğlumvar.Enküçüğü,Billy, senden üç yaş büyük ancak. Erkek çocukları nasıl beslemek gerektiğini iyi biliriz bizimevde.İstediğinkadarkalabilirsin.Kaçsoruyacevapvermekistediğinebağlıtabii.Çünkügelirsensanaosorularısormakzorundayım.Enazından,ilkdefakarşılıklıyemeğimiziyediktensonra."

Tekeliylekısakesilmişsaçlarınısıvazladı,dönüpçocuğabaktı.LewisFarrenşuandadahanormalbirçocukgibigörünüyordu."Seniseveseveağırlarız,evlât."

Çocukgülümsedi."Çokiyisiniz,BayParkins.Amagelemem.Biranöncegidip...teyzeme..."

Page 151: Tılsım - Turuz

"BuckeyeGölündekiteyzenemi?"diyeyardımaolduBuddy.Çocukyutkundu,tekraryolunilerlerinebaktı.Buddy,"Yardımaihtiyacınvarsaederim,"dedi.Lewisadamınkocapazusunupatpatokşadı."Beniarabanızaalmanızyeterincebüyükyardım.Doğru

söylüyorum."On dakika kadar süren bir sessizlikten sonra Parkins çocuğun ince uzun siluetinin Zanesville

kavşağındayürüyerekuzaklaşışını seyrediyordu.Bupasaklıyabancı çocuğueveyemekyemeyegötürseherhaldeEmmiebaşınınetiniyerdi.Amabirkereçocuklakonuştuktansonra,Emmiekesinliklesofrayaiyitakımları koyar, elinden geleni yapmaya çalışırdı. Buddy Parkins aslında Buckeye Gölünde HelenVaughandiyebirkadınbulunduğunainanmıyordu.BuLewisFarrendenilenesrarengizçocuğunbirannesiolduğuna bile tam anlamıyla inanamıyordu.Öyle çok öksüze benziyordu ki çocuk!Bir iş peşine gidenöksüz!Buddyçocuğunyolkıvrımındagözdenkayboluşunabaktı.

Biranarabadanatlayıpçocuğunpeşindenkoşmakgeldiiçinden.Onugeridönmeyezorlamakistedi...derkengözününönündesaataltıhaberlerindegösterilenodumanlımanzarabelirdibiran için.Angola,New York. Bir kereden fazla değinilmeyi gerektirmeyecek boyutta, küçük bir felâket yer almıştıAngola'da. Gazetelerdeki haber yığınları altında gömülüp giden olaylardan biri. Buddy'nin birkaçsaniyelik haberden anlayabildiğine göre, yerde açılan kuyu gibi delikten dumanlar tütüyordu, insanlarçevredekienkazhalinegelmişarabalardaydı...arabalarınüzerinebirşeylerdevrilmişti.Sahneböylebirşeydi.BuddyParkinsçocuğungözdenkaybolduğuyeredoğrubirkeredahabaktı,sonraelfreninibıraktı,arabayıbirincivitesealdı.

3Buddy Parkins'in belleği aslında sandığından daha iyi durumdaydı. Eğer Lewis Farren adlı o

esrarengiz çocuğun öyle sıkı sıkı tutmakta olduğu Angola gazetesini görebilseydi, birinci sayfada şuhaberiokuyacaktı:

GARİPDEPREMBEŞKİŞİNİNÖLÜMÜNEYOLAÇTIHeraldMuhabiriJosephGarganbildiriyorAngola'nınenyüksekbinasıolacakolanveinşaatıaltıyıl

sonra tamamlanacak olan Yağmurkuşu Kulesindeki çalışmalara dün trajik bir nedenle ara verilmişbulunmaktadır. Beklenmedik, garip bir yer sarsıntısı binanın iskelesini yıkmış, pek çok inşaat işçisinienkaz altına gömmüştür. Şu ana kadar enkaz altından beş ceset çıkarılmış, iki işçinin de henüzbulunamamışolmalarınarağmen,ölmüşolmalarıgerektiğinehükmedilmiştir. İşçilerinyedisideSpeiserİnşaat şirketinde kaynakçı olarak çalışmaktaydılar ve olay yer aldığı sırada bina iskeletinin en üst ikikatında, görev basındaydılar. Dünkü depremAngola'nın tarihi boyunca bilinen ilk deprem olmaktadır.NewYorkÜniversitesiJeolojikürsüsübaşkanıArminVanPelt,muhabirimizintelefonlasorduğusoruyakarşılık,garipdepremibir"sismikköpük"olaraknitelendirmiştir.EyaletGüvenlikKomitesitemsilcileriolayyeriniincelemeyedevametmekteolupuzmanekipler...

ÖlenadamlarınadlarıRobertHeidel (23yaşında),ThomasThielke (34yaşında), JeromeWild (48yaşında),MichaelHagen(29yaşında)veBruceDavey(39yaşında)olaraksıralanıyordu.Kayıpdurumdabulunanlar iseArnoldSchulkamp (54)veTheodoreRasmussen (43)adlarındaki işçileroluyordu. Jackartık bu adları hatırlamak için gazeteye bakmak zorunda değildi. Angola'nın tarihindeki ilk deprem,kendisininDiyar'dangelipokentinkıyısınakonduğugünolmuştu.JackSawyer'inyüreğindekibirduygu,

Page 152: Tılsım - Turuz

keşke Buddy Parkins'le birlikte evine gidebilseydim, demekteydi. Keşke o aileyle mutfak masasındayemekyiyebilseydi.Biftek,patates,elmalıturta.SonradaParkins'lerinkonukyatağınayatıpuyurdu.Evdedikilmişbiryorgançekerdiüstüne.Dörtbeşgünboyuncabirteksofrayaoturmakiçinkalkardıyatağından.Amabunudüşündükçe,gözününönüneomutfakmasasınınüzerinedökülmüşekmekvepeynirkırıntılarıgeliyordu. Karşı duvarın altındaki süpürgeliğe de fare deliği biçiminde dev bir delik oyulmuştu.Parkins'lerinçocuklarınınblucinlerindekideliklerdendışarıyaincekuyruklarçıkıyordu.KimyapıyorbuJerryBledsoedeğişikliklerini,Baba?Heidel,Thielke,Wild,Hagen,Davey,SchulkampveRasmussen.BuJerrydeğişiklikleri!BiliyorduJackonlarıkiminyaptığını.

4Üzerinde koca harflerle BUCKEYEMALL yazılı sanlı morlu levha karşıda belirdi, Jack'in omzu

üzerindengeriyekaydı, sonraöbür tarafta tekrarortayaçıktı. Jackozaman levhanınbirotoparkınortayerindeki sarı direğe çakılmış olduğunu gördü. Otopark, ayn küçük binalardan oluşan bir konaklamayerineaitti.Jackelinicebineattı,tümservetinioluşturanyirmiüçdolaradokundu.

Sonbaharöğlesonrasınınseringüneşialtındakarşıyageçti,otoparkaadımınıattı.Demin Buddy Parkins'le konuşmuş olmasa Jack otoyolda kalır, bir sonraki elli mili de almanın

çaresine bakardı. İllinois'e gitmek istiyordu o.RichardSloat'un olduğu yere. İki üç gün içinde varmakniyetindeydi oraya. Elbert Palamountain'ın çiftliğinde öle bayıla çalıştığı günlerde, yorgunluktandevrilmemesini sağlayan hep Richard'ı görme hevesi olmuştu. Gözlüklü, ciddi suratlı Richard Sloat,İllinois'unSpringfieldkentinde,Thayerokulundaydı. Jack'i ayakta tutan,BayanPalamountain'ınverdiğiyemekler kadar,Richard'a duyduğuözlemdi.Onubir an öncegörmek istiyordu.AmaBuddyParkins'indaveti bir bakıma gerilimini azaltmış, gevşetmişti onu. Bir başka arabaya binip hikâyeyi yeni baştananlatabilecekhaldedeğildi.Hemzatenhikâyedeartıkinanılırlığınıkaybediyordu.Karşısındakialışverişmerkezi ve konaklama yeri ona bir iki saatlik bir dinlenme sağlayabilirdi.Hele burada bir de sinemavarsa.Jackşuandaensaçmaaşkfilminibileseyretmeyehazırdı.

Filmden önce (tabii sinema varsa) çoktan beri ertelediği iki şeyi bulup alacaktı. Demin BuddyParkins'in sık sık ayağındaki pabuçlara baktığını farketmişti. Ayağından dökülmek üzereydi Nikes'ları.Tabankısmıdasertleşmiş,asfaltgibibirşeyolmuştu.Çokyürüdüğüyadaçokayaktadurduğugünlerdeayaklarıfenaacıyordu.

İkinci işi de annesine telefon etmekti. İçi öyle suçluluk doluydu ki, bu duygusunun bilinç düzeyineçıkmasınaizinvermekistemiyordu.Annesininsesiniduyuncaağlamasınıengelleyebilecekmiydiacaba?Yasesizayıf,dermansızgelirse?Yaçokhastagibigelirse?LilyoboğuksesiyleonaNewHampshire'adön diye yalvardığında, batıya gitmeye devam edebilecekmiydi?Annesini arayacağını kendinden bilesaklamak istiyordu. Gözünün önünde siyah, plastik, para atılarak çalışan telefonlar belirdi, o hayalizihninden silmeye çalıştı. Sanki Elroy, ya da bir başka Diyar yaratığı telefonun kulaklığı içindenuzanacak,Jack'ingırtlağınasarılacaktı.

OsıradaJack'denikiüçyaşbüyüküçtanekız,birSubaruBratarabanınarkasındanatlayıpçarşınınkapışma yakın yerdeki boş park yerine dikkatsizce koştular. Bir an göze fotomodeller gibi sevinç veşaşkınlıkpozualmışgölündüler.AzsonrakendilerinitoplayıpJack'emeraksızbakışlarlabaktılar,ellerinikaldırıpsaçlarınıdüzelttiler.Darblucinlibacaklarıuzunuzundu.Gülerkenelleriniağızlarınakapıyorlar,gülmeleri bile gülünecek bir şey gibi görünüyordu. Jack adımlarını uyurgezerler kadar yavaşlattı.Kızlardanbirionagözattı,yanındakikumralkızabirşeylerfısıldadı.

Page 153: Tılsım - Turuz

Benfarklıyımartık,diyedüşündüJack.Onlargibideğilimartıkben.Arabanın sürücüyerinden tıknaz, sansınbir çocuk indi.Kolsuzmavibiryelekgiymişti.Kızlarahiç

yüz vermiyormuş numarasıyla hepsini çabucak çevresine topladı.Herhalde onlardan bir iki sınıf dahabüyüktü bu çocuk lisede. Jack'e bir kere baktı, başını çarşı girişine çevirdi. Uzun boylu, kumral kız,"Timmy?"diye seslendi. "Evet, anladık," dedi çocuk. "Buradabukadarkötükokannedir diyebaktık."Kızlarakibirlikibirligülümsedi.KumralkızJack'ealayabirbakışlabaktı,sonraarkadaşlarıylabirlikteasfaltayöneldi.ÖtekikızlarlaTimmyonuizlediler.

Jackonlariyiceuzaklaşanakadarbekledi,sonraçarşınıncamkapısınıotomatikolarakaçanpaspasabastı.

İçerininserinhavasıvücudunusardı.***

Çevresinekanepeler sıralanmışhavuzun fıskiyesi iki katlı bir evyüksekliğindeydi. İki katlı çarşıdadükkânların önleri açıktı. Cam tavandan garip bir ışık giriyordu. Ortalığa mısır patlağı kokularıyayılmıştı. Jack kapılar arkasından kapanır kapanmaz ilk o kokuyu duydu. Kocaman bir arabadasatılıyordu mısır patlağı. Sinema falan olmadığını hemen gördü Jack. Timmy'yle uzun bacaklı kızlar,yürüyen merdivenlerden çıkmaktaydılar. Herhalde yukardaki hamburger ve sosis satan dükkânagidiyorlardı.Lokantanın adıKaptanMasası'ydı. Jack ellerini pantolonunun ceplerine soktu, parmaklarıyineparalarınadeğdi.Speedy'ningitarmızrabıylaYüzbaşıFarren'inparasıyanyana,cebindeydiler.Biravuçbozukparaylabirlikte.

Jack'in bulunduğu katta, pastaneyle içki satan dükkânın arasında bir ayakkabıcı vardı. Jack hemenorayayöneldi.Kasadakigörevlikasanınüzerindeneğildi,Jack'inayakkabılarıelleyişinebaktı.Besbellibirşeyçalacağındankuşkulanmıştı.Jackmasadaduranpabuçlarınmarkalarınıhiçtanımıyordu.Nike'lar,Puma'lar yoktu burada. Spedster, Bullseye, Zooms gibi markalar vardı. Her çiftin bağları birbirinebağlanmıştı.Lastikpabuçtuhepsi...Amakoşucupabucudeğildi.Herhaldebunlardayeter,diyedüşündüJack.

Ayağınauyanlarınenucuzunusatınaldı.Maviketendendi.Yanlarındakırmızızikzakçizgilerivardı.Masadakidiğerpabuçlardanpek farklarıyoktu.Kasayagidipaltı tanekâğıtdolar saydı, satıcıya torbaistemediğinisöyledi.

Havuzunönündekibanklardanbirineoturdu,eskiNike'larını,bağlarınıaçmaksızın,burnuylatopuğunabasarak çıkardı. Yenilerini ayağına giyince neredeyse sevinçle içini çekecekti. Kanepeden kalktı, eskipabuçlarınıkenardakiçöpvarilineattı.Varilinüzerinebeyazboyayla,ORTALIĞIKİRLETMEYİNdiyeyazılmış,altınadahaküçükharflerle,Tekyuvamızbudünya,diyeeklenmişti.

Jackçarşıboyuncailerleyiptelefonaradı.Mısırpatlağısatanarabanınönündeellisentdahafedaetti,yağlı tuzlu patlaktan koca bir kap dolusu aldı. Onamısırı satan orta yaşlı,melon şapkalı, pos bıyıklıadam, telefonların üst katta, 31 numaralı dükkâna bitişik köşede olduğunu söyledi, en yakın yürüyenmerdivenedoğruelinisalladı.

Jackbiravuçmısınağzınatıkarakyirmiyaşlarındabirkadınınpeşisıramerdivenleriçıktı.Birazdahaönde,genişkalçalarımerdivenin tümeninikaplayanbirkadındahavardı.Her ikisi depantolon takımgiymişlerdi.

EğerJackbuçarşınıniçindegeçişyaparsa,yadabirikimiluzaktageçişyaparsa,buradaduvarlarınısarsılacak,tavanlarmıçökecektiyani?KibirliüçkızlaTimmy'ninkafalarımıyarılacaktı?Diğerinsanlar

Page 154: Tılsım - Turuz

hastanelik mi olacaktı? Jack merdivenin orta yerindeyken böyle bir facia sahnesi canlandı gözünde.Çığlıklarıbileduyabiliyordu.Aslındayokolan,amayinedevarolançığlıkları.

Angola.YağmurKuşuKulesi.Jackavuçlarınınterlemeyebaşladığınıhissetti,onlarıblucininesildi.Soldabirdükkânıntabelasıpırılpırılparlıyordu.Jacksağadöndü,koridorboyuncailerledi.Duvarlar

ve yerler parlak kahverengi fayanslarla kaplıydı. Biraz ilerde üç telefonu gördü. Onun karşısında daerkeklervekadınlartuvaletlerininkapılarıvardı.

Jack ortadaki telefona yürüyüp 'O' numarayı çevirdi, sonra bölge kotunu çevirdi, Alhambra'nınnumarasınıekledi.Cevapverensantrale,

"Dörtyüzyedivedörtyüzsekiz'dekiBayanSawyer'eödemelitelefon,"dedi."Jackarıyor."Santraltelefonusüitebağladı.Jack'ingöğsüsıkışıverdi.Telefonçaldı,sonraikinci,üçüncükereçaldı.Az sonra annesinin sesi duyuldu. "Ah, Jack, sesini duyduğuma nasıl sevindim! Bu gıyaben annelik

benimgibibirinezorgeliyor.Senyanımdaolupgarsonlaranasıldavranmamgerektiğinisöylemeyinceneyapacağımıbilemiyor,seniçoközlüyorum."

"Sen o garsonlara göre fazla kibarsın da ondan," dedi Jack. Öyle rahatlamıştı ki, ağlamayabaşlayacaktıneredeyse.

"İyimisin,Jack?Doğrusunusöylebana."'Tabiiiyiyim.Evet,iyiyim.Bilmekistediğim,acabasen.yani...''Telefondaelektronikbirfısıltıoldu,kumsalrüzgârlarıgibibirparazitduyuldu."Ben iyiyim," dedi Lily. "Harikayım. En azından, daha kötü değilim... eğer merak ettiğin buysa.

Herhaldeseninneredeolduğunubilmemiyiolur."Jackdurakladı.Parazityineduyuldu."ŞimdiOhio'dayım.YakındaRichard'ıgörebileceğim.""Evenezamandönüyorsun,Jacky?""Bilemem.Keşkebilebilsem.""Demekbilemezsin...bak,Jack,eğerbabansanaosaçmaadıtakmamışolsa...yadasenbendenoizni

ondakikadahaerken,yadaondakikadahageçistemişolsan..."Parazit arttı, annesinin sesini gölgeledi. Jack onun o çayhanedeki halini hatırladı.Yorgun ve zayıf.

Yaşlıbirkadın.Parazitkesilincesordu."MorganAmcaylabaşınderdegiriyormu?Senirahatsızediyormu?"

Annesi,"MorganAmcanıçoktedirginsavdımburadan,"diyegüldü."Orayamıgeldi?Geldi,ha?Senihâlârahatsızediyormu?""Seningidişindenikigünsonradefettimonu,yavrum.Senonuniçinkaygılanıpkendinedertyaratma.""Nereyegideceğini söyledimi?" diye sordu Jack.Amadahabu sözler ağzından çıkarken telefonda

elektronik çığlıklar duyuldu. Düdükler kulağını tırmaladı Jack'in. Çocuk yüzünü buruşturdu, telefonukulağından biraz uzaklaştırdı. Parazit öyle yüksek sesliydi ki, bu koridora kim adımını atsa duyardı."ANNE!" diye bağırdı Jack. Telefonu kulağına cesaret edebildiği kadar yaklaştırmıştı. Parazit, gıcırtı,düdüklerdahadaarttı.Sankiistasyonlararasınaayarlanmışbirradyonunsesifazlaaçılmışgibidolu.

Birden hat sessizleşti, Jack telefonu kulağına yapıştırdı, yalnızca ölü havanın kapkara sessizliğini

Page 155: Tılsım - Turuz

duydu."Hey,"dedi,telefonunkancasınıtıkırdattı.Telefondakiyamyassısessizlikkulağınabaskıyapıyorgibiydi.

Birden,sankikancaylaoynamaksebepolmuşgibi,çevirsesidüştü.Mantıklıbirşeydibuhiçdeğilse.Jacksağelinicebineattı,birparadahaaradı.

Kulaklığısoleliyletutuyor,sağıylacebiniyokluyorduki,birdençevirsesininkesilipboşlukverdiğiniduydu,donakaldı.

Morgan Sloat'un sesi, sanki adam yanı başında duruyormuş gibi net bir tonda konuştu. "Eve dön,Jack."Havayıbiçenbirneşterdisankioses."Senbiranönceevedön.Bizzorlagötürmeden."

"Durun," diye yalvardı Jack. Kendisine zaman tanınması için yalvarıyordu. Aslında öyle korkuiçindeydikiağzındanneçıktığınınfarkındadeğildi.

"Dahafazladuramam,küçükdostum.Artıksenbirkatilsin.Haklıyım,değilmi?Senbirkatilsin.Sanadaha fazla şans tanıyamayız.Bir an önceNewHampshire'daki o yazlık yere dön.Hemen.Yoksabelkiçuvaliçindedönersin."

***Jacktelefonunkapandığımduydu,kulaklığıelindendüşürdü.Duvardakitelefonsarsıldı,sonrayerinde

oynadı,düştü.Öncetellereasılıkaldı,sonragürültüyleyereçarptı.Erkekler tuvaletinin kapısı açılıp duvara vurdu, Jack'in arkasından bir ses, "Devenin BAŞI!" diye

bağırdı.Jackdöndü,yirmiyaşlarındabirgencin telefonlarabakmaktaolduğunugördü.Gençadamınönünde

beyazönlük,boynundapapyonkravatvardı.Dükkânlarınbirindeçalıştığıbelliydi."Benyapmadım,"dediJack."Kendikendineoldu.""Vaycanına!"AdamJack'ebiranfincangibigözlerlebaktı.Jack koridorda geri geri gitmeye başladı.Merdivenlerin yan yoluna vardığında genç adamın, "Bay

Olafson!Telefon,BayOlafson!"diyehaykırdığımduydu,dönüpkoşmayabaşladı.Dışarısıpırılpırılaydınlık,şaşılacakkadarrutubetliydi.Jackgözlerikamaşmışdurumdakaldırımda

yürüdü.Otoparkınyarımmilkadarilerisinde,siyahlıbeyazlıbirpolisarabasınınköşeyidönüpalışverişmerkezinedoğrulduğunugördü.Jackyandöndü;ilerlemeyedevametti.Birazilerdealtıkişilikbiraile,çarşının öbür kapısından bir bahçe koltuğunu çıkarmaya uğraşıyorlardı. Jack yavaşladı, kan kocanınkoltuğuçaprazeğişiniseyretti.

Küçükçocuklarişidahadazorlaştırıyorlardı.Polisarabasıtembeltembelilerleyipotoparkagirdi.Uğraşan ailenin bulunduğu kapıyı geçtiğinde Jack yaşlı, siyah bir adamın tahta bir sandık üzerinde

oturmaktaolduğunugördü.Kucağındabirgitartutuyordu.Jackyaklaşırken,adamınayaklarınındibindekimadeni kâseyi de gördü. Yüzü kirli camlı kara gözlüklerle, geniş kenarlı, lekeli bir şapkaylasaklanmaktaydı.Blucinceketininkolufilderisigibiburuşburuştu.

Jackadamdanuzakgeçebilmek içinkaldırımınkenarınayanaştı, o sıradaadamınboynundakibeyazkartonayazılmışyazılarıgördü.Rahatçaokunabiliyordu.

DOĞUŞTANKÖRİSTEDİĞİNİZŞARKIYIÇALAR

ALLAHRAZIOLSUN

Page 156: Tılsım - Turuz

Tamgeçerkenadamınkısıkbirfısıltıyla,"Yaa,öyle,"dediğiniduydu.

Page 157: Tılsım - Turuz

Bölüm:15

KARTOPUŞARKISÖYLÜYOR

1Jackhemensiyahadamadoğruseyirtti.Yüreğigümbürgümbüratıyordu.Speedy?Siyahadameliyleyoklayarakkâsesinibuldu,kaldırıpsalladı.İçindebirkaçbozukparaşıngırdadı.BuSpeedy.OkaragözlüklerinardındakiSpeedy.Jackemindibundan.Amabiransonrada,adamınSpeedyolmadığındanemindi.Speedy'ninomuzları

bukadarköşelibukadargenişdeğildi.Göğsüdebukadarenlideğildi.Omuzlarıyuvarlak,birazeğikti.Göğsübuyüzdeniçinegöçmüşgibidururdu.MississippiJohnHurtgibiydio,RayCharlesgibideğildi.

Şugözlüklerinibirçıkarsa,omu,değilmieminolurdum.Speedy'ninadınıyüksekseslesöylemeküzereağzınıaçtığısıradayaşlıadambirdengitarınıçalmaya

başladı.Buruşuk parmakları kurumuş cevizler gibiydi.Güzel çalıyordu. Jack az sonramelodiyi tanıdı.Babasınıneskiplaklarındanbiriydi.'MississipiJohnHurtAramızda'adlılongplaydendi.Köradamşarkısöylemiyorduama,Jacksözleribiliyordu.

İyiyüreklidostlar,söyleyinbana,ZordeğilmiLewis'iyepyenibirmezardagörmek,Meleklergömdüktensonra...

Osıradasansıngençleüçkızçarşınınokapısındançıktılar.Kızlarınellerindebirerdondurmakülahıvardı. Delikanlı sosisli sandviç yiyordu. Jack'in durduğu yere doğru ilerlediler. Tüm dikkatini yaşlısiyaha vermiş olan Jack onları görmedi bile. Karşısındakinin Speedy olduğu düşüncesine saplanmışkalmıştı. Speedyde her nasılsa onun zihnini okuyor olmalıydı.Yoksanasıl birdenbireMississipi JohnHurtşarkılarıçalmayabaşlayabilirdi?HemdetamJack'inaklındanoşarkıcıgeçerken...ÜstelikşarkıdaJack'inyolculukadıdageçiyordu.

Sansıngenç,sosislisandviçinisolelinealdı,geçerkenJack'insırtınaelindengeldiğikadarhızlıbirtokatindirdi.Jack'indişleridilininüzerinekapandı.Acısıdayanılacakgibideğildi.

"Fazlakırıtma,kokarca!"dedidelikanlı.Kızlargülüşüpbağrıştılar.Jack öne doğru sendelediğinde kör adamın kâsesine çarpmıştı. Bozuk paralar döküldü, yuvarlandı.

Müziğinsesidebuaradakesildi.TipikAmerikalıgençleüçprensesiuzaklaşıyorlardı,Jackarkalarındanbaktı,artıkalışmayabaşladığı

Page 158: Tılsım - Turuz

o çaresiz öfkeyi bir kere daha hissetti.Kendi başına olmaktan geliyordu bu duygu. İnsanların insafınakalmış sayılacak kadar gençti.Kolay lokmaydı.Ruh hastasıOsmond'dan gaddarElbert Palamountain'akadar herkesin. Yaşlı çiftçiye göre gündeliğin hakkım vermek için insan Ekim yağmurları altındatarlalarda on iki saat çalışmalı, öğlemolasında kamyonun gölgesinde ayakta durmalı, soğanlı sandviçyiyipİncil'denHazretiEyüb'ünsabrınıokumalıydı.

Jack'in uzaklaşangençlere yetişmekgibi bir niyeti yoktu.Yalnızca içindeki garip bir duygu, isterseyetişebileceğinisöylüyorduona.Birçeşitgücüvarmışgibihissediyordu.Elektrikyükügibibirşey.Bazenbunu başkaları da anlıyormuş gibi geliyordu ona.Kendisine bakan suratlardan okuyordu anladıklarını.Amaşimdicanıbuinsanlarayetişmekistemiyordu.Tekistediğirahatbırakılmaktı.Çünkü...

Kör adam elleriyle yoklayarak dökülen paralarını bulmaya uğraşıyordu. Elleri kaldırımın üzerindeağırağırilerlemekteydi.Sankiokuyordukaldırımı.Bironsenterastladı,alıpkâseyeattı.Trink!

Jack tâ uzaktan kızlardan birinin sesini duydu. "Neden izin veriyorlar orada kalmasına?Öyle kabagörünüşlüşeyki!"

Dahauzaktanötekininsesigeldi."Gerçektenöyle!"Jack diz çöküp yardım etmeye koyuldu. Bozuk paraları birer birer topluyor, adamın kâsesine

koyuyordu. Yerde siyah adamla yan yanayken ekşi ter kokusunu, küf kokusunu, baygın mısır kokusunualabiliyordu.Şıkgiyinmişçarşımüşterilerionlarınaçığındandolaşmaktaydılar.

"Sağol, sağol," diye mırıldanıyordu kör adam tekdüze bir sesle. Jack adamın soluğunda baharatkokularıaldı."Sağol,Allahrazıolsun,sağol."

BuadamSpeedy.Yoo,Speedydeğil.Sonundaonukonuşmayazorlayan,yanındanekadarazsihirliiksirkaldığınıhatırlamasıoldu...bunda

daşaşılacakbirşeyyoktu.İkiyudumuancakkalmıştı.Angola'daolupbitenlerdensonrabirdahaDiyar'agitmeye cesaret edip edemeyeceğini bilmiyordu gerçi. Ama annesinin hayatım kurtarmakta da hâlâkararlıydı.Demekkigeçişiyapmasıdaşarttı.

Tılsımdediklerişeyherneolursaolsun,Jack'inonualmakiçinötekitarafageçmesizorunluydu."Speedy?""Sağol, teşekkürler,Allah razı olsun, bir tanesi şu tarafa yuvarlanmamışmıydı?"Adamparmağıyla

gösterdi."Speedy!BenJack!"

"BuralardaSpeedy(*)diyebir şeyyokevlât.Hiçyokhemde."Adamınelleribetonüzerindedeminişaretettiğitarafadoğrukayıyordu.Sonundabeşsentibulupkâseyeattı.Ötekielişıkgiyinmişbirkadınınayakkabısınadeğdi.Kadınıngüzel,boşifadeliyüzütiksintiylekırıştı,hemenoradanuzaklaştı.

(Speedy:Hızlı)

Jack son parayı çamurların içinden aldı.Gümüş bir dolardı...Bir yüzündeÖzgürlükAnıtının suratıvardı.

Gözlerindenyaşlarboşalmayabaşladı.Kirli suratındanakarkenonları titreyenkoluylasildi. JackoandaThielke,Wild,Hagen,DaveyveHeidel için ağlıyordu.Annesi için ağlıyordu.LauraDeLoessianiçinağlıyordu.Arabacınınçamurlarda,cepleridışarıyaçekilmişdurumdayatanoğluiçinağlıyordu.Amaençokdakendisiiçinağlıyordu.Yollardanusanmıştı.

Page 159: Tılsım - Turuz

Belki insanCadillac'lagidiyorolsa,hayallerdekiyolculuklargibiolabilirdiama,otostoplagidince,hikâyeuydurauyduragidince,elâlemininsafınasığınmışdemekti.Birsınavdıbutüryolculuk.Jackartıkyeterincesınavdangeçtiğinidüşünüyordu.Amaağlayarakkurtulabileceğibirşeydeğildikibu!Ağlayıpsızlanmayakalkarsaannesikanserdenölecek,MorganAmcadaJack'inhakkındangelecekti.

"Yapamayacağımgaliba,Speedy!"diyeağladı."İnanamıyorum,dostum."KöradambuseferdökülenparalarıbırakıpelleriyleJack'iaradı.Duyarlı,sezgiliparmaklarJack'in

kolunubuldu,yakaladı.Jackherparmağınucundakinasırlarıhissedebiliyordu.AdamJack'ikendineçekti,ter,sıcakvebaharatkokularıarasındaJackyüzünüSpeedy'ningöğsünegömdü.

"Haa,evlât!BenSpeedyfalanbilmemamasengalibaonaçokgüveniyorsun.Sen...""Annemi özlüyorum, Speedy," diye ağladı Jack. "Sloat da peşimde.Çarşıdaki telefonda o vardı, o

vardı. Hem en kötüsü o kadarla kalmıyor. En kötüsüAngola'da oldu... YağmurKulesi... deprem... beşkişi... ben, ben yaptım. Speedy, ben öldürdüm onları. Bu dünyaya geçerken öldürdüm onları. BabamlaMorgannasılJerryBledsoe'yuöldürdülerseöyle!"

Baklayıçıkarmıştıağzındanartık.Enkötüsünü.Boğazınaağırlıkverensuçlulukduygusunuküsmüştü.Boğacaktıyoksaoduyguonu.Birdenbirağlamakrizinetutuldu.Amabuseferkorkudandeğil,rahatlamışolmaktanötürüağlıyordu.Söylemiştiartık.Katildikendisi.

"Uuuu-iii!" diye bağırdı siyah adam. Sapıklar gibi zevklenmişti sanki. Jack'i ince, güçlü koluylabağrına basıp salladı. "Sen pek ağır bir yük taşımaya çalışıyorsun, evlât. Öyle, evet. Belki birazınısırtındanindirseniyiedersin."

"Benöldürdümonları,"diyefısıldadıJack."Thielke,Wild,Hagen,Davey...""EğerdostunSpeedyburadaolsa,"diye sözebaşladı siyahadam, "sanabütündünyayıomuzlarında

taşıyamazsın derdi, evlâdım.Yapamazsın bunu.Kimse yapamaz.Dünyayı sırtında taşımaya kalktınmı,öncesırtınkırılır,sonradaruhunkırılır!"

"Benonlarıöl...""Kafalarınatabancadayayıptetikmiçektinbirilerinin?""Hayır...deprem...bengeçişyaptım...""Ben öyle şeyleri anlamam," dedi siyah adam. Jack ondan biraz uzaklaşmış, merakla yüzüne

bakıyordu. Ama siyah adam başım otoparka doğru çevirmişti. Eğer gerçekten korse, demek polisarabasının güçlü motor sesini öteki arabalardan ayırabiliyordu. Dosdoğru yaklaşan polis arabasınabakmaktaydı çünkü. 'Tek bildiğim, senin bu öldürme fikrini biraz geniş tuttuğun. Şimdi biz buradaotururkenkarşımızdabirikalpkrizindenölse,benöldürdümdiyeceksin.Ah,benburadaoturuyorumdiyeöldü,aaaah,vaaah,diyeceksin,ha?"Yaşlıadamkeyiflegüldü.

"Speedy...""BuradaSpeedydiyebirşeyyokdedimya,"diyetekrarladısiyahadam.Sonraçarpıkbirgülüşlesarı

dişlerini gösterdi. "Bir tek, kendilerini suçlamakta acele eden tipler var. Belki başkalarının başlattığışeylerinsuçlarımüstleniyorlardır.Senbelkikaçıyorsun,belkidekovalanıyorsun,yavrum!"

Gitarındabirlaakoruvurdu."Belkideakoruntutmuyorbiraz."Buseferdoakoruvurdu.Jackelindeolmadangülümsedi.

Page 160: Tılsım - Turuz

"Belkidebirbaşkasıelatıyordurseninalanına."Tekrarlaakorunadönmüştü.Sonragitarınıkaldırıpbirkenarakoydu.Biraradapolisarabasındakiiki

polis yazı tura atıyorlar, ihtiyar kartopu polis arabasına binmek istemezse içlerinden hangisinin onadokunmakzorundakalacağınıkararlaştırmayaçalışıyorlardı.

İhtiyar tekrargüldü."Belkisonundamahv,belkigam,belkişu,belkibuvardır,"dedi.SankiJack'inkorkularıömründeişittiğienkomikşeymişgibidavranıyordu.

"Amanelerolabileceğinibilemiyorumkieğer...""Kimse bir hareketi yapınca ne olacağım bilemez, değilmi?" diye onun sözünü kesti belki Speedy

olan,belkideolmayan siyahadam. "Hayır,kimsebilmez.Bunudüşünürsenhiçevindençıkamazsınki!Çıkmayakorkarsın!Seninsorunlarınnedir,bilmem,evlât.Bilmekdeistemem.Depremlerdenfalandemvurmak belki de çılgınlık. Ama bana yardım edip paraları topladığına, hiçbirini de çalmadığına göre(tıkırtıları saydım, oradan biliyorum) ben de sana bir öğüt vereyim istersen.Bazı şeylere engel olmakinsanınelindengelmez.Bazenbiribirşeyyaptıdiyeinsanlarölür.,amabelkiokişioşeyiyapmasaydıçokdahafazlainsanlarölürdü.Nedemekistediğimianlıyormusun,evlât?"

KirligüneşgözlükleriJack'edoğrueğildi.Jackiçindenderinbirrahatlamaduygusuhissetti.Anlıyordu,evet.KöradamzorSeçeneklerdensöz

etmekteydi. Zor seçeneklerle suç işleme arasında bir fark olduğunu söylüyordu. Belki bu işte bir suçyoktu.

Belkidesuçluazöncekendisineevedönmesinisöyleyenadamdı.Kör adamelini uzatıp gitardabir remajör akoruvurarakkonuştu. "Hattâ belki deher şeyTanrı'ya

hizmetetmekiçindir.Anamınbanadediğigibi,belkiseninananındasanadediğigibi.Tabiiananiyibirkadınsa.Belkibizbirşeyiyapmayıdüşünüyor,sonrabaşkabirşeyyapıyoruzdur.KutsalKitapbiryığınşeysöylerama,içlerindenkötüymüşgibigörünenlerbileTanrı'yahizmettir.Nedersin,evlât?"

"Bilemiyorum," dedi Jack dürüstlükle. Kafası karmakarışıktı. Gözlerini kapadığı anda telefonunduvardankopupucundatelleriylemanyakbirkuklagibidüşüşügeliyordugözününönüne.

"Eh,kokuyabakılırsabuişseniiçmeyesürüklüyorgaliba.""Ne?"diyeşaşaladıJack.Sonradüşündü.Ben zatenSpeedy'ninMississippi JohnHurt'e benzediğini hep düşünürdüm.Bu adamda bir JohnHurtşarkısıçalıyordu...Şimdibanasihirliiksirdensözediyor.Dikkatlidavranıyorama,ondansözettiğindeneminim...öyleolmakzorunda!

Jack alçak sesle, "Zihin okuyorsun herhalde," dedi. "Öyle değil mi? Bunu Diyar'da mı öğrendin,Speedy?"

"Zihin okumaktan anlamam," dedi kör adam. "Ama farlarım söneli bu Kasım'da tam kırk iki yıldoluyor. Kırk iki yılda insanın burnu da, kulakları da epey keskinleşir. Senden ucuz şarap kokusualıyorum.Üstündenbaşındantütüyor.Sankisaçlarınıonunlayıkamışsın!"

Jackgaripbirsuçlulukduydu.Kendisisuçsuzkenbirionusuçladımıhepböylebirduyguyakapılırdızaten.Budünyayageçişyapmadanönce,hemenhemenboşalmışbirşişeyeşöylebirdokunmuştu,okadar.Dokunmakbiledehşetledoldurmuştuiçini.Sihirdibubalgibi.Güçlüsihirdi.Vebazeninsanlarınölümünesebepoluyordu.

"içmedim aslında, gerçekten içmedim," diyebildi sonunda, "Yola çıkarken yanıma aldığım hemenhemen bitti sayılır.Onu... yani... tadını sevmiyorumbile!"Midesi korkuyla burkuluyordu. Sihirli iksiri

Page 161: Tılsım - Turuz

düşünmekbilemidesinibulandırmaktaydı."Amabirazdahalâzım.Neolurneolmazdiye.""Dahamor şarap, ha?Senyaştabir çocuğa, ha?"Kör adamgüldü, bir elini havada salladı. "Yahu,

sanaogereklideğil.Hiçbirçocuğunihtiyacıyokozehire...yolculukyapabilmekiçin.""Ama...""Bak,senineşelendirmekiçinbirşarkısöyleyeyim.Galibaihtiyacınvar."Şarkıyabaşladı.Şarkısöylediğizamansesikonuşurkenkisesinehiçbenzemiyordu.Derin,tok,güçlü

bir sesti.Konuşurkenki ince zenci tizleşmeleri yoktu.Hemenhemen eğitilmiş, kültürlü bir sesti.Operaşarkıcılarınınki gibi. Jack kollarında, sırtında tüylerinin dikleştiğini hissetti. Kaldırımda bulunanlarınbaşlarıoyanadöndü.

"Kırmızıkuşsekmeyebaşlayıncaaa....gözyaşıakacakötmeyebaşlayıncaaa..."Jack'iniçindebunudahaöncededuymuşgibibirduyguuyandı.İhtiyarosarıdişleriylesırıtırkenbu

duygunun nereden geldiğini anladı. O başların neden döndüğünü de anladı. Bu seste harikulade güzel,yabanabirdurulukvardı.Yarımmililerdekiturpunkokusunugetirenhavanınduruluğugibibirşey.ŞarkıbirTinPanAlleysarkışıydıamaseskesinlikleDiyar'aaitbirsesti.

"Kalk...kalkyatağındanuykucuuu...çık...çıkyatağındanartııık,yaşa,sev,gül,eğl..."Gitar da, adamın sesi de birden kesildi. Dikkatle adamın yüzüne bakıp kirli gözlük camlarının

gerisinden Speedy Parker'ın gözlerini görmeye çalışan Jack başını kaldırdı, ihtiyarın yanına dikilmişduranikipolisigördü.

Körgitarcıbirdenkonuştu. "Biliyorsun,gözümgörmüyorama,burnumakesinlikle lacivertbirkokugeliyor."

Polislerdenbiri,"Allahbelânıversin,Kartopu!"diyebağırdı."Buçarşıdaçalışmayacaksındemedilermisana?YargıçHallasnedediydigeçendefasenikodesetıktığında?MerkezCaddesiyleMuralCaddesiarası,başkayerolmaz,demedimi?Ammadabunadınartık!Şeyinçürüdügitti,hâlâda..."

İkincipoliseliniarkadaşınınomzunadayayıpçenesiyleJack'igösterdi.Birinci polis çocuğa döndü. "Git annenin yanına, çocuk!" dedi kısaca. Jack kaldırım boyunca

yürümeyebaşladı.Kalamazdıartıkburada.Yapabileceği bir şey olsa bile kalamazdı. Şansı vardı ki polisler bu Kartopu denilen adamla

uğraşıyorlardı.Jack'e ikincikerebaksalar,kimliğini isterlerdigaranti.Ayağında isteryenipabuçolsun,ister olmasın, kılığı yine de perişandı. Polislerin yollara düşmüş çocukları tanıması o kadar da zor işdeğildi.Jackdetipikyolçocuğuydu.

Kendini Zanesville cezaevine tıkılmış gördü. Buranın polisleri herhalde tertemiz giyinmiş, lacivertüniformalı gençlerdi. Hepsi Paul Harvey'i dinler, hepsi Başkan Reagan'ı tutardı. Jack'in kimin çocuğuolduğunuöğrenmeyeçalışacaklardı.

Hayır,Zanesvillepolislerininkendisineikincikerebakmasınıistemiyordu.Arkasından,birmotorsesiyaklaştı.Jack çantasını omzunda düzeltti, başım eğip yeni pabuçlarına sanki çok ilgileniyormuş gibi baktı,

gözününucuylapolisarabasınınyanındankayıpilerlediğinigördü.ArabaikincişerideçıkarkenköradambirdenkanepedebaşınıçeviriparkacamdandosdoğruJack'e

baktı...

Page 162: Tılsım - Turuz

...Jackgerçi kirli gözlük camlarının gerisini göremiyordu ama,Lester "Speedy"Parker'in kendisinegözkırptığınıkesinliklebiliyordu.

2Jack rampadan inip köşeyi dönene kadar başka bir şey düşünmemeyi başardı. Otoyol kenarındaki

levhalara bakıyordu. Dünyadaki tek kesin şey bunlardı. Karanlık bir depresyon duygusu çocuğunçevresindedöneniyor,kararlılığınıtüketmeyeçalışıyordu.Budepresyonunbirkısmınınyuvaözlemindengeldiğinikendisideanlamaktaydı.Amabuseferkiduygu,öncekiyuvaözlemleriniçocukçagösteriyordu.Jackkendinitümüylehavadahissediyor,tutunacakhiçbirsağlamdalbulamıyordu.

Trafik levhalarının altında dururken, intihar edecek durumda olduğunu biliyordu. Bir süreden beriyolunadevamedebilmeyi,RichardSloat'ugörmehevesineborçluydu.BelkiRichard'ınkendisiylebirliktebatıyagelmekisteyeceğidebellibelirsizbirhayalgibihepvarlığınıkoruyordu.Sawyer'leSloat'un ilkgarip gezisi bu olacakdeğildi herhalde.AmaPalamountain çiftliğindeki o yorucu çalışmalar, sonra daBuckeyeçarşısındaolupbitenler,bununyalnızcahayalolduğunufısıldıyorduJack'e.

Evine dön, Jack, canın çıktı senin, diye fısıldadı bir ses kulağına. Devam edersen hayatındanolacaksın...gelecekseferellikişiölürbelkideseninyüzünden.Yadabeşyüz.

1-70Doğu.1-70Batı.Birdencebindeoparayıyokladı.Budünyadagümüşdolarolanparayı.BuişeTanrılarkararversin,

diyegeçirdi içinden.Nederlerseoolsun.Karankendisiveremeyecekkadarbitkindi.Sırtındademinkidelikanlının vurduğu yer hâlâ ağrıyordu. Tura gelirse doğuya yönelecek, evine dönecekti. Yazı gelirsedevamedecekti...birdahadaardınabakmayacaktı.

Banketintozlarıarasındadurdu,parayıserinEkimhavasınınyukarlarınadoğrufırlattı.Parayükseldi,havadadöndü,döndü,güneşışınlarımyansıttı.Jackbaşınıarkayabüküponugözleriyleizledi.

***Eskibirstation-wagonarabaylaoradangeçmekteolanbiraileçeneyikesipmeraklaJack'ebaktılar.

Arabayı kullanan adamkelleşmeye yüz tutmuş,muhasebeci tipli biriydi.Bazı geceler göğsünde ve solkolunda batıcı ağrılarla uyanıyordu. Kafasından garip garip düşünceler geçiyordu öyle zamanlarda.Serüven. Tehlike. Soylu bir amacı izlemek. Korku ve şan, şeref hayalleri. Başını iki yana salladı,düşüncelerini netleştirmeye çalıştı adam. Artık arkada kalan çocuğa dikiz aynasından baktı. Çocukeğilmiş,yerdekibirşeyebakıyordu.

Kendine gel, Larry, dedi adam kendi kendine. Kafan çocuklar için yazılmış serüven romanlarınadöndü.

Larrytrafiğinarasınadaldı,arabayıyetmişmileçıkardı,kirliblucinliçocuğuunuttu.Saatüçteevinevarabilirsemaçıseyredebilirdirahatlıkla.

***Parayeredüştü,Jacküzerineeğildi...yazıgelmişti...amahepsibununladakalmıyordu.ParanınüzerindekikadınHürriyetHeykelideğildi.LauraDeLoessian'dı.Diyar'ınkraliçesiydi.Amao

pavyondagördüğürengikaçmış,ölüsurattannekadardafarklıydı!Buyüzzekiveuyanıktı.Hevesliydi.

Page 163: Tılsım - Turuz

Güzeldi. Klasik bir güzellik değildi ondaki. Çene hattı, yanak hattı yeterince kesin değildi. Ondakigüzellik,yeteneğikadar,iyiyürekliliğinindebelliolmasındangeliyordu.

Annesininyüzünedeokadarçokbenziyorduki!Jack'ingözlerineyaşlardolargibioldu,gözlerinikırpıştırmakzorundakaldı.Ağlamak istemiyordu.

Birgüniçinyeterinceağlamıştı.Aradığıcevapgelmiştiişte.Ağlayacakbirşeydeğildibu.GözlerinitekraraçtığındaLauraDeLoessiangitmişti.ParadayineHürriyetHeykelininyüzüvardı.Amacevapyinekesindi.Jackeğildi,parayı tozlarınarasındanaldı,cebinekoydu,70numaralıotoyolunbatıyagidentarafına

doğruyokuşaşağıinmeyebaşladı.

3Birgünsonragökyüzübembeyazdı.Havadadayağmuruhaberverenbirserinlikvardı.OhioIndiana

sınırınapekfazlabiryolkalmamıştı.Jack, Lewisburg'un orman kenarındaki yolcu konaklama yerindeydi. Ağaçlar arasına saklanmış

durmaktaydı. İri yarı, kel adamın Chevy Nova arabasına binip tekrar yola koyulmasını bekliyordu,inşallahyağmurbaşlamadangider,diyeummaktaydı.Islanmadandayeterikadarüşüyorduçünkü.Genzitıkalıydısabahtanberi.Sesinezleliçıkıyordu.Galibanezleoluyordusonunda.

Diksesli,kelkafalışişmanadamkendiniEmoryW.Lightolaraktanıtmıştı.Jack'iarabasınasaatonbirde,Dayton'unbirazkuzeyindealmıştı.Jackbinerbinmezmidesindebiryumruhissetmiştihemen.DahaöncedeEmoryW.Light’ınarabasınabinmişolduğunuhissediyordu.Vermoont'dakendiniTomFergusondiye tanıtmıştıadam.Ayakkabıcıda tezgâhtarımdemişti.Pennsylvania'da iseadıBobDarrent'di.Lisedemuavinlik yapıyordu. Bu seferki Light, Birinci Ticaret Bankası, Paradise Falls şubesi başkanıydı.Ferguson ince uzun ve esmerkenDarrent yapılı, pembe yanaklıydı. Bu seferki şişman, baykuş gibiydi.Gözlerigözlükcamlarınıngerisindehaşlanmışyumurtagibiiriiriydi.

Amabütünbufarklılıklaryalnızcayüzeydeydi.Jackherüçününde,kendianlattığıhikâyeyisoluksuzbir ilgiyle dinlemiş olduklarını hissetmişti. Hepsi ona kız arkadaşın var mı diye sormuşlardı. EnindesonundaelleriniJack'indizinedayamıştıadamlar.Jackdönüpyüzlerinebaktığında,yarıçılgınbirumutgörmüştüorada.Belkibirazdasuçluluk.

Fergusonona,ondolarkazanmakisteyipistemediğinisormuştu.Darrentyirmidolardandemvurmuştu.Lightiseellidolarakadaryükseltmiştiişi.Solpabucununbileğineherzamanbirellidolarsoktuğunu

söylemişti.OparayıBayLewisFarren'evermeyecanatıyordu.Randolphyakınlarındagidebilecekleribiryervardı.Boşbirambar.

Jack bu değişen Light'ların artan teklifleriyle yolculuğun tarzının değişmesi arasında bir bağlantıkurmuyordu.İlkdefasındaFergusonelinibacağınaattığındaJackhemen,"Hayır,sağolunbayım,benilgilideğilim,"demişti.

Dahaöncedeelatanlarolmuştuelbette.Sinemalardagenellikle.Bazendemağazalardakıyafetprovaederken. Jack hayır deyince, satıcı hemen, "Peki, bir de lacivert bleyzer'i deneyin," deyip konuyukapatırdı.

Page 164: Tılsım - Turuz

LosAngeles'inyakışıklıonikiyaşçocuklarıbutürşeyleretahammületmeyierkenöğrenmişolurlardı.Tıpkıgüzelbirkadınınmetrodasıkıştırılmayaalışmasıgibi.İnsansonunda,buolayıngünümahvetmesineyolaçmaksızınbirçarebulmayıöğreniyordu.Ferguson'unkigibidoğrudanyaklaşımlaryine tuzaklardaniyiydi.İnsanhayırdeyipsıyrılıyordubutürlüsünden.

Ya da... California'da sıyrılıyordu. Doğulu erkekler besbelli red cevabına karşı farklı tepkigöstermekteydiler.

Ferguson arabayı ani bir frenle gıcırdatarak durdurmuş, "Sen bana sapık mı diyorsun?" diyebağırmıştı!"Şuişebak,çocuğunbiriniarabanaalıyorsun,sanasapıkdiyor!"

Jackonaşaşkınbakışlarlabakmıştı.Buhareketehazırlıklıdeğildi.Arabaapansızduruncakafasınıdaönpanelefenaçarpmıştı.DeminonakahverengigözlerindetatlıbakışlarlabakmaktaolanFergusonşimdionuöldürmeyehazırmışgibibakıyordu.

"İn çabuk!" diye haykırmıştı. "Sapık olan sensin, ben değilim! Benim karım var! Çocuklarım var!Belkihaberimolmayanpiçlerimvar!Sapıkdeğilimben!Sapıksensin,inçabukarabamdan!"

Osmond'la karşılaştığından bu yana bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu Jack. Ferguson onuindirdiktensonrahemengazlayıpçevreyeçakıllarsaçarakuzaklaşmıştı.Jackikiadımgerilemiş,oturupsırtınıoradakitaşduvaradayamış,gülmeyebaşlamıştı.Birplanyapmakşarttı.Birzamanlarbabası,"Herciddisoruniçinbirpolitikahazırlamakgereklidir,"demiş,Morgandaonaheveslekatılmıştı.AmaJackonundaaynıfikirdeolmasınınkendisiniengellemesineizinverecekdeğildi.

Hazırladığı politikaBobDarrant olayında iyi sonuç vermiş olduğundan,EmoryLigh'da da başarılıolacağındanemindi...amabuaradaüşüyor,burnufenaakıyordu".KeşkegitseydiLightburadanartık.Jackağaçların arasından bakınca onu görebiliyordu. Elleri ceplerinde, ileri geri dolaşmaktaydı adam.Arabasınınegzozundandumanlarçıkıyordu.Ağaçlaraslındaseyrekti.Herkonaklamayerigibiortalıkçöpvarilleriyle, naylon torbalarla doluydu. Bira kutulan, hamburger kutuları. Pepsi şişeleri her yandaydı.Yanlışlıkla insanınayağıçarpsa, tangırdayarakyuvarlanmayahazırdılar.Şuçalılaradabirkadınkülotuatılmıştı. Orada bir lastik... yaramaz şeyler de pek boldu. Zaten tuvaletin duvarları da yazı doluydu.EmoryW.Lightgibibirininhoşlanacağıtürdenyazılar.

Diyar'ıözlüyorum,diyedüşündüJack.Bunahiçşaşmadı.Ohio'nunbatısında,otoyolüzerinde,ikiağaçarasındadurmuştitriyordu.Sırtındabirbuçukdolaraaldığıincebirkazakvardı.İriadamınbiranöncebinipgitmesinibekliyordu.

Jack'inbenimsediğipolitikaçokbasitti:İrielliinsanlarıkendinedüşmanetme!Birdençocukrahatlayarakiçiniçekti.Oluyorduişte.EmoryW.Light'ınyüzüneyarıöfkeli,yantiksinti

dolubirifadegelmişti.Arabasınayürüyüpbindi,hızlagerigiderkenoradangeçenkamyonabindirmesineramakkaldı,sonradadönüpuzaklaştı.

Jack çevresine bir kere daha bakındı. Berbat bir yerdi burası. Gözleri umumi tuvaletin arkaduvarındaydı. Burada bir ölüm duygusu var gibi geliyordu ona. Yalnız bu konaklama yerinde değil,içindengeçmekteolduğutümbölgede.Bazengözüylebilegörebiliyormuşgibioluyorduölümü.

Yuva özlemi tekrar döndü.Diyar'a, o koyumavi göklerin altına, o kıvrılan ufkun karşısına dönmekistiyordu.

AmaöyleyapmakdaJerryBledsoedeğişikliklerineyolaçıyordu.Okonudabirşeybilmem...tekbildiğim,belkidesenöldürmefikrinibirazgeniştutuyorsun.

Page 165: Tılsım - Turuz

Tuvaletedoğruilerledi.Busefergerçektençişigelmişti.Yoldaüçkerehapşırdı.Yüzünüburuşturdu,boğazı karıncalandı.Hastalanıyordu, evet. Harika.Daha İndiana'ya bile gelmiş değildi. Hava soğuktu.Ormanıneşiğindeydi.Binecekarababulamamıştı.Üstelikdehas...

Düşünce yanda kesildi. Jack park yerine baktı, çenesi sarktı, ağzı açıldı. Bir an için pantolonunuıslatacağındankorktu.Göğsündenaşağıdakalantümorganlarıkasılıvermişti.

YirmikadarboşparkyerininötesindeMorganAmca'nınkoyuyeşilBMW'sitoziçindedurmaktaydı.Yanılmasına imkân yoktu.Hemde hiç yoktu.California özel plakası.MLS, yaniMorganLuther Sloat.Hızlayolalmışabenziyorduaraba.

AmaeğeruçaklaNewHampshire'agittiyse,arabasınasılburadaolabilir?Jacksersemlemişti.Bubirraslantı,Jack,yalnızcabir...

Osırada,paralıtelefonunbaşındakiarkasıdönükadamıgördüveraslantıolmadığınıanladı.Sırtındaorduartığılacivertbiranorakvardı.İçikürklüydü.Dahasoğukhavalarınceketi.İstersırtıdönükolsun,isterolmasın,ogenişomuzlan,okocasırtıkimseylekarıştırmayaolanakyoktu.

Telefondakiadambuyanadönmeküzerekıpırdadı.Telefonukulağıylaomzuarasınakıstırmıştı.Jacktekrarerkeklertuvaletininköşesindengeriyeçekildi.Benigördümü?Hayır,diyecevapverdikendikendine.Hayırsanmıyorum.Ama...AmaYüzbaşı Farren onaMorgan'ın... yani ötekiMorgan'ın koku alabildiğini, kediler nasıl farenin

kokusunu alırsa, Jack'i öyle koklayabileceğini söylemişti. Koklamıştı da gerçekten adam onu. Jack oiğrençormandasaklandığıyerdenadamınbeyazsuratındakioifadeyigörebilmişti.

BuMorgandaalırdıkokuyu.Zamanverilirse.Köşeyedoğruyaklaşanayaksesleri.Jack suratı korkudan uyuşarak sırt çantasını çekti, yere düşürdü. Geç kaldığını biliyordu. Yavaş

davranmıştı.ŞimdiMorganköşeyidönecek,onuensesindenyakalayıpgülümseyecekti.Merhaba, Jacky,diyecekti.Oyunbittiartık,değilmiküçükvelet!Uzunboylu,avceketigiymişbiradamköşeninönündengeçti,Jack'eilgisizbirbakışlabaktı,suiçmekiçinçeşmeyeilerledi.

Geri dönüyordu.Geri dönüyordu artık Jack. Suçluluk duymuyordu.En azından şimdilik.Yalnızca okorkuyuduyuyordu.Çantasınıaçtı.Speedy'ninşişesioradaydı.İçindekisıvınınyüksekliğiüçdörtsantimancakvardı.

HiçbirçocuğunyolculukiçinozehireihtiyacıolmayabiliramabenimvarSpeedy,benimvar!Sonyudumlarıkullanıyordubelki.Umurundadeğildi.Geridönüyorduoraya.Yüzünebirgülümseme

yayıldı,yüreğindekikorkuyusankiinkâretti.Dönüyorduartık.Yine ayak sesleri.Bu seferki kesinlikleMorganAmcaydı.Adımları sert, birazdadüzensizdi.Ama

korkmuyordu artık Jack. Morgan Amca bir koku almıştı. Oysa köşeyi dönünce orada kimseyigöremeyecekti.

Jacksolukaldı,egzozkokularınıiçineçekti,şişeyidudaklarınadoğrueğdi,kalanikiyudumunbiriniiçti.Sonragözlerinisımsıkıyumduve...

Page 166: Tılsım - Turuz

Bölüm:16

WOLF

1...güçlübirgüneşışığıkapalıgözlerinedeğdi.Sihirli iksirinboğucu tatlıkokusununarasındabirbaşkakokudahaalıyordu... sıcakhayvankokusu.

Seslerinideduyuyordu.Çevresindehayvanlarvardı.Jackgözlerinikorkuylaaçtıamaöncehiçbir şeygöremedi... ışıktakideğişikliköyleaniolmuştuki,

birisiapansızküçükbirodadaikiyüzvatlıkbirampulyakmışgibiolmuştu.Yanmasıcak,postkaplıbirşeydeğdi.Ürkütecekgibideğmedi...yadaJacköyleumdu.Geçiyorum-

acelem-var-eyvallahdermişgibideğdi.OsıraayağakalkmayaçalışanJacktekraryeredevrildi."Hey!Hey!Uzaklaş ondan!Hemen dedim sana!"Gür, sağlıklı busesi bir hayvan böğürmesi izledi.

"HayAllah!Aklınızyokmusizin!Uzaklasınondanbengözünüzüoymadan!"Jack'ingözleriDiyarışığınaalışmıştıartık.Hayvansürüsününortayerindedurandevgibigençadamı

gördü. Zarif hareketlerle hayvanların sağrılarına yavaşça vuruyor, onları dağıtmaya çalışıyordu. Jackdoğrulup oturdu, hemen Speedy’nin şişesini buldu. Şişede çok değerli o son yudum vardı.Onu yerinekaldırdı.Kendisinearkasıdönükdurmaktaolanadamdangözlerinihiçayırmıyordu.

Uzunboyluydu.Enazındanbirseksenbeşherhalde.Omuzlarıöylegeniştiki,buboyuylabilebirazoransızduruyordu.Upuzun,siyah,yağlısaçları,sırtındakürekkemiklerinekadarsarkmıştı.Hayvanlarınarasında kıpırdadığında kasları şişip açılıyordu. Sürüsünü Jack'den uzağa, batı yoluna doğru sürmeyeçalışmaktaydı.

Dikkat çeken bir tipti. Arkası dönük olduğu halde. Ama Jack'i esas şaşırtan kıyafetiydi. Diyar'dagördüğüherkes,buaradakendisi,hepbolpantolon,tunik,yelekgiyiyordu.

Buadamınisesırtındamavibirblucintulumvardı.Adam yüzünü dönünce Jack korkunç bir şokun boğazına doğru yükseldiğini hissetti. Hemen ayağa

fırladı.Elroyyaratıktıbu.SürününçobanıElroyyaratıktı!

2Amagalibada...değildi!Jackbelkibunufarkedecekkadarbilekalmazdıoradaama...korkusununbüyüklüğündenolduğuyerde

donakalmıştı. Karşısındakini iyice görebilmesi ve onu izleyen olaylar... sinema olayı, kulübe olayı,

Page 167: Tılsım - Turuz

SunlightYuvasıolayıhepbuyüzdenbirbiriniizledi.Avcınınfenerigözünüaldığıiçinkaçamayangeyiktenfarkıyoktu.

TulumluadamyaklaşırkenJackdüşündü:Elroybukadaruzunboylu,bukadargenişomuzludeğildi.Gözleridesarıydı...Buyaratığıngözleripırılpırıl,inanılmazbirturuncutonundaydı.Ogözlerebakmak,içindemumyakılmışbirbalkabağınabakmakgibiydi.HemElroy'ungülümsemesindedelilikvecinayetizlerivarken,buadamınsuratıkocaman,neşelivezararsızdı.

Ayakları çıplak, kocaman, yayıktı.Ayak parmakları ikili üçlü gruplar halinde toplanmış duruyordu.Üstleri çok tüylüydü. Elroy'unkiler gibi toynak değildi. Jack şaşkınlık, korku ve gülme isteğiyle yansarhoştu.

YaratıkJack'learasındakimesafeyiazaltıyordu.Gözleridahadaparlakbir turuncuolmuştu.Derkençamurlu bir elâ renge dönüştü. Jack bu arada o yüzdeki gülümsemenin dostça olduğu kadar şaşkınlıkyansıttığımgördü.İkişeyiaynıandaanladı.Birincisi,buyaratıktanbirzarargelmeyeceğiydi.Zerrekadarbile.İkinciside,çokzekideğildikarşısındaki.Belkizayıfdeğildiama...hızlıolmadığıkesindi.

"Wolf!" dedi kıllı hayvan çocuk sırıtarak.Dili uzun ve sivriydi. Jack ürpererek onun tıpatıp kurdabenzediğinidüşündü.Wolfdemekdekurtdemektizaten.Keçiyefalandeğildekurdabenziyordu.İnşallahzararsızdiyedüşünürkenyanılmamışımdır,dedi içinden.Okonudabirhatayaptımsa... artıkbaşkahatayapar mıyım diye korkmama gerek kalmaz zaten. Hiçbir zaman, "Wolf Wolf!" Elini uzatıyordu. Jackellerindeayaklargibitüylerlekaplıolduğunugördü.Yalnızbutüylerdahainceydi.Yakışıklıydıaslında.Avuçlarındakitüylerdahagürdü.Renkleridedahaaçıktı.Taylarınkâküllerigibi.

Tanrım,galibabenimleelsıkışmakistiyor!TedbirlidavranıyorduamaaklınaTommyAmcagelmişti.TommyAmcaona,insanelsıkışmayıasla

reddetmemelidir,derdi.Enkötüdüşmanıylabile.Sonradanistersenonunlaölümünedövüşamaönceelinisık.Jackeliniuzattı,acabakemiklerimkırılırmıdiyedüşündü...yadaelimiyermibubenim?

"Wolf! Wolf! Tokalaşalım hemen! Hemen!" Çocuk yaratık sevinçle bağırıyordu. "Hemen! Aferin,Wolf!Hemen!Wolf!"

TümtaşkınhevesinerağmenWolfunelsıkışıyumuşaktı.Avuçtüylerideyastıkgibikoruyorduinsanınelini.Jackiçinden,Sibiryaayısınabenzeyen,samankokanbiryaratıktaişçitulumuvecandantokalaşma,diyedüşündü.Dahaneler!Yoksabenipazarakendikilisesinefalanmıdavetedecek?

"AferinWolf a!Hemen!Hemen!"Wolf koca kollarını kendi bedenine sardı, güldü.Kendinden pekmemnundu.SonraJack'inelinetekrarsarıldı.

Buseferpompalargibisallıyordueli,Jack,benimdebirşeyyapmamgerek,diyedüşündü.Yoksabusafvesevimligenç,güneşbatanakadarsıkacakelimi.

"Hemen! Aferin Wolf!" Bu sözler yeni dostunun en sevdiği sözlerdi galiba. Wolf bunları Jack'inağzındanduyarduymazelinibıraktı.Jackrahatladı.Deniztutargibibirşeyhissetmişti.

"Yabancısın,değilmi?"dediWolf.Tüylüellerinitulumununyanceplerinesoktu."Evet,"dediJackde.Bukelimeninburalardakianlamınınneolduğunudüşünüyordu.Apayrıbiranlamı

vardıbesbelli.Belirginbiranlam."Evet,herhaldeyabancıyım."'Tabiiöyle!Kokundanbelli.Hemen!Anladım.Fenakokmuyorama,biliyormusun?Komikkokuyor.

Wolf!Benimadımbu.Wolf!Wolf!Wolf!"Başınıarkayaatıpgüldü.Sesiulumagibiçıktı."Jack,"dediJackde."JackSaw..."

Page 168: Tılsım - Turuz

Elitekraryakalandı,sallanmayabaşladı."Sawyer," diye bitirdi sözünü Jack eli serbest kalınca.Gülümsedi.Birisi kafasına bir şey indirmiş

gibihissediyordu.Beşdakikaöncepisbirheladuvarınınardındaduruyordu.Şimdiiseburada,insandançokhayvanabenzeyenbugençlebirlikteydi.

Üsteliknezlesideyokolmuştu.

3"Wolf,Jack'letanıştı!JackWolflatanıştı!Hemen!Tamam!İyi!Ah,Tanrım!Ah,Jason!İnekleryola

çıktı!Ammadasalaklar!Wolf!Wolf!"Bağırarak tepeden aşağı, yola doğru koştu. Sürüsünün yarısı yoldaydı gerçekten. Hayvanlar şaşkın

şaşkınçevrelerinebakmıyor, sanki"deminkiotlarnereyegitti"diyesoruyorlardı.Aslında ineklekoyunarasıbirşeylerdi.Böylebirmelezsoyanedeniracaba,diyemeraketti.

Birden gülme krizi tuttu. Jack oturup gülmeye başladı. Ellerini ağzına kapatmış, ses çıkarmamayaçalışıyordu.

Hayvanlarınenbüyüğününyüksekliğiyüzyirmisantimiaşmıyordu.Postlarıkürkgibiydiama,Wolfungözlerinin o çamurlu rengindeydi.Yani turuncuolarakparlamadığı zamanlardaki gibi.Dört ayaklarınınüzerinde boynuz gibi çıkıntılar vardı. Hiçbir işe yaramayan şeyler. Wolf onları yoldan içeri aldı.Hayvanlarkorkugöstermeksizin,usluuslugeldiler.

Jack hoşlanmıştıWolf dan. İlk görüşte hoşlanmıştı. Tıpkı Elroy'dan ilk görüşte korkması ve nefretetmesi gibi.Çelişki garipti, çünkü ikisi birbirine çok benziyordu.Tek farkı,Elroy'un daha çok keçiye,Wolfunsakurdabenzemesiydi.

JackağıradımlarlaWolfunsürüsünüotlatmaktaolduğuyereyürüdü.OatleyBarındaarkakoridordaayaklarınınucunabasabasailerlerken

Elroy'unkokusununasılaldığım,onunvarlığınınasılhissettiğinihatırladı.Belkiötekidünyadakibirkoyun da Wolf’un kokusunu öyle alabilirdi. Elroy'un ellerinin nasıl kalınlaşıp kabuklaşmaya, biçimdeğiştirmeyebaşladığımhatırladı.Dişlerinasıldauzuyor,siyahbeneklerledolu,sivridişleroluyordu!

"Wolf!"Wolfdönüponabaktı.Gülümsüyordu.Gözleriyineparlakturuncuydu.Biranhemvahşi,hemdezeki

gözüktü.Sonragözlerdekiışıksöndü,oçamurlurenk,oherzamankişaşkınelâgözlerkaldı."Senbirtür...kurtadammısın?"'Tabiiöyleyim,"diyegülümsediWolf."Üstünebastın,Jack.Wolf!"Jackbirkayayaoturdu,düşünceligözlerleWolfabaktı.Artıkhiçbirşeyinkendisinişaşırtamayacağını

sanıyorduama,Wolfbuişidepekgüzelbaşardı."Babannasıl,Jack?"diyesorduorahatsesiyle."Philnealemdebugünlerde?Wolf!"

4Jack bağlantıyı kurmaya çalıştı. Sanki beyni boşalmış gibi oldu. Bir an kafası bomboş, oturakaldı,

sonraWolf’unyüzünündeğiştiğinigördü.Omutlu,çocuksumerakifadesigitmiş,yerinebirhüzüngelmişti.

Page 169: Tılsım - Turuz

Burundeliklerihızlaaçılıpkapanıyordu."Öldü,değilmi?Wolf!Üzüldüm,Jack.Nebudalayım!Budalayım!"Wolfeliylekendialnınabirtokat

attı, acısından bu sefer gerçek anlamıyla uludu.Çıkardığı ses Jack'in kanımdondurdu. Sürünün çobanıtedirginbakışlarlaçevresinebaktı.

"Ziyanıyok,"dediJack.Kendisesikulağınasankibaşkasıkonuşuyormuşgibigeldi."Ama...neredenbildinsen?"

"Kokundeğişti,"dediWolfrahatlıkla."Öldüğünüseninçıkardığınkokudananladım.ZavallıPhil!Neiyiadamdı!Sanaaçıkçasöyleyebilirim,Jack!Babançokiyiadamdı!Wolf!"

"Evet,"dediJackde."Amaonuneredentanıyorsun?Babamolduğununasılanladın?"Wolf sanki bu soru çok basitmiş de cevap gerektirmiyormuş gibi baktı Jack'e. "Onun da kokusunu

hatırlıyorumelbette.Kurtlartümkokularıhatırlarlar.Seninkokundaonunkigibi."Jack kendini yere atıp tepine bağıra gülmek istiyordu. İnsanlar ona gözlerinin, ağzının babasına

benzediğiniçoksöylerlerdi.Amababasıgibikoktuğunukimse,söylememiştibugüne,kadar.Herhaldebuişteçılgınbirmantıkvardı.

"Onunasıltanıdın?"diyesordu.Wolf şaşalamış göründü. "Ötekiyle birlikte geldi," dedi sonunda. "Orris'den gelenle. Ben çok

küçüktüm.Ötekikötüydü.Bizdenbazılarınıçaldı.Babanbilmiyordu."Bunuaceleyleeklemişti.SankiJackkızacakmışgibigeliyorduona."Wolf!Yoo!Babaniyiydi.Phil.Amaöteki..."

Başımağırağırikiyanasallıyordu.Yüzündekiifadeaçıktı.Birçocuklukkâbusuyaşıyordu."Kötü,"dedi."Budünyadakendinebiryeryaptıdemiştibabam.Çoğuzamanİkizlisininiçindeydiama

senindünyandangelmeydi.Onunkötüolduğunubiliyorduk.Amakim inanırkurtlara?Kimse!Babandabiliyordu onun kötü olduğunu. Ama kokusunu bizim kadar alamıyordu. Bu kadar çok kötü olduğunubilemiyordu."

Wolfbaşınıarkayaatıptekraruludu,sesigöklerdeyankılandı.

Page 170: Tılsım - Turuz

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA(II)

MorganSloatbuparkayısatınalırkenKayalıkdağlarınındoğusunun1Ekim'denitibarenbuzlardiyarıolduğunusanmaktaydı.Şimdiisevücudundannehirlergibiterlerboşalıyordu.Eliniparkasınıncebineattı,küçük çelik bir kutu çıkardı.Kilidinin altında onminik düğmevardı.Birkaçına dikkatle bastı, kutununüzerindekiekrandabirtakımsayılargözüktü.Dünyanınenküçükkasası,diyereklâmedilmekteydibuâlet.Onu Zürih'ten almıştı. Satan şirketin dediğine göre, ölü yakma fırınında bir hafta kalsa, karbonçelikgövdesiyinedeerimeyecekti.

Kapakçıtdiyeaçıldı.Sloatikiminikkadifeaçtı,yirmiyıldanberisakladığıbirşeyebaktı.Buncaderdesebepolanovelet

doğmadan çok öncesinden beri. Teneke bir anahtardı. Bir zamanlar bir oyuncak kurşun askerin kurmaanahtarıydı. Sloat o oyuncağı California'nın Point Venuti denilen kasabasında, küçük bir dükkânınvitrinindegörmüştü.Karşıkoyamadığı,koymakdaistemediğibirdürtüyledükkânagiripaskeribeşdolarasatınalmıştı.İstediğiaskerdeğildizaten.Dikkatiniçekenşey,anahtardı.Dükkândançıkarçıkmazanahtarıçıkarıpcebineatmış,askeridesokaktakiçöpvarilinefırlatmıştı.

Lewisburg otoparkında, arabasının yanında dururken anahtarı kaldırıp baktı. Tıpkı Jack'in mızrabıgibi, bu anahtar da Diyar'da bambaşka bir «ey haline geliyordu. Bir keresinde Diyar'dan dönerkenanahtarı işyeri binasının giriş holünde yere düşürmüştü.Herhalde içindeDiyar sinirinden biraz kalmışolmalıydıki,birsaatsonraJerryBledsoedenilenoaptaloradaoluvermişti.ElinemialmıştıJerryonu?Yadabelkiüstünebasmıştı.Sloatbilmiyordu.Aldırmıyorduda.Jerry'denhoşlanmazdızaten.Ustabaşınınçiftesigortasıolduğunagörekarısınındadurumueskisindeniyiydi.AnahtarıbulanPhilSawyerolmuştusonunda. Morgan'a geri verirken, "Al, Morg, uğurundu galiba, değil mi?" demişti. "Zavallı Jerrygötürüldüktensonralobidebuldum."

Evet,lobide.Herşeyinyanıkkoktuğulobide.Herşeyinyanıpkavrulduğulobide.Birtekbutenekeanahtarsağlamkalmıştıorada.Ötekidünyadagaripbiryıldırımfırlatmakaynağıhalinedönüşüyordubuanahtar.Sloatonuincebir

gümüşzincirleboynunaastı."Sanageliyorum,Jacky,"dedihemenhemenşefkatlibirsesle."Bugülünçoyunubirsonavardırmanın

zamanıgeldiartık."

Page 171: Tılsım - Turuz

Bölüm:17

KURTLASÜRÜ

1Wolfbirsürüşeyanlattı,biraraayağakalkıpsürüdenyolüstüneçıkanhayvanlarıgeriçağırdı,yarım

mil kadar batıdaki dereye doğru sürdü. Jack ona nerede oturduğunu soruncaWolf kolunubelli belirsizkuzeye doğru salladı. Ailesiyle birlikte oturduğunu söyledi. Jack biraz açıklamasını isteyince şaşırmışgöründü,karısıveçocuklarıolmadığınıbelirtti.Wolfun"KocaDolunay"dedikleridönemeulaşmasınadahabirikiyılvardı.Ogünüsabırsızlıklabeklediğiyüzündekiohevesdolu,safgülümsemedenbelliydi.

"Amaailemleoturuyorumdedin!""Ha, ailem!Onlar!Wolf!"diyegüldüWolf. 'Tabii.Onlar!Hepbir aradaotururuz.Sürüyükollamak

gerek,anlarsınya!Onunsürüsünü.""Kraliçeninmi?""Evet.İnşallahhiçbirzamanölmezkraliçemiz."Wolfsağyumruğunualnınadayayıpeğilerekgaripbir

selâmçaktı.Jack'indahasonrasorduğusorulardurumubirazdahaaçıklargibioldu.YadaJack'eöylegeldi.Wolf

bekârdı.Bukelimeonapekyakışmasada...durumöyleydi.Sözünüettiğiailepekkocamanbiraileydi.Açıkçası,

Kurtlar ailesiydi. Göçebe, ama sapma kadar sadık bir ırktılar. Dış Bölge'nin doğusunda, yerleşmeyerlerininbatısındabulunanboşalandasağasolagöçerekyaşayıpgidiyorlardı.'

Wolflar sağlam, güvenilir işçilerdi genellikle. Güçleri efsaneleşmişti. Cesaretleri ün salmıştı.İçlerindenbazılarıdoğuya,yerleşmeyerlerinegitmiş,oradaKraliçeyemuhafızolarak,askerolarak,hattaözelmuhafızolarakhizmetediyorlardı.Wolfunanlattığınagörehayatlarındaikiönemlişeyvardı:BiriKraliçe,ikincisideaileydi.Wolflarınçoğukraliçeyeböylesürügüderekhizmetediyordu.

Buinek-koyunlarDiyar'ıngereket,gerekyün,gerekseyağiçinenbellibaşlıkaynağıydı.Wolfbunudoğrudan söylemiyordu ama, Jack dinlediklerinden bu anlamı çıkarıyordu. Tüm sürüler kraliçeye aitti.Çobanlık işini, ta başlangıçtan beri hep Wolflar yapıyordu. İşleri buydu. Jack'in aklına Bufalo'larlaKızılderililergelmişti...tabiibeyazadamobölgeleregelipdengeyibozanakadar.

Jackelleriniensesindekenetlemiş,sırtüstüyatıyordu.Benliğiniharikuladebirbarışvehuzurduygusukaplamıştı.

"Neoldu,Jack?""Hiçbir şey," diye gülümsedi Jack. "Wolf, aydede yuvarlak olduğunda sen gerçekten kurt haline

geliyormusun?"

Page 172: Tılsım - Turuz

"Elbette geliyorum!" diye karşılık verdiWolf. Pek şaşırmışa benziyordu. Sanki Jack ona, tuvaletegittiktensonrapantolonunuçekermisindiyesormuşçasınaşaşırmıştı."Yabancılaröyleolmuyor,değilmi?Philsöylemiştibanaolmadıklarını."

"Ya...sürü?"diyesorduJack."Sendeğişinceonlar..."Wolf ciddibir sesle anlattı. "Yo,değiştiğimizzaman sürününyanmagitmeyiz. Jasonaşkına!Elbette

gitmeyiz!Gidersekyerizonları,anlamıyormusun?SürüsünüyiyenWolfiseöldürülerekcezalandırılır.İyiÇiftçilik Kitabında öyle yazılı.Wolf!Wolf? Ay yuvarlak olduğu zaman gidebileceğimiz yerler vardır.Sürününgideceğiyerlerdevardır.Onlaraptaldırama,dolunaydabizdenuzakdurmasınıbilirler.Wolf!Bildiklerideiyitabii!"

"Amaeğersürününhayvanlarınıyemiyorsanız,neyiyorsunuzohalde?""Sendebabangibihabiresorusoruyorsun.Wolf!Amaziyanıyok.Evet,etyiyoruz.Elbetteetyiyoruz.

Kurtdeğilmiyizbiz?"Diyar'daki herkes gibiWolf da pek esrarengizdi. Hem harikulade, hem de ürküntü verici bir esrar

vardıondada.Jack'inbabasıylaMorganSloat'utanıması,onlarınİkizlilerinidefalarcagörmüşolmasıdaesrarengizliğinekatkıdabulunuyordu.Amatümsebepodeğildi.WolfunhersöylediğisözJack'inaklınabirdüzineyenisorugetirmekteydi.OsorularındaçoğunaWolfyacevapvermiyor,yadaveremiyordu.

Philip Sawtelle'leOrris'in ziyaretleri bunlardan biriydi.Onlar geldiklerindeWolf daha "küçük ay"dönemindeydi.İkikızkardeşiveannesiylebirlikteoturuyordu.Konuklaryalnızcaoradangeçmekteydiler.Jack'in şimdi yaptığı gibi.Ama onlar doğudan batıya değil, batıdan doğuya gidiyorlardı.Wolf bunlarıanlatırken Jack'e, "Doğrusunu istersenbukadarbatıyagelmişolduğuhaldedahabatıyagiden ilk insansenigörüyorum,"demişti.

Çocukluğundagördüğüokonuklarınikisideneşeliinsanlardı.Sorunlarsonradançıkmıştıortaya.YaniOrris'den gelen sorunlar. Ancak Jack'in babasının ortağı kendine bu dünyada bir yer edindikten sonraçıkmıştı.Wolfbunutekrartekrarsöylüyordu.AmabusefergalibaSloat'dansözediyor,onunOrrisgibigözüktüğünüanlatıyordu.WolfunanlattığınagöreMorganonunkızkardeşlerindenbiriniçalmıştı.Annesiyavrunun çalındığını öğrendikten sonra bir ay boyunca hep kendi pençelerini ısırmış durmuştu. Zamanzaman başka Wolfları da çalıyordu Morgan. Wolf sesini alçaktı, yüzünden bâtıl korkularla dolu birifadeyle Jack'e topal adamın bu kurtları öteki dünyaya götürdüğünü, yani yabancıların diyarınagötürdüğünü,onlaraoradasürüyüyemesiniöğrettiğinisöylemekteydi.

Jack,"Busizingibileriçinçokkötübirşey,öyledeğilmi?"diyesordu.Wolfuncevabıbasitti."Lanetleniröyleleri!"Jack başlangıçtaMorgan'ın buWolfları kaçırdığını sanmıştı. Ama dinlerken, durumun pek de öyle

olmadığını anladı. Çalınan, bu yaratıkların zihinleriydi. Yani kraliçeye bağlılıklarını bir kenara atıpMorgan'abağlanıyorlardı.MorganSloat'a, yadaOrris'liMorgan'a.Buradandoğalolarak aklınaElroygeldi.

Sürüsünüyiyenbirkurtöldürülerekcezalandırılır.Sonra da yeşil arabalarını durdurup kendisine yol soran, şeker veren, onu arabalarına bindirmeye

çalışanadamlarıhatırladı.Ogözler.Değişiyorduogözler.Öylelerilanetlenir.Okendinebudünyadabiryeredindi.

Page 173: Tılsım - Turuz

ŞuanakadarJackkendinigüvendevesevinçiçindehissediyordu.Diyar'adöndüğüne,butemizhavayısoluduğuna memnundu. Ohio'nun o gri havasından çok daha hoştu burası. Sonra yanında da kocaman,dostçadavranışlıWolfvardı.Issızbiryöredeydiler.Çevrelerindebaşkahiçkimseyoktu.

Kendinebudünyadabiryeredindi.Wolfa babasını sordu. Yani bu dünyadaki Philip Sawyer'i. Ama Wolf yalnızca başını iki yana

sallamaklayetindi.Azsonra, iyiadamdı,dedi.İkizlisidevardı.KendisibirYabancı'ydı.AmaWolfunbildiği bu kadarla kalıyordu. İkizli demek, bir tür kardeşlik demek oluyordu. Ondan ötesine aklıermiyordu Wolf un. Philip Sawyer'i de tarif edemiyordu. Hatırlamıyordu çünkü. Bir tek kokusunuhatırlıyordu.Tümyabancılargörünüşteiyiolurduama,aslındagerçekteniyiolanbirtekPhilSawyer'diona göre. Bir keresinde Wolfa ve kardeşlerine hediyeler getirmişti. Geçiş yaparken değişmeyen buhediyelerdenbirideWolfungiydiğiiştulumuydu.

"Hep giyerim," diye anlatıyordu. "Beş yıl kadar giydikten sonra annem atmamı istedi. Eskidi artıkdedi.Küçüldü dedi!Wolf!Ama ben vazgeçmedim. Sonunda annem bir davulcudan kumaş aldı. Batıyadoğrugitmekteolanbirdavulcudan.Kaçparaverdi,bilmiyorum,doğrusu,Wolf!sormayadakorkuyorum,Jack.Kumaşımaviyeboyadı,banaaltı tulumdikti.Babanıngetirdiklerini şimdiyatarkenkullanıyorum.Wolf!Wolf!Yastıkyapıyorumkendime."Wolftatlıtatlıgülümsedi.Bu,Jack'epekdokundu,uzanıponunelini tuttu. Eski hayatında olsa bunu asla yapmazdı. Şu anda, yapmamakla bir şeyler kaybettiğineinanıyordu.Wolfunsıcak,güçlüelinitutmakçokhoşunagitmişti.

"Babamısevdiğinememnunoldum,Wolf,"dedi."Severdim!Severdim!Wolf!Wolf!"Tamosıradayeryerindenoynadı.

2Wolfkonuşmayıkesti,şaşkınbakışlarlaçevresinebaktı."Wolf?Neolu...""Şşşş!"OsıradaJackdeduydu.Wolfunduyarlıkulaklarısesidahaöncefarketmiştiama,azsonraartmıştı

ses.Çokgeçmeden, sağır sultanınduyabileceği hale gelmişti.Hayvanlar da çevrelerinebaktılar, sonrasesinkaynağındanuzaklaşmayaçalıştılar,birbiriniitekakakaçıştılar.Sankibirradyooyunundabirisininçarşaf yırttığını anlatmak için yapılan efektti. Çok ağır yırtılan bir çarşaf. Ama ses artıyor, artıyordu.SonundaJackçıldıracağınısandı.

Wolfayağasıçradı.Şaşkın,aklıkarışmış,korku içindeydi.Mırıltıyabenzeyenyırtılmasesidahadayükseldi, sürü de avazı çıktığı kadarmelemeye koyuldu.Hayvanların bir kısmı dereye giriyordu. Jackiçlerindenbirininpofdiye suyadevrildiğinigördü.Arkadaşları itiştirmiştionu.Hayvankötübir çığlıkkopardı.Birbaşkainek-koyun,onunüzerinedevrildi.Dereninkarşıyamacıalçakveıslaktı.Yeşilotlar,çamurlarkaplamıştıorayı.İnek-koyunlardanbazılarıotarafavarmayıbaşardı,hemençamurabulandılar.

"Salakhayvanlar!"diyebağırdıWolfonlara!Yamaçtanaşağı,dereyedoğrukoştu.Oradailkdevrilenhayvanzatenölmeküzereydi.

"Wolf!"diyebağırdıJack.AmaWolfonuduyamıyordu.YırtılmasesiöylegüçlenmiştikiJackzatenkendi sesini bile zor duyuyordu.Başını hafif sağa çevirdi, dereninkendindenyanaolankıyısınabaktı,

Page 174: Tılsım - Turuz

ağzı şaşkınlıktan açık kaldı. Havaya bir şeyler oluyordu orada. Yerden bir metre yükseklikteki havadönmeye,kıpırdamayabaşlamıştı.JackhavanıniçindekiodeliktenBatıYolu'nugörebiliyorduama,yolbulanıktı.Sıcakhavadayerdenyükselendumanlarınardındaymışgibititriyordugörüntü.

Havayıyaragibiçekenbirşeyvar...birşeygeliyor...bizimtaraftan?Ah,Jason,bendegelirkenböylemiyapıyorum?Amaokorkununarasındabilebiliyordukendisininböylegelmediğini.

Böylegeleninkimolabileceğihakkındadabirfikrivardı.Hementepedenaşağıkoşmayabaşladı.

3Yırtılma sesi devamedip gidiyordu.Wolf derede dizüstü çökmüştü. İkinci devrilen hayvanın ayağa

kalkmasınayardımediyordu.Alttakiilkdevrilen,suylasürüklenmeyebaşladı.Vücuduhareketsizdi."Kalkayağa!Jasonbelâmversin!Kalkayağa!Wolf!"Hayvanı itiyor, kakıyor, kalkabilmesi için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Sonunda iki kolunu

hayvanın karnına sarıp yukarıya doğru çekti. "WOLF! HEMEN, HAYDİ!" diye bağırdı. Gömleğininkolları pazularının hizasından yarıldı. Her yanından sular saçılan Wolf, gözleri turuncu alevler gibiparlayarak ayağa fırladı.Mavi tulumu suyu emince siyah gibi olmuştu. Hayvanın burun" deliklerindensularboşalıyordu.Wolfonuköpekyavrusugibibağrınabastı.Hayvanıngözleriakakbakıyordu.

"Wolf!"diyebağırdıJack,"Morganbu!Gelen..."Wolfavazıçıktığıkadar,"Sürü!"diyegeribağırdıona."Wolf!Wolf!Zavallısürüm!Jack,sakınsen..."Gerisiduyulamadı.Yerlerititretenbirgökgürültüsününarasındakayboldu.Gökgürültüsübiraniçino

lanet olası, tekdüze yırtılma sesini bile bastırdı.Wolf un hayvanları kadar şaşkın durumda olan Jackbaşımkaldırıpmasmavimasumgökyüzünebaktı.Birikibeyazbulutcuktanbaşkabirşeyyoktugökte.

Gök gürültüsüWolf un sürüsünü büsbütün paniğe uğrattı. Kaçmaya çalışırken aptallıkları yüzündenbirbirineçarptılar,sularayuvarlandılar.Jackkemikkırılmasısesleri,peşindenmelemeler,acılıçığlıklarduydu. Wolf öfkeyle bağırıyordu. Kurtarmaya çalıştığı hayvanı kucağından düşürdü, derenin karşıkıyısındakiçamurlaradoğrukoştu.

Dahaoorayaulaşamadanöncebeşaltıhayvanonaçarpıpdevirdiler.Sular fışkırdı, ışıklandı. Jackzavallı Wolf un o budala hayvanların ayakları altında ezilip boğulma tehlikesiyle yüz yüze olduğunugördü.

Hemen dereye doğru koştu. Sular, kalkan çamurdan kapkara kesilmişti.Akıntı sürekli olarak Jack'idevirmeyeçalışırgibiydi.Meleyenbirhayvan,gözleriyuvalarındadönerekyanıbaşındankoştu,Jack'idedevirmesineramakkaldı.Jackyüzünesıçrayansularıngözlerinedolmasınıengellemeyeçalıştı.

Artıkobirteksestümdünyayıdoldurmuşgibiydi:Wolf.Morgan'aaldırma.Hiçdeğilseşimdilikaldırma.Wolfunbaşıdertte.Wolfunıslakbaşıbiransularınüzerindebelirdi,sonraüçhayvanbirdenoyanaseyirtti,Jackyalnızca

otüylüeligörebildi.Tekrarilerledi.Hayvanlarınarasındangeçmeyeuğraşıyordu.Bazılarıhâlâayaktaydıinek-koyunların.Birkısmıdadevrilmiş,boğuluyordu.

"Jack!"Busesyırtılmasesinidebastırdı.Jack'intanıdığıbirsestibu.

Page 175: Tılsım - Turuz

MorganAmca'nınsesi."Jack!"Birgökgürültüsüdahaduyuldu.Buseferkigöklerdetopatışlarıgibiyuvarlanayuvarlanauzaklaştı.Jacksoluksoluğa,ıslaksaçlarıgözlerinegirerkendönüpomzununüzerindengeriyebaktı.Lewisburg-

Ohio yakınındaki konaklama yerine doğru bakıyordu aslında. Bozuk bir camın ardından görür gibigörüyorduorayı.Amagörüyorduyinede.Tuvaletinduvarı,dönüpduranhavanınhemensolundaydı.BirChevroletpikabınarka tamponusağdagözüküyordu.DahabeşdakikaönceWolf la ikisininsakinsakinoturupkonuştuklarıyerdeduruyorduChevrolet.İkisininortayerindeMorganSloat,tıpkıAmiralByrd'inGüneyKutbunasaldırısınıhatırlatırbiçimdedikilmişti.Kocaman,kırmızısuratıcinayetişleyecekkadaröfkeliydi.Öfke...vebirşeyha.Zafermi?Evet.Jackemindibuifadeninzaferolduğundan.

Derenin ortasında, kasıklarına kadar gelen suda durdu. Yanından hayvanlar geçiyordu ikide bir.Meliyor, böğürüyorlardı. Jack'in iri iri açılmış gözleri gerçeğin dokusunda açılan o deliğe bakıyordu.Ağzıdahadafazlaaçılmıştı.

Benibuldu,ahTanrım,benibuldu."Oradasın demek, taşkafa velet seni!" diye bağırdıMorgan ona. Sesi ulaşıyordu ama, bir dünyanın

gerçeğindenötekiningerçeğinegelirkenbirazboğuklaşıyordu.Telefonkulübesininiçindebağıranbirininsesinidinlemekgibiydi."Şimdigöreceğiz,değilmi?Değilmi?"

Morganbiradımattı.Yüzüyumuşakplastiktenyapılmışgibi titriyordu.Jackonunavucundabir şeytutmaktaolduğunugördü.Boynunaasılmışduranbirşeyitutuyordu.Küçük,parlak,gümüşrengibirşey.

Felç olmuş gibi duruyordu Jack. Sloat iki evren arasındaki delikten ilerlemekteydi. Yaklaştıkçadeğişmeyebaşladı.Yatırımcı,toprakspekülatörü,HollywoodajanıMorganSloat'dan,Orris'liMorgan'adoğrudeğişiyordu.Ölmekteolankraliçenin tahtınınvarisine.Kırmızı, sarkıkyanakları inceldi, renklerisoldu. Saçları yeniden çıktı, alnını çerçeveledi. Morgan'ın İkizlisinin uzun saçları vardı. Omuzlarınakadar,siyah,ölügörünümlüsaçlar.Ensesindebirkurdeleylebağlamıştıonları.Amaçoğudakurdeledenkurtulmuştu.

Parkasıtitrergibioldu,birangözdenkayboldu,sonrapelerinvekapişonhalindeyenidenbelirdi.MorganSloat'unayağındaki süet çizmeler,dizdenyukarıyavarankoyu renkderi çizmeleredönüştü.

Üstuçlarıkıvrılmıştı.Birininkenarınabirdebıçaksokuluydu.Avucunda tuttuğu ufacık, parlak şey ise bu arada mavi alevler püsküren bir yıldırım âletine

dönüşmüştü.Biryıldırım...Ah,Taftam...elinde..."Jack!"Buseferkisesleniş,ağzısudolubirininsesiydi.Jack olduğu yerde döndü, hayvanlardan birine çarpmaktan zor kurtuldu. Wolf un başının tekrar

battığım gördü. Ellerinin ikisi de havada sallanıyordu. Jack oraya atıldı. Yolda hayvanlardan birininsağrısı ona fena çarptı, Jack devrildi, soluk alırken ciğerlerine su doldu.Çabucak tekrar ayağa kalktı.Öksürüyor, boğulmamaya uğraşıyordu. Bir eliyle koynunu yoklayıp şişeyi aradı. Belki suya düşmüştürdiyekorkuyordu.Yoo,hâlâyerindeydi.

"Çocuk!Döndebanabak,çocuk!"

Page 176: Tılsım - Turuz

Vakit yok, Morgan, üzgünüm! Senin yıldırımından kurtulmaya çalışmadan önce, Wolf’un sürüsüyüzündenboğulmaktankurtulmayabakmamgerek.Önce...

Mavi alev Jack'in omuz başından cızlayarak geçti. Derenin çamurlu kıyısında duran hayvanlardanbirineçarptı,zavallıhayvandinamityutmuşgibiolduğuyerdepatlayıverdi.Çevresineiğnegibiincekandamlalarıfışkırdı,Jackortalığayağmurgibietlokmalarınınyağdığınıgördü.

"Dön de bana bak, çocuk!" Bu emirdeki gücü hissedebiliyordu. Sesin kuvveti sanki Jack'in yüzünüavuçlarınaalmış,çevirmeyeuğraşıyormuşgibiydi.

Wolftekrardebelenipdoğruldu.Saçlarısuratınayapışmıştı.Kamaşangözleriİngilizçobanköpeklerigibibakıyordu.Öksürüyor,sendeliyor,sankineredeolduğunubilmiyordu.

"Wolf!"diyebağırdıJack.Amaoandagökgürültüsütekrarpatladı,onunsesinibastırdı.Wolf eğildi, çamurlu sulara kustu.Bir an sonra bir hayvan daha gelip çarptı,Wolf bir daha sulara

gömüldü.Tamam,artık,diyedüşündüJackumutsuzlukiçinde.Buseferkitamam...gittiartık.Öyleolmalı.Onu

unutupburadankaçmalıyım...AmayinedeWolfadoğrugidiyordu.Yolunaçıkanhayvanlarıiterekyaklaşıyorduarkadaşına."Jason!" diye bağırdı Orris'li Morgan. Jack anladı. Diyar'ın Tanrısına seslenmiyor, Jack'in adını

haykırıyordu.BuradaJackdeğildio.Jason'du.Amakraliçeninbebekliğindeölmüştü...Tekrarocızırtılıelektrikgeçtiyanından?Âdetasaçlarınıniçindegeçti.Ötekikıyıyaçarptı,Wolfun

hayvanlarından birini daha duman etti. Yoo, tam da yok etmemişti hayvanı. Bacaklar hâlâ oradaydı.Çamuradört tanedirekgibi saplanmıştı. Jackbakarkendört yanadevrildiler. "DÖNDEBANABAK,ALLAHBELÂNIVERSİN!" Sudayız.Neden suya atıp bizi kebap etmiyor?Beni de,Wolf u da, bütünhayvanlarıda?

Birden beşinci sınıf fizik bilgisini hatırladı. Elektrik bir kere suya değdi mi, her yana birdengidebilirdi...eskiçıktığıkaynağabile.

Wolf un sular altındaki yüzünü görmek zihninden o düşünceleri uzaklaştırdı.Hâlâ sağdıWolf.Amainekkoyunlardanbirininaltındaydı.Hayvanyaralıdeğildi.Yalnızcakorkudandonakalmıştıolduğuyerde.Wolf un elleri acıklı, umutsuz bir enerjiyle hareket halindeydi. Jack yaklaşırken ellerden birihareketsizleşti,yüzmeyebaşladı.

Jackhiçyavaşlamadansolomzunualçalttı,inek-koyunaolancahızıylaçarptırdı.Hayvanyavru falandeğildi. Jackbelki onuyerindenbile kıpırdatamazdı.Hele de akıntı böyle ters

gelirken. Ama Diyar hayvanları küçük olduğundan, Jack de olanca gücünü kullandığından, hayvansendeledi,biran içinolduğuyereoturdu, sonrakıyıyadoğruattıkendini. Jack,Wolfuneliniyakaladı,olancakuvvetiyleasılıpçekti.

Wolf ağaç gövdesi gibi isteksizce çıktı yüze. Gözleri yan kapalı, dalgın bakıyordu. Kulaklarından,burnundan,ağzındansularboşalmaktaydı.Dudaklarımosmorkesilmişti.

Jack,Wolf u tutmuş dururken sağlarından ve sollarından birer mavi alev daha geçti. İkisi dereniniçindevalsyapmayaçalışanikisarhoşaberkiyorlardı.Çamurlukıyıdabirhayvandahaparçalanıphavayauçtu. Alevler çamurların üzerine saçıldı, sonra kuru yere uzandılar. "Wolf!" diye bağırdı Jack, "Wolf!Tanrıaşkına!""Auuuh!"diyeinlediWolf.Jack'inomzuüzerindençamurlusularakustu."Auuuuhh!"

JackartıkMorgan'ıkıyıdagörebiliyordu.Uzunboylu,siyahpelerinlibiri.Kapişonuovampirsuratım

Page 177: Tılsım - Turuz

pek bir beyaz göstermekteydi.Diyar sihiri burada bile belli ediyordu kendini.Morgan şişman değildiburada, yüzü bile incelmiş, yakışıklı olmuştu. Elindeki yıldırımı uzattıkça havayı mavi alevlerleyarılıyordu.

"Sende,salakdostunda!"diyehaykırdıMorgan.Dudaklarıbirzafergülümsemesiyleyayılmıştı.Sarıdişleri,Jack'inbiraniçinhayalettiğigüzelliğidesüpürüpgötürdü.

Wolf bir çığlık atıp Jack'in kollarında sarsıldı. Morgan'a bakıyordu. Gözleri turuncu birer ateşti.Nefretvekorkuylaparlıyorlardı.

"Seni şeytan!" diye bağırdıWolf. "Seni şeytan!Kız kardeşim!Can kız kardeşim!Wolf!Wolf! Senişeytan!"

Jackşişeyikoynundançekti,içindezatenbirtekyudumvardı.TekkoluylaWolfututamazdı.Zatendetutamıyordu.Wolfdakendikendineayaktadurabilecekhaldedeğildi.Neyse,önemiyoktu.Onuzatenötekidünyayagötüremezdiyanında...yoksagötürebilirmiydi?

"Seni şeytan!" diye bağırdıWolf yine. Ağlıyordu. Islak suratı Jack'in kolu üzerinden kaymaktaydı.Mavitulumununsırtısulardabalongibikabardı,yüzdü.

Ortalıkyananotvehayvankokularıyladoluydu.Gökgürültülerikıyametikoparıyordu.Buseferalevöylesineyakındangeçtiki,Jackburundeliklerininkıvrıldığınıhissetti."EVET; İKİNİZDE!"diyehaykırdıMorgan."YOLUMAÇIKMAYIÖĞRETECEĞİMSİZE!YAKIP

KAVURACAĞIMİKİNİZİDE!MAHVEDECEĞİMSİZİ!""Wolf, tutun," diye seslendi Jack. Arkadaşını doğrultma çabasından vazgeçti. Yalnızca elini kendi

avucunaalıpsımsıkıtuttu.'Tutunbana,anladınmı?""Wolf!"Jackşişeyidudaklarınadikipkaldırdı,çürümüşüzümlerinoiğrençtadısondefaolarakağzınayayıldı.

Şişeartıkboştu.YutkunurkenMorgan'ınyıldırımlarındanbirininşişenincamınaçarptığınıduyduamacamkırılmasesipekuzaktangeldi...birelektriktıkırtısındanibaretkaldı.Morgan'ınöfkelihaykırışlarıgibi.

Bir deliğegeri geri düşüyormuşgibi hissetti.Birmezar belki.Wolf un elini öyle sıkı tutuyorduki,acısındaninledi.Başıdönüyordu.Derkengüneşışığıyokoldu.Ekimayınınogriışığınadönüştü.Jack'inyüzüne soğuk yağmur damlaları çarptı. İçinde durmakta olduğu suyun deminkinden çok daha soğukolduğunuhissetti.Uzaklardanbiruğultuduyuluyordu.Otoyoldakimotorgürültüsü.Amatamtepesindengelmekteydises.

İmkânsız...diyedüşündü.Amagerçektenimkânsızmıydı?BiranhayalindeDiyarkamyonlarıbelirdi...Döndüm...diyedüşündüsonra.Aynıyere,aynızamanadöndüm.Hapşırdı.Nezlesidegeridönmüştü.Amaikişeyvardıki...onlareskisininaynısıdeğildi.Tuvaletyoktuburada.Üsttengeçenotoyolunaltındakibuzgibisuyuniçindedurmaktaydılar.Wolfdayanındaydı.İkincideğişiklikbuydu.VeWolfavazıçıktığıkadarbağırıyordu.

Page 178: Tılsım - Turuz

Bölüm:18

WOLFSİNEMAYAGİDİYOR

1Tepelerinden bir kamyon daha gürleyerek geçti,motorunu kükretti. Üst geçit sarsılıyordu.Wolf bir

çığlıkatıpJack'esarıldı,ikisininbirliktesuyadevrilmelerineramakkaldı."Kesartık!"diyebağırdıJack."Bırakbeni,Wolf!Kamyongeçtialttarafı!Bırakbeni!"Wolfunsuratınahiçistemeyerekbir tokatşaklattı...Wolfunkorkusupekacıklıydı.Amaisteracıklı

olsun, ister olmasın,Wolf Jack'den en aşağı kırk santim uzun, yetmiş kilo kadar da daha ağırdı. Dağgibiydi tepesinde. Eğer devirir de ikisini birlikte bu buz gibi sulara gömerse, en azından zatürreeolacaklarıkesindi.

"Wolf!Hoşlanmadım!Wolf!Hoşlanmadım!Wolf!Wolf!"Ama sarılışı biraz gevşemişti. Az sonra kolları iki yanma sarktı. Yeni bir kamyon tepelerinden

gürleyerekgeçerkenWolfbüzüldü,amaJack'a sarılmamayıbaşardı.Çocuğa, "Kurtarbeni, lütfenkurtarbeni...Ölsemdahaiyiburayagelmekten"diyenbakışlarlabakıyordu.

Bendeisterdimkurtulmayı,Wolf,amaMorganvarötede.Oolmasabile,zatensihirliiksirimdebitti.Başını eğip sol eline baktı. Speedy’nin kırık şişesinin boynu hâlâ avucundaydı. Sıkı sıkı tutuyordu

onu.Wolf’unöylecanhavliylesarıldığındabiryerinikesmemişolmasımucizeydi.Jackşişeyifırlatıpattı.Cup!Buseferikikamyongeçtiüstlerinden.Gürültüikikatdahagüçlüoldu.Wolfkorkuylabağırdı,ellerini

kulaklarınakapattı.JackgeçişiyapıncaWolf’unellerindekitüylerinçoğununyokolduğunugörmekteydi.Amahepsiyokolmamıştıyinede.Dikkatlebakıncaarkadaşınınişaretveortaparmaklarınıntıpatıpaynıboydaolduğunudagördü.

"Yürü, Wolf," dedi kamyonların gürültüsü biraz uzaklaşınca. "Gidelim buradan. Vaftiz edilmeyibekleyenikisersemebenziyoruz."

Wolfuelindentuttu,elininnekadarsıkıkavrandığımhissedinceyüzünüburuşturdu.Wolfbunugördü,elinibirazgevşetti.

"Benibırakma,Jack,"dediWolf."Lütfen,lütfenbırakmabeni!""Yo,Wolf,bırakmam,"dediJack.İçiniçin,nasılsokuyorsunbaşınıbubelâlara,sersem,diyedüşündü.

Ohio'nun batısında bir üst geçidin altında, yanında sevgili kurdunla buluyorsun kendini. Nasılbeceriyorsunbunları?Kursunamıgittin?Hembuarada...aydedenedurumdaacaba,Jacky?Hiçhatırlıyormusunonuda?

Hatırlamak istemiyordu.Zatengökyüzünebulutlardanbirbattaniyeörtülmüştü.Yağmurbardaklardanboşalıyordu.Ayınnehaldeolduğunubilmeyeolanakyoktu.

Page 179: Tılsım - Turuz

Şansınekadardıozaman?Otuzabirmiydi?Yirmisekizebirmiydi?Şansınekadarolursaolsunyetmezdi.Bugidişdegidişdeğildi."Hayır,senibırakmayacağım,"diyetekrarladı.Wolfusuyunkenarınadoğruyürüttü.Sığyerdekırıkbir

oyuncakbebeksırtüstüyüzüyordu.Mavişgözlerikararangökleredoğrubakmaktaydı.Jack'inkolkaslarıWolfuçekmektensızlamayabaşlamıştı.Geçişsırasındaolancagücüyleasılmakhiçdekolayolmamıştı.Omuzeklemiçürükdişgibiağrıyordu.

Sudançıkıpotluk,çöpdolukıyıyaadımlarınıattılar,Jackhementekrarhapşırdı.

2BuseferJack'inDiyar’daaldığıyolbatıyadoğruyarımmilkadarolmuştu.Wolf’unsürüyüsuiçsinler

diyegötürdüğü,sonradandaiçindeboğulmasınaramakkaldığıodereyekadar.Buradaisekendinionmildahabatıdabuluyorduanladığıkadarıyla.Kıyıyaçıktılar.SonundaJack'i,Wolfçekerekçıkarmakzorundakaldı.GününsonışığındaJackilerdekiotoyolçıkışındabir levhagörebildi:ARCANUM-SONOHIOÇIKIŞI-EYALETSINIRI15ML.

"Otostopyapmamızgerek,"dediJack."Otostopmu?"Wolf’unsesikuşkularladoluydu."Dur,sanabirbakalım."İdare ederdi galibaWolf.Heledekaranlıkta.Üzerindehâlâmavi tulumuvardı.Tulumunyakasında

OSHKOSHyazılıbiretiketbelirmişti.Evdokumasıgömleği,orduartığıgömleklerebenzemişti.Eskidençıplakolanayaklarındakocamanloafer'lervebeyazçoraplarvardı.

Engaribi,Wolf’unburnununüzerindekiJackLennontipiyuvarlakgözlüklerdi."Wolf,sengörmezorluğuçekermiydin?YaniDiyar'da?""Çektiğiminfarkındadeğildim,"dediWolf,"Herhaldeöyleolmalı.Wolf!Buradabucamgözlerleçok

daha iyigördüğümkesin.Wolf!"Başını çeviripüstgeçidin trafiğinebaktı. Jackbir an içinonunoradanelergörmekteolduğunutahminetmeyeçalıştı.Kocaman,çelikcanavarlar, irisarıgözleriyle inanılmazbirhızla,kükreyerekgeçiyordu.Wolfbirden,"İstediğimdendahanetgörüyorum,"diyebezginbirifadeylebitirdisözlerini.

3İkigünsonrayorgunluktancanıçıkmış,ayaklarışişikiçocuk,32numaralıotoyolunsağındakiKENT

GİRİŞİ levhasıyla solundaki konaklama yerini geçip Indiana eyaletinin Muncie kentine adımlarınıatıyorlardı.Jack'inotuzsekizdereceateşivardı.Sürekliöksürüyordu.Wolf’unsuratışişmiş,rengiatıktı.Boksmaçındadayakyemişebenziyordu.Birgünönce,buldukları bir ambarınyanındagözlerine ilişenağaçtan elma toplamaya kalkışmıştı. Tamüst dallara vardığı sırada kovanlarını orada kurmuş olan birgrup arı üzerine saldırmıştı. Wolf çabucak inmişti tabii ağaçtan. Başının çevresinde dönüp durankahverengibirbulutlabirlikteama.Tekgözüheptenkapalı,burnukocamanbirturpgibişişhalde,yinedeelmaların en irisini Jack'e yedirmekte direnmişti. Hiçbiri pek ahım şahım değildi elmaların. Tatsızdı,kurtluydu.Jack'indecanızatenpekyemekistemiyordu.AmaWolfoelmaları toplamakiçinoncaçileyiçektiğinegöre,reddetmekyürekisterdi.

Page 180: Tılsım - Turuz

Yanıbaşlarından koca bir Camaro gürleyip geçti. İçinden biri, "Hey, eşeklere bak!" diye bağırdı,arkasındansarhoşkahkahalarıduyuldu.Wolfbirçığlıkdahakopardı,Jack'iyakaladı.BaşlangıçtaJack,eninde sonunda Wolf arabalara karşı duyduğu bu korkuyu yener diye düşünmüştü ama, şimdi epeygüvensizdibukonuda.

"Birşeyyok,Wolf,"dedibezginbirsesle.Arkadaşınınkolunukendiomzundanogünbelkiotuzuncukeresıyırıpindirdi."Gittiler,işte"

"Negürültü!"diyeinliyorduWolf."Wolf!Wolf!Negürültü,Jack.,kulaklarım,kulaklarım!"Susturucu, diye düşündü birden Jack. California sürat yollarını görsen bayılırdın, Wolf! Oraya

vardığımızdahâlâbirlikteyolculukyapıyorsakbirbakarız.Sonraarabayarışlarına,motosikletyarışlarınadagideriz.Bayılacaksın hepsine! "Bazı kimseler o sestenhoşlanır, biliyormusun?" dedi yüksek sesle."Bazıları..."Birden yine öksürük tuttu, çocuk iki büklümoldu.Bir an dünya gözünde kül rengi kesildi,sonratekrarağırağırnetleşti.

"Hoşlanmakmı?"diyemırıldandıWolf."Jason!Kimhoşlanabilirbundan,Jack?Yahelekokulan!.."Wolfiçinenkötüşeykokularolmalıydı...bunuanlıyorduJack.DahagelelidörtsaatdolmadanWolf

buraya Kötü Kokular Ülkesi demeye başlamıştı. En az on kere küsmüştü Wolf o ilk gece boyunca.Başlangıçtailkçamurludereninsularınıkusmuş,sonradankurukuruöğürmeyebaşlamıştı.Kokudan,diyeanlatmıştı sefil bir sesle. Jack'in bu kokulara nasıl dayanabildiğim anlayamıyordu. Kimsenindayanabileceğişeydeğildi.

İnsanDiyar'danilkdöndüğünde,içindeyaşarkenfarkınabilevarmadığıkokularınsaldırısınauğrardıburada. Bunu Jack de biliyordu.Dizel yakıtı, oto egzozları, sanayi artıkları, çöpler, kirli su, kimyasalmaddeler...sonra., tekraralışıyordu insan.Yaalışıyor,yadakokuduyusuuyuşuyordu.AmaWolfaöylebirşeyolduğuyoktu.Otomobillerdennefretediyor,kokulardannefretediyor,budünyanıntümündennefretediyordu.Jackhiçsanmıyorduonunalışacağınıartık.WolfubiranönceDiyar'agerigötürmezse,belkideçıldırırdızavallı.ÇıldırırkenherhaldeJack'ideçıldırtırdı.Zatenramakkalmıştıöylebirşeye.

Yanlarından içi tavuklarla dolu bir çiftlik arabası geçti. Peşinden durmadan korna çalan bir dizisabırsız otomobil vardı.Wolf kendini Jack'in kucağına atacaktı neredeyse, Jack hastalıktan dermansızolduğundangeriyedoğrusendeledi, çöpdolu,dikenlihendeğeyuvarlandı,poposununüzerineotururkendişleribirbirinevurdu.

"Üzgünüm,Jack,"dediWolfsefilbirsesle."Allahbelamıversinbenim!""Senin suçunyok.Yoruldum.Beş dakikalıkmola vakti geldi."Wolf da gelip Jack'in yanına oturdu.

Sessizdi. Jack'e kaygıyla bakıyordu. Çocuğun hayatını ne kadar zorlaştırdığının farkındaydı. Jack'inacelesi olduğunu seziyordu. Yalnız Morgan'dan kaçmak için değil, başka nedenlerle çabuk gitmekistediğinibiliyordu.Çocuğunuykusundaannesinisayıkladığının,bazenağladığınındafarkındaydı.Amauyanıkken ağlaması yalnızca ilk geçişi yaptıklarında, üst geçidin altında Wolf çileden çıktığı zamanolmuştu.JackozamananlatmıştıWolfaotostopunnedemekolduğunu.WolfkimseninarabasınabinmekistemediğinisöyleyinceJackyolunkenarınaoturmuş,yüzünüellerinegömüpağlamayabaşlamıştı.Sonrakesmiştiağlamayı.Buiyiydi...amaellerininarasındanarkadaşınabaktığındayüzündeöylebirifadevardıki, Wolf onun kendisini bu kötü kokular ülkesinde yalnız başına bırakacağından emin olmuştu. JackyanındaolmazsahemendelirirdiWolf.

4

Page 181: Tılsım - Turuz

SonrakalkıpArcanumsapağınayürümüşlerdi.NezamanyanlarındanbirarabageçseWolf irkiliyor,Jack'e sarılmaya çalışıyor, elini uzatıyordu.Bir kamyon şoförü onlara, "Arabanız nerede, tekerlekler?"diyeseslendi.Jackbusözüüzerindensuyunusilkenköpekgibisilkti,yolunadevametti.Wolfnezamangeride kalsa, ya da yandaki ormanlara doğrulma hevesi gösterse, onu elinden tutup çekiyordu. Enönemlisi,sapağavarmaktı.Otoyolüzerindeotostopyasaktı.Arcanumçıkışmageldilermi,kolaydı.Bazıeyaletlerde otostop suç olmaktan çıkarılmıştı artık. Jack'in bir gece bir ambarda yan yana uyuduğu birserserisöylemiştibunu.Amasuçsayılsabile,otoyolaçıkışrampasındayapılırsapolislergörselerbilegözyumuyorlardıbirdereceyekadar.

İlkişrampayavarmaktı.İnşallahyoldakarşılarınadevriyearabasıfalançıkmazdı.Wolfhakkındanedüşüneceklerini aklına getirmekbile istemiyordu Jack.HerhaldeCharlesManşon seksenlerde hortladı,gözünedeJohnLennongözlüğütaktısanacaklardı.

Rampayavarıpbatıyagidenşeridintarafınageçtiler.OndakikakadarsonraeskipüskübirChrysleryanaşıpyavaşladı.Sürücüsükalınenseli,şenbiradamdı.Kasketindeçiftlikâletlerisatanbirfirmanınadıyazıyordu.Eğiliponlarakapıyıaçtı.

"Atlayın çocuklar! Berbat bir gece, değilmi?" "Sağolun bayım, gerçekten öyle!" diye cevap verdiJack neşeyle. Kafası çok meşguldü. Wolf ü hikâyenin neresine yerleştirebileceğini düşünüyordu. BuyüzdenWolfünyüzündekiifadeyigöremedi.Adamgördüama.Yüzühemenkatılaştı."Kötübirkokumuvar,evlât?"

BusestonuJack'ibirandagerçeğedöndürdü.Nezaketteneserkalmamıştıbuseste.Yüzifadesikadarkatıydı.AdamsankiOatleyBarınagirmeyehazırbirmüşteriydi.

JackdönüpWolfabaktı.Wolfunburundelikleriaçılıpaçılıpkapanıyordu.Kokarcakokusualmışayıyabenziyordu.Dudakları

yalnızcaçekilipdişlerinimeydandabırakmaklakalmamış,üstelikkırışkırışolmuştu."Nesivarbunun?Gerizekâlımı?"diyesordukasketliadamJack'e."Yo,şey,yalnızca..."Wolfbirden

hırlamayabaşladı.Birbueksiktiişte.'Tanrım!"dediadam.İnanamıyormuşgibibirhalivardı.Gazabastığıgibiçıkışrampasınaatıldı,arka

kapıkendikendineçarpıpkapandı.Stoplambalarıyağmurluhavadaparıldadı,kırmızıışığıoklargibiikiçocuğunbulunduğuyanauçtu.

"İştebuharika!"dediJack.BirhışımlaWolfadöndü.Wolfonunöfkesikarşısındabüzüldü."Buharikaişte!Adamınarabasındabirtelsizolsaşimdipolisiarıyorolurdu.Arcanumyolundaikikaçığınotostopyapmayaçalıştığınıhaberverirdi!Jason!Yadabüyükİsa!Yadaherkimse!Vızgelir!Dahafazlabelâmıaçmakistiyorsun,Wolf?Bunubirikikeredahayaparsangörürsünnelerolacağım!Olanbizeolacak!"

Yorgun, şaşkın, çaresiz, tükenmiş durumda olan Jack, Wolf un üstüne yürüdü. Bir tokatta Jack'inkellesiniomuzlarıüzerindenayırabilecekkadargüçlüolanWolfdurmadangeriliyordu.

"Bağırma,Jack..."diyeinledi."Kokular...orayagirmek...okokulararasınakapanmak...""Benkokumokualmadım,"diyehaykırdıJack.Bağırırkensesiçatlargibioldu.Boğazıherzamandan

çok ağrıdı. Ama kendini tutamıyordu. Ya bağıracak, ya delirecekti. Islak saçları gözlerine giriyordu.Başımsilkeleyipsaçlarınıarkasınaattı,Wolfunomzunabirtokatşaplattı.Birçatırtısesiduyuldu,Jack'ineli fenahaldeacıdı.Taşavurmuştusanki.Wolfbağırdı,Jackdahadakızdı.Wolfunyalansöylemesinekızıyorduençok.BuseferkigidişindeDiyar'daaltısaattenfazlakalmamıştıama,kesinlikleeminolduğubirşeyvarsa,deminkiadamınarabasıvahşihayvaninigibikokuyordu.Kahve,bira,havatemizleyicisi

Page 182: Tılsım - Turuz

karışımıbirkoku.Birşeydahavardı.Dahakaranlık,dahaıslakbirkoku...Boğuk sesiyle, "Hiç kokuyoktu?" diye tekrar bağırdı.Wolf un öteki omzunada bir tokat attı.Wolf

tekrar bağırdı, olduğu yerde döndü, babasından dayak diyen çocuk gibi davrandı. Jack onun sırtınavurmaya başladı. Acıyan elleri, her vuruştaWolf un ıslak tulumundan sular sıçratıyordu.Wolf da herseferindebağırıyordu."Biranöncealışsaniyiedersin!Şrak!Çünküşimdigelenarabapolisdeolabilir!Şrak!YadaBayMorganBloatolabilir!Şrak!KusmukyeşiliBMW'siyle"Şrak!Bebekliketmektedevamedersençokcanımızyanar!Şrak!Anlıyormusunbunları?"

Wolf hiçbir şey söylemedi. Yağmur altında, iki büklüm duruyor, Jack'e arkası dönük, titriyordu.Ağlıyordu da. Jack kendi boğazına bir yumrunun tıkandığını hissetti, gözleri batmaya başladı. Böyleoluncaöfkesidahadaarttı. İçindekikorkunçbirduyguaslındakendi canınıyakmak istiyordu.Wolfuncanınıyakarsakendicanınıdayakabilirdi.Harikabiryoldubu.

"Dönbutarafa!"Wolfdöndü.Gözlüklerininardındanyaşlarboşalıpduruyordu.Burnudaakıyordu."Nedediğimianladınmı?""Evet,"diyeinlediWolf."Evet,anladım...amaonunlaaynıarabadagidemezdim,Jack.""Nedenmişo?"Jackonaöfkeylebakıyordu.İkielinikalçalarınadayamıştı.Başıöğleağrıyorduki!"Çünküölüyorduoadam,"dediWolfalçaksesle.Jackonabakakaldı.Tümöfkesiyokolmuştu."Jack,bilmiyormuydun?"diyesorduWolfyavaşça,"Wolf!Kokusunualamadınmı?""Hayır." Jack'in sesi incecik, alçacıkçıkmıştı. Islıkgibi.Çünkü... evet,odabirkokualmıştı.Daha

öncehiçduymadığıbirkoku.Sankibirkarışım...Hatırladı...gücütükendi.Yanparmaklığınönüneoturuverdi,Wolfabaktı.Gübreveçürüküzüm.Onabenziyordukoku.Yüzdeyüzodeğildiama,iğrençderecedeyakındı.Gübreveçürüküzüm."Kokuların en kötüsü." dediWolf. "İnsanlar nasıl sağlıklı olacaklarını unuttukları zaman olur. Biz

ona...Wolf.'.,karahastalıkderiz.Adamkendindeohastalığınolduğunubilmiyordubilesanırım.Hem...buYabancılaralamıyorlarokokuyu,değilmi,Jack?"

"Hayır," diye fısıldadı çocuk. Şu anda bir kuvvet onuNewHampshire'a, annesinin Alhambra'dakiodasınagötürse,annesindendeaynıkokuyumualacaktı?

Evet, aynı kokuyu alacaktı. Teninin gözeneklerinden fışkırıyor olacaktı koku.Gübre ve çürük üzümkokusu.KaraHastalık.

"Bizonakanserdiyoruz,"diyefısıldadıJack.Bizonakanserdiyoruzveannemdedevar."Nasıl otostop yaparım, bilemiyorum," dedi Wolf. "İstersen tekrar denerim, Jack... ama içerdeki

kokular...gerçidışarda,havadadolaşanlardakötüama,içerdekiler..."İşte Jack o zaman yüzünü ellerine gömüp ağlamaya başlamıştı. Yarı umutsuzluktan, ama daha çok

yorgunluktan.Evet,Wolf un Jackbaktığındayüzündegördüğünü sandığı ifadededoğruydu.Bir an içinWolf u oracıkta bırakmak gelmişti Jack'in içinden. California'ya varıp Tılsım'ı bulması ihtimali zaten

Page 183: Tılsım - Turuz

uzaktı.Şimdiöyleuzaklaşmıştıki,ufuktabirnoktaolmuştuartık.Wolfbuişiyavaşlatmaklakalmayacaktı.Eninde sonunda ikisini de kodese tıktıracaktıWolf.Hem de çok geçmeden.Nasıl açıklayabilirdi Jackdurumu?ZatenWolfuomantıklıRichardSloat'adanasılaçıklayabilirdi?

WolfoandaJack'inyüzündeosoğukvehesapçıgörüncedizlerininbağıçözülürgibiolmuştu.Hemenkendinidizüstüyereattı.VictoriaçağımelodramlarındakigibiJack'inikielinesarıldı.

"Gidipdebeniyalnızbırakma,Jack,"diyeağladı."ArkadaşınWolfuyalnızbırakmaburalarda.Bernburaya ̂sengetirdin,lütfen,lütfenyalnızbırakmabeni..."

Bundansonraartıkbilinçliveanlamlıkelimeleryokoldu.Wolfbelkidekonuşmayaçalışıyorduama,hıçkırmaktanbaşkabirşeyyapmıyormuşgibiydi.Jackiçindederinbirbezginlikhissetti.Buduygununşuankihalinepekiyiuyduğunufarketti.Benibırakma,sengetirdinbeniburaya...

Durum ortadaydı. Wolf artık Jack'in sorumluluğuydu. Evet. Hem de nasıl! Wolf u elinden tutmuş,Diyar'danOhio'yagetirmişti.Omzununsancısıyeterdibunuhatırlatmaya.Başkaçaresiyoktutabii.Wolfboğuluyordu.Boğulmasabile,Morganyıldırımıylayakacaktıonusonunda. İsterseoandaWolfadönüp,hangisinitercihedersin,dostum,diyesorabilirdi.Buradaolupkorkmayımı,yoksaoradaolupölmeyimi?

Sorabilirdi, evet.Wolf da cevap veremezdi.Çünkü kafası pek de hızlı çalışmıyorduWolf un.AmaTommyAmca'nınpeksıkkullandığıbirÇinatasözüvardı:Hayatınıkurtardığınadamartıkölenekadarseninsorumluluğundadır.

Tartışmabiryana,herşeybiryana.Wolfonunsorumluluğuydu."Benibırakma,Jack,"diyeağlıyorduWolf. "Wolf-Wolf!Lütfenbırakmabeni... sanayardımederim,

gecelerinöbettutarım.Çokşeygelirelimden.Amaneolursun,neolursun...""Ağlamayıkesdeayağakalk,"dediJackalçaksesle."Senibırakmayacağım.Amaşudeminkiadam

burayapolisfalanyollamadanhemenuzaklaşmamızgerek.Kıpırda."

5"Şimdineyapacağımızıplanladınmı,Jack?"diyesorduWolfçekingenbirsesle.Yarımsaattenberi

Muncie kentinin dışındaki sapakta, yol kenarında oturuyorlardı. Jack, Wolfa döndüğünde, Wolf onungülümsemekteolduğunugörüp sevindi.Gerçiyorgunbirgülümsemeydi ama,gözler altındakikoyu renkhalkalarıgörmezdengeliyorduWolf.Jack'inkokusudahadabeterdi.Hastakokuşuyduresmen.Amayinede...gülümsüyorduhiçdeğilse.

"Galibaşukentteneyapmamızgerektiğinibiliyorum",dediJack."Daha,birkaçgünönce,yenilastikpabuçlarımıaldığımdadüşünmüştüm."

Ayaklarını kıvırdı, Wolf la ikisi pabuçlara neşesiz, bir sessizlik içinde baktılar. Mahvolmuş,kirlenmişti pabuçlar. Sol tekin tabanı ayrılmaya başlamıştı. Daha Jack bunları alalı... alnını kırıştırıpdüşündü.Ateşi olunca zor düşünüyordu insan.Üç gün.Daha üç gün olmuştu, evet.Oysa ne kadar eskigörünüyorlardı.

"Neyse,"diyeiçiniçektiJack.Sonraneşelenirgibioldu."Şuilerdekibinayıgörüyormusun,Wolf?"Dediği bina hiç de ilginç olmayanbir açılar kalabalığından oluşmuş gri tuğla bir binaydı.Devbir

otoparkın orta yerinde, bir adaya benziyordu. Wolf o otoparkın asfaltının nasıl kokacağını çok iyibilmekteydiölü,çürükhayvanlargibi.Boğardıokokuonu.Jackisefarkınabilevarmazdı.

Page 184: Tılsım - Turuz

"Filmnedir, Jack?" diye sorduWolf. Jack'in başına fena halde dert olduğunu biliyordu.Bu yüzdenartıkpekitirazdaetmiyordubirşeylere.Hattâtedirginolduğunubilebellietmemeyeçalışıyordu.Amabusefer içinde korkunç sezgiler vardı. Film seyretmekle otostop yapmak aynı derecede kötüymüş gibigeliyorduona.Jackyoldahızlagidenbutaşıtlara'otomobil'demişti.BazılarınadaChevy,Jartran,stationwagon falan diyordu. Bunlar herhalde Diyar'daki posta arabaları gibi olmalıydı. Yoksa arabalardanbazılarınadafilmmideniyordu?

Olabilirdide.Jackbirden,"Göstermekanlatmaktandahakolay,"deyiverdi."Sanırımbeğeneceksin.Gel."Jackhendekten sendeleyen adımlarla çıktı, bir an dizüstü çöktü. "Jack, iyisin ya?" diye sorduWolf

kaygıyla.Jackbaşınısalladı.Otoparkadoğruyürümeyebaşladılar.AsfaltgerçektenWolfuntahminettiğikadar

kötükokuyordu.

6JackArcanum-Ohio'danMuncie-Indiana'yakadarolanotuzbeşmillikyolunbüyükkısmımWolfuno

koca sırtı üzerinde gelmişti. Wolf otomobillerden korkuyor, kamyonlardan ödü kopuyor, her kokudanbulantılarauğruyordu.Anidenyüksekbirsesduyulursaavazıçıktığıkadarbağırıpkoşmayabaşlıyordu.Ama beri yandan, yorulmak nedir bilmiyordu. Hem de hiç. Jack yorulduğunu görmemişti onun şu anakadar.

Başlangıçta Jack öne düşmüş, yorgun bacaklarının elverdiği hızla Arcanum rampasındanuzaklaşmışlardı. Başı zonkluyor, şakakları atıyordu çocuğun. Bir üşüyor, bir sıcaklar basıyordu.Wolfkolaylıklaonunsolunageçti.Adımlarıuzundu.Jack'erahatlıklayetişiyordu.Birikoşarken,ötekiyalnızcahızlıyürüyorgibiydi.Jackiçinden,belkidepoliskonusundaparanoyabubenimki,diyedüşünmekteydi.Amademinkikasketliadamgerçektenpekkorkmuştu.Pekdebozulmuştu.

ÇeyrekmilkadaryolaldıklarındaJack'indalağınabirsancıyapıştı.Wolf’dankendisinibirazsırtınaalmasınıricaetti.

"Hıı?"diyesorduWolf.Jackelişaretleriyletarifetti.Wolf un suratına bir sırıtma ifadesi yayıldı. Sonunda anlayabildiği bir konu gelmişti ortaya.

Yapabileceğibirşeyçıkmıştı."Atabinergibimi?"diyesordukeyifle."Evet,herhalde..."'Tamam!Wolf! Hemen! Kardeşlerimi de alırdım sırtıma! Atla, Jack!"Wolf eğildi, ellerini kıvırıp

üzengigibituttu."Ağırgelmeyebaşlarsambenihemenind..."DahasözlerağzındançıkamadanWolfonusırtınaalmış,şimşekhızıylakoşmayabaşlamıştı.Gerçekten

koşuyordu.Buzgibi,yağmurluhavaJack'insaçlarınısıcakalnındangeriyesavuruyordu."Wolf,kendiniçokyoruyorsun!"diyebağırdıJack.

"Hiçyorulmuyorum,Jack!Wolf!Wolf!Koşuyoruz...hemen!"GeçişiyaptıklarındanbuyanaWolf ilk

Page 185: Tılsım - Turuz

defa olarak mutluydu. İki saat boyunca koştu. Artık Arcanum'un batısına geçmiş, tek şeritli bir yolunkenarından,karanlıklariçindekoşuyorlardı.Jackyantaraftaboşbirambargördü.Bakımsızbirtarlanınkenarındaydı.Geceyioradageçirdiler.

Wolf un tek istediği, trafiğin kaynaştığı kent caddelerinden uzak durmaktı. Jack'in de niyeti yoktuoralarasokulmaya.WolfhiçyorulmuyorduamaJackbirkereonumolavermeyezorladı.Indianasınırınayakınyerde,Harrisvilledışındabiryolüstüdükkânında.WolfyolunkenarındasabırsızsabırsızbeklerkenJack bir gazete satın aldı, hava raporunu dikkatle okudu. Tüm meteoroloji haberleri o sayfadaydı.Dolunay 31 Ekim gününe rastlayacaktı. Cadılar Bayramı gününe. Pek de iyi uymuştu doğrusu. Jackgazeteninbaşsayfasınıçevirdi,gününtarihinebaktı...dünkügazeteydibu.DünEkim'in26'sıydı.

7Jackcamkapılardanbiriniaçıpkocabinanınholüneadımınıattı.BaşınıçeviripWolfabaktı.Wolfiyi

gibiydi. Yani... oldukça. Aslında Wolf un iyimserliğinden geliyordu bu hali. Gerçi bir bina içindeolmaktanhoşlanmıyorduama,neyse,arabadeğildihiçdeğilse.Hoşbirkokuvardıburada.Hafif,lezzetlibirkoku.Yadadahadoğrusu...oalttayatanekşikokuolmasahoşolacaktıdemekyerindeolurdu.Wolfsoladoğrubaktı,bircamıngerisindekibeyazşeylerigördü.Hoşkokuonlardangeliyordu.

"Jack,"diyefısıldadı."Hım?""Şubeyazşeylerdenistiyorum,lütfen.Amasidiktenkoymasınlar.""Sidikmi?Nelerzırvalıyorsunsen?"Wolfistediğiniifadeedebilmekiçindahaciddibirkelimearadıvesonundabuldu."İdrar."Parmağınıuzatıp, ışığınaydınlattığı şeyigösterdi.Açık renkbir sıvı.Üzerinde"TEREYAĞ

LEZZETİ"diyeyazıyorducamın."Şubirtüridrar,değilmi?Kokusunabakılırsaöyleolmalı."Jack'inyüzündeyorgunbirgülümsemebelirdi."Yapaytereyağlımısırpatlağı,evet,"dedi."Sakinol

biraz,tamammı?"'Tabii,Jack.Hemen."Wolfunsesipekusluçıkıyordu.Gişedebiletsatankızınağzındakocamanbirçikletvardı.Çiğnemeyikesti,önceJack'e,sonrairiyarı

arkadaşınabaktı.Çikletyarıaçıkağzındakocamanmorbirtopakgibidurupduruyordu.GözlerideviriptekrarJack'ebaktı.

"İkikoltuk,lütfen,"dediJack.Cebindenrulohalindekiyırtıkpırtıkparalarınıçıkarmıştı.Tekdolarlarveenortadadaöksüzbirbeşlik.

"Hangifilme?"KızınbakışlarıbirJack'e,birWolfakayıyordu.Tenismaçıseyrederhalivardı.

Jack,"Şimdibaşlayanne?"diyesordu.Kızyantarafaseloteypletutturduğukâğıdabaktı."SinemaDört'teUçanEjdervar.BirKung-Fufilmi.

ChuckNorrisoynuyor."Gözleriilerigerikıpırdıyordu."SinemaAltı'daçiftfilmvar.İkisideRalpBakshiçizgifilmi.BiriSihirbazlar,birideRinglerKralı."

Jack'in içi rahatlamıştı.Wolfnedeolsaboyufazlauzamışbirkocabebektenbaşkaneydiki?Çizgifilmlerdenhoşlanırdıbebeler.Bu iş iyiolacaktısonunda.WolfbuKötüKokularDiyarı'ndahiçdeğilse

Page 186: Tılsım - Turuz

kendisinieğlendirecekbirşeybulmuşolacaktı.Jackdebuaradaikiüçsaatlikbiruykukestirebilirdi."Çizgifilmlereolsun,"dedi.^"Dört dolar lütfen. İndirimli sabahmatineleri saat ikide bitti." Bir düğmeye bastı,mekanik bir ses

eşliğindeikikartonbiletkutununyangındandüştü.Wolfküçükbirçığlıkatıpgeriyekaçtı.Kızonabaktığındakaşlarınıkaldırmıştı."Sinirlifalanmısınız,bayım?""Hayır,benWolf’um,"dediWolf.Gülümsediğindebolsayıdakidişlerigözüktü.Şimdigüldüğünde,bir

günöncekinegöredahafazladişgösteriyorduWolf.Kızodişlerebaktı.Yalanıpdudaklarınııslattı.Jack omuzlarını kaldırarak, "Bir şeyi yok," dedi. "Yalnızca biraz... şey... Çiftlikten pek sık çıkmaz

da..."Kızabeşdolarıuzattı.Kızsankiopisparayıcımbızlatutmayıtercihedermişgibibirhareketlealdı."Yürü,Wolf."İkisimısırpatlağınınsatıldığıyeredoğrudönerkenJackelinitekrarpantoloncebinedaldırmıştı.Kız,

yanıbaşındaduranadamadöndü."Şununburnunabak,"dedi.Jackdedönüpbaktı.Wolfunburunkanatlarıritmikhareketlerleaçılıpkapanıyordu."Kesşunu,"diyemırıldandıJack."Neyikeseyim,Jack?""Burnunuöyleyapma.""Çalışırım,Jack...ama...""Şşş.""Birarzunuzmuvar,evlât?"diyesordusatıcı."Evet, lütfen. Bir nane şekeri, bir paket bisküvi, biraz da mısır patlağı... en büyük kâğıtta. Yağ

koymayınlütfen."Adamistenenlerihazırladı,tezgâhınüzerindeonlarınönünedoğruitti.Wolfhemenmısırlarındurduğu

kartonkutuyuikieliyleyakaladı,kocaçenesiniyaklaştırıpiçindenyemeyebaşladı.Adamonasessizcebaktı.Jack,"Çiftliktenpekçıkmazda,"diyetekrarladı.İçinden,acabagişedekikızlabuadamgördüklerini

fazlagaripbulur dapolis falan çağırırlarmıdiyekaygılanıyordu.Bu işte komikbir taraf bulunduğunuhissetmekteydi.BuduyguilkdefagelmiyorduJack'e.NewYork'dayadaLosAngeles'deolsalar,kimsedönüpWolfaikincikerebakmazdı.Heleüçüncükere,aslabakmazdı.Besbellihoşgörükotasıülkeninortakısımlarındabirazdüzeydüşmesineuğruyordu.Amaberiyandan,eğerNewYorkveyaLosAngeles'deolsalarWolfdaçoktandelirmişolurdu.

Satıcı,"Herhaldeondanböyleolmuş"dedi."İkidolarseksenvereceksin."Jack parayı içi burkularak verdi. Bir öğle sonrasını sinemada geçirmek uğruna tüm servetinin bir

çeyreğinigözdençıkardığınıgörüyordu.Wolfağzınıdolduranmısırpatlaklarıarasındansatıcıyagülümsemekteydi.JackbuifadeyiWolfun1

numaralıdostçagülümsemesiolaraktamdıamasatıcınınaynıkanıdaolupolmadığındanpekemindeğildi.Öyleçokdişvardıkiogülümsemede...yüzlercediştisanki!

Page 187: Tılsım - Turuz

ÜstelikWolfunburundeliklerideyineaçılıpkapanmayabaşlamıştı.Jackçocuklardançokyetişkinlereyakışacakbirkadercilikle,lanetolsun,çağırsınlarpolisiisterlerse,

diye düşündü. Zaten gecikecekleri kadar gecikmişlerdi.Wolf kokuya dayanamadığı için otostop yapıparabalarabinemiyorlardı.Jackkendikendineolsungerçeğikabullenmeyekararverdi.Yakındageçecek,Wolfalışacakdeyipduruyorduama,herhaldehiçalışamayacaktıarkadaşıbudünyaya.Neyapacaklardıozaman?Indiana'yıyürüyerekmiaşacaklardı.Yoo,Wolfyürüyerekaşacak,Jack'isırtındataşıyacaktı.Amadahaöncesinemayagirmelerişarttı.İkifilmbitenekadar,yadapolislergelenkadarbiruykuçekmeliydiJack.Okadar.

Satıcı,"İnşallahfilmiseversiniz,"dedi."Herhalde,"diyekarşılıkverdiJack.Yürümeyebaşladığında,Wolfunkendisiniizlemediğinifarketti.

Wolf satıcının başı üzerindeki bir şeye şaşkın bakışlarla bakıp duruyordu. Jack de başını kaldırdı.DuvardaStephenSpielberg'inkapalıyerlerfilmiyleilgili,üzerindeışıklaroynaşanafişinigördü.

"Haydi,yürü,Wolf,"dedi.

8Wolf bir terslik olacağını daha kapıdan girerken hissetti. Salon küçük, karanlık ve küf kokuluydu.

Korkunçtu buradaki kokular. O anda Wolf un burnuna gelen kokuları bir şair koklasa, boşa çıkmışhayallerin kokusu derdi.Wolf şair falan değildi ama. Onun gördüğü kadarıyla, hepsini bastıran koku,sidiklimısırpatlağıkokuşuydu.Birdeniçindenkusmakgeldi.

Derkenışıklardahadakararmayabaşladı,ortalıkbirmağarayabenzedi."Jack,"diyeinledi.Arkadaşınınkolunasarıldı."Jack,buradançıkmamızgerek,tamammı?""Hoşunagidecek,Wolf,"diyemırıldandıJack.Arkadaşınınkaygılarınıanlıyorduamanekadarderin

olduklarını farkedemiyordu.Wolf her zamanmutsuzdu zaten. Bu dünyaya geldiğinden beri tek duygusumutsuzluktu."Birdene,"dediJackona.

"Pekâlâ."Jacksözünkelimeanlamınıalgıladıysada,alttakioincetitreşimikavrayamadı.Otitreşim,Wolfunartıkiplikgibiincelmişkontrolyeteneğineikieliylesıkısıkısarılmaktaolduğunubelliediyordu.Otururlarken Jack, arkadaşını yol kenarındaki koltuğa alma akıllılığını gösterdi.Koca yaratığın dizleribüküldü,bacaklarıaralığasığabilmekiçinrahatsızbirpozaldı.Artıkpekdeistemediğimısırpatlaklarınıgöğsünebastırmıştı.

Tam önlerindeki koltukta bir kibrit alevi parlayıp söndü, Jack'in burnuna esrar kokusu geldi.Sinemalarda böyle şey o kadar olağandı ki, insan farkettiği anda hemen unuturdu.AmaWolf sanki birormanyangınınınkokusunualıyordu.

"Jack!...""Şşş,filmbaşlıyor."Vebendeuyuyorum,diyeeklediiçinden.Bundan sonraki birkaç dakika içinde Wolf un ne büyük kahramanlıklar gösterdiğini Jack asla

bilemeyecekti. Wolf un kendisi de pek farkında değildi. Tek bildiği, Jack'in hatırı için bu kâbusadayanması gerektiğiydi. Herhalde bir terslik yok, diyordu kendi kendine. Jack uyuyor bile. HembiliyorsunkiJacksenitehlikelibiryeregötürmez.Dayanbiraz...bekle...Wolf!.,birşeyolacakdeğil...

Page 188: Tılsım - Turuz

AmaWolf dönemsel bir yaratıktı. Üstelik aylık doruğuna da yaklaşmaktaydı o sıra. Sezgileri sonderecede keskinleşmişti. Onlara karşı durmak artık çok zordu. Mantığı ona bir tehlike olmadığımsöylüyordu.Olsa Jack'in kendisini buraya getirmeyeceğini söylüyordu.Amabu da tıpkı hapşıracak biradama,kilisedehapşırmanınayıpolduğunusöylemekgibibirşeydi.

Karanlıkta oturmuş, orman yangınının kokusunu burnuna çekip duruyordu. Bu karanlık, kokulumağarada, ne zaman yanından bir gölge yürüyüp geçse, korkuyla büzülmekteydi. Her an yukardakikaranlıklardan kafasına bir şey düşmesini bekliyor gibiydi. Derkenmağaranın karşı tarafındaki sihirlipencere açıldı,Wolf korkudan terler dökerek, yüzünde dehşet dolu bir korkumaskesiyle, karşısındakiotomobillerindevrilişini,binalarınalevalevyanışım,insanlarınbirbirinikovalayışınıseyretti.

"Fragmanlar,"diyemırıldandıJack."Seveceksindemiştimsana..."Başka sesler de vardı. Biri 'Sigara içilmez,' diyor, diğeri. 'Yerlere çöp atmak yasak' diyor, bir

üçüncüsü,'grupindirimivardır,'diyordu."Wolf, başımız dertte," diye mırıldandı Jack. Sonra bir şey daha söyleyecek oldu ama ağzından

yalnızcabirhorlamasesiçıkabildi.Geri plandaki seslerin sonuncusu, "Şimdidördüncü filmimizi sunuyoruz,"diyeduyurudabulunurken

Wolfkontrolünükaybetti.Bakshi'ninRinglerKralıfilmininsesipekyüksekti.Projeksiyoncudahergündüzseansındaolduğugibi sesi sonunakadaraçma talimatıalmıştı.Gıcırtılar, akortsuzgürültülerçıkıyordu.Sihirle pencere tekrar açıldı ve Wolf orada ateşi gördü. Turuncu ve kırmızı renkler yer değiştiripduruyordu.

Böğürerekayağafırladı,yanuykuluhaldekiJack'ideçekiştiripkaldırdı."Jack!"diyebağırdı."Kalk,çıkalım.Buradankaçmamızşart!Yangınıgörmüyormusun?Wolf!Wolf!""Öntarafta!"diyebağırdıbiri.Birbaşkası,"Kessenizesesinizi!"diyehaykırdı.Sinema6'nınarkatarafındakikapıaçıldı."Neleroluyorburada?""Wolf,sus,"diyetısladıJack.'Tanrıaşkına!""Oouuuuuuu-ooooooo!"diyeuluduWolf.Birkadın,lobidengelenbeyazışıktaWolfadikkatlebaktı,avazıçıktığıkadarbağırdı,küçükoğlunu

çekiştirerekkapıyadoğrusürüklemeyebaşladı.Çocukdizleriüzerinekapaklandı,yerdekimısırpatlaklarıüzerindekaydı.Lastikpabuçlarındanbiriayağındançıkmıştı.

"Ooouuuu-oooooohhhhhoooohhhhhooo!"Öndeoturan esrarkeş dönmüş, garip bir ilgiyle onlara bakıyordu.Bir elinde sigarasını tutmaktaydı.

Yedeksigarasıdakulağınınüzerinekıstırılmışduruyordu."Dahaneler,"diyemırıldandı."Londra'yainenkurtlaryinemihareketegeçti?"

Jackbusefer,"Pekâlâ,çıkıyoruz,"dedi."Dertdeğil.Birtek...bağırmaartık,tamammı?Tamammı,ha?"

Wolfukapıyadoğrugötürmeyebaşladı.BezginlikduygusutekraresiralmıştıJack'i.Lobininışığıgözlerinikamaştırdı.Deminçocuğunusalondançıkarankadınbirköşeyesinmiş,oğlunu

kucaklamış,duruyordu.Jack'lehâlâuluyanWolfunkapıdanlobiyeçıktığınıgördüğüandaçocuğukaptığıgibidışkapıyadoğruatıldı.

Page 189: Tılsım - Turuz

Mısırsatıcısı,gişedekikız,projeksiyoncu,uzunpardesügiymiş,müdürkılıklıbiradambelirdi.Aynı lobiye açılan diğer sinemaların kapıları da aralanmıştı. Karanlıktan suratlar dışarı bakıyor,

patırtınınnedeninianlamayaçalışıyorlardı.Jack'ingözüne,deliğindenbakanfarelergibigöründüler.Pardesülüadam,"Defolun!"diyebağırdı."Defolunburadan!Polisiçağırdımbile.Beşdakikayakadar

gelirler!"Çokçağırdın,diyegeçirdi içindenJack.Zihnindebirumut ışığıbelirmişti.Dahavakitolmamıştıki

polisfalançağırmaya!Hem...belkidehiççağırmazdıadam."Gidiyoruz zaten," dedi. "Bakın, özür dilerim. Ağabeyimde sara var... kriz geldi. İlacını yanımıza

almayıunutmuşuz."Sarasözügeçincegişecikızlasatıcıürperdiler.SankiJackcüzzamdemişgibidavrandılar."Haydi,yürüWolf."Müdürünbakışlarının indiğini,dudaklarının tiksintiylekıvrıldığınıgördü.Onunbaktığıyerebakınca

Wolfuntulumununarkatarafındakikocamanlekeyigördü.Altınııslatmıştı!Wolf da gördü. Gerçi Jack'in dünyasını pek tanımıyordu ama, o tiksinti dolu bakışın ne anlama

geldiğinibiliyordu.Yükseksesli,kişnergibihıçkırıklaragömüldü."Jack,özürdilerim,Wolf,özürdiliyor...çok!"Müdür,"Götüronuçabuk,"deyiparkasınıdöndü,uzaklaştı.JackkolunuWolfasardı,tekrarkapıyadoğruilerledi."Haydi,gel,Wolf,"dedi.Alçaksesle,şefkatli

birtondakonuşuyordu.Wolfahiçbukadarçokacımamıştı."Benimsuçum,senindeğil...gel,haydi.""Özürdilerim,"diyekesikkesikhıçkırdıWolf."Berbatbirşeyimben,Allahbelâmıversin...işeyaramazbirşeyim."'Tersine,çokiyisin.Gel."Kapıyıitipaçtı,Ekiminayınınserinhavasınaçıktılar.Çocuğuylaçıkankadınyirmimetrekadarilerdeydi.Jack'leWolfugörünce,arabasınadoğrugerigeri

yanaştı.Çocuğuönünderehinetutansoyguncugibitutuyordu."Onubanayaklaştırmayasın!"diyebağırdı."Duyuyormusun?Yaklaştırmaonubana!"Jackonuyatıştırmakiçinbirşeysöylemekistediama,söyleyeceksözbulamadı.Çokfazlayorgundu.Wolf’la ikisi dönüp uzaklaşmaya çalıştılar. Otoparkın içinden geçerlerken Jack sendeledi. Birden

gözlerininkarardığımhissetti.Wolf’unhemenkendisinikucağınaaldığımfarketti.Bebekgibitaşıyorduonu.Biryandandaağlıyordu

Wolf."Jack, çok üzgünüm. Lütfen Wolf dan nefret etme. Ben iyi bir Wolf da olabilirim. Biraz bekle,

göreceksin...""Sendennefretetmiyorum,"dediJack."Biliyorum...sençokiyibir..."Sözlerinibitiremedentekraruyuyakalmıştı.Uyandığındaakşamoluyordu.Muncieçoktanarkalarında

kalmıştı.Wolfanayoldanayrılmış,örümceağıgibidolaşıkçiftlikyollarına,toprakpatikalarasapmıştı.Yönünü asla şaşırmadan ilerliyordu. Göçmen kuşların o güçlü sezgilerini andırır bir duyguyla habire

Page 190: Tılsım - Turuz

batıyadoğrugitmekteydi.GeceyiCammack'dabulduklarıboşbirkulübedeuyuyarakgeçirdiler.SabaholduğundaJackateşinin

birazdüşmüşolmasıgerektiğinihissetti.28 Ekim günüydü ve vakit öğleye yaklaşıyordu... Jack birden Wolf un avuçlarının kıl bürümüş

olduğunugördü.

Page 191: Tılsım - Turuz

Bölüm:19

JACKHÜCREDE

1Ogecebiryarımdayanmışbirtarla,biryanındaormanlıkolanbirkulübedekampkurdular.Tarlanın

tâöbürucundabir evvardı ama, JackyinedekulübedençıkmadıkçaWolf la ikisi içinpekbir tehlikeolacağını sanmıyordu. Güneş battıktan sonra Wolf kalkıp ormana girdi. Çok yavaş hareket ediyordu.Yüzünü toprağa doğru eğmiş, yaklaştırmıştı. Jack onu gözden kaybetmeden önce, gözlüğünü kaybetmişmiyoplarabenzediğinidüşündü.KendinipektedirginhissediyorduJack.HayalindeWolfutuzağabasmış,kıvranırken görüyordu. Wolf dönerken dimdik yürümekteydi, iki elinde, ormandan topladığı birtakımbitkilervardı.Kökleriparmaklarınınarasındansallanıyordu.

"Neogetirdiklerin,Wolf?"diyesorduJack."İlaç,"dediWolfaksibirsesle."Amaçoketkililerideğil,Jack.Wolf!Budünyadahiçbirşeyfazlaiyi

değilzaten!""İlaçmı?Nedemekistiyorsun?"AmaWolf başka açıklama yapmadı.Tulumunun cebinden iki tahta kibrit çıkardı, dumansız bir ateş

yaktı,Jack'denbirkonservekutusubulmasınıistedi.Jackyandakihendektebirbiratenekesibuldu.Wolfalıpkokladı,burnunuburuşturdu.

"Yineoleşkokular.Sulâzım,Jack.Temizsu.Senyorgunsunbenkendimgideyim.""Wolf,nepeşindeolduğunubilmekistiyorum.""Bengiderim,"dediWolfozaman."Şutarlanınkarşısındabirçiftlikvar.Wolf!Oradasudavardır.

Sendinlen."Jack'inhayalindebirsahnebelirdi.Çiftçininkarısımutfaktabulaşıklarıyıkarkenpenceredenbakıyor,

Wolfugörüyor...birelindebirbirakutusu,birelindekökbitkilerle."Yoo,bengiderim,"dedi.Çiftliğin uzaklığı iki yüzmetre var yoktu.Evin pencerelerinden dökülen sarı ışıklar tarlayı yansına

kadaraydınlatıyordu.Jackbiratenekesinibahçedekiçeşmedenrahatçadoldurdu,dönüşyolunakoyuldu.Yanyolda,yerdekendigölgesinigörüncebaşımkaldırıpgökyüzünebaktı.

Ayhemenhemenyuvarlaktı.Doğuufkundanyükselmeyebaşlamıştı.Jack içi kaygılarla dolu olarak kulübeye döndü, suyuWolf a verdi.Wolf alıp kokladı, yine yüzünü

buruşturdu ama hiçbir şey söylemedi. Tenekeyi ateşin üstüne koydu, getirdiği kökleri kırıp ufalayarakiçineatmayabaşladı.Beşdakikakadarsonraiğrençbirkokuyükselmeyebaşladı.BuseferJackyüzünüburuşturdu. Wolf un o sıvıyı kendisine içirmeye kalkacağından kuşkusu yoktu. İçerse öleceğinden dekuşkusuyoktu.Ağır,acılıbirölümleherhalde.

Page 192: Tılsım - Turuz

Gözlerinikapayıpyükseksesle,numaradanhorlamayabaşladı.Wolfonuuyuyorsanırsauyandırmazdı.Hasta bir insanı kimse uyandırmadı zaten, öyle değil mi? Jack de gerçekten hastaydı. Ateşi tekraryükselmişti.İkidebirürperiyor,biryandandaterdöküyordu.

Kirpiklerininarasındangözetledi.Wolfuntenekeyiateştenalıpkenarakoyduğunugördü.Soğumasınıbekliyordu.BuaradaWolfgözlerinigökyüzünedoğrukaldırdı.Kıllıelleriyledizlerinikucaklamıştı.Yüzürüyagörürgibi,çokdagüzeldi.Değişikbirgüzellik.

Ayabakıyor,diyedüşündüJack.İçindebirkorkukabardı.Değiştiğimizzamansürününyakınmasokulmayız.Hiçsokulurmuyuz?Yerizonlarıeğersokulursak!Wolf,söylesenebana,sürübenmiyimşimdi?Jackürperdi.Beş dakika kadar sonra, tam Jack gerçekten uyuyacağı sıradaWolf tenekeye doğru eğildi, kokladı,

başını salladı, kutuyu eline aldı, Jack'in duvara yaslanıp uzandığı tarafa doğru yürüdü. Jack gözlerinisımsıkıyumdu,tekrarhorlamayabaşladı.'

"Hadihadi,Jack,"dediWolfneşelibirsesle."Uyanıkolduğunubiliyorum.Wolfukandıramazsın."JackgözleriniaçıpWolfagücenikbakışlarlabaktı."Neredenbildin?""İnsanların bir uyku kokusu vardır, bir de uyanık kokusu vardır," dedi Wolf. "Yabancılar bile

biliyordurherhaldefarkını.,değilmi?""Galibabilmiyoruz,"dediJack."Herneyse,şunuiçmengerek.İlaçbu.Hemeniç,Jack.Hemen.""İstemiyorum."Tenekedenyükselenkokuçürükgibiekşibirkokuydu."Jack,"dediWolf,"Sendendehastalıkkokusugeliyor."Jackhiçbirşeysöylemedenarkadaşınabaktı."Evet,öyle,"dediWolf."Gittikçedekötüleşiyor.Aslındapekfenadüzeydesayılmazhenüz...ama...

Wolf!İçmezsenyakındaçokkötüleşebilir.""Wolf,eminimkiDiyar'daotlarınkokusunualmaktabirincisindir.AmaburasıKötüKokularÜlkesi,

unuttunmu?Belkidetopladığınotlarınarasındazehirliotlarvardır,bendeiçince...""Bunlariyileri,"dediWolf."Yalnızcafazlagüçlüdeğiller,lanetolsun!"Wolfüzgüngibiydi."Burada

daherşeypekokadarkötükokmuyor, Jack. İyikokulardavar.Ama iyikokularınhepsibu ilaçotlarıgibi...zayıfyani.Sanırımbirzamanlaronlardagüçlüymüş."

Wolfhülyalıgözlerinitekrarayadoğrukaldırdı,Jackeskitedirginliğiningeridöndüğünühissetti."Herhaldeburasıbirzamanlariyibiryerdi,"dediWolf.'Tertemiz,güçlübiryer...""Wolf!"diyesorduJackalçaksesle."Wolf?Avuçlarınıyinetüylerbürüdüsenin!"Wolf irkildi, Jack'e baktı.Bir an için Jack'e aç gözlerle baktı, ya da ateşli olduğu için Jack'e öyle

geldi.Sonrasilkindi,kötübirrüyadanuyanırgibioldu."Evet,"dedi."Amaokonudakonuşmakistemiyorum.Seninkonuşmanıbileistemiyorum.Önemiyok.

Yanihenüzyok.Wolf!Senilacınıiç,Jack.Tekyapmangerekenbu."

Page 193: Tılsım - Turuz

BesbelliWolfhayırcevabınarazıolmayacaktı.EğerJackilacıiçmezse,uzanıpağzınıaçar,zorlaiçinedökerdibelkide.

Jack acı bir sesle, "Unutma, bu ilaç beni öldürürse sen de tek başına kalırsın ama," dedi, uzanıptenekeyialdı.Tenekehâlâılıktı.

Wolf unyüzünekorkunçbir üzüntü ifadesi yayıldı.Yuvarlak çerçeveli gözlüğünüburnununüzerindeyukarıya doğru itti. "Seni incitmek istemem, Jack. Wolf hiçbir zaman dostu Jack'i incitmek istemez."Yüzündekiifadeöylesefildiki,içtenliğiolmasagülünçduracaktı.

Jackteslimoldu,tenekedekisıvıyıiçti.Ogücenikvesefilifadeyedayanamazdıçünkü.İlacıntadıdatahminettiğikadarkötüçıktı.Biran içindünyasarsılırgibioldu.SankiDiyar'ageçişyapıyormuşgibihissettikendini.

"Wolf!"diyebağırdı."Wolf,elimitutbenim!"Wolftuttu.Kaygılıveheyecanlıbiryüzüvardı."Jack?Jacky?Neoldu?"İlacıntadıağzındanyavaşyavaşyokoluyordu.Aynıanda,annesininhastaykeniçirdiğikonyakgibibir

sıcaklık sarmaya başladı içini. Dünya tekrar çevresinde belirlendi. Herhalde deminki sarsıntı dahayalindeydi...amaJackpeksanmıyorduöyleolduğunu.

Neredeysegidiyorduk.Ramakkalmıştı.Belkidebu işi sihirli iksirolmadandayapabilirim...belkibaşarırım!

"Jack,neoldu?"Jack, "Kendimi daha iyi hissediyorum," dedi, gülümsemeyi başardı. "Yalnızca kendimi daha iyi

hissediyorum,okadar.""Kokundadahaiyi,"dediWolfneşeyle,"Wolf!Wolf!"

2Ertesi gün de iyileşmeye devam etti Jack. Ama dermanı hiç yoktu. Wolf onu sırtına alıp yola

koyulduysadapekazyolalabildiler.Ortalıkkararırkengeceyigeçirecekbiryeraramayabaşladılar.Jackkirlibirhendekte tahtabirsundurmagördü.Çevresiçöpyığınlarıyla,eskimişoto lastikleriyledoluydu.Wolfitirazetmedenkabuletti.BütüngünsessizvesuratsızdıWolf.

Jack hemenuyudu, gecenin on birinde tuvalete gitme ihtiyacıyla uyandı.Yanına baktığındaWolf unyeriniboşgördü.Herhaldeyineottoplamayagitmiştir,diyedüşündü.Burnunu,buruşturdu.AmaeğerWolfonayineilaçiçirmekistese;çoktaniçirirdizaten.İlâcıniyigeldiğideinkâredilemezdi.

Çıkıp sundurmanın yan tarafına yürüdü. Böbreklerini boşaltması epey uzun sürdü. Bir yandan*gökyüzünebakıyordu.EkimsonlarındaveKasımbaşlarındaülkeninorta-batıbölgesindesıksıkrastlanano aldatıcı gecelerden biriydi. Kış tüm zalimliğiyle bastırmadan hemen önce. Ortalık yazdan kalmadenecekkadarsıcaktı.Tatlırüzgârinsanısankiokşuyordu.

Tepede ay görünmekteydi. Beyaz, yuvarlak ve çok güzeldi. Yeryüzüne net, ama yine de aldatıcıışıklarını yolluyor, gözükenleri hem gösteriyor, hem de saklıyordu. Jack baktı... hipnotize olmuş gibihissettikendini.Hemenhemenhiçaldırmıyordu.

Değiştiğimizzamansürününyanmagitmeyiz!Hiçgidermiyiz?!Şimdisürübenmiyim,Wolf!

Page 194: Tılsım - Turuz

Aydedeninbirsuratıvargibiydi.JackoradaWolfunyüzünügörüyor,amapekşaşırmıyordu.NevarkiWolfunoradaki suratı her zamankigibi açık ifadeli, biraz şaşkındeğildi.Darbir ifadeydi.Kapanıktı.Evet...karanlıktı.Üzerindekitüylerdenötürükaranlıktıbelki.Amayoo...tüylerinönemiyoktu.Niyetindenötürükaranlıktıoifade.

Yanlarınasokulmayız.Sokulsakonlarıyeriz,Jack,değiştiğimizzamanbiz...Aydakisuratkemiktenoymagibiydi.Hırlayanbirhayvanınsuratıydı.Sıçramadanhemenönceyaptığı

gibibaşınıhafifeğmişti.Ağzıaçık,içidişdoluydu.Yeriz,öldürürüz,öldürürüz,ÖLDÜRÜRÜZ.Jackomzunabirparmağındokunduğunuhissetti,parmak

yavaşçaaşağıya,belinedoğrukaydı.DemindenberiduvardibindeöyleceduranJackbirandatekrarişemeyebaşladı."Senikorkuttumgaliba, Jack,"dediWolf arkasından. "Özürdilerim, Jack.HayAllahbenimbelâmı

versin."AmaJackbiraniçinWolfunbuişeüzüldüğünepekdeinanmadı.OnasankiWolfbunlarısöylerken

sırıtıyormuşgibigeldi.Onunkendisiniyiyeceğindeneminoldu.Tuğlaev...diyedüşündübirden.Saklanabileceğimbirtuğlaevimbileyok."Korkutekraryakasınasarıldı,kupkurubirkorku,damarlarındakiateşinkindendahasıcakdolaştı.Kimkorkarhainkurttan,hainkurttan,hainkurttan..."Jack?"Benkorkarım,benkorkarım,ah,Tanrım,benkorkarımhainkurttan...Yavaşçaarkasınıdöndü.Wolf un yüzü, daha demin yan yana yatarlarken hafif tüylüyken, şimdi sakalları o kadar yüksekten

başlayarak fışkırıp yüzünü kaplamıştı ki, hemen hemen şakaklarından aşağısı kapkaraydı.Gözleri pırılpırılveturuncubakıyordu.

"Wolf,birşeyinyokya?"diyesorduJackboğukbirfısıltıyla.Sesiancakbukadarçıkabiliyordu."Evet,iyiyim,"dediWolf."Ay'labirliktekoşuyordum.Çokgüzeldi.Koştum...koştum...koştum...ama

birşeyimyok,Jack."Wolfbunukanıtlamakiçingülümsediğinde,ağzındakikocaman,devdişlergözüktü.Jackkorkuylabüzüldü.Filmlerdekicanavarlarınağzınabakmakgibibirşeydibu.

Wolf onun yüzündeki ifadeyi gördü, kabalaşmış yüz hatlarında bir üzüntü belirdi.Ama o üzüntününaltında...pekdeçokaltındadeğildihattâ...başkabirifadedahavardı.Sevinen,sırıtan,dişlerinigösterenbirbaşkaifade.Avınıkovalamaya,ağzındanburnundankanboşalanakadarkovalamayavebundanzevkalmayahazırbirifade.Seyrederkengülmeyehazırbirifade.

Kendisiavolsa,yinegülerdi!Heledekendisiavsa..."Jack, üzgünüm," dedi. "Vakit... geliyor artık.Bir çare düşünmemizgerek.Belki... yarın.Bir çare...

mecburuz..."Göğebaktı,yüzüneohipnotizeolmuşbakışlargeldi.Birdenbaşımkaldırıpuludu.Jack'esankiaydaonacevapverircesineuluyormuşgibigeldi.Benliğinibirdehşetkapladı.OgecebirdahauyuyamadıJack.

Page 195: Tılsım - Turuz

3ErtesigünWolfbirazdaha iyiydi.Biraz,hiçdeğilse.Amaöylegergindiki,çatlayacaktıneredeyse.

Jack'eneyapmakgerektiğinidilidöndüğükadaranlatmayaçalışıyordu.Tamosıradatepelerindenbirjetuçağı geçti. Wolf ayağa fırladı, koştu, ona uludu, yumruğunu kaldırıp salladı. Kıllı ayakları çıplaktı.Şişmiş,ucuzpabuçlarınıpatlatmıştı.

Jack'e ne yapmak gerektiğini anlatmaya uğraşıyordu ama, söyledikleri ancak kulaktan dolmabilgilerdi.Kendidünyasındabudeğişimininnasılolduğunuçok iyibilirdi.Amaburadabu işçokdahakötüolurdubelki,pahagüçlüvedaha tehlikeliolurdubuYabancılarDiyarında.Hissediyordu.Ogücünkendiiçinedolduğunuhissediyordu.Bugeceaydoğduğundaogüçesiralacaktıkendisini.

Jack'e bir zarar vermek istemediğini durmadan tekrarlıyordu. Jack'in canını yakmaktansa kendiniöldürmeyitercihedeceğinisöylüyordu.

4Daleville, kasabadan çok köye benzeyen bir yerdi. Jack oraya öğle vakti vardı, nalbur dükkânına

girdi.Birelinipantolonununcebinesokmuştu.Cebindeparalarınıavuçluyordu."Birşeymiistedin,yavrum?""Evetefendim,"dediJack."Birasmakilitistiyordum.""Şu tarafagel,birbakalım.Yalevar,Mossiervar,Lok-Titevar...ne istersenvar.Sennasılbir şey

isterdin?""Büyükbirşey,"dediJack.Satıcıyakaranlıkbakışlarlabakıyordu.Yüzügergindiamaeskigüzelliği

büsbütündeyokolmuşdeğildi."Büyükbirşey,"diyemırıldandı."Niyeistiyorsun,sorabilirmiyim?""Köpeğim,"diyebaşladıJack.Hikâye.Yinebirhikâyeuydurmasıgerekiyordu.Buseferkini,soniki

geceyi geçirdikleri kulübeden çıkmadan hazırlamıştı kafasında. "Köpeğim için lâzım. Onu kilitlememgerek.Isırıyor."

5Seçtiğikilitondolarlıktı.BudurumdaJack'incebindeyalnızcaondolarkalmışoluyordu.Bukadar

paraharcamakgerçiiçineoturdu,birarabirbaşkakilitseçmeyidedüşündüamasonraaklınaWolfundüngecekihaligeldi.Gözlerindenturuncuışıklarsaçarkenkihali.

Ondolarıçıkarıpuzattı.Kulübeyedönerkenyoldadurmadangelipgeçenarabalarabaşparmağıylaişaretverdiamatabiikimse

durup onu almadı. Belki de görünüşü fazla çılgın, fazla garipti. Zaten o da kendini öyle hissediyordu.Nalbur dükkânında gördüğü gazete, güneşin batma saatinin altı olduğunu söylemekteydi. Ayın kaçtadoğacağı yazılı değildi ama Jack en geç yedide doğmuş olacağını tahmin ediyordu. Şimdi zaten birolmuştusaat.OgeceWolfunereyekapatacağıhakkındadazerrekadarfikriyoktu.

Benikilitlemengerek,Jack,demiştiWolfona.İyice,sağlamcakilitlememgerek.Çünküeğerçıkarsam

Page 196: Tılsım - Turuz

karşıma çıkanı, elime geçeni yok ederim. Seni bile, Jack. Seni bile. Bu yüzden beni sıkıca kilitlemengerek.Neyaparsamyapayım,nedersemdiyeyim,sakınaçmakapımı.Üçgün.Jack.Aytekrarküçülmeyebaşlayanakadar.Üçgün...hattâbelkidört...emindeğilsen.

Evet ama nereye kilitleyecekti? İnsanlardan uzak bir yer olması şarttı. Uluduğunu kimse duymasındiye.Ayrıca,yatıpkalktıklarıokulübedençokdahasağlambiryerolmasıdaşarttı.EğerJackondolarlıkgüzelimkilidiniokulübeninkapısınaasmayakalkarsa,Wolfrahatlıklaarkaduvarıyıkıpçıkardıoradan.

Nereyepeki?Bilmiyordu.Amabirşeybulmakiçinaltısaatikaldığınıbiliyordu.Belkidedahabileaz...Jackadımlarınıdahadahızlandırdı.

6Buraya gelene kadar birkaç boş ev görmüşlerdi, evet. Hattâ bir iki tanesinde gecelemişlerdi bile.

Jack,Daleville'dendönerkengözühepboşevtabelâlarında,levhalarındaydı.Satılıkyadakiralıkbirşeygörür müyüm, diye bakmıyordu. Aslında üç gün boyunca Wolfu bir çiftçinin yatak odasına falankilitleyemeyeceğini kendisi de biliyordu.Ama eğer evlerdenbirinin şarapmahzeni falan varsa... belkiolabilirdi.

Perimasallarındakilergibisağlambirtaşduvaraoturmuşmeşeağacındansağlambirkapı.Yeraltındabir oda. Hiçbir yaratığın bir aydan önce kendine bir tünel kazıp çıkamayacağı türden bir yer. Wolfubarındırabilirdiöylebiryer.Topraktabanlatoprakduvarlardabiryeriniacıtmamasınısağlardı.

Amaboşmahzenliboşevlerherhaldeotuzkırkmilgerilerindekalmışolmalıydıartık.Aydoğmadanokadaryolualıpgeriyegidemezlerdi.Hemzaten,acabaWolfböylebirzamandakırkmilkoşmayarazıolurmuydu?Sırfkendisinikilitleyebilmekiçinçabaladığınıbilebilehemde?

Yaçokgeçkalırlarsa?YaWolf'artıkkendisinikilitletmeyerazıolmazsa?Yaoalttasaklıhainkişiliğiyüzeye çıkmaya başlamışsa, bu yeni dünyada çevresine bakınıp yiyeceklerin nerelerde bulunduğunuaraştırmaya koyulmuşsa?O zaman Jack'in cep dikişlerini yırtacak kadar ağır gelen koca kilidin hiçbiryarandaolmazdı.

Geridönebilirim,diyedüşündübirdenJack.DönüpDaleville'edoğruyürüyebilir,sonradayürümeyedevamedebilirdi.BirikigünekadarLapel'e,hattâCicero'yayaklaşmışolurdu.Belkiöğledensonrabiryem dükkânında çalışır, ya da bir çiftlikte iş bulurdu. Sonra tekrar yola koyulur, birkaç günde Illinoissınırınavarırdı.Ondansonrasıkolaydı.Nasılyapacağımtambilmemeklebirlikte,sonundaSpringfield'evarabileceğindendeemindi.Thayerokuluna.Illinois'egirdiğindenbirgünsonraoradabulurdukendini.

Kulübeye kadar olan son çeyrek millik yolu yürürken, bir yandan daWolfu Richard Sloat'a nasılaçıklayacağınıdüşünüyordu.EskiarkadaşıRichardSloat,gözlüklü,kravatlı,ciddigörünüşlübirçocuktu.Çok mantıklı bir insandı. Çok zeki ve çok inatçı olmasına rağmen. Bir şeyi gözüyle görmüyorsainanmazdı.Çocukkenbile perimasallarına pek ilgi göstermezdiRichard.Balkabaklarını atlı arabalaraçeviren perilerin bulunduğuDisney filmleri hiç hoşuna gitmezdi.Aynalarla konuşan kraliçeler ona hiçheyecan vermezdi. Böyle şeyler Richard'ın altı yaşındaykenki beynini yoramayacağı kadar saçmaşeylerdi. Sekiz yaşında, on yaşındayken, hiç aldırmazdı bunlara tabii. Onu daha çok, elektronmikroskobundakibirgörüntüilgilendirirdi.RubikKüpü'nüdoksansaniyedeyapar,çözerdi.Jackonunbirseksenboyundabirkurdukolaykolaykabullenebileceğimpeksanmıyordu.

Page 197: Tılsım - Turuz

Yolunüzerindebirkararsızlıkgeçirdi.Wolfugeridebırakıpyolunadevametmeyi,Tılsım'ıbulmayıdüşündü.

Yasürübensem?diyesordukendikendineiçinden.SonrabirdenWolfunkorkansürüsünükurtarmakiçinyamaçlaratırmanışı,kendinisularaatışıgözününönünegeldi.

7Kulübeboştu.KapınınaçıkolduğunugörenJack,Wolfunçıkıpbiryeregitmişolduğunuhemenanladı.

İnanmaya inanmaya hendeği inip kulübeye doğru yaklaştı. Wolf kendi başına on beş adım bileuzaklaşamazdı buradan. "Ben döndüm," diye seslendi. "Hey, Wolf? Kilidi aldım?" Sesini kimseninduymadığınıhissediyordu.Kulübeninkapısından içeriyebakıncabusezgilerindehaklıolduğunuanladı.Sırt çantası içerdeki kerevetin üzerindeydi. Yanında 1973 baskısı bir dergi duruyordu. Penceresizkulübenin bir köşesine birkaç odun yığılmıştı. Başka bir şey yoktu içerde, Jack olduğu yerde döndü,çaresizbakışlarlahendeğinüstkenarlarınabaktı.

Her yanda eski lastikler vardı. Çöplerin arasından eskiden dağıtılmış siyasal broşürler uçupduruyordu.ÜzerindeLUGAR'ınadıyazılıydı.BiryerdeçarpılmışbirConnecticutplakası iliştigözüne.Biraşişeleri,üstlerindekisolmuşetiketler...amaWolfgörünürlerdeyoktu.Jackelleriniağzınaborugibituttu, "Hey, Wolf, ben döndüm!" diye bağırdı tekrar. Cevap beklediği yoktu. Zaten de alamadı. Wolfgitmişti.

"Allahkahretsin," diyemırıldandı, ellerini kalçalarına dayadı. İçi çelişkili duygularla doluydu.Biryandanrahatlamaduygusu,biryandanheyecan.WolfherhaldeJack'inhayatınıkurtarmakiçinuzaklaşmış,gitmişti. Anlamı bu olmalıydı bu gidişin. Jack, Daleville'e doğru yola çıkar çıkmaz, kaçıvermişti. Oyorulmazbilmezbacaklarıkimbilirkaçmilöteleregötürmüştüonu!Oralardaayındoğmasınıbekliyordu.Kimbilirhangitaraflardaydı!

Jack'in heyecanının birazı da bundan ileri geliyordu. Belki Wolf şu karşıda gözüken ormana dagirebilir, orada bulduğu tavşanlarla, tarla fareleriyle, daha başka hayvanlarla karnını tıka basadoyurabilirdi.Fenadaolmazdı.AmabelkiWolfunburnuhayvansürülerininkokusunualır,onlarınpeşinedüşer,ozamanda,kendisitehlikelerleyüzleşirdi.Belkiçiftçiyleailesininkokusunubilealabilirdi.Dahadabeteri,yakınlardabirkasabaveyakentbulunduğunuhissedebilir,koklayabilirdiWolf.Jackpekeminolamıyorduama,değişmişhalindeWolfbelkikaldırımdarastladığıinsanlardanbirdüzinesininhakkındangelebilirdi.

"Allah kahretsin!" diye söylendi kendi kendine. Hendeğin kenarına tırmanmaya koyuldu. Wolf ugörmeyipekummuyorduaslında.Belkidebirdahahiçgörecekdeğildionu.Belkibirkaçgünsonrabirgazetede korkunç bir kurdun sebep olduğu katliamı okuyacaktı. Bir kasabanın ana caddesinde, aç birkurdunyaptıkları...Yineisimlersıralanacaktıgazetede.Tıpkıozamankigibi...Thielke,Heidel,Hagen...

Önce yola doğru baktı.Wolf un; siluetini doğuya doğru giderken görmeyi umuyordu sanki. Batıyagidemezdi.Daleville'dendönmekteolanJack'lakarşılaşmakistemezdi.Yolbomboştuzaten.

Tabiiboşolacaktı.Güneşdeinişegeçmiştiyukarda.Jackbakışlarınıyandakitarlayadoğruçevirdi.Oradadakıpırtıyoktu.KatilKurduAvlamaÇabalarıSürüyor,diyecektigazetemanşetleribirkaçgünsonra.

Page 198: Tılsım - Turuz

Tamosıradaormanınkenarındakikocakayahareketedergibioldu.JackbirdenonunkayaolmayıpWolfolduğunuanladı.Topuklarınınüzerindeçömelmiş,Jack'edoğrubakıyordu.

"Senihaydut serseri,"dedi Jack.Rahatlamıştı ama,biryandandademinWolfungittiğine sevinmişolduğunuunutamıyordu.Orayadoğruilerledi.

Wolfhiçkıpırdamadı.Opozdadonmuş,yoğunlaşmışgibiydi.Jack'inbirsonrakiadımıdahadafazlacesaretgerektirdi.

Yirmi adım kadar attıktan sonra,Wolf’un bu arada değişmeye devam ettiğini farketti. Saçları dahagürleşmiş,dahakabarıkolmuştu.Sankiyıkanıpfönmakinesiylekurutulmuşgibiydi.Sakalıartıkgözlerininhemen altından başlıyordu. Bütün vücudu irileşmiş, daha bir güç kazanmıştı. Gözleri sıvı ışıklarladoluydu.Turuncuturuncuparlıyordu.

Jack kendini zorlayıp daha da yaklaştı. Bir araWolf’un ellerinin değişip pençe olduğunu sanıncaduraladı ama, sonradanellerinüzerini tüylerinkaplamışolduğunuanladı.Wolf ateş saçangözlerleonabakmayadevamediyordu. Jackaradakiuzaklığı tekraryarıya indirdi, sonradurdu.Diyar'daWolfa ilkrastladığından bu yana, arkadaşının yüzündeki ifadeyi ilk defa okuyamıyordu. Belki Wolf çok fazlayabancılaşmıştıartık.Yadabelkiotüylersaklıyorduyüzünü.Tekkesinolanşey,Wolf’unartıkgüçlübirduygununelindeesirolduğuydu.

OnikiadımkalaJackkesinolarakdurdu,kendinizorlayıpogözlerebaktı."Azkaldıartık,Jacky,"dediWolf.Ağzıaçıldı,okorkunçgülümsemegöründü."Kaçtınsanmıştım,"dediJack."Buradaoturdum,seningelişinigörmekistedim.Wolf!"Jack bu sözün ne anlama geldiğini bilemedi. İçinden Kırmızı Şapkalı Kız'ın masalını hatırlıyordu.

Wolfundişleriözelliklebol,keskinvegüçlügörünüyordu."Kilidialdım,"dediJack.Cebindençıkarıpgösterdi."Benyokkenaklınabirfikirfalangeldimi,Wolf?"

Wolfunbütünyüzü...gözleri,dişleri,herşeyibirdenparlıyordu."Artıksürüsensin,Jacky,"dedi,sonrabaşınıkaldırdı,ağzındanupuzun,korkunçbirulumasesiçıktı.

8O anda orada daha az korkan bir Jack Sawyer olsa belki, "Kes zırvalamayı," derdi, Ya da belki

"Böyledevamedersentümülkeninköpekleribaşımızaüşüşür,"derdi.Amabusözlerinikisideboğazındakalakaldı.Birşeysöyleyemeyecekkadarkorkuyordu.Wolfonayinebirnumaralıgülümsemesinisundu,ağzıtelevizyondagösterilenbirbıçakreklâmınabenzedi.Sonrapekbirçabagöstermeksizinayağakalktı.GözündekiJohnLennongözlüğünüsakalıgiderekdahayukarıyaitiyordu.Jack'eboyudahadauzamışgibigöründü.Oatleyharındakibirafıçılarıkadardakalınlaşmıştı.

"Budünyadagüzelkokularınızdavar,Jacky,"dediWolf.Jacksonundaonunruhsaldurumunuanlayabildi.CoşkudoluyduWolf.Zorşartlarlabirmaçkazanmış

gibiydi."İyikokular!Wolf!Wolf!"Jack bir adım geriledi, acaba onu ben mi kuruyorum diye merak etti. "Bunu daha önce hiç

söylememiştin,Wolf,"diyebildi.

Page 199: Tılsım - Turuz

"Daha öncesi daha önceydi, şimdi ise şimdi," dedi Wolf. "İyi şeyler var. Pek çok iyi şeyler...çevremizde.Wolfbulacakonları...görürsün."

Busözlerdurumudahadabeterediyordu.Jackonuniçindekiohayvansalaçlığıhissediyor,parlayankızılgözlerdengörebiliyordu.Yakaladığımıyerim,diyorduogözler.Yakalar,yerim!

"Umarımoiyişeylerinhiçbiriinsandeğildir,Wolf,"dediJackalçakbirsesle.Wolfkafasınıkaldırdı,yarıuluyan,yangülenseslerçıkardı."Wolfuncamyemekistiyor,"dedipekdeneşeliolmayanbirsesle."Ah,Jacky,kurtlarnasılacıkır,birbilsen!Yemekyemelerişarttır!YEMEK!Wolf!""Seniokulübeyekapatmamşart,"dediJack."Hatırlıyorsun,değilmi,Wolf?Kilidialdım*dedimya?

Kıramayasın diye dua etmekten başka çaremiz yok. Haydi, oraya doğru gidelim artık,Wolf. Beni çokkorkutuyorsun!"

BuseferkikahkahaWolfungöğsündensankibalonlarhalindeçıktı."Korkutmakmı?..Ya,evet,Wolfbiliyor!Wolfbiliyor.Jacky!Korkukokusuçıkarıyorsun!"

"Pekdeşaşırmadım,"dediJack."Haydi,kulübeyegidelimartık,tamammı?""Yo,benkulübeyegirmem,"dediWolf.Upuzun,sivridili,dişlerininarasındandışarıyadoğruuzandı.

"Bengirmemoraya,Jacky.Wolfgirmez.Wolfkulübeyegiremez."Çenesiaçıldı,dişleriparıldadı."Wolfhatırladı,Jacky.Wolf!Hemenhatırladı!Evet,Wolfhatırladı!"

Jackyinegeriledi."Yinekorkukokuyorsun.Pabuçlarındabilevar.Pabuçlar,Jacky!Wolf!"Pabuçlarınkorkukokmasıbesbellipekkomikti."Kulübeyegireceksin.Esashatırlamangerekeno.""Yanlış!Wolf!Sengireceksin,Jacky!KulübeyeJackygirecek!Hatırladım!WolfKurdun gözleri turuncudan mora doğru dönüştü. "İyi Çiftçilik Kitabında vardı, Jacky. Sürüsünü

incitmek istemeyen kurdun hikâyesinde. Hatırladın mı? Hatırladın mı Jacky? Ambara sürü giriyordu.Hatırlamıyormusun?Sonrakilitkapıya takılıyordu.Kurtdeğişmekteolduğunuanlayıncasürüyüambarasokuyordu, sonradakapıyıkilitliyordu.Sürüsünebir zararvermiyordu."Çene tekraraçıldı,koyu renk,uzundilzevklekıvrıldı."Yapmıyor!Yapmıyor!Sürüsünezararvermiyor!Wolf!Hemenyapalım!"

"Üçgünokulübedekapalıkalmamımıistiyorsun?"diyesorduJack."Benimyiyecekbulupyememgerek,Jacky,"Wolfsondereceaçıkbirdillekonuşuyordu.Çocukonun

gözlerinderenginyinedeğiştiğinedikkatetti."Aybeniyanınaalıncayememşart.Buradaiyikokularvar,Jacky.Pekçok.Wolfiçiniyiyiyeceklervar.Aybeniserbestbırakınca,Jackydekulübedençıkar."

"Yabenüçgünkapalıkalmakistemezsem?""OzamanWolf,Jacky'yiöldürür.SonradalanetlenirWolf.""BunlarınhepsiİyiÇiftçilikKitabındamıyazılı?"Wolfbaşınıevetanlamındasalladı."Hatırladım.Tamzamanındahatırladım,Jacky.Senibeklerken."JackhâlâkendiniWolf’unönerisine alıştırmayauğraşıyordu.Üçgünüçgece açkalacaktı görünüşe

göre.Wolfda serbestçedolaşacaktı.KendisihapisteykenWolfdünyadanereye isterseorayagidecekti.AmaWolf’undeğişimsüresinisağsalimsonaerdirmenintekyoludabuyduherhalde.İşüçgünaçkalma

Page 200: Tılsım - Turuz

veölmegibiikişıkarasındaseçimyapmayagelince,açkalmayaelbetterazıolurdu.Sonrabirden,buyerdeğiştirmeişininaslındahiçbirşeyideğiştirmediğinianladı.Kendisikulübedeykenbileözgürsayılırdı.Wolfise,serbestçedolaşabildiğihalde,yinedebirtutukluydu.YalnızcaonunkafesiJack'indenbirazdahabüyüktü, o kadar. Wolf yine konuştu. "İyi ki İyi Çiftçilik Kitabı var, yoksa kendi kendime hiçdüşünemezdim,"dedi.

Gözleritekrar,parladı,başınıözlemdolubirifadeylegöğekaldırdı."Çokkalmadıartık,Jack,.Sürüsensin.Senikilitlememgerek."

"Pekâlâ,"dediJack."Herhaldebuşart."BudaWolfaçokkomikgeldi.BiryandangülerekkolunuJack'inbelinesardı,çocuğuhavayakaldırdı,

tarlanın karşı tarafına kadar taşıdı. "Wolf sana iyi bakacak, Jacky," dedi. Sesi yumuşacıktı. Hendeğinkenarınagelinceonuyerebıraktı.

"Wolf,"dediJack.Wolfçenesiniaçtı,kasığınıkaşımayakoyuldu."Asla insan öldürmemelisin,Wolf," dedi Jack. "Bunu unutma... o hikâyeyi hatırladığına göre, insan

öldürmemen gerektiğini de hatırlarsın. Çünkü eğer öldürürsen seni kesinlikle avlarlar. Peşine bir sürüinsandüşer;yakalarlarseni,Wolf.İnanbana.Deriniyüzerler!"

"İnsanöldürmem,Jacky.Hayvanlarinsanlardandahaiyikokuyor.İnsanöldürmem.Wolf!"Yamaçtan aşağı indiler. Jack kilidi cebinden tekrar çıkardı, halkaya birkaç kere geçirip kapattı,

anahtarınnasılkullanılacağımWolfagösterdi."Sonraanahtarıkapınınaltındaniçeriyeitersin,oldumu?"diyesordu."Seneskihalinegelince,benanahtarıtekrarsanadoğrukaydırırım."Jackkapınınaltınabaktı.Beşsantimeyakınbiraralıkvardıorada.

'Tabii,Jacky.Senbanaverirsinoradan.""Eee,şimdineyapacağız?"diyesorduJack."Hemenkulübeyegireyimmi?""Şurayaotur."Wolfkapınınotuzsantimberisindekibiryerigösteriyordu.Jackonameraklabaktı,sonrakulübeyegirdi,tamonungösterdiğiyereoturdu.Wolfaçıkdurankapının

hemendışındaoturuyordu.Jack'ebakmaksızınelinionauzattı.Jackuzatılanelituttu.Tavşanboyundakıllıbiryaratığıtutargibioldu.Wolfminikeliöylesıktıki,Jackneredeysebağıracaktı.Wolfyineyukarlarabakıyordu.Yüzühülyalı,dalgınvehuzurluydu.BirikisaniyesonraJackeliniWolf’unavucunadaharahatbirpozdayerleştirebildi.

"Çokbekleyecekmiyizböyle?"diyesordu.Wolf’uncevapvermesibirdakikakadarsürdü."Biraz,"dedi,minikelitekrarsıktı.

9Öyleceoturdular.Kapınınikiyanındaoturuyor, tekkelimesöylemedenbekliyorlardı.Derkenortalık

kararmayabaşladı.Wolfsonyirmidakikadanberibellibelirsiztitremeleriçindeydi.Ortalıkkarardıkçaelindekititremedahadaarttı.Biryarışatınınyarışbaşlamadanöncekititremesigibibirşeyolmalıydıbu.

"Ay beni almaya başlıyor," dediWolf yumuşak bir sesle. "Yakında birlikte koşacağız onunla, Jack.Keşkesendegelebilseydinbizimle."

Page 201: Tılsım - Turuz

Başını çevirip Jack'e baktı. Çocuk onun bu sözü içtenlikle söylediğini anladı. Ama beri yandan,seninleyanyanakoşabileceğimgibi,seninpeşindendekoşabilirim,dostum,dergibiydi.

Jack, "Artıkkapıyıkapatmamızgerekherhalde,"dedi.EliniWolf’unkindenkurtarıpçekmeyeçalıştıama,obırakmadançekemedi.

"Jacky'yi kilitleyelim, Wolfu da dışarı kilitleyelim." Wolf’un gözleri bir an Elroy'unkiler gibiparıldadı.

"Unutma,sürüyükoruyorsun,"dediJack.Kulübeyearkaarkagirdi."Sürüambaragiriyor,kilitdekapıyaasılıyor.Kurtsürüsünezararvermiyor."Wolf’ungözlerindenateş

saçılmazoldu,renkyineturuncuyadönüştü."Kilidikapıyatak.""Bendeonuyapıyorumya,"dediWolf. 'Takıyorumişte."Kapattı,Jack'ikaranlıktabıraktı."Duydun

mu,Jacky?İştekilidinsesi,"Jackduymuştu.Sonraanahtarçevrildi."Şimdianahtarışuradankaydır,"dediJack."İşteanahtar,"Parıldayarakiçeriyekayanmadengözüktü.

"Sağol,"diyesoluduJack.Eğilipanahtaraparmaklarınıdeğdirdi,alıpavucundaöylesıktıki,neredeysegömecektionu tenine.Avucundaki çürükbeşgüngeçmeyecekti sonradan.Daha sonra, tutuklanma telâşıiçinde,çürüğüngeçtiğininfarkınabilevaramayacaktı.Anahtarıcebinesoktu.DışardaWolfsoluksoluğakonuşuyordu.

"Bana kızdın mı,Wolf?" diye fısıldadı Jack kapıdan. Bir yumruk kapıya indi, "Hayır! Kızmadım!Wolf!""Pekâlâ,"dediJack."İnsanöldürmeyeceksin,Wolf.Onuunutma.Yoksaseniyakalar,öldürürler."

"İnsan öldööööOOOOUUUUU-OOOOOOHHHHOOOO!" Sözler sıvı bir hırıltıya dönüştü,Wolf unkocagövdesikapıyatosladı,tüylüayaklarıaşağıdakiaralıktangözüktü.Jackarkadaşınınkapıyayaslanmışolduğunuanlıyordu. "Kızmadım, Jack!"diye fısıldadıWolf.Deminuluduğu içinutanmışgibiydi. "Wolfkızmadı.Wolfistiyor,Jacky.Azkaldıartık.Öyleazkaldıki!"

"Biliyorum,"dedi Jack. İçindenağlamakgeliyordu.KeşkeWolfukucaklayabilseydi.Keşkeoçiftlikevindeolsalardı...kendisidışarda,Wolfdagüveniçindeomahzendeolsaydı.

Wolfunyinedehapisteolduğuyolundakiotedirginedicidüşüncetekrargeldiaklına.Wolfunayaklarıkapınınaltındabirazkaydı.Jack'esankiayaklardahauzamış,daralmışgibigeldi.Wolfhomurdandı,soludu,tekrarhomurdandı.Kapıdanuzaklaştı,"Aaah!"dermişgibibirsesçıkardı.

"Wolf?"diyesorduJack.Kulaklarısağıredicibirulumayükseldi.Wolfhendeğinyamacınadoğrutırmandı."Dikkatliol!"OnunduyamayacağımbiliyorduartıkJack.Duysadaanlayamayacağındankorkuyordu.Birkaçulumadahaduyuldu.Serbestbırakılmışbiryaratığınsesiolabileceğigibi,kendinegeldiğinde

hapiste olduğunu anlamış bir yaratığın umutsuz sesi de olabilirdi o ses. Jack pek hangisi olduğunuanlayamıyordu. Acılı, gerçekçi, garip şekilde güzel bir ses. Wolf gecenin içinde uzaklaşıyordu. Jackkollarınıgöğsündekavuşturuncayakadartitremekteolduğunufarketmedi.

Ulumalaruzaklaştı,seshafifledi.Wolfartıkaylabirliktekoşuyordu.

10

Page 202: Tılsım - Turuz

ÜçgünüçgeceboyuncaWolfdurupdinlenmeksizinyiyecekaradı.Hersabah,şafakvaktiyatıpöğleyekadaruyuyor,buişibirağaçkovuğundayadakayaoyuğundayapıyordu.Kendinikesinliklehapistegibihissetmiyordu. Jack'in duyguları ne olursa olsun, onunkiler farklıydı. Tarlanın karşı tarafındaki ormangeniş ve büyüktü. İçi Wolf un doğal yiyecekleriyle doluydu. Fareler, tavşanlar, kediler, köpekler,sincaplar...Bunlarınhepsinikolaylıklabulabiliyordu.Sırfoormandakalsa,değişimsüresiboyuncarahatrahatyetecekyiyeceğibulurdu.

AmaWolfaylabirliktekoşuyordu.Kendiniormanahapsedemezdi.Değişimininasılengelleyemezse,bunudayapamazdı.Dolaştıdurdu.Ayonunereyegötürürseorayagitti.Bostanları,tarlaları,odaklan,ıssızyerlerdeki evleri, yapım halindeki yolları, yamaçları, kırları dolaştı. Yarı yeteneği, koku alabilmeduyusundangeliyordu.Hiçşaşmıyorduburnu.Dehâdüzeyineerişmişbirburundu.Beşmilötedentavukkümesininkokusunualıpsığırvekoyunkokusundanayırtetmekledekalmıyordu.Obasitişti.TavuklarınhareketettiğinibilehissedebiliyorduWolf.Uyuyandomuzlardanbirininbirayağınınyaralıolduğunubileanlayabiliyordu.

Hemdebudünyada...çünküonugüdenbudünyadakiaydeğildi.Yoksaomuydu?DünyaartıkkimyasalmaddeveölümkokmuyorduWolfunburnuna.Bugezilerisırasındadahailkelbiryaşamkarşılamıştıonu.Dünyanıno ilk tatlıkokusundannekalmışsaonu içineçekiyor,buranınDiyar'labirzamanlarpaylaştığıniteliklerintadınıçıkarıyordu.İnsanlarınyaşadığıbireveyaklaşırken,evinköpeğininbelinibirpençedekırarken,vücudunuikilokmadamideyeindirirkenbile,toprağınaltındantemizsuyuolanserinnehirlerinakmaktaolduğunuhissediyorduWolf.Batıdakidağlarıngüzelliğinisezebiliyordu.Değişimhalindekibirkurtiçinharikuladebiryerdiburası.İnsanöldürürselaneteuğrayacağımdabiliyordu.İnsanöldürmedi.

Hiç insan görmediği için öldürmedi. Üç günlük değişimi sırasındaWolf, İndiana'da bulunan diğerhayat türleriniöldürüpyedi.Buaradabirkokarcavebirkaçvahşikedideyedi. İlkgecealçaktanuçanbirkaçyarasayıağzıylayakaladı,kafalarınıısırdı,vücutlarınıyuttu.Bolbolevkedisiveköpeğiyedi.Pekçokdomuzavladı,öldürdü.

İkikeresinde,peşinedüştüğüavıöldürmemesigerektiğinihissetti.Budakendinikendidiyarındaymışgibihissetmesineyolaçtı.Bununbirincisi,ormandakibiraçıklıktabirtavşanıkovalarkenoldu.İkinciside çiftliğin birindeki bağlı bir köpekti. Bir anda omurgasında bir ürperti hissetti, o avdan vazgeçti.Buraları kutsal yerlerdi.Kutsal yerlerde, bir şey öldürmezdiWolflar.Oradan uzaklaştı. Esrarengiz birhayatyaşıyor,buhayatıyaşarkenkendiniçokrahathissediyordu.

JackSawyer'eolanborçlarınıdaaslaunutmadı.

11KulübedekilitliykenJackbaşkazamanlardandahasakindüşünebildiğinifarketti.Buyerdeeşyaolarakbirtektahtakerevetvardı.Eğlenceiçindeancakoeskidergiyebakabiliyordu.

Penceresi olmayan bu yerde, ancak gün ışığı varken, kapı altındaki aralıkta görülebiliyordu resimler.Yazılarbirertırtıldanibaretti.Okunmuyordu.ÜçgününasılgeçirebileceğinibilemiyorduJack.Kereveteyürüdü,diziylesertçevurdu,dönüpoturdu,düşünmeyebaşladı.

İlk farkına vardığı, kulübenin içindeki zamankavramının dışardakinden değişik olduğuydu.Dışardasaniyeler çabucak geçer, dakikaların içinde erir, onlar da saatlerin içinde erirdi. Koskoca günlermetronom tiktakı gibi haftalara dönüşürdü. Kulübede ise saniyeler inat ediyor, bir türlü yürümüyordu.Uzayıpuzayıp iğrençcanavarsaniyelerhalinegeliyorlardı.Dışardabir saatbiterken içerdebeşsaniye

Page 203: Tılsım - Turuz

bilegeçmekbilmiyordu.Jack'in farkına vardığı ikinci şey, zamanın ne kadar yavaş geçtiğini düşünmenin işi daha beter

ettiğiydi. İnsan dikkatini saniyelere verince, onlar kıpırdamayı büsbütün reddediyordu. Jack kalkıpkulübenin içinde ileri geri yürümeye başladı, üç güne sığabilecek o sonsuz sayıdaki saniyeleridüşünmemeyeçalıştı.Birayağınıötekininönünebasıpadımlarınısayarakhücresininikiyirmiyeüçmetrekadarbiryerolduğunuhesapladı.Neysebari,geceoluncauzanacakkadaryervardemekti.

Demekhücreninçevresinidolaşsa,onmetrekadaryolyürümüşolacaktı.Yüzyetmişturattığızamandabirmilyürümüşsayılacaktı.Yemekyiyemiyordubelkiama,hiçdeğilseyürüyebilirdi.Jackkolundansaatiniçıkardı,cebinekoydu.

Osaateancakkesinliklemecburolduğuzamanbakacağınayeminetti.Birincimillik yolunun bir çeyreğini almıştı ki, hücrede hiç su bulunmadığını hatırladı. Ne yiyecek

vardı ne de su. Herhalde susuzluktan ölmek üç dört günden uzun sürerdi. Wolf dönerse mesele yokdemekti...Yani...meseleyokdeğilde...ölmemişolurduenazından.AmayaWolfdönmezse?Ozamankapıyıkırmakzorundakalacaktı.

Ohaldebuişişimdidenesedahaiyiederdi.Gücüyerindeyken.Kapıyayürüyüpikieliyleitti.Sonradahahızlıitti,menteşelergıcırdadı.Jackdenemekiçinomzuyla

menteşebulunmayantarafayüklendi,omzuacıdıamakapıyapekbirzarargeldiğinisanmıyordu.Omzunudahahızlıçarptı.Menteşeleryinegıcırdadıamakapıbirmilimetrebilekıpırdamadı.Wolfolsaokapıyıtekeliylekoparırdı.Jackomuzlarınıkıymaetsekıpırdatamayacaktı.TekçareWolfubeklemekti.

***GeceyarısınakadarJackyedisekizmilkadaryürümüştü.Kaçkereyüzyetmişturyaptığınışaşırmıştı

çünkü.Yedi ya da sekizmil olmalıydı.Yorgundu.Karnı gurulduyordu.Kulübenin içi idrar kokuyordu.Jack duvar dibine işemek zorunda kalmıştı.Duvar tahtaları arasında bir çatlak olan yere.Hiç değilsebirazıdışarıyagitsindiye.Vücuduyorgunduamauyuyabileceğinipeksanmıyordu.Bukulübeyekapanalıbeşsaatancakgeçmişti.Kulübezamanbiriminegöreiseyirmidörtsaatsayılırdı.Yatmayakorkuluyordu.

Kafasırahatdeğildi.Kafasıizinvermiyorduuyumasına.Geçenbiryılboyuncaokuduğukitaplarınbirlistesiniçıkarmayaçalıştı.Sonra,öğretmenlerininlistesiniçıkardı.Sonra,LosAngelesDodgerstakımınınoyuncularını hatırlamaya uğraştı. Ama tedirgin edici sahneler gözünün önünden gitmek bilmiyordu.MorganSloat'unhavadabirdelikaçışınıgörüyordu.Wolfunyüzününehrinsuyualtındagörüyordu.JerryBledsoe sarsılıyor, elektrik panosunun karşısında titriyor, gözlüğünün çerçevesi eriyip burnunayayılıyordu.Biradamıngözlerisarıyadönüyor,eli toynakhalinegeliyordu.MorganSloatyaklaşıyordukarşıdan.Kelkafasındasiyahsaçlarbitiyordu.AmaaslındaJack'edoğrudeğil,annesinedoğruyürüyorduMorganSloat.

Karanlıktabirturdahaatarkenkendikendine,"FatsWaller'inşarkıları,"diyesöylendi,"AyaklarıÇokBüyükvar,sonra,Kabahatİşlemedimvar,sonraJitterbugValsivar.Ha,birde,YaramazlıkYapmavar."

Elroy yaratık annesine doğru uzanıyordu. İğrenç bir şeyler fısıldıyor, elini annesinin kalçasınadayıyordu.

"OrtaAmerikaülkelerininadlan,Nikaragua,Honduras,Guatemala,KostaRica..."Çok yorulup yere uzandığı, çantasını başının altına çektiği zaman bile, Elroy'la Morgan Sloat

kafasında fır dönmeyedevamettiler.OsmondkırbacınıLilyCavanaugh'un sırtında şaklatıyor, gözlerini

Page 204: Tılsım - Turuz

fıldırfıldırçeviriyordu.Wolfşahakalkıyordu.KocamanbirWolf!KesinlikleinsanolmayanbirWolf!Veoandakalbinebirkurşungiriyordu.

***İlk ışıkla uyandı. Burnuna kan kokusu geliyordu. Bütün vücudu su diye haykırmaktaydı. Yiyecek

istediğiyoktu.İnledi.Böyleüçgecedahageçirmeyedayanılamazdı.Günışığınınyatıkgelmesikulübeninduvarlarını ve tavanını da görebilmesini sağlıyordu. Dün gece sandığından daha büyük görünüyorduşimdi.Tekrarböbrekleriniboşaltmasıgerekiyordu.Oysavücudundanodeğerlisularıziyanetmeninkötübir şey olduğunu da biliyordu. Sonunda kulübenin daha geniş görünmesinin, yerde yatmasından ötürüolduğunuanladı.

Burnunatekrarkankokusugeldi.Yangözlekapıyadoğrubaktı.Kapıaltındakiaralıktanbirtavşanınarka ayakları, derisi yüzülmüş olarak içeri itilmişti. Kanları sıza sıza yatıyorlardı tahtaların üzerinde.Pırılpırıldaparlıyordu.Üstlerininçizikçizikvekirliolması,kapınınaltındanzorlanaraksokulduğunugösteriyordu.Wolfonuaçbırakmamayauğraşıyordu.

"HayAllah,"diye inlediJack.Tavşanınbutları insanbacağınapek fazlabenziyordu.Jack'inmidesibulandı.Amakusacağıyerdegüldü,bukarşılaştırmayaiçiniçinşaştı.Wolfsahibineherzamanavkuşugetirenevköpeğinebenziyordu.

Jackbutları ikiparmağıylayavaşçaaldı,kerevetinaltınakoydu.İçindenhâlâgülmekgeliyorduamagözlerideyaşlıydı.Wolfbirincigeceyisağçıkarmıştı.Jackdeöyle.

Ertesisabahkapınınaltındanbeyazbirkemiğesarılmışbirbaşkaetparçasıgeldi.

12Dördüncü günün sabahı Jack birinin hendeğin yamacını kayarak indiğini duydu. Ürken bir kuş

cıyakladı,sonrakulübenindamındanhavalandı.Ağırayakseslerikapıyadoğruyaklaştı.Jackdirsekleriüzerindedoğrulupkaranlıktagözlerikırpıştırdı.

Kocabirvücutkapıyaçarptı,oradakaldı.Alttakiaralıktanbirçiftlekelipabuçgörünüyordu."Wolf?"diyesorduJackalçaksesle."Anahtarıver,Jack."Jackelinicebineattı,anahtarıçıkardı,ikipabucunarasındandışarıyadoğruitti.İri,kahverengibirel

belirdi,anahtarıaldı."Sugetirdinmi?"diyesorduJack.Wolfunkorkunçarmağanlarındanemebildiğimemmesinerağmen,

vücudutehlikelişekildekurumuştu.Dudaklarışişmiş,çatlamış,diliağzınasığmazolmuş,sankipişmişti.Anahtarkilidesokuldu,Jackkapınınaçıldığınıduydu.

Derkenkilitkapıdançıkarıldı."Biraz,"diyecevapverdiWolfdeminkisoruya."Gözlerinikapat, Jacky.Karanlığaalışkıngözlerin.

Kamaşırsonra."Jackkapıaçılırkenellerinigözlerinekapadıysada,içeriyedolanışıkyinedeparmaklarınınarasından

girip gözlerini yakmaya yetti. Acıyla inledi. "Yakında geçer, dediWolf.Hemen yanıbaşındaydı. Jack'ikucaklayıpkaldırdı."Sıkıkapagözlerini,"diyeuyardı,sonrakulübedenarkaarkaçıktı.

Jack,"Su,"diyesızlanırkenpaslıbirkabındudaklarınadeğdiğinihissetti.Wolfunnedenkulübeden

Page 205: Tılsım - Turuz

hemençıkmak istediğinideanladı.Dışardahavaçok temizve tatlıgeliyorduburnuna.SankiDiyar'danyeni ithal edilmiş bir havaydı. İki yudum su içti, ömrünün en lezzetli yemeğini yemiş gibi oldu. Suboğazındankıvrılarakaşağıyadoğrukaydı.Sankikuruyanbirbitkiyesuveriliyordu.

Wolfkabıonundudaklarındançekti.OysaJackdahadoyamamıştı."Dahaçokverirsemkusarsın,"dediWolf."Açgözlerini,Jack.Amaazıcıkaç."

Jacktalimatauydu.Birmilyonışıkzerresigözlerinedoldu,acıdanbağırdı.Wolfoturdu,Jack'ikollarıylasardı."İçbirazdaha,"deyipkabıtekraruzattı."Gözlerinidebirazdaha

aç."Bu sefer ışık daha az acıttı. Jack kirpiklerinin arasından bakarken yeni bir yudum su boğazından

aşağıyakaydı."Ah,"dediJack."Suyubukadarlezzetliyapannedir?""Batırüzgârı,"dediWolfhemen.Jackgözlerinidahairiaçtı.Hendeğinçevresindekiyeşilvekahverengikarışımırenklerebaktı.Başını

Wolf’unomzunadayamıştı.Wolf’unmidesiJack'insırtınadayanıyordu."İyimisin,Wolf?"diyesordu."Karnıniyicedoydumu?""Wolfherzamanyiyecekbulur,"dedirahatça.Sonraçocuğunbacağınıokşadı."Banaoetlerigetirdiğiniçinteşekkürederim.""Sözverdim.Sürüsendin,unuttunmu?""Yo, unutmadım," dedi Jack. "O sudan biraz daha içebilirmiyim?"Wolf’un kucağından kayıp yere

indi,karşısındadurdu.Wolf kabı ona uzattı. John Lennon gözlüğü yerli yerindeydi. Sakalı yanaklarında pek hafif bir

gölgeydi... Siyah saçları hâlâ uzun ve yağlıydı ama, omuzlarına kadar varmıyordu. Yüzündeki ifadehuzurlu ve dostça, hemen hemen yorgun gibiydi. Tulumunun üzerine gri bir eşofman kazağı giymişti.Kendine iki beden küçük bir şeydi. Göğsünde INDIANA ÜNİVERSİTESİ ATLETİZM KLÜBÜ diyeyazıyordu.

Tanıştıklarındanbuyana,ençok insanabenzediğianşusıraydı.Gerçienbasitüniversitederslerinibileanlayabilecekgibigörünmüyorduama,lisetakımınınenyamanfutbolcusuolabilirdi.

Jack bir yudum daha içti.Wolf kabın bir kenarını tutmuş, bırakmıyordu. Jack büyük yudum alırsaçekmeyehazırdı."Sahideniyimisin?"

"Hemdenasıl,"dediWolf.Eliylekamınıovaladı.Şişgöbeğitulumununüzerindenbilebellioluyordu."Yalnızcayorgunum.Azuyudum,Jack."

"Kazağıneredenbuldun?"'Biripeasmışlardı,"dediWolf."Buralarısoğuk,Jacky.""insanlarazararvermedin,değilmi?""Vermedim.Wolf!Suyuyavaşiç.Gözleribiranturunculaşıpmutlumutluparıldadı,Jackonunhiçbir

zaman tamanlamıyla insanabenzeyemeyeceğinibirkeredahaanladı.Wolfağzınıkocamanaçıpesnedi"Birazuyusam,"dedi.Sırtınıyamacadahabiruydurdu,başın,dayasladı.Biraniçindeuyuyuvermişti.

Page 206: Tılsım - Turuz
Page 207: Tılsım - Turuz

ÜÇÜNCÜKİTAP

DÜNYALARINÇARPIŞMASI

Page 208: Tılsım - Turuz

Bölüm20

YASAADINAGÖZALTI

1Ogünöğledensonraikisularındayüzmildahabatıyaulaşmışlardı.JackSawyersankikendisideayla

birliktekoşuyormuşgibi hissediyordu... okadarkolayolmuştubu iş. Jack tümaçlığına rağmen, tenekekutudakisuyuyavaşyavaşyudumlamaklayetindiveWolf’unuyanmasınıbekledi.SonundaWolfkıpırdadı,"Hazırımartık,Jack,"dedi,çocuğukapıpsırtınabindirdiveDaleville'edoğruyolakoyuldu.

Wolf kaldırımın kenarına oturup dikkati çekmemeye çalışırken Jack oradaki hamburgerci dükkânınagirdi. Önce erkekler tuvaletine girip yan beline kadar soyundu. Mutfaktan gelen ızgara kokularıtuvaletteyken bile ağzının sulanmasına yol açıyordu. Jack orada ellerini, kollarını, göğsünü ve yüzünüiyiceyıkadı, sonrabaşınımusluğunaltınasokupsaçlarınıdaoradaki sıvı sabunlayıkadı.Buruşturduğukâğıthavlularbirbiriardındançöpsepetinedüşüpduruyordu.

Sonundabüfeninbaşınadönebilecekhalegelmişti.Oradakiüniformalıkızsiparişinialırkenonabaktı.Islaksaçlarınabakıyorolmalıydı.Jacksiparişininhazırlanmasınıbeklerkenkızgeriçekilipsırtınıduvarayasladı,hiççekinmeyenbakışlarlaJack'iincelemeyedevametti.

Jack kapıya doğru döndüğünde ilk hamburgerini ısırmaya başlamıştı bile. Salçası çenesindensızıyordu. Karnı öyle açtı ki, çiğnemeye bile vakit ayıramıyordu. Üç lokmada koca sandviçin çoğugitmişti.Tamağzınıkocamanaçıpkalankısmıbir lokmadabitirmeyeuğraşırkencamındışındaWolfunçevresinebiryığınçocuktoplanmışolduğunugördü.Etlokmasıağzındabüyüdü,midesikapanıverdi.

Jack derhal dışarıya çıktı. Bir yandan ağzındaki eti, ekmeği, turşuyu, salata yaprağını, domateslokmasını ve sosu yutmaya uğraşıyordu. Çocuklar sokakta Wolf’u üç yanından kuşatmışlardı. DemingarsonkızJack'anasıliçtenliklebaktıysa,onlardaWolfaaynıbakışlarlabakıyorlardı.Wolfkaldırımdaelindengeldiğikadar ikibüklümoturmayaçalışıyordu.Başınıeğmiş,boynunukaplumbağalargibi içineçekmişti. Kulakları sanki başına yapışmış gibi görünüyordu. Lokma Jack'in boğazına oturdu, zorlayutkunduğundaancakbirboğumaşağıyainebildi.

Wolfyangözleonabaktı,gözlegörülürşekilderahatladı.Uzunboylu,blucingiymiş,yirmiyaşlarındabir genç adam, parkettiği kırmızı pikabın kapısını açtı, dışarı sarkıp gülümseyerek baktı. Jack elindengeldiğikadarrahatbirsesle,"Birazhamburgeral,Wolf,"dedi.İçindehamburgerbulunankutuyuuzattı.Wolf alıp kokladı, sonra başını eğdi, kutunun içinden koca bir lokma ısırdı, düzenli hareketlerleçiğnemeye başladı. Çocuklar şaşkın ve hayran, birer adım daha yanaştılar. İçlerinden birkaçıkıkırdaşıyorlardı."Nebuböyle?"diyefısıldadısansınbirkızarkadaşına."Canavarmıne?"Yedisekizyaşlarındabiroğlançocuğukızıitipönüneçıktı,"Ahmakişte,okadar,"dedi."AdıHulkolmalı.Hıı?Diiymi?Tamammı?"

Wolfısırdığısandviçtengerikalanınıkutudanağzıylaçekmeyibaşardı.Tümünüağzınasokupavucuylaiçeri itti. Dizlerinin arasından yere kıyılmış salata parçaları düştü, mayonez ve etin suyu çenesine ve

Page 209: Tılsım - Turuz

yanağınabulaştı.AğzınagirenlerWolfunkocadişleriarasındaçabucakkahverengibirmacunadönüştü.Onuyuttuktansonrakutuyabulaşanlarıyalamayakoyuldu.

Jack kutuyu yavaşça onun elinden aldı. "Hayır," dedi çocuklara, "O benim kuzenim.Canavar falandeğil,adıdaHulkdeğil.Hadi,sizdağılındabiziyalnızbırakınbakalım,hu?Haydi...biziyalnızbırakındedim."

Çocuklarbakmayadevamediyorlardı.Wolfparmaklarınıyalamayakoyulmuştu."Onaöylebakıpdurursanızkızdırırsınız.Kızarsaneyapar,bilemem."Deminkiçocuktelevizyondaböyleşeyleriçokseyrettiğiiçin,buhamburgeretoburununkızarsaneler

yapabileceği konusunda epey bir fikri vardı. Bir adım geriledi. Çocukların çoğu, da onunla birliktegerilediler.

"Haydi,gidin,"dediJack.Amaçocuklartekrardonmuşlardı.Wolf koca bir dağ gibi ayağa kalktı.Yumrukları sıkılıydı. "Allah belânızı versin, bakmayın bana!"

diyehaykırdı."Kendimikomikhissettirmeyin!Herkeskendimikomikhissettiriyor!"Çocuklar bir anda dağıldılar. Wolf soluk soluğa, suratı kıpkırmızı, öylece durup onların köşeyi

dönüşüne baktı. Onlar gözden kaybolduktan sonra kollarım göğsünde kavuşturdu, bakışlarını Jack'eçevirdi.Çokutanmıştı."Wolfbağırmamalıydı,"dedi."Çocuktubunlardaha."

"Korkutmakadamolmalarımsağlar,"diyebirsesduyuldu.İkisibirliktedöndüler.Kırmızıpikaptakiadamdı bu. Hâlâ onlara gülümsüyordu. "Ben de ömrümde böylesini görmedim," dedi. "Kuzen misinizikiniz?"

Jackkuşkulukuşkulubaşınısalladı."Hey, niyetim burnumu sokmak değil." Adam bir adım yaklaştı. Rahat davranışlı, siyah saçlı bir

gençti.Kolsuzyelek,içinedekareligömlekgiymişti."Özellikledekimseyekendimigülünçhissettirmekistemem,anlıyorsunuz,değilmi?"dedi,durakladı,ikielinikaldırıpboşavuçlarınıgösterdi."Aslındasizeilkbaktığımdaepeyzamandanberiyolculuktabunlarherhaldediyedüşündüm."

Jack,Wolf’abaktı.Ohâlâutanmışdurumda,elleriylebedeninikucaklamışduruyorduamabiryandandagözlerinibuyeniadamdanayırmıyordu.

"Bendeyaptımaynışeyi,"diyedevamettiadam."Buradakiliseyibitirdiğimyıldı.OtostoplatâkuzeyCalifornia'yakadargittim,sonradadöndüm.Herneyse,yolunuzbatıyadoğruysasizibirazgötürebilirim."

"Binemem,Jacky!"diyegürültülüşekildefısıldadıWolf.Jack,"Nekadarbatıya?"diyesordu."BizSpringfield'egitmekistiyoruz.Oradaarkadaşlarımvar.""Hey,dertdeğil,senyör."Adamellerinitekrarkaldırdı."BenCayuga'nınbutarafınakadargidiyorum.

Illinoissınırınınyanıbaşına.Birdakikaizinverin,birhamburgeralayım,hemenatlargideriz.Dosdoğru.Birbuçuksaatfalansürer...belkidedahaaz.Springfield'ekadarolanyolunyansımalmışolursunuz."

"Yapamam!"diyefısıldadıWolfyine.Adam devam ediyordu. "Bir tek sorun var. Ben ön kanepeye biraz eşya da koydum. Bir taneniz

kamyonetinarkasındagitmekzorunda.Orasıbirazrüzgârlıolur."Jack, "Aman bu ne güzel şans," dedi içtenlikle. "Siz hamburgeri alıp dönün, bekliyoruz. Çok da

teşekkürederiz."AdamdükkanagirergirmezhemenWolfadöndübirşeylerfısıldadı.***

Page 210: Tılsım - Turuz

AdıBili(KısacaBuck)Thompsonolangençadamelindeikihamburgerleçıktığında,Wolfuarkayadizçökmüş,ikieliyleikiyanasarılmış,burnunudahavayakaldırmışbuldu.Jackönkanepeyeyerleşmişti.Seloteypleyapıştırılıp sonra telzımbaylakapatılmışveüzerinegüzelbirkokusıkılmışnaylon torbalaronun yanıbaşındaydı. Yo, koku sıkılmış değil, zaten torbalarda çiçek tomurcukları olduğu yan taraftangözüküyordu.Kokuondandı.

Adam geçerken bir hamburgeriWolf a fırlattı. "Bana hâlâ biraz aç gibi göründün de," dedi, sonrasürücü yerine, naylon torbaların öbür yanına bindi. "Dişinin kovuğunda kalır gibi geldi. Kuzenine taşatıyorumsanma.Al,budasenin.Okendininkinibitirdibile."

Yüzmilyolgittiler.Wolfsaçlarınıuçuranrüzgârdanötürüpekmutluydu.Hızonuhipnotizeediyordu.Burnunabuhızlagelipgeçenkokulardailginçti.Gözleriparıldayarakbaşımsağasolaçeviriyor,havayıkoklayıpduruyordu.

Buck Thompson kendini çiftçi olarak tanıtmıştı. Gaz pedalını yere yapıştırarak gittiği yetmiş beşdakikaboyuncadurmaksızınkonuştu,Jack'abirteksorubilesormadı.SonundaCayuga'yavarıparabayıbir toprakyolasoktu, sonsuzgibigözükenbirmısır tarlasınınyanınaparketti, elinicebineatıpkumaşabenzeyen beyaz kâğıda biraz düzensiz sarılmış bir sigara çıkardı. Jack'in eline tutuşturdu. "Gözükararmak,gözükızarmakfalanduymuştumama,seninkuzeninçokgülünç."dedi."Heyecanlandığızamanbundanbiraziçsin,emi?Doktoruntavsiyeside."

Jacksigarayıdalgınbirhareketlegömlekcebinesoktu,arabadanindi."Sağol,Buck,"dedisürücüye.Buckhâlâkonuşuyordu."Onuyemekyerkengörünceşaştımkaldım.Biryerdenbiryeregelmesininasılsağlıyorsun?Mamavardiyemisesleniyorsun?"Wolfyolculuğunbittiğinianlayıncakamyonetinarkasındanatlayıpindi."Birdahabinelim,"diyebağırdı."Jacky,birdahabinelim.""Keşkeolabilseydi,"diyekarşılıkverdiJack."Gel,birazyürüyelim.Belkiyinebiriçıkar."Artıkşansınındeğiştiğineinanmayabaşlamıştı.GözaçıpkapayanakadarIllinoissınırınagireceklerdi.

BirkereSpringfield'e,Thayerokuluna,Richard'aulaşırsa,herişinyolundagitmeyebaşlayacağındandaemindi. Ama Jack'in kafası hâlâ kulübe zaman birimine göre çalışmaktaydı. Orada gerçek dışı gelir,gerçeği çarpıtırdı. Nitekim kötü şeyler yeniden olmaya başladığında öyle hızlı oldu ki, Jack olaylarıkontroledemedi.Jack'inIllinois'igörmesiiçinaradanepeyzamangeçmesigerekti.OsüreiçindedeJackkendiniyenibaştankulübedebuldu.

2Onları Sunlight Yurdu'na götürecek olaylar dizisi, çocuklar Cayuga levhasının bulunduğu yeri

geçtiktenondakikasonrabaşladı.LevhadaCayuga-Nüfus3.596diyeyazıyorduamakasabanınkendisigörünürlerde yoktu. Sağ taraflarında uçsuz bucaksız birmısır tarlası uzanıp yatmakta, solda çıplak birtarla, ilerdeyolunnasıl kavisyaptığımgörmelerine izinvermekteydi.Yamyassı bir arazideydiler. Jackotostopolanağıbulmak içinherhaldekasabayakadaryürümekzorundaolduklarınıkavradığı sıradayolüzerindebirarababelirdi,hızlaonlaradoğruyaklaştı.

"Arkayabineyimmi?"diyebağırdıWolf.Sevinçleellerinibaşınınüzerinekaldırmıştı."Wolfarkayabinsin!Hemen!"

Page 211: Tılsım - Turuz

Jack,"Oarabatersyöndegidiyor,"dedi."Sakinol,bırakyanımızdangeçsin,Wolf.Kollarınıdaindir.Yoksakendisineişaretveriyorsunsanır."

Wolf isteksiz isteksizkollarını indirdi.Arabayolunvirajınayaklaşmıştı.Birazdaha ilerleseJack'leWolfunyanındangeçecekti.Wolfçocuksubirsesle,"Arkayabinmekyok,ha?"diyesordu.

Jackbaşınıikiyanasalladı.Arabanınyankapısındakiovalbiçimliarmayabakıyordu.Oarmaherşeyolabilirdi.YabanHayatıKorumaDerneğindenEyaletTarım İdaresinekadarher şey.Amaarabavirajıalınca

JackonunPolisarabasıolduğunuanladı."Polis o,Wolf," dedi. "Bir polis. Sen yürümeye devam et, uslu ol, kendini rahat bırak.Bu adamın

durmasınıistemiyoruz.""Polis ne demek?" Wolf un sesinde bir kararma seziliyordu. Arabanın dosdoğru kendi üstlerine

geldiğinigörmekteydi."PolislerWolf’larıöldürürmü?""Hayır,"dediJack."Wolf’larıhiçbirzamanöldürmezler.Kesinlikle."Amabusözlerinpekbiryaran

olmadı.Wolfarkadaşınıneliniyakaladı,titremeyebaşladı."Lütfenelimibırak,Wolf,"diyeyalvardıJack."Adamınkomiğinegidecek."Wolf’uneliyanınasarktı.PolisarabasıonlarayaklaşırkenJackdireksiyonbaşındakiadamagözattı,sonradönüpbirkaçadım

gerigitti,böylelikleWolfugörüşalanıiçinealmayaçalıştı.Gördüğümanzarapekcesaretvericideğildi.Arabayı kullananpolisin kocaman, etli, hamurgibi, tahakkümedici ifadeyansıtanbir suratı vardı.Birzamanlarelmacıkkemiklerininbulunduğuyerişimdiyağlarbürümüştü.Wolfunkorkusudayüzündenaçıkseçikokunuyordu.Gözlerinden,açılıpkapananburundeliklerinden...dişlerinidegösteriyorduWolf.

Jackona,"kamyonetinarkasınabinmekçokhoşunagitti,değilmi?"diyesordu.Wolf un korkusu biraz silindi, yüzünde gülümsemeye pek yakın bir ifade belirdi. Polis arabası

gürleyerek yanlarından geçti. Jack sürücünün dönüp kendilerine baktığını hissetti. "Pekâlâ, geçti artık,"dediJack."Kurtulduk,Wolf."

Arabanınmotorsesinintekraryükselmeyebaşladığınıgörüncedurupdöndü."Polisgerimigeliyor?""HerhaldeCayuga'yadönüyordur,"dediJack."Senarkanabakmaktanvazgeç,benneyapıyorsamonu

yap.Adamagözünüdikme."Wolf la Jackyürümeyedevamettiler, arabayaaldırış etmiyormuşgibidavranmayaçalıştılar.Araba

inadınaonlarınarkasındakalmayaçalışıyormuşgibiydi.Wolfyaninilti,yanhomurtugibibirsesçıkardı.Polis arabası onları solladı, yanlarından geçti, fren lambaları parıldadı, sonra yollarını çapraz

keserekönlerindedurdu.Poliskapıyıaçıpindi.Aşağı yukarı Jack'inboyundaydı.Tümkilolarını suratındavegöbeğinde taşıyordu.Bacakları sıska,

kollarıveomuzlarıisenormalbirinsankadardı.Göbeğidışarıfırlıyordu.Kolunu kıvırıp açık duran kapıya »dayandı. "Sabırsızlıktan ölüyorum," dedi çocuklara. "Neymiş

bakalımsizinhikâyeniz?Anlatın."Wolf,Jack'inarkasınageçti,omuzlarınısarkıttı,ellerinitulumununceplerinesoktu.

Page 212: Tılsım - Turuz

Jack, "Biz Springfield'e gidiyoruz, memur bey," dedi. "Otostop yaptık... belki de yapmamamızgerekirdi."

"Demekbelkiyapmamanızgerekirdi.Vaycanına!Şuarkanasaklanmayaçalışantipdene?Kaçıkfalanmı?"

"Obenimkuzenim."Jackbiran,telâşiçinde,düşünmeyeçalıştı.Herzamananlattığıhikâyeyi,Wolf’uda içine alacak biçimde değiştirmesi, genişletmesi gerekiyordu. "Onu eve götürmem gerek.Springfield'de, Helen Teyzesiyle oturuyor. Yani benim Helen Teyzemle, Öğretmen olan teyzemle,Springfield'de."

"Neyapmış?Biryerdenmikaçmış?""Hayır,öylebirşeyyok.Yalnızca..."Polisonaifadesizgözlerlebaktı."Adlarınız."Jackbuseferbirikilemesıkışmışoldu.WolfçokgeçmedenonuJackdiyeçağırırdı.Kendisipolisene

isimsöylersesöylesin,Jackolduğuortayaçıkardınasılsa."AdımJackParker,"dedi."Buda...""Birdakika.Kendiadınıkendisöylesinistiyorum.Heysen.Adınınneolduğunuhatırlıyormusun,taş

kafa?"Wolf, yine Jack'in arkasına sinmeye çalıştı. Başını eğmiş, çenesini göğsüne gömmüştü. Bir şey

mırıldandı."Duyamıyorum,oğlum.""Wolf,"diyefısıldadı."Wolf.Tahminetmeliydimherhalde.İlkadınne?Yoksaadyerinenumaramıverdilersana?"Wolfgözlerinisımsıkıyumdu.Bacaklarınıbirbirinesürtüpduruyordu."Yürü,Phil,"dediJackona.Wolfherhaldebuismiunutmamayıbaşarır,diyedüşünüyordu.AmatamkelimeağzındançıkarkenWolfbaşınıkaldırdı,sırtımdikleştirdivebağırdı."JACK!JACK!

JACKWOLF!"Jackhemen,"OnubazendeJackdiyeçağırırız,"dediama,işiştengeçmiştivekendidefarkındaydı.

"Beniçoksevdiğiiçin...onabirtekbensözgeçirebiliyorum.BelkionuevinebıraktıktansonrabirkaçgünkendimdeSpringfield'dekalırım.Yerleşsin,alışsındiye."

"Seninsesinidinlemekteniyiceusandım,oğlumJack.Haydişimdisende,kuzeninPhilJackdaarkakanepeyebinindebudurumubirdüzeltelimbakalım."Jackkıpırdamayıncapoliselinikocatabancasınınkabzasına değdirdi. "Binin arabaya. Önce o binsin. Neden okula gideceğiniz yerde evinizden yüzmiluzaklardadolaşıyormuşsunuz,anlamakistiyorum.Arabaya...hemen!"

"Ah,memurbey,"diyebaşladı Jack.EnsekökündeWolf soludu. "Hayır.Yapamam,"diyebir fısıltıyükseldiağzından.

"Kuzenimin bir sorunu var," dedi Jack. "Klostrofobi diyorlar. Dar yerlerden, arabaların içindenkorkuyor, deli oluyor. Otostop yaptığımızda yalnız pikaplara, kamyonetlere binebiliyoruz ki o arkadagidebilsin."

"Arabayabinindedim,"diyegürledipolis.Biradımilerleyiparkakapıyıaçtı."YAPAMAM!" diye bağırdı Wolf. "Wolf BİNEMEZ! Kokuyor, Jacky... kokuyor orası." Burnu ve

Page 213: Tılsım - Turuz

dudağıkıvrıldı,buruşburuşoldu.PolisJack'e,"Onuarabayabindir,yoksabenbindiririm,"dedi.Jackyalvarmayabaşladı. "Wolf, çok sürmeyecek!"Uzanıp arkadaşının elini tuttu.Wolf istemeyerek

elinin tutulmasını razı oldu. Jackonupolis arabasının arkakanepesinedoğru çekti.Wolf resmenyolunasfaltınaayaklarınısürüyordu.

Bir iki saniye boyunca, sanki durumu kurtarabileceklermiş gibi göründü.Wolf kapının çerçevesinedokunacak kadar yaklaştı arabaya.O anda tüm vücudu sarsıldı. İki eliyle kapının üst kenarına sarıldı.Sankiarabanınüstünüikiyebölecekti.Sirklerdegösteriyapankuvvetliadamlarınnumaralarınabenzerbirşey.

"Lütfen,"dediJackalçaksesle,"Mecburuz."AmaWolfkorkulariçindeydi.Burnunagelenkokuherneyse,ondanpektiksiniyordu.Başınıhırslaiki

yanasalladı.Ağzındanakansalyadaarabanıntepesinedamladı.Polis Jack'in yanından dolandı, kemerinden bir şey çekip çıkardı. Jack bu çekilen şeyin tabanca

olmadığınıgörmeyeancakvakitbuldu.PoliscopuWolfunensesineindirdi.Wolfunüstbedeniarabanınarkakanepesinedevrildi,sonratümvücuduyoluntozlarıüzerinekaydı,serildi.

"Senöteki kapıdanbin," dedi polis Jack'e.Copukemerine soktu. "Sonundabuun çuvalını da içeriatabileceğiz."

İki üç dakika sonra Cayuga yoluna koyulmuşlardı. "Kuzenine ne olacağını biliyorum," dedi polis."Kuzeninsetabii,kihiçsanmıyorum."DikizaynasındanJack'ebaktı.Gözlerikuruüzümtanelerigibiydi.

Jack'in tüm kanı çekilir gibi oldu. Kalbi gümbür gümbür çarpmaya başladı. Gömleğinin göğüscebindekiosigarayıhatırlamıştı.Elinicebedayadı,sonrapolisbirşeydiyemedenhemençekti.

"Onapabuçlarınıgiydirmemgerek,"dediJack."Ayağındanfırlayacakhaldeler.""Boşver," dedi polis.Ama Jack eğildiğinde itiraz etmedi.Dikiz aynasındaki görüntüden kurtulduğu

andaJackönceWolfunbirincipabucunutopuğundangeçirdi,sonrahemensigarayıçıkarıpkendiağzınaattı,ısırdı,gariplezzetiolankuruotlardilineyayıldı.Jackçiğnemeyebaşladı.Boğazınabirşeybatargibioldu. Birden doğruldu, elini ağzına kapattı, dudaklarını aralamadan öksürmeye çalıştı. Boğazıtemizlenince ıslanmışotları,dahadoğrusuesrarıyuttu.Diliyledişleriniyaladı,kalan izleriyoketmeyeçalıştı.

Polis,"Sizibazısürprizlerbekliyor,"dedi."Ruhunuzabirazgüneşışığı(*)girecek."(Güneşışığı:Sunlight)

"Ruhumagüneşışığımıgirecek?"diyesorduJack.Acabapolisesrarıağzımaattığımıgördümü,diyemeraklanmıştı.

"Kafandadabirikişişlikbelirecek."Polis,Jack'indikizaynadakigörüntüsünesırıttı.***

CayugaBelediyebinasıbirkaranlıkkoridorlarvedarmerdivenlertopluluğuydu.Borulardakisularınsesi gurul gurul duyuluyordu. Polis onları sağdaki sonmerdivene yöneltirken, "Size bir şey anlatayım,çocuklar,"dedi. 'Tutukludeğilsiniz.Bunuanladınızmı?Sorguiçingözaltındasınız.Bir telefonhakkımızvar diye mavallar duymak istemiyorum. Kim olduğunuzu, niyetinizin ne olduğunu bize doğru dürüstsöyleyene kadar kurtulamazsınız. Duydunuz mu? Şimdi Yargıç Fairchild'ı göreceğiz. Doğruyusöylemezseniz sonucunu ağır ödersiniz.Yukarı. Haydi!"Merdivenin üst başına vardıklarında polis bir

Page 214: Tılsım - Turuz

kapıyıitipaçtı,ortayaşlı,telçerçeveligözlüktakmış,siyahelbisegiymişbirkadınönündekidaktilodanbaşınıkaldırdı."İkikaçakdaha,"dedipolis."Yargıcageldiğimizisöyle."

Kadınbaşınısalladı,telefonunkulaklığınıelinealdı,birikikelimekonuştu."Girebilirsiniz,"derkengözleribirWolfa,birJack'egidipgeliyordu.

Polisonlarıbitişikodayadoğruitti.Kapıyıaçtığında,oodanınilkindenikikatbüyükolduğugözüktü.Upuzunbirduvarboyuncakitapraflarıvardı.Ötekiduvaraçerçevelifotoğraflar,diplomalar,sertifikalarasılmıştı.Pancurlarinikti.İnceuzun,sıska,koyurenkelbisegiymişbiradammasanınbaşındaoturuyordu.Gömleğiburuşuktu. İncebirkravat takmıştı.Onlargirerkenkocamasanınbaşındanayağakalktı.Suratıharitagibiçizgidoluydu.Saçlarıöylesiyahtıki,ancakboyaolabilirdi.Odadasigaradumanlarıdolaşıpduruyordu. "Ee, ne getirdin bakalım, Franky?" Sesi pek tok, hemen hemen tiyatro artistlerinin seslerigibiydi.

"FrenchLickYolundabulduğumikiçocuk.Thompson'unçiftliğininoralardaydılar."YargıçFairchild'inyüzçizgileribirgülümsemeyeişaretederbiçimdebüküldü,gözleriJack'edöndü.

"Üstünüzdekimlikvarmı,çocuğum?""Hayırefendim,"dediJack."MemurWilliams'aherşeyindoğrusunuanlattınızmı?Anlattığınızısanmıyorolmak,yoksasiziburaya

getirmezdi.""Evet,efendim,"dediJack."Ohaldebanaanlatınhikâyenizi."Masanınçevresindendönerkensigaradumanlarınınarasındangeçti,

köşeyeelinidayayıpyarıyaslandı,yanoturdu.Gözlerinikırpıştırarakyenibirsigarayaktı...Jackyorgunçukurmavigözlerinebaktığında,buadamınkendisinehiçacımayacağınıhemenanladı.

Yinebaşıdertteydi.Jackiçinekocabirsolukçekti."BenimadımJackParker.Bubenimkuzenim.OnundaadıJack.Jack

Wolf.AmaasıladıPhilip.Daleville'debizimevdekalıyordu.Çünkübabasıöldü,annesidehastaydı.Benonu

Springfield'egerigötürüyorum.""Birazgerizekâlımı?""Birazyavaş,"dediJack.BiryandanWolfabaktı.Arkadaşıhiçbirşeyinfarkındadeğilmişgibiydi."Annenin adı ne?" diye sorduYargıç,Wolf a.Wolf hiçbir cevap vermedi. Gözleri sımsıkı kapalı,

ellericeplerinesokuluydu."Helen,"dediJack."HelenVaughan."Yargıç masanın köşesinden kalktı, yavaşça Jack'e doğru yürüdü. "Sen içki mi içtin, oğlum? Biraz

dengenbozukgibi.""Hayır."YargıçFairchildJack'eiyiceyaklaştı,aralarındaotuzsantimkalıncaeğildi."Soluğunuver,"dedi.Jackağzınıaçıpsolukverdi."Hayır.İçkiyok."Yargıçtekrardoğruldu."Amabanasöylediklerininarasındatekdoğruolanşeyde

buydu,öyledeğilmi?Beniişletmeyemiçalışıyorsun,çocuk?""Otostop yaptığımız için üzgünüm," dedi Jack. Çok dikkatli konuşması gerektiğimin farkındaydı.

Ağzından çıkanların, serbest kalmalarını sağlayabileceği bir yana, zaten kelimeleri telâffuz etmekte dezorluk çekiyordu. Her şey çok yavaş oluyormuş gibi geliyordu ona. Tıpkı kulübedeyken olduğu gibi,

Page 215: Tılsım - Turuz

saniyeler metronomun temposundan ayrılmıştı. "Aslında hiç otostop yapamıyoruz gibi bir şey, çünküWolf...yaniJack,arabalarabinmektennefretediyor.Birdahaaslayapmayız.Birsuçişlemedik,efendim,doğrusöylüyorum."

"Anlamıyorsun,oğlum,"dediYargıç.Uzaklaradalmışgözleri tekrarparıldadı.Jack içinden,bundanzevk alıyor, diye düşündü. Adam masasının arkasına geçti. "Mesele otostop yapmakta değil. Siz buyaşınızdayollardasınız... tekbaşınıza...Negeldiğinizyerbellinedegittiğinizyer.Budurumdabelâyaçanaktutuyorsunuz."Sesikoyurenkbirbalgibiydi."Bizimbueyalettesizegaripgelecekbirkuruluşumuzvar...eyaletmakamlarıncaonaylanmış,finansmanıeyaletçeyapılanbirkuruluş...sırfsizindurumunuzdakiçocukların yararına olsun diye kurulmuş bir yer.Adı, 'BaşıboşÇocuklar için SunlightGardener İnançYurdu'.BayGardener'ingençleriçinyaptığıçalışmalarınsonuçlarınımucizesayılabilir.Bizonaeninatçıçocuklarıyolladık,gözaçıpkapayanakadardizçökmüşİsapeygamberdenyardımisteroldular.Bencebuçokharikuladebirşey,değilmi?"

Jack yutkundu. Ağzı kulübedeyken olduğundan daha bile kuruydu. "Ah, efendim, Springfield'e çokacelevarmamızgerek.Herkesmeraked..."

"Bundankuşkuduyarım,"diyegülümsediYargıç.Yüzündekitümkırışıklarderinleşti."Ama,bakınsizebirşeysöyleyeyim.SizSunlightYurdunagiderkenbendeSpringfield'ebirtelefonaçar,buHelen...Wolfmuydusoyadı?YoksaHelenVaughanmı?"

"Vaughan,"dediJack.Yüzükıpkırmızıkesildi."Evet?"dediYargıç.Wolfbaşınıikiyanasalladı,sonraeliniJack'inomzunadayadı.Yargıçona,"Kendinemigeliyorsun,evlâdım,"dedi."Banayaşınısöyleyebilirmisin?"Wolfgözlerinitekrarkırpıştırdı,Jack'ebaktı.Jack,"Onaltı,"dedi."Yasen?""Oniki.""Ya.Seni çokdahabüyük sanmıştım.Başınızderdegirmedenyardımgörmeniz içinbir sebepdaha

işte...değilmi,Franky?"

Page 216: Tılsım - Turuz

Bölüm:21

SUNLIGHTYURDU

1Yurt, çocukların oynadıkları küp küp bloklardan yapılmış gibi bir şeydi. Rastgele kurulmuş bir

binaydı. Yeni yer gerektikçe binaya ek yapmışlardı. Birden pencerelerin çoğunda demir bulunduğunugördü.Binagözünebircezaevigibigözüktü,oçocuksuizlenimkayboldu.

Tarlalardakiçocuklarınçoğuâletleriniellerindenbırakmış,polisarabasınıngeçişiniseyrediyorlardı.FrankyWilliamsbinaönündekimeydanıdöndü,durdu,motorususturdu.Binanınönkapısındanuzun

boylubiradamçıktı,enüstbasamaktaduruponlarabaktı.İkielinigöğsününönündekenetlemişti.Uzunbeyaz saçlarının altında yüzü inanılamayacak kadar genç görünüyordu. Hatları sanki estetik cerrahiürünüydü.Kimeneyiistersesatabilecekbirinsanıntipikyüzü.Giysileridesaçlarıkadarbeyazdı.Beyaztakımelbise,beyazpabuçlar, beyazgömlek,boynundadabeyazbir fular. Jack'leWolf arkakanepedeninerlerkenadamyeşilbirgüneşgözlüğüçıkarıpgözünetaktı,gülümsemedenönceikiçocuğuinceliyormuşgibigöründü.Sonragözlüğüçıkarıptekrarcebinesoktu.

"Vayvayvay,"dedi."Sizolmasanızhalimizniceolurdu,memurbey?""İyigünler,PederGardener,"dedipolisdeona."Herzamankidurummu,yoksabuikiçocukgerçekbirsuçmuişlediler.""Başıboş çocuklar," diye karşılık verdi polis.Ellerini kalçalarına dayayıp pedere gözlerini kısarak

bakıyor, sanki o beyazlık gözlerini kamaştırıyormuş gibi davranıyordu. "Fairchild'a gerçek adlarınısöylemediler. Bu büyük olanı..." diyerek parmağıyla Wolf’u gösterdi, "...bu hiç konuşmadı. Arabayabindirmekiçinbilekafasınavurmakzorundakaldım."

Gardener başını acıklı bir ifadeyle iki yana salladı. "Onları getirin de kendilerini takdim etsinler.Sonraformalitelerebakarız.Bunlarınbukadarşaşkındavranmasıiçinbirsebepvarmı?"

"Yalnızcabüyüğününkulakarkasınavurdum.""Hımmmm."Gardenerparmaklarınıbirbirininçevresindenkaydırıpiyicekenetleyerekbiradımgeri

çekildi.Williams çocukları uzun taraçaya çıkan merdivenlere yürütürken Gardener başını yana eğdi, iki

çocuğu süzdü. Jack'le Wolf üst basamağa vardılar, taraçaya ilk adımlarını attılar. Franky Williamsalnındaki terleri sildi,onlarınyanındadurdu.Gardenersisli sisligülümsüyorduamagözleriçocuklarınbirbirine,biröbürünegidipgelmekteydi.Bir an içingözlerinden sert, soğuk, tanıdıkbirbakış fışkırırgibioldu,Jack'eyöneldi.Pedertekrargözlüğünücebindençıkarıptaktı.Gülümsemesiyineöylesislivezariftiama,Jackbusahtegüvenduygusunakendinikaptırmışolmasınarağmenodeminkibakışlaolduğuyerdedonduğunufarketti...çünküaynıbakışıdahaöncedegörmüştü.

PederGardenergözlüğünüburnununüzerindebirazaşağıyakaydırdı,çerçeveleriyleoynadı."Adlan?

Page 217: Tılsım - Turuz

Adlan?Baylar,bizeadlarınızıverebilirmisiniz?""Ben Jack," dedi çocuk... sonra birden sustu. Mecbur olmadıkça bir kelime daha söylemek

istemiyordu.Gözlerinin önünde bir hayal belirdi, kendini yineDiyar'daymış gibi gördü.Ama bu seferDiyarkötüvekorkunçtu.Dumanlar,alevler,işkencegörenvücutlarvardıetrafta.

Güçlübirelonudirseğindenyakaladı,doğrulttu.Jackdumankokusuyerinekolonyakokusualdı.Bolbolsürülmüşbirkolonya.Birçiftmelankolikgözdosdoğruçocuğungözlerinebakıyordu.

"Senkötübirçocukmusun,Jack?Çokkötübirçocukmusun?""Yo,bizyalnızcaotostopyaptıkve...""Bencebirazsarhoşsunsen,"dediPederGardner."Sanaözelbirihtimamgösterilmesinisağlayalım,

olmazmı?"Elçocuğundirseğinibıraktı.Gardeneryavaşçauzaklaştı,gözlüğünü"tekrarburnununüzerindeyukarıyaitti."Herhaldebirsoyadındavardır,"dedi.

"Parker,"diyecevapverdiJack."Evvvveett!"Gardenertekrargözlüğüçıkardı,dansedergibibiryarımdönüşyaptı,gözleriniWolfa

dikti.Jack'einanıpinanmadığınıbelliedecekbirşeyyapmamıştı."Amannegüçlübir yapı, değilmi?" dedi. "Harikabir şey.Buralarda seningibi güçlükuvvetli bir

çocukelbettekiçokişeyarar,Tanrıyaşükür.SizdendeBayJackParker'inörneğineuymanızıveadınızıvermeniziricaedebilirmiyim?"

JacktedirginbakışlarlaWolfabaktı.Wolfbaşınıeğmiş,hızlıhızlısoluyordu.Ağzınınyantarafındançenesine doğru salyası sızmaktaydı. Çalıntı kazağının göğsünde yan kir, yarı yağ bir leke vardı.Wolfbaşınıikiyanasalladıamabuharekettebiranlamyoktu...sinekkovarmışgibisallıyordubaşını.

"Adın,oğlum?Adın?Adın?Bilimidiyorlarsana?Paulmu?Artmı?Sammymi?Hiçbirimideğil?Dahatumturaklıbirisimmi?Georgemuöyleyse?"

"Wolf,"dediWolf."Ah, bu çok güzel."Gardener ikisine birden sırıttı. "Bay Parker'le BayWolf. İçeriye kadar onlara

eşliketmekistermiydiniz,MemurWilliams!ŞansımızvarmışkiBayBastdaburadakalıyor.BayHectorBastbizdeasistanlıkyapıyor.OnunsayesindeBayWolf’udasoyupgiydirebileceğizdemektir."Gözlükçerçevesinin üzerinden iki çocuğa baktı. "Bizim inançlarımıza göre, Tanrı'nın askerleri en iyiüniformalıyken yürürler. Hector Bast da hemen hemen dostumuzWolf kadar iridir, küçük Jack Parker.Gerekkıyafet,gereksedisiplinbakımındaniyihizmetverebileceğizdemektir.Rahatolacak."

"Jack,"diyefısıldadıWolfalçaksesle."Evet.""Başımacıyor,Jack.Fenaacıyor.""Başınızsizeıstırapmıveriyor,BayWolf?"diyesorduSunlightGardener.DansedenadımlarlaWolf

adoğru ilerledi,kolunuçekti,yüzündeabartmalıbir tiksinti refleksiokundu.Kolonyanınkokusundandı,Jackbiliyordu.BöylekokularWolfaamonyakgibigeliyordu.

"Aldırma oğlum."Gardener,Wolf un gösterdiği tepkiden hiç etkilenmemiş gibiydi. "BayBast veyaBay Singer... hattâ belki de öteki yardımcılardan biri içerde onun çaresine bakar. Frank, galiba sanabunlarıYurt'agötürdemiştim."

Memur Williams sırtına iğne batırılmış gibi tepki gösterdi. Yüzü daha da kızardı, garip vücudu

Page 218: Tılsım - Turuz

binanınkapısınayöneldi.SunlightGardener'ıngözleritekrarJack'eışıklarsaçtı,çocukobakışlardayalnızcaeğlenenbirifade

gördü.Bubeyazlıadamaslındadeliydi.Gardener'ınkolundakalınbiraltınzincirsallanıyordu.Ucubaşparmağınasarılmıştı.Jack'ınzihninde,saklayankırbacınsesicanlandıvebuseferGardener'inkoyugrigözlerinitanıdı.

Gardener,Osmond'unikizlisiydi.PederGardeneryaneğilerekonlaraaçıkdurankapıyıgösterdi."İçeriye,delikanlılar,"dedi.

2İçeriyegirdiklerindeGardener, "Acabadahaöncehiçkarşılaşmışmıydık,BayParker?"diye sordu

Jack'e."Banabukadartamdıkgelmenizinbirnedeniolmalı,öyledeğilmi?""Bilmem,"dediJack.Biryandandikkatlebinanıniçiniinceliyordu.Duvardibindekiuzunkanepeler lacivertkadifekaplıydı.Halıormanyeşiligibiydi.Üzeriderikaplı

iki kocamasa vardı. Onlar da karşı duvarın dibine konmuşlardı. Birinde oturan sivilceli genç başınıkaldırdı, Jack'a düşmanca, saldırgan bakışlarla baktı. İnce, siyah saçlı, dar yüzlü, zeki ve huysuzgörünüşlübiriydi.Beyazbalıkçıyakalıkazağınıncebineisimetiketiiğnelenmişti:SİNGER.

"Ama bir yerde karşılaşmış olduğumuzu sanıyorum, sence de öyle değil mi, oğlum? Emin ol kikarşılaşmışızdır.Benunutmam.Birkeregördüğümbirçocuğunyüzünüaslaunutmam.Başınbundanöncedederdegirdimi,Jack?"

Jackbunacevapolarak,"Sizidahaöncehiçgörmedim,"dedi.Birinci gençyerindenkalkmış, hazırol duruyordu.Odabeyazbalıkçı yakalı kazakgiymiş, göğsüne

askerler gibi isim etiketi takmıştı. İri yapılıydı. Elleri sinirli hareketlerle iki yanından kemerine,blucininin ceplerine, sonra tekrar iki yanına gidip geliyordu. Boyu en azından bir doksan beş vardı.Kilosudayüzkiloolmalıydı.Suratısivilcedoluydu.Bastbuolmalıydıherhalde.

"Eh, belki sonra hatırlarım," dedi Sunlight Gardener. "Heck, gel de yeni gelenlere muameledeyardımcıol,olmazmı?"

Bastönedoğruilerlerkenkaşlarıçatıktı.Wolfaiyiceyaklaşıpöyleyanındangeçmeyeözengösterdi.Kaşlarıdahabile çokçatıldı.Wolf’ungözlerihepkapalıydı.Eğergözlerini açmışolsaBast'ın aygibialnım,zalimküçükgözlerinigörebilecekti.BastbakışlarınıJack'eçevirdi,"Gel,"diyemırıldandı,elinimasayadoğrusalladı.

Gardeneryamyassıbir sesle,"Kayıtlarınıyap, sonraçamaşırhaneyegötür,kıyafetbul,"dedi. Jack'epırılpırılgülümsedi."JackParker,"dedialçaksesle."Aslındakimolduğunuçokmerakediyorum,JackParker.Bast,cepleriniiyiceboşaltmalarınadikkatet."Bastsırıttı.

SunlightGardener odanın ortasından FrankyWilliams'a doğru ilerledi. Polis artık oldukça sabırsızhaldeydi.Pedercebindencüzdanınıçekti.Jackonunparalarıpolisinavucunasaymayabaşladığınıgördü.

"Senburayadikkat et, ukalâ," dedimasadaki çocuk. Jackhemenonadöndü.Çocuk elindeki kurşunkalemle oynuyordu. Yüzünde doğal öfkesini pek saklayamayan alaycı bir sırıtma ifadesi vardı. "Yazıyazmasınıbilirmi?"

"Valla...sanmıyorum,"dediJack.

Page 219: Tılsım - Turuz

"Ohaldeonunkinidesendoldur."Singerikiformuzattı."Üstteküçükharfle,alttaelyazısıylayaz.Şu'X' işaretlerinin olduğu yere." Arkasına yaslandı, kalemi dudaklarına kaldırdı. Jack delikanlının buhareketiSunlightGardner'danöğrenmişolmasıgerektiğinidüşündü.

JACKPARKER,diyeyazdı,ötekiformadaPHILIPJACKWOLFadınıdoldurdu,altlarınıimzaladı."Şimdi Indiana eyaletinin koruması altındasınız. Otuz gün boyunca da öyle kalacaksınız. Kendiniz

dahauzunkalmayakararverirseniz,obaşkatabii."Singerkâğıtlarıtekrarkendiönüneçekti."Sizşimdi...""Karar vermek mi?" diye sordu Jack. "Ne demek karar vermek?" Singer'in yanaklarında hafif bir

kırmızılık belirdi. Başını yana eğip gülümsedi. "Herhalde bilmiyorsunuz. Buradaki çocukların yüzdealtmışındanfazlasıkendiisteğiüzerinekalıyor.Odamümkün,evet.Buradakalmayakararverebilirsiniz."

Jackyüzünüifadesiztutmayauğraştı.Singer'indudaklarıtikivarmışgibikıpırdıyordu."İyiyerdirburası.Kötülediğiniziduyarsamdayaktan

gebertirim.Ömrünüzdegördüğünüzen iyiyerdir,ondaneminim.Hemsizebirşeydahasöyleyeyimmi?Başkaçarenizdeyokzaten.SunlightYurdunasaygıgöstermekzorundasınız.Anladınızmı?"

Jackbaşınısalladı."Yao?Odaanladımı?"JackbaşınıkaldırıpWolfabaktı.Wolfağzındansolukalıpvermeyebaşlamıştıyine."Sanıyorum.""Pekala.İkinizranzaarkadaşıolacaksınız.Sabahlarıbeştekalkılır,Mkilisedetoplanılır.Yedidetarla

işi,sonrayemeksalonundakahvaltı.Tekrartarlaya,öğleyekadarçalışma.Öğleyinhemyemek,hemİncilokuma. Herkes sırayla okur, neyi seçip okuyacağınıza önceden karar verseniz fena olmaz. Şarkılarbölümünden o edepsiz kısımlar yasak, başka yerden seçeceksiniz... yoksa disiplin ne demekmiş,öğrenirsiniz.Öğleyemeğindensonratekrarçalışma."

Basma kaldırıp keskin gözlerle Jack'e baktı. "Hey, Sunlight Yurdu'nda bedava çalışılır sanmayın.Eyaletleanlaşmayapıldı.Herkesesaatücretiödenir.Buradakalışgiderleriniz,kıyafet,yiyecek,elektrik,ısınma falanladenkleştirilir.Hesabınıza saat başına elli sent işlenir.Yani haftadaotuzdolar.PazarlarıSunlightkilisesindegeçirilir.YalnızcabirsaatlikSunlightGardenerDuaSaativardır."

Yüzündekikırmızılıkgeçti,Jackanladığınıbelirtircesinebaşınısalladı.Mecburdubunabirbakıma."Eğer iyi çıkarsınız, ya da insan gibi konuşabiliyorsanız... ki çoğu beceremez... o zaman DE'ye

girersiniz.YaniDışarıEkibi'ne. İkiDEvardır.Biri sokaklarda,ötekihavaalanındaçalışır.Herneyse,otuz gününüz var. Bu süre içinde size buraya gelmeden önce ne kadar pis serseriler olduğunuzu,hayatınızınnekadarkötüolduğunugöstereceğiz.Bunadahemen,şuandabaşlıyoruz."

Singerayağakalktı.Yüzüsonbaharyapraklarınınrengindeydi.Parmakuçlarınımasanınüzerinezarifbirhareketledayadı."Cepleriniziboşaltın.Hemen"

"Hemen!"diyeyankıladıWolf."BOŞALTIN!"diyebağırdıSinger.HEPSİNİGÖRMEKİSTİYORUM!"Bast, Wolf un yanına gelip durdu. Peder Gardener polisi arabasına kadar geçirip dönmüş, Jack'a

yaklaşmıştı.Kulağınamırıldandı:"Kişiseleşyalarınçocuklarıgeçmişlerineçokfazlabağladığımbulguladık.Yıkıcıoluyor.Buyöntemi

çokyararlıgörüyoruz.""BOŞALTINCEPLERİ!"diyehaykırdıSingertekrar.Buseferöfkesiniaçıktanaçığagösteriyordu.

Page 220: Tılsım - Turuz

Jackcebindenyolboyubirikmişşeyleriçıkardı.ElbertPalamountain'ınkarısınınonaburnunukolunasilmesindiyeverdiğikırmızımendil, ikikibritkutusu,birkaçdolar,birazbozukpara...hepsialtıdolarkırk iki sent ediyordu. SonraAlhambraOteli 407 numaralı odanın anahtarı vardı.Kendinde kalmasınıistediğiüçeşyasınıavucundasıktı."Herhaldesırtçantamıdaisteyeceksiniz."dedi.

Singer, "Elbette, budala!" diye kızdı. "Elbette isteriz. Ama daha önce o saklamaya çalıştıklarımgörelim.Hemen."

Jack istemeye istemeye Speedy'nin gitar mızrabını, bilyeyi ve gümüş doları cebinden çıkarıpmendilininüzerinebıraktı."Bunlaruğuryalnızca,"dedi.

Singermızrabıkaptı."Hey,budane?Yanineyeyarar?""Mızrap.""Demek mızrap!" Singer elinde çevirdi, kokladı. Isırmaya kalksa Jack ona bir yumruk atacaktı.

"Demekmızrap.Yalanatmıyorsunya?""Bir arkadaşım verdi onu bana." Jack kendini pek yapayalnız hissediyordu. Alışveriş merkezinin

dışındarastladığıKartopu'nudüşündü.KendisineSpeedy'ningözleriylebakanKartopu'nu.SpeedyParker!OnunsoyadınışimdikendisoyadıolarakseçmiştiJack.

"Herhaldeçalmıştır,"dediSinger.Havayakonuşuyordu.Mızrabıdamendilinyanmabıraktı. "Şimdisırtçantası,"dedi.JackçantayısırımdanindirinceSingerbirkaçdakikaboyunca,gittikçesıkılarakiçiniaradı. Sıkıntısı, Jack'in son kalan giysilerinin kirli durumundan ileri geliyor, sabırsızlığı da uyuşturucubulamamaktankaynaklanıyordu.

Speedy,nerelerdesinşimdi?"Üstündeyok,"diyeyakındıSinger."Vücudunudaarayalımmı?"Gardenerbaşınıikiyanasalladı."BakalımBayWolf’danneöğrenebileceğiz,"dedi.Bastbirazdahayanaştı.Singer,"Eee?"diyesordu.Jack,"Onuncebindebirşeyyok,"diyeatıldı."OcepleriBOŞistiyorum,BOŞ!Herşeymasaya!"Wolfellerinitulumunaskılarınıtaktı,gözleriniyumdu.Jack,"Seninceplerindebirşeyyok,değilmi?"diyesordu.Wolfbaşınıevetanlamında,birtekkere,pekağırsalladı."Otaşıyor!Malonda!"diyebağırdıSinger."Gelburayakocasalak...dökmasayahepsini."Ellerini

ikikereçırptı."BunuFairchildaramamış!Williamsdaaramamış!İnanılmazbirşey...rezilolacaklarikiside!"

Bast suratını Wolf’unkine yaklaştırıp hırladı. "Ceplerini masaya hemen boşaltmazsan suratınıparçalarım."

Jackyavaşça,"Yap,Wolf,"dedi.Wolfinledi.Sonratopyaptığısağelinitulumuncebindençıkardı,masayaeğildi,parmaklarınıaçtı.İki

tahta kibritle iki parlak, minik çakıl taşı göründü. Taşlar renkliydi. Sol elini açtığında iki taş dahaötekilerinyanınayuvarlandı.

Singer,"Hap!"diyebağırıptaşlaraatıldı.Garnederona,"Aptallaşma,Sonny,"dedi.

***

Page 221: Tılsım - Turuz

Sonunda üst kata çıkmak üzere merdivenlere yürüdüklerinde Singer, "Beni aptal durumunadüşürdünüz,"dediyavaşamaöfkelibirsesle.Basamaklar,eskimişpembebirgüllühalıylakaplıydı.

Süslükısımyalnızcaaltkattakikabulodalarıydı.Gerisieskivebakımsızdı."Bunapişmanedeceğimsizi.Ahdimolsun...buradahiçkimseSonnySinger'iaptaldurumunadüşüremez.Burayıhemenhemenbenyönetirim,budalalar.HayAllah!"İncesuratımJack'inkineyaklaştırdı."Ammanumara,ha!Kocasalakveçakıltaşları.Bunuödemenizuzunsürecek."

Jack,"Cebindebirşeyolduğunubilmiyordum,"dedi.Jack'laWolfunbiradımönündeSingerbirdendurdu,gözleridaraldı,yüzügerildi.DahaSingertokadı

atmadanönceanlamıştıJackneolacağını.Wolf,"Jack?"diyefısıldadı."Birşeyimyok,"dediJack.Polis,"Elbette,"dedi.Yargıç'Jack'edöndü."Sizbiraysonraburayayinegelin.Bakalımbelleğinizbirazyerinegelmişmi!

Nedenseningözlerinokadarkırmızı?""Birazbatıyorgözlerim,"dediJack.Polishavladı.Jackonungülmüşolduğunusonradananladı."Götür onları, Franky," dedi. Yargıç. Telefona uzanmıştı bile "Otuz gün sonra bambaşka çocuklar

olacaksınız...inanınbana."BelediyebinasınınmerdivenlerindeninerlerkenJackpoliseYargıcınnedenyaşlarınıbilmekistediğini

sordu.Polisenaltbasamaktadurdu,dönüpJack'eateşsaçangözlerlebaktı."Sunlightgenellikleçocuklarıonikiyaşındaykenalır,ondokuzoluncasalıverir."Sırıttı."Yaniradyodafalanadınıhiçmiduymadınız?Buralarınenünlü insanıdır.Daleville'debileSunlightGardener'ınbilindiğinisanırdım."Dişleriufacık,rengikaçmış,düzensizçekirdeklergibiydi.

3Yirmidakikasonrakendileriniyinekırlıkyerlerdebuldular.Wolf polis arabasının arka kanepesine hiç zorluk çıkarmadan binmişti. Franky Williams copunu

belindençekipona,"Bunumuistiyorsunyine?"diyesormuştu."Belkideaklınıbaşınagetirir,ha?"Wolftitremiş,burnunukırıştırmış,amaJack'inpeşisıraarabayabinmişti.Binerbinmezeliyleburnunututmuş,ağzındansolukalıpvermeyebaşlamıştı.Jackonunkulağına,"Buradankurtulacağız,Wolf,"diyefısıldadı."Bir iki gün, o kadar. Nasıl kurtulacağımızı düşünürüz." Ön koltuktan, "Konuşmayın!" diye bir sesyükseldi.

Jackkendinigaripşekilderahathissediyordu.Birkurtuluşyolubulabileceğindenemindi.Kanepedearkasınayaslandı.Wolfunelielinde,penceredentarlalarıseyretmeyekoyuldu.

"İşte,orası,"dediFrankyWilliams."Müstakbeleviniz."Jack tarlalar arasında sürrealist biçimde yükselen tuğla duvarları gördü. Duvarlar içerisini

göstermeyecekkadaryüksekolduktanbaşka,birdeüsteliktepesindeüçsıradikenlitel,çimentosundadacamkırıklarıvardı.Arabadikenlivedüztellerleçevrilitarlalarınarasındangeçerekyaklaşıyordu.

Williams, "On beş dönüm arazileri var," dedi. "Ya çitle, ya duvarla çevrili... İnanın! Çocuklarkendileridiktileroçitleri."

Page 222: Tılsım - Turuz

Geniş bir demir kapıya vardılar. Polis arabası oraya doğru sapar sapmaz kapı açıldı. Herhaldeelektronikbirsinyalleaçılmıştı.Polis,'Televizyonkamerasıvar,"diyeaçıkladı."İkinizibekliyorlar."

Jackeğilipcamdanbaktı.Blucinceketliçocuklar ikiyandaki tarlalardaçalışıyor,orakbiçiyorlardı.Kimiçekçekarabalarıylagidipgelmekteydi.

Williams,"İkinizinsayesindeyirmidolarkazandım,"dedi."Yargıçdayirmikazandı.Neharika,değilmi?"

"Siz benimcanımıyakarsanız, ben sizin canınızı iki kat yakarım," dediSinger, Jack'e. "AmaPederGardener'inönündecanımıyakarsanız,ozamandörtkatcanınızıyakarım,anladınızmı?"

'Tamam,"dediJack."Sanıyorumanladım.Bizekıyafetverilmeyecekmi?"Singer dönüpmerdivenleri çıkmaya başladı. Jack bir an durup çocuğun zayıf sırtına baktı. Sen de,

dediiçinden.SenveOsmond.Gününbilinde.Sonrailerledi,Wolfdaonuizledi.İçinekutularyığılmışupuzunbirodadaSingerkapıdabeklerken,uzunboylu,ifadesizyüzlübirçocuk,

uyurgezergibihareketlerleraflarıarıyordu."Ayakkabıdaver.Üniformaayakkabısıolsun,yoksabütüngünküreksallatırımsana,"dediSingerkapı

dibinden.Çalışançocuğabakmıyordubile.Bubıkkın ifadeSunglightGardener'denöğrendiğiderslerdebiriolmalıydı.

Çocuksonundaodanınbirucundankocaman,siyahbirçiftbağlıpabuçbuldu,JackdabunlarıWolfunayağına giydirdi. Singer onları daha üstteki kata, yatakhane katına çıkardı. Burada Sunlight Yurdu'nungerçek kimliğini saklamak için hiç çaba gösterilmemişti. Dar bir koridor vardı. Boyu yirmi metreyiaşıyordu. İki yanındaki oda kapılarında, göz hizasına gözetleme delikleri oyulmuştu. Jack'in gözünecezaevigibigörünüyordubuyatakhane.

Singeronlarıbirazyürüttü,kapılardanbirininönündedurdu. "İlkgeldiğigünkimseçalışmaz.Yarınprogramabaşlarsınız.Şimdiburayagirin,İndilerinizebakın,beşekadarkendinizioyalayın.Bengelipsizigünahçıkarmaseansınagötüreceğim.Yeniformalarıdagiyin,ha!"

Jack,"Yanibiziüçsaatliğineburayakilitleyecekmisin?"diyesordu."Ben de yanında oturup elini mi tutayım?" diye patladı Singer. "Bana bak, buraya gönüllü gelmiş

olsaydınız, serbest bırakırdım, etrafı görüp tanırdınız. Ama sizi eyalet göz altına aldı, polis burayagetirdi. Suçlu sayılmasanız da, farkınız bir adım.Belki otuz günden sonra gönüllü olursunuz... şansınızvarsa.Buaradaodanızagirin,hayvangibideğildeinsangibidavranmayaçalışın."Sabırsızbirhareketleanahtarıkilidesoktu,kapıyıaçtı,yanındadurdu."Girinhaydi.Yapılacakişlerimvar."

"Eşyalarımızneolacak?"Singerrolyapıyormuşgibiiçineçekti."Senidensiz...malınımıçalacaktık?"Jackkendinituttu,cevapvermedi.Singer tekrar içini çekti. "Pekâlâ. Sizin adınıza saklayacağız. Dosyaya koyup üzerine adınızı

yazacağız. Alt katta, Peder Gardener'in çalışma odasında. Paralarınız da orada duracak. Serbestbırakıldığınızgünekadar,tamammı?Şimdisiziitaatsizliktenraporetmedengirinşuraya.Yaparımdedimmiyaparım."

WolflaJackküçükodayagirdiler.Singerkapıyıkapadığıandatavandakiışıkotomatikolarakyandı,penceresizodavemadeni ranzagöründü.Köşedebir lavabo,bir de alüminyumsandalyevardı.Başkahiçbir şey yoktu.Duvarlarda, burada eski kalanların yapıştırdıkları resimlerin bant izleri görünüyordu.

Page 223: Tılsım - Turuz

Kapınınkilididöndü.Jack'leWolfkapıyabakıpgözetlemepenceresindeSinger'insuratınıgördüler."Usludurun,"diyereksırıttı,sonrakayboldu.

"Yo,Jacky,"dediWolf.Tavanzavallınınbaşındanikisantimyüksekti."Wolfburadakalamaz.""Otursaniyiedersin,"dediJack."Üstyatağımıistersin,alttakinimi?""Hı?""Alttakinegeç,otur.Buradabaşımızdertte.""Wolfbiliyor,Jacky.Wolfbiliyor.Burasıkötübiryer.Kalamayız.""Nedenkötübiryer?Yani...neredenbiliyorsun?"Wolfkendiniatıpaltyatağaoturdu,yenigiysileriniyanınakoydu,orayakonmuşolanbirkitapla iki

broşürü eline aldı. Kitap İncil'di.Mavi deri gibi yapay bir cilt içindeydi. Jack kendi yatağında duranbroşürlere göz attı. "Ebedi SevabaGidenYüksekYol" ve 'Tamı Sizi Seviyor". "Wolf biliyor. Sen debiliyorsun,Jacky."Wolfonabaktı.Kaşlarıçatıktı.Sonratekrarelindekikitaplarabaktı,sayfalarınıtaradı.Herhaldeömründeilkdefakitapgörüyordu.

"Beyazadam,"dediWolf.SesiokadarhafifçıktıkiJackzorduydu."Beyazadammı?"Wolfbroşürlerdenbirinihavayakaldırıptuttu.ArkakapağındaSunlightGardener'inrenksizbirresmi

basılıydı. Güzelim saçları rüzgârda uçmaktaydı. Kollarını iki yana açmıştı. Tanrının sevdiği sevapkâradam!

"Bu," dediWolf. "Öldürür bu adam, Jacky.Kırbaçla. Burası onun yerlerinden biri. Yo,Wolf onunyerlerindenbirindeaslakalmamak.JackSawyerdekalmamalı.Asla.Buradankaçmamızgerek,Jacky."

"Kaçacağız,"dediJack."Sanasözveriyorum.Bugünolmaz,yarındaolmaz...planyapmalıyız.Amaçabukkaçacağız."

Wolfunayaklarıyataktandışarıuzanıyordu."Çabuk."

4Söz vermişti Çabuk diye. Wolf çok korkuyordu. Jack onun Diyar'da Osmond'u görüp görmediğini

bilmiyorduama,duyduğundanemindi.OsmondçokünlüydüDiyar'da.HeledeWolfunailesi,Morgan'dançokondannefretediyorvekorkuyordu.Jackde,Wolfda,buadamınOsmondolduğunutanıdıklarıhalde,oonlarıtanıyamamıştı.Budurumdaikiihtimalvardı.YaGardeneroyunolsundiyeonlarıtanımamazlıktangeliyordu,yadaJack'inannesigibibirtürikizliydi.YaniDiyar'dabireşiolduğununfarkındadeğildi.

Bu doğruysa, o zaman Jack'le Wolf kaçmak için uygun zamanı bekleyebilirlerdi. Vakitleri vardı.Dikkateder,öğrenirlerdi.

Jackhaşırhaşıryenigiysilerigiydi.Siyah,kütburunlupabuçlarsankionkiloydu.Herbiriikiayağada giyilebilir cinstendi.Wolf’u da üniforma giymeye bin zorlukla razı etti. Sonra ikisi de yataklarınauzandılar.Jackarkadaşınınhemenhorlamayabaşladığınıduydu,birsüresonrakendidedaldı.Rüyasındaannesikaranlıkbiryerdeydi.Yardımistiyor,imdatdiyebağırıyordu.

Page 224: Tılsım - Turuz

Bölüm:22

VAAZ

1Öğleden sonra saat beşte koridorda bir zil sesi duyuldu.Upuzun, tonsuz bir sesti.Wolf yatağından

fırlarkenkafasınıüstyatağaöylehızlıçarptıkiJack'ideuyandırdı.Zilonbeşsaniyekadarçaldıktansonrasustu,Wolfyatışmadı.Elleriylekafasınıtutarakodanınköşesinedoğruyürüdü."Kötübiryer,Jack!"diyebağırdı."Kötübiryer...hemdeçok.Kaçmalıyız.Kaçmalıyız,hemen!"Duvarlarınyumruklandığıduyuldu."Susturşusalağı!"Dışardantiz,kişnergibibirgülmesesiduyuldu."Şimdiruhlarınızagüneşışığıdolacak,çocuklar!O

kocaherifinsesinebakılırsa,onaiyidegelecek!"Kıkırdaşmalar,yineokişneyenkahkaha...korkudolubirçığlığabenzeyengülüş!

"KötüJack!Wolf!Jason!Kötü!Kötü,kötü..."Koridoraçıkankapılaraçılıpduruyordu.Jacküniformapabuçlarınsesleriniduydu.Üst yataktan indi. Kıpırdamak için kendini zorlaması gerekiyordu. Uykuyla uyanıklık arası bir

durumdaydı. Bu minik odanın içinde Wolf a doğru yürümek, havanın içinden değil de, balın içindengeçmekgibiydi.

Kendiniöyleyorgunhissediyorduki...öyleyor..."Wolf,"dedi."Wolf,kesartık.""Yapamam, Jacky!" diye hıçkırdı Wolf. Hâlâ kafasını tutuyordu. Sanki patlamasını engellemeye

çalışmaktaydı."Mecbursun,Wolf.Şimdikoridoraçıkmakzorundayız.""Yapamam,Jack!"Wolfhâlâhıçkırıyordu."Kötüyerburası...kötükokular..."Koridordanbirininseslendiğiduyuldu.HeckBast'tıgaliba."Herkesgünahçıkarmayaa!"Bir başkası da aynı çığlığı yankıladı, sonra hepsi bir ağızdan, koro halinde söylemeye başladılar.

Garipbirmaçtezahüratıgibiydi."Buradansağkurtulacaksaksoğukkanlıolmalıyız.""Yapamıyorum,Jacky,soğukkanlıolamıyorum...kötü..."Onlarındakapısıneredeyseaçılacaktı.YaBast,yadaSonnySingergörünecekti...hattâbelkideikisi

birden. Jack'le Wolf un günah çıkarmaya niyetleri yoktu. Jack'in düşünebildiği kadarıyla, belki yeni

Page 225: Tılsım - Turuz

gelenlere birkaç hata yapma hoşgörüsü tanınıyor olabilirdi ama, ne kadar çabuk araya karışırlarsa,sonundakaçmaları o kadar daha kolay olurdu.YanındaWolf varkenkalabalığa karışmakda pek kolayolacakdeğildiherhalde.İçinden,kocaadam,senibuyeredüşürdüğümiçinbenibağışla,dedi.Amadurumböyle.Bizdurumuyenmezsekdurumbiziyener.Sanasertdavranmam,yineseninkendi iyiliğin içindir.Sonrakendikendine,Umarım,diyedeekledi.

"Wolf,"diyefısıldadı."Singer'inbeniyinedövmesiniistermisin?""Yo,Jack,hayır...""O halde benimle koridora çıksan iyi edersin. Unutma ki senin davranışın, Bast'la Singer'in bana

davranışınıetkileyecek.Singerbanaseninçakıltaşlarıniçinvurmuştu.""Birionadavurabilir,"dediWolf.Sesikısık,peştendiama,gözleribirdendaralmış,turunculaşmıştı.

Jackbiranodudaklarınarasındadişlerigördü.Wolfsırıtmışdeğildiama...dişleribüyümüştüsanki."Onuaklınabilegetirme,"dediJack."Durumudahabeteretmektenbaşkaşeyeyaramaz."Wolfellerinibaşındanindirdi."Jack,bilemiyorum...""Lütfendenermisin?"diyesorduJack.Kapıyatelâşlabirkeredahabaktı.Wolftitreyenbirsesle,"Denerim,"dedi.Gözlerindeyaşlarparıldıyordu.

2Üst kat koridoruna akşam ışığı girmesi gerekiyordu ama girdiği pencerelere ışık süzgeci konulmuş

gibiydi.Çocuklardışardagüneşigörebiliyorlardıama,ışığıpekiçeriyegiremiyordu.Kocapencerelerinpervazındabitiveriyorduışık.

Yirmi kapının önünde kırk erkek çocuk durmaktaydı. Kapıların onu bir yanda, onu öbür yandaydı.Jack'laWolf en son çıkanlar olmuşlardı ama geç kalışlarına kimse pek dikkat etmedi. Singer, Bast vebaşkaikiçocukazarlayacakbirbaşkasınıbulmuşlardı.

Kurbanlarıdarbedenli,gözlüklü,onbeşyaşlarındabirçocuktu.Hazırolpozununkarikatürügibibirhaldeduruyordu.Pantolonupostallarınınbileklerineyığılmıştı.İçdonuyoktu.

"Vazgeçmedinmisendahabundan?"diyesorduSinger."Ben...""Kessesini!"Bağıranbirbaşkayardımcıydı.Dördüdeblucingiymişlerdi.Diğerçocuklargibicinli

pantolonu yoktu üstlerinde. Jack sonradan, bu bağıranın Warwick olduğunu öğrendi. Dördüncüsü deCasey'di.

"Bizkonuşurkenbizkonuşuruz!"diyehaykırdıWarwick."Hâlâmıelinoranda,Morton?"Mortontitredi,birşeysöylemedi."CEVAPVERONA!"diyehırladıCasey.Morton,"Hayır,"diyefısıldadı."NE?BAĞIRSANA!"BuSinger'di."Hayır,"diyeinlediMorton."Bir hafta yapmazsan iç donunu geri alabilirsin." Singer bunu büyük bir iyilik yapıyormuş gibi

Page 226: Tılsım - Turuz

söylüyordu."Şimdiçekpantolonunu,sersem."Mortonburnunuçekerekpantolonunutoparladı.Çocuklarhepbirliktegünahçıkarmayaveakşamyemeğinegittiler.

3Günah çıkarma, yemekhanenin karşısındaki kocaman, çıplak duvarlı odadaydı.Karşıdan fasulye ve

sosislerin deli edici kokuları geliyor, Jack iseWolf un burun deliklerinin kıpırdadığını görebiliyordu.Kocagünboyunca,Wolf’ungözlerindekidonuklukilkdefakayboldu.Gözlerilgiyleparıldamayabaşladı.

Jackaslındabugünahçıkarmaişindenpekkorkuyordu.Wolfabelliettiğindendahaçokkorkuyordu.Yatağındasırtüstüyatarkentavanda,köşedebirkaralekegörmüştü.Önceonuölübirböceksanmış,birazyaklaşırsa böceği yakalayan örümcek ağını da görebileceğine inanmıştı. Ama böcek falan değildi o.Mikrofonduresmen.Eskimodeldinlemeaygıtı.Ucundanteliçıkıyor,sıvanıniçindegörünmezoluyordu.Saklamak için pek bir çaba gösterilmemişti. Bu da hizmetin bir parçası, çocuklar. Sunlight Gardenerherkesteniyidinler.

Jackmikrofonugörüp sonradankoridordaMorton'la olano çirkin sahneyi de seyrettikten sonra, bugünah çıkarma seansının pek haşin ve korkutucu olacağını düşünmüştü. Birisi çıkacaktı ortaya. BelkiSunlightGardener,belkiBastveyaSinger...onauyuşturucukullandığımzorlaitirafettirmeyeçalışacaktı.Hırsızlık ettiğini, yerlere tükürdüğünü, geceleri mastürbasyon yaptığını söyletmeye çalışacaktı. Bunlarıyapmamışsa bile, itiraf ettirene kadar üstüne varacaklardı. Jack buna dayanabileceğini sanıyordu ama,Wolf’undayanacağındanpekokadaremindeğildi.

Ama günah çıkarma seansının ilginç yanı, çevredeki çocukların bu seansı pek heveslekarşılamalarıydı.

İç kadro, yani blucinli ve beyaz balıkçı kazaklı çocuklar salonda ön tarafa yakın oturdular. Jackçevresine bakındı, diğerlerinin açık duran kapıya beklenti içinde bakmakta olduklarını gördü. Gelenkokular gerçekten güzeldi. Hele de günlerdir karınlarını ara sıra bir hamburgerle doyurmaya çalışmışolanlar için. Derken Sunlight Gardener salona zinde adımlarla girdi. Jack yüzlerdeki ifadeninmemnuniyete dönüştüğünü gördü. Demek özledikleri, yemek değildi aslında. Daha demin yukardapantolonsuztitreyenMortonbilesevinçtenkendindengeçmişgibiydi.

Çocuklarayağakalktılar.Wolfoturuyordu.Burundelikleriaçılıpkapanıyor,korkusubellioluyordu.SonundaJackonungömleğinesarılıpçekerekayağakaldırdı.

"Onlar ne yaparsa aynını yap,Wolf," diyemırıldandı. Gardener gülümseyerek, "Oturun, çocuklar,"dedi."Oturunlütfen."Oturdular.Gardener,ayağınasolmuşbirblucin,üzerineinsanıngözünüalacakkadarbeyaz bir gömlek giymişti.Gülümseyerek çocuklara baktı.Çocuklar da ona genellikle tapan bakışlarlabakıyorlardı.Jack'ingözünebirçocukilişti.Dalgalıkumralsaçlarıvardı.Alnınarastlayanlarbuklegibikabarıyordu. Çenesi gerideydi. Minik elleri Tommy Amcanınkilere benziyordu. Çocuk yan döndü,güldüğünü saklamak için elini ağzına kapattı, Jack bundan biraz cesaretlendi. Besbelli burada olupbitenlerpekdeherkesietkilemişsayılmazdı.Amaçoğuetkilenmiştiyinede.Kapılmışgitmişlerdi.HeledişlekbirçocuktamanlamıylahayranbakışlarlabakıyorduSunglihtGardener'e.

"Duaedelim.Heck,bizerehberlikedermisin?"Heckrehberliketti.Hızlavemekanikbirsesleduayısöyledi. Kasetten dua dinler gibi bir etki yayıldı. Tanrıdan, önce, gelecek günler ve haftalar içindekendilerinedestekolmasını istediler,sonrakusurlarınıbağışlamasınıvedaha iyibir insanolabilmeleri

Page 227: Tılsım - Turuz

içinkendilerineyardımetmesiniistediler.Hecksözlerini,"İsa'nınhatırıiçin,Amin,"diyebitirdi,yerineoturdu.

'Teşekkür ederim, Heck," dedi Gardener. Bir sandalyeyi alıp ters çevirmiş, üzerine ata biner gibioturmuştu. Bu gece en çekici hali üzerindeydi. Jack'in sabah tanık olduğu o çılgınlığından eser yoktu."Şimdibirdüzinegünahçıkarmadinleyelim.Dahafazlaolmasın.Andy,bizerehberlikedermisin?"

Warwickyüzündedindarbir ifadeyleHeck'inyerini aldı. 'Teşekkürederim,PederGardener,"dedi,sonraçocuklaradöndü."Günahlar,"dedi."Kimbaşlıyor?"

Birhareketoldu,sonraellerkalkmayabaşladı.İkialtı...sonradokuzelkalktı."RoyOwdersfelt,"dediWarwick.RoyOwdersfeltuzunboylu,burnununucundatümörgibikocabir

beniolanbirgençti.Kemiklielleriniovuşturupduruyordu."Geçenyılanneminçantasındanondolarparaçaldım," dedi o tiz, cırtlak sesiyle. Tek eli yüzüne gitti, benine dokundu, tutup büktü. "Parayı alıplunaparka gittim, bozdurdum, langırt oynadım, para bitti! Annem o parayı gaz faturasını ödemek içinsaklamıştı. Bu yüzden bir süre kaloriferimizi söndürdüler!" Gözlerini kırpıştırarak çevresine baktı."Küçük kardeşim o yüzden hastalandı, zatürree olup Indianapolis hastanesine kaldırıldı. Ben parayıçaldığımiçin!"

"Benimitirafımbu!"RoyOwdersfeltoturdu.Sunglight Gardener sordu. "Roy bağışlanabilir mi?" Çocuklar bir ağızdan, "Roy bağışlanabilir,"

dediler."Aramızdanbirionubağışlayabilirmi,çocuklar?""Buradakilerbağışlayamaz.""Kimbağışlayabilironu?""Tanrı,tekoğluİsa'nıngücüaracılığıyla."SunlightGardenerbuseferRoyOwdersfelt'edöndü."İsa'yaaracılıketmesiiçinduaedecekmisin?"'Tabii edeceğim." Roy Owdersfelt dengesiz bir sesle bağırırken tekrar benini büktü. Jack onun

ağlamaktaolduğunufarketti."Annen bir daha geldiğinde, ona karşı ve kardeşine karşı günah işlemiş olduğunu anladığını söyle.

Tanrı'danbağışlanmayıdilediğini,çoküzgünolduğunuanlat.Yapacakmısın?""Hemdenasıl!"SunlightGardener,AndyWarwick'ebaşınısalladı."Başkagünah."dediWarwick.Saataltıolupseansbitenekadar,salondaJack'leWolfhariçhemenherçocuğunelihavayakalkmıştı.

Günahlarındanbiriniburadakilereanlatmayahevesleniyorduhepsi.Çoğuhırsızlıktan sözetti,birkısmıiçkiçalıpkusanakadariçtiklerinianlattılar.Tabiibolboldauyuşturucuhikâyesidinlendi.

Sözü Warwick veriyordu ama, onlar anlattıkça Sunlight Gardener'den aferin bekliyor, döküldükçedökülüyor,anlattıkçaanlatıyorlardı.

Jacksıkılarak,günahlarını sevdiriyoronlara,diyedüşündü.Adamabayılıyorlar.Onunonaylamasınıistiyorlar.Onayıdayalnızcaitirafettiklerizamanveriyor.Birkısmıbelkideuyduruyordurbugünahları.

Page 228: Tılsım - Turuz

Yemekhaneden gelen kokular giderek güçleniyor, Wolf un karnı durmadan gurulduyordu. Bir araçocuğun biri Penthouse dergisindeki iğrenç dediği kadın resimlerine nasıl baktığını anlatırkenWolf unkarnıöyleyükseksesleguruldadıki,Jackonudürtmekzorundakaldı.

Akşamın son itirafından sonra Sunlight Gardener kısa, müzikli bir dua sundu, sonra kapıda durdu,çocuklarönündengeçerekçıkmayabaşladılar.Jack'leWolfgeçerkenadamJack'ibileğindentuttu.

"Seninledahaöncekarşılaştım."Gözlerisankiitirafet,diyordu.Jack'iniçindendeetmekgeldi.Evet,karşılaştık,tanışıyoruz,evet.Sırtımıkırbaçlakanattın."Hayır,"dedi."Yo,evet.Evet.Seninlekarşılaştım.California'damı?Mainemi?Oklahomamı?Nerede?"İtirafet."Sizitanımıyorum,"dediJack.Gardener kıkır kıkır güldü. Jack birden anladı. Gardener içinden seviniyor, zıplıyor, dans ediyor,

kırbacını şaklatıyordu. "Sen Piyer'e de İsa'yı göster dediklerinde öyle söylemişti. Ama Piyer yalansöylüyordu. Bence sen de yalan söylüyorsun. Teksas'da mıydı, Jack? El Paso mu? Bir başka hayatta,Kudüs'temikarşılaştıkyoksa?YadaGolgota'da,İsa'nınçarmıhagerildiğitepedemi?"

"Sizededimki...""Evet, evet biliyorum, ilk defa karşılaşıyoruz dedin." Yine güldü. Wolf kapıdan ve Gardener'den

mümkünolduğukadaruzakdurmaktaydı.Kokudan... Jackanlıyordu.Adamıno tıraş losyonununboğucukokusundan.Veonunaltındada...deliliğinkokusundan.

"Ben kimsenin yüzünü unutmam, Jack. Ne yüz unuturum, ne de yer. Hatırlayacağım neredekarşılaştığımızı."

GözleriJack'denWolfadöndü.Wolfhafifinleyipgeriledi,adamyineJack'edöndü."Yemeğiniafiyetleye,Jack.SendeWolf.SunlightYurdundaasılyaşamınızyarınbaşlıyor."Merdivenleregidenyolunyansındadönüptekrararkasınabaktı."Benyüzveyerunutmam,Jack.Hatırlayacağım."Jackiçindenbuzgibi...Tanrım,inşallahhatırlayamaz,diyedüşündü.Benburadankurtulupikibinmil

uzaklaşanakadar.Sırtınabirşeyfenahaldeçarptı,Jackkoridorauçarkendengesinibulabilmekiçinkollarınıdeligibi

havadaçevirdi,sonundakafasınıyerinbetonunaçarptı,gözündeyıldızlaruçuştu.DoğrulupoturduğundaSinger'leBastyanyanadurmuşsırıtıyorlardı.ArkalarındaCaseyvardı.Wolf

uzaktanSinger'leBast'abakıyordu.DuruşundakibirhavaJack'itelaşlandırdı."Hayır,Wolf,"dedikesinbirsesle.Wolfundikleşmişomuzlarıindi.HeckBastbirazgülerek,"Yo,bırakyapsın,"dedi."Dinlemeonu,kocaayı.Geldebirdene.Yemekten

önceısınmaktanhephoşlanmışımdır."Singer,Wolf’abaktı."Bıraksalağı,Heck,"dedi."Oetyığınıyalnızca."BaşınıJack'edoğrusalladı.

"Kafa burada. Değiştirmemiz gereken ; kafa bu." Ellerini dizlerine dayayıp iyi niyetli büyüklerinçocuklarla konuşurken yaptıkları gibi Jack'e doğru eğildi. "Ve değiştireceğiz de, Bay Parker. Bunainanın."

Page 229: Tılsım - Turuz

Jackbilerek,kararlıbirsesle,"Has...tir,zorbaeşşoğlu,"dedi.Singer tokat yemiş gibi irkildi, yakasından boynuna ve suratına bir kırmızılık yükseldi. Heck Bast

hırlayarakilerledi.Singer,Bast'ınkolunasarıldı.GözleriniJack'denayırmaksızın,"Şimdiolmaz,sonra,"dedi.Jack ayağa kalktı. İkisine birlikte alçak sesle, "Benden korksanız iyi etmez misiniz?" diye sordu.

Hector Bast yalnızca kızgın kızgın baktı ama Sonny Singer enikonu korkmuş gibiydi. Bir an JackSawyer'inyüzündebirşeygörmüştü.Güçlüveyasaklayıcıbirşey...İkiayönceyoktuöylebirşeyJack'inyüzünde.ArcadiaPlajındanyolaçıkanakadardahaküçükbirçocuktuJack.

4Jack'egörebuyemeğiTommyAmcatarifetse,tipikAmerikanyatılıokulyemeğider,haksızlıketmiş

de sayılmazdı. Çocuklar uzun masalarda yiyorlardı. Her masaya içlerinden dördü servis yapıyordu.Günahçıkarmaseansındansonratemizbeyazlargiymiştibugörevliler.

Birdesofraduasıedildiktensonrayemeklergeldi.Kocacamkâseleriçindekurufasulyelerdörtuzunmasadaeldenelegeçirildi.Ardından tabaklardadumanı tütenucuzkırmızı sosisler, ananaskonservesi,karton kutu içinde sütler. Hepsinin üzerinde "Bağıştır; parayla satılmaz" veya, "Indiana Eyaleti SütÜrünleriKurumu"diyeyazılıydı.

Wolftümdikkatinivererekciddiciddiyiyordu.Başınıeğmiş,birelindeheranbirekmekparçası,onulokmayıitmek,yadatabaktakisosusilmekiçinkullanıyordu.Jack'inbakışlarıaltındabeşsosisleüçkâsefasulyeyimideye indirdi. Jackominicik,penceresizodayıdüşününce,acababugeceuyurkenbanagazmaskesi mi gerekecek diye merak etmekten kendini alamadı. Herhalde gerekecekti. Ama öyle bir şeyverileceğiyoktuJack'e.Wolfundördüncükeretabağınafasulyeyialışınaüzgüngözlerlebaktı.

Yemekten sonra bütün çocuklar ayağa kalkıp sıra oldular, sofraları topladılar. Jack tabaklan, kurtkemirmişe benzeyen ekmeği ve süt kutularınımutfağa taşırken gözünü açık tutmaktaydı. Süt kutularınınetiketleribirşeyianlamasınayolaçıyordu.

Buyerbircezaevideğildi.Çalışmakampıydıburası.Herhaldeyatılıokul falangibigösteriliyordu.Yasa besbelli burayı birtakım müfettişlerin denetimi altında tutuyordu. En sık teftiş edilen de mutfakolmalıydı.Üstkatpencerelerindedemirparmaklıklarvardı,tamam.Yamutfakpencerelerinde?Jackpeksanmıyordu.Parmaklıktakılırsasorusorançokolurdusonra.

Mutfakherhaldeiyibirkaçışolanağıtanıyabilirdi.Jackorayıdikkatleinceledi.California'dakiokulunmutfağınapekbenziyordu.Yerlerveduvarlarfayans,musluktaşlarıkocaman,

tezgâhlarpaslanmazçelikti.Dolaplarsebzekilerleriolacakboydaydı.Eskimodel,konvayörkemerlibirbulaşık makinesi bir duvara dayalı durmaktaydı. Çocuklardan üçü, beyazlar giymiş bir adamındenetiminde o makineyi çalıştırmaya başlamışlardı bile. Adam ince, solgun, fare suratlı biriydi. Üstdudağına filtresizbir sigarayapıştırılmışduruyordu. Jackonubirbakıştamuhtemelbirmüttefikolaraknitelendirdi.SunlightGardener'inkendiadamlarınasigaraiçmeiznivereceğinipeksanmıyorduçünkü.

Duvardaasılıçerçevelisertifikada,bumutfağınIndianaEyaletiveABDDevletistandartlarınauygunolarakkabuledildiğibelirtilmekteydi.

Vepencerelerdeparmaklıkfalanyoktu.Fare suratlı adam Jack'e baktı, sigarasını alt dudağından söktü, lavabolardan birinin içine doğru

Page 230: Tılsım - Turuz

fırlattı."İkinizyenisiniz, ha?"dedi. "Eh,yakında eskirsiniz,SunlightYurdundaherkes çabucakeskir... öyle

değilmi,Sonny?"SonnySinger'eküstahküstahsırıttı.Singer'in ise,böylebirgülümsemekarşısındaneyapacağınıhiç

bilmediğiortadaydı.Kafasıkarışmışgibigöründü.Özgüvenikalmamıştı.Çocukolmuştuyenibaştan."Çocuklarlakonuşmanyasak,biliyorsun,Rudolf,"dedi."Sen o yasağı dür bük de..." dedi Rudolf. Bakışları Singer'in üzerinde tembel tembel geziniyordu.

"Bunubiliyorsun,değilmi?"Singer ona bakarken dudakları titriyordu. Ağzını kararlı bir hareketle sımsıkı kapayıp o titremeyi

engelledi.Sonrabirdendöndü,olancasesiyle,"Geceduası!"diyebağırdı."Haydi,gidiyoruz!Sofralarıtoplayıp

koridoraçıkın,geçkaldık!Geceduası!"

5Çocuklar tel kafese alınmış çıplak ampullerin aydınlattığı merdiven aralığına doluştular. Duvarlar

ıslaksıvaydı.WolfungözlerininsağasoladevrilişiJack'inhiçdehoşunagitmiyordu.Buyolculuktan sonrabodrumkilisesihoşbir sürprizoldu.Bodrumkatınınbüyükkısmımodernbir

yedekkilisehalinegetirilmişti.Havasıtemizdi.Nefazlasıcak,nefazlasoğuk.Oksijenibolbirhavaydı.Jack'in kulağına havalandırmanın uğultusu geliyordu. Kilise, bir orta yolun iki yanına dizilmiş beşersıradanoluşmaktaydı.Karşıdayüksekbirkürsüvearkadakimorperdeninönündedebasit, tahtadanbirhaçgözeçarpıyordu.

Biryerlerdenbirorgsesigelmekteydi.Çocuklar sessizce sıralara geçip oturdular. Kürsüdeki mikrofonun ucunda kocaman, profesyonel

havalıbirkoruyucukafesvardı.Jackvaktiyleannesininyanısırafilmseslendirmelerinefalangitmişbiriolduğundan, bunun konuşmacı fazla yaklaşıp sesi bozmasın, diye kullanıldığını biliyordu. Başıboşçocuklar yurdunda böyle bir aygıta rastlamak ona biraz garip geldi. Kürsünün iki yanında videokameralarıduruyordu.BiriSunlightGardener'insağprofilini,ötekisolprofilinialmaküzereayarlanmıştı.Bugece ikisidekapalıydı.Duvarlardahepkalınmorperdelervardı.Sağ taraftakiperdehiçkesintisizdevam ediyordu. Ama sol duvarda cam bir dikdörtgen göze çarpmaktaydı. Casey orada profesyonelgörünümlübirersespanelininbaşındaoturuyor,parmağı tape-recorder'indüğmesinde,hazırbekliyordu.JackbakarkenCaseymasadankulaklıklarıaldı,kulaklarınageçirdi.

Kilisedesütunlarüzerineoturmuşaltıtanekavisliahşapkirişgözeçarpmaktaydı.Bualtıarkınarası,beyaz,sesgeçirmezbirpanellekaplıydı.

Evet, burası kiliseydi ama, beri yandan bir radyo-televizyon stüdyosuydu. Jack'in gözünün önündeJimmySwaggart,RexHumbard,JackVanImpesankigeçittöreniyapıyorlardı.

Arkadaşlar,elinizievinizdekitelevizyonadayayın,sizitedaviedeceğiz.Birdeniçindenbağırabağıragülmekgeldi.

Sahneninsoltarafındakikapıaçıldı.SunlightGardenergöründü.Baştanaşağıbeyazlargiymişti.Jackçocuklardan çoğunun suratından hayranlıktan tapınmaya doğru giden ifadeler gördü, gülmesini yine zor

Page 231: Tılsım - Turuz

tuttu.Mikrofonadoğruyürümekteolanbeyazhayaletonaküçükkenseyrettiğibazıtelevizyonreklâmlarınıhatırlatıyordu.

Wolfonadönüpboğukbirseslefısıldadı."Neoldu,Jack?Çokkomikkokmayabaşladın."Jackeliniağzınakapayıpöylepüskürdüki,burnundanfışkıranlarparmaklarınabulaştı.Sunlight Gardener, yüzüne sağlıklı parıltılarla elindeki İncil'in sayfalarını çevirdi. Besbelli derin

meditasyonhalindeydi.JackbuaradaHeckBast'ınyüzündekioyangınsonrasıarazigörünümünü,SonnySinger'inkuşkulubakışlarınıgördü,çabucakkendinitoparladı.

Cam ardındaki kontrol odasında Casey dikleşmiş, Sunlight Gardener'e uyanık bakışlarını dikmişti.Gardener yakışıklı suratını İncil'inden kaldırıp o bulutlu, hülyalı, tümüyle deli gözlerini karşısındakicemaate yönelttiğinde Casey bir düğmeye bastı, koca bir teperecorder'in bobinleri ağır ağır dönmeyebaşladı.

6"Kötülükedenleriçinsizüzülmeyin."dediSunlightGardener.Sesialçak,müziklidüşünceliydi."Haksızlıkedenleredegıptaetmeyin.Onlarsonundakesilmişotlargibidüşecektir.Yeşilbitkilergibisolupkuruyacaklardır.Tanrıyainanınveiyilikyapın;OzamanDiyar'dayaşarsınız..."(JackSawyeryüreğiningöğsündetehlikelibirtaklaattığımhissetti.)"....veiyibesleneceksiniz.Tanrıyısevin,osizekalbinizinistediğiniverir.YolunuzuTanrınınkineuydurun,Onagüvenin;Obunlarıverecektir...Öfkedenuzakdurun,gazabıterkedin;Yakınıpsizdekötülüketmeyin.Çünkükötülükedenlerkesilipdökülecektir.AmaTanrıyauyanvebekleyenlereOnunDiyar'ımiraskalacaktır."SunlightGardenerelindekiİncil'ikapattı.'Tanrınınkutsamasıbukutsalsözleriokuyanlarınüstüneolsun."dedi.Uzun süre kendi ellerine baktı. Casey'in kabininde koca bobinler dönüyordu. Gardener gözlerini

kaldırdı,birdenJackadamıniçiniçinhaykırdığınıduyargibioldu."Kingslandşarabımıyoksa?KocabirarabadolusuKingslandşarabınımıdevirdin,salakherif?Banabunumusöylemeyeçalışıyorsuuuuuun?"

Sunlight Gardener karşısındaki genç erkek cemaatini dikkatle inceledi, o suratlar da ona bakmayı

Page 232: Tılsım - Turuz

sürdürdü...yuvarlakyüzler,inceyüzler,çürükyüzler,sivilceli,ergenlikliyüzler,sinsiyüzler,açıkyüzler,gençyüzler,güzelyüzler.

"Bununanlamıne,çocuklar?Otuzyedinciduayıanlıyormusunuz?Bugüzelşarkıyıanlıyormusunuz?"Hayır, diyordu çocukların yüzleri. Sinsisi, açığı, tatlısı, sivilcelisi. Pek anlamıyorum. Ben beşinci

sınıfa kadar okudum, sonra yolculuk yaptım, serserilik ettim, başımderde girdi... sen anlat... sen anlatbana...

Birden Gardener mikrofonun içine avazı çıktığı kadar haykırıp şok yarattı: "DERT ETMEYİNDEMEK!"

Wolfyerindebüzüldü,hafifçeinledi."Şimdianladınıznedemekolduğunu,değilmi?Osözüduymuşsunuzdur,değilmi?"Jack'inarkasındaoturanbiri,"Evet,"deyiverdi.SunlightGardener,"Elbette,"diyesırıttı."Dertetmeyin!İyilâf,değilmi?Çokiyilâf...evet!""Evet...EVET!""Buduayagöre,kötülükyaparılariçinsizkaygılanmayacaksınız!DERTETMEYECEKSİNİZ!EVET!

Günah işleyenler için gamlanmayacaksınız! Tanrıyla yürüyüp Tanrıyla konuşursanız her şey iyi olacakdiyor.Bunuanlıyormusunuz,çocuklar?Bunuanlayabilecekkulağınızvarmı?"

"Evet!"HeckBast,"Haleluya!"diyebağırdı,yüzündeilâhıbirgülümsemebelirdi.Büyüteçgibigözlüktakmıştembelbirçocuk,"Amin,"diyeekledi.Sunlight Gardener mikrofonu alışkın bir tavırla eline aldı, Jack bir kere daha sahnede gösteri

yaparılarıhatırladı.Gardener sahneüzerindehızlıadımlarlabir sağa,bir solayürüyordu.Aradayarımadımlabirdansfigürüyapıyordu.BiranDizzyGillespie,biranJerryLeeLewis,biranStanKenton,biranGeneVincentoluyordu.

"Demekkorkmamızagerekyok!Hiçyok!Sizeayıpresimlergöstermekisteyençocukiçinsizkendinizirahatsızetmeyin!Birsolukesrarbirşeyyapmaz,almazsankorkaksındiyeniçindekaygılanmayın!Hemde hiç! ÇÜNKÜ TANRIYA ULAŞTINIZ MI ONUNLA BİRLİKTE YÜRÜYECEKSİNİZ; HAKLIMIYIM?"

"EVET!""EVETTABİİ!VETANRIYAULAŞTINIZMIONUNLAKONUŞACAKSINIZ;HAKLIMIYIM?""EVET!""SİZİDUYAMIYORUM!HAKLIMIYIM?""EVET!!!"diyebağırırkenbirkısmıheyecanlaönearkayasallanıyordu."HAKLIYSAMHALELUYADEYİN!""HALELUYA!""HAKLIYSAMEVETDEYİN!""EVET!"Bir öne bir arkaya sallanıp duruyorlardı. Jack'leWolf da onlarla birlikte sallandılar. Çaresizdiler.

Page 233: Tılsım - Turuz

Jackçocuklardanbazılarınınresmenağlamaktaolduğunugörüyordu."Şimdi bana şunu söyleyin," dedi Gardener. Onlara sıcak bakışlarla bakıyordu. "Burada, Sunlight

Yurdunda,kötülükyapanayervarmı?Ha?Nedersiniz?""Yeryok!"diyehaykırdıdişlekçocuk."Budoğru!"SunlightGardenerkonuşucukürsüsünebirkeredahayaklaştı.Mikrofonuustacasilkeleyip

bacağınadolanankabloyuyanaaldı."İşte sizin biletiniz bu. Burada yalancılara ve eşitsiz çalışanlara yer yok. Bana haleluya diyebilir

misiniz!""Haleluya!"diyekarşılıkverdiçocuklar.Sunlight Gardener, "Amin," dedi. Tanrı diyor ki... İsaiah bölümünde diyor... Tanrıya dayanırsanız

yükselirsiniz diyor... yaa, öyle... kartal kanatlarıyla... gücünüz on kişinin gücü olur diyor. Ben de sizediyorumki,SUNLIGHTYURDUKARTALLARINYUVASIDIR;BUNAEVETDERMİSİNİZ?"

"EVET!!!"Birboşlukdahaoldu,SunlightGardenerkürsününikiyanınasarıldı,başımduaediyormuşgibieğdi,

beyaz saçları biçimli biçimli sarktı. Yeniden konuştuğunda sesi peştendi. Başını kaldırmadı. Çocuklarsoluksuz,dinlediler.

"Amadüşmanlarımızvar,"dediSunlightGardenersonunda.Fısıltıdanbirtonyüksektisesi.Mikrofononcacıksesikaptı,birgüzeltaşıdı.

Çocuklariçleriniçektiler...ortalıktasonbaharyapraklarınınhışırtısıdolaştı.HeckBastmatgözlerleçevresinebakmıyor,ergenliksivilceleribireralevkıvılcımıoluyordu.Tropik

bir hastalığa tutulmuşa benziyordu çocuk. Sanki "Düşmanı bana gösterin, bakın ne oluyor ona!" demekistiyordu.

Gardenerbaşınıkaldırdı.Deligözlerindeyaşlarvardı."Evet,düşmanlarımızvar,"diyetekrarladı."IndianaEyaletiburayıikikerekapatmayakalktı.Biliyor

musunuz, radikal hümanistler benimburada, SunlightYurdunda çocuklara İsa'yı ve vatanlarını sevmeyiöğretişime tahammül edemiyorlar. Bu onları kızdırıyor. Hem, bir şey daha bilmek istiyor musunuz,çocuklar?Karanlıkbirsırrıbilmekistiyormusunuz?"

Hepsiönedoğrueğildiler.GözleriSunlightGardener'eçakılmıştı."Biz onları yalnız kızdırmakla kalmıyoruz," dedi Gardener boğuk bir fısıltıyla. "Biz onları aynı

zamandakorkutuyoruuuuuuz!""Haleluya!""Eveeeet!""Amin!"SunlightGardenermikrofonubirçırpıdatekrarkaptı,gezintisinebaşladı!Sağasola,ilerigeri!Dans

adımlarıylagidipgidipgeliyordu!Birkelimehaykırıyor,kelimeyikolunukaldırarakdestekliyor,gökleredoğrubakıyor,oradakoltuğunakurulmuşdinlemekteolanTanrı'yahitapediyordu.

"Bizonlarıkorkutuyoruz,evet!Öyleçokkorkuyorlarki,biriçkidahaiçmek,biresrardahaçekmek,birkokaindahakoklamakzorundakalıyorlar!Onlarıkorkutuyoruz!ÇünküonlargibiTanrıyıinkâreden,

Page 234: Tılsım - Turuz

İsa'dannefretedenradikalhümanistlerbilegerçekTanrısevgisininkokusunualabilir,alıncadakafalarınatokmağınineceğinibilirler!"

"Bu yüzden buraya ek müfettişler yollarlar, mutfak tezgâhlarının altına gizlice çöp atarlar, ya daunumuzahamamböceğisalarlar!Buradaçocuklarınnasıldövüldüğünedairsaçmadedikodularyayarlar.Sizdayakyiyormusunuz?"

"HAYIR!" diye bağırdı çocuklar gücenik bir sesle.Morton'unda kafasını herkesle birlikte iki yanasallayıphevesleinkâretmesiJack'iepeyşaşırttı.Oysayanağıçürümeyebaşlamıştıbileçocuğun.

"Bize hümanist televizyon programlarından işgüzarmuhabirler yolluyorlar!" diye tiksintiyle bağırdıSunlight Gardener. "Onlar geliyor, kime komplo kuracaklarını arıyorlar. Daha önce böyle şeyleri çokyapmışlar,uzmanıolmuşlar,dürüst»insanlaraçamuratmışlar,evlerineesrarveuyuşturucusaklamışlar.

"Amabizonlarıdakandırdık,değilmi,çocuklar?"Uğultuluonaylamalaryeraldı."Ne kimseyi bir sırığa bağlanıp zincire vurulmuş buldular, ne kimseye deli ceketi giydirilmiş

buldular...duyduklarıdedikodulardoğruçıkmadı,değilmi?Hiçbirçocuğuntırnağıdasökülmemişti,saçıtıraşdaedilmemişti!Ancakbirkaççocukonlaratokatyedikdediler!Yemişlermiydi?Evet!Bunukendim,alnımaçık,Tanrınınhuzurunda söyleyebilirim!Kutsalkitapbilediyorki, sopayı eksik ettinmi çocuğuşımartırsın...bunainananlarHaleluyadesin,çocuklar!"

"HALELUYA!""Indiana Eyalet Eğitim Kurumu benden kurtulmayı, şeytana yer açmayı çok istemesine rağmen, iş

tokada gelince Tanrının buyruğuyla Eyaletin yasasının paralel olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar,sopayıeksiketmeninçocuğuşımartacağımbildiler!

"Burada mutlu çocuklar gördüler! Sağlıklı çocuklar gördüler! Tanrıyla yürüyen, Tanrıyla konuşan,Haleluyadiyebilençocuklargördüler!"

ÇocuklaryineHaleluyadiyebildiler."Evetdiyebilirmisiniz?"Onudabaşardılar.SunlightGardenerkürsüyedöndü.Tanrıkendisini sevenlerikorur.Yorgun,kafasıkarışık çocuklarabirdinlenmeyeriolanbuyeribir

avuçesrarçeken,komünistâşığıhümanistefedaedecekdeğil."Gazeteci ve televizyonculara uydurma hikâyeler anlatacak birkaç çocuk var," dedi Gardener.

"Programda o yalanları dinledim. Çocuklar yüzlerini ekranda göstermeyecek kadar korkaktı ama benonların seslerini tanıyordum! İnsanbir çocuğubesledimi, gece annesiniözleyip ağladığı zamanbaşınıkendigöğsüneyasladımı,onunsesiniunutmazartık.

"O çocuklar artık gittiler. Tanrı günahlarını bağışlasın. Umarım bağışlar, evet.... ama SunlightGardenerâdilbirinsandır..."

Bununneutançvericibir itirafolduğunubellietmek içinbaşınıdaeğdi,kaldırdığındagözleriöfkesaçıyordu.

"SunlightGardenerbağışlamazonları...bağışlayamaz.SunlightGardeneronları tekraryollarasaldı.OnlarşimdiDiyar'ayollandı.Amaoradakarınlarıdoyurulmayacak.Oradaonlarıağaçlarbileyiyebilir.

Page 235: Tılsım - Turuz

Canavargibidirağaçlar."Salonu dehşet dolu bir sessizlik kapladı. Cam panelin ardında Casey bile solgun ve bir garip

görünüyordu."Kutsalkitapdiyorki,TanrıKabil'iCennetBahçesi'nindoğusunayolladı.Yollarasalınmakdatıpkı

öyledir,çocuklarım.Buradasizingüvenlibircennetinizvar."Hepsinibakışlarıylataradı."Ama zayıf olursanız... yalan söylerseniz... o zaman vay halinize Cehennem sizi bekliyor... tıpkı

isteyerekorayagidenleribeklediğigibi."Unutmayın,çocuklar."Unutmayın."Duaedelim."

Page 236: Tılsım - Turuz

Bölüm:23

FERDJANKLOW

1SunlightYurdundantekkurtulmayolununDiyar'ageridönmekolduğuJack'inkafasınaancakbirhafta

sonradanketti.SunlightYurdundankurtulmanınbirbaşkayoludahaolsa,hertehlikeyigözealır,önceonudenerdi.

Böylehissetmesininsomutbirnedeniyoktu.Yalnızca içindenbirses,buradakötüolanın,oradahiçdayanılmazolacağınıfısıldıyordu.Belkideburasıherdünyadakötüolanbirnoktaydı.Hanielmadakibirçürük içeriyeuzanır, tâ çekirdeğekadargiderya... tıpkı öyle.SunlightYurduyeterincekötüydü.BununDiyar'dakikarşılığınınnasılbiryerolduğunugörmeyedepekhevesiyoktu...mecburolmadıkça.

Amabelkibiryoluolabilirdi.Wolf,JackveDışEkibegirecekkadarşanslıolmayandiğerçocuklar(çoğuöyleydi)günlerini 'Uzak

Tarla' denilen yerde geçiriyorlardı. Orası yolun bir buçuk mil kadar ilerisinde, Gardener arazisininuçundaydı.Çocuklar orada taş topluyorlardı.Yılın bumevsiminde yapılabilecek başka tarla işi yoktu.Son ürünler Ekim sonlarında hasat edilmişti. Ama Sunlight Gardener'ın sabah dualarında sık sıktekrarladığıgibi,taştoplamakhermevsiminişiydi.

Jack sabahleyin Yurt'un iki eski kamyonundan birinin arkasına binmiş giderken, yanında Wolf labirlikteUzakTarla'yı inceledi.Bubölgede sonbahar yağışlı geçiyordu.Uzak tarla çamur içinde, yapışyapıştı. Önceki gün bir çocuk kısık bir sesle tarlaya bir küfür etmiş, insanın çizmesini yutar burası,demişti.

Jack,acabakaçabilirmiyizdiye,belkikırkınakeredüşündü.Haydi,ileri,diyebağırıpWolf’laikimizbirkoşukoparabilirmiyiz?Nereye?Kuzeytarafa...şuağaçlarınoraya.Taşduvarınoraya.Arazioradabitiyor.

Belkibirçitvardıamaorada!Tırmanırlardı.WolfçitevarıncaJack'iöteyanafırlatırdıgerekirse.Telbelkidikenliydi.Altındangeçerlerdiozamanda...Yada...YadaWolfçıplakeliylekoparırdı teli. Jackbunudüşünmekbile istemiyorduama,Wolf’unkuvveti

yeterdi,onubiliyordu.Kendisiisterse,Wolfyapardı.Elleriyırtılırdı...amaşimdibenliğiyıkılıyordu,budahabeterdi.

Yasonra?Diyar'a geçiş tabii. İçindeki ses, eğer Sunlight Gardener'a ait alandan çıkabilirlerse bir şansları

olabileceğinifısıldıyordu.

Page 237: Tılsım - Turuz

Singer'laBastdeonlarıkamyonlarlaizleyemezlerdi.UzakTarla'dadönecekilktekerleklerbatardıbumevsimde.

Koşuolacak...basitveilkel.Denemekgerek.Yurtbinasındadenemekteniyi.Hem....Jack'igüdenyalnızcaWolf’unumutsuzdurumudeğildi.Lily’yideçokmeraketmeyebaşlamıştı.Jack

mecburiHaleluya'larçekerken,santimsantimölüyorduo.AmaJackkendinihazırlayamadanönceFerdJanklowdenedi.Aklınyolubirdir,Haleluyadiyebilirmisiniz?

2İş olduğundan hızlı oldu. Jack bir araFerd Janklow’un saçmalarını dinlerken oğlan birden fırlayıp

kuzeye, taşduvaradoğrubirkoşukopardı.Oânakadar,ogündehergüngibi iğrençbirgündü.Havasoğuk ve renksizdi. Yağmur, hattâ kar kokusu vardı. Jack ağrıyan sırtım doğrultup, Sonny Singeryakınlardamı diye baktı. Sonny, Jack'a eziyet etmekten hoşlanırdı.Ayağına basmak,merdivende itmeksofrada tabağını fırlatmak gibi eşek şakaları Sapardı. Sonunda Jack kendini kasıp düşmemeyi, dikkatliolmayıöğrenmişti.

Neden Sonny'nin arkadaşlarını toplayıp kendisini bir iyi dövmediğini anlayamıyordu Jack. BelkiSunlight Gardener yeni çocuğa ilgi gösterdiği içindi. Bunu düşünmek istemiyor, hattâ düşünmektenkorkuyorduama,büyükihtimalledoğruydu.SonnySinger'intepesinebinmemesi,Gardener'inonatembihgeçmişolmasındandıbelki.Ozamanburadanbiranöncekaçmaktayararvardı.

Sağma baktı. Yirmi metre kadar ilerdeWolf taş topluyordu. Daha yakında o dişlek çocuk vardı...DonaldKeegan.Donny, Jack'e hayran bakışlarla sırıttı, ağzından salyası aktı, Jack hemenbaşka tarafabaktı.

FerdJanklowsolundaydı.Alnındabuklesiolançocuktuo.BirhaftadıriyiarkadaşolmuşlardıFerd'le.Ferdalaycıbirifadeylesırıtıyordu."Donnysanaâşık,"dedi.Jack,"Keszırvayı,"diyeçıkıştı.Yanaklarınınkızardığımhissediyordu."Senizinversenaşkyaşardıseninle.Yapmazmiydin,Donny?"DonnyKeeganopaslısesiylegüldü.Nedendiğinianlamamıştıbile.Jack,"Kesseniyiedersin,"dedi.Kendinipekrahatsızhissediyordu.Donnysanaâşık.İşin kötü yanı, Donny denilen geri zekâlı galiba sahiden âşıktı ona. Hem tek âşık olan Donny de

değildi. Jack kendisini arabasına alıp eve götürmeyi teklif eden, sonra cayıp çarşıda indiren adamıhatırladı. İlk farkeden o adam oldu, diye geçirdi içinden.Bendeki değişme her neyse, onu ilk o adamgördü.

Ferd,"Buralardaçokpopüleroldun,Jack."dedi."HeckBastbileilgilenirsanırım."Jackkızararak,"Hastasınsen,"dedi.Ferdbirdenelindeki taşıbırakıpdoğruldu,hızlaçevresinebakındı,balıkçıkazaklılardanhiçbirinin

kendisinebakmadığımanladı, Jack'e döndü. "Bu can sıkıcı sohbeti keselimçünküben artıkgidiyorum,

Page 238: Tılsım - Turuz

hayatım,"dedi.Öpücükyollargibiseslerçıkardı.Yüzüpekheyecanlıveışılısıldı.Birandakoşmayabaşladı.Taşduvaradoğru.Devadımlarla,çabalayaçabalayagidiyordu.Muhafızlarıfakabastırmıştıgerçekten.Enazından,birdereceyekadar.Pedersen,Warwick'ekızlardan

söz ediyordu.Peabodyadlı, at suratlıDışEkipbaşı dabir süre içinbu çocuklarınbaşınagetirilmişti.HeckBast'e, SunlightGardener'le birlikte bir işi içinMuncie'yegitmeonuru tanınmıştı. Ferd epeyyolalmıştıki,şaşkınbirçığlığınyükseldiğiduyuldu.

"Hey,heybirikaçıyor!"Jack, Ferd'in ardından ağzı açık bakıyordu. Yıldırım gibi gidiyordu çocuk.Kendi planının elinden

alınmasına rağmen, Jack sevinçli bir heyecan içindeydi. Ona iyi şanslar diliyordu içinden. Git! Koş!Yolunaçıkolsun,alaycıitoğlu!Git,Jasonaşkına!

DonnyKeegan,"FerdJanklowbu!"diyemırıldandı,sonrayineherzamankikahkahasınıattı.

3Çocuklar o akşam da günah çıkarma salonunda toplandılar. Bu tören her akşam yapılıyordu zaten.

Andy Warwick salona girdi, seansın ertelendiğini söyledi, yemekten önce bir saat aralarında sohbetedebilecekleriniaçıkladı,sonradadönüpçıktı.

Jack,Andy’nintümhavalarınarağmenkorkuiçindeolduğunuhissetti.FerdJanklowdagörünürlerdeyoktu.Jackçevresinebakındı.Hiçsesçıkmıyordu.Eğerdostluksohbetibuysa,yasessizoturundenilsene

yapacaklardı?Dokuzlaonyediyaşarasıotuzçocuksalondaoturmuş,ellerinebakıyor,tırnaklarınıyiyor,surat asıyorlardı. Aynı olaya kurban olmuşlardı. Gösteri ellerinden alınmıştı. Onlar itiraf dinlemekistiyorlardı.Dahaçokistedikleride,itiraftabulunmaktı.

KimseFerdJanklow'dansözetmedi.SankiFerdomimikleri,oesprileriylehiçbirzamanaralarındabulunmamıştı.

Jack'in içinden ayağa kalkıp çocuklara haykırmak geldi. Ama yapmadı. Bunun yerine, ömründeyapmadığıkadardikkatledüşünmeyeuğraştı.

Çocukburadayok,çünküonuöldürdüler.Bunlarınhepsideli.Delilikbulaşıcıdeğilmidirsanıyorsunsen?GüneyAmerika'daki o çılgın yerde neler oldu, baksana! Renkli gözlük takan herif onlara zehirliiçkiyiiçmeleriniemretti,başüstünepatron,dediler,hepsidikipiçtiler.

Jack çevresindeki yorgun, ifadesiz yüzlere baktı, Sunlight Gardener şu anda içeriye girse hepsininnasılcanlanacağını,nasılneşeleneceğinidüşündü.

SunlightGardeneremretse...yaparlardı. İçerlerdizehiri.Jack'leWolfukollarındantutar,onlarındaağzınazorlaboşaltırlardı.Ferd'inhakkıvardı.Jack'inyüzündebirşeygörüyordubunlar.Diyar'dangelmebirşey...vebelkiseviyorlardıonubiraz..HeckBast'ietkileyendebuolmalıydı.Bastkimseyivehiçbirşeyi sevmeye alışkın değildi. Evet, belki beni biraz seviyorlar, diye düşündü...AmaOnu...Gardener'idahaçokseviyorlardı.Yaparlardı.Deliydibunlar.

Ferddeburadaolsa,aynışeyisöyleyebilirdiona.Söylerdi.BiraraJack'a,kendisiniSunlightYurdunaannesiylebabasınıngetirdiğinisöylemişti.ÇokdindarHristiyan’dıannesiylebabası.Nezamanbiriağzını

Page 239: Tılsım - Turuz

açıp bir dua söyleyecek olsa hemen kendilerini dizüstü bulan türden kimselerdi. İkisi de Ferd'ianlayamıyorlardı.Obaşkamayadanbirinsandı.HerhaldeFerdşeytanınçocuğu,diyedüşünmekteydiler.Komünist, radikalbirhümanist.DördüncükereevdenkaçıpFrankyWilliams tarafındanyakalandığındaannesiylebabasıonuSunlightYurdunagetiripbırakmışlardı.AnneylebabatabiiSunlightGardener'ebirgörüşte bayılmışlardı. Zeki, sorunlu, âsi çocuklarını Tanrı yolunda eğitecekti. Sunlight Gardener onagirdiği bu yolun yanlış olduğunu gösterecekti. Sunlight Gardener onu evinden, kentin sokaklarındankurtaracaktı.

FerdayrıcaJack'e,gazetedeçıkanyurtlailgilioyazıyıannesiylebabasınındagördüklerinianlatmıştı.Sonraanneylebabaoğullarınabirkartpostalamışlar,üzerine, 'Tanrıyalancılarıvesahtepeygamberleribir alev gölünde yakar," diye yazmışlardı. Fred ise onlara bir mektup yazmış, mutfaktaki Rudolf omektubugizlicepostalamıştı."İyiadamdırDolph,"diyorduFred.Sonrabiransusmuş,"FerdJanklow'agöreiyiadamnedir,biliyormusun,Jack?"diyesormuştu.*"Nedir?"

"Satın alınmış olarak kalan adamdır," Ferd o alaycı, gücenik kahkahasını patlatmıştı sonra. "PostaservisleriiçinDolph'aikidolarvermekyeter.Bendeeveyazdığımmektupta,eğerbudediğinizdoğruysaumarım Sunlight Gardener öteki dünyada kendine bir asbest tulum bulur, çünkü burada olup bitenlerhakkında öyle hızlı yalanlar söylüyor ki yarış atları ona yetişemez, diye yazdım. Gazetede yazılandedikodularda,deliceketleride,hücrede...hepsidoğruydu.Tabiikanıtlanamazdı.Buherifkaçık,Jack...amazekibirkaçık.Bukonudabirhatayaparsanseninde,PhilWolfundacanınıfenayakar."

Jack bunun üzerine, "Sunday Report muhabirleri insanları suçüstü yakalayıp olayları ortayaçıkarmaktapekbeceriklidirama,"demişti."Annemhepöyleder."

"Eh, bizimki de epey korktu. Sesi tizleşti, ayak ayak çıkmaya başladı. Sen Humprey Bogart'ı TheCaine Mutiny filminde görmüş müydün? Muhabirler gelmeden önce bir hafta boyunca hep öyleydiGardener.Onlar gelir gelmez bal reçel kesildi.Mantığına kusur bulamazdın.Oysa ondan önceki haftafelâketti. Bay Dondurma o sıra altına etti, inan bana. Benny Woodruff’ı elinde Süpermen dergisiyleyakaladıdiyeüçüncükatınmerdivenlerinden tekmeyleaşağıyaattığıhaftadaohaftaydı.Bennyüç saatbaygınkaldı.Akşamakadardakendisininkimolduğunu,neredeolduğunuhatırlayamadı."

Ferdduraklamıştıbiran."Geleceklerinibiliyordu.Eyaletmüfettişlerininherzamansürprizteftişegeleceğinidehepbilir.Deli

ceketlerinitavanarasınasaklar,hücreyidesamankurutmakulübesidiyeyutturur."Yineaynıalayagücenikkahkahasınıatmıştı."Annemle babam ne yaptı, biliyor musun, Jack? Mektubumun fotokopisini Sunny Gardener'e

yolladılar.Babambanayazdığıbir sonrakimektupta, bunubenim iyiliğim içinyaptıklarını söylüyordu.Sonraneoldudersin?Ferd'inhücresırasıgeldi...özanamlababamınsayesinde!"

Aynıgücenikgülüş."Sanabirbaşkaşeydahasöyleyeyim.Geceduasındasöyledikleriyalandeğil.Muhabirlerlekonuşan

çocuklarınhepsiortadankayboldu...yaniyakalayabildikleri."Jack içinden, Ferd'in de şimdi yok olduğu gibi, diye düşündü. Wolf u seyrediyordu bir yandan.

Ürperdi.Elleribuzgibisoğuktu.ArkadaşınPhilWolf,diyedüşündü.Wolf un tüyleri mi uzuyordu yine? Bu kadar çabuk mu uzardı? Olamazdı herhalde. Ama o da

yaklaşıyordutabii.Denizlerdekigelgitkadarkaçınılmazdı.

Page 240: Tılsım - Turuz

Jack,bizburadaoturupdurmadanburadaoturmanıntehlikelerindensözederken,annennasılacaba?Kraliçe Lily nasıl? Kilo mu veriyor? Sen garip hapishanede kök salarken o acıları birer diş gibihissetmeyemibaşlıyor?Morganyıldırımınıateşleyipkansereyardımcıolmayamıkalkışıyor?

DeliceketikonusuşokauğranmıştıJack'i.Hücreyigerçigörmüştü.Yurt'unarkabahçesindetekbaşınaduran, buzdolabını andırır, çirkin, demirden bir şeydi. Ama Gardener'in çocukları oraya kapattığınainanamamıştı.Ferd'inağırbaşlıkonuşmasıonuyavaşyavaşinandırdı.BusohbetiUzakTarla'nıntaşlarınıayıklarkenyapıyorlardı.

"Burada düzeni tıkırında," demişti Ferd. "Para basıyor âdeta. Dinsel gösterileri hem radyoyayayınlanıyor,hemdekapalıdevreTVyayınlarıiçinkasetolaraksatılıyor.Tümülkeye.Bizonuntutukludinleyicileriyiz.Radyodasesimiz,televizyondagörüntümüzharika.RoyOwdersfeltburnundakiobendensütsağmadığızamanlardayani.Caseyvarbirkere.Gardener'inözelradyoveTVyapımcısı.Caseyhersabahvaazını,herakşamduasınıkasetealır.Sonrakeser,atar,montajınıyapar,Gardener'iBiliGraham'abenzetir,bizdemaç tezahüratıyapanstadhalkıgibioluruz.Casey'inyaptığıbukadarladakalmaz.Budüzenindâhisidiro.Odandakimikrofonugördünmü?OnlarıCaseyyerleştirmiştir.Herşeyonunkontrolodasınagider.OodayadaancakGardener'inözelçalışmaodasındangeçilir.Mikrofonlarseslehareketegeçtiği için boşuna bant ziyan etmez. İlginç bir şey oldu mu Sunlight Gardener'e saklar. Gardener'intelefonuna birmavi kutumonte etmiş, herif şehirlerarası telefonlarını beleş edebiliyormuş. Televizyonyayınımdakaçakalıyor.Zorbirvaazgösterisindensonrayangelippisfilmlerseyretmesinidüşünebiliyormusun?Hoş,değilmi?Herifsapınakadarsahtekâr,Jack.Veburada,Indiana'da,bayılıyorlarona."

Ferdbundansonrayüzünüburuşturmuş,başınıçevirmiş,yeretükürmüştü."Şakaediyorsun,"demiştiJack.Ferdozamanenciddisesiyle,"FerdJanklow,SunlightYurdununkuklaordusukonusundaaslaşaka

yapmaz,"diyekarşılıkvermişti."Herifzengin.Maliyeyebirşeybildirmekzorundadeğil.MahalliEğitimKurulunukafayaalmış.Ondanödlerikopuyor.Heleiçlerindebirkadınvar,nasılkorktuğugözündenbelli.Sürpriz teftişleri de hep önceden bilir, söylemiştim sana. Burayı dipten bucağa temizleriz öylezamanlarda.PiçBastkalkar,çuvalbezindenceketleritoplayıptavanarasınakaldırır,hücreyeambardakisamanlarıgetiripdoldururlar.Heriflergelincebizihepsınıftabulurlar.SenbuAşkGemisinegelelikaçkeresınıfagirdin,Jack?"

"Hiç,"demiştiJack."Hiçyaa!"Ferd'inbakışlarındasevinçokunmuştu.Aynıgücenikgülüşkurtulmuştuağzından.Ogülüşün

nedemek istediğibelliydi; "Sekizyaşımageldiğimdeneyin farkınavardım,biliyormusun?Hayatbanakalleşdavranıyorduvedurumunçabucakdeğişeceğideyoktu.Belkidehiçdeğişmeyecekti.İçimyanıyorama,bununbirkomikyanıdayokdeğil.Nedemekistediğimianlıyorsun,değilmi,arkadaş?"

4Jack oturmuş bunları düşünürken ensesine sert parmakların sarılıp onu yukarı doğru kaldırdığını

hissetti.PissolukkokularıarasındayüzüdöndürüldüvekarşısındaHeckBast'ınsuratıbelirdi."Pederle ben Muncie'deyken o fesatçı dostunu hastaneye getirdiler," diye anlattı. Parmakları bir

yandan sıkıyor, sıkıyordu.Acısı dayanılır gibi değildi. Jack inledi,Heck sırıttı. Sırıtınca ağzından leşkokanyenisoluklarkurtuldu."Pederhaberitelsizindenaldı.Janklowfırındakırkbeşdakikakalmıştakogibiolmuştu.Tedavietmeleriepeyzamanalacak."

Page 241: Tılsım - Turuz

Sırfbanaanlatmıyor,diyedüşündüJack.Buradakiherkeseanlatıyor.BiziFerd'inhâlâsağolduğunainandırmakistiyor.

"Senpisyalancınınbirisin,"dediHeck'e."Ferdaslında..."Heck Bast ona bir tokat patlattı, Jack yere serildi. Çocuklar çevresinden kaçıştılar. Bir yerlerden

DonnyKeegan'ıngülüşüçınladı.Biröfkekükremesiduyuldu.Jackbaşınıkaldırdı.Gözlerikamaşmıştı.Netgörebilmekiçinbaşınıiki

yana salladı. Heck döndüğünde, Wolf u Jack'in başına korurcasına dikilmiş buldu. Üst dudağı geriçekilmiş,tepedengelenışıkgözlükcamlarınagaripturuncubirrenkvurdurmuştu.

Heck, "Demek taş kafa sonunda dansa kalktı," deyip sırıtmaya başladı. "Eh, bence hava hoş! Gelbakalım,kenefsuratlı!Geldedansedelimseninle."

Wolf hâlâ hırlayarak, alt dudağından salyaları akarak ilerlemeye başladı.Heck onunla karşılaşmaküzerebiradımattı.Herkesonlarayeraçmakiçinkaçışırkensandalyelerinmarleyüzerindeçekilmesesiduyuldu.

"Neleroluyorbur..."Ses kapıdan geliyordu. Sonny Singer. Sorusunu bitirmesine gerek kalmamıştı. Neler olduğunu

görüyordu. Gülümseyerek kapıyı kapattı, sırtını yasladı, kollarını göğsünde kavuşturup karanlık suratısevinçleparlayarakseyretmeyekoyuldu.

Jack'inbakışlarıtekrarWolflaHeck'edöndü."Wolf,dikkatlimi!"diyebağırdı."Dikkatliolacağım,Jack".Wolf’unsesihırıltıyaokadarbenziyorduki!"Hadi,dansedelim,eşekherif!"diyehomurdandıHeckBast.Olduğuyerdebirkovboydönüşüyaptı,

yumruğuWolf’unsağelmacıkkemiğineçarptı,üçdörtadımgerilemesineyolaçtı.DonnyKeegano tizsesiylegüldü.Jackbusesinsevinçkadarhüzünsesiolduğunubiliyorduartık.

Yumruksağlambiryumruktu.Başkadurumolsa,kavgaoandabitmişolurdu.AmaHectorBast'ınşansıkesattı.Atabildiğitekyumrukokadarlakaldı.

Kendine güvenerek tekrar ilerledi. Koca yumrukları göğsü hizasındaydı. Bu sefer Wolf’un eli oyumruklara doğru uzandı ve... Wolf, Heck'in yumruğunu avucuyla yakaladı. Heck'in eli kocamandı.Wolf’unelidahakocamandı.

Wolf’unyumruğuHeck'inkiniyutuverdi.Wolf’unyumruğusıkıştı.İçerdenincekurudallarınönceçatlamasına,sonrakırılmasınabenzerseslergeldi.Heck'in güvenli gülümsemesi de önce biraz kıvrıldı, sonra kaskatı dondu. Bir an sonra acıyla

haykırmayabaşladı."Sürüye fenalık etmeyecektin, salak," diye fısıldadıWolf. "İncil şuymuş, İncil buymuş. İyiÇiftçilik

Kitabındanaltısatırokusanbilirdinki..."Çatır...!"...asla..."Kütür...!"...aslasürüyezararverilmez."Heck Bast dizleri üzerine çöktü. Haykırıyor, ağlıyordu. Wolf onun yumruğunu hâlâ kendi yumruğu

içinde tutmaktaydı. Heck'in kolu yukarı doğru uzanıyordu. Heck o anda Hay Hitler selâmı çakan birNazi'yebenziyordu.Wolf’unkolu taşgibi katıydı amayüzündenpekbir çabagösterdiğinin izleri falanokunmuyordu.Ateşsaçangözlerhariç,yüzühemenhemensakindi.

Page 242: Tılsım - Turuz

Wolfunavucundankanlardamlamayabaşladı."Wolf,yeter!"Okadarıkâfi!Jack hızla çevresine bakındı, Sonny'nin gitmiş olduğunu gördü. Kapı açık duruyordu. Çocukların

hemen hepsi ayaktaydı.Wolf’dan mümkün olduğu kadar uzaklaşmaya çalışmışlardı. Yüzleri dehşet vekorkuyansıtıyordu.Odanınortasındakihareketsiztablohiçdeğişmiyordu.HeckBastdizlerininüstünde,kolunuyukarıdoğruuzatmış,yumruğuWolf’unkininiçinde,veyumruktanyerekanlardamlıyor.

Dışardan millet kapıya yığılmaya başlamıştı. Casey, Warwick, Sonny Singer, üç iri adam daha.SunlightGardenerdegeldi.Elindeküçük,siyahbirçantavardı.Gözlükkılıfındanbirazkabacabirşey.

"Yeter dedim sanal" Jack yeni gelenlere bir göz attı, Wolf a doğru atıldı. "Hemen bırak! Hemendedim!"

'Tamam,"dediWolfalçaksesle.Heck'inelinibıraktığındaJackezilmiş,biçiminikaybetmişbirtopakgörebildi.Heck'inparmakeklemleriçıkmış,parmaklarolmayacakyönleredoğrulmuştu.Elinigöğsündetutuyor,inleyipağlıyordu.

'Tamam,Jack."GelenlerinaltısıbirdenWolfuyakaladılar.Wolfyarımbirdönüşyaptı,tekkolunukurtardı,onlarıitti.

Warwickgerileyipduvaraçarptı.Birisibirçığlıkattı.'Tutunonu,"diyebağırdıGardener.'Tutun!Tutunİsaaşkına!"Elindekisiyahçantayıaçıyordu."Hayır,Wolf,"diyebağırdıJack."Yapma,yeteri"Wolfbirandahamücadeleetti,sonrakendinibıraktı,sırtınıduvaradayamalarınaizinverdi.Jack'in

gözüne hepsi Güliver'e saldıran cüceler gibi gözüküyorlardı. Sonny nihayet Wolf’dan korkmayabaşlamıştı.

'Tutunonu,"diyetekrarladıGardener.Çantadanbirhipdermikenjektörçıkarmıştı.Sinsigülümsemesiyüzünetekraryerleşti.'Tutun,İsaaşkına!"

Jack,"Oiğneyeihtiyacınyoksenin!"diyebağırdıWolfa."Jack?"Wolfbirdenkorkmuştu."Jack?Jack?"GardenerdönüpWolfayöneldi, Jack'iyolundan itti. İtişigüçlüydü.Jack topaçgibidönüpMorton'a

çarptı, o bağırdı, Jack'demikrop varmış gibi kaçtı.Wolf geç kalmış olmakla birlikte tekrarmücadeleetmeye başladı ama onlar altı kişiydi. Fazlaydı. Belki Wolf un değiştiği zamana rastlasa... fazlasayılmayabilirdi.

"Jack!"diyebağırdı."Jack!Jack!"'Tutun onu, Tanrı aşkına!" diye fısıldadı Gardener. Dudakları gerilmiş, dişlerini açıkta bırakmıştı.

İğneyiWolfunkolunadaldırdı.Wolfkaskatıkesildi,başınıarkayaatıpuludu.Geberteceğimseni,diyedüşündüJackiçinden.Geberteceğimseni,geberteceğim!Wolfçabaladı,kaybetti.Gardenergeriçekildi,soğukgözlerlebaktı.WolftekdizinikaldırıpCasey'in

kocagöbeğineçarptırdıCasey'iniçindetümhavaağzındançıktı.Adamgeriledi,sonratekraryanaştı.BirikidakikasonraWolföncesarsılmayabaşladısonraçöktü.

Jackayağakalktı.Öfkedenağlıyordu.Arkadaşınıyakalayanbeyazkazaklılaradoğruatılmakistedi.Oanda Casey'in yumruğunu Wolf’un suratına savurduğunu gördü. Wolf’un burnundan kanlar boşalmaya

Page 243: Tılsım - Turuz

başladı.Eller uzanıp Jack'i geri tuttu. O mücadele etti, sonra çevresine baktı, Uzak Tarla'da birlikte taş

topladığıçocuklarınkorkudolusuratlarınıgördü."Onu hücrede görmek istiyorum," dediGardener.Wolf o sıra yere kapaklanmak üzereydi.Yavaşça

Jack'edönenGardener,'TabiiBayParkerbanadahaönceneredekarşılaştığımızısöylerse,obaşka,"diyeekledi.

Jackdurmuş,kendiayaklarınabakıyordu.Hiçbirşeysöylemedi.Gözleriyanıyor,sıcacıkyaşlarcanımyakıyordu.

"Hücreye o halde," dedi Gardener. “Arkadaşının sesi çıkmaya başlayınca kararın değişebilir, BayParker."

Gardenerdönüpsalondançıktı.

5Jack'le öteki çocuklar sabah duasına inerken Wolf hâlâ bağırıyordu. Sunlight Gardener'in gözleri

Jack'insolgun,gerginsuratındaydı."Şimdisöyleyecekmisin,BayParker?"demekistiyordu.Wolf,obenimannem...benimannem...Jack'leötekiçocuklarikigruphalindekamyonlaragiderkenWolfhâlâbağırıyordu.Hücreninyanından

geçerkenJackellerinikulaklarınakapatmamakiçinkendinigüçtuttu.Ohomurtular,oçığlıklar,ohıçkırıksesleri!

BirdenSonnySingeromuzbaşındabeliriverdi."PederGardenerodasındaseninitirafınıbekliyor,şuanda,kenefsurat!"dediSonny."Bilmekistediği

şeyi ona söylediğin anda salağı hücreden salacakmış, sana haber vermemi istedi." Sonny'nin sesi ipekgibiydi.Yüzüdetehlikeliydi.

Wolfunhücredençıkmakiçinattığıçığlıklar,demirduvarlaravurması,duvarlarısarsması,..Ah,Wolf,obenimANNEM...Jack,"Onabilmekistediğişeyisöyleyemem,"dedi.BirdenyüzünüSonny'yedoğruçevirdi.Diyar'dan

edindiğigüçherneyse,onukonsantreedipSonny'yeyöneltti.Sonnyikikocaadımgeriledi.Yüzübozuldu,birkorkuifadesinebüründü.Sankihastalanıvermişti.Kendiayağınadolanıptökezledi,yandakikamyonatutundu.Kamyonoradaolmasa,yeredüşecekti.

"Pekâlâ,dediSonny.Sesi iniltigibiçıkıyordu."Pekâlâ,unutdediğimi."İnceyüzütekrarküstahlaştı."PederGardenerhatırlatmanıistedi.Arkadaşınınçığlıklarısanaymış.Anlıyormusun?"

"Kimebağırdımbiliyorum.""Bininkamyona!"dediPedersenciddibirsesle.AmaSonny'ninyanındangeçerkenPedersenburnuna

kötübirkokugelmişgibiyüzünüburuşturdu.JackkamyonyolakoyulduktansonrabileWolfunçığlıklarınıduyabiliyordu.Motorlarçokgürültülü

çalıştığıhaldehemde.Wolf’unçığlıklarıbirtürlüdinmekbilmedi.ArtıkJack'inzihni,Wolf’unzihniylebir bağlantı kurmuştu. Uzak Tarla'ya vardıktan sonra bile duyabiliyordu o çığlıkları. Sesin kendikafasındangeldiğinibilmekhiçyardımaolmuyorduduruma.

Page 244: Tılsım - Turuz

Öğle yemeği saatine yalan, Jack birdenbire Wolf’un çığlıklarının kesildiğini kesinlikle anladı.Gardeneronuhücredençıkartmıştı,kuşkuyoktu.Buçığlıklarfazladikkatçekerdiçünkü.Ferd'eolanlardansonra,SunlightYurdunadikkatçekilmesiniistemezdi.

Akşama doğru çalışma grupları dönerken, hücrenin kapısı açık, içi de boştu. Jack üst kata, odayaçıktığındaWolfualtyatağayatmışbuldu.JackiçerigirinceWolfonagülümsedi.

"Başınacıyormu,Jack?Çürüğübirazdahaiyigibi.Wolf!""Wolf,iyimisin?""Bağırdım,değilmi?Kendimitutamadım.""Wolf, üzgünüm," dedi Jack. Wolf’un bir garip hali vardı... teni çok beyazdı. Kendisi küçülmüş

gibiydikÖlüyor,diyedüşündüJack.Yo,diyedüzelttizihni.WolfzatenMorgan'dankaçmakiçindünyayageçiş

yaptıklarındanberiölüyordu.Amaşimdidahahızlıölüyordu.Çokbeyaz.,ufalmış...ama...Jack'iniçinebuzgibibirduyguyayıldı.Wolf’unçıplakbacaklarıylakollarıaslındaçıplakfalandeğildi.Üstlerinibirtüytabakasıkaplamıştı.

İkigeceöncebutüyleryoktu.Jackbundanemindi.Pencereyekoşupdışarıbakmak,ayınyuvarlakolupolmadığınıkontroletmekgeldiiçinden.Onyedi

günyanılmışolabilirmiydi?Wolfyatağından,"Henüzdeğişmevaktideğil,Jacky,"dedi.Sesikuruveboğuktu.Hastasesigibiydi.

"Amabenikapattıklarıokaranlık,kokuluyerdedeğişmeyebaşladım.Wolf!Evet,değişmeyebaşladım.Kızmıştım, korkuyordum da ondan. Bağırıyordum da ondan. Bağırmak kendiliğinden Değişiklikgetirebilir.Uzunsürebağırırsam!"Wolfbacaklarındakikıllarısıvazladı."Geçeryakında."dedi.

"Gardener seni salıvermek için pazarlık önerdi," diye anlattı Jack. "Ama ben istediği fiyatıödeyemedim.İstedimama...ama...Wolf...annem..."

Sesisöndü,gözyaşlarıarasındaboğuldu."Şşş.Jacky.Wolfbiliyor.Çokiyi."Wolfonagülümsedi,uzanıpelinituttu.

Page 245: Tılsım - Turuz

Bölüm:24

JACKGEZEGENLERİSAYIYOR

1SunlightYurdundabirhaftadaha,Tanrıyardımetsin!Aydagiderekbüyüyordu.PazartesigünüSunlightGardenerçocuklaragülümsedi,başlarınıeğipdostlarıFerdinandJanklow'un

iyileşmesindenötürüTanrıyaşükretmelerini istedi.Ferdhastanedekaldığı sıradaTanrıyolunuseçmiştiGardener'insöylediğinegöre.Bunlarıyüzügülerekanlattı.Annesiylebabasınıhastanedenödemeliolarakaramış,onlardaşehirlerarasıtelefondaoğullarınındoğruyolagelmesindenötürüşükürleretmişlerdi.Veogüngelipoğullarını almışlardı. Indiana toprağının altınabir yerlerdegömülüolmalı.YadaDiyar'daneresiIndiana'yakarşılıkgeliyorsaorada...orayaEyaletDevriyesidehiçgitmez!

Salı günü tarlada çalışılmayacak kadar soğuk ve yağışlıydı. Çocukların çoğuna odalarında kalıpuyumaları, ya da okumaları için izin verildi. Ama Jack'leWolf a eziyet günleri artık başlamıştı.Wolfambardaki çöpleri varil varil taşıyıp atıyor, sonra sağanak yağmur altında yol kenarındaki kulübeleriniçlerini de temizlemek zorunda bırakılıyordu. Jack'e ise tuvaletleri temizleme görevi verilmişti.Warwick'leCaseyonakötülükyaptıklarınısanıyorlardı.OatleyBarınıntuvaletinihiçgörmemişolduklarınasıldabelliydi?

SunlightYurdundabirtekhaftanızkaldı,evetdiyebilirmisiniz!HectorBastÇarşambagünüdöndü.Elidirseğinekadaralçıyaalınmıştı.Kocaman,hamurgibisuratı

öylesolgunduki,sivilcelerikıpkırmızıduruyorduüzerinde."Doktorlarbelkidesağelinihiçbirzamankullanamazsındiyor,"diyeanlattı."Senvekaçıkarkadaşın

bununcevabınıvereceksiniz,Parker!"Jackona,"Aynışeyötekielinedemiolsunistiyorsun?"diyesordu.Amaaslındakorkuyordu.Heck'in

gözlerindegördüğüşeyyalnızcaintikamhıncıdeğildi.Öldürmeisteğiparlıyorduogözlerde."Benondankorkmuyorum,"dediHeck."Sonnydiyorkihücredegaddarlığınınçoğugitmiş.Sonny'ye

göre,birdahaorayatakılmamakiçinneolsayaparmış.Sanagelince..."Heck'insolyumruğusavruldu.Soluaslındasağıkadarbilebeceriklideğildi.AmaJackkocaadamın

hıncına şaşkınlaşmış olduğundan yaklaşan yumruğu göremedi. Suratında patlayınca dudakları garip birgülümsemeyihatırlatırbiçimdeayrıldı,sonradapatladı.Gerileyipduvaratosladı.

Birkapıaçıldı.BillAdamsdışarıbaktı.Heckona,"Kapatokapıyıyoksasendeyersin!"diyehaykırdı.Adamsdayakyemeğehevesliolmadığındankapıyıhemenkapattı.Heck,Jack'edoğruilerledi.Jackduvarıitipdoğruldu,yumruklarınıkaldırdı.Heckdurdu."Hoşunagidecek,değilmi?"dediJack'e.'Tekellibiriylekavgaetmekhoşunagiderelbette!"Suratına

Page 246: Tılsım - Turuz

birkırmızılıkyayıldı.Üçüncükatkoridorundaayaksesleriduyuldu,merdivenlereyöneldi.Heck,Jack'ebaktı."GelenSonny.

Haydi,durma.Sıvışburadan.Nasılsasenincanınaokuyacağız,dostum.Seninde,kocasalağında.PeterGardeneryapabileceğimizisöylüyor.Meğerkisenonabilmekistediğişeyisöyleyesin."

Hecksırıttı."Banabiriyilikyapda...söylemeona,emi,kenefsurat!!"

2HücredeWolfunbirşeylerinineksildiğidoğru,diyedüşünüyorduJack.KoridordaHeckBast'la karşılaştığındanbuyana altı saat geçmişti.Neredeysegünah çıkarma

seansının zili çalacaktı. Ama Wolf hâlâ alt yatakta horul horul uyuyordu. Dışarda yağmur SunlightYurdunundamlarımvearazisinidövmeyedevamediyordu.

GaddarlıkdeğildiWolfunkaybettiği.Zatenonuyokedendeyalnızhücredeğildi.Jackemindibundan.Sunlight Yurdu bile değildi. Bu dünyanın tümüydü. Wolf sıla özlemi çekiyordu. Canlılığının çoğunukaybetmişti. Seyrek gülümsüyor, hiçbir zaman gülmüyordu.Worwick ona yemeğini parmaklarıyla yiyordiyebağırdığızamanWolfsiniyor.Vakitkaybetmemekgerek,Jacky.Çünküölüyorumben.Wolfölüyor.

Heck Bast, Wolf’dan korkmadığını söylemişti. Gerçekten de, korkacak bir şey kalmamış gibigörünüyordu.Heck'ineliniezmekWolfunyapabildiğisonkuvvetgösterisiydigaliba.

Günahçıkarmaseansınınziliçaldı.Ogece seanstan, yemektenveduadan sonra Jack'laWolfodalarınadöndüklerindeher iki yatağı da

sırılsıklam,sidikkokarbuldular.Jackkapıyagitti,tutupaçtı,Sonny,WarwickveVanZandtdenilendevikarşıdadurmuşsırıtırgördü.

Sonny,"Herhaldeyanlışodayagirdik,kenefsurat,"dediSonnyona. 'Tuvaletsandık.Oradaçokbokbulunduğuiçinolsagerek."

VanZandtgülmektenpatlayacaktı.Jackonlarauzunuzunbaktı,VanZandt'ıngülmesibirdenkesildi."Kimebakıyorsunöyle,sersem?Burnunmukırılsınistiyorsun?"Jack kapıyı kapattı, döndü, Wolf u giyimli halde ıslak yatağa yatmış uyur gördü. Sakalı çıkmaya

başlamıştıWolfun.Amayüzühâlâsolgundu.Tenigerginveparlaktı.Hastasuratıydıtam.Bırakonu,uyusun,diyegeçirdiiçindenJack.Okadaryorgunsa,uyusunorada.Hayır,oleşyataktauyumasınaizinveremezsin.Veremezsin!Jack yorgun adımlarla yaklaştı, Wolf u sarsarak yan uyandırdı, kokan şilteden kaldırdı, tulumunu

üzerindensoydu.Kıvrılıpyerdeuyudular.Sabahakarşıdörttekapıaçıldı,Sonny,Heck'lebirlikteiçeriyegirdi,Jack'iyançekipyansürükleyerek

Gardener'inbodrumdakiçalışmaodasınaindirdiler.Gardenerköşedekimasanınbasmaoturmuş,ayaklarımdakaldırıpmasayadayamıştı.Busaattebile

giyinikti.Tamarkasındaİsa'yıGaliledenizininüzerindeyürürkengösterenbirresimasılıydı.Havarileriağızları açık bakıyorlardı. Gardener'in sağındaki pencere camı, karanlık stüdyoyu göstermekteydi.

Page 247: Tılsım - Turuz

Casey’inoçılgınaygıtlarla çalıştığıyerdiorası.Gardener'inkemer iliklerindenbirineağırbir anahtarzinciritakılmıştı.Ucundaasılıolanbiryığınanahtarıavucundatutuyordu.Konuşurkenbiryandanonlarlaoynamaktaydı.

"Burayageldiğindenberibirkerebilegünahçıkarmadın,Jack,"dediSunlightGardener.Sesindehafifbirsitemseziliyordu."İtirafruhaiyigelir.Günahımitirafetmeyeninruhukurtulamaz.BenKatoliklerinoaptalca,putperestgünahçıkarmayöntemlerinikastetmiyorum.KardeşlerininveKurtarıcınİsa'nınönündegünahçıkarmaktansözediyorum."

"SizebirsakıncasıyoksabendebuişKurtarıcımlaaramdakalsınistiyorum,"dediJackdengelibirsesle. Korkusuna, şaşkınlığına rağmen,Gardener'in yüzüne yayılan öfke ifadesinin de tadını çıkarmayıbildi.

"Bencesakıncasıvar!"diyehaykırdıPederGardener. Jack'inböbreklerinebiracı saplandı,dizüstüyerekapaklandı.

Sonnyarkasından,"PederGardener'anedediğinikulağınduysun,kenefsurat!"dedi."Bazılarımızonukoruruzburada."

Gardener ciddi bir sesle, "Güvenin ve sevgin için Tanrı senden razı olsun, Sonny," dedi, sonradikkatinitekrarJack'eçevirdi."Kalkayağa,oğlum."

Jackkalkmayıbaşardı,kalkarkenSunlightGardaner'inpahalı, açık renk tahtadanyapılmışmasasınatutundu."Asıladınne?""JackParker."

Gardener'in başım belli belirsiz salladığını gördü, dönmeye çalıştı ama bir an geç kalmıştı.Böbreklerinde yeni bir acı daha patladı. Jack bağırdı, tekrar yere yıkıldı, alnındaki yeni yeni rengisolmaktaçürüğüdüşerkenmasanınköşesineçarptı.

"Nerelisin,yalancı,küstahşeytanevlâdı!""Pennsylvania."Acı bu sefer sol oyluğunun etli üst kısmındapatladı.Yerdeki halınınüzerine embriyogibi kıvrıldı,

dizlerinikarnınaçaktı."Kaldırınayağa."Sonny ile Heck, Jack'i kaldırdılar. Gardener elini beyaz ceketinin cebine attı, bir Zippo çakmak

çıkardı.Parmağıylavurupupuzun,sarıbiralevçıkardı,onuyavaşçaJack'inyüzüneyaklaştırdı.Yirmi beş santim. Benzinin kokusu geliyordu burnuna.On beş santim. Sıcaklığı da hissedebilmeye

başladı. Sekiz santim. Sonra bir santim daha... belki yarım santim... o noktaya geldi mi, rahatsızlığınyerini acı alacaktı. SunlightGardener'in gözleri dumanlı vemutluydu.Dudaklarında bir gülümsemeningölgesioynaşıyordu.

"Yaa!"Heck'insoluğusıcaktı.Leşgibidekokuyordu."Evet,yakın!""Nerelisin?"Jack,"Sizidahaöncehiçgörmedim,"diyesoludu.Alevdahayaklaştı,Jack'ingözlerisulanmayabaşladı.Tenininkavrulduğunuhissediyordu.Başımgeri

çekmeyeuğraştı,SonnySingerileriitti."Neredegördümseni?"diyesoluduGardener.Çakmağınalevikaragözbebeklerindedansediyordu.

İkizlergibi."Sonşansın!"Söyleona,Tanrıaşkına,söyleona!

Page 248: Tılsım - Turuz

"Karşılaştıksabilehatırlamıyorum,"diyesoluduJackde."BelkiCalifornia'dadır..."Zippobirçıtırtıylasöndü,Jackrahatlayarakhıçkırdı."Gerigötürünonu,"dediGardener.Jack'ikapıyadoğrusürüklediler.SunlightGardener, "Bir işine yaramayacak," diyordu.Arkasını dönmüş, İsa'nın su üzerinde yürüyen

resmine dalmış gitmişti. "Bunun acısını senden çıkarırım. Bu gece değilse yarın gece. Yarın değilseöbürsügece.Nedenkendiişinikolaylaştırmıyorsun,Jack?

Jackhiçbirşeysöylemedi.Biransonrakolunukürekkemiğinekadarbüktüler.İnledi."Söyleona,"diyefısıldadıSonny.Jack'in de benliğinin yarısı söylemek istiyordu. Cam yandığı için değil ama... ama itiraf ruha iyi

geldiğiiçin.Oçamurluavluyuhatırladı.Aynıadam,başkabirzarfiçindeonayinekimolduğunusoruyordu.Kendi

kafasından o anda geçmiş olan düşünceleri hatırladı. Bana o deli gözlerle bakmayı kesersen, sana neistersensöylerim.Çünkübençocuğumdaha.Çocuklaröyleyapar.Herşeyisöyler.

Birdenannesininsesinidehatırladı.Sertsesini.Buherifeiçinimidökeceksin,diyesoruyordu."Bilmediğimşeyisizesöyleyemem,"dedi.Gardener'indudaklarıkurubirgülümsemeyleayrıldı."Odasınagötürünonu,"dedi.

3SunlightYurdundayalnızcabirtekhaftadaha...Amindiyebilirmisinizkardeşler!Birtekupuzunhafta

daha.HerkeskahvaltıtabaklarınıbırakıpçıktıktansonraJackmutfaktaoyalanıpduruyordu.Yenibirdayak

yadaişkencetehlikesinigözealdığınınfarkındaydı...amabuseferönemsizgörünüyordugözüne.Dahaüçsaat önce Sunlight Gardener neredeyse dudaklarını yakıyordu. Adamın çılgın gözlerini görmüş çılgınyüreğinihissetmişti.Böylebirolaydansonradayaktehlikesigerçektenönemsizdi.

RudolfunaşçıbaşıkıyafetidedışardakiKasımgöklerigibigribirtonadönüşmekteydi.Jackfısıltıylaadını çağırınca Rudolf kanlanmış, alaycı gözlerini ona çevirdi. Soluğu leş gibi ucuz viski kokuyordu."Buradanuzabakalım,yeniyavru.Seniiyikolluyorlar."Bilmiyormuyumsanıyorsun!

Jackürkekbakışlarınıantikabulaşıkmakinesineçevirdi.Makinetakırdıyor,tıslıyor,kapkaçağıiçinedoldurançocuklarabuharlarüfürüyordu.ÇocuklarJack'leRudolp'abakmıyorgibigörünüyorlarsada,buyalnız görünüşteydi. Jack de bunu çok iyi biliyordu. Dedikodular yayılacaktı elbette. Hem de nasıl!SunlightYurdundainsanınparasınıelindenalırlar,parayerineortadadedikodulartedavülederdi.

"Buradankaçmamgerek,"dediJack."Benveiriyanarkadaşım.Bizşuarkakapıdançıkarkenbaşkatarafabakmakiçinkaçparaistersin?"

"Geldiğindeüstündeolanparaşimdisendeolsaydıbileödeyemezdin,arkadaş,"dediRudolf.Sözlerikatıydıama,Jack'eanlayışlıgözlerlebakıyordu.

Doğruydu.Herşeyigitmişti.Gitarmızrabıda,gümüşdolarda,bilyede,altıdolarda...hepsigitmişti.Birzarfakonupmühürlenmiş,biryerdesaklanıyordu.HerhaldeGardener'inaltkattakiçalışmaodasında.

Page 249: Tılsım - Turuz

Ama..."Bak,sanabirsenetveririm."Rudolfsırıttı."Buhırsızlar,keşleryuvasındayatıpkalkanbirininsenedikomikşey,"dedi."Senedin

yerindekalsın,budala."JackyeniedindiğigüçleriolancakuvvetiyleRudolfaçevirdi.Bugücüsaklamanınyollarıdavardı.,

bir dereceyekadar en azından... ama Jackbu sefer hepsini ortayadöktü.Rudolf bir adımgeri çekildi.Yüzündebiraniçinkargaşalıkveşaşkınlıkokundu.

"Benimsenedimsağlamdırvesanırımsendebunubiliyorsun,"dediJackalçaksesle."Banabiradresver,paranıyollarım.Kaçpara?FerdJanklowikidolaramektuppostaladığınısöyledi.Bizçıkarkenbaşkatarafabakmaniçinondolaryetermi?"

"Ne on yeter, ne yirmi, ne de yüz," dedi Rudolf. Jack'in yüzüne onu çok korkutan bir hüzünlebakıyordu.Wolf la ikisinin nasıl bir açmaza sıkıştığını anlamasına asıl bubakış yol açtı. "Evet, böyleşeyleridahaöncedeyaptım.Bazenbeşdolara.Bazende,isterinanisterinanmaama,bedavabileyaptım.FerdieJanklowiçindebedavayapardım.İyiçocuktu.Buitoğulları..."

Rudolf suvedeterjandankızarmışyumruğunuhavayakaldırıpyeşil fayansduvaradoğru salladı.OsıradaMorton'unbakmaktaolduğunugördü,onaateşsaçanbakışlarınıdikipkorkutmayaçalıştı,Mortonhemengözlerinikaçırdı.

"O halde neden hayır diyorsun?" diye sordu Jack umutsuzluk içinde. "Çünkü korkuyorum, budala,"dediRudolf.

"Nedemekistiyorsun?İlkgeldiğimgeceSonnysanaçıkışmayabaşladığında...""Singer!"Rudolf bir elini tiksinmiş gibi havada salladı. "Ben Singer'den korkmam.Bast'tan da, ne

kadaririolursaolsun,yinekorkmam.Benimasılkorktuğumo!""Gardenermi?""O cehennemden gelme bir zebani, bir şeytan," dedi Rudolf. Bir kararsızlık geçirdi, sonra ekledi.

"Bak,hiçkimseyesöylemediğimbir şeysöyleyeyimsana.Bir seferindebanahaftalıkzarfımıvermektegeç kalmıştı. Odasına gittim. Genellikle gitmem. Oraya gitmekten hoşlanmam. Ama bu sefer mecburkaldım... görmem şarttı adamı. Paraya acele ihtiyacım vardı, anlıyorsun ya? Koridorda yürüyordu.Odasına girdi. Yani orada olduğunu kesinlikle biliyordum. Gidip kapısını vurdum, kapı kendiliğindenaçıldı.Kilitlenmemişti.Negörsembeğenirsin?Adamiçerdeyoktu."

Rudolf un sesi daha da hafiflemişti. Sonunda Jack aşçının dediklerinimakinenin gürültüsü arasındazorlukladuyarhalegelmişti.Ayrıcaadamıngözlerikorkulurüyagörmüşçocuklarıngözügibiaçılmıştı.

"Belkikayıtstüdyosundadırdedimamayoktu.Kiliseyedegeçmemiştiçünküoraylaaradakapıyoktu.Odasındandışarıyaaçılanbirkapıvardır.Odariçerdenkilitlenmişvesürgülenmişdurumdaydı.Nereyegitmiştiohalde,ha?Nereyegitmişti?"

Cevabı çok iyi bilen Jack,Rudolf a donmuş gibi bakıyordu. "Bence adam cehennemden gelme birşeytan.Herhaldeesrarengizbirasansörebinipyeraltına,merkezeindi,"dediRudolf."Sanayardımetmekisterdimama,yapamam.SunlightdenenherifekalleşliketmemisağlayacakkadarparaFortKnox'dabileyoktur.Artıkgitburadan.Belkiyokluğunuhenüzfarketmemişlerdir."

Amaetmişlerditabii.JackikiyanasallanankapıdançıkarkenWarwickarkasındanyanaştı,kenetlediğiikieliyleJack'insırtınınortasınavurdu.JackboşyemekhanedeyeredevrilirkenCaseyhiçyoktanortayaçıktı, ayağını uzatıp çelme taktı. Jack duramadı. Çelmeye takıldı, ayakları havalandı, sandalyelerin

Page 250: Tılsım - Turuz

arasınadevrildi.Utançveöfkegözyaşlarınıengellemeyeçalışarakayağakalktı.Casey, 'Tabaklarınıammayavaşbırakıyorsunmutfağa,kenef surat,"dediCasey. "Biryerinebir şey

olursonra."Warwicksırıttı."Öyle.Şimdiyukarıçık.Kamyonlarkalkacak...bekliyorlar."

4ErtesisabahdörtteyineuyandırılıpSunlightGardener'inbodrumodasınagötürüldü.Gardenerokumaktaolduğuİncil'denbaşınıkaldırdı,onukarşısındagörünceşaşırmışgibiyaptı."İtirafetmeyehazırmısın,JackParker?""Benimitirafedilecek..."Yineçakmakçıktı.Alevburnununüçsantimilerisindedansetmeyebaşladı."İtirafet.Neredekarşılaştık?"Alevdahadayaklaştı."Ağzındanalacağım,Jack.Nerede?Nerede?""Saturn'da!" diye bağırdı Jack. Aklına bir tek bu gelmişti. "Uranus'ta! Merkür'de! Asteroid'lerin

birinde!İo'da!Ganymede'de!Dei..."Acı bu sefer olanca gücüyle karnının alt kısmında patladı. Hector Bast sağlam eliyle Jack'in

bacaklarınınarasınauzanmış,husyelerinisıkmıştı."İşte,"diyeneşeylegüldüHeckBast."Olacağıbuydu,esprikumkuması!"Jackhıçkırarakyereyığıldı.SunlightGardeneryavaşçaeğildi.Yüzüsabıryansıtıyordu.Hatlarıpekgüzelleşmişti."Geleceksefer

buraya arkadaşımgetireceğiz," dedi yumuşacık sesiyle. "O olunca tereddüt de etmem.Bunu bir düşün,Jack.Yarıngeceyekadar,"

JackyarıngeceWolflaikisininburadabulunmamasıgerektiğindekararlıydı.EğertekgidebilecekleriyerDiyar'sa,Diyarolsunbakalım,diyedüşünüyordu.

...geçişiyapabilirsetabii.

Page 251: Tılsım - Turuz

Bölüm:25

JACK'LEWOLFCEHENNEMEGİDİYORLAR

1Geçişi alt kattan yapmak zorundaydılar. Jack geçip geçemeyeceklerini düşünmekten çok bunu

düşünüyordu. Odadayken yapmak daha kolay olurdu ama, Wolf la paylaştıkları o sefil kovuk üçüncükattaydı. Yerden on sekiz metre yüksekti. Jack Diyar coğrafyasını ve topografyasını bilmediğinden,Indiana'nınkarşıtınınnedurumdaolduğunudabilemezdi.Bukonudariskegirmeyigözealmayacaktı.Biryerdendüşerlersekafalarınıkırarlardısonra.

"NeyapacaklarınıWolfaanlattı."Anladınmı?""Evet,"dediWolfhevessizbirsesle."Yinedetekrarlabana.""Kahvaltıdansonrasalonunkarşısındakituvaletleregideceğim.Birincisinegireceğim.Kimsegittiğimi

farketmezse,sendegelipgireceksin.OradanDiyar'ageçeceğiz.Tamammı,Jacky?"'Tamam,"dedi Jack.EliniWolfunomzunadayayıp sıktı.Wolfhafifgülümsedi. Jackbirkararsızlık

geçirdi,sonra,"Senibuişesoktuğumiçinüzgünüm,"dedi."Hepsibenimsuçum.""Değil, Jack," dedi Wolf anlayışla. "Bunu deneriz. Belki..." Wolf’un gözlerinde ufacık bir umut

parıldargibioldu."Evet,"dediJack."Belki."

2Jackkahvaltıedemeyecekkadarkorkuyordu.Çokdaheyecanlıydı.Amayemezsedikkatiçekmektende

çekiniyordu.Yumurtaları, talaştadındakipatateslerizorlayuttu,hattâtabağındakibirparçabeykınıbileyedi.

Hava açıyordu. Gece don vardı. Uzak Tarla'daki taşlar katılaşmış plastik gibi yapışmış olacaktıherhaldeyere.

Tabaklarmutfağataşındı.Sonny Singer, Hector Bast ve AndyWarwick günlük programları alırken çocukların büyük salona

girmesineizinvardı.Yayılıpoturdular,boşboşbaktılar.Pedersen'inelinde,Gardenerkuruluşununyayınladığıbirderginin

yeni sayısı vardı. İsa'nın Güneş Işığı. Sayfalarını tembel tembel çeviriyor, ikide bir başını kaldırıpçocuklarısüzüyordu.

Page 252: Tılsım - Turuz

WolfsorusoranbakışlarınıJack'eçevirdi,Jackbaşımsalladı.Wolfkalktı,salondançıktı.Pedersenbaşını kaldırıp baktı,Wolf’un holden geçip karşıdaki tuvaletlere girdiğini gördü, tekrar başını dergiyeeğdi.

Jack içinden altmışa kadar saydı, bir kere daha saymak için kendini zorladı. Ömrünün en uzun ikidakikasınıyaşadı.Sonny'ylaHectorgelipmilletikamyonlaragötürecekdiyeödükopuyordu.Ondanöncekendini tuvalete atmak zorundaydı. Ama Pedersen aptal değildi. Jack eğer Wolf’un hemen peşindengidersePedersenbirşeylerdenkuşkulanırdı.

Sonunda Jack ayağa kalktı, kapıya yöneldi. Kapı ne kadar da uzaktaydı! Ayakları da ağırlaşmışgibiydi.Yürüyoryürüyor,kapıbirtürlüyaklaşmıyordu.Birseraptısanki.

Pedersenbaşınıkaldırdı."Nereyegidiyorsun,kenefsurat?"'Tuvalete," dedi Jack. Dili kupkuruydu. Korkunca insanların ağzının kuruduğunu duymuştu ama dil

kuruması?"Neredeyse gelirler," diye başını pencereye doğru salladı Pedersen, "Kendini tut daUzakTarla'da

yaparsın.""Büyükişimvar,"diyesızlandıJack."Tabii... belki de koca arkadaşınla oynaşmak istiyorsunuzdur orada. Neşelenmek için. Dön, otur

yerine.""Gitohalde,"dediPedersenkızarak."Oradadurupnesızlanıyorsun"Tekrardergisinedöndü.Jackholügeçti,tuvaletlerbölümüneadımınıattı.

3Wolfyanlıştuvaletegirmişti.Ortalardakibirine.Kapınınaltındangözükenokocapostallarbaşkasının

olamazdı.Jackkapıyıitti.İçerisiikisinepekufaktı.Wolf’unogüçlühayvankokusudamüthişti."Pekâlâ,"dediJack."Şimdideneyelim.""Jack,korkuyorum."Jacksinirlisinirligüldü."Bendekorkuyorum.""Amabiznasıl..""Bilmiyorum.Eliniverbana."Buiyibirbaşlangıçtıherhalde.Wolf kıllı ellerini (hemen hemen pençe denebilirdi artık o ellere) Jack'in avucuna uzattı, Jack o

ellerdenkendisinedoğruesrarengizbirgücünaktığınıhissetti.Wolf’ungücütükenmemiştidemekhenüz.Yalnızcayeraltınagirmişti.Kaynaksularınınsıcakhavalardabazenyaptığıgibi.

Jackgözleriniyumdu."Dönmekiste,"dedi."Dönmekiste,Wolf.Yardımetbana!""İstiyorum,"diyesoluduWolf."Elimdengelirseyaparım!Wolf!""Hemen.""Hemen."Jack,Wolf’un ellerini daha sıkı kavradı. Burnuna Lizol kokusu geliyordu. Bir yerlerden geçen bir

arabanınsesiduyuluyordu.Birtelefonçaldı.Jackiçinden,sihirlisuyuiçiyorum,diyedüşündü.Zihnimde

Page 253: Tılsım - Turuz

içiyorum onu... hemen. İçiyorum. Kokusunu alıyorum. Mosmor, yoğun ve taze... Tadı ağzımda. İşteboğazımdangeçiyor...

Otadağzınıveboğazımdoldurdu,dünyaaltlarındasallandı,Wolf,"Jack,oluyor!"diyebağırdı.Bu ses Jacky'nin konsantrasyonunu sarstı, bir an için bu yaptığının bir hile olduğunu anladı.Koyun

sayarakuyumayaçalışmakgibibir şeydibu.Dünyaçevresinde tekrardengekazandı.Lizolkokusugeridöndü,birinintelefonacevapverdiğiduyuldu."Alo,kimarıyor?"

Aldırma... hile değil... hiç değil, sihir bu.Bu sihiri ben küçükkende yapmışım.Şimdi de yaparım.Speedydeöylededi,körşarkıcıKartopudaöylededi.SİHİRLİSUBENİMZİHNİMDE...

Olancagücüyledenedi, tüm iradesinikullandı... geçişiokadarkolayyaptılarki ikisi de şaşırdılar.Sanki yumruklarını bir granite indiriyorlardı ama, o granit aslında kâğıttan bir kopyaydı. Parmakeklemlerimkıracağıyerde,tersine,hiçhissetmiyorlardıbileonu.

4GözlerisımsıkıkapalıolanJack'e,yerayaklarınınaltındankayıyor,sonradabüsbütünyokoluyorgibi

geldi.Allahkahretsin,yinededüşüyoruz,diyedüşündükeyfikaçarak.Ama düşme değildi bu. Yalnızca hafif bir kaymaydı. Az sonra Wolf la ikisi sağlam yere basıp

durdular.Tuvaletintaşlarınadeğil,toprağabasıyorlardı.Burunlarınakükürtvelâğımkarışımıbirkokugelmekteydi.Ölümsübirkokuydu.Birfelâketti.Jackbu

kokukarşısındatümumutlarınınyokolduğunuhissetti."Jason!Nebukokuböyle?"diyehomurdandıWolf. "Ah, Jason,bukoku!Buradakalamayız! Jacky,

kalamayız..."Jack'in gözleri bir anda açıldı.Wolf da aynı anda Jack'in ellerini bırakıp gözleri kapalı durumda

sendeleyerekilerlemeyebaşladı.JackarkadaşınınüstüneuymayanoÇinlipantolonuylakareligömleğininyerineyineilkkarşılaştıklarındaüstündeolanişçitulumunungeldiğinigördü.JohnLennongözlüğüyoktu.Ve...

...veWolfbiruçurumunkenarınagidiyordu.Aradabirmetrevaryoktu."Wolf!"Jackatıldı,kollarınıWolf’unbelinedoladı."Wolf,yoo!""Jacky, kalamam," diye inlediWolf. "Bu bir Çukur... O çukurlardan biri.Morgan açtırdı buraları.

Duydumonunaçtırdığını.Kokusugeliyor...""Wolf,uçurumvar,düşeceksin!"Wolf’un gözleri açıldı, ayaklarının dibinden başlayan dumanlı bacayı görünce çenesi düştü. Koca

çukurundumanlıderinliklerindekıpkırmızıbirateş,hastalıklıbirgözgibiparıldıyordu."BirÇukur," diye inlediWolf. "Ah, Jacky, birÇukur burası.KaraYüreğin fırınlarından biri.Kara

yürekdünyanınortasıdır.Kalamayız,Jacky,kötülerinenkötüsübuişte.".,Jack'in ilk soğuk düşüncesi, Diyar coğrafyasıyla Indiana coğrafyasının farklı olduğuydu. Sunlight

Yurdundabuyükseltiye,buiğrençkuyuyakarşıtbirşeyyoktu.Birbuçukmetresağdaolsaydık,diyeürperdiJack.İçibulanırgibioldu.Aslındageçişiilktuvaletten

Page 254: Tılsım - Turuz

yapacaklardı.EğerWolfsözdinleseydi...Sözdinleseydi,kendileriniyükseltinindışında,uçurumunyukarısındabulacaklardı.Bacaklarındakikuvvetkesilirgibioldu.Wolfatutundu.Buseferdestekbulmakiçintutundu.Wolf onu dalgın dalgın kucakladı.Gözleri iri iri açılmış, rengi turunculaşmıştı.Yüzünde yoğun bir

korkuvardı."BubirÇukur,Jacky."Üç yıl önce annesiyle Colorado'ya gittiklerinde gördükleri Molibden maden ocağına benziyordu

burası. Vail'e, kayak yapmaya gitmişlerdi. Bir gün hava fazla soğuk diye, otobüs turuna yazılmışlardı.Turdagörmüşlerdimolibdenmadenini.Sidewinderkentidışında.

"BenceCehennemebenziyor,Jack,"demiştiannesi.Otobüsünpenceresindenbakanyüzühüzünlüydü."Keşkeböyleyerlerikapatsalar.Hepsini.Topraktanateşveölümçıkarıyorlar.Cehennembalgibiişte."

Çukurdan yoğun dumanlar yükseliyordu. Bacanın yanları zehirli bir gri madenle kaplıydı. Çapıyaklaşıkyarımmilkadardı. İçindedarbir yolduvarlardadönedöneaşağıya inmekteydi. Jackoyoldayukarıçıkan,aşağıinenişçilerigördü.

Birtürhapishaneydiburası.SunlightYurdunasılhapishaneyse,budaöyleydi.Bukarşıdagördükleride hükümlüler ve onların gardiyanlarıydı. Hükümlüler çıplaktı. İkişer ikişer arabalara, âletlerekoşulmuşlardı. Aramalarda o iğrenç, yağlı yeşil cevherden koca bloklar yüklüydü. İnsanların yüzleriacıylaburuşmuştu.Kirlerdenlekeiçindeydioyüzler.Kırmızıyaralarvardıyüzlerinde.

Gardiyanlar da onların yanında çalışıp uğraşıyordu. Jack onların insan olmadıklarını hemen gördü.Vücutları çarpık çurpuktu.Elleri pençeydi.KulaklarıMisterSpak'inkilergibi sivriydi.Bunlargargoyl!Diyedüşündübirden.Fransakatedrallerininduvarlarınakabartmaolarakişlenenoyaratıklar!Annemdekikitapta resimleri vardı.Geziphepsinigörecektik ama,benim rüyamagiripdegeceyatağımı ıslattığımıfarkedince vazgeçmiştik. Buradan mı gelmişti o yaratıklar? Birisi gelip burada mı görmüştü onları?Ortaçağdanbirigeçişmiyapmıştı?Burayıgörmüş,bunucehenneminbirtürümüsanmıştı?

Amabubirhayaldeğildiki!Gargoyl'larınelindekırbaçlarvardı.Tekerlekseslerinin,iniltilerinarasında,okavurucusıcakta.Jack

okırbaçlarınşakırtısınıdaduyuyordu.Wolflaikisibakarlarkenbirekip,tırmanmayokuşununüstbaşındaduraladı.Başlarıeğik,boyuntendonlarıfırlaktı.Bacaklarıyorgunluktantirtirtitriyordu.

Başlarındakicanavareğribüğrüydü.Omurgasınıkıllarbürümüştü.Kuyruğubacaklarınadolanıyordu.Kırbacınıişçilerininbirbirine,biröbürüneindirmeyebaşladı.Bağırıyor,Jack'inbeyninideleniğrençbirdilde birtakım sözler haykırıyordu. Osmond'un kırbacını süsleyen metal boncuklardan bununkinde devardı.Gözaçıpkapayanakadarbirişçininkoluyarıldı,ötekininensesipatladı.

Adamlarbağırdılar,dahadaçokeğildiler.Kanlarıyerleredamladı.Yaratıkseslerçıkardı,sağkolunusavurdu,kırbacınıişçilerinbaşıüzerindengeçirdi.Sonbirçabaylayükleniparabayıuçurumunkenarındandüze çıkardılar. Bir tanesi dizüstü kapaklandı. Tükenmişti. Araba öne doğru gelince o hareket onuyüzükoyunyereserdi, tekerlerdenbirisırtındangeçti.Jackzavallınınomurgasınınkırılmasesiniduydu.Yarışhakemininsıktığıtabancagibibirsesti.

Gargoyl kudurmuş gibi haykırdı, araba sarsıldı, sonra devrildi, içindeki yükü etrafa saçtı. Yaratık,yerdekiişçininyanınaikiadımdavardı,kırbacınıkaldırdı.Tamoanda,ölmekteolanişçibaşınıçeviripdosdoğruJack'ingözlerinebaktı.

FerdJanklow'du.

Page 255: Tılsım - Turuz

Wolfdagördü.Birbirlerinesarıldılar.Vegerisingerigeçişyaptılar.

5Daracık, sımsıkı bir yerdeydiler... tuvaletin içinde... Jack hiç soluk alamıyordu. Wolf un kolları

sımsıkı sarmıştı çünkü onu. Bir ayağı da sırılsıklamdı. Her nasılsa, tuvaletin içine basmıştı ayağını.Harika!BöyleşeylerİlkçağınYenilmezSavaşçısıConan'ınbaşınahiçgelmiyordu.

"Jack,yo,Jack,yo,Çukur,Çukurduo,yoJack...""Yapma,yapmaWolf!Döndük!'"Yo,yo,y..."Wolfkollarınıyavaşçaçekti,gözleriniaraladı."Döndükmü?""Elbette.Hemen.Bırakbeni,kaburgalarımıkıracaksın.Zatenayağımdaşulanetolası..."Tuvaletler bölümünün kapısı gümbürtüyle açıldı, fayanslı iç duvara çarptı, neredeyse buzlu camlar

kırılacaktı.Tuvaletindekapısıaçıldı.AndyWarwickbirgözattı,sonratiksintidoluikikelimeçıktıağzından:"Sizisapıklar!"SersemlemişWolf u kareli gömleğinin göğsünden yakaladı, dışarı çekti.Wolf un pantolonu tuvalet

kağıdınınasılıolduğuçiviyetakıldı,çiviyiduvardansöktü.Tuvaletkâğıdıaçılaaçılayerdeyuvarlandı.Warwick,Wolfumusluklaradoğruitti.Musluklar tamkasığınaçarpacakhizadaydı.Wolfyeredevrildi,ellerikasığınauçtu.

Warwick, Jack'e döndü. O sırada tuvaletin kapısında Sonny Singer da belirdi. İçeri uzanıp Jack'iyakasındançekenooldu.

"Ee, sapık seni..." diye başladı Sonny... ama ancak o kadar söyleyebildi. Jack buraya düştü düşeligözünezıtlamıştıSonnySinger'i.Osinsikaranlıkyüzüyle,SunlightGardener'itaklitetmeyeçalışmasıyla,kendisine'kenefsurat'adınıtakmasıyla,yatağaişemefikrinibulmasıyla...

Jack'in sağ yumruğu uçtu. Heck Bast usulü vahşice uçmadı da, dirsekten doğru düzgün ve güçlübiçimdeuçtu.BirinciuçuşundaSonny'ninburnunubuldu.Rahatçaduyulabilenbir çıtırtıoldu. Jack'inoankikeyfinepayanyoktu.

"İşte!" diye bağırdı Jack. Ayağını tuvaletin içinden çekti. Yüzüne nefis bir gülümseme yayıldı,kafasındaWolfaelindengeldiğikadarkuvvetlebirdüşünceyöneltti:Durumumuzfenadeğil,Wolf...senbiritinelinikırdın,benikincisininburnunu...

Sonnygerigerisendeledi.Bağırıyor,burnundankanlarfışkırıyordu.Jacktuvalettençıktı.ElleriJohnL.Sullivenpozunda,göğsündeyumruklanmıştı."Benikollademiştim

sana,Sonny.Şimdidesanahaleluyademesiniöğreteceğim.""Heck!"diyebağırdıSonny."Andy!Casey!Birisigelsin!"

Page 256: Tılsım - Turuz

O anda bir şey... sanki tuğla dolu ağır bir şey düştü Jack'in ensesine. Jackmuslukların üzerindekiaynalaradoğruuçtu.Aynalarcamolsahemenkırılır,Jack'inorasınıburasınıkeserdi.Amaburadaaynalarcilâlıçelikti.İntiharafırsattanınmazdıSunlightYurdunda.

Jackbirkolunukaldırıpçarpmayıbirdereceyekadaryumuşatmayıbaşardı.AmadönüpHeckBast'inkendisinesırıttığınıgördüğündehâlâgözleribulanıkgörüyordu.HeckBastsağelindekialçıylavurmuştuona.

Heck'ebakarkenJackbirdenanladıveiçibulanırgibioldu.Sendin!""Canımyandı,"dediHeckalçısını soleliyle tutarak. "Amadeğdi,kenef surat!"önedoğrubiradım

attı.Sendino!ÖtekidünyadaFerd'inbaşınadikiliponuölenekadardövensendin.Sendino...gargoyl'dun

sen...oseninikizlindi!Jack'in içini öyle dayanılmazbir öfkekapladı ki,Heckyaklaşırken iki eliyle arkasındakimusluğun

kenarlarınasarıldı,ikiayağınıbirdenkarşısınasavurdu.AyaklarHeck'intamgöğsüneçarptı,onuilerdekapısıaçıkdurantuvaletesavurdu.Indiana'yadöndüğündetuvaletiniçinebasanpabucuniziHeck'inbeyazkazağının göğsünde leke gibi görünüyordu. Heck tuvalete güm diye oturdu, şaşkın göründü. Kolundakialçı,porseleneçarpıpkötübirsesçıkardı.

Artık ötekiler de içeri doluyorlardı.Wolf ayağa kalkmaya uğraşmaktaydı. Saçları alnına dökülmüş,yüzüne yapışmıştı. Sonny onun üstüne ilerliyordu. Bir eli hâlâ burnundaydı. NiyetiWolf’u tekmeleyiptekrardevirmekti.

Jackalçaksesle,"Evet,git,dokunbakalımona,Sonny,"dedi.Sonnyolduğuyerdedurdu.Jack, Wolf’un bir koluna sarılıp kalkmasına yardım etti. Wolf un her zamankinden kıllı olduğunu

rüyadaymışgibi,hayalmeyalfarketti.Buolaylarondafazlagerilimyaratıyor.Değişimigetiriyorona...buhiçbitmeyecek...hiç...

Wolf la ikisi gerilediler...Warwick,Casey,Pedersen,Peabody,Singerüstlerinedoğrugeliyorlardı.Heck de düştüğü tuvaletten çıkmaktaydı. Jack bir şeyi daha farketti. Onlar dördüncü tuvaletten geçişyapmışlardı.HeckBastbeşincisindençıkıyordu.Demekötekidünyadaancakyandaki tuvaletedönecekkadarkıpırdamışlardı.

Sonny, "Şu tuvalette okşaşıyorlardı," diye bağırdı. Sesi genizden geliyordu. "Geri zekâlıyla güzelçocuk!Warwick'leikimizonlarışeyleridışardayakaladık!"

Jack'in kalçası buz gibi duvara' değdi.Kaçacak başka yer yoktu.Wolf’u bıraktı,Wolf’un omuzlarısarktı.Gözlerikamaşmış,durumukötüydü.Jackyumruklarınıkaldırdı.

"Gelinbakalım,"dedi."Birincikim?"Pedersen,"Hepimizlemikapışacaksın?"diyesordu."Mecburkalırsamyaparım,"dediJack."Neyapacaksınız?Beniİsa'yamıkurbanedeceksiniz?Gelin!"Pedersen'in yüzünden bir sıkıntı ifadesi geçti, Casey'in bakışları resmen korku yansıttı. Durdular...

resmendurdular.Jack'iniçindenbiranlıkvahşi,budalacabirumutyükseldi.Çocuklarona,kuduzköpeğebakargibibakıyorlardı.Köpeğisonundaelbettehaklayacaklardıama...aradabirisiısırılabilirdi.

"Yana çekilin, çocuklar," dedi yumuşak, güçlü bir ses. Hepsi sevinerek yana çekildiler. Yüzlerinerahatlamışbirifadegeldi.GelenPederGardener'di.PederGardenerbilirdineyapmakgerektiğini.

Page 257: Tılsım - Turuz

Yaklaşıpçocuklarıköşeyekıstırdı.Busabahsiyahpantolon,beyazsatengömlekgiymişti.Gömleğinkollarıbolvebüzgülüydü.LordByron'ayakışacakbirşeydi.Elindeyinehipodermikçantasınıtutuyordu.

Jack'ebakıpiçineçekti."İncil'dehomoseksüellikkonusundanedeniyor,biliyormusun,Jack?"Jackonadişlerinigösterdi.Gardenerbaşınıhüzünlühüzünlüsalladı.Bendebunubekliyordum,dermişgibidavrandı."Eh,bütünçocuklarkötüdür.Aksiombu."Çantayıaçtı,hipoparıldadı.Gardener aynı sakin sesiyle konuşmaya devam etti. "Ama bence sen ve arkadaşın sapıklıktan daha

kötübirşeyyapıyordunuz.Büyüklerinizeaityerleregidiyordunuzbelkide."Sonny Singer'le Hector Bast şaşkın, tedirgin bakışlarla bakıştılar. "Sanıyorum bu kötülüğün... bu

sapıklığınbirazıdabenimsuçum."Enjektörüçıkardı,baktı,sonraampulüelinealdı.ÇantayıWarwick'euzatıpilacıdoldurdu."Çocuklarımıitirafazorlamayahiçbirzamaninanmamben.Amaitirafolmazsa,Isayolunda karar kılınamaz. Isa yolunda karar kılınamayınca da kötülük büyümeye devam eder.Ne kadarüzülüyor olursam olayım, sanırım artık rica etme zamanı doldu, Tanrı adına talep etme zamanı geldi.Pedersen.Peabody.Warwick.Casey.Tutunonları!"

"Odabedvurayıb!"diyebağırdıSonnyyeni,genizdensesiyle.Herkesidirsekleriyleitipönegeçmeyeçalışıyor,gözlerindenefretparıldıyordu."Odavurbakistiyorub!"

"Şimdiolmaz,"dediGardener."Belkidahasonra.Bununiçinduaederiz,değilmi,Sonny?""Evet."Sonny'ningözlerindekipırıltıpekateşlenmişti."Bütüdgüdduaedeceğib."Wolf derin bir uykudan uyanan adam gibi homurdandı, çevresine bakındı. Jack'i tutmuş olduklarını

gördü, enjektörü gördü, Pedersen'in kolunu Jack'in kolundan kolaylıkla sıyırdı. Boğazından şaşılacakkadargüçlübirhomurtuyükseldi.

"Hayır!BırakınOnu!"Gardener,Wolf ungörmezyanına sokuldu.Osmondgibi zarifti hareketleri.Dans eder gibiydi. İğne

parıldadıvedaldı.Wolfdöndü.Biryerinebirşeybatmışgibiböğürdü...zatendebatmıştı.EliniiğneyeattıamaGardenerodarbedenustacakaçtı.

Kamaşmış gözleriyle, rüya görür gibi bakan çocuklar telaşla kapıya doğruldular.Wolf un öfkesinetanıkolmakistemiyorlardı.

"BırakınONU!...bira...kın...""Wolf!""Jack...Jacky..."Wolfarkadaşınaşaşkıngözlerlebaktı,gözlerinrengikaleidoskopgibideğişiyordu.Elaikenturuncu,

sonra çamurlu bir kırmızı oldu. Tüylü ellerini Jack'e uzattı. O sırada Hector Bast arkadan yaklaştı,ensesinevuruponuyereyıktı.

"Wolf!Wolf!"JackHector'aıslak,öfkeligözlerlebaktı."Eğeronuöldürdünse,itoğlu...""Şşş, Bay Parker," diye fısıldadı Gardener, Jack'in kulağına. Jack iğnenin koluna battığını hissetti.

"Sakinolun şimdi.Ruhunuzabirazgüneş ışığı sokalım.Ondan sonra,yüklübir arabayıdönenyokuştanyukarıitmekistiyormusunuz,bakarız.Haleluyadiyebilirmisiniz?"

Page 258: Tılsım - Turuz

Otekkelime,kendindengeçinceyekadarkafasındadolaştıdurdu.Haleluya...haleluya...haleluya...

Page 259: Tılsım - Turuz

Bölüm:26

WOLFHÜCREDE

1Onlar Jack'in ayıldığını farketmeden çok önce Jack kendine gelmiş, uzun süre ayık yatmıştı. Ama

kendisinin kim olduğunu, neden bu halde olduğunu, durumunun ne olduğunu ancak derece dereceanlayabildi. Bombardımandan kurtulmuş bir asker gibiydi. Kolunda iğnenin girdiği yer acıyordu. Başıöylesineağrıyorduki,gözlerinabızgibiatmayabaşlamıştı.Susuzluktandaölmeküzereydi.

Bilinçmerdivenindebirbasamakdahayukarıçıktı,soleliylesağkolundakiacıyanyeredokunmayaçalıştı, yapamadı. Yapamayışının nedeni, kollarının kendi bedenine sarılmış durumda olmasındandı.Burnunaeski,tozlubezkokusugeliyordu.Yıllarcatavanarasındabeklemişeskibirizciçadırınınkokusugibiydi. On dakikadır kirpiklerinin arasından bakmakta olduğu halde, o anda ancak anladı ne giymişolduğunu.Deliceketi!

Ferd olsa bunu çok daha çabuk anlardı, oğlum Jack, diye düşündü. Ferd'i düşünmek, baş ağrısınarağmenzihnininodaklaşmasını sağladı.Birazkıpırdadı,başındakibatıcıacılarvekolundakizonklama,inlemesinesebepoldu.Engelolamadı.

HeckBast,"Ayılıyor,"dedi.SunlightGardener,"Olamaz,"diyekarşılıkverdi."Onaverdiğimdozerkektimsahıbilefençeder.En

erken akşam dokuzda ayılır. Heck, bu akşam çocukların günahlarım senin dinlemem istiyorum.Akşamduasıolmayacağımdasöyleonlara.Uçağayetişmemgerek.Uzunbirgeceolacak.Sonny,senkal,banabudefterlerdeyardımet."

Heck."Sesiayılıyorgibiydiama,"dedi.Sunlight:"Haydi,git,Heck.BobyPeabodydeWolf’ubirkontroletsin."Sonnykıkırdadı."Orayatıkılmayıpeksevmiyor,değilmi?"Ah, Wolf, seni yine hücreye tıktılar, diye sızlandı. Jack. Üzgünüm... benim suçum... hepsi benim

suçum...O sırada Sunlight'ın cevabım duydu: "Cehennemlikler selâmeti sağlayacak yollardan pek

hoşlanmazlar.İçlerindekişeytanlarölmeyebaşlayıncahaykırmayakalkarlar.Evet,sengit,Heck.""Başüstüne,PederGardener."Jack,Heck'inçıkışımduyduamagörmedi.Henüzgözleriniaçıpbakmayacesaretedemiyordu.

2Kaba yapılmış, kabamonte edilmiş, ölü doğan çocukmezarına benzeyen hücredeWolf bütün günü

haykırarak geçiriyor, yumruklarını duvarlara indiriyor, iki ayağıyla tabandaki fırın kapağı gibi yere

Page 260: Tılsım - Turuz

tekmeler atıyor,bacakları tâkasıklarınakadar sızlıyordu.Böyleyumruklamakla, tekmelemekleburadankurtulamayacağım o da biliyordu. Bağırdı diye serbest bırakacakları da yoktu elbette onu.Ama başkatürlüsüelindengelmiyordu.Wolf’larınennefretettişeyböylekapatılmaktı.

Bağırtıları Sunlight Yurdunun arazisinde çınlıyor, bitişik tarlalara bile yayılıyordu. Bu sesi duyançocuklarürkekürkekbirbirlerinebakıyor,hiçbirşeysöylemiyorlardı.

RoyOwdersfeltalçaksesleMorton'a,"Busabahonutuvalettegördüm,gaddarlaştı,"diyefısıldadı.Morton,"SahidenSonny’nindediğigibisapıklıkmıyapıyorlardı?"diyesordu.DemirkafestenbirWolfçığlığıdahayükseldi,ikiçocukdaoyanabaktılar."Hem de nasıl!" dedi Roy hevesle. "Ben pek göremedim, çünkü boyum kısa. Ama Buster Oates

önümdeydi.Kocaoğlanınyangınsöndürmeâletikatlarşeyivarmışdiyor."Mortonsaygılıbirsesle,"Tanrını!"dedi.Belkidekendistandartaltıboydakişeyinidüşünüyordu.Wolfbütüngünbağırdıamagüneşbatmayabaşlarkensustu.Çocuklarbuyenisessizliğiürküntüverici

buldular.Sıksıkbirbirlerinebakıyorlardı.Dahabilesıkbakmayabaşlamışlardı.Gözleridemirkafestenpekayrılmıyordu.Hücreninboyuikimetre,yüksekliğibirmetreydi.Batıyabakankenardakikarebiçimiparmaklıklı kapak dışında, tam bir demir tabuttu. Neler oluyordu o tabutun içinde? Çocuklar merakiçindeydi. Günah çıkarma seansında her akşam kendinden geçen bu oğlancıklar, o sıra bile gözlerinisalonuntekpenceresindenpekayıramıyorlardı.Pencereönbahçeyebaktığı,hücrearkabahçedeolduğuhalde.

Neleroluyorduorada?HectorBastkimseninaklımitiraflaravermediğinihissediyor,çiledençıkıyordu.Amadurumabirçare

bulamıyordu.Çünkü bunun neden böyle olduğunu tam kavrayamıyordu.Çocukları buz gibi bir beklentiduygususarmıştı.Yüzleriherzamankindensolgundu.Gözleriuyuşturucualanlarınlagibiparıldıyordu.

Neleroluyorduorada?Nelerolduğusonderecebasitti.Wolfaylabirlikteydioanda.Hava deliğinden giren güneş ışığı yükselirken hissetmişti bunu. Işık giderek kızarmaya başlıyordu.

Aylabirlikteolmakiçinvakitdahaerkendi.Vücuduhazırdeğildi.Buişcanınıyakacaktı.Amaolacaktıyine de. HerWolf a olurdu er geç. Çok fazla baskı altında kaldıklarında, mevsimli veya mevsimsiz,mutlakaolurdu.Wolf çokuzun süredenberi kendini tutmuştu. Jacköyle istiyor diye yapmıştı bunu.Budünyada Jack'in hatırı için çok büyük kahramanlıklar göstermişti. Bazılarım Jack pek az bilecek,derinliğini,kapsamımaslaanlayamayacaktı.

AmaartıkölüyorduWolf.Veaylabirliktegidiyordu.Aylagitmekölmeyidahadayanılır,adetakutsalbirhalegetirirdi.Wolfdabuyüzdenbirrahatlık,birmemnuniyetduymaktaydı.Artıkmücadeleetmemekharikuladebirduyguydu.

Ağzıbirdenkocakocadişlerledolmuştu.

3Heck çıktıktan sonra koca odada bir süre yalnızca yazıhane sesleri duyuldu. Sunlight Gardener'in

belindekianahtarlarınşıngırtısı,birdosyadolabınınaçılıpkapanması..."Abelson.İkiyüzkırkdolarotuzsent."

Page 261: Tılsım - Turuz

Tuşlara basıldı. Peter Abelson dış ekipte çalışan bir çocuktu. Tüm dış ekip elemanları gibi zeki,kişilik sahibi, fiziksel kusuru olmayan biriydi. Jack onu ancak birkaç kere görmüştü ama, karikatürromanlardakitiplerebenzetiyordu.

"Clark.Altmışikidolaronyedisent."Tuşlarayinebasıldı.SonnyToplamdüğmesinebasıncamakinesarsıldı."Düşüşyapmış,"diyeyorumdabulunduSonny."Benonunlakonuşurum,senaldırma.Şimdilütfenbenilâfatutma,Sonny.BaySloatonuçeyrekgeçe

Muncie'yevarmışolacak,yolumuzdauzun.Geçkalmakistemiyorum."Özürdilerim,PederGardener."Gardener'inverdiğicevabıJackduyamadıbile.Sloatadıondabüyükbirşokyaratmıştı.Amayinede

benliğinin yansı pek şaşırmamıştı bu işe. Bunun da ortaya çıkacağını biliyordu bilinç altı. Gardenerbaştan beri kuşkulanıyordu. Besbelli patronun canını ayrıntılarla sıkmak istememişti. Belki de Jack'iyardımsız konuşturamayacağını kabullenmek istememişti. Ama sonunda etmişti o telefonu. Nereye?Doğuyamı?Batıyamı? Jack bunu bilmek için neler vermezdi!Morgan,LosAngeles’tenmi geliyorduyoksaNewHampshire'denmi?

Alo,BaySloat.Umarımsizirahatsızetmiyorumduramamahallipolisbanabirçocukgetirdi...dahadoğrusuşuikiçocukamabenzekiolanıylailgileniyorum.Onutanıyorgibiyim.Yadabelkibanaöy...YanibelkiöbürbenliğimtanıyordunAdınıJackParkerolarakveriyorama...efendim?Tarifmiedeyim?Peki...

Vebalonpatlamıştıtabii.Benilâfatutma,Sonny.BaySloatonuçeyrekgeçeMuncie'deolacak...Süresonunayaklaşıyordu.Sanabiranönceevedöndemiştim,Jack...Artıkçokgeç.Bütünçocuklarkötüdür.Aksiyombu.Jack başını biraz kaldırdı, odanın karşı tarafına baktı. Gardener'le Sonny Singer, Gardener'in

masasınınötetarafınaoturmuşlardı.Sonnyhesapmakinesinintuşlarınabasıyor,Gardeneronarakamlarısöylüyordu.Hepdışekipteçalışanlarınadlarıgeçmekteydi.Alfabetiksırayagöre.SunlightGardener'inönündebirmuhasebedefteri,çelikbirklasmankutusu,biryığındadüzensizzarfduruyordu.GardenerbirzarfıhavayakaldırıpüzerindekikaralamalarıyükseksesleokurkenJackdazarfınarkasınıgörebiliyordu.İkimutluçocukresmivardızarfınarkasında.Herbirininelindebirİncil.Zıplayasıçrayakiliseyedoğrugitmekteydiler.Eleletutuşmuşlardı.Resminaltında,"İSANINIŞIĞIOLACAĞIM"diyeyazılıydı.

'Temkin.Yüzaltıdolarvedenk."Ozarfdaçelikçekmeceyegirdi.Sonny,"Yinekaytarıyorgaliba,"dedi.'Tanrıgerçeğigörüramabekler.Victoriyidir.Şimdisusdabuişialtıdanöncebitirelim."Sonnytuşlarabastı.İsa'nındenizdeyürüyenresmiaçıkduruyor,ardındakikasanıniçigörünüyordu.Jack,SunlightGardener'inmasasındabaşka ilginç şeyler deolduğunugördü. İki zarf vardı.Birinin

üzerindeJACKPARKER,ötekindePHILIPJACKWOLFEdiyeyazılıydı.Kendisırtçantasıdaoradaydı.ÜçüncüilginçşeydeSunlightGardener'inanahtardestesiydi.

Page 262: Tılsım - Turuz

Jack'ingözlerianahtarlardan,odanınsoltarafındakikilitlikapıyadöndü.BukapıGardener'indışarıyaçıkışözelkapısıydı.Belliydi.Ahbiryoluolsada...

"Yellin.Altmışikidolarondokuzsent."Gardeneriçiniçekti,sonzarfıdaçelikçekmeceyekoydu,muhasebedefterinikapadı."AnlaşılanHeck

haklıymış. Sanırım sevgili dostumuz Bay Jack Parker uyandı," Gardener masanın çevresinde dolaşıpyaklaştı.Deli,sisligözleriparlıyordu.Elinicebineattı,çakmağınıçıkardı.Jackiçindenpanikduygusununyükseldiğinihissetti."AmaseninadınJackParkerdeğil,değilmisevgiliyavrum?AsıladınJackSawyer,değilmi?Ya,evet,Sawyer.Vesanaçokilgigösterenbirisipekyakındageliyor.Onaanlatacakbiryığınilginçşeyimizolacak,öyledeğilmi?"

SunlightGardenergüldü,Zippo'nunkapağınıaçtı,karatekeri,islerinkarartığıfitiliortayaçıkardı."İtirafruhaiyigelir,"diyefısıldayıpçakmağıçaktı.

4Güm."Neydi o?" diye sorduRudolf. Fırından başını kaldırmış, dinliyordu.Akşam yemeği hemen hemen

hazırdı.Onbeşiricehindiböreği.İyikızarıyorlardı."Neneydi?diyesorduGeorgeIrwinson.DonnyKeeganmuslukbaşındapatatessoyarkenyine"Yuk-yuk-"diyegüldü.Irwinson,"Benbirşeyduymadım,"dedi.Donnyyinegüldü.Rudolfonatedirginbakışlarlabaktı."Patateslerisoyasoyabitireceksin,aptal.""Yuk-yuk-yuk!"Güm!"İşte...buseferduydunherhalde,değilmi?"Irwinsonbaşınıikiyanasalladı.Rudolfbirdenkorktuğunuhissetti.Buseslerhücredengeliyordu.Yanisamankurutmayerisanılması

gereken hücreden. Ne samanı! Koca çocuk vardı hücrede. Bu sabah arkadaşıyla sapıklık yaparkenyakalandı denilen koca çocuk.Arkadaşı da dünRudolf a rüşvet teklif edendi. Söylentilere göreKocaOğlan,Bastkafasınavurmadanöncegaddarlaşmıştı.BazılarınagöreKocaOğlanBast'inelinidekırmıştı.Sıkarakkırdıdiyorlardı.Yalandıtabii.Yalanolmakzorundaydı,ama...

GÜM!Busefer Irwinsonbaşınıkaldırıpçevresinebakındı.Rudolf tuvaletegitmegereğiniduydu.Belki tâ

üçüncükattakituvaletegiderdi.Üçsaatinmezdibelkiaşağıya.Kötübirşeylerolacakgibiydi.Çokkötübirşeyler.

GÜM-GÜM!HindiliböreklerinAllahbelâsınıversin.Rudolfönlüğünüçıkardı,tezgâhınüstünefırlattı,kapıyadoğruldu.

Page 263: Tılsım - Turuz

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Irwinson. Sesi birden pek fazla tizleşmişti. Titriyordu da. DonnyKeegan patatesleri hırsla soymaya devam etti. Futbol topu boyundaki patatesler o soyunca golf topuboyunainiyordu.Siyahsaçlarıyüzünedökülmekteydiçocuğun.

GÜM!GÜM!GÜM-GÜM-GÜM!Rudolfsoruyacevapvermedi,ikincikatmerdivenlerinevardığındakoşuyordu.Indiana'dazorgünler

yaşanmaktaydıosıra.İşbulmakzordu.SunlightGardenerisepeşinvenakitödüyordu.Rudolf yine de, başka iş aranıp zamanı gelmedi mi diye düşünmekteydi. Kurtarın beni buradan

diyebilirmisinizarkadaşlar!

5GÜM!Hücrenin fırın kapağı gibi kapısı ikiye yarıldı. Bir an, hücreyle kapağın arasında kara bir boşluk

belirdi.Birsüresessizlik.Sonra:GÜM!Altsürgügıcırdadı,yamuldu.GÜM!Sürgükırıldı.Hücrenin kapısı kocaman menteşelerini gıcırdatarak açıldı. İki kocaman, kara, tüylü ayak dışarıya

uzandı.Tabanlarıkarşıyadönüktü.Uzunparmaklarıtoprağadoğrualçaldı.Wolfyavaşyavaşdışarıyakaymayabaşladı.

6AlevJack'ingözleriönündeilerigerigidipgeliyordu.İlerigeri, ilerigeri.SunlightGardenersahne

sihirbazıyla,âlimrolüyapanaktörarasıbirşeyebenziyordu.PaulMunirollerigibi.Komiktihali.Jackbukadarkorkuyorolmasagülerdi.Belkiyinedegülecekti.

"Şimdi sana birkaç sorum var, sen de cevaplayacaksın," dedi Gardener. "Bay Morgan bunlarıncevaplarını sendençokkolaylıklaalabilir.Kesin.Amabenonazahmetvermek istemiyorum.Evet... nezamandanberigöçyolculuklarınıyapabiliyorsun?"

"Nedemekistediğinizianlamıyorum.""Diyar'anezamandanberigidebiliyorsun?""Nedensözettiğinizibilmiyorum."Alevyaklaştı."Zencinerede?""Kim!""Zenci.Karaherif!"diyebağırdıGardener."Parkermi,Parkusmu,adıherneyse!Neredeo?"

Page 264: Tılsım - Turuz

"Kimdensözettiğinizibilmiyorum.""Sonny!Andy!"diyehaykırdıGardener."Soleliniçözün.Banauzatıptutun."Warwick, Jack'in omzundan uzanıp bir şeyler yaptı. Az sonra Jack'in elini sırtından önüne doğru

kaydırıyorlardı.Fenahaldeuyuşmuşolankolaiğnelerbatargibioldu.Jackmücadeleetmeyeçalıştıamayararıyoktu.Eliuzattılar.

"Parmaklarımaçın."Sonny, Jack'in yüzük parmağını bir yana çekerken Warwick de orta parmağını öbür yana çekti.

GardenerhemenZippo'sununaleviniikiparmakarasındaoluşan'Vgibiyerinyumuşakdokusunatuttu.Acıçok fazlaydı. Sol kolundanyukarı vuruyor, tümvücudunayayılıyordu.Tatlı bir ızgara kokusuyükseldi.Kendisi.Yanıyordu.Kendisi.

Ona sonsuz gibi gelen bir zamandan sonra Gardener Zippo'yu geri çekti, şrak diye kapattı. Alnınıboncukboncukterlerkaplamıştı.Soluksoluğaydı.

"Şeytanlarvücuttançıkarkenbağırır,"dedi."Evet,bağırır.Bağırmazmı,çocuklar?""Evet,Tanrıyaşükür,"dediWarwick.Sonny,"Sizinsayenizde,"diyekatkıdabulundu."Ya, evet, biliyorum. Gerçekten biliyorum. Çocukların da, şeytanların da sırlarını iyi bilirim."

Gardener kıkırdadı, sonra eğildi, yüzünü Jack'inkine iyice yaklaştırdı, arada birkaç santimkaldı.Tıraşlosyonunun kokusu Jack'in burnunu doldurdu. Koku bir felâketti ama, yine de kendi derisinin yanmakokusundaniyiydi."Bak,Jack.NezamandanberiDiyar'agidipgeliyorsun?Zencinerede?Annennekadarbiliyor?Kimleresöyledin?Zencisananelersöyledi?Öncebukadarıylabaşlayalım."

"Nedensözettiğinizibilmiyorum."Gardenersırıtıpdişlerinigösterdi."Çocuklar," dedi. "Bu çocuğun ruhuna biraz daha güneş ışığı sokacağız. Sol elini tekrar bağlayın,

sağınıçözün."Sunlight Gardener çakmağını tekrar açtı, emirlerin yerine gelmesini bekledi. Parmağı çakmağın

üzerindehazırdı.

7GeorgeIrwinson'laDonnyKeeganhâlâmutfaktaydılar."Dışardabirivar,"dediGeorgesinirlisinirli.Donnybirşeysöylemedi.Patatessoymayıbitirmiş,fırınınyanındaduruyor,ısınmayaçalışıyordu.Ne

yapacağımpekbilmiyordu.Koridorun ilerisinde itiraf seansıyapılmaktaydı.Onubiliyordu.Kendisideoradaolmakistiyordu.İtirafdemekgüvenlikdemekti.Burada,mutfaktakendinipekürkekhissediyordu...amaRudolfonlaragitmeleriiçinizinvermemişti.Eniyisiburadakalmaktı.

"Birsesduydum."dediGeorge.Donnygüldü."Yuk!Yuk!Yok!" 'Tanrım!Şuseningülüşünvarya...deliediyorinsanı,"dediGeorge.

"Yatağımda,yastığımınaltındaKaptanAmerikaçizgiromanıvar.Dışardakimvardiyebirbakarsansonrasanaokitaptanokurum."

Page 265: Tılsım - Turuz

Donnybaşınıikiyanasalladı,yineoeşekgülüşüylegüldü.Georgekapıyailerledi.Sesler.Tırmalamalar.Tırmalamasesinebenziyordu.Birisikapıyıtırmalıyor

olmalıydı.İçerialınmakisteyenbirköpekvardısankiorada.Eviniyuvasınıkaybetmişbiryavruköpek.Amahangiyavruköpekikimetrelikkapınıntâtepesiniturnalardıki?

George pencereye yöneldi, dışarıya baktı. Karanlıkta hiçbir şey görünmüyordu. Hücre de okaranlıklarınarasındadahakarabirgölgedenibaretti.

Georgetekrarkapıyadoğrudöndü.

8Jacköylehızlıbağırdıkiboğazınınyırtılacağımsandı.Caseydeyanlarınagelmişti.Göbeğidışarıya

taşanCasey. İyideolmuştuonlaragöre.ŞimdiJack'inkolunuzaptetmeyeüçkişibirdenuğraşıyorlardı.Casey,WarwickveSonnySinger.Parmaklarıaçıpelialevinüzerindetutmaktaydılar.

GardenerçakmağıçekinceJack'inelindemadenîparabüyüklüğündesiyah,üzeriköpükköpükbiryaragörüldü.

Gardener ayağa kalktı, üzerinde JACK PARKER yazan zarfı masadan aldı, getirdi. Zarftan gitarmızrabımçıkardı.

"Nebu?""Gitarmızrabı,"diyebildiJack.Ellerialevalevbiracıdeniziydi.j"Diyar'dane?""Nedemekistediğinianlamıyorum.""Bune?""Bilye.Körmüsün?""Diyar'dabubiroyuncakmı?""Nedem...""Biraynamı?""...ekist...""Hızlıçevirincegözdenkaybolanbirtopaçmı?""...ediğini...""BİLİYORSUN!BALGİBİBİLİYORSUN;SAPIKPİÇKURUSUSENİ!""Anlamıyorum!"GardenereliniJack'inyanağınaşaklattı.Gümüşdolarıçıkardı.Gözleriparlıyordu."Bune?""HelenTeyzeminverdiğibiruğur.""Diyar'dane?""Birkutubisküvi."Gardenerçakmağıuzattı."Sonşansın,çocuk.""Vibrafonoluyor,cazmüziğiçalıyor.""Sağeliniyineuzatın,"dediGardener.Jackmücadeleettiamasonundaeliniuzatmayıbaşardılar.

Page 266: Tılsım - Turuz

9Fırında hindin" börekler yanmaya başlamıştı. George Irwinson yaklaşık beş dakikadan beri kapı

dibindeduruyor,açacakcesaretibulamıyordu.Kapıbirdahatırmalanmamıştı."Korkacak bir şey olmadığını göstereceğim sana, ödlek!" dedi George hevesle, "İnsan Tanrı'ya

inanıyorsakorkacakbirşeyyoktur!"Bukocalâftansonrakapıyıtutupaçtı.Eşiktedevgibi,kara,gölgelibirşeyduruyor,gözyuvalarından

kırmızı ateşler saçılıyordu.George'ungözlerihavayakalkıpbirden inen tüylüeli izledi.Yirmi santimevaran parmak ve tırnaklar o pençenin uçundaydı.O parmaklarGeorge Irwinson'un kafasını boynundankopardı, kafa odanın ortasına doğru uçtu, kanları akmaya başladı. Gülmekte olan Donny Keegan'ınpabuçlarınınburnunaçarptı.DelilergibigülüyorduDonnyKeegan.

Wolfkendinidörtayaküstümutfağaattı.DonnyKeegan'ınyanındanhiçbakmadangeçti,holeçıktı.

10Wolf!Wolf!Hemenşimdi!Jack'inzihnindekiWolfunsesiydiamadahatok,dahaderin,dahahakimbirsesti.Beynindekiacıları

bıçakgibiyarıyordu.Wolfaylagidiyor,diyedüşündü.Bunubilinçlendirmekonahembirzaferduygusu,hemdebirhüzün

verdi.SunlightGardener yukarıya doğru bakıyordu.Gözlerini kısmıştı. O anda o da hayvana benziyordu.

Tehlikekokusualanbirhayvan."Peder?"diyesorduSonny.Sesliseslisoluyordu.Gözbebekleriirileşmiştiçocuğun.Jack,odazevk

alıyor,diyedüşündü.Konuşmayabaşlarsam,işkenceyarımkaldıdiyeüzülecekSonnySinger.Gardener,"Birsesduydum,"dedi."Casey,gitmutfağıvebüyüksalonudinlebakayım.""Peki."Caseyçıktı.Gardener, Jack'a baktı. "Ben yakında Muncie'ye doğru yola çıkmak zorundayım," dedi. "Bay

Morgan'la buluşunca ona derhal bazı bilgiler vermek istiyorum. Bu yüzden, benimle hemen konuşmangerek,Jack.Kendinidahafazlaacıçekmeyezorlama."

Jackonabaktı,inşallahkalbiminnasılçarptığıboynumdakidamardanbelliolmuyordur,diyedüşündü.EğerWolfhücredençıkmışsa...

Gardener, Speedy'nin verdiği mızrabı tek eliyle havaya kaldırdı. Bir elinde de Yüzbaşı Farren'inverdiğiparavardı."Nebunlar?"

"Geçiş yaptığımda bunlar kaplumbağa husyesi oluyor" Jack bunu söyledikten sonra vahşi bir isterikahkahasıpatlattı.

Gardener'inyüzüöfkedenkıpkırmızıkesildi.'Tekrarbağlayınkollarını,"dediSonny'yleAndy'ye."Kollarımbağlayın,sonrapantolonunuindirinbu

piçkurusunun.Kendihusyeleriniısıtıncaneolacakmış,birbakalım."

Page 267: Tılsım - Turuz

11Heck Bast itiraf seansında sıkıntıdan patlamak üzereydi. Bu söylenenlerin hepsini daha önce de

duymuştu.Hepsisıradangünahlardıbunlar.Anneminçantasındanparaaşırdım,okulunbahçesindeesrarçektim,kesekâğıdınazamksıkarkoklardık,onuyapardık,bunuyapardık.Çocukçaşeyler.Heyecanıyoktubunların. Elinin sancısını aklından uzaklaştıracak bir heyecan getirmiyorlardı. Heck'in canı bodrumda,Sawyerdenençocuklauğraşmakistiyordu.Sonradakocaoğlanasıragelir,kendisinihernasılsaşaşırtan,sağlamsağelinihaşatedenoayınınhakkındangelirlerdi.Evet,ogerizekâlıylauğraşmakzevkliolacaktı.Belkidemirkeskisifalankullanmakgerekirdi.

VernonSkardaadındakiçocukkonuşuyorduosıra.Sesitekdüzeydi,"...sonraikimizanahtarlarınoradaolduğunugördük,tamammı.Odediki,haydi,atlayalım,şubinanınçevresindebirdolaşalım,dedi.Amabenbununyanlışolduğunubiliyordum,onadasöyledim.Odediki..."

Ah,Tanrım,diyedüşündüHeck.Elininacısıâdetaçığlıkatıyordu.Sancıhaplarıodasındaydı.SalonunarkatarafındaPeabody'ninağzınıbirkarışaçıpesnediğinigördü.

"Böylece atlayıp turu yaptık, sonra o dedi ki, dedi ki..." Kapı birden öyle hızla açıldı kimenteşelerinden çıktı, duvara çarptı, sekti. Tom Cassidy adlı çocuğa çarptı, onu yere yıktı, üzerinedevrildi.Salonabirşeydaldı.HeckBastönceonuömründegördüğüenkocamanköpeksandı.Çocuklarbağrıştılar, sandalyelerinden fırladılar... sonra oldukları yerde dondular. Gözleri fincan gibi açılmış,inanmaz bakışlarla o grimsi siyah hayvana bakıyorlardı. Wolf ayaklarının üzerinde doğruldu. Çinlipantolonuylakareligömleğihâlâüzerindeydi.Birazdargeliyordu.

VernonSkardabaktı,gözleriyuvalarındanuğradı,çenesiaşağıyasarktı.Wolf kükredi. Çocuklar çevresinden uzaklaşırken o onlara ateş saçan bakışlarla baktı. Pedersen

kapıya seyirtti.Wolf öyle kocaman duruyordu ki, kafası tavana değecekti neredeyse. Sıvılara özgü birhızlahareketegeçti,ambarkirişigibikalınkolunusavurdu.PençeleriPedersen'insırtındabirkanalaçtı.Birançocuğunomurgasıortayaçıktı,net şekildegöründü.Kanlanmışbirkabloyabenziyordu.Etlervekanlarduvarlarasaçıldı.Pedersensendeleyenadımınıholeattı,oracığadevrildikaldı.

Wolf döndü... parıldayan gözleriHeckBast'a dikildi.Heck, sinirleri felç olmuş bacakları üzerindeayağakalktı,bukırmızıgözlü,tüylücanavarabaktı.Kimolduğunubiliyorduonun...dahadoğrusu,eskidenkimolduğunubiliyordu.

ŞuandatekrarcanınınsıkılıyorolabilmesiiçinnelervermezdiHeck!

12Jacktekrarsandalyeyeoturtulmuştu.Yanık,zonklayanelleriyinesırtınakıvrılmış,deliceketisımsıkı

bağlanmıştı. Sonny ceketin bağlarını insanı deli edecek kadar sıkı bağlamış, sonra Jack'in Çinlipantolonuylaiçdonunuindirmişti.

GardenerZippo'yuJack'ingörebileceğibiryerdetutarak,"Şimdibenidinle,Jack,"dedi."Hemdeiyidinle. Sana tekrar sorular sormaya başlayacağım. Doğru dürüst cevap vermezsen, bir daha ömrününsonunakadarcinselgünahişlemektenkorkmazsın."

Sonny Singer buna kahkahalarla güldü.O çamurlu, yarı ölü şehvet bakışı geri dönmüştü gözlerine.Jack'inyüzünehastabirheveslebakıyordu.

"PederGardener!PederGardener!"BuCasey'in sesiydi.Telâşlı gibiydi. Jackgözlerini tekrar açtı.

Page 268: Tılsım - Turuz

"Yukardamüthişbirpatırtıdırgidiyor!""Şimdirahatsızedilmekistemiyorum.""DonnyKeeganmutfaktadelirmişgibigülüyor!Sonra..."Sonny,"Şimdirahatsızedilmekistemediğinisöyledi,"dedi."Duymadınmı?"AmaCasey susamayacak kadar kaygılıydı. "Sonra büyük salonda da sanki isyan çıkmış gibi sesler

vardı!Bağırtılar!Çığlıklar!Sankibir..."BirdenJack'inzihniinanılmazgüçtebirkükremeyledoldu:Jacky!Neredesin?Wolf!Neredesin,söylehemen!"Sankibirköpeksürüsüfalansalınmışgibiydi!"Gardenergözlerinikısmış,Casey'ebakıyordu.İncedudaklarıbirçizgiolmuştu.Gardener'inçalışmaodası!Bodrumdaki!Dahaöncegeldiğimizyer!Yandanmıinilecek,Jacky?Merdivenlerden!Merdiven,Wolf!Tamam!Hemen!Okadardı.Wolf,Jack'inzihnindençıktı.ÜstkattanJackayakseslerivebağırtılarduydu."PederGardener?"diye sorduCasey.Herzamanpekkırmızıolan suratı şimdibembeyazdı. "Peder

Gardener,neoluyor?Ne...""Sus!"dediGardener.Caseytokatyemişgibisindi.Gözleriiriiriaçılmış,gücenikbakıyordu.Koca

çenesi titremeye başlamıştı. Gardener onun yanından geçti, kasaya yürüdü. Oradan koca bir tabancaçıkarıp beline soktu. Peder Sunlight Gardener ömründe ilk defa korkuyormuş gibi, şaşkınmış gibigörünüyordu.

Yukardan cam kırılmasına benzer sesler geldi, sonra onu bir gıcırtı izledi. Singer, Warwick veCasey'in gözleri yukarıya doğru döndü... sığınağa saklanmış da alarm sesini dinleyen insanlarabenziyorlardı.

Gardener,Jack'abaktı.Yüzünebirsırıtmaifadesigeldi,ağzınınköşelerisankisicimlebağlıymış,ustabirkuklacıosicimleriçekiyormuşgibikıpırdadı.

"Buraya gelecek, değil mi?" dedi Sunlight Gardener. Jack cevap vermiş gibi başını salladı sonra."Gelecek...amaburadançıkabileceğinisanmıyorum."

13Wolfsıçradı.HeckBastalçılısağkolunuonunboğazınınönünetutmayıbaşarmıştı.Müthişbiracıyla

birlikte bir çatırtı duyuldu.Wolf havaya tozlar uçurarak alçıyı ve içindeki eli ısırdı... kopardı. Heckbudala gibi durmuş, eskiden elinin bulunduğu yere bakıyordu.Bileğinden kanlar dökülmekteydi.Beyazbalıkçıkazağımcanlı,sıcakbirrengeboyamaktaydıokanlar.

"Lütfen," diye inledi Heck. "Lütfen, lütfen, yapma..." Wolf ağzındaki eli tükürdü. Yılan hızıylayaklaşmıştı.DişleriboğazınageçerkenHeckgaripbirduyguyakapıldı,ondansonrasınıbilemedi.

Page 269: Tılsım - Turuz

14PeabodysalondanfırlarkenPedersen'inkanlarınabasıpkaydı,tekdizüstüneçöktü,tekrarkalktı,giriş

katı koridoruboyuncakoşmayabaşladı.Koşarkenbir yandanüstünebasmakusupduruyordu.Çocuklarheryanadoğrukaçmakta,panikiçindebağrışmaktaydılar.Peabody'ninpaniğipekonlarınkikadardeğildi.Olağanüstü durumlarda ne yapması gerektiğini hatırlıyordu. Hoş hiçbir durumun bu derece olağanüstüolacağıdakimseninaklınagelmemiştielbette.HerhaldePederGardenerolağanüstüderken,çocuklardanbirininfıttırıpbirbaşkaçocuğubıçaklamasınıfalandüşünmüşolmalıydı,okadar.

Yeni gelenlerin kaydının yapıldığı odanın arka tarafında, Gardener'in "yardımcılarım" dediğikabadayılarıntoplandığıbirodavardı.

Peabody oraya girip kapıyı kilitledi, telefonu açıp imdat numarasını çevirdi. Az sonra FrankyWilliams'lakonuşuyordu.

"SunlightYurdundanPeabody," dedi. "Yanınızamümkünolduğukadar çok adamalıp hemenburayagelmenizgerek,MemurWilliams.Burasıcehennemin..."

Dışardanacıbirçığlık,ardındandatahtakırılmasesiduyuldu.Birhırlama,birhavlamavekükreme...çığlıkkesildi.

"...dikâlâsı...kıyametkopuyor!"diyebitirdisözlerini."Netürkıyamet?"diyesorduWilliamssabırsızbirsesle."Gardener'ıverbana.""Peder'inneredeolduğunubilmiyorumamasiziburaya ister,onubiliyorum, insanlaröldü.Çocuklar

öldü.""Ne?""Sizçokadamalıpgelin,yeter,"dediPeabody."Çokdasilâhalın."Birçığlıkdahakoptu,ağırbirşeyedüştü...galibaönholdekikocaaynadevrilmişti."Makinelitüfekgetirinbulabilirseniz."Holün kristal avizesi düştü. Peabody yüzünü buruşturdu. Canavar galiba her yanı çıplak elleriyle

yıkacaktı."Varsaatombombasıgetirin,"diyeeklediPeabody.Saçmalamayabaşlamıştı."Ne..."Peabody telefonu hemen kapattı. Masanın altındaki boşluğa emekledi, kollarını başının çevresine

sardı,bunlarinşallahrüyadırdiyeduaetmeyebaşladı.Ömründegördüğüenkorkunçkâbus.

15Wolf birinci kat koridoru boyunca, ön kapıya doğru, kudurmuşçasına koşuyordu. Yalnızca aynayı

devirmek ve avizeyi alaşağı etmek için duraladı. Avizeye asıldı, Tarzan gibi sallandı ve bunu avizeyerindensökülenekadarsürdürdü.Koridorhalısınınüzerinekristaldamlalarısaçıldı.

Aşağıtaraf...Jackaşağıtaraftaydı.Şimdi...netaraftıaşağısı?O yaratığın gitmesini artık bekleyemeyen bir çocuk, saklandığı dolabın kapısını açtığı gibi fırladı,

merdivenlerdenyukarıyaatıldı.Wolfonuyakaladı,koridorafırlattı.Çocukkapalıduranmutfakkapısına

Page 270: Tılsım - Turuz

çarptı,kemiklerininkırılmasısesiduyuldu,yereyığıldıkaldı.Wolf’un beyninde, dökülen taze kanların kokusu yüzüyordu. Saçları kanlı bukleler halinde

sarkmaktaydı.Sakallarına, burnunakanlar bulaşmıştı.Kafasındakidüşünceye sahipolmayauğraşıyorduama bu zordu. Çok zordu, Jacky'yi çok çabuk bulması gerekiyordu. Düşünme yeteneğini tümdenkaybetmedenönce.

Sonhızla tekrarmutfağaatıldı. İçeriyeburadangirmişti.Dörtayaküzerine indi.Opozdadahahızlıhareket edebiliyordu. Kapalı bir kapının önünden geçerken birden hatırladı. O dar yer. Mezara inergibiydi.Kokusuıslakveağırgelmiştiboğazına...

Aşağıtaraf.Okapınınardında.Hemen!"Wolf!" diye bağırdı. Birinci ve ikinci katlarda dolaplara saklanmış bekleşen çocuklar bu sesi bir

ulumagibiduydular.Wolfdirekgibiikikolunukaldırdı,kapıyaindirdi.Kapıortayerindenyarılıpaçıldı,arkadakimerdivene tahta parçaları ve kıymıklar kustu.Wolf içinden geçti... evet, o dar yer burasıydı.Boğazgibiydi.BeyazadamınsöylediğiyalanlarıJack'leZayıfWolforadadinlemekzorundakalmışlardı.

Jackşimdideoradaydı.Wolfonunkokusunualabiliyordu.AmaBeyazAdam'ınkokusunudaalabiliyordu.Barutkokusunuda!Dikkat...Ya,öyle.Wolflardikkatliydi.Wolflarkoşar,parçalar,öldürürdüama,gerektiğizamandikkatliydiler.Merdivenleri dört ayak üzerinde indi. Duman kadar sessizdi. Gözleri stop lambaları gibi kırmızı

parlıyordu.

16Gardenergiderekdahasinirlioluyordu.Jack'edelirmeküzereymişgibigörünmekteydi.Gözleribiro

yana, bir bu yana dönüp duruyordu. Casey'in Jack'i dinlemekte olduğu stüdyodan kapalı kapıya, sonraJack'e.

Üstkattangelengürültülerbirsüredenberikesilmişti.SonnySingerkalkıpkapıyayöneldi."Çıkıpbakayımacaba...""Hiçbiryeregidecekdeğilsin!Dönburaya!"Sonny,Gardener'dentokatyemişgibibüzüldü."Neoldu,PederGardener?"diyesorduJack."Birazsinirligibisiniz."Sonnyonubirtokatlakötüsarstı."Ağzındançıkanadikkatet,kenefsurat!Dikkatet,okadar!""Sendesihirligibisin,Sonny.Sende,Warwick.ŞuiçerdekiCaseyde...""Susturunşunu!"diyebağırdıGardenerbirden."Hiçbirşeyyapamazmısınızsiz?Herşeyibenkendim

miyapmalıyımburada?"Sonny,Jack'ebirtokatdahaattı.Buseferkiçokdahasertti.Jack'inburnukanamayabaşladıamayüzü

gülümsedi. Wolf çok yakındaydı artık....ve Wolf dikkatli davranıyordu. Jack'in içinde buradan sağkurtulabileceğinedairçılgınbirumutuyandı.

Caseybirdendoğruldu,kulaklarındakikulaklıklarıfırlattı,enterkomundüğmesinebastı.

Page 271: Tılsım - Turuz

"PederGardener!Dışmikrofonlardansirenseslerialıyorum!"Gardener'ingözleriiriiriaçılıpCasey'edöndü."Ne?Kaçtane?Nekadaruzakta?""Sayısıçokgibi,"dediCasey."Henüzyaklaşmışdeğiller.Amaburayageliyorlar.Onakuşkuyok."Gardener'insinirleriozamanboşaldı.Jackbunuhemenfarketti.Adambirankararsızoturdu,sonra

elininyantarafıylaağzınıpekzarifbirhareketlesildi.Mesele yukarda olup bitenler değil... yalnızca siren sesleri de değil. Wolf un yakında olduğunu

biliyor. O da kendine göre onun kokusunu alabiliyor... bu işten hiç hoşlanmıyor. Wolf, bir şansımızolabilir?Hâlâkurtulabiliriz!GardenertabancayıSonnySinger'euzattı."Benimnepolislekonuşacak,nedeyukardaolupbitenlerleuğraşacakvaktimvarşimdi,"dedi."EnönemlisiMorganSloat.BenMuncie'yegidiyorum. Sen ve Andy benimle geleceksiniz. Sonny. Bu tabancayı dostumuz Jack'dan ayırma. Benarabayıgarajdançıkarayım.Kornayıçaldığımzamanikinizgelin."

"YaCasey?"diyemırıldandıWarwick."Evet,tamam,Caseydegelsin,"diyekabullendiGardenerhemen.Jackiçinden,sizibırakıpkaçıyor,

diye düşündü. Salaklar sizi.Kaçıyor işte.Gün gibi ortada.Göremiyorsanız beyniniz sulanmış sizin.Okornayıyıllarcabeklersinizburada.Yiyeceklerevetuvaletkağıtlarıyetersetabiiosüreboyunca.

Gardener ayağa kalktı. Sonny Singer, yüzüne yeni gelen kasıntı ifadeyle onun masasına oturdu,tabancayıJack'eçevirdi.Gardener,"Eğergerizekâlıarkadaşıgelirse,vuronu,"dedi.

Sonny,"Nasılgelebilir?"diyesordu."Hücredeo.""Boşver,"dediGardener."Kötüo.İkisidekötübunların.Kesinbu.Aksiyom.Gerizekâlıgelirseonu

vur.İkisinidevur."Destesindekianahtarlarıkarıştırdı,birtanesiniseçti."Kornasesiniduyuncagelin,"dedi.Kapıyıaçıp

çıktı.Jackkulaklarımdikipsirenleriduymayaçalıştıamaduyamadı.KapıSunlightGardener'inarkasındankapandı

17Zamanuzayıpgidiyordu.Birdakikasankiikidakikagibigeçiyor,ikidakikanınboyuondakikayavarıyordu.Dörtdakikaiseen

azındanbirsaatkadardı.Gardener'inüçyardımcısı"Tıp"oynuyorgibiydiler.Sonny,SunlightGardener'inmasasında baston yutmuş gibi oturuyordu. Bu yeri çok gözünde büyütürdü Sonny. Tabancayı Jack'inburnuna nişanlamıştı. Warwick hole açılan kapının yanında duruyor, Casey ışıklı stüdyoda, kulağınakulaklıklarıgeritakmış,dinliyordu.Gözlericampenceredenyandakikiliseninkaranlığınabakıyor,hiçbirşeygörmüyor,yalnızcaboşboşbakmayadevamediyordu.

"Siziyanındagötürmeyecek,biliyorsunuz,değilmi?"dediJackbirden.Ağzındançıkanseskendisinibilebirazşaşırttı.Dengelivekorkusuzbirsesti.

"Kessesini,kenefsurat!"dediSonny.Jack,"Sakınkornayıduyanakadarsoluğunututmayakalkışma,mosmorkesilirsin,"dedi."Birsözdahasöylerseburnunukır,Andy."

Page 272: Tılsım - Turuz

Jack,'Tabii,kırburnumu,Andy,"dedi."Sendevurbeni,Sonny.Polislergeliyor.Gardenergitti.Sizinüçünüzü,deliceketigiymişbircesedinbaşındabulacaklar."Sustu,sözünüdüzeltti."Deliceketigiymiş,burnukırıkbircesedin."

"Vurona,Andy.”dediSonny.Andy Warwick kapının oradan Jacky'nin oturduğu yere doğru yürüdü. Jack'in deli ceketi sımsıkı

bağlanmış,pantolonuylaiçdonuayakbileklerineyığılmıştı.JackyüzünüWarwick'edoğrukaldırdı.'Tamam,Andy,vurbana.Hiçkıpırdamam.Öyledururum.Yamanhedef."Andy Warwick yumruğunu sıktı, geriye doğru kaldırdı... sonra bir kararsızlık geçirdi. Gözlerini

kırpıştırdı.Gardener'in masasında bir saat vardı. Jack'in gözleri bir an oraya döndü, sonra tekrarWarwick'e

baktı."Dörtdakikaoldu,Andy.Birinsanınarabayıgarajdançıkarmasınekadarsürer?Heledeacelesivarsa?"

Sonny Singer, Sunlight Gardener'in koltuğundan fırladı, masanın çevresinden dolaşıp Jack'evuracakmışgibiyaptıamadahairiolanWarwickonudurdurdu.Warwick'inyüzündekaygıokunuyordu.Derinbirkaygı.

"Dur,"dedi."Bunlarıdinlemekzorundadeğilim!Benasla..."Jack,"Casey'esorsana,sirenlernekadaryaklaşmış?"dedi.Warwick'inkaşlarıdahadaçatıldı."Siz

kapana kısıldınız, anlamıyor musunuz? Resmini mi çizmem gerek? Durum kötü burada. O anladı.Kokusunualdı!Sizikapandabırakıpkaçtı.Yukardangelenseslerebakılırsa..."

SingerkendiniWarwick'ingönülsüzkıskacındankurtardı,Jack'inyanağınabiryumrukpatlattı.Jack'inbaşıbiryanadöndü,sonrayavaşçatekrardoğruldu.

"...durumunuzçokkötü,"diyebitirdideminkisözünü.Sonny,"Susyoksagebertirim"diyetısladı.Saatilerliyordu."Beşdakikaoldu,"dediJack."Sonny..."Warwick'insesindebirgariplikvardı."Şununsırtındanceketiçıkaralım.""Olmaz!"Sonny’ninçığlığıgücenikveöfkeliydi...içindekorkudavar."Pedernedemişti,biliyorsun,"diyeaçıkladıWarwickhızla."Daha"önce,televizyonculargeldiğinde.

Kimsedeliceketlerinigörmeyecekdedi.Anlamazlar,dedi.Onlargörürse..."Klik!Buenterkomdu."Sonny! Andy!" Casey'in sesi panik içindeydi. "Yaklaşıyorlar! Sirenler! Tanrım! Ne yapmamız

gerek?""Şunuhemençözelim!"Warwick'inteniiyicesolmuştu.Yalnızcayanaklarındaikipembebenekvardı."PederGardenerdediki...""Ne dediği bana vız gelir!"Warwick'in sesi alçaldı, çok korkan bir çocuğun tipik sözleri döküldü

Page 273: Tılsım - Turuz

ağzından"Yakalanacağız,Sonny!Yakalanacağız!"Jack'asirenlerşuandaduyabiliyormuşgibigeldi.Belkidehayalindeduyuyordu.Sonny'ningözlerikararsız,korkunçbakışlarlaJack'edöndü.Tabancayıyandoğrulttu,Jackbiraniçin

Sonny'ninkendisinigerçektenvuracağınısandı.Amaartıkaltıdakikadolmuştu.PatrondanMuncieyolunaçıkışıbildirenkornasesihâlâgelmiyordu."Sençözonu,"dediSonnysuratınıasarak,"Benonaelimisürmekistemiyorum.Obirgünahkâr.Hem

desapık."SonnytekrarmasayadönerkenAndyWarwick'inparmaklarıdeliceketinindüğümleriyleuğraşıyordu."Birşeysöylemeaklınvarsa,"diyesoluyordubiryandan."Yoksasenikendiellerimleöldürürüm."Sağkolserbestkaldı.Solkolserbestkaldı.Kollariçindehiçkemikyokmuşgibikucağınayığıldılar.Hernoktasınaiğnelerbatıyordu.Warwick iğrençceketi çekipbüsbütünçıkardı,başını eğipelindekiceketebaktı,yüzünüburuşturdu.

Karşıduvarakoştu,ceketiSunlightGardener'inkasasınasokmayauğraştı."Çekpantolonunu,"dediSony,"Senimiseyredeceğizburada?"Jackuçkurubuldu,çekti,elindenkaçırıptekrardüşürdü,yenidenbuldu,çekti.Klik!yineenterkom."Sonny!Andy!"Casey'insesipanikiçindeydi."Birşeyduyuyorum!""Virajdanmısapıyorlar?"diyebağırdıSonny.Warwickdeliceketinikasayatıkmasabalarınadahabir

hızverdi."Önkapıyamıdönüyor!..""Hayır!Kilisede!Birşeygöremiyorumamaoradabirşeyvar..."Öncebirpatlamasesi, sonracamkırılmasıduyuldu,Wolfcamekânıkırıpkilise tarafındanstüdyoya

atladı.

18Casey'inçığlıklarımikrofondaiğrençbiçimdeabartılıyor,yükseliyordu.Stüdyonun içindekısabir cam fırtınası yer aldı.Wolf dört ayaküstü eğikkontrol panelininüzerine

düştü, kayarak, tırmanarak indi. Gözlerinden kırmızı ışıklar saçılıyordu. Uzun pençeleri düğmelererastgelebastı.Sonymarkatape-recorder'ınkocabobinidönmeyebaşladı.

"KOMÜNİSTLER!" diye haykırdı Sunlight Gardener'in sesi. Ton en yükseğe dönmüştü. Casey'inçığlıklarını,Warwick'in "Vur!Vur!" emirlerini bastırıyor, duyulmaz hale getiriyordu.AmaGardener'insesi de yalnız değildi. Geri planda, bir cehennem müziği gibi, ön kapıya yaklaşan polis sirenleri deduyuluyordu.

"ONLAR SİZE O AYIP KİTAPLARA BAKMAKTAN BİR ZARAR GELMEYECEĞİNİSÖYLEYECEKLERDİR. DEVLET OKULLARINDA DUA ETMENİN YASAK OLMASININ ÖNEMİYOK DİYECEKLERDİR. HATTA ONİKİ ABD MİLLETVEKİLİYLE İKİ SENATÖRÜNKANITLANMIŞ HOMOSEKSÜELLİĞİNİN DE ÖNEMİ YOK DİYECEKLERDİR. ONLAR SİZE

Page 274: Tılsım - Turuz

DİYECEKLERKİ..."Casey'in sandalyesi,odayabakancamadoğrudevrildi.Başıo tarafadönüncebir anhepsi çocuğun

acıylayuvalarından fırlamışgözlerinigörebildiler.WolfkontrolpanelininkenarındansıçradığındabaşıCasey'inkarnınaçarpmıştı...Hemenokarınadaldı.Çenesibirmakinehızıylaaçılıpkapanmayabaşladı.

"Vuronu,Sonny!Vurolanetolasıyaratığı!"diyeböğürdüWarwick.Sonny,"Bencebunuvurmakdahaiyi,"deyipJack'edöndü.Büyükbirsonucavarmışbiradamıngüveni

vardısesinde.Başınıyukarıaşağısalladı,sırıtmayabaşladı."...GÜNÜGELİYOR,ÇOCUKLAR!YA,EVET,OGÜNBÜYÜKGÜN!OGÜNOCEHENNEMLİK

KOMÜNİST HÜMANİSTLER, 0 ATEİSTLER ANLAYACAKLAR, GÖRECEKLER Kİ, KAYALARBİLESİPEROLAMAYACAKONLARA!HEPSİGÖRECEKLER...AH.EVET...HALELUYADEYİN...HEPSİGÖRE.."Wolfhırlıyor,yırtıyordu.

SunlightGardener, devlet okullarına duayı sokmamakta direnen komünist hümanist cehennemliklereateşpüskürüpduruyordu.

Dışardansirensesleri,çarpanotomobilkapılan,birbirine,"Yavaşol,çocukkorkuyor,"diyenseslerduyulmaktaydı.

"Evet,hepseninbaşınınaltındançıktı.Senyarattınbütünbunları."Sonnykırkbeşliğikaldırdı.NamluOatleytünelininağzıkadarkocamangöründü.

Stüdyoylaodaarasındakicamiçeriyedoğrupatladı.Grimsisiyah,tüylübirşekilodayasıçradı.Burnucamınkesmesindenötürühemenhemenikiyeyarılmıştı.Ayaklarıkaniçindeydi.İnsansesinebenzeyenbirseslebağırdı.Jack'inkafasındakidüşünceöylegüçlüydüki,onugeriyedoğrusendeletti.

SÜRÜYEZARARVERMEYECEKSİN!"Wolf!"diyebağırdıJack."Dikkatet!Dikkatet,elindetab..."Sonny kırkbeşliğin tetiğini çekti. İki kere üst üste çekti.Kapalı yerde patlama kulakları sağır edici

oldu.KurşunlarWolf’anişanlanmamıştı. Jack'enişanlanmıştı.AmaWolfunvücudunagirdiler.ÇünküoandaWolf iki çocuğunarasında,havada, sıçrardurumdaydı. Jackarkadaşınınyan tarafındakurşunlarınçıktığıyerdeiri,kanlıdelikleraçıldığınıgördü.Kurşunlarınyolusapmıştı.Wolfunkaburgalarıbuaradatuzla buz olmuştu. İki kurşun da Jack'e değmedi, yalnızca bir tanesi yanağının hemen yanından geçti."Wolf!"

Wolf’unçeviksıçramasıbirgaripoldu.Sağomzuönedoğrubüküldü,vücududuvaraçarptı.KanlarıfışkırırkenduvardanSunlightGardener'inçerçeveliresmiyeredüştü.

SonySingergülerekWolf’adöndü,onubirdahavurdu.Tabancayıikieliyletutuyordu.Geritepmeninetkisiyleomuzlarısarsılmaktaydı.Durgunhavadabarutundumanıuzunsüredağılmadankaldı.Wolfdörtayaküstüdoğruldu,sonrahernasılsaayağakalktı.Tüylerürperten,acıdolu,yaralıbirkükreme,SunlightGardener'ın hoparlördeki sesini bile bastırdı. Sonny,Wolf u dördüncükere vurdu.Bu sefer kurşun solkoldabirdelikaçtı,kanveetparçalarıuçtu.

JACKY!JACKY!AHJACKY!ACIYOR;CANIMÇOKACIYOR..._Jacksendeleyerekilerledi,Gardener'ınmasasaatimkaptı.Elaltındakienyakınşeyoydu."Sonny, dikkat et!" diye bağırdı Warwick. "Bak..." O anda Wolf, karnı kıpkırmızı kanlar içinde,

Warwick'inüzerineatıldı.Birbirlerinesarıldılar,biraniçindansediyormuşgibigöründüler.

Page 275: Tılsım - Turuz

"...EBEDİYENBİRATEŞGÖLÜİÇİNDEYANACAKLARDIR!ÇÜNKÜİNCİLBİZEDİYORKİ..."JacksaatiSonny'ninkafasınaolancagücüyleindirdi.OandaSonnydedönmeyeçalışıyordu.Plastik

kırıldı,saatinrakamlarırastgeleparlayıpsönmeyebaşladılar.Sonnydöndü,tabancayıdoğrultmayaçalıştı.Jacksaatibirdahasavurdu.Yatayolarak,kolunabiryay

çizdirerek savurdu ve Sonny'nin ağzım buldu. Sonny'nin dudakları iğrenç bir gülümsemeyle ayrıldı.Dişlerikırılırkenkötübirçatırtıduyuldu.Parmağı tetiği tekrarçekti.Kurşunkendi ikiayağınınarasınasaplandı.

Sonnyduvaraçarptı,döndü,kanlıağzıylaJack'esırıttı,tabancayıdoğrultmayaçalıştı."Senicehen..."Wolf,Warwick'i fırlattı.Warwick havada rahatlıkla uçtu, tam Sonny ateş ederken Sonny'nin sırtına

çarptı.Kurşunsapıttı,taperecorder'ındönenbobinlerindenbirineçarptı,onudağıttı.SunlightGardener'ınhaykıransesisustu.Hoparlörlerdendevbiruğultugelmeyebaşladı.

Wolfkükreyerek, sendeleyerekSonnySinger'inüzerineyürüdü.Sonnykırkbeşliğionaçevirdi, tetiğiçekti.Kuru,güçsüzbir'çıt'sesiduyuldu.Sonny'ninsırıtmaifadesisarsıldı.

"Yo," dedi alçak sesle.Tetiği tekrar çekti, bir daha, bir daha denedi.Wolf onun yanmavardığındatabancayı elinden fırlattı, Gardener'in koca masasının öbür yanına kaçmaya çalıştı. Tabanca Wolf’unkafasınaçarpıpsekti,WolfsonderlediğigüçlemasanınöbüryanındakiSonny'yeatıldı,üzerindenuçarkenoradakiherşeyidağıttı.SonnygerilediamaWolfonunkolunuyakalamayıbaşardı.

"Hayııır"'diyebağırdıSonny."Yapmasan iyiolur, tekrarhücreyekapatılırsın!Buradabenimsözümgeçer,ben...ben...bennnnnn...!"

Wolf, Sonny'nin kolunu büktü. Bir yırtılma sesi duyuldu. Sanki çocuğun biri bir tavuğun kızarmışbudunuyerindensöküyordu.BirandaSonny'ninkoluWolf’undevpençesindekaldı.Sonygeriyedoğrusendeledi.Omzundankanlarfışkırıpduruyordu.Jackoradabeyazbirkemiğinucunugördü.Hemendöndü,delilergibikusmayabaşladı.

Biraniçinbütündünyagrioldugözünde.

19TekrardönüpbaktığındaWolfkarmakarışıkodanınortayerindesallanarakduruyordu.Gözlerisoluk

sarıbirrengedönüşmüştü.Sönmekteolanmumlargibiydi.Yüzünedebirşeyoluyordu.Kollan,bacaklarıdadeğişmekteydi.TekrarWolfoluyordu.Jackbunugördü,sonraneanlamageldiğinianladı.Efsanelervedestanlar,kurtadamlarayalnızcagümüşmermilerişlerderkenyalansöylüyorlardı.Amabazınoktalarda,büsbütünyalandeğildisöyledikleri.Wolfdeğişiyordu,çünküölmekteydişuanda.

"Wolf,hayır!"diyebağırdıJack.Ayağakalkmayıbaşardı.Wolfadoğruyanyolualdı,birkangölündekaydı,tekdizüstüneçöktü,tekrarayağakalktı."Hayır!"

"Jacky..."Sesipeşten,genizden,hırıltıgibiçıktı...amaanlaşılabiliyordu.Üstelik...inanılmazbirşeydiama...Wolfgülümsemeyeçalışıyordu.Warwick,Gardener'inkapısınıaçmayıbaşarmıştı.Gerigerimerdivenlerdençıkıyordu.Gözlerifincan

gibi,bakışlarışokiçindeydi."Defol!"diyebağırdıJackona."Defolburadan!"

Page 276: Tılsım - Turuz

AndyWarwickkorkanbirtavşangibikaçtı.Enterkomdanbirsesduyuldu.FrankWilliams'insesiydi.Parazitibastırdı.Korkudolubirsestiama,

aşın bir heyecanla da doluydu. 'Tanrım, şuna bak! Sanki biri kıyma makinesini kapmış ve delirmiş!Birkaçınızmutfağıkontroledin!"

"Jacky..."Wolfdevrilenbirağaçgibidüştü.Jack diz çöktü, onu tutup çevirdi.Wolf’un yanaklarındaki tüyler yok oluyordu.Gözleri yine elaydı.

Çokyorgungörünüyordu."Jacky..."WolfkanlıelinikaldırıpJack'inyanağınadokundu."Vurdu...mu.,seni?""Hayır,"dediJack.Arkadaşınıneliniavucunaaldı."Hayır,Wolf,banahiçdeğmedi.Hiçbiribile.""Ben..."Wolf’ungözlerikapandı,sonrayavaşçatekraraçıldı.İnanılmazbir tatlılıklagülümsedi,her

kelimeninüzerinebasabasakonuştu.Busözlerimutlakasöylemekistediğibelliydi."Sürüyü...korudum.""Evet, korudun," dedi Jack. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Yakıyordu yaşlar gözlerini.

Wolf’unyorgunbaşınıbağrınayaslayıpağladı."Elbettekorudun...hemdenasılkorudun,dostumWolf...""SevgiliJacky.""Wolf,benüstkataçıkıyorum.Polislervar...cankurtaran...""Yo!"Wolfbüyükbirçabaylakendinitekrartopladı."Devamet...sendevamet..""Sensiz gitmem, Wolf!" Bütün ışıklar çift olmuştu gözünde. Wolf’un başını yanık elleri arasında

tutuyordu."Sensizgitmem,ı-ıh...asla...""Wolf... bu dünyada yaşamak istemiyor." Parçalanmış, koca göğsüne derin bir soluk çekti, yine

gülümsemeyeçalıştı."Kokuyor...çokkötükokuyor.""Wolf...dinle,Wolf..."Wolf başını yavaşça salladı. Jack, arkadaşının avuçlarındaki tüylerin de yok olmaya başladığını

gördü.Korkunçbirgörünümdübu."Seniseviyorum,Jacky.""Bendeseniseviyorum,Wolf."dediJack."Hemdenasıl!"Wolfgülümsedi."Geridönüyorum,Jacky...hissediyorum.Geridönüyorum..."Wolf’unelleriJack'inavuçlarındabirdenmaddeselliğinikaybetti."Wolf!"diyebağırdıJack."Evedönüyorum...""Wolf hayır!"Kalbinin burkulduğunuhissetti.Yarılacaktı kalbi neredeyse.Evet, kırılabilirdi demek

kalpler.Bunuçokiyihissediyordu."Wolfgeridön,seniseviyorum!"Wolfabirhafiflikgelmişti.Sankipüreoluyordu...birhayaloluyordu...birHayal!

"...smarladık..."Wolfsoluyor,yokoluyordu.Yokoluyordu...

Page 277: Tılsım - Turuz

"Wolf!""...seviyorum,J..."GitmiştiWolf.Yalnızcademinyattığıyerdekikanizikalmıştı.Tanrım,"diyeinlediJack,"Ah,Tanrım,Tanrım!"Kollarımbedeninesardı,inleyerekönearkayasallanmayabaşladı.

Page 278: Tılsım - Turuz

Bölüm:27

JACKYİNEYOLLARADÜŞÜYOR

1Zamangeçiyor,Jackgeçenzamanınkısamıyoksauzunmuolduğunubilemiyordu.Kollarıylabedenini

kucaklamış,öyleceoturuyordu.Sankideliceketihâlâüzerindeymişgibi.Biröne,birarkayasallanıyor,durmadaninliyor,acabaWolfgerçektengitmişolabilirmidiyekaygılanıyordu.

Gitti.Ah,evet,gitti.Bilinbakalımonukimöldürdü?Kimöldürdü,Jack?Biraraparazitsesibirazhaşinleşti,onunhemenarkasındanbirçatırtıoldu,seslerinhepsibirdenarttı.

Parazitde,üstkattakikonuşmalarda,binanınönündekiotomobilmotorlarıda.Jackhayalmeyalfarkınavardı.

Devamet.Wolfsanadevametdedi.Yapamam.Yapamam.Yorgunum,neyapsamyanlışoluyor,insanlaröldü...Kesartık,kendineacıyıpdurma,salak!Annenidüşün,Jack.Hayır!Yorgunum.Rahatbırakbeni.YaKraliçe?Lütfen,rahatbırakbeni...Sonunda merdivenlerin üst başındaki kapının açıldığım duydu. Bu onu yerinden kaldırmaya yetti.

Burada görülmek istemiyordu. Onu arka bahçede yakalasalar olurdu. Ama bu kırık dökük, kan lekeli,dumanlıodada,kendisineişkenceedilen,arkadaşınınöldürüldüğübuodadaelegeçmekistemiyordu.

Ne yaptığının farkına bile varmaksızın üzerinde JACK PARKER yazılı zarfı aldı. İçine baktığındagitarmızrabını,gümüşdolan,eskimişcüzdanını,RandMcNallydünyaatlasınıgördü.Zarfıyanaeğincebilyeyidegördü.Hepsinisırtçantasınasoktu,omzunaaldı.Kendinihipnotizmaetkisindebirçocukgibihissediyordu.

Merdivendetedbirliayaksesleri."...neredeburanınlanetolasıışığı...""...garipbirkoku...hayvanatbahçesigibi...""...dikkatedin,çocuklar..."Jack'ingözüneçelikdosyaçekmecesiilişti.İçindezarflardüzenlibiçimdeyerleşmişduruyordu.Her

birininarkasındaİSA'NINIŞIĞIOLACAĞIMdiyeyazılıydı.Onlardandaikitanesinialdı.Şimditamşukapıdançıkarkenseniyakalarlarsa,yalnızcinayettendeğil,hırsızlıktandatutuklarlar.Önemiyoktu.Şuandazatensırfhareketetmişolmakiçinhareketediyordu.

Page 279: Tılsım - Turuz

Arka bahçe bomboştu. Jack merdivenlerin en üstünde durdu, inanamayarak çevresine baktı. Öntaraftan sesler geliyor, ışıkların parlayıp söndüğü belli oluyor. Polis telsizlerinin paraziti duyuluyor,ıslıkları yayılıyordu. Ama arka bahçe bomboştu. Hiç mantık yoktu bu işte. Herhalde kafaları fazlakarışmıştıadamların.İçerdebulduklarışeylerşaşkınaçevirmiştionları...

BoğukbirsesJack'inyedisekizmetresolundanduyuldu.'Tanrım!İnanabiliyormusunbuna?"Jack'inbaşıoyanadöndü.Oradademirdevrindenkalmabirtabutgibiduranşey...Hücreydi.İçinebir

fenertutulmuştu.Jackdışarıyauzananpabuçlarıgörebiliyordu.Birisiuzanmış,inceliyorduhücreyi.Kapıya bakan seslendi. "Bu kapağın sürgüsü kırılmış, menteşeleri kopmuş. Kim yapabilir bunu?

Menteşelerçelik.Amabak...kıvrılmışlar!"Boğuk ses tekrar konuştu. "Boş versenementeşeleri... buraya çocukları kapatmışlar, Paulie! Bence

gerçektenkapatmışlar!Çocukları!Duvarlardaadlarıkazınmış!"Işıkhareketetti."İncildendecümlelervar..."Işıktekrarkıpırdadı."...resimlerde var. Küçük resimler. Çöp adamlar, kadınlar... çocukların çizdiği gibi... Tanrım...

Williamsbiliyormuydubunusence?""Herhalde,"dediPaulie.Ohâlâkıvrıkmenteşelerlesürgüleriincelemekteydi.Paulieiçeriyeuzanıyor,arkadaşıgeriliyordu.Jackhiçsaklanmaksızınavlununortasınadoğruyürüdü,

onlarınarkasındangeçti.Garajınyanındanilerleyipyolunkenarınaçıktı.Buradanbinanınönündeduranpolis arabalarını görebiliyordu.Durmuş bakarken bir cankurtaran avaz avaz yaklaştı. Işıkları dönüyor,sireniyankılanıyordu.

"Seni çok sevdim, Wolf," diye mırıldandı Jack. Kolunu ıslak gözlerinden geçirdi. Karanlıkta yolboyuncailerlemeyebaşladı.Birmilkadarbatıyagitmedenyakalarlarbeniherhalde,diyedüşünüyordu.

AmaüçsaatgeçtiğindehâlâyürüyorduJack.Besbellipolislerinbinadakiişlerihenüzbitmemişti.

2İlerdeotoyolgözüktü.Yailktepenin,yadaikincitepeninardında.Turuncufarışıklarındanverüzgârın

getirdiğimotorseslerindenbelliydi.Çöpyığılıbirsubaşındadurdu,kaynaktanfışkıraninceciksuylayüzünü,elleriniyıkadı.Suinsanıfelç

edecekkadarsoğuktuama,ellerindekizonklamayıbirsüreiçinkesmeyeyaradı.Eskitedbirlidavranışınıyavaşyavaşyenidenbuluyordu.

Biranolduğuyerde,Indianagöklerininaltındadurdu,kocakamyonlarınsesinidinledi.Ağaçlarda mırıldanan rüzgâr saçlarını havaya kaldırdı. YüreğiWolf un kaybıyla ağırlaşmıştı ama,

özgürolmanınzevkiniobilesilemiyordu.Birsaatkadarsonrabirkamyonyavaşladı,kenardadurmuşbaşparmağıylaişaretverenyorgun,solgun

çocuğualdı.Jackbindi."Netarafa,evlât?"diyesordusürücü.Jackhikâye anlatamayacakkadar yorgunveüzgündü.Zatenhayalmeyal hatırlıyorduo hikâyeyi de.

Page 280: Tılsım - Turuz

Herhaldezamanlahatırlanın,diyedüşündü."Batıya,"dedi."Nereyekadargidiyorsanız.""Eyaletinortalarınakadar.""Güzel,"dediJack.Sonrahemenuyuyakaldı.Koca kamyon buz gibi Indiana gecesinde ilerledi. TeypteCharlieDaniels çalıyordu.Batıya doğru,

Illinois'edoğrufarlarınıkovalayıpdurdular.

Page 281: Tılsım - Turuz

Bölüm:28

JACK'İNRÜYASI

1TabiiWolf u he* an ruhunda taşıyordu.Wolf evine dönmüştü ama, Illinois otoyollarında ilerleyen

kamyonlarda, tozlu arabalarda, Wolkswagen'lerde her an Jack'in yanındaydı. Bu gülümseyen hayaletJack'in yüreğini deliyordu. Ara sıra Wolf’un o koca kıllı cüssesini yanıbaşında oturur, arabanınsarsıntısıyla sallanır halde görür gibi oluyordu. Sonunda özgür kalmış olan Wolf, balkabağı renkligözlerinin içi gülerek bakıyordu ona. Jack başını çevirdiği zaman avucundaWolf’un elini özlüyordu.Wolf’akarşınasılsabırsızdavrandığınıhatırlamakonuutandırıyor,yüzününkızarmasınasebepoluyordu.KaçkereWolf’uterketmeyidüşünmüştüyollarda!Ayıp,ayıp!Wolfgerçekanlamda...Jackzorluklabuldukelimeyi...gerçekanlamdasoyluydu.BudünyayahiçyakışmayanbusoylukişiJack'inuğrundaölmüştü.

Sürümükorudum.JackSawyerartıksürüdeğildi.Sürümükorudum.Zamanzamanbugarip,etkileyiciçocuğu arabalarına almış olan kamyon sürücüleri ve sigorta satıcıları... çocuğu üstünün başının kirinerağmen,dahaönceömürlerindeotostopçualmamışolmalarınarağmenalmışolanbuinsanlar,yangözlebaktıklarındaçocuğunyutkunupgözlerindekiyaşla,ngeritutmayaçabaladığınıfarkediyorlardı.

IllinoisyollarındahızlailerlerkenWolfunyasınıtutuyorduJack.Bueyaletegirdiktensonraotostoptasıkıntı çekmeyeceğini önceden biliyordu her nasılsa. Doğru çıkmıştı. Baş parmağını kaldırıp yaklaşansürücünün gözlerine baktığı anda tamamdı. Hemen durup alıyordu onu. Sürücülerin çoğu hikâyeyi bileanlattırmıyorlardı. Jack yalnız yolculuk yapışını açıklamak için bir iki cümle söylüyor, bu onlarayetiyordu. "Springfield'deki bir arkadaşımı görmeye gidiyorum." "Bir arabayı oradan alıp evegötüreceğim.""Harika,harika,"diyordusürücüler.BelkidedinlemiyorlardıbileJack'innedediğini.Jackanlayıpanlamadıklarınınfarkındabiledeğildi.Onungözününönünde,WolfDiyarhayvanlarındankurulusürüsünü kurtarmak için nehre atılıyor, Wolf hamburger kutusuna burnunu daldırıyor, Wolf kulübeninkapısıaltındaniçeriyeyiyecekitiyor,seskayıtstüdyosunacamlarıkırarakgiriyor,kurşunlarıyiyor,eriyipgidiyordu... Jackbu sahneleri tekrar tekrargörmek istemiyorduamamecburkalıyordu.Bunları görmekgözlerininyaşlardanyanmasınayolaçıyordu.

Danville'inbirazdışında,kısaboylu,ellilik,kırsaçlı,ciddi ifadelibiradamonuarabasınaalmıştı.Adam yirmi yıldan beri ilkokul beşinci sınıfta öğretmenlik yapıyordu. Direksiyonu kullanırken sinsibakışlarla ikidebiryanyanJack'ebakıyordu. "Üşümüyormusun,ahbap?Ocekettendahakalınbir şeygiymengerekirdi."

"Biraz üşüyorum galiba," dedi Jack, SunlightGardener herhalde blucin ceketlerin kış boyu tarladaçalışmaya yeteceğini sanıyordu. Ama artık hava iyice ürpertici olmaya başlamış, insanın teniningözenekleriniyakıyordu.

"Arkakanepedebir kabanımvar," dediAdam. "Al onu.Yo, itiraz etmeyekalkışma.Okaban seninartık.İnanbana,benonsuzkalıncadonacakdeğilim."

Page 282: Tılsım - Turuz

"Ama...""Seninbukonudaseçmeşansınyok.Oartıkseninpalton.Giydedene."Jack arka kanepeye uzandı, koca kabanı çekip kucağına aldı. Önce palto ona şekilsiz, kişiliksiz

göründü.Çevirmeyeçalışırkenüsttendikişlicebini,sonrakocadüğmesinigördü.Üstünepipotütünününkokususinmişti.

"Bu eski kabanım," dedi adam. "Arabada tutuyorum, çünkü ne yapacağımı bilemiyorum... geçen yılçocuklarbanaiçikürklübirtanealdılar,budaseninoldu."

Jackpaltoyugiydi.Blucinceketiniçıkarmadan,üstünegiydi."AmanTanrım,"dedi.Sankikocabirayıkucaklamıştıonu.

"İyi," dedi adam. “Bundan böyle buz gibi rüzgâr altında, yol kenarında durduğun zaman, Oglen-Illinois'luMylesP.Kiger'eteşekküredebilirsin.Canınıkurtardıdiye.Senino..."MylesP.Kigerbirşeydaha söyleyecekmiş gibi göründü ama, kelimebir an dudaklarında duraladı.Adamhâlâ gülümsüyordu.Gülümsemesineutangaçbirhavasinmişti.Kigerbaşınıönüneçevirdi.SabahıngriışığındaJackadamınyanaklarınabirkırmızılıkyayıldığınıgördü.

Senin(nasılcanınıdiyecekti?)Yoo!Güzelcanını...sevimli,çekici,hayranlıkuyandırıcı...Jackelinikocacepleresokuppaltoyadahasıkı

sarındı.MylesP.Kigergözleriniyolunilerisindenayırmıyordu."Öhöm,"dediKiger.Karikatürromanlardakiadamlargibidavranıyordu.Jack,"Paltoyateşekkürler,"dedi."Gerçekten.Nezamangiysemsizeminnetduyacağım.""İyi.Birşeydeğil,"dediKiger."Unutgitsin."AmabiraniçinyüzüzavallıDonnyKeegan'ınyüzüne

benzemişti. "İlerde bir yer var," dedi Kiger. Sesi kesik, sahte bir sükûnetle doluydu. "Öğle yemeğiyiyebilirizistersen."

"Bendeparakalmadı."Jack'inbusözügerçektenikidolarotuzsentuzaktı."Düşünme,"dediKiger.Sağlambasınıyakıpsöndürmeyebaşlamıştıbile.Trenvagonugibigribirbinanınönündekiotoparkasaptılar.OrtakapınınüzerindeneonışıkEMPIRE

LOKANTASIdiyordu.Kigerbinanınuzunpencerelerindenbirininönündedurdu,arabadanindi.Jackbupaltonun kendisini sıcak tutacağım anlamıştı. Kollan, göğsü soğuktan korunarak yanıp sönen ışığınaltındaki kapıya doğru yürüdüğü sıradaKiger'ın hâlâ arabanın yanında durmakta olduğunu farketti.KırsaçlıadamJack'denancakbeşaltısantimuzundu.Arabanınüzerindenonabakıyordu.

"Bak,"dediKiger...Jackhemen,"Paltonuzugeriistersenizhemenveririm,"deyiverdi."Yo, artık o senin.Amakarnımın pek aç olmadığını anladım.Hemenyola devam edersemvakitten

kazanırım,evebirazdahaerkenvarırım."'Tabii,"dediJack."Sen buradan kolaylıkla yeni bir araba bulursun. Kolaylıkla. Eminim. Çakılıp kalacağın bir yerde

indirmezdimseni.""İyi."

Page 283: Tılsım - Turuz

"Durbirdakika,"dediadam."Sanaöğleyemeğiısmarlayacağımdedimdi, ısmarlayacağımyinede."Elini pantolonunun cebine attı, bir kâğıt para çıkarıp arabanın üzerinde Jack'e uzattı. Rüzgâr saçlarınıuçuruyor,alnınayapıştırıyordu.

"Yo,sağolun,"dediJack."Benimbirikidolarımvar.""Senkendineiyibirbifteksöyle."Kigerarabanınüzerindeneğiliyor,kâğıtparayıbircanyeleğiuzatır

gibiuzatıyordu.Yadabircanyeleğineuzanırgibi.Jack isteksizadımlarlayaklaştı,parayıKiger'inparmaklarındanaldı.Ondolardı. 'Teşekkürederim.

Gerçekten.""Bak, şugazeteyi de alsana.Okuyacakbir şeyinolur, ha?Beklemek zorundakalırsan falan."Kiger

kapıyıaçıparabanıniçineuzanmış,arkakanepedekigazeteyialmıştı."Benokudumçoktan,"dedi,Jack'edoğruattı.

Kaimpaltonunkollarıöylebolduki,Jackgazeteyikollardanbirininiçinekolaylıklasokmayıbaşardı.MylesP.Kigerbiranarabanınaçıkkapısıyanındadurdu,gözlerinikısıpJack'ebaktı."Gücenmezsen

söyleyeyim,ilginçbirhayatsüreceksin,"dedi."Şimdidenyeterinceilginç."Jackdoğrusöylüyordu.Salisbury bifteği beş dolar kırk sentti. Yanında patates kızartması da vardı. Jack Amerikan barın

kenarına oturdu, gazeteyi açtı. Haber ikinci sayfadaydı. Bir gün önce, bir Indiana gazetesinin başsayfasındaokumuştuJackaynışeyi.KORKUNÇCİNAYETLERLEİLGİLİTUTUKLAMALARYAPILDI:Cayuga-Indiana Sulh Hakimi Ernest Fairchild'la polis memuru Frank B. Williams, devlet parasınısuistimaldenve rüşvetkabuletmekten tutuklanmışlardı,konuSunlightGardenerYuvasındaaltı çocuğunölü bulunmasıyla ilgiliydi. Tanınmış din adamı Robert "Sunlight" Gardener görünüşe göre polisingelmesinden az önce kaçmıştı. Henüz tutuklanması için emir çıkarılmamış olmakla birlikte... ACABAKENDİSİ İKİNCİ BİR JAMES-JONES MUYDU? Gardener'in resmi altındaki satırda bu sorusoruluyordu. Resimde Gardener en cakalı pozundaydı. İki elini göklere kaldırmış saçları kusursuzbuklelerhalindedökülmekteydi,polisköpekleritamelektrikliçitlerinkenarındabazıçocuklarıntörensizgömülmüş olduğu mezarları bulup ortaya çıkarmıştı. Beş ceset. Çoğu çürümüş olduğundan kimliksaptamakmümkün olamamıştı. Ama Ferd Janklow'u tanıyabileceklerdi besbelli. Annesiyle babası onugerçekbirtörenlegömebileceklerdi.Buaradadakendiİsasevgilerininzeki,asiçocuklarınınasılolupdaböylebirsonagötürdüğüneşaşıpduracaklardı.

Salisburybifteğigeldiğindetadıhemtuzlu,hemdebirazyüngibiydiamaJackyinedeherlokmasınıyedi. Ekmeğini koyu sosa batırıp onu da bitirdi. Tabağında bir tek patates bırakmadı. Tam yemeğinibitirdiği sırada, başındaDetroitTiger takımının kasketiyle bir kamyon şoförügeldi. Sırtındabir parkavardı. Ağzında kocaman bir puro göze çarpıyordu. "Yolun batıyaysa götüreyim, evlât," dedi. "BenDecatur'agidiyorum."BöylelikleSpringfieldyolununyansınıbirçırpıdaalmışoluyorduJack.

2Ogece,kamyoncununtavsiyeettiğiüçdolarlıkbirotelodasındaJackikibelirginrüyagördü.Yada

gördüğübirçokrüyadanancakbuikisinihatırladı.Belkideikisiupuzunbirrüyanınikibölümüydü.Jackodayagirincekapıyıkilitlemiş,köşedekilavaboyagözatmış,sırtçantasınıyastığınınaltınasokmuş,sonraDiyar'daaynaolanbilyeyiavuçlayıpderhaluykuyadalmıştı.Rüyasımüzikli,tambirsinemafilmigibiydi.Trompet ve saksafon sesleri iyice duyuluyordu. Richard, diye düşündü Jack mahmur mahmur. Yarın

Page 284: Tılsım - Turuz

RichardSloat'labirlikteolacağım.Sonrauykununbilinçsizliğindeeridi.İğrenç, dumanlar tüttürenbir arazideWolf kendisinedoğrukoşuyordu. İkisini birbirinden çirkinbir

dikenli tel ayırmaktaydı. Arazide derin hendekler de vardı. Wolf bunlardan birini kolaylıkla aştı,neredeysetelleretoslayacaktı.

Dikkatet,diyebağırdıJack.Wolf telleredüşmedenkendini toparladı.Kocapençelerindenbirini sallayıp Jack'eyaralanmadığım

anlatmayaçalıştı,sonratedbirlibiradımlatelleriaştı.Jackiçindeinanılmazbirrahatlamahissetti.Wolfölmemişti.WolfyinebulacaktıJack'i.Wolf teli aştıktan sonra yine ileri doğru koşmaya başladı. İki çocuğun arasındaki arazinin boyu

esrarengizbiçimdeuzayıpikikatınaçıktı.Hendeklerdengridumanlaryükseliyor,yaklaşankocacüsseyibulanıkgösteriyordu.

Jason!diyebağırdıWolf.Jason!Jason!Benhâlâburadayım,diyeseslendiJack.Ulaşamıyorum,Jason!Wolfulaşamıyor!Denesen,diyebağırdıJack.Allahkahretsin,vazgeçme!Wolfbitmekbilmeyendolaşıktellerinyenibiryığınıönündeduraladı.Jackdumanlarınarasındanonun

dörtayaküstüne indiğini, ilerigeridolaştığımgördü.Tellerdebiraralıkarıyordu.Biryandanbiryanagidipgeliyor,hergeçen saniyebirazdaha tedirginleşiyordu.SonundaWolf tekrar ayağakalktı, ellerinikocatelleredayadı,itti.Wolfyapamıyor,Jason!Wolfyapamıyor!

Seniseviyorum,Wolf!diyebağırdıJackdumanlıovanınötelerine.JASON!diyehaykırdıWolfda.DİKKATLİOL!SENİALMAYAGELİYORLAR!SAYILARIÇOK!Jack,nekadarçokdiyesormakistediamasoramadı.Biliyordu.Osırada,yarüyanınniteliğideğişti,yadayenibirrüyabaşladı.Kendisiyineoharabolmuşsesikayıt

stüdyosundaydı. SunlightYurdunda.Ortalık barut ve yanık et kokuyordu. Singer'in parçalanmış vücuduyerde yatmaktaydı. Casey'in cesedi kırık camlardan dışarı sarkıyordu. Jack yerde oturmuş, Wolf ukucağındatutuyordu.Wolfunölmekteolduğunubirkeredahaanladı.AmaWolfoandaWolfdeğildi.

JackkucağındaRichardSloat'untitreyenvücudunututuyordu.ÖlmekteolanRichard'dı.Ociddi,siyahçerçeveligözlüğünardındaRicard'ıngözleriamaçsız,acılıbirbiçimdeparlıyordu.Yo,hayır,hayır,hayır,diye soludu Jack dehşet içinde. Richard'ın kolu parça parçaydı. Göğsünde bir yara vardı. Kanlarıgömleğiniboyuyordu.Orasındaburasındabeyazkemiklerbirerdişgibiparlamaktaydı.

"Ölmek istemiyorum," dedi Richard.Her kelime ağzından insanüstü bir çabayla çıkıyordu. Jason...yapmamalısın...yapmamalıydın...

Sendeölüyorolamazsın,diyecivardıJack.Birdesen...Richard'ın üst bedeni Jack'in kollarında sarsıldı, boğazından uzun, sulu bir soluk yükseldi. Birden

sakinleşen gözleri Jack'inkileri buldu. Jason!Bu çok uygun isim, leş kokan havanın içinde asılı kaldı.Benisenöldürdün,diyesoluduRichard.Gözleribulanıptekrarnetleşti,vücuduJack'inkollarındadahabirağırlıkkazandı.Artıkhayatyoktuovücutta.JasonDeLoessianşokdolubakışlarımkaldırdı...

Page 285: Tılsım - Turuz

3...veJackSawyerbuDecaturotelininsoğuk,yabanayatağındakendinegeldi.Penceredenvuransarı

sokak ışığında, kendi soluğunundumanlarını gördü.Bağırmamak için ellerini birbirinekenetledi, cevizkıracakmışgibisıktı.Ciğerlerindenbirtutamdumandahaçıktı.

Richard.Wolfoölüarazidekoşuyor,sesleniyordu...nediyordu?Jason.Çocuğunyüreğiyerindesekti,birçitiaşanyarışatıgibitepti.

Page 286: Tılsım - Turuz

Bölüm:29

RICHARDTHAYER'DE

1ErtesisabahsaatonbirdeyorgunbirJackSawyer,çimsporsahasınınbaşındasırtçantasınıomzundan

kaydırdı.Tâilerdekareliceketvebeyzbolkepigiymişikikişiellerindemakinelerlebinalarınönündekiyola dökülmüş yaprakları temizliyorlardı. Jack'in solunda, Thayer kütüphanesinin hemen arkasında,öğretmenlerin otoparkı vardı. Okulun koca kapısından girilince araba yolu dönerek ilerliyor, patikalarsahalarınarasınagiripsonrabuyollabirleşiyordu.Kocaokulunenetkileyicibinasıkütüphaneydi.Çelikvecamkarışımıbirbina.

Jackkütüphaneninbahçesineaçılan ikincikapıyıdagörmüştü.Obahçeepeygenişti.Arka tarafındaçöplerinbiriktirildiğiyervardı.Alçakbirtepeyetırmanıldığındafutbolsahasınavarılıyordu.

Jack önündeki çimenlik üzerinden dershane binalarının arka tarafına doğru yürümeye başladı.Öğrenciler yemekhaneye doğruldukları sırada kendisi de Richard'ın odasına varacaktı. Nelson Binası,BeşinciKapı.

Kurumuş otlara basa basa ilerliyordu. Myles P. Kiger'in paltosuna daha sıkı sarıldı. Jack peköğrenciye benzemiyorsa bile, palto benziyordu en azından. Thayer binasıyla, Spencer House denilenyatakhane binası arasında yoluna devam etti. Spencer binasının pencerelerinden yemeğe hazırlanançocuklarıntembelseslerigeliyordu.

2Jackyanadoğrubaktı,yaşlıcabiradamheykeligördü.Hafifkamburdu.Masayüksekliğindebirkaide

üzerindedurmuş,elindekikitabınkapağınıinceliyordu.Ciltli,kocamanbirkitap.ElderThayer,diyekararverdiJack.Kolalıyaka,papyonkravat,frakceketi...Başınıelindekikitabaeğmişti.Kitapsankidershanebinalarınadoğruişaretediyordu.

Jack çatala varınca sağa giden patikaya saptı. Birden ilerdeki üst pencerelerden bir gürültü koptu.Çocuklartempotutarakbağırıyor,"Etheridge!Etheridge!"gibibirismitekrarlıyorlardı.Derkenbağırtılar,çığlıklarkoptu,eşyalarınçekilmesiniandırırseslerduyuldu."Etheridge!"

Jackarkasındakalanbirkapınınkapandığınıduydu,başımçeviripbaktı,koyusarısaçlı,uzunboylubirçocuğunSpencerbinasımerdivenlerindenaşağıkoştuğunugördü.Onusoğuktanyalnızcaboynundakiuzunmavi kaşkolü koruyordu.Uzunyüzü hemyorgun, hemde küstahtı.Öfkeli bir son sınıf öğrencisi...tipik!Jackkabanınınkapişonunubasmaçekti,patikadayolunadevametti.

Penceredekises,"Kimsekıpırdamasın!"diyebağırdı."İlksınıföğrencileri,hareketsizdurun!"Jackötekibinayadoğruilerlemeyisürdürdü."Sandalyeleri kıpırdatıyorsunuz!" diye haykırıyordu arkasından aynı ses. "Duyuyorum! KESİN!"

Page 287: Tılsım - Turuz

BirdenJackarkasındakiöfkelisonsınıföğrencisininkendisineseslendiğiniduydu."HEMENNelsonbinasınagit.Kimolursanol,hemengitmezsensenimüdüreşikâyetederim!""Başüstüne,"dediJack.Olduğuyerdedöndü,çocuğungösterdiğiyöndeilerlemeyekoyuldu."En azından yedi dakika geç kaldın!" diye bağırdı Etheridge arkasından. Jack şaşırdı, koşmaya

başladı."Koşdiyorumsana!"Jackhızımarttırdı.Yolubirdenyokuşaşağıinmeyebaşladı.İnşallahdoğruyoldayımdır,diyedüşündü.Doğruyoldaydı.O

sıradaupuzun,siyahbirarababelirdi.Ana kapıdan yeni girmiş, yaklaşıyordu. Jack içinden, belki de o arabadaki normal bir veli falan

değildir,diyedüşündü.Siyaharabakibirlibirağırlıklayaklaştı.Hayır,diyekararverdiJack.Kuruntuyapıyorum.Ama yine de yerine çakılmış, kıpırdayamıyordu. Araba tepenin dibine vardı, durdu, motorunu

kapatmadı. Siyah bir şoför indi, arka kapıyı açtı. Yaşlı, ak saçlı bir adam çıktı. Bir yabancı. Yaşlıolduğundanzorhareketediyordu.Sırtındasiyah,kalınbirpaltovardı.Gömleğikusursuzkolalı,kravatısiyahtı. Şoförüne başını salladı, ana binaya doğru yürüdü. Jack'den yana hiç bakmadı. Şoför başınıkaldırıpyukarıyabaktı, acabakaryağacakmıdiyedüşünüyormuşgibigöründü. Jackbiradımgeriledi,yaşlıadamınThayerbinasınagirişiniseyretti.Şoförhâlâgöklerebakıyordu.Jackpatikanıniçindesankieridi.Geriledi,binanınköşesinisiperaldı,sonrageridönüpkoşmayabaşladı.

***Nelson binası üç katlı tuğla bir binaydı.Alt kattaki iki pencereden, bir grup son sınıf öğrencisinin

kanepelere yayılmış bir şeyler okumakta olduğunu gördü. Böyle imtiyazlar yalnızca son sınıföğrencilerine özgüydü okullarda. Bir kısmı da sehpalar üzerinde iskambil oynuyordu. Televizyonseyredenlerdevardı.

Görünmeyenbirkapınınkapanmasesiduyuldu,Jackilerdekibirkapıdançıkanuzunboylu,sarışınsonsınıföğrencisinigördü.Etheridge.Çocukkendikaldığıbinayadoğruilerlemeyebaşladı.

Jackbeşnumaralıkapıyagiderkenrüzgâronuneredeyseuçuracaktı.Sonundadartahtakapıyıbuldu.Okapıdansonra,köşeyekadarpencereleruzanıyordu.

Buranın üçüncü penceresine varınca rahatladı. Richard Sloat vardı burada. Gözlüğü kulaklarınasağlamca oturmuş, kravatının düğümü biçimli, ellerinde hafif mürekkep lekeleri... masasında oturmuş,kocabir kitabı sanki hayatı onabağlıymışgibi okuyordu. Jack'e doğruyandönmüştü. Jackbu fırsattanyararlanıpRichard'ınosevgiliprofilinibirsüreseyretti,sonraelinikaldırıpcamıtıkırdattı.

Richard'ınbaşıkitaptankalktı,telâşlaçevresindedolaştı.Buanisesonukorkutmuş,şaşırtmıştı."Richard,"diyeseslendiJackyavaşça.Arkadaşınınşaşkınsuratıonadöndü.Richardöyleafallamıştı

ki,sersemgibigörünüyordutamanlamıyla."Pencereyiaç,"dediJack."Dudaklarınıyavaşyavaşkıpırdatıyordu,Richard'ınnedemekistediğini,

duyamasabile,anlamasınıistiyordu.Richardmasasındankalktı.Şokunetkisiylehâlâyavaşhareketediyordu.Jackpencereyiyukarıyaiter

gibibirişaretyaptı.Richardpencereyevarıncabiranpervazıtuttu.Jack'eciddigözlerlebaktı.Okısacık,eleştiricibakıştaJackkendikirlisuratım,yıkanmamışsaçlarını,ziyaretbiçimindekigaripliği,dahadabir

Page 288: Tılsım - Turuz

sürüşeyibilinçlendirdi.Yinenelerpeşindesinsen?SonundaRichardpencereyiaçtı."Çoğuinsanlarkapıdangelir,"dediRichard.Jackhemenhemengülerek,"Harika,"diyekarşılıkverdi."Bendeçoğuinsanlarabenzediğimzaman

kapıdangelirim.Şimdibirazgeriçekil,tamammı?"Richarddahatamkendinitoparlayamamışgibiikiadımgeriledi.Jackkendiniçekippervazatırmandı,

sonrabalıklamapenceredengirdi."Uff!""İyi,hoşgeldin,"dediRichard."Galibasenigördüğümesevindimbile.Amaneredeyseöğleyemeğine

gitmek zorundayım. Sen de bir duş yap. Herkes yemekhaneye inmiştir herhalde." Sustu. Ne çokkonuştuğunaşaşırmışhalivardı.

Jack birden Richard'a özenle davranmak gerektiğini hissetti. "Bana da biraz yiyecek getirebilirmisin?"diyesordu."Açlıktanölüyorum."

"Harika," dedi Richard. "Önce herkesi, bu arada babamı meraktan deliye çeviriyorsun, hiç gereğiyokken kaçıyorsun, sonra buraya hırsız gibi giriyor, benden karnını doyurmak için yiyecek çalmamıistiyorsun.Tamam,tabii,yaparım.Harika."

"Konuşacakçokşeyimizvar,"dediJack."Eğer,"dediRichardellericebindehafiföneeğilerek."EğerbugünhemenNewHampshire'adönmek

üzere yola çıkarsan, ya da babama telefon etmeme, gelip seni almasını söylememe izin verirsen, sanayiyecekgetirmeyeçalışırım."

"Seninleherşeyikonuşmayahazırım,Richie.Herşeyi.Geridönmeyide...tabii."Richardbaşını salladı. "Nerelerdeydin sen?"Kalıncamlıgözlükleringerisindegözleri alevalevdi.

Birdengözükırpıştı."Hemannenleikinizinbabamadavranışbiçimininasılhaklıgösterebileceksinsen?Allahkahretsin,Jack...bencegerçektenhemenNewHampshire'adönmelisin."

"Döneceğimzaten,"dediJack."Sanasözveriyorum.Amadahaöncegidipbirşeyalmamgerek.Biryere oturabilir miyim? Çok yorgunum da!" Richard başıyla kendi yatağını gösterdi, sonra kişiliğiningerektirdiğiniyaptı,eliniyazımasasınınbaşındakisandalyeyedoğrusalladı.OrasıJack'edahayakındı.

Holdebirkapıçarptı,birileribağırarakRichard'ınkapısıönündengeçtiler,ayaksesleriduyuldu.Jack,"SunlightYurduhaberlerinihiçokudunmu?"diyesordu."Bendeoradaydım.İkiarkadaşımöldü

SunlightYurdu'nda.Hem,sözümeinan,Richard,ikincisibirkurtadamdı."Richard'ın yüzü geriliverdi. "İşte bu inanılmaz bir rastlantı, çünkü..." "Ben gerçekten Sunlight

Yurdundaydım, Richard." "Anlaşılıyor," dedi Richard. "Pekâlâ, yarım saate kadar gelir, sana yiyecekgetiririm. Ondan sonra da sana bitişik odada kimin kaldığım anlatmam gerek. Ama bunların hepsiSeabrookAdasımasalları,öyledeğilmi?Doğruyusöylebana."

"Eh,herhaldeöyle." Jack,MylesP.Kiger'inpaltosunuomuzlarındankaydırdı, sandalyenin arkasınayığılmasınaaldırmadı.

"Döneceğimbirazdan,"dediRichard.Jack'egüvensizbirhareketleelsallayıpkapıdançıktı.Jackpabuçlarınıbirtekmedeayağındançıkardı,gözlerinikapadı.

3

Page 289: Tılsım - Turuz

Richard'ınSeabrookAdasımasallarıdemesininnedeniniJackiyihatırlıyordu.Oadayasonkeretatilegittiklerizamandankalmaydıbudeyim.

İki aile yıllık tatillerini hemen her yıl bir arada geçirirlerdi. Tabii Phil Sawyer hayattayken. Oöldükten sonraki yaz, Morgan Sloat'la Lily Sawyer bu geleneği sürdürmeyi denemişler, SeabrookAdasında (Güney Carolina açıklarında) dört kişilik yer ayırtmışlardı. Orası en mutlu yazlarınıgeçirdikleriyerdi.Amabusondeneyleripekiyisonuçvermedi.

Çocuklarbirbirinindostluğunaveyakınlığınaalışkındılar.Seabrookadasıgibiyerleredealışkındılar.RichardSloat'laJackSawyertümçocukluklarınıböyletatilotellerininkumsallarındageçirmişlerdi.Amabu sefer genel hava esrarengiz biçimde değişmişti. Hayatlarına beklenmedik bir ciddilik girmişti. Birgariplikvardı.

PhilSawyer'inölümügeleceğinrenginideğiştirmişti.Jackilkdefaoyaz,babasınınmasasınayerleşipoturmak istemediğini hissetmişti. Hayattan daha fazla şey bekliyordu. Daha fazla ne? Onu biliyordu.Bildiği pek az şeyden biri de oydu. Bu fazlalık, her zamanki Hayal'leriyle ilgiliydi. Kendinde bunuhissettiği zaman, bir başka şeyin daha farkına varmıştı.ArkadaşıRichardhembu "fazlalık" duygusunuhissedemiyor, hem de bunun tam tersini istiyordu. Richard daha az şey istiyordu. Saygı duyamayacağıhiçbirşeyiistemiyorduRichard.

Jack'leRichard tatil tembelliği içindegezipdolaşıyor,çeneçalıyorlardı.Pekuzaklaragitmiyorlardıaslında.Motelin arkasındaki tepede çamlık bir orman vardı. En çok o ormanın kenarına tırmanırlardı.Aşağıda motelin koca havuzu pırıl pırıl parlardı. Lily Cavanaugh Sawyer o havuz boyunca yorulupusanmadanyüzerdururdu.MasalardanbirindedeRichard'ınbabasıotururdu.Sırtındabornozuylaoradasandviçyer,biryandandaelindekifişlitelefonlakonuşurdu.

"Böyle şeylermi senin istediğin?"diye sordu Jack arkadaşına.Richard elindekiThomasEdison'unHayatıkitabınıyanıbaşınabırakmıştı.

"İstediğimmi?Yanibüyüyüncemi?"Richardbusorudanpeksarsılmamıştı."Güzelbirşeyherhalde.İstermiyim,istemez,miyim,onupekbilemem."

"Sen ne istediğini biliyor musun, Richard? Hep araştırma kimyageri olacağım diyorsun. Nedendiyorsunbunu?Yani...nedemekbu?"

"Araştırmakimyageriolmakistiyorumdemek,"diyegülümsediRichard."Ne demek istediğimi anlıyorsun.Araştırma kimyageri olmayı istemen neden?Zevkli bir iş olduğu

içinmi?Yoksakanserinçaresinibulupmilyonlarcainsanıkurtarmakmıistiyorsun?"Richardonanetbirbakışlabaktı.Gözlükcamlarıgözleriniolduğundan irigösteriyordu.Dört aydır

takmaya başlamıştı o gözlüğü. "Kanseri tedavi edebileceğimi sanmıyorum, hayır. Ama mesele oradadeğil.Mesele olayların nasıl oluştuğunu anlamakta.Aslında her şey bir düzene göre işliyor.Görünüşerağmenhemde.İnsanararsaodüzenibulabilir."

"Düzen.""Evet,negülüyorsun?"Jacksırıttı."Belkişimdibenidelisanacaksın.Benbuzenginadamlarıngolftoplarınıkovalamalarını,

telefonlarahaykırmalarımgülünçgösterecekbirşeybulmakistiyorum.""Ozatengarip,"dediRichard.Niyetikomiklikyapmakdeğildi."Amasencehayattadüzendendahafazlabirşeylerdahayokmu?"Jack,Richard'ınmasum,kuşkucu

Page 290: Tılsım - Turuz

suratınabaktı."Birazcıkdasihiristemiyormusun,Richard?""Biliyormusun,bencesenaslındaboşlukistiyorsun.Birkaos,"dediRichard.Yüzübirazkızarmıştı.

"Galiba benimle alay ediyorsun. Eğer sihir istiyorsan, inandığım her şeyi mahvedersin. Sihir isteyen,gerçeğimahveder."

"Belkidegerçektekdeğildir.""AlisHarikalarÜlkesindekitabındatekdeğilelbette,"dediRichardkızarak.Çamlarınarasındanyürüyüpuzaklaştı.Jackilkdefaolarakbukonununarkadaşınıkızdırdığınıhissetti.

UzunbacaklarıRichard'açabucakyetişmesinisağladı."Seninlealayetmiyordum,"dedi."Yalnızcanedenkimyagerlikistediğinimerakettim."

Richarddurdu,Jack'eciddibakışlarlabaktı."Böyle konularla beni deli etmekten vazgeç," dedi. "Bunlar Seabrook adasımasalları.Ülkenin altı

yediaklıbaşındaadamındanbiriolmakzatenzor.Birdeeniyidostumunfıttırmasınıistemem."OndansonraRichardSloatnezamanJack'dehayalcilikbelirtilerigörse,"SeabrookAdasıMasalları"

demehuyunuedinmişti.

4Richard yemekhaneden dönene kadar Jack duşunu yapmış, ıslak saçları başına yapışarakmasadaki

kitaplarıgözdengeçirmeyebaşlamıştı.Richardelindeyağlıbirkâğıtpeçeteiçindebolyiyeceklekapıdangirdiğinde,Jackiçinden,acabahangikitaptansözetsemkonuşmayadahaiyibaşlamışolurum,diyekararvermeyeçalışıyordu.

"Neydiyemek?"diyesorduJack."Şansınvarmış.Galetaunundakızarmıştavuk.Buranınmutfağındapişirilenyemeklerarasında,ölen

hayvana acımaksızın yiyebileceğin tek yemek." Yağlı peçeteyi Jack'e uzattı. Dört piliç parçasındaninanılmazgüzellikteveyoğunluktakokularyükseliyordu.Jackhemenyumuldu.

"Ne zamandan beri domuzlar gibi yiyorsun sen?" Richard yatağın kenarına oturmuş, gözlüğünüburnununüzerindeyukarıyadoğruitiyordu.

TüvitceketininiçinekahverengiVyakakazakgiymiş,kazağıpantolonununiçinesokmuştu.Jack içinden, acabakazağının eteklerini bilepantolonunun içine sokacakkadardüzenli birine insan

Diyarkonusundanasıllâfanlatır,diyemeraketti."Ensondünöğlendeyemekyedim.Birazacıktım,Richard,"diyeaçıkladı."Banapiliçgetirdiğiniçin

teşekkür ederim.Harika bir şey.Ömrümde yediğim en güzel piliç. Sen kusursuz bir insansın.Okuldankovulmayıgözealdınbuuğurda."

"Sana şaka geliyor, değil mi?" Richard kazağını çekiştirip kaşlarını çattı. "Eğer biri gelir de seniburada bulursa beni herhalde gerçekten kovarlar. Bu yüzden şakayı kes. Seni nasıl NewHampshire'agöndereceğimizikonuşalım."

Biranlıksessizlikoldu.Jack'danmeraklıbirbakış,Richard'danciddibirbakış.Sonunda Jack, "Biliyorum, ne yapmakta olduğumu anlatmamı istiyorsun, Richard," dedi ağzında

lokmasıyla."Amainanbana,kolaybirşeydeğilbuistediğin."

Page 291: Tılsım - Turuz

Richard, "Değişmişsin, biliyor musun," dedi. "Biraz daha... büyümüş görünüyorsun. Ama hepsi bukadardeğil.Çokdeğişmişsin."

"Değişti mi biliyorum. Sen de Eylülden beri benimle birlikte olsan, sen de değişirdin." Jackgülümsedi,Richard'ın çatık kaşlarına, cici çocuk kılığına baktı, ona asla babasının nasıl biri olduğunuanlatamayacağınakararverdi.Yapamazdıbunu.Olaylaranlatırsaanlatsın.AmaJack'deöylecellâtdamanyoktu.

Arkadaşı,Jack'akaşlarınıçatmayadevamediyordu.Besbellihikâyeninbaşlamasınıbekliyordu.Jack bu mantıklı dostunu inanılmaza inandırmaya kalkışmadan önce bir dakika daha kazanmak

amacıylasordu."Bitişikodadakiçocukokuldanmıayrılıyor?Bavullarınıkapınındışınakoymuştu.""Evet,Okonuçokilginç,"dediRichard."Yaniseninsözlerinegöreilginç.Çocukgidiyor.Hattâgitti

bile.Birigelipeşyalarınıalacakherhalde.Busöyleyeceklerimdenkimbilirnasılanlamlarçıkaracaksınama,oçocukReuelGardener'di.Kaçtığımiddiaettiğinoyurduyönetenpapazınoğlu."Richard,Jack'inbirdenbirebiröksürüknöbetinetutulmasınaaldırışetmedi."BirçokbakımdanReuelnormalbirarkadaşsayılmazdıdoğrusu.Kimseonungidişineüzülecekdeğildirsanırım.Babasınınyönettiğiyerdeçocuklarınöldüğüyolundahaberlerduyulmayabaşladığısıradaonabirtelgrafgeldi,Thayer'denayrılmasıistendi."

Jack boğazına kaçıp kendisini boğmaya çalışan piliç lokmasını çıkarmayı başarmıştı. "SunlightGardener'inoğlumu?Onunbiroğlumuvardı?Buradamıydı?"

"Dönembaşındagelmişti,"dediRichardsakinsakin."Sanabunuanlatmayaçalışıyordum."Thayer Okulu birden Jack'in gözüne Richard'ın asla anlayamayacağı kadar tehlikeli görünmeye

başlamıştı."Nasılbirçocuktu""Sadistinbiri,"dediJack."Bazenodasındangerçektengaripseslergelirdi.Birkeresindeşuarkadaki

çöp varilinde ölü bir kedi gördüm, gözleri de, kulakları da yoktu.Çocuğa baktığın anda, tam kedilereişkence edecek biri, diye düşünürsün zaten. Eski İngiliz tütünleri gibi kokardı." Richard bir an sessizkaldı,zamanıayarlardı,sonrasordu."SengerçektenSunlightYurdundamiydin?"

"Otuzgünboyunca.Cehennemdi.Yadacehenneminbitişikkomşusuydu."Jacksolukaldı,Richard'ınçatık,,amahiçdeğilseyaninanmışsuratınabaktı."Bunuanlamaksanazorgelecek,Richard,farkındayım.Amayanımdakiarkadaşımkurtadamdı.Benikurtarmakuğrunaölmeseydişuandadayanımdaolacaktı."

"Birkurtadam.Avuçlarındakıllarla.Herdolunaydadeğişedeğişe."Richardgülengözlerleçevresinebakındı.

Jack onun bakışlarının kendisine dönmesini bekledi. "Ne yaptığımı bilmek istiyor musun? Nedenülkeyi bir başından bir başına otostopla dolaşmaya kalktığımı öğrenmek istiyormusun?" "Anlatmazsanavazım çıktığı kadar bağıracağım," dedi Richard. "Ben annemin hayatını kurtarmaya çalışıyorum."Ağzındançıkanbucümleonagöreçokaçıkseçikbiranlamtaşıyordu.

"Bunu nasıl yapacaksın?" diye patladı Richard. "Annen herhalde kanser. Babamın sana durmadananlatmayaçalıştığıgibi,onundoktorlara,bilimeihtiyacıvar...senisekalkıpyollaradüşüyorsun!Annenineyinyardımıylakurtaracaksın,Jack?Sihiryardımıylamı?"

Jack'ingözleriyanmayabaşladı."Doğrubildin,Richard,dostum."Kolunukaldırdı,ceketindirseğininemligözlerinebastırdı.

"Hey,sakinol,hey,banabak..."Richardonunkolunutelâşlaçekti."Ağlama, Jack, ne olursun. Biliyorum, korkunç bir şey. Niyetim asla seni... yani... işte..." Richard

Page 292: Tılsım - Turuz

sessizceyaklaşmış,Jack'inomzunuokşuyordu."Birşeyimyok,"dediJack.Kolunuindirdi."Buçılgınbirhayaldeğil,Richard.Sananasılgörünürse

görünsün,değil."Doğrulupdikleşti. "BabambanaGezgin Jackderdi.ArcadiaPlajındakibir ihtiyardaöyle diyordu bana." Jack içinden, inşallah Richard'ın acıma duygularının aradaki kapıları açtığıkonusunda yanılmıyorumdur, diye düşünüyordu. Arkadaşının yüzüne baktığı anda yanılmadığını anladı.Richardkaygılı,şefkatligörünüyordu.

Jackhikâyesinebaşladı.

5ÇevrelerindeNelsonBinasıyaşamıdevamediyordu.Heryatılıokulgibihemsakin,hemgürültülüydü.

Arada bağırtılar, gülme sesleri duyuluyordu. Kapının önünden gelip geçen ayak sesleri işitiliyor, amahiçbiridurmuyordu.Üstkattakiodadanhemadımlar,hemmüziksesiduyulmaktaydı.JacksonundaçalınanMaviSihirşarkısınıtanıdı.Richard'aHayaller'ianlatmayabaşladı.Hayaller'denSpeedyParker'egeçti.Yerde,kumlardadönedöneaçılanbacadankendisine seslenensesi anlattı.SonraRichard'aSpeedy'ninsihirliiksirininasılalıpDiyar'ageçişyaptığınıtarifetti.

"Amabenceverdiğişeyucuzbirşaraptı,"dediJack."Dahasonra,iksirbittiktensonra,geçişiçinonaihtiyacımolmadığınıanladım.Kendikendimedeyapabiliyordum."

"Pekâlâ,"dediRichardifadesizbirsesle.JackDiyar'ın nasıl bir yer olduğunuRichard'a anlatmayauğraştı.Hayvanların çektiği arabalan, yaz

pavyonunungörünümünü,oradakizamansızlığıvegaripniteliği.Sonra,YüzbaşıFarren'ianlattı,ölmekteolanKraliçeyianlattı,oradandakonuİkizlileregeldi.Osmond.Tümİşçilerköyündekiosahne.DışBölgeyolu, yani Batı Yolu, Richard'a yanında taşıdığı o kutsal şeyleri gösterdi. Gitar mızrabını ve parayı.Richard onları alıp parmakları arasında çevirdi, bir şey söylemeksizin geri uzattı. Jack bundan sonraOatley’degeçirdiğiofecizamanıyenidenyaşadı.Richard,arkadaşınınOatleyserüveninisessizce,amagözleriniiriiriaçarakdinledi.

Jack, Lewisbury konaklama yerindeki tuvalet faslım anlatırken Morgan Sloat'la Orris'li Morgan'ıhikâyedenustacaçıkardı.

SonraWolf un ilk gördüğü zamanki halini tarif etmeye koyuldu. O güleç yüzü, o giydiği tulumu...gözlerine yine yaşlar yükseliyordu. Wolf’u otomobillere bindirirken neler çektiğini anlattığı sıradaağlaması Richard'ı gerçekten şaşırttı. Jack o sırada hissettiği sabırsızlığı ve tahammülsüzlüğü suçlulukduyarakanlatıyordu.Birara,artıkağlamamayakararverdi,uzunsüredesözünütutmayıbaşardı.Wolfunilk değişmesini boğazı sıkışmadan dile getirebildi. Ondan sonra yine duygulandı. Öfkeyle hikâyesinedevametti,FerdJanklow'akadargeldi,osıragözleriyineyanmayabaşladı.

Richarduzunsürehiçbirşeysöylemedi.Ayağakalktı,çekmecedenbirtemizmendilalıpgetirdi.Jackburnunu gürültüyle sildi. "İşte olanlar bunlar," dedi Jack. "Çoğu bu yani." "Sen neler okuyorsun? Nefilmlergördün?"

"Allahbelânıversin,"dediJack.Odakalktı,sırtçantasınıalmaküzereilerledi.AmaRicharduzanıponukolundanyakaladı,çekti."Uydurdundemiyorum.Bencehiçbiriniuydurmuşdeğilsin.""Öylemi?"

"Evet. Aslında ne düşündüğümü tam bilmiyorum. Ama bana bilerek ve isteyerek yalan söylediğinkanısında değilim." Eli yanına sarktı. "Sunlight Yurdundaydın, ona inanıyorum. Ona kesin inanıyorum.

Page 293: Tılsım - Turuz

Wolf adlı bir arkadaşın vardı, orada öldü, ona da inanıyorum. Üzgünüm ama, bu Diyar dediğin yericiddiyealamıyorum.Arkadaşınınkurtadamolduğunudakabuledemiyorum."

"Yanibenidelisanıyorsun,"dediJack."Bence başın dertte. Durumun kötü. Ama babama telefon etmeyeceğim. Seni de buradan

kovmayacağım.Bugeceburada,şuyataktayatmakzorundasın.BayHaywood'unyatakkontrolüyapmayageldiğiniduyarsak,yatağınaltınasaklanırsın."

Richard'agenelmüdürgibibirhavagelmişti.Ellerinikalçalarınadayadı,odayıeleştiricibakışlarlasüzdü. "Biraz dinlenmen gerek. Eminim ki sorunun büyük nedeni oradan kaynaklanıyordur. O korkunçyerde ölesiye çalıştırmışlar seni. Zihnin çarpılmış. Şimdi dinlenmeye ihtiyacın var." "Evet, var," dediJack.

Richardgözlerinitavanadevirdi."Benimbirazdanbasketçalışmasınagitmemgerekamasenburadasaklanabilirsin.Dahasonrayemekhanedensanayiyecekdegetiririm.Önemliolan,dinlenmeyeihtiyacınolması.Birde,evedönmeyeihtiyacınvar."

"NewHampshireevdeğil,"dediJack.

Page 294: Tılsım - Turuz

Bölüm:30

THAYERGARİPLEŞİYOR

1Jackpenceredenpaltolarına sımsıkı sarınmış, binalar arasındagidipgelen çocukları görebiliyordu.

Etheridgedegeçti.Kaşkolüarkasındadalgalanarakkayboldu.Richard yatağın yanındaki dar dolaptan bir tüvit ceket çıkardı. "Ne söylesen New Hampshire'e

dönmen gerektiği konusundaki fikrimi değiştirmem," dedi. "Benim şimdi baskete gitmem gerek.Gitmezsem Koç Frazer döndüğünde bana on ceza turu koşturur. Bugün onun yerine başka bir koççalıştıracak bizi. Frazer kaçanın canına okurum dedi. Sen buradan temiz giyecek ister misin? Birgömleğimvar,sanauyar...babamNewYork’tanyollamıştı.BrooksBrothersyanlışnumarayollamış."

"Görelim,"dediJack.Sırtındakilerkesinlikleberbatdurumdaydı.Kirdenöylekatılaşmışlardıki,Jackkendini domuz ahırında yaşayan, herkesin horladığı bir yaratık gibi hissediyordu. Richard ona naylonkılıfının içinde bir beyaz gömlek uzattı. "Harika, sağol," dedi Jack. Gömleği torbadan çıkardı, topluiğneleriniayıklamayakoyuldu.Üstüneolacaktıgömlek.

"Birdeceketvar,onudadeneyebilirsin,"dediRichard."Dolaptaensonyerdeasılı,bleyzer.Provaet, olur mu? Kravatlarımdan da birini al bari. Biri gelirse, St. Louis Gündüzlü okulundan GazeteMübadelesi içingeldim,dersin.Yılda ikiüçkereöylebirşeyyapılıyor.Bizimçocuklarorayagidiyor,onlarınkilerburayageliyor, birbirimizingazetesini çıkarıyoruz."Kapıyayürüdü. "Yemektenönceuğrar,nasılsındiyebakarım."

Ceketcebineikitükenmeztakılmıştı.Ayrıcaceketininherdüğmesideilikliydi.Birkaç dakika içindeNelsonBinası son derece sakin bir yer oldu. Jack, Richard'ın penceresinden

baktığında, kütüphane binasının pencerelerindemasalarda oturmuş çocukları görebiliyordu. Patikalardavebahçeningerikalankısmındakimseyoktu.Israrlıbirzilçalıpduruyor,dördüncüdersinbaşlayacağımduyuruyordu. Jack gerindi ve esnedi. İçine bir güvenlik duygusu döndü... bir okuldu bu çevresindeki.Zillerçalıyor,dersleregiriliyor,basketantrenmanlarıyapılıyordu.Belkiburadabirgündahakalabilirdi.Belkiholdekiparalı telefonlarınbirindenannesinibile arayabilirdi.Uykuaçığınıkapayabileceğikesingibiydi.

Dolaba yürüdü, bleyzeri buldu. Kolundaki etiket hâlâ çıkarılmamıştı. Sloat bunu da NewYork’tanyollamıştıoğluna.AmaRichardhiçgiymemişti.Gömlekgibi,ceketdebirbedenküçüktüJack'e.Omuzlarıpek geriliyordu. Ama kesimi rahat olduğundan, kollarının ucundan gömleğinmanşeti ancak bir santimçıkıyor,iyiduruyordu.

Jack bir de kravat çıkardı. Kırmızı beyaz çizgili, üzerinde mavi çapalar. Takıp bağladı, aynadakendinebaktı, yüksek seslegüldü.Sonundabaşarmıştı.Nefisyenibleyzer, şıkkravat, kargibigömlek,alttadaburuşukblucin.Evet,tambirliseöğrencisiydi.

Page 295: Tılsım - Turuz

2Richardbu aradaherhalde JohnMcPheeveLewisThomashayranı olmuştu. Jack raflara bakıpbir

kitapseçmeyeçalıştı.Panda'nınBaşparmağı'nıadındanötürübeğendi,alıpyatağauzandı.Richardbasketantrenmanındanbirtürlüdönmekbilmiyordu.Jackodadadolaştı.Richard'ınnedenbu

kadargeçkaldığınıanlayamıyor,aklınapeşpeşefelâketihtimallerigelipduruyordu.Jackbeşinciyadaaltınakeresaatinebaktığısırada,bahçedeartıkhiçöğrencigöremediğinifarketti.Richard'ınbaşınagelenherneyse,bütünokulunbaşınagelmiştiherhalde.Vakit akşama yaklaştı. Richard ölmüş müydü yoksa! Belki de tüm Thayer Okulu halkı ölmüştü.

Ölümcül hastalığı getiren de kendisiydi.Richard'ın getirdiği piliç dışında bütün gün bir şey yememiştiamakarnıaçdeğildi:SefildurumdaoturuyorduJack.Nereyegitsehepfelâketmigötürecekti?

3Derkenkoridordabirkeredahaayaksesleriduyuldu.Jacküstkattankontrbasmüziğiningümgümünübellibelirsizduydu,plakolduğunuanladı.Ayaksesleri

kapınındışındadurdu,Jackhızlakapıyadoğruldu.EşikteRichard duruyordu.Mısır püskülü saçlı iki çocuk geçerken odaya baktılar, sonra ilerlediler.

Müzikkoridoradahaçokgeliyordu."Neredeydinbütünöğledensonra?"diyesorduJack.Richard,"Birazgariptidoğrusu,"dedi."Öğledensonrakidersleriiptalettiler.BayDuffreyçocukların

dolaplarınabilegitmelerineizinvermedi.Hepimizbasketantrenmanınagötürüldük.Antrenmandahabilegaripoldu."

"BayDufreykim?"Richardonunanlamamasınaşaşıyormuşgibibaktı."BayDufreymikim?BayDufreyMüdür.Buokul

hakkındahiçmibirşeybilmiyorsunsen?""Hayır ama yavaş yavaş öğreniyorum. Antrenmanın nesi garipti?" "Hani sana Koç Frazer'in bir

arkadaşı gelecek demiştim ya! Hani kaçanı cezalandırırım demişti. Biz deAlMaguire tipi yaman birbasketçibekliyorduk.ThayerOkulununatletikfaaliyetleripekparlakdeğildir.Buyenigelenözelbirşeyolmalı,diyorduk."

"Dur,bentahminedeyim.Adamsporkonusundahiçbirşeybilmiyordu."Richard şaşkınlıkla çenesini kaldırdı. "Evet, evet, bilmiyordu." Jack'e düşünceli gözlerle baktı.

"Ağzındaheransigaravardı.Saçlarıuzunveyağlıydı.Koç'afalanbenzeryeriyoktu.Koçlarınselâmbilevermeyeceği bir tipti. Gözleri de bir tuhaftı. Bahse girerim esrar da çekiyordur." Richard kazağınıçekiştirdi. "Basketten hiç anlamıyordu gibi geldi bana. Bizi çalıştırmadı bile. Isınmadan sonra bizgenelliklemarkajçalışırız.Buseferrastgelekoşuppotayabasketattıkdurduk.Odabizebağırdıhabire.Gülüyordu.Sankiçocuklarınbasketoynamasıömründegördüğüengaripşeydi.Sporukomikbulanbirkoçgördün mü sen ömründe? Isınma süresi bile garipti. Bize, sınav yapın diyor, kendisi sigarasınıtüttürüyordu. Ne sayı sayıyor, ne tempo veriyor... herkes kendi kendine yapıyordu. Sonra, haydi birazkoşun,dedi.Gerçektendeligibibiradamdı.YarınKoçFrazer'eşikâyetetsemiyiolacak."

Page 296: Tılsım - Turuz

"Benolsamneona,nedemüdüreşikâyetederdim,"dediJack.Richard,"Ha,anlıyorum,"diyekarşıçıktı."BayDuffreydeonlardanbiri,değilmi?Diyar'dangelme

biri.""Yadaonlarhesabınaçalışıyor,"dediJack."Her şeye böyle kulp takılabilir, anlamıyor musun sen? Ne terslik olsa böyle diyebilirsin. Fazla

kolay... bu yolla her şeyi açıklarsın. Delilik böyle olur işte. Gerçek olmayan bağlantılar kurarsınkafanda."

"Vegerçektevarolmayanşeylerigörürsün."Richardomuzlarınıkaldırdıamasuratındasefilbirifadevardı."Kendinsöyledin,"dedi.Jack,"Birdakika,"dediona."SanaAngola'dakibinalarınyıkılmasınıanlatmıştım,hatırlıyorsun,değil

mi?""YağmurKuşuKulesi.""Yamanbelleğinvar.Sanıyorumokazabenimsuçumdu.""Jack,sengerçekten...""Deliyim,biliyorum.Bak,içerigeçipakşamhaberleriniseyretsekbenikimseeleverirmidersin?""Sanmam.Çocuklarınçoğudersçalışıyorlardırşusırazaten."Çünkü burada neler olup bittiğini bilmiyorlar, diye düşündü Jack. Ama söylemedi. Cici küçük

yangınlar,sevimlidepremcikler...birileriningelmekteolduğununişaretleri...benialmaya...bizialmaya..."Benim biraz değişikliğe ihtiyacım var, ahbap," dedi Jack. Richard'ın peşinden yeşil badanalı

koridoraçıktı.

Page 297: Tılsım - Turuz

Bölüm:31

THAYERCEHENNEMEDÖNÜYOR

1DeğişikliğiilkJackfarkettiveneolduğunuanladı.Dahaöncedeolmuştu.Richardodayadönmeden.

Jackartıksezmeyiöğrenmişti.ÜstkattangelenMaviSihirmüziğisusmuştu.Büyüksalondakitelevizyondanehaberler,nedevideo

filmivardı.Televizyonuykuhalindeydi.Richard,Jack'adöndü,konuşmaküzereağzınıaçtı.İlkkonuşanJackoldu."Hoşlanmadım,ahbap,"dedi."Yerlitamtamlarısusmuş.Hertaraffazlasessiz.""Haha..."Richard'ınsesiaşıninceçıkmıştı."Richard,sanabirşeysorabilirmiyim?"Tabu,sor.""Korkuyormusun?"Richard'ınyüzü,ençokistediğişeyin'Hayır,nemünasebet'diyebilmekolduğunugösteriyordu.Hayır,

NelsonBinasıakşamlarıbusaattehepböyleolur,diyebilmekistiyordu.AmaneyazıkkiRichardyalansöylemeyibeceremezdi.SevgiliRichard...Jackiçindenbirsevgidalgasınınkabardığınıduydu.

"Evet,"dediRichard."Birazkorkuyorum.""Birşeydahasorabilirmiyim?""Herhalde.""Neden ikimiz de fısıltıyla konuşuyoruz?" Richard ona uzun uzun baktı, bir şey söylemedi. Sonra

tekraryeşilkoridorasaptı,yürümeyebaşladı.Odalarınkapılarıyaaralık,yadaardınakadaraçıktı.Jack4numaralıodadantanıdıkbirkokuduydu,

kapıyıparmaklarıylaitti."Hangisikeşbunların?"diyesordu."Ne?"Richardsarsılmıştı.Jacksesliseslikokladı. "Gel sen de kokla!" Richard odaya uzanıp baktı. Çalışma lambalarının ikisi de yanıktı. Birmasada tarih kitabı açık duruyor, ötekinde Kimya kitabı hazır bekliyordu. Duvarlara posterleryapıştırılmıştı. Costa del Sol, Frodo ve Sam, Eddie Van Helen. Kimya kitabının üzerine bırakılmışkulaklıktanpekhafifbirmüziksesigelmekteydi.

"Eğeryatağınaltınaarkadaş sakladığın içinkovulabiliyorsan, esrar içeni rahatkovarlar,değilmi?"diyesorduJack.

'Tabii kovarlar," dedi Richard. Tablada duran esrarlı sigaraya şok içinde bakıyordu. Jack onaparmaklarıarasındakiyanıklarıgösterdiğizamanbilebukadarşokakapılmamıştı."Nelsonbinasıboş,"dediJack."Gülünçolma!"Richard'ınsesisertti.

"Boş ama." Jack eliyle koridoru gösterdi. "Bir biz ikimiz kaldık.Otuz çocuğu sessiz boşaltmak dakolayişdeğildir.Çocuklarçıkmadı.Kayboldu."

Page 298: Tılsım - Turuz

"Diyar'agittilerdemekistiyorsunherhalde.""Bilemem,"dediJack."Belkihâlâburadalardır.Amabirazfarklıdüzeydelerdir.Belkideoradalardır.

BelkiCleveland'agitmişlerdir.Amabizimbulunduğumuzbuyerdedeğiller.""Kapatokapıyı,"dediRichardbirden.Jackyeterincehızlıhareketedemeyincekendisiuzanıpkapattı."Oyanansigarayısöndürmeyecekmiş...""Elimibilesürmem,"dediRichard."Onlarışikâyetetmemgerek.BayHaywood'a.""Yaparmısınbunu?"Jackhayranlıkla soruyordu.Richardbozuldu. "Yo...herhaldeyapamam,"dedi.

"Amahoşlanmıyorum.""Düzenemiaykırı?"diye"sorduJack."Öyle."Richard'ıngözlerigözlükcamlarınıngerisindenmeydanokuyordu.Tekrarkoridordayürümeye

başladı."Buralardaneleroluyor,anlamakistiyorum,"dedi."Heminanbana,anlayacağımda."Jack içinden, bu belki sağlığa esrardan bile zararlıdır. Richie, diye düşündü, sonra arkadaşının

peşindenyürüdü.

2Holdedurmuşdışarıbakıyorlardı.Richardçimenlikmeydanıgösterdi.GününsonışıklarıaltındaJack

birgrupçocuğunElderThayerheykelialtındatoplanmışdurmaktaolduklarınıgördü."Sigaraiçiyorlar!"diyebağırdıRichardöfkeyle."Çimeninortasındasigaraiçiyorlar."Jackbirdendeminkiodadakiesrarkokusunudüşündü."İçiyorlar,evet,"dediRichard'a."Hemsigara

makinesindençıkmasigaradadeğil!"Richardparmakeklemleriylecamaöfkeliöfkelivurdu.Jackonungaripşekildeboşalmışyatakhaneyi

unutuverdiğini görüyordu. Deri ceketli, sigara tiryakisi yedek koç da unutulmuştu. Jack'in deliliği bileunutulmuştu. Richard'ın yüzündeki ifade bir tek şey söylemekteydi: Bu çocukların böyle okulunkurucusununheykelidibindesigaraiçmesi,dünyanındüzolduğunusöylemekkadar,asalsayılarınkalansızbölünebileceğinisöylemekkadarsaçma!

"Richard,"dedi."OçocuklarThayerokulundandeğil,değilmi?""Sentamdelirmişsin,Jack.Bunlarsonsınıf.Hepsini tanıyorum.OkomikderikülahıgiymişolanıNorrington.YeşilpantolonlusuBuckley.Garsondaorada...Littlefieldde...kaşkollusuEtheridge,"diyebitirdisözlerini.

"OnunEtheridgeolduğundaneminmisin?""Elbetteeminim!"diyebağırdıRichard.Birdendöndü,pencerenincamımyukarıyaitti,soğuğadoğru

sarktı.Jackonugeriçekti."Richard,lütfen,benidinle..."Richarddinlemekistemiyordu.Dönüptekrarsarktıpencereden."Hey!"Yo,dikkatleriniçekme,Richard,Tanrıaşkına..."Hey,çocuklar!Etheridge!Norrington!Littlefield!Neleroluyororada?"Gülüşmelervekonuşmalarbirdenkesildi.Etheridge'inkaşkolünütakmışolançocukdöndü,Richard'a

Page 299: Tılsım - Turuz

baktı.Onlarıgörebilmekiçinbaşınıhafifçekaldırmıştı.Kütüphaneninışığıylabatangüneşinsonışıklarıyüzünedüştü.Richard'ıneliağzınadoğruuçtu.

ÇocuğunyüzününsağtarafıEtheridge'ebirazbenziyordu...dahayaşlıydı...usluçocuklarıngitmediğinice yerde bulunmuş bir Etheridge'di. Yüzünün öbür yanı bir yaralar topluluğuydu. Alnındaki kraterinaltındanhilâlgibibirgözbakıyordu.Ağzınınköşesindenbirtekdişdışarıyauzanmıştı.

İkizlisi, diye düşündü Jack kesin biçimde. Bu Etheridge'in ikizlisi. Hepsi mi ikizli bunların?Littlefield'inikizlisi,Norrington'unikizlisi,Buckley'inikizlisifalan....?Amabuolamaz...yoksaolabilirmi?

"Sloat!" diye bağırdı Etheridge-yaratık.NelsonBinasına doğru iki adım attı. Işıklar yüzünün yaralıtarafınıaydınlattı.

"Kapa pencereyi," diye fısıldadı Richard. "Kapa pencereyi. Yanılmışım. Etheridge'e çok benziyoramaodeğil.Belkiağabeyi.Belkibiriağabeyininsuratınaasitatmıştır.Odadelirmiştiröyleolunca.AmaEtheridgedeğil,kapapencereyiJack,hemenkapa..."

AşağıdaEtheridge-yaratıkonlarabiradımdahayaklaştı,sırıttı.Diliiğrençşekildeuzundu.Ağzındansarktı.

"Sloat!"diyebağırdıtekrar."Bizeyolcunuver!"Jack'leRichardyerlerindensıçrayıpbirbirlerinebaktılar.Geceyibirulumasesiyırttı...geceolmuştu,evet.Sonışıklarbitmişti.Richard,Jack'abaktı,Jackbiranarkadaşınıngözlerindegerçekbirnefretgördü.Babasınıngözleri.

Buraya neden geldin, Jack?Hu?Neden beni bulaştırdın bu pisliğe?Neden bu saçma SeabrookAdasımasallarınıgetirdinbaşıma?

"Gitmemiistermisin?"diyesorduJackyavaşça.BiranRichard'ıngözlerindenöfkekıvılcımlarıtutuştu,sonrayineeskiiyiliğigeridöndü."Hayır," dedi, elini dalgın bir hareketle saçlarından geçirdi. "Hayır, hiçbir yere gidecek değilsin.

Etrafta...etraftavahşiköpeklervar.Vahşiköpekler,Jack.Thayerbahçesinde!Gördünmüsenonları?""Evet, gördüm, Richie," dedi Jack yavaşça. Richard saçlarını elleriyle düzelteyim derken bozdu.

Jack'inkusursuzarkadaşıbirazderbedergörünmeyebaşlıyordu."Boynton'atelefonetmeli.Güvenliğe.Onuyapmalı,"dediRichard."YaBoynton'a,yakentpolisine,ya

da…"Çayırınkarşı tarafındaki ağaçlardanbir uluma sesi yükseldi.Hemenhemen insan sesinebenzer bir

uluma.Richardotarafabaktı.Dudaklarıtitriyordu.Hastagibiydi.YalvarangözleriniJack'eçevirdi."Pencereyikapa,olmazmı,Jack?Ateşimvargaliba.Sanıyorumsoğukalmışım.""Herhalde,Richard,"dediJack.Pencereyiindirdi,ulumasesinikesmeyeçalıştı.

Page 300: Tılsım - Turuz

Bölüm:32

"YOLCUNUDIŞARIYOLLA!"

1"Yardımetşuna,Richard,"diyesoluduJack."Çekmecelidolabıkıpırdatmakistemiyorum.Jack,"Richard'ınsesiçocuksuveinatçıydı.Gözlerinin

altındakimorhalkalardeminsalondaolduğundandahabelirginleşmiştişimdi."Yeriorasıdeğilonun."Dışardakibahçedeulumalaryineyükseldi.Yatak kapının önüne çekilmişti. Richard'ın odasındaki tüm eşyalar yer değiştirmiş durumdaydı.

Richard durmuş, çevresindeki bu düzensizliğe gözlerini kırpıştırarak bakıyordu. Yatağa yürüyüpbattaniyeleri aldı, birini hiç konuşmadan Jack'e uzattı, ötekini yere serdi. Bozuk paralarıyla cüzdanınıcebinden çıkardı, düzgün biçimdemasanın üzerine koydu, sonra battaniyeye uzandı, yanlarını kaldırıpbedeninesardı.Gözlüklerihâlâgözünde,yüzüsessizbirmutsuzluğuyansıtıyordu.

Dışardakisessizlikyoğunverüyagibiydi.Yalnızcaarasırauzaklardanyükselenulumaseslerivardı.NelsonBinasıdaesrarengizbiçimdesessizdi.

"Dışardaolanlarhakkındakonuşmakistemiyorum,"dediRichard."Öylekalsınistiyorum!""PekiRichard,onukonuşmayız,"dediJack."İyigeceler,Jack.""İyigeceler,Richard.""?Richard ona müphem, çok yorgun bir gülümseme yöneltti. Ama o gülümsemede yine de Jack'in

yüreğinihemısıtacak,hemburkacakkadarsıcaklıkvardı.Richard,"Bunlarınhepsinisabahakonuşuruz,"dedi."Ozamandahaanlamlıvemantıklıgelir,eminim.Ateşindedüşerherhaldeozamanakadar."

Sonrayandönüpgözlerinikapadı.Beşdakika sonra, sert yerdeyatmasına rağmenderinbiruykuyadalmıştı.

Jack uzun süre oturdu, dışardaki karanlığa baktı. Bazen Springfield caddesinden geçen arabalarınışıklarınıgörüyorduamabazendeışıklarvearabalarbileyokoluyor,sankiThayerokulugerçeğindışınakayıporadatekbaşınaduruyormuşgibiyalnızkalıyordu.

Rüzgâr hızlanmaktaydı. Jack bahçedeki ağaçların son donmuş yapraklarının kıpırdarken çıkardığıçıtırtıyı duyuyordu. Dallar birbirine vurdukça kemik gibi sesler çıkarıyordu. Binaların arasındauğulduyordubuzgibirüzgâr.

2"Geliyor,"dediJackgerginbirsesle.Aradanbirsaateyakınsüregeçmişti."Etheridge'inikizlisi."

Page 301: Tılsım - Turuz

"Kimoo?""Boşver,"dediJack."Senuyu.Görmekistemezsin."Ama Richard doğruluyordu. Gözleri binaya doğru yürüyen gölgeye ilişmeden önce bahçeye doğru

baktı.Sankibirşokauğradı,birkorkuyakapıldı.Karşıbinayısaransarmaşıklardahabusabahyapraksız,pekaçıkyeşilkenşimdiçirkinbirhalalmıştı.

Parlakbirsarırengedönüşmüştü."Sloat!Yolcunubizever!"Birden Richard her şeyden çok uyumayı istedi. Bu grip geçene kadar uyuyacaktı aralıksız.

Uyandığındahastalığınıngripolduğunakararvermişti.Soğukalgınlığıfalandeğil,resmengripti.Ondangörüyordu bu iğrenç hayalleri. Açık pencerede durmasaydı keşke. Ya da daha önce Jack'i penceredeniçerialmasaydıkeşke.Richardbunudüşündüğüiçinbirandapişmanoldu,derinbirutançduydu.

3JackyangözleRichard'abaktı.Osolgun ten,odışarıuğramışgözler,Richard'ıngittikçe sapıttığını

anlatıyordu.Pencerenindışındakiyaratıkkısaboyluydu.Buzluçimenlerinüzerindedururkenuzun,kıvrıkparmaklı

elleritâdizlerininhizasınakadargeliyordu.Üzerindeordumalıbirparkavardı.Solgöğüscebinekeçekalemle Etheridge diye yazmıştı. Ceketin fermuarı çekilmemişti. Önü açık duruyordu. İçinden yırtık,buruşukbirgömlekgörünmekteydi.Biryanındakanveyakusmuklekesinebenzerbirlekevardı.BuruşuklacivertkravatınaEmarkasıişlenmişti.Kravataikidiken,kravatiğnesigibitakılmışduruyordu.

BuyeniEtheridge'inyüzününyalnızcayansıişlevgörüyordu.Saçlarındakirlervardı."Sloat!Yolcunubizever!"Jack,Etheridge'inmanyakikizlisinetekrarbaktı,gözleritakıldı.Yaratağıngözleriyuvalarındatitredi.

Diyapozongibititriyordubebekleri.Jackbakışlarınıkaçırmakiçinçabaharcamakzorundakaldı."Richard,"diyeinlediJack."Gözlerinebakma."Richardcevapvermedi.GaripbirilgiyleEtheridge'insırıtankopyasınabakıyordu.Jackkorktu,arkadaşınıomzuyladürttü."Ah,"dediRichard.BirdenJack'inelinesarıldı.Kendialnınagötürdü."Sıcakmıyım?"diyesordu.JackeliniRichard'ınalnındançekti.Alnıbirazılıktıama,okadar."Epeysıcak,"diyeyalansöyledi."Biliyordum."Richard rahatlamıştı. "Birazdan revire gideceğim, Jack. Sanırım bana bir antibiyotik

gerek.""Onubizever,Sloat!""Çekmecelidolabıpencereninönüneçekelim,"dediJack."Sen tehlikededeğilsin,Sloat!"diyeseslendiEtheridge.Güvenvermek istercesinesırıtıyordu.Yani

yüzününsağıöylesırıtıyordu.Soluaynıölübakışlabakmaktaydı.Etheridge'enasılbukadarçokbenzeyebilir?"diye sorduRichardgaripbir sükunetle "Sesi camdan

nasıl bu kadar net duyulabilir?Yüzünde ne var?"Son soruyu sorarken sesi tizleşmiş, deminki telâşına

Page 302: Tılsım - Turuz

tekrarulaşmıştı.OsonsoruşuandaenönemlisorugibigeliyorduRichardSloat'a."Etheridge'inkravatınıneredenbulmuşJack?"

"Bilmiyorum,"dediJack.İçinden,şuandakesinlikleSeabrookadasındayız,Richie,diyedüşündü.Buişsenikusturanakadarsürecek.

"Veronubize,Sloat,yoksageliralırız!"Etheridgeyaratıkyamyamgibisırıtıptekuzundişinigösterdi."Yolcunu dışarı yolla, Sloat, o ölmüş zaten. O ölmüş! Eğer yollamazsan yakında kokusunu

duyacaksın!"Jack,"Yardımetdedolabıçekeyim,"diyetısladı."Evet,"dediRichard."Evet,peki.Onuçekelim,sonrabenyatıyorum.Belkibirazdanreviregiderim.

Nedersin,Jack?Nedersin?İyibirplanmı?"YüzüJack'eevetdesindiyeyalvarıyordu."Bakarız,"dediJack."Sırayla,öncedolap.Belkitaşatarlar."

4Az sonra Richard yine uyumuş, uykusundamırıldanmaya başlamıştı. Bu da yeterince kötüydü ama,

gözlerindenyaşlarakmayabaşlayıncaişdahabeteroldu."Onufedaedemem,"diyeinliyorduRichard.Beşyaşındakilerinşaşkınsesiylekonuşuyordu.Jackona

baktı. Teni buz gibi kesildi. "Onu feda edemem, babamı istiyorum, lütfen biri babam nerede söylesin,dahaşimdidolabagirdiamadolaptayok,babamıistiyorum,obananeyapacağımısöyler,lütfen..."

Kocabirtaşcamıkırıpodayadaldı,Jackavazıçıktığıkadarbağırdı.Taş,dolabınarkasınaçarptı.Dolabıtampencereninönüneçekmişlerdiçünkü.Birkaçkırıkcametrafa

saçıldı,sağavesoladüştü,dahadaparçalandı."Yolcunubizever,Sloat!""Yapamam,"diyekıvrandıRichardbattaniyeninaltında."Ver onu bize!"Gülen, uluyan bir ses yükseldi dışardan. "Onu SeabrookAdasına geri götüreceğiz,

Richard!SeabrookAdasına...yeriorası!"Bir taş daha. Jack içgüdüsel bir hareketle başını eğdi.Bu taş dadolabın arkasına çarptı.Köpekler

uluyor,havlıyor,hırlıyordu."Seabrook Adası olmaz!" diyemırıldandı Richard rüyasında. "Babam nerede? Dolaptan çıkmasını

istiyorum!Lütfen,lütfen,SeabrookAdasıolmaz,omasallarolmaz.LÜTFEN..."Jackdizüstüçöktü,Richard'ıelindengeldiğikadarhızlasarstı,uyanmasınısöyledi,bubirrüya,dedi,

uyanTanrıaşkına,uyan,dedi."Lütfen-lütfen-lütfen."Boğuk,insansesinebenzemeyenbirkoroyükseldidışarda.DoktorMoreau'nun

adasındangeliyordusankisesler."Uuuu-yanuuuu-yan-uuuu-yan!"diyeikincibirkorokarşılıkverdi.Köpeklerhavladı.Taşlartekraruçtu,pencerenincanımınbirazınıdahakırdı,dolabınarkasınaçarptı,dolabısarstı.

Page 303: Tılsım - Turuz

"BABAM DOLAPTA!" diye bağırdı Richard. "BABA, ÇIK ORDAN, LÜTFEN ÇIK,KORKUYORUM!"

"Lüüüt-feeeen-lüüüt-feeen-lüüüüt-feeen!""Uuuuu-yaaaan-uuuuu-yaaaan-uuuu-yaaaan!"Richard'ınellerihavadasavruluyordu.Taşlaruçupdolabaçarpıyordu.Yakındabüyükbirtaşgelecek,ucuzmobilyayıyaparçalayacak,yada

üstlerinedevirecekti.Dışardakiler gülüyor, bağırıyor, iğrenç şarkılarına devam ediyorlardı. Köpekler kalabalıklaşmıştı.

Onlardahırlayıphavlıyordu."BABAAAAAAA...!"Richardtüylerürpertentizbirçığlıkattı.Jackonunyanağınabirtokatsavurdu.Richard'ıngözleriaçılıverdi.BiranJack'ehiçtanımayankorkunçbakışlarlabaktı.Sankigördüğürüya

aklınıbaşındanalmışgibiydi.Sonraupuzun,titrekbirsolukçekti,içiniçekergibisaldı."Kâbus," dedi. "Ateşten herhalde. Korkunç. Ama neydi, tam hatırlamıyorum!" Bunu pek acele

eklemişti.Jack'inböylebirsorusoracağındankorkunçolmalıydı."Richard,buodadançıksakiyiolurbence,"dediJack."Bu oda...?" Richard, Jack'e onu deli sanıyormuş gibi baktı. "Bunu yapamam, Jack. Ateşim çok

yüksek.Enazındankırkolmalı,belkikırkbir,kırkiki...Benasla...""Richard, ateşin bir derece ya yükselmiştir, ya da yükselmemiştir bile," dedi Jack sakin sakin. "O

kadarbileolduğunusanmıyorum...""Yanıyorumben,"diyeitirazettiRichard.'Taşatıyorlar,Richard.""Hayallertaşatamaz,Jack."Sankibirruhhastasınabasitamaönemlibirgerçeği*açıklıyordu."Bunlar

hepsiSeabrookAdasımasalı.Buyalnızca..."Pencereyebiravuçtaşdahaçarptı."Yolcunudışarıyolla,Sloat!""Gel, Richard," dedi Jack. Arkadaşım omuzlarından tutup ayağa kaldırdı, kapıya yürütüp koridora

çıkardı.ÇokacıyorduRichard'a.BelkiWolfaacıdığıkadardeğilama...yakındı."Yo...hastayım...ateşim...yapamam..."Arkalarındadolababiravuçiritaşdahaçarptı.Richardbirçığlıkattı,boğulmaküzereolanbirçocukgibiJack'esarıldı.Dışardanvahşi,çığlıklıgülmesesleriduyuldu.Köpekleruludu,birbiriyleboğuştu.Jack, Richard'ın yüzünün daha da beyazlaştığını gördü. Çocuk ayakları üzerinde sallanıyordu. Jack

atıldı ama Richard'ı yakalayacak kadar çabuk davranamadı... Richard bir anda Reuel Gardener'inodasınınaçıkdurankapısındaniçeridevrildi.

Page 304: Tılsım - Turuz

5Basitbirbaygınlıktı.Jackbaşparmağıylaişaretparmağıarasındakibağlantınoktasınıçimdikleyince

Richard hemen ayıldı. Dışarda olup bitenler hakkında konuşmuyordu. Jack'in neden söz ettiğinianlamamazlıktangeliyordu.

Koridordatedbirliadımlarlamerdivenleredoğruilerlediler.BüyüksalonavardıklarındaJackbaşınıiçeriuzatıpbirıslıkçaldı."Richard,şurayabak!"

Richard isteksizce baktı. Salon altüst durumdaydı. Sandalyeler devrilmiş, koltukların yastıklarıbıçaklarla yarılıp içleri açılmıştı. Elder Thayer'in duvarda asılı duran yağlı boya portresinin suratıkazınmış,birisikalemleadamınbeyazsaçlarıarasınabirçiftboynuzçizmiş,birbaşkasıburnununaltınabir bıyık eklemiş, bir üçüncüsü de bacaklarının arasına kaba bir phallus kondurmuştu.Kupa dolabınıncamıdabinparçahalindeyerdeyatıyordu.

Jack arkadaşının yüzündeki o sarhoş gibi, inanmaz korku ifadesinden pek hoşlanmadı.Richard içintanıdığı, sevdiği Thayer okulunun böyle değişmesindense, koridorda cinlerin cirit atması, canavarlarınmekik dokuması bile bir bakıma daha kolay kabul edilecek şeylerdi. ThayerOkulunuRichard belli kisoyluveiyibiryerdiyekabulediyordu.Hiçbirşeyindeğerininkalmadığısaçmabirdünyada,sağlambirkaleydiRichard'agöreorası.Dolabagirenbabalarbileçıkmayabiliyordubudünyada.

"Kim yapmış bunu?" diye sordu Richard öfkeyle. "Manyaklar yapmış!" Bu cevabı kendi kendinevermişti. "Öyle olmalı." Jack'e baktı. Yüzüne bir kuşku ifadesi bulut gibi yerleşti. "BelkiKolombiya'lılardır," dedi birden. "BelkiKolombiyalılardır.Bubir uyuşturucu savaşıyla ilgilidir belki,Jack.Buaklınagelmişmiydi?"

Jack'in içinden bir kahkaha patlatmak geldi. İşte bu ancak Richard Sloat'un aklına gelebilecek biraçıklamaydı. Kolombiyalılar. Kokain savaşı onları Illinois'un Springfield kentindeki Thayer okulunagetirmiş,sevgilidostumWatson...Busorununçözümşansıyüzdeyedibuçuk.

"Herşeymümkünherhalde,"dediJack."Bizüstkatabirbakalım.""Nediye,Tanrıaşkına?""Şey...belkibirinibuluruzorada."AslındaJackbunakendideinanmıyorduama,söyleyebileceğibir

sözdüenazından."Belkioradasaklananbirivardır.Bizimgibinormalbiri."Richard,Jack'ebaktı,salondakidöküntüyebirkeredahabaktı,yüzüneoacıifadesitekrargeldi.Sanki

demek istiyordu ki, ben bu sahneye daha fazla bakmak istemiyorum ama nedense yalnız buna bakmakgeliyor içimden. Bir sorgu bu. Limon dilimini ısırmak gibi, kara tahtayı tırnağımla çizmek gibi, çatakfayansasürtmekistemekgibibirsorgu.

"Ülkedeuyuşturucubol,"dediRichardkonferansverirgibi."Geçendebirdergideokonudabiryazıokudum,Jack.Belkidışardakiotiplerkeştir!Belkihepsi..."

"Yürü,Richard,"dediJackalçaksesle."Merdivenleri çıkabilirmiyim, bilemiyorum."Richard o zayıf itirazlarındanvazgeçmiyordu. "Belki

çıkamayacakkadarateşliyimdir.""Eh,iyibirThayeröğrencisineyakışırbiçimdeçabagöstersen,"dediJack.Onumerdivenleredoğru

yürüttü.

Page 305: Tılsım - Turuz

6İkinci kat sahanlığına vardıklarında, sanki dışarda birkaç düzine değil de, yüzlerce kişilik bir

kalabalıkvarmışgibiseslerduyulmayabaşlamıştı.Kiliseninçanlarıdeliceseslerçıkararakçalıyordu.Bu çan sesleri başıboş köpeklerin bahçede deli gibi koşmasına yol açtı. Birbirlerine saldırıyor,

çimenlerüzerindeyuvarlanıyorduköpekler.Çimenlerçokbozulmuş,yeryerkelleşmiş, renkleriatmıştı.Jackpenceredenbakarkenbirköpekoradakiağacadoğrusaldırdı,birbaşkasıElderThayer'inheykelininüzerineatıldı.Köpeğindişlerikapanırkentunçheykeldenkanlarakmayabaşladı.

Jackiçibulanarakbaşınıçevirdi."Haydi,gel,Richard,"dedi.Richarditirazetmedenyürüdü.

7İkincikatta tümmobilyalardevrilmiş,pencerecamlarıkırılmış,yerlerdetaşlaryatıyor,plaklarsağa

solauçmuş,rastgeleduruyordu.Elbiselerdehertarafasaçılmıştı.Üçüncükattahavabuhardolu,dumanlıydı.Tropik iklimgibide sıcakbirnemvardı. "Duşlar"diye

yazılıkapıyayaklaştıklarındaiçerdenkorkunçbirsıcaklıkhissettiler.Saunagibi."Buradakal,"dediJack."Benibekle."

'Tabii,Jack."Richard'ınsesisakindi.Duşlardanakansuyarağmenduyabilecekkadarbirsesiancakçıkarıyordu.Gözlükcamlarıbuğulanmıştı.Silmekiçinbirçabagöstermiyordu.

Jackkapıyı itip içeriyegirdi. İçerde sıcaklıkyapışyapışveyoğundu.Üstübaşıbir anda terdenvenemdensırılsıklamoldu.Fayansduvarlarsuyunsesiniyankılayıpuğulduyordu.Duşlarınyirmisideaçıktı.Hepsininsuyu,ortayerdeyığılısporkıyafetlerinedoğruçevrilmişti.Sularogiysilerdenyavaşçaakıyor,yerdegölleniyordu.Jackpabuçlarınıçıkardı,kenardandolaştı.Duşlarındibindengidiyor,ıslanmamaya,haşlanmamayaçalışıyordu.Bumusluklarıkimaçtıysa,soğuksuyuaçmazahmetinekatlanmamıştıbesbelli.Jackhepsini birer birer kapattı.Aslındabunuyapması için bir nedenyoktu.Hiçbir nedenyoktu.Vakitkaybettiği için kendi kendini azarlıyordu bir yandan.Buradan kurtulmak için bir yol arıyor, düşünüyorolmasıgerekirdi.NelsonBinasındanveThayerOkulubahçesindenbiranönce,baltakafalarınainmedenkurtulmalarışarttı.

Evet,birnedeniyoktu.BelkidekaostandüzenyaratmakihtiyacınıduyantekkişiRicharddeğildi.TekrarkoridoraçıktığındaRichard'ıbulamadı."Richard?"Yüreğiningöğsünüparçalamakistercesineçarptığınıduydu.Cevapgelmedi."Richard!"Havadakolonyakokularıvardı.Bolmiktarda."Richard,necehennemdesin!"Richard'ıneliJack'inomzunadokundu,Jackbirçığlıkattı.

8DahasonraRichardona,"Niyeöylebağırdın,anlayamıyorum,"dedi."Bendimalttarafı."

Page 306: Tılsım - Turuz

"Sinirlerimbozukdaondan,"diyeaçıkladıJack.Üçüncükatta,AlbertHumbertdiyekafiyeliadıolanbirçocuğunodasındaoturmaktaydılar.Richardo

çocuğaGöbekAlbert diye isim takmış olduklarını anlatıyordu.Okulun en şişko çocuğuydu. Jack bunainanıyordu. Odanın içi şaşılacak kadar bol yiyecekle doluydu. Çikolatalar, gofretler, fındık fıstık,şekerler...Çocuğunenkorkuluhayalibellikibaskettakımındanatılmakyadasınavdaçakmakdeğil,geceuyandığında mısır patlağı veya akide şekeri bulamamaktı. Yiyeceklerin çoğu sağa sola atılmıştı. Bazıkavanozlar kırılmış, içindekiler dökülmüştü. Dolabın üst katında kavanoz kavanoz yenileri duruyordu.Birininüzerindekikartta,"Annendenmutludoğumgünüdilekleriyle,sevgilioğlum..."diyeyazılıydı.

Demekbazısevenannelerşekeryolluyor,bazısevenbabalardaBrooksBrothers'danbleyzerceketleryolluyor,diyedüşündüJack.Bunlarınarasındabirfarkvarmı,yokmu,onudaJasonbilirancak.

GöbekAlbert'inodasında,kendilerineçılgınbirziyafetçekecekkadaryiyecekbuldular.Dilimdilimsalamlar, sirkeli yağda kızartılmış patates cipsleri, bir paket bisküvi... Jack, Albert'in koltuğunukoridordanbulupgetirmiş,pencereninönünekoymuş,oturuyordu..Richard,Albert'inyatağınayerleşmişti.

"Evet,kesinliklesinirlisin,"dediRichard.Jackonabirbisküvidaha ikramettiğindebaşımikiyanasalladı."Paranoidgibisin.Sonikiayıyollardageçirdiğin içinolmalı.Eve,anneninyanınadönüncebirşeyinkalmaz,Jack."

Jack boşalan bisküvi kutusunu elinden fırlatarak, "Richard," dedi. "Numarayı bırakalım. Dışarda,okulunbahçesindenelerolduğunugörebiliyormusun?"

Richard dudaklarını yaladı. "Onu sana açıklamıştım," dedi. "Ateşim var benim. Büyük ihtimallebunlarınhiçbiri olmuyordur aslında.Düzenyineyerindedir.Benimzihnimeğipbüküyordurumu.Obirihtimal.İkinciihtimalde...şey...uyuşturucusatıcıları..."

Richard,Albert'inyatağıüzerindeÖneeğildi."Senuyuşturucufalankullanmayıdenemedin,değilmi,Jack?Yollardayken?"Zeki bakışlar parıldıyordu Richard'ın gözlerinde. İşte bu da bir ihtimal, diyordu aklından. Bu da

deliliğin bir yolu. Jack belki çılgın bir uyuşturucu oyununa karışmıştır. Bu insanlar onu izlemek içindoluşmuşturburaya.

"Hayır," dedi Jackyorgunbir sesle. "Ben seni hepgerçekçiliğin simgesi sayardım,Richard.Kendibeyninidolaylarısaptırmakiçinkullanacağınhiçaklımagelmezdi."

"Jack...bukelimeoyunu...kendindebalgibifarkındasın.""Springfield-İllinois'da uyuşturucu savaşları, ha?" dedi Jack. "Seabrook Adası masalı anlatan

hangimizşimdi?"Tam o anda Albert Humbert'in penceresinden içeri iri bir taş uçtu, pencerenin camım parçalayıp

yerleresaçtı.

Page 307: Tılsım - Turuz

Bölüm:33

RICHARDKARANLIKTA

1Richardbağırdı,kolunuyüzünesiperetti.Camlarheryanauçuyordu."Yollaonudışarı,Sloat!"Jackayağakalktı.İçinidonukbiröfkedoldurmuştu.Richardonunkolunasarıldı."Jack,hayır!Uzakduropencereden!""Allahkahretsin!"diyehırladıJack."Bendenyenilecekbirpizzaymışımgibisözedilmesindenbıktım

usandım."Etheridge-yaratıkbahçeyolununortasındadurmuştu.Çimenleriayırankaldırımdanonlarabakıyordu."Defoloradan!"diyebağırdıJackona.Beyninebirdenbirilhamdolmuştu.Birankararsızlıkgeçirdi,

sonra tekrar haykırdı. "Sana oradan defolmanı emrediyorum! Annem Kraliçe adına emrediyorum!Hepinize!"

Etheridge-yaratıksuratınakırbaçyemişgibiirkildi,sonraşaşkınlığıgeçtivesırıttı."Oöldü,Sawyer!"diye seslendi. Ama Jack'in gözleri daha bir keskinleşmişti son serüvenlerinden bu yana. Yaratığınsuratındakisahtezaferinaltındakitedirginlikduygusunusezebiliyordu."KraliçeLauraöldü,seninannendeöldü.NewHampshire'de...Öldüvekokuştubile..."

"Defol!"diyebağırdıJack.Etheridge-yaratığınyinebüzüldüğünügördü.Richard da Jack'in yanına, pencerenin önüne gelmişti. "Neye bağırışıyorsunuz ikiniz?" diye sordu.

Aşağıdakisırıtanyaratığabakıpduruyordu."EtheridgeneredenbiliyorseninanneninNewHampshire'deolduğunu?"

"Sloat!"diyebağırdıyaratık."Kravatınnerede?"Richard'ınsuratınasuçlubirifadegelipyerleşti,eligömleğininaçıkyakasınauçtu."Buseferlikbağışlarız...yolcunubizeyollarsan,Sloat!"diyehaykırdıyaratık."Onuyollarsanherşey

eskihalinedöner!Bunuistersin,değilmi?"Richard başım evet anlamında sallaya sallaya yaratığa bakıyordu. Jack onun başını sallamakta

olduğundanemindi.Bakmadığıhalde.Richard'ınyüzündesefilbirifadevardı.Gözleriakamayanyaşlarlaparıldıyordu.Herşeyineskihalinedönmesiniokadarçokistiyorduki!

"Buokulusevmiyormusun,Sloat?"diyebağırdıyaratıkyukarıya."Evet,"diyekekelediRichard.Hıçkırığınıyutmayaçalıştı."Evet,tabiiseviyorum!""Buokulusevmeyenserserilereneyaparız,biliyorsun,değilmi?Veronubize!Herşeysankioburaya

hiçgelmemişgibiolsun!"

Page 308: Tılsım - Turuz

Richardyavaşçadöndü,Jack'ekorkunçboşgözlerlebaktı."Senkararver,Richie,"dediJackyumuşakbirsesle."Üstünde uyuşturucu taşıyor, Richard," diye seslendi yaratık. "Dört beş çeşit!Kokain, esrar,melek

tozu!Batıyayolculuğununparasınıçıkarmakiçinhepsinisatıyor!Sanageldiğizamansırtındaolanogüzelpaltoyuneredenaldısanıyorsun?"

"Uyuşturucu!"diyemırıldandıRichardürperiprahatlayarak."Biliyordum.""Amabunainanmıyorsun,"dediJack."Seninokulunudeğiştirenşeyuyuşturucudeğil,Richard.Hele

şuköpekler...""OnudışarıyollaSİ..."Etheridge-yaratığınsesihafifliyor,uzaklaşıyordu.İkiçocuktekraraşağıyabaktıklarındaonugöremediler.Jackyavaşça,"Babannereyegitmiştidersin?"

diyesordu."Dolaptançıkmadığızamannereyegitmiştisence,Richard?"Richarddönüponabaktı.Herzamansakin,zekiverahatolanyüzüsankiparçaparçaoluyormuşgibi

sefildi.Göğsüinipkalkmayabaşladı,birdenJack'inkollarınayığıldı,panikiçindeonasarıldı."Annemedokundu!" diye bağırdı Jack'e. Tüm vücudu titriyordu. Neredeyse çökecekti. "Bana dokundu, banadokunduoradakibirşeybanadokunduveNEOLDUĞUNUDABİLEMİYORUM!"

2RichardyananalnınıJack'inomzunadayayıpyıllardıriçindetuttuğuhikâyeyinihayetağzındançıkardı.

Sözler biçimi bozulmuş mermiler gibi, külçeler halinde çıkıyordu ağzından. Jack onu dinlerken kendibabasınınnasılgarajagirip,kaybolduğunu,ikisaatsonranasılilerdekiköşeyidönüpgeldiğinihatırladı.OolaydayeterincekötüydüamaRichard'ınbaşınagelenbinbeterdi.Richard'ınillegerçekdiyetutturuponademirpençeylesarılmasıdabuolaylaaçıklanmışoluyordu.Gerçek,bütüngerçekveyalnızcagerçekdeyipduruyorduRichard.Hertürhayali,hattâkurgubilimibileistemeyişideaçıklanmışoluyordu.Jackokuldandahatırlardı.RichardgibitiplerneHeinlein'a,neAsimov'a,neArthurC.Clarke'anedeLarryNiven'eyüzverirlerdi.Onunyerinekosinüsleri,logaritmalarıtıksıranakadaryutmayahazırdılar.Richardisehepsindenbeterdi.Onunhayalnefretiokadarderindiki,ödevolarakokunmasıgerekmiyorsaelineromanaldığıgörülmemişti.ÇocukkenözetiçıkacakkitaplarıJack'eseçtirir,neolduklarınaaldırmaz,elinealıncapilavyiyormuşgibiçiğner,yutardı.JackiçinRichard'ınbeğeneceğibirhikâyebulmakiddiahalinegelmişti.Onuoyalayacak,ilgilendirecek,ayaklarınıyerdenkesecekbirşey...Jack'eöyleolurdubazeniyibirromanokuduğunda.RomanlarıniyilerihemenhemenHayallerkadariyiolurduonagöre.Diyar'ınbiraçıdan görünümünü anlatır gibi olurdu her biri.Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsınRichard'ın içinde birkıvılcım tutuşturamamıştı. İster Al Midilli olsun, ister Şeytan, ister Ben Bir Efsaneyim... Richard'ıntepkisihepaynıydı.Kaşlarınıçatar,dikkatleokur,sonundadaçatıkkaşlı,dikkatlibirkitapödeviyazardı.Ödevya5-6gibibirnotalır,yadaİngilizceöğretmeniogünpekcömertbirgünündeysebelki7alırdı.Richard'ınteşekküregeçmeonurunuarasırakaçırmasınınsorumlusuhepbubeşlerlealtılardı.

Jack,WilliamGolding'in"SineklerTanrısı"nıbitirdiğindevücudunuateşlerbasıyor,ürperiyordu.Biryandan hayranlık duyuyor, bir yandan korkuyordu. Güzel kitaplar bittiğinde hep duyduğu duyguyuduyuyordu yine... keşke bitmese, diyordu. Keşke devam etse... tıpkı hayat gibi... Ama hayat o güzelromanlardanokadardaha,sıkıcı,okadardahaamaçsızdıki!Richard'ınosırabirkitapödevihazırlamasıgerektiğini bildiği için ona vermişti Sineklerin Tanrısı’nı. Bu kayıp çocukların vahşiliğe dönüşhikâyesininRichard'ısarsacağındanemindi.AmaRichardokitabıdadiğerkitaplargibilaplapokumuş,

Page 309: Tılsım - Turuz

sonradaotopsi yapargibi bir ödevdahahazırlamıştı.Neyinvar senin?diyepatlamıştı Jacko zaman.Güzelbirhikâyenedenulaşamıyorsana,Richard?Richardonaşaşkınşaşkınbakmış,Jack'inöfkesinibirtürlüanlayamamıştı.Sonunda,eh,uydurmahikâyeniniyisiolmaz,öyledeğilmi?deyivermişti.

OgünJackiyiceşaşalamıştıRichard'ınhertürhayalürününüreddetmesine.Amaşimdibirazdahaiyianlıyordu. Anlamak istediğinden de daha iyi belki. Herhalde Richard'a bir kitabın kapağım açmak, odolabın kapağını açmak gibi geliyordu. Belki her renkli kitap kapağı ona canından bezdiği o sabahıhatırlatıyordu.

3Richardbabasınıöndekibüyükyatakodasınınbölme şeklindeayrılmışdolabınagirerkengörmüştü.

Babası kapıyı da ardındankapatmıştı.Richardbeş... belki altı yaşındaydı.Yedi olmadığı kesindi.Beşdakikabeklemiş,sonraondakikabeklemiş,babasıdolaptanhâlâçıkmayıncabirazkorkmayabaşlamıştı.Seslenmişti ona. Babası cevap vermeyince dolaba yaklaşıp yaklaşıp tekrar seslenmiş, aradan on beşdakika geçip babasından hâlâ ses soluk gelmeyince Richard dolabın kapısını açıp içeriye yürümüştü.İçerisimağaragibikaranlıktı.

Vebirşeyolmuştuoanda.Kaimtüvitceketleri,pamuklugömlekleri, ipekleri ite ite ilerlerkendolabıno tozlu,güvekokusunun

yerine bir başka koku gelmeye başlamıştı. Sıcak, ateşli bir koku. Richard önünü görmeden ilerlemeyisürdürmüştü.Babasınınadınıhaykırıyor,dolabındibindeyangınçıktığım,babasınınyanmaktaolduğunudüşünüyordu. Koku yangın kokuşuydu çünkü. Birden bastığı tahtaların ayağının altında yok olduğunuhissetmişti. Toprağa basmaktaydı. Garip kara sinekler uçuyordu çevresinde. Pabuçlarının üzerinekonuyorduosinekler.Gözlerideduyargalarınınuçundaydı.Baba!diyebağırıyorduRichard.Ceketlerletakım elbiseler de gitmişti. Ama ayaklarının altında bembeyaz karlar yoktu. Kapkara, kirli bir toprakvardı.Leşkokanbir toprak.Herhaldebu iğrenç sinekler o topraktan çıkıyordu.Richard'ın çığlıklarınabaşka çığlıklar cevap veriyordu. Çığlıklar ve delice kahkahalar. Çevresinde dumanlar dolanıyordu.Richard dönüp sendeleyerek geldiği tarafa ilerlemeye başlamıştı. Körler gibi ellerini öne uzatıyordu.Ceketleriarıyor,otozkokusunu,ogüvekokusunuarıyordu.Birdenbileğinebirelsarılmıştı.

Baba?diyesormuştuRichard.Başımeğipbaktığındabileğinesarılanelininsaneliolmayıpkabuklu,yeşilbirkololduğunugörmüştü.Oyeşilkol,birbaşkauzunhortumabağlıydı.Hortumunucukaranlıktakayboluyor,otaraftayalnızcakaranlıktanbakanbirçiftsan,yukarıyadoğruçekikgözgörünüyordu.AçaçbakmaktaydıgözlerRichard'a.

Richardhaykırarakkendinikurtarıpkörgibikaranlıklaraatılmıştı.Arayanparmaklarıbabasınınsporceketlerini, takım elbiselerini yeniden bulduğu, kulakları askıların tokuşmasından çıkan omantıklı sesiişittiğisırada,yeşiluzantıbuseferensesinesarılmıştı...vesonradakaybolmuştu.Richard,yüzükülgibi,titreyerek beklemişti o dolabın dışında. Tam üç saat beklemişti. Dona dona. Tekrar içeriye girmeyekorkuyordu.Osarıgözlerdenkorkuyordu.Babasınınölmüşolduğundangiderekdahaçokeminoluyordu.Dördüncü saatin sonunda babası odaya dönmüştü. Ama dolaptan değil, odanın kapısından girmişti.Girdiği kapı Richard'ın arkasındaydı. O andan sonra Richard hayal denilen şeyden kesinlikle uzakdurmuştu artık. Hayalle hiçbir ilişkisi olsun istemiyordu. O günkü ona yetmişti. Bütün ömrü boyuncayeterdi bu kadarı.Hemen ayağa fırlayıp babasına koşmuştu. SevgiliMorgan Sloat'a.Onu öyle sımsıkıkucaklamıştı ki, kolları bir hafta ağrımıştı.Morganonukaldırıp kucağına almış, ona gülmüş, nedenbukadar solgun olduğunu sormuştu. Richard da gülümsemiş, herhalde kahvaltıda yediği bir şeyin

Page 310: Tılsım - Turuz

dokunduğunu, şimdi kendini daha iyi hissettiğini söylemiş, babasının yanağını öpüp kokusunu içineçekmişti. Aynı gün öğleden sonra bütün masal kitaplarını, resimli kitaplarını, küçükler için okumakitaplarını, perimasalı kitaplarını toplamış bir kutuyadoldurmuş, bodruma indirip bırakmıştı. İçinden,deprem olup yer açılsa, bu kutuyu yutsa üzülmem, hattâ sevinirim, diye düşünmüştü. Öyle bir şeyolmamıştıamaRichardkitaplarımkaranlığakapattığıiçinmemnunduyinede.

Birdahabakmamıştıonlara.Babasınındolabınadagirmemişti.Arasırarüyasında,yatağınınaltındabiri varmış gibi görürdü.Ya da odasının dolabında. Sarı, çekik gözlü biri.Ama bileğine sarılan yeşiluzantıyıasladüşünmemişti.ThayerokulundaogünarkadaşıJackSawyer'inkollarınayığılıpağlayıncayakadar.

Yeterdionaogünküserüveni...ebediyen.

4JackaslındaRichard'ın,hikâyesinianlattıktanverahatçaağladıktansonratekraraşağıyukarınormal

haline,omantıklıkişiliğinedöneceğiniummuştu.Richard'ınişisonunakadargötürmesiniistediğiyoktu.Çılgınlığınendışucunukabullenecekkadartavizverse,omüthişzekâsınıbirkurtuluşyolubulmakiçinJack'eyardımetmeyeyöneltebilirdi.Thayerokulundankurtuluşyolu,hiçdeğilse.JackozamanRichard'ıtümüyledelietmedenonunhayatındançıkıpgidebilirdi.

Amaöyleolmadı.Jackonunlakonuşmaya,ortakendibabasıPhil'ingarajanasılgiripkaybolduğunuanlatmaya çalıştığındaRichard dinlemeyi reddetti.O geçmiş günde, o dolapta olup bitenlerin hikâyesiaçığa çıkmıştı ama (Richard hâlâ inatla o işin bir hayal olduğunda direniyordu), yine daha fazlasınıistemiyorduRichard.Hiçbirzaman.

Ertesi sabah Jack alt kata indi, kendi eşyalarıyla Richard'ın ihtiyaç duyacağını sandığı şeyleritoparladı...dişfırçası,derskitaplan,defterler,birdeğişimlikkıyafet.OgünüGöbekAlbert'inodasındageçirmeye karar vermişti Jack. Oradan bahçeyi ve dış kapıyı kollayacaklardı. Gece bastırınca belkikaçabilirlerdi.

5Jack,Albert'inmasasınıaradı,birşişebebekaspirinibuldu.Birsüreşişeyebaktı,buminikturuncu

haplarınAlbert'insevgiliannesikonusundatıpkıoşekerlerkadartanıtıcıbilgiverdiğinidüşündü.Şişedenbirdüzinekadarhapaldı,götürüpRichard'averdi,odadalgındalgınyuttu."Geldeşurayauzan,"dediJack.

Richard,"Olmaz,"dedi.Sestonuaksi,tedirginvesonderecedemutsuzdu.Pencereyedöndü."Nöbettutmam gerek, Jack. Eğer böyle bir olay olacaksa, birinin nöbette olması şart. Çünkümütevelli heyetekomplebirraporvermekgerek.Dahasonra."

JackelinihafifçeRichard’ınalnınadokundurdu.Alnıserindi.Hattâhemenhemensoğuktu.AmaJackyinede,"Ateşindahadayükselmiş,Richard,"dedi."Oaspirinleretkiyapanakadaruzansaniyiedersin."

"Yükselmişmi?"Richardonaacıklıbirminnetlebaktı."Sahiyükselmişmi?""Evet,öyle,"dediJackciddiciddi."Geldeyat."Richard yattıktan beş dakika sonra uyumuştu. Jack, Göbek Albert'in koltuğunda oturmaktaydı.

Koltuğundaortasıyatağınşiltesigibiçökmüştü.Richard'ın solgunyüzüağarangünlebirliktemumgibi

Page 311: Tılsım - Turuz

parlamayabaşladı.

6Günhernasılsageçti.SaatdörtdolaylarındaJackdeuyuyakaldı.Uyandığındaortalıkkararmıştı.Ne

kadar uyuduğunu bilmiyordu. Tek bildiği, rüya görmediğiydi. Buna şükrediyordu. Richard tedirgintedirgin kıpırdanıp durmaktaydı. Jack onun da yakında uyanacağını tahmin etti.Kalkıp gerindi, sırtınınnasıl da tutulmuş olduğuna şaştı. Pencereye yürüyüp dışarı baktı, hareketsiz durdu, gözleri fincan gibiaçıldı. İlk aklından geçen düşünce, Richard'ı uyandırmak istemiyorum, demek oldu. Bunu görmesiniistemem.

Ah,Tanrım,buradankurtulmamızgerek.Hemdemümkünolduğukadarçabuk.Jackiyicekorkmuştu.Nesebeptenolduğubilinmez,doğrudanüzerimizegelmektenkorkuyorlarama,yinedekaçmamızgerek.

Richard'ı gerçekten götürecek miydi yanında? Onlar pek sanmıyorlardı herhalde. Belliydisanmadıkları.Jack'inarkadaşınıdahafazlaçılgınlıklaramaruzbırakmakistemeyeceğinivarsayıyorlardı.

Geçişyap,Jack.Mecbursunvekendindebiliyorsun.Richard'ıdaalmakzorundasın,çünküburasıtambircehennemoluyor.

Yapamam.Diyar'ageçmekRichard'ıtamanlamıyladelirtir.Ziyanıyok.Mecbursun.Yapabileceğinşeylerineniyisibu.Belkidetekyapabileceğinbu.Çünküonlar

bunubeklemiyorlar."Jack?"Richarddoğrulmuş,oturuyordu.Yüzündegarip,çıplakbirbakışvardı.Gözlüğüyoktuçünkü.

"Jack,bittimi?Rüyamıymış?"Jackyatağınkenarınaoturdu,kolunuRichard'ınomzunaattı.Pesten,avutucubirsesle,"Hayır,"dedi.

"HenüzbitmediRichard.""Sanırımateşimdahadayükseldi,"diyeaçıklamadabulunduRichard.Jack'denuzaklaştı,pencereye

yürüdü.Gözlüğünüsağeliylekulpundantutmuştu.Takıpdışarıyabaktı.Pırılpırılgözlüyaratıklargezinipduruyordu.Richardpenceredeuzunsüredurdu,sonraokadarkendindenumulmayanbirşeyyaptıki,Jackanlamaktabilegüçlükçekti.Richardgözlüğünübilinçlibirhareketlegözündençıkarıpyereattı.Buzgibibirsesçıktı,merceklerdenbirikırıldı.Richardbusefergözlüğünüzerinebasıpikicamıdatuzlabuzetti.

Yerden aldı, baktı, aldırmazbir tavırlaAlbert'in çöp sepetine fırlattı.Karavana.Richard’ınyüzüneinatçı bir ifade gelmişti. Yüzü sanki, artık görmek istemiyorum, diyordu. O halde, görmeyeceğim.Çaresinebaktım.Odayeter.Ebediyen.

"Şunabak,"dediyamyassı,şaşmamışbirsesle."Gözlüğümükırdım.Birgözlüğümdahavardıamaonudaikihaftaöncejimnastikdersindekırmıştım.Gözlüğümolmadımıkörgibiyimdir."

Jack bunun doğru olmadığını biliyordu.Ama bir şey söyleyemeyecek kadar afallamıştı. Richard’ınyaptığıbu radikalhareketeuygunbir cevapbulamıyordu.Deliliğekarşı sondireniş eylemineöyle çokbenziyorduki!

"Ateşimdeyükseldisanıyorum,"dediRichard."Dahaaspirininvarmı,Jack?"Jacktekkelimesöylemedenmasanınçekmecesineaçtı,şişeyiRichard'auzattı.Richardaltıyadasekiz

tanedahayuttu,sonratekraruzandı.

Page 312: Tılsım - Turuz

7Gecebastırırken,durumukonuşmayadefalarcasözverenRicharddefalarcasözündendöndü.Buradan

gitmekkonusunukonuşamam,diyordu.Buolupbitenleridekonuşamazdı.Yanişimdikonuşamazdı.Ateşitekrar yükselmişti. Kendini çok daha kötü hissediyordu. Belki kırk dereceydi ateşi. Uyumaya ihtiyacıvardı.

"Richard,Tanrıaşkına!"diyekükrediJack."Bananumarayapıyorsun!Sendenhiçbeklemezdim!""Saçmalama," dedi Richard kendini Albert'in yatağına atarken. "Ben hastayım, Jack. Hastayken bu

çılgıncaşeyleritartışmamıbekleyemezsin.""Richard, gidip seni yalnız bırakmamı ister misin?" Richard başını çevirip bir an Jack'a baktı,

gözleriniağırağırkırpıştırdı."Yapmazsın,"dedi,sonratekraruykuyadaldı.

8Saat dokuz sularındabahçeyine o esrarengiz sessizliklerindenbirine gömüldü.Richard sendeleyen

sağduyusunadahaazyükbineceğinisezmişgibihemenuyandı,ayaklarınıyatağınyantarafındanaşağıyasallandırdı.Duvarlardakahverengibir takım lekelerbelirmişti.Onlarabakıpduruyordu.Sonunda Jackonayaklaştı,Richarddaonugördü.

"Kendimi çok daha iyi hissediyorum, Jack," dedi hemen. "Ama buradan gitmeyi konuşmanın bizehiçbiryaranolmaz.Ortalıkkaranlıkve..."

"Bu gece gitmemiz gerek," dedi Jack ciddi bir sesle. "Onlar dışarda bizim işimizin bitmesinibekliyorlar. Sırf bekleseler yeter. Duvarlarda mantarlar oluşmaya başladı. Görmedim diyemezsinherhalde."

Richardhoşgörüylegülümsedi,Jackçiledençıktı.Richard'ıçokseverdiamaşuandaonubiryumruktaomantarkaplıduvarayapıştırmakgeliyorduiçinden.

Tam o anda kocaman beyaz böcekler GöbekAlbert'in odasına girmeye başladı. Duvardakimantarlekelerinin içinden çıkıyorlardı. Sanki o kahverengi lekeler doğuruyordu onları. Kıvrılıyor, bükülüyor,vücutlarınınyarısı içerde,yansıdışardakıvranıyor,sonra lekeninortasındankurtulupyeredüşüyor,körgibiyatağadoğruilerliyorlardı.

JackacabaRichard'ıngözleribenimsandığımdandamıbozuk,diyemeraketmeyebaşlamıştı.Yoksasongörüştüklerindenbuyanamıbozulmuştu?Çokgeçmeden,ilkkanısındahaklıolduğunuanladı.Richardenikonu iyi görüyordu. Duvarlardan çıkan o jelatin gibi yaratıkları kesinlikle gördüğü belliydi. AvazıçıktığıkadarbağırıpJack'eyaslandı.Yüzütiksintiylekıvrılmıştı.

"Böcekler, Jack!Ah,Tanrım!Böcekler!Böcekler!""Bir şeyolacakdeğil,değilmi,Richard?"diyesordu Jack. Arkadaşını kendinde var olduğunu bilmediği bir kuvvetle yerinde tutabiliyordu. "Sabahıbekleriz,değilmi?Sorunyok,değilmi?"

Böcekler düzinelerle fışkırıyordu. Sonra yüzlere dönüştü. Tombul, balmumu gibi beyaz, fazla irikurtlar.Birkısmıyeredüşünceçatlayıpyarılıyor,birkısmıtoparlanıponlaradoğruilerliyordu.

"Böcekler,Tanrım,kaçmalıyız,mecburuz..."'Tanrıyaşükür,buçocuksonundaışığıgördü,"dediJack.Sırt çantasını sol koluna taktı, sağıylaRichard'ın dirseğini yakaladı, onu kaldırıp kapıya sürükledi.

Page 313: Tılsım - Turuz

Beyaz böcekler pabuçlarının altında ezilip duruyordu. Artık yer tahtalarının arasından da çıkmayabaşlamışlardı. Ayıp sayılacak bir çoğalma yer almaktaydı Albert'in odasında. Tavandaki bir çatlaktannehirgibiböceklerdökülüpJack'insaçlarına,omuzlarınakondular,oradakıpırdanmayabaşladılar.Jackonlarıelindengeldiğikadarsilkeledi,biryandanavazavazbağıranRichard'ıkapıyadoğrusürükledi.

Galibagidiyoruz,diyedüşündüJack.Tanrıyardımcımızolsun,sanıyorumgidiyoruz.

9Yinebüyük salondaydılar.Thayer okulundannasıl kaçabilecekleri konusundaRichard'ın Jackkadar

bilefikirsahibiolmadığıkısazamandaortayaçıktı.Jackbirtekşeyiçokiyibiliyordu.ŞuandaNelsonBinasınınkapısıdışındahükümsürenoaldatıcısessizliğegüvenecekdeğildi.

BüyüksalonunpenceresindenbakarkenJackilerdesekizgenbiçimindebirtuğlabinagördü."Onedir,Richard?""Hu?"Richard'ıngözleribahçeyikaplayankaraçamurlardaydı."Şutuğlabina.Buradanzarzorgörünüyor.""Omu?Odepo.""Deponedemekyani?""Adının anlamı yok artık," dedi Richard. Gözleri hâlâ çamurdaydı. "Revir gibi. Bizim revire de

Kremlikderler.Eskidenobinabirmandıraymışdaondan.1910'akadar.Gelenek,Jack,enönemlişeyo.Thayer'isevişiminnedenlerindenbiridebu."

Richardçamurlubahçeyebirdahabaktı,"Yanieskidensevişimin,"dedi."Kremliğianladım.Deponedenpeki?"RichardyavaşyavaşThayerveGelenekyaklaşımınaısınmayabaşlamıştı."Springfieldbölgesidemiryolubaşlangıcıydıeskiden,"dedi."HattâÖyleki...""Hangieskigünlerdensözediyorsunsen,Richard?""Binsekizyüzseksenler,doksanlar.Bak,aslında..."Richard'ınsesizayıfladı.Miyopgözlerisalonunçevresindedolanıyor,yenibeyazböceklerarıyordu

herhalde.Yoktuburada.Henüzyoktuyani.Amaduvarlardabirkaçkahverengibenekbelirmeyebaşlamıştı.Böceklerhenüzgelmemişsebile,yakındagelirlerdi.

"Haydi,Richard,"dediJack."Senizorlakonuşturmakgerekmezdieskiden."Richardbirazgülümsedi,gözleriJack'edöndü."Springfieldondokuzuncuyüzyılınsonyirmiyılında

Amerika'nınenbüyüküçdörtdemiryolukavşakmerkezindebiriydi.Coğrafîdurumuuygundu."Sağelimyüzünegötürdü, işaret parmağıyla, olmayangözlüğünüyukarı itmek ister gibi yaptı, sonra elini indirdi,birazutanmışgöründü."Springfield'denheryönetrenlerkalkardı.Buokulunkurulmanedenide,AndrewThayer'inimkânlarıgörebilmişolması.Doğuyaolduğukadarbatıyadamalsevketmeninpotansiyeliniilkgörenoydu."

Jack'inzihnindebirdenparlakbirışıkyandı,tümdüşünceleriaydınlanıverdi.

Page 314: Tılsım - Turuz

"Batı kıyısına mı?" Midesi bir takla attı. Zihnindeki parlak ışığın gösterdiği yolu henüz tamkavrayamıyorduama,aklınailkgelenkelimepırılpırılveçoknetti

Tılsım!"Batıkıyısımıdedin?""Elbettededim."Richard,Jack'egaripgaripbakıyordu."Jack,sağırmıoluyorsunsen?""Hayır," dedi Jack. Springfield Amerika'nın en büyük demiryolu kavşaklarından biriydi... "Hayır,

iyiyim,"Batıyamalsevketmeninpotansiyeliniilkgörenoydu..."Biraniçinçokgaripgöründünde."KendisibirbakımaDışBölge'yetrenlemalyollamanınpotansiyeliniilkgörendi.Jack biliyordu, kesinlikle biliyordu. Springfield hâlâ bir tür önem taşıyordu. Belki hâlâ sevkiyat

merkeziydi.BelkideMorgan'ınsihrininburadabukadariyiişlemesibundandı.Richard anlatıyordu "Burada kömür stokları bulunurdu. Vagon depoları vardı. Milyarlarca millik

demiryolu hatları buradan başlardı. Tüm alan bugün Thayer okulunun bahçesi içinde. Toprağı birkaçmetre kazsan, hemen çeşit çeşit raylar bulursun. Ama bina olarak bir tek o gördüğün kalmış. Depo.Aslında gerçek depo falan değilmiş. Bir kere fazla küçük. İlk bakışta belli. Orası demiryolu merkezbürosuymuş.İstasyonmüdürüyleesaspatron,işlerimoradayaparlarmış."

"Neçokşeybiliyorsun..."dediJack.Otomatikolarakkonuşurgibiydi.Kafasıhâlâogaripyeniışıkladoluydu.

"Thayergeleneğininparçasıorası."dediRichard."Şimdineolarakkullanılıyor?""İçinde küçük bir tiyatro var. TiyatroKulübü bazen eserler sahnelerse diye.Ama son birkaç yıldır

TiyatroKulübüpekfaaldeğil.""Kilitlimidirdersin?""Depoyunedenkilitlesinler?" diye sorduRichard. "Eski zamanoyunlarının dekorlarındanparçamı

çalınacakyani?""Demekiçeriyegirebiliriz,öylemi?""Sanırımevet.Amaneden..."Jackping-pongmasalarınınilerisindekikapıyıgösterdi."Oradanevar?""Ocaklar.Yiyecekısıtmakiçinbirmicrowavefırın.Jack...""Yürü.""Jack,galibaateşimtekrarçıkıyor."Richardzayıfzayıfgülümsedi."Belkibirsüreburadakalsamiyi

olur.Bugeceşukanepelereuzanırız..."Jackciddibirsesle,"Duvarlardakikahverengilekelerigörüyormusun?"deyipparmağıylaişaretetti."Hayır.Gözlüğümolmadanneredengöreyim?""Eh,lekelerbelirdi.Birsaatekalmaz,beyazböceklerdeçıkıp..:""Peki,"dediRichardaceleyle.

Page 315: Tılsım - Turuz

10Ocakların,fırınlarınbulunduğuyerkokuyordu.Besbelliiçlerineyemeklerkonmuş,sonrabozulmuştu.

Ortadaduranyiyeceklerdeküfiçindeydi.Jack, Richard'ı pencereye doğru çekti, dışarı baktı. Depo buradan çok iyi görünüyordu. Onun

gerisindeçitvedışarıkıvrılançıkışyoluvardı."Birkaç saniyeye kadar dışarı çıkıyoruz," diye fısıldadı Jack. Pencerenin mandalım açıp camı

yukarıyaitti.Okulun varlığının nedeni, Andrew Thayer'in imkânları görmüş olması... sen de görebiliyor musun

imkânları,Jack?Belkidegörüyorum,diyedüşündü.Richardürkekbirsesle,"Oinsanlardanmıvardışarda?"diyesordu."Yok."Jackşöylebirbakmıştı.Varmış,yokmuş,pekdefarketmiyorduartık.Amerika'nın üç dört büyük demiryolu kavşağından biri... demiryolu nakliyesi işinde servet vardı...

çoğu batı kıyısına... kendisi batıyamal sevketmenin potansiyelini ilk gören adamdı... batıya... batıya...batıya...

Pencereden içeriye koyu bir yosun kokusuyla çöp kokusu karışımı girdi. Jack tek bacağını pencerepervazınınkenarındanatıpRichard’ınelinesarıldı."Haydi,gel,"dedi.

Richardgeriçekildi.Yüzükorkudanpekbiruzamıştı."Jack...bilemiyorum...""Burası çöküyor," dedi Jack. "Yakında böceklerle dolacağı da ayrı. Yürü haydi. Biri beni bu

penceredeotururkengörürse,farelergibiorayakoşabilmeşansımızıdakaybederiz.""Bunların hiçbirini anlamıyorum!" diye bağırdı Richard. "Burada neler olup bittiğini zerre kadar

anlamıyorum!""Susveyürü.Yoksasenibırakırım,Richard.Yeminederimbırakırım.Seniçokseverimama,annem

ölüyorbenim.Kendidertlerinikendinçözdiyebırakırım."Richard, Jack'in yüzüne baktı ve gözlüğü olmamasına rağmen onun doğruyu söylemekte olduğunu

görebildi.Jack'inelinituttu.'Tanrım,korkuyorum,"diyefısıldadı."Kim korkmuyor?" dedi Jack. Kendini itti. Ayakları bir saniye sonra yerin balçık çamuruna bastı.

Richarddayanınaatladı."Depoyakoşacağız,"diye fısıldadıJack."Ellimetre falansanırım.Kilitlideğilse içeriyegireceğiz,

kilitliyse,Nelson'abakantaraftaelimizdengeldiğikadarsaklanacağız.Kimseninbizigörmediğindenveortalığınsakinolduğundaneminolunca...""Çitegideceğiz."

'Tamam." Belki de geçiş yapmak zorunda kalırız ama şimdilik onu boş ver, diye düşündü Jack."Arkadakioservisyoluna.BanaöylegeliyorkibizThayerokulundançıktığımızandaburadaişleryolunagirecek. Çeyrek mil gittik mi arkamıza bakıp yatakhanelerin ve kütüphanenin ışıklarını görebileceğizherhalde,Richard."

"Oçokiyiolur,"dediRichard.Sesiinsanınyüreğiniyakıyordu.

Page 316: Tılsım - Turuz

'Tamam.Hazırmısın?""Herhalde.""Depoyakoş.Butarafduvaradayanvedur.Eğilkiçalılarsaklasın.Çalılarıgörüyormusun?""Evet."'Tamam.Marş!"Nelsonbinasındanfırlayıpdepoyadoğrukoşmayabaşladılar.

11Onlar yolunyansında, ağızlarındanbuhar çıkararak, çamurlara bata çıka koşarken, kilisenin çanları

iğrençbirsesleçalmayabaşladı.Köpeklerinkorohalindeulumasıdaçanlaracevapverdi.Dönmüşlerdihepsi...büyüksınıföğrencileri. Jack,Richard'ınelineuzanırkenodaonunkineuzandı.

Ellerkenetlendi.Richardbağırıp Jack'i solaçekmeyeuğraştı.Parmakları Jack'inelini felçedercesine sıkmıştı. İnce,

beyazbirkurt,deponunarkasındanortayaçıktı,onlaradoğrukoşmayabaşladı.Kurtlarınyönetimkurulubaşkanıydıbu.Jackonunogünlimuzinarabadaninenyaşlıadamolduğunutanıdı.Ötekikurtlarlaköpeklerdeonunpeşindeydi.Jackbirdenbunlardanbazılarınınköpekolmadığınıanladı.Birkısmıöğrencilerdi.Şekildeğiştirmişlerdi.Bazılarıdayetişkininsanlardı.Öğretmenlerdiherhalde.

"Bay Dufrey!" diye bağırdı Richard. Parmağıyla işaret ediyordu. Jack deli gibi, gözlüksüz de iyigörüyorsun,Richie,diyedüşündü."BayDufrey!Tanrım,buBayDufrey!BayDufrey!BayDufrey!"

BöyleceJackdaThayerOkulununmüdürünüilkdefaolarakgörmüşoldu.Ufaktefekbirihtiyardı.Kırsaçlıydı.Kocaman,kancabirburnuvardı.Yüzüburuşuk,maymungibiydi.Köpeklerlebirliktedörtayaküstünde koşuyor, kepi başında oynayıp duruyor, bir türlü yere düşmüyordu. Jack'e sırıttı, Richard'a dasırıttı.Upuzundiliağzındansarktı,nikotindensararmışdişlerigöründü.

"BayDufrey!AhTanrım!Ah,sevgiliTanrım!BayDufrey!BayDu..."Jack'idahahızlı,dahahızlıçekiyordusoladoğru.JackdahairiydiamaRichard'ınkuvvetikapıldığı

paniktengeliyordu.Havadapatlamalaryeralmaktaydı.Okötüçöpkokusugiderekgüçlendi.Jackçamurunyerden fışkırma seslerini duyuyordu. Sürünün önündeki beyaz kurt iyice yaklaşmıştı. Richard ondanuzaklaşmaya,çiteyaklaşmayauğraşıyordu.Haklıydıama,yanlıştıbu.Yanlıştı,çünküulaşmalarıgerekenyerdepoydu,çitdeğil.Depoönemliydi.ÇünküorasıAmerika'nınüçdörtdemiryolumerkezindenbiriydive çünküAndrewThayer batıya sevkiyatın önemini ilk gören adamdı. Şu anda Jack da bazı imkânlargörüyordu.Bunlarınhepsisezgiyditabii.AmaJackartıkbuevrenselkonulardagüvenebileceğitekşeyinsezgileriolduğunuöğrenmişti.

"Yolcunubırak,Sloat!"diyehomurdanıyorduDufrey."Yolcunubırak!Osanagörefazlagüzel!"Amayolcudanedemek,diyemerakettiJack.RichardonukörgibiçitlereçekmeyeçalışırkenJackde

onuöğrenciöğretmenkarmasısürüyedoğruçekti.Yanidepoyadoğru.Yolcunedemek,belli.Yolcu,birşeyebinipgidendemek.Neredenbineryolcu?Depodan...

"Jack,ısıracak!"diyebağırdıRichard.ÖndekiKurtDufrey'learayıçokaçmıştı.Üstlerineatladı.Ağzıkocamanaçıktı.Arkalarındabirçatırtı

oldu,Nelsonbinasıkavungibiyarılıverdi.Bu seferRichard'ınparmaklarınıkıracakkadar sıkan Jack'di.Çılgın çanlar çalarken,havai fişekler

gibiseslerçıkarırken,oRichard'ıçekerekkoşmayaçalışıyordu.

Page 317: Tılsım - Turuz

'Tutun!"diyehaykırdı.'TutunRichard,gidiyoruz!"Düşünmeyevakitbulmuştu;Rollerdeğiştiartık.ŞimdisürüRichardoldu.Obenimyolcum.İkimizede

Tanrıyardımetsin!"Jack,neoluyor?"diyehaykırdıRichard."Neyapıyorsun?Kesartık!KESARTIK!"RichardhâlâbağırıyorduamaJackartıkonuduymuyordu.Birdenofelâketduygusukarabiryumurta

kabuğugibiaçıldı,beyniışıklarladoldu.Hafif,tatlıbirhava...birmililerdekitarladançıkarılanturpunkokusunuduyabileceğinizkadartemizbirhava.Jackbirhızalsa,tümbahçeyiaşabileceğinihissetti.Belkiuçardıbile.Sırtlarınakanattakıpuçanoadamlargibi.

Opiskokununyerinişimdiışıkveduruhavadolduruyordu.Biraniçinherşeygözünenetvetemizgöründü.Biraniçinherşeygökkuşağıydı.

Böylece Jack Sawyer bir kere dahaDiyar'a geçiş yaptı. Bu sefer yıkılıp dökülen Thayer okulununbahçesinde,başınıeğmişolancahalakoşarken,köpeklerçevresindehırlaşırkenyaptıgeçişi.

VebuseferMorganSloat'unoğluRichard'ıdayanındagötürdü

Page 318: Tılsım - Turuz

AraBölüm

BUDÜNYADASLOATDİYAR'DAORRlS

Jack'la Richard'ın Thayer'den geçiş yaptığı gecenin sabahı, saat yedide, Morgan Sloat da ThayerOkulununanakapısıdışındaparketti.ArabasınıbıraktığıyerdeYALNIZCASAKATLARİÇİNdiyebirlevha vardı ama Sloat ona önem vermeden baktı, elini cebine attı, bir kokain kutusu çıkardı, birazımburnunaçekti.Harikabirmaddeydibu.AcabaDiyar'dadayetiştirilebilirmi,diyemeraketti.Oradadaetkiliolurmuyduacaba?

Gecenin ikisinde Gardener, Sloat'un Beverley Hills'deki evine telefon edip onu uyandırmış, olupbiteni anlatmıştı. O sıra Springfield'de vakit geceyarısıydı. Gardener'in sesi titriyordu. Morgan'ınöfkeleneceğinden,JackSawyer'ibirsaataraylakaçırdığıiçinonakızacağındankorktuğubelliydi.

"Oçocuk...okötü,kötüçocuk..."Sloatöfkeyekapılmamıştı.Tersinekendiniolağanüstüsakinhissediyordu.Benliğininötekiyansından

gelenbirönsezisidoğruçıkmışgibiydi.YaniiçindekiOrristarafından."Sakinol," diye avuttuGardener'i. "Benmümkünolduğukadar çabukorayageliyorum.Bekle beni,

yavrum."Gardener başka şey söylemeden, Morgan kapatmıştı telefonu. Yatağında uzanıp yatmıştı bir süre.

Ellerinigöbeğininüzerindekavuşturupgözleriniyumuncavücudununhiçağırlığıkalmadığınıhissetmişti...biraniçin...sonra,altındabirhareketduydu.Tekerlekleringıcırtısı,nallatınsesi,arabacınınküfürleri.

GözleriniOrris'liMorganolarakaçtı.Her zamanki gibi sevinç duydu. Bu duygunun yanında kokain, bebek aspirini gibi kalırdı. Göğsü

daralmış, kilosu azalmıştı. Morgan Sloat'un kalp vuruşları dakikada seksen beşle yüz yirmi arasındadeğişir, canı sıkkın olduğu zamanlar hep yüksek olurdu. Orris'inki ise altmış yetmişten yukarı pekçıkmazdı.Morgan Sloat'un görme testi 20/20 sonuç verirdi amaOrris'liMorgan daha da iyi görürdü.Arabanınyanduvarındakiherminikçatlağınyönünügörebilir,rüzgârdauçanincecikperdelerindokusunahayran olabilirdi. Kokain, Sloat'un burnundaki koku alma hassasiyetini köreltmişti. Orris'in burnutertemizdi. Tozun, toprağın, havanın kokusunu çok iyi alırdı. Her bir molekülü hissedip değerinianlıyormuşgibiydi.

Sloat geride boş bir yatak bırakmıştı. Yatakta kocaman, ağır vücudunun çökerttiği yer hâlâ bellioluyordu.AmakendisişuandaherhangibirRolls-Royce'unkoltuğundandaharahatolanoatlıarabanınkoltuğunda oturmaktaydı.Dış bölgenin son durağına doğru gidiyordu.DışBölgeDeposu denilen yere.Anders diye bir adamla konuşmaya. Sloat bunların hepsini biliyor, o anda hangi noktada bulunduğunuanlıyordu, çünküOrris de hâlâ oradaydı.Kafasının içindeydi.Beynine anlatıyorduOrris bunları onun.Hayallerdebeyinenasılbilgiverilebilirse,öyleanlatıyordu.Alçaksesleamaçoknetolarak.SloatnicekerekonuşmuştuOrris'lebuyolla.Orrisbudünyayageldiğinde.İnsangeçişyapardaikizlisininvücudunagirersesonuçiyiniyetlibirbileşimoluyordu.Sloatgerçidahaşiddetlitahakkümolaylarıhakkındadabir

Page 319: Tılsım - Turuz

şeylerokumuştu.Konukendisinipekilgilendirmiyorduama,anlaşılanbazızayıftiplerdiğerdünyalardangelenlerin elinde oyuncak olabiliyorlardı. Nitekim Orris de Morgan'ın ilk birkaç ziyaretinden kötüetkilenmişti.Çokheyecanlanmış,korkuyakapılmıştı.

Araba fena halde sarsıldı. Dış Bölgede yolların durumu pek parlak değildi. İnsan yol bulduğunaşükretmeliydi.Orriskoltuğundakıpırdadı,sakatayağıfenahaldeacıdı.

Arabacı, "Rahat dur, Allah belâm versin!" diye haykırdı atlardan birine. Kırbacı havada sakladı."Deh,orospuçocukları!Dehdiyorumsize!"

Sloatburadaolmanınsevinciylesırıttı.Birkaçsaniyeliğinebileolsa.İstedikleriniöğrenmişti.Orris'insesi onamırıltıyla anlatmıştı hepsini.ArabaDışBölgeye, yani diğer dünyadaThayerOkulu olan yeresabahtan önce varacaktı. Çocuklar oralarda oyalanırsa onları yakalamak mümkündü. Yok eğeroyalanmazlarsa,ozamandaLânetliTopraklarbekliyorduonları.Richard'ındaşuandaoSawyerpiçiylebirlikteolmasıSloat'ukızdırıpöfkelendiriyorduama,eğerbirkurbangerekiyorsa...eh,Orris'indeoğluölmüş,odayanmıştı.

Jack'in bunca zamandır hayatta kalmasının tek nedeni insanı çileden çıkaran o tek varlık olmaniteliğiydi.Biryeregeçişyaptığızaman,neredenyolaçıktıysaonunkarşılığıolanyereinebiliyordu.OysaSloat her seferinde Orris'in bulunduğu yerde buluyordu kendini. O yer belki Sloat'un gitmek istediğiyerdenkilometrelerceuzakta.Şuandaolduğugibi.Otuvaletlerinyanındaşansıtutmuştu...AmaSawyer'inşansıdahaiyitutmuştu.

"Şansınyakında tükenecek,küçükdostum,"diyemırıldandıOrris.Arababirdahasarsıldı,oyüzünüburuşturdu, sonra sırıttı. Durum basitleşiyordu artık. Son karşılaşma yaklaşıyor, önem kazanıyordu.Yeterdi.

Gözlerini kapayıp kollarını göğsünde çaprazladı. Ayağının altında bir sarsıntı daha hissetti... Sloatgözlerini açtığında, kendi oturduğu apartman dairesinin tavanına bakıyordu. Fazla kilolarını bir an içibulanarakhissetti,kalbişaşırıpçiftvuruşyaptı,sonrahızlandı.

Kalkıp Batı Kıyısı Ticarî Jet şirketini aradı. Yetmiş dakika sonra uçağım kiralamış, yola çıkmıştı.Learjetininherkalkışındakigibi,poposunameşaletutuluyorsandı.Springfield'ebeşellideinişyaptılar.Orris,Diyar'dakiDışBölgeDeposunayaklaşırken.SloatbirHertzsedankiraladı...veişteşuandaokulunkapısındaydı.Amerika'dayolculukyapmanınavantajlarıdainkâredilemezdidoğrusu.

Arabadan indiğinde sabah çanları da çalmaya başladı. Oğlunun kısa bir süre önce ayrıldığı okulbahçesineadımınıattı.

Her şey Thayer'in normal bir hafta içi gününde olması gerektiği gibiydi. Çanlar normal ezgileriniçalıyor, öğrenciler bahçede Sloat'un yanından gelip geçiyor, yemekhaneye, ya da spor yapmayagidiyorlardı. Her zamankine göre belki biraz daha sessizdiler bu sabah. Yüzleri solgun, gözleri birazşaşkındı.Rahatsızbirrüyayıpaylaşmışlargibi.

Tabiipaylaştılar,diyedüşündüSloat.NelsonBinasınınönündebirandurdu,düşünceligözlerleorayabaktı. Dünyalar arasındaki duyarlı yörelerde yaşayan tüm insanlar gibi, bunlar da bilmiyorlardıkendilerinin ne kadar gerçek dışı olduğunu. Yan tarafa yürüdü, bir hademenin yerden birtakım camkırıklarını topladığımı gördü. Camlar elmas gibi parlıyordu. Onun eğik sırtı üzerinden Sloat, NelsonBinasınınbüyüksalonunugörebildi.GöbekAlbertSORderecedesessizoturmuş,birkarikatürkitabınabakıyordu.

Sloat depoya doğruldu. Düşünceleri Orris'in bu dünyaya ilk geçiş yaptığı zamana döndü. O günü

Page 320: Tılsım - Turuz

özlemle hatırladı. Özlem duyması iğrençti. Neredeyse ölüyordu çünkü o gün. İkisi de neredeyseölüyorlardı.Bindokuzyüzellilerinortalarıydı.Şimdikendiyaşıellilerinortasınagelmişti.Çokfarklıydıikisi.

Bürodandönüyordu.LosAngeles'degüneşbatmaküzereydi.Ufukmorlusarılıydı.LosAngelessisininkoyulmaya,yoğunlaşmayabaşlamasındanbirgünönceolmuştuoolay.KendisiSunsetBulvarındadurmuş,yeniPeggyLeeplağınınreklâmınabakarken,zihnindebirsoğuklukhissetmişti.Sankibirkaynakaçılmışda,bilinçaltınabirtakımgaripliklerboşaltıyordu...sanki...sanki...

(seminalsıvıgibi)...tam ne gibi olduğunu bilemiyordu. Tek bildiği, o varlığın çabucak ısındığı, bilinçlendirildiğiydi.

Tambununoolduğunu,yaniOrrisolduğunuanladığıanda,herşeybirdenaltüstoldu.Tıpkıodasındakigizlikapıgibi.Biryanındakitaprafı,öbüryüzündeChippendaleyazıhanebulunan,ikisideoikiodayaçokyakışankapıdakigibi...oanda1952modeliFord'undireksiyonundaoturanOrris'di.Kruvazeceketigiymiş olan, John Penske kravatı takmış olan,Orris'di. Elini kasığına uzatan, acı duymadığı halde, burahatsızlıkneredengeliyordiyeyoklayan,Orris'di.ÖmründeiçdonubilegiymişdeğildidahaönceOrris!

BiraniçindeFordneredeysekaldırımaçıkıyordu.ZatenpekdealttakalmamışolanMorganSloatozaman işi ele almış, Orris de kendi yoluna gitmek üzere serbest kalmıştı. Şaşkın bakışlarla her yanabakıyor,sevinçtendeliyedönüyordu.MorganSloat'dangeriyekalankısımdasevinçliydi.Birkonuğunaevinigezdiren,onundaevikendisikadarbeğendiğinigörenevsahibigibisevinçliydi.

Orris otomobile servis yapılan bir kafeteryaya yanaşmıştı. Morgan'ın kendisine yabancı gelenparalarıylabirsüreuğraştıktansonrakendinebirhamburger,birporsiyonpatateskızartması,birbardaksütlü çikolata söylemiş, siparişi ağzından çıkarırken pek de zorluk çekmemişti. Zihnin alt tarafındakikuyudankaynakfışkırırgibiçıkıvermiştihepsi.Orrishamburger'denilklokmayıçekinerekısırmış,sonragerikalanınıkaşlagözarasındakurtlargibiyutmuştu.Patatesleriağzınabireliyletıkarken,öbürüyledearabanınradyosunukurcalamış,birPerryComoşarkısıbulmuş,buaradasütübitirmiş,sonraherşeydenbirertanedahaısmarlamıştı.

İkinci hamburgerin yarısına vardığında, Sloat da, Orris de, midelerinin bulanmaya başladığınıhissetmişlerdi.Hamburgerin içindekikızarmışsoğanhalkalarıpekağırgelmiştibirden.Arabanınegzozkokusudaheryanıkaplamışgibiydi.Avuçlarıfenahaldekaşınmayabaşladı.Kruvazeceketisırtındanattı,(bu arada ikinci süt devrilip arabanın kanepesini sırılsıklam etti,) gözleri kollarına döndü.Kollarındaçirkinkırmızılekelerbaşlamış,büyüyordu.Midesitekrarağzınageldi,başınıpenceredençıkardı,kenaratakılıtepsininiçinekustu.Orris'inhemenkaçıpkendidünyasınadöndüğünühissetti.

"Sizeyardımaolabilirmiyim,efendim?""Hmmmm?" Sloat rüyasından uyanıp çevresine baktı. İnce uzun, sansın bir çocuk. Herhalde büyük

sınıf öğrencilerindendi. Kılığı tipik okulluydu. Kusursuz lacivert bleyzer, içinde yakası açık kareligömlek,alttadasolukblucin.

Gözlerine düşen saçları eliyle kaldırdığında, dalgın, rüyadaymış gibi bakışları belli oldu. "AdımEtheridge,efendim.Acabayardımaolabilirmiyimdiyemerakettim.Haliniz...kaybolmuşgibide..."

Sloatgülümsedi.Çocuğa,asılkaybolmuşgibigörünensensin,demekgeldi içinden.Amasöylemedi.Her şey yolundaydı. Sawyer piçi hâlâ serbestti ama, Sloat onun nereye gitmekte olduğunu biliyordu.DemekkiJackybirzincirinucundagidiyordu.Görünmezbirzincir,amazinciryinede.

"Geçmişinhayalleriarasındakaybolmuşum,"dedi."Eskigünler.Benburalarınyabancısıdeğilim,Bay

Page 321: Tılsım - Turuz

Etheridge.Eğermerakettiğinizbuysa,etmeyin.Oğlumburadaöğrenci.RichardSloat."Etheridge'ingözleribiraniçindahaderinhayalleredalmışgibioldu.Şaşkın,kaybolmuşbiröğrenci.

Sonrabakışlarınetleşti.'Tabii.Richard!"diyebağırdı."Birazdangidipmüdürlekonuşacağım.Öncebirazdolaşmakistedim.""Eh,herhaldebirsakıncasıolamaz."Etheridgekolundakisaatebaktı."Benimbusabahservisnöbetim

var.Eğergerçektenbirşeyeihtiyacınızyoksa..."'Teşekkürederim."Etheridgeonabirbaşselâmıverdi,sonrauzaklaştı.Sloatarkasındanbaktı,sonraNelsonBinasıylaaradakalanuzaklığıbakışlarıyla taradı.Kırıkpencereyinegözüneçarptı.Taşatılmıştı.Tamisabet.Nelsonbinasıylaşu

sekizgen bina arasındaki bir yerde iki çocuğun Diyar'a geçiş yaptığını varsaymak gerekiyor demekti.İsterse o da peşlerinden gidebilirdi. Kapıyı açar, geçişi yapardı. Kilitli değildi ya! Şu anda Orris'inbedenineredeyse,oradabulurdukendini.Yakınlardabiryerdeolmalıydı.Hattâbelkidedepobekçisiylekarşı karşıya. Diyarda yüz mil uzak bir yere iniş yapıp da aradaki yolculuğu arabayla yapmak gibisorunlarçıkmayacaktıbusefer.

Çocuklar büyük ihtimalle yola koyulmuş olmalıydılar. Lânetli Topraklar'a. Eğer durum öyleyse,Lânetli Topraklar onların işini bitirirdi nasılsa. Sunlight Gardener'in ikizlisi Osmond da Anders'inağzından bildiği her şeyi nasılsa alabilecek yetenekteydi.Osmond'la o korkunç oğlu.Kendisinin geçişyapmasınahiçbirgerekyoktu.

Yalnızcabelkibirgözatmakiçin.TekrardanOrrisolmanınkeyfiiçin.Birkaçsaniyeliğinebileolsa.Bir de, eminolmak için tabii.Çocukluğundan itibaren tümhayatı hep eminolmanınbir uygulaması

gibigeçmişti.Çevresinebakındı,Etheridge'inoralardaolmadığınıgördü,sonradeponunkapısınıaçıpiçeriyegirdi.İçerininkokusukötü,karanlık,inanılmazdenecekkadareskiyihatırlatanbirkokuydu.Eskimişmakyaj

malzemelerinin,brandadanyapılmadekorlarınkokusu.Biraniçin,acabageçişyapmaktandahainanılmazbir şeymi yaptımdiye çılgın bir kuşku girdi aklına. Sanki zaman içinde geriye gitmiş, Phil Sawyer'leikisininöğrenciolduğunugünleredönmüştü.

Yavaş yavaş gözleri içerinin karanlığına alıştı, dekorları görebilmeye başladı. Bir an durdu, tozkokusunuiçineçekti,gözlerinipenceredengirenışığaçevirdi.Işıktitredi,dahakoyualtınrenginedöndü.Lamba ışığı gibi oldu. Diyar'daydı. Şıp diye geçmişti Diyar'a. Değişikliğin hızı sarsıcı bir sevinçdoldurduiçine.Genelliklebirduraklamaolurdu.Biryerdenbiryerekayışduygusuolurdu.Onunnedeni,iki bedeni arasındaki uzaklıktan kaynaklanıyordu. Yani Sloat'la Orris'in nerede olduklarına göredeğişiyordu.BirkeresindeJaponya'dabirHollywoodromanınıplaseetmekiçintemaslaryaparkengeçişyaptığındaduraklamaöyleuzunsürmüştüki,dünyalararasındakiomantıksızboşluktakaybolduğunusanıpkorkmayabilebaşlamıştı.Amabuseferkiöyleyakın,öyleyakındıki!Hanibazenonaöylegelirdiki.

(Orris'eöylegelirdiki)Birerkeklebirkadınsekshalindeykenaynıandaorgazmaulaşıyorlarmışgibi.Kurumuş boya ve branda kokusunun yerine Diyar'ın lamba yağının yanma kokusu geliyordu şimdi.

Masanınüzerindeki lambadandumanlaryükselmekteydi.Sol taraftabirmasaduruyordu.Kaba tabaklariçindebiryemeğinartıklarıvardı.Üçtabak.

Page 322: Tılsım - Turuz

Orris bir adım attı, sakat ayağını sürükledi. Tabaklardan birini eğip ışığın yağlarda parıldamasınısağladı.Bundankimyemişti?Andersmi?Jasonmu?YoksaRichardmı?Kendioğlumyaşasaydı,RushtonolacaktıoRichard!

RushtonBüyükEv'in yakınındaki gölcükte yüzerken boğulmuştu. Pikniğe gitmişlerdi.Orris'le karısıbirazşarapiçmişlerdi.Güneşdepeksıcaktı.Henüzçokküçükolanoğullarıuyuyordu.Orris'lekarısıöncesevişmiş,sonrauyuyakalmışlardıgüneşinaltında.Derkençocuğunçığlıklarıylauyanmıştı.Rushtonsularadoğrugitmiştianlaşılanuyandığında.Birkaçkulaçatacakkadaryüzmeyibiliyordu.Korkuyakapılmadanboyunuaşacakkadar.Orristopallayaraksuyagirmiş,dalmışçocuğunolduğutarafaelindengeldiğikadarhızlayüzmüştü.Ayağından,hepolanetolasıayağından...oyüzdengecikmiş,budaoğlununölümünesebepolmuştu.Çocuğunyanınavardığında,çocukbatıyordu.Orrisonuyakalayıpsaçlarındançekeçekekıyıyagetirmişti.

NeyazıkkiRushtonozamanakadarmosmorkesilmişveölmüştü.AltıhaftasonradaMargaretkendiniöldürmüştü.BuolaydanyediaysonraMorganSloat'unçocuğudayüzmedersisırasındaneredeyseboğuluyordu.O

dasudantıpkıRushtongibimosmorçıkarılmıştı.Amacankurtarangörevlisiağızdanağızayapaysolunumuygulamış,RichardSloatdadünyayageridönmüştü.

Tanrı çivilerinibildiğigibi çakar,diyedüşündüOrris.Tamo sıradabirhorlama sesiduyupbaşınıçevirdi.

Depo bekçisi Andres köşedeki postun üzerine kıvrılmış, yatıyordu. Yanında bir şarap testisidevrilmiş,şarabınçoğusaçlarınabulaşmıştı.

Birdahahorladı,sonrainledi.Kötürüyalargörüyorgibiydi.Orrisiçinden,gördüğünhiçbirrüyagerçekgeleceğinkadarkötüolamazdiyedüşündü.Biradımdaha

yaklaştı,pelerinivücudunasarıldı.Anders'eacımayangözlerlebaktı.Sloatcinayetplanlamasınıbilirdi.AmaocinayetlerihepOrrisgelipişlerdi.JackSawyerbebekken

ağzınayastığıkapatıponuboğmayaçalıştığında,Sloat'unvücudundaOrrisvardı.Utah'daPhilSawyer'inöldürülmesinide,ikizlisiPrensPhilipSawtelle'inöldürülmesigibi,yineOrrisyönetmişti.

Sloatkandanhoşlanırdıama,bıçakkemiğedayandığında,alenisivardıkana.TıpkıOrris'inAmerikanyemeklerinealerjisiolduğugibi.BuyüzdenSloat'unplanladığıkötüişleriuygulamakonakalıyordu.

Benimoğlumöldü,onunkihâlâyaşıyor.Sawtelle'inoğluöldü,Sawyer'inkihâlâyaşıyor.Amabunlartelâfi edilebilir. Edilecek de. Size Tılsım yok, küçük dostlarım. Sizin sonunuz, Oatley'in radyoaktifkarşılığı.Adaletterazisineikinizdebirerölümborçlusunuz.Tanrıçivileriniçakar.

"EğerTanrıçakmazsa,bençakarım,kuşkunuzolmasın,"dediyükseksesle.Yerdekiadamtekrarinledi.Sankiduymuştubusözleri.Orrisonabiradımdahayaklaştı.Bekionubir

tekmeyleuyandırmakniyetindeydi.Sonrabaşınıhafifçeyanaeğdi.Uzaktannal seslerigeliyordu.Tekergıcırtılarıdavardı.

Osmond geliyordu herhalde. Güzel. Buradaki işi Osmond yapsın, daha iyi olur, diye düşündü.Akşamdankalmabiradamısorguyaçekmeyehevesiyoktu.Heledeadamınnediyeceğinibiliyorolduğunagöre.

Orriskapıyadoğrugitti, tutupaçtı, şeftali rengiDiyarşafağınabaktı.Yaklaşanseslerdeo taraftan,doğutarafındangeliyordu.Biranogüzelışıklarıseyretti,sonratekrarbatıyadöndü.Oradagökyüzühâlâ

Page 323: Tılsım - Turuz

mordu.Çürükgibi.Toprakdakoyurenkti.Birtek,güneşiyansıtanikiparalelçizgiaydınlıktı,okadar."Çocuklarsizölümünüzedoğrugittiniz,"diyedüşündüOrrismutlumutlu...Osıradaaklınagelendüşünceonudahadamutluetti.Belkideşimdidenölmüşlerdioçocuklar."İyi,"dediOrris.Gözleriniyumdu.BiransonraMorganSloat,ThayerOkulutiyatrosununkapıtokmağınıtutmuşdurumdakendigözlerini

açtı,batıyayapacağıyolculuğuplanlamayakoyuldu.Belkidebirbellekyolculuğuyapmanınzamanıgelmişti.California'daPointVenutidenilenküçükbir

kasabaya.Belkidahaöncedoğuyabiryolculuk...Kraliçe'yiziyaret,sonrada...Yanındaduranheykele,"Denizhavasıbanaiyigelir,"dedi.Tekrar gerisin geri depoya girdi, cebindeki minik kutudan biraz daha kokain çekti, böylece

zindeleşmişolarakyokuşaşağı,arabasınadoğruyürümeyebaşladı.

Page 324: Tılsım - Turuz

DÖRDÜNCÜKİTAP

TILSIM

Page 325: Tılsım - Turuz

Bölüm:34

ANDERS

1Jack birden farkına vardı.Gerçi hâlâ koşuyordu ama, ince bir hava tabakasına basarak koşuyordu.

Çizgifilmlerdeyeredüşmedenöncehavadaikitaklaatmayavakitbulankomiktiplergibiydi.Amaaşağısıöyle beş yüzmetre falan değildi. Altında toprak bulunmadığını anlamaya ancak vakit bulmuştu ki, birbuçuk metre kadar düştü, kendini yine koşar durumda buldu. Sendeleyip doğruldu, o sırada Richardüzerinedüştü,ikisibirlikteyuvarlandılar.

"Dikkatet, Jack!"diyebağırıyorduRichard.Amakendiöğüdünükendidinlemekniyetindeolmadığıbelliydi.Gözlerisımsıkıkapalıydı"Kurdadikkatet!BayDufrey'edikkatet!Dik..."

"Kesartık,Richard!"Busoluksuzbağırtılaronuher şeydençokkorkutuyordu.Richard tambirdeligibiydi.Tambirdeligibi."Kesdiyorum,iyiyiz!Gittileronlar!"

"Etheridge'edikkatet!Böcekleredikkatet!Dikkatet,Jack!""Richard, onlar gitti diyorum!Çevrenebak, Jason aşkına!" Jackbudediğini kendisi yapmayavakit

bulamamıştı henüz. Ama geçişi başarıyla yaptıklarından emindi. Hava durgun ve tatlıydı. Gece çoksessizdi.Birtekılıkrüzgârınsesivardı.

"Dikkatet,Jack!Dikkatet,Jack!Dikkatet,dikkat..."Kafasının içinde kötü bir yankı gibi, Nelson binasının dışındaki köpek çocukların korosunu

duyuyordu:"Uuuuu-yaaaan,uuuuuyaaaan,uuuu-yyaaaannnn!Lüüüüt-feeeen,lüüüt-feeeen,lüüüt-feeen!""Dikkatet,Jack!"diyebağırıyorduRichard.Yüzütoprağakapandı.Allah'ayaranmayaçalışaninançlı

birMüslümanabenzedi."DİKKATET!KURT!BÜYÜKSINIFÖĞRENCİLERİ!MÜDÜR!DİKK..."Jack,Richard'ıngerçektençıldırdığıkorkusunakapılıparkadaşınınyakasınasarılarakbaşınıdoğrulttu

vesuratınabirtokataşketti.Richard'ınsözleriyandakesiliverdi.Jack'aboşgözlerlebaktı,Jackçocuğunsolgunyanağındakendi

beş parmağının izinin kızarmaya başladığını gördü. Duyduğu utanç yanda kesildi, nasıl bir yerdebulunduklarınıanlamamerakıöneçıktı.Işıkvardıburadademek.Yoksaobeşparmağınizinigöremezdi.

Busorununkısmîcevabıkendiiçindengeldi.Kesinbircevaptı.Hiçdeğilsebirnoktayakadar.DışBölge,Jacky.DışBölgedesinşimdi.AmabunudüşünmeyevakitayırmadanönceRichard'ıbirhaleyolasokmalıydı."İyimisin,Richie?"ÇocukJack'edonmuşgücenikbirifadeylebakıyordu."Banavurdun,Jack."'Tokatattım.İsteriyekapılarıinsanlaraöyleyapılır."

Page 326: Tılsım - Turuz

"Ben isteriye kapılmamıştım! Ben ömrümde is..." Richard sustu, ayağa fırladı, vahşî bakışlarlaçevresinebaktı."Kurt!Kurdadikkatetmemizgerek,Jack!Çitiaşarsakbiziyakalayamaz!"

Bir anda fırlayıp karanlığa doğru koşabilirdi. Başka bir dünyada kalmış olan çite doğru koşmayaçalışabilirdi...tabiiJackonuhemenyakalamasaydı.

"Kurtgitti,Richard.""Hıı?""Başardık.""Sennedensözediy...""Diyar,Richard!BizDiyardayız!Geçişyaptık!"Veyaparkensendneredeyse kolumun omzumdan çıkmasına sebep oluyordun, inançsız seni, diye düşündü Jack. Bir

yandan,zonklayanomzunuovalıyordu.Birdahaseferebiriniyanımdasürüklersembirçocukseçeceğim.Noelbabaya,paskalyatavşanınahâlâinananbirçocuk.

"Gülünçbu!"dediRichardağırağır."Diyardiyebirşeyyoktur,Jack."Jackenciddisesiyle,"Eğeryoksanasıloluyordakocamanbeyazkurtşuandakıçınıısırmıyor?"diye

sordu."Yadalanetolasımüdürünnedenısırmıyorseni?"Richard,Jack'ebaktı,ağzınıbirşeysöyleyecekgibiaçtı,sonratekrarkapadı.Çevresinebuseferdaha

birdikkatlebaktı(yadaJacköyleumdu).Jackdeaynışeyiyaptı,biryandansıcaklığınvetemizhavanıntadını çıkarmayaçalıştı.Morgan'laodelilergrubuher anburayadageçebilirdi ama şuan içinburayadönmeninodoğalzevkindenyararlanmamayaimkânyoktu.

Bir tarladaydılar. Yüksek, sarımsı otlar vardı. Uçları sakal sakaldı. Buğday değildi bunlar. Amabuğdayapekbenzeyenbir şeydi.Yenilebilecekbir tahıl.Tarlaheryanadoğrugözalabildiğinceuzanıpgidiyordu.Tatlırüzgârotlarıyumuşacıkdalgalarhalindekıpırdatıyordu.Sağtaraftaahşapbirbinagözeçarpmaktaydı. Önündeki direğe bir lamba asılmıştı. Bakıldığında göz kamaştıracak bir sarı alevleyanıyordu. Jack binanın sekizgen biçiminde olduğunu gördü. İki çocuk ışık halkasının kenarına inişyapmışlardı. Halkanın öbür tarafında da bir şey vardı.Metalden bir şey. Lambanın ışığını yansıtıyor,parıldıyordu. Jack gözlerini kıstı, o gümüş yansımaya baktı... ve sonra anladı. İçindeki duygu,beklentisinindoğruçıktığıyolundaydı.Bilmeceninikiparçasıböylelikleyerineoturmuşoluyordu.

Demiryolu hattıydı bu. Yönünü karanlıkta anlamaya olanak yoktu ama, Jack o rayların ne tarafagittiğinibildiğikanısındaydı:

Batıya.

2"Yürü,"dediJack.Richard,"Orayagitmekistemiyorum,"diyekarşılıkverdi."Nedeno?""Çok çılgınca şeyler oluyor."Richard dudaklarını yaladı. "O binada da her şey olabilir.Köpekler.

Deliler."Dudaklarımtekraryaladı."Böcekler."

Page 327: Tılsım - Turuz

"Sana artık Diyar'dayız dedim.. Delilikler bitti. Burası temiz. Öff, Richard, kokusunu da mıalamıyorsun?"

"Diyardiyebirşeyyoktur."Richard'ınsesipekzayıfçıkıyordu."Çevrenebak.""Hayır,"dediRichard.Sesidahadazayıflamıştı.İnatçıbirçocuğunsesiydi.Jackotlardanbirtutamyoldu."Şunlarabak!"Richardbaşınıçevirdi.Jackonusarsmaisteğinezorengeloldu.Bunuyapacağıyerdeotlarıfırlatıpattı,içindenonakadarsaydı,sonratepeyedoğruyürümeyebaşladı.

Başınıeğdiğinde,deribirkıyafetgiymekteolduğunugördü.Richarddaöylebirkılıktaydı.Alnınakırmızıbirbantbağlanmıştı.

Frederick Remington tablolarından fırlama bir şeye benziyordu. Ellerini üstünden kaydıran Jack,MylesP.Kiger'in sıcacık paltosunun birMeksikalı battaniyesine, ya da ona benzer bir şeye dönüşmüşolduğunugördü.Herhaldeturizmreklâmlarındakitiplerebenziyorum,diyedüşünüpsırıttı.

JackuzaklaşırkenRichard'ınyüzünebirpanikifadesigelmişti."Nereyegidiyorsun?"Jackgeridöndü.ElleriniRichard'ınomuzlarınakoydu,gözlerineciddibakışlarlabaktı."Buradakalamayız,"dedi."Onlardanbazılarıpeşimizdengelebilir.Belkihemengelemezler,belkide

gelebilirler, bilemiyorum. Bizi yöneten kanunlar hakkında bildiklerim, ufacık bir çocuğun mıknatıshakkındabildiklerikadar.Mıknatıslarbazençeker,bazeniter,hepsibu.Amaşimdilikbilmemgerekendebuzaten.Buradankaçmamızgerek.Hepsibukadar."

"Bunlarıbenrüyamdagörüyorum.Eminimrüyamdagördüğümden."Jackbaşınıeskipüsküahşapbinayadoğrusalladı."İsteriçeriyegel,isterburadakal.Kalmakistersen

bensonragelirsenialırım.Orayabirbaktıktansonra.""Bunlaraslındaolmuyor,"dediRichard.Gözlüksüz,çıplakgözleriiriiriaçılmış,bakışlarıboş,sanki

tozlugibiydi.Bir ankapkaraDiyar göklerine, oradaki yabancı düzendeki yıldızlarabaktı, sonrabaşımçevirdi, "Ateşim var. Gribim. Grip çok salgındı. Bu bir sayıklama dönemi. Sen benim sayıklamamdabaşrolüoynuyorsun,Jack."

"Eh,elimefırsatgeçinceSayıklamaAktörleriSendikasınabiriniyollarüyelikkartımıaldırırım,"dediJack. "Bu arada, istersen sen burada kal, Richard. Madem bütün bunlar"7aslında olmuyor, o haldekorkacakbirşeyinyokdemektir."

Tekrar yürümece başladı. Richard'la birkaç böyle konuşma daha yapsa, çocuk kendisinin de deliolduğunaiyiceinanacaktıgaliba.

TepeninyansınavardığındaRicharddaonayetişti."Senialmayagelirdim,"dediJack."Biliyorum.Amabendegeleyimdedim.Mademkinasılsahepsirüya...""Eh, orada kimse varsa sen çeneni kapalı tut. Sanırım biri olmalı. Demin biri pencereden bana

bakıyorgibigelmişti."

Page 328: Tılsım - Turuz

"Neyapacaksın?"diyesorduRichard.Jack gülümsedi. "Kaygılanmayacağım, Richie, yavrum," dedi. "New Hampshire'den ayrıldığımdan

beritekyaptığımbu.Kaygılanmıyorum."

3Binanın önündeki balkonlu kısma vardılar. Richard duyduğu panikten gelen bir kuvvetle Jack'in

omzuna sarıldı, sıktı. Jack bezgin bezgin ona döndü. Richard'ın bu kavrama hareketleri son hızlabezdiriyorduonu.

"Nevar?"diyesordu."Bubirrüya,"dediRichard."Kanıtlayabilirim.""Nasıl?""Artıkİngilizcekonuşmuyoruz,Jack!Birbaşkadiliçokiyikonuşuyoruzama,buİngilizcedeğil.""Evet,"dediJack."Garip,değilmi?"Basamaktançıkmayabaşladı,Richard'ıtekbaşına,ağzıaçık,bıraktı.

4BirikisaniyesonraRichardkendinitoparladı,Jack'inpeşindenyetişti.Tahtamerdiveninbasamakları

aşınmış,oynak,kıymıklıydı.Bazılarınınaralıklarındanalttakiotlarbaşvermişti.Ötelerinkaranlığındançocuklarınkulağınauykuluböceklerintekdüzeuğultusugeliyordu.Ağustosböceklerinincırcırsesideğildibu.ÇokdahatatlıbirsestiJack'egöre.

Kapınındışındaki lambaartıkarkalarındakalmıştı.Gölgeleriönlerinedüşüyordu.Kapınınüzerindeeskidenkalma,solgunbir işaretvardı.JackonubiraniçinCyrilalfabesindenharflerleyazılmışsandı.Rusçakadarokunmazbirşeydi.YaklaşıncayazınınDEPOolduğunuokuyabildi.

Jack kapıyı vurmak üzere elini kaldırırken başını iki yana salladı ve durdu. Hayır. Vurmayacaktı.Burasıözelbirevdeğildi.KapıdaDEPOdiyeyazılıydı.Demekburasıkamuyaaitbirbinaydı.Otobüs,trengarlarıgibibirşey.

Kapıyıitipaçtı.Dostçabirlambaışığıyla,pekdostçaolmayanbirses,balkonaaynıandaulaştı."Defol, şeytan!" diye gıcırdadı çatlak ses. "Defol, zaten sabaha gidiyorum! Yemin ederim! Tren

yerindehazır!Git buradan!Gideceğimeyemin ettimve gidiyorum, onun için git artık buradan... git vebenihuzuriçindeyalnızbırak!"

Jack kaşlarını çattı, Richard yine şaşkınlıkla ağzını açtı. İç oda temizdi ama pek eskiydi. Yerdekitahtalarıöyleeskimiştiki,buruşmuşgibigörünüyordu.Duvarlardaöyleydi.Birduvardabalinagemisikadarkocamanbiratlıarabanınresmiasılıydı.Resimdeeskimiş,yüzüburuşburuştu.Yıkılmaküzerebirtezgâh odayı ikiye bölüyordu. Onun gerisinde, karşıya gelen duvardaki panonun bir yanında GELENARABA,ötekindeGİDENARABAdiyeyazılıydı.Uzunsüredenberiotabloyabirşeyyazılmamışolduğubelliydi. Jack'e göre birisi oraya en yumuşak tebeşirle bile bir şey yazmaya kalkışsa tahta yarılır,dökülürdü.

OrtadakitezgâhınyantarafındaJack'inömründegördüğüenkocamansaatduruyordu.İribirşampanya

Page 329: Tılsım - Turuz

şişesikadardı.İçiyeşilbirkumladoluydu."Benirahatbıraksana!Sanasözverdim,yapacağım!LütfenMorgan!Yalvarırım!Sözverdimdiyorum.

İnanmıyorsan,hangarabak.Trenhazır.Yeminederim,hazırtren!"Aynıtürkonuşmalarsürüpgidiyordu.İriyarı,yaşlıadam,odanınsağköşesindeeğrilipbükülmekteydi.

Jackadamınboyununenazındanbirdoksanolduğunutahminetti.Eğikdurmasınarağmenyinedebelliydi.Deponunalçaktavanıbaşınıntepesindenonsantimyukardaydı.Yaşıyetmişdeolabilirdi,dinçbirseksendeolabilirdi.Kargibi beyaz sakalı gözlerininhemenaltındanbaşlıyor, tâ göğsünekadar iniyor, uçlarıbebek saçları gibi inceliyordu.Omuzları genişti. Şimdi eğik olmasına rağmen, yıllar boyunca ona ağıryüklertaşıtıpkırılmasınayolaçılmışgibigözüküyorlardı..Gözlerininuçlarındankırışıklaryelpazegibiyayılmaktaydı.Alnıkırışkırıştı.Tenimbalmumugibibirsarıydı.Üzerindekırmızıçizgilibirbeyazetekvardı. Çok korktuğu belliydi. 0st perdeden çıkmaya uğraşıyordu ama, hiçbir gücü ve yetkisi olmadığıaçıkçaanlaşılıyordu.

Jack dönüp 'Richard'a baktı. İhtiyar onun babasının adını söylediğinde ne tepki gösterdiğimmeraketmişti.AmaRichardşuandaböyleincenoktalaradikkatedecekdurumdadeğildi.

"Bensandığıninsandeğilim,"diyerekihtiyarayaklaştı."Uzaklaş!" diye haykırdı adam. "Numaralarına karnım tok! Şeytan kendine sevimli bir surat da

edinebilir!Defol!Yapacağım!Trenyolaçıkmayahazır.Sabaherkenden!Yapacağımdedimmiyapacağımdemektir.Artıkgitburadan,tamammı?"

SırtçantasıJack'inkolunatakılmış,sallanıyordu.Jacktezgâhayaklaşıpçantanıniçiniaraştırdı,aynayıve para çubuklarını bir kenara itti. Parmakları aradığı şeyi bulup avuçladı. Yüzbaşı Fanen'in verdiğimadenî paraydı bu.Üzerinde kraliçenin resmi olan para.Onu tezgâhın üzerine pat diye koydu, odanınyumuşak ışığıLauraDeLoessian'ıngüzelprofiliniaydınlattı, Jackannesiylearadakibenzerliğebirkeredaha şaştı. Başlangıçta da o kadar çok mu benziyorlardı? Yoksa ben onları daha çok düşündükçebenzerlikleri daha mı çok görebiliyorum? Onları bir bakıma ben mi bir araya getiriyor, tek varlıkyapıyorum?

Jack tezgâha yaklaşırken ihtiyar daha bile geri çekilmişti. Sanki niyeti duvardan dışarı çıkmaktı.Sözler ağzından isterik bir sel gibi dökülmeye başladı. Ama Jack parayı tezgâha kovboy filmlerindebarmenden içki isteyen kötü adamlar gibi şaklatınca, o da konuşmayı kesti. Paraya baktı, gözler iri iriaçıldı, ağzının tükürükten ıslanmışköşeleri titredi.Fincangibi açılmışgözleri Jack'inyüzünedöndüvesonundaonuilkdefagörebildi.

"Jason," diye fısıldadı titreyen bir sesle. Deminki sızlanması sona ermişti. Bu sefer sesi korkudandeğil,dehşettentitriyordu."Jason!"

"Hayır, benim adım..." Jack birden sustu. O dilde dudaklarına yükselen kelime Jack değil, yineJason'du.

"Jason" diye bağırdı yaşlı adam.Sonra kendini dizüstü yere attı. "Jason, sen geldin!Sen geldin veartıkherşeyiyiolacak,evet,herşeyiyiolacak,herşeyiyiolacakvehertürlüşeydeiyiolacak!"

"Hey,"dediJack."Hey,aslında...""Jason!Jasongeldi,Kraliçeiyileşecekvehertürlüşeydeiyiolacak!"Jackbugözyaşıdolutapınmaya,ihtiyarındeminkiaksilenmelerindendahabileazhazırdı.Richard'a

döndüamaoradandabiryardımgelmedi.

Page 330: Tılsım - Turuz

Richardkapınınsoltarafına,yereuzanmış,yauyumuştu...yadaçokiyiuykutaklidiyapıyordu."Öff,Allahkahretsin,"dediJack.İhtiyar dizlerinin üstündeydi. Bir şeyler geveliyor, ağlıyordu. Durum önce gülünçken sonradan

evrenselbirkomiklikdüzeyineulaştı.Jacktezgâhınkapağınıbuldu,kaldırıparkasınageçti."Ayağa kalk, ey iyi ve sadık kul," dedi Jack. Acaba İsa ile Buda'nın karşısına hiç bu tür sorunlar

çıkıyormuydudiyemerakediyordu."Kalkayağa,efendi.""Jason! Jason!" diye hıçkırdı ihtiyar. Beyaz saçları Jack'in sandaletli ayaklarının üzerine eğilmişti.

Birdenayaklarıöpmeyebaşladı.Ufaktan tefektendeöpmüyordu.Kocaman, şapırdayaşapırdaya, seslisesli öpüyordu. Jack çaresizlik içinde gülmeye başladı. Illinois’den kurtulmayı başarmıştı. Şu andakocamanbir tahıl tarlasınınortayerinde, salaşpurbirdeponun içindeydiler.DışBölge'debiryerlerde.Richard kapının yanında uyuyordu. Bu garip ihtiyar da Jack'in ayaklarım öpüyor, sakalları fena haldegıdıklıyordu.

"Kalk"'diyebağırdıJackkıkırdayarak.Biradımgerigitmeyeçalıştıamabelitezgâhadayandı."Kalkayağa,sadıkkul!Basayaklarınınüstüne,yeterartık!"

"Jason!Muh!Herşeyiyiolacak!Muh-muh!"Jackdeliler gibi, "veher türlü şeyde iyi olacak,"diyedüşündü, ihtiyar ayakparmaklarını öperken

tekrarkıkırdadı."Burada.DiyarıdaRobertBurnsokuduklarınıbilmezdimamademekkiokuyorlarmış..."Muh-muh-muh.Öf,yeterartık,dayanamıyorum."KALK!" diye bağırdı avazı çıktığı kadar. İhtiyar sonunda kalkıp onun karşısında durdu. Titriyor,

ağlıyor,Jack'ingözlerinebakamıyordu.Amainanılmazgenişliktekiomuzlarıbirazdoğrulmuştu.Okırıkgörünümdenkurtulmuştu.Jackbunamemnunoldu.

5Jack ihtiyarla anlamlı bir konuşma başlatana kadar aradan bir saat geçmesi gerekti.Bir iki kelime

konuşmalarına kalmıyor, ihtiyar yeni baştan "Jason, ah, sevgili Jason, ne büyüksün" faslına başlıyordu.Peşindenyineayaköpmeyegeçecektiherhalde.Jackihtiyardanhoşlanmış,onaacımıştıyinede.Acımakiçin,kendisiniokulyemekhanesininkuyruğundahayalediyor,birdenorayaİsayadaBudageliverse,nehale geleceğini düşünüyordu. Soma kabullenmesi gereken bir şey daha vardı. Benliğinin bir yanıAnders'in bu davranışına hiç de şaşırmıyordu. Evet, kendini Jack gibi hissediyordu ama, yavaş yavaşbiraz...ötekigibidehissetmeyebaşlamıştı.

Amaoölmüştü.Doğruydu, evet. İnkâr edilmez biçimde doğruydu. Jason ölmüştü. Herhalde ölmesinde Orris'li

Morgan'ınepeyrolüvardı.AmaJasongibitipleringerigelmekgibibirhuyuoluyordu,öyledeğilmi?Jack,Anders'idoğrudürüstkonuşturmakiçingeçensüreyiiyideğerlendirilmişsayıyordu.Hiçdeğilse

Richard'ın uyku konusunda numara yapmadığını anlamıştı. Gerçekten uyuyordu Richard. Bu da iyisayılırdı,çünküAnders'inMorgan'lailgilisöyleyeceğiçokşeyvardı.

Bir zamanlar buranın, dünyanın en sonundaki depo olduğunu söylüyordu. Buradan sonra dünyanıncanavarcabiryerhalinegeldiğinianlatıyordu.

Page 331: Tılsım - Turuz

"Nasılcanavarca?"diyesorduJack.Anderspiposunuyakarken,"Bilmiyorum,"dedi.Karanlığadoğrubaktığındayüzübirtuhaftı."Lânetli

Topraklarlailgilipekçokhikâyeanlatılıramaherbiriötekindenfarklıdır.Hepsideaynışekildebaşlar.'Benimtanıdığımbiri,LânetliTopraklarınkenarındaüçgünkaybolanbirinerastlamış,'diyebaşarlarlarsözlerine.Hiçkimsenin, 'BenkendimLânetliTopraklardaüçgünkayboldum,'dediğiniduymadım.Farkıanlıyormusunuz,Jason,efendim?"

"Anlıyorum," dedi Jack yavaşça, Lânetli Topraklar. Adı bile ensesindeki saçların diken dikenolmasınayetiyordu."Kimsebilmiyorohaldenasılbiryerolduğunu."

"Kesinbilenyok,"dediAnders."Amaanlatılanlarınbirçeyreğibiledoğruysa...""Neleranlatıyorlar?""OradakifelâketlerinOrris'incevherocaklarındakilerinormalgibigöstereceğini.Tepelerdenveboş

yerlerdenyuvarlanarakuçanateştoplarıvarmış.Peşlerindeuzun,siyahizlerbırakıyorlarmış.Gündüzlerisiyahmış o izler. Geceleri pırıl pırıl parladıklarını duydum. İnsan o ateş toplarından birine fazlayaklaşırsafecibiçimdehastaoluyormuş.Saçlarıdökülüyor,bütünvücudundayaralaraçılıyormuş.Sonrakusmayabaşlıyormuş.Kırkyıldabiriyileşiyormuşama,çoğunluklakusakusasonundamidesiyırtılıyor,boğazıpatlıyormuş,sonrada..."

Andersayağakalktı."Efendim!Nedenöylebakıyorsunuz?Penceredenbirşeymigördünüz?Oraylarınüzerindebirşeymi

var?"Andersvahşibakışlarınıpencereyeçevirdi.Radyasyon zehirlenmesi, diye düşünüyordu Jack. O bilmiyor ama, radyasyon zehirlenmesinin

belirtileriniharfiharfineanlattı.Okuldabiryılöncehemnükleersilâhlarıhemderadyasyonamaruzkalmanınetkilerinifizikdersinde

okumuşlardı. Annesi hem nükleer silahlanmayı önleme, hem de nükleer tesislerin çevre kirliliğinekatkılarınıönlemederneklerindefaalolarakçalıştığından,Jackbuderslereözellikledikkatetmişti.

LânetliTopraklarfikrineradyasyonzehirlenmesinedegüzeluyuyor,diyedüşündü.Sonrabirşeydahageldi aklına. İlk testler batıda yapılmıştı. Hiroşima bombasının prototipi bir kuleden asılaraksallandırılmış,sonrapatlatılmış,cansızmankenlerinyerleştirildiğiçevremahallelerdeöylebüyükzararayol açmıştı ki, Ordu nükleer patlamanın ve yaratacağı ateş fırtınasının nelere yol açacağı konusundaenikonufikirsahibiolmuştu.SonundayineUtahileNevada'yagötürmüşlerditestleri.Sonradayeraltınaindirmişlerdi.Oboşyerlerdeboldevletarazisivardı.Oralardadenedikleritekşeydebombalardeğildi.

EğerKraliçeölürse,Sloatopisliğinnekadarınıgetirirdiburayaacaba?Şimdiyekadarnekadarınıgetirmişti?Budekovilhattı,otürmallariçinbirnakliyesistemimiydi?

"İyigörünmüyorsunuzefendim,hiçiyigörünmüyorsunuz.Yüzünüzçarşafgibibembeyazkesildi.Yeminederim!"

"Birşeyimyok,"dediJackyavaşça."Otur.Hikâyenedevamet.Piponudayak.Sönmüş."Anderspiposunuağzındançekti,yenidenyaktı,gözleriniJack'dentekrarpencereyeçevirdi.Busefer

bakışlarıöyleboşdeğildi.Korkularladoluydu."Amahikâyelerindoğruolupolmadığınıherhaldeyakındakendimdeöğreneceğim."

"Oneden?"

Page 332: Tılsım - Turuz

"Çünkü yarın sabah Lânetli Toprakların içinden bir yolculuğa çıkıyorum. Şafakla birlikte," dediAnders."Orris'liMorgan'ınşeytanmakinesinikullanacağım.İçinedekimbilirhangiiğrençşeytanmallarıyüklenmişolacak."

Jackonabaktı.Yüreğigümbürgümbüratıyordu.Kanıkafasınıniçindeuğuldamaktaydı."Nereye?Nekadaruzağa?Okyanusamı?Kocamansuyamı?"Anders başını yavaş yavaş evet anlamında salladı. "Öyle," dedi. "Suya. Hem de..." Sesi alçaldı,

güçsüzbir fısıltı oldu.Gözleri karanlıkpencereyedoğrudevrildi.Oradan isimsizbir şeyinkendilerinigözetlediğinden,sözlerinekulakmisafiriolduğundankorkuyordusanki.

"OradaMorganbenimlebuluşacak.Mallarınıoradanöteyegötüreceğiz.""Öteyenereye?"diyesorduJack."Karaotele,"diyefısıldadıAnderstitrekbirfısıltıyla.

6Jack'iniçindentekrarkahkahalarlagülmekgeldi.KaraOtel...tıpkıkorkuromanlarınınadlarıgibibir

şey! Ama beri yandan... zaten bu olaylar zinciri bir otelde başlamış değil miydi? Alhambra'da! NewHampshire'de,AtlasOkyanusukıyısındakiotelde.BüyükOkyanuskıyısındadabiroteldahamıvardı?Belkieskimiş,Victoriaçağımanastırlarınabenzer,korkunçbirotel!Buupuzun,garipserüvenoradamısonbulacaktı?Alhambra'nınkarşıtıolan,yakınındadagaripbirlunaparkbulunanbiryerdemi?Bufikirsondereceuygundu.Garipbiçimdeuygundu.İkizlilerveikizlemelerfikrindenilhamalıyormuşgibiydi...

"Bananedenöylebakıyorsunuzefendim?"Andersheyecanlıvetedirgingibiydi.Jackbakışlarınınyönünühemendeğiştirdi."Özürdilerim,"dedi,

"Düşünüyordum."Gülümsedi,adamdaonaçekinerekgülümsedi."Hembanaöyledemektenvazgeçsenkeşke.""Nedemektenefendim?""Efendim.""Efendim?" Anders şaşırmış gibiydi. Jack'in sözüne tekrar etmiyor, açıklama istiyordu. Jack bunu

üstelerseişibüsbütünkarıştıracağınıhissetti."Boşver,"dedi.Önedoğrueğildi."Banaherşeyianlatmanıistiyorum.Bunuyapabilirmisin?""Çalışırımefendim,"dediAnders.

7Sözlerbaşlangıçtaağzındanyavaşyavaşçıkıyordu.BütünömrünüDışBölgedetekbaşınageçirmişbir

adamdı. Fazla konuşmaya alışkın değildi. Şimdi karşısında kendisine konuşmasını emreden çocuk, enazındanhanedansülâlesindendi.BelkideTanrıgibibirşeydi.Amayavaşyavaşihtiyaraçıldı,konuşmasırahatladı,hızlandı.Sonugelmeyen,amasonderecedetahrikedicihikâyesininilerikısımlarınaulaştığındasözleriyleyarışıyordu.AdamınaksanınarağmenJacksöylenenlerirahatçaizleyebilmekteydi.Biryandandadüşünüyordu.

Page 333: Tılsım - Turuz

Anders,Morgan'ı tanıyordu.ÇünküMorgannedeolsaDışBölge'nin lorduydu.Gerçekunvanı,yaniOrris'liMorganadıpekşatafatlıbiradsayılmazdıama,aslındaonanedesenizaynıanlamageliyordu.Orris denilen yer, Dış Bölgenin en doğusunda kalan yerleşme yeriydi. Koca otluk alanın tek düzenlikesimiydi. Morgan, Orris'in yönetimini elinde bulundurduğu için, Dış Bölgenin diğer kısımlarını dadolayısıyla yönetiyordu. Ayrıca son on beş yıldan beri kötü Wolflar Morgan'dan yana meyletmeyebaşlamışlardı. Önceleri bunun pek önemi yokmuş gibi geliyordu. Kötüler azınlıktaydı. (Anders kötükelimesini kullanırken, kendi dilinde kuduz anlamına gelen kelimeye pek benzer biçimde telâffuzediyordu.) Ama sonraları kötü kurtların sayısı giderek artmıştı. Anders'in kulağına gelenler doğruysa,Kraliçe hastalandıktan bu yana çobanlar ulusunun yansından fazlası tutulmuş durumdaydı bu hastalığa.ÜstelikMorgan'ınkomutasındakitekyaratıklaronlardeğildi.Başkalarıdavardı.Dahakötüleri... insanıbirtekbakışladeliedebilenleri.

JackhemenElroy'udüşündü.OatleyBarındakiyaratığı.Tüyleriürperdi."DışBölgeninbutarafınınbiradıvarmı?"diyesorduJack."Efendim?""Bizimşuandabulunduğumuztarafı."'Tambiradıyok,efendim.AmainsanlarburayaEllis-Breaksderler.""Ellis-Breaks." diye tekrarladı Jack. Zihninde artık Diyar'ın kabataslak bir haritası canlanmaya

başlıyordu. Bir kere, asıl Diyar vardı .Orası Amerika'daki doğu bölgesinin karşılığıydı. Dış Bölgedemek,orta-batıeyaletlerinekarşılıkgelenkısımdemekti.Büyükovalar(Ellis-Breaksmi?Illinoismu?Nebraskamı?)sonradaLânetliTopraklar,yaniAmerika'dakibatıbölgesi.

Anders'eokadaruzun süre, öyle sabit bakışlarlabaktı ki, adambirkeredaha tedirginoldu. "Özürdilerim,"dediJack."Devamet."

Anders'in anlattığına göre, babası Dış Bölge Deposu'ndan doğuya araba süren en son arabacıydı.Andersdeonaçıraklıketmişti.Amadoğudadahaogünlerdebilekarışıklıklar,ayaklanmalarvardı.EskiKral'ınöldürülmesiveonuizleyenkısasavaş,oayaklanmalarınbaşlangıcıolmuştu.SavaşbittiğindetahtaKraliçe Laura geçmişti ama, isyanların sonu gelmemişti bir türlü. Giderek daha doğuya, daha doğuyayayılıyorlardı. Lânetli Topraklardan fırlayıp yayılan bir salgın gibiydiler.Bazılarına göre, kötülüklerinhepsibatı'dankaynaklanıyordu.

Jack,"Nedemekistediğinianlayabildiğimdenpekemindeğilim,"dedi.Amayüreğianlıyorduaslında."Karaparçasınınsonundan,"dediAnders."BüyükSu'yunkenarından.Benimgideceğimyerden."Yani kısacası, her şey benim babamın geldiği yerden başlıyor. Babamın, benim, Richard'ın... ve

Morgan'ın!Anders'egörekarışıklıklarDışBölge'yevarmış,şimdideWolfkabilesininkısmenbozulmasınayol

açmıştı. Ne kadar bozulduklarını kimse kesin olarak bilemezdi ama, kurtlar bu gidiş durdurulmazsasonlarının geleceğinden korkmaktaydılar. Kargaşalık sonradan burayı aşıp daha doğuya da yayılmıştı.Kraliçeninhastayattığı,ölümeyaklaştığısöylenenyerlere.

"Budoğrudeğil,değilmi,efendim?"diyesorduAnders...yalvarıyorduâdeta.Jackonabaktı."Bununcevabınıbileceğimemiinanıyorsun?"diyesordu."Elbette"dediAnders."Onunoğludeğilmisiniz?"BiraniçinJack'edünyaçoksessizmişgibigeldi.Dışardaböceklerinuğultusususmuştu.Richardsesli

Page 334: Tılsım - Turuz

soluklarınınarasında,zamanzamansessizkalıyordu.KendikalbibiledurmuşgibiydiJack'in.Belkiendurgunşeydeoydu.Azsonrakendisesi,sonderecesakin,konuştu."Evet,benonunoğluyum.Vedediğindoğru.Kendisi

çokhasta.""Amaölüyormu?"diyedirendiAnders.Gözleriresmenyalvarıyordu."Ölüyormu,efendim?"Jackbirazgülümsedi,sonracevapverdi."Orasınıgöreceğizbakalım."

8Anders'inanlattığınagörekargaşalıkbaşlayanakadarOrris'liMorganaztanınmışbirsınırLord'undan

başka bir şey değildi. Bu komik unvan ona, leş kokulu, yağlı adamın biri olan babasından kalmıştı.Morgan'ınbabasısağlığındaherkesinalayettiğibiriydi.Ölümüdeöylekomikolmuştu.

"Birgünşeftalişarabıiçipishaloldu,keneftecanverdi."İnsanlar yaşlı adamın oğlunu da bir soytarıya çevirmeye pek hazırdılar. Ama Orris'de idamlar

başlayınca gülmeler hemen kesilmişti. Eski Kralın ölümünden sonra kargaşalıklar sırasında Morganyükselmişti...Biruğursuzlukyıldızınınyükselmesigibi.

BunlarınDışBölge gibi bir yerde pek önemi yoktu.Anders'in dediğine göre, geniş ve boş alanlarpolitikayı insana önemsizmiş gibi gösteriyordu. Onlar için tek önemli olan, Wolf kabilesindekideğişiklikti. Kötü kurtların çoğu Öteki Tarafa gittiğine göre, onun bile bura halkına etkisi pek fazladeğildi.

Kraliçenin hastalık haberi buralara ulaştıktan bir süre sonra, Morgan hemen cevher ocaklarındandoğuya birtakım iğrenç, eğri büğrü esir adamlar yollamıştı. Bu esirlere kötü kurtlar ve başka garipyaratıklar göz kulak oluyordu. Başlarında, elinde kırbaç taşıyan korkunç bir adam vardı. İşin yenibaşladığısıralardasıksıkburalardabulunuyorduamasonraortadankaybolmuştu.Korkunçhaftalarıveayları buradan beş mil kadar güneydeki evinde geçiren Anders onun gidişini görmekten pek memnunkalmıştı.Dedikodulara göreMorgan o kırbaçlı adamı doğuya çağırmıştı.Orada olaylar pek coşkundu.Anders bunun doğru olup olmadığını bilmediği gibi, pek aldırmıyordu da.Yalnızca o adamın gittiğineseviniyordu.Yanındasıska,iğrençvekorkunçbirçocukgezdirirdikırbaçlıadam.

"Adı?"diyesorduJack."Adıneydi?""Efendim,bilemiyorum.WolflaronaKırbaçlıderlerdi.EsirleryalnızcaŞeytanderlerdi.Benceikisi

dehaklıydılar.""Züppelergibimigiyiniyordu?Kadifeceketler?Üzeritokalıparlakpabuçlar?"Anders başını evet anlamında sallayıp duruyordu., , "Çok keskin bir koku sürünürmüydü?" "Evet,

evet,sürünürdü!""Kırbacınınucundaderidensicimler,onlarınucundadamadenîkapakçıklarvarmıydı?""Evet,efendim,korkunçbirkırbaçtı.Adamdaçokustaydıonukullanmakta.Çok!"Osmond'dubu.SunlightGardener'dı.Burada,Morgan'ınhesabınabirprojeyiyürütüyordu...osırada

Kraliçehastalanmış,Osmonddagerisingeriyeyazsarayınaçağrılmıştı.VeJackoradarastlamıştıona."Oğlunasılbirşeydi?"diyesorduJack.

Page 335: Tılsım - Turuz

"Sıska,"dediAndersyavaşça."Birgözüpatlaktı.Hatırladığımokadar.Ona...Efendim,Kırbaçlı'nınoğlunabakmakkolaybir şeydeğildi.Wolflarbabadançokoğuldankorkuyorgibiydiler.Oğuldakırbaçolmadığıhalde.Baktığınızdadakolaygöremiyordunuzonu.Karanlıkbirtipti."

"Karanlıkmı?"dediJack."Evet.Wolflarkolaygörülemeyenlereöylederler.Fakatbakar,göremezsiniz.Büsbütüngözükmemeye

imkânyokmuşkurtlaragöre.Amainsanusulünü,hilesinibilirse,kendinigörülmesizorbiriyapabilirmiş.Wolflarınçoğubilir.Buorospuçocuğudabiliyordu.Buyüzdentekhatırladığım,çokzayıfolduğu,karagünahlarkadardaçirkinolduğu."

Andersdurakladı."Can yakmaktan hoşlanırdı. Ufacık şeylerin canını yakardı. Hayvanları balkonun altına götürürdü.

Oradan en korkunç çığlıkları duyardım..." Anders ürperdi. "Evime kapanmamın nedenlerinden biri debuydu,anlarsınız.Ufacıkhayvanlarınacıçektiğinigörmekistemem.Banaçokkötüduygularverir."

Anders'inhersöylediğiJack'inzihnindeyeniyenisorulardoğuruyordu.ÖzelliklerWolflarkonusundaAndersnebiliyorsaöğrenmekistiyordu.Onlarınadınıduymakbileyüreğindebiryandanzevk,biryandandakendiWolfuiçinderinbirözlemuyanmasınayolaçmaktaydı.

Ama zaman kısaydı. Bu adam şafakla birlikte Lânetli Topraklara doğru yola çıkıyordu. Morganyakında, peşinde o deli öğrencilerle çıkagelebilirdi. Richard uyanabilir, durmadan sözünü ettikleri buMorgan'ınkimolduğunusorabilirdi...okaranlıkçocuğunkimolduğunudasorabilirdi...NelsonBinasındakomşulukettiğitipefazlasıylabenzeyenokaranlıkçocuğun...

"Geldiler," diye mırıldandı Jack. "Gruplar halinde geldiler. Osmond da onların başıydı. Buradançağrılanakadar,yadaİndiana'daduaseanslarıdüzenlemekzorundakalanakadar..."

"Efendim?"Anders'inyüzüyineşaşkındı."Geldilerve...neyaptılarpeki?"Jacksorduğubusorununcevabınızatenbildiğinihissediyordu.Ama

Anders'insöylemesiniistiyordu."Demiryolunutabii,"dediAnders."Batıya.LânetliTopraklaragidenhatları.Yarınbenimdeüzerinde

yolculuğabaşlayacağımrayları.""Olmaz," dedi Jack. Göğsünde sımsıcak, korkunç bir heyecan, bomba gibi patlayıvermişti. Ayağa

kalktı.Kafasındabirşimşekçakmıştıbirden.Önemlişeylerinbirleşipbütünleştiğinihissediyordu.Anders kendini dizüstü yere attığında Jack'in yüzüne de çok güzel, harikulade bir ışık gelmişti.

Richardbuseslekıpırdadı,uykuluuykuludoğrulupoturdu."Sendeğil,"dediJack."Ben.Benveo."ParmağıylaRichard’ıgösterdi."Jack?"Richard onamahmur gözlerle,miyopmiyop bakıyordu. "Neden söz ediyorsunuz?Bu adam

nedenyerlerikoklayıpduruyor?""Efendim...emrinizbaşımüstüne...amaanlayamıyorum...""Sendeğil,"dediJack."Biz.Trenibizgötüreceğizseninyerine.""Ama,efendim,neden?"diyebildiAnders.Başınıkaldırmayacesaretiyoktu.JackSawyerkaranlıklaradoğrubaktı."Çünkü..."dedi."Ohatlarınsonundabirşeyvar.Onualmakzorundayım."

Page 336: Tılsım - Turuz
Page 337: Tılsım - Turuz

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA(IV)

AralıkayınınonuncugünündepaltosunasımsıkısarınmışbirMorganSloat,LilySawyer'inyatağınınyanındakitahtasandalyedeoturuyordu.Üşüyordu.Kaşmirpaltosunasıkısıkısarılıyor,elleriniceplerinesokuyordu. Ama görünüşünün aksine, epey keyifliydi. Lily ölüyordu. Uzaklaşıyor, uzaklaşıyordu.Kimsenin asla geri dönemediği yere doğru. Futbol sahası boyunda bir yatakta yatan kraliçeler biledönemezdioradan.

Lily'nin yatağı o kadar büyük değildi. Kendisinin de kraliçeye benzer yeri yoktu. Hastalık tümgüzelliğiniyoketmişti.Yüzüçökmüş,yirmiyılyaşlanmıştı.Sloatonunelmacıkkemiklerinisüzdü.Sivribirerçıkıntıydıokemikler.Alnıkaplumbağakabuğugibiolmuştu.Hapkadarkalmışvücudubattaniyelerinaltındapekazbirtümsekyapıyordu.SloatbuotelinLilyCavanaughSawyer'ikendibaşınabırakmakiçinpara aldığını biliyordu.Ödeyenkendisiydi çünkü.Artıkodasındakikalorifere sıcaklıkyollamıyorlardı.Zaten otelin tek müşterisi Lily'ydi. Resepsiyoncudan ve aşçıdan başka, otelin müstahdemleri yalnızcaPortekizli oda hizmetçileriydi. Onlar da tüm vakitlerini lobiyi temizlemekle geçiliyorlardı. HerhaldeLily'nin üzerine bunca battaniyeyi örten o hizmetçiler olmalıydı. Sloat geldiğinde koridorun karşıtarafındakiodayayerleşmişti.ResepsiyoncuylahizmetçileredeLir/yegözkulakolmalarınıtembihlemişti.

Acaba gözlerini açacakmı diyemerakından, bir söz söyledi. "Daha iyi görünüyorsun, Lily. Bencegerçekteniyileşmebelirtilerivar."

Lily ağzından başka yerini kıpırdatmaksızın, "Neden insan taklidi yapıyorsun, anlamıyorum, Sloat,"dedi.

Sloat,"Eniyidostunbenim,"diyekarşılıkverdi.BuseferLilygözleriniaçtı.BakışlarıMorgan'ınumduğukadardamatdeğildi."Defolburadan,"diye

fısıldadı."Ayıpbiryaratıksınsen!""Sana yardım etmeye çalışıyorum. Keşke bunu hatırlasan. Bütün evrak hazır, Lily. Tek yapacağın,

imzanıatmak.Attınmı,seninde,oğlunundahayatı tamamdır."Sloat,Lily'yememnunbirhüzünlebaktı."Jack'inyerinisaptayamadığımıdasöyleyeyim.Sonzamanlardakonuştunmuonunla?"

"Konuşmadığımıbiliyorsun."Lilyağlamadı.Sloat'usevindirmeyeniyetiyoktu."Benceçocuğungerçektenburayadönmesigerek.Sencedeöyledeğilmi?""Cehennemindibinegit,"dediLily."İzninle banyonu kullanacağım,"Morgan ayağa kalktı. Lily ona aldırmadan tekrar gözlerini yumdu.

Sloat, "İnşallah başını belâya sokmuyordur," dedi yatağın yanma doğru yürürken. "Yollara düşençocukların başına çok korkunç şeyler geliyor." Lily cevap vermedi. "Düşünmek istemediğim şeyler."Yatağın ucuna varmıştı. Banyoya doğru yoluna devam etti. Lily çarşafların ve battaniyelerin altındaburuşmuşbirkâğıtmendilgibiyatmaktaydı.Sloatbanyoyagirdi.

Page 338: Tılsım - Turuz

İçerde ellerini ovaladı, kapıyı yavaşça kapadı, iki musluğu da açtı. Ceketinin cebinden küçük,kahverengi bir kutu çıkardı. İki gramlıktı kutu. Sonra iç cebine uzandı, bir deri çanta içindeki aynayı,jileti, kısa emme sazını da çıkardı.Aynanın üzerine sekizde bir gramkadar saf, Perumalı, pul kokaindöktü, jiletiyle kıydı, sazın içinden burnuna çekti, boğulur gibi oldu, derin bir soluk aldı, soluğunu ikisaniyekadartuttu."Aaah."Burunkanalları tünellergibiaçıldı.Genizdenmaliçinedoğruyayıldı.Sloatellerini suyun altına tuttu, baş parmağıyla işaret parmağını nemlendirdi, burun deliklerine soktu. Sonraelleriniveyüzünükuruladı.

O güzelim tren, diye düşündü. O sevimli, güzel tren... Oğlumdan çok o trenden gurur duyuyorumgaliba.

Hayalindeki trenin görüntüsüne hayranlık duyuyorduMorgan Sloat. iki dünyada da aynıydı o tren.Diyar'a teknoloji götürme planının ilk başarılı sonucuydu. Yararlı yüküyle Point Venuti'ye kadargidiyordu.Sloatgülümsedi.Kokainbeynineulaşmış,herşeyiniyiolacağımesajınıvermiştioraya.KüçükJackySawyeroküçükPointVenutikasabasındansağçıkabilirseçokşanslıbirçocuksayılırdıdoğrusu.Zatenorayavarması bile büyük şanstı.LânetliTopraklardangeçmesi gerektiğine göre!AmaSloat içiniçin çocuğuno tehlikeliPointVenuti kasabasınavarmasını da istemiyordeğildi.HattâKaraOtelebilegirip sağ çıkmasını istiyordu. O otel binası yalnızca tahta ve çividen, tuğla ve taştan değildi. Aynızamandacanlıydı...Sloatçocuğunoradansağçıkmasını istiyordu,çünküçıktığızamanohırsızınelindebelkideTılsımolurdu.Eğerbugerçekleşirse...

Evet,oharikuladeolaygerçekleşirse,herşeytamanlamıylaiyiolacakdemekti.JackSawyerde,Tılsımda,ikiyebölünüvereceklerdiobinadançıkarlarsa.Morgan Sloat da yeteneklerinin kendisine hak kazandırdığı yere ulaşmış olacaktı. Gözünde kendi

hayalibelirdibiraniçin.İkikolunuyıldızlıgökyüzüneaçmış...dünyalaradoğru...Tılsımınkoruduğuherşeyedoğru.YıllarönceAgincourt'usatınalırkenumduğuherşeyedoğru.Jackkazandırabilirdionabütünbunları.Mükemmel!

Budüşünceyikutlamakiçinkutuyutekrarçıkardı,aynavejilettöreninegerekgörmeksizin,minikbirkaşıklabeyaztozuöncebirburundeliğine,sonraötekineçekti.Tatlı!Hımmmm!

***Burnunuçekerektekraryatakodasınadöndü.Lilybirazdahacanlıgibiydiama,MorganSloat'unkeyfi

o kadar yerindeydi ki, kadındaki hayat belirtileri bile onun ruhunu karartmadı. Çukur gözler içindekiparıltı,Sloat'uizliyordu."Sloatamcayenibiralışkanlıkedinmiş,"dediLily.

"Sendeölüyorsun,"diyekarşılıkverdiSloat."Hangisinitercihederdin?""Ondançekmeyedevamedersensendeölürsün."Sloat onun düşmanlığına aldırmaksızın sandalyeye tekrar yerleşti. 'Tanrı aşkına, büyü artık, Lily,"

dedi."Herkeskokainçekiyorartık.Sentoplumlailişkinikaybetmişsin.Yıllardırkaybettin.Birazdenemekistermisin?"Kutuyuçıkarıpucundakizincirlekaşığısalladı.

"Defolburadan."Sloatkutuyuonunyüzünedahayaklaştırıpyinesalladı.Lilyyatağındasokmayahazırlananbiryılangibidoğruluponunyüzünetükürdü."Orospu!"Sloatçekildi,yanağındantükürüksüzülürkenmendilinesarıldı."Opis tozokadarharikabirşeyse,nediyeçekmekiçin tuvaletesaklanıyorsun?Sus,cevapverme,

Page 339: Tılsım - Turuz

yalnızbırakbeni.Senibirdahagörmekistemiyorum.Sloat.Defolburadankocaşişko."'Tekbaşınaöleceksin,Lily."Morgan'ın içibuzgibibirneşeyledolmuştu. 'Tekbaşınaöleceksin.Bu

komikküçükkasabadasenifakirlergibi,belediyehizmetiylegömecek.Oğlundaölecek,çünkükendisinibekleyenolaylarlabaşaçıkamayacak,ikinizindeadınıbirdahahiçkimseduymayacak."Sırıttı.Tombulelleribembeyaz,kıllıbireryumrukolmuştu."AsherDondorf’uhatırlıyormusun,Lily?Müşterimizdihani,Flanagan'la Flanagan filminde yardımcı sanatçıydı. Geçende Hollywood Reporter dergisinde onunhakkında bir yazı okudum.Birkaç hafta oluyor.Kendini evinin salonunda tabancayla vurmuş.Ama iyinişan alamamış, öleceği yerde, kurşundamağındangirip ağzının tavanını patlatmış, şimdikomadaymış.Yıllarcaöyleceyaşayabilirmiş.Çürüyenekadar."Yatağadoğrueğildi, alnıkırışkırışoldu. "BanaöylegeliyorkiAsher'leseninpekçokortakyanınızvar."

Lilyonataşgibibakışlarlabaktı.Gözlerisankikafasınıniçinedoğrukaçmıştı.OandaLilybirelindetüfek, bir elinde İncil, sınırlarda çarpışan o demir kadınlara benziyordu. "Oğlum benim hayatımıkurtaracak,"dedi."Jackbenimhayatımıkurtaracakvesendeonaengelolamayacaksın."

"Eh,göreceğizbakalım,öyledeğilmi?"dediSloat."Göreceğizneolacağını!"

Page 340: Tılsım - Turuz

Bölüm:35

LANETLİTOPRAKLAR

1"Ama güvende olur musunuz, Efendim?" diye sordu Anders. Jack'in önünde diz çökmüş, kırmızılı

beyazlıeteğiçevresineyayılmıştı."Jack?"diyesorduRichard.Sesiyinesızlanırgibiydi."Sengüvendeolurmusun?"diyesorduJackdeadama.Anders beyaz saçlı başını kaldırdı, gözlerini kısarak Jack'e baktı. Sanki kendisine bir bilmece

sorulmuştu.Kocaman,şaşkınbirköpeğebenziyordu."Sennekadargüvendeysenbendeokadargüvendeolurum,onudemekistiyorum.""Ama,efendim...""Jack?" Richard'ın kavgacı sesi tekrar duyuldu. "Uyuyakalmışım, şimdi uyanmış olmalıyım ama,

bakıyorum,hâlâbugaripyerdeyiz.Demekhâlârüyagörüyorum...amauyanmakistiyorum,Jack.Burüyayıgörmekistemiyorumartık.Hayır,istemiyorum."

Evet,zatengözlüğünüdeoyüzdenkırmıştın,dediJackiçinden.Yükseksesle,"Burüyadeğil,Richie,yavrum,"dedi."Yolaçıkmaküzereyiz.Birtrengezisiyapacağız."

"Hı?" Richard yüzünü ovalayarak doğruldu. Eğer Anders etek giymiş koca bir köpeğe benziyorsa,Richarddatamanlamıylauykudanyeniuyanmışbebeğebenziyordu.

"Jason Efendim," dedi Anders. Ağlayacakmış gibi bir hali vardı. Rahatlamıştı adam. O yüzdenağlamak üzereydi. "Böyle mi istiyorsunuz? O şeytan makinesini Lânetli Topraklardan geçirmek miistiyorsunuz?"

"Evet,öyle,"dediJack.Richard,"Neredeyiz?"diyesordu."Biziizlemediklerindeneminmisin?"Jack ona döndü. Richard sarı döşeme tahtalarının üzerinde oturuyor, gözlerini hızla kırpıştırıyor,

çevresini hâlâ sis gibi bir korkunun sarmış olduğu belli oluyordu. "Pekâlâ," dedi Jack. "Soruna cevapvereceğim.Diyar'ınEllis-Breaksdenilenyerindeyiz..."

"Başımağrıyor,"dediRichard.Gözlerinitekrarkapamıştı.Jackdevametti."VeşimdibuadamıntreninebinipLânetliTopraklar'ıgeçereksiyahotele,yadaona

enyakınyerekadargideceğiz.Hepsibu,Richard.İsterinanisterinanma.Yolanekadarçabukçıkarsak,bizikovalayabileceklerdendeokadarçabukkurtulmuşoluruz."

"Etheridge," diye fısıldadı Richard. "Bay Dufrey," Deponun duvarlarına baktı, sanki peşlerinedüşenlerinoduvarlardanfırlayarakiçeriyedoluşmasınıbekledi.SonderecedemantıklıbirsesleJack'e,

Page 341: Tılsım - Turuz

"Beyintümörübu,anladım,"dedi."Ondandır...başımınağrısı.""Efendim Jason," diyordu Anders. Öylesine eğilmekteydi ki, dökülen saçları yere değiyordu. "Ne

kadar iyisiniz. Yüce efendim, hizmetkârınıza ne kadar iyi davranıyorsunuz. Kutsal varlığınızı haketmeyenlere karşı ne kadar iyisiniz..."Öne doğru yanaştı. Jack onun tekrar ayak öpmeye kalkışacağınıanlayıpdehşetekapıldı.

Richard,"Hemtümörepeyilerlemişdurumda,"dedi."Ayağakalklütfen,Anders."Jackbiradımgeriledi."Kalkdedim,haydi,yeterartık."İhtiyarönedoğru

emeklemeye devam ediyor, Lânetli Topraklara gitmekten kurtulduğu için nasıl rahatladığını ifadeediyordu."KALK!"diyepatladıJack.

Andersbaşınıkaldırdığındaalnıkırışkırıştı."Pekiefendim."Yavaşçakalktı."Beyin tümörünü buraya getiriver, Richard," dedi Jack. "Bumenhus treni kullanabilecekmiyiz, bir

bakalım."

2Anders tezgâhın arkasına geçmiş, bir çekmeceyi çekiyordu. "Sanırım şeytanla/ çalıştırıyor o treni,

Efendim." dedi. "Garip şeytanlar, hepsi bir arada çalıştırıyor.Canlı değillermiş gibi görünüyorlar amacanlılar, evet." Çekmeceden Jack’in ömründe görmediği en uzun, en kalın mumu çıkardı. TezgâhınüzerindekikutudanAndersotuzsantimboyunda,dar,yumuşak tahtadanbir levhaseçti,birucunuyananlambaya yaklaştırdı. Tahtanın ucu alev aldı, Anders onunla elindeki dev mumu yaktı, sonra "kibritinisilkeleyipsöndürdü,alevbitincebirsürededumanlaryükseldi."Şeytanlarmı?"diyesorduJack.

"Garip,dörtköşeşeyler...sanıyorumiçindeşeytanlarvar.Bazentükürüyor,bazenkıvılcımsaçıyorlar!Sizegösterebilirim,JasonEfendim."

Başka bir şey söylemeden kapıya yöneldi. Mumun tatlı ışığı bir an için yüzünün kırışıklıklarınısakladı.Jackonunpeşindendışarıya,Diyar'ın tatlıhavasınaçıktı.BirdenSpeedyParker'induvarındakiçerçevelifotoğrafıhatırladı.Ozamanbileaçıklanmazbirgüçledoluymuşgibigörünenfotoğrafı.Uzaktaoresimdekine benzer bir dağ yükseliyordu. Eteğinden başlayan tahıl tarlaları her yana uzanmaktaydı.RichardSloatkararsızadımlarlaJack'inpeşindengelmişti.Eliylealnınıovalayıpduruyordu.Gümüşrengiraylar,manzaranıngerikalanıylauyumsuz,batıyadoğruuzanıpgitmekteydi.

'Trenin garajı arkada efendim," dedi Anders. Hemen hemen utangaç bir hareketle Depo'nun yantarafına döndü. Jack uzaktaki dağa bir kere daha baktı. Bu sefer Speedy'nin resmindeki dağa pekbenzetemedi.Budahayeniydi.Gençbirdağdı.Doğudağıdeğil,batıdağıydı.

"BuJasonlâfıdaneoluyor?"diyefısıldadıRichardkulağına."Senitanıdığınısanıyor.""Anlatmasızor,"dediJack.Richardbaşındakibandadokundu,sonraJack'inpazusunasarıldı."Okulaneoldu,Jack?Köpeklerene

oldu?Neredeyiz?""Yürü sen," dedi Jack. "Herhalde hâlâ rüya görüyorsundur." "Evet." Richard’ın sesinde açık bir

rahatlama vardı. "Evet, öyle olmalı, değil mi? Hâlâ uyuyorum. Bana Diyar'la ilgili o çılgın şeylerianlattın,şimdidehepsinirüyamdagörmeyebaşladım."

"Öyle," dedi Jack. Anders'i izlemeye başladı. İhtiyar koca mumu elinde bir meşale gibi tutarak

Page 342: Tılsım - Turuz

sekizgenbinanınköşelerinipeşpeşedönüyordu.İkiçocukyüksek,sarıotlararasındaonuizlediler.Derkenışıkikincibirbinanınüzerinedüştü,orayıikiucuaçık,koridorgibibiryerolarakgösterdi.Gümüşrengiraylar bir kapıdan girip ötekinden çıkıyordu. Anders oraya varınca dönüp çocukları bekledi. Havayakaldırdığımumunışığındauzunsakalı,garipkıyafetiylebirefsanedenfırlamışbüyücüyebenziyordu.

"Burada işte... geldiğinden beri burada duruyor, bundan sonra da şeytanlar kullansın onu," dediAnders. Kaşlarını çatarak çocuklara baktı, kırışıklıklar derinleşti. "Cehennem icadı. Kötü bir icat."Çocuklar önüne geçtiğinde o yine dönüp arkasına baktı. Jack'la Anders o trenle bir arada o binadabulunmaktanbilehoşlanmıyorlardı"Yükününyansıyüklendi.Leşgibikokanşeyler."

Jackiçeriyegirdi,Anders'idekendisiniizlemeyezorladı.Richardgözleriniovuşturarakpeşlerindengeldi. Küçük tren burnunu batıya çevirmiş, rayların üzerinde bekliyordu. Garip bir lokomotifi vardı.Ardındakontrolkabini,onunardındadaüzeribrandaörtülübirtekvagon.Anders'inhoşlanmadığıkokuovagondangeliyordu.Yanlışbirkokuydu.Diyarkokusudeğildi.Madenî,yağlıbirkokuydu.

Richardhemenyanadoğruilerledi,yereoturdu,sırtınıduvaradayayıpgözlerinikapadı."Nasılçalıştığınıanlıyormusunuzefendim?"diyesorduAndersalçaksesle.Jackbaşınıikiyanasalladı,raylarınyanısıratreninburnunadoğruyürüdü.Evet,Anders'inşeytanları

oradaydı. Jack'in tahmin ettiği gibi, dört köşe akülerdi bunlar.On altı tanesi iki sıra halinde yan yanadizilmiş,lokomotifinenöndörttekerininüzerindekikasayaoturtulmuştu.Lokomotifinöntarafı,bakkalınçırağının kullandığı motorlu bisikletin önündeki taşıma kasasına benziyordu. Ama bisikletin oturmayerinin bulunması gereken yerde, Jack'e bambaşka bir şeyi hatırlatan kontrol kabini vardı... neyihatırlattığınıbilemiyorduşuanda.

"Şeytanlardikdurandeğneklekonuşuyor,"dediAnders.Jack küçük kabine tırmandı.Değnek dediği vites koluydu.Üç vitesi vardı şanzımanın.O zaman bu

kabinin neye benzediğini hatırladı Jack. Bu trenin işleme sistemi, golf sahalarında kullanılan o minikotomobillerin tıpkısıydı.Aküyleçalışan,üçvitesliminikbir taşıt.Viteslerinbiri ileri,biriboş,birdegeri.Diyar'daçalışabilecektektrendebuyduherhalde.MorganSloatözelimalettirmişolmalıydıbunu.

"Kumlardaki şeytanlar tükürüp kıvılcım saçıyor, değnekle konuşuyor, sonra değnek de treni hareketettiriyorefendim,"diyeanlattıAndersomzununbaşındanhevesle.Yüzündekikırışıklar şaşılacakkadarartmıştı.

"Sabahamıyolaçıkacaktın?"diyesorduJackihtiyara."Evet,""Amatrenşimdidenhazır,değilmi?""Evetefendim."Jackbaşınısalladı,aşağıyaatladı."Yükünedir?""Şeytanişleri,"dediAndersciddiciddi."KötüKurtlariçin.Karaotelegötürsünlerdiye."Jack içinden, eğer şimdi yola çıkarsakMorgan'ın bir adım önünde olurum, diye düşündü. Tedirgin

bakışlarıRichard'a döndü.O yine uykuya dalmayı başarmıştı. Eğer dik başlı, hastalık hastasıRichardolmasa, Jack hiçbir zaman Sloat'un çufçufuna rastlamazdı.O zaman Sloat da bu şeytan silâhlarını onakarşıkullanırdı...karaoteleyaklaştığında.Çünküootelbuyolculuğunsonuydu.Jackartıkemindibundan.Budagösteriyorduki,Richardbütünoçaresizliğinevecansıkıcılığınarağmen,buyolculuktaçokönemliolacaktı. Jack'in sandığından fazla. Sawyer'in oğluyla Sloat'un oğlu: Prens Philip Sawtelle'in oğluyla

Page 343: Tılsım - Turuz

Orris'liMorgan'ınoğlu.BirandünyaJack'inçevresindedönergibioldu,yapacağışeyleriçinRichard'ınşartolduğunadairiçindebirduyguuyandı.Karaotelde.OsıradaRichardkıpırdandı,ağzıaçıldı,deminkiduyguJack'denuzaklaştı.

"Şu şeytan mallarına bir bakalım," deyip trenin arka tarafına yürüdü. Yolda ilerlerken, tabandöşemelerinin iki ayrıparçadanoluştuğunugördü.Büyükkısım,dairebiçimindeveortadaydı.Çevreyioluşturan bir yarıktan sonra, dış döşeme duvarlara kadar varıyordu. Jack dönen sahne diye bir şeygörmemiştiama,prensibianlıyordu.Budairetaban,yüzseksenderecedönebilmekteydi.Normalolaraktrenlerdoğudangeliyor,sonratabandönüpburunlarımtekrardoğuyaçeviriyordu.

Brandakoyukahverengi,kalınbiriplebağlanmıştı.İpöyletüylüydüki,çelikyünügibigörünüyordu.Jack bir ucunu kaldırmak için uğraştı, altına göz attı, yalnızca bir karanlık çıktı karşısına. "Yardım etbana,"dediAnders'e.

İhtiyaryaklaştı,kaşlarınıçattı,güçlükolununbirhareketiyledüğümüçözdü.Brandagevşedivesarktı.Jack ucunu bu sefer kaldırdığında, vagonun yansının yassı tahta kutularla dolu olduğunu gördü.ÜzerlerindeMAKİNEPARÇALARIdiyeyazılıydı.Tüfek,diyegeçirdiaklından.MorganasiWolflarınısilahlandırıyor. Vagonun öbür yarısında da iri dikdörtgen kutular istiflenmişti. İçinde naylon torbalaradoldurulmuş, yapışkan görünümlü bir madde vardı. Jack bunun ne olabileceğini düşünemiyordu ama,masumbirşeyolmadığındanemindi.Brandayıbırakıpgeriçekildi,Andersipiçekti,düğümütekrarattı.

"Bugecegidiyoruz,"dediJack.Bunaşimdikararvermişti."Ama,Jasonefendim...LânetliTopraklar.,geceleyin...acaba...""Farketmez," dedi Jack. 'Tüm şaşırtma hilelerini uygulamam gerek. Morgan'la kurtların Kırbaççı

dediği öteki adam beni arayacaklar. Üstelik oraya bu treni beklediklerinden on iki saat öncegötürebilirsembelkiRichard'laikimizinsağkurtulmaumudumuzdoğar."

Andersgamlıgamlıbaşınısalladı,yineiribirköpeğebenzedi.Jack, Richard'a baktı. Oturduğu yerde, ağzı açık, uyuyordu. Anders, Jack'in kafasından geçenleri

biliyormuşgibi,uyuyanRichard'abaktı."Orris'liMorgan'ınbiroğluvarmıydı?"diyesorduJack."Vardıefendim.Morgan'ınkısaevliliğindenRushtonadındabirerkekçocukdünyayagelmişti.""SonraneoldubuRushton'a?"Sankitahminedemiyormuşumgibi,diyedüşündüJack."Öldü,"dediAnders."Orris'liMorgan'ınkaderindebabaolmakyoktu."Jackürperdi.Düşmanınınnasılhavayısarsarakgeçişyaptığını,Wolfunbütünsürüsünüöldürmesine

nasılramakkaldığınıhatırlamıştı."Gidiyoruz!"dedi."LütfenbanayardımetdeRichard'ıkabinebindirelim,Anders.""Efendim..." Anders başını eğdi, sonra kaldırdı. Jack'e hemen hemen babaca bir kaygıyla baktı.

"Yolculukenazikigünsürecek...belkideüç.Batıkıyısınaancakozamanvarabilirsiniz.Yiyeceğinizvarmı?Akşamyemeğimipaylaşmakistermisiniz?"

Jackbaşımikiyanasalladı.Tılsımagidenyolculuğunbusonbölümünebiranöncebaşlayabilmekiçinacele ediyordu.Ama tam o sırada karnı fena halde guruldadı, ona en son yemeğini epey önceGöbekAlbert'inodasındayediğini,yemeğindeartıkbisküviveşekerlerdenoluştuğunuhatırlattı."Eh,herhaldeyarımsaattenbirşeyçıkmaz,"dedi.'Teşekkürederim,Anders.YardımetdeRichard'ıayağakaldıralım,olmaz mı?" içinden, belki de Lânetli Topraklara dalmaya ben de o kadar hevesli değilim, diyedüşünüyordu.

Page 344: Tılsım - Turuz

İkisi birlikte Richard’ı çekip ayağa kaldırdılar. O uyuyan bir fare gibi gözlerini açtı, gülümsedi,'ayaküstütekraruykuyadaldı."Yemek,"dediJack."Gerçekbiryemek.Canınistiyormu,arkadaş?"

Richard gerçeküstü bir mantıkla, "Rüyalarımda hiç yemek yemem," dedi. Esnedi, gözlerini sildi.Sonundaayaklarınabasabildi.ArtıkAnders'le Jack'edayanmıyordu. "Amakarnımoldukçaaçdoğrusu.Çokuzunbirrüyagörüyorum,değilmi,Jack?"Bundanhemenhemengururduyuyorgibiydi.

"Öyle,"dediJack."Hey,bineceğimiztrenbumu?Karikatürgibibirşey.""Öyle.""Onusürebilecekmisin,Jack?Biliyorumrüyadayımama...""Evdeki oyuncak treni çalıştırmak ne kadar zorsa bu da ancak o kadar zor," dedi Jack. "Ben de

kullanabilirim,sendekullanabilirsin.""Ben kullanmak istemiyorum." Richard büzülmüştü. Sızlanma tonu sesine geri döndü. "O trene hiç

binmekistemiyorum.Odamadönmekistiyorum.""Gel de biraz yemek ye." Jack, Richard'ı tutup dışarıya yürüttü. "Sonra California yoluna

koyulacağız."***

Böylelikle Lânetli Topraklara girmeden önce Diyar bu çocuklara en güzel yanlarından birini dahagöstermiş oldu. Anders onlara, çevredeki tarlalarda yetişen tahıldan yapılmış lezzetli bir ekmek,yumuşacıkpişmişkebaplar,içlerisulusulusebzeler,içmekiçindebaharatlı,pembebiriçkisundu.Jack'ebu papaya gibi geldi ama, aslında olmadığını biliyordu.Richardmutlu bir transa girmiş gibi çiğneyipduruyordu. Yemeğin suları çenesinden akarken Jack uzanıp sildi. "California," dedi Richard birden.'Tahmin etmeliydim." Jack onun California'nın bilinen delilik şöhretinden söz etmekte olduğunu sandı,soru sormadı. O şu anda Anders'in zaten pek fakir olan kilerini nasıl boşaltmakta olduklarınakaygılanıyordu. Ama yaşlı adam tezgâhın karşı tarafındaki sobaya gidip geliyor, her seferinde yeniyiyeceklergetiriyordu.Odunsobasıydıosoba.Anders'inbabasıkurmuştuburaya.Yenigelenyiyecekler,mısırunundanbörek,danaincikjöleli,tavukbudunabenzeyenamatadıfarklıolan...neydiotad?Çiçekmi?Dilininüzerindepatlargibioluyorduolezzet.Jacksalyasınınakacağındankorktu.

Üçüküçükbirmasanınçevresineoturdular,mumunyumuşakışığıaltındayemeyebaşladılar.YemeğinsonundaAndershemenhemenutanarak,içiyarıyakadarkırmızışarapdolubirtestigetirdi.Jackkendinibirbaşkasıtarafındanyazılmışsenaryoyuoynuyormuşgibihissederekküçükbirkadehiçti.

3İki saat sonra Jack uykulu uykulu düşündü. Bu ziyafet yemeği bir hatamı olmuştu yoksa?Bir kere

Ellis-Breaks'den ve Depodan yola çıkmaları pek sandığı kadar kolay olmamıştı, ikincisi, Richard'ındelirme tehlikesi oldukça ciddiydi. Üçüncüsü... bu hepsinden önemliydi... şu anda Lânetli Topraklarınüzerindeydiler.ButopraklarRichard'ınolabileceğindençokdahadeliydi.Konsantredikkatgerekiyorduburadangeçmekiçin.

Yemekbitinceüçü tekrargarajadönmüşler, sorunlardahemenbaşlamıştı. Jackyaklaşanolaylardankorkuyordu. Korkmakta çok haklı olduğunu da şimdi anlamıştı. Belki bu korkusu onu kusurlu hareketetmeye zorlamıştı. İlk sorun, Anders'e bahşiş olarak Yüzbaşı Farren'in madenî parasını vermeye

Page 345: Tılsım - Turuz

kalktığında baş göstermişti. Anders bunun üzerine, sanki Jason onu arkasından bıçaklamış gibidavranmıştı. İmansızlık!Hakaret! Jackpara teklif etmekleyalnızhakaret etmişolmakladakalmıyordu.Mecazî olarak adamın dinine, inancına çamur sürmüş oluyordu. Doğaüstü, ölümden dönmüş yaratıklarbesbellikullarınaparavermiyorlardı.Anderselinişeytankutularıdediğiakülerdenbirineçarpacakkadarsinirlenmişti. Belki trenin yan tarafına bir de yumruk patlatabilirdi. Jack yarım bir ateşkesi zar zorsağlayabildi. Anders onun özür dilemesini de istemiyordu. Para teklif etmesi onu ne kadar rahatsızediyorsa,özürdilemesidebirokadarrahatsızediyordu.Sonundaihtiyar,çocuğunnekadarüzüldüğünügörüncebirazsakinleştiamanormaldavranışınaancakçokdahasonradöndü.Jackona,belkideYüzbaşıFarren'in verdiği paranın başka görevleri vardır, dediği zaman normalleşti ancak, "Sen tümüyle Jasondeğilsin," dedi ihtiyar. "Ama Kraliçenin parası belki kaderinde sana yardımcı olur." Başını ağır ağırsallıyordu.Vedaedişidepekyarımağızolmuştu.

BununyarınedenideRichard'dankaynaklanıyordu.Çocuksubirpanikolarakbaşlayanşey,azsonrakoskoca bir korkuya dönüşmüştü. Trene yaklaşmayı reddediyordu. O zamana kadar garajda dolaşmış,trene pek bakmamış, dalgın görünmüştü. Sonunda Jack'in kendisini o garip taşıta bindirme konusundaciddi olduğunu anlamış, zıvanadan çıkmıştı. İşin inanılmaz yanı, onu en çok rahatsız eden şeyinCalifornia'ya gitmek olmasıydı. "YO! YAPAMAM!" diye bağırıyordu Jack onu trene doğru çektikçe."BENODAMADÖNMEKİSTİYORUM!"

"Belki bizi izliyorlardır, peşimizdedirler, Richard," dedi Jack bezgin bir sesle. "Yola koyulmamızgerek."Uzanıparkadaşınınkolunututtu."Zatenhepsirüya,unuttunmu?"

Anders,"Ah,efendim,efendim,"diyerekortalıktaamaçsızcadolaşıyordu.Jackyaşlıadamınkendisinehitapetmediğinianladı.

"ODAMA DÖNMEK İSTİYORUM!" diye haykırdı Richard. Gözlerini öyle sıkı yummuştu ki, birşakağındanöbürşakağınauzanantekbirkatçizgisigörünüyordu,okadar.

YineWolf’dananılar.Jack,Richard'ıbirkeredahatrenedoğruçektiamaRichardkatırgibidirendi."ORAYAGİDEMEM!"diyebağırdı.

"Eh,buradadakalamazsın,"dedi Jack.Çocuğukıpırdatabilmek içinbirdahaçekti,buseferbir ikiadım sürüklemeyi de başardı. "Richard, bu gülünç bir şey," dedi. "Burada tek başına kalmak mıistiyorsun?Diyar'dakalmakmıistiyorsun?"Richardbaşınıikiyanasalladı."Ohaldegelbenimle.Zamanıgeldi.İkigünekadarCalifornia'daolacağız."

"Kötü işler," diye mırıldanıyordu Anders. Gözü çocuklardaydı. Richard başını iki yana sallayıpduruyordu."Orayagidemem,"diyetekrarladı."Otrenebiniporayagidemem."

"California'yamı?"Richarddudaklarınıısırdı,gözlerinitekraryumdu."Allahkahretsin,"dediJack."Anders,banayardım

edebilirmisin?"Kocaihtiyaronatiksintidolubirbakışlabaktı,sonrailerleyipRichard'ıkollarınaaldı,kaldırdı. Sanki köpekyavrusu kadar bir şeydiRichard.Zaten köpekyavruları gibi de ses çıkarıyordu.Andersonukontrolkabinindekikanepelerdenbirinebıraktı."Jack!"diyehaykırdıRichard.KendibaşınaLânetli Topraklara sürükleneceğinden korkar gibiydi. "Buradayım," dedi Jack. Gerçekten de kabinetırmanmaktaydı. 'Teşekkür ederim, Anders," dedi ihtiyara. O gamlı gamlı başını salladı, sonra tekrarköşeye çekildi. "Kendine iyi bak," dedi Jack. Richard ağlamaya başlamıştı. Anders ona acımayanbakışlarlabaktı.

Jack kontak düğmesini itti, şeytan kutusundan iki dev mavi kıvılcım fışkırırken motor uğuldayarakhayatadöndü. "İşte çalıştı,"dedi Jack.Levyeyiöne itti.Trengarajdandışarıdoğru süzülmeyebaşladı.

Page 346: Tılsım - Turuz

Richard ürperdi, dizlerini karnına çekti. Çember haline gelmeye uğraşıyormuş gibiydi. "Saçma!İmkânsız!"gibi sözlermırıldanıyor, Jack'inkulağınayalnızca tıslayansessizharflergeliyordu.Sonundayüzünü dizlerinin arasına gömdü. Jack, Anders'e el salladı, o da ona salladı, bu arada lamba ışıklıgarajdan dışarıya, karanlığın içine çıktılar. Anders'in silueti onların çıktıkları kapıda belirdi. Sankipeşlerindenkoşmayakararvermişgibiydi.TrensaatteotuzmildenhızlıgidemezdiJack'egöre,şuandahızısekizdokuzmilevaramamıştıbile.Çokyavaştı.Jackkendikendine,batı,batı,batı,diyemırıldandı.Anders tekrar garaja girdi, ak sakalı göğsünü kırağı gibi kapladı. Tren sarsılıp ileri atıldı, bir mavikıvılcımdahayukarıyadoğruuçtu,Jackoturduğuyerdearkasınadönüpnegeliyordiyebaktı.

"HAYIR!"diyehaykırdıRichard.NeredeyseJack'inkabindendışarıyuvarlanmasınasebepolacaktı."YAPAMAM!GİDEMEMORAYA!"Başınıdizleriarasındançıkarmıştıama,hiçbirşeygördüğüyoktu.Gözlerihâlâsımsıkıkapalıydı.Tümsuratıbirparmakeklemigibikırışkırıştı.

"Kes sesini," dedi Jack. İlerde raylar tarlaların ortasında birbirine daha yakın gibi gözüküyorlardı.Karanlıkdağlar,yaşlıdişlerdi.Batıbulutlarıarasındauçuyorgibiydiler.Jacksonbirkeregeriyebaktı.Depo'nunışığıgiderekuzaktakalıyordu.Andersışıklıkapıdaupuzunbirgölgeydi.Jackelinisonbirkeresalladı,uzungölgedesalladı.Jackönünedönüptahıl tarlalarınınuçsuzbucaksızlığınabaktı.Mesafelerpeklirikti.EğerLânetliTopraklarböylebiryerse,önlerindekiikigünpeksakingeçeceğebenziyordu.

Ama tabii böyle bir yer olamazdı. Hem de hiç olamazdı. Mehtap ışığında bile tahılın giderekseyrelmeye başladığı, arazinin çalılaştığı görülebiliyordu. Değişiklik Depo'dan ayrıldıktan yarım saatkadarsonrabaşlamıştı.Renkbileyanlışbirrenktiartık.Hemenhemenyapaybirrenkti.Dahaöncekiogüzel, organik sarı değildi.Fazla sıcağayakınkalmışlığın şansıydı. İçindeki hayat özsuyu tükenmişbirsarılıktı.Richard'dadaaynıhalvardı.Birsürehızlıhızlısolukalıpverdi,sonraaldatılmışbirkızgibisessizce,utanmadanağlamayakoyuldu,onunardındanda tedirginbiruykuyadaldı.Uykusundabir ara,"Dönemem,"diyemırıldandı.YadaJack'eöylegeldi.Sayıklıyorduuykusunda.

Manzaranın tüm karakteri 'değişiyordu artık. Ellis-Breaks'in geniş tarım alanlarından sonra, küçükvadilerle, saklı çukurlarla dolu, kara ağaçların doldurduğu bir yer haline geliyordu. Her yanda kocakayalaryatmaktaydı.Kurukafalar,yumurtalar,devdişlergibi.Toprağınkendisidedeğişmişti.Çokdahakumluydu.İkikeresinde,birvadininyanduvarlarıraylarınikiyanındayükseldi.Jackbaktığındayalnızcakızıldorukları,üzerindekialçak,sürünensarmaşıkbitkilerigörebildi.Aradasıradabirhayvansaklanmaküzerekaçıyormuşgibibirduygugeliyorduamaışıkpekzayıftı,hayvanfazlahızlıydı,buyüzdenJackonutanıyamıyordu.AmaJack'egöre,aynıhayvanöğlegüneşindekendievinincaddesinde,ortayerdedursa,kendisi yine tanıyamazdı onu.Kafası fazla iri, olması gerektiğinin iki katımıydı, yoksa Jack'emiöylegeliyordu?Buhayvanıninsanlarıngözlerindensaklanmasıdahaiyibirşeydiherhalde.

DoksandakikageçtiğindeRicharduykusundainliyordu.Manzaradatambiracayiplikhalinegelmişti.Klostrofobikvadilerin ikincisinden çıktıklarında Jackbir açıklıkduygusuyla sarsıldı.Bir andakendiniDiyar'da,hayallerindekiDiyar'dahissetti.Amasonra,ağaçlarınnasıleğribüğrüolduğunukaranlıklabilefarketti.Sonradakokuyualdı.Herhaldebunudahaöncede,bilinçlendirmediğihaldehissediyorduama,oönünde açılan koca alandaki ağaçların işkence görmüş hayvanlar gibi kıvranan siluetini görene kadarhavadakibukötülük,bufelâketkokusunuanlayamamıştı.Ahlâksızlığınkokusu.Cehennemateşininkokusu.BuradakokuyorduDiyar.Yada...hemenhemenkokuyordu.

Uzunzamanönceölmüşçiçeklerinkokusuvardıburada.Onunaltındada,tıpkıOsmond'unaltkokusugibi,dahakaba,dahagüçlübirkokuvardı.EğerMorgan,ikirolündenbirindeykenbunlarasebepolmuşsa,birbakımaDiyar'aölümügetirmişdemekti.YadaJackböyledüşünüyordu.

Artık karşılarında kıvrılan vadiler, gizli kovuklar kalmamıştı. Arazi geniş, kızıl bir çöldü. Garip

Page 347: Tılsım - Turuz

kıvrık ağaç gövdeleri bu koca çölün yan yamaçlarına noktalar serpiştirmişti. Jack'in önünde iki gümüşrengiray,koyukırmızıboşluğadoğruuzanmakta,yanlardaboşçölkaranlıklarıniçineyayılmaktaydı.

Görünüş olarak boştu arazi en azından. Jack birkaç saat boyunca o kaçışan, oransız küçükhayvanlardanbaşkabir şeye rastlamamıştı.Amazamanzamangözününyan tarafındanbellibelirsizbirkayma hareketi sezdiğini hissediyor, görmek için döndüğünde, onu gitmiş buluyordu. Başlangıçtaizlenmekteolduğunusandı.Sonra,yirmiotuzdakikalıkkısabirsüreboyuncapeşindeThayerOkulundakiköpek yaratıkların bulunduğuna inandı. Nereye baksa, bir şeyin hareketi yeni bitmiş oluyordu. Yaağaçlardan birinin ardına girmiş, ya da kuma saklanmış oluyordu. Bu arada Lânetli Toprakların çölügözünehiçdeboşgibigörünmemekteydi.Ölüdedeğildi.Hertarafkaygan,saklıbirhayatladoluydu.Jacktreninviteskolunudahadaileriitmeyeuğraştı,iradesiyleonuhızlandırmaya,dahahızlandırmayaçalıştı.Richardkanepesineyığılmış,titriyordu.Jackbütünocanlıların,köpekde,insandaolmayanoyaratıklarınkendilerineilgigöstermekteolduğunuhayaletti,inşallahRichard'ıngözlerikapalıkalırdiyeduati.

"HAYIR!"diyebağırdıRicharduykusunda.Jack bir kere daha kabinden düşer gibi oldu. Etheridge'le Bay Dufrey'in peşlerinden koştuğunu

gözleriyle görüyordu sanki. Dilleri dışarda, gittikçe yaklaşıyorlardı. Bir saniye sonra, gördüğü şeyinvagonungölgesiolduğunuanladı.Öğrencilerlemüdürlerisönendoğumgünümumlarıgibiyokoldular.

"ORADADEĞİL!"diyebağırdıRichard.Jacksoluğunudikkatle içineçekti. İkisidegüvendeydiler.LânetliTopraklarıntehlikelerifazlaabartılmıştı.Edebîbirgelenektibudemek.Birkaçsaatekadargüneşdoğacaktı.Jackkolsaatinigözününhizasınakadarkaldırdı,trenebineliikisaatbilegeçmemişolduğunuanladı. Ağzı kocaman bir esnemeyle açıldı, depoda o kadar çok yediği için bir kere daha pişmanlıkduydu.

Tereyağındankılçekergibi,diyedüşündü.Buiştıpkıterey...Kafasında cümleyi tamamlamak üzereyken ateş toplarından birincisini gördü ve güveni bir daha

düzelmeyecekşekildealtüstoldu.

4Çapıenazındanüçmetrelikbirışıktopuufkunkenarındaniçeriyuvarlandı.Cızırcızırsıcaktı.Önce

dosdoğrutrene,okgibifırladı.Jackkendikendine,"Vaycanına!"diyemırıldandı.Anders'inateştoplarıkonusundasöylediklerinihatırlıyordu,insanoateştoplarınaçokyaklaşırsahastalanır...saçlarıdökülür...vücudundayaralaraçılır...kusmayabaşlar...kusarkusar,sonundamidesiçatlar,boğazıpatlar...Yutkundu.Zoroldu.Sankiçiviyutuyordu."LütfenTanrım,"dediyükseksesle.Devtophızlaonlaradoğrugeliyordu.Sankibirzihnivardıda,JackSawyer'leRichardSloat'ubudünyadan_silmeyekararvermişti.Radyasyonzehirlenmesi. Jack'in midesi sıkıştı, altında husyelerinin donduğunu hissetti. Radyasyon zehirlenmesi.Kusarkusar,sonundamidesiyırtılır...

Anders'in ikram ettiği o mükemmel yemekler neredeyse midesinden dışarı fırlayacaktı. Ateş topudosdoğru treneyaklaşmayı sürdürüyordu.Yoldakıvılcımlarpüskürtüyor, kendi enerjisiyle cızırdıyordu.Ardındauzayıpgidenaltınrengibirizvardı.Sankisihirliymişgibiüzerindengeçtiğitopraktayenialevlertutuşturuyordu.Tamosıradaateş topuyerevurupsekti,zikzakçizdi,onlarazararvermedensoladoğrukaydıgitti.Jackdeoandakendileriniizlediğinisandığıhayvanlarışöylebirgörebildi.Topungaripışığıona besbelli treni izlemekte olan bir grup deforme yaratığı gösterdi. Köpekti bunlar. Ya da eskidenköpektiler. Belki ataları köpekti. Jack tedirgin gözlerle Richard'a baktı, onun hâlâ uyuduğundan emin

Page 348: Tılsım - Turuz

olmayaçalıştı.Treniizleyenyaratıklaryılangibiyereyapıştılar.Kafalarıköpekkafasıgibiydiama,arkaayaklarıpek

simgeseldi. Tüysüz ve kuyruksuzdular. Islak gibi görünüyorlardı. Pembe, kılsız vücutları yeni doğmuşfarelerinvücudugibiparıldıyordu.Hırladılar.Görülmektennefretediyorlardı.DeminJack'inyamaçlardagördükleridebuiğrençşeylerdi.Ortayaçıkıncasürüngengibiyassılmış,tıslıyor,hırlıyorlardı.Sürünerekilerlemekteydiler. Ateş toplarıyla bu topların kuyruklarından onlar da korkuyorlardı. Jack o sıra ateştoplarınınkokusunualdı.Tophızla,hemenhemenöfkeyleufkadoğruuzaklaşıyordu.Çarpıkağaçlardanbirsırayıaydınlatmaktaydı.Cehennemateşi.Ahlâksızlık.

İkincibirateştopuufkuaşıportayaçıktı,çocuklarınsolunadoğruseyirtti.Kokusukaybolanbağların,yıkılanumutların,kötüisteklerinkokuşuydu.Jackyüreğiağzında,bukokularınhepsinialabiliyorduateştopundan.Deformeköpeklerkalabalığıbağırarakdişlerinigösteriyor,kocamankırmızıvücutlarınıkırmızıtozlariçindesürüklüyorlardı.Kaçtaneydibunlar?Kafasınıgövdesininiçinesaklamayaçalışanbirağaçalevalevyanıyordu.Oağacıngerisindenikiköpekonadişlerinigösterdi.

Üçüncübirateştopugenişufkuaşıpçıktı,trendenepeyuzağadoğruseyrederkenJackçölleyamacınbirleştiğiyerdebirkulübegörürgibioldu.Önünde iri,hümanoidbiryaratıkduruyordu.Erkekti. Jack'edoğrubakıyordu.Cüssesi,kıllılığı,kuvveti,kötülüğü...

Jack,Anders'inküçüktrenininbukadaryavaşyolalmasınaçokbozuluyordu.Kendiside,Richardda,ilgigösterenherkesinteftişineaçıktıbudurumda.İlkateştopuortayaoşekilsizköpekleriçıkarmıştıama,Lânetli Toprakların insan sakinlerini yenmek daha güç olabilirdi. Işık yok olmadan Jack kulübeninönündeki yaratığın başını çevirmiş, trenin gidişen bakmakta olduğunu gördü. Başı kocamandı. Eğerşimdiye kadar gördükleri köpekse, insanları nasıl olurdu acaba buranın? Son ışıklarla birlikte, insanbenzeriyaratıkkulübesininyantarafınadönüpgözdenkayboldu.Arkasındankalın,sürüngenkuyruğugibibirkuyruksarkıyordu.Ortalıkkarardı,herşeygörünmezoldu.Köpeklerde,insan-hayvanda,kulübede.Jackonlarıgerçektengördüğündenbileeminolamadı.

Richarduykusundasıçradı,Jackeliniobasitviteskolunadayadı,yüklendi,dahafazlahızkazanmayauğraştı.Köpek gürültüleri yavaş yavaş gerilerde kalıp duyulmaz oldu. Jack ter içinde, kolunu kaldırıpsaatini yine göz hizasına getirdi, geçen baktığından bu yana yalnızca on beş dakika geçmiş olduğunugördü.Tekraresnemesikendinideşaşırttı,depodaokadarçokyediğiiçinbirkeredahapişmanoldu.

"HAYIR!"diyebağırdıRichard."HAYIR!ORAYAGİDEMEM!"Oraya, ha? diye meraklandı Jack. Neresiydi "orası" dediği? California mı? Yoksa korkabileceği

herhangibiryermi?Kontrolünükaybedebileceğineinandığıhayalibiryermi?

5Jackbütüngecevitesinbaşınıbekledi,Richarddauyudu.İkidebirateştoplarıgelipgelipgeçiyordu.

Kokulan,ölüçiçekkokusuyla,saklıkötülüklerinkokusuylabirleşiphavayıdolduruyordu.Arasıraşekilsizköpeklerin sesi de geliyordu. Başka zavallı yaratıklar da vardı. Garip, kıvrık ağaçlar hâlâ manzarayınoktalıyordu.Akülerikidebirmavikıvılcımlarınıpüskürtmekteydiler.Richardnormaluykununilerisindebir yerlerdeydi. Çok istediği bilinçsizliğe sarılmıştı. Artık acı çığlıkları atmıyordu. Yalnızca yığılmış,kesik kesik soluyor, sanki solumak için kendisinde bulunandan daha fazla enerji gerekliymiş gibigörünüyordu. Jack günün doğması için hem dua ediyor, hem bir bakıma bundan da korkuyordu. Sabaholduğundaohayvanlarınhepsinigörebilecekti...amabaşkanelergörecektiacaba?A*asıraRichard'agöz

Page 349: Tılsım - Turuz

»atıyordu.Arkadaşınıntenigaripsayılacakkadarsolgundu.Külrengigibiölübirrenkalmıştı.

6Sabaholduvekaranlıklaraydınlandı.Doğuufkundapembebirşeritbelirdi,kısazamandapembealan

genişledi, iyimser pembeliği gökyüzünün diğer taraflarına da yaydı. Jack'in gözleri de bir o kadarkırmızıydı herhalde.Bacakları ağrıyordu.Richard kanepeye boylu boyunca uzanmış, soluğu hâlâ kesikkesik, isteksizdi.Doğruydu.Yüzügerçektengarip bir kül renginedönüşmüştü.Gözkapakları titreyerekrüya görüyordu. Jack, inşallah yine bağırmaz, diye düşündü. Richard'ın ağzı açıldı ama içinden çığlıkdeğil,yalnızcadilininpembeucuçıktı.Üstdudağınıyaladı,homurdandı,sonratekrarostüporkomasınadöndü.

Jack de oturup gözlerini kapamayı çok istiyordu ama yine de Richard'ı rahatsız etmedi. Ortalıkaydınlanıp Lânetli Topraklar'ın nasıl bir yer olduğunu gördükçe, kendisi dayandığı sürece Richard'ınuyanmamasıiçinduaederolmuştu.Richard'ıngöstereceğitepkiyikarşılamayıhiçcanıistemiyordu.Birazağrı, bir miktar yorgunluk... doğrusu bunlar, huzur duygusu karşılığında ödenecek fiyat olarak oldukçaucuzsayılırdı.

Kısık gözleriyle baktığında gördüğü manzara, hiçbir varlığın mahvolmaktan kurtulamadığı birmanzaraydı.Ay ışığında kocaman bir çöl gibi görünüyordu.Ara sıra ağaçlara da rastlanan bir tür çöl.Gözünekızılbirtoprakolarakçarpmışolanşeyaslındapudragibitozdu.İnsanbassabelkidebileklerinekadar gömülürdü içine. Belki de dizlerine kadar. Bu açlıktan ölen kuru topraktan o sakat ağaçlarçıkıyordu. Şöyle bakınca, gece göründükleri gibiydiler. Sanki kıvrılıp kendi köklerinin arasınasaklanmayaçalışıyorlardı.Bubileyeterincekötüydü.YanimantıklıRichardiçinyeterincekötüydü.Amainsan bu ağaçlara doğrudan değil de, şöyle yan gözle bakınca, ıstırap çeken bir canlıya benziyorlardı.Dallar yayakarırcasınayukarıya açılmışkollara, ya çığlıkhalindedonmuşbir surata benziyordu. Jackağaçlaradoğrudanbakmadığısürece,oacılısuratları tümayrıntılarıylagörebiliyordu.Açıkduranağzı,sarkık burunu, bakan gözleri, yanaklardaki çizgileri. Küfrediyor, yalvarıyor, bağırıyorlardı ona.işitilmeyen sesleri havada bir duman gibiydi. Jack inledi. Lânetli Toprakların tüm varlıkları gibi buağaçlardazehirlenmişti.

Kızılımsıtoprakikiyanakilometrelerceuzanıyor,arasırasidikrengiparlaksarıotlaryenisürülmüşyağlıboyagibigözeçarpıyordu.Renklerio renkolmasa,oralarıvahagibigörünecekti.Çünküherbiriküçük, yuvarlak bir su birikintisinin çevresindeydi. Sular siyahtı. Yüzlerinde yağlar yüzüyordu. Sularnormalsudanyoğunduama.Yağlıbirmaddeydi.Zehirliydibesbelli.Jack'ingördüğüikincigölcük, trengeçerkensularınıdalgalandırmayabaşladı.Jackönceokarasularındacanlıolduğunudüşünüpdehşetekapıldı.Görmekistemediğioağaçlargibi ıstırapmıçekiyordusularda?Derkenkarasuyunyüzünebirşeyin yükseldiğini gördü.Geniş kara bir sırt, ya da beden, yuvarlandı, sonra kocaman bir ağız açıldı,boşluğu ısırdı.Hayvandasuyunrenginde,kapkaraydı.Vaycanına,dediJack.Balıkmıydıo?BoyualtımetrevargibigelmiştiJack'e.Oufacıkgölcükiçinfazlabüyüktü.Devbirkuyruksuyunüzerindebelirdi,sonrahayvanbatıpgözdenkayboldu.Demekgölepeyderindi.

Jackbaşınıkaldırıpufkabaktı.Kafagibiyuvarlakbirşeyinufuktankendisinebakmaktaolduğunubiranhissetmişgibiydi.LochNesscanavarınıgörmüşgibibirşokadahakapıldı.Ufuktanbirkafaonanasılbakıyorolabilirdi,Tanrıaşkına?

Çünkü ufuk gerçek ufuk değildi de ondan... bunu sonunda anlayabildi. Gece boyunca görebildiğikadarıylaLânetliTopraklarınboyunupekazımsamıştı.Güneşyükselirkenşuandagenişbirvadininiçinde

Page 350: Tılsım - Turuz

bulunduğunuanladı.Çevresindegördüğüsonçizgidünyanınkenarıdeğil,etraftakitepelerdi.Herhangibirşey izliyor olabilirdi onu. Tepelerin hemen ardından ilerlemesi yeterdi. Timsah kuyruklu hümanoid'ihatırladı.BütüngeceJack'iizlemiş,uyumasınıbeklemişolabilirmiydi?

Tren korkunç vadinin içinden puf-puf diye yoluna devam ediyordu. İnsanı çileden çıkaracak kadaryavaşlamışgibigeliyorduJack'e.

Çevredekitümtepelerindoruklarınıbakışlarıylataradı,kayalarıaydınlatangüneşışıklarındanbaşkabir şey göremedi.Arkasına döndüğünde korku ve gerilim tümyorgunluğunu unutturuyordu.Richard tekkolunu gözlerinin üzerine atmış, hâlâ uyuyordu. Kim olsa yetişebilir, izleyebilirdi onları. Uyumalarımbekleyebilirdi.

Sol taraftaki saklı bir hareket soluğunu tutmasına yol açtı.Bir hareket... kaygan... Jack'in hayalindetepelerdenonlaradoğrukayanyarımdüzine timsahadambelirdi.Ellerinigözlerine siper etti, ohayaligördüğünüsandığıtarafabaktı.Kayalardaotozlutoprağınrengindekızıldı.Aralarındandoğalpatikayabenzerbir iz tırmanarakçıkıyordu.İkikayanınarasındakıpırdayanşeyininsanaenküçükbirbenzerliğibileyoktu.Biryılan...YadaJacköylesanıyordu.Yolunsaklanabileceği tarafınakaymıştı. Jackokocasürüngengövdeyikayalarınardındagözdenkaybolurkenbirangörebilmişti.Derisigaripşekildeburuşukgibiydi. Yanıktı da galiba. Yan tarafında galiba kara delikler vardı... Jack başım çevirip onun tekrarçıkacağıyerigörmeyeçalıştı.Birkaçsaniyesonra,devbir tırtılkafasınabenzeyenkafayıgördü.Birazıkırmızı tozlara gömülmüş, kıvrılarak yaklaşıyordu.Üzeri film tabakasıyla kaplıymış gibi gözleri vardı.Amakafabirtırtılkafasıydı.

Birkayanınaltındanbirbaşkahayvanfırladı.Kocakafalı,vücudusürüklenenbirşey.Tırtılkafaonadöndü. Jack kaçan hayvanın o şekilsiz köpeklerden olduğunu gördü. Tırtıl kafa, posta kutusuna benzerkocaağzınıaçtı,köpeğiiçinealıverdi.Jackkemikkırılmasesininetbiçimdeduyabildi.Köpeğinbağırtısıkesildi. Dev tırtıl onu hap yutar gibi yutuvermişti. O sıra tırtılın karşısında ateş toplarından birininbıraktığıizbelirdi.Jack'inbakışlarıaltındakocahayvantozlarıniçinebatanbirgemigibidaldı.Besbelliateş topu kuyruklarının kendisine zarar vereceğini anlıyordu. Alta saklanıyordu. Jack onun gözdenbüsbütünkayboluşunabaktı,sonrabakışlarınısarıotlarlabezelikızılyamacıntümündegezdirdi,hayvanacabaneredetekraryüzeçıkacak,diyemeraketti.

7Richardöğledensonrageçsaatteuyandı.Jack'inbuaradagördüklerişunlardı:Tepelerdenkendisinebakanenazbirkafa(kesin)Üzerinegelenikiateştopuİlkbakıştairibirtavşaniskeletisanılan,sonrainsanyavrusuolduğuanlaşılan,etleritümüyleyenmiş,

raylarınyanındayataniskelet.Aynıbebeğinyuvarlakparlakkafatası...tozlarayanbatmışKocakafalıköpeklerdenbirsürü...Ötekisürülerdendahayaralı.Bazılarıtreninpeşisıraemeklemiş,

ağızlarınınsuyuakmayabaşlamıştı.Üçahşapkulübe... insanbarınağı.DemekkiLânetliTopraklarınbiryerlerinde,yaşayan,avlanmaya

çalışaninsanlaryaşıyordu.Ufacık, deriden yapılmış gibi bir kuş... Tüysüz... Bu tam Diyar yaratığıydı. Suratı maymun gibi,

Page 351: Tılsım - Turuz

sakallı,kanatuçlarındadaparmaklarıvardı.Ve hepsinden kötüsü de (bunu da gördüğünü sanıyordu) iki hiç tanınmaz hayvan, kara gölcüklerin

birindensuiçmekteydiler...Uzundişleri,insangözleri,domuzgibiönbedenlerivardı.Vücutlarınınarkakısmı ise kedi gibiydi. Jack erkeğinin husyelerinin arkasında yastıklar gibi sallanıp toprağa değdiğinigörmüştü.Bucanavarlarınoluşmasınayol açan şeyneydi?Nükleerhasarherhalde,diyedüşündü Jack.Başka hiçbir şeyin doğayı deforme etme gücü yoktu ki! Yaratıklar doğuştan zehirlenmişlerdi. Zehirligölcüklerdensuiçiyor,geçentrenehırlıyorlardı.

Bizimdünyamızdadaböyleolabilirbirgün,diyedüşündüJack.Müthiş!

8Ayrıcagördüğünüsandığışeylerdevardı.Teniçokısınmış,kaşınıyordu.MylesP.Kiger'inpaltosunun

değişimiylemeydanagelenbattaniyegibişalıçoktanatmıştıyere.Öğleolmadan,evdokumasıgömleğinideçıkarmıştı.Ağzındafecibirtadvardı.Paslımadenveçürükmeyvetadlarınınasidikbirkarışımı.Saçdiplerindenakanterlergözlerinegiriyordu.Öyleyorgunduki,ayaktaykenbilerüyagörmeyebaşlamıştı.Tepelerde kalabalık köpek sürüleri görüyordu. Tepede kızıl bulutların açılıp Richard'a ve kendisinealevli kollarını uzattığını görüyordu. Sonunda gözleri gerçekten kapandığında Orris'liMorgan'ı gördü.Boyudörtmetreydi.Siyahlargiymişti.Çevresineyıldıranlaratıpduruyordu.Topraktantozlarpüskürtüyor,kraterleraçıyordu.

Richardinledivemırıldandı."Hayır,hayır,hayır."Orris'liMorgansisgibidağılıpyokoldu,Jack'inacıyangözleriaçıldı."Jack,"dediRichard.Treninkarşısındakikızılaraziboştu.Yalnızcaateştoplarınınkaraizlerivardıotarafta.Jackgözlerini

ovdu,Richard'abaktı.Richardhafiftengerindi."Eee,nasılsın?"dediJack.Richard,külrengisuratıyukarıyadönük,gözlerinikırpıştıraraksırtüstüyatıyordu."Sorduğumiçinözürdilerim,"dediJack."Yo, daha iyiyim.Gerçekten." Jack son geriliminden de kurtulduğunu hissetti. "Hâlâ başım ağrıyor

ama,dahaiyiyim.""Çokgürültüçıkarıyordun?.,şeyin...ımmm..."Jack,Richard’ıngerçeğinnekadarınadayanabileceğine

kararveremiyordu."Uykumda mı? Evet, herhalde öyle oldu." Richard'ın yüzü kıpırdadı ama Jack bu sefer çığlık

beklemiyordu.Richarddevametti."Rüyagörmediğimiartıkbiliyorum,Jack.Beyintümörümdeyok.""Neredeolduğunubiliyormusun?""Otrende.Oihtiyarıntreninde.LânetliTopraklardediğiyerde.""Vaycanına,"diyegülümsediJack.Richardkülrenginerağmenbirazutanıpkızardı."Nasıloldubu?"diyesorduJack.Richard'ınbudeğişimininnekadarınagüvenmesigerektiğindenhâlâ

emindeğildi."Rüya görmediğimi biliyordum," derken Richard'ın yanakları daha da kızardı. "Galiba... galiba

Page 352: Tılsım - Turuz

mücadeleyi kesmenin zamanı geldi. Diyar'daysak Diyar'dayızdır. Ne kadar imkânsız olursa olsun."Gözleri Jack'inkileri buldu, içlerindeki şakacı parıltı Jack'i şaşırttı. "Depodaki o dev kum saatinihatırlıyormusun?"JackbaşınısallayıncaRichardanlattı."Aslındaondanoldu.Onugördüğümzaman,herşeyikendiminuydurmadığımıanladım.Onuuyduramayacağımıbiliyordum.Yapamazdım.Asla.Eğerilkelbirsaatuyduracaksam,tekerlerden,açılardanoluşmuşbirşeyolurdu...bukadardabasitolmazdı.Demekbenuydurmadım.Ohaldegerçekti.Ozamanda...herşeygerçekti."

"E,şimdikendininasılhissediyorsun?"diyesorduJack."Uzunsürediruyuyorsun.""Hâlâöyleyorgunumkikafamıdiktutamıyorum.Pekiyideğilimkorkanın.""Richard,sanabirşeysormakzorundayım.California'yagitmektenkorkmaniçinbirsebepvarmı?"Richardbaşınıeğdi,hayırdermişgibiikiyanasalladı."Karaoteldiyebiryerihiçduydunmu?"Richardbaşınısallamayadevamediyordu.Doğrusöylemiyor,diyedüşündüJack.Cesaretedebildiği

kadarınıgöğüslemişti.Bundanfazlası...Jackbirdendahafazlasınındavarolduğundaneminoldu.Hemdepek çok. Ama beklemesi şarttı. Kara otele varıncaya kadar, belki de. Rushton'un ikizlisiyle Jason'unikizlisi;evet,birliktevaracaklardıTılsım'ınevinevezindanına.

"Eh,pekâlâ,"dedi,"Doğrudürüstyürüyebiliyormusun?""Herhalde.""İyi,çünküşimdiyapmakistediğimbirşeyvar...yaniartıkbeyintümöründenölmüyorolduğunagöre,

demekistiyorum.Bununiçindeyardımınaihtiyacımvar.""Neymişo?"diyesorduRichard.Titreyeneliyleyüzünüsildi."Arkavagondakiokasalardanbirikisiniaçıpkendimizesilahbulabilirmiyizdiyebakmakistiyorum.""Bensilahtannefretederim,"dediRichard."Sendeetmelisin.Kimseninsilahıolmasaydıseninbaban

dahiçbirzaman...""Hımm, domuzların da kanadı olsaydı uçabilirlerdi," dedi Jack. "Ama birinin bizi izlemekte

olduğundanhemenhemeneminim.""Eh,belkibabamdır,"Richardumutluydu.Jack homurdandı, vitesi birinci yuvaya itti. Tren hemen yavaşlamaya başladı.Durduğu zaman Jack

vitesiboşataktı,"inebilirmisindersin?"Tabii,"dediRichard.Çabucakayağakalktı.Amadizleribüküldü,hementekraroturdu.Yüzüdahabile

grileşmişti.Alnındaveüstdudağındanemlerparlıyordu."Ah,belkidebeceremeyeceğim,"dedi.Jack,"Kendinidinleyedinleyeyap,"diyefısıldadı.Yaklaşıponudirseğinden tuttu,öbürelininemli

alnınadayadı."Rahatbırakkendini."Richard'ıngözleribirankapandı,sonrabüyükbirgüvenleJack'ingözlerinebaktı.

"Fazlaanikalktım,"dedi."Uyuşmuşum.İğnelerbatargibioldu.""Ağırdanal."Jackarkadaşınıayağakaldırdı."Acıyor.""Birazdan geçer.Yardımına ihtiyacım var,Richard."Richard bir deneme adımı attı, ağzından hava

kurtuldu. "Offf." Öteki adımını da attı. Öne eğilip avuçlarını bacaklarına dayadı, sıvazladı. Jack

Page 353: Tılsım - Turuz

seyrederkenRichard'ınyüzüdeğişti.Buseferacıdeğil,birşaşkınlıkifadesiyerleştibakışlarına.Jack arkadaşının bakmakta olduğu tarafa baktı, tüysüz, maymun suratlı kuşlardan birinin trenin

önündengeçmekteolduğunugördü."Evet,buradabiryığıngaripyaratıkvar,"dediJack."Obrandanınaltındanbirkaçtüfekbulabilirsek

kendimiçokdahagüvendehissedeceğim.""Otepelerinardındanevardırdersin?"diyesorduRichard."Aynışeyindevamımı?""Hayır, sanıyorum insanlar var orada. Onlara insan diyebilirsek. İki kere birilerinin bize baktığını

yakaladım."Richard'ın yüzündeki ani paniği görünce ekledi. "Senin okuldan biri olduğunu sanmıyorum. Ama

galiba yine aynı derecede kötü... seni korkutmaya çalıştığımı sanma, dostum. Ben Lânetli Topraklarısendenbirazdahafazlaseyrettim."

"LânetliTopraklar,"dediRichardkuşkulubirsesle.Gözlerinikısıpkızıltepelereyeryergözükensarıotlarabaktı. "Ah... o ağaç...ay..." "Biliyorum,"dedi Jack. "Aldırmamayıöğrenmekzorundasın." "Böylebirsefilliğikimyaratabilir?"diyesordubuseferRichard."Doğaldeğilbu,biliyorsun."

"Belki bir gün öğreniriz." Jack, Richard'ın kabinden inmesine yardım etti. İkisi birlikte, tekerinyukarısındakalanbasamaktadurdular.'Tozlarabasma,"diyeuyardıJack."Derinliğinekadar,bilemeyiz.Senioradançekipçıkarmakzorundakalmakistemem."

Richard ürperdi.Belki yan gözle bir haykıran ağaç daha görmüştü. İki çocuk duran trenin kenarınabasa basa arkaya doğru ilerlediler, sonunda arka vagona binebildiler. Kenarındamerdiven vardı arkavagonun.

Jack tüylü ipi çekti. Anders'in onu nasıl o kadar kolayca bollaştırdığını hatırlamaya çalışıyordu."Galibabutarafta,"dediRichard.Cellâtilmiğigibibiripucunututupkaldırdı."Jack?""Birdenesene."

Richard düğümü tek başına açacak kadar güçlü değildi. Jack yardım edince ilmik yok oldu, ipbollandı,brandakutularınüzerineçöktü.Jackenyakınköşeyikaldırdı.MAKİNEPARÇASIyazılıkutular,sonradaJack'indahaöncegörmediği,MERCEKLERyazılıkutular."İşte,şurada,"diyebağırdı."Keşkebir demir keskimiz falan olaydı."Başını kaldırıp yamaca doğru baktığında sessiz bir ağaç ağzını açıpbağırdı. Ses çıkarmaksızın. Bir kafa dahamı vardı orada?Belki de dev tırtıllardan biri onlara doğrukayıyordu."Haydi,kutularıaçmayaçalışalım,"dedi,Richardçekinerekyaklaştı.

Altı kere yüklendikten sonra bir hareket hissettiler, çiviler gıcırdadı. Richard bastırmaya devamediyordu. 'Tamam,"dediJackona.Richardgücünükullandıktansonrademinkineoranladahasolgunvedaha sağlıksız görünmeye başlamıştı. "Ben bir sefer daha yüklendimmi olacak."Richard geri çekildi,küçükkutularınüzerinedevrilmesineramakkaldı.Toparlandı,brandanınaltındatekrararanmayakoyuldu.

Jack kutunun başında durdu, çenesini kastı. Ellerini kapağın köşesine dayadı, içine derin bir solukçektiktensonrakasları titreyenekadarbastırdı.Tambırakacağısıradaçiviler tekrargıcırdadı, tahtadandışarıkaymayabaşladı.Jack,"AĞĞĞĞHHH!"diyebağırdı,kapağısöktü.

Kutuda yarım düzine, gıcır gıcır, yağlanıp dizilmiş tüfek yatıyordu. Jack bu türlüsünü ömründegörmemişti.Elinealdı,nasılçalıştığınıanlamayaçalıştı.Otomatikbirsilahti.Demekşarjörüolmalıydı.Eğildi, namluyukullanarakMERCEKLERyazılı kutulardanbirini açtı.Tam tahminettiğigibi şarjörleroradaydı.

Page 354: Tılsım - Turuz

"BuUzi,"dediRichardarkasından."İsrailyapımımakineli.Çokmodabirsilahsanırım.Teröristlerinensevdiğioyuncak."

"Neredenbiliyorsun?"Jackikincibirtüfeğeuzanıyordu.'Televizyonseyretmekten...neredenolacak?"Jack şarjörü denedi. Önce baş aşağı sokmaya çalıştı, sonra doğrusunu buldu. Emniyetin yerini

keşfedipaçtı,yinekapadı."Neçirkinşeybunlar,"dediRichard."Sanadavar,yakınma."Jack,Richardiçindebirşarjöraldı.Birazdüşündüktensonratümşarjörleri

kutudançıkardı,ceplerinetıktı,Richard'adafırlattı.Richardyakaladı,koynunasoktu."Ööö!"dedibiryandan.Jack,"Amabubizimsigortamız,"demekzorunluğunuhissetti.

9KabinedöndüklerianRichardkanepeyeyığıldı.Gidişgelişveuğraşmaonuntümenerjisinitüketmişti.

Ama yanında Jack'e de oturacak yer bıraktı, arkadaşı treni tekrar hareket ettirirken gözleri kapanarakseyretti.Jackbattaniyeyikaptı,tüfeğinionunlasilmeyekoyuldu.

"Neyapıyorsun?""Yağıtemizliyorum.Sendeyapsaniyiedersin.Benbitirince."Günün geri kalanı boyunca iki çocuk ter içinde kabinde oturdular, ağlayan ağaçlara, kötü kokuya,

açlıklarına aldırmamaya çalıştılar. Jack arkadaşının dudakları çevresinde pembe benekler belirmeyebaşladığınadikkatetti.SonundaRichard'ınUzi'sinielindenaldı,yağlarınıkendisisildi,şarjörünütaktı.Dudaklarınınçatlaklarındatuzlariyicecanyakıyordu.

Jackgözlerinikapadı.Belkidevadinintepesindenbakanokafalarıgörmemişti.Belkikimseninonlarıizlediği yoktu.Akülerin cızırdadığını, kıvılcım çıkardığını görüyordu. Richard kontrolü aldı. Az sonraJackuyudu,rüyasındahepyiyecekgördü.

10Richard, Jack'inomzunu sarsıponudünyayadöndürdüğünde Jack rüyasındakamyon lastiğiboyunda

bir pizza yiyordu. Vadiye gölgeler yayılmaya yeni başlamıştı. Ağlayan ağaçların görüntüsü birazyumuşuyordu.Tokbirışıkyumuşacıkyayılıyor,gölgeleruzuyordu.Korkunçsarıotlartatlıbirturuncuyadönüşüyor,solankızılgüneşışığıvadininüstkenarıboyuncadizilmişkayalarakendirenginiveriyordu."Bunugörmekistersindiyedüşündüm,"dediRichard.Ağzınınçevresindeyeniyenikızarıklarvardı.Zayıfbirifadeylesırıttı."Banaolağanüstügibigeldi...manzarayani."

Jack,Richard'ın gurup ışıkları konusunda bilimsel açıklamalara gireceğinden korktu.Ama arkadaşıfizikkonuşamayacakkadaryorgunveyahastaydı.Sessizlikteikiçocukakşamıngelişini,yeniyenirenkleriseyrettiler,derkengökyüzümoradönüştü.

'Trendebaşkanelervar,biliyormusun?"diyesorduRichard."Nelervar?"Aslındaaldırdığıyoktu.İyibir şey olamazdı nasılsa. İnşallah ilerde yine bu kadar güzel guruplar görebilirim, diye umuyordu o.

Page 355: Tılsım - Turuz

"Plastikpatlayıcı.Birerkilolukpaketlerde... sanıyorumbirerkiloydu.Ovagondakilerbirkentihavayauçurmayayeter.Tüfeklerimizdenbirikazaylapatlarsa,yadabirisiotorbalarabirkurşunisabetettirirse,butrenyerdebirdelikolurkalır."

"Sen yapmazsan ben de yapmam," dedi Jack. Sonra yine guruba döndü. Önseziler getiriyordu bumanzara içine. Anılar da getiriyordu. Alhambra'dan ayrıldığından bu yana başından geçenlerihatırlatıyordu.Annesininoküçükçayhanedeçayiçişinihatırladı.Yorgunveyaşlıbirkadın.SonraSpeedyParker'ın ağaçdibindeoturması.Wolf’un sürüsünügüdüsü.Oatley'in korkunçbarındaSmokey ileLori.SunlightYurdundanefretettiğiosuratlar.HeckBast,SonnySinger,ötekiler,Wolfuçokkötüözlüyordu.

BatangüneşdahaduyarlıhalegetirmiştiJack'i.Bununnedeninianlayamıyordu.Richard'ınelinitutmakgeldiiçinden.Nedenolmasın?diyedüşündü,eliniuzattı,arkadaşınınterliavucunadokundu,parmaklarıonunkilerinçevresinekapandı.

"Kendimiöylehastahissediyorumki," dediRichard. "Önceki gibi değil.Karnımçokberbat halde.Suratımdakaşınıyor."

"Buyerdenkurtulduğumuzdaiyileşeceksinsanırım."Jackbunusöylerken,nekanıtınvar,doktor,diyesoruyordukendikendine.Onuzehirlenmekteolmadığınıneredenbiliyorsun?Kanıtıyoktu.Kendiniyeniicatettiği,yadakeşfettiğibirdüşünceyleavutuyordu.Richardkaraoteldeolacaklariçinşarttı.RichardSloat'aihtiyacıolacaktı.Plastikpatlayıcıyıtanıyabilenbiriolduğuiçindedeğil.

Richard daha önce de gitmiş miydi kara otele hiç? Tılsım'ın yanma sokulmuşmuydu? Arkadaşınabaktı.Richardkısakısa,sıksıksoluyordu.EliJack'inavucundabuzgibibirbalmumuheykeleliydi.

"Butüfeğiartıkistemiyorum,"dediRichard.Onukucağındanitti."Kokusumidemibulandırıyor.""Pekâlâ," Jack boş eliyle tüfeği alıp kendi kucağına koydu. Ağaçlardan biri yandan gözüne ilişti,

sessizcehaykırdı.Yakındaşekilsizköpeklerdekolgezmeyebaşlayacaklardı.Jacksolundakalantepelerebaktı.Richard'ıntarafındakalanlara.Oradainsanabenzerbirvarlıkkayalarınarkasınasaklandı.

11"Hey!"diyebirsesçıktıağzından.İnanamamıştı."Hey,Richard.""Nevar?Sendemihastalandın?""Galibaoradabirivar.Senintarafta."Oradakiyüksekkayalaratekrarbaktıamabirhareketgöremedi."Vızgelir,"dediRichard."Vızgelmese iyiolur.Zamanınasılayarlıyorlar,göremiyormusun?Ortalıkonlarıgöremeyeceğimiz

kadarkararsındiyebekliyorlarbiziavlamakiçin."Richardsolgözünübirazaraladı,gönülsüzbirteftişebaşladı."Kimseyigöremiyorum.""Bendeartıkgöremiyorumamagidipsilahlarıaldığımızamemnunum.Doğrul,oturveçevrenedikkat

et,Richard.Buradansağkurtulmakistiyorsan.""Ammaişgüzarsın,Tanrım."AmaRichardkendinitoparladı, ikigözünüaçtı.^Gerçektenpekbirşey

göremiyorum,Jack.Ortalıkiyicekararıyor.Senherhaldehayalindebazı...""Şşş," dedi Jack.Kayalarla tepe arasında bir bedenin daha kaymakta olduğunu seziyor, ya da öyle

sanıyordu."İkitanevar.Bakalımüçolacakmı?"

Page 356: Tılsım - Turuz

"Hiçolacakmıdemekgerek.Zatenbizekimnedenzararversin?Yani,herhalde..."Jack başını çevirdi, ileriki raylara baktı. Haykıran ağaçlardan birinin gövdesinin ardında bir şey

kımıldadı.Köpektendahairibirşey.Jackbunufarketti."Ooo-ooo!"dedi."Sanırımbiribizibekliyor."Birankorkuonufelçetti.Üçsaldırganakarşıkendini

korumakiçinneyapmasıgerektiğinibilemiyordu.Midesidonuverdi.KucağındakiUzi'yikaldırdı,onaboşbakışlarlabaktı,acabaonukullanabilirmiyimgerçekten,diyedüşündü.LânetliTopraklarınhaydutlarındadatüfekvarmıydı?"

"Richard, üzgünüm," dedi. "Ama bu sefer sanırım durum gerçekten berbat. Yardımına ihtiyacımolacak."

"Benneyapabilirim?"Richard'ınsesitizbirçığlıkgibiydi.'Tüfeğinial,"deyipuzattıJack."Hemçömelmemizgerek.Açıkhedefsunmamakiçin."Diz çöktü, Richard da onu taklit etti. Su altındaymış gibi ağır hareket ediyordu. Yavaşlatılmış bir

filmdisanki.Arkalarındanuzunbirçığlıksesigeldi,tepelerindenikincisiduyuldu."Onlarıgördüğümüzüanladılar,"dediRichard,"Amaneredeler?"

Busorununcevabıçabucakgeldi.Morumsuakşamışıklarınınaltındahâlâgörülebilenbiradam.,yadaadamabenzerbirşey,siperindençıktı,yamaçtanaşağı,trenedoğrukoştu.Paçavralarabenzergiysileriarkasındadalgalanıyordu.Kızılderililergibibağırıyor, eliylebir şeyihavayakaldırıyordu.Eklemlibirsopaydı herhalde elindeki. Jack bunun ne işe yarayacağını düşünürken, ince bir aletin kafasına birkaçsantimuzaktanvınlayıpgeçtiğiniduydu.Görmektençok,duydu."Vaycanına!Bunlardaokveyayvar!"dedi.

Richardinledi,Jackonunortalığakusacağındankorktu."Onuvurmamgerek,"dedi.Richardyutkundu,kelimeyepekbenzemeyenbirsesçıkardı."Allahkahretsin,"dediJack.Uzi'ninemniyetiniaçtı.Başınıkaldırıpbaktığında,adamınbirokdaha

attığınıgördü.Nişanıdoğrualınsa,Jackbirdahabirşeygöremezdi.Amabuokdazararsızcakabininyantarafındangeçti.JackUzi'yikaldırdı,tetiğebastı.

Olup bitenlerin hiçbirini beklemiyordu. Tüfeğin elinde hareketsiz kalacağını, söz dinleyip birkaçmermi fırlatacağını sanıyordu o. Oysa Uzi çocuğun ellerinde bir hayvan gibi sıçradı, kulak zarlarınıpatlatacakbirsesduyuldu.Barutunkokusuburnunuyaktı.Treninarkasındakiadamkollarınışaşkınlıklahavaya attı.Bu yaralandığından değildi. Jack sonunda parmağını tetikten çekmeyi akıl etti.Kaçmermiziyanettiğininhiçfarkındadeğildi.Şarjördekaçtanekaldığındandahaberiyoktu.

"Vurdunmu,vurdunmu?"diyesorduRichard.Adamşimdivadininyanındankoşuyor,kocamanyassıayaklarıpatpatyerevuruyordu.Jackbunların

ayakolmadığınıgördü.Adamraketgibibüyükbirşeylerinüzerindekoşuyordu.KarpabuçlarınınLânetliTopraklarkopyası.Siperbulmakiçinağaçlardanbirininarkasınaulaşmakniyetindeydi.

JackUzi'yiikieliylekaldırıpnişanaldı,tetiğiyavaşçabastırdı.Tüfekellerindeyinesektiama,birinciseferkigibiolmadı.Mermilergenişbirarkçizdi,enazındanbirtanesihedefibuldu,adamyanlamasınadevrildi,kamyonçarpmışgibikalakaldı.Karpabuçlarıayaklarındanfırladı.

"Bana senin tüfeği ver," dedi Jack. Richard'dan ikinci tüfeği aldı. Hâlâ diz üstünde, trenin öntarafındakikaranlığayarımşarjörüboşalttı,oradabekleyenyaratığıöldürmeyiumdu.

Page 357: Tılsım - Turuz

Trenebirbaşkaokçarptı,sonrabiryenisikabininyanındansekti.Richard yerde titriyor, ağlıyordu. "Benimkini doldur," dedi Jack. Cebinden bir şarjör çıkarıp

Richard'ın burnuna uzattı. İkinci saldırganı görebilmek için vadinin yan tarafına baktı. Bir dakikageçmedenortalıkartıkgöremeyecekkadarkararacaktı.

"Onugörüyorum,"diyebağırdıRichard."İşte...şurada!"Sessizce,aceleylekayalararasındailerleyengölgeyigösterdi.JackikinciUzi'ninşarjörünügürültüyleorayaboşalttı.BuişbitinceRichardmakineliyiondanaldı,ötekinielinetutuşturdu.

Sağ taraftan, "Cici çocuklar, iyi çocuklar," diye bir ses geldi. Ne kadar uzaktan geldiğini anlamakmümkündeğildi. "Sizdurun, bendedururum, tamammı?Bitti bu iş artık.Cici çocuklarsınız... belki otüfeğibanasatarsınız.Güzelöldürüyorbakıyorum."

"Jack!”Richardpanikiçindeuyarıyorduonu."Oklarlayayıat!"diyebağırdıJack.HâlâRichard'ınyanında,çömelikdurumdaydı.Richard,"Jack,yapamazsın,"diyefısıldadı."Atıyorumişte,"diyecevapverdises.Hâlâönlerindengeliyordu.Hafifbirşey tozlaradüştü."Cici

çocuklar,durunartık.Tüfeğibanasatın,tamammı?""Peki,"dediJack."Geldegörelimseni."“Tamam!"Jack vites kolunu çekti, treni durdurdu. Richard'a fısıldadı. "Ben bağırınca son hızla kolu öne it,

tamammı?""Ah,Tanrım!"diyesoluduRichard.Jack,Richard'ın yeni uzattığı tüfeğin emniyetinin açık olduğunukontrol etti.Alnındanbir damla ter

dosdoğrusağgözününiçinebaktı."Şimdiherşeyiyi,değilmi?"dedises."Çocuklardoğrulabilir.Doğ-ru-ul!"Uuuu-yaaaan,uuu-yaaaan,uuu-yaaaan,lüüüt-feen,lüüüütfen.Tren konuşan sese doğru yavaşça kaydı. "Elini vites koluna daya," diye fısıldadı Jack. "Neredeyse

vakitgeliyor."Richard'ın titreyen eli ufacık, çocuk eli gibiydi. Bir şey becerebileceğe benzemiyordu. Ama vites

kolunauzandı,tuttu.Jack'in gözününönüneAnders'in odun sobası önüne çömelmişken soru soruşu geldi. "Amagüvende

olacak mısınız, efendim?" Kendisi bu soruya uçan bir cevap vermişti. Ciddiye almamıştı. SmokeyUpdike'ınbirafıçılarınıtaşımışbirçocukiçinLânetliTopraklarneydiki?

Şimdiisealtınayapacağındankorkuyordu.Richard'ınyediklerinikusacağındandakorkuyordu.Bağırtılıbirgülmesesi,kabininyanındakikaranlıktanyükseldi.Jackdoğruldu,tüfeğikaldırdı,ağırbir

vücut kabinin yanına çarpıp oraya yapışınca bir çığlık attı. Richard vites kolunu itti, tren ileri doğrufırladı.

Çıplak,kıllıbiradamkabininyanınaasılmıştı.AdamıngövdesitepelerindedoğrulduğundaJack,"alsanavahşibatı,"diyedüşündü.Richardhaykırdı,Jack'inbarsaklarınıiççamaşırınaboşaltmasınaramakkaldı.

Surat hemen hemen tüm dişlerden oluşuyordu.Yaratılıştan kötü bir surattı. Zehirli yılan suratı gibi

Page 358: Tılsım - Turuz

Jack o dişlerden zehir damladığını sandı.Minik burun bir yana, yaratık koskocamandı.Dev bir yılanabenziyordu.Tekelindebirbıçakparıldamaktaydı.Jacktetiğebastı.Nişanalmaksızın,panikiçindeateşetti.

Yaratıkbir andadeğişti, yerinde sallandı, Jack'inokocaelivebıçağıkaybolmuşgörmesidebirazvakit aldı.Yaratık kanlı bir kol savurdu, Jack'in gömleğini lekeledi. Jack hiç düşünmedenUzi'yi onungöğsünenişanladı,tetiğitekrarçekti.

Kocagöğüstekırmızıbirmağaraaçıldı,dişlerbirbirineçarptı. Jackparmağım tetiktençekmiyordu.Uziburnunukendikendinekaldırdı,yaratığınbaşıbirandakandoldu.Sonrayokoldu.Yalnızcakabinintabanındaki kan lekesi kaldı.Bir de Jack'in gömleğindeki leke. İki çocuğun rüya görmedikleri buradanbellioluyordu.

"Dikkatet!"diyebağırdıRichard.Jack,"Vurdumonu!"diyesoludu."Nereyegitti?""Düştü.Öldüartık.""Elinikopardın,"diyefısıldadıRichard."Nasılyaptınbunu?"Jackelleriniöneuzattı, titreyişlerinebaktı.Ortalığıbirbarutkokususarmıştı."Nişanalmasınıbilen

adamtaklidiyaptım,"dedi.Sonraelleriniindirdi,dudaklarınıyaladı.***

Onikisaatsonragüneştekrardoğdu,LânetliTopraklarıaydınlattı.Ogeceikiçocukdauyumamışlar,askerlergibi,tüfekleriellerindenöbettutmuşlardı.Kulaklarıenküçükbirsesekarşıkirişteydi.Treninnekadarcephanetaşıdığıdüşünülürse,Jack'inikidebirvadinintepelerinerastgeleateşetmesideanlayışlakarşılanabilirdi. İkinci gün boyunca, çevrede insan veya canavar varsa bile, çocukların kaygılanmadangeçmesine izin verdiler.Demek tüfekleri biliyorlar, diye düşündü Jack.Ya daDiyar'ın batı kesiminde,okyanusa yakın yerinde, kimseMorgan'ın trenine bulaşmak istemiyordu. Bunları Richard'a söylemedi.Richard'ıngözlerinebulanıkbirfilmçekilmişgibiydi.Bakışlarıbir türlüodaklaşmıyordu.Ateşivarmışgibigörünüyorduçocuk.

12OgününakşamınadoğruJack'inburnunatuzlusuvenemlihavakokularıgelmeyebaşladı.

Page 359: Tılsım - Turuz

Bölüm:36

JACK'LARICHARDSAVAŞAGİDİYOR

1Oakşamgurupdahadagörkemlioldu.Okyanusayaklaştıkçaaraziaçılıyor,düzleşiyordu.Jacktreni

erozyonauğramışbir tepenindoruğundadurdurdu,arkavagonageçti.Birsaatboyuncayükleriyokladı.Işıklar kaybolup son dördün yükselinceye kadar. Altı kutu bulup kabine getirdi. Hepsinin üzerindeMERCEKLERdiyeyazılıydı.

"Şunları aç," dedi Richard'a. "Bir sayım yap. Seni ambarcı olarak atadım. Şarjörler seninsorumluluğunda."

Richardalayabirsesle,"Harika,"diyekarşılıkverdi."Oncaeğitimiboşunaedinmediğimibiliyordumzaten."

Jack arka vagona bir daha geçti, MAKİNE PARÇASI kutularından birinin kapağını açtı. Bu işlemeşgulkenkaranlıktansert,kababirçığlıksesiduydu.Bunutizbiracıçığlığıizledi.

"Jack,Jack,oradamısın?""Buradayım," diye seslendi Jack. Çit üzerinde sohbet eden çamaşırcı kadınlar gibi birbirlerine

seslenmelerinidoğrubulmuyorduama,Richard'ınsesipaniğekapılmaküzereolduğunugöstermekteydi."Çabucakdönecekmisin?""Hemen geliyorum!" Jack Uzi kutusuna daha kuvvetle yüklendi, Lanetli Toprakları geride

bırakmıyorlardıartık.Jackfazlauzunduraklamakistemiyordu.Kutuyukabinetaşıyabilseçokdahabasitolurduamafazlaağırdı.

Hiçdeağırdeğil...benimUzi'lerimonlar,diyedüşündüJack.Karanlıktagüldü."Jack?"Richard'ınsesiçoktizvetelâşlıydı."Sakinol,ahbap!""Banaahbapdeme,"dediRichard.Kutunun kapağında çiviler ses verdi, kapak aralandı, Jack tutup kopardı. Yağlı tüfeklerden ikisini

kaptı,tamgeridöneceğisıradagözünebirkutudahailişti.Küçüktelevizyonlarıntaşındığıkartonkutularkadardı.Üzerindeayrıcabrandavardı.

Jacksolukmehtapışığındaotarafayöneldi,yoldarüzgârınyüzünedeğdiğinihissetti.Temizdirüzgâr.Çürümüşlükkokusuyoktu.Temizbirnemveoyanılmaztuzkokusu.

"Neyapıyorsun?"diyeazarladıRichard. "Jack, silahlarımızvar!Mermilerimizdevar!Nedendahaçokalmakistiyorsun?Senoralardaoynarkenbirşeyburayatırmanabilir."

"Daha tüfek gerek, çünkü tüfeklerin ısınma eğilimi vardır," dedi Jack. "Mermi de daha çok gerek,

Page 360: Tılsım - Turuz

çünküçokateşetmekzorundakalabiliriz.Benimde televizyonseyretmişliğimvar,unuttunmu?"Yolunadevametti.Okarekutudaneolduğunugörmekistiyordu.

Richardonunkolunasarıldı.Panikduygusupençesinisankidemireçevirmişti."Richard,birşeyolmaz...""Birşeysenikapıpgötürebilir...""NeredeysesonunageldikLanet...""Birşeybenikapabilir,Jack!Beniyalnızbırakma!"'Richard göz yaşlarına gömüldü. Jack'e arkasını dönmediği gibi yüzünü avuçlarına da gömmedi.

Durduğuyerdeyüzüburuştu,gözlerindenyaşlarfışkırmayabaşladı.Jack'eçırılçıplakgözüktüoanda.Jackonukollarınaaldı,kucakladı.

Richard,"Birşeysenikapıpöldürürsebenneolurum?"diyehıçkırdı."Nasılkurtulurumbuyerden?"Bilmiyorum,diyedüşündüJack.Gelmektenbilmiyorum.

2Böylece son cephane seferine Richard da onunla birlikte geldi. Jack onu merdivenden iterek

tırmandırmak,vagonuntepesindetutmak,inmesineyardımetmekzorundakaldı.Sankititrekbirkocakarıyıkarşıdan karşıya geçiriyordu.Mantıklı Richard'ın aklı başına gelmeye başlamıştı artık... Ama fizikseldurumusürekliolarakkötüyegidiyordu.

Kare kutunun tahtaları arasından makine yağı sızıyordu ama üzerindeMEYVE diye yazılıydı. Pekyersizdesayılmazdıbusöz.Jackkutuyuaçtığındaiçiniananaslarladolugördü.Patlayantürden.

"UluTanrım!"diyefısıldadıRichard."Yardımet.Sanırımherbirimizdörtbeştanesinikoynumuzasokabiliriz.""Nedenistiyorsunbukadarsilahı?"diyesorduRichard."Orduylafalanmıkapışmayıbekliyorsun?""Onungibibirşey."

3Richardvagonunüzerindeilerlerkengökyüzünebaktı, içinebirbaygınlıkgeldi.SendelediğindeJack

ona sarıldı, düşmesini engelledi.Richardbugöktekiyıldızkümelerininnekuzey, nedegüneyyarıküreyıldızlarına benzemediğini anlıyordu.Yabancı bir desen oluşturmaktaydı bu yıldızlar.Amayine de birdesen vardı. Belki bu yerin denizcileri bu yıldızlara bakarak yön buluyorlardı. Bu düşünce, olaylarıngerçekliğiniRichard'ınkafasınasokmayayaramıştı.Hemdesarsıcıbiçimde.

Jack'in sesinin kendisine tâ uzaklardan seslenircesine ulaştığını duydu. "Hey, Richie! Jason!Neredeysedüşüyordunaşağıya!"

Sonundakabinedönmeyibaşardılar.Jacklevyeyiilerivitesetaktı,marşabastı,Orris'liMorgan'ınprojektörışığıilerlemeyekoyuldu.Jack

kabin tabanının yan tarafına baktığında dörtUzimakinelisi, yirmiye yakın şarjör yığını, on el bombasıgördü.Pimleri,çekilerekaçılanbirakutularınıntepelerindekilergibiydi.

Page 361: Tılsım - Turuz

"Şimdigetirdiklerimizyetmezse,boşverartık,"dediJack."Nebekliyorsunsen,Jack?"Obaşınıikiyanasallamaklayetindi."Herhaldebenisafteronunbirisanıyorsundur,değilmi?"diyesorduRichard.Jacksırıttı."Herzamanöylesandım,ahbap.""Banaahbapdeme!""Ahbap-ahbap-ahbap!"Bu seferbu eski şafakufakbirgülümsemedoğurdu.Pek şenbir gülümseme

değildi.Richard'ınyalnızcadudakçevresindekikırmızılıklardahabirparıldadı.Amabudahiçyoktaniyiydi.

"Ben uyursam sen idare edebilir misin?" diye sordu Richard. Tüfeği yana koymuş, kanepeyeyerleşiyor, Jack'in battaniyesini üzerine çekiyordu. 'Tırmanmalar, taşımalar... galiba gerçektenhastayımçünkükendimibitkinhissediyorum."

"İdareederim,"dediJack."Okyanusun kokusunu alıyorum galiba," dedi Richard. Jack onun sesinde sevgi, nefret, özlem ve

korkununbirkarışımınıhissetti.Richard'ıngözlerikapandı.Jackmarşadahakuvvetlibasıpyereyapıştırdı.Herhangitürbirsonunyakınolduğuduygusudahabir

kuvvetlendi.

4AybatmadanLânetliToprakların son sefaletidegözleriönündekaybolmayabaşladı.Tahıl tarlaları

yenidenbelirmişti.BuradakibitkilerEllis-Breaks'dekindendahabirkabaydıama,yinedebirtemizlikvesağlıkduygusuveriyorlardı.Jackmartıbenzerikuşlarınseslenişiniduydu.Çokyalnızlıkduygusutaşıyanbirsesti.Tarlalarmeyveveokyanustuzukokuyordu.

Gece yarısından sonra tren artık ağaçlar arasında ilerlemeye başladı. Çoğu yaprak dökmeyenağaçlardı.Çamkokusunabenzeyenkokularıo tuzlukokuylakarışıyor,yaklaşmaktaolduklarıyerleyolaçıktıkları yer arasındaki bağlantıyı perçinliyordu. Jack'le annesi kuzey California'da pek uzun zamankalmışsayılmazlardıoradan.BelkideBloattatiliçinsıksıkorayagidiyordiyeuzakdurmuşlardıoradan.Ama annesinin kendisine, Mendocine ve Sausalito dolaylarındaki arazinin New England'a pekbenzediğini söyleşini hatırlıyordu. NewEngland dekoru arayan filmciler genellikle eyaletin kuzeyindeçekerlerdisahnelerini.Seyircilerindeçoğufarkıpekanlayamazdı.

Böyleolmalıydızaten.Garipama,yolaçıktığımyeredönüyorgibiyim.Richard:Orduylakapışmayımıbekliyorsun?Richard'ınuyuduğunamemnundu.Osoruyacevapvermektenkurtulmuştu.Enazından...şimdilik.Anders:Şeytanişleri.KötüKurtlariçin.Karaotelegötürsünlerdiye.Şeytanişleridenilenşey,Uzimakinelileri,plastikpatlayıcı,elbombalarıydı.Buradaydışeytanişleri.

Kötü Kurtlar burada yoktu. Vagon hemen hemen boştu artık. Jack bu durumu son derece inandırıcıbuluyordu.

İşte sana bir hikâye, Richie, yavrum.Uyuyor olduğuna çok seviniyorum, böylece sana bu hikâyeyi

Page 362: Tılsım - Turuz

anlatmaktan kurtuluyorum. Morgan benim geldiğimi biliyor ve bana bir sürpriz parti hazırlıyor. Amapastadançıplakkızlardeğil,kurtadamlarçıkacak.EllerindedepartiarmağanıolarakUzimakinelileriveel bombaları olacak. Biz bir bakıma bu treni alıp kaçırdık. Programın da on-on iki saat ilerisindeseyrediyoruzama,yinedeDiyarçufçufunubekleyenKurtlarınkampınadoğrugidiyoruz.Benceyaptığımızbu.Bizimdebulabildiğimizhersürprizetkeninikullanmamızşart.

Jackeliniyüzününbiryanındagezdirdi.Treni Morgan'ın vurucu kuvvetine varmadan durdurmak daha kolay olurdu. Kampın çevresini

dolaşabilirlerdi.Hemdahakolay,hemdedahagüvenli.AmaozamankötüKurtlarsağkalmışolur,anlıyormusunRichie?Yerdekicephaneyığınınabaktı,acababengerçektenMorgan'ınWolftugayınabirkomandobaskınımı

düşünüyorum,diyemeraketti.Ammakomando!BulaşıkçılarKralıJackSawyer'le,komakurbanıarkadaşıRichard.Acaba çıldırdımmı ben? diye düşündü.Öyle olmalıydı herhalde.Çünkü planladığı gerçektenbuydu. Karşı taraf bunu hiç beklemezdi. Hem öcü alınacak çok şey vardı. Kendisi dövülmüş, Wolföldürülmüştü.Richard'ınokulunuveakılsağlığınındaçoğunumahvetmişlerdi.HerhaldeşuandaMorganSloatdaNewHampshire'deannesinirahatsızediyorolmalıydı.

İsterdelilikolsun,isterolmasın,ödeşmezamanıgelmişti.Jack eğildi, doldurulmuşUzi'lerden birini eline aldı, tren raylar üzerinde kayarkenkollarında tuttu.

Tuzkokusugiderekdahagüçleniyordu.

5Sabahın ilk saatlerinde Jack marş pedalına yaslanıp biraz uyudu. Böyle bir hareketin "Ölü adam

manevrası" diye adlandırıldığını bilse, morali herhalde yükselmezdi. Şafak söktüğünde onu uyandıranRichardoldu.

"İlerdebirşeyvar."JackoşeyebakmadanönceRichard'ısüzdü.GünışığındaRichard'ındahaiyigörüneceğiniummuştu

amaokozmetikşafakbileRichard'ınhastalığınısaklayamıyordu.Yenigününrengiteniningriliğinisarıyadönüştürmekteydi,okadar.

"Hey!Tren!Merhabakocatren!"Sesgenizdendi.Birgaripti.Hayvanhırlamasınapekbenziyordu.Kibritkutusugibidarbirbinayadoğruyaklaşmaktaydılar.BinanındışındakinöbetçikulübesininönündebirWolfduruyordu.AmaJack'inWolf’uylaarasındaki

tek benzerlik o turuncu gözlerden ibaretti Wolf un kafası yamyassıydı. Sanki dev bir el, tepesindekiyuvarlaklığı bastırmıştı. Yüzün üst yarısı, açık duran çenenin üzerinde, uçurum tepesinde duran kayagibiydi.Şuankisevinçifadesibilehatlarındakiokabaaptallığısaklayamıyordu.Yanaklarındanörülmüşsaçlarsarkıyordu.Alnında'X'biçimindebiryaraizivardı.

Wolfunüzerindeparalıaskerüniformasıgibibirşeyvardı.Yadakendisiparalıaskerüniformasınıöylesanıyordubelki.Şalvargibibolyeşilpantolon,siyahçizmelerin içinesokulmuştuama,çizmelerinparmakyerikesilmiş,Wolfunuzuntırnaklıkıllıayaklarınınucudışarıçıkmıştı.

"Tren!"diyebağırdıaradakiuzaklıkellimetrekalınca.Durduğuyerdesıçramaya,sırıtmayabaşladı.Parmaklarını "Tren! Tren! Tren ŞİMDİDEN GELDİ İŞTE'" Ağzı esner gibi açıldı, kırık, sarı dişleri

Page 363: Tılsım - Turuz

gözüktü."Erkengeldiniz,tamam,tamam!""Bu da ne?" diye sordu Richard. Eli Jack'in omzuna sımsıkı sarılmıştı ama sesi oldukça dengeli

çıkıyordu."BirWolf.Morgan'ınkilerden."Allah kahretsin, adı ağzımdan kaçtı! Eşek kafam benim! Ama şimdi onu düşünecek zaman yoktu.

Nöbetçikulübesineyaklaşıyorlardı.Wolfunniyetibellikitreneçıkmaktı.Jackbakarkenoayaklarınıyerevuruptozkaldırdı.Çıplakgöğsünefişeklikgibiçapraztaktığıkayışabirbıçaksokuluyduamatabancası,tüfeğiyoktu.

Jack,Uzi'ninkontroldüğmesinitekatışaayarladı."Morganmı?Morgankim?HangiMorgan?""Şimdiolmaz,"dediJack.Konsantrasyonubirnoktayayöneldi...Wolf’a.OnasırıtırkenUzi'yiaşağıda,onungöremeyeceğiyerde

tutuyordu."Anderstreni!İştegeldi!Hemen!"Kocabirellokomotifinyantarafınauzandı.Wolfağzındanköpüklersaçasaçasırıtarakkulpasarıldı,

basamağınüzerinesıçradı."Hey,ihtiyarnerede?Wolf!Neredeo..."JackUzi'yikaldırdı,Wolfunsolgözünebirkurşunsıktı.Parıldayanturuncugözmumalevigibipufdiyesöndü,Wolfgeriyedevrilipbasamaktanaşağıyadalış

yaptı,yeredüştü."Jack!"Richardonudöndürdü.OnundayüzüWolf’unkikadarşaşkındı.Amaonunkindesevinçdeğil,

korkuokunuyordu."Babamımıdemekistedin?Babammıbulaşmışbuişe?""Richard,banagüveniyormusun?""Evet,ama...""Ohaldeboşver.Boşverşimdi.Zamanıdeğil.""Ama...""Birtüfekal.""Jack...""Richard,birtüfekal!"Richardeğildi,Uzi'lerdenbirinialdı."Silahtannefretederim,"dediyine."Evet,biliyorum.Benkendimdepekbayıldığımısöyleyemem.Amaşimdiödeşmezamanı."

6Raylar yüksek bir kamp kapısına yaklaşıyordu.Kapının arkasından homurtular, bağırtılar, tezahürat

sesleri, ritmik el çırpmaları, yere vurulan çizme sesleri gelmekteydi.Daha az tanınan başka sesler devardıamabunlarJackiçinbirtekanlamifadeediyordu.Askerieğitimoperasyonu.Nöbetçikulübesiyleyaklaşankapı arasındakiuzaklıkyarımmilkadardı. İçerdebupatırtı varken,obir tek silah sesinipekkimseninduymuşolabileceğinisanmıyorduJack.Trenelektrikliolduğundan,sesihemenhemenhiçyoktu.

Page 364: Tılsım - Turuz

Sürprizetkenionlardanyanaydıherhalde.Raylarilerdeçiftkanatlıkapınınaltındagörünmezoluyordu.Jackkapınınkabatahtalarıarasındangün

ışığınıgörebilmekteydi."Jack,yavaşlasan fenaolmaz."Kapıylaaralarındayüzellimetrekalmıştı, içerdenşarkı söylergibi

sesleryükseliyordu.Talimkomutları!Jack,H.G.Wells'inManimal’lerinidüşünüpürperdi."Olmaz,ahbap.Kapıdangeçtiksay.Seninancaktezahüratavaktinvar.""Jack,sendelimisin?""Deliyim,biliyorum.""Yüzmetre.Aküleruğulduyor,mavikıvılcımlarsıçrıyordu.İkiyandaaraziçıplaktı.Buradatahılyok,

diye düşündü Jack. EğerNoelCoward oturup daMorgan Sloat'la ilgili bir oyun yazsa, adınıKELEKRUHkoyardıherhalde.

"Jack,yabutrenraydançıkarsa?""Eh,olabilirherhalde,"dediJack."Yakapıdangeçtiğimizderaylarbitiverirse?""Ozamanhapıyutarız,değilmi?""Ellimetre.

"Jack,sengerçektenaklınıkaçırdın,değilmi?""Herhalde.Tüfeğininemniyetiniaç.Richard."Richardemniyetiaçtı.

Güm pat... homurtu... marş adımı sesleri... kayış gıcırtıları... bağırmalar... insan sesi olmayan veRichard'ın tüylerini ürperten bir kahkaha. Richard'ın yüzünde gördüğü kararlılık Jack'in gururlasırıtmasınayolaçtı.Benidesteklemeyekararlı...bizimmantıklıRichardbenidesteklemeyetamanlamıylakararlı.Yirmibeşmetre.

Çığlıklar...bağırmalar...haykırılankomutlar...kalın,sürüngensibirçığlık...Jack'inensesindekisaçlarkabarıverdi.

"Bundan kurtulursak sana en güzel sosisli sandviçi ısmarlanın," dedi. Richard, "Rüşvetçi!" diyebağırıpgülmeyebaşladı.Oanyüzündekisağlıksızsarılıkbirazsilinirgibioldu.

Beşmetre...soğuktahtalararağmenkapısağlamgibiydi.Evet,çoksağlam.Jackacababüyükbirhatamıyaptımdiyedüşünmeyeancakvakitbuldu.

"Çömel,ahbap!""Banaahp..."Trenkapıyatosladı,ikisibirlikteönedoğrufırladılar.

7Kapıgerçektenepey sağlamdı.Üstelik iç tarafına iki çapraz tahta çakılmıştı.Morgan'ın trenipeko

kadarbüyüksayılmazdı.LânetliTopraklarıaştıktansonraakülerdedepekcankalmamıştı.Çarpmasonucuraydançıkmasıiştendeğildi.Çocuklarınikisideölebilirlerdi.AmabukapınınbirdeduyarlıAsiltopuğuvardı.YaniAmerikan yöntemlerine göre yapılmış pırıl pırılmenteşeler sipariş edilmişti bu kapı için.Ama daha gelip teslim alınmamıştı. Lokomotif kapıya tosladığı anda, eskimiş demir menteşeleryerlerindenkopuverdi.

Trensaatteyirmibeşmilhızlakapıdangirdi,kapıyıdaönündeiterekilerledi.Kampınçevresindebirsavunmabarikatıvardı.Kapıkarkürelememakinesigibiobarikatıortadankaldırdı,tahtalarınıdevirdi,tellerinisürükledi.

Page 365: Tılsım - Turuz

Bu arada ceza egzersizleri yapmakta olan birWolf’a da çarptı.Wolf un ayakları yürüyen kapınınaltındakayboldu,kesildi...çizmeleriylebirlikte!Wolfbağırtılarvehomurtulararasındahemendeğişmedöneminegirmeyebaşladı,tırnaklarıylakapıyatırmandı.Tırnaklargözlegörülürşekildeuzuyordu.Kapıon beş metre kadar ilerlemişti. Jack vitesi boşa alıncaya kadar Wolf da inanılmaz biçimde tepesinevarmıştı kapının. Tren durdu. Kapı devrildi. Tozlar uçuştu, Wolf kapının altında kaldı. Son vagonunaltındabiryerdeWolfunkopmuşayaklarındandakıllaruzuyordu.Dahabirkaçdakikauzayacaktı.

Kampın içindeki durum Jack'in umabileceğinden daha iyiydi. Bura halkı belli ki her askeri tesisteolduğugibierkenuyanıyordu.Dışarıya,eğitimeçıkmışlardıçoğu.

"Sağtaraf!"diyebağırdıRichard'a.“Neyapacağım?"Jack ağzını açtı, bağırdı: Sokakta ezilenTommyWoodbine amca için, çamurlu bir avluda kırbaçla

dövülerek öldürülen tanımadığı bir arabacı için, Ferd Janklow için, Sunlight Gardener'in o leşbodrumundaölenWolf için,annesi için...amahepsindençokda,KraliçeLauraDeLoessianiçin...odaannesiydi onun! Jack,Diyar'da işlenmekte olan büyük suç için bağırdı. Jason olarak bağırdı. Sesi gökgürlemesigibiydi.

"HAKLAONLARI!"diyehaykırdıJackSawyer/JasonDeLoessian...sonrasoltarafaateşaçtı.

8Jack'in tarafında pek de düzgün olmayan bir geçit töreni alanı vardı.Richard'ın tarafında alçak bir

ahşapbinagözeçarpıyordu.RoyRogersfilmlerindekiambarlarabenzerbiryerdi.AmaRichardoranınkışlaolduğunutahminetti.Aslındabugaripyer,JackonuDiyar'agetirdiğindenberigördükleriarasındaRichard'a en tanıdık gelen yer olmuştu. Televizyon haberlerinde bu tür yerleri çok görmüşlüğü vardı.GüneyveOrtaAmerikalı,CIAdesteğiyleeğitilenasilerhepbu türeğitimyerlerindekalırlardı.AmaokamplargenellikleFlorida'daolurdu.BukışladanfırlayanlarpekKübalıyabenzemiyorduzaten.Richardbunlarınneolduğunuanlayamadı.

Bazıları ortaçağ resimlerindeki şeytanlara, satirlere benziyordu. Bir kısmı da dejenere insandenilebilecektiplerdi.Mağaraadamlarıydıdahaçok.İçlerindenbir tanesininkabukkabukderisi,petekgözleri vardı.RichardSloat'a bir tür timsah gibi göründü.Ayakta, dik yürüyen bir timsah.O bakarkenyaratıkkafasınıkaldırdı,Jack'indahaöncededuyduğuçığlığıattı;GroooOOOO!Tümcehennemkaçkınıyaratıklarderinbirşaşkınlıkiçindeydiler.TamoandaJack'inUzi'sigümbürtüylehareketegeçti.

Jack'in tarafında yaklaşık iki düzineWolf vardı. Tören alanında jimnastik hareketleri yapıyorlardı.Nöbetçi kulübesindekiWolf gibi bunlar da genellikle yeşil eğitim pantolonu giymişlerdi. Çizmelerininburunları hep kesilmişti.Göğüslerinde fişeklik gibi kayışlar çaprazlanmıştı.Hepsi dışardakiWolf gibiaptalsuratlı,kötüifadeliydi.

Hareketlerininortayerindedurmuş,içeriyegirentrenebakıyorlardı.Birde,ayaklarıkesilenbahtsızarkadaşlarına.Jackbağırıncahareketegeçtileramaartıkişiştengeçmiştiçoktan.

Morgan'ınbeşyılboyuncakuvvetine,gaddarlığına,kendisinekarşıduyduğukorkuveyabağlılığagöreseçtiğiWolf tugayınınbüyükçoğunluğudaha ilk salvoda tasfiyeolmuştu.Sendeleyipdevrilmekteydiler.Göğüsleri yanlıyor, kafaları patlayıp kanları fışkırıyordu. Şaşkın öfke homurtuları, acı dolu çığlıklarsarmıştıçevreyi...amaçoğubağıramadanöldüler.

Page 366: Tılsım - Turuz

Jack şarjörü çıkardı, bir yenisini taktı. Tören alanının sol tarafında kaçıp kurtulabilen dörtWolf ugördü.Yakınyerdedeikitanesiateşhattınınberisinegeçmeyibaşarmışlardı.İkisideyaralıydıama,şuanda ikisi de Jack'in üstüne geliyorlardı. Uzun tırnakları koşarken toz kaldırıyor, suratlarında kıllaruzuyor, gözleri ateş saçıyordu.Onlar lokomotifedoğrukoşarken Jack ağızlarındandişlerininuzadığını,göğüslerindenyenikıllarınfışkırdığınıdagördü.

Uzi'nin tetiğini çekti. Namluyu tüm gücünü harcayarak aşağıya doğru bastırıyordu. Tepme yukarıitiyorduçünkünamluyu.SaldıranWolfların ikisi birdenöylebir şiddetlegeriye savruldularki, havadaakrobatlar gibi takla attılar.Öteki dörtWolf hiç duraklamadı.Daha iki dakika önce kapının bulunduğutarafadoğrukoştular.

Kışla binasından dışarı dökülen çeşitli yaratıklar da sonunda durumu kavramaya başlamışlardı.Buyeni gelenler gerçi Morgan'ın trenini kullanıyorlardı ama, dost olmadıkları ortadaydı. Konsantre birsaldırıyazamanyoktu.Gruphalindeönedoğruilerlediler.RichardUzi'sininnamlusunugöğüshizasındakiyanduvaradayadı,ateşaçtı.Mermileronlarıbiçiyor,geripüskürtüyor.Keçiyebenzeyenikiyaratıkdörtayaküstüyereçöktüler...dahadoğrusudörttoynaküstü!Binayadoğrukaçmayasavaştılar.Richarddiğerüçünübiçti.İçindekicoşkunvahşetduygusualışmadığıbirşeydi.

Kurşunlar timsah yaratığın yeşil karnını da yardı, içinden siyah bir sıvı aktı. Yaratık geriye doğrudevrildi,kuyruğuyastıkgöreviyaptı.Tekrarayağafırladı,Richard'ın tarafından trenesaldırdı.Ogüçlüçığlığınıbirkeredahaattı...buseferRichard'aosesteiğrençkadınsıbirtonvarmışgibigeldi.

Uzi'nintetiğiniçekti,hiçbirşeyolmadı.Şarjörboştu.Timsah yaratık ağır bir kararlılıkla hareket ediyordu. Gözleri öldürebilecek bir öfkeyle

parıldamaktaydı...zekâdavardıobakışlarda.Kabuklugöğsündememeyebenzerçıkıntılarsallanıyordu.Richardgözlerinitimsahyaratıktanayırmaksızıneğildi,elleriyleyokladı,birelbombasıbuldu.Seabrook Adası, diye düşündü rüyadaymış gibi. Jack buraya Diyar diyor ama, aslında burası

Seabrook Adası. Korkacak hiçbir şey yok, hiçbir şey. Kesinlikle rüya bu. Yaratığın kabuklu kollarıgırtlağıma sarıldı anda uyanacağım! Rüya olmasa bile uyanacağım! Jack beni nasıl olsa kurtarır....biliyorumkurtaracağını.Biliyorum,çünküJackbuyerdebirtürtanrı.

El bombasının pimini çekti, korkuya kapılıp elinden erken fırlatmamak için mücadele etti, sonrabombayıelaltındanfırlattı."Jack,eğil!"

Jackkabininyankenarlarındandahaaşağıyaeğildi.HiçbakmadanyapmıştıbuhareketiRicharddaeğildi.Amaeğilmedenönceoinanılmaztimsahyaratığınbombayıyakaladığını,yemeyeçalıştığınıgördü.

PatlamaRichard'ınbeklediğigibiboğukolmadı.Kulakzarlarınıdelebilecek,enazından fenahaldeacıtacakcinstenoldu.Birşapırtısesiduydular.Sankibirisitreninyantarafınabirkovasuatmıştı.

Richardbaktı,lokomotifin,kabininvevagonunkarakanlarla,barsakparçalarıylakaplanmışolduğunugördü.Kışlanıntümönduvarıuçmuştu.Parçalarıkanlıydı.Biryerdebirçizmeniniçindebirayakçarptıgözüne.Kopmuşbirayak.

İkikeçiyaratıkenkazınaltındandoğruldu.Richardeğilipyenibirşarjörbuldu,tüfeğinesoktu.Ortalıkpekısınıyordu.Jack'intahminettiğigibi.

"Vuuuur!"diyesessizbirçığlıkyükseldiRichard'ınbeyninden.Tekrarateşaçtı.Jackbombanınpatlamasındansonrakafasınıkaldırdığında,ilksalvodankurtulandörtWolfukapıdan

dışarı fırlarken gördü. Korkuyla bağırıyorlardı. Yan yana koşmaktaydılar. Jack onlara nişan alıp ateş

Page 367: Tılsım - Turuz

edebilirdi. Uzi'yi kaldırırken vazgeçip indirdi. Onları gene göreceğini biliyordu oysa. Belki de karaotelde.Budalalıkediyordu.Amaisterbudalalıkolsun,isterolmasın...arkadanvuramazdıo.

Kışladano anda tiz, kadınsıbir çığlıkyükseldi. "Çıkındışarı!Çıkındiyorumsize!Haydi!Yallah!"Arkasındanbirkırbaçşaklamasıduyuldu.

Jackbusesitanıyordu.Sonduyduğunda,sırtındadeliceketivardı.Nerededuysatanırdıosesi."Gerizekâlıarkadaşıgelirsevuronu."Eh,onuyaptıngerçi,diyedüşündüJack.Amaşimdiödeşmezamanıgeldi.Sesinin tonunabakılırsa,

belkibunusendebiliyorsun!"Yakalayın onları! Neyiniz var sizin, korkaklar? Yakalayın! Her şeyi ben kendim mi yapmak

zorundayım?Peşimizdengelin!Peşimizdengelin!"Yıkıkkışlanıngerisindenüçyaratıkbelirdi.İçlerindenyalnızcabir tanesigerçekinsandı...Osmond.

Bir elinde kırbacı, ötekinde bir Sten tüfeği vardı. Kırmızı pelerin, siyah çizme, beyaz ipekli pantolongiymişti.Paçalarıgeniştipantolonun.Üzerinekırmızıtazekanbeneklerisıçramıştı.Solundakeçimsibiryaratık vardı. Blucin ve kovboy çizmesi giymişti. Yaratıkla Jack bir an birbirlerine baktılar vebirbirlerinitanıdılar.Oatleyharındakiokorkunçkovboydubu.RandolphScott'tu.Elroy'du.Jack'esırıttı,uzundiliağzındanyılangibiuzandı,üstdudağınıyaladı.

"Yakalaonu!"diyebağırdıOsmond,Elroy'a.JackUzi'yikaldırmayaçalıştıamabirdentüfekellerindepekağırlaşmıştı.Osmondyeterincekötüydü.

Elroy'un yeniden ortaya çıkması ondan daha kötüydü. Ama ikisinin arasındaki öbür yaratık tam birkâbustu.Osmond'unoğluReuelGardener'inDiyarkopyasıolmalıydıbu.Sunlight'ınoğlu.Birazçocuğabenzediğidoğruydu.Zalimbeyinlibirmanyakçocuk.

Tenibembeyaz,kendisiçoksıskaydı.KollarındanbirininucundaJack'eOsmond'unkırbacınınucunuhatırlatanuzantılarvardı.Gözlerindenbiribaşka tarafabakıyordu.Zaten ikisiaynıdüzeydededeğildi.Yanaklarındakocakocakırmızılekelervardı.

Bunun bir kısmı radyasyon zehirlenmesi... Jason!HerhaldeOsmond'un oğlu ateş toplantıdan birinefazlayaklaşmış.Amabirkısmıda...Jason...Büyükİsa...neymişbununannesi?DünyalaraşkınaNEYMİŞBUNUNANNESİ?

"Yakalayın sahtekârı!" diye bağırıyordu Osmond. "Morgan'ın oğlunu sağ bırakın ama sahtekârıhaklayın!SahteJason'uöldürün!Gelinburaya,korkaklar!Kurşunlarıbittizaten!"

Kükremeler,bağırtılar. Jackyenibirkurtgrubununaz sonra türlügaripyaratıklareşliğindekışlanınarkasından ortaya çıkacağını biliyordu. Patlamadan korunmuş olmalıydılar orada. Saklanıyorolmalıydılar.Osmondolmasa,oradaöylecekalacaklardı.

"Yollara çıkmamalıydın, ödlek tavuk!" diye homurdandı Elroy. Trene doğru koştu.Kuyruğu havadadalgalanıyordu.ReuelGardener...yadaonunbudünyadakikarşılığı...miyavlargibibirsesçıkardı,onunpeşinden gelmeye çalıştı. Osmond uzandı, onu geri tuttu. Parmakları canavar çocuğun iğrenç sürüngenboynunasarılmıştı.

Jack o zaman Uzi'yi kaldırdı, tüm şarjörü Elroy'un suratına boşalttı. Kurşunlar keçi yaratığın tümkafasını kopardı. Ama Elroy, kafasız bir vücut olarak yaklaşmaya, koşmaya bir süre daha devam etti.Ellerinden birinin parmakları erir, birbirine yapışır gibi oldu, toynağa dönüşmeye başladı, geriyedevrilmedenönceJack'inkafasınadoğrusavruldu.

Page 368: Tılsım - Turuz

Jack şaşkın gözlerle ona baktı. Oatley barındaki o korkunç karşılaşmayı nice geceler rüyasındagömmüştü. O canavardan kaçmaya çalışmıştı hep. Şimdi o yaratığı her nasılsa öldürmüştü artık. Bunuzihnibirtürlükabuledemiyordu.Çocuklukkâbusunuöldürmekgibibirşeydibu."BuReuel!AhJackahTanrımahJasonbuReuelbuReuel..."Richard'ınelindekiUzidebirkaçmermikustu,sonraşarjörübitti.Reuelsilkinipbabasınınpençesindenkurtuldu.Trenedoğrukoşmayabaşladı.Biryandanmiyavlıyordu.Üstdudağıgeriyedoğrukıvrıldı,sahtegibigörünenupuzundişleriortayaçıktı.

Richard'ın sonkurşunlarıReuel'ingöğsünegirmişti.Deriyeleğidelindi, yaralarındankoyu renkbirkan sızmaya başladı, başka da bir şey olmadı. Reuel belki bir zamanlar insan olabilirdi... herhaldeöyleydibelkide...amaneolursaolsun,şuanda insanolmadığıkesindi.Kurşunlaronuyavaşlatmamıştıbile.Elroy'uncesediüzerindenşeytangibisıçradı.Islakkaplumbağalargibikokuyordu.

Jack'in bacağına bir sıcaklık yayılmaya başlamıştı. Önce ılık, sonra iyice sıcak. Neydi o? Sankicebindebirçaydanlıkkaynıyordu.Amadüşünecekvaktiyoktu.Olaylarhızlayeralıyordukarşısında.HemdeTechnicolorrenkli!

RichardUzi'sini indirip geriye doğru sendeledi, ellerini yüzüne kapadı.Korku dolu gözleri Reuel-yaratığa parmaklarının arasından bakıyordu. "Beni yakalatma ona, Jack! Beni yakalamasın..." Reuelköpüklersaçasaçamiyavlıyordu.Ellerilokomotifinyantarafınaçarptı,sesibirgaripgeldi.

Jack onun parmak aralarında kaim, file gibi ağlar olduğunu gördü. "Dön buraya!" diye bağırıyorduOsmond oğluna. Sesindeki korku pek belliydi. "Gel buraya, o kötü... bütün çocuklar kötüdür! Buaksiyomdur,burayagel,burayagel!"

Reuelgargaragibibir sesçıkardı,heveslehomurdandı.Richard'adelicegibigörünenbirhareketlekendiniyukarıçekti.Richardkabininenuzakköşesinegerileyipsindi.

"BENİYAKALATMAAAA.."YeniWolflar,yenigaripyaratıklarköşeyidönüportayaçıkmaktaydı. İçlerindenboynuzlubiryaratık

devrildi,ötekilerüzerinebasarak,ezerekgeçtiler.Jack'inbacağınıosıcaklıkhalkahalindesarıyordu.Reuel tek bacağını kabinin kenarı üzerinden attı. Soluyor, uzanıyordu. Bacağı titremekteydi. Bacak

değil,dahaçokbirahtapotuzantısıydı.JackUzi'yikaldırıpateşetti.Reuelyaratığınyüzününyansıpastagibiparçalanıpdöküldü.İçindenkurtlarsaçılmaya,kıvrımkıvrım

kıvranmayabaşladı.Reuelhâlâgeliyordu.ParmakarasıağlıelleriniJack'euzatmaktaydı.Richard'ınçığlıkları,Osmond'unçığlıklarınakarışıyor,tekçığlıkoluyordu.Sıcaklık Jack'in bacağını mengene gibi sararken birden Jack onun ne olduğunu anladı. Yüzbaşı

Farren'inverdiğiparaydı.Anders'inalmakistemediğipara.Elinicebineattı.Paraavucundabirmadencevherigibiydi.Kavradığıandaondangelengüçdevbir

voltaj gibi vücuduna yayıldı. Reuel de hissetti bunu. Zafer dolu homurtuları korku miyavlamalarınadönüştü.Gerilemeyeçalıştı.Gerikalantekgözüyuvasındadönüyordu.

Jackparayıcebindençıkardı.Elindekorgibialevalevdi.SıcaklığıJackdehissediyordu.Amaonuyakmıyordunedense.

Page 369: Tılsım - Turuz

Kraliçe'ninprofiligüneşteparıldadı."Onun adına, iğrenç yaratık!" diye bağırdı Jack. "Defol bu dünyadan!" Yumruğunu açtı, avucunu

Reuel'inalnınadayayıpbastırdı.Reuel'le babası bir ağızdan bağırdılar... Osmond'un sesi tiz bir soprano sesiydi. Reuel'inki böcek

vızıltısınabenziyordu.ParaReuel'inalnınıniçine, tereyağınabatırılansıcakşişgibikaydı.İğrenç,karabir sıvı, fazla demli çayabenzeyenbir sıvıReuel'in başından Jack'inbileğinedoğru aktı.Sıcaktı sıvı.İçindeminikkurtlarvardı.Jack'intenindekıvrılıyor,kıpırdıyorlardı.Isırdıklarınıdahissetmekteydi.Amayinedesağelininikiparmağımdahahızlıbastırdı,parayıcanavarınkafasınındahaiçerlerineitti.

"Defolbudünyadan,kötüyaratık!Kraliçeadına,veoğluadına,defolbudünyadan!"Reuel bağırıp ağlıyor,Osmond da onunla birlikte bağırıp ağlıyordu.Yaklaşan takviyeler gerilemiş,

Osmond'unarkasınagizlenmişlerdi.Yüzlerindebâtılkorkularoynaşıyordu.Jackçokbüyükgörünüyorduonlara.Parlakbirışıksaçan,kocamanbirvarlıkolmuştu.

Reuelsarsıldı,birköpüklü,ıslaksesdahaçıkardı.Kafasındanakankarasıvılarsarıyadönüştü.Sonbir kurt... uzun, kalın, beyazbir kurt, paranın açtığı delikten çıktı, kabinin ̂ tabanınadüştü. Jacküstünebasıncaezildi,Reuelbiryığınhalindeyıkıldı.

Karşıdan öyledir yeis çığlığı yükseldi ki, Jack kafasının o sesle yarılacağım sandı.Richard yerde,doğmamışbebeklerinpozundayatıyordu.Kollarıylakafasınıkucaklamıştı.

Osmondavazavazbağırmaktaydı.Kırbacınıvemakinelisinidedüşürmüştü."Ah,rezil!"diyehaykırıpyumruğunuJack'asalladı."Bakşuyaptığına!Pis,kötüçocuk!Sendennefret

ediyorum... ebediyenveebediyetinötesindenefretediyorum!Pis sahtekâr!Geberteceğimseni!Morgangebertecek seni!Ah, benim sevgili oğlum!PİS!BUYAPTIĞIN İÇİNMORGANÖLDÜRECEKSENİ!MORGAN!"

Ötekilerdeaynıçığlığafısıltıylakatıldılar.JackbunuduyuncaSunlightYurdundakiseslerihatırladı:Haleluyadiyebilirmisiniz.Sonrahepsisustular.Buaradabaşkabirsesduyulmayabaşlamıştı.

Jack,Wolf’la geçirdiği o zevkli öğleden sonrayı hatırlayıverdi. Derenin yanında oturuyor, otlayansürüyüseyrediyorlardı.WolfailesinianlatmıştıJack'e.Tatlıbirgündü.TabiiMorgangelenekadar.

ŞimdideMorgantekrargeliyordu.Sakinbirgeçişyaparakdeğil,gümbürtüyleyaklaşarakgeliyordu."Morgan!Bu...""OrrisLord'u...""OrrisLord'u...""Morgan...Morgan...Morgan..."Yırtılmayabenzeyensesgittikçegüçkazandı.Wolflar tozlaraeğilmiş, secdeediyorlardı.Osmondo

çılgındansfigürünüyaptı,karaçizmeleriyerdekikırbacıneklemliucundastepfigürlerisergiledi."Kötüçocuk!PisÇocuk!"Şimdiödeyeceksin!Morgangeliyor!Morgangeliyor!"Osmond'unyirmimetrekadarsağındakihavakıpırdamaya,titremeyebaşladı.Fırınınüzerindekihava

gibititriyordu.Jackdönüpbaktı,Richard'ımakineliler,fişeklerveelbombalarıarasında,savaşçılıkoyunuoynarken

düşüp uyuyakalmış bir bebek gibi yatar gördü. Ama Richard uyumuyordu. Bu bir oyun değildi. Jackbunları çok iyi biliyordu. Eğer Richard babasının iki dünya arasındaki bir delikten ortaya çıktığını

Page 370: Tılsım - Turuz

görürse...delirirdi.Jack arkadaşının yanına uzandı, kollarını ona sımsıkı sardı. Çarşaf yırtılması gibi ses daha da

yükseldi,birdenMorgan'ınçılgınbiröfkeyekapılmışsesiduyuldu:"Treninşusıraburadaneişivar,budalalar?"ArkadanOsmond'untizçığlığıyükseldi."Pissahtekâr,benimoğlumuöldürdü!""Gidiyoruz,Richie,"diyemırıldandıJack.Kollarınıdahadasıktı."Gemiyiterketmeninzamanıgeldi."Gözlerinikapatıpkonsantreoldu...biranbirbaşdönmesiduydu,sonraikisibirliktegeçişiyaptılar.

Page 371: Tılsım - Turuz

Bölüm:37

RICHARDHATIRLIYOR

1Yana ve aşağıya doğru duygusu vardı. Sanki iki dünya arasında kısa bir rampa varmış gibi. Jack,

Osmond'ungittikçeuzaklaşançığlığımduydu,sonraduymazoldu:"Kötü!Bütünçocuklar!Aksiyom!Bütünçocuklar!Pis!Pis!"

Bir an kendilerini incecik bir havanın içinde hissettiler. Richard bağırdı. Sonra Jack'in tek omzutoprağa çarptı, Richard'ın kafası da göğsüne çarptı. Jack gözlerini açmadan, Richard'ı kucaklamışdurumda,dinleyerek,koklayarak,yerdeyatıyordu.

Sessizlik.Saltsessizlikdeğil...birikikuşötüşünüdekapsayanbirsessizlikKoku serin ve tuzluydu. İyi bir kokuydu... ama Diyar'ın kokabileceği kadar da tatlı değildi. Jack

burada bile (burası her neresiyse) o belli belirsiz alt kokuyu alabiliyordu. Benzincilerde yerdöşemelerininaltındangelenyağkokusugibibirşey.Çokfazlasayıda insanınçokfazlasayıdamakineçalıştırdığı, tüm atmosferi kirlettiği bir yerin kokusu. Burnu alışmıştı artık o kokuya. Burada bilealabiliyordu.Otomobilbulunmayanbuyerdebile.

"Jack?İyimiyiz?"Tabii,"dediJack.Gözleriniaçtı,söylediğisözündoğruolupolmadığımanlamayaçalıştı.İlkbakıştaiçinebüyükbirkorkudoldu.BelkideMorgan'danacelekurtulmatelâşıiçindeAmerika'ya

döneceğiyerdebir zamanyolculuğuyapmıştı.Burasıyineaynıyerdi ama,dahaeskiydi.Terkedilmişti.Üzerinden de bir yüzyıl geçmişti sanki. Tren hâlâ Rayların üstünde duruyordu. Ama başka hiçbir şeydeminki gibi değildi. Rayları otlar bürümüştü. Paslanmışlardı. Buradan öteye, kim bilir nereleregidiyorlardı! Eklem yerleri süngerleşmiş bir görünüm almıştı. Çürümüştü. Aralarda hep yüksek otlarvardı.

Richard'adahasıkısarıldı,ozayıfbirseslebağırdı,gözleriniaçtı."Neredeyiz?"diyesorduJack'e.Çevresinebakıyordu.Biryandaupuzunbirbarakavardı.Ondülesaç

damıparıldıyordu.İkiçocukancakodamınetolarakgörebiliyorlardı.Binanıngerikalanımsarmaşıklarveyabanotlarıkaplamıştı.Binanınönündeikidirekvardı.Belkibirzamanlarbirlevhavardıodireklereçakılı.Varsabile,şimdiyerindeyelleresiyordu.

Jack,"Bilmiyorum,"dedi,ardındanenbüyükkorkusunuseslendirdi."Belkidezamandaileriyegeçtik."Richard’ıngüldüğünüduyuncaşaşırdı."Ohaldegelecektepekbirşeyindeğişmeyeceğinigörmekiyi

birduygu."Jack'edireklerdenbirinetutturulmuşbirkâğıtparçasınıgösteriyordu.Yazılarınrengisolmuştuama,yinedeokunabiliyordu.

Page 372: Tılsım - Turuz

GİRMEKYASAKTIR!MendocineŞerifininEmriyle

CaliforniaEyaletPolisininEmriyleİHLÂLEDENLERHAKKINDAKOVUŞTURMAAÇILACAKTIR!

2Jack kendini bir yandan pek budala, bir yandan pek rahatlamış hissederek sordu. "Eğer nerede

olduğumuzubiliyorduysannediyesordunohalde?""Yenigördüm,"diyekarşılıkverdiRichard. Jack'inRichard'a sitemetme istekleribirdenyokoldu.

Richard'ın görünüşükorkunçtu. Sanki garip bir verem, ciğerlerini değil de beynini kemiriyordu.BununnedeniyalnızcaDiyar'agidipgelmeninverdiği sarsıntıolamazdı.Onauyumsağlamayabilebaşlamıştı..Şuandaise,dahabaşkabirşeyvardı.Kendincegeliştirdiğigerçeklerdensapanbiryenigerçekdeğildiyalnızca.Ona bile uyum sağlayabilirdi belki... Zaman verilirse...Ama kötü adamların arkasında kendibabasınınbulunduğunuanlamak,diyedüşündüJack.Böylebirolayhayatınzevkleriarasındasayılamazdıherhalde.

"Pekâlâ,"derken Jack sesinineşeli çıkarmayaçalıştı.Birazdaneşelenmeyibaşardı.Reuelgibibircanavardan kurtulmak, öldürücü kanserden yatan bir çocuğu bile neşelendirebilir herhalde, diyedüşünüyordu."Kalkbakalımayağa,Richie,yavrum.Yerinegetirmemizgerekenverilmişsözlerimizvar.Uyumadanöncekilometrelerceyolalmamızgerek.Sendeyineherzamankigibibozguncusun."

Richardyüzünüburuşturdu."Sendeespriyeteneğivardiyeniidametmeli,"dedi."Nereyegidiyoruz?""Bilmiyorum ama buralarda bir yer olmalı. Hissediyorum. Zihnime takılmış bir balık oltası gibi."

"PointVenutimi?"JackdönüpRichard'auzunuzunbaktı.Richard'ıngözlerindekianlamıokumayaimkânyoktu."Bununedensordun,ahbap?""Orayamıgidiyoruz?"Jackomuzlarını kaldırdı.Belki.Belki de değil. İkisi ağır ağır ot bürümüş talim alanında yürümeye

başladılar.Richardkonuyudeğiştirdi. "Onlarhepsigerçekmiydi?"Paslıçiftkapıyayaklaşmaktaydılar.Yeşilkapınınyukarısındamavigökyüzügörünüyordu."Herhangibirkısmıgerçekmiydi?"

"İkigünboyunca,saatteyirmibeş,ençokotuzmilyapanbirelektrikli trenleyolculukyaptık,"dediJack. "Ve her nasılsa Springfield-Illinois’den kuzey California'ya, kıyının yakınına geldik. Şimdi sensöylebakalım,gerçekmiymiş!"

"Evet...evetama..."Jackkollarımuzattı.Bileklerindekırmızışişliklervardı.Kaşınıyor,yanıyorlardı."Isırıklar,"dediJack."Kurtlardan.ReuelGardener'inkafasındandökülenkurtlardan."Richardolduğuyerdedöndü,gürültüylekusmayabaşladı.Jackonututtu.YoksadevrilecektiRichard.Jackarkadaşınınnekadarzayıfladığınaşaşıyordu.Teninin

nekadarsıcakolduğunadaşaşıyordu."Öyledediğimiçinüzgünüm,"dediJack.Richardbirazkendinitoparlamışgibiydi."Kabalıkettim."

Page 373: Tılsım - Turuz

"Ettindoğru.Amabelkidebusayede.,anlarsın...""Seniinandırabildimmi?""Evet.Belki."Richard ona yaralı bakışlarıyla baktı.Alnını da sivilceler basmıştı.Ağzının çevresi

yara doluydu. "Jack, sana bir şey sormak zorundayım. Cevap vermeni istiyorum. Bir şey saklamadan.Sormakistediğim..."

Alı,biliyorumnesormakistediğiniRichie,yavrum."Birkaçdakikasonra,"dediJack."Birkaçdakikayakadarbiryığınsoruvebenimbildiğimcevaplar

ortayaserilecek.Amadahaönceyapmamızgerekenbirişvar.""Neişi?"Jackcevapvereceğiyerdetrenedoğruyürüdü,biranoradadurupbaktı.Motora,boşkabine,vagona.

Farkında olmadan hepsinimi yanında getirmişti California'ya? Sanmıyordu.Wolf’la geçiş yapmak zorolmuştu.Richard'ıThayer'denDiyar'asürüklerkenneredeysekoluomzundançıkıyordu.İkisinidebilinçliolarak, çabalar sonucu yapmıştı. Bu sefer geçişi yaparken, hatırlayabildiği kadarıyla treni hiçdüşünmemişti. Yalnızca Richard'ıWolfların eğitim kampından uzaklaştırmak, bu işi de çocuk babasınıgörmeden yapmak için çabalamıştı. Dünyadan dünyaya geçiş yaptığında her şey biraz değişik bir halegeliyordu. Bir bakıma, geçiş fiili bir tür tecrübe gerektiriyormuş gibiydi. Gömlekler yelek oluyor,blucinler yün pantolon oluyordu. Para, eklemli değnekciklere dönüşüyordu. Ama tren orada nasılsaburadadatıpkıöyleydi.Morgangeçişlenitelikkaybetmeyenşeyibulmayıbaşarmıştıdemek.

Zatenoradadablucingiyiyorlardı,Jacky.Evet.Osmond'un da yalnız kırbacı değil, bir demakinelisi vardı.Morgan'ınmakinelisi.Morgan'ın

treni.Sırtındakitüylerdikendikenoldu.Anders'insesikulağında,Kötüişler,diyefısıldadı.Kötüydü, doğru. Çok kötüydü hem de. Anders'in hakkı vardı. Tüm şeytanların, birleşmesi gibi bir

şeydi bu. Jack lokomotif kabinine eğildi, Uzilerin birini aldı, içine yeni bir şarjör soktu, Richard'ınsolgun,düşüncelibirilgiyledurupbakmaktaolduğuyeredoğruyürüdü.

"Sağ kalma meraklılarının kampına benziyor burası," dedi. "Hani Üçüncü Dünya savaşınahazırlanıyoruzdiyekamplarakapanantiplerinyerlerinemi."

"Evet,biraz.KuzeyCalifornia'daböylebirkaçyervar...birsürekullanılıyor,sonra insanlarüçüncüDünyaSavaşınailgilerinikaybediyorlar.Hemenbaşlamıyordiyekaybediyorlar...yadabaşkabirsebeplekonudan uzaklaşıyorlar. Benim... benim babam anlatmıştı bunları bir ara." Jack bir şey söylemedi. "Otüfekleneyapacaksın,Jack?"'Treniyokedeceğim.İtirazınvarmı?"

Richardürperdi.Ağzına tiksinmişgibibir ifadegeldi. "Hiçyok." "Uzibu işibaşarırmıdersin?Oplastiğeateşedersem?"'Tekkurşunlaolmaz.Bütünşarjörbelki.""Görelimbakalım."Jackemniyetiaçtı.

Richardonunkolunasarıldı."Kendimizçitinöteyanınageçsekbelkiiyiolur.""Pekâlâ."Sarmaşıklarla kaplı bir çitti. JackUzi'yi yassı plastik paketlerine doğru nişanladı.Tetiği çekti,Uzi

kükredi.Ateşbiranesrarengizbirbiçimdenamlununucundaduruyormuşgibigöründü.Kuşlarşaşkınbirkorkuylabağrıştılar,ormanındahasessiztaraflarınadoğruuçtular.Richardyüzünüburuşturdu,avuçlarınıkulaklarına kapadı. Branda sıçrıyor, dans ediyordu. Şarjör boşalmış, tren hâlâ rayların üzerindedurmaktaydı."Eh,iştebuharikaydı,"dediJack."Aklınadahabaşka..."Vagonbüyükbirkükremeylemavi

Page 374: Tılsım - Turuz

biryangıngibipatladı. Jackvagonun raylarınüzerindehavayayükseldiğinibilegördü.Uçacaktı sanki.Richard'ınboynunasarıldı,onuaşağıyaçekti.

Patlamalaruzunsüresürdü.Madenlerıslıkçalıyor,başlarınınüzerindenuçuyordu.Karşıkibarakanındamınabirmadenyağmuruyağmaktaydı.Aradasıradairibirparçadüştükçekampanagibisesçıkarıyor,bazendeJack'inbaşıüzerindekiçitebirşeylerçarpıyordu.Açılandelikçocuğunikiyumruğundanbüyükoluyordu.Richard'ıyakaladı,onukapıyadoğrusürüklemeyebaşladı.

"Hayır!"diyebağırdıRichard."Raylar!""Ne?""Ra..."Başlarınınüzerindebirşeyuçtu,ikiçocukeğildiler,kafalarıbirbirineçarptı."Raylar!"diyebağırdıRichard.Solguneliylekafasınıovalıyordu."Yoldandeğil!Raylardan!""Tamam!"Jackpekanlamamıştıamasorusormadı.Biryerleregitmelerişarttı.İkiçocukpaslanmaktaolantenekeçitboyunca,askerlergibisürünerekilerlediler.Richardbirazdaha

öndeydi.Raylarınkamptançıktığıyere,çittekiaralığadoğrugidiyordu.Jackomzununüzerindengeriyebaktı.Görmekisteyeceğikadarınıgördü.Treninbüyükkısmısankitoz

olupuçmuştu.Kıvrıkmadenparçalarınınbazısıtanınabilir,bazısıtanınmazhalde,sağdasoldayatıyordu.Bu treninyapıldığı,parasınınödendiğiyerlerde.Şarapnelçarpıpölmemeleribirmucizeydiçocukların.Helebiryerlerininbileçizilmemişolmasıkesinlikleinanılırgibideğildi.

Artıkişinenkötüyanıbitmişti.Kapınındışındaydılar.Ayaktaydılar.Birpatlamadahagelirsehemeneğilmeyedehazırdılar.

Richard,"Babamtreniniuçurmandanhoşlanmayacak,Jack,"dedi.Sesisonderecedesakindi.AmaJackonabaktığında,arkadaşınınağlamaktaolduğunugördü."Richard...""Yo,hemdehiçhoşlanmayacak."Richardkendisözünükendisicevaplargibiydi.

3Sık otlar diz boyundaydı. Kamptan uzaklaşan rayların arasında yükselmişlerdi. Jack güney

doğrultusunda gitmekte olduklarını sanıyordu. Raylar paslı, çoktan kullanılmamış durumdaydı. Yer yerkıvrılmış,eğrilmişlerdi.

Jackdehşetdolubirdüşünceyle,depremdenolmuş,diyegeçirdiaklından.Arkalarında plastikler patlamaya devam ediyordu. Jack tam bitti sandığı şırada bir yeni patlama,

duyuluyordu. Arkasına bir kere baktı, gökte bulut gibi kalan kara dumanları gördü, yangının çıtırtısınıdinledi.Californiakıyısındauzunsüreyaşamışinsanlarınhepsigibiodakorkardıyangından.Amaçıtırtıyoktu.OrmanlarbileNewEngland'dakigibiydiburada.Sıkvenemli.DuruvekuruhavalıBajayöresinintamtersine.Ormanlarcanlıgibiydi.Raylarağaçların,çalılarınarasındangeçiyordu.Sarmaşıklarherhaldezehirliydi. Jack farkında olmadan bileğindeki kızarıklıkları kaşıdı. Rayların arasındaki kumlar bileküflüydü.Gizlibiryergibiydiburası.Esrarengizbiryer.Birsırlarbölgesi.

Hızlıbiradımtemposututturdu.Polislerveyaitfaiyecilergelmedenburaylardankurtulmakistiyordu.

Page 375: Tılsım - Turuz

HızlıyürümekaynızamandaRichard'ıkonuşturmamayadayarıyordu.Butempoyututturmakiçinçokfazlaçabagöstermekzorundaydı.Yoksasorusoracaktı.

İkimilkadargittiklerindeJackbukurnazlığındanötürükendikendinikutlarkenRichardincecik,fısıltıgibibirsesleseslendi."Hey,Jack..."

Jackdöndüğünde,geridekalmışolanRichard’ınyıkıldığınıgördü.Bembeyaztenindekırmızılekeleryaragibiydi.

Jackkoşuponuzoryakaladı.Richard’ınhiçağırlığıkalmamıştı.Boşbirkesekâğıdıkadarhafifti."Ah,Tanrım,Richard!""Bir iki saniye öncesine kadar iyiydim," dedi Richard aynı zavallı sesle. Soluması çok hızlı ve

kuruydu. Gözleri de yan kapalıydı. Jack göz aklarını ve renkli bebeklerin alt yanını görebiliyordu."Birden...baygınlıkgeldi.Bağışla."

Arkalarındanbir patlamadahaduyuldu, parçacıklar damayağdı. Jackoyanabaktı, sonragözlerinikaygıylaraylaraçevirdi.

"Banatutunabilirmisin?Senibiraztaşıyayım."Wolf’dananılar,diyedüşündü.'Tutunurum,""Yapamazsansöyle.""Jack,yapamayacakolsamyaparımdemezdim."Richard’ıncesaretvericihuyugeridönmüştü.Jack,Richard'ıayağakaldırdı.Richardsallanarakdurdu.Birisiyüzüneüflesedevrilecekgibiydi.Jack

dönüpçömeldi,elleriniüzengigibikıvırdı,RichardJack'inboynunasarıldı.Jackayağakalktı,gidebildiğikadar hızla yola koyuldu.Tırısa kalkmış sayılabilirdi.Richard'ı taşımakhiç zor olmuyordu.Bunun teknedeniRichard'ınkilovermişolmasıdadeğildi.Jacksonzamanlardafıçılartaşımış,sandıklarkaldırmış,elmalar toplamıştı.SunlightGardener'inUzakTarla'sındaazçalışmamıştı...Haleluyadiyebilirmisiniz?Bunlarsağlamlaştırmıştıonu.Amasağlamlaşmaonunbenliğinekadardauzanıyordu.Teknedeniikidünyaarasındaakrobatgibigidipgelmekdeğildi.Jackbirbakıma,yapmayaçalıştığışeyinyalnızcaannesininhayatınıkurtarmakolmadığınısezergibiydi.Başındanberiçokdahabüyükbirşeyyapmayaçalışıyorduo.İyi bir iş yapmaya uğraşıyordu. Şu anda da böyle çılgınca girişimlerin insanı sağlamlaştırdığınısezmekteydi.

Koşmayabaşlamıştıgerçekten.Richard,"Beniburadadeniztutarsakafanakusacağım,"diyegüldü."Sanagüvenebileceğimdeneminim.Richie,yavrum!"Jacksoluyupsırıttı."Burada...kendimiçokgülünçhissediyorum.Canlıbirpolodeneğigibi.""Öyledegörünüyorsundurherhalde,ahbap.""Bana... ahbap deme," diye fısıldadı Richard. Jack'in sırıtması daha da genişledi. İçinden, ah,

Richard,çokyaşasen,diyedüşündü.

4"Oadamıtanıyordun,"diyefısıldadıRichard,Jack'intepesinden.Bu Jack'i sanki uykudan uyandırdı. Richard'ı sırtına alalı on dakika olmuştu. Bir mil kadar yol

Page 376: Tılsım - Turuz

gitmişlerdi.Havahâlâtuzkokuyordu.Raylar,diyedüşündüJack.Buraylarbenimtaliminettiğimyeremigidiyor?"Hangiadamı?""Kırbanvemakinelisiolanı.Tanıyordum.Onusıksıkgörürdüm.""Nezaman?"diyesoluduJack."Çok uzun zaman önce. Ben çocukken." Richard isteksiz bir sesle ekledi. "O garip dolap rüyasını

gördüğümzamanlardafalan."Sustu."Amaodarüyadeğildi,değilmi?""Yo,herhaldedeğildi.""Evet.OkırbaçlıadamReuel'inbabasımıydı?""Sennedersin?""Babasıydı,"dediRichard,yaslıyaslı.'Tabiibabasıydı."Jackdurdu."Richard,buraylarnereyegidiyor?""Biliyorsunnereyegittiğini."Richard'ınsesindegarip,boşbirsakinlikvardı."Evet... bildiğimi sanıyorum. Ama senden duymak istiyorum." Jack duraladı. "Senden duymaya

ihtiyacımvarherhalde.Nereyegidiyor?""PointVenutidenilenbirkasabaya."Richard'ınsesiyineağlayacakgibiydi."Oradabüyükbirotelvar.

Seninaradığınomubilmemama,sanırımo.""Bence de," dedi Jack. Tekrar yola koyuldu. Richard'ın bacaklarını kendi kollarıyla tutuyor, sırtı

ağrıya ağrıya rayları izliyordu. İkisini de, annesini kurtaracak sırrın bulunduğu yere götürecek olan orayları.

5Yürürlerken Richard anlattı. Babasının bu çılgın işlere bulaşması konusuna birdenbire girmedi.

Çevresindedolaşarakyaklaşmayakoyuldu."O adamı önceden tanıyordum," dedi. "Bundan hemen hemen eminim. Eve gelirdi. Bize. Hep arka

kapıyagelirdi.Kapıyı çalmazdı.Vurmazdı da.Sanki... turnalardı kapıyı bir çeşit. İçimürperirdi.Öylekorkardım ki, altıma yapacakmışım gibi gelirdi. Uzun boylu bir adamdı. Biliyorum, bütün büyüklerçocuklara uzun boyluymuş gibi gözükür ama bu adam çok uzundu. Beyaz saçları vardı. Kara gözlüktakardıçoğunlukla.Aynamerceklilerdendetakardıbazen.SundayReportgazetesindehakkındakiyazıyıgördüğümde onu bir yerlerden tanıdığımı düşünmüştüm. Televizyonda o haber gösterilirken babam üstkatta,masasında çalışıyordu.Ben televizyonunkarşısındaoturmaktaydım.Babam içeriyegelip ekrandanelerolduğunugörünceneredeyseelindeki içkiyidüşürecekti.Sonrahemenkanaldeğiştirdi,UzayYoludizisiniaçtı.

"Ama o zamanlar adam Sunlight Gardener adını kullanmıyordu. Yani eskiden, babamı görmeyegeldiğinde...pekhatırlayamıyorumama,Banlonmuydu...Orlonmuydu..."

"Osmondmu?"

Page 377: Tılsım - Turuz

Richard'ıngözleriparladı.'Tamam,oydu.İlkadınıhiçduymadım.Amabirikiaydabirfalangelirdi.Bazen daha da sık gelirdi. Bir ara her gece geldi.Bir hafta boyunca. Sonra altı ay görünmez oldu.Ogeldiğindeodamagider,kapımıkilitlerdim.Kokusundanhiçhoşlanmazdım.Birtürkokusürünürdü...tıraşlosyonuherhaldeama,kokusuondandahafazlaydı.Parfümgibi.Ucuzparfüm.Amaonunaltındada..."

"Altındaonyılyıkanmamışbiradamgibikokuyordu,değilmi?"Richardgözleriniiriiriaçıponabaktı."BendeonuOsmondolarak tanıdım,"diye anlattı Jack.Bunudahaöncede anlatmıştı.Hiçdeğilse

birazını.AmaozamanRichardpekdikkatlidinlememişti.Buseferdinliyordu."NewHampshire'inDiyarkarşılığında,yanionuIndiana'daSunlightGardenerolaraktanımadanönce."

"Ohaldeo...oşeyidegörmüşsündür.""Reuel'i mi?" Jack başını iki yana salladı. "Reuel herhalde o sıra Lânetli Topraklardaydı. Birkaç

radikal kobalt tedavisi uygulatıyor olmalıydı kendine." Jack yaratığın suratındaki iltihap akan yaralan,içindeki kurtları düşündü. Kendi kızarık, şiş bileklerine baktı, ürperdi. "Reuel'i o son âna kadar hiçgörmemiştim. Amerikalı ikizlisini ise hiç görmedim. Osmond gelmeye başladığında sen kaçyaşındaydın?"

"Dört falan sanıyorum. O... dolaptaki olay olmamıştı henüz. Ondan sonra adamdan daha da çokkorkmayabaşladım."

"Dolaptakişeysanadokunduktansonramı?""Evet.""Oolaysenbeşyaşındaykenmioldu?""Evet.""İkimizdebeşyaşındayken.""Evet.Artıkbeniindirebilirsin.Birazyürürüm."Jackonuindirdi.Sessizceyürüdüler.Başlarıeğikti.Birbirinebakmıyorlardı.Beşyaşındaykenbirşey

uzanmış,Richard'adokunmuştu.Çocuklaraltıyaşındayken.(Altı,Jackyaltıyaşındaydı)JackbirgünbabasınınMorganSloat'labiryerhakkındakonuştuklarınıduymuştu.Jack'inHayalülkesi

diye tanıdığı bir yer. Aynı yılın daha sonralarında bir şey karanlıktan uzanmış, ona da, annesine dedokunmuştu.MorganSloat'unsesindenbaşkabirşeydeğildiouzanan.MorganSloat,Utah'ınYeşilNehiryöresindensesleniyordu.Telefonlaarıyordu.Hıçkırıklariçindeydi.PhilSawyerveTommyWoodbine'labirlikteüçgünönceorayaavagitmişlerdi.ÜniversitedenarkadaşlarıRandyGloveroyılyoktu.Utah'ınBlessington kentinde ftp otel işletiyorduRandy.Genellikle o da onlarla birlikte ava çıkardı ama o yılKarayip'lerde yatıyla gezintiye çıkmıştı.AylardanKasım ayıydı.Morgan telefonda Phil'in vurulduğunusöylüyordu. Başka bir avcının kurşunuyla vurulmuştu görünüşe göre. Tommy Woodebine'la ikisi onudallardan yaptıkları bir sedyeye yatırmışlardı. Phil, Glover'in jipinde kendine gelmişti Morgan'ınanlattığına göre. Morgan'dan, Jack'e ve Lily'ye sevgilerini iletmesini istemişti. On beş dakika sonraölmüştü.Morganosırajipidelilergibienyakınhastaneyesürüyordu.

Phil'i vuran Morgan değildi. Silâh patladığında üçünün bir arada bulunduğuna Tommy tanıktıgerekirse.Amatabiigerekmemiştiöylebirşey.

Page 378: Tılsım - Turuz

Jack şu anda, yine de birini tutup cinayet işlettirmediğini söyleyemeyiz, diye düşündü. Belki olupbitenler hakkında Tommy amcanın da kendine göre kuşkuları vardı.O halde Tommy amca sırf Jack'leölümhalindekiannesikorunmasızkalsındiyeöldürülmemişdeolabilirdi.BelkiMorgan,kocahomo'nundurmadan Phil Sawyer cinayeti konusunda imâlarda bulunmasından bıkmış, geçen yılki trafik kazasınıayarlamıştı.Jackcildinintiksintiylebüzüldüğünühissetti.

"Babanlababamsonkerebirlikteavagittiklerindeoadamsıkgeliyormuydu?"diyesorduJackhırsla."Jack,dahadörtyaşındaydım..."

"Değildin.Altıyaşındaydın.Adamgelmeyebaşladığızamandörttün.BabamUtah'davurulduğuzamanaltıydın.Hemsenpekfazlaşeyunutmazsın,Richard.Babamınölümüsıralarındageliyormuydu?"

"Bir hafta boyunca her gece gelişi o zamandı işte." Richard'ın sesi ancak duyulabiliyordu. "Avgezisindenhemenönce."

Bu olup bitenler Richard'ın kendi suçu değildi ama Jack kızgınlığına hakim olamıyordu. "BabamUtah'takioavkazasındaöldü,TommyAmcaLosAngeles'deezildi.Babanındostlarıarasındaölümorambirhayliyüksek,Richard."

"Jack..."Richard'ınsesiincecikvetitrekti."Gerçi olan oldu, geçen geçti, Richard... ama okulunun penceresini tıkırdattığımda sen bana deli

dedin,Richard.""Jack,senhiçanlamıy...""Evet, herhalde anlamıyorum.Çokyorgundum.Bana yatacak yer verdin.Karnım açtı, bana yiyecek

buldun.Harika.Amaençokihtiyaçduyduğumşeyseninbanainanmandı.Biliyorum,bukadarınıbeklemekde fazlaydı ama... hay Allah! Sözünü ettiğim adamın kim olduğunu biliyordun! Daha önce de babanınhayatına bulaştığının farkındaydın! Oysa bana, sen Seabrook adasının güneşinde fazla kalmışsın, falanfilandedin,ikimizdahaiyidostuzsanırdım,Richard."

"Hâlâanlamıyorsun.""Neyi? Seabrook adasından çok korktuğun için bana birazcık bile inanmadığını mı?" Jack'in sesi

güceniklikletitriyordu."Yo,dahafazlasındankorkuyordum.""Ya, öyle mi?" Jack durup Richard'ın sefil solgun suratına baktı. "Mantıklı Richard başka neden

korkabilir?""Korkuyordum," dedi Richard çok sakin bir sesle. "Bu gizli şeyler hakkında biraz daha çok şey

bilirsem...buOsmonddenilenadam,yadaodolaptaolanşeyhakkındadahaçokşeybilirsem...babamıartıksevemeyeceğimdenkorkuyordum.Haklıymışımda."

Richardincecik,kirliparmaklarınıyüzünekapadı,ağlamayabaşladı.

6JackdurupRichard'ınağlayışınabaktı,kendibudalalığınakızdı.Morgannasılbiriolursaolsun,yine

deRichardSloat'unbabasıydı.Richard'ınparmaklarında,yüzününkemiklerindeMorgan'ınhayalidolaşırgibiydi.Unutmuşmuydubunları?Hayır...amabiraniçinRichardkonusundauğradığıhayalkırıklığıesiralmıştıruhunu.Sinirlioluşudaroloynamıştı.Tılsımçok,çokyakındaydıartık.Jackonusiniruçlarıyla

Page 379: Tılsım - Turuz

hissediyordu.Tıpkıbiratınçöldesukokusunualışıgibi.Businirliliğibaşkatürlütepkilergöstermesineyolaçıyordu.

Üstelikbuçocukseninen iyi arkadaşın, Jacky... sinirlisinamaRichard'ıhırpalama.Hastazavallı...belkifarkındadeğilsinama...

Eliniuzattı.Richardonuitmeyeçalıştı.Jackçekilmedi.Richard'ıtuttu,onasarıldı.İkisiboşraylarınortasındabirsüreöylecedurdular.Richard'ınbaşıJack'inomzundaydı.

"Dinle,"dediJackgaripbirsesle."Çokfazlakaygılanmamayaçalış...biliyorsun...herşeye...boşverşimdilik, Richard. Suyun akıntısına bırak kendini!" Ne budalaca sözlerdi bunlar! Kanseri olan birine,üzülme,yakındatelevizyondaYıldızSavaşlarıbaşlayacak,eğlenirsin,demekgibibirşeydi.

'Tabii," dedi Richard. Jack'den ayrıldı. Yaşlar kirli suratında çizgi çizgi izler bırakmıştır. Eliylegözlerinisildi,gülümsemeyeçalıştı."Herşeyiyiolacak,herşeyiyiolacak..."

"Veher türlü şeyde iyi olacak," diyeonakatıldı Jack.Birlikte bitirdiler, birlikte güldüler, her şeyyolunagirdi.

"Yürü,gidelim,"dediRichard."Nereye?""Senin Tılsım'ını almaya. Anlattıklarına bakılırsa, Point Venuti'de olmalı. Önümüzdeki ilk kasaba

orası.Yürü,Jack,gidelim.Amayavaşyürü...sözlerimdahabitmedi."Jackonameraklabaktı,sonraağırağıryürümeyebaşladılar.

7Artıkbarajyıkılmış,Richardhatırlamayabaşlamıştı.Beklenmedikbirbilgiyağmurusaçıyordu.Jack

baştan beri, bilmediği parçalardan oluşan bir bilmeceyi çözmeye çalışmakta olduğunu anladı. Eksikbilgilerin hepsiRichard'da vardı.Richard daha önce de gelmişti bu askeri kampbenzeri yere.Birincibilgioydu.OrasıRichard'ınbabasınaaitti.

"Aynıyerolduğundaneminmisin,Richard?"diyesorduJackkuşkuyla."Eminim.Öteki taraftaykenbilebiraz tanıdıkgelmiştizatenbana.Burayageçişyaptığımızda...emin

oldum."Jackbaşınısalladı.Başkaneyapabileceğinibilemiyordu."PointVenuti'yegelirkalırdık.Kampagelmedenönceheporayagelirdik.Trenyolculuğuçokkeyifli

birgeziydibenimiçin.Kaççocuğunbabasıözeldemiryolusahibidirki?""Pekçokdeğil,"dediRichard. "HerhaldeDiamondJimBrady'ninvedahabirkaçkişininözel treni

olabilirama,onlarbabamı,değilmi,bilemiyorum.""Benim babam onların düzeyinde değildi," derkenRichard biraz gülüyordu. Jack içinden, Richard,

yavrum,çokşaşırabilirsin,diyedüşündü."PointVenuti'ye,kiralanmışarabayla,LosAngeles'dengelirdik.Kaldığımızbirmotelvardı.Babamla

ben, ikimiz." Richard sustu. Gözleri sevgiyle sislenmişti. "Sonra... bir süre orada kaldıktan sonra...babamın trenine biner. Hazırlık Kampı'na giderdik. Küçük bir trendi." Jack'e baktı, şaşırmış göründü.Bizimbindiğimizgibibirşeydiherhalde.""YaHazırlıkKampı?"

Page 380: Tılsım - Turuz

Richard onu duymamış gibiydi. Paslı raylara bakıyordu. Burada sağlamdı raylar. Ama Richardherhalde deminki kıvrık yerleri hatırlıyordu. Bazı yerlerde rayların uçları iyice havaya kalkmıştı.Kıvrılmıştı.Kopukgitar telleri gibi. Jack o rayların herhaldeDiyar'da iyi durumdaolduğunudüşündü.Sevgiylebakılıyor,korunuyorlardıorada.

"Bakşuradabirdekovilhattıvarmış."dediRichard."Babamonunbindokuzyüzotuzlardaçalıştığınısöylerdi. Mendocine Belediyesi Kırmızı Hattı. Belediyenin malı değilmiş. Özel bir şirketinmiş. İflâsettiklerinde...yaniCalifornia...biliyorsun..."

Jack başını evet anlamında salladı. California'da herkes otomobil sürüyor, bir yerden bir yerearabaylagidiyordu."Richard,nedenanlatmadınbanabuyeri?"

"Babamınsanaaslasöylemememiistediğişeylerdenbiribuydu.Sende,annenlebabanda,bizimarasıratatileKuzeyCalifornia'yageldiğimizibiliyordunuz.Onunziyanıyokama,treniveHazırlıkKampınıduymasınlar,diyordu.SöylersemPhil'inkızacağını,çünkübununbirsırolduğunusöylüyordu."

Richarddurakladı."Söylersem bir daha beni asla getirmeyeceğini söylüyordu. Ortak oldukları için sanıyordum. Ama

herhaldedahabaşkanedenlerivarmış."Dekovil hattı, otomobiller ve otoyollar yüzünden iflâs etmiş." Richard düşünceliydi. "İşte beni

götürdüğünyerdeasıloönemliydi,Jack.Garipbiryerdiama,hidrokarbonkokusuyoktu.Bukonudadahauzunsürekonuşabilirim."

Jackyinebaşınısalladı,birşeysöylemedi."Dekovil şirketi sonunda hattı tümüyle satmış. Bir emlâk şirketine satmış. Onlar da bura halkının

kıyıdaniçerleredoğruyayılacağınısanarakalmışlar.Amaöylebirşeyolmamış.""Sonradababansatınalmış.""Evet,herhalde.Aslındabilmiyorum.Hattı satınalmasıkonusundapekkonuşmazdı.Dekovilyerine

gerçekdemiryoluhattıdöşeyişinideanlatmazdı."Büyük bir iş olmuş olmalı, diye düşündü Jack. Sonra cevher kuyularını hatırladı.Morgan Sloat'un

elindesınırsızesir-emekgücüvardı."Normal hat döşettiğini biliyordum ama, bakıp kendi gözümle gördüğüm için biliyordum. Dekovil

değildihatlar."Jackeğildi.Evet,raylarıniçindekiçifteçentiğigörebiliyordu.Eskidekovil,traversleriniçkısmındaki

çentikleredöşenmişti."Küçükkırmızıbir trenivardı,"dediRichardhülyalıbir sesle. "Bir lokomotif, ikidevagon.Dizel

yakıtıyla çalışırdı. Babam ona güler, çocuklarla erkekleri birbirinden ayıran tek şeyin, oyuncaklarınınfiyatı olduğunu söylerdi. Point Venuti'nin üzerindeki tepede eski bir dekovil istasyonu vardı.Kiraladığımızarabaylaorayaçıkar,parkeder,trenebinerdik.İstasyonuneskieskikoktuğunuhatırlıyorum.Amakötübirkokudeğildi.Güneşlibiryerdi.Trenoradaolurdu.Babamda..."HazırlıkKampıyolcuları,trene, Richard!" derdi. "Biletin hazır mı?" Trende ya limonata, ya buzlu çay bulunurdu. Kabindeotururduk.Bazenbabamarkayabirşeyleryüklemişolurduamabizöndeotururdukve...ve..."

Richardzorluklayutkundu,elinigözününönündengeçirdi."İyigünlerdi,"diyebitirdisözlerim."Biro,birdeben.Hoştu."

Page 381: Tılsım - Turuz

Çevresinebakındı.Gözlerindeyaşlarparlıyordu."Hazırlıkkampındatreniçevirecekbirpistvardı,"dedi."Ogünlerde.Eskigünlerde."Boğazındankorkunç,boğulurgibibirhıçkırıkyükseldi."Richard..."Jackonadokunmayaçalıştı.Richardonunelinisilkti,biradımuzaklaştı,yanaklarındakiyaşlarıelinintersiylesildi."Okadarbüyükdeğildimozaman,"diyegülümsedi.Yadagülümsemeyeuğraştı."Ozamanhiçbirşey

büyükdeğildi,Jack.""Değildi,"dediJackde.Kendisinindeağlamaktaolduğunufarketmişti.Ah,Richard.AhTanrım!"Evet," diye gülümsediRichard.Çevredeki ormanlara bakıp kirli ellerinin tersiyle gözyaşlarını bir

daha sildi. "O zaman hiçbir şey büyük değildi. Eski günlerde, biz çocukken... Hepimiz California'dayaşarkenvehiçkimsebaşkayerdeyaşamazken."

Jack'ebaktı,gülümsemeyeçalıştı."Jack,yardımetbana,"dedi."Ayağımıtuzağasıkışmışgibihis...hissediyorumve...ben...ben..."Richard dizüstü kapaklandı, saçları yorgun yüzüne döküldü, Jack yanına çömeldi... fazlasını size

anlatmayagönlümnasıldayansın... işte,birbirleriniavuttular...ellerindengeldiğikadar.Bunukendiacıtecrübelerinizdendebilirsinizherhalde.Buavutmalarhiçbirzamanyeterliolmaz.

8"Çitozamanyeniydi,"dediRichardtekraryolakoyulabildiklerinde.Tuzluhavadahabelirgindiartık.

"Bunu hatırlıyorum. Levhada da HAZIRLIK KAMPI diye yazılıydı. Atlanacak engeller vardı,tırmanılacakiplervardı,tutunupsallanılacakiplerdevardı.İkinciDünyasavaşıfilmlerindekikamplarabenzer bir yerdi. Adamların hepsi şişmandı. Hepsi bir örnek giyinirdi. Gri eşofman. Göğsünde küçükharflerle Hazırlık Kampı diye bir yazı. Pantolonun iki yanı kırmızı şeritli. Hepsi her an kalp krizigeçireceklermiş gibiydi.Bazengecekalırdık.Bir iki keresindebütünhafta sonukaldık.Kışladadeğil.Orasıformtutturmakisteyenlerinyeriydi."

"Yapmayaçalıştıklarıeğeroysa.""Evet, doğru.Yapmaya çalıştıkları oysa.Her neyse, biz bir çadırda kalıyorduk.Kampyataklarında

yatıyorduk.Müthişti!"Richardyineözlemlegülümsedi."Amasenhaklısın,Jack...oradakilerinhepsiformtutturmakisteyenişadamlarınabenzemiyordu.Ötekiler..."

"Ötekilernasıldı?"diyesorduJackalçaksesle."Bazıları...çoğu,ötekidünyadakiokıllıyaratıklargibiydi."Richardöylealçakseslekonuşuyorduki,

Jack duyabilmek için kulaklarını dikmek zorunda kalıyordu. "Wolfları demek istiyorum. Yani... biraznormalinsanabenziyorlardıamapekdefazladeğil.Çok...kababirgörünüşlerivardı.Anlıyormusun?"

Jackbaşınısalladı.Anlıyordu."Gözlerineyakındanbakmaktankorktuğumuhatırlıyorum.Arasıragözlerindegaripışıklarparıldardı.

Beyinleri yanıyormuş gibi. Ötekilerin bazıları..." Richard'ın gözlerine anlamış gibi bir ifade geldi.

Page 382: Tılsım - Turuz

"Ötekilerin bazıları sana anlattığım o basketbol koçuna benziyorlardı. Hani deri ceket giyip sigaraiçenine."

"BuPointVenutinekadaruzakta.Richard?"'Tambilmiyorum.Ama iki saatte falan gidiyorduk.Tren de hiç hızlı sayılmazdı.Koşan bir adamın

hızındaydıbelki.Hazırlıkkampıyirmimildenfazlaolamaz.Belkidahabileaz.""Ohaldebelkionbeşmilimizkaldı.BelkideokadarbiledeğilŞeye..."(Tılsım'a)"Evet,öyle."Jackgüneşkararırkenbaşınıkaldırıpbaktı,bulutlarıngeldiğinigördü.Isıbirdenbeşderecedüşmüş

gibioldu,ortalıkmatlaştı,kuşseslerisustu.

9İlk işareti Richard gördü. Basit bir tahta levhaya, beyaz üzerine siyah harflerle yazı yazılmıştı.

Raylarınsolundaydı.Direğesarmaşıksarılmıştı.Uzunzamandıroradaolduğubelliydi.Amayazınınruhubugüneuyundu: İYİKUŞLARUÇAR,KÖTÜÇOCUKLARÖLÜR.EVEDÖNMEN İÇİNSONŞANS:DÖNEVİNE.

"Sendönebilirsin,Richie,"dediJack."Bencehavahoş.Seningitmeneizinverirler.Tehlikeliolmaz.Buişseniniçindeğil."

"Bencegalibabenimdeişim,"dediRichard."Senibunabensürükledim.""Hayır. Babam sürükledi. Kaderimiz sürükledi. Ya da Tanrı. Ya da Jason. Her kimse. Ben de

gitmiyorum.""Pekâlâ,"dediJack."Devamedelim."LevhayıgeçerlerkenJackayağınıuzattı,birKung-Futekmesiyledireğidevirdi."Aferin,ahbap,"dediRichard.Birazgülümsüyordu."Sağol.Amabanaahbapdeme."

10Richard yine dalgın ve yorgun görünmeye başlamıştı ama, yol boyu bir saat konuştu durdu. Büyük

Okyanusun gittikçe kuvvetlenen kokusuna doğru gidiyorlardı. Richard bir yığın am anlattı. Hepsiniyıllardıriçindetutmuştu.Jackyüzündenbellietmemeklebirlikteçokşaşkındı.Buyalnızçocukiçiniçindebüyük bir acıma duygusu kabarmıştı. Babasının sevgisinden bir kırıntı kazanmak için ne kadar dauğraşmıştı! İstemeyerek bunları açıklıyordu Richard. Jack dönüp arkadaşının solgun rengine baktı.Yanaklarındaki,alnındaki,ağzınınçevresindekiyaralarıgözdengeçirdi.Oçekingen,fısıltılısesidinlediveiçinden,iyikiMorganSloatbenimbabamdeğildidiyeşükretti.

Richard,Jack'erayınbukesimindehatırladığıyolişaretlerinianlattı.Biryerde,ağaçlarıntepesindenbirambarındamınıgördüler.Damınüzerindesolmuşbirsigarareklâmıvardı.

Page 383: Tılsım - Turuz

Richardgülümseyerek,"Yirmiharikatütündennefisdumanlarçıkar,"dedi."Amaogünlerdeambarıntamamıgörünüyordu."

Çift tepeli ulu çamı gösterdi. On beş dakika sonra, "Şu tepenin ardında kocaman bir kaya vardı,kurbağayabenziyordu,"dedi."Bakalımhâlâoradamı!"

Oradaydı. Kurbağaya da gerçekten benziyordu. Biraz. İnsan hayalini zorlarsa. Belki üç yaşındaolmanındakatkısıvardı.Yadadört.Yadayedi.Richardosırakaçyaşındaysa.

Richard demiryoluna bayılıyordu. Hazırlık Kampına da tutkundu. Ama Point Venuti'yi sevmiyordu.Birazkendinizorlayınca,kaldıklarımotelinadınıbilehatırladı.KingslandMotel.Jackbuadınkendisinihiçşaşırtmadığınıfarketti.

Kingsland Motel, diyordu Richard. Babasının çok ilgi gösterdiği o eski otelin biraz ilerisindeydimotel.Richardpenceredenbaktığındaeskioteligörebiliyordu.Hiçdesevmiyorduorayı.Koskocaman,eskiveharapbiryerdi.Kovukları,oyukları,kuleleri,garipbiçimli,pirinçrüzgârgülleri!Rüzgârolmasada döner dururdu rüzgâr güllerinin tepesindeki pirinç kuşlar. Pencerede durup onların dönüşünüseyrettiğinihatırlıyordu.Kimikuş,kimiay,kimiÇinsimgeleriydi.Okyanusköpürürkenonlargüneştegöztaparlardı.

"Boşmuydubina?"diyesorduJack."Evet.Satılıktı.""Adıneydi?""Agincourt." Richard durdu, çocukça bir söz ekledi. "Siyahtı. Tahtadandı ama taş gibi duruyordu.

Eskimişkarataşlargibi.BuyüzdenbabamlaarkadaşlarıorayaKaraOteldiyorlardı?"

11JackbuseferkisoruyukısmenRichard'ıoyalamakiçinsordu."Babanootelisatınaldımı?Hazırlık

kampınıaldığıgibionudaaldımı?"Richardbirazdüşündü,sonraevetanlamındabaşınısalladı."Evet,"dedi."Sanıyorumaldı.Birsüre

sonra. Oraya ilk gitmeye başladığımızda, otelin kapısında satılık levhası vardı. Ama bir gidişimizdegöremedim."

"Amaoradahiçkalmadınız,öylemi?""Yok canım," diye ürperdiRichard. "Beni oraya ancak zincirle çekerek sokabilirdi... belki yine de

girmezdim.""İçinehiçmigirmedin?""Hayır.Hiçgirmedim,hiçdegirmeyeceğim."Ah,Richie,dostum,sanaaslaasladememekgerektiğiniöğretmedilermi?"Babandamı?Odamıhiçgirmedi?""Bildiğim kadarıyla girmedi," dedi Richard en bilgiç sesiyle. İşaret parmağı burnunun kemerine

yükseldi, gözlüğünü yukarı itecekmiş gibi oldu ama gözlük falan yoktu. "İçeri hiç girmediğine bahsegirmeye bile hazırım.Oradan benimkadar o da korkuyordu.Benim için konu yalnızca korkuydu.Amababamiçin,okadarlakalmıyordusanıyorum.Babam..."

"Evet?"Richardisteksizbirsesle,"Babamorayıbirtutkuhalinegetirmişti,"dedi."Öylesanıyorum."

Page 384: Tılsım - Turuz

Richardsustu.Gözleridalgın,eskigünleridüşünüyordu."Hergüngidipbinanınkarşısındadururdu.YaniPointVenuti'yegeldiğimizzamanlar.Hembirikidakikadadeğil.Üçsaatfalandururdu.Bazendahadauzun.Genellikleyalnızgiderdioraya.Amaherzamandeğil.Babamın...garipdostlarıvardı.""Wolflarmı?"

"Sanıyorum."Richard'ınsesihemenhemenkızgınçıkmıştı."Evet,sanıyorumbazılarıWolfolabilir...yadaadlarıherneyse.Elbiselerininiçinderahatsızgibiydiler.Hepkaşınıyorlardı.İnsanlarınkaşımamasıgereken yerlerini kaşıyorlardı. Bazıları da basketbol koçuna benziyordu. Katı ve gaddar adamlardı.HazırlıkKampındagördüklerimdenbazılarıdagelirdi.Bak,sanabirşeysöyleyeyim,Jack...oadamlarobinadan öyle korkuyorlardı ki... babamdan bile çok korkuyorlardı. Yanma yaklaştıkça büzülüyorlardıkorkudan."

"YaSunlightGardener?Ohiçgelmişmiydi?""Hı-hıı," dedi Richard. "Ama Point Venuti'ye geldiğinde... ötede gördüğümüz adama daha çok

benziyordu.""Osmond'amı?""Evet. Ama onlar pek sık gelmezdi. Genellikle babam yalnız giderdi. Bazen ya lokantadan, ya

motelden, kendisine sandviç hazırlayıp paket yapmalarını isterdi. Sokak kanepesine oturur, otele bakabakayemeğiniyerdi.BenKingsland'dalobininpenceresindenbabamınotelebakışınıseyrederdim.Öylezamanlardayüzünühiçsevmezdim.Korkuyormuşgibiydi.Amabirbakıma...zevkleniyormuşgibiydide."

"Zevklenmek,ha?"dediJack."Bazenbanayanındagitmek isteyip istemediğimisorardı.Benher seferindehayırderdim.Obaşını

sallardı.Birseferinde,hatırlıyorum,'Dahavakitvar,'dedi.'Herşeyianlayacaksın,Rich...zamanla.'Beniçimden,eğerkaraotelleilgiliyseanlamakistemiyorum,diyedüşündüm.

"Bir gün sarhoşken o binada bir şey olduğunu söyledi. Uzun zamandan beri orada, dedi.Yataklarımızda yatıyorduk, hatırlıyorum. Fırtına vardı o gece. Rüzgâr uğulduyor, dalgalar kumsalagürültüyleçarpıyordu.Agincourt'untepesindedönenrüzgârgülleriningıcırtısıduyuluyordu.Korkunçbirsesti.Obinayı,oodalarıdüşünüyordum...hepsideboş..."

"Yalnızcahayaletler,"diyemırıldandıJack.Arkasındaayaksesiduyargibioldu,hemendönüpbaktı.Kimseyoktu.Demiryolubomboştugörebildiğikadarıyla.

"Evet,doğru.Birtekhayaletler,"diyeonakatıldıRichard."Bendebabama,değerlibirşeymi,baba,diyesordum."

"Varlıklarınendeğerlisi,dedi.""Ben, o halde biri girer, çalar, dedim. Bu konu... nasıl diyeyim... üzerinde konuşmak istediğim bir

konudeğildiamababamınuyumasınıdaistemiyordum.Orüzgârınsesi,odalgalarınsesivarken,yalnızkalmakistemiyordum.

"Babamgüldü.Birşıkırtıduydum.Yerdeduranşişedenkendinebirazviskidahadoldurdu."Kimse çalacak değil,Rich, dedi.Agincourt'a giren bir serseri, ömründe görmediği şeyleri görür."

İçkisiniiçti.Uykusunungeldiğinianlıyordum.Sonrayinekonuştu.Dünyadaoşeyebirtekkişidokunabilir,odaorayayaklaşamayacakbile,Rich,dedi.Bunugarantiedebilirim.Beniilgilendirentekyanı,oradada,burada da aynı olması. Değişmiyor... yani bildiğim kadarıyla değişmiyor. Benim olsun isterdim. Çokişimeyarardı.Onunla neler neler yapabilirdim.Amabir bakıma, bencebulunduğuyerdekalması daha

Page 385: Tılsım - Turuz

iyi.""Osırabenimdeuykumgelmişti.Amayinedeonasözettiğişeyinneolduğunusordum.""Nededi?"Jack'inağzıkupkuruydu."Ona taktığı isim..." Richard bir kararsızlık geçirdi, kaşlarını düşünceli bir tavırla çattı. "Ona,

mümkün olan bütün dünyaların ekseni dedi. Sonra güldü. Bu sefer başka bir isim taktı. Seninhoşlanmayacağınbirşey."

"Neydio?""Kızacaksın.""Haydi,Richard,söyleartık.""Ona...şey...PhilSawyer'inçılgınlığıdedi."Jack öfke yerine baş döndüren bir heyecan hissetti. Oydu tabii. Tılsım'dı. Mümkün olan bütün

dünyalarınekseni.Kaçdünyaolabilirdi?Tanrıbilirdiancak.Amerikatoprakları,asılDiyar,varsayımlıDiyar Diyar'ı, ve böylece devam edip gidebilirdi. Berber dükkânlarının önündeki direklerde dönenhelezongibi.Birdünyalarevreni.Boyutlubirdünyalarmakrokozmu.Hepsindededeğişmeyenbirtekşeyvardı.Birtekbirleştiricikuvvet.Kesinlikleiyiolanbirşey.Şusıraokötüyerdehapisbileolsa.Tılsım...mümkünolantümdünyalarınekseni.AynızamandadaPhilSawyer'inçılgınlığımıydıo?Herhalde.Phil'inçılgınlığı...tutkusu...Jack'intutkusu...MorganSloat'un...Gardener'in...vetabiiikiKraliçe'nindeumudu."Mesele ikizlilerle kalmıyor," dedi alçak sesle. Richard gözleri adımlarında, yürüyordu. Ürkek birbakışlaJack'ebaktı.

"Mesele ikizlilerle kalmıyor, çünkü iki dünyadan fazla var. Üçüzlüler... dördüzlüler... kim neredenbilebilir?BuradaMorganSloat,oradaOrris'liMorgan,belkibirbaşkayerdedeAzreelDüküMorgan.Amaooteliniçinehiçgitmemiş."

"Neden söz ettiğini anlayamıyorum," dediRichard ezik bir sesle.Bu ses tonunda, ama sen yine dekonuşmayadevamedeceksin,gibibiranlamvardı.Saçmalıktandeliliğedoğruyolalacaksın.SeabrookAdasıyolcuları,gemiye!

"içeriye giremiyor! Yani California'lı Morgan giremiyor... nedenini biliyor musun? Çünkü Orris'liMorgan giremiyor da ondan.Orris'liMorgan'ın giremeyişi de, California'lıMorgan'ın giremeyişinden.Eğer içlerinden bir tanesi bu otelin kendine karşılık gelen kopyasına giremiyorsa, o zaman hiçbirigiremiyor.Anlıyormusun?"

"Hayır."JackbukeşfindenheyecanlanmışolduğundanRichard'ınnedediğiniduymadı."İkiMorgan olsun, ya da iki düzineMorgan olsun. Önemi yok. İki Lily veya düzinelerce dünyada

düzinelerce kraliçe,Richard, bunu düşün bir!Nasıl da karışıyor insanın zihni!Düzinelerce kara otel...amabaşkabirdünyadabelkikaralunaparkolur...karatreylerolur...neolurbilemem.AmaRichard..."

Sustu, olduğu yerde durdu. Richard'ı omuzlarından tutup çevirdi, yüzüne baktı. Gözleri parlıyordu.Richard ondan uzaklaşmaya çalıştı, sonra durdu. Jack'in yüzündeki ateşli güzellik onu trans halinesokmuştu.Richardbiraniçinherşeyinmümkünolduğunainandı.Birdenbire,kısabirsüreiçin,kendiniiyileşmişhissetti.

"Ne?"diyefısıldadı.

Page 386: Tılsım - Turuz

"Bazışeylerdışlanmıyor.Bazı insanlardışlanmıyor...Onlar... şey... tek tabiatlı.Başka ifadeedecekkelimebulamıyorum.Onlardatıpkıonungibi...yani...Tılsımgibi.Tektabiatlı.Ben.Bentektabiatlıyım.Birikizlimvardıamaöldü.YalnızcaDiyar'dadeğil,bizimkihariç,başkatümdünyalardadaöldü.Bunubiliyorum.Hissediyorum.Babamdabiliyordu.SanıyorumbanaGezginJackdemesininnedenibuydu.Beneğerburadaysam,oradadeğilimdemektir.Oradaykendeburadadeğilim.Ve...Richard...sendeöylesin."

Richardonaağzınıaçamadanbaktı."Hatırlayamazsın.BenAnders'lekonuşurkensenkendindedeğildin.AmaOrris'liMorgan'ınbiroğlu

varmış.Anderssöyledi.AdıRushton'muş.Okim,biliyormusun?""Evet,"diyefısıldadıRichard.GözlerinihâlâJack'inkilerdenayıramıyordu."Benimikizlimdi.""Evet,öyle.OçocukküçükkenölmüşdediAnders.Tılsımtek tabiatlı.Bizde tek tabiatlıyız.Baban

öyledeğil.BenOrris'liMorgan'ıötekidünyadagördüm.Babanabenziyoramababandeğil.Okaraotelegiremez.

Richard. Şimdi giremez. Ama benim tek tabiatlı olduğumu nasıl biliyorsa, senin öyle olduğunu dabiliyor.Benimölmüşolmamıister,senidekendindenyanaister.

"Çünkü o zaman... eğer buTılsım'a sahip olmaya karar verirse, gidip alasın diye seni yollayabilir,öyledeğilmi?"

Richardtitremeyebaşladı."Boş ver." dedi Jack ciddi bir sesle. "Baban ona kaygılanmak zorunda kalmayacak. Tılsımı biz

çıkaracağızdışarı.Amaoeldeedemeyecek.""Jack, ben o yere girebileceğimi sanmıyorum," dedi Richard. Ama çok kısık, zayıf bir fısıltıyla

konuşuyordu.Jackyürümeyebaşlamışolduğundanonunbusözlerinihiçduymadı.Richardonayetişmeküzerehızlandı.

12Konuşmalar hızını kaybetmişti. Öğle vakti geldi ve geçti. Orman çok sessizleşmişti. Jack iki kere

kıvrık, garip gövdeli ağaçlar gördü. Raylara çok yakın yerde bitmişlerdi. O ağaçların görünüşünü hiçbeğenmiyordu.Tanıdıkgeliyorduonaoağaçlar.

Richardgözleriadımlarındayürürkensonundasendeleyipdüştüvebaşınıçarptı.BundansonraJackonubirkeredahasırtınaalıptaşıdı.

"İşte,Jack!"diyeseslendiRichardnedensonra.İlerde raylar eski bir garaja girip gözden kayboluyordu. Garajın kapıları açıktı. İçerisi loş, tozlu

gibiydi. Burası belki bir zamanlar Richard'ın dediği gibi hoş bir yer olabilirdi ama, şimdi artık öyledeğildi.Garajınilerisindebirotoyolgözüküyordu.101numaralıotoyolherhalde,diyetahminettiJack.

Dahaötededeokyanusvardı.Dalgalarınsesiduyuluyordu."Geldikgaliba,"dedikurubirsesle.Richard, "Hemenhemen,"diyecevapverdi. "PointVenuti, yolunbirmilkadar ilerisinde.Tanrım...

keşkeorayagitmekzorundaolmasaydık,Jack...Jack?Nereyegidiyorsun?"Jackhiççevresinebakmadı.Raylardanindi,ogaripağaçlardanbirininçevresindendolaştı,otoyola

Page 387: Tılsım - Turuz

yöneldi.Otlarınarasındangidiyordu.Garajdan,yaniMorganSloat'unözeltrenininevindenbirkıpırtıvebirsesduyuldu,Jackotarafabakmadıbile.

Yolavardı,karşıyageçti,ilerledi.

131981yılınınAralıkayıortalarındaJackSawyeradlıbirçocukkarayladenizinbirleştiğiyerdedurdu.

Elleriniblucinininceplerinesokmuş,durgunBüyükOkyanusabakıyordu.Onikiyaşındaydı.Yaşınagöreolağanüstü güzeldi. Kumral saçları uzuncaydı... belki gereğinden fazla uzundu... ama denizin rüzgârı osaçlarıalnındanarkayadoğruitiyor,güzelyüzünü,genişalnınıortayaçıkarıyordu.Oradadurup,ölmekteolanannesini,sonrayanındaolanveolmayandostlarınıdüşündü,dahasonradadünyaiçindekidünyalarıveherbirininnasılkendirotasındailerlemekteolduğunudüşündü.

Bunca yol aldım, dedi kendi kendine... ürperdi. Gezgin Jack, okyanustan okyanusa. Gözleri birdenyaşlarladoldu.Tuzlukokuyuderinderiniçineçekti.Buradaydıişte...Tılsımdayakınındaydı.

"Jack!"Jackönceonabakmadı.Gözleribüyükokyanusadalmıştı.Güneş ışığıdalgalaravuruyordu.Kendisi

buradaydı.Varmıştıburaya.Başarmıştı.Kendisi..."Jack!"Richardonunomzunavurdu,dalgınlıktankurtulmasınısağladı."Bak!"Richard,ağzıaçık,yolunilerisindekibirşeyigösteriyordu.PointVenuti'ninbulunduğutarafta

herhalde."Şurayabak!"Jackbaktı.Richard'ın şaşkınlığını anlıyordu ama, kendisi hiç şaşmıyordu.Richard, babasıylaPoint

Venuti'dekaldıklarımotelinadınısöylediğindenasılşaşmadıysa,yineöyleşaşmıyordu.Meseleşaşkınlıkdeğildiama...

Amaannesinigörmekyinedehoşbirşeydi!Yüzü yerden beş metre yüksekteydi. Jack'in hatırladığından daha genç bir yüzdü. Lily'nin en ünlü

olduğu zamanlardaki yüzüydü. Saçları koyu sarı ve parlaktı. Geriye çekilip TuesdayWeld tipi bir atkuyruğuyapılmıştı.Yüzündekiotipik,aldırmazgülümsemeisesırfkendisineaitti.Filmdünyasındabaşkahiç kimse öyle gülümsemezdi. O icat etmişti bu gülümsemeyi. Patenti de hâlâ ondaydı. Tek omzununüzerindengeriyebakıyordu.Jack'e.Richard'a...mavibüyükokyanusa.

Annesiydi...amaJackgözlerinikırpıştırdığıandayüzdeğişti.Pekazdeğişti.Çenehattıyuvarlaklaştı,elmacıkkemikleriçıkıklığınıkaybetti,gözlerdahabilederinbirmavioldu,saçlarkoyuldu.ArtıkLauraDeLoessian'ınyüzüolmuştu. Jason'unannesinin. Jackgözlerinibirdahakırpıştırdı,yinekendiannesinigördü.Annesiyirmisekizyaşındayken.Şakadananlamıyorsanbenneyapayım,dermişgibigülümserken.

Birreklâmpanosuydukarşısındaki.Tepesindedeyazılarvardı.'B'KATEGORİSİFİLMLERYILLIKÜÇÜNCÜFESTİVALİ

POİNTVENUTİ,CALİFORNIABİTKERSİNEMASI10-20ARALIK

KARŞINIZDABUYILLILYCAVANAUGH

Page 388: Tılsım - Turuz

"Jack, annen," dedi Richard. Sesi dehşet içinde ve boğuk çıkıyordu. "Bu rastlantı mı yalnızca?Olamaz,değilmi?"

Jack başını iki yana salladı. Hayır, rastlantı değildi. Onun gözlerini ayıramadığı kelime, tabii,KRALİÇEkelimesiydi. "Haydigel,"dediRichard'a, "Hemenhemengeldik sanıyorum." ikisiyanyana,yolunyanısıraPointVenuti'yedoğruyürüdüler.

Page 389: Tılsım - Turuz

Bölüm:38

YOLUNSONU

1Jack,Richard'ın çökmeyehazır duruşuna, terdenparıldayanyüzünebakıyorduyürürken.Çocukcağız

kendini yalnızca irade gücüyle sürüklüyormuş gibiydi. Yüzünde ıslak görünüşlü birkaç sivilce dahabelirmişti.

"İyimisin,Richie?""Hayır,kendimipekiyihissetmiyorum.Amayinedeyürüyebiliyorum,Jack.Benitaşımanagerekyok."

Başınıeğdi,sürüklenmeyisürdürdü.Jackodemiryoluveoistasyonlailgilioncaanısıolanarkadaşınınşuan gerçekten çok rahatsız olduğunu, çok acı çektiğini, kendisinin çektiğinden bile fazlasını çektiğinigörüyordu. Bu yoldan, bu otlardan, bu zehirli sarmaşıklardan... ve en sonunda da, parlak rengeboyanmışkenhiçboyasıkalmayankapkaranlıkbirbinadanötürü.

Bacağım budalaca bir tuzağa sıkışmış gibi hissediyorum, demişti Richard. Jack bunu çok iyianlayabiliyordu ama, yine de Richard kadar derinlemesine anlamasına imkân yoktu. O kadar anlayışadayanamayacağını biliyordu. Richard'ın çocukluğunun bir dilimi, yakılarak, dağlanarak çıkarılmıştıiçinden. İçi dışına çekilmişti.Demiryoluyla o ölü istasyon tek başlarına yeterlerdiRichard'a.Oysa buyetmiyormuşgibi,babasıhakkındaheryeniöğrendiğivekabullendiği şeylebirlikte,çocukluğununyeniyenikısımlarımahvoluyordu.TıpkıJackgibi,Richard'ındabütünhayatıDiyar'ınçizgileriçerçevesindekatlanıvermişti.Richardbudeğişikliğehiçhazırdeğildi.

2Tılsım konusunda Richard'a söylediklerinin doğru olduğuna yemin edebilirdi Jack. Tılsım onların

geldiğinibiliyordu.Jackdeonunvarlığınınannesininresmiolanilânıgördüğüandanitibarenhissetmeyebaşlamıştı.Şimdioduyguçokdahagüçlüveacilbirhalegelmişti.Sankikilometrelerceötedebüyükbirhayvanuyanmış,homurtusutoprağıtitretiyordu.Yadaufkunhemenötesindekiyüzkatlıbirbinadakitümampullerbirandayanmış,çıkardığıışıkyıldızlarısaklamayabaşlamıştı...yadabirisidünyanınenbüyükmıknatısını harekete geçirmiş, o mıknatıs Jack'i kemerindeki tokadan, cebindeki bozuk paralardan,dişlerindeki dolgulardan çekiyor, iyice kendine çekmeden rahat edemeyecekmiş gibi davranıyordu. Ohomurdanan hayvan, o ani parlayan ışık, o mıknatıs özlemi, hep birlikte Jack'in göğsünde yankılanıpdurmaktaydı.Orada,PointVenutitarafındabirşeyJackSawyer'iistiyordu.JackSawyer'inisekendisinibukadarkuvvetleçağıranvarlıkhakkında tekbildiği,onunbüyükolduğuydu.Küçükbirşeyinbukadargücüolamazdı.Filkadar,kentkadarbirşeyolmalıydı.

Jackbukadarkocamanbirşeyinasılidareedebileceğinidüşündü.Tılsımsihirlivekaranlıkbireskioteldehapisti.Herhaldeorayakonmasınınyansebebi,onukötüellerdenkorumaksa,yarısebebide,niyetineolursaolsunherhangibirkimseninonuidareetmesininzorolmasıydı.İdareedeyimderkeninsanınya

Page 390: Tılsım - Turuz

kendine, ya da Tılsım'a zarar vermesi işten bile değildi. Jack kendisini çağıran kuvveti hissederken,inşallahTılsım'ınönündezayıfkalmam,diyeduaetmekteydi.

"Anlayacaksın,Rich." Jack bunuRichard'ın ağzından duyunca şaşırdı. "Babambana öyle diyordu,"diyedevamettiRichard."Anlayacakmışım.Anlayacaksın,Rich."

Jack,Richard'akaygılıgözlerlebakarak,"Öyle,"dedi."Şimdikendininasılhissediyorsun,Richard?"Ağzının çevresindeki yaralara ek olarak Richard'ın alnı da sivilcelerin arasına serpilmiş kırmızı

lekelerle,çıkıntılarladolmuştu.Biryığınböcekkendileriniderisininaltınagömmüşlergibigörünüyordu.Jack bir an için Richard'ı okulunda, kendisi pencereye tırmandığı zamanki haliyle düşündü. Gözlüğügözünde, kazağı pantolonunun içine sokulmuş, düzenli Richard. O çocuk bir daha geri dönecek miydiacaba?

"Hâlâ yürüyebiliyorum," dedi Richard. "Ama acaba onumu demek istiyordu?Anlayacağım şey bumuydu..."

Jack,"Yüzündedeğişiklikvar,"dedi."Birazdinlenmekistermisin?""Hayır.Okaşıntılarıhissedebiliyorum.Sırtımdadavarsanıyorum.""Bir bakayım." Richard yolun orta yerinde durdu, köpek gibi itaatkâr davrandı. Gözlerini yumdu,

ağzından soluk alıp vermeye başladı. Alnındaki, şakaklarındaki kırmızı benekler alevlendi. Jack onunarkasınageçti,ceketinivekirligömleğinineteğinikaldırdı.Sırttakibeneklerdahaküçüktü.Okadarşişdeğildi.Richard'ınzayıfomuzlarındanbelinedoğruyayılıyordu.İsilikgibibirşeydi.

Richardmoralibozukbiçimdeiççekti."Sırtındadavaramakötüdeğillerpek,"dediJack."Sağol." Richard soluk aldı, başını kaldırdı. Tepede gri gökyüzü sanki dünyanın üzerine

çökebilecekmişkadarağırgörünüyordu.Okyanuskayalardagümbürdedi. "Aslındabir ikimilvaryok,"dediRichard."Yürürüm."

"Gerektiği zaman seni sırtımda da taşırım." Jack bu sözle Richard'ın yakında yine dermansızkalacağınainandığınıaçığavurmuşoluyordu.

Richardbaşınıikiyanasalladı,gömleğinitekrarpantolonununiçinesokmakiçinbeceriksizbirçabagösterdi."Bazensanki...bazensankiyapamazmışımgibigeliyor..."

"Ootelegireceğiz,Richard,"dediJack.Richard'ınkolunututmuş,onuadımatmayazorluyordu."Senveben.Birlikte.Girinceneolacak,hiçdüşünemiyorumamasenvebengireceğizoraya.Bizidurdurmakiçinkarşımızanedikilirsedikilsin.Bunuunutmasakın."

Richard ona yarı korku, yan minnet dolu bir bakışla baktı. Jack o anda Richard'ın yanaklarındaçıkmaya hazırlanan yeni kızarıklıkların gölgesini de görebildi. Kendisini çekip duran o gücü bir dahahissetti.KendisiRichard'ınasılçekiyorsa,tıpkıöyle.

"Babamı demek istiyorsun," dedi Richard. Gözlerini kırpıştırdı. Ağlamamaya çalışıyordu ama,heyecanbütünduygularınıbüyütmekteydi.

"Herşeyidemekistiyorum,"dediJack.Bupekdedoğrusayılmazdı."Haydi,gidelim,dostum.""Amabennezamananlayacağım?Bazışeylerihiç..."Richardsavunmasızgözlerinitekrarkırpıştırdı.

Page 391: Tılsım - Turuz

Jackonunçevreyibulanıkgörmekteolduğunuhatırladı."Dahaşimdidenanladıklarınepeyarttı,Richie,"dediarkadaşına.Bir an için Richard'ın yüzünde yürek burkan acı bir gülümseme belirdi. Anlamak istediğinden çok

dahafazlasıanlatılmıştıona.Jackdeoanda,keşkeThayerokulundangeceyarısıtekbaşımakaçsaydım,diyedüşünüyordu.Richard'ınmasumluğunukorumadönemiçokgerilerdekalmıştıartık.Eğereskidenöylebir ihtimal vardıysa tabii. Jack'in görevinin gerekli bir parçasıydı Richard. Güçlü ellerin yüreğinesarıldığınıhissetti.Jason'unelleri.Tılsım'ınelleri.

"Gidiyoruz,"dedi.Richardyineaynıtempodayürümeyebaşladı."PointVenuti'debabamıgöreceğiz,değilmi?"diyesordu.Jack,"Senikollayacağım,koruyacağım,Richard,"dedi."Sürüsensinşimdi.""Ne?""Kimsesanabirzararveremeyecek.Senyeterkikaşınakaşınaöldürmekendini."Richard yürürken kendi kendine mırıldandı. Elleri kızarık şakaklarına doğru yükseldi, ovaladı,

ovaladı. Ara sıra parmaklarını saçlarının arasına daldırıyor, köpek gibi kaşıyordu kendini. Kısmîrahatlama,homurdanmasınayolaçıyordu.

3Richardgömleğinikaldırıpsırtındakikaşıntılarıgösterdiktenazsonra ilkDiyarağaçlarınıgördüler.

Otoyolunkara tarafındayetişmişbir ağaçtı ilki.Karadalları vebiçimsiz, kalıngövdesi, kızıl yapraklızehirli sarmaşıkların arasından yükselmişti. Budak delikleri ya göz, ya ağız gibi açıktı çocuklarınkarşısında.Dibindekisarmaşıkyapraklarırüzgâresiyormuşgibihışırdıyor,kıpırdıyordu."Haydi,karşıyageçelim." Jack arkadaşının ağacı görmemiş olabileceğini umuyordu. Arkadan yapraklar arasındakıpırdayanköklerinçıkardığıhışırtısesleriduyuluyorduhâlâ.

Birçocukmuo?Çocukolabilirmioradaki?Belkideçoközelbirçocuk?Richard'ın elleri yine şakaklarına doğru uçtu. Yanaklarındaki yeni kızarıklıklar bir korku filmi

makyajınabenziyordu.LilyCavanaugh'uneskifilmlerindenbirindeçocukcanavarrolüneçıkmışgibiydi.Jack,Richard'ınellerininüstündedekırmızılıklarbaşladığınıgördü.

"Gerçektenyürüyebilecekmisin,Richard?"diyesordu.Richardbaşını salladı. 'Tabii.Dahabir süre."Gözlerinikısıpyolunkarşısınabaktı. "Şunormalbir

ağaçdeğil,değilmi?Ömrümdeböyleağaçgörmedim.Kitaplardabile.BuDiyarağacı,değilmi?""Korkarımöyle,"dediJack."DemekkiDiyarçokyakında,değilmi?""Herhaldeöyle""Yaniilerdebuağaçlardandahadagöreceğiz,değilmi?""Mademcevabınıbiliyorsun,nedensoruyusoruyorsun?Öff,Jason,ammadaaptalcalâf.Özürdilerim,

Richie...Galiba o ağacı görmezsin diye umuyordum.Evet, herhalde ilerde yenilerine de rastlayacağız.Yanlarınafazlasokulmayalım."

GeçtikleriyerlerzatenDiyartarafındanişgaledilmişebenziyordu.Richard.

Page 392: Tılsım - Turuz

"Sırtımabirdahabakabilirmisin?"diyesordu.'Tabii." Jack gömleğin eteğini tekrar kaldırdı. Canı inlemek istedi ama ağzından ses çıkarmamayı

başardı.Richard’ın sırtı sıcaklık verecek kadar kızgın kırmızı şişliklerle dolmuştu. "Biraz daha kötü,"dedi.

"Banadaöylegelmişti.Birazdiyorsun,ha?""Biraz."AzsonraRichardkrokodilbirbavulabenzeyecek,diyedüşündüJack.YadaFilAdamınoğluna.

***İlerdeikiağaçbirleşiyordu.Gövdeleribirbirininçevresindedönüyor,amasevgidençokşiddetifade

ediyordu. Jack hızla yürürken oraya baktı. Gövdelerin kabuğunda kendilerine doğru açılmış ağızlarınküfürleryadaöpücükleryollamaktaolduğunuhissetti.Köklerinbirbirinesürtündüğünüduyduğundaniseemindi."ÇOCUK!BİRÇOCUKVARORADA!BİZİMÇOCUKORADA!"

Dahaakşamaçokvardı.Amahavakaranlık,puslu,eskibirgazetefotoğrafıgibikumluydu.Tanınmazotlar kaplıyordu otoyolun kara tarafını. Hiç çiçekleri yoktu. Yaprakları da azdı. Birbirine dolanmışyılanlarabenziyorlar,dizelyakıtıgibikokuyorlardı.Güneşarasırabulutlarınarasındansolgunbiralevgibi parlıyor, Jack'e eskiden gördüğübir Indiana fotoğrafını hatırlatıyordu.Oralarda bir yerdenTılsımonu giysilerinden yakalamış gibi çekti. Mümkün olan tüm dünyaların nexus'u. Richard'ı o cehennemegötürüyordu kendisi. Orada Richard'ın hayatı için tüm gücüyle mücadele edecekti. Gerekirse ayakbileklerinden çekerek götürürdü Richard'ı. Richard da bunu hissetmiş olmalıydı. Bir yandan yanlarım,sırtımkaşırkenbiryandandaitirazetmedenyürüyorduçünkü.

Bunu yapacağım, dedi Jack kendi kendine. Cesaretlenmek için böyle söylediğini farkedemedi. Birdüzinedeğişikdünyadangeçmekzorundabilekalsam,yapacağım.

4YolunüçyüzmetrekadarilerisindebirgrupDiyarağacıyolkenarınasoygunculargibidizilmişti.Jack

karşıtaraftanilerlerkenonlarındolaşıkköklerinebaktı.Sankibiriskeletikucaklıyorlardıtoprakta.Jackyutkundu,Richard'ıarkasındatasmaylaçekergibisürükleyerekhızlıadımlarlaoradangeçti.

5BirkaçdakikasonraJackSawyerilkdefaolarakPointVenuti'yigördü.

Page 393: Tılsım - Turuz

Bölüm:39

POINTVENUTI

1PointVenutiçukurdakalmışbiryerdi.Tepeninokyanusainenyamaçlarınasarılmışgibiydi.Arkasında

dahayüksek tepelerkaranlıkgökyüzünedoğruyükseliyordu.Buruşburuşdevfillergibiydiler.Yol tahtaduvarlarınyanısırailerledi,sonrabirköşeyidönüncedaruzunmetalbirbinagözüktü.Yafabrika,yadabirambarolmalıydı.Onunaşağısında,yamaçtaterasterasdahabaşkadepolarvebinalardavardı.Jack'inbaktığıyerden,yolbir süregözükmüyor, ancakkarşıyamaca tırmanmayabaşladığızaman tekrarortayaçıkıyordu. Ordan San Francisco'ya doğru devam edip gitmekteydi. Yalnızca ambarlarınmerdiven gibiinendamlarıvardıortada.Yanlarındaçitleçevrilmişotoparkyerleriyle,tâuzakta,sağtaraftadadenizinkurşunîrengiyle.Yolungörünenkısmındainsanfalanyoktu.Enyakınfabrikanınpencerelerindekimseninbaşı gözükmüyordu. Boş park alanlarında tozlar uçuşmaktaydı. Point Venuti terkedilmiş bir yerebenziyordu ama Jack biliyordu öyle olmadığını. Morgan Sloat'la hempaları... yani Diyar'daki çuf-çufsavaşındansağkurtulanlar,GezginJack'le

MantıklıRichard'ıburadabekliyorolacaklardı.Tılsım, Jack'e seslendi,onuhızlıyürümeyezorladı."Eh,geldikişte,arkadaş,"deyipadımımattıJack.

PointVenuti'ninikiyenidikkatçekenyanıçokgeçmedengözeçarptı.Birincisi,birCadillaclimuzinarabanın arka tamponunun yaklaşık yirmi beş santimlik ucuydu. Jack arabanın pırıl pırıl siyah boyalıolduğunu, tamponunun parıldadığını, stop lambasının da bir ucunu görebildi. Bunun şoförlüğünü yapanWolfinşallahHazırlıkKampıkurbanlarıarasındadır,diyegeçirdiiçinden.Sonraokyanusadoğrubirkeredaha baktı.Gri sular vurup duruyordu kıyıya.Adımının orta yerindeyken ambar binasının damında birhareketdikkatiniçekti.GELBURAYAdiyeçağırdıonuTılsımomıknatısgücüyle.PointVenutisıkılanbiryumrukgibiküçülmüşebenziyordu.İlerdebirdamınüzerindekaranlıkamarenksiz,rüzgârgülübiçimindebir kurt başının dönmekte olduğunu ancak görebildi. Rastgele, sağlı sollu dönüp sonra peşpeşe turlartamamlayan rüzgâr gülüne bakarken, kara oteli ilk defa görmekte olduğunu anladı. Depo binalarınındamlarından, ilerki yoldan, kasabanın görünmeyen kesiminden yanılmaz bir düşmanlık yükselmekteydi.İnsanyüzündebirtokatgibihissediyorduodüşmanlığı.DiyarşuandaPointVenuti'yedoğrukanıyor,diyedüşündü Jack. Gerçeklik pek incelmişti burada. Kurt kafası anlamsız hareketlerle havada kıpırdıyor.Tılsım, Jack'i çekmeyi sürdürüyordu. GEL BURAYAGEL BURAYA ŞİMDİ GEL ŞİMDİ ŞİMDİ GELŞİMDİ...Jack,Tılsımınoinanılmazbiçimdedurmadanartançekmegücününyanındabirdesesiolduğunu,kendisine bir şarkı söylemekte olduğunu hissetti. Sözleri ve ezgisi olmayan bir şarkı... ama başkakimseninduyamadığı,alçalanveyükselenbirşarkı.

TılsımbiliyorduJack'inorüzgârgülünügördüğünü.PointVenutibelkihemKuzeyhemdeGüneyAmerika'nınenyozlaşmış,entehlikeliyeriolabilir,diye

düşündüJack.AmayinedekendisininAgincourtotelinegirmesineengelolamayacaktı.Richard'adöndü.Kendinibiraydanberiyalnızcadinlenipegzersizyapmışçasınaenerjikhissetmiştibiranda.Arkadaşının

Page 394: Tılsım - Turuz

durumuna karşı duyduğu şoku yüzünde göstermemeye çalıştı. Richard da engel olamazdı ona.MecburkalırsazorlaiterdiRichard'ıooteldeniçeri.Zordurumdakiarkadaşının,tırnaklarınısaçlarınınarasındangeçirişine,şakaklarını,yanaklarınıkaşıyışınabaktı.

"Buişiyapacağız,Richard,"dedi."Biliyorum,yapacağız.Kafamızaneleratarlarsaatsınlar,karşımızaneçılgınlıklarçıkarırlarsaçıkarsınlar,yapacağız."

"Dertlerimizin bizimle başları derde girecek..." Richard farkında olmadanDr. Seuss'un bir sözünütekrarlıyordu.Durakladı."Benbaşarabilirmiyim,bilemiyorum.Doğrusubu,Jack.Ayaküstündebirölügibiyim."Jack'eacılıbakışlarlabaktı."Neoluyorbana,Jack?"

"Bilmiyorum ama bu olanları nasıl durdurabileceğimizi biliyorum." İçinden, inşallah bu doğrudur,diyordu.

"Bunu bana babam mı yapıyor?" diye sordu Richard sefil bir sesle. Ellerini şiş suratı üzerindenkaydırdı.Sonragömleğinipantolonununiçindençekti,karnındakikızarıklıklarabaktı.Şişlikledolualan,Oklahoma haritası biçimindeydi. Belinden başlıyor, iki yanından yukarı, hemen hemen boynuna doğruuzanıyordu."Birtürvirüshastalığıgibi.Babammıverdibuhastalığıbana?"

"Bilerekyaptığınısanmıyorum,Richie,"dediJack."Bununbiranlamıvarsatabii.""Yok,"dediRichard."Hepsigeçecek.SeabrookAdasıekspresiyolunsonunageldiartık."Richardonunhemenyanındaydı.

Jackbiradımattı,Cadillac'ınkuyruk ışıklarınınbiryanıpbir söndüğünügördü, sonraarabaönedoğrukaydı,görünmezoldu.

Bu sefer sürpriz saldın yapamayacaklardı. Cephane yüklü trenle bir çiti yarıp orta yeredalamayacaklardı.AmaPointVenuti'deherkesonlarıngeleceğinibiliyorolsabile,yinedeyolunadevametti Jack.Kendini zırh kuşanmış, sihirli kılıç taşıyor gibi hissetmekteydi. PointVenuti'de kimsenin onazarar verecek gücü yoktu. En azından, Agincourt oteline varıncaya kadar yoktu. Yanında MantıklıRichard'labirlikte,geliyorduJack.Herşeyiiyiolacaktı.Üçadımdahaatmadan,Tılsım'ınşarkısınauyankaslarıonunkendinisavaşagidenbirşövalyegibihissetmesinisağladı.Annesininfilmlerindengelenbirhayale uydurmuştu kendini. Sanki at üstündeydi.Başında geniş kenarlı bir şapka, kalçasında bir silâhıvardı.Bukasabayıtemizlemeyegidiyordu.

İdamKentineSonTren'difilminadı.Hatırlıyordu.BaşrollerdeLilyCavanaugh,ClintWalkerveWillHutchinsvardı.1960yapımı.Öyleolsunbakalım,diyedüşündü.

2DörtbeşDiyarağacıilkboşbinalarınyanındatopraktankurtulmakiçinmücadeleverdiler.Belkihep

oradaydılar,belkidedeğildiler.Jackdeminbaktığındaonlarıgördüğünühatırlamıyordu.Amaoağaçlarıgörmemek,sürühalindekiVahşiköpeklerigörmemeklebirdi.Köklerinintopraktakıpırdayışınıdinleyerekdepoyadoğru,yanındaRichard'layaklaştı.

“Bizimçocuk!BİZİMÇocuk.'""Yolunkarşıtarafınageçelim,"dediRichard'a.Onayardımetmekiçineliniuzattı.Karşı tarafavardıkları andaDiyar ağaçlarındanbiri gözlegörülebilecekbiçimdeuzandı.Köklerini

de,dallarınıdauzatıponlarıyakalamakistergibidavrandı.Çıtırdayandalveyılangibikök,ortaçizgiyioluşturansarıboyanın,sonradaasfaltınikinciyarısınınüzerindenaşıpçocuklaradoğruldu.Jacksoluyan

Page 395: Tılsım - Turuz

Richard'ıdirseğindenyakaladı,sonrakolundankavradı,hızlaçekti.(BENİMBENİMBENİMBENİMÇOCUKO!EVEETTTT!)Yırtılma sesinebenzerbir seshavayı

doldurdu,JackbiraniçinOrris'liMorgan'ıgeçişyapıyorsandı.BurayageçipkarşısındaMorganSloatoluvermesini bekledi. Elinde bir makineliyle, alev makinesiyle, ateşte kızdırılmış kerpetenle,reddedilemeyeceksonteklifiniyapanMorganSloat...amaRichard'ınöfkedenkuduranbabasınınyerine,Diyarağacının tepesiyolunortayerineçarptı,dallarıüzerindebirkere sekti,ölübirhayvangibiyanayuvarlandı.

"Ah,Tanrım,"dediRichard."Bizikovalamakiçinyerindençıktı."Jack de tam bunu düşünüyordu. "Kamikaze ağaç," dedi içinden. "Galiba Point Venuti'de işler

kızışacak.""Karaotelyüzündenmi?"'Tabii...amaTılsımyüzündende."Başınıçevirinceonmetrekadarilerdeikincibirdiyarağacıgördü.

Etoburağaçlardanbiridaha.Düzenkarmakarışıkolmuştuburada.İyiylekötü,aklakarabirbirinekarışmışgibiydi.

Jackkonuşarakyaklaşırkengözleriniağaçkümesindenhiçayırmıyordu.Enyakındakiağacındallarımonlaradoğrueğişini,sesiniduymuşkadarkesinliklebilinçlendirdi.

Belkidebukasababaştan sonakocamanbirOatley'dir,diyedüşünüyordu Jack.Belkibuna rağmenbaşaracaktıyinede.Amailerdeöylebirtünelgörürseaslagirmezdi.JackSawyer.Elroy'unPointVenutikopyasıylakarşılaşmayıhiçmihiçistemiyordu.

"Korkuyorum,"dediRichardarkasından."Jack,yabaşkaağaçlardatopraktançıkarsaöyle?""Biliyormusun, ağaçlar hareketli bile olsa, pek uzağa gidemediklerini gözlemledim. Senin gibi bir

şapşalbileherhaldebirağaçtankaçmayıbaşarır."Yolun son dönemecini alıyorlardı.Ambarları geçmiş, yokuş aşağı inmekteydiler. Tılsım sesleniyor,

sesleniyordu.Jacksonundavirajıkıvrıldı,PointVenuti'ningerikalankısmınıkarşısındagördü.İçindekiJasonkimliğiyolunadevamettiriyorduonu.PointVenutibelkibirzamanlarsevimlibirtatil

kasabasıolabilirdiamaogünlerçoktangerilerdekalmıştı.ArtıkPointVenuti'ninkendisibirOatleytüneliolmuştu.VeJackdeonuniçindengeçmekzorundaydı.Yolunçatlak,parçaparçayüzeyi,Diyarağaçlarıylaçevrelenmişyangındançıkmakulübeenkazlarınınarasındangeçmekteydi.Buevlerde,fabrikalarınişçileriyaşamışolmalıydı.Bir iki tanesibirazsağlamcakalmış,hepsininnemeneevlerolduğunugösteriyordu.Yanmış otomobillerin çarpılmış karkasları orada burada yatıyordu. Hepsini ot bürümüştü. Açık durantemellerdeDiyarağaçlarınınkökleriyavaşyavaşkıpırdamaktaydı.Kararmıştuğlavetahtalarçarpılmıştı.Kırılmışbanyoküvetleri,borular...enkaz.Jack'ingözünebeyazbirparıltıiliştiamaköklerinaltındakibiriskeletinkemiğiolduğunuanlayıncahemenbaşınıçevirdi.Birzamanlarçocuklarbisikletebinerlerdibusokaklarda.Evkadınlarımutfaklardabirarayagelir,ücretlerden,işsizliktenyakınırlardı.Erkeklerbahçeyollarındaarabalarımsiler,cilalarlardı.Hepsigitmiş,yokolmuştuartık.İlerdekibahçededevrilmişbirbahçesalıncağıduruyordu.Pasiçindeydi.Otlarınveçöplerinarasındanbacaklarıhavayauzanmaktaydı.

Kasvetligökyüzündekızılımsıışıklargözkırpıpsönüyordu.Yanıkevlerinbulunduğuikibloklukalanınalttarafında,birboşkavşaktaölübirsokaklambasıasılı

duruyordu. Onun berisindeki binanın duvarında AY! OY! ANNEMİ ÇAĞIRIN! sözleri okunuyor, birvitrindebirotomobilinucugörünüyordu.YangınburadanöteyeyayılmamıştıamaJackkeşkeyayılsaydıdiyegeçirdi içinden.PointVenutizatençürümekteydi.Yangınçürümekteniyiydiyine.Yansıkopmuşbir

Page 396: Tılsım - Turuz

ilânın asıldığı ilk dükkân bir kitapçıydı. TEHLİKELİ GEZEGEN KITABEVI. Sonra Çay ve Sempatiçayhanesi, Ferdy'nin sağlık besinleri dükkânı. Jack pek azının adını okuyabiliyordu. Çoğunun boyalarıçoktan soyulmuştu. Dükkânlar kapalıydı. Tıpkı fabrikalar ve depolar gibi terkedilmişti. Jack durduğuyerdenvitrinlerinkırılmışolduğunugörüyordu.İçlerikarakaraydı.Kaburgalarısayılançıplakbirkadın,otelin tepesindeki rüzgâr gülü gibi ağır ağır dönüyordu çöplü sokakta. Sarkık memeleri, kasık tüylerivardı. Yüzü turuncuya boyanmış, saçları da turuncuydu. Jack olduğu yerde durdu, boyalı suratlı delikadınınkollarınıkaldırışını,bedeninidöndürüşünü,solayağıylabirköpekleşinetekmeatışınıveopozdaheykel gibi donuşunu seyretti. Point Venuti'nin amblemiymiş gibi o pozda kalmıştı kadın. Ayağı yavaşyavaşyereinipbastı,vücuduolduğuyerdeyavaşçadöndü.

Kadınıgeçtiklerindeyineboşdükkânlargördüler.Derkenanacadde,ailelerinyaşadığıbircaddeyedönüştü.Yanieskidenailelerinyaşadığı.Binalarınboyalarıyinedöküktü.Ufacık,ikikatlıevlerbellikibir zamanlar beyazdı ama, şimdi duvarları yazılarla doluydu. Gözüne bir yazı ilişti: ŞİMDİDENÖLÜSÜNdiyeyazılmıştı.Çoktanberivargibiydioyazıduvarda.

JASON;SANAİHTİYACIMVAR,diyeseslendiTılsım.Kullandığıdilkonuşmadilininhemüstünde,hemaltındaydı.

"Yapamam,"diyefısıldıyorduRichardyanıbaşında."Jack,biliyorumyapamayacağımı."Bir dizi boyaları soyuk evden sonra yol yine yokuş aşağı inmeye başladı. Jack iki siyah Cadillac

limuzininkuyruklarınıgördü.Anacaddeninikiyanındaydılar.Burunlarıyokuşaşağıçevrilmiş,motorlarıçalışırdurumdaydı.DerkenkaraotelinüstkısmıCadillac'larınvesefilevlerinarkasındanortayaçıktı.Sontepeninardında,havadauçuyorgibiydi."Orayagiremem,"diyetekrarladıRichard.

"Ben daha şu ağaçları sağ salim geçebileceğimizden bile emin değilim," diye karşılık verdi Jack."Aceleetme,Richard."

Richard garip bir ses çıkardı. Jack onun ağlamakta olduğunu bir saniye sonra anlayabildi. KolunuRichard’ın omzuna attı. Manzaraya o otel egemendi. Orası kesindi. Otel, Point Venuti'nin sahibiydi.Üzerindeki havanın da, altındaki toprağın da. Jack oraya bakarken rüzgâr güllerinin değişik yönleredönmekte olduklarını gördü. Kuleler sivri kılıçlar gibi yükseliyordu göklere. Agincourt gerçekten detaştanyapılmışabenziyordu.

Binyıllık taştan.Ziftgibikara.Üstkatpencerelerininbirindebiranbir ışıkparlayıpsöndü.Jack'esanki otel kendisine göz kırpmış gibi geldi. Sonunda Jack'i bu kadar yakınında görünce için içineğleniyordusanki.Biransonrakaranlıkbirgölgepenceredenuzaklaştı,sonradabirbulutunhayalidüştücama.

BinanıniçindebiryerdenTılsımyalnızJack'induyabildiğişarkısınadevamediyordu.

3"Galiba büyüdü," diye soludu Richard. Otelin üst kısmını tepenin ardında gördüğü andan bu yana,

kaşınmayı unutmuştu. Yanaklarındaki şiş kızarıklıklarının arasından ve üzerinden yaşlar aşağıyakayıyordu. Jack onun gözlerinin hep şişlikler arasında kaldığını gördü. Artık gözlerini kısmak istediğizamanbilegözlerinikısmakzorundakalmıyorduRichard."İmkânsızama,oteldahaküçüktü,Jack.Eminimbundan."

"Şuandahiçbirşeyimkânsızdeğil,"dediJack.Aslındabusözehiçgerekbileyoktu.İmkânsızlıklarınalanına çoktan geçmişlerdi. Agincourt öyle büyük, öyle görkemliydi ki, kasabanın geri kalanıyla

Page 397: Tılsım - Turuz

vahşicesineoransızduruyordu.Karaotelinmimarîsüsüpüsü,okuleleri,orüzgârgülleri,okupolaları,çıkıntıveoyuklarıburayışaka

havasındabirhayalgibigöstereceğiyerde,kötübiryergibigösteriyordu.Birkâbustusanki.BirtürAnti-Disneyland'a ait gibiydi;DonaldDuck'unHuey'i, Dewey'i ve Louise'yi boğazladığı,MickeyMouse'unMini'yivurduğubiryer.

"Korkuyorum,"dediRichard.JASONŞİMDİGEL,diyeseslendiTılsım."Bendenuzaklaşma,dostum.Yağdankılçekergibigireceğiz."JASONŞİMDİGEL!DiyarağaçlarıkümesiJackyaklaşırkenhışırdadı.Richardkorkuylabiradımgeridekaldı. Jack içinden,belkideRichardartıkönünügöremiyor,diye

düşündü. Hem gözlüğü yoktu, hem de gözleri şişip gittikçe kapanıyordu. Jack elini arkaya uzatıpRichard'ınelinituttu,elininvebileğininnekadarincelmişolduğunufarketti.

Richard sendeleyerek ilerliyordu. Sıska bileği Jack'in elinde alev alevdi. "Ne yaparsan yap, sakınyavaşlama,"dediJack."Yanlarındangeçelim,yeter."

"Yapamam,"diyehıçkırdıRichard."Senitaşıyayımmı?Ciddiyim,Richard.Buişçokdahakötüyegidebilirdi.Kamptaonunadamlarının

okadarçoğunutemizlememişolsaydık,elliadımdabirnöbetçiçıkardıkarşımıza.""Benitaşırsanhızlıgidemezsin.Seniyavaşlatırım."Yaşimdineyaptığını sanıyorsunAv/diyedüşündü Jack. "Yanımdaolveyıldırımgibi atıl,Richie,"

dedi."Benüçdeyince.Tamammı?Bir...iki...üç!"Richard'ın koluna asıldı, ağaçların önünden koştu. Richard sendeledi, soludu, sonunda doğrulup

düşmeden ilerlemeyibaşardı.Ağaçlarındiplerinden tozbulutları yükseldi, toprağınparçalanma sesleriduyuldu,devböceklerebenzerparlakyaratıklardışarıuğradı.Küçükkahverengibirkuşdiptekiotlarınarasındanhavalandı,filhortumugibibirkökuzandı,onuhavadakaptı.

Bir başka kök Jack'in sol bileğine yöneldi ama ulaşamadı. Gövdenin kabuğundaki ağızlar uludu,haykırdı.

(SEVGİLİ?SEVGİLİÇOCUK?)Jack dişlerini sıktı, Richard Sloat'u oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Ağaçların tepeleri sallanmaya,

eğilmeye başlamıştı. Kök toplulukları kendi bağımsız iradeleriyle hareket ediyorlarmış gibi yolunortasındaki çizgiye yönelmişlerdi. Richard tökezledi, yavaşladı, başını çevirip Jack'in öte yanındanuzananağaçlaradoğrubaktı.

"Yürü!"diyebağırdıJack.Richard'ınkolunaasıldı.Kızarıklıklarsımsıcaktıteninde.Richard'ıçekti.Çokfazlasayıdakök,ortaçizgiyiaşmış,sevinçleonlarayaklaşıyordu.

"Tanrım!"diyebağırdıRichard,"Jason!Beniyakaladı!Beniyakaladı!"Jack dehşetle baktı, kökün ucunun, kör bir toprak kurdunun kafası gibi kalkıp kendisine baktığını

gördü. Kök havada tembel bir hareketle döndü, Richard'ın yanan koluna bir kere daha sarıldı. Ötekiköklerdeyolunüzerindenonlaradoğrukayıyorlardı.

Jack,Richard'ı çekebildiği kadar hızla çekti, yirmi santimkadarmesafe kazandı.Richard'ın kolunasarılmış olan kök gerildi. Jack kollarını Richard'ın beline sardı, onu acımasızca geri çekti. Richard

Page 398: Tılsım - Turuz

korkunçbirçığlıkattı.Jackbiraniçinarkadaşınınkolununkoptuğundan,omzuhizasındanayrıldığındankorktu.AmaiçindenbirsesÇEK!diyordu.Topuklarınıyeregömdü,dahabilekuvvetliasıldı.

İkisibirlikteneredeyseköklerinarasınadevriliyorlardı.Richard’ınkolunasarılantekkökkopmuştuçünkü. Jack ayakta kalmayı birkaç adım gerilemesi sayesinde başardı. Richard'ı da çekebilmek içinbeldenikibüklümolmuştu.Böylelikleağaçlarıgeçtiler.Aynıanda,dahaöncededuyduklarıogaripsesduyuldu.BuseferJack'inRichard'akoşdemesigerekmedi.

Enyakındakiağaçtopraktançıktı,yerlerisarsanbirgümbürtüyleRichard’ınancakbirmetreötesinedevrildi.Ötekileryoladevrildiler.Köklerinihavadasaçgibisalladılar.

"Hayatımıkurtardın,"dediRichard.Yineağlıyordu.Şokvekorkudançok,zayıflıktanveyorgunluktanağlıyordu.

"Şuandanitibarensırtımaalıyorumseni,"dediJacksoluksoluğa.Eğildi,Richard'ınsırtınaçıkmasınayardımetti.

4"Sanasöylememgerekirdi,"diyefısıldadıRichard.YüzüJack'inboynunadayanmış,yanıyordu.Ağzı

Jack'in kulağına yakın yerdeydi. "Benden nefret etmeni istemem ama, etsen de seni suçlayamam. Sanasöylememgerekirdi,biliyorum."Ağırlığıhemenhemenhiçkalmamıştı.İçiboşalmışbirçuvalgibiydi.

"Neyi?"Jack,Richard'ısırtınıngenişyerineoturtmuştu."Babamı ziyarete gelen adam...Hazırlık kampında... ve dolapta,"Richard'ın boş çuval gibi vücudu

Jack'insırtındatitredi."Sanasöylememgerekirdi.Amakendimebilesöylemiyordum."TenikadarsıcakolansoluğuJack'inkulağınıyaktı.

Jackdüşündü.Tılsımyapıyorbunuona.Biransonradüşüncesinidüzeltti.Hayır,karaotelyapıyor.BirsonrakitepedeburunlarıyokuşaşağıparketmişolanikiCadillac,çocuklarınağaçlarlamücadelesi

sırasındakaybolmuşlardıama,karaotelduruyordu.Jack'inileriyedoğruattığıheradımladabüyüyordu.Sıska, çıplak kadın da otelin kurbanlarından biri olmalıydı. Dükkânların önünde gösterisine devamediyordu.Pusluhavadaminikkırmızı ışıklardansediyor,gözkırpıpyokoluyordu.Zamandiyebir şeyyoktu.Nesabahtı,neöğledensonra,nedegece... zamanınLânetliTopraklarındaydılar.Agincourtotelitaştangibiydi.OysaJackonuntaştanolmadığınıbiliyordu.Tahtalarıkalsifiyeolmuş,kalınlaşmış,kendikendine kararmıştı. İçten dışa doğru kararmıştı. Pirinç rüzgâr güllerinde kurt, karga, yılan ve Jack'intanıyamadığı daire desenler vardı. Ters rüzgârla dönüp duruyorlardı. Pencerelerden birkaçı Jack'iuyarırcasınaparıldadı.Amabelkidehavadakikızılışıklarınyansımasıydıo.Tepenindibiniveotelinaltkatını hâlâ göremiyordu. Kitapçıyı, çayhaneyi ve yangından kurtulan öteki dükkânları geçmeden degöremeyecekti.MorganSloatneredeydi?

Zaten tüm karşılama komitesi neredeydi? Jack, Richard'ın incecik bacaklarını daha sıkı kavradı.Tılsım'ınkendisiniçağıransesiniyineduymuştu.Kendiiçindedahasağlam,dahagüçlübirbenliğinşahakalktığınıhissetti.

"Söylemediğimiçinbendennefretetme..."dediRichardsesisönüpkaybolurken.JASON;GELBANAGELŞİMDİ!Jack, Richard'ın bacaklarına sarılıp, bir zamanlar birçok evin bulunduğu yanmış alanı geçti. Diyar

ağaçlarıfısıldaşıpkıpırdadılaramaJack'eulaşamayacakkadaruzaktaydılar.

Page 399: Tılsım - Turuz

Boşsokağınortasındakidelikadındöndü,çocuklarıntepedenaşağıyaklaştığınıgördü.Olduğupozdadondu,gözlerini Jack'edikti.Bir an, serapgibigöründükadın.Gerçekolamayacakbir şeydi.Açlıktanölmek üzere, çalı saçlı, turuncu suratlı bir kadın. Derken birden fırlayıp karşı kaldırımdaki isimsizdükkânlardanbirinedaldı. Jacksırıttı.Aslındafarkındadeğildiama,birzaferduygusu,zırhlıbir iyilikduygusuiçinedoluponudaşaşırttı.

"Orayagerçektengirebilecekmisin?"diyesoluduRichard.Jack,"Şuandaherşeyiyapabilirim,"diyekarşılıkverdi.

O otelde hapis duran şarkı sesli nesne emretse, Richard'ı sırtında tâ Illinois’ye kadar gerisin geritaşıyabilirdi.İçindeyemdenbirkararlılıkuyandı,düşündü:Burasıçokkaranlık,çünkübütünbudünyalarburadaüstüstegelmiş,birfilmeüçfotoğrafçekilmişgibiolmuş.

5PointVenutihalkınıdahagörmedenhissetti.Onasaldırmayacaklardı.Jackdemindelikadınındükkâna

kaçıpsaklandığınıgördüğüandaeminolmuştubundan.OnuseyrediyorduPointVenutihalkı.Pencereleringerisinden, çardakların altından, boş odaların arkasından bakıyorlardı ona. Korkuyla mı, öfkeyle mi,yoksaçaresizliklemi,orasınıpekanlayamıyordu.

Richardsırtındauyuyakalmış,yadabayılmıştı.Kesikkesiksoluyordu.Jackköpekleşininçevresindendolandı,kitapçınınvitrinininbulunmasıgerekenyerebaktı.İlkgözüne

çarpan şey, yere saçılmış bir yığın hipodermik enjektör oldu. Duvarlardaki kitap rafları esner gibibomboştular.Dükkânınkaranlıkgerisindebirharekethissetti.İkikişikaranlıktabelirdi.İkisinindesakalıvardı. İnce uzun, çıplaktılar. O kadar sıskaydılar ki, tendonları ip gibi fırlaktı. Dört deli gözün aklarıparıldadı. İkiadamınbirisırıtıyordu.Bir tekelivardı.Ereksiyonhalindeydi.Buolamaz,diyedüşündüJack.Neredeydiadamınötekieli?Arkasınabaktı.Oradabiryığınbeyazkol,dolaşıkhaldeyatıyordu.

Jackötekidükkânlarınvitrinlerinebakmadıamaogeçerkengözleronuizledi.Az sonra iki katlı küçük evlerin önünden geçiyordu. ŞİMDİDEN ÖLÜ SAYILIRSIN yazısı yan

duvardaydı.Pencerelerebakmayacağınadairkendikendinesözverdi.Bakamazdı.Turuncusaçlıturuncusuratlarbiraltkatpenceresindenbakıyordu.Bitişikevdenbirkadın,"Yavrum,"diyefısıldadı.'TatlıyavrumJason."BuseferbaktıJack.Şimdiden

ölü sayılırsın. Kadın kırık pencerenin hemen yanındaydı.Meme başlarına sokulmuş zincirleri sallayıpşakırdatıyor, yan yan gülümsüyordu. Jack onun boş gözlerine baktı, kadın ellerini sarkıtıp kararsız birhareketlepenceredençekildi.Zinciraşağıyasarktı.

Odalarınarkalarından,kirişlerinarasından,teraslarınaltlarındangözleronuizliyordu.Otel karşıdaydı. Ama tam onların hizasında değildi. Yol kıvrılmış olmalıydı. Agincourt şu anda

solunda kalıyordu. Deminki kadar görkemli miydi? İçindeki Jason parıldadı, kara otelin çok büyükolmasınarağmen,pekdedağgibiolmadığımgördü.

GEL SANA ŞİMDİ İHTİYACIM VAR, diye şarkı söyledi Tılsım. HAKLISIN; GÖRÜNMEKİSTEDİĞİKADARDABÜYÜKDEĞİL.

Son tepenin doruğunda durup aşağıya baktı. Oradaydılar, evet. Hepsi. Kara otel de oradaydı.Tümüyle.Amacadde,plajınkumlarınadoğruiniyordu.Kumlarbeyazdı.Aradarengikaçmışdişlergibikayalar görünüyordu. Agincourt ilerde, biraz solda, şahlanmış duruyordu. Okyanus tarafında koca bir

Page 400: Tılsım - Turuz

dalgakıranvardı.Denizedoğruepeyuzunbirmesafeyeuzanıyordu.Öntarafında,uzunbirsırahalindebirdüzine kadar siyah limuzin araba durmaktaydı.Bazıları tozlu, bazıları ayna gibi pırıl pırıldı.Hepsininmotoruçalışırdurumdaydı.Beyazegzozpüskürtüyorlardı.FBIajanlarıgibisiyah takımgiymişadamlarçitin yanında ileri geri dolaşıp sanki nöbet tutuyordu. Ellerini gözlerine siper etmekteydiler. Jackadamlardanbirininyüzündenparıldayanikikırmızıışığıgörünceiçgüdüselolarakyanaçekildi,evlerdenbirininduvarıardınasaklandı.Adamındürbünlebaktığınıbilinçlendiremedenhareketegeçmişti.

Bir iki saniye boyunca herhalde tepenin doruğunda apaçık gözükmüştü. Bir anlık dikkatsizlikneredeyseyakalanmasınayolaçacaktı.Soluğunusaldı,duvaradayanıpomuzlarınıdinlendirmeyeçalıştı.Richard'ısırtındayükseltipdaharahatbirpozagetirmeyeuğraştı.

Neyse, kara otele deniz tarafından yaklaşması gerektiğini biliyordu hiç değilse artık. Demek kigörünmeksizinkumsalainmekzorundaydı.

Tekrardoğrulduğunda,evinköşesindenaşağıyadoğrubaktı.MorganSloat'unsayısıazalmışordusuyalimuzinlerdeoturuyor,yadaçitboyuncageziniyordu. Jackbir çılgınlıkânındaKraliçe'ninyaz sarayınıhatırlayıverdi. Oradayken de böyle bir tepede durmuş, rastgele dolaşan insan kalabalığını seyretmişti.Şimdinasıldıorasıacaba?Kendisinetarihöncesikadareskigelenogün,görünümdebirdüzen,birhuzurvardı.Şimdiodabozulmuşolmalıydı.BiliyorduJackbunu.Osmondokocaçadırpavyondakiherşeyiyönetiyor olmalıydı. İçeriye girme hakkına sahip olanlar, başlarını çevirip hızlı adımlarla giriyorolacaklardı.YaKraliçe?Beyazyataktakiotanıdıkyüzühatırlamadanedemiyordu.

Jack'inyüreğibirandadonargibioldu.Pavyondakihastakraliçeninhayaligeriplanakaydı.Gözününönünde SunlightGardener belirdi.Kırbacı elindeydi.Deniz tarafından esen rüzgâr ak saçlarını uçurupgüneş gözlüğünün camlarına indiriyordu. Jack bir an adamın o çürümüş losyon kokusunu da duyar gibioldu.Beşdakikaboyuncasolukalmayıunuttu.Duvarındibindeöylecedurupbaktı.Kırbaçlıadam,siyahelbiselilere emirler haykırıyor, dans adımlarıyla dönüyor, Jack'in göremediği bir şeyi parmağıylagösteriyor,hareketindenbelli,pekdebeğeniyordu.

Jacksolukalmayıhatırladı."İlginçbirdurumlakarşıkarşıyayız,Richard,"diyemırıldandı."Canıistedikçeikikatbüyüyebilenbir

otelvarkarşımızda.Önündededünyanınendeliadamıduruyor."Jack'inuyuyorsandığıRichard,"...lermaş..."gibibirşeymırıldanıpJack'işaşırttı."Ne?""İlerimarş,"diyefısıldadıRichardçokzayıfbirsesle."Yürü,ahbap."Jack elinde olmadan güldü. Bir saniye sonra, evlerin arkasından dikkatle aşağıya, kumsala doğru

iniyor,yüksekotlarınarasındanplajaulaşmayaçalışıyordu.

Page 401: Tılsım - Turuz

Bölüm:40

SPEEDYKUMSALDA

1Tepenin eteğine varınca Jack otların arasına yatıp emeklemeye başladı. Richard'ı bir zamanlar sırt

çantasını taşıdığıgibi taşıyordu.Yüksekotlarınbittiğiyeregelince,karnınınüzerindesürünürkendikkatkesildi. Tam karşısında aşağı yolun öbür tarafında, kumsal başlıyordu. Grimsi kumlardan, havanın verüzgârınetkisiylehırpalanmışyüksekkayalarfırlamıştı.Grimsisuköpürerekkıyıyavuruyordu.Jackyolunsol tarafına doğru baktı. Otelin biraz ötesinde, plaj yolunun iç tarafında, dilimlenmiş düğün pastasınabenzer eski, yıkık dökük bir bina vardı. Tepesindeki yazının ortası dökülmüş ancak belli harfleriokunuyordu:KINGSLATEL.KinglandMotel,diyehatırladıJack.MorganSloat'unkaraoteliseyretmekiçin oğluyla birlikte yerleştiği yer. Beyaz bir hayal yolun daha ötesinde kıpırdadı. Bu SunlightGardener'di.Besbellisiyahelbiseliadamlarınıazarlıyor,ellerinitepeninüzerinedoğrusallıyordu.Benimburaya indiğimi bilmiyor, diye düşündü Jack. Adamlardan birinin sağa sola bakarak plaj yolundailerlediğinigördü.Gardenerbirkesinkomuthareketidahayaptı,AnaCaddenindibineparketmişlimuzin,otelden uzaklaşıp siyah elbiseli adama doğru gitti, ona paralel olarak ilerlemeye başladı. Adam AnaCaddeninkaldırımınavardığıandaceketinindüğmeleriniaçtı,omuzaskılığındanbirtabancaçıkarıpelinealdı.

Limuzin'lerde sürücüler başlarını çevirip tepenin üzerine doğru baktılar. Jack şansına şükretti. Beşdakikadahageçkalsa, tabancalıWolf, şarkı söyleyenvarlığaulaşmauğrunayaptığıbuyolculuğu sonaerdirecektidemek.

Otelin yalnızca iki üst katımgörebiliyordu.Bir dedamdadeliler gibi dönenpirinçyaratıkları.Yerhizasından baktığı için otelin önündeki dalgakıranın da yedi sekiz metreye kadar yükseldiğinigörebiliyordu.Kumlarıgeçipsuyadoğruilerlemekteydi.

ŞİMDİ GEL ŞİMDİ GEL diye seslendi Tılsım. Kelimeleri kelime değildi ama, fiziksel birçabuklaşmayıemrediyordu.

Tabancalıadamartıkgörünmüyordu.Sürücülerhâlâ tepeye,oWolfunPointVenutidelilerinedoğruyürümekteolduğuyerebakmaktaydılar.SunlightGardenerelindekiboruyuağzınagötürüpkükredi. "Bulonu!Bulunmasını istiyorum!"Borusunu bir başka siyahlı adama çevirdi. "Sen!Beyinsiz! Sokağın öbüryanına sen bak... o kötü çocuğu bul... en kötü çocuğu..." Sesi azalırken ikinci adam sokağın öbürkaldırımınageçti.Elindetabancasıhazırdı.

Jack eline geçebilecek en iyi fırsatın bu olduğunu anladı. Kimse plaj yoluna bakmıyordu. HiçkıpırdamayanRichard'a, "Sıkı tutun," diye fısıldadı. "Koşma zamanı."Bacaklar üzerine yükseldiğinde,Richard'ın sırtının otlar üzerinde görünebileceğini biliyordu. İki büklüm otlardan fırladı, plaj yolunaadımınıattı.

Birkaç saniye sonra Jack Sawyer plaj kumları üzerinde yüzükoyun yatmaktaydı. Richard'ın bir eli

Page 402: Tılsım - Turuz

omzuna sımsıkı sarılmıştı. Jack ayaklarıyla kendini ite ite ilerliyordu. İlk kayaların ardına varmakamacındaydı.Orayavarıncahareketikesti,başınıellerinedayayıpyattı.Richardsırtındabiryaprakkadarhafifti. Hızlı hızlı soluyordu. Deniz ancak altı yedi metre ilerdeydi. Jack hâlâ Sunlight Gardener'in,adamlarının beceriksizliğini, yeteneksizliğini ilân eden bağırtılarını duyabilmekteydi. Çılgın sesi AnaCaddedeiniminiminliyorduTılsımJack'iilerlemeyeçağırıyor,çağırıyor,çağırıyordu.

Richardsırtındanyuvarlanıpdüştü."İyimisin?"Richard incecik elini kaldırıp parmaklarını alnına değdirdi. Baş parmağını da yanağına dayadı.

"Herhalde.Babamıgörebiliyormusun?""Henüzdeğil.""Amaodaburada.""Herhalde.Öyleolmalı."Kingsland,diyedüşündüJack.MorganSloatomoteldeolmalıydı.Yediyıl

önce sık sıkkullandığımotelde. JackbirdenMorganSloat'unyakındaolduğunukuvvetlehissetti.Onunyerinibilmeksankiekbirgüçverdiçocuğa.

"Eh, onun için kaygılanma." Richard'ın sesi kâğıt kadar inceydi. "Yani, benim ona kaygılandığımıdüşünüpkaygılanma.Benceöldüo.Jack."

Jackarkadaşınayenibirtelâşlabaktı.Richardgerçektendeliriyormuyduyoksa?Ateşiolduğukesindi.TepeninüzerindenSunlightGardener,"YAYILIN!"diyebağırdıborusuyla.

"Yanisence..."Jackosırabirbaşkasesdahaduydu.Gardener'inöfkelikomutununaltınasaklanıpfısıldayanbirses.

Yan tanıdık bir sesti. Jack o sesin tınısını, kadansını hemen tanıdı. Kimin sesi olduğunu anlayamadanönce, bunun kendisini rahatlatan bir ses olduğunu anladı.Artık yakınması, plan kurması gerekmiyordu.Herşeyyolunagirecekti.Sesinsahibinitanıyamadanöncebuduygularvardıiçinde.

"JackSawyer,"diyetekrarladıses."Butarafa,evlât."SpeedyParker'insesiydi."Benceöyle,"dediRichardo arada.Şiş gözlerini tekrarkapadı, dalgalanıl kıyıya attığı bir cesede

benzedi.Bence babam ölü, demek istiyordu Richard. Ama Jack'in aklı arkadaşının sayıklamalarından çok

uzaktaydı."Butarafa,evlât,"diyebirdahaseslendiSpeedy.Çocuksesinsukenarındakiyüksekkayalargrubundangeldiğinianladı.Sularokayalarınüçtebirinekadarvarıyor,yalnızüstleridışardakalıyordu.

"Speedy,"diyefısıldadıJack."Evet,öyle.Osersemlersenigörmedenburayagel,olurmu?Arkadaşınıdagetir."Richardhâlâkumdasırtüstüyatıyordu.Elleriniyüzünekapamıştı."Haydi,gel,Richie,"diyefısıldadı

Jackonunkulağına."Kumsalınbirazilerisinegitmemizgerek.Speedyburada.""Speedymi?"diyefısıldadıRichardda.ÖyleyavaşbirseslefısıldadıkiJackzorlukladuyabildi."Bir dost. Şuradaki kayaları görüyor musun?" Richard'ın başını tutup biraz kaldırdı. "Onların

arkasında.Obizeyardımedecek,Richie.Şuandayardımadaçokihtiyacımızvar.""Pekgöremiyorumaslında,"diyeyakındıRichard."Öyledeyorgunumki..."

Page 403: Tılsım - Turuz

"Sırtıma çık yine." Arkasını döndü kuma hemen hemen yamyassı uzandı, Richard'ın kolları onunomzunasarıldı,zayıfbiçimdetutundu.

Jackkayanınkenarındanbaktı.PlajyolundanSunlightGardener,KinglandMotel'edoğruyürüyor,biryandan saçlarını düzeltiyordu.Kara otel korkunç bir şahlanış halindeydi. Tılsım yine ağzını açtı, JackSawyer'eseslendi.Gardenermotelinkapısınavarıncadurdu,ikielinibirdensaçlarındangeçirdi,başınıikiyanasalladı,birdenolduğuyerdedöndü,uzunbirsıraoluşturanlimuzinleredoğruyürüdü.Borusunukaldırdı. "HER ON BEŞ DAKİKADA BİR RAPOR!" diye kükredi. "GÖZCÜLER... BİR BÖCEKKIPIRDADIĞINIGÖRSENİZBANAHABERVERİN!CİDDİYİM...HEMDEÇOK!"

Gardeneruzaklaşıyordu.Başkaherkesonabakmaktaydı.Tamzamanıydı.Jackarkasındakikayayabirtekme vurup fırladı, Richard'ın sıska kollarına sarılıp eğildi, kumsal boyunca koştu. Ayakları ıslakkumlarısıçratıpduruyordu.ÜçbirleşikkayademinSpeedyilekonuşurkençokyakındagibigelmiştiama,şimdisankiyarımmil ilerdeymişgibioldular.Aradakimesafekapanmakbilmiyordu.Sankiokoşarkenkayalardageriliyordu.Jackarkasındansilâhsesiduymayıbekledi.Öncemermiyimihissedecekti,yoksasesimiduyacaktı?Yeredüşmedensesiduyacakmıydı?Sonundaüçlükayagrububüyüdü,büyüdüveJackorayavardı.Kendiniyüzükoyunyereattı,koruyucukayalarınardınadoğrukaydı.

"Speedy!"Herşeyerağmen,sesihemenhemengülüyordu.AmarenklibirbattaniyeninyanınaoturupsırtımkayayadayamışolanSpeedy'igörüncegülüşüboğazındakurudu,umudunundayansıyokoldu.

2Speedy Parker'in durumu Richard'dan bile beterdi. Hem de çok daha beter. Yüzü çatlak çatlak

görünüyordu. Jack'e doğru başım salladığında çocuk Speedy’nin de umutsuzluğu onayladığını hissetti.Speedy eski, kahverengi bir şort giymiş, başka da bir şey giymemişti. Tüm cildi fena halde hastaydı.Sankicüzzamdı.

"Otur,GezginJack,"diyeboğuk,çatlakbirfısıltıçıktıSpeedy'ninağzından."Duymangerekençekşeyvar,onuniçinkulağınıiyiaç!"

"Nasılsın?"diyesorduJack."Yani...Tanrım...Speedy,seniniçinyapabileceğimbirşeyvarmı?"Richard'ıyavaşçakumlarınüzerinebıraktı."Dediğim gibi kulağını aç. Speedy için kaygılanıp durma. Şu halimle pek de iyi değilim ama, sen

yapacağını başarırsan yine iyi olabilirim. Küçük arkadaşının babası verdi bu hastalığı bana... kendioğluna da vermiş görünüşe bakılırsa. Bizim Bloat, oğlunun o otele girmesini istemiyor. Ama sen onuorayagötürmelisin,oğlum.Tekçarebu.Yapmakzorundasın.

Speedy,Jack'lekonuşurkenarasırasolupkaybolurgibioluyor,sonra tekrarbeliriyordu.Jack'in iseiçindenbağırıpağlamakgeliyordu.Wolföldüğüzamanbilebukadar istememiştiağlamayı."Biliyorum,Speedy,"dedi."Anlamıştımonu."

"Aferinoğlum."Yaşlıadambaşınıyanaeğdi,Jack'idikkatlesüzdü."Sensinistenen,okesin.Yolsenideğiştirmiş,üzerindeizbırakmışbakıyorum.Beklenensensin.Yapacaksın."

"Annemnasıl,Speedy?"diyesorduJack."Lütfensöylebana.Hâlâsağ,değilmi?""İlk fırsattaona telefonedip iyiolduğunuduyabilirsin,"diyekarşılıkverdiSpeedy."Amaönceonu

almangerek,Jack.Çünküeğeralamazsanannenölür.KraliçeLauradaöyle."Speedyzorlukladoğruldu,yüzünüburuşturdu,dikleşti."Bak,sanasöyleyeyim.Saraydahemenhemenherkesumutkestiondan.Ölü

Page 404: Tılsım - Turuz

diyegözdençıkardılaronu."Yüzündebirtiksintiokundu."Morgan'dankorkuyorlar.Şimdidenonabağlılıkyemini etmezlerseMorgan onların derisini yüzer, biliyorlar, Laura can çekişirken. Ama Diyar'ın uzakyörelerindeOsmondgibiikiayaklıyılanlardolaşıyor,halkaonunçoktanöldüğünüsöylüyorlar.Oölürse,Gezgin Jack, o ölürse..."Mahvolmuş yüzünü çocuğunkine yaklaştırdı. "O zaman iki dünyada da dehşetbaşlar.Kara dehşet. Sen annene telefon edebilirsin.Amadaha önce onu almangerek.Mecbursun.Tekumutonda."

Jack'inonanedemekistediğinisormasıgerekmiyordu."Anladığınasevindim,evlât."Speedygözlerinikapadı,başımkayayadayadı.Birsaniyesonragözleritekraraçıldı."Kaderler,yazgılar,meseleorada.Seninsandığındandahafazla

yazgılar.Rushtonadınıhiçduydunmu?Herhaldeduymuşsundurbuncazamanda."Jackbaşınısalladı."Bütünbuyazgılar getirdi anneni tâAlhambraoteline,Gezgin Jack.Benoturmuşbekliyor, sonunda

senin oraya geleceğini biliyordum. Buraya da Tılsım çekti seni, evlât. Jason. O adı da duymuşsundursanırım."

"Obenim,"dediJack."O halde Tılsım'ı al. Sana bu küçük şeyi getirdim. Biraz yardımı olur." Battaniyeyi yorgun bir

hareketlekaldırdı.Jackonunlastiktenyapılmışolduğunu,battaniyeolmadığınıozamanfarketti.OnuSpeedy'ninyanıkgibigörünenellerindenaldı."Amaotelenasılgireceğim?"diyesordu."Çitten

giremem,Richard'ıtaşıyarakdayüzemem.""Şişirşunu."Speedy'ningözleriyenidenkapandı.Jackdeminbattaniyesandığışeyiaçtı.Bacaksızbiratabenzerşişirmesaldı.'Tanıdınmıonu?"dediSpeedy'ninsesi.Buhalindebile,osesteözlemdolubirhafiflikvardı."Seninle

ikimizkaldırmıştıkonubirsüreönce.Sanaisimlerinöneminianlatmıştım."Jack birden hatırladı. Speedy'i görmeye gelmişti o gün. Onu atlıkarınca atlarıyla bir sundurmada

bulmuştu. Bayandan yararlanacaksın ama güceneceğini sanmam çünkü onu ait olduğu yere koyuyorsun.Şimdibusözdedahagenişbiranlamkazanmıştı. Jack'inkafasındabilmeceninbirparçasıdahayerineoturdu."GümüşTay,"dedi.

Speedy ona göz kırptı. Jack'in içinde, hayatındaki her şeyin onu bu noktaya getirmek için komplokurduğuyolundabirduyguuyandı."Arkadaşıniyimi?"

"Sanırım." Jack tedirgin bakışlarla Richard'a baktı. Richard yan dönmüş, kesik kesik soluyordu.Gözlerikapalıydı.

"Madem ki öyle, şişirGümüş Tay'ı. O çocuğu ne olursa olsun yanında götürmek zorundasın.O daplanınbirparçası."

Speedy'nin cildi bu arada daha da bozulmuştu. Kül rengine dönüşüyordu. Jack lastik atın şişirmimemesiniağzınaalmadanönce,"Sanabiryardımımolabilirmi,Speedy?"diyesordu.

'Tabii.PointVenuti'deki eczaneyekoş,bir şişekaşıntımerhemial."Speedybaşını ikiyana salladı."SenSpeedyParker'enasılyardımcıolabileceğinibiliyorsun,evlât.Tılsım'ıal.Benimtekihtiyacımolanyardımo."

Jackmemeyeüfledi.

Page 405: Tılsım - Turuz

3Kısabirsüresonratıkacımemeyetakıyordu.Atşişinceyaklaşıkyüzyirmisantimboyundaolmuştu.

Sırtıanormaldenecekkadargenişti."Richard'ıbunabindirebilecekmiyim,bilemiyorum,"dedi.Yakınıyordeğildi.Yalnızcayükseksesle

düşünüyordu."Oemirleriyerinegetirmeyibaşaracak,GezginJack.Senonunarkasınaotur.Onutut,yardımet.Tek

gerekenbu."Gerçekten de Richard kendini kayaların gölgesine çekmeyi başarmış, açık duran ağzından düzenli

soluklaralıpvermeyebaşlamıştı.Belkiuyuyordu,belkiuyanıktı.Jackeminolamadı."Peki,"dediJack."Odalgakıranıngerisindeiskelefalanvarmı?""İskeledeniyisivar,Jacky.Dalgakıranınarkasınageçmeyibasardınmı,sütunlarıgöreceksin.Ootelin

bir kısmını suyun tam üzerine yapmışlar. Sütunların arasında bir merdiven göreceksin. Richard'ımerdivenden çıkar.Kendini arka balkonda bulacaksın.Büyük pencereler var orada.Hani aslında kapıolan pencereler. Onlardan birini açınca kendini yemek salonunda bulacaksın." Speedy gülümsemeyibaşardı."YemeksalonunagirincesanırımTılsım'ınkokusunualacaksın.Ondansakınkorkma,oğlum.Osenibekliyor...uysalköpekgibigelecektireline."

"Şuadamlarınpeşimdengelmesinineengelleyebilir?""Öf, onlar kara otele giremez." Speedy'nin yüzünün her çizgisinden okunan anlam, Jack'in bu

budalalığındantiksindiğinigösteriyordu."Onubiliyorum.Sudaykendemekistedim.Nedenpeşimdensandallafalangelemesinler?"Bu sefer Speedy acılı, ama gerçek bir gülümseme ifadesine ulaşmayı başardı. "Sanırım nedenini

göreceksin,GezginJack.Bloat'laadamlarısudanuzakdururlar,hii,hii.Şimdionakaygılanma.Senyalnızsöylediklerimihatırlaveonualmayabak,anladınmı?"

"Gidiyorumbile." Jack kayalara yaklaştı.Niyeti kenarından kara oteli ve plaj yolunu gözetlemekti.Görünmedenyoluaşmayı,görünmedenSpeedy'ninyanınavarmayıbaşarmıştı.HerhaldeRichard'ıbirkaçmetre çekip suya ulaştırmayı, atın sırtına bindirmeyi de başarırdı. Siyah elbiseli bir adam, KinglandMotel'inenkazınınkapısındançıkmaktaydı.Jackonunkaraotelebakmamayaçalıştığınıgörüyordu.

Birıslıkbaşladı.Kadınçığlığıkadartizveısrarlıydı."Atıl!"diyefısıldadıSpeedyboğukbirsesle.Jackbaşınıkaldırdı,otlukyamacıntepesindensiyahelbiselibiradamınolancagücüyledüdükçalıp

parmağıyladakendisinigöstermekteolduğunugördü.Adamınsiyahsaçlarıomuzlarındadalgalanıyordu.Saçlar,elbise,güneşgözlüğü...hepsisiyahtı..ÖlümMeleğigibibirşeydiadam.

"ONU BULDUN! BULDUN!" diye bağırdı Gardener. "VUR ONU! BANA KELLESİNİ GETİRENKARDEŞİMİZEBİNDOLAR!"

Jack kayaların ardına tekrar sindi. Yarım saniye sonra bir kurşun kayanın ön tarafına çarpıp sekti,peşinden de sesi geldi. Neyse, onu artık öğrenmiş oldum, diye düşündü Jack. Bir yandan Richard'ınkolunasarıldı,onaraftadoğruçekti.Demeköncedevriliyorsun,patlamayısonraduyuyorsun.

"Şu anda gitmen gerek," dedi Speedy telâşla. "Otuz saniye sonra çok daha fazla silâh patlayacak.

Page 406: Tılsım - Turuz

Mümkünolduğukadaruzunsüredalgakıranınardındakal,sonrabirdenfırlavegeç.Alonu,Jack."Jack, Speedy'ye kaygıyla bakarken ikinci kurşun da kayadan sekti. Jack,Richard'ı raftın önüne itti,

onun yeleye hemen sarılacak kadar aklı başında olduğunu görünce sevindi. Speedy sağ elini havayakaldırdı.Hemelsallamış,hemdeonlarıkutsamışoluyordu.Jackdizleriyleraftıitti,hemenhemensuyadeğecek kadar yanaştırdı. Düdük sesi tekrar çınladı. Jack ayağa kalktı, raft suya açıldığında o hâlâkoşuyordu.Kendiniraftaçekerkenyarıbelinekadarıslandı.

Dalgakıranadoğrusonhızlailerlemekiçinellerinikürekgibikullanıyordu.Ucunavardığındaköşeyidöndü,apaçıksudayinesonhızlailerlemeyeçalıştı.

4Bundan sonra artık Jack tüm dikkatini kulaçlarına verdi. Morgan'ın adamları Speedy’yi öldürürse

kendisininneyapacağınıdüşünmemeyeçalıştı.Otelinaltdireklerinevarmalıydı,okadar.Birkurşunsuyadaldı.

Jack'inbirbuçukmetrekadarsolundansularfışkırttı.Dalgakırandandaikincibirkurşununsektiğiniduydu.Otümgücüylekulaçlamayadevametti.

Nekadarolduğunuhiçbilmediğibirzamangeçti.OndansonraJackraftınyanmaindi,öyleyüzmeyebaşladı. Bu durumda bacaklarıyla damakas yapabiliyor, salı daha hızlı itebiliyordu. Gözükmeyen birakıntı onu amacına doğru itmekteydi. Sonunda sütunlar gözüktü.Yüksek, üzeri kabuk tutmuş sütunlardı.Tahtadandılar. Telefon direği kadar kalındılar. Jack çenesini sudan kaldırdı, suya uzanmış kara otelinbüyüklüğünü gördü. Sağ tarafa baktı ama Speedy yerinden kıpırdamamıştı. Yoksa kıpırdamış mıydı?KollarıdeğişikgörünüyorduSpeedy'nin.Belkide...

Yıkılmak üzere olan küçük evlerin otlu yamacında bir hareket oldu. Jack baktığında dört siyahelbiselinin kumsala inip koşmaya başladıklarını gördü. Rafta bir dalga çarptı, onu neredeyse Jack'denayıracak gibi oldu. Richard inledi. İki adam parmaklarıyla Jack'i gösteriyorlardı. Dudaklarıkıpırdamaktaydı.

İkinci bir yüksek dalga salı salladı, Jack Sawyer'i de, salı da tekrar kumsala doğru itecekmiş gibioldu.

Dalga,diyedüşündüJack.Nedalgası?Salınburnu tekrar iniş yaptığında, burununüzerindenbaktı.Balıkolamayacakkadar iri, gri bir sırt

sularıniçinegömülmekteydi.Köpekbalığımı?Jacksuyuniçindeçırpmaktaolduğuikibacağınıdüşündü.Başınısuyasoktu.Purobiçiminde,dişlibirbeyazlığınkendisinedoğrugeldiğinigörmektenkorkuyordu.

Öylebirşeygörmedi.Amagördüğüdeonuyeterinceşaşırttı.Sığmış gibi duran suyun içi bir akvaryum kadar doluydu. Ama balıklar normal boyda ve normal

biçimdedeğildi.Buakvaryumdayalnızcacanavarlaryüzüyordu.Jack'inbacaklarınınaltındadevboyda,olağanüstü çirkin hayvanlarla dolu bir hayvanat bahçesi vardı.Herhalde su derinleştiğinden beri salınaltındaydıonlar.Suyunheryanıkalabalıktıçünkü.Wolflarıkorkutanyaratık,üçmetrekadarilerledi.Yükkatarıkadaruzundu.Jackbakarkensudanyükseldi.Gözleriniörtensaydambirzaraçılıpkapandı.Uzunbıyıkları ağzının hemen üzerinden fişleniyordu. Ağzı asansör kapısı gibiydi. Yaratık Jack'in yanındankayıpgeçti,sulardamlayanburnunuhavayakaldırdı.TüylüprofiliNeandertalAdam'abenziyordu.

Bloat'laadamlarısudanuzakdurur,demiştiSpeedy.Gülmüştüde.

Page 407: Tılsım - Turuz

Tılsım'ıkaraotelekapatangüçherneyse,onunyanlışinsanlarınelinegeçmemesiiçinbuyaratıklarıburayagetirmişti. Speedydebunubiliyordu.Yaratıklarınkocagövdeleri raftı itiyor, sütunlaradahadayaklaştırıyordu.AmadalgalaryüzündenJackkıyıdaolupbitenleridoğrudürüstgöremiyordu.

Bir ara yükseldiğinde Sunlight Gardener'in, saçları arkasında uçarak çitin yanında durduğunu,kocaman bir tüfeği Jack'in başına nişanladığını gördü. Sal o sıra dalgalar arasındaki çukura gömüldü,kurşunJack’inbaşınınüzerindengeçti,sesiduyuldu.Gardenerikincikereateşettiğindebalığabenzerüçmetreboyundabiryaratıkkurşunuyedi,tekhareketleyuvarlandı,tekrarsuyabattı.Jackonunvücudununyantarafındaaçılankocadeliğigördü.BirdahakiyükselişindeGardenerkumsaldakoşuyordu.BesbelliKingslandMotelegitmekteydi.DevbalıkJack'içaprazlamasütunlaradoğruitmeyisürdürüyordu.

5BirmerdivendemiştiSpeedy.Jack terasınaltınagirergirmez loş ışıktaonuaramayabaşladı.Kalın

direkler yosunlarla, deniz kabuklarıyla kaplanmıştı. Dört sıra halindeydiler. Eğer merdiven, bu terasyapılırken konmuşsa, belki de şimdi kullanılmaz hale gelmişti. Zaten üzeri yosun ve kabukla kaplı birtahtamerdiveni görmek de kolay değildi. Direkler eski hallerinden daha kalındı şimdi. Jack kollarınıraftın gerisine sardı, üzerine tırmanmak için o kalın kuyruğukullandı. Sonra ürpererek, titreyerek ıslakgömleğinin düğmelerini açtı. Richard'ın verdiği, bir numara küçük gömlek. Onu raftın üzerine attı.Pabuçları suda zaten ayağından düşmüştü. Islak çoraplarını da çıkardı, gömleğin üzerine attı. Richardraftınöntarafındaydı.Dizleribükük,kendisiöneeğikti.Gözlerinide,ağzınıdakapatmıştı.

"Merdiveniarıyoruz,"dediJack.Richardbusözüanladığınıbaşınınbellibelirsizbirhareketiylebelirtti."Merdivendençıkarabilirmisindersin,Richie?""Belki,"diyefısıldadıRichard."Eh,buralardabiryerdeolmalı.Belkibudireklerdenbirinetakılıdır.Jackikieliylesularıkulaçladı,

raftıilksıradakiikidireğinarasınagetirdi.Tılsım'ın çağrısı artık sürekliydi. Jack'i raftan alıp taraçaya konduracak kadar da güçlü gibiydi.

Birinciveikincisıradireklerarasınagirdiler.Tepelerindeterasınkaranlığıvardıartık.Buradadatıpkıdışardakigibi,havadaminikkırmızıkıvılcımlarparlayıpsönüyordu. Jacksaydı:Dört sıradirekvardı.Her sıradabeş tane.Merdivenyirmi yerdenbirindeolabilirdi.Teras altının karanlığında, o direklerinarasında,kendinilabirenttegibihissediyorduinsan.

"Bizivurmadılar,"dediRichardyamyassıbirsesle.Sanki"Dükkândaekmekkalmamış,"dermişgibitonsuzsöylüyordubunu.

"Biraz yardım aldık." Richard'a baktı. Dizlerinin üzerinde yığılmıştı Richard. Yardımsız dünyadaçıkamazdıomerdiveni.

"Birdireğegeliyoruz,"dediJack."Eğildebiziit,olurmu?""Ne?""Direğetoslamamızıönle,"diyetekrarladıJack."Haydi,Richard.Yardımınaihtiyacımvar."İşeyaradı.Richardsolgözünüaraladı, sağelini raftınkenarınadayadı.Kalındireğeyaklaşırlarken

çarpmamakiçinsoleliniuzattı.Birdendirektekibirşeyşrakdiyesesçıkardı.

Page 408: Tılsım - Turuz

Richardhomurdandı,eliniçekti.Sankibirağızkapanmıştı."Neydio?"dediJack.Richard'ıncevapvermesinegerekyoktu.Çocuklarınikisidedirekleresarılmış

salyangozabenzeryaratıklarıgördüler.Onlarındagözlerikapalıydı.Ağızlarıdaöyle.Jackellerinisuyadaldırdı,raftıdireğinçevresindendolaştırdı.

"Ah,Tanrım,"dediRichard.Odudaksızağızlardadişlerdevardı.'Tanrım,dayanamı...""Dayanmak zorundasın, Richard." dedi Jack. "Kumsalda Speedy'nin ne dediğini duymadın mı?

Şimdiyekadarbelkideölmüştüro,Richard.Ölmüşse,bizotelegirebilelimdiyeöldü."Richardgözleriniyinekapamıştı."O merdivenden çıkabilmek için kaç salyangoz öldürmek zorunda kalırsak kalalım, yine de

çıkacaksın,Richard.Hepsibu.Bukadar.""Allahbelânıversin,"dediRichard. "Benimleböylekonuşmangerekmez.Bıktımbuzart zurtundan.

Merdivenden çıkacağımı biliyorum... nerede olursa olsun.Yalnız dayanabilirmiyim, onu bilemiyorum.Canın cehenneme." Richard bu konferansı gözleri kapalı olarak vermişti. Bitirdiği zaman bin zorluklagözleriniaçtı."Deli,"dedi.

"Sanaihtiyacımvar.""Deli.Nasılsaçıkacağımmerdiveni,eşekkafalı.""Ohalde,bulalımmerdiveni."Jackraftıönedoğru

itti.Birsonrakisırayadoğru.Vebirdenmerdivenigördü.

6Merdiven en içteki iki sıra direğin orta yerinde, dosdoğru aşağıya iniyordu. Tepesindeki karanlık

dikdörtgen gölge, yukarda terasa açılan bir kapak olduğunu göstermekteydi.Karanlıkta hayalet gibiydimerdiven.Ancakgörünüyordu.

"İşimiz iş, Richie," dedi Jack. Raftı dikkatle direkler arasından geçirirken çarpmamasına özengösterdi.Direğe tutunmuş yüzlerce salyangozumsuyaratık dişlerini gösterdiler.Bir iki saniye içinde atraftınkafasısuyunaltınadoğrubatmayabaşladı.Jackenaltbasamağıyakalamaküzereuzandı.'Tamam,"dedi.Önceıslakgömleğininkolunubasamağabağladı,sonraöbürkoluatınkuyruğunadolayıpdüğümledi.Neyse, bari raft burada olacaktı dönüşte. Tabii otelden sağ kurtulabilirlerse. Jack'in ağzı birdenkuruyuverdi.Tılsım şarkı söylüyor, onu çağırıyordu.Raftın üzerindedikkatle ayağakalktı. "Önce sen,"dedi."Buişkolayolmayacak.Amasanayardımedeceğim."

"Seninyardımına ihtiyacımyok."Richardayağakalkarkenönedevrilirgibioldu, ikisinindesularadüşmesineramakkaldı.

"Yavaşol.""Yavaş ol deme bana." Richard iki kolunu açıp kendini dengeledi.Ağzını büzmüştü. Soluk almaya

korkuyordu.Önedoğrubiradımattı."İyi.""Eşek." Richard sol ayağını kıpırdattı, sağ kolunu kaldırdı, sağ ayağını öne getirdi. Artık elleriyle

merdiveninenaltbasamağınıtutabilirdi.Sağgözünüiyicekısmıştı."Gördünmü?""İyi,"dediJack. İkielinikaldırıpbeşparmağınıaçmış, fizikselyardımteklifiyleRichard'ı incitmek

istemediğinianlatmayaçalışıyordu.

Page 409: Tılsım - Turuz

Richard elleriyle merdivene asıldı, ayakları öne kaydı, raftı da çekti. Bir saniye sonra sularınüzerindeasılıkaldı.RaftınalttankayıpgitmesineyalnızcaJack'inbağladığıgömlekengeloldu.

"İmdat!""Ayaklarınıgeriçek."Richarddenileniyaptı,tekrardikdurdu.Hızlıhızlısoluyordu."Yardımedeyim,tamammı?"'Tamam."Jack rafta emekleyipRichard'ın önüne geçti.Büyük bir dikkatle ayağa kalktı.Richard iki eliyle alt

basamağasarıldı,JackelleriniRichard'ınsıskakalçalarınadayadı."Seniyukarıkaldırmayaçalışacağım.Ayaklarınlatekmeatmamayaçalış.Kendiniyukarıçekipdizinialtbasamağabasmayabak.Önceellerinlebirüstbasamağıtut."Richardtekgözünüaçmayaçalıştıvebaşardı.

"Hazırmısın?""Asıl."RaftönekaydıamaJack,Richard'ıokadaryukarıya ittiki,dizini ilkbasamağabasmasıkolaylaştı.

Sonra Jackmerdivenin iki yanına sarıldı, kollarının ve bacaklarının gücüyle salı dengelemeye uğraştı.Richard homurdanıyor, öteki dizini de basamağa basmaya uğraşıyordu. Çabucak yapabildi. İki saniyesonraRichardSloatmerdivendeayaktaydı.

"Dahayukarıçıkamam,"dedi."Galibadüşeceğim.Öylehastayımki,Jack.""Birbasamakdaha,lütfen.Ondansonrasanayardımedebilirim."Richardelleriniyorgunyorgunkıpırdattı.Jack terasınaltınadoğrubakıyor,merdivenboyununbelki

onmetreolabileceğinidüşünüyordu."Şimdiayaklarınıkıpırdat.Lütfen,Richard!"Richardöncebir,sonraötekiayağımikincibasamağabastı.JackelleriniRichard'ınayaklarınınikiyanınadayayıpbasamağıkavradı,asıldı,kendiniyukarıçekti.

Raft altta yarım daire çizerek döndü ama Jack artık dizlerini ilk basamağa dayamayı başarmıştı. RaftJack'ingergingömleğinebağlıdurumda,tasmalıköpekgibiilerigeridolandı.

MerdiveninüçtebirinegeldiklerindeJackbirkolunuRichard'ınbelinedoladı,karasularadüşmesiniengellemeyeçalıştı.

SonundadikdörtgenkapakJack'inbaşınınüzerindegöründü.Jack,Richard'asarıldı.Richard'ınbaşıbaygıngibiJack'inomzunadayandı.Jackarkadaşınında,merdivenindeçevresindenkolunuuzatıpkapağıyokladı.Yaçivilerlekapatılmışsa?Amakapakhemenaçıldı,kütdiye terasınüzerinedevrildi.JacksolkolunuRichard'ınkoltukaltlarındangeçirdi,onukaranlıktanyukarıya,terastakideliğinüsttarafınaçekti.

Page 410: Tılsım - Turuz

AraBölüm

SLOATBUDÜNYADA

KingslandMoteli yaklaşık altı yıldır boştu.Uzun süre boş kalan binaların çoğu gibi, küflenmiş vesararmışgazetekâğıdıkokuyordu.BukokubaşlangıçtaSloat'urahatsızetmişti.Çocukluğundaanneannesievlerindeölmüştü.Sloat'ların.Dörtyılhastayatmış,sonundaölmeyibaşarmıştı.İşteonunölümkokusudatıpkı böyleydi. Sloat bu kokuyu istemiyordu. Bu anıları da istemiyordu. Bu onun en büyük zaferdakikasıydıçünkü.

Ama artık önemi yoktu. Jack'in Hazırlık Kampına erken gelmesiyle ortaya çıkan o çileden çıkanakayıplarındaönemiyoktu.Öncekitelâşvekaygılarıartıksinirlibirheyecanadönüşmekteydi.Başıeğik,dudakları kıpırdanarak, gözleri pırıl pırıl, odada dolaşıyordu. Richard'la birlikte eskiden kaldıktanodaydıbu.Bazenellerini arkasındakenetliyor,bazenbiryumruğunuöteki avucuna indiriyor,bazenkelkafasını okşuyordu. Çoğu zaman, üniversitedeyken yaptığı gibi geziniyordu odada. Yumrukları sıkılı,avuçlarınagörünmezçivilerbatabata.Midesibirekşiyor,birhafifliyordu.

Dananınkuyruğukopacaktı.Yo,hayır.Fikirdoğru,cümleyanlıştı.Kopmayok,birleşme,bütünleşmevardı.Herşeybirleşiyordu.Richardartıköldü.Oğlumöldü.Öyleolmakzorunda.LânetliTopraklardancanınıancakkurtardıama

Agincourt'tandünyadasağçıkamaz.Öldü. Bu konuda kendini hayallere kaptırma. Onu Jack Sawyer öldürdü. Bunun için canlı canlı

gözlerinioyacağımonun."Amaonubendeöldürdüm,"diyefısıldadıMorganolduğuyerdebirandurarak.Birdenbabasıgeldiaklına.GordonSloat,Ohio'daLutheranmezhebindenbirpapazdı.Morgan tümçocukluğunuosertvekorku

verici adamdan kaçarak geçirmişti. Sonunda da Yale'e kaçmıştı. Daha lisenin ikinci sınıfındaykenkafasınatakmıştıYale'i.Bununnedenleriarasındabirtaneçokönemlisivardı.Zihnibunukabuletmiyorduama, ruhunun derinliklerinde gömülüydü o neden. Orası kaba, taşralı babasının asla gelmeye cesaretedemeyeceğibiryerdi.EğerbabasıYaleÜniversitesineadımınıatmayacesaretederse,birşeyolacaktıona.OşeyinneolduğundanliseliSloatpekemindeğildi...amaHainSihirbazınüstüneDorothybirkovasu attığında sihirbaza ne olduysa, ona benzer bir şeydi kesinlik.Ve bu sezgileri galiba doğru çıkmıştı.Babası hiç ayağını basmamıştı Yale'e. Morgan'ın o okuldaki ilk günlerinden itibaren, babanın oğulüzerindekigücüzayıflamayabaşlamıştı.Bubiledeğerdioçabalara.

Ama şimdi, yumrukları sıkılı, tırnakları yumuşak avuçlarına batarak dururken babasının sesiniduyuyorduİnsankendioğlunukaybediyorsa,budünyadanekazanırki?

Biranoboşmotelkokusu,anneannekokusu,ölümkokusudolduburundeliklerine.Boğulurgibioldu.

Page 411: Tılsım - Turuz

MorganSloat,Orris'liMorgankorkuyordu.Nekazanmışolur...İyiçiftçilikkitabıdiyorki,insankenditohumunuhiçbirşeyuğrunafedaetmemeli...İnsannekazanır...Oinsanlanetlenir,lanetlenir,lanetlenir......eğerkendioğlunukaybederse...Leş kokan badana. Kıyı köşede toz haline gelen fare pisliklerinin kokusu. Deliler. Deliler vardı

sokaklarda.İnsannekazanır...Birdencevapzihnindebelirdi."Dünyayı kazanır!" diye haykırdıMorgan çürümekte olan odanın içinde. Gülerek tekrar dolaşmaya

başladı."İnsandünyayıkazanır...Jasonaşkına,dünyadayeterzaten!"Bir yandan gülüyor, bir yandan adımlarının hızım arttırıyordu. Çok geçmeden sıkılı yumruklarının

içindenkanlardamlamayabaşladı.***

Ondakikakadarsonrakapıyabirarabagelipdurdu.Morganpencereyeyürüdü,SunlightGardener'inCadillac'tanfırladığınıgördü.

Birkaçsaniyesonraadamikiyumruğuylakapıyıdövüyordu.Üçyaşındabirçocuğunöfkelenipyerleriyumruklamasıgibi.Morganadamıniyicefıttırmışolduğunugördü,acababuiyimi,yoksakötümü,diyedüşündü.

"Morgan!"diyehaykırdıGardener."Kapıyıaçın,Efendim!Haberler!Haberlerimvar!"Senin haberlerinin hepsini ben dürbünümle gördüm. Biraz daha vur kapıya Gardener. Ben de bir

kararavarayım.Deliolmaniyimi,yoksakötümü?İyi, diye karar verdiMorgan sonunda. Indiana'daGardener en kritik anda paniğe kapılmış, Jack'in

hakkından gelmeden kaçmıştı. Ama bu andaki yas onu tekrar güvenilir bir kimse yapıyordu. EğerMorgan'ınbirkamikazepilotunaihtiyacıvarsa,SunlightGardeneruçağailkatlayanolurdu.

"Kapıyıaçın,Efendim!Haberler!Haberler!Ha..."Morgankapıyıaçtı.KendideçokheyecanlıolmasınarağmenGardener'egösterdiğisuratsonderece

sakindi."Yavaşol,"dedi."Yavaş,Gard.Birdamarınçatlayacak.""Otelegittiler...kumsal...kumsaldaykenateşettikonlara...sersemlerıskaladı...suda,diyedüşündüm...

sudaavlarızdedim...osıraderinlerinyaratıklarıyükseldi...tüfeğindürbünündengördüm...OkötüçocukMERCEĞİMDEYDİ...sonra...yaratıklar...tıpkı...tıpkı..."

"Sakinol,"diyeavuttuonuMorgan.Kapıyıkapadı, içcebindenşişeyiçıkardı,Gardener'euzattı.Okapağınıaçıpikikocayudumiçti.Morganbekledi.Yüzüiyilikdoluvesakindi.Amaalnınınortasındabirdamaratıyor,elleribiraçılıpbirsıkılıyordu.

Otelegitmişlerdidemek.Morganoboyalı,kafalıatabenzergülünçraftıdürbünüylegörmüştü.

Page 412: Tılsım - Turuz

"Oğlum," dedi Gardener'e. "Jack onu rafta bindirirken sağ mı yoksa ölü mü olduğunu adamlarıngörebilmişlermi?"

Gardenerbaşınıikiyanasalladı...amagözlerineyeinandığınıbelliediyordu."Kimsekesinbilmiyor,Efendim.Bazılarıkıpırdadığınıgördükdiyorlar,bazılarıdakıpırdamadıdiyorlar."

Önemiyok.Ozamanölmemişolsabileşimdiölmüştür.Obinadabirsolukaldımıciğerleripatlar.Gardener'inyanaklarıviskirenginedönüşmüştü.Gözleridoluyordu.Şişeyigerivermedi.Öylecetutup

durdu.Sloat'agörehavahoştu.Oneviskiistiyordunedekokain.Bindokuzyüzaltmışlardadendiğigibi,doğalsarhoştuoşuanda.

"Başındananlat,"dediMorgan,"Busefersözlerintutarlıolsun."Gardener'inMorgan'a ilk söylediklerinde eksik olan tek şey yaşlı zencinin de kumsalda olduğuydu.

Morgan onu da neredeyse tahmin edecekti. Ama Gardener'in sözlerine devam etmesine izin verdi.Gardener'insesiavutuyorduonu.Öfkesiçokzindeleştiriciydi.

Gardener konuşurkenMorgan elindeki seçenekleri son bir kere aklından geçirdi, oğlunu denklemindışınaattı,atarkenufacıkbirpişmanlıkzonklamasıduydu.

İnsannekazanır?Dünyayıkazanırveodayeter...yadabudurumda,dünyaları.Başlangıçtaikitane.Zamanladahaçok.İstersemhepsiniyönetebilirim...EvreninTanrısıgibibirşeyolabilirim.

Tılsım.BuTılsım...Anahtarmı?Hayır.Yoo,hayır.Obiranahtardeğil,birkapı.Kilitlibirkapı.Kendisiylekaderiarasında.Okapıyıaçmakdeğil,yok

etmek istiyordu. Tümüyle, ebediyen yok etmek, bir daha asla kapanmamasını sağlamak istiyordu...kilitlenmesiisehiçsözkonusuolmayacaktıartık.

Tılsımkırılınca,bütünodünyalarkendisininolacaktı."Gard!"dedi,odadatekrardolaşmayakoyuldu.Gardeneronabaktı.Gözlerisorusorargibiydi."İNSANNEKAZANIR?"deyiverdiMorganşenbirsesle."efendim...anlayamadım..."Morgantamonunkarşısındadurdu.Gözleriçakmakçakmaktı.Yüzükırışıklıklarladoluydu.Dahada

kırıştı,Orris'liMorgan'ınyüzüoldu,sonratekrarMorganSloatoldu."Dünyayıkazanır,"dediMorgan.ElleriniOsmond'unomuzlarınadayadı."Dünyayıkazanırvedünya

dayeter.""Efendim, anlamıyorsunuz," dedi Gardener, Morgan'a bir deliye bakar gibi bakıyordu. "Sanırım

içeriye girdiler. ONUN olduğu yere. Onları vurmaya çalıştık ama yaratıklar... derinlerin yaratıkları.,yükselip onları korudu. Tıpkı İyi Çiftçilik Kitabında yazılı olduğu gibi... eğer içeriye girdilerse..."Gardener'insesigiderekyükseliyordu.Nefretveyeisdoluydu.

"Anlıyorum," dediMorgan onu avuturcasına. Sesi de, yüzü de sakinlemişti.Ama elleri hâlâ sıkılıpaçılıyor, sıkılıp açılıyordu.Avuçlarının kanı da yerdeki halıya damlamaya devam ediyordu.Küflenmişhalıya."Evvet,anladım,hemdenasıl!"İçeriyegirdilervebenimoğlumbirdahaaslaçıkmayacak.Sende

Page 413: Tılsım - Turuz

oğlunukaybettin,Gard.Şimdidebenkaybettim.""Sawyer!"diyeuludaGardener."JackSawyer!Jason!Olanet..."Peşinden bir yığın yakası açılmadık küfür sıraladı, bunu beş dakika kadar sürdürdü. Jack'e her iki

dildeküfüretti.Sesititriyor,üzüntüveöfketütüyordu.Morganöyleceduruponunboşalmasınıbekledi.SonundaGardenersoluksoluğasusupşişedenbiryudumdahaaldı.Morgankonuştu.'Tamam!Bendendealbirokadar!Şimdidinle,Gard...dinliyormusun?""Dinliyorum,Efendim."Gardener/Osmond'ungözleridikkatdoluvepırılpırıldı."OğlumooteldenhiçbirzamançıkmayacakvesanırımSawyerdeçıkmayacak.Büyükihtimalle,orada

karşısınaçıkanlarlabaşedecekkadarJason'laşmamıştırdaha.Tılsımonubelkideöldürür,veyadelirtir,yadayüzdünyaöteyesavurur.Amaçıkmasıdabirihtimal,Gard.Evet,oradanbelkideçıkabilir."

Gardener, "O soluk alıp vermiş en, en, enkötüorospu çocuğu", diye fısıldadı.Eli şişeyi daha sıkıtuttu.Parmaklarısıkıştı,sıkıştı,sonundatermosunçeliğindeçukurlaşmalarbaşladı.

"İhtiyarzencikumsaldamıdiyorsunsen?""Evet.""Parker,"dediMorgan.Osmonddaaynıanda"Parkus,"dedi."Ölmüşmü?"Morganbunusorarkensesindepekilgiyoktu."Bilmiyorum.Sanırım.Adamyollayıpgetirteyimmi?""Hayır!"dediMorganaksibir sesle. "Hayır... amabizoraya,onunyanınagidiyoruz,öyledeğilmi,

Gard?""Gidiyormuyuz?"Morgansırıtmayabaşladı."Evet, Sen... ben... hepimiz. Çünkü eğer Jack otelden çıkarsa ilk önce oraya gidecektir. Eski silah

arkadaşınıkumlardaöylecebırakamaz,değilmi?"Gardenerdesırıtmayabaşladı. "Hayır,"dedi. "Bırakamaz."Morgan ilkdefaolarakavuçlarındakio

batıcı acıyı duydu. Yumruklarını açtı, içlerindeki yarım ay biçiminde oyuklardan taşan kanlara baktı.Sırıtmasıbozulmadı.Hattâdahadayayıldı.

Gardener ona ciddi bakışlarla bakıyordu. Morgan'ın içini bir güçlülük duygusu doldurdu. Eligerdanınadoğruuzandı,yıldırımsaçananahtarıbulupavuçladı.

"İnsandünyayıkazanır,"diyefısıldadı."BanaHaleluyadiyebilirmisin?"Ağzıkulaklarınadoğrugidiyordu.Kuduzbirkurtgibi,hastahastagülüyordu.Ama ifadesinde sinsi,

hainvegüçlübiryanvardı."Yürü,Gard,"dedi."Kumsalainelim."

Page 414: Tılsım - Turuz

Bölüm:41

KARAOTEL

1RichardSloatölmemiştiama,Jackdostunukucağınaalıpkaldırdığındakendindedeğildi.Sürükimşimdi?diyeWolf’unsesiniduydubeyninde.Dikkatliol,Jacky!Wolf!Dik...GELBANA!ŞİMDİGEL!diyeseslendiTılsımogüçlü, sessiz sesiyle.GELBANA,SÜRÜYÜDE

GETİR,HERŞEYİYİOLACAKHERŞEYİYİOLACAKHER..."...türlüşeydeiyiolacak,"diyegıcırdadıJack'insesi.Önedoğrubiradımatacakoldu,yerdekikapaktan tekraraşağıyadüşmektenkılpayıkurtuldu. İdam

sehpasının kapağıydı sanki.Manyakça bir çifte idam.Arkadaşınızla birlikte sallanın, diye çılgınca birdüşüncegeçtiJack'inaklından.Kalbininatışıkulaklarındagümbürdüyordu.Biranbaşınıeğipaşağıdakikaranlıksularakusmakgeldiiçinden.Sonrakendinitoparladı,kapağıayağıylakapadı.Artıkbirtekdönenrüzgârgüllerininsesikalmıştı.

JackyüzünüAgincourt'adoğruçevirdi.Ayakları geniş bir balkona basmaktaydı. Bin dokuz yüz yirmilerde ve otuzlarda burası moda bir

yerken insanlar herhalde bu balkonda, şemsiyeler altına konmuş masalarda oturur, kokteylleriniyudumlardı.EllerindebelkiEdgarWallace,belkiElleryQueenromanlarıbulunurdu.Yadailerdegölgehalinde gözüken Los Cavernes adasını seyrederlerdi. Ufukta mavi... balina sırtı gibi. Erkekler beyaz,kadınlarpastelrenklergiymişolurlardı.

Birzamanlar...belki.Şimdiyertahtalarıçatlamış,kıvrılmış,yarılmıştı.Jackbuterasıneskidennerengeboyanmışolduğunu

anlayamıyordu. Şu anda artık siyahtı.Otelin diğer kısımları gibi.Annesinin ciğerlerindeki habis urlarıhangirenktetahayyülediyorsa,orenkteydibuotel.

Yedimetrekadar ilerdeSpeedy'nin söylediğikapı-pencerelervardı.Eskigünlerdekonuklaroradançıkıyorlardı balkona. Geniş şeritler halinde sabun sürülmüştü camlarına. Pencereler kör gözlerebenziyordu.

Birininüzerinde:EVEDÖNMEKİÇİNSONŞANSIN

diyeyazıyordu.Dalgalarınsesi.Damlardadönenrüzgârgüllerininsesi.Tuzludenizinveeskidendökülmüşiçkilerin

kokusu.O zamanlar güzel olan, şimdi kırışmış ve ölmüş olan insanların döktüğü içkiler. Sonra, otelinkendi kokusu. Jack sabunlu pencereye tekrar baktı, yazının değişmiş olduğunu görünce pek de gerçekanlamdaşaşmadı.

Page 415: Tılsım - Turuz

OZATENÖLDÜ,NEUĞRAŞIYORSUN?(sürükimşimdi?)"Sensin,Richie,"dedi Jack. "Amayalnız sendeğilsin."Richard, Jack'inkollarındahorlamasesiyle

itirazsesiarasıbirşeyçıkardı."Haydi,"dediJack.Yürümeyebaşladı.

2JackAgincourt'adoğruyaklaşırkensabunlucamdahabüyüyormuşgibigöründü.Sankikaraotelona

kör,amanefretdolubirşaşkınlıklabakıyordu.Buraya girebileceğine gerçekten inanıyor, sonra da çıkabileceğini gerçekten umuyor musun, küçük

çocuk?içindeokadarJason'lukolduğundangerçekteneminmisin?Demin havada gördüklerine benzer kızıl kıvılcımlar sabunlu camın üzerinde oynaşıyordu. Bir an

şekillendiler.Jackmeraklabaktı.Kıvılcımlarateşcinlerioldular.Hepsikapınınpirinçtokmağınakaydı,oradatoplandı.Kapınınkulputavdademirgibikorhalindeparıldadı.

Haydiküçükçocuk.Dokunkulplardanbirine.Denesene!Jackbirzamanlar,altıyaşındabirçocukken,elinielektrikocağınınborusunauzatmış,sonradüğmesini

"hızlı"yaçevirmişti.Ocağınnekadarçabukısınacağınımeraketmişti.Birsaniyesonraparmağınıçekti.Kabarmıştıbileparmağınucu.BirdeçığlıkatmıştıJack.PhilSawyerkoşarakgelmişbirbakmış,sonraoğluna,bukendiniyakmakonusundakisapıktutkununnezamandanberibaşladığımsormuştu.

JackkucağındaRichard'ladurmuş,korhalindekikapıkulplarınabakıyordu.Haydi,küçükçocuk.Ocaknasıl yaktı, unuttun mu? Parmağım çekmeye vaktin olacak sanmıştın. Kırmızılık bir dakikadan öncebaşlamıyor nasılsa, diye düşünmüştün. Ama canın hemen yanmıştı, değil mi? Bu seferki nasıl olacakdersin,Jack?Yeniyenikıvılcımlarkayıyordukulplaradoğru.Madenlererimeyebaşlayacakgibibirrengedönüşmüştü.Eğerdokunursasıvımadenelinegömülecek,etiniyakacak,kanınıkaynatacaktı.Acısıdahaönceduyduklarınınhiçbirinebenzemeyecekti.

KollarındaRichard'labirsüredurupbekledi,Tılsım'ıntekrarkendisinesesleneceğimumuyordu.YadaiçindekiJasonkişiliğininsuyüzüneçıkmasınıbekliyordu.Amabeynindebelirenannesininsesioldu.

Durmadansenibirşeyindürtmesimigerek,Jacky?Haydibakalım,kocaçocuk...buseferkinikendikendineyap.İstersenyapabilirsin.Herişiniötekimiyapmalı?

"Peki,anne,"dediJack.Birazgülümsüyorduamasesikorkudantitriyordu."Seninhatırıniçin.İnşallahyanımdayanıkmerhemivardır."

Uzandı,alevtokmaklardanbirinikavradı.Amasıcakdeğildi!Bu işbaştan sonabirhayaldi.Kulp ılıktı ama...okadar. Jackbastırırkenbütün

kulplardakikırmızılıksilindi.KapıyıiçeriyedoğruittiğindeTılsımtekrarseslendi,tüylerinidikendikenetti.

AFERİN! JASON!BANA!BANAGEL!KollarındaRichard'la adımınıkaraotelinyemek salonunaattı.

3

Page 416: Tılsım - Turuz

Eşiğiaşarkenhareketsizbirkuvvetinvarlığınıhissetti...ölüeligibibirşey.Buer*onudışarıyadoğruitiyordu.Jackbastırdı,birikisaniyesonraitilmeduygususonaerdi.

Odapekdekaranlıkdeğilmiamasabunlucamlarburayamonokronbir ışıkveriyordu.Jackbundanhiç hoşlanmadı. Siste kalmış gibi, kör gibi hissetti kendini. Duvarların içinde, sıvaların çürümeyebaşladığıyerlerdekötükokularvardı.Boşçağlarınveekşikaranlığınkokuları.Amadahabaşkaşeylerdevardıburada.Jackbunubiliyor,korkuyordu.Çünküburasıboşdeğil!

Ne gibi şeylerin var olduğunu bilmiyordu.Ama Sloat'un buraya girmeye asla cesaret edemediğini,başkalarının da girmeye kalkışmadıklarını biliyordu.Hava ağır ve tatsızdı. Ciğerlerine ağır ağır zehirdolargibioldu.Çevresindekiçeşitlikatların,dehlizlerin,geçitlerin,gizliodaların,çıkmazlarınbaskısınıhissetti. Girift bir mezar gibiydi burası. Bir delilik vardı çevrede. Yürüyen bir ölüm, saçmalayan birmantıksızlık. Jack bu kavramları ifade edecek kelimeleri belki bulabilir, belki de bulamazdı ama,seziyordu hepsini yine de... Ne olduğunu biliyordu. Kozmosun tüm Tılsım'larının kendisini bukötülüklerden koruyamayacağını da biliyordu. Garip bir tören dansına başlamış gibiydi. Koreografisiyapılmamışbirdans.Kendibaşınaydı.

Ensesinibirşeygıdıkladı.Jackelinioradangeçirdi,yandöndüRichardkucağındainledi.Ağının ipliğinde sallanan kocaman, siyah bir örümcekti. Jack başını kaldırdı, ağı tavandaki

vantilatörünkanatlarıarasındagördü.Kirlibirlekegibi.Örümceğinvücuduşişti.Jackonungözlerinidegörebiliyordu. Daha önce ömründe örümcek gözü gördüğünü hatırlamıyordu. Jack sallanan örümceğinçevresindendönüpmasalaradoğrukaydı.Örümcekipininucundadönüponuizledi.

"FİSHIRFIZ!"diyehaykırdıbirdenJack'e.Jackdehaykırdı,panikiçindeRichard'ıolancagücüylekendineyasladı.Çığlığıyüksektavanlıyemek

salonundayankılandı.İlerdekigölgelerdekofbirmetaliksesoldu,sonrabirisigüldü."FİS HIRFIZ! FİS HIRFIZ!" diye bağırdı örümcek. Sonra birden ağına tırmandı, tavana doğru

yükseldi.Jackkalbiçarparak ilerledi,Richard'ıyemeksalonununmasalarındanbirininüzerineyatırdı.Çocuk

birdahainledi,sesipekhafifçıktı.Jackonungiysilerininaltındaikiçıkıntıhissedebiliyordu."Senibirsürebırakmakzorundayım,dostum,"dediJack.Yukardakigölgelerdenaynıçığlıkduyuldu:"...onaiyi...bakarım...sanada...fishırfız...fishırfız..."

Karanlık,vızlayanbirminikgülüşduyuldu.Masanınaltındakiraftakatlanmışketenörtülerduruyordu.Enüstteki ikiüçtanesiküfiçindeydiama

ortalardaokadarkötüdurumdaolmayanbirtanedevardı.JackonualıpRichard'ınüstüneörttü,boynunakadarçekti,dönüpuzaklaşırgibioldu.

Örümceğinsesiyineduyuldu...."onaiyibakarım...fishırfız..."Jackbaşınıkaldırdı,örümceğigöremedi.Osoğukgözleridüşünebiliyorduamahayaldi tabii.Hepsi

hayaldi.Gözünün önünde iç bulandırıcı bir sahne canlandı: örümcekRichard'ın yüzünde!Dudaklarınınarasındangiriyor,biryandandafishırfız,fishırfızdiyebağırıyor.

Örtüyü Richard'ın tepesine kadar çekip ağzını da kapatmayı düşündü ama, onu cesede benzetmeyiiçiningötürmediğinifarketti.Birdavetiyeolurdubuhemenhemen.

Tekrar Richard'ın başına döndü, orada durdu. Kararsızdı. Bu binadaki kuvvetler her ne ise,kararsızlığının onları çok sevindirdiğinin de farkındaydı... Onu Tılsım'dan uzak tutacak her şeyi

Page 417: Tılsım - Turuz

desteklerdionlar.Elinicebineattı, iri,yeşilbilyeyiçıkardı.Ötekidünyadaaynaolanını.Jackbuaynanınkötügüçlere

karşıherhangibirözelgücüolduğunainanmakiçinhiçbirsebepgöremiyorduama...Diyarmalıydınedeolsa...İyibiryerdiDiyar...LânetliTopraklarhariç.Yaratılıştaniyiolanbirşeyin,herhaldekötülüğekarşıbirgücüolmalı,diyorduJack.

BilyeyiRichard'ınavucunakoyupparmaklarınıkıvırdı.Richard'ınelikapandı,sonrayavaşçaaçıldı.Tepedebiryerdenörümceğinpisgülüşüduyuldu.Jack,Richard'ınüzerindeeğildivemırıldandı."Elindetutonu,Richie.Sıkıtut,ahbap.""Bana.,deme,"dediRichardmırıltıgibi.Amaeliyavaşçabilyeninüzerinekapandı."Sağol,Richie, yavrum," Jack,Richard'ın yanağını hafifçe öptü, sonra yemek salonunun çift kanatlı

kapılarınadoğruilerledi.Alhambragibi,diyedüşündü.Yemeksalonuoradabahçelereaçılıyor,buradadasuya.Çiftkanatlıkapılaraynı.

İlerlerken o ölü elin kendisini yine ittiğini hissetti. Otel reddediyordu onu. Tekraf dışarı itmeyeçalışıyordu.

Boşversene,dediJackiçinden.Yolunadevametti.İtenkuvvetçabucakyokoldu.Jackyaklaşırkençiftekapılar, bizimbaşkayollanınızdavardır, diye fısıldadılar. Jack içerlerdeno

madençınlamasesinitekrardurdu.Sloat'dankorkuyorsun,diyefısıldadıçiftekapılar.Amabusefersesyalnızonlardangelmiyordu.Jack

bütün otelin sesini duymaktaydı. Sen Sloat'dan korkuyorsun. Bir de kötü Wolflardan. O keçi gibiyaratıklardan.Aslındabasketbolkoçuolmayanbasketbolkoçlarından.Sen silahlardan,patlayıcılardan,sihirlianahtarlardankorkuyorsun.Bizburadaböyleşeyleriçinhiçkaygılanmayız,küçük.Bunlarbizevızgelir.MorganSloatbirkarıncadanbaşkabirşeydeğildir.Yirmiyıllıkömrüvar.Bubizimiçinbirsolukalıp vermenin süresidir. Biz kara oteldekiler yalnızca Tılsım'ı önemseriz. Tüm mümkün dünyalarınnexus'unu.Senburayabirhırsızgibigeldin,bizimolanşeyibizdençalmayakalktın.Sanabirkeredahasöylüyoruz. Senin gibi fis hırfızlar için başka yollarımız da var bizim.Direnirsen onların ne olduğunuöğrenirsin.Kendiliğindenanlarsın.

4Jack kapının önce birinci kanadını, sonra ikincisini itti. Menteşeler kıvrılırken tatsız tatsız

gıcırdadılar.Nedeolsayıllardırilkdefaaçılıyorlardı.Kapılarıngerisindekaranlıkbirkoridorvardı.BulobiyegidiyordiyedüşündüJack.Veeğerburası

gerçektenAlhambragibiyse,merdivenlerdenbirincikataçıkmamgerek.Okattabüyükbalosalonunubulacaktı.Almayageldiğişeybüyükbalosalonundaolmalıydı.Jack arkasına baktı, Richard’ın kıpırdamamış olduğunu gördü, koridora adımını attı. Sonra kapıyı

arkasındankapattı.Koridorda ağır ağır ilerlemeye başladı. Yırtık, kirli pabuçları çürüyen hah üzerinde ıslak ıslak

hışırdıyordu.

Page 418: Tılsım - Turuz

BirazilerdeJackyineçiftkapılarıgördü.ŞurasıAltınSalon,tamkarşısındakiiseMadencilerSalonuolmalıydı. Beş adım daha ilerde, kapısında kuş resimleriyle Mendocino salonu vardı. Maun kapıyaANNENBAĞIRABAĞIRAÖLDÜdiye yazılmıştı.Koridorun inanılmayacak kadar ilerisinde sulu birışıkgörünüyordu.Lobi.Klank.

Jackyıldırımhızıyladöndü,koridoraaçılankapılardanbirindebirhareketinışıltısınıgördü.(?taşmı?)(?gözetleyenkapılarmı?)Jackgözlerini tedirgin tedirginkırpıştırdı.Koridorunduvarlarımaun lambrikaplıydı.O tahtalarda

çürümeye başlamıştı. Taş yoktu. Deminki üç salonun kapıları da kapıydı. Normal, dikdörtgen kapı.Gözetlemeyencinsten.AmaJackbiraniçinkatedralkapısıgibiyuvarlaküstlükapılarınaçıldığınıgörürgibiolmuştu.Bukapıboşluklarındayukardaninendemirparmaklıklarvardı.Alttarafısivriydiparmaklıkdemirlerinin. Aç dişler gibi. Kapı indirildiği zaman o sivrilikler yerdeki deliklere girip oturuyordu.Taştan yuvarlak kapı falan yok, Jacky. Kendin bak. Kapı işte. Sen o yukardan inen kapıları LondraKulesinde görmüştün.Yıllar önce annenle veTommy amcayla gittiğinizde.Biraz fitilliyorsun yalnızca,hepsiokadar...Amamidesindekibuduygudayanılmazbir şeydi.Amagördümonları.Geçişyaptım...biraniçinDiyar'daydım.Klank.

Jacköbürtarafadöndü.Yanaklarınıvealnınıterlerkaplamıştı.Ensesindekisaçlardimdikti.Yine gördü.Madenî bir parıltı. O odalardan birinin loşluğunda. Koca taşlar günah kadar karaydı.

Yüzleriniyosunlaryeşertmişti.Berbatalbinoböceklerdelikleregiripçıkıyordu.Duvarlardaonbeşyirmiadımaralıklahalkalarvardı.Oralaratakılmasıgerekenmeşalelerçoktangitmişti.

Klank.Busefergözünükırpmadıbile.Dünyagözlerininönündeyanakaydı,akansuardındangörülüyormuş

gibititredi.Duvarlarsiyahımsımaundutaşyerine.Kapılardaindirmelidemirparmaklıdeğil,basbayağıkapıydı. Kadınların naylon çorapları kadar ince bir zarla birbirinden ayrılan iki dünya şimdi üst üsteçakışmayabaşlıyordu.

Jack içindeki Jason kişiliğinin de Jack kişiliğiyle birleşmeye başladığını hissetti. İkisinin bileşimiolanbirüçüncüvarlıkçıkıyorduortaya.

Bileşimnedir,bilmiyorumama,umarımgüçlüdür...çünküokapılarınardındabirşeylervar...hepsininardında..

Jackkoridordatekrarlobiyedoğruilerlemeyekoyuldu.Klank.Buseferdünyalardeğişmedi.Tahtakapılartahtakapıolarakkaldı,hareketdegözükmedi.Amatamşuranınarkasında.Tamarkasın...Boyalı,çiftkanatlıkapılarınardındanbir sesduydu.OradaHERONBARIdiyeyazılıydı.Duyduğu

seseski,kocamanpaslanmışbirmakineninhareketlegeçirilmesinebenzerbirsesti.Jackhemen.(Jasonhemen)açılmaktaolanokapıyadöndü.(yükselmekteolanparmaklıklaradöndü)eliniçabucak(kesesine)

Page 419: Tılsım - Turuz

cebinedaldırdı.(keseyeleğininkuşağınatakılıydı)BlucininincebindeparmaklarıSpeedy'ninverdiğigitarmızrabınıbuldu.(köpekbalığıdişinibuldu)Heron Bar'dan ne çıkacağını beklerken otelin duvarları boğuk boğuk fısıldadı. Fis hafızlarla başa

çıkmakiçinbaşkayollarımızdavar.Vakitvarkengitmeliydin...çünküartıksürendoldu,küçükçocuk.

5Klan...GÜM!Klan...GÜM!Klank...GÜM!Ses yüksek, sarsak ve metalikti. İnsanlık dışı niteliği Jack'i insan sesinden çok daha fazla

korkutuyordu.Adımlarınıbudalacabirtempoylaatmakta,yaklaşmaktaydı.Klank...GÜM!Klank...GÜM!Uzun bir sessizlik oldu. Jack boyalı kapıların biraz sağına çekilip sırtını duvara dayadı, bekledi.

Sinirleriöylegergindiki,sesçıkaracaktıneredeyse.Uzunsürehiçbirşeyolmadı.Jackklanklayanşeyinbir boyut kapağından düştüğünü, geldiği dünyaya geri gittiğini umdu. Bu kazık gibi sahte pozdan sırtıağrıyordu.Omuzlarınısarkıttı.

Osırakırılmagibibirsesduyuldu,kocaman,beşsantimboyundatırnaklarıolanbirmâdenielkapınınüzerindekiresmidelipdışarıyauzandı.Jacktekrarduvarayapıştı,ağzıdehşetleaçıldı.

VeçaresizlikiçindeDiyar'ageçiverdi.

6Yukardaninendemirkapınınardındasiyahımsıpaslızırhgiymişbirivardı.Silindirmiğferikarayatay

biraralıklagözyerindekesilmiştiyalnızca.Odaikisantimdengenişdeğildi.Miğferintepesindekırmızıbir tüy göze çarpıyordu. Oradan da içeriye böcekler girip çıkıyordu. Jack bunların Thayer okulundaduvarlardandökülenlerle aynıolduğunugördü.Miğferpaslı şövalyeninomuzlarına inenbirboyunluklasonbuluyordu.Kadınlarınsallarıgibiydiomuzluk.Pazularıvekollarıağırçeliklekaplıydı.Dirsektetelörgüzırhtaneklemyerivardı.Üstleriasırlıkpisliklerledoluydu.Şövalyekıpırdadıkçaoörgülerçocukağlargibigıcırdıyordu.

Zırhlıellerinucubirermızraktısanki.Jack taşduvarayaslanmışduruyordu.Karşısındaki şeklebakıyor,gözleriniondanalamıyordu.Ağzı

kurumuştuateşten.Gözleriyuvalarındatempoluolarak,kalpvuruşlarınaadımuydurarakheranbirazdahabüyüyorgibiydi.

Şövalyeninsağelindebirsavaşçekicivardı.Onbeşkilolukpaslı,çelikbaşlı...cinayetâleti.Yukardaninenkapı.Unutma,okapıikinizinarasında...

Page 420: Tılsım - Turuz

Amaoanda,yakındahiçbir insanbulunmadığıhalde,yukardaki tekerdönmeye,parmaklıkkapıağırağıryükselmeyebaşladı.

7Pençe kapıdan çekilmişti. Orada bir delik kalmıştı yalnızca. Kapıya boyanmış kırlık manzara,

gökyüzündeki delikle sürrealist bir havaya girmişti. Sanki resimdeki avcı günü fena gitti diye kızmış,gökyüzünü patlatıvermişti. Derken savaş çekicinin tokmağı kapıda patladı, parçaladı, Jack uçan tahtaparçalarındankorunabilmekiçinelleriniyüzünekapadı.Sivriuçlueltekrargöründü.Öncebiryana,sonraötekiyanauzandı,deliğigenişletti,çekildi.Çekiçikincikereindi,kapınınbüyükbirparçasıkopuphalıyadüştü.

Jack artık Heron Bar'ın gölgelerinde dev zırhlı hayali görebiliyordu. Bu zırh, kara şatoda Jack'lekarşı,karşıyageleningiydiğiyleaynıdeğildi.Şatodaki,silindirbiçimindebirmiğfergiymişti.Tepesindekırmızı tüy vardı. Bunun miğferi çelik bir kuşun cilâlı kafasına benziyordu. İki yanından boynuzlarçıkıyordu. Boynuzlar hemen hemen kulak hizasındaydı. Jack zırhın göğüs parçasına baktı. Örgüdendi.Altındazincirlerdendokunmuşbirönlüketekvardı.Çekiçherikidünyadadaaynıydı.Şövalyeikizlileronuikidünyadadaaynıandaindiriyorlardı.Tiksinerekyapıyorlargibiydibuişi.Böylebirhasımakarşı,gerekvarmıydısavaşçekicine?

Kaç,Jack,kaç!Doğru,diyefısıldadıotel.Kaç!Fishırfızlarhepöyleyapar!Kaç!KAÇ!"Amakaçmadı.Ölürdekaçmazdı...çünküofısıldayansinsisesinhakkıvardı.Fishırfızlargerçekten

dekaçarlardı.Ama ben hırsız değilim, diye düşündü Jack ciddi ciddi. Bu yaratık beni öldürebilir ama, yine de

kaçmayacağım.Çünkühırsızdeğilimben."Kaçmayacağım!" diye haykırdı o ifadesiz çelik kuş kafasına doğru. "Hırsız değilim ben!Duyuyor

musun?Benimolanşeyialmayageldimvehırsızdeğilim!Miğferin soluyan deliklerinin derinlerinden homurtulu bir çığlık yükseldi. Şövalye uzun tırnaklı

pençelerini kaldırdı, yumruk yapıp indirdi. Biri yere doğru, öteki sağa indi. Kapıdaki kır manzarasıbitmişti.Menteşelerkoptu,kapıüzerinedoğrudevrilirkenJackkuşlardanbirininresimdenfırlayıpuçarakkaçtığım,gözlerininWaltDisneyçizgifilmlerindekigibikorkuylaaçıldığınıgördü.

Zırhtıpkıkatilbirrobotgibiüzerinegeliyordu.Bacaklarıkalkıyor,sonrainiyordu.Boyuikimetredenfazlaydı.Kapıdangeçerkenboynuzlarıüstpervazdaikiçizikoluşturdu.

Soruişaretigibiydiçizikler.Kaç!diyeuyardıkafasındabirses.Kaç,hırfız,diyefısıldadıotel.Hayır, diye karşılık verdi Jack. Yaklaşan şövalyeye baktı, parmakları gitar mızrabının çevresinde

sıkıştı. Diken parmaklı eller kuş miğferin göz kapağına yükseldi, kapağı tutup kaldırarak açtı. Jacksoluksuzkaldı.

Miğferiniçiboştu.SonraoellerJack'edoğruuzandı.

Page 421: Tılsım - Turuz

8Dikenparmaklıelleryükseldi,silindirmiğferiikiyanındantuttu,yavaşçakaldırdı,içindenenazından

üçyüzyaşındagörünenöfkelibirihtiyarınyüzüçıktı.Eskimişkafasınınbiryanıezilmişti.Tenindenkırıkyumurtakabuğugibibirşeylerfışkırmıştı.Yaradasiyahveyapışkanbirmaddedeyayılıyordu.Beyindigaliba. Çürümüş beyin. Solumuyordu adam. Kırmızı kenarlı gözleri Jason'a cehennem alevleri gibibakıyordu.Sonrasırıttı,Jasononuninsanıparçalamayahazırsivridişlerinigördü.

Şövalyesakırdayarakilerledi.Amateksesodeğildi.Jasonsola,anaholedoğrubaktı.(lobiye)şatoda(otelde)ikinci bir şövalye daha bulunduğunu gördü. Bu seferki daha alışılmış bir miğfer giymişti. Onun

arkasından bir üçüncüsü geliyordu... sonra da dördüncüsü. Koridordan yavaş yavaş yaklaşmaktaydılar.Eskizamanınhareketlizırhlarışimdiiçlerindebirtürvampiryaratıkbarındırıyordu.

O sırada eller onu omuzlarından yakaladı. Eldivenlerin ucundaki sivri parmaklar omuzlarına vekollarına gömüldü. Sıcacık kanlar akmaya başladı, buruşuk yüz korkunç, aç bir gülümseme ifadesinebüründü.Dirseklerdekizincirörgülerçığlıkatarkenölüşövalyeçocuğukendinedoğruçekti.

9Jackacıylahaykırdı.Sivriparmaklaretininiçindeydi...vücudununiçindeydi...bunungerçekolduğunu,

birazdahasürersekendisiniöldüreceğinianladı.Miğferiniçindekiokaraboşluğadoğruçekiliyordu.Amaboşmuyduorasıgerçekten?Jackkaranlığınortasında ikikızılparıltıgörürgibioldu...gözsanki.Zırhelleronuyukarıkaldırdı.

Jackdonarcasınaüşüdüğünühissetti.Tümkışlarbirleşmiş,birtekkışolmuşgibi...veobuzgibihavaboşmiğferdendışarıboşalıyordu.

Beni gerçekten öldürecek ve o zaman annem de ölecek, Richard da ölecek, Sloat kazanacak, beniöldürecek,öldürecek

(dişleriyleparçalayacak)benidonduracak...JACK!diyeseslendiSpeedy'ninsesi.(JASON!diyebağırdıParkus'unsesi.)Mızrap, evlat!Mızrabıkullan! İş iştengeçmeden! JASONAŞKINAMIZRABIKULLANİŞ İŞTEN

GEÇMEDEN!Jack'inparmaklarımızrabıkavradı.Oseferindeparanasıl ısındaysabudaöyle sıcaktı.Uyuşturucu

soğuğunyerinebeyninicoşturanbirzaferduygusugeldi.Mızrabıcebindençıkardı,omuzlarınagömülençeliktırnaklarınacısındanbağırdıamazaferduygusunuyinedekaybetmedi.,otatlıDiyarsıcağı,oapaçık

Page 422: Tılsım - Turuz

gökkuşağıduygusu.Mızrap...evetmızrapolmuştuyine...parmaklarınınarasındaydı.Güçlü,ağırbir fildişiydi.Üzerinde

garipdesenlervardı.OandaJack.(veJason)odesenlerinbiryüzoluşturduğunugördü...LauraDeLoessian'ınyüzü.(LilyCavanaughSawyer'inyüzü.)

10"Onunadına, iğrençşey!"diyebağırdılar ikisibirağızdan... amabir teksesçıktı...bir tekvarlığın

sesi... Jack/Jason. "Dünyayı senden alındırmak için! Kraliçenin ve oğlunun adına dünyayı sendentemizlemekiçin!"

Jason gitarmızrabını yaşlı vampir yaratığın bembeyaz, buruşuk suratına indirdi. Aynı anda yaratıkgeçişyaptı,mızrabınsiyahboşluğadoğruindiğigörüldü.JackbirandahaJasonoldu,vampiryaratığınkırmızı gözlerinin inanmaz bakışlarla dışarı uğradığını gördü.Mızrap buruş buruş alnına daldı.Bir angözlerüzerinifilmkaplamışgibioldu,sonradapatladı,içindenfışkıransiyahsıvıJack'ineline,bileğineyayıldı.Sıvınıniçiminik,ısırgankurtlarladoluydu.

11Jack duvara doğru fırlamıştı. Başını çarptı. Başının, omuzlarıyla kollarının acısına rağmenmızrabı

elindenbırakmadı.Zırhteneke,konservekutularındanyapılmışgibitangırdıyordu.Jackbiraraonunşişmeyebaşladığını

farketti,gözlerinikorumakiçinelinikaldırdı.Zırhkendikendiniparçaladı.Heryanaşarapnelsaçmadıama,parçalanıpyıkıldı...Jackşuandapis

bir otelin alt katında kanlar içinde olmasa da, film seyrediyor olsa, kahkahalarla gülerdi. Cilâlı çelikmiğferboğukbirtakırtıylayereyuvarlandı.Boyunluğuzırhıniçinedüştü.Önvearkaparçalar,arasıboşkitap destekleri gibi yıkıldılar. İki saniye boyunca küflü halıyametal yağdı, sonunda ortada bir hurdayığınıkaldı.

Jackduvaradayanarakdoğruldu,zırhıntekrarkalkıptoparlanmasınıbekliyormuşgibibaktı.Aslındadabekliyorduöylebirşeyi.Beklediğiolmayıncasola,lobiyedoğrudöndü...veüçyenizırhınağırağırkendisine doğru yaklaşmakta olduğunu gördü. Birinin elinde peynir gibi, küflü bir tuğ vardı. ÜzerindeJack'in tanıdığı bir sembol göze çarpıyordu. Orris'li Morgan'ın askerlerinde görmüştü. Arabaya eşlikedenlerdebutuğdantaşıyorlardı.Morgan'ınişareti...amabunlarMorgan'ınyaratıklarıdeğildiki...Jackbunuhayalmeyal anlayabiliyordu.Bu tuğu taşımalarınınnedeni,korku içindekikonuğabir tür şakaydı.Kendivarlıknedenleriniçalmayagelmiştibukonukburaya.

"Yeter artık," diye fısıldadı Jackboğukboğuk.Mızrapparmakları arasında titredi.Bir şeyolmuştuona.Hasarauğramıştızırhasaldırırken.Fildişieskidenkremrengindeykenşimdidikkatiçekecekkadarsararmıştı.Üzerindeincecikçatlaklargörülüyordu.

Zırhlarhâlâyaklaşıyorlardı.Biriupuzunbirkılıççekti.Ucuçatallıydı."Artık yeter," diye inledi Jack. "Ah, Tanrım, lütfen, yeter artık, yorgunum, yapamam, lütfen, yeter,

Page 423: Tılsım - Turuz

yeter..."GezginJack,dostumGezginJack..."Speedy, yapamam!" diye bağırdı. Gözyaşları kirli yüzünden aşağıya sızdı. Zırhlar bir fabrikanın

konvayörkemeriüzerindekibirleştirilmeyehazırotoparçalarıgibiyaklaşıyorlardı.Miğferleriniçindekibuzgibikaranlıklardakutuprüzgârlarınınuğultusunuduydu.

...senCalifornia'yaonualmayageldin."Lütfen,Speedy,yeter!"Karametalrobotsuratlar,paslıkollaronayaklaştı,uzandı.Elindengeleniyap,GezginJack,diyefısıldadıSpeedy.Onundasesiyorgundu.Sonrayokoldu,Jack

tekbaşınakaldı.

Page 424: Tılsım - Turuz

Bölüm:42

JACKVETILSIM

1Bir hata yaptın... dedi bir ses Jack Sawyer'in beyninin içinden. Heron barın kapısında durmuş,

yaklaşan zırhlara bakıyordu. Zihninde bir göz açıldı, karşısında öfkeli bir adam gördü. Genç irisi birçocukgibiydihemenhemen.Birkovboyköyünde,kamerayadoğruyürüyordu.İkitabancasınınkılıflarınınçıtçıtlarınıaçıyordu.Birhatayaptın...Elliskardeşlerinikisinideöldürmengerekirdi!

Annesinin tüm filmleri içinde Jack'in en çok sevdiği İdam Kentine Son Tren olmuştu. 1960'daçekilmiş,1961'depiyasayaçıkmışbirfilmdi.WarnerBrothersfilmiydi.OzamanıntümWarnerBrotherskovboy filmleri gibi bunun da başrollerini televizyon dizilerinden aktörler doldurmuştu. Maverickdizisinden Jack Kelly (kibar kumarbaz rolünde), Bourbon Sokağından Andrew Duggan (kötü yüreklisığırcı zengin), televizyondaChoyenneBodie'de bir tip çizenClintWalker de emekli şerifRaffeEllisrolündeydi. Silâhlarını son bir kere kuşanmak zorunda kalıyordu. Inger Stevens'a dans salonundaki kızrolü verilmişti amaBayan Stevens ciddi şekilde bronşit olunca rol LilyCavanaugh'ya kalmıştı. Böylerollerikomadaykenbileyapardıo.BirkeresindeJack,annesiylebabasıonuuyuyorsandığıbir sırada,onlarınaltsalondakonuştuklarınıdinlemişti.Annesiyalınayakmutfağa,sualmayagiderkengaripbirsözsöylemişti... garip olmalıydı, çünkü Jack hiç unutamamıştı o sözü. "Canlandırdığım bütün kadınlarsevişmesinibiliramahiçbiridoğaldavranmayıbilmez,"demiştiPhil'e.

Warner'inSugarfootdiyebirbaşka filminde rol almışolanWillHutchinsdavardıbu filmde. İdamKentineSonTren'i Jack'in en çok sevmesinin nedeni de onunoynadığı roldü.AndyEllis tipi... zırhlarkarşıdanyaklaşırkenonuhatırlamıştıJack'inyorgunzihnioanda.

AndyEllis, şerifin korkakküçükkardeşiydi.Ancak en son andaöfkeleniyordu.Bütün filmboyuncarezilolduktansonra.

Tozlu, geniş sokakta ilerlerken tabancalarını çıkarıyor, "Haydi, gelin! Gelin! Hazmın ben! Hatayaptınız!Elliskardeşlerinikisinideöldürecektiniz!"diyehaykırıyordu.

Will Hutchins büyük bir aktör sayılmazdı ama, o anda başarmıştı... en azından Jack'in gözündebaşarmıştı.Çocukölümünegidiyorvebunudabiliyordu.Amayinedegidiyordu.Gerçikorkuyorduama,adımları isteksiz değildi. Hevesliydi. Yapmak istediği şeyden emindi. Tabancaları çekerkenkibeceriksizliğinerağmen.

Zırhlar aradaki uzaklığı kapıyorlardı. Oyuncak robotlar gibi iki yana sallanmaktaydılar. Sırtlarındaanahtarmıvaracaba,diyedüşündüJack.Olmalıydı.

Onlaradoğrudöndüğündesarımızrapparmaklarınınarasında,sankibirezgiçalmayahazırdı.Zırhlarbirkararsızlıkgeçirirgibioldular.Onunkorkusuzluğunuhissetmişgibiydiler.Otelinkendisi

de kararsız gibiydi. Belki önce önemsemediği bir tehlikeyi hissediyordu. Yer döşemeleri gıcırdadı,kapılarçarparakkapandı,damdakirüzgârgülleribirandönmeyikestiler.

Page 425: Tılsım - Turuz

Zırhlar yine ilerledi. Uygun adım geliyorlardı. Birinin elinde dikenli gülle vardı. Tahta saplıydı.Ortadakisavaşçekici,sonuncusudaçataluçlukılıçtaşıyordu.

Jack birden onlara doğru yürümeye başladı. Gözleri parladı, gitar mızrabım kaldırıp önünde tuttu.Jasonparıltısıvardı suratında.Vebirdengeçişyaptıkendinibiran içinDiyar'dabulduveJasonoldu.Köpekbalığı dişi sanki alev almış gibi parlıyordu burada. Üç şövalyeye yaklaşırken, biri miğferiniçıkardı, yine beyaz, yaşlı bir surat belirdi... Sarkık gerdanı erimiş bir mumu hatırlatıyordu.MiğferinisavurduğundaJasonkolaylıklaeğilipkaçtı.

vetekrargeçişyaptı.Jack kimliğine döndü. O andamiğfer arkasındaki lambri duvara çarptı. Karşısında başsız bir zırh

duruyordu.Bu beni korkuturmu sanıyorsun? diye düşündü Jack nefretle. Korkutmaz... sen de korkutmuyorsun.

Bitireceğimbuişi,okadar.Bu sefer otelin dinlemekte olduğunu hissetmekle kalmadı. Otel Jack'in çevresinde büzülmüştü. Bir

sindirimorganınındokusu,zehirlibirşeyyiyincenasılbüzerseöyle.Üstkattakibeşodadabeşkoruyucuşövalyeölürkenpencerelertabancagibipatladı.Jackzırhlaradoğruilerledi.

Tılsımtatlısesiylezaferşarkısısöylüyordu.JASON!BANA!"Gelin!" diye bağırdı Jack zırhlara. Sonra gülmeye başladı. Elinde değildi. Gülmeyi hiç bu kadar

kuvvetleistememişti.Kaynaktanfışkıransugibiydigülüşü.Yadaderinbirırmaktan."Gelin,hazırımsize!Hangimanyak yuvarlakmasadan geliyorsunuz bilmiyorum ama, omda kalsanız daha iyi ederdiniz! Birhatayaptınız!"

Kahkahalarlagülerekamaiçiniçinkararlı,kendinikafasıolmayanzırhadoğruattı.Ortadakikafasızzırhsallanıpduruyordu.

"Elliskardeşlerinikisinideöldürecektiniz!"diyebağırdı.Mızrapbuzgibihavatabakasınıgeçerkenzırhparçalanıpyığıldı.

2LilyCavanaugh,Alhambra'dakiyatakodasındanbirdenokumaktaolduğukitaptanbaşınıkaldırdı.Bir

sesduyduğunusanmıştı...Yoobirsesdeğil,Jack!Bomboş,upuzunbirkoridordansesleniyordu.Belkideaşağıdaki lobiden. Dinledi. Gözleri açılmış, dudakları kısılmış, yüreği umutla doluydu... ama bir şeyduyamadı.Jackyhâlâuzaklardaydı.Kanserhâlâkendisini lokmalokmayiyordu.Ağrıkesiciyialmasınadadahabirkocasaatvardı.

Oşişedekihaplarınhepsinibirdenalmayıgittikçedahasıkdüşünüyordu.Ağrıyıdindirmeklekalmazdıo zaman. Temelli bitirirdi. Kanseri tedavi edemiyoruz diyorlar ama, sakın inanmayın, Bay Kanser...bunlardanbirdüzineyutundabakın.Nedediniz?Varmısınız?

Bunu yapmayışı Jack'den ötürüdü.Onu tekrar görmeyi o kadar çok istiyordu, sesini hayal ediyorduartık...hemJackyalnızannesineseslenmiyor,eskibirfilmindenbirrepliksöylüyordu.

"Kaçıkbir cadalozsun sen,Lily,"dedikendikendine.TitreyenparmaklarıylabirHerbertTarrytoon

Page 426: Tılsım - Turuz

daha yaktı. İki soluk çekip söndürdü. İki soluktan fazlası öksürüğü başlatıyordu bu günlerde. "Kaçıkcadaloz." Kitabım yine eline aldı ama okuyamadı. Gözlerinden yaşlar boşalıyordu. İçi acıyordu. Okahverengihaplarınhepsinibirdenyutmakistiyordu.Amaonutekrargörmeyideistiyordu.Güzelalınlı,parlakgözlü,sevgilioğlunu.

Dön evine, Jacky, diye düşündü.Lütfen çabukdön, yoksa bir daha konuştuğumuzda ruhmasasındankonuşuna.Lütfen,Jack,lütfenevinedön.

3Dikenli gülleyi taşıyan şövalye bir an yerinde sallandı, boş içini gösterdi, sonra o da patladı. Tek

kalanıçekicinikaldırdı... sonrayığıldıkaldı.Jackenkazınarasındabirandurdu.Hâlâgülüyordu.AmaSpeedy'ninmızrabınabaktığındagülmesikesildi.

Koyusarıolmuştuartık.Çatlaklardairileşmişti.Boşver, Gezgin Jack. Sen devam et yoluna. Bu tenekelerden bir tane daha var sanırım. Varsa

haklarsın,değilmi?"Mecbursamyaparım,"diyemırıldandıJackyükseksesle.Yerdeki zırhlara bir tekme savurdu, koridorda yürümeye koyuldu. Lobiye varıp kısaca çevresine

bakındı.JACK!BANAGEL!JASON!BANAGEL!diyeseslendiTılsım.Jackmerdivenlerdençıkmayabaşladı.Yarıyavardığındaüstkatabaktıveşövalyelerinsonuncusunu

gördü. Üst sahanlıkta durmuş, aşağıya, ona bakıyordu. Dev bir yaratıktı. Üç metre boyundaydı.Tepesindekitüyüsiyahtı.Miğferiningözaralığındankızılparıltılargörünüyordu.

Elindekorkunçbirkılıçvardı.Jackbiranmerdivendedondukaldı,sonratekrartırmanmayakoyuldu.

4Enkötüsünüensonasaklamışlar,diyedüşündüJackilerlerken.Vebirden.

geçişyaptıtekrarJason oldu. Şövalye hâlâ siyah zırhlıydı ama farklıydı. Miğferinin yüz kapağı açıktı. İçinden kan

lekelerinden görünmeyen yaralı bir yüz Jack'e bakıyordu. Jack bu yaraları tanıdı. Şövalye LânetliTopraklardakiateştoplarınabirazdahayaklaşmıştımutlaka.

Merdivende başka varlıklar yanından geçmekteydi. Onları pek göremiyordu. Eli tırabzan üzerindekaymaktaydı. Tırabzan, otelde tahtadan, Diyar'da demirdendi. Yanından geçen insanlar, siyah ipekgömlekli erkekler, kocaman, büzgülü etekli kadınlardı. Çok şık giyinmiş, saçlarına mücevherlertakmışlardı.Güzelamabahtsızgibiydiler.Hayaletleryaşayanlarahepöylegörünürdü.Yoksanedenböyledehşetyaratsındıhayaletfikri?

JASON!BANA!diyeseslendiTılsım.Birandaparçaparçagerçeklerbirleşirgibioldu.Jackgeçişyapmadı ama, düşer gibi oldu, kendini eski bir şatonun kulesinde, çürük tahta merdivenlerde buldu.Korkmadı.Düşüşdevamediyordu.Sonunubulamayıpebediyendüşeceğihiçaklınagelmedi.Kaybolacağı

Page 427: Tılsım - Turuz

da.BunlarJason'aoluyordu.(veJack'eoluyordu)Göz açıp kapayana kadar... bir adım atana kadar. Geri dönecekti. O tek yaratıktı. Böyle birinin

kaybolabileceğineinanmıyordu.Budünyalarınherbirindebiryerivardıçünküonun.Amahepsindebirandavarolamam,diyedüşündüJason.

(Jack)Önemli olan o, farklı olan o. Ben her dünyadan geçerim. Belki göremeyecek kadar hızlı geçerim.

Ardımdasestenbir izbırakırım.Havaorayakapanır.Saniyeninbindebirinde.Benbaşkayerdeuzaydayerkaplarım.

Budünyalarınhepsindekaraotel,karabirharabeydi.Dünyalarbunlar,diyedüşündü.California ileDiyar arasında bir gergin hat vardı şimdiden.Birinde deniz kükrüyor, kıyıya saldırıyordu ama ölü biryeşildi. Gök de kangren olmuş gibiydi. Ötekinde vagon kadar iri uçan yaratıklar kanatlarını kapayıpçaylakgibipikeyapıyorlardıdünyaya.Koyunabenzerbir6hayvanıkapıptekraruçuyorlardı.

Geçişyap...geçişyap...geçişyap...Sözlerbeyninden,birkumarbazınkarıştırdığıkartlargibihızlageçti.

İşte yine oteldeydi. Tepede o şövalyenin yarım düzine kopyası duruyordu. Ama hepsinin amacıaynıydı.Farklarınönemiyoktu.İşteşudünyadakarabirçadırıniçindeydi.Çadıryeryeryırtılmış,aradangökyüzügörünüyordu.Çürümüş tentebezikokuyorduher taraf.BudünyadaJack/Jasonbir ipinüzerindeyürümekteydi.Kara şövalye karga yuvası gibi bir sepetin içindeydi. Jack ilerlerken tekrar geçiş yaptı,tekraryaptı,tekraryaptı.

Tüm okyanus yanıyordu. Otel yine Point Venuti'dekine benziyordu. Ama okyanusa yarı gömülmüşdurumdaydı. Jack bir an kendini bir asansörde gördü. Şövalye üst kattaydı. Bir kapaktan aşağıya, onabakıyordu.SonraJackbiryokuştaydı.Yokuşkocabiryılantarafındankorunuyordu.Uzun,kaslıvücudununzırhı,parıltılıkarapullardı.

Bununsonunaneredevenezamanvaracağım?Nezamandüzeyleribitiripsiyahlığadalacağım?JACK!JASON!diyeseslendiTılsımherdünyada.BANA!VeJackdegeldiona...buiştıpkıyuvayadönüşgibioldu.

5Haklıydı. Bunların hepsi olurken bir tek basamak çıkmıştı ama gerçek tekrar somutlaştı. Kara

şövalyesi,yaniJackSawyer'inkaraşövalyesi,üstkatsahanlığındaydı.Kılıcınıkaldırdı.Jackkorkuyorduamatırmanmayısürdürdü.Speedy'ninmızrabınıönündetutuyordu."Seninleuğraşamam,"dediJack."Yolumdançekilseniyiede..."Kara gölge kılıcı savurdu. Kılıç inanılmaz bir kuvvetle indi, Jack yana atıldı. Kılıç merdivenin

basamağınaçarptı,onuolduğugibiçökertti.Şövalyekılıcını çekipkurtardı. Jack ikibasamakdahaçıktı.Speedy'ninmızrabıhâlâparmaklarının

arasındaydı... birden dağılıverdi. Yumurta kabuğu gibi parçalanmıştı. Çoğu Jack'in ayağındaki lastikpabuçlaradöküldü.Jackonlaraaptalgözlerlebaktı.

Page 428: Tılsım - Turuz

Ölübirkahkahanınsesi.Kılıç, üzerine kıymıklar ve çürümüş küflü parçacıklar yapışmış olduğu halde şövalyenin zırhlı

ellerinde havaya yükseldi, göz aralığında yine kırmızı ışıltılar parıldadı. Jack'in yukarıya kaldırdığıyüzünde,burnununüstühizasındabirçizgihalindekanınıikiyebölüyordusankiopırıltılar.

Yine aynı dondurucukahkaha... kulakladuyulanbir şeydeğildi. Jackbu zırhındaötekiler gibi boşolduğunu biliyordu. Ölü olmayan bir ruha giydirilmiş çelik bir ceketten başka bir şey değildi. Amakahkahayı kafasının içinde duyuyordu. Kaybettin, küçük... o garip oyuncağın beni geçmene yaracağınagerçekteninanıyormuydun?

Kılıçbirdahaindi.Islıkçalarakindivebuseferçaprazindi.Jackokızılbakıştantamvaktindeayırıpeğilmeyibaşardı.Kılıcınuzunsaçlarınınucundangeçtiğinihissetti.Sonrakılıçtırabzanınbirmetrelikbirkısmınıkoparıpboşluğauçurdu.

ŞövalyeninsürtünenmadenlergibisesiJack'inüzerineyaklaştı.Miğferiiğrenç,alayaveyapayalnızdı.Kılıçbirgüçlüvuruşdahayapmaküzeretekrarhavayakalktı.

Jack, geçiş için sihirli iksire aslında ihtiyacın yoktu... şimdi de bu teneke kutuyu devirmek için omızrabaihtiyacınyok!

Kılıçhavayıyırtarakbirdahaindi.Huşşş,diyebirsesçıkardı.Jackkarnınıiçineçekipkendinigeriyeattı,tümkaslarıkasıldı,omzundailkzırhtankalantırnakdeliklerisızladı.

Kılıçgöğsününbirsantimuzağındangeçiptırabzanınkalınparmaklıklarınıkürdangibidoğradı.JackboşluğadoğrudevrilirkenkendiniBusterKeaton'umsubirfarsoynuyorsandı.Solundakiyaralıtırabzanasarıldığındaikitırnağınınaltınakıymıklarsaplandı.Canıöyleyandıki,gözlerininpatlayacağındankorktu.Sonrasağeliyletutunupkendinidengelemeyibaşardı,düşmektenkurtuldu.

Sihir senin kendinde, Jack! Bunu anlayamadınmı bu âna kadar? Bir an orada soluk soluğa durdu,sonra tekrar merdivenleri çıkmaya başladı. Gözleri yukardaki boş madenî surattaydı. "Sizi yok etmezamanı,SirGawain!"

Şövalyemiğferinitekraryanaeğdi.İncebirharekettibu...Pardon,evlât?Banamısöylüyorsunyoksa?Sonrakılıcıindirdi.

Jackbelkikorkudankörleşmişti.Hernedenseokılıçsavurmahareketlerininnekadaryavaştempoluolduğunu daha önce farkedememişti. Hareketin her evresi belliydi, zorlamalıydı. Belki eklemleripaslanmıştır, diye düşündü.Neolursa olsun, kafasını toparlayınca, savrulan kılıcın iç tarafına geçmesikolayoldu.

Parmakuçlarındayükselipyukarıuzandı,karamiğferiikieliylekavradı.Metaliçbulandıracakkadarılıktı.Ateşiolanbirinintenigibi.

Jack peşten ve sakin bir sesle, "Dünyayı senden arındırmak için," dedi. "Onun adına emrediyorumsana."

Miğferiniçindekikızılışık,oyulmuşbirbalkabağınıniçindekimumgibibirandasöndü,miğferinenazsekizkilolukağırlığıJack'inellerinebindi.Alttaonutaşıyacakbirşeyyoktuartıkçünkü.Zırhınvücutkısmıyereyıkılmıştı.

"Elliskardeşlerinikisinideöldürmeliydiniz!"dediJack.Boşmiğferifırlatıpaşağıyaattı.Miğferaltkattayereçarptı,oyuncagibiyuvarlandı.Oteltitrergibioldu.

Jackikincikatıngenişkoridorunasaptı.Burada,nihayet,ışıkgörebiliyordu.Temiz,netbirışık.Gökte

Page 429: Tılsım - Turuz

uçanadamlarıgördüğügünkügibi.Koridorunsonundayineçiftkapılarvardı.Kapalıydıamaüstlerindenvealtlarındanyeterinceışıksızıyordu.Kilidinbulunduğudüşeyaralıktandagiriyordu.Jackburadan,ötetaraftakiışığınçokparlakolduğunuanladı.

O ışığı görmeyi çok istiyordu. Kaynağını görmek istiyordu. Onu görmeye gelmişti. Nicekaranlıklardangeçmiştioışığıbulabilmekiçin.

Kapılar ağırdı. Üstlerinde altın yapraklarla yazılmış, şimdi soyulmuş bir yazı vardı ama hâlâokunabiliyordu.DİYARBALOSALONU.

"Hey, Anne," dedi Jack Sawyer alçak, şaşkınlık dolu bir sesle. O ışığa doğru yürüyordu. Yüreğimutluluk doluydu, içindeki duygu gökkuşağıydı. Gökkuşağı! "Hey, Anne galiba geldim... gerçektengeldim."

Yavaşça, içi dehşet dolu, iki kapının kulplarını iki eliyle tuttu, bastırdı. Kapıları açarken o temizbeyazışıkdahadagenişledi.Jack'inyukarıyakalkıkhayretdoluyüzünedüştü.

6Sunlight Gardener o anda, yani Jack son şövalyeyi devirirken kumsalda durmuş kara otele doğru

bakıyordu.Boğukbir gümleme sesi duydu.Sanki otelin içinde bir yerde dinamit patlamıştı.Aynı andaAgincourt'unikincikatpencerelerindeparlakbirışıkparıldadı.Tepedekipirinçheykelciklerbirandahepbirliktedurdular.

GardenerogünLosAngelesözelpolislerigibibirkılıktaydı.Beyazgömleğininüzerinesiyahbolbiryelek giymiş, omzuna telsizini asmıştı. Yürürken telsizin anteni sağa sola titreyip duruyordu. ÖtekiomzundaWeatherby, 360'ını taşımaktaydı.Uçaksavar kadar kocaman bir av tüfeği.Kimolsa imrenirdibuna. Gardener onu altı yıl önce satın almıştı. Eski av tüfeğini atması gerektiği zaman.Weatherby'ningerçekzebraderisindenkılıfıCadillac'ınbağandaydı.Oğlununcesediyleyanyanayatıyordu.

"Morgan!"Morganoyanadönmedi.Kumlardandişgibifırlamışgrikayalarınardında,hafifsolundaduruyordu.

Bukayanın sekizmetreötesinde, suyun ıslattığıkumçizgisininbirbuçukmetreyukarısında iseSpeedyParker, yani Parkus yatmaktaydı. Bir zamanlar Parkus olarak Orris'li Morgan'ın mimlenmesini vedamgalanmasınıemretmişti.Morgan'ıniribeyazoyluklarınıniçtaraflarında,vatanhainidamgalarıvardı.Diyar'da vatan hainleri bu işaretten tanınırdı. Damganın yanaklarına değil de oyluklarına basılması,Kraliçe Laura'nın müdahalesi sayesinde olmuştu. Bacaklarında olunca, giysileri saklıyordu onları.Morgan... yani her ikiMorgan da... bumüdahalesinden ötürü kraliçeyi daha çok seviyor değildi.AmaParkus'aolannefreti,oseferkihainlikkomplosununkokusunualdıdiye,giderekartıyor,büyüyordu.

Şu anda Parkus/Parker kumlarda yüzükoyun yatmaktaydı. Kafası yaralarla doluydu. Kulaklarındankumlarakanlardamlıyordu.

Morganonunhâlâ sağolduğuna inanmak istiyordu.Sağolduğunave acı çektiğine.AmabeşdakikaönceGardeneradamlarıylakumsalaindiğindenberiParker'insolukalıpverdiğigözükmezolmuştu.

Gardener seslendiğindeMorganoyanadönmedi.O şimdidüşmüşolan eski düşmanını incelemeklemeşguldü.İntikamıntadıyokturdiyenlernekadardayanılmışlardı!

"Morgan!"diyetısladıGardenertekrar.Morganbuseferkaşlarınıçatıpdöndü."Eee?Nevar?"

Page 430: Tılsım - Turuz

"Bak!Otelindamı!"Morgan tüm rüzgâr güllerinin ve dam süslerinin hareketsiz durmakta olduğunu gördü. Rüzgâr hızlı

olsun,hiçolmasın,hepaynıhızladönenomanivelalardurgundu.Aynıandaayaklarınınaltındakitoprakbiraz titredi, sanki omuz silkti, yine hareketsiz kaldı.Devboyda bir yeraltı hayvanı, kış uykusundamısilkinmişti?Morgankendisineöylegeldiğinidüşünecektiama,Gardener'iniriiriaçılmışkanlıgözlerinenedemeliydi? İçinden,herhaldekeşke Indiana'danhiçkaçmasaydımdiyedüşünüyorsundur.Gard,dedi.Oradahiçdepremolmaz,öyledeğilmi?

Agincourt'unpencerelerindeosessizışıktekrarparıldadı."Nedemekbu,Morgan?"diye sorduGardenerboğukbir sesle.Oğlununölümü içinduyduğuçılgın

öfke ilk defa olarak can korkusuyla biraz sinmişti.Morgan bunu anladı. Bu kötüydü. AmaGardener'igerektiğindetekrarçıldırtmakkolaydı.NevarkiMorganşuandaesassorunundışındahiçbirşeyeenerjiharcamak istemiyordu.O sorundadünyayı,dahadoğrusu tümdünyaları JackSawyer'den temizlemekti.Çocukcansıkmaklabaşlamış,sonradanSloat'unhayatınınenkorkunçsorunuhalinegelmişti.

Gardener'intelsizihayatadöndü."DördüncükızılmangadanSunlight'a!KonuşSunlight!""BenSunlight,dördüncümanga.Neoldu?"Gardener'ebirbirinineşiolandörtheyecanlı,kekelemelerledolu raporpeşpeşegeldi.Kendilerinin

degörüphissetmediğihiçbiryenibilgiyoktuburaporlarda.Işıkparlamaları,rüzgârgüllerinindurması,deprem ön habercisi olabilecek bir hareket... ama Gardener yine de her raporu gözleri parlayarak,dikkatledinledi,zekicesorularsordu,hermesajınsonunda'Tamam!"dedi,arayada'Tekrarla!""Aldım!"gibisözlerkattı.Sloatonubirfelâketfilminderolyapıyormuşgibigördü.

Eğer bu davranış Gardener'i rahatlatıyorsa, Sloat'a göre hava hoştu. Hiç değilse Gardener'insorularına cevap vermekten kurtulmuştu... Şimdi düşünüyordu da... belki de Gardener zaten sorusununcevaplandığınıistemiyordu.Buradyonumaralarınıböylesürdürmesibelkiondandı.

Koruyucularyaölmüş,yada iletişimkuramazhalegelmişlerdi.Rüzgârgülleribuyüzdendurmuştu.Işıkparlamalarıdaaynıanlamageliyordu.JackhenüzTılsımıalamamıştı.Onualmışolsa,PointVenutigerçekten titrervesarsılırdı.Sloatartık Jack'inonualacağına inanıyordu.Yazgıcıydıbuçocuğun.Amaböyleolmasıonukorkutmuyordu.

Eliboynundakianahtarıkavradı.Gardener'in telsize söyleyebileceği her şey bitmişti artık. Telsizi tekrar omuzladı,Morgan'a iri iri

açılmış şaşkın gözlerle baktı.O tek kelime söylemedenMorgan ellerini onun omuzlarına dayadı.Ölenoğlundan başka kimseye biraz sevgi duyuyorsa... çarpık bir sevgi tabii... o da bu adamaydı. Orris'liMorgan'ınOsmond'lailişkiside,MorganSloat'unRobert"Sunlight"Gardener'lailişkisideçokgerileredayanmaktaydı.

Utah'taPhilSawyer'idaşuomuzundakinebenzerbirtüfeklevurmuştuGardener."Dinle,Gard,"dedisakinbirsesle."Kazanacağız.""Buğdan eminmisin?" diye fısıldadı Gardener. "Sanırım koruyucuları öldürdü.Morgan, biliyorum,

kulağa çılgınlık gibi geliyor ama, bence gerçekten..." Sustu. Dudakları titriyor, aralarında salyalargörünüyordu.

"Kazanacağız," diye tekrarladı Morgan aynı sakin sesle. Bunu inanarak söylüyordu. İçinde kader

Page 431: Tılsım - Turuz

sezgileri vardı.Çokuzunyıllarbeklemişti bunun için.Kararları ciddiydi.Hâlâgeçerliydi. JackelindeTılsım'ladışarıyaçıkacaktı.ÇokgüçlübirvarlıktıTılsım...amakırılabilecekbirşeydi.

Gözleriarkadaşınınomzundakitüfeğe,sonrakendiboynundakianahtaradöndü."Çıktığında onun çaresine bakmak için her şeyimiz hazır," dedi. "İki dünyada da. Sen cesaretini

koruduğunsürece,Gard.Benimyanımdaolduğunsürece."Titreyendudaklarbirazsabitleşti."Morgan,elbetteben...""Oğlunukiminöldürdüğünühatırla,"dediMorganyavaşça.JackSawyerelindekiyananparayıDiyar'daReuelGardener'inalnınabastırdığıanda,altıyaşından

berisaranöbetlerigeçiripdurandünyalıReuelGardenerdeIllinois’denyolculukyapmaktaykenbindiğiCadillac'ta fena halde sarsılmıştı. Zaten Diyar'ın Reuel'i de altı yaşından beri Lânetli Topraklarhastalığınayakalanmışbiriydi.

DünyaReuel'ideölmüştüaynıanda.Morarmış,boğulurgibiolmuş,SunlightGardener'inkollarındacanvermişti.

Gardener'ingözleriyuvalarındanuğruyordu."Unutma,"diyetekrarladıMorgan."Kötü,"diyefısıldadıGardener."Bütünçocuklar.Aksiyomatik.Heledeoçocuk."'Tamam,"diyeonayladıMorgan,"Odüşünceyesarıl!Onudurdurabiliriz.Amabenmutlakayolaaçılan

taraftan,kuruyereçıkmasınısağlamakistiyorum."Gardener'ideminParker'iseyretmekiçinduraladığıkayanınorayagötürdü.Ölüzencininkafasınaşiş

beyazsineklerkonmayabaşlamıştı.Morganbaktı.Eh,iyiydi.Sinekleriçinçıkanbirdergiolsa,Morganodergiyeyazar,Parker'inyerinibildirirdi.Gelin,görün,derdihersineğe.Hepsigelirler,çürümekteolanetlere yumurtalarım bırakırlardı. İkizlisinin oyluklarını damgalayan adam da, kurtlar doğururdu, iyiyditabii.

Parmağınırıhtımadoğruuzattı."Raft oranın altında," dedi. "Ata benziyor... nedendir bilemem.Gölgeler arasında saklı, biliyorum.

Amasenherzamaniyinişancıolageldin,Gard.Onabirkaçkurşunsık.Batırlanetolasışeyi."Gardenertüfeğinidoğrulttu,dürbünündenbaktı.Birsüreirinamluilerigeri,hafifhafifkıpırdadı."Gördüm,"diyemırıldandıGardenersevinçle.Tetiğiçekti.Yankısulardayayıldı,sonundaduyulmaz

oldu.Tüfeğinnamlusuyükseliptekraralçaldı.Gardenerbirdahaateşetti.Sonrabirdaha."Vurdum," dedi ve tüfeği indirdi. Cesareti yerine gelmişti. Utah görevinden döndüğü zamanki gibi

gururla gülümsüyordu. "Artık suyun içinde boş bir deri parçası oldu.Dürbünden bakmak istermisin?"TüfeğiSloat'auzattı.

"Hayır. Vurdum diyorsan vurmuşsundur. Artık kara yoluyla çıkmak zorunda. Hangi yönden burayadoğrulacağımdabiliyorum.Elindeyıllardırbizdeolanbirşeybulunacak."

Gardenerparlayangözlerlebaktı."Şu tarafa çıkalım derim." Tahta kaldırımı gösteriyordu. Çitin hemen içindeydi. Oradaki kanepede

nicesaatleroturupkaraotelebakmış,balosalonundakivarlığıdüşünmüştü."Peki..."

Page 432: Tılsım - Turuz

İşte tamosırada toprak inlemeye,sarsılmayabaşladıayaklarınınaltında.Yeraltıyaratığıuyanmıştı.Silkiniyor,kükrüyordu.

AynıandaAgincourt'unherpenceresinigözkamaştıranbirışıkdoldurdu.Bingüneşinışığı.Pencerelerbirandapatladı,camkırıklarıbirelmasyağmurugibiuçuştu.

"OĞLUNUHATIRLAVEBENİTAKİPET!"diyekükrediSloat. İçindekiyazgı sezgileridahanettişimdi.Reddedilmezbirşeydi.Herşeyerağmenkazanmakyazgısıydıonun!

İkisibirlikteyükselipalçalanarazininüzerindenkaldırımadoğrukoşmayabaşladılar.

7Jack yavaş hareket ediyordu. İçi yoğun duygularla doluydu. Büyük balo salonunda yürümekteydi.

Yukarıyabakıyor,gözleriparlıyordu.Yüzündeharikuladebeyazbirışıkvardı.Herrenginkarışımıolanbirbeyazışık.Şafakrenkleri,gruprenkleri,gökkuşağırenkleri.

Tılsımbaşınınüzerinde,havadaydı.Yavaşyavaşdönüyordu.Kristalbirküreydi.Çevresibirmetreyeyakındı.Parıltısıöylemüthiştiki,aslındaboyununnekadar

olduğunu bilmeye pek imkân yoktu. Yüzeyinde zarif biçimde kıvrılan ışık çizgileri vardı. Paralel vemeridyenlergibi.Nedenolmasın?diyedüşündüJack.Odehşetveşaşkınlıkduygusuyladoluyduhâlâiçi.Dünyao...TÜMdünyalar...mikrokosmhalinde.Ayrıcamümkünolantümdünyalarındaekseni.

Şarkısöylüyor,dönüyor,parlıyorduTılsım.Jackonunaltındadurdu,kendiniılıkbirkuvvetinkucağındahissetti.Rüyadagibiydi.Okuvvetinkendi

içine doğru, milyonlarca tohumu uyandıran kuvvet gibi aktığını hissetti. Zihninin bilinç kesiminde birsevincin roket gibi yükseldiğini duydu.O sevince cevap olarak, onun yükselişini taklit ederek sesi deyükseldi.

"Gelbanaohalde!"diyebağırdı.veyavaşçakayarak

Jasonoldu."Gelbanaohalde!"diyetekrarbağırdıDiyar'ınotatlıdilinde.Gülerekbağırdı.Amayanaklarından

yaşlarboşalıyordu.Buyolunötekiçocuklabaşladığını,kendisiylesonbulmakzorundaolduğunuanladı,kendinibıraktıve

tekrargeriyekaydı

JackSawyeroldu.Yukarda Tılsım havada titredi, yavaşça döndü, ışık ve ısı saçtı, iyilik beyazlık saçtı. "Gel bana!"

Tılsımaşağıyadoğruinmeyebaşladı.

8

Page 433: Tılsım - Turuz

Böylece, nice haftalardan, zorlu serüvenlerden, karanlıklardan, umutsuzluklardan, bulunan vekaybedilen dostluklardan sonra, nice emeklerden, ıslak samanlar arasında geçirilen gecelerden,şeytanlarla karşılaşmalardan sonra (ki onlardan biri de kendi ruhunda yaşıyordu)... bunların hepsindensonra,Tılsım'ınJackSawyer'egelmesiişteböyleoldu.

***Jack onun inişini seyretti. İçinde kaçma isteği yoktu ama, dünyaların riskini, o nazik dengesini

hissediyordu.İçindekiJasonbenliğigerçekmiydi?KraliçeLaura'nınoğluölmüştü.ArtıkDiyarhalkınınadınıyeminederkenkullandığıbirhayalettioyalnızca.AmaJackobenliğingerçekolduğunakararverdi.Jack'inTılsımyolculuğu,Jason'ungerçekleştirmesigerekenbiryolculuktu.BuyüzdenJasonbirsüredahayaşamıştı.Jack'ingerçektenbirikizlisivardı.Birbakımayani,Jasoneğerhayaletse,oşövalyelerkadarhayaletse,bupırılpırılküreparmaklarınadeğdiğiandayokolabilirdi.Jackonubirkeredahaöldürmüşolurdu.

Kaygılanma,Jack,diyefısıldadıbirses.Sıcakvenetbirsesti.Tılsım iniyordu.Bir küre, bir dünya, bütündünyalar... bir ışık, bir sıcaktı. İyiliği yinebeyazlığında

yansıyordu.Beyazşeylerinhepolduğu,yadaolmasıgerektiğigibi,çokkolaykırılabilecekbirşeydi.O inerkenJack'inkafasındadünyalardöndü.Artıkgerçeğinkatlarıarasındageçişyapmıyordu.Tüm

birgerçeklerevreninigörebiliyordu.Hepsibirbirininüzerineçakışmıştı.Bir dünyalar evrenini, bir iyilikler kozmosunu tutmak üzere uzanıyorsun, Jack Bu ses babasının

sesiydi.Düşürmesakın,oğlum.Jasonaskına,düşürmesakın.Dünya üstüne dünya üstüne dünya... kimi harikulade, kimi bir cehennem... hepsi de bu yıldızın, bu

kristal kürenin sıcak beyaz ışığıyla aydınlandı. Küre yavaşça havanın içinden kayarak indi, JackSawyer'intitreyenparmaklarınadoğruyaklaştı.

"Gelbana!"diyeseslendiJackonunşarkısınakarşı,"Gelbanaşimdi!"Uzattığı ellerdenbirmetrekadaryukardaydı.Ellereyumuşacık tedaviedici ışığımyolluyordu...bir

birine,birikisine...Yavaşçadönüyordu.Eksenihafifeğikti.Jackonunyüzeyindekıtaların,okyanusların,buz kütlelerinin kıpırdayan, değişen parlak çizgilerini görebiliyordu. Tılsım bir an kararsızlık gösterirgibioldu,sonraçocuğunuzattığıelleriniçinekaydı.

Hiçsebepsizsırıtmaktaolduğunufarketti.

Page 434: Tılsım - Turuz

Bölüm:43

HERYERDENHABERLER

1Lily Cavanaugh az önce Jack'in sesini duyduğunu hayal ettikten sonra rahatsız, kâbuslu bir uykuya

dalmıştı.Birandayatağındadoğrulupoturdu.Haftalardanberi ilkdefaolarakyanaklarınınomumgibisolgunluğunaparlakbirrenkyayıldı.Gözlerivahşibirumutlaparlıyordu.

"Jason?"diyesoludu,sonrakaşlarıçatıldı.Oğlununadıbudeğildiki!Oysademingördüğürüyada,buisimde bir oğlu vardı. Kendisi de başka biriydi zaten. İlaçtan olmalıydı elbette. İlaç rüyalarını daçarpıtmayabaşlamıştıartık.

"Jack?"diyeseslenditekrar."Jack,neredesin?"Cevap gelmedi... amaLily onun varlığını hissetti. Sağ olduğundan emin oldu.Uzun zamandan beri,

belkialtıaydanberiilkdefakendiniiyihissediyordu."Jacky,"dedi,sigarapaketinesarıldı.Sigaralarabiranbaktı,sonrafırlattı,karşıduvardakişömineye

attı. O gün yakılacak başka çerçöpün üstüne. "Galiba sigarayı hayatımda ikinci kere bıraktım, Jacky,"dedi."Dayan,evlâdım.Annenseviyorseni."

2WolfhücredenkaçtığındaSunlightYurdununmutfağındabulunanDonnyKeeganokorkunçgecedensağ

çıkmayı başarmıştı. Onunla birliktemutfak nöbetinde olanGeorge Irwınson adlı çocuk o kadar şanslıçıkmamıştı. Şimdi Donny geleneğe daha uygun bir öksüzler yurdundaydı.Muncie, Indiana'da. SunlightYurdundakibazıçocuklarıntersine,gerçektenöksüzdüDonny.Gardenereyaletinhoşunagitsindiyebirkaçdagerçeköksüzükabuletmekzorundaydı.

O anda loş bir üst kat koridorunun yerlerini silmekte olan Donny birden başını kaldırdı, çamurlugözleri iri iriaçıldı.Sürekliolarakkaryağdırmaktaolanbulutlarbatıyadoğrubirdenaçılmıştı.Bir tekgüneşişimgeliyordu.Oyalnızlığıiçindekorkunçveharikuladegüzeldi.

"Haklısın, ONU SEVİYORUM!" diye bağırdı Donny zafer dolu bir sesle. Ferd Janklow'asesleniyorduaslında.AmakafasıbeyineyerbırakmayacakbiçimdeoyuncaklarladoluolanDonny,onunadınıçoktanunutmuştu."OçokgüzelvebendeonuSEVİYORUM!"

Donny'ninağzındanobudalagülüşükurtuldu.Amabuseferogülüşbilegüzeldi.BaşkaçocuklardanbazılarıodalarınınkapısınayürüyüpDonny'yeşaşkınşaşkınbaktılar.Yüzüneotekgüneşışınıdüşmüştü.ÇocuklardanbiriyanındakineDonny'ninbiraniçinİsa'yabenzediğiyolundabirşeylerfısıldadı.

O an geçti, bulutlar tekrar ilerledi, gökyüzünün açık yerini örttüler. Akşam olduğunda kar yinehızlanmış, kışın ilk büyük fırtınası başlamıştı. Donny kısacık bir an için sevgi ve zaferin ne demekolduğunuhissetmişbulunuyordu.Amaçabukgeçti.Rüyalarınhepgeçtiğigibi...geçtiktensonrabileDonny

Page 435: Tılsım - Turuz

o duyguyu unutmadı. Vadedip inkâr edenin yerine, söz verip yerine getiren duyguyu. O tatlı, açık,harikuladesevgiyi,beyazlıktangelenosevinci.

3Jack'la Wolf u Sunlight Yurduna yollayan Yargıç Fairchild artık yargıç falan değildi. Yüksek

Mahkemeyesonitirazlarıreddedilincehapsegirecekti.Gireceğikonusundahiçkuşkuyoktu.Ağırhapis.Belkihiççıkamazdı.Yaşlıydı,peksağlıklısayılmazdı.Olanetolasıcesetleribulamamışolsalardı...

Koşullara göre elinden geldiği kadar neşeli kalmayı başarmıştı. Ama şu anda evindeki çalışmaodasında, oturmuş çakısıyla tırnaklarını temizlerken içine büyük bir depresyon dalgası çöktü. Çakıyıbirdentırnaklarındanuzaklaştırdı,ucunadüşünceligözlerlebiranbaktı,sonragetiripsağburundeliğinesoktu. Bir an orada tuttu, "Lanet olsun, neden yapmayacakmışım?" diye fısıldadı, elim yukarıya doğruhızlaitti.Çakınınupuzunucuöncesinüsleriniyardı,sonrabeyninideldi.

4Smokey Updike, Oatley Barında bir masaya oturmuş, günlük faturaları inceliyordu. Önünde hesap

makinesivardı.TıpkıJackonuilkgördüğüzamannepozdaysa,yineopozdaydı.Amaşimdivakitakşamadoğruydu.Loriakşamınilkmüşterilerineservisyapmayabaşlamıştı.Plakmakinesinde"ÖnümdeBirŞişeOlsa"şarkısıçalıyordu.(Göbekolacağına!)

Biranherşeynormaldi.BiransonraSmokeyUpdikebirdendikleşti,kâğıtkülahıkafasındanarkayadoğru devrildi. Elleri beyaz tişörtünün sol göğsüne doğru uçtu. Oraya gümüş dikenli bir çekiç inmiştisanki.Wolfolsa,Tanrıçivileriniçakar,derdi.

Aynıandaızgaraocağıbüyükbirgürültüylepatladı,duvardakiilânaçarpanparçalaronudayerindendüşürdü,ortalıkbirbirinegirdi.Dükkânıağırbirgazkokususarmıştı.Ocaktangeliyordu.Loribağırdı.

Plakmakinesihızlandı;45rpm,sonra78,150,400!Kadınınsesiçılgınmaymunlarınhaykırışlarınadöndü.Derkenplakmakinesinintepesihavayauçtu,renklicamlarheryanasaçıldı.

Smokey başını hesap makinesine eğdiğinde, makinenin kızıl camında bir tek kelimenin parlayıpsöndüğünügördü.

TILSIM-TILSIM-TILSIM-TILSIM-TILSIMOandagözleripatladı."Lori,gazıkapa!"diyebağırdımüşterilerdenbiri.OturduğutaburedeninipSmokey'edöndü."Smokey,

söyleona..."AmaSmokey'ninikigözündenfışkırankanlarıgörünceavazıçıktığıkadarbağırdı.BiransonraOatleyBarınıntamamıgöklereuçtu.İtfaiyearabalarıDogtown'dan ve Elmira'dan gelene kadar kentin çoğu alevler içindeydi. Büyük bir kayıp sayılmaz,

çocuklar...amindiyebilirmisiniz?

5Thayerokulundanormalhayatgeridönmüştü.Okısadönemiçindeokuldaolanlar,gariptirrüyaolarak

hatırlanmaktaydı.Gününsondersiyenibaşlamıştıhenüz.Indiana'dakikaryağışı,Illinois'desulusepken

Page 436: Tılsım - Turuz

birserpintiydi.Çocuklardersteuyukluyorlardı.Birdenkiliseninçanlarıçınlamayabaşladı.Başlarkalktı,gözleraçıldı.Thayerbahçesininheryanında

solmaktaolanrüyalaryenidencanlanırgibioldular.

6Etheridgeyüksekmatematikdersindeydi.BayHunkins'in tahtayayazdığı logaritmalaradalgındalgın

bakarken eli kasığında yukarı aşağı kayıp duruyordu. Dersten çıkınca buluşacağı o şirin garson kızıdüşünmekteydi. Kız külot çorap giymiyor, jartiyerli çorap giyiyordu. Siyah jartiyer. Yatakta daçıkarmıyorduonu.Etheridgepencereyedoğrubaktı,ereksiyonunuunuttu,garsonkızıunuttu,hiçnedensiz,Sloatgeldiaklına.MiskinRichardSloat.Onumızmızlararasındasaymakçokdoğalken,çocuknedensepeköylesayılmıyordu.Sloat'udüşünürken,acabaiyimi,diyemeraketti.Dörtgünönceokuldansessizceayrılmışolan,kendisindenhaberdealınamayanSloat'unpekdeiyiolmamasınıumuyorduiçiniçin.

***Müdür odasındaBayDufrey,GeorgeHatfield diye bir çocuğun sınavda kopya çektiği için okuldan

uzaklaştırılmasınıgörüşüyordu.Çocuğunbabasıçoköfkeliydi.Zenginbiradamdı.Tamosıradaçanlarodüzensizezgiyebaşladı.ÇansesibittiğindeBayDufreykendiniellerivedizleriüzerindeyerdebuldu.Kırsaçlarıgözlerinedökülmüş,dilidışarısarkıyordu.BabaElderkapıdaydı.Sırtınıkapıyadayamış,gözlerifal taşıgibiaçılmış,bakıyordu.Öfkesiniunutmuş, şaşkınlıkvekorku içindeydi.BayDufreyyerdedörtayakyürümekte,havlamaktaydı.

***GöbekAlberttamçansesleribaşladığındabirşeyleryemeküzereydi.Biranpencereyedoğrubaktı,

dilinin ucundaki bir şeyi hatırlamaya çalışan bir insan gibi göründü. Sonra omuz silkti, cips paketiniaçmayadevametti.Annesibunlardanbirkocakutuyollamıştıona.Çocuğungözleriaçıldı.Biraniçin...amauzunbiraniçin...torbanıniçinitombul,kıpırkıpırbeyazkurtlarlakaynaşırgördü.

Derhalbayıldı.Kendinegeldiğindetorbayatekrarbakacakcesaretitopladı,demingördüğününhayalolduğunuanladı.

Elbette! Başka ne olabilirdi?Ama yine de bu hayal onun üzerinde güçlü ve garip bir etki bıraktı.Nezaman bir cips paketi açsa, ya da bir gofret, bir şeker paketi açsa, aynı sahne canlanıyordu gözününönünde. İlkbahar geldiğinde Albert on yedi kilo vermiş olarak Thayer tenis takımında oynuyordu.Ömründe ilk defa bir kadınla yatmıştı. Sevinçten kendinden geçiyordu. Annesinin sevgisinden sağkurtulacağınailkdefagüvenmekteydi.

7Çanlar çalmaya başladığında hepsi çevrelerine baktılar. Bazıları güldü, bazıları kaşlarını çattı, bir

kısmı gözyaşlarına gömüldü. İki köpeğin bir yerlerde havladığı duyuldu. Bu garipti. Thayer bahçesineköpekgirmesiyasaktıçünkü.

Çanlarınsesibilgisayarlaayarlanmıştempodadeğildi.Okulgazetesidesonradanbunuonayladı.Birişgüzarınbilgisayarprogramınıdeğiştirdiğiniyazdı.ÇalanezgibirNoelsarkışıydı.

Page 437: Tılsım - Turuz

"MutluGünlerYineGeldi."

8JackSawyer'in sevgiliWolfununannesigerçikendisininhamilekalamayacakkadaryaşlıolduğuna

inanıyordu ama, on iki ayöncekiDeğişme sırasında âdet görmemişti.Üç ayöncedeüçüzdoğurmuştu.İkisi kız, biri erkek. Sancıları kötü olmuştu. Büyük çocuklarından birinin de ölmek üzere olduğunuhissediyordu. O çocuk öte tarafa gitmişti, biliyordu bunu. Bir sürüyü korumak için gitmişti. Oradaölecekti.Kendisideonubirdahahiçgöremeyecekti.Zordubu.Doğumsırasındacanınınyanmasındançokbuacıdanağlamıştı.

Ama şimdi, dolunay altında, yeni yavrularının yanında yatarken birden döndü, erkek yavruyu çekipyalamaya başladı. Hâlâ uyumakta olan yavruWolf kollarını annesinin boynuna doladı, yanağını onungöğsüneyasladı,ikisi»degülümsediler.Anneniniçindebulunduğubuyabanauykuhalinde,kafasındabirinsan düşüncesi belirdi. Tanrı çivilerini iyi çakar. Bütün kokuların gazel olduğu o dünyaya dökülenmehtap,ikisinikızyavrularınyanındauyurkenaydınlattı.

9Goslin,Ohio'daBuddy Parkins adlı bir adam ortalık kararırken kümesi temizliyor, pislikleri kürek

kürek atıyordu. Ağzına ve burnuna bezden bir maske bağlamış, uçuşan gübre tozlarının ciğerinedolmamasınısağlamayaçalıştı.Ortalıkamonyakkokuyordu.Başıağrımayabaşlamıştıbukokudan.Sırtıda ağrıyorduzaten.Uzunboylubir adamdı.Kümesin tavını isehiçyüksekdeğildi.Zor işti yaptığı.Üçoğluvardı.Kümestemizleneceğizamanhepsiortadanyokolurdu.Neyse,neredeysebitiyorduve...

Çocuk!Büyükİsa!OÇocuk!Birden kendini Lewis Farren diye tanıtan o çocuğu hatırlamıştı. Net olarak ve sevgiyle. Helen

Faughanadlıteyzesinegitmekteolduğunuiddiaedençocuğu.Buddyona,kaçıyormusundiyesorduğunda,dönüp baktığı zaman yüzünde büyük bir iyilik ve inanılmaz bir güzellik yansıtan çocuğu. Buddy'ningözlerindegökkuşaklarıuçurtan,fırtınalarınsonunusimgeleyenbirgüzellik.

Soluyarakdoğruldu,kafasınıkümesinkirişlerineçarptı,gözlerineyaşlardoldu...amayinededelilergibi sırıtıyordu. Ah, Tanrım, çocuk orada, ORADA! diye düşündü Buddy Parkins. Orasının neresiolduğunuhiçbildiğiyoktuoysa.Yinedeiçinetatlı,güçlübirserüvenduygusudolmuştu.OnikiyaşındailkdefaDefineAdasıkitabınıokurken,ondörtyaşındabirkızınmemesiniilkdefaavuçlarkenduyduğuoduygu. Heyecanından sendeledi, gülmeye başladı. Kürek elinden düştü, tavuklar ona şaşkın ve budalabakışlarlabakarkenBuddyParkins tavuk tersleri arasındadansetmeyekoyuldu.Maskesiningerisindengülüyor,parmaklarınışıkırdatıyordu.

"Orayavardı!"diyebağırdıtavuklaragülerek."Sonundabaşardı...orayavardıvealdı."Sonradan,herhaldekokudansarhoşolmuşumdiyekendiniinandırmayaçalışacaktı.Amahepsiokadar

değildi.Bir ilham, bir vahiy gelmişti sankiBuddy'ye.Ne olduğunu hatırlayamıyordu.Hani okuldaykenEdebiyatöğretmenianlatmıştı.Birbüyükşairbolmiktardaafyonalmışveşiiryazmayabaşlamış.Amaayıldıktansonraşiirinibitirememiş...

Onungibi,diyedüşündü.Amabirbakımaöyleolmadığınıbiliyordu.Osevincineneyinyolaçtığınıhatırlayamamaklabirlikte,tıpkıDonnyKeegangibi,sevincingelişiniaslaunutamadı.Büyükbirserüvene

Page 438: Tılsım - Turuz

değme duygusunu da unutamadı. Sanki bir an için harikulade güzel, beyaz bir ışığa bakmıştı. İçindegökkuşağınınherrengiolanbirbeyazlığa.

10BobbyDarin'ineskibirşarkısıvardı: 'Topraktanköklerfışkırdı...blucinveçizmegiyenkökler...at

onları uzağa... at onları uzağa..." Indiana'nın Cayuga kenti dolaylarında çocuklar bu şarkıyı çoksevebilirlerdieğerokadareskibirşarkıolmasa.Onlarınçağındanöncesininsarkışıydı.SunlightYurdubir haftadan fazladır boştu.Daha şimdiden perili ev diye adı çıkmaya başlamıştı.Uzak tarlanın çitineyakınyerdebulunancesetlerebakılırsa,pekdesaçmadeğildibuinanç.Emlakçınındiktiğisatılıklevhasıorada sanki dokuz gündür değil de bir yıldır duruyormuş gibiydi. Binanın fiyatında bir kere indirimyapılmış,ikincibirindirimdüşünülüyordu.

Amagerekkalmadı.İlkkarlarCayuga'yadüşerken(veJackSawyer'inparmaklarıTılsım'adeğerken)mutfağınarkasındakigaztüpleripatladı.Eyalettenbirgörevligelmiş,birhaftaöncetüplerdekibütüngazıboşaltmıştı.Adamotüpleriniçinegiripsigarayaksanızbirşeyolmazdiyeyeminlerediyordu.Amaiştepatlamıştıyine.TamOatleyBarınınpatladığıandahemde.

SunlightYurdugözaçıpkapayanakadarbirkülyığınıhalinegeldi.Haleluyadiyebilirmisiniz?

11Bütündünyalardabirşeylerkıpırdadı,birazdeğişikbiryereoturdu...amaPointVenuti'deokadarla

kalmadı.Oradayerinaltındakihayvanuyanmıştı,kükrüyordu.Yetmişdokuzsaniyeboyuncadauyumadısismografraporlarınagöre.

Deprembaşlamıştı.

Page 439: Tılsım - Turuz

Bölüm:44

DEPREM

1Jack,Agincourt'undasarsılıpparçalanmayabaşladığımancakbirsüresonraanladı.Bundaşaşılacak

birşeyyoktu.İçineyinegaripbirduygudoldu.BirbakımakendisiAgincourt'dadeğildi.PointVenuti'de,Mendocine bölgesinde, California'da da değildi. Amerika'da, Diyar'da falan da değildi. Ama sayısızdünyaların içindeydi. Aynı anda hepsinde. O dünyaların belli bir yerinde de değildi. Her yerindeydi.Kendisiydiçünküodünyalar.TılsımherhaldebabasıPhilSawyer'insandığındandaçokdahabüyükbirşeydi.Yalnızmümkünolan tümdünyalarıneksenideğil,dünyalarınkendisiydi...dünyalarvedünyalarınarasındakiboşluklar.

Buradakitransandantalizm,mağaradayaşayanTibet'libirermişibiledelirtmeyeyeterdi.JackSawyerher yerdeydi. Jack Sawyer her şeydi. Elli bin dünya aşağıda,Afrika'ya karşılık gelen bir çölde bir otsusuzluktan oluverdi. Bir başka dünyada ejderhalar gezegenin üzerindeki bir bulutta çiftleşiyorlardı.Alevlisoluklarıbuzgibihavayakarışıyordu.Jackerkekejderdi...Jackdişiejderdi...Jackspermdi...Jackyumurtaydı.Birmilyon evren ilerde üç toz taneciği yıldızlar arası boşlukta uçtu. Jack o tozlardı. Jackaradaki boşlukta. Galaksiler başının çevresinde upuzun kâğıt şeritleri gibi dönüyordu. Kader rastgeledelikler açıyordu onların üzerinde. Onları makrokozmik bir piyanistin ezgisini çalan âlet gibikullanıyordu.Jack'inmutludişleribirportakalıısırdı.Jack'inmutsuzteni,başkadişlerkendisiniısırırkenacıyla bağırdı. Bir milyar çiçek tarhında bir trilyon tozdu. Annesinin rahminde bir önceki hayatınıdüşünenbir yavruydu.Peru'da bir yumurta,Ohio'dakiBuddyParkins'in kümesinde bir samandı.BuddyParkins'inburnundakitozdu.Onuhapşırtantüylerdi.Gemilerdekiatomlardı,yaratıksınkokuşuydu.

Yüreğivurdu,bingüneşışıksaçtı.Uçankırlangıçlarolupdünyalardanhavalandı.Diyarcehenneminincevherkuyularındaöldü.Etheridge'inkravatındabirnezlevirüsüoldu.Uzakyerlerderüzgârolupesti.Jackşimdi...şimdi...Tanrıydı,Tanrı...yadaonaokadaryakınbirşeydiki,farkıönemsizdi.Hayır!diyebağırdıJackkorkuyla.Hayır,benTanrıolmakistemiyorum?Lütfen!Lütfen!Tanrıolmak

istemiyorum,yalnızcaanneminhayatınıkurtarmakistiyorum!Birdensonsuzlukiskambilgibikapanıyordu.Daraldı,birtekbeyazışınoldu,JackoışınıizleyipBalo

Salonunadöndü.Aradanyalnızcabirkaçsaniyegeçmişti.Tılsım'ıhâlâellerindetutuyordu.

Page 440: Tılsım - Turuz

2Dışarda toprak sanki çılgınca bir dansa başlamıştı. Gelgit hareketi kararını değiştirmiş, sular

çekilmeyekoyulmuştu.Kumlarıslakıslakortadaydı.Garipbalıklarsıçrıyorduıslakkumlarda.Kasabanın gerisindeki tepeler aslında kayalıktı ama şu anda çamur birikintilerinden farksız

görünmekteydiler. Çatlıyor, yanlıyor, bin tarafa uçuşuyorlardı. Bir an ağız gibi açılıyor, sonra tekraryıkılarak kapanıyorlardı. Aşağıya topraklar kaymaktaydı. Toprakların arasında fabrika kadar kocamankayalardavardı.

Morgan'ın Wolf tugayı, Jack'la Richard'ın Hazırlık Kampına habersiz saldırısında büyük kayıpvermişti.Şimdiçoğubâtılbirkorkuylabağırarakkaçarkensayılarıdahadaazaldı.Birkısmıtekrarkendidünyasınadöndü,bazılarısağsalimulaştı,çoğudaoradakikarmaşadayokoldu.

Dünyalarınhepsindebunabenzerşeylerolmaktaydı.ÜçWolf’danoluşanbirgrup,siyahdericeketlergiymiş,motosikletebinmişolarak,radyolarındamüzikçalaçalailerlerkenbirbinayaçarptılar.

Birkısmıhaykıraraksokaklardakoşuyordu.Değişimleribaşlamaktaydı.Çıplakmemelidelikadınağırağıronlarınönüneçıktı.Elleribaşındaki saçlarıyoluyordu.Görünüşüsakindi.Saç tutamlarındanbiriniWolflarauzattı.Saçlarınkanlıkökleri,otlargibisallandı.

“Alın,"diyegülümsedikadınonlara."Birbuket!Size!"Wolflarhiçsakindeğillerdi.Bir tanesibirkoldarbesiylekadınınkafasınıkopardı,koşmayadevam

etti.

3Jackelegeçirdiğişeyi,utangaçbirçocukavucundanyemyiyenormanyaratığınıseyrediyormuşgibi,

soluksoluğaseyrediyordu.Avuçlarınınarasındapırılpırıldı.Parlayıpsönüyor,parlayıpsönüyordu.Kalbiminatışınagöre,diyedüşündü.Camabenziyordu.Amaavuçlarındabiryumuşaklığıvardı.Bellibelirsiz.Jackbastırdığızamansanki

biraz çöküyordu. Bastırılan yerlerden ışıklar dışarı saçılıyordu. Sol elinden koyu mavi, sağından alkırmızı.Gülümsedi...sonragülümsemesisoldu.

Böyle yapmakla belki milyarlarca insanı öldürüyorum... yangınlar, seller, Tanrı bilir daha neler.Angola'daçökenkuleyiunuttunmu?

Hayır,Jack,diyefısıldadıTılsım.OzamanJackonunbastırdığındanedenyumuşakolduğunuanladı.Canlıydı.Tabii canlıydı.Hayır, Jack;Her şey iyi olacak... her şey iyi olacak... veher türlü şeyde iyiolarak.Yalnızinan;doğruol;ayağakalk,sendelemeşimdi.

Zihnindesükûn...derinbirsükûn.Gökkuşağı, gökkuşağı, gökkuşağı, diye düşündü Jack. Acaba bu harikulade balondan ayrılabilecek

miyim,diyemeraketti.

4Aşağıdakikumsalda,tahtakaldırımdaGardenerkorkuiçindeyüzükoyunyerekapanmıştı.Parmakları

Page 441: Tılsım - Turuz

kumlaragömülüyordu.Miyavlargibibağırmaktaydı.Morgansarhoşgibionaseyirtti,omzundakitelsiziyırtarcasınaçekipaldı."Dışarda kalın!" diye bağırdı telsize. Birden düğmeyi açmadığını farketti. Bastı, tekrar bağırdı:

"DIŞARDAKALIN!KASABADANKAÇMAYAKALKARSANIZKAHROLASITEPELERBAŞINIZAYIKILIR! BURAYA GELİN! BANA GELİN! BU GÖRDÜĞÜNÜZ BASİT BİR TİYATRO EFEKTİ!BURAYA GELİN! KUMSALIN ÇEVRESİNDE HALKA OLUN! GELENLERİNİZÖDÜLLENDİRİLECEK! GELMEYENLERİNİZ LANETLİ TOPRAKLARDAKİ MADENKUYULARINDAÖLECEK!GELİNBURAYA!BURASIAÇIK!ÜZERİNİZEBİRŞEYDÜŞMEYECEKYEREGELİN!BURAYAGELİN,ALLAHKAHRETSİN!"

Telsiziyanafırlattı,telsizkırıldı.İçindendüzinelerleuzunantenliböcekçıkmayabaşladı.Morganeğildi,haykırıpduranGardener'iyakalayıpkaldırdı."Kalkbakalım,dünyagüzeli,"dedi.

5MasasallanıponuyereattığındaRichardbaygınolduğuhaldebağırdı.Jackbusesiduydu,Tılsım'ın

getirdiğihayaldenkurtuldu.Agincourt'un fırtınaya tutulmuş gemi gibi gıcırdayıp sallanmakta olduğunu farketti. Çevresine

baktığında tahtalar yerinden fırlıyor, tozlar uçuşuyordu.Kirişler ileri geri sallanmakta, albinoböceklerTılsım'ınışığındankaçmayaçalışmaktaydı.

"Geliyorum, Richard!" diye bağırdı, dönüp yürümeye başladı. Bir kere tökezledi, elindeki küreninkırılabileceğinibildiğindenonuhavadatutarakdevrildi.Çarparsakırılırdı.Ozamannelerolurdu.Tanrıbilir.Tekdizüstüneçöktü,kıçüstüoturdu,sonrayineayağakalktı.

AşağıdanRichardtekrarbağırdı."Richard!Geliyorum!"Yukardankızakçıngıraklarıgibibir sesduyuldu. Jackbaşımkaldırdı.Avize sarkaçgibi sallanıyor,

giderekdehızlanıyordu.Kristalleribirbirinevurupçıkarıyorduosesi.Jackbakarkenzincirkoptu,avizeyerebirbombagibiçarptı,camparçalarıuçuştu.

Jackdönüpkocaadımlarlaodadançıktı...komedifilmlerindedansedenbahriyelilerebenziyordu.Koridordaileriyedoğru!Yerlersallandıkçabirbirduvara,biröbürüneçarpıyordu.Döşemetahtaları

ikide bir aralanıp birleşmekteydi.Duvara her çarpışındaTılsıma ileri doğru uzatıyor, o da akkor gibiparıldıyordu.Merdivenlerdenaslainemezsin.Mecburum.Mecburum.

Azöncesiyahşövalyeylekarşılaştığısahanlığavardı.Dünyabaşkabirtürlüeğilipbükülüyordu.Jacksendeledi,yerdekimiğferindeligibiyuvarlanışınabaktı.

Aşağıyabakıpduruyordu.Basamaklardurmadandalgalanıyor,içinibulandırıyordu.Birtanesiyukarıbüküldü,aradakapkaraboşlukgözüktü.

“Jack!""Geliyorum,Richard!"Omerdivenlerdendünyadainemezsin.İnemezsin,evlât.Mecburum.Mecburum. Değerli, kolay kırılabilir Tılsım'ı elinde tutarak ilk basamağa adımım attı.

Page 442: Tılsım - Turuz

Merdivenbinbirgecemasallarındanfırlamabiruçanhalınınkasırgayatutulmuşhâligibiydi.Basamaklaryineyükseldi,Jackkaraşövalyeninmiğferininpeşindenaradabelirenkaradeliğedoğru

fırladı.Bağırdı,geriyesendeledi,Tılsım'ıbağrınabastı,sağıylakavradı,solunuarkasınauzatıpdüşüşünüdesteklemeye çalıştı. Eli hiçbir yere dokunmadı. Topukları çukurun kenarına çarptı, geriye, yokluğadevrildi.

6Deprem başlayalı elli saniye olmuştu. Yalnızca elli saniye. Ama deprem görmüş herkesin de size

söyleyebileceğigibi,objektifsaatosıratümanlamınıkaybediyordu.LosAngeles1964depremindenüçyılsonratelevizyonröportajcılarıdepremdenkurtulanbirineolayınnekadarsürdüğünüsorduklarında,osakinbirselle,"Hâlâdevamediyor,"demişti.

Deprem başladığından altmış iki saniye sonra Point Venuti tepelerinin hepsi yayla olmaya kararvermişti.Çamurlubirsesçıkararakkasabanınüzerineyıkıldılar,geriyebirteksivrikayaçıkıntısıkaldı.Agincourt'ugösterenbirparmakgibi.Suçlayanbirparmak.

7Kumsalda Morgan Sloat'la Sunlight Gardener birbirine tutunarak durmaktaydılar. Sanki hula hop

çeviriyorlarmış gibi kıvrılıp duruyorlardı. Gözleri bir korkuyla yuvalarından fırlayan, alevler kusanbirkaçWolf da onların yanına gelmişti. Başkaları da geliyordu.Hepsi ya değişiyor, ya da değişmişti.Giysileri üstlerinden lime lime sarkıyordu. Morgan bir tanesinin kendini yere atıp toprağı ısırmayabaşladığınıgördü.Sanki topraköldürülebilecekbirdüşmanmışgibi.Birkamyonet,yanlarındakiVAHŞİÇOCUK yazılarım parıldatarak Point Venuti meydanında yıldırım gibi ilerledi. O meydanda vaktiyleçocuklar,annelerikendilerinedondurmaalsındiye,yadaüzerindeAgincourt'unresmibulunanbisküvileralsındiyesızlanırlardı.Kamyonetmeydanınucunavardı,kaldırımaçıktı,kumsalageçti,tozlaruçuşarakyaklaştı. Kumlarda yer son bir kere yarıldı, TommyWoodbine'ı çiğneyen VAHŞİ ÇOCUK burun üstüdaldı, ebediyen yok oldu. Deposu patlarken alevler yükseldi. Morgan oraya baktığında babasınıncehennemitarifedişinihatırladı.Osıradayeryinekapandı.

"Dengeni koru!" diye seslendiMorgan, Gardener'e. "Bence bina yıkılacak, onu da altında ezecek.Amaçıkarsa,senvuracaksınonu.Depremolsunveyaolmasın."

Gardener,"Kırılırsabilecekmiyiz?"diyetizbirçığlıkattı.MorganSloatsırıttı."Bileceğiz,"dedi"Güneşsimsiyaholacak."Yetmişikincisaniyedoldu.

8Jack'in sol eli tırabzanın kalanını tuttu, Tılsım göğsünde alev alev parladı, üzerindeki paralel ve

meridyendaireleribirampulüniçindekitellergibigöründü.Jack'intopuklarıkıvrıldı,tabanlarıkaymayabaşladı.

Düşüyorum!Speedy!Düşü...

Page 443: Tılsım - Turuz

Yetmişdokuzsaniye.Durdu.Öylece,birdenbirekesildi.AmaJackiçin, tıpkı1964olayındankurtulanadamgibi,hâlâdevamediyordu.Enazından,beyninin

birkısmında.Çukurdan kendini tekrar yukarı çekti, kıvrık basamağın orta yerinde durdu. Soluk soluğaydı. Yüzü

terdenparlıyordu,Tılsımıbağrınabasıyordu.Durduvesessizliğidinledi.Biryerlerdeağırbirşey,belkibirgardırop,dengesinikaybedipdevrildi."Jack! Lütfen! Galiba ölüyorum!" Richard'ın kısık, çaresiz sesi gerçekten de çocuğun son gücünü

harcadığınıgösteriyordu."Richard!Geliyorum!"Merdivenden inmeye başladı. Basamaklar eğri büğrüydü. Birkaçı eksikti. Boşlukların üzerinden

atlaması gerekiyordu. Bir yerinde dört basamağın peşpeşe eksik olduğunu gördü. Bir eliyle Tılsım'ıgöğsünebastırdı,ötekinikırıktırabzanadayayıpkaydıraraksıçradı.

Eşyalarhâlâdevriliyordu.Camkırılmasesleriçınlamaktaydı.Biryerlerdebirtuvaletinsifonukendikendinepeşpeşeçekiliyordu.

Lobideki kızılağaçtan kayıt masası, ortasından yarılmıştı. Çifte kapılar ardına kadar açık, içeriyegüneşdoluyordu.Küflühalıoışığınaltındabuhartüttürmekteydi.

Bulutlaraçılmış,diyedüşündü.Jack.Güneşpatlıyordışarda.Sonraardından,bukapılardançıkacağız,Richie,yavrum,diyegeçirdiiçinden.Senveben.Koskocamanvegururlu.

Heron barının önünden geçip yemek salonuna giden koridor, esrarengiz filmlerdeki setlerihatırlatıyordu. Her şey altüsttü orada. Taban sola doğru meyillenmiş, iki yerde deve hörgücü gibikamburlaşmıştı.Tılsım'ınaydınlığındaoranınkaranlığınıinceledi.Sonraadımlarınıatmayabaşladı.

Yemek salonuna daldı ve Richard'ı yerde, masa örtüsüne dolanmış yatar buldu. Burnundan kanlarakıyordu. Jack yaklaştığı zaman, yüzündeki kırmızı şişkinliklerden bazılarının patlamış olduğunu,içlerinden böcekler çıkıp yanağında yürümeye başladığım gördü. Bir tanesi de Richard’ın burnundançıktı.

Richard bağırdı. Zayıf, köpüklü, sefil bir çığlık attı, elini burnuna götürdü. Bir ölüm çığlığıydı buçığlık.

Gömleğiyükselipalçalıyor,altındabirşeylerinkımıldadığıbellioluyordu.Jacksalonunçarpık tabanındasendeleyerek ilerledi...örümcekkaranlıklardansarktı,zehrinihavaya

körgibifışkırttı."Fishırfız!"diyesızlandıoböceksesiyle"Senifishırfız,koyonuyerine,koyonuyerine!"Jack hiç düşünmeden Tılsım'ı havaya kaldırdı. Işığı tertemiz, beyaz... bir gökkuşağı alevi saçtı...

örümcek titredi, arkasını döndü. Bir saniye sonra ağın ucunda sallanan, dumanlar çıkaran bir kömürparçasıydıartık.Bumucizeyeayıracakzamanyoktu.Richardölüyordu.Jackonunyanınavardı,dizçöktü,masaörtüsünüçarşafgibikaldırdı.

"Sonundaoldu,ahbap,"diyefısıldadı,arkadaşınınetindençıkanböceklerigörmemeyeçalıştı.Tılsım'ıkaldırdı,düşündü,sonraRichard'ınalnınadayadı.Richardsefilbirçığlıkattı,ondanuzaklaşmayaçalıştı.

Page 444: Tılsım - Turuz

Jack elini onun sıska göğsüne dayayıp arkadaşını tuttu. Zor değildi Richard'ı kıpırdamadan tutmak.BöceklerTılsım'ınaltındapişerkenpisbirkokuçıktı.

Yaşimdi?Birşeydahayapmalıyım...amane?Gözlerini kaldırdığında, biraz ilerde, giderken Richard'a verdiği yeşil bilyeyi gördü. Öteki tarafta

aynaolanbilyeyi.Jackbakarkenbilyebirazyuvarlandı,sonradurdu.Yuvarlandı,evet...çünkübilyeydio.Bilyeninişiydiyuvarlanmak.Bilyeleryuvarlakolurdu.BilyeleryuvarlaktıveTılsımdayuvarlaktı.

Zihnindebirışıkyandı.JackbireliyleRichard'ıtutarakTılsım'ıonunvücuduüzerindeyavaşçayuvarlamayabaşladı.Göğsüne

vardığızamanRicharddebelenmeyikesti.Jackonunherhaldebayılmışolduğunudüşündüamabirbakıştayanıldığınıanladı.Richardgözleriniaçmış,büyükbirşaşkınlıklaonabakıyordu......yüzündekisivilcelerveyaralardagitmişti!Sertleşmişkırmızışişiklersoluyordu.

"Richard!"diyebağırdıdelilergibigülerek."Hey,Richard,şuişebak!Bwanajujuyapıyor!"Tılsım'ıyavaşçaRichard'ınkarnıüzerindeyuvarladı.Avucuylaitiyordu.Tılsımpırılpırılparladı,net,

sözsüzbirarmoniyişarkıolaraksöyledi.Birsağlıkvetedavişarkısı.SonraRichard'ınkasıklarına.Jackçocuğun iki sıska bacağını birleştirdi, Tılsım'ı birleşme çizgisi üzerinden ayak bileklerine kadar dayuvarladı. Tılsım parlak mavi oluyor, derin kırmızı oluyor... sarı oluyor. Haziran çayırları gibi yeşiloluyordu.Sonratekrarbeyazoldu.

"Jack,"diyefısıldadıRichard."Bununiçinmigelmiştik""Evet.""Çokgüzel,"dediRichard.Birkararsızlıkgeçirdi.'Tutabilirmiyim?"Jack içinde bir hasislik hissetti Bir an Tılsım'ı bağrına bastı. Hayır! Kırarsın belki! Hem zaten, o

benim!Benonunuğrundakocaülkeyiaştım!Şövalyelerlesavaştım!Sanavermem!Benim!Benim!Be...ElindeTılsımbirdenbuzgibibirsoğuklukyaydı.Biran...Jackiçindünyanınbütündepremlerinden

dahakorkunçolanbiraniçinkapkarakesildi.Beyazışığısönmüştü.Jackonunkaranlığıiçindekaraoteligördü.Dehlizleri,koridorları,mahzenleriyle.Kuleleri,rüzgargülleriyle.

SendeyeniAgincourtmuolacaksınşimdi?diyefısıldadıTılsım.Çocuklardaotelolabilir...isterse.Annesininsesikafasındanetbiçimdeyankılandı:Onupaylaşmak istemiyorsan, Jackyarkadaşın için

onu tehlikeye atamıyorsan, o zaman olduğun yerde kal, daha iyi. Ödülü paylaşmaya, ödülü tehlikeyeatmaya razı olamıyorsan... eve gelmeye zahmet bile etme. Çocuklar ömürleri boyunca hep bu sözleriduyarlarama,işgerçeğebinincepekkolayolmuyor,değilmi?Eğeronupaylaşamıyorsan,bıraköleyimahbap.Çünküofiyatayaşamakistemem.

Tılsım'ınağırlığıbirdençokfazlalaşmıştı.AmaJackyinedeonukaldırdı,Richard'ınellerinekoydu.Eller bembeyaz, iskelet gibiydi... yine de Richard tutabildi, taşıyabildi Tılsım'ı. Jack o ağırlaşmaduygusunun kendi hayalinden geldiğini anladı.O hasta bencilliğinden. Tılsım yeni baştan o harikuladeışığıylaaydınlandı,Jackiçindekikaranlığınyokolduğunuhissetti.Kendikendine,insanbirşeyinsahibiolduğunu,onunekadarkolaylıklaverebileceğindenanlar...diyedüşündü,sonraodüşüncedegeçti.

Richardgülümsedi,yüzüogülümsemeyleçokgüzelleşti.Jackonungülümsediğinidefalarcagörmüştüamabuseferkindedahaöncehiçgörmediğibirhuzurvardı.Anlayışınıaşanbirhuzur.Tılsım'ınbeyaz,iyileştirici ışığında Jack, Richard'ın yüzünü gördü. Hâlâ hasta ve yorgundu ama iyileşiyordu. Tılsım'ıbebekmişgibigöğsünebastırdı,pırılpırılgözleriyleJack'egülümsedi.

Page 445: Tılsım - Turuz

"Eğer Seabrook Adası ekspresi buysa, ben mevsimlik abonman almaya hazırım," dedi. "Bu iştenkurtulursaktabii."

"Dahaiyimisin?"Richard'ıngülümsemesiTılsım'ınışığıgibiparladı."Dünyalarkadardahaiyiyim,"dedi."Şimdibana

yardımet,Jack."Jackonunomzunututmaküzerehareketegeçti,RichardTılsım'ıuzattı."Önce bunu alsan iyi olur," dedi. "Ben hâlâ biraz dermansızım. Hem seninle gitmek istiyor.

Hissediyorum."Jackonualdı,Richard'ınkalkmasınayardımetti.RichardkolunuJack'inboynunasardı."Hazırmısın...ahbap?""Evet,"dediRichard."Hazırım.Amahernedensedenizyolumuzkapandıgibigeliyor,Jack.Deminki

patırtıdaoterasınçöktüğünüduydum.""Bizönkapıdançıkıyoruz.Tanrıoarkapencerelerdenkumsalainenbiriskelebilekurmuşolsa,ben

yine ön kapıdan çıkardım.Biz kaçmıyoruz buradan,Richie. Parasını ödeyenmüşteriler gibi çıkacağız.Benceepeybirşeylerödedim.Sennedersin?"

Richardincecikeliniuzatıpavucunuaçtı.Solmayabaşlayankızarıklıklarhâlâbelliydi."Bencebirdenemeliyiz,"dedi."Tokalaşalım,Jacky."JackkendiavucunuRichard'ınkineşaklattı,sonraikisibirliktekoridoraçıktılar,yürümeyebaşladılar.

Richard,Jack'inomzunaasılıyordu.KoridorunyansındaRichardyerdekimadenzırhparçalarınabaktı."Budane?"dedi."Konservekutuları,"Jackgülümsüyordu."Jack,sennedemeyeça...""Boşver, Richard," Jack sırıttı. Kendini hâlâ iyi hissediyordu ama, vücuduna gerilimler dolmaya

başlamıştıyinede.Deprembitmişti...amasorunbitmemişti.Morganonlarıbekliyorolacaktı.Gardenerde.

Boşver.Suyuakıntısınabırak.Lobiye vardılar,Richard çevresine şaşkınlıkla baktı.Merdivenlere, kırık kayıtmasasına, devrilmiş

kupalara, bayraklara, eskiden duvara çakılmışken şimdi burnunu posta kutusuna sokmuş duran ayıkafasına...sankioradankokualıyorduhayvan.Balkokusubelki.

"Vaycanına,"dediRichard."Burasıyıkılmışhemenhemen."Jack,Richard'ıçiftekapılaragötürdü,onungüneşeaçgözlerlebakışınıseyretti."Bunagerçektenhazırmısın,Richard?""Evet.""Babandışarda.""Hayır,değil.Oöldü.Oradakionun...nesidiyordun?İkizlisi.""Ya?"Richardbaşınısalladı.Tılsım'ınyakınlığınarağmenyineyorgungörünmeyebaşlamıştı."Evet."

Page 446: Tılsım - Turuz

"Müthişbirçatışmaolacağabenzer.""Eh,elimdengeleniyaparım.""Seniseviyorum,Richard."Richardgülümsedi."Bendeseniseviyorum.Jack.Şimdisinirlerimçökmedengidelim."

9Sloat gerçekten de her şeyi kontrolü altına aldığına inanıyordu. Durumu tabii. Ama en önemlisi,

kendini. Buna inanmayı tâ oğlunu görene kadar sürdürdü. Oğlu besbelli zayıftı, besbelli hastaydı amasağdı.KoluJackSawyer'inomzunda,karaoteldençıkıyor,Jack'ingöğsüneyaslanıyordu.

Sloat,PhilSawyer'inpiçikonusundakiduygularınadahâkimolduğunusanmaktaydı.DahaönceJack'ielinden kaçırmasına, öfkesi yol açmıştı. Önce kraliçenin pavyonunda, sonra da ortabatı bölgesinde.Tanrım,veletOhio'yubiryeri sıyrılmadangeçmişti.OysaOhioOrris içinavuç içiydi.Güçlükalesiydionun. Ne var ki öfkesi kontrolsüz davranmasına yol açmış, çocuk da aradan sıyrılmıştı. Sonundabastırmayıbaşarmıştıöfkesini.Başarmıştıama,şimdiyinekabarmıştıişte.Birisobayabenzinatmışgibi.

Onun oğlu, hâlâ sağ. Kendisinin dünyaları bırakmak istediği oğlu ise düşmemek için Sawyer'edayanıyordu.

Hepsi o kadar da değildi. Sawyer'in elinde dünyaya düşmüş bir yıldız gibi,Tılsımda vardı. Sloatburadanbilehissedebiliyorduonu.Yerçekimibirdenartmış,onuaşağıyaçekiyor,çarpıntılarauğratıyor,zamanıhızlandırıyor,etinikurutuyor,görüşünüdonuklaştırıyormuşgibiydi.

"Acıyor!"diyebağırdıGardeneryanıbaşında.DepremegöğüsgeripMorgan'ınyanınagelmişolanWolflarınçoğu şimdi sendeleyerekuzaklaşıyor,

elleriniyüzlerinekapıyorlardı.Birkaçıkusmayabaşlamıştı.Morgan bir anlık bir korku hissetti... sonra öfkesi, heyecanı ve patron olma hayallerini besleyen

çılgınlığıçığrındançıktı,kontrolünüyerlebiretti.Başparmaklarınıkulaklarınasoktu,acıtacakkadarbastırdı.Sonradiliniçıkardı,yakındaölecekJack

Sawyer piçine parmaklarını salladı. Az sonra üst dişleri indi, dilinin ucunu kesti. Sloat farkına bilevarmadı.Gardener'iyeleğininyakasındanyakaladı.

Gardener'in suratı korkudan berbattı. "Çıktılar, onu almış, Morgan... Efendim... kaçmamız gerek,hemenkaçmamızgerek..."

"VUR ONU!" diye haykırdı Morgan, Gardener'in suratına, "VUR ONU; SERSEM; O SENİNOĞLUNUÖLDÜRDÜ!HEMONUVUR,HEMDETILSIM'I!KOLLARINDAYKENVURVEKIR!"

Sloat,Gardener'inkarşısındadansetmeyekoyulmuştu.Yüzüdurmadankıpırdıyordu.Başparmaklarımtekrar kulaklarına soktu, öbür parmaklarını oynattı, dili yine dışarı uğradı. Cinayet işlemeye hazır birçocuğabenziyordu.Gülünçvebirokadardakorkunç.

"OĞLUNU ÖLDÜRDÜ! ÖCÜNÜ AL OĞLUNUN! ONU VUR! TILSIMI DA VUR! BABASINIVURMUŞTUN,ŞİMDİNEOĞLUNUVUR!

"Reuel," diyemırıldandıGardener düşünceli bir sesle. "Evet.Reuel'i o öldürdü.Dünyanın en kötüorospuçocuğuo.Bütünçocuklar.Aksiyomatik.Amao...o..."

Page 447: Tılsım - Turuz

Kara otele doğru döndü, Weatherbee'sini omzunda doğrulttu. Jack'le Richard kıvrılmış önmerdivenlerin dibine varmışlardı. Az öncesine kadar düzgün olan geniş tahta kaldırımda yürüyorlardı.Dürbündeikiçocukkamyonkadarkocamandı.

"VUR ONU!" diye uludu Morgan. Kanayan dilini tekrar çıkardı, anaokulu çocukları gibi bağırdı.Ayaklarınıdayerevurupduruyordu.

"ONUVUR'ONUDAVUR!"diyehaykırdı.Weatherbee'nin namlusu milim milim kayıyordu. Tıpkı Gardener'in lastik atı vurmaya hazırlandığı

zamanki gibi. Sonunda durdu. Jack Tılsımı göğsüne bastırmış, öyle taşıyordu.Dürbünün kesişen hedefçizgileri o parlaklığın üzerindeydi. Mermi ona çarpacak, parçalayacak, güneş siyah olacaktı... amaolmadanönce,oenkötüçocuğungöğsününpatladığınıgöreceğim,diyedüşünüyorduGardener.

"Öldübil,"diyefısıldadı,tetiğebasmayahazırlandı.

10Richardbaşınıbüyükbirçabaylakaldırdı,gözlerigüneşışığınınbirnoktadanyansımasıylakamaştı.İkiadam.Biribaşınıhafifyanaeğmiş,ötekidansediyorgibi.Yineoışıkyansıması.Richardbirden

anladı...Jackyanlıştarafabakıyordu.Jack,Speedy'ninyatmaktaolduğukayalaradoğrubakmaktaydı."Jackdikkatet!"diyehaykırdı.Jackşaşırarakdöndü,"Ne..."Herşeyhızlaoldu.Jackhemenhemenhepsinikaçırdı.Richardgördü,anladı,amaJack'ehiçbirzaman

anlatamadı. Işıknişancının tüfeğindenbirdahayansıdı, ışınıTılsım'adeğdi.Tılsımdaonugerisingerinişancıya yansıttı. Richard sonradan Jack'e bunları söylemişti. Ama bu da, Empire State binasınınyalnızcabirkaçkatlıolduğunusöylemeyebenziyordu.Azımsayıcıbiranlatımdı.

Tılsımyalnızcagüneşışığınıyansıtmaklakalmamış,onuhernasılsaçokbüyütmüştü.Geriyekapkalın,kurdele gibi bir ışın demeti yollamıştı. Uzay filmlerindeki gibi bir şey. Işın yalnızca bir saniyegözükmüştüama,Richardbirsaatsonrabileonuhâlâgörebiliyordu.Öncebeyaz,sonrayeşil,sonramavi,veensonrada,solarkenlimonumsusarıgüneşışığırengi.

11"Öldü bil," diye fısıldadı Gardener. Ve bir daha dürbün capcanlı alevlerle doldu. Kalın camı

parçalandı. Dumanı tüten dürbün füzesi geri tepip Gardener'in sağ gözüne girdi. Weatherbee'ninhaznesindekikurşunlarpatladı, tüfeğinortakısmıparçalandı.UçanparçacıklardanbiriGardener'in sağyanağınıhemenhemenbaştanbaşayoketti.Başkaparçalardauçuyordu.Sloat'un çevresindebir fırtınagibiydiler.Amaobuişteninanılmazbiçimdesağlamkurtuldu.ÜçWolfkalmıştısonundayanlarında.İkisihemenkaçmayabaşladı.Üçüncüsüsırtüstüyeredevrilipöldü.Weatherbee'nin tetiği ikigözününarasınasaplanmıştı.

"Ne?"diyekükrediMorgan.Kanlıağzıaçıkduruyordu."Ne?Ne?"Gardenerçizgifilmtiplerinebenziyordu.TüfeğiyanaattığızamanSloatonunsolelinintümparmaklarınınkopmuşolduğunugördü.

Page 448: Tılsım - Turuz

Gardener'in sağ eli gömleğini kadınsı, zarif hareketlerle çekiştiriyordu. İç kemerine bir bıçaksokmuştu.Deriden bir kılıf içinde. İnce uzun, krom çerçeveli fildişi kını çıkardı, bir düğmesine bastı,yirmisantimboyundasustalıdışarıfırladı.

"Kötü,"diyefısıldadı."Kötü!"Sesiyükselmeyebaşlıyordu."Bütünçocuklar!Kötü!Aksiyomatikbu!AKSİYOMATİK!" Kumların üzerinden Agincourt'un kaldırımına doğru koşmaya başladı. Jack'leRichard'adoğru.Sesiyükseldi,yükseldi,sonundatizbirçığlıkoldu.

"KÖTÜ!KÖTÜ!İİİİİ..."Morganolduğuyerdebirandahadurdu,boynundakianahtarıkavradı.Onututtuğuandakendipaniğe

kapılmışdüşüncelerinedehakimoldu.İhtiyarzenciyegidecek.Benonuoradaavlayacağım."İİİİİİİ..."diyehaykırıyorduGardener.Koşarkenbıçağınıdaöneuzatmıştı.Morgandöndü,sahilekoştu.Wolflarınhepsininkaçtığınıpekfarkedemiyordubile.Ziyanıyoktuzaten.JackSawyer'ihaklayacaktı.Tılsım'ıda.Tekbaşınayapacaktıbunu.

Page 449: Tılsım - Turuz

Bölüm:45

PEKÇOKSORUNUNÇÖZÜMLENDİĞİKUMSAL

1SunlightGardenerdelilergibi Jack'edoğrukoşuyor,yaralı suratındankanlarakıyordu.Korkunçbir

çılgınlığınmerkezihalinegelmişti.Pırıl pırıl güneş altındaydı.PointVenuti'debelkideyıllardır güneşparlamamıştı. Kasaba yıkık binalardan, kırık borulardan, kıvrık kaldırımlardan oluşmuş bir enkazdı.Jack'in arkasında Agincourt oteli bir ses çıkardı. İnleme sesine benzer bir ses. Sonra Jack binlercetahtanınbirbiriüzerineyıkılmaktaolduğunuduydu.Duvarlardevriliyor,tozdumanbirbirinekarışıyordu.Çocuk kumsalın ilerisinde Morgan Sloat'un an kadar gölgesini gördü, onun Speedy Parker'a doğrugitmekteolduğunuanlayıpyüreğiburkuldu.YadaSpeedy'nincesedine.

"Bıçağıvar,Jack,"diyefısıldadıRichard.Gardener'inyaralıelindenbembeyazgömleğinekanlarakıyordu."İİİİİİ..."diyebağırdı."Neyapacaksın?"diyesorduRichard."Nereden bileyim?" dedi Jack. Verebileceği en iyi, en doğru cevap buydu. Bu deliyi nasıl

yenebileceği hakkında zerre kadar fikri yoktu. Ama yenecekti. Bundan emindi. Kendi kendine, "Elliskardeşlerinikisinideöldürmeliydin,"diyemırıldandı.

Gardener bağırarak kumların üzerinden yaklaşıyordu. Ama hâlâ epey uzaktaydı. Yüzünü kızıl birmaske kaplamıştı. İşe yaramaz sol eli kumlara da kanlar saçıyordu.Aralarındaki uzaklık bir saniyedeyarıya inmiş gibi oldu.Morgan Sloat oraya varmışmıydı acaba? Jack, Tılsım'ın itmesi gibi bir dürtüduydu.Onuileriyeitenbirdürtdü.

"Kötü!Aksiyomatik!Kötü!"diyehaykırdıGardener.Richardyükseksesle,"Geçişyap,"dedi.veJackdeyaptıoteliniçindeykenyaptığıgibi.Kendini Diyar güneşin kavurucu sıcağı altında, Osmond'un karşısında durur buldu. Güveni birden

kayboldu.Herşeyaynıydıamaherşeyfarklıydı.Başınıçevirmesebile,arkasındaAgincourt'dançokdahabeter bir şeyin durmakta olduğunu biliyordu. Diyar'daki kara şatoyu dışından hiç görmemiş olmaklabirlikte,kocamankapılardanbirdilinkendisinedoğruuzanmaktaolduğunubiliyordu...Osmond'unJack'igerisingeriorayasüreceğidekesindi.

Osmond sağ gözünü bir bantla kapatmıştı. Sol elinde lekeli bir eldiven vardı. Kırbacının o garipeklemlerledoluucuomzununkıpırtısıylaoynadı. "Ya,evet,"diye tısladı. "Buçocuk.YüzbaşıFarren'inyanındaki çocuk." Jack,Tılsım'ı korurcasınakarnınadoğru çekti.Kırbacınuçları yerdekıpırdadı. "Bir

Page 450: Tılsım - Turuz

çocukdünyayıkaybederse,bircamtoponanekazandırır?"Kırbaçcanlıymışgibiydi.Adamınherufacıkhareketinde oynuyordu. Kendi kendine yerden kalkar gibi oluyordu. "HİÇBİR ŞEY! HİÇBİR ŞEY!"Osmond'un gerçek kokusu, o çürük ve pislik kokusu yükseldi, incecik deli yüzü garip şekilde buruştu.Sankialtındabiryıldırımçatlamıştıteninin.Kırbacınıomzuüzerinekaldırdı.

"Yılan piç!" dediOsmond.Kırbacın ucu Jack'e doğru indi, o geriledi ama yeterince gerileyemedi.Birdenpaniğekapılmıştı.

TekrargeçişyaptığındaRichard'ıneliomzunasarıldı,kırbacıniğrençsesideyokoldu."Bıçak!"diyorduSpeedy'ninsesi.Jackiçgüdüleriylesavaşarakkırbacıneskidenbulunduğuyerin iç tarafınadoğruadımattı.Oysatüm

benliği geriye kaçmak istiyordu. Richard'ın eli onun omzundan kaydı, Speedy'nin sesi bağırdı, silindi.Jack ışıldayan Tılsım'ı karnına yasladı, sol eliyle tuttu, sağını kaldırdı. Parmakları sihirliymiş gibi,kemiklibirbileğesarıldılar.

SunlightGardenerkıkırdadı."JACK!"diyehaykırdıRichardarkasından.Yine bu dünyada duruyordu.Güneş ışıkları altında. SunlightGardener de bıçak tutan elini indirme

çabasındaydı.Gardener'inyaralı suratı Jack'inkindenbirkaçsantimuzaktaydı.Çöpkokusuylahayvan leşikarışımı

birkokugeldi,üstleriniörttü. "Hiçbir şey,"dediGardener, "Haleluyadiyebilirmisin?"Zarif,öldürücübıçağınızorlayıpitti,Jackdeonugeritutmayıbaşardı.

"JACK!"diyebağırdıRichardtekrar.SunlightGardenerparlakkuşgözleriyleonabakıyordu.Bıçağıitmeyedevamediyordu.Sunlightneyaptıbilmiyormusun?dediSpeedy'ninsesi.Hâlâmıbilmiyorsun?Jack,Sunlight'ındelidelidansedengözünebaktı.Evet.Richardkoştu,Gardener'inayakbileğinebirtekmesavurdu,sonraşakağınazayıfbiryumrukindirdi."Babamıöldürdün,"dediJack.Gardener'intekgözüyineparıldadı."Oğlumuöldürdün,kötüpiç!""MorganSloatsanababamıöldürmeniemrettivesendeöldürdün."Gardenerbıçağınıbeşsantimkadaryaklaştırdı.Eskidensağgözününbulunduğuyerdeyarıirinvebir

kantopağıvardı.Jack haykırdı... korkuyla, öfkeyle, nice zamandır içine attığı duygularla haykırdı. Terkedilme,

çaresizlik,ihmal...hepsidebabasınınölümüylegelmişduygulardı.BuaradaGardener'inbıçaklıelinitâyukarıyakadar itmişolduğunufarketti.Tekrarbağırdı.Gardener'inparmaksızsoleli Jack'insolkolunavurup duruyordu. Jack tam bıçaklı eli kıvırmayı başaracağı sırada koluyla göğsü arasına sokulan etparçasını hissetti. Richard hâlâGardener'in çevresinde döneniyordu amaGardener de parmaksız eliniTılsım'ayaklaştırmayadevamediyordu.

GardeneryüzünüJack'inkineyanaştırdı."Haleluya,"diyefısıldadı.Jack tümvücudunukıvırdı, sahipolduğuna inandığındançokdaha fazlakuvvetharcadı,Gardener'in

Page 451: Tılsım - Turuz

bıçaklıelineyüklendi.Parmaksızelyanadoğrufırladı.Jackbıçaklıelinbileğinisıktı.Pençesindeipgibitendonlar oynadı. Sonra bıçak yere düştü. Artık Jack'in kaburgalarına durmadan sokulmaya çalışanparmaksız el kadar zararsızdı. Jack tüm vücuduyla dengesini kaybeden Gardener'e yüklendi ve onugeriletti.

Tılsım'ıGardener'edoğruuzattı.Richard,"Neyapıyorsun?"diyebağırdı.Yaptığıdoğruydu,doğruydu,doğruydu. Jack,Gardener'edoğruyürüdü.Adamhâlâonabakıyordu.Amagüveninibirdereceyekadaryitirmiş gibiydi.Tılsımyine yaklaştı.Gardener sırıttı, gözünde yeni bir kan topağı daha belirdi, adamkendinivahşiceTılsım'adoğruattı...Sonradayerdekibıçağıalmaküzeredalışyaptı.Jackatıldı,Tılsım'ınılıkyüzeyiniGardener'inteninedeğdirdi.HaReuel,haSunlight,diyedüşünüyordu.Sonragerisıçradı.

Gardener yaralı bir hayvan gibi böğürdü. Teninde Tılsım'ın değdiği yer kapkaraydı. Yavaş yavaşsıvılaştı,akmayabaşladı,altındankafatasıgöründü.Jackbiradımdahageriledi.Gardenerdizleriüzerinedüştü.Başının bütün derisimumgibi olmuştu.Yarım saniye içinde geriye yalnızca pırıl pırıl kemiklerkaldıyakasınınyukarısında.

Seneksildin,diyedüşündüJack.İyideoldu!

2"Pekâlâ,"dediJack.İçigüvenledoluydu.Delice."Haydi,onagidelim,Richie..."Richard'a baktığında arkadaşının yine yıkılma durumuna geldiğini gördü. Kumların üzerinde

sallanıyordu.Gözleriyankapalıydı."Belkisenbuseferburadaoturupbeklesendahaiyi,"dediJack.Richardbaşınıikiyanasalladı."Geliyorum,Jack.SeabrookAdası.Sonunakadar...yoluntâsonuna.""Onuöldüreceğim,"dediJack."Yani...becerebilirsem."Richard başını inatla salladı. "Babamı değil. Söyledim sana. Babam öldü. Beni bırakırsan

emekleyerekizlerimseni.Şuherifinbıraktığıpisliğiniçinden...mecburkalırsam."Jack kayalara doğru baktı.Morgan'ı göremiyordu amaorada olduğundanda hiç kuşkuduymuyordu.

Speedyhâlâhayattaysa,Morganşuandaodurumudeğiştirmekiçintedbiralıyorolabilirdi.Jackgülümsemeyeçalıştıysadabaşaramadı."Sanabulaşabilecekmikroplarıdüşün."dedi,birandaha

kararsız kaldı, sonra Tılsım'ı isteksiz bir hareketle Richard'a uzattı. "Seni taşırım. Ama sen de bunutaşımalısın.Düşürmetopu,Richard.Eğerdüşürürsen..."

NedemiştiSpeedy?"Düşürürsenherşeykaybedilir.""Düşürmem."Jack,Tılsım'ıRichard'ınellerinetutuşturdu,Richardyineodokunmaylaiyileşirgibioldu...amapek

fazla da iyileşmiş sayılmazdı. Yüzü çok solgundu. Tılsım'ın parlak ışığında, polis fotoğrafçısınınresimlediğiçocukcesetlerigibiydi.

Otelyapıyor.Zehirliyoronu.Amaoteldeğildi.Yanitümüyleodeğildi.Morgan'dı.Morganzehirliyorduonu.Jackdöndüğünde,Tılsım'dangözünübirdakikalığınabileayırmakistemediğinifarketti.Sırtınıeğdi,

Page 452: Tılsım - Turuz

elleriniüzengigibikıvırdı.Richard tırmandı. Bir eliyle Tılsım'ı tutuyor, ötekiyle Jack'in boynuna sarılıyordu. Jack, Richard'ın

oyluklarınıkavradı.Tüy gibi hafif. Onun da kendi kanseri var. Hayatı boyunca olmuş. Morgan Sloat kötülük

radyoaktivitesiyayıyor.Richarddabundanölüyor.Speedy'nin arkasında yattığı kayalara doğru koşmaya başladı. Tepesinde Tılsım'ın ışığını ve

sıcaklığınıheranhissediyordu.

3SırtındaRichard'lakayalarınsolunadoğrukoştu.İçihâlâoçılgıngüvenledoluydu...Bununçılgınlık

olduğunu da birdenbire, kötü bir sarsıntıyla anladı. Kahverengi pantolon giymiş tombul bir bacakkayalarınardındanuzandı,çelmetaktı.

Allahkahretsin!diyezihinselbirçığlıkattıJack.Bekliyordutabii.Salak.Richarddabirçığlıkattı,Jacktoparlanmayaçalıştı,yapamadı.Morgan onu okulda küçük çocukları deviren büyük sınıf öğrencisi kadar kolay devirmişti. Smokey

Updike'laOsmond'dan.Gardener'den,Elroy'dansonra,onudeviredevirebirkayanınarkasındanayağınıuzatanşişkoMorganSloatdevirmişti.

JackdüşerkenRichard,"Yiyy!"diyebağırdı.Birleşikgölgelerininsolaveileriyedevrildiğigörüldü.Hindu tanrıları kadar bol kolu vardı gölgenin. Tılsım'ın psişik ağırlığının değiştiğini... sonra tekrardeğiştiğinihissetti.

"ONUKOLLARİCHARD!"diyebağırdıJack.Richard,Jack'inkafasıüzerinedüştü.Gözlerikocamanveüzgündü.Boynununtendonlarıpiyanotelleri

gibidikilmişti.DüşerkenTılsım'ıhavadatutuyordu.Ağzıikiyanadoğruçekilipgerilmişti.Yereönceyüzüçarptı. Bozuk bir roketin burnu gibi. Burada kum pek ince değildi. İri kumdu. Arada taşlar da vardı.Richarddepremin fırlattığı iri bir taşa inişyaptı.Kötübir ses çıktı.Richardbir an içinkafasınıkumagömmüşbirdevekuşunabenzedi.Poposuhavadasağasolasallanıyordu.Yanındaokötüsesolmasa,bupozkomikbirpozolurdu.Resmiçekilecekbirpoz."MantıklıRichardPlajdaÇılgınlaştı".Amaşuandahiçkomikdeğildi.

Richard'ın elleri yavaşça açıldı... Tılsım hafif meyilde bir metre ileriye yuvarlandı, orada durdu,gökyüzünüvebulutlan,yüzeyindedeğilde,ışıklıiçindeyansıttı.

"Richard!"diyebağırdıJacktekrar.MorganarkasındabiryerdeydiamaJackonubiraniçinunutmuştu.Güvenidetümüylekaybolmuştu.

Çocukgibikandırılmışhissediyordukendini.Richardda...Richard..."Rich..."Richard yuvarlanarak döndü, Jack onun zavallı yorgun suratını kanlarla kaplı gördü. Başının

derisinden bir kapak kalkmış, hemen hemen gözüne kadar sallanıyordu. Yırtık bir yelken gibi. Jack oderininaltyüzündekisaçlarınRichard'ınyanağınadeğdiğinigörüyordu...saçlıderininkalktığıyerdedeRichardSloat'unkafatasıkemiğipırılpırıldı.

"Kırıldımı?"diyesorduRichard.Sesiçığlıkgibitizdi."Düştüğümdekırıldımı?"

Page 453: Tılsım - Turuz

"Sağlam,Richie...ora.."Richard'ınkenarlarıkanlıgözleriJack'inarkasındakibirşeyebakarakaçıldı."Jack!Jack,bakark..."Tuğla gibi bir şey...Morgan Sloat'un Gucci pabucu... Jack'in bacaklarının arasına, husyelerine bir

tekmesavurdu.Tamhedefebirvuruştu.Jackönebüküldü,ömrününenbüyükacısınıduydu.Bağıramadıbile.

"Okırılmadıamasenpekiyigörünmüyorsun,Jacky,yavrum,"dediMorganSloat."Hemdehiç!"Adamağırağır Jack'inüstünegeliyordu.Tadımçıkarmak istediği içinyavaşgeliyordu. Jackonunla

hiçbir zaman resmi olarak tanıştırılmamıştı. Bazı anlarda o yüzü kocaman bir arabanın penceresindebembeyaz bir surat olarak görmüştü. Jack'in varlığını anlayan kara gözleri vardı. Wolf un sürüsünüotlattığıçayırdadurmadanşekildeğiştirenbirvarlıktı.Anders'ingözlerindebirgölgeydi.

AmaOrris'liMorgan'ışuanakadarhiçgörmemiştim,diyedüşündüJack.Jack'inüstündesolmuş,kirlibir kısa pantolon vardı. Asya köylülerinin giydikleri gibi bir şey. Ayağındaki sandaletler bilektenbağlıydı.AmakendisiJasondeğildi,Jack'di.Kasığıdonmuşbirsancınıntâkendisiydi.

On metre ilerde Tılsım duruyordu. Kara kumlu plaja ışığını boşaltmaktaydı. Richard yoktu orada.AmaJackbunudahasonrafarkedecekti.

Morgan lacivert bir pelerin giymişti. Yakasından gümüş bir klipsle tutturuluyordu. PantolonuSloat'unkigibiyumuşakyönlüydü.Tekfarkıçizmeleriniçinesokulmuşolmasıydı.

Morgan hafif topallayarak yürüyordu. Aksak ayağı kumlarda çizgi halinde iz bırakıyordu.Kıpırdayınca pelerinin yakasını tutan klips aşağıya kaydı. Jack birden o klipsin pelerinle hiçbir ilgisiolmadığınıanladı.Pelerinbağlabağlanıyordu.Buboynundakibirtürmadalyondu.Jackönceonuminik,minyatürbirgolfsopasısandı.Kadınlarınbileziklerinetaktıklarıgibibirşey.Lâfolsundiye.AmaSloatyaklaşınca,baktığısüsünfazlainceolduğunuanladı.Ucudagolfsopasıgibideğildi.Sivribitiyordu.

Yıldırımâletinebenziyordu.***

"Yo, hiç iyi görünmüyorsun, çocuk," dedi Orris'li Morgan. Jack'in inleyerek yatmakta olduğu yeregeldi.Çocukdizlerinibükmüş,ellerikasığında,yatıyordu.Morganeğildi,ellerinidizlerinedayayıpJack'iinceledi.Arabasınınezdiğibirhayvanabakıyordusanki.İlginçolmayanbirhayvana."Hiçdeğilsin."

Morgandahadayaklaştı."Benimiçinepeysorunoldun,"dedi."Çokzararverdin.Amasonunda...""Galibaölüyorum,"diyefısıldadıJack."Henüz değil. Biliyorum, insan öyle hisseder ama, inan bana, henüz ölmüyorsun. Beş dakika sonra

anlarsınölmeninnasılbirduyguverdiğini.""Yo...gerçekten...İçimkırık..."diyeinlediJack."Eğil...söylemekistiyorum...rica...yalvarırım..."Morgan'ın kara gözleri solgun yüzünde parladı. Belki de Jack'in yalvarması hoşuna gitmişti. Yüzü

Jack'inkineneredeysedeğecekti. Jack'inbacaklarıacıdanbükükduruyordu.Birdenbireonları fişekgibisavurdu. Bir an kasığından karnına bir şey batırılıyormuş gibi hissetti ama sandaletlerinin Morgan'ınsuratınaçarpması,dudağınıpatlatması,burnunuyanabükmesi,acıyıdeğergösterdi.

Orris'li Morgan geriye sendeledi, ıstırap ve şaşkınlıkla kükredi, pelerini kocaman bir yarasanın

Page 454: Tılsım - Turuz

kanatlarıgibiaçıldı.Jackayağakalktı.Birankarşıdakaraşatoyugördü.Agincourt'dançokdahabüyüktü.Dönümlercealan

üstünekurulmuşgibigörünüyordu.Biryandandakendindengeçmiş(yadaölmüş)olanParkusyatıyordu.JackkumlardausluusluduranTılsım'adoğruatıldıvekoşarken.

geçişyaptıkendiniyineAmerika'dabuldu.

"Ah,senipiç!"diyebağırdıMorganSloat."Senisefilpiç!Suratım!Suratım!Mahvettinsuratımı!"Ozon kokusu gibi bir koku duyuldu, Jack'in sağından mavimsi beyaz bir yıldırım geçti, kumlarda

çatırtılıbirsesçıkardı.OsıradaJack,Tılsım'ıtekraryakaladı!Kasığındakiacıbirandadinmeyebaşladı.Camküreyielinde

tutarakMorgan'adöndü.MorganSloat'undudağıkanıyor,eliyanağındanayrılmıyordu.Jackiçinden,inşallahbirkaçdişinide

kırmışımdır,diyedüşündü.Sloat'unöbürelindeyıldırımâletivardı.Yeni bir yıldırım gelirken Jack sağa kaydı. Ellerini öne uzatmıştı. Tılsım durmadan renk

değiştiriyordu.Sloat'unyakındaolduğunuanlamışgibiydiTılsım.Küreniniçindenbiruğultugeliyor,Jackbunuçok iyiduyuyordu.Duymaktançok,elindeki titreşimdenanlıyordu.Tılsım'ın içindebirbeyaz ışıkşeridi açıldı.Ortasındangelenbir ışık şaftıgibiydi.Sloatkendiniyanaattı, anahtarını Jack'inkafasınauzattı.

Alt dudağından kanları sildi. "Canımı yaktın, pis velet," dedi. "O cam topun şimdi sana yardımaolabileceğinisanma.Onunömrüseninkindenbirazdahakısaolacak."

"Ohaldenedenkorkuyorsunondan?"diyesorduçocukküreyitekraruzatarak.Sloatyinekendiniyanaattı."SankiTılsımdayıldırımatabilirmişgibi.Jackiçinden,Tılsım'ınneler

yapabileceğini bilmiyor, diye düşündü. Tılsım hakkında hiçbir şey bildiği yok. Bir tek, onu istediğinibiliyor.

"Atelindenonu,"dediSloat."Atdedim,küçüksahtekâr.Yoksakafanıntepesinişuandauçururum.Atdedim."

"Korkuyorsun."dediJack."ŞimdiTılsım'ıkarşındagörüncegelipalmayakorkuyorsun.""Gelipalmakzorundadeğilim,sahtekârseni.Atelinden.Kendielinlekırdığınıgörelim,Jacky.""Gel kendin al. Sloat." Jack öfkenin içinde kabardığını hissediyordu. Jacky.Annesinin kullandığı o

takmaadıSloat'unıslakağzındanduymakdelietmiştionu."Benkaraoteldeğilim,Sloat.Çocuğumben.Cam bir topu bir çocuktan alamazmısın?" Çünkü Jack elinde Tılsım'ı tuttuğu sürece ikisinin başabaşolduklarınıbiliyordu.Koyumavibirkıvılcımfırladı,Tılsım'ınortasında,merkezindeöldü.Bir ikincisionuizledi.JackhâlâTılsım'ınogüçlümırıltısınıhissedebiliyordu.KendisininyazgısındavardıTılsım'ıalmak.Ondanbekleniyordubu.Tılsımdaonunvarlığınıdünyayageldiğindenberibiliyordu.Jackbunuyeni yeni anlamaktaydı. Tılsım onun gelip kendisini kurtarmasını beklemişti. Bir tek Jack Sawyer'eihtiyacıvardı,başkakimseyeyoktu."Gel,birdene,"diyetakıldıJack.

Sloat hırlayarak anahtarı ona doğru uzattı. Çenesinden kanlar damlıyordu. Bir an şaşkın göründü.Ahırakapatılmışbirboğagibiçaresizveöfkeliydi.Jackonagülümsedibilehattâ.SonraJack'ingözleriyantarafa,Richard'inkumlardayatmaktaolduğuyeredöndü,gülümsemesiyüzündesoldu.Richard'inyüzütümüylekanabulanmıştı.Kumralsaçlarıdakandanvıcıkvıcıktı.

Page 455: Tılsım - Turuz

"Seniit..."diyebaşlayacakolduamagözlerinibaşkatarafaçevirmesihataolmuştu.Yakıcıveseslibirışıktamyanındakikumlarasaplandı.

Jack,Sloat'adöndü.Oda tamyenibiryıldırımdahaatmaktaydı.Jack'inayaklarına.Jackdansedenadımlarlagerigitti,yıldırımkumlarısarıbirbulamaçgibieritti,sonraânındadondular,dümdüzbirbuzkesildiler."Oğlunölecek,"dediJack."Annenölecek,"dediSloatda."Benkafanıuçurmadanato lanetolasışeyielinden.Hemen.Bırakdedim!"

"Sengitdesansarlarlayat!"diyekarşılıkverdiJack.Morgan Sloat ağzını açtı, bağırdı, bir dizi kanlı diş gösterdi. "Senin cesedinle yatarım!" Anahtarı

Jack'inkafasınanişanlayıphazırlandı.Gözleriparlıyordu.Sonraelinikaldırdı,anahtargöğedoğrudöndü.Sloat'un yumruğundan upuzun bir yıldırım fırladı, gökyüzü karardı. Bu karanlıkta Tılsım da, MorganSloat'unyüzüdepırılpırılparlıyordu.Sloat'unyüzündekiparlaklık,Tılsım'ınışığınınorayadüşmesindenötürüydü.Jackiçinden,herhaldebenimyüzümdeparlıyordur,diyedüşündü.Tılsım'ıbirdenSloat'adoğruuzattı.BununeamaçlayaptığınıTanrıbilirdi.Anahtardüşürttürmekiçinmi,onukızdırmakiçinmi,güçsüzolduğunu ona kabul ettirmek içinmi?Ama Jack o anda,Morgan Sloat'un yeteneklerinin tümünü henüzbilmediğinianladı.Karagöktenkocamankartaneleridökülmeyebaşlamıştı.Sloatgiderekyoğunlaşankarperdesiardındagörünmezoldu.Jackonunıslakkahkahasınıduydu.

4Lilyhastayatağındanbinzorluklakalkıppencereyekadaryürüdü.Aralıkayınınölüplajınabaktı.Plajı

kaldırımdakibirteksokakışığıaydınlatıyordu.Birdenpencerenindışındabirmartıbelirdi.Gagasınınbiryanındanbirsolucansallanıyordu.LilyoandaSloat'uhatırladı.Martıonabenziyordu.

Öncesarsıldı,sonratoparlandı.Gülünçbiröfkehissetti.MartıSloat'anasılbenzerdi?Martıonunasılrahatsız ederdi?Doğru olamazdı bu. Soğuk camı parmağıyla tıkırdattı.Kuş kanatlarını biraz kımıldattıamauçmadı.Lilyonunzihnindenbuzgibibirdüşünceninkendisinedoğruaktığını radyosesikadarnetbiçimdealgıladı.

Jackölüyor,Lily...Jackölüyor...Hayvanbaşınıöneuzattı,gagasıylacamıtıkırdattı.Olüyooooooo."HAYIR!" diye haykırdı Lily. "CEHENNEM OL, SLOAT!" Bu sefer parmağıyla vurmadı, cama

yumruğunu savurdu, cam kırıldı, yumruk uzandı, martı bağırarak, düşercesine kaçtı. Buz gibi havapenceredekidelikteniçeriyedoldu.

Lily'nin elinden kanlar damlıyordu. Yo, yalnızca damlamıyor, akıyordu, iki yerinden fena kesmiştielini.Kırıkcamlarıtopladı,sonraelinigeceliğininbedeninesildi.

"BUNUBEKLEMİYORDUN,DEĞİLMİ,SERSEM?"diyebağırdıkuşa.Hayvanbahçeninüzerindetedirgintedirginuçuyordu.Lilygözyaşlarınagömüldü."RahatbırakartıkJack'i!Rahatbırak!OĞLUMURAHATBIRAK!"

Her yanı kan içindeydi. Soğuk hava içeriye doluyor, pencere zangırdıyordu. Dışarda ilk karlarıngöktendökülmekteolduğunusokakışığındangördü.

Page 456: Tılsım - Turuz

5"Dikkatet,Jacky."Hafifbirses.Solundan.Jackorayadöndü,Tılsım'ıfenergibihavayakaldırdı.Işığıyalnızcadüşenkarlarıgösterdi.Başkabirşeyyoktu.Karanlık...kar...okyanusunsesi.“Terstaraf,Jacky."Sağa döndü. Ayakları buzlaşan karlarda kayıyordu. Ses yaklaşmıştı. Jack de bu sefer daha hızlı

dönmüştü.Tılsım'ıkaldırdı."Geldeal,Sloat!""Şansınhiçyok,Jack.Seniistediğinanavlayabilirim."Arkasından...dahadayakın.AmaJackTılsım'ıkaldırdığındaSloatgörünürlerdeyoktu.Yüzünekarlar

çarpıyordu.Solukalıncasoğuktanöksürmeyebaşladı.Sloatonuntamönündekıkırdadı.Jackçekildi,Speedy'yetakılıpdüşecekgibioldu."Huu-huuu,Jacky!"Sol taraftaki karanlıktan bir el uzandı, Jack'in kulağını çekti. Jack o yana dönerken kalbi gümbür

gümbüratıyordu.Gözlerifincangibiaçılmıştı.Ayağıkaydı,tekdiziniyeredayadı.Richardboğuk,iniltiylehorultuarasıbirsesçıkardı.Yukardangökgürültüsüduyuldu.Sloat'unyarattığıkaranlıktan."Atbanaonu!"diyetakıldıSloat.Okarlıkaranlığıniçindendansedenadımlarlailerleyiportayaçıktı.

Sağeliyleparmakşıklatıyor,soluylaanahtarıJack'edoğrututuyordu.Hareketlerindesıçrargibi,elektriklibir tempo vardı. Jack'e eski zaman orkestra şefleri gibi göründü. Xavier Cugat belki. "Atsana bana!Paslaşmatalimi,Jack!MorganAmcanla!Nedersin,Jack?Haydi,dene!Topuat,birbebekkazan!"

Jack Tılsım'ı geriye, kendi sağ omzuna çekmiş olduğunu farketti. Niyeti de oydu zaten. Benisinirlendirmeyeçalışıyor.Paniğeuğratmayaçalışıyor.Bıraktırmayaçalışıyorbeni.

Sloatyinekayboldu.Karlaruçuştu.JacksinirlisinirlidönendidurduamaSloatyoktu.Belkidekaçtı...belki..."Neoldu,Jacky?"Yo,hâlâburadaydı.BiryerlerdeSolda."Babanölürkengülmüştüm,Jacky.Yüzünegülmüştüm.Motorusonundadurduğuzaman..."Sesibulanıktı.Biransilindi,sonragerisingeriduyuldu.Sağdan.Jackoyanadöndü.Nelerolduğunu

anlayamıyor,sinirleribozuluyordu."Yüreğimkuşgibikanatlanmıştı.Böyleuçmuştu,Jacky!"Karanlıktanbirtaşgeldi.Jack'edeğil,camküreyedoğruatılmıştı.Jackeğildi.Sloat'ubulanıkşekilde

gördü,sonrayinegöremezoldu.Birsessizlik...Sloatyinebelirdi.Yepyenibirplakçalmayabaşlamıştı.

Page 457: Tılsım - Turuz

"Annenleyattım,Jacky,"diyearkadangeldises.Tombul,sıcakbirelpantolonununkıçınıyakaladı.

Jack bu sefer dönerken Richard'ın üzerine düşüyordu. Gözyaşları... sımsıcak, acı dolu, öfkeli...gözlerinden taşıyordu.Nefret ediyordu onlardan.Amayine de taşıyorlardı. İnkâr etmeye olanak yoktu.Rüzgârcanavargibiuğulduyor,sankidevler tüneldebağırıyordu.Sihirseninkendinde,demiştiSpeedy.Amaşimdineredeydiosihir?Nerede,ah,nerede?

"Anneminadınıpisağzınaalma!""Çokyattımonunla,"diyeeklediSloatgururlubirneşeyle.Sessağdangelmişti.Karanlıktaşişkobirgölge."Davetüzerine,Jacky!"Arkataraftan.Yakından.Jack dönüp Tılsım'ı kaldırdı. Tılsım beyaz bir ışık çıkardı. Sloat geriledi ama o arada Jack onun

yüzündebiracıveöfkeifadesigörebilmişti.OışıkdokunuyorduSloat'a.Canınıyakıyordu.Söylediklerinealdırışetme...hepsiyalanvebunusendebiliyorsun.Amabuişinasılyapıyor?Adam

EdgarBergengibi.Yo...karanlıktatrensoyankızılderililergibi.Nasılyapıyor?"Buseferbıyıklarımıbirazalazladın,Jacky,"dediSloat.Sulusulugüldü.Soluksoluğagibiydiama,

fazla da değildi.Hem de hiç fazla değildi. Jack sıcakta kalmış köpek gibi soluyordu onun karşısında.Gözleri telâşla karanlıklarda Sloat' ̂ arıyordu. "Ama sana bu yüzden kin tutacak değilim, Jacky. Durbakalımşimdi...nedensözediyordukbiz?Ha,evet,annen..."

Bir sessizlik, bir soluma, sonrakaranlıktanbir taş ıslık çalarakgeldi. Jack'in şakağına çarptı. JackdöndüğündeSloatyineyokolmuştu.Yinekarperdesininardınakaçmıştı.

"Bacaklarını bana öyle sarardı ki bağırırdım acısından!" dedi Sloat, Jack'in tam arkasından."OOOOH-OOOOH!"

Elinedüşme,senidelietmesinefırsatverme...Amaelindedeğildi.Bupisherifannesindensözediyorduonun."Kessesini!Susartık!"Sloatkarşısındaydı.Öyleyakındıki,Jackonukarlararağmengörebildi.Amabirtitreşimgibigördü.

Sanki su altındaymış gibi. Karanlıktan bir taş daha geldi. Jack'in başının arkasına çarptı. Jack önesendeledi,Richard'ınüzerinebirdahadüşecekgibioldu.Richardkarörtüsününaltındayakındagörünmezolacaktı.

Yıldızlarıgördü...birdenneolduğunuanladı.Sloatgeçişyapıyordu!Geçişyapıyordu!Gidiyor...sonrageliyordu!Jack olduğu yerde döndü. Karşısında bir değil de yüz düşman varmış gibi davranıyordu. Yıldırım

karanlıktandar,yeşilimsimavibir ışıngibigeldi. JackTılsım'lauzandıona.TekrarSloat'ayansıtmayıumuyordu.Geçkalmıştıama.Yıldırımsöndü.

Ohaldeonunedenoradagöremiyorum?Diyarda?Cevapkafasındaşimşekgibiçaktı...Tılsımdabuaradaşahanebirbeyazışıksaçtı.Karlarlokomotif

projektörügörmüşgibiaydınlandı.

Page 458: Tılsım - Turuz

Onuoradagöremiyorum,çünkübenomdadeğilim!Jasongitti...bentektabiatlıyım!Sloatoradakibirplaja geçiş yapıyor.OradaOrris'liMorgan'dan başka kimse yok. Bir de, Parkus adlı, can çekişen biradam.Richardoradadeğil,çünküOrris'liMorgan'ınoğluRushtonuzunzamanönceöldüveRicharddatektabiatlı!DahaöncegeçişyaptığımdaTılsımoradaydı...amaRichardyoktu!Morgangeçişyapıyor...kıpırdıyor...gerigeliyor...benidelietmeyeuğraşıyor...

"Huu-huuu!Jaaaa-ckyyy!"Soldan."Buradayım!"Sağdan.AmaJackartıksesinneredengeldiğinidinlemiyordu.Tılsım'abakıyordu.İşaretibekliyordu.Ömrünün

enönemliişaretini.Arkasından.Buseferarkasındangelecekti.Tılsımışıkyaydı.Karlaradoğrugüçlü...Jack döndü... ve dönerken Diyar'a geçiş yaptı... pırıl pırıl güneşin altına! Orris'li Morgan vardı

karşısında.Koskocaman. Jack'in hileyi anladığını bir an farkedemedi.O anda Jack'in arkasına geçmeküzere topal topal, hızla ilerlemekteydi. Suratında arsız çocuk sırıtışı vardı. Pelerini arkasındadalgalanıyordu.Solayağınısürüyüpduruyordu.Çizmesinikumlarkaplamıştı.Jack'inçevresindekumlarçizikçizik,izdoluydu.Morganonunetrafındadönüpdurmakta,annesihakkındapisyalanlarsöylemekte,taşatmakta,onutedirginetmekteydidurmadangeçişyaparak.

Jackavazıçıktığıkadarbağırdı:"SENİGÖRÜYORUM!"Morganbüyükbirşokveşaşkınlıkiçindeonadöndü,bireliyıldırımâletininçevresindekıvrıldı."GÖRÜYORUM!"diyebağırdıJacktekrar."Birturdahaatalımmı,Sloat?"Orris’li Morgan elindeki âletin ucunu ona doğrultup salladı. Suratına o aptalca şaşkınlığın yerine

hemen kurnaz bir ifade gelmişti. Zeki bir adam olduğundan, durumun tüm olanaklarını bir andagörebiliyordu. Gözleri daraldı. Jack tam o anda, Orris gözlerini kısıp yıldırımını yolladığı andaneredeysetekrargeçişyapacaktı.Buaradaölebilirdiama,düşmanınıiyitanımasıkurtardıonu.Yerindedurdu,yineişaretibekledi.Sihirliişareti.BiransoluğunututtuJackSawyer.Morgankurnazlığıylabirazdaha az gurur duyan biri olsa, Jack Sawyer'i belki de öldürebilirdi.Ne de çok istiyordu o anda bunuyapmayı!

Ama tam Jack'in beklediği gibi, Morgan'ın hayali Diyar'dan silindi. Jack soluk aldı. Speedy'ningövdesi(Parkus'un,diyedüzelttiJackaklından)azilerdehareketsizyatıyordu.İşaretgeldi.Jacksoluğunusaldıvegeçişiniyaptı.

PointVenutiplajınıyenibirbuztabakasıkaplamış,Tılsım'ınışığınıyansıtıyordu."Birelikaybettin,değilmi?"diyefısıldadıMorganSloatkaranlıktan.KarlarJack'inyüzünüdövüyor,

rüzgârbacaklarını,boynunu,alnınıdonduruyordu.BirotomobilboyuuzaktaSloat'unyüzünügördü.Alnıyine kırış kırış, kanlı ağzı açıktı. Anahtarı fırtınanın içinden Jack'e doğru uzatıyordu. Kahverengielbisesininkolukartutmayabaşlamıştı.Jacksolburundeliğindenkarabirkansızmaktaolduğunugördü.Sloat'ungözleriıstırapdolukaranlığıniçindeparlıyordu.

Page 459: Tılsım - Turuz

6Richard Sloat, kafası karmakarışık, gözlerini açtı. Her yanı donuyordu. Önce hiçbir duygu

hissetmeksizin,ölmüşümherhalde,diyedüşündü.Biryeredüşmüştü.BelkiThayerbahçesindebiryere.Donmuştu.Ölmüştü.Artıkbirşeyolamazdıona.Biranlıkbaşdöndürücübirrahatlamahissetti.

Başı yine fenahalde acıdı. Soğuk elinden akankanları hissetti.Buduyguların ikisi debir tek şeyeişaret ediyordu. Richard Llewellyn Sloat şu anda nerede olursa olsun, henüz ölmüş değildi. Yaralıydıyalnızca.Kafasından bir dilimkesilmiş gibi hissediyordu.Nerede olduğunu pek bilemiyordu. Soğuktu.Gözleriuzunsürebaktı,sonundakarlarıniçindeyatmaktaolduğumesajınıbeynineulaştırdı.Kışgelmiştidemek.Göktenüzerineyenikarlardüştü.Osıradababasınınsesiniduyduveherşeyihatırladı.

Richard elini kafasının tepesinde tutuyor, çekmiyordu. Ama çenesini hafifçe kaldırdı, babasınınsesiningeldiğitarafabaktı.

JackSawyer,Tılsım'ıtutuyordu.Richard'ınikincialgıladığışeybuoldu.Tılsımkırılmamıştı.Richardöldüğünü sandığı sırada tattığı rahatlamanın bir eşini daha duydu. Gözlüğü olmadığı halde, Jack'inyenilmemişbir hali olduğunu farketti, buonu çokduygulandırdı. Jack tıpkı bir... bir kahramangibiydi.Öyleydi!Pislikiçinde,saçlarıdağınık,şaşılacakkadargençbirkahraman.Heraçıdanyanlışbirrol.Amayinedekahramandı.

Jack'in yine Jack olduğunu gördü. Richard.O inanılmaz yabana nitelik gitmişti.Oniki yaşında gibigörünmeye çalışan bir film yıldızı hali yoktu. Böyle olması onun kahramanlığını Richard'a daha biledeğerligösterdi.

Babası sırıtıyordu. Ama o onun babası değildi. Babasının içi çoktan boşaltmış, yok olmuştu. PhilSawyer'eimrenmekle,ihtiraslarınınyakması,kavurmasıyla...

"Sonsuzakadarböyledönüpduramayız,"dediJack."SanaTılsım'ıaslaverecekdeğilim.Sendeonuelindekiâletleyokedemezsin.Vazgeç."

Babasınınelindekianahtarınucuyavaşçaalçaldı,dosdoğruRichard'auzandı."Önce Richard'ı vururum," dedi babası. "Arkadaşın Richard'ın kömür olmasını gerçekten görmek

istiyormusun?Hımmm?İstiyormusun?Tabiiyanındayatanoiğrençyaratığadaaynışeyiyapmaktangeriduracakdeğilim."

Jack'leSloatkısacıkbakıştılar.Babası şakaetmiyordu.Richardbiliyordubunu.Eğer Jack,Tılsım'ıvermezse,gerçektenvuracaktıonu.Sonradaihtiyarsiyahadamı,Speedy'yiöldürecekti.

"Yapma,"diyefısıldamayıbaşardı."Aldırmaona,Jack.Söyledefolsun!"JackdönüpgözkırparakRichard'ıhemenhementedirginetti."AtTılsım'ı,"dedibabasınınsesi.Richard'ınkorkuvedehşetleaçılangözleriönündeJackavuçlarınıeğdiveTılsım'ındüşmesineizin

verdi.

7"Jack,yooo!"

Page 460: Tılsım - Turuz

JackdönüpRichard'abakmadı.Birşeyifedaetmedikçeonasahipolamazsın,diyehatırlatıyorduzihniona.İnsannekazanır?Hiçbirşeykazanmaz.Sıfır.Bunuokuldaöğretmezler.Yollardaöğrenirinsan.FerdJanklow'danöğrenir,Wolf’danöğrenir,burunüstükendiniyereatanRichard'danöğrenir.

İnsanyabunlarıöğrenir,yadadünyanınkaranlıkbiryerindeölürdü."Artık öldürme yok," dedi California plajında, karlar altında. Kendini çok yorgun hissetmesi

gerekiyordu. Dört günlük bir dehşeti yaşamıştı ne de olsa. Şimdi, en sonuna vardığında da, acemisporcular gibi atıvermişti topu elinden. Ama kulağına gelen ses kesinlikle Anders'in sesiydi.Jack/Jason'unönündedizçökenAnders'insesi;Herşeyiyiolacak,herşeyiyiolacakvehertürlüşeydeiyiolacak.

Tılsım kumlarda parladı, yanındaki karlar damla damla eridi... damlalardan biri gökkuşağı oldu, oandaJackiçindebirşeyifedaetmeninotemizduygusunuhissetti.

"Artıkkandökmeyok.Git,kıronukırabiliyorsan,"dedi."Sanaacıyorum."Morgan Sloat'u Çok yıkan bu son söz oldu. Kafasında zerre kadar mantık kalmış olsa, karların

arasındanbirtaşbulur,fırlatır.Tılsım'ıparçalardı.Parçalanırdıda...okolaykırılabilecekhaliyle.AmaMorganbunuyapacağıyerdeanahtarınıTılsım'açevirdi.Bunu yaparken kafasının içi Jerry Bledsoe'nun ve karısının sevgi ve nefret içeren hayalleriyle

doluydu.JerryBledsoe'yuoöldürmüştü.NitaBledsoe,LilyCavanaugholmalıydıaslında...birtokatatıpburnunukanatanLilyCavanaugh...dokunmayaçalıştığında...

***Alevlerfışkırdı...yeşil-mavialevler...Tılsım'adoğruuçtu,onaçarptı,üzerineyayıldı,onuyananbir

güneşhalinegetirdi.Biraniçinbütünrenkleroradaydı.Biraniçinbütündünyalaroradaydı.Sonrayokoldu.

TılsımyutmuştuMorgan'ınanahtarındangelenateşi.Yalayıpyutmuştu.Karanlıkgeridöndü.Jack'inayaklarıaltındankaydı.SpeedyParker'ınbaldırlarıüzerineoturuverdi.

Speedybirhomurtusesiçıkardı,kıpırdadı.Biranherşeysessizkaldı...sonraTılsım'danalevlerbirselgibiyayıldı.Jack'ingözleriıstıraplıbir

düşünceyleiriiriaçıldı.(köredecekseni!Jack,körede...)Birden Point Venuti'nin değişmiş coğrafyası, Tanrı fotoğraf makinesinin flaşını parlatmış gibi

aydınlandı. Jack, Agincourt'u gördü. Yarı yarıya yıkılmıştı. Alçalmış tepeleri gördü. Richard'ı sırtüstüyatarkengördü.Speedy'yiyüzükoyunyatmış,başınıyanaçevirmişgördü.Speedygülümsüyordu.

MorganSloatgerigeriitildi,kendianahtarınınalevlerionubirörtügibisardı.Tılsım'ınemdiğiateş,tıpkıSunlightGardener'indürbünününışığıolayındaolduğugibi,binleçarpılarakgerigelmişti.

Dünyalararasındabirdelikaçıldı.SonuOatley'evarankocabirtünel...JackoradaSloat'ugördü.Şıkkahverengi elbisesi yanıyordu, iskeleti kalmış bir eli hâlâ anahtarı tutmaktaydı. O tünelde gidiyordu.Gözlerikaynıyorduyuvalarında.Amaaçıktılar...farkındaydılar.

GiderkenonundeğiştiğinigördüJack.Pelerin,yarasanınkanatlarıgibiydiamaalevalevyanıyordu.Çizmeleryanıyor,saçlaryanıyordu.Anahtarminikbiryıldırımmızrağıolmuştu.

Page 461: Tılsım - Turuz

Günışığısardıçevreyitekrar!

8Selgibigelipboşaldıgünışığı.Jackkarlıkumlardaşaşırarakdurdu.Kulaklarındavebeynininiçinde

Morgan'ın uzaklaşan ölüm çığlığını hâlâ duyuyordu.Dünyalar arasındaki sonu gelmez tünelde, yokluğadoğrugidiyorduo.

"Jack?"Richarddoğrulmuş,kafasınıtutarakoturuyordu."Jack,neoldu?Merdivendendüştümgaliba."Speedy karlarda kıpırdıyordu. Kollarıyla kendini itti, Jack'e baktı. Gözleri çok yorgundu... ama

yüzündeyaralarkalmamıştı."Aferin,Jack,"dedi,sırıttı."İyi..."Soluksoluğatekraryıkıldı.Gökkuşağı,diyedüşündüJacksarhoşgibi.Ayağakalktı,yinedüştü.Yüzündedonankarlargözyaşıgibi

eriyordu.Dizüstüdoğruldu,ayağakalktı.Gözlerindebenekleruçuşuyordu.Morgan'ınazöncedurmaktaolduğuyerdekikocamanyanıkizinigördü.Onundaucugözyaşıdamlasıgibiuzuyordu.

"Gökkuşağı!" diye bağırdı Jack Sawyer. Ellerini göklere kaldırdı. Bir yandan gülüyor, bir yandanağlıyordu."Gökkuşağı!Gökkuşağı!"

Tılsım'ayürüdü,eğiliponualdı.Hâlâağlıyordu.Richard Sloat'a götürdü. EskidenRushton olan Richard Sloat'a. Sonra Speedy Parker olan Speedy

Parker'agötürdü.İkisinideiyileştirdi.Gökkuşağı,gökkuşağı,gökkuşağı!

Page 462: Tılsım - Turuz

Bölüm:46

BİRYOLCULUKDAHA

1Onları iyileştirdi amabununnasıl olduğunuhiçhatırlamıyordu.Hiçbir ayrıntıyı hatırlamıyordu.Bir

süreTılsımelindeparıldadı,şarkılarsöyledi,Jackateşintaşıphastalarınüzerineyayıldığınıhissedergibioldu.Tekhatırlayabildiğidebukadardı.

SonundaTılsım'ınoharikuladeışığısoldu...soldu...söndü.Jackannesinidüşününceağzındanboğukbirçığlıkkurtuldu.Speedyeriyenkarlarınarasındaonayaklaştı,kolunuonunomuzlarınaattı."Yinedönecekışığı,GezginJack,"dedi.Gülümsedi.AmaJack'inikikatıkadaryorgungörünüyordu.

Speedy iyileşmişti... iyileşmişti ama hâlâ pek iyi değildi. Bu dünya öldürüyor onu, diye düşündü Jackhayal meyal. En azından, Speedy Parker olan yanını öldürüyor. Tılsım onu iyileştirdi... ama yine deölüyor.

"Senonaiyilikettin,odasanaetsinistiyorsun,"dediSpeedy."Kaygılanma.Gelburaya,GezginJack.Gelarkadaşınınyattığıyere."

Jackgeldi.Richarderiyenkarlarıniçindeyatıyordu.Kafasındankalkanokorkunçkapakartıkyoktu.Saçlarının arasından uzun, beyaz bir yer saçsız olarak görünüyordu. Hiç saç çıkmayacaktı bir dahaoradan.

"Elinitutonun.""Neden?Niçin?""Geçişyapacağız."Jack,Speedy'yesorusorangözlerlebaktıamaSpeedybiraçıklamayapmadı.Yalnızcabaşınısalladı.

SankiJack'e,evet,doğruduydun,demekistiyordu.Eh,diyedüşündüJack.Şuanakadarhepgüvendimona...UzanıpRichard'ınelinituttu.SpeedydeJack'inöbürelinituttu.Birsarsıntıbileduymadanüçübirliktegeçtiler.

2Jack'in tahmin ettiği gibiydi. Orada, kara kumlarda, yanında duran adam her bakımdan sağlam ve

sağlıklıbiradamdı.Jackonadehşetdolugözlerlebaktı.Birazdatedirginlikduyuyordu.Buyabancıadam,Speedy'yebiraz

benzeyenküçükkardeşiolabilirdiancak.

Page 463: Tılsım - Turuz

"Speedy...BayParkus...yani...siznesiniz...""Sizlerindinlenmeye ihtiyacınızvar,"dediParkus. "Seninkesinliklevar,ötekidelikanlınındahada

çokvar.Ölümenekadaryaklaştığımancakkendisibilebilecek.Odabunukimseye...kendinebileitirafedecektipdeğil."

"Evet,"dediJack."Oradahaklısınız.""Buradadaha iyidinlenir."Parkusbunusöylediktensonrakumlarda, şatonun tersiyönde ilerlemeye

koyuldu. Richard'ı kucağında taşıyordu. Jack elinden geldiği kadar onu izlemeye çalıştı ama giderekgeride kaldı. Soluğu çabucak tıkanıyor, dizleri kesiliyordu. Kafası son çatışmanın etkisiylezonklamaktaydı.Şoksarhoşluğuherhalde,diyedüşündü.

"Neden...nereye..."Ancakbukadarıçıkabildisoluklarınınarasından.Tılsım'ıgöğsünebastırmış,öyletaşıyordu.MattıTılsım.Dışıışıkgeçirmiyorgibiydi.İlginçdedeğildi.

"Biraz ileriye," dedi Parkus. "Arkadaşınla sen daha demin onun bulunduğu yerde dinlenmekistemezsinizherhalde,değilmi?"

Jackçokyorgunolmasınarağmenyinedebaşımikiyanasalladı.Parkusomzununüzerindengeriyebaktı,sonrahüzünlügözleriniJack'eçevirdi."Orasıkötülükkokuyor,"dedi."Onunkötülüğü.Senindünyangibikokuyor,Jack.Benceikisibirbirine

insanıtedirginedecekkadarbenziyor."Tekraryolakoyuldu.Richardhâlâkollarındaydı.

3Kırkmetre kadar ilerde durdu. Burada kara kumlar biraz daha açık bir renge dönüşüyordu. Beyaz

değildi ama, griydi en azından. Parkus, Richard'ı yavaşça yere yatırdı. Jack de onun yanına uzandı.Kumlarsıcaktı.Çoktatlıbirsıcak.Karyoktuburada.

Parkusonunyanmabağdaşkurupoturdu."Şimdiuyumakzorundasınız,"dedi. "Belkiyarındanönceuyanamazsınız.Sizikimse rahatsızetmez.

Birbakın."KolunuötekidünyadaPointVenutiolanyeredoğrusalladı.Jacköncekaraşatoyugördü.Birduvarı

boydanboyayıkılmıştı.Sanki içindemüthişbirpatlamayeralmışgibiydi.Sıradanbir şatogörünümüneinmiştiartık.Kötülüğüdağlanıpyokolmuş,yasadışıhazinesialınmıştı.Birtaşyığınıydı,okadar.

Jackötelerebaktığındadepreminburadapekdeşiddetliolmadığınıgördü.Zatenyıkılacakdahaazşeyvardı. Denizin sürüklediği tahtalarla kurulmuşa benzeyen birkaç kulübe yıkılmıştı. Birkaç patlamış atarabasıgördü.BunlarötekidünyadaCadillac'tıbelki.Belkidedeğillerdi.Birdeikiinsancesedivardı.

"Sağ kalanlar gitti," dedi Parkus. "Ne olduğunu biliyorlar. Orris'in öldüğünü de. Sizi artık rahatsızetmezler.Buradavarolankötülükbitti.

Bunubiliyormusunuz?Hissediyormusunuz?""Evet," diye fısıldadı Jack. "Ama...BayParkus... siz sakın... sakın..." "Gitmek, öylemi?Evet. Pek

yakında.Senvearkadaşınbiriyiuykuçekeceksinizamadahaöncebirazkonuşmamızgerek.Uzunsürmez.Birazbaşınıgöğsündenkaldırmamricaedeceğim."

Page 464: Tılsım - Turuz

Jackçabagösteripbaşınıkaldırdı,gözlerinibirazdahaaçtı.Parkusbaşınısalladı."Uyanıncadoğuyayürüyün... amageçişyapmayın!Bir süreburadakalın.Diyar'da.Sizin taraftaçok

fazlaolaylaroluyor.Kurtarmaekipleri,habermuhabirleri...Jasonbilirdahaneler!Bereketversinkarlarkimsegörmedeneriyecek.Birkaçkişigörmüşolacak,onlarıdadelidiyebirkenaraitecekler."

"Nedengitmenizgerekiyor?""Artık işimedönmeliyim,Jack.Buradayapılacakçokşeyvar.Morgan'ınölümhaberidoğuyadoğru

yola çıkmıştır bile. Hızla gidiyordur. Daha şimdiden haberin gerisinde kaldım. Önüne geçmeliyimbecerebilirsem. Dış Bölge'ye varmak istiyorum... sonra da doğuya... kötüler oralardan kaçmayabaşlamadan."Okyanusabaktı.Gözlerisoğuk,çakmaktaşıgibigriydi."Faturageldimi,insanlarödemekzorundadır.Morgangittiamahâlâborçvar."

"Sizburadapolisgibibirşeysiniz,değilmi?"Parkus başını evet anlamında salladı. "Sizin BaşYargıç ve Baş cellât dediğiniz şeylerin bileşimi.

Burada yani." Güçlü, sıcak elini Jack'in basma dayadı. "Sizin tarafta, yalnızca oradan oraya dolaşanadamınbiriyim.Bulduğumişteçalışır,bazenbirikişarkıçalarım.İnanbana,zamanzamanohayatıçokdahafazlaseviyorum."

Yinegülümsedi.BuseferSpeedyoldu."Ve sen o adamı ara sıra göreceksin, Jacky. Öyle. Zaman zaman, şurada burada. Bir alışveriş

merkezinde,belkibirparkta."Jack'egözkırptı."AmaSpeedy...pekiyideğil,"dediJack."Nesivarsa...Tılsım'ındokunamadığıbirşey.""Speedyyaşlı,"dediParkus."Benimyaşımdaamasizindünyanızonubendenfazlayaşlandırdı.Yine

dedahabirkaçyılıvar.Belkibirazdahafazlahattâ.Kaygılanma,Jack.""Sözmü?"diyesorduJack.Parkussırıttı."Öyle,"dedi.Jackdeyorgunyorgunonasırıttı."Arkadaşınlaikinizdoğuyadoğrugidin.Beşmilkadaryürüyün.Şualçaktepeleriaşın.Ağırağırgidin.

Büyükağacıarayın.Ömrünüzdegördüğünüzenuluağacı.Oağacavarınca,Jack,Richard’ınelini tutvegeçişini yap.KendiniCalifornia'da dev bir kızıl ağacın yanında bulacaksın. İçinden tünel oyulmuş birağaç. Yol geçiyor tünelden. O yol, On yedi numaralı yoldur. Storeyville adlı bir kuzey Californiakasabasınındışındaolacaksınız.

Kasabayagirin.TrafikışığınınoradabirMobilbenzincisivar.""Yasonra?"Parkusomuzsilkti."Pekkesinbilmiyorum.BelkitanıyacağınbirinerastlarsınJack.""Amabiznasıl...""Şşş,"dediParkus.EliniJack'inalnınadayadı.Tıpkıannesininyaptığıgibi.Bebekken."Bukadarsoruyeter.Siziniçinherşeyiyigideceksanıyorum."Jackuzandı,karanlıkküreyikoluyla

kucakladı.Gözkapaklarınasankikurşunlarasılmıştı."Cesurvedürüstdavrandın,Jack,"dediParkusciddibirsükûnetle."Keşkebenimoğlumolsaydın...

çokisterdim...Cesaretiniçinseniselâmlıyorum.İnancıniçinde.Birçokdünyalardasanaçokşeyborçlu

Page 465: Tılsım - Turuz

olaninsanlarvar.Birçoğununşuyadabuşekildebununfarkındaolduğunudasanıyorum."Jackgülümsemeyibaşardı."Birazdahakalın,"dedi."Peki.Senuyuyanakadar.Kaygılanma,Jack.Buradasanahiçbirşeyzararvermez.""Annemhepderdiki..."Kafasındakidüşünceyibitiremedenuykuonuesiraldı.

4Derinuykuonubirtürlübırakmadı.ErtesigünJackteknikolarak,esrarengizbiçimdeuyanıktı.Uyku

değil de, zihniuyuşturucubir etki, gününbüyükkısmıboyuncadevametti.Rüyadagibiydi.RicharddatıpkıJackgibi,yavaşlatılmışfilmtemposundahareketediyordu.Sonundaikiçocukkendilerinidünyanınen ulu ağacının altında buldular. Çevrelerinde ormanın tabanı ışıklıydı. On koca adam el ele verse oağacınçevresinisarmayayetmezdi.Boyutâgöklereyükseliyordu.Diyariddiasınıntipikörneği.

Kaygılanma,demiştiParkus. Jackbaşınıkaldırıpağacın tepesinedoğrubaktı.Farkındaolmamasınarağmenaslındaduygusalolarakçokyorgundu.Ağacınululuğuiçindeancakbirzerreheyecandoğurabildi.Jack elini o şaşılacak kadar düzgün kabuklara dayadı. Babamı öldüren adamı öldürdüm, dedi kendikendine.Tılsım'ınkaranlık,görünüşteölügövdesinikucakladı.Richarddayukarıbakıyordu.Tepelerindebirgökdeleninyüksekliğivardı.Morganölmüştü.Gardenerdeöyle.Plajdakikardaşimdiyekadarerimişolmalıydı.Amaherşeygeçipbitmemişti.Jackbirplajdolusukarınkafasınıdoldurduğunuhissediyordu.Birzamanlar,onabinyılgeridekalmışgibigelengünlerde,Tılsım'aparmaklarınıdeğdirdiğiandaiçinedolan zafer ve heyecandan delireceğini düşünmüştü. Oysa şimdi hiç öyle bir şey yoktu yüreğinde.Kafasının içine kar yağıyordu. Parkus'un talimatından ilerisini de göremiyordu. Koca ağacın kendisiniayaktatutmaktaolduğunufarketti.

"Elimitut,"dediRichard'a."Amaevenasıldöneceğiz?""Kaygılanma." Richard'ın elini avucuna aldı. Jack Sawyer'in kendisini ayakta tutabilmek için bir

ağacaihtiyacıyoktu.JackSawyerLânetliTopraklar'dangeçmiş,karaoteliyenmişti.JackSawyercesurvedürüsttü.JackSawyerbeyninekaryağan,onikiyaşında,yorgunbirçocuktu.Kolaycakendidünyasınageçişyaptı.Richard’adaonunlabirliktekaydı.

5Ormanküçülmüştü.BirAmerikaormanıydışimdi.Ağaçlarınüstdalları farkedilebilecekkadardaha

aşağıdaydı.Jackçevresindekiherşeyindeğişikliğiniancaksezgileriylefarketti,sonraönündeçiftşeritliasfaltyolugördü.Yirminciyüzyıl,tekmesinihemensavurdu.Yolainişyaptığıanda,birmotorsesiduydu,Richard'ı çekerek yana kaçtı, tam o sırada beyaz, küçük bir Renault hızla geldi, yoldan geçti. Araba,ağacıngövdesineoyulmuş tünelegirdi.Buağaçdiyardakininyansıkadarbüyüktüancak.Arabadakibiryetişkinle iki çocuk,onayinedebirharikayabakargibibakıyorlardı.NewHampshire'danburayaonugörmeye gelmişlerdi. Arka kanepedeki kadınla iki çocuk ağızları açık Jack'le Richard'a da baktılar.Çocukların yol üstündehiç yoktanbeliriverdiğini gözleriyle görmüşlerdi.KaptanKirk'leMisterSpockgibi.

"Birazyürüyebilirmisin?"

Page 466: Tılsım - Turuz

'Tabii,"dediRichard.JackOnyedinumaralıyolaadımınıattı,ağacıngövdesindekikocatüneleyürüdü.Bütün bunları rüyamda görüyorum belki de, diye düşündü. Hâlâ Diyar’ın plajında da olabilirdi.

Richardyanındabaygın,herikisiParkus'uniyiyüreklikorumasıaltında.Annemhepderdiki...Annemhepderdiki…

6HavagüneşliolmasınarağmenbirsisiçindeymişgibiilerleyenJackSawyer'leRichardSloatsonunda

kızılağaçormanındaçıktılar,yokuşaşağıinenyoldayürümeyisürdürdüler....derdiki,herfilminenönemlikişisikameramandır...Vücudunundahaçokuykuyaihtiyacıvardı.Zihnininbirtatileihtiyacıvardı....vermutdediğin,iyibirmartiniyimahveder...Richardonusessizceizliyordu.Düşünceleriçindeydi.Adımlarıokadaryavaştıki,Jackyolkenarında

duruponunyetişmesinibeklemekzorundakaldı.Storeyvilleolmasıgerekenküçükbirkasaba,yarımmilkadar ilerde belirdi. Yolun iki yanında alçak beyaz binalar göze çarpıyordu. Birinin üzerinde,"ANTİKACI"diyebirlevhavardı.Binalardansonratrafikışığınıgördüler.Boşbirkavşaktaydı.JackyantaraftaMOBİLbenzincisininadınıdaokuyabiliyordu.Richardbaşınıeğmiş,çenesigöğsünde,yürüyordu.Oyaklaşınca,Jackarkadaşınınağladığınınihayetfarkedebildi.KolunuRichard'ınomzunaattı."Birşeyibilmeniistiyorum,"dedi.

"Nedir?"Richard'ınyüzügözyaşılekelerinerağmenmeydanokurgibiydi."Seniseviyorum,"dediJack.Richard'ın gözleri tekrar yolun asfaltına döndü. Jack kolunu onun omzundan çekmedi. Az sonra

Richardbaşınıkaldırdı,dosdoğruJack'ingözlerininiçinebaktı,başınısalladı.İştebu,LilyCavanaugh'unoğlunabirikikeresöylediğibirşeyebenziyordu:Jacky,bazeniçinisesliolarakdökmekzorundadeğildirinsan.

"Yolaçıkıyoruz,Richie,"dediJack.Richard'ıngözlerinisilmesinibekledi."SanırımbiribiziMobilbenzincisindebulacak."

"Hitler'dirbelki!"Richardavuçlarınıgözlerinebastırdı.Birazsonrahazırdı. İkiçocukStoreyville'edoğruyürüdüler.

7BirCadillac.Mobilpistindegölgebiryereparketmişti.Eldorado.ArkasındakocabirTVanteniyle.

Treylerevkadarkocamandı.Ölümkadarkaranlıktı."Ah, Jack, eyvaaah," diye inledi Richard. Jack'in omzuna sarıldı. Gözleri açılmış, dudakları

titriyordu.Jack vücuduna yeni baştan adrenalin dolduğunu hissetti. Ama artık onu diriltmiyor, yalnızca

yorgunluğunudaha fazlahissettirmeyeyarıyordu.Çok fazla şeygeçmiştibaşından,çok fazla,çok fazla.Jack kristal küreyi kavrayıp benzinciye doğruldu. "Jack!" diye zayıf bir çığlık attıRichard arkasından.

Page 467: Tılsım - Turuz

"Nehaltediyorsun?Onlardanbirio!Thayer'dekiarabalardan!PointVenuti'dekiarabalardan!""Parkusburayagelmemizisöyledi,"dediJack."Delisinsen,ahbap,"diyefısıldadıRichard."Biliyorum.Amabuişiyigidecek.Göreceksin."Hembanaahbapdeme."Cadillac'ınkapısıaçıldı,solukblucinli,güçlübirbacakdışarıuzandı.Çizmeninburnununkesik,kıllı

parmaklarındışardaolduğunugörmekiçiniyepyenibirkorkuyladoldurdu.Richardyanıbaşındatarlasıçanıgibibirçığlıkattı.BirWolf’tutabii...Jackbunudahaadamonlara

dönmeden biliyordu. Boyu ikimetre vardı. Saçları uzun, biraz da pisti. Dolaşık halde yakasına kadariniyordu.Adamdöndü,Jackturuncugözlerinparladığınıgördü...korkusubirdenbirsevincedönüştü.

Fırladığı gibi ona doğru koşmaya başladı. Kendisine şaşkın gözlerle bakan benzinciye hiç aldırışetmedi.Dükkâncılarada.Saçlarıuçuyordualnından.Yırtıklastikpabuçlarışlapşlapseslerçıkarıyordu.Yüzündebaşıdönüyormuşgibibirsırıtmaifadesivardı.GözleriTılsım'ınkendisigibiparlıyordu.

Mavi tulum: Göğsünde aynı yazı. Yuvarlak, çerçevesiz gözlükler: John Lennon gözlükleri. Vekocaman, hoşgeldin diyen bir gülümseme. "Wolf!" diye bağırdı Jack Sawyer. "Wolf, sen sağsın! Senhayattasın!"Sıçradığındaaralarındaikimetrevardı.Wolfonurahatçayakaladı,sevinçlesırıttı.

"JackSawyer!Wolf!Şuişebak!TamParkus'undediğigibi!Bataklıkgibikokanbuyeregeliyorum,birdebakıyorum,sendegeliyorsun!Jack'learkadaşı!Wolf!Güzel!Harika!Wolf!"

JackonunkendiWolfummadığınıancakkokusundananlayabildi.AmaaynıkokuonabuWolfunbirakrabaolduğunudaanlattı.Çokyakınbirakraba.^

"Kardeşini tanıyordum," dedi Jack. Hâlâ onun güçlü kollarındaydı. Yüzüne baktığında, daha yaşlı,dahagüçlüolduğunugördü.Amayinedeçokiyibiryüzdü.

Wolf, Jack'i yere indirirken, "Kardeşim Wolf," dedi. Bir elini uzatıp parmağının ucuyla Tılsım'adokundu.Yüzündedehşetdolubirsaygıifadesivardı.Dokunduğundaküreninderinliklerindenbirparlakkıvılcımdoğdu,yinederinliklerindekayboldu.Kuyrukluyıldızgibi.

Wolfsoluğunuçekti,Jack'ebaktı,sırıttı,Jackdaonasırıttı.Richard da yanlarına varmıştı. Onlara bakıyordu. Şaşkın ve tedbirli bakışlar. Jack sözlerine,

"Diyar'dakötüWolflarkadariyiWolflardavardır,"diyebaşladı.Wolf,"Pekdeçoktur,"diyesözekarıştı.Richard'aeliniuzattı.Richardbiraneliniçekti,sonrauzatıptokalaştı.OandadişlerinisıkışıJack'e,

çocuğunvaktiyleHeckBast'ayapılanmuamelegibibirşeybeklediğinianlattı."Bu benim Wolf’umun kardeşi," dedi Jack gururla. Hafif öksürüp boğazını temizledi. Bu kardeşe

duygularınınasılifadeedebileceğinibilemiyordu.Wolflartaziyedenanlarmıydı?Onlarıntörelerindevarmıydı?

"Kardeşini çok severdim," dedi. "Benim hayatımı kurtardı. Richard hariç, ömrümde en iyiarkadaşımdısanırım.Öldüğüneçoküzüldüm."

"Şimdioayda,"dediWolfunkardeşi."Geridönecek.Herşeygider,JackSawyer.Aygibi.Veherşeygelir...aygibi.Haydi,yürü.Bukokuluyerdenuzaklaşalım."

RichardşaşırmışgibiydiamaJackhemanladı,hemduygulandı.Mobilbenzincisindesıcakveyağlıhidrokarbonkokularıdolaşıyordu.Kızarmışhidrokarbonkokulan.İçinigösterenkahverengibirtülperdegibi.

Page 468: Tılsım - Turuz

Wolf,Cadillac'ayürüdü,tıpkıbirşoförgibionlaraarkakapıyıaçtı.Jackiçinden,herhaldeşoförzaten,diyedüşündü."Jack?"Richardkorkmuşgibiydi.

"Birşeyyok,"dediJack."Amanereye...""Anneme, sanıyorum.Ülkeninbirbaşındanbirbaşına,Arcadiaplajına...NewHampshire'e.Birinci

sınıfyolculuk.Gel,Richie."Arabayayürüdüler.Arkakanepeninyantarafındaeskibirgitarkılıfıduruyordu.Jackyüreğinintekrar

taklaattığınıhissetti."Speedy!"Wolfunkardeşinedöndü."Speedybizimlemigeliyor?""BenpekSpeedydiyebirkimseyi

tanımıyorum,"dediWolf. "Bir amcamvardı, obirazhızlıydı.Sonra topaloldu...Wolf!Artık sürübilegüdemiyordu."

Jackparmağıylagitarkılıfınıgösterdi."Buneredengeldi?"Wolf sırıttı, bol sayıdaki dişlerini gösterdi. "Parkus," dedi. "Bunu size bıraktı. Neredeyse

unutuyordum."Arkacebindeneskibir kartpostal çıkardı.Ön tarafında tanıdık atlarladolubir atlıkarıncanın resmi

vardı.Resimdekiinsanlareskizamankılığındaydı.Karteskiliğindenipekgibiyumuşaktı.Jack onu elinde çevirdi, önce basılıminik yazıları okudu:ARCADIA PLAJIATLIKARINCASI, 4

Temmuz1894.Speedy'ydi...Parkusdeğildi...busatırlarıoyazmıştı.Elyazısıdüzensiz,yanlışlarladoluydu.Yumuşak

morkalemleyazmıştı.Harikalaryarattın,Jack.Gitarkılıfındakilerdenneyeihtiyacınvarsakullan,kalanınıyasakla,yadaat.Jack kartı arka cebine soktu, Cadillac'a bindi, pufla kanepeye kuruldu. Gitar kılıfının kapatma

bantlarından biri kopmuştu. Öteki üçünü açtı. Richard da Jack'in arkasından binmişti arabaya. "Vaycanına!"diyefısıldadı.

Kılıfıniçiyirmidolarlıkkâğıtparalarladoluydu.

8Wolfonlarıevegötürdü.Jackgerçiosonbaharınolaylarınıpekçabukunutmayabaşlamıştıama,bazı

olaylarebediyenbeyninedağlanmışgibiydi.Richard'laikisiEldorado'nunarkakanepesindeoturuyorlar,Wolfonlarıdoğuya,doğuya,doğuyadoğuyagötürüyordu.YollarıiyibiliyorduWolf.Onlaraarasırakasetçalıyordu.Ensevdiği,"Ormandakoş"şarkısıydı.Kulaklarısağıredecekkadarbağırtıyordu.Sonrauzunbir süre, solundaki camı açan düğmenin çalışırken çıkardığı sesi dinliyordu.Bu sesmestediyordu onugörünüşegöre.

Doğuya, doğuya, doğuya... her sabah, doğan güneşe, her akşam, esrarengiz karanlığa. KulaklarındaJohnFogerty'ninşarkısı,sonrarüzgâr...yineJohnFogerty,yinerüzgâr,cammekanizmasınınsesi.

Güzel yemekler yediler. Kocaman hamburgerler yediler. Kentucky usulü kızarmış piliçler yediler.Richard'la Jack kızarmış piliç butlarını alıp arabaya geldiklerindeWolf (sese bakılırsa) kemikleriyleyiyordubutlan.Yirmibirparçafalan.JackbirdenWolfunmısırpatlağıolayınıhatırladı.Neredeolmuştuo?Nuncie'de. Sunlight Yurduna kapatılmadan hemen önce. Sırıttı. Yüreğine bir ok saplanır gibi oldu.Penceredenbaktı,gözlerindekiyaşlarıRichard'agöstermemeyeçalıştı.

Page 469: Tılsım - Turuz

İkinci gece Julesburg'da durdular. Colorado eyaletinde. Wolf onlara taşınan bir mangalda piknikızgarasıpişirdi.Izgarayıarabanınbagajındançıkarmıştı.Yemekmükellefti.

"Bayılıyorumbuadama,"dediRicharddüşüncelibirsesle."Yaa,bende.Kardeşinibirtanısaydın!""Keşketanısaydım."Richardartıklarıtoplamayabaşladı.BundansonrasöylediğisözJack'ibüsbütün

şaşırttı."Benbirçokşeyiunutmayabaşlıyorum,Jack.""Nedemekistiyorsun?""Ne söylüyorsam onu.Aştığımız her kilometreyle, olup bitenleri biraz daha az hatırlıyorum.Hepsi

sisleniyor.Galiba...kendimdeböyleistiyorum.Bak,anneniniyiolduğundaneminmisin?"Jacküçkereannesinetelefonetmeyeçalışmıştı.Cevapçıkmıyordu.BunapekkaygılanmıyorduJack.

İşleryolundaydı.Öyleumuyordu.Orayavardığındabulacaktıannesini.Hasta...amasağ.Öyleumuyordu."Evet.""Ohaldenedentelefonacevapvermiyor?""Sloat telefona bir numara yapmıştır," dedi Jack. "Alhambra kadrosunun hizmeti konusunda da

yapmıştır...bahsegirerim.Annemhâlâiyi.Hastaama...yinedeiyi.Hâlâorada.Onuhissedebiliyorum.""Eğer bu tedavi edici şey çalışırsa..." Richard hafifçe yüzünü buruşturdu, sonra cesaretini toplayıp

konuyadaldı."Sencehâlâ...yaniannenacabahâlâbenim...anlıyorsun...sizinlekalmamaizinverirmi?""Hayır," dedi Jack arkadaşının artıkları toplamasına yardım ederken. "Seni herhalde bir öksüzler

yurdunafalankapatır.Belkihapseattırır.Saçmalama,Richard,elbettekalabilirsinbizimle.""Ama...babamınyaptıklarındansonra...""Obabandı,Richie,"dediJackapaçık."Sendeğildin.""Sendebanahabirehatırlatmazsın,değilmi?Yani...belleğimidiriltip?""Unutmakistiyorsanhayır.""İstiyorum,Jack.Gerçektenistiyorum."Wolfyanlarınageliyordu."Hazırmısınız?Wolf!""Hazırız,"dediJack."Dinle.Wolf...ŞuScootHamiltonkasetiniçalsana,ha?"'Tabii,Jack.Sonradabenimkiniçalalımmı?""Ormandakoş,değilmi?""Güzelşarkı,Jack!Ağır!Wolf!Tanrısalbirağırlığıvar!""ÖyleWolf,"GözlerinideviripRichard'abaktı,Richarddagözlerinidevirdi,sırıttı.Ertesi gün Nebraska ve Iowa’yı geçtiler. Bir gün sonra Sunlight Yurdunun enkazı önünden

geçiyorlardı. Jack,Wolf’unkendilerinimahsusburadangeçirdiğinidüşünmekteydi.Belkidekardeşininöldüğüyerigörmekistemişti.Sevdiğikasetiçalıyordu.Sesisonunakadaraçmıştı.AmaJackyinedeonunhıçkırmaktaolduğunuduyabiliyordu.

Zaman... havada asılı kalmış gibi bir zaman. Jack uçuyordu sanki. İçinde boşluk, zafer, doyumduygularıvardı.Görevinibaşarıylabitirmişti.Veterhisolmuştu.

Page 470: Tılsım - Turuz

Beşincigün,gurupvaktinedoğru,NewEngland'agirdiler.

Page 471: Tılsım - Turuz

Bölüm:47

YOLCULUĞUNSONU

1California'danNewEngland'akadarolanoupuzunyolculuksankibirtekgündebitmişgibigelmeye

başladıonlara.Günlersürenbirtekgün.Hayatboyusürenbirakşam.Guruplarla,avazavazmüziklerledolu.Tanrım,alıştımbunaenikonu,diyedüşündüJack.Gözüikincikerepaneldekisaategittiğinde,aradanüçsaatgeçmişolduğunugördü.

NewEngland'agirdiklerianTılsımtekrarparıldamayabaşlamıştı.Normalzamanlarıngeridöndüğünühaber veriyordu. Belki de zamanın Jack Sawyer'e geri döndüğünü haber veriyordu. İnsanlar kocaEldorado'nuncamlarındaniçeribakıyor,acabaMickJagger,yadaFrankSinatramıgeliyor,diyemerakediyorlardı. Yo, biziz, dostlar. Durmadan uyukluyordu Jack. Bir ara uyandı. Colorado muydu burası?Illinois miydi? Müzik yine kulakları deliyor, Wolf parmaklarını tempolu olarak şıklatıyor, arabasarsılmadan, kayarak ilerliyordu. Richard bir yerlerden bir kitap bulmuş, onu okumaktaydı. Broca'nınBeynidiyebirkitap.Richardsaatinkaçolduğunuheranbilmişti.Jackgözlerinitavanadevirdi,müziğinveakşamınrenklerininkendisiniesiralmasınaizinverdi.

Yapmışlardı! Başarmışlardı her şeyi... bir tek New Hampshire'ın o bomboş plaj kasabasındayapacaklarışeykalmıştıgeriye.

Beşgün,upuzunbirgurupvaktiydi.OrmandaKoş!Richardonunkardeşiydi!Kardeşiydi!ZamangeridöndüğündeTılsımdageridöndü.Hayatadöndü.Beşinciakşamgüneşbatarken.Oatley,

diye düşündü Jack. Richard'a o tüneli ve bardan geriye kalanları gösterebilirdim. Wolf a yolusöyleyebilirdim... amaOatley'i tekrar görmek istemiyordu.Bunda ne bir zevk, ne de bir doyumvardı.Kendisi rüyalardayken ne kadar hızlı yol aldıklarını anladı. Wolf onları 1-95 yoluna sokmuştu.Connecticut’taydılar. Arcadia Plajına birkaç eyalet kalmıştı. Jack artık kilometreleri saymaya başladı.Dakikalarıda.

221Aralıkakşamı,JackSawyer'ınyolaçıkışındanyaklaşıküçaysonra,EldoradonihayetAlhambra

otelininçakıllıbahçeyolunasaptı.Batmaktaolangüneşsolanbirsarıydı...maviydi...şahanebirmordu.Bahçedeçıplakdallarbirbirinevuruyordukışrüzgârında.Birhaftaöncesinekadaroağaçlarınarasındaminik böcekleri yakalayıp yiyen bir ağaç da vardı. Küçük hayvanları da. Sincapları, kuşları, otelinresepsiyoncusununkedisinibile.Buküçükağaçbirdenbireölmüştü.Bahçenindiğercanlılarışimdiçıplakolsalarbile,uykuhalinde,amasağlıklıydılar.

Eldorado'nun çelik kuşaklı radyalleri çakıllarda ses çıkarıyordu. Müzik sesi çınlıyordu arabanıniçinde.JohnFogertysöylüyordu."Herkesbenimsihirimibiliyor!"

Page 472: Tılsım - Turuz

Cadillac çifte kapıların önünde durdu. İçerde yalnızca karanlık vardı. Farlar söndü, araba gölgedekaldı.Egzozundanhafifhafifdumançıkarıyordu.Parklambalarıyanmaktaydı.

Gününsonundagurup,renkyelpazesiniaçmıştıbatıufkunda.Burada:Hemen,şuanda.

3Cadillac'ınarkasındahafif,kararsızbirışıkvardı.Tılsımışıldargibioldu.Amaışığızayıftı.Sönen

birateşinparıltısıgibiydi.RichardyavaşçaJack'edöndü.Yüzükorkuiçindeydi.Elindekikitabaikieliylesarılmış,çarşafsıkan

çamaşırcıkadınlargibibüküyordu.Richard'ınTılsım'ı,diyedüşündüJack.Gülümsedi."Jack,istersen...""Hayır,"dediJack."Ben'sesleninceyekadarbekle."Arabanın arka kapısını açtı, inmek üzereyken Richard'a baktı. Richard kanepede büzülmüş,

oturuyordu.Kitabıkıvırıpdurmaktaydı.Sefilbirhalivardı.Jackdüşünmedengerisingeriiçerikaydı,onuyanağındanöptü,RichardkolunubiranJack'inboynuna

sardı,onusımsıkıkucakladı,sonrabıraktı.İkisidebirşeysöylemediler.

4Jack lobiye çıkan önmerdivenlere baktı, sonra dönüp geriye, bahçe yolunun ucuna yürüdü. Orada

demir bir parmaklık vardı.Aşağısında kayalar kumsala iniyordu. Sağ tarafta, rengi koyulan gökyüzünekarşı,ArcadiaLunaparkınınatlıkarıncasıgörünüyordu.

Jackyüzünüdoğuyaçevirdi.Esenrüzgârsaçlarınıalnındankaldırıpgeriyeyatırdı.KüreyielindehavayakaldırdıJack.Sankionuokyanusasunuyordu.

521 Aralık 1981 günü Jack Sawyer adlı bir çocuk suyla karanın birleştiği yerde durdu, ellerinde

değerlibirnesne,Atlasokyanusunungecedurgunluğunabaktı.Ogünonüçyaşınıbitirmiştiamafarkındadeğildi.Olağanüstügüzeldi.Kumralsaçlarıuzundu.Belkigereğindenbirazdahauzundu.Amadenizdenesen rüzgâr saçlarını uçuruyor, geniş, güzel alnını ortaya çıkarıyordu. Orada durup annesini düşündü.Burada,birliktekaldıklarıodalarıdüşündü.Annesibirışıkyakacakmıydıopencerede?Jack'eyakacakgibigeliyordu.

***Jack,Tılsım'ınışığındagözlerivahşiceparlayarakdöndü.

Page 473: Tılsım - Turuz

6

Lilytitreyeneliyleduvarıyokluyor,ışığındüğmesinibulmayauğraşıyordu.Bulduveyaktı.Onuoankimgörsegözlerinikaçırırdı.Sonbirhaftaiçindekanserçokyayılmıştıiçine.Keyfinikaçıracakbirşeyinyaklaşmaktaolduğunubiliyordu sankihastalık.LilyCavanaughotuzyedikilogeliyordu.Cildi çökmüş,kemiklerinin üzerinde parşömen gibiydi. Gözlerinin altındaki mor halkalar siyahlaşmıştı artık. Gözlerçukurlardan ateşli, yorgun bir zekâyla bakıyordu. Göğsü erimiş, gitmişti. Kollarındaki etler gitmişti.Kalçalarındaveoyluklarınınarkalarındayatakyaralarıaçılmayabaşlamıştı.

Hepsibukadarladakalmıyordu.Geçenhaftabirdezatürree'yetutulmuştu.Bu bitkin durumunda tabii her solunum hastalığına adaydı. En iyi koşullarda bile olabilirdi öyle

şeyler.Budurumdaiyikoşulfalansayılmazdı.Alhambra'nınkaloriferlerigeceleriçıtırdamayıçokuzunzamandan beri kesmişti. Ne zaman kestiğinden kendisi pek emin değildi. Zaman onun için de, tıpkıEldorado'nun içindeki Jack için olduğu kadarmuğlaklaşmıştı.Yalnızca kaloriferin, yumruk vurup camıkırdığıgecesöndüğünübiliyordu.Sloat'abenzeyenmartıyıuçurmakiçin.

OgecedenberiAlhambraboşbirkartonkutuyadönmüştü.İçindeöleceğibirtabuttu.Alhambra'daolanlardanSloatsorumluysa,doğrusuiyibaşarmıştı.Kimseyoktuortalıkta.Kimse!Ne

hizmetkârlar, ne bakım elemanları, ne küstah ağızlı resepsiyoncu. Sloat hepsini cebine koymuş,götürmüştü.

Dört gün önce, kuş kadar iştahını doyuracak yiyeceği bulamayınca, yatağından kalkmış, koridordaasansörekadaryürümüştü.Yanındabirsandalyesürüklüyor,arasırakoyupüstüneoturuyordu.Yürürkendebastongibidayanıyorduona.Kırkadımlıkyolukırkdakikadaalabilmişti.

Düğmeyebasmışbasmış,amaasansörgelmemişti.Düğmeninışığıbileyanmamıştı."Lanet olsun!" diye mırıldanmıştı Lily boğuk bir sesle. Sonra yirmi adım daha atıp merdivenlerin

başınagelmişti."Hey!"diyeseslenmiştiaşağıya.Arkasındanhemenbiröksürüknöbetitutmuştu.Sandalyeninüzerinde

ikibüklümolmuştuöksürürken.Seslendiğimiduymayabilirlerama,öksürüğümüduymamalarına imkânyok,diyegeçirmiştiaklından.

Amakimsegelmemişti.İki kere daha bağırmıştı. Yine bir öksürük nöbeti. Sonra koridorda geri yürümeye koyulmuştu.

Merdivenlerdeninmeyecesaretiyoktu.İnsebirdahaaslaçıkamazdı.Aşağıdadakimseyoktuzaten.Nelobide,nesalonlarda.Telefonlardakesikti.Enazından,kendiodasındakikesikti.Başka taraftandazilsesifalangelmiyordu.İnmeyedeğmezdi.Lobidedonarkalırdısonra.

"Jacky!"diyemırıldanmıştı."Hangicehennemd..."Yineöksürmeyebaşlamıştı.Yanyoldabaygınlıkgeçiripyıkıldı, sandalyeüzerinedevrildi.Bir saat

kadarobuzgibiyerdeyattı.Belkizatürresiozamanazmıştı.Hey,BüyükharfK!Benbumahalleyiyenitaşındı.BanaBüyükHarfZdiyebilirsin!Bitişçizgisinekadaryarışalımmı?

Hernasılsaodasınadönmeyibaşarmıştı.Ondanberiateşidüşmüyordu.Solumasıgiderekdahasesliolmuş, ciğerleri birer akvaryuma dönmüştü. Ama hâlâ tutunuyordu. Çünkü zihninin bir kısmı delicedirenmekteydi.Jack'ingittiğiyerdendöneceğindenemindi.

Page 474: Tılsım - Turuz

7Son komasının başlangıcı, kumda açılan bir gamze gibi oldu. Dönen kumların ilk gamzesi.

Ciğerlerindeşangırdayanzincirlerdahakurusesçıkarmayabaşladı.Derken bir etki onu derinleşen bu gidişten geriye çevirdi, eliyle duvarı yoklayarak ışık düğmesini

aramasınayolaçtı.Yatağındankalktı.Oysabunuyapacakgücüyoktu.Birdoktorduysa,gülerdi.Yinedekalktı. İki kere düştü, sonunda ayakta durmayı başardı. Dudak uçları aşağıya çekiliyordu. Sandalyeyiaradı,buldu,yakalayıppencereyedoğrusürüklemeyebaşladı.

'B' filmleri kraliçesi Lily Cavanaugh'un yerinde yeller esiyordu. Bu yürüyen iskelet, bu kanserinkemirdiğivarlıkondançokfarklıydı.Pencereyevarıpdışarıyabaktı.Oradabirinsansiluetiduruyordu...birdeışıklıküre.

10"Jack!"diyebağırmayaçalıştı,boğazındanancakbirfısıltıçıkabildi.Elinikaldırıp,sallamayauğraştı.

Baygınlık.(HaaaaJıhhh...)üzerinekapandı,pencereninpervazınasarıldı."Jack!"Birden siluetin elindeki top pırıl pırıl ışıklandı, sahibinin yüzünü aydınlattı. Jack'in yüzüydü...

Jack'di...Oh,Tanrıyaşükür,Jack'di.Jackevedönmüştü.Siluetkoşmayabaşladı."Jack!"Çukurakaçmışölügözlerbirazdahaparıldadı.San,gerginyanaklarındanyaşlarsüzülmeyebaşladı.

8"Anne!"Jack lobiyi koşarak geçti. Telefon santrali kapkaraydı. Sanki yangından çıkmıştı. Jack aldırmadı.

Annesinigörmüştü.Halikötüydü...penceredebirkorkuluktu!"Anne!"Merdivenleriikişerikişer,üçerüçerçıkmayabaşladı,Tılsımpembebirışıkçıkardı,sonraellerinde

karardı."Anne!"Koridordanodayadoğru.Ayaklarıuçuyordu.Sonundaonunsesiniduyabildi...Opeştengülüşüdeğil...

tozlubirgıcırtıydıduyduğu.Ölümünsınırındangelenbirses."Jacky?""Anne!"

Page 475: Tılsım - Turuz

Odayadaldı.

9Aşağıdaki arabada Richard Sloat kaygılı gözlerle camdan yukarı bakıyordu. Ne işi vardı burada!

Jack'inneişivardı?Richard'ıngözleriyandı.Üstkatpenceresinigörmeyesavaştı.Başımyanaeğdiğinde,üstpencerelerinbirkaçındanköredicibirışıkparıldadı,otelinbütüncephesiaydınlandı.Richardbaşınıdizleriarasınagömüpinledi.

10Annesipencereninönünde,yerdeydi...Jacksonundaonuoradabulabildi.Buruşuk,tozluyatakboştu.

Odanın tümü boş gibiydi. Çocuk odası gibiydi. Jack'in midesi donar gibi oldu, kelimeleri boğazındatakılıp durdu. O sıra Tılsım bir büyük ışık daha saçtı, odadaki her şey renksiz bir beyaza dönüştü."Jacky?" diye inledi annesi tekrar. Jack, "ANNE!" diye haykırdı, onu pencerenin dibinde, kirli halınınüzerinde gördü. Zayıf ve sıska. Saçları halıya yayılmıştı. Elleri ufacık hayvan pençeleri gibiydi. "Ah,Tanrım, Anne, Ah, kutsal olan her şey," diye geveledi, her nasılsa hiç adım atmadan odanın içindeilerledi,âdetayüzdü.

Hastalığın yoğun kokusu geliyordu burnuna. Yaklaşan ölümün kokusu. Jack doktor değildi. Lily'ninvücudunda neler olup bittiğini bilemezdi. Ama bir tek şeyi biliyordu... annesi ölmekteydi. Hayatıgörünmezçatlaklardan sızıp sızıpgidiyordu.Çokazzamankalmıştı.Oğlununadını ikikere söylemişti.Bundan fazlasına gücü yoktu. Jack ağlamaya başlamıştı bile. Elini onun baygın alnına dayadı, Tılsım'ıyere,onunhemenyanınabıraktı.

Annesininsaçlarıkumlugibi,alnısıcaktı."Ah,Anne,Anne,"dediJack.Onukucakladı.Yüzünühâlâgöremiyordu. İnce geceliğinin altında kalçaları sıcaktı. Soba kadar sıcak. Kemiklerinin üzerinde onayastıkgibigörevyapacaketkalmamıştı.Biranzamandurdu,annesitekbaşınabırakılmışhastavepisbirçocuk oldu. Jack onu kaldırdı. Sanki bir kucak elbise kaldırıyordu. Gözlerinden davetsiz yaşlarfışkırmayabaşlamıştı.Jackinledi.Lily'ninkollarıcansızgibisarktı.

(Richard)Richard da hissetmişti... bu kadar kötüsünü değil ama! Jack onu sırtında Point Venuti'nin zehirli

havasınadoğrutaşırken.OsıraRichard'ıncildindeküçüksivilcelervekızarıklıklarvardı.Odaateşgibiyanıyordu.AmaJack'e,ondadahabirhayatvarmışgibigeldi.Annesindeşuanolduğundandaha fazla.Amayinede,oğlununadınısöyleyebilmişti.

(amaRichardneredeyseölüyordu)Adınısöylemişti. Jackoumudasarıldı.Pencereyekadaryürümüştü.Adınısöylemişti. İmkânıyoktu.

Akıl almazdı... öleceğim düşünmek ahlâksızlıktı. Bir kolu cansız sarkıyordu. Alyansı parmağındandüşmüştü. Sürekli ağlıyordu Jack.Duramıyordu. Farkında değildi. 'Tamam,Anne," dedi. 'Tamam, artıktamam,tamam..."

Kollarındatuttuğuhareketsizvücuttan,onaysayılabilecekbirtitreşimçıktı.Jack onu yavaşça yatağa bıraktı, annesi yana yuvarlandı. Jack yatağa dizini dayayıp onun üzerine

eğildi.Saçlarannesininyüzündendöküldü,yüzümeydanaçıktı.

Page 476: Tılsım - Turuz

11Birzamanlar,buyolculuğunenbaşında,utançvericibirandaannesiniyaşlıbirkadınolarakgörmüştü.

Bitmiş,tükenmişbirkadın,çaysalonundakahvesiniyudumluyordu.Jackonutanıdığıanda,yaşlılıketkisigeçmişti.LilyCavanaughSawyerkendikimliğinedönmüştü.AslındaLilyCavanaughaslayaşlanamazdı.Ebedîbirsarışındı.Bıçakgibibirgülümseyişivardı.İlânpanosundakiresmiyleoğlunacesaretverenLilyCavanaugh'yduo.

Yataktakikadınoilândakiartistepekazbenziyordu.Jack'ingözyaşlarıgözlerinibiraniçinköretti."Ah,olmaz,olmaz,"dedi,avucunuonunsarıyanağınadayadı.

Lily'deelinikaldıracakkadarkuvvetyokgibiydi.Jackonunelinikendiavucunaaldı."Lütfen,lütfenyapma..."Söyleyemiyordubile.

Ufalmışkadınınnekadarçabagöstermişolduğunuozamananladı.Pencereyeonuaramayagelmişti.Jackbunubirdenanlayıverdi.Annesibiliyorduonungeleceğini...geldiğini.Onungeleceğinegüvenmişti.Bubirbakıma,Tılsım'ınkendisiyleilgiliydibesbelli.DöneceğisaniyeyibilebilmiştiJack'in.

"Buradayım, Anne," diye fısıldadı. Burun deliklerinden bir ıslaklık balon gibi kabardı. Onu hiçdüşünmedenkoluylasildi.

Bütünvücudununtitremekteolduğunuilkdefafarketti."Getirdimonu,"dedi.Büyükbirgururvebaşarıduygusutadıyordu."Tılsım'ıgetirdim!"Sandalyenin yanında, yerde, Tılsım ışık saçmaya devam ediyordu. Ama ışığı zayıf, kararsız,

bulutluydu.Richard'ı iyileştirmek için o küreyi vücudu* üzerinde yuvarlamıştı. Speedy'ye de aynı şeyiyapmıştı. Ama bu seferki başka olmak zorundaydı. Bunu biliyordu ama, ne olması gerektiğinibilemiyordu...acababilmekmiydimesele,yoksainanmakistemekmiydi?

Tılsım'ıkıramazdı.Annesininhayatınıkurtarmakiçinbile...Okadarınıbiliyordu.OsıraTılsım'ıniçibulutlubirbeyazlıkladoldu.Nabızgibiatmalarsıklaşıpbirleşti,süreklibirışık

oldu. Jack ellerini ona değdirdi. Tılsım kör edici bir ışık demeti çıkardı. Gökkuşağı! Neredeysekonuşacaktı!SONUNDA!

Jack tekrar yatağa ilerledi. Tılsım ışığını yere, tavana, duvara saçıyor, yatağı pırıl pırılaydınlatıyordu.

Annesinin yatağı yanında durduğunda Tılsım'ın dokusu parmakları altında değişir gibi oldu. Camabenzersertliğideğişti,kayganlaştı,gözeneklioldu.Jack'inparmakuçlarıneredeysegömülecektiTılsım'a.Küreyidolduranbulutkaynadı,sonrakarardı.

Jack o anda güçlü, ihtiraslı bir duyguya kapıldı. Üç ay önce yola çıkarken böyle bir şeye aslainanamazdı.Diyar'ailkgeçişiniyaparken,Tılsım'ıngörünmeyenbiranlamdadeğişeceğini,bukanvedertvarlığınınbaşkabirşeyolacağınıhissetti.Ebediyendeğişecekti.VeJackonukaybedecekti.Tılsımonunolmayacaktıartık.Yüzeyidebulutlanıyordu,yumuşuyordu.Camdeğilde,adiplastiktisanki.

JackdeğişenTılsım'ıaceleannesininellerineuzattı.Tılsımgörevinibilirdi.Buaniçinvardıo.Dahîbirişçilikonusırfbuaniçinyaratmıştı,başkabiraniçindeğil.

Jackneolmasınıbeklediğinibilmiyordu.Bir ışıkparlamasımı?Bir ilaçkokusumu?Birgongsesimi?

Hiçbirşeyolmadı.Annesihareketsiz,amakesinbirbiçimdeölmeyedevamediyordu.

Page 477: Tılsım - Turuz

"Lütfen,"diyepatladıJack."Lütfen...Anne...Lütfen..."Soluğu göğsünde katılaştı. Tılsım'ın düşey çizgilerinden biri hiç sessiz ayrılıyor, yarılıyordu.

Annesinin ellerine bir ışık boşaldı. O gevşek, içi boşalan toptan giderek daha fazla ışık dökülüyordudışarı.

Bahçedenkuşlarınanişarkısıduyuldu.Varlıklarınıkutluyorlardı.

12Ama Jack bunun pek az farkına varabildi. Soluk almadan eğildi, Tılsım'ın annesinin yatağına

boşalışına baktı. Bulutlu beyazlık dolup dolup taşıyordu içinde. Yarıklar, kıvılcımlar canlandırıyorduküreyi.Annesiningözlerikıpırdadı."Ah,Anne,"diyefısıldadıJack."Ah..."

Tılsım'ın yangından altın rengiyle gri karışımı bir ışık çıktı, annesinin kollarına düştü, yayıldı.Kurumuşyüzündekaşlarıbellibelirsizçatıldı.

Jackkendinibilmeksiziniçiniçekti.(Ne?)(Müzikmi?)Tılsım'ınkalbindengelenaltın rengi ışık,Lily'ninvücudundagüçleniyordu.Onusarıpsarmalıyordu.

Yarı saydam, ama biraz da saydamsızdı. Jack bu sıvı dokunun Lily'nin zavallı göğsüne, incelmişbacaklarınakayışınabaktı.Tılsım'ınyangındanharikuladebirkokudöküldü.Tatlıveacı,çiçekvetoprak,tümüyle iyi, mayalı bir koku. Doğum kokusu, diye düşündü Jack. Oysa ömründe gerçek bir doğumgörmemişti. Jack onu ciğerlerine çektiğinde, kendisinin de o an doğmakta olduğunu hissetti. Tılsım'ınyangı bir vajina gibiydi.Tabii Jackhiç vajina da görmemişti.Yapısı hakkındaki bilgileri de pek azdı.GözleriTılsım'ınyangındaydı.

Karanlıkpencerelerindışındakioinanılmazgürültüyü,okuşsesleriniilkdefafarketti.(Müzikmi?(Ne...?)Küçük, top gibi bir ışık Jack'ın görüş alanına girdi, açık yarıkta bir an durdu. Tılsım'ın bulutlu

yüzeyininaltındaydı.Kıpırdayıpduruyordu.Jackgözlerinikırpıştırdı.Sankibubir...Peşindenbirikincisigeldi.BuseferJackminikküreninüzerindekimavivekahverengiişaretleridegörebildi.Kıtasahillerivedağlıkyerler.Oufacıkdünyada,şaşkınbirJackSawyer,çokdahaminikbirparlaklığabakıyordu.Hattâorada da bir başka Jacky, atom boyunda bir başka dünyaya bakmaktaydı. Bu ikisini bir başka dünyaizliyordu.Dönüyor,yarıktançıkıyordu.

Annesisağelinikıpırdatıpinledi.Jack açıktan açığa ağlamaya başladı.Yaşayacaktı.Artık biliyordubunu.Her şeySpeedy'nin dediği

gibi olmuştu. Tılsım annesinin yorgun ve hasta vücuduna zorla hayal yolluyor, onu öldüren kötülüğüöldürüyordu.Eğildi, içindenTılsım'ıöpmekgeldi.Burnunaçiçekkokularıdoldu.Burnununucundanbirgözyaşıdamlasıdüştü,Tılsım'ınışığındamücevhergibiparıldadı.Yarıktanbirdiziyıldızçıktığınıgördü.Parıldayanbirsarıgüneşgenişsiyahkaranlığıniçindeyüzdü.MüzikdolduruyorduTılsım'ı.Odayıda,tümdış dünyayı da. Yarıkta yabana bir kadının yüzü belirdi. Çocuk yüzleri de... sonra başka kadınlarınyüzleri... Jack'inyanaklarındanyaşlarboşalıpduruyordu.AnnesininyüzüdevardıTılsım'ın içinde...Bfilmleri kraliçesinin... Jack o dünyaların arasında kendi yüzünü Tılsım'dan doğmak üzere görünce, içiduyguylapatlayacakgibioldu.GenişlediJack.İçineışıkSoluyordu.Annesiningezlerininikisaniyeaçık

Page 478: Tılsım - Turuz

kaldığınıgördüğüzamançevresindekitümsesleriduyabilmeyebaşladı...(kuşlar kadar canlı, dünyalar kadar canlı şeyler vardı Tılsım'ın içinde... kulağına müzik sesleri

geliyordu. Trombonlar, trompetler, saksafonlar... nice kurbağa, kaplumbağa ve kuşun ortak şarkısı.İnsanlarsihirimibiliyor,diyeşarkısöylüyorduWolflardabirağızdan.Birgemininburnunasularsıçradı,balıklaryüzdü,birgökkuşağıyerevurupbirçocuğagideceğiyolugösterdi...Coşkunbirorkestramüziğitümkalbiyle çınlıyordu.Odao seslerinbileşimiolanbir tek sesledoldu.Vitesdeğiştirenkamyonlarınsesi, fabrika düdüklerinin sesi, patlayan bir lâstiğin sesi, bir çatapatın sesi... bir çocuk bağırdı, sesiyükseldi,yükseldi,Jackgöremediğinifarketmedi,sonrayenidengörebilmeyebaşladı.

Lily'ningözleriiriiriaçıldı.Jack'e"Neredeyimben?"dermişgibişaşkınbakışlarlabaktı.Yenidoğanbirbebeğinbakışıydıbu.Sonraağzındanşaşkınbirsolukçıktı...

... ve nehirler dolusu dünyalar, galaksiler, evrenler, Tılsım'ın içinden dışına doğru çekildi. HepsiLily'ninağzınaveburnunadoldular... pırıl pırıl, onun solgun teninekondular.Çiğdamlalarıgibiydiler.İçeriyedoğrueridiler.Biranannesibirışıkkaynağıgibigöründü.

...biraniçinTılsım'dıannesi.Yüzünden bütün hastalık silindi. Filmlerdeki gibi yavaş yavaş olmadı. Bir anda oldu. Bir anda.

Hastaydı...sonraiyiydi.Pespembe,sağlıklıbirrenkparıldıyorduyanaklarında.Cılızsaçlarıcanlanmış,koyubalrenginedönmüştü.

Annesionabakarkenodaannesinebaktı."Ah...ah...Tanrım..."diyefısıldadıLily.Gökkuşağıparlaklığısoluyorduartık.Amasağlıkkalıcıoldu."Anne?"Jackonadoğrueğildi.Parmaklarınınaltındabirşeyselofangibiburuştu.BuTılsım'ınboş

kalan kabuğuydu. Jack onu başucu masasının üstüne koydu. Bunu yapabilmek için annesinin ilaçşişelerindenbazılarınıitti.Birkısmıyeredüştüamaönemiyoktu.İlacaihtiyacıolmayacaktıartıkLily'nin.Jack boş kabuğu büyük bir saygıylamasaya koydu.Biraz sonra onun gitmiş olacağım... bilmese bile...hissediyordu.

Annesigülümsedi.Harikulade,doyumdolu,birazşaşırmışbirgülümseme...Merhaba,dünya,işteyineben!Nedersinbuna?

"Jack,evedöndün,"dedisonunda.Serapgörmediğindeneminolmakistermişgibigözleriniovaladı.'Tabii," dedi Jack. Gülümsemeye çalıştı. Yüzünden boşalan gözyaşlarına rağmen yine de iyi bir

gülümsemeydi."Elbettedöndüm.""Kendimi...çokdahaiyihissediyorum,Jacky.""Öylemi?"Avuçlarıylagözlerinikuruladı."Çokiyi,Anne."Lily'ningözlerindenışıksaçılıyordu."Sarılbana,Jacky."Boş bir yaz otelinin dördüncü katındaki bir odada, Jack Sawyer adlı on üç yaşında bir çocuk öne

doğrueğildi,gözlerinikapadı,annesinisımsıkıkucakladıvegülümsedi.Okulla,arkadaşlarla,oyunlarla,müziklerledoluyaşamıonageridöndü.Gecelerikolalıgibigerginçarşaflararasındayatabilecekti.Onüçyaşındabirçocuğunnormalhayatı(eğeronüçyaşındakiçocuğunhayatınanormaldenilebilirse)onageridönmüştü.Jackbunuanladı.Tılsımonadabunuvermişti.BaşınıçeviripbakmayıhatırladığındaTılsım

Page 479: Tılsım - Turuz

oradayoktu.

Page 480: Tılsım - Turuz

SONSÖZ

KaygılıkadınlarladolubembeyazbirodadaDiyarKraliçesiLauraDeLoessiangözleriniaçtı.

Page 481: Tılsım - Turuz

SONUÇ

Buhikâyeburadabitiyor.Birerkekçocuğunhikâyesiolduğuiçinburadabitmekzorunda.Birerkeğinhikâyesiolmayadönüşmeksizin,dahafazladevamedemezdi.İnsanyetişkinlerleilgilibirhikâyeyazdığızamannerededuracağınıçokiyibilir...evliliktebitirir.Amagençlerhakkındayazanlar,nisbeteniyibiryerbuluporadadurmakzorundadırlar.Bukitaptakikişilerinçoğuhalenhayattadır,varlıklıvemutludurlar.Gününbirindehikâyeyitekrarelealıp,onlarınsonlarınınnasılgeldiğinebakmakilginçolabilir.Bunedenlehayatlarınınokısmınışimdiaçıklamamakakıllılıkolur.

-MarkTwain,TomSawyer

Page 482: Tılsım - Turuz

-ARKAKAPAK-"Senin bir görevin var,Gezgin Jack," demişti Speedy ona. "Yakanı bırakmayacak bir görev. İşin

doğrusubu.Keşkeböyleolmasaydı."Jack Sawyer'in, ölmek üzere olan annesini kurtarabilecek, ana-oğulu yok etmeye uğraşan düşmanı

yenebilecek tek şey o Tılsım'dı. Ama Jack, amacına ulaşabilmek için yalnızca Amerika BirleşikDevletleri'ni baştan başa geçmekle kalmayacak, inanılmaz güzelliklerle ve korkunç tehditlerle doluDİYARtopraklarınıdaaşmakzorundakalacaktı.

Jack, DİYAR'a gittiği zaman, orada kendi dünyamızın Karanlık Çağı'ndan pek az farklı bir dünyabulur.Havasıbillurgibidir.Birmil ilerdeki tarladanbir turpsökülse,kokusugelebilmektedir.Amabudünyada hayatlar, iyiyle kötü arasındaki sürekli çatışmada mum alevi gibi kolaylıkla sönebilmektedir.Jack orada "İkizler"i keşfeder. Bunlar dünyadan tanıdığı bazı kimselerin kişiliklerinin yansımasıdır.İçlerindeenönemlisi,Jack'inannesininikiziolanKraliçeLaura'dır.BudünyadanpekazinsanDİYAR'ageçişyapabilmektedir.Jack'inölenbabasıgibi,onunkötüyürekliortağıMorganSloatdabuişteoldukçadeneyimlidir!...

Jack,Tılsım'ıalmaküzerebatıyadoğruyolalırkenheradımdakarşısınayürekdurdurantehlikelibirserüven çıkar. Indiana'da başıboş bir çocuklar yurdunda hapsedilip sadist, dindar bir fanatik yöneticitarafındanuygulananişkencedentutunda,KraliçeLaura'nındüşmanlarınınsaldırılarınauğramayakadar.AmaJackkararlıdır...

Page 483: Tılsım - Turuz