Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
HABiB BEKTASresimleyen:yazan:
mert tugen
T O M B İ K B A L I K 2 - D E N İ Z L E R H E P İ M İ Z İ N
© 2017, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş.1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR
Y A Z A R : Habib BektaşR E S İ M L E Y E N : Mert TugenE D İ T Ö R : Ayşegül Utku GünaydınS O N O K U M A : Ümit Mutlu
B A S K I V E C İ L T : Ertem Basım Yayın Dağıtım San. Tic. Ltd. Şti. Eskişehir Yolu 40. Km. Başkent OSB 22. Cadde No:6 Malıköy/Ankara Tel: 0 312 284 18 14
B i r i n c i B a s k ı : Mayıs 2017 (3000 adet)
ISBN: 9 7 8 - 6 0 5 - 9 4 9 3 - 7 2 - 7
Yayınevi sertifika no: 1 1 9 4 5
Matbaa sertifika no: 1 6 0 3 1
Tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin önceden yazılı izni olmaksızın tekrar üretilemez, bir erişim sisteminde tutulamaz, herhangi bir biçimde elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt ya da diğer yollarla iletilemez.
w w w . t u d e m . c o m
HABiB BEKTASresimleyen:yazan:
mert tugen
Habib BektaşTürkiye’de ve Almanya’da şiir, öykü, roman ve tiyatro oyunu türünde birçok kitabı yayımlandı. İnkılâp Roman Ödülü’ne değer görülen Gölge Kokusu adlı romanı Eylül Fırtınası adıyla Atıf Yılmaz tarafından sinemaya uyarlandı. Türk Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü’ne değer görülen romanı Cennetin Arka Bahçesi Yunancaya çevrilerek Atina’da yayımlandı. Türkiye’de ve Almanya’da oyunları sahnelendi.
Mert Tugen1992 yılının ağustos ayında Gaziantep’in kavurucu sıcağında kapkara bir çocuk olarak dünyaya geldi. Doğar doğmaz resim yapmak için kâğıt kalem istediği rivayet edilir. Büyüyünce Gaziantep Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazandı. O günden sonra da bütün hayatı resim yapmak oldu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Çizgi Film (Animasyon) Bölümü’nü kazandı ve çizgi
filmin ne kadar zor bir iş olduğunu fark edince resme daha çok sarıldı. Şu an Eskişehir’de çocuk kitapları resimliyor, ajanslara illüstrasyonlar yapıyor.
Tudem Yayınlarından Çıkan Kitapları:Öykülerle Atasözleri: Söz Kulağa Yazı Uzağa (öykü)Öykülerle Deyimler: Uzun Lafın Kısası (öykü)Bakboklar 1 (roman)Tombik Balık Mutluluk Peşinde (roman)Tombik Balık Denizler Hepimizin (roman)
Delidolu Yayınlarından Çıkan Kitapları:Dedemin Cenneti (öykü)Kaybolmasınlar Diye (öykü)Cennetin Arka Bahçesi (roman)Gâvur İmam’dan Çakır’ın Romanına (roman güncesi)Gölge Kokusu (roman)Ben Öykülere İnanırım (öykü)
5
Peşrev
Yalan olsun doğru olsunOlursa bir masal olsunSizin olsun bizim olsunBirazı da öykü olsun
Su, diyelim deniz olsunİçinde balık olsunBir olsun iki olsunBiri benli, biri bensizBenlisi Benli olsunBensizi Tombik olsunHop etsinler hoplasınlarKucaklaşıp zıplasınlar
6
Düş desem düş değilİş desem iş değilDedem girdi sınıfaSoru sordu boş değil:
Bir balık bir ederİki balık hoş ederÜç eder beş ederSana sordum kaç eder?
Bildim dedim bilemedimDilim sürçtü diyemedimDeniz olsa girerdimIslanmadan yüzerdimGözlüğümü takıncaNe var ne yok bilirdim
7
Sabah düştüm yollaraBaktım bir balık kavaktaSordum deniz ne taraftaBalık dedi, kör müsün amcaBak, deniz şapkanın altında
Az yüzdüm çok yüzdümYoruldum süzüldümKorktum büzüldümYapayalnız üzüldüm
Suyun üstü dalgalarDiplerde kayalarDalınca derinlereBir şey girdi cebime
Şaşırdım görünceBir ahtapot cebimdeBakışları bilgeceMerhaba deyip Başladım söze
Aman, Ahtapot amcaBir sorum var sana
8
Bilirsen bir teşekkür koskocaBilemezsen yandı keten helvaBir balık bir balık dahaKaç eder söyle bana?
Bu ahtapot pek kasıntıSanırsın Bağdat kadısıÖnce öksürdüSonra da öyle bir kükredi kiSanırsın gök gürledi:Vay akılsız Habib vayDondurmanın tadı varOnların adı varBiri Benli, biri TombikAh Habib vah Habib,O iki balık var yaHer biri bir dünyaMatematik değil ki buÇarp, çıkar, toplaÖyle değerli ki onlarEkmek gibi su gibiRüzgâr gibi güneş gibiİster çarp ister toplaİstersen üç kere hopla
9
Dostluktur olacağı,Uzun lafın kısasıDersimiz matematik değilArkadaşlık ve sevgi
En iyisi su dedimCeviz kırdım içini yedimKabuğuna kayık dedimAtlayıp içine girdim
Kürdan alıp kürek çektimGece oldu uyku çektim.Uyudum uyandımYüzümü yudum yıkadımEskiden bir masal vardıKaçmış onu aradım
10
Sordum bir kediyeGördün mü masalımıÇok güzel bir masaldıİçinde iki balık vardı
Bizim kedi bakıncaBalığı duyuncaBaşladı yalanmaya
Hiç yalanma arsız kediYedirmem sana Tombik’imiNedenini sorarsanArkadaşlıktır adı
Tam o sırada işteBiri havaya taş attıTaş gelip başımı yardıBaşımdan pekmez aktı
Halam koştu bana baktıDayım koştu ateş yaktıEniştem gözlüğünü taktıTaşı atan bir balıktı!
11
Bu masal nasıl bir masal?Balık koşup taş atarsaTaş başımı yararsaBen gitmem mi kadıya
Kadı sordu: Neden geldin?Davacıysan nedir derdin?Lafı fazla uzatmaKafamın tasını attırma!
Kadı Efendi, dedim saygıylaBir balık taş attı havayaTaş güneşe çarpıncaDönüp geldi kafama
12
Kadı kıstı gözleriniUzatıp açtı elleriniSöyle bakalım dediSen neredeydin taş geldiğindeEn önemlisi deTanığın kim onu söyle?
Söyledim açıkça:Denizin dibi kumCebimde iki lokumBiri senin biri benimAh kadı efendi ahOlsa bile tanık denizdeNasıl göreyimBenim aklım cevizde
Cevizi kırmak gerekKabuğunu soymak gerekTanığı da buluncaOturup sormak gerek
Zurna gördüm almadımDavul buldum çalmadımTanık olsa bilirdimDönüşte yolumu yitirdim
13
Aman kadı canım kadıCebimde on kuruş kaldıBir koşu gideyim pazaraBulursam bir tanık on kuruşaAlıp getireyim sana
Derken kadı çattı kaşlarınıBağırdı: Yıkıl karşımdan dalgacıBaktım işin sonu kötüVer elini Eminönü
Akşam oldu ay çıktıGözümden uyku aktıAh, dedi Tombik usulcaBir salıncak olsaydı!Bir oraya, dedi Benli,Bir buraya sallanmakNe hoş olurdu değil miDalgacı Habib Efendi?
Ne yapsam ne yapsamEn iyisi kement atsam
14
İkiye böldüm kuşağımıBirini bağladım Kutup Yıldızı’naÖtekini Çoban Yıldızı’naGökyüzünden ayı aldım usulcaTakınca kuşağımın uçlarınaİşte bir salıncak sana
Önce Tombik atladıSonra bizim BenliKuruldular salıncağaSalıncak da salıncak haYıldızlardan, aydanBir de kuşağımdan
Gündüz uyurGece oynarBilirsiniz değil miGökyüzünde yıldızlar
Salıncağı kuruncaYıldızlar duyuncaBir kuş sürüsü gibiUçup indiler yanıma
15
Üşenir miyim hiçSalladım Benli’yiBir de Tombik’iVe yıldızları
Ay gülerYıldız gülerBenli gülerTombik güler
Haydi öyleyseBaşlayalım masalaOynaya güle.
17
İnsanların Dili
Vakit, bir balık öğlesiydi. Tombik ve Benli yüz-geç yüzgece, suların üstünde uçarcasına kayıp gi-diyorlardı. Son günlerde çok gezip nice yerler gör-müşler ve o güne kadar duyup bilmedikleri birçok şey öğrenmişlerdi. Denizlerin birtakım devletlere ait olduğunu öğrendiklerinde çok hüzünlenmiş-lerdi. Oysa eskiden, dünyadaki tüm denizlerin, içinde yaşayan canlılar için olduğunu sanıyorlardı. Gerçeği öğrendiklerinde nasıl da hayal kırıklığına uğramışlardı!
Tombik derinlere daldı. Sonra, yukarıya çıkar-ken hızlandı, hızlandı ve neredeyse iki yüz seksen balık karışı havaya sıçradı. Yeniden sulara dalıp biraz yüzdükten sonra Benli’ye sokuldu. Arkadaşı bir parça dalgındı. Sordu:
18
“Benli, neler düşünüyorsun?”Benli, “Hiç, hiçbir şey,” demekle yetindi.Tombik üsteledi:“Ben seni bilmez miyim! Bir şeyler dü-
şündüğün kesin, hadi söyle!”
19
Benli gülümsedi. Arkadaşını kıramazdı. Düşün-düklerini söyleyecekti elbette:
“Tombik bu sularda çok kötü, hüzünlü şeyler yaşadık!”
Tombik karamsar değildi:“Güzel şeyler de yaşadık. Onları da düşünme-
miz gerekir.”“Haklısın ama bazı şeyler kafamı kurcalıyor.”“Neymiş o kafanı kurcalayan şeyler, söyle baka-
lım. Belki benim kafam da kurcalanır.”Benli’nin konuşurkenki gülüşü bir parça buruktu:“Bizi doğduğumuz sulara sokmayan muhafız
balıklar, ne öğrendilerse insanlardan öğrenmişler. Tuhaf değil mi?”
Muhafız balıkların davranışlarından Tombik de çok etkilenmişti. Ama şimdi birlikteydiler. Birbirle-rine güveniyorlardı. Öyleyse hayat güzeldi. Hüzün-lü şeyler konuşmak, düşünmek istemiyordu. Yine de arkadaşının söylediklerini ciddiye almalıydı:
“Benli, ben onu unutmuş gitmiştim doğrusu! Muhafız balıkların o aptalca şeyleri insanlardan öğrenmesi gerçekten de tuhaf. Ama şimdi güzel şeyler düşünmenin zamanıdır. Başka şeyler!”
Benli, arkadaşının gözlerine uzun uzun baktı: