53
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL:02 SAYI:7 / TEMMUZ 2010 * YTÜ 2010 SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ: AKSARAY TOBB İLKÖĞRETİM OKULU * KENAN SOFUOĞLU: MOTOSİKLETE YETENEKLİ GENÇLER ARIYORUM! * YTÜ MEZUNİYET TÖRENİ COŞKUYLA KUTLANDI * İETT GENEL MÜDÜRÜ HAYRİ BARAÇLI İLE RÖPORTAJ * YTÜ 14. BAHAR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ “Şifa niyetine !” GRİPİN İyi müzik için:

Yildizlar - Sayi 7

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Yıldız Teknik Üniversitesi Yaşam Kültürü Dergisi

Citation preview

Page 1: Yildizlar - Sayi 7

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL:02 SAYI:7 / TEMMUZ 2010

* YTÜ 2010 SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ:

AKSARAY TOBB İLKÖĞRETİM OKULU

* KENAN SOFUOĞLU: MOTOSİKLETE YETENEKLİ

GENÇLER ARIYORUM!

* YTÜ MEZUNİYET TÖRENİ COŞKUYLA KUTLANDI

* İETT GENEL MÜDÜRÜ HAYRİ BARAÇLI İLE RÖPORTAJ

* YTÜ 14. BAHAR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ

“Şifa niyetine !”

GRİPİNİyi müzik için:

Page 2: Yildizlar - Sayi 7

22,5-30cm 9/16/10 3:14 PM Page 1

C M Y CM MY CY CMY K

Page 3: Yildizlar - Sayi 7

2009-2010, eğitim-öğretim yılını mezuniyet törenlerimizle taçlandır-dık. Mezun olan öğrencilerimizi, ülkemizin kalkınma projelerine destek vermek üzere yeni hayatlarına yolcu etmenin buruk sevincini yaşarken, aramıza yeni katılacak olan genç Yıldızlıları da tatlı bir heyecan ve coşku içerisinde bekliyo-ruz. Üniversitemizin eğitim, araştırma ve sosyal faaliyetleri ile ön plana çıktığı ve tercih edildiği bu dönemde gerçekleştirdiğimiz bütün projelerde emeği ge-çen öğretim elemanlarıma ve idari personelime karşılıksız destekleri ve özverili çalışmaları nedeniyle teşekkür ederim.

Üniversite tercihlerinin gündemde olduğu bu dönemde üniversitelerden bek-lentiler, ülkenin ve toplumun değişik kesimlerinde oldukça farklılıklar göster-mektedir. Bunlar; eğitim, araştırma ve geliştirmenin yanısıra çok geniş bir yel-pazede değişik ürün ve hizmetleri kapsamakta, üniversiteler de bu beklentileri yerine getirerek fark edilmeye ve tercih listelerinin ön sıralarında yer almaya çalışmaktadır.

Bilgi çağı insanını yetiştirmeyi hedefleyen üniversitemiz, seçkin ve dinamik öğretim kadrosu ve başta mühendislik ile mimarlık olmak üzere fen, sosyal bilimler ve sanat alanlarında disiplinlerarası lisans ve lisansüstü akademik programları ile öğrencilerin cazibe merkezi haline gelmiştir. Mezunlarımızın kalitesi ve sanayi-iş alanlarında yüksek oranda istihdam edilmeleri, öğrenciler arasında üniversitemizin tercih edilme nedenlerinden birisidir. Bir üniversiteyi üniversite yapanın, öğretim üyelerinin yaptığı bilimsel çalışmalar, derslik ve laboratuarlarının çağdaşlığı ve mezunlarının ülkede kabul edilebilirliği ise, üniversitemizin bu nitelikleri taşıdığı görülmektedir.

Özgün bilgi ve teknoloji üretiminin yanısıra, toplumun değişik kesim ve ku-rumlarına araştırma-geliştirme projeleri yapması, danışmanlık ve bilgilendir-me gibi konularda hizmet sunması da üniversitemizin dış paydaşlarıyla işbir-liğini güçlendirmiş ve saygın üniversiteler arasında yer almasını sağlamıştır. Davutpaşa Kampüsünde yapılanma sürecine giren üniversitemiz, çağdaş ve günümüz ihtiyaçlarına uygun binaları, laboratuarları, derslikleri, geniş kam-püs mekanı ve hızla büyüyen Teknopark projesi ile araştırma ve eğitim kalitesi açısından sadece yerel değil, aynı zamanda uluslararası üniversitelerle rekabet edebilecek seviyeye gelmeyi hedeflediğinden geleceğe umutla bakmaktadır.

Sevgi ve Saygılarımla,

Merhaba,

Rektör’denPROF. DR. İSMAİL YÜKSEK[ [

Page 4: Yildizlar - Sayi 7

Yıldızlar 3TEMMUZ/ 10

TEMMUZ 2010

128

içindekiler Temmuz 2010 Yıl 2 Sayı [email protected]

Yıldız Teknik Üniversitesi Adına İmtiyaz SahibiRektör Prof. Dr. İsmail Yüksek

Genel Yayın KoordinatörüProf. Dr. Tamer Yılmaz

Yayın Müdürü YTÜ Halkla İlişkiler KoordinatörüYrd. Doç. Dr. Zehra Yumurtacı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüÖğr. Gör. Hakan Karataş

EditörMurat Erdin

Yazı İşleriHicran Burcu Aydın Yiğit

Fotoğraf Mine Atacan Vedat Çolak Abdullah Karaduman

YAPIM / YAYIN YÖNETİMİTAYA İLETİŞİM

Yayın YönetmeniÖzlem Şahin Ekinci

EditörMehmet Sait Ekinci

Yazı İşleriMine UlutaşEsra Dagüloğlu

Görsel YönetmenCanan Baş

TAYA İLETİŞİM:Çubuklu Mah. Çayocağı Sok. No: 36/2 Beykoz/İstanbulTel: 0216 680 02 96GSM: 0555 965 28 35

Baskı:Forart BasımeviTel: 0212 501 82 20

Ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak göste-rilmek suretiyle iktibas edilebilir.

78

30

52

20

yildizlar

38 YARIŞMA Yıldızlı projeler yarışması sonuçlandı

42 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Savaş

44 PROJE “Kurtarabilirsiniz - You can rescue”

48 ADVERTORIAL YTÜ öğrencileri bir bilgisayardan neler bekliyor?

52 TARİHİ MEKÂNLAR Bir Osmanlı şahidi: Yıldız Sarayı

56 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Neden öğretmen olacağım? Nasıl öğretmen olacağım?

58 RÖPORTAJ Prof. Dr. Güler Aras: Öğrencilerimizi küresel rekabet ortamına hazırlayacak donanıma sahibiz

64 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Neretva

66 DIŞ İLİŞKİLER YTÜ Dış İlişkiler Ofisi dünya üniversiteleriyle işbirliği fırsatı sunuyor

70 RÖPORTAJ YTÜ Mezunu Doğan Aziz Demirtaş: Gençlere yaşlanmamalarını tavsiye ediyorum. Beyin olarak…

74 DIŞ İLİŞKİLER Japonya’da yıldız esintileri

78 RÖPORTAJ Kenan Sofuoğlu: Motosiklete yetenekli gençler arıyorum!

82 ETKİNLİK “Evliya Çelebi’nin Yazılı Kaynakları” sempozyumu yapıldı

84 PROJE İstanbul Tarihi Yarımada Kültürel Süreklilik Bağlamında Cephe Düzenlemeleri - Divanyolu Caddesi 2010

88 TARİHİ MEKÂNLAR Su gibi aziz ol

92 SPOR Spor ve sporda altyapı

94 HABER “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler ’10”

96 YTÜ İLETİŞİM BİLGİLERİ

1 REKTÖR’DEN Prof. Dr. İsmail Yüksek

4SPOT HABERLER

8 GÜNDEM YTÜ Mezuniyet Töreni coşkuyla kutlandı

12 YILDIZLI SÖYLEŞİLER İyi müzik için: Gripin “Şifa niyetine !”

16 HABER İnşaat ve Denizcilik Fakültesi törenle açıldı

20 RÖPORTAJ 140. yılda yepyeni bir İETT

30 ETKİNLİK YTÜ 14. Bahar Şenliği Düzenlendi

32 PROJE YTÜ 2010 Sosyal Sorumluluk Projesi: Aksaray TOBB İlköğretim Okulu

36 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Hastaya doktor, savunmaya avukat, uzaya astronot, geri kalan her şey için endüstri mühendisi…

Page 5: Yildizlar - Sayi 7

4 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 5TEMMUZ/ 10

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

Ülkemizde ormanların korunması, ağaçlandırma işleri ve yeni ormanlar yetiştirilmesi amacıyla her yıl Mart ayı içinde bir hafta Orman Haftası olarak, haftanın bir günü de Ağaç Bayramı olarak kutlanır. Bu günlerde, uygun alanlar ağaçlandırılır. Ülkemizin orman sahasını ve ağaç servetini çoğaltmak, toprak, su ve bitki arasında bozulan dengeyi kurmak, çevre değerlerini geliştirmek için Orman Haftası kapsamında, üniversitemizin Davutpaşa Yerleşkesi’nde Ağaç Bayramı’nı kutladık. 2010 yılı Ağaç Bayramı etkinlikleri kapsamında, İstanbul İl Çevre ve Orman Müdürlüğü işbirliği ile 370 adet fidan dikildi. Dünyamızın akciğerleri olan ormanlarımızı çoğaltmak, toplumdaki ağaç ve orman sevgisini arttırmak, en önemlisi de küçük yaştaki çocuklarımıza bu sevgiyi aşılamak amacıyla Ülkemizin geleceği olan çocuklarımız, YTÜ Kreş Öğrencileri de Ağaç Bayramı’na katılarak fidan diktiler.

DİKİLEN FİDANLARYapraklı türler:

* 150 Adet Ihlamur (Tilia tomentosa)

* 50 Adet Atkestanesi (Aesculus hippocastanum)

* 30 Ad. Çınar (Platanus orientalis)

* 50 Ad. Akçaağaç (Acer sp.)

* 10 Ad. Oya (Lagerstromia indica)

* 50 Ad. İğde (Elaeagnus Ebbingei)

İbreli türler:

* 10 Ad. Doğu Ladini (Picea orientalis) * 20 ad. Mazı (Thuja sp.)

DİKİMLERiN YAPILDIĞI YERLER

* Kız yurdu çevresi

* Fen Edebiyat Fakültesi çevresi

* Kimya Metalurji Fakültesi bahçesi

Denizcilik Eğitim Konseyi’nin 4.toplantısı YTÜ’de yapıldı4 yıllık Denizcilik Eğitimi veren fakülte ve yüksek okulların bir araya gelmesiyle oluşturulan Denizci-lik Eğitim Konseyi’nin 4.toplantısı, 17 Mayıs 2010 tarihinde, YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi ev sahipliğinde yapıldı. Toplantı, YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Şahin’in açılış konuşmasıyla başladı.

Toplantıda gündeme taşınan konular:

* Üniversitelerarası kurul bünyesinde “Denizcilik Eğitim Konseyi” kurulması ve çalışma prensiplerinin oluşturulması,

* Uluslararası Denizcilik Kongresi’nin İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilmesi ve Konsey olarak desteklenmesi,

* 4 yıllık eğitim kurumlarının ihtiyaçlarını dikkate alan bir ”İletişim Ağı” oluşturulması,

* Halen eksikliği duyulan, Doçentlik başvuru alanlarının Üniversitelerarası Kurul’a teklif edilmesi,

* “STCW 2010” ile ilgili olarak sürdürülen çalışma sonuçlarının izlenmesi,

* “Denizcilere Mahsus Kıyafet Yönetmeliği”,

* “Gemi Adamları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik”,

* Denizcilik eğitimi alanında “FARABİ Değişim Programı”,

* Stajlar ve eğitim gemisi II

* İnşaat Fakültesi çevresi

* Teknopark çevresi II

Ağaç Bayramı kutlandı

YTÜ şampiyon olduYTÜ Futbol Takımı, Esenler ilçesinin düzenlediği “Kaymakamlık İlkbahar Kupası Kurumlararası Halı Saha Futbol Turnuvası” final maçında, rakibi olan Mali İşler Takımı’nı 4-0 yenerek şampiyon oldu.

Akademik ve idari personelden oluşan takımımızın idareciliğini Mesut Özmen, Antrenörlüğünü ise Kutluhan Erol üstlenmişti.

TAKIM ADI: YTÜ

1- Hacı Halil KALELİ

2- Kerem KIZILASLAN

3- Cemalettin GÖÇ

4- Ertekin Karakuş

5- İlhan ŞAHİN

6- Erdoğan KİRPİ

7- Adem ALTINTAŞ

8- Murat ÇABUK

9- Demirhan ERASLAN

10- Recep YILDIZ

11- Orhan YILDIRIM

12- Birol ALBAN

13- Ahmet MARAŞLI II

>>

1999 yılında Havaii’de başlayıp 2003 yılında Fas’ta, 2005 yılında İskoçya’da ve 2008 yılında Kanada’da gerçekleştirilen Dünya Gençlik Kongreleri’nin 5.si, Türkiye’de 1-13 Ağustos tarihleri arasında YTÜ Davutpaşa Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

Kongre kapsamında, yurtdışından ülkemize 147 ülkeden yaklaşık 1.000 öğrenci geldi. Bu öğrencilerle, ülkemizden katılacak gönüllü öğrenciler birlikte “İmece” ekseninde bir kongre gerçekleştirdiler. İstanbul turları ile tarihimiz ve kültürümüz anlatıldı. Çeşitli yarışma, toplantı ve daha birçok etkinlik ile tüm dünya gençleri birbirlerine kendi kültürlerini tanıtma ve fikirlerini paylaşma fırsatı yakaladılar. Kongre, BM’nin organizatörlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi, E-Gençlik Derneği ve Uluslararası Barış Çocuğu Örgütü’nün ortak çabalarıyla gerçekleşti.

Öğrencilerin konaklama ihtiyacını ve etkinliklerin gerçekleştirilmesi için gereken alanı YTÜ Davutpaşa Yerleşkesi karşıladı. Öğrenciler yurtlarda konaklayıp, yerleşkenin geniş imkanlarından faydalandılar. II

Dünya Gençlik Kongresi’ne ev sahipliği yaptık

Page 6: Yildizlar - Sayi 7

6 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 7TEMMUZ/ 10

Araf`ta takılıp kalacak mı acaba diye düşünürken, iki yıl önce bilmediğimiz bir Cennet`le çıkageldi. Şimdi de

`hiç görmediğimiz` bir Cehennem`le gelmeye hazırlanıyor. Biray Dalkıran, Türkiye`nin ilk üç boyutlu filmini çekti, vizyonu bekliyor. Aslında beklemiyor, şu anda televizyon dizisi Kanıt`ın Bakırköy`deki setinde. `Türkiye`nin ilk üç boyutlu (3D) filmi` neresinden baksanız fazlasıyla iddialı bir cümle. Ancak Dalkıran, gözleri ışıldayarak gönül rahatlığıyla `oldu` diyebiliyor. 1 Ekim`de gösterime girecek `Cehennem 3D` için son kararı seyirci verecek.

Altın Portakal`ın yarışma bölümüne kabul edilen tek korku filminin (Araf) yönetmeni olan Dalkıran, korkutmaya kararlı gibi: `Dram belli noktada yapabileceğiniz bir şey. Ama korku aralarında en zor olanı. Komedi filmine gülmeye, dram filmine ağlamaya gidersiniz; ama korku filmine `korkmamaya` gidersiniz. O yüzden zordur.` Araf, Cennet ve şimdi de Cehennem... Nedir öte dünyayla alıp veremediğiniz, sorusuna

`Öyle bir şansımız yok` diyor: `Benim hikâyelerimin üçü de intikam hikâyesi. Baba ve anne ile hatta hepsi babayla olan mücadeleler üzerine.` Bir korku `üçlemesi` olacakken Cennet farklı türüyle aradan nasıl sıyrıldı diye soruyoruz:

`O anki ruh durumum biraz daha karmaşıktı. O aralar çok sevdiğim bir arkadaşımı kaybetmiştim. Onun etkisi belirleyici oldu filmin atmosferinde.`

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

İyi örnekler verdikçe seyirci korku filmleriyle barışacak“Kıyameti çekmeyi çok isterim”Cehennem`in 3D olmasında etkili olan faktörler biraz daha farklı. `3D rüzgârı almış başını gidiyor, ben de kaptırayım` değil tabii ki. Genç yönetmen, Cennet`in araya girmesiyle ertelediği Cehennem`in çekimlerine iki boyutlu olarak başladıktan sonra yapımcılar Burak Saraçoğlu ile Coşkun Tözen`in filmi 3D çekme teklifi yönetmeni heyecanlandırmış. Senaryoyu `biraz` değiştirir. O kadar ki filmin sadece adı aynıdır artık! İlk iki filmi Araf ve Cennet`te olduğu gibi Cehennem 3D`nin sonunda da sürpriz bekliyor seyirciyi. Dalkıran, detayını vermese de ana konu, ailesi tarafından öldürülen bir çocuğun geri dönüp intikam alması. Ancak genç yönetmen hemen vurguluyor: `Avatar`ın 12 yıllık emeği ve 500 milyon dolarlık bütçesiyle kıyaslanmak bizim filme haksızlık olur. Hem haddimiz de değil.` Türkiye`de yerli korku filmi deyince dudaklar bükülür, yüzlerde muzip bir gülümseme belirir. Yine de ilerleme var. Geçtiğimiz yıl eli ayağı düzgün bir zombi filmimiz bile oldu. Türk seyircisini `korku`yla barıştırmak için neler yapılabilir sorusunu Dalkıran, çuvaldızı eline alarak cevaplıyor:

`Artık teknolojik imkânsızlıktan bahsetmemek lazım, çünkü biz 3D çektik ve dünyada 10. sıraya yerleştik. Ancak kültürümüze daha çok yer vermeliyiz. Biz şimdiye kadar hep Batı hikâyelerini Batı diliyle anlattık. Doğu hikâyelerini de Batı diliyle anlattık. Kullandığımız motifler yama gibi kaldı. Bu değişmeli. Kaliteyi artırmalıyız. İyi örnekler verdikçe seyirci de korkuyla barışacaktır.` II

İstanbul’un sesine caz karıştıÜç Grammy Ödülü sahibi caz sanatçısı Dianne Reeves bir konuşmasında `Ben, öldü denilen caz müziğine hayat vermeye çalışıyorum.` demişti.Reeves`in bunu söylemesinin mutlaka bir sebebi vardır, ancak cazın ölmediğini Lütfi Kırdar Kongre Merkezi`ni dolduran müzikseverler bir kez daha gördü. Bu yıl 20.si düzenlenen Akbank Caz Festivali, orkestra devi Count Basie Orchestra ile b aşladı.

Amerikalı efsanevi orkestra şefi Count Basie`nin kurduğu ve 17 kez Grammy`ye layık görülen Count Basie Orchestra, Dennis Mackerl`in yönetimi ve Carmen Bradford`un güçlü vokali eşliğinde sahneye çıktı. Mackerl`in uzun parmakları ve iri cüssesiyle hâkimiyetini hissettirdiği orkestranın performansı, izleyenleri hayran bıraktı. 1,5 saat sahnede kalan Count Basie Orchestra, konser sonunda `iyi geceler` dedi demesine, ancak davetlilerin gitmeye niyeti yoktu. Yeniden geldiler ve çaldılar... Hani derler ya; `caz, içinde olduğu şehrin sesi ve ritmidir` diye. Konser çıkışı araba kornaları, seyyar satıcıların bağırmaları, çöp alan belediye arabasının çıkardığı ses dahi insana ritim duygusu veriyordu. İstanbul`da cazlı günler işte böyle başladı. `20 yıldır şehrin sesi` sloganıyla İstanbulluları caza davet eden Akbank Caz Festivali`nde ayrıca, klasik müzik ustası Pa-ganini Trio, Aya İrini`de sevenleriyle buluştu. Piyanist Aydın Esen ve Wolfgang Muthspiel yine aynı yerde sahneye çıktı.

12 Ekim`e kadar sürecek festivalde Pera Müzesi film etkin-liklerinin yanı sıra, dünyadan ve Türkiye`den katılan bir-birinden ünlü cazcılar, orkestralar ve 20. yıla özel projeler cazseverlerin beğenisine sunulacak. II

Uzun yıllar Üniversitemize ve ülkesine hizmet etmiş olan Elektrik-Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinden değerli hocamız Yrd. Doç.Dr. Ferit Oktar, geçirdiği beyin kanaması sonucu 51 yaşında vefat etti. Evli ve iki çocuk babası olan öğretim üyemiz için 3 Haziran 2010 Perşembe günü, Üniversitemiz akademik ve idari personeli, öğrencileri ve ailesinin katılımıyla, YTÜ Oditoryumu’nda bir tören düzenlendi.

Üniversitemiz İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Necdet Aral, geçirdiği elim bir trafik kazası sonucu 61 yaşında vefat etti. Evli ve iki çocuk babası olan Aral için 09 Haziran 2010 tarihinde üniversitemiz akademik ve idari personeli, öğrencileri ve ailesinin katılımıyla, YTÜ Oditoryumu’nda bir tören düzenlendi.

Değerli hocalarımız Merhum Ferit Oktar ve Prof. Dr. Necdet Aral’a, Allah’tan rahmet diliyoruz. Sevenleri, onları ve hizmetlerini hiçbir zaman unutmayacak. Ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun. II

YTÜ’nün iki yıldızı kaydı

>>

Page 7: Yildizlar - Sayi 7

GÜNDEM

YYTÜ MEZUNİYET TÖRENİ COŞKUYLA KUTLANDI Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek: Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olmanın gücünü, ayrıcalığını ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmeyin. Sizleri kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum.yazı, MİNE ULUTAŞ fotoğraflar, MİNE ATACAN

Yıldız Teknik Üniversitesi 2009- 2010 eğitim öğretim yılı mezu-niyet törenler, 14- 18 Haziran 2010 tarihleri arasında yapıldı.

Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenci velilerinin ve Ulus-ça geleceğimizin aydınlık yüzü olan bu pırıl pırıl gençleri yetişti-ren değerli hocalarımızın katıldığı tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile açıldı. Ardından sembolik diploma töreni gerçekleştiril-di. Öğrenci andı okundu ve kepler coşkuyla havaya fırlatıldı.

Öğrencilerimizin keplerini havaya fırlatırken, kaygılarını, ön-yargılarını, endişelerini, korkularını da fırlatıp atmalarını, ül-kenin geleceği için üstün, çağdaş ve nitelikli, eğitim ve hizmet alanlarındaki üretimini toplum yararına sunmayı hedefleyen bireyler olmalarını diliyoruz.

“Bugüne, kendi çabanız ve alın terinizle geldiniz”Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek, mezuniyet töreninde öğrencilere hitaben yaptığı konuşmasında duygu ve düşüncelerini şu sözle-riyle ifade etti:

Page 8: Yildizlar - Sayi 7

10 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 11TEMMUZ/ 10

“Sevgili Öğrenciler, Yaşamınızın en güzel yıllarını acısıyla, tatlısıyla Yıl-dız Teknik Üniversitesi’nde geçirdiniz. Ömür boyu sürecek arkadaşlıklar kazandınız. Derslerinizde elde ettiğiniz başarılarla, bizlerin ve ailelerinizin gururu oldunuz. Bugüne, kendi çabanız ve alın terinizle gel-diniz. Vardığınız bu nokta ile ne kadar mutlu olsanız, övünseniz hakkınızdır.

Bugün, hak ettiğiniz diplomalarınızı almak için tatlı bir coşku içindesiniz. Sizler için, üniversiteniz ile fizik-sel bağınızın zayıflayacağı, ancak gönül bağınızın güç-leneceği yeni bir dönem başlıyor. İnanıyorum ki; sizler, dürüstlükleri, yetenekleri ve başarılarıyla anılacak bir kuşağın en genç temsilcileri olacaksınız. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olmanın gücünü, ayrıcalığı-nı ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmeyin. Sizleri kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum.”

“Anne ve babaların önünde saygıyla eğiliyorum”Konuşmasının bir bölümünde anne ve babalara hi-tap eden Prof. Dr. İsmail Yüksek, sözlerine şöyle de-vam etti:

“Saygıdeğer Anne ve Babalar, Bugün çocuklarımız için mezuniyet, ancak sizler için gurur günüdür. Sizlerin, çocuklarınızdan bile daha heyecanla bugünü beklediğinizden eminim. Dört yıl önce bizlere bıraktığınız emanetleri, size teslim etme zamanı geldi. Çocuklarınız için verdiğiniz emekler, yaşadığınız üzüntüler ve çektiğiniz sıkıntılar bugün anlam ve değer kazanacak. Fedakâr Anne ve Babalar, öğrencilerimizin alacağı diplomanın altında dekanla-rının ve rektör olarak benim imzam olacak. Ancak, bu diplomalarda anne ve babalara ait görünmez bir imza daha var. Anne ve babaların çocukları için akıttıkları alın teri ve gözyaşları, bu imzanın mürekkebi olacak. Ben, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü olarak, diplo-maların gerçek sahipleri olan değerli anne ve babala-rın önünde saygıyla eğiliyorum.

Ayrıca, geleceğimizin aydınlık yüzü olan bu pırıl pırıl gençleri yetiştiren öğretim elemanlarımıza, mezuni-yet törenlerinin düzenlenmesinde emeği geçen YTÜ personeline ve desteğini esirgemeyen YTÜ Vakfı’na teşekkür eder, saygılarımı sunarım.”

Prof. Dr. İsmail Yüksek konuşmasını; “Sevgili Öğren-cilerim, Allah; yolunuzu aydınlık, ufkunuzu açık, başa-rılarınızı daim etsin! Hepinizi gözlerinizden öpüyorum. Mezuniyetiniz hayırlı olsun” diyerek tamamladı. II

GÜNDEM

>> Derslerinizde elde ettiğiniz başarılarla, bizlerin ve ailelerinizin gururu oldunuz.

*

YTÜ İnşaat Fakültesi bir ilke imza attı 3.500’e yakın öğrencimizin bulunduğu YTÜ İnşaat Fakültesi’nin mezuniyet töreni, bu yıl ilk kez Davutpaşa Yerleşkesi’nde yapıldı. İnşaat, Harita ve Çevre Mühendisliği Bölümlerini başarıyla bitiren 350 öğrencimiz diplomalarını aldı. 18 Haziran Cuma günü yapılan tören, konser, kokteyl, konfeti ve havai fişek gösterisi ile şölen havasında geçti.

Mezuniyet törenine Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Ahlatçıoğlu, Prof. Dr. Tamer Yılmaz, İnşaat Fakültemizin Dekanı Prof. Dr. Hayrullah Ağaççıoğlu, Dekan Yardımcısı Bestami Özkaya, İSKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demir, öğrenciler ve aileleri katıldı.

İnşaat Fakültemiz, Davutpaşa Yerleşkesi’nde mezuniyet töreni organize eden ilk fakülte olma unvanına sahip oldu.

Page 9: Yildizlar - Sayi 7

12 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 13TEMMUZ/ 10

Âşık olduğumuz işi yaptığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz. röportaj, MURAT ERDİN fotoğraflar, VEDAT ÇOLAK / MİNE ATACAN

GGripin 1999 yılında kurulmuş bir Rock grubu. Başarılı grubun solisti Birol Namoğlu YTÜ Metalurji Mühendisliği mezunu. Mezuniyetinden 6 yıl sonra Yıldız’a geldi, okulu dolaştı ve so-rularımızı yanıtladı. Dört kişiden oluşan Gripin’in iki üyesi, solist Birol Namoğlu ve gitarist Murat Başdoğan geçtiğimiz günlerde üniversitemizi ziyaret etti. İstanbul’da sahne alıp geniş bir hayran kitlesine sahip olan grup, 2000 yılından itibaren kendi şarkılarını yaz-maya başladı. “Hikâyeler Anlatıldı” isimli ilk albümü, 2004 yı-lında piyasaya çıktı. Bu albüm daha sonra bazı değişikliklerle ikinci kez yayımlandı. “Gripin” adlı ikinci stüdyo albümleri, 26 Şubat 2007’de yayınlandı. Grup, özel bir TV kanalında ekrana gelen Geniş Aile dizisinin jenerik şarkısı Komşu Kızı’nı da ses-lendirdi. Üçüncü albümleri olan “M.S. 05 03 2010”, adından da anlaşıldığı gibi 5 Mart 2010’da yayımlandı. Gripin üyeleri, bu albümü miladları olarak gördükleri için bu adı verdiklerini söylüyor. Albümün kapak şarkısı “Durma Yağmur Durma” bü-yük ilgi görüyor. Avrupa Müzik’ten çıkan albümün konserleri devam ediyor. Biz kendileriyle konuşurken, grubun diğer iki üyesi davulcu İlker Baliç ve klavyeci Arda İnceoğlu ertesi gün verilecek konsere hazırlanıyorlardı. Altı yıl aradan sonra oku-lunu ziyaret eden Birol, heyecanlıydı.

Birol ne zaman Yıldızlı oldun? Ne zaman bitirdin?1996’da başladım üniversiteye. Metalurji Mühendisliği oku-dum. Yedi senede mezun oldum. Altı yıl aradan sonra bura-ya gelmek, eski günlerimi hatırlattı. Hayatımın en sorumsuz

GRİPİNYILDIZLI SÖYLEŞİLER

İYİ MÜZİK İÇİN: GRİPİN“ŞİFA NİYETİNE !”

Page 10: Yildizlar - Sayi 7

14 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 15TEMMUZ/ 10

günleriydi. Tek derdimiz eğlence ve kızlardı. Ders için gelip beş dakika sonra okulu kırdığımız olmuştur. Ama okulu da dersleri de hep sevdim. Severek geldim okula. Hala da seviyorum.

En çok sevdiğin ders hangisiydi?Sönmez Hoca’nın Faz Diyagramları dersiydi. Kaybet-tik kendisini. Sonra Galatasaray Üniversitesi’nde İş-letme Yüksek Lisansı yaptım.

Murat sen? Ben Mimar Sinan Üniversitesi, İç Mimarlık mezunu-yum. Tercihlerim arasında Yıldız Teknik Üniversitesi de vardı ama kısmet olmadı. Ben de Birol gibi 6 se-nede bitirdim.

Senin en sevdiğin ders hangisiydi?Sanat Tarihi… Şu anda YTÜ binasında olmak, o ne-

denle beni daha da mutlu ediyor; çünkü Yıldız’ın tüm binaları birer Sanat Tarihi anıtı.

Mühendislik ve iç mimarlık okudunuz, ama şu anda müzik yapıyorsunuz… Mutlu musunuz?Âşık olduğumuz işi yaptığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz. Ama üniversite eğitimi çok gerekli ben-ce. Türkiye’de insan, koluna bir bilezik takmalı. Ben Mühendislik okudum ve bu alanda biraz da çalıştım. Ama müzik ağır bastığı için sanatçı oldum. Tüm arka-daşların okullarına öncelik vermesini tavsiye ederim. Hangi işi yaparlarsa yapsınlar, hayatlarında üniversi-te eğitiminin çok faydasını görecekler.

Okullarınız farklı… Nasıl oldu da beraber çalmaya başladınız?Ortak arkadaşlarımız vardı. Birol ve arkadaşları bir yerde çalıyordu, ben de izlemeye gidiyordum. Gita-

ristleri bir gün gelemedi: Tıpkı filmlerdeki gibi. Ben oradayım ve gitarist yok. Evim de çok yakın Taksim’e. Gidip üstümü değiştirip gitarımı aldım. O gece çok güzel çaldım sanırım. Çalış o çalış.

MS 5.03.10 son albümünüzün adı. Bu sizin dördüncü albümünüz ve “milat” olarak bakıyorsunuz buna. Neden milat?Bizim için önemli bir dönüm olduğu için. Biz bir karar vereceksek, bu karar süreci bir yıl bile sürebilir. Radikal kararlar bizim için kolay değil, çünkü hayatı etkiliyor. Yaptığımız müziğin genel çizgileri çok değişmedi, de-ğişmeyecek. Pop-Rock türü yapıyoruz. İlk albümden bu yana biraz değişiklik vardır, ama genel hatlarıyla müziğimiz aynı. Önemli olan daha fazla insana ulaş-mak, biz bunun için çalışıyoruz. Radikal bir değişim yapıp kendi tarzımızı reddetmeyeceğiz.

Konserler, turneler ne durumda? Sürecek mi? Hep sürecek. Albüm çıktıktan sonra yaz ayları, hem üniversite konserleriyle hem de turnelerle geçecek. Yazın ortasında “Durma Yağmur Durma” dersek bizi dinlerler mi bilmiyorum, ama genelde iyi gidiyor. As-lında insanlar genelde, yazları daha hareketli şarkıla-

rı tercih ediyor. Eylül ayında yine konserlere devam edeceğiz. Yurtdışında da konserler olabilir. Daha önce zaten dışarıda konserler verdik.

Gripin adı nereden geliyor?Cumartesi - pazar günleri üniversitede okurken, gi-dip keyif olsun diye çaldığımız bir stüdyo vardı. O stüdyonun olduğu binada Gripin yazısı vardı. Gidip gelirken ve aramızda Gripin diye diye, grubun adı da Gripin kaldı.

Müziğinizin baş ağrısına iyi geldiğini düşünüyor musunuz?Evet, tabii ki… Ama kalbe dikkat.

Çok teşekkür ederiz. Biz de… II

>> M.S. 05 03 2010 isimli albümün kapak şarkısı “Durma Yağmur Durma” büyük ilgi görüyor.

>> Tüm arkadaşların okullarına öncelik vermesini tavsiye ederiz. Hangi işi yaparlarsa yapsınlar, hayatlarında üniversite eğitiminin çok faydasını görecekler.

YILDIZLI SÖYLEŞİLER

Page 11: Yildizlar - Sayi 7

Yıldızlar 17TEMMUZ/ 10

AAçılışa Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek, Yıldız Teknik Üni-versitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Şa-hin, Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu ve Ulaştır-ma Bakanı Binali Yıldırım’ın Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürü Burhan Külünk, Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürü Cemalettin Şev-li, İstanbul Liman Başkanı Mustafa Azman; İDO Ge-nel Müdürü Ahmet Paksoy, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Dr. Özkan Poyraz, Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İnsel, İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nil Güler, İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali İhsan Aldoğan, GESAD Başkanı Ziya Gökalp, DEFAMED Başkanı Selçuk Şenkal, GEMİMO Başkanı Feramuz Aşkın, Dünya Kılavuz Kaptanlar Birliği Baş-kan Yardımcısı Kaptan Cahit İstikbal, akademisyenler ve sektör temsilcileri katıldı.

Açılış töreninde saygı duruşu, İstiklal Marşı, YTÜ tanıtım filminin izlenmesinin ardından açılış konuş-malarına geçildi.çılış konuşmaları Prof. Dr. Bahri Şa-hin, Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Binali Yıldırım tarafın-dan yapıldı.

Törende, Türkiye’nin ilk yerli yapımı olan “Köprüüs-tü Simülatörü” tanıtıldı. “Gemi Makine Dairesi Simü-latörü” nün ise Katron firması ile birlikte YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi işbirliği ile geliştirildiği belirtildi.

Fakültenin tanıtımı, ilkeleri, hedefleriProf. Dr. Bahri Şahin, Fakültenin tanıtımı hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’nin Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisi ihtiyacını karşılamak için 1967 yılında temelleri atılan YTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü’nün 40 yılı aşan geçmişiyle, Türkiye’nin bu alanda eğitim veren en eski iki kurumundan biri olduğunu söyledi. Şahin, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’nin belirlenen stratejik hedeflerine uygun olarak eğitim, öğretim, araştırma-geliştirme konusunda hazırladığı prog-ramlarla; ulusal ve uluslararası alanda istenilen dü-zeye ulaşmayı ve bu düzeyi çağın gereksinimlerine göre sürekli geliştirmeyi ilke edindiğini belirtti.

Prof. Dr. İsmail Yüksek ise günümüzde hızla geli-şen Dünya Deniz Ticaret Filosu’nun uzman personel gereksiniminin, üniversiteleri deniz ve denizcilik ile ilgili bölümleri açmaya yönelttiğini belirtti. Fakülteye destek veren ve açılışa katılan herkese teşekkür eden

HABER

GEMİ İNŞAATI VE DENİZCİLİK FAKÜLTESİ TÖRENLE AÇILDI

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi, denizcilik camiasının parlayan bir yıldızı olacaktır.

haber, HİCRAN BURCU AYDIN YİĞİT

Yüksek, sektörün ihtiyacı olan kalifiye insan yetiştiril-mesine katkı sağlamayı sürdüreceklerini kaydeder-ken, yeni kurumsal yapıları ile itici güç olacaklarını belirtti.

“Gemi adamında ciddi bir açık var”Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım konuşmasında, her önemli üniversitenin geçmişinde ulaştırma altya-pısının olduğunu dile getirdi. Ulaştırmanın insan

> Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek

Page 12: Yildizlar - Sayi 7

18 Yıldızlar TEMMUZ / 10

hayatının vazgeçilmez en önemli araçlarından biri olduğunu ifade eden Bakan Yıldırım, insan hayatında bu kadar önemli olan ulaştırmanın eğitim alanında hak ettiği yeri bulamadığını, ancak denizciliğin diğer ulaşım sektörlerine göre daha iyi durumda olduğunu söyledi. Gemi inşaat sektörünün 2002’de yıldızı par-layan sektör haline geldiğini, Tuzla dışında da tersa-ne sayılarının artmaya devam ettiğini belirten Yıldı-rım, ‘’Bugün 110 civarında tersanemiz ya tam olarak, ya da yarım vaziyette faaliyetlerini sürdürmektedir’’ dedi. Yıldırım, Denizcilik Müsteşarlığı’nda da denizci-lik kökenli personel oranı 2002’de %6 iken, bugün bu oranının %27’ye çıktığını, ancak bunun da hala yeter-siz olduğunu belirtti.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gemi adamı açığı bulunduğunu, eğitim kurumlarının sayısını ar-tırmalarına rağmen hem nitelik, hem nicelik olarak gemi adamında ciddi açık olduğunu vurgulayan Yıl-dırım, 2015 yılı tahminlerine göre dünyada gemi ada-mı açığı sayısının %5 ile 6 seviyelerine ulaşacağını söyledi.

Denizcilikte gelinen noktanın tarihçesini anlattık-tan sonra ulaştırma alanında son 7 senede yapılan-lara da değinen bakan Yıldırım, Denizciliğin yaşanan küresel kriz nedeniyle bugün zor günler geçirdiğini,

HABER

dünya ticaretini ayakta tutan deniz taşımacılığının krizden en fazla etkilenen sektör olduğunu belirtti.

Üniversitelerde denizcilik eğitimi verildiğini anım-satan Yıldırım, 2002’de 3 olan 4 yıllık eğitim veren de-nizcilik fakültesi sayısının, bugün 5’e çıktığını, meslek yüksekokulu sayısının 3’den 7’ye, denizcilik eğitimi ve-ren özel eğitim kurumu sayısının 5’den 45’e, denizcilik lisesi sayısının da 24’ten 59’a yükseldiğini söyledi.

Küresel kriz nedeniyle zor günler geçiren denizcilik sektörünün bütün bu zorluklara rağmen çok önemli gelişmeler katettiğini, bunun da ülkedeki istikrar ve güvenden kaynaklandığını dile getiren Yıldırım, YTÜ bünyesinde yeni kurulan Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’nin denizcilik camiasının parlayan bir yıldızı olacağını kaydetti.

Törende, Prof. Dr. İsmail Yüksek tarafından Ba-kan Yıldırım’a Anı Plaketi sunuldu. Tören, Yıldız Çatı Restoran’da verilen yemek ile son buldu. II

>> Dekan Prof. Dr. Bahri Şahin: Fakültemiz, ulusal ve uluslararası alanda istenilen düzeye ulaşmayı ve bu düzeyi çağın gereksinimlerine göre sürekli geliştirmeyi ilke edindi.

Page 13: Yildizlar - Sayi 7

20 Yıldızlar TEMMUZ / 10

SSon dönemde hem ulusal hem uluslararası platformda değeri yükselen İETT (İstan-bul Elektrik Tünel Tramvay) İşletmeleri’nin Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ile kuru-mun gelişim sürecini ve gerçekleştirilen projeleri konuştuk.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?İstanbul’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi İstanbul’da tamamladım. 1989 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Yüksek lisans ve doktora öğrenimimi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde tamamladım.

Üniversitemizde ve Hava Harp Okulu’nda; Kalite Yönetimi, Finansman, Yatırım Planlaması, Mühendislik Ekonomisi dersleri verdim. 1999 yılından beri üniversite-mizin Endüstri Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım.

Bununla birlikte üniversitemizde Rektör Danışmanlığı, Halkla İlişkiler Koordina-törlüğü ve İnsan Kaynakları Geliştirme Merkezi Başkanlığı görevlerinde de bulun-dum. Şu anda İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü görevini yürütüyorum.

Yoğun bir iş temposu içindesiniz. Hem İETT, hem üniversite, hem de diğer görevleriniz zor olmuyor mu? Günleriniz nasıl geçiyor?İETT Genel Müdürlüğü, hem büyük bir sorumluluk hem de çok çalışma gerektiren bir görev. Bu görevi yürütürken bir yandan haftada bir üniversitede derslere giri-yoruz. Çeşitli kurumlar, sivil toplum kuruluşları davet ediyor. Biz de kendilerine yö-netim bilimi adına konuşmalar yapıyor, konferanslar veriyoruz. Aslında doğru bir zaman yönetimiyle birçok işi bir arada yürütmek mümkün hale geliyor. Zamanı iyi kullanarak ve planlı çalışarak sonuca gidebiliyoruz. Kaotik bir süreç içerisindeyseniz yoğunluk tabii ki problem olabiliyor, ama düzenli çalışıldığına yoğunluk, daha ve-rimli olmamız için bir fırsata dönüşüyor.

RÖPORTAJ

140. YILDA YEPYENİ BİR İETTSüreçlerin yeniden yapılandırılması, kalite yönetim sistemlerinin etkin kullanılması, garajlarda 5 S ve yalın yönetim uygulamaları gibi çalışmalarla kuruma modern bir yönetim anlayışı kazandırmaya çalışıyoruz.röportaj, MİNE ULUTAŞ

Page 14: Yildizlar - Sayi 7

22 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 23TEMMUZ/ 10

İETT’de göreve başladığınızdan bu yana bir yıl geçti. İstanbul gibi bir devasa kentte toplu ulaşım hizmeti veren köklü bir kurumda görev almak da zannediyorum büyük sorumluluk istiyor. Göreve geldiğinizden bu yana, İETT’de yaptığınız çalışmaları genel hatlarıyla anlatabilir misiniz?İstanbul hakikaten büyük bir şehir. Böyle bir şehirde toplu ulaşım hizmeti vermek de, yönetici olarak so-rumluluk sahibi olmamızı gerektiriyor. Göreve gel-diğimizde önce kurumu tanımaya çalıştık. Ekibimle beraber mevcut süreçleri analiz ettik ve ihtiyaçları belirledik. Tabii köklü bir kurumun zaman içinde bazı değişimler yaşaması gerekiyor. Bu değişimi kuruma kazandırmak için yöneticilerimizin ve çalışanlarımı-zın da gayret ve fedakarlığıyla hummalı bir çalışma içine girdik. Süreçlerin yeniden yapılandırılması, kali-te yönetim sistemlerinin etkin kullanılması, garajlar-da 5 S ve yalın yönetim uygulamaları gibi çalışmalarla

>> Akıllı Durak Sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Bu sistemle, durakta bekleyen vatandaşlarımız otobüsün o anda nerede olduğunu, ne zaman durağa geleceğini takip edebilecek.

Rakamlar... rakamlar...

* Dünyanın en eski ikinci metrosu olan tarihi Tünel, 573 metrelik yol, 104 saniyelik yolculuk, günlük 200 seferle 12 bin 500 yolcu taşıyor.

* İstanbul’un simgesi nostaljik tramvay, 1.8 kilometrelik hat, günlük 25-30 seferle 2 bin 500 İstanyolcu taşıyor.

* İkitelli Garajı, 192 bin metrekare alanla Balkanların en büyük, Avrupa’nın sayılı garajlarından biri.

* İETT otobüsleri her gün 535 bin kilometre kat ederek dünyanın çevresini 13,5 kez dolaşıyor.

* İETT 5 bin otobslük filosuyla, Avrupa’da bir numara. Yılda 1 milyar yolcu taşınıyor.

* Sadece Metrobüs, günde 90 bin kilometre yaparak dünyanın çevresini 2,2 kez kat ediyor. Metrobüs sayesinde 80 bin araç trafikten çekildi, 623 ton karbondioksit havadan eksildi, 242 ton akaryakıt tasarrufu sağlandı, trafikte geçirilen zamandan günlük 52 dakika kazanıldı.

* Saatte 100 bin yolcu taşıması planlanan 21,6 kilometrelik mesafeyle, Türkiye’nin en uzun metro hattı inşa ediliyor.

*

kuruma modern bir yönetim anlayışı kazandırmaya çalışıyoruz.

Değişimden söz ediyorsunuz. Değişim yönetimine bakışınız nedir? İETT’de nasıl bir değişim öngörüyorsunuz?Az önce de ifade ettiğim gibi, İETT çok köklü ve büyük bir kurum. 9 bin civarında çalışanı ve 5 bin otobüslük filosuyla Avrupa’da bir numara. Yılda 1 milyar yolcu ta-şıyoruz. Otobüslerimiz her gün 535 bin kilometre me-safe kat ederek, dünyanın çevresini 13,5 kez dolaşıyor. Tabii böylesine büyük ve köklü kurumlar da gelişirken belli dönemlerde değişimler geçirmek zorunda. Nasıl ki insanoğlu büyürken, yaşlanırken çeşitli değişiklikle-re uğrar; kurumların da bir şekilde değişimi yaşaması gerekiyor. Değişim eskiyi yok edip yeniyi yüceltmek değil. Eskinin ve yeninin olumlu ve elverişli yanlarını birleştirmeyi değişim olarak tanımlayabiliriz. Köklü kurumlarda değişim yönetimini sağlarken tabii ki bir

RÖPORTAJ

direnç oluşacak. Ama ilginç olan, biz değişimden söz ederken İETT’de böyle bir dirençle karşılaşmadık. Her-hangi bir endişe de oluşmadı. Bunda kurumun geçmi-şine ve köklülüğüne karşı gösterdiğimiz saygı önemli ölçüde rol oynadı. Çalışanlarımız, birçok kurumda gö-remeyeceğimiz derinlikte bir kurum kültürüne, çalış-ma kültürüne sahip. Çalışanlarımız, kurum kültürüne sahip çıktığı kadar yeniliklere de açık. Değişim konu-sundaki kararlılığımızı ortaya koymada, bu önemli bir güç teşkil ediyor. Bu yüzden kurumu layık olduğu ko-numa taşıma vizyonumuzu çalışanlarımızla paylaş-tık. Onlardan da çok olumlu tepkiler aldık. Daire baş-kanlarımızın, diğer yöneticilerimizin ve işçilerimizin fedakarlığıyla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Kadir Topbaş’ın ortaya koyduğu vizyon doğrultusun-da değişime start verdik ve son bir yıl içinde çok güzel sonuçlar elde ettik.

İETT’de nasıl bir hizmet anlayışı oturtmaya çalışıyorsunuz? Yolcu güvenliği ve memnuniyetini sağlamak adına ne gibi çalışmalar yapılıyor?Hizmetlerimiz insan odaklı olduğundan hem iç müş-teri dediğimiz çalışanlarımıza, dış müşteri dediği-miz yolcularımıza ve tedarikçilerimizin de eşzamanlı memnuniyetini göz önüne almak durumundayız. Bu hedef doğrultusunda, çalışanlarımızın meslek içi eği-timine ve motivasyonuna ağırlık veriyoruz. Tabii İs-tanbul halkının toplu ulaşımını sağlayan şoförlerimiz ve diğer çalışanlarımız, zor bir işi başarıyor. Bu yüzden zaman zaman çeşitli etkinlikler düzenleyerek kurum-la bütünleşmelerini sağlamaya ve çalışanlarımızın memnuniyetini arttıracak çalışmalar yapmaya gayret ediyoruz. Çalışanlarımızın memnuniyeti, yolcularımı-zın da memnuniyetine dolaylı olarak yansıyacağından

bu konuya çok önem veriyoruz. Yolcularımızın mem-nuniyeti için de hizmet kalitesini arttırıcı çalışmalar yapıyoruz, ayrıca vatandaşlarımızın daha güvenli ve konforlu seyahat etmesi için çabalarımız sürüyor.

Engelli vatandaşlarımız için neler yapılıyor? Engelli vatandaşlarımızın ulaşım sıkıntısını azaltmak noktasında ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?Engelli vatandaşlarımız için çok önemli projelerimiz var. Bir kere bütün araçlarımızı engellilere uygun hale getirme konusunda kararlılığımız sürüyor. İstiyoruz ki; engelli vatandaşımız da evinden işine, gitmek istediği yere çok rahat ulaşsın. Unutmayalım ki hepimiz po-tansiyel birer engelliyiz. Bu yüzden Büyükşehir Bele-diye Başkanımız Kadir Topbaş’ın “Bütün projelerimiz engellilerin onayından geçecek” anlayışı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Fırsat buldukça engelli-leri ziyaret ederek sıkıntılarını dinliyoruz, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşüyoruz.

Basından takip ettiğimiz kadarıyla yurtiçinden ve yurtdışından İETT’nin çalışmalarına büyük bir ilgi söz konusu. İETT’nin ulusal ve uluslararası arenadaki konumu nedir? Yurtdışından gelen uzmanlar en çok hangi çalışmalara ilgi duyuyor?Biliyorsunuz İETT, Avrupa’nın en büyük otobüs filosu-na sahip. İETT sadece İstanbul’da değil, aynı zaman-da Türkiye çapında toplu ulaşımın lideri konumunda. Ulusal ve uluslararası alandaki bu konumumuzun ge-rektirdiği sorumlulukları yerine getirmek için elimiz-den gelen gayreti gösteriyoruz. Son yıllarda İETT’nin çalışmalarına, projelerine yurtdışından büyük bir ilgi var. Pakistan’dan Moritanya’ya, Kanada’dan Mısır’a,

>> Engelli vatandaşlarımız için çok önemli projelerimiz var. İstiyoruz ki; engelli vatandaşımız da evinden işine, gitmek istediği yere çok rahat ulaşsın.

Page 15: Yildizlar - Sayi 7

24 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 25TEMMUZ/ 10

Hindistan’dan Nijerya’ya kadar pek çok ülkeden, başta metrobüs olmak üzere İETT’nin hizmetlerini yerinde görmek üzere İstanbul’a geliyorlar. Kendilerine İstan-bul gibi büyük ve kalabalık bir şehirde nasıl toplu taşı-ma yaptığımızı anlatıyoruz. 140 yıllık tecrübeye sahip bir kurumun tecrübesinden faydalanmak istemeleri tabii ki doğal. Bizden danışmanlık, know-how tale-binde bulunuyorlar. Hatta kendi ülkelerindeki toplu taşıma ağını işletmemizi bile isteyenler çıkıyor. Biz de şu anda uluslararası alanda bu hizmetleri verebilmek için bir danışmanlık modeli oluşturmaya çalışıyoruz. Daha sonra bu hizmeti yurtdışına pazarlayabilir hale geleceğiz. Bu da ülkemiz ve İstanbul’umuz için bir gurur kaynağı. İnşallah bu hizmet sayesinde İETT’nin zaten yüksek olan marka değeri daha da artacaktır. Bundan başka biz de yurtdışında çeşitli konferans ve toplantılara katılarak hizmetlerimizi, İstanbul’da top-lu ulaşımı ve İETT’nin çalışmalarını aktarıyoruz. Büyük bir ilgi ve hayranlıkla dinlediklerini fark ediyoruz. Tabii bu da bize gurur veriyor.

>> Metrobüs hattımızı Beylikdüzü’ne uzatmak ve Otogar-Başakşehir-Olimpiyatköy metrosunu hizmete almak için çalışmalarımız sürüyor.

Ses getiren projelere imza attınız. Bu projelerden bahseder misiniz?Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, İstanbul gibi bü-yük ve kalabalık bir şehirde toplu taşıma hizmetini verebilmek çok kolay bir iş değil. Nüfus ve göç gibi etkenleri göz ardı edemeyiz. Özellikle metrobüs saye-sinde gördük ki; İstanbul’un çözülemez sanılan birçok problemi - ki bunlar arasında trafik en önemlisi olarak göze çarpıyor - istendiği zaman çözülebiliyor ya da çözüm için bazı adımlar atılabiliyor. Bir kere meseleye “olmaz” gözüyle değil “olabilir” gözüyle bakmak te-mel yaklaşım olarak benimsenmeli. Hani bir söz var-dır; “Başlamak, bitirmenin yarısıdır” diye... İşte çözüm konusunda kararlı olduğunuz takdirde sonuç almak daha mümkün hale gelebiliyor. Biz de toplu taşıma problemini ortadan kaldıracağız, halkımıza daha kali-teli, konforlu ve güvenli bir hizmet sunacağız diyerek yola çıktık. Bu minval üzere 1 yıl içinde yoğun olan hat-ları yeni otobüslerle takviye ettik, toplu ulaşım talebi olan ilçelere yeni hatlar açtık. Güçlü bir insan kaynak-ları politikasıyla, elimizdeki mevcut potansiyeli iyi de-ğerlendirerek ek maliyet gerektirmeden, hatta gider-lerimizi etkin yöneterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gece seferlerini arttırdık. Hizmet kalitesini arttırmak ve hizmet ağını genişletmenin yanısıra, teknolojiyi de takip ederek temassız elektronik bilet gibi yeniliklerle İstanbul halkını tanıştırdık. Sosyal sorumluluk proje-leriyle, halkımızın İETT ile bütünleşmesini sağlamaya çalıştık. Engellilerimizi, yaşlılarımızı, kimsesiz çocukla-rımızın da sesine kulak vererek onlara da destek olduk ve olmaya da devam ediyoruz.

Yürüttüğünüz projeleri anlatır mısınız?Şu anda üzerinde çalıştığımız en büyük proje, Temas-sız Elektronik Kart projesidir. Temassız Elektronik Kart projesi, İstanbullulara daha kaliteli ve modern hizmet verme amacımız çerçevesinde geliştirdiğimiz bir pro-je. Elektronik kart, “yaklaştır geç” prensibiyle çalıştığı için yolcularımıza büyük kolaylıklar sunuyor. İniş-binişlerde işlem süresi büyük ölçüde kısalıyor. Cüzdan veya çantadan çıkarılmadan okutulabiliyor. Elektronik kart, sağladığı yüksek güvenlik özellikleri açısından da diğer kartlardan daha üstün.

Bu kart sayesinde sadece ulaşımda değil aynı za-manda eğlence, otopark, kütüphane gibi kentin diğer alanlarında da kullanılabilecek temassız bir elektronik karta sahip oluyoruz. Kara ulaşımından tutun da de-niz ulaşımına kadar her alanda kullanılabilecek olan bu kart, İstanbul için bir devrim niteliği taşıyor. Kartın elektronik olmasından dolayı biz hangi hatların yo-ğun olduğunu, hangi otobüse kaç yolcunun bindiğini tam olarak tespit edeceğiz ve daha konforlu bir seya-hat için gerekli tedbirleri alabileceğiz. Tam anlamıyla kullanılmaya başlandığında, bu kartın değeri daha iyi anlaşılacaktır.

Bundan başka Metrobüs Kontrol Merkezi çalışma-

larımızı bitirme aşamasına getiriyoruz. Bazı istas-yonlarda pilot çalışmalarımız sürüyor. Bu projeyle metrobüs hattı tek bir merkezden komuta ve kontrol edilebilecek. Herhangi bir aksaklık kameralarla tek bir merkezden izlenerek anında çözüm üretilebilecek. Böylelikle, herhangi bir istasyonda yoğunluk yaşan-dığında, anında bu istasyona ek sefer gönderilerek rahatlatma imkanı bulacağız. Metrobüs için ayrıca bir optimizasyon çalışmamız sürüyor. Bu da hattaki yo-ğunluğu azaltmaya yönelik bir çalışma.

Bundan başka, Akıllı Durak Sistemleri üzerinde ça-lışıyoruz. Bu sistemle, durakta bekleyen vatandaşla-rımız otobüsün o anda nerede olduğunu, ne zaman durağa geleceğini takip edebilecek.

Basında da büyük yankı bulan “İstanbul’dan Güvenli Yolculuk” projemiz çerçevesinde başlattığımız eğitim programıyla, 7 bin çalışanımıza üniversite ortamında stres yönetimi, zor yolcularla baş etme, halkla ilişkiler gibi alanlarda eğitim veriliyor.

Ayrıca yine tarihi ve kültürel değeri olan ve İstanbul’un sembollerinden biri sayılan nostaljik tramvayımızla ilgili “Beyoğlu Lavanta Kokuyor” ve “Beyoğlu Müzikle Başkadır” projesi çerçevesinde yü-rüttüğümüz çalışmalar da vatandaştan büyük ilgi ve takdir görmüş durumda.

İstanbulluların yoğun ilgi gösterdiği metrobüs projenizden de biraz bahsedebilir misiniz?Metrobüs projesi, İstanbul gibi kalabalık ve büyük bir kentin ulaşımını büyük ölçüde kolaylaştıran, ulaşım

sistemimize güç katan ve trafik problemini azaltan bir sistem olarak kısa zamanda takdir gördü. Günde 90 bin kilometre yaparak dünyanın çevresini 2,2 kez kat ediyor. Metrobüs sayesinde 80 bin araç trafikten kalktı. Akaryakıttan sağlanan 242 ton tasarruf ve tra-fikte geçirilen zamandan günlük 52 dakika, senelik 28 gün geri kazanım da bu sistemin önemli getirileri arasında.

Toplu ulaşım kültürünü yaygınlaştırmak ve toplu taşımayı teşvik için kapsamlı bazı çalışmalar yürüttüğünüzü öğrendik. Bu konu hakkında okuyucularımızı biraz aydınlatabilir misiniz?Toplu ulaşım; kent hayatının önemli bir parçası, ayrı bir kültür. İstanbul gibi kalabalık, büyük ve tarihi bir şehirde toplu ulaşım kültürünü yaygınlaştırmamız gerekiyor. Sürekli göç alan bir kentte bazı uyum prob-lemlerinin yaşanması doğaldır. Biz de toplu ulaşım kültürünü bütün vatandaşlarımıza benimsetmek amacıyla birtakım çalışmalar içindeyiz. İşe önce eği-tim kurumlarından başlamayı uygun gördük. Ağaç yaşken eğilir. Önce ilk ve orta dereceli okullarda top-lu ulaşım görgü ve kurallarını anlatmamız gerekiyor. Bu yüzden de çeşitli kitapçıklar basarak ve seminerler vererek bu kültürü yaygınlaştırmayı ve toplu ulaşımı teşvik etmeyi planlıyoruz.

Ayrıca önümüzdeki dönemde bir haftayı, Toplu Ulaşım Haftası olarak kutlamayı düşünüyoruz. Bu konuda bazı hazırlıklarımız var. Toplu ulaşımı teşvik

>> Çevre dostu olarak bilinen ve yakıt tüketimini de büyük oranda düşürecek olan araçlar getirmek için çalışmalarımız sürüyor.

Page 16: Yildizlar - Sayi 7

26 Yıldızlar TEMMUZ / 10

etmek için de çeşitli kampanyalar düzenleyerek hiz-metlerimizi daha cazip ve tercih edilir hale getirmeye gayret ediyoruz.

Son dönemlerde her alanda çevreye duyarlılık konusu ön plana çıkıyor. Bu konuda İETT’nin faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?Metrobüs hattı sayesinde, günlük 623 ton karbondiok-sit havadan eksiliyor. Bunun çevreye çok büyük katkısı var. Bundan başka, geçenlerde Büyükşehir Belediye Başkanımızın da ifade ettiği gibi İstanbul’a elektrikli hibrit araçlar getirme konusunda çalışmalarımız sü-rüyor. Ayrıca CNG’li araçlarla ilgili fizibilite çalışmala-rımız da devam ediyor. Çevre dostu olarak bilinen bu araçlar sayesinde, havadan daha fazla karbondioksit eksilecek. Ayrıca yakıt tüketimi de büyük oranda dü-şecek. Bundan başka sosyal sorumluluk projelerimiz kapsamında, çevreci sivil toplum kuruluşlarıyla da or-tak çalışmalarımız sürüyor.

Önümüzdeki dönem hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?Yeni dönemde hedeflerimizden en önemlisi, bu deği-şim sürecini yayarak güçlendirmek ve sürdürülebilir hale getirmek. Ayrıca orta ve uzun vadeli hedefleri-mizi ortaya koyarak 2023 vizyonumuzu oluşturmaya çalışıyoruz.

Yine Metrobüs hattımızı Beylikdüzü’ne uzatmak için çalışmalarımız sürüyor. Yine yoğunluğu azaltmak ve toplu ulaşım taleplerini değerlendirmek amacıyla

>> ”İstanbul’dan Güvenli Yolculuk” projemiz çerçevesinde başlattığımız eğitim programıyla; 7 bin çalışanımıza üniversite ortamında stres yönetimi, zor yolcularla baş etme, halkla ilişkiler gibi alanlarda eğitim veriliyor.

çeşitli bölgelere ihtiyaç doğrultusunda yeni hatlar açmayı planlıyoruz. Kısacası; önümüzdeki dönemde İETT’nin hizmet kalitesini arttırmak, marka değeri-ni yükseltmek, değişim yönetimini tabana yaymak, hizmet ağını genişletmek, atıl kapasiteyi doldurmak, optimum çözümler üretmek için gayretlerimizi sür-dürmeyi hedefliyoruz.

En büyük yatırımlarımızdan biri olan ve yüzde 85’i tamamlanan Otogar-Başakşehir-Olimpiyatköy met-rosunu hizmete almak için çalışmalarımız hızla de-vam ediyor. Bu proje sayesinde de İkitelli Sanayi Böl-gesi ve TEM otoyolu büyük ölçüde rahatlamış olacak.

Son olarak okuyucularımıza ve İstanbullulara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?Toplu ulaşım, insan odaklı bir hizmet. Bu yüzden de hepimizin empatiye, anlayışa ve pozitif düşünceye ihtiyacı var. Kurumları, hizmetleri eleştirirken yapıcı olmaya çalışalım. Yapıcı eleştiri, kurumları büyütür, yıkıcı eleştiri ise kurumları öldürür. İETT hepimizin kurumu. Biz vatandaşlarımıza daha kaliteli hizmet vermek için gayret ederken, vatandaşlarımız da ken-dilerine ait olan bu kuruma sahip çıkmalı. İstanbul gibi kalabalık bir şehirde şoförümüz yolcumuza, yol-cularımız da şoförümüze gereken anlayışı gösterdiği takdirde sonuç almamız daha kolay olacaktır.

Yoğun temponuz arasında bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.Ben teşekkür ederim. II

RÖPORTAJ

C M Y CM MY CY CMY K

Page 17: Yildizlar - Sayi 7
Page 18: Yildizlar - Sayi 7

YETKİNLİK

YTÜ 14. BAHAR ŞENLİĞİ DÜZENLENDİ

YTÜ Bahar Şenliğinde; profesyonel sanatçılar tarafından verilen 3 ana konsere, konferanslara,

profesyonel/yarı profesyonel ve amatör grup performanslarına, çeşitli yarışmalar, sergiler, sanatsal

gösterilere ve daha pek çok etkinliğe yer verilmiştir.haber, MİNE ULUTAŞ

Yıldız Teknik Üniversitesi 14. Bahar Şenliği, 24- 28 Ma-yıs 2010 tarihleri arasında, Beşiktaş Yerleşkesi Kiler-i Hümayun Bahçesi’nde öğrencilerin yoğun katılımıy-la gerçekleşti. 5 gün süren şenlik boyunca her akşam yaklaşık olarak 10.000 kişilik katılım oldu.

Üniversitemizin Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, Mezunlar ve Öğrencilerle İletişim Koordinatörlüğü ve Kulüpler Bir-liği tarafından organize edilen şenlik, öğrencilere ne-şeli saatler yaşattı.

Üniversitemiz sosyal faaliyetleri destekliyorTürkiye’nin en köklü, çağdaş üniversitelerinden biri olan Yıldız Teknik Üniversitesi, bilgi çağı olarak ad-landırılan 21. yüzyılın değerlerine sahip bir üniversite olmak için çalışmalarına devam ediyor. YTÜ, evrensel değerlerle donanmış, vizyon ve misyon sahibi, kendi-sini sürekli geliştiren, yaşam boyu öğrenmeyi hedef edinmiş, analiz ve sentez yapabilen, yaratıcı, girişimci, sorgulayıcı, etik değerleri özümsemiş bireyler yetiş-tirmeyi hedefliyor. Öğrencilerinin kültürel ve sosyal alanda da ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal yaşa-ma entegre edilmesine, öğrenciler arasında dayanış-ma ve işbirliğinin geliştirilmesine ve etkili bir iletişim kurulmasına katkıda bulunuyor.

Bu amaçlara hizmet eden Bahar Şenliği gibi sosyal faaliyetlerin öneminin bilincinde olan YTÜ, öğrencile-rinin mesleki ve meslek dışı bilimsel birikimlerinin art-tırılmasının yanısıra; gençlerin sosyal, kültürel, beden-sel ve düşünsel alanlarda gelişmelerine yönelik tüm ders dışı sosyal faaliyetlerini desteklemektedir.

Belirlenen bu çerçeve doğrultusunda 5 gün süren şenliklerimizde profesyonel sanatçılar tarafından ve-rilen 3 ana konsere, konferanslara, profesyonel/yarı profesyonel ve amatör grup performanslarına, çeşitli yarışmalar, sergiler, sanatsal gösterilere ve daha pek çok etkinliğe yer verilmiştir. 14. Bahar Şenliği sadece YTÜ öğrencilerine değil, tüm öğrencilere ve İstanbul-lulara açık şekilde devam etmiştir. II *

Programda neler vardı?24 Mayıs Pazartesi Mimarlık Fakültesinin bahçesinde açılışı yapılan şenlik, halk oyunları ekibinin ve YTÜ Dans Kulübü’nün gösterisi ile başladı. Akşam saatlerinden itibaren başlayan Astigar, Yora, Gren, Sakin, Mor ve Ötesi’nin konserleri gece yarısına kadar öğrencileri coşturdu.

25 Mayıs Salı Akşam saatlerinde başlayan, Help! The Captaın Threw Up, Extinction, Razor ve Silent Disaster konserlerinin ardından, YTÜ Dans Kulübü’nün gösterisi ile program sona erdi.

26 Mayıs Çarşamba Şenliğin 3.gününde YTÜ Tiyatro Kulübü, Oğuz Atay Sahnesi’nde “Tanrı” isimli oyunu sergiledi. Kulüp üyelerinin performansı, ilgiyle karşılandı. Akşam programı, DJ Özcan Ertek’in performansı ile başladı. Program, DJ De Rien’ın performansı ile devam etti. Saat 20.00 itibariyle de Bonmod, Portecho ve Bedük konserleri keyifle izlendi.

27 Mayıs Perşembe Saat 17.00’de başlayan programda, Mr. Goodtrips, Sapan, Pop Core, Woo Hoo ve Neva, müzik tutkunlarına muhteşem bir müzik ziyafeti sundu. Saat 22.00’den gece yarısına kadar ise Beetlejuice film gösterimi açık havada sinemaseverlerin beğenisine sunuldu.

28 Mayıs Cuma YTÜ 14. Bahar Şenliği, akşam saatlerinde başlayan Mavi Band, Ayade-i Lüpriz, Temaşa İstanbul, Derin Kırmızı ve Boban & Marco Markovic konserleri ile son buldu.

Ayrıca şenlik süresince Fotoğraf Kulübü’nün fotoğraf sergisi, YTÜ Oditoryum Sergi Salonu’nda ilgililerin beğenisine sunuldu.

Page 19: Yildizlar - Sayi 7

32 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 33TEMMUZ/ 10

PROJE

YTÜ 2010 SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ:

AKSARAY TOBB İLKÖĞRETİM OKULU T

takılmış, sahneye rahat çıkılabilmesi için iki basa-maklı ve çift taraflı merdiven yapılmıştır. Pencerele-rine karartma perdeleri takılmış, kulis odası ve sah-nesi düzenlenmiş, salonda bir bölüme pinpon masası yerleştirilmiş, projeksiyon cihazı takılmış ve kolçaklı koltuklar döşenmiştir.

KütüphaneKütüphane yeni baştan ele alınmış; kütüphane do-lapları, masaları ve kitapları temin edilmiş, kitaplar tasnif edilerek raflara yerleştirilmiş ve öğrencilerin kullanımına hazır hale getirilmiştir.

Bilgisayar laboratuarıBilgisayar laboratuarında bulunan bilgisayarlar kul-lanılamayacak durumdaydı. Yeni bilgisayarlar ekle-nerek, bu bölüm yeniden düzenlendi.

Topluma yönelik faaliyet ve projelere büyük önem ve-ren YTÜ, son dönemde sosyal sorumluluk faaliyetleri-ne hız vermiştir. İlk olarak 2008 yılında Mardin’in De-rik ilçesi Tepebağ İlköğretim Okulu’nda, daha sonra 2009’da Elazığ’ın Maden ilçesine bağlı Kavak- Hazar İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilen YTÜ Kulüpler Birliği Sosyal Sorumluluk Projesi, 2010 yılında Aksa-ray ili, Yavuz Sultan Selim Mahallesi’nde bulunan TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) İlköğretim Okulu’nda hayata geçirilmiştir.

YTÜ, Yıldız’lı öğrencilerin sosyal sorumluluk pro-jesinin bir parçası olmasını sağlayarak, onlarda top-lumsal bilincin yerleşmesinde katkı sağlamayı amaç-lamakta ve bu proje her yıl geleneksel şekilde devam etmektedir.

Ortak artı değer yaratmak felsefesiyle yola çıkan YTÜ Kulüpler Birliği, sosyal sorumluluk projeleriyle, öğrencilere “Her yıl bir okul, her yıl bir bölge” sloganı ile sosyal sorumluluk bilincini aşılamayı amaçlamıştır.

Aksaray TOBB İlköğretim OkuluYTÜ sosyal sorumluluk projelerinin bu yıl yürütül-düğü okul, TOBB tarafından 1998 yılında 5 kat ve 24 derslik olarak yaptırılmış, 22 Ekim 1998 tarihin-de eğitim-öğretime başlamıştır. Okul binası 538m2 üzerine inşa edilmiş olup, toplam alanı 9.200m2’dir. TOBB İlköğretim Okulu anaokulu biriminde, okul ön-cesi eğitimi de verilmektedir.

Projenin kapsamı10 – 14 Mayıs 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışma kapsamında proje ekibi tarafından organize edilen programlarla elde edilen gelirler ve sponsor destekleriyle, 2010 yılı sosyal sorumluluk projesi ger-çekleştirilmiştir.

Aksaray TOBB İlköğretim Okulu, fiziki koşullar açı-sından çok kötü durumda olmamasına rağmen, ek-sikleri ve tamir edilmesi gereken bölümleri bulunan bir okuldu. Örneğin, çok amaçlı salon olarak kullanıl-ması planlanmış; ancak içi boş, duvarları dökük, yer malzemesi döşenmemiş bir salonu vardı. Okulun kü-tüphanesi, öğrencilerin sağlıklı kullanımı için yeterli donanıma sahip değildi. Bilgisayar laboratuarının yenilenmesi ve kullanılır hale getirilmesi gerekiyor-du. Tüm bu birimler, çeşitli firmaların destekleriyle, YTÜ Makine Teknolojileri Kulübü, YTÜ Tiyatro Kulübü ve YTÜ IEEE Kulübü tarafından sağlanan desteklerle onarılmış, döşenmiş ve öğrencilerin kullanımına ha-zır hale getirilmiştir.

Yapılan uygulamalar-iyileştirmelerÇok amaçlı salon170 m2 lik çok amaçlı salonun duvarları boyanmış, yerleri laminant parke ile kaplanmış, sahne perdesi

YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek: Üniversitelerin görevlerinden bir tanesi

eğitim-öğretim, diğeri araştırma-geliştirme ve en önemlisi de sosyal sorumluluk projeleridir.

haber, MİNE ULUTAŞ

Page 20: Yildizlar - Sayi 7

34 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 35TEMMUZ/ 10

Dış cepheOkulun dış cephe boyaları temin edildi.

Öğrencilerin kişisel ihtiyaçları513 öğrencinin eğitim gördüğü okulda, her öğrenciye kıyafet, kırtasiye malzemesi, okul çantası ve ayakka-bıdan oluşan hediye paketleri dağıtıldı.

EtkinliklerTOBB İlköğretim Okulu’nun fiziksel yapısının iyileşti-rilmesinden sonra, öğrencilerin de aktif olarak katıl-dığı etkinlikler düzenlendi. YTÜ Kulüpler Birliği öğren-cileri, TOBB İlköğretim Okulu öğrencileri ile birlikte 5 gün boyunca çeşitli kültürel faaliyetlerde bulundular. Oluşan sinerji ve kültürel etkileşimle, üniversite öğ-rencilerinde sorumluluk bilincinin yerleşmesi ve yöre halkıyla ilköğretim öğrencilerinin üniversite hakkın-da bilgi sahibi olmaları hedeflenmiştir.

YTÜ Sinema Kulübü, sinemayı sevdirmek ve sine-manın farklı yönlerini göstermek amacıyla öğren-cilere animasyon film gösterisi ve kısa film çekimi hazırlayıp sundu. Öğrenciler de senaryoda rol aldılar. Ayrıca Green Box uygulaması yapıldı ve CD şeklinde hazırlanarak ilköğretim öğrencilerine hediye edildi.

YTÜ Plastik Sanatlar Kulübü, proje kapsamında Ebru sanatını öğrencilere tanıttı. Ebru teknesi kurul-du. Öğrenciler tarafından hazırlanan Ebru çalışmala-rı, yeni düzenlenmiş olan çok amaçlı salonda sergi-lendi.

YTÜ Fotoğrafçılık Kulübü, okuldaki öğrencilere çek-at fotoğraf makineleri vererek çevrelerinde farklı gördükleri nesnelerin, okullarının, arkadaşlarının ve ailelerinin fotoğraflarını çekmelerini sağladı. Ayrıca çocukların portre fotoğrafları çekilerek bir portre ser-gisi açıldı

YTÜ Tiyatro Kulübü, öğrencilere çeşitli oyunlar oy-nattı ve drama eğitimi vererek küçük drama göste-rileri yaptırdılar. Öğrencileri tiyatroya teşvik etmek amacı ile bir tiyatro oyunu hazırlandı ve minik öğren-ciler, tiyatro oyununu başarıyla sundular.

YTÜ Basın Yayın Kulübü; öğrencilere şiir, öykü ve

resim çalışması yaptırdı. Bu çalışmalar, çok amaçlı salonda sergilendi.

YTÜ Satranç Kulübü, bir satranç turnuvası düzen-ledi. Birinci olan öğrenciye, tören sırasında satranç takımı hediye edildi.

YTÜ Dağcılık Kulübü, tüm sınıflarda derslere katıla-rak, öğrencilere ilkyardım eğitimi verdi.

YTÜ İşletme Kulübü, organizasyonun iyi bir şekilde yürümesini sağlamak amacıyla, çalışmalarını son de-rece özverili olarak yürütmüştür.

TörenYTÜ Kulüpler Birliği, TOBB İlköğretim Okulu’ndaki projeyi tamamladıktan sonra okulun çok amaçlı sa-lonunda bir tören düzenlendi. Törene Aksaray Valisi Orhan Alimoğlu, Garnizon Komutanı Albay Hayati Kasım, Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Sağlam, YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Altınsoy, İl Genel Mecli-si Başkanı Şaban Bostan, Emniyet Müdürü Dr. Halis Böğürcü, Milli Eğitim Müdürü İbrahim Yılmaz, ATSO Başkanı Ali Öztürk, Ticaret Borsası Başkanı Kemal Gü-müşsoy ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Konuşmasında YTÜ Kulüpler Birliği’nin sosyal ça-lışmalarına değinen YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yük-sek, YTÜ’ nün 25 bin öğrencisi ve 2 bin 500 personeli ile akademik hayata hizmet verdiğini belirtti. Ülkenin ihtiyacı olan mühendisleri ve üniversite mezunlarını yetiştirmek için çalıştıklarını belirten Rektör Yüksek, “Üniversitelerin önemli görevlerinden biri eğitim-

PROJE

>> Proje kapsamında TOBB İlköğretim Okulu’nun dış cephesi boyandı, çok amaçlı salonu, kütüphanesi, bilgisayar laboratuarı yenilendi ve 513 öğrencisine kırtasiye ve kılık-kıyafet desteği sağlandı.

öğretim, diğeri araştırma-geliştirme ve en önemlisi de sosyal sorumluluk projeleridir. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında, üniversitemiz çok çeşitli faa-liyetlerde bulunmaktadır. Üniversitemizde şu anda 30’un üzerinde kulüp faaliyet göstermektedir. Bu kulüplerin birleşiminden oluşan Kulüpler Birliği, ül-kemizin eğitimine katkı sağlamak amacıyla, ülkenin değişik bölgelerinden bir ilköğretim okulu belirleye-rek, o okulun tüm ihtiyaçlarını karşılamak için ciddi bir mücadele vermektedir. Bu, takdir edilecek bir olaydır” dedi.

Törende konuşan Aksaray Valisi Orhan Alimoğlu, YTÜ Rektörlüğü ve öğrencilerine teşekkür etti ve iyi yetişen bir nesil sayesinde, ülkenin de geleceği parlak olur dedi. Alimoğlu konuşmasına, “İlköğretimin ar-dından lise gelir, sonra da üniversite eğitimi. İnsan 25 yaşına kadar tahsil ettiğini, ömrünün geri kalanında harcıyor. Bu nedenle gelişim çağındaki gençlerimize azami itina ile yaklaşmamız lazımdır. Bu hususta Ak-saray Üniversitesi ile diyalog halindeyiz. Ancak Yıldız Teknik Üniversitesi’nin bizim şehrimizde çalışması çok ayrı bir öneme sahiptir. Kendilerine çok teşekkür ederim. Üniversitenin sağladığı yardım bize gerekli olan bir yardımdır. Biz ilköğretim ve lisede öğrencile-

rimizi iyi yetiştirirsek üniversitelerin de işi kolaylaşır. Yaptığı işi güzel yapan kimseler çoğalınca, ülkemiz daha mutlu ve müreffeh insanların yurdu haline ge-lir” diye devam etti.

Programda, YTÜ öğrencileri tarafından protokole birer hediye takdim edildi. TOBB İlköğretim Okulu öğrencileri tarafından hazırlanan tiyatro oyunu da beğeni ile izlendikten sonra tören sona erdi.

Üniversite-Sanayi işbirliği konferansıYTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Aksaray

Üniversitesi’nde “Aksaray’da Üniversite-Sanayi İş-birliği” konulu bir konferans verdi. Konferansta, ül-kelerin gelişmesi ve bir yerlere gelmesi eğitim ve AR-GE’den geçer diyen Yüksek, “Türkiye’de AR-GE çalışması yapacak kişilere ihtiyaç vardır. Şu an ülke-mizde sadece 60.000 AR-GE çalışanı var, ancak bu rakamın en az 180.000 olması gerekiyor. Ülkemiz-deki büyük ölçekli işletmeler son yıllarda AR-GE ça-lışmalarını çok profesyonelce yapıyorlar.1980 yılında beyaz eşya sektöründe ülkemizde BOSH en iyi marka konumundayken, şu anda Arçelik firmasının marka değerinin artması AR-GE çalışmalarını en iyi yapan firmalar arasında olmasındandır.”dedi. II

*

Projeye destek veren tüm kuruluşlara teşekkür ederiz* Colin’s

* Tema Mağazacılık (Lc Waıkıkı)

* Prosan

* Kral Kitap Kırtasiye

* Beks Çorap

* Ayfer Gıda

* İSKİ

* Hp Bilgisayar

* Exper Bilgisayar

* May Yapı

* Blacksea Ayakkabı

* King Paolo Klimalı Ayakkabı

* Depo Ayakkabı

* Ciento

* Hekimoğlu Ali Paşa İlköğretim Okulu

* Kardeş Türküler

Page 21: Yildizlar - Sayi 7

36 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 37TEMMUZ/ 10

HASTAYA DOKTOR SAVUNMAYA AVUKAT

UZAYA ASTRONOTGERİ KALAN HER ŞEY İÇİN ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ…

2010 ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunlarının taşı-dığı pankart, tam anlamıyla mesleğimizi tanımlıyor. Bizler, yani Endüstri Mühendisleri; çok eleştirilen in-terdisipliner yapımızla klasik çağın mühendislerini geride bırakarak, insan makine teknoloji ve malzeme gibi temel kavramları tek potada eriterek, çağın mü-hendisi olgusunu taşımaktayız.

Mühendislik iki ana temele dayanır. Bunlar; Me-kanik ( Makine, İnşaat, Kimya vb. ) ve Devredir ( Bilgi-sayar, Elektrik ve Elektronik ). Endüstri Mühendisliği bilim dalı bu ana dallardan farklı olarak, üretim ve yönetim anlayışının değişmesiyle ortaya çıkmış ve sistemin kilit taşı haline gelmiş bir daldır.

Bilimsel yaklaşımlarından ziyade, Endüstri Mü-hendisliğine biraz da mizah gözüyle bakacak olursak, sanırım bu bilim dalının toplumdaki bilinirliğini ve aslında ne kadar büyük öneme sahip olduğunu daha iyi anlarız.

Lise yıllarından itibaren Endüstri Mü-hendisi olmak isteyen biri olmama rağmen YTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümünü ka-zandığım ilk yıl eş, dost, akraba ziyaretle-rinde aslında konudan ne kadar da uzak olduğumuzun farkına vardım. Özellikle bu or-tamlarda geçen diyaloglar, gerçekten de incelenmesi gereken bir vakayı andırıyordu. ‘Evladım okulu bitirin-ce ne iş yapacaksın sen?’ sorusu en can alıcı ve en can sıkıcı soruydu hiç şüphesiz.

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

MUHAMMED ATİLLA SEVİM / ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ

Örnek diyaloglar -Üniversiteyi kazanmışsın evladım aferin.-Teşekkür ederim amcacım.-Hangi bölümdü senin? -Endüstri Mühendisliği -Hadi ya (bir şaşkınlık) Sen Anadolu lisesinde oku-

yordun değil mi? Endüstri Meslek nerden çıktı?-Yok, amca aynı şey değil o.-Hımm peki okul bitince ne olacaksın sen? Ne iş

yapacaksın? - Amca şimdi başlasam anlatmaya, 3 gün sürer

yapabileceğim işler.-Hıı öyle mi! Aferin aferin hayırlısı olsun tabi…Bu ve benzeri diyalogları, belki de çok daha eğ-

lenceli olanlarını eminim ki meslektaşlarım da ya-şamışlardır. Daha ileri giderek şunu söyleyebilirim; toplumumuzun büyük bir çoğunluğu, Endüstri Mü-hendisliği bilim dalı hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip değildir. Eğer toplumumuz bu mesleğin önemini kavrayan bir toplum olsaydı; 5-10 yaş aralığında ki çocuklar futbolcu, doktor, pilot değil, Endüstri Mühendisi olmak is-terdi.

Güler misin, ağlar mısın…Üniversiteyi kazandığım ilk yıl, başımdan geçen bir başka diyalogu size aktarmak istiyorum: Ara tatilde, mezun olduğum Elazığ Anadolu Lisesi’ne eski öğret-menlerimi ziyarete gitmiştim. Öğretmenler odasında sohbet ederken, yine aynı dönemden mezun ve öğret-menleri ziyarete gelmiş bir arkadaş daha katıldı soh-betimize. Üniversite sınavlarında iyi puan alamayan arkadaşım, iş garanti olsun diye Polis Meslek Yüksek Okuluna kayıt yaptırmıştı. Şimdi adını hatırlamak is-temediğim kimya öğretmenimiz ile aramızda geçen diyalogu aktarıyorum:

-Merhaba çocuklar hoşgeldiniz eski okulunuza.- Hoş bulduk hocam…-Eee ne yaptınız kazanabildiniz mi üniversiteyi?-Hocam polis okuluna kayıt yaptırdım ben.-Bende YTÜ Endüstri Mühendisliğini kazandım

hocam. -Aaa oğlum Muhammed, sen çok çalışkan bir ço-

cuktun niye öyle oldu? Bari sende arkadaşın gibi polis olsaydın.

Şimdi o günleri hatırlayıp gülüyorum açıkçası. Evet, komik ama bir o kadar da acı bir durum aslında; bölgenin en iyi lisesinde öğretmenlik yapan birinin çağın mühendisliği diye tanımlanan mühendisliği bil-memesi. Yani bir endüstri mühendisi iseniz veya ada-yı iseniz mutlaka yabancı gelmeyecektir bu diyaloglar size. Fakat şunu asla unutmamak gerekir; Endüstri Mühendisliği, önemi giderek artan ve üst düzey yöne-tici olma potansiyeli yüksek olan bir mühendislik dalı-dır. Çünkü bizi tanımlayan asıl cümle şudur ; ‘engine-er makes thing industrial engineer makes it beter ‘

FarklıyızSonuç olarak; kendi adıma bir daha meslek seçme şansım olsa, sanırım yine ve yeniden Endüstri Mühen-disliği bölümünü seçerdim. Bir de bizi havalı kılan bazı mesleki terimler var; en fazla onları severim aslında, çünkü bizi anlatan kelimelerdir onlar. Optimizasyon, kaizen, tpm, efqm, sıfır hata, verimlilik, kalite, fish-bone, JIT vb... Hele optimizasyon kelimesi, bizim her şeyimiz gibidir. Özellikle diğer meslek gruplarından arkadaşlarla sohbet ederken, bu terimleri vurgulaya-rak fark yarattığımızı veya farklılığımızı ortaya koydu-ğumuzu görmek beni gerçekten çok mutlu ediyor.

Stratejik kalkınmanın temelinin karlılık değil kalite olduğunu vurgulayan, sistemlerin sadece makine ve malzeme kavramlarını değil insan kavramını da kap-sadığını bilen, sürekli gelişmeyi ve sıfır hatayı yaşama stili haline getiren Endüstri Mühendisleri, işletmele-rin vazgeçilmez unsurları olmaya devam edecektir. II

Page 22: Yildizlar - Sayi 7

Birincilik ödülünü “Biokimya Otoanalizörü” projesi ile Bahçeşehir Üniversitesi’nden Batuhan

Yılmaz, Mert Kayacan, Alişan Yılmaz ve Kaan Alper’den oluşan ekip kazandı.

haber, GÖKHAN SEZEK / YTÜ IEEE ÖĞRENCİ KULÜBÜ YILDIZLI PROJELER YARIŞMASI’10 KOORDİNATÖR YARDIMCISI

YILDIZLI PROJELERYARIŞMASI

SONUÇLANDI YYARIŞMA

YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü tarafından düzenlenen Yıldızlı Projeler Yarışması’10, etkileyici bir final ile sonuçlandı.

Bilim ve Teknoloji kategorisinde Türkiye’nin en aktif ku-lübü ödülünü 2008-2009 ve 2009-2010 dönemlerinde üst üste kazanan YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü’nün düzenlediği Yıldızlı Projeler Yarışması’nın Proje Sergisi ve Ödül Töreni etkinliği, YTÜ Oditoryumu’nda 25 Haziran 2010 tarihinde düzenlendi.

IEEE Öğrenci Kulübü’nün, Makine Tanıtım Grubu’nun ana sponsorluğunda düzenlediği yarışmanın finali, YTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever, Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Sanayi Bakanlığı AR-GE Genel Mü-dürü Ziya Karabulut’un konuşmalarıyla başladı.

“Üniversitelerin Sanayideki AR-GE Faaliyetlerine Katkıları”Açılış konuşmalarının ardından başlayan “Üniversitelerin Sanayideki AR-GE Faaliyetlerine Katkıları” konulu panelin konuşmacıları: Sanayi Bakanlığı’ndan Adnan Selçuk Erginöz, YASED AR-GE Çalışma Grubu Başkanı Barhan Özce, MÜDEK Yönetim Kurulu Başkanı Refik Üreyen ve Akurgal Teknoloji kurucusu Ali Akurgal’dı. Panelin Moderatörü Barhan Özce, Ar-Ge alanında, şirketlerin hedefi ve bu şirketlerin üniver-sitelerden beklentilerini ele aldı. Refik Üreyen ise üniversite ile sanayinin işbirliğinin teknoloji yönetiminin bir alt süreci

Page 23: Yildizlar - Sayi 7

>> İkinciliği Bahçeşehir Üniversitesi’nden Ceren Öztulca ve Can Dizdaroğlu, “Deniz Temiz” isimli projeleri ile kazandı.

*

YARIŞMABilim KuruluProf. Dr. İbrahim Şenol, Prof. Dr. İlhan Öztürk, Prof. Dr. Bekir Çakır, Prof. Dr. Halit Pastacı, Prof. Dr. Nurettin Umurkan, Doç. Dr. Engin Özdemir, Doç. Dr. Mehmet Uzunoğlu, Doç. Dr. Tarık Duru, Yrd. Doç. Dr. Nur Bekiroğlu, Yrd. Doç. Dr. Hülya Obdan, Yrd. Doç. Dr. Handan Çubuk, Yrd. Doç. Dr. Sezer Uğurdağ Yrd. Doç. Dr. Aslan İnan ve Öğr. Gör. Dr. Mustafa Gürkan Aydeniz.

Sanayi Kurulu ISO Katek Başkanı Uran Tiryakioğlu, TEGEV Vakfı Eğitim Danışmanı Dr. Hayrettin Karcı, Gersan Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Birleştirici, Makine Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Merih Eskin, Makine Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Büyükdede, Schneider Genel Müdür Yardımcısı Deniz Akkaya, Schneider OEM Çözüm Merkezi Müdürü Yaşar Bağlan, ASELSAN Tasarım Lideri Serhat Özdemir, Notel Netaş Sistem Dizayn Mühendisi Orhan Uçar, ENOSAD Başkan Yardımcısı Sedat Sami Ömeroğlu, ENOSAD Üyesi Hasan Terzioğlu ve Festo Proje Geliştirme Mühendisi M. Berke Başpınar.

olduğundan ve bu işbirliğinin nasıl sağlanacağından bahsetti. Adnan Selçuk Erginöz, üniversite-sanayi işbirliğini sağlamak adına Sanayi Bakanlığı’nın TEK-NOGİRİŞİM desteğini, hedef kitlesini, destek mikta-rını, destek süresini ve başvuru şekillerini ele alarak konuşmasını yaptı. Ali Akurgal ise konuyu ekonomi, teknoloji ve ürün yönetimi boyutunda ele alarak konuşmasını tamamladı. Açılış konuşmalarının ar-dından proje sergisine geçildi. Sergi salonu açılışını Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever yaptı.

Ödül alan projelerAkademisyenlerin yer aldığı bilim kurulu ve sanayici-lerin yer aldığı sanayi kurulu, yarışmanın değerlendir-me kurullarını oluşturdular. Dereceye giren projeler, Bilim Kurulu ve Sanayi Kurulu’nun değerlendirmeleri sonucunda belirlendi.

Birincilik ödülünü “Biokimya Otoanalizörü” kazan-dı. Proje kapsamında Batuhan Yılmaz, Mert Kayacan, Alişan Yılmaz, Kaan Alper beraber çalışmıştı. Projede şu ana kadar Türkiye’de üretimi hiç gerçekleştirilme-

miş olan Biokimya Otoanalizörlerinin, ülkemizde ilk defa özgün bir tasarımla üretilmesi amaçlanmıştı. Ödülü Bahçeşehir Üniversitesi’nden Batuhan Yıl-maz, Prof. Dr. Galip Cansever’in elinden aldı. İkinciliği Bahçeşehir Üniversitesi’nden Ceren Öztulca ve Can Dizdaroğlu, “Deniz Temiz” isimli projeleri ile kazan-dı. İkincilik ödülünü Makine Tanıtım Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi Merih Eskin takdim etti. Deniz Temiz projesinin amacı; denizin yüzeyindeki organik ve inorganik atıklardan kaynaklanan kirliliğin bertaraf edilmesidir. Üçüncülüğü ise Erciyes Üniversitesi’nden “Şarj Edilebilir Lityum Pillerde Katot Aktif Madde Ola-rak Kullanılan LiMn2O4 Bileşiğine CaCO3 Kaplamanın Elektrokimyasal Performansa Etkisi” isimli projesiyle Nilay Akkuş kazandı.

Kapanış kokteylinin ardından etkinlik sona erdi. 29 farklı üniversiteden 101 projenin katıldığı Yıldızlı Pro-jeler Yarışması’10’da finale kalan 20 projeye, patent başvuru desteği sağlandı. YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü bu sayede, projelerin sanayide değerlendirilerek ül-kemiz için katma değer yaratacak ürünlere dönüş-mesinin önünü açmıştır. II

E S E N T E P Ewww.astoria.com.tr Tel: (212) 215 22 22

Türk ve dünya mutfaklarından en güzel örnekleri, Astoria’nın hem resmi iş yemeklerine hem de dost sohbetlerine evsahipliği yapan ayrıcalıklı restoranlarında bulabilirsiniz.

Vizyondaki tüm yeni filmleri özel localı, üstün görüntü kalitesine ve Real D özelliklerine sahip Astoria Cinebonus’ta izleyin.

Hayattan keyif almasını bilenler için, sağlıklı ve mutlu yaşamın sırrı Astoria Anantara SPA, Luxury Fitness ve Aqualis Güzellik Enstitüsü.

Moda dünyasına yön veren, dünyaca ünlü yerli ve yabancı binlerce marka Astoria’nın seçkin mağazalarında.

MODA ve

LEZZET

SAĞLIK

GÜZELLİK

ÖDÜLLER

EĞLENCE

Tüketici Akademisi’nin üniversitelerle beraber verdiği, kalite ve inovasyon uygulamalarında örnek çalışmalar yürüten markalara verilen“AB Kalite Ödülü - 2009”

Kalitesi ve çizgisi ile Quality Of Magazine Dergisi En Quality AVM Ödülü - 2010

Özel Uçak Kampanyası -AMPD Yılın Pazarlama Kampanyası Ödülü - 2009

ASTORIA_AD_21,7x29.indd 1 18.08.2010 16:21

Page 24: Yildizlar - Sayi 7

42 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 43TEMMUZ/ 10

SAVAŞ

Hüzünlü bir senfoninin son bestesindeyiz artık. Dur-gunlaşan, fenalaşan, hissizleşen benliğimizin verdiği o inanılmaz kederle boğuşuyoruz. O kadar kaynıyor ki gövdemiz, sara nöbetine tutulmuş zavallı bir has-tanın sahip olduğu şuurla, gökyüzünde uçuşan kanlı martıları görmezlikten geliyor, kendi bireysel dertle-rimizden dünyayı fark edemiyoruz. Bireyselleştik ar-tık, rezilce bizi saran tutkularımızdan, bir anlık basit zaferler uğruna feda ettiğimiz hayatımızdan pişman değiliz artık…

Kendimizle yatıp, kendimizle kalkıyoruz. Aynada kendimize bakıp, mağrurca: ‘Bugün de yakışıklıyım be!!!’ deyiveriyoruz.

At gözlüklerimizle, sansürlenmiş birey-sel haykırışlarımızla, kişisel hayallerimizle ve bir de, belki bir gün lazım olur diye ya-nımızda hazır ettiğimiz bavulumuzla; Âşık Veysel’in dediği gibi uzun, ince bir yolda yapayalnız ve hayâsızca ilerliyoruz…

Sessiz protestoArtık kimse merak etmiyor yedisinde elinde okul çan-tası yerine Amerikan malı M_16 marka silah taşıyan Filistinli Ahmed’i, peki ya onun ablası Ayşe’yi… Hani, bir gün babası o kurduğu, özlemini çektiği gülümse-yişi görüyordu. Birlikte dükkana gitmişlerdi. Dönüş-te sağ eliyle hayalindeki bebeği, sol eliyle babasının elini sımsıkı tutuyordu. Sanki o an için dünyanın en mutlu çocuğuydu. Mutluluk, o çocuksu gülümseme-sinden çıkıp tüm Gazze sokaklarına dağılmıştı sanki. Hayat her şeye rağmen bir çocuğun ruh aleminde toz pembeydi artık. Bir anda, kara bulutlar çökmüştü, de-ğişik sesler duyuyor, ne olduğunu kavrayamıyordu.

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

METİN KIŞLIK / YTÜ SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

İsrail askerleri babasını çekiştiriyor, babası da incisi-ni korumak için bir aslan edasıyla karşı çıkıyordu. Bir babanın zulme başkaldırışıydı bu. Yüzyıllardır, kanın, gözyaşının eksik olmadığı bu topraklarda bir can daha katledilecekti… Ayşe o günden beri konuşmu-yor, belki de sessizce protesto ediyor…

Ortadoğu’da bu manzaralar olağanlaş-tı, eroin bağımlısı gençler gibi alıştı bün-yeler bebek ölümlerine, hava saldırılarına, feryatlara, gözyaşlarına…

Peki ya ‘NEDEN?’ sorusunu hiç aklınıza getirdiniz mi? Neden böyle duyarsızlaştık? Ölmeden mumyalanmış firavunlar gibi Tanrı’nın elinin değmesini mi bekliyo-ruz? Belki de, yüzyıllardır bizi kendi çöplüğümüzde yok etmeye çalışan Batı, oyununda başarılı oldu. Ki-mimize marka giyinmeyi, kimimize hamburgeri, ki-mimize kot pantolonu, rapi, rockı… Kısacası alıştıkça bırakamadık, sarhoşluğun verdiği çakır keyifle sağa, sola naralar attık…

‘Bölmek ve yönetmek’ belki de onların en büyük

operasyonuydu. Ameliyat masasına yatırılmış, çare-siz bir hastaydık sanki. Tabi ki doktor her fırsatta iyi-leştireceğini, önemli bir şeyin olmadığını söylüyordu. Aman söylemesin! Kanlı testerelerle parça parça böl-düler, sen şuraya, o buraya derken satranç tahtasın-da amirallerin piyonları oluverdik. Ameliyat masasın-daki hastayı sormayın… Yoğun bakımda şu an, hala bir yerleri bölünüyor, kanıyor, acı çekiyor…

Şimdi narkozun verdiği keyif ve sarhoşlukla pem-be rüyalar görüyoruz. Kan dökülen her yeri tozpembe düşlüyoruz. ‘Abartıdır bunlar’ deyiveriyoruz… Yüzyıl-lardır şahlanamayan, yaşlanmış, artık koşamayan yaralı bir kısrak gibi ölüm sırasının bir an önce bize gelmesini istiyoruz.

Yeni umutlarPeki, Gazze’yi, Irak’ı kısacası tüm Doğuyu kim kurta-racak? Yıllardır ameliyatın ısrarla devam etmesi ge-rektiğini savunan Batılılar mı? Yoksa herşeye rağmen son bir sıçrayışı bedeninde hisseden yaşlı Doğu mu? Bu sorunun cevabını ben bilemem. Benim bildiğim tek bir şey var: O da yarın yine tertemiz bir güneşin doğacak olması… Yeni umutlar, yeni zihinler yetişe-cek yarınlara… İşte bu yüzden, biz yapamamış, biz uyandıramamış olsak da içimizdeki devi, hiç olmaz-sa şahlanacak yeni nesiller yetiştirelim. Gözlerinde Mustafa Kemal’i gördüğümüz nesiller…

İnadına, umutla ve gülümseyişle bakalım gele-ceğe. Amerikalı siyahîlerin efsanevi lideri Martin Luter King’in bir zamanlar bir ha-yali vardı; belki o tam anlamıyla gerçekleş-tiremedi hayalini. Ama benim de bir haya-lim var her şeye rağmen. İnanıyorum bir gün Gazze’de, Bağdat’ta, Kabil’de çocuklar özgürce oyunlar oynayabilecek… Anne ve babalarıyla birlikte, yarınları mutluca yaşayabilecek. Top sesleri, savaş çığlıkları, feryatları duymayacaklar. Her şeyden önemlisi artık ağlamayacaklar… II

Hayal ediyorum da bir gün,Evet, bir gün, gülümseyen çocuklar göreceksiniz Filistin’de,Kavgaya, baruta, silaha yer olmayacak yüreklerde,Çarklar yeniden dönmeye başlayacak un fabrikalarında,Açlar, sefiller, yoksullar kalmayacak benim uygarlığımda,Yüzler hep gülecek, bir parça ekmekte olsa kursaklarda,Yorucuda olsa barış olacak, dostluk olacak bu kutsal topraklarda…

Page 25: Yildizlar - Sayi 7

44 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 45TEMMUZ/ 10

TProjenin amacı; geleceğin mimar ve kent plancılarının,

afet risklerinin azaltılmasında tasarımın rolü ve önemine ilişkin

bilinçlenmesi ve farkındalığının artmasını sağlamak.

yazı, YARD. DOÇ. DR. Z. GÜL ÜNAL / YTÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ RESTORASYON ANABİLİM DALI, PROJE KOORDİNATÖRÜ

“KURTARABİLİRSİNİZ - YOU CAN RESCUE”

PROJE

Türkiye, dünya üzerinde afete yatkın olarak tanımla-nan, doğal afet riskinin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Bu gerçek göz önüne alındığında afet olarak tanımlanan “doğa olaylarının doğasını anlamak, bunlara karşı bilinçli ve hazırlıklı olmak” karşılaşılabi-lecek afetlerin yıkıcı etkilerinin azaltılmasında büyük önem taşıyor.

Bilimsel araştırmalar; özellikle tasarım ve planla-ma alanında yapılan hataların, yerleşim alanlarında doğa olaylarının, doğal afetlere dönüşümde önemli pay sahibi olduğunu gösteriyor. Bu gerçekten yola çıkan YTÜ Uluslararası Kentsel Çalışmalar Araştırma Merkezi (ICUS) ile 1994 yılında kurulan ve bu tarih-ten beri ülkemizde ve dünyada meydana gelen tüm önemli afetlere müdahalede gönüllü görev alan GEA-SAR Arama Kurtarma Grubu bir araya gelerek ulusla-rarası bir proje başlattı: “Kurtarabilirsiniz – You Can Rescue.”

Projenin amacı; sergi, yayın ve konferanslar yoluy-la, geleceğin mimar ve kent plancılarının afet riskleri-nin azaltılmasında tasarımın rolü ve önemine ilişkin bilinçlenmesi ve farkındalığının artmasını sağlamak.

Haiti OperasyonuKasım 2009’da ön çalışmalarına başlanan ve çerçe-vesi tanımlanan proje, YTÜ ICUS ve GEA-SAR arasın-da 13 Ocak 2010 tarihinde imzalanan bir protokolle başladı. Bu tarih, proje için unutulmaz bir başlangıç oldu: Protokolün imzalanmasından birkaç saat sonra Kurtarabilirsiniz Proje Ekibi’nin 4 üyesi; GEA-Sar Koor-dinatörü Umut Dinçşahin, Takım Koordinatörü Kadir Erkan, Takım Lideri Cem Behar, ICUS Kurtarabilirsiniz Proje Koordinatörü ve GEA-SAR Üyesi Yard. Doç. Dr. Z.Gül Ünal, GEA-SAR’ın aldığı yardım çağrısı üzerine Haiti’ye hareket etti. Ekip başarılı bir operasyondan

Page 26: Yildizlar - Sayi 7

46 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 47TEMMUZ/ 10

*

Konferanstaki konuşmacılar ve konuları

* YTÜ Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şükrü Ersoy “Dünyada Afet Eğilimlerinin Değişimi ve Yerküreye Etkileri”

* İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü – Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuarı’ndan Doç. Dr Alper İlki “Afet Durumlarında Ülkemizde Sık Karşılaşılan Yapısal Riskler”

* GEA-Arama Kurtarma Grubu Koordinatörü Umut Dinçşahin “Bir Operasyon Güncesi”

* CNN Muhabir Ivan Watson Afet ve Medya / Olağandışı Durumların Yönetiminde Medyanın Rolü

* Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nden Dr. Bahadır Bakım “Afet Sonrası Travma ve Travmaya Yaklaşım”

YTÜ ICUS Ekibinden Yard. Doç. Dr. Z.Gül Ünal, Yard. Doç. Dr. Nilgün Erkan, Yard. Doç. Dr. Tolga Akbulut ve Arş. Gör. Meltem Vatan Kaptan; GEA-SAR Ekibinden Koordinatör Umut Dinçşahin, Kadir Erkan, Cem Behar, Eda Ateş ve Hilal Kurt’tan oluşan Kurtarabilirsiniz Proje Ekibi, Ankara’dan sonra yurt içinde ve dışında dolaşmaya devam edecek. Şu anki programa göre serginin dolaşacağı iller: Ankara, Antalya, Eskişehir, Kütahya, Isparta. Serginin yurt dışından davet aldığı ülkelerde, Ekim ayında Saraybosna’dan başlayarak, on günlük dönemler halinde 2012 yılına kadar dolaşması planlanıyor.

Kurtarabilirsiniz Proje Ekibi, aynı zamanda sergi ve konferans materyallerini kitap haline getirecek. “Kurtarabilirsiniz – You Can Rescue” Projesi’ne ilişkin ayrıntılı bilgiye, www.youcanrescue.yildiz.edu.tr web adresinden ulaşabilirsiniz.

PROJE

sonra ülkeye dönerken, yanlarında Haiti Operasyo-nu sırasında oluşturdukları geniş bir görsel arşivi de beraberinde getirdi. 300 bin kişinin ölmesi ile sonuç-lanan 21. yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biri olarak tanımlanan Haiti Depremi’nden elde edilen veriler, Kurtarabilirsiniz proje konseptinin sergi bölü-münde “Bir Operasyon Güncesi – Haiti Operasyonu” başlığı altında ayrı bir bölüm olarak değerlendirildi.

Bir Operasyon Güncesi – Haiti Operasyonu Sergisi4 Mayıs tarihinde YTÜ Mimarlık Fakültesi’nde Sergi açılışı ve YTÜ Oditoryum Sergi Salonu’nda konferans dizisi ile başlayan projenin sergi bölümü iki temayı bir arada işliyor.

Birinci Tema; afet risklerinin azaltılması ve afet sonrasında iyileştirme çalışmalarında mimari tasa-rım ve kent planlama alanlarında gerçekleştirilen bilimsel çalışmaları ortaya koyuyor. Bu temaya, YTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyeleri’nden; Ali Osman Kuruşçu, Canan Girgin, Deniz Erinsel Önder, Deniz Güney, F. Deniz Gündoğdu (doktora öğrencisi), Hülya Yakar, Meltem Vatan Kaptan, Nilgün Erkan, Nazire Diker, Tolga Akbulut, Z.Gül Ünal, Floransa Üniversi-tesi Sivil Savunma ve Risk Şartları Çalışma Merkezi

Direktörü Prof. David Alexander ve Berkley-BFP En-gineers Inc.’den Eduardo Fierro, posterleriyle katkıda bulundu.

İkinci Tema; afet sonrasında karşılaşılan tabloları ve gerçekleştirilen kurtarma operasyonlarını Birleş-miş Milletler Uluslararası Arama Kurtarma Tavsiye Grubu (International Search and Rescue Advisory Group – INSARAG) bünyesinde yer alan uluslararası arama kurtarma gruplarının gözüyle ortaya koymak-ta. Türkiye’den, Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliği, GEA-SAR, Izlanda’dan Icelandic Association for Search and Rescue Team/ICE-SAR, Hollanda’dan Deusch Urban Search and Rescue Team/USAR.NL, Ispanya’dan Salvamenteo Ayuda Rescate Espanol/SAR-ESPAÑA, İtalya’dan Corpo Nazionale Vigili Del Fuoco, ABD’den Fedaral Emergency Management Agency/FEMA ve Los Angeles Country Fire Depart-ment/LAFD arama kurtarma grupları, dünya üze-rinde katıldıkları operasyonların fotoğraflarından oluşan posterleri ile bu temaya katkıda bulundu. Bu posterlerde yer alan fotoğrafların büyük bir kısmı, arama kurtarma dünyası dışında ilk defa paylaşılan ve arama kurtarma operasyonlarının ilk anlarında hasar gören yapıların da durumlarını gösteren çok önemli görsel belgeler.

>> Haiti Depremi’nden elde edilen veriler, Kurtarabilirsiniz proje konseptinin sergi bölümünde “Bir Operasyon Güncesi – Haiti Operasyonu” başlığı altında ayrı bir bölüm olarak değerlendirildi.

KonferansProjenin YTÜ Oditoryum Sergi Salonu’nda gerçekle-şen konferans bölümünde, afet öncesi ve sonrasında farklı alanlarda hizmet veren uzmanların sunumları yer aldı. Konferans; YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yük-sek, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekai Görgü-lü, GEA-SAR Koordinatörü Sosyolog Umut Dinçşahin, Kurtarabilirsiz Proje Koordinatörü ve GEA-SAR Üye-si Yard. Doç. Dr. Z.Gül Ünal’ın açılış konuşmaları ile başladı. II

> Kurtarabilirsiniz Sergisi

> Haiti Operasyonu’na

katılan ve Kurtarabilirsiniz

Proje ekibinde yer alan GEA Arama Kurtarma Grubu

üyeleri, Umut Dinçşahin, Cem

Behar, Kadir Erkan, İbrahim

Doğru, Z.Gül Ünal, ortak kurtarma

çalışmasını gerçekleştirdikleri Amerikan Florida Task Force II Ekibi ile Port Au Prince Carabian Market

enkazında.

Page 27: Yildizlar - Sayi 7

BBir markanın ömrünü, hedef kitlesinin ihtiyaçlarına ve

beklentilerine cevap verip vermemesi belirler. Özellikle bilgisayar teknolojisi gibi sürekli değişen ve

gelişen bir alanda bu, çok daha önemlidir.haber, MEHMET SAİT EKİNCİ fotoğraflar, ÖZLEM ŞAHİN

ADVERTORIAL

YTÜ ÖĞRENCİLERİ BİR BİLGİSAYARDAN

NELER BEKLİYOR?

AYŞE BERNA BEDİRHANBilgisayar satın alırken tercih kriterlerimi, tasarım ve kullanım kolaylığı belirliyor. Tabi teknik özelliklerin de belirli standartlarda olmasına dikkat ediyorum. Bu anlamda tercihim, Exper’in ‘Karizma’tik yüzü NC82C’den yana oldu. Parmak izi tutmayan piano black kasası bilgisayarımı sürekli temizlememin önüne geçerken, ekran çözünürlüğü ve parlaklığı da beklentilerimi tam anlamıyla karşıladı. Güçlü donanım özelliklerine sahip olmasına rağmen çok fazla ağır da değil. Intel’in yeni seri i3 işlemcisi bulunan NC82C’de; 2 GB RRD3 RAM, 250 GB SATA harddisk, 15.6 inç büyüklüğünde parlak ekran, stereo hoparlör ve gittiğim her yerde arkadaşlarımla sürekli iletişimde kalmamı sağlayan kablosuz bağlantı özellikleri bulunuyor. Yanısıra yüzlerce fotoğrafımı, müzik ve film arşivimi taşıyabilmem de ayrı bir keyif veriyor.

Bilgi toplumu olma yolunda hızla ilerlediğimiz şu günler-de, bilgi ve teknolojinin önemi toplumun her kesiminde giderek artıyor. Özellikle üniversiteler için bilgi ve tekno-lojinin üretimi ve geliştirilmesi; uygulama ve kullanımı vazgeçilmezdir.

Bir ülkenin ya da toplumun gelişim ve yenilik öncüleri olan üniversiteler, teknolojik ilerlemenin yönünü belir-lediği gibi kullanımda olan trend ve standartları da ser-giler. Özellikle öğretim üyeleri ve öğrencilerin ihtiyaç ve vizyonları, teknolojik ürünlerin popülaritesini belirlediği gibi, gelecek tasarımında da etkin bir rol oynar.

CAN KIRAÇ YURDAKULBilgisayarda hız ve kapasite benim için çok önemli. Bir de tabi satış sonrası servis hizmeti. Daha önce bazı hoş olmayan şeyler yaşamıştım bir markayla. Bu sefer bilgisayar alırken çok iyi bir araştırma yaptım. Ve Exper marka bilgisayar almaya karar verdim. Gün içinde tüm mobil ihtiyacımı karşılayacak hız ve güçlü kapasite özelliklerini Exper Karizma NC93M’de buldum. Benim gibi yüksek verimlilik ve sınırsız eğlence isteyen bilgisayar tutkunları için geliştirilen ve maksimum multimedya keyfi sunan Karizma NC93M, Intel’in özellikle dizüstünde çığır açan yeni işlemcisi i5’e sahip. Orjinal Windows® 7 Home Premium işletim sistemi, 6 GB RRD3 RAM desteği, 15.6 inç büyüklüğündeki 1366x768 Glare Parlak ekranı, 2 GB RRD3 128 BiT ATI HD 5470 ekran kartı, kablosuz ağ bağlantı desteği ile Exper Karizma NC93M, bence hem eğlence hem de iş için vazgeçilmez bir deneyim sunuyor.

Teknolojiye olan yakınlığımdan, evde masaüstü bilgisayarların verdiği keyfi göz önünde bulundurarak, ikinci bir bilgisayar daha almaya karar verdim. Yaptığım araştırmalarda Exper’in Türkiye’de ilk defa Solid State Driver teknolojisine Action serisinde yer verdiğini görünce ve bu serinin güçlü bileşenleri de üzerinde taşıdığını öğrenince DC91U’yu satın almaya karar verdim. DC91U, çok hızlı açılmakla kalmayıp oyun ve yazılımlarda da dakikalarca bilgisayar başında bekletmiyor. Performans anlamında tüm beklentilerimi karşılayan Action DC91U, hız yarışına bir anlamda son noktayı koyarken, tasarım açısından da odamla bir bütünlük sağladı. Maksimum veri güvenliği sunan, düşük enerji tüketimi sağlayan ve sessiz çalışan DC91U, performans ve eğlence anlayışına bence yeni bir soluk getirdi.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Page 28: Yildizlar - Sayi 7

ADVERTORIAL Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Yıldız Teknik Üniversitesi bu anlamda ülkemizin asırlık çınarlarından biridir. Kurumsal kimliği, eğitimi, seçkin aka-demik kadrosu ve öğrencileriyle Türkiye’de en çok tercih edilen üniversiteler arasında yer almaktadır. Beşiktaş’taki merkez yerleşkesinin tarih ve tabiat bakımından konumu ve durumu da benzersizdir.

Gençlerin teknoloji yorumlarıBu sayımızda, bilgisayar teknolojileriyle ilgili eğilimlerini öğrenmek ve sektördeki gelişmelerle ilgili görüşlerini al-mak için öğrencilerimizle biraraya geldik. Genç arkadaşla-rımızın içten, rahat ve bilinçli tutumları eşliğinde, samimi ve üretken bir araştırma yaptık. Bilgisayar, notebook ve netbooklarla ilgili düşüncelerini aldığımız öğrencilerimi-zin, günlük hayatlarında bilgisayarları hangi alanlarda kullandıklarını da öğrendik.

İhtiyaç ve beklentileri oluşturan noktalar, eğitim ve sosyal amaçta kesişti. Öğrencilerimiz, gün içinde yoğun olarak kullandıkları ürünlerde aradıkları en önemli unsur-ların; hız, kapasite, rahat kullanım ve satış sonrası servis kalitesi olduğunu dile getirdiler.

Hedef kitlenin önemiBir markanın ömrünü, hedef kitlesinin ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verip vermemesi belirler. Özellikle bil-gisayar teknolojisi gibi sürekli değişen ve gelişen bir alan-da bu çok daha önemlidir. Öğrencilerimizle yaptığımız bu çalışmada, Exper Bilgisayar’ın bunun bilincinde olduğunu gördük. Belli ki Exper, daha kalitelisi, daha hızlısı ve daha kullanışlısı için, daha çok çalışıyor. Bu tespiti nasıl mı yap-tık? İşte öğrencilerimizin görüşleri:

NESLİHAN KILLIExper’le tanışmam arkadaşlarımın tavsiyesiyle oldu. Mühendislik okuduğumdan olsa gerek, görünenin ötesiyle ilgiliyim. Özellikle proje ve ödevlerimde kullandığım bilgisayarın bana sorun yaşatmasını hiç istemem. Exper’in Style serisini tercih edişim de sadece görüntü değil, işlemci ve donanım olarak da çok iyi özellikleri barındırmasından kaynaklanıyor. Hayatıma maksimum mobilite katan Exper Style’ı 1.2 kg ağırlığıyla gittiğim her yere götürebiliyorum. 3G özelliği ile maksimum özgürlük va’deden ürün, 10.2 inç büyüklüğündeki 1024x600 piksel LED ekranıyla da tüm beklentilerimi fazlasıyla karşılıyor. Exper Style, Intel’in Atom N450 işlemcisi, 2 GB RRD2 RAM’i, Orjinal Windows® 7 Starter işletim sistemiyle beni yarı yolda bırakmıyor. 1.3 megapiksel kamerası, kart okuyucu yuvası ve USB 2.0 hızlı çıkışlarıyla Exper Style, VGA bağlantısıyla da bence bir netbook’tan daha fazlasını sunuyor.

Windows®

Intel® Core™ i5 560M işlemci

Intel® Core™ i5 560M işlemci

i5 li ürünün olduğu sayfa için alttaki ya da üsttekini logolardan birini kullanmanız yeterli. dört yanında da 5mm temiz alan olması gerekiyor hem yazı Hem de logo için. Windows yazısı olabildiğince temiz bir yüzeyde olmalı, tam siyah ya da beyaz kullanılmalıdır.

Page 29: Yildizlar - Sayi 7

52 Yıldızlar TEMMUZ / 10

YYıldız Sarayı, Beşiktaş Yıldız Tepesi`nde Türk Os-manlı Saray mimarisinin en son örneğini oluşturan yapı gruplarındandır. Yeşil bir ormanı andıran Yıldız Koruluğu’nda, Topkapı Sarayı’nda olduğu gibi köşk-ler bulunmaktadır. Bütün bu köşkler topluluğu, Yıldız Sarayı’nı oluşturur.

Sarayın bulunduğu “Hazine-i Hassa”ya kayıtlı bu arazi, Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri pa-dişahlar tarafından av sahası olarak kullanılmaktaydı. Bu araziye ilk kasrı yaptıran Sultan I.Ahmet’tir (1603-1617). Sultan IV. Murat da (1617-1640) avlanmaya gel-diği zaman bu kasırda istirahat ediyordu.

Burada ilk köşkü III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan inşa ettirmiş, II. Mahmud da güzel bahçeli bu yerde bir köşk yaptırmıştır. Bu köşkü Abdülmecid dayayıp döşeyerek “Yıldız” adlı gözdesini yerleştirmiş, bu ne-denle Sultan Abdülmecid zamanında daha çok değer kazanan bu yere Yıldız Sarayı denmiştir. Sultan Selim, sarayın iç bahçesinde Rokoko stilinde bir de çeşme yaptırmıştır. Sultan III. Selim`den sonra tahta çıkan Sultan II. Mahmut’da (1808-1839), Yıldız bahçesinde düzenlenen ok atışlarını ve güreş oyunlarını seyret-mek için buraya gelirdi. Bu padişah, 1834-1835 yılların-da burada bir köşk yaptırarak etrafını da bir bahçeyle düzenletmişti.

1826`da Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldıran Sul-tan II. Mahmut “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” adıyla yeni kurulan ordunun Yıldız bahçesinde yap-tığı talimleri bizzat buradan denetlerdi. Oğlu Sultan Abdülmecit (1839-1861) bu köşkleri yıktırarak, annesi Bezm-i Alem Sultan için 1842 yılında daha güzel bir üslupta olan “Kasr-ı Dilküşa” isimli köşkü yaptırmış ve Yıldız Sarayı’nın büyümesini sağlamıştır. Abdüla-

TARİHİ MEKÂNLAR

BİR OSMANLI ŞAHİDİ: YILDIZ SARAYI

Yıldız’ın etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş; birçok köşkleri, camisi, saat kulesi, tiyatrosu, müzesi, atölyeleri, kütüphanesi, eczanesi ve parkları ile burası bütün ihtiyaçlara cevap veren

12.000 kişinin içinde yaşadığı bir şehir haline gelmiştir.derleyen, DİLEK KEKEÇ

> Sale Köşkü

> Yıldız Sarayı

Page 30: Yildizlar - Sayi 7

54 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 55TEMMUZ/ 10

ziz devrinde ise Malta, Çadır ve Çit köşkleri yapılarak zaman zaman kalınabilen hale getirilmiş, Çırağan’la Yıldızı birbirine bağlayan bir de KöPage Rankingü yaptırılmıştır.

Genellikle yaz aylarında Yıldız Köşkü`ne oturmaya gelen Sultan Abdülaziz (1861-1876) ise, Balyan ailesi mimarlarına Büyük Mabeyn Köşkü`nü inşa ettirmiş-tir. Daha sonra da, dış bahçe denilen kısma Malta ve Çadır köşklerini, asıl saray kısmına ise Çit Kasrı`nı ekletmiştir. Sultan Abdülaziz`in tahttan indirilmesin-den sonra Sultan V. Murat (1876), 92 gün süren salta-nat günlerinde Yıldız Sarayı’nda oturmuştur.

Sultan II. Abdülhamid, amcası Sultan Abdülaziz`in ve ağabeyi Sultan V. Murat’ın birbirini takip eden ika-metlerine sahne olan Dolmabahçe Sarayı’nın deniz kıyısında bulunması ve bu sarayın denizden kuşatıl-ması ihtimalini göz önünde bulundurarak, 1877`de Dolmabahçe’yi emniyetli bulmadığından Yıldız’a taşınmış, 33 yıllık saltanatını burada sürdürmüştür. Daha sonraları 500.000 m2’lik bir alanı kaplayan Yıldız’ın etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş, içinde ti-yatrosu, müzesi, atölyeleri, kütüphanesi, eczanesi ve parkları ile burası bütün ihtiyaçlara cevap veren bir

TARİHİ MEKÂNLARşehir haline gelmiştir. II. Abdülhamid adeta sur gibi olan ihata duvarlarının dışında kışlalar yaptırarak as-keri birlikleri yerleştirmiş, böylece kendini ve tahtını korumak istemiştir.

Yıldız’da yer alan bütün binalar üç bahçede toplan-makta ve binalara dört büyük kapı ile girilmekteydi. Birinci avluda Sultan Abdülaziz’in 1866 da yaptırdığı söylenen Büyük Mabeyn yer almaktadır. Çift taraflı merdivenle çıkılan bu binanın tavanı kapı ve duvarları altın yaldız tezyinatlıdır. Çini soba ve avizeleri görül-meğe değer eşyalardandır.

Aynı bahçe üzerinde Sultan Abdülaziz’in yaptırdı-ğı ve sefillerin kabul edildiği Çit köşkü bulunur. Bu-radan ikinci büyük bir kapı ile Sultan Abdülhamid’in esas dairelerinin bulunduğu diğer avluya geçilir. İçeri girildiğinde sağda 1900 yılında II. Abdülhamid tara-fından yaptırılan Küçük Mabeyn görülür. Padişahın nazırlarıyla görüştüğü bu bina iki katlı olup alt katta kendisinin bir çalışma odası vardır. Bu binada Sultan Abdülhamid’e tahttan indirildiği bildirilmiş, Vahidet-tin de Samsun’a giden Mustafa Kemal Paşa ile yine bu binanın üst katlarındaki bir odada görüşmüştür.

Çit köşkü ile Küçük Mabeyn binaları arasında ha-rem kapısı vardır. Bu kapıdan 10 m. yükseklikteki duvarların çevirdiği üçüncü avluya geçilir. Burası ka-dınefendilerin, sultanların ve şehzadelerin oturduğu köşklerin ve tiyatronun bulunduğu bir yerdir.

Yıldız Sarayı birçok köşkleri, 1886 da yapılan camisi ve 1891 de yapılan saat kulesiyle 12.000 kişinin içinde yaşadığı bir şehir haline gelmiştir.

İstanbul’a gelen yabancı toplulukların konser ve temsil verdiği tiyatronun tavanı, mavi zemin üzerine sarı yıldızlarla süslüdür. Sahnenin karşısındaki loca, padişaha ait olup üst kat locaları şehzadelerindi.

Sarayda bir de müze vardır. Camiin yanındaki silâh köşkü denilen yerde, şimdi Askeri müzede bulunan saray silâhları da teşhir edilmekteydi. Çiçeğe benze-yen ve kuşlara son derece düşkün olan Sultan Abdül-hamid, bir böcek ve kuş müzesi de kurmuştu.

Yıldız Sarayı’nın bugün İstanbul Üniversitesi kü-tüphanesinde bulunan zengin bir de kütüphanesi vardı. İç bahçe son derece bakımlı ve güzeldi, burada içinde kayıkların yüzdüğü 240.000 m2’lik bir havuz, bu görkemli bahçeye ayrı renk katardı. Burada en önemli yapı, son derece göz alıcı manzaraya sahip Cihannûma köşküdür.

Dış bahçe, saray kadınlarının gezinti yeri olan bu-günkü Yıldız Parkı’dır. İçinde Şâle, Malta, Çadır köşk-leri bulunmaktadır. Şale Köşkü aynı zamanda, sarayın günümüze ulaşan en bakımlı bölümlerindendir.

Çadır Köşkü, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırıl-mış olup önünde bir havuzu vardır. Burada 1881 de Mithat Paşa ve arkadaşları Sultan Aziz’in katlinden sorumlu tutularak muhakeme edilmişlerdir. Yıldız Parkı içinde Abdülaziz’in yaptırdığı, Turing’in onarıp işlettiği Malta Köşkü bulunmaktadır. İki katlı olan

>> Sultan II. Abdülhamid, Dolmabahçe Sarayı’nın denizden kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak 1877 yılında Yıldız’a taşınmış, 33 yıllık saltanatını burada sürdürmüştür.

Malta Köşkü’nün üst katında bir salon ve buna açılan odalar bulunur. Nefis manzaralı Malta Köşkü’nün alt katında bir havuzlu salon bulunmaktadır.

İyi bir marangoz ustası olan Abdülhamid’in maran-gozhanesi, tamirhane ve bıçkıhanesi de bugün artık yıkılmıştır. Yalnız Sarayı’na çini ve vazo yapan Yıldız Çini Fabrikası, Sümerbank’a bağlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Uzun süre Harp Akademileri binası olarak kullanı-lan saray, 1978 yılında, Kültür Bakanlığı’na devredil-miş ve daha sonra Yıldız Sarayı Müdürlüğü`ne tahsis edilmiştir. Saray`da ilk müzeleştirme çalışmaları 1994 yılında gerçekleştirilebilmiştir. 6 Ocak 1994 tarihinde Saray Tiyatrosu ve yeniden düzenlenen Sahne Sanat-ları Müzesi, 8 Nisan 1994`de ise Yıldız Sarayı Müzesi ziyarete açılmıştır.

Müzede sergilenen eserler genellikle saraya aittir. Sergilemede Sultan II. Abdülhamid’in kişisel eşyaları, kendisine armağan edilen eser niteliğindeki objeler-den başka, müzenin eski marangozhanede olmasın-dan dolayı ahşap eserlere ve Yıldız Porselen Fabrikası ürünlerine de yer verilmiştir.

Müzeleştirilen ikinci bina, günümüze ulaşabilen tek Saray Tiyatrosu’dur. Sultan II. Abdülhamid tarafından 1889 yılında yaptırılmıştır. Restorasyon çalışmaları tamamlanan bu yapı, bitişiğinde bulunan Gedikli Cariyeler binasıyla birlikte Tiyatro ve Sahne Sanatları Müzesi olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Tiyat-ro Müzesi’nin bir bölümünde de, kullanıldığı devre ait

orijinal kostümlerin sergilendiği bir seksiyon oluştu-rulmuştur. Sahne Sanatları Müzesi’nde ise, halen ge-leneksel ve batı etkisinde gelişen tiyatro tarihine ait ve arşiv değeri taşıyan belgeler ile ünlü sanatçılara ait bazı kişisel eşyalar sergilenmektedir. Böylece, çekirde-ği oluşturan müzeler devredilecek ve satın alınacak yeni eserler ile daha da zenginleşecektir. II

> Büyük Mabeyn Köşkü

Page 31: Yildizlar - Sayi 7

56 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 57TEMMUZ/ 10

NEDEN ÖĞRETMEN OLACAĞIM? NASIL ÖĞRETMEN OLACAĞIM?

Bir öğrencinin günlüğündenSON SAYFA…Bugün öğretmen okulundan mezun olduğum gü-nün gecesi. Nasıl da heyecanlıyım daha öğretmen-liğe başlamadığım halde. Hatırlıyorum da; okuyaca-ğımız okulları tercih ederken en başta öğretmenliği nasıl da bir çırpıda yazmıştım. Çünkü öğretmenliği o kadar seviyordum. İlk öğretmenim bana “benim oğlum okuyacak, öğretmen olacak” derdi. Öğretmen olmak hep hayallerimdeyken, şimdi sıra bu hayalleri gerçekleştirmeye gelmişti. Peki, neden öğretmen ol-mayı bu kadar çok istiyordum? Başka bir meslek mi yoktu? Neden bir doktor veya hâkim veya mühendis olmak bana cazip gelmiyordu. Sanırım bunu hem tüm öğretmenlerime borçluyum, hem de insanlara yardım et-mek, onlara hizmet etmek ve onlara dair, hayatlarına dair bir şeyler öğretmek gü-düsü belki de. Aslına bakarsan günlük, bu insanın içinde. Benim içimde…

Herşeyi bilmeme rağmenHâlbuki bilmiyor muyum öğretmenlerin ne zor-luklarla mesleğini ifa ettiklerini? Şehirlerin en ücra köşelerine ne hayallerle gittiklerini, ne tecrübelerle döndüklerini bilmiyor muyum? Ne öğrencilerle uğ-raştıklarını, ne velilerle tartıştıklarını da biliyorum. Hepsini biliyorum ama insan yetiştirme isteği ne ka-dar da ağır basıyor. Düşünsenize bir öğrenciyi doğru bilgilerle yavaş yavaş hayata ha-zırlıyorsunuz. Ne sabır değil mi? Bir çayın demlenmesini beklemekten çok da öte. Şimdi çay demleniyor da… Öğretmenlerin ye-tiştirdikleri öğrenciler, hemen içilmiyor da çay gibi.

Yıllar geçmesi gerekiyor. Hem de çok yıllar. Bi-lirsin günlük çok özel ağaçlar da hemen yetişmez, hemen meyvesini vermez. Hâlbuki öğretmen, mey-vesini belki de hiç göremiyor öğrencisinin. Yine de bir

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

SÜLEYMAN YERLİKAYA / BİLGİSAYAR ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ ÖĞRENCİSİşeyler öğreterek onları hayata hazırlamak istiyor. Ne hedef ama!

Biliyorum, bunların hepsini biliyorum. Başıma gelecekleri de, gelmeyecekleri de. Ama yine de öğret-men olmak istiyorum. Öğreten olarak, öğretirken de bir şeyler öğrenen olmak istiyorum. Öğrencilerim-den daima bir şeyler öğrenerek yola devam etmek istiyorum.

Düşünüyorum da…Öğretmenliğimin ilk günü, ilk haftası, ilk ayı, ilk yılı nasıl geçecek acaba? Ben öğrencilerime ısınırım da, öğrenciler bana ısınacak mı? Yoo! Bunlar için çok erken. Ben görevimi yapacağım. Öğrencilere gerektiğinde öğretmen, gerektiğinde öğ-renci, gerektiğinde arkadaş, gerektiğinde anne-baba olacağım. Hepsinin bir sırası ve hepsinin bir zamanı olduğunu biliyo-rum. Öğretirken öğrenen, öğrenirken de öğreten olacağım.

Öğrencilerin hepsi benim için özel olacak, iyisi de kötüsü de, hayır kötü diye bir şey yok.

Hepsi benim için özel. Hepsine aynı yakınlıkta ve uzaklıkta. Biliyorum bunların zor olduğunu, ama düşünsenize yetiştirdiğiniz insanlar zamanı gelince öğretmen, doktor, vali, kaymakam, mühendis olacak ve ne öğrendiyse, nasıl öğrendiyse o şekilde hayatına geçirecek öğrendiklerini. Öğretmenin adaletli yakla-şımını, kendisine gelen insanlara uygulayacak. Ne meyve ama! İnsan hayatını verir bu yolda gerçekten.

Ben de öğretmen olmak istiyorum. Artık tohum-ları toprağa atma zamanı geldi. Gerçekten çok işim var günlük. Öğrenciliğe son, öğretmenliğe merhaba derken bile ölene kadar öğrenen olacağımı biliyorum.

Son Satır…Öğrenciliğinin son sayfası be günlük, artık bir öğ-retmen yazacak sayfalarını, ne güzel değil mi senin için?

Tüm öğretmenlere ve öğretmenlerin ilkine se-lam olsun. II

Page 32: Yildizlar - Sayi 7

58 Yıldızlar TEMMUZ / 10

YYıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fa-kültesi (İİBF)’nin yeni Dekanı Prof. Dr. Güler Aras’dan Fakültenin yapısı, hedefleri, projeleri ve uluslararası ilişkileri hakkında bilgi aldık.

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? YTÜ ile ilişkim 1992 yılında asistan olarak başladı ve bu güne kadar çeşitli aşamaları katederek devam etti. Bu süreçte Fakültemizin kuruluşunda bulundum. İş-letme bölümünün kurucu öğretim üyeleri arasında yer alma şansına sahip oldum. Bölümün kuruluş ça-lışmalarında fiilen yer aldım. Bu sürede gerek fakülte içerisinde, gerekse üniversite içinde, birçok yönetim görevini yürüttüm: Fakülte Yönetim Kurulu ve Fakülte Kurulu Üyeliği, Bölüm Başkan Yardımcılığı, Sosyal Bi-limler Enstitüsü Müdür Yardımcılığı, çeşitli merkezle-rin kuruculuğu ve yönetim kurulu üyeliği gibi... 2006 yılında Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü oldum. De-kanlık görevimle birlikte, bu görevime halen devam ediyorum. Şu ana kadar yayınlanmış 15’den fazla kitap olmak üzere ve 150’nin üzerinde akademik çalışmam var. Çok sayıda derneğin ve bir vakfın kuruculuğunu yaptım. Bir kısmının yönetim ve danışma kurullarında yer aldım, hala devam ediyorum. Bunların arasında benim için çok önemli olan; mesleğimle ilgili olarak Uluslararası Finansal Yönetim Enstitüsü Derneği’nin kuruculuğunu yapmış olmam. Aynı zamanda Yöne-tim Kurulu Üyeliğini ve Başkanlığını yürüttüğüm bu

RÖPORTAJ

ÖĞRENCİLERİMİZİ KÜRESEL REKABET ORTAMINA HAZIRLAYACAK

DONANIMA SAHİBİZ

Prof. Dr. Güler Aras

Fakültemizin, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşları ile karşılıklı kaynak ve bilgi aktarımının sağlanmasına yönelik

ilişkiler kurmasına son derece önem veriyoruz. röportaj, MİNE ULUTAŞ fotoğraflar, VEDAT ÇOLAK / MİNE ATACAN

enstitünün danışma kurulunda bulunuyorum. Ayrıca Türkiye’de iç denetim mesleğinin temel meslek örgü-tü olan İç Denetim Enstitüsü Derneği, Türkiye Şeffaflık Derneği gibi bazı derneklerin Danışma Kurulu Üyesi-yim. YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin yeni dekanı olarak misyonum ise, Fakültemizi uluslararası düzeyde eğitim öğretim ve sosyal olanaklara sahip bir fakülte haline getirmek.

Üniversitemiz teknik dalların ağırlıkta olduğu bir üniversite. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi hangi amaçlarla kuruldu?İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 11 Temmuz 1992 ta-rihinde tek bölüm ile kurulmuş, kısa bir süre içerisinde büyük bir ivme kaydetmiştir. İktisat İşletme ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler olmak üzere 3 ayrı bölüm ile eğitim ve öğretimi sürdürmektedir. Genç ve dina-mik kadrosu ile alanında en iyi fakülteler arasında yer almayı ve başarılı öğrencileri bünyesine çekmeyi ba-şarmıştır. Öğrencilerimize, İstanbul’un merkezindeki tarihi mekanlarda verdiğimiz çağdaş eğitimle, küresel rekabet ortamına hazırlayacak donanımı sunuyoruz. Lisans eğitiminin yanısıra, İşletme, Ekonomi ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında yürütülen 6 Yük-sek Lisans ve 1 Doktora programımız var. 3 Doktora ve 2 Yüksek Lisans programımızın açılması için çalışmalar devam ediyor. Bunların arasında, İktisat Yüksek Lisans ve Doktora programını İngilizce olarak açacağız.

Page 33: Yildizlar - Sayi 7

60 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 61TEMMUZ/ 10

>> Öğretim elemanları tarafından kurulan dört araştırma merkezimiz var: Stratejik Araştırmalar Merkezi, Küresel İncelemeler Merkezi, Türkiye Toplumsal Ekonomik Tarih Araştırmaları Merkezi, Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Merkezi.

Öğretim kadrosuyla ilgili bilgi verir misiniz?Fakültemizde 20 Profesör, 15 Doçent, 11 Yardımcı Do-çent, 10 Öğretim Görevlisi, 14’ü doktorasını tamamla-mış olan 40 Araştırma Görevlisi olmak üzere toplam 96 öğretim elemanı görev yapıyor. Mevcut kadro ile bütün bölümlerde yaklaşık olarak 2.000 öğrencimizin eğitimini sürdürüyoruz ve kuruluşumuzdan bu yana 2.000’in üzerinde öğrenci mezun ettik. Öğretim ele-manlarının, özellikle fakültedeki genç akademisyen-lerin büyük bir kısmı, yurt dışında iyi üniversitelerde doktoralarını tamamladılar; bir kısmı ise halen yurt dışında doktoralarına devam ediyor.

Diğer üniversitelerdeki muadilleri ile karşılaştırıldığında YTÜ İİBF nasıl bir görünüm arz ediyor?Öğretim üyelerimizin çoğu, yurt dışında iyi üniversi-telerden doktorasını almış akademisyenler. Mümkün olduğunca küçük sınıflarda az sayıda öğrenciyle eği-timlerimizi etkin bir şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Öğretim elemanlarımız, bu sayede öğrencilerle çok rahat bire bir iletişim kurabiliyor. Öğretim elemanları öğrencilere eğitim öğretimle ile ilgili her konuda da-nışmanlık veriyor. Diğer pek çok üniversiteden farklı olarak, öğrencinin öğretim üyesine her an ulaşabi-leceği bir sistem mevcut ve bu sistemi daha da ge-

RÖPORTAJ

liştirmeyi planlıyoruz. Biz öğrencilerimizi dinlemeye, anlamaya ve sorunlarını birlikte çözmeye önem veri-yoruz. Hepimiz farkındayız ki; öğrenciler var olduğu için, üniversiteler, fakülteler ve bizler buradayız. 100 yıllık bir eğitim-öğretim kültürünün altında, modern eğitim araç ve yöntemleri ile çağı yakalamış öğretim elamanlarımızın verdiği bir eğitim kalitesine ulaştık. Ayrıca finans ve ekonomi dünyasının kalbinin attığı ortamın içerisindeyiz ve bunun avantajlarının, öğ-rencilerimiz de bizler de farkındayız. Öğrencilerimize birebir görüşmelerle Kariyer Danışmanlığı yapıyo-ruz. Staj zorunluluğu olmamakla birlikte, mutlaka staj yapmalarını teşvik ediyoruz ve staj olanakları sağlıyoruz. ERASMUS öğrenci değişim programları, çift diploma olanakları fakültemizin öğrencilerimize sunduğu olanaklar arasında. Fakültemizin, benze-ri diğer fakültelere kıyasla öne çıkan özelliklerinden biri de, araştırmaya verdiğimiz önem. Fakültemizin öğretim elemanları tarafından kurulan dört araştır-ma merkezimiz var: İlk kurulan Stratejik Araştırmalar Merkezi, ardından sırasıyla, Küresel İncelemeler Mer-kezi, Türkiye Toplumsal Ekonomik Tarih Araştırmaları Merkezi, Balkan ve Karadeniz Araştırmaları Merkezi fakültemiz bünyesinde doğan, ancak disiplinlerarası çalışmaların ve araştırmaların önemi ile hareket eden merkezler oldular.

İİBF bölümlerinde verilen eğitim programlarında nasıl bir mezun formasyonu hedefleniyor?Fakültemiz öğrencilerinin kendi bölümleri dışında farklı bölümlerden aldıkları dersler ve esnek seçimlik dersler sayesinde disiplinlerarası bir eğitim almaları-nı amaçlıyoruz. Fakültemizin, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşları ile karşılıklı kaynak ve bilgi ak-tarımının sağlanmasına yönelik ilişkiler kurmasına son derece önem veriyoruz. Bu şekilde, toplumla iç içe ve toplumsal sorunlara karşı duyarlı, ilgili kurum ve kuruluşlarla sürekli iletişim halinde olan ve bu ça-balardan somut ortak yararlar sağlamayı hedefleyen farklı bir fakülte olma yolunda ilerliyoruz. Amacımız; toplumdan kopuk bir üniversite anlayışı yerine pay-daşlarımızla ve ilgili kesimlerle sürekli iletişim halin-de dinamik bir yapıya sahip olabilmek. Her bölümün kendi formasyonuna uygun olarak, özel kesimden ve kamu kurum ve kuruluşlarından, sivil toplum ku-

ruluşlarından başarılı, model olabilecek kişileri davet ediyoruz ve öğrencilerimizin onlardan ders almaları-nı sağlıyoruz. MATLAB ve SPSS gibi iş dünyasının iki aranılan bilgisayar programına ders planı içinde yer vererek, öğrencilerimizin üniversite dışındaki hayata daha hazır bir şekilde başlamalarına yardımcı oluyo-ruz. İngilizce ders ağırlıklı planlarımız ile öğrenciye hem kendi dilinde eğitim alma olanağını sağlamış oluyoruz; hem de yabancı dilde mesleki terminolojiyi öğrenme ve uluslararası literatürü takip etme imka-nı veriyoruz. Bu bizim “hem bilime hem yabancı dile hâkim öğrenciler yetiştirme” hedefimizle örtüşmek-tedir. Öğrencilerimiz mezuniyet sonrası eğitime, aka-demik kariyere devam etmek ve kendi gelişimlerini sürdürmek için yurt dışındaki çok sayıda üniversite-den Master, Doktora programlarına kabul alıyorlar. Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bağlı İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi makale yarışmasında, öğrencilerimiz hemen her yıl dereceye giriyor ve ödül alıyorlar.

Page 34: Yildizlar - Sayi 7

62 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 63TEMMUZ/ 10

RÖPORTAJ

Fakültenizin uluslararası eğitim işbirlikleri, öğrenci değişim programlarına katılımı var mı? Hangi ülkelerden öğrenciler, fakültenizi tercih edip burada öğrenim görmeye geliyor? Şu an itibariyle 20 ülke, 48 üniversite ile ikili anlaşma-mız bulunmakta. Önümüzdeki zamanlarda bu sayıyı daha da yukarıya taşımayı hedefliyoruz. Örneğin; geç-tiğimiz eğitim-öğretim yılında İtalya, Almanya, Fin-landiya, Litvanya ve Çek Cumhuriyeti’nden 19 öğren-ci, bu kapsamda Fakültemizden eğitim almaya geldi. 24 öğrencimiz de aralarında Almanya, İtalya, Fransa, Finlandiya ve İsveç’in bulunduğu ülkelere eğitim al-mak üzere gitti. Aynı şekilde, yurt dışından Fakültemiz bölümlerinde eğitim vermek üzere gelen ve eğitim vermek amacıyla giden öğretim üyelerimiz de oluyor. Fakültemizde İşletme bölümünün, İngiltere’de Leeds Metropolitan University ile ortak diploma programı mevcut. Öğrencilerimiz istedikleri takdirde, eğitimle-rinin bir kısmını İngiltere’de yapabilir ve bu ortak dip-lomaya sahip olabilir.

Fakülte mezunlarının iş, siyaset ve bürokrasi platformlarında tercih edilme durumu hakkında bilgi verir misiniz?Amacımız ve sloganımız: Üniversite dışındaki dünya-ya aktif katılım. Bu yaklaşımın bir sonucu olarak, bö-lümlerimizden mezun olan öğrencilerimiz gerek özel sektörde, gerekse kamu kurum ve kuruluşlarında iş bulma olanaklarına sahip oluyor. Örneğin; henüz çok genç bir fakülte olmamıza rağmen, Maliye Bakanlığı,

Gelirler Kontrolörlüğü, Hazine ve Dış Ticaret Müste-şarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Merkez Bankası gibi kamu sektörünün önemli mevkilerinde mezunlarımız görev yapıyor. Bölümlerimiz aynı zamanda, girişimci öğrenciler yetiştirmek açısından da özel programlar uyguluyor. Bu konuda özellikle girişimcilik derslerinin bulunduğu İşletme bölümünde önümüzdeki eğitim-öğretim döneminde “Girişimcilik Proje Yarışması” düzenlemeyi planlıyoruz. Öğretim üyelerimiz öğren-cilerimize, bireysel kariyer yönlendirmesi yapıyorlar. Bunun için fakültemizde oluşturduğumuz farklı çalış-ma gurupları ve koordinatörlükler mevcut. Bunlardan biri; mezunlarla işbirliğini geliştirmek ve öğrencilere staj ve iş olanağı sağlamada yardımcı olmak üzere ku-rulan Mezunlar Koordinatörlüğü. Bir diğer koordina-törlüğümüz; öğrencilerin sorunlarını, talep ve beklen-tilerini her an takip edebilmek için oluşturduğumuz Öğrenci Koordinatörlüğü.

Hedeflerinizden bahseder misiniz?Fakültemiz şu anda Türkiye’de alanında en prestijli fa-külteler arasında yer alıyor. Genç bir fakülte olmamıza rağmen, gerek öğrencilerimizin başarı düzeyi, mev-cut akademisyenlerimizin araştırma, yayın, eğitim-öğretim faaliyetleri, gerekse öğrencilerimize sundu-ğumuz olanaklar açısından, diğer üniversitelerdeki muadillerimizle kıyaslandığımızda son derece başarılı olduğumuzu ifade edebilirim. Fakültemizin stratejik amaçları çerçevesinde gelişimini hızla ve sağlıklı bir şekilde tamamlaması için çalışıyoruz. Amacımız; lisans

ve lisansüstü programlar arasında en fazla tercih edi-len, akademisyenlerin başarıları ve eğitim öğretimin niteliği ile uluslararası düzeyde tanınan bir fakülte olmak. Araştırılacak çok konu var ve biz bunların hep-sinin peşinden koşmaya çalışıyoruz; tabii ki bu araş-tırma sonuçlarımızı da yayın olarak paylaşmak istiyo-ruz. Araştırma faaliyetlerimiz için daha fazla zaman ayırmak ve daha fazla fon bulabilmeyi hedefliyoruz. Fakültemizde oluşturduğumuz kurullar ve koordina-törlüklerin etkin çalışmasını sağlamak ve oluşturulma amaçlarına uygun şekilde somut sonuçlar elde ede-bilme çabasındayız. Özellikle, öğrenci, mezunlar ve araştırma görevlileri koordinatörlüklerimiz bizim için son derece önemli. Öğrencilerimizi ve fakültemizdeki genç akademisyenlerimizi, bizim geleceğimiz olarak görüyor ve onlara çok değer veriyoruz.

Yürüttüğünüz ulusal ya da uluslararası projeleriniz nelerdir?Sanırım YTÜ bünyesinde en fazla araştırma merkezi-ne sahip olan fakülteyiz. Bu bizim sosyal bilimci olarak ilgi alanlarımızın çeşitliliği ve bunların güncel sorun-larla çok yakından ilişkili olmasından kaynaklanıyor. Araştırma merkezlerimiz kendi alanları ile ilgili çok sayıda proje yürüttüğü gibi çok sayıda panel, konfe-rans, seminer, çalıştay gerçekleştiriyor. Bu toplantılar, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen akademisyenleri, bilim insanları, iş ve siyaset dünyasından kamu ku-rum ve kuruluşlarından davet edilen konuşmacılar ile birlikte yapılıyor. Sonuçları da basılı eser halinde yayınlanıyor.

Bunların yanı sıra; öğretim elemanlarımızın yürüt-tüğü sosyal sorumluluk projeleri ve araştırma proje-lerimiz var. Fakültemizin sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşları ile karşılıklı kaynak ve bilgi aktarımı-nın sağlanmasına yönelik çabalarımız çerçevesinde,

toplumsal duyarlılık projeleri yürütülmektedir. Bu pro-jelerin ilki Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Toplum Merkezleriyle çalışmalar çerçevesinde yürü-tülmüş, daha sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Ergen Psikiyatr bölümü ile devam etmiştir. Bu gün aralarında Adalet Bakanlığı’na bağlı Ümraniye Cezaevi’nin de bulunduğu İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı pek çok kurumla işbirliği içerisin-deyiz. Fakültemiz merkezleri tarafından yürütülen bir AB projesi yeni tamamlandı. Bunun yanısıra; gerek merkezlerimiz tarafından, gerekse bireysel olarak öğ-retim elemanlarımız tarafından tamamlanmış ve de-vam etmekte olan çeşitli bilimsel araştırma projeleri de mevcut. Örneğin; Ekolojik Ayakizi Projesi, doğrudan YTÜ’nün üniversite olarak biçimlenmesine destek ol-mak üzere geliştirilmiş ve tamamlanmıştır. Üniver-sitede kurum kültürünün tespitine ilişkin bir projeyi gerçekleştirmek için çalışıyoruz.

Öğrencilerimize mesajınız var mı?Üniversite yılları insanın geleceği ile ilgili önemli ipuç-ları barındırır ve gelecek için bir altyapı oluşturur. Üni-versite ortamı, kişiye bir formasyon vermeye çalışır; hayata dair, ona nasıl bakacaklarına ve onu nasıl koru-yacaklarına ve nasıl sorgulayacaklarına dair... Bu ortam adeta üçlü bir sac ayağı üzerine kuruludur: Öğrenciler, Öğretim Elemanları ve Mekanlar... Bu üçünden birin-deki bir aksama, yapının da bozulması anlamına gelir. Bizler üniversite yönetimimiz ile birlikte, bu iki ayağı sağlam ve kaliteli tutmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz de kendi üzerlerine düşeni yerine getirdikleri takdirde, en başta kazanan yine kendileri olacaktır. Çünkü bu ortam, ilerde onların kimlikleri haline gelecektir. Yıl-dızlı olacaklar, Yıldız İİBF’li olacaklar. En önemlisi; he-deflediğimiz gibi her biri alanlarında gelecekte birer Yıldız olacak... II

>> Öğrencilerimize birebir görüşmelerle, Kariyer Danışmanlığı yapıyoruz. Öğrencinin öğretim üyesine her an ulaşabileceği bir sistem mevcut.

Page 35: Yildizlar - Sayi 7

64 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 65TEMMUZ/ 10

NERETVA...*

Hayat sonsuz bir evet, hayır oyunu. Evet: bir ter-cih, hayır: yoo, bu değil diğeri olsun; eşittir tercih. Dolayısıyla kişinin seçmesi, bu stresi yaşaması ve bu tercihlerin sonuçları ile mütemadiyen iç muhasebesi yapması, bitmek tükenmek bilmeyen bir süreç. Yal-nızca evetler hayırlar da değil, cevabı evet ya da hayırla başlamayan bir sürü soru ve tabii yine evet ya da hayırla başlamayan bir sürü yanıt var karşımıza çıkan. Doğru mu yaptım, doğruyu mu yapıyorum? Ne oldu, ne olacak? Ben bunu böyle yaptım ama karşılığında ne gördüm, göreceğim?… Sonsuz bir münakaşa. Bildiğim bir şey var ki o da bu münakaşaları bir karakter haline ge-tiren kişilerin mutsuz olacağı. Şüphesiz bir “aşırı” duyarlılık belirtisi zira bu durum ve yine şüphesiz bir gerçek de şu; eğer kural, kuralsızlığa karşı kuralsızlık ise ahir zaman duyarlıları mutsuz olmaya mahkum. Mümkün olduğunca, bilerek isteyerek ya da bilme-yerek ve istemeyerek bir kenara bırakılan veya bıra-kılmaya çalışılan bencillik gömleği, ahir zaman insa-nının en önemli ve en gerekli savunma mekanizması çünkü.

Bencil olacaksın kardeşim!Sadece kendini düşünen, tüm iyiler, tüm başarılar, tüm lüksler, tüm kalite, tüm popularite bende, be-nim olsun bencilliği değil ama bu. Başkalarının, baş-ka bencillerin delicesine arzu ettiği bu iyilik, başarı, lüks, kalite ve popularite için kendininkilerden ödün vermeme bencilliği benim sözünü ettiğim. Aşırı du-yarlı ve verimkâr insanların yaptıklarının aksine.

İdare etmek (hadi canım, aslanım benim be! nev’inden sırt sıvazlamalardan da bahsetmiyorum tabii ki ), hoş tutmak ve dahi gönül yapmak günü-

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

ASLIGÜL TOPUZ / İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ

müz için “erdem” kategorisine alınabilecek davra-nışlar. “Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?” sorusu salt bir sorgu değil, çağın mottosu olmalı kanısın-dayım. Genişletilmeli hatta. “Sen elmaya bir iyilik yaptın diye elmanın da sana iyilik-le mukabele etmesi şart mı?”, “Sen elma için bir fedakarlık yaptın diye, elmanın da senin için bir fedakarlık yapması şart mı?”, “Elma senin için vaz-geçilmez diye sen de elma için vazgeçilmez olmak zorunda mısın?” Cevapların istatistiğine girmeye-ceğim zira bencilim bundan sonra, evet :) fakat gri dostlarım!.. “Hayır”ları bol olanlara göre daha iyi du-rumdasınız onu belirteyim!

Şimdi yüreğim NeretvaSiyahlar ile beyazları ayıran, zaman zaman coşup ikisini birbirine karan, coşmadığı zamanlarda da “gören”lerin, şu malum -coşkun- hallerini tahmin et-mekte zorlanmadıkları, vasfı herşeye rağmen (ve ne yazık ki) ikiye bölmek olan nehir…Neretva

Ve artık yukarıda kurguladığım tahlile tabi ola-rak, kişilerin kuracakları Mostarlara, bizzat kendi elimle inşa edeceğim Mostarları eklemeye “halâ” gönüllü olduğumu belirtmeliyim, biraz zamana ihti-yacım olsa da.

Akıllanmamak -akılsızlık ise mevcut durum- evet.

Kırılmanın parçalanma değil çoğalma olduğu, öl-dürmeyen acının beni güçlendireceği düşünceleri yazının sonlarına doğru fısıldanmaya başladı sanki kulaklarıma… Acı müptelası bir bünyeye sahip de-ğilim şükür ki, hayır ama yazmak kalbi yumuşatıyor sanırım.

Madem öyle yeni kural…

Dipnot: *Neretva dünyaca ünlü Mostar Köprüsü’nün üzerinde yer aldığı nehir. II

> Mostar Köprüsü

Page 36: Yildizlar - Sayi 7

66 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 67TEMMUZ/ 10

YYıldız Teknik Üniversitesinin Rektörlüğe bağlı bir birimi olarak görev yapan Dış İlişkiler Ofisi; akademik ve kültürel çalışmalar, ortak proje hazırlama, öğretim/öğrenci/ araştırma görevlilerinin değişimi ve uluslararası işbirliği çalışmaları için Mart 2010 tarihinde faaliyetle-rine başlamıştır.

Uluslararası politikası olan öğrenci ve öğretim elemanı hareketli-liğini ve kurumsal bağlantıların oluşmasını desteklemek ve mevcut bilimsel araştırma etkinliklerini sağlamak için;

* Almanya’da Kiel Üniversitesi ve İnşaat Mühendisliği Bölümü ile ortak Yüksek Lisans Programı,

* İngiltere’de Leeds Metropolitan ile üniversite ve Yüksek Lisans Çift Diploma Programı,

* İngiltere’de Brunel Üniversitesi ile öğrenci değişimi (Yüksek Li-sans ve Doktora ),

* Japonya’da Tokyo Institute of Technology ile öğrenci /öğretim görevlisi değişimi,

* Çin’de NDTU National Defense Technology Üniversitesi ile öğ-retim elemanı değişimi anlaşması yapmıştır.

Protokol anlaşması imzalanan üniversitelerYurt içindeki tüm üniversitelerle çeşitli alanlarda işbirliği içinde olan Yıldız Teknik Üniversitesi, yurt dışında da dünyanın sayılı yükseköğ-retim kurumlarıyla ortak çalışmalarını geliştirmektedir.

* Baku State University

* Azerbaijan University of Architecture and Construction

* GL Cooperation Agreement

* Cairo University

* Mansoura University

* King Adbulaziz University

* Ball State University

* Berlin Institute of Technology

* Technische Universitat Dresden

* Otto-Von Guericke-University Magdeburg

* Leeds Metropolitan University

* Nanyang Technological University

* University of Kebangsaan MalaysiaYTÜ, öğrenci ve öğretim üyelerine, uluslararası platformda dünya

üniversiteleriyle işbirliği fırsatını sunmaya devam edecektir.

YTÜ, yurt dışında dünyanın sayılı yükseköğretim kurumlarıyla ortak çalışmalarını geliştiriyor.

yazı, EBRU ARMAN / ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

YTÜ DIŞ İLİŞKİLER OFİSİ DÜNYA ÜNİVERSİTELERİYLE İŞBİRLİĞİ FIRSATI SUNUYOR

DIŞ İLİŞKİLER

UNIVERSITY OF BRUNEL / BRITAINÖğrenci değişimi (MSc PhD): EEE

TOKYO INSTITUTE OF TECHNOLOGY /JAPONYAÖğretim/Öğrenci değişimi (MSc PhD): EEE

TOKYO DENKI UNIVERSITY / JAPONYAÖğretim elemanı değişimi: EEE

NTDU (NATIONAL DEFENSE TECHNOLOGY UNIVERSITY) / CHINAÖğretim elemanı değişimi: EEE

KAREL DE GROTE UNIVERSITY / BELGIUMOrtak proje çalışması: EEE

PHOENIX CONTACT COMPANY / GERMANYPhoenix Contact Education Network with World Universities: EEE

TOWNS ASSOCIATION FOR ENVIRONMENTAL QUALITY / ISRAILAvrupa Birliği Life Projesi : İnşaat Fakültesi

IOWA STATE UNIVERSITY / AMERICA2 Ortak Proje: İnşaat Fakültesi

TAMPERE TECHNICAL UNIVERSITY / FINLAND 2 Ortak Proje: İnşaat Fakültesi

DRAMSTADT TECHNOLOGY UNIVERSITY / GERMANY Ortak proje çalışması: Harita Mühendisliği Bölümü

KIEL UNIVERSITY / GERMANYYüksek Lisans Ortak Programı: İnşaat Mühendisliği Bölümü

UNIVERSITY OF GRAZ / AUSTRIAIP Sustainable Utilization of Renewable Resources: Bio Mühendislik Bölümü

ROSLIND FRANKLINUNIVERSITY OF MEDICINE AND SCIENCE / AMERICATÜBİTAK Projesi: Bio Mühendislik Bölümü

Ortak çalışmalar yürütülen üniversitelerden bazıları

Page 37: Yildizlar - Sayi 7

68 Yıldızlar TEMMUZ / 10

DIŞ İLİŞKİLER

>> YTÜ, öğrenci ve öğretim üyelerine, uluslararası platformda dünya

üniversiteleriyle işbirliği fırsatını sunmaya devam edecek.

Tarihi mekanlarda çağdaş eğitimUNIVERSITY OF KENTUCKY COLLEGE OF MEDICINE / AMERICATÜBİTAK Projesi: Bio Mühendislik Bölümü

STONY BROOK UNIVERSITY / AMERICATÜBİTAK – USA Ortak Proje: Bio Mühendislik Bölümü

UNIVERSITY OF BARCELONA / SPAIN BAPK Projesi : Bio Mühendislik Bölümü

CNR / ITALY Araştırma: Matematik Mühendisliği

UNIVERSITY OF OVIEDO / SPAINAraştırma: Matematik Mühendisliği

UNIVERSITY OF GÖTTINGEN / GERMANYAraştırma: Matematik Mühendisliği

CORNELL UNIVERSITY / AMERICAOrtak Araştırma Projesi: Mekatronik Mühendisliği

LEEDS METROPOLITAN UNIVERSITY / BRITAINÇift Diploma Üniversite, Yüksek Lisans: İşletme Bölümü

UNIVERSITY OF GLASGOW AND STRATHCLYDE, DEPARTMENT OF NAVAL ARCHITECTURE / BRITAINDoktora Eğitimi Değişimi: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi

UNIVERSITY OF GLASGOW AND STRATHCLYDE, DEPARTMENT OF NAVAL ARCHITECTURE / BRITAINBilimsel Araştırma: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi

UNIVERSITY OF NEW CASTLE SCHOOL OF MARINE SCIENCES AND TECHNOLOGY / BRITAIN Bilimsel Araştırma: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi

PUKYONG NATIONAL UNIVERSITY DEPT. OF NAVAL ARCHITECTURE AND MARINE SYSTEMS ENGINEERING / GÜNEY KORE Bilimsel Araştırma ve Lisansüstü Eğitimi: Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi II

Ortak çalışmalar yürütülen üniversitelerden bazıları

Page 38: Yildizlar - Sayi 7

70 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 71TEMMUZ/ 10

Hayatımda mesleğim olarak, altın bilezik değerinde olan Makine Mühendisliğinin kolumda bir kelepçeye dönüşmesine asla izin vermedim.röportaj, ÖZLEM ŞAHİN

GENÇLERE YAŞLANMAMALARINI TAVSİYE EDİYORUM. BEYİN OLARAK…

Okulun müfredatını ister istemez uygulamak zorunda-sınız. Bu süreçte müfredatın yanısıra ne kadar fazla etkin-lik yaparsanız, hayata o kadar fazla özgüvenle başlarsınız. Okulda genellikle etkinlikleri ben organize ederdim. Başlıca futbol maçları ve turnuvalar, tiyatro ve sinema seyir orga-nizasyonları, piknik ve kısa süreli çadır kampları, fabrika ge-zileri, vize sınavlarının organizasyonları, öğrenci ve öğretim üyelerinin iletişimi, ödev erteleme gibi faaliyetlerin büyük bir çoğunluğunu ben yapardım. Sınıftaki ve okuldaki arka-daşların kaynaşmasına doğal olarak katkıda bulunuyor-dum. Bu durum beraberinde, pek çok sorunu kolayca çözü-yordu. Arkadaşlarla huzurlu bir dört yıl yaşadık. Şimdilerde 50 arkadaşımın iletişim bilgilerine sahibim. Belli zamanlar-da arkadaşlarımızı bir araya getiriyorum. Yaşlandıkça daha çok bir araya geleceğimizi biliyorum. Dönemin Rektörü Prof. Dr. Süha TONER’le, belli zamanlarda bahçede sohbet-ler edip, kendilerine görüş ve dileklerimizi sunardım. Okul yıllarında öğrenim gördüğümüz konularda gerçek malze-meleri göremediğimiz için aslında çok kolay olan konuları çok zor öğrenmişiz. Hava Soğutmalı Kondenser projesini gözlerim kapalı gibi yapmışım. Kondenserin kendisini gör-düğümde “bu kadar mı basitmiş” diyerek hayıflandım.

Mezuniyetten sonra nasıl bir kariyeriniz oldu anlatır mısınız? O yıllarda üniversite mezunlarının iş bulma sorunu var mıydı?

Mezun olduktan sonra, Fransız olan kız arkadaşımın ya-nına Paris’e gittim. Geleneksel Fransa bisiklet turunu takip ederek, Fransa’yı Fransızlarla bir güzel gezdim. 1010’uncu Tank Palet Fabrikası’nın AR-GE ve kalite kontrol bölümünde çalışarak, vatani görevimi yapma onuruna eriştim.

Alarko Holding bünyesinde bulunan ALDAĞ A.Ş.’ye, son-radan öğrendiğim kadarı ile benimle birlikte 35 kişi iş baş-vurusunda bulunmuşuz. Buradaki yöneticiler, kendileri için çok doğru ve tarihi bir karar alarak, benimle çalışmayı seçti-ler. Proje ve taahhüt bölümünde işe başladım. Isı ve proses bölümünden mezun olduğum için firmanın ürün gamının dışında kalan tüm teknik sorunların çözümü bana nasip ol-muştur. Sorunların büyük kısmının çözüme kavuşması ve sorun azlığı, beni yeni sorun bulmaya sevk etti ve 28 ayın sonunda serbest piyasaya açılmama sebep oldu.

İş çokluğundan mı mühendis azlığından mı bilemiyo-rum, niyetimi bilmeyen bazı firmalar o dönemde bana mü-hendisleri olarak çalışmam için tekliflerde bulunuyorlardı, ama nafile… Serbest piyasadaki 22 yılı aşkın sürede pek çok projeyi gerçekleştirerek, bu konuda insanlığa karşı görevi-mi fazlasıyla yaptım ve yapıyorum.

Bu süre zarfında; yurtiçi ve yurtdışında beş yıldızlı otel-ler, hastaneler, iş merkezleri, bankalar, eğlence merkezleri AVM ve laboratuar gibi pek çok projeyi gerçekleştirdim ve gerçekleştirmeye devam ediyorum. Krizden etkilenmeyen bir sektör olarak laboratuarı keşfettim ve bu konuda ça-lışmalarımı sürdürüyorum. Pek çok üniversitenin yanısıra TÜBİTAK, TSE ve TOTAL gibi kuruluşların laboratuarlarının proje ve yapımlarını gerçekleştiriyorum.

1998 yılında inşaat müteahhitlerinin sayesinde, inşaat

RÖPORTAJ

YTÜ Mezunu Doğan Aziz Demirtaş

OOkulumuz mezunlarından, Hera Mühendislik ve Çubuklu Hayal Kahvesi sahibi olan Doğan Aziz Demirtaş, renkli ve zengin bir kişiliğe sahip. Etrafta çok sık göremeyeceğiniz kimselerden. Röportajı okuduktan sonra siz de böyle düşü-neceksiniz eminim. Gençlerin O’ndan öğreneceği çok şey var. Özellikle röportajın sonunda gençlere verdiği nasihat-lere dikkat…

YTÜ Makine Fakültesi 1984 yılı mezunlarındansınız. Neler var belleğinizde öğrencilik yıllarınız ve YTÜ ile ilgili?ÖSYM’de YTÜ Makine Mühendisliği bölümünü, İTÜ Elektrik ve Elektronik bölümünde öğrenim gören sevgili babamın ağabeyinin oğlu İzzet, iyi para kazandıran bir bölüm ve meslek olarak tavsiye etmişti.

Tıp Fakültesine puanım yetmediği için Makine Mühendi-si oldum. Para kazanma konusunu halletmiş olduğum hal-de, kız isteme safhasındaki “Oğlumuz doktor mu?” sorusu, kafamı uzun süre meşgul etti. Zaman ilerledikçe, YTÜ’lü mühendislerin bu konuda doktorlardan daha şanslı oldu-ğunu ziyadesiyle gördüm. Bu konuda referanslarım vardır.

12 Eylül 1980 tarihine kadar İstanbul’da hayatta kalmayı başarabildim. İhtilalden bir ay sonra öğretim yılının baş-lamasıyla, sonsuza kadar devam edecek YTÜ günlerim de başladı. Başladı da ne mi oldu? İyi oldu.

Öğrencilik yıllarım hali hazırda devam ediyor. Bu bölüm-de M.S. 1980 ile 1984 yıllarımı anlatmaya çalışayım. Beni ben değil de başkası anlatsaydı, daha enteresan olurdu. Bu ifadem aynı zamanda, beni yazmak isteyen arkadaşlarım için duyurudur.

Page 39: Yildizlar - Sayi 7

72 Yıldızlar TEMMUZ / 10

RÖPORTAJ

müteahhidi oldum. TÜBİTAK’ta o dönem iki inşaat firmasının mekanik, tesisat proje ve uygulamalarını gerçekleştiriyordum. İşin zor kısmı mekanik olduğu halde iki tuğlayı üst üste koyup bir de sıvayı bildikleri için bu firmalar, başıma kral kesiliyorlar ve ödemeleri düzgün yapmıyorlardı. Ben de idarenin yetkililerine gidip, bir daha kurumla çalışmayacağımı bildirdim. Telaşlanan kurum yetkilileri, firmamın tanıtım dos-yasını getirmem halinde ihalelere davet edeceklerini söylediler. Ben de dosyayı götürdüm ve ilk ihaleyi ka-zandım, işi teslim ederek % 100 müteahhit oldum. Bu ihale de TÜBİTAK için dönüm noktası olmuştur. Yaklaşık 25 yıl önce yapılmış olan laboratuarları ye-nilerken, hâlihazırda bugünde kullanılan laboratuar yapım tekniği ve kullanılan malzemenin seçim ve di-zaynını yaptım.

Hayal Kahvesi’nin sahibisiniz. Neler hayal ediyorsunuz orada ya da ne tür organizasyonlar yapıyorsunuz? Hedef müşteri kitlenizi tarif eder misiniz?Hayatımda mesleğim olarak, altın bilezik değerinde olan Makine Mühendisliğinin kolumda bir kelepçeye dönüşmesine asla izin vermedim. Başarının sırrının; bir işle adam akıllı, diğer binlercesiyle gerektiği kadar ilgilenmek olduğunu düşünerek ana mesleğimin dı-şındaki pek çok konuyla ilgilendim ve zaman ayırdım.

Turizmin ülkemizde keşfedilmeye başlandığı 1970’li yıllarda Bodrum’da BIG BEN PUB isminde turistik te-sisimizde yaz tatillerinde babama yardım ediyordum. Burada edindiğim bilgilerin bir kısmını bugün Çubuk-lu Hayal Kahvesinde kullanıyorum.

Çubuklu Hayal Kahvesi, Balıkçı, Antep, meyhane ve Fol restoranların yanı sıra konser etkinliklerinin ya-pıldığı bir eğlence merkezidir. Hayal Kahvesi, tarzıy-la pek çok eğlence mekânına öncü ve ilham kaynağı olmuştur.

Türk Rock müziğinin ünlenmiş ve bu piyasada ka-lıcı olmuş pek çok sanatçı veya grubu mutlaka Hayal Kahvesi sahnesinden geçmiştir. Bu canlı rock müziği geleneği onbeş yıldan beri devam etmektedir.

Günün değişik saatlerine göre yediden doksana kadar herkesin, Çubuklu Hayal Kahvesinde zevk alıp eğleneceği bir ortam vardır. Rıhtım ve tarihi taş yapı dokusuyla, mavi ve yeşilin kesiştiği ara kesitte bulun-maktadır. Boğazın en geniş açıklığında gece ve gün-düz manzaraları farklı güzelliktedir. İstanbul’da yaşa-yan herkesin bu güzellikleri yaşaması şart.

Yaptığım ısıtma havalandırma tesisatı ve güneşli havaların yardımıyla, bundan böyle yazlık mekânı oni-ki ay kullanılabilir hale getirdik.

Yaklaşık dokuz yıldan beri güzellik yarışması faali-yetleri yürütmekteyim. Pek çok yarışmada jüri olarak görev yapıyorum. Rusya’da geleneksel olarak düzenle-nen Miss Volga güzellik yarışmasının Türkiye temsil-cisiyim. Miss Volga 2009 finalini İstanbul’da organize ettim. Otuz kişiyi turizm elçisi olarak yetiştirip görev-lerini yapsınlar diye ülkelerine gönderdim.

Güzellik yarışmaları tanıtım amaçlı etkinliklerdir. Ülkemizde bu tür yarışmalar fazla yapılmamaktadır.

Gençlere neler tavsiye etmek istersiniz?

* Gençlere yaşlanmamalarını tavsiye ediyorum. Beyin olarak…

* Geleceğinizden endişe etmeyin, çünkü endişelen-seniz de endişelenmeseniz de gelecek gelecektir. Siz zamanında gerekeni yapın.

* Her şeyi zamanında ve yerinde yapın.

* Geriye dönüp baktığınızda keşkeleriniz hatalarınız-dan az olsun.

* Kendinizi bile kandırmayın.

* Harcayamayacağınız paraları kazanmayın.

* Çok para kazanmak istiyorsanız önce iyi para harca-mayı öğrenin.

* Sınırlarınızı tanıyın ve sürekli genişletmek için zor-layın.

* Kuşun özgürlüğüne heveslenmeyin; ancak üretim ve özgüveninizle özgür olabilirsiniz.

* Mutlak başarıyı, sorunlara karşı göstereceğiniz di-rençle sağlarsınız.

* Hayatınızı planlayın. Sorunlarınızı imkân ve önem sırasına göre çözün.

* Fırsat buldukça gezin, etrafınızda gözlem yapın. II

Page 40: Yildizlar - Sayi 7

74 Yıldızlar TEMMUZ / 10

SSon yıllarda yapılan ekonomik analizler ve istatistik-ler, dünyanın ekonomik ekseninin Amerika-Avrupa ekseninden, ciddi bir hızla uzak Asya’ya doğru kayma-ya başladığını gösteriyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya ekonomisinde Amerika Birleşik Devletleri’nin payı %50’lere yaklaşırken, günümüzde bu pay %30’lara inmiş durumda. 2025’li yıllarda ise %20’li bir ağırlıktan bahsediliyor. Son ekonomik kriz ABD ve Avrupa Birliği’ne ağır hasar verirken, yapılan projeksi-yonları destekleyen gelişmeler yaşanıyor.

Dünyanın ekonomik merkezi, hızla uzak Asya’ya doğuya kayıyor. Ekonomik merkez olmak sadece pa-rasal bir büyüklük değil, arkasından siyasi, bilimsel büyüme de hızla geliyor. Zira bu ekonomik gelişme, sadece hammadde veya ara mal satarak gerçekleşmi-yor. Japonya, Kore, Çin, Hindistan gibi ülkelerin ciddi bir teknoloji geliştirmeleri söz konusu. Sony, Toyota, Honda, Samsung, LG gibi dev şirketler aynı zamanda büyük yatırımlar yaparak Ar-Ge’ye ağırlık veriyor ve yeni teknolojiler geliştiriyor. Keza Çin şirketleri de sa-dece taklit ürünler yapmıyor, artık kendileri de tekno-loji geliştiriyor.

Teknolojik gelişimin de öncüsü, tek başına şirketler değil. Bu alanda ivme yakalayan ülkeler aynı zaman-da dünyaya açılmış, ciddi manada beyin göçü alan, üniversite sanayi işbirliği sağlamış ülkeler. Üniversi-teler ise hem bilimsel olarak giderek hızlanıyor, hem de sanayiye ve teknolojiye doğrudan destek oluyorlar. Dünyada artık bizde varız diyen uzak Asya ülkeleri, üniversiteleri ve bilimsel projeleri ile de giderek daha fazla fark ediliyor.

Asya üniversiteleriDünyada ilk yüzdeki en iyi üniversiteler arasında, 16 tane Asya üniversitesi var. Daha önceki yıllara göre bir artış söz konusu. Asya’nın en iyisi ise dünyanın en iyisi listesinde 22. sırada olan Tokyo Üniversitesi. Üst sıra-larda; Japonya, Çin, Singapur, Kore ve Hong Kong’dan üniversiteler var.

Yakın döneme kadar ülkemizdeki üniversiteler hep

Dünyadaki eğilimi erken fark eden üniversitelerimiz, uzak Asya’ya doğru yönelmeye başladı. yazı, YARD. DOÇ. DR. DENİZ GÜNEY / MİMARLIK FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

DIŞ İLİŞKİLER

JAPONYA’DA YILDIZ ESİNTİLERİ

Page 41: Yildizlar - Sayi 7

76 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 77TEMMUZ/ 10

DIŞ İLİŞKİLER

işbirliği için Avrupa ve ABD üniversitelerinin zorlar-ken; artık dünyadaki eğilimi erken fark eden üniversi-telerimizden bazıları, uzak Asya’ya doğru yönelmeye başladı. Bu alanda öncü olan üniversiteleri; Yıldız Tek-nik Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü olarak sayabiliriz.

Japonya’ya davetBilindiği gibi bu yıl Türkiye’de Japon yılı. Ülkemizde, Japonya’yı tanıtıcı çok sayıda etkinlik düzenleniyor. Japonya’nın İstanbul konsolosluğunda gördüğüm broşüre göre, yüzlerce etkinlik yapıldı ve yapılacak. Tam bu gelişmeler yaşanırken JICA’nın (Japanese International Coorperation Agency) “Building Codes and Control Systems” programına davetli olarak yak-laşık bir buçuk aylık bir süreç için Japonya’ya gitmek gündeme geldi. Çalışma alanım olan “Depreme Da-yanıklı Yapı Tasarımı” için Japonya’da çalışma yap-mak ve eğitim almak bulunmaz bir fırsat olduğu için

büyük bir istekle gerekli hazırlıkları yaparak, mayıs ayı ortalarında 12 saatlik kesintisiz ve uzun bir uçuşla Tokyo’ya ulaştım.

JICA’ nın Tokyo International Center’da çok farklı alanlarda dünyanın dört bir tarafındaki ülkelerden gelen üst düzey kamu görevlileri, yöneticiler ve genç araştırmacılarla aynı ortamda bulunmak büyük bir ke-yif oldu. Benim katıldığım programda, 9 farklı ülkeden 10 uzman vardı. Yaklaşık 45 gün boyunca çok yoğun ve üst düzey eğitimler aldık; saha gezileri yaptık, tartış-malarda bulunduk, sunumlar yaptık.

Japonya web sayfamızProfesör Okazaki başkanlığında üst düzey Japon yö-neticiler ve uzmanlardan oluşan elit bir komiteye, üç kez sunum yapma şansım oldu. Bu sunumlarda be-lirlenmiş teknik konularda detayları anlatırken, aynı zamanda gerek ülkemiz gerekse üniversitemizden bahsetme şansı buldum. Özellikle Enformatik Bölüm Başkanımız Doç. Dr. Abdullah Bal hocamızın koordi-nasyonu ve üstün gayretleri ile hazırlamış olduğu Japonya web sayfamızın sunumu, izleyenlerde büyük bir etki yarattı. Zira şuana kadar kimse Türkiye’den hiçbir üniversitenin böyle bir çalışmasını ne görmüş ne de duymuştu.

Ayrıca gerek Japon organizatörlere ve 9 ülkeden ka-tılımcılara, Özel Kalem Müdürümüz Yrd. Doç. Dr. İbra-him Erden hocamız tarafından sağlanan, Yıldız Teknik Üniversite’sini hatırlatan küçük hediyeler vererek üni-versitemiz hakkında bilgi verme imkanı bulabildim.

Üniversitelerle işbirliğimizİlk geldiğim günlerde İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muham-

med Şahin’in Japonya’daki üniversitelerle bazı anlaş-ma ve işbirliği imkanlarını araştırmak üzere Tokyo’da olduğunu öğrendim. Uzaktan da olsa izlediğim gay-retli girişimleri gördüğümde, YTÜ’nün bu konuda ne kadar mesafe kaydetmiş olduğunu anladım. Bu ilerlemede elbette Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yük-sek hocamızın Japonya’da çalışmalar yapmış olması ve Japonya’yı tanıması, ayrıca Koordinatörümüz Yrd. Doç. Dr. Kayhan Güzel hocamızın Japonya’da birkaç yıl süren Doktora sonrası çalışmalar yapması, Japonya’yı ve üniversitelerini çok yakından tanımış olmasının büyük bir avantaj olduğunu görme imkanım oldu. Kayhan Bey’in üstün gayretleri ile Tokyo Ins. of Tech. ile ön anlaşma imzalandı ve bir Araş. Gör. arkadaşımız Tokyo’da çalışmalara başlamış durumda, bir diğeri de bu yaz gidiyor.

Tokyo Denki Üniversitesi ile her alanda anlaşma-mız, Okayama Üniversitesi ile imzaya kalmış bir mu-tabakat olduğunu öğrendim. Bundan sonra en kısa zamanda Tokyo Metropolitan University ve Keio Uni-versity ile anlaşma yapmak için çalışmaların sürdüğü-nü öğrendim.

Tokyo Üniversitesi gezisiDönüşümden bir gün önce İTÜ’deki araştırma görev-liliği döneminde öğrencim olmuş Seda Şendir Torisu ile uzun yıllar sonra görüştük. Seda, İTÜ’de Lisans ve Lisansüstü eğitimini tamamlayıp Monbusho bursu ile Japonya’ya gelerek, Tokyo Üniversitesi’nde zemin mekaniği alanında Doktorasını yapmış genç ve başa-rılı bir arkadaşımız. Doktora sürecinde tanıştığı Yuki Torisu ile evlenerek yarı Japonyalı olan Seda ile dok-tora sonrası çalışma yaptığı Paris dönüşü Tokyo’da

buluştuk. Kendisi beni dünyada en iyi üniversiteler listesinden üst sırada, Asya’da ise birinci olan Tokyo Üniversitesi’ne davet etti. Metro ile giderken yolda tesadüfen Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümünü bi-tirerek Tokyo Üniversitesi Astrofizik Yüksek Lisansı yapan Özden ile tanıştık. Ayrıca metrodaki LCD ekran-larda, Türkiye’nin turizm reklamlarını seyrettik. Daha sonra Tokyo Üniversitesi’ni Seda ve Yuki ile birlikte gezdik. Seda’nın birlikte çalışma yaptığı hocaları ile tanıştık. Seda, birkaç hafta sonra Londra metrosunda zemin mekaniği alanında araştırmalar yapmak üzere İngiltere’ye gitme hazırlıklarına başladığı için hoca-larından bazı tavsiyeler aldı. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ikuo Towhata ve yardımcısı Doç. Dr. Taro Uchimura, bana yaptıkları çalışmalardan bahsettiler. Ben de onla-ra YTÜ’den ve yapılan çalışmalardan bahsettim. Daha sonra İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Bölümlerini do-laşarak Bölümlerin Uluslararası İlişkiler bölümünü zi-yaret ederek koordinatör memurlar Bayan Hayashi ve Bayan Sembokuya ile üniversitemizdeki ilgili bölümler ile yapılabilecek işbirliği çalışmalarını konuştuk. Ardın-dan Tokyo Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü ziyaret ederek, üniversitemiz ölçeğinde yapılabilecek işbirliği alternatifleri konusunda uzun bir toplantı yaptık. Bu toplantı sırasında dar kapsamlı olmak üzere Tokyo Üniversitesi ile ODTÜ ve Gebze Yüksek Tekno-loji Enstitüsü arasında anlaşma olduğunu, ancak hali hazırda faaliyet olmadığını öğrendim. Ayrıca Tokyo Üniversitesi’nin yabancı öğrenciler için eğitim bursları verdiği, ancak Türkiye’den çok az öğrencinin başvuru yaptığını, zira haberdar olmadıklarını gözlemledim. Geliştirilecek işbirliği ile Yıldızlı öğrencilerin bu burs-lardan yararlanmasını sağlayabiliriz. II

> Asimo

> Tokyo Üniversitesi

> YTÜ Japonca Web Sayfası

Page 42: Yildizlar - Sayi 7

Yıldızlar 79TEMMUZ/ 10

YTÜ’ nün pisti Avrupa’da bile yok.röportaj, GÜLSÜM SONAL / BEDEN EĞİTİMİ BÖLÜMÜ OKUTMANI

fotoğraflar, ABDULLAH KARADUMAN

MMotosiklet yarışmalarında Dünya Birinciliği kazanmış sporcumuz Kenan Sofuoğlu ile motor sporunun ken-disi için ne ifade ettiğini, hedeflerini ve bu sporla ilgili Türkiye’de yaşanan sorunları konuştuk.

Sayın Sofuoğlu, sizi üniversitemizin Davutpaşa Yerleşkesi’nde görmek çok güzel. Hoş geldiniz.Teşekkür ederim, burada olmak benim için de çok güzel.

Üniversitemizin pistini ve tesislerimizi nasıl buldunuz?Bu pistin varlığı nedeniyle bu üniversite benim için çok özel oldu. Bu spor, Türkiye de çok yapılan bir spor değil. Böyle bir pisti başka yerde bulamasınız. Üni-versite olarak böyle bir alanı bu piste ayırmanız ger-çekten çok önemli. Ben Kenan Sofuoğlu olarak gelip burada antrenman yapıyorum, çekimlerimde bu pisti kullanıyorum. Bu pistin burada olması benim için çok güzel. Gerçekten böyle bir pist, Türkiye’nin hiçbir üni-versitesinde yok. Bırakın Türkiye’yi Avrupa’da bile yok-tur. Bu açıdan üniversitenizi tebrik etmek istiyorum. Biraz daha kullanılırsa daha iyi olur. Üniversitenizin de bu konudan, çok fazla verim almasını isterim.

Motosiklet üzerinde olmak nasıl bir duygu?Çocukluğumdan beri motosiklet üzerinde büyüdüm. Yani insan nasıl yürümeyi öğrenir, bu onun için çok normal olur, benim içinde motosiklet öyleydi, hayatı-mın bir parçasıydı. Çünkü babamın kendi tamirhanesi vardı. Aynı zamanda ağabeylerimin motosikletleri vardı, hep onlarla hareket ederlerdi. Böyle büyüyen bir insan için motosiklet insanın bir parçası gibi oluyor. Motosiklet sonradan hayatıma girseydi, belki farklı duygularda olurdum. Ama benim hayatımda moto-siklet var ve şunu biliyorum ki; onsuz da olmaz. Yarış-

KENAN SOFUOĞLURÖPORTAJ

MOTOSİKLETE YETENEKLİ GENÇLER ARIYORUM!

ları bıraksam da, motosiklet hayatımda hep olacaktır. Belki zevk olarak, üniversitenizdeki gibi pistlere gidip zevkine motosiklet kullanmak gibi hayatımda bir par-ça olacaktır.

Eskiden Türkler at üstünde uyurdu, sizde motosiklet üzerinde uyur musunuz?Şöyle anlatayım: Sizin bir arabanız olması sizin için çok normaldir, benim için de motosiklet öyle. Motosikle-ti çok seviyorum ama yarışlarını daha çok seviyorum, o yüzden motosiklet benim için hobi olmaktan çıktı. Dünya Şampiyonasında yarıştığınız zaman, orada bü-yük bir stres yaşıyorsunuz; çünkü büyük hedefler, bü-yük sponsorlar, büyük takımlar arkanızdayken artık o işe hobi olarak bakamıyorsunuz.

Nasıl bir disiplindir motor sporu?Sporcu olmak, Dünya Şampiyonasında başarılı bir

Page 43: Yildizlar - Sayi 7

80 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 81TEMMUZ/ 10

sporcu olmak, tabii ki disiplinli olmayı gerektiriyor. Her şeyden önce aile yaşantısına çok değer veriyorum. Türkiye’ye geldiğim zamanlarda hemen hemen tüm vaktimi ailem ile geçiririm. Gece dışarı çıkıp arkadaş-larımla eğlenmek bana çok cazip gelmiyor. Ben yarış-larda daha çok eğleniyorum. Bence bu, işime daha çok bağlanmamı sağlıyor.

Motosiklet sporu hız yapmak mıdır yoksa dengede kalmak mıdır?Motor sporunu yapmak için insanın içinde adrenalin tutkusu olması lazım. Tutku olmadan bu sporu yapa-mazsınız. Motor sporuna yönlendirecek bir dalga, bir sebep olmalı. O duygu varsa, ondan aldığınız zevki hiç-bir şeyden alamazsınız. Türkiye’de motor sporları çok gelişmiş değil. Sizin üniversitenize geldiğimde, pisti görünce çok şaşırdım. Çünkü Türkiye’de çok az sayı-da olan pistlerden birinin üniversitenizde olduğunu gördüm. Kimlerin yaptırdığı konusunda bilgi edindi-ğimde, bazı kişiler ve öğrencilerin vesile olduğunu öğ-rendim. Türkiye’de motor sporlarının gelişmesini bu ortamda bekleyemeyiz. Belki ileriki yıllarda daha çok gündemde olursa, daha çok sporcusu ve seyircisi olan bir spor haline gelir. Ama şu anda bu çok zor. Çünkü alt yapısı gelişmemiş bir spor dalı. Bizde futbol oturmuş, basketbol biraz, diğer sporların yapılıp yapılmadığını kimse biliyor. Şöyle ki; sokağa çıkıp halka “Türkiye’de

motosiklet yarışması var mı?” veya “yok mu?” diye sor-sak %90’ı haberim yok diye cevap verir. Biz şimdilik bu haldeyiz. Gelecekte daha ileri gideceğini umuyorum. Güzel bir federasyon ile başarılı sporcular ile bu du-rum değişecektir.

Motor sporları ile ilgili hedefleriniz nelerdir? Şu anda benim bu spora verebileceğim en büyük des-tek, Dünya Şampiyonasında alacağım derecedir. Onun dışında, Sakarya’da bir pist yaptırıyorum. Sizin üniver-sitenizdeki pistin biraz daha büyüğü olacak. Bu pisti yapma amacım; motor sporlarına biraz da olsa katkı yaparak, altyapı için gerekli oluşumları sağlamak. Ye-tenekli gördüğüm gençleri bu pistlerde yetiştirerek, aynı zamanda ufak şampiyonalar yapıp buradan çıkan gençlerin, önce Türkiye sonra da Avrupa Şampiyona-

larında yarışmalarını sağlamak istiyorum. Ama bunun için altyapı şart. Bana kalırsa, ilk başta Türkiye’de ol-ması gereken şeyler bunlar. Yani sizin üniversiteniz-deki gibi pistlere ihtiyacımız var. Daha sonra da bu spordan anlayan insanlara ihtiyaç var. Türkiye’de bu sporla uğraşan insan sayısı, parmakla gösterilecek kadar az. Bu sayı zamanla artacaktır, artmalıdır da. Neden artmalıdır? Eğer bu ülke Dünya Şampiyonu çı-karmışsa, demek ki bunun arkası da gelecektir. Örne-ğin ben Dünya Şampiyonu olduktan sonra Türkiye’de 10’un üzerinde sporcu, Avrupa’da kendini denemeye gitti. Benden önce ise kimse bunu denememişti. Şim-di Avrupa’ya giden sporcular, “Kenan Sofuoğlu şampi-yon olduysa bizde olabiliriz” düşüncesi ile kendilerini yurt dışında denemeye çıktılar. Bu kişilerden biri bile kendisini kabul ettirirse bence bu başarıdır.

>> Federasyonda, branşlarla ilgili olan insanların yer alması gerektiğine inanıyorum.

>> Bu spora verebileceğim en büyük destek, Dünya Şampiyonasında alacağım derecedir.

Motor sporları ile ilgilenen insanların da aktif olarak federasyonda yer alması gerekir mi sizce?Zaten bizim sıkıntımız da bu. Motosiklet Federasyonu ile ilgili çok sıkıntı yaşıyoruz. Federasyonda az sayıda insan motor sporlarından anlıyor. Birçoğu da normal memur olarak federasyona alınıyor. Bilgisi olmayan bazı insanlar masa başında çalışıp akşam evlerine gidiyorsa, Dünya Şampiyonasındaki pilotunun bir sonraki yarışından haberleri olmuyorsa, ayrıca bana yarışımın olduğu gün “Şu organizasyonda bulunur musun?” deniyorsa, insan bunlara çok şaşırıyor. Bu federasyonun tek sporcusu olmama rağmen, Dünya Şampiyonasındaki yarışma gününde Federasyon Baş-kanımızın beni arayıp bir fuar organizasyonunda yer almamı istemesi, bu konumdaki kişinin bile bu kadar ilgisiz olduğunu görmek beni şaşırtıyor. Dünya Şam-piyonasının favori pilotu olmama rağmen, bu ilgisiz-likler beni üzüyor. Böyle başkanlar olursa bu sporun gelişmesi, alt yapının oluşması zor olur. Bu yüzden de, branşlarla ilgili insanların federasyonda yer alması ge-rektiğine inanıyorum. II

RÖPORTAJ

Page 44: Yildizlar - Sayi 7

Yıldızlar 83TEMMUZ/ 10

ETKİNLİK

TTürk Tarih Kurumu’nun desteği ve üniversitemizin ev sahipliğiyle Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Ede-biyatı Bölümü öğretim üyelerimizden Prof. Dr. Hatice Aynur ile Chicago Üniversitesinden Doç. Dr. Hakan Karateke’nin düzenlediği “Evliya Çelebi’nin Yazılı Kaynakları” adlı sempozyum, UNESCO tarafından ilan edi-len 2011 Evliya Çelebi yılı için önemli bir başlangıç ve katkı oldu.

Evliya Çelebi (ö. 1611-1682) 17. yüzyılda geniş Osmanlı topraklarında ve devletin sınırlarının ötesinde 40 yıldan fazla seyahat etmiş ve eserini hayatının son yıllarında Kahire’de kaleme almıştır. Çelebi’nin Seyahat-namesi dünyanın en kapsamlı seyahat anlatılarından biri ve döneminin bir çok açıdan en önemli kaynağı olarak kabul ediliyor.

Osmanlı’nın en büyük anlatıcılarından biri olan Evliya Çelebi’nin iyi bir yazma olduğu kabul edilen Topkapı Sarayı Kütüphanesi nüshasına ulaşmanın güçlüğünden dolayı, 10 ciltlik ve binlerce sayfalık “Seyahatnâmesi” üzerine araştırmalar için geç kalınmıştır. Yapı Kredi Yayınları tarafından 10 cildin 1996’dan itibaren yayınla-maya başlanmasıyla sevindirici gelişmeler olmuş, hem Evliya Çelebi’yi ve eserini odak alan yayın ve toplan-tıların sayısı ve çeşitliliği artmaya başlamıştır. Robert Dankoff tarafından hazırlanıp, Bilkent Üniversitesi’nin web sitesinde sürekli güncellenerek yayınlanan Evliya Çelebi Bibliyografyası (http://www.bilkent.edu.tr/~tebsite/kaynaklar/evliya.pdf), yazar ve eserinin dünya üzerinde gördüğü ilgiye önemli bir delildir. An-cak gördüğü bunca ilgiye rağmen Evliya Çelebi ve eseri üzerine yapılan çalışmalar hâlâ yetersizdir ve daha

Üniversitemiz, dünyanın önde gelen Evliya Çelebi uzmanlarının bildiriler sunduğu uluslararası bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

yazı, ALİ EMRE ÖZYILDIRIM / FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

“EVLİYA ÇELEBİ’NİN YAZILI KAYNAKLARI”

SEMPOZYUMU YAPILDI

başlangıç düzeyindedir. Bunun temel nedeni, Evliya Çelebi’nin 9 ciltlik kitabının araştırmacılar için ulaşıla-bilir bir yayının olmamasıydı. Başta merhum Dr.Yücel Dağlı (1963-2009) olmak üzere bir grup araştırmacı, uzun yıllar Seyahatname metninin yayınlaması için fedakarca çalıştı, YKY yayınladı ve 2007’de 10. ve so-nuncu cildin yayınlamasıyla Seyahatname metni ilgili ve meraklıları için ulaşılabilir hale geldi. Bundan sonra hazırlanacak yüzlerce kitap, binlerce makale ve düzen-lenecek sayısız toplantı sonrasında, Evliya Çelebi’nin bizlere sunduklarını anlamaya başlayabiliriz.

Sempozyumun amacıSempozyumun amacı, Evliya Çelebi’nin eserini kale-me alırken kullandığı yazılı kaynakları daha iyi tanı-yıp ve değerlendirebilmektir. Sempozyumun “Evliya Çelebi’nin Yazılı Kaynakları” başlığını taşımasına rağ-men, toplantının sadece Seyahatname’de geçen ki-taplar ve Evliya’nın alıntı teknikleriyle sınırlanmamış, konunun uzmanları metinlerarası ilişkinin mükem-mel bir örneği olan Seyahatname metnini referans dünyası, yeniden yazım, kitaplara dair anlatılan efsa-ne, algı ve yorumlar gibi bağlamlarda ele alıp değer-lendirmişlerdir.

Sempozyumun ilk gününde…“Tarih” başlığını taşıyan birinci oturumunda sunulan bildiriler:

* Paris, CNRS’dan Jean-Louis Bacqué-Grammont “Evliya Çelebi and the Chronicle of Bishop Mahbub”,

* Princeton Üniversitesi’nden Nenad Filipoviç “Did Evliya use non-Turkic Historical Works?”,

* İstanbul Üniversitesinden Fikret Sarıcaoğlu “Ev-liya Çelebi Seyâhatnâmesi’nin Kaynakları: Türkçe Ta-rihler”; “Coğrafya” başlığını taşıyan ikinci oturumda sunulan bildiriler:

* Seattle Üniversitesi’nden Pierre MacKay “The Use of Ottoman Geographies in the Seyahatname”,

* Tokyo Yabancı Diller Üniversitesi’nden Yoichi Taka-

>> Michigan Üniversitesi’nden Gottfried Hagen, “Evliyâ Çelebi’nin Papamonta’sına Dair Mülahazat” başlıklı bildirisini internet üzerinden naklen sundu.

matsu “Seyahatname’deki Arapça Coğrafi Kaynaklar”; “Devlete Ait Belgeler” başlığını taşıyan üçüncü otu-rumda sunulan bildiriler:

* İstanbul Üniversitesinden Feridun Emecen “Sey-yah ve Belge”

* Şahsen toplantıya katılamayan Michigan Üni-versitesi’nden Gottfried Hagen, skype üzerinden “Evliyâ Çelebi’nin Papamonta’sına Dair Mülahazat” başlıklı bildirisini internet üzerinden naklen sunarak üniversitemizde bir ilki gerçekleştirdi.

Sempozyumun ikinci gününde…“Dinî Kaynaklar” başlığını taşıyan dördüncü oturum-da sunulan bildiriler:

* Chicago Üniversitesi’nden Robert Dankoff “Evliya’nın Kullandığı Semavî Kitaplar”,

* Chicago Üniversitesi’nden Hakan Karateke “Popü-ler Dinî Kaynaklar”,

* İstanbul Üniversitesi’nden Nurettin Gemici “Evli-ya Çelebi’nin Kaynaklarından Temel İslami Eserler” “Özel Oturum” başlığını taşıyan beşinci oturumda su-nulan bildiri:

* Evliya Çelebi’nin Kuzey Anadolu yolculuğunu at üstünde gerçekleştirmeyi amaçlayan “Hoofprinting with Evliya” adlı proje (http://hoofprinting.blogspot.com) ekibinden Caroline Finkel “From the Horses’s Mouth: Using Evliya Çelebi’s ‘Field Notes’ to his Route in Northwest Anatolia” “Müziğe Dair Kaynaklar” başlığını taşıyan altıncı otu-rumda sunulan bildiri:

* Araştırmacı Ersu Pekin “Evliya Çelebi’nin Müzik Kaynakları” “Dil ve Edebiyat Kaynakları, Alıntı Usulleri” başlıklı yedinci oturumda sunulan bildiriler:

* Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Hatice Aynur “Seyahatnâme’de Geçen Türkçe Edebî Kaynaklar”,

* Chicago Üniversitesi’nden Helga Anetshofer “Dil-bilime Dair Kaynaklar”,

* Bilkent Üniversitesi’nden Nuran Tezcan “Kurma-canın Gücü: Alıntı mı, Yanılgı mı, Kurmaca mı?” II

Page 45: Yildizlar - Sayi 7

84 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 85TEMMUZ/ 10

GİSTANBUL TARİHİ YARIMADA

KÜLTÜREL SÜREKLİLİK BAĞLAMINDA CEPHE DÜZENLEMELERİ -

DİVANYOLU CADDESİ 2010

PROJE

Günümüz kent uygulamalarında, farklı mimari ha-reketler kendini göstermektedir. Mimarların mesleki bilgileri ve yaratıcılıkları çerçevesinde oluşturdukla-rı yapıların yanında, sadece rant kaygısı ile oluştu-rulmuş fiziki mekanlar ve tarihi yapılar bir yerleşim örüntüsü oluşturmaktadır. Bütün bu çerçeve, kentin imajını sergilemede önemli rol oynamaktadır. Fakat farklı hedefler ile oluşturulmuş yerleşimler, kültürel süreklilik endişesini doğurmaktadır. Kentlerin tarihi kimliklerini kaybetmesi kentin imajını zedelemekte-

Fatih Belediyesi, İstanbul Tarihi Yarımada’da estetik kaygı duyulmadan oluşturulan anlayışları

düzeltme gayreti içine girmiştir. yazı, DOÇ. DR. NAZLI FERAH AKINCI / YTÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ

dir. Toplumun bir yere ait olma ihtiyacını sağlayan tarihi yerler, kaçınılmaz bir şekilde korunmalı ve bu-lunduğu coğrafya o anlamda değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, günün şartlarını dengelemek ve kaliteli mekanlar ortaya çıkarmak önemli ve gereklidir. Kali-teli mekan oluşum hedefinde tarihe saygı, tarihi ya-şam alanında bulacaktır.

Yarımada tektir ve özeldir İstanbul kenti, yukarıda ifade edildiği gibi farklı mi-

mari hareketleri ile endişeler içermektedir. Özellikle İstanbul Tarihi Yarımada sit alanı olmasının yanında, uygulanmış kimliksiz mimarileri ile tedirgin edicidir. Oysa Tarihi Yarımada, açık alan müzesi konumuyla günümüz yaşam alanlarını da bünyesinde barındıra-bilecek nadir kent yerleşimlerindendir. Tarihe tanık-lık eden eşsiz yapıların, kuşkusuz geleceğe taşınması gerekir. Son dönemlerde gündemde tartışmaları da beraberinde getiren UNESCO’nun Tarihi Yarımadayı korunacaklar listesinden çıkarma istemi bizleri üz-mektedir. Çünkü bizim için tarihi yarımada tektir ve özeldir… Bunu dünyaya anlatmamız, ancak uygula-malarımız ile olacaktır.

Divanyolu Caddesi Projesiİstanbul Tarihi Yarımada, Eminönü ve Fatih ilçelerin-den oluşmaktadır. Bölge son dönemlerde tek yerel

Page 46: Yildizlar - Sayi 7

86 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 87TEMMUZ/ 10

PROJE

yönetim anlayışıyla yönetilmeye başlamıştır. Tarihi Yarımada’nın Fatih Belediyesi ile yönetilmesi, coğ-rafyanın her yönden bütünlüğü için doğrudur. Fatih Belediyesi, İstanbul Tarihi Yarımada’da estetik kaygı duyulmadan oluşturulan anlayışları düzeltme gayre-ti içine girmiştir. Coğrafyada yapılmış ve yapılmakta olan tarihi yapıların restorasyon projeleri yanında, cephelerde iyileştirme/sağlıklaştırma projelerine de başlanmıştır. Bu bağlamda Fatih Belediyesi, Aksaray- Sultanahmet yerleşimlerini birbirine bağlayan ve tari-hi önemi olan Divanyolu Caddesi’ndeki cepheleri proje alanı olarak değerlendirmeye almıştır. Danışmanlığını ve tasarımını yaptığım Divanyolu Caddesi cephe yeni-leme projesi, hayata geçmeye başlamıştır.

Müthiş bir yoğunluk yaşayan bölge, İstanbul ken-tinin önemli bir turizm potansiyelidir. Küçük işlet-meler, oteller, atölyeler ve tarihi yapılardan oluşan kültür mozaiğine yapıcı yaklaşmak önemli ve gerekli bir çalışma olmuştur. Divanyolu Caddesi’nden geçen tramvay oluşumu ile araç trafiğine yolu kapatma pro-jeleri yoğunluğu hafifletmiş, bu aynı zamanda tarihi yapıların olumsuz etkilenmesini (çevre kirliliği) önleyi-ci adımlardan da biri olmuştur.

Kişisel girişimler önlenmelidir Cephelerde yaşanan toplumun ortak benliğine ay-kırı yaklaşımları düzeltecek yer hukuktur. Toplumun menfaati göz önüne alınarak, kişisel girişimler ön-lenmelidir. Bu tutumu değerlendirecek mercii, Yerel Yönetimlerdir. Fakat dünyada da görüldüğü üzere, sadece yasak koruma mantığına göre yapılan projeler hayat bulmamıştır. Dolayısıyla cephe düzenlemeleri yaklaşımında, toplumun ortak menfaati temeline da-yanan toplum projeleri kullanıcıların görüşüne sunul-muş ve karşılıklı görüşülen bir platformdaki değerlen-dirmeler sonucu, projeler uygulanmaya başlamıştır. Fatih Belediyesi’nin cephe sağlıklaştırma projesi ile bütün bu yapılan olumsuz yaklaşımları düzeltme gay-retimiz, kullanıcılar tarafından ilk önceleri olumsuz karşılanmıştır. Sabırla ifade edilen süreçte, tasarımlar kullanıcılarla paylaşılmış ve bu projelerin toplum pro-jesi olduğu ifade edilmiştir.

Tasarım ve uygulama süreciCephe sağlıklaştırma projesinin ilk aşaması, veri toplamadır. Binalara ait kimlik bilgileri ve ölçüler çı-karılmış, ihtiyaçlar belirlenmiştir. Olabilecek tasarım prensipleri çıkarılmıştır. “Mekanın kullanım amacına göre pencere büyüklüğü ne olabilir?” gibi tespitler ile tasarım kriterleri zaten zor olan bir konunun daha da kapsamı (olması gerektiği için) daraltılmıştı. Ayrıca projenin finansal desteği olmadığı ve kullanıcıların imkanı çerçevesinde yapıldığı için tasarım kriterleri-ni ekonomik veriler de kısıtlamıştır. Tasarım oldukça zorlayıcı bir yapıdaydı. Bu aşamada yılmadan tüm verileri oluşturduk ve cephelerin olabilecek eskizlerini hazırladım. Bu eskizleri, bağımsız bina birimleri şek-linde değerlendirmekten kaçındım. Cephe bir bütün-dü ve aradığımız bütüncül yaklaşım ile doğru olacaktı. Bu yüzden, cepheler siluet şeklinde oluşturuldu. Bu tutum da kullanıcılar tarafından ciddi duruşumuzun algılanmasını arttırdı.

Mimar eskizden tasarımları anlar, cephe çizimlerini 3. boyutta algılar. Fakat konumuz; “binanız bittikten sonra bu şekilde olacak” görüntüsünü kullanıcılarla

>> Cephe sağlıklaştırma projesi kullanıcılar tarafından önce olumsuz karşılandı, uygulamalar yapıldıkça tasarımlar sahiplenildi. *

Projede rol alanlar FATİH BELEDİYESİ Başkan Mustafa Demir, Başkan Yardımcısı Okan Erhan Oflaz, Etüd Proje Müdürü Sema Özyılmaz, Belediye adına kontrol Mimar Ali Üşenmez

UYGULAYAN FİRMA Mina İnşaat

TEKNİK EKİPTasarım Doç. Dr. Nazlı Ferah Akıncı

ÇİZİM Fatma FıçıcıGökhan KıyıAyşe Aldemir

paylaşmaktı. Teknik ekip teknolojiden faydalanarak, çizimleri 3. boyutta çizdi. İmkanlarımızın kısıtlı olması kısa zaman faktörü ile birleşince bu yöntemi belirle-dik. Tasarımlar yapılıp 3. boyuta aktarıldı. Kullanıcılar ile görüşmemizde 3. boyutun faydasının çok olduğu-nu bizzat yaşadık. Kişiler “ben hiçbir değişiklik yap-mam” derken, tasarımları sahiplendiler. Uygulama-lar yapıldıkça, toplum projesinin yapılabilirliğindeki olumluk arttı. Fatih Belediye Başkanı Sayın Mustafa Demir’in cephe sağlıklaştırma projesi ile başlattığı bu toplum projesi, Yerel Yönetim, üniversite, kullanıcı ve özel şirket iletişiminde güzel bir örneğin yaşama ge-çirme fırsatını verdi.

Son söz…Projeler; yerel yönetim, üniversite, özel şirket, halkın katılımı, sivil toplum örgütleri gibi duyarlı organlarca sahiplenerek oluşturulmalı ve yaşama kazandırılmalı-dır. Sabırla ilerlenecek bu yol, geleceğimize mirasımız olacaktır. II

Kat sahiplerinin keyfi uygulamalarıCadde boyunca tarihi yapılar ile bazı yapıların dışın-da cepheler kimliksizdir. Ayrıca binalar inşa edildikten sonra yönetim planı oluşturulmadığı için bakımları gözardı edilmiştir. Kat mülkiyeti anlayışıyla, binalar daire adedi kadar malike sahiptir. Miras ile söz sahipli-liği birden fazla kişiye de geçebilmektedir. Dolayısıyla binalarda yapılacak herhangi bir ortak müdahalede, tek bir ses sağlamak güç olmaktadır. Kat sahipleri gerekli tamiratları kendi düşüncelerine göre yapabil-mektedir. Örneğin, balkonunu kapatabilmekte, ayrıca istediği malzeme ve renkleri de kullanabilmektedir. Dairesinin dışarıya bakan cephesinde istediği müda-haleleri oluşturabilmektedir. Özellikle vitrin oluşumu, Divanyolu Caddesi üzerinde çok fazladır. Vitrin arayışı için cepheden öne çıkılmış ya da taşıyıcı strürüktürü düşünmeksizin genişleterek çözmeye gidilmiştir. Cep-helerde yaşanan kaos /kültürel sürekliliğe aykırı yakla-şımlar bağırmaktadır. Kullanıcılar topluma mal olmuş cephelerde bugüne kadar istedikleri fiziki müdahale-leri yapmışlardır. Cephelerde istenen renk uygulan-mış, istenen malzeme kullanılmıştır. Tanıtıcı reklam panolarını rastgele bir anlayışta kurgulanmıştır.

> Eski hali> Yeni hali

Page 47: Yildizlar - Sayi 7

88 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 89TEMMUZ/ 10

TARİHİ MEKÂNLAR

İİstanbul, çok değişik kültürlere ve farklı medeniyet-lere ev sahipliği yapmış eşsiz tarihi ve doğal güzellik-lere sahip olan dünyanın sayılı şehirlerindendir. Şeh-rin her köşesinde geçmiş uygarlıkların izini görmek mümkündür. Özellikle, Osmanlı dönemine ait olan tarihi su tesisleri bunların içerisinde ayrı bir önem arz etmektedir. Bu tesislerin birçoğu, geçmiş yüzyıllardan bugüne dek işlevlerini devam ettirmektedir.

Türkiye’de çeşme kültürünün binlerce yıllık ma-zisi vardır. Osmanlı’nın payitahtı İstanbul’da bulu-nan tarihi çeşmelerden bazıları aradan geçen yıllara rağmen bugün bile akıyor. Bu çeşmelerden her biri ya konumuna ya da mimari yapısına göre adlandırıl-mıştır: Köşe çeşmeleri, üç ve çok yüzlü çeşmeler, çu-kur çeşmeler, sütun çeşmeler, meydan çeşmeleri ve namazgâhlı çeşmeler.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Yıldız yerleşkesinde de geçmişten günümüze gayet iyi korunmuş çeşmeler var. Üniversitemizin 100’üncü yılı nedeniyle bu çeş-meler yeniden gözden geçiriliyor ve bazıları restoras-yon bölümü öğrencilerimiz tarafından onarılıyor. Yıl-lardan günümüze emanet olan çeşmelerimize daha dikkatle göz atmanızı isteriz.

İSKİ’nin çalışmalarıİstanbul’u yeniden su medeniyetine erişmesi için su temin çalışmaları konusunda dev hamleler gerçekleş-tiren İSKİ, tarihi su tesislerinin ihya edilmesi konusun-da üniversiteler ve diğer kurumlar ile işbirliği halinde çok kapsamlı bir restorasyon programı başlatmıştır.

İSKİ, öncelikle tahrip olmaya yüz tutmuş bütün tarihi çeşmeleri restore ederek güzel şehrimizin ne-resinde olursa olsun akmayan çeşme bırakmamayı hedeflemektedir. İSKİ’nin projelerinde çeşme, sebil restorasyonunun yanında maksem, kemer, bent, su galerileri, su terazileri ve bunun gibi su ile ilgili bütün tarihi yapıların restorasyonu yapılarak, tarihi su yapı-ları tekrar İstanbullulara kazandırılacak.

İSKİ, projesi bulunmayan tarihi su tesislerinin pro-jelerini YTÜ, İTÜ ve MSÜ’den hocaların yanısıra; ko-nuyla ilgili uzmanlıkları bulunan kişilere hazırlatarak restorasyonu gerçekleştirmektedir.

Onarılan çeşmeler1925 yılında Su Evkafı’nca sayısı 1553 olarak belirti-

len ancak şu an sayısı 800’ü bulan çeşmelerden 30’a yakını İSKİ’ nin mülkiyetinde bulunmaktadır. Bunların dışında 1999 yılından itibaren İSKİ, mülkiyeti Vakıflar Müdürlüğü ve belediyelerde olan 17 çeşmenin resto-rasyon, restitüsyon projelerini hazırlayarak onarımını gerçekleştirmiştir.

SU GİBİ AZİZ OLYıldız yerleşkesindeki

çeşmeler, üniversitemizin 100’üncü yılı nedeniyle

yeniden gözden geçiriliyor ve bazıları restorasyon bölümü öğrencilerimiz

tarafından onarılıyor. yazı, ÖZLEM ŞAHİN

Page 48: Yildizlar - Sayi 7

90 Yıldızlar TEMMUZ / 10

Bu çeşmeler;

* III. Ahmet Çeşmesi

* Boyacıköy Çeşmesi

* Emin Sinan Camii Çeşmesi

* Sultan II.Mahmut Bendi Kitabesiz Tuğrası

* Kuruçeşme

* Ömer Ağa Çeşmesi

* Hatice Sultan Çeşmesi

* Dörtyüzlü Çeşme (Cihannüma )

* Mahmut Çeşmesi

* Eyüp Ağa Çeşmesi

* Kitabesiz Çeşme ( İlyas Ağa Çeşmesi )

* Kaptan Hacı Hüseyin Çeşmesi

* Ahmet Efendi Çeşmesi

* Fesahat Usta Çeşmesi

* Daye Kadın Çeşmesi

* Tophanelioğlu Çeşmesi

* Surp Nişanyan Kilisesi yanındaki çeşme 2003 yılında ise; Beyoğlu Fesahat Usta Çeşmesi, Üs-

küdar Daye Kadın Çeşmesi ve Üsküdar Tophanelioğlu çeşmelerinin restorasyon işlemleri tamamlanmıştır. Halen Berberbaşı Ali Efendi ve Kartal Soğanlık çeşme-lerinde restorasyon çalışmaları devam etmektedir.

Edirnekapı-Topkapı yolunun kenarında, Sulukule kapısının karşısında bulunan Vezir Mehmet Paşa Çeş-mesi ile ilgili de bir çalışma başlatılmıştır. Yol geniş-letmeleri ile imar çalışmaları sırasında toprak altında kalan çeşme, İSKİ tarafından yapılan bir arkeolojik kazı ile bulunmuştur. Yerin 7.80 m altından çıkarılan çeşmenin üst kısmı daha önce kimliği bilinmeyen kişi-lerce sökülerek atıl duruma getirilmiş halde bulundu. Bu kısım da İSKİ tarafından muhafaza altına alınmış-

tır. Çeşme yıpranmış ve fonksiyonunu yitirmiş olmak-la birlikte genel olarak temel elemanları mevcut olup, orijinal taşları ile yeniden restore edilebilecek halde-dir. Açığa çıkarılan çeşme projelendirilerek, ilgili ko-ruma kuruluna sunulmuştur. Taşların tümü koruma altında bulunmaktadır.

İSKİ, mülkiyeti kendi bünyesinde olmayan eserlerin de bakım onarım ve restorasyon çalışmalarını aralık-sız ve itinalı biçimde sürdürmektedir. II

KAYNAK: İSKİ’nin web sitesindeki bilgilerden yararlanılmıştır.

TARİHİ MEKÂNLAR> Alman Çeşmesi - Sultanahmet Meydanı

> III. Ahmet Çeşmesi - Sultanahmet Meydanı

> Tophane Çeşmesi

Page 49: Yildizlar - Sayi 7

92 Yıldızlar TEMMUZ / 10 Yıldızlar 93TEMMUZ/ 10

Ülkedeki sporcu sayısının artması, altyapının gelişmesi ile açıklanabilir.

yazı, ÇETİN ERDEM SONAL / BEDEN EĞİTİMİ OKUTMANI - BEDEN EĞİTİMİ BÖLÜMÜ BAŞKAN YARDIMCISI

SPOR VE SPORDA ALTYAPI

SPOR

SSpor, vücudun dengeli, estetik görünümlü ve sağlıklı olması için ya-pılan, vücutta organik ve fizyolojik değişiklikler oluşturan hareketler kompleksidir.

Spor sadece yürümek, koşmak, yüzmek, sıçramak veya egzersizler topluluğu değildir. Güne iyi başlamak, gün içerisinde karşılaşılan olay-lara karşı direncimizi arttırma ve zorluklara karşı koyabilme çabasıdır. Bu yolla vücudumuzu zinde tutmamız mümkün olur.

Bunlarla birlikte; evrensel kültürün bir parçası, dünyada dili, dini, ırkı faklı insanları birleştiren önemli bir araçtır. Günümüz anlayışına göre ise çok önemli bir kitle eğitim aracıdır. Spor insan bedenini fiziki yönüyle geliştirdiği gibi oyunlar, hareketler ve yarışmalar vasıtasıyla aynı zamanda insan egosunu, karakterini, davranış niteliğini, psişik yapısını da belirleyen yeni bir bilim dalıdır.

Yeni bilim dalına göre spor; sistem, program, organizasyon ve reko-ru temsil eder. Yani sistemini oluşturup programını yaptıktan sonra yapılan organizasyonda rekor kırarak sonuç almak demektir. Bu olay yani rekor, sporun son aşamasıdır ve hemen istenildiğinde olmaz. Bu-nun için çalışma ve çalıştırma gerektirir; doğru bilgi ve doğru uygula-ma gerektirir. Kısacası altyapı gerektirir.

Altyapının önemiÜstyapının oluşturulabilmesi için gerekli olan fiziksel, zihinsel, sosyal, kültürel, eğitsel yapı çalışmalarının bütünü altyapıdır. Üstyapıdaki ba-şarıların temelinde mutlaka altyapı gelmektedir.

Bir ülkede herhangi bir branşta edinilen başarılara bakıldığında, alt-yapının önemini daha da fazla görebiliriz. Ülkemiz için geçmişten gü-nümüze kadar bir değerlendirme yapıldığında, altyapıya gün geçtikçe daha fazla değer verildiği görülmektedir.

Geçmişte sadece Güreş, Karate, Taekwando gibi çok az sayıdaki branşlarda altyapı eğitimi verilirken; bugünlerde bu branşların yanın-da Futbol, Basketbol, Voleybol, Tenis, Yüzme gibi birçok dalda altya-pılara önem verilmeye başlandığına şahit olmaktayız. Sadece altyapı değil, altyapıya yardımcı olacak yaz ve kış spor okulları kurulmaya baş-lamıştır. Hatta bazı federasyonlar, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliğin-de bulunarak, eğitim veren okulların açılmasını sağlamıştır. Bu sayede sporcunun hem okul hem de ilgili branşta eğitimi devam ettirilerek, altyapının gelişmesine katkıda bulunulmuştur. Tesis ihtiyacının karşı-lanması da, altyapının gelişmesindeki en önemli faktörlerden biridir.

Ülkedeki sporcu sayısının artması, altyapının gelişmesi ile açıklana-bilir. Geçmişte ülkemizin sporcu sayısı on binlerle belirtilirken, günü-müzde bu sayının milyonlarla ifade edilmesi yine altyapının başarısın-dan ileri gelmektedir.

Panel: Türk Sporunda Alt Yapı ve Gençlere Verilen ÖnemÜniversitemiz öğrencilerinin altyapı konusunda daha fazla bilgi sa-

hibi olabilmeleri için üniversitemizin Eğitim Fakültesinden Yard. Doç. Dr. Bülent Alcı hocamızın katkılarıyla, Beden Eğitimi Bölümümüz ta-rafından YTÜ Oditoryumu’nda bir panel düzenlendi. Panele, İstanbul Büyükşehir Spor Kulübü’nün Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Total Futbol Programı Ekibi’nden Mehmet Ayan, Ali Ece, Mustafa Sapmaz, İlker Duralı, Fırat İşbecer katıldı. Bu konferans sonucunda ortaya çı-kan fikirler, altyapının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. II

Page 50: Yildizlar - Sayi 7

HABER

“KADIN GÖZÜYLE HAYATTAN KARELER ’10”

B

Kadın Gözüyle Hayattan Kareler ’10 fotoğraf yarışmasında dereceye giren eserler, 1 Eylül-1 Ekim 2010 tarihleri arasında City’s Nişantaşı Alışveriş Merkezi’nde sergilendi.haber, ESRA DAGÜLOĞLU

Kazananların ağzından Kadın Gözüyle Hayattan Kareler 2010…

Bu yıl dördüncü kez, fotoğrafa ilgi duyan amatör ve pro-fesyonel yüzlerce kadının katılımıyla gerçekleştirilen “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” fotoğraf yarışmasın-da ödüle ve sergilenmeye değer bulunan eserler, Mayıs ayındaki ilk sergilemenin ardından Avrupa yakasında sanatseverlerle buluştu.

Anadolu Hayat Emeklilik’in Türkiye Fotoğraf Sanatı Fe-derasyonu (TFSF) danışmanlığında düzenlediği ve tema-sı geçtiğimiz yıl olduğu gibi “Hayata Dair” olarak belirle-nen fotoğraf yarışmasına 1500’ü aşkın kadın yarışmacı, 7 bine yakın eserle katıldı. “Yaşıyorum, ama nasıl…” adlı eseriyle Bursa’dan Sevim Güler’in birinci, “Ben kimim?” adlı otoportre çalışmasıyla İstanbul’dan Ekin Onat von Merhart’ın ikinci ve “Emekle Bütünleşmek” adlı eseriyle Aydın’dan Funda Bekiş’in üçüncü olduğu yarışmada, 39 eser de sergilenmeye değer bulundu.

BİRİNCİSevim Güler, BursaEser: “Yaşıyorum, Ama Nasıl…”

“Evinden çıkarken karşılaştık 80 yaşındaki Fadime Teyze ile. Sıcak bir tebessümle selamladı beni. Ma-halle bakkalına gidiyormuş. Yol boyunca sohbeti eşlik etti bana. Yaşadıklarını, hayatını anlattı tüm samimiyetiyle. ‘Buraların ekmeği pek bi güzeldir’ deyip, aldığı ekmeğini pay etti bana. O anlattı ben dinledim, o anlattı ben sadece dinleyebildim…‘Yaşıyordu, ama nasıl?’ diyebildim sadece içim-den… Tekrar evinin önüne geldiğimizde, o ana kadar kapalı olan makinemi açtım ve birkaç kare fotoğraf istedim, utana sıkıla... Hayatlarının içine çok fazla dahil olduğum anda nedense çekiniyo-rum, sebepli sebepsiz… Ama Fadime Teyzem na-sıl da rahatlattı beni. ‘Tabi kızım, seve seve’ dedi. Tüm saf ve temiz yüreğiyle objektifime baktı. Ve bana sadece deklanşöre basmak kaldı.”

ÜÇÜNCÜFunda Bekiş, AydınEser: “Emekle Bütünleşmek”

“Hava, su, toprak ve ateş dört unsur evrenin yara-dılışını anlatır ki; insanın çamurla şekillenip ateşle olgunlaşmasını insan evreleriyle eşleştirdiğinde bir an çekim sırasında hayattan alınan gerçek bir kare olarak gözlerime düştü önce, sonrası bu iç-güdüyle deklanşörüme dokunmaya başladım, art arda çektiğim her kare yeni bir hayat gibi düştü kadrajıma… Zanaatın, sanatla buluştuğu noktada emeğe verilen bu ödül için ve seçkiye layık bulan jüri üyelerine ve hayata sanatsal bakan Anadolu Hayat Kurumu’na içten teşekkür eder saygılarımı sunarım.” II

İKİNCİEkin Onat von Merhart, İstanbulEser: “Ben Kimim?”

“Anadolu Hayat Emeklilik’in ‘Kadın Gözüyle Hayat-tan Kareler’ yarışması, yalnızca kadınlara söz hakkı tanıyan nadir bir platform olmasından dolayı yeri benim için biraz daha farklı… Bu fotoğraf, kimliğini ve varlığını sorgulayan, kendini ait hissettiği yer-den ve şartlardan zorla yabancılaştırılmaya çalı-şan bir kadını anlatıyor. Kadın olmanın biraz daha zor olduğu bir ülke de, Fas’ta çekilen bu fotoğraf; ülkemde yaşayan her kadın adına çektiğim oto portrem… Bu nedenle böyle bir yarışmada ödül al-mak büyük bir onur; bir kadın olarak düşüncemin, bir fotoğraf sanatçısı olarak resmimin onaylanmış olması benim için büyük mutluluk.”

> Gülnihal Bayındır Alkan - Renkli Dünyalar

Page 51: Yildizlar - Sayi 7

96 Yıldızlar TEMMUZ / 10

REKTÖRLÜKMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 20 53Faks: 0212 227 69 90E-posta: [email protected] Web: www.yildiz.edu.tr

GENEL SEKRETERLİKMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 20 62Faks: 0212 261 43 60E-posta: [email protected] Web: www.gsek.yildiz.edu.tr

HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-IstanbulTel: 0212 260 08 00 Faks: 0212 327 37 69E-posta: [email protected] Web: www.bythi.yildiz.edu.tr

YILDIZ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (YILDIZ-SEM)Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 31 45Faks: 0212 383 31 49E-posta: [email protected] Web: www.sem.yildiz.edu.tr

FAKÜLTELERMAKİNE FAKÜLTESİ Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 27 65-66Faks: 0212 261 66 59E-posta: [email protected] Web: www.mak.yildiz.edu.tr

ELEKTRİK ELEKTRONİK FAKÜLTESİMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 261 19 98 - 383 23 85Faks: 0212 259 49 67E-posta: [email protected] Web: www.elk.yildiz.edu.tr

İNŞAAT FAKÜLTESİ Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbul

YTÜ İLETİŞİM BİLGİLERİTel: 0212 383 51 00Faks: 0212 383 51 02E-posta: [email protected]: www.ins.yildiz.edu.tr

KİMYA-METALÜRJİ FAKÜLTESİ Davutpaşa Kampüsü - Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, İstanbulTel: 0212 383 4551 / 4552 Faks: 0212 383 4557 E-posta: [email protected] Web: www.kim.yildiz.edu.tr

GEMİ İNŞAATI VE DENİZCİLİK FAKÜLTESİ Merkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 29 80 Faks: 0212 383 29 89 - 236 41 65E-posta: [email protected]: www.gidf.yildiz.edu.tr

MİMARLIK FAKÜLTESİMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 70 70 / 2585Faks: 0212 261 05 49E-posta: [email protected] Web: www.mmr.yildiz.edu.tr

FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ Davutpaşa Kampusu - Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, İstanbulTel: 0212 383 41 04 Faks: 0212 383 41 06E-posta: www.fed.yildiz.edu.trWeb: www.fed.yildiz.edu.tr

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 259 52 21Faks: 0212 259 42 02 - 383 20 00 / 2515-2516E-posta: [email protected] Web: www.iib.yildiz.edu.tr

EĞİTİM FAKÜLTESİDavutpaşa Kampusu - Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, IstanbulTel: 0212 383 48 03Faks: 0212 383 48 08E-posta: [email protected]: www.egf.yildiz.edu.tr

SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 2695/96/97Faks: 0212 236 41 80E-posta: [email protected] Web: www.sts.yildiz.edu.tr

ENSTİTÜLERFEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜMerkez Kampus - Barbaros BulvarıÇukursaray Binası 34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 31 08Faks: 0212 227 44 70E-posta: [email protected]: www.fbe.yildiz.edu.tr

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜMerkez Kampus - Barbaros BulvarıÇukursaray Binası 34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 31 15-17Faks: 0212 227 44 71E-posta: [email protected]: www.sbe.yildiz.edu.tr

YÜKSEKOKULLARMESLEK YÜKSEKOKULUBüyükdere Cad. Maslak - İstanbulTel: 0212 285 05 30 (4 Hat) Faks: 0212 276 68 88E-posta: [email protected]: www.myo.yildiz.edu.tr

MİLLİ SARAYLAR VE TARİHİ YAPILARMESLEK YÜKSEKOKULUMerkez Kampus - Barbaros Bulvarı34349 Yıldız-İstanbulTel: 0212 383 20 84 Faks: 0212 327 37 82 E-posta: [email protected]: www.mst.yildiz.edu.tr

YABANCI DİLLER YÜKSEK OKULUDavutpaşa Kampusu - Davutpaşa Cad. 34210 Esenler, İstanbulTel: 0212 383 49 04 Faks: 0212 383 49 03 E-posta: [email protected]: www.ybd.yildiz.edu.tr

Page 52: Yildizlar - Sayi 7
Page 53: Yildizlar - Sayi 7