Upload
dinhkien
View
228
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
D E V R E : 1 C I L T : 2 İ Ç T İ M A S E N E S İ : 2
esi
Doksanbirinci İnikad
8 Haziran 1326 (1910) Sah
M Ü N D E R E C A T
I. — ZAPTI SABIK HULÂSASI
II. — EVRAKI VARİDE
Tezkireler 1. — İmtiyâzat kanun lâyihasının kabul
edildiğine dair Meclisi Mebusân Riyaseti tezkiresi
2. — Âyân azasından Fuat Paşa'nın, ekseri yolcusu müslüman olup İstanbul'a müteveccihen hareket eden Romanya vapuruna
Sayfa
542
542
5 4 2
542
Pire limanında vaki taarruz hakkında Hariciye Nezaretine havale edilen takrire dair Hariciye Nezareti tezkiresi, 542
544 III. — MÜZAKERE OLUNAN MEVAD 1. — Kolağalık ve yüzbaşı vekilliği rüt
belerimin ilgasına dair lâyihai kanuniyye. 544:545
2. — Çekirdeksiz kuru üzümler hakkın
da Ziraat Encümeni mazbatası. 545:549
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
İ : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 132(5 (1910) C : 1
BİRİNCİ CELSE Bed'i Müzakerat
Saat :
REİS : Sait Paşa Hazretleri KÂTİPLER : Halim Bey, Nuri Bey
REİS — Ekseriyet hâsıl oldu, müzakereye başlıyoruz, Zaptı Sabık Hulâsasını okutuyorum.
I. — ZAPTI SABIK HULÂSASI
DOKSANINCI İNİKAD
7 Haziran 1326 Pazartesi
Sait Paşa Hazretlerinin Riyasetlerinde inikad ile Zabtı Sabık Hulâsası kıraat ve kabul edildi.
Meclisi Mebusânın, Meclisi Ayana gönderilmiş bulunan Bahriye Bütçesinin noksan olduğu anlaşılan bir kısmının tashihi için bütçenin iadesine dair talebi kabul edildi,,
Kanunu Esasi tadilatına dair lâyihai kanuniyyenin müzakeresine devam olunarak 63 ve 67 nci maddeler müzakere olundu.
İdarei Mahsusa makamına kaim olmak üzere müteşekkil! şirket İle aktolunan mukaveleye dair Maliye Encümeni mazbatası müzakere ve kabul di.
İnikada nihayet verildi.
Reis Sait
K â t i p
Halim K â t i p
Nuri
REİS olundu.
Mütalaa var mı?.. '(Yok sesleri) Kabul
II. — EVRAKI VARİDE
Tezkireler
/. — İmtiyazat kanun lâyihasının kabul edildiğine dair Meclisi Mebusân Riyaseti tezkiresi. (I)
REİS — Tezkireyi okutuyorum.
(imtiyazat Kanununun kabul edildiğine dair
Meclis-i 'Mebusân Riyasetinden varit tezkire okun
du) i(2)
REİS — O halde kararnameyi yazarız. HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — Heyet-i umumiye-
siyle bir daha reye konsa muvafık olur zannederim.
BESARYA (EFENDİ — Mebusâna gitmezden
evvel olabilirdi; şimdi geçti.
(1) Evveliyatı 83, 84 ve 86 ncı inikad zabıt¬ larında.,
(2) Tezkire bulunamadı.
2. — Âyân azasından Fuat Paşa'nın, ekseri yolcusu müslüman olup İstanbul'a müteveccihen hareket eden Romanya vapuruna Pire limanında vaki taarruz hakkında Hariciye Nezaretine havale edilen takrire dair Hariciye Nezareti tezkiresi. (1)
REİS — Tezkireyi okutuyorum. (Pire hadisesi hakkında izahat vermek üzere,
Heyet-i Umumiyye kararı ile daveti mutazammın gönderilen tezkireye cevaben gelen Hariciye Nezâreti tezkiresi okundu) (2)
NURİ BEY — Cumartesi günü Heyet-i Umumiyye içtima etmemiş değil; dağılmıştı.
BESARYA EFENDİ — Geç gelmişlerdi. AZARYAN EFENDİ — Saat kaçta? 'NURİ BEY — Çarşamba günü saat 4'te. GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — Yarın en
cümenlerde değil mi efendim?
(1) Evveliyatı 88 inci inikad zaptındadır. (2) Tezkire bulunamadı.
542
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
Dünkü idare-i mahsusa işini yine hafiyyen mi müzakere edeceğiz?
t : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C : 2
AZARYAN EFENDİ devam ederiz.
Öyle başladık, öyle
REİS — Celseye nihayet verildi.
İKİNCİ CELSE Bed'i Müzakerat
Saat : REİS : Sait Paşa
KÂTİPLER : Halim Bey, Nuri Bey
(İkinci celse hafi cereyan ettiğinden zabıt tutulmamıştır.)
— 543 —
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — Yarın yalnız Kanunu Esasî Encümeni' toplanacak. Yarın ve öbür gün.
BESARYA EFENDİ — Yarın Kanunu Esasi müzakere edilecek.
HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — Cumartesi günü? REİS — Zâten elde bir hayli evrakımız var. Sa
lıya kadar yetiştiriverirseniz, yarından itibaren 4 t e Hitamı Celse geliriz. («Münasip» sadaları) Saat :
t : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C : 3
ÜÇÜNCÜ CELSE Bed'i Müzakerat
Saat : REİS : $M Paşa
KÂTİPLER : Halim Bey, Nuri Bey
REİS — Ekseriyet oldu değil mi efendim? NURİ BEY — Oldu efendim.
REİS -başlıyoruz.
Ekseriyet hasıl olmuştur, müzakereye
IH. — MÜZAKERE OLUNAN MEVAD
1. — Kolağalık ve yüzbaşı vekilliği rütbelerinin ilgasına dair lâyihai kanuniyye.
REİS — Encümen mazbatasını okutuyorum. (Yüzbaşı vekilliği1 ile kolağalığın lağvı hakkında
ki, Harbiye Encümeni mazbatası Okundu) (1) EKREM BEY — Eski halli değil mi? SAMİ PAŞA — Efendim, Encümenden sorulan
iki suale verilen cevap pek vazıh olmakla beraber, arz edeyim: Gerek kolağalarının ve gerek yüzbaşı vekillerinin, keza yalnız süvari sınıfında yüzbaşı olmak için, yüzbaşı vekilleri ile mülâziım-i evvellerin lağvı meselesi, Heyet-i Umumiyyenin nazarı dikkatini celp etmişti. Çünkü buna iki sebep gösteriliyor. Birisi, Tahdid-iı Sin Kararnamesi. Çünkü 800 - 900 zâbitanın terfüini1 bekleyecek olan yüzbaşılar, Tah-dîd-i Sinne ekserisi uğrar ve Ordunun, şu zamanda en ziyade muhtaç olduğu büyük kumandanlarından, belki en mühimlerinden, en Itecrüblilerinden mahrum olması lâzım gelir. Bu bir sebeb-i manevî.
Gelelim sebeb-i kanunîsine: Tasfiye-i Rüteb-i As-keriyye Kanununun bir maddesinde münderiçtir ki: Bir yüzbaşı, kolağalığa terfi eder etmez, kolağaları meyanında, kendinden daha sonra mektepten çıkmış ve alaylı ise, kendinden ne kadar evvel mülazim olmuş kaç kolağası varsa, def aten o adam, kolağalığa terfi eden yüzbaşıların kâffeslne takaddüm eder. Tasfiye Kanunu mucibince bu hak mevcut idi. Binaenaleyh, yüzbaşıvekilleri lağvolunursa, maddî ve kanunî hiçbir mazarratı yoktur. Binaenaleyh, teklif olunan madde-ıi kanuniyyenin de Encümende aynen kabulüne karar verdik. Heyet-i Umumiyyenin buna karar vereceği de şüphesizdir.
(1) Encümen mazbatası bulunamadı.
REİS — Harbiye Nazırı Vekili Mahmut Paşa, Zatâlinizce bir mülahaza yok mu efendim?
MAHMUT PAŞA (Harbiye Nazuı Vekilli) — Yok efendim. Kabul ettik.
RIZA PAŞA (Topçu Feriki) — Zâten Hükümetin teklifi bu.,
ÖMER RÜŞTÜ PAŞA — Reye koymalı. REİS — Hülasası son satırda bitiyor. Sunûf-u
muhtelife kolağaları ile yüzbaşıları ve yüzbaşıvekil-leriı ile mülâzim-i - evvelleri1, kıdem sırasına konularak terfii rütbe elimleri, muvafık-ı maslahat bulunmuş ki, kıdem sırasına konuluyor. Yani kimin menşei eski ise mâfevkindeki rütbeye evvela o terfi olunuyor.
MAHMUT PAŞA (Harbiye Nâzın Vekili) — Yani binbaşılığa.
REİS — O tasrih olunmuyor.
MAHMUT PAŞA (Harbiye Nâzın Vekili) — Lâyiha okunmalı. 2 nci madde okunursa tafsilâtı lâzime-yi hâizdir.
REİS — «Sunûfu muhtelife kolağaları ile yüzba-ışıveküleri ve mülâzimievvelleri, makdumen kıdem sırasına konularak terfii rütbe edilmeleri» deniliyor değil mi?
SAMİ PAŞA — Makdumen demek istemişler ki, gerek kolağalar gerek yüzbaşılar gerek mülâzimler kıdem sırasına konulacak.
REİS — O öyle. Terfii rütbe etmeleri, yani yüzbaşılar binbaşı olacak ve mülâzimievv eller de yüz-başıveklli olacak.
MAHMUT PAŞA (Harbiye Nâzın Vekili) — Yüz-'başıvekiii yok. Yüzbaşı olacak.
REİS — Ha, evet; yüzbaştvekilliği kalktı, Hükümetin istediği de bu değil mi zaten?
544
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
İ : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C 3
(MAHMUT PAŞA (Harbiye Nâzın Vekili) — Evet efendim, tamamiyle böyledir.
GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA — Meb'usâ-nm da kabul ettiği o.
YORGLYADİS EFENDİ — Fakat Tasfiye Kanununa mugayir. Mugayeretinden dolayı her halde kabulü iiâzım gelmez. Çünkü Tasfiye Kanunnamesi hukuku müktesebelerinıi mahveder. Diyor ki; Tercihen terfi edilecek, şimdilik şuaya konacak.
MAHMUT PAŞA (Harbiye Nâzın Ve'kiii) — Sami Paşa Hazretleri izah buyurdular; kolağalarının hakkı müktesepleri zail olmuyor, nların rütbeleri mahfuz. Kıdemleri ide tamamen mahfuz. Kıdemli yüzbaşılar, kolağası olur olmaz terfi edeceklerdi. Hukuku mük-tesebeye halel gelmiyor. Tamamen muttarid bir muamele icra olunuyor. Tasfiyenin netâyici daha Istikmâl olunur.
REİS — Böyle kabul buyuruluyor mu? («Evet» sesleri) Encümenin teklifini kabul edenler el kaldirsa-lar. (Eller kalkar) Öyle kabul olundu.
HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — Bendeniz muarızım efendim.
2. — Çekirdeksiz kuru üzümler hakkında Ziraat Encümeni Mazbatası.
REİS •— Encümen mazbatasını okutuyorum. (Çekirdeksiz üzüm hakkındaki Ziraat Encümeni
mazbatası okundu) 1(1)
REİS — Efendim, ledelhâce Heyeti Âlînize arz olunmak üzere İzmir Mebuslarından birkaçı bazı malumat verdiler. Hülasası : İhracat 800 bin kantarı geçmlyormuş. Bu miktar kantarda kalacak olsa Avrupa 5 kuruşa alıyor. Çoğaldığı gibi, 60 para yahut 50 para oluyor. O cihetle zarar ediyorlar; biri bu.
Bu zararın kısmı âzami da yerli ahaliye ait. Çünkü ecnebilerde bağlar yetiştirmişiler. İhracatın çoğu da onlardadır. Binaenaleyh bizim tebaa mutazarrır oluyor. Söyledikleri bu.
Bir de 800 bin kantata kadar iyi çıkıyor, ondan sonra olanlar pek kabili istimal değil diyorlar. Onlar ya'lnız ispirto imaline sâiih oluyormuş. İspirto da çıkarılsa mevâşîye de verilse ziyan olumuyor demektir. Ancak insanlar için ekle saiih değilmiş. Bu suretle de yine 40 - 50 para kazanırlar. Halbuki böyle umumi y-yetîe olursa 800 bin kantar üzümü 5 kuruşa Avrupa-ya vereceğine, mihayetün nihaye 60 paraya satacak, (ahalî "mutazarrır olacak.
(1) Encümen mazbatası bulunamadı.
I Hulusa, Avrupadan filan gelmiş erbabı ihtikâr da çok. Spekülasyon yapıyorlarmış. Mahsul çok- olduğu gibi istifade edecekler. Mebus efendilerin dedikleri bu. Acaba bunu söyleyenlerden daha mükemmel malumat alınıp da makul ise kabul, değil ise reddoiunmak üzere Encümene iade etmek caiz mi?
-FERİT PAŞA (Sadrı Esbak) — Encümen o zâtları çağırdı; izahat verdiler. Diyorlar ki; «Her sene bir hal üzere kalamaz. Mesela bu sene, hiç mahsul yoktur. 400 bin - 500 bin kantar olabilir; ancak 800 bin kadar istihlâkât var. Depoya konulsun, hastalık olduğu vakit de öbür sene satılsın, fakat bu acaip bir şeydir. «Eğer Avrupada gümrük resmi ağır olmasaydı, eğer ispirtolar hakkında geçen sene yapılmış olan kanun mevkii tatbike konulmuş olsaydı, yahutta Düyunu Umumiyye bunlara bazı teshi.ât göstermiş olsaydı, bunlara hacet kalmazdı. Mademki bunlar olmadı, bu tedbire müracaat ediyorlar, fakat bu tedbir fenni iktisada muvafık değildir, bunları kurtaramaz.
REİS — Encümeni a gördüğü kimler acaba? ARAM EFENDİ — Orman Nezâretinden memuru
mahsus geldi. Sonra öteki Meclisi Mebusân Encümenden Gani Bey geldi. Gani Bey de tafsilât verdi. Mesele Paşa Hazretlerinin buyurdukları gibidir. Mahsul bir sene 830 bin kantar, gelecek sene t milyon '200 bini kantar oluyor, daha ölefci sene 500 bin kantara iniyor.
Şimdi bunlar da istatistik mucibince bakmışlar ki, Avrupa 800 bin kantar üzüm çekiyor. O vakit üç kuruştan 5 - 6 kuruşa kadar satıyor. Fazla oldukça arz ve talep kaidesi vardır. O halde fiyat tenezzül edecek. Tüccar.-bitmiyor ki ne hasılat olacak, Mütereddit kalıyor. Yekten 100 bin - 200 bin kantar daha piyasaya geliyor, fiyat düşüveriyor. Birden geldiğinden tüccar da tereddüt ediyor. Pek çok orada bulunmuş olanlar da tahmin edemiyorlar. Malum değil.
Tüccar tereddüt ett ği gibi, zâten kırılmış olan fiyatı büsbütün tenezzül ediyor. Eğer böyle bir idare teşkil edebilsek, mümkıin mertebe tayin ederiz. Yani mahsulün idrakinden evvel gelecek mahsulü gerek Avrupa piyasalarında gerek dahilde bulunan stoku anlarız.
Bir de, dahilde ne merkezde bulunduğunu da tahkik ve tetkik ettikten sonra piyasayı biz tutabiliriz di-yor.ar. Buna da bir misal olmak üzere Atina'da Ko-rent üzümlerinin piyasasını tutmak için teşekkül eden bir şirketi gösteriyorlar.
Haibuki, o şirket başka bir suretle teşekkül etmiş ayn bir şirkettir ve 500 franklık hisse senedâtı 190 franka tenezzül etmiş. Çünkü, batıyor.
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
545 —
t : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C : 3
Lâkin, bunlar idarei resmiye şeklini almak istiyor. Bu suretle Lâyihai iKanuniyyeyi tanzim etmişler. Bunun tatbikini nasıl yapacaklar? Gayet müşkül bir meseledir. Evet, biz bu sene 200 bin kantar tutarız; âla. Gelecek sene 600 bin kantar olursa işimiz iyi gidecek. Lâkin, gelecek sene '1(2 bin kantar otursa ne yapacağız? Bunu hamur haline koyup ispirto yapmak üzere ahaliye mi satacağız? Bu, muhal kabilindendir.
Çünkü üzümden ispirto yapılmış olsa ve kâr vermiş olunsaydı zâten iş kendi kendine olurdu. Biz hesap etmişiz, bir kaç sene evvel de nezârete gelmişti. Avrupa'dan ve ecânipten gelen ispirtolardan rakı yapıldığı zaman, rakının kilogramı (52), (55) paraya kadar mâl oluyor. Lâkin, 20 para iüe üzüm alıp yaparsak, 100 paraya mal oluyor. Belki sıhhat nazara alınarak satın alan bulunursa, başka suretle kabil mi, bu fiyatla sahilsin? Rekabet kabil. Beriki muziri sıhhat değil. Lâkin, bunu kime anlatırız? Bunu İspirto Kanunu anlatır. O da tatbik olunamadı. Hakikaten fena bir hal var. Üzümler bu halde devam ederse çok zarar görecekler. Buna bir çare bulmak lâzım. Lâkin, bu kanun bunu muhafaza edebilecek mi? Bu tedbir müsmir olabilecek mi? İşte, tereddüdümüz bu. Çünkü bunun bir mazarratı da var.
Evvelce buyuruldu ki, 800 bin kantar yapıldığı zaman İyi çıkarsa satlil ır, sonraki zâten fenadır.. Fazlası kârdır. Öyle değil. 800 hin kantarın içinde 500 hin kantarı iyidir. Ötekileri adi 'üzümdür. Çünkü, tatbikattaki müşkilât nerede olacak? Bir milyon kantar çıktı. Demek ki, yüzde 20'sini tenzil edeceksiniz. Halbuki, benim 100 kantar üzümüm var. 100i kantarı da liyi üzümdür. Siz, bendenizden 20 kantar tenzil ettireceksiniz. Halbuki, ötekinin de 100 kantar üzümü var, 100 kantar da fena. Ondan da 20 kantar tenzil edeceksinıiz. Halbuki onun üzümü bütün bütün fenadır. İyi ve fena cins ayrılmıyor.
İyi üzüm sahibi zarar ediyor. O vakit ben ne yapacağım? Fena üzümden alıp da değiştireceğimi. Yoksa zarar ederim. Buradan azîm müşkilât tahaddüs ediyor.
REİS — Bakın, buna nasıil cevap veriyorlar : Üzümü kamilen iyi olursa onu bırakacaklar, olmazsa tevhit edecekler. Muayeneye tâbi olacak. Bunda fayda, İyi üzümleri kurtarıyor.
ARAM EFENDİ — Peki bu sene mahsul ziyade, gelecek sene de ziyade olursa ne yapacağız?
IRBİS — «Müteferriâtımı yaparız» diyorlar, birçok şeyler söylüyorlar. Mademki ticareti mahalliyece ehemmiyeti oilan bir meseledir, şöyle kabili tatbik de
ğil diye reddetmekten ise, İzmir mebusiarıyla bir daha söyleşip, mübahase edip, eğer sözleri kanaat vermezse o vakit yine o kararı itâ etmek olamaz mı?
ARAM EFENDİ — Onlar ile söyleştik. Hatta Gani Bey, geldiği gibi Seyyit Bey de geldi, konuştuk. «Hakikaten bunu tahdit etmezsek, bu kanunu yapmazsak, birçok zarar görürüz» diyorlar. Fakat bunun tatbiki kabil midir değil midir? Bir ide daha başka birşey var efendim. İstihsalât demek tahdit olunacak. Bu «supradasyon» meselesi tahdit ille olmaz, arz ve talep ile olur. Her isitihsalâtı, eğer kanunla tahdit edecek olursak ne olacak? «Supradasyon» meselesi çıkacak, azîm bir mesele.
AZARYAN EFENDİ — Pirinç ziraatım tahdit etmedik. Şu kadar kilogram çıkaracaksınız demedik. İRiiafcis, bir milyon kilo çıkarıyorsunuz, 100 milyon kilogram çıkarın dedik.
ARAM EFENDİ — 800 kilogram çıkdıktan sonra fazlasını tedfcik edeceğiz diyoruz. Pekâlâ, aynı hal Kırkkilise'de var. Kırkkilise'nin bağları mahvolup gi-ru değil. Fakat bunun tatbiki nasıl olacak? Bir kanun diyor, ona ne yapıyoruz? Hiç. Ama, beri tarafa yapmıyorsunuz diye, diğer tarafa da yapmamak da döğ-yapmuşiar, ama kabili icra mıdır?
(BESARYA EFENDİ — Bu kanunu yapan kimdir?
ARAM EFENDİ — Maliye Nâzın Beyefendi diyorlar ki : «Bu kanunu tatbik edecekseniz beni çıkarın, ben nasıl mesul olurum? Ziraat Nâzın mesuldür» diyorlar. Ziraat Nâzın da diyor ki; «Ben bunu katiy-yen kabul etmem. Ben ret etmişim.» O hailde bu kanunun mesulü kimdir?
EKREM BEY — Sahipsiz bir kanun. ARAM EFENDİ — Hangi nezârettir. Dahiliye
ne cihetten mesuldür, İkim yaptı? AZARYAN EFENDİ — Bütün bütün antiekono-
mik bir tedbir. ARAM EFENDİ — Ben bilmem. «Muvakkat
kanundur» diyorlar.
FERİT PAŞA — (Sadrı Esbak) — En birinci çare gümrük rüsumuna bir çare bulmaktır. İkincisi; ispirto hakkında yapılan nizamnameyi mevkii tatbike koymaktır. Üçüncü çare; Devletler tarafından resmî mümkün mertebe tenzil etmenin çaresine balkmaktu. Bu üç çare olmazsa ona tevessül olunmak lâzım gelir. Bizim aldığımız izahat temin edemedi ki. Bun-üar hakkında çare yoktur. Bu noksanı da bu kanun ikmal edemez.
— 546
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
t : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C : 3
Ziraat Nezâretinden sorduk. Ziraat Nezâreti tarafından gelen memur «Haberim Yoktur» dedi. «Bunu yapan ben değilim» dedi. Bâri, Düyunu Umumiyye bir dereceye kadar teshiiât göstersin dedik, onL
dan da haberi yok,
Şimdi, izahâtn kâmile vermek üzere, müzakeresinde, Ziraat Nazırı bulunsun veyahut Hükümeti İcrâiy-yece başka kim münasip ise o çağrılsın. Çünkü, Maliye Nezâreti «Haberim yok, diğer nezâret ben karışmam» diyor.
REİS — Lâyihayı kim vermiş? ARAM EFENDİ — Babıâli'den gelmiş. REİS — Babıâli de bir nezâretten alır, ARAM EFENDİ — Vilâyetten Babıâli Ve gitmiş. HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — Hayır, nezâretler
den birisinde tanzim edildi. ARAM EFENDİ — Tezkirei' âlîniz var. HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — Aristidi Paşanın za
manında Ziraat Nezâretine yazılmış idi. ARAM EFENDİ — Şüphesiz,
REİS — Onu da davet etsek, birlikte müzakere etsek olur mu? İstenilirse Rüsumat Müdiri de bulunur. İhracâtın fiyatlarına dair malumat verir.
FERİT PAŞA (Damadı Şehriyârî) — Müsaade buyurulur mu? Bendeniz biraz tarihi kadimden bahsedeceğim,
24 sene mukaddem, Londra Sefaretinde memurdum. Ticaret Nezâretimin buna dair Babıâli vasıtasıyla bazı matâlibi1 vardır. Hatta bendemiz meseleyi müzakere için sefaret tarafından memur idim. Bendeniz zannediyorum ki, Paşa Hazretlerinin buyurdukları gibi, şâir memâllkten mahsulatı Osmaniye üzerine vaz edilen gâiî gümrüklerin pek ziyade tesiri oluyor.
Bu kuru üzümler, hususiyle kuru meyvalar, Av-rupanın şâir cihetlerinden ziyade, İngilterede alınıyor. Diğer taraftan Yunanistan üzümlerinden pek az gümrük alınıyor. IBunu söyledik. Fakat o aralık Londra'dan müfarakatim icap etmiştir. Müfarakat ettim. Sonra ne olduğunu bilmem.
Eğer o vakit muahedâtın hükmü tıpkı tıpkısına ifa ettirmek mümkün olsaydı, bugünkü günde bu kriz zannederim vâki olmazdı. Diğerleri hakkında az bir gümrük olduğu halde, bizimkilerine ziyade koyuyorlar. Devleti Osmaniyenin umuru hariciyesine nezâret edenlerin bu dakikaya dikkat etmeleri lazım gelir. Ve o vakit bu mahzur mündefi olur zannederim. Esasen değilse de kısmen olacaktır.
ARAM EFENDİ — Raporun birinde de var.
FERİT PAŞA (Damadı Şehriyârî) — 22 senıe evvel idi.
ARAM EFENDİ — İngiltere Korent üzümlerinden yedi Şilin, bizimkinden 20 - 30 Şilin gümrük alır. 'Biz bunu müdafa ettik. Muvaffak olamadık. Bu son defa da bu mesele oldu. Zâten yalnız İngiltere değil, Hollanda, İtalya daha sair birçok devletler var ki, pek ağır gümrük resimleri vazediyorlar.
REİS — Asıl istizaha değer bir mesele var. Nutku Hümâyûn cevabı müzakere olunduğu zaman, Gabriyel Efendi Hazretleri tarafından ihtar olunmuştu. Bu ihtarları da ticaret mukavelenamelerinin tecdidi hakkındaydı. Fakat öylece kaldı, Yunanistan her iki senede bir, devletlerle muahedesini tecdit ediyor.
Halbuki Âli Paşa zamanında akdolunan mukavelenin, 27 sene evveli müddeti münkazî olmuş iken), ondan sonra tecdit olunamadı. Ondan sonra yeni muahedeler yapılsa, muameiei mütekabile şarttır. Vaktiyle konulmamış. O cihetle yalnız üzümlere değil, şaraplara ve daha sair şeylere de pek ağır resim koyuyorlar.
FERİT PAŞA (Damadı Şehriyârî) — Amerika'da halılarımıza yüzde 100 gümrük koyuyorlar.
ıREİS — Bir de kâffei eşya ve emtiadan bir nispette gümrük alınamaz. O cihetle tecdit olunmayan mukavelatı tecdit etmeli ve onlara göre de tarifeler yapmalı. İstizah olunacak şey bu değil mi?
FERİT PAŞA (Sadrıesbak) — Asıl mühim madde, Yunan Hükümetiyle yapılan Korent Mukavelesi-dir. izmir'in ihracatına pek büyük bir sekte getirdi. Fransa, bizim mahsulâta ağır rüsum vazetti. İtalya kendi rüsumuna revaç vermek için o da kapılarını kapadı. Almanya, bir dereceye kadar az zammetti. Halı rüsumunu da pek tezyit eyledi.
Bunun üzerine birtakım teşebbüsât icra olundu ise de, hiçbirisi semeredâr olamadı.
Bu muamelât böyle dururken bir Reji İdaresi teşkil ed'p bir tütün inhisarı teşkil eder gibi tevkif etmek. Bereket olan senelerin mahsulünü muhafaza etmek, olmayan senelerde çıkarmak gibi şeyler, kâfi değildir. Maksadı temin etmez.
Ondan başka buna çare olmak üzere, ispirto nizamnamesinin tatbikini istediler. O da kabul olunmadı. Şimdi şu yapılıyor, bu da kâfi değildir. Hariciye Nezâretinden bu rüsum maddesi için bir memurun ce.bi duru dırâz müzakere olunması münasiptir.
SAMİ PAŞA — Efendim, tamamiyle hukuku kâfi! olmaması, bunun terkini müstelzim olmaz. Gerçi
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
547 —
1 : 91 Meclîsi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C : 3
Paşa Hazretlerinin buyurdukları gibi, birçok rnua-hadeierin ve buna zarar veren diğer rüsum.' rnuahe-denamelerinin tadiline vabeste olduğuna yahut İspirto Kanunnamesinin tatbikine lüzum varsa da, bunlar kabili icra değildir. Ele geçer bir şeyin cüzü ele geçmezse, onun küllünden sarfı nazar ermek caiz olamayacağından, bunu nazarı dikkate almak fevkalade elzem ve ehemdir. Çünkü, gerçi daha ucuz olarak gümrük resmi alınır. Bu korent üzümü,yahut diğerleri sarfolunursa da bunda sabit bir cihet vardır ki, Avrupa ne kadar gümrük alırsa alsın, gümrük rüsumu ne kadar fahiş olursa olsun, Avrupa İzmir üzümünden yine 800 bin kantar aıdığı muhakkak. İngiltere vesair devletler mevcut rüsumu daha ağır yapsalar yine, 800 hin kantar alacaklardır.
ARAM EFENDİ — öyle değil, orada bir mesele var.
'SAMİ PAŞA — Müsaade buyurun. Şimdi madem ki rüsumun ağırlığı ile Avrupa tpara vererek 800 bin kantar alacaktır ve bu muhakkaktır. Biz teklif olunan bu kanunnameyi kabul ile, tam bir fayda hasıl edilmezse bile, yine az çok bir fayda hasıl olmuş olur ve bu sayede bu mahsulâtımız himaye edilmiş olur ve bir vilâyetimizin servetine hizmet edilmiş olur.,
Şimdi kült ele geçmiyor diye cüzünden sarfı nazar etmek caiz midir? Kül ele geçmiyor, çünkü devletler lüle olan ticaret muahedelerimizi istediğimiz gibi yapamıyoruz. Onlar istedikleri kadar rüsum koyuyorlar. Bu ele geçmediği için şimdi kısmen fayda hasıl edecek olan şeyden sarfı nazar etmek nasıl caiz görülür?
FERİT PAŞA (Damadı Şehriyari) — Muahede-nameler mevcuttur. Fakat mevcut olanlar lâyıkı ile tatbik olunamıyor.
ISAMİ PAŞA — Tatbik olunursa daha iyi olur. İnşallah Hükümet muvaffak olur. Ticaret ve gümrük muahedenamelerlni daha iyi yapar. Müstefid oluruz. O oluncaya kadar ne yapalım?.
FERİT PAŞA [(Damadı Şehriyari) — Mevcut mu-ahedât hukukumuzu temin ediyor. O muahedâta riâyet edilmiyor.
SAMİ PAŞA — Pekâlâ öyle olsun. Şimdi riâyet edilmiyor. Riâyet edilinceye kadar ne yapalım? İzmir mahsulâtı mahvolsun mu?
REİS — Mevcut muahedât mefsuhtur. ARAM EFENDİ — Sami Paşa Hazretlerinin bir
şeyleri var ki, gayet mühimdir. Encümende düşündük, müşkilât görüyoruz. Yapamıyoruz. Olamıyor. Bir çare olmak üzere, ancak böyle bir şey yaparız diyelim. Fakat, öyle değil.
Buyurdukları gibi, üzümün kıyyesi ne kadar çok olursa olsun, herhalde 800 bin kantar mal alacaklarına kanaat etmiş olsak ve evrak da bunu ispat etmiş olsa, bir dereceye kadar olur. Lâkin görüyoruz ki, üzümün kıyyesi 5 kuruşu geçtiği gibi, İran bize rekabet ediyor.
Maiumuâlîmz ticarette bir cereyan hasıl olunca, onun önünü almak kabul olmaz. Fiyat galî olunca İran rekabet edecek, bir daha biz İran'ın verdiğini geri alamayacağız. Şimdi fiyat tezayüt ederse, başkaları bize rekabet ediyor. Onun için tereddüt ettik. Pek o kadar sade bir mesele değildir. Zaten iktisadî meseleler muhtacı teemmüldür.
Hepsi olmazsa, mümkün olanı da feda etmeli mi buyuruyorlar? Tensib buyurursanız Nazır Beyin hazır olduğu halde müzakere ederiz.
RESARYA EFENDİ — Maliye Nâzın da bulunsun.
REİS — İkisi de olsun mu?
AZARYAN EFENDİ — Korent üzümüyle bunun münasebeti yoktur. Çünkü hükümetlerle tarifelerimiz yoktur. Mesela; İngiltere ve Fransa'da Korent üzümlerinin ayrı bir imtiyazı vardu. İBu ufak Sultanî Üzümü başkadır. İzmir'in çekirdeksiz üzümü için tarifelerde ayrı fiyat konmuştur. Şimdi, eğer bizim memleketimizden çıkan Korent üzümünü de, Yunanistan'dan çıkan korent üzümü fiyatında kabul ederler. Fakat bizim izmir üzümüne Sultaniye derler.
ARAM EFENDİ — Bizde Korent yok ki, üzümü çıksın.
AZARYAN EFENDİ — Yunanistan'da bizim Rezzaki üzümünü taklit ediyorlar. Fakat kendi memleketlerin de çıkan kornet üzümü imtiyazlıdır. Yunanistan çekirdeksiz üzümü de o imtiyaza mazhar değildir. Onun için bunun cihedi hariciyeye taalluku yoktur.
— 548 —
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
t : 91 Meclisi Ayan 8 Haziran 1326 (1910) C : 3
REİS yorsunuz.
LEGOFET BEY — Pek ehemmiyyetli bir maddedir. Bir kere daha müzakere olunsa, Nazır Beyler gelseler, daha. evlâdır.
REİS — İlki nazır kâfidir zannederim. Maliye ve Ziraat Nazırları davet oiuınaçiak.
HÜSEYİN HİLMİ PAŞA — İki nazır kâfidir.
REİS — Peki efendm. Demin karar veçhile yarın saat 4'de mi içtima edeceğiz.
ARAM EFENDİ — Evet 4de. Temdit olunmayacak. Salı günü bitiyor, katiyyen karar vermişler.
REİS — Medlise nihayet verildi.
Hitamı Celse Saat : —
549 —
T B M M K Ü T Ü P H A N E S İ
Binaenaleyh, Hariciye Nazırını istemi