Upload
penny
View
163
Download
2
Embed Size (px)
DESCRIPTION
DİNİ MİMARİ - PowerPoint PPT Presentation
Citation preview
DİNİ MİMARİİnsanoğlu varoluşundan bu yana varlığının kaynağını bulmaya çalışmıştır ve bu başlangıcı
bulma arayışı bir yaratıcıya inanma ve tapınma ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Yaratıcısına
bağlılığını yerine göstermek için ibadet eden insan ibadetini yerine getirmek için ibadethaneler
inşa etmeye başlamıştır. İnşa edilen bu ibadethaneler mimari yapıların da ilk örneklerinden
olmuştur.
İnşa etme süreci içinde ister beşeri ister ilahi tüm dinlerin ibadethanelerinde
gelenekselleşmiş bir takım yapı teknikleri ve elemanları ortaya çıkmıştır.
DİNLER
I-İlahi (Tanrısal) Dinler A)Aslı bozulmuş;Örn: Yahudilik, Hristiyanlık B)Aslı bozulmamış; Müslümanlık
II-İlahi olmayan (İnsani) Dinler Batıl Dinler; a)İlkel Dinler : Örn:Putperestlik,Mecusilik,Satanizm, v.b…. b)Çin Dinleri: Örn: Taoizm,Konfüçyanizm,Çin Budizm’i v.b… c)Hint Dinleri: Örn: Hinduizm,Budizm,Sihizm v.b….
MÖ 3000’lerde Mezopotamya’da inşa edilen "Ziggurat"lar dini mimari eserlerinin bilinen ilk
örneklerindendir.
Tanrı’nın evini inşa edip Tanrı’yı hoşnut bırakmak ve böylelikle hayat kaynağı olan suya
kavuşmak isteyen Sümerler, Babiller ve Asurlular tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat
yükselen, giderek küçülen teraslardan oluşmuş, zirvesinde bir tapınak bulunan ve yanlarında bir
merdiven sistemi yer alan kademeli kuleler olarak üstü açık ve dört köşeli tapınaklar olan
zigguratları kullanmışlardır.
Yine MÖ 3000’lerde Eski Mısır’da ölümden sonraki yaşama olan inanç sebebiyle inşa edilen
ve Tanrı’yla eşdeğer tutulan kralların mezarları olarak kullanılan piramitler de günümüze kalan ve
en çok bilinen ilk dini mimari örneklerindendir. Yapılan ilk piramitlerdeki basamaklar halindeki
kenarlar ölü kralların ruhunun, babası Ra’ya (Güneş’e) kavuştuğu merdiveni belirtir.
Başta sekiz basamaklı olarak yapılan mezarlar, daha sonraları basamakları doldurularak
tabandan tepeye kesiksiz eğim halinde yükselen dümdüz dört kenar ile düşen güneş ışınları
demetinin taşlaşmış bir görüntüsünü simgelemektedir.
Farklı zamanlarda farklı toplumlarda da olsa Tanrılar için yapılar yapma hep süregelmiştir. MÖ
8. yüzyılda tapınaklar yapmaya Hera ve Poseidon Tapınaklarıyla başlayan ve en bilindik Eski Yunan
tapınağı olan Parthenon’u inşa eden Eski Yunan Uygarlığı sütunlu girişler ve çatılarda kereste
kirişlerin üstünü kaplayan kızıl balçık ya da mermer kullanmıştır.
Yeryüzüne inen 2. ilahi din olan Hıristiyanlık’ın ibadethanelerinden olan Kiliseler gösterişli,
büyük ve tamamlanması uzun yıllar sürmüş yapılardır. Ana elementi psikoposun tahtı olan
Katedrallerin ilahilerin hep beraber okunduğu bir bölümü de bulunmaktadır ve resimlenmiş
camları sadece süsleme için değil, İncil’den parçaları anlatan resimleri içerir (Orta Çağ’da okuma
yazma bilmeyen Hristiyanlar için yapılmaya başlanmıştır.)
Son ilahi din olan Müslümanlık'ta ibadethaneler büyük kubbeleri, minareleri, geniş avluları,
geometrik şekillerle ve tekrarlanan desenlerle çizilmiş parlak renkli işlemeleri ve hep Mekke’ye
bakan mihraplarıyla camilerdir. Camilerde iç güzelliğe estetiğe dış görünümden daha fazla önem
verilir. Ve tevhid (Allah’ın birliği) inancı nedeniyle iç mekanlardaki işlemelerde insan, hayvan, ateş,
gibi Allah’a ortak koşulabilecek tüm objelerden kaçınılmıştır.
Diğer dinlerin aksine belirgin bir yapı tarzına sahip olmayan Musevilerin ibadet mekanları
olan sinagogların mimarisi yapıldıkları yere ve döneme göre farklılık gösterir. Sinagogların genelde
üç boyutlu süslemeler, heykeller ve resimler bulunmaz. İslamiyet’te camilerdeki Mekke’ye
yönelimin bir benzeri de sinagoglarda bulunmaktadır. Tüm sinagoglar (kompleks bir yapının
parçaları da olsalar) Kudüs'e değil doğu yönüne bakar buna İbranice'de mizrah adı verilir.
DİNİ YAPILAR
1) Kiliseler
2) Camiler
3) Sinagoglar
1) KİLİSE MİMARİSİ
Hıristiyan dinini en çok kullanılan kilise yapısına geçmeden önce hıristiyan dininin ibadet
mekanlarını kısaca incelememizde fayda vardır.
Bunlar: Bazilika
Katedral
Şapel
Bazilika: Erken Hıristiyan ve Ortaçağ mimarilerinde, yan geçitleri bulunan (yan nef), galerili
veya galerisiz kilise
Katedral: Katoliklerde ve Anglikanlarda, üst düzey dini liderler olan piskoposların görev aldığı
hem kilise organizasyonunun yönetimi ile ilgili bölümlerin, hem de ibadet bölümünün olduğu
komplekstir
Şapel: Küçük boyut ve sınırlı kapasitedeki yapıdır. Bizdeki mescidin karşılığıdır.
Kilise sözcüğü, Yunanca “ekklesia” sözcüğünden kaynaklanır. “Toplantı”, “toplanmak”
anlamına gelen bu ad, Hıristiyanların ibadet için toplandıkları mekanı anlatır. İlk zamanlarda bu
kelime demokratik halk toplantılarını nitelerken, daha sonra her türlü toplantı için kullanılmıştır.
Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlığa tepkisinden dolayı ibadetler önce bazı evlerin yeterli
büyüklükteki salonlarında gizli gizli yapılmaktaydı. Bu gizlilik ortaya çıktıktan sonra
katakomplarda(Yer altı mezarları) ve mağaralarda devam etmiştir.
Roma İmparatorluğu bu yeni dini devletin kendi dini olarak duyurunca ibadet için ilk
kullanılan yerler, çok kişiyi içine alan adliye binaları oldu.
İlk yüzyıllarda ayin yöneticilerinin geniş çerçeveli kurallar içinde serbestçe biçimlediği ayin
düzenleri, dinin yaygınlık kazanması ve inanç ayrıklıklarından doğan farklılıklardan dolayı daha
sıkı denetlenmiş ve ilk yazılı törenler doğmuştur.
Daha sonraları kilise binalarının ana çizgilerindeki farklılıkların oluşmasındaki en büyük
etken, yöresel mimari gelenekleri ve kullanım alışkanlıkları ile yöresel yapım teknikleri olmuştur.
Kilise planlarına Erken Ortaçağın sonunda zengin bir işleve sahip, çok sayıda mekandan
oluşan iyi düşünülmüş bir mimari egemen olmuştur. 7. ve 10. yy arasında sergilenen ise daha fazla
katmanlı ve daha zengin çeşitlemeli ise de aynı ana çizgi ortaktır. Roma düşüncesinden
kaynaklanan çok sayıda sunaklı düzen, ortaçağın sonuna kadar manastır keşişlerinin hizmet ettiği
kilise bölümünün biçimlenmesindeki gelişimin ana sebebidir.
Romanesk ve Gotik üslup, dinsel mimari, kilise mimarisi içinde yaratılırken, Rönesans,
mimarlık kuramları temeli üzerinde geliştirilmiş bir mimari ortaya atılmıştır. Ortaçağ ardından
barok mimarlıkta ise kiliseler organik yeni kompozisyonları ile kent düzenine katılmışlardır.
Kilisenin Bölümleri
Narteks; genellikle yapının batısında bulunan kuzey – güney doğrultusunda yer alan,
dikdörtgen planlı, duvar veya sütunlarla ana mekandan ayrılan giriş bölümüdür.
Naos; narteksten sonra gelen, cemaatin ibadetini gerçekleştirdiği, sütunlarla neflere ayrılmış
ana ibadet mekanıdır.
Apsit; kiliselerde koronun arkasında bulunan ve camilerin mihrap kısmının karşılığı olan,
yarım daire veya yarım çokgen şeklindeki çoğu tonozla örtülü bölümdür. Apsitler çoğu zaman
apsidiyollerle(bir apsidin çevresinde yer alan yarım daire şeklindeki şapellerden her biri, küçük
apsit) çevrili olurlar.
Romalılar yapı dışına taşan yarım daire şeklindeki gözlere “absida” derlerdi. Bazilikaların
uçlarında bir apsida bulunurdu. Bu bölümlerde, vaftiz için gerekli olan eşyalar ve kilisenin değerli
kutsal nesneleri korunmaktadır.
Ambon: Eski Kiliselerde koro
bölümü yanında İncilin okunduğu
ve vaazların verildiği yüksek kürsü.
Nef: Kilise mimarisinde apsise
dik yada paralel olarak yer alan ve
birbirlerinden sütun yada paye
dizileriyle ayrılan uzunlamasına
mekanlara verilen ad.
Altar: Sunak. Çoğu zaman taştan yapılan ve takdis ayini için kullanılan masa veya yüksekçe
döşemeye denir. Kiliselerde altarın bulunduğu, halkın giremediği, apsitin önünde bulunan
yükseltilmiş bölüm de “bema” dır.
Kadınlar mahfili; Erken Bizans kaynaklarında galeri katının kadınlara ayrılan bir olduğu,
Ortaçağ kaynaklarında ise kadınların alt katta yan neflerinde olduğu ifade edilmektedir.
2) CAMİ MİMARİSİ
Cami, toplamaktan toplayıcı anlamında, Müslümanların ibadet yeri, İslam mabedi demektir.
Mescit Türkçede küçük mabetler için kullanılır ancak Arapça'da geniş manada ibadet yerlerine
mescit denir.
İçinde cuma ve bayram namazı da kılınan büyük Müslüman tapınağı. Başlangıçta secde
edilen, topluca namaz kılınan yer anlamında mescidül camidenilen ibadet mekanının adı giderek
kısaca "cami" olmuştur.
Muhammed'ın ilk mescidi Kuba Mescidi'dir. Medine'de yapılan ilk mescit ise Mescid-i
Nebevi'dir. Cami mimarisi ana şeklini Osmanlı İmparatorluğu'nda kazandı. Mimar Sinan elinde
mükemmelliğe erişti.
Camilerin enine gelişen bir plan şemasına sahip olmasının nedeni
Hazreti Muhammed taralından 622 yılında
Medine'de kurulan ilk cami dört duvarla
çevrilmiş bir kare alandan ibaretti.
Peygamberin cemaate imamlık ettiği yerde
güneşten korunmak Üzere bir saçak
bulunuyordu. Önceleri, namaz kılarken
müminlerin yüzleri kuzeye, Kudüs'e doğru
dönüktü; 624 yılından sonra Mekke'ye
dönülmüştür.
Mescid-i Nebevi
Caminin gelişimindeki aşamalar (planlar aynı ölçekte şematiktir.)1. Medine Harem-i Şerif2. Samarra Camisi3. Kahire Amr Camisi4. Kahire İbn-i Tulun Camisi5. Sivas Ulu Cami6. Kayseri Ulu Cami7. Amasya Burmalı Minare Camisi8. Bursa Alaüddin Paşa Camisi9. Bursa Orhan Bey Camisi10. İstanbul Atik Ali Paşa Camisi11. Istanbul İbrahim Paşa Camisi12. Istanbul ll. Beyazıt Camisi13. İstanbul Sultan Selim Camisi14. Üsküdar Mihrimah Camisi15. İstanbul Süleymaniye Camisi16. Edirne Selimiye Camisi
Osmanlı döneminin büyük camilerinde başlıca şu bölümler bulunur.a. harim ya da muhavvata denilen dış avlu.b. harem denilen iç avlu,c. namaz kılınan bölüm; sahın.d. Son cemaat yerie. minare.f. şadırvan,g. muvakkithane,h. imam ve müezzin odaları,i. musalla taşı.j. helâlar.
Selâtin Camisi: Padişah ailesince yaptırılmış büyük cami. İstanbul'daki seIâtin camilerinin
sayısı 18'dir. Bunların en önemlileri Beyazıt, Fatih, Süleymaniye, Sultanahmet, Nuruosmaniye,
Sultanselim, Eyüp, Lâleli, Yenicami, Şehzade, Beylerbeyi ve Aksaray Valide camiIeridir.
Zaviyeli Cami: Osmanlıların ilk dönemlerinde gezgin dervişlerin barınma sorunlarını çözen
çift işlevli camilere verilen ad. Bu camiler çoğunlukla, ortası Şadırvanlı kubbeli bir giriş holünün
kubbe yönünde eyvanı andıran toplu ibadet mekânı ile zaviye odalarından oluşurdu. İşlevleri
sona erince bu tür camiler daha sonraları yapılmaz olmuştur; camiye bitişik zaviye tabhaneye
dönüşmüştür.
Bir Osmanlı klasik camisinin
çeşitli bölümleri.
Şehzade Camisinden kesit ve
plan.
1. Taç kapı
2. İç avlu
3. Şadırvan
4. Revak
5. Son cemaat yeri
6. Cümle kapısı
7. Ana sahın
8. Yan sahın
9. Mihrap
10. Minber
11. Minare
12. Yan kapı
3) SİNAGOG MİMARİSİ
Sinagog Yahudilerin ibadet ettiği tapınaklara denir. Modern İbranice’de sinagog ya beyt
Knesset (toplantı evi) ya da beyt t’fila (ibadet evi) olarak adlandırılır.
Sinangoglar, büyük bir ibadet salonuna (ana tapınak) ve dini çalışmalar için küçük odalara
sahiptir. Bazen sosyal toplantı salonları ve ofisler de bulunur. Bazı sinagoglar Tevrat çalışmaları için,
beit midraş (Sefarad) ya da beis midraş (Aşkenaz) adlı ayrı odalara sahiptir.
Sinagoglar kutsal yerlerdir ve sadece ibadet amaçlı kullanılır, fakat, ibadet etmek için
sinagogda olmak şart değildir.
Modern Yahudi toplumlarında sinagoglar daha geniş rollere sahiptir. Bu nedenle bazı
sinagoglarda yemek salonları, kosher mutfaklar, dini okullar, kütüphaneler, günlük bakım yerleri ve
küçük şapeller vardır.
Sinagogların planlarını etkileyen standart kanunlar olsa da, mimarı tasarım konusunda
sınırlayıcı kurallar pek yoktur. Bu nedenle, sinagogların iç ve dış tasarımları çok değişkenlik gösterir.
Tarihi olarak, sinagoglar, yapıldıkları dönemde ve yerde ağırlık basan mimari tarza göre
yapılırdı.
İlk sinagogların tarzları, doğu Roma’daki diğer dini grupların tapınaklarına benzerdi.
Ortaçağ İspanya’sından kalan sinagoglar Müslümanların (Mudejar) alçı işleriyle kaplanmıştır.
Budapeşte ve Prag’daki ortaçağ sinagogları tipik gotik yapılardır.
M.Ö. 586'da Süleyman Ma'bedi'nin yıkılışından sonra, Bâbil sürgünü esnasında Sinagog,
halkın ibadet edebileceği bir kurum haline geldi. Kudüs'teki Ma'bed'in yıkılışından sonra aynı
zamanda bir eğitim öğretim yeri haline gelen Sinagog; Bâbil tutsaklığı dönüşünde -özellikle Ezra ve
halefleri zamanında- Kudüs'teki Ma'bed kültü iSinagogle paralel olarak gelişti.
M.S. 70'de Süleyman Ma'bedi'nin, Roma İmparatoru Titus tarafından ikinci defa yıkılışını takip
eden süre içerisinde Sinagog, iyice yerleşmiş bağımsız bir kurum haline geldi. Kudüs'ün
Yahudiler'in elinden alınışını takip eden yıllarda, Yahudi toplumunun müşterek hayatının merkezi
haline geldiğinden önemi daha da arttı.
Kurban dışındaki ibadet Sinagog 'da gelişti. Çünkü, Süleyman Ma'bedi'nin yıkılışıyla berâber
kurban ibadeti de Yahudi dini hayatından kalkmıştı. Ve böylece Sinagog, Yahudiler'in dağılmasını
da önledi. Bundan sonra Yahudiler, her nereye gittilerse Sinagog 'larda toplandılar . Zamanla
hastanelerde, her yapılan yeni mahallede muhakkak bir Ma'bed yapılır hale gelindi. Her
Üniversitenin de bir Ma'bedi bulunmaktadır.
Sinagog; gerek günlük gerekse haftalık ibadetin yapılması, kutsal kitaplârın okunması ve dini
emirlerin öğrenilmesi için Yahudi cemaatinin toplandığı yapıyı ifade eder. Toplanmalar Sabbat
(Cumartesi) günü ve günde üç defa yapılır.
İlk sinagog örnekleri arasında Yunanistan Delos Adası’ndaki, İtalya Ostia’daki ve İsrail Gamla,
Masada, Herodium ve Kefernahum’daki sinagoglar sayılabilir.
Delos Sinagogu
İtalyadaki Ostia SinagoguBir kompleks olarak düzenlenen yapıya ön
cephesindeki üç kapıdan girilmekte, dört sütunla desteklenen bir alandan geçilerek ana ibadet mekanına ulaşılmaktadır.
Girişin bulunduğu duvar niş şeklinde değiştirilerek ehale(ahit sandığı) dönüştürülmüştür. Ehalin karşısındaki duvarın önünde ise bir bimah bulunmaktadır.
Sinagog Bölümleri
Bimah: Üzerinde Tevrat okunan bir masaya ve din adamları için bir kürsüye sahiptir.
Tevrat Sandukası :(İbranice: Aron Koden) Tevrat rulolarının tutulduğu ve korunduğu
dolaplardır. Sandukalar, sinagoglarda önleri Kudüs’ü görecek şekilde konumlanır. İsrail’deki
sinagoglarda Kudüs’e doğrudur.
Sanduka, on emrin içinde bulunduğu, anlaşma sandukasını andırır. Bu sanduka sinagog’daki
en kutsal bölümdür. Sanduka parochet adındaki süs perdesiyle örtülür.
Sinagoglardaki diğer özellikler arasında, daima yanan bir lamba (ner tamid, sonsuz ışık)
vardır. Bu lamba, Kudüs’teki tapınakta bulunan batı taraftaki hiç sönmeyen menorayı hatırlatır.
Bir çok sinagogda yedi kollu Menora vardır.
Günümüzdeki bir çok sinagogda ise hahamlar için rahle vardır. Sinagoglar sanatsal öğelerle
dekore edilebilir, fakat Rabinik ve Ortodoks geleneğine göre, üç boyutlu heykeller ve insan
vücudunu gösteren öğeler yasaktır.
Kadınlar mahfili : Kökeni, Bet Amikdaş’ta kadınların kullandığı ancak daha ileri gitmelerine
izin verilmeyen Ezrat Nashim adlı avludur. Talmud, Kutsal Tapınak’taki Kadınlar Avlusunda yapılan
Sukkot kutlamalarının ikinci gününde kadınların ve erkeklerin ayrı yerlerde bulunduklarını
belirtmektedir.
Heikal : Kudüs’e yönlenen doğu duvarına verilen ad. (Kıble) Aron Kodesh bu duvar
yüzeyinde bulunur.
Midraş : Kutsal yazı, sergi veya koleksiyonu, veya bu yazının okutulduğu öğretildiği mekana
verilen ad.
Ezrat Nashim : Kadınların sinagog içerisinde ibadet ettikleri mekan.
Genizah : Sinagoglardaki kitap deposu. Çoğu zaman yer altında kapalı bir oda olur.
Sinagoglarda esas alınan ve kullanılmasına dikkat edilen
elemanlar
Bugün Ankara Sakalar Mahallesi Birlik Sokak No.10'da faal olarak bir Havra (Sinagog)
bulunmaktadır.
Sinagog yüksek avlu duvarları içinde tek katlı ve taştan yapılmıştır. Avluya bakan pencereler
yuvarlak kemerli ve oldukça büyüktür. Pencerelerin orta yerinde üstü sivri kemerle son bulan
yuvarlak kemerin önüne rüzgarlık yapılmış, buradan binaya giriş sağlanmıştır. Yine avluda duvar
üzerinde mermerden üzerinde İbranice yazılar bulunan bir çeşme bulunmaktadır.
Dikdörtgen planlı iç kısımda, ortada iki basamakla yükseltilmiş kenarı ahşap korkuluklu,
altıgen bir set üzerinde kürsü bulunmaktadır. Kürsünün üç tarafında ahşap sıralar bulunmaktadır.
Kürsünün karşısına gelen yerde, ortada dört sütuna oturan ve üzerinde süslemeler bulunan
baldaken yer almaktadır.
Oldukça süslü olan tavanın orta yerinde kürsü üzerine gelen yerde, iç içe geçen altıgen
kasetli tavan göbeği vardır. Üzeri alaturka kiremitli çatı ile örtülüdür.