28
| 2. SAYI | Mayıs - Haziran 2014 | [email protected] | Karikatür & Bulmacalar Ve Daha Fazlası Element Siyah İnci Kömür Marie Cruie MAYIS / 2014 Malakit Taşı Glow Stickler Yaşam Kaynağımız Su Mısır Şurubu

Element Dergisi 2. sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Element Dergisi, Dergi, 2. Sayı, Element Dergi

Citation preview

Page 1: Element Dergisi 2. sayı

| 2. SAYI | Mayıs - Haziran 2014 | [email protected] |

Karikatür & BulmacalarVe Daha Fazlası

Element

Siyah İnci Kömür

M ar ie Cruie

MAY

IS /

201

4

Malakit Taşı

Glow Stickler

Yaşam Kaynağımız Su

Mısır Şurubu

Page 2: Element Dergisi 2. sayı

/element.dergi

TASARIMCILARCenk ÖZŞANLI

Enes EVREN

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ

Cenk ÖZŞANLI

KARİKATÜRMedeni ÇETİN

BULMACAGülnihal ER

Editörden

Dergimizin 2. sayısını bu anlamlı günde çıkarmamızdan dolayı hem mutlu hemde geçtiğimiz günlerde Manisa / Soma’da mey-dana gelen maden kazasında hayatlarını kay-beden 302 kişinin üzüntüsünü yaşamakta olduğumuzu belirtmek isterim.

İlk sayımızda sizden gelen talepler üze-rine dergimizde ve sosyal medya hesabımız üzeride biraz değişiklikler yaparak yenilenmiş olduğumuzu belirtmek isterim.

Dergimizin bu sayısında ise eksikliklerimizi giderip biraz daha bilgi dolu ve aramıza katılan yeni arkadaşlarımızın katkılarıyla güzel bir sayı ortaya çıkmış oldu. Bu sayımızda başta Kömür ve Kömür Madenciliği olmak üzere ünlü bilim kadını Marie Curie, Günlük hayatımızda Su--yun önemini, Glow Sticklerin çalışma pren-sibini, Dönüşüm taşı Malakit ve Mısır Şurubu konularına yer verdik. Ssayımızı okurken bilgi ve keyif almanız dileğiyle.

Cenk ÖZŞANLI

iletişim

[email protected]

Page 3: Element Dergisi 2. sayı

4

10

22

26

4

16

İçindekilerMarie Curie Kimdir?

Glow Stick (Parlak Çubuklar)

Siyah İnci Kömür

Marie Curie

Glow Stick

Siyah İnci Kömür

10

8Yaşam Kaynağımız Olan Su

16

14

Dönüşüm Taşı Malakit 12

Sağlığımızın Katili Mısır Şurubu

Karikatürler

Bulmaca Bölümü

Page 4: Element Dergisi 2. sayı

4 mAmAgiz

Marie Curie (1867-1934)Asıl adı Manya Sklodowska olan Polonya asıllı Fransız kim-

-yagerdir.

Marie curie Polonya’nın başkenti Varşova’da dünyaya gel-

di. Köy kökenli ana babası salt eğitim tutkusuyla genç yaşlarında

başkente göçmüşlerdi. Marie Curie Babası lisede fizik ve mate-

matik öğretmeni, annesi usta bir piyanist olmuştu.

Manya adı Fransızca’daki söylenişiyle Marie’ye dönüşen

genç kız istençle başladığı dört yıllık öğrenimini, sobası bile ol-

mayan bir çatı katında çoğu günler peynir, ekmek ve çayla yetine-

rek sürdürdü. Ne var ki, yoksunluk Marie’nin direncini kırmayıp,

tam tersine artırdı: Coşkulu öğrenci matematik, fizik,kimya ve

astronominin yanı sıra müzik ve şiir derslerine de katıldı. Mezun

olur olmaz Fizik’te Master derecesi için girdiği sınavda birinci

oldu. Bir yıl sonra da Matematik’te Master çalışmasına başladı.

Marie curie 27 yaşına gelmişti. Çalıştığı laboratuarda

araştırma yapan genç bilim adamı Pierre Curie ile tanıştı. Pierre

de olağanüstü bir yetenekti: Daha onaltı yaşında iken üniver-

siteyi bitirmiş, onkesiz yaşında fizikte master derecesi almıştı.

Elektrik ve manyetizma alanındaki araştırmalarıyla daha genç

yaşta dikkatleri çekmeye başlamıştı. Yaşamını bilime adamış

Pierre karşı cinse önyargıyla bakmaktaydı.

Ona göre dahi diyebileceğimiz kadın yok denecek ka-

dar azdı. Sıradan kadın ise ciddi kafalı bilim adamı için bir ayak

bağı olmaktan ileri geçmez, diyordu. Genç bilim adamı otuzbeş

yaşındaydı.Marie ile karşılaşıncaya dek deneyimleri hiç de olum-

lu olmamıştı. Şimdi yok denecek kadar az dediği kadını bul-

muştu. Araştırmalarını yan yana aynı alanda sürdüren Marie ile

Pierre, yalnız yaşamlarını değil, bilimsel uğraşlarını da birleştir-

mekte gecikmediler. Bu bilimsel buluşların biribirini izlediği bir

dönemdi. Almanya’da Röntgen X-ışınları dediği katı cisimlerden

bile geçen çok güçlü bir ışın keş-fetmişti. Fransa’da ise yoğun

çalışmalarıyla ünlü fizikçin Becquerel gündemdeydi.

Page 5: Element Dergisi 2. sayı

56 november 2012PAGINATION 1

Marie Curie (1867-1934) Marie curie 27 yaşına gelmişti. Çalıştığı laboratuarda araştırma yapan genç bilim adamı Pierre Curie

ile tanıştı. Pierre de olağanüstü bir yetenekti: Daha onaltı yaşında iken üniversiteyi bitirmiş, onkesiz yaşında

fizikte master derecesi almıştı. Elektrik ve manyetizma alanındaki araştırmalarıyla daha genç yaşta dikkatleri

çekmeye başlamıştı. Yaşamını bilime adamış Pierre karşı cinse önyargıyla bakmaktaydı.

Ona göre dahi diyebileceğimiz kadın yok denecek kadar azdı. Sıradan kadın ise ciddi kafalı bilim

adamı için bir ayak bağı olmaktan ileri geçmez, diyordu. Genç bilim adamı otuzbeş yaşındaydı.Marie ile

karşılaşıncaya dek deneyimleri hiç de olumlu olmamıştı. Şimdi yok denecek kadar az dediği kadını bulmuştu.

Araştırmalarını yan yana aynı alanda sürdüren Marie ile Pierre, yalnız yaşamlarını değil, bilimsel uğraşlarını

da birleştirmekte gecikmediler. Bu bilimsel buluşların biribirini izlediği bir dönemdi. Almanya’da Röntgen

X-ışınları dediği katı cisimlerden bile geçen çok güçlü bir ışın keş-fetmişti. Fransa’da ise yoğun çalışmalarıyla

ünlü fizikçin Becquerel gündemdeydi.

Becquerel, deneylerine dayanarak uranyum maden filizinde uranyum dışında başka bir elementin

daha bulunduğu kanısındaydı; düşüncesini deney becerisine hayranlık duyduğu Marie Curie’ye iletti. Soru-

nu eni konu irdeleyen karı koca Curie’ler söz konusu elementin bilinen bir element değil, yeni bir element

olduğu sonucuna ulaştılar ve ellerindeki araştırmalarını bir yana iterek çok ilginç buldukları bu soruna açıklık

getirmeye koyuldular.

Uranyum maden filizi pahalı bir meta

idi; o zaman yalnızca bir ülkeden (Avustur-

-ya’dan) sağlanabilirdi. Curie’ler kısıtlı mali

olanaklarıyla filizi olduğu gibi değil, uran-

-yumu alınmış kalıntısını satın alabilirlerdi

ancak. Becquerel gibi onlar da yeni element-

-in kalıntıda olduğuna emindiler. Avustur-

-ya hükümeti istenen kalıntıyı taşıma ücreti

pahasına göndermeyi kabul etti. Curie’ler

tonlarca uranyum filiz kalıntısını laboratuvar

diye hazırladıkları derme çatma ahşap bara-

kalara yığdılar. Bundan sonrası, bilim tarihi-

nin bildiğimiz en yorucu ve yıpratıcı araştırma

uğraşıydı.

İşe kalıntıyı ocak üzerinde kocaman kazanlarda kaynatıp arındırma işlemiyle başlandı. Eriyik, sürekli

karıştırılarak filtreden geçirildi. Kapalı yerde çıkan gaz çoğu kez dayanılamayacak yoğunlukta olduğundan ka-

zanlar, hava koşulları elverdiğinde, üstü açık avluya taşınıyordu. 1896 yılı boyunca kaynatma, süzme işi aralıksız

sürdürüldü. Yorgun düşen Marie kışın gelmesiyle zatürreeye yakalanıp yatağa düştü; üç ay iş tümüyle Pierre’in

omuzlarında kaldı. İki yıl süren süzme ve arındırma sonunda az miktarda biz-mut bileşiği elde edildi.

Page 6: Element Dergisi 2. sayı

6 mAmAgiz

Bu bileşimin uranyumdan 300 kat daha aktif olduğu

göz önüne alındığında bu bile küçümsenecek bir basan

değildir. Üstelik, bu bizmut bileşiminde bilinen elementler-

den başka bir şeyin daha olduğu demekti.

Marie var gücüyle bu bilinmeyen şeyi ortaya

çıkarmaya koyulabilirdi artık. 1898’de Marie ülkesinin

adıyla andığı „Polonyum” elementini bulduk-larını açıkladı.

Ne var ki, sorun henüz tam çözülmüş değildi; çünkü, po-

lonyum çıkarıldıktan sonra geri kalan posanın çok daha

güçlü olduğu görüldü. Süzme ve arındırma işi bitmemiş-

-ti. Curie’lerin yılmadan, usanmadan sürdürdükleri çetin

uğraş, sonunda hedefine ulaştı: Işın etkinliği yüksek rad-

-yum elementi bulundu.

Radyum gerçekten bulunması yolunda verilen tüm emek ve zamana değen ilginç bir element-

tir. Radyoaktifliği uranyumdan yaklaşık bir milyon kat daha fazladır.

Fotoğraf filmi üzerinde ışığa duyarlı maddeyi, film ışık geçirmez kağıda sarılı olsa bile, kolayca

etkiler. Havadaki gazların moleküllerini iyonize ederek gazların elektrik taşımasını sağlar; ayrıca, diğer

bileşimlerle karıştırıldığında floresans üretme gücüne sahiptir. Radyum ışınları tohumların büyümesini

önleyebilir; bakterileri, dahası küçük hayvanları öldürebilir. Bu ışınların bugün kanserin ve bazı deri

hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını biliyoruz. Radyumun bir özelliği de, enerji saldıkça kendini

tüketmesi, basit atomlara dönüşmesidir. Sanayi çevrelerinden gelen ısrarlı taleplere karşın, buluşlarını

satma yoluna gitmeyen Curie’ler, 1903’de fizikte Nobel Ödülü’nü Becquerel ile paylaştılar. Böylece uzun

yıllar biriken araştırma masraf borçlarını ödeme olanağına kavuştular.

Page 7: Element Dergisi 2. sayı

76 november 2012PAGINATION 1

Pierre Curie Sorbonne’a profesör olarak çağrıldı. İki çocuklu

aile artık daha rahat ve mutlu bir yaşam içindedir. Ne

yazık ki, aileyi, mutsuzluğa gömen bir trafik kazası bekli-

-yordu: 1906’da Pierre Curie bilimsel bir seminerden çıkıp

evine yürürken atlı bir arabanın altında kaldı, kaza yerin-

de yaşamını yitirdi.

Dünyası bir anda kararan Marie kurtuluşu tekrar

laboratuara dönmekte buldu. Her gece uykuya yatmadan

o günkü çalışmasını yazdığı bir mektupla artık birlikte

olmadığı kocasıyla paylaşmak istiyordu. Kimi çevrelerin

karşı çıkmasına karşın, Fransa yerleşik normları bir yana

Öğretim göreviyle birlikte araştırma etkinliğini de sürdüren bayan profesör, radyumu yalın bi-

çimiyle elde etmeyi başardı. 1911’de ikinci kez Nobel Ödülü’nü aldı.

1934’de öldüğünde, ünlü bilim kadınının yıllarca radyum ışınlarının etkisinde kalan iç

organlarının nerdeyse tümüyle yıkım içinde olduğu görüldü. Keşfettiği radyum bir bakıma ondan

Marie Curie Adiği Ödüller;

1903 - Nobel Fizik Ödülü

1903 - İngiliz Kraliyet Birliğinden Davy madalyası

1903 - İngiliz Kraliyet Birliği’nden Davy madalyası

1911 - Nobel Kimya Ödülü

1921 - Bilime katkılarından ötürü, Amerika’nın kadınları adına, başkan Warren Harding’ten 1 gram

radyum

Page 8: Element Dergisi 2. sayı

8 mAmAgiz

Yaşam Kaynağımız Olan Suİçmek İçin Kullandığımız

Suların Özellikleri Suda çözünmüş maddeler organikve anorganik olmak üzere ikiye ayrılır.Anorganik bileşikler gaz ve tuz olabilir.İçilebilen sular, litresinde20-50mlkadargaz bulundurabilir. Bunun yarısı CO2 vediğer yarısının üçte biri oksijen ve üçteikisiazottur.EğerlitredekiCO2miktarı25ml’yigeçersebusu,bulunduğuvegeçtiğiyeri bozar; kurşun ve kireçli malzemeyiaşındırır. CO2’li su kaynatılırsa kullanışlıhalalır.

Su çözünmüş bulunan kalsiyumve magnezyumun bikarbonat, karbonat,sülfat,nitrat,fosfatvesilikattuzlarısularasertlikverirler.Karbonatvebikarbonattanmeydana gelen sertliğe karbonat sertliğidenir. Bikarbonattan meydana gelensertliğeeskidengeçicisertlikdedenir.Ötekituzlardanmeydanagelensertliğedekarbonat olmayan sertlik denir. Eskidenbu sertliğe kalıcı sertlik denirdi. Çünkükaynamaklagitmez.Buikisertliğinikisinebirdensertlikbütünüdenir.

Suyun sertliği sertlik dereceleriyleanlatılır.Alman,Fransızve İngiliz sertlik

Sertlikderecesiyüksekolansularacı,düşükolansulartatlıdır.Fransızsertlikderecesinegöresularortalamaşöylesınıflandırılır:0-7arasındaolanlarçokyumuşak-çoktatlı,7-14arasındaolanlar,yumuşak-tatlı,14-22arasındaolanlarsertçe-ortatatlı,22-32arasıolanlarsert-acı,32-54arasıolanlarçoksert-çokacısulardır.

İçilecekmenbasularınıniyilerininsertliği5’denazdır.Sertliği7’dençokolanmenbasularınatüzükgereğisatış izniverilmez.Bununlaberabersertlikderecesi30’akadarolansular içilebilir.Sertliği60’tanbüyükolansularhiçbiryerdekullanılmaz.Sertlik,suyunlezzetineetkiettiğihalde,sağlığazararlıdeğildir.Ancakfazlasertsular,böbrektaşıteşekkülündeetkiliolur.Yumuşaksularınraşitizmesebepolduğudadoğrudeğildir.Bikarbonatsuyaserinleticibirtadverirvesuyunkurşunborulara etkisini önler. Tatlı sularda baklagiller çabuk pişer. Sert sular kahve, çay yapmağa daelverişlideğildir,çayınlezzetinibozar.

Page 9: Element Dergisi 2. sayı

9PAGINATION 1

Azmiktardadaolsasulardaorganikmaddelerbulunur.Bunlarınazmiktarızararlıdeğildir.Yalnızkaynağıhayvaniolanorganikmaddelerinmikroptaşımasıbakımındanmiktarıçokönemlidir.İçilebilensulardagenelolarakamonyakbulunmaz.Eğeramonyakvarsa,bir litresudakimiktarı0,02mg’dan az olmalıdır. 1-2mg/litre amonyakbulunduran sular şüpheli daha çok bulunduransularisekötüdür.

İçmesularındanitritlerinbulunmasısağlıkiçinmahzurludur.Azmiktardasilikatlarbütünsulardabulunabilir.Sularınhemenhepsindeklorürbulunur.Bunlarçoğunluklasodyumklorürhalindedir.Potasyumklorür,ancakmadensularındabulunur.İçilensuyunsodyumklorürününbirdendeğişmesibusuyalağımsuyununkarıştığınınalametiolabilir.Kaynaksularınınlitresinde27mg,içilebilensuların litresinde ise65mgNaCl (klorürolarak40mg)olabilir.Tüzükgereğikaynaksularındaklorürmiktarı20mg’yigeçmemelidir.İçilebilensulardaNO-3,15-20mg/litreolabilir.Tüzüğegörekaynaksularındanitratençok25mg/litre,içmesularındaise45mg/litreolabilir.Nitratfazlası,sütçocuklarındamethemoglobinmeydana getirebilir ve galvanizli boruların aşınmasına sebep olur.Tüzüğegörekaynaksularındaençok20mg/litre, içmesularında ise400mg/litre sülfat (SO4

2-)iyonubulunabilir.

Sulardademir,Fe2+halindebulunur.Sudademirinbulunmasısıhhatiçinzararlıdeğildir.Çokdemirihtivaedensularda (0,3mg/litreden fazla)demirhidroksitmeydanagelirki,buda suyun tadınıdeğiştirirvebulanıkbirsumeydanagelir.MangansulardaMn2±halindebulunur.Sağlığazararlıdeğildir.Manganındademirgibimahzurlarıvardır.Litrede0,1mg’danfazlamanganbulunduransularlezzetliolmaz.Çamaşırlardalekeyaparlar.

Litrede1mg’akadarflorbulunmasıdişsağlığıbakımındangereklidir.Eğerlitredekiflormiktarı1,5mg’ıgeçersedişlerdebeneklermeydanagelir,görüntübozukolur,fakatçürümeolmaz.Fazlasızehirleyiciolabilir.Gıdalardanalınangünlükflormiktarıhemenhemensabitolup,0,4mg’dır.Buyüzdensulardanalınanflormiktarıönemlidir.Eksikflorutamamlamakiçinbazıülkelerdesularaflor ilave edilir. Ülkemizde Isparta’daki sularda dişlerde benek yapacak kadar flor vardır. İçmesularındaçinkoçokrastlananelementlerdendir.Kurşunadahaaz,bakıraisenadirrastlanır.Çinkogenelliklegalvanizliborulardansuyageçervebirlitresuda15mg’danfazlaçinko,kabızlığasebepolur.İçmesularındaençok3mg/litrebakırbulunabilir.Sağlığazararlıolanmetallerkurşun,arsenikve kromdur. Suda çözünmüş kurşun zehirlenmeye sebep olur.Kurşun borulardan geçen sulardakurşun çözünmüş olarak bulunur. Litrede 0,1mg’dan fazla çözünmüş kurşun ihtiva eden sulariçilmemelidir.

İçmesularında fosfatlarbulunmaz.Eğer fosfatvarsabusuyunkirlendiğininalametidirveböylesular içilmez.Tabii sularınpH sı 7,0 ila8,5 arasındaolmalıdır.Yeraltı sularınınnormalpH’ları5-7’dir. Bu CO2 gazından ileri gelmektedir. Suda çözünmüş oksijenmiktarı sağlık bakımındanönemlideğildir.

İçilecek suyun renksiz, berrak ve kokusuz olması istenir. Depolarda bulunan suyun yaklaşık10m derinliğinde bulunan cisimler fark edilebilmelidir. Berrak sular asılımadde (bakteri, bazıorganikmaddeler,mantar, kil, toprakvs.) ihtiva etmezler,Yağmurdan sonraki bulanıklık topraktaneciklerindenilerigeldiğindensağlığazararlıdeğildir.Su,kapalıbirkapta10günbırakıldıktansonragerekiyi,gereksefenabirkokuvermemelidir.Suyuntadıhoşvesıcaklığıserinolmalıdır.Kaynamakla gazı atılan bir su tatsız olur. İçilecek bir suyun sıcaklığı 8-15°C olmalıdır. Bu su,serinsuolup,mikroplarınüremeşanslarınınzayıfolduğusudur.Birhadis-işerifteserinsuiçilmesibuyrulmaktadır.Çoksoğukveyaçoksıcaksu,hemlezzetininalınamamasıhemdeboğaza,mideyezararvermesibakımındançokzararlıdır.Eniyiiçmesularıgranitliçatlakkayatabakalardançıkankaynaksulardır.

Page 10: Element Dergisi 2. sayı

10 mAmAgiz

Eğlence Sektörününün Vazgeçilmezi ve Karanlık Ortamlarda Yardımımıza Koşan Glow Stickler

GLOW STİCKLER

Kıvırdığımızda bir kimyasal tepkime gerçekleşerek yanmaya başlayan glow stickler etrafa ışık saçmaya başlayarak ortamı aydınlatıyor. Çünkü plastik çubuğun içinde çok ince bir çeşit cam tüp bulunur ve bu tüp bizim çubuğu kıvırmamız ile kırılır. Böylece plastiğin içindeki kimyasal maddelerle, cam tüpün içindeki kimyasallar tepkimeye girerek ışık şeklinde enerji yayarlar. Kimya biliminde, ışık saçarak enerji açığa çıkarma olayına “kemiluminesens” denir. Çubuğun içinde genelde hidrojen peroksit (H2O2) çözeltisi, fenil oksalat ester ve ışıma özelliğine sahip boyar madde bulunur (böylece farklı renklerde ışık saçan çubuklar elde edilir). Çubuğu kıvırdığımızda cam tüp kırılır ve hidrojen peroksit çözeltisi ile fenil oksalat ester tepkimeye girerler. Hidrojen peroksit, fenil oksalat esteri yükseltger. Fenol ve kalıcı olmayan peroksi asit ester oluşur. Peroksi asit esterin bozunmasıyla fenol ve döngüsel peroksi bileşiği oluşturur. Bu bileşik de karbon dioksit’e bozunur ve bu sırada enerji açığa çıkar.

Page 11: Element Dergisi 2. sayı

116 november 2012PAGINATION 1

GLOW STİCKLER

Tepkime sonucu açığa çıkan enerji, boyar maddenin atomlarındaki elektronlar tarafından soğurulur ve elektronlar bir üst enerji seviyesine çıkarlar. Elektronlar, tekrar eski enerji seviyeleri-ne dönerken ışıma yayarlar. Olayın özeti budur. Meydana gelen tepkimenin ortamın sıcaklığıyla da ilgisi vardır. Çubuğu sıcakta kullanırsak tepkime hızlı gerçekleşir ve ışık yayma ömrü kısa olur. Eğer daha uzun süre ışık yaymasını istersek bu işlemi soğukta yapmalıyız. Ama bu sefer de, yayılan ışığın parlaklığı sıcaktaki kadar fazla olmayacaktır. Burada karar size kalıyor.

Metin Çakır

Page 12: Element Dergisi 2. sayı

Malakit’in çocuklar için güçlü bir koruyucu olduğuna inanılır. Kullanıcısını ve yolculuk yapanları kazalardan koruduğu söylenir. Malakit, geçmişten bugüne iş yaşamında başarıya yardımcı olmak ve istenmeyen iş ortaklıklarının şekillenmesini önlemek amacıyla kullanılmıştır. İlişkilerdeki dengeyi sağladığına inanılır. Malakit, hemen daima yeşil bazen açık yeşilden koyu yeşile değişen bantlardan oluşan renktedir.

Malakitinşifaözellikleri

Ruhun aynası olarak adlandırılır. Kişinin içindeki duygulara ulaşır ve kişinin negatif yada pozitif özellikleri nelerse onları dışa yansıtır. Mücevher olarak kullanılmak istenen güzel bir taştır ancak bu amaçla kullanılırken dikkat edilmesi gerekir. Her zaman szin nasıl hissettiğinizi dışa yansıtır. Eğer kendinizde negatif duygular hissediyorsanız malakit olan mücevher takmamaya özen gösterin. Kabuslara karşı yatak odanızda bir parça malakit bulundurmanız faydalı olacaktır. Soğuk terleme, malarya, titremeler ve Parkinson Hastalığının semptomlarını rahatlatır, astım ve romatizmal ağrının giderilmesinde yardımcı olur. Diüretik özelliği olan bir taştır ve bu nedenle böbrek ve safra taşlarının tedavisine yardımcı olabilir.

DÖNÜŞÜMÜN TAŞI MALAKİT

En belirgin olarak omurgada olmak üzere aoteoartrite karşı etkilidir ve özellikle kısa bir süre önce duyulan isimleri hatırlama zorluğu ile ilgili kısa dönem hafıza kayıpları başta olmak üzere hafızayı kuvvetlendirir. Kan basıncını düşürdüğü bilinen Malakit aynı zamanda epilepsi, taşı tutması ve vertigoda da etkilidir. Kemiklerdeki kırıktan, şişmiş eklemlerin, timörlerin, yırtılmış kasların istenmeyen tümörsel gelişimlerin iyileşmesine yardım eder. Malakit, bakır ile birlike kullanıldığında gücü artar.

Page 13: Element Dergisi 2. sayı

136 november 2012PAGINATION 3

Önemli uyarı: Sadece tamburlanmış yada cilalanmış malakit kullanın. Malakit ile yapılmış çözeltileri kesinlikle kullanmayın. Malakit’i ağzınıza almayın. Vücut üzerinde kullanacaksanız mutlaka bir parça kumaşın üzerine koyarak kullanın. Bu, kristalin gücünde herhangi bir azalmaya neden olmaz.

MalakitveduygusalenerjişifasiDönüşümün taşı olarak malakit, değişim ve duygusal risk alma konularında kişiyi cesaretlendirir. Duyguların ifade edilmesini sağlarken utangaçlığın ortadan kalkmasını, kişinin kendi düşünce ve hareketleriyle ilgili sorumluluk almasını öğrenmesini teşvik eder.

Son olarak şifalı taşlardan olan malakit günlük hayatta kullanılabilecek çok faydalı bir aksesuar gibi duruyor.

Page 14: Element Dergisi 2. sayı

14

SAĞLIĞIMIZIN KATİLİ MISIR ŞURUBU

Mısır şurubu şerbetinin yanında; soya, suni

tatlandırıcılar ve Çin tuzları da kalp için zararlı

maddeler arasında yer alıyor. Bunun için dışarıda

hazır satılan tatlılar değil, evde şeker pancarından

üretilen çay şekeri ile yapılan tatlılar tercih edil-

meli.

Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerra-

hisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp

sağlığını tehdit eden beslenme şekilleri hakkında

bilgi verdi.

Mısır şurubundan elde edilen şeker, kalp ve da-

mar sağlığını önemli ölçüde tehdit eden bir besin

maddesidir. Dışarıda yapılan hamur işi tatlıların

büyük bir kısmı bu şeker türü ile üretilmektedir.

Mısır şurubu; ticari açıdan daha ağır kıvamlı olduğu

ve daha fazla tatlandırıcı özelliği bulunduğu için

tercih edilmektedir. Kalp hastası olanların ve

olmayanların dikkat etmesi gereken en önemli

nokta, dışarıdan ticari olarak tatlandırılmış ha-

mur işi tatlıları kesinlikle tüketmemeleridir. Eğer

dışarıdan tatlı alınıyorsa, mısır şurubu kullanılıp

kullanılmadığı mutlaka sorulmalıdır.

ABD’deyüzde2.5bizde30! Mısır şurubu için Amerika’da kullanılan kota %

2.5 -3’ken, Türkiye’de bu oran % 30’a çıkarılmıştır.

Evde yapılan tatlıların mümkünse pancar şekeri

kullanılarak yapılması gerekir.

Açlikduygusunukörüklüyor Şeker pancarından elde edilen çay şekeri (sa-

karoz) bir molekül glukoz ve bir molekül früktoz-

dan oluşur (glukoz/froktoz oranı yarı yarıya yani

%50 / %50’dir). Mısır şurubunda bu oran fruktoz

lehine artarak %80’i bulur. Fruktoz glukoza göre

daha kuvvetli bir tatlandırıcıdır. Ancak emilerek

karaciğere gelen fruktoz metabolize edilmek

için insüline gerek duymaz ve çok azı kullanılan

fruktoz hızla trigliseride dönüşerek depo yağ ha-

line gelir. Fazla fruktoz kullanılan hayvan model-

lerinde obezite, diyabet, kan yağları yüksekliği,

karaciğer yağlanması, yüksek tansiyon ve koro-

ner kalp hastalıkları görülmüştür.

Page 15: Element Dergisi 2. sayı

Çocuklara ev yemeği yedirin

Evde yapılan her türlü yiyecek, sokaktaki ürünlerden

çok farklıdır. Evde yapılan patates kızartması bir ya da

iki kez aynı yağda kızartıldığı halde dışarıda bu sayı 10’a

kadar çıkabilmektedir. Evde yapılan tatlıların ki, bunlar

yalnızca sütlü tatlılar değil, şerbetli hamur tatlıları da

olabilir, dışarıda yapılanlara göre çok daha sağlıklıdır.

Çünkü evdeki tatlılar pancar şekeri, sokaktaki ürünler

ise kalp ve damar sağlığı için son derece tehlikeli olan

mısır şurubu şerbeti ile yapılmaktadır. Evdeki pizza ile

restoranda yenen pizza arasında da sağlık yönünden

çok farklar var. Dışarıda sağlık yönünden tehdit olu-

şturan en önemli yiyeceklerden biri de köfte. Evdeki

köfte et ve biraz da ekmekle yapıldığı halde dışarıda

% 40’ı soyadan oluşan köfteler tüketilmektedir. Bu ne-

denle annelerin özellikle çocukları için hangi yiyecek-

-leri pişirirse pişirsin, evde yapmalarını öneriyoruz.

Çin tuzlari iştah artirarak şişmanlatiyor! Çin lokantalarında lezzet ve iştahı arttırmak için

kullanılan Mono Sodyum Glutamat (MSG) adlı tuzun

özel bir tadı ve kukusu yoktur. Tatlı, tuzlu, ekşi her

türlü gıdaya ilave edilmekte, iştah ve doyma mer-

kezi etkilenerek yenilen maddeden daha çok yen-

mesi sağlanmaktadır. Hazır köfte, et suyu tabletleri,

cipsler, hazır çorbalar, bisküvi, kraker, salsam, sosis,

sucuk gibi sayılamayacak kadar çok yiyeceğin içine

konulmaktadır.

alzheimer’a da sebep oluyor

Yüzde ve boyunda yanma, gerilme ve karıncalanma,

baş ağrısı, bulantı, çarpıntı uyuklama, halsizlik gibi

masum belirtiler yanında obezite yüksek tansiyon

nedeni olarak kalp sağlığını tehdit etmektedir. He-

men her yiyecekte bulunduğu için „azı karar çoğu

zarar” düz mantığı geçerli değildir.

Gün içinde üst üste alınan MSG miktarının toplamını

kontrol etmek mümkün değildir. MSG kalp sağlığı

dışında da birçok hastalığa da (Alzheimer, parkinson,

epilepsi, görme bozukluklarına neden olmaktadır.

Mısır şurubu koladan gofrete tüm

hazır yiyeceklerde şuursuzca kullanılıyor

Hazır satın alınan; bisküvi, kolalı içecekler, şe-

kerlemeler, çikolata, gofret, ucuz hamur işi tatlılar,

hazır pasta ve keklerde şuursuzca mısır şuru-

bu şerbeti kullanılmakta ve bilgi olarak sadece

„Nişasta Bazlı Sıvı Şeker” ifadesinin baş harfleri,

„NBSŞ” hatta sadece „NBŞ” ibaresi bulunmaktadır.

Page 16: Element Dergisi 2. sayı

16

SİYAH İNCİ KÖMÜRKömür

Kömür, katmanlı tortul çökellerin arasında bulunan katı, koyu renkli ve karbon bakımında zengin kayaç şeklindeki yaka-cak türüne verilen addır. Dünya’nın çoğu bölgesinde bulunan kömüre, Yer’in yüzeye yakın bölümlerinde ya da çeşitli derinlikler-de rastlanır. Kömür çok miktarda organik kökenli maddenin kısmi ayrışması ve kimya--sal dönüşüme uğraması sonucunda oluşan birçok madde içerir.

kömür Çeşitleri

Kömürler, gerek meydana geliş zamanları, gerekse bileşimlerindeki karbon miktarı yönünden birbirinden ayrılırlar. Meydana ge-lişleri eski olan kömürlerin ısıtma değeri de o nispette yüksektir.

antrasit: En eski ve karbon yönünden en zengin kömür çeşididir. Meydana geliş tarihi 300 milyon yıl geriye dayanan antrasitteki karbon yüzdesi 90-95’i bulur.

taş kömürü: Antrasit kadar eski olmamak--la beraber 200-250 milyon yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir. Karbon yüzdesi 80-90’ı bulur.

linyit: Daha oluşumunu tamamlamamış kömürlerdendir. Tahminen 60 milyon yıl önce meydana gelmeye başlayan linyit-te su ve bu arada birçok yabancı madde de bulunmaktadır. Karbon yüzdesi 65-70 kadardır.

Page 17: Element Dergisi 2. sayı

turba: Bu kömüre daha çok bataklık yerler-de rastlanmaktadır. İçindeki su miktarı yük-sektir. Karbon yüzdesi ise 60’ı geçmez. Turba, henüz karbonlaşma safhasını tamamlamamış genç kömürlerdendir.

Grafit: Grafit, karbon denilen kimyevî maddenin, tabiatta bulunan saf durumu-dur. Elmas da saf bir karbon olduğu halde aralarındaki fark grafitin kristalsiz bir yapıya sahip oluşudur. Grafit, ark lambası kömürle-rinin yapımında ve yağlama maddelerinde kullanılır. Kil ile belirli bir nispette karıştırılırsa, kalem ucu yapımına yarayan bir madde elde edilir.

kok: Kok, gerçek anlamda bir kömür değildir. Tabiatta serbest olarak bulunmaz, fabrikalarda taş kömürünün içindeki gazların çıkartılmasından sonra elde edilen kömürdür. kömür yataklari

Kömür katmanlarının jeolojik oluşumu, bize kömürün yer kabuğunun 400 ile 4000 m derinlikleri arasında yayılmış olduğunu göstermektedir. Kömür yataklarına dünyanın hemen hemen her yerinde rastlanır. Polon--ya Rusya ve Çin, kömür yatakları yönün-den dünyanın en zengin ülkeleri arasında sayılırlar. Bazen 5000 kilometre karelik ge-niş bir alana yayılmış büyük kömür yatakları olduğu gibi, toprak seviyesinden 50-60 m aşağıda işletilmesi kolay kömür yatakları da vardır.

Page 18: Element Dergisi 2. sayı

18

Kömür Madenciliği

İlk olarak M.Ö. Çinliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Kömür işletmeciliğine ait dökümanlar 12. yüzyıla aittir. Kömürün yoğun olarak kullanımı ise 18. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. Özellikle gelişen sanayi ve endüstri kömür kullanımını arttırmış kömürü önemli bir mineral haline getirmiştir. Kömür demir-çelik sanayinin hammaddesi olarak kullanılmış ve buharlı motorlarda yakıt olarak kullanılmıştır. Bugün çıkarılan kömürün büyük bölümü ise elektrik üretimi ve çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.

Kömür yatakları, aşağı yukarı 250-400 milyon yıl öncesinin sıcak ve nemli iklimlerinde

yetişen büyük orman bitkilerinin kalıntılarından meydana gelmiştir. Bu bitkiler, ölerek çürümüş ve zamanla, karaları kaplayan, denizlerin biriktirdiği tortular altına gömülüp katılaşmıştır.

Yüzyıllarca önce Avrupa’da çok büyük ormanlar vardı, ama zamanla bu ormanların yok olması, yakacak olarak odunu çok pahalı bir kaynak hâline getirdi. Bu sebeple, kömürün bulunması ve işletilmesi, ekonomik yönden büyük değer kazandı.

On yedinci yüzyılda, kömürün odunun yerini alması, sanayi inkılâbının temelini te-şkil eder. Kömür ekonomisi ve teknolojisi geliştikçe, madenlerdeki güvenlik meselesi de büyüdü, bu yüzden zaman geçtikçe modern kömür madenciliği metotlarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması zaruri bir hâl aldı. Ancak günümüzde de modern madencilik teknikle-ri uygulandığı halde bazı memleketlerde çok sayıda işçinin ölümüyle sonuçlanan kazalar olmaktadır.

Page 19: Element Dergisi 2. sayı

Tüm Dünyada Günlük Hayatta Kömür Niçin Önemlidir?

Kömür Dünyada en yaşlı bir şekilde bulunan, güvenilir aynı zamanda düşük maliyetlerle elde edilebilen temiz bir fosil yakıtıdır.

Yaygın: Kömür Dünya’da 50 den fazla ülke-de üretilmektedir. Kömür rezervleri diğer fosil yakıtlar gibi (petrol ve doğalgaz) Dünya’nın belli bir bölümünde değil fakat tüm dünyada yaygın bir şekilde bulunmaktadır.

Emniyetli: Kömür kullanımı, depolaması ve nak--liyesi açısından en emniyetli fosil yakıttır.

Güvenilir: Endüstriyel ve diğer alanlarda elektrik enerjisinin rekabetçi fiyatlarla ve güvenilir olarak temini açısından, kömürün Dünyada yaygın bir şekilde bulunuşu ve birçok ülke tarafından üreti-liyor oluşu tedarikte güvenirliliği sağlamaktadır.

Temiz: Temiz Kömür Teknolojileri kullanılarak günümüzde kömür tüm dünyada doğayı doğayı kirletmeden kullanılmaktadır.

Ucuz: Elektrik Enerjisi Üretiminde ucuz ve reka-betçi bir yakıt olması nedeniyle Dünya elektrik üre-timinin yaklaşık % 40 kömürden karşılanmaktadır.

Kömür Nasıl Oluşur? Kömür, nebatların bataklık alanlarda birik-

mesi sonucu oluşan tabakaların değişime uğraması neticesi meydana gelmiştir. Bu ta-bakalar üzerine çeşitli çökeltilerin birikmesi ve arz’ın hareketleri sonucu derinliklere gömül-müştür. Gömülmüş olan bu nebatlar; artan ısı ve basınca maruz kaldıklarında bünyelerin-de fiziksel ve kimyasal değişikliğe uğrayarak kömüre dönüşürler. Bu proses milyonlarca yıl içinde gerçekleşerek kömürler organik olgunluklarına göre Linyit, Alt bitümlü, Kömür, Bitümlü kömür ve Antrasit tiplerine ayrılırlar.

Linyit ve kısmen Alt Bitümlü kömürler genel-likle yumuşak, kırılgan ve mat görünüştedir-ler. Bu tip kömürlerin ana özelliği göreceli ola-rak yüksek nem içerirler ve karbon içerikleri düşüktür. Antrasit ve Bitümlü kömürler ise ge-nellikle sert ve parlak görünüştedirler. Göre-celi olarak nem içerikleri düşük olup, karbon oranları yüksektir. Jeolojik olarak kömürlerin yaşları 400 milyon yıl ile 15 milyon yıl arasında değişir. Genellikle yaşlı kömürler daha kalite-lidir.

Page 20: Element Dergisi 2. sayı

20

Kömür Nedir Nasıl OLuşur ? Kömür homojen olmayan, kompakt, çoğunlukla lignoselülozik bitki parçalarından

meydana gelen, tabakalaşma gösteren, içersinde çoğunlukla C, az miktarda H - O - S ve N ele-mentlerinin bulunduğu ama inorganik (kil, silt, ,z elementleri gibi) maddelerinde olabildiği, bataklıklarda oluşan, kahverengi ve siyah renk tonlarında olan, yanabilen, katı fosil organik kütlelerdir. Kömürler yakıt hammaddesi oldukları gibi, değişik amaçlarda (kok yapımı, kimya--sal madde üretimi gibi alanlarda) da kullanılırlar.

Kömürler, bataklık ortamlarda, uygun (nemli ve sıcak iklimin bulunması, yeterli or-ganik maddenin ortama gelmesi, bataklık suyunun Ph şartlarının 4-5 civarında bulunması, bataklığın malzeme gelimi ile birlikte aşağı doğru çökelmesi, bataklığın zamana bağlı olarak örtülmesi gibi) şartların sağlanması durumunda, bitki parçalarının bozuşması, parçalanması, bataklık suyu ile bir jel haline gelmesi, bazı kimyasal reaksiyonlar sonucu bu organik malze-menin fiziksel ve kimyasal değişikliklere uğraması sonucu meydana gelirler.

Kömürleri meydana getiren bataklıkların geliştiği ortamlar;

- Deltalar (en kalın kömür damarlarının oluştuğu ortamlardır),- Göller (Göl kıyıları, kalın kömür damarlarının meydana geldiği uygun bataklık ortamlardır),- Lagünler ( Deniz etkisinin olduğu ince kömür damarcıklarını meydana getirirler),- Akarsu taşma ovaları (İnce kömür damarcıklarını oluştururlar).

Kömürlerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri Kömürler gevrek, kınlgan, yanabilen, içerisinde organik maddeler dışında değişik özel-

likte inorganik maddeler de içeren tortul kayaçlar dır. Kömürlerin fiziksel özelliklerinden ziya--de halk arasında kimyasal özellikleri çok kullanılmaktadır.

Kömürlerin Fiziksel Özellikleri Kömürlerin fiziksel özelliklerine kabaca bakılırsa; Yoğunlukları, içerdiklen inorganik

madde ve nem oranına bakarak artmasına rağmen 1,1 ile 2.2 gr/cm3 arasında değişmektedir.Poroziteleri, kömürleşme derecelerine bağlı olarak % 3 (antrasit) ile % 25 arasında

değişmektedir.Sertlikleri (Vickers), 30 (linyit) - 120 (antrasit) kg/mm2 arasında değişmektedir.

Page 21: Element Dergisi 2. sayı

Kömürlerin Kimyasal ÖzellikleriKömürlerin kalitesi ve özelliklerini ortaya koyan kalori (ısısal), kısa ve elementel analizleridir.

Bunun yanında kömürlerde iz element analizleri de yapılabilmektedir.Kömürlerin Kısa („Proximate”) AnalizleriNem,Uçucu Madde, Kül ve Sabit („Fıxed”) Karbon analizleridir. Bu analizler bir kömürün petro-

grafik analizler ile birlikte niteliklerini ortaya koyabilmektedir.Kömürlerin Element („Ultimate”) AnalizleriKömürler içerisinde bulunan „C”, „S”, „O”, „N”, „H” elementlerinin tesbit analizleridir. Çok özel ve

detay araş- tırmalar için yapılabilmektedir.Kömür analizleri MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Dairesinde, TÜBİTAK,

demir çelik fabrikaları, bazı kömür işletmeleri (TTK ve bazı TKİ bölge müdürlükleri), Hacettepe ve ODTÜ” gibi bazı özel üni- versitelerimizde ve kuruluşlarımızda yapılabilmektedir.

Karbonmonoksit, bir karbon ve bir oksijen atomundan oluşan molekülün adı. Molekül formülü: CO. Molekül Ağırlığı M: 28.01 g/mol.

Renksiz, kokusuz bir gazdır. Bazen görüldüğü gibi, sobalarda mavi bir alevle yanar. Çok kuvvetli bir zehirdir. Solunan havada konsantrasyonu artarsa, kana geçer ve oksijenin taşındığı hemoglobine O2’den daha kolay bağlanır. Yani bütün CO’lar bitmeden O2 bağlanamaz. Bu bakımdan oksihemoglobin meydana gelemez ve kanda karboksihemoglobin artar, dokulara oksijen taşınamaz ve hücre ölümü meydana gelir. CO, kanın hemoglobininin merkez atomu demire bağlanarak ölüme sebep olur. Zehirlenme tablosunda başağrısı, görme bozuklukları, uyku hali, zihni bulanıklık ve koma vardır. Yargı kabiliyeti bozulur ve sezgi kaybolur. Sonuçta kalıcı beyin hasarı meydana gelebilir. Ayrıca nevrasteni, depresyon görülebilir. Belirgin iyileşme durumunu oksijensizliğe ikincil gelişen ansefalopati takib edebilir. Organik psikozlar aylarca sürebilir, fakat sonu nisbeten iyi biter. Tedavisi mekanik bir solunum aracı ile %70 azot ve %30 oksijen verilmesi veya acil durumlarda ağızdan solunum yoluyla yapılır. Endüstride jeneratör gazı, su gazı, kuvvet gazı ve hava gazı içinde kullanılır. Yakıt olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca sigaranın içinde de bulunur.

kömür madenlerinin korkulu rüyasi

karbonmonoksit Gazi

Page 22: Element Dergisi 2. sayı

KARİKATÜRLER

Page 23: Element Dergisi 2. sayı

23PAGINATION 1 KARİKATÜRLER

Page 24: Element Dergisi 2. sayı

24 mAmAgizPAGINATION 1

Page 25: Element Dergisi 2. sayı

25

Medeni ÇETİN

Page 26: Element Dergisi 2. sayı

1. Isı alan reaksiyonlara verilen ad.

2. DNA nın yapıtaşlarıdır.

3. Potasyum hidroksitin formülü.

4. Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda Nobel ödülü alan bilim insanı.

5. Doğada sıvı halde bulunan element.

6. Biyolojik örneklerin korunması amacıyla kullanılan bir çözeltidir.

7. Ametallerin kendi aralarında yaptıkları bağ türü.

8. Kapalı kaplardaki gaz basıncını ölçen aletlere verilen isim.

9. Organik kimyada pek çoğu hoş kokulu olarak bilinen bileşiklerdir.

10. Maddenin en düzenli halidir.

11. Yağların hidrolizinden açığa çıkan bir madde.

12. Spekroskopik çalışmalar sonucu elde edilen grafikler.

13. Simgesi Pd olan element.

14. Antioksidan bir vitamin.

Bulmaca

Page 27: Element Dergisi 2. sayı

276 november 2012PAGINATION 2

1. Isı alan reaksiyonlara verilen ad.

2. DNA nın yapıtaşlarıdır.

3. Potasyum hidroksitin formülü.

4. Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla iki farklı alanda Nobel ödülü alan bilim insanı.

5. Doğada sıvı halde bulunan element.

6. Biyolojik örneklerin korunması amacıyla kullanılan bir çözeltidir.

7. Ametallerin kendi aralarında yaptıkları bağ türü.

8. Kapalı kaplardaki gaz basıncını ölçen aletlere verilen isim.

9. Organik kimyada pek çoğu hoş kokulu olarak bilinen bileşiklerdir.

10. Maddenin en düzenli halidir.

11. Yağların hidrolizinden açığa çıkan bir madde.

12. Spekroskopik çalışmalar sonucu elde edilen grafikler.

13. Simgesi Pd olan element.

14. Antioksidan bir vitamin.

Bulmaca

Page 28: Element Dergisi 2. sayı

DERGİMİZDE YAZI YAZMAK VE

GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRMEK İÇİNBİZLERE

SOSYAL MEDYA VE MAİL ADRESİMİZDENULAŞABİLİRSİNİZ

/element.dergi

[email protected]