410
N M liy e fl YAYINLARI 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ

NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

  • Upload
    others

  • View
    21

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

N M liy e fl

YAY I NL ARI1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ

Page 2: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

v:ir:'.jff JOH AN N A SPYRİ

HEİDI

Heidi, İsviçre'nin dağlıl< bölgesinde, dedesiyle birlikte yaşayan, küçük bir kız çocuğuydu. İyi kalpli, doğa sevgi­siyle dolu, herkesin dostu Heidi, her- gün başka bir olayla karşılaşıyordu. Her zaman iyiliğin, saflığın ödüllenece­ğini belirten kitapta Heidi'yi Çok seve­cek ve ailenizden biri gibi ona yakınlık duyacaksınız.

Dünya Çocuk ICÎâsikieri arasında önem­li yeri olan HEİDİ, ilk kez hiç kısaltma yapmadan, tam olarak dilimize çevril­miştir. Poğa sevgisi, inanç ve bilgiyi vazgeçilmez öge olarak işleyen bu eser bir başucu kitabı kadar yakınınızda olacaktır.

1 JOHANNA SPYRİ

Page 3: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

JOHANNA SPYRI

HEİDİTürkçesi

Can E R E N

12} YAYINLARI

Page 4: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

MÎLLÎYE! YAYIN LTD. ŞTÎ. YAYINLARI Çocuk Kitapları D izisi; 31

•Yayın hakkı (Copyright): Milliyet Yayın Ltd. Şti.

Birinci B ask ı; Aralık 1977

Bu kitap YELKEN Matbaası’nda dizilip basılmıştır.

Page 5: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Bu kitap hiç kısaltma yapılmadan dilimize çevrilmiştir).

Page 6: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

BİRİNCİ BÖLÜM

ALM AM CA’YA ÇIKIŞ

S K Î ve sevim li b ir kasaba olan M aienfeld’den çıkan pati-

I ka, yem yeşil, gölgelikli çayır- la n n arasm dan geçe geçe, v a ­

d iyi heybetle süzen koca dağlarm etek­lerine vanyordu. Toprak yol yavaşça me- yillen ip tırm anm aya başladığında funda­lık la rın kokusu çevreyi sanyor, kısa ve sık çim enlerin, yüksek yaylalann havası her yana yayılıyordu. Daha sonra patika

Page 7: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İyice dikleşm ekte, Alplere tırm anan, geç­mesi güç b ir yol haline gelmekteydi.

P arlak güneşli b ir haziran sabahı, uzun boylu, sağlam y a p ılı b ir kızın, e lin ­deki çocuku çeke çeke, dağlara a lışkın adım larla bu yoldan yukarıya tırm andığı görüldü. K üçük çocuğun yanakları alev alevdi. Y anık, kahverengi teninden bile b e lli oluyordu yanaklarındaki k ırm ızılık . Bunda şaşacak b ir şey yoktu tabiî. Çün­kü, o rtalığ ı kavuran güneşe rağmen, m i­n ik kız sanki buzlara k a rşı korunacak­m ış gibi sarınm ış sarm alanm ıştı. îk i, hatta üç kat üstüste giyinm işti. B un lar yetm iyorm uş gibi, onu kocam an b ir şa­la sarm ış, sıkıca bağlam ışlardı. Beş ma­şındaki çocuk bu durum da neye benze­diği b e lli olm ayan b ir yaratık olm uş ç ık ­m ıştı. A ltı ç iv ili, ağır dağ pabuçlanyle yokuşu tırm anm aya çaba gösteriyordu. İk is i b irlik te b ir saat kadar böyle tırm an­dıktan sonra, Alm dağının ortalarına rast­

8 H E Î D İ

Page 8: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

layan D o rfli köyüne geldiler. B urada on­la rı her kapıdan sevgi dolu sesler ka r­şılad ı. Çünkü burası, genç kızın kendi köyüydü. Ama o, bu seslere hiç aldırm a­dan köyün son evine kadar h ız lı adım ­la rla yürüdü. Tam kapının önünden ge­çerken eşikten b ir ses ona seslendi: «Be­ni de bekle, Dete. Y u k a rı çıkıyorsan, ben de geliyorum .»

Genç kız durdu. Evden, tom bulca, iy i y ü rekli b irin e benzeyen b ir kadınca­ğız çık tı, onlara katıld ı. «Çocuğu nereye götürüyorsun, Dete?» diye sordu. «Bu, her halde ablanın k ızı o lm alı... öksüz ka­lan kız.»

Dete, «Evet,» diye k a rşılık verdi. «Onu Alm A m canın yanına bırakacağım .»

«Çocuğu onun yanına n asıl b ıra k ır­sın? Ç ıld ırm ışsın sen, Dete! Ama nasıl olsa ih tiyar bunu dünyada kabul etmez. Hemen kovalar seni!»

«Yapamaz! Çocuğun dedesi oluyor.

H E Î D İ 9

Page 9: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Bugüne kadar hep ben baktım , büyüttüm onu. Ama, Barbel, bana teklif edilen gü­zel b ir iş i de onun yüzünden reddede- mem. Bundan böyle, görevini yapma s ı­ra sı dedeye geldi.»

«O da herkes gibi b iri olsa, o zaman b e lki...» diye iç in i çekti Barbel. «Ama oriu benim kadar sen de tanırsm . N asıl çocuk bakar? Hele bu kadar küçük b ir çocuk olursa! Hoş, zaten çocuk da onun yanında kalam az. Peki, sen nereye gidi­yorsun, Dete?»

«Fran kfu rt’da çok iy i b ir işe.»«Doğrusu bu çocuğun yerinde olm ak

istemezdim. Tepedeki ih tiy a rı hiç kim se iy i tanım ıyor. Kim seyle konuşmaz. O ça­lı kaşlanyla, korkunç sakalıyla, tam b ir Vahşiye benziyor. Bütün köyün ödü ko­puyor ondan.»

Dete, «Yine de!..» deyip biraz du­rakladı. «Yine de, ne de olsa çocuğun de­desi. Çocuğa bakm ak ona düşer.»

10 H E İ D Î

Page 10: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Barbel, « İh tiya r için çok kötü şey­le r söylüyorlar,» diyerek arkadaşına kes­kin gözlerle baktı. «Sen de kızkardeşin- den duymuş olm alısın anlatılan hikâyele­ri. ö yle değil m i, Dete?»

«B elki de duym uşum dur ama, bun­la rı konuşacak değilim . H akkında dedi­kodu yaptığım ı b ir duyarsa halim enfes o lu r doğrusu.»

Barbel, çoktan beri herkesin Alm Amca dediği bu ih tiya rla ilg ili b ir şey­ler öğrenmeye can atıyordu. Neden her­kesten nefret eder göründüğünü, neden tek başına dağın tepesinde oturduğunu m erak edip duruyordu. Dost b ir hareket­le uzanıp Dete’nin koluna girdi. «Anlat- sana bana,» dedi. «Şu anda korkacak hiç b îr şey yok.»

Dete çevresine bakındı, çocuğun söy­lenenleri duyacak kadar yakınlarında olup olm adığını anlam aya çalıştı. Çocuk görünürlerde yoktu. Dete olduğu yerde

H E t Dİ 11

Page 11: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kalakaldı. K aygılanm ıştı. Duman olup uç­muş muydu bu çocuk?

Sonunda B arbel, «îşte, gördüm onu!» diye bağırdı. «Şurada!» Patikanın tâ ile­risinde b ir yeri gösteriyordu. «Peter’le yam açlara tırm anıyor. Çoban Peter ve keçileriyle. O bakar çocuğa. Sen de h i­kâyeni anlat bakalım .»

«Kendi kendine de bakabiliyor za­ten,» dedi Dete. «Bu da iy i b ir şey. Çün­kü ih tiyar ona pek çok şey veremez. A r­tık elinde ik i keçiyle o dağ kulübesinden başka b ir şey kalm adı.»

«Hem de nasıl,» diye k a rşılık verdi«Gençliğinde daha çok şeyi m i var­

dı?)'Dete, «Domleschg’in en güzel ç iftlik ­

lerinden birinde büyüm üş. A ilenin en bü­yük oğluymuş. Ama iç k i ve kum ar yü- zünder; ç iftliğ i elden çıkarm ış. Hovarda­lığ ın ın , hesapsız para harcam asının ha­berleri gelince, annesiyle babası üzüntü­

12 H E î D t

Page 12: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

den ölm üşler. K endisi o sıra ortadan kaybolm uş. Kim se nerede olduğunu b il­m iyorm uş. K im isi, N apoli'de askere ya- zıldığm ı söylüyorm uş. On ik i, hatta on beş y ıl ondan h iç haber gelmemiş. Sonra günün birinde apansız Dom leschg’de be­lirm iş. Yanında boyuna gelm iş b ir erkek çocukla. Onu yanına yerleştirecek b ir ak­raba arıyorm uş ama, bütün ka p ıla r yü­züne kapanm ış.

«Buna o kadar gücenm iş k i, b ir da­ha-Dom leschg’e ayak basm ayacağına ye­m in etm iş. Çocuğu alıp D orfli'ye gelm iş, yerleşm iş. A nlaşıldığına göre, hâlâ biraz parası kalm ışm ış. Çocuğa yetecek kadar. Çocuğun adı Tobias. Onu b ir m arango­zun yanına çıra k verm iş. İy i çocuk ol­duğu iç in D o rfli’de herkes onu severm iş. Ama ihtiyara güvenen yokm uş. Söylenti­lere göre, N apoli’den, başı belâya g ird i­ği iç in kaçm ak zorunda kalm ış... B irin i öldürm üşm üş. Savaşta değil tabiî. An-

H E Î D Î 13

Page 13: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Iıyorsun. Kavgada. Ama bize çok yakın akraba olduğu için gene de ilişk im izi kesm em iştik. Ona «amca» diyorduk. D o rfli’de oturan herkese baba tarafm - dan akraba olduğum uz için de, ona «amca» demeye başladılar. Daha sonra da, Alm dağında oturduğu için , ona Alm Amea adı takıldı.»

Barbel m erakla, «Peki, Tobias'a ne oldu?» diye sordu.

«Tobias, M els’de ç ıra k lık dönemini b itird i, -sonra da hemen D orfli'ye dönüp Adelheid ablam la evlendi. Çok m utlu ol­dular. Ama bu m u tlu lu kları kısa sürdü. İk i y ıl sonra Tobias b ir yapının doğra­ma işlerinde çalışırken başına b ir kalas düştü, ölüm üne sebep oldu. Parçalanm ış cesedini eve getirdiklerinde Adelheid'm şok yüzünden ateşi çıktı, b ir daha da iy i­leşemedi. Zaten hiç b ir zaman pek sağ­lam olam am ıştı. Bazen k riz le r geçirird i.

14 H E İ D Î

Page 14: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Uyuyor mu, uyanık m ı olduğunu anlaya­m azdık.

«Tobias’m ölüm ünden birkaç hafta sonra Adelheid’ı da gömdük. B azıları, bu­nun ihtiyara T an n ’nm verdiği b ir ceza olduğunu söylediler. Yüzüne karşı bile söylediler. Papaz da ona günahları için tövbe etm esini rica etti ama, amca o za­man daha çok kızdı, daha çok içine ka­pandı. B ir süre sonra gidip Alm dağının tepesine yerleştiğini duyduk. O günden beri, hiç kim seyle görüşmeden, orada tek basma yaşıyor. T a n rı’yla da, dünyayla da sav aşii'casma.

«Annemle ben, Adelheid’ın k ızın ı ya­nım ıza aldık. O zaman daha b ir yaşın­daydı. Geçen y ıl annem ölüp, ben de o yazlık otelde işe girince, çocuğu yanım ­da götürdüm . Pfaferserdorf’da ih tiyar U rsel’in yanına bıraktım . K ış boyu da hep o otelde çalıştım . Yaz gelince, daha önce F ra n kfu rt’da yanlarında çalıştığım

H E t D Î 15

Page 15: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b ir aile oraya geldi. Bana iş teklif etti­ler, ben de kabul ettim. Şim di F ra n kfu rt’a gidiyorum . Ö bürsü gün yola çıkıyoruz.»

«Zavallı çocukcağızı da o korkunç ihtiyara bırakacaksın, öyle m i?» B arbel’ in sesinde ayıplayan b ir ifade vardı.

«Başka ne yapabilirim ?» Dete savun­maya geçm işti. «Yanım da götüremem ya! Peki, sen nereye kadar geleceksin, B ar­bel? Alm dağının ortasına vard ık bile.»

Barbel, «Geleceğim yere geldim za­ten,» dedi. «Peter’in ninesiyle konuşaca­ğım. K ışın benim için ip lik büker. Şim ­d ilik Allaha ısm arladık, Dete! îy i şans­lar!»

Dete, arkadaşıyla el sık ıştı, o pati­kanın ile risin d eki kulübeye doğru yü rü r­ken durup arkasından baktı. Bu kulübe, köyden dağın doruğuna kadar olan yo­lun yarısından uzaktaydı. Böyle kuytu yerde kurulm uş olm ası da iyiyd i doğru­su. O nanlam ayacak kadar çürüm üştü ar­

16 H E Î D t

Page 16: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tık. S ırtın ı yamaca dayam ış olduğu h al­de, yine de bu evde oturm ak tehlikeli sa yılırd ı. B uralarda kopan fırtın a la r göz ününe alın ırsa, bu kulübenin ka p ıla rı, pencereleri, k iriş le ri bile y ık ıla b ilird i.

K üçük çoban, burada annesi ve kör ninesiyle b irlik te oturuyordu. On b ir ya­şındaydı. H er sabah köyün keçilerin i top­lar, Alm dağına çıkar, o n ları akşam a ka­dar otlatırd ı.

Dete olduğu yerde durup sabırsız gözlerle çevresini taradı, çocuklarla ke­ç ile ri görmeye çabaladı. Ama onlar daha dolam baçlı b ir yola sapm ışlardı. K üçük kız başlangıçta çobanın peşinden tırm an­m akta güçlük çekm iş, kat kat g iysile ri­n in içinde soluk soluğa kalm ıştı. K a rşı­sında çıplak ayaklan üzerinde sıçrayıp duran Peter'e, incecik bacaklanyla sarp yam açlara kolayca tırm anan keçilere ses­sizce bakıyordu. Sonra birden olduğu ye­re oturdu, pabuçlarıyla ço rap lan n ı çekip

H E Î D I 17

Page 17: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çıkard ı. B u iş i b itirin ce ayağa kalktı, üs­tündeki g iysile ri b ire r b ire r çıkarm aya koyuldu. B ir tek gömleği kalıncaya ka­dar soyundu, sonra k o lla rın ı ik i yana açıp temiz havaya k a rşı vücudunu gerdi. Üstünden çık a n la rı toplayıp düzgün b ir yığın halinde yerleştirdi, keçilerin peşin­den sıçraya sıçraya tırm anm aya başladı. Onun yeni kılığ ınd a seke seke yaklaştı­ğını gören Peter’in yüzüne geniş b ir gü­lümseme yayıld ı. Geriye bakıp giysilerin ağaç dibine yığılm ış olduğunu gördüğün­de daha da çok gülüm sedi. Ama h iç b ir şey söylemedi. Kızcağız sonunda kenduji özgür hissetmeye başlam ıştı. Hemen ço­banla konuşm aya g irişti. Ona kaç keçisi olduğunu, o n ları nereye götürdüğünü, orada ne yapacağını sorm aya başladı. Sonunda ik i çocuk, tepedeki kulübeye va rd ıla r ve Dete teyzeyi gördüler. Genç kız o n ları görür görmez, «H eidil» diye seslendi. «Bu ne hal bövle! E ’bişe’erir.

18 H E Î D İ

Page 18: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

nerede? Ya daha yeni aldığım pabuçlar? E lim le ördüğüm çoraplar? Nereye b ıra k ­tın onları?»

Çocuk, parm ağını uzatıp yam açların aşağısını gösterdi.

Teyze, parm ağın gösterdiği yere doğ­ru baktı. Evet, gerçekten orada b ir kü­çük yığın görünüyordu. «Kötü çocuk!» diye h aykırdı. Çok canı sık ılm ıştı. «Bu da ne demek oluyor? Neden soydun her şe­yini?»

Çocuk h iç pişm anlık b e lirtisi göster­meden, «O nlara gerek yoktu,» dedi.

Teyze, «Senin h iç m i aklın yok,» di­ye yakındı. «Şim di kim inip alacak on­la rı oradan?» Sonra Peter’e döndü, em­retti. «Peter! Hemen koş, o elbiseleri al!»

Peter, «Zaten geç kaldım ben,» de­yip olduğu yerde durdu, ik i elin i cep­lerine sokm uştu.

«Bakıp durm asana! Böyle şey mi olur! Gel buraya! Sana b ir şey verece-

H E İ D t 19

Page 19: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ğim. B ak!» P ırıl p ır ıl b ir parayı havaya kaldırm ış gösteriyordu. Çocuğun gözleri parladı. Hemen yerinden fırla y ıp en kes­tirm e yoldan aşağı koşmaya başladı. K ı­sa zamanda elbiselerin yanına varm ıştı. E ğ ilip o n lan kucakladı. Y ukarıya öyle çabuk ulaştı ki, teyzenin elinden sevin­mekten başka b ir şey gelmedi. Hemen parayı çocuğa verdi. Peter onu cebine soktuğunda yüzü gülmekten k ırış k ırış olm uştu.

Dete teyze, «Madem k i yukarıya gi­diyorsun, bu elbiseleri A m canın evine götürüver,» dedi, kendi de dönüp Peter’ in kulübesinin arkasındaki yam aca tır­manmaya başladı. Peter bu em ri çabuk kabullendi. Onun ard ı sıra yürüm eye ko­yuldu. E lb ise le ri sol kolunun altına k ıs­tırm ış, çoban değneğini sağ elinde sa llı­yordu. H eidi ile keçiler onun yanıbaşın- da, neşeyle sıçraya sıçraya ilerlem ektey­diler. K ırk beş dakika kadar sonra kü­

20 H E t D t

Page 20: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çük grup, Alm dağının doruğuna, ih tiyar am canın kulübesinin bulunduğu yere va­ra b ild i. K ulübenin yam açlara bakan ya­nma ih tiya r b ir tahta kanepe kondur­muştu. Şu anda orada oturuyor, piposu­nu içiyordu. İk i eli d izlerinin üzerindey­di. Yokuştan yukarıya çocukların, keçi­lerin , Dete’in ç ık ış ın ı sakin sakin izledi. Önce H eidi göründü. Dosdoğru ihtiyara yürüdü, elin i uzatıp, «Günaydın, Dedeci- ğim !» dedi.

«Vay, vaay! Bu da ne demek oluyor?» İh tiy a rın sesi pek tok çıkm ıştı. Çocuğun e lin i hemen tuttu, bunu yaparken o çalı kaşlarının altından uzanan b ir bakışla, delercesine yüzünü inceledi. H eidi, onun bu b akışın ı gözünü kırpm adan karşıladı.

Bu arada teyzeyle Peter de gelm iş­lerdi.

Dete kısaca, « İy i günler!» dedi. «Bu, Tobias’la Adelheid'ın çocuğu. B ir bakış-

H E Î D İ 21

Page 21: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ta tanıyabilm eniz güç, çünkü onu b ir ya­şından beri görmediniz.»

İh tiy a r ters b ir sesle, «Benim çocuk­la ne ilgim var!» dedi. Sonra Peter’e dön­dü. «Hey, sana söylüyorum ! K e çile rin i al, çabuk yola koyul! Geç bile kalm ışsm .»

Peter hemen söz dinledi. îh tiy a n n öfkeli b a k ışla rı, orada daha çok oyalan­mak istem esini engelliyordu.

Dete, «Çocuğun seninle kalm ası ge­rekiyor, Amca,» dedi. «Ben dört yıldan beri kendime düşeni yaptım . Şim di sıra sende.»

İh tiy ar, «Demek öyle,» diye m ırıl­dandı. Şim şek dolu b a k ışla rı Dete'in üze­rindeydi. «Peki, çocuk seni özlerse ne ya­pacağım?»

«O senin bileceğin şey. Çocuğu ben yanım a aldığım da kim se bana ne yapa­cağım ı, ona n asıl bakacağım ı söyleme­m işti. Ü stelik o zaman daha b ir yaşın­daydı. Şim di artık benim de hayatım ı

22 H E Î D Î

Page 22: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kazanmam gerekiyor. E n yakın akrabası sensin. ty i bakam azsan bu kendi sorum ­luluğun. B aşına b ir şey gelirse suçlusu sensin. G ünahlanna b ir yenisin i ekleye­cek yerin kalm am ıştır sanıyorum .»

Bu sözler üzerine ih tiya r yerinden kalktı, ö yle ürkütücü b ir h ali vardı ki, Dete ister istemez b ir adım geriledi. Amca kolunu uzatıp ona h aykırd ı, «Defol! B ir daha buraya gelmekte de acele edeyim dem e!»

Dete bu sözü ik i ettirm edi. «Allaha ısm arlad ık öyleyse,» dedi. «Sana da, H ei- di!» Hemen arkasın ı dönüp tâ D o rfli’ye kadar koştu.

B u sefer köylüler onu durdurup so­ru sorm aya daha da hevesli görünüyor­la rd ı. Hepsi, H eidi'ye ne olduğunu me­rak ediyordu. Dete’i iy i tanıyorlar, çocu­ğun geçm işini de b iliy o rla rd ı. H er kapı­dan, her pencereden sesler duyulm aya

H E 1 D I 23

Page 23: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

başlam ıştı. «Çocuk nerede, Dete? Ne yap­tın onu?»

Dete öfkeyle k a rşılık verdi, «Alm Amca’n ın yanında elbette! Onu Alm Am caya bıraktım . T ıp kı söylediğim gibi.»

Köyün içinden, elinden geldiği kadar h ız lı adım larla geçti. Tek düşüncesi, D o rfli’den b ir an önce uzaklaşm ak, kim ­seyle konuşm ak zorunda kalm am aktı. Çünkü yaptığı bu iş kendi vicdanını da rahatsız ediyordu.

24 H E 1 D i

Page 24: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İKİNCİ BÖLÜM

DEDENİN KULÜBESİ

DE T E gittikten sonra dede, uzun süre piposundan dum anlar üfürerek sessizce oturdu. H ei- di de bu arada yeni çevresini

incelemeye koyuldu. Önce keçi ağılına göz attı, sonra kulübenin öbür yanma yü­rüyüp oradaki üç ya şlı köknar ağacına baktı. G üçlü b ir rüzgâr ağaçların dalla­rın ı sallıyordu. Çocuk h iç hareketsiz dur­du, ya şlı ağaçlann arasında rüzgânn

Page 25: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

uğuldam asını dinledi. Sonunda kulübenin çevresini dolaşm ayı b itird i, dedenin otur­duğu yere döndü. Y ürüyüp onun tam kar­şısında durdu. E lle rin i arkasında kenet­lem iş, gözlerini dosdoğru dedeye dikm iş­ti.

ih tiy a r başını kald ırd ı, «Eee, şim di ne yapacağız?» diye sordu.

«Kulübenin iç in i görmek isterdim .»«Gel öyleyse!» Dede ayağa kalktı.

«E lb iselerin i de getir!»H eidi, «A rtık onlar bana gerekli de­

ğil,» dedi.îh tiy a r dönüp onun yüzüne, b ir şey

arayan bakışlarla baktı. Alçak sesle ken­di kendine, «Bayağı da a k ıllı galiba,» di­ye söylendi. Sonra, «Neden artık sana gerekli değillerm iş?» diye sordu.

«Çıplak ayakla gezen keçiler gibi o l­mak istiyorum .»

«Pekâlâ. Ama gene de getir eşyala­rın ı!» diye em retti. «Dolaba koyarız.»

26 H E İ D İ

Page 26: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi söz dinleyerek eşyaları kucak­ladı, ih tiyarın peşi sıra kulübeye girdi. K apı a ç ılır açılm az kendini kocaman b ir odanın içinde buldu. Odanın eni, ku lü ­benin eni kadardı, içerd eki eşyalar yal­nızca b ir masa ve b ir sandalyeden olu­şuyordu. K a rşı duvarda b ir şömine va r­dı. Ateşin üstüne kocaman b ir çaydan­lık asılm ıştı. Yan duvarın önünde dede­n in yatağı duruyordu. Aynı duvarın biraz ilerisind e de b ir kapı va rd ıİ Dede yürü­yüp o kapıyı açtı. B urası, ih tiyarın kendi eşyalarını koyduğu dolaptı. R a fların b i­rinde b irkaç gömlek, çorap ve kalın , sert çarşaflar görünüyordu. Başka b ir rafta tabaklar, fincan ve bardaklar vardı. En üst rafta ise b ir ekmek, biraz salam ve peynir durm aktaydı. Kapak a ç ılır açılm az, H eidi öne doğru ilerled i, kendi eşyaları­n ı ra fın dibine, dedeninkilerin arkasına koydu, el altında olm am alarına çalıştı. Sonra d ikkatin i odaya çevirdi ve sordur

H E Î D Î 27

Page 27: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Ben nerede yatacağım , dede?»«Nerede istersen.»Bu k a rşılık , çocuğun hoşuna gitm iş

gibiydi. H er köşeyi incelemeye başladı. Dedenin yatağının yanında yukanya ç ı­kan m erdivenler görünüyordu. Oraya tırm andığı zaman kendini saman yığın­la rı arasında buldu. T atlı ta tlı kokan ta­ze b ir saman yığ ın ı duvarın dibinde du­ruyordu. Yanıbaşm da pencere vardı. Bu pencereden d ışa rısı, ta vadinin aşağıları­na kadar görünüyordu.

«Ah, işte burada yatm ak istiyorum ben,» diye neşeyle bağırdı. «Çok güzel! Gel de gör buranın güzelliğini, dede!»

Aşağıdan, «Daha önce gördüm ben,» diye b ir ses duyuldu.

«Ben yatağım ı yapacağım.» Çocuk sağa sola koşuşm aya başladı. «Bana çar­şaf vermen gerek, dede!»

«Öyle m i!» Dede dolaba yürüyüp raf- la n karıştırm aya başlam ıştı. Sonunda

28 H E Î D t

Page 28: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sert çarşaflardan b irin i çekti, yukarıya getirdi.- H eid i’nin bu arada sam anları çok güzel toplayıp yatak gibi şekillendirm iş olduğunu gördü. B ir tarafına, yastık ye­rine kullanm ak için , daha fazla saman y ı­ğılm ıştı. B aşın ı buraya koyan insan va­diyi rahatça seyredebilirdi.

«Güzel yapm ışsın!» dedi ihtiyar. «Şim di çarşafı serelim . Ama d ur b ir da­kika ...» E ğ ilip yerden biraz daha saman aldı, yatağı daha kah nlaştırdı. B ö ylelik­le, a ğ ırlık binince küçük kızın sırtın ın tahtalara değmesini önlemek istiyordu.

«Şim di getir o çarşafı buraya!»H eidi sıçrayıp çarşafı kucakladı.

Ama öylesine ka lın d ı k i, ağırlığ ın ın al­tında sendelemeye başladı, ik is i b irlik te çarşafı serdiler. Y atak şim di çok düzgün görünüyordu. H eidi b ir adım geri çeki­lip ya ra ttık la n bu esere e le ştirici gözler­le baktı.

«B ir şey unuttuk, dede.»

H E Î D t 29

Page 29: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«O da neym iş?»«Üst çarşafı.»«Demek öyle! Peki ya çarşafım ka l­

m am ışsa?»«Üzülme dedeciğim,» diye avutmaya

ça lıştı H eidi. «Sam anları örtü diye ku l­lanab iliriz.» Hemen eğilip yeniden saman toplam aya koyuldu.

«Dur b ir dakika!» İh tiy ar, merdi^'en- lerden ind i, kendi yatağına doğru yürü­dü. Az sonra elinde kocaman, ağır b ir keten çarşafla döndü ve onu yere koydu.

«Bu, samandan daha iy i değil mi?» diye sordu. Ç arşafı yaym ak iç in H eidi'ye yardım etmeye başladı.

H eidi yeni yatağının başında dur­m uş, hayran hayran seyrediyordu. Zevk­ten kendinden geçerek, «Örtü çok güzel!» dedi. «Yatak da kusursuz! Keşke gece o l­saydı da hemen yatıp uyuyabilseydim !»

Dede, «Önce yemek yem eliyiz,» dedi.H eidi heyecanından, yeni yataktan

30 H E İ D Î

Page 30: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

başka her şeyi unutm uştu. Ama bu söz üzerine kam m ın çok aç olduğunu farket- ti. Sabahtan beri h iç b ir şey yem em işti. «Evet, bence de öyle,» diye kabullendi.

«Eh, madem k i aynı yargıda b irle şi- yoruz, aşağıya inelim öyleyse.» İh tiyar, çocuğu m erdivene doğru yürüttü.

Odaya ayak basınca, önce şömineye doğru yürüdü, büyük çaydanlığı geriye alıp, yerine b ir küçüğünü kaydırdı. Ate­şin önündeki üç ayaklı tabureye otura­rak alevleri parlattı. Az sonra k ıv ılc ım la r neşeyle fışk ırıy o r, çaydanlık kaynamaya başlıyordu. İh tiy a r bundan sonra ir i b ir parça peynir kesti, uzun dem ir b ir ça­tala saplayıp ateşe uzattı, her yanı altın gibi kızarıncaya kadar çevirdi durdu. Bu olup bitenleri büyük b ir dikkatle izleyen H e id i’nin de aklına bazı fik irle r gelm iş olm alıydı. Çünkü, birden yerinden fır la ­yıp dolaba yöneldi. Dede, peynirin hazır olduğuna karar verip onu masaya setir-

H E I D î 31

Page 31: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

diğinde, orada b ir somun ekmek, ik i ta­bak ve ik i bıçak hazırdı. H eidi nelerin gerekli olduğunu çabucak görmüş, hep­sin i dolaptan getirm işti.

«Demek kafan çalışıyo r! Bu iy i işte!» dedi dede. Ekm eklerin üzerine peynir sürmeye başladı. «Ama b ir şeyi unutm uş­sun.»

H eid i’nin gözleri şöm inenin üzerinde kaynayan çaydanlığa iliştiğ i anda, unut­tuğu şeyin ne olduğunu an lad ı... Hemen dolaba koşup baktı, ama orada b ir tek fincan vardı. B ir an durakladı. Fincanın arkasında ik i de bardak duruyordu. Az sonra m asaya dönüp fincanla b ir barda­ğı sofraya koydu.

«Çok iy i! Çok iy i!» dedi ihtiyar. «Güçlüğün çaresini bulm uşsun. Ama sen nerede oturacaksın?» Bunu söylerken kendi sandalyesini masanm başına çeki­yordu.

32 H E Î D Î

Page 32: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi şömineye koştu, üç ayaklı ta­bureyi kaptığı gibi döndü.

«Neyse, h iç değilse oturacak b ir ye­rin oldu,» dedi dede. «Ama biraz alçak! Benim sandalyeme b ile otursan masaya boyun yetişmez. Ama gene de yemen ge­rek. H aydi gel!»

Fincanı sütle doldurup kendi sandal­yesinin üstüne koydu, sonra onu H e id i' n in taburesinin önüne itti. B ö ylelikle H eid i'n in kendine göre b ir küçük masa­sı olm uştu. İh tiy ar, bundan sonra tabak­lardan b irin e ir i b ir parça ekm ekle, k ı­zarm ış peynir aldı, bunu da sandalyenin üzerine koydu. K endisi m asanın b ir kö­şesine iliş ip yemeye başladı. H eidi hemen fin can ın ı eline alıp soluk alm adan içti, b itird i.

«Sütü beğendin m i?»H eidi, «Ömrümde içtiğim en güzel

süt bu,» diye k a rşılık verdi.Dede, «B iraz daha içeb ilirsin ,» diye­

H E I D I 33

Page 33: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

rek fincanı tekrar doldurdu, önüne koy­du.

Peynir, tıp k ı tereyağ gibi yum uşacık­tı. Tadı da çok güzeldi. H eidi ara sıra fin ­canından süt içerek yiyor, pek çok m ut­lu görünüyordu.

Yemek bitince dede çıkıp keçi ağ ılı­na yürüdü. Orada yapılacak bazı işle ri vardı. H eidi onu dikkatle izliyordu. Ön­ce uzun sopalı süpürgeyle yerleri süpü­rüp tem izleyişine, hayvanlar iç in yere ta­ze samandan yataklar yapışına baktı. So­nunda ağıldaki işle r bitm işti. İh tiy a r bu sefer yan taraftaki sundurm aya ilerledi. Burada uzun tahta d irekleri eşit boyda kesti, yassı b ir tahtaya dikkatle biçim verdi, b ir yanına dört delik açtı. Uzun tahtaları bu deliklere soktuğu zaman o r­taya tıp k ı kendi sandalyesi gibi b ir san­dalye ç ık tı ama, bu çok daha yüksekti! H eidi, hayranlığından soluğu kesilm işçe- sine seyrediyordu.

34 H E l D t

Page 34: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Bu nedir dersin, H eidi?» diye sordu dede.

«Bu benim sandalyem , çünkü çok yüksek.»

İh tiy ar, «Gerçekten kafası çalışıyor,» diye düşünerek kulübenin içinde dolaşıp şurayı burayı onarm aya başladı. H eidi peşinden geliyordu. H iç b ir şey d ikkatin ­den kaçm ıyordu küçük kızın.

Akşam olup rüzgâr çıktığında, ku lü ­benin arkasındaki köknar ağaçları daha fazla uğuldam aya başladılar. H e id i’n in de yüreği daha h ızlı çarpm aya başladı. Ömründe bu kadar güzel b ir ses duyma­dığını düşünüyor, ağaçların altında se­vinçten zıp zıp zıplıyordu. Dede, çocuğun bu ya p tık ların ı kapı eşiğinden seyretmek­teydi.

Derken tiz b ir ıs lık sesi duyuldu. H eidi hareketsiz kaldı. Dede o sırada ku­lübenin kapısından çıkıp ilerled i. Y ukar­dan keçiler, vahşî hayvanlar gibi sıçraya­

H E î D î 35

Page 35: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

rak atlad ılar. A ralarında Peter de vardı. H eidi b ir sevinç çığlığ ı atıp sabahki ar­kad aşların ı karşılam aya koştu. Kulübeye varınca çocuklar da, hayvanlar da dur­dular, içlerinden ik i güzel, incecik keçi, dedeye doğru koşm aya başladı. B ir i be­yaz, öteki kahverengiydi, ik is i de dede­n in e llerin i istekle yalıyo rlard ı. Çünkü, dedenin elinde onların çok sevdiği b ir şey vard ı; Tuz. Peter, az sonra sürünün geri kalanıyla b irlik te yola koyuldu. H ei­di ik i keçinin önce b irin i, sonra ötekini kucaklıyor, okşuyordu.

«B unlar bizim m i, dedeciğim? Ger­çekten bizim m i?» diye soruyordu. «Ağıl­da m ı kalacaklar?“ Hep bizim le m i k a lır­lar?» H eidi, dedenin, «Evet! Evet!» de­m esine bile vakit bırakm ıyordu.

K eçiler tuzu yalayıp b itirin ce ihtiyar, H eidi'ye, «Git, süt kabıyla ekmeği getir!» diye em retti.

H eidi hemen söz dinledi. Dede, be­

36 H E İ D Î

Page 36: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yaz keçiyi kabın içine sağdı. Kap çarça­buk ağzına kadar dolm uştu. Sonra ek­mekten biraz kesti, çocuğa uzattı. «Şim ­di b u n ları ye, sonra da yukarıya çık, uyu. Sanırım geceliğin Dete teyzenin b ıra k tı­ğı pakettedir. İstiyo rsan onu da çıkar. Ben şim di keçileri bağlayacağım . îy i uy­ku lar! »

« İy i geceler, dedeciğim! Ama bu ke­çile rin adı ne? Ne o lu r söj'Ie, dedeciğim!» H eidi, ih tiyarın uzaklaşan adım larının peşinde koşuyordu.

«Beyazı K üçük Kuğu, kahverengisi de K üçük Ayı.»

« İy i geceler K üçük Kuğu, iy i geceler K üçük Ayı!» İk i keçi de ih tiyarın peşin­den ağıla girm iş, görünmez olm uşlardı.

H eidi, kulübenin yanındaki tahta ka­nepeye yürüdü, oturup ekm eğini süte ban­dırm aya başladı. Rüzgâr öylesine sert­leşm işti k i, neredeyse kanepeden uçuyor­du. Bu yüzden kızcağız çabuk çabuk ye­

H E t D 1 37

Page 37: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

mek zorunda kaldı. Hemen eve girip yu­k a rı çıktı, yatağına yattı. K ısa b ir süre sonra, sanki kuş tüyü üstünde yatıyor- muşcasma derin b ir uykuya dalm ıştı. Çok geçmeden, o rta lık büsbütün karar­madan, ih tiya r da yatağm daydı. Çünkü, sabahları güneş doğarken kalkard ı. Ge­ce boyunca rüzgâr deli gibi esti, kulübe sallandı, bütün k iriş le r gıcırdadı, uğulda­dı durdu.

Gece y a rısı b ir ara büyükbaba yata­ğında doğrulup kendi kendine yüksek sesle, «B elki de korkuyordur,» diye söy­lendi. M erdivenlerden yukarı çıktı, Hei- d i’n in yatağının başında durdu. A rasıra mehtap parıld ıyo r, sonra b u lu tlar üstünü örtünce her taraf yeniden karan lık lara göm ülüyordu. Tam o sırada b ir demet ay ışığ ı pencereden girip , H eid i'n in yatağı­nın tam üstüne düştü. K üçük kızın ya­n a k la rı uykudan pembe pembe olm uştu. B aşın ı küçük, yuvarlacık ko lların ın üze­

Page 38: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

rine yaslam ış, sakin sakin uyuyordu. G ör­düğü rü yalar m utlu rü ya la r olm alıydı, çünkü dudaklarında gülücüklerin dolaş­tığı görünüyordu. Dede, uyuyan çocuğa baktı, b aktı... derken ay gene buluta g ir­di, o rta lık karardı. O zaman ih tiyar dö­nüp kendi yatağına yolicindı.

H E i D t 39

Page 39: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ALM DAĞINDA

E İD Î, sabah erkenden b ir ıshk sesiyle uyandı. G özlerini açtı­ğı anda güneş ışığ ı pencere­den g irip yatağın üzerine dö­

küldü, çevredeki sam anları öylesine par­la ttı k i, her yan altın gibi göm ndü. H eidi şaşırm ış gibiydi. B ir an için nerede ol­duğunu hatırlam aya çalıştı. O sırada dı­şardan dedenin derinden gelen k a lın se­sin i duydu, ve Alm dağmda olduğunun

Page 40: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

farkın a vardı. A rtık yaşh U rsel'in yanın­da değildi. U rsel hemen hemen tüm üyle sağır olduğu için , H eid i’n in her dakika yanıbaşm da olm asını isterdi. Öyle k i, kız­cağız zaman zaman kendim tutsak gibi hissetm iş, kaçm aya kalkışm ıştı. îşte onun iç in de, bu sabah uyanıp kendini yeni evinde bulunca çok sevindi. B ir önceki gün gördüğü ilg inç şeyleri düşündü, aca­ba bugün bana ne y e n ilik le r getirecek, diye m eraklandı. H er şeyden çok. K üçük Kuğu ile K üçük A yı’y ı görmek istiyordu. Çabucak yatağından fırla y ıp b irkaç daki­kada giyindi. M erdivenlerden inerek ku­lübenin kapısından dışanya koştu. Çoban Peter çoktan keçileriyle oraya gelm işti. Dede, K üçük K uğu'yla K üçük A yı’y ı ağıl­dan çıkarm aktaydı. H eidi, ona ve keçile­re günaydın demek üzere koştu.

Dede, «Sen de o n larla otlağa gitmek ister m isin?» diye sordu.

H E İ D t 41

Page 41: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

42 H E 1 D t

H eidi sevincinden deliye döndü. H iç b ir şey onu bu kadar m utlu edemezdi.

«Ama, daha önce yıkanm ahsm . Yok­sa güneş yukardan bakıp ne kadar k ir li olduğunu görünce sana güler! Anladm m ı! îşte burada yıkanacaksm .» B üyük­baba, kulübenin kap ısı önüne, güneşe konmuş, kocam an b ir banyo dolusu su­yu gösteriyordu. H eidi hemen oraya uç­tu, tertem iz oluncaya kadar silin d i, ova­landı. B u arada dede kulübeye girm iş, Peter'i çağırıyordu. «Gel bakalım , keçiler generali. Ç ık ın ın ı da getir!»

Peter şa şkın lık la emre uydu, içeri g irip fa k ir yemeğini taşıdığı çıkım orta­ya koydu.

«Aç bakalım ,» dedi yaşlı adam. Ç ı­kın ın içine koskoca b ir parça ekmekle, yine onun kadar büyük b ir peynir koy­du. Peter’in yuvarlak gözleri tabaklar gi­b i açılm ıştı. B u yiyecekler onun kendi yem eğinin ik i katı kadardı.

Page 42: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İh tiy ar, «Kabı da koym ak gerek, öğ­len olunca ona ik i kap süt sağarsın. Çün­kü o da seninle geliyor. Akşam döner­ken onu da getirirsin. D ikkat et, uçuru­ma düşm esin!» dedi.

Bu sırada H eidi de koşarak onlara doğru geliyordu. «Dedecigim, artık güneş benim le alay edemez!» Güneşin alay ede­ceğinden korkm uş, yüzünü, boynunu, ko l­larım sert bezle öyle ovalam ıştı k i, ren­gi ıstakoza dönmüştü.

İh tiy a r gülüm sedi. «H ayır, a rtık gül­mesi için b ir neden kalm adı,» diye yar­gısın ı b ild ird i. «Ama akşam dönünce ne olacak, b iliy o r m usun? Y ine b a lık gibi suya dalacaksın. Çünkü, bütün gün keçi­ler gibi koşanın ayaklan çok k irle n ir Şim di yola koyulun bakalım !»

Ç ocuklar neşeyle Alm dağına tırm an­maya başladılar. Geceki öfkeli rüzgâr, b u lu tla n iyice dağıtm ıştı. Gök5âizü artık

H E i D i 43

Page 43: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

44 H E î D î

koskoca b ir m avi çarşaf olm uştu. Güneş p ın l p ır ıl p arlıyo r, yeşil yam açları parla­tıyordu. M a vili-sa n lı dağ çiçekleri taç yap rakların ı açıp H eidi'ye b aşların ı sal­layarak selâm veriyo rlard ı sanki. H eidi her yana sıçrıyordu. Bu parıldayan, dal­galanan çiçekler denizi ona Peter’i de, keçileri de unutturm uştu. Y ol boyunca durm adan çiçek topladı, önlüğünün için ­de b irik tird i. B u n la rı eve götürm ek isti­yordu.

Peter’in her yanı kollam aya çalışm ak­tan gözü kamaşmaya başlam ıştı. Çünkü keçiler de, tıp k ı H eidi gibi, dört b ir ya­na dağılıyorlardı. Çocuk durm adan ıs lık çalıyor, h aykırıyo r, değneğini sallayarak on ları b ir araya toplam aya savaşıyordu,

«Şim di neredesin, H eidi?» Çocuğun sesi bezgin, biraz da öfkeliydi.

«Burada!» Ses geliyordu ama, Peter' in kim seyi görebildiği yoktu. H eidi kü­

Page 44: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çük b ir tepeciğin arkasına oturm uş, gö­rünm ez olm uştu.

Peter, «Gel buraya!» diye seslendi. «Uçurum un yanm a gidem ezsin... Amca öyle söyledi!»

«O da neresi?» H eidi hâlâ saklandı­ğı yerden kıpırdam am ıştı.

«Şu tepede! Doruğunda büyük kartal oturur, avını kollar.»

îşte bu, tetiği çekmeye yetm işti.H eidi b ir anda yerinden fırla d ı, ön­

lüğünün içine doldurduğu çiçeklerle b ir­likte Peter’e koştu. T ırm an ırlarken Pe­ter, «Eğer bana ayak uydurm ak niyetin­deysen, bugünlük topladığın çiçekler ye­ter,» dedi. «Hem hepsini bugün to plar­san yarm a çiçek kalm ayacak.»

H eidi buna inandı. Zaten önlüğünde b ir tek çiçeğe bile yer kalm am ış gibiydi. Sakin sakin çobanın yanında yürüm eye başladı. Peter’in genellikle seçtiği ve bü­tün gününü geçirdiği otlak, yüksek ka-

H E î D i 45

Page 45: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yalai'in dibindeydi. K ayaların alt kısım - lanrn ç a lıla rla ağaçlar kaplıyordu ama, tepelere doğru ç ırılç ıp la k tıla r. Dağın b ir yanında s iv ri küm eler ta aşağılara doğ­ru dim dik iniyordu. Dede, Peter’i uyar­m akta haklıydı. Otlağa v a rd ık la n zaman Peter, çıkınım dikkatle b ir kovuğa yer­leştird i. Çünkü, buralarda rüzgâr genel­lik le kudurm uş gibi eserdi. Peter de de­ğerli yiyeceklerinin uçurum dan aşağıya yuvarlanm asını hiç m i h iç istem iyordu. B u iş i b itird ikten sonra, bunca yolu t ır­m anm aktan iyice yorulm uş olan çocuk­cağız boylu boyunca güneşli çayırın or­tasına uzanıverdi.

Bu arada H eidi önlüğünü çözmüş, çi­çeklerin çevresine sıkıca sarm ış, kovu­ğun içine, Peter’in ç ık ın ın ın yanına sak­lam ıştı. V adi çok aşağılarda görünüyor­du, sabah güneşiyle p ır ıl p ırıld ı. H eid i’ nin önünde koskocam an k a rlı b ir alan göklere doğru yükseliyor, beyaz doruklar

46 H E l D t

Page 46: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sanki her şeye meydan okuyordu. H eidi hiç hareketsiz oturdu. H er yanı b ir ses­siz lik kaplam ıştı. H a fif rüzgârın etkisiy­le kıpırdayan tek şey, m avi ve sarı ç i­çeklerdi. in ce cik sapların ın ucunda, baş­la rın ı sallayıp duruyorlardı. Peter uyuya­kalm ıştı. K e çile r ça lıla rın arasından yük­seklere doğru tırm an ıyo rlard ı. A ltın gü­neş ış ık la n , o ta tlı rüzgâr, çevrenin gü­zel kokusu, H e id i’n in iç in i sevinçle dol­durdu. «Keşke her zaman burada kala- bilsem ,» diye düşündü. Dağlara o kadar uzun süre baktı k i, sonunda her b irin in b ir suratı olduğuna karar verdi. B u dağ su ra tla rı a rtık ona eski b ire r dost kadar tanıd ık geliyorlardı.

B irden H e id i’n in kulağına sert b ir çığhk ulaştı. B aşın ı ka ld ırd ığ ı zaman yu­karda kocam an b ir kuşun dönüp dur­m akta olduğunu gördü. Şim diye kadar böylesine büyük b ir kuş görm em işti. K o­ca kan atları ik i yana açılm ış durum da,

H E İ D Î 47

Page 47: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H E İ D Î

geniş b ir çem ber biçim inde uçup duru­yor, tekrar tekrar aynı noktaya dönüyor, H e id i’n in başı üzerinde insanın iç in i de­len ç ığ lık la r atıyordu.

«Peter! Peter! Uyan!» diye haykırdı H eidi. «Bak! Tepemizde b ir kuş var!»

Peter de ayağa kalkıp kuşa baktı. K uş gittikçe yükseldi, yükseldi, sonunda gri kayaların arkasında görünmez oldu.

D ikkatini ondan h iç ayırm ayan H ei­di, «Nereye gitti şim di?» diye sordu.

Peter, «Evine, j'uvasına,» diye k a rşı­lık verdi.

«E vi o tepede m i? Ah, o kadar yük­sekte yaşam ak ne güzel! Ne kadar da ko r­kunç bağırıyor! H adi oraya çıkıp yuva­sın ı görelim !»

Peter telâşla, «Olmaz,» dedi. «Keçi­le r bile tırm anam az o kadar yükseğe. Hem, Amca da kayalara tırm anm am am söyledi.»

Peter birden ıs lık çalm aya, bagınna-

Page 48: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

j'ci başladı. H eidi bunun ne anlam a gel­diğini anlayam adı ama, galiba keçiler an­lıyo rla rd ı. Çünkü b ire r b irer, s-ıçraya se­ke, yem yeşil çayırın ortasına toplanm a­ya başladılar. B azısı otlam ayı sürdürü­yor, bazısı neşeyle sıçrıyo r, b irb irle rin e tos vurarak eğleniyorlardı. H eidi yerin ­den fırla y ıp onların arasına daldı. O, ke­çilerle oynarken Peter çıkm ı sakladığı yerden çıkard ı, dört parça ekmeği çim en­lerin üzerine koydu. B ü yü klerin i H e id i' n in tarafına, kü çü klerin i kendi önüne al­m ıştı. Sonra kabı alıp K üçük K uğu’dan biraz süt sağdı, sofranın ortasına yerleş­tird i. «Şim di sıçram ayı b ırak!» diye ses­lendi. «Yemek zamanı geldi!»

H eidi gelip oturdu. «Süt benim m i?» diye sordu.

«Evet. îk i büyük ekm ekle şu peynir de senin. B u sütü b itird iğ in zaman K ü ­çük K uğu’dan b ir kap daha alacağız.»

H eidi sütünü içmeye başladı. Boş

. H E İ D t 49

Page 49: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kabı b ıra k ır bırakm az Peter alıp tekrar doldurdu. H eidi ekmeğinden büyük b ir parçayla peynirin hepsini ona uzattı. «Sen yiyebilirsin,» dedi. «Ben doydum artık.»

Peter ona baktı. Şaşkınlığından di­lin i yutm uştu. Ömründe h iç kim se ona bu kadar çok şey verm em işti. B ir an du­rakladı. H eid i'n in ciddî söylediğine inan­m ıyordu. K ız ona peynirle ekmek parça- la n n ı uzatıyordu ama, Peter h iç kım ıl- kabı b ıra k ır bırakm az Peter alıp tekrar damadı. Bunun üzerine H eidi, yiyecekleri onun dizleri üstüne b ırak tı. Peter öm­ründe bu kadar doyurucu b ir yemek ye­diğ ini hatırlam ıyordu.

H ayvanlar yine tepelere tırm anm aya başlam ışlardı. K im isi sevinçle sıçrıyo r, k im isi yolda durup yerdeki incecik, lez­zetli o tlan tadıyordu.

H eidi, «Peter,» dedi, «bunların en güzeli K üçük Kuğu ile K üçük Ayı.»

Peter, «Biliyorum ,» diye k a rşılık

50 H E Î D İ

Page 50: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

verdi. «Amca on ları y ık ıyo r, fırça lıyo r, onlara tuz veriyor, çok güzel b ir ağılda yatırıyor.»

B irden Peter’in yerinden fırla d ığ ı görüldü. Olanca hızıyla keçilere doğru koşuyordu. H eidi de onu izledi. Anlaşı­lan b ir şey olm uştu. Elbette uzaktan se­y irc i kalam azdı. Peter, sürünün arasın­dan geçip Alm. dağının yam acına vardı. B urası, s iv ri kayaların aşağıya doğru da­lış yaptığı yerdi. D ikkatsiz b ir keçi bu­rada ko laylık la yuvarlan ab ilir, bacağını k ıra b ilird i. Peter ta uzaktan, m eraklı kü­çük A ltınkuş’un o yana seğirtm ekte ol­duğunu farketm işti. Oraya tam vaktinde yetişti. K üçük keçi o anda uçurum un ke­n arına atlam ak üzereydi. Peter, kendini keçinin üzerine atarken yere kapaklan­dı, b ir eliyle hayvanın arka ayaklarından b ir tanesini yakalam ayı başardı. Altm kuş yakalandığını farkedince öfkeli b ir çığ lık kopardı, kendini kurtarm aya çabaladı.

H E î D 1 51

Page 51: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Peteı- düştüğü yerden kalkam ıyordu. Hei- di'ye seslenip yardım istedi. Hareket ederse keçinin bacağının kırılacağından korkuyordu. H eidi oraya varm ıştı bile. T ehlikeyi hemen gördü. Yerden b ir avuç güzel kokulu ot yoldu, A ltınkuş’a doğru uzattı. E n tatlı sesiyle, «Gel buraya Al- tınkuş,» dedi. «Uslu ol bakayım ! Bak! Neredeyse düşüp b ir yerin i kıracaktın.»

K üçük keçi çabucak döndü, H e id i’ n in uzanan elindeki o tları yemeye baş­ladı. B u arada Peter de ayağa kalkm ıştı. A ltm kuş'un boynundaki çıngırağın ip in ­den yakaladı. H eidi de hayvanın başını öbür yanından tuttu. B irlik te onu otla­yan keçilerin arasına götürdüler. Pster a rtık tehlike kalm adığını görür görmez, sopasını kald ırd ığ ı gibi A ltınkuş’u b ir temiz dövmeye koyuldu. Ama A ltınkuş başına gelecekleri çoktan anlam ış, büzü­lüyor, kendini sopadan uzak tutmaya sa­vaşıyordu. H eidi, «Olmaz, Peter! D ur!»

52 H E î D i

Page 52: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

diye bağırdı. «Onu dövme! Bak ne kadar ko rku yo r!»

Peter, «M aketti ama,» diye m ırıld an ­dı. Yeniden vurm aya hazırlanıyordu. H ei- di kendini onun koluna attı. Gücenik b ir sesle, «Dokunma ona,» diye bağırdı. «Ca- mm acıtacaksın! B ıra k kendi haline!»

Peter’in şaşkın gözleri k a ra rlı küçük kıza döndü, değneği tutan e li yanma sarktı. «Pekâlâ öyleyse,» dedi. «Onu b ı­ra kırım ama, eğer sen bana yarın da pey­nirinden biraz verirsen!» P azarlık yapı­yordu.

«H epsini veririm . Y a rın da, her gün de. İstem iyorum zaten. Ekm ek de ve ri­rim . Bugünkü gibi. Ama b ir daha ne Al- tm kuş'a, ne K a r Tanesine, ne-de öteki keçilere dokunm ayacağına söz verecek­sin.»

«Bana göre hava hoş!» dedi çoban- cık. Sözünü de tuttu. Alfm kuş’u b ıraktı.

H E î D t 53

Page 53: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

K üçük keçi neşeyle sıçrayarak süm ye doğru koştu.

Böylece gün çarçabuk geçti, güneş dağların arkasına doğru alçalm aya baş­ladı. H eidi çim enlerin üzerinde sessizce oturuyor, akşam güneşinde parıldayan k ır çiçeklerin i seyrediyordu. B irden ye­rinden kalktı. «Peter! Peter! Yangın var! H er yer yanıyor! Bütün dağlar alev iç in ­de! K a rlı dağ da öyle! Gökj'üzü de! Ah, bak, ne güzel alev rengi b ir k a r var ora­da! Büyük kuşun yuvasını da alevler sar­dı! Peter, ka lk da bak! K ayalara, köknar ağaçlarına bak! H er şey yanıyor!»

Peter ilg isiz b ir sesle, «H er akşam öyle olur,» diye k a rş ılık verdi. B ir yan­dan değneğini soym aktaydı. «Ama bu gerçek yangın değil.»

«N edir öyleyse?» H eidi dikkatle çev­resine bakınıyordu. «N edir bu, Peter?»

«Öyle görünür işte.»«Ah, bak, bak, Peter!» H eidi gene

54 H E t D t

Page 54: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çok heyecanlanm ıştı. «Her şey pembeye dönüşmeye başladı. G ül rengi gibi. S iv ri doruklardaki karlara bak! O tepelerin ad­la n ne, Peter?»

«D ağların adı olmaz.»«Aman ne kadar güzel! K ıp kırm ızı

kar! Bak, şim di de hepsi g ri olm aya baş­la d ıla r... bütün renk gitti, Peter!»

H eidi oturuverdi. Gerçekten her şe­yin sonu gelmiş gibi m utsuz görünüyor­du.

Peter, «Y arın da aynısı olacak,» de­di. «K alk artık. Eve gitmem iz gerek.»

«Otlakta her gün böyle m i olur?»Yokuştan aşağı yanyana in iyo rla rd ı.

Peter k a rş ılık verdi:«Genellikle.»Çok m utluydu H eidi. O kadar çok

yeni güzellikler görmüş, düşünecek öyle çok şey b irik tirm işti k i, kulübeye gelin­ceye kadar h iç konuşm adı. Dede gene köknarlann altındaki kanepede oturuyor-

H E İ D t 55

Page 55: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

M H E İ D Î

du. A kşam lan orada oturur, keçilerini beklerdi.

H eîdi ona doğru koştu. Peşinden de K üçük K ugu'yla K üçük Ayı geliyorlardı. S ahip lerin i iy i tanıyo rlard ı keçiler.

Peter, H eid i'n in arkasından, « îy i ak­şam lar!» diye seslendi, sonra da, «Y arın gene gel,» diye ekledi. H e id i’n in yu karı­ya kendisiyle gelm esini çok istiyordu.

H eidi, ih tiy a rın yanına varm ıştı.«Ah, dedeciğim, ne güzeldi bilsen!»

diye haykırdr. «K arların , kayalann üstün­deki ateşi, m avi, sa n çiçekleri b ir gör- seydin. Bak, sana neler getirdim i » Ön­lüğünü açtı, bütün çiçekler dedenin r.yak- la n n ın dibine döküldü. Ama za va llıla r öyle b ir hale gelm işlerdi k i! H eid i un­la n tanıyam ıyordu. Buruşm uş o tla ıa dön­m üşlerdi. B ir tanesi b ile açık değildi ar­tık. «Dedeciğim, ne oldu bu çiçeklere?> diye bağırdı küçük kız. Çok kaygılanm ış-

Page 56: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lı. «Daha önce h iç böyle değillerdi. Ne­den böyle oldular?»

« B ir önlüğün içine baglanm aktansa güneşte durm ayı daha çok seviyorlar da ondan.»

«Öyleyse b ir daha h iç koparm anı im­la n . Ama, dedeciğim, kartal neden öyle bağırıyordu?»

Dede, «A rtık banyonu yapsan fena olmaz,» dedi. «Ben de sana sundurm adan biraz süt getireyim . Sofraya oturduğu­muz zaman bana her şeyi anlatırsın.»

H eidi iş le rin i b itirip yüksek sandal­yesine oturm uş, dedesi küçük kap iç in ­deki sütünü önüne koymuş, m asanın öbür yanına yerleşm işti. H eidi, aynı sonayu b ir daha sordu.

«K artal neden bize öyle bağırdı, de­de?»

«V adinin aşağılarında, burun buruna yaşayan, durm adan dedikodu eden in ­sanlarla alay etmek iç in b a ğ ırır o. Onla­

H E I D î 57

Page 57: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ra, 'Kendi işinize bakıp dalıa yüksekle­re gelseniz, siz de benim gibi m utlu o lur­dunuz,’ demek ister.»

Dede bu sözleri öylesine b ir h ırsla söylem işti k i, H eid i'n in kulagm a sanki kartal hâlâ bağınyorm uş gibi geldi.

«Daglarm neden adı yok, dedeciğim?»«V ar... Neden olm asın? Sen her da­

ğı bana tanıyabileceğim biçim de a n latır­san, sana adının ne olduğunu söylerim .»

H eidi önce ik i siv ri doruğu olan ka­y a lık dağı tanım lam aya çalıştı. Büyükba­ba, onun sözünü keserek, «Evet, onu b i­liyorum ,» dedi. «Adı Falknis. B aşkaları­na da dikkat ettin m i?»

H eidi bu sefer yüksek yerinde ko­caman k a rlı alan olan dağı h atırlad ı. Ön­ce kırm ızı, sonra pembe olan ka rla n .

Dede, «Onu da biliyorum ,» dedi. «Onun adı Scesaplana. O tlak hoşuna git­ti m i?»

H eidi o zaman bütün gördüklerini

58 H E Î D t

Page 58: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

anlatm aya başladı. Gününü ne kadar gü­zel geçirdiğini, akşam üstü çıkan yangı­n ı... her şeyi. Dedenin bu olayların ne­denini anlatm asını bekliyordu. Çünkü Peter anlatam am ıştı.

Dede söze başladı, «İşte o anda, gü­neş dağlara veda ediyor ve onlara iy i ge­celer d iliyo r. En güzel ış ık la rın ı onlara yolluyor k i, sabaha kadar kendisini unut­m asınlar diye.»

Bu, H e id i’nin çok hoşuna gitm işti. E rtesi günü güç bekliyor, gene otlağa git­m enin hayalini kuruyordu. Güneşin dağ­lara iy i geceler dem esini seyredecekti b ir kere daha. Ama şim di a rtık yatıp uyu­m ası gerekiyordu. Sabaha kadar, saman yatağının üzerinde deliksiz b ir uj^ku uyu­du ve kırm ızı ış ık la rla parıldayan dağla­rı, küçük K artanesi'n in çayırda sıçra y ışı­n ı lüyasında gördü durdu.

H E t D t 59

Page 59: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

PETER’İM NİNESİ

IR T E S Î sabah Peter keçilerle b irlik te göründüğünde güneş p ır ıl p ır ıl parlıyordu. Hepsi birden yukarıya, otlağa ç ık tı­

lar, G ünler b irb irin i böylece izledi. H eidi zam anını böyle açık havada geçirdikçe günden güne güçleniyor, sağlam laşıyordu. Güneş yanığı yüzünden sağlık f ış k ır ır o l­m uştu. Sonbahar geldiği zaman rüzgâr dağların çevresinde daha b ir kuvvetle e's-

Page 60: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

meye başladı. B azı sabahlar dede, «Bu­gün evde otursan iy i o lur, H eidi,» d iyo r­du. «Bu rüzgâr senin gibi küçücük b irin i rah atlıkla dağdan aşağıya uçurab ilir.»

Ama Peter bunu duyduğu zaman çok m utsuzlaşıyordu. A rtık H eidi olm adığı za- • man canı çok sıkılm aya başlam ıştı. Ay­rıca, tabiî o kadar çok yiyeceği de olm u­yordu. Böyle günlerde keçilerin de inadı tutuyor, Peter her günkünün ik i katı kadar yoruluyordu.) K e çile r de alışm ıştı H eidi'ye. O olmazsa yürüm ek bile istem i­yorlardı^

H eid i'n in ise pek canı sıkılm ıyordu. H er an d ikkatin i çekecek, ilg isin i uyandı­racak b ir şey buluyordu. E n çok sevdi­ği, keçilerle b irlik te otlağa çıkm aktı ama, dedeyi çakşırken seyretmeye, ona yardım etmeye de bayılıyordu.

H eid i'n in en çok hoşlandığı şeyler­den b iri de, dedenin o yuvarlak keçi pey­n irle rin i h azırlayışın ı izlem ekti. Ama

H E i D î 61

Page 61: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

bunlarla oyalanırken bile arasıra kulübe­den dışarıya süzülür, kö kn arların altın ­da durup sert rüzgârın dallarda çık a rd ı­ğı sesi soluksuz dinlerdi.

M evsim değiştikçe güneş de yazın gösterdiği sıcaklığ ı kaybetmeye başladı. H eidi dolaptan yün ço rapların ı, pabuçla­rın ı, yün elbisesini çıkard ı. Derken hava daha da soğudu. Peter sabahlan kulübe­ye yaklaşırken hep avuçlarına hohluyor, o n ları ısıtm aya çalışıyordu. Günün b irin ­de uyan d ıkları zaman k a rla rın bütün Alm dağım örttüğünü gördüler. B ir tek çimen- cik bile görünm üyordu. Peter’le keçiler de gelm ediler. H eidi pencerede durup ir i kar tanelerinin düşüşüne baktı. A ra 'v e r­meden yağıyordu kar. Pencerenin yandan fazlasını kaplam ıştı. A rtık pencereyi aç­ına olanağı da yoktu H eidi ile Alm Amca kulübede kapanm ış K alm ışlardı. Bu du­rum H e id i’y i oldukça eğlendiriyordu. B ir pencereden öbürüne koşuyor, ka rla n n ne

62 H E î D i

Page 62: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

zaman evi büsbütün örteceğini anlamaya çalışıyordu. E rtesi gün ka r kesild i. Dede bin güçlükle kapıdan çıkıp kulübenin çev­resine yığ ılan k a rla rı küreledi. A rtık pen­cereyi açabiliyo rlard ı. Öğleden sonra H ei- d i’yle dedesi ateşin karşısınd a o tu ru rlar­ken kapıya güm bür güm bür vurulduğu duyuldu. Gelen Peter’di. Ç izm elerini yere vurup üstündeki k a rla rı silkelem eye ça- baIıyordu|

« îy i akşam lar!» dedi Peter. İçeriye g irer girm ez, ateşin yanına sokuldu. H iç sesini çıkarm ıyordu ama, yüzü sevinçle parıldam aktaydı.

H eidi ona şaşkın gözlerle baktı. Ço­cuğun üstünü başını kaplayan k a rla r e ri­meye başlam ış, yerlere dam layıp duru­yordu.

Dede, «Eee, General, n asılsın baka­lım ?» diye sordu. «K eçiler ordusu terhis edildiğine göre, sen de her halde gene kurşunkalem kem irm eye başlam ışsındır.»

H E î D î 63

Page 63: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi, «Neden kalem kem irsin?» di­ye sordu.

«K ış gelince çocuğun okula gitm esi gerek. Orada okuyup yazm asını öğrene­cek. Ama bu ona güç geliyor. K alem ini kem irdikçe kendini daha rahat hissedi­yor, öyle değil m i, General?»

Peter, «Evet, öyle,» diye kabullendi.

H eid i’n in m erakı iyice kabarm ıştı. Peter’e okuluyla, orada duyup öğrendik’ leriyle ilg ili so ru lar yağdırm aya başladı. Peter’le konuşm ak epey vakit aldığı için , bu arada çocuğun k a rla rı da kuruyabil- m işti. Çünkü çobancık, aklından geçenle­r i kelim elerle ifade etmekte her zaman güçlük çekerdi. Hele okul konusu daha da güçtü. B ir soruya k a rş ılık bulm ayı be­cerdiğinde, H eidi üç soru daha buluyor­du. S o ru ların da hepsi uzun uzun cevap­la r gerektiren cinstendi. Dede bu sırada sessizce oturuyordu ama, arasıra dudak-

64 H E Î D t

Page 64: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lannm köşelerinde oynaşan gülümseme­le r onun da dinlediğini gösteriyordu.

«Eee, General, yeterince ısm dm sa şim di a rtık canın b ir şey içm ek istiy o r­dur!»

İh tiy a r yerinden kalktı, dolaba gidip yiyecekleri çıkard ı. H eid i de sandalyeleri m asanın yanına çekti.

Dede tabağına o kadar kocam an b ir et parçası koydu ki, Peter’in gözleri ir i ir i açıld ı. Çoktan beri kendini bu kadar m utlu hissetm em işti. Yem eklerini b itir­d ik le ri sırada hava da kararm aya yüz tut­m uştu. Peter eve gitm ek üzere h azırlanı­yordu. O nlara veda edip kapıya }öirür- ken birden durdu, «Haftaya pazara gene gelirim ,» dedi. «Ama ninem de, b ir gün sen kendisini görmeye gelirsen çok sevi­neceğini söylüyor.»

B u m isa firlik f ik ri H eid i’nin çok ho­şuna gitm işti. E rtesi sabah uyandığında dedesine ilk sözü, «Bugün nineyi görme­

H E î D î 65

Page 65: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ye g id eb ilir m iyim ?» demek oldu. «Beni b ekliyor olm alı.»

Dede, «K ar adam boyu,» diye onu oyalamaya çalıştı, ama H eidi, ninenin yolladığı haberi aldıktan sonra, bu konu­da çok k a ra rlı görünüyordu. H er sabah kalkar kalkm az, «Dede, bugün gitm eli­yim ! Nine beni bekliyor!» deyip duru-- yordu.

Dördüncü gün ka rla r dondu. B astık­ça çatırdam aya başladılar. Gene de gü­neş pencereden giriyor, yüksek sandalye­sinde oturan H eid i'n in üstüne dökülüyor­du. Çok geçmeden her sabahki sözlerini tekrarladı. «Bugün a rtık nineye gitmem gerek. Yoksa, beni beklemekten usana­cak.»

Dede ayağa kalktı, sam anlığa çıktı, H eid i'n in yorgan diye kullan dığ ı kalın bezi alıp getirdi. «H adi, öyleyse,» dedi. K ızcağız sevinç içinde, p ır ıl p ır ıl parla­yan ka rla r dünyasına adım ını attı. Y aşlı

66 H E l D Î

Page 66: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kö kn arlar bugün sessizdi. H er dalına kar yığ ılm ıştı.

Dede, sundurm aya g irip kocaman b ir kızak çıkard ı. K ızağın b ir yanına b ir de direk d ikilm işti. îç in e oturulunca kızağa ayak yardım ıyla ve bu sopayla yön veri- lebiliyordu.

Dede kızağa oturdu, çocuğu dizleri­ne aldı, kalın bezle sım sıkı sarıp üşüm e­m esini sağlamaya çalıştı. Sol koluyla onu sıkıca tutuyordu. Y o lla n uzunca olduğu için bu gerekliydi. E liy le sopayı kavradı, ayağıyla yere sıkıca basıp iterek kızağı hareket ettirdi. K ızak, Alm 'dan aşağı öy­le b ir hızla kaym aya başladı k i, H eidi kendini ku şlar gibi havada uçuyor sandı. Neşe dolu ç ığ lık la r ata ata gidiyordu. Sonunda kızak, Çoban Peter’in kulübesi önünde durdu. Dede, çocuğu yere bastır­dı, üstündeki örtüyü aldı. «Şim di içe ri­ye gir,» dedi. «O rtalık kararırken çıkıp

H E t D î 67

Page 67: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

doğcuca eve gel!» Kendi de indi, kızağı çeke çeke dağa tırm anm aya başladı.

H eidi, kulübenin kap ısın ı açtığı za­man, kendini oldukça karan lık b ir oda­da buldu, ile rd e b ir şöm ineyle üzerinde b ir raf görünüyordu. Rafta tabaklar var­dı. H eid i bunu görünce, buranın m utfak olduğuna karar verdi. Gözleri karanlığa alıştığ ı zaman b ir kapı gördü. Bu kapı, onu başka b ir odaya götürdü. B urası da­ha da dardı. A slında bu kulübe, dedenin- kine h iç benzem iyordu. B urada her şey fa k ir ve eskiydi. H eidi odaya girdiği za­man b ir masa gördü. M asanın başında b ir kadın oturm uş, elinde tuttuğu ceketi yam ıyordu. H eidi, Peter’in ceketini hemen tanım ıştı. İle rid e k i köşede ih tiya r b ir ka­dın ik i büklüm oturm uş, yün eğiriyordu. H eidi dosdoğru oraya ilerled i, «tyi gün­ler, Nine!» dedi. «İşte sizi görmeye gel­dim . Geç kaldım m ı acaba?»

Y a şlı kadın başım ka ld ırd ı, elleriyle

68 H E Î D I

Page 68: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çevreyi yoklayarak H eid i’nin kendisine uzattığı küçücük eli buldu, tuttu. Uzun süre bırakm adı. Sonunda, «Sen Alm A m canın yanında kalan çocuk m usun? H eidi m isin?» diye sordu.

«Evet,» dedi H eidi. «Dedem beni şim ­di kızakla getirdi.»

«N asıl o lur? E lle rin de sıcacık. B ri- gitta, Alm Amca gerçekten çocukla b ir­likte geldi mi?»

Peter’in annesi B rigitta yerinden kalktı, küçük kıza m eraklı b akışlarla bak­tı. «Bilm iyorum , anne,» dedi. «Alm Amca’ mn gelip gelm ediğini çocuk iy i b iliyo rd u r her halde.»

H eidi, kadına cidd î b akışlarla baka­rak, «Beni kim in örtülere sardığını, k i­m in buraya getirdiğini bilm ez o lu r m u­yum?» dedi. «Dedemdi tabiî.»

Nine o zaman, «B elki de Peter'in Alm Amca hakkında söylediklerinde gerçek payı vardır,» diye konuştu. «Söylediği

H E 1 D î 69

Page 69: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

zaman inanm am ıştık am a... K im in a k lı­na gelirdi! Çocuk orada ik i üç haftadan fazla kalam az sa'myordum. K ızın göm nü- şü nasıl B rigitta?»

Genç kadın o âna kadar H eidiŞ’i iy i­ce inceleme olanağını bulm uştu. «Tıpkı Adelheid gibi ince yapılı,» dedi. «Ama gözleri ve b u kleli saçları Tobias’a, Alm Amca'ya benziyor. Bence annesine de, babasına da benzeyen yerleri var.»

H eidi de bu arada boş durm uyor, çevresine dikkatle bakıyordu. Birden, «Bak, Nine,» dedi. «Pancurlarınızdan b ir tanesi gevşemiş. Dedem oraya b ir çivi çakarsa düzelir. Böyle b ırakırsan ız yakın ­da pencerenin pervazını koparacak. Na­sıl sallanıyor, görüyor m usun?»

Nine, «Ah, evlâdım ,» dedi. «Ben a r­tık görem iyorum . Ama işitebiliyorum . Hem, sallanan yalnız o pancur değil! Bu evde her tahta öyle sallanıyor. Rüzgâr estiği zaman her yandan evin içine do­

70 H E 1 D 1

Page 70: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

luyor. H er taraf çürüm üş. Geceleri her­kes uyurken bu sesleri d in liyo r, evin üs­tümüze y ık ılıp hepim izi öldüreceğinden korkuyorum . Ama ne yazık k i, bun ları onaracak kim sem iz yok. Peter bu iş le ri bilm iyor daha.»

«Ama, pancum n n asıl çarptığını gör­m üyor m usunuz, Nine? B akın! İşte şu­rada!»

H eidi parm ağıyla orayı gösteriyordu.Nine, «Yavrum , ben ne yazık ki hiç

b ir şey görem iyorum ,» diye yakındı.«Ben d ışa rı çık ıp p an cu rları açsam,

içeriye ış ık dolsa, o zaman göremez m isi­niz, Nine?»

«H ayır, o zaman bile göremem. H iç kim se o rtalığ ı benim görebileceğim ka­dar aydınlatam az.»

«Ama dışarıya, ka rla ra çıksanız, o zaman çok ayd ın lık o lur. Benim le gelin, Nine. Göstereceğim size.» H eidi büyük

H E Î D t 71

Page 71: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b ir üzüntü içinde yaşlı kadının elin i tut­muş, onu götürmeye hazırlanm ıştı.

«B ırak olduğum yerde oturayım , ev- lâdım . Benim iç in o rta lık her zaman ka- ranhk kalacak.»

«Ama yaz gelince bu durum her hal­de değişecektir, Nine.»

H eidi yardım cı olm aya hevesleniyor, yaşlı kad ını avutm aya çalışıyordu, «O zaman her halde size yetecek kadar ay­d ın lık o lur! Güneş, dağların üstünde do­ğup bütün çiçekleri, bütün b a y ırla rı k ır­m ızıya boyadığı zam an...»

«Ah, çocuğum, ben a rtık alevlenen dağları, k ırla rd a büyüyen altın çiçekleri h iç b ir zaman göremeyeceğim. Bu dün­ya h iç b ir zaman bana yetecek kadar ay­dınlanm ayacak. H iç b ir zaman!»

H eidi, birden ağlamaya başladı. Çok acım ıştı yaşlı kadına. H ıçkın yo rd u . «Si­ze kim yardım ed ebilir? H iç kim se yok mu?»

72 H E t D î

Page 72: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Kadın, çocuğu avutm aya çalıştı. Onun böyle h ıçk ırd ığ ın ı duym ak iç in i burkm uştu. Gerçekten ağlıyordu H eidi. Ama ne kadar aglasa, için d eki üzüntüyü hafifletem iyordu. Sonunda Nine, «Gel, benim sevgili H e id i’m,» dedi. «Gel, an­latayım sana. Bak, insanın gözleri görme­diği zaman, tatlı sözler duym asını çok sever. Ben de senin konuşm alarını çok seviyorum . Şim di yanım a otur, bana de­deni anlat. Y ılla r önce onu çok iy i ta n ır­dım. Ama uzun zam andır görmedim. Y a l­nız Peter’in anlattıklanm dinliyorum . O da çok fazla konuşmaz.»

B irden H eid i'n in aklın a b ir f ik ir gel­di. G özlerindeki yaşlan çarçabuk ku ru la­yıp tatlı b ir sesle, «Sen m erak etme, N i- neciğim,» dedi. «Ben, dedeme her şeyi an­latırım . O, senin dünyanı aydınlatır, evi de onarır. H er şeyi y a p a b ilir benim de­dem.»

Nine a rtık susm uştu. H eidi ona gün­

H E Î D t 73

Page 73: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lük yaşam ını anlatm aya koyuldu. Otlak­ta geçirdiği yaz günlerini, k ışın gündüz­le ri dedesiyle neler ya p tık ların ı b ir b ir dile getirdi. Dedenin tahtadan ne güzel eşyalar yapabildiğini, ne rahat kanepeler, sandalyeler hazırladığını, K ü çü k Kuğu ile K üçük A yı'n ın sam anlannı yiyebilm eleri için ne güzel ku tu lar yaptığını söyledi. Yaz iç in kocam an b ir banyo, süt sağmak iç in yeni b ir kap, b ir de kaşık yapaca­ğını anlattı. H eidi tahtadan yapılabilecek şeyleri anlatm aya kendini iyice ka p tır­m ıştı. Nine dikkatle din liyo r, arasıra ses­leniyordu. «Duyuyor m usun, B rigitta? Alm Amca iç in neler söylüyor, duyuyor musun?»

B irden hikâye, kapının dışından du­yulan gürültülerle kesild i, Peter içeriye daldı. H eid i’y i görünce olduğu yerde du­rup şaşkın şaşkın baktı. Sonunda H eidi, «tyi akşam lar, P eter!» diye onu selâm la­

74 H E Î D t

Page 74: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yınca, onun da yüzüne b ir gülümseme ya- yıla b ild i.

Y a şlı kadın şaşırarak, «Çocuk okul­dan bu kadar çabuk m u geldi?» diye sor­du. «Bu kadar çabuk geçen b ir gün gör­m em iştim ! îy i akşam lar, Peter! Bugün okum an n asıl gitti?»

Peter, «H er zam anki gibi,» diye ka r­ş ılık verdi.

Nine, «Aah, ah!» diye iç in i çekti. «B elki bugün b ir değişiklik o lu r diye um uyordum . Şubatta on ik i yaşını dol­duracağına göre...»

H eidi ilg iyle, «Ne gibi b ir değişiklik, Nine?» diye sordu.

«O kum asını öğrenir diye um uyor­dum. Şurada, rafın üzerinde eskiden k a l­ma b ir İlâ h ile r kitabı var. Çoktan beri o İlâ h ile ri dinleyem edim. A rtık unuttum b i­le. Peter b ir an önce okum ayı sökerse, bana o nlan o kur diye bekliyorum . Ama

H E î D î 75

Page 75: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

h arfle ri h iç öğrenem iyor. Ona çok güç geliyor.»

Peter'in annesi, « Işığ ı j^akayım ar­tık,» dedi. «O rtahk kararm aya başladı.» Kadın hâlâ ceketi yam ıyordu. «H iç b ir gün bu kadar kolay uçup geçmemişti.»

H eidi ayağa fırla d ı, elin i nineye uzat­tı, «Allaha ısm arladık, nine,» dedi. «Or­tahk kararırken eve gitmem gerek.» Son­ra, Peter'le annesine de veda edip kapı­ya doğru yürüdü. Nine birden seslendi. «Dur, H eidi! Y alnız gidemezsin. Peter de seninle gelsin. D uyuyor m usun? Çocuğa iy i bak, Peter. Y olda düşmesin. Hem sal­lanarak gitm eyin. Uzun sürerse üşüyebi­lir , anladın m ı? Başında b ir örtü falan var m ı?»

H eidi, «Örtüm yok,» dedi. «Ama üşü­mem ben.»

B u n la rı söyler söylemez kapıdan fırla d ı, öyle h ız lı adım larla yola koyuldu ki, Peter arkasından yetişm ekte güçlük

76 H E t D 1

Page 76: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çekti. Nine bu sefer, «Sen de peşinden koş, B rigitta,» diye sesleniyordu. «Böyle b ir havada donar bu çocuk. Benim baş­örtüm ü al! Çabuk koş!»

B rig itta hemen fırla d ı. Ç ocuklar da­ğa doğru pek az tırm anabilm işlerdi ki, karşıdan dedenin gelmekte olduğunu gör­düler. İh tiy a r onların yanına gelince, durdu.

«Aferin, H eidi! Sözünde durm uşsun bakıyorum ,» dedi. Sonra onu yanında ge­tird iğ i örtüye sıkıca sarıp kucağına aldı, geri dönüp dağa tırm anm aya başladı.

B rigitta, ih tiyarın çocuğu sıkıca sar­m alayıp kucağında götürdüğünü ta uzak­tan görm üştü. Peter’le b irlik te kulübej'e döndü ve nineye gördüklerini anlattı.

Nine hem şaşırm ış, hem de çok se­vinm işti. «T a n rıy a şü kü r k i, çocuğa iy i davranıyor,» dedi. «Keşke onu buraya tekrar yollasa! în sa n ı çok rtıhatlatan b ir çocuk! Ne kadar da iy i yürekli!» O gece

H E î D î 77

Page 77: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

nine uyuyuncaya kadar sık sık kendi ken­dine aynı şeyi tekrarladı, durdu. «Keşke çocuk tekrar gelse! O zaman hayatta be­nim de bekleyeceğim, um acağım btr şey olurdu!»

H eidi yol boyunca dedesine b ir şey­ler anlattı durdu. Ama koca örtünün iç in ­den yükselen boğuk sesler ihtiyara hiç b ir anlam ulaştıram ıyordu. B ir ara yaşlı adam, «Eve varıncaya kadar bekle, H ei­di,» dedi. «O zaman bana her şeyi anla­tırsın.»

Kulübeye girdiklerinde H eidi örtü­sünden ku rtu lab ild i. îlk sözü şu oldu: «Dedeciğim, yarın yanım ıza b ir çekiçle b ir sürü ç iv i alıp , ninenin p an cu rların ı, gev­şemiş tahtalarını onarm aya gitm eliyiz. E v durm adan sallanıp duruyor!»

«Öyle mi yapm alıyız? K im demiş onu?»

«H iç kim se söylemedi. Ben kendim biliyorum ,» diye açıklad ı H eidi. «Bütün

78 H E i D i

Page 78: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tahtalar gevşemiş. Ev, üstlerine yıkılacak diye korkusundan nine uyku bile uyuya- m ıyor. Hem onun dünyası kapkaranlık. Kendisine h iç kim senin yardım edemeye­ceğini sanıyor, ama sen ed ebilirsin, de- deciğim. Em inim edebileceğinden. B ir düşünsene, zavallıcık iç in her zaman ka­ran lıkta oturm ak, her zaman korkm ak ne kadar üzücü. Ona yardım edebilecek tek k iş i şensin. Y a rın b irlik te gideriz, ona yardım ederiz, değil m i, dedecigim?»

H eidi, ihtiyara sım sıkı sarılm ış, yü­zünde um ut ve güvenle ona bakıyordu. Y a şlı adam b ir süre çocuğun yüzüne bak­tı, sonunda, «Evet, H eidi. Y arın sabah gider, o onarım lara bakarız,» dedi.

Çocuk yerinden fırlam ış, odanın o r­tasında sıçrayıp duruyor, «Y arın gidiyo­ruz! Y arın gidiyoruz!» diye şa rk ıla r söy­lüyordu.

Dede sözünü tuttu. E rtesi gün gene

H E Î D İ 79

Page 79: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kızağa binip b ir gün önceki gibi aşağıya ind iler. İh tiy a r, çocuğu, Peter’in kulübe­sin in önünde in d ird i, «İçeriye gir, o rtalık kararırken yola çık,» dedi.

H eidi daha kapıyı açıp içeriye adı­m ını atarken, ninenin sesi köşeden du­yuldu. «H eidi geldi! İşte çocuk gene gel­di!» K adın heyecanından elindeki ip liğ i yere düşürm üştü. İk i kolunu H eidi'ye doğru uzattığında önündeki tekerlek de hareketsiz kaldı. H eid i hemen ona doğru koştu, küçük b ir sandalye bulup ninenin yanına çekti, oracığa oturdu. Nineye an­latacağı o kadar çok şey, soracağı o ka­dar çok soru vard ı ki. Ama tam o sırada duvara güm bür güm bür vurulm aya baş­landı. Y a şlı kadın, korkusundan yerinden öyle b ir sıçrayış sıçrad ı k i, neredeyse ip ­lik ç ık rığ ı devriliyordu. Titreyen sesivle, «Tanrım sen bizi koru!» diye bağırdı. «Ne oluyoruz? H er halde ev tepemize y ık ı­lıy o r artık!» H eidi onun kolunu sım sıkı

80 H E İ D Î

Page 80: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tuttu, avutm aya çalıştı. «H ayır, hayır, ni- neciğim ! K orkm ayın! Dedemin çekicinin sesleri bunlar. H er tarafı onaracak, artık korkm anıza gerek kalm ayacak.»

«Böyle b ir şey gerçekten o la b ilir m i acaba? T an rı b izi unutm am ış m ı yani?»

Nine çok heyecanlanm ıştı. «Duydun m u B rigitta? Eğer Alm Amca gerçekten dışarıdaysa, hemen git çağır, ona teşek­k ü r edeyim!»

B rigitta kapıdan çıktı. D ışarıd a Alm Amca, sağlam b ir keresteyi duvara çak­maya uğraşıyordu. B rig itta yaklaştı, « îy i günler. Amca!» dedi. «Annemle ben yar­dım larınız iç in size teşekkür etmek isti­yoruz. Annem ne kadar şükran duyduğu­nu kendisi söylemek istiyor.»

«Yeter!» dedi ihtiyar. «Alm Amca hakkında neler düşündüğünüzü çok iy i b ilirim . Sen git buradan. Nereyi onara­cağım ı kendim bulurum ben.»

B rigitta hemen bu emre uydu. Alm

H E Î D t 81

Page 81: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Amca’n ın sesi öyle sertti k i, başka b ir şey yapmaya zaten olanak yoktu.

İh tiy a r, önce evin çevresini dolaşarak her tarafa tahtalar çaktıktan sonra, duva­ra dayalı duran dar m erdivenden dama çık tı, elindeki ç iv ile rin en sonuncusunu çakıncaya kadar orada uğraştı durdu İş in i bitirdiğinde zaten ka ra n lık da bas­tırm ak üzereydi. M erdivenlerden in ip k ı­zağı koyduğu yerden çıkard ı. O sırada kapı açılm ış, H eidi görünm üştü. T ıp kı b ir gün önce olduğu gibi, dede onu yine ka lın örtüye sardı, kucağına aldı, kızağı ipinden çeke çeke tepeye doğru uzaklaş­tı.

K ış günleri b irb irin i izlemeye başla­m ıştı. Y ılla r süren ya ln ızlık ve m utsuz­luktan sonra, ih tiyar kö r kadının haya­tına ilk defa büyük b ir m utluluk ve neşe giriyordu. A rtık günleri eskisi gibi karan­lık , eskisi gibi kötü geçm iyordu. Bekle­

83 H E î D î

Page 82: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

diği b ir şey vardı: Gün doğduğu andan başlayarak H e id i’n in ayak sesleri... Ço­cuk da nineye çok bağlanm ıştı. Ona h iç kim senin yardım edemeyeceğini, dedesi­nin bile yardım cı olam ayacağını anladığı zaman çok üzülm üştü tabiî. Ama beri yandan nine ona defalarca aynı şeyi söy­leyip duruyordu. H eid i yanm dayken ka­ran lığ ı h iç de o kadar hissetm iyordu yaş­lı kadın. Böyle olım ca H eid i de havanm güzel olduğu kış günlerini hep ninenin yanında geçirmeye başladı. İh tiy a r, onu kızakla getiriyor, kendisi de âletlerin i ya­nma a lıp gün boyu kulübenin onanm ıy- la uğraşıyordu. B u onanm lar kısa za­m anda etk isin i gösterm işti. A rtık rüzgâr estiği zaman ev eskisi gibi inleyip g ıcır­dam ıyordu. N ine yılla rd a n beri bu kadar rahat uyku uyum adığını söylüyor, Alm Am ca'nın kendisine yaptığı bu iy iliğ i h iç b ir zaman ım utm ayacağm ı tekrarlayıp duruyordu.

H E i D i 83

Page 83: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

BEŞİNCİ BÖLÜM

ALM KULÜBESİNE İKİ KONUK GELİYOR

iş çarçabuk geçmiş, onu izle­yen yazsa ondan daha çabuk bitm işti. Şim di ik in c i k ış da sonuna yaklaşıyordu. H eidi b ir

kuş kadar m utluydu. H er gün hevesle ilkbah arın gelm esini bekliyor, yum uşak güney rüzgârının köknar dallarında çıka r­dığı sesi dinlem eyi, yam açlardaki ka rla ­rın eriyip yok olm asını görmeyi özlüyor- du. A rtık otlaklarda geçireceği uzun gün­

Page 84: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lere de kavuşacaktı. E n çok buna sevi­niyordu H eidi. A rtık sekiz yaşına gelm iş­ti. Alm A m canın yanında kaldığı süre boj'unca b irço k şey öğrenm iş, keçileri güt­menin ustası olm uştu. K üçük K u ğ u yla K üçük Ayı onun sesini duyar duymaz pe­şine ta k ılıy o rla r, yanından b ir adım bile ayrılm ıyo rlard ı.

K ış boyunca Peter ik i kere D o rfli’de- k i okuldan haberler getirm iş, öğretmen­den Alm Am caya rica la r taşım ıştı. Öğ­retmen, Alm Amca’nın yanında kalan ço­cuğun okul yaşının çoktan geçmeye yüz tuttuğunu, eğitim ine b ir y ıl önceden baş­lanm ış olm ası gerektiğini hatırlatıyordu. H er ik i seferinde de Alm Amca'nm ceva­bı aynıydı: Çocuğu okula göndermeye h iç niyeti yoktu.

M art ayının güneşli b ir gününde, H eidi evin kapısından fırla d ığ ı zaman, s i­yahlar giym iş yaşlı b ir adamla karşı kar­şıya kahnca şaşırdı. Adam b ir süre Hei-

H E i D i 85

Page 85: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

d i'y i inceledi, sonra bu beklenm edik k a r­şılaşm anın küçük k ızı korkutm uş olabi­leceğini düşünerek yum uşak b ir sesle, «Korkacak b ir şey yok,» dedi. «Sen Hei- d i'sin her halde. Deden nerede?»

«İçerde, m asanın başında oturuyor. Tahtadan k a şık la r yapıyor.»

H eidi kapıyı itip konuğu içeriye sok­tu.

Gelen adam D o rfli kasabasının papa­zıydı. Am ca'yı eskiden tanıyordu. Tahta parçalannm üzerine eğilm iş çalışan ih ti­yara doğru yürüdü, «Günaydın, kom şu!» diye seslendi.

Dede şaşırarak başını k a ld ırd ı, sonra ayağa kalkıp, «Günaydın, papaz efendi,» dedi. K endi sandalyesini konuğa uzattı, «Lütfen oturun,» diyerek onu ağırlam a­ya çalıştı.

Papaz oturdu. «Sizi uzun süreden be- r i göremedim, komşu.» dedi.

«Ben de sizi!»

86 H E î D î

Page 86: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Sizinle b ir şey konuşm aya geldim. H er halde ne konuşacağım ı biliyorsunuz­dur. B ir konuda ne yapm ayı düşündüğü­nüzü bilm ek istiyorum .»

B ir sessizlik oldu. Papeız, H eidi'ye ça­bucak b ir bakış fırla ttı. Çocuk, kapının yanında durm uş, ko nuşulanları büyük b ir ilg iyle dinliyordu.

Dede, «H eidi, sen keçilere b ir bak bakalım , ne yapıyorlar!» dedi. «Onlara biraz da tuz götür istersen. Ben gelince­ye kadar onların yanında kal!»

H eid i hemen gözden kayboldu.Papaz, «Bu çocuk geçen y ıl okula

başlam alıydı,» diye konuştu. «Öğretmen size kaç kere h atırlattı, ama ku lak asma­dınız. B u çocuğun n a sıl yetişm esini is ti­yorsunuz, kom şu?»

«Okula gitm em esini istiyorum !»Papaz, ko llarım kavuşturup tahta ka­

nepeye k a ra rlı b ir ifadeyle yerleşm iş olan ihtiyara şaşkın b ak ışla rla baktı.

H E 1 ü i 87

Page 87: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Ama bu çocuk n asıl büyüyecek?» dij e m an tıklı b ir soru sordu.

«K eçilerle, ku şlarla b irlik te büyüye­cek. B öylelikle kötü şeyler öğrenmeden büyüyecek.»

«Ama o ne b ir keçi, ne de b ir kuş! B ir insan o!» diye söylendi papaz. «Bel­k i bu dostlarından kötü b ir şey öğren­mediği doğru ama, onlar ona A B C'yi öğretemezler! Oysa öğrenmesi gerek. Baş­lam a zam anı da geldi. Bu konuya dikka­tin iz i çekmeye geldim. Ben gittikten son­ra, boş zam anınızda kendi kendinize dü­şünürsünüz. Yaz boyu, gerekli h a zırlık la ­r ı yaparsınız. B u çocuğun b ir kış daha eğitim siz ve başıboş kalm asına izin ve­rilm em eli. Gelecek y ıl okula düzenli b i­çim de gidip gelmesi şart!»

«H ayır, gitmeyecek, papaz efendi!» diye m ırıld an d ı ihtiyar. K ararlılığ ın d an b ir dirhem b ile kaybetm em işti.

«Bu kararınızda böyle d iren diğin i/

88 H E î D î

Page 88: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sürece size m antık yolunu gösterebilm e­m in çaresi yok mu?» Papazm sabn tüken­meye başlam ıştı. «Siz kendiniz dünya­yı görm üş, yaşam nedir bilen b irisin iz. Çok şey gördünüz, çok şey öğrendiniz. Daha a k ıllıca davranm anızı beklerdim , kom şu!»

«Öyle m i?» Ih tiy a n n sesindeki titre­şim , a rtık onun da heyecanlanm aya baş­la d ığ ın ı b e lli ediyordu. «Gelecek kış, in ­cecik, zayıf, hassas b ir çocuğun, karların , buzların üzerinde ik i saatlik yol aşıp oku­la gitm esine izin vereceğim i m i sanıyor­sunuz? K ış rüzgârlarında koca adam bile yam açlardan aşağıya yuvarlanabi­lir ... nerede ka ld ı küçücük b ir ço­cuk! B e lk i çocuğun annesi Adelheid’ı da h atırlarsın ız. Uykusunda gezerdi. Çok narin y a ra tılışlıy d ı. Çocuk da onun gibi ince y a p ılı olduğuna göre, böyle güç ko­şu lla r onu da sarsm az m ı? K im beni m ecbur edecek onu okula göndermeye?

H E 1 D I 89

Page 89: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Bunu bilm ek isterdim ! Ü lkenin en büyük mahkemesine başvurup araştıracağım . B akalım kim se beni buna m ecbur edebi­lecek m iym iş?»

Papaz anlayışla, «Okula u zaklık b akı­m ından haklısınız,» dedi. «Çocuğu bura­dan okula göndermeye olanak yok. Ama onu çok sevdiğinizi görüyorum . Onun ha­t ır ı iç in b elki de çoktan yapm anız gere­ken şeyi yapar, D o rfli’ye taşın ırsın ız! B i­zim aram ızda yaşarsınız! Burada, bu da­ğın başında, hem Tann'ya, hem insana küskün b ir hayat sürm ek neye yarar! Böy­le insandan uzak b ir yerde başınıza b ir şey gelse, yardım ınıza kim ko şa b ilir? K ış geldiğinde bu kulübede n asıl donm uyor­sunuz, ona şaşıyorum . înce y a p ılı çocuk n asıl dayanıyor buna?»

«Üşüm em esini sağlıyorum . Yatağı da hem yum uşak, hem de sıcak. B u n la rı b il­m enizi isterim , papaz efendi. B ir şey da­ha var; K ışın başında, gerekecek bütün

90 H E t D i

Page 90: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

odunu hazırlıyorum . Eğer şuradaki sun­durm aya bakarsanız, kendi gözünüzle de gö reb ilirsin iz! H epsi y ığ ılı duruyor! K ış boyu bu kulübenin ocağını h iç söndür­mem. Vadiye in ip orada yaşam aya gelin­ce, bunun sözü bile olamaz. O radaki in ­sanlar benden nefret ediyor, ben de on­lardan nefret ediyorum . A yrı kalm am ız hepim izin iy iliğ in e olur.»

«H ayır, hayır, çok yanılıyorsunuz!»Papazın sesi yum uşacıktı. «Aşağıda­

k i insan lar sizden sandığınızın y a rısı ka­dar b ile nefret etm iyorlar, öğüdüm ü tu­tun, kom şu! T an n 'yla banşm . O’ndan sizi affetm esini isteyin. O zaman aşağıya indiğinizde herkesin size k a rşı n asıl de­ğiştiğini göreceksiniz! B akın o zaman ne kadar m utlu o lacaksın ız!»

Papaz ayağa kalktı. İh tiy a ra elin i uzatırken yine aynı yum uşak sesle b ir ke­re daha tekrarladı: «Size güveniyorum ,komşu! Gelecek kış vadiye gelip, bizim

H E 1 D t 91

Page 91: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

aram ızda yaşayacağınıza inanıyorum . Ge­ne eski günlerdeki gibi kom şu olacağız. Hem, yalnız çocuğun okulu iç in gelme­nize de üzülürüm . T an n 'y la ve insanoğ- luyla b arıştığ ın ız iç in aram ıza döndüğü­nüzü bilm ek isterim . Bana söz verin!»

Alm Amca, papazla el s ık ıştı ama, ge­ne direndi, «B u nlan iy i niyetle söyledi­ğinizi b iliyo ru m ... ama olamaz! Bu çocu­ğu asla okula yollam ayacağım , kendim de vadiye in ip yerleşmeyeceğim.»

«Öyleyse T an rı yardım cınız olsun!»Papaz iç in i çekip üzgün adım larla dağ

yolundan aşağıya doğm uzaklaştı.B u görüşmeden sonra Alm Amca, çok

s ık ın tılı ve s in irli b ir adam oldu. Öğle­den sonra H eidi, «Bugün nineye gidecek m iyiz?» diye sorduğunda, sert b ir sesle, «H ayır, bugün olm az!» dem iş, b ir daha da h iç ağzım açm am ıştı. E rtesi sabah da çok sessiz geçti. H eidi b ir kere daha, «Bu­gün nineye gidecek m iyiz?» diye sordu.

92 ÎI E 1 D î

Page 92: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

îh tiy a r bu sefer sakalının arasından, «Bel­ki.» diye m ırıldandı.

Ama daha onlar öğle yem eğinin bu­la şık la rın ı yıkayam adan, b ir konuk daha çıkageldi. B u seferki, Dete teyzeydi. Çok güzel b ir elbise giym iş, başına tüylü b ir şapka oturtm uştu. Alm Amca, onu tepe­den tırnağa, şaşkm hkla süzdü. Dete bu sefer sohbeti dostça sürdürm eye karar- lıj' dı. B u yüzden işe iltifa tla rla başladı:

«Çocuk ne kadar iy i görünüyor! Onu tanım akta güçlük çektim ! Alm Am ca’yla yaşam anın onu sıkm adığı ortada. T ersi­ne! Ben sık sık sizi düşünüyor, gelip ço­cuğu buradan alm ayı planhyordum . H er halde işinize engel, ayağınıza bağ oluyor­dur? B ir dakika bile aklım dan çıkm adı bu düşünceler. îşte bugün de bunun için geldim . Duyduğum b ir habere göre, ga­lib a H eid i'n in şansı iyice açıld ı. H er şe­yi ayarladım . Gerçekten çok büyük b ir

H E I D i 9

Page 93: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

fırsat. Y anlarında çalıştığım ailenin çok zengin akrab alan var. Fran kfu rt'd a otu­ruyo rlar. F ra n k fu rt’un en güzel evinde. B ir tek k ız la n var. O da sakat. Teker­le k li b ir sandalyede öm rünü geçirip du­ruyor. Çok y a ln ızlık çekiyor. D erslerini eve gelen özel b ir öğretmenden öğreni­yor. B u da ta b iî çocuğu çok sıkıyo r. Y a­nına b ir arkadaş istiyo r. B irlik te oyna­yabilm ek için . A ilesi benim hanım ım dan böyle b ir arkadaş bulm asm ı rica etmiş. E vin kâhyası olan kadın, şım arık olm a­yan, basit, zamane çocuklarına benzeme­yen b irisim bulm ak istiyorm uş. Tabiî aklım a hemen H eidi geldi. K adına gidip, çocuğum uzun k iş iliğ in i anlattım . Onu al­m ayı hemen kabul etti. H e ld i’nin bundan ne kadar büyük ölçüde yararlanabilece­ğini b elki bugünden bilem eyiz bile. B el­k i kendi çocuklannm başma b ir şey ge­lirse ... zaten öyle zayıf ve güçsüz k i... ’ zaman belki de çocuksuz kalm ak iste­

94 H E î D i

Page 94: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

m ezler, onun yerine b e lk i... ne büyük b ir şans olur, değil m i?»

Alm A’~'ca kendini zorla tutabilm iş- ti. «Sözlerin 4.’tti m i artık?» diye gürle­di.

Dete başm ı arkaya atarak, «Öff!» de­di. «Sanki önemsiz b ir şey anlatıyorm u- şum gibi davranıyorsunuz. Böyle b ir ha­bere kim sevinmez!»

«Sen de o iy i haberini başkasına gö­tü r o zaman. B ir daha duym ak istem i­yorum !» İh tiy a rın sesi kupkuruydu.

Dete hemen öfkelendi: «Yaa!» diye bağırdı. «Eğer bütün sözünüz bu kadar­sa, ben de size kendi düşündüklerim i söy­leyeyim, Amca; B u çocuk sekiz yaşm a geldi. Daha h iç b ir şey bilm iyor. Onu ne okula, ne de kiliseye gönderiyorsunuz. H epsini D o rfli’de a n lattılar bana. Benim ablam ın çocuğu o. B aşına gelenlerden ben sorum luyum . Y oluna bu kadar bü­yük b ir kısm et çıktığ ı zaman' engelleme­

H E İ D İ 95

Page 95: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ye çalışan insan, ona h iç aldırm ıyor, ge­leceğiyle h iç ilgilenm iyor dem ektir. Kim e sorsanız benim tarafım ı tutar. Herkes size karşı. Eğer bu iş i mahkemeye götür­mek niyetindeyseniz, daha önce iy i dü­şünm eniz gerekir, Amca! O mahkemede duym aktan hoşlanm ayacağınız konular da ortaya dökülebilir.»

«Kes sesini!» diye gürledi Alm Amca. Gözlerinden sanki alevler fışk ırıyo rd u . «Pekâlâ, senin dediğin gibi olsun. Çocu­ğu al, götür, ve mahvet! B ir daha da ne o gülünç şapkalı su ratın ı göreyim, ne de o terbiyesiz sözlerini duyayım !» Amca bu sözleri söyler söylemez arkasın ı dön­dü, kulübeden d ışa n çıkıp gözden kay­boldu.

H eidi keskin kara gözlerini teyzesine dikerek, «Dedeyi çok kızdırdın,» dedi.

Dete sabırsız b ir sesle, «Yakında unu­tur, üzülm e,» diye k a rşılık verdi. «Şim di yürü bakalım . E lb iselerin nerede?»

96 H E I D t

Page 96: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eid i diklenerek, «Ben gitm iyorum !» dedi.

«Ne dedin?»Teyzesi öfkelenmeye hazırdı. Ama

birden sesini yum uşatıp çocuğu in a n d ır­m ak yolunu seçti. «H adi, hadi, sen da­ha bu iş le ri anlayam azsın. Orada ne ka­dar rahat edeceğini bilem ezsin.»

Dolaba doğru yü rü d il, H eid i'n in eş- y a la n n ı çıka rd ı, paket yaptı. «Şim di yü­rü,» dedi. «Şapkan da burada! Şunun ha­line bak! Ama ziyanı yok! Bugünlük ida­re eder. Çabuk giy.»

H eidi b ir kere daha, «Ben burada ka­lacağım !» dedi.

«Aptallaşm a. K eçi gibi inatçı olm uş­sun. K eçilerle dolaşm aktan olacak. Ama b ir şeyi iyice anlam an gerek: Deden çok kızgın. B iz i b ir daha görm ek istem iyor. Kendi ağzıyla söyledi, sen de duydun. Be­nim le gelmeni istiyo r. Şim di onu daha da çok kızdırm anın anlam ı yok. Fran kfu rt’

H E î D î 97

Page 97: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

un ne kadar güzel olduğunu bilem ezsin. Ama, gene de, beğenmezsen buraya döne­b ilirs in . O zamana kadar da dedenin öf­kesi geçer.»

«İstediğim zaman hemen çık ıp eve dönebilir m iyim ?»

«H adi yürü ve aptallığ ı b ırak! İste ­diğin zaman dönebilirsin dedim sana. B u­gün M aienfeld'e kadar gidebileceğiz. Ora­dan trene binm em iz gerek. Y a rın günü­müz trende geçecek. Aynı tren seni iste­diğin zaman evine rüzgâr gibi u la ştıra b i­lir.»

Dete teyze elbise paketini kolunun altına k ıstırd ı, öbür eliyle H e id i’yi s ık ı­ca yakaladı, yokuştan aşağıya inmeye baş­ladılar.

Peter o sırada elinde b ir yığın ka­m ışla kendi kulübesinin önüne doğru yü rüm ekteydi. H eidi'yle teyzesinin karşıdan geldiklerini görünce ağzı açık durup on­lara baktı. Az sonra a k lın ı başına topla­

98 H E î D t

Page 98: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yıp arkalarından bağırdı: «Nereye gidt yorsunuz?»

H eidi, «Teyzemle F ra n kfu rt’a gitmem gerekiyor,» diye seslendi. «Ama daha ön­ce nineye veda etm eliyim . Beni bekler sonra.»

Teyze hemen, «Olmaz, olm az!» di­ye onun sözünü kesti. «Çok geç kald ık: Onu buraya döndüğün zaman görürsün. Şim di yürü yolunda!»

Çocuğu çekiştirerek ilerled i. Y a şlı kad ını görmekte dayatır da, yollanndan k a lırla r, diye korkuyordu.

Peter olanca h ızıyla kulübeye daldı, elindeki kam ışları fırla ttığ ı gibi yere at­tı. Çıkan gürültü ih tiya r nineyi yerinden sıçratm ıştı. Yakınm a dolu b ir sesle, «Ge­ne ne oldu?» diye sordu. «Ne oluyor bu­rada?» Peter’in annesi de m asanın başın­dan söze k a rıştı: «Ne var, Peter? B ir şey mi oldu, söylesene!»

H E t D î 99

Page 99: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Peter soluk soluğa, «H eidi’yi götürü­yor!» diyebildi.

Nine um utsuz b ir sesle, «Kim götü- i'üyor?» diye sordu. «Nereye götürüyor? Anlatsana, Peter?» Ama olup bitenleri anlam aya başlam ıştı bile. K ız ı B rig itta az önce Dete’in Alm Am ca'yla konuşm ak üzere dağa tırm andığını söylem işti ona. İh tiy a r kadın yerinden kalktı, titreyen parm aklarıyla pencereyi açtı, dışarıya seslendi: «Dete, Dete, çocuğu bizden uzak­laştırm a! Götürm e H e id i’yi, Dete!»

Dete’le H eidi bu sesi duydular. Dete her halde ninenin sözcüklerini de duymuş olm alıydı. Çünkü, H eid i’nin elin i daha da s ık ı kavrayarak adım larını h ızland ırdı, koşa koşa ilerlem eye başladı.

H eidi, elin i bu mengeneden k u rta r­maya çalışıyordu. «Nine beni çağırıyor,» diye haykırdı. «Ona gitm ek istiyorum !»

Ama teyze de bunu h iç m i h iç iste­m iyordu. Çocuğu yatıştırm aya çalıştı:

100 H E i D i

Page 100: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Çabuk yürü. Yoksa çok geç k a lırız, ya­rın k i yolculuğum uz aksar. F ra n kfu rt’u ne kadar çok seveceğini yakında görecek­sin. B elki de buraya dönmeyi h iç iste­meyeceksin. Ama istersen, dönmesi güç değil. G elirken nineye bazı arm ağanlar da g e tireb ilirsin ... sevdiği b ir şey.»

B u fik ir H eid i’n in hoşuna gitm işti. K a rşı koym aktan vazgeçti, teyzesine ayak uydurup koşmaya başladı.

B iraz sonra, «Nineye ne getirebilirim acaba?» diye sordu.

«Güzel b ir şey. B elki küçük beyaz ekm eklerden. Yum uşacık. Ne kadar çok hoşuna gider. H er zaman yediği o kara ekmekten o kadar fa rk lı o lu r ki!»

«Evet, biliyorum . Ekm eğini her za­man Peter'e verir. ’Bana çok sert geliyor, yiyem iyorum ,' der. Kendi kulaklarım la duydum.»

H eid i biraz düşünüp devam etti: «Ça­buk olalım öyleyse, Dete teyze! Bugün

I I E İ D İ 101

Page 101: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

F ran kfu rt'a varırsak, hemen ekm ekleri a lır dönerim .» H eidi uçarcasına koşmaya başlam ıştı. Koltuğunun altında epey b ir yük taşıyan Dete'in ona yetişm esi güç ol­m uştu bu sefer. Ama onun bundan ya­kındığı yoktu. Çocukla mücadele etmek­ten kurtulduğuna seviniyordu. K ısa za­manda D o rfli’nin ilk evlerine vard ılar. B urada üstlerine yağacak sözler ve soru­la r H eid i’y i gene cayd ıra b ilird i. Dete bu­nu önlemek için , H eid i’n in eline sım sı­k ı yapıştı ve kasabanın öbür ucuna doğ­ru ılizg â r gibi ilerled i. O nları her gören, aceleleri olduğunu an layabilirdi. Sesle­nip soru soranlara, «Şim di konuşamam, yolum uz uzun,» diye k a rş ılık veriyordu.

H er pencereden duyulan seslere rağ­men durm adan geçmeyi başard ıklarına çok seviniyordu Dete. H eidi de h iç sesi­n i çıkarm ıyor, hevesle koşuyordu.

102 II E î D i

Page 102: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İşte o günden sonra, Alm Amca a lış­veriş için D o rfli'ye ind iği günlerde eski­sinden bile daha korkunç görünmeye baş­lam ıştı. H iç kim seyle konuşm uyor, sırtın ­da peynir sepeti, elinde bastonuyla her­kesin ödünü koparıyordu. Kasaba h alkı aynı kanıda birleşm işti: Çocuğun Alm ku­lübesinden kurtulm uş olm ası büyük b ir şanstı. Alm Amca’nın tarafın ı tutan b ir tek kö r nine kalm ıştı. Ona ip lik sip a rişi verm ek için evine gelenlere hep Alm Amca’nın çocuğa ne kadar iy i davrandı­ğını anlatıyor, kendilerine n asıl yardım cı olduğunu sayıp döküyordu. T ersliğiyle ünlü ih tiya rın n asıl günler günü bu ku lü ­beyi onardığının hikâyesi kısa zaman­da D o rfli’ye yayıld ı. Nine durm adan, «Alm Amca onarm asa, kulübenin çoktan başla­rın a y ık ılm ış olacağını» söylüyordu ama, kasab alılar kadının artık bunam aya baş­ladığını, etrafında olup b itenleri pek an­layam adığım sanıyorlardı.

M E î D i 103

Page 103: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

O narım lann yapılıp b ittiğ i de iy i o l­m uştu doğrusu. Çünkü Alm Amca, b ir daha Çoban Peter’in kulübesine uğram a­dı. N inenin günleri gene iç çekm elerle, yakınm alarla dolu geçmeye başladı. Ara- sıra alçak sesle, «Ne yazık! Bütün neşe, bütün m utluluk çocukla b irlik te gitti!» diye söyleniyordu. «G ünler ne kadar uzun oldu! N asıl da bitm ek bilm iyor! Keşke Ölmeden önce H eid i’y i b ir kere daha gö­rebilseydim !»

104 H E 1 D 1

Page 104: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ALTINCI BÖLÜM

YENİ BİR BAŞLANGIÇ

m RA N K FU RT’D A K Î evde. Bay Sesemann’m küçük kızı, bü­tün öm rünü geçirdiği tekerlek­li sandalyesinde oturm aktay­

dı. Onu b ir odadan b ir odaya hep bu san­dalyeyi iterek götürürlerdi. Şu anda, ça­lışm a odası dedikleri odadaydı. D ersle­rin i burada yapardı.

C lara’n ın küçük yüzü solgun ve in ­ceydi. Yum uşak b a k ışlı, m avi gözleri ka­pıya d ikilm işti. Bugün zaman gerçekten

Page 105: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

geçmek bilm iyordu. Kızcağız sık sık, «Daha vakit gelmedi m i, Bayan Rotten- m eier?» diye soruyordu.

Onun bu soruyu sorduğu kadın, kü­çük b ir çalışm a m asasının başında dim ­dik oturm aktaydı. Sonalara yalnızca ba­şın ı sallayarak k a rşılık veriyordu. Bayan Rottenm eier, giydiği elbisenin biçim inden olacak, insana ko rku veren b iriy d i. Omuz­la rın ın üzerine kaskatı ko la lı yakası olan b ir pelerin kondurm uş, başına da pek süslü b ir kep giym işti. Bayan Sesemann’ ın b irkaç y ıl önce ölm esinden bu yana evin ve hizm etçilerin yönetim inden o so­rum luydu. Bay Sesemann sık sık iş yol­cu lu kların a çıkar. Bayan Rottenm cier'i evin yöneticisi olarak b ıra k ır, yalnızca k a ra rla n n ı alırken C lara'ya danışm.asmı, onun istem ediği b ir şeyi yapm am asını emrederdi.

C lara aynı soruyu b ir kere daha sor­

106 n E i D i

Page 106: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

maya hazırlanırken Dete'Ie H eidi de evin kapısına varm ışlardı.

Dete z ili çaldığı zaman, ceketinde tıp kı gözleri gibi kocaman yuvarlak düğ­m eler bulunan b ir uşak aşağıya indi, ka­pıyı açıp onlara şaşkın gözlerle baktı.

Dete, «Acaba Bayan Rottenm eier’i gö reb ilir m iyiz?» diye sordu.

Sebastian b ir an on ları donuk bakış­la rla süzdü, sonra b ir zile bastı ve başka b ir şey söylemeden arkasın ı dönüp uzak­laştı. O giderken üst kattaki b ir kapıdan b ir kadın hizm etçi göründü. Başına kar gibi, tertem iz b ir kep kondurm uştu. M er­divenin tepesinden konuklara bakarak, «Ne var?» diye sordu.

Dete, Bayan Rottenm eier’i görmek istediğini b ir kere daha tekrarladı. H iz­metçi Tinnette gözden kayboldu. Ama az sonra yeniden, b e lird i ve merdivenden aşağıya seslendi, «Buraya gelin! S izi bek­liy o rla r!»

H E t D î 107

Page 107: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Dete’le H e iâi üst kata ç ık tıla r ve Tinnette’in peşinden çalışm a odasına doğ­ru yürüdüler. K apıya vard ık lan n d a Dete terbiyeli b ir tavırla durdu. H e id i’nin eli-

,n i hâlâ s ık ı s ık ı tutuyordu. Çünkü bu ya­bancı ortam da çocuğun neler yapacağını kestirebilm e olanağı yoktu.

Bayan Rottenm eier yerinden kalktı, yavaş yavaş onlara doğru yürüyüp evin kızına arkadaş diye getirilen bu yeni ço­cuğu inceledi. G ördüklerinden pek lıoş- lanm ışa benzem iyordu. H eid i'n in sırtında çok eski basm a b ir elbise vardı. B aşın ­daki h a sır şapka iyice eskim iş, biçim i de bozulm uştu. Şapkanın kenarları altından masum b akışlarla bakıyor, karşısınd aki kadının giydiği garip şapkaya pek şaştı­ğını da h iç gizlem iyordu.

Bayan Rottenm eier, «Adın ne?» diye sordu. Çocuğa baktığı sürece onun da kendisine baktığına, gözlerini kaçırm adı­ğına dikkat etm işti.

108 II E i D i

Page 108: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Çocuk, «Heidi,» diye k a rşılık verdi. Çok açık, çok a n la şıla b ilir b ir sesle söy­lem işti bunu.

«Nee? B u isim değil k i! H er halde seni vaftiz ederken başka b ir isim koy­m uşlardır! H angi isim le vaftiz edildin?»

«H atırlam ıyorum .»K adın başını beğenmez b ir ifadeyle

sallayarak, «Ne kadar saçma b ir cevap bu böyle,» dedi. «Dete, bu çocuk aptal m ı, yoksa küstah m ı?»

«Çok üzgünüm! Lütfen izin verin de çocuğun adına konuşayım . Y abancılara h iç a lışk ın değildir.» Dete çabuk çabuk anlatıyordu. B ir yandan da, bu kadar uy­gunsuz b ir cevap verdiği için H e id i’y i gizlice dürtm ekteydi. «Aslında a]Jtal da değildir, küstah da. Ama aklından geçen­le ri olduğu gibi söylemeye alışm ış. Y ü k­sek sınıftan insan ların oturduğu b ir eve öm ründe ilk defa giriyo r. Görgü k u ra lla ­rından da h iç haberi yok. Uysal b ir ço­

H E î D i 109

Page 109: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

cuktur. Öğrenmeye heveslidir. Eğer ona biraz sab ır gösterebilirseniz çok çabuk yetişecektir. V aftiz adı Adelheid. Aslında annesinin adını verd iler ona. Annesi be­nim ablam dı. Kaybettik onu.»

«Neyse bari. H iç değilse bu ism i te­laffuz edebiliyorum ,» dedi Bayan Rotten- meier. «Ama Dete, bana k a lırsa bu ço­cuk yaşına göre biraz garip görünüyor. Ben sana Bayan C lara iç in gene o yaş­larda b ir arkadaş istediğim i söylem iştim . D erslerin i ve oyunlanm iy i paylaşabilsin­ler diye. Bayan C lara şim di on ik i ya­şında. B u çocuğun yaşı kaç?»

Dete sözü dolaştırm ak kararındaydı, «Özür dilerim , ben de pek kesin b ilm i­yorum ama, sanıyorum biraz daha kü­çü k... yine de çok küçük sayılm az. On yaşında... H atta belki biraz geçti bile.»

H eidi atılıp , «Sekiz yaşındayım ben,» dedi. «Dedem söylem işti.» Teyzesi onu b ir kere daha dürttü ama, H eidi bunun

110 H E t D i

Page 110: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

nedenini anlayam adı. Anlayam adığı için de h iç b ir utanm a b e lirtisi göstermedi.

Bayan Rottenm eier, «Nee! Sekiz m i?!» diye bağırdı. «At'ada dört yaş fark var! Böyle b ir arkadaş ne işe yarar? Pe­ki, neler b iliyo rsun bakalım , çocuk? Ders­lerinizde hangi k ita p la rı okudunuz?»

«H içi»«H iç m i? Peki, okum ayı n asıl öğren­

din?»«Öğrenmedim k i! Peter de öğrenme­

di!»«Tanrım ! H iç okum ak b ilm iyo r m u­

sun? B u doğru o la b ilir m i!!!» Bayan Rottenm eier pek şaşırm ıştı. «Ne öğren­din peki?» diye sordu.

H eid i'n in cevabı gene basitti, «H iç b ir şey.»

«Deteü!»Bayan Rottenm eier kap ıld ığ ı şoktan

kurtulm ayı sonunda başarm ıştı. «Seninle vardığım ız anlaşm a h iç böyle değildi! Bu

H E t D İ 111

Page 111: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

çocuğu bana getirmeye n asıl cesaret et' tin?!»

Ama Dete kolay kolay ürkecek insan­lardan değildi. H iç çekinm eden k a rşılık verdi: «M üsaadenizle, bu çocuk tam si­zin istediğiniz tipte b ir çocuktur sanıyo­rum . Siz bana sıradan, her gün rastlanan çocuklara benzemeyen b irin i aradığınızı söylem iştiniz. B u çocuğu bu yüzden seç­tim . Y aşı daha büyük olanlar daha şım ar­m ış, daha bozulm uş o luyorlar. Ama şim ­di korkarım k i, gitmem gerek. Hanım ım beni bekliyor. F ırsa t bulursam yakında gelir, çocuğun durum una bakarım .»

Dete sözlerini b itird ikten sonra çar­çabuk d izlerin i büküp b ir selâm verdi ve olanca h ızıyla m erdivenlerden aşağıya koşmaya başladı. Bayan Rottenm eier b ir an için ağzını açam ayacak kadar şaşır­m ıştı. Ama kısa zamanda kendini topla­dı ve Dete’in arkasından koştu. Eğer bu çocuk burada kalacaksa, b ir çok şey üze­

112 H E Î D İ

Page 112: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

rinde konuşup karara varm ak gerekiyor^ du. Teyzesi de kalm ası konusunda pek k a ra rlı gibiydi.

H eidi hâlâ kapının yanında duruyor­du. O âna kadar C lara onu sessizce sey­retm işti. B irden e lin i k a ld ırıp ona yakı­na gelm esi iç in işaret etti.

H eidi ona doğru.yürüdü.«Sana, Adelheid denm esini m i ister­

sin, yoksa H eidi denm esini m i?»«Bana herkes her zaman H eidi de­

m iştir.»«O halde ben de seni öyle çağırırım ,»

dedi Clara. «Bu isim hoşum a gitti. Ama daha önce ömrümde senin gibi b ir ço­cuk görmedim. S açların her zaman böyle kısa ve k ıv ırc ık m ıydı?»

H eidi, «Galiba,» diye k a rş ılık verdi.«Fran kfurt'a dün mü geldiniz?»«H ayır. Bugün geldik. Ama yarın ge­

ne eve dönüyorum . Dönerken nineye de beyaz ekm eklerden götüreceğim.»

H E İ D İ 113

Page 113: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

C lara dayanam ayıp patladı, «Ne ga­rip çocuksun sen. B uraya kalm ak, be­nim le arkad aşlık etmek, derslerim i pay­laşm ak iç in getirild in. Şim di dersler öy­le eğlenceli olacak k i! B ir kere sen hiç okum a bilm iyorsun! B u büyük b ir deği­ş ik lik . G enellikle dersler çok sık ıc ı ge­çerdi. Çok da uzun! Öğretmen her sabah saat lO’da gelir, 2’ye kadar ders yapar. Çok fazla. Bazen öğretmen kitab ı yüzü­ne kapatır. B irdenbire m iyop olm uş gibi. Ama bunu kitabın arkasında b e lli etme­den esnemek iç in yaptığını çok iy i b iliyo ­rum . Bayan Rottenm eier de dersleri din­lerken sık sık m endilini çıka rıp , sanki okunan şeyden etkilenm iş gibi yüzüne gö­tü rü r. A slında o da hep esnem esini sak­lam aya çalışıyo rdu n Ama ben, böyle b ir şeye h iç cesaret edemem. B ir kere yapa­cak olsam . Bayan Rottenm eier hemen koşup b a lık yağım ı getirir, zayıf düşme­ye başladığım ı söyler. Başım a gelebile­

114 H E i Dİ

Page 114: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

cek şeylerin en kötüsü de o balık yağını içm ek. Ama şim di her şey değişecek. A r­tık senin okum a öğrenmeni dinleyip oya­lanabileceğim .»

H eidi, okum ayı öğrenmek söz konu­su olunca başını kuşkuyla sallam aya baş­lam ıştı.

C lara bunu görünce devam etti: « E l­bette öğrenm elisin okum ayı H eidi. H er­kesin öğrenm esi gerekir. Hem öğretme­nim çok iy i b ir insandır. H iç kızm az. Sa­na her şeyi en başından anlatacaktır, gö­receksin.»

O sırada Bayan Rottenm eier tekrar odaya giriyordu. Dete’e yetişip onunla konuşm ayı başaram am ıştı. B u durum çok canını sıkm ışa benziyordu. Sebastian ça­lışm a odasının kap ısın ı açtı, C lara'nın te­ke rlekli sandalyesini iterek öteki odaya götürdü. O sandalyeyi yerine y e rle ştirir­ken H eidi de onun karşısm a geçmiş, d ik­katli b a k ışla rın ı uşağın yüzüne dikm işti.

H E İ D İ 115

Page 115: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Adam, «Eee, ne bakıyorsun?» diye hom urdandı.

B u sırada Bayan Rottenm eier de oda­ya girm ekteydi. H e id i’nin, «T ıpkı Peter’e benziyorsun,» diye k a rşılık verdiğini duy­du. ik i e lin i korkm uş gibi havaya ka ld ı­rarak, «Tanrım !» diye m ırıld an dı. «Uşağa kendi eşitiym iş gibi davranıyor! Bu ço­cuk h iç b ir şey b ilm iyo r galiba!»

Sebastian, C lara'nın sandalyesini ma­sanın başına yerleştirm işti. Bayan Rotten­m eier de onun yanına oturdu. H eidi'ye eliyle k a rşı tarafa oturm asını işaret etti. H e id i’n in tabağının yanında taptaze, be­yaz, küçük b ir ekmek duruyordu. K üçük kız m utlu gözlerle ona baktı. Sebastian’ m Peter’e benzemesi çocuğun içinde uşa­ğa karşı b ir güven yaratm ışa benziyordu. Sofrada fare gibi sessiz oturup bekleme­si bu yüzdendi. Sebastian, bahğı servis yapmak üzere onun yanm a geldiği zaman

116 H E İ D İ

Page 116: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

parm ağıyla ekmeği göstererek ona, «Bu­nu a la b ilir m iyim ?» diye sordu.

Sebastian b ir yandan başıyla 'evet' anlam ında işaret verirken, b ir yandan da gözünün ucuyla Bayan Rottenm eier’e ba­kıyor, bu sorunun onun üzerinde ne gibi b ir etki yaptığını anlam aya çalışıyordu.

H eidi e lin i uzatıp ekmeği aldı, cebi­ne soktu. Sebastian gülm esini güç sakla­yabilm işti. H eid i'n in yanında h iç k ıp ırd a ­m adan , duruyor, k ızın servis tabağından b alığ ı alıp kendi tabağına koym asını bek­liyord u. B irk a ç saniye H eidi de onun 3'üzüne baktı. Sonra, «Bundan da biraz a la b ilir m iyim ?» diye balığı gösterdi. Se­bastian tekrar başını salladı. H eidi o za­man; «Öyleyse tabağım a biraz koyar m ı­sınız?» dedi. Gözleri sakin sakin kendi tabağına dönmüştü. Görgü k u ra lla rın ın böylesine bozulm ası üzerine Sebastian neredeyse yüzünün ciddî ifadesini y itir­

H E İ D İ 117

Page 117: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

mek üzereydi. B a lık tabağını tutan eli tit­remeye başlam ıştı.

Bayan Rottenm eier en cid d î suratıy­la, «Tabağı m asanın üzerine bırak, biraz sonra gel, al,» diye em retti. Sebastian kaşla göz arasında ortadan yok oldu.

K adın, derin b ir iç çekişiyle söze baş­lad ı: «Adelheid, görüyorum k i sana önce en basit k u ra lla rı öğretmekle işe başla­mam gerekiyor. H er şeyden önce sofrada n asıl davranm an gerektiğini anlataca­ğım.» Bundan sonra H e id i’ye ne yapma­sı gerektiğini, uzun uzun, açık açık an­lattı. Bunu b itird iğ i zaman, «Ayrıca, Se- bastian’a sofrada, gerekm edikçe, h iç b ir şey söylem em elisin,» dedi. «Ona b ir dost gibi davranm an da yersiz. A nlıyor mu­sun? Tinnette için de öyle. Bana b ir şey söylemek istediğin zaman, başkaları be­nim le n asıl konuşuyorsa sen de öyle ko­nuşursun. Clara, kendisini nasıl çağıraca­ğını kendisi söyleyecektir.»

118 H E Î D Î

Page 118: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

C lara hemen sözü keserek, «Clara diye çağıracak tabiî.» dedi.

Bundan sonra Bayan Rottenm eier b irincisind en daha uzun b ir konuşmaya girm işti. Sabah n asıl kalkılacağ ını, ak­şam n asıl yatılacağım , ortalığ ın n asıl hiç dağıtılm ayacağım , b ir odaya girince ka­p ıla rın n asıl kapatılacağını b ire r b irer anlattı. B u sırada H e id i’n in gözleri ka­panıverdi. Sabahın beşinden b eri ayak­taydı çocukcağız. Ü stelik çok yorucu b ir yolculuk yapm ıştı. Sandalyesinin arkası­na yaslandı, kısa sürede derin b ir uyku­ya daldı. Bayan Rottenm eier sözlerini b i­tirince, «Şim di, bu söylediklerim i h iç b ir zaman unutm ayacaksın, Adelheid,» dedi. «H epsini anladın m ı?»

C lara ne kadar eğlendiğini saklaya- madan, «H eidi çoktan beri uyuyor,» d i­ye atıld ı. Ne zam andır bu kadar eğlence­li b ir akşam yemeği yem em işti!

Bayan Rottenm eier öfkeyle, «Bu çu-

H E i D i 1!9

Page 119: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

cuk başım ıza epey dert olacak!» diye söylenip z ili çaldı. Öylesine h ırsla çalm ış­tı k i, b ir anda hem Sebastian hem de Tinnette kapıda b e lird iler. Bütün bu gü­rültülere rağm en H eidi hâlâ uyuyordu. Onu bin güçlükle uyandırıp odasına ç ı­karab ild iler. Odası, C lara ile Bayan Rot- tenm eier’in odalarının biraz daha ile ris in ­de, koridorun sonundaki odaydı.

12Û H E 1 D 1

Page 120: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

YEDİNCİ BÖLÜM

OLAYLI BİR GÜN

E İD İ sabahleyin uyanıp çevre­sine şaşkın b akışlarla bakındı. Gözlerim k ırp ıştırd ı, k irp ik ­le rin i ovuşturdu, nerede oldu­

ğunu hatırlam aya çalıştı. Kocam an b ir odada, yüksek b ir yatakta yatıyordu. Pen­ceredeki uzun perdelerin arasından içe ri­ye güneş ışığ ı sızm aktaydı. İle rd e çiçek­li kum aşla kaplanm ış ik i büyük koltuk duruyordu. D uvarın önünde b ir kanepe,

Page 121: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

onun biraz ilerisind e alçak, yuvarlak b ir masa vardı. Köşede yıkanm ak iç in b ir m usluk da görünüyordu.

H eidi, birden F ra n kfu rt’da bulundu­ğunu h atırlad ı. B ir gün önce olup biten­le r b ir b ir gözünün önünden geçti. Y a­taktan aşağıya atlayıp giyindi, sonra pen­cereye doğru yürüdü, dışardaki parlak gökyüzünü, k ırla rı görmeye çalıştı. Bu koca perdelerin gerisinde kendini kafes­teki b ir kuş gibi hissediyordu. Perdeler çok ağır olduğu için , o n ları yana çekme­yi başaram adı. E teklerin i k a ld ırıp arka­sına geçti, pencereye oradan ulaşm aya çabaladı. Pencere öylesine yüksekti ki, boyu b ir tü rlü yetm iyordu. Ancak gözle­rin i k a ld ırıp pen'azın kenarından biraz­cık görebildi. Gördüğü m anzara güzel k ır­la rla ilg ili b ir şey değildi. K arşısınd a beton d u varlarla pencerelerden başka b ir şey yoktu. O sırada kapıya vum lduğunu duydu. Tinnette başını içeriye uzatıp sık ­

122 H E i D i

Page 122: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kın b ir sesle, «K ahvaltı hazır!» diye ses­lendi.

H eidi bunun b ir davet olduğunu an­layam am ıştı. Tinnette’in yüzündeki ifade, onu çağırm ak yerine, uzak durm asını an­latm ak ister gibiydi. Ya da H e id i’ye öyle

-gelm işti. O da içgüdüsüne göre davran­dı. M asanın altındaki küçük tabureyi çek­ti, köşeye koydu, üstüne oturup bundan sonra ne olacağını beklemeye koyuldu. B ir süre sonra Bayan Rottenm eier bü­yük b ir gürültüyle kapıdan içe ri g iriyo r­du. Canı gene pek sık ılm ış gibiydi. Hei- di'ye bağırdı, «Ne oluyor sana, Adelheid? K ah valtı nedir, b ilm iyo r m usun? H adi gel!»

işte bunlar anlaşılabilen sözlerdi. H eidi hemen yerinden kalkıp onun pe­şinden gitti. C lara epeyden b eri yemek odasında oturm uş, bekliyordu. H eid i'yi dostça karşılad ı. K ızın yüzünde her za­m ankinden daha m utlu b ir ifade vardı.

H E i D i 123

Page 123: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Çünkü o gün, b ir sürü beklenm edik olay­la rın yer alacağına kendini hazırlam ıştı. K ah valtı olaysız geçti. H eidi küçük ek­m eklerini güzel güzel yedi. Bu iş b ittik ­ten sonra, C lara tekerlekli sandalyesiyle çalışm a edasına götürüldü. Bayan Rot- tenmeier, H eidi'ye de oraya gitm esini, öğretmen gelinceye kadar orada C lara ile b irlik te beklem esini söyledi. Ç ocuklar ça­lışm a odasında yalnız kalınca, H eidi he­men C lara'ya b ir soru yöneltti:

«D ışardaki toprağı n asıl görebili­rim ?»

C lara, «Pencereyi açar, dışarıya ba­karsın,» diye k a rş ılık verdi. B u sorudan pek lıoşlanm ıştı.

H eidi üzgün b ir sesle, «Ama pence­reler açılm ıyor,» dedi.

«A çılır,» diye onu avuttu Clara. «Ama bu işi yalnız başına yapam azsın. Ben de yapamam. Sebastian'a söylersen o sana açar.»

124 H E i D i

Page 124: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi yeni b ir um utla iç in i çekti. Ne­redeyse kendini tutuklu gibi hissetmeye başlayacaktı. O sırada Clara, H eidi'ye eviyle ilg ili so ru lar sorm aya başladı. H ei­di ona Alm dağını, keçileri, o tlakları, sev­diği şeyleri anlatm aktan büyük b ir sevinç duyuyordu.

Bu arada öğretmen de gelm işti. Ama Bayan Rottenm eier onu her zam anki gibi hemen çalışm a odasına alm ak niyetinde değildi. Önce onunla konuşm ak istiyo r­du. B u yüzden adam ı koridorda k a rşıla ­yıp yemek odasına götürdü. Odaya g irin ­ce ona büyük b ir kaygı ve telâş içinde, ortaya çıkan garip durum u anlatm aya ko­yuldu. N asıl b ir süre önce C lara için b ir arkadaş gerekli olduğunu Bay Sesemann’a kendisinin önerdiğini, arkadaş konusun­da n asıl kendisini oyuna getirdiklerini, H eid i’n in n asıl kapkara cah il olduğunu, ta en baştan başlayıp A B C 'yi bile öğ­renm esi gerektiğini, dün gece çocuğa en

H E i D i 125

Page 125: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

basit görgü k u i'a lla n n ı bile kendisinin anlatm ak zorunda kald ığın ı b ir b ir saydı döktü. Çünkü, Bayan Rottenm eier'e gö­re, bu tatsız durum dan kurtulm ak için b ir tek yol vardı. O da, öğretmenin bilgi düzeyi bu kadar fa rk lı ik i çocuğa b ir ara­da ders verm ek istemem esi, böyle yapar­sa C lara'nın eğitim inin aksayacağını söy­lem esiydi, O zaman Bay Sesemann da ço­cuğu gerisin geri göndermek zorunda ka­lacaktı. H e id i’n in geldiğini Bay Sese- m ann’a duyurm uşlardı. Şim di onun izni olm adan. Bayan Rottenm eier, çocuğu kendi kendine geri gönderemezdi.

Ne va r k i öğretmen, kadının bekle­diği tepkiyi gösterm edi. B u konuda ke­sin b ir şey söylemeye h iç yanaşm ıyordu. Bayan Rottenm eier’i sakinleştirm eye ça­lış t ı ve yeni gelen çocuğun bazı konular­da b ilg isiz olm asına k a rşılık , diğer bazı konularda epey ile ri b ir düzeyde olabi­leceğini, böylelikle derslerde yeni tü r b ir

126 HE Î D İ

Page 126: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

denge kurulabileceğini söyledi. Sonunda Bayan Rottenm eier, öğretm enin kendisini bu konuda desteklem eyeceğini anlaym ca çalışm a odasm ın kap ısın ı açtı ve adamı çocukların yanm a soktu.

Henüz b irkaç dakika geçm işti k i, ça­lışm a odasında korkunç b ir gürültü kop­tuğu duyuldu. B unu Sebastian’ın kopar­dığı ç ığ lık izledi. Bayan Rottenm eier he­men odaya koşup ne olduğunu anlam a­ya çalıştı. K apıdan girdiği zaman odayı büyük b ir k a rış ık lık içinde buldu. K itap ­la r, defterler, m ürekkep h o kkası... hepsi yerlere saçûm ıştı. H a lın ın üzerinde m ü­rekkepten b ir nehir akıyordu. H eidi gö­rünürlerde yoktu.

Bayan Rottenm eier, «Ne oluyor bu­rada?» diye h aykırd ı. «H alı, kitap lar, iş sepetim, hepsi m ürekkep içinde kalm ış! Ömrümde böyle p is lik görmedim! E m i­nim ki, hepsinin suçlusu gene o sefil ço­cuktur!»

H E i D i 127

Page 127: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Öğretmen pek kaygıh göi'ünüyordu, ama C lara olup bitenleri belirgin b ir ke­yifle izlem ekteydi. K adına o cevap verdi:

«Evet, H eidi yaptı ama, bilerek de­ğil. Cezalanm ası gerekmez. Acelesinden m asanın örtüsüne takıld ı, her şey yere yuvarlandı. A rabaların geçişini görebil­mek istiyordu. V a k it geçirm eden kapıya yetişmeye çalışıyordu. B e lk i de daha ön­ce öm ründe araba görm em işti!»

«Size söylem em iş m iydim ?! B u yara­tık daha h iç b ir şey bilm iyor! Ders na­s ıl y a p ılır, ondan bile haberi yo k... ses­sizce oturup dinlem esi gerektiğinin fa r­kında değil. Nerede şim di o baş belâsı? H er halde kaçm ış olamaz! Bay Sesemann ne der sonra?»

Bayan Rottenm eier m erdivenlerden aşağıya koştu. H eid i açık duran kapının eşiğinden şaşkın b ak ışla rla sokağı izle­mekteydi.

«Ne oldu gene? A klına ne geliyor da

128 H E t D î

Page 128: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H E İ D İ 129

böyle koşuyorsun?» Bayan Rottenm eier avaz avaz bağınyordu.

«Kulağım a sanki köknar ağaçlan uğulduyorm uş gibi geldi. Ama o n ları gö­rem iyorum . Ü stelik a rtık sesleri de ke­sild i.» H eid i iyice üzgündü. Başım araba­la rın gözden kaybolduğu tarafa çevirm iş, ile ris in i görmeye çalışıyordu. Tekerlek­le rin çıkard ığ ı ses ona köknarlarda rüzc'' gelm işti anlaşılan, gitm işti.

«Köknar ağacı m ı? Bu B iz orm anda m ı oturuyoruz? Gel karda yarattığın p isliğ i g ö r!»

H eidi, Bayan Rottenm eier’in peşi sı­ra m erdivenlerden çıktı. Odanın kap ısın ­da durup kendi oluşturduğu karm aşıklı­ğa şa şkın lık la baktı. Aşağıya koşarken acelesinden h iç b ir şeyi farketm em işti.

Bayan Rottenm eier, « B ir daha böy­le b ir şey yapm ayacaksın!» diye onu uyar­

Page 129: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

130 H E Î D İ

dı. «Ders ya p ılırken sessizce oturup d ik­kat kesileceksin. Bunu yapamazsan seni sandalyene bağlarım . A nlıyor m usun?»

H eidi, «Evet,» dedi. «A rtık u slu ol­maya ça lışırın ı.»

Sebastian’la Tinnette o rtalığ ı tem izle­mek üzere geldiler. Öğretmense hemen

gitm ek zorunda kaldı. B u koşul- la r-,â Jj^ lݧ ı'^ î'tık o gün ders yapma ola-Î A V

nagı kalmamıstı^q olursa olsun, o günk-ü'’de^s¥e Kimsenin esneme}-e~ fırsat bulamadığı ortadaydı!

Clara, öğleden so n raları istirahat ederdi. H eid i’ye de bu süre içinde iste­diğ ini yapabileceği söylenm işti. Bu du­rum , çocuğun çok işine geldi. Çünkü, yapm ayı çok istediği b ir şey vardı. Ama bunu yapabilm ek iç in de yardım gereki­yordu. İstediği yardım ı sağlayabilm ek iç in yemek odasının kapısına d ik ild i, ko­nuşacağı insanı gözden kaçırm am aya ça­lıştı. Çok geçmeden Sebastian, elinde ko­

Page 130: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

caman b ir tepsiyle m erdivenlerden o kata çık tı. Yemek odasm a girm eden önce du­rup H e id i’ye, «Küçük hanım b ir şey mı arzu ediyorlar?» diye sordu.

«Pencereler n asıl açılıyo r, Sebas- tian?»

«İşte böyle!» Uşak, yemek odasında­k i büyük pencerelerden b irin i tutup açtı. H eidi hemen oraya yürüdü ama, d ışa rı­sın ı görmeye boyu yetm iyordu.

Sebastian ona yüksek b ir tabure ge­tird i. «Buna basın,» dedi. «Şim di küçük hanım sokaktan gelip geçen her şeyi gö­rebilir.»

H eidi sevinç içinde tabureye çıktı. A rtık gerçekten sokağı görebiliyordu. Ama sevinci kursağında kaldı. Bakm asıy­la başını geri çekmesi b ir oldu. «B ura­dan yalnızca taş sokak görünüyor,» dedi. «Başka h iç b ir şey gözükm üyor ki!» Se­si çok üzgündü. «Sebastian, evin öteki

H E î D i 131

Page 131: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tarafındaki pencerelerden bakarsam ora­dan neler görürüm ?»

«Aynı şeyleri!»«Peki, vadiyi görebilm ek iç in nereye

gitmem gerek?»«Yüksek b ir kuleye çıkm anız gerek.

K ilise n in çan kulesi veya b ir saat kulesi gibi. O ralardan bakınca çok u zakları gö­reb ilirsin iz.»

B u söz üzerine H eidi çabucak tabu­reden aşağıya atladı, m erdivenleri çifter çifte r inerek sokak kapısından dışarıya fırla d ı. Oysa, saat kulesine ulaşm ak san­dığı kadar kolay olm adı. Pencereden bak­tığında, kule sanki k a rşı kaldırım a geçin­ce varılacak kadar yakın gözükm üştü gö­züne. Gene de epeyden beri yürüdüğü h al­de, kuleye hâlâ gelememişti. Ü stelik a r­tık onu görem iyordu da. Duraklam adan yürüm eyi sürdürdü. Yanından b ir sürü insan lar gelip geçiyordu. Ama hepsinin çok acelesi varm ış gibiydi. H eidi onlar-

132 H E İ D İ

Page 132: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dan b irin i durdurup yol sorm aya cesaret edemedi. Derken gözüne sokağm köşesin­de duvara yaslanm ış duran b ir erkek ço­cuk iliş t i. Çocuğun elinde küçük bit la ­terna vardı. Omuz başına da H eid i’nin şim diye kadar görm ediği garip b ir hay­van oturtm uştu. H eidi hemen çocuğa doğru ilerleyip sordu: «Tepesinde altıntop olan kule nerede?»

«Bilm em !» dedi çocuk.«Kim b ilir öyleyse?»«Bilmem.»«Yüksek kulesi olan b ir k ilise b ili­

yor m usun?»«Evet, b ir tane biliyorum !»«Öyleyse hadi gel de bana göster!»«Sen daha önce bana bu iş iç in ne

vereceğini göster!»Çocuk, elin i H e id i’ye uzatm ış, bekli­

yordu. H eidi ceplerini araştırm aya başla­dı. B irin d e güzel resim li b ir kart buldu. B ir buket kırm ızı gül resm i. B u karttan

H E î D I 133

Page 133: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

aynim ak kolay değildi. C lara onu H e id i’ ye daha bu sabah verm işti. Ama vadinin yeşil yam açlannı görmeyi de o kadar çok istiyordu k i... «Al,» dedi H eidi. «Bunu vereyim sana. îste r m isin?»

Çocuk e lin i hemen geri çekip başm ı ik i j'ana salladı.

H eidi, «O halde ne istiyorsun?» diye sordu. B ir yandan resm i büyük b ir sevinç içinde cebine sokuyordu.

Çocuk, «Para,» diye k a rşılık verdi.«Bende şim di para yok ama, C lara

daha sonra verir. Kaç para istiyorsun?»«Beş kuruş.»« îy i. Gel öyleyse!»Sokaktan aşağıj’a doğru yürümeye

başladılar. Yolda giderlerken H eidi yeni arkadaşına om uzundaki çalgının ne oldu­ğunu sordu. Çocuk, bunun küçük b ir la­terna olduğunu anlattı. Yan tarafındaki kolu çevirince kutudan çok güzel b ir mü­zik sesi geliyordu. B irden kendilerini

134 II E İD İ

Page 134: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yüksek kulesi olan eski b ir k ilisen in önünde buldular. Çocuk, olduğu yerde durup parm ağıyla kuleyi gösterdi.

H eidi ka p ıla rın kapalı olduğunu gö­rünce, «Peki, içeriye n asıl gireceğim ?» d i­ye sordu.

Cevap hazırdı, «Bilmem .»«Belki Sebastian'ı çağırırken yaptı­

ğım ız gibi z ili çalmam gerek.» H eidi z ili arıyordu. Sonunda kapının yan tarafına a sılı ip i görebildi ve olanca gücüyle çek­ti. B ir yandan çocuğa,

«Ben yukarıya çıktığım zaman sen burada bekle,» dedi. «Çünkü, eve nasıl dönebileceğim i de bilm iyom m .»

«Ne vereceksin?»«Ne istiyorsun?» .«Beş kuruş daha.»İçerden ayak sesleri duyulm aya baş­

lam ıştı. Sonunda kapı gıcırdayarak açıl­dı, ih tiyar b ir adam gözüktü. Ç ocukları gördüğü zaman önce şaşırd ı ama, sonra­

H E î D î 135

Page 135: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dan iyice kızd ı. «Ne cesaretle kapıyı ça lı­yorsunuz?» diye bağırdı onlara. «Yazıyı görm üyor m usunuz? Kuleye çıkm ak iste­yen ko n uklar kap ıyı çalsın diye yazıyo r!»

Çocuk h iç b ir şey söylemeden par­m ağıyla ihtiyara H e id i'yi gösterdi.

H eidi, «Ben de onu istiyorum işte!» dedi.

B ekçi, «Y ukarıya neden çıkm ak is ti­yorsun?» diye sordu. «Seni b iris i m i gön­derdi?»

H eidi, «H ayır,» diye k a rşılık verdi. «Y ukarıya çık ıp oradan aşağıya bakm ak istiyorum .»

«Çekilip gidin buradan! B ir daha da beni böyle oyalam aya kalkışm ayın!» ih ­tiya r adam iyice öfkelenm işti. K apıyı H e id i’nin yüzüne kapatm aya çalışıyordu. H eidi hemen adam ın ceketini yakalayıp yalvarm aya başladı. «Lütfen izin verin de b ir kerecik çıkıp bakayım !»

K üçük kızın gözlerindeki yalvaran

136 H E î D î

Page 136: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b akışlar ih tiy a rı yum uşattı. Onu küçük elinden tutup tatlı b ir sesle, «Eğer bu ka­dar çok istiyorsan, gel çıkarayım seni yu­karıya,» dedi.

Laternacı bunu duyunca kaldırım ın kenarına oturdu ve beklemeye h azırlan ' dı.

H eidi ile ihtiyar, sayısız basam aklar­dan yukarıya tırm anıyorlardı. Y ükseldik­çe m erdivenler de küçülüyor, daralıyo r­du. E n sonuncusu kulenin tepesine çıkan daracık b ir şeydi. B ekçi oraya varınca H eid i’y i tutup ka ld ırd ı, pencereden dışa­rıs ın ı gösterdi. «Şim di aşağıya b a k ab ilir­sin işte,» dedi.

H eidi baktı. Ama gözlerinin önüne yayılm ış b ir sürü dam lardan, kulelerden, bacalardan başka h iç b ir şey göremedi. B aşın ı geri çekip üzüntülü b ir sesle, «H iç de benim sandığım gibi değilm iş!» dedi.

«Gördün mü! Ben sana söylem iştim . Senin yaşında çocuklar m anzaradan an­

H E t D t 137

Page 137: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lam azlar. Şim di git, b ir daha da gelip be­nim zilim i çalm a!»

İh tiy a r adam, H e id i'yi yere b astırd ı ve onun önü sıra dar m erdivenden aşağıya inmeye başladı. Basam aklar gittikçe ge­n işliyordu. Sonunda bekçinin odasının önüne va rd ık la rı zaman, b ir sandalyenin üzerinde duran sepet, H eid i'n in d ikkatin i çekti. Sepetin önünde kocaman, duman rengi b ir kedi oturm uş, h ırlayıp dum - yordu. Çünkü o sepette bu kedinin yav­ru la n yaşam aktaydı. Anne kedinin çaba­sı, kim senin yavruların a el sürm em esini sağlam aktı. H eidi, kediye şa şkın lık la bak­tı. öm ründe böyle büjöik kedi görm em iş­ti. B u kuledd çok fare olm alıydı. H er hal­de bu kedi her gün yavru ların a yedirm ek için en az yarım düzine yakalıyor olma- hydı. Bekçi, küçük kızın yüzündeki sevinç ifadesini görünce, «Gel de bak,» dedi. «Ben yanındayken sana b ir şey yapmaz. Y a vru la rı sevebilirsin.»

138 H E î D t

Page 138: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi ilerleyip sepetin başma geldi. «Ay, ne güzel yavru la r b u n lar böyle!» di­ye bağırdı.

Bekçi ona, « B ir tanesini ister m iy­din?» diye sordu. K üçük kızdan hoşlan­maya başlam ıştı.

H eidi heyecanından ancak fısıldaya­bildi, «Kendim için m i? Tem elli m i?» Ta­lih in e inanam am ıştı.

«Evet. İstersen hepsini al götür.» İh ­tiyar böylelikle bu yavrulardan kurtula­cağını düşünüp sevinm işti. O nları ö ldür­mekten iyiyd i böylesi.

H eid i’yse kabına, sıgam ıyordu. O ko­ca evde kedileri sığdıracak dünya kadar yer vardı. Hem C lara bu y avru larla oy­narken ne kadar m utlu olurdu kim b i­lir!

«Ama n asıl taşırım hepsini?» diye sordu. Bu arada elin i uzatm ış, b ir tane­sin i avucuna alm ıştı. Büyük kedi hemen H eid i'nin koluna doğru atıld ı, öylesine

II E t D i 139

Page 139: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

öfkeyle tısla d ı ki, kızcağız gerileyip oldu­ğu yere büzüldü. Y a şlı bekçi,

«Bana adres b ırakırsan , on ları sana getiririm ,» dedi.

«Bay Sesemann’ın evi. Kapıda koca­man b ir köpek başı var. Ağzından zilin ip i sarkıyor.»

B ekçinin bu a y rın tılı tariflere ihtiya­cı yoktu. Y ılla rd an beri bu kilisede ça­lıştığ ı için çevredeki evlerin hepsini b ili­yordu.

«Hangi ev olduğunu anladım ,» dedi.«Keşke b ir ik i tanesini şim di yanı­

ma alıp götürebilseydim ... B ir tane ken­dime, b ir tane de C lara’ya! A la b ilir m i­yim?»

«Tabiî. Al!»H eid i’n in gözleri sevinçle parladı. B ir

beyazla b ir tekir yavru seçti, b irin i sağ cebine, ötekini sol cebine yerleştirdi. Bu iş i b itirin ce aşağıya inmeye başladılar.

Çocuk hâlâ kaldırım da oturuyordu.

140 H E î D 1

Page 140: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eid i'yi görür görmez ayağa fırla d ı. K ı­sa zamanda eve vard ılar. H eid i z ili çal­dı, Sebastian gelip kapıyı açtı. K üçük k ı­zı görür görmez hemen onu omuzundan tutup içeriye aldı.

«Çabuk ol, yemek odasına geç,» de­di. «Hepsi sofrada bekliyorlar. Bayan Rottenm eier patlam aya hazır b ir top gi­bi. Neden kaçtın öyle?»

H eidi odaya yürüdü. Bayan Rotten­m eier başını h iç kaldırm adı, C lara da b ir şey söylem edi. Ama hava gene de çok gergindi. H eidi yerine oturunca. Bayan Rottenm eier çok kuru ve cidd î b ir sesle konuşm aya başladı:

«Adelheid! Seninle daha sonra konu­şacağım. Şim di yalnızca davranışının çok kötü olduğunu söylemelde yetineceğim. Evden izinsiz çıkm an olacak şey değil. Bu yaptığın, eşi benzeri bulunm az b ir küs­tahlık!»

H E İ D İ 141

Page 141: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«M iyaaav!» Bu ses o anda b ir cevap gibi gelm işti.

K adının öfkesi bİ4'den arttı: «Ne de­din, Adelheid! Y alnız yaram az değil, ay­n ı zamanda çok da terbiyesizsin! Bak seni uyarıyorum !»

Heidi, «Ama ben...» diye söze başla­yacak oldu. «M iyaav! M iyaav!»

Sebastian a rtık gülm esini saklayam ı- yordu. Çabucak odadan çıkm ak zorunda kalm ıştı.

Bayan Rottenm eier, «Yeter!» diye bağırm ak istedi ama, hırsından sesi ça­tallaştı. «Derhal çık bu odadan!»

H eid i'n in ödü kopm uştu. Ayağa k a lk­tı, durum u açıklam aya çalıştı. «Aslında ben h iç...»

«M iyaav! M iyaav!»C lara ayıplayan b ir sesle, «Ama H ei­

di, Bayan Rottenm eier'in çok kızdığını gördüğün halde neden hâlâ ’m iyav!’ di­yorsun?» diye sordu.

142 H E 1 D i

Page 142: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Ben dem iyorum ! K ed iler diyor!»«Nee! K ed iler m i?!»Bayan Rottenm eier kendini kaybet'

m işti. «Aahh! Sebastian! Tinne;tte! Çabuk bulun o korkunç hayvanlan! Hemen yok edin on ları buradan!»

Kadm yerinden fırla y ıp kendini oda­dan dışarıya attı. Çalışm a odasına dalıp kapıyı arkasından k ilitle d i. Ömründe en çok nefret ettiği yaratık kediydi.

Sebastian önce kapının dışında du­rup gülm esinin bitm esini beklem ek zo­runda kalm ıştı. Az önce H e id i’nin taba­ğına yemek servisi yaparken kızın cebin­den kedi yavrusunun dışarıya baktığını görm üştü. Sonunda odaya girebild iğ i za­man her şeyi sakinleşm iş buldu. Clara, kedi yavrularım dizinin üstüne alm ış, on­la rla oynuyordu. H eidi onun yanına çö- m elm işti. İk i çocuk da çok m utlu görü­nüyorlardı.

Clara, «Sebastian,» dedi. «Bize bu

H E 1 D i 143

Page 143: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kediler için b ir yer bul. Bayan Rotten- m eier’in o n ları bulam ayacağı b ir yer. K e­dilerden çok korkuyor. O nları attırm ak isteyecektir. Nereye saklayab iliriz?»

Uşak, « B ir çare düşünürüm . Bayan Clara,» diye k a rşılık verdi.

Aradan epey zaman geçtikten sonra, Bayan Rottenm eier çalışm a odasının ka­p ısın ı , açtı, ik i santim aralayıp d ışarıyı gözetledi.

«O korkunç hayvanlar gitti m i?» di­ye sordu.

Sebastian, y a vru la rı C lara'nm kuca­ğından çabucak alıp uzaklaşırken ona, «Evet, evet!» diye cevap verdi.

H e id i’ye verilecek öğütler ertesi gü­ne kalm ıştı. Bayan Rottenm eier çok yor­gun olduğu iç in erken yatacaktı. C lara ile H eidi sevinç içinde odalarına çekild i­ler. K edi y avru ların ın em in ellerde oldu­ğunu bilm ekten doğan b ir neşe kaplam ış­tı iç le rin i.

144 H E 1 D î

Page 144: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

SEKİZİNCİ BÖLÜM

EVDE BİR KARGAŞALIK

,. R T E S l sabah, Sebastian kapı-l l j y ı açıp öğretmeni içeriye al-

diktan kısa b ir süre sonra, so­kaktan z ilin tekrar çalındığı

duyuldu. Öylesine kuvvetli çalın m ıştı ki, uşak önce evin beyinin apansız yo lculuk­tan döndüğünü sandı. Hemen aşağıya ko­şup kapıyı ardına kadar açtı. K arşısınd a y ırtık p ırtık giysiler içinde b ir erkek ço­cuk duruyordu. Omuzunda küçük b ir la­terna asılıydı.

Page 145: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Sebastian sabırsızlanarak, «Ne is ti­yorsun?» diye sordu. «Ben sana kapı çal­m ayı öğretirim ! Hemen defol buradan!»

D ilenci, «Ben, C lara’yı görmek istiyo ­rum ,» diye k a rşılık verdi,

«Seni küstah yaram az seni! Bayan C lara diyecek kadar da m ı aklın yok! Se­nin ona söyleyecek neyin o lab ilir?» Se­bastian iyice Öfkelenm işti.

Çocuk, «Bana on kuruş borcu var,» diye k a rş ılık verdi.

«H er halde çıld ırm ışsın sen! Bayan C lara 'n ın bu evde oturduğunu da nereden çıkardın?»

«Dün ona, beş kuruş karşılığ ın d a yol gösterdim . Dönüş yolunu da ayn beş k u ' ruş karşılığ ınd a gösterdim . H epsi b ir lik ­te on kuruş ed iyo r!»

«Yalan söylüyorsun! Bayan C lara hiç b ir zaman evden çıkm az k i... jöirüyem i- yor b ir kere! Şim di hemen buradan de­fol da benden dayak yeme!»

146 H E ID î

Page 146: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Ama çocuk bu kadar kolay atlatıla­bilecek b irine benzem iyordu. «Ona dün yolda rastladım ,» dedi. «Size ta rif edebi­lirim onu. K ısa, k ıv ırc ık saçları var. K ah­verengi b ir elbise giyiyor. Konuşm ası da bizim kinden farklı.»

Sebastian, «A..a!..» dedi. «Demek b i­zim küçük hanım ın yaram azlıklarından b ir i daha su yüzüne çıkıyo r!» K endi ken­dine k ık ır k ık ır gülmeye başladı. Aklına b ir f ik ir gelm işti. Yüksek sesle çocuğa, «tyi öyleyse!» dedi. «Benim le gel, ama ben seni çagırm caya kadar odanın kapı­sında bekle, içeriye girdiğin anda hemen laternanla m üzik çalm aya başla. B u m ü­zik genç bayanın çok hoşuna gidecektir »

Sebastian çalışm a odasının kapışım tıkırd attı, sonra açıp içeriye girdi. «K ü­çük b ir çocuk. Bayan C lara ile görüşmek istiyor,» dedi.

D ersin bu şekilde orta yerinde kesil­mesi C lara'nın pek hoşuna gitm işti. «He­

II E î D î 147

Page 147: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

men gelsin!» diye em ir verdi. Sonra öğ­retm enine dönüp, «Çünkü benim le konuş­mak istiyorm uş,» diye açıklam a yaptı.

Çocuk, oda kapısından girdi, ve g ir­m esiyle de hemen laternasını çalmaya başladı. A slında Sebastian’ın em irlerine uyuyordu. Bayan Rottenm eier o sırada yemek odasında m eşguldü. K ulağına b ir m üzik sesi geldiğini farketti. Acaba so­kaktan m ı geliyordu? Ama olam azdı. Çok daha yakından geliyordu bu ses! Ç alış­ma odasında kim m üzik çalıyo r o la b ilir­di? Yine de... Hemen yerinden kalkıp çalışm a odasına koştu. Oraya vardığında gözlerine inanam adı. Orta yerde b ir la­ternacı durm aktaydı. Y ırtık p ırtık b ir pantolonla b ir gömlek giym iş, yalınayak b ir çocuk. Öğretmen b ir şey söylemeye ç a lış ır gibiydi ama, başaram ıyordu. Clara ile H eidi büyük b ir m utluluk içinde mü­zik dinlem ekteydiler.

Bayan Rottenm eier, «Susun! Kesin

148 H E î D i

Page 148: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

bu gürültüyü!» diye bağırdı ama, sesi mü­zik sesinin arasına karıştı, h iç duyulm a­dı. Çocuğa doğru ilerlem eye çalıştı. Tam o sırada yerde, h alın ın üstünde çok ga­rip b ir hayvan gördü. Sürünerek ile rle ­yen b ir hayvan! K orkunç, kapkara b ir şey! Kaplum bağa! Bayan Rottenm eier bunu görünce olduğu yerden havaya doğ­ru sanki uçtu! Avazı çıktığ ı kadar, «Se- bastiaaaan! Sebastiaaaan!» diye h aykır­maya başladı.

Çocuk, çaldığı m üziği hemen kesti. Sebastian bu arada kapının dışında sak­lanm ış, gülm ekten k ırılıy o rd u . Sonunda ciddî yüzünü takınıp içeriye girebildi.

«Götür b u n ları! H epsini! Çocuğu da, hayvanı da, hepsini! Çabuk ol, Sebas­tian!»

Sebastian, çocukla kaplum bağayı he­men dışarıya çıkarırken , çocuğun eline de b ir şey sık ıştırıyo rd u . «İşte on kuruş,» dive fısıldad ı. «Bayan C lara’nın borcu. Bu

H E 1 D i 149

Page 149: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

on kuruş da çaldığın m üzik için . Aferin, tyi iş gördün.»

K apı küçük laternacının arkasından kapandı, çalışm a odası yeniden sessizli­ğe büründü, ders kaldığı yerden gene başladı. B u sefer Bayan Rottenm eier de çalışm a odasında kalm ayı seçmiş, daha başka o laylar çıkm asını kesin likle önle­meye k a ra r verm işti.

B ir ara çalışm a odâsm ın kapısına tekrar vuruldu. Sebastian bu sefer b ir is i­nin Bayan Clara'ya verilm ek üzere b ir sepet getirdiğini haber veriyordu. îçeriye g irip kapaklı sepeti b ir kenara b ıraktı, döndü ve çıktı.

Bayan Rottenm eier, «Bence, önce dersin bitm esini beklem eliyiz,» dedi. «Se­pette ne olduğuna daha sonra bakarız.»

Clara, kendisine ne getirilm iş olabi­leceğini b ir tü rlü düşünem iyor, özleyen gözlerle sepete bakıp duruyordu. B ir ara dersi orta yerinde kesip, öğretmenden

150 H E 1 D t

Page 150: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sepetin içine şöyle b ir bakm ak için izin istedi. Öğretmen kaşlanm çattı. Tam bu isteği reddetm ek üzereydi k i, sepetin ka­pağı kendiliğinden biraz yükseldi, önce b ir, sonra ik i, daha sonra b ir sürü kedi yavrusunun dışarıya atladığı görüldü. H epsi odanın içinde çeşitli yönlere doğ- m koşuşm aya başladılar. K im isi, Bayan Rottenm eier’in eteklerine tırm anıyor, k i­m isi ayaklarıyla oynuyordu. B a zıla rı Cla- ra 'n ın koltuğuna tırm anm ayı başarm ış­la rd ı. T ırm ıklaya m iyavlaya odanın her köşesine yayılm ış durum daydılar. C lara sevinç dolu b ir çığ lık kopardı: «Ah, şun­lara bak, H eidi! Ne tatlı şeyler, değil m i?»

H eidi b ir köşeden b ir köşeye, kedi­le ri kovalam aya çalışıyordu. Öğretmen tedirgin b ir biçim de a ğ ırlığ ın ı b ir b ir ayağına, b ir ötekine vererek öylece duru­yor, ne yapacağını h iç bilem iyorm uş gibi görünüyordu. Başlangıçta Bayan Rotten- meier, ses çıkaram ayacak kadar şaşala-

H E Î D Î 151

Page 151: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

m ıştı. Ama az sonra toparlandı ve bağır­maya başladı:

«Tinnette! Sebastian! Sebastian! Tin- nette!»

Hizm etçiyle uşak gelip kedi yavrula­rın ı alıncaya kadar, oturduğu koltuktan kıpırdayam am ıştı bile.

O gün de ders süresi içinde esneme­ye gerek olm am ıştı.

Akşam üstü Bayan Rottenm eier iş i soruşturm aya başladı. Sebastian’la Tin- nette’i çağırıp onlara bazı şeyler sordu ve H eidi n in b ir önceki gün yaptığı kent gezisi sırasınd a bu tatsız o layların tohu­m unu atm ış olduğunu anladı. Yüzü öfke­den solm uş, rengi atm ıştı. Sebastian’la Tinnette’i kendisini yalnız bırakm aları için işaret etti, sonra C lara'nm sandalye­si yanında durm akta olan H e id i’ye doğru döndü. K üçük kız suçunun ne olduğunu pek de anlayam am ış gibiydi.

Bayan Rottenm eier çok katı b ir ses­

152 H E 1 D I

Page 152: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

le, «Adellıeid!» diye söze başladı. «Sana yaptığın işin kötülüğünü anlatabilm ek için ancak b ir tek ceza düşünebiliyorum . Başka türlüsünden anlam azsın, çünkü sen, küçük barbarın b iris in ! B akalım bod­rum a, farelerle ham am böceklerinin ara- sma kapatılm ak, bundan sonra böyle şey­ler yapmaman gerektiğini sana öğretebi­lecek m i?»

H eidi sessizce dinliyordu. Ortaya atı­lan ceza onu şaşırtm ıştı. Daha önce h iç bodrum görm em işti çocuk. Dedenin ku­lübesinde bodrum denen yer, pek sevim ­li b ir yerdi. Orada taze peynirlerle süt­ler saklanırd ı.

Ama C lara o sırada h ıçk ıra h ıçkıra ağlamaya başlam ıştı. «H ayır! H ayır! B a­yan Rottenm eier! Babam gelene kadar beklem eniz gerek. M ektubunda çabuk döneceğini yazm ıştı. Döndüğü zaman ona her şeyi anlatırım . H e id i’ye ne yapm ak gerektiğine o kendisi karar verir.»

IIE 1 D t 153

Page 153: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Bayan Rottenm eier bunu kabul et­mek zorundaydı. Ayağa kalktı, hom urda­narak odanın kapısına yürürken, «Baban geldiği zaman benim de ona söyleyecek birkaç sözüm var, C lara!» dedi.

Bundan sonraki b irkaç gün pek ses­siz geçti ama, Bayan Rottenm eier gene de kendini toparlayam adı. H eid i'n in ne büyük b ir hayal k ırık lığ ın a sebep oldu­ğunu, o geldiğinden beri ev düzeninin na­sıl altüst olduğunu düşünmeden edemi­yordu. Oysa Clara, çok m utluydu. A rtık h iç canı sıkılm ıyordu. Derslerde de her zaman eğlenceli b ir şeyler oluyordu. Hei- di h a rfle ri öğreneceği yerde, h iç durm a­dan, «Aa, bu keçinin boynuzlarına ben­ziyor!», «Şu, tıp k ı kartal gibi!» diye ba­ğ ırıp duruyordu. Z avallı öğretmen de aı^ tık sab rın ı tüketm ek üzereydi. Öğleden sonra, dersler b ittiğ i zaman, H eidi, C la­ra'nm yanına oturuyor, ona Alm dağını, oraya dönmeyi ne kadar çok istediğini

154 H E 1 D 1

Page 154: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

anlatm aya başlıyordu. A nlattıkça, küçük kızın evine dönme isteği de gittikçe ar­tıyordu. Sözünün sonunda hep, «Hemen evime dönm eliyim ben,» diyordu. «Y arın kesin likle yola çıkm alıyım !» Ama Clara, oriu her seferinde kalm aya razı ediyordu. «Babam gelinceye kadar bekle, Heidi,» diyordu. H eidi de, burada kaldığı her günün, nineye b ir ekmek daha fazla gö­türebilm e anlam ına geldiğini hesaplıyor, bununla avunuyordu. A kşam lan sofraya oturduklarında, tabağına konm uş olan küçük beyaz ekmeği hemen cebine kay­dırm ayı âdet edinm işti. Y u karıd aki do­lapta a rtık nineye götürülm ek üzere ina­nılm ayacak kadar çok ekmek b irikm iş bulunuyordu!

Öğleden so nralan, C lara dinlenirken H eidi yalnız kalıyordu. O zam anlar da kendi başına oturup Alm dağını düşü­nürdü. B ir seferinde ka r b a şlık lı dağla­rın , yeşil vadinin özlemi öyle dayanılm az

H E i D 1 155

Page 155: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b ir hal a ld ı k i, küçük kız hemen ekmek­le rin i kırm ızı eşarbının içine doldurup düğüm ledi, h a sır şapkasını başına geçir­di, evine dönmek üzere yola koyuldu. Ama ne yazık k i ön kapıdan ileriye gide­medi. Çünkü, orada Bayan Rottenm eier durm aktaydı. K adın çıktığ ı yürüyüşten ye­ni dönüyordu. K eskin gözleriyle H e id i’yi tepeden tırnağa süzdü: «Bu da ne demek oluyor?» diye gürledi. «Ben sana sokak­larda gezinmek yok dememiş m iydim ?»

H eidi korku içinde, «Ben gezinecek değildim k i!» diye açıklam aya çalıştı. «Yalnızca evime dönmek istiyordum .»

«Evine dönmek istiyorm uş! Şu işe bakın hele! B akalım Bay Sesemann bu işe ne diyecek! Güzel evinden kaçm ak iste­yenler bulunduğunu duyunca n asıl tep­k i gösterecek! N esini beğenm iyorsun bu­ranın? M erak ediyom m doğrusu. Sana hakettiğinden daha iy i davranılm ıyor mu? Ömründe bu kadar güzel b ir evde

156 I I E î D î

Page 156: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yaşadın m ı? Bu kadar çok hizm etçin ol­du mu? Oldu mu? Söylesene!»

«H ayır,» dedi H eidi.K adın, «Sanırım ,» diye k a rşılık ver­

di. «Sen çok nankör b ir çocuksun- Y ara­m azlıktan başka hiç b ir şey düşünem iyor­sun.»

Bu ağır sözler H eid i'n in dayanama­yacağı kadar fazlaydı. Bunca zam andır içinde sakladığı şeyler birden ortaya dö­külm eye başladı. «Ben evime, Kartanesi beni özleyip ağlam asın, diye gitm ek is ­tiyorum . Nine beni beklediği iç in gitmek istiyorum . Çoban Peter benim yemeğimin b irazın ı yemezse A ltınkuş’u dövüyor. Son­ra burada, güneşin dağlara, iy i geceler, dem esini h iç b ir zaman görem iyorum . Koca kuş eğer F ra n k fu rt’un üzerinde uçu­yor olsaydı, b irb irin e sokulan, dedikodu eden, dağlarda oturacak kadar a k lı o l­mayan bu insan ları görünce k im b ilir ne kadar daha çok b ağ ırırd ı!»

H E t D î 157

Page 157: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Bayan Rottcnm eier, «Tanrı yardım ­cım ız olsun! Çocuk aklın ı kaybetti!» d i­ye bağırdı. Acele adım larla yukarıya ko­şarken Sebastian'la çarp ıştı. Ona, «He­men şu sefil çocuğu yukarıya götür!» d i­ye em ir verdi.

Sebastian, H e id i’nin yanına yaklaşa­rak, «Bu sefer ne yaram azlık yaptık ba­kalım ?» diye yum uşak b ir sesle sordu. H eid i ko rku içinde, titreyerek duruyordu. Sebastian, çocuğun yüzündeki um utsuzlu­ğu görünce daha da yum uşadı, «Üzülme! Üzülm e!» dedi. «Bu kadar üzerinde dur­maya değmez! Sen neşeni bul, her şey düzelir! Gel hadi! Bize söyleneni yapa­lım , yukarıya çıkalım !»

H eidi basam akları çıkarken hayal k ırık lığ ın ın , um utsuzluğun ta kendisi gi­biydi. Sebastian ona gerçekten acım ıştı. «Sen um udunu kaybetme,» dedi. «Cesur kızsın sen. Bunca zam andır buradasın, daha b ir kere bile ağladığını görmedim.

158 H E t D i

Page 158: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Oysa senin yaşındakiler durm adan ağlar­lar. Kedi y avru lan da öyle m utlu k i! On­la rı sıçrar, oynarken b ir görebilseydin! B ir gün b irlik te tavanarasm a çıkar, onla­rı seyrederiz... o lu r m u? Bayan burada olm adığı b ir zaman.»

H eidi, «evet» anlam ında başını sal­ladı. Ama gene de pek neşeli görünm ü­yordu. Odasına g irip kap ıyı sessizce ka­padı.

Akşarn yemeğinde Bayan Rotteri- m eier h iç konuşm adı ama, H e id i’ye dur- madan gizli g izli, garip garip baktı dur­du. Sanki her an çocuğun beklenm edik b ir şey yapm asını bekliyor gibiydi. Hei- d i’yse, sessizce oturuyor, ne yiyo r ne iç i­yordu. Tabağının yanındaki ekmek gene her seferki g ibi cebini bulm uştu ama.

E rte si sabah öğretmen geldiğinde, Bayan Rottenm eier onu yemek odasına götürdü ve H eidi hakkındaki kaygılarını anlattı. Çocuğun b ir gün önce n asıl eve

H E î D î 159

Page 159: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dönmek üzere hazırlanıp yola koyuldu­ğunu söyledi. Sonunda, «Ben bu çocuğun a k lın ı oynattığına iyice inanıyorum !» de­di. Öğretmen hemen kad ını yatıştırm aya çalıştı. Adelheid’m belki diğer çocuklara benzem ediğini, biraz garip olduğunu, ama gene de, d ikkatlice yönetilirse dengenin kısa zamanda sağlanabileceğini savundu.

Bayan Rottenm eier bu konuşm adan sonra epey sakinleşti. Öğleden sonra b ir ara, H eid i'n in yola çıkm ak üzere hazır­landığında ne garip b ir kılığ a girm iş ol­duğunu h atırlad ı. Bay Sesemann eve dö­nüp onu bu k ılık ta görmeden önce, kü ­çük kıza Clara'nm dolabından bazı giy­sile r verm ek iy i olacak, diye düşündü, C lara da bu f ik r i sevinçle kabul edince, Bayan Rottenm eier, H e id i’n in odasına gi­rip dolaba b ir bakm aya karar verdi. Ama az sonra, yüzünde tiksin ti dolu b ir ifa ­deyle ço cukların yanma döndü, «Adel- heid!» dedi. «Ömrümde böyle şey görme­

160 H E î D i

Page 160: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dim! E lb ise dolabına baktığım da, ne b u l­sam beğenirsin? Tepeleme ekmek yığm - la rı! E lb ise dolabında ekmek saklam ak da kim in aklına gelir! Tinnette! Hemen git, o bayat ekm ekleri H e id i’n in dolabın­dan çıkar. B u arada o eski h a sır şapkayı da atıver!»

H eidi, «H ayır! Olmaz!» diye bağırdı. «Ne olur, şapkayı atm ayın! Ekm ekler de nineye gidecek!» Hemen yerinden fır la ­yıp Tinnette’in peşinden koşmaya ça lıştı ama, Bayan P.ottenmeier onu durdurdu:

«Olduğun yerde dur bakayım !» dedi. «O süprüntü b ir an önce atılm alı!»

B u sefer H eidi, kendini C lara’mn koltuğu üzerine attı, k ızın kucağında um utsuzca hıçkırm aya başladı, «A rtık n i­ne de ekm eklerini yiyemeyecek!» diye ağ­lıyordu. «H epsini atıyorlar!» K a lb i yerin ­den çıkacakm ış gibi h ıçkırıyordu.

Clara, bu dum m karşısınd a çok te- lâşlanm ıştı. Yalvarm aya başladı, «Heidi!

H E î D î 161

Page 161: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi! Ne olursun, ağlama! D inle beni! Evine dönerken yanına istediğin kadar ekm ek vereceğim! Hem, hepsi de taze ve yum uşak olacak! Seninkiler iyice bayat­lam ıştı. Ne olur, a rtık ağlama, H eidi!»

H eid i'n in h ıç k ırık la rın ın dinm esi ger­çi epey sürdü ama, C lara'nm bu sözü onu b ir an içinde rahatlatm ıştı bile.

Akşam yemeğine oturduklarında H ei­di'n in gözleri ağlam aktan şiş şişti. B akış­la rı, önündeki ekmeğe ilişin ce tekrar h ıç­kırm aya başladı. Ama bu sefer çok bü­yük b ir çaba gösterip kendini kontrol et­meyi başardı. Çünkü, sofrada ses ç ık a r­mamak gerektiğini a rtık öğrenm işti. Se- bastian yanına yaklaştığında, ona dostça gülüm süyor, sanki, «Sen üzülm e! Ben her şeyi düzelteceğim!» demek istiyordu.

H e id i’nin yatma vakti geldiği zaman, küçük kız odasına çıktı, yorganını açın­ca yatağının içinde ne bulsa beğenirsiniz! E sk i şapkasını! Hemen onu kapıp sevgiy­

162 H E t D i

Page 162: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

le göğsüne bastırdı. Böyle yapm akla za­v a llı şapkanın b içim in i daha da bozduğu­nun h iç farkın da değildi. Sonra onu ko­caman m endiline sarıp tekrar dolaba, eş­yaların ın arkasında b ir yere sakladı. Se- bastian, Tinnette'i elinde bu şapkayla oda­dan çıkarken görm üş, hemen yanına so­kulup onu elinden alm ış, «Bunu ben ata­rım ,» diye hizm etçiyi kandırm ıştı. İşte sofra boyunca uşağın durm adan gülüm ­sem esinin, başını sallayıp durm asının ne­deni buydu.

H E i D î 163

Page 163: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

DOKUZUNCU BÖLÜM

BABADAN HABER

« IR K A Ç gün sonra eve yepyeni1=',^ b ir heyecan dalgası yayıldı. Bay® A Sesemann dönm üştü. Sebas-

tian’la Tinnette h iç durm adan b avu lları, paketleri arabadan eve taşıyıp duruyorlardı. B u paketlerin içi, C lara’nın babasının seyahatlerinden dönerken hep getirdiği tü rlü tü rlü ilg inç arm ağanlarla doluydu.

Bay Sesemann eve akşam üstü dön-

Page 164: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

m üştü. K apıdan girer girm ez hemen ça­lışm a odasına, C lara ile H eid i'n in bulun­duğu yere yürüm üş, k ız ın ı sevgiyle ku­caklam ış, sonra H eidi'ye elin i uzatarak onunla da ta tlı b ir sesle konuşm uştu; «Demek küçük is v iç re li kızım ız bu! Gel seninle el sıkışalım ! Tamaam! Clara, şim ­di bana izin ver de b ir . şeyler yiyeyim . Kahvaltıdan bu yana ağzıma b ir lokm a bile koym adım . Daha sonra o turur ko­nuşuruz. Sana getirdiğim güzel şeyleri de o zaman gösteririm .»

Yemek odasında Bayan Rottenm eier onu bekliyordu. Akşam yemeği iç in sof­ra kurulm uş, hazırdı. Bay Sesemann otur­du, Bayan Rottenm eier de, en üzgün, en ekşi suratıyla onun karşısında yerin i aldı.

Bay Sesemann, «Ne oldu. Bayan Rot­tenmeier?» diye sordu. «Çok üzüntülü gö­rünüyorsunuz. îş le r ters m i gitti? Oysa C lara pek neşeli. Anlatsanıza!»

K adın, sıkıntıdan uzam ış, enikonu

H E t D î 165

Page 165: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sarkm ış suratıyla konuşm aya başladı, «Bay Sesem am ı... ne yazık k i çok kötü biçim de kan d ırılm ış bulunuyoruz. Hem de konu C lara ile ilg ili.»

«Ne bakım dan?» Bay Sesemann sa­kindi.

«B iliyorsunuz ki, C lara’nm b ir arka­daşı olsun diye k a ra r verm iştik, İy i ye­tişm iş b ir kız çocuğu istediğinizi b iliy o r­dum. H akkında çok şey duyduğum bu İs ­v içre li k ızı düşündüm . Ama aldatıld ık. Tüm üyle k a n d ın ld ık! Hem de özür ka­bul etmeyen b ir biçim de!»

«Özür kabul etmeyen ne var ortada? Çocukta h iç b ir aksayan taraf göreme­dim ben.» Adam hâlâ eski sa kin liğ in i ko­ruyordu.

«Ah, bu çocuğun evinize ne tü r in ­san lar... hatta hayvanlar getirdiğini b ir bilseniz! Öğretmen size bun ların hepsini anlatacaktır.»

«Hayvan m ı? Bundan ne anlam ç ı­

166 H E ÎD İ

Page 166: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

karm am ı bekliyorsunuz. Bayan Rotten- m eier?»

«Bay Sesemann, ben kendim bile an­lam verem iyorum durum a! Çocuğun bü­tün davranışm da tek anlaşılacak nokta yok. B ir tek açıklam ası o la b ilir: A rasıra zihinsel bozukluklar geçiriyor belki!»

Bayan Rottenm eier son sözünü söy­lem işti artık.

O ana kadar Bay Sesemann olaya pek büyük b ir önem verm em işti. Ama 'zihinsel bozukluk!' Bu durum un kendi kızı üzerinde çok kötü etkileri o la b ilird i.

Bayan Rottenm eier’e çabucak, keskin b ir bakışla baktı. Sanki a k lı bozuk ola­nın bu kadın olm adığından em in olm ak istiyorm uş gibi görünüyordu. O sırada kapı açıld ı, öğretmen içeriye girdi.

Bay Sesemann, «Ah, işte öğretmen de geldi!» diye bağırdı. «B elki bu durum u bize o an latab ilir. Gelin, şöyle oturup b i­zim le b irlik te b ir kahve için . Aram ızda

H E î D t 167

Page 167: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yabancı yok. Şim di bana anlatnı baka­lım , kızım a arkad aşlık etsin, diye getirt­tiğim iz bu küçük çocuğun nesi var? Eve hayvan getirm esi, a klın ın bozuk olm ası falan gibi hikâyeler an latılıyo r. B unların a slı nedir?»

Öğretmen konuya gene her zam anki dolam baçlı konuşm asıyla g ird i: «Benim fik rim i sorduğunuza göre, Bay Sesemann, d ikkatin izi b ir noktaya çekm ek isterim ; G erçi, eğitim yetersizliği veya gecikmesi nedeniyle bazı gelişme g e rilik le ri olm uş gibi görünüyor ama, beri yandan hepim iz kabul etmek zorundayız ki, böyle dağlar­da tek başına yaşam ış olm aktan gelen bazı kazançlar da söz konusudur. D ikka­te alm am ız gereken b ir başka nokta d a...»

Bay Sesemann, «Sevgili dostum !» di­ye onun sözünü kesti. «Kendinizi bu ka­dar zahmete sokm anın gereği yok. Söy­leyin bana, çocuğun eve hayvan getirm e­si sizi de korkuttu mu? Sonra, bu çocu­

168 H E ID I

Page 168: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ğun kızım a arkadaş olarak evde tutulm a­sı konusundaki fik rin iz nedir?»

Öğretmen bu sefer, «K üçük hanım ı kötüleyen şeyler söylem eyi h iç istemem,» diye söze başladı. « B ir yandan F ran k­fu rt'a gelmeden önce geçirdiği uygarlık d ışı yaşam ın etkisiyle, toplum sal yaşam ve görgü k u ra lla rı açısından bazı eksik­lik le r görülm esine rağmen, beri yandan çok belirgin bazı yetenekleri de var. Ve eğer b un lar üzerinde dikkatle...»

«Peki, şim di bana biraz izin verme­nizi rica edeceğim. K ızım la konuşmam gerekiyor.»

Bay Sesemann bu sözleri söyledikten sonra h ız lı adım larla odadan çıktı.

Çalışm a odasına g irer girm ez, hemen yürüyüp sevgili k ızın ın yanına oturdu ve H eidi'ye dönüp, «Dinle, küçüğüm ,» dedi. «Acaba gidip bana b ir... b ir...» Bay Sese- mann’ın niyeti, çocuğu odadan çıkarm ak­

H E t D î 169

Page 169: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tı. Ama buna çare bulm akta güçlük çe­kiyordu. « B ir bardak su g e tirir m isin?»

H eidi b ir anda kapıdan fırla y ıp gö­rünmez oldu.

Bay Sesemann bu sefer C lara’ya dön­dü, «Sevgili Clara'm ,» dedi. Sandalyesini ona daha yaklaştırıp kızın ın e lin i tuttu. «Şim di bana açıkça söyle bakayım ; küçük arkadaşın eve ne tü r hayvanlar getirdi? Bayan Rottenm eier neden bu çocuğun arasıra a klın ın bozulduğu yargısına var­m ış?»

Clara olup bitenleri anlatm akta hiç güçlük çekm edi. Babasına kaplum bağa­nın, kedilerin hikâyesini anlattı. Bayan Rottenm eier’in çok garip bulduğu sözle­ri, konuşm alan b ire r b ire r ortaya serdi.

Bay Sesemann içten kahkahalar ata­rak gülüyordu. «Yani, demek k i sen bu çocuğu geri göndermemi istem iyorsun, C lara!» dedi. «Ondan bıkm adın, öyle m i?»

170 I IE î D i

Page 170: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«H ayır! H ayır! Babacığım , lütfen gön­derm eyin onu!»

C lara pek kaygılanm ıştı. «H eidi gel­dikten sonra zaman öyle çabuk geçmeye başladı k i! H er gün yeni b ir şeyler olu­yor. Oysa eskiden h iç öyle değildi. H er şey ne kadar sık ıcıyd ı. Hem, bana anla­tacak öyle çok şeyi var k i!»

«Pekâlâ öyleyse. Ah! İşte küçük dos­tumuz da döndü! Bana taze su getire­b ild in m i?» B ir yandan küçük kızın uzat­tığı bardağı alıyordu.

H eidi, «Evet, tulum badan çekilm iş taze su,» dedi.

«Tulum baya sen kendin m i gittin, Heidi?»

«Evet, ama epey uzağa gitmem ge­rekti. B u sokağın köşesindeki çeşmede b ir sürü insan sıra olm uş, su içm ek için bek­liyordu. ö teki köşe de gene öyle kalaba­lık tı. Ben de başka b ir sokağa saptım .

H E İ D İ 171

Page 171: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

oradaki tulum badan çektim . Beyaz saçlı b ir adam, Bay Sesemarm’a selâm yolladı.»

Bay Sesemann gülerek, «Aman ne uzun b ir yolculuk olm uş!» dedi. «O beyaz saçlı bay kim m iş peki?»

«Tulum banın yanından geçiyordu. Beni görünce durdu, yanım da bardak ol­duğuna göre, kendisine de biraz su yerip veremeyeceğimi sordu. Sonra suyu kime götüreceğim i de sordu. Ben de. Bay Se- senıann’a götürdüğüm ü söyledim . O za­man güldü, size selâm yolladı, ve suyu zevkle içeceğinizi um duğunu söyledi.»

«Peki, bana böyle güzel d ilekler yol- laj'an bu adam n asıl b iriyd i?»

«K alın altın zin cir takm ıştı. Ucun­dan kocaman kırm ızı b ir taş sarkıyordu. Bastonunun sapı da at başı biçim indey­di.»

C lara ile babası aynı anda, «Bu, b i­zim doktor dostumuz olm alı,» diye ba­ğ ırd ıla r. Bay Sesemann kendi kendine

172 H E î D i

Page 172: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

gülüm sedi, arkadaşının evde su içmek iç in b u ld u kla rı bu yeni yöntem h akkın­da ne düşünm üş olabileceğini kestirm e­ye çalıştı.

O akşam , Bay Sesemann, Bayan Rot- tenm eier’e H e id i’nin bu evde kalacağını b ild ird i, çocuğu çok norm al bulduğunu, k ızın ın da onun dostluğunu başka herke­sin dostluğundan daha çok sevdiğini açık­ladı. B u sözleri söyledikten sonra, «Ço­cuğun bundan sonra çok iy i muamele görm esini, yaptığı küçük g arip lik le rin suç diye nitelendirilm em esini istiyorum ,» diye ekledi. «Hem zaten, bu çocuğu yö­netmekte güçlük çekiyorsanız, yakında sizi bu yükten kurtaracak b ir olanak da var: B irkaç güne kadar annem in uzun süre kalm ak üzere buraya gelm esini bek­liyorum . B ilirs in iz o, herkesle geçinme­yi başarır. Bayan Rottenm eier.»

B u sözleri çok anlam lı b ir biçim de söylem işti.

H E 1 D i 173

Page 173: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Evet, biliyorum , Bay Sesemann.» Bayan Rottenm eier’in sesi enikonu ekşi çıkıyordu.

Bay Sesemann evinde pek uzun sü­re kalm adı. Geldiğinden on beş gün ka­dar sonra P a ris’e doğru yola çıkarken küçük kızına büyükannesinin b ir ik i gü­ne kadar geleceğinin m üjdesini de verdi.

Bay Sesemann evden ayrıld ıktan b ir gün sonra, büyükanne Bayan Sese- m ann’dan b ir m ektup geldi. E rtesi gün geleceğini b ild iriyo rd u. C lara sevinç için-' deydi. H eidi'ye büyükannesini öyle çok anlattı k i, sonunda H eidi de ona «Bü­yükanne» demeye başladı. Bayan Rotten- m eier bunun üzerine H eidi'ye ayıplayan b akışlarla baktı ama, H eidi bunun anla­m ını b ir tü rlü anlayam adı. Bu kadın za­ten onun her yaptığına ku su r buluyordu.

Geç saatte, H eid i odasına çıkarken. Bayan Rottenm eier onu yolda çevirip kendi odasına götürdü ve ona orada Ba­

174 H E î D i

Page 174: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yan Sesemann’a hiç b ir zaman «Büyükan­ne» dememesi gerektiğini, onu «Madam» diye çagırm asm m doğru olacağını anlat­tı. Sözlerini b itird ikten sonra, «Anladın m ı?» diye sordu.

Ile id i yaşlı kadını neden böyle çağır­m ası gerektiğini aslında h iç anlayam am ış­tı. Ama Bayan Rottenm eier’in yüzündeki ifade öyle ciddî, öyle katıydı k i, ona bu­nun nedenlerini sorm aya cesaret edemedi.

H E i D t 175

Page 175: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ONUNCU BÖLÜM

BİR NİNE DAHA

_____ R T E S İ akşam , Sesem ann'larınevinde büyük b ir h a zırlık var-

J l ^ dı. Çok geçmeden kapının^ önünde b ir arabanın durduğu

duyuldu. Sebastian’la Tinnette olanca hız- la n y la m erdivenlerden aşağıya koştular, arkalarından da Bayan Rottenm eier gu­ru rlu adım larla basam akları ağır ağır in ­meye başladı. Bayan Sesem ann'ı ka rşıla ­mak, ona 'hoş geldiniz' demek zorunda

Page 176: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

olduğunu biliyordu. H eid i’ye odasında oturm ası, çağrılm adan aşağıya gelmeme­si em redilm işti. K ızcağız köşeye koyduğu taburenin üstünde oturup bekliyor, b ir yandan Bayan Sesem ann'la ta n ıştırıld ığ ı zaman söylemek üzere kendisine ezberle­tilen küçük söylevi tekrarlıyo r, iyice ez­berlemeye çalışıyordu.

Çok geçmeden Tinnette kapıda b e lir­di ve onu çağırdı. H er zam anki gibi ba­şım kapının kenanndan içe ri uzatarak, yine o y ılış ık sesiyle, «Çalışm a odasına ineceksin,» dedi.

H eidi yerinden kalkıp yola koyuldu. B ir yandan hâlâ söyleyeceği kelim eleri aklından tekrarlıyo r, b ir yandan da ne­den bu yaşlı kad ınla Bayan Rottenm eier’ in öğrettiği biçim de konuşm ası gerekti­ğine şaşıyordu. Odanın kap ısın ı açtığında büyükanne ta tlı b ir sesle, «Ah, işte ço­cuk geldi,» diye seslendi. «Gel de sana b ir bakayım !»

H E i D 1 177

Page 177: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi yaklaştı, her zam anki açık ko­nuşm asıyla, « İy i akşam lar, Madam,» dedi.

Büyükanne gülerek, «Aman Tanrım ,» diye bağırdı. «Siz, Alm dağında in san lar­la böyle m i konuşursunuz?»

«H ayır. B izim orada haç kim senin böyle b ir adı yoktur.» H eid i’nin sesi çok ciddiydi.

Büyükanne, «Burada da yoktur,» de­di. H âlâ gülüm süyordu. Uzanıp H eid i'nin yanağını okşadı. «Çocukların yanında ol­duğum zaman adım Büyükanne’dir. B u ­nu hatırlayabilecek m isin?»

«Elbette. Hem de çok iy i. Çünkü, ben de ilk önce öyle diyordum .»

Büyükanne başını sallayarak, «Anlı­yorum ,» dedi. H e id i’ye daha b ir dikkat­le baktı. H eid i'n in titrem eyen, cidd î göz­le ri de ona sevecenlikle bakıyordu. Y aşlı kad ını bu çocuğa doğru çeken b ir sıcak­lık doğmuş gibiydi. H eidi, kadının çok güzel ak saçlarına, üstündeki dantelli f i­

178 II E i D i

Page 178: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

leye, ik i yanındaki fiyonklara bakm ak­taydı.

«Senin adın nedir, çocuğum?»«Aslında adım H eidi. Ama eğer beni

Adelheid diye çağırırsanız, gene de ha­tırlam aya ça lışıp ...» H eidi suçlu suçlu sustu. Bazen Bayan Rottenm eier kendi­sin i bu isim le çağırınca hatırlayam adığı­nı, h iç aldırm adığını h atırlam ıştı. Tam o sırada Bayan Rottenm eier de odaya gi­riyordu. Bu sözleri duym uştu. Hemen sö­ze başladı:

«Bayan Sesemann da hak verecektir ki, bu çocuğa insanın telâffuz edebilece­ği b ir isim bulm ak zorundaydım . Evde birço k hizm etçinin de bulunduğunu d ik­kate alırsanız, elbette k i.. •»

Bayan Sesemann, «Çok haklısın ız, Rottenm eier,» diye onun sözünü kesti. «Ama madem ki çocuğun adı H eidi, ken­d isi de böyle çağrılm aya a lışık , ben de

H E i D I 179

Page 179: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

onu öyle çağıracağım . Böylece bu iş i de halletm iş olduk.»

Bayan Rottenm eier kendisine yalnız soyadıyla hitap edilm esinden pek utan­m ıştı. Ama büyükanne dediği dedik b ir insan olduğu için , elinden b ir şey gelmez­di. Çok uyanık b ir kadındı büyükanne. A k lı başındaydı. B u evde neler olup b it­tiğ in i b ir bakışta anlam ış gibiydi.

E rtesi gün öğleden sonra Clara, öğle uykusuna dalıncaya kadar, onun başında oturan Bayan Sesemann, odadan çıktığ ı zaman m erdivenlerden üst kata doğru yü­rüdü, Bayan Rottenm eier’in odasının ka­p ısın ı vurdu. Bayan Rottenm eier bu bek­lenm edik ziyaret karşısınd a oldukça şa- şalam ıştı. Bayan Sesemann sözü h iç do­laştırm adan:

«H eidi nerede ve ne yapıyor, bunu bilm ek istiyorum ,» dedi.

Bayan Rottenm eier, «Odasında,» diye k a rşılık verdi. «Eğer niyet ederse orada

180 H E i D î

Page 180: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kendisine hem oyalayıcı hem de yararh b ir sürü iş b u la b ilir. Ama eğer Bayan Sesemann bu çocuğun düşünebildiği, ya­pabildiği şeyleri b ilse le r... Anlatm aya b i­le cesaret edemiyorum.»

«Onun yerinde olsam, sanıyorum ben de tıp kı öyle davranırdım . Şim di lütfen küçüğe söyle de, odama gelsin. Ona ba­zı güzel k ita p la r verm ek istiyorum .»

«tşte sorun da burada ya!» diye pat­lad ı Bayan Rottenm eier. E lle rin i um ut­suzluk b e lirtisi o larak yukarıya k a ld ır­m ıştı. «Kitap onun ne işine yarar? Daha alfabeyi bile bilm iyor! Ona b ir şey öğ­retme olanağı da yok! Öğretmen de size aynı şeyi söyleyecektir. Peygam berler ka­dar sa b ırlı b ir insan olm asa, bu çocuğa ders verm eyi çoktan reddederdi.»

«Yaa... B u garip. Çocuk bana h iç de aptal gibi gozükm em işti. Şim di git, ba­na getir onu. Başlangıçta yalnızca kitap­

H E Î D l 181

Page 181: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lard aki resim lere bakm akla yetinsin öy­leyse.»

Bayan Rottenm eier daha çok .şeyler anlatm ak niyetindeydi ama, Bayan Sese- mann hemen arkasm ı dönüp çabucak odadan çıktı.

H eidi içinde güzel re n kli resim ler olan kitabı görünce gerçekten çok sevin­m işti. Büyükanne b ir sayfa çevirdi, H eidi birden neşeli b ir çığhk attı. Y a şlı kadın, çocuğun yüzüne baktığında yanakların­dan aşağı yaşların süzülm ekte olduğunu §ördü. Resim de çok güzel b ir otlak gö­rünüyordu. Yem yeşil o tlarla kaplıydı. Üzerinde çeşit çeşit hayvanlar otluyordu. B iraz ilerde çoban, sopasına dayanm ış, sürüsünü m utlu b ak ışla rla süzm ekteydi. H er taraf altın ışık la ra bürünm üştü. Gü­neş ufukta batm ak üzereydi.

Büyükanne uzanıp H e id i’nin elin i avuçları içine aldı. «Hadi yavrum , ağla­ma! Ağlama!» dedi. «B elki bu resim sana

182 H E t D 1

Page 182: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b ir şey h atırlatm ıştır. Ama bak, kitapta bununla ilg ili çok güzel b ir hikâye anla­tılıy o r. Sana bu gece o hikâyeyi anlata­cağım. Başka hikâyeler de va r kitapta. H epsini tekrar tekrar o kuyab iliriz. Şim di gel seninle biraz konuşalım . Gözlerinde­ki yaşlan kurula, karşım a geç k i yüzü­nü görebileyim . Tamaam, oldu işte. Şim ­di yeniden m utlu olduk.»

H eidi h ıç k ırık la rın ı durdurabilm ek için büyük çaba gösterdi ve sonunda ba­şardı. Büyükanne o zaman, «Şim di bana b ir şey söylemeni istiyorum , küçüğüm,» dedi. «D erslerin n asıl gidiyor? Onlardan hoşlanıyor m usun? B aşarı gösteriyor mu­sun?»

H eid i iç in i çekerek, «H ayır,» diye k a rşılık verdi. «Ama bunu beceremeyece­ğim i zaten biliyordum .»

«Neyi beceremeyeceksin, H eidi? Ne demek istiyorsun?»

«Okumayı öğrenmeyi. Çok zor.»

H E î D 1 183

Page 183: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Ömrümde böyle şey duymadmi! Kim söyledi sana zor olduğunu?»

«Peter söyledi. Hem Peter bu iş i b i­len b irid ir. Öğrenmeye çok ça lıştı ama, b ir tü rlü başaram adı. Çok zor çünkü.»

«Bu Peter ne biçim b ir çocuk böy­le! Şim di sen beni dinle H eidi. B iz, Pe- ter’in dediğine inanm ayacağız. Kendim iz deneyeceğiz. Em inim k i öğretm enin de­diklerine pek dikkat etm iyordun. Göster­diği harflere dikkatle bakm ıyordun.»

«Y aran yok,» dedi H eidi. Um utsuz­ca iç in i çekmeye devam ediyordu.

«H eidi, söylediklerim i iy i dinle! Sen okum ayı şim diye kadar öğrenemedin, çünkü Peter’in söylediklerine inanm ıştın Şim di ise benim söylediklerim e inanacak­sın. Ben sana, senin de her çocuk gibi okum ayı öğrenebileceğini söylüyorum . Öbür çocuklar da senin gibi çocuklardır. Ama Peter gibi çocuklar değildir. Hem bunu çok da çabuk öğreneceksin. H er

184 H E İ D Î

Page 184: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

şeyden önce, okum ayı b ild iğ in zaman ne­le r olaçağm ı anlam an gerek. Şu resimde, yeşil o tlann üzerinde duran çobanı gö­rüyo r m usun? îşte okum ayı öğrenir öğ­renmez bu kitap senin olacak. O çoba- nm başına gelenlerin hikâyesini kendi kendine okuyup, sanki b iris i sana anla­tıyorm uş gibi öğrenebileceksin. Çobanın sürüsüyle ne yaptığını, karşısın a nelerin ç ık tığ ın ı... hepsini! B u n la r seni sevindir­mez m i, H eidi?»

H eidi bu sözleri büyük b ir dikkatle dinliyordu. B irden, p ır ıl p ır ıl parlayan gözleriyle, «Ah, keşke şu anda okuyabil- seydim !» diye bağırdı.

«Çarçabuk öğrenirsin... bundan em i­nim H eidi. Ama şim di a rtık b irlik te Cla- ra ’nın yanm a gidelim , istersen bu kitap­la rı da götürelim .»

Büyükanne, H eid i'yi elinden tuttu, b irlik te çalışm a odasına doğru yürüdüler.

H eid i’nin ev e gitmeye kalkıştığ ı, B a­

H E I D Î 185

Page 185: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yan Rottenm eier’in onu yakalayıp nan­kör b ir çocuk olduğunu söyleyerek azar­ladığı günden bu yana, çocuğa b ir deği­ş ik lik olm uştu. A rtık canı istediği zaman evine dönemeyeceğini iyice anlam ış bulu­nuyordu. Oysa Dete teyzesi, ona öyle söy­lem işti. Söylem işti ama, o gene de Frank- fu rt’da kalm ak zorundaydı. Çok uzun b ir süre. B elki de öm rünün sonuna kadar. T ekrar buradan gitmeye kalkarsa,- Bay Sesemann’ın da, C lara ile büyükannenin de kendisini nankör diye nitelendirecek­le rin i anlıyordu. Y ani sözün kısası, evi­ni ne kadar çok özlediğini anlatabilece­ği h iç kim sesi yoktu. Büyükanneye an­latam azdı. Çünkü, kendisine çok iy i dav­ranan bu yaşlı kad ını da Bayan Rotten- m eier gibi öfkelendirm eyi göze alam azdı.

Ama bu dertlerin hepsini kendi iç in ­de tutm ak ona taşıyam ayacağı kadar bü­yük b ir a ğ ırlık veriyordu. İşta h ın ı kay­betmeye başlam ıştı. Günden güne sara-

186 H E t D t

Page 186: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

n p soluyordu. Geceleri yatağına yattığı zaman uzun süre uyanık kalıyor, el ayak çekilince Alm dağını, güneşin parlak ış ık ­la rın ı, re n kli çiçekleri gözünün önüne ge­tirm eye çalışıyo r, sonunda uykuya daldı­ğı zaman rüyasında dağların k ıp k ız ıl do­ru k la rın ı, tepelerindeki alev rengi karla­r ı görüyordu. Sabah uyandığında hemen dışarıya, güneşe koşm ak istiyo r, ama F ra n kfu rt’da olduğunu h a tırlıyo r, evinden çok, çok uzakta olduğunu farkediyordu. O zaman sessizce, uzun uzun ağlıyordu H eidi. H iç kim se işitm esin diye yüzünü yastıklara gömerek ağlıyordu.

H e id i’nin bu m utsuzluğu büyükanne­nin gözünden kaçm am ıştı. Önce belki b ir d eğişiklik olur, diye b irka ç gün bekledi. Ama H eidi gene öyle sessiz kalm akta de­vam ediyordu. B ir sabah büyükanne, çö- cuğun yüzünde ağlam ış gibi b ir ifade gördü. Onu kendi odasına götürdü, sevgi dolu b ir sesle, «Şim di söyle bana, Heidi,»

H E 1 D i' 187

Page 187: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dedi. «Derdin nedir? B ir şeye m i üzülü­yorsun?»

Ama H eidi bu iy i yü rekli kadm a k a r­şı nankörlük gösteremezdi kesinlikle.

«Lütfen... size söyleyemem,» diye k a rşılık verdi.

«Clara'ya söyleyebilir m isin?»«H ayır! H iç kim seye!»H eidi o kadar acınacak durum daydı

ki, büyükannenin iç in i b ir hüzün kap­ladı.

«Gel buraya, küçüğüm ,» dedi. «Sana b ir şey söylemek istiyorum : Eğer insa­nın üzüntüsü olursa, h iç kim seye de an­latam azsa, o zaman o üzüntüsünü T a n rı’ ya söyler, T ann'dan kendisine yardım et­m esini ister. Çünkü T anrı, bütün dertle­rim ize son verebilecek güçtedir. Bunu b iliy o r m uydun? H er akşam yatarken se­ni yaratan büyük T a n n ’ya dua edip, O'na, sana verdiği güzel şeylerden dolayı şük­

188 H E î D t

Page 188: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

rediyor m usun? Seni kötülüklerden uzak tutm asını d iliyo r m usun?»

«H ayır! Bunu h iç yapm ıyorum ,» de­di H eidi.

«Ömründe h iç dua ettin m i H eidi? Dua etmenin n a sıl b ir şey olduğunu b ili­yor m usun?»

« B ir zam anlar ilk büyükanne ile b ir­lik te dua ederdim . Ama çok eskidendi. Şim di unuttum .»

« B iliy o r m usun, H eidi, sana yardım edecek h iç kim se olm adığı için m utsuz­sun sen. iç im iz üzüntüyle dolu olduğu zaman. T a n rıy a koşm anın, O’na her şe­y i anlatm anın, bize h iç kim senin vereme­yeceği yardım ı verm esini istem enin ne güzel olduğunu düşünebiliyor m usun? B i­zi m utlu edecek şeyleri O her zaman ve­re b ilir.»

H eid i'n in gözlerine birden b ir sevinç geldi. «O'na her şeyi a n la ta b ilir m iyim ?» diye sordu.

H E Î D İ 189

Page 189: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Her şeyi, H eidi. H er şeyi.»O zaman çocuk, büyükannenin avu­

cunda duran e lin i geri çekti. «Yukarıya g id eb ilir m iyim ?» diye sordu.

«Elbette! Elbette!»H eidi bunu duyar duymaz, hemen

kendi odasına koştu. Taburesinin üstüne oturdu, e lle rin i kavuşturdu, T a n rıy a ta içinden gele gele, her şeyi anlattı, sonun­da da ondan eve, dedenin yanına döne­bilm ek için yardım istedi.

B u olaydan b ir hafta kadar sonra b ir gün öğretmen. Bayan Sesemann’ı görmek istediğini b ild ird i. Ona çok şaşılacak b ir haber verm ek niyetindeydi. Y a şlı kadı­nın oturduğu odaya alın d ığ ı zaman. B a­yan Sesemann ona elin i uzattı, «Sizi gör­düğüme çok memnun oldum,» dedi. «Şim ­di beni neden görmek istediğinizi anla­tın. Oturmaz m ısınız? Um arım bana b i­rin i şikâyet için gelm iyorsunuzdur.»

190 H E î D i

Page 190: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Türsine, efendim,» diye söze başla­dı öğretmen. « B ir şey oldu... h iç bekle­mediğim b ir şey. Geçmiş tecrübelerim in ışığm da bana b ir m ucize gibi görünm e­sine rağmen, gene de oldu. Asim da da gerçekten mucize. Bütün beklediklerim in tersine...»

Büyükanne, «Yoksa küçük H eidi oku­m ayı m ı öğrendi?» diye öğretm enin sö­zünü kesti.

Öğretmen şaşkınlıktan d ilin i yutarak ona baktı. Neden sonra:

«Bu gerçekten mucizeden aşağı kal­m ıyor,» diye açıklam aya başladı. «Bütün çabalarım a rağmen, alfabeyi bile b ir tür­lü öğrenem iyordu. Oysa şim di, birdenbi­re öyle çabuk öğrendi k i... Göz açıp ka­payıncaya kadar demek yerinde olur! Derslere yeni başlayan b iri için gerçek­ten olm ayacak şey!..»

Bayan Sesemann, «Hayat m ucizeler­le doludur,» diyerek gülüm sedi. «Tabiî

H E î D 1 191

Page 191: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

bu arada çocukta yeni b ir istek yaratm ak, ya da yeni b ir eğitim yöntem i uygulam ak gibi rastla n tılar da o la b ilir. Şim di bize çocuğun yaptığı bu aşamaya sevinm ek ve ilerde de böyle devam etm esini ummak kalıyor.»

Öğretmeni kapıya kadar geçirdikten sonra büyükanne, hemen çalışm a odası­na yollandı, aldığı iy i haberin sonuçları­n ı kendi gözleriyle görmek istedi. H eidi orada, C lara'nın yambaşmda oturuyor, elindeki kitaptan b ir hikâyeyi büyük b ir ilg i ve m erakla, yüksek sesle okuyordu. Sayfanın üstüne dizilm iş küçük, kara h arfle rin gerçek insanlara, ilg in ç serüven­lere dönüşm esi onu da şaşırtm ış gibiydi,

O akşam H eidi sofraya oturduğu z£ • man, tabağının üzerinde güzel re n kli re­sim lerle dolu olan o kitabı buldu. Soru soran b a k ışla rın ı büyükanneye çevirdi. Büyükanne başım sallayarak, «Evet, o kitap senin oldu artık, H eidi!» dedi.

192 H E 1 D î

Page 192: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«H er zaman için m i? Eve gittiğim zaman bile m i?»

H eid i'n in yüzü m utluluktan k ıp k ır­m ızı kesilm işti.

«Elbette her zaman için ! Y a rın bu kitabı okumaya başlarız.»

C lara a tıld ı: «Ama henüz eve gidecek değilsin, H eidi,» dedi. «Daha y ılla rca b i­zim le kalacaksın. Hep yanım da kalm am istiyorum . Hele büyükannem gidince.»

H eidi o gece yatm adan önce k ita b ı­na baktı. Ondan sonra da her gece, o gü­zel resim leri anlatan hikâyeleri tekrar tekrar okum ayı âdet etti.

A kşam lan büyükanne, «Şim di H eidi bize biraz kitap okusun,» dediği zaman, küçük kız sevinç içinde kitab ın ı getiriyor, okuduğu hikâyeler ona her seferinde da­ha güzel, daha ilg inç geliyordu. E n çok sevdiği resim , çarp ık sopasına dayanmış duran çobanı, o yeşil otlağı gösteren re­sim di. Bu çoban, babasının sürüsünü ot­

H E i D î 193

Page 193: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

latıyordu. Ama b ir sonraki resim de ço- bamn evden kaçıp, yabancıların domuz sü rü le rin i otlatm ak zorunda k a lış ı göste­rilm ekteydi. K ötü şeyler yemekten zayıf­lam ıştı. Bu resim de güneş ötekindeki ka­dar parlak değildi. H er taraf g ri ve sis­liy d i. Ama b ir üçüncü resim daha vardı. B u seferkinde çobanın babası ko lların ı açm ış, pişm an olup evine dönen oğlunu kucaklam aya koşuyordu. Çocuk utanarak yaklaşıyordu babasına doğru. Yorgundu, pisti, üstü başı y ırtık p ırtık tı. Kitapta H e id i’nin en çok sevdiği hikâye buydu. Bunu tekrar tekrar okuyor, büyükanne­nin açıklam alarım dinlem ekten h iç usan­m ıyordu. Başka güzel hikâyeler de vardı kitapta. O nları okuyarak, resim lerine ba­karak, günler çok daha çabuk geçmeye başlam ıştı. Sonunda büyükannenin gide­ceği gün de geldi çattı.

194 H E 1 D î

Page 194: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Heidi okum ayı çok sevmişti.

Page 195: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON BİRİNCİ BÖLÜM

HEİDİ BİRÇOK ŞEY ÖĞRENİYOR

V D E kaldığı süre boyunca b ü ' yükanne her gün öğleden son-

I ra C lara’nın yatağı yanında oturuyor, o dinlenm ek üzere

yattığında uyuyuncaya kadar onu b ekli­yor, daha sonra H eid i’y i kendi odasına çağırıp onunla konuşuyor, çeşitli konu­la rla onu oyalamaya çahşıyordu. B üyük­annenin b ir sürü oyuncak bebekleri var­dı. H eidi'ye bebeklere giydirm ek için el­

Page 196: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

biseler, paltoiar dikm eyi de öğretm işti. Böyle böyle H eidi h iç farkm da olmadan d ik iş dikm esini de b iliyo rd u artık. Oku­m ayı da b ild iğ i için , arasıra büyükanne- 5'e yüksek sesle kitap okuyor, bu onu çok eğlendiriyordu. Okudukça, hikâyeler onu daha çok sarm aya başlam ıştı. Ama gene de h iç b ir zaman tam anlam ıyla m utlu görünm üyordu H eidi. P ır ılt ılı gözleri es­k isi gibi parlam ıyordu.

Büyükannenin gideceğine yakın, son hafta içinde H eidi b ir gün onun odasın­da otururken büyükanne birden, «Söyle bana yavrum ,» dedi. «Neden m utlu değil­sin? Yüreğinde b ir üzüntü mü var?»

H eidi, «Evet,» diye başım salladı.«T a n rıy a anlattın m ı?»«Evet.»« İşle r düzelsin, eskisi gibi m utluluk

gelsin diye her gece dua ediyor m usun?»«Yoo, hayır,» dedi H eidi. «A rtık hiç

dua etmiyorum.»

196 H E 1 D 1

Page 197: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Neden, H eidi? Neden artık dua et­m iyorsun?»

«Y aran yok. T ann h iç dinlem iyor. Sebebini anlam ak da kolay. Fran kfurt'da yaşayan bu kada!r insam n, hepsi ona dua ederken, elbette' tüm ünü birden dinleye­mez. Beni duyam ıyor galiba!»

«N asıl bu kadar emin olabiliyorsun, H eidi?»

«H aftalar boyunca aynı şey için her gün dua ettim, gene de yapmadı.»

«Ah, H eidi! T a n rıy ı bu şekilde dü­şünmek çok yanlış. O bizi j^aratan baba- m ızdır. B izim için en iy i şeyin ne oldu­ğunu O çok İ3 I b ilir. Bazen biz bilem e­yiz, ama O b ilir. Eğer kendim iz için iy i olmayan b ir şey istersek, O, bize onu de­ğil, hakkım ızda daha h a y ırlı olan şeyi ve­rir. Bıkm adan, içten gelerek dua etmeyi sürdürürsek, Tanrı'dan uzaklaşm adan, inancım ızı kaybetmeden beklersek, dua­larım ız kabul olacaktır. A nlıyor musun,

H E î D t 197

Page 198: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi? O istediğin şey senin iç in iy i b ir şey değilm iş. Daha doğrusu, bugün için sana iy i gelmeyecek b ir şeymiş. Yoksa T an rı seni elbette duym uştur. O, herkesi, her zaman duj'ar. Çünkü, T a n rı’d ır O. Senin, benim gibi insan değildir. Sana neyin y a ra rlı olacağını b ild iğ i için de, ’H eidi istediğini elde edecek ama, şim di değil,’ dem iştir. ’Onu ancak kendisi iç in iy i olduğu zaman elde edecek. Çünkü ona istediğini hemen verirsem , günün birinde bunun iy i olm adığını anlayacak, ve bana, 'Tanrım , neden duam ı kabul ettin?’ d i­yecektir.’ 'Bana verdiğin şey h iç de san­dığım kadar iy i olm adı,' diyecektir. Tan­r ı seni her zaman izlediğine göre, sen de O’na güvenm eliydin. H er derdinle O’na koşm alı, O’na dua etm eliydin. Ama sen O'ndan kaçtın. Dua etmeyi b ıraktın . Tü­müyle unuttun O'nu!..

«Oysa b iris i senin gibi davrr>.]dıiM za­man, T anrı, onun sesini dua edenlerin

198 H E î ü t

Page 199: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

arasında a rtık işitmemeye başlar. O za­man da onu kendi haline b ıra k ır. Sonra o insanın b ir derdi olunca, 'Bana yardım edecek kim se yo k!' diye yakınm aya baş­layınca, T an rı da ona, 'Benden niye kaç­tın?' der. 'K açarsan sana yardım ede­mem.' Sen böyle olm asını m ı istiyorsun, H eidi? Yoksa, gene O'na gidip, kaçtığın iç in bağış dilem eyi, her gün dua etmeyi, O'nun her şeyi düzelteceğine inanm ayı, tekrar m utlu olm ayı m ı istiyorsun?»

Büyükannenin söylediği her söz kü­çük kızın ta yüreğine dokunuyordu. So­nunda pişm an b ir sesle, «Hemen T an rı' dan beni bağışlam asını isteyeceğim ve b ir daha da O'nu unutmayacağım,» dedi.

«Aferin ‘sana. Zam anı gelince O, sa­na yardım edecektir, h iç korkm a!»

Bunun üzerine H eidi, hemen odasına koştu. T an rı'ya kendisini bağışlam ası ve b ir daha unutm am ası için dua etti.

H E t D t 199

Page 200: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Büyükannenin gidişi, hem Clara, hem H eidi iç in çok üzücü b ir olaydı. O gün ik is i de pek sessizleşm işlerdi. Ama büyükanne iş i b ir p arti havasm a sokm ak­ta direniyordu. O zaman çocukların kendi gidişine o kadar üzülm eyeceğini dü­şünm üştü. Y a şlı kadın, arabasına binip uzaklaştıktan sonra, ev birden çok boş, çok sessiz gibi görünmeye başladı. C lara da, H eidi de kend ilerin i kaybolm uş gibi hissettiler.

E rtesi gün öğleden sonra çocuklar b irlik te otururken H eidi, C lara’ya her gün yüksek sesle kitap okum ayı önerdi. C lara bu fik re çok sevindi, H eidi de bü­yük b ir istekle işe koyuldu. Ama okuduk­la rı ilk hikâye, ölen b ir büyükanneden söz ediyordu. Okuduğu hikâyelerin hepsi­n i çok ciddîye alan, her kelim esinin doğ­ru olduğuna inanan H eidi, birden bu öle­n in Alm dağındaki nine olabileceğini dü­şündü ve göz yaşlarına boğuldu. Clara,

200 H E I D î

Page 201: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ona bu ninenin bam başka b ir nine ol­duğunu anlatm aya ça lıştı ama, b ir kere H e id i'n in kafasına böyle b ir şeyin olabi­leceği düşüncesi girm işti artık. B irden ninenin, hatta dedenin de ölebileceği, ken­d isin in o sırada çok uzaklarda olabilece­ği, sonunda Alm dağına döndüğünde, ora­daki bütün ca n lıla rı sessiz ve ölü bula­bileceği, kendisinin yapayalnız kalabilece­ği, sevd iklerin i b ir daha h iç göremiyebi- leceği aklın a geldi. B u düşünceler daha da yüksek sesle h ıçkıra ra k ağlam asına se­bep oldu.

Clara, onu avutm aya çalışırken . B a­yan Rottenm eier de odaya girdi. H eidi hâlâ hıçkırm aya devam ettiği için , kadın, «Adelheid!» diye seslendi. «Yeter artık! H er okuyuşta böyle tepki gösterirsen, o kitabı elinden ahnm !»

H eidi bu sözler üzerine sapsarı ke­sild i. K itap, onun en değerli m alıydı. Ça­bucak gözyaşlarını ku ru ladı. B u yöntem

H E t D t 201

Page 202: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İşe yaram ıştı. A rtık okuduğu hikâye ne olursa olsun, H eidi h iç ağlam ıyordu. Ama bazen göz y a şla rın ı tutm ak öyle güç olu­yordu ki, C lara ona, «Yüzün ne biçim ­lere giriyor, H e id i!» diyordu. Ama yüzü­nün değişik biçim lere girm esi h iç değil­se, sessizce o lab iliyo r ve böylelikle de Bayan Rottenm eier’in d ikkatin i çekm i­yordu.

H eidi, yeniden iştah ın ı kaybetmeye başladı. Öylesine zayıfladı, öylesine soldu ki, sofrada uzatılan yem ekleri alm adığı­nı gören Sebastian da üzülm eye başladı. Bazen b ir servis tabağını küçük kızın önüne tutarken, «Şundan biraz alın. B a­yan H eidi,» diye, fısıld ıyo rd u , «öyle gü­zel k i! Yok, o kad arcık değil, tepeleme dolu b ir kaşık alın ! İk in c is in i de alın!» Ama yaran olm uyordu bu sözlerin... H ei­di, hemen hemen h iç b ir şey yem iyordu artık. Geceleri yatağına yattığı zaman evi­n i düşünüyor, orada neler olup b ittiğ i­

202 H E î D i

Page 203: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ni m erak ediyor, sonra yüzünü yastığa gömüp sesini saklayarak kalb i pai'çala- nırcasm a ağlıyordu.

G ünler geçip duruyordu. H eidi yaz mı, kış m ı olduğunun farkında bile de­ğildi. D ışarıya baktığı zaman, yalnızca gri d u varları ve kire m itli dam ları göre­biliyordu. Sokağa ancak C lara araba ge­zintisine çıkabilecek kadar iyiyse çık ıyo r­la r, h iç b ir zaman b ir-ik i sokaktan ile ri gitm iyorlardı. T ab iî ne çimen, ne çiçek, ne köknar, ne de dağ görüyorlardı. H ei- d i'n in h atırlad ığ ı güzel şeylere k a rşı duy­duğu özlem de, günden güne büyüyordu. Sonunda b u n ları ne zaman hatırlasa, ne zaman sözünü etse, gözleri dolmaya baş­ladı.

Sonbaharla kış geçmiş, a rtık ilk b a ­har güneşi k a rşı evin d u varların ı ışık la n ­dırm aya başlam ıştı. H eidi yakında Peter' in keçilerle Alm ’a tırm anm a vaktinin ge­leceğini b iliyo rd u . Ç içekler güneşte p a rıl­

H E î D i 203

Page 204: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dayacak, gurup vakti dağlar k ıp kırm ızı kesilecekti. H eid i odasında otururken karşı duvara vuran güneşi görmemek için avu çların ı gözlerine bastırıyordu. Tek başına, özlem lerine sa n la san la, C lara onu çağınncaya kadar öylece bekliyordu.

204 H E t D î

Page 205: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

e

ON İKİNCİ BÖLÜM

EVDE HAYALET VAR

İR süreden beri evde pek ga- rip şeyler olm aktaydı. H er sa- bah hizm etkârlar uyanıp aşa­ğıya indiklerinde, evin sokak

kap ısın ı ardına kadar açık buluyorlardı. Bu durum ilk ortaya çıktığında, birkaç gün boyunca bütün odalar teker teker aranm ış, h ırsız g irip girm ediği, b ir şey­le r çalın ıp çalm m adığı anlaşılm aya ç a lı­şılm ıştı. Ama kaybolan b ir şey yoktu.

Page 206: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Geceleri bütün ledbirleı- a lın ıyo r, kapı dikkatle kapanıp sürgüleniyor, daha da sağlam laştırm ak iç in arkasm a kocaman b ir de tahta m andal yerleştiriliyo rd u . Ama bütün bun lar h iç b ir sonuç verm i­yor, sabah olduğu zaman kapı gene a r­dına kadar açık bulunuyordu. Sonunda John'la Sebastian, bütün cesaretlerini topladılar, alt kat holüne açılan odada oturup sabaha kadar, h iç uyum adan bek­lemeye, olup biteni anlam aya ahdettiler. Bayan Rottenm eier, ik i uşağın eve gire­bilecek yabancılara k a rşı s ilâ h lı olm asın­da yarar görüyordu. Y u karıd aki çekme­ceden Bay Sesemann’ın ik i tabancasını çıka rd ı, mahzenden de b ir şişe şarap ge­tirerek nöbetçilere biraz cesaret sağlama­ya çalıştı.

K a ra rla ştırıla n gece gelince ik i uşak aşağı kattaki odaya yerleştiler. Y erleş­tik le ri anda da hemen cesaretlerini art­tıracak b irkaç yudum a ihtiyaç duydular.

206 H E i D i

Page 207: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Başlangıçta şarap o n ları pek konuşkan yaptı. Az sonra u yk u la rın ı getirdi, ik is i de ko ltu kların ın arkasına yaslanıp horul h o ru l uyum aya b aşladılar. H oldeki bü­yük saat on ik iy i çalarken Sebastian uyandı. John’a da seslendi ama, arkada­şı uyanm ıyordu. Sebastian tekrar uyu­m adı. Gecenin sessizliği içinde, koltu­ğunda tedirgin tedirgin oturm aya devam etti. Y alnızca arasıra John’un uyanıp uyanm adığını anlam ak için onu dürtüyor­du. Saat b ir i çalarken John da sıçraya­rak uyandı. Hemen ayağa fırla d ı, büyük b ir cesaret gösterisiyle, «Sebastian, şim ­di a rtık d ışarıya çıkıp durum a b ir bak­sak iy i olur,» dedi. «Korkm uyorsundur um arım ! H aydi, yürü! Önce ben çıka­yım.»

John odanın kap ısın ı tutup ardına ka­dar açtı, adım ını hole attı. O sırada esen b ir rüzgâr, elindeki mumu söndürdü. John hemen b ir adım geri bastı ve a r­

H E 1 D i 207

Page 208: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kasında duran Sebastian’a tosladı. Onu itiştire re k odaya sokuldu, kap ıyı çarpa­rak kapattı ve büyük b ir telâşla anahta- n da çevirip k ilitle d i. Ancak bundan son­ra k ib riti çakıp elindeki mumu tekrar yakabildi. Sebastian bu garip davranış­lardan ne anlam çıkarabileceğini bilem e­m işti. Şaşkın b a k ışla n n ı John’a çevirdi. Mum ışığında John’ın yüzü kâğıt gibi bem­beyaz görünüyordu. Ü stelik t ir t ir titre­m ekteydi adam. Sebastian aceleyle, «Ne var?» diye sordu. «Ne gördün?»

«K apı ardına kadar açıktı,» diye so­ludu John. «M erdivenlerde de beyaz b ir şey v a rd ı... sonra birden puf diye yok oldu.»

Sebastian korkuyla ürperdi. D izleri bükülüverdi. O gece sabaha kadar ik is i b irb irin e sokulup oturdular ve pencere­lerden içeriye gün ış ık la rı doluncaya ka­dar yerlerinden kıpırd am adılar. Ancak sokaktan in san lar geçmeye başladıktan

208 H E 1 D î

Page 209: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sonra odadan çıkıp , sokak kap ısın ı kapa­tabild iler, ve üst kata. Bayan Rotten- m eier'e hikâyeyi anlatm aya gittiler. Ba­yan Rottenm eier olup bitenleri d inledik­ten sonra, hemen oturup Bay Sesemann’a uzun b ir m ektup yazdı. Ona hemen eve dönmesi gerektiğini, çünkü evde herke­sin can korkusu içinde olduğunu, bu kor­kunç o laylan n ne gibi sonuçlara yol aça­cağını da kim senin kestirem edigini an­lattı. Fakat Bay Sesemann’dan gelen mek­tupta, henüz eve dönmesine im kân olm a­dığı yazılıyor, adam ın olayı pek hafife aldığı da b e lli oluyordu.

Bayan Rottenm eier a rtık bu korku­dan bezmeye başlam ıştı. O zamana kadar hayaletten çocuklara h iç söz etmemiş, bu durum un on ları korkutacağını düşünm üş­tü. Ama şim di durum değişikti. A klına b ir f ik ir gelm işti. Hemen C lara ile H eid i’ nin yanm a gitti, onlara k ısık sesle, ama çok re n kli ayrın tılarla, bütün olayı baş­

H E î D î 209

Page 210: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tan sona anlattı. B u d in led ik leri C lara’ y ı öylesine korkuttu ki, kızcağız avaz avaz bağırarak babasının eve gelm esini istediğini söyledi. B u durum da onu b ir saniye b ile yalnız bırakm ak doğru ola­m azdı. Bayan Rottenm eier, Bay Sese- m ann'a b ir m ektup daha yazdı, bu sefer olup bitenler yüzünden C lara’n ın zaten na­zik olan sağlık durum unda b ir kötüleş­me olursa kendisinin h iç b ir sorum luluk kabul etmeyeceğini de ekledi. B u sözler beklenen etkiyi yapmaya yetm işti. Bay Sesemann ik i gün içinde eve döndü. C lara onu görünce sevinçten coştu. Babası onu böyle m utlu gördüğüne çok memnun ol­m uştu. Y üz çizgilerinden b e lli oluyordu bu rahatlığı.

Gözlerinde b ir p ırıltıy la Bayan Rot- tenm eier’e, «Hayalet ne âlemde bugünler­de?» diye sordu.

K adın ekşi b ir sesle, «Y azdıklarım şa­ka değil, efendim,» dedi. «Em inim ki,

210 H E î D i

Page 211: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Bay Sesemann da yarın bu iş in şaka ol­m adığını anlayacak ve fik irle rin i değişti­receklerdir.»

«Bakarız,» dedi Bay Sesemann. «Ba­na Sebastian'ı gönderin.»

A slında Sebastian’la Bayan Rotten- m eier’in her zaman pek iy i geçinemedik- le rin in farkındaydı. B u garip olayların meydana gelişi hakkında bazı ku şku lan \’ardı.

Uşağa, «Şim di bana açık açık söyle, Sebastian,» dedi. «Bayan Rottenm eier’i korkutm ak iç in sen hayalet ro lü yapıyor olm ayasın?»

«Şerefim üzerine yem in ederim ki öyle b ir şey yapm ıyorum , efendim !» dedi Sebastian. Sesi, onun gerçekten doğru söylediğini b e lli ediyordu. «Lütfen a k lı­nıza böyle b ir şey gelmesin, efendim ! B u konu son günlerde beni de epey tedirgin etmeye başladı.»

«Madem k i durum böyle, o zaman sa­

H E İ D İ 211

Page 212: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

na vc cesur Jo hn’a hayaletlerin gün ış ı­ğında n asıl göründüğünü göstermem ge­rek. A slında kendinden utanm an gerekir, Sebastian. Koskoca, k a lıp lı kıyafetli adam sın! B ir hayaletten ödün kopuyor. Şim di hemen dostum D r. C lassen'in evi­ne git, benden selâm söyle, bu akşam saat dokuzda burada olm asını istediğim i haber ver. Paris'ten buraya s ırf onunla konuşm ak, öğüdünü alm ak iç in geldiğim i söyle. Gece de burada kalm ak üzere ha­z ır lık lı olsun. A nladın m ı?»

O akşam saat tam dokuzda doktor kap ıyı çaldı. K ır saçlı, p arlak gözlü, iy i y ü rekli b ir adam dı. İçeriye girerken b i­raz kaygılı görünüyordu ama. Bay Sese- m ann’ı görünce kahkahalarla gülmeye başladı.

«Şu hale bak hele!» dedi. «Gece sa­baha kadar başında beklenm esi gereken hasta sensen, oldukça iy i görünüyorsun!»

«O kadar çabuk karar verme, dos­

212 H E î D 1

Page 213: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tum! Sana olup bitenleri anlatayım da, öyle karar ver. Bu evde b ir hayalet do­laşıyor! P e rili ev burası!»

D oktor bu sefer sarsıla sarsıla gül­meye başladı.

Bay Sesemann, «Ne de an layışlı dost­muşsun,» diye sözlerine devam etti. «Ne yazık ki, Bayan Rottenm eier böyle güle­m iyor ve iş in zevkini senin kadar çıka­ram ıyor. A ilenin atalarından b irin in hort­layıp geceleri evin içinde gezindiğine iy i­ce inanm ış.»

D oktor hâlâ k ık ır k ık ır gülerek, «Pe­ki, Bayan Rottenm eier bu hayaletle na­sıl tanışm ış?» diye sordu.

Bay Sesemann hikâyeyi başından so­nuna kadar anlatınca, ik i arkadaş aşağı­ya in d ile r ve birkaç gece önce Sebastian’ la John’ın nöbet beklediği odaya yerleş­tile r. K o ltuklara kurulup sigara içerek, çene çalarak vaktin n asıl geçtiğini anla­madan saat on ik iy i çaldı.

H E t D i 213

Page 214: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Doktor, «G aliba hayalet bizim koku­muzu aldı, bu gece gelmemeye karar ver­di,» dedi.

«Biraz sabırh ol! G enellikle saat b ir olm adan geliyorm uş!»

Gene sohbete başladılar. Saat b iri çalm caya kadar holden h iç ses gelmedi. Derken b ir ara doktor tek parm ağını ha­vaya kald ırıp ,

«Şşşş, Sesemann,» dedi. « B ir şeyler işitiy o r m usun?»

İk is i de susup dinlediler. Sokak ka­pısına takılan tahtanın ka yd ırıld ığ ı duyu­luyordu. Daha sonra anahtarın k ilit iç in ­de dönüşünü dinlediler. Bay Sesemann, m asanın üstünde duran tabancalardan b i­rin i kaparken kapının a ç ılış ı da iş itild i.

Doktor, «Korkm uyorsun ya?» diye sordu.

Bay Sesemann, «D ikkatli olm akta ya­ra r vardır,» diye k a rşılık verdi. E lin e lam ­bayı alıp hole çıktı.

214 H E i D t

Page 215: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Açık kapıdan içeriye ay ışığ ı dolu­yor, eşikte hareketsiz duran beyazlar giy­m iş k işin in üstüne dökülüyordu.

D oktor yüksek sesle, «Kim var ora­da?» diye sordu. Sesi holün içinde yan­kılanıyordu. îk i adam b irlik te kapıdaki beyaz gölgenin üstüne yürüd ü kleri za­man, gölge döndü ve küçük b ir çığ lık attı. Beyaz geceliği, çıp lak ayaklarıyla H eidi oracıkta titreyerek duruyor, göz ka­m aştıran ışığ ın altında gözlerini k ırp ıştı­rarak kendisine çevrilm iş silâh lara şaş­k ın lık la bakıyordu.

ik i erkek de b irb irle rin e şaşkın ba­k ışla rla baktılar.

Doktor, «Bu, su getiren küçüğün ta kendisi!» diye söylendi.

Bay Sesemann, «Bu ne demek olu­yor, çocuğum?» diye sordu. «Neden aşa­ğıya indin sen?»

H eidi solgun, titreyerek adamm ka r­

H E İ D Î 215

Page 216: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

şısında durm aktaydı. «Bilm iyorum ,» dij e fısıld ad ı.

O sırada doktor söze karışm ak ge­reğini duydu. «Sesemann, bu dum m be­n i ilg ile n d iriyo r galiba,» dedi. «Sen oda­ya geç, ateşin karşısın a oturup beni bek­le. Ben, çocuğu yatağına yatırırım .»

B u sözlerden sonra doktor hemen ta­bancasını b ırak tı, çocuğu kucaklayıp yu­karıya, odasına çıka rd ı, yatağa yatırıp üstünü dikkatle örttü. K endisi de yata­ğın kenarına oturdu, küçük kızın elin i tuttu, yum uşacık b ir sesle, «A rtık her şey yoluna girdi,» dedi. «Söyle bana, nere­ye gitm ek istiyordun, çocuğum?»

H eidi, «H iç b ir yere gitm iyordum ,» diye k a rşılık verdi. «G ittiğim in farkında değildim . Ama birden kendim i orada b u l­dum.»

«Rüyanda b ir şey m i görüyordun?»«Evet. H er gece aynı rüyayı görü­

rüm . Kendim i dedemin yanında sanırım .

216 H E i D i

Page 217: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Resimli kitabı çoi< beğenmişti

Page 218: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

D ışarda köknar ağaçlarının rüzgârda ç ı­kardığı sesi duyarım . Y ıld ız lı gecede gök­yüzünün ne güzel olacağını düşünürüm . Hemen kulübenin kapısına koşup açarım .

‘Ama uyandığım zaman kendim i gene F ra n kfu rt’da bulurum .»

«H iç b ir yerinde ağrı, sızı var m ı?»«H ayır. Y alnız şuram da ağır b ir taş

varm ış gibi hissediyorum .»«B ir şey yem işsin de yutam am ışsın

gibi mi?»«H ayır, öyle değil. Ama gene de o ka­

dar ağır k i, canım durm adan ağlamak istiyor.»

«Anlıyorum . O zaman uzun uzun ağ­lıy o r m usun?»

«Yoo, hayır! Ağlamak olanaksız. B a­yan Rottenm eier izin verm iyor.»

«Sen de bu yüzden yutkunuyor, da­yanmaya çalışıyorsun, öyle m i? Ama be­ri yandan, F ra n kfu rt’da kalm ak hoşuna gidiyor, değil m i?»

H E Î D î 217

Page 219: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi ezik b ir sesle, «Evet,» dedi ama, sesi sanki 'h a yır' derm iş gibiydi.

«Dedenin yanm dayken nerede oturu­yordun?»

«Alm dağmm tepesinde.»«S ıkıcı olm uyor muydu?»«H ayır! Çok güzeldi. Öyle güzeldi

k i...»H eidi sözlerine devam edemedi. Geç­

m işi hatırlam ak, az önce geçirdiği serü­vene eklenip bunca zam andır içinde tut­tuğu göz ya şla rıy la da birleşince, artık kendini tutam am ıştı. Gözlerinden aşağı yaşlar boşalm aya başladı. K üçücük vücu­du h ıç k ırık la rla sa rsılıp duruyordu. Dok­tor ayağa kalktı, elin i H eid i'n in yastığı üzerine koydu, «Ağla biraz,» dedi. «H iç b ir zararı olmaz. Daha sonra da uyum a­ya çalış. Y a rın her şey düzelecek.»

Bundan sonra doktor aşağıya, arka­daşının yanına indi. Onun oturduğu ko l­tuğun karşısınd a duran ik in ci koltuğa

218 H E Î D İ

Page 220: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yerleşerek cidd î b ir yüzle konuşm aya baş­ladı: «Sesemann, bu küçük çocuk b ir uyurgezer. H er gece, hiç farkında olm a­dan evin içinde dolaşıyor, ön kapıyı açı­yor ve hizm etkârların korkm asına sebep oluyor. A slında çocuk evini özlüyor ve bu özlem içinde kavruluyor. Ne kadar za­yıf, ne kadar acınacak halde olduğuna hiç dikkat etmedin m i? Bunun b ir tek ça­resi var, o da çocuğu hemen evine gön­dermek. B eni dinlersen hemen yarın yo­la çıkarm akta da ya ra r var.»

Bay Sesemann büyük b ir heyecan içinde ayağa kalktı, odanın içinde b ir aşa­ğı b ir yu kan gezinmeye başladı. «Hasta dem ek!!! E vin i özlüyor h a!!! Üzüntüden zayıflıyor! Benim evimde! Kim se de fa r­kında olm uyor Sen de b ir dojctor olarak onu evine yollam am ı öğütlüyorsun. Ola­maz, doktor. Bunu yapamam ben. Sen önce bu çocuğu ele a lırsın , sağlığına ka­

II E t D i 219

Page 221: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

vuşturursun, ondan sonra, eğer istiyorsa, evine yollayabilirim .»

Doktor, «Sesemann!» diye onun sö­zünü kesti. « B ir düşün. B u hastalık, hap­la rla, şu ru p larla iyileştirilece k türden b ir hastalık değil. Çocuk zaten ince yap ılı ama, eğer evine, o dağ havasına geri dö­nerse çabucak to parlan abilir. A ksi hal­de... sen çocuğu evine hasta yollam ayı mı tercih edersin, yoksa h iç yollayam am ayı mı?»

Bu açık sözler Bay Sesem ann'ı çok korkuttu. D oktorun dediklerini hemen kabul etmek zorunda kaldı. «Eğer sen tek yolun bu olduğuna inanıyorsan, hemen harekete geçmemiz gerek,» dedi.

Konuyu aralarınd a biraz daha ta rtış­tıla r, b ir süre sonra da doktor izin iste­yip evden ayrıld ı. B ay Sesemann, onu ge­çirm ek iç in kapıyı açtığı zaman, sabah ış ık la rın ın sokağı iyice aydınlatm ış oldu­ğunu farketti.

220 H E t D î

Page 222: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ALM’A DÖNÜŞ

B a y Sesemann, heyecanlı adım ­la rla yukarıya, Bayan Rotten- m eier’in odasına yürüdü. K ap ı­ya sert vurulm ası, kad ını uy­

kudan uyandırdı. Bayan Rottenm eier, efendisinin, «Lütfen yemek odasına gelin! Y o lculuk h a zırlık la rı yapm am ız gereki­yor,» dediğini duyunca iyice şaşaladı.

Daha ömründe bu kadar erken kalk­mak zorunda kalm am ıştı Bayan Rotten-

Page 223: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

meier. Saat dört buçuktu. Ne olm uş ola­b ilird i acaba? Öyle kaygılanm ıştı k i, el­b iselerin i bile güçlükle giydi. Bay Sese- mann o kapıdan ayrıld ıktan sonra evin bütün hizm etkârlarını b irer b ire r uyan­dırm aya koyuliBuştu. Hepsine seslene­rek dolaşm ası, za va llıla rı hayaletin eve saldırdığına inandırm ıştı. H er halde efen­d ile ri kendilerinden yardım istiyo rd u!.. Oysa onu yemek odasında b ir aşağı b ir y u karı gezinir buldular, ve yüzünde h iç korku ifadesi olm adığını görünce, daha da çok şa şırd ılar. John'a a tla n ve araba­y ı hazırlam ası söylenm işti. Tinnette ise H e id i'yi uyandırıp giydirm ek görevi al­m ıştı.

Sonunda Bayan Rottenm eier de ha­zırlan ıp aşağıya inebildi. Bay Sesemann, ona: İsv iç re li çocuğun eşyalarını b ir san­dığa yerleştirm esini, C lara'nın g iysile rin ­den de b azıların ı ona verm esini tembih etti. B öylelikle küçük kız, evine birkaç

222 H E t D i

Page 224: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kat dogm dürüst kıyafet de götürebile­cekti. Bay Sesemann bütün b u n ların çar­çabuk yapılıp b itirilm e sin i istiyordu.

Z avallı Bayan Rottenm eier, Bay Se- semann’a şaşkın şaşkın bakakalm ıştı. B u­raya gelirken hayalete dair, insanın saç­la rın ı diken gibi havalandıracak b ir olay dinlemeye hazırlanm ıştı. Oysa, kendisine pek olağan şeyler anlatılıyordu. K ulakla- nna inanam ayarak dürdü, bekledi. Bay Sesemann’ın başka şeyler de söyleyeceği­ni um uyordu. Oysa onun uzun açıklam a­la rla kaybedilecek vakti yoktu. Hemen C lara’n ın odasına doğru uzaklaştı ve B a­yan Rottenm eier’i oracıkta tek başına b ı­raktı. C lara yatağında uyanık yatıyordu. Bu erken saatte evin içinde başlayan ha­reketin nedenlerini m erak etmekteydi. Babası, onun yatağının kenanna oturarak olup bitenleri b ir b ir anlattı, doktorun vardığı yargıyı, H e id i’nin hemen evine

H E î D i 223

Page 225: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dönmesine n asıl karar verdiklerin i açık­ladı.

C lara’ysa pek üzülm üştü. H eid i’yi yanında tutabilm ek için aklın a gelen her çareyi ortaya atıyordu ama, babası ka­ra rın ı değiştirm iyordu. C lara’ya eğer iy i çocuk olur, H e id i’n in gidişine sızlanm az­sa, ertesi y ıl onu İsv iç re ’ye götüreceğine söz verdi.

Sebastian’a da çocuğu alıp evine ka­dar götürm esi em redilm işti. B irin c i gün Basel'e kadar gidecekler, ertesi gün ora­dan H e id i’n in oturduğu yere geçecekler­di. Sebastian, aynı zamanda çocuğun de­desine Bay Sesemann’dan b ir m ektup gö­türecekti. B u m ektup yerine v e rilir ve­rilm ez Sebastian eve dönebilecekti.

Bay Sesemann sözlerini b itirirke n , «A sıl önem li olan şu, Sebastian...» dedi. «Şu karta B asel’deki b ir otelin adını ve adresini yazdım . B u k a rtı otelin m üdü­rüne gösterdiğin zaman, sana ve çocuğa

224 H E 1 D î

Page 226: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b irer oda verecekler, önce çocuğun oda­sına gideceksin, bütün pencerelerin sım ­sık ı kapalı olduğundan em in olacaksın. O yatıp uyuduktan sonra dı; ardan odanın kap ısın ı kilitlem eni istiyorum . Çünkü bu çocuk, uyurgezer.»

Sebastian, «Demek hayalet oymuş! Şim di anlıyorum !» diye h aykırdı. E n iko ­nu şaşırm ıştı.

Bay Sesemann, «Elbette, koca buda­la! » dedi, sonra dönüp kendi odasına yo l­landı. N iyeti, Alm Am ca'ya yollayacağı m ektubu yazm aktı.

H eidi hâlâ ne olup b ittiğ in i bilm iyo r­du. Tinnette tek kelim e söylemeden onun giyinm esine yardım etm işti. Bunun ne­deni de ortadaydı. Tinnette, onu aşağı s ı­nıftan b ir çocuk sayıyor, konuşm aya lâ­y ık bulm uyordu.

Bay Sesemann m ektubu bitirince, ye­mek odasına döndü. K ah valtı sofrası ha­

H E i D t 225

Page 227: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

zırd ı. «Çocuk nerede?» diye sordu. He­men H e id i’y i çağırd ılar.

H eidi odaya girip, «Günaydın!» der­ken Bay Sesemann, onun üzgün küçük yüzüne baktı. «Ne diyorsun bu olup b i­tenlere, küçüğüm ?» diye sordu. Sesi çok yum uşak ve anlayışlıydı.

H eidi, ona şaşkın şaşkın bakıyordu.Bay Sesemann, «Daha bilm iyo r mu­

sun?» diye güldü. «Bugün evine dönüyor­sun.»

H eidi birden solarak, alçacık b ir ses­le, «Evim e m i?» diyebildi. B ir an için so­luğu k e silir gibi olm uştu.

Bay Sesemann gülüm seyerek, «Yok­sa gitm ek istem iyor m usun?» diye sordu.

«Yoo, hayır, çok istiyorum .» K üçük kızın yüzüne birden renk gelm iş, gözleri parlam aya başlam ıştı.

«Pekâlâ öyleyse. T ıka basa kahvaltı et, sonra da hemen arabayla yola çıka­caksın.»

226 H E î D t

Page 228: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi ne kadar çabalasa, tek lokm a >Tatamıyordu. Çok heyecanlanm ıştı. B ü­tün b un lar rüya gibi geliyordu ona.

Bay Sesemann, odaya girm ekte olan Bayan Rottenm eier’e döndü: «Sebastian'a söyleyin, yanına fazla yiyecek alsın,» de­di. «Çocuğun şim di b ir şey yiyememesi çok doğal.» Sonra gene H eidi'ye baktı, «İstersen araba gelinceye kadar Clara'nm yanma git,» dedi.

H eidi hevesle yerinden kalkıp üst kata koştu. Clara'nm odasında, orta yer­de kocam an b ir sandık duruyordu. Cla- ra bu sandığa elbiseler, önlükler, m endil­ler, tü rlü tü rlü g iysiler yerleştirtiyordu. «Bak, sana neler hazırladım ,» diye bağ ır­dı. «Sevinm iyor m usun, H eid i? Hem bak, H eidi!» Zafer dolu b ir gülüşle elinde tut­tuğu sepeti gösteriyordu. H eidi ilerleyip sepetin içine baktı, bakar bakmaz da se­vincinden havaya sıçradı. Sepetin içinde

H E î D i 227

Page 229: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

on ik i tane b irbirin den güzel küçük, be­yaz ekmek vard ı. Nine için.

Ç ocuklar öyle büyük b ir m utluluk içinde h a zırlık la ra dalm ışlardı ki, a y rılık vaktinin geldiğini bile unutm uşlardı. Ara­ba kapıya dayandığı zaman da, a rtık üzül­meye vakit kalm adı.

H eidi birden sevgili k itab ın ı h atır­layarak yukarıya, odasına koştu. E lin i yastığının altın a dald ırıp kitab ı çekti. Hep orada saklard ı onu. Olanca hızıyla aşağıya ind i, kitab ı ekm eklerin bulundu­ğu sepete koydu. Daha sonra, dolabına da b ir göz atm ayı a k ıl etti. Elbette! îşte k ır­m ızı şa lı orada duruyordu. H eidi onu sar­dı sarm aladı, görünm esin diye öteki eş­yaların arasına sakladı.

Ç ocukların hemen vedalaşm ası gere­kiyordu. Bay Sesemann kapıda, H eid i'yi arabaya bindirm ek üzere beklem ekteydi. Bayan Rottenm eier de m erdivenin tepe­sinde durm uş, aşağıya bakıyordu. B irden

228 H E 1 D t

Page 230: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eid i'n in eşyaları arasında gözüne kırm ı­zı b ir şey iliş ti. Hemen in ip ucundan ya­kaladı ve çekti. K ırm ızı şa lı görünce b ir kenara fırla ttı.

«Olmaz, Adelheid!» diye küçük kızı azarladı. «O eski püskü şeyi dünyada ya­nında götürem ezsin! H aydi şim di, güle güle!»

H eidi şa lın ı alm aya cesaret edemi­yordu. Y alvaran gözlerini evin efendisine çevirdi. B u gözlerde en değerli hâzinesi­nin elinden alındığına inandığı okunuyor­du.

Bay Sesemann cidd î b ir sesle, «Yok, yok, karışm ayın,» dedi. «Çocuk neyi is­terse götürebilir. îste r kedi yavrusu, is­ter kaplum bağa olsun. B iz de bunlara lüt­fen sinirlenm eyelim . Bayan Rottenm eier!»

H eidi hemen şa lın ı aldı. Gözlerinde bu sefer şükran vardı. Bay > Sesemann onunla el sık ıştı, iy i yo lcu lu klar diledi, C lara'nın onu her zaman hatırlayacağını

H E î D i 229

Page 231: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

söyledi. H eid i de ona bütün iyiliklerin d en dolayı teşekkür ettikten sonra, «Lütfen doktora da benim tarafım dan veda edin, ve ona çok, çok teşekkür edin,» dedi. Doktorun uyum adan önce kendisine, «Ya­rın her şey düzelecek,» dediğini unutm a­m ıştı. îşte şim di gerçek olm uştu o söz­ler. H eidi bütün bu o lanlan doktorun sağladığına iyice inanm ıştı.

Onu kucaklayıp arabaya b in d ird iler, sonra da sandığı, sepeti, yiyecekleri yük­lediler. Bay Sesemann, ona b ir kere da­ha iy i yo lcu lu klar diledi, sonra da araba yola koyuldu.

K ısa b ir süre sonra H eidi, Sebastian’ la b irlikte, trenin vagonundaydı. Sepetini kucağında tutuyordu. Evine, dedesine dönmekte olduğuna, yakında nineyi, Pe- ter’i, o çok sevdiği vadileri, o tlak la rı gö­receğine daha yeni yeni inanm aya başla­m ıştı. B irden kaygıyla Sebastian’a dön­

230 H E i D I

Page 232: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dü: «Sebastian, Alm ’daki ninenin ölm edi­ğinden em in m isin?» diye sordu.

Uşak, onu avutm aya çalışarak, « E l­bette, em inim tabiî.» diye k a rş ılık verdi.

H eidi b ir kere daha kendi düşünce­lerine daldı. Ara sıra sepetin içine göz atı­yordu. B ir süre sonra tekrar, «Sebastian,» diye seslendi. «Keşke ninenin yaşadığını kesin olarak bilebilseydim !»

Sebastian y a rı uyu r y a rı uyanık b ir sesle, «Evet, evet,» dedi. «Y aşıyordur el­bette. Neden ölsün?»

Az sonra H eidi de uyuklam aya baş­ladı. Öyle derin b ir uykuya daldı k i, Se­bastian onu sarsm caya kadar uyanm adı. «K alk! Uyan! Basel'e geldik.»

E rtesi sabah tekrar yola çık tıla r. Bu sefer de y o lla n gene epey uzundu. İn e ­cekleri yere yaklaştıklarınd a, H eidi ko­nuşam ayacak kadar heyecanlanm ıştı. D er­ken, h iç beklenm edik b ir zamanda tren m em urunun sesi duyuldu: «M aienfeld!»

H E t D t 231

Page 233: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi hemen oturduğu yerden fırla d ı, Se- bastian da onu izledi. İstasyonda, H eid i' n in sandığının yanında d u rd u kları zaman, Sebastian uzaklaşan trenin ardından m utsuz gözlerle bakıyordu. Uygar b ir ta­şıtın içinde yolculuk yapm ayı, bu barbar ülkede dağlara tırm anm aktan çok daha güvenli buluyordu. K uşkuyla çevresine bakındı, D orfli'ye giden en güvenli yolu kim e soracağına karar vermeye çalıştı, tlerde geniş om uzlu b ir adam vardı. K o­caman, ağır çu va lla rı b ir arabaya yükle­m ekteydi. Ç uvallar az önce trenden in d i­rilm işti. Sebastian sorusunu ona sorm ayı seçti.

Adam, «B uralarda bütün y o lla r gü­venlidir,» diye k a rşılık verdi.

Bunun üzerine Sebastian yolda b ir uçurum a yuvarlanm am ak iç in hangi yolu seçmek gerektiğini, b ir de sandığın yu­karıya n asıl götüıülebileceğini sordu. Adam, sandığa şöyle b ir göz attı, pek ağır

232 H E t D t

Page 234: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

olm adığını, isterlerse onu da arabasına yükleyebileceğim söyledi. K endisi de za­ten oraya gidiyordu. B iraz daha konuşul­duktan sonra, arabacı hem sandığı, hem çocuğu arabaya alıp D o rfli’ye kadar gö­türm eyi teklif etti. Oradan da b iris i onu A lm a ç ık a rırd ı nasılsa.

H eidi, «Ben oradan yalnız da gide­rim ,» dedi. «D o rfli’den Alm ’a giden yolu iy i b ilirim .»

Sebastian bu tırm anm a yolculuğun­dan kurtulduğuna pek sevinm işti. H e id i’ yi b ir kenara çekip ona küçük deri b ir çanta verdi, sonra da dedeye gidecek mek­tubu uzattı. «Bu çanta Bay Sesemann’ın arm ağanıdır,» dedi. «Bunu sepetin en a l­tına koyacağız. Ekm eklerin altına. Buna çok dikkat edeceksin. Eğer kaybedersen. Bay Sesem ann çok kızar.»

«Kaybetmem,» dedi H eidi. Güvenli b ir hareketle çantayı da, m ektubu da ek­m eklerin dibine yerleştirdi.

H E 1 D î 233

Page 235: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Az sonra sandık da arabaya yüklen­m işti. Sebastian, H e id i'yi ka ld ırıp araba­cın ın yanındaki yere oturttu, sepetini dc yam başına koydu. A slında Sebastian, b i­raz kaygılıydı. Çocuğu evine kadar kendi eliyle teslim etmesi gerektiğini b ilm iyor değildi. Arabacı da o ara tırm anıp H eid i' nin yanına yerleşti, arabayı hareket ettir­di. Sebastian bu yorucu işten kurtuldu­ğuna memnun, istasyondaki kanepelerden birine oturdu ve dönüş trenini bekleme­ye başladı.

Arabayı süren adam, D o rfli’deki f ır ı­nın sahibiydi. Gelen u n la n götürm ek için inm işti istasyona. H e id i'yi daha önce hiç görm em işti ama, bunun o sözü çok edi­len çocuk olduğundan em indi. Zaten an­nesiyle babasını da tanıyordu. B ir ara, «Sen, Alm Amca’n ın yanında kalan çocuk değil m isin?» diye sordu.

H eidi, «Evet,» dedi.

234 H E î D 1

Page 236: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Çabuk döndün bakıyorum . Sana iyi davranm adılar m ı orada?»

«Yoo, ondan değil. Kim se bana on­lar kadar iy i davranam azdı.»

«Öyleyse neden dönüyorsun?»«Bay Sesemann dönmeme izin verdi

de ondan.»«Ama orada kalm ak daha hoşuna git­

mez m iydi?»«Ben Alm dağında, dedemin yanında

olm ayı, dünyadaki başka her yere tercih ederim !»

«B elki de oraya varınca fik rin i değiş­tirirsin ,» diye m ırıld an d ı fırın c ı. Sonra kendi kendine b ir ıs lık tutturdu, b ir da­ha da konuşm adı.

H eidi çevresine bakıp, b ild iğ i ağaçla­rı, yükseklerde gördüğü tepe ve doruk­la n tanıdıkça heyecanından titremeye başlam ıştı. H epşi de ona eski dostlar gi­bi görünüyordu. Araba, D orfli'ye g irer­ken saat da beşi vurm aktaydı. K a d ın lar­

H E î D 1 235

Page 237: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dan ve çocuklardan oluşan b ir grup, he­men arabanın çevresine toplandı, yolcu­la rın nereden gelip nereye gittiğini öğren­meye çalıştı. F ırın c ı, H e id i’y i tutup yere koyarken küçük kız çabucak, «Teşekkür ederim,» dedi. «Dedem sandığı sonra alır.» Hemen dönüp koşarak uzaklaşm ak iste­di. Ama kalab alık onu durdurdu, soru yağm uruna tuttular. H eidi öyle b ir inanç­la ve k a ra rlılık la kendine yol açmaya ça­lış tı ki, sonunda çaresiz yol verip arka­sından bakm akla yetindiler.

K üçük kızın gidecek başka yeri olsa, dünyada dedenin yanma gitm eyi seçme­yeceğine hepsi kesin likle inanm ışlardı. Ama fırın c ı hemen onlara durum u anlat­tı. H er şeyi olan, zengin, süslü b ir evde yaşam ak şansı olduğu halde, kızın her şeyi tepip dedesinin yanına dönmeyi seç­tiğ in i söyledi. B u havadis herkesi çok şaşırttı. K ısa zamanda D o rfli’de bun ları duymayan kalm adı. Herkes, H eid i’nin

236 H E î D t

Page 238: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Alm ’daki kulübeye dönebilm ek için lüks b ir yaşam ı teptiğinden söz ediyordu.

H eidi, D orfli'den dağa giden yokuşu gücü yettiği kadar hızla tırm anm aya ça­balıyordu. Y ükseldikçe patika giderek dikleşiyor, kolundaki sepet daha ağırlaş­mış gibi geliyordu. B u yüzden ara sıra duraksayıp soluk alm ak zorundaydı. K a­fasında yalnız b ir tek düşünce vard ı: Aca­ba nineyi her zam anki köşesinde yün eği­rirk en m i bulacaktı? B irden çoban ku­lübesi uzaklarda gözüne iliş ti, yüreği h ız­lı h ız lı çarpm aya başladı. Kapıya va rın ­caya kadar olanca hızıyla koştu. Öylesine titriyo rd u ki, kapıyı güçlükle açabildi. Sonunda içeriye girebilm işti işte. K üçük odanın orta yerinde durakladığı zaman solum aktan ağzını açam ıyor, tek kelim e söyleyem iyordu.

Köşeden b ir ses, «Ulu Tanrım !» d i­ye seslendi. «Bu ayak sesleri tıp k ı H e id i’ ye benziyor. Ah, keşke onu b ir kere daha

H E t D î 237

Page 239: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yanım da hissedebilseydim ! Kim var ora­da?»

«Ama ben H eid i'n in ta kendisiyim , ni- necigim ! Döndüm ben!» K üçük kız ken­d in i yaşlı kadının ko lların a attı. Ona sım ­sık ı sarıld ı. Sevincinden konuşam ayacak haldeydi. Nine, önce şaşkınlıktan d ilin i yutm uş gibi göründü. Sonra, H e id i’nin k ıv ırc ık saçların ı okşayarak, «Evet, onun saçları, onun sesi,» dedi. «T anrı’ya şükür ki, bana bu günleri gösterdi!» Görmeyen gözlerinden sevinç göz yaşları boşanma­ya başlam ıştı. «Gerçekten sensin, değil mi, H eidi? Bana geri döndün, değil m i?»

«Evet, ninecigim , gerçekten dön­düm,» diye k a rşılık verdi H eidi. «Ağla­ma. A rtık buradayım . H er gün seni gör­meye geleceğim. B ir daha da h iç gitme­yeceğim. Hem bundan sonra o kara, ba­yat ekm ekleri yemek zorunda da kalm a­yacaksın. Bak, nine, bak!»

238 H E t D i

Page 240: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi sepetini açtı, on ik i ekmeği b i­rer b ire r ninenin kucağına koydu.

«Ah çocuğum, T an rı her zaman yar­dım cın olsun,» diyen nine, eliyle ekmek­le ri yokluyordu. Ne kadar da çok ekmek vardı kucağında. «Ama beni en çok se­vindiren, senin dönüşün,» dedi. H e id i’n in saçlarına b ir daha dokundu. « B ir şeyler söyle, çocuğum,» diye m ırıld andı. «Konuş ki, sesini duyabileyim .»

H eidi, nineye n asıl onu b ir daha gö­rememekten korktuğunu anlatırken kapı açıld ı, Peter’in annesi odaya girdi. B ir an büyük b ir şa şkın lık içinde olduğu yer­de durdu, sonra, «Bu gerçekten sen ola­b ilir m isin, H eidi!» diye bağırdı.

B rig itta ’nm d ikk a tli b a k ışla rı H e id i’ nin üstünü, başını, görünüşünü b ir an içinde değerlendirm işti. Beğeni dolu çığ­lık la rla nineye anlatm aya koyuldu, «An­neciğim , H eid i'n in giydiği güzel elbiseyi b ir görebilseydin! ö yle güzelleşm iş k i!

H E î D t 239

Page 241: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Onu güç tanıdım diyebilirim . Hele bu tüy­lü şapka! B u da senin m i H eidi? Başına giy de, yakışıyo r mu göreyim.»

«Giymem,» dedi H eidi. «Ondan hiç hoşlanm ıyorum . Siz beğendinizse sizin olsun. Benim kendi eski şapkam hâlâ du­ruyor.»

B ir yandan elindeki k ırm ızı bohçayı açmaya çalışıyordu. İçinden eski şapka­sın ı çıkard ı. Z avallı şapka her zam ankin­den bile daha buruşuk görünüyordu. Uzun yolculuk boyunca ezilm ekten, k ıv rıl­m aktan canı çıkm ıştı. Ama bu durum H e id i'yi h iç kaygılandırm adı. Dete teyze kendisini alm aya geldiği gün, dedenin onun tüylü şapkasıyla n asıl alay ettiği b ir tü rlü aklından çıkm am ıştı. Hemen ora­cıkta sırtın d a ki süslü elbiseyi de çık a r­dı, eski k ırm ızı şalına sarındı. N inenin e lin i tutup, «Şim di a rtık dedeme gitme­liyim ,» dedi. «Y arın gene gelirim , iy i ak­şam lar, nineciğim .»

240 H E î D î

Page 242: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Evet, gene gel, H eidi. Y a rın gene gel yavrum ,» diye yalvard ı nine. Çocuğun kü ­çük e lle rin i avuçlarında uzun uzun sıktı.

«Ama o güzel elbiseni neden çıka r­dın?» B u soru B rigitta'dan geliyordu.

H eidi k a rşılık verdi, «Çünkü, dedeme böyle gitm ek istiyorum . Sonra beni ta­nımaz diye korkuyorum . Siz de ilk gör­düğünüzde kolay tanıyam am ıştınız.»

K üçük kız, onlara veda edip Alm do­ruğuna doğru yola koyuldu. Scesaplana' nın tepesindeki k a rlı alan, akşam güne­şinde p ır ıl p ır ıl parlıyordu. B irden H ei- d i’n in ayakları dibindeki yeşil o tların üs­tüne k ıp k ız ıl güneş ış ık la rı döküldü. H ei­di şa şkın lık la olduğu yerde durdu, çevre­sine bakındı. B u görünüm ün ne kadar güzel olduğunu unutm uş olduğunu farke- diyordu. F a lk n is’in ik i doruğu b ir çift alev gibi yükselm ekteydi. K a rlı alan san­k i ateş alm ıştı. Y ükseklerde pembe renk­li b u lu tlar dolaşıyordu. V adi aşağıya doğ-

H E i D i 241

Page 243: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

m dalış yapıyor, b e lirli b ir çizginin üs­tündeki her şey k ıp k ız ıl parlıyordu. H ei- d i'n in yanaklarından aşağı yaşlar süzül­meye başladı. E lle rin i içten lik le b irb irin e kenetleyip T an rı'ya kendisini tekrar evi­ne kavuşturduğu için şükretti. H areket­siz duruyordu. Yüreği şükranla doluydu. K ız ıl ış ık la r solm aya başlayıncaya kadar öylece bekledi, ondan sonra olanca h ı­zıyla yukarıya doğru koşmaya başladı, îşte ilerde kö kn arların tepeleri, kulübe­nin dam ı belirm işti. B ir ik i adım sonra dedesinin tahta kanepede oturm uş, pipo­sunu içm ekte olduğunu gördü. Daha da h ız lı koşmaya çalıştı. Alm Amca h iç b ir şeyin fa rkın a yaram adan H eidi sepetini yere fırlatm ış, kendini onun kucağına at­m ış, k o lla rın ı ih tiy a rın boynuna dolam ış­tı. Ağzından b ir tek kelim e çıkıyordu. «De- deciğim ! Dedeciğim! Dedeciğim !»

ih tiy a r da b ir şey söyleyemedi. Y ıl­lardan beri ilk defa gözleri yaşlarla nem-

242 H E î D i

Page 244: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lenm işti. E lin in tersiyle on ları çabucak kuruladı, sonra H eid i’y i d izlerinin üstü­ne oturttu, yüzüne baktı, «Demek evine döndün?» dedi. «Pek de şıklaşm am ışsın, Heidi. Seni onlar m ı geri gönderdi?»

«Yoo, h ayır dedeciğim. Sakın böyle düşünme. Bana hepsi çok iy i davrandı­lar. d a ra da, büyükanne de. Bay Sese- mann da. Ama ben, senden uzak yaşa­maya daha fazla dayanamadım. Bazen kendim i boğulacak gibi hissettim . Gene de h iç kim seye b ir şey söylemedim. Çün­kü, onların iy ilik le rin e k a rşı nankörlük olurdu bu. Sonra günün birinde, saba­hın erken saatmda Bay Sesemann, beni çağ ırd ı... sanıyorum ona doktor söylem iş o lm alı... Ama b elki bütün b u n ları sana yazdığı m ektupta a n latm ıştır...» H eidi, dedesinin kucağından sıçrayarak indi, sepetinden küçük çantayı ve m ektubu çe­kip getirdi, dedesine uzattı.

«B unlar senin sanıyorum ,» dedi.

H E î D i 243

Page 245: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

A lf Amca, K lara'yı taze sütle besliyordu.

Page 246: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Dede önce m ektubu alıp okudu, tek kelim e söylemeden cebine yerleştirdi.

«Benim le süt içm ek gene hoşuna gi­decek m i?» diye sorarken H eid i'n in e li­n i tuttu, onu kulübeye doğru yürütm eye başladı. B ir yandan, «Ama paranı sen ken­din alm alısın,» diyordu. «Onunla kendi­ne doğru dürüst b ir yatak a lab ilirsin . B irka ç ja l yetecek elbiseler de alırsın .»

«H iç ihtiyacım yok, dedeciğim,» di- 7e k a rşılık verdi H eidi. «Yatağım va r iş­te. G elirken C lara bana öyle çok elbise verdi k i, b ir şey satın almam gereksiz. H epsi sandığım da.»

«Öyleyse paranı getir, dolaba koy. Günün birinde gerekebilir.»

H eidi söz dinledi, paranın bulundu­ğu çantayı alıp kulübeye girdi. Önce ne­şe içinde koşup her köşeyi inceledi, son­ra m erdivenlerden yukarıya, çatıya çıktı. Ayağım en üst basamağa atar atmaz ol­

244 H E i D i

Page 247: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

duğu yerde kalakaldı. «Ah, dedeciğim, yatağım nerede benim?» diye yakındı.

«Yakında gene eski yerinde bulacak­sın onu,» diye cevap geldi aşağıdan. « B ir­denbire çıkageleceğini nereden b ile b ilir­dim ? Şim di aşağıya in de, sütünü iç.»

H eidi aşağıya ind i, yüksek sandalye­sine yerleşti, sütünü seve seve, ömründe daha lezzetli b ir şey tatm am ış gibi içti, b itird i. D erin b ir soluk alıp konuştu: «Dünyada bizim sütümüzden daha güzel h iç b ir şey yok, dedeciğim !»

O sırada keskin b ir ıs lık sesi duyul­du. H eidi şim şek gibi kulübeden d ışa rı­ya uçtu. K e çile r zıplaya sıçraya yam aç­tan aşağı in iyo rla rd ı. Peter de onların arasındaydı. Çobancık, gözlerini ir i ir i açıp büyük b ir şa şkın lık la H e id i’ye baktı.

H eidi, « iy i akşam lar, Peter,» dedi. «Beni tanıyam adm m ı yoksa?»

Ama küçük keçiler, H e id i’nin sesini tanım ışa benziyorlardı. Hemen koşup

H E I D t 245

Page 248: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b aşların ı onun eteklerine süım eye başla­d ıla r. H eidi, eski dostların ı tekrar gör­m enin sevinciyle coşuyor, o n ları b ire r b i­re r ad larıyla çağırıp duruyordu.

Peter yavaş yavaş ona doğru yürü­dü: «Demek döndün!» diyebild i sonunda. Sonra sanki eski günlerin devam ını ya- şıyorlarm ış gibi, «Y arın benim le otlağa gelecek m isin?» diye sordu.

«H ayır, yarın gelemem. Ama öbürsü gün gelirim . Y a n n nineyi görmeye gide­ceğim.»

Peter m utlu m utlu sın ta ra k , «Dön­düğüne sevindim ,» dedi, sonra keçileri dağdan aşağı indirm eye koyuldu.

H eidi kulübeye döndüğünde yatağı da hazırlanm ıştı. Rahatlam ış gibi iç in i çe­kerek uzandı, b ir y ıld ır uyum adığı ka­dar derin b ir uykuya daldı. Gece boyun­ca dede birkaç kere yatağında doğrulup ayak sesi dinledi. Yukardan yalnız H eid i' n in so luklan duyuluyordu. Ama h iç ya-

246 H E i D î

Page 249: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tağmdan kalkm am ıştı kız. A rtık onu uy­kusunda gezdirecek nedenler ortadan kalkm ıştı. İsteklerine kavuşm uştu H eid i' cik. D ağları tekrar görm üş, köknarlarda rüzgârın çıkard ığ ı sesi tekrar dinlem işti. Alm ’a, yuvasına kavuşm uştu a rtık ...

H E i D i 247

Page 250: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ÇANLAR ÇALIYOR

E İD İ, kö kn arların altında dur­muş, kendisini ninenin evine kadar götürecek olan dedeyi bekliyordu. Dede, onu oraya

b ıraktıktan sonra D o rfli ye inecek, H e id i’ n in sandığını alıp getirecekti. K üçük kız, ninenin ekm ekleri beğenip beğenmediği­n i öğrenmek iç in sabırsızlanıyordu. De­denin de iş i bitm ek bilm iyordu bugün. Sonunda ih tiya r kapıda b e lird i, «Ben ha- zınm , g id eb iliriz artık,» diye seslendi.

Page 251: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Çoban Peter’in kulübesi önünde ay­rıld ıla r. H eidi hemen kapıdan içeriye daldı. Nine, onun ayak seslerini duyunca sevgi dolu b ir sesle, «Geldin m i, çocu­ğum?» diye bağırdı. H eid i'n in e lin i tut­tu, ona ekm ekleri ne kadar çok beğendi­ğini, kendini daha şim diden ne kadar güçlü hissetmeye başladığını anlattı. B ri- gitta da söze karışarak, ninenin günde b ir ekm ekten fazla yemek istem ediğini, çünkü daha çok yerse, ekm eklerin çabuk biteceğinden korktuğunu söyledi. O za­man H eidi, «Onun çaresi var,» diye hay­k ırd ı. «Ben hemen C lara'ya b ir mektup yazarım , nineciğim . O sana istediğin ka­dar beyaz ekmek gönderir. Bundan emi­nim.»

B rigitta, «Çok iy i yüreklisin ,» dedi. «Ama, korkarım oradan buraya gelince­ye kadar ekm ekler bayatlar, yenmez olur. Keşke param olsaydı! D o rfli'd eki fırın c ı da bu ekm eklerden yapıyor ama, alm a­

n E î D t 249

Page 252: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ya benim param yetm iyor. B ild iğ im iz ka­ra ekm ekleri bile zor alabiliyorum .»

Çocuk sevinçle, «Bende dünya kadar para var!» dedi, «işte şim di o n ları nere­ye harcayacağım ı buldum . H er gün nine­ye b ir taze ekm ek alacağım . Pazar gün­le ri Peter, D o rfli'ye in ip b ir h aftalık ek­mek getirebilir.»

Nine, «Öyle şey olmaz, çocuğum,» diye atıld ı. «Senin paran bu işlere har­canm ak için değildir. Onu dedene vermen gerekir. O, sana gerekli öğütleri ve rir, pa­rayı nereye harcam an gerektiğini söyler.»

H eidi bu sözlere h iç aldırm adan ko­nuştu: «Şim di a rtık nine her gün b ir ek­mek yiyecek ve gücünü, kuvvetini kaza­nacak. B elki de çok zayıf, çok güçsüz olduğun iç in dünyan böyle karan lık ni- neciğim.»

Nine hiç b ir şey söylemedi. Çocuğun sevincini kursağında bırakm aya gönlü ra ­zı olm am ıştı.

250 H E î D t

Page 253: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi birden rafın üstünde ninenin İlâ h ile r k itab ın ı gördü. A klına yepyeni b ir fik ir gelm işti:

«Şim di ben artık okum ayı da öğren­dim, nine,» dedi. «Şu kitaptan sana b ir İlâh î okuyayım m ı?»

«Elbette, oku,» diye k a rşılık verdi n i­ne. Hem çok şaşırm ış, hem de çok se­vinm işti. «Ama okum ayı gerçekten iyice öğrenebildin m i, yavrucuğum ?»

H eidi çoktan b ir sandalyenin üstüne tırm anm ış, tozlu kitab ı eline alm ıştı. Çok uzun süreden beri kim senin eli değme­m işti anlaşılan bu kitaba.

Ü fleyip tozları uçurdu, sonra alçak tabureyi ninenin ayaklan dibine çekerek oturdu, yaşlı kadına hangi İlâ h iy i dinle­mek istediğini sordu. Y a şlı kadın k a rşı­lık verdi:

«Sen hangisini istersen, evlâdım ! Sen hangisini seversen!» H eidi, sayfaları b irer b irer çevirirken, nine m erakla bekliyo r­

H E i D i 251

Page 254: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

du. H eidi peşpeşe çevirdiği sayfalardaki İlâhilerden b ire r sa tırın ı alçak sesle ken­di kendine m ırıldanm aktaydı.

«işte, şuradaki güneşten söz ediyor,» dedi. «Sana bunu okuyacağım nineciğim .»

Yüksek sesle okumaya başladı. Sesi çok dokunaklıydı.

Nine e lle rin i kucağında kavuşturm uş, dinliyordu. Yüzündeki sevinç ifadesini H eidi daha önce gördüğünü h iç h a tırla ­m ıyordu. Y a şlı kadının gözlerinde yaşlar parıld ıyord u. Çocuk okum ayı b itirip sus­tuğu zaman, « B ir daha oku, H eidi, lüt­fen,» dedi. H eid i aynı İlâ h iy i b ir daha okudu.

«Ah, H eidi, işte benim kalbim i m ut­lu lu k la doldurm aya yetiyor bu,» dedi n i­ne. «în san ı öyle rahatlatıyor k i bu söz­ler! »

O sırada b iris in in kapıyı vurduğu du­yuldu. Dede gelm işti. H e id i'yi eve götür­mek için bekliyordu. H eidi hemen nine­

252 H E i D t

Page 255: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ye veda etti, ertesi gün gene geleceğine söz verip dışarıya çıktı. Çok m utluydu. Çünkü, ninenin ka lb in i sevinçle doldur­m ayı başarm ıştı. Bu, onu otlaktan da, keçilerden de daha çok m utlu ediyordu.

Dedesine anlatacağı o kadar çok şey vard ı k i... hele ekm ekleri. «Nine parayı alm ak istemese bile, sen bana verirsin değil m i, dedeciğim?» diye sordu. «Pe- ter’e her hafta gerekli sayıda ekmek al­d ırırım .»

Dedesi, «Ya yatak, H eidi?» diye sor­du. «Doğru dürüst b ir yatakta uyum ak h iç fena olmaz. Hem, gene istediğin ka­dar ekmek alacak paran da kalır.»

Ama Herdi direniyor, ihtiyara, «evet» dem iyordu. Sonunda dede, «Para senin,» demek zorunda kaldı. «Onunla istediğini yapab ilirsin , istersen y ılla rca nineye ek­mek alm ana yeter de artar bile.»

H eidi zafere ulaşm ıştı, «Ah, dedeci- ğim, her şey ne kadar güzel, değil m i!»

H E 1 D i 253

Page 256: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dedi. Sonra birden cidd ileşti. «Eğer ilk dua ettiğim de T an rı bana istediğim i ver­seydi, her şey çok daha değişik olacak­tı. K ısa b ir süre için buraya ziyarete ge­lecektim , nineye de yalnızca b irkaç ek­mek getirm iş olacaktım . Ü stelik, ona İlâ ­h î kitabından b ir şeyler okum asını da bilm eyecektim . Ama T an rı bu iş le ri ben­den çok daha iy i düşünebiliyor. Büyükan­nenin Frankfurt'dayken anlattığı gibi. H er şey tam onun dediği gibi çık tı. Tan- rı'n ın benim duam ı o zaman kabul etme­diğine öyle memnunum k i! Şim di artık hep büyükannenin öğrettiği gibi dua ede­ceğim. T an rı eğer istediğim i hemen yap­mazsa, o zaman da F ra n kfu rt’daki gibi olacağını, O’nun benden daha iy i b ild i­ğini düşüneceğim. Ne olursun, her gün b irlik te dua edelim , dedeciğim. T an rı'y ı h iç -unutm ayalım ki, O da bizi unutm a­sın.»

İh tiy a r dudakları arasından, «O'nu

254 H E i D î

Page 257: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

unutan çıkarsa ne olurm uş?» diye m u'il- dandı.

«O zaman o insan çok za ra rlı çıka r! Çünkü, T an rı da onu unutur. Kim se de ona acımaz, çünkü o, kendi isteğiyle Tan- r ı’dan kaçm ış, kendisine yardım edebi­lecek olan o büyük güçten uzaklaşm ış olur.»

«Bu doğru işte, H eidi. Ama sen bü­tün b u n ları nereden biliyorsun?»

«Büyükanneden. H epsini o anlattı bana.»

îh tiy a r sessiz adım larla yürüyordu. Kendi düşüncelerine dalm ış gibiydi. Der^ !ken b ir ara, «Ama b ir kere T a n rı’y ı unu­tan, b ir kere T a n rı’dan kaçan, artık ge­r i dönemez,» dedi. «Çünkü, a rtık Tann da onu unutm uş olur.»

«Yoo, h ayır dedeciğim! G eri dönüle­b ilir! H er zaman dönülebilir. B unu da büyükanneden öğrendim . Zaten hikâye kitabım da da öyle yazıyor. Ama sen da­

H E t D İ 255

Page 258: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ha okum adın benim kitabım ı. Eve döner dönmez sana okuyayım . Gör, bak, ne gü­zel b ir hikâye var içinde.»

Tepeye v a rd ık la rı zaman H eid i ku lü ­beye daldı, az sonra kolunun altında k i­tabıyla döndü. Dede hâlâ derin derin dü­şünüyordu. Tahta kanepeye oturm uştu. H eidi onun yanına tırm andı, oturup yer­leşti, kitapta en güzel hikâyeyi açtı.

Kendi babasının sürülerine çobanlık ederken dünyada isteyebileceği her şeve sahip olduğu halde isyan eden, babasının servetinden payını isteyen, evinden uzak­laşıp kendi başına yaşam ayı düşleyen ev­lâd ın hikâyesini okum aya başladı. Elm - dekini, avucundakini aptalca harcayıp, h ar vurup harm an savurup bitird ikten sonra, domuz çobanı olarak işe girm ek zorunda kalm ıştı kitaptaki çocuk. S ırtına giyecek paçavralardan başka şeyi kalm a­m ıştı. Yemeği de, dom uzların b ıraktığ ı a rtık la rd ı. O zaman aklına babası geldi.

256 H E î D t

Page 259: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Ne kadar nankör b ir evlât olduğunu an­layıp iç in iç in ağlamaya başladı. Sonun­da, «Babam ın yanma dönüp ondan beni bağışlam asını istem eliyim ,» diye karar verdi. Babasına, «Ben senin oğlun olma­ya lâyık değilim . B eni yanına işç i olarak al,» diyecekti. Ama çocuk, babasının evi­ne yaklaşınca, baba hemen onu tanım ış, ona doğru ilerlem iş ve.......

H eidi sözlerini burada kesip, dedesi­ne sordu:

«Şim di ne olacak dersin, dedeciğim? Sence baba, oğluna kızacak, onu yanın­dan kovacak m ı? Oysa, dinle de bak, ne o lu yo r!»

«Baba, oğlunun uzaktan gelmekte ol­duğunu görünce hemen ona doğru ile rle ­yip k o lla rın ı açti, onu kucaklayıp bağrı­na bastı. Oğlu ona, 'Babacığım , ben bü­yük günah işledim . A rtık senin oğlun ol­maya lâ yık değilim ,’ dedi. Ama babası, hemen hizm etkârlara dönerek, 'Bana en

H E î D t 257

Page 260: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İy i pelerinim i getirin,’ diye seslendi. 'Oğ­lum un parm ağm a.şu yüzüğü takm , ayak- la n n a pabuç giydirin. Sonra b e sili b ir danayı kurban edin, oturup yiyelim , hep b irlik te sevinelim . Çünkü, çoktan ölm üş olan oğlum bugün yeniden hayata döndü. Kaybolm uştu ama, a rtık bulundu.’ »

«Ne kadar güzel b ir hikâye, değil m i dedeciğim?» diye sordu H eidi. Dedesinin h iç sesi çıkm ıyordu. Sessiz ve derin dü­şüncelere dalm ıştı ihtiyar.

Sonunda, «Evet H eidi, çok güzel b ir hikâye,» diyebildi. Yüzü hâlâ ciddîydi. Bunu göm nce H eidi de sustu. B ir süre kendi kendine kitaptaki resim leri ince­ledi.

B irka ç saat sonraydı. H eidi çoktan derin uykusuna dalm ıştı. Dede m erdiven­lerden yu kan çıkıp , onun başucuna b ir lam ba tuttu, lam banın ışığında küçük k ı­zın uyuyan yüzüne baktı. Çocuk k o lla rı­nı kavuşturm uştu. Sanki dua ederken

258 H E Î D Î

Page 261: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

uyum uş gibiydi. K üçük yüzünde b ir ba­rış ve güven ifadesi okunuyordu. İh tiy a r uzun süre ona baktı, sonra o da e llerin i ka\oışturdu, başın ı eğip yüksek sesle, «Ulu Tanrım , ben de sana k a rşı günah işle­dim, a rtık senin oğlun sayılm aya lâyık değilim ,» diye dua etmeye başladı. K onu­şurken yanaklarından aşağı göz yaşları süzülüyordu.

E rtesi sabah Alm Amca, kulübesinin ününe çıkıp gülümseyen yüzüyle çevresi­ne bakındı. Günlerden Pazar'dı. Hava çok güzeldi. V adinin aşağılarından k ilise ­nin çan sesleri duyuluyordu. Hemen dö­nüp kulübeye girdi, m erdivenin dibine yürüyerek yukarıya seslendi: «Heidi, a r­tık kalk! Güneş doğdu bile. Güzel e lb i­selerinden b irin i giy. K iliseye gidiyoruz bu sabah.»

H eidi hemen kalkıp çarçabuk Frank- fu rt’dan getirdiği elbiseyi sırtın a geçirdi.

H E î D î 259

Page 262: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

aşağıya indi. Alm A m canın bu alışılm a­d ık çağrısı onu pek m eraklandırm ıştı. Ama ihtiyara baktığı zaman bu şa şkın lı­ğı daha da arttı: «Aman dedeciğim, bu güıpüş düğm eli ceketini hiç görm em iş­tim !» diye bağırdı. «Pazar g iysilerin ne kadar çok yakışm ış sana!»

İh tiy a r gülüm sedi, «Sana da elbisen çok yakışm ış,» dedi. «Haydi, yürü şim ­di.» Torununun e lin i tuttu, b irlik te yo­kuştan aşağı inmeye başladılar. Kasaba­ya yaklaştıkça her yandan çan sesleri du­yulm aya başladı. Sesler vadide yankıla­narak dağların doruklarına yükseliyordu. H er adım da daha da çın lıyo r, daha da zenginleşiyordu. H eidi kendinden geçe­rek bu sesleri dinlem ekteydi. «Bak, de­deciğim , duyuyor m usun? Bayram var sanki!» dedi.

Dedeyle H eidi kiliseye girdiklerinde, orada toplanm ış olanlar İlâ h ile rin i söyle­

260 H E i D i

Page 263: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

meye başlam ışlardı. Ama daha şarkın ın orta yerinde fısıldaşm alar b e lird i, «Alm Amca! Alm Amca gelm iş! Alm A m cayı gördünüz mü?»

K ısa sürede kasabanın tüm h alkı Alm A m canın kiliseye geldiğini duym uş­tu. K a d ın lar kend ilerin i tutam ıyor, başla­rın ı çevirip çevirip arkaya, Alm Amca’yla H eid i’ye bakıyo rlard ı. V aiz başladığı za­man, herkes daha dikkat kesild i, b ir sü­re için arka sırada oturan Amca’yı unut­muş gözüktüler.

D ualar b itip Amca, elinden tuttuğu torunuyla kiliseden çıkınca, hemen papa­zın oturduğu eve doğru ilerled i. Bazı kim seler m erakla onlann peşine ta k ıld ı­la r. İh tiy a rla çocuğun içeriye girdiğini görünce, m eraklı küm eler halinde topla- nıp kendi aralarında bu beklenmeyen olayı heyecanla tartışm aya koyuldular. İh tiy a rı dağın doruğundan aşağıya in d i­ren şeyin ne olduğunu b ir tü rlü anlaya­

I IE t D t 261

Page 264: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

m am ışlardı. İçlerin den pek çoğunun Alnı Amca hakkındaki düşüncelerini değiştir­meye b aşlad ıklan görülüyordu. «Ters b ir adam!» diye ta n ıd ık la rı bu kişin in , küçük çocuğa n asıl sevgiyle baktığını düşündük­çe, onun san d ıkları kadar da kötü yü­re k li olam ayacağı karanna varıyo rlard ı. Zaten öyle kötü b ir insan olsa, papazla konuşm aktan da korkm ası gerekirdi. O sırada fırın c ı da onlara bazı şeyler h a tır­latm ak gereğini duydu: «Ben size söyle­memiş m iydim ?» dedi. «Kendisine kötü davranan b ir dedenin yanına dönmek için öyle güzel b ir evi, hangi çocuk feda ederdi zaten?»

Böyle böyle, kalabalığın içinde ih ti­yara karşı daha dostça duygular uyan­maya başlıyordu. H epsi de büyük b ir sa­b ır içinde papazın kapısında bekliyor, sanki çok uzun b ir a yrılıktan sonra ara­ların a dönen b ir dosta, 'H oş geldin!’ de­meye hazırlanıyorlardı.

262 H E t D 1

Page 265: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Amca, eve girdikten sonra, papazın çalıştığ ı odanın kapısına vurdu. Papaz onu, sanki geleceğini b iliyorm uş gibi kar­şıladı. İh tiy a rın kiliseye g irişin i görm üş­tü zaten. Hemen ona doğru yürüyüp e li­ni tuttu, sıktı. B u dostça karşılam a üze­rine ih tiya r b ir an iç in söyleyecek söz bulam adı. Ama kendini çabuk topladı, «Alm’daki kulübem e geldiğinizde size söylediğim sözlerden dolayı özür dilem ek istiyorum . İy i n iyetli öğütlerinizi dinle­mediğim, in a tçılık ettiğim iç in lütfen be­ni suçlam ayın. Sizin hakh, benimse hak­sız olduğum u şim di daha iy i anlıyorum . Bu yüzden de sözünüzü din liyo r, k ış için D o rfli’deki eve taşınıyorum . Soğuk mev­simde yukarda yaşam ak bu çocuğa zaten iy i gelemezdi. Sağlığı çok hassas. B ura­nın h a lk ı gerçi bana pek güvenm iyor ama, ben de bunu hakettim zaten,» dedi.

Papazın iy ilik yansıtan gözleri sevinç­le parlam ıştı. îh tiy a n n eline b ir kere da­

H E î D î 263

Page 266: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ha sarılarak derin heyecanlar saklayan sesiyle, «Çok büyük m utluluk duydum, komşu,» dedi. «Bizim aram ızda yaşam a­yı kabul ettiğin için hiç b ir zaman p iş­man olm ayacaksın. Kapım sana her za­man a çıktır. Um arım kış boyunca b irlik ­te çok güzel akşam lar geçiririz. Çünkü, senin dostluğuna çok büyük değer veri­rim . Küçüğün de burada birçok oyun ar­kadaşı olacaktır.»

Papaz, H e id i’nin k ıv ırc ık saçların ı şefkatle okşadı, sonra çocuğun elin i tut­tu, on ları kapıya kadar geçirdi. K apının eşiğinde vedalaşm alarını seyredenler, pa­pazla Alm Amca’nın çok iy i dost olduk­la rın ı anlam akta gecikm ediler.

K apı, ih tiyarın arkasından kapanır kapanmaz, herkes her yandan seslenme­ye, Alm Am ca'yı selâm lam aya başladı, «Seni tekrar burada görmek ne güzel. Amca!», «Geri döndüğüne sevindik. Amca.

264 H E 1 D I

Page 267: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Seninle konuşm ayı çoktan beri istiyo r­duk. Beklei'iz.»

Amca, onlara kışm D o rfli'd eki evine yerleşeceğini söylediği zaman, kalabalı- ğm içinden öyle jf-üksek sevinç ç ığ lık la rı e k s e ld i k i, duyan, Alm Amca’y ı köyün cn sevilen insanı sanırdı. Ç iftçile r ih tiya r­la çocuğun yanına ka tılıp on ları patika­nın başına kadar geçirdiler. Veda eder­ken herkes o n ları gelecek gelişlerinde ev­lerine gelm eleri iç in davet ediyordu. So­nunda onlar, kö ylüler döndüğünde ih tiyar b ir süre peşlerinden baktı. B akışlarında öyle ış ık la r p ırıld ıy o rd u k i, H eid i gözle­rin i ondan alam adı. «Dedeciğim,» diye fısıld ad ı. «Bugün her zam ankinden daha sevim li görünüyorsun. Daha önce hiç böyle görm em iştim seni.»

İh tiy a r gülüm seyerek, «Öyle m i?» de­di. «Bugün çok m utluyum da ondan Hei- di. T a n rıy la ve insanoğluyla barış iç in ­de yaşam ak çok güzel b ir şey! Seni Alm

H E t D î 265

Page 268: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dağına geri göndermekle T an rı, bana çok büyük b ir iy ilik etm iş oldu.»

Çoban Peter'in kulübesine vard ık la­rın d a dede kap ıyı açıp içeriye girdi. Hei- di de peşinden yürüdü.

«Günaydın nine,» diye seslendi Alm Amca. «Sonbahar rü zg ârlan başlam adan bu evde b irkaç onarım daha yapmamız gerek galiba.»

Nine, «Tanrı yardım cım olsun!» di­ye bağırdı. «A m canın sesi bu!» Kadın hem şaşırm ış, hem de çok sevinm işti. «Şim di bize yaptığın büyük iyilik le rin d e n dolayı sana teşekkür edebilirim . Amca,» dedi. «Tann yardım cın olsun! T an rı sa­na ne istersen versin!» İh tiy a r, onun tit­reyen e lin i tuttuğu zaman kadıncağız, «Seni bilm eyerek incittim se bile, ne olur, H eid i’y i benden uzaklaştırarak beni ceza­landırm aya kalkışm a,» diye yalvardı. «Bu çocuğun benim için ne kadar büyük an-

266 H E i D 1

Page 269: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

;am taşıdığını bilem ezsin.» H eid i’yi bağ­rına basm ış, sım sıkı tutuyordu.

«Üzülme nine. Ne seni cezalandıra­cağım, ne de kendim i. A rtık bundan son­ra b ir aradayız. T anrı izin verirse, uzun süre de b ir arada kalacağız.»

O sırada Peter, büyük b ir gürültüy­le eve dalıyordu. Çok acelesi vardı an­laşılan. E linde b ir mektup tutuyordu. Daha önce hiç mektup görmemiş gibi davranıyordu. M ektup, H e id i’ye gelm işti. D o rfli’deki postaneden onu Peter’e ver­m işler, H e id i’ye götürm esini söylem işler­di. H eidi m ektubu açtı, yüksek sesle oku­maya başladı. C lara’dan geliyordu.

Clara, H eidi gittikten sonra günlerin nasıl tatsız geçtiğini, ne kadar çok s ık ıl­dığını anlatıyordu. Bu yüzden babasına yalvarm ış, gelecek sonbahar kendisini Ragatz’a götürm ek üzere ondan söz al­m ıştı. Ragatz'a gelirse, H e id i’y i de göre­cek b ir fırsa t çıkm ış oluyordu. Büyükan­

11 E 1 D i 267

Page 270: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ne de C lara ile b irlik te gelmek niyetin­deydi. O da Alm dağına çıkm ak, H eid i’ yi ve dedesini ziyaret etmek istiyordu. Büyükanne ayrıca nineye biraz kahve gönderiyordu. E km eklerini ku ru kuru ye­mek zorunda kalm asın diye. C lara da b ir an önce Alm ’a gelip nineyi görmek, onun­la tanışm ak için sabırsızlanıyordu.

Bu m ektuptan sonra sorulacak öyle çok soru, tartışılacak öyle çok konu o r­taya çıkm ıştı k i, dede vaktin ne kadar çabuk geçtiğini fa rk edemedi. Haberlere herkes çok sevinm işti. Ama ninenin de dediği gibi, en büyük sevinç, eski b ir dos­tun tekrar araların a dönmesinden doğu­yordu. O nlar giderken, nine arkalarından seslendi: «Yine gelin, Amca! Sen de kü­çüğüm! Y arın gelin!»

İk is i de geleceklerine söz verdiler.

268 11 E i D 1

Page 271: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON BEŞİNCİ BÖLÜM

G

V O l HAZIRLIKLARI

ÜZEL b ir eylüj_ sabahıydı. Hei- d i'n in evine dönm esini sağla­yan iy i 5'ürekli doktor, Sese- m an’larm evine doğru yürü­

yordu. Yüzünde çok üzgün b ir ifade var­dı. İlkbah ardan bu yana çok yaşlanm ış görünüyordu. K a rısın ın ölüm ünden bu yana bütün sevgisini verdiği, bütün m ut­luluğunun kaynağı olan tek k ızın ı birkaç ay önce kaybetm işti. Onun ölümünden bu

Page 272: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yana da doktorun eski neşesinden, eski parlak kişiliğinden eser kalm am ış gibiy­di.

Sebastian, kap ıyı büyük b ir saygıy- la açtı. Doktor, yalnız evin efendisinin değil. Bayan C lara’n ın da en yakın dos­tuydu. A nlayışlı, iy i y ü rekli davranışla­rıy la evde herkesin büyük sevgisini ka­zanm ış b iriy d i.

H izm etkârın önü sıra m erdivenlerden yukarıya çıkarken doktor, «H er şey yo­lunda m ı?» diye sordu.

O sırada üst kat holünden Bay Sese- m ann’m sesi duyuldu;

«Ah, geldiğine çok sevindim !» diye k a rşıla d ı arkadaşını. «Şu İsviçre yolculu­ğunu b ir kere daha konuşm am ız gerek. C lara'nın artık biraz daha iy i olduğu o r­tada. Sen hâlâ onu yola çıkarm am ak ka­rarında direniyor m usun?»

«Sevgili dostum Sesemann, ne biçim insansın sen?» dive k a rşılık verdi dok-

270 II E t D î

Page 273: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

’or. «Üçüncü kere beni evine çağırıyorsun ve üçünde de aynı soruyu soruyorsun.»

«Evet, h aklısın . A rtık b ıktığ ın için seni suçlayacak değilim . Ama durum u her halde anlıyor sundur, aziz dostum. Çocuğa söz verdiğim , o kadar um ut bağ­ladığı, aylarca beklediği b ir şeyi şim di yapm ayacağım ı söylemek çok güç. G eçir­diği zor günlere dayanabilm esini bile, bu yolculuk um uduna, H e id i’y i yeniden gö­rebilm e um uduna borçlu. Şim di, tam iy i­leşmeye yüz tuttuğu sırada, bu um udu elinden alıp onu tekrar üzmeyi içim gö­türm üyor. Yapam ayacağım bunu galiba.»

«Yapmaya m ecbursun, Sesemann.» D oktorun sesi ciddîydi. A rkadaşının pek üzgün durduğunu görünce devam etti: «Kendin de düşün b ir kere. Y ılla rd an beri C lara bu kadar kötü b ir yaz geçir- m em işti. Y olculuğa çıkarsa durum u da­ha da teh likeli o lur. Hem, mevsim de artık eylül. G erçi belki îsv içre dağlarm -

H E î D î 271

Page 274: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

da hâlâ güneş p a rlıyo rd u r ama, oraya git­tiğinde havayı soğumuş da b u la b ilir. G ünler gittikçe kısalıyo r. Ragatz’dan Alm dağına gitm ek b irkaç saat sürer. Sonra C lara 'yı dağa kadar da taşım ak gerek. Y ani sözün kısası, bunların olabilm esine im kân yok, Sesemann. Ama istersen onun­la ben kendim konuşurum . A k ıllı çocuk­tur. Gelecek bahara onu tedavi iç in Ra- gatz'a götürebilirsek, kendini de yeterin­ce güçlü hissediyorsa, o zaman dağ gezi­sinden daha çok zevk a la b ilir. İyileşm e­s i iç in ona çok dikkat etmeye, çok iy i bakm aya mecburuz.»

Bay Sesemann ayağa kalktı, her za­man yaptığı gibi odanın içinde gezinme­ye koyuldu. B irden arkadaşının omzuna dokunarak, «Doktor, sana b ir önerim var,» dedi. «Sen de son zam anlarda pek iy i görünm üyorsun. E sk i günlerdeki dok­tora h iç benzem iyorsun. Senin de b ir de­ğişikliğe, biraz dinlenmeye ihtiyacın var.

272 H E Î D İ

Page 275: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Aklım a ne geldi, b iliy o r m usun? Bizim adım ıza sen Alm dağına gidip H eid i'yi ziyaret et.»

Bu öneri doktoru pek şaşırtm ıştı. Hemen k a rşı çıktı. Gitmemek için b ir sü­rü neden ile ri sürmeye başladı. Ama Bay Sesemann ona fırsa t verm ek niyetinde değildi. Y ani, bulduğu bu plandan öyle memnundu k i, doktoru kolundan yakala­dığı gibi, hemen C lara’nm odasına yürüt­tü.

Odaya g irer girm ez kendisi Clara'nm elin i tuttu, durum u ona anlatm aya ça lış­tı. İsv içre yolculuğunu kendisinin de ne kadar çok istediğini b e lirtti ve oradan çabucak ana konuya geçti. C lara’nm git­mesi bugün için olacak şey değildi. Ama onun yerine, yakın dostlan doktor ora­ya gid eb ilir, ta tilin i orada geçirebilirdi.

C lara neredeyse ağlayacaktı. Göz y aşların ı saklam aya çalışıyo r, babasını üzmek istem iyordu ama, yolculuk plan-

H E î D î 273

Page 276: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

la n n ın aksam ası küçük kız için çok bü­yük üzüntü nedeniydi. Nice günlerini hep bu yolculuğun hayalleriyle tek başına ge­çirm işti. Ama babasının kend isini boşu boşuna böyle üzmek istem eyeceğini de biliyordu. Y utkunarak göz yaşlarına en­gel olmaya çalıştı. D oktorun e lin i tutup ona yalvardı:

«Lütfen, doktor, siz gidip H e id i’y i gö­rün. Sonra da gelip bana onun n asıl o l­duğunu anlatın. Dedeyi, nineyi, çoban Peter’i, keçileri hep anlatın. Sanki hepsi­n i ben de çok yakından tanıyor gibiyim ! Hem, H eidi iç in hazırladığım arm ağanla­r ı da götürürsünüz. Büyükannem de ona b ir şey göndermek istiyordu. Ne o lu r gi­din, doktor. Eğer giderseniz, söz veriyo­rum , istediğiniz kadar b alık yağı içerim , h iç de sesim i çıkarm am .»

D oktorun yeni planı kabul etm esinin nedeni, belki aslında C lara’nın b a lık ya­ğı içmeye söz verm esi değildi ama, gene

274 H E t D î

Page 277: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dc ‘ düşünceli dostumuz, gülümseyerek konuştu;

«Öyleyse gitm ekten başka çare ka l­m adı! Senin şişm anlam anı, kuvvetlenm e­ni istiyorsam , gitm ek zorundaj'im demek­tir. Ne zaman yola çıkacağım ı da ka ra r­laştırd ın m ı bari?»

«Hemen, doktor. Ne kadar erken çı­kabilirseniz. Y a n n sabah olmaz m ı?»

Bay Sesemann, kızın ın sözünü kes­ti, «H akkı var aslında,» dedi. «H azır ha­va güzel. Alm dağında geçirebileceğin b ir günü bile zij'an etmek çok yazık olur.»

D oktor gülmekten kendini alam adı. «Neredeyse bana bu sabah gitmediğim için çatacaksın, Sesemann,» dedi. «Anla­şılan yol h a zırlık la rım ı çok çabuk yap­mam gerekiyor.»

Ama C lara b ir tü rlü doktorun yanın­dan ayrılm asına izin verm iyordu. H e id i’ ye göndermek istediği b ir sürü haber vardı. D oktor bun ların hepsini yerine

H E t D i 275

Page 278: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ulaştıracağına söz verdi. Dönüşte de ora­da olup bitenleri b ir b ir anlatacaktı Cla- ra ’ya.

Büyük evlerin hizm etkârlarında, ken­dilerine söylenmeden olup bitenleri anla­ma yeteneği vard ır. Sebastian da bu ge­leneğe uym uş olm alı ki, doktoru geçir­mek için kapıyı açarken kendini tutam a­yıp fısıld a d ı: «Acaba sayın doktordan, küçük Bayan H eidi'ye benim selâm larım ı da u laştırm aların ı rica ed eb ilir m iyim ?»

D oktor gülüm sedi: «Aman Sebastian, sen benim gideceğim i nereden duydun hemen?»

Sebastian b ir an için utanm ış görün­dü: «Şey... aslında b ilm i... yan i... tam o sırada yemek odasının önünden geçiyor­dum, küçük Bayan H eid i’nin adının geç­tiğ in i duydum, düşündüm k i...»

«Anladım , anladım ,» dedi doktor. «Selâm larını sahibine ulaştıracağım . A lla­ha ısm arladık, Sebastian.»

276 H E i D î

Page 279: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

üoktor eşikten d ışa rı adım ım attı ama, atm asıyla geri çekm esi b ir oldu. Tam o sırada sabah yürüyüşünden dönen Bayan Rottenm eier de kapıdan içeri g ir­mek üzereydi. Rüzgâr eteklerini uçurdu- ğu iç in kadın, kapının ağzında yelkenli b ir gemi gibi görünüyordu. B u görünü­münden h iç hoşnut olm ayan Bayan Rot­tenmeier, içe ri girme telâşı içinde fa rk ın ­da olm adan doktora küt diye çarptı. Za­va llı çok da utandı. D oktora k a rşı bü­yük h ayran lık duyardı. Hemen saçların ı elleriyle düzelterek kendini toparlam aya çalıştı. Doktor, ona yeni p la n la rı anlattı, \'e H eidi'ye verilm ek üzere b ir paket ha­zırlam a iş in i yalnızca Bayan Rottenm eier’ in yapabileceğine inandığını, bunu ondan rica ettiğini söyledi. Sonra da veda edip çıktı, gitti.

C lara, Bayan Rottenm eier’in H eid i’ ye bu kadar çok armağan gönderilm esi­ne karşı çıkacağını sanm ıştı ama, hiç de

H E İ D İ 277

Page 280: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

öyle olm adı. Kadın, bugün pek iy i b ir gü- nündeydi. H atta paketler hazırlanırken C lara'nın seyretm esine bile izin verm işti. Paketlem ek aslında kolay b ir iş değildi. Gönderilen eşyalar hepsi ayn ayrı boy­da, b irb irin e uym ayan şeylerdi. H eidi iç in kalın , kapişonlu b ir palto, nine için sıcacık b ir yün şal, b ir de ekm eklerin ye­rine, değişiklik olsun diye, b ir kek va r­dı. Sonra C lara’nın önce Peter’e gönder­meyi düşündüğü kocam an salam da var­dı. Ama Clara, sonunda bu salam ı B ri- gitta'ya göndermeye karar verm işti. Pe- ter'e gönderirse, çocuğun hepsini kendi başına y iyip bitirm e tehlikesi vardı. Oy­sa B rigitta, akşam yemeğinde salam ı ç ı­k a rır, en U3'gun biçim de p ayla ştırırd ı. De­deye de b ir torba pipo tütünü gidiyordu. Bütün bunlardan ayrı olarak, C lara’nın kendi elleriyle hazırladığı sü rp riz paketi de vardı. Bu pakette H e id i’y i sevindire­

278 I I E İ D İ

Page 281: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

cek ve şaşırtacak b ir sürü küçük şeyler doluydu.

Sonunda her şey hazırlandı. în san ı b ir bakışta etkileyen koskocam an paket, orta yerde şekillendi. C lara hayran göz­lerle pakete bakıp duruyor, H e id i’n in bu­nu alınca n asıl sevinç ç ığ lık la rı atacağı­nı gözünün önüne getirmeye çalışıyordu.

Bayan Rottenm eier zile basıp Sebas- tian’ı çağırdı, uşak gelince kendisi de en erjik hareketlerle paketin k a ld ırılıp om uzlanm asına yardım etti. Sonunda Se- bastian, paketi doktorun evine teslim et­mek üzere yola koyuldu.

H E i D i 279

Page 282: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON ALTINCI BÖLÜM

A L M ’DA BİR KONUK

A B A H LE Y İN gökyüzü p ır ıl pı- n ld ı. Sabah ış ık la n dağların üzerine dökülüyor, ta tlı b ir rüzgâr kö kn arların yaşlı dalla­

rın ı h afif h a fif sallıyordu. H eid i gözleri­ni açtı. Onu uyandıran, rüzgârın ağaçlar­da çıkard ığ ı sesti. Hemen yatağından sıçrayıp çabucak giyindi. M erdivenlerden aşağıya indiği zaman dedesini kapının önüne çıkm ış, havanın n asıl olacağını an­

Page 283: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lam ak ister gibi gökyüzünü inceler b u l­du. K üçük pembe b u lu tla r dolaşıyordu yukarda. Ama gittikçe seyrekleşiyorlar, mavi lekeler daha genişliyordu. O sırada güneş de kendini gösterdi, dağların do­ru k la rın ı b ir anda a ltın rengine boyadı.

«Aman, ne güzel!» diye h aykırdı H ei- di. «Günaydın dedeciğim !» demeyi ancak bundan sonra a k ıl edebildi.

İh tiy a r, çocuğun k ıv ırc ık saçların ı okşayarak, «Ne kadar erken kalkm ışsın,» diye şaşkın lığ ın ı b e lirtti. Sonra, keçileri sağmak üzere küçük ağıla girdi. Az son­ra da ik i keçi otlağa çıkm ak üzere, dışa­rıd a bekliyordu. U zaklardan Peter’in ıs­lığ ı duyuldu. B ir an içinde bütün keçiler H e id i’nin çevresini sardı. Peter, tekrar keskin b ir ıs lık öttürdü, keçiler isteksiz­ce ilerlem eye başladılar.

Peter, «Bugün bizim le geliyor mu­sun?» diye sordu.

«H ayır, Peter, bugün gelemem,» de­

H E Î D İ 281

Page 284: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

di H eidi. «Fran kfurt'd aki dostlar her an geleb ilirler. G eldiklerinde burada o lm alı­yım.»

«Hep böyle diyorsun zaten,» diye hom urdandı Peter. «G elirlerse Amca bu­rada işte.»

O sırada Am ca’mn da sesi duyuldu; «Bugün bu ordunun nesi var böyle? Ye­rinden kıpırdam ak istem iyor. Kabahat generalde m i, yoksa erlerde m i dersin?»

Peter hemen dönüp kırb a cın ı hava­da şaklattı. B u sesi çok iy i tanıyan keçi­le r h ız lı h ız lı dağ yoluna koyuldular. Pe­ter de peşlerinden uzaklaştı.

H eidi geldiğinden beri evde yapacak çok iş buluyordu. Böyle şeyler daha ön­ce hiç aklın a gelmezdi. H er sabah yata­ğını dikkatle yapıyor, aşağıya inip m ut­fağı topluyordu. Sonra da odadaki san­dalyeleri düzenliyor, dağınık ne varsa do­laba yerleştiriyordu. Bundan sonra sıra toz alm aya geliyordu. K üçük sandalyenin

282 l i E i D I

Page 285: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Üzerine basıyor, m asanın üstünü p ırı] p ırıl oluncaya kadar ovalıyordu. Dede, bütün bunlardan pek memnundu. K u lü ­beye girince çevresine bakm ıyor, «Bu­günlerde ev öyle temiz k i, her gün pa­zarm ış gibi,» diye m ırıldanıyordu. H e id i’ nin F ran kfu rt gezisi pek de boşa gitm iş sayılm azdı.

K üçük kız bugün de işlerin e her za­m anki düzeni içinde başladı ama, hava­nın güzelliği onu çarçabuk dışarıya çek­ti. Pencereden içeriye süzülen ış ık ona, «Hadi, çabuk, dışarıya gel!» derm iş gibiy­di. B u durum da içerde kalm asına olanak yoktu tabiî, tşin i çabucak b itirip d ışa rı­ya koştu. Güneş dağların üzerinde p ırıl p ır ıl p arlıyo r, vadiyi aydınlatıyordu. H ei­di b ir an oturup çevresini seyretti. Dede gene sundunnada çalışıyordu. Ara sıra o da d ışarı çık ıp küçük kıza gülüm süyor, tekrar içeri giriyordu. B ir seferinde o içe­

I I E İ D f 283

Page 286: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

riye girer girmez, H eidi arkasından ses­lendi: «Dede, dedeciğim! Çabuk,gel!» İh ­tiyar çabucak ç ık tı. Çocuğun başına b ir şey geldi, diye korkm uştu. H eid i'n in , «Ge­liy o rla r! G eliyorlar! îlk gelen doktor ol­du! » diye haykırarak patikaya doğru koş­tuğunu gördü.

K üçük kız e lle rin i ileriye doğru uzat­m ış, eski dostunu karşılam akla koşuyor­du. Onun yanına varınca, hemen eline sa­rıld ı, sevgi dolu b ir sesle, «Günaydın Dok- toi’I» dedi. «Size o kadar teşekkür borç­luyum ki!»

«Tanrı seni kutsasın, H eidi! Neden teşekkür borçluym uşsun bana?»

«Eve dönmemi sağladığınız için.»D oktorun yüzü sevinçle aydınlandı.

Bu kadar güzel b ir karşılam a beklem i­yordu. Dağ yoluna tırm anırken kendini çok yalnız hissetm işti. îç i hüzünle doluy­du. Çevresindeki güzel m anzarayı gözü bile görm üyordu. H e id i’nin kendisini

284 H E î D 1

Page 287: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

:am yacağından bile kuşku duym aklaydı. Beklenen dostlan getiremeden, kendi ba­sma gelişinin, küçük kızda hayal k ırık -, lığ ı uyandıracağından da korkuyordu. Oy­sa H eidi, karşısınd a neşeden coşarak du­ruyor, iç i sevgi ve şükranla dolu, konu- ğur} e lin i bırakam ıyordu.

D oktor babaca b ir sevgiyle onun e li­ni tuttu; «H aydi kızım ,» dedi. «Beni de­denin yanına götür. E v in izi göster.»

Ama H eidi yürüm edi. G özleri patika­nın aşağılanna d ikilm işti. K üçücük yü­zünde üzüntü okunuyordu. «Clara ile bü­yükanne nerede?» diye sordu.

«Sana anlatacaklarım var, H eidi. B un lara senin de benim kadar üzülece­ğini biliyorum . Bak, yavrum , bu sefer ben buraya tek başım a geldim. C lara çok hastalık geçirdi. Yolculuğa çıkam adı. Öy­le olunca, büyükanne de gelmedi. Ama ilkbaharda, havalar ısınm aya, günler uza­

II E î D i 285

Page 288: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

maya başladığı zaman ik is i de ke sin lik­le gelecekler.»

H eidi şaşalam ış gibiydi. Beklediği şeylerin gerçekleşem em esini kabul etmek kolay değildi. Doktor, karşısında sessiz dm-uyordu. O rtalıkta köknSr d alların ın rüzgârda çıkard ığ ı sesten başka çıt yok­tu. B irden H eid i'n in düşünceleri berrak­laştı. Ne de olsa, doktor kalkm ış, bura­lara kadar gelm işti. G özlerini kald ırd ı, konuğunun yüzüîıe baktı. Ama bu yüzde derin b ir üzüntü okudu. D oktorun yüzü­nü h iç böyle görm em işti. îç i acım a duy­gusuyla doldu. H er halde fclara ile bü­yükannenin gelem eyişine üzülüyordur, diye karar verdi ve onu avutm anın yol­la rın ı aradı.

«O lsun... ilkbahara ne kald ı k i!» de­di. «H avalar düzelince g e lirle r elbette. B uralard a kış h iç b ir zaman fazla uzun sürmez. Hem İlkbaharda gelirlerse daha uzun k a la b ilirle r. C lara bundan çok hoş­

286 II E i D t

Page 289: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lanacaktır, em inim ! Şim di dedeye gide­lim .»

Doktorla cl ele, kulübeye doğru ile r­ledi, neşeyle dedesine seslendi. «Daha ge­lem ediler dedecigim, ama uzun sürmeye­cek.»

Dedenin gözünde doktor yabancı de­ğildi, çünkü H eidi ondan çok söz etm iş­ti. İh tiy a r, konuğunu içten lik le k a rşıla ­dı, ik is i tahta kanepeye oturdular. Onla­rın yan tarafında H e id i’n in de sığacağı kadar yer kalm ıştı. O da iliş ti. D oktor anlatm aya başladı:

«Bay Sesemann benim gelmemi iste­di. Ben de razı oldum . Çünkü uzun sü­reden beri kendim i pek iy i hissetm iyo­rum . Tem iz dağ havasm ın bana da iy i geleceğini düşündüm .» Uzanıp küçük k ı­za baktı. «H eidi, biraz sonra buraya b ir şey getirecekler. Onu Fran kfurt'dan beri yanım da taşıyorum . O şey seni, yaşlı dok­torundan çok daha fazla sevindirecek.»

H E 1 D î 287

Page 290: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi hemen ilg ilenm işti. Acaba ge­lecek şey ne o la b ilird i? D oktor h iç b ir ipucu verm iyordu.

Dede bu arada, doktora sonbaharm bu güzel günlerini Alm ’da geçirm esi için ısra r etm ekteydi. H iç değilse hava güzel olduğu günler dağa çıkabileceğini söylü­yordu. «Burada kalm anızı öneremem, çünkü yerim iz yok,» dedi. «Ama isterse­niz D o rfli’deki küçük, sevim li handa b ir oda tu tab ilirsin iz. Ragatz'a döneceğiniz yerde, orada k a lır, sabahlan buraya ge­lirsin iz. Çevrede size göstermekten zevk duyacağım çok güzel yerler var.»

B u öneri, doktorun öylesine hoşuna gitti k i, hemen ka ra rla r verild i, program ­la r ayarlandı.

Zaman çabucak geçiyordu. Neredey­se öğle olacaktı. Alm Amca ayağa ka lk­tı, kulübeye g irip küçük b ir masa getir­di, tahta kanepenin önüne koydu. «Şim ­di, H eidi, yemek için gerekli olan şeyle-

288 H E i D 1

Page 291: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

n buraya getir,» dedi. «Doktor, bizim yediğim iz basit yiyeceklere razı olm ak zorunda kalacak ama, h iç değilse sofra­m ızı kurduğum uz güzel yeri beğeneceği­ne eminim.»

«Gerçekten çok güzel,» dedi Doktor. Gözleri vadinin aşağılarım tarıyordu. «Davetinizi sevinçle kabul ediyorum . Böy­le b ir yerde insan ne yese tadı güzel ge­lir.»

H eidi telâşlı b ir sincap gibi, içe ri dı­şarı koşuşup duruyordu. Dolapta ne b u l­duysa getirm işti. Dede, yem ekleri hazır­ladı ve az sonra elinde altın rengi kızar­mış peynirle çıkageldi. Kendi eliyle k ı­zartm ış olduğu etten ince d ilim le r kesti. Doktor bu yemeği b ir yıldan beri gös­term ediği b ir iştahla yiyip b itird i.

«Evet, C lara gerçekten buraya gel­m eli,» diyordu. «Bu gezi ona yepyeni b ir güç kazandıracak. îşta h ı da benim ki ka­

H E î D î 289

Page 292: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dar a çılırsa göz açıp kapayıncaya kadar tom bul, güçlü kuvvetli b ir kız olur.»

O konuşurken, patikadan yukarıya doğru çıkm akta olan b ir adam b e lird i. S ırtınd a kocam an b ir kutu taşıyordu. So­lu k soluğa kulübenin önüne gelip ağır yükünü yere in d ird i. Rahatlam ış gibi iç i­ni çekip bekledi. Doktor, «îşte F ra n kfu rt’ dan buraya yanım da getirdiğim şey bu,» dedi. Atağa kalkıp, kutunun üzerindeki kâğ ıtlan açtıktan sonra, «Gel küçüğüm , hâzineyi kendi ellerin le çıkar,» diyerek kanepeye döndü.

H eidi, açtığı her paketin içind ekile­re kocaman, şaşkın gözlerle bakıp duru­yordu. Doktor, kutulardan b irin in kapa­ğını açarak, «Bak, H eidi,» dedi. «Bunu nine, kahvesiyle beraber yesin diye, gön­derdiler.»

H eidi, kutudan çıkan keki eline alıp sevincinden sıçram aya başladı. «Nineye b ir kek! Nineye b ir kek!»

290 H E 1 D i

Page 293: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Hemen aşağıya koşup bu arm ağanı nineye ulaştırm aya can atıyordu. Ama dedesi onu akşam a kadar beklemeye ra ­zı etti. O zaman doktoru da yolun y a rı­sına kadar geçirm iş olurdu.

O sırada H eidi, kutudan b ir torba tütün çıkarm aktaydı. Onu dedesine uzat­tı, dedesi de açıp piposunu doldurm aya koyuldu. îk i adam tekrar kanepeye yer­leştiler, H eid i’y i de C lara'nın arm ağanla­rın ı incelem ek üzere yalnız b ıra k tıla r. K üçük kız hepsini tadını çıkara çıkara gözden geçirdikten sonra yerlerine yer­leştird i ve dedesiyle konuğun yanma gel­di. B ir an sessizlik olunca ciddî b ir ses­le konuğa, «H iç b ir şey beni sizin bura­ya gelmeniz kadar sevindirm edi, doktor,» dedi.

îk i erkek, onun bu çocuksu ciddiye­tine gülm ekten kend ilerini alam adılar.

Güneş dağların arkasında batarken konuk izin isteyip ayağa kalktı, D o rfli’ye

H E 1 D î 291

Page 294: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

İnm ek üzere yola koyuldu. Dede, nineye gönderilen arm ağanları koltuğunun a ltı­na kıstırm ıştı. K eki, büyük salam ı, yün şalı, hepsini! Doktor, H eid i'n in e lin i tut­tu, hep b irlik te Peter'in kulübesine ka­dar yürüdüler. Oraya varınca H eidi, dok­tora iy i akşam lar diledi ve beklenm edik b ir soru sordu.

«Y arın benim le ve Peter'le b irlikte keçileri otlağa çıkarm ak ister m isiniz, doktor?»

«O lur H eidi, hep b irlik te gideriz!»

D oktor bu yeni öneriyi sevinçle ka r­şılam ıştı. îk i erkek yokuştan aşağı inm e­ye devam ettiler. H eidi kulübeye girdi. İlk girişinde keki, ik in c i seferinde salam ı, en sonunda da şa lı içeriye taşıdı. Hep­sin i ninenin yanıbaşm a koyup, ih tiyar kadının o n lan elleriyle yoklayabilm esini sağladı. Ş alı ise, ninenin dizlerine serdi.

«B unlar, C lara'dan geldi, nineciğim ,»

292 H E î D î

Page 295: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dedi. «Clara ile F ra n kfu rt’daki büyükan­ne yollam ışlar.»

B rigitta da, nine de çok şaşırm ışlar­dı.

«Keke çok sevinm edin m i, nineci- ğim?»

«Evetl H eidi. Ne kadar iy i in san lar­m ış bu insanlar!» N ine eliyle sıcacık, jm- m uşacık şa lı yokluyordu. «Ne kadar gü­zel! K ış ın soğuk günlerinde beni n asıl ısıtacak! Ömrümde bu kadar lüks b ir şe­ye sahip olacağım aklım a gelmezdi.»

N inenin şala kekten daha çok sevin­mesi, H eid i'yi şaşırtm ıştı.

B rig itta da, gözlerinde tapınm aya benzer b ir ifadeyle salam a bakıyordu. Ömründe bu kadar kocam anını görme­m işti.

O sırada Peter koşarak içeriye girdi. «Alm Amca da peşim de... Bugün H e id i...» diye başladı, ama gözleri m asanın üstün­

H E î D î 293

Page 296: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

deki salam a ilişin ce sözleri boğazına ta­k ıld ı kaldı.

Dede a rtık nineye uğram adan bu ku­lübenin önünden geçmez olm uştu ama, bugün vakit oldukça geçti. Y alnızca ka­pıdan seslenm ekle yetindi. H eidi hemen dışarıya, onun yanına koştu. Dedesi, kü­çük kızın e lin i tuttu, y ıld ız la n n ışığında b irlik te doruktaki sessiz kulübelerine doğru uzaklaştılar.

294 H E î D î

Page 297: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON YEDİNCİ BÖLÜM

BİR TESELLİ

R T E S l sabah erkenden Dok­tor, yanında Peter ve keçiler­le b irlikte Alm ’a tırm andı. Adam da, çocuk da, sessizce

yanyana yürüyorlard ı. D oktor b irkaç ke­re Peter’le konuşm aya çalışm ış, ama ço­cuk inatla sessizliğini korum uştu. Tepe­de, Alm kulübesinin önünde H eidi, ya­nında ik i keçisiyle b irlik te o n ları bekli­yordu.

Page 298: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Peter, ona gene her sabahki gibi, «GeUyor m usun?» diye sordu.

«Elbette. Eğer doktor da gehyorsa.»Peter'in gözleri, yanındaki adama

kuşkuyla baktı.O sırada Alm Amca da, elinde yemek

paketiyle kulübeden çıkıyordu. Paketin ip in i Peter’in omuzuna geçirdi. Bu sefer yem ekler her günkünden daha ağırdı. Çünkü dede, doktor için de b ir şeyler koym uştu. B elki konuk, otlakta uzun sü­re k a lır, çocuklarla b irlik te öğle yemeği yemek isterdi. Peter, om uzundaki pake­tin a ğ ırlığ ın ı hissettiği anda, yüzündeki üzgün ifade silin ive rd i. D üşünceleri artık paketin içinde güzel ve değişik yiyecek­ler olabileceği konusuna yönelm işti.

Y o lculuk hemen başladı. Doktor, H eid i'n in elinden tuttu. B u sefer konuş­m aları başlatm akta pek güçlük çekmedi. H eid i'n in ona keçilerle, dağlarla, çiçek­lerle, ku şlarla ilg ili olarak anlatacağı öy­

296 H E î D î

Page 299: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

le çok şey vard ı ki, vaktin n asıl geçtiğini anlayam adan kend ilerin i otlakta buldu­lar. H eidi, doktoru kendi en sevdiği kö ­şeye götürdü, çevredeki y e şillik le rin üze­rinde gözlerini m utlulukla dolaştırdı. B a­kışların d a sevinç p arıld ıyo rd u H eid i’nin. Konuğuna bakıp, onun da bu çevreden kendisi kadar m utlu olup olm adığını an­lam aya çalıştı. D oktor sessiz ve düşün­celi görünüyordu. H eid i'n in gösterdiği ye­re oturm uştu. K üçük kızın soru soran heyecanlı b a k ışla rın ı fa rk edince, «Evet, H eidi, gerçekten çok güzel,» dedi. «Ama, insanın iç i acıla rla doluyken bu güzellik­le rin zevkini n asıl ç ık a ra b ilir? Onu söyle bana!»

H eidi güven dolu b ir sesle, «Yoo, burada h iç kim se acı hissetmez,» dedi. «O yalnız F ra n kfu rt’da olur.»

D oktor sessizce gülüm sedi, sonra tek­ra r sordu:

«Ama insan F ra n kfu rt’dan buraya

H E ID î 297

Page 300: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

gelirken a cıla n n ı da beraber getirm işse ne olacak? O zaman ne yapm ak gerekti­ğini de b iliy o r m usun, H eidi?»

H eidi en cid d î sesiyle, «Ne yapm ak gerektiğini bilm ediğim iz zam anlarda her şeyi T a n rıy a anlatm ak en doğru yoldur,» dedi.

«Sevgili yavrum , bu, gerçekten çok iy i b ir fik ir. Ama ya o a cıla n gönderen, T an n ’n ın ta kendisiyse? O zaman O’na ne söyleyebiliriz?»

Bu seferki soruya cevap bulabilm ek için H eid i’n in düşünm esi gerekti. Sonun­da, «O zaman biraz beklememiz gerekir,» dedi. «Beklem ek ve beklerken de düşün­mek doğru olur. K ısa sürede T anrı her şeyi düzeltecektir. Eğer biraz sabrım ız varsa, hemen ondan uzaklaşıp kaçm az­sak, m utlaka iy i b ir şeyler o lacaktır ve o zaman, her şeyin ta başından beri en doğru biçim de yürütülm üş olduğunu da anlayacağız dem ektir. Y alnızca üzüntüyü

298 II E i D t

Page 301: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

hissettiğim iz, b ir daha h iç iy i b ir şey ol­mayacak sandığım ız sıralard a bile.»

«Çok güzel b ir inancın var, H eidi. Bunu h iç b ir zaman kaybetme.» D oktor gene sessizleşm işti. İle rd e ki doruklara doğru bakıyordu. B ir ara, « B iliy o r mu­sun, H eidi,» dedi. «İnsan acısından ötü­rü çevresindeki güzelliklerin tadım çıka­ram ayacak durum daysa, bu güzellikler ona daha büyük a cıla r veriyor. Bunu an­layab iliyo r m usun?»

H eid i'n in aklına birden nine geldi. Bu güzellikleri b ir daha asla göremeye­cek olan zavallı ih tiyar nine. Ne güneşin heybetini, ne dağ lan... B iraz düşündük­ten sonra, «Evet, anlayabiliyorum ,» dedi. Sesi çok yum uşaktı. «Ninenin de duru­mu öyleydi. İlâ h ile r onu tekrar m utlu edinceye kadar. İlâ h ile ri dinlemeye baş­layınca yeniden iç i sevinçle dolmaya baş­ladı, ondan sonra da m utlu oldu.»

D oktor bu sefer, «O İlâhilerden ha­

H E t D î 299

Page 302: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tırlayab ild iğ in var m ı, H eidi?» diye sor­du.

«Evet, var. B ir tanesini okuyayım si­ze.» H eid i’n in sesi istek doluydu. Dok­tor başını salladı, H eidi e lle rin i kucağın­da kavuşturup ninenin en sevdiği İlâ h iyi yüksek sesle söylemeye başladı.

B u arada Peter biraz ilerde dikilm iş, kendi kendine öfkelenip duruyordu. Bu y aşlı konuk, H eid i'n in yam başından hiç ayrılm ıyordu. B u yüzden H eid i’yle tek kelim e konuşm a olanağı bulam am ıştı şu ana kadar. İçinden taşan h ırsla dokto­run arkasına geçti, ona uzaktan yum ru­ğunu salladı. Güneşin a rtık tam tepele­rine geldiğini görmüş, öğle yemeği vakti olduğunu anlam ıştı. Avazı çıktığ ı kadar, «Yemek v a k tiiii!» diye bağırdı.

H eidi, oturduğu yerden kalkıp, ye­mek paketini getirdi. Ama doktor h iç aç olm adığım söyledi, yalnızca b ir bardak süt istedi. H eidi de pek a çlık hissetm i-

300 H E i D i

Page 303: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

•• ordu. Hemen Peter’in yanma koşup, ona doktorla kendisi iç in ik i kap süt sağma­sını söyledi. Peter ona şaşkm şaşkm ba­kıp, «Peki, torbadaki yem ekler ne ola­cak?» diye sorunca H eidi,

«H epsini sen y iye b ilirsin , Peter,» de­di. «Ama önce sü tleri getir.»

Peter öm ründe bu kadar çabuk iş gördüğünü hatırlam ıyordu. S ütleri götü­rüp döndükten sonra yemek paketini aç­tı, içind eki h arika yiyecekleri gördü, iş ­te o zaman doktora bu kadar surat et­tiği iç in kendinden utandı. Önce adamın ensesine doğru özür dileyen b akışlarla baktı, sonra büyük b ir iştahla yem ekleri mideye indirm eye koyuldu.

H eidi ile doktor uzun süre gezip do­la ştıla r ve b ir yandan konuştular. So­nunda doktor, a rtık gitme zam anının gel­diğini düşündü. H eidi de onunla b irlikte tepeden aşağı inmeye başladı. Alm Amca' nm kulübesinin önüne geldiler. Oradan

H E 1 D t 301

Page 304: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sonra doktor yoluna tek başına devam etti. Ara sıra başını çevirip H eid i’nin kendisine el sallayışına k a rşılık veriyor, «Kızım da hayatta olsaydı, o da böyle ya­pardı,» diye düşünüyordu.

Bundan sonra doktor her sabah Alm 'a çıkm aya başladı. Bazı günler, sohbetin­den çok hoşlandığı Alm A m cayla çene çalıyor, onun vahşî hayvanlar konusun­da olsun, başka konularda olsun anlat­tığı hikâyeleri zevkle dinliyordu.

E y lü l ayı böyle güzel günlerle dolu olarak geçip gitti. B ir sabah, doktorun yüzünde her zam anki kadar m utlu olm a­yan b ir ifade gördüler. K onuk bu sefer onlara, bugünün b irlik te geçirecekleri son gün olduğunu, çünkü a rtık F ra n kfu rt’a dönme zam anının geldiğini söyledi. «Git­mek zorunda olduğuma çok üzülüyo­rum,» diye açıkladı. «Çünkü, a rtık Alm dağını kendi evim sayacak hale gelm iş­tim.»

302 II E i D i

Page 305: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Alm Amca da bu habere pek üzül­müş, o da doktorun dostluğundan pek hoşlanm ıştı. H eidi'ye gelince, sevgili dos­tunun buradan ayrılacağına inanm ak b i­le istem iyordu. G özlerini onun yüzüne di­kip yalvaran b akışlarla baktı. Ama dok­torun k a ra rlı gülüm semesi, bu ziyaretin artık kesin lik le sona erdiğini ona anlat­maya yetti. K a lk ıp konuğu yolun y a n sı­na kadar geçirdi. Oraya vannca doktor, durup onun k ıv ırc ık saçların ı sevgiyle okşadı ve, «H eidi, a rtık benim ayrılm am gerek,» dedi. «Seni yanım da Fran kfu rt'a götürm eyi ne kadar isterdim , bilem ez­sin!»

H eidi, F ra n kfu rt’u çok iy i h a tırlıy o r­du. Koca koca evleri, uzun caddeleriyle F ra n k fu rt’u, Bayan Rottenm eier’i, T in- nette’i... B iraz düşünüp cevap verdi, «Si­zin buraya dönm enizi daha çok isterim .»

«H aklısın. O daha iy i olur, öyleyse Allaha ısm arlad ık H eidi.»

H E 1 D t 303

Page 306: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Gözleri b ir au doktorun iy ilik yan­sıtan gözleriyle karşıla ştı, sonra adam hemen dönüp vadiden aşağıya doğru yo­luna devam etti.

H eidi, yerinden kıpırdam adı. Dokto­run gözlerinde gördüğü yaşlar onu üz­m üştü. Canı ağlam ak istiyordu. Yerinden fırla y ıp h ızla doktorun peşinden koştu. Yanına varınca h ıçkırarak, «Sizinle gel­mek istiyorum !» dedi. «Yalnız izin verin, dedeme gidip haber vereyim !»

Doktor, çocuğun heyecanını y a tıştır­maya çalıştı: «Ah, sevgili H eidi, sen bu­rada, köknar ağaçlarının arasında kalm a­lısın ,» dedi. «Yoksa, yeniden hastalana­b ilirsin . Ama bana söz verm eni istiyorum . Eğer günün birin de hastalanır, tek başı­ma kalırsam , o zaman gelip yanım da ka­lır m ısın?»

«Tabiî, hemen gelirim ,» dedi H eidi. «Sizi de dedem kadar seviyorum diyebi­lirim .»

304 H E 1 D t

Page 307: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Doktor, ona b ir kere daha veda etti, H eidi de onun arkasından uzun uzun el salladı, ta gözden kayboluncaya kadar. D oktor b ir dönemeçte H eid i’ye son kez el sallarken içinden, «Burada yaşam ak çok güzel,» diye m ırıldandı. «însanın hem vücudu, hem ruhu yeniden d irilm iş gibi oluyor. Yeniden m utlu olm anın tadını a lı­yor insan.»

H E î D 1 305

Page 308: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

DORFLİ’DE KIŞ

LM kulübesinin çevresine k a r­la r yığılm ıştı. Sanki pencere­le r yer hizasından başlıyorm uş gibi görünüyordu. Eğer Alm

Amca hâlâ orada oturuyor olsa, o da her gün Peter’in yaptığını yapm ak zorunda kalacaktı. K a r yağan her gecenin saba­hında, Peter pencereden d ışan atlam ak zorundaydı. Eğer k a rla r henüz buz tut­m am ışsa, çocuk k a rla rın içinde öyle de­

Page 309: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

rin lere göm ülüyordu k i, yeniden kalka­bilm ek için , elleriyle, ayaklarıyle büyük b ir çaba gösterm esi gerekiyordu. O za­man annesi, ona pencereden küreği uza­tıyor, o da bu kürekle kapınm önünü küreleyip b ir yol açmaya çalışıyordu. Ama eğer buz tutm uşsa, o zaman evden ç ık ­m anın tek yolu, o pencereydi. Oradan da ancak Peter çıkabiliyord u. Bunun b ir tek iy iliğ i vardı. B uzlu günlerde Peter pen­cereden çıktığ ı zaman kendini katı b ir taban üstünde ayakta bulabiliyordu. An­nesi öyle günlerde, ona kürek yerine, k ı­zağı uzatıyor, Peter kızağa binip istediği yere gidiyordu. Koca Alm dağı tekdüze b ir kızak alanı olup çıkıyo rdu çünkü.

B u kış Alm Amca sözünü tutm uştu. K a rla r yağmaya başlayınca hemen ku lü ­beyi kapatm ış, H eid i’yle keçileri yanma alıp, D orfli'ye taşınm ıştı. K ilise n in yanın­da, b ir zam anlar dedenin ailesine ait olan kocaman b ir ev vardı. Bugün a rtık bu ev

H E i D i 307

Page 310: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b ir y ık ın tı haline gelm iş denebilirdi ama, gene de görünüşü eski ihtişam ını b elli ediyordu. Amca b ir zam anlar yanında, oğlu Tobias’la D orfli'ye geldiğinde, bu terk edilm iş eve yerleşm işti. O günden bu yana boş kalm ıştı ev. Kim se oturm am ış­tı orada. Boş kalınca daha da çok eski­yen, h ırpalanan evin her yanı delik de­şikti. B uralardan giren rüzgâr, evin iç in ­de f ır dönüyor, yakılan her mumu, her şam danı söndürüyordu.

Ama b u n ları onarm ak Amca’nm elin­den gelirdi. K ış ı D o rfli’de geçirmeye ka­ra r verdikten sonra, sonbahar boyunca buraya sık sık gelm iş, onanm lara çok­tan başlam ıştı. E kim ayında b ir gün H ei- d i’y i elinden tuttu, yeni evine gelip yer­leşti.

Eve arkadaki kapıdan girilince, b ir taraftaki duvann tüm üyle yık ılm ış oldu­ğu görülüyordu. Öbür yandaki duvar da harabe helindeydi ama, üzerindeki üstü

308 H E î D î

Page 311: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yuvarlak pencere hâlâ b e lli oluyordu. Pencereyi hep y e şillik le r bürüm üştü. Bu duvarın üzerindeki dam, kule biçim indey­di. Herhalde burası evin küçük kilise si olm alıydı.

Buradan geçince kocam an b ir hole g iriliyo rd u . H olün d uvarları ve tavam da kısm en y ık ılm ıştı. Tüm üyle çökm esin di­ye, sütunlarla destek yapıld ığı görülüyor­du. Alm Amca buraya b ir paravan yer­leştirm iş, yerleri de sam anla döşernişti. Çünkü, burayı keçi ağılı o larak kullan­mak niyetindeydi.

Holden sonra birço k koridorlardan, daha küçük hollerden geçiliyordu. B u ra­larda yer yer tavandaki yanklard an gök­yüzünün göründüğü de oluyordu. Sonun­da insan kendini ağır b ir tahta kapı önünde buluyor, onu açınca da hâlâ iy i durum unu koruyan büyükçe b ir odaya giriyordu. Bu odanın dört duvarı sapa­sağlam dı. K aplam alan bile. Köşedeki so­

H E î D î 309

Page 312: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ba öylesine büyüktü k i, tavana değecek gibiydi. Sobanın beyaz ç in ile ri üzerine kocaman m avi resim ler yapılm ıştı. K i­m isi eski şatoları, kim isi köpeklerİ3'le ilerleyen avcıları, yüksek ağaçlar altında avlanan b a lık ç ıla rı gösteriyordu. Soba­n ın çevresine tahta b ir kerevet kondurul- m uştu. Buraya oturan, sobanın üstünde­ki resim leri uzun uzun seyredebilirdi.

Bu durunî, H eid i'n in daha ilk bakış­ta çok hoşuna gitm işti. Odaya ayak ba­sar basmaz sobaya doğru koşm uş, kere­vete oturup resim lere bakm aya başlam ış­tı. Ama resim leri izleyerek ilerleyip so­banın öbür yanm a vardığında, arka ta­rafta daha da hoşuna giden b ir şey bul­du. Soba ile duvarın arasına dört tahta yerleştirilm işti. Sanki içine elm alar depo edilecekm iş gibi. Oysa, ortada elma fa­lan yoktu. B urası her halde H eid i'n in ya­tağı olacaktı. Alm kulübesindeki yatak gibi b ir şey. İç i saman dolu, üzeri çar­

310 H E İ D Î

Page 313: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

şaf örtülü b ir yatak, H eidi sevinçten de­liye döndü. «Ah, dedeciğim! B urası be­nim odam ha! Ne kadar güzel! Ama sen nerede yatacaksm ?» diye sordu.

Dede, «Senin odanm sobaya yakm olm ası gerek ki, kış gecelerinde üşüm e­yesin,» dedi. «Şim di sana benim yerim i de göstereyim.»

H eidi, dedesinin peşinden koştu, yan tarafa açılan kapıdan içeriye girdi. B u ­rası daha küçük b ir odaydı. İh tiy a r ora­ya kendi yatağını yapm ıştı. Tam karşıya b ir kapı daha geliyordu. H eidi, onu da açınca kendisini koskocam an b ir m ut­fakta bularak şaşırdı. Dedenin burada da epey onarım yapm ış olduğu belliydi. Ama daha yapılacak pek çok iş de onu bek­liyordu. D uvarlardaki bazı y a rık ve de­liklerden rüzgâr hâlâ girebiliyor, m utfa­ğın içinde ıs lık la r çalabiliyordu.

H eidi, yeni evi çok beğenm işti. E r­tesi gün Peter geldiğinde, ona her tarafı

H E Î D t 311

Page 314: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

gezdirdi. O zamana kadar hepsini ezber­lem işti küçük kız.

Eve yerleştikten dört gün sonra Hei- di, dedesine nineyi ziyaret etmek istedi­ğini söyledi. «Onu daha çok yalnız b ıra ­kamam,» dedi. Ama dedesi izin vermeye yanaşm adı.

«Bugünle yarın olmaz,» diye karşı­lık verdi. «Alm dağını k a rla r kapladı. H â­lâ da yağıyor. Peter bile güçlükle ken­dine yol buluyor. Senin kadar küçük b iri hemen karlara göm ülür k a lır. Kim se de kolay kolay bulam az. B iraz bekle. K a r­la r donunca ko laylık la y ü rü r gidersin.»

H eidi başlangıçta epey sabırsızlandı, beklem ek zorunda kalm aktan hoşlanm a­dı. Ama günleri öyle doluydu k i, n asıl geçtiğini fa rk edem iyordu bile. Sabahla­rı da, öğleden so n raları da okula gidi­yordu. Çok çabuk ve çok hevesle yeni ye­ni şeyler öğrenmeye başlam ıştı. Peter’i okulda pek görem iyordu, çünkü çocuk

312 H E I D Î

Page 315: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

oraya oldukça düzensiz devam ediyordu. Öğretmen çok i j i b ir adam dı. Peter’i sınıfta görem eyina', «Bugün de gelme­m iş!» diye m ırıId a.ııyo rdu. «H er halde k a rla r çok yüksek olduğu için inem em iş­tir!»

Oysa akşam ları, okul saatinden son­ra Peter pekâlâ H eid i’y i görmeye gelebi­liyordu!

B ir sabah Peter, gene pencereden k a rla rın üzerine sıçram ış, yerlerin iyice buz tuttuğunu görm üştü. Bu, onu şaşırt­tı. Sevincinden hemen kızağını alıp Alm ' dan aşağı kaym ak hevesine kap ıld ı. H er taraf m erm er gibi katılaşm ıştı. Sevinç­ten uçuyordu Peter. B uzlar böyle katı o l­duğuna göre, a rtık H eidi de kulübeye ge­lebilecek demekti. Hemen tekrar evin içine atladı, «Benim okula gitmem ge­rek!» diye bağırdı.

Annesi, «Tabiî git, elinden geldiği ka­

H E Î D Î 313

Page 316: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dar çok şey öğrenmeye çalış!» diye ka r­ş ılık verdi.

Peter pencereden çıktı, kızağına bin­di, olanca hızıyla dağ yolundan aşağı kay­maya koyuldu. Öyle h ız lı gidiyordu ki, D orfli'ye vardığında da duram adı, köyün ortasından geçip öbür başından çıktı. Ancak, yokuş b itip yer düzlendikten son­ra kızak kendiliğinden durabild i. Peter çevresine bakındı. Neredeyse M aienfeld’e varm ıştı. Şim di gerisin geriye o yokuşu tırm anm ak en azından b ir saatini ala­caktı. Okul saatini kaçıracaktı yani. Eh n asıl olsa okul kaçacağına göre, acelesi yok demekti. Yavaş yavaş, geze geze gi­debilirdi. O, D orfli'ye döndüğünde Hei- d i’yle dedesi de sofraya oturm aya h azır­lanıyo rlard ı. Peter içeriye, sanki onlara çok özel b ir havadis getiriyorm uş gibi daldı ve hemen konuştu:

«Oldu nihayet!»İh tiyar, «Haa? Olan ne?» diye sordu.

314 H E î D t

Page 317: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Bugün sanki savaşa gidiyor gibi b ir ha­lin var.»

« K a rla r... dondu!» diye durum u b il­d ird i Peter.

H eidi, «Ah, öyleyse nineye gidebili­rim !» diye bağırdı. Peter’in bu olağanüs­tü h alin in nedenini en çabuk o anlaya­bilm işti. «Ama Peter, sen neden bugün okula gelm edin? K ızakla pekâlâ gelebilir­din.»

«Kızak çok aşağı kaydı. Geç kaldım .»Amca, «îşte ben bunun adına, okul­

dan kaçma derim ,» dedi. «Senin gibi dav­rananların ku laklarım çekmek gerek, an­lıy o r m usun?»

Peter oturduğu yerde tedirgin tedir­gin kıp ırd an dı. Alm Amca kadar ko rktu ­ğu ik in c i b ir k işi tanım ıyordu.

Amca devam etti: «Hele senin gibi b ir lidere h iç yakışm az bu. K e çilerin ba­şın ı a lıp kendi isted ikleri yerde dolaşsa ne yapardın?»

II E i D 1 315

Page 318: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Pcler, «Döverdim,» diye k a rşılık ver­di.

«Peki, keçi değil de, çocuk aynı şeyi yaparsa, onu şöyle iy i b ir döverlerse, o zaman ne düşünürsün?»

«H aketm iştir derim.»«Pekâlâ öyleyse. B ir daha sefere k ı­

zağın okulun önünden geçip giderse, sen de içinde olursan, hemen bana gel, haket- tiğ in i al!»

Peter, Amca’nm bu uzun nutkunun anlam ını daha yeni kavrayabilm işti. S il­le yem iş gibi sindi, b ir köşeye büzüldü. Ama Amca, neşesini yeniden toplam ışa benziyordu. «Şim di gel de bizim le yemek ye,» dedi. «H eidi de seninle yu karı gel­sin. Akşam olunca onu buraya kendin getirir, bizim le akşam yemeği yersin.»

Konuşm anın bu havaya girm esi Pe- ter’i çok sevindirdi. Hemen söz dinleyip masaya oturdu. H eidi de çok heyecanlıy­

316 H E Î D İ

Page 319: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dı. N inenin yanma gidebileceğine sevinip duruyordu.

Sofradan ka lka r kalkm az dolaba koş­tu, Clara'm n ona verdiği kaim paltoyu alıp giydi, Peter’in son lokm asm ı yutm a­sın ı bekledi.

«H adi, çabuk ol!» diye seslendi.Kulübeye vard ıkların d a Peter’in an­

nesi odada yalnızdı. Çocuklara, ninenin kendini pek iy i hissetm ediğini, üşümemek için yatağından kalkm am aya karar ver­diğini söyledi. H eidi buraya her gelişin­de nineyi köşesinde görmeye pek a lış­m ıştı. Hemen içe rik i odaya koştu, dara­cık yatakta, incecik b ir örtünün altında yatan nineyi gördü. Kadıncağız F ra n kfu rt’ dan gelen sıcak şa lın ı da om uzlarına sar­m ıştı.

H eid i'n in ayak seslerini duyunca, «Tann'ya şü kü rler olsun!» diye m ırıld an ­dı. F ra n k fu rt’dan gelen konuğun küçük kızı alıp götüreceğinden korkan nine.

H E i D t 317

Page 320: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

bunca zam andır bu korkusunu kimseye çıtlatm am ıştı.

«Çok mu hastasm , ninecigim ?»H eidi iyice kaygılıydı.«H ayır, h ayır evlâdım . Y alnız, soğuk

iliklerim e işledi, o kadar.» İh tiy a r kadın, H eid i'n in başını sevgiyle okşuyordu.

«H avalar ısın ın ca daha iy i olacak m ı­sın?»

«Elbette, ta b iî... T anrı yardım eder­se daha da önce iyileşip ip lik bükmeye başlayacağım .» Kadm , küçük kızın ne ka­dar üzgün ve kaygılı olduğunu fa rk et­m işti.

A ldığı bu cevap, H eid i’yi b ir derece­ye kadar sakinleştird i. B iraz düşündük­ten sonra, «Nineciğim , F ra n kfu rt’da in ­sanlar bu şa lla rı yürüyüşe ç ık tık la rı za­man om uzlarına alıyorlar,» dedi. «Sen bunu yatak için m i sanm ıştın?»

«Şalı ısınabilm ek iç in örtündüm , H eidi. Örtüm biraz ince de.»

318 II E i D î

Page 321: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Ama nineciğim , yastığın da yukarı doğru yüksek olacağı yerde, aşağı doğru çökük duruyor!»

«B iliyorum yavrum .»Nine, incecik yastığın üzerine başını

daha rahat yerleştirebilecek b ir yer ara­yıp kıp ırd an dı. Tahta gibi sert görünü­yordu bu yastık. «H iç b ir zaman yum u­şak sayılabilecek b ir yastık değildi za­ten,» diye açıklad ı kadın. «Ü stelik o ka­dar uzun y ıllard an beri kullanıyorum ki, yam yassı oldu artık.»

H eidi, «Keşke C lara’dan oradaki ya­tağım ı getirm ek için izin isteseydim ,» di­ye hayıflandı. «Üç tane kocaman, kalın yastığım vardı. O kadar yüksektiler ki, üstünde uyuyam ıyordum bile. Kafam ka- yıp aşağı düşüyordu. Sen o yastıklarda u yu yab ilir m iydin, nineciğim ?»

«Uyui'dum tabiî. İnsan o zaman da- !ıa sıcak olur. Y astık yüksek d u n ca da­ha da kolay ‘ oluk a lır. Neyse, şim di bun-

H E İ D Î 319

Page 322: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

la n bırakalım . T an rı ya şükretm em için öyle çok şey var k i! H er gün beyaz, yu­m uşak ekm eklerim geliyor, sıcacık b ir şalım oldu, sen de beni görmeye geliyor­sun, H eidi. Bugün bana b ir şeyler oku­m ak ister m isin yavrum ?»

H eidi, İlâ h i k itab ın ı getirdi, içinden en güzel sayfaları açıp okudu. N ine yü­zünde sevinçli b ir gülümsemeyle d in liyo r­du. Oysa, az önce bu yüz öylesine yorgun, öylesine halsizd i k i!

H eidi b ir ara sustu. «Nineciğim , ga­lib a şim diden iyileşm eye başladın sen,» dedi.

«Evet, çocuğum. Şim diden kendim i daha iy i hissediyorum . Lütfen o İlâh iyi sonuna kadar oku.»

B ir süre sonra H eidi, «A rtık eve dön­m eliyim ,» dedi. «Geç oluyor nineciğim . Daha iy i olduğunuza çok sevindim .»

Nineye veda ettikten sonra Peter'e hemen yola çıkm aları gerektiğini söyledi.

320 II E t D I

Page 323: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Peter, kızağını çıkardığında karan lık bas­tırm ak üzereydi. Tam o sırada ay da bu­lu tla rın arasından çık tı, beyaz ka rla rın üzerine ış ık la rın ı saçmaya başladı. Sanki gün doğacakm ış gibi aydınlanm ıştı her taraf. Peter, kızağın ön tarafına oturdu, H e id i’y i arkasına aldı. B ir çift kuş gibi Alm ’dan aşağı uçm aya başladılar.

O gece H eidi, sıcacık yatağında ya­tarken nineyi düşünüyor, onu her gün ziyaret edebilse ne kadar daha iy i olaca­ğını hesaplıyordu. Oysa, buna olanak yoktu. B ir daha gidinceye kadar aradan en az ik i hafta geçecekti. B irden aklına parlak b ir f ik ir geldi. B u planı uygulam a­ya koym ak için b ir an önce sabah olm a­sına dua ederek gözlerini yumdu.

tçten gelen b ir yakarışla dedesi, n i­nesi, tanıdığı bütün insan lar için dua et­ti, sam anların üzerinde kendinden geçip sabaha kadar deliksiz b ir uyku ujaıdu.

H E Î D Î 321

Page 324: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ON DOKUZUNCU BÖLÜM

KIŞ DEVAM EDİYOR

R T E S İ sabah Peter tam saa­tinde okuldaydı. Okul bitince gene her zam anki gibi dedeyi ziyarete gitti. K apıdan girer

girm ez H eid i ona doğru koştu, «Peter, ben b ir şey düşündüm !» diye bağırdı.

«Neymiş o?»«Hemen okum asını öğrenmek zorun­

dasın!»«Zaten b iliy o ru m -b ira z .»

Page 325: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Evet, evet, Peter am a... benim de­mek istediğim , çok iy i okum ayı öğrene­ceksin. Çabucak ve ko la ylık la okuyacak­sın.»

Çobancık üzgün üzgün, «Onu h iç b ir zaman yapamam işte,» dedi.

«inanm ıyorum sana. Kim se de inan­maz.»

H eid i'n in sesi çok ka ra rlıyd ı. «Sana ben kendim öğreteceğim. N asıl yapıla­cağını çok iy i biliyorum . Hemen öğrenip, ninene o İlâ h ile ri okum an gerek!»

Peter, «H iç de hoşum a gitmez,» di­ye hom urdandı.

K endisinin iy i ve gerekli bulduğu b ir şeye k a rşı Peter'in böyle in a tçılık etme­si H e id i’n in canını sıkm ıştı. Gözlerinden alevler saçarak, çocuğun karşısına d ik il­di, korkutan b ir sesle, «Eğer okum ak is­temezsen neler olacağını söyleyeyim sa­na,» dedi. «Annen seni F ra n kfu rt’a oku­maya göndermek istediğini söylem işti

H E Î D Î 323

Page 326: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

bana. Ben oradayken erkek çocukların okulunu gördüm. C lara gösterdi. Ama erkekler oraya yalnızca çocukken gitm i­yorlar. Büyüyüp koca adam lar olduktan sonra b ile orada kalıyo rlar. Hem öğret­m enleri de bizim okulda olduğu gibi b ir tane değil.»

Peter’in sırtınd an aşağı ü rp e rtiler kaym aya başlam ıştı.

H eidi devam etti: «Orada o b ir sürü öğretm enin, öğrencinin arasında kalm ak zorundasın. Okuyamaz, y a n lışla r yapar­san, hepsi sana gülerler, alay ederler. Tinnette’den bile daha çok gülerler. Ah, Tinnette’i b ir tanısaydm , ne demek iste­diğim i çok daha iy i anlardın!»

«Pekâlâ öyleyse. Öğreneyim!» dedi Peter.

H eidi bu fırsa tı kaçırm adı. «Tamam işte. Hemen bugün başlayabiliriz.» Sesi sevinçli çıkıyordu. Peter'i tuttuğu gibi m asanın başına sürükledi, gerekli kitap-

324 H E Î D I

Page 327: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

la n ortaya getirdi. C lara’mn gönderdiği o koca paketin içinden, H eid i’nin bu işe uygun bulduğu b ir kitap da çıkm ıştı. Ş iir biçim inde yazılm ış b ir Alfabe kita­bıydı bu.

İk is i b irlik te kitabın üzerine eğildi­le r ve derse başladılar. Peter her sa tın birkaç defa tekrarlam ak zorunda kalıyo r­du. Çünkü H eidi, onun doğru ve gerek­tiği gibi okum asında direniyordu. B ir süre sonra, «Sen ş iir i hâlâ anlayam adın,» dedi. « B ir kere ben sana okuyayım . An­lam ını b ilirsen , kelim eleri daha kolay okursun.»

H eidi okumaya başladı:

«A B C yi istekle öğrenmeyeniJandarma tutuklayıp atar içeri.»

Peter inatla, «H iç de atmaz!» diye atıld ı.

«Efendim ?»

H E t D l 325

Page 328: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Jandarm a içeri atmaz inşam !»« B ir an önce çaba gösterip şu üç

h a rfi öğrenirsen atmaz tabiî.»Peter tekrar hecelemeye koyuldu.

Durm adan aynı h a rfle ri tekrarlıyordu. Sonunda H eidi, «Şim di de bu dört harfe geçelim,» dedi. Yeni sa tırla rın Peter üze­rin deki etk isin i fark ettiği zaman, gele­cek dersler iç in de b ir h a zırlık yapm anın iy i olacağına ka ra r veren H eidi:

«Bak, aklım a ne geldi!» dedi. «Sana bu ş iir i şurasına kadar okuyayım . O za­man öğrenmeyenin başına neler gelebile­ceğini anlarsın.» K üçük kız ağır ağır, net biçim de okum aya başladı:

<vÇ D JS F ağzından su gibi dkmaltYoksa sopayı yersin, diken kakmalı.

326 H E î D I

G H I t kesinlikle unutulamaz Unuttuğun gün haşin belâdan çıkmaz

Page 329: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

J K L M yi öğrenmek hiç güç olurmu?

Bunu hile bilmeyen ödül hulur mu?

N O O P yi eğer unutan varsa Ona hemen verilir koca hir ceza.

i

R s Ş T çok kolay, hir gayret yeter, Burda atlayan hir ay çok çile çeker.»

H E i D t 327

H eidi buraya gelince, sustu. Peter'in birden pek sessizleştiği d ikkatin i çekm iş­ti. Ş iirin in içind eki bütün o e sra rlı ko r­kutm alar, o g izli im alar galiba saf çoba- nm ödünü koparm ıştı. Peter korku dolu gözlerini H eidi'ye dikti. K üçük kızın iy i yüreği birden acıyla burkuldu. Onu avut­maya çalışan b ir sesle: «Korkm ana hiç gerek yok, Peter,» dedi. «H er akşam bu­raya gelir, bugünkü kadar dikkatle ders yaparsan, kısa sürede h arfle rin hepsini

Page 330: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Öğrenirsin, başına da b ir şey gelmez. Ama kesin likle her gün gelmen şart. Okulda yaptığm gibi bazı günleri atlatm ayacak­sın. K a r bile yağsa. Zaten ka rın senin yoluna pek engel olabild iği yok.»

Peter söz verdi. Verilecek cezalara karşı duyduğu korku, onu birden uysal­laştırm ıştı. H eid i’den izin isteyip evine doğru yola çıktı.

Peter bundan sonra H eid i’nin öğü­dünü tutup her akşam gelmeye başladı. Bazen y a p tık ları dersi dede de dinliyor, b ir yandan piposunu içerken, keyifle gü­lüm süyordu. Peter'i genellikle akşam ye­meğine alıkoyuyorlardı. B u ödül de, az önceki yorgunluğunu çıkarm aya yetiyor­du Peter'in.

K ış böyle böyle geçip gitti. Ama mev­sim boyunca Peter de eğitim inde epeyce aşama yaptı. A rtık U harfine kadar gel­m işti. H eidi o gün ona ş iirin ik i sa tırın ı daha okudu:

328 H E î D t

Page 331: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

<U’yla Ü’yü hümeyip yanlış yapanlarRüyasında her gece görür sıçanlar.»

B u sa tırla r, P eter'i epey tedirgin et­ti. Ama bu ted irgin lik, bu ik i h a rfi daha da çabuk öğrenm esini sağladı. K im ister­di rüyasında sıçan görmeyi!

E rtesi günkü sa tırla r şöyleydi;

«V’yi bugüne kadar bilememişsenSopa kendiliğinden iner, saklan sen.»

Peter alay dolu b ir gülümsemeyle, «Daha neler!» dedi.

Ama H eidi, ona dolapta dedenin ko­caman b ir sopası olduğunu h atırlattı ve çocuğun b a k ışla rın ı b ir kere daha ders kitabına eğmeyi sağladı.

E rte si günkü sa tırla r biraz daha de­ğ işikti:

H E l D Î 329

Page 332: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

< Y harfinde artık hiç ara verilmez,Eşin dostun alayı doğrusu çekilmez.»

Bundan sonraya b ir tek bölüm k a lı­yordu. H eidi, onu yarına bırakm ak niye­tindeydi. E rte si gün Peter geldiğinde, bu son sa tırla rı dinlem ek istem edi ama, H ei­di ona zorla okudu:

<-<-Z’y i hâlâ unutan hir aptalı görenlerHotanto ülkesine durmaz posta

ederler.»Peter yine alay etti. «H otanto'ların

nerede yaşadığını kim nereden bilecek?»H eidi, «Dedem b iliyo rdur,» dedi.

«Hemen gidip sorayım istersen? K arşıda, kilisen in papazıyla konuşuyor.»

H eidi yerinden kalkm ış, gerçekten kapıya yönelm işti. Peter telâş içinde, «D ur!» diye bağırdı. Gözünün önünde be­lire n hayallerde dede ile papaz onu b ir an içinde ko llarından yakalıyor, Hotanto’

330 H E Î D Î

Page 333: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

la n n yaşadığı yere yo llu yo rlard ı. Y apar­lard ı da. Çünkü, Z’n in neye benzediğini çoktan unutm uştu Peter.

H eidi şaşkın lık içinde, «Ne oldu?» diye sordu.

« B ir şey yok. Gel buraya. Hemen öğ­renirim .»

îşte o günden sonra Peter’in okum a­sı günden güne ilerlem e kaydetti, hızla gelişti.

A rtık buzlar erimeye başlam ıştı. H er gün yeni k a r yağdığı iç in H eidi, üç hafta kadar yukarıya, ninenin kulübesine çıka­madı. B u fırsattan yararlanıp , Peter’le yaptığı çalışm alara daha b ir hızla sa rıl­dı. Peter'in b ir an önce doğru dürüst okum ası, ninenin yanında H e id i’nin yap­tığı görevi üstüne alm ası şarttı.

B ir gece Peter, evine döndüğünde ka­pıdan girer girm ez seslendi: «A rtık bece­riyorum !»

H E Î D Î 331

Page 334: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Neyi beceriyorsun, Peter?» diye sor­du annesi.

«Okumayı.»«Gerçek m i bu söylediğin? Duydun

mu, nine?»B rig itta pek şaşalam ıştı.Evet, nine de duym uştu söyleneni.

Y alnız bu iş in n asıl o lab ild iğin i pek an- layam ıyordu. Peter;

«Şim di b ir ilâ h i okuyacağım ,» dedi. «H eidi öyle söyledi.»

B rig itta hemen kitab ı getirdi, nine de kitabın ta tlı sa tırla rın ı tekrar dinle­yebileceğini düşünerek gülüm sedi. Peter oturup okum aya başladı. Annesi dikkat­le dinliyor, her satırdan sonra şaşkın b ir sesle, «Kim in an ırd ı! N asıl o lur!» gibi sözcükler kaçırıyo rdu ağzından.

Nine de okunanları dikkatle d in li­yordu ama, onun hiç sesi çıkm ıyordu.

E rtesi gün okulda Peter’in okuma sıra sı gelince, öğretmen:

332 H E î D î

Page 335: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Seni gene atlayalım m ı, yoksa b ir denemek istiy o r m usun?» diye sordu.

Peter h iç duraklam adan üç satır okudu. Öğretmen, elindeki kitab ı masa­nın üstüne b ırakıp , Peter’e sanki onu öm­ründe ilk defa görüyorm uş gibi şaşkın şaşkın baktı. Sonunda, «Bu b ir mucize, Peter!» dedi. «O kadar sab ır gösterdiğim halde sana h a rfle ri bile öğretememiştim. Şim diyse çok güzel okuyorsun. N asıl o l­du bu, söylesene!»

Peter, «H eidi yaptı,» diye k a rşılık verdi.

Bu sefer öğretm enin hayret dolu ba­k ış la rı H e id i’ye döndü. H eidi, sanki h iç b ir şey olm am ış gibi sırasında sakin sa­kin oturuyordu.

Öğretmen gene Peter’e baktı. «Zaten son zam anlarda sende b ir değişiklik fark etm iştim . O kula çok düzenli devam edi­yordun. Bütün bu iyileşm elerin nedenini an)atsana bana!»

H E Î D Î 333

Page 336: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Öğretmenin şaşkın lığ ı gittikçe daha çok artıyordu. B a k ışla rı b ir dsıha H eid i' ye kaydı, sonra Peter'e döndü.

Okul b iter bitm ez öğretmen hemen papazın yanına koşup, ona olan biteni anlattı, H e id i’n in küçük çoban üzerinde­k i olum lu etkisin i b ild ird i.

A rtık H e id i’n in öğütlerini h iç aksat­madan uygulayan Peter, her akşam nine­ye b ir İlâ h i okuyordu. Nineyse, «Evet, okum ayı bu kadar iy i öğrenm esi, bana b u n ları okuyabilm esi çok iy i. Ama gene de ilkbah ar gelip H e id i’y i geri getirince çok sevineceğim,» diyordu. «Peter okur­ken, bazen İlâ h ile rin b ir kelim esi yok olu­veriyor. O zaman anlam ı H e id i’n in oku­m asındaki kadar iy i anlaşılm ıyor.»

Bunun nedeni a çıktı tabiî. Peter, n i­nesine İlâ h i okum ak konusunda pek tem­beldi. K a rşısın a çıkan kelim e çok güçse, onu çözmeye çadışacağı yerde atlayıveri- yordu.

334 H E t D l

Page 337: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

YİRMİNCİ BÖLÜM

CLARA’DAN HABER

İN E m ayıs ayı gelm işti. Do­ruklard an kopan m inik dere­cik le r köpüre köpüre vadinin aşağılanna doğru iniyordu.

Sen k a rla r da erim iş, altın güneş ış ın ­la n k ışın son izle rin i de kurutm uştu ar­tık. H eidi, Alm 'a döndüğü iç in öylesine m utluydu k i, sevincinden sıçrayarak do­laşıyordu. Çevredeki küçük yabanî can lı­la r da kendisi kadar sevinçli ve m utluy­

Page 338: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

muş gibi geliyordu ona. Sanki hepsi, «Alm ’dayız! Alm 'dayız!» diye şa rk ıla r söy­lüyo rlard ı.

M arangoz sundurm asından tanıdık sesler duyulm aktaydı. Dede, yeni yap­m akta olduğu güzel iskem leyi b itiriy o r­du. B u, ik in cisiyd i. B irin c iy i b itirm iş, sundurm aran önüne koym uştu bile.

H eidi, «B u nları neden yaptığını b ili­yorum , dede!» diye bağırdı. «Fran kfu rt’ dan ko n uklar gelince gerekli olacak. Şu büyükanne için , şim di yaptığm da C la ıa için.»

O sırada keskin b ir ıs lık ve b ir ba­ğ ırış duyuldu. H eidi, gelenin Peter oldu­ğunu hemen anladı. îşte yokuşun başın­da duruyor, elindeki m ektubu sallıyordu. H eidi'ye gelm işti m ektup. H eidi zarfın üstündeki adresi dikkatle okudu, sonra dedesine doğru koştu. «Fran kfu rt’dan ge­liyo r! C lara’dan geliyor! Okuyayım m ı sana, dedeciğim?»

336 H E t D î

Page 339: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

M ektubu dinlem eyi dede de, Peter de -yordu. H eidi yüksek sesle okumaya $ladı:

"Sevgili Heidi,Bütün eşyalarımız toplandı, hazırlan­dı. İki üç güne kadar yola çıkıyoruz. Doktor her gün heni görmeye geli­yor, her gelişinde de daha odaya gi- '■erken, ‘İleri Marş! Hemen Alm Da-, ğına gidiyoruz!’ diye bağırıyor. Ora­da herkesin çok sağlıklı ve çok mut­lu olması gerektiğini söylüyor. Senin­le geçirdiği tatilden sonra o da eski diriliğine kavuştu. Bana bütün anlat­tığın o güzel şeyleri görmeyi, senin yanında olmayı, Peter’le, keçilerle ta­nışmayı öyle çok istiyorum ki! Ama daha önce Ragatz’da altı hafta kalıp tedavi görmem gerek. Doktor öyle emrediyor. Beklemeye dayanamıyo­rum. Allaha ısmarladık Heidi! Büyük-

H E l D Î 337

Page 340: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kesip sordu: «Ne oldu, nineciğim ? Sen sevinm iyor m usun bunlara?»

«Evet, evet; senin iç in seviniyorum H eidi,» dedi yaşlı kadm. Neşeli görüne­bilm ek iç in kendini zorluyor gibiydi. K o r­k u la rın ı kendine saklam ak çabasındaydı. «D üşüncelerim i sakinleştirm ek iç in a k lı­ma b ir çare geliyor, H eidi. istersen bana,

Tanrıya inananlar için Bütün oluşlar iyilik getirir

diye başlayan İlâ h iy i oku.»H eidi hemen kitap ta'o İlâ h iy i buldu,

okuyup b itird i. Nine:«Evet, gerçekten doğru,» dedi. «İnsan

T a n rı’ya inanırsa, olup bitenlerin her za­man iy ilik getireceğinden emin olabiliyo r. B ir daha oku da, h iç unutm ayalım .»

M ayıs ayının bu kadar güzel ve gü­neşli geçtiği enderdi. Dede sık sık, «Ne güzel b ir y ıl bu böyle!» diyordu. «Bu gü-

. H E 1 D t 339

Page 341: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

annem de sana sevgilerini yolluyor.Seni seven arkadaşın,

CLARA.»

F ra n k fu rt’dan kon ukların geleceği haberi Peter’i h iç sevindirm em işti. T er­sine, çok kızd ırm ıştı demek yanlış ol­maz. Ama, H eidi neşesinden coşuyordu. İlk fırsatta nineyi görmeye gitti ve ona bu güzel haberi verdi. Nine, gene eski köşesinde oturm uş ip lik bükm ekteydi. A rtık yatağında yatm ıyordu. K endini çok daha iy i hissettiği halde, gene de yüzün­de üzgün b ir ifade vardı. Peter, Frank- furt'dan konuklar geleceği haberini ona daha önce verm işti. Nine, kendine göre birtakım ko rku la rla yaşıyordu. Ya bu ko n uklar H e id i'yi tekrar alıp uzaklara götürürlerse?

H eidi, kendisini çok sevindiren ha­berleri anlatırken, birden konuşm asını

338 H E î D 1

Page 342: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

neş bütün b itk ile ri güçlendirecek, bize bol besin sağlayacak. Peter, sen de d ik­kat et de, sürün fazla yemekten hastalan­m asın!»

Peter'in cevabı, yüzünden okunuyor­du sanki: «Ben on ları yönetmeyi b ilirim .»

M ayıs geçmiş, haziran gelmişj;i. H a­ziran ın sonlarında b ir sabah H eidi ku­lübeden çık a r çıkm az, avazı çıktığ ı ka­dar b ir çığ lık attı. İh tiy a r dede, ne oldu­ğunu anlam ak için hemen oraya koşmak zorunda kaldı.

«Dede! Dedeciğim !» diye bağırıyordu çocuk. «Gel buraya! Gel de bak!»

Dede, gösterilen yere doğru baktı. Dağ yolundan yukarıya h iç görmeye a lış­kın olm adıkları türden b ir grup insan çı­kıyordu. E n önde ik i adam b ir tahtıra- van taşıyo rlard ı. Tahtıravanın içinde, omuzuna şa lla r sarınm ış b ir genç kız oturm aktaydı. Onun arkasından, at üs­tünde, heybetli b ir kadın geliyor, çevre-

340 H E î D î

Page 343: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

?ine ilg i dolu gözlemle bakm ıyordu. Da­ha arkada, üçüncü b ir adam, tekerlekli b ir sandalyeyi boş olarak itm ekteydi. Çünkü, C lara'yı dağ yolunda tahtıravanla taşım ak çok daha güvenliydi.

«G eldiler! îş le geldiler!»H eidi kabına sığam ıyordu.

Heyecanla beklenen konuklar Alm ’a varınca, H eidi herpen koşup sevgili ar­kadaşının boynuna sa rıld ı, ik is i özlemle uzun uzun kucaklaştılar. H eidi daha sonra büyükanneyi de sevgiyle karşıladı. Büyükanne, kend ilerin i karşılam aya ge­len Alm Amca’yla el sık ıştı. H epsi b irb i­rine ısınm ış, k ırk y ıllık dost olm uşlardı b ir anda. Herkes F ra n kfu rt’dan gelen bu konuklardan söz ed ild iğini öyle çok duy­m uştu ki!

Büyükanne çok m utluydu. «Sevgili H eid i’m ne kadar da sağlıkir ve neşeli görünüyor!» diyerek küçük kızın pembe

H E î D î 341

Page 344: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ya n a kla ıın ı okşadı. «Sen n asıl buluyor­sun, Clara? B u ra la rı çok güzel değil m i?»

C lara kendinden geçmiş gibiydi. Da­ha önce öm ründe bu kadar güzel b ir yer görm em iş, akim dan b ile geçirm em işti. «Ah, ne kadar güzel!» diye bağırıyordu. «Keşke ben de her zaman burada kala- bilseydim , büyükanne!»

B u arada dede, tekerlekli sandalye­y i daha yakına getirm işti. «A rtık küçük hanım ı sandalyesine oturtsak daha iy i o l­maz m ı?» dedi, sonra k a rşılık beklemeden C lara 'yı kuvvetli k o lla rıy la ka ld ırd ığ ı gi­b i rahat sandalyeye oturttu, şa lla rı diz­lerine örttü. B ütün öm rünce sakatlara bakm aya alışıkm ış gibi e li yatkınd ı san­ki. Büyükannenin gözünden, yaşlı adamın gösterdiği bu dikkat ve özen kaçm am ış­tı.

C lara, çevresindeki güzelliklerin, iç in ­de yarattığ ı sevinci anlatacak sözcük b u l­m akta güçlük çekiyordu; «Ah, H eidi!»

342 H E Î D İ

Page 345: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dedi. «Keşke yürüyebilseydim , buralarda dolaşıp bana anlattığın bütün o güzellik­leri görebilseydim !»

H eidi, büyük b ir çaba harcayarak tekerlekli sandalyeyi çim enlerin üzerinde biraz ilerletm eyi başardı. Clara, yeni ye­rinden, y ıllard an b eri vadiyi seyreden yaş­lı kö kn arları görebiliyordu. H eidi, ağılın kap ısın ı açtı, C lara'nın içe risin i görm esi­ni sağladı.

Clara, «Keşke ben dönmeden Peter de keçileri getirse,» dedi. «Küçük K u ­ğu’yla K üçük A yı’y ı görm eyi öyle çok is­tiyorum k i! Büyükanneciğim , eğer dedi­ğin kadar erken gidersek on ları h iç gö­remeyiz! »

«Sevgili çocuğum, biz önce elim izde- k ile rin zevkini çıkarm aya çalışalım da, kaçırd ıklarım ıza üzülm ekle vakit geçirme­yelim .»

«Ah, çiçekler ne kadar güzel! Keşke kalkıp biraz toplayabilseydim !»

H E î D î 343

Page 346: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi hemen koşup büyük b ir demet topladı. «B unlar h iç b ir şey değil, Clara,» dedi. «Bizim le otlağa gelirsen bunlardan öyle çok var k i! O radakiler h alı gibi sık. A ralarına oturduğun zaman canın k a lk­mak istemeyecek.»

H eid i’nin gözleri parlıyordu. A rkada­şına bütün bu güzellikleri göstermek is­teğiyle tutuşuyordu küçük kız. Clara'nm m avi gözlerine de yansım ıştı aynı dilek.

«Ah, büyükanneciğim ! O kadar yük­seğe çıkm am a izin v e rirle r n ıi acaba? Keşke H e id i’yle gidebilseydim ! içim den Alm 'm doruklarına tırm anm ak geliyor.»

H eidi, «Ben senin sandalyeni ite b ili­rim ,» dedi. Bu sözünü kanıtlam ak için olanca gücüyle dayanınca sandalye ya­maçtan aşağı kayacak gibi oldu. Ama o sırada dede yakındaydı. Durum u hemen kurtard ı.

Az sonra dede, öğle yemeğini hazır­lam aya başladı. M asayı, sandalyeleri dı-

344 H E i D î

Page 347: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

şanya çıkarm ış, tahta kanepenin önüne dizm işti. Yemek hazır olunca hepsi b ir­likte, neşe içinde sofraj'a oturdular. B ü­yükanne ağaçlar altındaki bu yemek sa­lonunu pek beğenm işti. C lara’nm kızar­m ış peynirden biraz daha aldığım görün­ce, «Gözlerim e inanam ıyorum , gerçek mi bu?» diye bağırdı. îşta h ı açılm ıştı ço­cuğun.

Clara, «Tabiî, büyükanneciğim ,» de­di. «Öyle lezzetli k i! Ragatz’da yed ikleri­m izin hepsinden daha nefis.»

Amca, «Elbette daha nefis. Y iyeb il­diğin kadar ye,» diye onu teşvik etti. «Dağ havası buralarda m utfağın e k sik lik le rin i tam am lar.»

Dedeyle büyükanne b irb irle rin i y ılla r­dan beri tanıyorlarm ış gibi çene çalıyo r­lard ı. Konuşabilecekleri pek çok konu vardı. V aktin n asıl geçtiği anlaşılm adı. Ama b ir ara büyükanne zaman diye b ir şeyin varlığ ım h atırlad ı. «A rtık gitmemiz

H E İ D Î 345

Page 348: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

gerek, Clara,» dedi. «Neredeyse güneş ba­tacak. Tahtıravam birazdan getirirler.»

«B ir saatcik daha kalalım , büyükan­ne!» diye yalvard ı Clara. «Daha kıılübe- nin iç in i görm edik. H e id i’nin yatağını da görmek istiyorum .»

Gerçekten, kulübenin iç in i görmeyi büyükanne de istiyordu. Amca on ları içe­riye buyur etti. Ama, C lara’n ın sandalye­si kapıdan geçemeyecek kadar genişti. Amca, h iç duraklam adan küçük kızı kol­la rın a alıp içeriye taşıdı.

Büyükanne ilg iyle çevresine bakını­yordu. K ulübenin tem izliği, düzenliliği, sıcak havası pek hoştu. «Yatağın yukar­da m ı, H eidi?» diye sorarken m erdiven­den çıkm aya başladı. «Ah, ne güzel koku bu böyle! S ağ lık lı b ir yatak odası olm alı burası!»

Dede de, kollarınd a C lara'yla onu iz­ledi. E n arkadan H eidi geliyordu. Hepsi H eid i'n in yatağının çevresine sıralan d ılar.

346 H E Î D Î

Page 349: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Clara, «Ne kadar şanslısın, H eidi!» diye bağırdı. «Yattığın yerden y ıld ız la rı göre­biliyorsun! B u güzelim saman kokusunu kokluyor ve ağaçlann h ış ırtıs ın ı dinleye­biliyorsun!»

Dede, büyükanneye; « B ir fik rim var,» dedi. «Eğer küçük torununuzun burada bizim le b ir süre kalm asına rıza gösterir­seniz, bu sürenin sonunda çok daha güç­lü ve sa ğ lık lı olacağını sanıyorum . G etir­diğiniz o h a lıla rla, ö rtülerle ona yum u­şak b ir yatak yapab iliriz. B urada ka ld ı­ğı süre ona ben bakarım .»

C lara ile H eidi, bu sözleri duyar duy­maz, kafesten salıverilm iş b ir çift kuş kadar sevindiler. Büyükannenin de yüzü gülm üştü. «Sevgili Amca, siz iy iliğ in ta kendisisiniz!» dedi. «Ben de dağlarda b ir tatil geçirm enin çocuğa ne kadar yaraya­cağını düşünüyordum . Ama size o kadar büyük zahmet ve yorgunluk olacak k i bu! Ü stelik, bunu sanki çok kolay b ir şeymiş

H E î D î 347

Page 350: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

gibi öneriyorsunuz. Size ta yüreğim den, en içten teşekkürlerim i sunm ak isterim .» Y a şlı kadm, dedenin e lin i tuttu, dede de m utlulukla başım salladı.

B ir an içinde dede, C lara’mn yatağı­nı hazırlam aya koyulm uştu bile. Saman­la r küm elendikten sonra büyükanne ha­lıla r ı örttü. Y atak öyle düzgün ve kalın olm uştu k i, b ir tek saman çöpü b ile Cla- ra 'y ı rahatsız edemezdi. Büyükanne, m ut­lu olarak aşağıya, çocukların yanına in ­di. O nlar va kitle rin i nelerle geçirecekle­rin i saptamaya çalışıyo rla rd ı. Tek soı-un, C lara’nm burada ne kadar kalabileceğini bilm em eleriydi. Büyükanne, «Bunu en iy i dede b ilir,» dedi. «Ona sorm anız gerek.»

Dede, dağ havasının çocuğa yarayıp yaram adığının dört hafta içinde b e lli ola­bileceğini söyledi. B u kadar uzun süre b ir arada kalabilecekleri, çocukların ik i­sin in de aklın a gelm em işti. îk is i birden sevinç ç ığ lık la rı atmaya başladılar.

348 H E I D 1

Page 351: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

T ah tıravancılar az sonra kulübenin önüne geldiklerinde onlara, tekrar aşağı­ya inebilecekleri söylendi.

C lara, büyükannesinden ayrılırken , «Bu, veda sayılm az, büj'ükanneciğim ,» dedi. «Sık sık gelip b izi ziyaret edecek­sin, n asıl olduğum uza bakacaksın, değil m i?»

H eidi'ye gelince, o sevincini ancak sıçram akla ifade edebiliyordu^

C lara iç in gün, öm rünün en heyecan verici olayıyla kapandı. Samandan yata­ğında, H e id i’yle yanyana yatıyor, yanıba- şındaki pencereden yıld ız dolu gökyüzü­nü seyrediyordu. «Sevgili H eidi, sanki gökyüzünde gezintiye çıkm ışız gibi!» dedi.

«Y ıld ızlar neden öyle m utlu m utlu parlıyo r, b iliy o r m usun?»

«H ayır. Neden?»«Çünkü o n lar da b iliy o r k i, T an n her

şeyi insan lan n iy iliğ i iç in h azırlar. On­la r da b iliy o r k i korkm ak, üzülm ek yer­

H E î D t 349

Page 352: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sizdir. Sonunda her şey en iy i biçim inde sonuçlanır. D u a ' etmeyi unutm ayalım , Clara. T an n ’ya b iz i hatırlam asını söyleye­lim .»

îk i çocuk yataklarında doğrulup oturdular, b irlik te dualarını ettiler. Bu iş bittikten sonra H eidi, başın ı kolunun üstüne dayayıp hemen uyudu. Ama C lara uzun süre uyanık yattı. Daha önce y ıl­d ızlan h iç görm em işti. Çünkü, gece ev­den çıkm ışlığ ı yoktu. E vin içindeyken de, o ka lın perdeler akşam olm adan çok ön­ce çekilip kapanıyordu. G özlerini b ir tü r­lü, parıldayan göklerden alam ıyordu. B a­kın d ı, bakındı, ta gözleri kendiliğinden kapanıncaya kadar çevresini seyretti dur­du.

350 H E t D t

Page 353: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM

A L M ’DA HAYAT

LM AMCA, gene her günkü gi­bi, kulübenin önünde durm uş, sabah sisin in dağılm asını sey­rediyordu. B u lu tla r gittikçe

parlaklaşıyordu. Sonunda güneş görün­dü, tüın kayaları, orm anları, dağları a l­tın ışık la rıy le aydınlattı.

Amca dönüp kulübeye g ird i, y u k arı­ya yavaşça çıktı. Clara, gözlerini daha ye­n i açıyordu. Önce nerede olduğunu ha­

Page 354: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tırlayam adı. Sonra yanıbaşında uyuyan H e id i'yi gördü ve dedenin yum uşak f ıs ıl­tıs ın ı duydu: « İy i uyuyabildin m i?»

Clara, bütün gece deliksiz uyuduğu­nu söyledi. B u arada H eidi de uyanm ış­tı. Dedenin, C lara’y ı aşağıya taşıyışın ı seyrediyordu. Hemen kalkıp giyindi, mer­divenlerden in ip kapıdan dışarıya fırla d ı.

Serin b ir rüzgâr, çocukların yüzlerin­de gezindi. Clara, tekerlekli sandalyesinin arkasına yaslanınca b ir rahat, b ir sağlık­lı hissetti kendini. Dağ havasından içine çektiği her soluk b ir zevkti. Alm ’ın bu kadar güzel olabileceğini h iç düşünme­m işti.

«Ah, H eidi, keşke her zaman seninle dağlarda kalabilseydim !» diye söylendi.

«Dünyanın en güzel iş i Alm dağında dedemle oturm aktır, dediğim iç in bana hak veriyor m usun şim di?»

O sırada dede, elinde ik i bardak kö*

352 H E î D î

Page 355: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

püklü sütle göründü. C lara’ya, «Bu sana güç verecek işte,» dedi.

Clara daha önce h iç keçi sütü tat- m am ıştı. Önce ahp kokladı. H eid i’nin bardağı b ir dikişte b itird iğ in i görünce,' o da aynı şeyi yaptı. Çok tath b ir süttü. Sanki içinde şeker ve tarçın varm ış gibi b ir tadı vardı. B ir anda onun da bardağı boşalm ıştı.

«Y arın belki ik i bardak içm ek iste­yeceksin,» diyen dede, C lara’nm da H eidi kadar iştah lı olduğuna çok sevinm işti.

Az sonra Peter’le keçi sürüsü çıkagel­di. Dede, Peter’i b ir kenara çekerek. K ü ­çük K uğu'yu otlağın yüksek yerlerine, ot­la rın en gür bulunduğu kısım lara götür­m esini tem bihledi.

B ir ara, «Neden öyle b iris in i yemek istiyorm uşsun gibi bakıyorsun?» diye sor­du. «Yola koyul bakalım ! Söylediklerim i de unutm a!»

Peter hemen yürüm eye başladı. Ama

H E î D î 353

Page 356: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

aklın a b ir şeyler ta kıld ığ ı belliydi. H eidi, keçilerin arasına daldığı zaman Peter ona, «Benim le gelsen fena olmaz, çünkü bu­gün K üçük Kuğu'ya özellikle dikkat et­mek gerekiyor,» dedi.

H eidi, «Gelemem,» diye k a rşılık ver­di. «Clara burada olduğu sürece h iç ge­lemem. Ama dedem söz verdi, b ir gün ik im izi birden otlağa götürecek.»

B u n la rı söyledikten sonra küçük kız hemen C lara’nm yanına koştu. Peter yum ­ruğuyla tekerlekli sandalyeye doğru b ir­kaç tehdit savurdu, yokuştan yukarı ç ık ­maya başladı. Y aptığı işaretleri, dedenin görmüş olabileceğinden korktuğu için , gözden kayboluncaya kadar b ir daha ar­kasına bakm adı.

C lara ile H eid i'n in öyle çok plan ları vard ı k i, hangisinden başlayacaklarına ka­ra r verem iyorlardı. H eidi önce büyükan­neye m ektup yazm ayı önerdi. H er gün

354 H E I D t

Page 357: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yazıp olanı biteni anlatacaklarına söz ver­m işlerdi.

Clara, «M ektubu içerde yazmak zo­runda m ıyız?» diye sordu. Çünkü dışar- daki o güzel m anzarayı seyretmek isti­yordu.

H eidi kulübeye girerek m ektup yaz­mak için gerekli her şeyi getirdi. Tahta kanepeye yerleşti, m ektubu yazmaya baş­lad ılar. C lara her cüm leden sonra duru­yor, başın ı k a ld ırıp çevresine bakıyordu. Y azıyla anlatılam ayacak kadar güzeldi her şey. Rüzgâr a rtık serin değildi. Yüz­le ri yum uşacık okşuyordu. B öcekler san­ki dans ediyor, uçarken şa rkı söylüyor­lard ı. Sessiz, güneşli çayırlarda duyulabi­lecek tek ses de o sesti. Aşağılara doğru uzanm ış olan koca vadi, uyuyordu san­ki. Arada sırada çobanın b irin in nârası duyuluyordu, o kadar.

Sabah çabucak geçti. Dedenin, elin­de öğle yemeği tepsisiyle gelmekte oldu-

H E 1 D t 355

Page 358: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ğımu gören çocuklar, çok şaşaladılar, öğ­leden sonra köknar ağaçlarının altına yerleşip konuşm aya dald ılar. Clara, Hei- di'ye o gittikten soni'a F ra n kfu rt’da olup bitenleri anlattı.

Neredeyse akşam olacaktı. Dağ yo­lundan aşağı keçilerin ind iği görüldü. Ço­ban da peşlerindeydi. Ama yüzü hiç de m utlu değildi. Ç ocukların seslenip ken­d isin i selâm lam alanna aldırm adı bile. Ke­çile rin peşinden koşup yoluna devam etti.

Clara, dedenin K üçük K uğu’yu sağ­maya götürdüğünü görünce, birden canı­n ın süt istediğini fa rk etti. «Ne garip, de­ğ il m i!» dedi. «Eskiden yemek yemeyi hiç sevmezdim. H er şeyde balıkyağı tadı var gibi gelirdi. Oysa şim di, yemek saati gel­sin de, dede sütü getirsin diye, güç da­yanıyorum .»

B u sefer Clara, sütünü H eidi'den ön­ce b itird i. Dededen b ir bardak daha is­tedi. Dede neşeyle başını sallayıp ik i ka­

356 H E Î D İ

Page 359: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

b ı aldı, tekrar ağıla girdi. Y anların a dön­düğünde elinde sütten başka, üstüne o gün satın aldığı tereyagdan sürülm üş ik i dilim de ekmek vardı. Ç ocukların bun­la rı seve seve y iy işin i gören ihtiyar, m ut­lu m utlu gülüm süyordu.

O gece yatağa yattıkların d a Clara gene y ıld ız la rı seyretmek istedi ama, göz­le rin i açık tutm ayı başaram adı. H eidi gibi o da çabucak uykuya dalıp, sabaha kadar deliksiz b ir uyku çekti.

Günler böyle sevinç ve m utlulukla dolu geçip gidiyordu. Günün birinde ço­cu klar dağ yolundan j^ukarı ik i ham alın çıkm akta olduğunu görüp şaşırd ılar. H er b irin in sırtınd a b irer yatak vardı. Ş ilte­si, çarşaflarıyle kom ple b ire r yatak. H a­m allar aynı zamanda büyükanneden b ir de mektup getiriyorlardı. M ektupta, bu yatakların C lara ile H eidi'ye gönderildiği anlatılıyordu. Büyükanne ayrıca, C lara ile H eidi'ye m ektupları iç in teşekkür edi­

H E î D î 357

Page 360: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yor, onlardan gene yazm alarını, olup b i­teni anlatm alarını istiyordu.

Büyükanne, C lara’n ın Alm ’ı bu kadar sevmesinden çok memnundu. Bu durum ­da gelişin i biraz daha erteleyeceğini, çün­kü dağa tırm anm anın kendisi için büyöik yorgunluk olduğunu yazıyordu.

C lara üç haftadan beri dağdaydı. Son b irkaç günden beri dede, onu açık ha­vaya taşıyıp sandalyesine oturturken, «Küçük kızım ız biraz ayakta durm ayı de­nemek istemez m i?» diye sorm aya başla­m ıştı. Clara, onu memnun etmek için de­nemeye razı olm uştu ama, yere bastığı zaman, «Çok acıyor!» diye bağırıp hemen dedeye tutunuyordu. Gene de, her gün b ir öncekinden daha uzun süre dayana­bilm ekteydi. Kendi farkında değildi bu­nun.

Alm dağında y ıllard an beri böylesine güzel b ir yaz yaşanm am ıştı. Güneş, her gün bulutsuz gökte p ır ıl p ın l parlıyordu.

H E l D Î

Page 361: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eidi durm adan arkadaşına yakar­lard aki otlağı anlatm aktaydı. Güzel kaya­la rı, re n kli gülleri, çançiçeklerini ta rif ederken içinden oraya gitmek iç in daya­nılm az b ir istek duym aktaydı. Günün birinde dedesine, «Y arın bizim le otlağa g elir m isin dedecigim?» diye sordu.

Dede razı oldu. «Ama küçük kızım ı­zın da bana b ir k a rşılık verm esi gereki­yor,» dedi. «Ayakta durabilm ek için bü­tün çabasını gösterm esini istiyorum .»

H eidi hemen koşup bu iy i haberi C lara’ya b ild ird i. C lara da her gün dede­nin istediği kadar ayakta durm aya ça lı­şacağına söz verdi. Otlağa gitm eyi o da pek çok istiyordu.

O akşam H eidi, Peter’in dağdan in ­mekte olduğunu görünce hemen ona doğ- iTi koştu; «Peter! Peter! Y a rın biz de se­ninle geliyoruz! Bütün gün otlakta kala­cağız!» diye bağırdı.

H E t D I 359

Page 362: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Ama Peter, yalnızca hom urdanm ak­la k a rşılık verdi.

O gece C lara’yla H eidi yeni yatakla­rın a yattıklarında, istekle ertesi günü düşündüler. Bütün gece uyum ayıp otlak­ta n e k r yapacaklarını konuşm ayı karar­la ştırm ışla rd ı ama, b aşları yastıklara de­ğer değmez konuşm a birden kesiliverdi. C lara rüyasında çiçeklerin h a lıla r gibi sık laştığ ı b ir otlak görürken, H eidi de kartalın, «Gelin! G elin!» diye bağırdığını duyar gibi oluyordu.

360 H E 1 D 1

Page 363: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM

BEKLENMEDİK BİR OLAY ‘

■ _ R T E S Î sabah ihtiyar, erkendenevden çıkarak, havanın n asıl

] | yf olacağını anlam aya çalıştı. V a­dinin koyu renk gölgeleri ya­

vaş yavaş silin iy o r, gül pembesi b ir ış ık dağların üstüne yayılıyordu. Sonunda jo ık a rıla r da, aşağılar da aynı pembeye büründü kaldı. Güneş doğmuştu.

Amca, sundurm adan tekerlekli san­dalyeyi çıka rd ı, evin önüne koydu, son­

Page 364: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ra çocuklara havanın ne kadar güzel ol­duğunu haber verm ek için içeriye girdi.

Tam o sırada yokuştan yu karı Peter çıkm aktaydı. İçin d eki tüm kıskan çlık lar, tüm düşm anlıklar kabarm ış, doruk nok­tasına ulaşm ıştı. H aftalardan beri H ci- d iy le başbaşa kalam am ıştı. H er sabah buraya geldiğinde, o yabancı çocuğun kucakta taşınıp bu sandalyeye oturtuldu­ğunu görüyor, H eidi de bütün dikkatini hep o çocuğa veriyordu. A kşam ları dön­düğünde sakat kız gene bu sandalyede oluyor, H eidi gene kendisine ayıracak za­man bulam ıyordu. Koca yaz içinde H eidi b ir kere bile otlağa gelm em işti. Bugün geliyordu ama, bu sefer de o arkadaşı gene yanında olacak, gene Peter’e ayıra­cak vakti kalm ayacaktı. İşte bun lar yü­zünden kızıyordu Peter.

Sandalyenin öyle k ib irli k ib irli evin önünde durm akta olduğunu görünce, birden kendisine bütün bu kö tülükleri

362 H E t D t

Page 365: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yapan düşm anı karşısınd a görüyorm uş gibi oldu. Ü stelik bugün her günden çok zarar verecekti bu düşman kendisine. O rtalıkta kim seler yoktu. H er yan çok sessizdi. Peter birden olanca hızıyle ye­rinden fırla d ı, sandalyeyi kaptığı gibi ya­m acın başına getirdi. Öyle büyük b ir güçle aşağıya doğru itti k i, sandalye b ir anda gözden kayboldu. Peter, Alm ’ın yu­ka rıla rın a doğru kaçtı, b ir böğürtlenin arkasına sinip gizlendi. Burada onu kim ­se göremezdi ama, o sandalyenin nere­lere yuvarlanm akta olduğunu izleyebile­cekti. Ta aşağılarda b ir yerde sandalye­nin takla atıp kayalara çarparak jâiz par­çaya bölündüğünü gördü. B u görünüm, Peter'in iç in i öyle taşkın b ir sevinçle dol­durdu ki, kahkahalarla gülüp ayakların ı yerlere vurm aya başladı. Durm adan, dö­ne döne dansediyor, düşm anını yok et­m iş olm anın sevinciyle kendinden geçi­yordu.

H E î D î 363

Page 366: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Sebep olduğu bu felâketin kendisine getirebileceği iy ilik le ri düşünmej^e koyul­du. A rtık yabancı kız buralardan gitmek zorunda kalacaktı. Çünkü, sandalyesi o l­madan b ir yerlere kıpırdayam ıyordu. O zaman da H eidi boş kalacak, gene eskisi gibi kendisiyle b irlik te olacaktı. H er gün onunla otlağa gelecekti. H er şey eski günleıdeki durum a dönecekti. B ir insan b ir kere kötülük ettiği zaman, kendiliğ in­den daha başka kö tülüklerin de ortaya çıkacağı Peter’in h iç aklın a gelm iyordu.

O sırada H eidi, kulübenin kapısından dışanya fırla d ı. K ap ı ardına kadar açık­tı. K üçük kız her yana bakındı. O lduk­ça çaşirm ış görünüyordu. Sandalyenin nereye kaybolduğunu anlayam am ıştı b ir türlü.

Az sonra, dedenin sesi duyuldu.«Sandalyeyi sen m i götürdün, H eidi?»«H ayır. H er yerde aradım , dede. Ka-

pım n önünde dem iştin.»

364 H E l D t

Page 367: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

B irden rüzgâr hızlanıverdi. K apıyı ve kulübeyi sarsm aya başladı. Derken kapı, arkasındaki duvara h ızla vurdu. H eidi:

«H er halde rüzgâr sürükledi onu, de- deciğim,» diye bağırdı. «Aşağıya yuvar- landıysa şim di bin parça olm uştur.» B un­la rı söylerken yam acın kenarına yaklaş­m ış, aşağılara bakıyordu.

C lara üzülerek, «Ne yazık!.. Şim ­di otlağa da gidemeyeceğiz,» dedi. «San­dalyem olm ayınca eve dönmek zorunda­yım dem ektir. Ne kadar yazık!»

Dede, «Neye niyet etm işsek onu ya­pacağız,» diye atıld ı. «Ondan sonra da sandalye konusunda ne yapılacağına ka­ra r veririz.»

Ç ocuklar bu sözlere pek sevindiler.Amca dönüp kulübeye girdi, koltuğu­

nun altında birtakım h a lı ve örtülerle döndü, b u n lan en güneşli yere yayıp Cla- ra ’y ı üstüne oturttu.

H E I D İ 365

Page 368: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Daha sonra ik i çocuğa süt getirdi, K üçük K u ğ u yla K üçük A yı’yı ağıldan çı­kardı. îçinden, «Acaba bizim oğlan ne­den hâlâ gelmedi,» diye geçti. C lara’yı kucağına aldı, b ir kolunda onu, b ir ko­lunda h a lıla rı taşıyarak, «H adi, gidiyo­ruz!» diye seslenip yola koyuldu. «Keçi­ler de bizim le gelsin bugün!»

H eidi, sağ elin i K üçük K uğun un , sol e lin i K üçük A yı’n ın boynuna atıp onu iz­ledi.

Otlağa vard ıkların d a çevrede b irta­kım keçilerin sakin sakin otladığını gör­düler. A ralarında, o rta lık yerde, Peter uzanm ış yatıyordu.

Amca, «Benim keçilerim i unutm ayı sana öğretirim ,» diye bağırdı. «Hele b ir daha yap da gör! Ne demek oluyor bu?»

Peter bu tam dık sesi duyunca yerin­den fırla d ı: «Ben geldiğim de kim se kalk­m am ıştı,» dedi.

366 H E t D î

Page 369: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Amca, «Sandalyeyi gördün mü?» d i­ye sordu.

«Neyi?» Peter oldukça inatçıydı.Amca başka b ir şey söylemedi. E lin ­

deki h a lıla rı yere yayıp C lara 'yı üstüne oturttu, rahat olup olm adığını sordu.

Kızcağız, «Sandalyem deki kadar ra­hatım ,» dedi. «B urası her halde dünya­n ın en güzel yeri olm alı. H e id i’ciğim , bak ne kadar güzel değil m i?»

Dede o nlan yalnız b ırak ıp gitmeye hazırlanıyordu. «Siz eğlenmenize bakın!» dedi. «Yemek vakti gelince H eidi torba­dan yiyecekleri çıkarsın . Torbayı gölge­ye koydum. Peter size süt de sağar. Ak­şam olunca ben gelir sizi a lırım . Şim di gidip şu sandalyeyi arayayım , başına ne­le r gelm iş öğreneyim.»

Ç ocuklar b ir arada bu kadar m utlu b ir gün g eçird iklerini hatırlam ıyo rlardı. K eçiler ikide b ir çevrelerine dostça top­lanıyor, o nlarla oynuyorlardı. C lara’y ı da

H E t D İ 367

Page 370: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

tanım ışlardı artık. B aşla rın ı sevgiyle onun om uzlarına sürüp duruyorlardı.

Saatler geçti. B ir ara H eidi, çiçekle­rin çok sık olduğu o yere gitm ek isteğini duydu. Acaba çançiçekleri şu anda geçen y ılk i kadar güzel açılm ışlar m ıydı? Ama, C lara 'yı oraya götüremezdi k i! Ancak akşam , dede geldiği zaman gö tü reb ilirler­di. O zaman da güneşte açan çançiçekle­r i a rtık kapanm ış olurdu. H eidi gidip bakm ak isteğiyle kavrulup duruyordu. K ararsız b ir sesle, «Seni b irkaç dakika yalnız bıraksam ü zü lü r m üsün, Clara?» diye sordu. «Çiçeklere gidip bakm ayı çok istiyorum .-Am a dur b ir dakika!»

H eid i'n in aklına parlak b ir f ik ir gel­m işti. K a r T a n e sin i tutup C lara’nın ya­nına getirdi. «îşte şim di yalnız kalm az­sın,» dedi.

C lara da H e id i’y i gitm esi için teşvik etti. K üçük keçiyle oynarken h iç de sı­kılm ayacağını söyledi. H eidi, C lara’nın

368 H E î D t

Page 371: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

kucağına b irkaç yaprak da bırakm ıştı. C lara onları b ire r b ire r K a r Tanesi’ne uzatmaya başladı. K eçi yavrusu yaprakla­rı, C lara’nın elinden yemeye koyuldu. Cla­ra yüzüne ürkek ürkek bakan k-eçi yav­rusunu izlerken, insanın bazen başkala­rın a yardım edebilecek durum da olm ası­nın ne kadar güzel b ir şey olduğunu, her zaman zayıf olup başkaların ın yardım ına ihtiyaç duym anın ne kötü olduğunu dü­şünüyordu.

H eidi çiçeklerin bulunduğu yere var­m ıştı. B urası, sanki altın rengine boyan­m ıştı. H er zam ankinden de daha güzeldi. T atlı kokuyu ta ciğerlerine kadar çekti. Sonra birden geriye dönerek Clara'ya koştu. Soluk soluğa, «Sen de gelip gör­m elisin!» diye bağırdı. «Çiçekler öyle gü­zel k i! Akşam olunca kapanacaklar! Seni ben taşıyab ilirim her halde, ne dersin Clara?»

C lara başını ik i yana salladı. «H ayır,

H E î D î 369

Page 372: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

olm az H eidi! Sen çok küçüksün. Benden b ile küçüksün. Ah, keşke yürüyebilsey- dim !»

H eidi b ir şeyler arıyorm uş gibi çev­resine bakm ıyordu. Y u karılard a b ir yer­de Peter’i gördü. Peter tepeden kızlara sanki gözlerine inanam ıyorm uş gibi ba­kıp duruyordu. Sandalyeyi dağdan aşağı atm asının nedeni, bu kızın buralarda gez­m esini engellemek için değil m iydi? Oy­sa, kız işte gene H eid i’nin yanındaydı. H eidi, Peter’i görünce hemen seslendi: «Buraya gelsene, Peter!»

«Çok yorgunum !»«Ama gelmen gerek! H adi gel! Ben

C lara 'yı tek başım a taşıyamam. Bana yar­dım etmen şart. Çabuk gel!»

Peter tekrar, «Yorgunum !» diye ka r­ş ılık verdi.

H eidi yokuştan yukarı, Peter'in yanı­na doğru koştu. Gözlerinden alevler sa­çılıyo rd u san ki... «Peter, hemen aşağıya

370 H E î D t

Page 373: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

gelmezsen/ h iç hoşuna gitmeyecek b ir şey yaparım ! Sana şim diden söylüyorum !»

Peter'in yüreğine b ir ko rku düştü. Kim senin görm ediği b ir kötülük yapm ış olduğunun farkındaydı. Oysa, H eidi şu anda sanki yaptığı şeyi biliyorm uş gibi konuşuyordu. Y a Amca’ya söylerse? Pe- ter h iç kim seden, Amca’dan olduğu kadar korkm azdı. K aygıyla tutuşarak ayağa kalktı, H eid i’n in yanı sıra aşağıya indi.

B ir yandan, «Geliyorum ama, o söy­lediğini yapm ayacaksın!» diye sızlanıyor­du. H eidi birden ona çok acıdığını h is­setti.

«Korkacak b ir şey yok. Gel benim ­le!» diye avutmaya çalıştı. C lara’nın ya­nına vard ık ların d a H eidi ona, k ızı b ir ko­lundan tutm asını söyledi. K endisi de öbür kolundan tutacaktı. A sıl mesele, ayakta bile duram ayan C lara’y ı yürütm ekteydi. H eidi, C lara’ya b ir koluyla Peter’e yaslan­m asını, b ir koluyla da kendisini omuzun­

H E l D Î 371

Page 374: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dan yakalam asını söyledi. «Böyle olursa seni ta şıy a b iliriz sanıyorum ,» diye açık­lam a yaptı.

Ama Peter, daha önce hiç kim seyi omuzuna yaslandırm am ıştı. K o lu kazık gibi kendi yanında sarkm ış duruyordu. B ir tü rlü uzatm ıyordu. H eidi, «Öyle ya­pılm az, böyle yap ılır,» deyip ona yol gös­terdi.

Bütün çabalarına rağmen, gene de iş i kolayca başaram adılar. Clara, sandıkla- nndan daha ağırdı. Hem ik i yandaki des­tekler de b irb irin e h iç eşit değildi. Pe- ter’in omuzu yüksekte, H e id i’n in ki çok alçaktaydı. C lara önce b ir ayağını, sonra ötekini atmaya çalışıyo rdu ama, ayağını yere basm asıyle geri çekmesi b ir oluyor­du.

H eidi, «Ayağını yere s ık ı bas,» diye öğüt verdi.

Clara, «Y apab ilir m iyim acaba?» dedi.

372 H E I D t

Page 375: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Ama denedi. Toprağın üstünde ilk adım ını attı, sonra İk in c is in i... Duyduğu acı inlem esine sebep oldu. Üçüncü adı­m ını atarken sevinçle acının gittikçe azal­maya başladığını haykırıyordu.

H eidi heyecanla, « B ir kez daha de­ne!» diye bağırdı.

C lara, b ir daha denedi, sonra b ir da­ha, b ir daha... B irden, «Yapabiliyorum !» diye b ir ç ığ lık attı. «Yapabiliyorum , H ei­di! Bak! îşte! Adım atabiliyorum ... peş- peşe!»

«Yani yürüyebiliyorsun, öyle m i? Ah, keşke dedem de burada olsaydı!»

C lara hâlâ Peter'le H e id i’ye tutun­m ak zorundaydı ama, her adım da ken­dini daha güvenli hissediyordu.

H eidi sevincinden kendinden geçmek üzereydi. «A rtık her gün buraya gelip bü­tün gün k a la b iliriz !» diye bağırdı. «B ir­likte yürürüz. Sonunda sağlığına kavuşur­sun!»

H E Î D Î 373

Page 376: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Güzel çiçeklerin açtığı yer, yamaca pek uzak değildi. Ç ocuklar az sonra a l­tın rengi örtüyü görebildiler, b irkaç adım sonra da yanına vard ılar.

Clara, «Buraya oturalım ,» dedi. Çi- ’ çeklerin ortasına oturdular. H eidi çiçek­lerin bu kadar güzel olduğunu sanki ilk kez görüyordu. C lara sakindi. M utluluk­tan, çevrenin güzelliğinden, önüne açılan yeni âlem lerden çok etkilenm işti... H er­kes gibi yürüyebilecekti çünkü. Peter de sakindi. Yerde upuzun yatm ış, uyuyor gi­biydi.

Ç ocuklar orada epey oturdular. Va­kit öğleyi biraz geçince, keçiler yamaca yönelip melemeye başladılar. Peter’i uyan­dıran da, işte bu koronun sesi oldu. Uya­n ır uyanmaz da, sabah yaptığı kötülüğün acısı yüreğine saplandı. H eidi kendisini Am ca'ya söylem esin diye, küçük kızın her buyruğunu eksiksiz yapıyordu. Üçü b ir lik ­te otlağa dönüp öğle yem eklerini yedi-

374 H E 1 D t

Page 377: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

1er. Peter gene her zam anki gibi çok yedi ama, bu sefer h iç zevk alm adı, için d e b ir cezalandınim a korkusu kabarıyordu.

Yem eklerini b itird ikten az sonra de­de göründü. A ğır ağır yokuşu tırm anıyor­du. H eidi hemen ona doğru koştu. Güzel haberi verm ek istiyordu. Dedenin yüzü birden parlad ı. C lara’ya gülüm seyerek, «B ir çaba harcadın ve sonunda kazandın,» dedi.

E ğ ilip C lara 'yı sol koluyla kald ırd ı. K üçük kız, dedenin kuvvetli kolundan destek alınca daha kolay yürüyebiliyor­du. H eidi sevincinden zıp zıp zıplam aya başlam ıştı. Dede, daha sonra C lara’y ı kal­d ırıp kucağına aldı. «Fazla yorm am ak ge­rek,» dedi. «Hem a rtık eve gitme zama- m.»

Akşam üstü Peter, keçilerini D o rfli’ ye in d ird iğ i zaman, b ir kalabalığın top­lanm ış olduğunu gördü. Yerde duran b ir şeye bakıp duruyorlardı. Peter de gör­

H E 1 D t 375

Page 378: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

mek istedi. B irka ç k işiy i dirsekleyip ken­dine yol aça aça aralarına sokuldu. Orta yerde C lara'nın sandalyesinin parçalan yatm aktaydı.

F ırın c ı, «Bu sandalyeyi yukarıya ta­şırlarke n görmüştüm,» diyordu. «H er hal­de epey pahalı olm alı. Acaba bunu b iris i bilerek m i aşağıya yuvarladı? F ra n kfu rt’ lu bay, bu iş i öğrenince her halde b ir soruşturm a yapacaktır. Son günlerde Alm 'a çıkan herkesten kuşkulanacaklar- dır. İk i yıldan beri oraya çıkm adığım a se­viniyorum ! »

Peter yeterince dinledi konuşulanla­rı. S insi sin si süzülüp kalabalıktan s ıy rıl­dı, peşinden şeytan kovalıyorm uş gibi b ir hızla dağ yolundan yukarıya doğru koş­maya başladı. Eve varınca, akşam yeme­ği bile yemedi, hemen yatağına girdi, ama orada da rahat edemedi. H er an po­lis in kapıyı çalıp eve gireceğini, kendisi­

376 H E 1 D I

Page 379: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ni alıp F ra n kfu rt’daki zindana götürece­ğini düşünüyordu.

K ız la r o gece yataklannda y ıld ız la n seyrederken, H eidi b ir ara:

«Düşünüyorum da, T a n rı’n ın bize is­tediğim izi hemen verm eyişi ne kadar iyi!» dedi. «Bizim iç in neyin daha h a y ırlı ola­cağını en iy i O biliyor.»

Clara, «Neden öyle düşündün, H eidi?» diye sordu.

«Çünkü, ben F ra n k fu rt’dayken hemen eve dönebileyim diye, dua ediyordum . Dönemediğim zaman, T an n 'n ın beni iş it­mediğine ka ra r verm iştim . Oysa bak, o sıra kaçıp eve dönseydim, şim di sen bu­raya gelmeyecektin, ve iyileşm eyecektin!»

C lara da derin derin düşündü. «Ama Heidi,» dedi, «öyle olursa h iç b ir şey için dua etmememiz gerekir. T an rı bize ne­yin h a y ırlı olduğunu bizden iy i b iliy o r­sa...»

«Tabiî öyle. Ama biz başka tü rlü ya­

H E î D t 377

Page 380: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

pacağız. H er gün T a n rı’ya, bize verdik­le ri iç in teşekkür edeceğiz, o n ları O’nun verdiğini unutm adığım ızı söyleyeceğiz. Ama, eğer istediğim iz şey olmazsa, Tan- n ’n ın b izi işitm ediğini sanmayacağız. Bu yüzden de dua etmeyi kesmeyeceğiz. O zaman, diyeceğiz k i; demek T an rı her şe­yi bizden daha iy i b iliyo r! O’nun eninde sonunda her şeyi daha iy i bitireceğine inanıyoruz ve buna şükrediyoruz.»

«Ne kadar güzel ifade ediyorsun, Hei-di.»

«Bana bun lan büyükanne söylem iş­ti. Sonunda da h a klı çıktı. Bana kalırsa, ’l'a n rı'y a asıl şükretm em iz gereken şey, bize bu m utluluğu verm esi, senin yürüye­bilm eni sağlam ası!»

E rtesi sabah dede, büyükanneyi Alm dağına davet etme zam anının geldiğini söyledi. Ona gösterebilecekleri b ir şey vard ı artık. Ç ocuklar, büyükanneye b ir sü rp riz yapm ak istiyo rla rd ı. B u yüzden

378 H E î D 1

Page 381: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

C lara'm n biraz daha iy i yürüyebileceği günlere kadar beklem eyi uygun buldular. H iç değilse, yalnız H eidi'ye tutunarak yü- rüyebilm eliydi. B u da olsa olsa, b ir haf­ta sürerdi. B ir sonraki m ektuplarında büyükanneyi Alm dağına davet ettiler ama, s ırla rın ı açığa vurm adılar.

Yürüm ek C lara’ya her gün biraz da­ha kolay geliyordu. A cısı azaldığı için , a r­tık daha uzun yürüyüşler yapabiliyordu. B u yürüyüşler, küçük k ızın iştah ını öy­lesine açm ıştı ki, dede a rtık ekmek dilim ­le rin i her gün b ir parça daha kalın kes­meyi âdet edinm işti. Ekm ekler çabucak bittikçe ih tiya n n da keyfi artıyordu.

Böylece, b ir hafta daha geçti, büyük­annenin geleceği gün, biraz daha yaklaş­tı.

H E î D t 379

Page 382: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YENİDEN BULUŞMA DİLEKLERİ

B ü y ü k a n n e d e n gelen mek­tup, Alm dağına geleceği günü b ild iriyo rd u. M ektubu D o rfli’ den daha o sabah Peter getir­

m işti. Alm Amca'nm eline tutuşturup ça­bucak arkasm ı döndü, yokuştan aşağıya doğru kaçtı âdeta.

H eidi, «Dedeciğim, Peter bugünlerde neden sanki cezalandırılm ayı bekler gibi davranıyor?» diye sordu. «Sopadan ka­çan keçilere benzer b ir h ali var.»

Page 383: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Dede, «B elki o da hakettiği b ir so­padan ko rku yo rd u r!» diye k a rş ılık verdi.

H eidi, kulübeyi toplayıp tem izlem iş, büyükannenin gelişine hazırlam ıştı. H er şey derli topluydu. Ç ocuklar dışardaki tahta kanepede oturuyorlardı. Büyükan­neyi karşılam aya h azırd ılar. Dede de ge­lip yanlarına oturdu. E linde güzel b ir buket çiçek tutuyordu. Daha bu sabah toplam ıştı. Az sonra yokuştan yukarıya b ir grup insanın tırm anm akta olduğunu gördüler. E n önde rehber yürüyordu. Onun arkasında büyükannenin bindiği be­yaz at vardı. Daha arkada da büyükan­nenin bavulunu taşıyan ham al görünü­yordu. Grup düzlüğe ç ık a r çıkm az, bü­yükanne, ço cukları gördü.

«Fakat bu da ne demek!» diye hay­k ırd ı yaşlı kadın. «Clara, neden sandal­yende değilsin? Gözlerim e inanam ıyo­rum !»

Herkesle el sık ışırk en b ir yandan.

H E î D t 381

Page 384: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

«Clara, bu gerçekten sen m isin?» deyip duruyordu. «Y anaklann enikonu yuvar­laklaşm ış, rengin pem beleşm iş! Seni güç tanıyabiliyorum yavrum !»

C lara 'yı kucaklam ak üzere ilerled i. Ama o sırada, H eidi kanepeden aşağıya sıçrad ı, C lara da onun om uzuna yaslanıp indi, ağır adım larla büyükanneye doğru yürüm eye başladılar.

Y aşlı kadın olduğu yere ça k ılı kaldı. Neden sonra kendini toplayabildi. Önce kendi torununu, sonra H eid i’y i kucakla­dı, daha sonra tekrar C lara’y ı bağrına bastı. Ağzından tek kelim e çıkm adan kız­la rın yüzüne bakıp duruyordu. B ir ara Alm Amca’yı fark etti. İh tiy a r, yüzünde geniş b ir gülümsemeyle olup bitenleri iz­liyordu. Büyükanne, kolunda C lara'yla kanepeye yürüdü, onu oturttuktan sonra Alm A m canın eline sa rıld ı;

«Sevgili Amca! Size n asıl teşekkür

382 H E İ D İ

Page 385: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

edebilirim ? Bütün b u n lar sizin bakım ınız, sizin dikkatiniz, sizin eseriniz!..»

Amca ekledi: «Ve güneşin, dağ hava­sının etkisi!»

H âlâ gülüm süyordu.C lara da a tıld ı; « B ir de K üçük K u-

ğu’nun sütü! Ah, büyükanneciğim , ne ka­dar çok süt içtiğ im i b ir görseydin!»

«G örebiliyorum C lara! Y anaklanna bakar bakm az b e lli oluyor bu! Ne büyük değişiklik! Hem tom bullaşm ışsın, hem de boyun uzam ış. G özlerim i senden ayıram ı­yorum . Hemen P a ris’e, oğluma b ir tel­graf çekelim . D erhal buraya gelm esini söyleyelim . Ama nedenini hemen açıkla­m ak istem iyorum . Bu, öm ründe gördüğü en unutulm az, en güzel sü rp riz olacak. O

'adam lar aşağıya in d i m i, Amca? Telgrafı n asıl gönderebiliriz acaba?»

«İn d ile r. Madem acele ediyorsunuz, Peter’i çağınnm , o yapar bu işi.»

Amca’nm tiz ıslığ ın ın sesi Peter’i ko­

H E Î D Î 383

Page 386: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

şar adım larla getirmeye yetti. E lin e tel­grafı tutuşturdular. Amca, ona, bu kâğı­dı D o rfli’deki postaneye götürm esini söy­ledi. Peter olanca hızıyla yola koyuldu. B u ana kadar p o lisin buraya gelmemiş olm asına seviniyordu.

384 H E î D î

Bay Sesem ann'ın P aris’teki işle ri çoktan bitm işti. O da çocuklara b ir sürp­riz yapm ak istiyordu zaten. H iç kim ­seye haber vermeden Basel trenine bin­m iş, çok özlediği k ız ın ı sevinçten şaşırt­m ak iç in yola koyulm uştu. Ragatz'a ge­lince, annesinin b irkaç saat önce oradan ayrıld ığ ın ı söylediler. Bu da Bay Sese- m ann’ın düşündüklerine tamamen uyu­yordu. B ir arabaya binip, M aienfeld'e doğru yola çıktı. Oraya vard ığı zaman ay­n ı arabayla D o rfli’ye kadar gidebileceğini öğrendi. D o rfli’den yukarıya tırm anm ak ona pek güç gibi göründü. Yorgundu da.

Page 387: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

B ir süre yürüdükten sonra, kulübenin hâlâ görünürlerde olm adığını fa rk edin­ce, «Acaba doğru yolda m ıyım ?» diye dü­şünmeye başladı. B elki de kulübe, dağın öte tarafındaydı. Çevresine bakındı. Y ol soracak kim se yoktu. O sırada yukardan b ir erkek çocuğun koşa koşa ind iğin i gör- aü. B u çocuk, elinde telgrafla D o rfli pos­tanesine koşan Peter’den başkası değildi. t*atikadan inm iyor, yam açiaraan aşağı sıçrayarak uçuyordu san ki... Bay Sese- mann işaret edince Peter ona doğru yak­laştı.

«Gel oğlum !» diye seslendi Bay Sese- mann. «Söyle bana oğlum; ih tiy a r b ir adam la H eidi adında b ir çocuğun otur- d u klan kulübeye buradan m ı ç ık ılıy o r? F ra n kfu rt’dan ko n u klan va r bugünlerde. Tanıyor m usun onları?»

Peter’den çıkan ses b ir in ilt i oldu. B ir an önce uzaklaşm a çabası içinde olan çocuk, anîden tepetaklak oldu, yamaçtan

H E l D I 385

Page 388: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

aşağılara yuvarlan d ı... tıp k ı düşen san­dalye gibi! Ama Peter parçalanm adı. Y al­nızca elindeki telgraf parçalandı.

Bay Sesemann kendi kendine, «Amma da çekingen çocuk!» diye m ırıld andı. H er halde çocuğun böyle korkm asının nede­ni, b ir yabancı görünce şaşırm ış olm asın- dandı. Bay Sesemann, tekrar yola koyul­du.

Peter’e gelince, o bu adam ın Frank- furt'dan gelen po lis olduğuna iyice inan­m ıştı. Dağdan aşağı yuvarlanıp duruyo r­du. Sonunda b ir çalıya tutunabildi. B ir­kaç dakika olduğu yerde yatıp kendine gelmeye ça lıştı, sonra kalktı, yokuş yuka­r ı tırm anm aya başladı.

Bay Sesemann, Peter’le karşılaştıktan az sonra, ilk kulübeyi görmüş, doğru yol­da olduğunu anlam ıştı. Tırm anm aya de­vam etti, sonunda tepedeki küçük ku lü ­beyi görebildi. îşte Alm kulübesi, diye düşündü.

386 H E I D t

Page 389: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

Son adım larını sevinç içinde atan Bay Sesemann, daha düzlüğe çıkm adan, yu karıd akile r onu görm üş, tanım ışlardı. Hemen ona küçük b ir sü rp riz p lan lad ı­lar. O patikadan a y rılıp kulübeye yöne­lirken , ik i gölge de ona doğru ile rliyo rd u . Açık renk saçlı, pembe yanaklı, uzun boy­lu b ir kız, yanında da daha ufak tefek olan arkadaşı. Bay Sesemann olduğu ye­re çakılıp onlara bakakaldı.

Clara, «Baba, beni tanım adın m ı?» diye seslendi. «O kadar m ı değiştim ?»

Bay Sesemann hemen koşup küçük k ızın ı kucakladı.

«Evet, gerçekten çok değişm işsin!» dedi, «in anılacak gibi değil! Bu, gerçek­ten benim küçük C lara’m o la b ilir m i?» Aynı sözleri tekrarlayıp duruyordu.

Büyükanne de oraya doğru ilerled i: «Sevgili oğlum, ne dersin bu olanlara?» dedi. «Sen bize b ir sü rp riz yapm ak iste­din ama, sanıyorum bizim sürprizim iz se-

H E İ D Î 387

Page 390: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ninkinden de daha güzel oldu! Şim di a r­tık Alm Amca’y la tanışm alısın. B u mu­cizeyi yaratan insan, o asimda.»

«Elbette o. O ve küçük H e id i’miz,» diyen Bay Sesemann, b ir yandan H e id i’yle el sıkışıyo rd u, «tyi m isiniz, m utlu m usu­nuz diye sorm ama gerek bile yok! Alp çiçekleri arasında senin kadar güzel .ola­n ı yoktur, H eidi!»

H eidi parıldayan gözleriyle iy i yürek­li Bay Sesemann’a bakıyordu. Ne kadar da an layışlı davranm ıştı bu adam ken­disine. Alm dağında ona böyle b ir mut­lu lu k verebildiği iç in övünüyor, sevini­yordu H eidi.

Büyükanne, oğlunu elinden tutup \lm Amca’nm yanm a götürdü. îk i erkek el s ık ıştıla r. Bay Sesemann yürekten ge­len şü kra n la n n ı dile getirdi. B u olayın b ir mucize sayılm ası gerektiğini söyledi.

Büyükanne, gözlerindeki y a şla rı sak­layabilm ek iç in başın ı çevirm iş, köknar

388 H E Î D Î

Page 391: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ağaçlanna doğru bakıyordu. O ralarda gö­züne b ir m avilik ilişti. M avi çiçeklerden oluşan çok güzel b ir buketti bu.

«Ne kadar güzel!» dedi büyükanne. «H eidi, b u n ları bana sen m i topladın?»

«Ben toplam adım . Ama galiba kim in topladığını biliyorum .»

O sırada ağaçların arkasından b ir h ış ırtı duyuldu. Bu ses, Peter’den geliyor­du. Y abancı adam ın Alm Amca’yla konuş­tuğunu görünce, sessizce oradan uzaklaş­maya çalışm ıştı ama, büyükanne görm üş­tü bile onu. «Gel buraya, oğlum !» diye seslendi. «Korkm ana gerek yok!»

Oysa, Peter’e korkudan neredeyse felç inecekti. B aşın ı uzatıp ağaçların ar­kasından onlara doğru baktı. «İşte şim ­di hapı yuttuk!» diye düşündü. Yüzü ko r­kudan ifadesini y itirm işti. Sürünürcesine yaklaştı.

Büyükanne, «Yaklaş yanım a evlâ' dım,» diye onu yüreklendirdi. «Şim di an­

H E t D 1 389

Page 392: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

lat bana bakalım , bunu yapan sen m i­sin?»

Peter gözlerini yerden kaldırm ıyordu. K aldırm adığı iç in de büyükannenin par­m ağının çiçek dem etini gösterdiğini göre­medi. Tek farkın da olduğu şey, kulübe­nin kap ısı yanında duran Alm Am ca’ydı. Kendisine delen b akışla rla bakan Alm Amca! B ir de yanındaki F ra n kfu rt’lu po­lis. Peter tepeden tırnağa kadar titreye­rek, «Evet»e benzer b ir şeyler m ırıld a­nabildi.

Büyükanne, «Bunda seni o kadar üze­cek ne var, peki?» diye sordu.

«Parçalanm ış olm ası tabiî. B ir daha da kim se yapıştıram az onu.» Peter güç­lükle konuşuyor, kekeliyordu. B acakları öylesine titriyo rd u k i neredeyse yere yı­kılacaktı.

Büyükanne, onu b ırak ıp Alm Amca’ ya doğru yürüdü. «Sevgili Amca, bu ço­cuğun cidd î b ir sorunu va r galiba. Zaval-

390 H E î D î

Page 393: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

hcık,» diye ih tiya n n d ikkatin i çekmeye çalıştı.

Amca, « B ir şeyi yok onun,» dedi. «Ama sanıyorum , tekerlekli sandalyeyi yamaçtan aşağıya yuvarlayan o «rüzgâr» bizim Peter olm alı. Şim di de hakettiği ce­zayı bekliyor besbelli.»

Büyükanne, duyduklarına pek inana­m am ıştı. Onun görebildiği kadanyle Pe­ter h iç de kötü b ir çocuğa benzem iyor­du. Hem sandalyeyi yok etmek istem esi iç in de b ir neden yoktu. Ama Amca ay­n ı kanıda değildi. Peter'in itira fı da, Amca'nm çoktan beri içinde beslediği kuş­k u la rı doğrulam aya yetm işti. Peter’in gün­lerden beri Clara'ya düşm anca b akışlar yollam ası, konuklardan hiç hoşlanm am ış gibi davranm ası zaten Alm Amca’nm gö­zünden kaçm am ıştı. B ö ylelikle aklından ik i kere ik in in dört ettiğini hesaplam ış, gerekli sonuca çoktan varm ıştı. Durum u büyükanneye de anlattı. Büyükanne her

H E î D î 391

Page 394: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

şeyi sonuna kadar dinledikten sonra, «Ha­y ır, hayır, sevgili Alm Amca, bu çocuğu a rtık cezalandırm am alı. H er şeyin hak­k ın ı verm ek gerek,» dedi. «Biz buraya yabancılar olarak geldik, h aftalard ır Hei- d i’y i ondan uzaklaştırd ık. O da günlerce kendi kendine oturup kafasından b ir sü­rü ku ru n tular geçirdi. H ayır, onu ceza­landırm ak asla doğru olamaz. B u çocu­ğu bu kötü harekete sürükleyen şey, duyduğu öfke ve güceniklik oldu. B elki biraz da saflığı, budalalığı. Ama hepim iz öfkelendiğim iz zaman budalalaşırız.»

Büyükanne, Peter’e doğru yürüdü, kö kn arların altındaki tahta kanepeye oturdu. Yum uşacık sesiyle ona, «Gel ya­nım a çocuğum,» dedi. «Şurada, karşım ­da dur. Seninle konuşm ak istiyorum . T it­rem eyi kes de beni dinle: Sen o sandal­yeyi yam açtan aşağıya itip kırılm asın a ne­den oldun. B u kötü b ir hareket. Bu yüz­den cezalandınim an gerektiğini kendin

392 H E î D t

Page 395: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

de biliyorsun. Cezadan kurtulm ak için tü rlü sık ın tıla ra g irip suçunu saklam aya çalıştın . Oysa, bak, b ir suç işleyip dn kim ­senin fa rk etmeyeceğini düşünen insan her zaman y a n ılır. Çünkü, T an rı her şe­yi görür ve duyar. B iris in in kötülüğünü saklam aya ça lıştığ ın ı O hemen fa rk eder. Doğduğumuz zaman içim ize yerleştirdiği o küçük bekçiyi u yan d ırır. O bekçi, o an­dan başlayarak bize rahat huzur vermez. Sesi durm adan b izi tedirgin eder. îk id e b ir bize, «Seni yakalayacaklar, seni ceza­landıracaklar,» diye seslenir. K ısa zaman­da duyduğumuz korku tüm m utluluğu­muzu yok eder. Sen de şu anda öyle mi hissediyorsun, Peter?»

Peter pişm an pişm an başını salladı. Gerçekten de tam öyle hissediyordu.

Büyükanne devam etti: « B ir başka bakım dan daha yanlış hesap yaptın. As­lında, çok kötü b ir davranıştı bu, ama ondan çok iy i b ir sonuç doğdu. C lara'nın

H E t D t 393

Page 396: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

sandalyesi olm adığı, çiçekleri görm eyi de çok istediği için , yürüm eye büyük çaba harcadı. Sonunda da başardı. Bu saye­de, her gün otlağa gidebildi. Sandalyeyle olsa o kadar sık gidemezdi. G örüyorsun ya, Peter, T a n rı isterse kötü b ir hareket­ten de iy i b ir sonuç yaratabiliyor. O za­man yapılan kötülük yalnızca onu yapa­nı etkiliyo r. A nlıyorsun, değil m i, Peter? Eğer anlıyorsan, b ir daha asla unutm a­maya çalış. B ir daha sefere içinden kö­tülük yapm ak isteği geldiği zaman, he­men içim izdeki o küçük bekçiyi hatırla. Kötü sesiyle insanı her zaman tedirgin eden bekçiyi. Olmaz m ı?»

«O lur, hatırlarım ,» dedi Peter.Canı hâlâ pek sıkkın d ı, çünkü ola­

yın n asıl sonuçlanacağını bilm iyordu.Büyükanne:«öyleyse iş le r yolunda gidiyor de­

m ektir,» dedi. «Şim di F ra n kfu rt’lu konuk­la r sana kend ilerin i hatırlam an iç in b ir

394 H E 1 D t

Page 397: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

armağan verm ek istiyo rla r. Ne istediğini söyle bakalım bana.»

Peter başını ağır ağır ka ld ırıp bü- yükanne5'e baktı. B akışların d a şaşkın lık okunuyordu.

O, korkunç b ir ceza beklerken şim ­di ona, 'd ile bizden ne d ile rsin ?’ diye sor­m uşlardı. A klı karışm ıştı çocuğun eniko­nu.

Büyükanne, «Evet, cidd î söylüyo­rum .» diye sözünü yineledi. «Fran kfu rt’ lu kon ukların yaptığın işten ötürü gücen­m ediğini hatırlam an için sana b ir arm a­ğan verilecek. Anladın m ı, yavrum ?»

Peter yavaş yavaş anlam aya başlıyo r­du. A rtık cezadan korkm asına gerek yok­tu. B u iy i yü re kli kadın, onu tutuklan- m aktan da, polisten de ku rtarm ıştı işte. Zihninden büyük b ir yükün kalktığım hissetti. Ayrıca, yapılan h ataların hemen itira f edilm esinde ya ra r olduğunu daha yeni fa rk ediyordu. Kekeleyerek konuş-

H E î D î 395

Page 398: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

maya başladı: «Ben kâğıdı da kaybet­tim .»

Büyükanne sözkonusu kâğıdın hangi kâğıt olduğunu anlayabilm ek iç in önce biraz düşünm ek zorunda kald ı ama, son­ra telgrafın kaybolduğunu hemen anladı. Y ine aynı yum uşak sesiyle:

«Tamam,» dedi. «Bu iy i işte. însan b ir y a n lışlık yaptı m ı, hemen itira f et­m eli. Şim di bana ne armağan istediğini söyle?»

Peter o anda istediği her şeyin ken­disine verileceğini anladı. Sevinçten başı döner gibi oldu. M aienfeld’de her y ıl açı­lan fu a n gözünün önüne getirdi. Ne gü­zel şeyler satarlard ı orada. Peter ne ka­dar çok isterd i b a zıla rın ı alabilm eyi. K ır­m ızı düdükler va rd ı en başta. Onlardan b ir tane alabilse ke çile rin i ne kolay top­la rd ı. Sonra o süslü püslü ç a k ıla r... Pe­ter derin düşüncelere dalm ıştı. B u n la r­

396 H E t D î

Page 399: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dan hangisini daha çok istediğine karar verem iyordu. B irden akhna p arlak b ir f ik ir geldi.

«On kuruş,» dedi.Büyükanne güldü: «Bu da pek bü­

yük b ir istek sayılm az doğrusu,» dedi gü­lerek. «Gel yanım a!» E lin i cebine atıp beş tane lira ç ıka rd ı, üstüne de ik i parlak on kuruş koyup b ir kule yaptı. «Şim di gel, b u n ların hesabını yapalım ,» dedi. «Beni iy i dinle Peter. B u p araların hesabı şöy­le: B ir yıld a kaç hafta varsa, burada da o kadar on kuruş var. Demek k i b ir y ıl boyunca her hafta, on kuruş harcayabi­leceksin.»

«Ömrüm boyunca m ı?» Peter bu so- rayu çok saf sorm uştu.

Büyükanne kendini tutam ayıp kahka­h alarla gülmeye başladı. Öyle k i, az ile r­de konuşm akta olan erkekler, sözlerini kesip ona b aktılar. Büyükanne, «Evet oğ­lum ,» dedi. «Bunu vasiyetnameme yaza­

H E î D 1 397

Page 400: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

cağım. Yaşadığı sürece Peter’e her hafta on kuruş verilecek, diyeceğim.»

Bay Sesemann ilerden başını sallayıp ta tlı tatlı güldü.

Peter, avucundaki armağana b ir kez daha baktı. Gözlerine inanam ıyordu. B ü­yükanneye, «Tanrı sizden razı olsun!» de­yiverdi, sonra da arkasın ı döndüğü gibi zıplaya sıçraya uzaklaştı. İçin d eki ko rku­lardan eser kalm am ıştı.

Yemekten sonra Clara, babasını b ir kenara çekip, onunla konuştu: «Babacı­ğım, dedenin bana yaptığı iy ilik le ri b ir bilsen! Onu öm rüm boyunca unutam aya­cağım! Durm adan ona ne gibi b ir ka r­ş ılık verebileceğim i düşünüyorum . Bana verdiği m utluluğun hiç, değilse, y a rısın ı ben de ona verebilsem keşke!»

Bay Sesemann, «Benim de en büyük dileğim bu, sevgili kızım ,» dedi.

Sonra kalkıp Alm Amca’ya doğru yü­rüdü, elin i tutup ona, «Sevgili dostum,»

398 H E İ D İ

Page 401: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

dedi. «Gelin ik im iz biraz konuşalım . Öm­rümde böyle b ir m utluluk tatm adım , de­diğim zaman, lütfen bana inanın. Para olsun, m al m ülk olsun, b u n ların bence pek büyük b ir değeri yok. O nlar, h iç b ir zaman sevgili k ızım ı iyileştirm em e yar­dım cı olam adılar. Oysa siz, ona sağlığı­n ı kazandırdınız. Bana yepyeni b ir hayat verdiniz. Şim di söyleyin bana, şükranım ı n asıl ifade edebilirim ? Sizin yaptığınız iy iliğ i asla ödeyemem ama, gücüm neye yeterse em rinizdedir. Söyleyin bana dos­tum, ne vereb ilirim size?»

Alm Amca, söylenenleri sessizce din­lem işti. Bay Sesemann, sustuğu zaman gülümseyen gözlerini ona çevirip cevap verdi: «înanm bana. Bay Sesemann, kü­çük kızım ızın burada iyileşm esi beni de çok m utlu etti. Eğer zahmet çektim se, bu iy i sonuç, onu çoktan unutturdu bana, ty i n iyetli sözleriniz iç in teşekkür ederim. Ama yaşadığım süre bojomca ne H e id i’

H E î D t 399

Page 402: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

nin, ne de benim h iç b ir şeye ihtiyacım ız yok. Y alnız, b ir tek isteğim var. O da, yerine gelirse dünyada h iç b ir kaygım kalm ayacak.»

Bay Sesemann, «Söyleyin, aziz dos­tum,» dedi.

Amca, «Ben ihtiyarım ,» diye sözleri­n i sürdürdü. «Daha pek uzun y ılla r ya­şam ayı bekleyemem. Ben öldükten son­raysa çocuk hem parasız, hem de kim se­siz kalacak. Eğer H e id i’n in ekmek parası kazanm ak iç in yabancılar yanında çalış­mak zorunda kalm ayacağına söz verirse­niz, size yaptığım her şeyi fazlasıyla öde­m iş olursunuz.»

Bay Sesemann, «Onun sözü mü o luri» diye atıld ı. «H eidi bizim de çocuğumuz sayıhr. Anneme, kızım a da sorun isterse­niz. H eid i’nin yabancılar yanına gitm esi­ne asla izin verm ezler. Size söz veriyo­rum . Ben yaşarken, ya da öldükten son­ra, bu çocuk h iç b ir zaman yabancılar

400 H E î D î

Page 403: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

elinde kalm ayacak. Bizden başka dostlar da edindi o. B ir tanesi, sevgili doktoru­muz. B u günlerde o da iş le rin i düzenli­yor. B itird iğ i zaman gelip buralara yer­leşmek niyetinde. İsv içre dağlannda ya­şamak istiyo r. K ızm ızın yam ndayken öy­le m utlu olm uş ki, daha önce h iç bu ka­dar m utlu günler geçirm ediğini söylüyor. Böylece, H e id i’nin şim di ik i koruyucusu oldu sa yılır. T an rı ikinize de uzun öm ür versin!»

Büyükanne, «İnşallah!» dedi, sonra Alm A m cayla el sık ıştı, dönerek H eid i' y i kucakladı:

«Sevgili H eidi'ciğim , sen söyle baka­lım bana, özel b ir isteğin var m ı?»

H eidi, «Elbette var,» dedi. Gözleri büyükannej^e sevinç k ıv ılc ım la rı saçarak bakıyordu.

«Nedir, yavrum ?»«Fran kfu rt’daki yatağım ı üç büyük

yastığım la b irlik te buraya getirtm ek isti­

H E t D 1 401

Page 404: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

yorum . K a lın yorganım ı da. O zaman n i­ne, başı aşağıda yatm ak zorunda kalm a­yacak.

Büyükanne, «Sevgili yavrum ,» dedi. «M utlu olduğum uz zaman başkaların ı da hatırlam ak gerektiğini düşünmen ne ka­dar iy i oldu. F ran kfu rt'a hemen b ir tel­graf çekeceğim. Yatak ik i gün içinde bu­rada olur. T an rı yardım ederse nine kısa zamanda rahat uyum aya başlayacak de­m ektir.»

H eidi, büyükannenin çevresinde sıç­rayıp dansetmeye başladı. Hemen nineye gidip bu güzel haberi vermeye can atı­yordu. Ama dede ona, «Olmaz, H eidi!» dedi. «K o n ukların ı b ırakıp kaçam azsın!»

Bu arada büyükannenin, H eidi'den yana çıktığ ı görüldü: «Sevgili Amca, şim ­di biz de gidiyoruz. Hepim iz b irlik te yo­la çıkan z. D orfli'ye indiğim iz zaman tel­grafı da çekeriz. Ne dersin, oğlum?»

Bay Sesemann o ana kadar tatil plan­

402 H E t D Î

Page 405: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

la rın ı pek düşünm em işti. Asim da, niyeti annesiyle b irlik te İsv iç re ’de biraz dolaş­m aktı. «Acaba C lara’nm sağlığı onun da bizim le gelmesine izin v e rir m i?» diye kaygılanm ıştı. Şim di ise, k ızıy la b irlik te pek güzel b ir yo lculuk yapabileceklerini görüyordu. Yazın bu son günlerini ka çır­mak hoş olm azdı. Sonunda ka ra n n ı ve­rebildi. Geceyi D o rfli’de geçirecek, ertesi sabah gelip C lara’y ı alacaktı. Üçü b ir lik ­te Ragatz’a doğru yola çıkacaklardı.

C lara, Alm ’dan aynim ayı pek istem i­yordu. Ama anlatılan tatil de oldukça güzeldi. B iraz düşündükten sonra, eski neşesini buldu.

N inenin kulübesine yaklaşırken B ri- gitta’y ı kapının dışında gördüler. Onla­rın yaklaştığın ı görünce, hemen eve g ir­di, «G eliyorlar, anne!» diye seslendi.

Nine, «Eyvah, demek k i korkulanm doğru çık tı!» diye inledi. «Acaba çocuğu

H E î D t 403

Page 406: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

da götürüyorlar m ı dersin? O ,da yanla- nnda m ı?»

O sırada kapı ardına kadar açıld ı, H eidi odaya hızla girdi, ninenin köşesine koşup, onu sevgiyle kucakladı.

«Nineciğim , nineciğim ! F ra n kfu rt’ dan benim yatağım ı getiriyorlar. Üç yas­tığım ı, yorganım ı da getiriyorlar, tk i gü­ne kadar burada olacak. Büyükanne söz verdi bana.»

Nine üzgün üzgün gülüm sedi. «Ne ka­dar iy i y ü rekli b ir bayan olm alı! Keşke seni götürdüğüne sevinebilseydim , Heidi.»

O sırada yum uşak b ir sesin, «Bu da ne demek oluyor? K im uydurdu bu ma­salı?» dediği duyuldu. Büyükanne bu son sözleri duym uştu. «H ayır, hayır, öyle b ir şey yok,» diye açıklam ayı sürdürdü. «Hei­di gene burada ninesiyle kalacak. Biz de her y ıl Alm dağına geleceğiz. Burada T an rı'ya şükredip bize verdiği m ucizeyi hatırlayacağız.»

404 H E İ D Î

Page 407: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

N inenin yüzü birden pembeleşti. H e­yecandan konuşacak halde değildi ama, Bayan Sesemann’m e lin i tekrar tekrar öpüp duruyordu. Y anaklanndan aşağı ik i ir i gözyaşının yuvarlandığı görüldü.

H eidi, ona sa rılıp , «H er şey sana oku­duğum o İlâh ideki gibi olm adı m ı, nine- ciğim ?» dedi. «Fran kfu rt’dan yatağım ge­lince daha da iy i olacak, öyle değil m i?»

«Evet, öyle H eidi. T an rı bana çok güzel şeyler verdi. Demek, dünyada fa k ir b ir kadın iç in bu kadar zahmete girebi­lecek kadar iy i insan lar da varm ış!»

Bayan Sesemann, «Aziz nineciğim ,» dedi. «T anrı’nın gözünde zengin de, fa­k ir de b ird ir. Hepim izin O’na ihtiyacı var­dır. O, b izi h iç b ir zaman unutmaz. Şim ­di size veda edeceğiz. Ama gelecek y ıl ge­ne görüşeceğiz. Sizi de hiç b ir zaman unutmayacağız.»

B u sözlerden sonra büyükanne tekrar

H E Î D I 405

Page 408: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

ninenin e lin i tutup sık tı, oğluyla b irlik ­te yola koyuldu.

E rtesi sabah Clara, Alm ’dan ayrıla­cağı iç in üzüntü içindeydi. Ama H eidi, onu avutm ak iç in elinden geleni yaptı. «Çok geçmeden gene yaz gelecek. O za­man daha da çok eğleneceğiz. Sen sağ­lık lı olacaksın. H er gün keçilerle otlağa çıkacağız,» diyordu.

C lara gözlerini kuruladı. «Peter’e ve keçilere* benden selâm söylemeyi . unut­ma,» dedi.

Bay Sesemann gelm iş, çocuklara eliyle işaret ediyordu. A yrılm a vakti gel­m iş çatm ıştı.

Bayan Sesemann, k ışın dağların ne kadar soğuk olabileceğinin farkındaydı. Çoban Peter’in kulübesine koskocam an b ir sandık gönderdi. Sandığın içinde her çeşit sıcacık g iysiler vardı. Nine, bundan böyle h iç b ir zaman soğukta titremeye- cekti.

406 H E î D î

Page 409: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

K ısa b ir süre sonra D oktor da D o rfli’ ve geldi. Alra A m canın öğüdüne uyarak ih t iy a r ın H eidi ile b irlik te oturduğu evi « atın aldı. D oktorun niyeti, orayı iyice onarm aktı. B ir kısm ında kendisi otura­cak, diğer y a n sın ı da H eidi'yle dedesine ’m ş iç in verecekti.

G ünler geçtikçe D oktorla Alm Amca çok iy i dost oldular. K onuşm alarında sık sık H e id i’den söz ediyorlardı. İk is in in de en büyük zevki, yeni evlerinde bu çocuk­la b irlik te oturabilm ekti.

Günün birinde D oktorla Amca, evin onanm ını seyrederken. Doktor, ihtiyara dönüp şu n ları söyledi: «Bu çocuğa olan sa ’ ginizi ben de paylaşıyorum . Sanıyorum k i dünyada onu sizden sonra en çok se­ven insan benim. B u yüzden ona karşı olan sorum luluğunuzu da paylaşm ak is ­

tiyorum . Ona elim den gelen her şeyi ver­mek isterim . Um arım k i yaşlı günlerim ­de yanım da o lur. E n büyük isteğim bu.

H E î D 1 4OT

Page 410: NMliyefl 1 COCUK KİTAPLARI DİZİSİ YAYINLARI

H eid i’y i evlât edinm ek istiyonam . O za­man siz dünyaya veda ettikten sonra da b ir sıkm tısı kalmaz.»

Dede, Doktorun elin i tutup sıktı. Doktor, ih tiyarın gözlerinde bu sözlerin yarattığı m utluluğu okuyabiliyordu.

O sırada H eidi ile Peter de ninenin yanındaydılar. H e id i’nin onlara anlataca­ğı öyle güzel haberler vard ı ki, arada so­lu k bile alam ıyordu. Yaz boyunca b irb ir­le rin i pek görem em işlerdi. Arada pek çok olay olm uştu.

B rigitta, H e id i’nin yardm ııyle, Pe- ter’e her hafta verilen on k u ru şların h i­kâyesini anlayabilm işti nihayet. Anladığı anda, onun da yüzüne b ir sevinç yayıldı

Nine, H eid i’ye dönüp, «Gel, bana İlâhilerden b ir tane oku, çocuğum,» dedi «Tanrı'ya bize ve rd ik leri iç in b ir kez d|a- ha şükretm ek istiyorum !»

B İ T T İ

408 H E t D 1