40
Onur Çağlar Derlemeleri Psikoloji 1

Psikoloji

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Derlemelerimden biri...

Citation preview

Page 1: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

1

Page 2: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

2

Psikoloji

Page 3: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

3

Kapak tasarım, derleme, düzenleme ve redaksiyon:

Onur Çağlar

Page 4: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

4

Önnot

Eserin yazarını maalesef tespit edemedim. Bu yüzden "Anonim" olarak adlandırdım ve yararlı olabileceği düşüncesi ile broşür haline getirdim.

Onur Çağlar

Page 5: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

5

İçindekiler

No Konu Başlığı Sayfa No 01 Toplum-Birey İlişkisine Giriş 06-09 02 Sosyal Çevrenin İncelenmesi 10-13 03 Rahatlık Tuzağı 14-16 04 Eylem Planınız 17-20 05 Sorunlara Karşı Tutum 21-23 06 Özgüven 24-25 07 İnsan İlişkileri 26-27 08 Kendini İyi Hissetmek 28-30 09 Kendiniz Olabilmek 31-33 10 Belirsizlik 34-35 11 Dinlemeyi Öğrenmek 36-37 12 Rekabet 38-39

Page 6: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

6

Toplum-Birey İlişkisine Giriş

Günümüzde insanlar ilginç bir yanılgıya düşmekte-dirler. Kişisel mutluluklarını elde ettiklerinde kendi-lerine yeterli olacak her şeyi elde ettiklerini zannetmektedirler. Hâlbuki diğer insanların mutlu-lukları sizin hayat akışınızı isteseniz de istemeseniz de yakından etkilemektedir. Bir toplumun mutsuzluğu demek bireyin mutsuz-luğu demektir. Çünkü her gün içinde yasadığınız, istemli veya istemsiz birçok alışverişte bulunmak zorunda kaldığınız toplumun her bir üyesi size ha-yal kırıklıklarını, üzüntülerini, takıntılarını ve her türlü sorunlarını dolaylı olarak aktarmaktadırlar. Bir insanın çevresinden aldığı uyaranların iç uya-ranlarına göre oldukça fazla olduğunu hatırlaya-cak olursak, bu uyaranlara tepki vermeden ya da başka bir deyişle bu uyaranlardan etkilenmeden hayatınızı sadece kendi çapınızda gelişen olaylarla şekillendirmeniz kesin olarak mümkün değildir. O halde, "Çevremizde her gün binlercesi satışa çıkan ve milyonlarca satan ve tabirimle 'ucuz psikoloji yapan' kitapların işlevi nedir?" seklinde bir soru aklımıza gelebilir. Bu tür kitaplar, size bu etkiler-den en az şekilde kurtulmanın kendilerince en et-kili yollarını, bazen de hiç bilimsel olmayan bir şe-

Page 7: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

7

kilde anlatma işine girişmişlerdir. Bu durumda bu kitaplar eksiktir. Bu kitaplar sizin çok büyük bir ya-nılgıya düşmenize sebep olmaktadır. Size sorunlarınızın kesin çözümünü adeta sihirli bir anahtar gibi vadedenler bile vardır. Siz 'belki' sa-dece sizden kaynaklanan sorunları çözmekte başarılı olabilirsiniz. Ya sizin dışınızda gelişen olay-ları nasıl çözebilirsiniz? Her olay kendi içinde bir bütündür. Parçalara böl-düğünüzde her bir parça o olayın kendisine eşit değildir. Bu parçalardan birini çözüme ulaştırdığı-nızda da doğal olarak olayı çözüme ulaştırmış ol-mazsınız. Psikolojide de bu yanılgıya düşülmekte-dir. Psikolojinin hedefi insanları kendi içinde, çevre-sindekilere rağmen tam huzurlu ve mutlu yapmak değildir, böyle bir hedef olamaz, böyle bir hedef gerçekçi değildir. Gerçek olan, insanların kişisel huzur ve mutluluğa kavuşmalarını, toplumun için-deki yerlerini anlayarak, kavrayarak, yerini benimseyerek, daha sonrasında ise bu toplumun içinde paylaşımcı bir şekilde var olmasını öğrete-rek sağlamaktır. Psikoloji ancak bu amaca hizmet ettiği sürece sağ-lıklı ve üretken bireyler ve toplumlar gelişmesi mümkün olabilir. Geri kalan her türlü öngörü,

Page 8: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

8

amacına ulaşmaktan oldukça uzak olacaktır. Çünkü toplum-insan-doğa-bilinç dörtlüsünü ve bun-ların birbirleriyle olan kopmaz bağlarını kavrama-dıkça, hep eksik olan bir şeyler kalacaktır. Bu ek-sik kalan ufak ayrıntılar ise sizi tam sağlıklı bireyler ve toplumlar yaratma yolunda başarıdan sürekli uzak tutacaktır. İşte buradan hareketle tek tek kişilerin hayatları-nın birbirleriyle gayet yakından ilgili olduğunu ve herkesin macerasının birbirini oldukça yakından ilgilendirdiğini söyleme cesareti gösterebilmekte-yiz. Ne yazık ki, günümüz dünyası tamamen ak-sak, eksik ve köksüz bir öğretiyi benimsemiş du-rumdadır. Anamalcılık, kişileri oluşumları üzerine, anlamları üzerine ve insanlık içindeki konumları üzerine düşünmekten bile alıkoyar duruma getir-miştir. Bu bilinçsizliğin de tıpkı her alana yansıdığı gibi bilime de yansıması şaşılacak bir şey değildir. Tabi ki insanlar mevcut sistemin gerektirdiği gibi kendilerini düşünmek zorunda olduklarını, kendi çıkarlarını ön planda tutmak zorunda olduklarını söyleyeceklerdir. İste tam da yanıldıkları nokta da budur. Çıkısı sadece kendi çıkısı zanneden bireyler, çıktık-ları yere geri dönmekten farklı bir şey yapamaz-

Page 9: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

9

lar. Her alanda olduğu gibi psikolojide de kişinin çevre etkileşimi, tedavinin ön aşamalarından biri olmalıdır. Toplum ve bireyin ayrılmaz bütünlüğü psikoloji alanında unutulmaması gereken yasalar-dan biri olmakla birlikte, bu ilişkideki eksik ve ak-sak yönlerin de tüm nevrotik durumların sebebini oluşturduğu unutulmamalıdır.

Page 10: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

10

Sosyal Çevrenin İncelenmesi Gelişim bir süreçtir. Bu süreç uzun bir zamanı kap-sar ve tek yönlü değildir. Gelişme çoğu zaman tek ve pozitif yönlü bir olay olarak algılanmaktadır. Bu yanlıştır çünkü bugün A dersinden negatif not al-mışsam ve aksam bir arkadaşım gelişmeleri so-rarsa ilk söyleyeceğim haberlerden biri zayıf aldı-ğım olacaktır. Bu ilk bakışta negatif görünen bir gelişmedir ama uygun koşullarda ve zamanda pozitif başka bir gelişmenin tetikleyicisi olabilir. Buradan iki noktaya ulaşmaktayız: birincisi geliş-menin uzun ve iki taraflı bir süreç olduğu, ikincisi ise negatif bir gelişmenin her zaman pozitif geliş-melerin önünde bir set özelliği gösteremeyeceği, hatta bazen pozitif gelişmelerin tetikleyicisi olabi-leceğidir. Bu kısa gözlemden kişinin kendini geliş-tirmesi konusunda değişik analizler yapılabilir ama bizim burada asil islemek istediğimiz, kişinin geli-şimini etkileyen sosyal çevrenin incelenmesidir. Popüler psikolojinin empoze etmeye çalıştığı gibi, kişisel potansiyeliniz, çevrenizin sizi değiştirme ve etkileme potansiyeli karşısında hiç de büyük bir direnç sağlayamaz. Çevrenin, dışsal şartların, in-sanların bireysel yaşamlarını derinden etkilediğini görmezlikten gelen hiçbir çözüm önerisi incelen-

Page 11: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

11

meye değmez. Çünkü bir insan, daha bastan 'ken-dim için bir şeyler yapmak istiyorum' dediğinde aslında söylemeye çalıştığı 'toplumsal yaşam içinde daha iyi bir yerde (bu iyi yer tabi ki irdelenebilir) "olmak istiyorum" ya da "toplumun baskısından daha az etkilenmek istiyorum" ya da "toplumun baskısından daha az etkilenmek için daha fazla güçlü olmak istiyorum" demek istemek-tedir. Yani eğer şu an yaşadığınız toplum içeri-sinde olmasaydınız, bu kaygılarınızın hiçbiri olmayacaktı. İşte bu noktada sizin üzerinizdeki dış-sal etkinin farkına varırsınız. Bu çok önemlidir çünkü 'çevrenin etkisine' karşın bir şeyler yapmak istemektesinizdir ve en azından oyunun başında sizi baskı altında tutan şeyin farkındasınızdır. Eğer farkında olursanız, boşuna kürek çekmemiş olursu-nuz. Siz, o birçok kitabin yazdığı gibi mükemmel değilsinizdir. Evet, birçok avantaja çevirebileceği-niz özelliğiniz vardır ama bunun yanında çok zayıf yönlerinizde vardır. Kendini değerli bulmanın öne-mini bir kere daha vurgulamanın önemi yoktur. Ama bu değeri olduğundan fazla göstermek de size fazla bir şey katmaz. Çünkü o zaman da bü-tün o "mükemmeliyet"inize karşın sorunlarla boğuşmaktan kurtulamadığınızı görür ve umutsuz-

Page 12: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

12

luğa düşersiniz. İste zamanında büyük bir şevkle alıp okuduğunuz ama daha sonra rafa kaldırıp bir daha hiç bakmadığınız, sizi hayal kırıklığına uğra-tan kitapların ortak bir özellikleri vardır: Etrafınızda dönenler gözerdi edilmiştir, adeta yok sayılmıştır. Siz nasıl olsa bir voltran olduğunuz için dünyanın öbür ucunda olan bir savaş, komşunuzun kalp krizi geçirip ölmesi (Komşu mu? O da ne?), simitçinin bile sizi kazıklaması sizi hiç mi hiç etkilemez. Siz çünkü mutlak doğruları bilen insanlarsınızdır. Peki iddia edildiği gibi o kadar güçlü iseniz neden keyifsizsinizdir ve bir şeyleri değiştirmek istersiniz (kendinizle ilgili) Neden bazen gözünüze uyku gir-mez ve neden toplum içinde bazen istemediğiniz şekilde hareket etmek zorunda kalırsınız? Örnekler çoğaltılabilir ama geleceğimiz nokta tek-tir: Sosyal çevremiz, bizim kişisel gelişimimiz üze-rinde önemli etkilere sahiptir ve bu etkiler çoğu zaman olumlu olmamaktadır. O halde içinde yaşa-nılan toplumun yapısını, dinamiklerini, kişilerden beklentilerini, kişiler üzerindeki yaptırımlarını incelemek, en azından bunların kişiyi nasıl da şekillendirip yönlendirebileceğinin farkında olmak, kendi gelişiminiz sırasında size çok büyük bir artı getirecektir. Kafanızı kaldırıp, koca çevreniz için-

Page 13: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

13

deki yerinizi ve yönünüzü belirlemelisiniz öncelikle. Bu iyi bir başlangıç olacaktır...

Page 14: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

14

Rahatlık Tuzağı Kavram karmaşası her konuda olduğu gibi bu ko-nuda da karşımıza çıkmaktadır. Başlık rahatlık tu-zağıdır ama eğer bir insan rahatsa tuzak bunun neresindedir? "Zaten insanlar "rahat, mutlu ve hu-zurlu olmak" için uğraşmazlar mı? Eğer bir insan rahatsa neden kendini bir şeyler yapmak zorunda hissetmelidir?" gibisinden sorular sorulabilir. O halde önce "rahatlık" kelimesiyle anlatılmak iste-nen şey açığa kavuşturulmalıdır. Şu soru, insanın kendisine sorması gereken ilk sorulardan biridir: Rahatlık, anlık bir haz mı yoksa hayatın geneline yayılması gereken bir oluş olarak mı algılanmalı-dır? Eğer sorunun cevabı genel bir oluşsa, birinci durum ikinciye asla ulaşamamanız anlamına gel-mektedir. Çok acımasız bir şekilde aslında aynı anlamda ve aynı hisleri yansıtmakta kullanılan bu kelime, iki tezat durumu simgelemektedir. Anlık rahatlamaya karşılık bir ömür boyu rahatsızlık. Peki, neden mantıksal açıdan uzun süreli rahatlığın önemi kavranabilir olsa da kısa süreli bir rahatlık çoğu zaman tercih edilebilir olmaktadır? Bu soru-nun cevabı 'netlik' olgusuyla açıklanabilir. Netlik insanların istedikleri bir şeydir. Öte yandan yakın-daki şeyleri görebiliriz, yakındaki tehlikeler bizi korkutur, yakındaki hedefler ulaşılabilirdir. Daha

Page 15: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

15

doğrusu netlik, yakınlık, yakınlık da gerçeklikle ilintilidir. Bu noktada uzaktaki şeyler için çabalamak, kimi-leri için belirsiz bir durum için "rahatını kaçırmak"tan başka bir şey değildir. İşte o an bu yazıyı yazmaktansa gidip televizyon izlemeyi, iki hafta sonraki projem için bugünden çalışmak ye-rine, son gün çalışmayı (görüldüğü gibi tehlike ya-kınlaşmış ve artık 'gerçek' kimliğini kazanmıştır.) tercih edebilirim. Buradaki yanılgıyı şu küçük ör-nekle açıklayabiliriz: Bir gemiyi uzaktan oyuncak gibi görürsünüz ve yakınlaştıkça büyüklüğüyle sizi etkiler. Ama o gemi her zaman sizin son gördüğü-nüz andaki büyüklüğündedir. Sadece size göre konumu değişir ve bu yüzden sizi farklı etkiler. İşte bu basit örnek, her gün milyonlarca insanın hemen hemen her konuda düştükleri rahatlık tuzağının temel ilkesi ve sebebi olan 'her olay kendi değeri kadardır' teorisini açıklar. Bu da bir farkındalık sorunudur. Farkında olmak ise sorunun çözümünün hepsini olmasa da çok önemli bir kısmını oluşturur. Çünkü farkında olmak, sorunun kaynağını analiz etmek demektir ki, bu da sizi harekete sevk ede-cek önemli bir unsurdur. Özetle, insanların anlık hazlar ve mutluluklar adına uzun vadede rahatsız olmayı tercih etmeleri öncelikle bir öngörü sorunu-

Page 16: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

16

dur ve şaşılacak bir durum değildir. Bu tuzağa dü-sen, bu tuzağa düştüğünü fareden ve bu tuzaktan kurtulmak isteyen bir kişinin yapması gerekenler ise ayrı bir yazı konusu olmakla beraber, farkındalığı yakalayan kişi de problemin çözümü açısından çok önemli bir potansiyel doğduğu yad-sınamaz. Zaten kişisel gelişimcilerin tutundukları en önemli noktalardan biri de budur.

Page 17: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

17

Eylem Planınız Eylem planı, sizi bir hedefe götürecek unsurları kafanızda netleştirmenizdir. Bu planı yapabilmeniz için; a) ulaşılabilir bir hedefiniz olması b) hedefinize ulaşmanız için gereken objektif şartların olgunlaşması c) hedefe ulaşmak istemeniz ve hedefe ulaştığı-nızda elde edeceğiniz avantajı ya da durumu net-leştirebilmeniz gerekir. Çoğu zaman insanların başarısız olmalarının se-bepleri oynak bir düzlemde gezinmeleridir. Nor-malde her şeyden şikâyet edersiniz (haklı olarak) fakat net olarak ulaşmak istediğiniz yer soruldu-ğunda genellikle hemen cevap veremez,uzun süre düşünmek zorunda kalırsınız.Bu ulaşabilir belli bir hedefiniz olmamasından kaynaklanır. "Çok mutlu olmak istiyorum", "güvende olmak istiyorum" ya da "zengin olmak istiyorum" gibi ifadeler kesinlikle net hedefleri yansıtamadığı gibi çoğu zaman da bunlara asla ulaşamamanıza sebep olacak cüm-lelerdir. Çünkü bu halleriyle fazla geniş kapsamlı ve soyutturlar. O halde burada hedeflerinde çe-şitleri olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır: Kısa va-deli hedefler ve uzun vadeli hedefler. Kısa vadeli

Page 18: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

18

hedefler birçoklarında tatminsizlik yarattığından dolayı genelde bu insanlar uzun vadeli hedeflerine ulaşamazlar. Çünkü kısa vadeli hedefler, asıl he-definize giden yolda mutlak uğramanız gereken duraklardır. Bu da eylem planınızı bölümlere ayır-manız anlamına gelmektedir. Yılsonunda bütçe açığınızı belli bir miktara kadar azaltmak istiyorsa-nız ve bunu son iki aya endeksliyorsanız, büyük ihtimalle bu hedefinize ulaşamayacaksınız demek-tir. O halde bu hedefinize destek küçük hedefler belirlemeniz gerekir, mesela üç aylık harcamaları-nızda hedeflediğiniz açık miktarı. Bu hem daha gerçekçidir hem de gerçekleştirilmesi daha kolay bir hedeftir. Plan yapabilmeniz ve işletebilmeniz için geçerli ikinci şart ise hedefinize ulaşmanız için gereken sizin dışınızdaki şartların uygun olmasıdır. Bu genelde hiçbir kişisel gelişim kitabının üzerinde durmadığı bir konudur. Siz kendi içinizde hazır ola-bilirsiniz ama o an için durum, sizin hedefinize ulaşmanızı zorlaştırabilir. O an için mutlaka o he-defe ulaşmanız gerekiyorsa, bu durumda da mev-cut şartları çok iyi gözlemlemeniz ve buna göre bir kriz planı yapmanız gerekir. Bu planın şartları, normal planının seyrinden daha zorlayıcı olacak ve daha fazla özdisiplin gerektirecektir. Sözgelimi, bir hafta sonra büyük bir sınavınız varsa ve siz hala ilk aşama ve en genel, soyut hedefiniz olan 'ben

Page 19: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

19

mutlu olmak istiyorum ya da stressiz yaşamak istiyorum' cümlesini tekrar ediyorsanız büyük ola-sılıkla o dersten kalacaksınız demektir. Üçüncü şart ise gerçekten hedefe ulaşmanız ve ulaştığınızda elde edeceklerinizi kafanızda netleştirebilmeniz (yani buna inanmanız) gerekmektedir. Şunu unutmamak gerekir; hiç kimse hiçbir şeyi yapmak zorunda değildir. Hayatımız boyunca hep bazı şeyleri yapmak zo-rundaymış gibi hissederiz. Bu yaptığımız şeylerin sonundaki ödüle ulaşma istemimiz ve her şeyin bir bedeli olmasıyla alakalıdır. Eğer gerçekçi düşünür-seniz, belli miktar stresin sizi olumlu yönlendirdiğini ve siz de bazı şeyleri yapmak için gereken potan-siyelin olduğunu işaret ettiğini görürsünüz. A der-sine çalışmazsanız, A dersinden kalırsınız ve muh-temelen B dersine de çalışmadığınız için, ve bunun gibi birçok dersleri çalışmadığınız için diğerlerinden de kalıp okuldan atılabilirsiniz. Peki, ne olur? As-lında duygusal olan hiçbir şey yoktur bu noktada. Hala yaşıyorsunuzdur ve ümidiniz vardır. Sadece sizi daha zor şartlar bekler. Eğer bu bedeli öde-meyi göze aldıysanız zaten yakınmanıza gerek kalmaz. Siz zaten bu bedeli ödemeyi istemediğiniz için başka şeyler yapma ihtiyacı duyarsınız. Bura-dan da bazı durumlarda aslında kendi tercihleri-

Page 20: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

20

mizi yaşadığımız sonucuna varırız. O halde ger-çekten bir yere ulaşmak istiyorsak, bunun için uğ-raş vermemiz gerekmektedir. Evet, hedefe ulaşa-mayabiliriz ama bu uğraş vermememiz için bir gerekçe değildir. Gerekçe, ancak uğraş vermedi-ğimiz durumlarda karşımıza çıkacak yeni şartları kabullenebilecek olmak olabilir. Hem bir yere ulaşmak istemek hem de ulaşmamak için elinden gelen her şeyi yapmak, bizi asıl tercihlerimiz ve amaçlarımız doğrultusunda yeniden düşünmeye itmelidir.

Page 21: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

21

Soruna Karşı Tutum

Bir soruna karşı tutumunuz bir insana karşı tutu-munuzla aynıdır. Çoğu zaman genellemelere, abartılara başvurursunuz. Öncelikle sorunun ne kadar kötü olduğunu tespit etmeniz gerekir. Sorun gerçekten sanıldığı kadar kötü müdür? Sorun sadece tek bir sorun müdür yoksa birçok sorunu bünyesinde barındıran girift bir durumla mı karşı karşıyayız? İnsanların çoğu sorunlara karşı şöyle bir bakış geliştirirler: Sorunun Fark Edilmesi Endişe Ve Buna Bağlı Stres Sorunun Genel Bir Duruma Dönüştürülmesi Daha

Fazla Stres Ve Endişe Eylemsizlik Ya Da Yanlış Eylem Planı

İşte bu bakış açısı sizin sorun karşısında çözüm üretmenizi imkânsızlaştıran bakış açısıdır. Birinci aşama sorunun fark edilmesidir. Bu genelde gör-mezlikten gelinen bir durumun artık farklı boyutları ulaşması sonucu zorunlu bir farkındalık ya da ani-den ortaya çıkan bir problem şeklinde belirebilir. Eğer ilk durum söz konusu ise endişe ve stres artık sizi eylemsizliğe daha güçlü itecektir. Ortaya çıkan durum karşısında hissedilen endişe ve stres as-

Page 22: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

22

lında normaldir. Bu sizi sorun karşısında mücadele etmeye iter. Fakat hata üçüncü aşamadan sonra başlamaktadır. Bu sorunun genel bir hale dönüş-türülmesidir. Örnek: Başım çok ağrıyor. Benim başım zaten hep ağırır. Zaten başarısız olmamın tek sebebi bu ağ-rılar. Bu zaten ailemde olan genetik bir bozukluk. Bu gidişle yarınki sınavdan da negatif alırım ve herhalde bu dersi veremem. Zaten ne zaman ba-şarılı oldum ki! Örnek abartılı bir örnektir. Ama bu görülmeyen bir düşünüş tarzı değildir. Siz de böyle düşünüyor olabilirsiniz sadece genelleme ve sorunu soyut-lama boyutunuz farklıdır. Burada amaç başarısız-lığa konsantre olmuş (anlık rahatlığı tercih etmiş) bireyin, haklı olduğunu bilimsel kanıtlarla gös-terme amacıdır. Mantıklı varsayımlardan yola çı-kan birey, sonunda saçma ve sorunun çözümüyle ilgisiz bir noktaya varmaktadır. Birey, geleceği son noktayı bilmekte ve anlık sorunla, son genellemesi arasındaki boşlukları 'kendince çok mantıklı bir biçimde' tamamlamaktadır. Başta kendini kandır-maya çalışmaktadır. En kötü olanı da budur. So-runa yaklaşımı gerçekçi ve yapıcı değildir. Bu da onu daha fazla endişe duymaya ve daha fazla

Page 23: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

23

eylemsizliğe itmektedir. Bu kişinin bir sonraki adı-mının ders çalışmak yerine gidip televizyon izle-mek olacağını tahmin etmek hiç de zor olmaya-caktır.

Page 24: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

24

Özgüven Özgüven kişinin kendi değerine ve yapıcılığına inanmasıdır. Kendi değerine ve yapıcılığına inan-ması dendiğinde kişinin bir değeri olduğu ve bir-çok şeyi yapabilecek güçte olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. O halde buradaki asıl sorun inan-maktır. Kişinin kendine inanmamasının birçok se-bebi olabilir ama en önemli sebeplerden birkaçı diğer insanlara güvenmeme, yıkıcı anlık olaylar, kötü deneyimler, olmamış şeyler hakkında spe-külasyonlar üretme, sürekli kendini başkalarıyla karşılaştırma olarak sıralanabilir. Bunların hepsi de özgüven kaybında önemli rol oynar özellikle yıkıcı anlık olaylar, hayatının o ana kadarki bölümünde kendine güvenli insanın özgü-venini sarsabilecek nitelikte olabilir. İçinde yaşadı-ğımız toplum insanları yücelten, onlara yetenekle-rini, duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etmele-rini sağlayan bir toplum değildir. Toplum baskısı yüzünden birçok insan sindirilmiş ve korkutulmuş-tur. Bu baskı öyle büyük bir düzeye ermiştir ki, in-sanlar artık düşünmekten korkar olmuşturlar. Bu da zaten yıllar yılı insanlara empoze edilen politi-kaların bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda insanın gerçekten kendine güvenmesi

Page 25: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

25

zordur ve birçok "popüler psikoloji" kitabında yaz-dığı gibi sonsuz bir güçle insan kendi dışındaki et-kileri görmezden gelerek istediği her şeyi yapa-maz. Ama insanda büyük bir potansiyel olduğu doğrudur ve bunun her insanda olduğu da doğru-dur. O halde uygun ortamlarda insanlar kendile-rini ifade etmenin yollarını aramalıdırlar. Bunlar daha çok küçük gruplar içinde yer almak olabilir. Eğer kişinin "sosyal fobinin ilerlemiş safhaları" gibi rahatsızlıkları varsa mutlaka bir doktora görünmeli bu tür pşisik durumlarda yaşamaya kendini alış-tırmamalıdır zira doz arttıkça (ki artma ihtimali yüksektir) kişinin hareket alanı sınırlanır ve daha çok özgürlüğünden fedakârlık etmek zorunda ka-lır. Kişinin özgüveni ancak yapabildiği şeyleri gör-dükçe artabilir ve bu da ilk etapta küçük şeylerin başarılmasıyla mümkün olur. Bunun için kişi ken-dini eyleme zorlamalı, sonuçların sandığından daha iyi olduğunu görmelidir. (bekleme süreci olayın kendisinden her zaman daha kötüdür)

Page 26: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

26

İnsan İlişkileri Çoğumuz ilişkilerde duygularımızla düşünürüz; ak-lımızla değil. Oysa aklımız yerine duygularımızla düşünmek bizi tepe taklak olmak diye tanımladı-ğımız beceriksiz bir duruma düşürür. İlişkileri yara-tıcılık fırsatları olarak aldığımız takdirde, hep daha iyiye gittiklerini görürüz. İlişkilerimiz iyiye gittikçe de kendi kendimizi yaratmaya daha hevesli olu-ruz. Herhangi bir ilişki sorununda aklınıza başvur-duğunuz her an yaratıcı olabileceğiniz sınırsız fır-satlar bulabilirsiniz. Tam tersine, herhangi bir ilişki sorununu kalbinize havale ettiğinizde o sorundan bir daha asla kurtulamama tehlikesine düşersiniz. Kuşkusuz bu hiçbir şey hissetmemeniz anlamına gelmez. Her şeyi hissedin! Duygularınıza dikkat edin. Ama sakin duygularla düşünmeyin. Çözüm-lenmesi gereken herhangi bir ilişki sorunu ortaya çıktığında en yaratıcı yönünüze başvurun. Çok geçmeden yaşamımızdaki ilişkileri kendi kendimize yarattığımızı, hiçbirinin durduk yerde ortaya çık-madığını fark edeceksiniz. Hepimiz bize hükmetmek isteyen insanlarla karşı-laşmışızdır. İnsanların davranış biçimlerinin çok çe-şitli psikolojik kökenleri vardır ancak sonuç aynıdır.

Page 27: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

27

Neler olup bittiğini anlamazsak kaybeden biz ola-biliriz. Bir gün yolda eski bir arkadaşımı gördüm. Onu yıllardır görmüyordum bu yüzden rastlamak beni memnun etmişti. Samimi bir biçimde elimi sıktı ve hemen ardından "Bir sorun mu var pek iyi gö-rünmüyorsun." dedi. Bir sene sonra yeniden gö-rüştüğümüzde yine aynı lafı tekrarladı. Ben ise ona "Hayret, gayet iyi hissediyorum." biçiminde cevap verdim. Arkadaşım ticaretle uğraşan ve doğuştan hırslı olan biriydi. Her durumda kendisini üste çıkaracak oyunlar geliştirmişti. Benimle karşılaştığında doğal olarak varlığını hissettirmek için benim bir sorunum olduğunu iddia etme yolunu seçmişti. Böylece kar-şımda üstünlük sağlamış oluyordu çünkü benim kötü hissetmemi sağlamaya çalışıyordu. Bunu otomatik olarak yapıyordu yani bir çeşit savunma mekanizmasıydı. Görüldüğü gibi sosyal ilişkilerde bu tip ilginç durumlarda gözlenmektedir. Burada bu yazıyı aktarmakla kişilik ortaya koymak için başkasının kişiliğini yıpratmaya çalışmanın etiğe aykırılığını göstermek istedik. İlişkilerinizde bu tip yaklaşımları kullanmayınız fakat bu tip yaklaşım-larda bulunan insanların da var olduğunu bilerek dikkatli davranınız.

Page 28: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

28

Kendini İyi Hissetmek İnsanların çoğu, ancak hedeflerine ulaştıkları za-man kendilerini iyi hissedeceklerini sanırlar. Sanır-lar ki, mutluluk dışarılarda bir yerlerdedir. Belki çok uzakta değildir ama yinede dışarıdadır. Belirli bir hedefe erişinceye dek kendinizi iyi his-setmekten uzak tutmanızdaki asıl sorun, bunun belki de asla gerçekleşmeyecek olmasıdır. Mutlu-luğu henüz elde etmediğiniz bir şeye bağlamakla, mutluluğu kendiniz için yaratma gücünüzü yadsı-mış olursunuz. Birçok insan kişisel mutsuzluğu bir araç, kendi iç-tenlikleri ve sevecenliklerinin bir kanıtı olarak kul-lanır. Oysa mutsuz olmak hiç de gerekli değildir. Hem mutlu, hem içten olabilirsiniz. Hem mutlu hem de sevecen olabilirsiniz. Aslında, birini mutsuz ol-duğunuz zaman sevmek asla aşk sayılamaz. İn-sanlar, kötü hissetmeleri gerektiğini düşünme ne-denlerinin listesini çıkarırlar hep. Bu liste bize mut-suz olmak için büyük bir motivasyon sağlar. Oysa mutluluk gidilmesi gereken yer değil, gelinmesi gereken yerdir. Yaşam karşısında kendinizi iyi hissetmeyi belirli bir hedefe erişmeye bağlarsanız, o hedefe ulaşın-

Page 29: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

29

caya dek mutsuz olursunuz. Tabii ki bunda yanlış olan bir yan yoktur; yalnızca, bu yöntem daha az etkili bir yoldur. Mutlu insanlar hedeflerine daha çabuk varırlar çünkü kendilerini iyi hissetmeleri onlara yeni çalışmalar yapmaları için enerji ve is-tek verir. Sürekli gelecek hakkında planlar yapmak yararlı fakat aynı zamanda risklidir çünkü sürekli yarına tutunanlar, yarın bugün olduğunda ve istediklerini elde edemedikleri takdirde büyük yıkıma uğrarlar ve gittikçe mutsuzlaşırlar. Bir günü en iyi şekilde değerlendirebilmişseniz, bu mutlusunuz demektir. Mutluluk, karşılaştırmalı bir kavram olup, sürekli ve sınırsız değildir. Önemli olan, olaylar karşısındaki tavrınız, olumsuzluklara rağmen yeni planlar oluş-turma ve zorluklara karşı savaşma şevkinizdir. Bu da ancak olayları objektif bir biçimde değerlen-dirme ile mümkün olabilir. Yukarıda da özetlendiği gibi mutsuz olmak için herkesin çok haklı sebepleri vardır ama mutsuz olmak için haksız sebeplerinizin olması, size pratikte bir şey kazandırmaz. Ancak bu sebepleri ortadan kaldırmak için gayret etmek insanın kendisini daha iyi hissetmesini sağlar. Mutlu olmak sizin doğuştan gelen hakkınızdır. Asla herhangi bir şeyi başarmanız koşuluna bağlı ola-

Page 30: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

30

maz. Özyaratım keyfine doğru yolculuğunuza daha başlamadan bu hakkınızı arayın ve tüm yol-culuğunuz boyunca onu kullanın. Mutlu olmak için mümkünse o yolculuğun sonuna ulaşmanızı bek-lemeyin.

Page 31: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

31

Kendiniz Olabilmek Bu basit ayrıntı, birçok ilişkinin kaderini, toplumla-rın dolaylı yoldan niteliğini, kişinin iç huzurunu ya da tersine huzursuz bir yaşam sürmesini belirleyen en önemli noktalardan biridir. Kendiniz olmak de-mek, salt değerinize inanmak, insanların sizin salt değerinize inandıklarına inanmak, sadece sizde var olan özellikleri abartmadan ortaya koyabil-mekle mümkündür. Her gün girdiğiniz birçok or-tamda aslında normalde asla yapmayacağınız birçok hareketi yaparsınız. Hatta sonradan kendi-nize bu tip hareketler yaptığınız için kızabilirsiniz bile. İnsanlara olduğunuzdan farklı görünürsünüz. Bu bazen refleks halinde olur, bazen planlıdır. Böylece insanlar sizi gözlemler, onlara yansıttığınız kişiliğin özelliklerine göre davranırlar. İnsan ilişkileri zaten zordur. Siz aslında siz olma-makla bu süreci daha da zorlaştırır. Daha sonra da insanların sizi anlamadıklarını, ya da size so-rumsuz ve saygısız davrandıklarını söylersiniz. Evet, insanların size sizin istemediğiniz şekilde davrandıkları doğrudur. Ama bunda kendi payınız da küçümsenemeyecek kadar fazladır. Sözgelimi, herkesin şaka kaldırdığı ve birbirlerine ağır şaka

Page 32: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

32

yaptıkları bir ortamda, siz de sanki şakalara karşı çok toleranslı biriymiş gibi davranırsınız. Hâlbuki normalde böyle biri değilsinizdir. Mutlaka şakaya katılmanız ya da sizin de şaka yapmanız gerekmez. Yapılan şakayı gülümseyerek karşıla-manız bile insanlarda bu tür şakaları kaldırabildi-ğiniz imajını yaratır. İnsanlar birbirlerini çok iyi gözlemlerler. Ve birbirlerine, yine birbirlerinden aldıkları değişik mesaj türleri doğrultusunda yak-laşır ve davranırlar. Sorun ise tam bu noktada başlamaktadır. Çünkü siz ortama adapte olabil-mek için, ortamın gerektirdiğini yaparsınız. Or-tama adapte olmak istersiniz çünkü başka türlüsü size rahatsızlık verir. Ama ortama adapte olmak için yaptığınız her davranış, size olumlu yansımaz. Sonuçta normalde hiç tasvip etmediğiniz bir du-rumu kabullenirsiniz ve bu sizin iç dünyanızda daha büyük bir huzursuzluk yaratır. O halde, bu-radaki dengeye dikkat etmek gerekmektedir. Sizin her ortamda istediğiniz gibi hareket edememeniz bir problem değildir. Bu davranış değişimleri sos-yal psikolojinin de ilgi alanına girer ve oldukça normaldir. Normal olmayan, bu etkilerin sizi siz olmaktan çıkartabilecek seviyeye ulaşmasıdır. Ki-şilerin sürekli rol yapmaları, kendilerinde olmayan

Page 33: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

33

özellikleri sanki varmış gibi sergilemeleri, bunun devamında kişilik mücadelesine girmeleri, sağlıksız bir toplumdaki bireylerin davranışlarına örnektir.

Page 34: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

34

Belirsizlik Belirsizlik insanı hem pasifize eden, hem de mora-lini bozabilen bir durumdur. Belirsizlik içerisinde olan insan en zorda kalan insan, belirsiz bir durum ise en zor durumdur. Çünkü eğer bir durum belir-sizse, insan o konu hakkında spekülasyonlar yapmaya başlar. Ve işin kötüsü spekülasyonların doğruluğunu çoğu zaman kanıtlama yoluna git-mez. Sadece seçenekleri kafasında sıralar ve en sonunda hiçbir şey yapmamaya karar verir. Belir-sizlik karşısında pasifize olan insan suçlanamaz zira kişinin doğru olanın ne olduğunu bilememesi ve bu yüzden de yanlış bir şeyler yapmaktan çe-kinmesi oldukça normaldir. Belirsizlik genelde bir süreç olarak karşımıza çıkar. Belirsiz durumlarda, mutlaka belirsizliği ortadan kaldırmaya yarayacak ya da en azından belirsiz-liği ortadan kaldıracak somut adımlar atılmalıdır. Sis perdesi aralandıkça insanın hareket ve dü-şünce alanı da genişlemektedir. Eğer mevcut be-lirsizlik ortamı aşılamıyorsa, kişinin yapması gere-ken bu süreç içerisinde risk almamaktır. Kimi za-man belirsizlik ortamı karşınızdaki insanlar tarafın-dan sizin yanlış bir adım atmanız için yaratılabilir. Bu noktada temkinli olmalısınız. Çünkü bununla

Page 35: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

35

birlikte muhtemelen sizden hızlı bir karar vermeniz beklenecektir. Asla kararı istenilen anda vermeyin. Eğer bu süre 5 dakika bile olsa bu beş dakikayı dış etkilerden mümkün olduğu kadar uzak kalabi-leceğiniz bir ortamda kullanın. Öte yandan kendiniz de bu belirsizlik ortamlarını pasifize olmak için özellikle kullanabilirsiniz. Ama bu kaçışınız size uzun vadede sürekli bir iç huzur-suzluğu getirecektir. Unutmayın ki, bir adım atmak her zaman hiçbir şey yapmamaktan iyidir ve bu-nun daha iyi olduğunu ancak o adımı attığınızda anlarsınız. Sonuç sizin acınızdan kötü olabilir ama artık bir şey kazanmış olursunuz: belirsizlik orta-dan kalkmıştır ve bu kendinizi boş yere kandır-maktan çok daha iyidir!

Page 36: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

36

Dinlemeyi Öğrenmek Çevremize bakındığımızda karşımıza çıkan ilk şey, herkesin amansız bir biçimde kendini ifade et-meye çalışmasıdır. Ortada konuşmak isteyen ama konuşamayan birçok insan vardır. İlk bakışta bu insanların ne kadar şanssız olduklarını düşünürüz. Aslına bakılırsa biraz şanssız oldukları doğrudur. Çünkü içlerini dökemezler ya da kendilerini doğru şekilde ifade edemezler. Ama çok da şanssız ol-duklarını söyleyemeyiz çünkü ortada bu kadar çok konuşan insan olduğu halde onları dinleyen insan sayısı bu kadar fazla değildir. Ama burada bahsi geçen gerçekten dinlemedir. Dinler gibi görünmek değil. Yani karşılarında bir muhatap bulsalar da bu insanların çoğu aslında sadece konuşma ihti-yaçlarını gidermek için konuşurlar ve bazen birinin sözü bitmeden öbürü devreye girer ve o konuş-maya başlar. Bu kişilerin birbirlerini kullanarak kendi düşüncelerini ve duygularını ifade etmeye çalıştıkları anlamına gelir ki, bu üzücü bir durum sayılabilir çünkü iletişimsizlik işte burada başlar. Siz ise bunu yapmamalısınız. Eğer dikkat ederse-niz, birçok insanı öylesine dinlediğinizi ve bazen de onun sözünün bitip sizin başlayabilmeniz için can attığınızı görürsünüz.

Page 37: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

37

Asıl olan ise şudur: insanlar konuşurken kendi kim-likleri ve genel tutumları hakkında bizlere bilgi ve-rirler. Bunu kimi zaman bilerek, kimi zaman bilme-yerek yaparlar ve bunu gizleyebilen insan sayısı oldukça azdır. Eğer siz iyi bir dinleyici iseniz, kişi hakkında daha fazla bilgi edinir ve iletişimde daha başarılı olursunuz. Şunu da söylemek gerekir ki, insanlar kendilerini gerçekten dinleyen insanları farkeder, kendilerini önem verildiğini düşündükleri için de bu kişilere daha çabuk yaklaşır, daha fazla bilgi verirler. Yani sanıldığı gibi konuşmak her za-man en iyi silah değildir. Hareket alanınızı iyi göz-lemlemeden saldırıya geçmek gibidir, dinlemeden konuşmak. Bu işe hem sizin çıkarlarınıza ters dü-şer, hem de etik açıdan pek sağlıklı değildir zira sizin olduğu kadar insanların da konuşmaya ihti-yaçları olduklarını ve herkesin bir macerası oldu-ğunu aklınızdan hiç çıkartmamalısınız.

Page 38: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

38

Rekabet Üzülerek belirtmek isterim ki rekabet sizin isteğiniz dışında ortaya çıkan ve sizi, sizin gibi birçok insanı stres altına sokan kimi zaman pes etmeye iten ama çoğu zaman onunla yaşayarak yıpranmanıza sebep olan bir olgudur. Bu olgu mevcut sistemin bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok kişisel gelişim "uzmanı", rekabeti (aynı ya-şadığınız dünyada size empoze edildiği gibi) in-sanların yaratıcılıklarını ve çalışma verimlerini art-tıran mucizevî bir şey olarak nitelendirirler. Ve öyle bir duruma gelirsiniz ki, bir gün "iyi ki rekabet var" diyebilecek bir duruma gelirsiniz. Zaten popüler kültürde, her şey olduğu gibi 'kişisel gelişim' de popüler bir hale gelmiştir. Birçok kişisel gelişim kaynağının amacı, en kötü durumda insanlara en iyi ve en fazla işi yaptırabilmektir. Evet, çevrelerini değiştirmeksizin ya da şartların kendileri üzerin-deki etkilerini düşünmeden. Amaç şudur, x miktar iş yapılması gerekmektedir, y koşulları, kişinin x miktar iş üretebileceği sevi-yede değildir. O halde y koşullarını değiştiremi-yorsak, işi yapacak kişinin bu koşullara rağmen çalışmasını sağlarız. Bunun içinde onun kafa yapı-

Page 39: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

39

sını değiştiririz. Burada olumsuz olan, mevcut ko-şullara hayatta kalabilecek şekilde en iyi uyumu sağlamak değildir. Bu şüphesiz herkesin üzerinde anlaştığı bir noktadır. Olumsuz olan, bunun sa-dece bir firma için daha fazla iş üretmek amacıyla yapılmış olmasıdır. Yani eğer kişinin verimini art-tırması, insan olmasından öte daha fazla çalışması ve kazandırması için isteniyorsa ve bunun için de rekabet körükleniyorsa, bu başarısız bir çalışma-dır. Çünkü bir kişisel gelişimle de yeteri kadar geli-şemediğinizi anlarsınız. O yüzden rekabetin sevi-yesi her zaman iyi ayarlanmalıdır. Kendinizi faz-laca yıpratan rekabet ortamlarından uzak durun. İçinde bulunduğunuz döngüye bir de dışarıdan bakın ve sizin döngüdeki yerinizi iyi gözlemleyin. Eğer çabalarınız sizi daha fazla özgürleştirmek ye-rine daha fazla tutsaklaştırıyorsa, boşuna kürek çekmenizin bir anlamı yoktur. Çünkü sanıldığı gibi, sürekli birilerine kendini kanıtlamak ve sürekli biri-lerinin önüne geçmeye çalışmak, insanları mutlu etmez, olsa olsa anlık suni tatminlere yol açar.

Page 40: Psikoloji

Onur Çağlar Derlemeleri

Psikoloji

40