21
SU: Yeni Elmas Şubat 2019 Can Hakyemez | Ekonomik Araştırmalar TEMATİK BAKIŞ

TEMATİK BAKI˚

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TEMATİK BAKI˚

1

SU: Yeni Elmas

Şubat 2019

Can Hakyemez | Ekonomik Araştırmalar

TEMATİKBAKIŞ

Page 2: TEMATİK BAKI˚

2

2019 Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. her hakkı mahfuzdur. Bu doküman Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.’nin yatırım bankacılığı faaliyetleri kapsamında, kişisel kullanıma yönelik olarak ve bilgi için hazırlanmıştır. Bu dokümana dayalı herhangi bir işlem yapılması tarafımızdan öngörülen bir husus değildir. Belirtilen görüşler sadece bizim güncel görüşlerimizdir. Bu raporda yer alan bilgileri makul bir esasa dayalı olarak güncelleştirirken, bu konuda mevzuat, uygunluk veya diğer başka nedenlerle amaca uygunluk tam olarak sağlanamamış olabilir.Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. ve/veya bağlı kuruluşları veya çalışanları, burada belirtilen senetleri ihraç edenlere ait menkul kıymetlerle ilgili olarak bir pozisyon almış olabilir veya alabilir; menkul kıymetler üzerinde opsiyonları olabilir veya ilgili diğer bir yatırıma girebilir; bu menkul kıymetleri ihraç eden firmalara danışmanlık yapmış, hisselerinin halka arzına aracılık veya yüklenim taahhüdünde bulunmuş olabilir.Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. ve/veya bağlı kuruluşları bu raporda belirtilen herhangi bir şirket için yatırım bankacılığı da dahil olmak üzere önemli tavsiyeler veya yatırım hizmetleri sağlıyor veya sağlamış olabilir.Bu raporun ilgili olduğu yatırım fiyatı veya değeri, direkt veya indirekt olarak, yatırımcıların menfaatlerine ters düşebilir. Döviz kurlarındaki herhangi bir değişmenin yatırımın değeri veya fiyatı veya bu yatırımdan sağlanan gelir üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Geçmişteki performans her zaman gelecekteki performansın kılavuzu olacak demek değildir. Yatırım geliri dalgalanma gösterebilir. Bu rapor kamuya açık bilgilere dayalıdır. Doğru veya tamam olmayan hiçbir beyan yapılmamıştır. Bu rapor söz konusu menkul kıymetlerin alınması veya satılması için bir teklif, yorum ya da yatırım tavsiyesi değildir veya bu menkul kıymetlerin alınıp satılmasına yönelik bir teklif için de bir istek veya zorlama değildir. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. ve kendisiyle bağlantılı olan diğerleri bahsedilen şirketlerin menkul kıymetleriyle ilgili pozisyon alabilirler veya bu menkul kıymetlerle ilgili işlem yapabilirler, ayrıca bu şirketler için yatırım bankacılığı hizmetleri de verebilirler. Herhangi bir yatırım kararı yatırımcının tamamıyla kendi kişisel seçimine dayanmalıdır. Bu rapordaki bilgiler herhangi bir yatırım tavsiyesi olmayıp, raporda yer alan firmalara yatırım yapılmasından ötürü Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. hiç bir sorumluluk kabul etmez.

Hazırlayan

Can Hakyemez | [email protected]

Page 3: TEMATİK BAKI˚

II

İçindekiler2 İçindekiler4 Elmas-Su Paradoksu6 Küresel Su Kaynakları7 Su Tüketimini Sürükleyen Sektörler Hangileridir?8 Su Kıtlığı Nedir?9 Su Kıtlığı Nasıl Ölçülür?10 Su Stresli Ülkeler11 Türkiye’de Güncel Durum12 Türkiye’de Su Kullanımı12 Türkiye’de Bölgesel Falkenmark Göstergesi14 Türkiye’de Belediye Bazlı Kullanım-Mevcudiyet Oranı15 Türkiye'de Bölgesel Su Kıtlığının Sebepleri16 Su Kıtlığının Azaltılması İçin Ne Yapılmalı?17 Su Verimliliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri18 Referanslar

Şekiller

6 Şekil 1. İzometrik Su Döngüsü 7 Şekil 2. Sektör Bazında Küresel Su Tüketimi11 Şekil 3. Türkiye’nin Su Potansiyeli

Grafikler

6 Grafik 1. Yeryüzünde Su Kaynakları14 Grafik 2. Belediye Bazlı Kullanım-Mevcudiyet Oranı (2004)15 Grafik 3. Belediye Bazlı Kullanım-Mevcudiyet Oranı (2016)

Tablolar

8 Tablo 1. Su ile İlgili Değerlendirme Faaliyetleri Kırılımı9 Tablo 2. Falkenmark Göstergesi Sınıfları10 Tablo 3. Kullanım-Mevcudiyet Oranı (KMO) Sınıfları10 Tablo 4. Seçilmiş Ülkelerin Falkenmark Göstergeleri12 Tablo 5. Türkiye'de Su Kullanımı13 Tablo 6. Bölgesel Falkenmark Göstergeleri (2015)

Page 4: TEMATİK BAKI˚

III

KısaltmalarDEG: Dünya Enerji Görünümü

DSİ: Devlet Su İşleri

GSYH: gayri-safi yurtiçi hasıla

km3: kilometreküp

MIT: Massachusetts Teknoloji Enstitüsü

m3: metreküp

KMO: kullanım-mevcudiyet oranı

TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu

Page 5: TEMATİK BAKI˚

4

Yeryüzündeki yaşamın temel nedeni olan su; katı, sıvı ya da gaz şeklinde bulunabilecek çok gerekli ve değerli bir çevresel kaynaktır. Su, yaşamın, geçim kaynaklarının ve refahın bir kaynağıdır. Okyanus, atmosfer ve toprak arasında sürekli akan ve sonu olan bir değerdir. Artan talebe göre gittikçe daha zor bulunur bir hale geldiğinden, su güvenliğini sağlamak için su kaynaklarını geliştirmek ve yönetmek büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve yoksullukla mücadelenin de merkezinde yer almaktadır. Bu sadece gelişmekte olan ülkeler için değil aynı zamanda gelişmiş ülkeler için de geçerlidir.

Böyle bir durumda, lüksün göstergesi olan elmas neden hayatın sürdürülebilirliği için bir gereklilik olan sudan daha değerlidir? Ünlü ekonomist Adam Smith, 1776 yılında ekonomi dünyasına sunduğu elmas-su paradoksunda, insanların kendi hayatları için çok önemli ve elzem olan suya değer vermek yerine insan hayatı için bir değeri olmayan elmas gibi madenlere çok daha yüksek miktarlarda ödeme yapmayı tercih ettiklerini belirtir.

Bu çelişki, Adam Smith’in de söylediği gibi “Her şeyin gerçek bedeli, yani onu elde etmek isteyen kişiye gerçek maliyeti, onu elde etmek için harcanan çaba ve zorluktur.” sonucuna götürmektedir. Arz ve talep kuralında da belirtildiği üzere, eğer bir varlığa olan talep fazla ya da bir kişi ona sahip olmak için çok çaba ve zorluk göstermeye istekliyle, o varlığın fiyatı artacaktır.

Gıda ve enerjinin mevcudiyetlerini suya borçlu oldukları göz önüne alındığında, en büyük tehlike bir bölgenin susuz kalması olacaktır. Dolayısıyla asıl soru; su fiyatlamasının elmas fiyatlamasına benzememesi için bizlerin ne yapması gerektiğidir. Tam da bu noktada, hangi bölgelerin su varlığı açısından daha fazla tehlike altında olduğu sorusu ve bu durumdan kurtulabilmek için neler yapılması gerektiği çok önemli hale gelmektedir.

Elmas-Su Paradoksu

Page 6: TEMATİK BAKI˚

5

Page 7: TEMATİK BAKI˚

6

Yeryüzündeki tatlı su; donmuş buzullar, buz kütleleri veya akiferlerdeki yer altı suyundan oluşmaktadır. Su yerinde durmaz; mevcut su döngüsü sayesinde, su miktarı azalmaz, bir yerden başka bir yere ve bir kişiden başka bir kişiye doğru hareket eder.

İzometrik su döngüsü1 suyun yüzeyden nasıl buharlaştığını, atmosfere nasıl yükseldiğini, nasıl soğuduğunu, bulutları oluşturmak için nasıl yoğunlaştığını ve nasıl tekrar yüzeye çökerek düştüğünü açıklamaktadır.

Su; karada, genellikle topraktan, bitkilerden (terleme yoluyla) ve göller ile akarsulardan buharlaşır. Aslında, atmosfere giren suyun yaklaşık %15'i, Dünya'nın kara yüzeylerinin ve bitkilerin terleme yoluyla buharlaşmasından oluşmaktadır. Buharlaşma, Dünya’nın yüzeyini ve aşağı atmosferi serinletmeye, aynı zamanda bulutların oluşması için atmosfere su sağlamaya yardımcı olmaktadır.

Grafik 1’de belirtildiği üzere:

• Tatlı suyun hemen hemen tümü buzda veya toprakta kalmaktadır,• Tatlı suyun sadece %1,2’si yeryüzünde bulunmaktadır,• İnsanların ihtiyacı olan suyun temin edildiği göller ve ırmaklardaki su miktarı, yeryüzündeki tatlı suyun sadece %21’den biraz fazlasını oluşturmaktadır.

Grafik 1. Yeryüzünde Su Kaynakları

Şekil 1. İzometrik Su Döngüsü

Küresel Su Kaynakları

1 İzometrik Su Döngüsü İlüstrasyonu, https://www.istockphoto.com/tr/vektör/the-water-cycle-isometric-flat-color-illustration-gm527216050-92730635

Kaynak: Birleşik Devletler Jeoloji Kurumu (https://water.usgs.gov/edu/earthwherewater.html), TSKB Ekonomik Araştırmalar

Dünya’daki toplam su miktarı yaklaşık 1,4 milyar km3 civarındadır. Yeryüzünün %75’i okyanuslar tarafından tuzlu su ile kaplanmış olsa da toplam suyun sadece %2,5’i tatlı sudur.

Diğer Yüzey Tatlı Su KırılımıKüresel Toplam Su Kırılımı Tatlı Su Kırılımı

GÜNEŞ

TaşımaRüzgar ve Atmosfer Basıncı

KırağılaşmaKar ve Buz

TerlemeAğaç ve Bitkilerden

YoğunlaşmaBulutlar ve Sis

BuharlaşmaSıvıdan Gaza

YağışYağmur, Kar, Sis, Dolu

SüzülmeYeraltı Suyu Akışı

Sızdırma

Kar Erimesi

Yüzeysel Akış

Yüzeysel Akış

Okyanuslar; %96,5

Tatlı Su; %2,5

Diğer Tuzlu Su; %0,9

Küresel Toplam Su Kırılımı

Buz Kütleleri, Buzullar & Kalıcı

Kar; %68,7

Yeraltı Suyu; %30,1

Yerüstü/Diğer Tatlı Sular; %1,2

Tatlı Su Kırıl ımı

Toprak Nemi; %3,8

Yeraltı Buzu & Donmuş Toprak;

%68,9

Göller; %20,9

Atmosfer; %3

Bataklık Suyu; %2,6

Irmaklar; %0,5

Biyolojik Su; %0,3

Diğer Yüzey Tatlı Su Kırıl ımı

Page 8: TEMATİK BAKI˚

7

GIDA veTARIM

%69

Enerji, Ticari ve Endüstrİyel Sektörler

19

İçme Suyu ve

Evsel Kullanım

12% %

Su, genellikle tarım (sulama), enerji sektörü, sanayi sektörü ve hanehalkı kullanımı ile tüketilmektedir. Küresel olarak su kaynaklarının yaklaşık %69’u tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır. Bu miktarı %19 ile sanayi sektörü (enerji, ticari ve endüstriyel sektörler) ve %12 ile hanehalkı kullanımı izlemektedir2.

Birleşmiş Milletler’e göre, küresel su tüketimi son 100 yılda yaklaşık altı kat arttı (Y. Wada, 2016). Su tüketiminin nüfus artışının yanı sıra ekonomik gelişmeler, değişen tüketici yapısı ve bazı diğer faktörlere bağlı olarak artmaya devam edeceği beklenmektedir.

Su, gelir getiren ve milli zenginlik yaratan tarımsal ürün ve hizmetlerin üretimi için esastır. Küresel olarak, tarım sektörü suyu en yüksek miktarda ve çok da verimli olmayan bir şekilde kullanan sektörlerden biridir. Tarımda suya ihtiyaç olan durumlar; sulama, böcek ilacı ve gübre uygulamaları, mahsul soğutma ve don kontrolüdür. Dünya Bankası verilerine göre, dünyanın birçok bölgesinde tatlı suyun %70’den fazlası tarım için kullanılmaktadır. Ancak, bu oran ülkeden ülkeye önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere birçok ülke için, GSYH’ye etkisi az olan tarım sektörü en çok suyu tüketen sektör olarak bilinmektedir.

Yeryüzünde en büyük ikinci su tüketicisi ticari ve endüstriyel sektörlerdir. Dünya genelinde, su kullanımının yaklaşık %20’si bu sektörlerde gerçekleşmektedir. Tarım sektörüne benzer şekilde, endüstriyel sektörlerdeki su kullanımı da ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde sanayi sektörlerinde su kullanımı %50’lere ulaşırken, tarım sektöründe su kullanımı nispeten daha azdır.

Küresel olarak, hangi sektörler suyu fazla kullanıyor?

Ticari ve endüstriyel sektörlerin arasında yer alan enerji sektörü, söz konusu sektörlerin kullandığı toplam su miktarının yaklaşık %75’ini tek başına tüketmektedir. Enerji üretiminde çok miktarda tüketilen su, petrolün pompalanması, santrallerde kirletici maddelerin temizlenmesi, türbinlerin çalışması için gerekli buharın üretimi ve santrallerin soğutulması gibi enerji üretiminin farklı aşamalarında kullanılmaktadır. Dünya Enerji Görünümü Raporu’na (DEG, 2018) göre, enerji sektörü 2016 yılında yaklaşık 340 milyar metreküp su çekmiş ve bunun yaklaşık 50 milyar metreküpünü tüketmiştir. Enerji sektörü, su çekimlerinin büyük bir kısmından sorumludur ve çekilen toplam suyun üçte birinden fazlası kömürden elektrik üreten santrallerde soğutma suyu olarak kullanılmaktadır.

Enerji sektörü içerisinde Birincil enerji üretimi, su tüketiminin üçte ikisinden daha fazla bir orandan sorumludur. Bu miktarın da büyük bir kısmı fosil yakıt ve biyoyakıt üretiminde kullanılmaktadır. Son yıllarda, şeyl gaz kuyularının açılması, önemli miktarlarda su gerektiren hidrolik kırılmayı gerektirmiş ve geleneksel gaz kuyularına kıyasla daha fazla sera gazı emisyonuna neden olmuştur. Bir kuyu sondajı yapmak için bin su kamyonuna eşdeğer, 5 milyon galon su gerekmektedir (Accenture, 2012).

Tekstil endüstrisi, yoğun su tüketen bir diğer endüstri olarak bilinmektedir. Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı’na (EPA) göre, tek bir kot pantolon üretimi için 10 bin litre su gerekmektedir . Yoğun bir şekilde su tüketen bir diğer sektör ise et üretimi ve meşrubat endüstrisidir. Su Ayakizi Ağı’na göre, tek bir fincan kahve yapmak için gerekli içeriklerin üretiminde yaklaşık 130 litre su kullanılmaktadır. Küresel otomotiv endüstrisi, çeşitli üretim süreçlerinde kullandığı için önemli miktarda su tüketen başka bir endüstridir. Bazı tahminlere göre, bir araba üretmek için 39 bin galondan fazla su tüketilmektedir⁵.

Evlerde su, çoğunlukla temizlik, yıkama ve kişisel hijyen için kullanılmaktadır. Hanehalkında su kullanımı bölgeler arasında büyük farklılıklar göstermektedir: Afrika kıtasında kırsal ve kurak bölgelerde kişi başına günlük 20 litre su kullanılırken, Amerika Birleşik Devletleri’nde günde ortalama kişi başına 300 litre su talebi olduğu görülmektedir⁶.

2 Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, http://www.fao.org/nr/water/aquastat/infographics/Withdrawal_eng.pdf3 Scientific American, “How big is your water footprint?”, https://www.scientificamerican.com/article/how-big-is-your-water-footprint/4 Su Ayakizi Ağı, http://www.project-platforms.com/files/productgallery-new.php⁵ Automotive World est. 1992, “Water, water, everywhere in vehicle manufacturing”, https://www.automotiveworld.com/articles/water-water-everywhere-vehicle-manufacturing⁶ Su Kullanımları ve Su Bütçesi Üzerindeki İnsan Etkileri, “Water demand and water use in the domestic and industrial sectors – An overview”, http://www.klima-warnsignale.uni-hamburg.de/wp-content/uploads/2016/01/scheele_malz.pdf

Şekil 2. Sektör Bazında Küresel Su Tüketimi

Su Tüketimini Sürükleyen Sektörler Hangileridir?

Kaynak: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, TSKB Ekonomik Araştırmalar

Page 9: TEMATİK BAKI˚

8

Pozitif Yönde Değişim Adet Negatif Yönde Değişim Adet Değişim Yok Adet

Derece Artırma 24 Derece Düşürme 33 Kabul Edilen Dereceler 87

Görünümü Pozitife Revize Edilen 6 Görünümü Negatife Revize Edilen 8 Yeni Derece Verilen 28

Görünümü Negatiften Durağana Revize Edilen 6 Görünümü Pozitiften Durağana Revize Edilen 3 Kredi İzleme Listesine Yerleştirme -

Kredi İzleme Pozitif Yerleştirme 1 Kredi İzleme Negatif Yerleştirme 1

Tablo 1. Su ile İlgili Değerlendirme Faaliyetleri Kırılımı

Su Kıtlığı Nedir? Bir ekosistem; tüm canlıları (bitkiler, hayvanlar ve organizmalar), onların birbirleriyle ve cansız ortamlarla (hava, yeryüzü, güneş, toprak, iklim, atmosfer) etkileşimlerini içerir. Ekosistemin en önemli parçası olan su, ekosistemin gücü olarak adlandırılmaktadır. Ekosistemdeki su ihtiyacı aynı zamanda küresel su kullanımının hayati bir bileşenidir.

Su, tüm sosyo-ekonomik gelişim ve sağlıklı ekosistemin devamlılığı için gerekli bir kaynaktır. Yeryüzünde su miktarı yıllar içinde sabit kalmaktadır. Nüfus, tarımsal ve endüstriyel su kullanımı arttıkça, su kaynakları üzerindeki baskı da derinleşmektedir. Arz ve talep arasındaki dengesizlikler su kıtlığı adı verilen küresel bir sorunu ortaya çıkarmaktadır.

Uluslararası bir terim olan su kıtlığı, “tüm su kullanıcılarının, yürürlükteki kurumsal düzenlemeler çerçevesinde, suyun tedarikine veya kalitesine taleplerinin tam olarak karşılanamayacağı nokta” olarak tanımlanmaktadır⁷. Su kıtlığı; su stresi, su sıkıntısı veya eksikliği ve su krizini içermektedir.

Su kıtlığı kavramı ikiye ayrılabilir: fiziksel su kıtlığı ve ekonomik su kıtlığı. Fiziksel su kıtlığı, bir bölgenin talebini karşılamada doğal su kaynaklarının yetersiz olmasının bir sonucudur. Ekonomik su kıtlığı ise, yeterli doğal su kaynaklarının kötü bir şekilde yönetilmesi sonucunda oluşmaktadır. Su kıtlığı genellikle yağışların az olduğu bölgelerde meydana gelse de, insan faaliyetleri, nüfus yoğunluğu, turist girişi, yoğun tarım ve yoğun su talep eden sektörlerin de etkisiyle farklı bölgelerde de sorun yaratabilmektedir.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları (Schlosser, ve diğerleri, 2014) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünyada öngörülen 9,7 milyar insan nüfusunun yaklaşık %50'sinin 2050 yılı itibarıyla orta derecede stresli su kaynağı koşullarına sahip olması beklenmektedir.

Julie C. Padowski (2015) tarafından yazılan bir makaleye göre, su kırılganlığı 119 düşük gelirli ülkede sadece bir endişe değil mevcut bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın sonuçları, yirmi beş ülkede su kırılganlığının büyük bir sorun olarak tanımlandığını göstermekte. Ürdün, Cibuti ve Yemen en savunmasız ülkeler olarak karşımıza çıkmakta.

Su kırılganlığı, genellikle su kaynağı eksikliğinden ve yönetim sorunlarından doğmakta ancak birtakım ekonomik yatırımlarla (tuzsuzlaştırma, uzak yerlerden su taşıma gibi) azaltılabilmektedir. Padowski’nin çalışması, kurumsal sorunların, özellikle de yolsuzluğun, düşük gelirli ülkelerin %40’ında su kırılganlığı yaratan en yaygın etkenler arasında olduğunu öne sürmesi açısından kayda değer. Yağış eksikliği, ille de su kırılganlığı ile aynı anlama gelmemektedir. Çalışmanın çarpıcı bir sonucu da, nüfusun artmasıyla birlikte su kırılganlığının önemli bir konu haline gelmesidir.

⁷ Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi (UNDESA), http://www.un.org/waterforlifedecade/scarcity.shtml8 GSYH’i 10.725 Amerikan Doları’ndan (2005 doları) daha düşük ülkeler düşük gelirli ülke olarak varsayılmaktadır.

Mercek: Kredi Dereceleme Kararlarında Su Kıtlığı

Son yıllarda, su kıtlığı kurumsal kredi derecelendirme kararlarında önemli bir rol oynamaktadır. S&P Global Ratings (2018) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, su riski; tüm toplumu saran su stresi, su kıtlığı yaratan su kalitesi riskleri, hava olayları ve diğer riskleri de kapsayan geniş bir çevresel etkendir. Raporda da belirtildiği üzere, su riskinin kredi dereceleri üzerindeki etkisi, tedarik zinciri riski yaratabilen değişken tarımsal emtia fiyatları örneğinde olduğu gibi doğrudan ve/veya dolaylı olabilir.

Kredi derecelendirmeye dahil olan su riskleri, “olaya dayalı” ve “sürekli” olmak üzere iki kategoride incelenmektedir. Olaya dayalı riskler; kuraklık, yoğun yağış, su kirliliği ve sızıntısı, sel ve düşük su kalitesinden oluşurken, sürekli riskler; içsel hava ve su risklerini içermektedir.

Çalışmaya göre, yaklaşık 9.000 kredi incelemesinden 197'sinde su faktörü önemli bir role sahiptir. Diğer bir deyişle tüm bu kredi incelemeleri arasında, su faktörlerinin derece artırma ve azaltma, gözden geçirme ve Kredi İzleme listesinde yer alma adına önemli olduğu 197 kredi dereceleme eylemi bulunmaktadır. Bu kredi incelemelerinden 33'ü derece düşürme ile sona ererken, bu incelemerin sadece 24'ü derece artırma ile sonuçlandı. Tablo 1, 2015 ve 2017 yılları arasında su ile ilgili dereceleme eylemlerinin detayını vermektedir.

Kaynak: S&P COP24 Özel Yayın: Shining A Light On Climate Finance (2018), TSKB Ekonomik Araştırmalar

Page 10: TEMATİK BAKI˚

9

Su kıtlığı dünyada önemli bir konu haline gelirken, yaygınlaşması ve daha geniş bir nüfusu etkilemesi beklenmektedir. Bu nedenle son 10 yılda, hem kamu hem özel sektör su kıtlığı üzerine yapılan araştırmaları artırmışlardır. Bu çalışmalar çerçevesinde, dünyadaki su kıtlığının durumunu göstermek için geliştirilen çeşitli göstergeler bulunmaktadır.

Su Kıtlığı Nasıl Ölçülür?

a. Falkenmark Göstergesi

1989'da İsveçli su uzmanı Malin Falkenmark, su stresini ölçmek için en yaygın kullanılan göstergelerden biri olan Falkenmark Göstergesi (Malin Falkenmark, 1989) geliştirdi. Falkenmark Göstergesi, bir ülke/bölgedeki kişi başına yıllık su kullanılabilirliğinin ölçümüne dayanmaktadır. Belirli bir ülke/bölge için Falkenmark Göstergesi, ilgili ülke/bölgenin mevcut su kaynaklarının, ilgili ülkede/bölgede yaşayan insan sayısına oranıyla hesaplanır.Tablo 2’deki sınıflar, su stresi ve kıtlığını tanımlamak için Falkenmark tarafından belirlenmiştir.

1.700 m3/kişi/yıl miktarından daha fazla su mevcudiyeti, su azlığının yalnızca düzensiz veya yerel olarak gerçekleştiği eşik olarak tanımlanmaktadır. Göstergenin bu miktarın altında olması durumunda, su kıtlığı farklı şiddet derecelerinde sınıflandırılmaktadır. 1.700 m3/kişi/yıl’dan daha az su mevcudiyetinde su stresi düzenli olarak ortaya çıkmakla beraber 1.000 m3/kişi/yıl değerinin altı, su kıtlığının ekonomik kalkınma, insan sağlığı ve refahı için bir limiti olarak önümüze çıkmaktadır. 500 m3/kişi/yıl’dan daha az bir su mevcudiyeti ise yaşam için temel bir kısıtlamadır.

Falkenmark Göstergesi (m³/kişi/yıl) Sınıf

>1.700 Stressiz

1.000-1.700 Su Stresi

500-1.000 Kıtlık

<500 Kesin Kıtlık

Tablo 2. Falkenmark Göstergesi Sınıfları

Kaynak: Makro Ölçekli Su Kıtlığı Mikro Ölçekli Yaklaşımlar Gerektirir (1989), TSKB Ekonomik Araştırmalar

Falkenmark Göstergesi = Mevcut Su KaynaklarıNüfus

Page 11: TEMATİK BAKI˚

10

b. Kullanım-Mevcudiyet Oranı

Su kıtlığını ölçmek için kullanılan bir diğer endeks ise kullanım-mevcudiyet oranıdır (KMO) (Simon Damkjaer, 2017). KMO, bir bölgedeki yıllık toplam kullanımın yıllık toplam tedarik miktarına oranı olarak tanımlanmaktadır.

Bölgesel ölçekler olarak bakıldığında, KMO’su %20 ile %40 arasında olan bölgenin “Orta Riskli”, KMO’su %40’dan daha fazla olan bölgenin “Yüksek Riskli” olduğu kabul edilmektedir.

Su Stresli ÜlkelerFalkenmark Göstergesi her ne kadar nüfus ile ters orantılı

değişiyor olsa da, dünyada Falkenmark Göstergesi’nin

yüksek olduğu çok nüfuslu ülkeler de var «ne kadar yüksek

o kadar iyi». Tablo 4’te de görüldüğü üzere, Rusya, Amerika

Birleşik Devletleri ve Brezilya gibi yüksek nüfuslu bazı

ülkeler aynı zamanda yüksek Falkenmark Göstergesi’ne de

sahipler ve bu ülkeler su stresi çekmemekte. Ormanlarıyla

tanınan bir ülke olan Kanada ise, göreceli olan düşük nüfusu

nedeniyle en yüksek Falkenmark Göstergesi’ne sahip.

Çin, dünyadaki en yüksek yenilenebilir tatlı su miktarına sahip olmasına rağmen, yüksek nüfusu nedeniyle düşük bir Falkenmark Göstergesi’ne sahiptir. Orta düzeyde yenilenebilir tatlı su kaynaklarına rağmen Cezayir, yüksek nüfusu nedeniyle mutlak bir su kıtlığı içindedir. Akdeniz'de bir ada ülkesi olan Malta, yenilenebilir tatlı su kaynaklarının düşük olmasından dolayı mutlak su kıtlığı içindedir. Yine Tablo 4’te yer aldığı haliyle, İsrail tespit edilen ülkeler arasında en düşük Falkenmark Göstergesi’ne sahip ülke konumundadır. Yenilenebilir tatlı su kaynakları Malta’dan daha çok olmasına rağmen, nispeten yüksek nüfusu İsrail’i listenin sonuna yerleştirmiştir.

Ülke Yenilenebilir Tatlı Su Kaynağı (milyon m3) Nüfus Falkenmark Göstergesi (2015)

Kanada 2.902.000 35.832.513 80.988

Norveç 289.927 5.166.493 56.117

Brezilya 8.233.000 205.962.108 39.973

Rusya Federasyonu 4.525.000 144.096.870 31.402

Hırvatistan 114.550 4.225.316 27.110

İsveç 222.833 9.747.355 22.861

Sırbistan 159.185 7.114.393 22.375

Kongo Cumhuriyeti 1.283.000 76.196.619 16.838

İrlanda 71.786 4.677.627 15.347

Bulgaristan 105.982 7.202.198 14.715

Slovakya 66.601 5.421.349 12.285

Arnavutluk 30.818 2.885.796 10.679

Amerika Birleşik Devletleri 3.069.000 321.039.839 9.560

Macaristan 91.697 9.855.571 9.304

Bangladeş 1.227.000 161.200.886 7.612

İsviçre 51.173 8.237.666 6.212

Nijerya 950.000 181.181.744 5.243

Hollanda 81.802 16.900.726 4.840

İspanya 162.392 46.449.565 3.496

Fransa 196.846 66.456.279 2.962

Çin 2.840.000 1.371.000.000 2.071

Romanya 34.827 19.870.647 1.753

Almanya 132.000 81.197.537 1.626

Türkiye 111.990 78.741.053 1.422

Polonya 40.797 38.005.614 1.073

Çekya 10.020 10.538.275 951

Güney Afrika 51.350 55.291.225 929

Cezayir 11.670 39.871.528 293

Malta 98 439.691 223

İsrail 1.800 8.380.100 215

Tablo 4. Seçilmiş Ülkelerin Falkenmark Göstergeleri

KMO= (Mevcut Toplam Kullanım)/(Yıllık Toplam Tedarik)

Endeks (m³/kişi/yıl) Sınıf

<%10 Minimum Risk

%10-%20 Düşük Risk

%20-%40 Orta Risk

>%40 Yüksek Risk

Tablo 3. Kullanım-Mevcudiyet Oranı (KMO) Sınıfları

Kaynak: Su Kıtlığının Ölçülmesi: Anlamlı Bir Gösterge Tanımlanması (2015), TSKB Ekonomik Araştırmalar

Kaynak: EUROSTAT (2015), Dünya Bankası (2015), TSKB Ekonomik Araştırmalar

Page 12: TEMATİK BAKI˚

11

Üç tarafı sularla çevrili olmasına rağmen, Türkiye’nin “su stresli” bir ülke olduğu bilinmektedir. Türkiye, aşırı sıcaklıklara sahip “yarı kurak” bir bölgede yer almaktadır. Ülkenin su kaynakları doğal göllerden, ırmaklardan, rezervuarlardan ve yeraltı sularından oluşmaktadır. Ülkede, en büyüğü Van Gölü olan 120’den fazla göl bulunmaktadır. Göllerin yanı sıra, 700’den fazla da rezervuar mevcuttur. Bu rezervuarların en büyükleri arasında Atatürk, Keban ve Karakaya Barajları bulunmaktadır.

Türkiye’ye düşen ortalama yağış miktarı 643 mm ile dünya ortalamasının oldukça altındadır. Bu miktar, yıllık ortalama 501 milyar m3 suya tekabül etmektedir. Bu miktarın yaklaşık 274 milyar m3’ü atmosferde buharlaşırken, 69 milyar m3’ü yeraltına sızmaktadır. Sonuç olarak, 158 milyar m3 su, denizlere ve/veya kapalı havzalardaki göllere, çeşitli büyüklükteki akarsular yardımıyla taşınır. Yeraltı suyuna karışan 69 milyar m3’lük miktarın yaklaşık 28 milyar m3’ü kaynak suları ile yüzey suyuna karışmaktadır. Komşu ülkelerden gelen 7 milyar m3’lük suyun da eklenmesi ile Türkiye’nin brüt su potansiyeli 193 milyar m3’ü bulmaktadır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne göre, mevcut teknik ve ekonomik şartlar altında tüketilebilecek yüzey suyu potansiyeli 98 milyar m3 olarak hesaplanmaktadır. Bu miktarın 95 milyar m3’ü yurtiçindeki nehirlerden ve 3 milyar m3’ü komşu ülkelerden doğan nehirlerden sağlanmaktadır. 14 milyar m3’lük güvenli yeraltı suyunun da eklenmesi ile Türkiye’nin net su potansiyeli 112 milyar m3 olarak hesaplanmaktadır. Türkiye, 2023 yılına kadar net su potansiyelini tam randımanlı şekilde kullanmayı amaçlamaktadır.

2015 yılında 1.422 metreküp⁹ olarak hesaplanan kişi başına düşen su miktarı, 2017 yılı itibariyle, 1.386 metreküp10 olarak hesaplanmaktadır. Avrupa'daki ve Dünyadaki diğer ülkeler incelendiğinde, Türkiye, kişi başına kullanılabilir su miktarı açısından su sıkıntısı çeken ülkelerden biri olarak göze çarpmaktadır. Genel bir kural olarak, kişi başına yıllık 5.000 metreküpten fazla su potansiyeli olan bir ülke “su zengini” olarak kabul edilmektedir. Belirtilen herhangi bir bölge için Falkenmark Göstergesi yılda kişi başına 1.000 ila 1.700 metreküp arasında ise, bu bölgenin “su stresi” altında olduğu bilinmektedir. 2023 yılında 100 milyon nüfusa sahip olması beklenen “su stresli” Türkiye’nin, 2023 yılındaki su potansiyeli 1.120 m3/kişi seviyesine düşecektir.

Türkiye’de Güncel Durum

Yıllık Yağış

501 milyar m3

Buharlaşma

274 milyar m3

Yıllık Yüzeysel Akış

158 milyar m3

Akiferlere Sızıntı

69 milyar m3

Yüzey Suyu Potansiyeli

186 milyar m3 28 milyar m3

Komşu Ülkeler

7 milyar m3

Brüt Su Potansiyeli

193 milyar m3

Yeraltı Suyu

41 milyar m3

Net Kullanılabilir Su Potansiyeli

Irmakları Besleyen Yeraltı Suyu

112 milyar m3

Şekil 3. Türkiye’nin Su Potansiyeli

Kaynak: Devlet Su İşleri (DSİ), TSKB Ekonomik Araştırmalar

⁹ 2015 yılı Türkiye nüfusu olan 78.741.053 ile hesaplanmaktadır.10 2017 yılı Türkiye nüfusu olan 80.810.525 ile hesaplanmaktadır.

Page 13: TEMATİK BAKI˚

12

Türkiye’de Su Kullanımı Küresel su kullanımına paralel olarak, Türkiye’de de su, çoğunlukla tarımsal sulama faaliyetleri tarafından tüketilmektedir. 2016 yılı Türkiye su kullanımı 60,4 milyar metreküp olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında Türkiye’de kullanılan toplam suyun %18,4’ü sanayi ve %10,3’ü hanehalkı tarafından tüketilmiştir. Aynı yıl, hem yeraltı suyu hem de yüzey suyu kullanımlarını kapsayan tarımsal sulama, Türkiye'deki toplam su kullanımının % 71,3'üne tekabül etmektedir.

Tablo 5’te de görüldüğü gibi, 2004 ve 2016 yılları arasında su kullanımında yaklaşık %50 artış gerçekleşmiştir. Mevcut nüfusun ve ekonomik büyüme oranının etkileri de göz önünde bulundurulduğunda, mevcut kaynakların 20 yıl içinde tükenmemesi ön koşuluyla, gelecekte Türkiye'nin su kaynakları üzerindeki baskının artması bekleniyor. Bu nedenle, Türkiye'nin gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli miktarda su aktarması için su kaynaklarını koruması ve verimli kullanması şart.

Tarımsal sulama konusunda Türkiye, suyun verimli kullanılmasını önleyen geleneksel yöntemler kullanmaktadır. Türkiye'de sulanan alanların %94'ünde geleneksel yüzey sulama sistemi kullanılırken, modern yağmurlama ve damla sulama sistemleri geri kalan %6'ya uygulanır (Çağrı Muluk, 2014). En çok su kaybı, geleneksel yüzey sulama sisteminden kaynaklanmaktadır.

Küresel eğilimlere benzer şekilde, Türkiye'de de artan enerji talebiyle birlikte, enerji üretimi için su kullanımı artmaktadır. Türkiye'de sanayide su kullanımının payı, yıllar ilerledikçe yükselmektedir. 2004 yılında %11 olan sanayide su kullanımının payı 2016 yılında %18’e yükselmiştir. Ülkede en çok su kullanan sanayi sektörleri arasında kimya, petrokimya, demir çelik, tekstil, kâğıt ve gıda bulunmaktadır.

Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri arasında 112 milyar metreküplük su potansiyelinin hepsini kullanmak bulunmaktadır. Buna ek olarak, toplam su kullanımı payları tarımda %64, sanayi sektörlerinde %20 ve hanehalkında %16 olarak hedeflenmektedir. Yeni sulama tekniklerinin kullanımı dâhil olmak üzere, tarımsal sulamada 72 milyar metreküp su tüketilmesi öngörülmektedir. Nüfus artışı, kentleşme ve hızla gelişen turizm sektörü göz önüne alındığında, hanehalkı su kullanımının 2023 yılında 18 milyar metreküp civarında olacağı tahmin edilmektedir. Sanayi sektörlerinde ise, 2023 yılı toplam su tüketiminin 22 milyar metreküp olması beklenmektedir.

Türkiye’de Bölgesel Falkenmark Göstergesi

Türkiye, toplam 780 bin kilometrekare alana sahip 25 nehir havzasından oluşmaktadır. Yıllık olarak, bu nehir havzalarında ortalama 186 milyar metreküp su akmaktadır (DSİ, 2016). Su potansiyeli bakımından en büyük havza olan Dicle-Fırat Havzası, Türkiye ile su yoksulu Orta Doğu ülkeleri arasında yer almakta ve çok sayıda önemli su arıtma projeleri bulunduran birçok büyük nehirden oluşmaktadır. Bu nehirlerin hepsi Türkiye sınırları içinden doğmaktadır. Burdur ve Akarçay Kapalı Havzaları ise diğer 23 havza ile karşılaştırıldıklarında en düşük su potansiyeline sahip havzalar olarak göze çarpmaktadır.

Yıl Sulama (milyar m³) Hanehalkı (milyar m³) Sanayi (milyar m³) Toplam (milyar m³)

1990 22,0 5,1 3,4 30,5

2004 29,6 6,2 4,3 40,1

2008 33,8 5,8 6,0 45,6

2010 38,2 5,8 6,0 49,9

2012 41,6 6,0 8,4 56,0

2014 35,9 5,7 9,1 50,7

2016 43,1 6,2 11,1 60,4

2023 72,0 18,0 22,0 112,0

Tablo 5. Türkiye'de Su Kullanımı 11

Kaynak: Devlet Su İşleri (DSİ), TurkStat, TSKB Ekonomik Araştırmalar

11 Sulama değerleri yüzey ve yeraltı sularının toplamıdır.

Page 14: TEMATİK BAKI˚

13

Literatürdeki terimlerle ifade edildiğinde, bazı nehir havzalarının “su zengini” bazılarının ise “su fakiri” olduğu bilinmektedir. Türkiye'nin kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar metreküp iken 2015 yılı nüfusu yaklaşık 78,75 milyondu. Bu değerler neticesinde, Türkiye’nin Falkenmark Göstergesi 2015 yılında 1.422,23 m3/kişi/yıl olarak gerçekleşmiş, ve bu Türkiye’yi “Su Stresi” olan bir ülke haline getirmiştir. 2017 yılında, nüfus artışı nedeniyle bu değer 1.385,92 m3/kişi/yıl'a gerilemiştir.

Ancak, bu durum tüm havzalar için geçerli değildir. Nehir Havzalarının farklı nüfusu ve farklı su potansiyelleri nedeniyle, Falkenmark Göstergesi havzalar arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Su temasında farkındalığı artırmaya katkı sağlamak ve havzalar arası farklılıkları göstermek amacıyla TSKB Ekonomik Araştırmalar olarak Türkiye’de her havza için Falkenmark Göstergesi hesapladık. (Tablo 6)

2015 yılı verilerini kullanarak yaptığımız hesaplara göre, “Mutlak Kıtlık” sorunu yaşayan 5 nehir havası bulunmaktadır. Bu nehir havzaları; Marmara, Gediz, Küçük Menderes, Burdur ve Akarçay havzalarıdır. Marmara ve Küçük Menderes havzalarındaki en büyük tehdit, bölgedeki nüfustur. Marmara Havzası, İstanbul, Kocaeli, Balıkesir, Bursa ve Edirne’nin bir kısmından oluşmaktadır. Bu kentler arasında İstanbul ve Bursa’nın artan nüfusu dikkat çekmektedir.

500-1.000 m3/kişi/yıl aralığında Falkenmark Göstergesi değerlerine sahip olan Susurluk, Kuzey Ege, Sakarya ve Asi havzaları, “Kıtlık” sorunu yaşayan havzalar arasında bulunmaktadır. Bu havzalarda nüfus aynı oranda artarsa, kısa sürede “Mutlak Kıtlık” seviyesine gelmeleri beklenmektedir.

Havza Adı Nüfus (2015) Kullanılabilir Su Potansiyeli (milyar m³/yıl)

Falkenmark Göstergesi (m³/kişi/yıl)

Tanım

Meriç-Ergene 749.510 0,76 1.014 Su Stresi

Marmara 17.608.408 2,84 161,06 Kesin Kıtlık

Susurluk 3.793.746 2,57 677,43 Kıtlık

Kuzey Ege 1.112.098 0,88 791,3 Kıtlık

Gediz 1.588.561 0,79 497,31 Kesin Kıtlık

Küçük Menderes 4.168.415 0,46 109,15 Kesin Kıtlık

Büyük Menderes 1.346.490 1,7 1.262,54 Su Stresi

Batı Akdeniz 908.877 3,87 4.258 Su Zengini

Antalya 3.341.962 7,03 2.103,55 Su Zengini

Burdur 680.105 0,17 244,08 Kesin Kıtlık

Akarçay 709.015 0,31 437,23 Kesin Kıtlık

Sakarya 7.262.833 4,03 554,88 Kıtlık

Batı Karadeniz 1.879.209 5,09 2.705,93 Su Zengini

Yeşilırmak 2.721.221 3,1 1.139,19 Su Stresi

Kızılırmak 3.715.291 3,95 1.063,17 Su Stresi

Konya Kapalı 3.105.368 4,9 1.577,91 Su Stresi

Doğu Akdeniz 1.745.221 4,8 2.747,50 Su Zengini

Seyhan 2.183.167 3,55 1.626,08 Su Stresi

Asi 1.533.507 1,18 769,48 Kıtlık

Ceyhan 1.609.483 3,81 2.367,22 Su Zengini

Dicle-Fırat 12.646.409 37,48 2.963,81 Su Zengini

Doğu Karadeniz 2.404.480 9,36 3.892,73 Su Zengini

Çoruh 246.920 4,46 18.064,15 Su Zengini

Aras 584.360 3,28 5.609,62 Su Zengini

Van Gölü 1.096.397 1,65 1.504,93 Su Stresi

Türkiye (2015) 78.741.053 112 1.422,23 Su Stresi

Tablo 6. Bölgesel Falkenmark Göstergeleri (2015)

Kaynak: Devlet Su İşleri (DSİ), TSKB Ekonomik Araştırmalar, Yazarın Kendi Hesaplamaları

Page 15: TEMATİK BAKI˚

14

25 havzanın 7 tanesinin “Su Stresi” durumunda olduğu gözükmektedir. Bu 7 havza arasında Kızılırmak ve Yeşilırmak havzaları gibi iki büyük akarsu havzası bulunmaktadır. Bu havzalar arasında bulunan bazı havzaların, diğer havzalar gibi nüfus problemi yaşamaları nedeniyle yakın gelecekte “Su Kıtlığı” seviyesine gelmeleri olasılık dâhilindedir.

Son olarak, 25 havzadan 9 tanesinin 2015 yılı değerlerine göre su sıkıntısı bulunmamaktadır. Bu havzalar Dicle-Fırat, Doğu Karadeniz, Aras, Antalya, Batı Karadeniz, Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz, Ceyhan ve Çoruh havzalarıdır.

Türkiye’de Belediye Bazlı Kullanım-Mevcudiyet OranıBu çalışmada Türkiye'deki her belediye için KMO hesaplamada, TÜİK Belediye Su İstatistikleri kullanılmıştır. Toplam çekilen su, belediye su şebekesi ile nihai kullanıcılara (hanehalkı, kamu kuruluşları, ticari kuruluşlar vb.) dağıtılan su olarak tanımlanmaktadır. Tedarik edilen su ise şebekeler tarafından dağıtılmak üzere kaynaklardan (baraj, göl, gölet, ırmak, kaynak, kuyu, deniz, vb.) çıkartılmış suya verilen isimdir.

Falkenmark Göstergesi, bir bölgenin kişi başına su potansiyelini hesaplarken, KMO bir belediyede suyun ne kadar verimli bir şekilde kullanıldığı hakkında bilgi vermektedir. Belediye Su İstatistikleri, tarımsal su kullanımını içermemektedir.

Tarımsal su kullanımını içermeyen Belediye Su İstatistikleri’nın analizine bakıldığında, Türkiye’nin batısında bulunan belediyelerin artan nüfus ve gelişen imalat sanayi nedeniyle zorlandığı görülmektedir.

Grafik 2’de gösterilen haritada 2004 yılı için belediyelerin KMO’ları detaylandırılmaktadır. 2004 yılında Türkiye’nin ortalama KMO’su %40,2 olarak hesaplanmıştır ve bu değer kritik %40 değerinin hemen üstündedir. Haritada görüldüğü üzere, 2004 yılında sadece birkaç belediyenin KMO’su %60’lar seviyesinin üzerindedir. Bu belediyeler arasında %64,9 KMO ile Bursa, %62,8 KMO ile Ankara ve %62,7 KMO ile İstanbul bulunmaktadır. 2004 yılında 61 belediye KMO’sunun Türkiye ortalamasının altında olması göze çarpmaktadır.

KMO = Çekilen SuHane halkı+Çekilen SuKamu +Çekilen SuTicari+Çekilen SuDiğer

TedarikBaraj+TedarikDeniz+TedarikIrmak+TedarikGöl+TedarikKaynaj+TedarikKuyu

Kaynak: TSKB Ekonomik Araştırmalar, Yazarın Kendi Hesaplamaları

Grafik 2. Belediye Bazlı Kullanım-Mevcudiyet Oranı (2004)

Page 16: TEMATİK BAKI˚

15

2016 yılı verileri incelendiğinde ise hikâyenin çok değiştiği gözlemlenmektedir. 12 yılda, Türkiye ortalaması %64,9’a yükselmiştir. Göze çarpan bir diğer nokta ise, 2016 yılında 46 belediye KMO’sunun Türkiye ortalamasından yüksek olmasıdır. 2016 yılında sadece 5 belediyenin KMO’su %40 kritik seviyesinin altında bulunmaktadır. Bu belediyeler arasında %25,1 ile Van, %32,2 ile Kilis, %32,8 ile Trabzon, %34,2 ile Batman ve %35,7 ile Mardin bulunmaktadır.

Grafik 3'te de gösterildiği üzere, 81 belediyeden 76'sı 2016 yılında “yüksek risk” seviyesinde bulunmaktadır.

Türkiye'de Bölgesel Su Kıtlığının Sebepleri

Türkiye’de bölgesel su kıtlığı sebeplerinin iki ana yüzü bulunmaktadır. Sebepler, arz tarafı ve talep tarafı olarak ikiye ayrılmaktadır. Arz tarafında, özellikle yağış, buharlaşma, toprak erozyonu ve çölleşme gibi iklim nedenleri göze çarpmakta ve ön plana çıkmaktadır.

Yağış ve buharlaşma miktarları direkt olarak dünyadaki iklim değişikliklerine dayanmaktadır. İklim değişikliği küresel bir konu olduğundan, Türkiye yağış ve buharlaşma miktarlarındaki dalgalanmadan doğrudan etkilenecektir. Hem toprak erozyonu hem de çölleşme, yeterli ağaç bulunmamasının bir sonucudur.

Hatalı tarım kararları ve düşük miktarda su depolama arz taraflı sorunlara eklenebilecek iki faktör olarak ön plana çıkmaktadır. Hatalı tarımsal kararlar, daha fazla su stresi yaşayan bölgelere daha çok su ihtiyacı olan ürün ekilmesinden kaynaklanmaktadır. 2000’li yıllar öncesinde düşük miktarda su depolama Türkiye’nin başlıca sorunlarından biriydi. 2000’lerden sonra ise ırmakların üzerine inşa edilen barajların da katkısıyla bu sorun giderilmeye çalışıldı.

Talep tarafındaki sebepler arasında ise, bölgesel düşük gelir seviyeleri, su yoğun sanayilerin bölgesel kümelenmesi, yetersiz sulama yöntemleri ve yatırım yapılmayan su şebekeleri ve boru hatlarından kaynaklanan su kayıpları bulunmaktadır. Türkiye, özellikle batı bölgelerinde, su yoğun sanayilerin bölgesel kümelenmesi sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır. Birçok sanayi, ekonomik ve lojistik nedenlerden dolayı denize ve havaalanlarına yakın bölgelerde bulunmaktadır. Nüfus da bu sektörlerle birlikte hareket etmektedir. Tarımda sulama, verimli olmayan geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilmiştir.

Kaynak: TSKB Ekonomik Araştırmalar, Yazarın Kendi Hesaplamaları

Grafik 3. Belediye Bazlı Kullanım-Mevcudiyet Oranı (2016)

Page 17: TEMATİK BAKI˚

16

Su Kıtlığının Azaltılması İçin Ne Yapılmalı?Su kıtlığının azaltılması birçok ülkenin hedefleri arasında yer almaktadır. Türkiye su yönetiminde merkezi bir yapıya sahiptir. Su kıtlığı, esasen kamu ve özel sektörün senkronize olmuş eylemleriyle azaltılabilir. Yapılması gereken temel eylemler arasında kolektif önlemler almak ve su tüketiminde tasarrufları artırmak için farkındalık yaratmak bulunmaktadır.

Nüfus yoğunluğu, su kıtlığının diğer bir nedenidir. Sanayi istihdamının nüfusu fazla olan bölgelerden nüfus yoğunluğu daha az olan bölgelere taşınmasını hedefleyen düşük nüfuslu bölgelere göç, bölgesel su kıtlığı sorununu azaltabilir.

Türkiye’de su kullanımın da en büyük payı tarımsal sulama aldığı için, bu alanda yapılacak en ufak gelişmenin tüketilen su miktarını azaltıcı yönde doğrudan etkisi olacaktır. Daha verimli bir sulama için yağmurlama sulama ve damla sulama yöntemleri kullanılabilir. Genel olarak yağmurlama sulama ve damla sulama metodlarında, geleneksel sulama metodları ile karşılaştırıldığında, sırasıyla %70 ve %90 daha az su tüketilmektedir.

Tarımsal su kullanımını azaltmak için başka bir çözüm, daha verimli tarımsal planlamaya sahip olmaktır. Daha önce de belirtildiği gibi, Türkiye'deki her havza su bakımından zengin değildir. Daha verimli bir tarımsal planlamaya sahip olmak amacıyla, her bir havza için tarımsal ürünler su ihtiyaçları ile birlikte analiz edilmeli ve su kullanım miktarına göre ekilmelidir.

İklim değişikliği ve su kıtlığı arasında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından belirlenen çift taraflı bir ilişki mevcuttur. Bu ilişki kapsamında su yönetimi politikaları ve önlemleri, sera gazı (GHG) emisyonlarını etkileyebilmektedir. Suyu yoğun kullanan en büyük endüstrilerden biri enerji sektörü olduğundan, rüzgâr enerjisi santralleri, hidroelektrik santralleri ve güneş enerjisi santralleri gibi termik santrallere alternatifler üretilerek su kullanımında tasarruf sağlanabilir.

Su şebekelerinin ve boru hatlarının iyileştirilmesi, belediyelerin kayıp ve kaçak oranlarını azaltması da atılabilecek önemli adımlar arasında sayılabilir.

Su kanalizasyon sistemleri ve atıksu arıtımı, su kıtlığına karşı mücadelenin büyük bir parçası olarak bilinmektedir.

Kamu, hanehalkları, özel sektör oyuncuları ve belediyelerin su kıtlığı sorununun eğitimi için daha çok yatırım yapması gerekmektedir. Verimsiz su tüketimi ile ilgili düzenlemeler yapılması, hanehalkının farkındalığının artırılması ve verimli araç kullanımı ile su tüketiminin nasıl azaltılacağı konusunda yönlendirilmesi su kıtlığı ile mücadelede etkin olacaktır.

Page 18: TEMATİK BAKI˚

17

Su Verimliliği ve Sürdürülebilir Kalkınma HedefleriDeğerli bir çevresel kaynak olan su; nüfusun refahını ve yaşam kalitesini sağlamak ve kırsal-tarım sektörünü korumak için hayati öneme sahiptir. Türkiye’nin bölgesel su sorununun nüfus arttıkça daha derin bir hale geleceği beklenmektedir. Bu nedenle hemen aksiyon alınması bir zaruret içermektedir.

Yukarıda belirtilen gerçeklerin ışığında, Türkiye'nin daha verimli su yönetimine sahip olması oldukça önemlidir. Kamu ve özel sektör oyuncuları, bölgesel su ömrünü uzatmak, daha az gelir eşitsizliği, daha fazla istihdam, finansal istikrar, büyükşehir bölgelerinden geri göç, daha az iklim değişikliği, sürdürülebilir ve sağlıklı ekosistemler elde etmek için su verimliliğine yatırım yapmalıdır12.

Su Kıtlığı ile mücadele, aşağıda belirtilen sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle doğrudan ve/veya dolaylı olarak ilişkilidir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6, temiz su ve sıhhi koşullara erişimi sağlamayı amaçlamaktadır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 8, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme ve istihdamı teşvik etmeye yardımcı olur. Verimli su yönetimi sayesinde, ekonomik büyüme ve istihdam daha eşit bir şekilde dağıtılabilir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 10’un ana hedefi bölgeler ve ülkeler arasındaki eşitsizliği azaltmaktır. Son zamanlarda, iklim değişikliği küresel bir konu haline geldi. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 13 iklim değişikliği ve etkileri ile mücadele etmeyi amaçlamaktadır. Verimli su yönetimi, hatalı tarımsal kararları azaltarak bu amaca ulaşmak için yardımcı olmaktadır.

12 http://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home.html

Page 19: TEMATİK BAKI˚

18

Referanslar

Accenture. (2012). Su ve Şeyl Gaz Gelişimi Yeni şeyl gelişimi konusunda ABD deneyiminden faydalanma. Dublin.

Birleşmiş Milletler. (2018). Dünya Su Gelişimi Raporu. Fransa.

Çağrı Muluk, B. K. (2014). Türkiye'de Suyun Durumu ve Su Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar: Çevresel Perspektif. İstanbul: Doğa Koruma Merkezi.

Devlet Su İşleri (DSİ). (2016). Su ve DSİ. Ankara.

Julie C. Padowski, S. M. (2015). Küresel Tatlı Su Arz Güvenlik Açığını Etkileyen İnsan-Doğal Sistem Özelliklerinin Değerlendirilmesi. Çevresel Araştırma Mektupları.

Malin Falkenmark, J. L. (1989). Makro Ölçekli Su Kıtlığı Mikro Ölçekli Yaklaşımlar Gerektirir. Yarı-Kurak Bir Gelişimdeki Kırılganlığın Yönleri. Doğal Kaynaklar Forumu, 258-267.

S&P Global Ratings. (2018). COP24 Özel Yayın: İklim Finansmanına Işık Vermek. Londra.

Schlosser, A., Strezepek, K., Gao, X., Fant, C., Blanc, E., Paltsev, S., . . . Gueneau, A. (2014). Küresel su stresinin geleceği: Bütünleşik Bir Değerlendirme. Cambridge: Küresel Değişim Bilim ve Politikası MIT Ortak Programı.

Simon Damkjaer, R. T. (2017). Su Kıtlığının Ölçülmesi: Anlamlı Bir Gösterge Tanımlanması. AMBIO, 513–531.

Smith, A. (1776). Ulusların Zenginliği. William Strahan, Thomas Cadell.

Uluslararası Enerji Ajansı. (2018). Dünya Enerji Görünümü. Fransa.

Y. Wada, M. F. (2016). 21. Yüzyıl İçin Küresel Su Kullanımının Modellenmesi: Su Vadeli İşlemleri. Yerbilimsel Model Geliştirme, 195-222.

Page 20: TEMATİK BAKI˚

19

2019 Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. her hakkı mahfuzdur. Bu doküman Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.’nin yatırım bankacılığı faaliyetleri kapsamında, kişisel kullanıma yönelik olarak ve bilgi için hazırlanmıştır. Bu dokümana dayalı herhangi bir işlem yapılması tarafımızdan öngörülen bir husus değildir. Belirtilen görüşler sadece bizim güncel görüşlerimizdir. Bu raporda yer alan bilgileri makul bir esasa dayalı olarak güncelleştirirken, bu konuda mevzuat, uygunluk veya diğer başka nedenlerle amaca uygunluk tam olarak sağlanamamış olabilir.Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. ve/veya bağlı kuruluşları veya çalışanları, burada belirtilen senetleri ihraç edenlere ait menkul kıymetlerle ilgili olarak bir pozisyon almış olabilir veya alabilir; menkul kıymetler üzerinde opsiyonları olabilir veya ilgili diğer bir yatırıma girebilir; bu menkul kıymetleri ihraç eden firmalara danışmanlık yapmış, hisselerinin halka arzına aracılık veya yüklenim taahhüdünde bulunmuş olabilir.Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. ve/veya bağlı kuruluşları bu raporda belirtilen herhangi bir şirket için yatırım bankacılığı da dahil olmak üzere önemli tavsiyeler veya yatırım hizmetleri sağlıyor veya sağlamış olabilir.Bu raporun ilgili olduğu yatırım fiyatı veya değeri, direkt veya indirekt olarak, yatırımcıların menfaatlerine ters düşebilir. Döviz kurlarındaki herhangi bir değişmenin yatırımın değeri veya fiyatı veya bu yatırımdan sağlanan gelir üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Geçmişteki performans her zaman gelecekteki performansın kılavuzu olacak demek değildir. Yatırım geliri dalgalanma gösterebilir. Bu rapor kamuya açık bilgilere dayalıdır. Doğru veya tamam olmayan hiçbir beyan yapılmamıştır. Bu rapor söz konusu menkul kıymetlerin alınması veya satıl-ması için bir teklif, yorum ya da yatırım tavsiyesi değildir veya bu menkul kıymetlerin alınıp satılmasına yönelik bir teklif için de bir istek veya zorlama değildir. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. ve kendisiyle bağlantılı olan diğerleri bahsedilen şirketlerin menkul kıymetleriyle ilgili pozisyon alabilirler veya bu menkul kıymetlerle ilgili işlem yapabilirler, ayrıca bu şirketler için yatırım bankacılığı hizmetleri de verebilirler. Herhangi bir yatırım kararı yatırımcının tamamıyla kendi kişisel seçimine dayanmalıdır. Bu rapordaki bilgiler herhangi bir yatırım tavsiyesi olmayıp, raporda yer alan firmalara yatırım yapılmasından ötürü Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. hiç bir sorumluluk kabul etmez.

Economic Research [email protected]

Meclisi Mebusan Cad. No: 81Fındıklı İstanbul 34427, Türkiye

T: +90 (212) 334 5041 F: +90 (212) 334 5234 234

Page 21: TEMATİK BAKI˚

20

Economic [email protected]

Meclisi Mebusan Cad. NO: 81Fındıklı İstanbul 34427, Türkiye

T: +90 (212) 334 5041 F: +90 (212) 334 5234

In order to access TSKB Economic Research products please use the QR code below:

P: +90 212 334 50 50 F: +90 212 334 52 34

E: [email protected]

Industrial Development Bank of Turkeywww.tskb.com