151
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2008/209 CELSE NO :97 CELSE TARİHİ :05.06.2009 BAŞKAN :KÖKSALŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :HAKKI KELEŞ 123036 05.06.2009 tarihli oturum açıldı, Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Hüseyin Görüm, Ali Kutlu, Mehmet Zekeriya Öztürk, Erol Ölmez, Aydın Yüksek, Fikret Emek, Sedat Peker, Mete Yalazangil, Semih Tufan Gülaltay’ın dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı, Tutuksuz sanık Kemal Alemdaroğlu ile bir sıkım sanıklar müdafilerinden Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu müdafii Av. Metin Çetinbaş, Duygu Çetinbaş Söner, Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık, sanık Ümit Sayın müdafii Av. Mehmet Aytekin, Sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi partisi yöneticiler vekili Av. Hasan Basri Özbey’in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı, Açık yargılamaya devam olundu, SANIK KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU MÜDAFİİ AV. METİN ÇETİNBAŞ SAVUNMASINA DEVAMLA; İddianamede dün kaldığımız yerden devam ediyoruz sayın başkanım şöyle diyor sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. İddianamede savcıların tespit ve değerlendirmeleri böyle, istinatları böyle. Görülen o dur ki, iddianame savcıları hemen kestirme ve hayali yakıştırmalarla sonuca ulaşmaktadırlar. Ancak

Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2008/209CELSE NO :97CELSE TARİHİ :05.06.2009

BAŞKAN :KÖKSALŞENGÜN 20909ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KATİP :HAKKI KELEŞ 123036

05.06.2009 tarihli oturum açıldı,Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Hüseyin Görüm, Ali Kutlu, Mehmet Zekeriya Öztürk,

Erol Ölmez, Aydın Yüksek, Fikret Emek, Sedat Peker, Mete Yalazangil, Semih Tufan Gülaltay’ın dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı,Tutuksuz sanık Kemal Alemdaroğlu ile bir sıkım sanıklar müdafilerinden Sanık Kemal

Yalçın Alemdaroğlu müdafii Av. Metin Çetinbaş, Duygu Çetinbaş Söner, Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık, sanık Ümit Sayın müdafii Av. Mehmet Aytekin, Sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi partisi yöneticiler vekili Av. Hasan Basri Özbey’in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı,

Açık yargılamaya devam olundu, SANIK KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU MÜDAFİİ AV. METİN ÇETİNBAŞ SAVUNMASINA DEVAMLA; İddianamede dün kaldığımız yerden devam ediyoruz sayın başkanım şöyle diyor sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir anevvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. İddianamede savcıların tespit ve değerlendirmeleri böyle, istinatları böyle. Görülen o dur ki, iddianame savcıları hemen kestirme ve hayali yakıştırmalarla sonuca ulaşmaktadırlar. Ancak hayali, yanlı iddialarının delillerini de ortaya koymamaktadırlar. Sanıkların önemli bir kısmının gerek yazı ve açıklamalarında, gerekse özel konuşmalarında demokrasiye, ulusal birlik ve bütünlüğe işaret etmeleri, dış güçlerin ve içerideki işbirlikçilerinin devletimize ve Cumhuriyetimize ve milletimize zarar verme girişimlerine, milli ve manevi varlıklarımızın yok edilme gayretlerine karşı, ulusal bilincin artırılması gerektiği şeklinde beyanları göz önünde tutulursa, ayrıca sanıkların bir kısmının yasal bir siyasi partinin lideri ve yöneticileri olduğu, diğer önemli bir kısmının başta müvekkil Kemal Alemdaroğlu ve benzerleri olmak üzere, ülkemizin önde gelen aydınlarından ve düşünce adamlarından, yazarlarından olduğu dikkate alınırsa; bunların antidemokratik yollarla ülke yönetimini ele geçirme gayret ve girişimlerinde olduğunu söylemek, ancak hayali varsayımlar olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanların mevcut hükümet yönetiminden umutlarını kesip, askeri bir yönetimin bile bundan daha iyi olabileceği şeklinde düşüncelere sahip olmaları, Ülkenin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün tehlikeye düştüğü kanaatinde olmaları, Bunun yanında demokrasimizin yapıştırıcı temel omurgası olan laikliğin tehlikede olduklarını düşünmeleri karşısında, Bunları ifade etmeleri, dile getirmeleri, ülkenin silah zoruyla yönetimini ele geçirme amaçlarını ortaya koymaz. Ayrıca

Page 2: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:2

gerek yakalanan şahısların bir kısmının siyasi parti üst yöneticileri olmaları, Bir kısmının Türk Siyasi hayatında söz sahibi olan değerli isimler olmaları göz ardı edilerek, Bireysel özel görüşmelerdeki öfkeye dayalı, Dış dünyaya açılmayan ve öfke ile söylenmiş sözlerine bu kadar anlamlar yüklenmesi, Savcıların sanıkların leh ve aleyhine olan delilleri toplaması gerektiğine ilişkin temel soruşturma yükümlülüğünün göz ardı edilmesi, Bu insanların darbe taraftarı olmalarını, darbe girişimde bulunmalarını ortaya koymaz, koymamakta da sayın başkanım telefon konuşmalarının yasak delil kapsamında olduğunu ifade etmiştik. Telefon konuşmalarının biran için yasal olduğunu kabul edelim yasal yöntemle dinlenmiş olduğunu kabul edelim iki kişi telefonda konuşuyor diyor ki ya darbe bile olsa bundan daha iyi olur böyle diyor bunu kamuoyuna yansıtmıyor, birilerine duyurulsun diye söylemiyor. Beğensek de, beğenmesek de hayalindeki bir düşünceyi dile getiriyor bunu nasıl suç oluşturuyor. Şimdi hakaret suçlarından örnek vermek gerekirse sayın başkanım hakaret suçlarının oluşması için ne gerekir. Aradaki konuşmanın en az iki kişiyle hazır olduğu halde duyurulması, yada yapılan konuşmanın hakaret edilecek şahsa duyurulması amacıyla, maksadıyla yapılması lazım bu işin maddi unsuru, manevi unsuru bu bu olmadan yapılan konuşmanın hakaret suçunu oluşturmayacağı Yargıtay içtihatlarıyla ortaya konulmuş bir yargısal gerçek değil midir? Bu bir yargısal gerçek şimdi iki kişi telefonda konuyor, konuşmanın bütünü de verilmiyor. Arada konuşuyor ya darbe bile olsa bundan daha iyi kardeşim diyor varsayalım ki dedi bu darbe suçunu işlemeyi ortaya koyan bir delil midir? Kamuoyuna yansıtılmayan, belirli bir toplantıda, açık toplantıda söylenmeyen bu tür söylemler var olsa bile atılı suçun unsurlarını oluşturmaz. Buna aykırı savcıların yorum tespit ve değerlendirmelerinin hiçbir hukuksal yanı yoktur iddianame devam ediyor. Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, sayın başkan deminde söylediğim gibi hangi bu tür konuşma basına yansımış, nerede böyle bir yazı yazılmış bunlar yok ama savcıların bu yönde değerlendirme tespit ve istinatları var devam ediyor iddianame bazı askeri görevlilerle darbe yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıkları, nerde yapmışlar, hangi askeri şahısla yapmışlar, hangi yetkili şahısla yapmışlar yani varsayalım ki bir yüzbaşıyla, binbaşıyla bu görüşmeyi yaptılar Türk silahlı kuvvetlerinin tarihine baktığımız zaman emir komuta zinciri dışında darbe yaptığı ne zaman görülmüş yani böyle bir kaldı ki yapılan görüşmelerin içeriği yok bir an için Genelkurmay bu beyanları doğrulamıyor kabul etmiyor onu da ortaya koyalım Genelkurmay bunu kabul etmiyor, sanıklar kabul etmiyor, toplantı yaptıkları, görüştükleri diyor görüşme içeriği yok ama yakıştırmalı suçu burada görüyoruz. bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bununda dayanağı yok bunun için ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda belirtilen demokratik yollar dışında devleti ele geçirip kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, bunlarında dayanağı yok devam ediyor iddianame demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden sayın başkan yani 80 yıllık var olduğu sayılan bu hayali örgüt 80 yıl beklemiş AKP hükümeti kurulsun diye mi yani AKP hükümeti kurulduğundan itibaren bir daha iktidardan gitmeyecek mi? seçimle bile olsa halk bunu iktidardan alamayacak mı? böyle bir yaklaşım olabilir mi? savcılar nereden biliyorlar AKP hükümetinin iktidardan halk tarafından düşürülemeyeceğini, hangi bilgiye, bilgiye dayanarak söylüyorlar devam ediyor iddianame, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini uzun vadeli ve gizli amaçları olarak belirledikleri bununda hiçbir delili kaynağı yok bu amaçla Danıştay saldırısı öncesi ve sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, hangi eylemler sayın başkan yani bunu söylemek için delilini ortaya koymak lazım hangi eylem eylemler sonrasında Türkiye’de çeşitli olayların meydana geldiği, savcıların işaret ettiği olaylar hangileri, tarihi, evrakları, belgeleri bunlarda yok devam ediyor iddianame hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan atmosferde hükümetin yıkılması için uygun

2

Page 3: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:3

ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır. sayın başkan önce bir yuhalanma meselesine değineyim ondan sonra devam edelim dünkü savunmamda Avrupa insan hakları mahkemesinin bir başbakana yumurta atılması meselesini demokratik toplumun devamı için gerekli eleştiri unsurlarından kabul ettiğini, aksi yöndeki mahalli mahkeme kararlarının insan haklarına aykırı olduğunu ifade etmiştik. Yuhalama söz konusuysa bir suç oluşturuyorsa bunun yeri hakaret davasına ilişkin davaya bakacak mahkemenin yeridir. Burası bu mahkemenin görevi değildir. Kaldı ki başbakanın yuhalanması bir terör faaliyeti de değildir. O yuhalanan kişi hakkında ne işlem yapılmış bir adli işlem yapılmış mı onlara bakmak lazım şimdi, Laikliğe karşı eylem ve faaliyetlerin odak merkezi olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile belirlenen, mevcut hükümetin türban ile ilgili girişimlerini Anayasa ve yasalarımıza aykırı bulan ve iptal eden Danıştay kararlarından sonra; Başta Başbakan ve hükümet yetkililerin ve parti temsilcilerinin söz konusu kararı veren Danıştay Dairesi ve üyelerini hedef alan, hedef gösteren, Kapatma davasını açan Yargıtay C. Başsavcısı’na musalla taşı ve tabutları gösterip işaret eden, söylemlerinden sonra; Alçakça bir saldırı sonucu türban ile ilgili son Danıştay kararını veren mahkeme üyelerinden birinin öldürülmesi ve diğerlerinin yaralanması karşısında, bundan önce de buna benzer devlet kurumlarını hedef alan mevcut iktidar partisi temsilcilerine kamuoyunda tepki gösterilmesi demokrasinin bir gereğidir. Bunu alışmak zorundayız, kabul etmek zorundayız ne yapacaklardı yani burovamı diyeceklerdi. Bir başbakan bir pati temsilcileri yargı mercilerini hedef alan söylemlerde bulunduğu zaman ulamaya soralım dediği zaman bunu tebrik mi edeceklerdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında da görüleceği üzere; Toplumu yöneten siyasiler ve siyasi parti mensupları en sert biçimde eleştirilebilirler. Bunlara yapılan eleştirilerin dozunun sert ve incitici olması, demokrasinin olmazsa olmaz özelliklerinden biridir. İktidar veya muhalefet partilerinin veya temsilcilerinin sert eleştirileri kabullenmek zorunluluğu ortadadır. Ancak burada gözüken o dur ki; iddianame savcıları hükümetin yasal çerçevede eleştirilmesini ve protesto edilmesini tahammül edilemez bir durum gibi görmektedirler. Bütün yaklaşımları bu anlayış doğrultusundadır. Bununla da yetinmeyip bu protestoları ve eleştirileri terör örgütü faaliyeti gibi takdim etmeye çalışmaktadırlar. Ancak Cumhuriyet’i ve temel değerlerini kollayıp korumakla görevli Cumhuriyet Savcıları’nın, yürüttükleri soruşturmalarda yansız ve yasalardan, hukuktan yana olması gerektikleri bir yana bırakılarak, madalyonun hep bir tarafından bakma alışkanlıklarını sürdürdükleri, kendi ideoloji ve felsefelerini ve siyasi düşüncelerini soruşturmalarına ve iddianamelerine yansıttıkları görülmektedir. İddianamelerinde sadece hükümeti eleştirenlere ağır yaptırımlar getirilmesini talep ederken, bütün demokratik protesto eylemlerini terör faaliyeti gibi takdim ederken, Bütün protestoların yapılmasına laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olduğuna hükmedilen iktidar partisinin sebebiyet verdiği, Bu yasal protesto eylemlerinin hareket noktasının Anayasal protesto hakkını kullanan insanlarımız değil, bunlara sebebiyet veren hükümet ve iktidar partisi olduğunu bir yana bırakmış gözükmektedirler. iddianame devam ediyor, Bu eylemden sonra da Ergenekon terör örgütünün illegal amaçlarından vazgeçmedikleri, yine bahsedilen Milli Hükümet ile ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK tan el konulan belgelerde; bu iddiayı da ortaya koyan delil yoktur. Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yapılır 16 Kasım 2003 başlığı ile Milli Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır. Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Darbeden bahsetmediklerini kendi belgesinde söylüyorlar. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güç birliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya Ulusal Kanal ve diğerleri, Türk Ordusu şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir. Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut hükümetin düşürülmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir

3

Page 4: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:4

yapılanmaya gidilerek, Milli Kuvvetlerin oluşturulması, böyle bir iddia yok milli kuvvetlerin oluşturulması bu şekilde hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen, Yakamoz, Ayışıgı, Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını, sivil toplum kuruluşlarının Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlarına uygun olarak yönlendirme çalışmaları yaptıkları ve Ergenekon terör örgütünün gizli yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu kışkırtmak suretiyle hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı amaç etrafında toplandıkları örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle Ergenekon terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri’nde örgütlenmesi hem dosyadaki resmi evraklardan, hem de telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı, En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmiştir. İddianame böyle diyor. Şimdi sayın başkan savcıların iddianamedeki bu yine dayanaksız ve yanlı açıklamalarını görüyoruz. Bir kere siyasi parti lideri Doğu Perinçek’in yazılarından alıntılar yapılan görüşlerinde, siyasi bir çalışma metni gözükmektedir. Şiddet içeren bir unsura rastlanmamıştır. Bunun yanında siyasi parti ve kişilerin, toplumun her kesimi ile ilişki kurması, kendi siyasi projeleri çerçevesinde fikirlerini benimsetmeye çalışması, bu arada da ülkenin ayrılmaz parçası olan askeri şahıslarla da irtibat kurması, hangi demokratik ülkede suç sayılmıştır? Bizde de suç değildir. Yani askerlerin siyasi düşüncelerinden, sosyal düşüncelerinden yararlanmak ne zaman suç teşkil eder böyle bir şey yok yani askerlerin siyasi fikri olamaz mı? Askerler oy kullanmıyor mu? Askerlerin sandıkta oy kullanmasını yasaklayan kanun hükümleri mi var? İktidar partisi ve yandaşlarını ulusal birlik ve bütünlük karşısında, laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olması karşısında, bununla siyaseten mücadeleye yönelik planlar yapılıp projeler yapılması demokrasinin zaten gereğidir. Ülkede yaşayan herkesi, kendi anlayışları ve fikirleri doğrultusunda siyasi faaliyetlerle, karşı olduğu iktidardaki partiyi iktidardan düşürmeye çalışmak, kendisinin iktidara gelmesi için gayret göstermek, en tabii siyasi temel haktır. İddianame savcılarının, yanlı, dayanaksız tespit, yorum ve iddiaları ne Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamınca, nede evrakların gönderildiği söylenen Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca değerlendirmeye tabi tutulmamıştır, ilgili parti ve yöneticileri ile askeri şahıslar hakkında idari veya cezai işlem yapılmamıştır. Yani savcıların bu iddialarını Yargıtay Başsavcısı kaile almamıştır. Askeri savcılıklarda kaile almamıştır o halde bunlar görevlerini yapmıyorlar da bu iddianame savcıları mı görevlerini yapıyorlar onların değerlendirmeleri mi doğru bunu kabul etmek mümkün değildir. Yine iddianame savcılarının bütün iddialarını çürüten en önemli maddi vakalardan biri gerek 2008 tarihli Yüksek Askeri Şura kararları içerisinde ve gerekse önceki yıllarda, uyduruk ve MİT’in de bildirdiği üzere dedikodu örgütü olara nitelenen Ergenekon’a üye oldukları veya irtibatlı oldukları nedenleriyle hiçbir askeri şahsın askerlik hizmetine son verilmemiştir. O halde bu savcıların bu suç değerlendirmelerinin, nitelendirmelerinin, istinatlarının hiçbir yasal dayanağı yoktur. Bütün bu iddialar yani savcıların iddiaları Ergenekon örgütünün varlığına ve eylemlerine işaret etmeyeceği gibi, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’nın ciddiye almadığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2008 tarihinde iddianame savcılarınca yazı yazılıncaya kadar takip ve incelemeye almadığı, dedikodudan öteye gitmeyen iddialar olarak değerlendirdiği yönündeki yazıları karşısında maalesef hukukçu olan iddianame savcıları iddianame olarak ortaya koymuşlar delil olarak da dedikoduları kendi siyasal düşüncelerini ve yorumların ortaya koymuşlardır. Savcıların kişisel siyasi düşünceleri, felsefeleri, hayat anlayışları bir davanın delili olamaz sayın başkan bunu kabul etmek mümkün değildir. İddianame devam ediyor. 6 örgütün yapısı, üye sayısı, araç gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişliliği; Örgütün amaç suçları işlemek açısından yapısı, üye sayısı ve araç-gereç bakımından yeterli elverişliliğe sahip olduğu ele geçen dokümanlarda anlatılan yapılanmanın pratikte

4

Page 5: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:5

gerçekleştirildiği, sivil toplum açılımının da yapıldığı, medya kuruluşlarını yönlendirebilecek güç ve tasarrufa sahip oldukları, Ergenekon terör örgütünün üst kademesinde üniversiteleri yönlendirecek konumda insanların bulunduğu, tüm sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında toplayıp bu derneklerin üyesi dahi olmayan örgüt üyelerince gerçekleştirdiği ve planladığı eylemlerin niteliği, hangi eylemlere, hangi planlar, kimler. Soruşturma sırasında ele geçirilen silah ve mühimmat ile tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Sayın Başkan ele geçirilen silahların emanetteki toplam sayısı kaç tanedir. Yani toplam ruhsatlı ruhsatsız tabanca sayısı zannediyorum 25-30 tane ele geçirilen bomba sayısı var sayalım ki patladığını düşünelim 35-40 tane 50 tane, varsayalım bu diğer itirazları bir tarafa koyuyorum böyle bir hayal edelim yani 25-30 tane 50 tane bombayla, 30 tane tabancayla ihtilal yapıldığı nerde görülmüş, yine askeri şahıslardan bahsediyorlar tekrar ediyorum bu adam bu üst rütbeli görevliler ordu komutanlığı yapmış,.kuvvet komutanlığı yapmış insanlar binlerce askeri, uçağı, gemisi, tankı, topu, roketi varken darbe yapmayıp emekli olmayı mı beklemişler. Bu iddialarında hiçbir dayanağı yoktur. iddianame devam ediyor Ergenekon terör örgütünün yönetimindeki sivil toplum kuruluşları yönetici ve üyelerinin birçok askeri görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne irtibatı varmış irtibatta kurmuşta, bulunmuşta ne olmuş yani bizim insanlarımızın kendi askerleriyle merhaba demesi, yemek yemesi, konuşması, siyasi sosyal hukuki konularda değerlendirmede bulunması yasak mıdır? Eğer her askeri şahısla görüşüldüğünde, merhaba dendiğinde bu darbe hazırlığı mıdır? Bu nasıl mantıktır. Ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silahları suikast silahı nerde var sayın başkan, nerde suikast silahı yani el bombaları ve silahlardan yeterli sayıda elemanının silahlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu değerlendirteninde hiç dayanağı yor. Örgütün birçok medya kuruluşu ve yayın organını kontrolü altına alarak yönlendirdiği, bu alanda gizli ittifak yaparak gizli hakim güç olma konumuna ulaştığı. Örgüt üyelerinin toplumdaki kariyerli konumları sebebiyle kitlelere ulaşmada ve harekete geçirmede bu insanların rolü ile sıradan insanların etki alanlarının aynı olamayacağı herkes tarafından bilinmektedir. Sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün hem eleman hem kadrolaşma hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar ve silahlı üyeleri, örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç işlemiş ve işlemeye meyilli birçok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar yükleyip suç işlemeye teşvik edip gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay Suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak suikastlar için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, suikast yaptıracakları kişilere yakında darbe yapacağız ceza evinde fazla kalmazsın, hemen biz seni çıkarırız gibi vaatlerde bulundukları anlaşılmıştır. iddianame böyle diyor. Alparslan ARSLAN'ı da böyle bir ümitle suç işlemeye azmettirdikleri, bu konuda Alparslan ARSLAN'ın müebbet hapis cezası almasına rağmen halen çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan etmesi de örgütün hem darbe amaçlarını hem de bu tür eylem ve suikastları rahatlıkla gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve gereç ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir. iddianame böyle diyor ama yine savcıların mesnetsiz, hayali, yanlı, başı sonu belli olmayan kendi siyasi, sosyal görüş ve amaçlarını ortaya koyan suçlama ve yorumları ile karşı karşıyayız. Uyduruk dedikodu örgütü olduğu anlaşılan, devletin resmi kurumlarında, istihbarat birimlerinde ve en üst kademelerinde ciddiye alınmayan bu iddia ve yorumlarla, neredeyse iddianame savcıları dışındaki herkesi suç örgütü kurucusu, yöneticisi veya üyesi yapmaya elverişli yorumlarla zorlamalı olarak bir suç örgütü yaratılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Uyduruk dedikodu örgütü Ergenekon’u kimler kurmuştur? Hangi tarihte kurulmuştur? Somut olarak ne şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir? Tarihsel akışı içerisinde yöneticileri kimlerdir? Bunların yapılanma şekilleri, irtibatları nelerdir? Hangi somut suçları işlemişlerdir? Bunların hiç birisine getirilen bir açıklama yoktur. Ancak Türkiye’de işlenen bütün suçlardan, bütün terör örgütlerinden ve faaliyetlerinden bu uyduruk hayali örgütün sorumlu

5

Page 6: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:6

tutulmaya çalışıldığı, böyle bir anlam katılmaya çalışıldığı görülmektedir. Neredeyse Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana bütün yasal ve yasadışı eylem ve faaliyetlerden sorumlu tutulan Ergenekon örgütü ile ilgili somut hiçbir delil ortaya konulmamaktadır. Bu kadar kuvvetli ve devletin her kurumuna yaklaşık 80 yıldır ulaşabildiği ileri sürülen bu örgüt hakkında devletin hiçbir sorumlu makamının şimdiye kadar hiçbir işlem yapmaması da izah edilmelidir savcılarca, izah edilmelidir 80 yıllık hayali bu örgüt hakkında varsa eğer 80 yıldır bu Cumhuriyet hükümetleri, savcıları, hakimleri, istihbarat kurumları neden işlem yapmamışlar. Hukuk somut delil ister. Gazete televizyonların magazin haberleri mantığı ile yazılmış iddianame ile kimsenin cezalandırılması mümkün değildir. İddianame devam ediyor başlık örgütün silahlı bir örgüt olması. Yapılan operasyonlarda Ergenekon terör örgütünün hem kuruluş yapısı gereği hem amaç ve faaliyet alanları bakımından, hem de örgütün sivil unsurlarının oluşumu açısından silahlı bir örgüttür. Yasa gereği silah taşıma yetkisine sahip olan asker, polis vb. örgüt üyelerinin ruhsatlı silahlarının örgütün amaçlarını gerçekleştirme amacıyla edindiklerinden söz edilemeyeceğinden örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilmesinde bu kişilerin ruhsatlı silahları dikkate alınmamıştır. Alsalardı ruhsatlı silahla suç işlenmez mi gerektiğinde işlenir ama somut delil ortaya konulmalıdır. Ancak bu kişilerin ruhsatlı silah edinme imkânlarına karşın sahip oldukları ruhsatsız silah ve mühimmat ile diğer örgüt üyelerinde ele geçen çok çeşitli silah ve mühimmat örgütün silahlı bir terör örgütü olması açısından yeterli bir delildir. Sayın başkan şimdi burada yargılanan sanıklardan bir kısmı asker kökenli, polis kökenli şahıslar devletin yasal görevleri çerçevesinde birçok anlaşılan operasyona katılmışlar, görevlendirilmişler görevleri bu bu arada ruhsatlı silahların yanında kendilerine verilen silah ve malzemede kullanmışlar bu insanların hayatı silahla, bombayla, el bombasıyla geçmiş onla yatıp onla kalkmış neredeyse onu yastığı gibi değerlendirmiş elbette ruhsatsız silah bulundurmak, ruhsatsız bomba bulundurmak suçtur fakat bu ruhsatsız bomba silah bulundurma fiillerinin yasadışı örgütle bağlantısını ortaya koyan bu suçun nihai amacı için istinat edilen suçun nihai amaç için kullanıldığını, kullanacağını işaret eden ne vardır. Sadece savcıların yorumları vardır. Delilsiz olmaz delilleri ortaya konulmalıdır. Ergenekon terör örgütünün hücre yapılanmalarında ele geçirilen patlayıcı maddelerin miktarı göz önüne alındığında iddianamede öyle diyor bu miktarda patlayıcı maddelerin legal amaçlarla bulundurulmasının mümkün bulunmadığı, ya da iddia edildiği gibi çöplükten alınacak kadar az olmadığı, miktar olarak Ergenekon terör örgütünün amaç ve faaliyetlerinde kullanmaya yetecek kadar bomba ve patlayıcı madde ile mühimmatının bulunduğu görülmektedir. Bizim söylememizin dışında bu bombaların bir yerde kullanıldığı ortaya koyan bir delil mi vardır. Sanıkların savunmasının aksini ispat eden yasal bir delil mi vardır. Yada bu ortaya konulan bombalar, silahlar vesaire somut bağ ve delilleri ortaya konmuş mudur? İleriki bölümlerde bunları da işaret edeceğiz. Suikast silahı olarak bilinen dürbünlü Kanas uzun menzilli nişancı tüfeğinin de örgütte bulunması, örgütün belgelerinde yer alan gerektiğinde suikast yoluna başvurulması amacıyla da tamamıyla örtüşmektedir. Sayın başkan askerler biliyorsunuz neredeyse her gün PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle ilgili çatışmaya girmekte, bunların silah depolarına, mağaralarına ulaşmakta orda buldukları bu tür bir silahı vesaire de zaman zaman hatıra gibi almaktadırlar şimdi bu Kanas denen silah kimde bulunduysa şahsın duvarında mı asılı yoksa gizli mi? eğer bir suikast silahı olarak kullanılacaksa bu silahın ortada bırakılması filan söz konusu değildir ancak bizim insanımız silaha meraklıdır. Çeşitli silahlara, tabancaya meraklıdır. Karadenizliler daha çok meraklıdır evinde her ruhsatsız silah bulunduranın terör örgütü üyesi olduğunu söylemek mümkün müdür? Bunun somut bağı, delilleri nedir yani Karadeniz’deki yaşayan her insanımızı ava meraklı yivli, setli tüfek bulunduran her insanımızı terör örgütü mensubu, bu silahları da terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde bulunan silah mı sayacağız bu mümkün değildir yine bununla ilgili olarak şüpheli Vatan Bölükbaşoğlu'nun TİT adına hareket ettiğini ve bu amaçla suikast yapmak için yaşı küçük kişilere tekliflerde bulunduğu, Emin Caner Yiğit’in ölüm Allah’ın emri emir kuluyuz. TİT yazılı

6

Page 7: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:7

üzerinde silah bulunan Türk bayrağı resminin çıktığı, geçmişte Semih Tufan GÜLALTAY’ın da TİT örgütü adına, Akın BİRDAL’a suikast eylemini gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. E sayın başkan adamın üzerinde bayrak çıkmış yazı bulunan TİT ile Ergenekon’un bağlantısı ortaya koyan somut ne var somut belge, bilgi ne var yok Vatan Bölükbaşoğlu kastettikleri savcıların başbakana suikast girişimleri vesaire bu ne kadar hayali ceza hukuku bakımından hiçbir önemi olmayan iddia olduğunu ortaya koymuştuk şimdi Akın Birdal’a suikast eyleminin bu davayla, bu sanıklarla ilgisini ortaya koyan ne vardır. Yani zamanında suç işlenmiş kişisel suçları alt alta, yan yana koyup yeni bir örgüt yaratma girişimini kabul etmek mümkün müdür? Zamanında işlenmiş suçlar yan yana konulduğunda, alt alta koyulduğunda bunların bir arada organize edildiğini ortaya koyan ne vardır. O Akın Birdal davasına bakan Hakim ve savcılar işlerini yapmamışlar mıdır? Bunları öngörmemişler midir? Yargıtay üst denetimini yaparken atlamış mıdır? Netice itibariyle insanların ruhsatlı silahlarını, resmi görevlerinin kendine verilmesi nedeni teslim edilen silahlarını bile örgüt silahı gibi takdim etmeye çalışan bu düşünce sistemini suçlama biçimini hukuku ve mantığa aykırı olduğundan kabul etmiyoruz. Şimdi iddianame devam ediyor Yapılan aramalar neticesinde 39 adet el bombası, 2adet içi boşaltılmış el bombası, 11 kg C-3 patlayıcı, 1160 gr tahrip kalıbı, 1 adet gaz bombası, 10 adet fünye, 5 adet işaret fişeği, 3 adet sis bombası, 21 adet TNT kalıbı, 1 adet yangın bombası, 84 adet kapsül, 24 adet ateşleme çakmağı, 50 metre infilak fitili, 35 adet çeşitli boylarda infilak fitili, 1 adet eğitim bombası, 2 adet demir çubuk içerisinde patlayıcı, 18 gr Emolite marka patlayıcı, 13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibattık fitili, 3adet golden ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit, 3 adet uzun namlulu tüfek, 4 adet ruhsatsız av tüfeği, 21 adet ruhsatsız tabanca, 3 adet kuru sıkı tabanca, 34 adet şarjör, 1074 adet dolu fişek, 73 adet av fişeği, 1 adet susturucu, 2 adet içi boşaltılmış havan mermisi, 9 adet içi boşaltılmış uçaksavar mermisi, 2 adet kasatura, Saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz ve 7 adet bıçak, 3 adet muşta ele geçirilmiştir. Şimdi iddianame böyle diyor yakalanan bu silah ve patlayıcıların sahipleri kim, silah patlayıcı madde hangi şehirlerde, nerelerde bulundukları, bu silahların tekrar söylüyoruz ev ve işyerlerinin duvarında asılı olup olmadığı, Yoksa bilinen örgütlerin yaptığı gibi çeşitli yerlere gizlenmiş olarak mı saklandığı, Bu patlayıcı ve silahları bulunduran şahısların önceki görevlerinin ne olduğu, Bu silahlarla ilgili sanıkların savunmasının ne olduğu konusunda savcıların iddianamede yer vermediği görülmektedir. Bu savunmalara bu listenin yanında açıklama getirilmemesi ilginç gözükmektedir. Yakalanan sanıkların bir kısmı resmi görevleri sırasında terörle ve terör örgütleri ile mücadelede yer almışlardır. Bu şahısların terör örgütleri ile girdikleri çatışmalardan sonra ele geçirilen bazı el bombaları ve silahları hatıra olması ile alarak evlerinde açıkta görünür vaziyette muhafaza etmişleri bunların bu niyet ve kastını ortaya koymaktadır. Çok gizli ve tehlikeli, bir o kadar da tecrübeli olduğu ileri sürülen bu örgütün yine görevleri sırasında çok ciddi askeri eğitim aldıkları anlaşılan sanıklar tarafından ulu orta evlerinde silah malzemelerini bulundurmaları örgüte savcıların vehmettikleri özellikleriyle de bağdaşmamaktadır. Sanıklar arasında adı geçen iddianamede Şener Eruygur eski bir kuvvet komutanıdır. Hurşit Tolon 1. Ordu Komutanlığı yapmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nda en üst görevlerde bulunmuşlardır. Diğer asker emekli şahıslar da önemli terörle mücadele faaliyetlerinde bulunmuş şahıslardır. Üstelik örgüt ve mensuplarına atfedilen yetenek tüm devlet kurumlarında söz sahibi olmalarıdır. Başta Ordumuz ve diğer önemli kurumlarımız içinde yapılanmışlardır böyle diyor. Ama Genelkurmay Başkanlığının açıklama ve uygulamaları tam aksi yöndedir. MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazı ve açıklamaları da tam aksi yöndedir. Yine iddianame içindeki desteksiz açıklamalara göre; bu örgüt neredeyse Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri faaliyettedir. Tekrar ediyoruz ordu komutanlığı yapmış, kuvvet komutanlığı yapmış insanlar ellerinden binlerce askeri, gemisi, uçağı, bombası, roketi varken darbe yapmayıp ta eğer niyetleri varsaydı böyle bir şeye görevlerindeyken yaparlardı. Yani bu insanlar bu kadar askeri tecrübeye sahipken Türkiye Cumhuriyetinin ordusunu yönetme görevini yerine getirmişken bunu yapmamışlarda emekli

7

Page 8: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:8

olmayı beklemiş yukarda savcıların işaret ettiği 30-35 tane silah, bombayla mı darbe yapmak niyetine girmişler böyle bir mantık olabiliri mi? böyle bir şey olabilir mi? savcılar yine TİT’ten bahsediyorlar Çanakkale’deki başbakana suikast yapacak adamdan bahsediyorlar tekrar söyleyeyim bu adam internette, telefonlarda silah arıyor bulamıyor. Çanakkale’de bulunuyor fakat bu kadar silahlı olduğu ileri sürülen örgüt ellerinde tabancası vesairesi varken bu adama göndermiyor adama telefonlarda, internette yalvarttırıyorlar. Allah aşkına bana bir silah verin diye nasıl bir mantık, nasıl bir yorum yani eğer bu silahlar örgütünse örgütsel amaçlı kullanılıyorsa Çanakkale’deki adama bir tabancacık niye göndermemişler adam yalvar yakar olmuş, böyle bir şeyi hangi mantıkla izah edeceğiz netice itibariyle dava konusu silahların hayali örgütle ilgisi olduğu, suikast eylemlerinde kullanılacağı gibi iddialar sadece savcıların dayanaksız yorumlarından ibarettir. iddianame devam 8 başlık silahlı örgüt mensupları ve eylem tetikçi grupları. Örgüt üyelerinden Abdullah ARAPOĞULLARI, Abdulmuttalip TONÇER, Ali KUTLU, Coşkun ÇALIK, Emin Caner YİĞİT, Erol ÖLMEZ, Kahraman ŞAHİN, Muhammet YÜCE, Murat ÇAĞLAR, Özer KORKMAZ, Saipir Deblelvitze, Selim AKKURT, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun örgütün silahlı tetikçi grubunda yer aldıkları, Sayın başkan savcının bunu söylemesi için bu istinadı yapabilmesi için kimin, ne zaman, nerede, hangi eylemi yaptığı üzerinde hangi silahların bulunduğu, kime karşı ne eylemi yapmayı planladıkları yada yaptıklarını, hangi emir komuta içerisinde yaptıklarını, bunların üst bağlantılarının kimler olduğunu ortaya koymaları gerekir bu geçmişte bir kısmı sabıkalı olduğu anlaşılan şahısları alt alta koyarak yada bunların daha önce işledikleri başka yargılama konusu olmuş suçlardan bahisle onlar ima edilerek bunlar örgütün tetikçi grubudur demek mümkün mü? Nerde bunun yasal delilleri böyle bir değerlendirmenin hiçbir hukuki dayanağı olmadığı açıktır. İddianame devam ediyor Şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK'in örgüte ait bomba ve silahları gizledikleri, şimdi sayın başkan bu şahıslarla ismi verilen şahıslarla diğer sanıkların bağ ve ilişkisini somut olarak ortaya koyan nedir. Bu silah ve patlayıcıların kişisel suç oluşturan eylemlerin dışında örgütsel bağ ve ilişkisini ortaya koyan hangi delil vardır. Bu silahlar yada patlayıcılar hangi olayda kullanıldığı konusunda tarih, yer, zaman, kişi ortaya konularak hangi suç ortaya konulmuştur. İlerde bunlarla ilgili açıklamalarda bulunacağız ancak burada bu delillere savcıların yer vermemesi karşısında ve bununda somut delil olmaması karşısında örgüte ait silahları gizledikleri yönündeki savcıların değerlendirme ve istinatlarında hiçbir hukuki dayanağı yoktur. İddianame devam ediyor Şüphelilerden Arnavut Sami kod Sami HOŞTAN, Emin Caner YİĞİT, Tanju OKAN, Hüseyin Gazi OĞUZ, Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN, Yusuf TUNCER, Yusuf GÖRÜM, Asim DEMİR, Ergün POYRAZ, Muhammet YÜCE, Vedat YENERER, Hayrettin ERTEKİN'in ruhsatsız silah sahibi oldukları, ne olmuş ruhsatsız silah sahibi iseler ilgili asliye mahkemelerinde davları görülür, görülmüştür ancak bu bireysel silahların dava konusu örgütle hayali örgütle bağ ve ilişkisini ortaya koyan ne vardır. Yoktur yoktur onun için buraya da yazılmamıştır. Bu konuda da ilerleyen bölümlerde gerekli açıklamalar yapılacaktır. İddianame devam ediyor. Şüpheliler İlhan SELÇUK, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU, Hayrettin ERTEKİN, Fikret EMEK'in ruhsatsız av tüfeği sahibi oldukları Ergenekon terör örgütünün silahlı üyeleri oldukları, Sayın başkan köylere çıktığımızda neredeyse köylümüzün yarısından çoğunda av tüfeklerinin ruhsatı yoktur. İnsanlarımızda da av tüfeği ruhsatı almak zul gelmektedir. Bu silahların bu kişilere aidiyeti aynı zamanda örgütsel bağını ortaya koyan ne vardır. Hiçbir şey yoktur iddianame devam ediyor. şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Fikret EMEK, Yaşar ARSLANKÖYLÜ ve Hayrettin ERTEKİN' in bıçak, muşta, kılıç, pala ve benzeri silahlara sahip oldukları dosyada mevcut arama ve el koyma tutanakları ile ekspertiz raporlarından anlaşılmaktadır. Sayın başkan muştayla, av tüfeğiyle darbe yapma iddiası gerçekten ilginçtir ben böyle muştalı darbe tarihte hiç duymadım muştalı terör örgütü de duymadım fakat muştalı av tüfekli darbe iddiası gerçekten hiçbir dayanağı olmayan bir şeydir örneğin İlhan Selçuk 80 yaşında yakın polis korumasında korumaları olmadan hiçbir yere gidemez ama fırsat bulup av

8

Page 9: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:9

tüfeği ile hükümete darbe yapacak silahlı isyanda bulunacak yani garip gelmiyor mu? İlhan Selçuk polis korumasında her yere polisle gidiyor gittiği geldiği her yerden polis haber veriyor sağa sola, oraya gidiyoruz buraya gidiyoruz diye şehirler arası hareketleri bile polis kontrolünde ama İlhan Selçuk av tüfeğiyle darbe yapacak bu nasıl bir şey özellikle Fikret Emek ifade ve kayıtlarından anlaşıldığı üzere; onlarca çatışmaya girmiş, birçok yerinden vurulmuş, bazı organlarını çatışmalarda yitirmiş bir gazimizdir. Silah ve askeri eğitimi en üst düzeydedir. Vücudundaki ağır yara ve ameliyatlara rağmen görevini sürdürmüştür. Bu gazimizin birine suikast düzenlemesi için öyle silaha vesaire ye ihtiyacı yoktur. Yeterli askeri eğitime sahiptir ancak, Ancak; girdiği çatışmalar ve terör örgütlerinin boy hedefi olması nedeniyle kendi güvenliğini sağlamak için kendi mantalitesiyle doğru veya yanlış bulundurduğu kişisel silah ve patlayıcıları şimdi örgütün silahı gibi gösterilmektedir. Kaldı ki bu silah ve patlayıcıları kendi kabul ediyorsa diğer itirazlar bir yana ne acıdır ki ömrünü, sağlığını, hayatını terör örgütleriyle mücadeleye ayıran biri şimdi; önyargı ile yürütülen soruşturma nedeniyle terörist muamelesi görmektedir. Bu acıdır sayın başkan İddianame savcıları; sanıklarda bulunan bireysel silahların örgütsel bağ ve ilişkilerini ortaya koymadan, herhangi bir delile dayanmadan yaptıkları bu suçlamalar; hukuka açıkça aykırıdır. İddianame devam ediyor 9 Örgütlenme eylem ve faaliyet alanları; Örgüt belgeleri ve elde edilen delilerden, Ergenekon terör örgütünün değişik alanlarda örgütlenmek ve taban oluşturmak için faaliyetlerde bulunduğu, örgütlenmeye masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz İstihbaratı’nın örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş, buna göre yapılan örgütlenmenin tespit edilen faaliyetleri demişler sayın başkan nerdeyse yaş haddinden emekliniz geldi Masonik Bilderberg örgütü nasıl yapılanıyormuş bir bilginiz var mı? savcılar diyorlar ki bu örgüt masonik bilderberg örgütü gibi yapılanmış bu dosyada masonik bilderberg örgütünün yapılan şekliyle ilgili bir değerlendirme, bir rapor var mı? nerde bulmuşlar bu masonik bilderberg örgütü gibi yapılandığını bu örgütün örgüt hayali yapılanması da hayali alman Nazi örgütlenişi gibi örgütlenmişler Naziler nasıl örgütleniyormuş iddianameye koysalardı bizde öğrenseydik neleri benziyor, neleri benzemiyor yani İngiliz istihbaratının örtülü örgütlen modelleri varmış onun gibi örgütlenmişler nerde bu örgütlenme biçimi, hani bunun belgeleri, bilgileri, dayanakları hatta yetmiyor bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş böyle dayanaksız, mesnetsiz suçlama olabilir mi? bu kadar geniş bir hayal hayal ürünü iddianamede yer alabilir mi? şimdi 1965 yılına kadar hazırlık aşamasını tamamlamış NATO’nun yan kuruluşu NATO’dan öncede var ama savcılar böyle İngiliz istihbaratı falan bahsediyorlar. NATO’dan temin edilmiş bir örgütlenme biçimi yok nerde bunun belgeleri, yani bu adamlar NATO’nun yan kuruluşuysa savcılar böyle iddia ediyor bunlar NATO’nun yan kuruluşu diyor böyle tarihsel kendi duyumlarını tarihi dokümanları da elverişli olmayan kişisel düşüncelerini her şeyi ters düz ederek bir suç istinadı biçiminde ortaya koymaları kabul edilemez dayandıkları örgütün temel belgesi yok 80 yıllık örgütün temel belgesi yok ne var 2001 yılında yakalanan Tuncay Güney’in beyanları vesaire var bunu devletin resmi makamları yalanlıyor. Gayri ciddi buluyor, ama 80 yıllık örgütün dayanağı da Tuncay Güney’in beyanları gözüküyor. Tuncay Güney’in kendiside yalanlıyor yani 2001 yılına kadar 80 yıllık örgüt yeniden yapılanma vasaireye gitmek için hiçbir çaba sarf etmemiş mi? o NATO mensupları, NATO örgütleri bunu akıl edememiş mi? Tuncay Güney mi akıl etmiş NATO koskoca uluslar arası teşkilat hiç kafası çalışmamışta Tuncay Güney bunları ortaya çıkıncaya kadar Tuncay Güney’den medet mi ummuş bu nasıl bir mantık kaldı ki Tuncay Güney’in bahsettiği dokümanların çoğunu yada suçlamaların çoğunu internette, kitapçılarda, tarih kitaplarında bolca olduğu bilinmektedir. Bu nedenle de zaten MİT, Genelkurmay ve emniyet genel müdürlüğü bu bilgi ve bilgileri önemsememiştir. Eylemler olarak faaliyetleri bakımından iddianame devam ediyor. A- Yurt İçi Ve Yurt Dışı Örgütlenmeye Yönelik Faaliyetler, 1 Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızarak örgütlenme

9

Page 10: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:10

faaliyetleri, sayın başkanım Genelkurmay diyor ki bizim içimizde böyle bir faaliyet yok ayni Genelkurmay başkanlığı doğru söylemiyor savcılar doğru söylüyor. 2 Devlet içine sızarak yapılanma ve örgütlenme faaliyetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, Genelkurmay emniyet genel müdürlüğü2008 yılına kadar farkında değil 80 yıllık örgütün farkında değil, MİT 2002’de mektup gelinceye kadar farkında değil, Genelkurmayın 2003-2006’da gönderilen mektupla haberi oluyor böyle devlet içine sızdırılmış uyduruk hayali örgüt olur mu? Devam ediyor iddianame, 3 Sivil Toplum Kuruluşları içinde örgütlenip, gizlice yönetme ve yapılanma faaliyetleri, Medya ve yayın organlarının kontrol altına alınıp hakim güç olma faaliyetleri, 5 Kontrol altındaki medya kuruluşlarıyla dezenformasyon amaçlı faaliyetler, 6 Terör örgütü kurup yönetme ve terör örgütleriyle işbirliği yapılması faaliyetleri, 7 Sendikalar ve işçi örgütlerini tek merkezden yönetme faaliyetleri, 8 Üniversitelerde gençlik teşkilatlarıyla örgütlenme faaliyetleri, şimdi diğerleri bir yana ya bu 80 yıllık örgütün gençlik yapılanması, üniversite yapılanması nerede sayın başkan üniversite öğrencisi sanığınız var mı? Ben göremiyorum soruşturulan üniversite öğrencisi sanık yok mu? Yok, hangi terör örgütünün Türkiye genelinde ses getiren, eylemler yapan terör örgütünün üniversite yapılanması yok, mahalle yapılanması yok bunlar nerede sayın başkan 80 yıllık örgüt bunu becerememiş mi? 80 yıllık Nato destekli içinde bir sürü en üst seviyede askeri uzmanın olduğu bu örgüt bu hayali örgüt mahalle yapılanmasını, semt yapılanmasını, şehir yapılanmasını, üniversite yapılanmasını bitirememiş mi? Tüm kamu personeli ile siyasi kişiler hakkında istihbarat toplama faaliyetleri, Sistemle barışık olmayanların örgüte alınması, İllegal kişileri örgüte alıp kullanma, bunların hiçbir dayanağı yok sayın başkan bunların hiçbir dayanağı yok. Yani 80 yıllık örgüt kendi adamlarını yetiştirememiş Nato destekli örgüt kendi operasyonel insanlarını yetiştirememiş basit adi suçlardan sabıkalı, galiz küfürlerle ortalıkta konuşan, yaptığını her yerde anlatan insanları mı kullanacak. Yakalanacağı hemen belli insanları mı kullanacak örgüt hemen ortaya çıksın diye NATO’nun ne tür istihbarat elemanları, ajanları kullandığı konusunda sayın savcıların bir fikri var mı? NATO’dan bir sorsunlar bakalım yetiştirilen istihbarat elemanlarının operasyon elemanların hangi eğitimlerden geçtiği, hangi niteliklerinin kazandırıldığı iddianame devam ediyor B- örgüte gelir getirecek illegal faaliyetler, Mafyanın kontrol altına alınması faaliyetleri, Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması faaliyetleri, Kamu ve hazine arazilerinin illegal olarak satılması, Bankalardan hackerler yoluyla para çekme, Kimyasal silah üretim ve ticareti, Hava kargo ticareti kara para aklamak için, Naylon dini içerikli vakıflar kurulması, Naylon şirketler kurulması, İnsan kaçakçılığı ticareti, Sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla yardım toplama faaliyetleri. Sayın başkan bunlar sıralanmış hiçbir delili yok 80 yıllık örgüt NATO destekli örgüt, NATO’nun yan kuruluşu olduğu söylenen örgüt daha para sahibi olmamış 1999 yılından sonra para sahibi olacak bu ne kadar akılsız bir örgütmüş, ne kadar beceriksiz bir örgütmüş, herhalde dünyada hiç böyle bir örgüt yok C iddianame devam ediyor, Elde Edilecek İllegal Gelirlerin Aklanması, Ticari şirketler kurulması, Holdingler kurulması, Bankalar kurulması, ilaç kimya sanayi kurulması, Özel güvenlik şirketlerinin kurulması, Hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları, Yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından rant elde etmek, Kargo ve taşımacılık şirketleri kurulması, faaliyetleri, Dezanformasyan faaliyetleri peki örgüt bunlarla ilgili ne yaptı şimdiye kadar bu hayali örgüt 99 yılına kadar yapmamış bu uyduruk belgeye göre bundan sonra yapacak ne yapmış eğer savcıların genel suçlama mantığından hareket edilirse sayın başkanın Türkiye’de aklınıza gelebilecek bütün ticari şirketleri, bütün sendikaları, bütün hazine alım satım işlemlerini hepsini neredeyse 80 milyon insanı ya buda Ergenekon elemanı dedikleri anda bu örgütün içine katmaları mümkündür. Böyle bu kadar sınırsız, bu kadar ölçüsüz, bu kadar dayanaksız suçlama olabilir mi? iddianame devam ediyor D- Amaçlarına ulaşmak için silahlanma ve şiddet eylemlerine yönelik terör örgütü kurulup yönetilmesine ilişkin faaliyetleri, Çeşitli yollarla psikolojik harp yöntemlerinin kullanılması yoluyla darbe zemini için ülkede kaos ortamı oluşturup etnik çatışma çıkarma faaliyetleri, Siyasileri dize getirmek için suikast yapılması faaliyetleri, Suikastlar ve provokasyonlar için silahlanma

10

Page 11: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:11

faaliyetleri, Suikastlar için hücre yapılanması şeklinde timler oluşturulması, Devlete ait gizli belgeleri elde edip Ergenekon terör örgütünün amaçlarına uygun olarak kullanılması eylem ve faaliyetleri, Ergenekon terör örgütünün amaçları arasında bulunan bilginin paraya dönüşebilmesi amacıyla yapılan istihbarat ve bilgi toplama faaliyetleri, Kurulan özel güvenlik şirketlerinin bu amaçla istihbarat kullanılması faaliyetleri, Dernek üyelerini silahlandırıp, silahlı eğitim verme faaliyetleri, Kurulan dernek ve vakıftan gelir elde etmede kullanma faaliyetleri, olarak tespit edildiği, bu faaliyetlerinin tümünün örgütsel içerikli dokümanlarda yazılı olduğu ve yazılı kararların tamamının uygulamaya geçirilip eyleme dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Sayın başkan birincisi gerçekten garip durmaktadır. Bu kadar faaliyette bulunan savcıların iddiasına göre bir örgütün varlığından Genelkurmayın habersiz olması mümkün mü? MİT’in habersiz olması mümkün mü? Emniyet genel müdürlüğünün habersiz olması mümkün mü? Türkiye Cumhuriyeti çadır devleti mi? hani bu adamları paraları, parasal hareketleri bu kadar faaliyette bulunmuşlar nerde ben soruyorum bu kadar faaliyette bulunmak için böyle 1-2 bin dolar falan yetmez, milyon dolarların konuşulması lazım nerde bu para 80 yıllık örgütün parasal hareketleri nerde hangi şirketler bu örgütün faaliyetleri içinde yer almışlar yapılanmışlar bunların hiçbiri yok savcılar diyor ki bakınız yazılı kararların tamamı uygulamaya geçilip eyleme dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Nerden anlamışlar, nerden anlamışlar yani anladıkların sebeplerini ortaya koysunlar bizde anlayalım e cevaplarını verelim savcının anladım demesiyle, eyleme dönüştürüldü demesiyle bu işin maddi vakanın gerçekleştiği anlaşılmıyor ki; nerde kaldı CMK’nun 170. maddesi delilleri ortaya koyma zorunluluğu, bu kadar geniş bir suçlama biçimi, desteksiz, akla mantığa aykırı suçlama biçimiyle hareket edilirse sayın başkan heyetiniz dahil savcılar için herkes Ergenekon sanığı olabilir ucu bucağı açık kolay belki aralarında yarın öbür gün kavga ederlerse birbirlerini de Ergenekonculuğuyla suçlayabilirler. Böyle bir geniş suçlama mantığı mantalitesi olabilir mi? iddianame devam ediyor E- Belirtilen Faaliyetlerle Alakalı Örgütsel Doküman ve Deliler Yukarıda belirtilen eylem ve faaliyet alanları tamamen ERGENEKON terör örgütünün yapılanması ve yönetilmesine ilişkin olarak hazırlanıp uygulamaya konulan belgelerden ortaya çıkarılan faaliyetler olup, belgelerdeki birçok hedef alanda Ergenekon terör örgütünün örgütlenmesini ciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Sayın başkan ne oluşturulmuş oluşturulan şeyleri savcılar bir sıralasınlar bakalım bize yasal delillerini, paralarını bir koysunlar önümüze yani hukuka aykırı bu kadar suçlama olabilir mi? devam ediyor iddianame şüpheliler Zafer kod Muzaffer TEKİN, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen, Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanında, Ergenekon terör örgütünün almış olduğu ilke ve prensip kararlarının teorik olarak pratiğe geçirilmesi ve kusursuz olarak örgütlenmenin her alanda yapılabilmesi için uygulanacak süreçler ve stratejileri açıkça anlatıldığı, bu belgenin sadece bu üç şüphelide bulunması da Ergenekon terör örgütünün gizli yapılanma süreçlerini sadece örgütün üst düzey yöneticileri eli ile yürüttüğü, alt düzey örgüt üyelerine bu konuların tamamının anlatılmayıp, yeri ve zamanı geldikçe örgütlenmeye paralel olarak anlatılmaktadır. Böyle diyorlar savcılar şimdi delil bu yani bütün bu faaliyetlerin, bütün bu çalışmaların savcılara göre hayata geçirildiği anlaşılan yapılanmaların delili bu mu? Delil dedikleri şey sanıklar kabul etmiyor. 2001’den beri ortalıkta dolaşıyor, devletin başbakanı ciddiye almıyor zamanında, Genelkurmay başkanı ciddiye almıyor işlem yaptırmıyor, emniyet genel müdürlüğü kayda almıyor elinde belgeler. MİT ciddiye almıyor ama bu uyduruk belge yada neyse bütün bu faaliyetlerin delili gibi takdim ediliyor. Bunu kabul etmek mümkün mü? Kaldı ki tekrar ediyorum bu dokümanlar 2001’den beri anlaşılan o ki internette, piyasada, mektuplarda dolaştırılıyor. Bu dokümanların bir yada birkaç kişide bulunmasının örneğin emniyetten emekle birinde, askerden birinde, MİT’ten birinde bulunması halinde hatta bu operasyonun değerlendirmeyi raporları hazırlayan başbakana, Genelkurmay başkanına takdim eden şahıslarda bulunması halinde onlarda Ergenekon terör örgütünün sanığı mı olacaklar, onlarda bu suçun failimi olacak, onların arasında da bağ mı kurulacak. Sanıkların kabul etmediği bu belgenin tesadüf olarak orda bulunup bulunmadığını ispat etmek savcıların görevidir. Bunun

11

Page 12: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:12

tesadüfen orda bulunmadığının delilleriyle ortaya koymalıdırlar. Eğer bu dava dosyasında insanların suçla alakası olsun olmasın çarşaf çarşaf telefonları, faksları, adresleri ve özel hayatları, internet adresleri her gün medyada yer almaktadır. İddianame savcılarının üstün gayretleri ve başarıları neticesinde ortaya çıkan bu özel bilgilere sahip şahıslara yansımış medyaya örneğin A örgütünden biri örgüt belgesi gönderilse akasından da polise telefon etse o evrak gönderilen şahıs A örgütünün üyesi mi olacak sayın başkan tekrar ediyorum tekrar ediyorum bu davayla ilgisi olsun olmasın binlerce insanın telefonları, adresleri, farkları iddianame ve eklerinde var bu başlı başına insan haklı ihlali diyelim ki; ismi dünyada bilinen Türkiye’de bilinen herhangi bir terör örgütü rast gele 3- 5 kişiye evrak gönderdi örgütlerin isimlerini vermek istemiyorum, mail gönderdi o şahıslar hemen o örgütlerin elemanı mı olacak, eğer savcıların mantığından hareket edersek öyle olması lazım ama hukuk böyle demiyor hukuk diyor ki delil lazım, belge lazım ve bu delil ve belgelerinde hukuka uygun yöntemlerle temin edilmesi lazım. Tekrar ediyorum bu mantaliteyle hareket edildiğinde savcıların dışındaki herkesin bu hayali örgütün yada bir başka örgütün mensubu olduğunu ileri sürmek, dava konusu yapmak mümkündür. Ama bunu akılla, mantıkla, çağdaş hukukla bağdaştırmaksa mümkün değildir. F iddianame devam ediyor. Devletin yeniden yapılanması, Devletin Yeniden Yapılanması isimli örgüt belgesinin içinde çalışmanın amaç ve kapsamı başlığı altında, yeni bir teşkilat yapısı oluşturma ve uygulamaların temel hareket noktalarını oluşturacak, tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak alt başlığı içeriğinde; bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin ayrıntılı anlatılmaktadır. Yapılanma başlığı adı altında; Biz toprak üstünde yürürken ve hatta ağacın dalları arasında onun meyvesini yerken dahi o ağacın var olmasını sağlayan elma ağacının meyvesini asla göremeyiz. Kökleri görmek ister ve toprağı kazıp kökleri açığa çıkarırsak, artık elma ağacı yoktur. Geride kuru dallardan oluşan bir odun yığını kalır. Henüz yolun başlangıcında olan bizler, sahip olduğumuz imkânları bir elma çekirdeği olarak algılamalıyız. Doğru tanımlanmış amaç ne, doğru gerekçeler neden, doğru sistem nasıl, doğru mekânlar nerede, doğru zamanlama ne zaman, doğru kadrolar kimlerle ve sabırla geçecek doğru süreçler… Bu zincirin tüm halkalarının bilgi ve bilincinde olmak 'Yapılanma Modelimizin temel felsefesidir. Şimdi sayın başkan hemen burada bir saptama yapayım şimdi örgüt dokümanı gibi gösterilen bu belge yine savcıların iddialarıyla çelişiyor ne zaman ele geçmiş savcılara göre 1999’da falan yazılmış. Ama savcıların iddiası ne örgüt 80 yıllık, Cumhuriyetle yaşıt. NATO destekli ama dokümanda diyor ki biz henüz yolun başındayız ya o doğru değil, ya bu doğru değil, yada bu uyduruk belgenin bu örgütle bir alakası yok devam ediyor bu amaçla yapılanmamızı görünenler ve görünmeyenler olarak kurmalıyız. Teşkilatı yapılanmanın görünenler kısmı, yani ağacımızın dalları, yaprakları, meyveler ve yapılanmanın görünmeyenler kısmı, yani ağacın kökleri ise, teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari, teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetler, vs yapılanmaları olmalıdır. Teşkilat, bir sivil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra, bir dev holdingin bayilik ağları şeklinde veya diğer bir anlatımla, Ticarethaneler zinciri veya Kobilerin güç birliği şeklinde yapılandırılmalıdır. Dernek genişleyen şubeler yapısı ile büyük bir vitrin olarak buzdağının üst, Ticari ve sosyal yapılanma ise buzdağının altı olmalıdır. Derneğe bağlı üyeler ile Ticarethaneler arasında organik görev bağları kurulmalı ve dernek üyeleri sosyal ve ticari faaliyetlerle sürekli canlı tutulmalıdır. Üyelerinin ticari ve sosyal faaliyetlerle refah seviyelerinin yükseltilmesi amaçlanırken, sosyal faaliyetlerle de özellikler gençlerde "Ulus Devlet" olma bilinci ve sorumluluğu yaratılmalıdır. Görünmeyen yapılanmamızı planlama ve yürütme grubu ve ona bağlı alt birimler olarak tesis etmeliyiz. Bunları gerçekleştirmek için iç tüzüğümüzü, ödül ve ceza sistemlerimizi oluşturmalıyız şeklinde açıklanmaktadır. Yapılanma 2 başlığı altında, Planlama ve Yürütme Kurulu alt başlığı içeriğinde kısaca; PYK teşkilatın en üst birimidir. PYK Devletin ve milletin bekası yurt içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması ve korunması ulusal devlet anlayışı içerisinde kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikalarının

12

Page 13: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:13

belirlenmesi, için devletin yeniden yapılanmasını temin amaçlı örgütlenme ve eylem faaliyetlerinden sorumlu birimdir. Yapılanma 3 başlığı altında, Yapılanmanın Temel Felsefesi alt başlığı içeriğinde kısaca; dinamikleri bilinmeyen bir işin stratejileri kurulamaz bu nedenle tüm uygulamalarımızda ülkemiz genelinde sosyal ekonomik, askeri, teknolojik ve tüm diğer yapılarımızın temel dinamiklerini detayları ile bilmek ve bu bilgilere sahip olabilmek içinde derinden izlemek şeması içerisinde olmak zorundayız. Bu yüzden yapılanmamızı tümden gelen değil tümevarım sistem içerisinde kurmalıyız. PYK üye sayısı soru işaretidir. Üye sayısı artırılamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde yeni üye oybirliği ile seçilir. Kabul töreninde ritüel uygulanır, ihanet ve ayrılmak ancak hakka teslimiyet ile olur. PYK'nın alt birimleri vardır. Alt kurul başkan ve alt birim temsilcilerinden oluşur. Yapılanma sacayağı diyalogu şeklinde olur. Yani kendi alt birimleri 3 kişiden oluşan 21 temsilciden oluşur. Alt birimler uygun sayıda danışman ile çalışırlar. Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3 kişilik grupları vardır. Öneri haline gelen fikirler temsilcileri aracılığı ile PYK sunulur. (?)+21 isimleri kesinlikle gizlidir ve deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler. Toplantıları gizlidir. Diğer gerekenler şeklinde olduğu, şimdi bu örgüt belgesiyse nerde bu örgütün yapılanması, nerde ki alt birimleri, faaliyetleri, kararları, raporları, nerde gizliliği, kod adları burada yargılanan sanıkların çoğu Türkiye’nin yakinen tanıdığı isimlerdir. Hiç öyle gizli falan toplantıda yapmamaktadırlar sık sık televizyonlara, konferanslara çıkmaktadırlar fikirlerini de söylemektedirler böyle bir gizli örgüt faaliyeti olabilir mi? iddianame devam ediyor. Yapılanma 4 başlığı altında, Alt Birimler ve görev tanımları: Genel sekretarya dokümantasyon ve arşivleme toplum bilim danışmanı istatistik, demografik yorumlar, prodüktivite, Ticari ve sanayi faaliyetlerden sorumlu birim, Ekonomik finans makro ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler faaliyetlerinden sorumlu birim, Hukuk faaliyetlerinden sorumlu birim, Hakla ilişkiler ve medya faaliyetlerinden sorumlu birim, Siyasi faaliyetlerden hükümeti ve muhalefeti İzlemeden sorumlu birim, Dış ilişkiler ve Türk Devletleri ile ve Avrupa Birliği ilişkilerden sorumlu birim, Teşkilat ve örgütlenme faaliyetlerinden sorumlu birim, Eğitim faaliyetlerinden sorumlu birim, Teknoloji faaliyetlerinden sorumlu birim, Kültür ve sanat faaliyetlerinden sorumlu birim, Halkla ilişkiler ve turizm faaliyetlerinden sorumlu birim, Çevre Orman ve tarım faaliyetlerinden sorumlu birim, Milli savunma Askeri Güçlerimizle ilintili faaliyetlerden sorumlu birim, içişleri Emniyet ve istihbarat faaliyetlerden sorumlu birim, Kolluk faaliyetlerinden sorumlu birim, Enerji ve doğal kaynaklar faaliyetlerinden sorumlu birim, Spor ve Gençlik faaliyetlerinden sorumlu birim, Sağlık faaliyetlerinden sorumlu birim, Planlama Strateji ve Proje Geliştirme faaliyetlerinden sorulu birim, Diyanet ve Dini teşkilat faaliyetlerinden sorumlu birim şeklinde düzenlenmiştir. Sayın başkan şimdi sorumlu birimleri saymışlar daha şahısları saymamışlar. Bu kaba tabloya göre birimden bahsediliyor bir birinde 5 kişi falan çalıştırdığını düşünseniz burada en az 150-200 kişinin çalışması lazım en az 200 kişilik aktif bir alan lazım 100 kişi var 100 kişi 100 kişi ayda 1000 lira ücret karşılığında çalışsa ayda 100 bin lira yapar diğer örgüt üyelerinin, elamanlarının vesairenin faaliyetini bırakın yan yana koyduğumuzda bu ayda 500 bin lira gibi bir para yapar. Nerde bu para sayın başkan kim ödüyor bu parayı sayın başkan bu para nerde. Bu adamlar nerde, bu adamların faaliyetlerini ortaya koyan bilgi, belgeler, yasal deliller nerde. İddianame devam ediyor süreçler 1 başlığı altında ve 1 ön hazırlık süreci alt başlığı içeriğinde; planlama ve yürütme kurulu oluşturmak, amaçta birliği sağlamak, finansman yaratmak, çalışma mekânlarını oluşturmak, sekretarya oluşturmak, uzman kadrolar oluşturmak, örtülü ödenek sistemini kurmak, şirketler kurmak, gizlilik mekanizmasını tesis etmek. Süreçler 2 başlığı altında ve 2 planlama süreci alt başlığı içeriğinde; Kısa, Orta ve Uzun vadeli hedefleri belirlemek; 1 Milli şeceremizden gelen potansiyelimizin ulus devlet ruhunun koruması ve bu ruhun toplumdan yeni bir değer olarak yükselmesini bağlama amacı ile kültür ve felsefe çalışmalarını planlamak. Eş zamanlı yurt içi ve yurt dışı örgütlenme planları yapmak. Muhasara stratejileri ve politikaları geliştirmek, şeklinde içeriğin bulunduğu, Süreçler 3 başlığı altında, Hedefler paralelinde çalışma planları yapmak alt başlığı içeriğinde; stratejik potansiyeller

13

Page 14: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:14

planlaması, Medya planlaması, Teknoloji arge planlaması, Kobilerin planlanması, Propaganda planlaması, Alternatif hükümet planlaması, Medya kontrol planlaması, İstihbarat planlaması, Kolluk kuvvetlerinin yapılandırılması vesaire şeklinde olduğu, Süreçler 4 başlığı altında 3 Pilot uygulamaları süreci alt başlığı içerisinde; 1 hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2-örgütün mekansal yapılanmalarını sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4-Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kırılmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım ağını kurmak şeklinde olduğu, Süreçler 5 başlığı altında; Mevcut devlet işleyişinin analizi yapmak, mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek, sızma stratejileri geliştirmek, Yargı, Emniyet, ,Eğitim, Sağlık, istihbarat, Ordu, Sivil yeraltı örgütleri, mafya, Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler, Medya, Camiler ve tarikatlar denetleme mekanizmaları oluşturmak. Sayın başkan bunları yapmak için binlerce adam lazım öyle 100 kişi falan yetmez bu işe binlerce adam lazım nerde bu adamlar varsayalım ki var bu 80 yıllık örgütte bu adamlar bizim emniyet genel müdürlüğümüz uyuyor mu? Genelkurmay uyuyor mu? Milli İstihbarat Teşkilatı uyuyor mu? Bu binlerce kişi fark etmemesi mümkün mü? Bu kadar hayali bir örgüt olabilir mi? iddianame devam ediyor. Süreçler 6 başlığı altında, deneme süreci alt başlığı içerisinde; Uygulanacak sistemlerin aksayan yönlerini belirleme ve düzeltme çalışmaları yapmak, Sistemin yurt içi ve yurt dışı açılım uygulamalarını başlatmak şeklinde bilgiler olduğu, Süreçler 7 başlığı altında, Uygulama süreci alt başlığı içerisinde, 1-Siyasi taban oluşturmak, 2-Bir siyasi parti oluşturmak veya seçmek, 3-Siyasi tanıtım faaliyetlerinde bulunmak, 4-Seçimlere hazırlanmak, 5-İktidar olmak şeklinde yapılanma anlatılmaktadır. Projeler başlığı altında, Yapılanmanın kısa sürede tabana yayılması ve toplumsal iletişimin çağdaş olanaklarla kurulabilmesi ve sistemin finansal ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 18 projenin düşünüldüğü bunlardan en ilgincinin ise 18. maddede belirtilen Toplum mühendisliği projesi, olduğu, Düşünceler, yorumlar başlığı altında, kurulacak olan teşkilatın yapacaklarının, 21 madde halinde belirtildiği, iddianame devam ediyor diyor ki; bu belgenin de şüpheli Doğu PERiNÇEK'in ve Tuncay GÜNEY’den elde edilen devletin yeniden yapılandırılması isimli belgelerin madde olarak ve içerik olarak uygulanmasına yönelik pratik örgütlenmeyi esas aldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu belgenin de Ergenekon lobi dokümanının günlük hayatta uygulanmasına yönelik eylem ve fiiller ile örgütün tabana yayılması için yapılması gereken sosyal kültürel ve toplumsal faaliyetlerin nasıl yapılacağını ve uygulamaya nasıl geçirileceğini tespit edip bu doğrultuda şüpheliler Zafer kod Muzaffer TEKİN ve Milli Irgat kod soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'ın çalışmalarından ve örgütlenme çabası içindeki vakıf, dernek, kobi, ile diğer faaliyetlerinden anlaşılmaktadır, belge sadece Milli Irgat kod soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, Zafer kod Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'de bulanması belgenin gizliliği ve önemini ortaya koymaktadır. Bu iki şüphelinin de iki belgede belirtilen gizli amaçlar için gizli ve açık olarak örgütlenip eylem planlarını uygulamaya koymak amacıyla örgütün lideri olarak yürüttükleri faaliyetlerle gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Sayın başkan bu ismi geçen 3-5 kişiye binlerce insanın itaat ettiği anlaşılmaktadır. Nerde evrakları hayata geçirilmiş diyor savcılar geçirmeye çalışıyorlar nerde bu adamlar, nerde bunların paraları, araç gereçleri, malzemeleri şimdi savcılara göre örgüt çok gizli, çok becerikli eğer çok gizli çok becerikli hücre tipi çalışıyorsa bu örgütün çok kıymetli belgesi, neden bu 3 şahısta bulunuyor savcılara göre örgüt zaten dinlendiğini ve izlendiğini biliyor hani kaçacaklardı, kaçma planları vardı sıra bana geliyor diyorlar ya yani bunu bilip de bu savcıların çok güvendikleri dokümanları niye evlerinde tutuyorlar yani ya örgüt çok beceriksiz, ya hiçbir şeyden haberi yok ya da bunlar örgütsel doküman falan değil sonra bu çok güvenilir bilgi, belge, doküman yaklaşık 7-8 senedir devletin istihbarat kurumlarında, başbakanında, Genelkurmay başkanında yani bu adamlar bu örgütsel çok kıymetle dokümanı evlerinde masalarının üzerinde, bilgisayarında tutup savcılar gelip onları toplasınlar diye mi beklemişler, yani NATO destekli 1965 yılına kadar hazırlık aşamasını geçirmiş 1999’da bu uyduruk bilgi, belgeyle yeniden yapılanmaya çalışmış örgüt

14

Page 15: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:15

emniyetin, devletin elinde olduğu bu planlara göre yeniden değişiklik yapmaya ihtiyaç duymamış halen bunlar ellerinde saklıyor. Nato’dan bu örgüt ya bizim planlarımız ele geçti biz mahvolduk bize yeni bir plan gönderin dememiş şimdi bir başka gariplik var bu ismi verilen şahıslar en az binlerce kişinin lideri gibi gözüküyor örgüt lideri bu ismi verilen şahıslar gibi gösteriliyor başka yerde de örgüt liderleri başka şahıslar bu da yetmiyor bu örgütün ne başı belli, ne sonu belli, ne eylemleri belli, ne zamanı, ne mekanı belli ama koskocaman bir yuvarlak lafla hemen herkes suçlanıyor uyduruk bir örgütle karşı karşıyayız, uyduruk böyle hayali örgütün işlediği ileri sürülen yada faaliyetleri olarak sürülen akla mantığa uygun olmayan, hukuka uygun olmayan bir suçlamayla karşı karşıyayız iddianame devam ediyor Lobi isimli dokümanın,3 Politika başlıklı bölümde sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunması sağlanacak ve kitlesel tepkiler organize edilerek kontrolde tutulması sağlanacak işlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinden etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metotlarla yönlendirilmesi sağlanacak. Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler içinde yer almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalmalıdır. Anı şekilde ticari ve kültürel faaliyetlerde de doğrudan doğruya girişim ve etkinlikler içinde yer almamalıdır. Tüm faaliyet alanlarında organizasyon çatısı altında oluşturduğu kuruluş ve örgütlerini amaçları doğrultusunda harekete geçiren bir mekanizma olarak kalmaya özen göstermelidir. Yöntem başlığı altında; Yukarıda da ifade edildiği üzere; Lobi prensip olarak hiçbir girişim ve eylemin içinde yer almamalı ve tümüyle yasal düzenleme içinde hareket etmeli, toplumsal prensiplere saygılı olmalı, örnek bir sivil toplum kuruluşu olarak, siyasetten tümüyle uzak bir yapı olarak faaliyet göstermelidir. Merkez üyeleri dışındaki kadroları, ilişkide bulunacağı kişiler, kurum ve kuruluşlar Lobi’nin bağlı olduğu merkez hakkında bilgi sahibi olmamalıdırlar. Lobi’nin tüm çalışma ve faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır. Şimdi savcılar not düşmüşler buraya burada legal bir oluşum gibi gösterilmeye çalışılan yapının aslında gizli ve farklı amaçları bulunan bir oluşum olduğu, dış dünyada yapılan işlerle yaptıranların tamamen gizli el tarafından yaptırıldığı imajının verilmeye çalışılarak örgütün uzun süre deşifre olmaksızın faaliyetlerini sürdürmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır. Savcılar böyle demişle iddianamede iyi de ta örgütün varlığı hayali sizin devletinizin resmi kurumları örgütün varlığını kabul etmiyor. Daha örgütün varlığı ispatlanmış değilken diğer şahıslarla, kurumlarla bağlantısını ortaya koyan doküman ortaya konulmazken bu kadar bu uyduruk dokümana anlam yüklemeleri anlaşılır gibi değil iddianame devam ediyor, Hedef başlığı altında; Günümüz dünyasında tüm güçler ekonomik güçten kaynaklanan hareket ve yaptırım gücü elde edebilmektedir. Bu nedenle amaçlanan girişimlerin uygulanabilmesi ve sonuca ulaşılabilmesi için, ekonomik faaliyetler ön plânda tutulmalıdır. Lobi'nin amaçlarından saptırılamaması için, ekonomik olarak güçlü olabilmesi esastır. Yani 80 yıldır güçlü olmamışlar bu saatten sonra mı akılları başına gelmiş. Faaliyete geçirilmesi plânlanan Lobi, öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanmalı, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü arttırma çalışmalarına yönelmelidir. Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden kaçırılmamalı, mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır. 80 yıldır faydalanamamışlar, yararlanamamışlar, parayı bulamamışlar bundan sonra yararlanacaklar yukarıdaki yoruma bakınız Legal faaliyet gibi gösteriliyor diyor savcılarca esasında diyor örgütün gizli yönetildiğine dayanak devam ediyor iddianame, Mevcut sendikaların yönetim kadrolarının ilişkiler ağı yeniden gözden geçirilmeli, siyasi ve ekonomik güç odaklarıyla ilintileri ele alınmalı, tabanları bu ilişkiler hakkında bilgilendirilerek, işçi kitleleri üzerindeki etkinlikleri kırılmalı ve güçleri zayıflatılmalıdır. Böylece geniş işçi kitlelerinin siyasi ve ekonomik güç odakları üzerinde çıkar sağlama amaçlı, baskı unsuru olarak suiistimal yoluyla- kullanılmaları önlenmelidir. Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkarları adına ulusal çıkarları hiçe sayabilen, çok uluslu şirketler ile ortaklıkları olan güçlü holdinglerin faaliyetleri kontrol altına alınmalıdır. Bu türden

15

Page 16: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:16

holdinglerin faaliyet ve plânlamaları hakkında istihbarat sağlanmalı, engelleyici kontra önlemler üretilmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Gereğinde bu holdinglerin ihtiyaçlarına cevap verecek ticari şirketler kurularak, müşterek ilişkiler geliştirilmeli ve işbirliği içinde olunmalıdır. İnsan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet şirketi kurularak, güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmelidir. Yine aynı amaçla bir güvenlik şirketi kurularak, işadamlarının güvenliği sağlanabilmeli ve böylece her alanda kadrolaşma gerçekleştirilebilmelidir. Mafya grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim ve kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır. Lobi, çalışmalarında medya kuruluşları ile doğrudan temasta bulunmamaya azami özen gösterilmelidir. Daha çok organizasyonun şemsiyesi altında yer alacak sivil toplum örgütleri ile vakıfların faaliyetleri doğrultusunda kontak kurdurulması sağlanmalıdır. Finans başlığı altında Lobi'nin faaliyetlerinin finansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından finansal desteğe son verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynakları oluşturması sağlanmalıdır. Ticari şirket faaliyetleri başlık böyle Organizasyon, kısa süre içinde belirleyeceği alanlarda ardışık olarak ticari şirketler kurup yönetmeli ve giderek artan finanse kaynaklarına sahip olabilmelidir. Bu gelişmenin süratle sağlanabilmesi için, ticaret hukuku içinde yararlanılabilecek pek çok argüman mevcuttur. Başlangıçta kurdurulacak şirketlerin sürekliliği değil, finanse sağlaması dikkate alınarak hareket edilmelidir. Kalıcı ve alanında etkin güç olarak geliştirilecek şirket kuruluşları organizasyonlarına yeterli finanse kaynağına ulaşılmasının ardından yatırım gerçekleştirilmelidir. Bu yatırımlar sonucunda giderek organizasyona ait holdingler oluşturularak, uluslararası ticari faaliyet girişimlerine geçilebilecektir. Finans dünyasında yer alarak, ekonominin kontrol edilebilir düzeye erişmesi ise; holdinglerin faaliyetleri sonucu hedefe ulaşılmasını sağlayacaktır. Örgütsel içerikli dokümanlardan açıkça belirtildiği gibi, Ergenekon, doğrudan kendi örgütüne bağlı holdingler ve bankaları süratle kurup ideolojiye uygun ekonomi, politik denge sağlayabilmelidir. Gerçek anlamda bir bağımsızlığa ulaşılması ve devamının sağlanabilmesi için, bu hedeflerin yaşama geçirilmesi şarttır. Bu yapılanma uygulama alanına sokulamadığında; para akışı, paranın yönlendirilişi, dış ticaret etkinliği, Türk Lirası'nın değeri, ekonomik güç dengeleri ve uluslararası finans örgütleri kontrol altına alınamayacaktır. Özetle; Ergenekon'un üretim tesislerine, ticari holdinglere ve bankalara ihtiyacı yardır. Hem de doğrudan ve mutlak sahibi olarak. İşte bu kaçınılmaz zorunluluk noktaları olan: Medya, Uluslararası Ticaret, Bankacılık alanlarında deneyimli, Kemalist ideolojiye uygun sivil personele ihtiyaç vardır. Yine aynı şekilde legal ve illegal oluşumlardan yararlanma zorunluluğu vardır, denilerek Ergenekon terör örgütünün hangi yollardan gelir elde etmeyi planladığı açıkça anlaşılmaktadır diye savcılar bu dokümana dayanarak yorum yapmışlar. Organizasyon amaçlarını en sağlıklı şekilde perdeleyecek olan kurumlar vakıflar olabilir. Şimdi sayın başkan bu bahsedilen doküman eğer bu örgütün dokümanıysa bir kere ortalıkta dolaşması doğru değil eğer bu gizli vesaire deniyorsa işte bir arada bulunmayacaklar herkes televizyonları çıkıp, gazetelerde, konferanslarda bilgileri veriyor. 1965 yılında hazırlık aşamasını geçen! NATO’nun yan kuruluşu olduğu ileri sürülen bu örgüt bu zamana kadar parayı vesaireyi bulmamış mı? Yani bu örgütün hayali örgütün bunca zaman parayı bulmaması bu Sivil Toplum Kuruluşlarının siyasi partileri vasaireye ulaşmaması kabul edilebilir mi? devletin istihbarat kurumlarının tespit edemediği bu yapılanma biçimlerini savcılar nereden bulmuşlar, ne bahsedilen şirketler, vakıflar, dernekler, sendikalar vardır, nede örgütün parası vardır. Nede bunları ortaya koyan deliller vardır. O nedenle bu hayali örgüt ile ilgili yakıştırmalar kabul edilebilecek durumda değildir. İddianame devam ediyor. Fundamentalist faaliyetler doğrultusunda kurulan çeşitli vakıfların yurt içi ve yurt dışında halktan para toplayarak güçlenmesinin önüne geçilebilmesi için de aynı kulvarda kurulacak naylon bir vakıfla önlenebilmesi mümkün kılınacaktır. Denilerek kurulacak dini görünümlü vakıflarla halktan para toplanması amaçlanmaktadır. Demişler savcılarımız iyi de bu toplanan paralar nerde toplanan

16

Page 17: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:17

deniz feneri davası parasıyla bir televizyon, gazete vesaire kurulduğu anlaşılıyor böyle diyor alman mahkemeleri burda da bu hayali örgütle ilgili paralarında olması lazım ama NATO’nun destek verdiği yan kuruluşu olan birçok eğitimli uzmanların 1999 yılına kadar, 2000’li yıllar kadar hiçbir şey beceremeyip bu saatten sonra böyle bir organizasyon yapılanmasına gitmelerini beklemekte hayatın olağan akışına uygun değildir. en azından NATO’nun tecrübesine uygun değildir. acaba suçüstü yakalanan ve yakalanacak hırsızlık ve dolandırıcılık mekanizmaları veya mensupları Ergenekon olarak gösterilip bazıları selamete mi çıkarılacaktır. Yada ele başları bu şekilde mi ulaşılmaz kılacaktır bunu da anlamış değiliz iddianame devam ediyor. İllegal İşler başlıklı bölümde ise; Türkiye silah üreten bir ülke durumunda olmadığından, jeostratejik açıdan kaçınılmaz olarak ve iradesi dışında zorunlu olarak uyuşturucu satışında köprü durumundadır. Uyuşturucu ticaretini denetim altına almalıdır. Türkiye'nin bir başka şansı da kimyasal silah üretimi olabilir. Çünkü bu alanda başarılı sonuçlar elde edebilecek insan kaynaklarına sahiptir, illegal işlerin en önemli sorunu, faaliyetlerin gizliliğidir. Bu alandaki faaliyetleri bilenlerin sayısı mümkün olabildiğince az olmalıdır. Çok yüksek kâr sağlayan legal ticari faaliyet alanları arasında ilaç ve kimya sanayi en baş sıralarda yer alan sektörlerdir. Yine aynı şekilde hava kargo taşımacılığı çok önemli bir yer işgal eder. Bu alandaki ticari faaliyetler, para aklanması için de çok uygun alanlardır. Dokümanda böyle söylüyormuş savcılarımızda diyorlar ki denilerek Ergenekon terör örgütünün nasıl kısa zamanda gelir elde edileceğinin yoları gösterilmektedir. Şimdi sayın başkan 80 yıllık örgüt NATO’nun yan kuruluşu parayı bulamamış NATO yan kuruluşu NATO’nun bilgisi çerçevesinde uyuşturucu ticareti yapacak, insan ticareti yapacak yani gülelim mi ağlayalım mı 80 yıldır bunları yapmamışlar kötü niyetliler ama hiç paraları yok, pulları yok 80 yıl sonra 70 yıl sonra para bulmaya niyetliler hem de bunu NATO’nun bilgisi dahilinde uyuşturucu ticareti yapacaklar, şirketler kuracaklar, hava kargo uçakları kuracaklar efendim her türlü holding kuracaklar, kimyasal silah üretecekler daha paraları yok yani bu niyet bu niyet Nasrettin hocamızın çalı dikenlerine yakın geçecek koyunlar nedeniyle yapağı zengin olma hayallerine benziyor böyle bir şey olabilir mi? yani ya örgüt beceriksiz, hayali yada bu suçlama dayanaksız iddianame devam ediyor. Bu konuyla alakalı NBC silahların üretimi başlıklı örgütsel içerikli doküman ayrıntılı olarak hazırlanıp Ergenekon terör örgütüne gelir elde etmesi amacıyla sunulan belgede, kimyasal ve biyolojik silahların üretim ve satışından elde edilecek yüksek gelirlerle Türkiye’deki değil dünyadaki tüm terör örgütlerinin finanse ve kontrol edilebileceği belirtilmiş ve devamında Dünya Savaşı'ndan yenik ve perişan çıkan Almanya, çok kısa bir sürede sanayileşmiş ve yeniden güçlü ülkeler arasında yer alabilmiş ise; bunu kimya sanayindeki üretimlerine borçludur. Özellikle uyuşturucu üretiminde olmazsa olmaz asit anhidrit üretiminde dünyanın tek üreticisi oluşu, sentetik uyuşturucuların yapımında kullanılan kimyasal maddelerin üretim ve satışından legal ve illegal elde edilen kârlar, günümüz Federal Almanya Cumhuriyeti ile tüm dünyada serbest dolaşımda olan Alman Mark'ını yaratmıştır, denilerek de kendilerine örnek aldıkları anlaşılmaktadır diyor sayın savcılar olmayan parasız dedikodu örgütü daha kalpaklarla Ankara’da meclisi ele geçirecek, eylem yapmak için 10 bin kalpak almaya beceri gösteremiyor bu nedenli bu son derece saldırgan eylemi gerçekleştiremiyor ama kimyasal silah sahibi olacak, uyuşturucu ticareti yapacak bu konudaki uluslar arası kartelleri de halt edecek dünyadaki bütün terör örgütlerini idare edecek yani bu örgüttekileri esasında asmak yetmez birde kesmek lazım hatta asarken kurşuna dizmek lazım esasında becerisizliklerinden dolayı yüz kırbaçta ilave etmek lazım böyle bir şey olabilir mi? ve bu örgüt belgesi dokümanı dayanağı çok kıymetli doküman diye önümüze konulan şeylerdeki saçmalığa bakın, Kaynak yaratılması başlıklı bölümde ise, iddianamede daha önce söz ettiğimiz nedenlerden ötürü hükümetler istihbarat örgütlerine finansal kaynak sağlamaktan hiç hoşlanmazlar. Bu nedenle istihbarat örgütleri finansal kaynaklar, yaratmak zorundadırlar. Güçlü bir istihbarat örgütlenmesi, enformasyon toplanması, değerlendirilmesi, operasyonlar düzenlenebilmesi için istihbarat örgütlerinin çok güçlü finansal desteğe ihtiyacı olduğu gibi, ekonomi, politiği kontrol edebilmesi

17

Page 18: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:18

için de finans dünyasını kontrol altında tutabilmesi zorunludur. Finansal kaynaklar yaratılabilmesi için, orta ve büyük ölçekli Anonim şirket yapılanmasındaki şirketlerden yararlanılması, onların içine sızılması, elde edilecek banka işlemleri hesap ve şifre kodları ile yine uluslararası bankalar ile yurtdışındaki çeşitli ülke bankalarına sızdırılmış ajanlar aracılığı ile hesaplardan para aktarımları yapılmalıdır. Bu operasyonlar 2-3 gün içinde tamamlanmalıdır. Böylece hesaplarla kimin oynadığı anlaşılamaz. Bu işlemleri başarıyla ve çok basitçe çözümlemek mümkündür ve bu işlemler için hackers tanımlamasıyla anılan pek çok bilgisayar hırsızı vardır. Bunlardan yararlanılmalıdır denilmiş ondan sonra iddianamedeki savcılarımızın yorumu geliyor bu dokümandan sonra diyor ki sayın savcılarımız şüpheli Erkut ERSOY'un Ergenekon terör örgütünün talimatları ve amaçları doğrultusunda, Hackers grubu kurduğu ve DSS adı altında bu konuda örgütlendiği, Sayın başkan bu dokümana göre 2-3 gün içinde dünyadaki bütün bankaları boşaltmayı planlıyor bu örgüt, Anonim şirketlere girecek, holdinglere girecek, istihbarat örgütlerine girecek bilgileri sızdıracak içlerini boşaltacak savcıların iddiası bu Erkut Ersoy’un bu hayali örgütle bağ ve ilişkisini ortaya koyan ne vardır. Yani Erkut Ersoy’un bu örgütle ilişkili olduğunu, bu örgütün faaliyeti içinde olduğunu, burada yargılanan sanıklarla emir komuta ilişkisi içinde olduğunu ortaya koyan ne vardır. Ha Türkiye’de bir bilgisayar suçlusu varsa bu havuz o kadar büyük ki Ergenekon havuzu kimi atarsan alıyor taşmıyordu at gitsin at gitsin gidiyor bir Hackers buldunuz mu kişisel bir suç mu işlemiş kendi küçük grubuyla bir suç işlemiş hemen onu al örgütün içine at diğer insanları kirlet yani hemen yakalanıveren bir bilgisayar beceriksizini bu örgütle bağdaştırmak, bir araya getirmek mümkün mü? NATO yan kuruluşu bu kadar akılsız mı? yani bu Erkut Ersoy denilen adamla mı bu Nato destekli örgüt kendini finansa edecek yada etmiş eğer böyle bir iddia varsa buradan yakalanan parasal hareketlerin, bu şahısla ilgili kişisel dosyadaki para hareketlerinin burada yargılanan sanıklarla ve hayali örgütle arasındaki irtibatı sayın savcıların ortaya koyması lazım iddianame devam ediyor yine Ergenekon terör örgütünün suikast hücre timi yapılanması içinde yer alan şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun da kendi çevresinde Hackers gurubu oluşturup, bilgi hırsızlığı ve istihbarat toplama çalışmaları yaptığı anlaşılmıştır. Daha Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU internetten bir tabanca bulamamış bu örgüt ona bir tabanca verememiş adam hayal etmiş Hackers grubu kurup istihbarat toplayacakmış bu nasıl bir iş yani 80 yıllık örgüt hem parasız, hem de Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU’ndan medet umar hale gelmiş. Vatan Bölükbaşoğlu’nun var sayılım ki bireysel Hackers suçu işlediğini bu şahıslarla diğer sanıklarla hayali örgütle bağını ortaya koyan ne var, ne var savcıların yakıştırmalı hayali yorumlarından, ön yargılı suçlamalarından başka ne var sayın başkan böyle ön yargılı suçlamaların hiçbir hukuki değeri yoktur. yani iki isim söylüyor savcılar burada Erkut Ersoy, Vatan Bölükbaşoğlu demek ki bu deminden beri okuyorum planlanan faaliyetleri şirketler kurulacak, holdingler kurulacak, kimyasal silah ticareti yapılacak, holdinglerin içi boşaltılacak, istihbarat kurumları oluşturulacak bu kimle yapılacak, yada yapılmaya çalışılmış, hayata geçirmişler öyle diyor savcılar biri Erkut Ersoy biri Vatan Bölükbaşoğlu 80 yıllık Nato’nun yan kuruluşu bu yakışır mı? Bir üniversite hocası bile bulamamışlar hackers ya iddianame devam ediyor. Naylon şirketler başlığı adı altında; Liberal ekonomilerde doğal ticari işleyiş içinde her yeni günde pek çok şirket kurulmaktadır. Bunlar, çeşitli nedenler ya da illegal amaçlı kurulduklarından her yeni günde de kapanmakta, iflas başvurularında bulunmaktadırlar. Ticaret kuralları içinde doğal akışın böyle olduğu bir dünyada naylon şirketler kurulmalı, ithalat-ihracat, Temsilcilik, Dağıtım ve Pazarlama alanlarında faaliyet gösterilmeli, işlemler tamamlandıktan sonra, naylon şirketlerin kurulması, için kullanılan elemanlar ortadan kaldırılmalıdır. Elde edilen ekonomik girdiler, öz kaynak olarak örgütün kuracağı legal şirketlerde değerlendirilerek aklanmalıdır. Denilmiştir. İşte buraya kadar sayın savcılar iddianame içeriğini, doküman içeriğine yer veriyorlar şimdi devam ediyorlar. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün özel güvenlik şirketi işiyle uğraştığı hem telefon görüşmeleri hem de ajandasındaki notlardan, birçok ihale, ithalat ihracat, işlerini takip ettiği, kömür ticaretinden mazot ticaretine, komşu ülkelerden getirilecek hammaddelerden,

18

Page 19: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:19

şeker ticaretine kadar birçok işe el attığı ve bu işleri illegal olarak yürüttüğü, ayrıca yabancı bir firmayla çimento fabrikası kurma işini de bizzat organize ettiği, yine telefon görüşmelerinden danışmanı olduğunu beyan ettiği bir şirket adına Şişli ve Levent civarında 30 milyon dolarlık gayrimenkul alım işlerini takip ettiği anlaşılmıştır. Şimdi hemen bir saptama söyleyeyim yine telefon tapelerinde Veli Küçük diyor ki bu kadar iş yapan yasadışı bu örgütte para sağlamak için iş yaptığı söylenen Veli Küçük telefon tapelerinde diyor ki sayın başkanım ya ev alacak param yok mevcut kirada ağır geliyor kiralık bir ev arıyorum geçimimi sağlamak için kendi telefon konuşması tapesi savcıların iddianame eklerinde sunduklarında bu kadar yasadışı iş yaptığı ileri sürülen uluslar arası iş yaptığı, çimento fabrikası kurduğu söylenen bir insanın ev alacak parası olmaması, kirasını ödemekte güçlük çekmesi konusundaki doğal konuşmasını neyle bağdaştıracağız, nasıl izah edeceğiz kaldı ki varsayalım bu hayali ticaret işlemleri falan olmuş bu örgütle bağlantısını ortaya koyan ne var. Bu parasal hareketler nerde veli küçük bu temsilcilik, dağıtım, naylon şirket vesaire hepsini yapmış, kömür ticaretinden, mazot ticaretine nerde sayın başkan belgeleri nerde, faturası nerede, şirket kuruluşu nerde, bu şirketlerle telefon görüşmesi nerde, bu şirketlerle diyalogları nerde, şirket kararları nerde, para hareketleri nerede böyle yaz gitsin iddianame olsun suçlama olsun mantığıyla suçlama yapılabilir mi? madem bunları yazdılar bunların delillerini de ortaya koymak zorundadırlar bu tür bir yaklaşım iddianame yoluyla insanlara kin ve nefret duyulmasını sağlamaya yönelik bir yaklaşımdır. Ceza hukukuna aykırıdır. Ve ceza hukukuna aykırı davrananların mahkeme önünde hesap vermek durumunda kalacakları, kaldıkları da unutulmamalıdır. İddianame devam ediyor. Ergenekon'un kuracağı legal ticari şirketler, deşifre olmadıkları sürece yaşatılmalı, geliştirilerek, güçlenmesi sağlanmalıdır. Böylece ekonomi kontrol altında tutulacak, para akışları yönlendirilebilecektir denilerek, Ergenekon terör örgütünün gelir getirici her şeyi mubah saydığı anlaşılmaktadır. Savcıların yorumu bu yurtdışından Kaynak aktarımı başlıklı bölümde; Çeşitli ülkelerdeki bankalara sızdırılacak bilgisayar hırsızlıklarından yararlanılarak, likit kaynak aktarımı yoluna gidilmelidir. Bu türden kaynak aktarımları operasyonları 48 saatte tamamlanmalıdır, operasyon sonrasında bankaların durumu tespit edebilmeleri için 5-6 gün gibi bir süre geçmektedir ki; bu süre operasyon sonrası için güvence sağlanabilmesi için de yeterli bir zamandır. Kimdi bunları yapacaklar yukarıda iki kişi isim verilmişti onların isimlerini tekrar burada açıklamak gereği yoktur. Yurtdışı ticari faaliyetleri şimdi bütün bu işlemleri gerçekleştirecek kişiler Vatan Bölükbaşoğlu ve Erkut Ersoy bu şahısların sayın başkan para hareketlerini araştırdınız mı bilemiyorum lütfen araştırmadıysanız araştırın bu insanların para hareketlerine Vatan Bölükbaşoğlu’nun bilgisayar hareketleri bu adamların yetenekleri, donanımları ne Hackers olabilecekler mi? bir bankanın içini boşaltabilecek mi? çünkü savcılar sayın savcılar bu iki kişiyi bu işlemleri yapabilecek donanımdan adam diye gösteriyorlar. iddianame devam ediyor Yurtdışı ticari faaliyetler. Çeşitli ülkelerde kurulacak ticari şirketler, kullanılarak fınansal güç kazanımı yoluna gidilmelidir. Çeşitli, ülkelerde görev yapmakta olan Askeri Ateşeler'den bu alanlarda da mutlaka gereği biçimde yararlanılmalıdır, denilmiş dokümandan bahsediyor sayın savcılar arkasından kendi yorum ve istinatlarını getiriyorlar. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bir çok yurt dışı şirketlerle ortaklık yaptığı, şüpheli Arnavut Sami kod Sami HOŞTAN’ın yurt dışında şirketlerinin bulunduğu, yine şüpheli Drej Lakaplı şüpheli Ali YASAK’ın da yurt dışında birçok şirketinin bulunduğu beyanlarından anlaşılmaktadır. Sayın başkan bir insanını yurtiçinde ve yurtdışında şirketinin olmasını ticareti faaliyette bulunmasını yasaklayan, suç teşkil eden bir ceza kanunu hükmü mü vardır. Bu şirketlerin ticari defter ve belgelerini, para hareketlerini, faturalarını savcılar inceleyip de yapmışlardı bu suçlamayı bu şirketler kaç yıllıktır, ne zaman kurulmuştur bunların hiçbiri ortada yoktur ama 2001 yılından beri polisin elinde olan bu dokümana göre ve şahısların bunların polisin elinde olduğunu bilmesine rağmen bu şekilde harekete etmelerini kabul etmek mümkün değildir. yani bu ismi geçen şahıslar nefes alsalar suç mu sayacaklar sayın başkan savcılar bazı insanların eski sabıkalı olması başka suçlardan yargılanıp ceza almış olmasını öne

19

Page 20: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:20

sürüp ticaret şirteti kurmasını yasaklayan ticaret yapmasını yasaklayan, ticaret kanunumuzda hükümler mi var varsa bizde öğrenelim hangi şirketlermiş bu yurtiçindeki, yurtdışındaki şirketler yani bu savcılarımız silahları alt alta koyuyor, tetikçileri koyuyor bu şirketlerin listesini bize verselerdi bizde görseydik. Şirketler yok, para hareketleri yok, şirket kayıt defter belgeleri yok ama bu 3 şahsın yada 4 şahsın dışarıda şirketimiz var şirket ortaklığımız var demesi lafı bunları hemen bu hayali örgütün finansal faaliyeti içine sokuyor böyle hukuka aykırı bir suçlama olabilir mi? iddianame devam ediyor. Spekülatif kaynaklar yaratılması, Hazine arazileri kentleşme yörelerinde gecekondu mafyasına yıllardır kaynak sağlamaktadır. Oysa ki, bu kaynaktan siyasi otoritelerin oy çıkarına dayalı, mafyanın rant sağlaması önlenebilmeliydi. Ancak, olmadı! Ergenekon, hazine arazilerinden bu anlamda değil ama, spekülatif kazanç anlamında yararlanarak kaynak yaratmalıdır. Ergenekon, hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları ile yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından spekülatif kaynaklar yaratmalıdır. Bu yollardan sağlanacak olan kaynaklar, konut ihtiyacı alanında kurulacak inşaat şirketi ile değerlendirilerek, sürekliliği olan kaynaklar yaratılabilecektir. Diyor dokümanda savcılarda bu dokümana dayanarak diyorlar ki denilmiş böyle denilmiş bu konuda şüpheli Veli KÜÇÜK'ün yabancı ortaklarıyla yaptığı görüşmelerde Özel İdare tarafından satışa çıkarılan arazileri farklı usullerle satın almaya çalıştığı yukarıda anlatılmıştır. Ayrıca örgütün uluslararası sorunlara yol açacak hırsızlık faaliyetlerini bile gerçekleştirme amacında olduğu görülmektedir. Sayın başkan bir daha okuyorum savcıların suç istinadını bu konuda şüpheli Veli KÜÇÜK'ün yabancı ortaklarıyla yaptığı görüşmelerde Özel İdare tarafından satışa çıkarılan arazileri farklı usullerle satın almaya çalıştığı yukarıda anlatılmıştır. Ayrıca örgütün uluslararası sorunlara yol açacak hırsızlık faaliyetlerini bile gerçekleştirme amacında olduğu görülmektedir. Yani açıkçası sayın savcıların yazdığı metinden hazine arazilerinin yağmalanmasından şikayet edildiğini anlıyoruz ancak bunu ortaya koyan hiçbir belge, bilgide yok peki hazire arazilerini kimler nerede, nasıl satmış sayın başkan bu örgüt Türkiye genelinde yapılandığına göre nerdeyse hazine arazilerinin hepsinden sorumlu gibi gösterilmeye çalışıldığına göre hangi hazine arazisi satılmış, kimler tarafından satılmış, kaç yıl önce satılmış, kime satılmaya çalışılmış, neden bahsediyorlar savcılar ortaya koymamışlar ama hazine arazilerinin kimler tarafından kime satılmaya yada peşkeş çekilmeye çalışıldığı kamuoyunun malumlarıdır. Savcıların böyle afaki kaynak göstermeden istinatta bulunmasında hiçbir şekilde kabul edilemez hukuka aykırı bir davranıştır. Savcılar iddianamede devam ediyor. Yukarıda belirtilen örgütsel dokümanlardan açıkça anlaşıldığı gibi özet olarak Ergenekon örgütünün bir özelliği de amaca gitmek için her yolu mubah kılmasıdır. Hırsızlık, arazi mafyası, uluslararası bankalardan hackerler yoluyla çekilecek yüklü miktarlardaki paralar, banka hırsızlığı, uyuşturucu madde ticareti, kimyasal silah ticareti, kara para aklama, insan ticareti, gibi gelir kaynakları elde etmek amaçlar arasındadır. Şimdi bunlar yapılmış mı yapılmamış mı? hayal mi ediliyor belli değil böyle bir şey hayal ediliyorsa hayal kurmak suç değil eğer hayalden öte suç sayılabilecek, suç faaliyeti aşamasına, teşebbüs aşamasına gelmişse sayın savcılarında bunu resmi belge bilgileriyle hukuka uygun belgeleriyle ispat etmeleri gerekir yoksa yaptıkları bu istinat iddianame yoluyla kasten hakaret etmek suçunu oluşturur sayın başkan kimsenin iddianame gibi belgeyi kullanarak şahıslara, kişilere hakaret etme hakkı kastı yoktur. İddianame yazım tekniği buna uygun değildir. Ya deliller ortaya konulmalıdır, yada böyle bir suçlama yapılmamalıdır. Bakınız hırsızlık, arazi mafyası uluslararası bankalardan hackerler yoluyla çekilecek yüklü miktarlardaki paralar, banka hırsızlığı, uyuşturucu madde ticareti, kimyasal silah ticareti, kara para aklama, insan ticareti, gibi gelir kaynakları elde etmek amaçlar arasındadır. Bunların suç teşkil edilen faaliyetleri ortaya konulmalıdır. İddianame devam ediyor 10- Örgütün organik ve temel yapısı, Soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanlardan Ergenekon terör örgütünün, Ergenekon Başkanlığı’na bağlı olarak, iki ana yapılanma şeklinde örgütlendiği anlaşılmaktadır. Yurtiçi yapılanması, yurtdışı yapılanması, Ergenekon terör örgütünün yurtiçi yapılanması da, askeri yapılanma, devlet kurumlarında

20

Page 21: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:21

yapılanma, sivil yapılanma, mafya yapılanması, terör örgütü yapılanması şeklinde beş ana bölümden oluştuğu örgütsel dokümanlardan anlaşılmıştır. Şimdi soru şu bu yapılanmalar ortaya konmuşta, savcıların kanaati bu da kimlerden oluşuyor. Bu yapılanma birimlerinde görev alanların isimleri, soy isimleri şimdi burada açıklıyorlar bakalım Yurtiçi yapılanması, Şüpheliler Soruşturma aşamasında ölen Kuddusİ OKKIR, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Zafer kod Muzaffer TEKİN' den elde edilen devletin yeniden yapılanması dokümanında, Çalışmanın amaç ve kapsamı başlığı altında, yeni bir teşkilat yapısı oluşturma ve uygulamaların temel hareket noktalarının oluşturarak, Tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak alt başlığı içeriğinde; bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bu husus yukarıda örgütün amaçlarının anlatıldığı bölümde devletin yeniden yapılanması başlığı altında anlatıldığı için tekrar olmaması açısından burada tekrarlanmamıştır. Yurtiçi yapılanması denmiş yurtiçi yapılanmasında kimler yer aldığı söylenmemiş sayın başkan sadece doküman denilen devletin hiçbir makamının ciddiye almadığı bu belge ellerinde bulunan birçok kişilerinde halen bulunabileceği anlaşılan belgeye dayanılarak yurtiçi yapılanmasının sağlandığını söylüyorlar a- Askeri Gizli Yapılanma, İstihbarat Dairesi, Operasyon Dairesi, Analiz ve Değerlendirme Dairesi, Örgüt içi araştırma dairesi sözde komutanlıkları demişler kim faaliyet göstermiş burada bu dairelerde görev alan şahısların adları, soyadları, adresleri kim bunlar bunlar yok devletin içinde gizli yapılanma, Yargı yapılanması, Mit yapılanması, Emniyet yapılanması, Üniversite yapılanması Devlet kurumlan yapılanması olarak gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Sivil Yapılanma, Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı, bu birimde örgütün sivil yapılanmasının temellerini oluşturan lobi Ergenekon dokümanındaki prensiplerin uygulanmasını ve kontrolünü sağlamaktadır. Finansman Daire Başkanlığı, bünyesinde bulunduğu Ergenekon terör örgütüne gelir temin edilmesi için oluşturulan birimdir. Bu birim dokümanlardaki prensip kararlarına göre örgüte gelir getirici her türlü işin yapılmasını organize etmektedir. 3-Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, Ergenekon terör örgütünün bünyesinde kurulan sivil toplum örgütleri Kuvvayı Milliye, Milli Güç Birliği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği ve çeşitli platformlar, ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlarda açıkça sivil toplum kuruluşlarının istihbarat amaçlı ve toplumsal eylemlerde baskı ve sindirme amaçlı olarak kullanılacağı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca bu derneklerin amacının toplumdaki milli duyguları kullanmak suretiyle devletin işgal altında olduğunu iddia edip milli mücadele yıllarındaki gibi düzensiz ordu şeklinde küçük küçük silahlı gruplar oluşturup bunlara sansasyonel eylemler yapma akabinde yapılacak darbeden sonra bu kişilere çeşitli makam ve mevkiler vaat ettikleri anlaşılmıştır. Şimdi dokümanın içeriğine dayanıyor sayın savcılar ve bu dernekleri sıralıyorlar ve diyorlar ki tekrar okuyorum bu derneklerin amacının toplumdaki milli duyguları kullanmak suretiyle devletin işgal altında olduğunu iddia edip milli mücadele yıllarındaki gibi düzensiz ordu şeklinde küçük küçük silahlı gruplar oluşturup bunlara sansasyonel eylemler yapma akabinde yapılacak darbeden sonra bu kişilere çeşitli makam ve mevkiler vaat ettikleri anlaşılmıştır. Nerden anlamışlar nerden anlamışlar, delilleri ne delil yok ama bizim savcılarımız bunu böyle anlamışlar yani bu derneklerin dernek faaliyetleri ilgili devlet birimlerince denetleniyor bu derneklerin bu düzensiz ordu şeklinde yapılandığı, silahlı gruplar içerisinde küçük küçük guruplar oluşturup sansasyonel eylemler yaptığı, darbe yaptıktan sonra çeşitli makamlar, mevkiler vaat ettikleri yönündeki savcıların istinatlarının dayanağı nedir. Dayanak yok ama suçlama var yani niye böyle bir yaklaşım içinde anlamak mümkün değil sayın savcılar 4-Medya ve İletişim Yapılanması, Ulusal Kanal, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlık dergisi ve bağlı birleşik kuruluşlar ile diğer medya organları içerisine sızdırılmış örgüt üyeleri vasıtasıyla bu kuruluşları da yönlendirmek ve tek merkezden yönetilmesini sağlamak. Doğu PERİNÇEK'in yazdığı yazıyı birçok medya kuruluşuna gönderip yayınlattırması gibi, İsmi verilen yayın kuruluşların tamamı bakımından ismi geçen şahıslar bakımından bu hayali örgütle ilgilisini ortaya koyan herhangi bir delil var mıdır? Delil yok belge dedikleri şey, delil dedikleri şey sadece ve sadece kendilerinin inandıkları ama

21

Page 22: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:22

Genelkurmayın inanmadığı, başbakanın inanmadığı zamanında, MİT’in inanmadığı, emniyet genel müdürlüğünün inanmadığı gayri ciddi olduğu dokümanlar yani bunları alt alta koyduğunuz zaman bu uyduruk dokümanlarla bu maksatlı yanlı yorumlarla hükümet muhalifi her sesi, her nefesi susturmak mümkündür sayın başkan böyle bir hukuka aykırı yaklaşım olamaz savcılar belge ve bilgiyle konuşur ve bu bilgi ve belgelerinin de yasal dayanaklarını her laf ettiklerinde, her istinatta bulunduklarında koymak zorundadırlar yoksa en azından kendileri bakımından hakaret suçunu oluşturur. Devam ediyor iddianame Özel Güvenlik Şirketleri Mafya Yapılanması, Şüpheli Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN ve Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen mafyanın yeniden yapılanması dokümanına göre; Yurt içi mafya örgütlerinin örgüt tarafından yönetilip kontrol altına alınması ve yurt dışı mafya örgütleriyle de entegrasyonun sağlanması benimsenmiş ve bu doğrultuda mevcut yapılanma içinde Arnavut Sami kod Sami HOŞTAN, Reis kod Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY ve Osman YILDIRIM gibi kişilerin yer aldığı, bu kişiler vasıtasıyla hem yasa dışı işler yapılması suretiyle Ergenekon terör örgütüne gelir temin edildiği, hem de örgütün amacına yönelik bazı eylemleri mafya yapılanması içinde yer alan sabıkalı ve suç işlemeyi meslek edinmiş kişilere yaptırılarak örgütün deşifresine engel olunduğu tespit edilmiştir. Savcıların istinatları, değerlendirmeleri, yorumları bu şimdi adı geçen eski sabıkalı veya halen yargılamaları devam eden şahısların; hangi sebep ve delillere dayanılarak uyduruk Ergenekon örgütü içinde yer aldığı, bunlara örgüt adına ne gibi suçların işletildiği, bunlardan ne gibi menfaatler sağlandığı, elden edilen para ve menfaatlerin neler olduğu, savcıların istinadında belirtilen bu paraların miktarı nerede oldukları açıkça ortaya konulmadan, insanların eski sabıkalı oluşları göz önünde tutularak mesnetsiz tespitlerle, bu insanları daima suçlu, suç işler şeklinde kabul, takdir ve ilan etmek başta Anayasamızın 38. maddesine aykırı olduğu gibi, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesine de aykırıdır ve insaf, akıl ve mantıkla da bağdaşmamaktadır. Unutulmamalıdır ki; savcılar eski sabıkalı bile olsalar herkesin hak ve hukukunu korumak zorundadırlar. Bu adını verdikleri eski sabıkalı yada yargılaması devam eden şahıslarla ilgili hiçbir delil ve belge, para hareketi, emir komuta ilişkisi tekrar ediyorum sayın başkan ortaya konmadan gösterilmeden yapılan suç istinadı gerçekten insanların sürekli suç işler, suç işliyormuş gibi takdim edilip muamele yapılamayacağı konusundaki insan hakları sözleşmesinin 6. maddesine, anayasanın 38. maddesine açıkça aykırıdır. Bir insanın sabıkalı olduğu düşünüldüğünde bundan sonra işlenecek bütün suçlardan sorumludur gibi bir yaklaşım dünyanın hiçbir medeni hukuk devletinde rastlanmayan bir yaklaşımdır. İddianame devam ediyor. Terör naylon örgütü yapılanması Ergenekon dokümanının terör başlığı altında, terör grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır. Denilmektedir. Doküman böyle diyormuş panzehir dokümanında, PKK terör örgütü ile işbirliği yapılması kararlarının alındığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar aşağıda ayrıntılı olarak anlatılacaktır. Sayın başkan bu hususun anlatıldığı bölümdü bir daha ayrıntılı açıklamalarda bulunacağız ama alıntı yaptıkları için istinatta bulundukları için bizde kısaca söyleyelim bu hayali örgütün vahşi PKK terör örgütüyle işbirliği yaptığı PKK terör örgütünün naylon örgüt olduğu konusundaki savcıların iddiaları sadece kendi kişisel hukuka aykırı düşünceleridir. Devletin yargı makamlarının istihbarat makamlarının hiçbir bilgisiyle, arşiviyle de örtüşmemektedir. Bizde yeri geldiğinde fazlasıyla buna değineceğiz b- yurtdışı yapılanması iddianame devam ediyor. Bu konuda örgüt dokümanlarında açık hükümler bulunmakta olup, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu PERİNÇEK ve Reis kod Sedat PEKER, Arnavut Sami kod Sami HOŞTAN ve Ferit İLSEVER'in yurtdışında örgütsel süreklilik arz edecek şekilde toplantılara katıldıkları tespit edilmekle beraber, bu hususta soruşturma yapıp delil toplamanın zor olması sebebiyle yurtdışı faaliyetlerinin İstihbarat Kurumları’nca araştırılıp tespit edilebileceği, savcılığımızca bu aşamada bu konuların uzun süren çalışmalar gerektirdiğinden soruşturmanın tutuklu olması sebebiyle bu aşamada

22

Page 23: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:23

iddianamemizde yer verilmemiştir. Ancak Ergenekon terör örgütünün yurtdışı faaliyetlerine yeri geldikçe değinilecektir. Şimdi soru şu sayın başkan isimler verilmiş Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu PERİNÇEK ve Reiskod yakıştırmasıyla Sedat PEKER, Arnavut Sami kod yakıştırmasıyla Sami HOŞTAN ve Ferit İLSEVER yurtdışında örgütsel süreklilik arz edecek şekilde toplantılara katıldıkları tespit edilmiş bu istinat var, istinat var ama diyor ki delillendirmek zor onun için şimdilik değinmiyoruz ama değinmişler bu insanları bu bakımdan suçlu takdim etmişler, örgütün faaliyetini bu biçimde işliyor göstermişler yani böyle ucu açık, başı sonu belli olmayan suçlama yapmıyoruz ama yaptık şeklinde bir suçlama olabilir mi? bu araştırmayı istihbarat örgütlerine bırakmışlar mış yani bu iddianame bir mahkemeye hitaben yazılmış, kamuyu oluşturmak için yazılmış anlamak mümkün değil eğer bu insanları hakkında bir suçlamada bulunmayacaksanız yazmayın kardeşim yazmayın eğer suçlama istinadınız yoksa yazmayın yazdığınız zamanda delilini ortaya koyun eğer bu insanlar yurtdışında örgütsel faaliyet içinde gitmişlerse o zaman hangi yasadışı ilişkiler içerisinde gittikleri, ne zaman gittikleri, aralarındaki örgütsel bağ ve ilişkinin ne olduğu anlaşılmalıdır. Ortaya konulmalıdır. Şimdi istihbarat kurumlarımızdan haberi sordukları anlaşılıyor savcıların bu insanların yurtdışına giriş çıkışlarını böyle istihbarat kurumlarına falan sormaya gerek yok hemen en yakın polis karakoluna gitsinler, emniyet birimine gitsinler tek tek isimlerini vatandaş numarasını versinler onlara 5 dakikada ordaki karakol memuru döker bu insanlar ne zaman yurtdışına girmişler çıkmışlar. Onlarda buraya konmuyor çünkü onlar buraya konsa bu iddialarının hiçbir akla mantığa uygun yerinin olmadığı ortaya çıkacak ama ver adamların isimlerini yurtdışında örgütsel bağ içinde çıkıyorlar de arkasından çok faaliyette bulunuyorlar de arkasından da iyi ama zaman alacak biz şimdi bu istinattan vazgeçiyoruz e istinadı yapmışsın ya buraya hiç yazma, yazma yada yazdığını şeyin arkasında dur delillerini göster. Böyle bir suçlama mantığı, böyle bir dolaylı suçlama mantığı gerçekten hukuka aykırıdır. Sayın başkan bir başka bölüme geçiyorum ara verelim mi?”

Duruşmaya 13,30’a kadar ara verildi,Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,Bu arada tutuksuz sanık Mehmet Zekeriya Öztürk ile tutuksuz sanık Güler Kömürcü

Öztürk ile bir kısım sanıklar müdafileri Zeynep Küçük ve Gönül Kerinçsiz’in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı, SANIK KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU MÜDAFİİ AV. METİN ÇETİNBAŞ SAVUNMASINA DEVAMLA; İddianame devam ediyoruz, 11 Ergenekon terör örgütünün üst düzey oluşumu başlık bu, Örgütün oluşumu yine ERGENEKON dokümanında çok açık bir şekilde anlatılmış olup, Ergenekon’un yeniden yapılanması, örgütün temel ve acımasız kurallarının yer aldığı 29 Ekim 1999 tarihli Ergenekon’un yeniden yapılanması dokümanının 5. bölümünde Organizasyon Planı başlığı altında; 5/a Merkez yönetim, Ergenekon, örgütün başkanına doğrudan bağlı olan 4. Daire Komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluşmalıdır. Sayın başkan 29 Ekim 1999 tarihli doküman dokümana baktığımız zaman Ergenekon örgütünün başkanına doğrudan bağlı 4 daire komutanlığı ile 2 sivil başkanlıktan oluşmalıdır diyor. Daha oluşmamış oluşmamış, ama savcıların genel suçlamasına baktığımız zaman bu örgüt Cumhuriyetle yaşıt ya örgüt belgesi olarak sunulan bu doküman yada bilgisayar çıktısı neyse örgütle alalı değildir. ya bu örgütün 80 yıllık olduğu iddiaları doğru değildir. Ama birinden biri doğru değildir. Tekrar okuyorum sayın başkan 5/a Ergenekon, örgütün başkanına doğrudan bağlı olan 4. Daire Komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluşmalıdır. Demek ki oluşmamış daha devam ediyor toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır. Şöyle ki:1- Ergenekon Başkanlığı, 2- İstihbarat Dairesi Komutanlığı, 3- İstihbarat

23

Page 24: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:24

Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı, 4- Operasyon Dairesi Komutanlığı, 5-Finansman Daire Başkanlığı sivil, 6- Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı, 7- Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı sivil, Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve sorumluluk alanlarını bilmemeleri esası, Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve güvenlik kazandıracaktır. denilmektedir. Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan asistanları dışında diğer üniteler ve personel ile hiçbir şekilde irtibat kuramamalıdır. Denilmek suretiyle örgütün hiyerarşik yapısının katı kurallara bağlı olduğu ve gizlilik kuralı gereği bölüm başkanlarının dışındaki diğer kişilerin hiçbir şekilde birbirleriyle irtibata geçmeyip tanımamaları ve prensip olarak benimsenmiştir. Şimdi iddianame böyle söylüyor ama küçük küçük birimler olarak kastedilen herkesin birbiriyle konuştuğu, telefonlarla görüştüğü, medyadan birbirlerini tanıdıkları bir şekilde de ortaya çıkıyor. Buradan da örgütün üst düzey yöneticileri dışındaki birimler arası hücre yapılanması tabir edilen birbirinden farklı gibi görünüp aynı amaca hizmet edip ve aynı merkezden yönetilip kontrol edilen bir örgüt olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Eğer sayın savcılar bunu anlamışlarsa o zaman bu başkanlıklar, komutanlıklar olarak teşkil edildiği söylenen birimlerin kimlerden, nasıl oluştuğu, faaliyetlerin neler olduğu da ortaya konulmalıdır. İddianame devam ediyor aynı bölümün devamında; "Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz. Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm; Operasyon Dairesi Komutanlığıdır. Çünkü elde edilen enformasyon analiz ve değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir." denilmektedir. Kontrol Dairesi başlığı altında; Bu dairenin varlığından Ergenekon örgütü başkanı komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir, ikinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmektir. Şimdi sayın başkan bu öldürmeden bahsediliyor burada, bu dokümanda savcılarda aşağıdaki değerlendirmelerinde yine ilerde buna değiniyorlar. Soru şudur. Ajan olduğu söylenen 80 yıllık örgüt olduğu söylenen hangi ajan yada ajanlar öldürülmüştür. Bırakın öldürmeyin kimler yaralanmıştır. Hangi somut olay buna ilişkin belge, bilgi vardır bunlarda ortaya konmalıdır. Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir. Kontrol Dairesi’nde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Bu ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidirler. Emirleri doğrudan Ergenekon Komutanından almalıdırlar, üst yöneticiler ve örgüt personeli ile ajanları tarafından bilinmemelidirler şeklinde çok katı örgüt içi hiyerarşik yapının bulunduğu ve ihanet eden örgüt elemanlarına karşı çok acımasız cezalandırma kurallarının konulduğu ve yine bu bölüm içerisinde Ergenekon örgütü başkanı komutanından denilmek suretiyle de Ergenekon’un gizli bir örgüt olduğu bizzat örgütün kural ve prensiplerini belirleyen yöneticilerince de açıkça kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Savcıların değerlendirmesi böyle devam ediyor savcıların değerlendirmesi, Ayrıcalık tanınacak birimde hem görevlendirilecek şahısların Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden olacağı belirtilmiş ve seçilen kişilerin yani ajanların merhametsiz olması, bağımsız görev yapabilmeleri emirleri doğrudan Ergenekon Komutanından almaları şart koşulmuştur. Bunun amacı da yapılacak operasyonlardan sonra ortadan kaldırma ve temizleme işlemleri için gerekli faaliyetlerin yapılması sebep olarak gösterilmiştir. Buradan da Ergenekon terör örgütünün gerektiğinde kendi üyelerini dahi acımasızca öldürebileceklerini belirtmelerinden, örgütün yazılı katı kurallarının olduğu görülmektedir. Savcıların bu

24

Page 25: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:25

değerlendirmelerine yada istinatlarına dayanak olan bilgi, belge, faaliyet, zaman, mekan nerede var sayın başkan bunların hiçbirisi yok şimdi delil olarak gösteriyorlar kendilerince, Şüpheli Fikret EMEK'in Özel Kuvvetlerden emekli olduğu, aramalar sırasında ele geçirilen patlayıcılar, el bombalan ve suikast silahını belirtilen amaçlarla gizlediği ve direk operasyon dairesi sözde komutanlığına bağlı olduğu, emekli olmasına rağmen hem Zafer kod Muzaffer TEKİN' den elde edilen gizli bilgi ve belgelerin yanı sıra birçok gizli askeri bilgileri halen elinde tutmasının Ergenekon terör örgütünün amaçları arasında bulunan istihbarat dairesi sözde komutanlığı biriminin amaç ve faaliyetlerine ulaşmak için bu bilgiler ile silahları zulaladığı anlaşılmaktadır. Savcıların bu yorumlarını, değerlendirmelerini istinat etmeleri için hangi bilgileri dayanak göstermişler. Patlayıcı ve silahların aidiyeti konusunda ellerinde neleri var bu faaliyet ve bağlantıyı ortaya koyan deliller neler bunların hiçbirisi yoktur. Yok, ama suçlamanın bol bol yapıldığını görüyoruz iddianame devam ediyor, Ayrıca şüpheli Sevgi ERENEROL'dan elde edilen derin Ergenekon isimli dokümanda Özel Kuvvetler Komutanlığı Ergenekon'un göz bebeğidir ve özel bir yeri vardır:' şeklinde belirtilmiş olduğundan açıkça bu birimin Ergenekon Yapılanması için ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Belgedeki ayrımdan anlaşılacağı üzere örgütün iki ayağının olduğu, dört birimin başında asker, iki birimin başında da sivil şahsın bulunacağı kabul edilmiştir. Yine bu iki sivil şahsın yanlarında bir asistan ve bölüm uzmanı adı altında yardımcılarının bulunacağı belirtilmiş, örgütün sistematik olarak yapısı ortaya konulmuştur. İddianame böyle şimdi; Savcıların hayali örgüt hakkında yorumlarda bulunurken, hayale hayal katıp olmayan şeyleri varmış gibi gösterme gayretleri kabul edilemez bir hukuka aykırılıktır. İddianame savcılarının asker kökenli şahıslara özel anlam yüklemeye çalışmaları doğru değildir. Ancak burada ortaya koymaya çalıştıkları görüşleri birbirleriyle tamamıyla çelişki içerisindedir. Asker ve polis içerisinde özel görevlerde bulunmuş kişileri, özel harpçileri veya özel harekâtçıları potansiyel suçlu gibi kabul etme şeklindeki yaklaşımları doğru değildir. Bu birimlerde çalışıp bu millete ve devlete hizmet eden, birçok çatışmaya giren, can verip şehit olan, yaralanıp gazi olan şahıslara özellikle husumetle yaklaşmaları hukuken doğru olmadığı gibi, insani açıdan da doğru değildir. Bu özel eğitilmiş kişiler eğer iddia edildiği gibi bir örgütsel bağ ile ve belli bir hedef altında birleşmiş olsalardı, o çok gizli denilen doküman diye sunulan çıktıları yâda belgeleri, silahları vesaireler evlerinde ortalıkta bırakmazlardı. En azından çok gizli gizlilik dereceli veya özel harp eğitimi almayı gerektiren görevlerde bulunan şahısların, silahlarını belgelerini ev veya işyerlerinde, ya da anne veya babalarının evlerinde muhafaza etmeleri, bu yüksek eğitimleriyle bağdaşır bir durum değildir. İddianame savcılarının doğu ve güneydoğuda veya terörün yoğun yaşadığı, sık sık teröristlerle çatışmalara girilen bölgelerde görev yapan özel harpçiler ve özel harekâtçıları hiç tanımadıkları, psikolojilerini hiç bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu görevlerde bulunmuş şahıslar sürekli bir terör tehdidi ve saldırısı hissetmektedirler. Birçoğu da maalesef emekli olduktan sonra yeterli güvenlikleri sağlanmadığı için teröristlerin saldırısına uğrayarak şehit edilmiştir. Bu nedenle haklı bir tehdit algılayışları vardır. Bu durumu bilen, kolluk görevlileri ve askerler güvenliklerini kişisel olarak sağlayabilmek için operasyonlarda kullandıkları veya yakaladıkları bazı silah veya mühimmatı evlerinde muhafaza etme gibi tedbir alma yoluna gidebilmektedirler. Ruhsatsız ve izinsiz bulundurdukları elbette suçtur mühimmatlar suçtur. Ancak bu silah ve mühimmatların iddianame savcılarının iddia ettikleri gibi saldırı amaçlı değil, kendilerini koruma amaçlığı kabul edilmelidir. Aksi yönde iddiayı destekleyen varsa bilgi, belge ve deliller ortaya konulmalıdır. Çok zeki olmayan insanların da rahatlıkla anlayabileceği gibi, gerek özel harp eğitimi almış uzman şahıslar veya iddianame savcılarının ortaya koymaya çalıştığı gibi gizli örgüt elemanları, kendi ev veya işyerlerinde örgütsel saldırı amaçlı veya suikast amaçlı kullanacakları silah ve mühimmatları bulundurmazlar. En azından evlerinin duvarlarına ve çok kolay ulaşabilecek yerlerine koymazlar. İddianame savcılarının özellikle asker ve polislerin silah ve terör uzmanlarından, istihbarat uzmanlarından bu konuda gerçekten araştırma yapmaları beklenirdi ama bu araştırmanın yapılmadığını görüyoruz iddianamenin ve soruşturma

25

Page 26: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:26

dosyasının tamamından ortaya çıkan anlaşılan bilimsel araştırma yerine iddianame savcılarının, yaz gitsin, suçlama olsun, iddianame olsun çalışmaları, gayretleri sürekli kendisi içerisinde çelişki yaratmaya sebebiyet vermektedir. Hayal ile gerçeğin ayır edilemediği görülmektedir. iddianame devam ediyor, Ergenekon terör örgütünün hiyerarşik yapısı ve yöneticileri, Şüpheli Oktay YILDIRIM ifadesinde; Türkiye Harp Malûlü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği üyesi olduğunu, ayrıca kuruluş aşamasında bulunan Kuvvai Milliye Derneği İstanbul temsilcisi olduğunu, Muzaffer Tekin'i Mahmut Öztürk vasıtasıyla tanıdığını, sürekli görüştüklerini, beyan etmiştir. Şimdi bu ifadede Oktay Yıldırım Muzaffer Tekin ile örgütsel bağ ve ilişki içinde olduğunu söylemiş, hayali Ergenekon örgütünden mi bahsetmiş hayır İsmi geçen derneklerin ve sivil oluşumların yasa dışı faaliyetleri ortaya konuymuş? Hayır. Nasıl Olup da; bu ifade suç delili gibi gösterilmektedir? Nasıl olur da olmayan örgütün, olmayan ilişkileri varsayımlarla ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bunu anlamak gerçekten mümkün değildir. İddianame devam ediyor; Şüpheli Muammer Karabulut ifadesinde; 1991 yılında Antalya valisi Saffet Arıkan Bedük’ün desteği ile Noel Baba etkinliklerine başladığını ve 1995 yılında da Noel Baba Vakfını kurduğunu, 2005 yılında da, Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneğini diğer şahıslarla birlikte kurduklarını, Noel Baba Vakfı’nın uluslararası faaliyette bulunmasının yasal olmaması nedeniyle, Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği’ni kurduklarını, 2006 yılında maddi sıkıntılardan Noel Baba Vakfı’nın kapatıldığını, Antalya Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Derneği başkanı olduğunu ayrıca Ayasofya Derneği ve Milli Güç Birliği Derneği üyesi olduğunu, Milli Güç Platformu’nda görev aldığını ancak tüzel bir kişilik olmadığı için Milli Güç Birliği Derneği kurulduğunu, Oktay Yıldırım isimli şahsı Kemal Kerinçsiz'in Fatih’te bulunan ofisine gittiğinde gördüğünü, aynı ortamda Sevgi EreneroL ve Ergün Poyraz'ın da olduğunu, Muzaffer Tekin'i de bu şahısların yanında, basın açıklamalarında tanıdığını Veli Küçük, Ergün Poyraz’ı da Sevgi Erenerol vasıtası ile tanıdığını beyan etmiştir. iddianame sayfa 182 Şimdi bu ifadeden anlaşılan şey şudur; Noel Baba dernek ve vakıf çalışmaları zamanın Antalya Valisi Saffet Arıkan Bedük’ün önderliğinde ve teşviki ile 1991 yılında kurulmuştur. Bu dernek veya vakfın veya sivil toplum hareketinin yasadışı olduğunu, yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu kim ve nasıl ortaya koymuştur? Tamamen insani ve sosyal amaçlarla anlaşılan o ki kültürel gelişme sağlamak için kurulan bu faaliyetlerin, derneklerin, vakıfların yani 1991 yılında kurulan bu dernek vakıf AKP hükümetine darbe yapılmak için mi kurdurmuş? Bu nasıl bir zaman ve mekân kavramının yok edilerek iddianamede suç ve suçlu yaratılma girişimidir? Sayın başkan 1991 yılında kurulmuş bir dernek daha AKP’nin adı yok bırakınız fiili varlığını, adı yok adı bilinmiyor. Nasıl oluyordu buraya Ergenekon terör örgütünün bir yan kuruluşu gibi yansıtılıyor. İnsanların birbirlerini tanımaları veya tanımamalarından nasıl bir örgütsel ilişki ve faaliyet çıkarmamız gerekecektir? Bu insanların yasa dışı faaliyetlerde bulundukları iddia ediliyor. Hangi faaliyetlerde bulunmuşlar, hangi somut eylemi planlayıp icraya başlamışlar? İddianamede burada yer verilmiş bu ifadelerde hayali örgütünden Ergenekon’dan bahseden var mı? Bütün bu soruların cevabı hayır, ama iddianame savcıları her nedense herhangi bir suç ikrarı yok iken, herhangi bir delil ortaya koymadan sanki ismi geçen dernek, vakıf veya kişilerin başlı başına suç objesi gibi algılamalarını sağlamaya çalışmaları veya algılatmaya çalışmaları, en azından mahkemeyi yanıltma girişimidir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Emin Gürses ifadesinde özetle; Sevgi Erenerol'u, vatansever bir milliyetçi olarak tanıdığını, görüştüklerini, patrikhanede düzenlenen toplantılara ve başka yerlerde düzenlenen toplantılara katıldığını, Ergün Poyraz'ı da Sevgi Erenerol'dan dolayı tanıdığını, patrikhanede gördüğünü, Mehmet Zekeriya Öztürk ile telefonla görüştüğünü, ayrıca bir toplantıda gördüğünü Veli Küçük ile de tanıştığını, arada bir görüştüklerini, Muzaffer Tekin ile de görüşmesinin olduğunu beyan etmiştir. Şimdi bu ifade buraya suç delili gibi konmuş bu görüşme bu suç ikrarı mı? Yani buraya konulan delil diye konulan ifade ile ispat edilmek istenilen nedir. yani hukuk adına bunu kabul etmek gerçekten mümkün değildir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Fuat Turgut ifadesinde özetle; Son bir yıldır

26

Page 27: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:27

İzmir'de faaliyet gösteren Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği’nin genel başkan yardımcılığı görevini yürüttüğünü, aynı zamanda bu derneğin avukatlığını da yaptığını, bunun dışında herhangi bir siyasi parti ve dernek üyeliği bulunmadığını, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz ve Oktay Yıldırım'ı tanıdığını Veli Küçük ile yüz yüze tanışamadıklarını beyan etmiştir. Şimdi Fuat Turgut’un beyanlarından hayali Ergenekon örgütünden bahsedilmesi söz konusu mudur? Hatta faaliyetlerinde bahsedilmesi bu demin uzun uzun iddianamede yer verilen örgütsel faaliyetlerden bahsedilmesi söz konusu değil midir? Bu ifadeden suç ilişkisini veya terör faaliyetini anlamak için hiçbir gerekçe de yoktur. Sayın başkan böyle; Anayasamızın 33. maddesindeki dernek kurma hürriyeti, 34. maddesindeki toplantı ve gösteri hürriyeti, Avrupa insan hakları sözleşmesinin 11. maddesindeki dernek kurma ve gösteri hürriyeti ile dernekler kanununa veya diğer mevzuata aykırı hangi yönleri olduğu, hangi faaliyetlerde bulunduğu bu ismi geçen derneklerin, Sivil Toplum Kuruluşların ispatlanmadan iddianame savcılarınca böyle suç örgütü, suç faaliyeti gibi takdim edilmesi hukuken doğru ve mümkün değildir yani bu dernekler hakkında, bu Sivil Toplum oluşumları hakkında ne işlem yapılmıştır. Bu derneklerin denetimi özellikle derneklerin denetimi aynı zamanda vakıfların denetimi devletin kontrolündedir. Savcılar bu bahsedilen bu derneklerle ilgili hangi raporu getirip dosyaya koymuşlardır. Yasadışıdır diye yâda bu ismi geçen derneklerle ilgili açılmış bir dava var mıdır? Şimdi burada suç örgütü, suç faaliyeti gibi takdim ettiklerine göre bu dernekleri bunların hakkında açılmış bir dava olması lazım nerde bu dava o davayı açmak bu savcıların görevi değildir. Onun ilgili savcıları vardır. Ancak böyle bir davanın açılmadığını görüyoruz açılsaydı buraya koyarlardı. İddianame devam ediyor, Şüpheli Ergün POYRAZ ifadesinde özetle; 2007 yılı ocak ayından bu yana Ayasofya Derneği üyesi olduğunu, Oktay Yıldırım ve Sevgi Erenerol’u tanıdığını beyan etmiştir. Tanımış, ne kadar tanışım belli değil beraber ne yapmışlar belli değil, hangi faaliyette bulunmuşlar belli değil, tanıyor tanıyor, ama bu tanıma sadece başlı başına suç delili gibi takdim ediliyor. İddianame devam ediyor. Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde özetle; Herhangi bir dernek veya kuruluşa üyeliğinin bulunmadığını, Türkiye'de emekli subaylar derneği dâhil hiçbir derneğin üyesi olmadığını, bu gibi dernek veya kuruluşların bir nevi anormallik ve sapıklık olduğunu düşündüğünü, Türk kızı imajını ilk defa duyduğunu, böyle bir kızın olduğunu ve mevcudiyetini de bilmediğini, Muammer Karabulut ile arkadaş olduklarını, Noel Baba Vakfı başkanı olduğunu, Mehmet Fikri Karadağ ile birlikte görev yaptıklarını, emekli olduktan sonra da görüştüklerini, Muzaffer Tekin ile Batı Trakya dergisinden tanıştıklarını, bazı etkinliklerde birlikte olduklarını, Sevgi Erenerol'u tanıdığını, bazı etkinliklerine katıldığını, Mehmet Zekeriya Öztürk'ü gazeteci Güler Kömürcü vasıtası ile tanıdığını" beyan etmiştir. Veli Küçük ifadesinde hangi yasal dernek ve Sivil Toplum içinde olduğunu anlatmıştır. Kendi kişisel görüşlerini söylemiştir. Veli Küçük’ün görüşlerine katılırsınız veya katılmazsınız. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Ama Veli Küçük’ün bu ifadelerde örgütsel faaliyeti olduğu, özellikle terör faaliyetini ortaya koyan, kabul eden en ufak bir anlam dahi yoktur. Eğer savcıların mantalitesinden hareket edilirse; örneğin dünyada herkes Usame Bin Ladin’in medyadan tanımaktadır. O halde onu medyadan tanıyan herkes El-Kaide örgütünün üyesi mi olacaktır? Ya da; bir şekilde suç işlemiş şahısla suç işlemezden önce veya sonra tanışmış, aynı derneğe üye olmuş kişiler örneğin mesela Galatasaray veya Fenerbahçeli biri, bir ırza geçme suçunu işlese, tüm Galatasaray veya Fenerbahçe kulübü üyeleri, yöneticileri bu suçun ortağı mı olacaktır? Böyle akıl dışı yaklaşımla ceza hukukunun temel ilkeleri nasıl bağdaştırılacaktır? Örneğin suçsuzluk karinesi nerededir. Örneğin suç ve cezaların şahsiliği, nasıl izah edilecektir? Bunla ilgili TCK hükümleri nerededir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Muzaffer Tekin ifadesinde özetle; Hiçbir sivil toplum örgütüne ve hiçbir siyasi partiye, sendikaya ve derneğe üye olmadığını, Mehmet Fikri Karadağ'ın Harp Okulu’ndan sınıf arkadaşı olduğunu, İstanbul 'da Kuvayi Milliye Derneği’ni kurduğunu, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi oluşumundan ayrılan arkadaşlarının yeni bir oluşum meydana getirerek kendisinin lider olmasını teklif ettiklerini, bu amaçla Hüseyin Görüm, İbrahim Özcan, Kuddusi Okkır ve birçok kişi ile

27

Page 28: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:28

tanışıp birlikte Türkiye'nin çeşitli yerlerine gittiklerini, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği başkanının Taner Ünal olduğunu, Sevgi Erenerol ile tanıştıklarını, patrikhaneye gittiğini, Semih Tufan Gülaltay ile tanıştığını, bu şahsın cezaevine girmesinden sonra ailesi ile ilgilendiğini, beyan etmiştir. Muzaffer Tekin asker kökenli bir şahıs asker kökenli diğer şahısları tanımasından daha doğal ne olabilir. Yine burada ismi verilen şahısların yada sivil oluşumların, derneklerin hangi yasadışı somut olay ve eylemi ortaya koymuştur. Yani bunlar ortada yok sanıkların birbirlerini tanımasından başka bir şey yok ama bu ifade, bu ismi verilen derneklerde suç örgütü faaliyeti, suç faili gibi tanıtılmıştır. İddianamede yer verilmiştir. Eğer savcıların zihniyeti ile hareket edilecek olursak; aynı meslekleri paylaşan veya tanışan herkese suçlu muamelesi yapmak gerekecektir. Bunu yapmak çağdaş hukuk kurallarını benimsemiş Türkiye’de mümkün değildir. İddianame devam ediyor, Şüpheli Semih Tufan Gülaltay ifadesinde özetle; 998 yılında Akın Birdal olayından ceza aldığını, 4,5 yıl ceza yatıp şartlı tahliye olduktan sonra, Ulusal Birlik Partisi adıyla kurulan bir genel başkanlığına getirildiğini, partinin ancak daha sonra sabıkası sebebi ile ayrıldığını, Ulusal Birlik Platformu adı altındaki platform kurduğunu, platformun dernekler kanununa göre oluşturulduğunu, bu platformda 49-50 tane kurucu derneğin bulunduğunu, Muzaffer TEKİN ile ceza evinde iken görüştüğünü, cezaevinden çıktıktan sonra da görüşmesinin olduğunu, yine Muzaffer TEKİN vasıtası ile Sevgi ERENEROL ile Taksim’de bulunan Türk Solu Binası’nda tanıştıklarını, daha sonra Sevgi ERENEROL'un davetlerine gittiğini Veli KÜÇÜK ile Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı’nda karşılaştıklarını, Yozgat Cezaevi’nde iken Tuncay GUNEY'in yanına geldiğini Veli KÜÇÜK'ün emrinde çalışan istihbarat görevlisi olduğunu anlattığını, Mehmet Zekeriya OZTÜRK ile de tanıştıklarını beyan etmiştir. Sayın başkan Semih Tufan Gülatay’ın eski bir sabıkalı olması mahkumiyet hukukunu, eylem ve cezasından sonra her eylemin suç sayılmasını gerektirmez aksi yöndeki anlayış hem anayasamız hem de taraf olduğumuz insan hakları sözleşmelerine kesin kez çatışmaktadır. Kaldı ki, Semih Tufan Gülaltay iddianamede yer verilen ifadelerinde de hayali Ergenekon örgütünün faaliyetlerinden bahsetmemektedir. Aksi sonuca varmak için ya hukuku hiç bilmemek gerekir ya da art niyetlerle yorumda bulunmayı gerektirmektedir. İddianame devam ediyor başlık Sivil toplum örgütleri ile ilgili telefon görüşmeleri Tape:2, Mehmet Fikri KARADAĞ ile Y. A. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Y. A.'nın Evet bir isteğiniz biz emriniz olduğu zaman biz de burda sizinle beraberiz bunu bilmenizi istedim Şişli Esentepe’deyim dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Karargâha bir ziyarete gelsene madem o kadar iyisin Kuvai Milliye karargâhı, mabedi bir gör, Atatürk'ün karargâhı burası Kadıköy’de askerlik şubesi var eski askerlik şubesi, yeni Rasim Paşa Emekli Subaylar Derneği Halit Ağa Çeşmesi diyerek yeri tarif ettiği tespit edilmiştir. Konuşma bu Mehmet Fikri Karadağ’ın asker olduğu asker kökenli olduğu belli bütün hayatı askerlikle geçmiş bir sivil toplum merkezinden karargâh diye kastetmesinden daha doğal bir şey var mı? En azından ben halen kendi büroma giderken adliyeye gidiyorum diye sık sık bahsediyorum çocuklarda gülüyorlar adliye değil artık orası bürosu diye hukuk bürosu yani savcıları rahatsız eden sadece bu karargâh kelimesi mi? yoksa Atatürk’ün karargâh ifadesi mi? yani Atatürk ilkelerinden hareket ettiğini söyleyen insanların terör ile bağdaştırılıp bu şekilde ortaya koyulmasında mahkemenin takdirine bırakıyoruz. iddianame devam ediyor. Tape:109, Mehmet Fikri Karadağ ile Tayyar arasında Mehmet Fikri KARADAĞ’ın Merkez Komutanlığı’nda Tuğgeneral N. Ö. ile konuştuğunu, askerlik problemi konusunda, bu şahsın yanma gidip derdini anlatması gerektiğini, oraya gidince Kuvayi Milliyeci olduğunu anlatmasını söyleyerek ordan küçük bir paket yap, benim adıma götür, kendi adına sakın götürme diyerek şahsı merkez komutanlığına gönderdiği tespit edilmiştir. Sayın başkan konuşmanın özü askerlik görevi nedeniyle birisine yardımda bulunma talebinden ibarettir. Küçük paket herhalde çikolata paketidir. Soru şu askerlik işlemleri için Türkiye’de askeri makamları arayan binlerce insan terör örgütünün parçası mıdır? Terör faaliyetinde mi bulunmaktadırlar. Çikolata götürmek benim askerime yardımcı ol demek ne zamandan beri terör suçu sayılıyor. Ne zamandan teröristler bir

28

Page 29: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:29

talepte bulunmak için diğerine çikolata gönderiyor. Terör faaliyetleri çikolata ikramıyla mı oluyor. Bu ne biçim terörist, ne biçim terörist merkez komutanı iddianame devam ediyor Tape:158, Mehmet Fikri Karadağ ile Kahraman Şahin arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Yapılan bir kamp toplantısından bahsettikleri, Kahraman Şahin'in nasıl değerlendiriyon baba Bugünkü gündemi dediği, Mehmet Fikri Karadağ’ın Gayet güzeldi. Gençliği de konuşturduk, gençliği konuşturmayı unutmayalım bundan sonra çok önemli, hatta bir de güzel, iyi bir kadın bulsak, oda konuşsa, her seferinde bir kadın bir genç diyerek gençlere konuşma yapması için kadın konuşmacı ayarlamaya çalıştıkları, sayın başkan sivil toplum kuruluşlarının, derneklerinin gençlere ulaşmaya çalışmasını, kadın konuşmacı aramasını, kadınları öne çıkartmaya çalışmasını yasaklayan herhangi bir kanun mu var hâlbuki tam tersine Sivil Toplum örgütlerinin çoğalmasını, gençlere, kadınlara ulaşmasını dolayısıyla Tevfik eden sayal düzenlemeler var. Gençliği konuşturmanın gündeme ilgili dikkatinin çekilmesi neresi suç? Bu ne biçim bir suçlama buraya suç delili gibi koymuşlar bu tapeyi biz Türkiye’de mi yaşıyoruz sayın başkan neyin delili bu konuşmanın ilerleyen bölümlerinde siyasi konulardan bahsettikleri, Mehmet Fikri Karadağ’ın, Gürcistan’da, Amerika’da, İngiltere’de, Ermenistan’da, Suriye’de, Arabistan’da, gidin Türklere dininiz elden gidiyor deyin, başbakan da olursunuz cumhurbaşkanı da olursunuz diyor, yani bizim millet ohh batan geminin mallan deyip propagandayı yapıyor, bakan oluyor, başbakan oluyor, her şey oluyorlar, Cumhurbaşkanı bile oluyorlar, Turgut Özal gibi o.. çocuğu mesela neden işte bu bizim yapacağımız işten sonra olamayacaklar dediği, konuşmanın son bölümlerinde Muzaffer TEKİN'in Bursa'da bir evde daha bazı malzemelerin çıktığından bahsettikleri tespit edilmiştir. Şimdi bu telefon görüşmesinde terör örgütü faaliyetini ortaya koyun hiçbir şey yok sadece ve sadece kişisel düşünceleri yansıtan özel hayatla ilgili bir konuşma burada bir küfürlü konuşmanın sayılması, gösterilmesi bu konuşmaların dışarıya yansıtılma isteğini ortaya koymuyor böyle bir amaçları olsalardı bu konuşmaları halka açık yerlerde yaparlardı. Halka açık yapılmayan insanların kafasında geçen kendi arasında olan bir konuşmanı, küfürlü bir konuşmanız bazı eski devlet büyüklerimize ilişkin konuşmanın buraya konulması maksatlıdır. Toplumda bu insanlara kin ve nefret yaratmaya yöneliktir. Ve bu işlerin suçlu gibi algılanmasını desteklemek amacıyla konulmuştur. Böyle bir yaklaşımı kabul etmek mümkün değildir. bu konuşmada terör şiddet vesaire içeren hiçbir şey yoktur. İddianame devam ediyor. Tape:39, Mehmet Fikri Karadağ, Erkut ERSOY arasında Erkut’un Erkut ben komutanım Özel Büro dediği, Fikri KARADAĞ'ın da Tamam Erkut, şeyleri Büro terimini kullanmıyoruz biliyorsun özel büro falan yok, bir tek kuvayi milliye tamam mı evlat diyerek örgütün tüm faaliyetlerinin Kuvayı Milliye Derneği altında yürütüldüğünü ifade ettiği anlaşılmaktadır. Kuvvai Milliye Derneği adıyla birçok dernek kurulmuş, dernek isimleri öyle, öyle lanse etmişler yani bütün örgüt faaliyetlerin Kuvvai Milliye derneği altında adı altında yürütüldüğünü iddianamede ortaya koyan ne var hiçbir şey yok ama savcıların bu istinatlarının, yorumlarının mantığını da anlamak zor bu kadar zorlamalı yorumlarla örgüt yâda örgütsel faaliyet yâda bağ ve ilişkin ortaya koyulmaya çalışılmasının hukuki hiçbir değeri de yoktur. Tape:214, Muhammet Yüce ile Feyzi'nin yaptığı telefon görüşmesinde; Muhammet Yüce’nin Kuvvayi Milliye Derneği’nden bahsederek. Bakıyorum orada 500 tane işyerini bağlamış her ay 100 milyon yardım topluyor derneğe, para direk bizim fikri albayın eline kalıyor, ben şimdi de oraya yönetime aldı beni, dedim güzel adamlarımız var, dedim her türlü dedim biz koşuştururuz dedim, tamam dedi, Muhammet dedi, zaten ben seni bilirim dedi, gel dedi, ben sizi yönetime alacam dedi, beni yönetime aldı. Kuvayi milliye resmi derneği emniyet arkasında jandarma arkasında hiç bir sorunumuz yok yani dediği, şimdi bu Muhammet Yüce ile Feyzi’nin 3. bir kişiden bahsettikleri anlaşılıyor yani Mehmet Fikri Karadağ’dan ancak sayın başkan 500 tane iş yerini bağlamış her ay 100 milyon yardım topluyor nerde bu para bu kadar gizli örgüt, akıllı örgüt, 80 yıllık örgüt, NATO’nun yan kuruluşu örgüt işini gücünü bırakmışta Jandarmanın, polisin binalarının arkasına mı kurmuş örgütünü yada Jandarma ve polisin bu derneğin arkasında olduğu ifadesi

29

Page 30: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:30

koskocaman bir uydurma iki kişi kendi arasında konuşuyor yer zaman, kişi, maddi olay afaki ama bu konuşmadan bir suç devleti yaratılması yada yaratılmaya çalışılması mümkün ve doğru değildir. Tape:478-479-480-481, Muhammet YÜCE'nin Selim AKKURT'a gönderdiği mesajlarda; Halaoğlu Göktürk haftaya parayı alıyor, hemen gelecek, zaten ben albayla yine görüştüm, is tamam. Hemen ekibi kur diyor, derneğe yardım adı altında paraları toplasınlar, diyor bütün zenginlerin ve esnafın listesini verecek bize, o basımızda biz kosturacaz, ben çarşamba oradayım şeklinde mesaj gönderdiği, Sayın başkan 100 tane şirket vesaire adamdan bahsediyor sayın savcılar bu zorla para toplama işinden mağdur olmuş bir kişiyi göstermişler mi? yani bu bir yardım rıza yardım toplama mı? Yoksa bir örgütsel gasp olayı mı? Bu belli değil. Ayrıca yine iki kişinin kendi arasındaki bir haberleşme Mehmet Fikri Karadağ’ın böyle bir talimat verip vermediği de belli değil. Mehmet Fikri Karadağ’ın suçlamaları kabul etmemesi göz önünde tutulduğunda, bu mesajın hiçbir hukuki değerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Tape:373, Kahraman ŞAHİN, Niyazi Begüm arasındaki telefon görüşmesinde; Begüm'ün biraz önce Fikri Paşayla konuştum, onu haber vereyim dedim. Kapıda yakaladım paşayı, gel dedim konuşucam senle konuştuk yarım saat dediği, Kahraman'ın bugün de ben fırça attım ona, Bir tane çocuk vardı, onun numarası yazılmamış üyelik numarası falan dedim gençlere ne yapıcan sen dedim, mahvettiniz bizim gençliğimizi dedim. Kalkıyorsun gençlerden şey istiyorsun falan neyse ondan sonra yumuşadı dediği, Begüm'ün Paşa çok sinirli ama güzel planları var, benim içime su serpti dediği, Kahraman’ın hazır yani her şeyimiz dediği, Begüm'ün ya bir şey söylicem Kahraman, Paşa’ya söylemedim de, şu şehitlerden dolayı, Erdoğan'a inat bir miting düzenleyemiyor muyuz İstanbul'da dediği, Kahraman'ın düzenleriz ama gel yardım et o zaman gel çarpışalım para olacak, ben bulacam parayı, 2-3 tane işimiz var, inşallah bitecek dediği, Yine 3. şahısların konuşması ile Mehmet Fikri Karadağ’dan bahsedilmektedir. Şimdi mitingde bahsedilen bir miting yapmaktır bu mitingin yasadışı yada yasal bir miting olup olmadığı hangi tarihte, nerede, ne zaman yapılan, yapılması planlanan mitingde olup olmadığı da belli değildir. Çarpışma ile neyin kastedildiği de ortaya konulmamıştır. Siyasi faaliyetler çerçevesinde, fikir çarpışması mı oksa başka bir şey mi? bunlarda ortaya konulmamıştır. Dolayısıyla bu telefon görüşmesi de, tapesi de diğer usulü yönden itirazlarımı bir yana bırakırsak sayın başkan bunlar iki şahıs arasında üçüncü şahsa yönelik konuşmadır. Bütün bu dinlemelerin yapılması için vesaire en baştan söylediğimiz usul hükümleri çiğnenerek dinleme yapılmıştır. Usul yönden yaptığımız itirazlar bir yana bu konuşma metinin yasal bir delil toplama şeklinde elde edilmiş olsa bile herhangi bir suç ortaya koymadığı da açıktır. Yada suç delili olmadığı da açıktır. Tape:366, Kahraman ŞAHİN ile Abdullah arasındaki telefon görüşmesinde; Abdullah'ın Ya sana ulaşmak ne kadar zorlaştı böyle, Kahraman'ın ya biraz dışarıdaydım Ankara'ya falan gittim dediği, Abdullah'ın kendi işin mi yoksa Kuvvayi Milliye’nin mi dediği, Kahraman'ın kendi işim de vardı, öyle de, telefonda pek konuşmak istemiyorum bu tür şeyleri dediği, bu telefon konuşmasında suç olan ne var. Hiçbir cümle yok, hiçbir anlam yok insanların iş için Ankara’ya gitmesi yasal bir derneğin herhangi bir iş için Ankara ya gitmesi ve böyle bir gidişin suç gibi takdim edilmesini açıkçası anlamakta zorluk çekiyoruz. İnsanların telefonda özel veya resmi işlerini konuşmak istememesinden daha doğal ne olabilir? Ama Türkiye’yi dinleniyorum korkusu sardıktan, herkes neredeyse dinlenme paranoyasına kapılmıştır. Hatta hatta bakanlar bile dinlendiklerini söylemektedir. Dinlenen bakanlarda hangi nedenlerle dinleniyor oda anlaşılır gibi değildir. bir bakanın dinleniyorum demesi kadar ürkütücü bir şey var mıdır? Yada bir başka yetkilinin bakanın telefonlarda da özel şeyleri konuşmayın demesi gibi garip hukuk devletine aykırı bir şey var mıdır? Burası demokrasiyle yönetilen Türkiye mi? yoksa başka bir yöntem mi var. Tape: 3192, telefonla Sevgi ERENEROL'un yaptığı telefon görüşmesinde; telefon numarası var ancak kimle görüşüldüğü kimin adına kayıtlı olduğu yazılmamış, bu arada duydun mu? Vatansever güç birliğinin hepsi tahliye oldu şeklinde beyanlarda bulunduğu, yani sayın başkan Vatansever güç birliğinin hepsi tahliye oldu şeklinde beyanı nasıl bir örgütsel faaliyet oldu şimdi son dalga operasyon yapıldığı

30

Page 31: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:31

anlaşılıyor. İnsanlar Türkiye’nin her tarafından konuşuluyor kim alındı, kim alınacak diye bu konuşanların hepsi Ergenekoncumu? Ne var burada suç örgütü faaliyetini ortaya koyan insanların kamuoyunda, televizyonlarda bangır bangır söylenen, yayınlanan tutuklamalarla ilgili konuşmalarının suç örgütü faaliyeti gibi takdim edilmesi hayret vericidir. sayın başkan 3 gündür savunma yapmaya devam ediyoruz zamanlama bakımından dikkatinizi çekmişti yada kamuoyunun dikkatini çektiğini söylemiştim sayın başkan 15 gündün ne görüşülüyor mayın yasası ne zaman çıktı akşam, ne kadar tartışmalı geçti. Türkiye’nin bütün siyasileri birbirine girdi. Kamuoyu ikiye bölündü mayın yasası çıksın çıkmasın ilginç değil mi? aynı tarihe denk gelen bir Ergenekon operasyonunda tesadüf olabilir ama gerçekten ilgi çekicidir. Tesadüf olabilir ama ilgi çektiğini de söylemek zorundayız. 14.11.2007 tape numarası vermemişler Muammer KARABULUT ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Muammer Karabulut’un yani yazıları biz koyuyoruz şeye siteye tabi onlar Hakan yazı bile yazmıyor yani çocuk. Bir tek onlara Milli Gücü bıraktık biliyorsun hatta Ergün içeriye girdiğinde eğer bunu kapatalım mı dediler. Şeyi Milli Gücü adından dolayı dediği, Sevgi Erenerol’un neyi kapatılacakmış nesi varmış kapanması için dediği, esasında yine örgütsel bir faaliyet görmek, anlamak mümkün değil burada Sevgi Erenerol’un bahsettiği yani yazılarda zaten suç unsuru yok ki niye kapatma gereği görelim diyor neyse site şimdi 80 yıllık örgüt çok deneyimli, deneyimli telefonlarda şakır şakır konuşuyor dinlendiğini de biliyor üstelik internet sitesini kapatalım mı? kapatmayalım mı? kuşkusu var hayır deniyor kapatmaya gerek yok ki bunun nesi suç yada suç delili yani hayrete düşmemek mümkün değildir. Tape :1038, Veli KÜÇÜK ile M. E. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli'nin Mehmetçim merhaba. Vakıftayım ya Türk Dünyasındayım, sen ne dediği, Mehmet'in iş ihtiyacı olan kimse var mı? Ya bizim Sönmez beyin bir işi var da. Sönmez KÖKSAL'ın. Onda çalışacak birini şey ediyoruz erkek de yani birazcık bu şey banka alacaklarıyla ilgili çalışacak. Muhasebe filan değil. Daha çok istihbarata yönelik dediği Veli'nin tamam, anladım. O vakit bizim emeklilerden birini bulmam lazım sana dediği, Mehmet'in ya biraz da genç olursa daha iyi olur dediği Veli'nin genç işte emekli derken, Binbaşılıktan falan ayrılmış bu işi girebilecek. Dediği, Mehmet'in senin eski konuna girdiği için, onun için aklıma geldin. Dediği, bu konuşmada burada örgütsel bir konuşma ve delili gibi konulmuş. Sayın başkan kaç kişi heyetiniz üyelerinin kaç yakınınız kapısını çalıyor başkanım bana iş bul diye binlerce işsiz izinizin dışarıda olduğu, iş bulmakta zorluk çektiği bu dönemde yada dönemlerde en azından en azından bana nerdeyse 1-2 kişi ne olur bana iş bulur musunuz diye geliyor. İnsanlar muhtaç ihtiyaç duyuyor birçok emekli polis, asker iş bulamıyor. Okuyan çocukları var düşünün bir emekli polis 700-800 lira 1000 lira maaş alıyor. Üniversitede okuyan 2 çocuğu varsa nerede iş bulacak bir asker emeklisi nerede iş bulacak iş bulmak ne zamandan beri terör örgütü faaliyeti oluyor sayın başkanım her iş bulduğunuz insan için herhangi bir terör örgütüne yardımda mı bulunuyorsunuz insanları bu kadar acil sosyal ihtiyaçları için insanımızın bu masumane ihtiyacı için insanların birbirleriyle konuşması ne zamandan beri örgütsel suç teşkil ediyor. Yani Veli Küçük nefes bile alsa suç mu sayacaklar savcılar iddianame devam ediyor Tape: 3197, Sevgi ERENEROL'un Veli KÜÇÜK ile yaptıkları görüşmede, Veli Küçük'ün Sevgi hanım merhaba Veli paşa; patrikhaneyi aradım Yakup çıktı gelmediler dedi bir uğrayayım dedim bir göreyim diyorum Sevgi Erenerol' un ise tamam, bekliyorum dediği, Patrikhaneye gidecek merhaba diyecek fakat örgüt lideri olduğu söylenen şahıs Sevgi merhaba falanda demiyor. Sevgi hanım merhaba diyor. Bu hangi örgütsel faaliyetin delili yani bu bir örgütsel faaliyet deliliyse biz hukuktan hiç anlamıyoruz o zaman demektir. Tape :1063, Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli'nin Sevgi hanım merhaba Veli Paşa. Patrikhanede misin? diye sorduğu, Sevgi'nin onaylaması üzerine Vakıftayım Türk Dünyasında yanına bi 5 dakka uğrayacam. Oradan da müsait olursan ararım bir çayını içmeye gelecem dediği, Sevgi'nin "Tamam tamam dediği, çay içerek terör faaliyeti sayın başkan çay içerek terör faaliyetiyle karşı karşıyayIz ve çay içerek terör yapıldığının, terör faaliyetinin yapıldığının delillerini görmekteyiz.

31

Page 32: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:32

Biraz garip geliyor, Tape: 1064, Veli Küçük ile S. Ş. A. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ş.'in Sen ne yapıyorsun paşam diye sorduğu? Veli'nin Ben şeydeyim, Paşa beyin yanındayım, patrikhanedeyim. Patrik Türk Ortodoks Patrikhanesi. patrik beyin yanına geldim. bir göreyim dedim. Şimdi 80 yıllık örgüt örgüt yöneticisi eski bir asker, istihbarat bilgisi üst düzeyde terör faaliyetini telefonda söylüyor. Patriği ziyaret ediyor. Herhalde patrik ziyareti yapanları asmalı asmalı ki patrik ziyareti yapmasınlar böyle bir suçlama olabilir mi? yani böyle bir şeye savunma yapmak bile biz zor geliyor. 16.12.2007 Muammer KARABULUT ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Muammer KARABULUT’un ben sana yolladım. Yani elimden geldiği kadarıyla başka şeylerde koymaya çalıştım dediği, Kemal Kerinçsiz’in abi bu arada bu arada biz Salı günü mı şey adliyesinin önünde İstanbul adliyesinin önünde saat 12 de Necip HAPLEMİTOĞLU'na ilişkin faili meçhul dosyanın soruşturmanın işletilmesi ve genişletilmesi konusunda bir dilekçe vereceğiz bir de bir basın açıklaması yapacağız dediği, KARABULUT'un evet aynen yolla" "Siteye koyalım" dediği, KERİNÇSİZ'in hem siteye koy abi hem de şey yap ismini sen söyle her tarafa bir yaydıralım dediği, KARABULUT'un ben o konuda Hürriyet’te çıkan habere istinaden dediği, KERİNÇSİZ'in ha manipülasyon onlar yapıyorlar ya özellikle o Ümraniye operasyonuna bakan savcı onlar hepsi düzeyleri belli olan belli bir tarikat mensubu insanlar dediği, KARABULUT'un peki ona dem vuracak mısın dediği, KERİNÇSİZ'in tabi tabi zaten o konuyu da işleyeceğiz yani öyle bir manipülasyon yapılıyor ki abi düşünebiliyor musun yav o davanın avukatlarından tut sanıklarına kadar HABLEMİTOĞLU’nu candan sevmiş yüreğinde hisseden adeta onun kanıyla bütünleşmiş olan insanlar ve bu insanlara bu cinayeti sorumlusu tutulmak isteniyor böyle iş olabilir mi abi sen bu konuda bi yazı yazsana başarılı olduğun nokta bu senin ya avukat BUZOĞLU şeyin avukatı Hüseyin BUZOĞLU eee ismini sen söyle geçmişte haşır neşir olmuş rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU ila davalarına girmiş çıkmış ki en yakın dostlarından bir tanesi Ergün anlatabildim mi bu Ümraniye operasyonundan dolayı adam tutuklu yani düşünebiliyor musun yani kimler suçlanmaya çalışılıyor o yüzden bizim buna bir müdahale etmemiz lazım dediği, KARABULUT'un yani şimdi Ergun'la HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen deniz subayı var bi tane petrolle ilgilenen biliyorsun dediği orada hedef HABLEMİTOĞLU'ndan sonda Ergun biliyorsun, Adam yani Ergun üç dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti görüşmenin devamında Recep Tayyip ERDOĞAN ile ilgili sayın davası hakkında konuştukları, bu davadan dokunulmazlığı kalkınca ceza alacağı, siyasi hayatının biteceği ile ilgili konuşmalar yaptıkları, Sayın başkan konuşmacıların hukuka aykırı yöntemlerle soruşturma yürüten iddianame savcıları hakkında şikayet etmeleri söz konusu onu görüyoruz esasında Hablemitoğlu ile çok yakın bir arkadaşının Hablemitoğlu cinayetinden sorumlu gibi gösterilmelerinin mantıksızlığını kendilerince de sorguluyorlar. Yine ilginç olan; bir terör faaliyeti gibi ortaya konulan bu konuşma rahmetli Necip Hablemitoğlu’nun soruşturmasının üstüne düşülmesinin, derinlemesine araştırılmasının temini için yapacakları yasal gösteridir konuşmanın temeli budur. Ama iddianame ve eklerine baktığınız zaman buradaki sanıkların aynı zamanda Necip HAPLEMİTOĞLU katliamıyla ilgili de sanık gibi takdim edildiklerini görüyoruz. Ne enteresan değil mi? hem HAPLEMİTOĞLU cinayetinin derinlemesine araştırılmasını arkasında kim yâda kimler varsa ortaya çıkarılmasını istiyorlar, bunun için gösteri yapıyorlar ama aynı cinayetin sorumlusu gibi de iddianamede takdim ediliyorlar. Yine konuşmada konuşmayı yapanların iddianame savcılarında bu soruşturma ve genel uygulama ve yansıtış biçimleri itibariyle dışarıda belli bir tarikatın adamı gibi gözükmelerinin veya algılanmalarının ortaya çıkardığı olumsuzlukların ve hukuka aykırılıkların bahsettikleri ne gibi bir örgütsel bağ ve ilişki yansıttığı anlaşılamamıştır. İddianame savcıları, kendilerinin hukuken veya yaşayış biçimleri itibariyle eleştirilmelerini kabul edilemez bir büyük suç gibi mi algılamaktadırlar? Sayın başkan çok iyi bildiğiniz gibi hâkim ve savcıların herhangi bir suç işlemeseler bile çalıştıkları yerde suç işlediklerine dair genel yaşamlarına dair onların sebebiyet vermese bile bir kusurları olmasa bile, dışarıda yanlış oluşun bir kanaat olsa bile

32

Page 33: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:33

mesleklerini yansız yapmadıkları etki altında yaptıkları konusunda bir kanaat oluştuğu zaman kamuoyunda bu onların görev yerinin değişikliği sebebidir. Hakimler savcılar kanunun, tüzüğünün ilgili yönetmelikleri gereği budur. Nitekim hâkimler savcılar yüksek kurulu bu nedenle birçok hakim savcının tayinin yapmaktadır. Ve yasal işlemdir. Bir rahatsızlık varsa dışarıya böyle bir yansıyış varsa, bu dile getiriliyorsa dile getirenlerden ziyade buna muhatap olanlar bakımından alınacak tedbirler vardır. Bu savunmanın başlangıcındı meslek etik kurallarını okurken dışarıya yansıyışlarında Onlara tavsiyemiz şudur? Gerek taraf olduğumuz uluslar arası meslek etik kuralları okurken dışarıya yansıyışlarının da yansız ve tarafsız olması gerektiği konusunda tedbirler alınması öyle yaşanması gerektiği ortaya konulmuştur. Uluslar arası standartta budur. Gerçektende bir mahkemenin örneğin Askeri hakim savcıların DGM içinde yer almasının hak ihlali olmasının sebebi iki bakımdan özellikle insan hakları mahkemesinde yanlış bulunmuştur. Birincisi askeri hakim, savcıların atama nakil terfileri sicilleri ikincisi görünüşte bağımsız ve yansız bir görüntü vermemeleri, verememeleri böyle olmadığı insan hakları mahkemesinde de ortaya konulmasına rağmen denmiştir ki İnsan Hakları mahkemesinde kararında askeri hakim savcıların böyle bir görüntü vermediğini gelen davalardan anlıyoruz ama insanlar bundan rahatsızlık duyuyorsa genel itibariyle orda bir askeri hakim var diye o halde bu bir hak ihlalidir. Diyor ve Türkiye yi mahkûm ediyor. Şimdi eğer soruşturmayı yapan savcıların bazı hâkimlerin belirli bir tarikatla ilişkisi olduğu yaygın olarak dile getiriliyorsa bu doğrudur. Yanlıştır. Bunları değerlendirecek tabi ki adli makamlar, merciler vardır. Gereğini de yaparlar ancak böyle bir anlayışın bile olması kaynağı doğrudur yâda değildir. Savcıların hâkimlerin bizaati kendi kusurları vardır veya yoktur. en azında bu bile bu hakim ve savcıların mevcut mevzuata göre tayini sebebidir. Soruşturma sebebidir. Yani bu rahatsızlığı duyan kişileri buraya yansıttıkları için tape olara suç delili gibi koymak yerine herkesin kendine çeki düzen vermesi gerektiği inancındayım. Tape:308 Kemal Kerinçsiz C. Ç. yapmış olduğu telefon görüşmesinde; Sultanahmet Adliyesi önünde, Hablemitoğlu cinayetinin yıl dönümü münasebetiyle ile ilgili yapmış oldukları basın açıklamasından sonra görüşme yaptıkları anlaşılmaktadır. Kemal Kerinçsiz'in Ramis paşam ile birlikte vatan caddesindeki orduevindeyiz, gelmek istersen gel, gelirken bizim Burak var adliyenin önünde onu da al dediği, Cevat Çalık’ın tamam oldu, görüşürüz diyerek, şahısların yapmış oldukları basın açıklaması, mitinglerde ve anma günlerinde, bazı emekli askerlerinde bulunduğu, bu anma törenine ayrıca, Sevgi Erenerol Ayyıldız hareketinin başkanı, Büyük Hukukçular Derneği üyelerinin katıldığı anlaşılmaktadır. İddianamedeki istinat yorum değerlendirme böyle soru şu Hablemitoğlu cinayetinin yıldönümünde cinayeti kınayan yasal bir gösteri ve basın açıklaması suç mudur? değil midir? Tabiki suç değildir kaldı ki suçsa bunla ilgili hangi adli makam ne işlem yapmıştır. bunlar yok ama tapenin içinde asker şahısların var olması bir başka çeşni katmak için, etki yaratmak için tapenin buraya onun için konuşulduğu izlenimi vardır. Emekli askerlerin veya görevdeki askerlerin çeşitli toplantıları örneğin Haplemitoğlu cinayetinin yıldönümünde bunu protesto eden toplantılara katılmasını yasaklayan bir karar mı vardır. Kanun mu vardır. Yoksa birilerinin içinde asker olan her şeye husumeti kini veya önyargısı mı vardır. Herkesi askerimize, Türk Ordusuna ve mensuplarına saygıya davet ediyoruz. Böyle askerde var asker kişilerle görüşüyorlar gibi yakıştırmalara kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir şeyle bir yere varılması da mümkün değildir. Tape: 1001, Veli Küçük ile Sevgi Erenerol arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Sevgi’nin, Veli paşa iyi bayramlar dilerim 25'inde de bizim Noel bayramımız İstanbul'da dediği Veli'nin ay'ın 25'inde Noeliniz tamam orda olacaz inşallah dediği, Sevgi'nin bekliyoruz 11'inden itibaren bekliyoruz sağ olun dediği, şimdi bu telefon tapesi suç delili iddianameye onun için koymuşlar. Yine garip bir suçlamayla karşı karşıyayız Noel kutlaması suç, Noel kutlama konuşmasının yapılması da suç sayın başkan nerde kaldı din ve vicdan özgürlüğü, nerde kaldı tüm dinlere ve mensuplarına saygı, nerede kaldı hukuk devleti Noel kutlamasının nesi suç, nesi örgütsel faaliyet? Bunların hukuka uygun delilleri nerde böyle bir suçlama açıkçası tüm insan haklarının

33

Page 34: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:34

çiğnenmesidir. Ve yargı gücünün kötüye kullanılmasının en somut örneklerinden, hukuka en aykırı örneklerinden biridir. 25.12.2007 Sevgi Erenerol Veli Küçük arasındaki telefon görüşmesinde Veli Küçük'ün ne zaman gelelim ne zaman programınız dediği, Sevgi Erenerol'un saat 11 den itibaren dediği Veli Küçük'ün iyi biz 11 den sonra geliriz öyleyse Necla hanımla dediği, Sayın başkan yukarıdaki açıklamalarımızı tekrar ediyoruz buna söylenecek, ilave edecek bir şeyde bulamıyoruz bu kadar anlamsız bir suçlama olabilir mi? yada suç delili gibi gösterilebilir mi? 09.01.2008 Güler KÖMÜRCÜ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile A.T. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında Güler KÖMÜRCÜ, A. T. ile karşılıklı sohbet ettikten sonra Güler'in telefonu yanında bulunan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e verdiği, A.'in Mehmet Zekeriya Öztürk’e hitaben biz öğlen yemek yedik hanımlar bu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin şeyi Yeniköy Şubesine üye kaydediyorlarmış bizim arkadaşlar onlarda, Bugünde onların en yüksek başındaki Orgeneral kim dediği, Mehmet Zekeriya’nın Şener Eruygur Paşa dediği, A.'in kaç milyonda iki yüz kırk kişiyiz diyo şey iki yüz kırk bin kişiyiz diyo ayıptır yani diyo dediği, Mehmet Zekeriya doğru da ama birazcık o zaman şikayet ediyorlarsa dışarıyı bi dinlesinler kulak versinler ne oluyo İşçi Partisi’nin arka bahçesine döndü E tabi yani bu yıllardır bilinen gerçek bu, Asker İşçi Partisi o yüzden zaten orayı arka bahçe haline getirdi geliyor onlardan iki kelime öğreniyor gidiyo Aydınlık’ta yazıyo Ulusal Kanal’da yayınlıyor. Onlar gibi düşünen adam oluyor askerler de oraya sinek gibi üşüşüyor yani emeklileri, Yani acayip bir döngü yarattılar Masonik bir yarım bir yaklaşım bile olabilir yani orda. Ha yani nedir Atatürkçü Düşünce Derneği ben bir kısmını gördüm Ankara Hilton’da T.Ö. geliyordu Cumhuriyet Kadını’nın olarak çıkmışlar yaşa Tuncay hoş geldin iyi ki geldin iyi ki sen varsın sen olmazsan biz mahvolmuştuk diye sloganlar atıyorlardı dediği, A.'nın Zaten biliyorsun ADD İngilizcede Dikkat Dağınıklığı, Dikkat Bozukluğu demek hastalık adı dediği, Mehmet Zekeriya’nın Doğru söylüyorsun öyle, Allahtan halk İngilizceyi bilmiyor. Çok kişinin haberi yok bayrak hareketinde olay böyleydi zaten T. Ö.'nın militer şeyleri geldi paramiter güçleri geldi. Koruma halkası oluşturdular CHP ile ADD falan böyle yani buraya hizmet ediyor artık dediği, Şimdi iki kişinin sıradan diyaloğu çok özel görüşmesi beğenmeyebilirsiniz eleştirebilirsiniz. Ama dikkat çeken şeyi şu birbirini bu kadar acımasızca eleştiren insanlar burada aynı örgütün emir komuta altındaki failleri gibi yargılanıyor ve bu konuşmada buraya delil gibi konuyor esasında bu konuşma buraya konulan bu tape savcıların iddiasının aksine onlar suç kanıtı, suç delili gibi koymaya çalışmışlar ama aksine suçsuz olduklarını, aralarında bir örgütsel bağ ve ilişki olmadığını ortaya koyan bir konuşma kaldı ki hükümet politikalarını eleştirmek suç mudur? yada insanların, partilerin birbirini eleştirmesi suç mudur? bu özel konuşma dışarıya yansıtılmış mıdır? Dışarıda deklere edilmiş midir? Hayır edilmemiştir. İddianame sayfa 187 Veli KÜÇÜK ile A.Ç. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; VELİ'nin sayın valim ne yaptınız? Ben vakıftayım yemeğe gel yukarı gel sayın valim dediği, Ayhan’ın Komutanım oraya çıkmayalım biz ama bir görüşelim dediği VELİ'nin tamam geldiğinde içeri ben haberim olsun dediği, Ayhan’ın o bizim milletvekilimiz de gelsin size bir allahaısmarladık diyecek tamam dediği, Şimdi sayın başkan bu telefon görüşmesinden anlaşılan bir milletvekili, bir vali, bir emekli asker Veli Küçük görüşüyorlar Veli Küçük’e ziyarete geliyorlar şimdi buraya bu telefon tapesi örgütsel delil diye konulduğuna göre herhalde o valide, milletvekili de Ergenekoncu yani en azında öyle algılıyorlar. Yani biri bana anlatsın yemek yemek, görüşme yapmak şimdiye kadar neyin delili olmuş sayın başkan, yani neyin delili olmuş, hangi örgüt davasında bunlar yemek yediler diye bu bir tape yada delil gibi ortaya, dosyaya konulmuş, Veli Küçük, vali ve Milletvekili arasındaki hangi bağ suç sayılmış? Bunlar ortaya konulmadan bu özel hayatın gizliliğine ilişkin özel bilginin buraya konulması başlı başına özel hayata tecavüzdür. Ve bu suç delili gibi takdim edilen konuşmanın da suçla hiçbir ilgisinin olmadığı da açıktır. 22.01.2008 Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Emin'in Muhtar sende şey var mı Habertürk televizyonu, Veli KÜÇÜK'le beraber birçok adamı içeri aldılar. Bir şey var hem de öyle mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci. Onu da almışlar hiç bunlarla bir

34

Page 35: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:35

ilişkisi yok. Demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok. Birçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. gizli toplantılarda bile görmedim Güler Kömürcü'yü. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim bunlar ayrı bi iş çeviriyorlar. dediği, X Şahsın şimdi ben bu konuyu açtım vatandaşa. Surdaki telefonlarına onlar bile paravan. bana veriyor cep telefonu şunla görüşelim. Diyorum senin yasallığın nedir? Ben devleti temsil eden biriysem, ben devletten hizmeti vatandaşa ulaştırmam lazım. Bu dedi paraylan olur. Dedim nasıl paraylan olur ya. Devlet dedim ona hizmeti dedim bedelsiz satar mı halkına dedim ya. Bu devlet olmaktan çıkar dedim. Bu dedim özel şirket midir dedim ya. Böyle bişey var ben bunu kime, ben sana bunun fotokopilerini istersen fakslayayım. Dediği, Emin'in ya bunu Emniyete sorsana nedir diye. Dediği, X Şahsın bu Emniyet’ten ya bu neyse telefonla konuşulmayı da ben bunu şeye yollayım mı Çölaşan'a dediği, Emin'in Çölaşana’'a gönder. Mustafa BALBAY'a gönder. Cumhuriyet’ten ikisi ikisine de gönder onlar beraber dediği, Şimdi bu telefon tapesini birçok defa görüyoruz tekrar tekrar bu telefon tapesi hem müvekkilim Güler Kömürcü bakımında hemde diğer sanıklar bakımından gizli örgüt faaliyeti şeklinde takdim ediliyor esasında doğal konuşmak dışında böyle bir örgütsel faaliyetin olmadığı da ortaya konuyor. Suç delili gibi ortaya konulan şey esasından müvekkilim Güler Kömürcü bakımından özellikle hiçbir suç fiil içerisinde olmadığının kanıtıdır. Esasında yine usule ilişkin itirazlarımızı tekrar ediyoruz bu konuşmalarda terör faaliyetini ortaya koyan hiçbir hadise yoktur. Dolayısıyla bu dinlemelerin yapılması için ….. yok sayın başkan tekrar hatırlatayım birçok telefon konuşmasından bahsediyorum dinleme, izleme yapabilmek için kuvvetli suç şüphesi olması lazım, kuvvetli suç şüphesinin yanında başka türlü delil elde etmeme şartının olması lazım kuvvetli suç şüphesi olarak gösterdikleri sayın savcılarımızın ne Tuncay Güney’in beyanları başka MİT,’in Genelkurmayın, emniyet genel müdürlüğünün dikkati almadıkları bilgi, belgeler, dokümanlar gayri ciddi buldukları, dezenformasyon için yazıldığını ifade ettikleri dokümanlar 2001 yılından beri piyasada dolaşan, internette dolaşan bir takım fotokopiler bunlar dinleme için yeterli belge değildir. dinleme kararı için bunlar yeterli değildir. bunlara istinaden verilen dinleme kararları CMK 135 ve takip edilen maddelerine, bunların hukuksal mantığına, içeriğine, öğretideki görüşlere, Avrupa insan hakları mahkemesinin içtihatlarına göre mümkün değildir. delil olarak kabul edilemez, yasak delil kapsamındadır. Hükme esas alınamaz ve bu konuşmalar başlı başına özel hayatın gizliliğini ihlal eden konuşmalardır yasal yoldan elde edildiği varsayılsa bile o takdirde herhangi bir suç unsurunu ortaya koymamaktadır. Burada kast edilen gizli toplantıların, varsayılan hayali örgütle ilgisi nedir? ne değildir? oda ortaya konmamıştır. Sayın başkan kaça kadar”

Mahkeme Başkanı " 3’de bitiriyoruz telefon görüşmelerini bitirelim bitiriyoruz”Av. Metin Çetinbaş “ tamam “Mahkeme Başkanı " sizin açınızdan 3’de bitiriyoruz diğerlerini” Av. Metin Çetinbaş “ şu o zaman o bölüme kadar hızla bir geçeyim sayın başkan Emin

GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ortodoks Kilisesi’nde toplantı olurdu mesela. Bu günler münler ben bir defa mesela herhalde 5 yıldan beri oraya giderim ben. dediği, X Şahsın Bu Enver ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar? diye sorduğu, Emin'in Enver ALTAYLI ne iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki. Yani CIA bağlantılı belli dün akşam konuşurken nazara anlattı. dediği, X Şahsın Valla bu büyük bir operasyona benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyordu kapattı. Tekrar arar ben sana dönerim. dediği, Emin'in "Kemal'i anlarım, Kemal KERİNÇSİZ bunlarla beraberdi sürekli. dediği, İki kişi gündemde olan gözaltılar hakkında konuşuyorlar fikir yürütüyorlar. Kendilerince anlamlar yüklüyorlar. Somut bir delil de ileri sürülmüyorlar. İlginç olan, Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz aleyhine yorum yapıyor. Ama o da bu davanın sanığı. Yani biri diğerini aleyhine yorum yaptığında yada lehine bu davanın sanığı mı olacak, yada herhangi bir örgütün sanığı mı olacak yada birbirinin aleyhine yorum yapan insanlar nasıl aynı örgüt içinde yer alıyorlar anlamak

35

Page 36: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:36

mümkün değildir. Emin GÜRSES ile Devrim arasındaki telefon görüşmesinde Emin'in Sami Hoştan'la Sevgi Erenerol'un ne ilişkisi var? Veli paşayla Sevgi Erenerol’le Güler Kömürcü'nün ne ilişkisi var? Hocam ben bunların bütün toplantılarına katıldım. Sevgi'nin yaptığı toplantılarda özellikle kilisede yapıldı. Bu toplantı Karaköy'deki kilisede. O kilisedeki toplantıda hiç bi zaman ben o Kuvayi Milliye, onlar CIA ile bağlantılı. Bi iki tane Kuvayi Milliye örgütlenmesi var. O Albay falan onlar, onların yanımıza geldiğini hiç görmedim. Dediği, Devrim'in sen nerdesin diye sorduğu, Emin'in ben evde değilim, başka bi yerdeyim. Sevgi'nin yaptığı tek şey Muzaffer Yüzbaşıyı gidip ziyaret etmek. Danıştay meselesiyle bunun ne işi var. Danıştay meselesinin arkasında İsrail'in olduğunu aylardır söylüyoruz ve bu konuda şahitler çıktı. Şahitleri bile savcılık dinlemedi, dediği, Devrim'in Ya burada ciddi bi hegemonya savaşı var. Dediği, Emin'in ya Türkiye'de içerde karşılıklı savaş var. Bunun dış bağlantısı da var. Nasıl ki Sedat Peker'in içeri atılmasını isteyenler Amerikan Büyükelçisi’dir. Bunların da başka bi bağlantısı var. dediği tespit edilmiştir. tapede iddianamede suç delili gibi ortaya konmuştur. Yine aynı örgütün elemanı gibi gösterilen şahısların, davaya konu şahıslar ve yapılan gözaltılar ve tutuklamalarda adı geçen şahısların birbirleriyle alakalı olmadıklarını, irtibat içinde olmadıklarını, esasında ortada bir örgüt olmadığını ortaya koyan samimi konuşmalar savcılarca yanlış algılanmış suç delili gibi dosyaya konmuştur. Yine kendi doğal konuşmaları içerisinde uyduruk bir Ergenekon örgütünün olmadığını, ,yapına faaliyetlerin CIA vesairenin başkalarının kontrolde olduğunu ortaya koyan samimi görüşmeler usul yönden itirazlarımız bir yana suç delili gibi takdim edilen, ortaya konulan şeylerin tekrar söylüyoruz sanıkların suçsuzluğuna ilişkin tapeler olduğu anlaşılmıştır. Kemal KERİNÇSİZ ile Erdoğan KAYA arasındaki telefon görüşmesinde özetle: Söğütlüler Derneği başkanı olan Erdoğan KAYA'ya hitaben Kemal KERİNÇSİZ'in bir noktada devletin yapamadığını, bugün zaten devletin bunu yapmaları mümkün değil, devlet zaten karşı güçlere geçmiş işgal edilmiş kurumuyla kuruluşuyla, yani işgalci güçler devleti ele geçirme gayretine girmiş orda ra paşa var generaller var albaylar var, bir sürü şey var yani çok nitelikli insanlar var. yani bi çoğunu tanımıyorsunuz siz tabi de, profesörler var baya bi aydın kesim var. Senin derneği de bizim, Ay-yıldız Birliği’ne al o konuda, hatta imkan nispetinde bulunduğunuz yerde diğer dernekler varsa oraya sokmaya çalışın, iş genişlemektir anlatabildim mi genişlemektir. Oralardan buraya geldiniz ateşler yakıyorsunuz dediği anlaşılmıştır. Sayın başkan bu telefon görüşmesinde de hiçbir suç unsuru yoktur. Konuşmacılar kendi görüşlerine göre devletin ve kurumların yabancı güçler tarafından ele geçirildiğini, Buna karşılık da dernek faaliyetleri ile, sivil toplum faaliyetleri ile karşı çıkmak gereğine inandıklarını ortaya koyuyorlar. Konuşmacıların fikirlerini beğenmeyebilirsiniz. Siyasi görüşlerine iştirak etmeyebilirsiniz. Ama yasa dışı faaliyette bulunduklarını, terör faaliyetinde bulunduklarını söyleyemezsiniz bunun söylenmesi için delillerin ortaya koymak konulması gerekmektedir. Bu konuşmada şiddet içeren cebirden bahseden var mıdır? Yoktur. Cebir şiddet içermeyen böyle bir konuşmanın terör faaliyeti gibi tanıtılması takdim edilmesi hukuken mümkün ve doğru değildir. Hükümet muhaliflerinin, terör suçu ile suçlanması için yasa dışı yöntem ve uygulama içinde olduklarını söylemek yetmez. Yer, zaman, kişi, kurum ve somut olayların ortaya konulması, bunlarında hukuka uygun delillerle belgelenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan iş, siyasetin yargıya el atması veya yargının siyasallaşmasıdır. Siyasetin yargıya el atması da kabul edilemez, yargının siyasallaşması da. İkisinin de yaratacağı sonuç felakettir. Sayın başkan sivil toplum örgütlerine geldik sayın başkan 189. sayfadayız”

Mahkeme Başkanı " sanık müdafiinin savunmasına diğer sanıklar ve müdafilerinin alınacak beyan ve tabi dikkate alınarak bu oturuma mahsus olmak üzere son verildi.

Hazır diğer sanıklar ve müdafilerin beyan ve taleplerin alınmasına geçildi,Sanık Oktay Yıldırım söz istedi verildi; başkanım bazı yeni belge ve bilgilere ulaştım birde

birkaç beyanım var müsaade ederseniz. Şimdi ben burada huzurunuzda kendimi savunduğum ilk günden itibaren benim mahkemeniz huzurunda ortaya koyduğum hiçbir belgenin, hiçbir

36

Page 37: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:37

beyanın, hiçbir iddiamın aksi ispatlanamadı aksi ortaya konamadı. Sadece bunların karşısında savcılığın cansiperane beyanlarını açıklamalarını o montaj, bu falan, bu şöyle, bu böyle açıklamalarını duyduk. Şimdi ben ilk günden demiştim ki size bu bombaların orda bulunduğuna dair bir tek kanıt, bir tek belge yok demiştim, ilk gün söylemiştim bunu daha bu belgelerin hiçbirisine ulaşmadan bu bulunma hikâyesinde bunun bir sürü çelişki var demiştim birisi sağ köşe diyor, öbürü sol köşe diyor. Baba oğul kararsız nerde bulacaklarına karar verememişler. Babası diyor sağ alt köşede, üst dipteydi, oğlu diyor onun yanındaydı, yok ordaydı, burdaydı polislerde kararsız polislerde tam olarak nerde bulduklarına, saat kaçta bulduklarına, kimle beraber bulduklarına karar verememişler. Şimdi emniyet ifadesinde babası diyor ki; ben buldum diyor, ben diyor sandığı açtım diyor, sonra diyor oğluma sordum dedi ki bu diyo, dayının komutanındır dedi diyor. Ali Yiğit diyor ki emniyet ifadesinde ben hiçbir şey sormadım dayım kendisi söyledi diyor. Burada sorgusunda sorgusu sayfa 14’te benim sorumda diyor ki babam buldu kapağını açmadı, bana haber verdi biz çıktık beraber açtık ben açtım ben gördüm diyor sonra bir avukat soruyor sayfa 29’da orda da diyor ki babam bombaları buluyor diyor sonra bana soruyor bunlar kimin diye bende dayıma soruyorum diyor. Bütün bunları huzurunuzda söyledi. C4 yok ben burda demiştim ki o çatıya adam çıkarttık tekrar, adam gönderdik ben burda konuşurken demiştim ki kelimeyi çok iyi hatırlıyorum o çatı arasının muhtemel göz gözü görmez karanlığında o çizgileri nasıl gördü demiştim. Muhtemel göz gözü görmez ihtimal koymuştum çatı arası karanlıktır muhtemel sormuştum karanlıktır. Sizinde dikkatinizi çekmişti. Nasıl gördün demiştiniz demişti ki el feneriyle siz sormuştunuz fenerle mi fener evet el feneriyle gördüm demişti. Biz şimdi çatıya adam çıkarttık, araştırdık oraları o çatı gayet aydınlıkmış, öyle karanlık maranlık değilmiş, öyle el feneri yakmaya falanda gerek yokmuş? Daha da acayibi o çatıda inşaat yapılmış, tadilat yapılmış şimdi arz edeceğim yani gayet rahat öyle şimdi burda ki gibi değilse de öyle fener mener yakmadan görebiliyor muşsunuz ne olduğunu, ne bittiğini ama o gün nasıl bir içgüdüyle, nasıl böyle refleksle cevap verdiyse, nasıl karşı koyma refleksiyle ben muhtemel demiştim nasıl karşı koyma refleksiyle ben muhtemel demiştim nasıl karşı koyma refleksiyle cevap verdiyse fener dedi şimdi hepiniz sordunuz bu eve başkaları çıkabilir mi? sayfa 6’da dedi ki çıkamaz, sayfa 23’te dedi ki ifadesinde başkaları da çıkabilir dedi. Sayfa 37’de sayın başkanın sorusuna dedi ki kapaklı dedi kilidi yok dedi. Çıkılabilir ama dedi orda olan kişi görür dedi ama orda bir kişi var o her şeyi gören bir kişi var polis o kişinin ifadesini aldığı halde iki defa sıkıştırdığı halde bu dava dosyasında o kişinin ifadesi yok. Sayfa 36’da yine bir avukatın sorusuna dedi ki herkes çıkabilir dedi. Ve en önemlisi dedi ki 3 yıldan beri onlar orda yani ben taşınmadan 1.5 yıl önce gelmişti dedi. Şimdi poliste kararsız nasıl bulacak bunları orda, nasıl olacak yani, nasıl bulayım ben bunları orda nasıl yapsam işte tutanakta diyor ki Ali Yiğit ile Mehmet Yıldırım orda bekliyordu, biz gittik; Ali Yiğit’in cebinde anahtar vardı o salemün aleyküm gelin bakalım sizi bir arayalım Ali Yiğit diyor ki ben tesadüfen geçiyordum sizin dikkatinizi çekiyor bu biraz doğa dışı diyorsunuz. Mehmet Demirtaş diyor ki ben telefonla çağrıldım. Tutanağın biri diyor 20.30 ben orda gördüm. Bir tanesi diyor 19.40’da öbür taraftaydı, bir başka tutanak 18,30’da kameraya çekmiş, bir sürü bir rezillik var ama bir kararsızlık var. Şimdi bir bilgiye ulaştık biz yenice bu adamları da bulacağım tek tek bu çalışanları da bulacağım tek tek demişti ki ben o eve taşınmadan 1.5 yıl önce bu bombalar buraya getirilmiş? Ben ordayken hiç gelen giden olmadı öyle bir şeyde konmadı dendi burda soruya ve dedi ki bizden başkada çıkan olmadı ben iki kere çıktım birinde kazma aldım, öbüründe bombaları buldum dedi başkada çıkan olmadı çıkılmadı. Burası bir konut, orası bir ev, gecekondu, orası bir manava ve büfeye çevriliyor ne zaman 2006 yılının Ocak ayında Ali Yiğit kendisi başında durarak 10 gün süreyle ve en az 10 tane işçi olduğu söyleniyor orada hem de çatı arasında çatı arasında elektrik hattı çekiliyor, çatı arasında su hattı çekiliyor. Çatı arasında ve çatının üzerinde Ferforje kaynak işi yapılıyor niye sundurma uzatılıyor aşağıya niye çünkü ön tarafı tezgâh yapılacak büfe kulübesi yapılacak oraya ve yapıyorlar su taşıyorlar, elektrik taşıyorlar 10 gün boyunca orada en az 10 tane işçi

37

Page 38: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:38

çalışıyor. Eğer o 10 tane işçi orada çalıştı ise 10 gün boyunca ki bu kaçınılmaz çünkü orası bir ev ve orda bir tadilat yapılması gerekiyor, paravanlar yapılmış, ferforje yapılmış baya bir manav tezgahına ve büfe kulübesi yapılmış bunun için bir tadilat yapılaması gerekiyor. Yapıldıysa ve orda 10 tane işçi çalıştıysa öyle telefon direğin, elektrik direğinin yanında duran kocaman üzerinde de mühimmat bilmem ne kardı yapıştırılmış bir tane böyle ayan beyan bir tane sandığı herhalde görmüşlerdir diye düşünüyorum ve o adamları tek tek bulacağım burada arz ediyorum huzurunuzda bulacağımı burda hiçbirimizin de aklına gelmedi o nasıl öyle bir evi sen hemen aldın nasıl manava çevirdin hiç böyle bir şey aklımıza gelmedi orda bir tadilat yaptın mı yapmadın mı ne zaman hiç aklımıza gelmedi Sayın Özese yargıcım sormuştu daha önce çıktın mı diye bir defa çıktım demiştim çok iyi hatırlıyorum şimdi diyorlar ki nerde diyorlar. Polisin beni gözaltına alma tutanağında diyor ki Oktay Yıldırım’ın adını bize Mehmet Demirtaş verdi. Burda iddianamede de öyle yazıyor şimdi Ali Yiğit’in babası zaten benim adımı biliyor, Ali Yiğit biliyor herkes biliyor işi dallandırıp budaklandırmaya, çetrefillendirmeye gerek var mı? söylersin bunlar Oktay Yıldırım’ındır. Bunlar ikisi ortaktır dersin hiç öyle dallandırıp budaklandırmaya gerek yok ama diyorlar ki ısrarla Mehmet, Mehmet’i katacaklar işin içini çünkü Ali Yiğit’i bana bağlayamazlar, bağlantı kuramazlar ama beni almak zorundalar. Hedefleri benim Ali Yiğit’in avukatı savcılık mütalaasında şöyle bir cümle kuruyor bakın çok önemli dikkatimi çekti hiç gözümüzden kaçmış müvekkilimi diyor serbest bırakmanız lazım diyor çünkü müvekkilim özellikle Oktay Yıldırım’ın yakalanmasını sağlamıştır. Diyor özellikle diyor Oktay Yıldırım’ın yakalanmasını sağlamıştır müvekkilim ama Zekeriya Öz'ün 15’inde yazdığı bir emir var ona bakıyorsunuz onda da diyor ki Ali Yiğit’in beyanları diyor ilk günlerde böyle, ilk günlerde Mehmet Demirtaş’ın adresine de başka gösteriyorlar alıyorlar sevk tutanaklarına gözaltı tutanaklarına gecekonduya onun adresi gibi yazıyorlar halbuki ellerinde şey var ikametgah ilmühaberi var böyle olması lazım bana gelinmesi lazım ödülü hak etmiş avukatta diyor ki özellikle Oktay yıldırım ı diyor tutuklattırdı, yakalattırdı. Şimdi orda bir tiyatro var bakın bir yerde bir olay olduğu zaman standart bir işlem yapılır. Olay yeri çevrilir, olay yeri krokisi çizilir, olay yeri tespit tutanağı yapılır, deliller bulunduğu yerde fotoğraflanır bunların hiçbir tanesi yok sadece 23 ay sonra bir CD çıkıyor ortaya ama bakın Ali Yiğit’inde beyanında dediği gibi o çatıya çıkanı, ordaki adam görür dediği adam kim o büfeyi işleten adam o bu arama tiyatrosunun tek tanığı sayın başkanım bu tiyatro kapalı gişe tek seyircisi o adam o adamın iki defa ifadesini almışlar şeyde poliste sıkıştırmışlar ama o adamın bir tek kelime ifadesi burda yok ayın 157inde savcı Zekeriya Öz emir yazmış demiş ki Osman Demirtaş’ın da ifadesini alın bununda adı geçiyor demiş, polis niye gidip Osman Demirtaş’ın ifadesini almamış. Osman Demirtaş, Mehmet Demirtaş’ın abisi niye almamış yok ifade tutanağı yok Osman Demirtaş’ın Burhan’ın ki de yok Burhan şeyin ordaki ne soyadı Burhan Yılmaz’in ki de yok Osman Demirtaş’ın ki de yok Ali Yiğit’in ifadesi 14 Haziran’da alınmış, 14 Haziran’da Ali Yiğit’in ifadesi bitmiş ama Ali Yiğit 16’sına kadar emniyette bekletilmiş niye niye ifadesini almışsın adamın niye bekletiyorsun adamı işi var. Kurulacak eve gidecekler daha orda tost yiyecekler polis arkadaşlarıyla beraber 15’inde eve gidiyorlar polislerle oraya ve bütün ifadelerinde diyor ki çok rahat ben çok rahattım diyor orda 15’inde oraya gitmiş çok rahattım diyor aramaya diyor tesadüfen geldim siz diyorsunuz ki bu doğa dışı bir şey sen nasıl diyorsunuz geldin o çok rahattım ben diyor geldim. Hapishanede ben diyor baskı gördüm niye diyorlar koğuşunu değiştirmedin e ben gönüllü geldim oraya ben işi ortaya çıkartmam lazım rahat çok rahat adam bombayı bulmuş 4 ay tepesinde bir sandık bombayla yatmış rahat herif çok rahat yani bulmuş bombaları bir sandık bomba, bomba uzmanı değilsen sıradan bir sivilsen korkarsın ya patlarsa benim çoluğuma, çocuğu bir şey olursa diye çok rahat soruşturmanın her aşamasında çok rahat burda bir tek rahat değildi oda size doğal geldi bende onu anlamadım bana diyor ki baskı yaptılar zorlama mektup yazdırdılar diyor ama ben diyor orda gönüllü kaldım. İfadesinin buradaki ifadesinin 24. sayfasında diyor ki 100-120 tane mektup yazdım. 30’da diyor ki 1000 lerce yazdım, 32’de diyor ki yani orda insanlar oturmuş son derece psikopatik edayla ve

38

Page 39: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:39

Stone hızında böyle mektup yazıyorlar böyle dört bir koldan yüzlerce yazdım ama diyor eksilirse anlarlardı bu arada birde sayım grubu var mektup sayıyorlar eksilir mi eksilmez mi diye sizde bunları dinlediniz. Avukat soruyor hani diyor savcılığa müdürle görüştükten iki gün sonra gitmiştin sen diyor, ama müdürün cezaevi müdürünün tuttuğu tutanakla savcılığın tuttuğu tutanak aynı gün diyor. Nasıl diyor sen aslını götürmedin sayın savcı müdahale ediyor burada diyor anlaşılmayacak bir şey yok anlaşılmayacak bir şey var adam ben iki gün sonra gittim diyor anlaşılmayacak olan bu sipariş var emir verilmiş onun için gönüllü geliyor oraya sen ne işin var madem baskı yapılıyor çek git hani sen şey demiştin bunların Oktay yıldırım olduğunu biliyordun ne ihtiyacın var gidip kimin olduğunu tespit etmeye, ne zorun var. 15 Hazirana geliyor gün bir tane kısıtlama kararı alınıyor. Kısıtlama kararında savcı mahkemeye diyor benim elimde belgeler var bu belgelerde diyor silah depolarının adresleri var, bu belgelerde diyor iletişim ben bunların örgüt olduğun biliyorum bunlar örgüttür bu belgelerde diyor bu örgütün üyelerini isimleri vardır. Ben diyor bunları dinledim daha önce elimde iletişim tespit tutanakları vardır. O tutanaklara göre de örgüt üyelerinin isimleri var hemen diyor bu şeyi kısıtlayalım bu dosyayı kısıtlayalım mahkeme eksper es makam gibi imzalıyor hemen sormuyor nerde getir bir bakalım aynı mahkeme 10. Ağır Ceza Mahkemesi imzalıyor. Biz burada 3 defa soruyoruz bu belgeler nerde. Şunları Allah rızası için bize gönderin biz görelim kimi dinlemişsiniz, nerdeymiş bu silah deposunun avukatları, asrın savcısı daha 15’inde örgütün bütün iç organlarını biliyor, depolarını biliyor, iletişim tespit tutanaklarını var her şey elinde üçüncüden sonra savcılık cevap veriyor ben diyor elimde böyle belge filan yok bu diyor matbu falan filandır diyor matbu hatadır diyor. sayın başkanım ben 24. ayımı bitireceğim 6 gün sonra benim avukatlarım o sahte parmak izi raporlarını göremediler 16 ay boyunca göremediler niye bu yalan beyan yüzünden savcı gerçek dışı beyanda bulunuyor mahkemeye mahkeme kamuoyuna gerçek dışı beyanda bulunuyor ne sağlanıyor ben bu belgelerin hiçbirisin göremiyorum adam bana 15’inde senin parmak izin var demiş, parmak izi raporu 18’inde çıkıyor polis Nostradamus mudur? Polis medyum mudur? nasıl biliyor 3 gün önceden parmak izi raporunu bu polis hangi parmak izi çıkacağını ne biliyor bu polis ben bunları öğrenemedim işte ben bunları öğrenseydim siz beni tutamazsınız kardeşim derdim o kadar geniş ki savcını o kısıtlama kararından sonra hareket alanı her şeyi yapıyor. Hiç kimse bir şey bilmiyor ama bizim hakkımızda kitap yazıyorlar onu da kestiler buna astılar, 1920’de kuruldular, agartadan çıktılar, Nepalden girdiler diye anlatıyorlar buna kim sebep oluyor o 10. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kısıtlama kararı bu kararın gerekçesi ne yalan bu kararın gerekçesi yalan burda mahkemeye yalan söylemek suç mudur? suçtur. Orda bu mahkemeyi yanıltmak nedir. bu suç değil midir? Parmak izi almışlar. Hayır bu kadar bir işin içinde dalavere olursa bu kadar olursa kısıtlama kararı koymuş 4 madde var kasa üzerinde yapışık mühimmat istif kartı, bomba işte bilmem ne bir bomba daha 27 adet el bombası işte alman yapımı el bombası öyle bir şeyde yok bu alman yapımı nedir, nerden çıkmış, kim koymuş nereye kaybolmuş bunu bilen yok bu hiçbir tutanakta da geçmiyor daha birde inceleme tutanağında geçiyor askerlerin tutanağında yok sadece bunlara el konmuş bunların üzerinde hiçbir inceleme yapılmamış parmak izi incelemesi ama mahkeme kararına yansıtılmayan içerisine bir bant konsa veya bir bant eksiltilse hiç kimsenin haberi olmayacak olan ve hiç kimsenin hiçbir hak iddia edemeyeceği bir grup malzeme parmak izi raporuna gönderilmiş. Polis göndermiş, polis hangi parmak izini çıkacağını da biliyor 3 gün önce biliyor kimin parmak izinin çıkacağını da biliyor çünkü bu kadar sanığın içinde bir tek benim parmak izlerimi otomatik parmak izi şeyine gönderiyor oda önemli değil de nerden biliyorsun 3 gün önce nerden biliyorsun orda da kararsız parmak izin de de kararsız birden fazla rapor var bütün raporlar 1564 sayı numaralı hiçbirisinin tarihi yok hepsi birbirinden farklı. Yedi kule şeyi gibi bir yerde diyor 3 tane parmak izi var. Bir yerde diyor 1 tane parmak izi var, öbüründe diyor kasanın üzerinde parmak izi var, öbüründü diyor bantın üzerinde parmak izi var böyle bir işte dümen Allahın izniyle bizde gidiyoruz sayın başkan parmak izi raporu çıkıyor ayın 18’inde biliyor hangi sanığın parmak izinin çıkacağını polis

39

Page 40: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:40

ve Ali yiğit’in avukatının söylediklerini hatırlatıyorum size burada özellikle diyor. Oktay Yıldırım’ın yakalanmasına diyor yardımcı oldu. Bak memleket bugün ayağa kalkıyor, herkes birbirine giriyor, mecliste kürsüleri basıyorlar, mayınlı saha, mayınlı saha Oktay Yıldırım mayınlı sahaları 2007 yılının 4. ayında yazdı hala şuana kadar Türk basınında hala hala o ayrıntıda bir yazı yok. Hala milli mayın temizleme kurulunu ortaya atan yok daha yeni yeni tartışılıyor. Oktay Yıldırım 4. ayda yazdı bunu, valiler dava açtı sen bize hakaret ediyorsun diye manidar geldi dedi az önce sayın Çetinbaş aklıma geldi bu ayna hakim bana sormuyor unutuyor avukatım hatırlatıyor, Ayın 13’ünde kağıt yakma maddesine binaen imha kararı veriyor. 15’inde savcıya sen her türlü kısıtlama hakkına sahipsin diye kısıtlama kararı veriyor ama ne hikmetse aynı iş bu Eskişehir’de bulunan mühimmata yapılmıyor. Orda çok farklı bir prosedür izleniyor onlar tehlikeli değil mi? onlar bomba değil mi? onlar kozalak mı? çok başka prosedür izleniyor orda bu farkın sebebi ne? Jandarma diyor ki ben ihbarı 12,55’te yaptı anlatacağım şimdi o farkın sebebini size jandarma diyor ki ben ihbarı 12,55’te yaptım Tahsin Uyav diyor ki savcı bana 17’de yapıldığı bildirildi diyor. Bir tane tutanak diyor ki 18,30’da yapıldı. Ali Yiğit diyor ki arama 16’daydı. Polis diyor ki 19,40’da yaptık, bombası polis diyor ki 20,30’da gittik bulduk ama ortaya çıkan CD’de her nasılsa 18,30’da polis merkezinde saat 2030’da gecekondu da, 18,30’da polis merkezinde saat 2030’da gecekonduda önce polis merkezinde sonra gecekonduda sizce bu nasıl oldu sayın üyem bir fikriniz var mı? nasıl oldu bu? yürüdü mü o bombalar. Şimdi ben size daha önce demiştim ki sayın savcılarda yanlış anlamış burda bir daha da izah etmek zorunda kaldım, anlatamamışım ben anlatma eksikliğimden dolayı ben kötü anlatırım biraz, eksik anlatırım, kelimelerle çok iyi oynayamam “

Mahkeme Başkanı " yavaş ama dinliyorum sizi yavaş anlatın”Sanık Oktay yıldırım “ tamam başkanım çok şey olmadığımı düşünüyorum müsaade

ederseniz devam edeyim “Mahkeme Başkanı " devam edin tabi ama yavaş devam edin dinliyorum sizi “Sanık Oktay Yıldırım“ tamam biliyorum dinlediğinizi biliyorum ben yeterince iyi

anlatamamışım demek ki sayın savcılara da anlayamamışlar hani diyordu ki önce o 36 diyordu sonra 27 falan bak Allahın işine şimdi gene arttı sayılar bu yerinde şişede durduğu gibi durmuyor ben oturmuş benim önüme ne tutanak koyduysanız onları saymıştım, tutanakları saymıştım ben hiç yorum yapmamıştım 4 tane tutanak var her birindeki numaraları kontrol etmiştim ben kaz çobanı değil ki bu adamlar uzman. Askeri personel gelmiş oraya sayın başkanım ayın 25’inde bu askeri personel basında duymuş orda bir şeyler oluyor gelmişler oraya davet yok biz askeri malzeme bulduk gelin diye falan bir yazı yok. Genelkurmayla yapılan yazışmaların içerisine baktım tek tek böyle bir yazı yok gelmişler. Onların talebi üzerine onları göstermişler yalnız bu işi bozmuş bu adamların gelmesi 25’inde gelmiş bu adamlar bu adamlar gelip materyali gördükten hemen sonra ertesi gün bunlar imha edilmiş hemen ama gel gör ki bu adamlar tutanağa numaraları yazmışlar şimdi yazdıkları numaralara bakıyorum o yazdıkları numaraların bu polisin ben buldum dediği numaralarla arasında tam 12 tene farklı numara var. Yani o uzmanlara gösterdikleri bombaların 12 tanesi ben buldum dedikleri bombalar değil başka bombaları o inceleyenin inceledikleri de başkaydı, inceleyende uzman laboratuarda inceliyor onlarda farklı bu adamlar geliyor askeri şahıs diyor ki biz bunları göreceğiz gösteriyorlar fakat 25’inde bunlar malzemeyi görüp bir tutanak hazırlıyorlar orada sonra 5 Temmuz’da bir tutanak daha gönderiyorlar bakın o tutanakta ne yazıyor bunlar diyor Türk silahlı kuvvetleri envanterinde bulanan malzemelere benziyor ama bunların o malzemelerden olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir diyor. Almamız lazım ayrıntılı incelememiz lazım ne zaman ayın 25’inde, 26’sında ne oluyor bombalar apar topar imha ediliyor. Niye bu acele niye? Çünkü Eskişehir’de bulunanlara bu acele yapılmamış şimdi anlatacağım hepsini burada bir imha masalı anlattılar, imha tiyatrosu ben dedim ki hani ben baktım o imha raporuna bu dedim saçmalık bu böyle bir imha raporu olmaz ben bunları aldım, ayırdım, götürdüm ayrı ayrı patlattım onu orda

40

Page 41: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:41

uçurdum, meskûn mahal dışına çıkartım, uçtu uçtu kuş uçtu yandı yürek tutuştu anlatmış oraya bir 3 satır polis iki tane polis imzalamış meskûn mahal dışında öyle bir tane kâğıt parçası ne imha ettiğin belli değil, hangi emre göre imha ettin belli değil, hangi yöntemle imha ettin belli değil. Bende burada sizden bazı taleplerde bulundum dedim ki sayın başkanım bu adamlara sorun nasıl malzeme kullanmışlar imhada sarf raporunu göstersinler bunlar öyle emniyet dingonun ahırı mı? Canı sıkılan elini cebine sokup şurdan bana 2 kilo tahrip ver gidip bomba patlatacağım deyim 2 kilo tahrip maddesini alıp bombayı patlatıp hiçbir yere imza atmadan geliyor mu? Onu sormuştum sarf raporu var mı? ne harcadın burası yol geçen hanımı Hasan’la Hüseyin kol kola giriyorlar hadi bir bomba patlatmaya gidelim hadi gidelim, nereye gidelim sahile yok bugün meskun mahal dışına gidelim hiçbir emir yok. Ben sizde bu emirleri talep etmiştim çok basitti bunlar istediğiniz, polis cevap yazdı emir olarak bize mahkemenin verdiği kağıt yakma maddesinin fotokopisini gönderdi. Mahkeme kararının fotokopisini gönderdi. Sarf raporu istedik ona dairde bize saniyeli fitil kullandık canım dedi. Orda da başka bir şey yaptı. Ben daha önce bunları ayrı ayrı patlattım demişti, ondan sonra biz bunları aldık fünyesini kestik, işte arkasına saniyeli fitil taktık, uç uca taktık öyle birleştirdik öyle patlattık çok affedersiniz bu fünye ile asma dalını bir birine karıştırıyor galiba bu polis bu asma dalıyla fünyeyi birbirine karıştırıyor bunlar. Kendi kendilerini yalanlıyorlar demiştim size yeni çelişkiler ve yeni yalan çünkü bakın bir yalan yüzlerce yalanla ikame edilmek zorundadır. Yalanı kuyuya attın mı onun üstüne boyuna atacaksınız, her attığında bir tarafı yarım kalır o yarım kaldığı yerden sırıtır. Anlatıyor şimdi ben bunları tek tek talep etmiştim. Elimde Birinci Ordu Komutanlığı personelinin yaptığı bir imha raporu var neyle ilgili yapılmış Eskişehir’de ele geçen bombalardan bir tanesiyle ilgili yapılmış imha hukukidir, değildir bunu konuşmuyorum hukuki olarak yapılmaması gerekir bunu da konuşmuyorum yöntemi konuşuyorum hukuki olarak zaten yapılamaz ama yöntemi konuşuyorum burada çünkü o yöntem yalanı ispatlıyor orda bir tiyatro çeviriyorlar orda gelmiş askeri personel onları ordan sağdan soldan toplamış, göstermişler ertesi günde bunu kapatıyorlar. 6 tane adam imzalamış bunu 6 kişi imzalamış ve 6 kişi huzurunda yapılmış hangi emre dayanarak yapıldığı en başında yazılı gösterin çok silik hangi emre dayanarak yapıldığı en başında yazılı neden yapıldığı yazılı, niye yapıyor neden? Diyor ki şu numaralı bombada kritik arıza tespit edildi. 26 Eylül 2007 tarihinde İstanbul emniyet müdürlüğünden alınan imha ne zaman yapılıyor. 26 Eylül 2007’de aynı gün niye tehlike var diyor adam kritik arıza tespit ettim bunda diyor. Sokmam bunu içeriye öyle Ümraniye masalında anlattığım gibi 14 gün mıncık mıncık etmem yani 14 gün herkes onu mıncıklamış hesapta, kağıt üzerinde, incelemeciler incelemiş, öbürleri sökmüş takmış, öbürü ordan çıkartmış öbürüne takmış ondan sonrada tehlikeli tuzaklı diye imha etmişler bak böyle değil bak adam diyor ki bunda diyor kritik arıza var aynı gün imha ediyor sonra diyor ki imha alanına tekrar gittim kontrol ettim bir şey yoktu patlamamış mühimmat altına da bakın yazıyor altına imhada kullanılan tahrip malzemesi 200 gr TNT tahrip kalıbı, 1 adat tahrip kapsülü, 1 adet M2 fitil çakmağı, 1 metre saniyeli fitil ben diyor bunları kullanarak bir adet el bombasını imha ettim emniyetli bir şekilde bu ne diyor bu masal anlatıyor, bu masal anlatıyor. Aldım ayrı ayrı götürdüm şöyle yaptım, olmadı kestim fünyeyi arkasına saniyeli fitil taktım ucuca eledim, yok olmadı Toz TNT’yi aldım bilmem nereye irtibatladım, komik komik şeyler anlatıyor sayın başkanım çok komik bunlar komik komik, fünyeyi almış toz TNT ile irtibatlandırmış. Oz büyücü müsün? Sen anlatıyor tabi kimse anlamaz alem kör ya kimse anlamaz ya bakın burada ve ben bilerek sormuşum ne sormuşsam ne kullandın kardeşim bunu patlatırken demişim, ne kullandın da patlattın bana masal anlatıyorsun imha yaptım diye niye bu farklılık sayın başkan ikisi de bomba bunların birinin diğerinden farkı ne? Bu farklılık neden? Ben size söyleyeyim nedenini bu tutanak niye 6 kişi imzalamış, niye 200 gram TNT harcanmış, niye 1 metre saniyeli fitil, neden fitil çakmağı biliyor musunuz? Çünkü burda imha edilecek bir şey var bir şey var gerçekten imha edilecek bir şey var almış götürmüş imha ediyor. TNT’yi kullanacak imha etmek için, saniyeli fitili o 6 tane gözde bunu izleyecek 6 tane

41

Page 42: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:42

göz bunu izleyecek bir şey var ne zaman 26 eylül 2007 bulunma tarihi ne zaman 25 Haziran aylar sonra aylar sonra öyle kapkaç yok imha edilecek bir şey oldu mu Birinci orduya gidiyor imha edilecek bir şey olmadı mı sayın başkanım holdinge gidiliyor holdinge size söz veriyorum o holdingi de bulacağım nerde kurulmuş, kim patlatmış, kimle ihale yapmış, kimin ihalesine girmiş onları da bulacağım baktım o Genelkurmay ile yapılan yazışmalara, polis bu ya polis PKK’ da Jandarmanın bölgesinde gayrı resmi, gizli patlama yapar. Polisin bundan bir farkı olması lazım polis demesi lazım ki jandarmaya ey Küçükçekmece Kayabaşı Jandarma komutanı ben senin bölgende şu şu sebeple bir tahrip yapacağım, şu saatte yapacağım ses çıkar, patırdı çıkar nöbetçilerin paniklemesin, kimse gelip bana ateş etmesin terörist zannedip aman ha dikkatti olun diye yazar. Araştırdım didik didik ettim bir tek satır yazı yazılmamış jandarmaya tek satır Allah rızası için yazı yazılmamış niye niye oraya gideceksin orda 27 tane gümbürdü gümbür patlatacaksın 27 defa güm güm güm patlatacaksın hayır ayrı ayrı yaptım diyordu 27, 27, 54 defa patlatacaksın ve jandarmaya haber vermeyeceksin. Bu mudur sayın başkanım biz buna mı inanacağız birisi sizin önünüze bunu koyacak siz bu soruları sormayacak mısınız? Aa evet aferin ne güzel imha etmiş mi diyeceksiniz, 6 gün var benim 24 ayımın dolmasına ben mi soracağım bu soruları soruşturmanın başlangıcının tesadüfen yapılan bir ihbarla olmadığını avukatım size burada arz etti belgeleriyle yani tesadüfen bir ihbarla Ümraniye ye gitmiş, Ümraniye emniyeti de aa bir ihbar aldık bi gidelim bakalım falan oo bunlar 3 kişi durun o zaman Beşiktaş gelsin yapmamış böyle değil 2007/1007 sayı muhabere numarası anlattı sizi burada Beşiktaş savcılığı ilk günden itibaren işin içinde kendisini gizlemek için Ümraniye savcılığına işlem yaptırıyor, önü çıkarıyor. Bunları da anlattım iddianamenin 533 sayfasında diyor ki Oktay Yıldırım’da ele geçen ile Oktay Yıldırım’da ruhsatlı silahı ele geçti onu da ruhsatsız diye yazdınız bomba filan ele geçmedi Cumhuriyete atılanın kafile numaraları aynı aynı ikisi aynı galiba savcılık bu numaranın da listeye eklenmesi için emir vermiş şimdi bunlar bomba bilgi merkezindeki numaraları tutanaklara yamamak için çırpınıyorlar. Savcılık bununda ekleneceğini zannediyor cumhuriyeti de buna yamayacağız diyor ama 25’inde o askeri heyet gelince ve onlar numaraları tespit edince iş bozuluyor sayın başkanım iş bozuluyor ama savcı bunu böylece geçiriyor böylece iddianameye yazmış cumhuriyete atılanla bulunan aynı öyle emir vermiş ya ama adamlar 25’inde gelip biz bunları göreceğiz deyince iş bozulmuş, Cumhuriyete atılan rakamlara bakın şimdi Cumhuriyete atılan KFMK173985 Ümraniye de bulunan KFMK 169585. 1739, 1635 birbirinin aynısı iddianamede diyor ki askerlerden ayrıntılı inceleme için diyor rapor bekleniyor diyor onların diyor yapacakları ayrıntılı incelemenin diyor raporu yazışıldı diyor bekleniyor nasıl yazışıldı. Nasıl yazışıldı, nasıl bekleniyor yok öyle bir şey yok nasıl yazışıldı rapor bekleniyor adam gelmiş ver inceleyeyim demiş ben ayrıntılı incelemem lazım demiş ertesi gün imha tiyatrosu oynamışsın yok böyle bir şey yok üstelik askerlere gösterdiğin bombalar buldukların değil, başka bir şey göstermişsin onlara 12 tane numara farklı 12 tane makine kimyaya bunlar askerlerin mi diye sorduğun kafile numaraların 6 tanesi farklı ne oluyor niye bunlar değişiyor böyle niye bu kadar sık değişiyor bunlar C4’te kayıp bu arada sayın başkanım C4’ta kayıp bu arada C 4 yok. Bir garip tarafı daha var bu işin bir tane bunlar inceleme raporu tutmuş sayın başkan ben o inceleme raporumu alıp burada alçak gönüllülük göstermiyorum paçavraya çevirmiştim eğer bunlar uzmansa yazık bu memleketin haline demiştim o inceleme raporu gariptir askerlerin gelip inceleme yaptıkları gün yazılmış yanı ayın 25’inde yazılmış apar topar 25 Haziran günü o 8 sayfalık materyalin durumuna dair hiçbir şey söylemeyen söyleyemez çünkü inceleyecek bir şey yok ortada varsa bile hangisini inceleyeceğini bilmiyor ortada 40 küsur tane malzeme var hiçbir şey söylemeyen ama bu el bombasıdır. Pimini çekersen patlar, patlayınca adamın gözünü çıkartır türünden bir şey yazan bir inceleme raporu ayın 25’inde düzelenmiş aynı gün askerler gelmiş şunlara bir bakalım demişler hemen o günde rapor düzenlenmiş yani nasıl hikmetse o gün bakıyorum şimdi 27 tane el bombasını sözde ele geçirildiği tarihten 13 gün sonra inceleyen o el bombası inceleme heyeti aynı işlemi Eskişehir’de yapmış mı? Eskişehir’de verilen

42

Page 43: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:43

ya 3, ya 4 bomba var aynı inceleme raporu ne zaman çıkmış biliyor musunuz sayın başkanım 15.09.2007 3 ay sonra 3 ay sonra çıkmış bir tarafta 10 günde 27 taneyi aradan hemen çıkarıyor. Öte tarafta 3 tane bombayı 3 ayda inceliyor niye, neden, neden bu fark neden iddianamenin 476. sayfasında diyor ki Ümraniye de ele geçenlerin nerede kullanılacağı tespit edilemedi diyor. 533’de de diyordu ki bunlar Cumhuriyete atılanlarla aynı bak bende şimdi burada bir iddiada bulunuyorum sayın başkanım ben sayın savcıların ceplerinde el bombası olduğunu ve bunları nerede kullanacaklarını tespit edemedim ben tespit edemedim hani bir Karadeniz fıkrası var ya, ben seni tanımadım ben seni hiç tanımadım diyor bu nasıl bir şey tespit edilemedi e 533’de demişsin bunlar Cumhuriyete atılıyordu sayfa 519 19.07.2007 tarihli ekspertiz raporunda bombaların patlayıcı nitelikte olduğu, fünyelerinde çalışır nitelikte olduğu yazılmış nerde yazılmış bu bu nerde yazıyor ben böyle bir şey görmedim. Göstereyim 19.07.2007 tarihli yazı bir üst yazı bu üst yazıda sonunda şöyle diyor bunları biz aldık apar topar inceledik apar topar patlattıktan sonra 19.07’de yazı yazmış son cümlesi şöyle üst yazısı yani incelemeyi yazmış, yapmış bütün tutanakları arka arkaya dizmiş bunları efendim terörle şubeye gönderdiği şeyin üst yazısı, diyor ki bahse konu adresten uzmanlarımız tarafından elde edilen sağlam el bombalarının incelemesi tamamlanmış olup inceleme ve imha raporu ekte gönderilmiştir. Nasıl yani bir sağlam el bombaları diyebilmesi için şurda üst yazıda üst yazının ekinde bulunan 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 tane tutanağın herhangi bir tanesinde uzmanların, bilirkişilerin evet bunlar patlayıcı niteliklerini korumaktadırlar şu şu sebepten dolayı, bu bu nedenden dolayı yazmış olması lazım böyle bir şey yok üstelik bu tutanakların her birinde bahsedilen bombalar birbirinden farklı, teslim tesellüm tutanaklarında farlı bir gruptan bahsediliyor. Öbür ki sinde farlı bir gruptan bahsediliyor ve hiçbirisinde böyle bir ibare, böyle bir tespit yok ama zatı muhterem buraya yazmış sağlam el bombası nasıl sağlam, nasıl sağlam, hangi uzmanın raporuyla sağlam olduğuna karar veriyorsun. O buraya bunu yazıyor o bunu yazıyor savcıda buraya şöyle yazıyor onu küçükken oynardık kulaktan kulağa oyunu vardı bir kulaktan giren öbür kulaktan çok başka çıkardı. Bombaların patlayıcı nitelikte olduğu, fünyelerinin de çalışır nitelikte olduğu bakar mısınız lütfen buda mı matbu hata acaba ben buda matbu böyle kayıtlı nasıl bilgisayarmış bunlar böyle matbu her şeyi yazıyor bunlar bir tanede biz edinelim bilgisayardan gelsin bizim yazılarımızı yazsın cebelleşmeyelim. Rapor sadece diyor ki bu bombadır, etki alanı şudur, budur. Bomba bilgi merkezinde 520 sayfada anlatıyor bomba bilgi merkezinde verilen numaralar o numaraların birçoğu o tutanaklarda yok farklı farklı sayfa 534 diyor ki ruhsatlı silahının yanında birde ruhsatsız silahı var diyor. İnsan Allahtan korkar insan Allahtan korkar bir tane birinci cilt iddianame alabilir miyim sayın başkan var mı bir tane birinci cilt bakın bunu okumam lazım gizli tanık B kendisinin Ali Yiğit’in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde Ali Yiğit’in kendisine tehdit edildiğini ve avukatını çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdırılmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üzerine atılmasını ve yanacak biri varsa Ali’nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylendiğini, anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdilerini, kendisinin baştan biraz yazdığını daha sonra yazmadığını, anlattığını beyan etmiştir. Demiş devam et sadece bu ifade içeriklerinden de sadece bu ifade içeriklerinden de yukarıda anlatılan Danıştay saldırısı olayından 7 gün sonra Zeki Yurdakul Çağman ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Danıştay saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydınlatılabildiğini sorulması üzerine Muzaffer Tekin’in aydınlatıldığını, Muzaffer Tekin’in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulanan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söyleyen Mahmut Öztürk ve dolayısıyla Muzaffer Tekin’in Cumhuriyet gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombasıyla irtibatlı olduğu belirtilen 27 adet el bombası ve bunlarla ilgisinin maddi delili ele geçen Oktay yıldırım ile örgütsel bağlantıları ortaya çıkmaktadır. Aklımı yemek üzereyim çok rica ediyorum bunu bana bir akıl sahibi açıklasın 4 kişiye sordum buradan ne anladınız diye B tipi gizliği tanığını tanığından Zeki Yurdakul Çağman bu nedir. bu nedir sadece bu kadarından

43

Page 44: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:44

Zeki Yurdakul Çağman’la Mahmut Öztürk arasındaki konuşmayı anlamış buradan bunu anlayan adam o numaraların herhangi bir tanesinde her yeri havaya uçurduğumuzu da anlar her türlü yalanı da uydurur bu ne gizli tanım B anlatıyor adam orda diyor ki Muzaffer Tekin, Mahmut Öztürk ne alakası var. Bu iddianame sonra aylar geçti biz bir tane CD bulduk anlattık burada siz dediniz ki sayın başkanım 2 kerede de izletseniz, 10 kerede izletseniz kimse duymaz, duymaz savcılık kalktı açıklama yaptı bu CD dedi montaj biz bu davanın ne davası olduğunu biliyoruz, bu CD’nin niye montaj dendiğini de biliyoruz bu CD’ye çünkü bu davanın amacı adam yargılamak değil, bu davanın amacı suç bulmak, bir suçluyu tanımlamak değil, evde inşaat yapılmış, işçiler gezmiş çatıda, bütün o çelişkiler burada anlatıldı huzurunuzda inşaat dışında burada anlatıldı huzurunuzda sahte bir mahkeme kararını arz ettim huzurunuzda ben biliyorum niye yargılanıyoruz küçük bir şey okuyacağım 4 Temmuz 2006 bu köy kimin köyü diye bir yazı yazmışım Şemdinli iddianamesi ha bu arada Şemdinli iddianamesinin bu iddianame ile çok ciddi benzerlikler gösterdiğinin, nerdeyse ruh ikizi olduğunu arz edeyim huzurunuzda onun da şeylerini göstereceğim demişim ki ülkeyi bölmek kastıyla binlerce eli kanlı katili yöneten bir terörist elebaşı 36 yıl ceza hükmüyle ve neredeyse tüm dünyanın affedin yerli işbirlikçilerini meclise sokalım çığırtkanlıkları arasında kendisine tahsis edilen adasında rahat bir şekilde ve doktor kontrolünde ve diyetisyenler eşliğinde ve hak hukuk şemsiyesi altında ve Türk komandolarının korumasında yatarken eve yatarken örgütünü yattığı yerden yönetmeye devam ederken ayda 1400 YTL maaş alan, lojman için kira ödeyen, bulamazsa bu paranın 400 YTL’sini kiraya veren, çocuklarını ilkokulu 3 vilayette okutan, doğruluk ve muhabbetle hizmet edeceğime diyerek yemin etmiş, 2 astsubay 39,5 yıl hüküm ile cezaevinde hizmetlerinin karşılığını almaktadırlar. Onlar sadece 2 astsubay değildir. Kıymetli okuyucu daha öncede konuyla ilgili yazdığınız tüm yazılarda belirttiğimiz gibi onlar Türk ordusunun ihanetle iç ve dış düşmanla mücadele ve azim ve kararlığıdır. Onlar tüm küçük birlik komutanlarının, tim komutanlarını temininde güçlük çekilen statüsündeki tüm personelin yani özveriyle, fedakârlık ve vatana adanmışlık ile görev yapan tüm personelin kendilerine emsal göreceği kişilerdir. Konuştuğum herkes yani icra makamları yani genç subay ve astsubaylar neden diyordu. 40 yıl ceza almak için mi görev yapacağız ve Kenan paşa buyuruyordu sonra genç subaylara dikkat edin bu defa çuvallar sadece 11 kişinin değil oluşması son derece muhtemel psikolojik etkiyle tüm genç subay ve astsubayların başına geçirilmişti. Şemdinli iddianamesi şimdi tekrar ediyor. Buda Şemdinli iddianamesi bakın ben yazmışım Büyük Türk milletine açık mektup 6 bir bölüm Tüm yazılı, görüntülü ve sanal basında nasıl sızdı veya kimin ne maksatla sızdırdığı belli olmayan bir iddianame dolaşmaktadır. Ben iddianamede dediysem öyle alışık olan türdün bir şey değil. Bende birçok insan gibi hiç üşenmeden tamamını okudum birçok yeri terör örgütü terminolojisiyle yazılmış olan iddianamenin aslında bir iddianame olmadığı o kadar belli ki hukuk veya polisiye bilgisi çok az olan biri bile yazılanların iddianameye konu suçu değildi, başka bir şey yargılamak için yazıldığını anlar ancak özet cümle yüreğimden şu şekilde kopmaktadır. Terörün antitezi çete değildir. benim cümlelerim dilekçelerimizi Genelkurmay Başkanlığı, kara kuvvetleri komutanlığı ve Van Cumhuriyet savcılığına Taksim postanesinden yolladık ama dostun, düşmanın, tarihin ve büyük Türk milletinin huzurunda da buradan da haykırıyorum, eğer vatan için teröre ve ona destek veren tüm odaklara karşı savaşan Türk askerleri çeteyse, bende o çetenin bir üyesiyim ve beni de onlarla beraber yargılayınız 10 Mart 2006 isterseniz müebbetle değil idamla yargılayınız ama unutmayınız ki bu dava bu mektubun muhatabı olan yüce Türk milletinin vicdanında görülecektir. O yüzden hiçbir endişem yoktur zira bu milletin vicdanında görülen Kaymakam Kemal davaları ne ilktir ve nede son olacaktır endişe etmesi gerekenler Kaymakam Kemaller değil namı nemrut Mustafa paşalardır. Mart 2006 karar sahte Mart 2006’da yazmış karar sahte bombaların her birinin numarası farklı, savcı yalan beyanda bulunmuş, Ali yiğit inşaat yaptırmış, parmak izlerini polis 3 gün önce biliyor, savcı bu montaj diyor Mart 2006 burda savcı diyor si sayın savcı açıklama yapıyor diyor ki Türk silahlı kuvvetlerini diyor itibarını

44

Page 45: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:45

korumak diyor onu istismar edenlere mi kaldı 15.06.2005 bakın istismara ne cevap vermişim ben, hakkımda biyografiler geziyor internette, şöyle kahraman, böyle bilmem ne bakın ne yazmışım bugüne kadar gerek mail haberde ve gerekse yeni hayatta yazdığım yazılarda kendimle ilgili bir tek satır yazmadım bundan sonrada yazmayacağım fakat bazı internet sitelerinde hakkımda yazılanlar beni son derece üzmüştür. Kimin yazdığı belli olmaya bir biyografi yazılmış bu biyografide hakkımdaki bilgileri naklettiğine dair isim bile verilmiştir. Fakat o ismin bundan hiç haberi yoktur. Soğuk sularda donduğumuz yazmaktadır. Tekerlekli sandalyede bir gazi kardeşimizin resimleri yazdığı makalenin başına konularak servis edilmektedir. Bunu servis edenlerde başkaları diyorum bakın hatta geçenlerde bir yerde daha da abartılarak bacaklarımın kesik olduğunu yazdıklarına bile tanık oldu bu iddia benim Tuncay Özkan ile tanışma gerekçemdir. Bunu düzeltmek için tanıştım telefonla, benim bacaklarım yerli yerinde durmaktadır, soğuk sularda donmadım, soğuk sularda kaldım ama bu yüzden sakatlanmadım. Her ne oldu ve yaşantıysa bu sadece benimle ve işimle ilgilidir hiçbir üçüncü şahsın bu konuyla ilgili yorum ve varsayımlarda bulunmaya hakkı yoktur burada kendimizi anlatmak için yazmıyoruz vatan mücadelesini artık bu platformda sürdürdüğümüz için yazıyoruz. Vatan mücadelesini de sürdürüyoruz çünkü biz yemin ederken emekli olunca bu yeminden feragat edeceğiz demedik. Bu yüzden bazıları gibi kendimize kaplanlı, kuşlu sıfatlar yakıştırıp kendimizi anlatamayız, anlatmadım, anlatmayacağız çünkü bizim bu topluma anlatmamız gereken bir mücadelemiz ve neredeyse tüm dünyaya karşı verdiğimiz ve hale devam eden bir bağımsızlık savaşımız var. Benim için yazılan kahraman sıfatını kabul etmekten haya ederim eğer haya etmezsem kahramanca canlarını bu vatana veda eden arkadaşlarımın hatıralarına saygısızlık etmiş olurum. Bu yazıyı okuyan herkesten rica ediyorum ki hakkımda kimin ne maksatla yazmış olduğunu bile bilmediğim bu yazılara itibar etmeyiniz kendilerini anlatmak, mücadelesi bitmiş insanların işidir. Veya hiç mücadele adamı olmamış, olamamışların işidir. Bizim daha mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek saygılarımla duyurulur bu benim istismarcıları 15.06.2005’te verdiğim cevaptır. Şimdi soruyorum sayın savcı sahte mahkeme kararı talep eden hukuk istismarı için nasıl bir cevap vermeyi planlamaktadır. Sayın savcı emrettiği halde Osman Demirtaş’ın ifadesini almayan polisler hakkında nasıl bir hukuk istismarına cevap planlamaktadır. Sayın savcı orda hakimleri, savcıları sinkaf ederim diyen ama kendisinin duymadığı polisler hakkında nasıl bir hukuk istismarı karşılığı planlamaktadır. Bunların montaj diyerek hukuk istismarının önüne geçmiş olamaz 3 ay sonra yapılmış Eskişehir’deki imha 25’inde askerler gelmiş apar topar masal anlatmışlar, toz TNT’yi fünye ile birleştirdik demişler. Zemheride gül açtı demektir bu sayın başkanım Ağustosta kar yağar böyle bir şey olmaz. Jandarma bölgesine gittim holdingin bahçesinde patlattım diyor askerlerin tuttuğunu tutanağa bakıyorum 12 numara bir birinden farklı madem ortada da bir olgu var, madem ortada bir gerçeklik var, bu kargaşanın sebebi ne derdin ne, 14 gün mıncıkladıktan sonra niye patlatıyorsun bak adam biriminin içine bile sokmuyor tehlikeli olduğu düşündüğü şeyi anında imha ediyor. Sayın başkanım 6 gün sonra 24 ayım dolacak beni sadece kulaklarınızla, aklınızla dinlemeyin ne olur vicdanlarınızla dinleyin ben o istismar cevabını 2005’de vermişim bugün maruz kaldığım şeye bakın adam buraya yazmış iddianamesine diyor ki askerlere yazıldığı, askerlerden cevap bekleniyor ne yazıldı asker geldiğinin ertesi günü yok etmişsin niye yok ediyorsun veya niye öyle bir pandamım çeviriyorsun, tiyatro, imha tiyatrosu, götürsene onları da birinci ordunun imha alanına adam diyor ki imha alanına gidildi imha alanı var götürsene oraya niye holdinge gidiyorsun çıkmış çatıda 10 kişi çalışmış 15 gün 10 gün hani 1,5 yıl önce bulmuştu burda sizin huzurunuzda 10 dakikada bir ifadesini değiştirdi. Şimdi serbest hani benim parmak izim niye bir tane var, niye 18’inde çıkmış, ben ilk gün hiçbir raporu görmeden benim burda parmak izim 3. gün alındı diye yırtındım, 3 gün alındı sayın başkanım vicdanınıza sesleniyorum geçen gün Şükrü Kızılot köşesinde bir şey yazmış bakın bitiriyorum vaktin birinde bir krallık varmış o krallıkta bir şeyler olduğu zaman çan çalarmış bir çan çaldığı zaman bir vatandaş

45

Page 46: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:46

öldüğü duyurulmuş, iki çanda eşraftan olduğunu bilirmiş ölenin insanlar üç olunca devlet adamı, dördüncü çan olunca kral öldü diye bilirlermiş, çok haksız yere bir adamı yargılamışlar bir gün o ülkede bütün kamuoyunun suçsuz olduğu bir adamı mahkûm etmişler para cezasına bütün kamuoyu kralın haksız olduğun biliyormuş o yargılamanın sonunda insanlar çan sesleri duymaya başlamışlar bir çan sesi eyvah demişler biri öldü, ikinci çan eyvah eşraftan biri gitti, üç olmuş bir devlet adamı gitti, dört olmuş kral mı öldü acaba, beş olmuş koşmuşlar orda adam o yargılanan adam çan çalıyor niye beş, altı demiş adalet öldü, adalet demiş bu beşinci çan bu 98’inci çandır burda sayın başkanım 98’inci çandır burada çalınan bunları buraya not almışım bir çan vatandaş öldü, iki çan eşraf öldü diye ben ölürüm 1040’ıncı dalgada yeni savcılar gelir onlar bu notları bulursa şey demesin ha sakın Sevgi Erenerol’un kilisesinde bir çan çalınca bir vatandaş öldürülecek, iki çan çalınca eşraf öldürülecek, üç çan çalınca devlet sakın böyle demesinler ha sakın bak peşin peşin söylüyorum o gün çünkü bana soruyorlar diyorlar sen bu yazıyı nasıl yazdın bombalar patlayacak yazısını sen nasıl yazdın bak yazmışım 3 sene önce mayını yazmışım bugün figan oluyor ortalık vicdanlarınıza sesleniyorum ve teşekkür ediyorum lütfen lütfen bu zulmü durdurun “

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi” Sayın başkanım sayın yargıçlarımız şimdi size arz edeceğim konu 16 Ekim 2000 tarihinde o zaman başbakan bulanan Sayın Bülent Ecevit’e başbakanlık makamına gönderdiğim 8 sayfalık ve 7 ekli dosyayla ilgilidir. Bu dosyada 80. yılında Cumhuriyet ilanının Ankara’da üniversitelerin düzenlediği miting ve yürüyüşte ordu göreve pankartını açan grupla ilgili başbakanlıktan ve MİT müsteşarlığından bir soruşturma, araştırma yapılamasını talep ediyoruz bu dosyanın bir özelliği de işçi partisinde gönderilen evrak içinde bulunduğu için yapılan aramada el konmuştur. Dava dosyasında da bir örneği bulunmaktadır. Sayın iddia makamının da dikkatle izlemesini diliyorum burda şu bakından bu hem bizim davamız açısından hem de 551/2009 numarada kayıtlı soruşturma numarası İkinci iddianame diye anılan davayı da yakından ilgilendirmektedir ve içinde yalnız o 2003 yılı Ekim ayındaki üniversite miting ve yürüyüşüyle ilgili değil ta 2000 yılından başlayarak bu Ergenekon tertibiyle ilgili çok önemli bilgiler bulunmaktadır. Ben sayın üyelerimizin dosyayı dikkatle izlediklerin, incelediklerini, sorularından da anlıyorum bu dosyaya da bir göz atılmasını özellikle arz ediyorum bu dosyanın örneğinin başbakanlığa bir yazı yazılarak getirtilmesini arz ediyorum. Şimdi sayın başkanım 16 Ekim 2000 tarihinde Sayın Bülent Ecevit başbakan Ankara diye başbakanlığa bir arz ve talepte bulunuyorum resmi işçi partisi genel başkanlığı olarak özü başbakanlığa bağla Milli İstihbarat Teşkilatının işçi partisi İstanbul öncü gençlik içinde örgütlemiş olduğu kışkırtıcı ajan hücresi ve samsun öncü gençlik içindeki ajan faaliyeti nedeniyle soruşturma açılması ve tertiplenmekte olduğunu öğrendiğimiz, tertiplenmekte olduğunu öğrendiğimiz, buda çok önemli tarih 16 Ekim 2000 provokasyonların önlenmesi talebi; bir başbakanlığa bağlı Milli İstihbarat Teşkilatının işçi partisi İstanbul öncü gençlik içinde örgütlemiş olduğu kışkırtıcı ajan hücresi, böyle bir ajan hücresi örgütlenmektedir diyoruz bu hücrenin başında Gökçe Fırat Çulhaolğu adlı kişi bulunmaktadır. Adını veriyoruz burda maddeler halinde 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 13 madde halinde bu Gökçe Fırat Çulhaoğlu yani ordu göreve pankartını 3 sene sonra açacak olan grupla ilgili parti içinde yürüttükleri yasadışı tertiplerle ilgili bütün bilgileri belgeleriyle birlikte anlatıyoruz diyoruz ki bunlar tatil ve eğitim kamplarında, yasal olarak jandarmaya bildirilerek yapılan tatil ve eğitim kampları var burada Gökçe Fırat Çulhaoğlu yani bu ordu göreve pankartını 3 sene sonra açtıracak grubun lideri kışkırtıcı açıklamalarda bulunmuş ve bu açıklamaları videoya kaydettirmiştir. Partiden gizli olarak bunları yapmıştır. çekilen kayıtlar video kayıtları soruşturmaya başladığımız ocak 2000 tarihine kadar parti yönetiminden gizlenmiş ve Milli İstihbarat Teşkilatına verilmiştir. Geçen duruşmada Ümit Oğuztan burda kalktı dedi ki bana dedi önce gençlik kampından bazı 2001 yılı Mart başında gözaltına alındığım zaman bazı görüntüler emniyette gösterildi, benimde haberim yoktu burada öğrenmiş oldum biz başka kaynaklardan bunu öğrenmiştik ve benim 1998 yılındaki tutuklamam sırasındaki manşetlerden,

46

Page 47: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:47

gazetelerde bunlar yalan haberler verilmişti. Şimdi Sayın Ümit Oğuztan beyanatıyla da bir kez daha doğrulanmış oluyor. Devam ediyoruz Haziran 98’de ABD ile yapılan gizli mutabakattaki ifadeyle bunu da belgesini biraz sonra arz edeceğim ABD’yi rahatsız eden geçler kapsamı içinde görülen işçi partisine karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir operasyon yürütüldüğü, 24 Eylül 98 günü 15 bin polis ve jandarma seferber edilerek işçi partisinin 540 örgüt merkezinde aramalar yapıldı ve genel başkan ile genel sekreter gözaltına alınıp tutuklandı, sahte olduğu mahkemece tayin edilmiş bilirkişi ve emniyet ekspertiz raporları ve iki ayrı kesinleşmiş mahkeme kararıyla saptanan uydurma belgelerle sahnelenen bu tertibin amacı ABD ile mutabık kalındığı üzere işçi partisini kapatmaktı. Bu malzemelerin imal edilmesinde sahte mektupları hazırlattığı PKK itirafçısı Sami Demirkıran 2000 yılında başbakana diyorum ki işçi partisine karşı bir tertip yapıldı sahte mektuplar düzenlendi bu mektupları düzenleyen Sami Demirkıran şimdiki adı Özgür Savaş yanında önce gençlik içine sızdırdığı Gökçe Fırat Çulhaoğlu adındaki kışkırtıcı ajanı da kullanmıştır. Bu şu bakından çok önemli şuanda ben bana sahte mektuplarla komplo kuran, beni hapse attıran Sami Demirkıran’la aynı Ergenekon örgütünün lideri olarak yargılanıyor şemada da hem benim adım var hem Sami Demirkıran’ın yani ben 2000 yılında örgüt 1999 yılında kurulduğu iddia ediliyor ya 2000 yılında diyorum ki bu adam bana sahte mektuplarla bir tertip düzenledi ve beni hapse attırdı kim Sami Demirkıran işte ben Sami Demirkıran’ın hapse attırdığını başbakana bildirdiğim sırada iddiaya göre Sami Demirkıran’la aynı gizli terör örgütünde birlikte faaliyet yürüteceğim iki düşman birbirlerini hapse attıran, öbürü onu şikâyet ediyor aynı terör örgütü ve Gökçe Fırat’ta o tertibin, o düzenlemelerin içinde video kayıtları da arşive kaldırılmıştır diyoruz yani MİT arşivine yine Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun yönetimindeki yani bu ordu göreve pankartı açanlar kampta katılan gençlere kendileri hakkında psikolojik analiz ve öz eleştiriler yazdırıldı gençlere diyorlar ki kendin hakkında psikolojik analiz yaz özeleştiri yaz bizim kamplarımızda, uygulamalarımızda hiç rastlamadığımız zaten bunun üzerine birden bire uyanıyor Allah Allah ne biçim uygulamalar bunlar ve bu analizlerin Gökçe Fırat Çulhaoğlu tarafından toplandığı dün Sayın Çetinbaş’ı avukat Çetinbaş’ı dinlerken bir Yargıtay içtihadından bahsetti dedi ki eğer örgüt üyesi böyle öz eleştiri, öz geçmiş vesaire gibi belgeler verirse öz geçmiş belgeleri bu örgüt üyeliği olarak kabul edilmektedir Yargıtay içtihatlarına göre tabi ben bilmiyordum ben yargı uygulamasını çok yakından takip etmiyorum ceza hukukunda burada birden bire çok ilginç geldi yani özgeçmişler alıyor, 30 sayfalık, 20 sayfalık mesela bunların hepsi depolanıyor, götürülüyor onlarında emniyette veya belli yerlere verildiği o zaman anlaşılıyor çeşitli davalarda ilerde belge olarak kullanılmak üzere, 7 partimiz kışkırtıcı elemanı izleterek çeşitli yabancı şahıslarla buluşma ve görüşmelerini de saptamıştır. Milli İstihbarat Teşkilatı Gökçe Fırat Çulhaoğlu aracılığıyla İstanbul öncü gençlik içinde 3 veya 4 kişilik bir hücre kurmuştur. İşte o hücre mensuplarından biride ordu göreve pankartını açanların başında bulunan ve benimde sayın rektör Alemdaroğlu’na bu şahısların bu tür karanlıkla faaliyetleri vardır ve üniversiteye alınması ilerde sizin başınıza iş açacaktır diye adını bildirdiğim şahıs sonra Gökçe Fırat Çulhaoğlu tıpkı Mehmet Ali Ağca, Sami Demirkıran ve diğerleri gibi paranoit kişilik bozukluğu teşhisiyle tıbbı tedavi görmektedir. Biz o araştırma sırasında bunu da öğreniyoruz paranoit kişilik bozukluğundan tedavi görüyor. Hastanesini buluyoruz, hekimleriyle arkadaşlarımız görüşüyorlar bunları tespit ediyoruz maalesef, maalesef bizim devlet teşkilatımız böyle paranoit kişilik bozukluğu bu davada da çıktı bu ortaya sayın yargıçlar bakın bu dava paranoit kişilik bozukluğu, ahlaksız, ablasını efendim öldüren, yeğenini satan efendim bu tür adamlara dayanıyor veya ağır suçları olan vesaire ve yeniden bu tür adamlardan yararlanılmaya çalışılıyor sonra devam ediyoruz bunlar yetkili disiplin kuruluna sevk edilmiş ve partiden çıkartılmıştır. Kışkırtıcı ajan ile birlikte hareket etmekte ve tertiplere alet olmakta, direnenlerin de disiplin kurulu kararıyla partiyle ilişkilerine son verilmiştir. Bu ekibin bu kez başka örgütlere davamız açısından son derece önemli özellikle İstanbul üniversitesindeki Atatürkçü düşünce kulüplerini Yekta Güngör Özden çevresine ve CHP gençlik kollarına sokularak yeni tertiplerin

47

Page 48: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:48

hazırlanması için mevzilendirildiği saptanmaktadır. Sanki biz 3 sene evvelden bunların ordu göreve pankartıyla tekrar sahneye çıkacağını tespit ediyoruz. Atatürk’e ve Türk ordusuna karşı provokasyonlarda bulunduğu, gene Türk ordusuna karşı bir provokasyonda sahneye çıkacak ordu göreve 3 yıl evvel o tür provokasyonlar yapmış 3 yıl sonra gene o şekilde o kimliğiyle sahneye çıkacak video kayıtlarıyla saptanan biz video kayıtlarıyla saptadık yani kendileri videoya çekmişler sonra biz getir o videoyu demişiz nedir bu öğrenmişiz yok demiş bulamamış, çıkartamamışlar ondan sonra öğrenmişiz ki video belli yerlere götürülmüş verilmiş ve sonrada Ümit Oğuztan’a bile aynı video emniyette gösteriliyor. Bu nedenle işçi partisinden atılan elemanın emrinde çalışan iki unsur son ADD genel kongresinde pazıbentli kolluk hizmeti yapmış ve sivil polislere yardımcı olmuştur. MİT’in çeşitli örgütlere adam sızdırma, bu örgütleri ajanlar aracılıyla denetleme ve tertiplerde kullanma hastalığından vazgeçmediği görülüyor. Bu davada bu tür unsurların hangi rolleri oynadığına döne döne hep birlikte burda tanık olduk MİT müsteşarı 20 şubat 2000 tarihinde yayınladığı basın bildirisiyle o zaman müsteşar sayın Şenkal Atasagun kamuoyu önünde partimize ve aydınlık dergisine karşı mücadeleye devam edeceklerini ilan etmiştir. onun belgelerini de ekliyor. Tarih 20 Şubat 2000 şimdi son altı yoğun Disk, CD, onu bizlere verdiniz dün aldık avukatlarımız bakmışlar orda çok önemli tarih var belgelerin oluşturulma tarihi hepsi Mart 2000 aynı gün hatta 20 Şubat 2000’de diyor ki MİT müsteşarı biz işçi partisi ve aydınlıkla mücadele edeceğiz biraz sonra göstereceğiz bildiri yayınlıyor hiç siz MİT tarihinde MİT tarihinde bir örnek gösterebilir misiniz? Bir MİT müsteşarı çıkıyor bir parti ve bir gazete, dergi hakkında biz bunlarla mücadele edeceğiz diye bildiri yayınlıyor sitesine koyuyor ve basına veriyor. 20 Şubat belgelerin oluşturulma tarihi Mart 2000 yani hemen 10-15 gün sonra belgeler oluşturuluyor Tuncay Güney’in kullanıldığı kontur terör dairesine bağlı olarak oda çıktı duruşma safahatında, sürecinde neyi öğrendik MİT müsteşarlığı yolladığı yazıda dedi ki bu Tuncay Güney bizim şüpheli izlediğimiz bir şahısta daha sonra lav ettiğimiz yasadışı faaliyetleri dolayısıyla yasadışı faaliyetleri dolayısıyla lav ettiğimiz, kaldırdığımız kontur terör dairesine bağlı olarak çalıyordu neler yapıyor işte bizim o günden sezdiğimiz, gözlemlediğimiz, tespit ettiğimiz faaliyetler. Ve diyoruz herhangi yasal kaynağı bulunmayan bu mücadelenin yani MİT’in işçi partisi ve aydınlığına karşı ilan ettiğin mücadele bir cephesinin de kışkırtıcı ajan faaliyeti olduğu uygulamalardan anlaşılmaktadır. Yani sen neyle nasıl mücadele edeceksin bir patiye karşı yasal bir partiye karşı ne yapacaksın MİT olarak ne yapabilirsin hangi mücadeleyi, hangi kanunu mücadeleyi yapabilirsin MİT’in bir partiye karşı mücadele bir dergiyi karşı mücadele diye bir yasal görevi olabilir mi en fazla yapabileceğin şey elde ettiğin bilgileri Yargıtay başsavcılığına yollarsın kapatma davası açtırırsın veya savcılara gönderirsin ceza soruşturması açtırırsın bireysel sorumluluklarla ilgili olarak ama ben bir mücadele yürüteceğim diye ilan ediyor ve mücadelenin ne olduğu şimdi ortaya çıkıyor son günlerde izlediğimiz bazı olaylar ve bize ulaşan bilgiler süper NATO gladyo ve MİT’e bağlı ekiplerin genel başkanı ve partimize karşı bir takıp tertiplere girişeceği yönündedir. 20 Ekim’de bir takım tertiplerden bahsediyoruz Ekim 2000 Martta Tuncay Güney ondan 4-5 ay sonra gözaltına alınıyor zaten tezgâhlar kurulmuş, Tuncay Güney’e 10 yıllık vizeler alınmış vesaire tam tertibin merkezinde zaman olara yoğun içinde olduğumuz dönem gençlere suç işletme arkasından ajanlaştırma yöntemi uygulanmaktadır. O gençlerinde nasıl önce bazı suçlar işletilip ondan sonra ajan yapıldığını biliyoruz tabi burada ayrıntısın söylemeyi doğru bulmuyorum devam ediyoruz partimize ve önderlerine karşı Haziran 98’de başlayan operasyonun suikastları içeren vahim boyutları olduğu mahkemelerde yaptığımız savunma ve açıklamalarda kayda geçirilmiştir. Bu suikast girişimleri en son Alaattin Çakıcı’nın mesut Yılmaz hakkında Türkiye büyük millet meclisi soruşturma komisyonuna vardığı resmi ifadeleriyle bir kez daha doğrulanmıştır Alaattin Çakıcı bu ifadesinde Doğu Perinçek’i öldürmek üzere ABD ile antlaşma yapıldığını, suikastın Mehmet Eymür tarafından kendisine ihale edilmek istendiğini belirtmiştir. Türkiye büyük millet meclisi soruşturma komisyonu tutanağı ilgili sayfaları ve Cumhuriyet gazetesi ektedir diyoruz biraz sonra sunacağım 5 Mayıs ve 26 Mayıs 2000 bütün

48

Page 49: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:49

bu işleri bu karanlık işleri MİT içine yuvalanmış olan CIA ekibinin çevirdiği bilinmektedir. Buda doğrulandı nasıl doğrulandı MİT müsteşarlığının mahkeme dosyasına da giren yazısında ne diyor yasadışı faaliyette bulanan kontur terör dairesi Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu lav edilmiştir. Kontur terör dairesinin yasadışı bazı faaliyetlerde bulunduğunu saptayan kim MİT müsteşarlığı ben değilim ama ben onu onlardan çok önce 2000 yılında görmüşüm bu karanlık işleri MİT içinde yuvalanmış olan CIA ekibinin çevirdiği bilinmektedir. MİT’de buna saptamış ve o daireyi yasadışı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle lav etmiş sonra ayrıntısına girmeyeceğim ikinci bir olay var buda çok ilginçtir yani davamızı ve bu tür davaların nasıl kuluduğu, nasıl tertiplendiği bakımından MİT samsun bölge başkanlığına bağlı resmi görevliler partimiz taraftarlarından Ö. Y’yi adını söylemiyoruz teşhir etmemek için korkutarak ve para vererek kendilerine bağlamaya ve ajanlaştırarak partimize karşı çeşitli tertiplerde kullanmaya çalışmışlardır. Ö. Y partimize müracaat etmiş, partimiz içinden bilgi toplanmasını ve partimize ait evrakı kendilerine getirmesini istediklerini bir takım görevlilerin isimlerini de vererek bize bildirmiştir. Ö. Y’ye dayatılan partideki tuvaletin ve çeşitli eşyaların yerlerini belirleme türünden işler başka bir amaçla açıklanamıyor. Daha kapsamlı tertipler yani sırf bilgi toplamak değil tuvaletin yeri, eşyaların yerleri vasaire bu tür bilgilerin partiye yönelecek terör eylemleri ve tertiplerde işe yaracağı açıktır. Ve bu olayı da uzun uzun anlattıktan sonra çok önemli bu uygulamaların geçmişte ne kadar ağır sonuçlar doğurduğu bilinmektedir yani bir takım yasadışı örgütler kurarak MİT’in bir takım operasyonlar yapması, ülkücü grupların Türkiye Hizbullah’ı denen örgütün ve uyuşturucu işine yönlenen sahte sol örgütlerin istihbarat servisleri tarafından çeşitli suçların işlenmesinde kullanıldığı itiraf edilmiştir. bu olgular Türkiye büyük millet meclisi susurluk araştırma komisyonuna tarafından yürütülen araştırmada belgelendiği gibi dikkatinize sunarım NATO‘ya bağlı ülkelerin devlet adamları tarafından da açıklanmıştır. Örneğin federal Almanya parlamentosunda yani bundestak oluşturulan gizli servis faaliyetlerini araştırma komisyonu başkanı Andreas fonblok Alman gizli servisi BND yani bundes Nakhin Dist ve MİT içinde federal Almanya, gizli servis faaliyetlerini araştırma komisyonu başkanı söylüyor bunu Fonblok diyor ki hem alman istihbaratın hem MİT içinde CIA’ya bağlı ekipler olduğunu bu ekiplerin çeşitli siyasal örgütlerde faaliyet yürüttüğünü açık açık anlatmıştır. Bunu da almanca belgeleriyle vesaire başbakanlığa gönderiyoruz o tarihlerde partimiz Hizbullah’ın Diyarbakır çevik kuvvet merkezinde eğitildiğini daha 1992 yılında açıkları ve bu örgüt hakkındaki gerçekleri 8 yıl ısrarla vurguladı diyoruz ki Hizbullah 1992 yılında çevik kuvvet merkezinde, polis içinde Diyarbakır’da, jandarma değil polis içinde onu jandarma diye iddianame değiştirmiş jandarma içinde olduğu zaman biz jandarma içinde diye açıklarız 8 yıl ısrarla vurguladık diyoruz Hizbullah’ın 94 yılından itibaren MİT içindeki CIA ekibinin yani kontur dairesi başında bulunan o zamanki kontur terör dairesi başkanı Mehmet Eymür tarafından yönetildiği de yine işçi partisi tarafından birkaç kez açıklandı ne var ki kamu kurumları Hizbullah örgütünün suçlarını ancak 2000 yılında keşfetti. 2000 yılına kadar kesti, biçti, öldürdü, gömdü, betona gömdü arkasındaki sorumluları ise hale gizliyor MİT içindeki CIA ekibinin karıştığı suçların üzerine gidilmeyişinin sonuçlarını ne yazık ki masum insanlar çekmiştir bu tür ağır suçların önlenmesi Türkiye için yaşamsal önem kazanmıştır tarih 2000 burda da sayın başkanım haklı çıktık. MİT müsteşarı sayın bugünkü müsteşar Emre Taner yıldız gazetesinde MİT Hizbullah’ı kullandı diye o dehşet verici açıklamayı yaptı onu da kupürünü size arz edeceğim kupürünü getireceğim bizzat MİT müsteşarı Emre Taner gazetelere MİT Hizbullah’ı kullandı dedi. Bizde dedik ki nerde kullandınız mevlit mi okuttunuz, hatim mi indirdiniz. Cinayet şebekesi bu devlet herhangi bir terör örgütüne karşı cinayet şebekeleri kurarak mücadele edebilir mi? böyle bir devlet olur mu? Böyle bir hukuk devleti olur mu buna devlet denir mi? orda da haklı çıktık. Partimize ve aydınlığa karşı biraz sonra niçin Hizbullah’tan bunda bahsettiğimi size belgesiyle anlatacağım partimize ve aydınlığa karşı MİT müsteşarlığı bildirisiyle ilan edilen mücadelenin neleri kapsadığı ve kapsayabileceği soruşturulmalıdır. Yani bize karşı bunlar neler yapacak araştırın, soruşturun, kanunsuz bir iş

49

Page 50: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:50

yapacak bunlar tarih 2000 ekim kanunsuz iş Ergenekon operasyonu ve talepler 1, 2, 3, 4, 5 diye esas olarak MİT’e bağlı hücre faaliyetlerini olası tertipler ve suçlar dikkate alınarak derhal durdurulması bizim içimize adam sokmayın, örgüt kurmayın bizim partimizin içinde tertipler yapmayın ve bunu derhal durdurun tarih 2000 Ekim MİT’in partimiz içindeki açığa çıkarılmamış ajanlarını derhal çekilerek bunları keşfettik herhalde keşfedemediklerimizde var bu tür yasadışı uygulamaların durdurulmasını sorumlular hakkında soruşturma yürütülmesi, 4 yasal bir pati ve yayın organına basın bildirisi yayınlayarak mücadele ilanında bulunan MİT yetkilileri hakkında idari soruşturma açılmasını ve gerekli işlem yapılması. 5 MİT’in gençler arasından ajan devşirmek için çeşitli tertiplere ve gözaltı operasyonlarına girişmesi yönündeki hazırlık ve uygulamalarına son verilmesini talep ederim saygılarımla. Sayın Ecevit’te bu dosya dolayısıyla aradı ilgi duyduğunu büyük bir ilgi gösterdi MİT müsteşarlığına dosyanın gönderildiğini efendim bu soruşturmanın dikkatle özenle yürütüleceğini vesaire birkaç kez beni arayarak rahmetli Ecevit bunu bildirdi şimdi sayın başkanım eklerinde şu var birinci ek biz bu Gökçe Fırat yani ordu göreve pankartı 3 sene sonra açacak olanların bu kışkırtıcı orduya yönelik provokasyonlarını parti içinde videolar çekerek, öz eleştiriler alarak herkese özgeçmiş yazdırarak böyle provokatif faaliyetlerini tespit ettikten sonra soruşturmuşuz ve disiplin kuruluna vermişiz fakat disiplin kuruluna verirken tabi disiplin soruşturması zaman alıyor ifadesi alınacak, şu olacak, bu olacak falan başkanlık kurulu olarak o zaman toplanmışız başkan kurulu karar defterinde fotokopisini ecevit’e gönderiyorum 13 ocak 2000 tarihinde fotokopisi tedbir olarak partiye bilgi verilmeden ve izin alınmadan baştan sona videoya kaydedilmiş bu provokasyon mahiyetindeki eğitimlere katılan gençlerden tek tek kişilikleriyle ilgili yazılı raporlar ve öz eleştiriler alınmasının partimizin devrimci geleneklerine ve çalışma tarzına aykırı olduğu başkanlık kurulu kararında ve sonuç itibariyle de bunları yapanların bir tedbir olarak diyoruz ki istifaya davet edilmesi yani seni disiplin kuruluna sevk ettik ama bulunduğun görevlerde parti görevlerinde kalamazsın gençlik içerisinde sen istifa et diye de her türlü ihtimale karşı başkanlık kurulu almışız kararı almışız karar defterine geçirmişiz ve buda çok önemlidir bakın burada başkan Doğu Perinçek genel başkan yardımcıları Hasan Yalçın rahmetli 27 mayıs devriminin önderi Suphi Karaman, Erol Bilbilig bunar aynı zamanda bu kararda imzası ve adı geçen bu dört kişi devletin yeniden yapılanmasını yazdılar diye Tuncay Güney’in ifadesine geçen ve suçlanan kişilerdir. Sonra ikinci ekte işçi partisi İstanbul il yönetim kurulu başkanlığına bir yazı yazmışsız bu kararla birlikte demişiz ki bunu bunlar böyle böyle faaliyetlerde bulunmuşlar bunları saptadık İstanbul il başkanlığı olarak derhal bunların disiplin kuruluna sevk edilmesini başkanlık kurulu olarak karar almış ve onlara yollamışız. Sonra yine Ecevit’e benim bir devlet operasyonu başlığı altında bir kitapta topladığım bu davanın da başı olan Sami Demirkıran, Tuncay Güney, Sami Demirkıran bana PKK güya mektup yazmış gibi patates mühürleriyle mektuplar düzenliyorlar Tuncay Güney beni hapse attırıyor. Siz beni Tuncay Güney ile aynı örgütten yargılıyorsunuz Tuncay Güney beni 2000 yılından önce Sami Demirkıran’la birlikte bu tertipler düzenleyip hapse attırıyor ve biz bunu saptıyoruz bütün işte bunların bulunduğu, bana partiye yönelik diğer tertipleri vesaire anlatan bir devlet operasyonu adlı kitabı Sayın Ecevit’e yollamışım yine vaktinizi almıyorum belgelemek için gönderdiğimiz soruşturma talebini önce gençlik dergisi, teori dergisi bunları da eklere koymuşuz fakat şimdi çok önemli MİT müsteşarlığının basında da çıkan 21 Şubat tarihinde basında çıkan demek ki 20 Şubat tarihinde bu bildiriyi yayınladı resmi bildirisi Cumhuriyette, Yenişafak’ta, sabahta çeşitli gazetelerde çıkmış hattı milliyette şu başlıkla çıkmış Atasagun aydınlık’a sinirlerdi başlığıyla çıkmış Atasagun kim 2002-2003 yılı temmuz ayında bir polis bize gönderdi diye bütün o 6 yoğun diski alıp ondan Ergenekon şemasını üreten ve bunu önce Genelkurmay başkanlığına Temmuz ayında arkasında başbakanlığa gönderen ve bugünde hepsi saçma sapandı güldüm ama Ergenekoncu derler diye yollamak zorundaydım yolladım diyen o zaman ki MİT müsteşarı şimdi o MİT müsteşarı bu davanın nasıl başladığının bende unutmuştum bunları size sunacağım için bir okuyunca tespit ettim nasıl bu dava başladı itiraf, itirafını size sunuyorum bir yayın

50

Page 51: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:51

organında aydınlık denen yayın organında uzun süredir yürütülmekte olan MİT ile ilgili menfi yayın kampanyası MİT ile ilgili menfi yayın kampanyası dediği ne Hizbullah’ı kullanıyorsunuz, kullanamazsınız suç işleyemezsiniz menfi mi bu fakat siz en sonunda Türkiye’nin başına yıkıldı bütün bunlar cevap veriyor MİT’te Hizbullah temizliği başlıklı tümüyle asılsız haber şeyi de saptamışız kontur terör dairesinin lav edildiğini, bunun sebebinin de Hizbullah olduğunu, yasadışı işler yaptıklarını ve lehlerine bir yayın yapmışız. MİT’te Hizbullah temizliği Hizbullah’ı örgütleyen kısım kontur terör dairesini MİT temizledi diyoruz o zaman MİT’te Hizbullah temizliği başlıklı tümüyle asılsız haber ve ayrıntıların tarafımıza cevap verilmeye değer hiçbir ciddi yönü bulunmaktadır. Ancak tüm görsel ve yazılı medyada yayınlanan ve terör örgütünden çıkan dokümanlarda ne olarak müşaade edilen bir gerçek Hizbullah tarafından katledilenlerin MİT ajanı olarak suçlanmalarıyla ilgili infaz edilmeleridir. Aydınlık yazı kadrosuna bu gerçek ile ortaya koymaya çalıştıkları senaryo arasındaki tenakuzu yani çelişmeyi birkaç kez daha düşünüp incelemelerini tavsiye ediyoruz yani burada ne diyor MİT’e Hizbullah’ı yönetenleri temizlediler diye yayın yaptılar hâlbuki bizde böyle bir şey yok biz MİT Hizbullah’ı yönetmedik ama daha sonra emre Taner çıkıyor diyor ki Hizbullah MİT tarafından kullanıldı diyor yani ama o zaman itiraf etmiyorlar fakat sonu çok önemli sayın başkanım ancak bundan böyle gereken mücadele yapılacaktır yani bir savaş ilanı yapıyor MİT müsteşarlığı tarih 20 Şubat 2000 yani belgelerin düzenlendiği tarih ol tane yoğun diski açalım Adnan Akfırat arkadaşım biraz bakmış o bana söyledi bundan 10-15 gün sonra Mart yani mücadeleyi hangi yöntemlerle yapacakların belirlemişler 10-15 gün içinde mücadelelerine başlamışlar aynı Hizbullah’ı yönetmedeki kanunsuzluklarını bu seferde Ergenekon tertiplerini 2000 Mart’ında o belgeleri hepsini aynı günde düzenleyerek gündeme sokmuşlar. Buda davamız açısından yani bu tertip nasıl kuruldu savaş ilan ederek, mücadele ilan ederek açıkça haklı konumda olan kim biziz Hizbullah’ı MİT kullanamaz dediğimiz için devam ediyorum sayın başkanım yine bir belge buda çok önemli aynı kapsamda bize karşı nasıl mücadele ediliyor. 3 Mayıs 2000 aynı tarihler peş peşe geliyor bunlar Alaattin Çakıcı Türkiye Büyük millet Meclisi susurluk komisyonu tarafından dinleniyor, TBMM tutanak müdürlüğü giriş 1200/1 tarih 3 Mayıs 2000 grup Emin sayfa 21’den Alaattin Çakıcı’nın ifadesinden bir bölümünü arz ediyorum. Mehmet Eymür bana bağlı olan kader arkadaşım olan birkaç tane ülkücüyü programlıyor ve benimle irtibata geçiyor çocuk yani ülkücü ağabey bu Doğu Perinçek senin içinde CIA ajanı dedi hiç öyle bir şey yok bunu koparalım mı diyor. O arada Amerika’da benim yanımda başka biri var oda sabahleyin kalkıyor evinden konuşuyordum diyor ki durup dururken ağabey bu Doğu Perinçek ölmek mi istiyor. Bunu öldürtelim mi? diyor onun üzerine biz bu işe engel oluyoruz yani Eymür orada iki tane ülkücüyü kullanarak Doğu Perinçek’i öldürtecek ihaleyi de bana yıkacak ve 2 yıldır benimle konuşmayan adam kardeşimi buluyor, servise çağırıyor Yeni mahalleye yani MİT müsteşarlığına binaya oradan ben arıyorum telefon konuşması bana Eymür vallahı billahi Alaattin ben senin için kötü düşünmedim senin hasımlarınla Yavuz Ataç görüşüyor MİT’çiler birbirlerin gammazlıyor sık sık görüşelim diyor. 2,5-3 yıldır bir kopmaz bağımız var birkaç gün sonrada beni arıyor işte tekrar bir şeyler düşünüyorsun biraz bekle diyor Mehmet Eymür bir şeyler düşünüyorsun biraz bekle benim bir şey düşündüğüm yok sen organize ediyorsun Doğu Perinçek’in işini dedim bunlarında acaba telefon kayıtları oluyor mu? MİT’ten yapılıyor konuşma ne zaman trafik kazası olunca Doğu Perinçek’in yayımladığı rapor gerçekleşiyor falan filan buda Türkiye Büyük Millet Meclisinin Mehmet Eymür’ü dinleyerek ve bu tabi raporlar basına da giriyor Amerika ile Doğu Perinçek’i öldürtmek için antlaşma yapılmıştı. Cumhuriyet gazetesinin 5 Mayıs 2000 yine Alaattin Çakıcı’nın ifadesinden aktarıyorum Amerika ile Doğu Perinçek’i öldürtmek için antlaşma yapılmıştı. Afganistan’da general Raşit Dostum, Usame Bin Ladin’i öldürtecekti karşılığında da ben Doğu Perinçek’i öldürecektim takas cinayet takası yapıyorlar Afganistan da general Raşit Dostum Usame Bin Ladin’i öldürecek, Türkiye’de de Alaattin Çakıcı buna karşılık Doğu Perinçek’i öldürecek karşılıkla Amerika ile antlaşma ver Doğu Perinçek’in kellesini al Usame Bin

51

Page 52: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:52

Ladin’in kellesini antlaşmasını yapıyorlar. Diğer gazeteleri uzun uzun bir birini tekrar ettiği için aktarmıyorum şimdi sayın başkanım bu dosya 2000 yılında başbakanlığa gönderilmiş ekim ayında ve açıkça bize yönelik bazı tertipler saptamışız bunu belgelemişiz bu tertipler partinin içine ajan sızdırmak, partinin içinde yasadışı işler yapı bunu videoya almak, orda aleyhtarı faaliyet yapmak tıpkı ordu göreve pankartı gibi hatta Doğu Perinçek’i öldürtmek ki bunu sayın Yargıtay başkanı Eraslan Özkaya’da o zaman gazetelerde birinci sayfa başlık oldu biliyorsunuz bir siyasi genel başkanını öldürteceklerdi o nedenle ben MİT’in bazı üst düzey yöneticilerini Yargıtay da kabul ettim başka nedenler söylendi Erarslan Özkaya efendim falancayla görüştü, filancayla görüştü MİT’ten işte Yavuz Ataç, Şenkal Atasagun esas o Orta Asya ya giden Kaşif Kozinoğlu ben bu Kaşif Kozinoğlu’yla görüştüm çünkü bana Alaattin Çakıcı ile ilgili olarak bir siyasi parti başkanı Doğu Perinçek’i öldürtecekleri vesaire nedeniyle Yargıtay’da onları kabul etmek zorunda kaldı ve görüştüm dedi açıkladı. Ve sonra bu kontur terör dairesi oda çok önemli yani bugün MİT’in yasadışı faaliyetlerini tespit ettiği ve Hizbullah’ı yönetende aynı ve o zaman bunlar suçu birbirlerinin üzerine attılar Şenkal Atasagun, Mehmet Eymür, Kaşif Kozinoğlu efendim Doğu Perinçek’i öldürtme suçunu Mehmet Eymür atin sitesinden Doğu Perinçek’i tabi bu kadar açık yazmadılar o istihbaratçıların benim anlayamadığım böyle karmaşık şifreli bir dilleri oluyor Doğu Perinçek’i siz öldürtecektiniz benim üzerime atmak için komplolar yaptınız diye yazılar yazdı. Sonra bu işçi partisine sokmaya çalıştıkları çocuk tarih sahnesine bir daha nerde çıkıyor ellerinde ordu göreve pankartıyla ve biz sayın rektörümüze de bunları bütün bildiğimiz için 2003 yılında o ordu göreve pankartını taşıyanlardan A. Ö baş harflerini söyleyim ismi gelecektir şeyde Ankara Asliye Ceza mahkemesine yazdığız yazıda A. Ö asistan olarak üniversiteye alınacağı zaman ha bu adamlar provokatör bunlar üniversiteye amaçlı, maksatlı olarak sokulmaktadır. Üniversitenin başına işler gelebilir diye tabi bizim mektubumuzla herhangi bir işlem yapmayacağını, bizim talebimizi kabul etmeyeceğini biliyorum ben rektörün ama ben kendi adıma vazifemi yaparım bunu belgelerim işte o belgelememizde bugün işe yaradı. O mektup iyi ki zaten bizim 1034 adet efendim yoğun diskti, kasetti, şuydu buydu, kâğıt evrakı saymıyorum bu hepsi bizim lehimize, şimdi arama yapalım gene bizim lehimize yazı yazdık 1998 yılında beraatla, aklanmayla sonuçlanmış 540 örgütümüzün 15 bin polis ve jandarmayla araması sonunda elde edilen bütün belgeler için tekrar yazı yazdınız biz memnunuz hepsinden ne gelecek hiçbir suça rastlanmamıştır. Ama şunu saptayalım bu Ergenekon olayı Tuncay Güney ile ordu göreve pankartı taşıyanlarıyla bakın ordu göreve pankartı önünde Sayın Alemdaroğlu ile Sayın Kemal Gürüz’ün resim fotoğrafları var kaşları çatılmış bu münasebetsizlik nerden çıktı havası içerisinde Türkiye’de bu gladyo Amerikan’ın Türk devletinin içerisine oturttuğu şuanda da faaliyetini sürdüren ve başında da Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın ve Fethullahçı polis şeflerinin ve onlara bağlı ekibin bulunduğu ve devletin çeşitle kademelerinde mutlaka ordu içinde de vardır. Bu ahtapot ağı kökü kazınmadan Türkiye’den biz bu belalardan kurtulamayız ama bu bunun kökü bu yönetimle kazınmaz bunu bu yönetimle ne olur Türk vatanseverlerine karşı Ergenekon davaları açılır onunda sonu geliyor Türk vatanseverlerine karşı açılan bu Ergenekon dalgalarının da sonu geliyor çünkü Türk vatanseverliği dünyanın en güçlü vatanseverliklerindendir. O jön Türklerden gelen ittihattı terakkiden, kurtuluş savaşından, Mustafa Kemallerden o Türk vatanseverliğin kökü kazınamaz ve o Türk vatanseverliği bu tür tertiplerin hakkında gelecektir. Mahkemenize tertibi ordu göreve pankartını öbür davada da şimdi bunlar çıkacak karşımıza adam ordu göreve pankartıyla gene neden darbe tezgâhı kurulmuş, benim kanaatim burda hep konuşuldu Türkiye anayasa mahkemesi tarafından saptanan Cumhuriyeti yıkan bir iktidar tepesine oturtulmuşsa anayasa mahkemesi ne diyor Cumhuriyeti yıkmanın odağı öyle laiklik ilkesi falan filan diye bunu hafife almayalım Cumhuriyeti yıkmanın odağı AKP kim diyor bunu Anayasa Mahkemesi yani gayri meşrudur diyor bu hükümet yıkın bu hükümeti diyor yıkın bu hükümeti diyor ama acayip bir şey var siyasi partiler kanununda gene o parti değişiklikler yapmış efendim nitelikli bir çoğunluk vesaire falan yasal yoldan anayasa

52

Page 53: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:53

mahkemesinin kararıyla Cumhuriyeti yıkan iktidar partisi kapatılamıyor ne olur. Ha o zaman kahvede konuşulur, odada konuşulur, komutanlar toplanır konuşur. Bakın hep bulacağınız şey budur. Türk vatanseverlerin bir araya geldiği zaman Cumhuriyeti yıkan bir iktidar var bir tek işçi partisi bunları konuştuğunu söylüyor çünkü darbeden bilmem ne o askeri müdahaleden hiçbir umudu yok denemiş, halktan başka beklentisi yok işte bütün telefon kayıtları geliyor görüyorsunuz işçi partileri aralarında hep ne konuşuyorlar bu iş darbeyle, askeri müdahale falan olmaz sakın ha. Halkla olur. Halkın iradesiyle olur ama diğer Türk aydını, jön Türk bunu konuşur sayın yargıçlarım bugünde konuşuluyordur. Ne kadar dinlenirse bilmem nesiyle efendim Fenerbahçe ordu evinin karşısına gemiler getirmişler orda dinleme yapıyorlarmış, yok Genelkurmayı zaten dinlediklerini Bülent Orakoğlu itiraf etti geçen taraf gazetesi tam sayfa adamlar CIA’nın kulağı olarak kendi ordusunu dinliyor. O konuşan insanlar Türkiye nereye gidiyor bunları konuşacak, siz konuşmuyorsanız bu sizin az duyarlı olduğunuzu gösterir eğer siz yargıçlar olarak aranızda toplanıp bu Türkiye nereye gidiyor. Bu cumhuriyeti yıkmak istiyorlar tepemizde Cumhuriyet yıkıcısı anayasa mahkemesi kararıyla saptanmış bir iktidar var. Türkiye’nin sınırlarına İsrail’i getirtiyorlar, oturtuyorlar. İran’a karşı Amerika’yla pazarlıklar yapılıyor yok Afganistan’a, Pakistan’a Türk askeri gönderilecekmiş ordunun, Mehmetçiğin kanının satılması dönemine giriyor Türkiye borçlarını Mehmetçiğin kanıyla ödeyecek bunları duyan Türk yurtseverleri bu işin hakkından geleceğiz diye konuşmaz mı? Hakimlerde konuşuyordur, savcılarda konuşuyordur bu konuşmalardan biz konuşmadık o ayrı mesele ama bu konuşmalardan ne bir darbe suçu çıkar, ne bir müdahale suçu çıkar teşebbüs denen olayın fiilleri görmemiz lazım bunları siz çok iyi biliyorsunuz bizlerden çok iyi biliyorsunuz uygulamanın içindesiniz burda piştiniz bu davanın özü budur. Türk vatanseverlerinin kendi aralarında konuşmaları, görüşmeleri, şunlar bunlar ama başka bir taraftan baktığınız zamanda bu dava şudur. Bir tertip var, kurgular var ve bu kurguları MİT müsteşarları söylüyor. Şenkal Atasagun diyor ki o zamanda saçmaydı, bugünde saçma size başbakanlıktan yazı geliyor affedersiniz başbakanlık Ankara Cumhuriyet başsavcılığına yazı yolluyor size sunduk örneğini istediniz gelecek altında Tayyip Erdoğan imzası var ne diyor orda Tayyip Erdoğan Efkan Ala müsteşarı koca koca adamlar müsteşar, MİT müsteşarı, başbakanlık müsteşarı, hukuk müşaviri, Tayyip Erdoğan diyor ki bütün bunlar şu 6 CD ve diğer MİT’in raporların falan filan dayanak olan diğer belgeler, bilgiler vesaire bunların diyor propaganda ve bilgi karartma amaçlı olduğu bunu saptadık bu izlenimi aldık düzeltiyorum işte 2000’de biz bunu sunmuşuz aleyhimize tertipler kuruluyor ve mücadele ilanları yapılıyor o mücadele ilanlarında sonra tertipler kuruluyor şimdi o tertipler iflas ediliyor. Sizi bilgilendirmek, aydınlatmak karınca kaderince, amacıyla söz aldım bunları arz ediyorum saygılar sunuyorum başbakanlığa yazı yazıp getirtilmesini talep sayın başkanım o yazıya ben şimdi aklıma geldi ben bir ek yapabilirsek şu olabilir çünkü bana Sayın Bülent Ecevit ben bunu derhal MİT müsteşarlığına havale ettim dedi başbakanlıktan istenmesine aynı zamanda MİT müsteşarlığına da bir yazı yazılarak çünkü başbakanlık oraya göndermiş olabilir. Şimdi biz oraya gönderdik diye cevap gelir o cevap üzerine iki defa istememek için hem başbakanlığa, hem de MİT müsteşarlığına “

Sanık Erkut Ersoy söz istedi verildi; Sayın başkanım ben bu tertiple ilgili olarak birkaç ekleme yapmak istiyorum. Şuana kadar tertiple ilgili birçok konuya değinildi bende şimdi bu tertiple ilgili olarak bu tertibi uygulayanların, bu kadronun elektronik gözetim ağı yani bir brather veyahutta dinlemeyle ilgili kısımlarına biraz değinmek istiyorum nasıl illegal dinleme yapıyorlar gerçi sayın başkanımda biraz önce ifade ettiler taraf gazetesinde Bülent orakoğlu eski istihbarat daira başkanının illegal dilmeme yaptığını, Taraf gazetesinde yazdığını söyledi işte Fenerbahçe orduevinin karşısına bir takım gemiler getirmek suretiyle dinlemeler yapıldığı falan söyleniyor. İşte ben bu konuya biraz ekleme yapmak istiyorum çokta kısa tutacağım fazla uzun sürmeyecek öncelikle şunu söyleyeyim 12 Mayıs ve huzurunuzda 22 Mayıs tarihlerini sayın savcılık makamının hakkımdaki iddialarına yanıt verdim ayrıntılı olarak devletin resmi kurumlarına yani

53

Page 54: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:54

MİT, emniyet ve Genelkurmay başkanlığına internette ve mail grubu üyelerimden gelen çeşitli suç konularındaki duyum ve tespitlerimi hem sözlü hem de mail yoluyla ilettiğimi dile getirmiştim. Ayrıca bu beyanımı İstanbul ve düzce emniyet müdürlüğü yetkilileriyle bu kapsamda yaptığım telefon görüşmeleriyle ile de ispatladım, yine ayrıca el konulan bilgisayarım hard diski içerisinde bulunan gelen giden ihbarlar adlı klasörün içerisinde yer alan ve tüm resmi kurum yetkililerine yazılmış ve çeşitli suç konularına intiba eten bildirimleri, yazışmaları da incelemenizi talep etmiştim sayın başkanlığınızdan, heyetinizden ancak emniyet yetkilileri kendilerine paramı, zamanım ve enerjimi harcayarak bir Türk milliyetçisi olarak ve karşılıksız olarak yani herhangi bir menfaat gütmeden yardımcı olduğum halde maalesef üzülerek belirtiyorum ki beni de bu Ergenekon tertibi içerisine dahil ettiler. Sayın başkanım şimdi size elimden geldiğince gözlemlerime dayanarak ve yüksek müsaadelerinizle kurulan bu tertip hakkında bazı gözlemlerimi, analizlerimi arz etmek istiyorum. Sayın başkanım ve sayın heyet üyeleri AKP hükümeti iktidara geldiğinde çok hızlı bir şekilde kadrolaştırma gerçekleşti bu kadronun tamamı iddialara göre Fethullahçı cemaatinde yetişmiş ve tamamen bu cemaate biat eden ve cemaate göbekten bağlı alt rütbede ve üst rütbeden oluşan polislerden oluşuyordu. Bu kadrolara çok hızlı bir şekilde emniyet genel müdürlüğünün en önemli şubelerini kontrolünü alarak kendi yandaşlarını bu şubelere taşıyarak ulusalcı ve laik olanları da bu şubelerden göndermek suretiyle pasif görevlere atadılar daha sonra bu şubelere bu tertipte kullanmak amacıyla ileri teknoloji, nano teknoloji, lazer ve mikro dalga bulunan hassas dinleme ve izleme cihazları ihtiva eden ve elde edilen verileri istenilen koordinattan dünyadaki herhangi bir yere o veri kaybı sıfır veri kaybı ve şifreli olarak gönderme yeteneği olan uydu destekli mobil hassas donanım araçları satın aldılar. hatta sayın heyetimizden sayın başkanımızdan ben mahkemenin ilk zamanlarında İsrail’den bir firmadan emniyetin 8 tane araç aldığını, bunun çeşitli basın yayın organlarında dile getirildiğini, ve bu iddialar üzerine bunu araştırılması için ilgili kuruma ve resmi olarak yazı yazılmasını talep etmiştim ancak sayın başkanlığınız bunu uygun görmedi herhalde kabul etmediler. Bende tekrar buradan yenilemek istiyorum böyle bir iddia varsa bunun ilgili kuruma sorulmasını ve bunu açığa çıkmasını talep ediyorum. Bunun yanı sıra telefon dinleme aparatları ve bak tabir edilen dinleme böcekleri gibi çeşitli dinleme ve izleme araçları alarak kendilerine hedef olarak gördükleri çeşitli ulusalcı ve vatansever kişi ve grupları bazı Atatürkçü düşünceyi yaymaya çalışan ve laik sistemi savunan Sivil Toplum örgütlerini ve bunların yetkililerini önce hiçbir mahkeme kararı olmadan dinlediler ve izlediler yani usulsüz ve yasadışı olarak delil topladılar. Daha sonra buradan alınan bilgilerle resmi görevlilere bu tertibin oluşması amacıyla ve hayali senaryoya baz olması amacıyla bu illegal ve usulsüz toplanan delilleri verdiler. Sayın başkanım burada sırası gelmişken önemle bahsetmeyi yarar görüyorum hatırlarsanız iktidar yanlısı bazı gazete ve televizyonlarda bazı komutanlarımızın eşlerinin de içinde bulunduğu bir grubun internette youtube atlı sitede yayınlanan ve ortam dinlemesi yoluyla alındığı anlaşılan çeşitli yasadışı dinlemelerinde bu kadro tarafından yapıldığını düşündürecek haklı sebeplerimiz vardır. Uyguladıkları yöntem şu şekildedir. Öncelikle hedefledikler tespit ettikleri ulusalcı ve laik kişi ve gruplar veya Ergenekon iddianamesinde adı geçen kişiler hassas dinleme ile telefon dinlemesiyle hiçbir mahkeme kararı olmadan önce kayıt altına alınıyor. 7X24 saat izlenen bu şahıslardan alınan yanı illegal ve usulsüz olarak toplanan bu bilgiler yine kendi yandaşı resmi işlemi başlatacak görevlilere veriliyor daha sonrada resmi soruşturma amacıyla resmi mahkeme kararı alarak elde edilene delillerle birlikte meşrulaştırılıyor. Yani illegal toplanan delil legal alınmış gibi işlem yapılarak mahkemeye bu yöntemle yönlendirmeye çalışıyorlar tabi bunu yaparken zayıf delilleri güçlendirmek maksadıyla kerameti kendinden menkul ve tanıklığı su götürecek şaibeli bir takım sabıkalı şahıslara da kendi yazdıkları ifadeleri okutturulup imzalattırılarak bu zayıf ve illegal toplanan delillerle dolu dosyaya hukuki anlamda güç kazandırıyorlar. Tabi aynı zamanda sanıkların lehine olan delillerde göz ardı edilerek sanıklar hakkındaki kuvvetli şüphe ve etkin konum etkisi de attırıl maktadadır. Yine aynı şekilde

54

Page 55: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:55

sanıkların evinde yada işyerinde bulunduğu iddia edilen ancak kimin koyduğu yada koydurduğu belli olmayan bir takım delil olduğu iddia edilen CD ve dokümanlarda yine bu kapsamda değerlendirilmelidir. Örnek vermek gerekirse, bilgisayarım hard diskinde bulunan gelen giden ihbarlar adli klasörün içerisinde tümü devletin resmi istihbarat ve güvenlik kurumlarının yetkilerine yazılmış çeşitli suç konularını kapsayan yazışmalar olduğu ve sayın savcılık makamının iddiasının aksine benim Ergenekon sanıklarına değil devletin resmi kurumlarına istihbarat sağladığımı ispatlayan bir delil olduğu halde maalesef hard disk inceleme tutanağında bu klasörümdeki ihbar bildirimleri yer almamaktadır. Yine aynı şekilde sürekli irtibatta olduğum ve ihbar bildirimi yaptığım İstanbul emniyeti bilişim suçları büro amiri baş komiser Dinçer Ay aynı şubede görevli komiser Fatma Hanım ve polis memuru Mesut beyin makam ve cep telefonları kendi cep telefonumda kayıtlı olduğu halde maalesef telefon inceleme tutanağında gösterilmemiştir. Ama ne yapılmak istenmektedir bunun yerine beni de bu tertibe dahil edebilmek için ömrü hayatımda 10 kez telefonla görüştüğüm Sayın Fikri Karadağ ile örgütsel irtibat iddiasına güçlendirmek amacıyla iddianamenin bir sayfasına 154 kez başka bir sayfasında ise 23 kez görüştüğüm belirtilmiştir. Hâlbuki yüce mahkemeye arz ettiğim cep telefonum operatörüm olan Vodefone kayıtlarında sadece 10 kez ve toplamda 7 dakika 45 saniye görüştüğüm net olarak görülmektedir. Anladığım kadarıyla bu kadro delil gizleyerek ve usulsüz delil yaratarak yüce mahkemeyi de bu tertibin bir parçası yapmayı amaçlamıştır. Bu nedenle yüce mahkemeden bu tertibe karşı dikkatli olmalarını arz ediyorum, bir Türk milliyetçisi olarak ve duyarlı bir vatandaş olarak suçların aydınlatılması amacıyla sorumluluk alıp elimi taşın altına koydum hiçbir menfaat ve teşekkür yada takdir beklemediğim halde 17 ayda tutukluyum benim ülkeme ne gibi hizmetlerde bulunduğumun bir göstergesi de yine el konulan bilgisayarım hard diski içerisinde bulunan kampanyalar adlı klasörün içerisinde bulunan çalışmalardır. Yüce mahkemeden bu klasörümü içindeki yazışmaların dijital ortamda bir kopyasının tarafıma verilmesini talep ediyor ayrıca bu klasörü incelemelerini arz ediyorum sayın başkanım ben bir dönem MİT’in benden talebi üzerine edindiğim bilgileri MİT’in İstanbul bölge müdürlüğüne iletmekteydim ancak bu grup yani bu tertibi düzenleyen grup benim evde olmadığım bir zamanda evime gizlice girerek bilgisayarımda bulunan bazı ihbar ve kişisel dokümanlarımı ve MİT’in İstanbul bölge müdürlüğünün telefonlarının bulunduğu ajandamı izinsiz olarak aldılar. yüce mahkeme dilerse Maltepe’deki evimin eski sabit telefonu olan 0216 441 81 95 nolu hattımın görüşme dökümlerini ilgili kurumlardan talep ederse MİT’in İstanbul bölge müdürleriyle yaptığım görüşmeleri saptayabilir. Bu grubun yaptığı elektro manyetik hassas takibi artınca o dönem İstanbul, Beşiktaş’taki MİT İstanbul bölge müdürlüğüne, yıldıza giderek yazılı şikâyette bulundum ve araştırılmasını talep ettim ancak herhangi bir işlem yapılmayınca bende kendi olanaklarımla bu elektro manyetik hassas nano teknolojiyle yapılan hassa takip konusunda araştırmalar yapmaya başladım, bilgi topladım. Benim gibi bu elektro manyetik hassas takibe uğrayan mağdurlarla yüz yüze görüşüp ileride resmi kurumların soruşturmalarına temel olması için bu mağdurların ifadelerini, izinlerini alarak videoya kaydettim. Daha sonra resmi soruşturma başlatılması için tüm elde ettiğim verileri ve bulguları yani bunlar doküman ve videolar hem Dinçer baş komisere, hem de Ankara Yeni mahalledeki MİT merkezine altına imzamı ve adımı ve telefon numaramı yazarak kuryeyle gönderdim ancak bana herhangi bir dönüşü olmadığı gibi birde beni bu tertibe dahil ettiler. Sayın başkanım gerek yurt içerisinde, gerekse yurt dışında bu elektro manyetik hassas takibin mağduru olan yüzlerce insanlar vardır. Hatta Amerika’da bu mağdurlara tıbbı ve hukuki yardım yapan Sivil Toplum örgütü bile mevcuttur. Hepsi mağdurun ifadelerinin olduğu videolar dahil olmak üzere el konulan bilgisayarımda bulunmakta olduğu halde maalesef bunlarda hard disk inceleme tutanağında yer almamaktadır. Ben elinden geldiğince ulaşabildiğim kurbanlara tıbbı ve hukuki destek alabilmesi için yardımcı oldum buna ilişkin telefon görüşmelerim ve ses dosyalarım 3 Mart’taki sorgulanmam sonrası yüce mahkemeye ilettiğim DVD içerisinde yer almaktadır. Bu konuşmalarım gerek iddianamede

55

Page 56: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:56

gerekse iddianameye girmeyen ses dosyalarında mevcuttur. Bu kayıtları yüce mahkemenin dinlemesini ve aynı zamanda lehime delil olarak yüce mahkemeye arz etmek için yazılı tape edilmiş halinin mahkeme kaleminden tarafıma verilmesini saygılarımla arz ediyorum toplam 47 adet kayıtın tamamı elektro manyetik hassas takip mağdurlarıyla yapılan ve bu tertibi yapanlar tarafından yapıldığı net olarak görülebilecek görüşmeler toplan 47 kayıt bunları dinlerseniz bu tertibin içerisinde kimler olduğu konusunu az çok size bir fikir verebilir diye düşünüyorum. Sayın başkanım şimdi yüksek müsaadelerinizle bu mağdurların isim ve telefon numaralarını arz edeceğim ve sizden de bu kişiler ile görüşmenizi talep edeceğim böylece sizde umarım iktidar partinin desteğiyle bu cemaatin resmi kurumlara sızmış işbirlikçileri ve yandaş medyasıyla ulusalcı ve vatansever kişilerinde nasıl bir tertip düzenlendiğini daha iyi anlayacaksınız emekli Yarbay Fehmi Ülsever Askeri hâkim 0532 549 13 21- 0232 483 30 30 Selçuk Hakan Korkmaz Mühendis 0537 569 10 72- 0246 227 54 97 Zuhal hanım 0546 513 86 58- 0286 213 1377 Çağlar İnan 0533 762 05 47 Hasan Şengün 0542 625 58 80 – 0212 212 25 69 bunlar kayda geçsin diye zabıtlara geçsin diye söylüyorum sayın başkanım birde Linet hanım var Profesör Yeditepe üniversitesinde bilgi işlem kürsüsünde alberitma dersi veriyor telefonu üniversiteden alınabilir bütün bu söylediklerim aynı zamanda delil klasörlerinde de mevcut yer alıyor 99 delil klasörünün 270 ve 271. sayfalarında yer alıyor oradan da görebilirsiniz. sayın başkanım bu kadro o kadar kültürsüz ki ve aleni hareket ediyor ki; Vatan caddesindeki sadece 20 dakika süren sorgulanmam esnasında beni hassas takibe aldıklarını kendi ağızlarıyla itiraf ettiler sorgu sırasında odada 4 kişiydik ve kamera sesli ve görüntülü kayıt alıyordu, aralarından uzun kıvırcık saçlı olanı ki sanıyorum en rütbeli polis oydu bana hitaben aynan şu ifadeleri kullandı yüce heyetten çok özür diliyorum dışkının gramajını bile biliyoruz farkındayız gibisinden bir cümle kullandı yani sorgu kasetini silmedilerse yüce mahkeme bu kasetini talep edip izleyebilir. Kendileri ağızlarıyla itiraf ediyorlar bu sorgu kasetini hassas dinlemeyi, ben o zaman merak etmiştim diğer sanıkları 10 saat 16 saat sorguladıkları halde beni neden sadece 20 dakika sorguladılar diye ama sonradan anladım bu sorgu ekibi de beni 2001 yılından bu yana hassas dinleme ve elektro manyetik hassa takip uygulayan kadro içerisindeydi 2001 yılından bu yana zaten herhangi bir mahkeme kararına gerek duymadan illegal yasadışı olarak hassas izleme yaptıkları için detaylı sorguya gerek duymamışlardı bu nedenle sadece sohbet edip ayrıldılar. Sayın başkanım bu yeni bir teknoloji elektro manyetik hassas dinleme teknolojisi ilk çıkış yeri Amerika Ulasal güvenlik ajansı, ENS’dir ve Türkiye dahil birçok ülkede gizli dinleme istasyonları ve yerli işbirlikçileriyle illegal dinleme ve takip yaparlar buna Türkiye’de dahildir. Tüm dünyada dışarıdan bakıldığında normal bir şirket veya fabrika görüntüsünde kendilerine meraklı gözlerden gizlerler ve herkesi fişler ve izlerler. Herhalde ben bu konuda çok derine indiğim için 17 aydır tutukluyum ben kendi imkânlarım ile yerli ve yabancı mail gruplarını ve yüzlerce web sitesini takip ederek 6 GB genişliğinden bir veri arşivi oluşturdum. Türkiye ve yabancı ülkelerdeki yabancı mağdurlarla görüştüm bu konudaki video ve dokümanları inceledim yüce mahkemeden bu bilgiler diğerlerinde olduğu ancak bu hard disk inceleme tutanağında bunlarda gizlenmiştir. Eğer hard diskim içerisinde bulunan zihin kontrolü adlı klasör ve hassas takip ile ilgili bilgiler emniyetin hazırladığı hard disk inceleme tutanağında belirtilmediği için ben kanaatimce bunun kasıtlı olarak hard disk inceleme tutanağına bu klasörlerin belirtilmediğini düşünüyorum bu nedenle yüce mahkemeden bu klasörleri içindeki belge doküman ve videoların savunma dosyama koyulmak üzere dijital bir kopyasını talep ediyorum, sayın başkanım size bazı belgeler getirdim bu belgeleri arz edeceğim birazdan benim analizlerime göre tüm bu olup bitenlerden anladığım kadarıyla bu tertibi kuranları hazırladıkları şemada bir istihbarat sorumlusu gerekiyordu ve benim burada bulunan hiçbir sanıktan talimat almadan kendi çabalarım ile yaptığım araştırmalardan dolayı beni bu role uygun görerek bu tertibi ortak ettiler. Hatta hakkımdaki kuvvetli şüphe zanlını arttırmak için tecavüz, cinayet, gasp gibi suçlardan halen 1 Nolu Kandıra F tipi cezaevinde kalmakta olan Durmuş Anuç adlı şaibeli birinin yalan olduğu çok

56

Page 57: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:57

belli olan hakkımdaki beyanlarını bile iddiaları araştırma gereği duymadan ifadelerini delil klasörlerine koydular hatırlarsanız bu şahıs rahmetli Necip Haplemitoğlu suikastını planlamak için benim ve Muzaffer Tekin beyin içinde bulunduğu bazı kişilerin 13, 14, 15, 16, 17 ve 18 Aralık 2002 tarihinde İbrahim Aydın Türker adlı şahsın İzmir’de bulunan ofisinin alt katında toplandığımızı beyan etmişti. Bunun üzerine ben yüce mahkemeden 2000-2006 arası cep telefonu kayıtlarımın Vodefone operatöründen yazı ile talep edilmesini arz etmiştim gelen dökümlere göre sayın başkanım ben sözü edilen tarihlerde İstanbul’daydım buyurun kanıtları arz ediyorum size sayın başkan buradan da görebileceğiniz gibi 14 Aralık’ta 19,23’de, 19,40’da ve 19,53’te görüşme yapmışım Maltepe’de İstanbul Maltepe, 15 Aralıkta toplan 3 görüşme yapmışım birisi 17,42, birisi 17,45 birisi 22,47 istanbul Maltepe “

Mahkeme Başkanı " kiminle”Sanık Erkut Ersoy “ 0544 317 60 21 ile “Mahkeme Başkanı " kim o Durmuş Anuç’ün mü?”Sanık Erkut Ersoy “hayır arkadaşlarımla görüşmüşüm o tarihte yani çünkü benim bu

şahsın ifadesine göre bu tarihlerde ben İzmir’de imişim? Fakat alınan baz istasyonu kayıtlarına göre gördüğünüz gibi Maltepe, İstanbul Maltepe görünüyor yani o tarihte 14, 15, 16, 17 ve 18 Aralık’ta İzmir’de değil de Maltepe İstanbul’dayım onu ispatlamaya çalıyorum bu kayıtlar burda gördüğünüz gibi ben tekrar bahsetmeyeceğim detayına girmeyeceğim arz ediyorum fakat sanıyorum bu tertibi yapan kadro beni de bu tertibe dahil etmek istediği için herhalde o kadar istekli ki bu bilgiyi de es geçmişler. Yine aynı kadro hakkımda şaibe yaratmak amacıyla sabah gazetesini ankesörlü bir telefondan arayarak tahminlerime göre 9 Temmuz 2008 tarihinde Amerikan İstanbul başkonsolosluğuna saldıran terörist grubunun lideri olduğu söylenen Erkan Kargın adlı şahsa saldırı talimatına bizzat benim izinsiz iğne bile sokulamayan Türkiye’nin en güvenlikli cezaevi olan Kandıra 1 nolu F tipi cezaevindeki odamdan cep telefonu ile verdiğimi söylediler akabinde yapılan arama neticesinde ise odam hiçbir suç unsuruna rastlanmadığı için kovuşturmaya gerek bile duyulmadı buyurun bunu da arz ediyorum buda kovuşturmaya gerek olmadığına dair karar sayın başkanım son olarak elektro manyetik hassas dinleme çok yeni bir teknoloji siz belki tabi konunun telefon dinlemesinde kaldığınız için bu telefon dinlemesinden çok daha ileri bir teknoloji şunu da belirtmekte yarar görüyorum teknoloji heran ilerliyor ben bir bilgi işlemci olarak çok yakından takip ediyorum dünyada en iyi teknoloji kullananlar ve ilk kullananlar güvenlik kurumlarıdır. Yani bütün dünyada bu böyledir. Hatta güvenlik ve istihbarat kurumları normal piyasada kullanılan teknolojinin 15 sene 20 sene ilerisindeki teknolojiyi kullanırlar yani ilk önce onlar test ederler, kullanırlar daha sonra piyasaya sanayi olarak dönüşü olur. O yüzden bu hassas dinleme uygulamasını yapanlar zihin okuyamıyorlar tabi öyle bir iddia kesinlikle yok yani onu şuanda hiçbir teknoloji yapamıyor bu hassas dinleme yani belli bir merkezden ister mobil araçta, ister sabit bir yerden belli bir merkezdeki bir odayı, bir evi, bir işyerini o içerde ne oldu bittiği konusunda konuşmaları her türlü sesi alabilecek bir teknoloji işte mikro dalga var içerisinde bu hassas takip araçlarının kızılötesi kameralar çok hassas kameralar var vesaire yani bu tertibi uygulayan kadronun aynı zamanda böyle bir teknolojiye sahip olduğunu da ben burada belirtmekte fayda buluyorum, bunların hiçbir mahkeme kararı olmadan bu tür teknolojiyi kullanması herhalde kanun önünde ciddi bir ceza gerektiriyor diye düşünüyorum o yüzden bunu da burada belirtmekte fayda gördüm beni dinlediğiniz için sayın başkanım çok teşekkür ederim çok kısa bir şey daha söyleyeceğim bu Lobi belgesi diyorlar Ergenekon’un lobi belgesi Milli İstihbarat Teşkilatının daha önce herhalde bu görmüştünüz Alaihbar.org ve ulusalihanet.org sitelerinde bu lobi belgesinin yayınlandığı söylenmişti fakat MİT’in yazısına göre bu takibe alınmamış eğer alınsaydı belki o sitelerde o lobi belgesi ortaya çıkacaktı. Aynı zamanda MİT’in gene bir yazısı var Necip Haplemitoğlu cinayetiyle hiçbir Ergenekon sanığının irtibatı yoktur. Şeklinde bir yazısı var onu da size arz etmekte yarar görüyorum diğer bu hassas dinlemeyle ilgili belgeleri sayın başkanım onları da arz ediyorum sabırla dinlediğiniz içinde teşekkür ediyorum”

57

Page 58: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:58

Mahkeme Başkanı " dur gitme madem bu konuları açtın Durmuş Anuç ile nedir senin problemin “

Sanık Erkut Ersoy” sayın başkanım ben 3 Mart’taki sorgulanmamda da arz etmiştim benim kendisiyle hiçbir problemim yok “

Mahkeme Başkanı " onu biraz daha detaylı anlatın bakalım orda çok fazla detaya girmedin de”

Sanık Erkut Ersoy “ 3 Martta gerçi detaya girmiştim eğer hatırlarsanız onu bir daha isterseniz bahsedeyim şöyle bahsedeyim şimdi ben Kandıra F tipi cezaevine gönderildim sayın başkanım herhalde yanılmıyorsam 1 Şubat’ta 2008 tarihinde Kandıra F tipi cezaevine gönderildim Kartal’dan gönderildik Kandıra F tipi cezaevine orda 3 kişi kalıyorduk biz Hüseyin Gazi Oğuz bey ben ve birde bir cinayetten bir arkadaş kalıyorduk daha sonra ben tek odada kalmak istediğimi belirttim dilekçeyle cezaevine beni C3 55 nolu odaya götürdüler orda yan yana 3 tane tek oda vardı 3 tane yan yana tek odadan oluşuyordu o bölüm zaten F tipi cezaevlerine tek odalar yan yana 3 tane odadan oluşur. 3 kişi kalırlar orda bir adasında ben kalıyordum, bir odasında Aydın diye bir arkadaş cinayetten Sakarya’da bir Kocaeli li bir arkadaş kalıyordu orta koğuşta disiplin cezası uygulayanları geçici olarak koyuyorlardı yani toplam 2 kişi kalıyorduk biz orda hemen yanımızda da bu Durmuş Anuç’ün adlı şahıs kalmaktaymış ben onu sonradan öğrendim orda biz Aydın’la volta atarken bahçede bu Durmuş Anuç’ün adlı şahıs Aydın’la konuşmaya başladı işte Aydın’ı duvarın kenarına çağırdı çünkü 2 tane koğuşun arasında bir beton blok var yani 3 tane tek oda öbür tarafta gene 3 tane tek oda var onları ayıran 8 metrelik bir betan blok var duvar kenarına çağırdı Aydın’la görüşmeye başladı işte ondan sonra beni sormuş Aydın bana seslendi seni soruyor dedi bende gittim buyurun dedim işte ben dedi Ergenekoncuyum dedi tanıyorum dedi çoğunu dedi işte Kemal beyi tanıyorum dedi, Sami Hoştan’ı tanıyorum falan dedi işte bende dedi anlattı kendisini milliyetçi bir insanım falan filan biraz bahsetti kendisinden bende tabi kendisinin yüzünü görmedim sadece sesini işittim. Tabi cezaevine yeni gelmişiz ben kendisinin anlattıklarını samimi buldum yani herhangi bir arkasında bir şey aramadım daha sonra işte aramızda gazete okuduğum gazeteyi atıyordum ben onların koğuşuna, onlarda bana okudukları gazeteyi atıyorlardı “

Mahkeme Başkanı " duvarın iki yasında mı konuyorsunuz”Sanık Erkut Ersoy “tabi tabi zaten şimdi F tipi cezaevlerinde cezaevi bilir yani bu pet şişe

içerisinde”Mahkeme Başkanı " Sen bu şahısla orda mı görüştün?Sanık Erkut Ersoy “ tabi tabi orda gördüm efendim hiç yüzünü görmedim sadece sesini

duydum sonra bir gün bana dedi ki sen dedi kimlerle sohbete çıkıyorsun dedi bana sohbete çıktığın kişileri yaz dedi gönder dedi işte bende kendisini 61 yaşında olduğunu söyledi bana ben tabi sesini işittiğim için sesi baya yaşlı geliyor inandık tabi bizde neyse”

Mahkeme Başkanı " niye bu kadar bilgisayarların her şeyden ustasın yani nasıl adamı nasıl tanımıyorsun nedir, ne oldu”

Sanık Erkut Ersoy “efendim yüzünü görmedim ki beton arkasından konuşuyorum”Mahkeme Başkanı " bilmediğin adamla niçin o kadar samimi oluyorsun ki evveliyatını

anlatıyorsun, arkadaşlarını anlatıyorsun, ortaklarını anlatıyorsun “Sanık Erkut Ersoy “yok ben arkadaşlarımı anlatmadım efendim sadece bana söyledi

dedik ki ben dedi sizle sohbet grubuna çıkmak istiyorum sizler kimle sohbet grubuna çıkıyorsun dedi o zaman biz daha sohbet grubuna çıkmamıştık zaten efendim yani çıkmak üzereydik baya bir zaman geçtikten sonra sohbete çıktık bende küçük bir not yazdım işte bu arkadaşlar var ondan sonra bu notu”

Mahkeme Başkanı " kim onlar yazdığın notta”Sanık Erkut Ersoy “bizim o Kandıra’da kalan grup yani Kemal Kerinçsiz, Sami bey Sami

Hoştan, Veli Küçük bey, Hüseyin Gazi bey yani Kandıra’da kalan grup Hayrettin Ertekin işte bu

58

Page 59: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:59

arkadaşlarla biz aynı sohbet grubuna çıkıyorduk ben pet şişeyle bunu gönderdim o notu yazdım çünkü bana kendisini o şekilde tanıttığı için bende herhangi bir şey aramadım onda daha sonra bu gitmiş savcılığa talepte bulunmuş ben ifade vermek istiyorum bu konuyla ilgili olarak diye sayın Zekeriya Öz bey çağırmış ifade için demiş ki işte bu Necip Haplemitoğlu cinayetini planlamasını biz 13, 14, 15, 16, 17, 18 Aralık 2002 tarihinde İbrahim Aydın Türker adlı bir şahsın yazıhanesinin alt katında İzmir’de planladık bu planlamayı yarken işte Muzaffer Tekin, İbrahim Aydın Türker’i, Erkut Ersoy ondan sonra Sami Hoştan’ın bir adamı birkaç isim işte İbrahim Çiftçi galiba yanlış hatırlamıyorsam onun bir adamı veya kendisimi tam bilmiyorum belki de oğludur ya birkaç kişinin bu planlamada İzmir’de bu ofisin alt katında olduğunu beyan etmiş bu sayın savcıya onun üzene tabi ben bundan tesadüfen haberim oldu aynı benim daha sonra başka bir odaya geçtim ben “

Mahkeme Başkanı " tesadüfen derken”Sanık Erkut Ersoy “yani bu olaydan sonra bu ifadesinden sonra “Mahkeme Başkanı " bu gayet kolay haberdar olunmaz yani bu tarz beyanlarda bulunanlar

gizli kapaklı giderler yani habersiz giderler nasıl haberin oldu”Sanık Erkut Ersoy “2008 yılında oluyor Kandıra’da oluyor yani benim bu kağıdı attıktan

sonra notu attıktan sonra beni ordan aldılar başka bir koğuşa götürdüler beni A13 1 nolu”Mahkeme Başkanı " yakalandı mı kâğıdın”Sanık Erkut Ersoy “hayır yakalanmadı bu kâğıdı almış daha sonra benim haberim

olmadan savcıdan talepte bulunmuş ben ifade vermek istiyorum diye ondan sonra işte bu ifadeyi az evvel söylemiş olduğum ifadeyi vermiş sayın savcıya işte 13, 14, 15 falan diye bu tarihlerde bunlarda vardır diye tesadüfen ben A13 1’de kalırken onun sohbet grubuna çıkan yani bu şahsın sohbet grubuna çıkan birisini getirdiler benim yanıma bayram diye bir arkadaş geldi ya dedi bak dedi işte bu Durmuş Anüç’ün dedi senin hakkında ifade verdi ya dedim beni tanımıyor ki nasıl ifade verdi ben şaka zannettim ciddiye almadım aradan belli bir zaman geçti Taraf gazetesini bir açtım efendim Taraf gazetesinde boylu boyunca bu adam işte beni tehdit etti yok bilmen ne falan filan diye bir sürü yalan beyanda bulunmuş işte benim o planlama içerisinde benimde bulunduğumu, Sami Hoştan’ın bir adamının, Muzaffer Tekin’in falan bulunduğunu şey yapmış ben tabi bunu görünce beynimden vurulmuşa döndüm hemen cezaevi savcısıyla görüşmek için dilekçe yazdım daha sonrada bana infazdan cevap geldi adli tatil olduğu için daha sonra görüşeceksiniz dedi ve konu o şekilde kaldı. Ondan sonra işte ben bu sizden bu talepte bulundum bu tarihlere ait baz istasyonları kayıtlarını, telefon kayıtlarını yani gördüğünüz gibi işte olay bu “

Mahkeme Başkanı " Hiç İzmir’e gittiniz mi?”Sanık Erkut Ersoy “çok eskiden 99’da gittim efendim EGS bankta çalışırken 99’da gittim

onun dışında 99’dan sonra İzmir’e hiç gitmedim doğrudur. “Mahkeme Başkanı " birde burada e posta çıkmış özel büro senin siten özel büro siten

değil mi?Sanık Erkut Ersoy “doğrudur efendim”Mahkeme Başkanı " İslami yumruk örgütü kim”Sanık Erkut Ersoy “valla efendim öyle bir örgüt ben hiç duymadım nerden çıktığını da

bilmiyorum”Mahkeme Başkanı " e senin bilgisayarında bir tarafa çekilmiş”Sanık Erkut Ersoy “yok efendim benim bilgisayar hiç öyle bir doğru değil benden çıkmadı

o efendim”Mahkeme Başkanı " e katliniz vacip olduğuna dair fetva alınmıştır şeklinde”Sanık Erkut Ersoy “yok öyle bir şey yok onu kim yazmış efendim kim diyor böyle bir

iddiayı kim söylüyor”Mahkeme Başkanı " bilmiyorum işte www.özelbüro.com “

59

Page 60: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:60

Sanık Erkut Ersoy “yok benim sitemde öyle bir kesinlikle doğru değil, kesinlikle böyle bir iddia tamamen “

Mahkeme Başkanı " çıkmamış mı böyle “Sanık Erkut Ersoy “yok efendim hayır “Mahkeme Başkanı "fesat ve ihanetten vazgeçmediğiniz takdirde emri hak vaki olacaktır

şeklinde devam eden bir e mail”Sanık Erkut Ersoy “yok efendim tamamen iftira yalan”Mahkeme Başkanı " iftira mı bu”Sanık Erkut Ersoy “ tabi iftira efendim kim diyorsa iftira atıyor “Mahkeme Başkanı " böyle bir şeyiniz yok”Sanık Erkut Ersoy “ yok efendim kesinlikle “Mahkeme Başkanı " peki bir e mail çekseniz mesela özel büro altında özel büro diye

yazabilirsiniz yoksa sizin çektiğiniz e mail öbür tarafa muhatabına sizin şeyinizle mi gider sen iyi bilgisayar biliyorsun ya”

Sanık Erkut Ersoy “ efendim şimdi şöyle söyleyeyim ben size e posta adresi istediğiniz şekilde alabilirsiniz e posta adresi almak için herhangi bir kimlik bilgisi falan gerekmiyor internete girdiğiniz zaman iki dakika içerisinde istediğiniz portaldan e posta adresi alabilirsiniz”

Mahkeme Başkanı " yani o zaman sizin bu e posta adresinizi başkaları da kullanabilir mi?”

Sanık Erkut Ersoy “tabi tabi mutlaka”Mahkeme Başkanı " kullanıyor mu böyle bir şikayet geldi mi hiç”Sanık Erkut Ersoy “valla benim kulağıma gelen olmadı ama yani benim kötülüğümü

düşünen insanlar olabilir, normaldir. Belki böyle bir sapık ruha sahip bir insan göndermiş olabilir efendim”

Mahkeme Başkanı " peki başka söyleyeceğin bir şey var mı?”Sanık Erkut Ersoy “yok efendim teşekkür ederim”Sanık Emin Gürses söz istedi verildi; sayın başkan sayın yargıçlar bir mektup geldi elime

geçti herhalde birkaç gün evvel size gelmiş Osman Yıldırım yazmış bu mektubu 12. Asliye Ceza Mahkemesi başkanlığı diye yazmış Türkçesi de yok herhalde ama metnin içeriği biri yazdırmış belli,”

Mahkeme Başkanı " mahkemeye geldiğini zaten mahkeme burada açıkladı oradan o mahkemeden geldiğini”

Sanık Emin Gürses “başkanım ben bu işleri bilmem ben her şeyi size bırakmışım ben şimdi ben eskiden Osmanlıdan kalma kadılarla konuşurdum bana derlerde ki Emin torunum biz öyle millete bakmayız biz adamı anlarız gözünden ona göre karar veririz bende bakıyorum hakim ve heyeti gözümüze bakacak anlayacak bu işleri onun için bunları bunu bana Kemal bey getirdi böyle adın geçiyor diye şimdi bende merak ediyordum ki ya bu mahkemeye heyeti benden kuvvetli şüphe duyuyor, ya bir aynaya bakıyorum Köksal beyi uşaklar anlatıyor diyorlar ki çocukluğundan beri biliriz adamı gözünden tanır. E Mehmet Ali beyi biliyorum iyi bir müslümandır. Benden kuşku duyduklarına göre bende bir sorun var hemde kuvvetli kuşku kuvvetli şüphe Allah Allah diyordum meğer şimdi anlıyorum ki sizin elinizde mektuplar var benim haberim yok başka şeylerde varda benim haberim olmuyor yani bir Müslüman çıkıp verirse benim haberim oluyor”

Mahkeme Başkanı " bizim elimizde ne varsa o dosyanın içerisindedir. Hepsi o dosyanın içerisindedir.”

Sanık Emin Gürses ” başkanım ben mahkemeleri bilmem”Mahkeme Başkanı " e bilmek durumundasınız”Sanık Emin Gürses ” ben şimdi bana dediniz ki savunma yap savunma yaptım benim işim

bitti. Ben gerisini bilmem ama şeyler geliyor şimdi acaba diyorum”

60

Page 61: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:61

Mahkeme Başkanı " neyse öğrendiniz öğrendiniz ne diyor orda”Sanık Emin Gürses ” bir okuyayım ben anlamadım da belki siz anlarsınız 2006 Temmuz

ayı başı Ergenekon sanığı ve halen içerde olan Emir Gürses medyadan bilmem ne 80 yaşında tam okunmuyor ve ölmek üzere olan bakıma muhtaç tanımadığım şeyh Salih Kunter tanımıyormuş Şeyh Salih Kunter’i isimli telafuz ederek Alparslan Arslan’ı azmettiren kişi budur diyerek çünkü avukatım burada anlattı size biliyorsunuz Alparslan Arslan’ın avukatlığından okuldan tanıdığını hukuk fakültesinden Şeyh Salih’in Alparslan Arslan’ın Danıştay baskınından 6-7 ay önce Şeyh Salih’ e gitmeye başladığını, bana da söylediler bende televizyon programında dedim ki bu şeyh Salih diye bir yer var Maslak’ta bununda yanında iki tane istihbarat polisi var onlara sorun bu Alparslan Arslan’ı buradan yönlendirdiler e bunu herkese söyledim ben televizyonda söyledim şimdi durup dururken aradan 1.5 sene geçmiş yani bunu söyleyeli 2.5 sene oldu da bu şimdi diyor ki Emir Gürses talimat gereği bu kişi kullanılarak iddianame dini örgüt varmış çerçevesi hazırlanmış ve Danıştay suikastı fiilen katılmış tabi anlaşılmıyor ama herhalde burada demek istiyor ki Emin Gürses bu işi yaptırdı. Çünkü arkada bir yer daha var orda şöyle diyor. Muzaffer Tekin’de Emin Güsses’i telefonla arıyor ben Muzaffer Tekin ile hayatta hiç telefonla konuşmuş değilim belli ki buna birisi söylüyor. Hocam diyor şimdi Aykut Mete Şükrü’nün neyse annesi beni aradı Osman Yıldırım konuşacakmış diyor emin Gürses’de diyor Ankara ya gidelim Osman Yıldırım konuşmadan Danıştay dosyasını kapatalım selam ün kavlen ben hiç konuşmuş değilim Muzaffer Tekin ile size söyledim ben Muzaffer Tekin’i tanımadan televizyonda Kıbrıs’tan bana söylenenler üzerine televizyonda konuşma yaptım ben sizi da tanımıyorum bu mahkemeye gelmeden evvelde sizin hakkınızda bana söylenenleri söylüyordum, Mehmet Ali bey beni tanımaz ben onu tanırım onu da söylüyordum diğer Müslümanlardan farklıdır diye ama şimdi burada bilmem Müslümanlığı azaldı mı azaldı mı biraz şüphem var şimdi ama e şimdi bu mektuplar geliyor başkanım tabi siz bunları görünce bu mektup şimdi niye geldi. Ben size ne dedim çağırıyorlar Ümit Sayın’ı ya Emin Gürses’i biraz daha süründürelim ben ne yapmış Zekeriya’ya ben Zekeriya’ya demişim ki 5 tane sahte yalandan şahit buldu beni Türkiye Cumhuriyetinde bir Cumhuriyet savcısı evime polis göndermez beni arar. Mümkün değildir. 30 tane tüfekli polis evime göndermez bir Cumhuriyet savcısı bunu yapmaz, Amerikan savcısı yapar ona alınmış e Mehmet Ali bey niye alınmadı oda ordaydı bu beni ilgilendirmez dedi. Şimdi hemde diyor ki ben MİT’ten MİT’e bakarım diyor e şimdi burada sayın işçi partisi genel başkanın Perinçek sayın Perinçek ne dedi Hizbullah’ı MİT kullanmış e Şamil Tayyar diyor ki PKK’yı da MİT kurdurdu e şimdi bu MİT memleketin başına bela mı olmuş nerde bir pislik varsa memleketin başına bela etmiş şimdi temizlemeye çalışıyoruz e şimdi Zekeriya beyde bundan bilgi alıp da çünkü sizin önünüze gelecek dosyaya göre karar vereceksiniz ben şimdi bunu burda öğrendim ben mahkeme derken eskiden şimdi Türkiye’deki mahkemeler Amerikan mahkemelerine dönmeye başladı, İngiltere de mahkemeye gidersin hakime bir şey dersin hakim sana inanır. E şimdi biz kimseye inandıramıyoruz e şimdi ben bende bekliyorum ki mahkeme karar verecek 5 ay oldu savunmamı yapalı ama böyle arkadan her gün bir mektup geliyor bu mektupla ilginç Ümit Sayın”

Mahkeme Başkanı " ne kadar kaldınız İngiltere’de”Sanık Emin Gürses ” 10 kusür sene “Mahkeme Başkanı " o arada hiç gelmediniz Türkiye ye herhalde”Sanık Emin Gürses ” ilk 6 sene hiç gelmedim ben yazlar çalışıp para biriktirip “Mahkeme Başkanı " buyurun dinliyoruz “Sanık Emin Gürses ” e şimdi Ümit Sayın’ı çağırıyorlar Ümit sayın’ı sıkıştırıyorlar çocuk

hasta oldu burada sıkıştırıyor bunu yani seni bırakırız işte ya bu arada bu mektupta bu arada geliyor ilginç bir şey yani bu adam beni tanımaz, benim adım neye benziyor biliyor musunuz? Edirne cezaevinde biri benim telefonumu yazıyor diyor ki bu telefonu arayacaktım 1 milyon dolar gelecekti bana İlhan Selçuk’u öldürmek için “

61

Page 62: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:62

Mahkeme Başkanı " efendim bu mektup çok önceden gelen dosya içeriğinde var idi ancak okunaklı olmadığı için ikinci kez istendi o çok önceden gelen posta içerisinde Asliye Ceza mahkemesinin dosyanın içerisinde vardı “

Sanık Emin Gürses ” ha o zaman bu Salih kunter ile ilgili ama şimdi bunları mahkemeniz böyle şeylere çok önem veriyor mu? Bu adamı çağırıp bir şeyler diyor mu? Yani bu emir Gürses hakkatten bu işi kapatıyor muydu diye soruyor mu? Yani böyle şeyleri ciddiye mi alıyorsunuz aklıma geldi başkanım çünkü bunları söyleyeyim olur ki siz bilmezsiniz emniyette öğrencilerim var biliyorsunuz sohbet ediyoruz o sohbetlerimizde sonra Zekeriya ya verdiler demek ki emniyette öğrenci möğrenci bakmayacaksınız bir tane mektup geldi. Sabaha doğru 3-3,5 bir faks geldi Emin Gürses Genelkurmay psikolojik hareket taburunun baş danışmanı harekat taburu, psikolojik tabur olur mu bilmiyorum komutanlar var burada psikolojinin taburunu ben ilk duydum şimdi oradaki emniyetteki çocuklarda hocam diyorlar sen Genelkurmay işlerini idarede ediyorsun. Yav dedim nedir o baktım altında albay bilmem kim e bana niye soruyorsunuz bu albayı arayın sorun bu Bulgaristan’dan diyor şey yapılmış e şimdi ben hangisiyle uğraşayım bu memleketin dibi mibi yok mu? Bir sahibi yok mu? Bu adam ben bu adamı tanımam bilmem kimi satmış, bilmem neyi etmiş e böyle başka mektuplar mı var bilmiyoruz ki; yani ben 5 aydır burada savunma yaptıktan sonra dedim herhalde Mahkeme heyetini rahatsız etmeyelim, mahkeme heyeti 5 ay savunma yaptık herhalde bir şeyler bakıyordur. Demek sizin kafanızda kuşkular buradan geliyor şiddetli kuvvetli şüphe duyuyorum yav diyorum Allah Allah aynaya bakıyorum e bunlar benden kuvvetli şüphe duyuyorsa bunların ikisini de tanıyorum önemli bir şey hata mı var emniyette soruyorum yav uşaklar ben bir yere bir yanlış bir şey mi yaptım. Bir düşün hocam bir düşün yav düşünüyorum düşünüyorum bağlam yaylalarına giderim, Üsküdar’a sarhoş imam var tekkesine giderim, üniversiteye giderim Allah Allah ben nereye gittim başka meğer sevgi’nin kiliseye şey var köfte yemeye gidiyoruz onu söyleyemiyorlar bana bizim öğrencilerim e şimdi böyle bir şey varsa bana söyleyin bende bileyim yani ben şikâyetçi değilim çok güzel konuşmalar yapıyor burada avukat bey ben şikayetçi değilim ama yani dışarıda öğrencilerim bile şüphelenmeye başladılar. Ya sınav yapılacak birde şu okuluma yazı yazın sayın başkanım rica ediyorum bana iki de bir o asistana not hazırla sınavlar için soru hazırla demesinler bu devlet beni hapse atmışsa devlet orda hoca bulsun oraya İngilizce soru hazırlayamıyorlarmış e bana ne ben kendim İngiltere’de bulaşık yıkadım okudum, çalıştım okudum böyle mektuplar varsa rica ediyorum varsa bir şey ben yani bileyim bu nedir kuvvetli şüphe birde bu şeyden geliyorsa kuvvetli şüpheniz dezenformasyon yapıyorum diyor ya iddia makamı Hrant Dink konusunda Hrant Dink konusunda ben 3 ay evvel Hrant Dink öldürüleceğini bildirdiğimizi söyledim ama şimdi öğreniyoruz ki istihbarat daire başkanı Hrant’ın öldürülmesinden 7 ay evvel daire başkanı oldu demek ki 5 ay evvel olayı biliyordu olayı biliyordu yani bu ihbar bunlara gelmiş, jandarmada 10 ay evvel biliyormuş e şimdi e o zaman onları tutuklansınlar beni niye burada tutuyorlar bunu niye söylüyorum biliyor musunuz? Ben burada mahkemeye gelince ben dedim ki ya mahkeme benim bildiğim mahkeme İngiltere’de ben mahkemeler gittim araba park edildiği zaman bile başka bir arkadaşım park etti deyince mahkeme başkanı bana dedi ki tamam hemen ona bir yazı yazın park parasını ondan alın demiyor ki bu yalan söylüyor falan diye aklımdan geçmiyor mahkeme başkanının ama burada ben şimdi anladım ki ya biz ikna etmemiz lazım e şimdi Hrant Dink konusunda dezenformasyon yapıyorum diyor iddia makamı bunu benden iyi bilen bir Müslüman yok memlekette ama savcılar diyorlarsa biz iyi biliyoruz bir bilirkişi rica ediyorum benim vatan gazetesindeki iki günlük röportajımı siyaset bilimcileri gelsinler incelesinler dezenformasyon var mı diye ama suçluyu bulurlarsa istihbarat daire başkanı çıkarsa içinden ona da soracaklar o zaman birde Atatürk’ün Gazi Mustafa Kemal diye reisi cumhur diye imza attığı 1925 tamimi var onu ben 2003 yılında biliyorsunuz bir konferansta söyledim şiddetli ifa edecekler diye buda şiddete çağrı olarak not düşülmüş bunun için de inkılap tarihi derslerinden, devrim tarihi derslerinden hocalar bir incelesinler 1925’de Mustafa Kemal’in tamimi suç unsuru

62

Page 63: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:63

taşıyor mu diye ne yapayım Allah verdi yorum e ben diyorum Köksal bey e böyle bir adamdır. E şimdi Haşıloğlu’nu sordum okulda arkadaşlarına e şimdi ben o zaman sizde bir kusur yoksa bu kâğıtlarda bir kusur var. Bu kusurları bana söyleyin bende ne yapacağımı bileyim çünkü böyle yenilir yutulur değil adam ben Muzaffer Tekin ile konuşmuşum, Ankara ya gidelim dava, burda avukatım Mehmet Taşdelen size anlattı. Ne dedi bunlar yanımda büyümüştür. Ülkü ocakları başkanıyken bunlar yanımdaydı son 6-7 aydır şu adrese gitti, o adresten yönlendirildi bunları anlattı burada e şimdi Mehmet Taşdelen’in adının yerine benim adımı kullanmış Mehmet Taşdelen burada anlattı size savcı beyde teşekkür etti çok iyi aydınlandık dedi. E ben şimdi ne yapayım uyurken hep aklıma geliyor yav kuvvetli şüphe ben çok önemli bir şey yapmış olmam lazım eğer bu dezenformasyon kuvvetli şüphe oluşturuyorsa bilirkişiye sorun, şiddetle ifa ediniz görevinizi diye Mustafa Kemal’in söylediği tamim yazdığı tamim şüphe oluşturuyorsa bilirkişiye sorun. Amerikan büyükelçiliği İsrail büyükelçiliği de bombalanır beni bombalarlarsa size anlattım onu niye olduğunu e onu da bilirkişiye sorun, veyahutta Ankara emniyetine sorun deyin ki Emir Gürses 1,5 yıldır hapistedir. Bunu söyleyeli de 2,5 yıl olmuştur. Ben onu daha önceden de söyledim yeni söylemiyorum. Bana biri bombalı saldırı yaparsa bunun merkezi İsrail ve Amerikan büyükelçiliğidir. Çünkü tehdidi oradan alıyorum tehdidi kimlerin yaptığını burda avukatım söyledi isim söylemedi ama kimlerin olduğunu söyledi, devletin üst kademesinde kimin olduğunu söyledi e sorun emniyete biri bombalamış mı Amerikan büyükelçiliğini ama ben söyleyeyim size İsrail büyükelçiliği, Amerikan büyükelçiliği değil başbakanlığa bir şey olursa üzülürüm. Yani böyle bir şeyler varsa sayın başkanım yani dosyalar mosyalar benim şeylere baktığım yok benim odamda dersimi çalışıyorum bu dosyalar bende yok ben savunmamı yapınca benim işim bitti diye düşündüm ama her gün bir şey gelecekse, Zekeriya beyde Emir Gürsen’in Emin hocanın burnu biraz daha sürtsün öyle televizyonlarda bağırıp çağırmaya benzemez bu iş diyorsa şimdi Zekeriya bey bana kızmış bende ona dedim bana diyor ki çıkarken beni Şemdinli savcılarının durumuna düşürürler mi? e dedim sen işin başından o duruma düşmüşsün sen kendin kabul ettin onu aklına takmışsın demek sen yanlış bir iş yapıyorsun, e ben ne yapayım şimdi Şemdinli savcısının durumuna düşeceksin e burada eski başkan söyledi kimsenin dokunulmazlığı yok yani bu cezaevi, hapishane ben cezaevine girmedim hayatta ama hapishanede yatıyorum doğrudur. cezaevinde suçlu adam yatar ama Zekeriya bey şimdi beni sevmiyor diye emniyette beni sevmeyen biri uzun saçlı, küpeli biri var İlhan abi diyor ki çok iyi biri, çağdaş bir polis küpe ile, uzun saçla çağdaş olunmaz ama beni sevmiyorlar diye ben ne yapayım benden şüphe duyuyorsunuz ama valilik toplantı yapıyor, emniyetten istihbarat şefi, MİT’ten istihbarat şefi, valilikten vali yardımcısı diyorlar ki Emin Gürses teröre karşı koruma altındadır. Yazı buraya geliyor silahımı da evime gönderiyorlar silahımı da kendileri verdiler ben silah almadım onlar kendileri verdiler. Zorla verdiler silahı da e şimdi ben terör örgütü üyesiyim ama valilik beni korumaya almış, buranın müdürleri de 3 kişi birden yardımcılarıyla geldiler çok önemli bir belgedir diyorlar bunu Ümit bey odasına geçerken biz sana verelim ya nedir bu önemli belge ben zaten burada bir ara konuştular imam Hüseyin dedi. Emin hocaya koruma arıyorduk diye sordum ben kaç yılıydı 2004 yılı dedi 2004 yılında benim koruma 2003 yılından beri benim polis korumam var yakın korumam var. E şimdi ben ne yapayım bilmiyorum ki bana dediler ki avukat lala değil tipini beğenmezlerse kalırsın dediler valla aynaya baktım öyle bir kötü bakışımda yok ama böyle mektuplar beni üzer yani şimdi buna demişler ki telefon konuşmalarında maddi delil olarak Ergenekon iddianamesinde yer almıştır diyor. Bunu kendi yazamaz bakın Osman Yıldırım beni tanımaz çünkü ben televizyonlara işte ben diyelim ki 7-8 senedir çıkıyorum o zaman hapisteymiş bu adam adam diyor ki Ergenekon iddianamesini nerden görmüş bu adam doğru düzgün cümle kuramamış buna biri bunu söylemiş işte Mehmet Taşdelen derse anlarım Mehmet Taşdelen çünkü davaya bakan avukat orda Aykut’mu? Erkut mu? Öyle bir adam var onun avukatı zaten beraat eden, tahliye olan şimdi Mehmet Taşdelen bunu anlattı. Savcı bey teşekkür etti. Çok aydınlatıcı oldu diye e ben zaten

63

Page 64: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:64

televizyonlarda bu şeyh Salih’in oraya gidiyor bu oraya gittikten sonra gazete çıkan bir kupürü buna vermişler bakın bunlar din düşmanı deyip Danıştay’daki görevlilerin resimlerini buna veren ordaki ekip e orda da iki tane istihbarattan polis var e şimdi biz bunları nasıl baş edeceğiz bunu size bırakıyorum başkanım ben ne yapayım ben bundan sonra şimdi 400 tane klasör uğraşamam onla dersim, mersim var, benim benim işim bu siz varsa bir mektup falan benim aleyhimde kim ne demiş se bak Edirne’den ne yazmış adam adımı bilmiyor şu telefondan talimat alacağım, ilhan Selçuk’u öldüreceğim, 1 milyon dolar alacağım demiş adam ona aracı olana tahliye istediler. E ben kızmıyorum kimseye sayın başkanım bir şey dediğim yok ama İngiliz hükümeti İra ile ben terör konusunda bir araştırma yapıyordum ira ile görüştüm o zaman yasaktı bana Emay Siks dedi ki bak dedi bunun suçu 5 yıl hapistir çok riskli çünkü o zaman çünkü her gün bomba atılıyor her tarafa ama dedi siz dedi üniversitede akademik çalışma yapıyorsun sizi biz hapse atamayız 10 yıllığına bu ülkeye terk edeceksiniz dediler ben o kitabı bitirdim yayınlandı şimdi serbest şimdi o Şinfein lideri Celi Adımsla ben görüştüm diye suçlu oldum ama Celi Adamıs Londra’ya gidiyor Tendavus sisktler başbakanlıkta kahvaltı yapıyor dünya böyle yarın bir gün Apo’yu görürsünüz Güneydoğu valisi olabilir yani çünkü Cumhurbaşkanını görüyorsunuz bitiriyorum sayın başkanım Cumhurbaşkanı Hasan Cemal’ı karayılan’a gönderiyor Cumhurbaşkanı gönderdi öyle artık yazdı onu sayın başkanım şu bilgiler bunlar böyle öyle zamana geliyor ki kuşku yaratmak için yani ağır cezaları da arkadaşlarımızdan duyuyorduk biz aman ağır cezaya düşme çünkü ağır cezaya düşünce 5-6 sene sonra akıllarına gelirsin derlerdi e şimdi bu size kalmış tabi böyle şeyler olduğu zaman bize bir deyin yani görürseniz ben bakmıyorum böyle şeylere, ben savunmamı yapmışım, işimi bitirmişim ama bunları bana sorun deyin ki yav sen adam Edirne’den yazmış bilmem ne çok teşekkür ederim o dosyayı istediniz çünkü o çocuk tekrar ona aracı olan rica etmiş yeni bir benim telefonumu veren pişmanlık duymuş birde harp akademilerine sorduğunuz iyi oldu yav bu harp akademilerine ders vermek bu kadar kötü bir şeymiş daha bundan sonra harp akademilerine değil askeri birliklerin kapısından geçmem niye geçeceğim, Genelkurmay başkanı orgeneralini teslim ediyor sağa baktın, sola baktın teğmenini teslim ediyor Amerika’dan alıyor öyle şey mi olur bu ülke batıyor başkanım aman aracı olmayın ülke batıyor yani savcılar şimdi bunu süsleyebilirler Osmanlının son dönemi gibi bir hali var bunun kimin ne yaptığı belli değil ama her şey sizin elinizde teşekkür ederim başkanım”

Sanık Hikmet Çiçek söz istedi verildi; Kısa bir açıklama ve tahliye talebinde bulunacağım açıklamamı da savunmamın bir eki olarak kabul etmenizi talep ediyorum savunmam sırasında ben bu konuya hiç değinmemiştim ama sayın rektörü İstanbul üniversitesi eski rektörü sayın Alemdaroğlu’na çapraz sorgu sırasında sayın savcılar ısrarla 27 Mayıs devrimi hakkındaki fikirlerini sordular 27 Mayıs bir devrim mi? bir darbe mi? ısrarla bu davayla ilgisinin ne olduğunu o zaman anlamadığım sorular sordular. 27 Mayıs önümüzdeki yıl 50. yılını kutlayacağız 27 Mayıs’ın ve bir milletin Türk milletinin ordusuyla, gençliğiyle, gayri meşru, meşruiyetini yitirmiş bir iktidardan hesap sormasıdır. 27 Mayıs bir büyük devrimdir. Türkiye tarihinin önemli devrimci atılımlarından ta 1908’lerden Jön Türklerden başlayıp, Mustafa Kemal’le kurtuluş savaşıyla, Cumhuriyet devrimiyle devam eden o büyük tarihimizin önemli dönüm noktalarından birisidir. Ne darbesi sayın başkan ne darbe ısrarla savcılar 27 Mayıs’ın bir darbe olduğunu savunuyorlar ifade ediyorlar. O 27 Mayıs’ta zamanın Genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları, demokrat parti yöneticileriyle birlikte yassı adada yargılandılar. Genelkurmay başkanını yargıladı 27 Mayıs, 27 Mayıs’ta 236 general bir gecede bir gecede emekli edildi. Türk silahlı kuvvetlerinde 256 general vardı 20 general kaldı 236 general bir gecede devrin iktidarına boyun eğdikleri için bir gecede emekle idildiler. Bizim tarihimizde Emin Su hareketi diye Emin emekle inkılâp subayları diye geçer bu sadece generaller değil 4 bin yakına yakın albay, 3 bine yakın yarbay yüzlerce binbaşı emekli edildi sayın savcıların darbe dünyada böyle bir askeri darbe var mı ki kendisiyle de böyle bir hesaplaşa bilen tabi burada saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum 27 Mayıs

64

Page 65: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:65

devriminin büyük önderlerinden Suphi Karaman kurmay albaydı o zamanlar milli birlik komitesi üyesi tabi senatör ve partimizin genel başkan yardımcısı oldu sonradan bu büyük tavsiye hareketinde de en başta rol alan subaylardan biriydi bugün Türkiye’nin başına neredeyse 50 yıldır musallat olan işte şu yaşadığımız, içinde bulunduğumuz Ergenekon tertibinin, tezgahının da başında bulunan gladyoyla Türkiye tarihindeki tek hesaplaşma 27 Mayıs’ta oldu özel harp dairesindeki Amerikancı unsurları Türkiye tarihinde tek tavsiye eden hareket 27 Mayıs hareketidir. 27 Mayıs bizim tarihimizde 20 yıl boyunca 1980’e kadar anayasaya ve özgürlük bayramı olarak devletin resmi, milli bayramı olarak kullandı savcılar bunu bilmiyorlar mı da darbe darbe deyip duruyorlar o 27 Mayıs’ı bayram olmaktan çıkaran 12 Eylül’ün Amerikancı, faşistlik diktatörlüğü oldu, Kenan Evren rejimi çıkardı 27 Mayıs bayramı olmaktan ve gene Türkiye tarihindeki en özgürlükçü anayasa 61 anayasasını getirende 27 Mayıs’ta daha bugünlerde gazetelerde okuyoruz AKP iktidarı kıdem tazminatını kaldırmaya çalışıyor. Kıdem tazminatı işçiler için nasıl sizlerin, devlet memurlarının emekli ikramiyesi bir vazgeçilmez demokratik haksa kıdem tazminatı da işçilerin hakkıdır. E bugün işte kıdem tazminatı toplu, iş sözleşmesi, grev hakkı, sendikaların en özgürlükçü yasaların getiren 27 Mayıs oldu bu yasaların başında gene rahmetle andığım Profesör Doktor Cahit Talas vardı iş ve çalışma hukukunda bir numaralı otoriteydi. Cahit Talas’da bizim partimizin değerli bir üyesi olarak vefat etti. Dolayısıyla 27 Mayıs konusunda sayın savcıların tarihimizi daha iyi değerlendirmeleri gerekir 27 Mayıs’a bu tür karamaların gölge düşüreceğini zannetmiyorum Sayın Haşıloğlu birkaç sanığa sorgusunda sordu NATO’da çalıştın mı diye işte Türkiye’nin NATO’ya girmesi için asker gönderdiği, Türkiye’nin birlerce kilometre uzağına Mehmetçikleri gönderdiği, Kore’den askerlerimizi çekende 27 Mayıs oldu Cezayir kurtuluş savaşı, Menderes iktidarın birleşmiş milletlerde bütün oylamalarda Fransa aleyhine oy kullanırken o milli kurtuluşçuları ceplerinde Mustafa kemal Atatürk’ün resmini taşıyan Cezayir’in milli kurtuluşçularına destek verende gene 27 Mayıs rejimi oldu. Yani biz bu büyük tarihimizden bir zamanların Avrupa birliğinin kötü ünlü temsilcisi Karen Fok’un dediği gibi Türklerin diyor bu tarihiyle nasıl hesaplaşacağız bu tarihten Türkleri nasıl kurtaracağız Türkleri bu tarihin hakkından nasıl geleceğiz, bu tarihin hakkından ne karen foklar gelir ne Zekeriya Öz’ler gelir bu tarih bizim onurlu, şerefli tarihimizdir. İşte 27 Mayıs’ta o tarihin şerefli sayfalarından biridir. Sayın Başkan hatırlatıyor “

Mahkeme Başkanı " suflörlük yapıyor, size siz biliyorsunuz zaten “Sanık Hikmet Çiçek “ önemli bir şey sayın başkan Türkiye tarihinin gerçekten bir kara

lekesi olan 6-7 eylül olayları Türk vatandaşı gayrı Müslim yurttaşlarımıza çektirilen o provokasyon o revayı hesabını soranda yassı adada gene 27 Mayıs oldu sayın başkan 15 aydır tutukluyum bilmiyorum hatırlıyor musunuz? Benim Nusret Senem’in, Hayati Özcan’ın tutuklama gerekçesi devletin gizli belgelerini hile yoluyla temin etmek tutuklamamızda o yazıyor devletin gizli belgelerini temin etmek nedir bu gizli belgeler işte birinci iddianamede sayfalarca yazılan, gazetelerde, televizyonlarda aylarca yalan iftira kampanyasına uğradığımız işçi partisi genel merkezinde bulunduğu iddia edilen ancak tutanaklarda ne seri numarası, ne bir şey yer almayan 4 CD devletin gizli belgeleri dedikleri tutanaklarda olmayan 4 tane CD geçen duruşmada sayın avukatlarımızdan biri hatırlattı ya ikinci iddianamede biz bu CD’lerden dolayı suç istinat etmiyoruz diyor sayın savcılar sayın avukat konuşurken siz not aldı sayfa 101 ile 105 arasında şimdi 15 aydır yatıyoruz yattığımız CD’lerden dolayı savcılar biz bu sefer bunlardan dolayı bir suç istinat etmiyoruz diyorlar bunun dışında bende bulanan belgeler işçi partisinin yasal faaliyetlerine ilgilendiren ve bu duruşmanın, bu davanın asla konusu olmaması gereken belgeler ile gene savunmamda izah ettiğim çeşitli kitaplarımda kullandığım belgeler durum bundan ibaret sayın başkanım tahliyemi talep ediyorum arz ederim “

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi; sayın başkanım burada Hikmet Çiçek 27 Mayıs’ı anlatırken Sayın Pekgüzel’e baktım sürekli not almaya başladı tabi zannediyorum bir sanık

65

Page 66: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:66

darbe konusunda böyle sözüm ona övücü sözler söylemeye başlayınca tabi duruşma salonunda en güzel delil toplamak “

Mahkeme Başkanı " hemen tersine yorumlamayın “Sanık Kemal Kerinçsiz “ efendim aksini savunmak pek mümkün olmuyor tabi ama ben

şöyle açıklama yapmak istiyorum”Mahkeme Başkanı " Hepimiz bir şeyler öğrenmek durumundayız yaşımız ne olursa olsun“Sanık Kemal Kerinçsiz” inşallah öyle olur efendim ama şu bir gerçek ki 27 Mayıs milletin

iradesiyle yapılmıştır ki sayın hocamız darbe ile ihtilal arasındaki farkları çok güzel net olarak birkaç konuşmasında koymuştur. 27 Mayıs darbe değildir. Milletin iradesine yönelik bir ihtilal olarak değerlendirmek gerekir ki Sayın Hikmet Çiçek’te zannediyorum ben tercüman olmak istemiyorum ama darbe övücülüğü değil doğrudan doğruya milletin iradesini övmüştür. Sayın başkanım 02.06.2009 tarihli celsenin 17 nolu ara kararında ordu göreve pankartının açılmış olduğu mitinge ilişkin Ankara cumhuriyet başsavcılığından ve Ankara valiliğinden söz konusu belge ve soruşturma evraklarını istediniz oysa söz konusu belgeleri daha önce benim mütadit defalar talepte bulunmuştum bu konuda evraklardan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin eski tarihli takipsizlik kararı geldi o takipsizlik kararı da mitingi düzenleyenler hakkındaydı daha sonra biz yeniden bir yazışma yaptık ve zannediyorum henüz beraat kararı gelmedi ama ben beraat karadı sundum mahkemeden gelen öğrenciler hakkında verilen beraat kararında yani dosyamızda hem bu konuda bu 2003 tarihinde yapılan mitingle alakalı olarak takipsizlik kararı mevcuttur, hem de beraat kararı mevcuttur. Ancak İstanbul üniversitesine bildirim yapılıp, yapılmadığı hususunda bilgi yoktur onu ara kararınızda var onu bildireyim dedim. İkinci olarak yine 02.06.2009 tarihli celsemizde ara kararda B nolu ara kararında benim evimden zaten yapılan çekimler gelmiştir başkanım o konuda beyanda bulundum yeniden evimden yapılan çekimlerin celbini istediniz sadece iş yerinden yapılan çekimlerin celbiyle savcılık ile emniyet arasında yapılan yazışmalar ve bu arada söz konusu çekimleri efendim şeyleri kayıtların tercüme ederek yani dökümleri açıklamaların celp etmesi gerekirdi. Onu da bildireyim dedim değerli başkanım bunun ötesinde 06.03.2009 tarihli celsenin 3 c nolu ara kararında şöyle bir ara karar vermiştiniz, Sanık Kemal Kerinçsiz'in 06.03.2009 havale tarihli dilekçesinin bu aşamada kısmen kabulü ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Memurluğuna müzekkere yazılarak bu dosya kapsamında zapt olunan ve iddianamede örgütsel belge olarak anılan tüm belgelerin getirtilmesine denmiştir. Ancak bilahare bu belgelerin gelip gelmediği konusunda mahkemece bir açıklama yapılmadı bu kadar uzun sürmemesi icap eder diye düşünüyorum çünkü savcının emanetinden mahkeme kalamine gelecek olan belgeler eğer bu belgeler gelmişse sayın başkanım bu belgelerin asıllarının tarafıma inceletme imkanının verilmesini ve ayrıca söz konusu fotokopilerin tarafıma teslimini arz ediyorum yani incelemeyi özellikle gözlerimle yapmak istiyorum belgelerde bu konuda çok tereddütlü açıklamalar var Sayın Zeynep Küçük sayın Veli Küçük’te bulunan belgelerin asıl belgeler olmadığını söylemişti oysa iddianamede belgelerin orijinalinin Veli Küçük’ten çıktığı söylenmişti bu konuda tereddüt hasıl oldu bu probleminde çözümlenmesi lazım o bakımdan ben beş duyumla o belgelerin incelemesini özellikle tarafıma böyle bir imkanın verilmesini arz ediyorum. Sayın başkanım mahkeme yine 07.04.2009 tarihli müzekkeresinde başsavcılıktan iddianame ekindeki tüm klasörlerin basılmak sureti ile dava sanıklarının incelemesine sunulmasını karar verilmişti ve Savcılıkta 12.05.2009 tarihli yazı cevabında tamamen Ceza Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bir kenara atarak hukuk devletinin savcısı olduğunu maalesef ı unutmuştur. O cevabında çünkü Ceza Muhakemeleri kanunun 206, 207 ve 208 maddelerinde düzenlenen delillerin ortaya konması hususu aynı zamanda söz konusu delillerin ortaya konması hususu aynı zamanda söz konusu delillerin sanıkların ıttılaına da yani sanıklara verilmesini de öngörürü o onun içindedir. Yani delillerin iddia makamının delillerin ortaya konması söz konusu delillerin sanığa da teslimini gerektirir. Maalesef bu hükümler bu şekilde yorumlanmamıştır. Bir hukuk devletinde sanık hangi delillerle

66

Page 67: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:67

suçlandığını bilmek ve savunmasını da ona göre yapmak zorundadır. Uygulamanın yanlışlığı ki sayın savcı uygulamadan bahsetmektedir. Uygulamanın yanlışlığı bu davada da aynı yanlışlığı devam ettirileceği anlamına gelmez. Sanıkların iddiaya ilişkin delillerin kendilerine tebliğini istemelerinden savcı korkar vaziyettedir. Asıl bu tavır ürkütücüdür diyor ki savcı aman diyor bu uygulamaya giderseniz diğer sanıklarda bu şekilde talepte bulunur diye bir ürküntü içerisindedir. Aslında ürküntü verici tavır bir hukuk devletinde savcının sanıklara delilere kavuşması konusundaki taleplerin önünü kesme gayretleridir. Bu yalla, Cezaevinde bulunan bir sanık 200 bini aşkın delilin fotokopisini nasıl temin edebilecektir? Çünkü diyor ki uygulamamızda diyor sanık ve sanık avukatları, müdafiler dosyadan fotokopi alabilir diyor bu şartlar altında bizim konumumuzu düşünmeden, bilmeden böyle bir müzekkere yazması doğru değildir. Sanıkların birçoğunun buna maddi imkânı olmadığı gibi, iddia delillerine sanıkların mali imkânlarına göre kavuşma şansını kabul etmek yargıda nasıl bir zihniyetin de yaşadığını maalesef ortaya koymaktadır. Savcı Selim Berna Altay Avrupa insan hakları sözleşmesinin, Anayasanın, CMK'nun getirdiği adil yargılanma ve kutsal savunma hakkını bir kenara iterek Beşiktaş Adliyesindeki uygulamadan bahsedebilmektedir. Bu ülkede farklı farklı adliyelerde acaba farklı mahkemelerde farklı hukuk kurallarımı uygulanıyor? Savcıların Beşiktaş Adliyesini şahsi çiftlikleri gibi görme anlayışını mutlaka terk etmeleri gerekir. Bir sanığın iddia delillerine kavuşmasını istemekten daha doğal hiçbir şey yoktur. Bir takım evrakın 50 bin TL. Tuttuğunu ifade ederek Sayıştay'ın kendisinden bu miktarın hesabını sorabileceğini ifade ediyor. Buraya gelinceye kadar müzekkereye cevap veren savcının öncelikle bu milletin vergilerinden harcanan şu masraf kalemlerini araştırmasını özellikle arz ediyorum birincisi soruşturma dosyasının ilk savcısı Zekeriya Öz'e tahsis edilen zırhlı Mercedes’i ile kendisine eşine ve çocuklarının hizmetine verilen koruma sayısının ve korumaların kullandığı araçların yarattığı maliyet nedir? Aylık maliyet miktarı, Diğer soruşturma savcılarına tahsis edilen vasıtalar ve korumaların aylık maliyet tutarı nedir? Başbakanlık gizli ödeneğinden başta savcılar, emniyet ve diğer tüm kamu personeline soruşturmanın başından itibaren ödemeler yapılmış mıdır? Yapılan ödeme miktarları nelerdir? Şua andaki duruşma salonunun tanzim edilmesine ne kadar harcanmıştır? Bu harcamalar hangi ödenekten karşılanmıştır? Masum insanların hukuk cinayeti ile her gün katledildikleri gerçekte bir arena olan yeni olacak olan duruşma salonu için ne kadar harcanmıştır? Daha ne kadar harcanacaktı? Hangi ödenekten karşılanmaktadır. Savcı Berna Altay'm sanıkların savunmaları için harcanacak 50.000.-TL basım masrafı yerine yukarıdaki kalemleri ortaya çıkartıp, önce Sayıştay'a sonra bu paranın sahibi olan millete hesap vermesi gerekir. Sanıkların tamamının kendisine kitap halinde bastırılan takımdan talep etme ihtimali dikkate alınarak bu yolun açılmasından korkmaktadır. Bir savcı için bu yazı asla verilmemesi gereken bir cevaptır. Maalesef ülkemizde gelinen noktada bir hukuk adamının delillerin sanıklar tarafından talep edilmesinden çekindiğini açıkça ifade ettiği garip bir ortam yaşanmaktadır. Bu ortam yeşil darbenin yargıya ne ölçüde hâkim olduğunu tüm çıplaklığı ile ortaya çıkarmaktadır. Savcı ismini ve numarasını belirtmeksizin cezaevi yönetmelik ve genelgelerin buna imkân vermeyebileceğini üstü kapalı ifade etmektedir. Bir cezaevi kütüphanesine basılı bir delil klasörünün kabulüne engel olan bir düzenleme olabilir mi? Var ise bunun numara ve tarihini niye vermiyorsun? Bilmediğin bir düzenlemeyi mahkeme önüne neden engel olarak çıkarmaya çalışıyorsun? Merak etmeyin Sayıştay'ın sizden 50.000.-TL'nin hesabından önce bu soruşturmada yapılan tüm haksızlıkların, kanunsuzlukların, yasa dışılıkların, ortaçağ uygulamalarının, işlenen hukuk cinayetlerinin, yargılanan tüm masum insanlara yaptığınız zulüm ve işkencenin, insan haklarına aykırı tüm uygulamaların hesabı maskaraya çevrilen düzmece yeşil darbe hukukuna göre değil, milletin gerçek hukuku önünde mutlaka er veya geç görülecektir. Mahkemenin bu yargılamada, iktidara tabi olmuş Beşiktaş Adliyesi hukukunu değil, artık Türk Milletinin hukukunu ve evrensel hukuk normlarını uygulamasını bekliyoruz. Üzülerek ifade etmeliyim ki 1948 yılından itibaren kabul edilen tüm uluslar arası insan hakları sözleşmeleri

67

Page 68: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:68

ve kuralları, 1982 tarihli anayasanın ikinci kısmında yer alan 12 ve 74.maddelerinde yer alan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulanan temel haklar ve ödevlere ilişkin hükümleri, CMK'nun iğdiş edilen sanık haklarına ilişkin kuralları maalesef henüz bu duruşma salonunda tatmin edici bir şekilde uygulanamamıştır. Hukuk bu soruşturmada zulme ve işkenceye aracı kılınmıştır. En son olarak sığındığımız hukuku lütfen bize karşı silah olarak kullanmaya son veriniz. 17 aydır tutuklu olduğum sanıkların sorgularının tamamlandığı bir aşamada mahkeme ve savcılık arasında henüz delillerin sanıklara teslim edilip edilmeyeceği konusunda gerçekten endişe verici tartışma yaşanmaktadır. Sayın yargıçlar ve savcılar siz masum bir insanın hürriyetinin bedelinin hesabını yapabilir misiniz? Bir masumun hürriyetinin bedelini hesaplayacak bir makine, yazacak kalem ve yazılacak kâğıt henüz icat edilmemiştir. Ancak 12.05.2009 tarihli yazıyı talihsiz bir şekilde imzalayan savcıya buradan şunu söylemek istiyorum şahsımın ve buradaki diğer sanıkların özgürlüklerinin bedeli ne 50.000.-TL ne de tahsis edilen harcamalarla asla ölçülemez. Zihninde ve vicdanında özgür olmayan özgürlüğün kıymetini ve anlamını da idrak edemez. Bu dava ile ilgili onlarca kişiye milyonlarca lira harcayarak makam otoları, korumalar, spor salonlarında duruşma salonları sağlayan devlet bu masum sanıkların kutsal savunma hakkı için 50.000.-TL tahsisat bulamıyorsa, benim buradan teklifim sanık ailelerinin kendi aralarında toplayacağı para ile bu gideri karşılamasıdır. Eğer özgürlüğümün karşılığında şahsi ikbal arayanlar bu durumdan utanmayacaklarsa, değerli başkanım Ergenekon üçüncü olarak gündeme getirmek istediğim Ergenekon soruşturması için başbakanlık gizli ödeneğinden savcılara ve emniyete aktarılan kaynağın başbakanlıktan ve Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasını arz ediyorum 12.06.2007 Tarihinden itibaren başlatılan sözde Ergenekon soruşturması için yapılan masrafların hangi miktara ulaştığı, bu masrafların hangi ödeneklerden karşılandığı hususu, bu soruşturmanın arkasında kimin ve kimlerin olduğu gerçeğini de bir ölçüde ortaya çıkaracaktır. Sanıkların delillerine kavuşabilmesi ve savunma haklarını adil bir biçimde kullanabilmesi için 50.000.-TL. Ödenek bulunamazken, 5 ay içinde inşa edilen çok amaçlı duruşma salonunun, Savcılara sağlanan en yeni model makam arabalarının ve korumaların hangi ödenekten karşılandığı hususu tüm kamuoyunca merak konusudur. Banka hesaplarımı didik didik edenler, herhangi bir yerden mali yardım alıp almadığımızı haklı olarak yabancı devlet istihbarat örgütlerine kadar soranlar bu soruşturmada yapılan tüm harcamaların maliyetini ve kaynağını şeffaflık içerisinde milletin önüne getirebilmelidir. Bu dava için yapılan tüm harcamaların büyük ölçüde başbakanlık gizli ödeneğinden karşılandığı inkâr edilemez bir gerçektir. Başbakanlığın gizli ödeneğinin son üç yıl başlangıç yani öngörülen ve yılsonu gerçekleşme miktarlarını verdiğimizde bu iddiamızın da ne ölçüde gerçekçi bir temele oturduğu anlaşılacaktır. Şu 3 yılı sunmak istiyorum değerli başkanım Yıl 2006 Başlangıçta öngörülen ödenek miktarı 27 trilyon yılsonu gerçekleşin harcama miktarı 249 trilyon, 2007 yılı başlangıçta konulan ödenek miktarı 31 trilyon harcanan ödenek miktarı yılsonu 290 trilyon, 2008 yılı Başlangıç ödenek miktarı 30 trilyon harcanan ve gerçekleşen ödenek mitrarı 316 trilyon son yıl süreç içerisinde ki sözde Ergenekon soruşturmasında bu süreç içerisinde ön gördüğümüzde, Başbakanlık ödeneği için başlangıçta ayrılan gizli ödenek miktarı 88 trilyon iken, üç yılın sonunda harcanan ödenen miktarı 855 trilyon olmuştur. Öngörülen miktardan 10 kat daha fazlam; harcama gerçekleşmiştir. Bu bilgiler ışığında mahkemeden aşağıdaki soruların aydınlanması için Cumhuriyet Savcılığına ve Başbakanlığa müzekkere yazılmasını arz etmekteyim. Başsavcılık bu soruşturma için Başbakanlığa gizli ödeneğin kullanılması için müracaat etmiş midir? Başbakanlık gizli ödenekten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ve İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yaptığı ödeme miktarı nedir? Var ise, Bugüne kadar bu soruşturma ve davada yapılan tüm harcamaların kalem kalem miktarı nedir? Yapılan harcamalar hangi ödeneklerden karşılanmıştır? Soruşturma savcılarına tahsis edilen makam arabaları ve korumalara harcanan miktar nedir? Kaç vasıta ve koruma tahsis edilmiştir? Gerek halen yargılandığımız duruşma salonuna gerekse inşa edilen salona harcanan miktar ne kadardır ve

68

Page 69: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:69

hangi ödenekten karşılanmıştır? Savcıların eşlerine ve çocuklarına makam aracı ya da koruma tahsis edilmiş midir? Büyük Hukukçular Birliğinde haftada bir iki saatlik temizlik işini yapan Asım Demir'in peşine düşenlerin, önce yukarıdaki hususları aydınlatma ve kamuoyunu bilgilendirmesi boyunlarının borcudur. Değerli başkanım dördüncü olarak üzerinde hassasiyetle duruğum ancak mahkemenin bu konuda bir türlü araştırma istemediği konulardan bir tanesi huzurdaki sanıkların NATO ile ilgili bir görev alıp almadıklarının MİT'den sorulması konudur. İddianamede sözde örgütün oluşumu ve kuruluşu 46.sayfada anlatılmış ancak bu konu maalesef mahkemece üzerine gidilmemiş ve yeterince de sorgulanmamıştır. Oysa bir örgütün olup olmadığının belirlenebilmesi için öncelikle nasıl, ne zaman, kimler tarafından, nerede ve niçin kurulduğunun saptanması zaruridir. Bir ağacın kökü yok ise dalının olması mümkün değildir. Maalesef ağacın kökü ile uğraşmak kimsenin işine gelmemektedir. İddia makamı tertibine uygun olarak belirlediği 1999 öncesini sadece masallaştırmakta ancak deşilmesini istememektedir. Çünkü kuruluş ve oluşumu ispat edilemeyen bir örgütün varlığını kabul etmek mümkün müdür? Akarsuyun kaynağını bulmadığınız ve sadece bir kolu ile yetindiğiniz takdirde o akarsu hakkında gerçek bir bilgiye sahip olamazsınız. Eğer var ise, Bu sebeple mahkemenin, iddia makamının geliştirdiği kuruluş ve oluşum aşamasının üzerine dikkatlice ve gereken önemi vererek eğilmesi, bu konudaki verileri gerçekçi bir şekilde değerlendirmesi zaruridir. Yargılamada 96 celse geçmiş olmasına rağmen sözde örgütün kuruluş ve oluşumu konusunda mahkemenin edindiği bilgi nedir? Ve nerededir. Bu konuda hangi delillere ulaşmıştır? Yeterince bir kanaat oluşturabilmiş midir? Bu hususların ciddi bir şekilde sorgulanması gerekir. Mahkeme yargıçlarının bu konuda sanıklara sorduğu tek bir soru olmadığı gibi, iddia makamının ek klasörlerde bu konuda ibraz ettiği ciddi bir delil de yoktur. Kuruluşu olmayanın gelişimi ve sonu da olmaz. Bunlar pozitif bilimin kabul ettiği bilimsel fikir ve tespitlerdir. Bu konuda iddianamedeki anlatım sayfa 46-48 arasındaki sadece 2,5 sayfadır. Bu sayfaların mahkemece defalarca okunması, tahlil edilmesi ve buradaki iddiaların iddia makamı tarafından delillendirilmesinin istenmesi zaruridir. Aksi halde mahkemenin bırakınız mutlak gerçeğe varmasını, ucundan dahi yakalaması mümkün olmayacaktır. Sayın mahkeme heyetinin öncelikle her şeyi bir kenara bırakıp, iddia makamını bu sözde örgütün kuruluş ve oluşumuna ilişkin iddianamedeki inandırıcılıktan uzak anlatımlarını ciddi ve gerçekçi bir şekilde delillendirmesini istemeli, bu konudaki elindeki tüm bilgi, belge, bulgu, emare, iz ve delillerin ibrazını bir ara karar tesis ederek savcılıktan celbini istemelidir. 2455 sayfalık bir iddianamede sözde devasa örgütün kuruluş ve oluşumuna sadece 2,5 sayfa ayrılması mahkeme için son derece anlamlı değil midir? Bu durum mahkemeye örgütün kuruluş ve oluşumu konusunda bir tereddüt ve kuşkunun doğmasına yol açmadığını söylemek mümkün müdür? Oluşum ve kuruluşa ayrılan 2,5 sayfada savcıların anlatımlarına göre şu tespitlere varmak mümkündür; Sayfa 46 Paragraf 1 'e göre; 1999 yılı öncesinde örgüt askeri bir yapıya sahiptir. 1999 yılında kendisini reorganize etmiş kısmi bir sivil açılım sağlamıştır. Ancak sözde örgüte hâkim olan unsur yine askeri unsurlardır. Bu anlatıma göre 1999 yılından önce tek bir belge yoktur. Bu tarihte örgüt yazılı döneme geçmiştir. 99 tarihinden önce örgütte şifahilik ve sözlülük hâkimdir. Tek bir örgüt belgesi bulunmamaktadır. Bu tespitlere göre, Bu güne kadar alt rütbeli muvazzaf subaylardan sadece 25 ya da 30 şüpheli veya sanık dosya kapsamına alınmıştır. Savcıların iddia ettiği gibi devasa bir örgüt için bu miktarda ve nitelikte muvazzaf asker örgüt yapısını ortaya çıkarmaya yeterli midir? Elbette ki değildir. Savcılara göre çok önemli sayıda ve nitelikte muvazzaf örgüt üyesi asker halen ordu içerisinde göreve devam etmektedir. Bu durumda bu kişilerin isimleri tespit edilmiş midir? Edilmişse neden işlem yapılmamaktadır. Genelkurmay böyle bir örgütün varlığını ordu içinde kabul etmediğine göre savcı ile Genelkurmay arasında bir çelişki yok mudur? Bu noktada savcılar haklı ise, böyle bir örgüt var ise, bu örgütü gizleyen Genelkurmayın sözde Ergenekon örgütünü kendi bünyesinde bilerek ve isteyerek barındırdığı sonucuna varılmıyor mu? O zaman bu operasyonun orduya karşı yapıldığına ilişkin iddialarımıza, savcıların itirazının samimi olmadığı da ortaya çıkmaktadır.

69

Page 70: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:70

Çünkü sözde örgütün varlığı konusunda iddia makamı ile Genelkurmay arasında uzlaşmaz bir çelişki mevcuttur. Askerlerden kurulu 1999 öncesinde belki 30 veya 40 yıllık bir sözde örgüte ait tek bir yazılı dokümanın olmaması sizce mantıklı mıdır? Örgüt hukukuna ve davranış biçimine uygun mudur? 30 veya 40 Yıllık örgütte lider ve kurucular hayatta mıdır? Bir değişiklik var mıdır? 1999 Yılı öncesine ait ortaya bir örgüt şeması konmaksızın, örgütün varlığını savunmak ne kadar inandırıcıdır? Bu sorulara ciddi bir şekilde cevap verilmesi gerekir. Yine sayfa 46 Paragraf 2've göre; Ergenekon örgütünün kuruluşundan bu yana derin devlet ile anıldığı birçok kanlı eylemleri gerçekleştirildiğinden bahsedilmiştir. Sormak gerekir Bu kanlı eylemler hangileridir? Kimler işlemiştir? Tek tek dökülmesi gerekmiyor mu? Bir hukukçu CMK 170.maddeye göre delillendirip, ispat etmediği ortaya koyamadığın konuda suç isnadı yapması da mümkün değildir. Ama bunu masal haline, dedikodu şeklinde iddianamede de yer veremez. İddianame politik çirkin tezgâhların kurulduğu bir belge değildir. Ciddi bir hukuk belgesidir. Ancak savcılar iddianameyi kirli bir iftira nameye, dönüştürmüşlerdir. Sayfa 46 Paragraf 3'e göre; Savcıların çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre NATO'nun komünizmle mücadele için kurdukları örgütler zaman içerisinde amaçlarının dışına çıktıkları bir kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları terör örgütüne dönüştükleri iddia edilmiştir. Bu tespite göre; Savcıların bahsettiği çeşitli kaynaklar nelerdir? Neden bu kaynakları ve bilgileri dosyaya koymamışlardır? Mahkeme talebimize rağmen bu belge ve bilgilerin ibrazını savcılıktan neden istememektedir? Komünizmle mücadele eden dernekler ve örgütler, bu örgütlerin hangi illerde ve kimler tarafından kurulduğu bellidir. MİT'e yazılması halinde bu derneklerin tüm şeceresi üyeleri ve yöneticileri tamamı birlikte ortaya çıkarılacaktır. Savcılık bu konuda neden tek bir belgeyi iddianamenin ekine koymamıştır? Neden bu konuda MİT'e müracaat etmemiştir? Diyelim ki savcılık maksatlı olarak sözde örgütün kuruluş ve oluşumunun üzerine şal örtmek istemektedir. Peki, mahkeme neden aynı tutuma girmektedir? Mahkeme üyesi her sanığa NATO ile ilişkin var mı diye soru yöneltmekte, ancak ülkenin güvenliği ile ilgili kuruma bu konudaki bilgileri sormamaktadır. Buyurun sorun huzurunuzdaki sanıklardan her hangi birinin NATO ile geçmişte ve hali hazırda her hangi bir düzeyde ilişkisi ya da görevi var mıdır? Israrla mahkemeden bu konuda talepte bulunuyorum. Mahkeme 12.05.2009 tarihli celsenin 24/c nolu ara kararında, daha önceki NATO'ya yazılması talebimizi gelinen aşama dikkate alınarak reddetmiştir. Ancak talebim bu defa MİT'e yazılmasına ilişkindir. Onu dışişleri bakanlığı aracılığıyla veya doğrudan olması konusundaki takdiri elbette ki mahkeme olmakla beraber o talebimiz reddedilmişti. Mademki mahkeme üyesinin bu konuda kafası karışık olması nedeni ile sanıklara soru yöneltmektedir, mademki savcılar bu sözde örgütün oluşumunu ve kuruluşunu NATO'ya dayandırmaktadır. Bu durumda sanıkların NATO ile ilişkilerin belirlenmesinde zaruret bulunmaktadır. Mahkemeden bu konuda MİT'e müzekkere yazılmasını ve ayrıca savcıya göre NATO tarafından kurulan tüm komünizmle mücadele dernek ve örgütlerin kurucu ve üyelerinin ve bu derneklerin akıbetlerinin, yönetimlerinin el değiştirip değiştirmediğinin, finansmanının kimler tarafından sağlandığının, bugüne kadar varlıklarını ne şekilde sürdürdüklerinin, hukuksal ve eylemsel faaliyetlerinin neler olduklarının kapsamlı bir şekilde sorularak bu örgütlerle ilgili belgelerinde gönderilmesini istemelidir. Bu husus aydınlığa çıkmadan sözde örgütün varlığı konusunda sağlıklı bir karar verilmesi elbette ki mümkün olmayacaktır yine sayfa 46, Paragraf 4'e göre; Savcılar, sözde Ergenekon örgütünün uzun yıllardır sürdürdüğü faaliyetlerle ülkeyi terör ve mafya cennetine dönüştürdüğünü, Bir mafya liderinin yaptığı eylem ve açıklamalarla hükümetlerin düşürüldüğünü, Gerçekleştirilen eylemlerle ciddi kaosların yaşandığını, Faili meçhul cinayetler işlendiğini iddia etmiştir. Bu tespite göre; Örgütün ülkeyi terör ve mafya cennetine dönüştürdüğü faaliyetler nelerdir? Bunların hiçbiri yoktur. Hangi mafya lideri, hangi hükümeti hangi sözü ile devirmiştir. Bu mafya lideri şu anda yargılanmakta mıdır? Sağ mıdır? Sanık değilse neden dava kapsamına alınmamıştır İsmi mahkemeden neden saklanmıştır? Hangi eylemlerle ciddi kaos yaratılmıştır? Sözde örgüt

70

Page 71: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:71

tarafından işlenen faili meçhul cinayetler hangisidir? Kimler tarafından işlenmiştir? Bu sorulara yeterli ve tatminkar cevaplar alınmadığı müddetçe bu iddianamenin ve yargılamanın hukuki ciddiyetinden bahsetmek asla mümkün olamayacaktır. Mahkemenin, savcılardan bu konudaki isnat ve dayanaklarını açıklamalarını isteme hakkı vardır. Bunu kullanması zaruridir. Mutlaka yukarıdaki konularda tavzih istemeli, iddialarının hangi delillerle ilişkilendirildiği sorulmalıd, Aksi halde yargılama körler, sağırlar diyaloguna dönüşmek durumunda kalacaktır. Sayın heyet bu konuda pasif ve edilgen tutumunuzu devam ettirdiğiniz takdirde mahkemeye oynatılmak istenen Karagöz oyununun sadece bir seyircisi konumuna düşecektir. Sizlere cambaza bak oyununu oynattıklarının mutlaka eminim ki farkındasınız. Sayfa 47 paragraf 5'e göre; Savcılar sözde örgütün gerçekleştirdikleri bunca eyleme rağmen gizlilik, hücre yapılanması, kamu kurumlarında yapılanma sayesinde deşifre edilmesinin daima engellendiğini iddia etmiştir. Bu tespite göre; Yıllarca deşifre edilmemiş devasa bir örgütü ahlaki çöküntü içinde bulunan bir savcının çökerttiğine nasıl inanacağız. Sayın heyet bu sizlere inandırıcı geliyor mu? Oradan buradan toplanmış insanların hücre yapılanması içerisinde olduğuna sizler samimi bir şekilde inanıyor musunuz? Ne oldu da 30-40 yıldır ismi bile geçmeyen örgüt 2007 yılında çözülmüştür. Yargılanan sanıkların niteliklerine bakıldığında iddianamede yapılan tanımlama ve tespitlere asla uyum göstermemektedir. Nasıl olurda böyle bir örgütün üyeleri şehrin İstanbul’un 32 ilçesinden elle konmuş gibi, tüm delilleri ile hiçbir direnişle arılaşmadan toplanabilmektedir. Savcıların iddia ettiği örgüt yapısı ile üyelerin yakalanmaları ve delillere el konulması birbiri ile bağdaşır gibi değildir. Sayfa 47 Paragraf 6'va göre; Savcılar Susurluk'ta meydana gelen kaza nedeni ile kanlı örgütün kapısının aralandığından belirtmişlerdir bu tespite göre; Susurluk sanıklarının tamamı, sözde örgütün üyesi olması gerekir. Oysa Susurluk anıklarından Sami Hoştan ve İbrahim Şahin'in dışındaki onlarca sanık bu örgütün üyesi olarak gösterilmemiş ve huzurunuza sanık olarak getirilmemiştir. Susurluk dosyasına iddianame ekinde delil olarak dahi dayanılmamıştır. Bırakınız dava dosyasını mahkemenin kararı bile eklerde yoktur. O zaman yukarıdaki tespitin ciddiyetine nasıl inanacağız? Bu iddianameyi ciddi bir şekilde sorgulamayan kovuşturma süreci, sanıkların zulüm sürecini sadece meşrulaştırmaktan başka bir işe de yaramayacaktır. Değerli başkanım sunumum bitti ancak iki konu var burada iki tahliye konusunda beyanda bulunmak istiyorum maalesef başbakan bu davanın sadece savcısı olmamıştır. Yürüyen kovuşturma ve soruşturma sürecinde tahliyelere de müdahale ederek adeta hakimlik sıfatını ve cübbesini giyme gayretine de girmiştir. Soruşturma aşamasında tutuklama ve tahliye konusunda etkin kişilik faktörü maalesef rol oynamaya devam etmiştir. Sayın üye hakimimiz bizleri tutuklarken etkin kişiliği de unsurlardan biri olarak göstermiştir. Ancak yine kısa bir süre sonra Sinan Aygün’de müdafiimin açıkladığı gibi mahkemenizce verilen bir kararla etkin kişilik sebebiyle bu sefer tahliye edilmiştir. Yani ekin kişilik bir yandan tutuklama sebebi olarak öngörülmekte, öbür taraftan ve kararınızda tahliye sebebi olarak öngörülmektedir. Tabi bu durum bizleri yargılama sürecinde büyük şüphe ve tereddütlerin doğmasına yol açmaktadır. Bu konuda ben sadece iki olayda iki soru olarak mahkemenizin önüne getirmek istiyorum birinci şüphe uyandıran olay Yalçın Küçük’ün oğlunun kayınpederi Profesör Doktor Ergün Özburun’dur. Bu bilinen bir gerçektir acaba Sayın Özburun Recep Tayyip Erdoğan’ın Yalçın Küçük’ün tahliyesi konusunda özel bir ricası olmuş mudur? Bir soru olarak kafamızda vardır. İkincisi de yine sessiz sedasız tahliyesi gerçekleşen Diyarbakır Dicle üniversitesi öğretim üyesi Abdurrahim Doğru’nun siyasi Kürtçülük faaliyetleri konusunda AKP içerisinde radikal kesimi temsil eden Diyarbakır milletvekili İhsan Arslan’ın etkisi ne olmuştur tahliyesi konusunda gerçekten bu da bizim kafamızda bir soru işareti olarak kalmaktadır. Teşekkür ediyorum değerli başkanım”

Duruşmaya kısa bir ara verildi,Duruşmaya kaldı yerden devam olundu.

71

Page 72: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:72

Bu arada tutuksuz sanık Abdulmuttalip Tonçer ile bir kısım sanıklar müdafiler Avukat Atilla Cengiz Ceylan, Ayşegül Şahin, Ramazan Işıklar, Yusuf Çolak ve Mehmet Tolga Akalın’ın da geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı,

Sanık Kahraman Şahin söz istedi verildi; sayın başkanım değerli üyeler kuvvai milliye 1919 derneği adına yapılan savcılık soruşturması yaklaşık 1 yıl kadar sürüyor bu araştırmalar sonunda Cumhuriyet savcısı Mehmet Ergül hiçbir suç unsuruna rastlamadığından polise operasyon izni vermiyor daha sonra ne oluyorsa 2007/1536 nolu dosya kapsamında bu davaya monte ediliyoruz. sayın başkanım değerli üyeler bu belgelerin yeniden incelenip 17 aylık tutukluluk halimde göz önüne alınarak tahliyemi talep ediyorum teşekkür ediyorum”

Sanık Mehmet Demirtaş söz istedi verildi; değerli başkanım sayın üyeler 2 yıldır tutukluyum yalanla başlayıp, sahte evraklarla devam edip, hayalet bombalarla süslenip benim açımdan tanığın tanığının kavramını da kağıt kapsamlı iddianame ye boca edip iftiralar silsilesiyle dolu bir esaret süreci yaşamaktayım sayın başkan diyorum ki benim anlattığım hiçbir şeye inanmadınız peki bunca sahte evrak zorlama yorum ve duymak isteyenler için montaj olmadığı aleni belli olan, hatta bağıran CD’de bu korkunç şüphenizin azalmasına yeterli olmadı mı acaba iftiraları beraber bir anımsayalım hayalet bombaların bulunduğu iddia edilen evin sahibi olduğum iftirası bir mülkün sahibi olup olmamanın anlaşılması için tapu senedi yetmez mi? iftiranamenin 33 sayfasında yer alan ve bana ait olmayan şifai beyan gibi beyan mı etmek geriyor ediyorum bahse konu yer benim tasarrufumda ve mülkiyetimde değildir. Sayfa 424’de bahse konu yerde birgün yazılı ve görsel basında ismini Zafer kod isimli Muzaffer Tekin olarak öğrendiği şahsın Siyah bir Mercedes araba ile Mehmet dayısının manava gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, zafer kod isimli Muzaffer Tekin’in manava dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes’in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay yıldırım’ın manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk’ün sarı opel corsa ile manava geldiklerini ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin olmadığını beyan eden Ali Yiğit huzurdaki samimi beyanlarında bu konu hakkında bakın nasıl açıklama yapıyor sanık Kemal Kerinçsiz, Ali Yiğit Muzaffer Tekin’i dükkânın önünde gördüğünü dayısına söyledi mi? dedi. Sanık Ali Yiğit hayır dedi. Sanık Kemal Kerinçsiz söylememişse neden söylemedin çünkü orada çalışıyorsun ekmeğini yiyorsun gelen gideni söylemez misin şu aradı, bu aradı, bu geldi ki Muzaffer Tekin dedi. Sanık Ali Yiğit Muzaffer Tekin olduğundan bir kere emin değildim bide yani Muzaffer Tekin gelip durup alışveriş veya tanımıyordum gelip alışveriş bir şeyde yapmadı aynı sorunun mahkeme başkanı tarafından yöneltilmesine verilen cevapta şöyle Mahkeme başkanı tamamen doğru mu? Sanık Ali Yiğit efendim sadece orada Muzaffer Tekin’in siyah Mercedes ile geldiğini emin değildim, ben karakola söyledim Terörle şubeye söyledim ama sonra Tekirdağ’da beraber kaldığımız sürece onun Muzaffer Tekin olmadığını tamamen söyledim yani dedi. Mahkeme Başkanı Muzaffer Tekin ile hiç muhatap oldun mu şu anlattığın süre içerisinde dedi, Sanık Ali Yiğit hayır efendim orada kesinlikle Muzaffer Tekin’i görmedim, sadece benzettim efendim ama sonradan onun olmadığını anladım, beraber kaldığımız sürece dedi. Mahkeme Başkanı bu ifadende onları söylemek lüzumu niye hissettin. Sanık Ali Yiğit biri gelip öbürü gitmiştir efendim belki, yani ikisi aynı gün gelmiştir ama biri önceden gelmiştir biri sonradan gitmiştir onun için yani pek anlayamadım efendim dedi. Mahkeme Başkanın Mahmut Öztürk ile ilgili, Sanık Ali Yiğit Mahmut Öztürk ile ilgilide, Mahmut Öztürk ile Oktay Yıldırım ikisi beraber manavda bulunmamıştır hiç, efendim dedi. Yalan ve iftirayla benim burada olma sebebim Ali Yiğit’in samimi beyanlarında geçen başka bir konuysa hayalet bombaların bulunduğu iddiasıyla bahse konu yere Ali Yiğit’in gelişini doğaya aykırı bulmanız. Benden bir saat önce huzurda ifade veren Ali Yiğit’in olay yerine gidişini doğaya aykırı buldunuz, aynı yere telefonla çağrılıp giden benim benim oraya gidişimin neden doğaya aykırı bulmadığınızı gerçekten merak etmekteyim öyle ya sizinde sormuş olduğunuz gibi orada polisleri biliyorum zira oraya beni polisler arama yapacağız deyip telefonla

72

Page 73: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:73

çağırıyorlar oysa Ali Yiğit’in kurulmuş iftiralarına göre orada bulunduğu iddia edilen hayalet bombaları da ben saklıyorum ve polis telefonuyla beni arıyor ve kendi rızamla 15 dakika gibi bir zamanda oraya geliveriyorum başkanım aslında bu bütün soruların cevabıdır ama ben iki yıldır tutukluyum geçen oturumlarda dosya kapsamının sadece kağıttan oluştuğunu, bu kağıtlarında içinin boş olduğunu, bu davanın sonu olabilirse ancak taşrada kalorifer kazanı tutuşturmaya yaracağını belirtmiştim. Bu kağıt kapsamından benim payıma düşense savcılık makamına gideceğini bildiğim halde zorla yazdırdığım iddia edilen 3 sayfadan ibaret mektup diye adlandırılan ali Yiğit’in yalvararak yazdırdığı daha doğrusu siparişi öyle aldığı, yine 3 sayfa dilekçeden oluşan kağıttır. Bu kâğıdın içeriğini ben iftiraname gibi işkembeyi kübradan sallamadım. Zira o tarihte ben tutukluydum ve oradaki olayların yaşandığını sadece Ali Yiğit biliyordu o dilekçenin içeriği de vahiyle gelmemiş Ali’nin polislerle yaşadıklarıydı, burada da doğaya aykırı olan zorla yazdırdığım iddia edilen metni yazan kişiye verip göndermiş olduğum iftirasıdır. Bu metni verdiğim kişinin Ali yiğit olduğunu düşünerek bu konuyla alakalı huzurunuzda verdiği ifadeye şöyle bir göz atalım montajsız, yorumsuz ve mahkeme tutanağında olduğu gibi; avukat Yıldırım Çavuşovalı yazının neden Mehmet Demirtaş’a ait olduğunu soruyor ben bunu zaten kabul ediyorum sanık Ali Yiğit demek ki ben Oktay’ın yazısı diye veya başkası yazdı birde başkası var diye ben onu aldım, benim yazımı eğer verseydim içeriye tamamen benim yazım olduğundan hiç bir şey yani kendin yazmıştın kendi isteğinle yazmışsındır diye hiçbir şey söyleyemezdim ama Oktay’ın yazısı olduğu için veya Mehmet ‘in yazısı olduğu için onu vermek gereği duydum ve onu verdim dedi. Yani siparişi veren ya Oktay’ın yada Mehmet’in yazısın getir talimatını da vermişti. Oktay tanımadığını ve nazı geçemeyeceği için yazıyı ban yazdırdı uydurmuyorum ben bunlar huzurunuzda tutanağa geçen ifadeler Ali Yiğit ifadesi sayfa 30’da mevcut şimdi şu ağızlar doldurularak iştahla bolca sorulan baskı mevzuna da göz atmak gerekir. Ali Yiğit ifadesi sayfa 35 aynen okuyorum Avukat Seçkin Albayram efendim kendisi sürekli cezaevinde baskı ve tehdit gördüğünü anlatıyor peki o zaman kendisine soruyorum, niçin cezaevi yönetimine koğuşunun değiştirilmesi yönünde bir talepte bulunmuyor dedi. Sanık Ali Yiğit’ten el cevap bilerek isteyerek durdum tamamen bombaların konusunu öğrenmek istedim, yani kimin gerçekte buna mı ait olduğu kadarını öğrenmek istedim içlerinde kalmayı ben tercih ettim efendim dedi. sayın başkan aynı Ali Yiğit altında iki cengaver tem şube görevlisi CUMUK avukatı ve kendisinin imzası bulunan terörle şube müdürlüğünde aynı Ali Yiğit altında bu davaya baş koyduğunu belirten bir savcının mesai arkadaşı olan Cumhuriyet savcısı titrine sahip Fikret Seçen, Zabıt Katibi Müzeyyen Karakaya CUMUK avukatı ve kendi imzası bulanan İstanbul başsavcılığında aynı Ali Yiğit altında bu davada belli bir süre görev yapan hiçbir şeyi görmeden, ve göstermeden gözaltı, tutuklama, kısıtlama ve imha kararı verip tenzili rütbeyle sulh ceza hakimliğine atanan Ahmet Civelek hakimin imzası olan hakimlik ifadesinde ne dedi biliyor musunuz? Söyleyeyim bu bombaları Oktay Yıldırım’ın getirdiğini dayım söyledi buradan neden farklı bir ifade vermesinin sebebini şöyle açıklayayım huzurunuzda her ne kadar Pekgüzel savcımız hiç kimseye yapmadığı bir şekilde sanığın çok yorulduğunu aynı soruyu iki kez sorana müdahale etmeye çalışsa da önceki ifadelerinde aldığı yardımdan mahrum kalmış ve ortaya gerçekler çıkmıştır. Emin olun bu çarpıklıkların sayısını 2455’e tamamlamak mümkün iddianame bütününde değil sadece benim bölümümle alakalı olarak söylüyorum bu tür matbu hataları bizlerin tespit etmesini siz istediniz, şurada geçen her saniyeyi ömürden kayıp saydığım için çok uzatmadan ara ara dile getirmeye çalışacağım bunun sonu yok emin olun zaten öylede planlanmıştı. Kapsamın boş kağıttan oluştuğunu daha önce belirtmiştim bu alavere, dalavere laz Mehmet hapse bahsi bakın ifade metinlerinden iftiranameye küçük matbu hataları yapılarak nasıl evrim geçirilerek yazılmıştır. Ali Yiğit’in ekler8 246’da bulunan Oktay Yıldırım manavda çalıştığım dönemlerde Mehmet dayımı ziyarete gelirdi beyanı iftiranameye manavda çalıştığı dönemde dayımı ziyarete gelirdi şekline sokularak sanki beni manavda çalışıyormuş gibi gösterilmek istenmiştir. Ayna sayfanın beşinci paragrafının sonunda ise hatta olay konuştuktan

73

Page 74: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:74

sonra Oktay Yıldırımın bir daha bizim manava geldiğini hiç görmedim demek suretiyle manavın kendilerine ait olduğunu kabul etmişlerdir. Ancak ne hikmetse bu ibare iddianamenin 539. sayfasının 5. paragrafına bizim ifadesi geçmiştir. Bu tür küçük Ali Cengiz oyunlarına gözaltına alındığım saatte başlamış sevk tutanaklarında da adresim kasıtlı olarak bombaların bulunduğu iddia edilen adres yazılmıştı. Hakkımda matbu hata olarak müessir fiil ve silahla tehdit suçlarından arandığımı, sahte evrak düzenlenmişti adliye binaları sebze halimidir ki bir kasa domatesten çıkan çürükleri görmeyelim insan hayatında nefesten sonra ilk önemli şey olan özgürlüğüm 2 yıldır çalınmıştır sayın başkanım 36 yaşındayım ama hayat üniversitesinde dersime çalışan biri olarak diyorum ki böyle küçük hesap peşinde olanlar asla kazanamazlar, kazanmış gibi görünebilirler ama sonunda mutlaka kaybederler süper savcıların almış oldukları ifadeden bir bukle Ali Yiğit savcılık ifadesinde sözde şöyle demiş miş sayfa 2 sondan ikinci paragraf bu tarihten 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde ben televizyonda Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldırım’ı gördüm bu durumu dayıma sordum oda bana onlar devlet için çalışan subaylar hatta Muzaffer Tekin’in Çavuşbaşı’ndaki evinde arama yapıldığın evde bulanan silahların buranın altını çiziyorum efendim evde bulunan silahların aramada bulanamadığını söylemişti. Çünkü bu kişilerin devletin her yerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirtmişti peki iddianame denen kapsamlı kağıt blokuna bu ifade nasıl geçti okuyalım sayfa 537. 3 paragraf aynen okuyorum Ali Yiğit sorduğundan bunların derin devletin bombaları olduğunu, hatta Danıştay olayında bu bombaların Çavuşbaşı’ndaki evde olması sebebiyle bulunamadığını, Ali Yiğit’e söylemesi ve bu bombaların o olaydan kalan bombalar olduğu belirtmesi, örgütün amaçlarını bilerek bu bombaları sakladığını göstermektedir. aynı soruya ali Yiğit huzurunuzda şöyle cevap veriyor avukat Yusuf Çolak burada iddianamede şöyle bir ifade, bu bombalar Danıştay saldırısından kalan bombalar oluyor da Çavuşbaşı’nda ki evde bulunamıyor ve orda kalan bombalar oluyor diye bir ifade var iddianamede bunları siz mi söylediniz dedi. Yardım yok sanık Ali Yiğit kendi başında ve cevap bu ifadeyi kesinlikle kabul etmiyorum dedi. Ali Yiğit’in hiçbir ifadesinde yer almayan bu beyanı kendisi bile kesinlikle kabul etmezken bu ifade nereden türemiştir. Savcı bunu uydurmuş mudur? Yoksa Ali Yiğit’in bize göstermediği başka bir ifadesi mi vardır. Eğer ikisi de değilse buna da matbu hata mı denecektir. Buda bilgisayarda kayıtlıydı da yanlışlıkla mı geçti biz alıştık ama bu sorular cevap beklemektedir. Sayın başkan başka bir soru Ali Yiğit İfadesi sayfa 25 Sanık Mahmut Öztürk bizim için devlete çalışan astsubaylar diye bir tabir duymadın, duydun mu duymadın mı dedi. Sanık Ali Yiğit duydum efendim dedi. Sanık Mahmut Öztürk dayın ne dedi Mahmut, işte Muzaffer veya Oktay bunlar devlet için çalışan dedi. Sanık Ali Yiğit Muzaffer demedi bak Muzaffer’i çıkaralım dedi. Sanık Mahmut Öztürk Muzafferi çıkaralım tamam yani Mahmut ile Oktay devlet için çalışan astsubaylar dedi dedi. Sanık Ali Yiğit evet Mahmut değil de Mahmut değil efendim, Oktay devlet için çalışan devlet için yazı yazan dedi. Bende öyle bir şey demedim ama hani böyle zamanla işte doğruya doğru gidiyorsunuz 2 yılınızı alsa da yazı yazan dedi çünkü Oktay Yıldırım’ın yazı yazdığını biliyor aklında o yer etmiş sayın başkanım ben bu kasten yapılmış yanlışların düzeltilmesini talep etmeyeceğim emin olun Türkiye’nin bütün editörlerini toplasanız bu iftiranameyi toparlayamazsınız huzurda savunmama başlarken iddianamenin eksikliklerini iki kelimeyle düzeltim bu kağıt kapsamını bir esere dönüştürebileceğimizi söylemiştim hiç uğraşmadan sonuna bu eserde adı geçen kişiler ve olayların gerçekle alakası olmayıp tamamen hayal ürünüdür deyip ait olduğu yere gönderilebilir. O yer tarihin yanılmaz yargısıdır. Sayın başkanım Sokrat savunmasında doğru söylemekten daha büyük alçaklık ve ihanet yoktur demiştir. Soruşturma boyunca yaptığım itirazlar önemsenmeyip matbu cevapla tutukluluk halinin devamına denmiştir. Sizlere kovuşturma başlayalı beri doğruları anlatmaya çalışıp yaptığım alçaklıktan dolayı özür diliyorum zira bu alçaklıklar CD ile de deşifre olmuştur. Ben her oturum sonunda gereği düşünüldü demektesiniz beni 2 yıldır bu tertibin sonu ne olur diye düşünüyorum netleşen bir cevap bulamadım sayın heyet 90 celseden fazla hep gereğini düşünmektesiniz ama

74

Page 75: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:75

artık gereğini yapmalısınız ben tutuklanmamdan bu yana polis memurları, komiserlerden, komiserler baş komiserlerden, baş komiserler emniyet amirinden, emniyet amiri emniyet müdüründen, emniyet müdürü emniyet genel müdüründen onlarda bağlı oldukları bakanlıklardan takdir. Taltif, terfi almıştır herhalde geçen 2 yılda ben ne almışım esaret, zulüm, stres ama en önemlisi nedir biliyor musunuz? Değerli başkanım soruşturma Ergenekon olmuştur yetmez mi saygılarımla”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi verildi; Sayın mahkeme bugün size yazılı talebim ekinde sunduğum küçük notlardan bahsederek bir açıklama getirmek istiyorum bu açıklamamın sebebi ben hiçbir şekilde huzursuz ettiği veya sıkıntıya soktuğuna inanmıyorum bu notun ancak heyetiniz dışında salonunda bilgisi olması gerekir düşüncesiyle bu açıklamayı yapmayı düşündüm Vatan Bölükbaşoğlu’nun yapmış olduğu bu bana bir konuşmadan sonra bir not şeklinde bu açıklaması tekrar altını çizerek söylüyorum beni rahatsız eden veya sıkıntıya sokacağın düşündüğüm bir husus değil ancak zaman zaman mahkeme salonunda, zaman zamanda davanın devam ettiği süreç içerisinde ve öncesindeki kovuşturma aşamasında basın yoluyla hakkımda çıkan bazı bilgiler veya propaganda amaçlı haberlerle orantılı olarak bir yaklaşım olabilir düşüncesinde olduğum gibi şahsın gençliğinden de kaynaklanan bir şey olabilir düşüncesindeyim ancak yarın bu başka şekilde gündeme gelebilir. Akıllarda soru işaretleri oluşabilir heyetinizi de bu anlamda soru işaretlerine mahal vermemek amacıyla bunu heyetinize sundum ancak gerçekten ben doğrudan butik çalışma şeklinde yönlendirilmiş de olsa bu davanın içerisine zaman zaman gizli tanıklar olsun bazı açık tanıklar olsun bu butik çalışma tarzında yaklaşımlarla yönlendirilip hakkımızda olumsuz şeyler söyletilebiliyor. Bu şahsında ilerde böyle bir ihtimal dahilinde bir beyanı olabileceği gibi aynı şahsın bu devam eden dava kapsamında sanıkların herhangi birisi tarafından da benzer şekilde yönlendirmiş olabileceği ihtimalde olabilir diye söylüyorum bunun dışında ekleyeceğim başka bir şey yok ancak gerçekten beni rahatsız eden biraz sıkıntıya sokan bir durum değil bir istihbarat elemanı olmaya çalışan bu genç arkadaşın buradan bana gitmeden önce vermiş olduğu bir not daha çok kendisini yerli bir milli bir istihbarat servisinin değil, yabancı bir istihbarat servisine ait görmeye çalışması, orayla ilişki kurmak isteği bana çok samimi gelmedi bunun altını çizmek istiyorum saygılarımla teşekkür ediyorum”

Sanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi; yüce mahkemenize saygılar sunuyorum ben fazla uzatmayacağım geçen hafta aldığınız bir karar cezaevine yazılması gereken kararın yazıldığını ve bana müdür muavininin söylediklerini aktarmak istiyorum bizim cezaevleri yönetmeliği ve tüzüğü farklıdır. Mahkemenin aldığı karar bizi ilgilendirmez biz istirahatlı olanları çıkartmıyoruz 1,5 saat hafta içi ve Çarşamba günleri ziyaret olduğu için çıkarmıyoruz, cumartesi Pazar da bazen görevli gelirse çıkarıyoruz gibi böyle ipe sapa gelmez hiçbir şekilde bilgisayarlardan kullanamıyoruz bunu belirtmek istiyorum bu belki benim özel gibi gözüküyor ama aslında özel değil tamamen savunmaya yönelik mahkemenin bizi bundan dolayı koruması gerektiğin inanıyorum çünkü şartlarımızın, savunma şartlarımızın örneğin bugün verdiğim bir dilekçe yeni gördüm başka işçi partisi genel başkan yardımcısı tahliye olan Ferit İlsever beyin klasöründe de var aynısı benim klasörümde de var aynı yerden gelmiş ben ordan bir tane print edebildim bir yarım saat vaktim vardı. Onun haricinde sayın başkanım savunma yapmak istiyoruz ama inanın 7 bin, 8 bin klasör var ve bunları açmak, bunlara bakmak çok zor ve zaman vermiyorlar 1,5 saat dedikler yer zaten gidişiniz, çıkış ikinci kat ve uzun bir yer gidiyorsunuz kapı açılacak, üzeriniz aranıyor, tekrar aranıyor ışıkları yakacak imza attıracak bilgisayarı açacak, ceyran kesiliyor o 1.5 saate 3 kere ceyran kesiliyor bir bilgisayarın ceyranı kesildiği zaman tekrar kendini teyit edebilmesi için isterseniz deneyin en az 7 dakika gerekir. O programı açıp tekrar oturabilmeniz için 3 dakika daha yani hesap ediyorum 12 dakika falan Word dosyasını bulabiliyorsunuz o CD’lerin içinden ve o bizi burada savunma yapmaya güç durumda bırakıyor yapamıyoruz elimizle yazıyoruz sayın başkanım bakın bunlar hep elim yazdığım yüzlerce

75

Page 76: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:76

sayfalar bunu yazıyorum avukatımız geliyor alıyor gidiyor İstanbul’a sekreterimiz bunu yazıyor bazı yerlerini çiziyor bunu anlamadım diyor örneğin Ali Kemal kim onu yazmamışsınız diyor işte tekrar geliyorlar 1,5 saatlik yoldan tekrar ondan sonra 1 hafta sonra aynı yazı tarihlerine dikkat ederseniz size sunmam için verilen yazı hükmünü yitiriyor o öyle olacağına bizim bu yasal hakkımız bilgisayardan herhangi bir oyun falan oynamayacağız herhangi bir şekilde müzik falan dinlemeyeceğiz sadece “

Mahkeme Başkanı " yasal hakkımız derken bilgisayarla yasal hak nedir”Sanık Hayrettin Ertekin “ siz mahkemeniz karar verdi sayın başkanım “Mahkeme Başkanı " efendim o kararları zorlamayla efendim mahkemenin verdiği kararlar

tamamen zorlama kara cezaevinin içerisine karışmak mahkemenin hakkı değil aslında biliyor musunuz? Cezaevinin içerisine, kapının içerisinde mahkemeyle ilgimi şunu şöyle yap, şunu şurda oturt, şunu yok öyle bir şey yani bunu müvekkillerinizde bilir, avukat olan kişiler bilir hepsini”

Sanık Hayrettin Ertekin “ sayın başkanım 8 aydır ben bu taleplerimle siz karar aldınız”Mahkeme Başkanı "bu yapılan şeyler zorlamayla ancak bu kadar bu kadar oluyor “Sanık Hayrettin Ertekin “ yani başka yapacak bir şey yok mu sayın başkanım bir

bilgisayar koyalım buraya sadece bir bilgisayar benim arzum “Mahkeme Başkanı " bunu böyle karşılıklı tartışmayla değil olmaz yok yani bizim içeriye o

şekilde yapma bir şey talimat verme şansımız yok kendi cezaevinin iç şartları kendi yasası, yönetmelikleriyle uygulanır “

Sanık Hayrettin Ertekin” sayın başkanım Türkiye Cumhuriyetinin kanunları bu cumhuriyetin her yerinde geçer benim bildiğim 18 tane cezaevinde bilgisayar var ve şahısların odalarında var isim isim sayayım mı size sayın başkanım var olmasa ben bunu talep etmeyeceğim hatta PKK militanını Türk askerine silah çekenin odasında laptop var, internet var bunumu söyletmek istiyorsunuz sayın başkanım ben olmayan bir şeyi istemiyorum Çanakkale’de 3 tane kişinin odasında bilgisayar sistemi var”

Mahkeme Başkanı " onları yazın bakanlığa bildirin onları”Sanık Hayrettin Ertekin “ yazdım efendim yazdım”Mahkeme Başkanı " ne dediler size “Sanık Hayrettin Ertekin “ gelmedi cevap hiçbir cevap gelmedi bildirdim dedim ki orda

varsa neden bizde yok bu cezaevlerinin yönetmeliği bize uygulanıyor da Ergenekon diye oraya uygulanmıyor ben ona isyan ediyorum mahkemeniz çok iyi niyetli bir karar aldı bu çok iyi niyetli kararınızı istismar ediyorlar onu anlatmaya çalışıyorum sayın başkanım biraz dirayetli olmanızı talep ediyorum. Mahkemenizin kararını hiç kimse karşı çıka bilmemeli ben bile boynumu vereceksem verebilmeliyim ben onun için konuşuyorum, sizin kararınız için konuşuyorum başka bir şey ısrar etmiyorum kendim içinde bir şey istemiyorum bütün arkadaşlarımın ayın derdi var aynı sorunu var. Ama ben bu konudaki arkadaşlarım bu yetkiyi, bu sözü bana verdikleri için ben bunu talep ediyorum çünkü ordaki tesise gelen araçları falan ben dizayn ettim, ben kurdum, ben organize ettim şimdi o söz bende olduğu için oraya geçtiğimiz zaman arkadaşlara hayrettin bey yine çalışmadı, printer gelmedi, şu gelmedi bende size bunu derdimi anlatıyorum kabul etmeyebilirsiniz doğrudur ama bunlar bizim savunma haklarımızdır. Silahların eşitliği haklarıdır bugün dijital ortamda çalışıyoruz bu yarın bozma sebebidir. Avrupa insan hakları mahkemesinin bu yönde verilmiş yüzlerce kararı vardır. Sayın başkanım ben illegal bir şey istemiyorum sadece kâğıdımızı elle yazacağımıza print edelim size daha düzgün evrak sunalım silebiliyoruz, ordan oraya aktarabiliyoruz bugün yüce mahkemeniz bana CD verdi bir 6 tane CD talep ettim hemen verdiniz ben bu CD’leri şimdi giderken cezaevine bırakıyorum 10 sonra bana geri getiriyorlar önce kendileri bakıyorlar önce kendileri bakıyorlar ne var diye 10 gün sonra geldiği zaman diyorum ki buna bakmak istiyorum birde ben çıkabilir miyim? Efendim çıkamazsın niye haftada 1,5 saat çıkarsın 1,5 saatin 10 dakikası kullanabiliyorum 10 dakikası oda ya kartuş olmuyor, ya

76

Page 77: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:77

ceyran kesiliyor cezaevinde 4 nolu cezaevinde kalıyorum arkadaşlar dinliyorlar ben bu feryadımı yüce mahkemenin bir karara bağlamasını talep ediyorum başka bir talebim yok sayın başkanım

Mahkeme Başkanı " nasıl bir karar istiyorsunuz mahkemeden hala bunu ben anlamış değilim, siz anlamıyorsunuz yahut nedir yani benim anlatmak istediğimi anlayamıyor musunuz? Mahkeme yetkisinin fazlasını kullandı bu konuda bundan fazlasını kullanma şansı yok mahkemenin “

Sanık Hayrettin Ertekin “ Peki sayın başkanım bir karar alıp da şurdaki odaya bir bilgisayar getirsek biz kursak olmaz mı sayın başkanım “

Mahkeme Başkanı " efendim zapta geçin onları tamam bitirin”Sanık Hayrettin Ertekin “Peki bundan sonraki talebim sayın başkanım benim dosyamın

tekrar incelenerek iddia edilen bugün avukat beyinde söylediği gibi tüfek, tüfek dediği çalışmaz, paslı, 150 yıllık bir antikacıdan alınıp bir elbisenin üzerine konmuş herhangi bir şey değildir o çalışan falan değildir. Tek bir kırma tüfek dedikleri tüfektir. Bir şahit vardır onu nerden aldığımı 75 TL’ye aldım bir şahit vardır Kenan onu dinletmek için tanık 3 kere geldi buraya daha sonra dinlenmesine karar verdiniz tabancam ruhsatlıdır. Ruhsatı size sundum emniyetten getirdim antika toplu silah, tabanca 9 mm o ruhsatlıdır sayın başkanım ruhsatı vardır yüce mahkemeye sundum, muşta dedikleri bugün söylediği, plastiktir, herhangi bir şey değildir. Burda getirdim savunmam sırasında kırdım gördünüz muşta budur. Oda bana ait değildi oğlumun işyerinden alınmıştı, telsiz dediler telsiz bana ait olmayan teknenin ruhsatlı telsizini sökmüşler getirmişler o teknenin şuan zaten kanun değiştiği için oda suç değil onun haricinde benim neyle suçlandığımı ben bilmek istiyorum sayın mahkemenin bunu bana lütfen açıklamasını istiyorum efendim ben neyle suçlanıyorum ben darbe falan bu konularla ilgili hiçbir soruda sorulmadı hakkımda böyle bir iddiada yok çünkü ben demokratik cumhuriyetin son derece savunucusuyum ve seçimle gelmiş iktidarında her zaman arkasındayım ve yanındayımdır. Demokratik haklara o kadar saygılıyımdır onun haricinde benim kimseyle hiçbir kimseyle irtibatım olmadığı gibi iddia edildiği gibi medya konusu dediği gibi benim televizyon kanalımı, gazetemi burada bilen yok adresini değil adını bilen yok çünkü yeni kurulmuş hiç bu işlerle alakası olmayan sadece müzik yayınlayan, film yayınlayan bir kanal yani bir haber yayınlayan herhangi çıkıp ta konuşan bir kanal değil şuanda kanal faaliyette değil onun haricinde benim herhangi bir yazım, her hangi bir kişiyi suçlayan, herhangi bir telefonla görüştüğümde birine darbe yapın falan varsa bir tane var bir konuşmam şu Diyarbakır belediye başkanının işte lanet olsun kafasına sıkmak lazım diye bir konuşmam var onu da izah ettim savunmamda oda o gün bir bomba patlamıştı bir yarbay arkadaşımın çocuğu yaralanmıştı tanıyordum kendisini harp akademilerinden o üzüntüyle ordaki kolordu komutanıyla konuşurken ağzımdan sarf etmişim oda keşke etmeseydim ama ben illaki o kişinin kafasına sıkacaksın falan anlamında söylemedim sayın başkanım o yüzden beni tutuyorsanız lütfen bunu belirtin benim çünkü sağlığım çok yerinde değil ve niçin burada olduğumu bilmiyorum saygılar sunuyorum tahliyemi talep ediyorum”

Sanık Erkut Ersoy söz istedi verildi; tahliyemi talep ediyorum teşekkür ederim”Sanık Mehmet Fikri Karadağ söz istedi verildi; sayın başkanım yaşınız müsait inşallah

torunuz vardır ben torunum 29 Kasım 2008’de doğdu 7 ayından 1 hafta aldı hala göremedim inşallah siz gittiğinizde cumartesi Pazar dahil güzel güzel oynarsınız uygun görürseniz bende oynamak istiyorum artık, gidip koklamak istiyorum söylemeyeyim söylemeyeyim dedim ama artık onu da söylemek zorunda kaldım dilekçemi zatıalinize arz ettim okudunuz o konuda fazla bir şey söylemeyeceğim yalnız şu Samanyolu televizyonunu, ATV her Allah’ın günü akşam haberlerini dinlerken en az 50-60 defa karar almanıza rağmen gene hala diyor ki Ergenekon terör örgütü bari Ergenekon örgütü dese ona da razıyız fakat boyna Ergenekon terör örgütü diye söyleyip duruyor sanki mahkemenin kararına meydan okuyorlar zatıaliniz yokken sayın heyetinize arz etmiştim Allah rızası için şu mahkemenin kararını uygulatın şunlara bir ikaz edinde ne yaparsınız bilmiyorum kanunu yolu denir. Rtük’ten mi gider yoksa başka bir ikazınız mı olur. Beni çok

77

Page 78: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:78

üzüyor zoruma gidiyor, mahkeme kararına rağmen meydan okurcasına dilediği gibi bağıra bağıra söylüyor. O tarifi imkansız çirkin sesiyle birde Sevgili başkanım bir şey söylemek istiyorum ben esas inşallah alınmazsınız esas Osmanlı imparatorluğunu yıkan nedir biliyor musunuz? Devletin efendim fetihleri gitmiş, mali durumu bozulmuş filan onlar değil esas Osmanlı imparatorluğu dünyanın en güçlü imparatorluğunu yıkan adaleti şahsı menfaatlerine alet eden kadılardır. Çünkü Osmanlı imparatorluğunun bakiyesi olarak Türkiye Cumhuriyetini kurmadan önce Gazi Mustafa Kemal Erzurum’da ve Sivas’ta hep mandacılarla muhabere etmişti onlarla savaşmıştır, becelleşmiştir. 12 gün mesela Sivas’ta 14 günlük kongrenin 12 günü manda ile geçmiştir. Niçin biliyor musunuz? O mandayı isteyenler bu memlekette haklarını alacakları tek bir makam, tek bir kadı bulamayacaklarını çok iyi bildikleri için Allah rızası için bu adaletin elinizdeki kılıcının ne kadar keskin olduğunu en iyi siz biliyorsunuz şu kılıcı yeterince laik olduğu şeklide bir kullanın şu Ergenekon tertipçilerinin hepsine bu sarmalıdan kurtulmak için şu düğümü o kılıcın kudretiyle bir kesin bir parçalayın da şu Türkiye Cumhuriyetini rahatladın saygılarımla”

Sanık Mehmet Adnan Akfırat söz istedi verildi; 12 Haziran 2007 günü Ümraniye asayiş şubede saat 19 civarında gülerek bir polis şefi soruşturma Ergenekon olsun da sinkaf ederim hakimi savcıyı diyor ve arkasından da gülüyor. 12 Haziran 2007 henüz Ergenekon soruşturması adı verilmemiş bu 1536 sayılı soruşturmaya kamuoyunda böyle bir Ergenekon diye bir örgüt olduğu konusunda Danıştay saldırısı sonrasında bir takım yayınlar yapılmış ancak böyle bir adli süreç başlamış değil, şimdi soruşturma Ergenekon olsunda lafı sonunda soruşturma Ergenekon oluyor ve soruşturma Ergenekon olduktan sonra Türkiye de kanun, hukuk, anayasa, adalet, hakim, savcı bunların hiçbirisinin bir hükmü kalmıyor. Biz bu 2 yıl içinde soruşturma Ergenekon olunca bunun yansılamalarının ne olacağını görüyoruz peki bu polis şefe neye güvenip, neye dayanıp bunu söylüyor bu aslındı o konuşmada burada mahkeme salonunda izlediğimiz CD’de var ağzını doldura doldura bunun arkasında Genelkurmay başkanı var ve onu söyleyen Genelkurmay başkanına, Türk silahlı kuvvetlerinin komutanına ağza alınmayacak küfür ediyor 20 tane polis var, 20 tane polisin huzurunda bir polis yetkilisi Genelkurmay başkanını bütün olayların arkasında olan kişi diye tanımlıyor onla da yetinmiyor Genelkurmay başkanlığı var diyor Genelkurmay var diyor bunun arkasında genelkurmay başkanına da toplumu geriyor diyor bir başka biriside diyor ki işte bilmem ne çocuğu bu aslında bunların yani bu tertipçilerin arkasındaki kuvveti açıklayan, ortaya koyan çok önemli bir gösterge şimdi bu Ergenekon olsunda düşündüm Ergenekon olunca ne oluyor. Bizim çocukluğumuzda mandrake diye bir çizgi roman vardı bu mandrake abra kadavra deyince bütün fiziki ortamlar değişir ve olağan üstü bir güce ulaşırdı ordaki mandrake gerçi mandrake hep yanlışların üzerine giderdi, doğruları gerçekleştirme ama bu abra kadavra gibi bir şey Ergenekon olunca abra kadavra oluyor. Abra kadavranın sonucunda diyelim ki savcılar iddianameyi yazar diyor ceza Türk Ceza kanununda ceza muhakemeleri kanununda savcılar iddianame hazırlar diyor iddianamenin unsurları şunlar olur diyor ama mahkemenizin kabul ettiği iddianamede yazıyor 3 yerinde şube müdürlüğümüz tarafından hazırlanan diyor bu iddianameyi polis yazmış yada o soruşturma Ergenekon olsun da sinkaf ederim hakimi savcıyı diyen kuvvet yazmış bunu aslında duruşmada bulanan savcılarda bir biçimde kabul ettiler şöyle kabul ettiler bu iddianameyi kendilerinin yazmadığını dediler ki hukuki değerlendirme dışındaki bölümler ilişkin sorumluluk kabul etmiyoruz. işçi partisi genel başkanı sayın Doğu Perinçek’in avukatlarının başvurusu üzerine yaptıkları yanlışlıklara dair verdikleri cevapta hukuki değerlendirme dışındakileri sorumluluk olarak üstlenmiyorlar buda işte soruşturma Ergenekon olursa ne olacağını gösteriyor burda da bir abra kadabra var. Peki, hukuki değerlendirmeyi esas alalım hadi iddianamede abra kadavrayı gördük kovuşturma sürecinde de abra kadavra oluyor buna kuşkusuz mahkeme heyetiniz olup olmadığın dair kararlarıyla, eylemleriyle karar verecek ve gösterecek şimdi benim hakkımda hukuki değerlendirme kısmında 1651. sayfada 3 tane suçlama var 15 aydır tutukluyum bu benim tutuklanmama ve 15 aydır tutukluluğumun sürdürülmesine gerekçe yapılan 3 tane suçlama bu

78

Page 79: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:79

suçlamalar Ergenekon terör örgütünün yapılanması içerisinde örgütün hiyerarşik yapısında görüşülmek üzere raporlar hazırlayıp Ergenekon terör örgütüne sunduğu, bunu kim söylüyor. Tuncay Güney söylüyor yani bu beyanın Adnan Akfırat’ın rapor hazırlayıp sunduğu veya iddiası Tuncay Güney’e ait 1. madde bu benim tutuklanmamın ve tutuklu kalmamın nedeni 1. maddesi bu örgütün talimatlarıyla kurulan ulusal kanalda yönetim kurulu üyesi olan şimdi örgütün kararlarıyla ulusal kanalın kurulduğu da Tuncay Güney’in beyanı iddianameye yazmışlar işte örgüt kararıyla Yeditepe iletişim A.Ş kuruldu diyor mahkemenize ibraz ettik Yeditepe iletişim A.Ş. 1994 yılında kurulmuş daha Ergenekon yeniden yapılanma bilmem ne filan yok yani örgütle bir alakası bulunmuyor Tuncay Güney’in beyanı üçüncüsü de bu iddianamede 1651 bu soruşturma Ergenekon olursa nasıl bir iddianame yazılacağının bir örneği işçi partisinde merkez karar kurulu üyesi olduğu hususlar göz önüne işçi partisi merkez karar kurulu üyesi olmak Ergenekon terör örgütü üyeliğinin kanıtı olarak gösteriliyor. Şimdi Tuncay Güney’in iki beyanı var Tuncay Güney’in iki bayanına ilişkin mahkemeniz bir karar bir ara karar verdi. Tuncay Güney’in ses CD’leri, MİT müsteşarlığından geldi ve mahkemeniz Tuncay Güney’in bu sorgulamasının baskı altında yapıldığı sonucuna vararak savcılığa suç duyurusunda bulundu bu aslında Tuncay Güney’in beyanlarının geçerli olmayacağı zaten hukuken geçerli değil ama mahkemeniz nezdinde bunun bir geçerliliğinin olmadığı şeklinde anlamak mümkün bu verdiğiniz ara kararda iki Tuncay Güney’de çıktı televizyonlarda ben bunların hepsini işkence altında söyledim hiçbirisin kabul etmiyorum, Roma’yı da yaktın deseler kabul edecektim ama hiçbirisi doğru değildi. İki bu Tuncay Güney’in beyanlarına dayanarak MİT müsteşarlığının hazırladığı bir MİT şeması ve raporu var bu iddianamenin yani soruşturma Ergenekon olsunda denilen iddianamenin 50 sayfasında MİT’in yolladığı bu şema ve rapor bu örgütün varlığının en önemli delili olarak gösteriliyor iddianamede 50. sayfada MİT müsteşarlığı ile bu gizli örgütlenmeyi tespit etmiştir ve şu şekilde bir şama rapor hazırlamıştır. Ne oldu önce MİT müsteşarı Şenkal Atasagun dedi ki saçma sapan hatırlayacaksınız ben burada sorgumda dedim ki bu dava gelmiştir. MİT’in Ergenekon şemasına dayanmıştır. Bu şemayı yapmak suçtur, bu şemayı hazırlayanlar suçludur. Bizde işçi partisi olarak bu suçu işleyenlerin savcısıyız bunu sonuna kadar takip edeceğiz partimizin genel başkan yardımcısı avukat Sayın Hasan Basri Özbey Ankara Cumhuriyet savcılığına başvuruda bulundu suç duyurusunda bulundu savcılık soruşturma açmaya gerek gördü başbakanlığa izin için başvurdu bunun üzerine Şenkal Atasagun Sayın Şenkal Atasagun olumlu bir tutum aldı dedi ki başbakanlık izin versin ben geleyim, açıklayayım o zamanda saçma sapandı, bugünde saçma sapan geçen günlerde siz mahkemenize sunduk başbakanlığının Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma izni verilmemesine ilişkin yazdığı yazıda da hiç gerek yokken o yazıda bir kamuoyuna bilgi vermek anlamında taşıdığı kanaatinde olduğum değerlendirme var bu rapora dayanak gösterilen Tuncay Güney’in mülakatı ve bugün mahkemenizin bizlere sunduğu işte dayanak yapılan 7 CD’deki bilgilerin bilgi kirliliği ve maksatlı propaganda izlenimi verdiği başbakan Tayyip Erdoğan imzasıyla sabit hale gelmiştir. Yani bu MİT şemasında bu yargılamada bir geçerliliği yoktur. Gerçi her ne kadar mahkemeniz bu şemayı açmadı bu şemada ismi açık olan 6 kişiden birisiyim ben yani o ismi açıklanmayan şemada yer alan diğer isimleri onların şeref ve haysiyetleri koruma gerekçesiyle açıklamadınız ama biz açığız başındanız savcılar açmışlar yollamışlar o şekilde de yayınlandı ben bu davanın nasıl bir abra kadavra yani soruşturma Ergenekon olursa ne olacağını bütün kamuoyu tarafından bilinmesi ve savunmam açısından bu şemanın açılmasını talep ediyorum siz iki kez açıklamada bulundunuz aydınlık dergisinde yayınlanan şemayla MİT’in yolladığı şema arasında farklar var diye çok büyük farklar var dediniz; kusura bakmayın ama sayın yargıç, sayın başkanım karartma yapıyorsanız açıklayacaksınız. Şemanın tamamını açıklamanız lazım ki kamuoyu karar versin ikisinin arasında ne fark var görsün gerçekler ortaya çıksın bunu geçiyorum bu şema faslı bitmiştir. Dolayısıyla benim hakkımdaki iki suçlama Tuncay Güney’in beyanlarına dayanan benim bu tutuklu kalmama neden olan örgüte

79

Page 80: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:80

rapor yazdığım ve örgütün talimatıyla kurulan ulusal kanalda yönetim kurulu üyesi olduğum iddiaları olgularla, başbakanlığın yazısıyla, MİT müsteşarının açıklamasıyla, MİT’in yolladığı yazıyla açığa çıkmıştır. Üçüncü konu var işçi partisinin merkez karar kurul üyesi olmam bunun bir tutuklama nedeni yada tutukluluğu sürdürme nedeni olmayacağı, mahkemenizin benimle aynı konumda olan işçi partisi merkez karar kurul üyesi Sayın Serhan Bolluk hakkındaki verdiğiniz tahliye kararıyla zaten ortaya çıktı yani işçi partisi merkez karar kurulu üyesi olmak tutuklanmak için zaten böyle bir şey olamaz bizim anayasamıza, kanunlarımıza, insanlığa, vicdana her şeye aykırıdır böyle bir şey ama mahkemenizde bunun bir neden olmadığını gösterdi. Peki şemada ismim açık diye onun için mi burada tutukluyum onunda çelişen kararı var mahkemenin semada ismi olan Sayın Sami Hoştan’da tahliye oldu. E dolayısıyla nedir benim tutuklu kalmamı sağlayan şey kuvvetli şüphe, kuvvetli şüphe ne şimdi bu kuvvetli şüphe meselesinde sonunda iş şuraya geliyor şimdi bugün işçi partisi genel başkanı sayın Doğu Perinçek mahkemenize sundu Ekim 2000 başbakan sayın Bülent Ecevit’e partimizin verdiği bir dilekçede, bir başvuruda MİT müsteşarı dönemin MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’un 20 Şubat 2000 tarihinde MİT antetli resmi yazısıyla açılması var. Aydınlıkta ve işçi partisiyle mücadele edeceğiz diyor gerekçe olarak ta aydınlığına 13 Şubat tarihli 13 Şubat 2000 tarihli aydınlıkta çıkan MİT’te Hizbullah temizliği haberini gösteriyor. Affedersiniz 20 Şubat’ta MİT’te Hizbullah temizliği 13 Şubatta da aynı şekilde MİT kontur terör merkezinden büyük temizlik diye haber var. Bu iki haber yani MİT müsteşarının mücadele edeceğiz dediği iki haberin yazarı benim bu haberler benim tarafımdan yayınlanan, kaleme alının MİT’in yalanları kitabında bulunuyor. Mücadele edeceğiz diyor mücadele edeceğiz tarih dikkat çekici Tuncay Güney’e Şubat 99’da 10 yıllık Amerikan vizesi verilmiş, Temmuz 2000’de Tuncay Güney Amerika’ya götürülmüş ona grin kart oturma, çalışma müsaadesi verdirilmiş ve Tuncay Güney bu 20 Şubat 2000 tarihinde harıl harıl şimdi bu iddianamede Ergenekon dokümanı denilen belgelerin hepsini ortalığa dağıtıyor. Bunları da MİT müsteşarlığının bilgisinde niye çünkü MİT mahkemenize de yazı yolladı Tuncay Güney dikkat çeken ve takip edilen birisidir. Onları takip ediyor yaptıklarını biliyorlar. 24 Ekim 2000’de Tuncay Güney hakkında İstanbul istihbarat şube teknik takip başlatıyor mahkemeden karar alıyor. Bu dağıtılan CD’lerin içine bakıyoruz strateji grubu yeni diye adlandırılan CD’deki Ergenekon dokümanı diye adlandırılan yani bunların hepsi aslında tertip amacıyla üretilmiş baştan itibaren böyle bir tertipte kullanılmak üzere yaratılmış olan şeyler bunların hepsinin oluşturulma tarihi 30 Mart 2000, 28 Mart 2000, 1 Nisan 2000 hepsi aynı tarihte oluşturulmuş 18 tane belge ki işte Ergenekon örgütünün varlığı diye neden diye gösteriliyor bunların hepsi aynı tarihte oluşturulmuş. Oluşturulma tarihleri bunlar oraya götür, burda da deniyor ki strateji dergisinin arşivi, strateji dergisinin arşivi falan yok yani strateji dergisi burada genel yayın yönetmeni Ümit Oğuztan’da açıkladı Sayın Oğuztan 8 ay yayın yaptı sonra kapandı öyle arşiv falan yok bu strateji grubu yeni denilen şey aslında bu Ergenekon tertibini düzenleyen merkezin arşivi bu aslında ortaya çıkmış durumda bu bir tertiptir bunların hepsinin aynı tarihte oluşturulmuş olması da tertibin önemli kanıtlarından birisidir. Ve bunun sonunda 2 Mart 2001 günü Tuncay Güney pazarlıkla anlaşmalı bir şekilde gözaltına alınıyor. 2 Mart gecesi istihbarat şubeden polisler geliyorlar ona ne söyleyeceklerini dikta ediyorlar, ezberletiyorlar onun sonucunda da bildiğiniz mülakat ortaya çıkıyor bu mülakatın o baskı ve işkence seslerinin olduğu olan kısımda da olan söyledikleriyle daha sonra keyifli polislerle yağlı ballı olan şeylerinde ki farlılığı da daha önce söz alarak ifade etmiştim bunların arasında ciddi farklar var orda gerçekleri söylüyor Tuncay Güney ağlamaklı bir şekilde ama daha sonra anlaşmalı bir şekilde ne isteniyorsa onları filan hepsini söylüyor Tuncay Güney anlatıyor ve oralarda bunu bir yönlendirme tertip olduğu da herkes izleyen herkes tarafından anlaşılıyor efendim sonuç olarak soruşturma Ergenekon olunca ne olacağını gördük kovuşturmanın de Ergenekon olduğu durumunda bu ortaya çıkıyor bu abra kadavra durumuna son vermenizi arz ediyorum tahliyemi talep ediyorum benim tutuklu kalmamı gerektiren, dayanacak, hukuki, adil hiçbir şey yoktur yani MİT müsteşarlığının mücadele

80

Page 81: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:81

edeceğiz dediği haberleri yazdığımız için buradayız bunun için Ergenekon yani o MİT müsteşarlığının işbirliği yaptığı CIA içindeki ekibin seçtiği hedef olarak buradayız tahliye olmamız için onlardan herhangi bir işaretin, bilginin gelmesi gerekmemektedir. Mahkemeniz kanunlara uyarak adaletin gereğini yerine getireceğine inanıyorum saygılarımı sunuyorum “

Sanık Ümit Sayın söz istedi verildi; sayın başkanım yaklaşım 16 aydır tutukluyum tutuklu olmamın nedeni sözde Ergenekon terör örgütüne üye olmak ve halkı silahlı isyana tahriktir. Üyelik konusunda hukuki değerlendirmede sunulan en başta gelen deliller, kanıtlar birkaç kişiyle bir kafede oturmamdır. Oktay Yıldırım, Zekeriya Öztürk ve Behiç Gürcihan, Behiç Gürcihan tahliye olmuştur onun hakkındaki kuvvetli şüphe kalkmıştır. Orhan Tunç’ta tahliye olmuştur en fazla telefon konuşmam Orhan tunç’ladır birlikte olmam Orhan Tunç’ladır ondaki kuvvetli şüphede kalkmıştır tahliye olmuştur. Bu sırada Yargıtay’ın 8. Yargıtay dairesinin 3. defa verdiği karar yayınlandı içtihat oluşturmak üzere karara göre telefon konuşmaları başka delil olmadıkça tutuklama yada hüküm için bir kanıt olarak kabul edilemez dendi gazetelerde de yayınlandı bu telefonlara 4-5 kişiyle konuştuğum 4-5 kişilik gruba konuştuğum ikili telefon konuşmaların halka isyana tahrik olamayacağı ortadır. Benim hakkımda da etrafımdaki herkes tahliye olmuştur. Benim hakkımda da kuvvetli şüphenin kalkması gerekir artık lütfen dosyamı ya da benimle ilgili belgeleri tekrar inceleyiniz tahliyeme karar veriniz teşekkür ediyorum”

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi; efendim bu savcıya celp edilip savcıda ifadesi sırasında Doçent Ümit Sayın’dan sorulmasını talep ediyorum savcı işçi partili Ergenekon davası sanıklarının ne yaptığı vesaire gibi soruları olmuş mudur? ve bu sorulara ne cevap vermiştir bunun zapta geçmesini talep ediyorum”

Sanık Ümit Sayın “ Sayın Zekeriya Öz beni bu Yener Yermez ve zihin kontrolü konularından bilgilenmek için çağırdı bende gerekli bilgileri verdim kendisine Yener Yermez davası zaten Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi tarafından geri yollandı Zihin kontrolü konusunda artık açıklığa kavuşmuştur herhalde Sayın Haşıloğlu’nun Erkut Ersoy’a sorduğu soruyu ben yanıtladım geçenlerde böyle bir şey yapılamaz uzaktan zihin kontrolü diye bir şey yoktur. yakından bile yapılamaz onun haricinde sayın Zekeriya Öz işçi partisiyle ilgili birkaç soru sordu bana bende fazla bilmediğimi, bu konuda fazla dikkatli olmadığımı belirttim hepsi bundan ibaret “

Mahkeme Başkanı " ne sordu”Sanık Ümit Sayın “ne yapıyorlar, ne ediyorlar şeklinde”Mahkeme Başkanı " ne yani cezaevinde mi?”Sanık Ümit Sayın “Cezaevinde konuşuyorlar mı? Toplanıyorlar mı? Herhangi bir şey

duydun gibi falan gibi sordu öyle fazla detaylı bir soru yok yani “Mahkeme Başkanı " peki bunu siz kendiniz gittiniz müracaat ettiniz “Sanık Ümit Sayın “ben sözlü olarak müracaat etmiştim bu Yener Yermez’in zihin kontrolü

ile ilgili bilgi vermek istiyordum kendiside çağırdı beni “Mahkeme Başkanı " o Yener Yermez hakkında daha önce bilgi vermediniz mi?Sanık Ümit Sayın “Hayır kendisine daha önce hiç bilgi vermedim, beni hiç çağırmamıştı “Mahkeme Başkanı " yani daha önce mahkemeye gitmediniz mi? Yener Yermez ile ilgili bir

mahkemede ifadeniz alınmadı mı? Beyanda bulunmadınız mı?”Sanık Ümit Sayın “Hayır alınmadı o Bakırköy Ağır Ceza beni çağırmadı, beni çağırmaya

gerek duymadan geri reddetti Ergenekon’a birleştirilmesini evet”Mahkeme Başkanı " kendiniz isteğinizle gittiniz”Sanık Ümit Sayın “evet isteğimle gittim”Mahkeme Başkanı " başka kimseyle başka ne soruldu size”Sanık Ümit Sayın “işte buradaki insanlarla ilgili bir iki soru sordu Mustafa Dönmez’in Emin

Gürses ile bağlantısı var mı şeklinde bir soru soruldu”Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu” yemek salonunda anlattıklarını anlatmasını

söyler misiniz yemek salonunda çok farklı şeyler anlatıyordu herkese “

81

Page 82: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:82

Sanık Ümit Sayın “yok canım farlı şeyler değil bunları anlattım. Emin Gürses’le ilgili işte bir Mustafa Dönmez’i sordu onun öğrencisi olduğunu söyledim derslerine geldiğini söyledim bunun haricinde fazla bir şey söylemedim fazla bir şey yok çünkü “

Mahkeme Başkanı " başka söylemek istediğin bir şey var mı?”Sanık Ümit Sayın “yok şuanda yok tahliyemi talep ediyorum”Sanık Doğu Perinçek “ efendim içerde yemekte Yargıtay krokisi, Yaşar Büyükanıt’a

suikast gibi bu kovuşturmayla doğrudan doğruya ilgili olarak işçi partililer bunları yaptı mı vesaire gibi sorular sorduğunu ve onlara da cevaplar verdiğini Ümit Sayın söylemişti ve Mustafa Dönmez olayı olsun, Emin bey olsun, bizim buralarda ne yaptığımız vesaire bunların hepsi artık kovuşturma aşamasında olan bu davayla ilgili sorular yani kesinlikle sizin yetkiniz ve denetiminiz altında olan bir kovuşturmaya bu şekeldi bir savcıya yakışmayan surette orada neler yapıyorlar, kimlerle toplanıyorlar falan bunu emniyette polis bile sormaz o konuda da bu Yargıtay krokisi vesaire konusundaki bize anlattıkları”

Mahkeme Başkanı " efendim başka konuşmak istemedi“Sanık Doğu Perinçek hayır hatırlamadığı için olabilir”Mahkeme Başkanı "o zaman başka anlatmak istediğiniz bir şey var mı demiş anlatmamış“Sanık Doğu Perinçek “ haklısınız ben zapta geçmiş oluyorum içerde başka arkadaşların

önünde Yargıtay krokisi, Yaşar Büyükanıt’a suikast gibi şeyleri sorduğunu, kendisinin de bunları bilmediğini söylediğini söyledi”

Sanık İsmail Yıldız söz istedi verildi; bir sayfa bir yer okumak istiyorum önce sayın başkanım aslında sorun çok daha derindi bu koşullar altında çevresindeki şeyleri gözlemleme biçimi bile doğal karakterini yitirmişti. Toplama kampındaki bir mahkûmdan bahsediyor bir kere kamptan sağ kurtulmanın ilk koşulu göze çarpmamaktı her ne sebeple olursa olsun nöbetçilerin dikkatini kendine çekmek hayatını tehlikeye atmak demekti, her ne koşulda olursa olsun göze çarpmamalı uyarısını bir başka uyarı izliyordu bakmayacaksın bir Eses askerinin bir mahkûma kötü muamele edişini seyrederken görülen bir mahkûm ölümle flört ediyor demekti. Hiçbir şey görmeme uyarısını pasif biçimde itaat etmek bile bazen yeterli değildi diye yazar Beten hayp hiçbir şey görmediğini açıkça göstermek çok daha güvenliydi Beten Hayp bir eses askerinin bir mahkumu dövme olayını örnek verir. Onu döverken bir yandan oradan geçmekte olan işçi koluna dostça kolay gelsin diye dokunarak seslenirdi işçi kolundaki mahkumlar ise sahneyle karşılaşır karşılaşmaz başlarını hemen başka tarafa çevirip ve fark etmeden oradan uzaklaşmak için koşar adım ilerlerdi birden hızlanmaları ve başlarını yana çevirmeleri olayı fark ettiklerini açıkça gösterirdi ama bilmemeleri gereken bir şey bilmedikleri komutunu kabul ettiklerini açıkça gösterdikleri sürece bu o kadar önemlide sayılmazdı. Bu durumun ters bir mantığı vardı ne görmemen gerektiğini bildiğin için bakman, neyi görmüyormuş gibi yapman gerektiğini bilmen içinde fiilen gördüğün şeyi bilmem gerekirdi. Betel Hayp hiçbir şeyi fark etmemenin ve hiçbir şey bilmemenin es eslerin mahkûmların idaresini kırma planlarının vazgeçilmez unsuru olduğunu belirtir. Bilinmesine izin verilen şeyleri bilmek ve bebeklik dönemine özgü bir koşuldur kendi iradenle görmek ve buna göre davranmak bağımsız bir hayatın başlangıcını oluşturur. Dikkat edilmesi gereken son derece önemli bir şeyi görmezden gelmek insanın kişiliğini tahrip eder. İnsanların gördükleri şeyleri görmezden gelmeye çalışmasının bir başka nedeni daha vardı bir mahkûmun dövüldüğünü gören ve bunu duygularına yenik düşüp kurbanın yardımına koşan bir kişi ölümüne susamıştım demekti. Böyle duygusal bir tepkinin intiharla eşdeğer olduğunu bilmek ve olan biten şeyleri gözlemleyişte zaman zaman bunlara duygusal tepki verememek insana tek seçenek bırakıyordu tepki vermemek için gözlemlememek böylece insanın kendisini koruması için her iki kabiliyetinin yani gözlemleme ve tepki verme kabiliyetinin bilinçli olarak engellenmesi gerekiyordu ama insan gözlemlemekten, tepki vermekten ve harekete geçmekten vazgeçerse kendi hayatını yaşamaktan da vazgeçmiş olur es eslerin istediği şey tamda buydu işte sayın başkanım ikinci dünya savaşında Nazilerin Yahudilere uyguladığı işkence metotlarını anlatıyor

82

Page 83: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:83

şimdi ben 60’a yakın basın yoluyla hakaret davası açılmış bir tutukluyum burada hükümetin birçok icraatını tenkit ettim burada bulunma sebebimde bu dolayısıyla gözlerimi kapayamadım, kulaklarımı da kapayamadım tepki vermek gerektiği noktada tepki verdim ama şimdi öyle bir noktaya geldik ki susuyorum bu halde yaşıyorum noktası bu susacağız sadece hiçbir şey söyleyemeyiz eskiden Osmanlı döneminde Cuma günleri Cuma selamlığı yapardı padişah padişah camiden çıktığında okuduğumuza göre cemaat mağrur olma padişahım senden büyük Allah var diye seslenirdi şimdi durum tersine döndü galiba başkanım bundan sonra şöyle diyeceğiz yani haşa Allah’ım mağrur olma senden büyük Tayyip bey var, senden büyük Abdullah bey var, senden büyük Zekeriya Öz var veya senden büyük Mehmet Ali Pekgüzel var gibi bir noktaya geldik sayın başkanım benim en baştan beri anlatmaya çalıştığım hadise bu burada bulunma sebebimde bu dolayısıyla Türkiye de insanların yaşadıklarını gösterebilmeleri gerekiyor. Yaşadığımızı gösterebilmemizin burada iki tane temel özelliği var bir gözlemleyebilmek gözlemledikten sonra neden karşı çıkmamız gereken bir şey varsa ona karşı çıkabilmek, tepkiyi gösterebilmek bunu yapamazsak bir süre sonra bizi buraya tıkan insanlarında kendi idare edecekleri insan kalmayacak ortalıkta o zaman Türkiye çok rahat mı idare edilecek biz hepimiz mezarda olursak çok mu rahat edilecek o zaman hepimize birer kefen, birerde toplama kampında hepimizi mahvetsinler bitsin başkanım bu iş yani bu noktaya geldi şimdi Türkiye’nin itibarı bu açıdan önemli bakın yabancı bir heyeti getirseniz deseniz ki şurada şu kompleksin içinde bir yargılama yapılıyor deseniz kimseyi inandıramazsınız Avrupa birliği üyesi ülkelerin veya Avrupa birliği bürokratları diyor ki biz bu davayı destekliyoruz Ergenekon’u destekliyoruz olirehini getirseniz şuraya koysanız burda duruşma yapılıyor deseniz ertesi gün gider Avrupa birliğine der ki Türkiye’nin üyelik başvurusunu askıya alın Türkiye ile ilgili tüm görüşmeleri durdurun böyle bir görüşme olamaz der. Lagandayk’ı getirirseniz oda aynısın söyler görmediler burayı sayın başkanım şimdi bu Türkiye’nin itibarı için çok önemli bu dava Türkiye’nin itibarı için çok önemli ben doğu beyin savcıları niye çok sevdiğini merak ediyordum öğrendim şu iddianameyi NATO’da birisi okusa Türkiye’nin demokratik, parlamenter bir sisteme sahip olmadığını düşünür ve anında Türkiye’yi NATO’dan atar sayın başkanım yani böyle bir garabetle karşı karşıyayız ve bu garabet ısrarla devam ettiriliyor sayın başkanım siyasete katıl kavramını biz hediye ettik dünyaya Fatih Sultan Mehmet kardeşlerini imparatorluğun devamı için öldürebildi bana bir milyon dane devlet vereceklerine bir tane kardeş versinler ben kardeşimi isterim şimdi siyaseten hapsi yaşıyoruz burda sayın başkanım siyaseten hapistir bu Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı sevindirmek için, Sayın Abdullah Gül’ü sevindirmek için yâda iktidarı memnun etmek için buradayız bunun sonu nereye varacak sayın başkanım nerede bitecek bu bu ancak diktatörlükle ifade edilebilir o zaman yazalım bir müzekkere cumhurbaşkanlığına, başbakanlığı yada Genelkurmaya diyelim ki biz diktatörlükle yönetilen bir ülkedeyiz hepimiz kurşun asker olmak zorunda mıyız eğer öyleysek hepimiz öyle olalım bitirelim sayın başkanım bu işi sayın başkanım bu benim sesim değil bu Türkiye’deki insanların sesi, bu demokrasinin sesi yani bunu yapabilmemiz gerekiyor ben sivil diktaya gidildiğini adım adım yazdım Türkiye’de bugün o noktaya geldik ben sabahın 5’inde kapımı artık polisin çalacağını biliyorum bundan sonra ve sokakta rahat yürüyemeyeceğimi biliyorum ve bu ülkeyi bu hale getirebildik sayın başkanım dolayısıyla burdu bulunma sebebim sayın başkanım bunu tekrar düşünmenizi rica ediyorum ve tahliyemi talep ediyorum arz ederim”

Sanık Murat Çağlar söz istedi verildi; sayın başkanım değerli üyeler, 1 yıldır tutuklu bulunmaktayım 2006 yılında Kuvvai Milliye derneğinin Mersin’de yapmış olduğu yemin törenine katıldım, yine 2006 yılının 29 Ekim’de Kuvvai Milliye derneğinin düzenlemiş olduğu Anıtkabire ziyarete katıldım ve yine 2006 yılının sonunda da İstanbul Kuvvai Milliye genel müdürlüğüne geldim tabi benimle beraber İstanbul’a gelen arkadaşlarımda oldu Seda Yivli, Ali Kutlu birde Zafer isminde bir arkadaşım vardı Kuvvai Milliye derneğinden anlaşamayarak ayrıldım 1-1,5 ay kaldık ve ayrıldık daha sonra hiç görüşme ne telefon görüşmem oldu, ne yüz yüze görüşmem

83

Page 84: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:84

oldu kendileriyle aradan 1,5 sene gibi bir zaman geçti bu 1,5 senelik zaman zarfı içerisinde Ali Kutlu ile bile görüşmedim asker arkadaşım olan Seda Yivli’yle de şimdi bu saydığım isimler Ali Kutlu dışında diğerleri dışarıda tutuklanmadılar bile Kuvvai Milliye derneğinin üyesi olan, ellerinde mazbatası olan, Kuvvai Milliyede Mersin’de teşkilat başkanlığı yapmış olan, belde başkanlıkları yapmış olan insanlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı bunlar bu yemin törenine katılıp o yemin törenine katılıp yemin eden insanlar eline o silah, kuran-ı kerim bayrağın olduğu masaya el koyup bu yemini eden insanlar ben bu derneğe gittim fakat hiçbir üyesi olmadım, bir yeminde etmedim ben orda bunun haricinde şimdi ise Ali Kutlu meselesi iddia makamı tarafından Ali Kutlu’nun tahliyesi isteniyor şuanda benim Ali Kutlu’dan ne eksiğim var demiyorum ne fazlam var diye sormak istiyorum cüssemin haricinde bunu anlamış değilim sayın başkanım değerli üyeler sizlere güvenim tam diliyorum adil bir yargılama yapacaksınız en azından buna inanmak istiyorum şimdi birde sayın hocamız kürsüye geldiği zaman Emin hoca dediniz ki sayın başkanım bizim elimizde ne varsa hepsi dosyada mevcut olan dediniz bir kez daha sormak ve teyit etmek istiyorum yani bu dosyanın haricinde başka bir şey varda bizim haberimiz yok mu bunu merak ediyorum eğer dosyadakilerse ben dosyada kendim bir şey göremiyorum kendimle alakalı göremiyorum derken şunu da söyleyeyim 314/2, 314/3, 220/4, 135/2 ve 1 13/1 maddeleri konmuş fakat buna bakıyorum yine daha evvelden benimle alakalı olan ismi anılan burada bir kişi vardı Hüseyin Gazi Oğuz onda benden daha fazlası var o tahliye edildi aynı zamanda onunla beraber ismim anılıyordu. Hesapta ben güya onun adamıymışım mafyavari bir örgüt içerisindeymişiz aynı zamanda silah sattığı söyleniyordu ve bu insan tahliye edildi. Şimdi ali Kutlu için aynısı isteniyor Ali Kutlu’da tahliye edildikten sonra benim burada başka bir irtibatım yok benim acaba tutulmam için daha ne geriyor yani serbest kalabilmem için ne gerekiyor bunu öğrenmek istiyorum birde efendim 2008 yılının Mart veya nisan aylarında tam olarak hatırlamıyorum fakat Mersin’de bulunuyordum Mersin’de ikamet ediyorum kışları gazeteleri okuduğumuz zaman hakkımda gazetelerde Murat Çağlar tetikçi olarak bir haberler geçmişti o işyerime gelerek ortağımı da yanıma alarak ortağımda bana sordu okudun mu gazeteleri diye işte baktık ve ortağımla beraber bunu en iyi birinci ağızdan öğreneceğimiz yer olan emniyet müdürlüğüne gidip terörle şube müdürlüğüne çıkıp hakkımda Ergenekon yani bu yürürlükte olun dava hakkında bir dosya olup olmadığını sorduk ve hakkımda hiçbir dosya olmadığını söylediler ve ordan ayrıldık emniyet müdürlüğünden bundan bu olaydan 2 ay sonrada bir PKK’lı teröristmiş gibi baskına uğrayarak alınıp İstanbul’a getirildim sayın başkanım özür diliyorum çok kuvvetli şüphe duydunuz hakkımda çok kuvvetli şüphe duyulan bir insan olarak merak ediyorum yine böyle şüpheli bir insan emniyet müdürlüğüne gidip kendi ayaklarıyla gidip ben gazetede böyle bir haber okudum benim ismim geçiyor burada ben geldim der mi yani bunu merak ediyorum ben bu Mersin emniyet müdürlüğünde de kayıtları vardı sonuçta emniyet müdürlüğüne giriş çıkışlarda bir kayıtlar tutuluyor aynı zamanda mersin terörle şube müdürlüğüne de sorulabilir benim oraya kimse zorla getirmedi. Gazetede çıkan haber üzerine gazeteleri de yanıma alarak emniyet müdürlüğüne kendim gittim bu davada benim hakkımda bir dosya var mı diye gittim ben bu kadar şüphe duyulacak bir insan bunu yapar mı? Sayın başkanım ben tahliyemi talep ediyorum teşekkür ediyorum”

Mahkeme Başkanı " Ümit Sayın bize dilekçe vermiştin bir hazırlık yapacağım savunma için mi? kitap yazmak için mi hazırlık yapacağım dedin izin istemiştin bizden”

Sanık Ümit Sayın” 15 gün izin verildi”Mahkeme Başkanı " e verildiyse niye gidip geliyorsun keyfine göre mi yani “Sanık Ümit Sayın “ Cuma günleri geliyorum tahliyemi istemek ve duruşmalardan uzak

kalmamak için sadece Cuma günleri geliyorum önümüzdeki haftada izinliyim”Mahkeme Başkanı " sana verilen bir izin var ya”Sanık Ümit Sayın “ var önümüzdeki haftada izinliyim başkanım”

84

Page 85: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:85

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi; efendim 12 Mayıs 2009 tarihli duruşmanın 16 nolu ara kararında bizim 4.5.2009 havale tarihli dilekçemizde MİT tarafından 3.7.2002’de gönderilmiş olan ihbar mektubunun tarafımıza verilmesini talep etmemiz üzerine bunun 6 Adet CD’nin incelenmesinin tamamlanmasından sonra yapılacağını ara kararı almıştınız biz şimdi bu 6 adet CD aldık bunların incelemesi tamamlandı teslim aldık benim talebim bu ihbar mektubunu da tarafımıza verilmesini inceleme tamamlandığı için 6 adet CD incelemesi tamamlandı ve teslim aldık 16 nolu ara kararınızda MİT’ten gelen 6 adet CD incelemesi tamamlandıktan sonra değerlendirilmesini demiştiniz ben konunun tekrar değerlendirilmesini talep ediyorum “

Sanık Ümit Oğuztan müdafi Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi; sayın başkan sayın heyet müvekkilim 6 Şubat 2008 tarihinde tutuklanmış olup gözaltı tarihleri de göz önünde bulundurulursa 16 ayı aşkın bir süredir tutukludur kendisinin sorgu ve savunması yapılmıştır. Tüm delillerde toplanmıştır delilleri değiştirmesi, bozması, saklaması vesaire söz konusu da değildir. bu aşamada daha fazla tutuklu kalması mağduriyetine neden olmaktadır durumunun sayın heyetinizce değerlendirilerek tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafi Av. Tolga Akalın söz istedi verildi; bu celp edilen vatansever kuvvetler güç birliği kuvva-i milliye derneği, Anadolu Türkmen ve dostluk derneği tüzükleri hakkında bir kısım kısa beyanlarımız var sayın başkanım Kuvvayı Milliye Derneğinin amacı tüzüğünün 2.maddesinde celp edilen belgelerde gösterilmiş olup bu maddeye göre; Dernek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletinin hak ettiği noktaya taşınması konusunda sosyal alanda faaliyet sürdürmek amacı ile kurulmuştur denilmiştir. Böyle bir amacın sözde Ergenekon ve Lobi belgelerindeki amaçla uyum sağlamadığı gibi terör örgütlerinin amacı ile de bağdaşmadığı, TCK 302-315 maddeleri aralığındaki belirlenen devletin birliğine ve anayasal rejim aleyhine suçları işleme gayesini ihtiva etmediği anlaşılmaktadır. Vatanseverler Birliği Derneği Tüzüğünün 4.maddesinde belirlenen dernek amacı incelendiğinde de devletin anayasal sistemi ve rejimi aleyhine suç işleyebilecek terör örgütünün kuruluş gayesi ile uyum sağlamadığı anlaşılmaktadır. Dernek tüzüğünde, Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlı oldukları. Atatürk'ün CHP'nin altı oku haline getirilen umdelerinden Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, İnkılâpçılık, laiklik ile birlikte tam bağımsızlık, milli egemenlik, milli birlik ve beraberlik, çağdaşlaşma, demokrasi, hukuk devleti, sosyal devlet, milletleşme prensibi, milli ahlak, milli vicdan, milli ekonomi, Atatürk ve Türk Gençliği, kadın hakları, Türk Dil devrimi, Türk Tarih Devrimi gibi konular yorumlanarak derneğin bu konularda ne düşündüğü ve neyi amaçladığı ifade edilmiş, bütün bu amaç ve ilkeleri gerçekleştirmek için bilimsel, sosyal ve kültürel, sanatsal, sportif faaliyetlerle yazılı ve görsel yayın organlarıyla ve çeşitli toplantılarla kitlelere ulaşmanın hedeflendiği belirtilmiştir. Tüzükte 38 sayfa amaca yer verilmiştir. Ancak bu amaçların bir terör örgütünün amaçları ile denk düşmediği de ortadadır. Bu derneğin tüzüğündeki amaçlar ile sözde Ergenekon belgeleri ve lobi belgesindeki amaçlarla uyum sağlamadığı da çok net görülmektedir. Derneğin kuruluş amacına rağmen bazı üye ve yöneticilerin suç işlemesi bu derneğin sözde terör örgütünün bir kolu ya da örgüt amacına uygun olarak faaliyet gösteren bir topluluk olduğu anlamına elbette ki gelmez. Her iki derneğin kurucu üyelerine bakıldığında tamamen farklı olduğu, bir dernekte üye olanın diğer dernekte üye olmadığı, iki dernek arasında hukuki ve fiili rabıta bulunmadığı anlaşılmaktadır. İki derneğin bir suç şirketinin içerisinde kabul etmek bu şartlar içerisinde kanaatimizce mümkün değildir. Yine Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünden mahkememiz dosyasına gelen 9 Nisan 2009 tarihli yazıda belirtildiği üzere iddianamede geçen derneğin ismi eksik yazılmış olup kast edilen dernek; Anadolu Türkmenleri Dostluk ve Dayanışma Derneğidir. Bu derneğin tüzüğünün celbinde de yukarıdaki anlatımlarımızın ispatı bakımından zaruret bulunduğu kanaatindeyiz. İstanbul valiliği il dernekler müdürlüğünden platformlar konusunda gelen 13 Nisan 2009 tarihli yazı hakkında da küçük beyanımız var sayın başkanım 10 Nisan 2009 Tarihli celsenin 1-i sayılı kararı doğrultusunda

85

Page 86: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:86

İstanbul Valiliği İl Dernekler Masasına yazılan müzekkereye verilen cevapta dernekler, sendikalar, vakıflar gibi sivil toplum kuruluşlarının yasaklanmayan alanlarda ortak bir amacı gerçekleştirmek amacı ile platformlar kurabileceği, platformların dernekler yasasının 25.maddesine uygun olduğunu, bu platformların mülki amirliğe bildirmek zorunluluğu bulunmadığını, mülki amirlikçe de bu hususta herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı, derneklere tanınan bu platform oluşturma hakkının bildirim yükümlülüğü getirmediği ifade etmiştir. Bütün bu bilgiler esasen bizim savunmamızı teyit eder niteliktedir. Platform tesis etmek gayri kanuni bir işlem değildir. Bu sebeple Milli Güç Platformunun kuruluşunda ve faaliyetlerinde de gayrimeşruluk aramak mümkün değildir iyi niyetli bir bakış çerçevesinde. Ancak iddianamede kullanılan dil ve yüklenen mana, platformları terör örgütü gibi göstermek olmuştur. Dernek kurmak ve bunun ötesinde derneklerin platform oluşturması anayasanın ve yasaların getirdiği bir haktır. Mahkememizce malum olunduğu üzere TCK'nun 26.maddesi gereğince de yasal hakkın kullanımı suç oluşturmaz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından gelen 17.04.2009 tarihli ordu göreve pankartının açıldığı dava ve soruşturma hakkında da bir kısım beyanımız var efendim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından gelen 17 Nisan 2009 tarihli yazıda Ordu göreve pankartının açıldığı açık hava toplantısı hakkında yapılan soruşturmada Basın bürosu tarafından 03.11.2003 tarihinde, 2003/1928-1392 sayılı kararı ile takipsizlik kararı verildiği, pankart ile ilgili DGM Başsavcılığı gönderimde bulunulduğu ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/354 esas sayılı dosyasından kamu davası açıldığı belirtilmiştir. Yapılan yargılama sonucunda iddianamede belirtilen sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir. Gönderilen takipsizlik kararı ve iddianamede dikkat çekici husus bu konuda suçlanan Kemal Yalçın Alemdaroğlu ve Kemal Gürüz’ün isimlerinin geçmemesi iddianamede ismi geçen kişilerden hiçbirinin bu davada sanık veya şüpheli sıfatının bulunmamış olmasıdır. Yani iddianamenin birçok yerinde hatta yayın kuruluşlarında da ordu göreve pankartını bir Ergenekon hareketi ve operasyonu olarak nitelendirecekseniz söze terör örgütünün operasyonu olarak ancak bu konuyla ilgili yargılamalar beraatla sonuçlandığı gibi o pankartı açanların hiçbirinin şüpheli olarak dahi ifadesini almayacaksınız ondan sonrada tertip kavramlarına karşı muhtıra yayınlayacaksınız savcılık kürsüsünde iddianamenin birçok yerinde adeta isyana tahrik ve hükümeti ortadan kaldırma suçunun delili olarak gösterilmeye çalışılan ordu göreve pankartının açıldığı, toplantının yargı organlarınca araştırılıp yargılandığı ve sonuçta bir suç unsuru bulunmadığı anlaşılmıştır. Suç unsuru olmayan, hakkında beraat ve takipsizlik kararı çıkan bir olay, iddianamede belirtilen suçun maddi unsuru ya da delili elbette ki olamaz. İstanbul Cumhuriyet savcılığının bir başka konu efendim. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından 16 Nisan 2009 tarihinde gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı hakkında beyanlarımız: 21 Şubat 2008 tarihinde yani Vedat Yenerer biz bu tarihte şikâyet dilekçemizde bir husus belirttik bu tarihte bir şikâyet dilekçesi kemal bey tarafından hazırlanıp verildi Sanık Vedat Yenerer'in gazetede yazdığı konuların ve şüphelilerin ne kadar gerçeği yansıttığı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Soruşturma 22 Ocak 2008 tarihinde sözde Ergenekon soruşturmasına dönüştürüldükten sonra Vedat Yenerer Yeniçağ Gazetesinde 17 Şubat2008 tarihinde yapmış olduğu köşe yazısında emniyetin terör örgütlerine karşı yaptığı operasyonlarda ele geçirdiği mühimmatları envantere kaydetmediği ve meçhul yerlere depoladığı bilahare yürüttüğü Ergenekon soruşturması sebebi ile bu mühimmatları şüphelilerin ev ve işyerlerine bırakarak bu kişilerden çıkmış gibi işlem yapacağına ilişkin duyumlar aldığını ifade etmiştir. Vedat yenerer bu yazıyı yazdıktan 4 gün sonra gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Bu iddia son derece ciddi olup, gelişen Ergenekon soruşturması bu iddianın doğruluğunu ortaya çıkarmıştır kanaatimizce. Adeta caddelerde, sokaklarda, otoyollarda, ormanlarda, boş arazilerde bulunan mühimmat sözde Ergenekon sanıkları ile tertip deliller kullanılarak ilişkilendirilmeye çalışılmış ancak bu konuda inandırıcı ve vicdani kanaati yeterince tatmin eden ciddi deliller emniyet ve savcılıkça henüz görüldüğü kadarıyla ortaya konmamıştır. Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada bulunan silahların

86

Page 87: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:87

kendi envanterinde kati surette bulunmadığını, mühimmatlar konusunda ise hiçbir eksikliği bulunmadığını, yaptığı basın toplantısında ifade etmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü de benzer açıklamayı yapmıştır. Bulunan mühimmatların kaynağı üzerinde önemli bir sis perdesi oluşmuştur dolayısıyla. Mühimmatlar ile zanlılar arasında soruşturma aşamasında, yargıya tatmin edici bilgi, bulgu ve delil de yetersizlik olduğu ortadadır. Bu aşamada Vedat Yenerer'in yazısı dikkate alınarak, Emniyet'in operasyonlarda bulduğu mühimmatları envanterine işlemediği konusundaki şikâyetlerin ciddiye alınmasında da bir zaruret bulunmaktadır. Nitekim dosyaya gönderilen 18. Mart 2008 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar daha henüz şikâyeti bile anlamamış ve şikâyet dilekçesini düzgün bir şekilde sayın savcıların okumadığı anlaşılmıştır. Yaptığımız şikâyette emniyetin geçmişte yapmış olduğu terör örgütü operasyonlarında ele geçirdiği mühimmatlardan bahsetmiş olmamıza rağmen, kararda karar da, Ergenekon operasyonundan elde edilen mühimmatlardan bahsedilmiştir. Bunu bu şekilde anlamak için okuma özürlü olmak ya da okuduğunu yanlış anlamanın özel bir maksadı olması gerekir. Kararı veren savcı kararı verdiği tarihte Ergenekon soruşturmasına bakan savcılardan biri değildir. Daha sonra görevlendirilmiştir. Ancak farklı bir soruşturma dosyasında sanki ortada yargı kararı ile kabul edilmiş bir terör örgütü varmış gibi Ergenekon Terör Örgütüne yönelik operasyonlardan bahsedilmektedir. Sayın savcım, Nitekim bu savcının bilahare niye Ergenekon soruşturması savcılığına seçildiği de bu karardan anlaşılabilmektedir. Kararda yapmış olduğumuz şikâyet ile ilgili gerekli tahkikatın yapıldığından bahsedilmiştir. Ancak yapılan tahkikatın mahiyetinin ne olduğu belli değildir. Bu konuda araştırmanın yapılacağı adres Emniyet Müdürlüğüdür. Son 8 yılda örgüt operasyonlarında bulunan mühimmatların depolandığı birimlerin kayıtları üzerinde inceleme yapılıp yapılmadığı anlaşılmamaktadır. Bu sebeple öncelikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/684 sayılı 18.03.2008 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilen dosyanın tümden celbinde zaruret bulunmaktadır. Ayrıca Fatih Cumhuriyet savcılığına bu konuda müzekkere yazılarak 2008/496 soruşturma sayılı 2008 tarihli görevsizlik kararı verilerek gönderilen dosyanın akıbetinin ve bugüne kadar yapılan tüm işlemlerden bilgi edinilmesi için dosyanın tasdikli bir suretinin celbinde de fayda olduğu kanaatindeyiz efendim. Savcılığın verdiği görevsizlik kararı da doğru değildir esasen çünkü İsnat 3713 sayılı yasa kapsamında bir istinattır son olarak milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin 16 nisan 2009 tarihli yazısına ilişkin beyanımız var. Savunmalarımızı teyit edici bir şekilde 16.04.2009 tarihli yazı cevabında müdafiisi bulunduğumuz Kemal Kerinçsiz'in Muzaffer Tekin müdafii olarak MGK sekreterliğine göndermiş olduğu yazının ve eklerinin kuruma 10 Ekim 2007 tarihinde ulaştığı, müdafii ye yani Sayın Kemal Kerinçsiz’e 26 Ekim 2007 tarihli yazı ile cevap verildiği, bu cevaba karşı Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna itiraz ettiğini belirterek kurulun itirazı reddettiğine ilişkin kararı ve eklerini göndermiş bulunmaktadır. Ancak göndermiş olduğu dilekçenin sureti eklenmemiştir. Gelen bu yazı cevabı ile gizli, gizlilik derecesinde olduğu belirtilen belgelerin Kemal Kerinçsiz'in uhdesinde bulunmasının tek sebebinin Muzaffer Tekin müdafi olması ve müvekkilinin işlediği iddia edilen suçun delili olması sebebine dayanmaktadır. Nitekim bu belgelerin gizli olup olmadığını bu iki kurumdan Muzaffer Tekin müdafii olarak sorması bunun önemli bir kanıtıdır. TCK 327.maddede belirtilen suç işleme iradesinin olmadığı gelen yazı cevabı ile ortaya çıkmış bulunmaktadır. Mahkeme müzekkerede sadece söz konusu gizli belgelerle ilgili yazışma yapıp yapmadığını, yazışma yapmış ise herhangi bir belge gönderip göndermediğini sormuş, Milli Güvenlik Kurulu sekreterliği de yazışma yapıldığı ekinde belgelerin olduğunu mahkemece istendiği takdirde eklerini de gönderebileceğini ifade etmiştir. Gönderilmiş bulunan belgelerin ne olduğu, belgelerin üzerinde gizli damgasının bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünden belgelerin ilgili kurumdan celbinde zaruret olduğu kanaatindeyiz efendim. Bu nedenle ilgili kuruma yeniden müzekkere yazılarak dilekçenin suretinin ve ekinde gönderilen belgelerin aslının ya da fotokopilerinin dosyamıza ayrıca gönderilmesini talep ediyoruz yine 29.05.2009 tarihli celse tutanağı yazılı hale getirilip tarafımıza verildiği takdirde henüz yazım

87

Page 88: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:88

aşaması devam ettiğinden dolayı Ceza mahkemeleri kanunun 25/2 maddesinde belirtilen bir haftalık süre tatilini de dikkate alarak ceza muhakemeleri kanununda 24 ve30 maddeleri aralığında üye reddi konusunda bir değerlendirme yapmak için bir müddetli muhafaza dilekçemiz var sayın başkanım bütün bunların dışında bir başka hususta şu bu duruşmanın daha ilk günlerinde cübbe yaşı benden çok büyük olan bir müdafiiyle içeride sohbet ediyorduk biz orada hep bu ara kararlar ve maddi gerçekliği ortaya çıkarabilmek için olağanüstü bilgisayarların üzerinde bir gayret içerisindeyken bana döndü dedi ki iyi koşturuyorsunuz ama bu dava siyasi bir davadır. Siyasi davalarda avukatların etkinliği standart davalara göre çok düşüktür dedi ben tecrübeye saygı duymakla beraber 2009 yılı Türkiye’sinde 10 yıllıkta bir avukat olarak idealizmini de yitirmemiş bir insan olarak temel bazı gerçeklikler karışsında dahi esasen bu lafa itibar etmedim böyle bir ihtimalin olacağını hepimiz tahmin edebiliyorduk ama benim için itibar edilebilir değildi. Bu sebeple de 85 yaklaşık 85 duruşma boyunca müdafaa içerisinde zaten kalmış olan 3-4 avukat içerisinde birlikte yaptığımız değerlendirmede bu inancımızı, itikadımızı ağırlıklı olarak sürdürdük hatta bununla yetinmedik işte dışarıdan arada bir gelip şu hakime gösterdik, şu avukata gösterdik, eskinden sizin kürsünüzde bu işleri yapan insanlara gösterdik böyle saçma iddia olur mu diyenlere de kalkıp beyanlarının bekara hanım boşamak kolay kabilinden beyanlar olduğunu bu tür davaların özelliklede iddia makamı tarafından anlaşılması zorlaştırılmak suretiyle heyetin idrakinin geciktirildiğini, bu tür davalarda virajların çok hızlı ve dar alınamayacağını doğal bir açısının olması gerektiğini düşündüğümüzde bizatihi huzurunuzda ifade ettik ancak ne zaman ki 85. duruşmada ikinci iddianame ekindeki bir tahliye kararını gördüğümde benim önce üzerimdeki cübbeden başlamak üzere kendi ürettiğim işte dahil olmak üzere kendi ürettiğim işinde bir parçası olan bütün bir yargılama düzenine karşı güvenimde samimiyetle söylüyorum ciddi yaralanma oldu ben bu ülkede 24 yıllık bir avukatın 6 yıllık bir oda başkanının daha alt konumda olabileceğini bugüne kadar idrak etmedim Allah ne ömür verdiyse de o süre boyunca da idrak etmeyeceğim böyle bir prensibi de kabul etmek durumunda değilim o günden sonra ne oldu sayın başkanım onu ifade edeyim kelimeler anlamını yitirdi. Bu yaptığımız taleplerin her biri birer sözcük yığını haline gelmeye başladı kavramların yer çekimleri yitirilmeye başladı takdir edersiniz ki samimiyetin bittiği yerde sadakat isyana dönüşür şimdi hukuk üretme adına işlevinizi yitirdiğinizi düşündüğünüz, bütün çaba ve gayretlerinizin esasen bir anlamı olmadığı, yargılamada maddi gerçekliği ortaya çıkarmak için yardımcı taraf olan avukatın işlevsizliğini hücrelerine kadar hissettiği bir yargılamada bir avukatın bu yargılamaya nasıl sürdürebileceğine ilişkinde kendi haleti ruhiyesini de mahkemenin takdir etmesini istiyorum maddi gerçekliğe ait ne varsa paramparça burada huzurda olağan ve olağanüstü tüm şüphe halleri darmaduman edildi. Bunun üzerine artık burada konuşulacak bir kelime yok ve biz savunma olarak emin olunuz ki lafın bittiği yerde yaşıyoruz benim heyetinizden özellikle istirhamım heyetimiz hukukun bittiği yere doğru yaklaşıyor heyetimiz hukuku yaşatsın saygılarımızla bihakkın tahliye talep ediyoruz efendim.”

Sanık Nusret Senem, Hikmet Çiçek, Hayati Özcan müdafii Av. Ayşegül Şahin söz istedi verildi; sayın heyet müvekkillerin sorgularında işçi partisi genel merkezinde elde edildiği iddia edilen dijital verilerle basın yoluyla bilgi kirliliği yaratıldığı, kamuoyunda peşinen müvekkillerimin mahkum edildiğini ifade etmiştik. Taraf gazetesi aleyhine davaları Kadıköy’de takip ettiğimizi de ifade etmiştik taraf gazetesinin aleyhine açılan iki ayrı davayı takip ediyoruz müdafi sıfatıyla yasaklanan bilgileri temin, gizliliğin ihlali ve adil yargılamayı etkileme suçları Kadıköy 2. asliye Ceza Mahkemesinde görülen iki davada 24 Mart ve 25 Mart tarihli taraf gazetesine Yargıtay’ı vuracaklardı başlıklı yazı ve içeriğinde işçi partisi aramalarında ele geçtiği iddia edilen CD’ler 28 Mart 2008 tarihli taraf gazetesinde de Büyükanıt’ta hedefti ve tarafı böyle mi susturacaksınız başlıklı yazı ve içeriğinde yine işçi partisi aramalarında elde ettiği iddia edilen CD’ler manşet yapmıştı. Davalarda taraf muhabirleri ifadelerini verdiler Mehmet Baransu, muhabir diyor ki emniyet mensuplarından aldığım bilgilerle bu yazıları yazdım, ikinci davada taraf muhabiri Soner

88

Page 89: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:89

Arıkanoğlu ben diyor 23-24 Mart tarihli yazıları kendim yazdım ancak kaynağını açıklamayacağım yazı içeriği kamuoyuna da mal olan Ergenekon operasyonu olarak bilinen soruşturma kapsamında bir siyasi partinin genel merkezinde yapılan aramada elde edilen belgelere dayanmaktadır diyor aynen ifadesini okuyorum yazınını içeriği siyasi partinin genel merkezinde elde edilen belgelere dayanmaktadır. Bu belgelerin daha önceki tarihte Danıştay’a bir saldırı yapılmış olması da dikkate alındığında sanki bu kez de Yargıtay’a yönelik olabileceğini düşündüm bu düşünce oluştu zira elde edilen belgeler arasında Yargıtay’ın krokisinin bulunması bu kanaati güçlendiriyordu diyor işçi partisi genel merkezindeki arama 21 Mart 2008 tarihlidir sabaha karşı 22 Mart tarihinde çuvallarla birlikte müvekkillerim İstanbul’a gelmiştir. Taraf muhabirinin 24 mart tarihinde işçi partisi genel merkezinde elde edildiği iddia edilen 1037 CD, Kaset içerisindeki belgelerden nasıl haberi olmuştur. Henüz sayın Doğu Perinçek’in sorgusu yapılmamışken, taraf muhabirini nereden haberi olmaktadır. Bunun bir tek cevabını bulabiliyoruz çuvallara doldurulan CD’lerden birer örnekte tarafa verilmiştir. Peki, kim vermiştir muhabir Mehmet Baransu orda sanık olarak yargılanıyor emniyetten aldım diyor Arıkanoğlu ise kaynağını açıklamıyor ancak dosyaya gelen cep telefonlarının rehber bilgileri var sayın başkanım onu size sunuyorum o rehber bilgilerde yüzlerce isim var bunların arasında emniyet genel müdürü, genel müdür yardımcıları, daire başkanları, eski MİT müsteşarları, içişleri bakanı, bakanlık müsteşarları, Bülent Orakoğlu genelkurmayı dinleyen bunun gibi üst düzey bir yığın yetkiliye ait telefon var Soner Arıkanoğlu bir muhabir 71 doğumlu bir muhabir. İkinci önemli nokta Danıştay salıdırısıyla Yargıtay krokilerinin ve sözde saldırı planının işçi partisinde birleştirilmesi uygulamaya konuluyor bu amaçlanmış bu yayınlarla Danıştay yüksek yargıcı sayın Yücel Özbilgin’in katilleri huzurdaki davadaki aydınlarla, seçkin insanlarla nasıl buluşturulmaya çalışılıyor o tarihte burada yargılama yapılmıyor derken sayın mahkeme bize kızıyor ama bakın ilmek ilmek geriye döndüğümüzde nelerle karşılaşıyoruz diyor ki Danıştay’a saldırı yapıldı ya bu seferde Yargıtay’a saldırı yapacaklardı manşete taşıma cesareti gösteriyor. Kovuşturma sürecinde işçi partisinde bulunan dijital verilerle ilgili delil niteliğinin olmadığını ispat ettik. Tertipçiler tarafından araya sokuşturulduğunu ifade ettik, ispat ettik. CMK maddelerinin uygulanmadığını incelemelerin yetkisiz kişiler tarafından yapıldığını hep konuştuk anlattık. Sonraki dalgalarda alınan arama el koyma kararları mahkemelerin kararlarında da bu hukuksuzluk ispatlanmış oldu ama hukuka uygun davranın böyle böyle yapmanız lazım diye akıllar verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/551 nolu iddianamesine döndüğümüzde müvekkillerim ifade ettiler. CD’ler hakkında suç istinadı konu edilmemiştir diyor savcılık aynen okuyorum Yargıtay CD’yle ilgili ikinci iddianameden görevlilerine bir eylem hazırlığı, Yargıtay Yüksek Yargı görevlilerine bir eylem için hazırlandığı şüphesi doğmuştur. Ancak bu eylem planının hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden suç isnadına konu edilmemiştir. Şimdi bugün anlıyorum Ümit Sayın’la ilgili olarak savcılar önümüze ileride diyecekler bakın biz o zaman delil elde edemedik ama bulduk. Sonraki gelişmelere geldiğimiz zaman Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen mülakat metinleri içeren CD’ler ihbar mektupları en yetkili ağızlar bunları yalanladı içerik olarak ifade ettiler bunların hiçbir şeyi yoktur, saçma sapandır, efendim Tayyip Erdoğan söylüyor bilgi kirliliği maksatlı propaganda izlenimi edinildiği diyor arkasından Deniz Baykal’ın açıklamaları var Şenkal Atasagun hep konuşuldu burada bomba dendi, bomba karakolda çıktı sayın başkan, rapor dendi saçma sapan oldu, örgüt dendi örgüt darmadağın örgüt irtibatı diye bir şey yok. Şema dendi Tuncay Güney’in işkenceyle alınan ifadeleri geçersiz ama o şema öyle bir şama ki Tuncay Güney’in ifadesinde yüzlerce isim var MİT’in şemasında 69’u beğenilip oraya oturtulmuş onunda hepsini açamıyoruz hale açamıyoruz burada MİT içerisindeki bir ekibin bu işi özel olarak organize ettiği çok açık müvekkilim Nusret Senem açısından dönüp baktığımızda emniyette F tipi örgütlenme davasında beraat etti henüz geçtiğimiz günlerde Nusret Senem henüz tutuklanmadan işçi partisi genel sekreteri sıfatıyla Ocak 2008’de Cumhuriyet Başsavcılığına

89

Page 90: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:90

başvuru yapıyor Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehdit eden yapılanma ve sorumlular hakkında kamu adına soruşturma açılmasını talep ediyor emniyetteki F tipi örgütlenmeyle ilgili suç duyurusundan sonra bazı emniyet mensupları iftira ediyor bize diye şikâyetçi oluyorlar ve dava açılıyor işte o davadan beraat ediyor Nusret Senem keza benzer nitelikteki basın aleyhine açılan davalarda peş peşe kazanılıyor gerek tazminat, gerek ceza, 22 Mayıs 2009 günlü duruşmada burada izliyorum çok dikkat çekici benim açımdan savcı Pekgüzel diyor ki yüksek yargıcımızın katillerinden Osman Yıldırım hakkında şöyle diyor huzurdaki sanıklarla aynı sandalyedesiniz diyor. Osman Yıldırım ile huzurdaki sanıklar aynı sandalye delermiş. Osman Yıldırım kim burada tekrarlamaya gerek var mı zavallı her türlü pisliği barındıran birisi müvekkillerle aynı sandalyede gösteriliyor bu mu amaçlanıyor. Buradaki seçkin aydın, nitelikli Türkiye’nin önder insanlarına reva görülen bu mu sayın başkan kafalarının arkasındaki bu mu? Ergenekon eşittir TSK diye bir ifade yok diyor. Nasıl yok Tuncay Güney’in ifadelerinden iddianameye koyduğunuz zaman nasıl olmuyor. Hükümete eleştiri yöneltenlere terör örgütü üyesi demiyoruz hükümeti bırakın sayın başkanım sayın heyet ikinci iddianamede AKP’ye yönelik faaliyetler diye bir başlık var siyasi partiye bir siyasi partiye yönelik faaliyetler başlığı atılmış 368 ve 382 sayfalar arası bu başlık altında ne tür suçlar işlendiği iddia ediliyorsa onlar yazılmış AKP’ye karşı işlenen suçlar sayın başkan, sayın heyet takdire bırakıyorum elle tutulur tek bir şey kalmamıştır. Sayın hocam Faruk Eremin çok güzel bir sözü var takdiri keyfilikten ayıran gerekçedir diyor sayın hocam takdiri keyfilikten ayıran gerekçedir. Müvekkillerimin tüm müvekkillerimin bihakkın tahliyesini talep ediyorum”

Sanık Muzaffer Şenocak müdafi Av. Cengiz Ceylan söz istedi verildi; yargılama sürecinde müvekkilin ve irtibatlı olan sanıkların ifadeleri alınmış, çapraz sorgusu yapılmış ve ilgili deliller toplanmıştır. Müvekkilin sorgusu yapılmayan diğer sanıklarla hiçbir beşeri ve hukuki ilişkisi bulunmamaktadır. Bu aşamada sanığın konumu, tutuklulukta geçen 23 ayı aşan süre delillerin toplanmış olması ve en önemlisi tahliyenin yargılamamın sıratını etkilemeyeceği gibi yargılamayı sürüncemede bırakmayacağından sanık müvekkilin bihakkın tahliyesini talep ediyorum saygılarımla”

Sanık Hayrettin Ertekin müdafi Av. Ramazan Işıklar söz istedi verildi; müvekkilim 17 aydır süredir tutuklu bulunmaktadır. Ceza muhakemesi kanununun 100. maddesinde tutuklama tedbirinin tatbiki kaçma şüphesine bağlandığı halde müvekkil somut olayda başlayan ve daha önce diğer bazı sanıklar hakkında gerçekleşen yakalama, gözaltına alma ve tutuklama tedbirlerine rağmen kaçmadığı gibi ev ve işyeri terk etmediği ortadadır. Yine müvekkil 35 yıldır aynı yerde sabit ikametgâh sahibidir. Müvekkil hakkında deliller toplanmıştır tutukluma tedbirin devamı bakımından toplanacak başka bir delilin olmadığı gibi biran için olsa bile delil karartma ihtimalinin bulunmadığını belirtmek istiyoruz olayda tutuklama tedbirinin tatbikinde aranan kuvvetli suç şüphesi şartının bulunmadığını görülmektedir. Yine müvekkil hakkında uygulanan tutuklama tedbiri kesinlikle hukuka aykırıdır. Ayrıca tutuklama tedbirinde makul süre aşılmıştır. Tedbir niteliğini aşan ve artık ceza halini almış bu uygulama son derece hatalıdır. Müvekkil 17 aydır tutuklu kalması nedeniyle psikoloji iyi değildir. Hipertansiyon ve kalp hastası olması nedeniyle büyük risk altındadır. Sayın başkan değerli üyeler biz siyasetin gölgelemediği, gölgelemesinin de mümkün olmadığı en ufak bir tereddüt taşımadığımız bağımsız mahkemenizin hukukun üstünlüğü esası ışığında ve evrensel hukukun ilgilerini uygulamak suretiyle öncelikle müvekkil hakkında hukuka aykırı bir devam eden tutuklama tedbirinin kaldırılacağını ve müvekkilimin bihakkın tahliyesini olan inancım tamdır teşekkür ediyorum. “

Bir kısım sanık ve müdafiin bazı beyanatları içeren dilekçeleri verdikleri anlaşıldı. Yine daha önceki ara kararlarda gereği yazılan yazılara bir kısmına cevap verildiği, bu cevaplarla ilgili olarak 21.04.2009 tarihli oturumun 1 a nolu ara kararı gereği sanık Aydın Yüksek’in talebiyle ilgili olarak yazılan yazıya verilen cevapta istenen hususların İstanbul emniyet müdürlüğünden sorulmasının gerektiğini bildirildiği, 21.04.2009 tarihli oturumun 1 a-g nolu ara kararı gereği yine

90

Page 91: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:91

sanık Aydın Yüksek’in talebiyle ilgili olarak Mete Yalazangil ve Muzaffer Şenocak’ın jandarma genel komutanlığında herhangi bir bilginin bulunmadığını bildirildiği, 21.04.2009 tarihli oturumun 1 a-g nolu ara kararı gereği, Yine sanık Aydın Yüksek’in talebiyle ilgili olarak Genelkurmay başkanlığı özel kuvvet komutanlığına yazılan yazıya verilen cevapta Muzaffer Şenocak’ın özel kuvvetler komutanlığında görev yapmadığının bildirildiği, 21.04.2009 tarihli oturumun 4 b nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Adnan Akfırat’ın talebiyle ilgili olarak İstanbul il emniyet müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta istihbarat şube müdürlüğünde Tuncay Güney ile ilgili herhangi bir video çekim kaydının bulunmadığının bildirildiği, 21.04.2009 tarihli oturumun 2 b nolu ara kararı gereği, Sanık Kemal Kerinçsiz’in talebiyle ilgili olarak patrikhane önünde basın açıklamalarıyla ilgili gerekli fotoğraf fotokopileri ve 1 adet CD’nin gönderildiği, 21.04.2009 tarihli oturumun 2 a- d nolu ara kararı gereği Sanık Kemal Kerinçsiz’in talebiyle ilgili olarak bir kısım sanıkların ticaret sicil kayıtlarıyla ilgili tüm belgelerin gönderildiği, 07.04.2009 tarihli oturumun 3 c nolu ara kararı gereği sanık Mete Yalazangil’in talebiyle ilgili olarak istenen telefon görüşme dökümlerinin CD ortamında gönderildiği, 03.04.2009 tarihli oturumun 3 b nolu ara kararı gereği sanık Hayrettin Ertekin’in talebiyle ilgili olarak CNN TÜRK isimli televizyondan Ankara kürsüsü programı ait CD’nin gönderildiği, 06.03.2009 tarihli oturumun 3 b nolu ara kararı gereği Sanık Kemal Kerinçsiz’in talebiyle ilgili olarak maliye bakanlığı mali suçları araştırma kurulu başkanlığı tarafınca Büyük Hukukçular Birliği derneği, Ayasofya derneği, Büyük Güç birliği derneği yönetici ve üyelerine ilişkin yurtdışından yurtiçine yaptıkları para transferleriyle ilgili tüm kayıtların gönderildiği anlaşıldı,

İddia makamından soruldu;C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Bir kısım sanık ve müdafilerinin talepleri konusundaki

görüşümüz; Sanık Güler Kömürcü Öztürk’ün; Savunma ve sorgusuna ait duruşma tutanağındaki yazım hatalarının dilekçesine göre düzeltilmesi talebinin kabulü ile ilgili duruşmaya ilişkin ses kaydının incelenerek dilekçede belirtilen yazım hatalarının kontrol edilerek düzeltilmesine, Sanık Hayrettin Ertekin’in; a) Cezaevinde bilgisayar kullanımı koşulları konulu dilekçesinin gereğinin takdir ve ifası için Cezaevi yönetimine gönderilmesine, b) Bir televizyon kanalındaki haber görüntüsü kaydının istenilmesi talebinin, dava ile ilgisi bulunmadığından ve yargılamaya bir yenilik katmayacağından reddine, c) Dilekçesinde yazılı tanıkların dinlenilmesi talebinin bu aşamada reddi ile hangi olaya tanık olduklarının açıklanmasından sonra sanık savunmalarının alınmasından sonra dinlenilip dinlenmeyeceklerine karar verilmesine, Sanık Fikret Emek’in; Kendisine ait aramalarda hazır bulunmadığı, bunun aksi yönünde bilgiler yazılı bulunan Bomba Bilgi Merkezi raporunun doğru olmadığı yönündeki dilekçesinin savunma mahiyetinde dosyaya eklenilmesine, bu yazımların arama ve el koyma kararlarında bulunduğu iddia edilmediğinden bu konuda araştırma yapılması talebinin reddine, Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ ün; a) Dilekçesinde yazılı belgelerin dosya arasından çıkartılarak kendisine verilmesine, b) 05.12.2009 tarihli duruşmada diğer tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek’in kendisine ajan dediği halde bu kısmın duruşma tutanağında gürültüler oldu şeklinde çözüldüğünü ileri sürdüğünden, bu duruşmaya ilişkin ses kaydının ilgili bölümünün yeniden dinlenilerek çözümünün yapılmasına, c) Dava sanıklarından Vatan Bölükbaşoğlu’nun tahliye olmadan önceki bir tarihte kendisine verdiği notun ekli olduğu dilekçesi ve ekindeki el yazısı notun dosyaya eklenilmesine, not içeriğine göre Mahkemece resen araştırma yapılmasına, Sanık Erkut Ersoy’un; a) Karara bağlanmadığını ileri sürdüğü önceki talepleri konusunda önceki celselerde verdiğimiz mütalaalarımızın esas alınmasına, b) Duruşma tutanakları ve ara kararlarının CD ortamında kendisine verilmesine, c) Dilekçesinde yazılı telefon görüşmelerinin tape edilmesine, d)Tuncay Güney’e ait mülakat CD lerinin kendisine verilmesine, e) Diğer dava sanıklarına ilişkin telefon görüşme sayılarının araştırılması talebinin, bu araştırma soruşturma aşamasında yapıldığından reddine, f) Dosya içerisinden istemiş olduğu evrakların kendisine verilmesine, g) Diğer taleplerinin yargılamaya yenilik katmayacağından reddine, Sanık Doğu Perinçek’in; Talebinin kabulü ile İşçi Partisi

91

Page 92: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:92

tarafından Başbakanlığa yazılan 16 Ekim 2000 tarihli yazı ve eklerinin Başbakanlıktan istenilmesine, Sanık Erol Ölmez’in;29.05.2009 tarihinde mahkemenize verdiği dilekçe dikkate alındığında, dilekçe içeriğinin kendisine sorulmasına, istediği takdirde diğer sanıkların yokluğunda ifade verebileceğinin kendisine hatırlatılmasına, Sanıklar Saipir Debzlelvidze ve İhsan Göktaş; Hakkında çıkartılan yakalama emirlerinin infazının beklenilmesine, Sanık Ali Kutlu’nun; Önceki oturumlarda verilen mütalaamızda belirtilen gerekçeler ile serbest bırakılmasına, Bizzat veya müdafileri aracılığı ile tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıklar ile diğer tutuklu sanıkların, Kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi doğuran delillerin bulunması, Yüklenen bu suçun Ceza Muhakemesi Kanunun 100/3 maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması, Tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması, Hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep olunur.

Duruşmaya kısa bir ara verildi, Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu, Dosya incelendi,GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1-Sanık ERKUT ERSOY’un talepleri ile ilgili olarak dilekçesinde belirttiği, a)A,D,E,İ ve L bentlerinde belirttiği taleplerini içeren belgelerin kendisine verilmesine,b)C, H, I bentleri ile ilgili yazılan yazıların tekiden akıbetlerinin sorulmasına,c)Diğer taleplerinin davaya bu aşamada bir yenilik katmayacağından Reddine,2-Sanık DOĞU PERİNÇEK’in talebinin kabulü ile , T.C. Başbakanlık’a yazmış olduğu 16

Ekim 2000 tarihli 8 sayfalık yazı ve 7 adet ekinin birer suretinin istenilmesine,3-Sanık MEHMET ADNAN AKFIRAT’ın 12 Haziran 2009 Gününe kadar duruşmalardan

izinli sayılmasına, bu konuda tutuklu bulunduğu cezaevine yazı yazılmasına,4-Sanık MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK’ün talepleri ile ilgili olarak;a)05.12.2008 tarihli 25. duruşmada sanık Doğu Perinçek’in savunma kayıtlarının yeniden

incelenerek, dilekçesinde belirttiği “Ajan” sözcüğünün tespiti halinde sadece bu bölüme ilişkin ses kaydının kendisine verilmesine,

b)Kendisinde elde edilen belgelerle ilgili yazılan yazı cevabının beklenilmesine,c)Dava açıldıktan sonra dosyaya gelen tüm ek klasör örneklerinin Cd ortamında

kendisine verilmesine,d)Sanık Vatan Bölükbaşoğlu tarafından kendisine verilen notun savunmaya esas olmak

üzere şahsi dosyasına konulmasına,5-Sanık HAYRETTİN ERTEKİN’in talepleri ile ilgili olarak;a)Cezaevinden bilgisayardan faydalanması ile ilgili dilekçesinin gereğinin takdir ve ifası

için Cezaevi müdürlüğüne gönderilmesine,b)Tanık dinletme talebinin savunmalar tamamlandıktan sonra değerlendirilmesine,6-Sanık GÜLER KÖMÜRCÜ ÖZTÜRK’ün talebinin kabulü ile dilekçesinde belirttiği

savunmasındaki imla hatalarının, savunmanın yeniden dinlenilerek gerektiğinde düzeltilmesine,7-Sanık FİKRET EMEK’in dilekçesindeki talepler savunma mahiyetinde görüldüğünden

şahsi dosyasına eklenilmesine,8-Sanık VELİ KÜÇÜK müdafiinin talebinin kabulü ile Mit’e gönderilen 6 adet Cd’ye

dayanak yapılan İhbar mektubu örneğinin kendisine verilmesine, 9-İşçi Partisi Genel Merkezinde yakalandığı iddia olunan ve suç konusu yapılan 4 adet

Cd’nin, sanık savunmaları da dikkate alınarak üzerlerinde Naip Hakim aracılığı ile Bilirkişi incelemesi yapılmasına, Naip Hakim olarak mahkememiz hakimi Hüsnü Çalmuk’un tayinine, bu konuda kendisine tam yetki verilmesine,

10-Sanık KEMAL KERİNÇSİZ ve müdafilerinin talepleri ile ilgili olarak;

92

Page 93: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/97... · Web view2009/06/05  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 05.06.2009 ESAS NO: 2008/209 CELSE NO:97 Sayfa:93

a)Genelkurmay Başkanlığından gelen yazı ekinde gönderilen belgelerinde birer suretinin de tekrar mahkememize iade edildiği anlaşıldığından bu konuda yeniden araştırma yapılmasına Yer Olmadığına,

b)T.C. Adalet Bakanlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığına yazı yazılarak, dosyamız tutuklu sanıklarına iddianame ve deliller klasörlerinin DVD ortamında verildiği, ancak Cezaevi koşullarında bu DVD’lerin yetersiz Bilgisayar ortamı nedeniyle yeterli düzeyde incelenemediği yönünde sanıklar tarafından defaten şikâyetlerde bulunulduğu, bu şikayetlerin giderilmesi bağlamında mahkememizce tüm delil dosyalarının birer kitap haline getirilerek cezaevi kütüphanesine konulup, dosyamız tutuklu sanıklarının incelemesine sunulmasının istenildiği, bu amaçla basım işleri ile ilgili ( CMK 250 Maddesi İle Yetkili ) İstanbul C. Başsavcılığına yazı yazıldığı, ancak C. Başsavcılığı tarafından olumsuz cevap verildiği görüldüğünden, bu cevabi yazı eklenerek konu ile ilgili görüş sorulmasına,

c) Genelkurmay Başkanlığı ASAL Daire Başkanlığına ve Mit Müsteşarlığına müzekkere yazılarak, dosyamız sanıklarının askerlikleri süresince veya sonrasında NATO ile ilişkili herhangi bir birimde çalışıp-çalışmadıkları, çalışmış iseler hangi tarih, hangi sıfat ve nerede çalıştıkları hususlarının ayrıntılı olarak sorulmasına,

d) Ankara Valiliği Dernekler müdürlüğüne yazı yazılarak, Anadolu Türkmenleri Dostluk ve Dayanışma Derneği’nin tüzüğünün, kurucularının isim listesinin istenilmesine,

e)Geçen oturumlarda emanete alınan tüm belgelerle ilgili genel bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği ve bu konu hakkında ilgili mercilerden bilirkişi listelerinin istendiği anlaşıldığından, bu bilgiler geldikten sonra tüm belgeler üzerinde gerekli bilirkişi incelemesi yaptırılmasının düşünülmesine,

f)İstanbul C. Başsavcılığının 2008/684 Esas 2008/161 Karar sayılı Kovuşturmaya Yer olmadığına ilişkin soruşturma dosyasının tetkik ve iade edilmek üzere istenilmesine,

g)Fatih C. Başsavcılığına müzekkere yazılarak 2008/496 soruşturma sayılı 25.02.2008 tarihli Görevsizlik kararının istenilmesine, bu karar ile ilgili dosyanın tasdikli bir suretinin celbine,

h)Dilekçesinde belirttiği yapılan ödemelerle ilgili bilgi sorulması yönündeki talebin davayla bir ilgisi olmadığı ve de herhangi bir yenilik katmayacağı dikkate alınarak Reddine,

11-Sanık EROL ÖLMEZ’in 29.05.2009 tarihli dilekçe içeriğinin kendisine sorulmak üzere duruşmaya celbine,

12-Daha önce mahkememizce davada var olduğu ileri sürülen terör örgütü hakkında “İddia olunan Ergenekon Örgütü” ibaresinin kullanılması yönünde karar verildiği bu durumun ilgililere bildirildiği ancak buna rağmen vaki şikayetlerde halen özellikle televizyonlarda bu ibarenin kullanılmadığının beyan edildiği, bu hususun etraflı bir şekilde araştırılarak var ise gereğini yerine getirmeyenler haklarında gerekli işlemin yapılması için ( CMK 250 Maddesi İle Yetkili ) İstanbul C. Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,

13-Sanıklar İhsan Göktaş ve Saipir Debzlelvidze hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenilmesine,

14-Dosya kapsamı, her sanığa iddianamede ayrı ayrı isnat olunan suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte ve bu suçların CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine, bir kısım sanığın kendisi veya müdafii aracılığı ile vaki tahliye taleplerinin Reddine,

Mevcut hallerinin sürdürülmesine ve tahliye taleplerinin reddine dair verilen ara karara İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına, ( Hazır sanıklar ve müdafilere ihtarat yapıldı )

Bu nedenle duruşmanın 08.06.2009 günü saat 09.30’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.05.06.2009BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KÂTİP 123036

93