184
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :31 CELSE TARİHİ :14.01.2010 BAŞKAN : KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE : HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KÂTİP :AHMET ELMALI 116766 Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 14.01.2010 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal ve Mustafa Dönmez dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Birol Başaran, İlyas Çınar, ile sanıklar müdafilerinden sanıklar Tuncay Özkan, Mesut Özcan ve Hüseyin Nazlıkul müdafii Av. Gizem Öcalan, sanıklar Adil Serdar Saçan, Birol Başaran, Tuncay Özkan, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural müdafii av. Celal Ülgen, aynı sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz, sanık İlyas Çınar müdafii Av. Hanife Çakmak, sanık Adil Serdar Saçan müdafii Av. Serkan saçan, sanık Gürbüz Çapan müdafii Av. Özlem Durdağı, sanık Gürbüz Çapan müdafii Av. Armağan Güner, Av. Mehmet Danışman, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur, Rıza Ferit Bernay müdafii Av. Zeki Aksoy, sanık Mustafa Özbek müdafii Av. Mustafa İsar’ın geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Adil Serdar Saçan tekrar huzura alındı. Çapraz sorgusuna kaldığı yerden devamla. Sanık Adil Serdar Saçan :”Başkanım bir geçen şeyde sayın Özese ve sayın Pekgüzel’in bir sorusu üzerine benim verdiğim cevap herhalde tatmin edici olmamış, basın özellikle yandaş basın bu soruya cevap veremediğimi söyleyip kamuoyunu yanıltıyor ve yargılamaya müdahale

Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2009/191CELSE NO :31CELSE TARİHİ :14.01.2010

BAŞKAN : KÖKSAL ŞENGÜN 20909ÜYE : HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924KÂTİP :AHMET ELMALI 116766

Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 14.01.2010 tarihli oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal ve Mustafa Dönmez dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.Tutuksuz sanıklardan Birol Başaran, İlyas Çınar, ile sanıklar müdafilerinden sanıklar

Tuncay Özkan, Mesut Özcan ve Hüseyin Nazlıkul müdafii Av. Gizem Öcalan, sanıklar Adil Serdar Saçan, Birol Başaran, Tuncay Özkan, İlyas Çınar, Hüseyin Vural Vural müdafii av. Celal Ülgen, aynı sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz, sanık İlyas Çınar müdafii Av. Hanife Çakmak, sanık Adil Serdar Saçan müdafii Av. Serkan saçan, sanık Gürbüz Çapan müdafii Av. Özlem Durdağı, sanık Gürbüz Çapan müdafii Av. Armağan Güner, Av. Mehmet Danışman, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur, Rıza Ferit Bernay müdafii Av. Zeki Aksoy, sanık Mustafa Özbek müdafii Av. Mustafa İsar’ın geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Açık yargılamaya devam olundu.Sanık Adil Serdar Saçan tekrar huzura alındı.Çapraz sorgusuna kaldığı yerden devamla.Sanık Adil Serdar Saçan :”Başkanım bir geçen şeyde sayın Özese ve sayın Pekgüzel’in

bir sorusu üzerine benim verdiğim cevap herhalde tatmin edici olmamış, basın özellikle yandaş basın bu soruya cevap veremediğimi söyleyip kamuoyunu yanıltıyor ve yargılamaya müdahale ediyor belki burda da iyi anlaşılmadı. Eğer izin verirseniz beş dakika bir şey yapabilir miyim önemli bir konu belki sizin soracağınız sorularla la ilgili söyleyim mi efendim.”

Mahkeme Başkanı:” Tabi buyrun.” Sanık Adil Serdar Saçan:” Şimdi efendim ben 2001 yılında Tuncay Güney ile grubu alındığı zaman izni Ergenekon terör örgütü diye almadım. Ben soruşturma iznini Tuncay Güney Veli Küçük ‘ün mutemet elemanıyım diye anlatması üzerine zaten organize suç kapsamında aldım izni. 4422 sayılı yasa kapsamında izin aldım. Çünkü benim şubem Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, terörle mücadele şube müdürlüğü değil. O tarihe kadar böyle bir örgütte yok. Bu 2007 yılına kadar zaten böyle bir terör örgütü de yok. Vasıflama, niteleme 2007 yılındaki operasyonla başlıyor. Dolayısıyla ben 2001 yılında izni kendi şubemin alanına giren organize suç örgütleri ile ilgili olarak aldım. O nedenle de bu soruşturmayı kapatmam diye bir şey söz konusu olamaz. Almış olduğum izin Veli Küçük ve yapılanması ile ilgilidir zaten bakın ek 13’ü açarsanız orada daha sonra da bazı şeyler göstereceğim. Bakın efendim burada , bakın efendim, 12’yi açar mısınız, ek 12’yi. 11’i açın o zaman. Evet, bakın başkanım gördüğünüz gibi izin Veli Küçük liderliğindeki yapılanmanın araştırılarak ortaya çıkarılabilmesiydi. Yani ve onun

Page 2: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:2

üzerine zaten savcılık 1997/894’e kaydediyor 2001 de 97/894 hazırlık numarası, susurluğun hazırlık numarası. Onun araştırılması için ben izin alıyorum şimdi önce bir bunu netleştirelim dolayısıyla Ergenekon terör örgütüne o tarihte biz vakıf olmuşuz, izin almışız, sonra kapatmışız gibi bir durum yok. Organize suçlar şubesi zaten organize suç faaliyetleri ile ilgili izin alıyor. Eğer arada terör örgütü ortaya çıkmışsa işte istihbarata göndermemizin istihbaratta bu işin araştırılmasını istememizin sebebi o. Arada yan bir takım örgütler çıkarsa istihbarat teröre yönlendirecek onu. Veya çalışma proje savcısı, ön çalışma savcısı sayın Muzaffer Yalçın bunu tespit edip teröre gönderecek. Orada bizim herhangi bir ihmalimiz, kapatmamız söz konusu değil. Biz Veli Küçük’ün bağlantılarını araştırıp bir şey bulamadık diyoruz. Hatta daha sonra veya o sıralarda beş şubenin eğer burdan bir yazı yazar talepte bulunabilirsek asayiş şubesi, istihbarat şubesi, terör şubesi, bizim şube, mali şubenin anlatmıştım burda ortak çalışması ile yine bu Sedat Peker ve grubu ile ilgili çalışma yapıldı. ordan da somut bir sonuca ulaşılamadı. Yani biz delillere göre çalışan savcının emrinde çalışan bir şubeyiz. Şimdi burada bir şeyi ısrarla sordular, bende açıkladım fakat sanıyorum eksik kaldığı için bunla bağlantılı devam ediyorum. bakın Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan 2 Mart 2001’de bize geldikleri zaman bütün aramalarını, ev aramalarını, iş yeri aramalarını ben yaptırdım. Bizim şubemiz yaptırdı. O bulunduğu denilen dokümanlar bulunan dokümanların tamamı bizim şubemiz tarafından zapta geçirildi. Sadece zapta geçirilmekle kalmadı. Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan tabi bu arada Ümit Oğuztan’dan hiç bahsedilmiyor. İddianame de de bahsedilmiyor. Bunun da aslında ifadesi alınıyor biliyorsunuz kamera görüntülerinde o da var. yani 2001’de onun da görüntüleri alınıyor. Onun da çözümleri yapılıyor. Şeye gönderiliyor. Şimdi bunların biz aramalarını yapmışız sayın başkanım. İfadelerini daha doğrusu beyanlarını tespit etmişiz video kamera ile çözümlerini yapmışız. Ondan sonra ne yapmışız bakın ek 5’i açar mısınız.? Bakın ondan sonra Tuncay Güney isimli şahıstan zapt edilen malzemeleri yazmışız. Bakın şimdi sayın bakanım, bilderberg toplantısı, bilderberg toplantısıyla ilgili gazete kupürleri, bakın. ABD şirketlerinin çalışma metni, şirket köstebekler dosyası, fabrikatör gözlem analiz dosyası, Hizbullah hakkında dosya, biyografi dosyası, Genelkurmay Başkanlığı dosyası, Ümit Oğuztan, bakın bunların şu anda Ergenekon’un şeyleri denilenlerin hepsinin dökümünü yapmışız, NBC silahlar üretim analiz, CIA BNA kürt sorununun çözümü bunların, bakın reaksiyon adlı dosya, televizyon analiz dosyası, Bülent Ecevit dosyası, bunlar 2001’de kim yapıyor, benim bürolarım bunların çözümünü, neye yapıyor savcı beye götürmek için yapıyor. Bütün bu evrakları tamamlayıp toplayıp savcı beyin önüne götürmezsiniz ki şu anda sayın savcılar çalışma yapıyorlar mesela. Organize suçlar şubesi, terörle mücadele şubesi klasörler dolusu evrak alıyor. Çuvallar dolusu evrak alıyor, onları savcılığa mı götürüyor? Hayır. Bir inceleme raporu yazıp bırakıyor. Bizim dönemimizde böyle bir inceleme raporu yazma durumu yoktu. Bu tür dökümü yapılıp savcının önünü gidiyor. Savcı bunların hepsini gördü yani. Şimdi bakın hepsi var, Veli Küçük, bakın Tuncay Güney tarafından çizilmiş, Veli Küçük grubuyla ilgili şema. Bunların hepsi dökümü yapılmış. Hepsi sayın savcı Muzaffer Yalçın’a gitmiş, gizlediğimiz falan yok bizim. Devam edelim, şeye gelelim ek 21 ve 22’ye. Bakın ifadelerini al, ek 21’de o el yapısı şemayı bakın Veli Küçük ve grubu diye. Bakın Ergenekon değil. Terör örgütü değil, Veli Küçük ve grubu irtibatları ilişkileri ile ilgili çizimini de yapmışız. Devam edin bakın, altta sayfalarca başkanım, bunların hepsini bizim şube. Bakın ekonomi lobi demiş bakın ekonomik lobi, biz bunu Veli Küçük’ün grubu olarak adlandırıyoruz. Devam edin, şimdi bunların hepsinin dökümü yapılmış, savcı beyin önüne götürülmüş bunlar. Bunların tamamı istihbarat şubesine gönderilmiş. birşey gizlediğimiz yok bunları yapan biziz zaten. Ek 22’ye gelin lütfen. Dün bunu anlattım bakın. Bizim şubemizin adli tahkikat bürosu, bakın eklerde bakın diyor ki, Tuncay Güney’den elde edilen malzemelerin hepsini ben inceledim diyor araştırma Değerlendirme Büro amiri. 95 adet bilgisayar disketi, 19 adet CD, fakat bunların hiçbirisinin ben sadece iddianame eklerinde bağlıyım başkanım, ben inceleme imkanım yok ki. Burada talepte bulunuyorum. İşte bunlarla ilgili bulundum 13 Ağustos’ta veya 21 Ağustos’ta talepte bulundum

2

Page 3: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:3

dedim ki Tuncay Özcanlı’nın bu ekte ekte yazdığı bilgisayar disketi incelemelerini bana gönderin bakayım dedim gönderilmedi. Bu çözümlerin yapılmasının sebebi savcı beyin önüne dosyanın götürülmesidir. Şimdi sayın Özese haklı olarak sormuştu, işler nasıl gidiyor yani nasıl izin alıyorsunuz gibi bakın ek 11’e tekrar gelir misiniz? Yani bütün bu çalışmalar yapılmış savcı beyin önüne gitmiş. Ek 11’de bir not var bakın benim yazdığım resmi yazıda savcıya izin için. Konu ile ilgili zapt etmiş olduğumuz belge ve dokümanlar ile adı geçen şahısların samimi ikrarlarını içeren kasetler şube müdürlüğümüzde hıfzedilmiş olup hazırlık soruşturmasının başlaması durumunda, çünkü ön çalışma daha hazırlık soruşturmasına dönmemiş biliyorsunuz. Talimatlarınız doğrultusunda incelenmek üzere adli emanet memurluğuna gönderilecektir. Şimdi ek 13’e gelin lütfen. Bu aslında sayın Özese’nin sorusuna da yanıt, biz okumamıştım ben burayı, yani burada okumamıştım, göstermiştim ama. Bakın efendim DGM Başsavcısının yazısı. Yapılacak tüm işlemler, ön çalışma ve gerektiğinde tahkikat icrası için İstanbul DGM Cumhuriyet savcısı Muzaffer Yalçın görevlendirilmiştir. Yapılacak tüm işlemler. Devam ediyor. Ön çalışma sırasında veya sonunda toplanan tüm belge delil ve dokümanların değerlendirilmek ve müteakip talimatları istihsal etmek üzere, görevli Cumhuriyet savcısı ile irtibat kurulması, ilgi sayılı yazınızın not bölümünde, az önce okuduğum not, ve arama zabıtlarında belirtilen belge, doküman ve kasetlerin, buraya dikkat edin başkanım çok önemli, soruşturma başlatıldığında savcılığımıza teslimi diyor. Bu ön çalışma. Ön çalışma hazırlık soruşturmasına döndüğü takdirde savcılığımıza teslim edin diyor, bunu söyleyen Başsavcı. Bu dokümanları savcılığa gönderdiniz mi? Yani başsavcı zaten dokümanları ne zaman göndereceğimizi talimatını veriyor efendim. Bu konuda gidip savcı bey ile görüşen kim adli tahkikat büro amiri, o kimdir? Bakın paraflı suret deniliyor ya ikide birde işte bu işe yarıyor. Serdal Akça şu anda orda görevli. Organize de savcılık çağırıp iki satır ifadesini alsaydı. Sen gidip adli tahkikat büro amirisin sen gidip görüştün mü? Veya şube müdür yardımcısı Kemal Karademir şu anda Rize’de müdür yardımcısı çağırıp iki satır ifadesini alsaydın. Muzaffer Beye belgeleri götürdünüz mü, içeriğini anlattınız mı diye. Cevap verirlerdi ben doğal olarak Muzaffer bey ile kendim gidip görüşmediğim için o sorunun o bölümüne cevap veremiyorum ama bunların ifadesi alınması durumunda olay çok net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bizim hiç kimseden bir şey gizlemiş olmamız falan söz konusu değildir. Böyle bir mantık gerçekten yanlış bir mantıktır. Şimdi diğer bir şey sayın başkanım bu konu ile ilgili olarak bakın ek 130’u açar mısınız? Bizim Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün kuruluş şeması İstanbul’un, bakın benim altımda olan birimlere bakar mısınız, Araştırma Değerlendirme Büro Amirliği, Bilgi İşlem Arşiv İstatistik Teknik Büro Amirliği, Operasyon Ekipleri Büro Amirliği, Adli İşlemler Büro Amirliği, Nöbetçi Amirliği, İdari Büro Amirliği, ben şubenin müdürüyüm, en üstte olan kişiyim şimdi araştırma değerlendirme, Ekipler Amirliği gidiyor arama yapıyor, getiriyor Araştırma Değerlendirmeye bırakıyor, Araştırma Değerlendirme ve Arşiv ikisi ayrı ayrı büro. Arşive bize geliş kaydı var mı, bakıyor. Araştırma Değerlendirme Amirliği kasetleri bilmem nelerin çözümünü yapıyor, hepsini nereye gönderiyorlar Adli İşlemlere, Adli İşlemler de savcılık ile olan ilişkileri götürüyor. Peki benim görevim ne? Bir 131’e gelir misiniz? Ben bütün büroların hesabını veriyorum şu anda. Yani o bürolarda bir sürü insan çalışıyor, hiçbirisinin ifadesine başvurulmamış. Sanki Organize Suçlar Müdürlüğü demek Adil Serdar Saçan demek gibi bir durum oluyor. Bakın burda da benim görev tanımım var. bakın benim görev tanımım şurda, diğerleri hep şeyle ilgili başkanlık, şube müdürlüğü bünyesindeki büro amirlikleri ile ilgili faaliyetleri takip ve koordine etmek. Şimdi anormal bir durum ortaya çıkarsa, savcılık ile bir problem ortaya çıkarsa bu konu ile ilgili benim devreye girmem gerekiyor. Takip ediyorum, koordine ediyorum. evet. Bir konu da şu, Tuncay Güney’in bahsetmiş olduğu, ifadesinde bahsetmiş olduğu Organize Suç örgütlerinin tamamı ile ilgili bizim bilgimiz var zaten sayın başkanım. Adamın o konularda söylediklerinin tamamen sokak ağzına dayalı olduğunu biz biliyoruz. Hep bütün gruplara operasyon yapmışız bakın burda gösterdim ben 461 gruba operasyon yapmışız. Tuncay Güney diyor ki o tarihte efendim altıncı filo var diyor, sayın Özese

3

Page 4: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:4

sormuştu bana, altıncı Filo, altıncı Filonun şeyi sayın başkanım faaliyet alanı İstanbul değil ki. Ben İstanbul Organize Suçlar müdürüyüm. Faaliyet alanı Adapazarı ve İzmit. Oğuz Korukır var diyor, Adapazarı İzmit, biz buna rağmen 2003 yılında, ek 174’ü açar mısınız? Oğuz Korukır ve grubuna operasyon yapıyoruz, bakın adam İzmit’te faaliyet gösteriyor başkanım, yok pardon, bir saniye, ek 140 bakın sayın başkanım buyrun Oğuz Korukır ve grubuna yapılan operasyonlar şeyin Tuncay Güney bahsetmiş. Bakın aşağıya doğru iner misiniz. Beş adet tabanca yedi adet şarjör. Şu bu alınmış, on bir adamı ile birlikte sevk edilmiş, altı kişi tevkif olmuş, kendisi de tevkif olmuş. Şimdi bunun gibi dediği her grupla ilgili operasyonumuz var bizim. Sadece bağlantıyı kuramadığımız Veli Küçük Sedat Peker grubu ile ilgiliydi. O bağlantıyı araştırdık ve o bağlantıyı da grup da kurduk bir şey bulamadık yani şunu bulamadık, suça yönelik bir şey bulamadık. Kapatmış olmak demek değildir. Ama Ergenekon terör örgütü ile bir alakası yok bu olayların bu olaylar bizim görevimiz çok net belli. Kaçakçılığa bakacaksınız, silaha mermi kaçakçılığına, bir de mafyaya bakacaksınız bizim görevlerimiz bu bunun dışında görevimiz yok zaten. Şimdi ek 174’e gelin. Bakın sayın başkanım. Bu birinci iddianame eklerinden alınmış bir şey. 2007 yılında başlatılan Ergenekon operasyonu ile ilgili olarak çalışma grubu oluşturulmuş, nerde Terörle Mücadele Şubesinde organize Suçlar Şubesinde. Şimdi bu görevliler ben soruşturmayı kapattım dese, savcılık kapatır mı soruşturmayı? Savcılara sormak lazım. Öyle şey olabilir mi? Burda da çalışma grubu oluşturulmuş. Yani bakın burda şube müdürleri bile yok, sadece emniyet amirleri var. emniyet amiri Ahmet Davulcu ben soruşturmayı kapatıyorum, savcıya bir yazı efendim ben bir şey bulamadım dese savcılık bunla iktifa edecek mi? Neden sorumluluk benim üzerime yıkılmaya çalışılıyor. Baştan beri bir karmaşa yaratılarak bu imaj verilmeye çalışılıyor başkanım bu önemli. Çalışma gruplarının sorumluluğu sadece yaptıkları iş ile alakalıdır. Yaptıkları iş kadardır. Aldıkları yüklendikleri iş kadardır. Cumhuriyet Savcısı emir vermişse gereği yapılır. Yani şunu savcı beye sorsalardı yine sorun çözülmüş olurdu. Onu da sormuyorlar bakın bir çok eksikliğin üzerine getirip beni monte ediyorlar. Savcı beye arkadaş sen o dokümanları bana sen dokümanları savcıya gönderdin mi sorusu yerine sen o dokümanları inceledin mi bak adam sana yazmış, arama tutanaklarını göndermiş, tutanakların tasnifini yapmış, baktın mı onlara savcı bey diye sorulmuyor. Bana sen tasnifi yaptın gönderdin ee, gönderdin mi? Gönderdim, tasnifi onun için yapmışım ama götüren ben değilim. Resmi yazıya da, resmi yazıya da bu ikide birde yazılmaz işte savcı beyler burdalar yani siz organize ile çalışırken, terörle çalışırken her şeyi resmi yazı ile mi yapıyorsunuz? Günde en az yirmi defa otuz defa telefonla görüşüyorsunuzdur yani yanlış söylüyorsam desinler ki yanlış söylüyor, çalışma bu şekildedir. Savcılık ile polisin çalışması. Yine bir konuyu daha söyleyip bitiriyorum. Ek 34’ü açar mısınız? Bakın sayın başkanım, burda dedim ki polis içindeki çekişme nedeni ile ben burdayım. Savcı bey o gün benle ilgili bir şey okudu, bakın bir tutanak var. tarihine bakın altta, 22 Temmuz 2002 tarihli bir tutanak. Yukarıya gelin şimdi, emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire Başkanlığı tarafından yürütülen bir çalışma sırasında müdürlüğümüz emrinde görevli Adil Serdar Saçan’a yönelik hasmane tutumlar içerisinde olan bir grubun telefon konuşmaları ve çözümü şube müdürü Recep Güven tarafından tarafımızdan ilimize getirilmekle saat 22’de İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir’e arz edilerek yapılan tetkik neticesinde Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’a karşı bir suikast hazırlığı tespiti yapılması üzerine, sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Nizamettin Bayındır’ın yanında şube müdürü Adil Serdar Saçan gerekli tedbirleri alması, başta kendisi olmak üzere, ailesinin can güvenliğinin korunması yönünde uyarılmış, gerekli ve yeterli tedbir kendisine bağlı Organize Suçlar Şube Müdürlüğü personelince aldırılacağını beyan etmiş diye, bakın tutanak tutuluyor, Emniyet Müdür Yardımcıları. Şimdi bu Recep Güven denilen çocuk şu anda Ergenekon operasyonu istihbarat başkanlığını da yürüten çocuk. Öldürüleceğime dair 22 Temmuz 2002’de mafya tarafından öldürüleceğime dair tebligat var, 2003 yılında koruma istiyorum vermiyorlar, silahlarıma el koyuyorlar ve beni ölüme terk ediyorlar resmen. Şimdi bu normal bir iş midir sizce? İşte buyrun belge burda. Bir sene sonra 2003 yılında beni meslekten

4

Page 5: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:5

atıyorlar. Ondan sonra silahlarıma el koyuyorlar, ve yedi sene boyunca İstanbul’da beni ve ailemi korumasız bırakıyorlar. Danıştay’a gidiyor, idare mahkemesine gidiyorum, kaybediyorum, Danıştay da kazanıyorum. İdare mahkemesi Danıştay’ın kararına uyuyor. Hala koruma vermiyorlar. Hala korumam yok. Şu anda on altı aydır da cezaevinde belki bu grupta var, dörtte üçü çete olan bir grupla cezaevinde yatıyorum. Bizim cezaevinde bu çete grupları. Bu kadar efendim yani bu, bunların eksik kaldığını düşünüyordum.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Adil bey birkaç sorum daha olacak. Şimdi en son izahatlarınızda şöyle diyorsunuz, 08/03/2001 tarihinde Adli İşlemler Büro Amirliğine yazı yazıldı.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Diğer istihbari şube, efendim asayiş Şube

Müdürlüğünde gönderilen evrakların oraya gitmesi gerekiyor, onların da savcı beyle muhatap olup bir görüş alması veya bu tahkikatın sonucu konusunda bir değerlendirme yapması gerektiğini söylüyorsunuz zannediyorum”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır, bizim şubemiz yapıyor.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Adli işlemler Büro Amirliği,”Sanık Adil Serdar Saçan:” Götürüyor evet savcı beye.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Savcı beye götürüyor.?Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet evet götürdü yani.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu konuda bilginiz var mı götürüp götürmediği

konusunda?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Var var evet, var bu dökümler ve çözümler onun için yapıldı.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bunlar tamamen götürülmüş mü? Yani sizin arama

sonucu elde ettiğiniz Tuncay Güney’de Ümit Oğuztan’da elde ettiğiniz materyaller götürülmüş mü, savcı beye götürülmüş mü?””

Sanık Adil Serdar Saçan:”Çözümü, çözümleri, gösterdim evet.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Çözümleri götürülmüş mü?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, evet. Gidip görüşüyor işte onun için diyorum Adli

Tahkikat Büro amirini çağıralım buraya diye.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Siz onu şifai olarak mı aldınız bu cevabı yoksa

yazılı olarak mı aldınız.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Şifai efendim, şifai yani bu işlem”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Adli Büro işlemler Amirliğinden.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Şifai efendim yani ben şube müdürü olarak her konuyu adli

işlemler büro amirine yazı ile yazamam ki, yani götürdünüz mü getirdiniz mi. Onlar gidiyorlar görüşüyorlar geldik müdürüm diyorlar. Bir problem olursa bana iletiyorlar yani. Bizim normal işlememiz bu şekilde.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Ben şunun için soruyorum yani 14/11/2002 tarihinde DGM Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığınız yazıda şu görüşü öne sürüyorsunuz, söz konusu ön çalışmaya son verilmesi hususunda tensiplerinize arz ederim diyorsunuz. “

Sanık Adil Serdar Saçan:”Doğrudur.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Yani siz Organize Şube müdürü olarak DGM

savcılığına bu çalışmaya son verilmesini istiyorsunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, öncesinde görüşmemiz var savcı beyle zaten dün

okuduğunuzda izah ettim. On üç günde Tuncay Güney’in evine gidilip belgeler teslim ediliyor, yani bu işler şöyle gidiyor sayın yargıcım, işler şöyle gidiyor, benim adli tahkikat büro amirim gidiyor savcı Muzaffer Bey ile şu anda sayın savcılarla bu çalışma grubunun çalıştığı gibi. Gidiyor görüşüyor diyor ki efendim biz böyle böyle durum bu konuda bir ilerleme kaydedemedik ne yapalım o da şifai talimat veriyor diyor ki, gidin evrakları dokümanları teslim edin, bana bir yazı yazın. Ben kapatayım diyor. Hatta o yazının müsveddeleri falan da şubede vardır yani

5

Page 6: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:6

şubede olmadığım için şey yapamıyorum. Savcı beyin talimatı üzerine gidiliyor bunlar hep şifai olan şeyler en sonunda da evrak kapansın diye yani resmi evrak kapansın diye bu yazı yazılıyor. “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” O zaman şöyle sorayım bu Adli Büro İşlemler Amirliği size ne söyledi. Bu proje ile ilgili olarak. Nasıl bir görüş bildirdi.?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Bana söylediği, Adli İşlemler Büro Amirliği’ne dedim ki ben savcı beyle bir görüşün, istihbarattan bize gelen bilgilerde bir gelişme kaydedemiyor. Zaten bizim Veli Küçük ve Sedat Peker grubu ile ilgili yaptığımız çalışmalar var. daha buna bağlı olmadan yaptığımız çalışmalar var bir sonuç elde edemiyoruz ne yapalım? Adli İşlemler Büro Amirliği gidip görüşüyor savcı bey ile geliyor diyor ki savcı bey, madem öyle işte gidin evrakları teslim edin, bu ön çalışma soruşturmaya dönmediği için adli emanete göndermediğimiz için bir kapatma yazısı yazsın diyor, yazıyı yazıp getiriyorlar bana. Bende teklifte bulunuyorum olay bu. yani savcı beyin bilgisinin olmaması falan diye asla söz konusu değil zaten böyle bir yazı savcı beyin bilgisi olmasa 13. ünde niye gittiniz kardeşim yani onaylamaz öyle bir yazıyı. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Evet, bu duruşmadaki beyanınızda Veli Küçük grubundan bahsettiniz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bu grup ile Veli Küçük arasında ne gibi ilişkiler

vardı, kimler vardı bunları nasıl tespit ettiniz bunları bir izah eder misiniz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Şimdi o benim iddiam değil efendim, o 11’i açar mısınız ek

11’i. O Tuncay Güney’in iddiası o şekilde. Yani bizim çalışma iznimiz, bakın burda diyor ki, şahıslardan Tuncay Güney’in ekteki zaptetme tutanakları yazılı belgelerin ve gözaltına bulunduğu süre içerisinde kendisi ile rızası dahilinde kameraya alınan görüntülerde Ağustos ayında emekli tuğgeneral Veli Küçük ile tanıştığını, Veli Küçük ile ilişkilerinin her geçen gün daha da artarak ilerlediğini, Veli Küçük ile ilişkileri arttıkça diyerek yani Tuncay Güney’in iddiası o. Bizim de bu yönde bir duyumumuz vardı. Veli Küçük ile Sedat Peker arasında bir ilişki var diye. Onu biz araştırdık, gerçekten ispatlayamadık, sadece ben değil yani. Bütün şubeler, Asayiş, istihbarat, yani insanlar konuşabilirler, merhaba, ama biz burada adli bir şubeyiz takdir ederseniz ki diyor ki, Veli Küçük uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor e kimden alıyor, kime veriyor hiçbir şey yok. Bunu söyleyen ben onun mutemet elemanıyım diyen Tuncay Güney. Biz bunun üzerine çalışma başlatıyoruz. Acaba bir şey bulabilir miyiz diye. Ama bir şey bulunamıyor. Şu anda da bulunmuş değil yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bu Veli Küçük grubu ile ilgili olarak yani sadece Tuncay Güney’in beyanları mı, onun dışında başka herhangi bir bilgi belge var mı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır yok, efendim yok, onun iddiası üzerine yani Veli Küçük Sedat, bakın şurda yazmışım Veli Küçük’ün ekteki çözümlerden de anlatıldığı üzere uyuşturucudan akaryakıt kaçakçılığına, adam öldürmeden kaçak silah sevkıyatına kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir yapılanmanın liderlerinden olduğunu iddia ediyor Tuncay Güney. Ama biz bunu sadece bu çalışma iznini biz şeye gönderdik. İstihbarata gönderdik. İstihbarat daha geniş imkana sahip diye. Biz ayrıyeten bu grupla ilgili Sedat Peker grubu ile ilgili bağlantıları ile ilgili saten çalıştık. Çok çalıştık yani Sedat Peker’e an az dediğim gibi dört tane operasyonumuz var. Veli Küçük Sedat Peker bağlantısı üzerine çalıştık. Bir de biz İstanbul’dayız. Veli Küçük İstanbul da görev yapmış değil, yani onun görev yaptığı iller farklı. Oralarda soruşturmaları ben bilemem. Benim burada üzerinde durduğum mesele, Veli Küçük ile Sedat Peker arasında bir örgütsel ilişki var mıdır meselesiydi. Organize suç ilişkisi olarak. Biz bunu ispat edemedik. Söylediğim bu. bu iddia Tuncay Güney’in iddiası biz bunu araştırdık. Sadece burda değil biz bunu.”

6

Page 7: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:7

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Anlaşıldı. Bu Veli Küçük ile Sedat Peker arasındaki ilişkiyi bir duyum neticesinde araştırmaya başladık diyorsunuz. Bu duyum yazılı mıydı, yani neye dayanıyordu?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” İstihbarat, istihbarat bu şeyde var Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün arşivinde hani ben dedim ya bizim ardiye büromuz var arşiv büromuz var. orada grupların takibi vardır hani terör örgütlerinin takibi gibi, DHKPC’yi takip ederseniz işte eski lideri şuraya gitti, buraya gitti, bu da örgütlü suçlarda da bu böyledir. Biz takip ederiz şimdi ekibin birisi istihbarat getirir. Der ki, bunlar ilişkilidir der veya herhangi bir yerde yapılan bir soruşturma sırasında bunlar ilişkilidir diye birisi beyanda bulunur. Bu tür yani şeylerden biz onlardan not alırız ve onun üzerinde çalışırız daha sonra. Bu konuda Organize Suçlar Şube Müdürlüğü arşivinde çok sayıda istihbarat ve ihbar olduğunu biliyorum. Eğer talep edilirse gelir yani eminim.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Yani o duyuma ilişkin yazılı belgeler istihbarat emniyet müdürlüğünün istihbarat arşivinde var diyorsunuz öyle mi?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Bizim, Organize Suçlar Şube Müdürlüğünde bir de efendim, şimdi adli şubesiniz, adli şubeyiz biz istihbarat şubesi değiliz. Adli sorumluluğumuz var şimdi Veli Küçük şudur, diye bir şey yazıp oraya koyamayız. O olup olmadığını araştırmak durumundayız. Zaten bu araştırmayı da onun için yapmışız. Yani biz dedikodu şubesi değiliz. İstihbarat yazar, duyumu alınmıştır, ama biz duyumu alınmıştır diyemeyiz. Biz sadece böyle istihbarat intikal etmiştir deriz, işte burda olduğu gibi mecbur araştırırız. Sonuçta ne olur o belli olmaz yani eğer bir şey varsa işlem yaparız yoksa yapamayız. O da kapatmak değildir. Bir şey bulamamak kapatmak değildir. Yani yıllardır yargıçlık yapıyorsunuz efendim polis bir şeyi irtibatlayamıyorsa hatta mahkemenin önüne geliyor, yani belki kanaat olarak o adam bu işi yapmıştır diyorsunuz ama delille bağlısınız yani. Bunlar adli polisliğin sonuçları. Veli Küçük Ahmet ile görüştü, görüş nasılsın iyi misin dedi, ne yapacağız şimdi yani olay budur. Bizim açımızdan. Biz dedikodulara bağlı olarak işlem yapmayız efendim. Şu anda bu iddianamede özellikle benle ilgili iddialarda öyle şeyler görüyorum. Dedikodulara bağlı emniyet içersindeki bir takım bir grubun iddiasına bağlı iddialar var burda. Mesela diyor ki kapattık, kapatmadığım belli. Diyor ki belgeleri aldı götürdü işte burda izah ettim size. Mahkeme kasasına girmiş belgeler, onları benim alıp cebime götürdüğümü iddia ediyorlar. Bunlar dedikodu bunlar iddianameye girmemesi gereken şeyler. Adli polislikte bu işin bir alakası yok. Evet efendim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”24 Mayıs 1999 tarihinde müdüriyet makamına hitaben yazmış olduğunuz bir yazı var. “

Sanık Adil Serdar Saçan:”24 Mayıs mı efendim?”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” 24 Mayıs evet. Yazı elimde gösterebilirim. Şu

şekilde talepte bulunuyorsunuz, hakkımda böyle bir raporun olup olmadığının tarafıma tebliğ edilmesini.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Fethullahçılarla ilgili. Mi?”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Evet.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” 2-çetelerle mücadelede bu kadar mesafe kat

etmişken hakkımda neden böyle ithamlarda bulunulduğunun araştırılmasını,3- iddiaların araştırılması için hakkımda müfettiş tayini yapılacak soruşturma sonucunda Fethullah Gülen denilen şahıs veya grubu ile en ufak bir ilişkimin olduğu ispatlanırsa istifamın kabulüne, ispatlanmazsa bu raporu yazanlar hakkında en ağır idari ceza verilmesini, 4- Fethullah gülen taraftarı olarak benim hakkımda rapor yazanların neden bu Fethullah denilen şahsı yakalayıp hakkında işlem yapmadıklarının tespitini, 5- Yine neden çetelerle başarı ile mücadele edenleri Fethullahçı gösterip bu şahsın reklamının yapıldığının araştırılması hususunu tensiple arz ederim diyorsunuz.”

7

Page 8: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:8

Sanık Adil Serdar Saçan:” doğrudur.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bu konudan bahseder misiniz yani, Fethullah Gülen

taraftarı olarak benim hakkımda rapor yazanlar, sizin hakkınızda rapor yazanlar kimlerdir?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral zamanında Ankara’da”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Veli Küçük ile veya grubu ile bir bağlantısı var

mıdır, izah eder misiniz bunları?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok yok hayır. Veli Küçük ile falan hiç alakası yok bunun. Bu

Ankara’da 99 senesinde Cevdet Saral Emniyet Müdürü iken Osman Ak ve grubu emniyet içersindeki Fethullahçı örgütlenme ile ilgili bir istihbarat raporu yazdılar. Yazmış oldukları bu rapora benim ismimi de koydular. İsmimi koymalarının sebebi, Cevdet Saral, Saral sülalesine mensuptur. Şeyde Karadeniz de Trabzon’da bu Sarallardan çok geniş bir sülaledir, çok iyi insanlarda vardır ama mafya mensupları da vardır. Onlara biz operasyon yapmıştık. Her çıkan Cevdet beye gidip ağladı. İşte seni sana karşı bizi şey yaptılar diye. Mafyanın klasik geleneksel taktiğidir, sonra bir sabah bir kalktım Fethullahçı müdür diye başlık atmışlar benimle ilgili olarak Star Gazetesinde. Bende konuyu araştırdım baktım ki Ankara Emniyet Müdürlüğü bir rapor hazırlamış, hazırlanan raporda bana Fethullahçı müdür diyor. Bende konuyu araştırdım, baktım ki Ankara Emniyet müdürlüğü bir rapor hazırlamış, hazırlanan raporda bana Fethullahçı müdür diyor. Bende o dilekçeyi yazdım, eğer Fethullahçılığım kanıtlanıyorsa daha doğrusu ilişkim tespit edilse, bırakın kanıtlamayı istifamı kabul edin diye yazdım. Onların hakkında işlem yapıldı. Meslekten çıkarma cezası aldılar onlar. Bir alt ceza verildi daha sonra, biliyorsunuz yargılandılar da, gerçeğe aykırı rapor tanziminden. Budur efendim o konu, Veli Küçük ile falan alakası yok onun. Onu yazılı savunmamda da açıklamıştım zaten. Hani ben dedim ya efendim bir grup Fethullahçı diyor bir grup bilmem neci diyor. O ordan kaynaklanan bir şey. ”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Görev yaptığınız sırada organize Şube Müdürlüğündeki Evraklar nasıl saklanır? “

Sanık Adil Serdar Saçan:”Arşivi vardır efendim, Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün arşivi vardır.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Arşive herkes girip çıkabilir mi?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır giremez, yetkili kişi vardır ve defter vardır. Arşivde

defter vardır. Mesela diyelim ki bir kişi bir ekip bir çalışma yapacak, arşivden dosya alacak, oraya kaydedilir imza atılır, şu saatte şuna verildi diye getirildiğinde de eksiksiz alındı diye tekrar deftere imza atılır efendim oraya sadece arşiv memurları girer çıkar. Ve kapısı da şeylidir, şifrelidir. O şifre de arşiv memurunda vardır. Başka kimsede yoktur.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Görev yaptığınız zamanlarda kimlerin oraya girip çıkacakları? ”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Tabi tabi hepsi bellidir. Defter vardır evet.Zaten onun için diyorum ya bir sorsunlar diye yani. Sorsalar aslında çıkacak.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” Halil Behiç Gürcihan’ın evinde bir takım belgeler ele geçmiş,”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Doğrudur.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bunlar sizin tarafınızdan müdüriyet makamına yine

sizin tarafınızdan DGM başsavcılığına 99 tarihli.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Fethullahçılarla ilgili belge onları açıklamıştım.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” 2002 yılında Adil Serdar Saçan, Alparslan Birsel

başkan tarafından imzalanmış x bilgi verme, görüşme tutanağı, Adil Serdar Saçan tarafından Genelkurmay Başkanına, istihbarat başkanına yazılmış 2002 yılında yazılmış bir yazı, “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet efendim onları anlattım burda.

8

Page 9: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:9

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” yine sizin tarafınızdan İstanbul DGM başsavcılığına yazılmış, Aykut Cengiz Engin’e yazılmış. 2002 yılında yazılmış bir yazı. Gene sizin tarafınızdan Ankara DGM Başsavcılığının 2002 yılında yazılmış yazılar ele geçmiş.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet!Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Ne diyorsunuz bu Halil Behiç Gürcihan’da ele geçen

belgelerle ilgili olarak, Bir bilginiz var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Ben onu anlattım. Ben Halil Behiç Gürcihan’a onu

vermediğimi söyledim. Bu belgeleri daha önce 2003 yılında Cumhurbaşkanlığına yazdığım bir dilekçe ekine koydum gönderdim. 2006 yılında, 2007 yılında Danıştay karar düzeltme evrakına koydum gönderdim. Yani bu meyanda olan belgeleri aynılarını değil de, Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığına gönderdim. Bir çok yere gitmiş 2001 yılındaki bir çalışmayla ilgili belgelerdir. Bu bilgiler gizli de değildir. Ankara’dan gelen 2000/507 dosya içerisinde bunlardan çok daha geniş içerik itibariyle bilgiler vardır. Aleniyete intikal etmiş bilgiler vardır. Behiç Gürcihan’ı söyledim, polis ifadesinden sonra bana geldi. Abi sen den aldığımı söyledim, niye yani benim için problem olur dediği bana, bunu da ispatlayabilecek durumdayım. İsterseniz tanık getirebilirim. Hatta uzun uzun anlattım. Bekir Öztürk’ün orda olduğunu, Feryal Sepin’in orda olduğunu söyledim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Somut olarak birşey söyleyebilir misiniz. Halil Behiç Gürcihan’ın eline nasıl geçtiği konusunda.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Ben vermedim”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu belgelerin nasıl eline geçtiği konusunda somut

olarak bir şey söyleyebilir misin?” Sanık Adil Serdar Saçan:”Somut olarak bir şey söyleyemem. Nerden aldığını kendisi,

yani Halil Behiç Gürcihan benle internette tanıştığını söylüyor mesela yani herhalde Gafur Paşa ya laf gelir diye internette tanıştım diyor. Halbuki ben serseri miyim. İnternette tanışıcam da biriyle şey yapıcam. Yani ben senelerce müdürlük yapmış biriyim. Gafur Paşa tanıştırdı. Onu bile gizliyor yani onu ona sormak lazım efendim. Aleni bir şekilde gizliyor, Gafur Aksu’yu çağırırsak, beni onunla Mete diye tanıştıran Gafur Aksu’dur. Ama adam internette tanıştım diyor”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Ben şunu sormak istiyorum ayrıca Şevki Duyu ile Arif Doğan arasında nasıl bir ilişki vardır. Nasıl tanışmışlardır?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Onu anlatıyım efendim. O zaten biliyorsunuz telefon konuşmasını da burada verdik. Niye bu adamlarla konuşuyorsunuz falan diye de kızıyorum ben ona. O Sultanahmet’te benim işte daha önce bahsettiğim lokantaya gidip geliyorum. Oraya da bir tane çocuk gidip geliyor o lokantaya, lokanta sahibinin arkadaşı, o onu tanıyormuş Arif Doğan’ı bu Şevki Duyu’nun da Kırklareli’nde köyde bir tane şeyi var evi mevi var. Kırklareli’nin bir köyünde, orada jandarma rahatsız ediyormuş şeyi Şevki Duyu’yu ben beni rahatsız ediyorlar falan diyor o çocukla görüşüyorlar. Çocuk diyor ki ben jandarmadan emekli bir Albay tanıyorum, istiyorsanız sizle görüştüreyim onu diyor. Alıp beraber Yalova’ya gidiyorlar orada görüşüyorlar, o tamam ben senin işini hallederim. Jandarma niye seni rahatsız ediyor. Kanunsuz yere etmesin falan diyor. Olay o, ondan sonra bana telefon açtı, ben buraya gittim falan dedi ben de kızdım ona hatta gitmeden önce dedi ki böyle böyle biri varmış, dedim abi öyle insanlarla irtibat kurma oraya gitme git dedim. Jandarma komutanına Kırklareli’nin bizzat Alay Komutanına durumu söyle dedim. Ama o gitmiş, gittiğimizi diyor ya işte gittiğinizi aslında o, kızıyorum da telefonda da baya küfürlü müfürlü konuşuyorum yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şimdi o telefon görüşmenizde diyorsun ki Şevki Duyu ile yaptığın telefon görüşmesinde daha doğrusu o size şöyle söylüyor, bana iki tane adam göndermiş üç milyar lira para vermemi istemiş. Arif Doğan’dan bahsederek. Bu konu nedir?”

9

Page 10: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:10

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet Evet. O bana diyor şimdi doğum gününde ben ona yardım ettim diye Şevki bey bana dedi ki yani o Arif Doğan ona yardım etti diye iki kişi göndermiş, benim telefon faturam var onu ödesin demiş. Oda ödemedim küfür ettim kovdum diyor. Ben onu bilmiyorum yani onun anlatımı o şekilde, Arif Doğan ona iki kişi göndermiş. Demiş ki benim telefon faturam var bunları ödesin Şevki Bey demiş oda ben bana böyle birilerini gönderiyor hiç bir şey yokken ortada bu ne demek diye bana serzenişte bulunuyor yani şey derdini anlatıyor.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Yani bunun sebebi nedir, niye ?”Sanık Adil Serdar Saçan:”İşte o ona yardım için gidiyor ya Kırklareli’ne o ona diyor ki

Kırklareli’nde ben senin işin hallederim. Seni rahatsız etmeyecekler falan diyor. Herhalde onun karşılığıdır, öyle tahmin ediyorum.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”O yardım etmiş mi?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok orasını bilmiyorum. Yani Kırklareli’ndeki problemini de

bilmiyorum ben Şevki Bey’in, köyde olduğu için bilmiyorum.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Siz Şevki Duyu’ya diyorsunuz ki Arif Doğan’dan

uzak dur.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Aynen öyle evet.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Niye böyle bir görüş bildiriyorsunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Biliyorum. Arif Doğan’ın JİTEM’ci olduğunu biliyorum.

Gazeteler yazdı o susurluk sürecinde çok adı geçti.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Anlatır mısın? Bir tafsilatlı bir şekilde Arif Doğan’ın

hakkında ne biliyorsanız anlatır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hayır bilmiyorum. Yani şeyi Arif Doğan’la ilgili benim bilgim,

gazetelerde Arif Doğan diye birini biliyorum. JİTEM in kurucularından olduğunu, susurluk sürecinden biliyorum. O kadar yani adamın detayını tanımam. Bu adamlardan uzak dur diyorum. Benim genel prensibim budur. İtirafçıdan işte adı orda burda çıkmış olandan falan uzak durmuşumdur. Yakınlarıma da aman uzak durun onlar ne olduğu belli olmaz diyorum. Mesela ben emniyet içerisinde ki o susurluk grubu denilen memurlardan da uzak durmuşumdur. Hiçbir şekilde görüşmemişimdir. Daha sonra gelmişlerdir bana görüşmemişimdir. O o anlamda söylediğim bir şey yoksa Arif Doğan’la ilgili gerçekten bir şey bilmiyorum. Sadece adının JİTEM’in kurucusu olarak geçtiğini biliyorum.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Mehmet Haberal’ı tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Tanımam. Hayatımda hiç görmedim. O Bülent Ecevit

belgesini o gün dünde sormuştunuz, onla ilgili mi söylüyorsunuz bilmiyorum da.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Evet”Sanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit

isimli word dosyası Tuncay Güney’den çıkan dosya o benim evde bulunan CD’lerde çıktı diye bağlantı kuruyorlar. Hiç alakası yok yani onla da benim alakam yok yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şu şekilde söylemişsiniz, ona herhangi bir bilgi belge vermedi, tanımadınız vermediniz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok efendim yok yani bakın Tuncay Güney ve”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Mehmet Haberal öyle bir soru sormuşta onla ilgili

olarak soruyorum.”Sanık Adil Serdar Saçan:”İşte zaten ben ona itiraz ediyorum. Yazdım şeyde de

savunmamda da yani benim evimde görevim gereği Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’dan elde edilen belgelerin bir sureti bana veriliyor okumam için öyle tahmin ediyorum. Onları da kabul etmiyorum, ama hadi öyle olsun diyorum. Yani kalkıp da kendi meslektaşlarıma iftira atacak halim yok burada bu yaştan sonra ama görevim gereği elde edilen bir bilgilendirilmem için getirilen iki tane CD bende kalmışsa onun içinde çıkan her şeyden ben sorumlu değilim ki onlar

10

Page 11: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:11

birinde bulunduğu zaman vay örgüt irtibatı Adil Serdar Saçan’da da bulundu oluyor, yanlış işler yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Evet. Halil Behiç Gürcihan beş altı kez sizinle görüştüğünü söylüyor.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Görüştüm.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Ne diyorsunuz o konuda”Sanık Adil Serdar Saçan:”Görüştüm.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Ne denli görüştünüz. Hangi ortamlarda görüştünüz?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hep hiçbir ortam değil sadece şunu söyleyim benim büroma

geldi. Daha doğrusu Halil Behiç Gürcihan’ın telefonu da yok bende benim telefonum da yok onda. Halil Behiç Gürcihan ben dedim ki şeyde cankurtaranın o balıkçıyı tarif ettim, ben orada olurum genellikle dedim. Geldi oraya bir gün orada beni buldu. Büroma gittik, büromda yakın oraya zaten. Büroma geldi iki veya üç defa hatta beni 2023 platformu diye bir platform oluşturmuş ona üye olmaya çağırdı falan filan hepsini reddettim, şey yapmadım gitmedim. Daha sonra bu Sultanahmet’te ki balıkçıda birkaç defa görüştük. Birde şey diyor ifadesinde Çemberlitaş’ta bir nargilecide görüştük diyor ama ben içki ve yani sigara ve tütün mamullerinin olduğu yerde 96 dan sonra hiç 2006’dan sonra hiç durmuyorum kalp krizi geçirdiğim için o yok orada sanıyorum yanlış hatırlıyor. Birde o Üsküdar’da ki yerde diyor mesela toplantıda onu da yanlış hatırlıyor. Yani ben onu görmedim onu söyleyim. Ama görüştüm geldi yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” İbrahim Şahin’i tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Tanımam burada tanıştım. Onu da basından tanırım.”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Duruşmada ki savunmanız sırasında şöyle bir

beyanda bulundunuz. Zannediyorum bugün karşı devrim yapacak kişilerin karşına her hangi bir şey, kimse kalmamış şeklinde bir beyanda bulundunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Doğru mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Doğru”Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu karşı devrimi yapacak olanlar kimlerdir.? Onlarla

nasıl mücadele etmek gerekir? Yani ne yapmak gerekir bir izah eder misiniz?” Sanık Adil Serdar Saçan:”Karşı devrim yapacaklar kimlerdir derken isim bazında bir şey

söylenemez ama bugün Türkiye’de bir laiklikle problemi olan bir parti var. Anayasa mahkemesi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş dediği bir parti var. Hükmen sabit. Laikliğe karşı çıkmak demek karşı devrim demektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti devrimi kime karşı yaptı efendim. Saltanata ve hilafete karşı yaptı. Saltanatı ve hilafeti geri getirmeye çalışanlar karşı devrimcidir. Kastım odur. “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Yani onlara nasıl karşı çıkılacak yani karşı devrime nasıl karşı çıkılacak?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”İşte yazı yazarsınız, Efendim milleti uyandırırsınız ikaz edersiniz, dersiniz ki bakın, şimdi benim yaptığım gibi bakın diyorum emniyet’te 78 den beri Fethullah’çı örgütlenme var. Bunu anlatıyorum. O gün bugün anlatıyorum. Makale yazıyorum, diyorum ki bakın Mustafa Kemal Paşa şöyle yapmış böyle oluyor. Budur yani buna karşı çıkmak demek budur. Zaten bunu da yaptım, okulda ders veriyorum. Anlatıyorum kamu yönetiminde karşı devrim nasıl gelir. Zaten ders konum benim benim üniversitede veya benim uzmanlık konum bu, kamu yönetimi doktoruyum ben. Kamu yönetimi demek devlet yönetimi demek.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:”Teşekkür ediyorum sorularım bu kadar.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Sağolun Efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Adil Bey benimde sorularım olacak.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Buyrun efendim.”

11

Page 12: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:12

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Organize Şube Müdürlüğünü kaç yılında kurdunuz tarih olarak.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”29 Ağustos 1998’de kurdum.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”98’de. Çalışma şekli, tahkikat şekli özetle toparlamak

açısından diyorum. Nedir sizin kurduğunuz bu şubenin çalışma şekli nasıldır?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Şimdi efendim Organize Suçlar Şube Müdürlüğü kurucu

müdürü olarak oraya bir sistem getirdim ben sistemi soruyorsunuz herhalde.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet”Sanık Adil Serdar Saçan:”Çünkü çalışma şekli şeyde var efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Kaçakçılık bu yönetmelikte var.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Onu biliyorum. Sizin verdiğiniz belgelerde de var,

muhtelif operasyonlar yaptığınız.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani bu şubenin hitabi yönü dışında fiili yönünü de

ortaya koydunuz. Ben sizin özellikle icraatlarınız, yaptığınız tahkikatları dikkate alarak çalışma şeklini soruyorum, nedir çalışma şekli?

Sanık Adil Serdar Saçan:”Şudur efendim. Bir kere bu iyi oldu buna da hem iddianame açısından da cevap vereyim. Bir kere efendim mafyayla mücadele etmek için mafyayı bilmek gerekiyor. Türkiye’deki en büyük problemlerden birisi Türk Kamuoyunun Terörle Mücadeleye alıştırılmış olması, fakat mafyayla mücadeleye alıştırılmış olmamasıdır. Türk Kamuoyu mafyayla mücadeleyi bilmiyor. Mafyayı da bilmiyor. Dolayısıyla kamu yönetiminde görev yapanlarda mafyayı bilmiyorlar. Temel problem buradan başlıyor. Mafya dediğiniz olay hem devlet görevlileriyle yani mafyanın hem devlet görevlileriyle hem basınla hem politikacılarla hemde işadamlarıyla irtibatı vardır. Mafya büyük oranda iş adamlarının çıkarlarını savunan gruplardır. Onların adına hareket eden gruplardır. Mafyanın bir tek amacı vardır, çıkar elde etmek. Çıkarına ulaşmak.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mafyanın ilişkili olduğu birimler, mesela uluslar arası istihbarat örgütleri kullanır mı mafyayı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Tabi ki.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin tecrübenizi, yani bunu da açarsanız.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Tabi ki”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Konuyu unutmadan tabi kendi konunuzun seyrini

değiştirmeyin. Buna da.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Tabi şimdi uluslararası istihbarat örgütleri mafyayı çok net

olarak kullanırlar. Bunu Amerika’nın Afganistan’a gidişiyle ispatlayabiliriz. Afganistan’a giriş sebebi Amerika’nın uyuşturucuydu. Yani orada yapılan uyuşturucunun başka ülkelere sevkıyatını önlemekti. Fakat bugün uyuşturucu sevkıyatı iki veya üç misline ulaştı. Oraya girdikten sonra mesela Murat Çulcu’nun dünyamızı saran mafya isimli üç cilt eseri var. O eserler incelendiğinde Lukü lusyano nun Amerika’da 2. dünya savaşı sırasında, Amerika’lılar Sicilya’ya çıkartma yapacaklar. Fakat Sicilya’da Musolini bunu öğrenmiş iki yüz bin tane İtalyan askerini tutuyor. Çıkarmanın yapılacağını öğrenmiş. Bunun üzerine Amerika’da Amerikan, Pentagon ve CIA lider olan lukü lusyano nun yanına gidiyor. İtalyan mafyasının Amerika’daki lideri, diyor ki bize yardım edeceksiniz. Ceza Evinde bu adam eğer yardım ederseniz çıkacam. Bunlar belgeli şeyler. Bunun üzerine lukü lüsyano bir not yazıp Sicilya mafyasının başındaki Don Carliyano olması lazım ona gönderiyor. O okuduktan sonra notu tamam diyor. Bir Amerikan tankı geliyor üzerinde bir flama LL yazıyor. Lukü lüsyano nun baş harfleri ertesi sabah çıkarma yapılıyor Sicilya’ya bir bakılıyor ki iki yüz bin askerden yüz doksan bini silahlarıyla birlikte firar etmiş. Ve Don Carliyono yu Sicilya valisi ilan ediliyor. Yani bunlar net tarihe geçmiş net olaylar. Mafyanın

12

Page 13: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:13

dini, vatanı, milliyeti yoktur. Mafyanın bir tek şeyi vardır para.Türkiye’de terör ortamını kullanarak mafya ben ülkücüyüm, ben bilmem neciyim, ben şucuyum, ben bucuyum, siyasi görüşü katmak suretiyle mesela doğuda PKK’yla mücadele edilir bizim mafya babası emniyet güçlerine ev alır ondan sonra çıkar, Emniyet güçleri veya polis veya asker der ki bak gördünüz mü ne kadar delikanlı adam, hayır delikanlı değildir o, o devleti yanına çekmek için o evi hediye eder aslında, Terörle Mücadeleye destek olur güya. Şimdi uluslararası uyuşturucu trafiğine baktığınız zaman bu net bir şekilde ortaya çıkıyor. Türkiye üzerinden Türkiye bir köprüydü buna biliyorsunuz. Fakat Kuzey Irak’ta Kürt devletinin kurulması, fiilen kurulmasıyla birlikte Türkiye’deki eroin, uyuşturucu yakalama olayları azalmaya başladı. Niye çünkü CIA güdümündeki bence CIA güdümündeki rota kaydırıldı. Kuzey Irak üzerinden Akdeniz’e geçişi sağlanıyor. Daha anlatıyım mı? Çok geniş biliyorum bu konuyu ama.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yok tamam yani konuyu sadece araya girdim devam edin siz şubenizle alakalı soruma devam edebilirsiniz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Var yani anladım şunu söyleyim efendim. Bakın dünyadaki en büyük kokain üreticisi Amerika’nın güney komşusudur. Ama bir türlü ve kokaini üreten yerde sadece orasıdır. Fakat ne yazık ki veya ne hikmetse o Kolombiya da ki kokain üretimi bir türlü engellenemez. Çünkü kontrolden çıkar, Çünkü bazı demokrasilerde gelişmiş demokrasilerde örneğin Amerika gibi, İngiltere gibi gelişmiş demokrasilerde kara operasyonlarınıza yani kirli faaliyetlerinize yurt dışına yapacağınız parlamentodan para ayıramazsınız. Ödeneği onların ödeneği gizli servislerin ödeneği bu tür kara paradan gelen dünya uyuşturucu trafiğinden insan kaçakçılığı trafiğinden gelen paralardır. O paralar la finansman yapılır, o paralarla gizli operasyonlar düzenlenir, o paralarla elemanlar şey yapılır. Bu çok büyük bir paradır, bir trilyon dolardır efendim dünyada uyuşturucunun tespit edilmiş dönüşümü bir trilyon doların üstündedir. Ve bunu gizli servislerin izni olmadan hiçbir örgüt başaramaz bunu sadece şöyle özetleyip bitiriyorum. Bakın efendim dünyadaki en kötü devlet örgütü bile en iyi organize suç örgütünden iyidir. Devletler izin vermezse uyuşturucu kaçakçılığı olamaz, insan kaçakçılığı olamaz bunlara izin verenlerde menfaatleri çerçevesinde gizli servislerdir. Çok özeti bu. Evet şimdi bunun için şubede bir anlattığım bu şube şemasını getirirsek 131 130’u bu şemayla aslımız kuruluş şeklimiz bu bu şemaya göre kurulmuş durumdayız, durumdaydık. Yalnız buna ek daha sonra konuldu iki tanede müdür yardımcısı var bizde, müdür yardımcılarından bir tanesi doğrudan Adli tahkikat ve araştırma değerlendirme bilgi işlem gibi bir yerlere bakıyor, teknik büro doğrudan bana bağlı, diğer müdür yardımcısı da operasyon ekiplere bakıyor. Biz ben şubede mafyanın sızmasını önlemek için o Veli Küçük’te ele geçen not personele karşı tutumu bellidir falan diye not yazmışlar ya istihbarat yapmışlar. Onu açıklıyorum şimdi önlemek için özel tedbirler almıştım mesela ben asayiş şubesinde de çalıştım, polisin en çok para yediği şey adam teslim almadadır. Birisi gelir abi ben vurdum der silahı da getirir. Ama olayın üstüne altına gitmemek için polise parayı verir ve tamam adam alındı mı alındı, vuran silah alındı mı alındı ee ama üstünde kim var altında kim var onu araştırmaması için polis para yer. Örnek veriyorum bunlar geçmişte Adliyelere intikal etmiş olan olaylar. Bunları önlemem gerekiyordu onun için ısrarla kişileri teslim alma yoluna gitmeyin, örgütlerle hiçbir şekilde irtibata geçmeyin, bizzat kendiniz yakalamak için görev yapın diye emrim vardır. Hani prensipleri anlatıyorum, ikincisi asla ve asla şube içerisinde telefonla görüşmeye izin vermiyordum. Yani şubenin içersinde silahla ve cep telefonuyla dolaşmaya izin vermiyordum. Kimse dolaşamıyordu bende dahil olmak üzere neden suçlunun bir telefon açması Organize Suçlarda otuz bin dolar iki yüz bin dolar arasıdır. Rayiç bir bedel biçmişlerdir ona bunu da engelledim asla dedim telefon açmak yok, ve şubenin her tarafına da kamera koydum. Şubenin her tarafında kamera vardı bizim nezaretler dahil olmak üzere ve gelir gelmez işkencenin önlenmesi için, önüne geçilmesi için söylentilerin 24 saatte 1 rapor alma zorunluluğu getirdim. Dedim ki 24 saatte bir rapor alacaksınız arkadaş, buna rağmen işkenceci ilan edildim. Çok enteresandır yani, biz önce şeyi oluşturduk efendim taktir edersiniz ki mafyayla

13

Page 14: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:14

mücadeleyle ilgili hiçbir birim yok daha önce ben kurmuşum ilk, önce dedim ki örgüt isimlerini belirleyelim. Neye göre belirleyelim mesela ötekinde belli DHKPC’dir şudur budur ama bizde böyle değil dedik ki liderlere göre belirleyelim. Önce bildiğimiz mafya çete elebaşları veya liderlerine göre belirledik, mesela Serdar Şahin ve grubu dedik, Kürşat Yılmaz ve grubu dedik, bunların şemalarını çıkardık. Asayiş Şubesinden daha önce Asayiş Şubesi yapmıştı bu işleri Asayiş Şubesinden bütün arşivi getirttirdik. Tek tek bunların şemalarını bağlantılarını çıkardık, bir yandan da İstanbul’da operasyon yapmaya başladık, operasyon ekiplerimiz teknik büro amirliğimiz çalışmaya başladı işte daha önce daha önce sızmalar vardı. Bizim Asayiş Şubesinden gidiyorsunuz adam mafya babası gidiyorsunuz bir tane silah bulamıyorsunuz gibi, bunların önüne geçmek için kadroyu kendi kadromu çok teşkilatla dürüstlüğüyle öne çıkmış olan çocuklardan oluşturdum. Ve senede bir kere bakın ben 98 de şubeyi kurdum 2003 yılına kadar, 110 kişidir şube 1200 kişi çalışmış şubede, devir daimi görüyor musunuz. Yardımcılarımı bile değiştirdim. Niye çünkü bir müddet sonra insanlar dejenere oluyor, sadece parasal açıdan değil devamlı çalışıyorsunuz 110 kişiyle İstanbul’un mafyasıyla mücadele ediyorsunuz. Çok zor bir durum. Koymuş olduğum prensipler genelde mafyaya bilgi sızmasını önlemeye, para yemeye önlemeye dönük prensiplerdir. Ve bu prensipler sayesinde başarılı olduk neden başarılı olduk, 461 tane suç örgütünü çökerttik girip te boş çıkan bir tane operasyonumuz vardır. Girdiğimiz ve boş çıkan bir operasyonumuz vardır. Bu davayla alakalı olduğu için ondan kısaca bahsetmek istiyorum. Gebze dil ovasında eski DHKPC’liler ve, ve bir takım mafya grupları uzantılarının oradaki kumport limana çöktüğünü onların tabiriyle yani kumport limanda ele geçirdiklerini ve orada çok büyük miktarlarda para yenildiğine dair, milletten para alındığına dair bilgiler geliyordu. Aslında Gebze bizim bölgemiz değil, Sadettin Tantan içişleri bakanıydı bizi görevlendirdi. Benim öylede bir sorunum vardı efendim yani sadece İstanbul değil İstanbul bağlantılı 56 ayrı ilde operasyon yapmışım ben, mafyanın başkenti İstanbul olduğu için onun üzerine bu Sadettin Bey’in görevlendirmesi üzerine DGM Başsavcımız talimat verdi o konuyla ilgili çalışma yaptık. 80 civarında keleş olması gerekiyor. Yerlerde nokta nokta belirlemişiz hepsini dedik ki jandarma bölgesi jandarmadan birisi gelsin, o Zahit Engin denilen adam geldi işte Ankara’dan, ertesi gün girdik bir tane silah bulamadık. Sonrada bu Zahit Engin çıktı 2004 yılında kelebek operasyonunda adı geçti, orada operasyon yapacağımız gruplardan biriside Peker’in grubuydu. Ve ondan sonra da çıktı Adil Serdar Saçan’daki işkenceyi kimsede görmedim diye beyanda bulundu. Şimdi bunlara da maruz kalıyorsunuz, kaldık. Şimdi biz ne yapıyorduk büyük grupları elimizde çok sınırlı imkan vardı, teknik Büro olarak. bizim tekniğimiz gerçekten eski Silah Mühimmat Kaçakçılık Şube Müdürlüğüdür, bizim şubemiz oradan dönüşmüştür. Sadece sabit hatlar dinliyorduk 20-25 tane, 2001 yılında 50-60 yok 25-30 tane GSM dinlemesi gelmişti. Zaten yani İstanbul’da en az 100 tane mafya lideri var dinlemeniz lazım. Yetmiyordu bu nedenle de istihbarattan hep destek alıyorduk. İstihbaratın organizesine yazıyorduk, istihbaratın organizesi bizi destekliyordu. Bakın Haluk Kırcı operasyonu, Özal Baysal’ın yakalanması efendim Adnan Hocacılar operasyonu bir çok büyük operasyonlarda bize hep istihbarat teknik dinlemeli, takipleri yapıp destek vermiştir. Onlarla birlikte çalışmışızdır, onlarda İstihbarat Şubesi Organize Suçlar Büro Amirliği kurulmuştur. Bizim şubenin dengidir, MİT’te de Organize Suçlar Büro Amirliği kuruldu ama ben onlarla hiç irtibata geçmedim. Bizim şubemizin çalışması eğer tatmin edici olduysa budur daha detaya da girebilirim. Bütün alınan kişilerin he onu da söyleyim mesela her yakaladığımız kişiyi kameraya çekiyorduk. Küçük kameraya çekiyorduk.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”İcraat aşaması nasıl yani sizin alt yapı, personel rejimi onu anlattınız.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet. İcraatımızı istatistiği getirin 2.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yok yok onu istatistiksel değil, ne yapıyordunuz yani

operasyonel olarak, icraat olarak yani diyelim bi konuda.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Diyelim ki X gruba karşı operasyon yapıcaz.”

14

Page 15: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:15

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet. Bir konuda istihbarat şubeden veya haricen size bilgiler geldi.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Ekiplerim var zaten.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz müdürlük tecrübenize, polislik tecrübenize göre

belli kararlar aldınız.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu aşamadan sonra ki icrai aşamayı anlatır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Tabi. Operasyon ekipler büro amiri geliyor bana bilgi veriyor.

Mesela şahısların evleri tespit edilmiş, işte silahlar nerede, alınacak malzeme neyse nerede veya adam öldürmüştür adam adamı arıyoruzdur sadece. Mesela mafyanın tetikçi kanadındandır adam arıyor veya mafya grubuna tümden operasyon yapacağızdır. Hem ekonomik grubunu yani o çünkü her mafya grubunun birde parasını aklayan bir mali sorumlusu vardır. Onu da alacağız o zaman mali şubeden de destek alırız. Oturur planlarız planlamayı yaparız, sızma olmasın diye zarflara verilir. Adresler ve yerler, basılacak yerler alınacaklar. Mühürlü olarak gecenin bir saatinde operasyonun başlayacağı saatte zarflar açılır ve herkes hedefine gider, operasyon gerçekleştirir gelir. Ondan sonra şubede tutanaklar tutulup adli tahkikat büro amirliğine teslim edilir sanıklar ve malzeme adli tahkikatta, daha sonra ifadeleri alır, ekspertiz raporlarını alır, hazırlığını yapar. Tabi bunlar yapılmadan önce Cumhuriyet Savcısı DGM Savcıları mutlaka şifahen bilgilendirilir. Yani ben hukukçu olduğum için savcıların bilgisi dışında asla işlem yapmamışımdır. Ve ondan sonra da tahkikat evrakı işte gün alınacaksa gün alınır, gözetim alınır. İcra edilir ve gönderilir.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Müdürlüğünüz süresi?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Birde ön çalışma izinleri var onu da anlatıyım mı?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sorum gelecek onunla ilgili. Müdürlüğünüz süresince

kaç olay için proje çalışma izni aldınız. Hatırlayabiliyor musunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Yani benim bildiğim Adnan Hoca’cılar için aldık, bu Peker

grubu için aldık, Fethullahçılar için aldık, bu Veli Küçük grubu için aldık, valla herhalde 20-25 tane almışızdır.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tuncay Güney ile ilgili proje çalışma izni 16.03.2001 11. ay 2002 tarihleri arasında sürdürülmüş.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu 21 aylık süre içerisinde.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yazışmalardan bahsettiniz. Tek tek izah açıklar

mısınız.? Ne gibi çalışmalar yaptınız, 21 aylık süre içerisinde. 3 tane istihbarat şube ile yazışma yaptınız, daha sonra bir arz yazısı yazdınız bunlar dışında ne gibi çalışmalar yaptınız?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onun için talepte bulundum gelmedi. Yaptığımız çalışma şudur. Sedat Peker ve grubuyla, bakın biz burada Ergenekon bunu biraz önce anlattım. Ergenekon’la ilgili izin almadık biz, biz Veli Küçük ve grubuyla ilgili izin aldık. İstihbarat şubesine de bütün evrakı gönderdik çalışmayı oranın yapması gerekiyor. Bakın Adnan Hoca’cılar dosyasını buraya getirip inceleyebilirsek orada da bir tek yazışmamız yok. Bir tek yazışmamız yok. Oda bir sene sürmüştür. Çalışma izni daha sonra istihbarat getirmiştir noktaları, hedefleri biz terörle birlikte operasyon yapmışızdır. Yani bu anormal bir şey değildir. Burada da ben”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ya sizin mesela Tuncay Güney’in mülakatı var. Çözümünü yaptırmışsınız, ele geçen materyallerin tutanağını.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Onları söyledim az önce tekrar söyleyim mi onları?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yok yok tutanağını tutmuşsunuz.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”

15

Page 16: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:16

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani sizin elinizde belli veriler var, işte Ergenekon diye bir belge var.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok Ergenekon diye bir belge.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Teslim edilen belgeler içerisinde Ümit Oğuztan’a.”Sanık Adil Serdar Saçan:”İşte lobi mobi diye belgeler var, evet ama onlar.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mesela Ergenekon belgesi içerisinde belli şeyler

anlatılıyor. Diğer belgeler içerisinde belli şeyler anlatılıyor.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani sizin elinizde belli veriler var, bir mülakat var.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Birde sizin istihbari anlamda desteğe ihtiyaç

duyuyorsunuz, onlarla da yazışıyorsunuz. Elinizdeki bu verilerle ilgili olarak herhangi bir operasyon, herhangi bir icraatınız var mı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Hayır operasyona dönmedi zaten, şimdi bu ön çalışma olunca biz istihbarat şubesine yazdık dedik ki, bu konuyu siz araştırın çünkü konu titiz bir konu sızması muhtemel bir konu, bunu siz araştırın bize bir bilgi verin Veli Küçük ve susurluk grubu aldığımız izin bunla ilgili Ergenekon’la ilgili falan değil. Eğer onu anlatmaya çalışıyorum zaten bütün sıkıntım burda anlatamadığım o zaten benim. Biz terör örgütüyle ilgili izin almıyoruz. Veli Küçük ve grubuyla ilgili izin alıyoruz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Organize bir iş için izin alıyorsunuz.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet onunla ilgili de zaten çalışma yaptık efendim. Sedat

Peker’in bütün dosyalarını getirin. Dedim ya 5 tane ayrı şubeyle yine bunun haricinde biz çalışma yürüttük. Yani Veli Küçük, Sedat Peker işte o grupla ilgili Sedat Peker’in mali şeylerine kadar, anlattım ya Yunus Emre kolejine kadar maliye müfettişleri getirip inceleme yaptırdık. Çok geniş polis başmüfettişleri inceleme yaptı. Lütfen oradan o dosyayı oda proje çalışma izni bir istetirseniz ne demek istediğimi göreceksiniz. Yani Veli Küçük ve grubunu biz istihbarata gönderdik çalışın diye bu ekstra bir durum, ek bir durum. Biz Sedat Peker ve grubuyla ilgili ki Veli Küçük Sedat Peker’e bağlı yani Sedat Peker Veli Küçük birlikte değerlendiriyorduk biz, inanın bana Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en kapsamlı şey çalışma yapılmıştır. Orada da bir şey bulunamadı. Operasyona döndürme derken bir şeyler ele geçerse, yani bakın girdiğiniz yerde silah bulacaksınız, girdiğiniz yerde adam öldürülme mesela telefonları takip ediyorsunuz. Birisi birini öldürmüş kaçıyor. Böyle şeyler bunlar yok burda. Şimdi biz Tuncay Güney’in söylediği burda gösterdim Oğuz Korukır demiş zaten biliyoruz, zaten operasyon yapmışız, zaten almışız onları Tuncay Güney’in bahsettiği sokak ağzı dışarıda duyduğunu anlatıyor. Ahmet’inde grubu varmış, Mehmet’inde grubu varmış. E şimdi mesela ifadeleri okudunuz, Veli Küçük anlatmış Veli Küçük ile ilgili uyuşturucu ticareti yapıyor, ya kardeşim kimden alıyor yok. Kime veriyor yok, peki nerde buluşuyorlar yok, madde var mı yok, e ne yapacaksınız buna operasyon olarak? Yani somuta çevireceğiniz bir şey yok şu anda da yok Allah aşkına şuanda devlet bütün imkanlarıyla gidiyor. Veli Küçük’te uyuşturucu mu buldunuz? Veli Küçük, Sedat Peker arasında nasıl bir silahlı ilişki buldunuz? Tamam telefon açıyor merhaba merhaba abi nasılsın iyiyim. Bundan nereye gidebiliriz. Sayın yargıcım. Zaten benim o tarihte şubeye de sizin bana sorduğunuz bu soruyu ben şubeye söylüyordum zaten niye bunların bağlantısını bulamıyorsunuz kardeşim diyordum.”

Mahkeme Başkanı:”Savcılığa verdiğiniz, yolladığınız yazıda samimi beyan diye bahsediyordunuz, Tuncay Güney’in beyanlarına samimi diyorsunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet Evet”Mahkeme Başkanı:” Rutin bir işlemdir diyorsunuz yani bu yazı rutin bir yazıdır

diyorsunuz yani.” Sanık Adil Serdar Saçan:”Doğrudur.”

16

Page 17: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:17

Mahkeme Başkanı:” Böyle beyanı samimi olarak algılıyorsunuz, öylemi yazdığınız yazıları da.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Hayır hayır kamera karşısında anlattı ya şeyi kendiliğinden anlattı ya onun için samimi beyan diyoruz. Tuncay Güney.”

Mahkeme Başkanı:” İçeriği samimi değil ama ancak anlatışı mı samimi oluyor. Nasıl oluyor o?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok içeriği şey başkanım onun.”Mahkeme Başkanı:”Çünkü bu içerikte bu içerikte, efendim sadece Veli Küçük değil Veli

Küçük’ün haricinde bir yığın daha insanlar hakkında beyanlar var”Sanık Adil Serdar Saçan:”Var evet.”Mahkeme Başkanı:”Hiçbiri hakkında bir işlem yaptınız mı? Yani Veli Küçük’ün?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hepsinin hakkın bakın organize suçlarla ilgili bahsettiği

herkesin hakkında işlem var. Şube zaten görevi o Tuncay Güney ekstra bir şey söylemiyor başkanım. Bizim yaptığımız operasyonların adamlarından bahsediyor bize yani organizeyle ilgili söylediklerinin hiçbiri yeni bir şey değil Oğuz Korukır grubu diyor var, Sedat Peker grubu diyor var, hepsine işlem yapıldı.”

Mahkeme Başkanı:” Siyasi konularda da beyanları var.” Sanık Adil Serdar Saçan:” Onlar işte istihbarat şubesi teröre göndermesi lazım bizim

alanımız değil onlar, zaten ben izni onun için almadım. İzni organize suç diye aldım bunu zaten izah edemiyorum başkanım. Yani samimi beyanı dediğim adam kamera karşısına geçiyor zorda morda bulunmadan anlatıyor. Budur samimi beyandan kastım benim onun doğru söyleyip söylemediği meselesini biz zaten organize suçlarla ilgili biliyoruz. Adam mesela diyor ki başkanım iki yüz bin tane silahı kuzey Irak’a geçirdik diyor itirafçılarla yani bunu nasıl ispat edecez. Söylemesi samimi yani bu anlamda samimi beyandan bahsediyoruz. Doğruluk anlamında değil, doğruluğunu araştırmak için ön çalışma izni alıyoruz zaten.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu mülakatta geçen mesela isimler var.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Teyit açısından bu kişilerin çağrılması, bu kişilerin

beyanının alınması bir kişinin beyanı vardır, soyuttur.”Sanık Adil Serdar Saçan:”O zaman ön çalışma olmaz.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Soyut bir beyanda bulunur size göre.”Sanık Adil Serdar Saçan:”EvetÜye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bunu teyit için ne yaparsınız, çağırırsınız dersiniz bu

böyle diyor bu böyle diyor, böyle bir çalışmanız oldu mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Olmaz öyle ön çalışmada olmaz öyle efendim.”Mahkeme Başkanı:” Ama yani.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Daha soruşturmaya dönmedi.”Mahkeme Başkanı:” 100-150 sayfa adamdan ifade aldın, 150 sayfa.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Aldım doğru.”Mahkeme Başkanı:” 150 sayfa ifade ne demektir.”Sanık Adil Serdar Saçan:”150 sayfa ifadenin içerisinde somut hiç bir şey yok.

Araştırılması.”Mahkeme Başkanı:” Peki niye aldınız 150 sayfa ifadeyi ?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Başkanım okudunuz, okudunuz başkanım yok öyle bir şey

adam tamamıyla anlattığı şeye bakın bir tane yani bana git şurda silah var arkadaş demiyor.” Mahkeme Başkanı:” Efendim silahı varda sordunuz mu 2. bir soru yok.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Var var başkanım olur mu 101 sayfa var.”Mahkeme Başkanı:” Efendim 101 sayfa varda silahı var nerde var bu silah diye soru

yok.”

17

Page 18: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:18

Sanık Adil Serdar Saçan:”Tabi var başkanım olur mu. Nerde var bu silah diye var, nerde uyuşturucu, şey diyor ki Veli Küçük diyor uyuşturucu ticareti yapıyor. Nasıl yapıyor kimle yapıyor diye sorgucu soruyor, var. Bunları yani somuta indirgemek için her şey var. Elde çıkan doküman bu doküman dedikleri şeyin hiçbirisi suç teşkil etmiyor ki tek başlı başına, açık kaynaklar yani bakın Tuncay Güney’in söylediği bugün çok büyütülen meselelerin hepsi o tarihte mesela susurlukla ilgili anlattıklarının hepsi susurlukla ilgili davada var zaten raporda var zaten anlatamadığımız bu şimdi aradan zaman geçince 9-10 sene geçince insanlar bunları yeni bir şey zannediyor hiç alakası yok. Bütün dosyaların orda çıktı dediği dosyaların hepsi basına intikal etmiş dosyalar başkanım, somut olarak söyleyip te bizim üzerine gitmediğimiz hiçbir şey yok, kaldı ki bunların hepsini savcıya götürmüşüm zaten, yani eğer ben kötü niyetli olsam bunları savcıya götürmem ki, burada bakın tek tek hepsi sorulmuş Fethullah Gülen’le ilgilide sorulmuş, tek tek sorulmuş eğer ifadelere bakarsanız. Benim orada bir ihmalim yok çalışın diye aksine çalışın diye istihbarat şubesine gönderiyorum. Şimdi ön çalışmada şahısları çağırıp beyanını alamazsınız efendim. Eğer hazırlığa kaydederse savcı bey operasyon emri verir, operasyon yapılır. Soruşturmaya dönüşürse onu yaparsınız. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mesela Adnan Hoca grubu için çalışma ön çalışma izni aldık dediniz. Bu ön çalışma izni aşamasını.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Almadık istihbarat şubesi aldı, İstihbarat şubesi.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”İstihbarat şubeye mi verildi ön çalışma izni görevi.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet, Evet Evet. Bizim bilgimiz dahilinde bizden sızma olur

diye istihbarat şubesine verildi evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Diğer bir grup mesela Peker grubu hakkında aldık

dediniz.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bunu siz mi yaptınız, ön çalışmasını.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Tabi evet biz yaptık.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mesela neler yaptınız ön çalışmasında.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hayır sadece ben değil, sadece ben değil.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin yaptıklarınız mesela Peker grubu ön

çalışmasında neler yaptınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Peker grubu ön çalışmasında neler yaptık? Telefonlar

bulabildiğimiz kendi olanağımız olan telefonlara dinledik. Bir sonuç elde edemedik. Grubun yapmış olduğu eylemler var mı diye baktık, bunların adamları arasında arananlar var mı diye baktık onları bulmaya çalıştık. Başka neler yapılmış olabilir, istihbarat çalışması yaptık mesela Peker nerede kalıyor. 2 numaralı adamı nerededir. Örgütün mali yapısıyla ilgili araştırma yaptık, yani bunun gibi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tuncay Güney ile alakalı bu tip bir çalışma yaptınız mı yani ön çalışmada.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Tuncay Güney.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Peker grubu için yaptığınız çalışmaların benzerini

Tuncay Güney, Veli Küçük ile ilgili olarak yaptınız mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Veli Küçük ile ilgili yaptığımız çalışmaların hepsi Sedat Peker

dosyasındadır. Yapıldı.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu arz yazısında hani Veli Küçük grubundan

bahsediyorsunuz.” Sanık Adil Serdar Saçan:”Tamam tamam yapıldı. İşte zaten Veli Küçük’ün alt grubu

Sedat Peker’dir. Veli Küçük grubu dediğiniz zaman, grubu dediğiniz kişi Sedat Peker biz öyle bizde öyle biliniyor. Sedat Peker ile ilgili yapıldı çalışma anlatıyorum işte Veli Küçük dediğiniz kişi Sedat Peker, Tek başına değil Sedat Peker’le birlikte anılıyor ismi, o öyle geçiyor o grubun lideri

18

Page 19: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:19

olarak geçiyor. İstihbarat şube müdürlüğü burada yapması gereken çalışmayı yapmalı bir tane size yazı gönderiyor dosya bile yok diyor. Yani onlar suçlu değil ben niye suçlu oluyorum anlamıyorum ki, istihbarat şubesine yazı yazmışım bana diyorsunuz ki siz niye yaptınız. İstihbarat dinleme bile yapmamış Veli Küçük’ü dinlememiş bile, şimdi diyorsunuz ki efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bizim elimizde o kişiler olsa onlara da elbette soracağız yani. Şu anda siz sanık durumunda olduğunuz için size sormak zorundayız biz yani.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Anladım da, anladım efendim, anladım ama yani sanki bütün her şey bakın yine o duruma geliyoruz. Benim yardımcılarım var. benim şubem var savcıya bilgi vermişim yani operasyon, istihbarat yazı yazmışım niye kapatayım. İstihbarat şubesinin imkanı benden daha geniş. Tek bir dinleme yapmamış, size cevap veriyor işte. Dosya yok diyor yani bir de şu var. kasım 2000’den itibaren Tuncay Güney’i izleyen istihbarat şubesi sayın yargıcım, burada getirdim şeye ekrana. Tekrar getireyim mi? “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Gerek yok.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yani kırk kişi ile ilgili dinleme izni alınmış, kasım 2000. biz

operasyonu ne zaman yapmışız, Mart 2001’de. İstihbarat şubesi izliyor bunu zaten. O izlerken o devam ederken çalışmaya ben araya girersem çalışmasını bozarım yani bu klasik bir polis şeyi. Burada polisler var sorabilirsiniz onlara. Bir ihmal yok burda.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Proje sorumlusu olan savcı Muzaffer Yalçın’a istihbarat şubeden herhangi bir rapor sunuldu mu, bu konuda bir bilginiz var mı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Bilmiyorum, hayır ama usulde ben istihbarata yazdığım için bana göndermeleri gerekirdi. Biliyorsunuz talep ettik istihbarat hiçbir şey göndermedi. Hala mahkemeye de göndermedi. Yok deyip duruyorlar.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile mülakat yaptığınızı evlerinde arama yaptığınızı, materyaller ile ilgili tutanak tuttuğunuzu beyan ettiniz. Bu materyallerle ilgili tutanak tuttuğunuzu beyan ettiniz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu materyallerle alakalı emanet listesi var uzunca

bir liste.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Bütün hepsi var bütün dökümler var efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu listede belirli belgeler var sizin de Bülent Ecevit

ile ilgili belge sadece benden çıkmamıştır, benden çıktığı iddia olunan bu belge başkalarından da çıkmıştır diye beyanınız var.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Öyle demiyorum ben, onlar bana kopya olarak verilen diyorum. Yani benden.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yani olabilir diyorsunuz yani tam net olarak söylemiyorsunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Olabilir evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Şimdi bu belgelerle alakalı tutanak haricinde bir

inceleme raporu sunuldu mu Muzaffer Yalçın’a inceleme raporu, mesela 400 küsür tane belge var. birinci belge işte Ergenekon belgesi, içeriği şu şudur?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Sadece o konu ile ilgili değil, bizim usulümüzde Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün usulünde dün anlatmıştım bunu, böyle bir inceleme raporu tutma diye bir şey söz konusu değildir. Sadece Tuncay Özcanlı’nın biraz evvel getirdik onu tekrar şeye getirebilir miyiz? Ek 22.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Belgelerle alakalı değil, o dijital verilerle alakalı, bilgisayar hard diski.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Onun dışında belge içerikleri ile ilgili biz şey şubesi olmadığımız için, işte bakın ah yani edeyim bakın o tür inceleme raporlarını terör yapar. Çünkü terör örgütlerinde biliyorsunuz şey vardır. Bir ben bunu geniş izah edeyim, şimdi bakın organize

19

Page 20: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:20

suç örgütleri ile terör örgütlerini ayıran temel mantık amaçtır. Organize suç örgütlerinde amaç paradır. O nedenle de para kazanmaktır, çıkardır. Ötekindeki amaç, idealdir. Terör örgütlerinde. Dolayısıyla terör örgütleri taraftar bulabilmek için manifesto yazarlar. Örgütün stratejisini amacını belirlerler. Organize suç örgütlerinde böyle bir şey yoktur. Olursa örgüte delil olur diye yok edilir zaten. Yani Sedat Peker grubunun stratejisi diye bir yazı bulamazsınız bir doküman bulamazsınız. O nedenle de bizim şubemizin öyle bir inceleme geleneği adeti yoktur.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tuncay Güney ile Veli Küçük ile ilgili fotoğraflar vesaire den bahsediliyor. Bu fotoğrafların mesela dökümünü içeren bir rapor , Ergenekon.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Var var, işte onları sordum efendim, o dijital incelemeler, bakın şimdi bakın, büro amiri 95 adet bilgisayar disketi, 19 adet CD, Laptop, bunların hepsi. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Dijital dışında diyorum adil bey, dijital dışında fotoğraflar var. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Onlar dijitalin içinde efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Dijital dışında onlar.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok, ha onlar gitti şeye, savcı beye. Savcı beye, bakın

efendim ben kendim götürmediğim için ben götürdüm diyemiyorum. Adli Tahkikat Büro Amirini çağırırsak buraya anlatır çocuk size.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Siz şimdi Ergenekon belgesi diyorsunuz mafya ve organize ile doğrudan ilgili olmadığı için onun raporunu ben bir terörcü mantığı ile hazırlamamam doğaldır diyorsunuz değil mi?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Son derece doğal, Hizbullah operasyonunda da böyle oldu. Mesela biz sorguladık adamı, Hizbullah çıktı, götürüp teröre verdik. Zorla verdik, emniyet müdürüne rica ederek verdik yani zaten iş yükü fazla olduğu için sizde olduğu gibi o ona pas edip duruyor bizde yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mafyatik oluşumla ilgili olarak bulduğunuz şeylerin bir raporu var mı?bu belgeler arasında.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır rapora gerek yok o konuda. Çalışma yapıyorsunuz zaten..”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Savcı nasıl aydınlanacak, yani bir savcı tutanağı görüyor, içeriği konusunda nasıl aydınlanacak?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, işte dökümlerini yapmışız efendim bakan dökümlerini yapmışız.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” İçeriği konusunda?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, işte Tuncay Güney’in düğün merasimi, şevki Yılmaz’ın

bilmem nesi, o yedi koli belgede de ek 20, ek 5’ e gelir misin? Bakın burda hepsi var. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bilmem nesi hepsi var. ek 5’e gelin. Bakın hepsi isim isim var. 2000’e doğru gazete kupürleri, ya şunlara sadece şunlara baksanız efendim, aslında Tuncay Güney’den çıkan hiçbir şeyin özellik taşımadığını görürsünüz. Hepsi stratejide, şimdi o lobi belgesi, onların hepsi strateji dergisinde yayınlanmış şeyler, Fethullah Gülen ile ilgili iddialar, hepsi strateji dergisinde var, Fehmi Koru yayınlamış yani, başlı başına suç teşkil edecek bir şey değil. Zaten dert orda, sıkıntı orda, bunu araştıracak olan istihbaratın bakın burada istihbarat görevini yapsa ha bu belgelerden terör örgütü çıkabilir deyip araştırmayı o yönde derinleştirse bu iş ortaya çıkabilirdi o tarihte. Ama,”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz bir örneğini istihbarata verdim diyorsunuz bunların.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Vermedim Birlikteyiz zaten, adamlarla birlikte yapıp evet, zaten bakın efendim, ne olursunuz şu Hakan Ünsal Yalçın’ı çağırın çocuğu da burda bir dinleyelim. İstihbarat şubesinde Organize Büro Amiri, desin ki bana ben o şeyde yoktum, tamam kabul edeyim yani. Var şeyde sorguda niye gizlesin. İstihbarat şubesi bakın sayın yargıcım

20

Page 21: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:21

Kasım 2000’de izlemeye alıyor Tuncay Güney’i. DGM’den izin alarak. Ve ya orayı bir açar mısınız şu efendim orayı bir saniye size izah edeceğim. O önemli çünkü. Kasım 2000, Tuncay, bir saniye, ek klasör 363, sayfa 172’yi açar mısınız? Bu aslında olayın düğüm noktası. Evet 172’yi açın. Bakın efendim, Sayın Başkanım bu sizin sorunuza da cevap olacak, 4 Mart 2001’de bana istihbarat şube müdürü, Organize Suçlar Şube Müdürüne diye yazı yazıyor. Diyor ki, ilgi tutuyor, 22.11.2000 gün sayılı yazımız, 24.11.2000 gün sayılı karar, DGM’den aldığı karar numarası, 27.02.2001 günü aldığı karar numarası bakın, organize suç gruplarının kendilerine rant sağlamak amacı ile şunları şunları yaptığı, bakın Tuncay Güney isimli şahsın yukarda belirtilen tarihler arasında yapmış olduğu telefon görüşmelerini çözümü yazımız ekinde sunulmuştur yani Tuncay Güney’i kasımdan itibaren izleyen hakkında izin alan dinleme izni alan istihbarat şubesi. Gönderen istihbarat Şube Müdürü, altta kalan benim, anlayamıyorum. Bakın 6 nolu DGM’den izin almışlar, bakın bunu bu izni alan da istihbarat şubesi, tarihe bakın 27 şubat 2001, biz bunu mart ayında aldık bu adamları. Bakın 24 Kasım 2000 Sayın Başkanım, ve çözümleri göndermiş , bana gönderdiği dört sayfa çözüm. Ablası ile görüşmesi, bir de, bir kişi ile daha görüşmesi. Şimdi şimdi, yani bu adam madem Veli Küçük’ün mutemet elamanıydı sayın başkanım, Kasım ayından Mart ayına kadar tek bir görüşmesi yok mu Veli Küçük ile? Göndermiyor istihbarat dinliyor. Kırk tane numaraya izin alıyor göndermiyor sonra ben oluyorum gizliyor. yani adamlar bakın kendisi yazmış yazıyı. Ben dinledim, belgeler bunlardır diye. Şimdi ben bunun üzerine sizden talep yazdırdım işte geçen gün gösterdiğim şey, adam bu dosya bile yoktur diyor.Ben bunu bulup çıkarmasam eklerden bu dosya bile bizde yoktur diyor şey istihbarat şubesi, evet efendim. Bu açıklama oldu mu bilmiyorum yani bunun üzerine benim gidip de istihbarata arkadaş bir daha ben çalışacağım demem gerekmiyor zaten, almışlar kasım ayında izni zaten. Bakın yukarı o yazıya gelir misiniz, 173. sayfaya, bakın burada Boğaziçi belediyeleri sınırları içersinde bulunan kamuya ait olan arazileri parselleyerek kanunsuz yapılanma yaptıkları ve sattıkları yönünde istihbari mahiyette bilgiler alınmış ve konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar neticesi bu tür faaliyetlerde bulunan kişi ve kişilerin yakalanması ve suçun ortaya çıkarılabilmesi amacı ile bahse konu şahısların kullanmış olduğu değerlendirilen telefon numaralarının teknik takip altına alınması kararlaştırılmış üç ay süre ile teknik takibe alınmasına izin verilmiştir diyor, şimdi istihbarat şubesinin adli görevi yoktur diyenlere, aslında bu cevaptır. Suçun ortaya çıkartılması için diyor. Organize suç grupları ile mücadele için diyor, ama iddianame diyor ki adli görev sana aittir. Bu adli görev değil mi şimdi? Bunlar niye sanık değil benimle beraber, ben onu anlamıyorum sayın yargıcım, sizce bu yazıyı yazan kişilerin en azından bir beyanlarına başvurulması gerekmiyor mu? Tuncay Güney’in Veli Küçük ile irtibatı nedir kardeşim, burda dinlemişsiniz kırk tane numarayı dört ay süre ile dinlemişsiniz hiçbir görüşme diye sorulmuyor ki, bana soruluyor soru. ”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tuncay Güney’in pasaportunu savcılığa teslim ettiğinize dair bir tutanak mevcut mudur?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Şeyde var, eklerde var, şey belgesi var, adli emanet alındı belgesi var.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Pasaport da teslim edilen ekler arasında mı geçiyor? Gösterebilir misiniz?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, evet, ekler değil şey var adli emanet savcılık adli emanet alındı belgesi var. ek, eskiden ek 50 idi de şimdi kaç, bir saniye, evet, ek 9’u açar mısınız? Bakın adli zapt olunan eşyaya mahsus makbuz, bu Tuncay Güney ve ümit Oğuztan ile ilgili bakın orda pasaport, kimlikler, falan diye yazıyor Fatih Cumhuriyet, dilenirse ordan sorulabilir. 12 Mart 2001’de Fatih şeyine teslim edilmiş, Savcılığına. Zapt olunan eşyaya mahsusu makbuz. Ayrıca savcılığa gittiğine dair de mutlaka şubede şeyi vardır efendim istenilirse ordan gelmiyor gerçi ama. Çünkü tutuklandı Tuncay Güney, tutuklandığı için kimlik ve

21

Page 22: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:22

pasaportları yüzde yüz savcılığa teslim etmek zorundasınız, bizde kalmaz yani. Başka türlü cezaevi almıyor ya.“

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” İstihbarat şube müdürü, 2001 tarihi itibarıyla Halil Çatıkkaş diğer görevlilerden biri Sami Uslu, bunların isimleri telefonlarda geçiyor ve bu kişilerin bir şey yapmamasını, herhangi bir şekilde sizin yazılarınıza cevap vermemesini Erol Çakır, Veli Küçük bağlantısı ile açıklıyorsunuz bunu izah eder misiniz? Nedir yani?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok, Erol Çakır, Veli Küçük bağlantısı ile açıklamıyorum yanlış anlaşılma var orada. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Telefon görüşmelerinizi ben kast ediyorum. telefonda görüşüyorsunuz Ayhan Mimaroğlu ile.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Öyle değil ben anlatayım, anlatmak istediğimi anlatayım şimdi Erol Çakır Veli Küçük ilişkisi değil, onu ben aslında savunmamda yazmıştım. Erol Çakır’ın benle ilgili yazısını falan biliyorsunuz il dışı teklifi, o il dışı teklifi neden oldu sorusunun cevabı o. Şimdi Sami Uslu benim devre arkadaşım. Halil Çatıkkaş, Halil abi bizden bir sene önce. Sami Uslu Fethullahçı, Halil Çatıkkaş ülkücü. Bak teşkilata bakar mısınız? Neyse bu proje iznini aldığımız zaman Sami istihbaratın tekniğine bakıyordu. Göndermeyen Sami zaten. Fethullahçılarla ilgili izni aldığım için de Sami şey yaptı olaya müdahale etti fakat o yıl başka bir şey daha oldu. O yıl İstanbul valisi Erol Çakır, o yıl şöyle bir şey var, sadettin Tantan İçişleri Bakanlığından gitti, yerine Rüştü Kazım Yücelen geldi. Sadettin Tantan Erol Çakır ile anlaşamıyordu. Gövden almaya çalışıyordu. Emniyet Müdürü de Kazım Abanoz’du. Görevden almaya çalışıyordu alamıyordu çünkü Mesut Yılmaz karşı çıkıyordu. Bunun üzerine Kazım Abanoz’un Erol Çakır ile ilgili telefon dinlemeleri yaptırttığına dair bir Erol bey, vali bey bir şey yaptı, soruşturma açtırdı. Dedi ki Kazım Abanoz beni dinletiyor dedi. Şimdi dinleyen birimler kim? Asayiş, organize, istihbarat hani dinleme yetkisi olan birimler, bunun üzerine Erol bey beni ve istihbaratı hedefe aldı. İstihbarattan istihbarattaki Halil ile Sami’yi ilden gönderdi. İstanbul’dan gönderdi. Benimle beni de göndermek için yazı yazdı. İşte il dışı teklifini.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sami, nedir burda görevi, Sami’nin.”Sanık Adil Serdar Saçan:” İstihbaratın teknikten sorumlu müdür yardımcısı.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Müdür yardımcısı.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yani burada biz Sami Halil abi ben, üçümüz birlikte valinin

hedefinde olan insanlarız. Bunun üzerine gönder, şey yaptı, Sami ile Halil abiyi gönderdi. Benim için de yazı yazdı, fakat beni görevden almadılar. İstanbul da devam bu işi, o arada da Albayraklar ile ilgili soruşturma devam ediyor, o soruşturma devam ettiği için beni almadılar. Göndermediler il dışına. Şimdi ben daha sonraki daha sonra bu Veli Küçük ile vali şey yapınca, şimdi valinin yazdığı yazıya bakarsanız diyor ki bu Sedat Peker’in yakınları ile görüşüyor diyor vali benim için. Yav Sedat Peker’in yakınları ile görüşüyor diyor, vali işlem yapmıyor. Hiç öyle bir şey de yok zaten. Fakat enteresan bir şey var, vali emekli olduktan sonra Sedat Peker’in babası olarak bilinen kişiyle ortak güvenlik şirketi açıyor. Bunu dile getiriyorum yani hem diyorum, bizi beni suçluyor, suçladığı kişilerle gidiyor ortak yer açıyor bizi de ordan gönderiyor yani bağlantıyı öyle kuruyorum. Sonra ile önce arasındaki bağlantıyı kurarak konuşuyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Siz özellikle istihbarat şubeye yazarken sayın Halil Çatıkkaş diyorsunuz, “

Sanık Adil Serdar Saçan:” İsme yazıyorum evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Şube müdürlüğüne değil, isme yazıyorsunuz ve

Belma Akçura ile yaptığınız görüşmede Belma sen Sami Uslu ile ilgili bir şey yazdın mı?, evet yazdım. Ney yazdın? Şöyle yazdım, bir dakika. E peki bu işin sorumluluğu, sorumlusu kim diye soruyorum. Belma Akçura devam ediyor, aslında bütün mesele bu şu bakın ben Veli Küçük ile ilgili bu soruşturma iznini aldın mı aldım. Evet. Bu izni istihbarata gönderdim, üç ay sonra dedim

22

Page 23: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:23

ki evet bunlar bir çete ama bu adamların yani Tuncay Güney ve adamlarını bana getirenlerle bir organizasyon.”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Doğrudur.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ben üç ay kadar sonra Temmuz ayında istihbarattaki

Fethullahçı polisler hakkında da soruşturma iznini aldım.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Doğrudur.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu konuda daha önceki dönemin DGM başsavcısı

Aykut Cengiz Engin den de izin aldım.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, görüşme tarihini öğrenebilir miyim efendi, o tutanağın

tarihini?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 05/08/2008, saat 18:32.Sanık Adil Serdar Saçan:” evet. Yani 1. iddianame ve ekleri verildikten sonra. Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Peki devam edelim, Sami Uslu aslında Erol Çakır

tarafından başka bir yere ilçeye de gönderildi. Şimdi geldi aklıma yani ben onun Fethullahçı olduğunu söylemiştim. Ama Fethullahçı olduğu için gönderilmedi o. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yani bu gece veriliyor, yarın sen bana söyleyince

aklıma geldi hani Erol çakır’ın Veli Küçük ortaklığını söyleyince aklıma geldi. “Sanık Adil Serdar Saçan:”Biraz evvel açıkladığım konu. Sami o yüzden gönderilmedi

işte anlattığım sebepten gönderildi. Telefonunu dinliyor diye vali göndertti Sami’yi.Fethullahçı diye değil yani. Beni de göndermek istediler.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Fethullahçılar arasında söylerken ben Sami Uslu ile ilgili olarak buna da dikkat etmek gerekir demiştim ama Fethullahçı olduğunu, Fethullahçı dememiştim. Dikkat etmek de gerekenlerden birisi de bu demiştim tamam mı?

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet valiye öyle söylemedim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Şimdi vali Erol Çakır bunu il dışına gönderdi

diğerlerini sadece içinde verdi. Daha sonradan istihbarat şube müdürü Halil Çatıkkaş’ı da gönderdi. Sebep şu idi, kendisi hakkında soruşturma yaptı diye gönderdi anladın mı? “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, evet ,biraz evvel söylediğim konuyu teyit eden bir görüşme yani kendisinin telefonlarını dinledik diye gönderdi. Evet burada sormak istediğiniz şey ne?”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tekrar bir başka görüşme var onunla ilişkili olarak soracağım.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Tamam.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Devam eden metinde, ondan sonra yalnız ilginç bir

şey çıkıyor Erol Çakır’ın beni 2001’de genel müdürlüğe, bunu görevden alın bu Sedat Peker ile ilişkilidir diye yazıyor.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, Sedat Peker ile ilişkilidir değil de işte adamları ile görüşüyor falan diyor. Yakınları ile görüşüyor diyor. Evet. İşte bu şikayet ettiğim valinin, ben şikayet ettiğime dair belgeyi koydum ya o yazısı. Hakaret etmekten falan bahsedilen.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Ve benim Sedat Peker ile ilişkili olduğumu iddia etti, benim de Sedat Peker ile ilişkili olduğumu iddia etti, İstanbul sil artık orayı ben yere göre yapmıyorum da, ancak emekli olduktan sonra, Belma Akçura devam ediyor, Peker ile ilişkili olduğumu iddia etti, yani bir haber diktesi gibi bir konuşma bu. sana soruyorum ben ancak emekli olduktan sonra sana soruyorum evet Veli Küçük ile ortak oldu, evet. O soruyu sordum ya sana o sorunun altına yazdım da bunları tamam. Sonradan böyle oldu dersin ben bu bir dakika. Ve aynı Veli Küçük ile ortak çıkıyor, tabi tabi bu çok enteresan bir şey. Ben zaten onu soruyorum sana sana diyorum ki, peki bak şurada şöyle bir şey soruyorum. Bu anlaşılmadı, başlık atabilirsin, devam ediyorsunuz. Ergenekon’u, Ergenekon’u gündeme getiren üç polis

23

Page 24: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:24

müdürünün üçü de Veli Küçük ile ortak olan Erol Çakır tarafından görevden alınmaya çalışıldı falan filan diyebilirsin yani.

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet doğru. Ama Ergenekon’dan dolayı değil.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Özellikle bunu soruyorum işte. Ergenekon,

Ergenekon’u gündeme getiren üç polis müdürünün üçü de Veli Küçük ile ortak olan Erol Çakır tarafından görevden alınmaya çalışıldı.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Onu söyleyim, onun sebebini söyleyim, bu gazetede şey çıktı, haber çıktı. Çıkan haberde, işte o dönemin valisi, emniyet müdürü Ergenekon’u bilmiyor muydu? Bu soruşturmayı bilmiyor muydu diye ben de dedim ki biliyorlardı yani biz valiye bilgi notu yazıyoruz. Zaten ek klasörlerde de var bu. ben bunu eklere almadım ama 165’te var. valiliğe bilgi notu gönderiyoruz. Bakan da biliyor. O tarihte bakan Sadettin Tantan, çıkıt vali benim bilgim yok diye açıklama yaptı. Bende açıklama yapınca madem öyle bilgisi yok dedim o zaman demek ki bizi ondan almış dedim yani o şey, haber yazdırmak için şey valilin sözlerine tepki nedeni ile yaptığım bir şey. Ona bakarsanız dedim yani şimdi bakın o inkar ediyor ya, bildiği halde bilmedim diyor ya. ben Ergenekon soruşturmasından benim haberim yok diyor ya vali. Bende diyorum ki, mademki onun haberi yok. O zaman soruşturmayı başlatan üç müdürü de buradan aldırmaya çalıştı. Onun hesabını versin. Sonradan da Veli Küçük ile ortak oldu diyorum olay bu. valinin inkarına karşı yaz diyorum, yazdı ondan sonra vali zaten cevap veremedi. Yani beni izledikler için aldım da diyemedi. Bildiği şeyi inkar ederse ona da o şekilde cevap vermek lazım. Şimdi sayın yargıcım bakın burada bir başka önemli probleme de değineyim. Yine söylüyorum, sadece ben bu olaydan tutukluyum. Benim şubem 110 kişi, yardımcım var, yardımcımın yardımcısı var, altı tane yedi tane büro amiri var, büro amir yardımcıları var, benim bunu kapatmam için ya arkadaş bırakın onu atın bir kenara demem lazım. Çağırın şunları sorun Allah aşkına.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bunlar tanık olarak zaten listemizde var bizim.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Var ama yani şimdi ama ben tutukluyum on altı aydır yani.

Onların daha baştan araştırılması gerekmiyor mu sayın yargıcım.?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Resen biz yargılama aşamasında, yargılama yani

bizim prosedürümüzde yargılama aşamasında resen veya talep üzerine bir liste oluştururuz. Daha sonra onları çağırırız yani dediğiniz bütün isimler var bizim listemizde.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Anladım ama ben tutukluyum. Yani ilk başta bunlara söylense mesela o çocuk gelse size detaylı anlatsa ben burada niye duracağım boşuna on altı ay. Haksız mıyım yani bilmiyorum vicdana uyan bir şey değil. Mesela Ahmet İhtiyaroğlu dilekçe veriyor, Cumhuriyet Savcısı hala çağırıp dinlemiyor. Hadi ölse Ahmet İhtiyaroğlu ne olacak bu arada. Öyle ya insanın ne zaman öleceğini bilmiyorsunuz ki. Evet efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Peker grubu hakkında bir şema hazırladığınızı beyan ettiniz, bu şemada.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Peker grubu değil, veli küçük ve grubunun ben hazırlamadım onu şey. Tuncay Güney.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Kelebek operasyonu kapsamındaki şemayı soruyorum.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Kelebeği ben hazırlamadım, ben yapmadım, kelebek benden sonra yapıldı. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizden sonra yapıldı, bu şemada, şemayı hatırlıyor musunuz? “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, basında çıktığı şekli ile hatırlıyorum.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” İbrahim Genç bu şemada var mıdır?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Var.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Veli Küçük var mıdır?”

24

Page 25: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:25

Sanık Adil Serdar Saçan:” Bilmiyorum onu Veli Küçük’ün kelebekte olduğunu bilmiyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Erdal Aras var mıdır bu şemada.?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Erdal Aras’ı tanımıyorum, hatırlamıyorum yani. İbrahim Genç

var İbrahim Genç’i ben daha önce aldım zaten gözaltına. Hakkında işlem yaptım yani. Şeycisi diye, Sedat Peker’in parasını çalıştıran kişi diye işlem yaptım, hatta İbrahim Genç’in birtakım siyasilerle ortaklıklarını falan da ortaya çıkardım. O siyasiler iktidarda iken. Dosyayı isterseniz organizeden, şimdi bunları söyleyince basın yazıyor da ayıp olmasın diye yani var o. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Emin Şirin ile ilişkiniz nedir?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Emin Şirin ile hiçbir ilişkim yok. Emin Şirin benim taa şeye

kadar, aleyhimde soru önergeleri veren bir insan. Emin bey burda ise söyleyebilir, beni de hiç sevmiyor emin bey. Fakat bir gün Tuncay’ın sanıyorum programına çıkıyor. Tuncay ya yanlış değerlendiriyorsunuz diyor, Adil Serdar Saçan sizin dediğiniz gibi örümcek ağı ile ilgili benle aleyhime şeyler verdi. O anlattım ya Erol Kohen ilişkisi ile ilgili falan. Meclise soru önergeleri falan verdi. Sonra ben atıldıktan sonra işte bir programda Tuncay söyleyince emin bey telefon açtı bana. Telefon numaramı o zaman başka birinden almıştır, açtı bana dedi ki bir görüşelim bir tanışalım. Olur dedim, gittik dedim ki ya böyle böyle siz benim aleyhime şey yapıyorsunuz ama ben öyle biri değilim. Operasyonlar yaptım, icra ettim bunlar ilgili falan. Dedi ki bitler ve Albayraklar ile ilgili bildiğin bir şey var mı? Onların hepsi adliyeye gitti efendim dedim. Teşekkür ederim dedi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Samimiyetiniz mi oluştu bu süreçte?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır oluşmadı samimiyetim.Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Görüşmeleriniz falan oldu mu daha sonra?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır anlatacağım efendim bu tür bu şekilde bir görüştük

yani. Bunu zaten söylemiştim ifademde de. Ondan sonra dönem dönem telefon açtı bana işte benim başvurularım oldu. Mesela Hizbuttahrir ile ilgili burda okumuştum. Emniyet müdürü ile hakkımda falan bunları basında okuyunca milletvekili iken özel kalem vasıtası ile beni arattırıp bilgi alıyordu. Bende burdan şey yapayım, Adalet Bakanına soru önergesi vereyim falan diyordu. Öyle birkaç defa görüşmemiz var en sonunda Genç Parti’ye girmişti, o seçimlerden önce bizimle birlikte olur musun dedi. Ben mesleğe döneceğim olmam dedim. Bu kadar yani telefon görüşmeleri var bir kere de işte o ilk gittiğimizde ilk beni çağırdığında millet vekili idi, orda izah etmem var kendimi yan yanlış yapıyorsunuz ben öyle biri değilim diye izah ettim o kadar. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Herhangi bir şekilde yargıya yansıyan bir izahınız oldu mu bu şahısla Emin Şirin ile?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır olmadı.Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin hakkınızdaki yazdığı şeylerden dolayı,

örümcek veya talep ettiği şeylerden dolayı.?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok bir şey yazmadı onlar şeye meclise soru önergesi olarak

verdiği için yargıya taşımadım yani zaten bir siz bana şunu sorsanız daha iyi efendim, hakkınızda binlerce yayın yapıldı kaç tanesini yargıya taşıdınız deseniz daha iyi olur. Çünkü ben o kadar çok dava ile uğraştım ki, uğraşıyorum ki, sadece yüz tane idari davam var. yüze yakın adli dava açılmıştı. Şu anda da tazminat davaları ile falan bir sürü davam var ilgilenecek durumda değilim. Ama şunu söyleyim çok ağır şey olmadıktan sonra böyle mesela Star Gazetesi ile ilgili açtım, buradaki muhabiri kalkmış, adil Timurtaş’a Adil Serdar Saçan kadın ısmarladı falan diye bir yazı yazmış. Yazdı ben cezaevinde iken ayıp denen bir şey var yani. Orda ifade belli, adamla görüşen belli. Bu tür şeylere dava açmışımdır ben. Yani bu emin Şirin’e has bir durum değildir. Örümcek ağı ile ilgili benim hakkımda neler yazmadılar, villalarım vardı, arsalarım vardı, evlerim vardı, döndü döndü, Ahmet İhtiyaroğlu’na gönderdiğim otuz liralık çiçeğe kaldı. O kadar.”

25

Page 26: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:26

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 1 Nisan 2001 tarihli Aydınlık Dergisi gazetesinin bir haberi var, “

Sanık Adil Serdar Saçan:” 1 Nisan 2001 evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Haberde TSK’yı hedef alan CIA ve MİT süper Nato

tertipleri, sivil 12 Eylül planı, amerikancı ve Avrupacı sivil inzibat kuvvetleri, Kuvai Milliyeye karış harekete geçiriliyor. Sonuç büyük bozgun. ABD’nin orduya haziran darbesi diye bir haber. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Burada sizinle ilgili bir kısım var, ancak rastlantıya

bakın siz, amerikan gazeteleri ile eş zamanlı olarak İstanbul Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan’da Haziran tertibine malzeme üreten bir uygulamaya girişti. Kaçak bir otomobil satışı ile ilgili olarak bazı askeri ve sivil personel göz altına alındı. Ancak göz altı süresi uzatılarak yapılan güler yüzlü sorgularda gözaltına alınanlardan ordunun kuzey ırak’ta yaptığı ekonomik faaliyet hakkında yalan ifadeler vermesi istendi. İşçi Partisi heyetinin Barzani’ye yaptığı ve Aydınlık gazetesinde yayınlanan ziyaretin bu faaliyet ile bağlantılarının kurulması yönünde ifadeler talep edildi. Doğu Perinçek’in ordu ile ilişkileri hakkında anlatımlarda bulunulması halinde kaçak otomobil dosyasının kapatılacağı vaatlerinde bulunuldu. Sorgulamada, Türk ordusuna nifak operasyonlarında rastlanan çeşitli entrikalara, psikolojik savaş yöntemlerine başvuruldu. Can Dündar’a aynı çevrelerin yazdırdığı Ergenekon kitabındaki örgütlenmeye ilişkin sorular yöneltildi. Bu ifadeler videolar kayıt edildi. Sorgulamayı bizzat yürüten İstanbul Organize Suçlar Şubesi müdürü Adil Serdar Saçan süper Nato ile ve Fethullahçılar ile sıkı bağlantısı ile tanınıyor, serdar saçan, ifadesini aldığı sanıklara, hazırladığı dosyaların günü gelince işleme konacağını, ve ordu içindeki önemli düzenlemelerde kullanılacağını söylemekten bile çekinmedi. Hatta ordusunun bütünlüğünü hedef alan propagandalar yaptı ve ödüller vaat etti, tertip bu kadarla da kalmıyordu.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bütün bunlarla birlikte piyasaya Ergenekon

dedikoduları da sürülüyor, bilindiği gibi Can Dündar Türkiye Süper Nato’nun kontrgerilla Ergenekon adı ile kurulduğunu anlatan kitap yazdı. Anlaşılıyor ki ABD Türkiye de kurdurduğu süper Nato’ya bu adı koymuş veya bu adın konmasına izin vermiş. Ancak ilginç olanı bu güne kadar gerçekleşmiş olan Süper Nato cinayetlerini hep İran üzerine atan ve perdeleyen çevrelerin birden bire Ergenekon hikayelerine başlamaları, diye devam eden bir yazı. Burada size ait belli beyanlar var, sizin Süper Nato ile ilişkili olduğunu, Fethullahçılarla sıkı bağlantılı olduğunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Dava açtım efendim, dava açtım.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Haziran tertibine malzeme hazırladığınız vs.Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, savunmamın 31. sayfasında bu konuda izah var, dün

sunmuştum evveli gün. Ben sözlü olarak şunu söyleyim. Buna karşı dava açtım tazminat davası, davayı da kazandım. Avukatım onun için çağırdım Serkan’ı. Olay bu yani ordaki beyanlardan ben 31. sayfadaki şeyi de size söyleyim, hani dedim ya ben Tuncay Güney yine avukatı Yusuf Aydın bir ifadeye veriyor sorgu hakimliği ifadesinde diyor ki, benim diyor şeyim, müvekkilim Veli Küçük ve grubu ile pardon, emniyet ile diğer devlet kurumları arasında kaldı diyor. Benim zaten bu soruşturmayı istihbarata verme, işte siz bunla çalışın deme sebeplerimden birisi bu zaten. yani benim anladığım burda şudur, emniyet içersindeki Fethullahçı grup ile Veli Küçük grubunun bir hesabı var. bu hesaplaşma diye anladım ben olayı yani onun içinde onlara gittim izin aldım daha sonra. Fethullahçılara onun için izin aldım. Şimdi bunlara göre, bunlara göre ben Fethullahçıyım, yani bu, bunu yazdım zaten burda anlattım ya, Ergenekon ile ilgili daha doğrusu Veli Küçük ile ilgili aldığım izinde, onlara göre ben Fethullahçı ve hırsızım, burda uzun uzun anlattım. Şeye göre de Fethullahçılara göre de Ergenekoncuyum. Şu anda Fethullahçılar iktidarda ben içerdeyim. Yarın çıkacaklar onlar ötekiler gelecek ben yine içeri gireceğim bu sefer de Fethullahçı diye. Söyledim yani bu benim anladığım Tuncay Güney burdan çıkıyor, Adnan

26

Page 27: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:27

Akfırat ile görüşüyormuş kendisi, kendi beyanlarına göre söylüyorum. Adnan’a gidiyor söylüyor, Adnan Akfırat’da bunu yayınlıyor. Öyle sayın Adnan Akfırat’ da bunu yayınlıyor öyle zannediyorum, bunu yazıyor ben buna karşı dava açtım, tazminat davası, kazandım getirir sunarım ibraz ederim belgelerini.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Siz savunmanızda şiddetle reddettiğiniz belirli hususlar var mesela CIA ile bağlantılı olmanız, Fethullahçılarla bağlantılı olmanız, süper Nato ile bağlantılı olmanız yani bunları reddettiğinizi beyan ediyorsunuz. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Benim CIA ile nasıl bağlantım olabilir ben devlet görevi yapmış bir insanım. CIA ile bağlantım varsa devletin emniyet örgütünde görev yaptım ben. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bunu reddediyorsunuz, bilahare bir ilişki içerisine giriyorsunuz. Mesela Doğu Perinçek ile bir diyalogunuz var.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok girmedim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizi kaza geçirdiğinizde yüz yüze ziyareti demiyor

size, “Sanık Adil Serdar Saçan:” Doğu Perinçek ile diyalogum yok efendim, cezaevinde zaten.

Ben kaza geçirdiğim zaman Doğu Perinçek cezaevinde.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bir mektubu var size yazdığı.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Tamam işte cezaevinden Emcet abi getirdi. Mektup değil bir

sayfa şey, bir sayfa.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bir sayfalık geçmiş olsun şeyi var,”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, mesajı var.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Gazi kardeşim diyor,siz belli programlara

çıkıyorsunuz neticede bu diyalog nasıl gelişti daha sonra?”Sanık Adil Serdar Saçan:” O diyalog gelişmedi, benim onlarla diyalogum yok. Benim bir

tek Emcet Olcaytu ile diyalogum var. Emcet Olcaytu’yu da anlattım size. 2006 veya 2007 senesinde Aydınlık adına benle röportaj yapmaya geldi, bu Emniyetteki Fethullahçı örgütlenme ile ilgili ben onun üzerine tanıştım Emcet abi ile. Emcet Olcaytu’ya hala abi diyorum. Yaşlı olduğu için, avukat hukukçu Emcet Olcaytu, bende hukukçuydum görüştük. Kendisi burda sorabilirsiniz ben ne Doğu Perinçek ile hayatımda bir kere görüşmüşüm, bu cezaevine girene kadar. Ne de o gruptan herhangi bir ile sadece televizyona gittiğim zaman orda program başlayana kadar oturup çay içmişimdir o kadar yani. Bahsettiğiniz grup ile benim herhangi bir ilişkim yok. Bir tek Emcet bey ile var o da röportajlarımın hiçbirisi Ergenekon ile ilgili değildir. Bunu söyledim zaten. Bakabilirisiniz. Konuşmalarımız ve röportajlarımız emniyet içersindeki Fethullahçı örgütlenme ile ilgilidir. Sadece o kanala da çıkmadım ben. Ben Tempo’ya da, Aktüel’e de şey verdim, haftalık dergisine de röportaj verdim. Efendim Kanaltürk’e de çıktım. Kanal Biz’e de çıktım, şey kanal Biz diyorum, kanal Biz e çıkmadım. NTV’ye de çıktım yani bir de eski organize müdürü olduğum için bir mafya ile ilgili mesele de olduğunda beni çağırıyorlardı çıkıp anlatıyordum. O grupla özel bir ilişkim yok. Onu söyleyim size. Ama Emcet Olcaytu ile var. Emcet Olcaytu ile görüştüm. Şimdi telefon irtibatları bölümünde ona da itiraz etmiştim, Hikmet Çiçek ile sekiz görüşme var diye yazmışlardı, ona itiraz etmiştim, sekiz görüşmem falan yok, o beni aramış, ulusal kanala programa geliyor musun, gidiyor musun diye. Bir de böyle bir problemimiz var, ben şimdi mesela beni kanal D’ye şuraya buraya çıkarmıyorlar niye, hükümete muhalif başımıza iş almayalım diye. Başka yerlere çıkıyorum. Hükümete muhalif olmamın sebebi de şey, Başbakan hakkında işlem yapmam. Yoksa ben siyasetçi falan değilim yani, sevmiyor beni başbakan. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yine Hikmet Çiçek’te.”Sanık Adil Serdar Saçan:” İşte Hikmet Çiçek’ i şimdi anlattım üzerine mi geldiniz.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Evet, onunla.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Telefon numaramın bulunması mı diyorsunuz?”

27

Page 28: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:28

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Dijital incelemeleri olduğu söylenen bir rapor var orda sizinle ilgili bir beyan var, “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, ne diye efendim?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Oluşturulma tarihi 23.09.2004 tarihli bir dijital belge.

“Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Kemal ve

Organize suçlar şube müdürü Adil Serdar Saçan ile istihbarat şube müdürlüklerinden bazı personelin yürüttüğü tertipte ordu içinde bir cunta olduğu yalanına kanıt yaratmak için işkenceli soruşturmalar düzenleniyor.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” işte aleyhime yazmış, evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Çeşitli suçlamalarla göz altına alınan kişilerden resmi

evraklara geçmeyen ifadeler alınıyor.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Ordu içinde bir gizli örgütlenme olduğunu ileri süren

ve mafya grupları ile bazı generalleri bağlantılı gösteren faili meçhul cinayetler ile ordu içinde gruplarla bağlantı kuran bu ifadeler videoya kayıt ediliyor. Gözaltına alınan kişilerden işçi Partisi genel başkanı Doğu Perinçek’in ordu içindeki gizli örgütlenmelerde yer aldığına ilişkin ifadeler alınıyor.

Sanık Adil Serdar Saçan:”Böyle bir şey olmadığı da çıktı ortaya sonra evet. Evet efendim aleyhime yazı şey yapmış not bulunmuş Hikmet Çiçek ile ilgili, vakıfım konuya. Ama ben Hikmet Çiçek’i tanımıyorum. Kendisine sorabilirsiniz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yine devam ediyor, Endonezya modeli Süper Nato’nun suçları TSK’ya diye bir başlık ile devam ediyor. Adil Serdar Saçan ordu içinde gizli bir örgütlenme olduğunu, bu konuda ellerinde çok ayrıntılı ifadeler olduğunu, generallere ait olmayan devletin emri ile bu soruşturmayı yürüttüğünü söylüyor, böyle bir.?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok efendim, yok öyle bir şey yani şimdi Tuncay Güney çıkıyor sayın yargıcım, onu anlatayım ben size buraya yazdım zaten. Tuncay Güney çıkıyor benim anladığım kadarı ile doğru bu Adnan Akfırat’ın yanına gidiyor. Bunları anlatıyor, kendisini kurtarmak için. Zaten televizyonlara da çıkıyor. Çaktığını da öyle söylüyor, bana işkence yaptı, intikamımı aldım ,bakın şeye çıktı, televizyona çıktı burda yargılama devam ederken Adil Serdar Saçan’dan, TRT 2’de, devletin kanalında, intikamımı aldım dedi ben tutuklandıktan sonra. Şimdi bu biz çalışma izni başlatınca tutuştu Tuncay efendi oraya buraya gitti en sonunda da anladığım kadarı ile de doğrudan şeyin yanına gitti o Adnan Akfırat’ın yanına. Bunlar benle ilgili böyle şeylerde bulundular. Ben bunların hiçbir ile irtibatlı değilim. Ben bir tek Emcet beyi tanırım. Emcet beyi de hatta kendisi bilmiyordu sorabilirsiniz kendisine, dedim ki ya 2001’de benim aleyhime çok yayın yaptı Aydınlık. Sizle niye röportaj yapayım. Daha bundan bilgim yok araştırayım dedi. Geldi ya çok özür diliyoruz bir yanlış anlaşılma olmuş falan dedi bana özür dilediler benden. Bir samimiyetim falan da yoktur. Emcet bey ile de sadece gerçi iddianame gazeteci eski polis müdürü ilişkisi deyimi bir şey koymuşlar ama o beni haber kaynağı olarak görüyor. Emniyetteki Fethullahçı yapılanmayı veya mesela şu Hrant Dink cinayeti ile ilgili falan, kanaatimi almaya çalışıyor, var işte onların dökümleri var önünüzde. Bende anlatıyorum yani ben meslekten bir sürü haksızlığa uğramış bir insanım. Nereye anlatacağım derdimi, nere gelirse oraya anlatıyorum olay bu. o grupla hiçbirisi ile ilişkim yok benim. Ne Adnan Akfırat’ı tanırım, ne Hikmet Çiçek’i tanırım, hepsi hepsini burada tanıdım. Bir kere ulusal Kanal’a gittiğimde çay içmişiz. Yani orda oturduğum insanların onlar olduğunu bilmiyorum. Demiştir, işte ben Adnan şu bu ama gerçekten bilmiyorum çünkü davalığım adamlarla dava açmışım zamanında. Davayı kazanmışım. “

28

Page 29: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:29

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tuncay Güney’in MİT tarafından gönderilen 6 CD içerisinde bir ses kaydı çıktı, mülakat dışındaki bir ses kaydı, dökümü mahkememiz tarafından bilirkişiler aracılığı ile yaptırıldı.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet bu konu ile ilgili soruşturma var, ben gittim ifade verdim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Biz olayla ilgili olarak suç duyurusunda bulunduk, siz çağırıldınız, onu soracaktım, çağırıldınız değil mi?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır sizden dolayı çağırılmadım ben. Ben kendim dilekçe verdim. Bu konu bakın şimdi Sayın Başkanım onun da üzerinde ısrarla duruyorum. Orda da mahkemeye karşı bir saygısızlık yaptılar. Siz yayın yasağı getirdiniz. Yayın yasağını gazetelere bir hafta sonra iletti savcılık ve o bir haftada her şeyi yayınladılar. Ben onun üzerine kendim başvurdum dava dosyasına da koydum bu savunmamda da var. kendim şu Tuncay Güney ile ilgili kendim göstereyim mi onu şeyde yansıda. Sayın yargıcım göstereyim mi onu yansıda? Tuncay güney ile ilgili.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yok bu benim sorumu dağılmasın diye sorduğum şey.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Ben kendim müracaat ettim, kendi müracaatım üzerine şey geldi, savcılığa başvurum üzerine geldi. Bende MİT’den CD’lerin orijinallerinin getirtilmesini, ve bunun MİT’e kimin gönderdiğinin araştırılmasını talep ettim o safhada şu anda.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu CD’deki sesleri dinlediniz mi?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Dinledim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin sesiniz var mı bu sesler arasında veya

tanıdığınız bir ses var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” O konu ile ilgili beyanda bulunmak istemiyorum neden, çünkü

yasa dışı elde edilmiş bir delildir o. Onu gönderen kişi ortaya çıksın, ondan sonra konuşacağım. Ama size şunu söyleyim biz görüntülü kayıt dışında herhangi bir kayıt almadık. Yani şu anda mesela sizin sesinizi alıp burda teknikten anlayan arkadaşlar var, istediği gibi konuşturabilirler. Onun için bilirkişi incelemesi talep ettim. Çıktığımda onu da talep ettim, bilirkişi incelemesi de talep ettim. Çıktığımda ben size onu arz ederim netice olarak. Bir de şu var efendim ben hem Tuncay Güney’e işkence yapmakla suçlanıyorum. Hem olayı kapatmakla suçlanıyorum. Yani işkence yapıp konuşturmuşum, sonra kapatmışım. Ben sadist miyim yani? Kapatacak adam niye işkence yapsın, bir de tabi çelişen tarafta bu yani. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Zahit Engin ile alakalı belirli beyanlarda bulundunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Bulundum evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu günkü celse de de daha da ayrıntı verdiniz. Bu

kişinin babanız ile irtibatı nedir, babanızla tanışıklığı nedir.?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Bu terbiyesiz bir insan, babamla hiçbir tanışıklığı yok. Bu

terbiyesiz ahlaksız bir insan. Bu kişi benim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin savunmanızda da geçtiği için soruyorum.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet efendim evet, iyi oldu bunu söylemeniz şimdi bu

anlattım ben size. O operasyon ortadadır. O operasyon dosyasını getirir bakarsınız hiç kimse de işkenceden şikayetçi değildir bizle ilgili olarak. Gözaltına alınan şahıslar boş çıkan operasyondan bahsetmiştim. Daha sonra bu 2004 yılında çıktı Adil Serdar Saçan’ın yaptığı işkenceyi hiçbir yerde görmedim dedi. Durup dururken Allah Allah ee, ben bunu bir kere gördüm, üç dakika gördüm. Üç dakika gördüm. Bir sürü yalan elinde puro vardı diyor bilmem ne vardı diyor, yalan söylüyor adam yani. Ondan sonra internete bir yazı yazdı bu. Zahit Engin adı ile herkese gönderdi. O yazıda diyor ki bunun babası emekli astsubay Bedri Saçan, ordudan lastik çalmaktan atılmıştı diyor.”

29

Page 30: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:30

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tarih olarak ne zaman?”Sanık Adil Serdar Saçan:” 2004 yılında. Ben bunun üzerine bir sürü girişimde

bulundum. Delirdim yani çünkü benim babam, emekli astsubaydır. İstihkam astsubayıdır. Orduya sorabilirsiniz , bir tane ceza almamıştır. Şerefli haysiyetli bir insandır. Bunun bile iftirasını attı bu terbiyesiz adam. Ona çok kızdığım için.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bir tanışıklığı yok babanızla bu şahsın.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır ne tanır, ne bilir. Babamın emekli astsubay olduğunu

ha ben, şeyde o yazarken de şöyle yazmıştı. Ben 2004 yılında objektif programına katılmıştım ve şunu söylemiştim. Jandarma işte susurluk’un askeri kanadı olabilir, bazı jandarma görevlileri bu işin içersine bu çetelerin içersine bulaşmış olabilir polis gibi demiştim. O yazdığı mailde de sen böyle dersin ha diye başlıyor devam ediyor. Googleniz varsa zahit Engin diye yazın gelin ne olduğunu görürsünüz efendim, benim hiç konuşmama gerek yok yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Gürbüz Çapan ile ne zaman diyalogunuz oldu? “Sanık Adil Serdar Saçan:” 2000 senesinde Gürbüz Çapan’ı ayağından vurmuşlardı. Ben

de organize müdürüyüm. Ben hiç tanımıyorum o tarihe kadar. 2000 senesinde bunun faili bulunamadı. Yani vuranlar bulunamadı. Hani bilirsiniz asayişte de olur bir yerde bir olay olur işte gasp bürosuna da gelir orda şey vardır. Defterler vardır fotoğraflar vardır ordan teşhis yaptırılır, biz de görüntülü anlattım ya şu be başladığı günden itibaren görüntülü teşhis oluyordu. Gürbüz Beyi çağırttırdık, geldi görüntülü teşhis için baktı benim odamda oturdu olay jandarma bölgesinde olmuştur. Benim bir çayımı içti ve gitti ondan sonra Gürbüz çapan ile ta 2007 yılı olacak herhalde veya 2006 sonu 2007 başı Esenkent’te eşim bir mağazanın genel müdürü oldu. Yani orda çalışıyordu, onun giriş kapısında karşılaştık. Mağazada alışveriş merkezinin girişinde. Gürbüz bey ile orda karşılaştık, merhaba Adil, bey eşinin mi burası? Evet. Daha doğrusu eşim açtı burayı dedim. Ya bizim bölgemiz burası, biz de burada belediye başkanlığı yaptık dedi. Bir tane iç çamaşırı alıp siftah attı ve gitti bu kadar başka hiç hayatımda görmüş değilim.’

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Cezaevinden çıktıktan sonra herhangi bir şekilde evinde ziyaretiniz söz konusu oldu mu?”

Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok, hayır hayır, nerde oturduğunu bile bilmem. Hala bilmiyorum. Bir de Gürbüz beye burada sorabilirsiniz. Gürbüz bey ben tutuklandı beraber tutuklandık biz bana dedi ki, ya sen en son nerde çalışıyordun? Yani o benim meslekten atıldığımı bile bilmiyor, ben 2003’te atılmışım 2008’de hala benim polis olduğumu zannediyordu. O kadar alakasız bir durum var aramızda. Ama cezaevinde aynı koğuşta kaldık uzun süre. Yani efendim orda da bir insan olarak size derdimi anlatmak istiyorum yani kaçakçılık daire başkanlığı Gürbüz Çapan’ın kardeşi Adil Serdar Saçan’a ev aldı diye duyumu alınmıştır diye nasıl yazar Allah aşkına nasıl yazar savcılık bunu nasıl sorar?”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tanışıyor musunuz Çetin Çapan ile?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır. Burda tanıdım. Hayatımda görmedim. Ya efendim

bakın yine söylüyorum benim mal bildirim şeylerim var, ne olur başkanım iki satır yazı yazın isteyin genel müdürlükten. Benim bir tane evim var. evimi nasıl aldığım, kuruşu kuruşuna helal aldığım bellidir, başka bir şeyim yok zaten. Bir tane de atıldıktan sonra da taksitle araba aldım. Bir sürü borcum var yani bir insana niye böyle çamur atılır, kaçakçılık daire başkanı diyor ki başkanım böyle diyor, duyum alınmıştır. İyi yani yaz o zaman sayın Sedat Sami Haşıloğlu’nun otuz tane villası var duyumu alınmıştır. Ve ondan sonra soru sorsunlar savcılar mahkemeye gelelim, yine aynı soru sorulsun. Siz sorduğunuz için söylemiyorum ama ayıp yani. Götürürsünüz belgesini şeyini koyarsınız şunun karşılığı dersiniz. Gürbüz Çapan’a operasyon yapmamışım, Gürbüz Çapan bana mağdur olarak gelmiş ta 2000 yılında bir şey de bulamamışız, gitmiş. Niye bana ev alsın sonra? Sonra ben bu evi ne zaman aldım biliyor musunuz efendim, 2006 yılında aldım. 2006 yılında ben meslek, 2007 yılında aldım. 2007 yılında ben meslekten atılalı dört sene olmuştu. Meslekten atıldıktan dört sene sonra Gürbüz

30

Page 31: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:31

Çapan bana niye ev alsın? Polis kafası, beni hala polis görüyorlar ya. yani avukatlığını yaptım aldım da diyebilirim, yok öyle bir şey vallahi yok ya. yani hiç tanımıyorum. ”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Muş’ta 1993-96 yılları arasında çalıştınız, Doğu güneydoğu da başka görevleriniz oldu mu?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, 1990,1988 yılında İstanbul istihbarat şeyi Ankara istihbarat daire başkanlığında görevli iken doğu ve güneydoğu operasyon grup amirliğini yaptım. Dönem dönem istihbari faaliyet için bölgeye gittim geldim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”1993-96’daki Muş’taki göreviniz neydi?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısıydım 94’e kadar.

94-96 arası müdür oldum. Aynı zamanda güvenlik şube müdürlüğüne baktım. İkisine birden baktım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Buralarda çalışırken Veli Küçük ile herhangi bir irtibatınız tanışıklığınız oldu mu?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hiç, hiç hiç olmadı. Tanımam yani o tarihlerde Veli Küçük orada çalışmıyordu zaten onu söyleyebilirim. Jandarma Komutanı Albay (1 kelime anlaşılamadı) Kurt’tu.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Doğu veya güneydoğuda iken herhangi bir temasınız irtibatınız tanışıklığınız olmadı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır, hayır benim zaten söyleyim size, bizim istihbarat daire başkanlığı zaten jandarma ile ilişkisi iyi değildi o tarihte. Hiçbir şekilde şeyimiz yoktu, irtibatımız yoktu. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Herhangi bir husumetiniz, ilişkiniz, tanışıklığınız olmadı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır hiçbir şekilde olmadı. Ne Muş’ta ne daha sonra başka bir yerde. Ben Veli Küçük’ü hala görmedim, 5 nolu da kalıyormuş, hala görmedim. Tanımıyorum yani yüzünü görsem tanımam adamı. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Nuri Ergin ve Vedat Ergin kardeşlerin size hitaben yazdığı bir mektup var, Uşak Cezaevi müdürlüğüne bir faks gönderdiğinizden bahsediyorlar. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Size bu konu sorulmuş, bu kişiler hakkında bir

istihbarat aldık, bunların öldürüleceğine dair.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Doğrudur efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Haber verdik, bu tarihte sizin göreviniz neydi.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Organize suçlar şube müdürüydüm efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bunu kurum olarak mı faksı çektiniz yoksa kişisel

olarak mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Yok kişisel olarak değil, emniyet müdür yardımcımız çekti,

Niyazi Palabıyık imzası ile çekildi. Nurişler ile Alaattin Çakıcı arasında biliyorsunuz bir çok kanlı hesaplaşma oldu. Biz Alaattin’i dinlerken Alaattin’in bir grubunun cezaevine sızıp Nurişleri öldüreceğine dair işte bakın, titizlik burda yani hani suçla karşılaşınca proje çalışmasını kesiyoruz demiştim ya ona net örnektir bu. öldürüleceği söylenince cezaevinde hemen dedim ki artık insan hayatı, ki Nurişlerin beni tehdit mektupları da var orda görmüşsünüzdür. Ailemi ve beni öldüreceklerine dair. Eklerde var. ona rağmen devlet görevi yapmak budur işte. Bırakın öldürsünler falan da diyebilirdik, hiç görmeyebilirdik de. Hemen yazı yazın dedim yazdık, Niyazi beyin imzası ile şeye gitti, Uşak’a gitti. Uşak Emniyet müdür yardımcısına gitti. Zaten biz de iller arası yazışmalar müdür yardımcısı imzası ile olur. Onlar da Uşak Cezaevine gidip adamlara söylüyor, ondan sonra bir sürü olaya sebebiyet verdiler. Aslında orda uşak cezaevi görevlilerinde problem var. ”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu istihbaratın içeriğini hatırlıyor musunuz?”

31

Page 32: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:32

Sanık Adil Serdar Saçan:” Telefon görüşmelerinde geçiyordu, oraya sızıp.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Açar mısınız o konuyu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” işte o yani hatırladığım kadarı ile teknik büro bana Alaittin

Çakıcının bir grubunun oraya sızıp bunları öldüreceğine dair bir görüşmeler olduğunu söylemişti. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Çakıcı grubunun bir eylemi?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, evet aralarında problem vardı çünkü.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sevgi Erenerol ile telefon görüşmeniz size sorulmuş.

“Sanık Adil Serdar Saçan:” Telefon görüşmem yok.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Telefon numarası sorulmuş size pardon.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Kitabıma alıntı yapmak için görüşmek istedim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Son kale isimli kitabınıza alıntı yapmak, yani bu ismi

kullanmak için mi son kale ismini kullanmak için temas.?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, Evet, şimdi yani ben orda kimle ilgili yani kimden alıntı

yaptıysam aramışımdır, mesela Murat Çulcu’dan alıntı yapmışımdır, murat beyi arayıp bulmuşumdur. Biliyorsunuz yani siz de sanıyorum doktora yapıyorsunuz. Yarın öbür gün çıkıp da ya benim kitabımdan alıntı yapmışsın falan demesinler diye oda isim olduğu için sadece isim kitabın ismi olacağı için. Ama bulamadım, onu da bulamadığım için kitapta geçtim, şöyle dedi dedim. Ordan alıntı yaptım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kemal Kerinçsiz ile ilgili olarak ta bir avukat olduğunuzu ve hukukçular birliği kapsamında görüşmüş,”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok hukukçular birliği kapsamında değil, Kemal Kerinçsiz’i ben tanımıyorum. Kemal Kerinçsiz, benim bir arkadaşım avukat arkadaşım geldi, oturup muhabbet ederken idare mahkemelerinde benim bir sürü davalarım var, Kemal Kerinçsiz’ler de bu bir yönetmelik iptali için falan hatırladığım kadarı ile bir dava açmışlardı. Onun usulünü öğrenmek istedim oda dedi ki dur kemal beyi arayalım bende numarası var. aradım, kendimden bahsettim, o konuyu sordum, işte Danıştay olacağını falan söyledi bana. Dedi ki bana bizde hukukçular birliğindeyiz. İşte biliyorsunuz falan dedi, bekleriz sizi de dedi. Olur bende sizi Sultanahmet’e gelirseniz beklerim dedim. Ne ben gittim ne o geldi budur. Ondan sonraki şeyler sekiz tane irtibat görünüyor ama onlar telefon görüşmesi değil detayına bakabilirsiniz olmaması lazım. Şeydir, hukukçular birliğinin faaliyetleri ile ilgili mesaj olduğunu tahmin ediyorum. ”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Gerek Sevgi Erenerol için, gerekse Kemal Kerinçsiz için KGB ile irtibatlı, Rus manifestosunu okuyan kişiler olarak bahsediyorsunuz, bir görüşmede, Tuncay Özkan ile yaptığınız bir görüşmede.?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yani o onlar, dedikodu türünde yani bana onlarla ilgili birilerine sormuştum, onlar kim diye, onlar da Rus ajanı falan demişlerdi, ciddiye alınacak şeyler değil yani.bir bilgiye dayalı şey değil.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin bir araştırmaya, bilgiye dayalı bir şey değil. Duyum olarak ifade ediyorsunuz?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yani evet, o konuda onlardan da özür diliyorum. Yani insanlara tabi biz iki kişi konuşurken ben öyle söyledim ama şimdi o da şuradan kaynaklanıyor, biliyorsunuz Sevgi Erenerol Türk Ortodoks patrikhanesinin başında ya efendim. Öteki patrikhane amerikan güdümünde. Bu da Rus güdümündedir falan dediler, bu da Rusçudur falan dediler ordan kaynaklanıyor, o birazcık benim gevezeliğim başka bir şey değil. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bunu duyum olarak yani herhangi bir bilgiye.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Kanaat, yok yok hayır. Çıkarsama yani işte. Daha doğrusu

gevezelik. Ama onu kurnazlık olarak nitelendirmiş savcılık, o görüşmeyi. Bir tek siz sordunuz zaten.”

32

Page 33: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:33

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Hasan Güner adlı kişi?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hasan Basri Güner.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hasan Basri Güner?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Adnan hocacı.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Adnan hocacı olarak biliyorsunuz. Ali İhsan Yıldırım

kimdir, nerelidir yani kısa bir bilgi verir misiniz bize?”Sanık Adil Serdar Saçan:” tabi anlatmıştım, tekrar söyleyim Ali İhsan Yıldırım polis

memurudur, benim yanımda çalıştı. Asayişten biz şimdi organizeyi kurduk, asayişteki organize suç bürosunu bizim organize suçlar şubesine aldık. Sanıyorum ordan geçenlerden birisi. Bizde bir sene kadar çalıştı, samsunlu bildiğim kadarı ile. Bunun Sedat Peker grubu ile irtibatlı olduğuna dair alttan işte benim amirlerim bilgi veriyor. Biz şimdi.

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” kaç yılında başladı sizinle çalışmaya?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hatırladığım 90 yani 98’de başladı. Veya 99 bir sene çalıştı

gitti. Veya 99 sonu veya 2000’de evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Neydi onun hakkında tuttuğunuz rapor tam olarak.?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Rapor değil önce ekiplerin bana istihbari bilgi vermesi, bu

bilgi sızdırıyor demesi üzerine sicilini bozdum yani ilişkilidir, irtibatlıdır diye. Ondan sonra.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sicil bozarken ki dayanağınız neydi yani bu şahıs

hakkında?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Burda şimdi kanaat bölümü var ya efendim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Evet o kanaati soruyorum.”Sanık Adil Serdar Saçan:” O kanat Sedat Peker ile ilişkilidir. Zaten müfettiş raporunda

da var.ondan sonra bozdum sicilini, şubeden alınması için de yazı yazdım. Sonra da bildiğim kadarıyla bu Hüseyin Saral’ların bir operasyonu, şurda şeyde var, Hüseyin Saral’ların bir operasyonu ile ilgili olarak ta adı geçti. Onla ilgili de işlem yaptık hakkında. Adli işlem de yaptık, şubeden gittikten sonra.

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Daha önce birlikte çalışmış mıydınız bu kişi ile?”Sanık Adil Serdar Saçan:” yok yok hayır tanımam.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin şubenize gelmeden önce birlikte

çalışmışlığınız var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hayır, hayır tanımıyorum.şubede de tanıdığım biri değil yani

sonuçta seksen tane polis memurundan biridir.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu şahıs Tarık Ümit ile tanışıyor mu bu konuda

bilginiz var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hiç bilmem, ama eski özel harekatçı bu. eski özel harekatçı

bu.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Özel harekatçı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, özel harekattan bozup gelmiş bize yani. Beni tehdit etti,

dava açıldı devam ediyordu sonra bir daha tehdit etti. Şişli’ye başvurdum bir daha şu anda dava devam ediyor. O attığı iftiralarla ilgili ayrı ayrı şikayetçi oldum. Yani ama adam gene geçenlerde Zaman Gazetesine çıktı yine üstü örtülü tehdit ediyor yani bir türlü de kurtulamadım. Telefon sapığı gibi bir şey.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Peker ve adamları tarafından, Peker ve peker’e yakın olan kişiler tarafından hakkınızda herhangi bir tazminat davası açıldı mı? Hukuk davası olarak.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Bana karşı mı?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Evet.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Hayır açılmadı.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” suç duyurusunda bulunuldu mu?”

33

Page 34: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:34

Sanık Adil Serdar Saçan:” Tabi işkence davaları ile ilgili.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Nedir sonucu ?”Sanık Adil Serdar Saçan:”Ben hepsinden beraat ettim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Beraat ettiniz.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, Ahmet İhtiyaroğlu ceza aldı. Benim yardımcım bir kere

ceza aldı. “Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 0534 237 78 70, bu telefon size ait?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet ti yani hatırladığım kadarı ile.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin kullanımınızda, Okan Tüğlüoğlu adına kayıtlı.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet, evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu kişi kimdir, Okan Tüğlüoğlu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Onu da söyleyim Mahmut Tüğlüoğlu ile irtibatı var mı

diyeceksiniz. Bu Tüğlüoğlu ailesi başkanım Karadenizli herhalde bilir. Çok geniş bir sülaledir. Okan Tüğlüoğlu o ben Sultanahmet’te oturduğum lokanta var ya efendim. O lokantanın karşısında bir fırın var. o fırında çalışan bir çocuk. Fırıncı çocuk Okan. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Neden onun adına bir telefon kullanıyorsunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Onun adına almadım, ben volkan’a söyledim dedim ki Volkan

ben şimdi kendi adıma aldığım, konuştuğum telefonlardan bol bol tehdit alıyorum. Bol bol küfür adımı şeyden soruyorlar. Alıyorlar bende başkasının üzerine bir telefon alda dedim. Volkan Okan’ın yanında kimliği varmış aldı. Odur, yani o fırında çalışan bir çocuktur. O sülaleden midir bilmiyorum da, Mahmut ile alakası yok yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Şevki Duyu Arif Doğan tarafından telefon ücretinin ödenmesi için PKK itirafçısı olduğu söylenen kişilerin gönderildiğini söylüyor. Bu konuda sizin bilginiz nedir? PKK itirafçıları ile Arif Doğan’ın ilişkisi nedir?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hiçbir şey bilmiyorum. Yani Arif Doğan’ı da tanımam ama itirafçılık ile ilgili bilgi istiyorsanız anlatayım yani. Onu şeyde de yazdım ben bu savunmamda var. itirafçı mafyasına karşı operasyon yapmışım ben. İtirafçılara karşı da operasyon yaptım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Nedir bu operasyonunuzun içeriği?”Sanık Adil Serdar Saçan:” İtirafçılara karşı işte bir sürü mesela bir operasyon değil, işte

İstanbul’da kürt gruplar vardı. Kürt grup dediğimiz kürt kökenli PKK’dan ayrılmış itirafçı olmuş. Ona buna gidip çöküyorlardı. Tehdit şantaj yapıyorlardı, senet imzalatıyorlardı. Şimdi ismi aklıma gelmiyor ama bir sürü gruba yaptım yani operasyon. Yani bunlar geliyor itirafçı oluyor, çıkıyor çıktıktan sonra da parasız pulsuz olduğu için bir çoğu suça karışıyor. Bildiğim kadarı ile.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Adil Timurtaş?”Sanık Adil Serdar Saçan:” İçerde şu an mesela o.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”İbrahim Babat?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Adil Timurtaş’ı tanımıyorum ben. Tanımam.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Operasyon yaptığınız kişiler arasında bunlar var

mıydı ?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır yok. Adil Timurtaş’ı bizim ekibimiz kullandı o var zaten

ifadesinde. Yani kullandı dediğim Yeşil’i yakalamak için irtibata geçtiklerini biliyorum. Ben orda Nizamettin Özturan’ı tanırım. Muş’tan itirafçı olmuştu. Nizamettin Özturan’ı bulun, o şey yapsın dedim. Baksın Yeşil ile ilgili dedim, Adil Timurtaş’ı falan tanımıyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” BAV vakfı var.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, Adnan hocacılar.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Evet, Adnan hocacıların vakfı, bu kişilerin dosyamız

sanıklarından Şener Eruygur ile, Şener Eruygur’a yazdığı mektuplar var.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, ben koydum onları.”

34

Page 35: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:35

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Eruygur’dan yardım talep ediyorlar. Bu konuda size herhangi bir şey geldi mi? Eruygur’dan yani bu operasyon yapılırken, Eruygur’dan.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok, onları ben koydum dosyaya zaten.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Soruyu o yüzden soruyorum.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok gelmedi.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Herhangi bir şekilde, ?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok yok gelmedi, ben Adnan hocacılar kalkıp benle ilgili öyle

konuşunca aslı Ergenekoncu bunlar. Madem Şener Eruygur ile bunların irtibatı var. benim yok diye koydum onu dosyaya. Sanki Şener Eruygur ile irtibatlı onlar değilmiş gibi beni geliyorlar güya gözaltına alındığımda Ergenekon’cuyum demişim falan diye bir sürü şey söyledi, biliyorsunuz işte ifadeleri. Bende ona kızdım, dava dosyasında buldum, asıl onlardır diye dilekçe verdim size. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mustafa Özbek ile tanışıklığınız var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hiç burada tanıdım.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Burada tanıdınız. Levent Temiz ile nereden

tanışıyorsunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ben İstanbul Organize suçlar şube müdürü iken bir ara ülkü

ocaklarına operasyonlar yaptık, ülkü ocakları, değişik ülkü ocaklarına çöreklenmiş mafya grupları vardı. Oralara karşı operasyonlar yaptık. O tarihte benim yanıma geldi birkaç defa yani. İstanbul ülkü ocakları başkanıydı. Kendisine söyledik işte yani bak şuraya operasyon yapıldı, böyle şeyler çıktı, çağırıp birkaç defa ikaz ettim kendisini. Genel başkansın teşkilatlarına sahip çık diye. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kendisinin gelmesi münasebeti ile tanıştınız, bu operasyonlar nedeni ile?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet ilk önce o. Evet evet, hayır önce ben çağırttığımı hatırlıyorum. Çağırın dedim ülkü ocakları başkanını geldi, dedim arkadaş yani ülkücü müsünüz başka bir şey mi?”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” operasyon münasebeti ile tanıştınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet evet resmi görevim nedeni ile tanıştım”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Organize suçlar şube müdürü olarak görev

yaptığınız süre boyunca Ali Yasak hakkında ne gibi bir işlem yaptınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ali Yasak ile ilgili olarak iki defa benim hatırladığım kadarı ile

gözaltına aldık. Birisinde terör arıyordu, terörle mücadele şubesine gönderdik. Birisinde valinin bir sokağında bir ateş etme olayı olmuştu. Ali Yasak’ın adamlarının ettiğini söylediler gözaltına aldık, onun olmadığı ortaya çıktı. Odur. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” işlem iddianame aşamasına geçmedi öyle mi?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok sadece ifadesini aldık, beyanını aldık, ama diğerinde

terör arıyordu. Teröre teslim ettik sonra ne oldu bilmiyorum.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sami Hoştan ile alakalı bir işleminiz oldu mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Sami Hoştan’ın şoförünü aldım diye hatırlıyorum. Aldık diye

hatırlıyorum. Bu 98 sürecinde Sami Hoştan’ı da almış olabiliriz. Çünkü o tarihte biz baya bir şey yaptık yani bu kumarhanecilere şuraya buraya girdik. Yaptık, Ali Fevzi Bir’e de mesela işlem yaptım. Ama Sami Hoştan’ı hatırlamıyorum.

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Neticesini hatırlıyor musunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Sami Hoştan’ın şoförünü aldık, yok sonucunu

hatırlamıyorum. Organizeye sorarsak çıkabilir efendim. Ama Sami Hoştan’ı aldığımızı hatırlamıyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Semih Tufan Gülaltay ile ilgili işleminiz oldu mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Onu almadık onun kardeşini aldık.”

35

Page 36: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:36

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Nedir onun alıma sebebi?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Çek senet tahsilatı, adam kaldırma falan öyle. İşlem yaptık,

tutuklandı diye hatırlıyorum. Hatta şeyden almıştık onu ta Kars’tan mı, Iğdır’dan mı ordan bir yerden aldık. ”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Çapraz sorgudaki beyanlarınızda şubenizin kamera kayıt sistemi ile donatıldığından bahsettiniz. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Doğrudur.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hatta sizin odanızda nitelikli bir yakınlaştırıcıdan da.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok benim yakınlaştırıcı benim odamda değil. Monitörler

benim odamda.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Monitörler sizin odanızda.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Şeyde kumanda odasında vardı evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ancak savunmanızda istihbarata ait kamera kayıt

sistemi ile mülakatın kayıt edildiğini söylediniz.”Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet, Evet, onu açıklayabilirim o bizim sistemimizi sese

duyarlı sistem değil. Hani güvenlik kameraları varya efendim şu anda olan. Onlar gibiydi şubedeki. Sabit kameralar yani şubenin içersinde gezenleri falan görüyordunuz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Görüntüye duyarlı bir sistem?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Görüntü evet evet yani kaydı alıp ta işte sesle birlikte böyle.

Onun için büyük kamera var ya efendim büyük şöyle büyük kameralar oluyor onu kuruyorsunuz karşıda adam konuşuyor, bütün sesini kayıt ediyorsunuz. O sistem yok bizde yani. Bunu da zaten bizim sistemimiz değil. Kaçakçılık daire başkanlığı kurmuştu. Diyorum ya envanter kayıtları gelse, her şey ortaya çıkar diye. Mesela bizde el kamerası da vardı ama o bahsetmiş olduğum ortamdaki sorguyu alacak kamera yok bizde. O istihbaratta.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Çekimi izlediniz mi, Tuncay Güney ile alakalı olan?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok izlemedim, burada televizyonlarda izledim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu çekim bir polis müdürü olarak soruyorum size

nasıl bir çekim?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Açık çekim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Açık bir çekim,”Sanık Adil Serdar Saçan:” Açık çekim, kendisi bilgisi de var. zaten dikkat ederseniz

Aydınlık’ın yazılarından da belli hani okudunuz ya az önce. Tuncay Güney gidiyor onlara söylüyor. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bilirkişi raporlarına yansıyan bir beyan var, muhtemelen gizli çekim olduğu düşünülen diyor.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır hayır değil açık çekim.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Açık çekim olarak.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Açık çekim sorulabilir şeye, yani Ahmet’e de Kemal’e de

sorulabilir. Bir kere şunu söyleyim efendim o tarihte böyle bir gizli çekim yapabilecek şeyimiz yok zaten.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Alt plandan bir çekim var, masanın üzerindeki bir sistem gibi anlaşılıyor yani çekimin açısından.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok yok hayır açık bir çekimdir o. Gizli çekim yapacak şeyimiz yoktu zaten. Alet edevatımız yoktu. İstihbaratta da yoktu.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Organize suçlar şube müdürü olarak görev yaptığınız süre içerisinde veya sonrasında saygı Öztürk ile ne gibi bir problem yaşadınız.?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Görev sırasında işte o bahsettiğim 99’da Fethullahçı müdür diye başlığı atan Saygı’dır. Ondan sonra kendisi ile karşılıklı davalarımız oldu. Sonra ben meslekten atıldıktan sonra saygı bey bana açtığı davalardan şey yaptı, feragat etti. Bende ona

36

Page 37: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:37

karşı açtığım davalardan feragat ettim. Bir gün telefon açtı, ya arkadaş, ama atıldıktan sonra daha sonra, arkadaş yani niye biz kavga ediyoruz dedi. Bende dedim yani sen benim hakkımda yayın yaptın. Ben Fethullahçı değilim. Anladım dedi Fethullahçı olmadığını, öyle. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Onun dışında bir yayını oldu mu yani 99’daki o”Sanık Adil Serdar Saçan:” Fethullahçılık dışında mı?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Evet, onun dışında.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Tabi oldu oldu evet. Örümcek ağı ile ilgili de 2001 de

aleyhime yayınlar yaptı. Örümce ağı operasyonundan bahsettim ya. Erol Kohen ile ilgili. Onunla ilgili de aleyhimde yayınlar yaptı. Ben Saygı bey ile 2004 yılında veya 2005 yılında işte telefonla konuşup kontağa geçince şey yaptım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”2004’ e kadar aranızda bir soğukluk vardı. Husumet vardı.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Husumet vardı tabi tabi, davalar falan evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Örümcek ağından dolayı, Fethullahçılar ile ilgili

olarak, başka bu operasyon ile alakalı bir haber oldu mu sizin hakkınızda Saygı Öztürk’ün?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ergenekon ile ilgili mi?”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tuncay Güney ile ilgili olarak yaptığınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok bildiğim kadarı ile yok. Abdurrahman Yakup Reisoğlu ile

ilgili yazdı. Abdurrahman Yakup Reisoğlu gitti, işkence mişkence dedi. Tuncay güney ile ilgili yani 2001’de yaptı mı bilmiyorum. Hatırlamıyorum ama bildiğim kadarı ile yapmadı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”2002’de öyle bir malumatınız var mı ?Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok hatırlamıyorum. Yani yapmışsa da yazmışsa da

hatırlamıyorum. Yani izlememişimdir. Ben benim bildiğim örümcek ağı, Abdurrahman Yakup Reisoğlu bir de Fethullahçılarla ilgili aleyhime yazılar yazdı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bir görüşmeniz var Saygı Öztürk’ün ismi geçen, Ayhan Mimaroğlu ile yaptığınız görüşme. “

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Valla bu kişi, Tuncay Güney’den bahsediyorsunuz.

İkide bir işkence yaptı diyor, şeyde dedim ki Saygı Öztürk’ün programı var, saygı Öztürk program yapıyor ya kanal B demi nerde bir yerde. Şey ART. Ayhan Mimaroğlu, Avrasya’da ART ‘de yapıyor. Ona telefonla bağlandım. Tuncay Güney dedim yedi sene önce işkence yaptık dedim, bu homoseksüel yedi sene sonra mı acısını duymuş dedim. “

Sanık Adil Serdar Saçan:”Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu bir dedim, ikincisi dedim böyle dedim Türk

isimlerini her Ergenekon mergenekon dedim öyle operasyonlara koymasınlar yakında dedim”Sanık Adil Serdar Saçan:” evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bende dönünce operasyon yapacağım,

operasyonun adını şimdiden söylüyorum, Mart karı operasyonu dedim, televizyonda söyledim. “Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Nedir bu Mart Karı.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Bu geyik efendim bu şöyle bir şey, şimdi bu Tuncay Güney

ikide birde çıkıyor, diyor ki, Adil serdar Saçan bana işkence yaptı, işkence yaptı. dışarıdayken yani ben daha içeri girmeden. Onla ilgili de bir sürü suç duyurum var. ben de dedim göreve gelirsem bunlara operasyon yapacağım, hani bir deyim var ya Mart Karı yağma gibi, öyle küfürlü bir şey yani. Mart karı o yani. Ebenizle başlayan devam eden.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Şimdi size birkaç metin okuyacağım ondan sonra tek bir soru yönelteceğim. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”

37

Page 38: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:38

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”1996 yılında uluslar arası banka dolandırıcılığı suçundan gözaltına aldığınızı ve bir çok devlet görevlisi ile bağlantısı hakkında bilgi verdiğini söylediğiniz Hayrettin Ertekin’in sizi tehdit ettiğini belirtiyor ve ben kişisel olarak düşündüğümde Hayrettin’in bu örgütün gücüne dayanarak beni tehdit ettiği kanaatine vardım.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Aynen öyle.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ergenekon’un mali yönü bu şekilde çözülebilir diye

düşünüyorum. Bir başka beyanınız.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ergenekon’un değil de Veli Küçük ve grubunun diye

düşündüm evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Kendi ifadenizden okuyorum ben size. Bu olaydan

sonra Veli Küçük 2008 yılında göz adlına alındığında evinde bulunan notlar arasında Ali İhsan Yıldırım’ın 2003 yılında müracaat ettiği ve az önce anlattığım şekilde sonuçlanan iddiaları iddia sırası ile yer almıştır. Ergenekon iddianamesinde Veli Küçük Sedat Peker ilişkisine yer verilince ve hakkımdaki belge Veli Küçük’ün evinde çıkınca polis memura Ali İhsan Yıldırım müfettiş raporları ile sabit Sedat Peker’in adamı olarak 1998 yılında tarafımdan sicili bozulmuş olduğu için 2001 yılında Veli Küçük ile Ergenekon örgütü lideri olarak aldığım proje çalışma iznimin bir intikam olarak 2003 yılında bu örgüt tarafından meslekten atılmama için yapılmış bir komplo olduğuna inanıyorum. O tarihteki ifadelerimde bundan bahsetmiştim.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, aynen öyle.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bir başka ifadeniz, Zahit Engin diye bir adam

JİTEM’de Veli Küçük’ün yanında çalışmış, 2004 yılında Adil Serdar Saçan’daki işkenceyi hiçbir yerde görmedim diye Haftalık dergisinde beyanatta bulunmuş. “

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Başlangıçta ben buna bir anlam verememiştim.

Sonradan Ergenekon kapsamında Veli Küçük ile irtibatlı olduğunu görünce ve 2004 yılında kelebek operasyonunda Sedat Peker şemasında yer aldığını öğrendim. O zaman bu hareketini bana bu, bana bu grubun bir saldırısı olarak değerlendirdim.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bir başka beyanınız. Orada otururken bir gürültü oldu

ne olduğunu sordum bana Mahmut Tüylüoğlu isimli birinin olay çıkardığını belinde silah olduğunu söyleyince ben de ekip çağırıp Mahmut Tüylüoğlu’nu aldırdım. İşimi yaptım. Ben bu belgenin ve altındaki notun Veli Küçük de olmasını 2001 yılında almış olduğum çalışma izni nedeniyle bu örgütün benim aleyhime belge ve istihbarat toplaması olarak değerlendiriyorum. Bir başka görüşme var Ebru ve Şelale arasında geçen.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Ha bir dakika ona itirazım var. Ebru ve Şelale arasında Şelale benim eşim Ebru da yanında çalışan bir kişi. Onun burada ne burada olmaması gerekiyor.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Dosya içerisinde var.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Var ama işte ona itiraz ettim zaten ben tabi siz okuyabilirsiniz

de ben o görüşmeye itiraz ediyorum efendim. Ya benle ilgili… okuyabilirsiniz eşim şeye diyor ki Ebru’ya Ergenekon’dan bizim beyi gözaltına alacaklar diyor. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tamam devam edeceğiz daha sonra şey yaparsınız. Daha sonra, yani sorum bitmedi benim. 23.07.2008 tarihli bir erkek şahısla yaptığınız görüşme var. X erkek şahıs olarak geçiyor.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Gazeteci o açıkladım şeyde ifademde.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Suç işliyorsunuz dedim yani böyle şey olur mu

efendim bir ruh hastası bir de bir şey söyledin mi asıl o işte Ergenekon denilen olayı yani o dosyalar şeyde çıktı Ümit Oğuztan’dan da çıktı bu adamda değil. X erkek şahıs, evet. Siz, olay kamuoyunu tamamen yanıltıyorlar Ümit Oğuztan denilen bir adam var eski bir gazeteci bu adama da bir takım bu susurluğun askeri kanadı diye bir takım belgeler yani şeyle çıktı bilgiler,

38

Page 39: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:39

belgeler değil, evet, devam ediyorsunuz. Bu adam gazetecilik yapmış, araştırmış hatırlarsanız o tarihlerde susurlukla da ilgili bir sürü şey oluyordu yayınlar oluyordu. Zaten bizim aldığımız proje çalışma izni de şeyle ilgili Veli Küçük ve grubunun şey yapması susurluğun askeri kanadı diye bir takım gayri yasal işlere girdikleriyle ilgili aldık biz çalışma iznini. Yani bu izni bu çete akladılar orada bir takım itirafçının adı geçiyordu Yeşil desen, Yeşil denen adam vardı. şimdi bakın efendim o soruşturmada asıl yani soruşturmayı savcının kapatmasının asıl sebebi var o da şudur. Bu soruşturma da Yeşil’in adı hiç geçmiyor. Bize gelen soruşturmada Yeşil baş aktördü. Evet Yeşil’i yakalayabilseydik soruşturma devam edecekti yok bulamadık herifi bunlar bulabiliyorlarsa buyursunlar bulsunlar. Size okuduğumuz metinlerde Hayrettin Ertekin ile alakalı bu örgütün gücüne dayanarak beni tehdit ettiği kanaatine vardım. Ergenekon un mali yönü diyorsunuz. Nedir Hayrettin Ertekin’in gücüne dayandığı örgüt?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Ergenekon un mali yönü o şekilde savcı bey onu o şekilde yazmış da önemli değil yani o da o şekil. Olay şu, şimdi ben 1996 yılında Hayrettin Ertekin ve grubuna uluslar arası banka dolandırıcılığından operasyon yaptım. Mali şube müdür yardımcısıydım o zaman. Ve bu operasyon sonunda bir takım yunan bankalarının çok yüklü miktarda dolandırdıkları bunların ortaya çıktı. Ve bundan sonra bu tutuklandı. Ben dedim ki, mali şubedeki bu adamın o ifadelerini alın getirin buraya madem devlet içinde çete kurmak istiyorsunuz orada bir sürü devlet görevlisinin adı geçiyor bakarsınız ona dedim. Beni dinlemediler hala o dosya gelmemiş. Bence getirin yani. Size Aydın şey yapabilir. Sonra bu televizyonlara çıktı dedi ki, bunu kendi beyanı ben söylemiyorum. O tarihte televizyon programlarına bakabilirsiniz bu Hayrettin Ertekin’in çıktığı bunu biz Türkiye adına yaptık yunan bankalarını Türkiye adına dolandırdık falan dedi. Kendi söyledi yani bu onunla ilgili bir şey. Şimdi ondan sonra da tuttu beni işkenceden şikayet etti. Ben beraat ettim. Ondan sonra orda burada beni tehdit etti. Tehdit edici konuşmalar yaptı. Bu Hayrettin Ertekin ben görevdeyken şimdi ben Tuncay Güney için de aynısını söyledim. Burada yazdım aslında da vakit var diye şey yapmadım. Kamu görevlilerini bir kamu görevlisini bir tane böyle ne idüğü belirsiz adam tehdit edebiliyorsa arkasında bir güç vardır onun. Birine güveniyordur. Yine kamu görevlisi olan birine güveniyordur. Yoksa durup dururken bir suçlu bir emniyet müdürünü tehdit edemez. Bir suçlu emniyet müdürünün aleyhine konuşamaz. Kastım budur.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu örgütün gücü ne diyorsunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” kastım budur burada söyledim. Şeye aldığım çalışma izni

aldığım grup bakın.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Kimdi o grup yani çalışma izni aldığınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Veli Küçük ve grubu ifademde yazdım zaten diyorum ki, 2001

de çalışma izni aldığım grubun bana bakış açısı. Fethullahçı grubun bana bakış açısı, bunları anlattım ben şeyde savunmamda var. O gruptan bahsediyorum. Ergenekon diye niteleme savcı beyin nitelemesi Ergenekon nitelemesi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mali yönü bu şekilde çözülebilir Ergenekon’un mali yönü.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet bu adam incelenirse birçok yere varılabilir diye düşünüyorum hala da düşünüyorum yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin ulaştığınız bir sonuç oldu mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır ben mali şubede sadece banka dolandırıcılığıyla ilgili

işlem yaptım. Şimdi o benim dediğim 96 bu benim ifadem 2008 de savcı bey sorunca ben olayları birbirine bağlayıp yardımcı olmaya çalışıyorum orada. Yani buna bakın diyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin şimdi burada polis müdürü kimliğiniz var. Kamu yönetimi konusunda doktor kimliğiniz var.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet hukukçu kimliğim var.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bütün bunları dikkate alarak ben size soruyorum.”

39

Page 40: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:40

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, incelenmesi gerekir.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Siz de zaten bu kimliklerinizle, bu birikiminizle bu

sorulara.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Tabi işte onu ben de söylüyorum zaten yardımcı olmak için o

96’da ki dosyayı getirip inceleyin bence yani.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Verdiğim çalışma izinin bu örgütün bir intikamı olarak

Veli Küçük ve örgütünün diyorsunuz.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet işte bu Veli Küçük ve örgütünün Veli Küçük ve örgütünün,

grubunun yazdım bunu şeyde.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bununla alakalı bir deliliniz o konuda ibraz

edeceğiniz.”Sanık Adil Serdar Saçan:” işte Zahit Engin’in kelebek operasyonundan çıkmış olması ben

orda Veli Küçük demedim ben orada gerçekten maddi bir hata var. Ama kafamdan şöyle bağlamış olabilirim. Sedat Peker’in listesinde çıkmıştır dolayısıyla Veli Küçük ile de irtibatlıdır diye kafamdan bağlamış olabilirim ama Zahit Engin’i de google girdiğinizde JİTEM’ci olduğu yazıyor zaten. Mesele Ali İhsan Yıldırım hani delil diyorsunuz da Ali İhsan Yıldırım burası çok önemli burayı biraz açıyım söyledim gerçeği de hani direk bağlantı. Sicilini bozuyorum, Sedat Peker ile irtibatlı diye. Benim hakkımda 18 ayrı rüşvet ile ilgili suç duyurusunda bulunuyor. Bunlar bu suç duyurularından takipsizlik kararı veriliyor. İdari davaları sonuçta kazanıyorum. Ama aynı iddialar aynı şekilde, aynı sırayla Veli Küçük’ün evinde bulunuyor. Yani bunların tesadüf olması mümkün değil ki ama bunu araştırın diyorum araştırın diyince de kızıyorlar bana yani bırakın onu birde bunlarla beni aynı örgüte koyuyorlar. Anlamlı buluyorlar falan yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sizin Tuncay Özkan ile yaptığınız görüşmede savcılık onu kendi iddiasına göre kurnazlık olarak yorumlamış diyorsunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Ya kurnazlık falan değil efendim gerçekten, gerçekten ben o gün işte basında çıkınca Veli Küçük ile ilgili şey gerçekten Tuncay’a açtım dert dökmek için yani arkadaşım içimi dökmek için konuştum. Kurnazlık falan değil. Kurnazlık olsa öyle küfür müfür eder miyim? Bütün millete küfür etmişim bir sürü düşmanım oluyor o yüzden. Ya niye edeyim küfür yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Ben burada küfürlü kısmını okumayacağım. Tuncay Özkan size.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Benim söylemlerimden dolayı herkesten özür dilerim küfür ettiğim herkesten yani onu da söyleyim de.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tuncay Özkan size soruyor, bu Ergenekon gerçek mi yani abi. Birbirinize samimiyet olarak abi diye hitap ediyorsunuz zaten o anlamda sizde cevaben, gerçek ağabeyciğim. Tuncay Özkan, Ergenekon diye bir örgüt var. Siz, Ergenekon diye bir örgüt var. Tuncay Özkan, şaşkınlığını biraz ifade ediyor. Allah Allah diyor siz cevaben ben buna adım gibi eminim ya hayır bu var ama ben şimdi bu örgütün Fethullahçılar tarafından ısrarla kullanılması meselesine karşıyım anladın mı yani. Maksat başka yani Fethullahçıların maksadı başka bunun içerisine herkesi koyup çorba yapıyorlar. Burada da Fethullahçılar konusunda bir beyanınız var ayrı yeten böyle bir örgütün var olduğunu ifade ediyorsunuz.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” O örgüt bu örgüt değil yalnız onu söylüyorum orada. Yani şu anda davası görülen örgütle benim bahsettiğim Ergenekon diye bahsettiğim örgüt bu örgüt değil. Ben susurluğun askeri kanadından bahsediyorum örgüt diye.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Nedir susurluğun askeri kanadı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Bu işin sulandırıldığını. İşte onu söyledim ya efendim bu

çalışma iznini böyle aldık bakın susurluk sürecini iyi hatırlarsanız susurluk sürecinde işte İbrahim bey de İbrahim abi de vardı kolej alışkanlığı İbrahim Şahin ve içerisindeki bir grup. Polisler yargılandılar mahkum oldular. Şimdi polis, politikacı, mafya işte Abdullah Çatlı öldü o kazadan

40

Page 41: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:41

başlayan bir süreç. Orada polisin bir takım illegal işlere bulaştığı ortaya çıktı ama aynı tarihte MİT’in ve askerin bazı kesimlerinin jandarmayla ilgili bazı kesimlerinin de suç işlediği kamuoyunda yaygın görüştü. O grupların açıklanamadığı ortaya çıkmadığı konusunda kamuoyunda yaygın bir kanaat vardı. bu kanaat bizde de vardı. Susurluğun askeri kanadı derken bundan bahsediyorum mesela Yeşil denilen bir adam var. Bu Yeşil denilen adamın birçok faili meçhul cinayete adı karışıyor, karışıyor değil kesin olan cinayetleri var. şimdi budur susurluğun askeri kanadı. Bir takım itirafçılar kullanılıyor Güneydoğuda bir takım faili meçhul cinayetler oluyor, yani yav şimdi ben bunların üzerine gitmek için konuşuyorum bu örgüte üye oluyorum burada. Bahsettiğim mesele odur işte yani. Yeşil’i aramamın sebebi de odur. Eğer Yeşil’i bulabilseydim ben bence çok iyi operasyonlar yapacaktım ama bulamadım. Bakın bu örgütle şu anda bizi yargıladığınız örgütle o örgüt aynı örgüt değil. Yani bura bu örgütün politik olarak sulandırılmış bir örgüt olduğunu düşünüyorum ben. Yani hükümete muhalif olanlar, Fethullah Gülen’e ve grubuna muhalif olanlar o grubun içerisine dahil edilip aynı kazanda pişiriliyor diye düşünüyorum. Bunu ben telefon konuşmalarımda da var okumuşsunuzdur. Televizyonda da var.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yani vardır dediğiniz. Diyorsunuz örgütle bu yargılamanın alakası yoktur.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet ve hatta bu yüzden o örgüt kurtuluyor şu anda sıyırıyor.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Susurluk mudur bu örgüt. Ergenekon vardır

ağabeyciğim dediğiniz susurluk mudur?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Susurluk’un hayır susurluk’un askeri kanadıdır ortaya

çıkmayan bölümüdür. Yani MİT ve jandarma veya askerin çeteye bulaşmışlarının örgütüdür.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Bu kanaate nasıl vardınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Anlatıyorum ya o tarihte basında yer alıyordu. MİT’in içerisinde

de böyle bir örgütlenme var işte anlatıyorum Yeşil, Yeşil, Yeşil başlı.”Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Yani isim, isim olarak zikrediyorsunuz ya onu

soruyorum?”Sanık Adil Serdar Saçan:” İsim olarak zikrediyorum bakın Yeşil güneydoğuda bir çok faili

meçhul cinayete karışmış bir adamdır. Devlet desteği olmadan bunu yapacağına inanıyor musunuz? Kimler Yeşil’i kullanmış bu hala çözülmüş bir durum değil. Bu kadar net. Bir sürü itirafçı var, bir sürü faili meçhul cinayet var. Bir tek ben araştırdım üzerine gittim buradayım o da yani dün sayın Özese haklı olarak sordu derin devlet var mı diye valla varsa da onların yüzünden buradayım yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Adil bey birkaç sorum daha olacak.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Tam çapraz sorgu oldu efendim.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” 2001 yılında Tuncay Güney çenç oto

dolandırıcılığından dolayı, o iddiasıyla, o iddiayla yakalanmış. Pasaportuna el konuldu zannediyorum.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bu gözaltına alınan kişilerin pasaportları emanete

alınıyordur zannediyorum değil mi yani ne gibi bir işlem yapıldığını hatırlıyor musunuz. Yani Tuncay Güney’in pasaportuyla ilgili bilgi verebilir misiniz?

Sanık Adil Serdar Saçan:” Tabi şeye alıyoruz adli tahkikat bürosuna alınıyor. Adli tahkikat bürosu kimliklerini, pasaport orda. onda sahte pasaportta çıktı. Pasaportlarını kriminale gönderiyor gerçek mi değil mi diye. Kriminal laboratuardan geldikten sonra adliyeye sevk ediliyorlar savcılığa gönderiliyor evrakla birlikte kimlikleri. Tutuklanıyorsa savcılık ona makbuz kesiyor, savcılıkta geçici zapt makbuzuyla savcılığa teslim ediyoruz ondan sonra savcılık şeye gönderiyor cezaevine.”

41

Page 42: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:42

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Yani o tarihte Tuncay Güney de yakalanan pasaport resmi bir pasaport muydu yoksa sahte bir pasaport muydu?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Sahte pasaportlar da var gerçek pasaportlar da vardı. ben öyle hatırlıyorum. Şeyde var çünkü giden evrakların dizi pusulasında var. Fatihe giden evraklar. “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Onlar ne oldu zapt ettiniz daha sonra emanete mi alındı nereye intikal etti savcılığa verildi.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Savcılığa verdik savcılığa gönderdik.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Hangi dosyayı gönderdi biliyor musunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Savcılığa mı? Tabi burada var eklerde.bir saniye. 3 numaralı

eke bir gelebilir misiniz? 3 numara diye hatırlıyorum ama. 4’e gelin. Evet 8 Mart 2001 de Fatih Cumhuriyet başsavcılığına sevk etmişiz. Gördüğünüz gibi bakın ele geçen malzemeler falan da var orada.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şimdi o tarihte proje çalışma grubu oluşturmuşsunuz. Değil mi?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet, evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Tuncay Güney de zannediyorum buna alakalı bir

şahıs değil mi bu çalışma grubu içerisinde oluşturulan grupla alakalı şahıs.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Evet Ümit Oğuztan da alakalı evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Şimdi bu çalışma grubunda araştırdınız,

soruşturdunuz tahkikat yaptığınız kişiler hakkında yurt dışı yasağı getiriliyor mu veya herhangi bir tedbir alınıyor mu yani?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok o tarihte Cumhuriyet savcılığının tedbir alma şeyi yoktu. Onu savcılık isterse mahkemeden istiyordu biliyorsunuz. Yani şimdiki gibi değildi ama savcılık öyle bir şey istemedi. Yani bizim öyle bir yetkimiz yoktu ona. Savcılık mahkemeden istiyordu.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Şimdi Mart 2001 yılında Tuncay Güney gözaltına alındıktan serbest bırakıldıktan sonra zannediyorum 3-4 ay daha Türkiye de kalmış 2001 yılının Temmuz ayında yurtdışına çıkmış.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” 4 Temmuzda çıkmış evet.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” şimdi o tarihte 10 yıllık vize de almış. Pasaport almış

vize de almış. Bu durum izah eder misiniz yani?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Nasıl izah edeceğim?”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Sizin herhangi bir yazışmanız oldu mu pasaport

şubeyle veya size herhangi bir şey soruldu mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok yok efendim tahdit koyacak bir durum yok. Adam sanık

durumunda değil. Yani o soruşturmada adam sanık durumunda değil. Sadece beyan sahibi. Beyan sahibi olduğu için ve bir çalışma başlatıldığı için biz ona tahdit koyduğumuz an zaten olay ortaya çıkar.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Ama bu çenç oto dolandırıcılığıyla ilgili hakkında bir soruşturma var.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Onu biz yetkili değiliz efendim ona Fatih Cumhuriyet savcılığı koyduracaktı tahdidi koydurmamış yani. Fatih’e göndermişim evrakı Fatih tutuklamış hakim sonra şeyle serbest bırakmış artık benden çıkmış o evrak.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Şimdi Tuncay Güney’in nasıl pasaport aldığı konusunda bazı iddialar var da o konuda bilginiz var mı diye soruyorum?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hiçbir bilgim yok ben Tuncay Güney’i görmedim. Tuncay Güney’in kendi iddiaları da yalan zaten geçenlerde Mehmet Özbay çıktı Ali Yasak gönderdi bana Tuncay Güney’i falan dedi. Sonra inkar etti falan ama şey Ali Yasak şey gönderdi. Onların hepsi spekülasyon benim bildiğim budur. Alındı, pasaportu tutuklandığı için, pasaportuyla beraber burada zaten adli emanet makbuzu var. Gönderildi, yurt dışına çıkma tahdidini koyup

42

Page 43: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:43

koymamaya yetkili yer Fatih Cumhuriyet başsavcılığıdır demek ki koymamış bilmiyorum koyup koymadığını da bilmiyorum yani. Bizimle alakalı değil yani efendim. Veya bir de şunu söyleyim mesela böyle çenç otodan çeteden falan gelenlere otomatikman yurtdışı tahdidi koymuyorduk biz zaten. Yani talepte bulunmuyorduk. Bizim bir tane öyle talebimiz yoktur. Hep savcılık kendisine intikal edince şey yapar tahdidi koyar. Daha doğrusu mahkeme koyuyor.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Biraz önceki beyanınızda da bir İbrahim Genç’ten bahsettiniz. Bu kişiler hakkında bize bilgi verebilir misiniz?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Doğrudur. İbrahim Genç benim bildiğim kadarıyla tefecilik yapan birisi. Mafyanın parasını akladığına dair iddialar nedeniyle birkaç kez gözaltına aldık, mali şubeye de aldım diye hatırlıyorum. Organize suçlar şubesinde.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Alındığı tarihleri hatırlıyor musunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok hatırlamıyorum. Organize de herhalde 2002 falandı

aldığımızda ama organizeye yazılırsa şeyi gelir incelemeye alındı evrak falan irtibatlarına bakıldı. Ama somut oralarda somut bir şey bulamıyorsunuz.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bu kişinin Genç faktoringle ilgisi var mıydı İbrahim Genç’in Genç faktoringle ilgisi var mıydı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Herhalde sahibidir tahmin ediyorum ya emin bilmiyorum.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Doğuş faktoringle bir ilgisi var mıydı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır ya bilmiyorum o konuları bilmiyorum.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bu İbrahim Genç’in çevresiyle ilgili bilginiz var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Dosyasını getirtebiliriz. Neyle ilgili?”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Çevresiyle yani tanıdığı kişilerle mesela Esat

Türkyılmaz, Ziya Aycan efendim.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Var. Ha Ziya Aycan’ı bilirim isimlerini okursanız söylerdim. Ziya

Aycan bizim organize suç gruplarından birinin lideridir.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” İbrahim Genç ile ne bağlantısı vardı ne gibi ilişkisi

vardı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Vardır doğrudur vardır.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bir izah eder misiniz yani bildiklerinizi anlatır

mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Parası ben tabi adli soruşturma olarak bilmiyorum ama

kafamdaki kalan özeti söyleyim. Bu bütün hemen hemen bütün mafya gruplarıyla bağlantılıdır İbrahim Genç. Yani onların paralarını işletir. Onların dediklerini yapar. Öyle biliriz tabi mahkemece kanıtlanmış bir şey değil. Bir de dava açmasınlar hakkımızda.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Yusuf Ziya Arpacık ile bir bağlantısı var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Onu tanımıyorum.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Ziya Aycan ile bir bağlantısı var mıydı?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ziya Aycan’ı tanıyorum bağlantısını bilmiyorum yani şimdi bu

sorularınıza net cevabı bizim organize de İbrahim Genç’in dosyasını buraya istetirseniz görebilirsiniz efendim. Her şey vardır orada. Kimle bağlantılı çünkü aldık şeye aldık ifadesini aldık işlem yaptık hakkında. Ama detayı gerçekten hatırlamıyorum.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Esen Türkyılmaz’ı tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Kim?”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Esen Türkyılmaz’ı tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok hayır hiç duymadım ismini.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Ayhan Parlak’ı tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Yani asıl sormak istediğim o yani İbrahim Genç ile

işte çevresindeki tanıdığı kişilerle bağlantılarını sormak istiyorum. Bunun için size söylüyorum.”

43

Page 44: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:44

Sanık Adil Serdar Saçan:” Çok detaylı bir lütfeder organizeden dosyasını getirtirseniz İbrahim Genç’in bir de mali şubeden çok detaylı bilgiler var orada. Zaten bu soruşturma da aslında ben onun için dedim. Beni tanık olarak dinleselerdi daha iyiydi diye. Yani benim vereceğim bilgilerle başka yerlere de ulaşılabilirdi ama hiç mesela İbrahim Genç diyorsunuz ben size diyorum mesela iki tane çok önemli dosyası var. Hem mali şubede olması lazım, hem organizede getirttiğiniz zaman bütün bağlantılarını. O tarihte kimlerle konuşmuş, nasıl hesaplar çıkmış, kaç lira para çıkmış kimde falan hepsi vardır yani. Ama tefecilere ne yapıyorsunuz gönderiyorsunuz serbest kalıyorlar ondan sonra da maliye ceza kesiyor o kadar.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Osman Yıldırım’ı tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok yok hiç duymadım.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Semih Tufan Günaltay’ı tanır mısınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır. Onun kardeşini aldım Semih Tufan’ın.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Emre Günaltay’ı mı aldınız?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Emre’yi aldım evet, evet. Aldık daha doğrusu yani.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Son bir sorum daha olacak. Bu JİTEM diye bir

kuruluş duydunuz mu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Duydum.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”Bilgi verebilir misiniz hakkında ne biliyorsunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Tabi bildiğim şey şu Jandarma istihbarat terörle mücadele.

JİTEM daha sonra da JİT oldu o Jandarma istihbarat terör diye öyle biliyorum. Güneydoğuda görev yaparken JİTEM ve JİT isimlerini duymayan yoktur zaten. Herkes duymuştur ama Jandarmayla benim babam astsubay olduğu için askeri ilişkilerim meslekte de iyidir. Mesela Muş da Allah selamet versin Naim Kurt diye bir Jandarma alay komutanımız vardı. onun orada çalışan JİTEM’ci dedikleri çocukları bilirim. Jandarma istihbarat terörle mücadelede çalışan işte terör operasyonları yapan bizimle ben de orada terörle mücadele müdürü olduğum için bizimle birlikte kahramanca çalışan çocuklardı. İşte zaten benim şey yaptığım nokta da bu. Kurumların tamamı değil de işte hani askeri kanat falan deyince bu kurumlar içerisinde zaman içerisinde dejenere olmuş deformasyona uğramış ve başka işlere, başka yollara sapmış olan insanların temizlenmesi gerekir. Benim ömrüm bu mücadeleyle geçti zaten. Emniyet örgütü içerisinde çok sayıda operasyonum vardır. Mesela bir genelev operasyonu yaptım İstanbul da 121 tane polis hakkında genelev de küçük yaşta kadın çalıştırmak bilmem şu bir sürü ahlaksızlıktan para almaktan işlem yaptım. Hepsi atıldı. Bilmem kaç yüz tane trafik polisine işlem yaptım. Onun için polis beni pek sevmez yani. Şimdi jandarma da kendi içerisinde zaman zaman bu temizliği yaptı. Ama bence daha da yapması gerekiyor olabilir. Emin değilim. JİTEM dediğiniz olay çoğunluğu kahramanca mücadele ben tanık olduğumu söylüyorum Muş da gerçekten sivil bir gruptu terörle mücadele grubu 4-5 kişi başçavuştan oluşuyordu. Gerçekten konularına hakim PKK ile mücadelede son derece değerli arkadaşlarımızdı cesur arkadaşlarımızdı. Birlikte operasyonlara gittik. Yaşıyorlarsa Allah selamet versin yani o kadar bilirim. Onun dışında illegal şeylerini falan bilmem hani şunu da söyleyim bunu açmışken. Sayın başkanım iddianamede bu girişinde bir bölüm var uzun uzun yazmışlar Hanefi Avcı demiş ki, ben güneydoğuda çalışırken JİTEM’i biliyorum işte onunla ilgili de bir takım gayri kanuni işlerini biliyorum falan demişler. Ya ben şimdi burada savcıya bildirdiğim bir soruşturmaya belki de özen göstermemekle suçlanıyorum. O da polis müdürü niye işlem yapmamış onlara görmüş de illegal işlerini? İddianame bunu böyle yazmamalı suç duyurusunda bulunmalı bence. Gördün, niye müdahale etmedin kardeşim gayri kanuni bir şey varsa sen polis müdürü değil misin demesi lazım bence. Ben hayatım boyunca gördüğüm her işe müdahale ettim. Onun için buradayım, emin olun onun için buradayım. Her işe müdahale ettim. Polis yanlış yaptı müdahale ettim, siz mesela en ufak bir şey de bağırıp çağırıyorlar. Organizeye bir yazı yazarsanız göreceksiniz Genelkurmay istihbarat başkanlığından bir binbaşıyı alıp tutuklattım ben organize suç örgütü üyesi olmaktan. Şimdi

44

Page 45: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:45

zannediyorlar ki, oraya gittiklerinde büyük bir iş yapmışlar. 2001 yılında, 2000 yılında Genelkurmay istihbarat başkanlığında muvazzaf binbaşıyı gözaltına aldım evinde arama yaptım tutuklandı adam. Asker o zaman bize hiçbir zaman için girmeyin etmeyin falan demedi. Yani bir garip bir durum var. Şu anda gidildiğinde hurra aman ilk defa giriyoruz falan diyorlar. Öyle bir şey yok. En önemli yardımı da görev sırasında jandarmadan almışızdır yani gittiğimiz bölgelerde ya ama dediğim gibi JİTEM’ci diye kendisi geçinen bir takım yanlış işlere tevessül etmiş örneğin Yeşil’i falan kullanmış olan bir takım adamlar da vardı. işte onların da bu soruşturmayla ben onu umuyordum. Onun için zaten sayın Haşıloğlu’nun okuduğu yerler ona yönelikti. Onların da alınıp işlem yapılmasını istiyordum ama onlar yok burada. Onlar burada yok. Yani itirafçı olup da suça karışmış olanlar burada yok. Ben şurada bir tane itirafçı görmüyorum. JİTEM kimi kullandı efendim, itirafçıları kullandı.”

Mahkeme Başkanı:" Şimdi bu dedikleriniz duyuma mı dayalı neye dayalı. Dayanağı var mı?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Hayır, var efendim Yeşil işte. Yeşil’den bahsediyorum. JİTEM’i sorunca yargıç bey diyorum ki.”

Mahkeme Başkanı:" Yani siz böyle anlatırsanız aynı Tuncay Güney’in anlatımlarına benzer. Dayanağı olmayan duyuma şuraya buraya dayanan şeyler olur onlar.”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Duyum değil efendim ben JİTEM’i sorduğu içi yargıç bey.”Mahkeme Başkanı:" Raporlar hazırlanıyor ya veriliyor bize dosyalarımızda da var. Altında

şunlar şu duyumlar, şu duyumlar alınmıştır hiçbir şey yok. ”Sanık Adil Serdar Saçan:” Tamam efendim bu duyum değil. Ben JİTEM’i biliyor musunuz

dedi birlikte çalıştık arkadaşlarla dedim. Ama itirafçıların mafyası olduğuna dair operasyonlarımız var bizim organize suçlar şubesinde Yeşil de yakalanmış olsaydı JİTEM ile irtibatları ortaya çıkabilir dedim. Duyumdan bahsetmiyorum yani söylediğim budur efendim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Bu emniyet genel müdürlüğünde görev yaptığınız süre içerisinde JİTEM ile bir yazışmanız oldu mu?”

Sanık Adil Serdar Saçan:” Ben orada komiser olarak çalıştım.”Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Yani Muş’da çalışmışsınız İstanbul emniyet

müdürlüğünde, organize şube müdürlüğünde çalışmışsınız.”Sanık Adil Serdar Saçan:” Ha yok şeyde tabi Muş da jandarmayla JİTEM ile değil de

jandarma alay komutanıyla emniyet müdürlüğünün yazışmaları oldu. “Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:”O yazışmalarda JİTEM’in ismi geçiyor muydu?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Yok hayır. Biz direk jandarma alay komutanlığına yazı yazarız.

Öyle birimler arası yazı yazılmaz yani. Organize şey terör kalkıp ta jandarma istihbarata yazı yazmaz. Emniyet müdürü jandarma alay komutanına yazar. Usul öyledir. Geçmedi yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:” Teşekkür ederim efendim.”Duruşmaya saat 14:00’e kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada tutuksuz sanıklardan Emin Şirin, Adnan Bulut, Noyan Çalıkuşu, Hatice Bahtiyar

ve Erol Mütercimler ile bir kısım sanıkların müdafileri Av. Dilek Helvacı, Av. Yasemin Antakyalıoğlu, Av. Kazım Yiğit Akalın, Av. Serhat Saçan, Av. Murat Bülent Hattatoğlu, Av. Emine Rezzan Aydınoğlu, Av. Rukiye Kibar, Av. Erdal Fatih Çanakçı, Av. Nurperi Sancak, Av. Deniz Şirin ve Av. Nazlı Zeynep Altınel’in de geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Mahkeme Başkanı:"Sanık Adil Serdar Saçan müdafi efendim sorunuz var mı?”Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Celal Ülgen :”Sorumuz yok efendim, sorumuz yok

hazırız yalnız.”Sanık Emcet Olcaytu söz istedi, verildi:” Öğleden önceki diyalogda benim ismim de geçti

o konuyla ilgili aydınlatıcı ilaveler yapmak ve bana yönelik bazı ifadelerle ilgili açıklığa kavuşturmak istediğim hususlar olacak teşekkür ederim. Sayın Adil Serdar Saçan’a sorulan

45

Page 46: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:46

sorulardan birisi 1 Nisan 2001 tarihli Aydınlık Dergisinde yayınlanan haber ile ilgili o konuyla ilgili olarak hem Adil beyin açıklamalarında benim adım geçti bazı dava konusu olması nedeniyle. Şunları açıklamak istiyorum. 1 Nisan 2001 tarihli aydınlık dergisindeki haberde Adil Serdar Saçan ismini çıkarttıktan sonra kalan bölümün tamamı doğrudur. Burada dikkat çekmek istediğim husus şu, 2001 tarihli bir haber aşağı yukarı 9 yıl geçmiş üzerinden üç ay sonra 9 yıl olacak. Şuna dikkat çekmek istiyorum. Adil Serdar Saçan ismi dışındaki bütün kehanetleri o dönem Tuncay Güney’in gerçekleşmiş. Haber yeni okunduğu için hatırlatmıyorum. Yani Ergenekon soruşturmasında nelerle karşılaşıldı, kamuoyunun algılamalarını da hesaba katarsak 9 yıl önce bütün bunları Tuncay Güney biliyor. O kadar isabetli ki tahminleri bugün o habere yalan diyebilecek hiç kimse yok. Bu gücün Tuncay Güney’in dışında bir güç olduğu belli. Birincisi o. O haberde yine çenç işinin kapatılacağına ilişkin bazı cümleler vardı. hakikatten o da, o da doğru çıktı. Adil bey bu kısmını bilmediği için ben bunu ilave ediyorum. Çenç oto organize şubenin takip ettiği adliyeye intikal ettirdiği Çenç oto dosyası birkaç celse önce burada bir münasebetle açıklamıştım. Hakikatten zaman aşımına uğratıldı ve dosya kapandı. Bunun yine ilginç noktası şudur. Orada Tuncay Güney ile birlikte sahtekarlık, dolandırıcılık, nüfus suistimalı, sahte belge tanzim etmek vesair gibi suçlardan yargılanan 6 kişi daha Tuncay Güney ile birlikte kurtuldu. Zaman aşımına uğraması ne anlama gelir herhalde bu şekilde ifade etmem yanlış değildir. Bütün bunların Tuncay Güney’e öğretildiği ve onun aydınlık dergisinin haberine zemin hazırladığı da bugün itibariyle ortadadır. Tuncay Güney o tarihte aydınlık dergisine bizim F tipi örgüt dediğimiz örgüt tarafından gönderilmiştir. Adil Serdar Saçan ile ilgili o haber de Fethullahçı şeklindeki niteleme de tamamen o yapının Tuncay Güney’i yönlendirerek o haberin yayınlanmasını sağladığını yine ortaya çıkartmıştır. Yine Adil beyin üzerinde durmadığı önemli bir nokta var. 2001 yılındaki o soruşturmanın açılmasına neden olan mülakat öncesinde Tuncay Güney’in nasıl gözaltına alındığı konusu üzerinde durulmadı. Kendisinin beyanları var. 2008/209 esas sayılı dosyada zannediyorum buna ilişkin kayıtlar vardır. Tuncay Güney kendisinin gittiğini söylüyor. Oysa adli evraka baktığımız zaman gözaltına alınmış görünüyor. Bu da dikkat çekici bir noktası. Üçüncü bir nokta Adil bey buna kısmen değindi ama ben bir noktasını daha açıklamak için söz aldım. Tuncay Güney 2000 yılı Kasım ayından itibaren teknik takibe alınmıştır. Kendisi de teknik takibe alındığını bilmektedir. Emniyetteki o F tipi diye nitelendirdiğimiz elemanlarla yaptığı pazarlığa güvenerek Tuncay Güney o tarihte dolandırmadık kimseyi bırakmamıştır. Bunların takip altında olduğunu bilerek işlendiğini düşünürsek Tuncay Güney’in o tarihte F tipi diye tabir ettiğimiz elemanlarla ortaklaşa bir operasyon yürüttüğüne ilişkin bir kanıt daha ortaya çıkmış oluyor burada çünkü ben Adil beyi savunmak açısından söylemiyorum. Gerçeğe işaret etmek açısından söylüyorum. O tarihte bir senaryonun bunlar parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Dördüncü bir nokta Tuncay Güney yaptığı o dolandırıcılık eylemleri nedeniyle neden teknik takibe alınmıştır, 4422 sayılı yasa kapsamında açılan soruşturma nedeniyle takibe alınmıştır. Bu nedir, 4422 sayılı yasanın tatbikatı biliyorsunuz doğrudan doğruya şimdi özel yetkili mahkeme adı verilen o tarih de ki DGM’nin görev alanına giren bir suç nedeniyle o tarihte teknik takibe alınmış. Peki Tuncay Güney gözaltında süresi dolduktan mülakat yapıldıktan sonra niçin DGM’ye sevk edilmemiştir. Benim kanaatim Adil bey o konuya o sürece ilişkin bilgi sahibi olmadığı için buna dikkat çekmedi. Gerçekten Tuncay Güney Fatih sulh ceza mahkemesine değil DGM’ne savcılığına sevk edilmek ve hakkında teknik takip kararı alınmasına yol açan soruşturma nedeniyle sorgulanmak durumundaydı. Bu da biraz önce söylediğim pazarlığa uygun olarak Fatih sulh cezaya sevk edilmesi sağlanmıştır. 8 Mart günü kefalet yatırmak şartıyla tutuklama kararı verilmiş 9 Mart günü Tuncay Güney tahliye edilmiştir. Peki yine tutanaklarda belki siz dikkat etmediniz ben konuyla yakından ilgilendiğim için dikkat ettim. Adil bey ifadesi sırasında dedi ki DGM kabul etmedi biz Fatih adliyesine sevk ettik dedi. 8 Martta sulh cezada sorgulanıp kefaletle tahliyesine karar verilen Tuncay Güney 9 Martta tahliye oluyor. 15 Mart günü burada yansıya da Adil bey gösterdi yansıda. 15 Mart’ta DGM savcılığına

46

Page 47: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:47

yazı yazılmış organize suçlar müdürlüğünden Adil beyin imzasıyla. Bütün bu suçlar sıralanmış fakat DGM savcılığı ki o dosyayı Turan Çolakkadı yürütmüştür. Hiç alakadar olmamış. 15 Mart bakın o tarihte Tuncay Güney Türkiye de, ne zamana kadar alakadar olmamış. 8 Mart’ta sulh cezada Fatih de sorgulanıp kefaletle tahliye edildikten 3 gün sonra Fatih Cumhuriyet savcısı bakmış bu bizimle ilgili değil bu DGM’nin görevine giren bir suçtur demiş. Herhalde postayla gidiyor bilmiyorum siz burada çok ayrıntılı olarak sordunuz Adil beye şunu savcıya verdiniz mi, bunu verdiniz mi falan diye. Ama 11 Mart günü Fatih savcılığı bu bizim işimiz değil DGM’nin görevine giren bir suçtur diye dosyayı Tuncay Güney’in tahliye edilmesi sağlandıktan sonra DGM savcılığına sevk etmiş. O evrakın kendisine havale edildiği Turan Çolakkadı hiçbir işlem yapmamıştır o dosya hakkında. Ne zamana kadar, Tuncay Güney 4 Temmuz 2001 yılında Türkiye’den kaçana kadar. Bu da dikkat çeken bir noktadır. Daha sonra DGM de bu olayla ilgili dava açılmış belli bir süre sonra 4422 sayılı yasa biliyorsunuz AKP iktidara geldikten sonra ilk yürürlükten kaldırdığı yasa budur. O nedenle 2. ağır cezaya gitmiş İstanbul’a bu dosya 1. ağır ceza 2002/64. bunun teferruatını gerekirse ben daha ileriki savunma safhamda açıklayacağım ancak bütün bu noktalara birlikte dikkat edecek olursak 1 Nisan 2001 tarihli aydınlık dergisinde çıkan yazının Adil Serdar Saçan ile ilgili kısmı dışındaki hepsi doğrudur. Bu tespitte dikkat çekmeye çalıştığım tespit ettiğim noktalar da bu davanın aydınlatılmasında ileride tartışıldığı zaman yararlı olacaktır. Bunların kayda geçmesi için söz aldım teşekkür ediyorum.”

Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Celal Ülgen savunmasında:” Sayın başkan, sayın üyeler Adil Serdar Saçan’ın savunmasına geçiyoruz ve saygılarımızı sunuyoruz. Öncelikle önemli gördüğüm bir hususu belirtmek istiyorum. Davanın başından beri biz Adil Serdar Saçan’ın bu davaya nasıl dahil edildiğini hep sorgulayıp durduk kendi kendimize tartıştık durduk. Ülkemizin yetiştirdiği ünlü şair Cahit Külebi 17 yaşındayken yazdığı bir şiirde bir İstanbul şiirinde kamyonlar kavun taşır ben boyuna onu düşünürüm demişti ve daha sonra ki eleştirmenler de bu şiiri eleştirirken kamyon sözcüğünün şiire yerleştirilmesi son derece zordur ve yasak sözcüklerden birisidir kamyon sözcüğü şiirlerde ama eleştirmenler şöyle demişti. Bir kamyon bir şiire ancak bu kadar mükemmel park edilebilirdi demişlerdi. Adil Serdar Saçan da bu Ergenekon davasına ancak bu kadar mükemmel yerleştirilebilirdi. Yerleştirenleri kutluyorum. Sayın mahkeme üyelerinin ve sayın savcının iki gündür yoğun bir biçimde müvekkilimize soruları oldu. Müvekkilimiz bu soruları büyük bir içtenlikle yanıtladı. Ama soruların içerisinde kimi sorular sanki bu davanın yada bu davanın dışındaki bir başka birinci iddianameye bağlı davanın sanıklarının aleyhine kanıtlar oluşturma çabası da vardı. Aslında bu tür soruların sorulması son derece bize göre yanlıştı. Sayın başkan bundan önceki oturumlarda bir latife olsun diye bir sözcük söylemişti bizim kardeşimiz bile telefonumuza çıkmıyor diye. Evet gerçekten öyle ülkemizde bu davayla yaratılmak istenen korku imparatorluğu gerçekten büyük mesafeler kat etmiş ve toplumumuzu, aydınlarımızı, insanlarımızı çok büyük ölçüde etkilemiştir.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim özür dilerim, latife değil gerçekti yani.”Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Celal Ülgen:” Teşekkür ediyorum efendim teşekkür

ediyorum. Şimdi buna tıp alanından bir örnekle bir açıklama getirmek istiyorum. Doktor arkadaşlarımız öncelikle sayın Çapan yanlışımız varsa düzeltsin, kedinin deneyim yaparken kedinin beynini çıkarttıkları zaman kedi ölmüyormuş. Ama beyinsiz kaldığı zaman kas katı kesiliyormuş. Eller ve ayaklar kaskatı kesiliyormuş. Belli uyarılar acı veren uyarılar yaptığınız zaman hareket ediyormuş ama onun haricinde o katı kaskatı durumu hiçbir zaman değişmiyormuş. Buna tıp dilinde deserebrasyon adı veriliyor. Bir de gene tıpta kurbağaların kan dolaşımı sanıyorum baştan da geçmediği için kurbağanın başı kesildiği taktirde kurbağa yaşamını yaşamasını sürdürüyor ama orada da gene harici tepkilere acılı tepkilere ve ancak reflekslere yanıt verilebiliyor buna da dekapite deniyor. İşte bizim toplumumuzda bu davanın girişimleriyle sorgulamasıyla yöntemiyle ve yarattığı korkuyla bizim toplumumuzda başsız bir toplum aydınlardan yoksun, düşünenlerden yoksun bir toplum haline getirildi. Evet toplumumuz

47

Page 48: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:48

belli reflekslerini hala sürdürüyor. Ama deserebrasyon durumunda sürdürüyor. Gerçekte toplum demokratik açıdan oldukça zedelendi ve örselendi. Biz biraz önce ara vermeden önce sayın Haşıloğlu bir soru sorduğu zaman söz almak istedik. Ama sayın başkan bize söz vermedi. Buradaki amacımız şuydu. Sayın savcılık arama dinleme izni olmayan iki kişinin ifadesini kanıtlar arasına koymuştu. Sayın mahkeme ve sayın Haşıloğlu bunu gözden kaçırmış olabilir ama bir hata yapmasın bunu önceden anımsatalım diye söz almak istedik ama bize söz verilmedi. Avukat bir davanın neresindedir avukat bir davanın merkezindedir. Avukat bir davanın kendisidir yani bir tarafta sayın savcılar öbür tarafta biz savunma makamı avukatlar belli görüşleri anlatarak belli görüşleri savunarak ortak bir senteze ulaşmanızı sağlayacağız. Bu konuda bizim de çok büyük bir görevimiz ve ödevimiz var. Ama nasıl oluyorsa uzun yıllardan beri hep mobilyacılar ve marangozlar savcıların kürsülerini yüksek yapıyor bizim kürsülerimizi alçak yapıyor. Birgün onlara karşı da dava açmak durumunda mutlaka kalacağız. Ama şaka da olsa gerçekten bir avukatın yeni CMK’nun ruhuyla birlikte bir avukatın savunma sırasında ve yargılama sırasında, yargılama aşamasında daha aktif, daha etkin bir rol alması sağlanmalıdır. Bu da yasa maddeleriyle olmaz. Uygulamayla olur. Sayın başkanın sayın mahkemesinin uygulamalarıyla olur. Biz bu davadaki sayın savcılar, sayın mahkeme ve bizler bu gerçeğin maddi gerçeğin ortaya çıkması için el ele çalışıyoruz. Birbirimize karşı hiçbir düşmanlığımız yok. Birbirimize karşı hiçbir kinimiz yok, nefretimiz yok, ön koşulumuz yok. Burada belli konuları tartışacağız ama dışarıya çıktığımız zaman yine insani ilişkilerimizi sürdüreceğiz. O açıdan gerektiğinde bir avukatın kesinlikle sözünün kesilmemesi gerektiği kanısındayım. Buna karşın sayın Özese de sayın Haşıloğlu da müvekkilimize sordukları sorularla aslında maddi gerçeğin ortaya çıkması için müvekkilimizin daha iyi anlaşılması için büyük çaba gösterdiler. Gerçekten samimi olarak söylüyorum. Yani öylesine sorular soruldu ki bizim savunmamızda bir takım kısımları çıkartmak zorunda kalmamızı sağladı çünkü müvekkilimiz iki üç gündür aynı şeyleri üst üste tekrar tekrar yinelemek zorunda kaldı. Bu açıdan bir kez daha kendilerine teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Türkiye de yeni CMK ile beraber yeni bir yargılama sistemi kurulmaya başlandı ama hemen söyleyim ki bu yeni sistemde CMK 100, CMK 101,2 CMK 122, CMK 134,135 ve özellikle 170. madde neredeyse tamamen yanlış uygulanır durumda. Özellikle 170. madde. Cumhuriyet savcıları iddianamelerini hazırlarken lehe olan kanıtları da toplamak zorundalar. Çünkü yeni CMK’nun ruhu şunu gösteriyor diyor ki yeni CMK sayın savcılara siz soruşturmanın imparatorusunuz, soruşturmayı siz yapacaksınız. Öylesine hazırlayacaksınız ki, sanığın hem lehine hem aleyhine kanıtları öylesine toplayacaksınız ki, mahkemeye fazla iş kalmayacak mahkeme topladığınız delilleri irdeleyecek ve kararını gerekirse bir günde verecek. Yeni CMK bunun için yapıldı ve bu amaçla yapıldı. Ama ne yazık ki 170. madde bunu söylemiyormuş gibi bir sanık aleyhinde ne kadar hüküm varsa ne kadar delil varsa o toplanıyor ama lehe hiçbir kanıt toplanmıyor. Örnek olarak söylüyorum. Bizim müvekkilimiz Adil Serdar Saçan eski İstanbul organize suçlar şube müdürü, bu müdürlükten ayrıldı. Ayrıldıktan sonra uzun süre avukatlık yaptı ve daha sonra tutuklandı. Şimdi müvekkilimiz müdürlük yaptığı dönemdeki işlerle sorgulanıyor, peki müvekkilimizin organize suçlar şubesine gitme orada evrak inceleme orada kanıt toplama hakkı ve yetkisi var mı yok mu. Böyle bir olanak da yok, böyle bir hak da yok. Bütün bunlara rağmen biz nasıl savunacağız müvekkilimizi. Bütün sorular hemen hemen müvekkilimizin yıllarca önce organize şube müdürlüğündeki eylem ve işlemleriyle ilgili yapılıyor. Yani bir insan bu kadar eski olan bir dönemi nasıl bu kadar mükemmel anımsayabilir. Nasıl bu kadar net anımsayabilir. Ve biz nasıl bekleyebiliriz bunu çünkü o kanıtların istenmesi gerekirdi buraya gelmesi gerekirdi bizim okumamız gerekirdi ama mahkemenin başından beri ısrarla istiyoruz. İstihbarat şubeye yazıyoruz istihbarat şube yok diyor. Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne yazıyoruz oradan doğru dürüst bir cevap gelmiyor. Biz de gidemiyoruz. İşin ilginç tarafı sayın kurul işin ilginç tarafı biz bu savunmamızı hazırlarken birinci iddianamedeki klasörlerden yararlanmak zorunda kaldık. Bizim müvekkilimize ilişkin klasörlerin içerisinde

48

Page 49: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:49

aradığımız belgelerin hiçbirisini bulamadık. Bunu böyle bir şey olabilir mi sayın başkanım. Yazık değil mi yani siz bir iddianame hazırlıyorsunuz. Bu iddianamenin ek klasörlerini koyuyorsunuz. Adil Serdar Saçan hakkında nerede hangi belge varsa onu vermek zorunda değil mi sayın savcılar. Biz nasıl bulacağız bunu nereden bulacağız bunu. Devasa bir klasör karşımızda. O açıdan bizim işimiz savunmanın işi gerçekten zordu ve imkansızdı. Ama müvekkilim bu imkansızı başardı. Sorguda hem sayın savcıların hem de sayın mahkemenin sorduğu sorulara büyük bir içtenlikle ve büyük bir bilgi ve yetenekle cevap verdi, yanıt verdi. Biz savunmamızı yine sayın meslektaşım Av. Hüseyin Ersöz bile birlikte yapacağız. Şimdi sayın Hüseyin Ersöz arkadaşım hukuki değerlendirmelerde bulunacak daha sonra ben tablolarla açıklamalar yapacağız saygılar sunuyorum.”

Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Hüseyin Ersöz:”Sayın başkan meslektaşımın çizmiş olduğu çerçeve içerisinde müvekkilimiz Adil Serdar Saçan’ın gerek dosya içerisindeki delilleri hususunda gerekse hem telefon dinlemeleri ve evinde ve işyerlerinde yapılan aramalara ilişkin olarak bir takım hukuki değerlendirmelerde bulunacağım. Fakat bunun öncesinde bir önceki müdafi bir önceki müvekkilimiz olan Birol Başaran’ın savunması esnasında uygulamış olduğumuz bir usule ilişkin yine size bilgi vermek istiyorum. Bir önceki celsede mahkemenize heyetinize ibraz etmiş olduğumuz Adil Serdar Saçan’a ait bir ön savunma CD’si mevcuttu bu ön savunma CD’si hakkında öncelikle olarak sizi bilgilendirip ardından hukuki değerlendirmeler bölümüne geçeceğim. Sizin de şu anda ekrandan görebiliyor olmanız gerekir. Adil Serdar Saçan’ın ön savunması adlı bir CD tarafınıza ibraz edildi. Bunların bu toplam dört bölümden oluşuyor. Birinci bölümde savunma bölümüne girdiğinizde müvekkilimizin ağzından yazılmış olan savunma metnine ulaşabiliyorsunuz. Sol taraftaki bölümlerden gerek bu savunmanın eklerine gerekse bölümlerini, gerekse yine vekiller tarafından hazırlanmış olan panolara ulaşabiliyorsunuz. 2. bölümde müvekkilimizin dosya kapsamında 133. klasör içerisinde yer alan iletişim tapeleri yer almakta. Bu iletişim tapelerine de yine hem Excel formatında hem de PDF formatında yer verilmiş durumda. 3. bölümde ise müvekkilimizin iddianamesinin ilgili bölümü, müvekkilimizle ilgili bölümü içermesi nedeniyle 1. iddianame, 2. iddianame ve 3. iddianame tam metinleri, müvekkilimizin savunmaya ek sunumu yine müvekkilimiz hakkında gerek mahkemenize gerekse henüz soruşturma aşamasında verilmiş olan dilekçeler. Yine müvekkilimizle müvekkilimize ilişkin bilgilerin yer aldığı birinci iddianame ek klasörleri. 2. iddianame ek klasörleri ve 3. iddianamedeki 45. ek klasöre de bu metin içerisinden ulaşabiliyorsunuz. 4. bölümde ise yapmış olduğumuz hukuki değerlendirme ve yine biraz sonra meslektaşımın sizlere sunacağı panolara ulaşabiliyorsunuz. Ben hukuki değerlendirmemize bugün size ibraz edeceğimiz dilekçe üzerinden yürüteceğim. İbraz etmiş olduğumuz dilekçe üzerinden yürüteceğim. Müvekkilimiz Adil Serdar Saçan polis akademisine girdiği yıldan itibaren ulusuna hizmet için çalışmış ulusunun birlik ve beraberliği için terörle mücadele dahil olmak üzere kendisine verilen tüm görevleri üstün bir sorumluluk anlayışı ile yerine getirmiştir. Son olarak görev yaptığı İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün kuruluş aşamasında yer almış o dönemde İstanbul’u adeta bir suç ağı ile örmüş olan mafya ve organize suç örgütlerine yönelik operasyonlar düzenlemiş ve yasa dışı oluşumlarla etkin bir uğraş içerisine girmiştir. Müvekkilimizin de halen dosyanız kapsamında tutuklu olarak bulunduğu Silivri L tipi cezaevinde cezalarını çekmekte olan bir çok kişi müvekkilimiz tarafından gerçekleştirilen bu operasyonlar kapsamında hüküm giyen organize suç örgütü üyeleridir. Yine savcılığın birleştirilmesi istemli mahkemenizin 2008/209 esas sayılı dosyası kapsamında yargılanmakta olan sanıklardan bir kısmı da müvekkilimizin İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü yaptığı dönemde hakkında ön çalışma yapmış olduğu kişiler bulunmaktadır. Meslektaşımın da belirttiği gibi müvekkilimizin ön savunması başlıca 4 bölümden oluşmaktadır. İlk iş bölümde soruşturma aşamasında yaşanan hukuka aykırılıklar isnat edilen suçlara ilişkin hukuki görüşlerimiz ve tutukluluk haline ilişkin değerlendirmeler yer almaktadır. Mahkemenize 12 Ocak 2010 tarihinde sunmuş

49

Page 50: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:50

olduğumuz dilekçe ise müvekkilimizin kendi ağzından yazılmış olan ve iddianame içerisinde müvekkilimize isnat edilen suçlara ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı bir metindir. Şimdi hukuki değerlendirmemize geçiyorum. Usul hataları ve hukuka aykırılıklar olarak başlık atmış olduğumuz hukuki değerlendirme başlıca dört bölümden oluşmakta bu bölümlerden birincisi telefon dinlemelerine ilişkin değerlendirmeleri içermekte, ikinci bölüm arama ve el koyma işlemlerine ilişkin değerlendirmeleri içermekte, üçüncü bölüm bilgisayarlarda yapılan arama ve el koyma işlemlerine ilişkin değerlendirmeleri içermekte, dördüncü bölüm ise ifade ve sorguya ilişkin değerlendirmeyi kapsamaktadır. Öncelikle telefon dinlemelerine ilişkin değerlendirmeler hususundaki hukuki görüşümüzü sizlerle paylaşıyorum. CMK’nun 135/2 maddesi şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması halinde alınan kayıtlar derhal imha edilir denmektedir. Yine 135. maddenin atfıyla CMK’nun 45. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir demekte ve evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi bu kişiler arasında sayılmaktadır. CMK’nun 46. maddesinde ise meslekleri ve sürekli uğraşları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecek ile çekinme konu ve koşulları şunlardır denilerek avukatlar ve stajyerleri veya yardımcılarının bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler de yine CMK’nun 135. maddesi çerçevesinde değerlendirilmektedir. İddianamenin 225. delil klasörünün 235. sayfasında da görüleceği üzere müvekkilimiz 13 Haziran 2005 tarihinden bu yana Tuncay Özkan’ın avukatlığını yapmaktadır. Bu çerçevede her iki şahıs arasında gerçekleşmiş olan tüm telefon görüşmelerinin CMK’nun 46. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Her ne kadar savcılar daha önceki celselerde telefon konuşmalarının içeriğinin vekil, müvekkil ilişkisine dayanmadığı mütalaasıyla delil olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemişlerse de mahkemeniz kanunun gerekçesine uygun olarak itirazlarımızı kabul ederek bu görüşmelerden soru sorulmayacağını karara bağlamıştır. İçerik itibariyle herhangi bir suç unsuru bulunmayan ve buna karşı hukuka aykırı olarak iddianamede yer alan müvekkilimizin Tuncay Özkan ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinin tamamının iddianameden çıkarılması ve yargılamaya esas kabul edilmemesi gerekmektedir. Bu noktada müvekkilimiz hakkında da dinleme kararı bulunduğu ileri sürülebilecek olsa da tüm bu telefon görüşmeleri isnat edilen suç konusuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan ve sonuç itibariyle de delil niteliğinde kabul edilemeyecek bir mahiyete sahip bulunmaktadır. Yine görülen bir başka hukuka aykırılık ise müvekkilimiz adına kayıtlı olmakla birlikte eşi Şelale Saçan tarafından kullanılan telefon numarasının dinlenmesiyle elde edilen hukuki faydalıdır. Biraz önce de söylediğim gibi CMK’nun 135. maddesindeki atıfla 45. madde sanığın veya şüphelinin eşi ile yapılmış olan telefon görüşmelerinin delil olarak kabul edilemeyeceği hususudur ve dinlenemeyeceği hususudur. Oysa ki size dilekçemizin 4. maddesinde de görüleceği üzere 133. delil klasörünün 30. sayfasında ikinci sırada 03.09.2008 tarih 12:19 saat numarasıyla bir telefon görüşmesi yer almaktadır. Bu telefon görüşmesi Adil Serdar Saçan ile Ebru adlı bir şahıs arasında yapıldığı ileri sürülmüştür. Aynı telefon görüşmesi iddianamenin 1315. sayfasında da yer almaktadır. Ancak aralarında temel bir farklılık bulunmakta gördüğünüz gibi dizi pusulasında müvekkilimiz ile Ebru adlı bir şahıs arasında bu telefon görüşmesinin yapıldığı belirtilmişken, iddianamenin ilgili sayfasında 03.09.2008 tarihinde Ş.S. ve Ebru ile yapılan telefon görüşmesinden bahsedilmektedir. Burada adı geçen kişi müvekkilimizin eşi Şelale Saçan’dır. Bu husus anayasanın 20 ve 22. maddeleriyle Avrupa insan hakları sözleşmesinin 8. maddesine önemli bir aykırılık oluşturmaktadır. Yine Yargıtay ceza genel kurulunun 13 Haziran 2006 tarihini taşıyan kararında dosya da kanıt olarak kabul edilen telefon konuşma tutanakları incelendiğinde bu görüşmenin haklarında dinleme kararı bulunmayan 3. kişiler arasında geçtiği açıktır denildikten sonra yasa dışı elde edilen bir kanıtın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kullanılmasına olanak bulunmamaktadır denilmektedir. Bu sebepten iddianamede müvekkilimizin eşiyle Ebru adlı şahıs arasında geçen telefon

50

Page 51: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:51

görüşmeleri Yargıtay ceza genel kurulu kararı doğrultusunda hukuka aykırıdır. Yine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 22 Ocak 2009 tarihli kararında da içeriği maddi bulgularla desteklenmeyen telefon görüşmelerine dayalı iletişim kayıtları dışında cezalandırılmalarına yeter, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği taktirde sadece telefon görüşmelerine dayanılarak bu hususta bir hüküm tesis edilemeyeceği belirtilmiştir. İddianame ve ek klasörlerde yer alan bir başka aksaklık ise somut delillerle ortaya konulamayan örgütsel irtibatların hayali telefon görüşmeleri ve yaratılan delillerle tesis edilmeye çalışılmasıdır. Yine dilekçemizin 6. maddesinde dizi pusulasından bir bölüm yer almaktadır. Mahkemenizin 2008/209 esas sayılı yargılaması kapsamında sanık olan Doğu Perinçek ile yaptığı ileri sürülen müvekkilimizin yaptığı ileri sürülen telefon görüşmesinin tarihi 5 Ağustos 2008 kayıt sıra nosu ise 5190’dır. Yalnız 133 nolu delil klasörünün 30. sayfasındaki dizi pusulası incelendiğinde müvekkilimizin sanık Doğu Perinçek ile yaptığı iddia olan telefon görüşmesi yer almamaktadır. Ancak daha sonra aynı metin içerisinde 133. klasör öncelendiğinde daha aşağılarda müvekkilimizin Doğu Perinçek ile yapmış olduğu telefon görüşmesine ilişkin ayrıntılar yer almaktadır. Bu hususa meslektaşım gireceğinden dolayı çok fazla ayrıntısına girmeden burayı geçiyorum. Ancak burada tespit edilmesi gereken şey şudur ki, dizi pusulasında yer almayan ve yine tutanakta içerik itibariyle herhangi bir konuşmaya yer verilmeyen bu hususun müvekkilimizin hayali ve sözde bir örgütsel müvekkilimiz hakkında hayali ve sözde bir örgütsel irtibat yaratmak amacıyla iddianame eklerine yerleştirildiği sonucudur. Sadece verdiğimiz bu örnekler bile yürütülen soruşturmanın Avrupa insan hakları mahkemesi kriterleri olan azami özen ve dikkat ölçütü esaslarına uyulmadan yürütüldüğünü gözler önüne sermektedir. Hukuki değerlendirmemizin ikinci bölümünü arama ve el koyma işlemlerine ilişkin değerlendirmeler oluşturuyor. CMK’nun 122. maddesi hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge ve kağıtlarını inceleme yetkisinin Cumhuriyet savcısı ve hakime ait olduğunu düzenlemektedir. Ancak gerek müvekkilimizin evinde, gerekse arama kararı alınmış olan diğer adreslerde yapılmış olan, elde edilmiş olan dokümanlara ilişkin incelemeler Cumhuriyet savcıları ve hakimler tarafından yapılmamış bizzat polis memurları tarafından okunmuş ve incelenmiştir. Yine aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da inceleme sonucu soruşturma ve kovuşturma konusu suça ilişkin olmadığı anlaşılan belge ve kağıtlar ilgilisine geri verileceği belirtilmiş iken bu gerekte yine yürütülen soruşturma kapsamında uygulanmamıştır. İddianamede yer alan isnatlara ilişkin karşı deliller ortaya koyularak söz konusu saldırı mesnetsizliği müvekkilimizin yapmış olduğu sözlü savunma esnasında ve yine mahkemenize ibraz edilen 12 Ocak 2010 tarihli ön savunma metni içeriğinde tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiştir. Ancak bu hususta dikkat edilmesi gereken iki tane kanun maddesi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi CMK’nun 119. maddesi diğeri ise aynı kanunun 251. maddesidir. CMK’nun 119. maddesinde hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının diyerek başlamakta ve arama kararı veya emrinde arama nedenini oluşturan fiillerin mutlaka yer alması gerektiğini düzenlemektedir. Ancak müvekkilimiz hakkında alınan 9. Ağır Ceza Mahkemesi verilen arama ve el koyma kararında ki, toplam 8 kişiyi kapsamaktadır bu karar. Aramanın nedenini oluşturan fiil olarak Ergenekon terör örgütüne üye olmak gösterilmiştir. Bu bir genel gerekçe oluşturmaktadır. Müvekkilimizin somut olarak hangi fiili işlediğinden işlemesi neticesinde 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bu kararın verildiği hususu karar metnine geçmemiştir. Yine arama kararında dikkat edilmesi gereken bir başka husus ise arama yapılacak yerlerin adresleridir. Müvekkilimiz avukattır, ve doğal olarak işyeri adresinin de avukatlık bürosu olarak yazılması gerekmektedir. Oysa ki söz konusu karar da bir otel ve restoran müvekkilimizin iş yeri olarak yer almıştır. Şu anda ekrandan da İstanbul 9. Ağır ceza mahkemesi tarafından verilmiş olan kararı görebilirsiniz. Her iki yerde avukat olan müvekkilimizin iş yeri olarak gösterilmesine karşın bu adreslere arama ve el koyma işlemlerinin gerçekleştirmek üzere giden kişiler arasında yine Cumhuriyet savcılarının bulunmadığı görülmektedir. Bu husus arama sonucunda düzenlenmiş olan tutanaklarla da yine sabittir. CMK’nun 251. maddesinde

51

Page 52: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:52

250. madde kapsamına giren suçlardan soruşturma, hakimler ve savcılar yüksek kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır denilmektedir. Ancak şu an ekrana da yansıtmış olduğum tutanaklarda da görülebileceği ise görüleceği üzere özensiz yürütülen bir soruşturma sonucu müvekkilimizin işyeri olarak tespit edilmiş ve mahkemeden iddia makamı tarafından bu yönde bir karar çıkartılmış olan Blue house otel ve lale restoranda yapılan arama işlemleri sırasında Cumhuriyet savcıları bulunmamıştır. Şu anda ekranda hem bu tutanakların birinci bölümlerinde yani İstanbul 9. Ağır ceza mahkemesinin kararına dayanılarak bu aramaların yapıldığını hem de tutanakların en sonunda Cumhuriyet savcılarının isimlerinin ve imzalarının bulunmadığını görebilirsiniz. Bu durumda soruşturmayı yürüten sayın savcılara şu soruları yöneltme gereği hasıl olmaktadır. Eğer bu yerler müvekkilimizin işyeri adresleri olarak tespit edilmiş ise arama da bulunmak için neden savcılar bu adreslere gitmemişlerdir? Yine bu yerler nasıl olmuştur da müvekkilimizin işyeri adresi olarak nitelendirilmiştir. Bu konuda nasıl bir araştırma yürütülmüştür? Böyle bir araştırma yada izleme faaliyeti mevcut mudur. Bu hususta iddianamede ve eklerinde aydınlatıcı hiçbir bilgi yer almamaktadır.? Dikkat çekici bir başka husus ise müvekkilimiz için alınan ikinci bir arama kararıdır. Şu anda ekranda o arama kararını da görüyorsunuz. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/1166 teknik takip konulu kararında, kararından neden ikinci bir aramaya gerek görüldüğü şu gerekçelerle açıklanmıştır. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin burası önemli 2008/1191 sayılı arama kararında adresinin yanlış yazıldığı bu sebeple örgüte ait delillerin ele geçirilmesi ve şüphelinin yakalanıp sorgulanabilmesi amacıyla arama kararına ihtiyaç duyulmuştur denilmektedir. Mahkeme kararında da belirtildiği üzere İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/1191 sayılı arama kararında adresin yanlış yazıldığı belirtilmektedir. Oysa ki, aşağıda da görebileceğiniz gibi şu anda onu da ekranda gösteriyorum. Müvekkilimizi de kapsayacak şekilde alınan 9. Ağır Ceza Mahkemesinden alınan arama ve el koyma kararının nosu 2008/1193’dür. Yani İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına geçmiş olan 2008/1191 teknik takip nolu karar yanlış bir karardır. Ayrıca İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi her ne kadar yeni bir karar için adresin yanlış yazılması gerekçesini ortaya koymuşsa da yine yansılarda görülebileceği gibi belirtilen adreslerdeki ev adreslerindeki ilçe sadece yanlış yazılmıştır. Buradan şöyle bir sonuç çıkartılabilecektir. Bu alınmış olan yeni karar eski kararı ortadan kaldıracaktır. Çünkü arama için ve el koyma işlemleri için yeni kararda yeni bir süre öngörülmüştür. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını dikkat çeken bir başka husus ise usule aykırı olarak arama kararının saatinin metin içerisinde belirtilmemiş olduğudur. 9. Ağır Ceza Mahkemesi kararında arama kararının saatini saat 16 olarak belirlemişken aramanın yapıldığı gün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş olan kararda sadece tarih belirtilmiştir. Bu da 23.09.2008 olarak gözükmektedir. Ancak arama kararının hangi tarihte alındığı hususu karar metnine geçirilmemiştir. Yine dikkati çeken bir başka husus ise biraz önce müvekkilimizin işyeri olarak gösterildiğini söylediğim Blue house otel ve lale restoranda tutulmuş olan tutanaklarda İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi kararı arama için esas kabul edilmişken ev aramasında kabul edilen arama kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin arama kararıdır. Ancak biraz önce de söylediğim gibi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı yeni tarihli bir karar olduğundan ve arama için de yeni bir süre öngördüğünden dolayı 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının ortadan kaldırmaktadır. Böyle bir durumda akşam üstüne doğru gerçekleşen bu iki yerdeki aramalar 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına dayanılarak yapıldığından dolayı hukuka aykırı bir hale gelmektedir. Ve 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınmış olan bu karar ev adresine hemen ulaştırılırken akşam üstü saatlerinde bu iki iş yerinde yapılan aramalarda neden 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı esas alınmıştır? Yada bu kararlar sadece belli bir merkeze gönderilmemekte midir? Bunlar sadece ev araması için mi alınmıştır. Soruları da yine karşımıza çıkmaktadır. Yine bu aramalar dışında müvekkilimizin beyanı doğrultusunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinden çıkartılan ek bir arama kararı daha

52

Page 53: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:53

bulunmaktadır. Bu arama kararı da müvekkilimizin avukat olan kardeşinin ofisinde yapılmış olan aramadır, aramaya ilişkindir. Ancak bu arama faaliyetleri öylesine düzensiz ve özensiz yapılmıştır ki, arama sırasında başlanılan bilgisayar hard disklerinin imajının alınması işlemi daha bitmeden başka bir arama faaliyeti için Cumhuriyet savcısı sayın Mehmet Ali Pekgüzel ev adresinden ayrılmıştır. Şimdi ekrana yansıtacağım tutanakta da görülebileceği üzere burada yedekleme işlemleri uzun süreceğinden dolayı sayın Mehmet Ali Pekgüzel’in yeni bir arama için başka bir yere gitmesi gerektiğinden son işlemler yani arama işlemlerinin son işlemlerinde Mehmet Ali Pekgüzel Cumhuriyet savcısı orada bulunmamıştır. Bütün bu bahsetmiş olduğumuz gerekçeler bize Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 22 Şubat 2007 tarihli kararına götürmektedir. Bu da hukuka aykırı olarak arama sonucu elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı hususundadır. Yapmış olduğumuz açıklamalarda da görülebileceği üzere arama ve el koyma işlemleri sırasında yaşanan hukuka aykırılıklar dışında müvekkilimizin geçtiğimiz celsede belirtmiş olduğu savunmasında da gerek ele geçen belgeler ve gerekse iddia makamı tarafından müvekkilimize isnat edilen suçlar hususlarındaki bütün dokümanları ayrıntılı olarak cevaplar verilmiş ve bütün bu dokümanların büyük bir kısmı müvekkilimizin iş ve özel hayatına ilişkin hususları içeren belgeler olduğu da gözler önüne serilmiştir. Yine hukuka aykırılık noktasındaki 3. değerlendirmemiz, bilgisayarlarda yapılan arama ve el koyma işlemlerine ilişkin değerlendirmeleri kapsamaktadır. CMK 134. maddesinde başka suretle delil elde etme imkanının bulunmaması halinde bilgisayar hard disklerine el koyulabileceği hususu yer almaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrasında bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi gerekli kopyaların alınabilmesi için bu araç ve gereçlere el konulabilir hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 3. fıkrasında bilgisayar ve bilgisayar kütüklerine el koyma işlemi sırasında sistemdeki bütün verilerin, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesinin yapılacağı ve istenmesi halinde bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verileceği ve bu hususun tutanağa geçirilerek imza altına alınacağı düzenlenmiştir. Bu yasa maddesi müvekkilimiz için kısmen uygulanmıştır. Müvekkilimiz evinde yapılan aramalarda bilgisayar hard disklerinin ve bütün CD’lerin birer kopyasını talep etmiş olmasına rağmen sadece bilgisayar hard disklerinin imajları kendisine verilmiştir. Ancak arama sırasında ele geçtiği iddia olunan CD’ler üzerinde herhangi bir işlem yapılmamıştır. Bu CD’lerin imajları tarafımıza verilmemiştir. Müvekkilimizden ele geçtiği ve suç unsuru taşıdığı iddia olunan dijital dokümanların tamamı imajları tarafımıza verilmeyen bu CD’ler içerisinden çıkmıştır. Bizim 12.01.2010 tarihli oturumda uygulamaları olarak gösterdiğimiz bir husus vardı. bu husus bir CD’ye birden fazla defalar sadece iki defa da değil CD’nin kapasitesi oranında defalarca yükleme yapılabileceği ve bunun içinde herhangi bir ek programa ihtiyaç duyulmadığı hususuydu sayın savcı Mehmet Ali Pekgüzel daha sonra bizim bu açıklamalarımız üzerine söz alarak CD’ler eğer kapatılmışsa bu işlemin yine de yapılıp yapılamayacağı hususunu sormuştu. Bu konudaki cevabımız gayet açık. Bütün CD’lerin arama sırasında tekrar içerik yüklenebilir yani yazılabilir olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Ancak savcılık müvekkilimizin evinde bulunduğu ileri sürülen CV, CD ve DVD’leri eğer tutanağa geçirirken teker teker incelemiş, teker teker incelemiş tekrar yazılabilir olduğunu tespit etmiş ve bu husus dijital dokümanların hash değerleriyle birlikte tutanağa geçirilmiş ise ve bu CD’lerin tekrar yazılamaz olduğunu tespit etmişse böyle bir durumda yapılmış olan işlemin hukuka uygun olduğu kabul edilebilecektir. Ama eğer bu işlemlerin hiçbirisi yapılmamışsa böyle bir durumda bu CD’lerin tekrar yazılabilir olduğunu kabul etmek gerekmektedir ki, CMK 134. maddesinin amir hükmü gereğince de eğer bu işlemler yapılmamışsa böyle bir durumda bütün bu dijital verilerin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek gerekecektir. Yine size ibraz etmiş olduğumuz dilekçemizin ekinde mahkemenizin 19 Eylül 2009 tarih ve 29 sayılı ara kararı uyarınca TÜBİTAK’a yazılan yazıya cevaben dosyaya giren 4 Kasım 2009 tarihli TÜBİTAK ulusal elektronik ve kriptoloji araştırma enstitüsü raporu da

53

Page 54: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:54

yer almaktadır. Bu raporda yer alan hususlarda yine ayrıntılı olarak incelendiğinde bizim yapmış olduğumuz dijital verilere ilişkin 134. madde kapsamındaki açıklamalarımızı da destekler mahiyette olduğunu görebilirsiniz. Biraz önce de bahsettiğim gibi CMK 134. maddesinde geçen başka suretle delil elde etme imkanının bulunmaması halinde sözü bu maddenin uygulanmasının son çare olduğunu göstermektedir. Gerçekten maddenin gerekçesinde de bu husus yazılıdır. Ve bu maddenin iletişimin tespiti maddesinde olduğu gibi son çare olarak uygulanması gerekmektedir. Ancak müvekkilimizin evinde ve işyerinde yapılan aramaların hiçbirisinde bu kurala ne yazık ki uyulmamıştır. Müvekkilin bilgisayarında ele geçtiği iddia edilen dijital belgeler onun iş ve özel hayatına ilişkin hususları kapsayan dokümanlardır. Bu belgeler konuları itibariyle hiçbir suç unsuru taşımamaktadır. Bu sebepten özellikle CMK 134. maddesine aykırı olarak yapılmış olan dijital verilere ilişkin aramada aramalar hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan bu sözde delillere dayanak oluşturduğundan dolayı ve yine Yargıtay içtihatları çerçevesinde hukuka aykırı olarak kabul edilmeli ve yargılamaya esas alınmamalıdır. Çok kısa bir şekilde ifade ve sorgu işlemleri sırasında da yine savcılık ifadesi ve mahkeme sorgusu işlemleri sırasında da özellikle yaşanmış olan sıkıntılardan genel olarak yaşanmış olan sıkıntılardan bir tanesine kısaca değinip sözü müvekkilime bırakacağım. Özellikle müvekkilimiz gözaltına alındığı tarihten itibaren emniyette kötü koşullarda bulundurulmuş gözaltında tutulmuş ve bu süreç içerisinde insani temel ihtiyaçları dahi, insani temel ihtiyaçlarının dahi karşılamasına izin verilmemiştir. Bu gözaltı sürecinden sonra savcılık karşısına çıkartılmış saatler süren gece yarılarına kadar süren bir ifade alma işlemi sonucunda yorgun düşmüştür. Hemen bu ifade alma işleminin akabinde mahkeme sorgusu gerçekleşmiş ve mahkeme sorgusunda da bir takım ifadelerde bulunmuştur. Biz müvekkilimizin de ifade ettiği gibi gerek savcılık ifadesinde gerekse mahkeme sorgusundaki hususlara ilişkin olarak herhangi bir itirazda bulunmuyoruz ve bunların içeriklerini de müvekkilimizin ifade ettiği gibi kabul ediyoruz. Ancak ortada özellikle yorma fiilini oluşturan çok önemli bir ceza muhakemeleri kanunu ihlali söz konusudur ki bunu da yine ifade ve sorguya ilişkin işlemlere ilişkin bir hukuka aykırılık olarak dile getirme ihtiyacı hissediyoruz. Benim hukuki değerlendirmelere ilişkin görüşlerim şu aşamada bundan ibaret. Ben sözü tekrar meslektaşıma bırakıyorum.”

Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Celal Ülgen:” Sayın kurul sayın başkan, efendim savunmamızın bu savunmamızın bu aşamasında müvekkilimiz için iddianamede yapılan belirli suçlamalara karşın tablolarla yanıtlarımızı sunucağız. Öncelikle müvekkilimiz elindeki gizli belgeleri bazı şüphelilerle paylaştığı, Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’dan elde ettiği belgeleri birlikte götürdüğü, söz konusu soruşturmayı kapattığı ve konunun irdelenmesine engel olduğu konuları üzerinde bir suçlamayla muhataptır. 1 nolu panoya baktığımız zaman burada müvekkilimizin el yazısının örnekleri inceleniyor ve arşivde fotokopileri mevcut olan faili meçhul dokümanlardaki yazanı belli olmayan dokümanlardaki diyelim el yazılarıyla karşılaştırılıyor ve müvekkilimizin el yazısına benzerlik bulunmuyor. 2 nolu panoya geçiyoruz. Burada ilginç bir saptamayla karşı karşıyayız. Aksiyon dergisi diye bir dergi 25 Ocak 2009 tarihinde yayınlanıyor. Daha iddianame bu tarihten sonra yaklaşık iki buçuk ay kadar sonra yayınlanacak ancak nasıl oluyorsa bu aksiyon dergisinde yayınlanan ve müvekkilimizle irtibatlandırılan bilgiler tırnak içindeki sözcüklerin sıraları dahil olmak üzere aksiyon dergisinde yayınlanıyor. Üç nolu panoya geçtik. Evet bakın burada üstte elde edilen dokümanlar iddianamenin 1308. sayfasından alınıyor. Bir ile numaralı kısımda lobi, Ergenekon, birleşik komin, reaksiyon, gözlem, analiz, analiz şirket ve köstebekler gibi devam ediyor. Alttaki kutucuklarda da aynen lobi, Ergenekon, birleşik komin, reaksiyon, gözlem, analiz bunların müvekkilimizden çıktığı söyleniyor. Şimdi birinci panoda da belirttiğimiz gibi aksiyon dergisi 25 Ocak 2009 da yayınlanmış ama iddianame mart pardon 25 Ocak 2008 de evet iddianame 25 Ocak, iddianame Mart ayında 2008 de yayınlanmış yani yaklaşık iki buçuk aylık bir fark var. Peki burada sayın savcılar bu aksiyon dergisindeki sözleri mi 14 ay pardon 14 ay farkla, 14 ay önceden 2009 bende 2008 diye

54

Page 55: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:55

biliyorum. İkisi de 2009 doğru iki ay 15 gün farkla aynı sözcükler yayınlanmış burada temel sorun şu, eğer sayın Cumhuriyet savcıları aksiyon dergisinden bunları kes kopyala yöntemiyle iddianamelerine almışlarsa hiçbir sözümüz yok. Hiçbir şey söylemiyoruz. Ama aksi olmuşsa eğer iddianamenin taslağı sırasında bu bilgiler bir biçimde eğer aksiyon dergisine verilmişse ve orada da yayınlanması sağlanmışsa o taktirde sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Aslında suç duyurusunda bulunmaya gerek yok. Sayın Cumhuriyet savcıları müvekkilimize yoğun bir biçimde hangi işlemleri yaptıklarını soruyorlardı şimdi biz soruyoruz. Sayın Cumhuriyet savcıları bu güne kadar bu bilgilerin aksiyon dergisine sızdırıldığı konusunda herhangi bir çalışan, herhangi bir Cumhuriyet savcısı, herhangi bir gazeteci hakkında soruşturma açmışlar mıdır? Ve bu soruşturma hangi aşamadadır? Bu dokümanları yayınlayan aksiyon dergisi ve sorumluları hakkında herhangi bir soruşturma açmışlar mıdır ve hangi aşamadadır? Evet. 4 ve 5’e geçtik. 4 ve 5. pano. Sayın kurul burada iddianamenin 1308. sayfasında müvekkilimizle ilgili yukarıda görüyorsunuz bir numarasıyla aramaya katılanlar tarafından 58 numarayla numaralandırılmış CD içeriğinde yapılan incelemede daha önce Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan aramalarda elde edilen lobi, Ergenekon, birleşik komin, reaksiyon, gözlem, analiz ve sayarak en son terör, fabrika, Fundamendalist terör, fabrikatör, USİAD gibi birçok belge dijital olarak tespit edilmiştir deniyor. Yani bu güne kadar yapılan aramalarda bunlar belge olarak ele geçmiş ama örgütsel irtibatı nedeniyle Adil Serdar Saçan da bunlar daha ileri gidilerek dijital olanları tespit edilmiş yani disketleri, CD’leri tespit edilmiş denmek isteniyor. Birinci iddiaları bu. Ama 1. iddianamenin 34. sayfasını okuyorum. Birinci iddianamenin 34. sayfasında aynen burada yazılan ve Tuncay Güney’den Ergenekon, analiz yapılanma, üretim ve geliştirme projesi, devletin yeniden yapılanması üzerine lobi, oluşum filan diyerek aynı belgelerin ele geçtiği belirtiliyor. Gene birinci iddianamenin 47. sayfasında, birleşik komin girişim diye Doğu Perinçek ve Tuncay Güney’den ele geçirilen dokümanların bazıları özetle deniyor ve o özette de bu dokümanların aslında Ali Yasak tarafından rapor olarak hazırlandığı ve sunulduğu ve bunların Tuncay Güney ile Ümit Oğuztan’dan çıkan belgeler arasında olduğu belirtiliyor. Nitekim, iddianamenin ek klasör 165 sayfa 394 ve 395 de ki burada bir ek, ek2’yi açabilir miyiz aynı dört beşin ek2’si. Evet Tuncay Güney isimli şahıstan zapt edilen malzemeler. Ve bunlar hep koliler içerisinde. Bir ve ikinci koliler üçüncü koli, dört nolu koli, beş nolu koli, altı nolu koli diye devam ediyor. İşte bunların içerisinde birleşik komin girişim dosyası ki demin söylediğimiz belge olarak ele geçmiş ama dijitali yok deniliyordu. Onun disketlerinin olduğu. Örneğin 27 nolu sırada kayıtlı bulunduğu ayrıca 102 nolu sırada bir kez daha kayıtlı bulunduğu görülmektedir. Ayrıca disket içerisinde ele geçtiğine ilişkin birinci iddianame ek klasör 89 sayfa 226 da 207 ve 209 nolu PDF’ler içinde de 19 nolu disket içerisinde olduğu görülmektedir. Aslında bu birleşik komin iki tane dosyadan oluşuyor. Bunlara geçmeden önce tekrar yukarıda bir sonraki panoya gidebilir miyiz? 4 nolu pano. Burada bir başka iddia da daha önce yapılan operasyonlarda elde edilmeyen ve CD içeriğinde yeni bulunan dört daha Word belgesinden söz ediliyor. Biraz sonraki tablolarda bu dört Word belgesinin de nerede nasıl elde edildiğini nasıl bulunduğunu belirteceğiz. Yine birinci iddianamede 360. ek klasörde inceleme ve değerlendirme raporunda Ümit Oğuztan’dan elde edilen disketler içerisinde bu verilerin tümünün yer aldığı görülmektedir. Evet şimdi burada gördüğümüz protokol A.Ş. ve sekuriti A.Ş. uluslar arası hakla ilişkiler şirketi projesiyle uluslar arası güvenlik şirketi projesi bu birleşik kominin içinde yer alan iki dijital dosya ve bunların da dijital olarak elde ele geçtikleri ve üretim tarihleri de göreceksiniz 26.06.2000 kim yazmış üstünde yazıyor Ümit Oğuztan disket 9 diye de belirtilmiş. Öbür Sekuriti A.Ş. de yine Ümit Oğuztan disket 9 güvenlik şirketi. Demek ki, müvekkilimizden önce çok önce bunlar dijital ortamda ele geçirilmişlerdir. Evet şimdi tekrar biraz önce okuduğumuz ikinci paragraftaki 4 Word belgesine geliyoruz. Sayın savcılar daha önce yapılan operasyonlarda elde edilemeyen ve CD içeriğinde yeni bulunduğunu iddia edilen birinci belge olarak Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları ve 10. cumhurbaşkanı adayları operasyon İstanbul adlı belgenin

55

Page 56: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:56

müvekkilimizde ilk kez bulunduğunu söylüyorlar. Bu belgeye baktığımız zaman yazar Ümit Oğuztan company şirket, strateji. şimdi bu belgeyi belgenin Ümit Oğuztan da ele geçen belge olduğu çok açık bir biçimde görülüyor. Ayrıca yine bir sonrasında batı ve işbirlikçilerin kronolojik söylem ve amaçlarına Atatürk’ün yanıtları İstanbul ismiyle yer alan bir belge var. Bu da yine altta yazar, Ümit Oğuztan company şirket, strateji. Biraz daha altta ikinci sayfada batıdan demokratik hukuk örnekleri yazar Ümit Oğuztan üretim tarihi 10 Nisan 2000 biraz sonra tekrar birleşik komin, biraz önce bahsetmiştik içerisinde iki dosya vardı. sekuriti A.Ş. ve halkla ilişkiler diye bu bunun da yaratılış tarihi 27 Haziran 2000 ve şirket, strateji. Şimdi bu belgeler de dikkat edersek aslında bu belgeler bir dergi grubunun bir strateji dergi grubunun yayınlarda kullanmak üzere yaptıkları arşivden ibaret. Yani bunların bir yasak belge olduğu, yasak düşünceler ihtiva ettiği yada bir Ergenekon örgütlenmesini içerdiği konusunda herhangi bir görüş yok sayın savcılığın iddiası da yok bir inceleme de yok. Bu belgelerin çoğu bu şekilde açık belgeler.10. panoya gelebilir miyiz? Evet burada da iddianamenin 1308 ile 1309. sayfasının bağlandığı yerde ikinci iddiası geliyor sayın savcılığın 58 numarayla numaralandırılmış CD içeriğinde yapılan incelemede herkül isimli klasör içinde bulunan J isimli alt klasörde Word belgesi olarak yazılmış JİTEM isimli belgede diyor. Yani bu JİTEM isimli belgenin de müvekkilimizde ele geçtiğini söylemek istiyor. Hemen bakıyoruz JİTEM isimli belgenin altında yazan Ümit Oğuztan, kaynak Oğuztan arşiv, tarih Mart 1997 yazılı. Hemen altta bu biraz önce belirttiğimiz ve JİTEM dosyasının yer aldığı herkül isimli klasör aslında Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’dan elde edilen CD’lerin içerisindeki bilgi ve belgeler örneğin o harfinde Ömer Lütfi Topal 16.04.2000 tarihinde oluşturulmuş. N harfinde Nesim Malki 16.11.2000 de oluşturulmuş. Kasım Gülek 3.4.1999 tarihinde oluşturulmuş. Kasım Gülek denince hemen başa dönmek istiyorum. Savcılığın ifadesini bir kez daha size okumak istiyorum. 1997 yılında yazılmış bir belgede belge bulunduğu aynı CD içeriğinde yapılan incelemede özellikle karanlık ilişkileriyle tanınmış Ömer Lütfi Topal, Nesim Malki, Kasım Gülek, Korkmaz Yiğit diye başlıyor. Karanlık ilişkileriyle hangisi tanınmış.? Bu sayılanların tümü mü yoksa sadece Ömer Lütfi Topal mı? Kullanılan imla işaretlerinden tümünün karanlık ilişkileriyle tanındığı ortaya çıkıyor ki, Kasım Gülek’in bu karanlık ilişkiler içerisine nasıl konulduğunu düşünemiyorum olsa olsa Kasım Gülek ya isim benzerliği yada tanımamazlıktan kaynaklanıyor. Evet tekrar devam ediyoruz 3 numara 1309. sayfa 59 numara ile numaralandırılmış CD içeriğinde yapılan incelemede Afrodit isimli ana klasör içerisinde yer alan analiz. Hep okuduk bunlar hem 58, hem 59 hemen hemen birbirinin aynısı ve bunların içerisinde de yine güvenlik şirketi diyor biraz önce söyledik bu güvenlik şirketinin içerisinde sekuriti A.Ş ve hakla ilişkiler A.Ş. var. Bunlar Ümit Oğuztan’dan yakalanan belgeler. Ama sayın savcılık bu belgeleri yeteri kadar titiz incelemeyerek müvekkilimizi sadece itham etmek için iddianamede bu şekilde belirtmiş ve orada F isminde fotoğraflar var o fotoğraflar içerisinde bakın işte efendim Hiram Abbas, Sayın Aşık ve bunun gibi Malki gibi isimler var. Ve bunların fotoğraflarının tümünde yan yana bulunduğu görülmüştür diyor halbuki bu fotoğraflar ayrı ayrı bulunmuş. Gene buraya baktığımız zaman şüpheli Cumhuriyet başsavcılığımızca alınan savunmasında bu CD’nin Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney’den ele geçen dokümanlarla ilgili olarak hazırlattığı CD’lerden olduğunu o tarihte incelemek için iki tane kopya CD aldığını dört CD almadığını beyan etmiştir diyor. Yani burada sen madem ki iki tane aldım diyorsun burada dört tane çıktı o zaman o iki tanesi de size aittir demek istiyor ama orada alınan CD’lerin içerisinde bu Ümit Oğuztan yada Tuncay Güney de ele geçen belgelerden belgelerin bir örneğinden başka herhangi bir belgeye rastlanılmıyor nitekim aşağıda görüyoruz Afrodit denen dosya içerisindeki G harfinde general ismiyle 22.1.2009 tarihinde 2000 tarihinde bir belge üretildiği gene generaller adlı belgenin 11.1.2000 tarihinde ve Hizbullah raporunun da 6.10.1998 tarihinde üretildiği görülüyor. 13, evet burada iddianame 1326. sayfada Cumhuriyet başsavcılığımızın 2007/1536 sayılı soruşturma dosyası kapsamında hakkında dava açılan Veli Küçük isimli şahsın emniyette alınan ifadesinde Adil Serdar Saçan isimli şahsı tanıyorum. Kendisiyle bir kez Yeditepe üniversitesi

56

Page 57: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:57

sahibi Bedrettin Dalan’ı ziyarete gitmiştim. Orada Bedrettin beyin odasında karşılaştım. Şimdi bu konuda müvekkilimiz çok ayrıntılı ve çok geniş bir anlatımda bulunduğu için yinelemek istemiyorum. Ama bir kimsenin böylesine bir yerde tesadüfen karşılaşmış olması o kişinin daha sonra bir suç işlemesi halinde bütün karşılaşanları suçlu olmaz diye suçlu kılmaz diye düşünüyorum. Ayrıca bu sözlerimizden Veli Küçük’ün suçlu olduğu gibi bir imanın da anlaşılmamasını istiyoruz. Çünkü dün burada müvekkilimizin dile getirdiği sözlerin bir çoğu basın tarafından çarpıtılıyor. Biz hiç kimsenin hiçbir biçimde suçlu olduğunu söylemiyoruz. Bunu söyleyecek makam da biz değiliz. Bu yargılama sonucunda belirlenecektir. Hiç kimse bir yargılamayla kesin hükümle henüz suçlanmadığına göre suçsuzluk karinesi gereğince suçsuzdur diyoruz. Bir altta müvekkilimizin milli anayasa bildirgesi demokratik bir tepki olarak milli anayasa bildirgesini imzalaması da bir başka kanıt olarak gösterilmek isteniyor. Böyle bir kanıtın da müvekkilimizin örgütsel irtibatını sağlayacak bir kanıt olmadığını söylemeye gerek yok diye düşünüyoruz. 14. panoya geçiyoruz. Evet bu panoda bir iletişim Emcet Olcaytu ile Doğu Perinçek arasında geçen bir iletişim tutanağında Adil Serdar Saçan isminin yanlış yazıldığını belirtmek istemiştik son derece açık bir biçimde anlatıldı bu panoyu da geçiyoruz. Evet, 1326 Ankara kuvai milliye derneğine ait dell marka dizüstü bilgisayar içerisinde Toshiba marka hard disk üzerinde yapılan incelemede Adil Serdar Saçan’ın Bekir Öztürk’e gönderdiği e posta olduğu söz konusu e posta da Oktay Yıldırım’ın övüldüğü anlaşılmıştır. Çok açık ve net bir biçimde müvekkilimiz bunları anlattı. Bir altta cezalılar birliği diye bir kısım var onu da anlattı. Aslında bunların kanıt olma nitelikleri de yok. Bu nedenle 15. panoyu da geçiyoruz. İddianamenin 1326 ve 1328. sayfasında örgütsel irtibatlar isimli kısımda Habip Ümit Sayın isimli şahsın evinde yapılan aramada elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde Emin Gürses, Güler Kömürcü, Behiç Gürcihan ve bunun gibi müvekkilimizin de ismini bulunan isimler ele geçmiş ve çok sayıda emekli muvazzaf asker ve sivil kişilerin ismi varmış ve A4 kağıdın üstüne yazılıyormuş. Bunu aramak istersek nüfus sayımız kadar böyle belge bulabiliriz. Daha başka somut, daha başka inandırıcı, daha başka kesin kanıtlarla böyle savların iddia edilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Tekrar gene bir altta Adil Serdar Saçan ile ilgili derlenen bilgiler diye başlayan ve hiç kimse tarafından bilinmemektedir diye biten iki sayfadan oluşan bir belgenin Veli Küçük’ün Beşiktaş ilçesindeki evinde bulunduğu söyleniyor. Ama sayın savcılık müvekkilimizin lehine kanıt olur diye bu belgenin içeriğini belirtmiyor sadece belgedir diyor. Oysa bu belgede müvekkilimiz aleyhine yapılmış bir istihbarat var. En küçük ayrıntılar ve yoğun iftiralarla dolu bir belgedir. O belge eğer buraya konmuş olsa ve niteliği anlatılmış olsa belki iddianamenin bir bacağı çökecektir o zaman da yanlış olurdu bu nedenle sayın savcılar bu belgeyi de iddianamelerine koymamışlar. Ancak burada belirtmek istediğimiz önemli bir şey var. Örneğin müvekkilimizin suçlandığı konular arasında şu da var. Deniliyor ki, siz gizli sayılan belgeleri bu davanın şüphelilerine verdiniz yani birisi Veli Küçük, Veli Küçük’e verdik. Hangi belgeyi verdik, bizim aleyhimize olan bu belgeyi verdik al bak sizin aleyhinize yaptığım soruşturmadan bir örnek dedik. O da bize peki dedi. Bende senin hakkında şunları şunları şunları söyleyim dedi ve böylece bir örgütsel bağ oluştu. Müvekkilimiz DGM başsavcılığına yazdığı yazı bakın ne diyor. Kendisinin de yani Tuncay Güney’in Veli Küçük sözcülüğündeki oluşumun bir parçası olduğunu, Veli Küçük’ün ekteki çözümlerde de anlatıldığı üzere uyuşturucudan akaryakıt kaçakçılığına, adam öldürmekten kaçak silah sevkıyatına kadar pek çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir yapılanmanın liderlerinden olduğu, organize suç örgütü liderleri ve uyuşturucu mafyası olarak bilinen kişilerle irtibat kurduğuna dair emareler elde edilmiştir. Ekteki belgelerin ve Tuncay Güney’in samimi beyanlarının kapsadığı iddiaların ciddiyetinden yola çıkarak Veli Küçük liderliğindeki yapılanmanın araştırılarak ortaya çıkarılabilmesi, oluşumun üyeleri ile eylem ve faaliyetlerinin tespit edilebilmesi amacıyla izin istiyor. İşte konuşmamızın ilk başında söylediğimiz Adil Serdar Saçan bu davaya nasıl monte ettiği sorusundaki büyük giz ve büyük kuşku burada gerçekten yani bu ifade bir polisçe yazılmış bir ifade müvekkilimiz burada polisliğini konuşturmuş. Daha

57

Page 58: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:58

henüz hiçbir şey hiçbir kanıt ortada yok ama neredeyse bütün suçluların bütün şüphelilerin suçlu olduğunu söylüyor. Bu kadar ağır ithamlarda bulunuyor. Ama buna karşılık sayın savcılık müvekkilimizin sayın Veli Küçük ile bir örgütsel irtibat içerisinde bulunduğunu yazabiliyor. Efendim beş dakika bir ara verebilir miyiz?”

Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada bir kısım sanıkların müdafilerinden Av. Altan Polat, Av. Mustafa Karslı, Av.

Ruşen Özmen, Av. Güner Selçuk ve Av. Cavit Subaşı’nın geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Adil Serdar Saçan müdafileri savunmalarına devamla.Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Celal Ülgen savunmasında:” Sayın yüce mahkeme

heyeti aslında arada müvekkilimin daha önce sözünü ettiği ve ayrıntılı olarak açıkladığı birçok konuyu ayıkladım daha özet ve daha kısa birkaç panoyla bitirmeye çalışacağım. 7. pano, müvekkilimizin bir kısım evrakları özellikle Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile ilgili birlikte götürdüğü savı olduğu için bu pano oldukça önemli bu tarih 27.02.2003, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi organize şube müdürlüğüne yazı yazıyor ve diyor ki, işte Ümit Oğuztan ile ilgili olarak şubeniz müdürlüğünde, müdürlüğünce ekli olarak gönderilen geçici zapt etme tutanağı isimli belgelendirilmiş yakalama, işyeri arama ve geçici zaptetme tutanağında sanık Ümit Oğuztan’dan para dışında zapt edilmiş eşyaların müdürlüğünüzde olup olmadığının çok acele olarak bildirilmesi rica olunur diyor. Tutanak fotokopisini gönderiyor. Ve altında da not yazıyor adı geçen eşyaların şubenizde bulunmaması halinde nereye teslim edildiği hususunun da bildirilmesi diyor. İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü 18.03.2003 günü yanıt veriyor. Bu yanıt tarihinde müvekkilimiz 5 gündür Organize Suçlar Şube Müdürlüğünden ayrılmış bulunmaktadır. Doktor Kemal Karademir müdür vekili olarak cevap veriyor. Diyor ki, ilgi sayılı yazınız ile sorduğunuz Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’a ait zaptetme tutanağında yazılı malzemeler şahıslar bu güne kadar almak için müracaat etmediklerinden şubemiz deposunda muhafaza altında tutulmaktadır. Peki müvekkilimiz 13.03.2003’de işyerinden müdüriyetten ayrılmış. 18.03.2003’de şubemiz deposunda muhafaza altında tutulmaktadır dediğine göre müvekkilimiz ne zaman gitti bu evrakları tekrar aldı ve boşalttı burayı. Bir hafta sonra oradaki yasal görevli müdür vekili İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinde şubemiz deposunda bu evrakların olduğunu söylüyor. Bu belgeyi biz nereden aldık 1. iddianame klasör 362 PDF sayfa 380 ve 379. Biz araya aramasak yoğun bir arama ki PDF formatındaki evraklarda isme göre arama oldukça zordur kolay değildir biz bu belgeyi bulmasak cevabı veremeyeceğiz. Bakın birinci defa 1 Ağır Ceza Mahkemesine diyor ki, evet şubemiz deposundadır. 8’i geçelim. 9, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi 26.06.2003 tarihinde tekrar bir yazı yazıyor. Ve diyor ki, sanık Ümit Oğuztan’a ait eşyaların ilgi b yazınızla mahkememize teslim edildiği ancak sanık Tuncay Güney’e ait eşyaların teslim edilmediği anlaşıldığından tüm eşyaların da mahkememize teslim edilmesi diyor. Görüyorsunuz tabloda ve Mustafa Aktaş organize suçlar şube müdür vekili yerine yanıt veriyor ve bütün evrakları yeniden teslim ediyor. Nasıl götürdü müvekkilimiz bu evrakları birlikte bir daha? 20. panoya geçiyoruz, İstanbul terörle mücadele şube müdürlüğü 12.12.2003 günü Gaziosmanpaşa ilçesi Habipler girişi Duyusan Ltd şirketinde Karadeniz ekmek fırınının altında bulunan bir yerde bakın Karadeniz ekmek fırınının altında bulunan yerde bomba var deniliyor. Karadeniz ekmek fırınıyla ilgisi olmayan bir yerde arama yapılıyor tüm bunları bir tarafa bıraktık hukuka aykırılıkları her şeyi bıraktık ama orada yakalanan orada bulunan evraklar içerisinde müvekkilimizin de ısrarla söylediği gibi Tuncay Güney’in kasetlerinden, VHS kasetlerinden başka hiçbir evrak orada bulunmuyor. Buna karşın sayın savcılık inatla ve ısrarla müvekkilimizin bilgileri beraberinde götürdüğü savını sürdürüyor. Burada altta 14.11.2002 tarihli bir kapatma yazısı var ama ona biraz sonra gelelim. 21 nolu klasöre geçelim, pardon panoya geçtik burada bakın aşağıda Adil Serdar Saçan organize suçlar şube müdürü olarak biraz önce

58

Page 59: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:59

de okumuştum Veli Küçük’ün ekteki çözümlerde de anlatıldığı üzere filan diyerek bilinen kişilerce irtibat kurduğuna dair emareler elde edilmiştir. Gerek elde edilen belge ve dokümanlar, gerekse Tuncay Güney’in samimi beyanlarının kapsadığı iddiaların ciddiyetinden yola çıkılarak Veli Küçük liderliğindeki yapılanmanın araştırılarak ortaya çıkarılabilmesi için bir proje grubunun oluşturulmasını istiyor. Kim istiyor, doktor Adil Erdal Saçan istiyor kim söylemiş iste diye bir savcı mı söylemiş, bir yazılı emir mi var. Hayır kendisine göre iddiaları ciddi görmüş ve bunun için proje grubu oluşturulmasını istiyor ve sayın savcılığın yazısı o da diyor ki evet evrakları okudum hem Tuncay Güney’den hem Ümit Oğuztan’dan elde edilen belgeleri okudum ayrıca adı geçenlerin ikametinde yapılan aramalarda da bir kısım belge ve dokümanların gördüm adı geçenlerin beyanlarına dair çözüm tutanaklarını inceledim bunların önemli bir bölümünün duyumlara dayalı mücerret iddialar olduğu düşünülmektedir. Kim düşünmektedir, sayın savcı baş savcı düşünmektedir. Ne demektir mücerret soyut yani doğruluğu kanıtlanmamış belgeler ve daha sonra diyor ki, evet bu konuda size ön çalışma izni veriyorum bunun için de Cumhuriyet savcısı Muzaffer Yalçın’ı görevlendiriyorum. Ancak bunları yaparken haklarında delil bulunmayan mücerret ve tahmine dayalı iddialara muhatap olan kişi ve kurumların yıpratılmamasına özen gösterin, bu konuda gerekli titizliği gösterin diyor. Yani daha başlangıçta kendisine bu iddiaların dikkatle ve özenle irdelenmesini hiçbir kurum ve kişiyi rencide etmemesini savcılık belirtmiş oluyor. Şimdi Ahmet İhtiyaroğlu müvekkilimizle birlikte çalışan onun yanında çalışan, nezdinde çalışan bir müdür yardımcısı. Onun verdiği bir dilekçe var bu son derece önemli bulduğum için önemli kısımlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. İstihbarat daire başkanlığı ile koordineli çalışmaya karar verildi. Biz ayrıldık. Sonradan öğrendiğime göre Adil bey DGM başsavcısı emniyet müdürü, kaçakçılık ve istihbarat daire başkanlıklarına bilgi vermiş ve neticede proje çalışması yapılmasına karar verilmiş. ne yapmış Adil bey? DGM başsavcısına, emniyet müdürüne, kaçakçılık ve istihbarat daire başkanlıklarına bilgi vermiş. Ve proje çalışmasının yapılmasına o karar vermiş. Karar verilmesini sağlamış. Başsavcımız Tuncay Güney’in ifadesinin alınmaması beyanlarını bir kamerayla tespit ettirerek deşifre yapılmasını buna göre proje izni alınması talimatını vermiş. Ve yanılmıyorsam ertesi gün bana talimat vererek İstanbul istihbarat şubenin kurduğu düzenekle Tuncay Güney’in sorgu mülakatını yaptım. Ahmet İhtiyaroğlu sorgu mülakatını yapan kişi. İstihbarat şubenin görevlileri de kurduğu düzenekle kaydedici vasıtayla küçük video kasetlerine kaydetti. Bakın Ahmet İhtiyaroğlu mülakatı yapıyor yanında da istihbarat şubenin görevlileri var. Ve bu görevliler bir düzenek kuruyor kaydedici cihaz vasıtasıyla küçük video kasetlere kayıt yapılıyor. Bu kayıtlar ve deşifreleri sizdedir. Bu kasetlerdeki ses benim sesimdir. Sorgu mülakatında ben Hakan Ünsal Yalçın, Kemal Karademir ve polis memuru Harun bulunduk. Şimdi bunu söylüyor bir Cumhuriyet savcısı bir iddianame hazırlarken bu tanıkları çağırıp niçin ifadelerini almıyor müvekkilimiz hakkında bir suç isnat etmeden önce. İstihbarat şube görevlileri bu küçük kasetleri VHS büyük kaset haline getirdi bir nüsha kendileri aldı, daha doğrusu ilk kayıt yapılan orijinal olan istihbaratta kaldı bir nüsha organize şube teknik büroya verildi. Bir nüsha ise Adil bey istediğinden Adil beye verildi. İşte o VHS kasetler bulunduğu iddia edilen VHS kasetler bunlar. Adil beydekiler burada. Amacı eğer herhangi bir sebeple arşivden muhtemel kaybolabilecek kasetler veya evraklar daha güvenli olan odasında tutardı Adil bey. Yani bir nevi yedekleme yapardı. Hatta hemen hemen bütün fezlekelerin nüshasını odasında tutardı. Hatta 23.12. 2003 günü Gaziosmanpaşa da Şevki Duyunun işyerinden elde edilen evrak ve belgeler ile ilgili Adil beyi yargılandığı Fatih 2. asliye ceza mahkemesinde de bu konuda tanık olarak beyanda bulundum. İncelendiğinde aynı olduğu görülecektir. Müvekkilimiz ifadesinde görevden nasıl apar topar alındığını ve odaya sokulmadığını bu eşyaları ve belgelerini koymak için yer aradığını çok açıklılıkla söyledi. Bana inandırıcı gelmemesi üzerine ki daha o zamanlar yani ilk gün Tuncay Güney kimdir nedir ne değildir diye bilmezken ben de sorularımla çözümleme yapmaya çalışırken Tuncay Güney örgütün ilk yapılanmasından günümüze kadar olan gelişmeleri

59

Page 60: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:60

anlatırken bir ara yeri ve tarihi geldiğinde Fethullah Gülen yapılanmasını da Ergenekon örgütünün alt yapılanması olduğunu anlattı ve geçiştirdi. Bunu anlatırken ağzından kaçırmış gibi bir hali vardı. ve bir de terledi. Bende bunu not aldım. Fethullah Gülen’i geçiştirerek anlatmaya devam etti. Ben de doğaçlaması bozulmasın diye müdahale etmedim. Bunun gibi birkaç not almıştım. Amacım neden ve kim sorularına cevap bulmaktı. Neden Tuncay Güney bu kadar kolay anlatıyor. Bu belgeler neden kendisine kendisinde. Kim gönderdi sorularına cevap bulmaktı. Mülakatta geriye dönünce not aldığım yerlerden sormaya başladım Tuncay Güney’in Fethullah Gülen konusundaki sorulara çekimser bir şekilde cevap verdiğini tedirgin olup terlediğini gördüm. Bu durumdan şüphelendim. Tuncay ise sanki bu soruları beklemiyormuş gibi bir sorularda nerden çıktı der gibiydi. Bende Fethullah Gülen oluşumunu irdeledim de irdelerim. Bunun üzerine Fethullah Gülen yapılanmasının 70’li yıllarda Ergenekon oluşumunun bir alt yapılanması olduğunu Ergenekon’a bağlı hareket ettiğini, aslında amacını da anlattı. Ancak bunu huzurda söyleyebilirim. 1980’den sonra Turgut Özal’lı yıllarda Fethullah Gülen Turgut Özal’ın da yardımıyla güçlendiğini öyle ki boynuz kulağı geçer misali Fethullah Gülen oluşumunun Ergenekon oluşumunu geçtiğini, özellikle emniyet içerisinde hiyerarşik yapılanma dahilinde çok güçlendiğini, bu durum Ergenekon yapılanması içerisinde tedirginlik yarattığını dolayısıyla 28 Şubat sonrası Ergenekon Fethullah Gülen oluşumunu tasfiye kararı alıp dağıtmaya çalıştığını aslında her iki oluşumun da Amerika tarafından kurulduğunu şimdi ise Ergenekon’un miadını doldurduğunu, Fethullah Gülen oluşumunun ise halen desteklediklerini kendisinin Fethullah Gülen oluşumunun içerisinde yer aldığını ve bu oluşum tarafından Ergenekon yapılanması içerisine yerleştirildiğini, Ergenekon yapılanmasının basın işlerinden sorumlu olduğunu bu belgenin de Ergenekon da görev aldığı süre içerisinde kendisinin elde ettiğini şimdi ise Ergenekon yapılanmasıyla Fethullah Gülen arasında çatışma olduğunu beyan etmişti. Ergenekon evraklarının yok edilmesi hususuna gelince. Ergenekon soruşturması bildiğim kadarıyla yapılan işlemler yazışmalar cevaplar toplanan bilgi belgeler ile Tuncay Güney’den elde edilen belgeler olarak iki ayrı evraklar vardı. Tuncay Güney’den elde edilen koliler içerisinde arşivdeydi. Ben yukarıda belirttiğim konuya bakan savcının projeyi kapatıp Tuncay Güney’den elde edilen evrakların kendisine teslim edilmesi talimatı gelmesi üzerine arşivde girişe göre solda sıralı rafların en üstündeydi. Hatta bu dakika itibariyle arşiv sorumlusunun, sorumlusuna telefon açıp sordum, bana iki büyük şeker kolisi olduğunu kendisinin de şubeden ayrılırken yerinde durduğunu söyledi. Öğrendiğim kadarıyla bu evraklar şubeden savcılığınıza verilmiş. başka Tuncay Güney’den zapt edilen evrak yoktu o zamanki arşiv sorumlusu polis memuru Cahit Ünal şahittir dinlenebilir. Kendisi şu an emekli bir işte çalışmaktadır. Adresi ve telefonu bende mevcuttur. Diğer evraklar ise dosya olarak şubenin tahkikat bürosunda bulunan büyük kasanın bir insan boyunda idi içerisindeydi. Hatta 2008 yılı Mart, Nisan aylarında eskiden şubede çalışan şu an halen İstanbul emniyet müdürlüğünde başkomiser rütbesinde çalışan bir arkadaşım benim ziyaretime geldi. Şu an kendisi çekindiği için ismini vermiyorum ama huzurda verebilirim. Sohbet esnasında laf Ergenekon operasyonuna geldiğinde ben dosyayı bulamıyorlarmış dedim o da bana 2003 yılı ortalarına doğru şubeden ayrılmadan kısa bir süre önce ben ve Adil beyin ayrılışından iki üç ay sonra tahkikattaki kasayı kontrol ediyordum. Genelevi operasyonunda kullanılan gizli tanıkların açık kimlikleri yazılı zarfların mühürlerinin bozularak zarfların açıldığını gördüm. Gizli tanıkların açık kimlikleri sadece şubede mühürlü zarfta olurdu. Zarfları da bu kasaya koyulurdu. Mahkemede daha açık kimlikler olmaz. İstendiği taktirde şubeden yazıyla gönderilirdi. Araştırdım zarfların kimin açtığını bulamadım işte gizli tanıkların hayatı tehlikede bende üstlerime de konuyu ileterek bu kimlik bilgilerini tekrar yeniden zarfladım ve mühürledim. Kasaya koydum. Bu şekilde kasayı düzenlemem mecburiyeti doğdu. Ben de kasayı düzeltirken üzerinde Tuncay Güney yazılı yeşil renkte içerisinde evraklar olduğu halde klasör dosyalar gördüm. Evrakları incelemedim ama klasörler kasadaydı ben ayrılırken o şekilde duruyordu dedi. Bu ifade devam ediyor son derece

60

Page 61: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:61

ayrıntılı ve müvekkilimizin ayrılmasından 3 ay sonra da bütün evrakların orada bulunduğunu çok açık biçimde söylüyor. Bu kadar önemli, bu kadar ayrıntılı bir anlatımı sayın savcılık nasıl dikkate almaz. Nasıl çağırıp bunu ve daha sonraki insanları dinlemez. Bu evrakların orada bulunup bulunmadığını irdelemez. Buna şaşıyorum böyle bir şey olamaz. 23 nolu panoya gelebilir miyiz? Efendim önemli panolardan birisi. Bundan sonra daha özet geçeceğiz. Evet 15/03/2001 tarihli müvekkilimiz müdürü bulunduğu Organize Suçlar Şube Müdürlüğünden bir yazı yazarak ekinde de dizi pusulası ile Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’dan elde edilen evrakları veriyor ve proje çalışma grubu oluşturulmasını talep ediyor. 16/03/2001 günü ön çalışma iznini sayın DGM Başsavcısı Aykut Cengiz Engin veriyor. Aynı gün 16/03/2001 günü ön çalışma izni verdiği konusunda ve görevlendirdiği savcı sayın Muzaffer Yalçın’ı da bilgilendirmek üzere ona da bir yazı gönderiyor. Ve müvekkilimiz 16/03/2001 günü istihbarat şube müdürlüğüne bir yazı yazarak projeli çalışma izni aldığını ve gerekli çalışmanın yapılmasını bildiriyor. Bunlar hepsi aynı gün oluyor. 19/08/2002 günü yani 16/03/2001’den 19/08/2002 gününe kadar geçen süre içerisinde herhangi bir ilerleme var mı yok mu diye tekrar istihbarat şube müdürlüğüne bir yazı yazarak akibetini soruyor. 22/07/2001 gününde bu arada tekrar bir yazı yazıyor, ve o yazıda şube müdürlüğünüzce takip altında tutulan organize suç örgütleri ve bu örgütlerin yönetici yada elemanları ile bu örgütlerin faaliyetleri hakkında organize suç örgütlerine karşı operasyonel çalışmaların başlatılması amacı ile kayıtlarınızda bulunan bilgi ve dokümanların da şube müdürlüğümüze gönderilmesi hususunu arz ederim diyor. Yukarda istihbarat şube müdürlüğü 22/08/2002 tarihli bir yazı ile diyor ki, herhangi bir bilgi ve belgenin elde edilemediği bildirilmiştir diyor önceki yazımızda. Sayın mahkemenin dikkatini çekiyorum. Herhangi bir bilgi ve belgenin elde edilmediği değil, elde edilemediği, elde edilmemek başka, edilememek başka. Elde edilememek için bir çaba göstermek çalışmak bir şeyler yapmak gerekiyor. Ama daha sonra müvekkilimizin yaptığı bütün yazışmalara rağmen istihbarat şube müdürlüğü herhangi bir bilgi ve belge olmadığını beyan edince müvekkilimiz DGM Cumhuriyet Başsavcılığına bir bilgilendirme yapıyor, ve bu bilgilendirmeden sonra ikinci bir zaman geçtikten sonra 14/11/2002 tarihinde olayı özetleyerek hem istihbarat şube ile yaptığı bütün yazışmaları, hem de daha önceki dokümanları ilgi yaparak ilgi A sayıda, ilgi B sayıda, İlgi C’de belirtilen diyerek çok ayrıntılı bir biçimde yazarak, İstanbul DGM Başsavcılığına yazıyı veriyor. Ve o yazının altında da söz konusu ön çalışmaya son verilmesi uygundur diye onay yazısı alınıyor. Şimdi bütün bunlardan sonra sayın savcılık istihbarat şubesine yazı yazıp bu yazıları da ilgi tutarak siz şu yazınızda herhangi bir bilgi yada belgeye rastlanılmadı elde edilemedi demiştiniz, bu elde edilememe nedenleri nedir. Hangi çalışmaları yaptınız da elde edemediniz diye sorması gerekirken, bu sorular istihbarattan sorumlu olmayan müvekkilimize sorulmaya çalışılıyor. Evet, bir de bu evrakların gitmediği söyleniyordu. Bir gönderilme belgesi daha size sunuyorum. Cumhuriyet Başsavcılığı Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne 10 Temmuz 2007 tarihli bir yazı ile diyor ki, şimdiye kadar bu örgütlenme ile ilgili olarak geçmişte yapılan herhangi bir çalışma olup olmadığı, işte ne varsa hepsini bize gönderin çok acele diye rica ediyor. Mutlu Ekizoğlu Organize Suçlar Şube Müdürü 23.07.2007 tarihinde şöyle diyor; ilgi sayılı yazınızda 12/06/2007 günü Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarının yanında devletin yeniden yapılandırılması için önerilen çok gizli ibareli lobi başlıklı yazıların bulunduğu bu yazı içeriklerinde Ergenekon isimli gizli bir örgütlenmeden bahsedildiği, ve bu örgütlenme ile alakalı geçmiş tarihlerde herhangi bir çalışmanın yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa buna ilişkin belgelerin bir suretinin gönderilmesinin istenmiştir. Konu ile ilgili şube müdürlüğümüz arşivi tetkik edildiğinde 15/03/2001 tarih ve filan 202 sayılı yazılarımız ile projeli çalışma başlatıldığı, 14/11/2002 tarihli yazılarımız ile söz konusu çalışmaya son verilmesi yazılarının ve eklerinin bulunduğu görülmüştür diyor. Söz konusu çalışma dosyasını bir sureti yazımız ekinde gönderilmiştir diyor. Bu da ikinci gönderme. Peki müvekkilimiz hangi bilgi ve belgeyi saklamış şimdiye kadar? Hangi bilgi ve belgeyi yanında götürmüş? Bu titiz çalışma yapılmış olsaydı böyle bir şeye gerek kalmayacaktı. Biraz önce sözünü ettiğim ve müvekkilimizin

61

Page 62: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:62

kapama yazısından önce DGM Cumhuriyet Başsavcılığına bilgilendirme yazısı dediğim 29/08/2002 tarihli bir yazı daha var. bu yazıda hangi aşamada olduğunu, ön çalışmanın bir ara bilgilendirme yapıyor. Sayın başkan, arkadaşlarımıza daha fazla zaman kalması açısından konunun da yeteri kadar anlaşılmış bulunduğuna inandığım için gerek müvekkilimizin sayın mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar, gerekse sayın meslektaşımın ve benim tarafımdan yapılan açıklamalar müvekkilimizin 17 aya kadar varan bir süre haksız olarak tutuklandığını gözaltına alındığını ve nezarethanede tutulduğunu kanıtlamaya yetmiştir. Talepler bölümünde ayrıca tutukluluğunun sonlandırılması ile ilgili talepte bulunacağız. Sayın yüce heyete saygılar sunuyoruz. Sayın savcı meslektaşlarımıza da başarılar diliyoruz. “

Sanık Adil Serdar Saçan müdafii Av. Serkan Saçan söz istedi, verildi.” Efendim ben de çok uzatmadan bir iki hususa değinmek istiyorum. Şimdi tarafımdan 03/11/2008 tarihinde şöyle gösterirsem belki görebilirsiniz. Sayın savcılığa daha iddianame hazırlanmadan yani Aralık 2008 pardon 3 Kasım 2008 tarihli, bir dilekçe sundum. Bu dilekçe 19 sayfaydı ve 290 sayfaydı toplam eklerle beraber. Ve 48-b şeklinde tabi A ları B leri olduğu için 60’a yakın ek sundum. Doksan sayfa, bu ekler içinde tam bir sene önce. Bir sene, on üç ay önce bu gün konuştuğumuz, geçen celse konuştuğumuz, anlatılan belgelerin hepsi var. ve ben bu belgeleri 1. Ağır Ceza Mahkemesi, diğer mahkemeleri gezerek günlerce sağdan soldan ilk iddianameden bunları hazırladım. Ve sundum. Bu iddianamenin yayınlanmasından beş ay önce. Arasından arkasından 04/12’de tekrar ona benzer bir dilekçe verdim o burda yok ama biraz daha genişletilmişti ve aynı ekleri koydum. Arkasından 12/02/2009 tarihli havale tarihli bir dilekçe sundum, 14 Ağır Ceza Mahkemesine, ki bu tutuklamaya itiraz sebebiydi. Burada da kaybolan o iki tane dört tane dosyanın, dört dosyanın iki tanesinin birinci iddianamede olduğuna dair belgeler ek olarak sudum ama öbür belgeleri de tekrar sundum. Fakat bundan bir ay sonra iddianame hazırlandı ve açıklandı. Ancak iddianameye bu kadar ekleri sunduğum ve bunları açık açık belirttiğim halde müvekkilim tekrar bu suçlarla suçlanıyor. Soruşturmayı kapatmak, evrakları gizlemek yani ben şunu sormak istiyorum sayın savcıları şikayet etmek niyetinde söylemiyorum ama bir serzenişte bulunuyorum. Müvekkilim 10 ay, takriben on ay bu yüzden yattı cezaevinde. Fazladan yattı yani iddianameyi hazırlıyorsunuz, eklerine bunları koyuyorsunuz, fakat bunlardan müvekkilimi sorumlu tutuyorsunuz.. bunu sayın heyetinizin dikkatine sunuyorum. İkinci ufak meselemde şu, gerek çapraz sorgu gerek müvekkilin savunmasında devamlı ulusal kanala niye çıktın, orda niye konuştun gibi şeyler soruldu. Efenim müvekkilim Star’a da çıktı, Show ‘a da çıktı, yani şimdi star televizyonu ile Show televizyonuna çıktığı zaman onun sahipleri ile bir ilgisi mi olması gerekiyor? Yani bu düz mantıkla bile açıklanabilecek bir iş. Kendi sorunlarını veya vakıf olduğu konuları bilgi vermek için çıktığı programlardır. Bunun bir örgütle ilgisi olan bir şey değildir. Yani ilerde Show’un sahibi ve Star’ın sahibi bir şeye bir örgüte girerse müvekkil de mi sorumlu olacak? Dolayısıyla bunun da dikkate alınmasını istiyorum. Talepler bölümünde tahliye ile ilgili bilgi vereceğim ama şunu kısa söyleyim, müvekkilim ile sayın meslektaşlarım olayı çok güzel açıkladılar. Ben çok daha fazla uzatmak istemiyorum. Ama şunu söylüyorum, duruşmalar başlamıştı 20 Temmuz’da 2009. ben ilk duruşmada tahliye istedim. O zamana kadar hep yazı ile tahliye istemiştim. Daha sonra hiç tahliye istemedim. Fakat artık tahliyenin vakti geldiğini düşünüyorum. Onu da talep kısmında sunacağım saygılar sunarım.”

Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı söz istedi, verildi.” Sayın başkanım benim Adil Serdar Saçan’ın sorgusu ile ilgili bir hususta ekleme yapmak istiyorum müsaade buyurursanız eğer.”

Mahkeme Başkanı:” Buyrun, daha önce sorduk yani.bu günkü şeyle.”Sanık Mehmet Haberal müdafii Av. Dilek Helvacı:” Adil Serdar Saçan’ın çapraz sorgusu

sırasında dün sayın hakim Özese kendisine şöyle bi soru yöneltti, Adil Serdar Saçan ile ilgili yapılan aramalar sırasında bulunduğu ileri sürülen Bülent Ecevit ile ilgili belgenin müvekkilimiz Mehmet Haberal’a emniyetteki sorgusu sırasında gösterildiğini, ve müvekkilimizin bu belgeyi

62

Page 63: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:63

inceledikten sonra Ecevit ile ilgili bu iddiaların o tarihte kamuoyu oluşturmak amacı ile ileri sürüldüğünü ve gerçek dışı olduğunu beyan ettiğini söylemiştir. Ancak müvekkilimiz ne emniyette ne savcılıkta nede naip hakim huzurundaki sorgusunda kendisine böyle bir belge gösterilmediği gibi bu konuda da herhangi bir soru yöneltilmemiştir. Müvekkilimize emniyet sorgusunda Bülent Ecevit ile ilgili yöneltilen tek soru sağlığı ile ilgili ileri sürülen iddialardır. Müvekkilimiz de bunları yalanlamıştır ve o iddiaların da bir belgeye değil, açık kaynaktan elde edilen bilgilere dayalı olarak bu sorunun yöneltildiği belirtilmiştir. Bu konudaki hatalı değerlendirmeye netlik kazandırmak istiyorum efendim. İddianamede de bu konuda hiçbir iddia söz konusu değildir., teşekkür ederim.”

Sanık Adil Serdar Saçan’dan soruldu.Mahkeme Başkanı:” Müdafilerinizin beyanlarına katılıyor musunuz?”Sanık Adil Serdar Saçan:” Katılıyorum efendim, ekleyeceğim bir şey yok.”Mahkeme Başkanı:” Ekleyeceğiniz şeyleri ve taleplerinizi hepsini bir arada verin.”Sanık Ahmet Tuncay Özkan :” Taleplerimi sonra söyleyeceğim efenim.”Mahkeme Başkanı:” Hepsini verin, hepsini verin bitiriyoruz. Dinliyorum sizi.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Peki o zaman efendim yarım saat kadar benim dinleyeceksiniz, öncelikle 5 dakikayı bu örgütün temel dokümanları 1691 sayılı CD’ye, DVD’ye dönüşen CD’ye ayırmak istiyorum ve bir suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Bakın burada bir CD örgütü, tahliyeleri engellemek, suç üretmek için sürekli üretim halinde, olmayan şeyleri var ediyorlar ve birbirleriyle karıştırarak bir unsur, bir suç yaratmaya çalışıyorlar. Bununla ilgili mahkemeniz huzurunda pek çok şey dile getiriliyor ama nedense bu konuda.”

Mahkeme Başkanı: “İsminizi söylediniz dimi zabıta geçti?” Sanık Ahmet Tuncay Özkan: “Tabi söyledim efendim, söyledim efendim bir daha

söyleyeyim, Ahmet Tuncay Özkan. Sayın Başkanım bu arada herkesi de selamlarım akşamın bu saatinde. Bu klasör CD’ler geldiğinde Sayın Özese’den sorgumuz geçmiş, Sayın Haşıloğlu’na dönmüştük. Kendisinin uyarısı üzerine bilgi sahibi olduk. Önce ki gün dokümanlar bize ulaştı. İlk baktığımız anda gördüğümüz şeylerden bir tanesi Adil Beyin sorgusu olduğu için hemen onunla ilgili bölümden başlamak istiyorum. Örneğin bu CD’nin DVD’ye dönüşmüş şeklinde örgütün temel dokümanları diye bir şey var. Bu örgütün temel dokümanları denen belgeyi, biz iddianame yayınlandı, falan hepsi ortaya çıktı, iddianameden okuduk, bana sordular, ben iddianamede ama görmedim ben bunları. Ben bunları ancak ekler bana cezaevine konuldum falan hepsini tek tek açıp okumaya başladım. Bunlarla ilgili olarak çalışma yaptım, hatta size verdiğim kitaplarda bunu göreceksiniz. Ancak çok ilginç bir şey var; şimdi böyle altı üstü çiziliyor, kırmızılara boyanıyor, her şey yapılıyor, getiriliyor, örgüt tarafından bu çalışma gerçekleştirildi diyor. Ben şimdi sormak istiyorum efendim. Bu çalışma sırasında öyle ilginç karma işlemler yapılıyor ki; örneğin bir dizi pusulası var, yalnız 28 kalemdir diye size bunu vereceğim. Burada 289. sayfada bir dizi pusulası oluşturulmuş. Şimdi bunu Tuncay Özkan’la ne diyor iddianame bu Adil Serdar Saçan’dan Tuncay Özkan’a gitmiştir ve Tuncay Özkan’da bu CD olarak bulunmuştur. DVD oluyor, DVD’nin CD dökümüne yani içerik dökümüne dizi pusulasına baktığınızda hepsi 1999 üretimi şeyler olduğu gözleniyor, 1999, 98, 2000 Ümit Oğuztan falan filan. Sonra 14. sırasına geliyorsunuz bütün bu çalışmaların içinde benim internette yayınlanan bir yazım Tuncay Özkan ne yaptı? Kanaltürk’ü niye sattı diye bir yazı? Yazı ne zaman yayınlanmış? 2008’in Nisan ayının sonu Mart, hatta Mayıs ayının başında yayınlanmış ama 1999 yılı üretimlerinin içine konmuş. Hemen altında yine Tuncay Özkan isimli bir dosya oda internetten indirilmiş, oda oraya yerleştirilmiş. 26. sırasında dizi pusulasında internette Biz Kaç kişiyiz il bazında her şey internette açıklandığı yayınlandığı için biz kaç kişiyiz örgütlenmesinde yer alıyor. Bütün il sorumluları konulmuş, internette bulunan il sorumluları konulmuş. Peki biz kaç kişiyiz hareketi ne zaman oluşmuş? 2007’nin 12 Eylül’ünde oluşmuş. Peki 1999 yılında ki dosyaların içinde ne arıyor? Nasıl bulunuyor ve bu neden bir telaş içerisinde aylarca talep edilmesine rağmen

63

Page 64: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:64

gönderilmiyor da aylarca talep edilmesine rağmen gönderilmiyor da tam bizimle ilgili karara çıkılacak, biz savunmamızı bitireceğimiz gün buraya geliyor ve burada sanki bu dosyanın içerisinde inanılmaz şeyler varmışçasına bir organizasyon yaratılıyor. Bunu yapanlar hakkında mahkemeniz mutlaka harekete geçmeli, Naip hakimlik bu CD’leri oluşturanları bulmalı artık efendim. Bunun önü alınamaz yoksa. Bakın size burada söylemek istiyorum, 1999 belgelerinin içinde 6 Nisan 2008 bilgilendirme toplantısı diye internette yapılan bir toplantı metni konulmuş. Şimdi peki biz bununla nasıl baş edeceğiz? Ayrıca ben size bir şey vereceğim, yine buradan göndereceğim ve okumak istiyorum size örneğin benden şimdi Sayın Naip hakim okuyor, benim ajandalarım içinden söyle bir yazı çıksa; bu satırları aldığım rapor 24 sayfa Ergenekon analiz, yeniden yapılanma, yönetim, geliştirme projesi başlığını taşıyor. Üzerine İstanbul 29 Ekim 1999 tarihi düşülmüş, raporu yazanın adı sonunda yer alıyor. Raporun müellifi çalışmasıyla hedeflediğini, bu çalışmanın amacı parantez içinde 3 nokta açmış ve kapatmış. Ergenekon ve organizasyonuna katkıda bulunabilmektir burada Türk Silahlı Kuvvetleri yazdığı için orayı geçmiş, cümlesiyle açıklamakta yeniden organize edilmesini istediği Ergenekon örgütünün yapılmasını arzuladığı bir görevi yurtdışından kaynak aktarımı başlığı altında söyle özetlemiş raporun yazarı; Türkiye’den pek çok kişi yurtdışına kaynak aktarmaktadır ve bunun önüne geçebilmek mümkün değildir. Ancak çeşitli ülkelerde bankalara sızdırılacak bilgisayar hırsızları tespit edilen bu kaynaklar ile Türkiye’den kaynak aktarımı yapan kuruluşların kilit aktarımları mevcut güçlü bir şirket üzerinden yeniden Türkiye’ye aktarabilir. Neymiş? Yurtdışına kaçmış kaynaklarla ilgili çalışmalar yapılmalı, ve bu yolda bilgisayar korsanlarından müellif hırsızları demeyi tercih ediyorum yararlanmalıymış. Cüneyt Ülsever’in şimdi bir hayal kurun diye anlattığı iş yani Faruk Mercan’ın katıldığı güvenlik toplantısında konuşulanları aktarırken yani Faruk Mercan’ın katıldığı güvenlik toplantısında konuşulanları aktarırken yapıldı dediği amaçla rapor yazarı hayalin ve yapıldığı bildirilenin ötesine de geçip bir ileri görev daha öngörüyor, okuyalım; çeşitli ülkelerde ki bankalara sızdırılacak bilgisayar hırsızlarından yararlanılarak likit kaynak aktarımı yoluna gidilmelidir. Bu türden kaynak aktarımları 48 saatte tamamlanmalıdır. MASAK, FBİ, ortak çalışması sonucu elde edilen bilgilerle yurt dışına kaçtığı tespit edilen paraların banka hesaplarına giren bilgisayar hırsızlarınca Türkiye’de ki güçlü bir şirket üzerinden geri getirilmesi operasyonu da tamamlandı mı acaba? Ne dersiniz? Naip Hakim hemen Sedat Sami Beye koşardı, oda size koşardı, Savcılara giderdi, ben asılırdım. Tarihi okuyorum 30.04.2001 Yeni şafak, Fehmi Koru. Güvenlik toplantısı yapılmış, güvenlik toplantısına Faruk Mercan katılmış, Faruk Mercan bu toplantıda bu çalışmalarla ilgili bilgi sahibi olmuş, Ergenekon lobi belgesinin yurt dışına çıkan paraların geri getirilmesi için organize edilen bir güç olduğu şeklinde bir yazı, buyurun efendim bunu size sunuyorum. TBMM kütüphanesinden elde edilmiş bir yazıdır. Şimdi ben soruyorum; Bunları buraya ekleyenler kimdir? Bunları buraya ekleyenler, bu CD’lere bunları koyanlar, bunları tutup tutup ta tam sizin karar vereceğiniz gün buralara getirip sizi etkilemeye çalışanlar nasıl bir emniyet örgütüdür? Yada kimlerdir? Bunlar nasıl gerçekleştirilmektedir? Ve bunlarla ilgili Başkanlığınız ne yapacaktır efendim? Mahkememiz ne yapacaktır? Bununla ilgili olarak suç duyurusunda bulunuyorum ve bu konuda bu CD oluşturanların saptanması konusunda özel bir çalışma yapılmasını rica ediyorum. Neden bunu istiyorum? Bunları da size sunacağım, neden bunu istiyorum? Şimdi bir başka şey, Sayın Özese’de sordu, Sayın Haşıloğlu’da sordu bana. Memleket sevdalıları derneği, Memleket sevdalıları derneği, 2007 yılının sonlarında kurulmuş bir dernek. Derneğin kuruluşuna ilişkin ek klasörlerde benim sunduğum savunma içinde hepsinde bilgiler mevcut, çok ilginç bir şey, gene bu CD üretim merkezi çalışmaya başlamış, Gaziantep’e gitmişim ben, Cumhuriyet, Memleket sevdalıları derneğinin düzenlediği bir toplantıda konuşmuşum, şunları söylemişim bu polisin hazırladığı rapora göre, inceleme raporuna göre; Tuncay Özkan’ın türban üzerinden ülkeyi bölmeye çalıştıklarını vurguladığı, Tuncay Özkan’ın türban üzerinden ülkeyi bölmeye çalıştıklarını vurguladığı, rapordan okuyorum size bunu size göndereceğim efendim. Bu konuşması

64

Page 65: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:65

esnasında Tuncay Özkan’ın şimdi ben buradan hitap ediyorum, o Ergenekon gazetecisi, polisi, savcısı hepsine Mustafa Kemal’i savunmak suçsa ben anadan doğma suçluyum, anadan doğma şeklinde beyanlarda bulunduğu, konukların alkışladığı diye devam ediyor. Ergenekon davası ne zaman başlamıştı efendim? 2007 yılında dimi efendim, yani siz mahkeme olarak Sayın savcıların soruşturması 2007 yılının ne zamanıdır efendim özür dilerim hatırlayamadım şimdi, 2007 Haziran herhalde, Haziran ayı, 17 Haziran. Dosyanın oluşturulma tarihi 2004’tür efendim, inceleme raporunda bunun yazılı olduğu benim bu konuşmayı yaptığım tarih denilen tarih 2004’tür. Dikkatinize arz ederim. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir suç örgütüyle biz burada nasıl baş ederiz? Buyurun size takdim ediyorum efendim. 2004 yılında bizim bilgisayarımız yok, biz bilgisayarlarımızı Kanaltürk televizyonu 2005 yılında yayına girdi. Bu görüntü kasetlerinin oluşturulduğunu ve saklandığını iddia ettikleri CD oluşum tarihi olarak inceleme raporu 2004 gösteriliyor. 2004 yılında bizde bilgisayar yoktu daha. Biz 2004 yılının sonunda 1.nde gösteriliyor oluşum tarihi olarak, biz 2004 yılının sonunda Ülker firmasından bilgisayarlarımızı aldık. Ek klasörlerde buda yer alıyor. Şimdi bir başka şey daha sunmak istiyorum efendim size yine aynı şekilde ben Fethullah Gülen cemaatine bağlı polislerin daha önceden hazırlamış olduğu dosyaları Ergenekon için dayanak yaptığını söylüyorum burada ki şeye göre iddiaya göre. Dosyanın oluşturulma tarihi 01.01.2004. Bu polisin size gönderdiği resmi inceleme raporları efendim. Bizim bununla baş edebilmemiz mümkün müdür Sayın Başkanım? Biz bunu nasıl yeneceğiz? Yani ben burada içtenliğimle her şeye yanıt vereceğim, sonra polisten bir inceleme dosyası gelecek, orada 2004 yılında oluşturulmuş görüntülerle 2007 yılında ki davayı eleştiriyor olacağım, sizi gene takdirinize sunuyorum Sayın Başkanım. Dediğim gibi 1999 yılında Tuncay Güney’in Ümit Oğuztan’ın belgelerinin içinden 2007 ve 2008 yılında yaptığım konuşmalar çıkacak, buyurun bunları da sunuyorum size efendim, bunlar 281, 282, 283 diye gelen 17 tane klasörden oluşan nitelikler şimdi Sayın Başkanım örgütün temel dokümanları hem iddianamenin eklerlinde var, hem Fehmi Koru yazmış ama Fehmi Koru’ya bir tek soru sorulmamış, şimdi her şey hallolmuş biz savunmalarımızı veriyoruz. Örgütün ana dokümanları senden çıktı hadi bakalım gel e peki ben bunu nasıl tekrar oluşturup yeni baştan bu konuda bir şey yapacağım? Ayrıntılı bir şey söylemek istiyorum bakın burada elimde bu CD’lerden yine bir dizi pusulası var. Çok ilginç, hayatımda hiç görmediğim Adnan Hoca dosyasının tamamı burada. Adnan hoca dosyasının tamamı bunun içinde. Ben Adnan hoca dosyasını hiç görmedim. Sonra bu çok ilginç bir şey yaklaşık 10 bir tane CD, 120 gazetecinin çalıştığı yer, ne buldularsa üzerine Tuncay Özkan diye yazmışlar. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir soruşturma olabilir mi efendim? Bakın bu bir CD Sayın Başkanım, bu da bir DVD. Bu, şu elimde yani bu elimde gördüğünüz DVD, buda CD, bu DVD, bu CD gibi on tanesini içine alabiliyor. Peki benim bu insafsızlıkla, izansızlıkla mücadelem nasıl olacak Sayın Başkanım, beni bıraksanız ben bunların hepsinin tozunu attırırım. Ben bunların hakkından gelirim, ama ben burada kafeste ki kuş gibiyim. Kendimi bir o duvara, bir bu duvara çarpıyorum. Özgürlüğümü savunamayacaksam,kendi hakkım olan özgürlüğümle ilgili mücadele veremeyeceksem, yaşam hakkımı savunamayacaksam ben neyi savunacağım Allah aşkına. İnsan savunamadığı şeyin sahibi olabilir mi? Yaşam hakkım bakın beni 311, 312, 314’den suçluyorsunuz. 2 tane müebbet hapis, bir tane de 37 yıla yaklaşan hapis cezası istiyorsunuz, eskiden olsa idam cezasıydı bunun karşılığı. yaşam hakkımı savunmak zorundayım Sayın Başkanım ve kendimi sizin elinize emanet etmiş durumdayım. Ben bununla nasıl baş edebilirim Sayın Başkanım böyle bir şey olabilir mi? 2004 yılında oluşturulmuş bir dosyanın içinde yer alan 2008 konuşması nedeniyle Ergenekoncu olacağım, işte türban nedeniyle ortalığı karıştırmaya kendi kendime hani bu bizim Çağlayan mitinginde polisin tutuğu tutanak gibi. Bağırdılar, ne şeriat, ne darbe, tam darbe isteriz tam darbe. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkanım? Bakın size çok ilginç bir şey göstereceğim yine bu dosyadan, yine takdirinize sunuyorum. Ben böyle bir şey görmedim, böyle bir şeyin olması inanılmaz geliyor bana, bakın efendim şahısların çetelesini tutuğumuzu söylüyor. Kitabın

65

Page 66: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:66

adı çetele, kitabın yazarı Doğan Katırcıoğlu ve Soner, 1999 yılanda çıkarttıkları kitap. Doğan Yurdakul çok özür dilerim, Katırcıoğlu Allah rahmet eylesin, Allah rahmet eylesin. Doğan Yurdakul Allah rahmet eylesin Doğan Yurdakul, Allah uzun ömür versin, Doğan Yurdakul’un yazdığı Susurluk’la bağlantılıların isimlerini 580 tane adamın yer aldığı çetele kitabı. Buraya aktarılmış kitap, kitap benim kütüphanemde, ama buraya aktarılmış ve kişisel verileri topladığım yazıyor, altında 1785 tane adamın mafya üyesinin isim listesi. Hasan Özdemir’in 1900 yılında mı? 2000 yılanda mı Adil Bey belki hatırlar yardımcı olur, hazırladığı mafya gruplarıyla bağlantılı isimler diye liste bunlarla görüşen polisler hakkında soruşturma dosyası. Kişisel verileri kaydetmekten benim hakkımda burada şey isteniyor, birisi piyasa da satılan çetele kitabı, Doğan Yurdakul’la Soner’in yazdığı çetele kitabı, bir tanesi de Emniyet Müdürlüğünün gazetecilere dağıttığı mafya gruplarıyla organize gruplarla ilişkili bulunan insanlar listesi, bunu da takdirinize sunuyorum ve burada inanılmaz bir şey gerginlik, ben bununla nasıl mücadele edebilirim Sayın Baykan? Buyurun, çetele kitabı, Doğan Katırcıoğlu diye yazdım altına beni bağışlayın, Doğan Yurdakul’dur yazarı, müellifi. Şimdi bakıyorum inanılmaz şeyler yani hangi birini anlatayım ben bu dosyanın içerisinde ki hangi bir şeyle Doktor Mesut Özcan beni, ben Doktor Mesut Özcan’ın düğününe davet edildim gittim ama düğün görüntülerini almadım, düğün görüntüleri burada. Kocaman bir fotoğraf, kocaman bir fotoğraf, kocaman bir fotoğraf, açıyorsunuz bir kocaman fotoğraf çıkıyor, bir hanımefendiyle ben, Hanımefendinin kimliğini saklayamamışlar, baldızım. Yani ben şimdi bunu nasıl açıklayabilirim ki? Ben bunun hakkında nasıl savunma yapabilirim ki? Sorduğunuz zaman Ergenekon’un bütün dokümanları aa 10 küsur klasör burada. Şimdi ben burada sizinle beraber bir samimiyeti ve kendi yaşam öykümle ilgili her şeyi paylaştım. Peki, ben nasıl savunacağım kendimi yani bu, bu düzmece bu entrika, bu kumpas içinde ben kendimi nasıl savunabilirim? 17 klasör daha geldi. Böyle oluşturulmuş 17 klasör. Ben bununla nasıl mücadele edeceğim? Benim hayatımın her saniyesi oralarda yazılı. Her bir saniyesi, isim, isim tek tek ama ben bununla nasıl mücadele edebilirim? Efendim ben sizden bu konuya el atmanızı rica ediyorum. Bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulunup savcılığın ya da başka bir makamın soruşturmaya geçmesini artık bunun önlenmesini rica ediyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Flash bellek eşimin dergi çalışmaları ile ilgili içine koyduğum bilgiler var. Bilgilerin geri kalan kısmını tamamen Ergenekon belgesiyle dolmuş. Ya olur mu ya? E Fehmi Koru yazmış ya 2001 yılında, güvenlik toplantısına katılmış ya Faruk Mercan, ona hiç kimse bir şey sormuyor ya. 2008 yılında,2009 yılında, 2010 yılında bunlar nereden çıkıyor da tekrar biz bunlarla ilgili olarak suçlanıyoruz? Ne olur beni yaptıklarımla suçlayın efendim yapmadıklarımla suçlamayın. Ben yapmadıklarımla suçlanamam. Ama yaptığım şeylerle suçlayın, zaten ben söylüyorum, yaptıklarıma yaptım diyorum, yapmadım demedim ki hiçbir zaman. Ama ben bu entrikanın altından nasıl kalkayım? Şimdi Adil Serdar Saçan bunu getirdi sana verdi, iddianame öyle iddia ediyor. E peki bunu koymuş ben nasıl kalkacağım altından? Bunun bir ölçüsü yok. Şimdi efendim ben bu konuyla ilgili olarak sizin bir harekete geçmenizi ve bunun artık engellenmesi konusunda ne yapılması gerekiyorsa bu çalışmanın yapılmasını talep ediyorum. Bu CD üretim merkezinin bulunması gerekiyor. DVD, CD, Flash bellek burada hepsi gösterildi işte DVD’ye de şeye de CD’ye de yazabiliyorsunuz, DVD’ye de yazabiliyorsunuz. Bilgisayara da girebiliyorsunuz. Biz bunları zaten gördük yani uzmanlarına danıştığımız zaman anlattılar, şimdi kendimle ilgili bir şey ben işte kendisini ifade edebilen insanlardan bir tanesiyim. Ben ifade edemezsem, kendimle ilgili olarak avukatlarım devreye giriyor, onlar eksiklerimi tamamlıyorlar. biz şurada sorduk efendim şimdi başkanlığınıza gelmiş yazılar. Ben sormuşum aylar öncesinden, Sarıkız, Ayışığı, Eldiven, Yakamoz darbe senaryolarına ilişkin belge ve belge bulunmamaktadır diye Genelkurmay Başkanlığı resmi yazı göndermiş, dün teveccüh ettiniz bizde aldık, 2. askeri darbeye teşebbüs amacıyla bir örgütlenme olup olmadığı ve soruşturma yapılıp yapılmadığı her hangi bir belge mevcut değildir diye yazı gelmiş, bunlar devam ediyor. Ben neyle suçlanıyorum diye sordum. Savunmandan sayıyoruz dediniz, bende savunmamı

66

Page 67: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:67

verdim şimdi buradayım. Ben neyle suçlanıyorum? Savcı bey dedi ki Mehmet Ali bey 16 Aralık 2003 belgesiyle suçlanıyorsunuz dedi.311 ve 312 açısından doğru mudur Savcı bey? Öyle söylediniz tutanaklardan öyle okuduk. Şimdi ben soruyorum, olmayan bir şeyle ilgili olarak beni niye suçluyorsunuz efendim? Hani maddi gerçeği arayacaktık. Hani amacımız gerçeği bulmaktı. Benim siyasi görüşlerime katılmayabilirsiniz. Benim insanı eylemlerime katılmayabilirsiniz, beni sevmeyebilirsiniz ama burası mahkeme hukuku ne yapacağız? Hukuk yoksa ben ne yapayım ki? Ben burada niye duruyorum ki? Hukuk yoksa ben burada niye varım? Hukuk varsa soruyorum 16 Aralık 2003 belgesinin belge olup olmadığı konusunda kesin kanaat nasıl oluşmuştur? Kimden vardır bu kesin kanaat? Ben neden burada tutuluyorum 16 aydır? Ben niçin varım ve sizin kanaatinizi değiştirmek için, sizi etkilemek amacıyla bu toz bulutu neden kaldırılıyor? Ben bunun yanıtını istiyorum. Ben hukuk arıyorum. Burda hukuk için yaşam hakkımı savunuyorum. Ben yaşam hakkımı savunamazsam insan olabilir miyim? Sayın Özese, Sayın Haşıloğlu. Hukuk aramazsam insan olabilir miyim ben? İnsan düşündüğünü ifade edecek, özgürlüğünü savunacak, kişiliğini, karakterini, sorumluluklarını, bilincini savunacak. Ben bunları savunmayacak mıyım? Ben bunları size anlatmadım mı? Ama bir toz bulutu kalktı o tuz bulutunun altında kaldım. Şimdi ben sizden rica ediyorum. Bu toz bulutunu lütfen ortadan temelli kaldırın diğer insanlar açısından da sadece kendim açımdan değil. 16 aralık 2003. Neyse söyleyin, bilen kimse söyleyin, artık ne yapmam gerekiyorsa söyleyin onu yapayım. Beni neyle suçluyorlarmış; 16 Aralık 2003 belgesiyle suçluyorlarmış. Nerede bu 16 Aralık 2003 belgesi? Nedir? Bir avuç deli saçması. Ben geri zekalı mıyım o konuşmaları yapacağım? Nasıl oluşturulduğunu anlatıyorum, nasıl meydana getirildiğini anlatıyorum. Hepsini anlatıyorum tek tek. Röportajları size sundum. Ama burada hiç görmediğim önüme gelmeyen klasörler, dosyalar, ajandalar bir anda her şey değiştiriliyor. Böyle bir şey yok benim bunu kabul etmem mümkün değil. Ben sizin karşınızda yaşam hakkımı savunuyorum. Özgürlük artık benim için yaşam hakkıdır. Size bir Mussolini örneği vermiştim hani demiş ki ekmek için bağıranı çok duydum, özgürlük için bağıranı hiç duymadım. O faşist olduğu için duymuyor. Ama siz değilsiniz duyun beni. Yani Faşist olanda varsa sağarsa da sağar, napayım yani. Ben özgürlük hakkımı, nefesimin sonuna kadar savunacağım, suçsuzluk hakkımı nefesimin sonuna kadar savunacağım. Bunun için yaşayacağım. Ama böyle olmaz. Bizim köyün bir çoban hikâyesi var, hepimizin kulağına anlatırlar aman bunu iyi belle diye bizim köye bir çoban gelmiş, sürüyü almış dağa çıkartmış, sürünün yarısı bir ay sonra bir gürültü ne oldu diye koşmuşlar? demiş valla kurtlar geldi sürünün yarısı ürktü Fırat’a düştü. Demişler aman Allah sana bir şey vermesin, hadi olur aralarında sözleşme var amcalarım anlatır amcam köy muhtarıydı. Sözleşmemiz çok iyi diyor ve 2, 3 ne oldu işte geldiler saldırdılar koyunların bir yarısı daha gitti falan filan. ne oldu demişler. Demişler ki ya çoban kardeş bak senle anlaşalım biz sana alacağın paranın iki katını verilim, 3, 5 tanede işte istediğin hayvandan al. Bizi bırak git, yok beyim demiş. Vallah billâh sözleşme çatlasa da, patlasa da 1 koyun kalana kadar ben burada kalacağım demiş. Şimdi 1 ben kalana kadar kararlıysak eğer o zaman bir şey demem ama hukuk varsa ben soruyorum; 16 Aralık 2003 nedir? Bu zırva nedeniyle ben niye buradayım? Ben neden sokağa çıkamıyorum, ben niye insanlarla kucaklaşamıyorum, ben niye partimin başında meydan meydan il il gezemiyorum ve niye insanlara anlatamıyorum düşüncelerimi. Beni niye bu kafese kapattınız? 16 Aralık 2003 belgesi varsa niye varlığını ispatlayamıyorlar? Neden ikide bir zorlayıp duruyorlar? Niye işkence yapıyorlar insanlara? Söyle kabul et, söyle kabul et, söyle kabul et. Ben biliyorum, ben inanıyorum. Siz hukukçu değil misiniz? Biz maddi gerçeği aramıyor muyuz? Aradığımız şeyin adı gerçek değil mi? Ne yapmam gerekiyor? Zaman makinesi mi oluşturayım 16 Aralık 2003.”

Mahkeme Başkanı: “Duyuyoruz sizi çok yakın, karşılıklı konuşuyoruz, duyuyoruz, sakin olun, dinliyoruz sizi.”

67

Page 68: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:68

Sanık Ahmet Tuncay Özkan:“ Tamam, 16 Aralık 2003 belgesini saman makinesinde sizi götürüp o tarihi mi göstereceğim? 16 arılık 2003’ü gerçekten kafamda oluşturmaya çalışıyorum. O tarihler kız kardeşimin ameliyat olduğu günler, ya Ankara’dayım, ya o İstanbul’da ya ben İzmir’de bir toplantı vardı onunla hepsine birden bakıyorum. Kız kardeşimin ameliyatını yapan göğüs seansının ameliyatını yapan doktorun günlerine kadar bakmaya başladım. Hangi gün? Nasıl? Acaba olmuş muydu? Şu aya mı girmişti? Kemoterapi mi alıyordu diye onları bile soruşturmaya başladım. Bunları ben mi, yani Tuncay sen suçsuzluğunu ispatla. Niye? Bir deli zırvasına. Bir deli zırvasına, ne yapmam gerekiyor efendim bana söyleyin, ne yapmam gerekiyor? 16 Aralık 2003’le ilgili ben ne yapabilirim size? Nasıl aydınlatabilirim sizi? İşte beyefendi burada, öteki beyefendi hastanede, ifadeleri burada, olaylar burada taze domates yer misin? Kurusunu daha çok severim. En çok taze fasulye mi seversin? Zeytinyağlısını mı soruyorsun? Etkisini mi soruyorsun? Anan pişirirse mi? Karın pişirirse mi? Hasan Usta mı pişirirse? 20 yıldır aynı takım elbiseyi giydin mi? Ya delirdim mi arkadaş ben ayda 6 tane takım elbise geliyor bana, ben o 6 takım elbiseyi dağıtıyorum ya. Ne diyorsun? Yamalıda giydim evet giydim. Yamalı giydin mi? Giydim. Şamil Tayyar yazıyor ya oradan almış koymuşlar, yamalı giydim ama üniversite yıllarında giydim. Kot pantolonum yamalıydı evet yamalıydı. Yürüdün mü? Evet 12 saatte yürüdüm. Okula öyle de gittim. Burada hayatımızın hepsini döktük. Ondan sonra üstüne bu toz bulutunu çökertmenin, bunları yaratmanın illa tek kişi kalana kadar içerde kalacak diye tutturmanın anlım var mı? Bir mahkeme bununla teslim alınmaya kalkılabilir mi? Ben hep söyledim, söyleyeceğim. Ben neysem oyum, beni değiştiremezler. Ben o kara civcivim. Bu pres benim üstüme iner kalkar. Benden sonra görülecek şey yine kanadımdır. Beni böyle susturamazlar. Ama ben mahkeme huzurunda sizden rica ediyorum, beni sevin, sevmeyin. Burda dinsel inancımdan, aile yaşantıma kadar, fikri hayatımdan siyasal mücadeleme kadar, gazeteciliğimden ürettiklerime kadar, bakın hiç özel hayatım falan bir şey yok, hepsi orada kayıtlar altında. 386, 386 tane sadece el defterim var. Bu büyük defterlerin dışında. Hepsi orada. Beni bu kafeste, bu deli zırvası içinde telef etmeyin. Sizden rica ediyorum. Bunlar nedir? Bunlar getirilip sizin niye önünüze son dakika konuluyor? Bunları sizin incelemeniz falan mümkün değil. Bunları sizin okumanız mümkün değil. Kim yapıyor bunu? Bu nasıl bir kafa? Lütfen bununla mücadele edin? Bu Faşizmi durdurun. Bunun önünü alın. Benim sizden hukuk dışında hiçbir isteğim yoktur. Belki beyefendi beni nefret ediyor. Tahliye mi istiyor? Belki siz beni seviyorsunuz tahliye mi istemiyorsunuz. Ben bunlara bakmıyorum. Belki benim siyasal inançlarımdan hoşlanıyorsunuz, hoşlanmıyorsunuz. Ben bunlara bakmıyorum benim istediğim şey Hukuk. Ben soruyorum eğer ben 16 Aralık 2003 belgesi ile suçlanıyorsam, nedir bu belge? İspatlasınlar ben olmadığını ispatladım. Dana ne yapabilirim. Ama bunun dışında bir delilleri varda saklıyorlarsa siz içeri gidip ayrı bir mahkeme heyeti oluşturuyorsanız, ayrı bir iddianame varsa, onun üzerinden yargılama yapıyorsanız ben bunu bilmem. Yarım saatim doldu size teşekkür ediyorum efendim. Ama ben tekrar etmek istiyorum ben yaşam hakkımı savunuyorum, özgürlüğümü savunuyorum, sizden de hukuk dışında hiçbir şey istemiyorum Sayın Başkanım. Sevebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz, inançlarıma katılabilirsiniz, katılmayabilirsiniz ama bu komployu durdurun lütfen, bu böyle ne kadar devam edecek. Ben burada her Cuma günü yeni klasör geldi 17 tane dolmuşmuş, oo göndermiş, yakında herhalde arkadaşların dosyalarından çıkan her şey benim dosyamdan çıkacak, ben bununla mücadele edemem, bu örgüte karşı bir önlem alın Sayın Başkanım, bunu durdurun, bunun durdurulması lazım öyle bir şey olmaz teşekkür ediyorum sağolun.”

Sanık Hasan Atilla Uğur söz istedi verildi: Sayın Başkan, Değerli Üyeler birçok arkadaşımız bekliyor onun için sizlerin ve onların fazla vaktini almamak için ana başlıklar halinde bazı hususları size arz etmek istiyorum. Yüce heyetinize savunmamı vereli yaklaşık 2,5 ay oldu. Bu savunma esnasında ana konu olarak baktığımızda Cumhuriyet çalışma grubu. Karargâhta görev yapan yönetim şube müdürü ve o zaman Kara Harp Akademisinden yeni mezun olmuş,

68

Page 69: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:69

gelmiş Mustafa Koç şu anda albay rütbesinde. Bir binbaşının üzerine yıkılmış bir Cumhuriyet çalışma grubu, sözde ele geçtiği söylenilen bir takım raporlar, bir takım şeyler. Bunların hiç birisinde ne bir imzam var, ne bir ismim var. Hiç birisi yok, bunları savunmamda zaten arz ettim. Ayrı bir konu Mustafa Koç binbaşının olduğu zaman şube müdürlüğünü yaptığı yer plan güvenlik daire başkanlığına bağlı bunları arz ettim size. Bu daire karargâhta yani bakanlıklar semtinde Genelkurmay Başkanlığının karşısında bir yerde. Benim dairem her gün mesaiye gidip, akşam mesaiden çıkıp lojmanıma gittiğim yer 25 Km uzaklıkta Güvercinlik kışlası. Bunu da sizlere arz etmiştim. Hiçbir belgede biraz önce arz ettiğim gibi ne ismim var ne imzam var. CD’lerle ilgili Tuncay Özkan söyledi, daha önceki Birol Başaran söyledi, herkes bunları size burada arz etti, mutlaka heyetiniz bunu taktir ediyordur. Hepsinin nasıl oluşturulduğu, ya da hangisinin delil niteliğinde olup olmadığı, sizlerce malumdur artık bu konulara girip de çok fazla vaktinizi de almak istemiyorum. Biraz önce söylenilen Genelkurmay Başkanlığının yazdığı ayrıca MİT’ten sizlerin müzekkere ile istediğiniz, cevaben gelen yazıda, Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldiven gibi şeylerin onlarda bilgi olarak da bulunmadığı, Genelkurmay Başkanlığında da bulunmadığı, bunların hiç birisinde nokta dergisinde yayınlandıktan sonra internet ortamında her yerde olan, bunların hiç birisinde benim ne imzam var ne imzam var ama bir türlü tutturuldu ve bu konunun da üzerine gidiyor, detayına girmek istemiyorum. Zaten arz ettim biliyorsunuz. Eski Genelkurmay Başkanımız Hilmi Özkök’ün ifadesi, adamcağız diyor ki şüyu vukuundan beter olmasın diye yırttım, attım. Karargâhta da kimseye söylemedim diyor. Yani bu adam, adamcağız emekli olmuş bir adam. Bunu söylüyor. Evet, vardır, bu böyledir bende soruşturma açacaktım, açmadım demiyor, Eski kuvvet komutanlarımız doğru olanda budur ifadeye davet ediliyorlar, ifadelerini verdikten sonra savcılık tarafından serbest bırakılıyorlar ve gidiyorlar. Benim komutanlarım onlar Sayın Başkan, Sayın Üyeler benim komutanlarım onlar. Onlar bu iş konusunda eğer dışarıda sakın lütfen yanlış anlaşılmasın, kendilerinden de özür diliyorum yanlış anlaşılma olursa, ben demiyorum ki onlar niye dışarıda ben burada. Asla öyle bir şeye girmem, ölürüm yine girmem ama 3 tane kuvvet komutanı bu işin mimarı olduğu kabul edilen insanlar, savcılık tarafından gönderiliyor ve ben burada duruyorum, bunu da takdirinize sunuyorum. Sayın Başkan hem sizden ar ediyorum, hem de burada ki özellikle özel harekâtçı ve jandarma subay, astsubayı ve diğer arkadaşlardan ar ediyorum ama bunları size okumak zorundayım, çok enteresan aslında bunları söylemekte çok fazla doğru değil ama artık mecbur bırakıldığım için bunları size ifade etmek zorundayım. Çok kısa geçeceğim, özgürlük.org adli site terörist site. Halk düşmanı Atilla Uğur, bunlar yeni size daha önce söylediklerimin dışında halk düşmanı Atilla Uğur zindana gönderdiği yüzlerce yoldaşın çektiklerini aynı zindanda yaşayarak öğreniyor, Oligarşi kendi adamının ipini kendi çekti, halkımızın hesap sorma özlemi devam ettikçe, gerilla da var olacak ve Atili Uğur gibilerden mutlaka hesap sorulacaktır. Bunu terörist site yazıyor. Komünist forum 1985 Dersim şehitlerimizin katili Atilla Uğur, nihayet ortaya çıktı, zindana gönderdiği gerillanın nefesi ensesindedir. Önce zindanı öğrenecektir. Kürt iş kominiti Center hepsi bunların belgeli, önderliğin işaret ettiği albay Atilla Uğur Ergenekon tutuklusudur. Önderliğe uyguladığı dayatmacı ve işkenceci uygulamaların hesabını mutlaka verecektir, bu ilk adımdır. Sonra ki adım nedir herhalde idamıma karar verilecek, asılacağım. Kürdistan, Kürdistan post başta avdila olmak üzere, Avdila dedikleri terörist başı, yüzlerce gerillayı savaş dışı bırakan, ne güzel bir iş yapmışım şuan da olsa yine yaparım, Kürt halkına uygulanan soykırımın mimarı Albay Atilla Uğur’un da öncelikle avdilanın hesabı sorulmalıdır, sizlerden benden bunun da hesabını sormanızı talep ediyorlar. Nestname.com’da İmralı’da avdilaya baskıcı idareyi yansıtan albay Hasan Atilla Uğur Ergenekon davası ile ortaya çıkmıştır deniyor. Özür diliyorum yani bunları size mutlaka söylemem lazım, vicdanınız için değil ben çok üzüldüğünüzü de tahmin ediyorum ama bunları artık ar ettiğim halde söylemek zorundayım, Maleme, malame.org Kürdistan dağlarının acımasız lakaplı kirli savaşçısı Albay Atilla Uğur kendisini üreten kirli sistemce içeri tıkıldı, bu sistem beni içeri tıkmış ve bu sistem kirliymiş. Kürdistan post, onlarca gerillanın katili Albay

69

Page 70: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:70

Hasan Atilla Uğur Ergenekon da ortaya çıktı, cezaevinde olması yeterli değildir, kürt halkı hesabını kendisinden soracaktır. Kürtişinfo; önderlik suçlusu albay Atilla Uğur kendi zindanında yatıyor, yeni özgür politika; parti önderi Öcalan’a uzanan el Ergenekon ile ortaya çıktı diyor. Sayın Başkanım ben sizlere hitap ederken gerçekten çok büyük saygı duyuyorum çünkü sizler benim uğruna ölmeyi göze aldığım büyük Türk milleti adına görev yapıyorsunuz ve hiçbir şeyinizden de benim hiçbir şekilde kuşkum yok ama şu söylediklerimi de lütfen dikkate alınız, dışarıda, yakınlarım tehdit altındadır, ben tehdit altındayım, dün bir ifade vermek üzere Beşiktaş Adliyesine götürüldüm, özel koruma kararı olduğu halde o basın mensupları orada görüntü almak, tabi onların görevi, görüntü alacaklar ama zavallı beni buradan götüren arkadaşlar da görüntü alınmaması, hedef olup da Kürdistan bilmem ne gibi terörist sitelerde çıkmamam için çok büyük şeyler aldılar, rezillikler çektik, benim söyleyeceklerim bunlardır, lütfen bu teröristleri sevindirmeyiniz, tahliye mi talep ediyorum, teşekkür ederim.” Sanık Mustafa Balbay söz istedi verildi: “ Sayın Başkan bende sadece son 10. 15 gün içinde meydana gelen gelişmeler ışığında, 10 dakika, artı, eksi 10 dakikalık bir değerlendirme yapmak istiyorum. Sayın Başkan izin verirseniz özellikle Sayın Haşıloğlu ve Özese’nin değerlendirmesine ve sağduyusuna seslenmek istiyorum. Çünkü ben gazeteciyim, başından beri de bunu sürekli vurguluyorum ve gazeteciliği aktif olarak özgürlüğüm elimden alınmadan önce ki dönemde gazeteciliği aktif olarak yaptığım dönemlerde meydana gelen, haberlerin, olayların, haberlerin bugün katlanarak devam ettiğini görüyorum ve iddia makamının bana yönelik suçlamalarıyla ilgili kimi konuların bugün çok daha aktif bir şekilde tartışılmakta oluğunu görüyorum, dediğim gibi bunun sadece son günlerde yaşanan birkaç örneğini paylaşmak istiyorum. 1. Kozmik oda ile ilgili tartışma, sizlerde izliyorsunuz, kozmik odaya giren bir hâkim orada günlerce görev yapıyor ve o odanın böyle bir soruşturmanın başlamasına neden olan kroki, Milliyet gazetesinde 10 Ocak günü yayınlandı, daha sonra öteki gazetelerde bu krokiyi aldılar ve haber yaptılar. Şimdi sormak isterim, bu haberi yapan gazetecilerin evinde bir arama yapılsa, bu kroki ele geçecek, şimdi acaba iddia makamı o gazeteciye bu krokiyi kiminle birlikte hazırladınız diye mi soracak? Herhalde böyle sormaması gerekir. Bu gün Türkiye’de biraz gazetecilik ki 10 Ocak Basın özgürlüğünün kutlandığı bir gündür aynı zamanda çalışan gazeteciler günüdür ve yine bu olay kapsamında Kozmik tartışma kapsamında biliyorsunuz orada elde edilen gizli belgelerin kamuoyunda yer alıp, almaması ilgili ciddi bir tartışma yaşandı ve bu tartışma Ankara’da 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara’da söz konusu oldu ve mahkeme 12. Ağır Ceza Mahkemesi yayın yasağının reddetti, hayır dedi. Devlet gizli belge olsa da yayınlanabilir dedi. Buna itiraz edildi, itirazda reddedildi ve dendi ki burada bu soruşturma kapsamında gizli belge olsa bile devlet sırrı ise buna ayrıca karar verilir, ama yayın yasağı yapılamaz dendi. Buradan ben savunmam sırasında bir iki cümle değindim ama yine çok ciddi bir tartışma başladı şimdi Sayın Başkan, Sayın Üyeler devlet sırrı nedir? Devlet sırrıyla ilgili şu anda bir yasa yok. Hükümet bu konuda bir çalışma başlattığını açıkladı. Anlaşamıyorlar, devlet sırrına kimin karar vereceğine karar veriyorlar ve o yüzden de şu anda Türk ceza Yasamızda öteki yasalarda devlet sırrını tarif eden bir madde yok. Bu da yine ben savunmam sırasında açıklamaya çalışmıştım ama Kozmik tartışmalardan başladığından bir kez daha hükümet üyeleri tarafından kamuoyuna duyuruldu, bu tartışmada devam etmekte, yine aynı süreç içinde Ankara’da ne oluyor? Şimdi bu gerçekten son 10-15 gün içinde çok sorulan sorulardan biriydi bu ve bunu 4 Ocak günü Milliyet Gazetesi manşetinden aynen sordu, Ankara’da ne oluyor diye? Kime sordu, gazetelerin Ankara temsilcilerine sordu. Ankara temsilcileri ne demişler? Sadece başlıklarını söylüyorum. Akşam gazetesinin Ankara temsilci Utku Çakır Özer diyor ki; şu anda genel zor durumda ve şu anda içinde bulunduğumuz sürçten hiç kimse kazançlı çıkmaz, Bilal Çetin Vatan’ın Ankara temsilcisi, Ankara’yı hiç bu halde görmedim, devlet kurumları çatışıyor ve bu çatışmanın bir galibi olmaz. Bunu biraz çevirin, iddianamenin dilini çevirin kaos ortamı oluşturuyorlar. Devam ediyorum yani bütün Şamil Tayyar, Şamil Tayyar’ın meslektaşımız, Star

70

Page 71: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:71

gazetesinin Ankara temsilcisi, onu ayrıca da göstermek isterim, bu aşamadan sonra ne olacağını Şamil Tayyar söyle tarif etmiş; aynen onun diliyle ve gazetede yazılan şekliyle söylüyorum, ayı da çıkabilür, taş da düşebilür. Yani bu aşamadan sonra olabilecekleri Star gazetesinin Ankara temsilcisi böyle tarif ediyor, ben ne yapmışım Mustafa Balbay olarak? Bende 2003’te ki gerilime bakmışım, Başbakanla, Genelkurmay Başkanının konuşmasının içeriğini topluma aktarmışım ve bu ortak bir nokta arıyorlar demişim, bugün ne var? 4 günde 3 defa görüşüyor Genelkurmay Başkanıyla, Başbakan ve her görüşmeden uzlaşma çıkıyor. Yani sadece takdirinize sunuyorum bir görüştünüz, uzlaşma deyip, uzlaşma çıkıyor ve ayrılıyorsunuz. Uzlaştığınıza göre 2 gün sonra niye buluşuyorsunuz? 2 gün sonra buluşuluyor, yeniden uzlaşma çıkıyor. 3 gün sonra buluşuyorlar, bir daha uzlaşma çıkıyor ve benim meslektaşlarım benimle aynı görevi yapan arkadaşlarımda olanları böyle anlatıyorlar ve ben şimdi bu düşünüyorum, diyelim ki ilerde bir tarihte tahliye kararı verildi, ben ne yapacağım? Ben gazeteciyim. Benim başka hiçbir yeteneğim yok. Ya da öyle düşünüyorum. Burada savunmamda da söyledim Tuncay daha cesur ve daha riskli bir alana da girdi. Siyasette yapıyor ki gerçekten bu ülke için önemli hizmetlerden biridir. Başka arkadaşlarımız Sivil Toplum Kuruluşlarında görevler alabilirler ama ben meslek yaşamamda da sadece bu işi iyi yapacağım diye düşündüm ve bu işle ilgili hayaller kurdum ve eğer şimdi de cezaevindeyken bile, cezaevi kuralları içinde haftada 2 gün yaz göndermeye çalışıyorum. Orada da bu konuları yine kendime özgü, kendi yapabildiğim ölçüde yapmaya çalışıyorum ve şu anda ben çok samimi söylüyorum, bu meslektaşlarım kadar da gerilimli ve karamsar değilim, şu anda Türkiye’nin içinden geçtiği tartışmadan. Ama bu meslektaşlarım daha kaotik bir durum olduğunu anlatıyorlar. Yine devam ediyorum yine Mustafa Balbay o dönem işte darbe tartışmalarının içinde yer almış, o dönem kimi kurumlarla görüşme yapmış. Her şeyi bir yana bakıyorum, bırakıyorum bu gün ki Habertürk gazetesinin 22. sayfası Sayın Başkan, Sayın Özese, Sayın Haşıloğlu. Bir darbe ihtimali var mı? Maalesef çok samimi söylüyorum keşke bu tartışmalar olmasa artık ülkemizde. Demokrasi bütün kurum ve kuruluşlarıyla yerleşse. Bu, bu gün ki gazete ve bu yazıyı yazan köşe yazarı zaman zaman yazıları da çıkar, Vedat Bilgin’in, Profesör Vedat Bilgin yazısını çok tatsız bitirmiş yani tekrar etmek istemiyorum ama yani eğer toplumsal gerilim yani bence diyor şu anda daha sağlıklı bir yöne gidiyoruz ama ters olasılıklarda var diye de bitirmiş. Peki, bunu diyen profesör yani toplumder; darbe ve muhtıra dönemi kapandı, manşetten. Yani demek ki böyle bir tartışmanın içindeyiz, bunu diyen kim Sayın Cumhurbaşkanı, bunu da Radikal gazetesi manşetinden vermiş, 5 Ocak günü, diyecek yani bu tartışmalar bağlamında söylemek istediğim durumun özeti şu ki; maalesef bu ülkede kurumlar arası bu gerilim, Yargıtay Başkanının ateş bacayı sardı, diyeceği bir noktaya gelmiş durumda. Sizin bana yöneldiğiniz suçlamalarda da Sayın Balbay sen Türkiye’de kaotik bir ortam yaratılmasına yardımcı oldun, nasıl oldun? Haber yaparak çünkü benim bir yazımda dahi iddia makamı her halde getirirdi, bir yazımda dahi bunun imasını edecek bir durum bile yok ki ben tam tersi örnekleri verdim. Ama maalesef Türkiye şu anda içinden geçtiğimiz dönemde ben size 2003, 2004’ü anlatmaya çalıştım, birazda o dönem şöyleydi, tamam şimdi kurumlar böyle ama biraz daha uyum var, diyebilmeyi isterim ama şu anda tutukluluğumun devam ettiği şu süreç içinde şu 10 gün içinde tartışmalar içinde bile aktarmaya çalıştığım gibi maalesef Türkiye’nin kurumları bu halde. Şimdi yine düşününüz, son dönemde ki tartışmaları düşününüz. Sayın Nuray Mert bir iddia attı ortaya şimdi ondan yana olanlar, olmayanlar diye bir tartışma var, bence bu tartışma güzel. En kötüsü bu tartışmanın yapılamıyor olması. Ama şimdi Türkiye’yi bu gerilimin ortamına Nuray Mert sürükledi diye bilir miyiz? O bir ayna tuttu topluma, gazetecinin görevi budur. Şimdi burada iddia makamının ortaya koyduğu aynalara kızmak. Ayna diyor şişman göster, ayna söyle gösterdi, demek gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Yine gazeteler bağlamında çok kısa devam etmek istiyorum, Sayın Kuvvet komutanlarının ifadelerini verdiler, bunlar bir süre sonra basına yansıdı. Fırtına’nın ifadesinde ki yalanlanmadığına göre zaten avukatlardan da daha doğrusu belki mahkemeden yani kaynağını

71

Page 72: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:72

bilmiyoruz ama iddia makamı Sayın Savcılar burada aynen aktarıyorum Vatan gazetesinden soru; Balbay’dan ele geçen günlüklerde Cumhurbaşkanı ile ilişkileri İlhan Selçuk ve Balbay’ın sağladığı anlaşılmıştır. Sayın Nihat Taşkın benim sorgum sırasında dedi ki; Cumhurbaşkanın böyle bir tartışmanın içinde olmadığı gördük dedi. Sayın Taşkın burada keşke daha önce görülseydi, ama iddia makamı hala kendince böyle bir durum içinde, tamam ama 2. soru devamında geliyorum asıl soruya; Selçuk ile Balbay’ın söz konusu planlar kapsamında rolü ne? Demek iddia makamında da bir şey yok. Bir rol üretmeye çalışıyorlar. Benim buralarda, oralarda hiçbir rolüm yok, olamazda benim rolüm gazetecilik. Topluma anlatmak ki onu yapmışım zaten ki daha sonra ki tartışmalarda da kendimce daha farklı Türkiye’nin bu tartışmasının alevlenmesi nedeni ile daha sağduyulu bir toplum oluşmasını katkıda olacak bir gazetecinin gücü neyse, bir gazeteci çizgisini sürdürdüm. Güncel olarak gelen bu noktada da Sayın Başbakan’da girdi bu tartışmaya biliyorsunuz. Önce gazetecilere kızdı Salı günü, dün gece de teşekkür etti ve bütün gazetelerde de dedi takındıkları tutum nedeniyle teşekkür ediyorum dedi, bütün gazetelerde dedi onun içinde Cumhuriyet’te vardı ki Cumhuriyet İsrail’le ipler kopuyor dedi, bu gün ki Cumhuriyet gazetesinin manşeti Türkiye’nin adımını destekleyen, Ankara’da rest, İsrail’den özür diye bu Türkiye’nin tutumunu destekleyen bir habercilik. Cumhuriyet zaten doğruysa doğru, yanlışsa yanlış yazar ve burada Cumhurbaşkanı, Başbakan’da 3 gün önce bütün medyaya karşı çıkmıştı ama bugün tümüne teşekkür ediyorum dedi ve gazetelerle ilgili bu tartışma ben eminim devam edecek, çünkü Türkiye’nin sorunları çetrefilli. Dile getirildikçe zaman zaman medyaya kabahat bulacaklar ama bu bağlanma en ağır mağdur durumda olan benim, gazetecilik bağlamında çünkü 3 meslektaşımızla ilgili dava açıldı. Cezaevine girmek bir yana haklarında dava açılmasını bile Avrupa’ya taşımak istediler. Sayın Özese, Sayın Haşıloğlu lütfen bana yönelttiğiniz soruları söyle bir muhakeme edin. Gazetecilik dışında kaç soru sordunuz? Yâda sordunuz mu? Bu manşette baslığı kim attı? Nasıl atılır? Yani doğal olarak yani, yani doğal buluyorum. Durumun netleşmesini sağlayıcı sorular olarak değerlendiriyorum. Cumhuriyet gazetesinin gelir kaynakları ve durumu nedir? Bunun dışında bir soruda yoktu. Şimdi burada iddia makamının ortaya attığı gibi, Cumhuriyet gazetesi bir terörün, terör örgütünün gizli merkeziyse öyle deniyor. Eğer bu doğruysa bu gazete her gün nasıl çıkıyor? Her gün nasıl yayınlanıyor bu gazete? Bir terör örgütünün gizli merkezi ise. Yine bu bağlamda bu konuyu burada bırakıyorum. Şimdi ben Sayın Özese’nin de dikkatini çekmişti, katıldığınız Ankara’da toplantılar dedi, ehli dil toplantısını anlattım, onun katılımcılarından biri şu anda Ankara Valiliğini sürdürmekte olan Sayın Kemal Ünal’dı, yani bir kentin valisi terör toplantısında gibi bir durum olabilir mi? Öteki Kent otel toplantılarıyla ilgili olarak da öteki katılımcıyı artık daha net de söylemek istiyorum çünkü kendisi Yargıtay’a başvurdu. Ali Suat Ertosun, hâkimler, savcılar yüksek kurulunun üyesi, bu toplantılara katılan kişi. Biz hâkimler savcılar yüksek kurulunun üyesiyle terör örgütü mü kurduk ve Ali Suat Ertosun bunun üzerine Yargıtay’a başvurdu. Ben şu anda mahkeme heyetinden bu kararın istenmesini talep ediyorum. Yargıtay şu kararı verdi; Kent otel toplantıları her hangi bir suç unsunu içermeyen, sosyal içerikli toplantılardır dedi. Bu geçen hafta verilen bir karar Sayın Başkan. Bu da bir anlamda bir başka yanıyla çürümüş oluyor ki iddia makamının ortaya attıkları, biraz önce söylediğim gibi cumhurbaşkanının rolünden başlamak üzere adım adım zaten bu noktaya, her biri tek tek çürümekte. Acaba bütün bunlar çürüdükten sonra mı karar verilecek? Bu kaç yıl sürer? Bilgisayarlarla ilgili olarak da sağ olsunlar yani bu genç kuşak, teknolojiyi bilen arkadaşlarımız avukat Hüseyin Ersöz’le bizler daha orta kuşak daktiloyla büyüdük, örneğin kağıda dokunmadan ben yinede günlük yazımı yazamıyorum ama bilgisayar teknolojileri ile ilgili yeni yeni her geçen gün yeni bilgiler veriyorlar. Benden ele geçen dokümanların altını çiziyorum, 100’de 100’ü Sayın Başkan, 100’de 100’ü bilgisayarlardan ele geçirilenler. Onların durumunu tek tek burada tekrar etmeye gerek görmüyorum ama 3 önemli tartışma konusu var onlarla ilgili ve ki Hüseyin Ersöz’ün burada sizin önünüze verdiği örnekte olduğu gibi her türlü oynamaya müsait bir tablo, müsait bir teknoloji bu ve buradan sanıyorum Profesör Yenisey sizlerinde gündeminde

72

Page 73: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:73

olan ve yaptığı değerlendirmeler, bilirkişi raporları ayrıca dikkat edilmesi gereken bir kişidir. Onun bilmiyorum okuma fırsatınız oldu mu? Bizim talebimiz üzerine hazırladığı bilirkişi raporunda delil hukuku bağlamında Türkiye’de bilgisayarlardan elde edilen delillerin nasıl alınacağını çok açık bir şekilde kendi imzasını koyarak size aktardı. ki onların hiç birisine uyulmamış benimle ilgili, bilgi ve delillerde ki eğer istenseydi ben gazeteciyim. Şu anda gündemde ki bütün tartışmalarla ilgili benim ilgilenmem, ilgilenmek görevim benim, işim bu. Mutlaka birinden olmasa öteki ile ilgili bir şeyler gelecekti bize. Bütün bunlardan suç üretilmesi, şu anda 11 ayı bulan mağduriyetimin bence yani öteki meslektaşlarım bağlamında değerlendirildiğinde; en ağır durum olduğunu düşünüyorum. Sayın Başkan, Sayın Üyeler ben yargılanmak istiyorum, yargılanma en aktif şekliyle devam etsin ama özgürlüğümü geri verin. Teşekkür ediyorum.”

Sanık Fahri Kepek söz istedi verildi: “ Sayın Başkanım 1 yıldır tutukluyum, çok zor durumdayım, çocuklarımdan haber alamıyorum, mağduriyetimin giderilmesi, giderilmesi ile tahliyeme karar verilmesini saygılarımla arz ederim.”

Sanık Ali Özoğlu söz istedi verildi: “ Sayın Başkanım en son celsede talepler celsesinde, suikastlardan bahsetmiştim ve sizde bana öfkelendiniz. İleri gittiğimi söylerdiniz. Niyetim asla ileri gitmek falan değildi. İnanın babamdan daha çok sizi gördüm ben, yani kendimi bildim bileli babam benden daha uzak. Siz burada hakikaten salonunda, bizimde şahsıma söylüyorum, babamız gibi oldunuz ve size saygısızlık yapmak gibi bir niyetim hiçbir zaman olmadı, olamazda ama sizde beni artık çok fazla azarlamayın çocuk gibi. Bu suikastlar konusunda bir yanlış anlaşılma oldu sanıyorum. Medyada da bu böyle yer aldı, daha doğrusu medyada başlık başka, haber başkaydı. Ben geçen defa dedim ki; bu aslında sürekli söylediğim bu dava bir operasyon, bir dava değil, Türkiye’ye yapılan bir operasyon ve bu operasyonun evreleri anlattım ben. 4. evreye geçildiğini söyledim ve 4. evrede suikastların olacağını belirtim. Şimdi bu güne kadar bu yaşadığımız olaylarla, operasyonla ilgili bütün detayları inceliyorum. Analiz ediyorum, okuyorum ve ne yazık ki taleplerim ve tahminlerim 3 gün sonra doğrulanıyor. Keşke doğrulanmasa. Suikastlardan bahsettik, 3 gün sonra mermiler çıktı ortaya. Bu operasyonun 1. aşaması, isimlerin belirlenmesiydi. 2. aşaması, ihbar mektupları ve itirafçıların bulunmasıydı. 3. aşaması da operasyonlardı, Operasyonlar gerektiği hedefe ulaşmadığı için, toplumda yeterli tepki yada kaos oluşturulamadığı için bu operasyonları yapanlar suikast aşamasına geçtiler. Bu operasyonu yapanlar, şimdi suikastlarda de çuvalladıkları için, 5. aşamaya geçecekler. 5. aşama tabi bu operasyonları yapanları vuracak. Nasıl vuracak? Tahmin ediyorum ki önümüzde ki günlerde bu operasyonu yapan ekipte bir bölünme olacak ve operasyonu yapanları bir kısmı geri planda neler döndüğünü anlatacak ve ondan sonra biz yer değiştireceğiz. Emniyetin içindeki, MİT’in içindeki, nede varsa, siyasetin içindeki bu operasyonda görevli olanlar burada olacaklar, biz öbür tarafta olacağız. Yani oradan izleyeceğiz. Şimdi en son Yunan ajanlarından bahsedildi. Kırıkkale silah fabrikasını Rum ajanlarımı havaya uçurdu diye? Buradan da anlaşılıyor ki, Türkiye’de Rum ajanları bu suikastlarda, bu furyada, bu kaosta bir suikast yapacaklar. Muhtemeldir. Rum ajanların yapacakları her hangi bir eylem, nereye olabilir diye düşünüyorum. Olabilecek tek bir yer var, çünkü işe yarayacak ve Ergenekon’a da bu şaibe altında bırakacak. Türk Ortodoks Kilisesine yapılabilir, ya bana ne değil, bana çok şey, çünkü bu resmi eğer tamamını görmesek bizim hiç birimizin buradan çıkma şansı yok. Daha önceki taleplerimi tekrarlıyorum Sayın Başkan. Söylediklerim asla size tehdit olarak algılanmasın, öyle bir şey değil yani sizi tenkit etmek gibi bir durumda değilim. Öyle bir şeyde yapmıyorum. Lütfen bunu tehdit olarak da düşünmeyin. Sayın Başkan benim bilgisayarımın hard disklerini kopyalayıp vermediler. 19 ay oldu buradayım, 19 aydır iş yerim bitti, daha önce de söylemiştim. Ben fotoğraf sanatçısıyım. Çalıştığım ajanslar fotoğraf istiyorlar benden ve yılbaşı nedeniyle fotoğraflar en çok yılbaşı, özel günlerde fotoğrafları çok talep görür. Ben bunu karşılayamadım yani hala

73

Page 74: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:74

inceleniyor diye kopyalanıp verilmedi bana bilgisayarım. Bunu da tekrar talep ediyorum. Teşekkür ediyorum efendim.”

Sanık Mehmet Koral söz istedi verildi: “Sayın Başkan, Değerli Üyeler daha önce de belirtmiştim. Tutuklandıktan sonra rahatsızlıklar geçirdiğimi en sonunda şeker hastalığımın hipoglisemiye dönüşüp, sürekli şeker düşmesiyle baygınlık geçirmeye kadar varmaya başladı. Burada da tedavi olamıyorum, endekolojiye gidip sürekli gözetim altında bulunup tedavi olmam gerekiyor,13 aydır tutukluyum, aleyhimde ki bütün deliller toplantı, adli emanette ki emanetlerim de avukatım aracılığı ile geri verildi. Benim sizlerden istirhamım tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi talep ediyorum. Tedavi görmem için.”

Sanık Kemal Aydın söz istedi verildi. ”Saygı değer Başkan, Saygı değer Üyeler,Yargılanmakta olduğum sözde Ergenekon davasının esasını zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Sayın Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerin oluşturduğu yazılan iddianameden görülmektedir. Nihayet 2 yılı aşkın bir zamandan sonra sözde günlüklerin sahibinin bilgisine müracaat edilmiştir. Basından öğrendiğim kadarıyla da ifadesi öncesinde olduğu gibi ifadesi sonrasında da söz konusu günlüklerin kendisine ait olmadığı, esas sorumlusundan öğrenmiş bulunuyoruz. Ayrıca zamanın Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanlarının da darbe iddialarına yönelik bilgilerine müracaat edilmiş ve bu manada ifadeleri alınmıştır. Komutanların ifadelerinde ki gerçeğe rağmen sözde Ergenekon davasının halen sürdürülüyor olması Türkiye Cumhuriyeti devletini yok etmek üzere planlanmış, bu savaşın parçası olduğumuz yönünde kanaat oluşturmaktadır. Allah şahittir ki 19 kasım 2009 gecesi bu salonun başımıza çökeceğini, koğuş arkadaşlarıma sohbetim sırasında söyledim. Zira burada Allah’ın nizamında yer olmayan, ezeli ve ebedi düşmanlarımızın isteği üzerine, yalan ve iftiraya bağlı olarak bizlere zulüm edilmektedir. Allah’ın bu zulme daha fazla müsaade etmeyeceğini biliyorum çünkü Yüce Allah zulüm etmeyin, zulme uğramayınız, zulme uğrayanların dualarını kabul edeceğim buyurmaktadır. İnsanlık tarihinde sözde Ergenekon davasının büyüklüğünde dava yaşanmamıştır. Daha şimdiden insanlık tarihinin sayfalarında yerini almış bulunmaktadır. Yüce Mahkemenin vereceği doğru karar, insanlığın geleceğini de aydınlatacaktır. Bu bakımdanda sorumluluğunuz çok büyüktür. Hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihinde hem de insanlık tarihinde birlikte anılacağız. Saygı Değer Başkan, Saygı Değer Heyet, ülkemizde ilk defa olmak üzere, 2007 genel seçimleri öncesinde doğu ve güneydoğu başta olmak üzere Türk milletinin evlatlarına ya dininize, ya dilinize oy verin, alçaklığının yapıldığını, elbette ki milletimizden bilenler vardır. Alçak, hain ve bir o kadarda tehlikeli düşünce, emperyalist düşmanlarımızla, yerli işbirlikçileri tarafından sahneye koyulmuştur. Ne yazıktır ki, hiçbir siyasi düşünce Türk milletinin bu alçaklığa karşı uyarmamış ve bilgilendirmemiştir. Hâlbuki bu hain düşüncenin uygulamaya koyulmasının Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirecek, büyük bir, büyük hata olduğu görülmeli ve bilinmeliydi. Bugünlerde kutsal vatan köşelerinde cereyan eden, iç savaş provaları, bu alçaklığın, bu alçak düşüncenin sonucudur. Aksine politikada kazanma adına bu ihanete prim verildi ve teşvik edildi. Ülkemizde iç savaş provaları yapılırken, eş başkan görevli Başbakan Sivas’ın doğusuna geçemeyenler diyerek emperyalist düşmanlarımızın istediği ve arzuladığı biçimde Türkiye’yi Sivas’ın doğusu ve batısı olarak ikiye bölmüş bulunmaktadır. Hitler’i örnek aldığı çok belli. Ancak Hitler tüm Dünya’ya aştığı savaş sonrasında ki yenilgiye bağlı olarak Almanya’nın doğu ve batı diye bölünmesine sebep olmuştu. Bizimki taşıdığı hümanist düşünceler nedeni ile kan dökülmesinden hoşlananlardan olmadığından padişah yetkilerini kullanarak, kan dökülmesine gerek kalmaksızın, bu büyük meseleyi barış yoluyla halletmiş bulunmaktadır. Ne hazindir ki bu talihsiz ifadelerin sahibi RTE parti teşkilatları da Sivas’ın doğusunda saldırı altında bulunmaktadır. Dün denecek bir zamanda siyasi rakipleri için gidemedikleri yurt köşeleri olarak tarif edilen güzel memleket parçalarında bir zaman geldiğinde kendilerine de yer olmayacağını hiç düşünmediler. Başbakan RTE, Türkiye’yi bölünmenin sınırı Sivas olarak belirleyince, etnik, azınlık ırkçılığı temelindeki bölücü terör örgütü de Başbakan’ın

74

Page 75: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:75

belirlediği sınırda 7 vatan evladını pusuya düşürerek şehit etmişlerdir. Görüyoruz ki saldırının yapıldığı yer, tesadüf olarak seçilmemiştir. Buradan yüce mahkemeye hatırlatmayı bir görev sayarak diyorum ki, bütün bu hainlikler sözde Ergenekon davasının gölgesinde cereyan etmektedir. Bu dava devam ettiği sürece de olayların boyutları her geçen gün büyüyecektir. Bütün bunlar emperyalist düşmanlarımızla, yerli işbirlikçilerinin planladıkları iç savaşta ülkenin asli sahibi Türk milletinin elini kolunu bağlamak içindir. Çok acıdır ki, iç savaş planının başrol aktörü olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi seçilmiştir. Yüce mahkeme yok etme savaşında kalkan olarak kullanılmaktadır. Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Heyet. Türk milleti sözde bu davaya bağlı olarak korkuyla sindirilmek istenmektedir, yüce mahkeme bu hain planda başrol oyuncu durumuna sokulmuştur. Ülkemizin bölünmesine yönelik tüm olayların tarih önünde sorumlusu olarak tutulacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürt sorunu ifadesine bağlı olarak uzun yıllar çok büyük sıkıntılar yaşayacaktır. Bu ifadenin telaffuz edilmesi, gaflet ve dalaletin ötesinde ihaneti çağrıştırmaktadır. Buna bağlı olarak ta ülkemiz, korkunç bir kaosa sürüklenmiştir. Türkiye Cumhuriyet Devletini yönetenlerin kürt sorunu açıklamalarından sonra günümüzde ki müttefikimiz esasta ki emperyalist düşmanlarımız ABD, uluslararası diplomatik kurallara aykırı olarak, ülkemizde faaliyet gösteren bir siyasi parti olan DTP’ye, ABD’de temsilcilik açabilirsiniz diyebilmektedir. Türkiye’yi yönetenlerde bu ABD’den etnik, azınlık ırkçılığı temelindeki bölücü terörün bitirilmesi yönünde himmet dilenmektedirler. Türkçemizde buna verilecek cevabın tam olarak karşılığı varda, karşılığı olan deyimi burada ifade etmek töreye, adaba ve ahlaka uygun olamayacağı için, söylemem mümkün değildir. DTP’ye ülkemde temsilcilik açabilirsiniz demek, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve mevcudiyetini tanımıyorum anlamındadır. Ne hazindir ki bu alçak teklife hiçbir siyasi kuruluş ve düşünce cevap vermemiştir. Bu eli kanlı ABD’ye karşı oluşumun Cumhuriyeti koruma makamında bulunan ve unvanları Cumhuriyet Savcısı olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin görevleri, Türkiye’nin büyük devletlerle menfaatlerini engelleme suçu olarak iftira namelerini sayfalarına yazabilmişlerdir. Bu kutsal makamda hasbel kader bulunan, Dünya’dan bir haber, akıl ve bilgi yoksunu zavallıları elbette ki Türk tarihi eli kanlı ABD için düşüncelerimi suç saymaları utanç sayfalarına kayıt edecektir. Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Heyet. Ergenekon adında ki emperyalist savasın uygulamaya koyulduğu Türkiye’nin öncesine ve sonrasına bakınız. Ne demek istediğimi çok net olarak göreceksiniz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan bu güne, sözde Ergenekon davasının sonrasında yaşanan vahim olayların boyutunda ve çokluğunda hadiselerin yaşanmadığı göreceksiniz. Bu davanın hem ülkemizde, hem de uluslararası boyutta inanılmaz miktarda düşmanı bulunmaktadır. Bu, bu durumda davanın kutsallığını göstermektedir. Zira Allah’ın davasının düşmanı çok olur. Hangi şekilde olursa olsun, yargılanan olarak, yargılayan olarak sizler, yargılanan olarak bizler, emin olunuz ki seçilmiş olarak burada bulunuyoruz. Bu savaştan Allah’ın taraftarıyla, Türk milletinin taraftarları mutlaka zaferle çıkacaklardır. Ayrıca bu sonuç manzum insanlığın da hayrına olacaktır. Usulü yargılama biçimiyle çadır mahkemelerinde serbest bırakılan eli kanlı bölücü teröristlerin, devam eden isyanlarda boy gösterdiklerini, televizyon ekranlarında görüyor, gazete sayfalarında okuyoruz. Sözde Ergenekon davasına bağlı olarak Türk milletinin elini, kolunu bağladılar. Bu bağın düğümünü mahkemeniz vasıtasıyla attılar, bu davaya bağlı olarak Türk milletine psikolojik baskı, korku ve sindirme yöntemleri uyguladılar. Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Heyet bakınız emperyalist düşmanlarımızla yerli işbirlikçileri kutsal vatanımız Türkiye’yi, Irak, Afganistan yapma uğraşı içerisindedirler. Bu gaye için Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti devletine psikolojik savaşın tüm yöntemleri uygulanmaktadır. Bu savaşı durdurmanın en önemli anahtarı, mahkemenizin elinde bulunmaktadır. Dikkat buyurunuz, yüce mahkeme vasıta yapılarak, Türkiye’nin asli sahipleri sindirilirken bu yolla emperyalist düşmanlarımızın ve yerli iş birlikçilerimiz yolu açılmış bulunmaktadır. Silopi’de kurulan çadır mahkemesinin talihsiz kararından sonra Türkiye’ye iç savaş vahşetini yaşamaya başladı. Çadır mahkemesinin kararı, nasıl ki Türkiye’nin aleyhine

75

Page 76: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:76

olduysa, yüce mahkemenin kararı da Türkiye’nin lehine sonuçlar verecektir. Tokat ilimizde yakın tarihte vuku bulan terör vahşeti terörün ne Trabzon’un, ne Sivas’ın, ne Erzurum’un ne de Kırıkkale’nin uzağında olmadığı göstermektedir. Acıyı bizatihi yaşadığımızda değil, başkaları yaşadığında hissetmeli ve duymalıyız. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesi insan yaratılışına uymayan bir düşüncedir. Sorumlulukla hareket etmesek, bu gün başkaları için söz konusu acılar yarınlarda bizler içinde kaçınılmaz olacaktır. Yüce mahkemeye arz ettiğim hususların ne anlama geldiğini, TBMM çatısı altında milletvekili unvanıyla bulunan Ayşe Nur Bahçekapılı’nın Türklüğü bitireceğiz alçak ifadelerinde görebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti devletine açılan yok etme savaşının neredelerden ve kimler tarafından yönetildiği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Sizde Türkiye Cumhuriyeti devletinden Türk milletinden yana taraf olmak mecburiyetindesiniz. Bunu yapmak ayrıca da görevinizdir. Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer Heyet, ebedi önder Mustafa kemal Atatürk’ün Ne Mutlu Türküm Diyene mutlak doğru fikrinin karşısında olanlar etnik, azınlık ırkçılığına bağlı, bölücülüğün temelini hazırlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti devletine açılan savaş bu zemin üzerinde devam etmektedir. Hakim kanaati hür iradeyle oluşur. İnsan yaratılışı, hatadan arı değildir. Ayrıca nefiste taşıyoruz. Bağlı olarak da hatalarımız, yanlışlarımız ve de günahlarımız hep olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Zaten bu durumdan kurtulmayı başaranlarda insanlık mertebelerinin en yükseklerinden birisi olan Allah’ın veli kulları mertebesine ulaşmış olanlardır. Yüce kitap Kuran-ı Kerim ifadesi olan kul hak hırsızlığına bağlı olarak hatalarımızdan, günahlarımızdan yararlanmak isteyenlerin üzerimizde tahakküm kurmalarına izin vermemeliyiz. Bu manada varsa endişeleriniz koyun açıklasınlar, bu halin sizleri, Allah’ın adaletini yerine getirmenizden, alıkoymasından daha önemli değildir ve de olamaz. Hataları da günahları da ancak Allah örter. Yaptıklarımızı Allah bildiğine göre, kullar bilse ne olur? Allah’tan korkup utanmıyor da, kullardan mı korkup, utanacağız? Saygıdeğer Başkan, Yüce Mahkeme unutmamalıyız ki TSK olmadan Türkiye Cumhuriyeti devletini yaşatmak mümkün değildir. TSK’ni yok etmek üzere savaş açıldığı çok açık olarak görülmektedir. Ne vahimdir ki; Türkiye Cumhuriyeti devletini yok etmek, yönetmekte olan AKP hükümetinin de bu savaşta TSK’nin aleyhine olmak üzere taraf olduğunu körler bile görmektedir. Yargılanmakta olduğum davanın esasını bu durum oluşturmaktadır. Her şey yüce mahkeme önünde cereyan etmektedir. Bu savaşı Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin lehine olarak durdurunuz. Türk tarihi yüce mahkemeyi bu savaşı bitirenler olarak sayfalarına kayıt etsin. Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Heyet bu davanın gerçek nedenlerinden biri de Türk milletinin düşünce dünyasında emperyalist düşmanlarımız olan ABD, AB ve İsrail aleyhtarlığının büyümekte olması oluşturmaktadır. BU gün bizler bu nedenlere bağlı olarak yargılanıyoruz. Bugün değilseniz, yarınlarda sizlerde, Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşmanlarına yönelik tavrınızı belirlediğinizde sizleri de sözde Ergenekon davasına dahil edeceklerdir. Yani bu manada sizde geleceğinizden emin olamazsınız. Çuvalı bugün bizim başımıza geçirenler, yarınlarda da sizin başınıza geçireceklerdir. Bu oyunun süresini uzatarak emperyalist düşmanlarımıza ve işbirlikçilerimize zaman kazandırmayınız. Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Heyet DTP kapatılmıştır. Milletvekillerinden olan Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri düşürülmüştür. Bölücü terör örgütüyle ilişkili olmaktan yargılandığıma göre, etnik azınlık ırkçılığı temelindeki bölücü terör örgütü ile ilişkilerinden dolayı söz konusu cezaya muhatap olan adı geçenlerin sözde Ergenekon davasına bağlı olarak yargılanmaları gerekmektedir. Yüce mahkemeden arz ve talep ediyorum. Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Heyet, yüce mahkeme huzurunda tesadüflerin sonucu olarak bulunmuyorum. Özellikle de arz etmeliyim ki yüce mahkeme huzurunda birilerinin, bir yerlerin adamı ve görevlisi olarak bulunmuyorum. Türk milletinin düşünen ve bilgi sahibi bir ferdi olarak yüce mahkemeye arz ettiğim hususlara lütfen önem ve ehemmiyet gösteriniz. Tüm tutukluları tahliye ederek Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin önünü açınız. Bu durumun devamına izin verdiğiniz sürece bu savaşın boyutları daha da büyüyecektir. Sözde Ergenekon davası bu nedenlere bağlı olarak Türk milletinin başına

76

Page 77: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:77

çuval olarak geçirilmiştir. Yüce mahkemenin dikkatine sunuyorum. Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer Heyet, geçtiğimiz günlerde Sayın Ali Özoğlu’nun, Saygıdeğer heyetiniz ve Sayın Cumhuriyet savcıları ile ilgili suikast öngörüsü veya istihbari bilgisi sizler ve bu davada yargılanan bizler için hayati derecede önemlidir. Takdir edersiniz ki korunma, topla, tüfekle olmaz. Korunmanın ilk ve önemli şartı, düşmanı biliyor olmaktır, Sayın Ali Özoğlu düşmanın varlığını ifşa ederek sizleri de olası bir alçaklıktan korumuş bulunmaktadır. Zira düşman artık deşifre olmuştur, bu uyarı sizlerin de daha dikkatli olmanızı sağlayacaktır. Unutmayınız ki Mısır eski devlet başkanlarından olan Enver Sedat bir bayram merasiminde resmi geçit tören kıtasında ki görevli bir subay tarafından öldürülmüştür. Bu manada sizlerinde varsa korumalarınıza dahi dikkat etmek, mecburiyetindesiniz. Kendinizi düşünmüyor olabilirsiniz ancak bu davada yargılanan bizleri düşünerek lütfen dikkatli olunuz. Bunun korkuyla, korkmamakla bir alakası yoktur, bu ihtimal yalnız bizleri değil, Türk milletini de yakinen ilgilendirmektedir. Allah korusun, böyle bir durumun söz konusu olması demek, bir büyük utancın tarih sayfalarında ebediyen kalması demektir, olası böyle bir alçaklık emperyalist düşmanlarımızla işbirlikçilerinin bir türlü terör örgütü yapamadıkları tertiplerinde onları başarıya ulaştırır. Böyle bir durumda da bizim çoluk, çocuğumuz ve sevenlerimiz bir ömür insan içinde dolaşamaz hale gelirler. Özür dileyerek ifade etmeliyim ki o gün ki kızgınlığınızı anlayamadım. Doğrusunu isterseniz Sayın Ali Özoğlu’na teşekkür etmenizi bekliyordum, zira o günden sonra çok daha ehemmiyetli olduğunuzu düşünüyorum, ancak bu durum bile dikkatsiz davranmamanızı, davranmanızı gerektirmez, lütfen dikkatli olunuz, yüce mahkemeyi saygıya selamlıyorum.” Sanık Emcet Olcaytu söz istedi verildi: “Ben mümkün oluğu kadar şimdiye kadar duruşmalarda kişisel talepte bulunmaktan kaçındım yine bu günkü talebim kişisel değil, davanın yürütülme biçimiyle ilgili endişelerimi ortaya koymak ve ona bağlı talebimi bildirmek için söz aldım. Neden bu konu üzerinde ısrarla duruyorum? Burada bir yargılama yapıyoruz. Bu yargılamada CMK dediğimiz bir yasa var ama savcılık ısrarla, CMK hükümlerine uymayacağını gösteren davranışlarda bulunuyor, elimde 2 sayfa belge var. Bunların birisi, bunların ikisi de Emniyet Müdürlüğü bünyesinde yapılan dijital verilerle ilgili birisi sempozyum, birisi konferans. O belgeleri mahkemeye dijital verilerin değerlendirilmesi konusunda, bilgi olsun diye sunacaktım ama şimdi bugün öğreniyorum ki 17, 20 klasör daha gelmiş o nedenle bunu bir talebe bağlamak ihtiyacı duydum. Önce mahkemenize sunacağım bu Emniyet Müdürlüğü bünyesi içerisinde dijital delillerle ilgili yapılan çalışmadan bir iki cümle okuyacağım. Okuyacağım belge Nisan 2005 tarihinde Ankara’da yapılan 2. polis bilişim sempozyumu ile ilgili tebliğin ilk sayfasından, 2 cümle okuyacağım, önce kime ait olduğunu söyleyeyim, bu tebliğin Yusuf Uzunay, Ankara Emniyet Müdürlüğü bilgi işlem şube müdürlüğü diye yazıyor, ben şahsen tanımıyorum, ama özette yer alan cümlelerden anlıyorum ki en azından tarafsız meseleyi kasıtlı olarak çarpıtmayan bir yaklaşımla herhalde hazırlamış ona ait iki cümleyi okuyorum. Dijital deliller yapı itibariyle çok kolay bir şekilde bozulabilmekte veya değiştirilebilmektedir. Bu makale de dijital deliller değerlendirme anlamında dikkat edilmesi gereken noktalar vurgulanacaktır diyor ve devam ediyor. Yine Emniyet Müdürlüğü bünyesinde yapılan bir çalışmanın sonuçlarıyla ilgili şubat 2005 Gaziantep, akademik bilişim konferansı, bu konferansta size sunacağım belgeyi hazırlayan iki uzman yine birisi yine Yusuf Uzunay bir de Mustafa Koçak, Ankara Emniyet Müdürlüğü bilgi işlem şube müdürlüğü, bilişim suçları büro amirliği sıfatı böyle belirtilmiş, hemen belirteyim burada Yusuf Uzunay’da yine öbüründe sıfatı açık yazılı değil ama burada oda bilgi işlem şube müdürlüğü, bilişim suçları büro amirliğinde görevliymiş. O 2. belgeden birkaç cümle okuyacağım, bu 3,4 cümle. Dijital deliller yapı itibariyle çok hassas olup, kolay bir şekilde değiştirilmeye veya bozulmaya müsait verilerdir. Bu yüzden delillerin tespiti, toplanması, taşınması, analiz edilmesi gibi konularda belirli prosedür ve metotlar izlenmeli, ve aynı zamanda dijital delillerin mahkeme esnasında delil özelliği gösterebilmesi için toplandığı andan itibaren hiçbir şekilde değiştirilmediğinin, bütünlüğünün bozulmadığının, hangi tarihte, kimlerden ve kimler tarafından

77

Page 78: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:78

alındığının mutlak surette ispat edilmesi gerekmektedir. Bunu polis kendi açısından söylüyor yani delil toplama görevi açısından yani bu ispat yükünün kendilerinde olduğunu belirten cümleler anlaşılmıştır ama bağışlayın ben bunu vurgulamak için bu özeti yaptım, son cümlesini okuyorum; Bu makalede bilişim suçları kapsamında dijital deliller, çeşitli boyutlarıyla ele alınacak olup mevcut sıkıntılar ve geleceğe yönelik çözüm önerileri değerlendirilecektir. Ben bunları mahkemede dosyaya girmesi açısından, takdim edeceğim. Eğer mahkeme gerek görürse bu metinlerin bütününü getirme konusunda bir karar alabilir. Şimdi bu belgelerin talebimle alakası nedir? Başlangıçta bir iki cümleyle izah etmeye çalıştım. Burada bu yargılamayı sağlıklı biçimde yürütebilmek için, gerçekten şu CMK nasıl uygulanacak bu konuda bir birlik sağlamamız lazım, hatırlayacaksınız ben 2 veya 3 defa söz aldım ve savcılığın dava açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında dosyaya delil ibraz etmesinin CMK’ya aykırı olduğunu söyledim. Benim bu talebime karşı, savcıların hiçbir yasal dayanak göstermeksizin, gerçekten burada sadece bize değil mahkemeye karşı da saygı sınırlarının dışında değerlendirmeleri oldu. Biz tevsi tahkikatla bile bağlı değiliz dediler yani her safa biz mahkemeye delil ibraz edebiliriz dediler. Ben bunu anlayabilmiş değilim ve CMK’da dayanağını da henüz bulabilmiş değilim. Kovuşturma aşamasında bizim bildiğimiz yani usul yasası değişti de mantık denen bir şey var. Bu safhada yetkili olan makam mahkemedir, hangi delilin toplanacağına karar verir. Şimdi 20 klasör daha geldi. Bunu neden tekrar söz alma ihtiyacı duyduğumu belirteyim, bu dava şu anda toplam 108 sanıklı. Temmuz ve Ağustos aylarındaki tek duruşmayı saymazsak, Eylül ayından beri daha yüksek bir tempoyla duruşma yapıldığını kabul edelim, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, Ocak 5 ay mı? 5 ay zannediyorum. 5 ayda bakın 5 kişinin sorgusu yapıldı. 108 tane sanık var bu davada demek ki 20’yle çarparsak 5 ayı, 100 ay sürecek bu tempoda. Şunu anlatmak istiyorum, bu dava delilerin ikamesi safhası var, tefsi tahkikat safhası var, ya en azından mevcut tecrübelerimize göre bu dava en az, en az 5 yıl sürecek, bu 5 yıl süre içerisinde dijital verilerle ilgili bilgisayar teknolojisinde çok daha büyük değişiklikler, gelişmeler olacak, bu 5 yıl süreyle, savcılık demek ki bu şekilde delil ibraz edebilecek mahkemenize. Şimdi size sunacağım, içinden bazı cümleler okuduğum metinlere bakarsak bu iş bitmez. Benimle ilgili yönü itibariyle de bir kanıtım var, ben tutuklandıktan 2 veya 3 ay sonra avukatım dilekçe verdi, diz üstü bilgisayarımı, hard diski ile birlikte aldı, imajı alınmıştı ve o safhada dava açıldığında gördüğüm kadarıyla bir inceleme raporu yapılmıştı. Bilgisayarda çeşitli verileri kendileri açısından, kanıt değeri taşıdığını, onu ayrıca tartışacağız, şimdi tartışmıyorum. Böyle bir rapor girmişti. Ama sonra ne oldu? Eylül ayında baktık aynı bilgisayarla ilgili 3 klasör daha yolladılar. Yani bununda bir ölçüsü, sınırı yok. O zaman 5 yıl boyunca savcılık sürekli klasör üretebilir. Biraz önce okuduğum gibi dijital verilerde en kolay değiştirilebilir veriler diyor. Hani 20 yıl önce olsa dijital veri diye bir şey yoktu, ya ne olacak bunun sonu? O açıdan mahkemenin bir çözüm üretmesi gerektiği açık. Bu konuda mahkeme her ne kadar savcılığın görüşüne uygun bir ara kararı vermiş değilse de, meseleyi çözümleyecek bir formül üretmek zorundayız. Yoksa biz burada sürekli yeniden kendimizle ilgili savunmalar hazırlamak zorunda kalacağız tabi bu mahsuru büyüten başka bir alışkanlıkta şudur; burada yapılan sorgulardan görüyoruz, 2008/209 esasta ki davada da böyle oldu, burada iddianameye karşı sanıkların söyleyeceklerinin tespiti aşamasında olduğumuz halde burada davanın sonuna gelmişiz gibi savunmalar yapılıyor. Ama bu yanlışın kaynağında yine sanıklar değil iddia makamı ve heyetiniz var. İddia makamı iddianamede yer almayan ne kadar şey varsa hepsini burada rahatça çapraz sorgudur diye sanıklara yöneltiyor. 15 Aralık tarihli duruşma olması lazım, heyetinizden Sayın Özese, Birol Başaran’ın sorgusundaydı zannediyorum. Birol bey tabi hukukçu olmadığı için sorgusuna başlarken dedi ki efendim nereden sorumluyuz? İddianame dışında klasörler falan. Sayın Özese zapta geçmiştir. O zabıt henüz elimize geçmedi, Bütün klasörlerden sorumlusunuz dedi. Şimdi sorgu safhasında bütün klasörlerden sorumlu olunur mu? CMK’da ki delilerin ikamesi tartışılması faslı nedir o zaman? Biz burada iddianame dışında klasörlerde yer alan her türlü soruya cevap vermek zorunda bırakılıyoruz. Böyle bir şey

78

Page 79: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:79

olur mu? Delil tartışılmamış, okunmamış, burada sorgu safhasında sanıklara rahatça sorular tevcih ediliyor. Bunun önlenmesi de şart. Burada sanıkların henüz okunmayan, tartışılmayan deliller ortaya konularak açıklama yapması istenildiğinde bakın çok önemli bir yere dokunuyor bu iş, Anayasamızın 38. maddesi var, 4. veya 5. cümlesidir. Hiç kimse kendi aleyhinde delil göstermeye zorlanamaz. Heyetiniz anlamıştır ne demek istediğimi ama ben bir iki cümleyle açıyım; oradan klasörlerde okunmamış, tartışılmamış bir belgeyi getirip, burada sorgu veren kişiye bu bu şu konuda açıklama yapınız demek ne anlama geliyor? Biz burada bir şey bulanamadık. Bir iddia somut iddiada bulunamıyoruz. Ama siz bir şeyler söyleyin, ordan bir şeyler çıkartırız belki. bu Anayasal ilkenin ihlali değil mi? Burada sanıklar sorgu sırasında iddianameye karşı sorumlu iken ki 191 olması lazım CMK’da ne diyor sorguda, iddianame okunur, sanığa açıklama yapıp, yapmama konusunda tercih hakkı tanınmış. Ama burada yapılan o değil. Siz bir şeyler söyleyin bakalım onun içinden belki bizim işimize yarayacak bir şeyler çıkartırız. Ben buna da heyetinizin dikkatini çekmek istiyorum. Hiç kimse kendi aleyhinde delil göstermeye zorlanamaz. Filan telefon konuşması bununla ne demek istediniz? Açıklayınız? Bu ne demektir? Bu doğrudan doğruya sanığı kendi aleyhinde delil gösteremeye zorlamaktır. Kaldı ki bu safhada tutuklu sanıkların sorgusu yapıldığı için bu tabi sanıklarda psikolojik olarak şöyle bir baskı yaratıyor acaba ben buna cevap vermesem, suçlu gibi mi görüleceğim? Böyle bir endişenin içerisine sokuluyor sanıklar. O açıdan talebimi netleştireyim hiç olmazsa şu dijital delillerle ilgili sunacağım belgelerdeki emniyet müdürlüğü bünyesinde yapılan çalışmalar olduğu için değerli, savcıların mahkemenize kovuşturma aşamasında her istedikleri zaman delil sunması konusundaki uygulamaya bir çözüm bulunsun ben talebimi söyleyeyim savcılar bu aşamada mahkemenizden talepte bulunurlar. Mahkemeniz kabul ederse o zaman ellerinde birikmiş, daha önceden sonucu alınmamış veriler olabilir işte kanıtlar, belgeler, kanıt diye bir şey göremedik henüz dosyada ama belge diyelim kendilerine göre kanıt. Onu mahkemeniz kabul etmediği takdirde savcı otomatik olarak dosyaya koyma hakkı olmadığı bilsin. Sizden talepte bulunsun, şu şu şu konularda daha önce başladığımız araştırmanın sonuçlarını şimdi aldık. Bunu mahkemenize ibraz ediyoruz desin. Otomatik olarak böyle bir hakkı olmadığını bilsin savcılar. Aksi takdirde bunun önünü alabilmemiz mümkün olmayacak. O bakımdan öncelikle savcıların dosyaya kovuşturma aşamasında kendi iradeleriyle klasör eklemelerinin mahkeme tarafından kabul veya reddine bağlı olduğu konusunda bir çözüm bulmak zorundayız. Söyleyeceklerim bu kadar şimdilik bu 2 sayfayı mahkemenize ibraz ediyorum.”

Sanık Servet Kaynak söz istedi verildi: “Sayın Başkanım 22 Ocak 2009’da gözaltına alındık, o günden bu güne kadarda tutukluyuz. Tahliye taleplerim sırasında 5’er dakikadan, 10’ar dakika etti. Zaten sorgu, savunma hepsi o kadar tutacak bir şey. Yaptırmamda yani, arz etmeye çalıştım konuyu. Bizimle ilgili yapılacak en büyük şey neydi? İşte iddianamede gösterilen şeye göre yurtdışına gidişlerimiz 3 yıl ve imtihana tabi, yabancı dil yeterliliği falan. Ben bu göreve çağırılmadan önce de 3 ay Afganistan’da görev yaptım, onu ne yapacağız? Ki ben bunu emniyette ki ifademde de belirttim, savcılıkta ki ifademde de belirttim. Bu evrakı da mahkemeniz talep etti, oda geldi, onu da size ibraz ettik, başka ne yapabiliriz onu da bilmiyorum, yani bizim ifademiz bugünde alınsa, 150 gün sonra da alınsa, 5 yıl sonra da alınsa bizim savunmamız bundan ibaret, başka bir savunma anlayışımız yok bizim. Başka bir şeyimiz yok yani bir görev verildi, resmi görev evrakı bekliyorduk biz ki telefon tapelerinde de bu vardır. Daire başkanının bilgisi dâhilindedir. Efendim yani savcılıkta ki iddianamede de şey savcılıkta ki sorgumda da niye hiyerarşiyi atladın oldu. Bende âcizane dedim ki savcım sizi ilgilendirmez o idari soruşturma gerektirir, onu da hiyerarşiyi atladığım insan rapor ederse cezası da kınamadır yani, yani bir kınama için bir sene yatırılır mı bir insan? Bir yıldır buradayız. 15 yıldır ben terörle mücadele ediyorum, 15 yıldır girmediğim delik kalmadı, 15 yıldır bütün terör örgütlerini tanırım. Ben böyle bir terör örgütü duymadım. Nasıl bir terör örgütü anlamadım. İddianameyi veya ne bileyim telefon tapelerini dinleyenleri CD’lerinden falan bakıyorum. Sınıf arkadaşlarım, devre

79

Page 80: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:80

arkadaşlarım, şark diye Yozgat’a gidip gelmiş insanlar yani. Hayatları boyunca terörü görmemiş insanlar. Bir terminoloji vardır efendim. Bizim bir terminolojimiz vardır. Şimdi hep darbe, darbe diyorlar ya, mesela Hakkari Özal Harekatta çalışırken ben Hakkari Emniyet Müdürlüğünün telsiz merkezi kayıtları istenirse bu gelecektir. En çok darbe kelimesini kullanan benim. Darbe efendim bizim atış yaptığımız, eğitim alanında atış yaptığımız şeylere darbe deriz biz. Bizim bir terminolojimiz vardır. Örneğin işte hedefe yumuşatarak girin, dersem eğer, eğer kırsaldaysak efendim, hedef kırsal bölgedir. Ormanlıktır muhtemelen, buraya ağır silahlarla darbe yapılır yani ateş edilir öyle girilir. Yok şehir içindeyse bu hücre operasyonudur bu. Yumuşatarak girin dediysem kapı çalınır, adamla konuşulur, ev sahibiyle öyle girilir demektir bu yani bu bizim terminolojimizdir. Ben terminolojimi beni dinleyen adamlar anlamıyor diye ben burada mı yatayım? Ayıp değil mi? O adamlar bize iftira atan adamlar niye gelmiyor? Görev evrakımız geldi. Bizim bilirkişimiz adli tıp falanda değil, Emniyet Genel Müdürlüğü. Çok anormal derecede mağdur olmuş durumdayız. Arkadaşlarım adına ve kendi adıma tahliyemi talep ediyorum. İki ay önce bizden tahliye ettiğiniz insanlardan bizim hiçbir farkımız yok. Arkadaşlarımız hala terörle mücadele ediyor. Tahliyemi talep ediyorum.”

Sanık Ayhan Atabek söz istedi verildi: “Sayın Başkanım 22 Ocak 2009 tarihinde gözaltına alındığımda saat 08 çevrimine girdikten sonra saat 8 buçuğa doğru İl Emniyet Müdür Yardımcım beni çağırdı. Tabi sivil olarak geldiğim için şubeme, üzerimi hemen değiştirdim, görev var diye. Resmi elbiselerimi giydim, İl Emniyet Müdürü muavinin, yardımcısının makamına gittim. Tabi içerde Organize Suçlar Şube Müdürü Vekili Emniyet amiri arkadaş vardı. Oturmuşlardı, beraber, Ayhan oturur musun dedi? Oturdum. Çay içer misin dedi? İçerim dedim. Ben de şimdi Organize Suçlarla ilgili bir görev var zannediyorum yani bizim görevlerimiz terörle mücadele ve Organize Suçlarla ekipleriyle beraber ilgili görevleri yapmak. Daha çay geldi, daha çaydan bir yudum almadan Ayhan üzülerek söylüyorum sana böyle bir şey geldi seni gözaltına alıyoruz dedi. Şaşırdım orada üzerimde resmi elbise var yani gözaltına alındığımda üzeremde resmi elbise verdi, göreve gideceğim diye geldim ve hakkımda iş, gözaltı işlemi yapıldı. Silahımızı, kimliğimizi, telsizimizi, telefonumuzu teslim ettik, üst aramamızı da yaptılar. Olayı bitirdiler ondan sonra aramalarımız başladı sırasıyla, şimdi ben evraklarımızda ki evrakları yani üstüne atılı bulunan suçlamalarla ilgili birkaç kategoriye ayırarak hemen 3, 5 cümleyle kendimi ifade etmek istiyorum, aramalar diyelim, üst aramam, ev aramam, iş yeri aramam yani şubemin çalıştığım ofisin, bürom aramam, araç aramamda konusu suç teşkil eden hiçbir bulguya rastlanılmadı. Bunlar 149. klasörde mevcuttur, 149. klasörde bunlar gözükür. Aramalarla ilgili bölümüm bu. 2. bölüme geçiyorum şimdi; İbrahim Şahin ben ilk önce şunu zannettim, ayın 7’sinde gözaltına alındığımızda, şey ayın 22’sinde gözaltına alındığımızda ayın 7’sinde İbrahim Şahin’in gözaltına alındığını tabi medyadan takip ediyoruz ya, bende de yani bir liste durumu var, S-1listesi diye medya da bu çok sık gündemde geliyor, 15 gün zaman dilimi içerisinde, televizyonlarda, medyada, gazetelerde bu sürekli gündeme geldi. İl Emniyet Müdür Yardımcısı bana onu söyleyince ilk aklıma gelen S Allah, Allah dedim, herhalde dedim ya beni de dedim herhalde yazmış listeye. İlk aklıma gelen konu o oldu. Tabi ben hala bu şekilde düşünerek İstanbul’a gitmeden önce işte üst aramalarımız yapıldı, gerekli olan aramalar, tutanaklar yapıldı. Ben hala daha olayı anlayamamış bir vaziyette beni uçağa bindirdiler. Ondan sonra akşamleyin, sabahleyin 08’de çevrime girdim, akşamleyin saat 5.30’da Organize Suçlar Şube Müdüründeydim. Neyle suçlandığımı dahi bilmiyorum yani sadece aklıma gelen şey. İbrahim Şahin beni o medyada geçtiği kadarıyla S–1 listesinde bir şekilde, benim haberim olmadın yazmış olduğu. Aklıma gelen tek şey bu. Allah Allah diyorum yani şaşırıyorum. Daha sonra tabi ifadelerimiz alındı ve ifademizde de doğru dürüst gösterilmedi hemen görevli memur ifademizi alırken pek o isimleri sordu. Tanımadığı söyledim, gerekli ifadeleri verdim, burada ne ismi geçiyor diye hemen geçti kağıdı aldı götürdü. O zaman dahi anlamadım ta ki el yazılarımız alınana kadar. El yazı örneklerimiz alınana kadar. Şimdi aramaları 1. kategori, 2 kategori

80

Page 81: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:81

yapmakta İbrahim Şahin’in evinde çıkan İstanbul’da kendisi yokken evinde çıktığı iddia edilen suikast listelerinde o el yazılarımı yazarken o esnada benim ismimin de orada olduğunu anladım. Yazıyı tam görmedim sadece el yazıları büyük harf, küçük harf yazdırıyorlar ya 4 sayfalık. O esnada onu anladım Allah Allah demek bu benimde ismim burada olduğuna göre dedim herhalde beni buraya yazdılar, şaşırdım. Şimdi bunlarla ilgili evde, İbrahim Şahin’in İstanbul’da ki evinde çıkan iddia edilen el yazısıyla yazılmış teftiş planları ile ilgili belgede, belgelere el yazı örneklerini verdim. 141. klasörde 4 Şubat 2009 tarihli yazıda benim el yazı, el yazımın olmadığı anlaşıldı. Yine aynı mühimmatlarla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü araştırma yaptı. Acaba hani çıkan bu mühimmatlardan emniyet bağlantısı var mı diye. Emniyet bağlantısı ile ilgili araştırma, 141. klasör olması lazım gene o, ben onunla ilgili şeyleri çıkartımda şuan talepte bulunacağımızı düşünmediğimden o evrakları getirmedim size yazılı olarak da verecektim. Her hangi eksik mühimmatın olmadığı da söylendi. Aynı zamanda bu çıkan mühimmatlar üzeninde yapılan parmak izi, incelemesinde 6 tane parmak izi tespit edildi. Başkanım bunları bu yoğunluk içerisinde ben size hatırlatmak babından söylüyorum. Bu 6 tane parmak izinin içerisinden 5 tanesi mukayeseye elverişsiz olarak görüldü, L 4, L 5 mükerrer parmak izi, mukayeseye elverişli olarak tespit edildi, ilgili birimde ve bunun da bazallerine rastlanılmadığı otomatik tarama sisteminde anlaşıldı ve aynı zamanda kayda alındı. Şimdi bakıyorum efendim benim aramalarımda her hangi bir şeyim yok, parmak izimde her hangi bir şey yok, el yazı örneklerinde her hangi bir şey yok, sonra dedim ki acaba telefon irtibatları bölümü iddianame düzenleniyor ya, telefon irtibatları bölümü mü? Telefon irtibatları bölümünü hukuki değerlendirmeler kısmında okudum. Şimdi bir telefon numarasıyla 10, İbrahim Şahin’in, diğeriyle 5 defa toplam 15 defa görüştüğüm yazılmış, TİB’ ten kayıtları istedim haliyle, yani çünkü ben 15 defa İbrahim Şahin’le görüşmedim. Burda bir maddi hata olabilir diye düşündüm hakikaten, gerçekten maddi hata olduğu, olduğu anlaşılıyor. Şimdi İbrahim şahin beni 29 ağustos 2008’de ilgili kayıtlara baktığınız zaman onları ben yazı olarak hazırladım, size arz edecektim. Bugün olmadı, başka bir zaman.”

Mahkeme Başkanı: “ Sözlü olarak da söyledin onları zaten, sözlü olarak da söyledin onları.”

Sanık Ayhan Atabek: “Hayır efendim şimdi 29 Ağustos’tan sonra.”Mahkeme Başkanı :”Evine gelirken ne şekilde adamla konuştuğunu, daha sonra ne

şekilde buluştuğunu söyledin anlattım yani burada. Anlatmadın mı? Anlattığını unutuyor musun?”

Sanık Ayhan Atabek: “Hayır anlattığımı unutmuyorum da efendim yani 10 değil 3 defa görüşme olduğunu onu vurgulamak istiyorum. Ayrıca Fahri Süslü yani o 3 defa görüşmede de 2’si mesaj, o mesajı da ilk önce İbrahim Şahin kendisi atıyor ana yani o şekilde TİB’deki kayıtları incelediğiniz zaman göreceksiniz, yine aynı şekilde mesela Fahri Süslü’yle benim 19 defa görüştüğüm yazılıyor ama ben TİB’den kayıtları inceledim, ben Fahri Süslü’yle 19 defa görüşmemişim. En son 31.12.2007 tarihinde kendisi bana mesaj atmış, Servet Kaynak’la aynı şubede çalıştığım halde 20 Ocak 2008 tarihinde bir görevin ifası esnasındayken görüştüm en son oda TİB’deki kayıtlarda ki sayı kadar değil. Yani bunu o CD geldiği zaman, araştırmaya kalktığınız zaman onu tespit edeceksiniz efendim. Şimdi esas sorun beni şaşırtan diğer en büyük sorun Fatma Cengiz’in beni 3 defa aradığı oldu. Ben Fatma Cengiz’i hayıtım boyunca hiç görmedim, tanımıyorum ama bu iddianamede yazmış, Allah Allah dedim şaşırdım ve bununla ilgili gelen TİB kayıtlarına baktığımda kendisinin beni 2.10.2008 düzeltiyorum 7.12.2008 tarihinde Kurban Bayramının arifesinde mesaj atmış olduğunu gördüm. Buna ben karşılıkta vermemişim, numarasını bilmiyorum. Belki o numara, onun yani o mesajını dahi görmemişimdir belki. Bu durumu sordum ben haliyle duruşma arasında. Yani neden bana mesaj attın, telefon numara mı nereden aldın diye? Kendisi bana 27.10.2009 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü merkez disiplin kurulunda ibraz ettiğimiz o savunmamızda kendisi bana yazılı olarak beyan

81

Page 82: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:82

verdi, kendisi numarasını benim numaramı Kayseri Özal Harekat Şube Müdürü Bünyamin Elitok’tan aldığını söyledi, ifade etti. Bunu yazı olarak aldım, tabi bunu araştırdım, gene aynı kendisine ait klasörlerde incelediğimde son aramalar bölümünde Fatma Cengiz’in 6 Ocak 2009 tarihinde, 7 Ocak’ta gözaltına alınıyor, alınmadan bir gün önce Bünyamin Elitok’un kendisini aradığını gördüm. Aynı şekilde yine 140 kusurluk klasörlerde Bünyamin Elitok’la kendi arasında ki görüşmesi var. Yine yani Bünyamin Elitok her halükarda benim numaramı vermiş, kendisiyle samimi olduğumu kendiside söylüyor. Ayrıca Fırtına7172 diye bir Hotmail adresi var, onu da Bünyamin Elitok’a ait olduğunu söylüyor. Bünyamin Elitok’la ilgili telefon fihristinde Bünyamin Elitok’un telefon numarası var kendisinin. Yani sonuçta efendim demek istediğim konu şu yani İsmihan teyzesi diye her halde bir teyzeniz var sizin. Evet, onu ziyaret maksadıyla Elazığ Şubesine gelmek istiyor. Kayseri Özal Harekât Şube Müdürlüğünden, Elazığ Özel Harekât Şube Müdürlüğüne uğrarım diye düşünüyor. Kendisiyle o şekilde konuşmuşlar. Kendiside burada kendisine de sorabilirsiniz. Elazığ Özel Harekât Şube Müdürlüğüne de uğrayabilirim deyip telefon numaramı almış kendisi. Benim haberim olmadan, örgütsel irtibat olarak deniliyor ya bu şekilde, efendim ben resmi elbiseyle gözaltına alındım. Devlet memuruyum. Kaçma, delilleri karartma gibi bir durumum söz konusu değil. Zaten hakkımda bütün şeyler evraklar tanzim edilmiş, ilgili bütün araştırmalar yapılmış, ifadelerim alınmış, ifadelerimin hepsini vermişim, kaçma delilleri karartma gibi bir durum devlet memuru olmam sebebiyle de mevcut olmadığından, tutuksuz olarak tahliye mi talep ediyorum.”

Sanık Fatma Cengiz söz istedi verildi.” Sayın Başkan, Sayın Ayhan Atabek doğru söylüyor efendim, doğruyu söylüyor, çünkü neden diyeceksiniz benim Elazığ’da bir teyzem var. Kaç yıldır görüşmediğim bir teyzem. Ben kendisini ziyarete gideceğimi Kayseri Özel Harekât Şube Müdürlüğümüz Sayın Bünyamin abime söylediğimde bizim şubeye de gider misin dedi? E giderim dedim. Sen dedim şube müdürünün telefonunu ver, ben bilmiyorum adresi ben oradan arar adres alır giderim ziyarete dedim. E o şekilde Bünyamin abi bana şube müdürünün telefonunu veririm deyince normal olarak Ayhan Bey oranın müdürü olduğu için Ayhan beyin telefonunu verdi. Bende orada annemin hastalığı falan araya girince Elazığ’a gidemedim. Ama Kurban Bayramında bir tek sefer Kurban Bayramında bayramını kutlamak için bir mesaj attım ve iddia makamı bu bir mesajı, 3 olarak yazmış zaten iddia makamının huyudur yani 2500 görüşmeyi de yanına bir sıfır atıp 25000 bir görüşme yapmak çok hoşlarına gidiyor sanırım ondan dolayıdır ki Ayhan bey doğru söylüyor. Ayhan Bey yani yazılı olarak da ifade, yazılı olarak da ben kendisine verdim, yazılı beyanımda var yani kendisine verdim. Ve Sayın Başkan ben 1984’den beri yani 26 yıldır terör örgütü olduğu kesinleşen 45 bin insanımızın katili olan, 8, 9 çapulcuyu sınırda çadır mahkemesi kurarak yargılayan ve açık açık hiçbir zamanda pişman olmadıklarını söyleyerek, açık açık ifade edenler iki saatte serbest bırakıldı. Bizler henüz varlığı bile ispatlanamamış, iddia makamının paranoyasından ibaret olan, bir terör örgütüne sözüm ona üye olmaktan, hala tutukluyuz. Sayın Başkan ben burada İbrahim Şahin abimden ve Fahri Kepek beyden başka kimseyi tanımam, bilmem, ömrümde görmediğim insanlar, etti mi 3 kişi? Şimdi Fahri beyle Şahin bey ikisi de buradalar, sorabilirsiniz, onlarda birbirlerini tanımaz. Kaldı mı 2 kişi? Peki 2 kişiyle terör örgütü kurulur, yönetilir mi Sayın Başkan? Sizce mantıklı mı? Akla mantığa uygun mu Sayın Başkan? Ya da hukuka, TCK’ya, CMK’ya, Anayasaya uygun mu? Sizce uygun mu? Bizler burada tutukluyken bakın geçen, dün daha doğrusu dün değil evvelsi günde ben yazılı olarak ifade ettim. Bizler buradayken elimiz kolumuz bağlı, tabi cevap veremiyoruz çıkıp. Yalanyolu televizyonu kalkıyor, beni özel harpçi ilan ediyor. Ya özel harp diploması böyle sokaklarda mı dağıtılıyor Sayın Başkan? İlkokul mezunu adam, özel harpçi ilan edilir mi? efendim ondan sonra kalkıyorlar, Çerkez içeri alındı e Kafkas Kültür dermekleri yürüdü. Ben daha Kafkas kültür derneklerinin kapısının ne taraftan açıldığını bilmem Sayın Başkan. Kimse benim adımı kullanarak etnik bölücülük yapmaya hakkı yok ve maalesef dışarıda 3-5 tane çapulcu, yani yayıncıyız diye, basın yayınız diye ortaya çıkan 3- 5 tane yandaş medya bizim

82

Page 83: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:83

hakkımızda atıyor, atabildiğini, millette bunu yutuyor. Ne yazık ki yutuyor Sayın Başkan ve biz burda elimiz kolumuz bağlı hiçbir şey yapamıyoruz. Hadi onu geçtim, onu geçtim. Onu bırakalım bir kenara, ya Sayın Başkan lehimize delilleri toplayamıyoruz. Avukat istedik 20 sefer yazılı, sözlü başvuru yaptık avukat tayin edilemiyor. Sayın Başkan avukat tayin edilemediğe göre lehimize delilleri de kendimiz yani burada tutuklu olduğumuz için toplayamıyoruz haliyle. Sayın Başkan iddia makamının suç unsuru diye eklere koyduğu şeyleri ben söyle bir takdim edeyim yüce heyetinize. Bu eklere koymuşlar 6 nolu CD içerisinde Yaşar Büyükanıt, İbrahim Şahin, Korkut Eken ondan sonra şahin resmi var orada, kuş resimleri, kurt resimleri bunları tutmuş eklere bana efendim delildir, suç unsunu delildir. Peki, ben bunu internette yayınlamış mıyım? Yok. sağda solda görülmüş mü? Yok. ben sadece kendi sempatim olduğu için hepsini bir araya getirip, süslemişim kendime saklamışım. Her hangi bir yerde yayınlanmam söz konusu değil, her hangi birine verilmesi de söz konusu değil. bunu suç unsuru diye nasıl koyabiliyorlar? Bu sizce hukuka uygun mudur? Bu 2. 3’çüncüsü suç unsunu ses kayıtları dediler. Ses kayıtlarını istedik, ses kayıtları geldi ve orada suç unsuru dedikleri klasörün içerisinde bana 3 tane görüşmemi yazmışlar, koymuşlar. Ses kaydında dinliyorum. Bir tanesi Kayseri Özel Harekat Şube Müdürü Bünyamin Elitok’la yaptığım görüşme ve bu görüşmede ben diyorum ki, Bünyamin abi Kayseri’nin işte falanca bölgesinde bizim bir eleman çalışıyor o mahallede oturuyor, o mahalle de diyorum işte akşam saat 11’den sonra ekip giremiyor diyorlar. Kıza dedim erken gel, gelemem abla servis bekleyemem beni biraz geç alın, niye servis bekleyemiyorsun? Ya bizim mahalleye ekip giremiyor, uyuşturucu kaçakçısından, silah kaçakçısına kadar köpek dövüştüreninden, horoz dövüştürülene kadar bir sürü pislik var o mahallede, 11’den sonra da ekip giremiyor diyor, oraya bir bakar mısın? Diyorum ondan önce ben 155’i arıyorum, telefon kayıtlarında bu var, şikâyet etmek için 155 ya sonra bakarız, kapatıyor. Savcılığa gidiyorum, ya sonra bakarız, kapatıyor. bende samimi bulduğum için gitmiş Bünyamin abiye söylemişim. Yani ihbarda bulunmak suç mudur Sayın Başkan? Vatandaşlık görevini yapmak suç mudur? Bunu suç unsuru diye koymuş DVD’ye, ses DVD’sine. Suç unsuru görüşmeler vatandaşlık görevini yapmak suç mudur Sayın Başkan? 2. görüşme Akif Aktan diye bir abimle yaptığım bir görüşme Ankara’da. Diyor ki işte neler yapıyorsun diye soruyor, bende diyorum önce Ozan Arif sonra İbrahim Şahin ortalığı birbirine kattım yakında diyorum Abdullah Gül’e bir kazık atmaya düşünüyorum. Arkasından da basıyoruz beraber kahkahayı. güldüğümüzü de oraya çekmiş, koymuş ya ben Abdullah Gül’ü sevmek zorunda mıyım? Yoksa yönetim şeklini beğenmek zorunda mıyım? ben ona söylemişim bir kazık atmayı düşünüyorum diye bunun iddia makamını buraya koyarak bu darbe yönetimiyle ne alakası var şimdi bunların oraya koyuyor? Yani suç unsuru deyip de bu suç unsuru olunca darbeyle ne alakası var bunun? Hiç alakası olmayan görüşme. 3. görüşmem Ahmet uzman isminde bir jandarma uzman çavuşla görüşüyorum, kendisi çok samimi abimdir. Eşini tanırım, ailesin tanırım. Edirne Keşan’a şey çıktı tayini çıktı gitti. Edirne Keşan’dan aradım, uzun zamandır aramıyor, abi ne yapıyorsunuz dedim, ne var ne yok falan unutuyor musunuz Susurluk’un Kayseri ayağını dedim. derim, çünkü o adam Kayseri’de görev yaparken biz şaka, maka benim Çanakkale şehitleri için gece yaptığımı bilirdi. Geceye de gelmişlerdi. bana Kayseri’de jandarma Susurluk’un Kayseri ayağı diye çağırır şaka, şaka vari, şaka yaparlar, e samimi çünkü. Abim çünkü yani sonuçta. Hiç mi çevrem olmayacak? Hiç mi sevdiğim insan olmayacak, saygı duyduğum insan olmayacak? Adam şaka yapıyor gel Susurluk’un Kayseri ayağı çay içelim. ben de ona şaka yapıyorum ya unuttun mu ne yaptın Susurluk’un Kayseri ayağını? bunu alıp da oraya koymanın darbeyle ne alakası var Sayın Başkan? Darbeyle ne alakası var suç unsuru deyip de bunları koymanın. Ben burada bunların suç unsunu olduğuna inanmadığım gibi, burada yargılanan hiç kimsenin de ne darbeye, yol açtığına, ne darbe yapmaya yeltendiğine, kesinlikle inanmıyorum. Ergenekon terör örgütü diye bir örgütün varlığına da inanmıyorum zaten. Sayın Başkan bir an önce tahliyelerimizi talep

83

Page 84: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:84

ediyoruz. Çünkü artık çok mağdur oldular Sayın Başkan insanlar. İnsanlar çok mağdur oldular burada. Saygılar sunuyorum.”

Sanık Mustafa Özbek söz istedi verildi. “Sayın Başkan, Değerli Üyeler. Sayın Başkan 1 yılı doldurduk, ama henüz birçok arkadaşımızın söylediği gibi neyle suçlandığımız belli olmadan 1 yılı doldurduk hala şüphe üzerine yatmaya devam ediyoruz. Ülkemize bakıyorum, televizyon haberlerine, basın haberlerine gelip giden amca çocuklarımızın haberine. Dünya’ya bakıyorum Dünya haberlerine bakıyorum ve sağolsun bizi buraya atanlar 70 yaşında girdim, 71 yaşına geldim. 1 yaş attık ve üzülüyorum, Türkiye’de ki 75 milyon nüfusun geçim şartlarına bakıyorum, 1945 aklıma geliyor, hiçbir fark yok. O zaman arpa ekmeği yiyordu, şimdi belediyelerin verdiği kumanyadan geçiniyor. Bizim eski gecekondu dediğimiz semtler bu İstanbul’da da Ankara’da da aynı. 200 trilyonu aşkın yıllık fakire, fukaraya yemek dağıtan belediyeler var, yıllık. Ben birine sordum, bununla şu kadar fabrika kurulur, şu kadar işçi çalışır ve gecekonduda bu kadar insana da bu kadar para harcanmasına gelince hop diyor ben şeyimi veririm oylumu alırım. Şimdi insan üzülüyor ve eldeki fabrikalarımız gitti, devletin yani karma ekonomi gitti, özel sektör şeyiyle bugün Avrupa ülkelerine bakın en az yüzde 40, yüzde 45, yüzde 35’tir en azı. Yani bankalar yüzde 40’ın üzerinde, yüzde 45’in üzerinde ya yüzde 50’nin üzerinde biz bankaları da sattık, fabrikaları da sattık, elde olan sanayi fabrikalarımızı yani ağır sanayi örneğin bir makine, kimya 25 bin kişiden bugün 2100 kişiye düştü ve dışarıdan silah alıyoruz. İnsanlarımız aç, kriz gelmiş devam ediyor. Bir taraftan bakıyorsunuz, darbe lafları geliyor Sayın Balbay söyledi, Ne darbesi? Neye darbe yapılacak? Avrupa’ya bakıyorsunuz, Amerika’ya bakıyorsunuz, Uzakdoğu’ya bakıyorsunuz bir Hindistan bile bugün bizi fersah, fersah geçmiş. Bunca imparatorluklar kurmuş, bunca Dünya’yı yönetmiş bir ulus, bu gün ki noktaya getirilmiş, bu gün ki noktaya getirilmiş. Bir Avrasya coğrafyası biz savunduk, bugün Sayın Başbakan Rusya’yla oturuyor anlaşmalar yapıyor. Biz savununca suç, hükümet savununca suç değil. Tabi ki suç değil, tabi ki biz zamanında 90’da, 91’de Avrasya’yla Türk Cumhuriyetleri ile en az ekonomik iş birliğini geliştirmek durumundaydık. Niye biz doğalgazımızı şuradan, buradan dilenelim? Bir Türkmenistan varken geçmişi hatırlıyorsunuz. 35 kuruşa, 35 Sente almadık, gittik bilmem şu kadar sente Mavi akım, Yeşim akım işte gittiler kimi yargılandı, zaman aşımına uğradı Yüce Divan’da. Türkiye bu her şey oluyor ama yırtılan tüfekçi Bekir’i yakası Anadolu’da öyle derler, fakir fukara eziliyor. İnsanlar aç. Fabrikalar işçi çıkarıyor özel sektörde ve ben bir sendikacıyım, uzun yıllar sendika genel başkanlığı yaptım. 35 yılı aşkın. Düşünüyorum ben niye buradayım? Konuşmalarıma bakıyorum ki bunun isterseniz size bütün konuşmalarımı, dergilerde çıkan yazılarımı takdim edebilirim. Son 1 kaç yıldır Osman Baydemir’e bakıyorum Diyarbakır belediye başkanına konuşmalarına bakıyorum, o dışarıda hala konuşuyor, bölücülüğe devam ediyor, ben içerdeyim. Neden? Örgüte üye olmak. Allah aşkına Sayın Başkan yani bu, bu şeye artık bir son verin. Bu şeye artık bir son verilmeli, eskiler derdi benim oğlum bina okur, döner döner yine okur. Dönüp dönüp ihtilalden bahsediyoruz. Ya ihtilal ne getirmiştir bu memlekete? Ben 27 Mayıs’ı yaşadım, 12 Mart’ı yaşadım, 12 Eylül’ü yaşadım, 28 şeyi yaşadım, 28 Mart’ı. Ne getirdi bize? 28 Şubat’ı. Ne getirdi bize? Hele hele ben bir sendikacıyım. Demokrasi bizim aldığımız oksijen gibi hava gibi bize şarttır yani demokrasi varsa sendikalar hür sendikacılık vardır. Hür sendikacının olmadığı bir rejime de demokrasi denilmesi Dünya’nın hiçbir ülkesinde yoktur. Demokrasi varsa biz varız. Ömrümüzce demokrasiyi savunduk. Ülkeye hizmet ettik, sanayiye hizmet ettik, insanlara hizmet ettik. İnanın bu sendikalcılık hayatım boyunca otuz bini aşkın insana iş buldum ben ama işsizin sonu gelmiyor ki. Bugün bakın işsizlik yüzde 15, yüzde 20’lerin üzerine çıkmış. Peki ne olacak bu insanlar? Dünya nereye gidiyor? Biz neyle uğraşıyoruz? Birileri kalkıyor ırkçılık yapıyor, bölücülük yapıyor. Ben hayatım boyunca Cemiyet hayatım boyunca biz etnik kökene girildikçe Allah’ı bir, peygamberi bir kitabı bir, bir milletiz, bizi kimse bölemez diye bunu savunan bir insanım ben. Bunları isterseniz kasetlerde, isterseniz yazılarımda her şeyde vardır. Etnik bölücülüğe karşı çıkmışız. Kargaşaya, anarşiye, teröre karşı çıkmış bin insanım ben

84

Page 85: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:85

ömrüm hayatımca, ama şimdi ne yazık ki terör örgütüne üye olmak bu yaştan sonra ben ne terör yapacaksam, terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyorum. Onun için Sayın Başkan, Değerli Üyeler. Ülkemizin fazla kargaşaya, ülkemizin bu kadar çalkantıya artık tahammül edecek durumu kalmadığı kanaatindeyim. Yazık oluyor Türkiye’ye, yazık oluyor insanlarımıza. Bakın benim 19 torunum var. Buraya gireli 3 torunum oldu, yani torunumun torunu, torunumun çocukları. Aileyi ele alıyorum 40, 50 kişi. Familyayı ele alıyorum 8, 9 hane. İnsanlar buraya gelip gidiyor, inanın onlardan fazla biz üzülüyoruz. Yani acep Allah korusun, kaza mı olacak? Şu mu olacak? Bu mu olacak? onlar bu yaştan sonra bu insan içerde yatıyor suçu ne? Hiçbir suç yok, hiçbir delil yok bizim hakkımızda. Yatıyoruz yani, yatıyoruz başka bir şey yok. Ama niye yatıyoruz, neden yatıyoruz?”

Mahkeme Başkanı :”Mikrofonu yakınlaştırın.”Sanık Mustafa Özbek: “Efendim”Mahkeme Başkanı :”Mikrofonu yakınlaştırın.”Sanık Mustafa Özbek: “Evet, onun için biz adresi belli, ikameti belli, efendim oturduğu yer

belli, benim durumum belli, ben yurtdışına çıkacak olsam benim hakkımda yapılan yayınlardan dolayı ben tutuklanacağımı da biliyordum. 7 ay bir insan hakkında sürekli yayın yapılır mı? Sürekli yayın yapıldı benim hakkımda. Geçen konuşmamda da söyledim. Yani Türkiye’den kaçmayı ben şahsım itibariyle söylüyorum şerefsizlik addederim. En az, en az 40, 50 ülke var benim gideceğim ve dostlarım var arkadaşlarım var, sendikacı arkadaşlarım var, üyelerim var. Ama böyle bir şey hiçbir zaman aklımıza gelmedi, gelmezde. Ben sülaleme, familyama ne derim? Çocuklarıma, torunlarıma ne derim? Akçan bir dedenin çocukları, torunları veya sülalesi, familyası sizim Anadolu da bu çok züldür. Böyle bir şey de olmadığına göre adresimizde belli olduğunu göre, yaşımız itibariyle de, beni yargılayın, yani en şeyi neyse yargılayın beni, hesap sorun, ben yargılanmamayım demiyorum, yargılayın ama tutuksuz yargılayın Sayın Başkan. Tutuksuz yargılanmamı talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım söz istedi verildi: Sayın Başkanım, Sayın Üyeler söyleyeceklerimi madde madde söyleyeceğim. Birinci madde; biliyorsunuz bu davanın Başsavcısı olduğunu kendisi söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın yine ona yakın olan bir gazeteci, Şamil Tayyar. Sayın Başkanım bu çok önemli, Şamil Tayyar daha yeni, gazeteyi okuyayım. 28 Aralık 2009 Pazartesi, Akşam gazetesine tam bir sayfa hatta oradan okuyayım, 2. kapatma davasında generaller tutuklanır, aynen bu şekilde söylüyor. Çok kısaca bir iki satırlık bir şey var içinde, bunun hakkında çok şey var ama çok kısaca. 2008’de orda Ak Parti diyor ama ben AKP diye okuyacağım. AKP hakkında kapatma davası açılmasa soruşturma bu kadar büyüyemeyebilirdi. Yarın parti hakkında 2. bir kapatma davası açılırsa, o zaman çok sayıda general içeri alınabilir. Belki Genelkurmay Başkanının da görevden alınması söz konusu olabilir. Bu çok önemli bu davanın ben başından beri hep siyasi olduğunu söylüyorum ve Başsavcının yakını olan gazeteci, bunu söylüyor ve açık açık hiç korkmadan, çok açık olarak söylüyor, evet bunun hakkında fazla konuşmaya gerek yok demek ki 2. kapatma davası olursa burası zaten çok geniş olarak yapılmış, burası dolacak generallerle öyle gözüküyor şimdilik, ben yüzbaşı, eski yüzbaşı ile idare ediyoruz birkaç tane general dışarıda. Şimdi madde 2, 2. konu Alevileri kaşıyorlar, alevi konusunu Türkiye’de ki kaşıyorlar, peki şimdiye kadar niye bu konuda pek bir şey demedim şimdi söylüyorum çünkü bende benim hakkımda ki o ek dosyaları falan inceliyorum, bunun içinde hayret ettim. TSK içinde ki alevi yapılanmasıyla ilgili bir takım sayfalar koymuşlar. Ben ordudayken ve de ayrıldıktan sonra Alevi konusunda hiçbir şekilde, orduda böyle bir çalışma olduğunu veya bir ayrıcalık vesaire gibi olduğunu bir şey duymadım. Ama biliyorsunuz bu Irak’ta Müslüman halkı birbirine kırdırmak için Şii dediler, Sünni dediler, toplulukları birbirine kırdırdılar, bombalama yaptılar, bir oraya koydular, bir oraya koydular. Ondan sonra iki tarafta biz koymuyoruz dedi ama bunlar sonunda birbirlerine kapıştı, birde arada Kürtleri soktular, Irak’ı 3’e böldüler. Şimdi benzer oyun Türkiye de oynanıyor, onun için alevi

85

Page 86: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:86

konusunu durup durup kaşıyorlar. Bu davada da biliyorsunuz, iddianamede var Alevi federasyonu başkanı Ali Balkız’a suikast yapılacak deniliyor. Bir taraftan yani Ergenekoncular ona karşı, diğer taraftan alevi oluğu söylenen Deniz öğretmen yarbay Ali Tatar tutuklanıyor, bir sürü olur, olmaz şeyler söyleniyor. Tabi herkes benim kadar veya bizim gibi bilgili değil, bu olayların içinde değil, dışarıda siyasetle falan hiç ilgisi yok. Bu olayın bir komplo olduğunun farkında değil. Ciddiye alıyor olayları, kendisine de sahiplenilmiyor çünkü o intihar etmeden evvel kendisinin hastaneye sevk edilmesi söylemiş, ama biliyorsunuz bugün herkes korkuyor, TSK’nın başına durmadan her gün bir tane çuval geçiriliyor, 2 gün sonra çıkartıyor, bir tane daha çuval geçiriliyor, dolayısıyla orduda korkudan oda hastaneye değil mahkemeye vereceğim diyor, intihar ediyor, Ali Tatar böyle gitti. Bir taraftan Ergenekon, Ergenekon içinde aleviler var, Ali Tatar var, bir taraftan Ergenekon Ali Balkız’ı öldürecek, suikast yapacak, bu saçma bir şey ya öyle ya böyle çünkü bu iddianameyi yazanlar ne yazdığını unutuyor, durmadan sayfa sayfa yazdıkça iş karışıyor. Onların da kontrolünden çıkmış iddianame. Olay bu kadar basit. Madde 3; TSK’ya saldırı dedim, devamlı saldırı var, işte bunlardan bir tanesi de en son durup durup uyduruyorlar. Arınç suikastı, ve onun paranoyası diyorlar. Geçen gün televizyon seyrediyorum, orada terör konusunda uzman olduğunu söyleyen ve doktora yapmış biri çıkıyor, konuşuyor. Diyor ki Arınç’ı diyor niye öldürsünler? Arınç’a niye suikast yapsınlar? Arınç gibi AKP’nin içinde 30 tane daha adam var, suikast yapılırsa öyle bir kimseye suikast yapılır ki, o kişiyi öldürdüğüm zaman önemli bir şey olsun. O sıradan biri, Arınç’ta kendini çok çok önemli biri haline koyup, bana suikast yapılacak deyip kendini yüceltmeye çalışıyor, arkasından da bakıyorsunuz gidip TSK’nın kozmik odasını arıyorlar. Bu tamamen planlanmış bir şey, ondan sonra yok hakimi takip ediyorlar diye arabayı durduruluyor, aşçı, marangoz, elektrikçi filan erleri yakalıyorlar. Gazetelerde de bunlarla dalga geçiyor; bomba olarak sebzeler ki kullanılacaktı gibiler? İşte buda TSK’ya geçirilen çuvallardan bir tanesi, diğer madde 4 çok kısaca Sincan Hakimi Osman Kaçmaz başına neler geldiğini görüyoruz, geçiyorum. Madde 5; Erzincan savcısına komplo kuruldu. Bunu da çok kısaca söyleyeceğim. Başsavcıya, başsavcıya sahte imzayla suçlama. Hangi gazetede çıkıyor, Vatan gazetesi, Vatan gazetesi 26 Aralık 2009. Olay şu; biliyorsunuz Başsavcı cemaatlerle uğraşıyor diye üzerine gittiler. İkram Çamur diye imar ve şehircilik müdürü Başsavcı hakkında mektup yazmış, suçlama yapıyor. Daha sonra bu kişi çıkıyor ki hayır bu imza benim de değil, bu mektubu da ben yazmadım, sahte mektupla Başsavcı hakkında soruşturma yapıyorlar. Bunun çok ve başka detayları da var, bunları şimdilik söylemiyorum sadece burada söylemek istediğim olay şu; bu davanın tamamı sahte adamına göre, ben bilgisayarcı olduğum için aynı zamanda bana sahte bellekler koydular. Başkasına sahte mektup yazıyorlar. Başkasına da gizli tanık, başka birine e efendim cephane koyuyorlar bir şeyler koyuyorlar. Herkese göre bir şey uyduruyorlar ama her yerde hata yapıyorlar. Şimdi diğer bir konuya geçiyorum, madde 6; Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker 2,3 gün evvel karşısında oturan bir toplantıda sempozyum gibi toplantı, Adalet Bakanının gözünü baka baka ne dedi? Yargıda yangın var dedi. Çok açık bununda detayına girmiyorum. Çok geniş bir konu. Madde 6 Romanlarla ilgili olaylar, hükümet romanlardan oy toplamak için bir kere bir prestij kaybetti. Nerede kaybetti? Sulukule’de, Sulukule’de insanların evlerini ucuz fiyatlarla aldılar, şimdi oraya yüksek bir şeyler dikecekler, bir rant sağlıyorlar. Romanlarda bunlara karşı gelmeye başladı. Arkadan roman çalıştayı yapmaya başladılar. Türkiye’de ne kadar etnik veya etnik olmayan gruplar vs. varsa hepsini teker teker kaşıyorlar. Ülkeyi bölüyorlar, parçalıyorlar, milletleri birbirine düşman ediyorlar. Arkasından da buradan acaba nasıl bir oy toplarız diye düşünüyorlar. Arkada Manisa’da olaylar oldu, geçen hafta, olan olaylar. Esasında orada ki olaylar tamamen bir normal bir adli olay. Orada ki polisin, işte mahkemenin vs. düzeltebileceği olay. Devlet bunları düzeltemedi, arkasından olaylar büyüdü, patlak verdi, sonunda şimdi araya siyasiler falan girip buradan bir rant sağlamak peşindeler. Madde 7; diğer bir olaya geçiyorum. Hrant Dink olayı.”

Mahkeme Başkanı :”Kaç maddedir onlar?”

86

Page 87: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:87

Sanık Hasan Ataman Yıldırım: “çok kısaca efendim, bitiyor çok madde olarak geçiyorum, arkadan yine bu örgüt patrik Mutafyan’ı öldürecek diyor, suikast yapacak diyor. Bakıyoruz patrik Mutafyan diyor ki; ben hastayım, yerime başka biri eş başkan olsun diye müracaat ediyor. Adam zaten kendi eceliyle gitti gidecek, niye bunu öldürsünler böyle bir şey yok ortada, bunlar tamamen uydurma şeyler, diğer bir maddeye geliyorum, bu davanın dediğim gibi başından beri siyasi bir dava, sahte delillerle üretiliyor, tamamen oy toplamak için ve nedense de bu davada hep Atatürkçüler burada yargılanıyor. Bende Atatürkçü olduğum için burada olduğumu düşünüyorum. Madde 9 ben aynı zamanda bilgisayar yüksek mühendisiyim. Bilgisayar bir donanım bu elle tuttuğumuz makinenin kendisi, birde içinde yazılım var. Ben müşteriye gittiğim zaman uzmanlık dalımda yazılımdır, müşteri de şunu konuşur, müşteri ben şunu isterim bunu isterim der, bende derim ki müşteriye siz ne isterseniz yaparız, sadece benden bu makinenin söyle döndürülecek fiziken takla atmasını isteme, fiziki olarak makinenin takla attırılması hariç yazılım olarak ne isterseniz yaparız. Bu yazılımın kuralıdır. Bazen burada yapıyoruz işte şu program şunu çalıştır, kopyaladı kopyalamadı. Ama bu yazılım işidir çünkü donanımı kumanda eden yazılımdır. Bende bunun işletim sistemi olarak üniversite de dersini veriyorum, daha evvel de söylemiştim. Konu benim uzmanlık dalım, dolayısıyla yazılımda yapılamayacak bir şey yok, istediğiniz şekilde kopya yapılır, istediğiniz şekilde silinir, değiştirilir her şey yapılabilir. Nitekim bunlar burada uygulamalı olarak gösterildi ve benim de konmuş olan bütün belgeler bu sahte belgelerle ilgili ben burda tutuluyorum. Tamamen dijital kayıtlarla ilgili olarak, bu madde 9’du. Madde 10, geçenlerde ben bir dilekçe yazmıştım TİB’ten kayıtlar istensin diye, bu kabul edilmişti, arkadan bir dilekçe daha yazmıştım. Mahkeme benim telefonumu ilk ne zaman dinledi diye? Bu ikinci talep kabul edilmedi. Önce kabul edilir gibi oldu, savcı kabul etmişti ama ikisi aynısı diye kabul edilmedi. Hâlbuki ikisi birbirinden farklı, ben onun için ayın 11’inde 2. bir dilekçeyle bunu daha detaylı olarak verdim yani benim istediğim 2 olay, bir tanesi TİB’ten detaylı kayıtlar, bir tanesi de mahkeme ne zaman telefonumu dinledi diye. Benim hiçbir telefon tapem yok ama merak ettiğim bazı kişilerle konuştuğum şeklinde ifadeler var, dolayısıyla ne kadar konuştuğumu, gerçeği görmek istiyorum o madde 10’du. Madde 11 olarak tutukluluğum bir yılı aştı, benim kaçma durumum söz konusu değil, delil karartma diye bir şey yok, delillerin hepsi, delil diye söylenenlerin hepsi sahte delillerdir, delil değil onlar, hiç birini kesinlikle kabul etmiyorum, zaten ne karartacağım oda ayrı mesele. Benim durumumda olan iki tane deniz albayı var. Onlar ikisi de tutuksuz yargılanıyor, yurt dışına çıkışları da var, gidiyorlar, geliyorlar kaçmıyorlar. Bende çıkmış olsam bende kaçmayacağım, bu belli gayet açık. Dolayısıyla tüm bu anlattıklarımdan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi talep ediyorum. Ben yargılanmaktan korkmuyorum, göreceksiniz beni bıraktığınız zaman ben yine bütün duruşmalara geleceğim burada, çok teşekkür ederim. Saygılar.”

Sanık Cengiz Köylü söz istedi verildi. “Sayan Başkan, Sayın Üye hakimler, bir yılı aşan tutukluluk sürecim boyunca uğradığım hukuksuzluğu ne savcılık makamına, ne iddianameyi kabul edene itiraz hakimliklerine, ne de 7 Eylül’den beri Yüce Heyetinize arz edebildim. Davanın özellikleri soruşturma ile kovuşturmanın neredeyse birlikte yürütülmesi, sanıkların çokluğu, iddianamenin hacmi ve devasa boyutlara ulaşan ek klasörlerin durumu dikkate alındığında, davaya yönelik farklı paradigmalar, insan ve evrak Kalabalıklığı içinde haklılığımı, mağduriyetimi ve masumiyetimi ifade etmekte güçlük yaşadığımı düşünüyorum. Yargılamanın başladığı günden beri, talepleri aldığınız günlerde, sınırlı zaman içinde savunmaya dair hususlara girmeden, maruzatımı arz etmeye çalıştığım ki arz ettiğim hususlar savunmamın özeti mahiyetindedir. Tüm bu karmaşa, savunmalara başladığımız günden bu güne kadar geçen, bu güne kadar 5 sanığın savunmasını tamamladığı ve benim hala 14. sırada olduğum göz önüne alındığında savunma sıramın gelmesi 6, 7 ayı, tutuklulukta geçen süremde 18,19 ayı bulacaktır. Tüm bu karmaşa içinde Yüce Heyetiniz bilmelidir ki; hakkımda ki tüm suçlamalar MİT Müsteşarlığının 29 Mart 2007 tarihli, karargah evleri başlıklı bilgi notuna dayandırılmaktadır. Bu

87

Page 88: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:88

bilgi notunda belirtilen hususların tümünün bir müfterinin hiçbir somut delil ve gerçekliğe dayanmayan, soyut iddiaları olduğu, aradan geçen 3 yıla yakın zaman içinde yaşananlardan anlaşılmıştır. Şimdi çok özet olarak maruz bırakıldığım zulme, bu zulüm karşısında her şeyimizi emanet ettiğimiz ve herkese lazım dediğimiz dilimizden düşürmediğimiz hukukun tavrını, yüce heyetinizin hâkim sağduyusuna arz etmeye çalışacağım. MİT Müsteşarlığının İşçi Parti karargah evleri bilgi notunun Genelkurmay Başkanlığına ve Başbakanlığa verildiği, 29 Mart 2007 tarihinden, evrakın Genelkurmay Başkanlığınca Hava kuvvetlerine gönderilen suretinin 30 Mart 2008’de İşçi Parti Genel Merkezinde yapılan aramada bulunduğu iddiasının basında yer almasına geçen kadar geçen 1 yıllık süre içinde hiçbir işlem yapılmamıştır. Bu nedenle benim hakkımda böyle bir iftira ortaya atıldığından haberim de olmamıştır. Anılan belgenin burada bulunmasından sonra konuya muttali olan, hava kuvvetleri askeri savcılığı ile koordineli olarak soruşturmaya başlayan iddia makamı, ayrıntılı bir soruşturma ile yalın gerçeği, somut delilleri ile ortaya çıkarması gerekirken, hiçbir soruşturma yapmadan sahsımı suçlamayı, tutuklamayı ve zulmü bu günlere kadar taşımayı tercih etmiştir. Bunu hangi gerekçelere dayanarak söylüyorum arz edeyim. Birinci gerekçem şudur, iddia makamının yaptığı tek şey 3 Nisan 2008 tarihinde ve 17 Haziran 2008 tarihinde konuyu MİT’e sormak olmuş ancak MİT’in bu yazıya verdiği 9 Mayıs 2008 tarihli cevabi yazısında, işçi partisi karargah evleri bilgi notunun alınan haberlere istinaden yöneltilmiş bir istihbarat olmadığını, önlem ve aciliyetine binaen teyidi beklenilmeksizin haber ve duyum halinde, ikaz istihbaratı mahiyetinde ilgili devlet organlarına sunulduğu. İkinci yazıya verdiği 23 Haziran 2008 tarihli cevabi yazıda işçi parti karargah evleri hususunda mevcut bilgi notunda belirtilen hususlar dışında ilave bilgi bulunmadığı şeklindeki bilgileri hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Güya hukukun evrensel prensiplerine ve mevzuatımıza göre hakkımdaki lehte delilleri toplamak durumunda olan iddia makamı MİT’in bilgi notuna mal bulmuş magrebi atlarken aynı kurumun bu bilgi notunun teyit edilmemiş ham haber ve duyum olduğunu, MİT tarafından üzerinde çalışılıp istihbarat haline getirilmiş bir bilgi olmadığını ve aradan geçen bir yılı aşkın zamana rağmen buna ilave bir bilgi bulunmadığını belirtilen yazılarını yok farz etmiş, iddianamede bunlara yer verememiş atfı cürüm ve suç tasnii yapmıştır. İddia makamının yok saydığı bu yazıları yüce heyetiniz yok saymamalı, dikkate almalı ve adaleti tecelli etmelidir. İkinci gerekçem ise şudur, iddia makamı anılan Karargah evleri bilgi notunda belirtilen hususları ve ekinde yer alan şemada adı zikredilen şahısları hiçbir şekilde soruşturmamıştır. Ne şemada belirtilen asker kişiler ne sivil kişiler, ne profesör Yaşar Hacısalihoğlu nede adı geçen Yenibosna Cem evinden sorumlu kişiler nede Balaban aşireti ileri gelenleri hakkında hiçbir işlem yapmamıştır. Böyle soruşturma olur mu? o bilgi notunda ve şemada 44 kişinin adı geçiyor ve hiçbirine bir şey sorulmuyor, bir işlem yapılmıyor. Bilgi notunun hazırlanmasından 21 ay sonra sadece beni gözaltına alıp tutuklatıyor. Sayın başkanım, sayın hakim üyeler, iddia makamı çok bilinçli olarak yapılan bu tercihin bir anlamı var. O da şudur, Hava kuvvetleri askeri savcılığınca yürütülen soruşturmada tüm sanıklar soruşturulmuş, aramalar yapılmış teknik takip, bilirkişi incelemeleri yapılmış ve neticede anlaşılmıştır ki şemada asker kişiler arasında anılan nitelikte bir kişi ve iletişim yoktur. Oluşumun başında kilit rol oynadığı ileri sürülen Metroctiy AVM’de ki İbrahim Arslan isimli şahısla ilgili olarak bu adreste böyle bir şahsın bulunmadığı adına telefon çıkarılan şahsın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Karacaahmet mezarlığında cenaze imamı olarak görevli sıradan bir vatandaş olduğu ortaya çıkmıştır. Tüm bunlar Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığınca yürütülen soruşturmada elde edilen sonuçlar arasındadır ve ek klasörlerde yer almaktadır. Yenibosna Cemevi'ne yönelik iddialar; Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız tarafından basın açıklaması ile sert bir üslupla reddedilmiştir. Balaban Aşireti ile ilgili iddialar ise anılan aşiret adına Kazım Balaban tarafından ayrıntılı bir basın açıklaması ile net bir şekilde reddedilmiştir. İddia makamınca Prof.Dr. Yaşar Hacısalihoğlu'nun ifadesine baş vurulmamış, ancak anılan şahıs Hava Kuvvetleri Askeri savcılığınca alınan ifadesinde tüm iddiaları reddetmiştir. Hava Harp Okulu ile ilgili iddialar ve Yenibosna Cemevi'nde toplantılar

88

Page 89: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:89

yapıldığı iddiasına yönelik olarak; anılan bilgi notunun yazıldığı tarihten itibaren geriye doğru bir yıl içerisinde şahsıma ait cep telefonu baz istasyonu dökümleri incelendiğinde bu bir yıl içinde Hava Harp Okulunun bulunduğu Yeşilyurt semtinde ve Cemevi'nin bulunduğu Yenibosna semtinde, hatta bu semtlere yakın semtlerde bile bulunmadığım görülmüştür. Maalesef iddia makamı aleyhe bir şey elde edemeyeceğini bildiği için kendisi soruşturma yapmaktan kaçındığı gibi MİT'den, Hv.K. Askeri Savcılığından, Alevi cemaatinden ve Balaban Aşiretinden gelen bilgileri de dikkate almamış, iddianamede zikretmemiş, yine atfı cürüm ve suç tasniinden kaçınmamıştır. Bu normal bir hukuk sürecinde yaşanabilecek bir durum mudur sayın başkanım? Bu hususları yüce heyetinizin hâkim sağduyusuna ve yüksek takdirlerine sunuyorum. Üçüncü gerekçeme gelince, o da öncekiler kadar vahimdir MİT'in İşçi parti karargâh Evleri bilgi notunda ve eklerinde hiçbir şekilde bahsedilmemesine rağmen, iddia makamının anılan oluşumu hangi gerekçe ile Ergenekon soruşturmasına dâhil ettiği de tam bir muammadır. Nitekim yüce mahkemeniz aracılığı ile İddia edilen İşçi partisi Karargâh Evleri yapılanmasının iddia edilen Ergenekon terör örgütü ile bir irtibatı var mıdır? şeklindeki bir soruya, MİT Müsteşarlığınca; başka her hangi bir örgütle irtibatı tespit edilememiştir. şeklinde cevap verilmiştir. Keza Hv.K.Askeri savcılığınca yürütülen soruşturmanın da Ergenekon soruşturması ile bir ilgisinin olmadığı kamuoyuna açıklanmıştır. Karargâh evleri yapılanmasının mevcudiyetini ortaya çıkarmak için hiçbir soruşturma yapmayan iddia makamı, bu oluşumu iddia edilen Ergenekon örgütü ile ben yaptım oldu mantığı ile iltisaklandırmaktan da geri durmamaktadır. Sayın başkanım, sayın üye hâkimler, Bütün bunların sizlerin vicdanında bir karşılığı olmayacak mıdır? Bir soruşturma neden böyle yapılır? Bir iddianame neden böyle afakî ve önyargılı yazılır? Lütfen bu iddianame eklerinin benimle ilgili bölümlerine bir göz atınız. Ya da iddia makamına sorunuz. Tutuklandığım 07 Ocak 2009 tarihinden beri hakkımdaki iddiaların soruşturulması anlamında tek bir işlem var mıdır? Alacağınız cevap kocaman bir yoktur dan başka bir şey değildir. O halde bu tutukluluk niyedir? Ve daha ne kadar sürecektir? Söz konusu bilgi notunda adı geçen 44 kişi kaçmıyor, delil karartmıyor, örgüt üyeliği ile suçlanmıyorken; sadece beni hangi vicdan, katalog suç, kaçma ve delil karartma şüphesiyle tutuklu yargılamaya devam edebilir? Muvazzaf subayım. Eşim çalışmıyor. Büyük oğlum özel bir üniversitede 3. sınıfa gidiyor,Uluslararası ilişkiler bölümünde paralı okuyor kendisi. Bu seneki yıllık eğitim aidatını emekli olan astsubay olan ağabeyim bin bir güçlükle ödedi. Küçük oğlum ise lise ikinci sınıfta okuyor ve ÖSS'ye hazırlanmakta, dershaneye gitmektedir. Tutuklu kamu görevlilerinin maaşlarının yarısını alabildiği göz önüne alındığında, bu tutukluluğun neden olduğu maddi ve manevi zararları yüce heyetinizin takdirine bırakıyorum. Bu yönüyle tutukluluğumun devamına ilişkin kararlarınız; hukukun genel ilkelerine ve mevzuat hükümleri bağlamında tutuklama müessesinin tabiatına aykırı bir durum arz etmektedir. Sayın başkanım, ne iddianamede, ne de eklerinde, ne dün, ne bugün, ne de gelecekte bu arz ettiklerimin hilafına bir bilgi veya belge vardır. Bütün olay, bütün bu zulüm, MİT'in benim aldığım bir duyuma göre Albay Cengiz Köylü Karargah Evleri adlı bir oluşumun içindedir, demesinden kaynaklanmaktadır. MİT bu böyledir demiyor. Dikkatinizi çekerim Ben böyle bir duyum aldım diyor. Bu duyumu teyit etmedim. diyor. Bu bir istihbarat değildir diyor. Karargâh Evlerinin başka herhangi bir örgütle ilgisi yoktur. diyor. Aradan geçen 3 yıla yakın zaman zarfında ilk aldığım duyumun dışında, ilave hiçbir bilgi yoktur diyor. Savcılık bu duyum ve bilgiler üzerine hiçbir soruşturma yapmıyor. Benden başka bir kişinin dahi ifadesini almıyor. Buna rağmen bir fincan suda fırtına koparıyor, karargâh evleri yapılanması da yetmiyor ve beni iddia edilen Ergenekon örgütünün ara yöneticisi yapıyor. El insaf diyorum. Birazcık vicdan, birazcık adalet diyorum. Hal böyle iken yüce heyetinizin, sanki ortada MİT Müsteşarlığınca istihbar edilen bir karargâh evleri adlı yapılanması konusu varmış, ya da iddia makamınca deliller ile ortaya konulmuş bir yapılanma varmış gibi tutukluluğumun devamına yönelik tüm sanıkları kapsayan genel ifadelerle verdiğiniz kararlar hukuka olan inancımı zedelemekte, mağduriyetimi derinleştirmektedir. Lütfen fark ediniz. Ortada ne MİT

89

Page 90: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:90

Müsteşarlığınca istihbar edilmiş bir yapılanma, ne de soruşturma makamlarınca varlığına dair en küçük bir delil ortaya konulmuş bir yapılanma vardır. Sadece ve sadece bir müfterinin intikal ettirdiği bir duyum üzerine yargı bu zulmü yaparsa bu ülkenin hukuk sistemi ne hale gelir? Kimliği meçhul bir müfterinin hiçbir somut delile de dayanmayan soyut iftirası ve hayatımın karartılıyor ve 30 yıllık hizmet ettiğim devletimin yüce yargısı buna alet ediliyor. Mademki iddia makamı 1 yıllık tutukluluğum süresince bu iftiranın gerçekliğini ortaya koyamamış, 3 yıl önce intikal eden ham duyuma ilave hiçbir delil, belge, bilgi ortaya koyamamış, o zaman beni bu zulümden kurtarmak yüce heyetiniz için insani, vicdani, ahlaki ve adli bir görevdir. Lütfen bunu daha fazla ertelemeyiniz. Tüm bunları dikkate alarak, yüce heyetinizin vicdanına ve yüce Türk adaletine sığınıyor, bihakkın tahliyeme karar verilmesini arz ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.

Sanık Mustafa Koç söz istedi verildi:"Sayın başkanım sayın üye hakimler yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 10 dakika içinde bazı hususlara dikkatinizi çekmek için zamanınızı alacağım. Geçen hafta bir yılı dolduran ve her geçen gün etkileri derinleşen bir zulüm haline gelen bir tutukluluk süreci boyunca, inandığı ve güvendiği adalet sistemini harekete geçirmeye çalışan bir muvazzaf subay olarak, 25 Aralık 2009 tarihli duruşmada, yüce mahkemenin oyçokluğu ile aldığı tutukluluğun devamına ilişkin karar karşısında, başkan sıfatı ile zat-ı âlinizin verdiği karşı oyla teselli bulma bahtiyarlığına eriştim. Yüce heyetinizi temin ederim ki; adil bir yargılama süreci sonunda, delil diye ek klasörlerin benimle ilgili bölümüne konulan ve üzerinde adım, sanım, imzam veya bunları benim yapmış olabileceğim anlamına gelebilecek hiçbir iz emare taşımayın dijital verilerin benimle hiçbir ilgisi olmadığı ortaya çıkacak ve üzerime atılı suçların bir müfterinin karalamalarından başka bir şey olmadığı anlaşılacak ve nihayet sayın başkanın engin tecrübesi haklı çıkacaktır. Bu arada olan; sadece heba olup giden benim 30 yıllık emeklerime hiç hak etmedikleri halde kocasız ve babasız kalan eşime ve çocuklarıma değil, aynı zamanda kimilerin aşağılık rekabet ve intikam duygularına alet edilmek istenen Yüce Türk Yargısının saygınlığına olacaktır. Sayın başkanım, sayın üye hâkimler; başından beri hukuk ve adalet arayışımı, görülmekte olan bu dava çerçevesinde oluşturulan siyasi ve ideolojik spekülasyonlara gözümü ve kulağımı kapatarak, muvazzaf subay vakarı içinde sürdürmeye gayret ediyorum. Malumlarınız olduğu üzere, hukuk kadar köklerini tarihte bulan bir başka sosyal bilim yoktur. Bu nedenle tarih bilinci olmayan hukukçu tehlikelidir yargısı Batı biliminde yaygınlaşmıştır. Bu sözler Türk hukuk tarihi kitabı olarak sayın profesörler Üçok Mumcu Bozkurt tarafından söylenmektedir. Hatta öyle ki; Alman hukukçu Mıchael Toles’e göre tarihsel kökenini bilmeyen hukukçu görme özürlüdür görüşü Batı üniversitelerinde iyice yaygınlaşmış ve Hukuk Tarihi öğrenimi geniş kapsamlı olarak bütün hukuk fakültelerinin programlarında başköşeye konulmuştur. Hukuku geliştirmek, derin bir hukuk kültürüne ihtiyaç gösterir. Hukuk kültürünün temeli de tarihtir. Hukukçu uyguladığı ve eleştirdiği hukuk kuralının tarihsel geçmişinde yatan ana fikri bilmek durumundadır. Hukuk bir kültür mirasıdır. Kültür de tarih içinde yoğrulur. Bu yönüyle Türk hukukçuları; İslam öncesi uyguladığımız hukuk İslam hukuku ve nihayet bugünkü Batı kökenli modern hukukumuzun her üçüne de hakim olmaları bakımından batılı meslektaşlarına göre daha şanslı durumundalar. Bu duygularla yüce heyetinize, yüzyıl kadar önce Fransa'da yaşanan olan Dreyfus davasını hatırlatmak istiyorum Konuyu çok iyi bildiğinizi düşündüğüm için bir noktaya işaret etmek için kısa bir özetini yapacağım. Yahudi asıllı bir Fransız subayı olan Yüzbaşı Alfred Dreyfus, Fransız topçu birlikleri ile ilgili bazı çizelgeleri Almanlara vermekle suçlanır. Görevlendirilen beş yazı uzmanından üçü üstlerinin etkisiyle çizelgelerdeki el yazısının Dreyfus'a ait olduğunu dair rapor verirler. Savaş Bakanı General Mercier'nin, sanıktan ve sanığın avukatlarından gizli askeri yargıçlara verdiği bir gizli dosyaya istinaden, üç ay içinde yargılama tamamlanır ve nihayet Dreyfus'un rütbeleri sökülür, ömür boyu sürgün ve hapis cezasına çarptırılır, temyiz başvurusu da reddedilir üç ay içinde. Fakat başını Emile Zola’nın çektiği bir grup aydın ve Fransız Haber alma Bürosunun başına getirilen Yarbay Pikuart gerektiğinde hükümeti ve orduyu da karşılarına alarak, maruz bırakıldıkları sürgün,

90

Page 91: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:91

hapis ve para cezalarını göze alarak, gerçek yürüyor sloganıyla gerçeği aramış ve sonunda Dreyfus'a atfedilen çizelgelerin, üstlerinin talimatıyla Yahudi düşmanlığını körüklemek için Binbaşı Esterhazy tarafından hazırlandığı kanıtlamışlardır. Binbaşı Esterhazy bu suçunu itiraf etmiş, Dreyfus dört yıl hapsin ardından beraat etmiş, rütbelerini geri almış ordudaki görevlerine geri dönmüş ve kendisine rütbelerinin söküldüğü askeri okulun bahçesinde kendisine lejyon doner nişanı verilmiştir. Bu kısa özeti, yüce heyetinizin hoşgörüsüne sığınarak, Allah'ın ve tarihin huzurunda şu iki hususa dikkatlerinizi çekmek için yapıyorum. Birincisi; modern hukuktaki, şüpheden sanık yararlanır, kanunsuz suç ve ceza olmaz, suç ve cezanın şahsiliği, ceza hukukunda suçun unsurları ve delil hukuku gibi kavramların, beşeri ve ilahi kaynakları olan ve yüzyılların tecrübeleriyle oluşan, göz ardı edilemeyecek kavramlar olduğunu hatırlatmaktır. Bu nedenledir ki; Hukuk Fakültelerinin birinci sınıfında meşhur bir söz vardır, bir masumun yanlışlıkla bir gün hapis yatmasından, bin suçlunun sokaklarda kalması evladır, denir. İkincisi ve daha vahimi ise Emile Zola'ların olmadığı, her köşe başında hukuk bilincinden nasibini almamış, kanunları bilmeyen, iddianameyi dahi okumayan kerameti kendinden menkul tiplerin infaz ve haysiyet cellâtlığı yaptığı ülkemizde; Esterhazy'lerin şerrinden bizi korumak sorumluluğunun da yüce heyetinizin omuzlarında olduğunu hatırlatmaktır. Sayın Başkanım, sayın üye hâkimler; geçen talep gününde söz aldığımda sınırlı zaman içinde üzerime atfedilen 36, 37 ve 38 nolu ek klasörlerdeki dijital verilerin ilk sayfalarını göstererek dikkatlerinizi çekmiştim. bir yıldır dilimin döndüğünce ve usulünce bunu haykırıyorum. Lütfen bunlara tekrar bakınız. Neye dayanarak bunların benimle ilgisini kuruyorsunuz? Eğer bunların benimle bir ilgisi olduğu kanaatindeyseniz, aynı klasörlerde adı bulunan ve benim bir yıl emrinde çalıştığım Daire Başkanı olarak çalıştığım Albayımın tutuksuz yargılanmasını ne ile izah ediyorsunuz? Üzerinde adım sanım yazmayan, içerik, zaman ve mekan olarak benim görev ve safahatımla örtüşmeyen, benden ele geçmeyen bu dijital verileri, neye dayanarak hakkımdaki kuvvetli suç şüphesinin varlığı gösteren olgu olarak kabul edebiliyorsunuz? Sizi bu kanaate götüren olguyu ben iddianamede göremiyorum ek klasörlerde göremiyorum Genelkurmayın ve Jandarmanın yazılarında göremiyorum, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının da bulunduğu, herhangi bir tanık veya sanığın ifadesinde veya başka herhangi bir yerde göremiyorum. Eğer size de Dreyfus davasında olduğu gibi, hakkımda bir gizli dosya verildiyse bunu da bilmek istiyorum. Bunu verenlerle yüzleşmek istiyorum çünkü, Önünde sonunda ortaya çıkacak olan; ya bunları bir binbaşı Esterhazy'nin hazırladığıdır ya da bunları hazırlayanlara adımı servis eden bir binbaşı Esterhazy'nin varlığıdır. Bunu ortaya çıkarmak da bir askeri cezaevinin elverişsiz koşulları altında bir yıldır tutuklu bulunan şahsımın değil, soruşturma makamlarının görevidir. Hal böyle iken iddia makamının, bırakın yalın gerçeği ortaya çıkarmak için en küçük bir gayret göstermeyi, tam aksine Esterhazy'lerin iftiralarıyla beslenen istihbarat dedikodularıyla hareket etmeyi tercih ettiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak özellikle sayın üye hâkimlerimizin, hakkımdaki kanaat ve kararlarında; hukukun evrensel ilkelerini dikkate almalarını, konumumu dedikodu ve yönlendirmelerin etkisinde değil, dosya münderecatında değerlendirmelerini arz ediyorum. Bugün kimse, Savaş Bakanı Generalin Yahudi düşmanlığını körüklemek için verdiği gizli dosyaya istinaden Dreyfus'u mahkûm eden hâkimleri hatırlamıyor. Ama Dreyfus Davası hukuk fakültelerinde derslerde okutuluyor. Ben, kendi adıma, ne hiçbir şekilde adımı yakıştıramadığım bu dava ile ne de maruz kaldığım bu zulümle anılmak istiyorum. Ama bütün kalbimle yüce heyetinizin burada vereceği adil kararlarla hâkimlik mesleğinin yüz akı olarak hatırlanmasını arzu ediyorum. Halen eşim ve çocuklarım Kastamonu Jandarma Bölge Komutanlığı lojmanlarında ikamet etmektedir, tahliye edilmem halinde aynı yerde görevime devam etmek istiyorum. Daha önce tahliye olan muvazzaf subayların her biri Şırnak’ta Siirt’te İstanbul da görevlerinin başlarına dönmüşlerdir. Bizim gidecek başka bir yerimiz yok biz bu orduyla nikahlıyız. Türkiye derecesi yaparak kazandığı Boğaziçi Üniversitesi ikinci sınıfta okuyan oğlum, Anadolu Lisesi ikinci sınıfta okuyan kızım ve bir başına bunlarla mücadele eden eşim; bir yıldan beri maddi, manevi,

91

Page 92: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:92

duygusal ve psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Görüldüğü gibi bir yılı aşan tutukluluk hali şahsım ve ailem için fiili bir cezaya dönüştüğü açık ortadadır. Kaçmak, saklanmak, delilleri karatmak gibi bir durumum hiçbir şekilde söz konusu olmayacaktır. Bu açıklama ve hatırlatmalarım ışığında tutukluluk halimin yeniden gözden geçirilmesini ve bir hakkın tahliyeme tahliyeme karar verilmesini saygılarımla arz ediyorum efendim.

Sanık Mustafa Levent Göktaş söz istedi verildi:" Sayın başkanım 10 dakika süreyle müsaade ederseniz konuşacağım. Savcılık tarafından alınan ek ifademde yapılan hukuk dışı uygulamalar ve taleplerimle ilgili 12 sayfadan ibaret bir dilekçe hazırladım onu size vereceğim Sayın başkanım. Yalnız 3 konuyu 10 dakika süreyle açıklamak istiyorum, müsaade ederseniz, 07 Ocak 2009 tarihli ilk sorgumun üzerinden n 3 ay geçtikten sonra vekâletname verdiğim Avukatım Abdullah Kaya, Silivri Cezaevine gelmek suretiyle Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün, eğer Mustafa Levent Göktaş için 51 nolu DVD ile ilgili olarak yeniden sorguya katılmak istiyorum şeklinde bir talepte bulunursan, kendisi için iyi olur, neticede delil durumundaki olumlu değişiklik nedeniyle kendisini tahliye edebiliriz, demesi üzerine bende benim için sorun değil DVD zaten benim değil istediğin soruyu sorsun diye gittim kendisinin yanına, ek ifade için Beşiktaş adliyesine gittiğimde savcı Zekeriya Öz zabıt katibi Şahsım Avukatım ve nezaretten sorumlu Jandarma görevlisinin iştiraki ile bir 6 Nisan 2009 tarihinde Savcı Zekeriya Öz'ün odasında ve kendisi tarafından yapılmış, bitiminde ise hazırlanan bu ifade tutanağı; Hem adı geçen Savcı, Hem de ifadenin en son 9. sayfası kâğıt altına gelecek şekilde tarafımızdan imzalanıp tek nüsha olarak kapatılmıştır. Tam altlarını imzaladık Sayın başkanım. İfade bitiminde, müdafiime ve bana ısrarla talep etmemize karşın, bir suret verilmedi buna bahane olarak ta siz buradan çıktığınızda hemen gazetelere veriyorsunuz, gazetelerde beyanlarınız çıkıyor dendi. Ancak ertesi gün Ek ifademle ilgili birçok bölüm abartılı ve değiştirilmiş olarak Yeni Şafak gazetesi, Tarafa gazetesi, star gazetesi gibi ATV gibi televizyonlarda yayınlanmaya başladı. Bilahare iddianamenin yayınlanmasıyla birlikte vakıf olduğumuz ek ifade tutanağında yapmış olduğumuz incelemelerde ifade alma işlemine hiç katılmayan üç savcının da imzalarının tutanağa eklendiği ve ilk ek ifade tutanaktaki son imzaların atıldığı sayfa altındaki yerin kes yapıştır sistemiyle sayfanın ortasına taşındığını gördük. CMK 147/i 2’nin meful muhalifinden hareket edersek sayın başkanım, sorguda bulunmayanları sıfatı ne olursa olsun ifade tutanağına imza atamayacağı ve isim ve sıfatlarının yazılamayacağı anlamı çıkmaktadır. Bu durumda Ek ifade alma sırasında hazır olmadıkları halde hazır gibi imza atan 3 Savcının yapmış olduğu bu işlem, hukuka aykırıdır, kanuna aykırı bir işlemdir. Her ne kadar CMK’nun 147.maddesi ile ilgili olarak yaptırımlar TCK’da olmasa da 148’de daha çok biliyorsunuz 148 ile yaptırımlar mevcuttur ancak Yargıtay’ın yerleşik iştiraklerinde bunu ben örnekleriyle dilekçemde veriyorum. Belirtildiği şekilde CMK 147. madde ile CMK 217/2’nin birlikte düşünülmesinin gereği açıktır. Şimdi başkanım sizlere savcılık tarafından sırf suç yaratmak kastıyla ek ifade tutanağında yapılan değişiklikleri arz edeceğim aynı zamanda dilekçemde somut örneklerle savcı Zekeriya Öz’ün kendi el yazısıyla imzaladığı yazıları da vereceğim. 6 ay sonra vakıf olduğum ek ifade tutanağında bazı hususlar savcılık tarafından kasten ve sırf suç yaratmak isteğiyle matuf olarak değiştirilip çarptırılmıştır. Önce şunu söylemek istiyorum yayınlanan ifade tutanağının başında yer alan 1 ve 2. iddianamede geçen konuların tamamını cezaevinde okuma ve düşünme fırsatım oldu. Bu belgeleri değerlendirdiğimde Ergenekon’u korkunç bir örgüt olduğunu fark ettiğim ifadesi kesinlikle benim ifadem değildir.ben böyle bir ifade etmedim, zaten ikinci iddianameyi okumak gibi bir şansım olamaz dedim çünkü Martın sonunda çıktı ikinci iddianame ben 6 Nisan’da gittim benim bulunduğum koğuşta ikinci iddianameyle yargılanan bir sanık dahi yok, bunu okumuş olmam mümkün değil. Olay şöyle gelişmiştir. 07 Ocak-12 Ocak 2009 tarihleri arasında Poliste gözaltında bulunduğum 4 gün 11 saatlik 4 gün 11 saatlik süre içerisinde ki avukat olmama rağmen avukat olmama rağmen bulunduğum süre içindeki söyleyiş tarzı mülakatta bana polisler sen Şırnak Cudi dağı Ballıkava bölgesinde 250 kişilik terörist grubun

92

Page 93: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:93

içerisine 40 kişiyle girdiğinde 40 kişiyle girdiğinde komutanların ve Türk Silahlı Kuvvetleri PKK'yı yok etmek değil seni ve birliğini yok etmek için soktu dediler. Bende buna gülerek gülüp geçerek polislere bu konuda yanıldıklarını düşüncelerinin yanlış olduğunu anlattım ama çok üzüldüm çünkü ben gerçekten polislerle birlikte temasa girmiş çok sıcak çatışmalara girmiş bir insanım artı kolu parçalanmış damarları kopmuş polislere direk yanında kan vererek yaşamasını sağlamış bir insanım. Yani böyle bir şey aklıma bile gelmez. Savcılık Tarafından Ergenekon hakkında ne biliyor ve düşünüyorsunuz sorusuna ben, Polislerin bu sözlerine istinat ederek konuyu savcıya anlatıp, Eğer polislerin anlattığı gibi iddia sizin de iddia ettiğiniz gibi örgüt yeryüzünde varsa zaten biz zaten yanmışız dedim bu kadar. Ancak ifade tutanağında bu konu bu konu, imzalar atılıp kapatıldıktan sonra kendileri tarafından kasten bu şeklide yazılmıştır İddianamenin 520. sayfasında yer alan diğer sanık Erdal Şenel’in sözlerine dikkat ederseniz eğer kendisi diyor ki ben böyle bir şey söylemedim diyor ve şu ifade yazılmış. Korkunç bir yapı olduğunu fark ettim cümlesine karşılık, benimde Korkunç bir örgüt olduğunu fark ettim sözünü söylemiş olamayacağımın takdiri sayın mahkemenizindir Sayın başkanım. Benim için esas olan bölüm şimdiki anlatacağım bölümdür Sayın başkanım. Ek ifade de benim söylediğim iddia edilen ve belirtilen, Öncelikle size Özel Kuvvetler Komutanlığı ile ilgili bazı bilgilerden bahsetmek istiyorum cümlesi tamamen kurgulanmış aslı olmayan, mesnetsiz bir ifadedir. Şöyle Aslı şöyledir Fikret Emek'de ele geçirilen bazı materyaller varmış zaten Fikret Emek’in ben avukatıyım malumunuz bu ele geçen materyallerle ilgili ben dedim ki savcıya savcım bakın bunları yanlış değerlendirmeyin bu materyallerin hepsi özel kuvvetler komutanlığında gösterilen gayri nizami harp kursuyla ilgilidir. Bunlar bir kursu materyalleridir. Bakın ben size GNH Kursu ile ilgili çok az anlayabileceğiniz düzeyde yani anlayabileceğimizden kastettiğim açık kaynaklarda da yer alan ama anlaşılamayan konuyu anlatayım dedim ve GNH kursu hakkında çok az bir bilgi verdim. Ancak bu her nedense özel kuvvetler komutanlığı hakkında size bilgi vermek istiyorum şeklinde ifadeye geçilmiş. Özel kuvvetler komutanlığı adı ifademde kesinlikle geçmemiştir başkanım. 25 yıl TSK' de onuruyla görev yapmış ve 750 bin kişilik TSK’da hiç kimseye nasip olmayan girdiğim çatışmalardan kazandığım 3 tane madalya ile onurlandırılmış bir insanım ben yani böyle bir davada özellikle Özel Kuvvetler Komutanlığının adını zikretmek ile ölmek gerçekten benim için gerçekten eşdeğerdir. Ek-İfade tutanağı 3. sayfa 15. satırda geçen; Ben görevden alındıktan 15 gün sonra çuval olayı oldu, ben bu olayın olabileceğini tahminen söylemiştim, şeklinde bir cümle bana ait değildir. Bunu nereden nasıl yaptılar nasıl oraya getirdiler onu da bilmiyorum ancak bunu açıklayacağım biraz sonra. Başkanım, özel kuvvetler timlerinde çalışmak hazır gelmişken müsaadenizle bir dakika da bununla ilgili bilgi vermek istiyorum. Dünyadaki her şeyden eşinizden, çocuklarınızdan, daha çok önem verdiğiniz bu ülke, millet, bayrak ve özel kuvvetler hastalığı yaratır insanda. Gerçekten böyledir, oraya girdiğiniz zaman hasta olursunuz evinize gitmezsiniz, eşinizden, çocuğunuzdan feragat edersiniz her türlü göreve gidersiniz. Zaten bir yılınızın 12 ayının 9 ayı hep arazide geçer, dağlarda geçer. Şimdi bakın Sayın başkanım, bir araba resmi göstermek istiyorum bunu niçin, sakın yanlış anlamayın bu bizim görevimiz, biz yapmak zorundayız zaten biz bu işe gönüllü girdik. Bakın bir araba resmi göstermek istiyorum bakın, bu arabanın üzerinde 120 tane mermi var Sayın başkanım. Bu benim TİM arabam ve TİM’le beraber biz giderken pusuya düştük önemli değil 26 kere pusuya düştüm ben böyle hiç sorun değil ama burada 2 kişi sağ çıktık biz 6 kişi öldü. Şimdi neye gelmek istiyorum Sayın başkanım, sakın yanlış anlaşılmasın lütfen hiç ben bu konudan bahsetmedim bu güne kadar bahsetmem de. Bakınız şimdi bu Kuzey Irak’ta kiraladığımız bir evdeki daha birinci günkü girişimizdeki kapıdaki delikler, 4 mermi daha birinci gün. Bakınız bu yine evimizin duvarları yani her gün burada bu çocuklar özel kuvvetler mensupları pusuya maruz kalırlar her gün evleri taranır her gün havan atışına maruz kalırlar, her gün perişan olurlar. Ama benim anlatmak istediğim burada bu değil, şunu anlatmak istiyorum. Bunun gibi yüzlerce ölüm anının yabancı ülke topraklarında yollarda, arazilerde dağlarda aile ve eşleri tarafından aman

93

Page 94: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:94

komutanım lütfen giderken babamı eşimi oğlumu sağ getir diye size emanet edilmiş özel kuvvetler komutanı personeliyle birlikte güzel ülkemiz ve asil Türk milletinin ebedi bekası için yaşarsınız. Ya böyle bir yaşantı içerisinde nasıl olurda başkanım, siz özel kuvvetler komutanlığı hakkında bilgi vermek istiyorum yada ben görevden alındıktan 15 gün sonra çuval olayı oldu diyebilirsiniz. Yani bunu diyebilir misiniz? Başkanım ek ifade tutanağımda diğer tutuklu sanık emekli binbaşı Emek’le yazılanların hepsi, tamam. Başkanım hayır hayır bir şey yok ben kusura bakmayın bir sorunum var ondan dolayı böyle oluyor. Ek ifade tutanağında yazılı diğer tutuklu sanık Fikret Emek ile ilgili yazılı olanların hepsi asılsızdır örneğin ek ifade 9. sayfa 1. paragraf sonunda yer alan bu tür gizli çekim işlerini sadece Fikret Emek yapabilir, sebebi de istihbarat görevlisi olduğundandır. Bu tür işlemlerin parası özel kuvvetler komutanlığı tarafından karşılanmaktadır cümlesi tamamen kurgulanmış yeniden yaratılmış bir cümledir. Gazi Binbaşı Fikret Emek birlikte girdiğimiz bir muhaberede göğsünden vurulup kanı yüzüme, elime akmış ki birlikte aynı mevzide savaştığım, birlikte aynı mevzide kaldığım, birlikte uzun nöbet tuttuğum Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman bir subayıdır başkanım. Yani böyle bir şeyi ben nasıl söyleyebilirim? aramızda sonra askerliğin dışında avukat müvekkil ilişkisi de var. Olayın aslı şöyledir, Fikret Emek hem Alay Komutanlığı personel subayı hem de özel kuvvetler komutanlığı karargah istihbarat tim komutanıdır. Bu tim polis jandarma ve diğer kaynaklardan gelen PKK ile ilgili tüm istihbari bilgilerini toplar derler ve komutanlara sunar şeklindedir. Siz bunu alıyorsunuz gizli çekilmiş diye sadece Fikret Emek yapar. Fikret Emek istihbaratçıdır diyorsunuz. Yani sırf 51 nolu DVD’ye atıfta bulunmak gayesi diye yapılıyor ama polis tarafından yapılıyor ben savcılık tarafından yapıldığını inanmıyorum yani. Şimdi delilleri konusunda konuşacağım başkanım. Ek ifade alma işlemi sırasında bana ifademin başından sonuna kadar 51 nolu DVD ile ilgili hiçbir soru sorulmadı, ek ifadede. Hep bir meczubun yazdığı kim olduğu belli olmayan imzası olmayan, nerden geldiği belli olmayan bir itirafçının veyahut kim olduğu belli olmayan Zafer Sancak diye bir adam diyorlar. Yazdığı mektupla ilgili sordular bu soruları sorarken de söylemek istemiyorum, yok efendim eşiniz fakirmiş İstanbul hukuk fakültesinde okurken Vezneciler kız yurdunda kalmış, bu arada okurken efendim işte merkez bankasında para sayım memurluğu yapmış falan gibi böyle aşağılayıcı terbiyesizce sorular da sordular. Sayın başkanım şimdi esas konuya geliyorum bende esas geliş nedenimin bu suç konusu 51 numaralı DVD olduğu için sayın savcıya hitaben sayın savcım bana 51 numaralı DVD ile ilgili hiç soru sormadınız. Ancak ben size suça konu ve büromda bulunduğu iddia edilen 51 Nolu DVD’yle ilgili de ayrıntılı bilgi vermek istiyorum dedim. Hatta kabul ederseniz ve eklerseniz ifademe size 24 sayfadan ibaret 51 nolu DVD hakkında ayrıntılı açıklamalar içeren bir savunmam var, onu verebilirim dedim. Kendisi daha iyi olur alalım ek ifade tutanağına ekleyelim dedi. Başkanım buyurun işte burada şu ifadeyi bu ifadeyi bu ek ifadeyi ben kendisine verdim. Buna da zaten şimdi vereceğim dilekçeye ekledim başkanım ilk sayfası ve 24 sayfası görülen tamamı 50. ek klasöründe bulunan 24 sayfalık savunmamın başlığında yer alan nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi sayın başkanlığına yazısını silip yerine İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı Beşiktaş İstanbul yazıp kendisine takdim ettim. Savcı bu dilekçeyi aldıktan sonra ek 2’de görüleceği üzere burada başkanım hepsi delil hepsi imzalı hem de. Bakın ne yazmış ben ayrıca 51 nolu DVD ile ilgili yazılı savunmamı ibraz ediyorum dedi. Savunması alındı, dosyaya konuldu. Bir çok konuyu da ayrıntılı olarak burada yazdım, bu deliller çerçevesinde tahliye hususunun tekrar düşünülüp Adli Kontrol kararı verilmesini talep ediyorum dedi, şeklinde kendisi yazmış. Gördünüz imzası da var. Ancak, bir müddet sonra yayınlanan Ek delil 50. klasör de6 ay sonra Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, katipler Keziban İpek ve Gökçe Göksu imzalı, 14 Nisan 2009 tarihinde yani benim ifademden 8 gün sonra düzenlenmiş bir tutanak buldum. Burada tutanak şimdi okuyorum başkanım tutanağı, Şüpheli Mustafa Levent Göktaş' ın Tutukluluk halinin incelenmesi ve Tahliye talebine ilişkin tarihsiz dilekçe, havalesiz olarak Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün odasında bulunmuştur. 8 gün sonra halbuki ekte de beraber imzaladık beraber koyduk. Şüpheli hakkında yakın zamanda tutukluluk halinin

94

Page 95: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:95

devamına ilişkin karar verilmiş olduğundan dilekçenin dosyada saklanmasına dair düzenlenen tutanak birlikte imza altına alınmıştır. Zekeriya Öz, Keziban İpek, Gökce Göksu ,ifadesi mevcuttur. Yani Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz; Benim kendisine savunma maksatlı olarak 06 Nisan 2009 tarihinde verdiğim 24 sayfadan ibaret savunmamla ilgili olarak Ek ifade tutanağının 9. sayfa 2. paragrafına bu savunmamın alındığına dair ibare koymasına karşın, Biz odasından ayrıldıktan hemen sonra bu savunmamı Ek ifademden ayırmış ve o gün ve devam eden günlerde tutukluluğumu değerlendirecek olan Beşiktaş Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine Ek ifademle birlikte savunmamın gönderilmesine mani olarak Savunma hakkımı engellemiştir. Hak ile yapılmıştır başkanım. Bende Marmara hukuk mezunuyum gerçi 8 yılda bitirdim ama az çok hukuktan anlıyorum. Yazmakta olup bu tutanak Cumhuriyet Savcısının ne kadar kötü niyetle ve kasıtla hareket ettiğine ve kanunsuz eylem ve işlemlerine karinedir, başkanım. Bu da Ek ifademin Hukuka Aykırı bir ifade haline geldiğine delalet etmektedir. Bu kanunsuz ve savunma hakkımızı engellemeye yönelik kasti uygulamanın takdiri de Sayın Mahkemenizdedir. Bu konuyla ilgili Abdullah Kaya, Avukat Abdullah Kaya’yı dinleyebilirsiniz Sayın başkanım. Bu konuyla HSYK’ya suç duyurusunda bulundum kendisi hakkında işlem başlatıldı, kabul edildi iki müfettiş geldi burada benim ifademi aldı ve dava açıldı. Ek ifade tutanağı 2. sayfa 3. paragraf da; yani Ek-5 başka bir husus var başkanım. 51 numaralı DVD bana ait değildir. Bakın sayın başkanım, bunlar benim ifadem güya o şekilde söylüyor. 51 nolu DVD bana ait değildir, içindeki gizli bilgi ve belgeler hakkında açıklama yapmak istiyorum. Bazı belgelerin Özel Kuvvetler Komutanlığında yapılmış olan çalışmalar olduğunu biliyorum, İrticai faaliyette bulunduğu belirtilen Kamu Görevlileri dokümanı bu doküman 2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanının talimatı ile Milli Güvenlik Kuruluna sunum yapılacak, Genelkurmayın bilgisi dâhilinde bir çalışma yapılacak dendi Şeklinde devam eden konu kesinlikle burada yazıldığı gibi değildir. Bu bölüm tamamen Savcılık tarafından kes yapıştır sistemi ile kurgulanmış ve iddianamenin 582. sayfasına kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydetme eylemini dolaylı yollardan kabul ettiği anlaşılmıştır şeklinde yalan mesnetsiz uydurma bir cümleyle geçilerek yaratılmıştır. İspat edeceğim şimdi. Gerçeği aşağıdaki şekildedir Sayın başkanım, Savcı; Ek-4'de örneğini koyduğum burada var Sayın başkanım buradan gözükmüyor ben vereceğim zaten size Ek ifade Tutanağı 8. sayfa 1. paragrafta yazılı olan ve ihbar mektubunda geçtiği belirtilen, Aynı mektupta okuyorum mektupta geçeni, Mersin-Adana bölgesinde faaliyeti şüpheli ve Mersinli Piyade yüzbaşı tarafından ve Silopi’li Kocero ailesinin destekleriyle, İstanbul bölgesinde Piyade yüzbaşı tarafından ve deniz binbaşı tarafından istifade edildiği cümlesini bana, bu subaylar vasıtasıyla aynen şu şekilde sordu bana savcı Sayın başkanım. Bu subaylar vasıtasıyla bu bölgelerde tim gönderilip PKK hakkında bir çalışma yaptırdınız mı ? Şeklinde sormuştur. Yani Mersin-Adana ve İstanbul bölgesine PKK ile ilgili bir çalışma yaptırdın mı sen dedi bana bu şekilde sordu. bana devletin savcısından benim gizleyecek hiçbir şeyim olamaz. Zaten gizli kalmış bir husus 2001 yılında yapılmış bir çalışma doğru hakikaten ben Mersin’e Adana’ya ve İstanbul’a PKK durumunda oluşan gelişmeler nedeniyle PKK’nın giderek güçlenmesi nedeniyle ki bugün görüyorsunuz Mersin-Adana’yı buraya iki tane üç tane TİM gönderdim ve çalışma yaptırdım, doğru yani. Bende bunu kendisine dedim ki evet buruya ben gönderdim. 2001 yılında bu üç ilde giderek artan PKK faaliyetleri hakkında çalışma yapmak üzere 2001 yılının Haziran ayında gönderdim dedim. Bu timler gittikleri illerde burası çok önemli, Polis, Jandarma ve Genelkurmay Psikolojik Harekât timlerinden de faydalanarak yaklaşık 1 ay kadar görev yapıp PKK hakkında rapor hazırlayarak geri döndüler dedim. Bende bu raporları iki bölüme ayırıp birinin başlığına Haziran 2001 adana-Mersin raporu, diğerine Haziran 2001 İstanbul raporu şeklinde yazıp komutanlığa teslim ettim dedim. bana savcılık sorgusunda 51 nolu DVD içeriğinde de olduğu iddia edilen 5163 kişilik bir liste göstermediği gibi sizin yaptığınız çalışma budur yada 5163 kişilik bir liste yaptınız mı diye bir soru sormamıştır. Oradan kesmiş 5163 kişilik o 51 nolu DVD içeriğine yapıştırmış sırf beni DVD’ ile ilişkilendirmek için DVD ile benim hiçbir

95

Page 96: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:96

ilgimi kuramazsınız başkanım kuramazlar yani. Savcılık kuramaz mümkün değil. Benim dijital verilerimde geldi, sonuçları da geldi. Bir tane bilgisayarımda bir tane mende çıkan bir CD’de DVD’de flaş bellekte 51 nolu DVD içeriğinde bulunan malzeme, doküman hiçbir şey yok kesinlikle irtibatımı kuramazsınız, parmak izi de bulamazsınız, hiçbir şey bulamazsınız, hiçbir şey bulamazsınız savcım. Ayrıca bu göreve ihbar mektubunda adı geçen Silopi’li koçero soyadlı ailenin kesinlikle katılmadığını belirtim Sayın başkanım. ancak savcılık kasten bakın başkanım yapılan oyuna. 8. sayfa 1. paragrafta yazılı olan ve ihbar mektubunda geçtiği belirtilen soruya verdiğim PKK hakkında 2001 yılında yapılan bu çalışmayla ilgili cevabı buradan kesip alıp 2. sayfa 3. paragraf da yer alan burada var hepsi Sayın başkanım. Burada göstermeyeyim 51 nolu DVD içeriğinde de olduğu iddia edilen irticai faaliyette bulunan kamu personeliyle, görevlileriyle ilgili çalışmaymış gibi bu sayfaya yapıştırılmıştır. Bitiyor Sayın başkanım, benim bu çalışmada polis jandarma ve Genelkurmay psikolojik harekat timlerinden faydalanmış cümlemden polis ve jandarma sözü çıkartılmak suretiyle özellikle Genelkurmay psikolojik harekat timleri sözü yalnız bırakılıp bu timler hedef haline getirilmiştir. Ayrıca benim bilgim dahilinde Silopi’li Koçero ailesi bu çalışmaya katılmamıştır dememe karşın sanki bu ailede bu çalışmaya katılmış gibi katılmıştır evet biliyorum ben diye yazılmış ifadeye. Zaten ifade tutanağının başkanım 2. sayfa 3. paragrafta bulunan ve Ek-5'de yine koydum az bir incelenirse şöyle bir şey var, cümlenin başında 51 Numaralı DVD bana ait değildir, diyorum ben bana ait değildir diyormuşum demişim. derken devamında DVD' nin içindeki gizli bilgi ve belgelerle ilgili açıklama yapmak istiyorum der miyim başkanım? Yani bu hem benim değildir diyorsunuz hem de diyorsunuz ki ben içindeki gizli bilgilerle ilgili açıklama yapmak istiyorum. Ayrıca yine cümlenin başında bu doküman 2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanı talimatıyla Mersin, Adana, İstanbul bölgelerinde yapıldı, denilirken, yani çalışmanın tarihini veriyorum diyorum ki 2001 Haziran doğru yaptırdım yalan mı söyleyeceğim yaptırdım başkanım, emir verildi yaptırdım yine verilse yine yaptırırım. Cümle sonunda tam tersine Ben bu çalışmanın tarihini tam olarak hatırlamıyorum ya 2001 diye yazmışsın zaten üste bari hiç olmazsa kesip yapıştırırken bunu doğru yap. Başkanım bu, Tüm bu çelişkiler ifademin savcılıkta kes yapıştır sistemi ile kurgulandığına bunların hepsi açık delildir. Tabi daha derli hepsini yazdım 12 sayfa halinde şimdi size sunacağım başkanım. Taleplerim sayın başkanım, soruşturmanın ilk evresinde savcılıkta ve hakim huzurunda verdiğim ifadelerim dava dosyasında mevcuttur sayın başkanım. Benim bunlardan farklı bir şey söylemem mümkün değildir. Oysa ki soruşturma savcısı CMK’ya aykırı yaptığı bu usul işlemin yanında burada kendi iddialarına mesnet olması için sahte delil üretmeye çalışmış dilekçemin açıklamalar kısmında ayrıntılı olarak belirttiğim gibi ifademi bilerek ve isteyerek kurgulayıp, değiştirip çarpıtarak ek ifade tutanağında hukuka aykırı olarak kes yapıştır yöntemiyle delil yaratmaya çalışmıştır. Benim verdiğim Ek ifade toplam 9 sayfa tutmuş ve ifade bitiminde ifadeye katılanlar imzalarını tutanağın 9. sayfasının en altına atmıştır. Ayrıca Ek-2'de yer alan Ek ifade tutanağında son sayfasına baktığımızda bu imzaların diğer 3 savcı imzası da eklenerek sayfa ortasına taşındığı görülmektedir. Ek ifade tutanağında yer alan sayfa numaraları normalde Sayın başkanım altta olması lazım üstte, bütün numaralar üstte ve 14’lük puntolarla yazmış. 12’lik şeye 14’lük puntolarla numaralar atılmış. Yani sonradan kurgulandığı bellidir. Sayın Mahkemece uygun görülürse Sayın başkanım sayın Cumhuriyet savcıları Fikret Seçen, Murat Yönder ve Ercan Şafak'a, 06.04.2009 tarihinde benim Ek İfademe katılıp katılmadıklarının sorulmasına karar verilmesini, Ek İfade altında yer alan Savcıların imzaları çıplak gözle dahi incelendiğinde, diğer üç savcının, bu ifadeye kesinlikle imza atmadığı belli, imzalarının bu ifadeye başka bir yerden başkaları tarafından aynı hizada olacak şekilde klonlandığı görülecektir. Bu nedenle, İfade tutanağın her bir sayfasının kendilerine gösterilerek bu tutanakta yer alan imzaların kendilerine ait olup olmadığının ve ait olmadığının ve kendileri tarafından imzalanıp imzalanmadığının sorulmasına karar verilmesini, Ek İfade tutanağının aslının, Avrupa Kriminal Laboratuar Hakemi unvanına da sahip Jandarma Kriminal Laboratuarına, Yada Sayın

96

Page 97: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:97

Mahkemece uygun görülecek tarafsız İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi veya Boğaziçi Teknik Üniversitesi Grafoloji bölümüne gönderilerek, Ek ifade tutanağı üzerindeki yazılarda, sayfa numaralandırılmasın da ve imzalarda kes yapıştır sistemi ile oynamalar yapılıp yapılmadığının tespitinin sorulmasına karar verilmesini, Ek ifademin yukarıda arz ettiğim kanunsuz eylem ve işlemler nedeniyle gelinecek cevaplardan sonra CMK 217/2 gereği hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. Başkanım bir talebim daha var bir ay evvel bir buçuk ay evvel eşimin telefonuyla ilgili iletişim kaydını istemiştim, bununla ilgili mahkeme kararını istemiştim, kendiminkini de istemiştim fakat gelmedi henüz İstanbul Cumhuriyet savcılığından, herkesin gelmiş benimki gelmemiş bununda gelmesini talep ediyorum tekrar.”

Mahkeme Başkanı:" Dilekçeniz var, verdiniz dilekçenizi verdiniz.”Sanık Mustafa Levent Göktaş:”Evet başkanım, saygılar.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu arada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Ceylan Türkoğlu, İlkay Sezer ve Aydın

Metin’in geldikleri görülmekte huzurdaki yerlerine alındı.Mahkeme Başkanı:" Sanık müdafi buyurun.”Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Aydın Metin söz istedi verildi:"Sayın başkanım iki

talebim olacak, bunlardan her ikisi de basında yer alan bir takım haberlere ilişkin. Bu haberler eğer doğruysa.”

Mahkeme Başkanı:" Yazılı mı?”Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Aydın Metin:”Yok efendim bunlar.”Mahkeme Başkanı:" Peki.”Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Aydın Metin:” Basit ama birincisi 28.12.2009 tarihli

vatan gazetesinde şöyle bir haber yayınlandı ve bu haber takip ettik yalanlanmadı. Şu söyleniyor haberde, darbe günlükleriyle sorgulanan Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Özden Örnek Kara Kuvvetleri Eski Komutanı Aytal Yalman, Hava Eski Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ile ilgili savcıların yetkisizlik kararı verdiği öğrenildi. İstanbul’daki özel yetkili savcıların 2003-2004’teki darbe girişimleri iddialarıyla ilgili olarak üç eski kuvvet komutanı hakkında yürüttüğü soruşturmada ilginç gelişme yaşandı ve ilgili komutanlar hakkında yetkisizlik kararı verildiği öğrenildi. Şimdi bu haber yalanlanmadı bizde bilemiyoruz, talebimiz şu bu soruşturma çerçevesinde soruşturmayı yürüten İstanbul özel yetkili Cumhuriyet savcılığı doğrumudur, yetkisizlik kararı vermiş midir? Zira malumunuz olduğu üzere yüksek heyetinizde bu konuda bir açıklama talep etti sayın iddia makamından, sayın iddia makamı da bu soruşturmanın, bu soruşturmaya konu olan darbe iddiaların bu davanın da esasını ve özünü oluşturduğunu beyan etmişti. Bu kapsamda ne gibi bir sonuca ulaşılmış? Bunun sorulmasın arz ve talep ediyorum. İkincisi efendim, gene 31.12.2009 tarihli milliyet gazetesinde yer alan bir haber. Başlığı şöyle, Ertosun’a kent otel aklaması diye geçiyor ve Yargıtay 1. başkanlık kurulu Ergenekon iddianamelerinde sıkça deyinilen kent otelde yapılan toplantılara katılan HSYK üyesi Ali Suat Ertosun’un eylemini suç saymadı diyor ve sonunda da kurul Ertosun hakkında soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verdi. Kurul Ertosun’un katıldığı toplantıların soruşturmayı gerektirecek nitelikte olmadığını hükmetti diyor. Gene bu iddianamede.”

Mahkeme Başkanı:" Bu Yargıtay başkanlar kurulu.”Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Aydın Metin:”1. başkanlar kurulu efendim. Yargıtay

1. başkanlar kurulunun vermiş olduğu bir karar. Gene bu iddianamede yüksek malumunuz olduğu üzere kent otel toplantıları, bu toplantıların düzeltilmesi, bu toplantılara katılmak sanki bir suç yada kanuna karşı bir eylemmiş gibi bir izlenim verilme suretiyle benim müvekkilimin de aralarında bulunduğu bir kısım sanıklara bununla ilgili sorular tevcih edildi. Bu kapsamda Yargıtay 1. başkanlar kurulunun vermiş olduğu bu karar çok önemlidir, zira HSYK’nun sayın

97

Page 98: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:98

üyesi hakkında bu karar verilirken mutlaka bu toplantıların niteliği konusunda da bir tahlilde bulunulmuştur. Bu nedenle Yargıtay 1. başkanlık kurulundan eğer bu haber doğruysa bu kararın celbi konusunda yüksek makamınızın bir müzekkereyle kararın doğruluğunu ve kararın kendisini getirtilmesini arz ve talep ediyorum. Tevsi tahkikat talebi kapsamındaki taleplerim bunlardan ibaret efendim. Müvekkilim Balbay’ın tutukluluğu konusunda da birkaç cümle sarf edeceğim ve sözlerimi bitireceğim. Şimdi geçen celse itibariyle yüksek makamınız yüksek heyetiniz müvekkilimle ilgili olarak, sayın başkanlığınızın karşı oyu ile ve oy çokluğuyla tutukluluk halinin devamı yönünde bir karar ihdas etti. Tabi ki biz savunma tarafı olarak sayın başkanlığınızın gerekçesini haklı ve hukuken tatmin edici, doyurucu nitelikte görüyoruz. Bugün itibariyle bu tutukluluğun gözden geçirilmesi aşamasında karara muhalif kalan diğer iki üyemize özellikle seslenmek istiyorum. Ve özellikle müvekkilim Balbay yönünden gene bir ayırt edici unsur söz konusu o da ilk sorgusunda ilk gözaltına alınmasında müteakip yapılan sorgulamasını sayın heyetinizin değerli üyesi hakim Sedat Sami Haşıloğlu beyefendi yaptılar ve o sorgudan sonra müvekkilimin adli kontrol kararı uygulanması suretiyle tutuksuz yargılanması ve tutuksuz olarak hakkında soruşturmanın icra edilmesi yönünde karar verildi. Bu karara malumunuz olduğu üzere sayın iddia makamı tarafından sayın savcılık tarafından itiraz etti ve yüksek heyetiniz bu itirazı reddederek müvekkilimin adli kontrol kararıyla serbest kalması konusundaki itirazı ve kararı perçinlemiş oldu. Şimdi efendim huzurda müvekkilim ifadesini verdi, suçlamalara bizce tam açık net gerekli ve yeterli cevapları verdi. Neyin ne olduğu aslında çıktı meydana yani müvekkilimiz yönünden iddia konusu yapılan eylemlerin ve bu eylemlerin sübut bulmadığı bu aşama itibariyle bile çıktı meydana ve özellikle bu sübut bulma noktasında deliller yönünden de son derece haklı olduğuna inandığımız kanuna aykırılıklar tam anlamıyla anlaşıldı ve çıktı meydana. Şimdi gizli belgeler konusunda bir takım sorular yöneltti heyetiniz, bu konuda aslında çıktı meydana yani gizli belgele konusunda da yapılan yanlışlıklar özellikle askeri Yargıtay daireler kurulunun vermiş olduğu kararı da ben ibraz ettim. Gizli belgeler konusunda da tartışma olmadığı, bu belgelerin aslında gizli olarak nitelendirilmesinin dahi yanlış olduğu çıktı meydana ve gene bununla ilgili bir hususu daha arz edeyim, mecliste bekleyen yasalaşmak üzere bekleyen devlet sırrı konusundaki, devlet sırrının tanımlanması konusundaki yasa tasarısında o yasa tasarısı yasalaştığı zaman bir kere bu devlet sırrı ve gizli belge olarak tanımlanan belgelerin belki yüzde 99,9’u gizli olarak nitelendirilmeyecek bile, bu da kesin zira orada özel bir komisyon kurulması, bu komisyon tarafından hangi belgenin ne şekilde hangi sebeplerle gizli sayılabileceğinin belirlenmesi gibi çok ciddi düzenlemeler getirilmiş. Yani bugün olduğu üzere bir gizli kaşesi üzerine basmak suretiyle bir belgenin gizliliğinden bahsetmek mümkün olmayacak, bu kanun tasarısı yasalaştığında. Bu nedenle gizli belgeler konusu müvekkilimle ilgili olarak gizli belgeler bu kapsamda. Dijital veriler konusunda yapmış olduğumuzu itirazlar almış olduğumuz bilimsel mütalaalar huzurunuza getirmiş olduğumuz açıklamalar çok somut, tutarlı ve net olarak bu dijital verilerin güvenli olmadığı gene diğer meslektaşlarımın katkılarıyla bu husus aydınlığa kavuşmuş vaziyette. Geriye kalan iddia tabi önemli olmakla beraber çünkü sevk maddesindeki ceza miktarı ön görüldüğünde darbe ve darbeye katılmış olması yönündeki iddia varlığı iddia edilen darbe. Genelkurmay Başkanlığının 23.12.2009 tarihli dosyada mevcut olan yazısı. Yazıda diyor ki, ilgi a talimat Ek-1 iddia edilen Sarıkız, Ayışığı, Eldiven ve Yakamoz adlı darbe senaryolarına ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır. Gene devamında, talimat içeriğine yönelik 2000-2009 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde askeri darbeye teşebbüs amacıyla bir örgütlenme olup olmadığı ve soruşturma yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir. kim soruyor bunu? Genelkurmay başkanlığı söylüyor. aksini sayın iddia makamı iddia ediyor ama ortada da Genelkurmay başkanlığının böyle bir cevabı var bir taraftan yürütülen soruşturmada muhtemelen bilemiyoruz basına yansıdığı kadar verilmiş olan bir yetkisizlik kararı söz konusu ve tüm bunlarla birlikte somut olarak ne yaptığı belirtilmemekle beraber, Mustafa Balbay hakkında da bu yönde bir iddia var. Efendim bu olmaz, yani biz bu kapsamda neyi ne

98

Page 99: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:99

şekilde izah edeceğiz belli değil ki. Dijital veriler olarak adlandırılan ve Balbay’a atfedilen notlarda, hadi kabul edelim kanuna aykırı değil. ne var içeriğinde? Bir döneme tanık olmasının ötesinde gazetecilik yapmış olmanın ötesinde ne var içeriğinde efendim? Ben naçizane aklımca suç unsuru olabileceğine inandığım hiçbir şey göremedim. Sayın iddia makamının ve yüksek heyetinin sorularında da aslında tanıklık mahiyetinde hususlar yöneltildi müvekkilime. Bu nedenle 3. suçlamada arz ettiğim üzere tamamen soyut somut ve delillerle desteklenmemektedir. Bu kapsamda müvekkilim yaklaşık 11 aydır tutukludur. Şu kesin efendim, Balbay’ın tutukluluğu artık bir cezaya dönüşmüştür, yani tutukluluktan bir amaç bir fayda ve tutuklama bir tedbir mahiyetindeyse bir takım kanunun öngörmüş olduğu unsurların önüne geçmek anlamında tutuklama kararı veriyorsa Türk yargısı bu amaç bu gaye Balbay bakımından bugün itibariyle gerçekleşmiş ve son bulmuştur. Bu nedenle Balbay’ın özgürlüğünün kendisine verilmesi gerekmektedir. Yani Balbay özgür olduktan sonra daha farklı yaşam sürmeyecektir gene huzurunuza gelecek gene çağırıldığında burada hazır bulunacak, gene sorularınızı cevaplandırılacak, gene hakkında iddia konusu yapılan delillerin tartışılması bölümünde özellikle neyin ne olduğu hep birlikte tartışacağız hep birlikte somut olarak ortaya koyacağız kanuna aykırıydı değildi, bence bu aşamada bile belirtilmesi gerekiyor ama o zaman daha net bir şekilde bunları gözden geçireceğiz. Bu nedenle yüce heyetinizin özellikle muhalif kalan sayın üyelerimizin tüm bu hususları göz önüne alınmak suretiyle müvekkilime özgürlüğünü vermek konusunda gerekli hassasiyeti ve gerekli kanaati göstermesini saygılarımla arz ve talep ediyorum.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Gizem Öcalan söz istedi verildi:" Sayın başkan, önümdeki ekrandan yararlanacağım için izin verirseniz oturarak beyanda bulunmak istiyorum. Teşekkür ederim. Sayın başkan sayın üyeler, Müvekkilim geçtiğimiz haftalarda tüm içtenliği ve hukuki açıklamalarıyla savunmasın yaptı. Ardında da 25.12.2009 tarihinde sayın başkanımızın karşı oyuyla tahliyesinin reddine ilişkin bir karar çıktı şimdi o karardan hareketle birkaç beyanda bulunmak istiyorum. Öncelikle bu karara baktığım zaman karardaki tahliyenin ret nedenini okumak istiyorum. Dosya kapsamı her sanığa iddianamede ayrı ayrı isnat olunan suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri delillerin tamamen toplanmamış ve sanıkların halen savunmalarının bitmemiş olması atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte ve bu suçların CMK kanunun 100. maddesin 3. fıkrasında sayılan suçlardan olması dikkate alınarak diğer tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine. Yani müvekkilimin de dahil olduğu sanıkların tahliyesi bu kararla reddediliyor. Öncelikle zaten özellikle okudum karara baktığımızda görüyoruz ki her zaman bu yargılamanın başından beri böyle oldu, sanıklar için bire bir tutuklanma nedenleri belirtilmemiş olup örneğin müvekkilimin savunmasının o tarihte bitmesine rağmen hala savunması alınmadığından, kuvvetli suç şüphesi devam ettiğinden gibi yine genel geçer gerekçelerle tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Şimdi daha önce beyanlarda bulunduğumuz için konuya ilişkin çok kapsamlı yani 100. madde uyarınca CMK’nun kuvvetli suç şüphesinin yanı sıra bir tutuklama nedeninde somut bir şekilde ortaya konularak varlığı halinde tutuklamanın söz konusu olabileceği yönünde daha önce açıklamalarda bulunduk, artık bu kısmı üstünde tekrar durmuyorum ben biraz daha tutukluluğun devamına ilişkin gerek iç hukuk gerekse AİHM kararlarınca çok ayrıntıya girmeden temel noktaları söylemek istiyorum. Yalnız tutukluluğun devamına ilişkin buna ilişkin AİHM kararlarına geçmeden önce yine de tutuklama kararıyla ilgili tutuklama kararı tedbirinin ihtiyari bir tedbir olduğu bu nedenle de hakimin takdir yetkisi bulunduğu bir tutuklama varlığı nedeninin varlığı halinde dahi tutuklama kararı verilmesinin mecburi olmadığı, hatta bu karar verilerken bir kamu yararı olup olmadığında sayın üyelerce değerlendirilmesini gerektiğini hatırlatma gereği duyuyorum. Kamu yararı konusunu şu nedenle önemsiyoruz bir kere zaten bir somut tutuklama nedeni tarafımıza söylenmemekte onu az önce açıkladım. Şimdi müvekkilimin toplumdaki durumu sayın başkanımızın karşı oyunda belirttiği gibi toplumu konumu bir kere nazara

99

Page 100: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:100

alındığında kamu yararı sayın üyelerce biraz daha hassasiyetle değerlendirilmelidir. Zira müvekkilimin teröre karşı yazdığı kitaplar, yaptığı televizyon programları hayata karşı bu anlamda duruşu değerlendirildiğinde biz müvekkilimizin tutuklanmasında bir kamu yararı değil, bir nevi kamu zararı bulunduğunu düşünüyoruz. Çünkü, topluma en azından gazetecilik hizmeti vermesi engellenmektedir bu kararlarla. Şimdi tutukluluğunun devamına ilişkin tutukluluğa ilişkin kararlarda dayanak maddeler anayasa 19. madde Avrupa insan hakları sözleşmesinin 5. ve 6. maddesi BM insan hakları beyannamesi 9. maddesi ve Avrupa konsey bakanlar komitesinin 11 sayılı tavsiye kararları var. Biraz önce belirttiğim tüm tutukluluğa ilişkin nedenler buralarda da aynı şekilde düzenlenmiş ve bunlarda ortak görüş tutuklamanın bir kere ne olursa olsun kuvvetli suç şüphesinin varlığını bir anda kabul etsek dahi mecburi olmayacağı. Örneğin 11 sayılı tavsiye kararı bunu açık şekilde söylemiş Avrupa konsey bakanlar komitesinin 11 sayılı tavsiye kararlarında tutuklamanın mecburi olmayacağı düzenlemesi var. Burada biraz takdir hakkına dikkat çekmek için değindik. Şimdi tutukluluğun devamı kararını önemsiyoruz dedik çünkü özgürlüğün kısıtlanmasını her defasında biz bir kere daha uzattığı için tutukluluğun devamı kararları biraz daha kritik bir öneme haiz. Bu nedenle de AİHM kararları diyor ki, her defasında kişinin özgürlüğünün kısıtladığı için artarak devam eden güçlenen gerekçeler olmalı. Başlangıçtaki tutuklamayla tutukluluğun devamı kararı aynı değildir. Bu yüzden de tutuklamanın devamına ilişkin kararlar verilirken hangi nedenlerden dolayı şüphenin arttığı bu tutuklama nedenlerinin artarak güçlenerek devam ettiği inandırıcı bir biçimde açıklanmalıdır diyor. Şimdi ona ilişkin sayın başkan bir kararı okuyacağım. AİHM’nin Mansur 95 Yağcı ve Sargın kararları yine 95 yılı, bir sanığın yargılama sırasındaki tutukluluk halinin makul süreyi aşmaması, her şeyden önce ulusal yargı makamlarının görevidir. bu nedenle ulusal yargı makamları bir kişiyi özgürlüğünden mahrum ederken ya da tutukluluk halinin kaldırılması hakkında karar verirken, bu tutukluluk halini haklı gösterecek, kamu yararına dayanan bir zorunluluğun var olup olmadığı hususunu ortaya çıkaracak tüm koşulları değerlendirmek zorundadır. Tutuklu kişinin tutuklu kişinin bir suç işlemiş olduğuna dair makul şüphenin varlığı, tutuklamanın onsuz olmaz koşuludur ancak bu koşul belli bir süreden sonra tek başına yeterli değildir. aynı zamanda, kaçma tehlikesinin varlığı ya da tutukluluğun devamının gerekli olup olmadığını açıkça ortaya koyan, yeterli derecede ek delil ve unsurların da göz önüne alınması zorunludur. aynı şekilde genel olarak, tutuklama için bazı delil ve ipuçlarının varlığı gerekli ve yeterli bir unsur olarak kabul edilebilir ise de, tek başlarına tutukluluğun devamını haklı göstermek için yeterli değildir. olayda ise ağır ceza mahkemesinin tutukluluğun devamına yönelik kararlarında tutukluluğun sürdürülmesinin neden zorunlu olduğuna ilişkin nedenler izah edilmeksizin her zamana aynı, kalıplaşmış ifadeler kullanılmıştır. Bu karar ışığında da değerlendirdiğimizde müvekkilim hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararları maalesef hukukla bağdaştıramıyoruz. Yerel mahkemelerin, sanığın tehlikeli kişi olması, davanın karmaşıklığı ve soruşturma koşulları sebebiyle tanıklara baskı yapabileceği ve delilleri değiştirebileceği gibi gerekçelere dayanması halinde AİHM, Bu tür gerekçelerin en azından başlangıç olarak son derece genel gerekçeler olduğunu, adli mercilerin genel değerlendirme yaparak suçun yalnız soyut vasıflarına değindiklerini belirterek, gösterilen gerekçelerde yer alan risklerin gerçekten mevcut olduğunu gösteren bir hususun bulunmadığını ve sabıka kaydı bulunmayan başvuranın tehlike oluşturduğunun kanıtlanmadığına değinerek, en azından tutukluluğun devamı için diyor parantez içinde, ayrıca tutukluya yöneltilen suçlamaların zaman içinde güçlenmek yerine giderek zayıflayan delillere dayandığı gerçeği de hiçbir şekilde dikkate alınmadığını göz önüne alarak, söz konusu gerekçelerin uzun süreli tutukluluğu haklı kılmadığını. Burada da görüyoruz ki az önce kararı okudum bu bir tutukluluğun devamına ilişkin karardır. AİHM’in ön gördüğü gerekse iç mevzuatımızda öngörülen hiçbir unsur bulunmamaktadır. Şimdi müvekkilimizin savunmasını bitmesine ve hakkında aleyhe bir delilde ve sanık beyanlarının olumlu olması gözetildiğinde müvekkilimizin sayın üyelerimiz neden tutukluluğun devamına ilişkin karar veriyor diye

100

Page 101: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:101

düşündüğümüzde ister istemez gerekçeleri değerlendiriyoruz. Gerekçelerde atılı suçun atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu gibi aslında bir nevi gerekçesizliğe iten, Avrupa insan hakları sözleşmesinin de yine 5. maddesinde bu tür gerekçelerin matbu, klişe dediği yine bir noktaya geliyoruz. burada da CMK’nun genel mantığında her ne kadar açık olarak söylenmese de uygulanış şeklinde afedersiniz. Aslında tutukluluk halinin devamı kararlarındaki en temel mantık bu açıkça belirtilmese de sanığın belirli bir süre tutuklu kalması gerektiği düşüncesidir. Bu kanımızca artık geldiğimiz noktada biraz niyet okuma anlamına gelecektir düşüncesindeyiz. Nitekim burada biraz tahliye olan sanıklarla mevcut yargılamadaki sanıklar arasındaki eşitlik kanun önündeki eşitlik gereği bunu mukayese etmek istiyoruz. Şimdi tahliye olan sanıklar mesela Birol Başaran savunması alındıktan sonra tahliye oldu ancak, diğer sanıklara baktığımızda görüyoruz ki tahliye anındaki hukuki durumlarıyla sanıkların tutukluluk süresindeki hukuki durumları arasında bir fark yok. böyle olunca da sayın mahkemenin bir kere resen sanıklar arasında kanun önünde eşitlik ilkesi bir kere bu adalete sağlaması gerekiyor. Bu nedenle bu açıklamalar ışığında sayın üyelerin konuya ilişkin hassasiyetine sığınmak durumunda kalıyoruz. Burada paylaşmak istediğim yine Faruk Ethem hocanın adalet psikolojisi adlı kitabında bahsettiğim konuya husus böyle bir paragraf bir cümlesi var onu paylaşmak istiyorum. Tutuklulukta yargıçların belki hassasiyeti ve önemi hakkında benim ilgimi çekti. ceza yargıcı, kanunun ihlal edilmiş olmasını müşahede ile iktifa ederek kanunu uygulayan bir makine değildir. Yargıç ceza adaletinin tahakkuku için, duygulu ve düşünceli bir vasıta sayılmalıdır. kanunu sadece tatbik eden, cezayı riyazi bölümlere icra etmeye uğraşan bir yargıca değil, aynı zamanda hisseden yargıca ihtiyaç vardır, intibalara göre değil, en modern ilimlerin yardımı ile hüküm verilmelidir. Şimdi AİHM sözleşmesi ışığında da değerlendireceğiz dedik burada birde tutuklu sanığın makul sürede yargılanma hakkı Avrupa insan hakları sözleşmesinin 5. maddesinde düzenleniyor, bunu da şu açıdan belirtmek istiyoruz tabi müvekkilimin yaklaşık bir buçuk sene oldu tutukluluk durumu makul sürenin aşıldığı kanımızca aşikardır. Bilindiği gibi hukukumuzda gözaltı sürelerinin aksine önceden belirlenmiş tutukluluk süreleri de olmadığı için ister istemez bu makul süre kavramı beraberinde de belirsizliği de getirmektedir. Ama AİHM buna yönelikte kararları var diyor ki, yasanın makul sürede yargılanması sonuçlandırılacak yada yargılanmanın makul sonuçlanması mümkün olamıyorsa yargılanma aşamasında sanık serbest bırakılacaktır. Hali hazırdaki yargılamada da bu yargılamanın makul sürede sonuçlanabileceğini düşünmek mümkün değil binlerce sayfa eklerden oluşan binlerce sayfalık iddianameler ve çok sanık sayısı gözetildiğinde makul sürede yargılanmanın sonuçlanacağı mümkün olmadığına göre yargılama aşamasında müvekkilimizin tahliyesi gerekmektedir. Sayın başkan sayın üyeler, burada ifade özgürlüğünün tabi yargılanmadığını biliyoruz ancak ifade özgürlüğüne ilişkin müvekkilimin burada bulunma nedeninin kendini ifade etme şeklinden ve beyanlarından olduğunu düşündüğümüz için ve biraz muhalif kimliğinden dolayı olduğunu düşündüğümüz için ifade özgürlüğüyle ilgili birkaç hususu belirtip toparlayacağım. İddianamede çünkü müvekkilim hakkındaki suçlamalara baktığımız zaman soyut ve hiçbir delille desteklenmemiş afaki beyanlardan oluşan suç isnatları diyoruz. Baktığımızda görüyoruz ki ifade özgürlüğü kapsamında ve anayasal güvence altına alınmış haklar aslında müvekkilimin fiil ve beyanları. Birkaç başlık olarak baktığımızda, ADD üyeliği ve derneğin faaliyetlerine ilişkin düşüncelerini dile getirmek, televizyon kanalında düşüncelerini dile getirmek, kitaplarında düşüncelerini dile getirmek. Sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine katılarak buralarda görüşlerinin dile getirmek. Örneğin Cumhuriyet mitingleri, CHP ile ilgili düşüncelerini dile getirmek. Süheyl Batum ve Metin Akpınar gibi kamu oyuna mal olmuş saygı değer insanlarla konuşarak onlara düşüncelerini açıklamak. Hurşit Tolon ve Şener Eruygur ile yaptığı telefon görüşmelerinde güncel konulara ilişkin düşüncelerini açıklamak. Annesi ile, kardeşi ile konuşmak, konuşmalarda günlük rutin sohbetler ışığında düşüncelerini açıklamak,ve düşüncelerini açıklarken mevcut iktidarı eleştirmek. Belki belli çevrelerce hoşa gitmeyecek beyanlarda bulunmak ve yasal olmayan bu

101

Page 102: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:102

düşüncelerini açıkladığı telefon görüşmeleri neticesinde nerdeyse herhalde iki bine yakın tapemiz var. Bu düşüncelerden dolayı 16 aydır tutuklu bulunmak. Genel olarak baktığımızda maalesef görebildiğimiz bu ifade özgürlüğü sadece Anayasamızda değil AİHS’nin 10. maddesinde de düzenlenmiştir. 1997 yılında sayın başkan sayın üyeler, bir mahkemenin vermiş olduğu bir kararda müvekkilimizin durumuna biraz emsal gördüğümüz için ufak bir alıntı var yine düşünce özgürlüğü ile ilgili ancak düşünce özgürlüğünün sadece çoğunluğun inandığı ve iktidara yakın görüşlerin açıklanabilmesiyle sınırlı olmadığı, bunlardan farklı ve zıt görüşlerin açıklanabilmesinin mümkün olduğu belirlenmiş, Yargıtay’ımızın bir kararında ise, ifade özgürlüğünün, çoğunluk gibi düşünmeme, kurulu düzeni sorgulama hatta eleştirme hakkını da kapsadığı belirtilmiştir. şimdi kurulu düzeni sorgulama savcılığın aslında bize bir nevi suç isnat ettiği konulardan biri şimdi kurulu düzenin sorguladığımız zaman darbecimi oluyoruz? Bunu sayın heyetinizin bilhassa sayın üyelerimizin dikkatine, takdirine sunuyorum. Bu kararın devamında, Yargıtay’ın sarsıcı nitelikte, çoğunluğu kızdıran ve tartışma ya yönelten fikirlerde ifade özgürlüğünün kapsamındadır denilmiştir. Buraya da baktığımız zaman şimdi iddia makamı müvekkilimin fiil ve beyanlarıyla bir nevi toplumda kaos yaratmak diye çalıştığını ima ettiği için bu açıklamaları gereği duydum. Sarsıcı nitelikte ve çoğunluğu kızdıran ve hatta tartışma yaratan fikirler diye ifade etme özgürlüğündendir diyor Yargıtay’ımız son olarak adli kontrolün müvekkilim açısından neden yetersiz ilişkin bir kanı var üyelerimizde? Belki onun üzerinde durmak lazım. Şimdi daha önceki beyanlarımızda da bir kararımızı sanıyorum adil kontrolle Salı verilme talebimiz genelde hiç inceleme konusu yapılmıyor ancak bu kararımızda adli kontrolün yetersiz kalacağı gerekçesi sunulmuştu bu aşamalardaki , AİHS’nin 5. maddesi 3. fıkrasında yer alan salıverilmenin, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak teminata bağlanabileceği 'hükmü ve CMK. 109. maddesi değerlendirildiğinde müvekkil hakkında unsurları da oluştuğunda neden bir öncelikle elbette talebimiz bir hakkın tahliyesi ancak neden bir adli kontrol uygulanmak suretiyle özgürlüğüne kavuşturulmadığını yine üyelerimizin takdirine sunuyoruz. AİHM kreps Polonya kararı var buna ilişkin, bu tür istemler kabul görmüyorsa, alternatif önlemlerin, talep eden şüphelinin serbest bırakılması halinde mahkemeye çıkarılmasını sağlayıp sağlamayacağı, sağlamıyorsa hangi nedenlerden ötürü şüphelinin yargılanmasına halel getirebileceği açıklanmalıdır, denilmiştir. Maalesef adli kontrol taleplerimiz de reddedilirken buna ilişkin de bir gerekçe sunulmamaktadır. kaldı ki dosyamızda müvekkilimden çok daha ağır suçlamalara maruz kalmış sanıkların yurt dışı yasağı gibi tedbirlerle serbest bırakıldığını biliyoruz. Her şeyden önce az önce ifade ettim yani bu önemli bir husus daha ağır fiillerle suçlanan ve salıverilen kişilere isnat edilen fiillerin ağırlığı ve derecesiyle müvekkilime yüklenen suçların fiili ve ağırlığı ve derecesi resen mahkemenizce karşılaştırılmalı ve yargılamada bu konuda sanıklar arasında adalet tam ve gerektiği gibi sağlanmalıdır. Son olarak iki hususa değineceğim hemen bu şimdi müvekkilimizin, suçlandığı temel konulardan biri olan bu belli çapraz sorgu sırasında belli ikrarlarla da ortaya çıktı bu 16 Aralık 2003 tarihli metin diyorum ben belge demiyorum hiçbir şekilde belge değeri yok. şimdi müvekkilimiz savunma sırasında zaten bu belgeyi hiçbir şekilde bilmediğini daha önce görmediğini içeriğini bilmediğini ifade etmiştir. Konunun muhatapları ismi geçen Atilla Uğur ve sanıklardan sayın Hasan Atilla Uğur ve sayın Levent Ersöz’de bu metnin içeriğine kabul etmemektedirler, bilmediğini söylemektedirler. Bunun dışında bu metin bir bilgisayar çıktısından ibarettir. Bir imza yoktur, bunun bir ses kaydı dökümü olduğu söylenmektedir, ses kaydı yoktur. Yani şimdi bu delile dayanarak, müvekkilimin tutuklu kalması şimdi sayın başkanım sayın üyeler, müvekkilimde söyledi bu delile dayanarak tutuklu kalıyorum diye. Çünkü çapraz sorgu sırasında sayın savcımızın bu konuda hakkındaki suçlamanın temel dayanağı bu belgedir, belge sözünü iddia makamı kullanıyor. Belgedir dediği için bu metin üzerinde duruyoruz. Yani bir nevi ikrarda oldu. Belge dediğimizde aslında bir delil bile değil hiçbir şekilde delil değeri yok zoraki bir sözde delil diyebiliriz. Şimdi ben en aleyhe bakış açısıyla bile müdafi olarak ta baktığım zaman nedir bu metnin özelliği? Müvekkilimi tutuklu tutması en aleyhe

102

Page 103: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:103

bakış açısıyla değerlendirdiğimde diyorum ki, bir şüphe olabilir o zaman. Üyelerimizin yada iddia makamının zihnende ancak bu değişmez bir ilkedir ki şüphe sanık lehinedir. Yani şüphenin varlığında dahi müvekkilimin bu sözde belge ve metinden dolayı tutuklu tutulması düşünülemez. Son olarak müvekkilim de değindi şimdi dosyaya gelen son ek klasörler var, 281 ve 293. klasörler son iki klasör. Bunları aslında konu etmeyecektik ama çünkü bunlar delillerin değerlendirilmesi aşamasında mutlaka değerlendirilecektir, hatta biz bunların bu aşamada değerlendirilmesi aşamasında delillerin ret olunacağına da inanıyoruz. Ancak her ne kadar tarafımın da günlerce incelemesine tamamen incelemeyi bitirmemekle birlikte, kötü niyetli müvekkilime ait olmayan ve müvekkilimin tahliyesine yönelik deliller olduğunu düşündüğümüz için en azından inceleyebildiğimiz kadarıyla çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Bir kere bunlar öncelikle müvekkilime ait değildir sayın başkan, sayın üyeler bu önemli bir husus. Cezaların şahsiliği ilkesi falan burada maalesef altüst ediliyor. Kendisine ait olmayan hard disketlerden alınan bilgiler hatta nerden olduğunu anlamadığımız incelediğimizde bir takım dijital malzemelerin dökümlerinde müvekkilime hiçbir şekilde ait olmayan kendisinin daha önce hiç görmediği belgeler konulmuştur. Şimdi bunlarda öncelikle iddia edilen şu ki, kanallarda yapılan aramalarda ele geçen ve müvekkilime ait olmadığı bunu defalarca söyledik depodan ele geçen CD’ler kanallardan ele geçen ki orada 10 yıllık bilgisayar hard disketleri vardır, bilgiler vardır. Şimdi bunu daha önce söyledik kanal Türk’ün satışının ardından 120’nin üstünde belki personelin eşyalarının bulunduğu bunun içerisinde çok sayıda gazeteci var. Burada ki eşyaların muhafaza edildiği bir depo. Bu depo müvekkilimin eşyaları yok mu? evet var ama bu depodaki tüm eşyalar tüm malzemeler müvekkilime ait değil öncelikle. İkincisi de zaten şimdi biz bunu inkar ediyoruz, bunu kabul etmiyoruz bu deliller hiçbir şekilde bize ait değil diyoruz ama yani buna da afaki söylemiyoruz bir kere orijinalliği yönünden bu CD’ler hard diskler bir kere zaten orijinalliği yönünden kuşku uyandırmaktadır. Çünkü hiçbir şekilde CMK’nun 134. maddesine uygun olarak bir yedekleme kopyalama işlemi yapılmamıştır. Bu nedenle aslında bir taraftan bu usuli ihlaller olduğu için şaşırmıyoruz da. Bir örnek vereceğim pardon. 1691 numaralı CD içerisinde mesela 281. klasörde yani bu şey sadece örnek olsun diye bunlara ilişkin detaylı açıklamalar yapılacak elbette. Şimdi örgüte ait temel dokümanlar Tuncay Özkan’dan bulunmuştur, az önce açıkladı lobi belgesi vesaire diye giden diyor ki, bunu PDF olarak yani taranmış olarak daha önce diğer şüphelilerden ele geçtiği. Oysa Tuncay Özkan’dan word halinde ele geçtiği. Şimdi yani buradan kastedileni de anlamakta güçlük çekiyoruz ama yani bu belgeler herkesten önce Tuncay Özkan’da mıydı demeye çalışıyor, gerekçesi PDF yani taranmış olarak değil word halinde vardı. Şimdi zaten bir PDF dosyasının word haline çevrilmesi çok kolay bir işlem. Kaldı ki bu bir belgeler hiçbir şekilde müvekkilime ait değildir. Kısacası bu gerçek dışı delillerin sayın heyetin zihninde bulanıklık yaratmaya yönelik müvekkilimizin tahliyesini zorlaştıracak deliller olduğunu düşünüyoruz. O yüzden bilhassa sayın üyelerin bu deliller itibar etmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenlerle müvekkilimin 16 aydır tutuklu bulunduğu ifadesini tüm samimiyetle vermiş bulunduğu, dosyaya gelen delillerin müvekkilimin lehine olduğu sanık beyanlarının müvekkilimin lehine olduğu göz önüne alındığında müvekkilimin öncelikli bir hakkın tahliyesini, bu uygun görülmezse bir mahkemece uygun görülecek adli kontrol yöntemiyle salıverilmesini talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Mustafa Nihat Karslı söz istedi verildi:" Sayın yargıçlarım, hayatınız boyunca çocukluk döneminiz dahil. Hiç kendinizi ifade edememe durumunda kaldığınız oldu mu? size isnat edilen bir takım suçların karşısında uğradığınız haksızlıklar karşısında, muhatap olduğunuz ithamlar karşısında elinizin kolunuzun bağlı olduğunu hissettiğiniz, kendinizi anlatmaktan çaresiz ve zavallı duruma düştüğünüz, acziyet içinde olduğunuzu hissettiğiniz anlar oldu mu? bilmiyorum. Ancak bu bölüme talepler bölümüne geçmeden önce hemen başlangıçta müvekkilim sayın Tuncay Özkan’ın yaptığı konuşmanın içtenliği, o konuşmadaki samimi haykırış ve isyan işte öylesi bir haleti ruhiyenin tezahürüydü.

103

Page 104: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:104

Ümit ve temenni ederim ki bundan sonraki yaşantınızda böyle haleti ruhiyeyi tatmazsınız, yaşamazsınız. Ancak inanıyorum ki bu mevkide bu makamda olmanızdan kaynaklanan inancımla söylüyorum ki yalnız kaldığınızda içsel dünyanızda beki bir televizyon programını izlerken ve uyuklarken, belki uykuya dalarken dalmak üzereyken yada bir yakınızı, yavrunuzu, torununuzu dizinizde severken, geçmiş dönemde böyle bir çaresizliği yaşayıp yaşamadığınızı düşüneceksiniz. İşte o zaman vicdanımızın kemale ermesiyle imanı bulduğumuz vicdanımızın, sesini ve onunla yapacağınız muhasebeyi değerlendirmeyi çok daha farklı bir açıdan değerlendireceksiniz. Sayın yargıçlarım, sevgili meslektaşımın değindiği konuları tekrar etmekten kaçınarak birkaç hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Şimdiye kadar yapılan tahliye taleplerinin reddine yada tutukluluk hallerinin devamına ilişkin kararlar verilirken, ileri sürülen gerekçelerden birisi şimdiye kadar sanığın sorgusunun yapılmamış olması haliydi. Müvekkilimin sorgusu yapılmıştır, ön savunması alınmıştır. Bu sorgulama sırasında iddia makamının üzerinde durduğu bazı konular bir adım öne çıkmıştır. Yalnızca sevgili meslektaşımın değindiği bir konuya bu nedenle çok önemli olduğu için bende kısaca temas etmek istiyorum vurgulama açısından. Mahkeme huzurundaki sorgulama sırasında doğrudan soru yöneltmesi sırasında, savcılık makamı, müvekkilimin üzerine yüklenen yürütme organını ve yasama organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçlarının, doğrudan delilinin 16 Aralık 2003 tarihli belge olduğunu beyan etmiştir. Sevgili meslektaşımın da belirttiği ve değerli müvekkilimin de biraz önceki haykırışında ifade etmeye çalıştığı gibi savcılık makamının sorgu sırasındaki ikrarı ile de sabit olduğu üzere; 16 Aralık 2003 tarihli belge ne ses ne de görüntü kaydı çözümüdür. 3. kişilerde bulunan ve sadece bir bilgisayar çıktısından ibaret bu metnin düzmece olduğu, yargılama aşamasında Jandarma Genel Komutanlığı tarafından mahkeme dosyasına gönderilen 06.11.2009 tarihli yazı ve görüşmenin tarafı olduğu savlanan Hasan Atilla Uğur ile Levent Ersöz'ün beyanlarıyla da sabit olmuştur. Tüm bu hususlar dikkate alınarak, 16 Aralık 2003 tarihli belgenin savcılık makamının dayandığı gibi ön plana çıktığı gibi bir suçlayıcı unsuru ihtiva eden delil olmadığı ve müvekkilim aleyhine delil olma vasfı kalmadığı açıktır. Değerli başkan değerli üyeler, müvekkilim tutuklanmadan bir yıl hatta daha önce bu davanın sorgulaması soruşturması başlamıştır. Tutuklamalar başlamıştır. O bir yıllık süre içinde yani müvekkilim tutuklanıncaya kadar göz altına alınıp tutuklanıncaya kadar, geçen bir yıl süre içinde müvekkilim özel hayatını yaşarken, mesleki çalışmalarını sürdürmüş, siyasi faaliyetlerini devam ettirmiştir. Kendisi bir kısım medya tarafından hedef olarak gösteriliyor olmasına rağmen, kendisi bazı dostları tarafından bu yayınlar nedeniyle etkilendikleri için uyarılıyor olmasına rağmen, bir tek gün yurt dışına gitmek gibi bir düşünceyi bir amacı taşımamıştır. Aksine bulunduğu her yerde kendisi hedef gösterildiği için eğer benim hakkımda da bir soruşturma yapılacaksa buradayım diye açıkça tavır ortaya koymuştur. Bu iki farklı inancın ifadesidir tezahürüdür. Bir, müvekkilim kesinlikle bugüne değin hiçbir şekilde suç teşkil edecek eylemde ve söylemde bulunmamıştır, bunun inancı içindedir. İki, müvekkilim kaçmak gibi, kaçınmak gibi, terk etmek gibi ülkeyi bir düşünce içinde de olmamıştır. 16 aylık tutuklama süresinden sonra müvekkilimin hala yurt dışına kaçması olasılığı eğer tutuklama halinin devamı için bir gerekçe olarak ileri sürülecekse bunun hiçbir inandırıcılık vasfı kesinlikle yoktur. Ayrıca, müvekkilimin 16 aylık tutukluluk süresi içinde hala aleyhine değerlendirilebilecek hangi delillerin mevcut olduğuda ciddi anlamda bir soru işaretidir. Yani tahliye talebinin reddine ilişkin gerekçelerden birisi de deliller karartma olasılığı şeklinde tezahür etmemelidir, buda mümkün değildir. Bu konuda ısrarcı olmak yani 16 aylık tutukluluk süresinden sonra hala müvekkilin bir takım delilleri ortadan kaldırabileceği ihtimalini ileri sürmek gerekçe olarak, devletin gücüne haksızlıktır. Devletin zafiyet içinde olduğu şeklindeki bir düşüncenin ifadesi anlamına gelebilir. Bu itibarla müvekkilimin delilleri karartmak gibi bir faaliyetinin de söz konusu olmayacağı olamayacağı çok açıktır. Tutukluluk süresi makul süreyi çoktan geçmiştir, müvekkil sabit ikametgah sahibidir, belli bir iş sahibidir, mevki sahibidir, gazetecidir, yazardır, bir siyasi partinin genel başkanıdır. Siyasi faaliyetlerini bu sıfatla

104

Page 105: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:105

yürütmektedir. Müvekkilim yine özel hayatında da mazbut ve ailesine bağlı bir kişiliğe sahiptir. gazeteci olarak araştıran, yazan ve düşüncelerini ifade eden, bu arada teröre karşı duruşu nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehditler neticesinde 1996 yılında devlet tarafından koruma altına alınan, yıllardır karşı karşıya kaldığı tehditlere boyun eğmeksizin Türkiye sınırları içerinde yaşayan, bir ciddi aydındır. başta kızı olmak üzere ailesinin tüm bireyleri Türkiye’de ikamet etmektedir. Tüm bunların yanı sıra iş bu yargılamanın başladığı 20 Temmuz 2009 tarihinden bu yana sanıkların henüz savunmalarının alınmamış olmasını tutukluluk halinin devamı gerekçesi olarak gösteren savcılık mütalaaları ve bu mütalaalar doğrultusunda tesis edilen mahkeme kararları müvekkilimin sorgusunun tamamlanması ile birlikte geçerliliğini yitirmiştir. Görüldüğü gibi tahliye için tüm koşullar mevcuttur. Bu itibarla ve saydığım nedenlerle, müvekkilimin bihakkın, bihakkın olmazsa eğer kontrollü olarak tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum. Teşekkür ediyorum.”

Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Celal Ülgen söz istedi verildi:" Sayın başkan, sayın üyeler, bu celse müvekkilimizin ifadesi alınmış, çapraz sorgusu yapılmış ve savunmamız tamamlanmış bulunmaktadır. Bilindiği gibi Ceza Muhakemesi Usul Yasasının 100. maddesinde tutuklama için iki şart birden gerçekleşmesi öngörülmektedir. Bunlardan birisi kuvvetli suç şüphesi ki eski yasada kuvvetli belirti anayasa 19. maddesinde de kuvvetli belirti olarak geçmektedir. Diğeri de tutuklama nedenlerinin bulunması gerekmektedir, ikisi birden. Tutuklama nedenleri neler olacağı 2. fıkrada sayılış 3. fıkrada da katalog suçlar sayılmıştır. Bu katalog suçlar sayılırken tutuklama nedeni varsayılır değil varsayılabilir demiştir. Bütün bunların bu bilgiler ışığında müvekkilimizin verdiği ifadelerde anlatımlarda değerlendirdiğinde bir defa kuvvetli suç şüphesinin ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Tutuklama nedenlerinin olmadığını baştan beri söylüyoruz çünkü müvekkilimiz arama sırasında kendiliğinde oğlunun telefon açmasıyla eve gitmişti. Böylece müvekkilimizin tutukluğunu gerektirecek ne birinci neden ne de ikinci yoktur. İfadesi alınmıştır. Bu nedenle daha fazla mağduriyetine neden olunmaması için bihakkın tahliyesini karar verilmesini arz ediyoruz, saygılarımızı sunuyoruz.”

Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Hüseyin Ersöz söz istedi verildi:" Sayın başkan değerli heyet, yaklaşık üç gündür müvekkilimizin sorgu ve savunma işlemleri devam etmekte ve nihayetinde de bugün akşam üstü saatlerine doğru bu işlemler sonlanmıştır. Biz bu üç gün süren sorgu ve savunma faaliyetleri içerisinde müvekkilimizin kendisini yeterince ifade ettiğini bizimde yardımcı savunmamızda heyetin kafasındaki, müvekkilimizin tutukluluk haliyle ilgili kuşkuları tamamen ortadan kaldırdığımızı düşünüyoruz. Sayın meslektaşımın dile getirmiş olduğu hukuki ve fiili nedenler yanında müvekkilimize isnat edilen suçlamaların TCK 336 ve 314. maddelerinde olduğu da göz önünde bulundurularak, bu maddelerde öngörülen azami ceza süresinin 4,5 yıl olduğu da yine heyetiniz tarafından değerlendirilerek. Yine bunun yanında müvekkilimizin yaklaşık 16 aydır tutuklu olduğu da göz önünde bulundurularak müvekkilimizin bihakkın tahliyesini talep ediyoruz.”

Sanık Adil Serdar Saçan müdafi Av. Serkan Saçan söz istedi verildi:" Efendim daha önce konuşmamda 20 Temmuz 2009’da başlayan duruşmalardan önce dilekçeyle tahliye istediğimi ve o duruşmada tahliye istediğimi çünkü mahkemenizin yeni duruşmaya başlaması olması sebebiyle buna başvurduğumu söylemiştim. Ondan sonra hiçbir duruşmada müvekkilime tahliye istemedim. Yani bunu tahliye olmayacağını düşünerek istemedim, daha sırası gelmedi, daha oluşmadı, daha dertlerimizi anlatamadık diye düşünerek istemedim, bilerek istemedim. Diğer meslektaşım hatta bana kızdı, niye sen tahliye istemiyorsun diye. Ama ben şu anda müvekkilimin kendisini savunması çapraz sorguya verdiği cevaplar, sayın meslektaşlarımın yaptığı açıklamalarla birlikte olayın kendisine yüklenmeye çalışılan suçlamaların ne kadar havada kaldığını, heyetinizce açıkça görüldüğünü düşünerek, Sırası geldiğini, tahliyesinin zamanının geldiğini düşünerek, sizden bihakkın tahliyesini, oda değilse Adli tedbirler sonucu serbest bırakılmasını, arz ediyorum, birde özellikle şuna değinmek istiyorum bununla birlikte.

105

Page 106: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:106

Müvekkilim 23 Eylül’de tutuklandı. Sanıyorum 29 Mart 2009 gibi, pardon 29 Mart diyorum, Mart veya Nisan ayında iddianameden sonra babam 72 yaşında emekli bir şerefli askerdir. Ordudan kovulma falan değildir, emekli maaşı vardır, kimlik kartı vardır. Üzüntüden mesane kanseri oldu. Bir ayağı çukurda yani bu iddianameyle belirtilen yüklenmeye çalışılan suçlar adamda böyle bir etki yaptı. Benim babam şerefli bir insan, aynı zamanda müvekkilimde babası. Dolayısıyla bununda göz önüne alınmasını istiyorum çünkü ne kadar ömrü olduğu belli değil. Bizde, bizim inancımızda mahkeme karşısında haklı da olsanız sanık olarak çıkmanız, başınızın önüne eğmesini gerektiriyor. Yani şimdi burada öyle bir şey yok Allah’a şükür. Burada başımız dik, karşınızda başımız dik durabiliyoruz ama buda bizi çok üzen bir sebep, bunu da göz önüne alınmasını ve müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini arz ediyorum.”

Sanık Gürbüz Çapan müdafii Av. Mehmet Danışman söz istedi verildi: “Malumunuz efendim müteaddit defa burada arz ettik. Müvekkilim Ergenekon terör örgütü içerisinde yönetici konumunda olan İlhan Selçuk’a doğrudan irtibatlı örgüt üyesi olarak suçlanmaktadır ve Cumhuriyet gazetesi satıp, alıp, satın alıp ulusal medyanın merkez üstü haline getirilmesine onay verdi. Hisselerinin bedelsiz olarak devredeceğini ve sonuna değin mali yardımda bulunacağını vaat ettiği iddia edilmektedir. Bunu da Tuncay Güney, Doğu Perinçek ve Veli Küçük’ten elde edilen düzmece 2 dokümana dayanılmaktadır. Bizim sorgu sıramız geldi efendim. Önümüzde ki celsede sorgumuz yapılacak. Biz bu sorguda bu belgelerin düzmece olduğunu, bu suçun oluşmadığını, Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyet vakfına ait olduğunu, Cumhuriyet vakıf mevzuatı itibariyle hiç kimsenin sahiplenemeyeceği, bunun yayın, basın ve yayın hakkının Yenigün haber ajansı AŞ ait olduğu, müvekkilimin ne Cumhuriyet vakfına ne de Yenigün haber ajansı AŞ herhangi bir organik bağı olmadığına sadece ve sadece Cumhuriyet gazetesine finansman temin eden ve destek veren, destek veren 185 ortaktan biri olduğunu, 185 ortaktan biri olduğunu resmi belgelerle ortaya koyacağız, resmi belgelerle ortaya koyacağız. Müvekkilim 16 aydır tutuklu efendim. Delillerin tamamı toplanmış, kaçma durumu da söz konusu değildir zaten ev arama tutanağında tetkik etmişseniz eğer kendisi evi arandığı zaman evinde bulunmamaktaydı. Haber verilmesi üzerine gelip teslim olmuş ve soruşturmaya yardımcı olmuştur. Onun için bir delil karartması veya bir kaçması da söz konusu değildir ancak 16 aydır tutuklu efendim bu suçtan dolayı tutuklu. Artık tutukluluk durumu, tutukluluk durumu tedbir amacından çıkarak infaz durumu gelmiş, tedbir amacından çıkarak infaz durumuna gelmiş, sorgusu yapılmadan da tahliyesi veya serbestken de sorgusu yapılması mümkün olduğunu göre, daha fazla mağdur edilmemesi bakımından daha fazla mağdur edilmemesi bakımından tutukluluk durumu da dikkate alınarak tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum efendim.”

Sanık Hasan Atilla Uğur müdafii Av. Zeki Aksoy söz istedi verildi:“ Efendim bende müvekkilimin, bende müvekkilimin tahliyesine yönelik olarak yapacağım konuşmaya ilişkin belirli notlar almıştım. Fakat bunların içeriğine bu saatten sonra girmeyeceğim. İnsan ben en azından bu yargılama sürecinde bazen en azından kendi adıma yaptığımız konuşmaların bu yargılama sürecine etkisinin olmadığını düşünüyorum. Şu anda o hissiyattayım, o nedenlerle.”

Mahkeme Başkanı :”Tekrar eder misiniz? Ne demek o, onu biraz açar mısınız?”Sanık Hasan Atilla Uğur müdafii Av. Zeki Aksoy: “Çok etkili olmadığı kanaatindeyim

efendim burda söylediğimiz şeylerin, yargılamanın gidişatına ilişkin en azından ben kendi adıma söylediklerimi etkili olmadığını düşünüyorum. Genellikle bu yargılama sürecinde bazen bu psikolojiye giriyorum, şu anda da öyleyim. Dolayısıyla tahliye konusuna ayrıca bir gerekçe sunmayacağım nasıl olsa sizin tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlarınızda da çok ayrıntılı gerekçeler yok. Söyleyebileceğimiz her şeyi zaten savunmamızda söylemiştik. Bunlar ışığında müvekkilimin tahliyesi talep ediyorum, iyi akşamlar efendim.”

Sanık Mustafa Özbek müdafii Av. Mustafa İsar: “Sayın Başkanım müvekkilim Mustafa Özbek sendikacı kimliğini celselerde dile getirdi. Biz iddianamedeki suçlamaların yine iddianamenin ekinde hiçbir kanıt sunulmadığını görmekteyiz. Yargılanan kişilerle, müvekkilimin

106

Page 107: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:107

hiçbir bağlantısı yok, sadece Sayın Balbay’la bir hizmet ilişkisi söz konusu. Onun dışındaki yargılanan kişilerle ne bir telefon konuşması var, ne bir irtibatı var. Yine 6 aylık izlemeye rağmen Mustafa Balbay’ın dışında hiçbir yargılanan kişilerle telefon konuşması yok ki, bu telefon konuşmaları da suç teşkil edecek bir konuşma kesinlikle değil. Hatta bu konuşmalar lehine delil teşkil edebildiği, incelendiğinde açıkça görülecektir. Yine isnat, delil olarak sunulan, ART haber ajansında çıkan belgelerden söz edilmiştir. Benim müvekkilimin ART haber ajansıyla hiçbir bağlantısı söz konusu değildir. Benim müvekkilim Türk Metal Sendikasının başkanıdır. Bu tüzel kişiliğin başkanı olmak, yine iddianamede belirtildiği gibi gizli kasa anlamı çıkan açıklamalar söz konusu. Balbay’ın hizmet ilişkisi ödemesi dışında hiçbir kişiye en ufak bir ödemesi söz konusu değildir. Dolayısıyla hangi gerekçeyle gizli kasa olduğu delillerde biz anlayamadık. Yine Cumhuriyet Gazetesinin eki, strateji ekini Türk Metal sendikası bünyesinde oluşan TUSAM tarafından çıkarılmaktadır. Buna da belli bir bedel ödenmektedir. Bu belgede sendika yönetim kurulunun kararıyla yapılmaktadır ki Mustafa Özbek’in iradesiyle yapılmış bir olayda değildir. Kaldı ki suç teşkil edecek, bir eylemde söz konusu değil, bir yazıda çıkmamıştır ki bu Cumhuriyet Gazetesi halen günlük olarak yayın hayatını sürdürüyor. Diğer taraftan Türkiyem Topluluğu ki dernekler yasasına göre kurulmuş, benim müvekkilimle bir ilgisi de söz konusu değil, nedir bu toplantılara katılıyor, bunlar yasal bir kurumdur, yasal bir dernektir. Hiçbir yasa dışı faaliyeti söz konusu değildir. Sunulan belgelerle de açıkça ortadadır. İddianame düzenlendikten sonra bankacılık denetleme, düzenleme kurulunca bir rapor hazırlanmış. Bu raporda tamamen bankalardan alınan hesap özetlerinin toplama, çıkartmasıdır. Buna rapor demek mümkün değil ki bu rapor incelendiğinde aleyhe kabul edilmesi de mümkün değil. Bu rapor lehedir çünkü Mustafa Özbek’le ilgili her hangi bir açıklama söz konusu değildir. Bu rapor da sendika veya Mustafa Özbek tarafından bu örgüt üyelerine iddia olunan örgüt üyelerine bir finansal sağlandığı yönünde de açıklama söz konusu değil. Yine iddianame düzenlenirken, sanki sayın savcı bu raporun telkinle hazırlanıp nasıl geleceğini bildiğini düşünerek iddianameye koymuş ama düzenlenen rapor tarihine baktığımız zaman izan, iddianamenin düzenlemesinden çok sonra hazırlandığı açıkça görülmektedir ama yine bu raporun 38. sayfasında iddianamede belirtilen gizli tanıklardan söz edilmiş ama bu rapor gizli tanıkları da deşifre etmiş. Kim bu gizli tanıklar, Mehmet Ali Özaltın, 38. sayfada onun beyanlarından söz ediyor, Mehmet Ali Özaltın kimdir? Manisa şube eski başkanıdır, yaptığı usulsüzlüklerden dolayı sendikadan ihraç edilmiştir. Manisa Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadır. AKP Manisa il yönetim kurulu üyesidir. Dolayısıyla müvekkilime duyduğu husumetlerden dolayı gelmiş, savcıya aleyhine suç isnatları içeren beyanlar da bulunmuş ki bunlarla gerçeklerle hiçbir ilgisi de söz konusu değildir. Benim müvekkilim 71 yaşında. Kendisi de izah etti. Bir yıldır tutukludur. Hiçbir aleyhine delil de söz konusu değildir. Tutuklanamadan beklenen amaç sağlanmıştı. Delilleri karartma ihtimali söz konusu değildir. Mağduriyetinin önlenmesi açısından bihakkın veya veya adli kontrol önlemi de değerlendirilerek tahliyesine karar verilmesini saygıyla arz ediyorum efendim.”

Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu, Hatice Bahtiyar, Erol Mütercimler, İbrahim Şahin, Yaşar Oğuz Şahin müdafii Av. Cavit Subaşı; “Sayın başkan, Sayın üyeler. Öncelikle birkaç usulü durumu ben de değerlendirmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi burada her talep sırasında, her talep verilmesi sırasında net olarak görüyoruz her sanık, her sınık müdafii, tutuklama nedenleriyle ilişkin değil. Tutuklama gerekçeleri ile ilişkin değil, her celsede suçsuzluğunu anlatmaya çalışıyor. Ben böyle bir şey görmedim, sizde görmemişsinizdir muhtemelen. Her celse baştan şu tapede şöyle olmuş, orda böyle olmuş, burda böyle olmuş çünkü başka çıkar yol görüyorlar. Yani ben sabit ikametgah sahibiyim. Deliller toplanmış, kaçmayacağım, delilleri karartmayacağım, bunlar her halde bizim CMK’mızdan kaldırıldı ki bende dâhil herkes müvekkilinin suçsuzluğunu hiçbir şekilde suça bulaşmadığını şey yapıyor. 5 kişiyi burada 5 kişiyi çaprazda sorguladınız, doğrudan da sorguladınız, ben gördüm, hukuk fakültesinden 2. sınıftan bir öğrenciyi koysanız da görecektir. Bir tane, bir tane tökezledikleri soruya da cevap olmadı, 9

107

Page 108: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:108

sene öncenin hesabını veriyor Sayın Adil Serdar Saçan. Filan gün filan yerde yazı yazdım 9 sene önce ben hatırlamıyorum. Oraya yazı yazdım, o öyle cevap verdi o öyle cevap verdi, o telefonda bak ben böyle imalı bir şekilde konuşmuştum onun anlamı budur, o telefon konuşması öyle değil orada yalan söylüyorlar. Şimdi geldiğimiz noktada biraz önce bir meslektaşım bezginlikten bahsediyor, hepimiz bezginiz. herkes bunu şey yapamıyor yani açıklayamıyorlar, ürküyorlar. Çünkü neden ürküyorlar? Ben bilmediğim için sordum 1. iddianameyle çok ilgilenmedim, 1. iddianamede dava alan arkadaşlara sordum dedim ki 1. iddianamede, herhangi bir kamu görevlisi hakkında bu iddianame ve toplanan delillerle ilgili bir suç duyurusu var mı dedim, yokmuş. 2 ve 3’te olmadığını ben biliyorum ama kimlerin hakkında var? 18 aydır canına tak etmiş bazı şeyleri savunmuyorum yalnız onu da yanlış anlamayın çünkü bizde her lafın altına böyle aman kanunen öyle diyorum, öyle diyorum şöyle diyorum diye öküzün altında buzağı aramasın diye sanıklar hakkında defalarca suç duyurusu var. Avukatlar hakkında defalarca suç duyurusu var, baro hakkında suç duyurusu talebi var. Biraz önce sayın Tuncay Özkan izah etti, bilmem kaç sayfa dilekçe verdi tek tek maddede belirtmiş. Şimdi bu dosyayla ilgili binlerce sayfa işlem yapan kamu görevlileri burada tek tek gösterilerek bakın burada sahte imza var burada o var, burada bunu yapmışlar burada bunu yapmışlar diye tek tek ispat ederek gösteriyor. Bunarın bir tanesine suç duyurusunu boş verdim, araştırılmak ihtiyacı hissedilmiyor mu? bunların hepsi şey mi? bu kadar şeyde bir tane hata yok bir tane kamu görevlisinde hata yok. bunun niçin söylüyorum? Müvekkilim İbrahim Şahin hakkında sayın mahkemeniz ön rapor almasına karar verdi. Biz dedik ki ön rapor değil ek rapor olması lazım çünkü defalarca muayene edilmişti, hayır dendi ret oldu. Güzel buna da amenna kabul ettik. 12. ayın başında adli tıp kurumuna sayın mahkemenizin kaleminden telefon ediliyor, deniliyor ki böyle bir dosyayı gönderiyoruz, ne diyorsunuz? Şubat 24’e gün verdiler. Siz bir önceki 12. ayın sondaki 26’sı oluyor galiba yanlış hatırlamıyorsam yılbaşından önceki celsede ara kararında dediniz ki bundan sonra efendim bizim yazdığımız yazılara cevap vermeyen işte makul sürelerde bunları yapmayan yerine getirmeyin kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Her bir müzekkerenizin altında bu ihtarlar var neden bu güne kadar bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmadı? Savunmaları bitiyor insanların daha doğrusu beyanları bitiyor iddianameye karşı. Beyanlar bitiyor, hala istediği 6 ay önce 7 ay önce istediği evraklar gelmiyor. Niye gelmiyor? Siz bu devletin mahkemesi değil misiniz? Benim bildiğim mahkemeler her türlü erkin üzerinde bağımsız olarak kararlar verirler ve insanlar buna uymak zorundadır. Niçin uymuyorlar? Bir avukat arkadaşımız oradan orada ki gizli tanıktır dedi diye suç duyurusunda bulunuyoruz. tabi aynı avukat arkadaşımız burada duruşmadayken müvekkilinde ifadesi alınıyor o da başka birşey. Devamla efendim burada şunu görüyoruz herkes bütün içtenliğiyle cevap veriyor hatta savunma hakkından vazgeçerek, bir de o çıktı yeni yani suçlamıyorum onları çünkü ifadeyi verdikleri zaman akşam gedeceğiz zannediyorlar. Avukat arkadaş müdahale ediyor, diyor ki efendim orada iddianamede yok orada yok burada yok aman bu yasadışı, yasaya aykırı bir delil ben bunun sorulmasını istemiyorum. Oradan arkadaş diyor ki tamam avukat karışma sen ben cevap veriyorum, çiğ yemedim karnım ağrısın. O çünkü öyle düşünüyor. Bütün savunma haklarından vazgeçiliyor neticede geldiğimiz nokta bu. Üç müvekkilim hakkında da tutuklamayı gerektirecek hiçbir şey yoktur. İbrahim Şahin hakkında iki tane talebimiz oldu yine ayrıca lütfen bu taleplerimizi de yazılı taleplerimizdir, göz önüne alınsın. Birincisi, İbrahim Şahin’in dosya içinde yüzlerce sayfa bakın yüzlerce sayfa el yazısı örnekleri olmasına rağmen, emniyette el yazısı örnekleri alındığına, parmak izleri alınmasına rağmen, emniyet kriminalden o meşhur işte terör belgesi ve silah krokisi hakkında işte İbrahim Şahin’le Yaşar Oğuz Şahin’i in imza ve el yazısı örneklerinin yeterli olmadığı bahisle aidiyeti tespit edilememiştir. Tekrar incelenmesi gerekir diye bir rapor söz konusu. Biz diyoruz ki tamam mahkeme kaleminde biz tekrar verelim. Yüzlerce sayfadan bu tespit edilemiyorsa biz tekrar imza ve yazı örneği veriyoruz. Bununla ilgili dilekçemiz var. Bu talebimiz lütfen göz önüne alınsın. İkinci olarak ta, adli tıp kurumuna

108

Page 109: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:109

müzekkere yazılmasını istiyoruz ve geçen ara kararınız gereğince diyoruz ki 10 gün içinde neden İbrahim Şahin’i oraya alıp ta sağlam yada değil, bakın bu çok önemli sağlam yada değil, olumlu yada olumsuz bir rapor ihdas edilemiyor? Bunun sorulması ve elden tarafımıza yetki verilmesini takip yetkisi, neticede de ara kararınızın arkasında durarak eğer süresi içinde efendim iş yoğunluğu değil. İş yoğunluğu bir mazeret değil böyle bir mazeret şekli yok, iş yoğunluğu değil. Hayır bizim işte İbrahim Şahin’i şu şu muayenelere tabi tutacağız onlarda bu kadar tutuyor, şöyle olacak böyle olacak gerçek gerekçe, gerçek gerekçe çünkü İbrahim Şahin’in burada durması nedeniyle ona bağlı olarak bir sürü insan haksız yere burada ceza yatmaktadır. Arz ederim efendim, teşekkür ederim.”

Sanık Emcet Olcaytu müdafii Av. Murat Bülent Hattatoğlu söz istedi verildi:” Efendim size yazılı olarak ta sunduk bugün istediğimiz belgeler var ne zamandan beri isteye geldiğimiz. Bunu bugün artık, son zamanlarına geldik bunun ibrazı için bunu lütfen ibraz ettirin, elden takip yetkisi verin biz bunu dosyaya sunalım. Bunu bulalım, terörle mücadele şubesinden, savcılıktan sunalım. Bunları bir defa tekrar ediyoruz dilekçemize yazdık bunları, klasör 258’de PDF sayfa 34’teki karar efendim orada zikredilen iki tane karar var ortada yok, o kararlar ibraz edilsin. Efendim arada ikinci karar var yine PDF sayfa 35’te zikredilen üçüncü kez zikredilmiş üçüncü kez diyor, birincisi var üçüncüsü var ikincisi yok, o ibraz edilsin dedik. Teknik takip kararlarının da dayanaklarını istedik, yani savcılık yani savcılık, savcılığın talep yazısı ve bilhassa emniyetin talep yazısı bunlar dosyalarda yok malumaliniz bunları istedik bunlar konusunda talebimizi yazılı talebimizi de sunduk tekrar ediyoruz. Diğer kısımda efendim birde bu talebe bu dilekçeye koymadık daha evvelki dilekçelerimizde var. Müvekkilden elde olunduğu iddia olunan DVD’lerin inceleme tutanağı var ama CD’lerin yok. Neye dayanarak CD’lerle ilgili bir iddiada bulunuldu veya bulunulacak bu belli değil. Dolayısıyla CD’lere ilişkin inceleme tutanağının yine dosyaya ibraz ettirilmesi lazım bu hususta da bir müzekkere yazılırsa bunu da elden takibe amadeyiz. Geri kalalım efendim burada tabi bu kararların teknik takip kararlarının eksik olanlarının ve teknik takip kararlarının dayanağı olan talep yazılarının dosya da bulunmaması ve bu kadar zamandır dosyaya ibraz edilmemiş olması sizin de bunu es geçmeniz manidar. Bu yargılamayı sakatlayan bir unsur malum. Bu teknik takip kararları ona ayrıca değineceğiz bir geniş zamanda. Teknik takip kararlarında da görülüyor ayrıca dilekçemizde başvurduk savcılığa sayın Zekeriya Öz yanıt verdi. O yanıtta da belli, müvekkil hakkında değişik soruşturma numaralarından, değişik soruşturma numaralarından soruşturma yürütülmüş hala daha yürütüldüğüne dair kuvvetli şüphe var. Kendi beyanı bu şekilde sayın savcının. Gizlidir bilgi veremem diyor. Yoktur demiyor, yürütmüyorum soruşturma demiyor, bunu çeşitli defalar, çeşitli üstatlarımız arkadaşlarımız söyledi dile getirdi bizde dile getirdik. Kovuşturmayla soruşturmanın birbirine sokulması kabul edilemez. Hakkında kovuşturma devam eden kişiler için savcıların gizli gizli delil toplaması mümkün değildir bunu kabul edemezsiniz. Bu benim savunma hakkıma doğrudan doğruya tecavüzdür. Orada delil ayıklandığı şüphesi vardır ve ben bunu iddia ederim çünkü eğer delil ayıklama lehinde olan delili gizleyip aleyhinde olanı sunma delil ayıklama gibi bir amaç niyet yok ise doğrudan doğruya burada gelip usule uysunlar mahkemeye talepte bulunsunlar. Davası açılmış kimseler şu kimseler için her ne talepte bulunacaksa sizden talepte bulunulur. Müzekkere yazılır gelir kaleme bizde alırız herkes görür. Bir yanda burada duruşması devam edecek, kovuşturması devam edecek davası devam edecek bir yandan gidip gizli soruşturmalar yapacaksınız. Olmaz böyle bir şey. Müvekkilim de temas etti aynı konuya bugün. İstediğiniz zaman burada yapılan savunmalara göre efendim istediğiniz şekilde artık muhdes midir, düzmece midir nedir bi yığın klasörleri oraya çıkın işin içinden ondan sonra. Olmaz ki böyle bir şey. Bunu nasıl kabul ediyorsunuz. Buna bir son vermek mecburiyetindesiniz. Öte yandan burada işte herkes savunma yapacak yani ilk savunma diyelim ön savunma bu iddianameye karşı beyan mevzuundayız. Şimdi neye karşı savunma yapacağız ne diyeceğiz. Müvekkilimle de görüştüm şimdi biz ne diyelim ne savunma yapayım. Ortada somut fiil isnadı yok ki, itham var

109

Page 110: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:110

isnat yok. Efendim bu somut fiili göstereceksiniz savcılar bunu gösterecek iddianamede böyle bir şey yok. Somut fiil göstereceksiniz. Bu somut fiilin yerini ve zamanını göstereceksiniz. Yerini ve zamanını göstereceksiniz. Bir gün kaf dağının arkasında bir memlekette bir prenses yaşar imiş. O. Böyle iddianame olur mu? Ziya yok zaman yok birşey yok. Bunu gösterecek ha ondan sonrada orada bitmiyor iş o gösterdiği fiilin somut fiilin somut isnat nedir sen gözlük taktığın için terör örgütü üyesisin bir fiil somut fiil. Hani somut fiil yok. Teknik takip kararlarında da aynı şey görünüyor. Teknik takip demek kanundaki tabir bu başka türlü delil elde etme imkanı bulamadım demektir. Bir kimse hakkında teknik takip talep ediyorsanız ve karar alıyorsanız başka türlü delil elde edemedim demektir. Nitekim müvekkil hakkındaki teknik takiplere bakınız. Bir iki tane teknik takip kararında Emcet nokta nokta yazıyor. siz daha şüphelinizin soyadını bilmiyorsunuz. Nasıl oluyor da bu kimse hakkında suç işlediğine dair kuvvetli şüphe vardır da başka türlü delil elde edemiyorum deyip de teknik takip talep ediyorsunuz ve karar alıyorsunuz. Bunlar ne biçim taleptir bunlar ne otomatik karardır. O teknik takiplerin birincisinde sayın Adil Serdar Saçan efendim sayın Levent Temiz ile ve sayın Emcet Olcaytu birlikte terör örgütü kurmuşlar, kurmak diyor ve bunun çok sayıda üyesi varmış böyle yazıyor. Ama terör örgütüne üyelik diyor. Ayın belge, aynı belgenin içinde, aynı kağıtta, aynı yazıda iki satır yukarıda iki satır aşağıda. Nasıl olsa demek bu ne demek nasıl olsa efendim kimsenin ne gerekçe dinlediği var ne bir şeye baktığı var. Önemli de değil zaten buna ben ihtiyaç da hissetmem. Gerekçeye ihtiyaç da hissetmem veririm kararı kimse benden hesap soramaz demektir bu. Hiçbir zaman kabulü mümkün değildir. Kısa konuşmak için atlıyorum. Burada yine nedensellik bağını fiil, fail bağını ortaya koyacak bakın şunları benim söylemek zorunda kalmam aslında hepimiz için hakimler için, savcılar için, avukatlar için, hukukçular için herkes için züldür. Bunlar ceza hukukunun ikinci sınıfta öğrenilen daha temel kavramları, insaf. Fiil, somut fiil gösterin demek zorunda kalıyoruz yerini, zamanını gösterin demek zorunda kalıyoruz. Fiil, fail bağlantısını kurun demek zorunda kalıyoruz. Nedensellik bağlantısını kurun demek zorunda kalıyoruz hukuka aykırılık unsurunu açıklayın delillendirin diyoruz bunu söylemek zorunda kalıyoruz. ne oldu ceza hukukunu yeniden öğreniyoruz olmaz ki. Savcılar hangi klasörde, hangi belgenin ibraz ettikleri belgenin ki onlar delil diye ibraz ediyorlar onu. Öyle değil mi? Bunlara göre efendim onlara göre o delil o klasördekiler delil. Hah neyin delili söylesinler, neyin delili. Klasörlerde çarpıcı olsun diye söylüyorum. Aile şeceresi var Olcaytu’ların aile şeceresi var. Bu hangi suçun delilidir bana söyleyecekler. Hangi suçun delili bu. Terör örgütü üyeliğinin delili neyin delili nasıl delil bu. Ha öte yandan 135 ile suçlanıyor kişisel verileri hukuka aykırı kaydetmekle bu konuya ilişkin de ayrıca dilekçe vereceğim. Diğer başka müvekkiller için verdiğimiz dilekçede var. Görevsizlik kararı vermeniz lazım, görevsizsiniz bu konularda. Terörle mücadele kanununun 3. 4. maddesi var 250. maddeden daha sonra 2006 da değiştirilmiş maddeler bunlar. Bu konuyu daha irdeleyeceğim bu şimdi girmiyorum bu konuya. bu kadar böyle usulün her bir maddesini ısrarla ve özenle adeta, adeta aman ha çiğnemediğimiz kalmasın der gibi bir acayip özenle çiğnemek olacak şey değil. Savcılar bunu açıklasın, bunu açıklattırmak görevi sayın heyetinize düşer. Hangi klasördeki hangi belge neyin delilidir somut olarak açıklasınlar. Niye onu ibraz etmiş hangi suçun nasıl delili ama birinci tabi birinci kısımda söylediklerim işte somut fiil isnadı diye başlayan kısımda söylediklerimi yerine getirdikten sonra tabi. Kuvvetli şüpheyi ispatlasın bunları yaptıktan sonra. Kuvvetli şüphe nereden gelmiş. Hangi sebeplere dayanmış? Bunu ben söylemiyorum 101. madde emrediyor. CMK madde 101. her defasında her konuştuğumuzda CMK madde 101’in ne yazdığını burada tek tek okumak zorunda mıyız. Niye yerine getirmiyorsunuz? CMK madde 101 herkese emrediyor ki, somut fiil göstereceksiniz hukuki ve fiili nedenleri göstereceksiniz, bağlantıyı kuracaksınız diye. Hiçbir zaman uygulanmıyor, hiçbir zaman, uygulanmayınca biz neyin savunmasını yapalım. Bize tutuklama kararlarında tutukluluğun devamına dair kararlarda tahliye talebinin reddine dair kararlarda en ufak bir gerekçe göstermiyorsunuz ki, biz buna karşı savunma yapalım. Fiil katalog suçlar, efendim yok işte böyle

110

Page 111: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:111

şey olmaz. Böyle gerekçe olmaz. İsnat edilen suçun vasfı mahiyeti o zaman savcılar ne olur. İsnat edilen suçun vasıf ve mahiyeti eğer tutuklamaya ve devama sebepse o zaman hakim kararı alınmasının mahkeme kararı alınmasının savcıların işlemlerine hakime itiraz etmek hakimin işlemlerine heyete itiraz etmek şeklindeki hüküm ve düzenleme hakim kararına bağlamak işlemleri ve bunun sağladığı güvence tamamen ortadan kalkmış olur. Niye çok basit, savcıların istediği kimseye istediği isnatta bulunabilir. İtham serbest. Sen şunu yaptın, sen bunu yaptın işte al suç şu suçu işledin. O suçun hani delili, hani bağlantısı işte demin anlattığımız şeyler sırf atılı suçun mahiyeti, sırf mahiyeti. Atılı suçun unsurları nerede delilleri nerede bunu hiç araştırmadan, bunun gerekçesini koymadan 101. maddeye uymadan yani. Otomatik tutuklama kararı verirseniz devam kararı verirseniz, tahliye taleplerini bunu sebep göstererek reddederseniz hani hak nerede kaldı hakim güvencesi. O zaman savcılar bir kimseye sırf, sırf 100. maddenin 3. bendinde yazılı suçlardan birisiyle itham ederek o kişiyi onun tutuklanmasını ve tutukluluğunun devamını sağlama iktidarına malik olur. Hakim güvencesi nerede kaldı. Bu anayasayı ihlaldir sayın heyet. Anayasayı ihlaldir, çok ciddi suçtur bu. Bunda ısrar edilmesin, ondan sonra biz karşılık verelim siz bunları savcılar bunları yapsın kuvvetli şüpheyi ispat etsin sizler de tutukluluğun devamına gerekçe koyun 101. maddenin anlattığı anlamda doğru dürüst gerekçe, gerçek gerekçe basma kalıp anlamsız sözler değil. Basma kalıp sözcüğünü özellikle kullanıyorum gerekçelerimde de yazıyorum çünkü İHAM kararlarında da basma kalıp sözcüğü geçer bu ihlal kararı verilmesine sebeptir. Herkes için, bir sanık için aynı gerekçelerin ha bire ileri sürülmesi her sanık için aynı gerekçelerin ileri sürülmesi hep aynı sözcüklerin kullanılması somut maddi hukuki bağlantıların kurulmadan bunların kullanılması ihlal kararı verdirtiyor. İbraz da ettim bazı dilekçelerimde ibraz etmekten de bıktık, tekrar ederiz unutulmuş olabilir. Şimdi dolayısıyla hukuku tersine çevirme ameliyesinden artık geri dönünüz. Karşısına sanığı alıp da eee anlat bakalım senin sen bir suç işlemişsin diyor anlat bakalım sen biliyorsun suçunu şeklinde sorguda yapılmaz, yargılama da yapılmaz. Lütfen bu hususlara dikkat edilsin. Bunlar yapılsın, ben bunları bekliyorum ve talebim de budur. Bunlar yapılsın ki ben savunma yapacağım. Tahliye talep ederken de müvekkilin tahliyesinin niçin gerektiğini size her bir sözcük itibariyle ispat edeceğim ama siz bana bu gerekçeleri göstereceksiniz ki, onu ben ispat edeceğim. Biz ne söylersek söyleyelim demin ben bir şey yazıyordum bakamadım bir arkadaşımız bizim söylediklerimizin etkisi olmuyor dedi bir meslektaşımız çok doğru. Biz ne söylersek söyleyelim biz bu kadar af edersiniz yırtınıyoruz anlımızın derisi çatlıyor gerekçe, gerekçe diye heyet müzakereye çekiliyor karar müspet suçun vasıf ve mahiyeti, dosya delil durumu, dosya kapsamı, fark etmiyor ki o zaman. Biz burada figüran değiliz. Korkuluk da değiliz o zaman birer o cüppeleri giydirelim birer korkuluğa burada dursun. Teyp de bağlayalım tahliyesini talep ediyorum, tahliyesini talep ediyorum diye papağan gibi söylesin teyp bize lüzum yok. Lütfen yargılamayı kanuni sınırlar içerisinde, anayasa sınırlar içinde yapalım istirham ediyorum. Bu şartlar altında müvekkilin tahliyesini talep ediyorum saygılar sunarım.”

Sanıklar Taylan Özgür Kırmızı, Muhammet Sarıkaya, Yalçın Küçük müdafi Av. Kazım Yiğit Akalın söz istedi verildi:” Sayın başkan, sayın üyeler müvekkillerim kovuşturma kapsamında Ergenekon terör örgütü olarak iddia edilen terör örgütünün suikast timi veya silahlı kanadının unsurları olarak suçlanmaktadırlar ki bu daha önce de size defalarca bahse yani tahliye taleplerimizde izah ettiğimiz üzere burada sadece kısaca ve ben tekrar bahsedip tahliye talebinde bulunmak istiyorum. Böyle bir, öyle bir suikast timi ki bu liderinin demans hastası kalıcı demans hastası olduğu 4-5 raporla açık şekilde kanıtlanmış olan ki meslektaşım da biraz önce bahsetti. İbrahim Şahin olduğu. Onun yardımcısı olarak gösterilen kişinin de dosya kapsamında bir çok defa gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu, telefonla görüşme gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu anlaşılan Fatma Cengiz olduğu sayın Fatma Cengiz olduğu böyle bir suikast timinin üyeleri olarak suçlanmaktadırlar. Efendim bu zamana kadar 4 askerin tahliyesine isabetli bir şekilde karar verdiniz. Müvekkillerimin de tahliyelerine karar verdiğiniz askerlerden hiçbir farkı

111

Page 112: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:112

yoktur. Şu anda o tahliyelerine karar verdiğiniz 4 askerde biri İstanbul da olmak üzere diğerleri terör bölgesinde görevlerini ifa etmeye devam emektedirler. Aynı şekilde de müvekkillerimi tahliye ettiğiniz taktirde de biri Şırnak’a Taylan Özgür Kırmızı Şırnak terör bölgesinde, diğeri de Ankara da jandarmada ama devamlı terör bölgesinde operasyon yapacak şekilde görevlerine döneceklerdir. Nasıl ki, tahliye ettiğiniz kişiler özellikle müvekkillerimden Taylan Özgür Kırmızı’nın kendilerini telefonla arayıp da bir iç güvenlik müsteşarlığına katılıp katılmayacağına ilişkin talepleri bununla ilişkili görüşmelere dayanarak ve bu görüşmelerin samimiyetine inandığınızı düşündüğümden tahliye ettiyseniz nasıl ki böyleyse müvekkilimi de özellikle Taylan Özgür Kırmızı’yı da İbrahim Şahin arayarak her defasında da sadece iç güvenlik müsteşarlığına katılıp katılmayacağından bahsedip buna ilişkin görüşmeler üzerine bu şu anda yargılanmaktadırlar. Hiçbir farkları yoktur. Tahliye olanlarla şu anda müvekkillerimin hiçbir farkı yoktur efendim ki iç güvenlik müsteşarlığından bahsederken hep aynı şeyler yasa kapsamında yasa bakanlar kurulundan çıktığından cumhurbaşkanlığının onayına sunulduğundan bahsedilen bir yasa tasarısından ilişkin konuşmalardır. Bunun yanında müvekkilimden Muhammet Sarıkaya’nın da tutuklu bulunmasının nedeni bu S1 listesinde yer almayıp da bilgisi dışında bir suikast planına yer almasından kaynaklanmaktadır ki, geçen oturumda geçen tahliye talebimde ben size o suikast planının anlamsız olduğunu, ki nasıl ki Fahri sayın Fahri Kepek’in hiçbir askeri bilgisi olmamasına rağmen o suikast planlarını geçtiği üzere üç tane subayı görevlendireceğine ilişkin bir görevlendireceğine içeren ilişkin bir plan olduğu görülmekte ve bu bu sadece şu yani şu bilginin bile bu planın ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koymaktadır. Ve Muhammet Sarıkaya da bu anlamsız planda kendisinin bilgisinin tamamen dışında birilerinin yazmış olduğu ismini yazmış olması nedeniyle şu anda burada tutuklu bulunmaktadır efendim. Diğer yandan Taylan Özgür Kırmızı ile de bir husustan bahsetmek istiyorum. Daha önce sayın Birol Başaran ön savunmasında şöyle bahsetmişti kendisinin ODTÜ mezunu olduğu ve sol görüşlü bir insan olduğundan bahsedip Ergenekon isminin yer aldığı herhangi bir derneğe daha üye olmayacağından bahsetmişti ben de buradan şöyle bir çıkarım yaptım yani biz müvekkilim Taylan Özgür Kırmızı ile de görüştüğümüzde isminin Taylan Özgür olan bir insanın herhangi bir alevi insana suikast yapma ihtimali var mıdır efendim. Yani böyle bir çıkarım yaptık bizde bunu da bahsetmek istedim. Bir de müvekkiller 7 Ocak 2009 tarihinde gözaltına alındılar. Niye bu tarih seçildi ondan bahsedeyim. Bu tarihi diyeceksiniz ki suikastlardan iddia edilecek daha doğrusu suikastlardan suikastları engelleyelim ele geçecek bazı belgeler var belgeler ele geçirildi suikastları engellemek amacıyla bu tarih seçildi diye düşünülüyor olabilir. ama niye bu tarih seçildi biliyor musunuz? Müvekkilim Taylan Özgür Kırmızı bu tarihten iki gün önce Cudi’den operasyondan dönüyordu ve operasyondan döner dönmez ailesinin yanına Uşak’a izne gittiğinde bu gözaltı operasyonu yani gözaltı gerçekleşti, 7’sinde gerçekleşti. İki gün önce bu gözaltılar yapılamazdı çünkü müvekkilim beşinde Cudi’de terörle yani teröristlere karşı operasyondaydı. Böyle bir suikast timinden bahsediyoruz. Nasıl anlamsız saçma diyebileceğim amiyane tabirle bir suikast timinden bahsediyoruz efendim. Efendim huzurdaki yargılamada iki sorguların başlamasından itibaren ön savunmaların alınmasından itibaren iki aylık süreçte sadece beş sanığın ön savunması tamamlanabildi. Müvekkillerin de daha önce izah ettik tutuklu sanıklar sırasında 37. ve 38. sıradalar ve bu güne kadar da bir yılı aşkın süredir tutukludurlar. Ve sadece suç örgütüne terörle yani teröre karşı suç örgütüne terörle ilgili suç örgütüne üyelikten yargılanmaktadırlar. Neredeyse cezalarını çekmiş bulunmaktadırlar. Ve 37. ve 38. sırada oldukları bir seneden daha fazla süre daha sorgularına vakit var olduğu göz önüne alınarak müvekkillerimin vatan savunmalarına dönmelerini tahliyelerine karar verilmesini arz ve talep ederim saygılarımla efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sayın Başkan, sanık ve sanık müdafilerinin taleplerinin bir kısmına ilişkin iddia makamı görüşünü bildiriyorum. Sanık İbrahim Özcan’ın 11.01.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek, İstanbul Emniyet

112

Page 113: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:113

Müdürlüğünden 1 Temmuz 2008 tarihinde gözaltına alındığı sırada çekilen görüntü kaydı olup olmadığının sorulması ile var ise Mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın 11.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki iletişimin dinlenilmesi kararının verilmesi talebi konusunda, bir önceki duruşmada Mahkemeye geldiği bildirilen evraklar arasında talep konusu evrakın olup olmadığının kalemden araştırılmasına. Sanık Fahri Kepek’in 1 rakamı ile işaretlenen; 11.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek kolluk ifadesi sırasında görüntülü ses kaydı alınıp alınmadığının bildirilmesi ile var ise gönderilmesinin istenilmesine, 2 rakamı ile işaretlenen; 12.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek, ev aramasında görüntü kaydı yapılıp yapılmadığının kayseri emniyet müdürlüğünden sorulması ile var ise gönderilmesinin istenilmesine, 3 rakamı ile işaretlenen; 14.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek İstanbul emniyet müdürlüğündeki ifadesi sırasında görüntülü ses kaydı alınıp alınmadığının bildirilmesi ile var ise gönderilmesinin istenilmesine, 4 rakamı ile işaretlenen 14.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek dilekçesinde yazılı telefon hatlarının tesis tarihlerinden itibaren olan iletişimlerinin TİB den istenilmesine, Sanık Hasan Atilla Uğur’un 14.1.2010 havale tarihli dilekçesinin, talep konusuna göre İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine. Sanık Mehmet Dalagan’ın 12.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki el konulan bilgisayar hard diski veya alınacak imajının verilmesi talebinin mahkemece yapılacak incelemeden sonra karara bağlanılmasına, Sanık Yaşar Oğuz Şahin’in 12 ve 14.1.2010 havale tarihli dilekçelerindeki taleplerinin kabul edilerek, dilekçesinde yazılı evrakının kendisine verilmesine, sanık İbrahim Şahin’in evinden ele geçirildiği iddia edilen suikast planı hakkındaki inceleme talebinin ise Naip Hakim’e havalesine, Sanık İbrahim Şahin müdafi sayın Av.Cavit Subaşı’nın 1 rakamı ile işaretlenen, 14.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek Mahkemece Adli Tıp Kurumuna yazılan yazı cevabının çabuklaştırılmasının istenilmesine, 2 rakamı ile işaretlenen, 11.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki taleplerinin de kabul edilerek kıriminal inceleme talebini içerir dilekçenin gereği için Naip Hâkime havale edilmesine. Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun 14.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki dosyadaki ihbarlar ile ilgili isteminin kabul edilerek, tüm ihbarlar konusunda Mahkemece takdir edilecek kurumlar aracılığı ile araştırma yaptırılmasına. Sanık Fatma Cengiz’in 11.1.2010 havale tarihli dilekçesine konu suç duyurusu talebinin CMK 205 maddesi uyarınca duruşma sırasında işlenen bir suç söz konusu olmadığından reddine. Sanık Mustafa Levent Göktaş’ın, Cumhuriyet Savcılığınca alınan ek ifadesine ilişkin araştırma taleplerinin savunma mahiyetinde kabul edilerek reddine, savunma beyanlarını içerir dilekçesinin dosyasına eklenilmesine. Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi sayın Av.Aydın Metin’in, derdest aşamada olduğu bilinen bir soruşturma için yetkisizlik kararı verilip verilmediğinin araştırılması talebinin kabulü ile İstanbul Cumhuriyet başsavcılığından sorulmasına, Kent Otel toplantılarına katıldığını belirttiği HSYK üyesi Ali Suat Ertosun hakkındaki Yargıtay 1.Başkanlar Kurulu kararının getirtilmesi talebinin, bu toplantıların iddianamede açıklanış şekli ve katılanların tümü hakkında bir suçlama getirilmemesi gözetilerek reddine. Sanık Emcet Olcaytu müdafi Av.Murat Bülent Hattaoğlu’nun 14.1.2010 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek, öncelikle kalem araştırması yapılarak dilekçede yazılı evrakların dosya arasında bulunup bulunmadığının tespitine, bulunmayan evrakların sanık savunmasının yaklaştığı da dikkate alınarak elden takip yetkisi ile İstanbul CMK 250. maddesi ile yetkili Cumhuriyet Başsavcılığından istenilmesine. Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafileri sayın Av.İlkay Sezer, Av.Dilek Helvacı ve Av.Yasemin Antakyalıoğlu’nun 14.1.2010 havale tarihli dilekçelerindeki taleplerinin kabul edilerek, Ahmet Hurşit Tolon hakkında iletişimin tespiti kararı verilmesi talebini içerir kolluk ve Cumhuriyet Savcılığı talep yazılarının İstanbul Cumhuriyet Savcılığından istenilmesine. Firari sanık Turan Çömez hakkındaki yakalama emri kararının devamı ile infazının beklenilmesine. Sanık Cihan Arık’ın önceki celselerde belirttiğimiz gerekçeler ile tahliyesine. Bizzat veya müdafileri aracılığıyla tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıklar ile diğer tutuklu sanıkların, Kendilerine

113

Page 114: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:114

yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi doğuran delillerin bulunması, Yüklenen bu suçun Ceza Muhakemesi Kanunun 100/3 maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması, tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması, hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.

Duruşmaya kısa bir ara verildiDuruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Dosya incelendi.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1-Sanık İbrahim Özcan’ın gözaltına alındığı sırada kamera çekimi yapılıp yapılmadığının

sorulmasına, bu konuda ilgili emniyet birimine yazı yazılmasına,2-Sanık Mehmet Dalagan’a ait bilgisayarın harddiski ile ilgili talebinin Naip Hakim

incelemesi devam ettiğinden bu aşamada reddine,3-Sanık Hasan Atilla Uğur’un talebinin duruşmada işlenen suç niteliğinde olmadığından

reddine, bizzat ilgili makamlara dilekçe verebileceğinin kendisine bildirilmesine, koruma talebi ile ilgili olarak dilekçesinin bir suretinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,

4-Sanık İbrahim Şahin müdafiinin talepleri ile ilgili olarak; a)Bu sanıkla ilgili Adli Tıp Kurumuna yazılan yazı akıbetinin şerhli olarak sorulmasına, bu

konuda sanık müdafiine elden takip yetkisi verilmesine, b)Naip Hakim tarafından gelecek duruşma arasında sanık İbrahim Şahin’in kalem’e

çağırılarak ayakta ve oturarak imza yazı ve rakam örneklerinin aldırılmasına, bu konuda sanık ve müdafiine bildirimde bulunulmasına,

5-Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun taleplerinin, dosyaya katkısı olmayacağı değerlendirildiğinden reddine,

6-Sanık Yaşar Oğuz Şahin’in talepleri ile ilgili olarak;a)1 ve 2 no ile işaretlenen dilekçelerindeki el yazıları ile ilgili taleplerin, sanık İbrahim

Şahin’den gerekli imza, yazı ve rakam örnekleri alındıktan sonra değerlendirilmesine, bu sebeple bu dilekçenin Naip Hakim tarafından değerlendirilmesi için kendisine tevdiine,

b)1 ve 2 nolu dilekçelerinde belirtilen diğer talep ve kararlardan dosya eklerinde bulunanların dosyadan çıkartılarak sanığa verilmesine,

c)Sanık ile ilgili olarak İletişim tespit kararları İstanbul Organize Suçlarla Şube Müdürlüğünden geldiğinden gelen iletişim tespit kararlarının birer suretinin sanığa verilmesine,

7-Sanık Fahri Kepek’in talepleri ile ilgili olarak; a)Sanığın kendisine ait olduğunu bildirdiği 0537 736 39 08 sayılı cep telefonuna ait HTS

raporlarının gelen yazı cevaplarının içerisinde olup olmadığının kalemden araştırılmasına, gelmediğinin tespiti halinde TİB Başkanlığına yazı yazılarak 2006 Temmuz ayından bu yana olan telefon dökümlerinin istenilmesine,

b)Sanık Fahri Kepek’in Emniyette beyanı alındığı sırada kamera ve ses kaydının yapılıp yapılmadığının sorulmasına,

c)Sanığın Kayseri’de yapılan ev araması sırasında kamera kayıtlarının olup olmadığının ilgili birimden sorulmasına,

d)Sanıktan alınan cep telefonu içerisindeki bilgiler ile ilgili olarak inceleme yapılıp yapılmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasına,

8-Sanık Emcet Olcaytu müdafiinin talepleri ile ilgili olarak;a)Dilekçesinde 1 a ‘da istenilen teknik takip kararları 2009/85 Esas sayılı dosyaya ait ek

258. Klasör içerisinde olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,b)Dilekçedeki 1b - 2 nolu talepler ile ilgili olarak ilgili emniyet birimine yazı yazılmasına,

elden takip yetkisi verilmesine,

114

Page 115: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:115

c)Telefon dinleme kararlarına ilişkin talepler ile ilgili olarak daha önce yazılan yazılara kısmen cevap verildiği, gelen yazı cevabında istenen kararın bulunmadığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM şubesine yazılan yazı cevabının henüz gelmediği anlaşıldığından, yazı cevabının beklenilmesine,

d)Sanıktan ele geçtiği bildirilen DVD’ler ile ilgili olarak inceleme raporunun geldiği, ancak CD’ler üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığı bildirildiğinden bu konunun araştırılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına

9-Sanık Hasan Ataman Yıldırım ile sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafileri taleplerinin kabulü ile bu dosya ile bu dosya ile birleşen 2009/85 Esas sayılı dosyada iletişim tespit kararlarına gerekçe olarak gösterilen emniyet müdürlüğü ile savcılık tarafından hazırlanan tüm talep yazılarının istenilmesine,

10-Sanık Mustafa Ali Baybay müdafiinin talepleri ile ilgili olarak;a)CMK.250 ile Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı vekilliğince ifadelerine başvurulan

İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Aytaç Yalman haklarında herhangi bir yetkisizlik kararı verilip verilmediğinin sorulmasına, verilmiş ise karar örneğinin istenilmesine,

b)Yargıtay Başkanlığına yazı yazılarak Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu tarafından HSYK üyesi Ali Suat Ertosun ile ilgili Kent Otel toplantılarını da içeren verilmiş karar örneğinin onaylı suretinin istenilmesine,

11-Sanık Mustafa Levent Göktaş’ın talepleri hakkında ilgili makamlara müracaat etmekte muhtariyetine, bu konuda mahkememizden istenen talebin reddine

12-Sanıklar Fatma Cengiz, Fahri Kepek, Ersin Gönenci ve Mustafa Dönmez’e ayrı ayrı müdafii talebi için bizzat İstanbul Baro Başkanlığı makamına yazı yazılmasına, yazılacak yazıya bu şekilde defalarca talepte bulunulmasına rağmen Baro tarafından müdafii tayin edilmediği ve bu şekilde sanık savunmalarının alınamadığı belirtilerek bu defada müdafii tayin edilmediği taktirde ilgili yerlere gereğinin taktir ve ifası için yazı yazılacağının dercine,

13-Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun 25.12.2009 tarihli oturumda sarf ettiği sözler ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunulmasına, duruşma tutanağının müzekkereye eklenilmesine,

14-Hakkında yakalama emri çıkartılan sanık Turhan Çömez’in yakalanmasının beklenilmesine,

15-Dosya kapsamı, delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali ve yatılan süre dikkate alınarak sanık Adil Serdar Saçan’ın atılı suçtan BİHAKKIN TAHLİYESİNE, Başka suçtan tutuklu veya hükümlü değil ise salıvermesi için yazı yazılmasına,

Hakkında yurt dışı çıkış yasağı konulmasına, bu konuda ilgili yerlere yazı yazılmasına,16-Dosya kapsamı, her sanığa iddianamede ayrı ayrı isnat olunan suçlamalar ve bunlarla

ilgili sevk maddeleri, delillerin tamamen toplanmamış olması, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte ve bu suçların CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması ve bir kısım sanıkların halen savunmalarının alınmamış olması dikkate alınarak diğer tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine, bir kısım sanığın kendisi veya müdafii aracılığı ile vaki tahliye taleplerinin Reddine, ancak sanıklardan Mustafa Ali Balbay ve Ahmet Tuncay Özkan’ın üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyetlerine, mevcut delil durumlarına, tespit olunan savunmalarında ki anlatımlara, toplum içerisindeki konumlarına, isnat olunan suç vasıflarının değişme ihtimallerine, tutuklamadan beklenen gayenin sağlanmış olmasına, bu aşamadan sonra kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphelerinin bulunmadığını ve de gerekirse haklarında Adli Kontrol Uygulamasının düşünülebileceğine, sanık Mustafa Koç’a isnat olunan suçların vasıf ve mahiyetlerine dosyada mevcut delil durumuna, suç vasıflarının değişme ihtimaline, resmi görevli olup bu aşamadan sonra kaçma, saklanma ve de delilleri karartma şüphesinin bulunmamasına tutuklamada beklenilen gayenin sağlanmış olmasına ve de gerekirse hakkında Adli Kontrol Uygulamasının da düşünülebileceğine, sanık Mustafa Özbek’e isnat olunan suçların vasıf ve mahiyetlerine

115

Page 116: Tacikistihbarat.com/dosyalar/ergenekon-tutanaklar/ergenekon2/31. …  · Web viewSanık Adil Serdar Saçan:”Efendim onu okudum bakın o yedi koli belgede Bülent Ecevit isimli

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 15.01.2010 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:31 Sayfa:116

dosyada mevcut delil durumuna, suç vasıflarının değişme ihtimaline, toplum içerisindeki konumuna, bu aşamadan sonra kaçma, saklanma ve de delilleri karartma şüphesinin bulunmamasına tutuklamada beklenilen gayenin sağlanmış olmasına, sanığın yaşına ve de gerekirse hakkında Adli Kontrol Uygulamasının da düşünülebileceğine, sanıklar Kenan Temur, Emre Baltacı, Mehmet Dalagan, Ali Oktay Şahbaz, Cihan Arık ve Ayhan Atabek’e isnat olunan suçların vasıf ve mahiyetlerine dosyada mevcut delil durumuna, suç vasıflarının değişme ihtimaline, resmi görevli olup bu aşamadan sonra kaçma, saklanma ve de delilleri karartma şüphesinin bulunmamasına tutuklamada beklenilen gayenin sağlanmış olmasına ve de gerekirse hakkında Adli Kontrol Uygulamasının da düşünülebileceği dikkate alınarak, isimleri yazılı bu sanıklarında tahliye edilmeleri gerektiği yönünde oy kullanan Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün karşı oyuyla ve oy çokluğuyla,

Tahliye taleplerinin reddine dair verilen ara karara İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına, (Hazır sanıklar ve müdafilere ihtarat yapıldı )

Bu nedenle duruşmanın 18.01.2010 günü saat 09.30’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.15.01.2010 00.05

BAŞKAN 20909 ÜYE 28298 ÜYE 37266 KÂTİP 116766

116