2
DiN Gazi M. Kemal, Nutuk, istanbul 1973, ll, 328; Bülent Daver, Türkiye Cumhuriyetinde Uiiklik, Ankara 1955; Çetin Özek, Türkiye'de Uiiklik: ve Koruyucu Ceza Hükümleri, istan· bul 1962; a.mlf., Devlet ve Din, istanbul 1982; ilhan F. Temel Hak ve Özgürlükler, istan· bul 1971 ; a.mlf., Kamu Hukuku, istanbul 1987, s. 277·381; Münci Kapani, Kamu Hürriyet/eri, Ankara 1972 ; Suna KiJi - A. Gözübüyük, Türk Anayasa Metin/eri, Senedi Gü· n üm üze, Ankara 1985; Ali Fuad Din ve Laiklik, istanbul 1985 ; Ahmet Mumcu, Ata· türk ' ün Kültür Vicdan ve Din Öz· Yeri, Ankara 1991. Iii ALi BARDAKOGLU 3. Din ve Vicdan Hürriyeti Aleyhine nen Suçlar. 1O 1948 tarihli Evrensel Bildirisi'nin 18. mad- desi herkesin vicdan ve din hürriyetine sahip belirtmektedir. Avrupa Konseyi devletlerinin 4 1950'de Roma· da ve Temel Özgürlükleri Korumaya Avrupa 9. maddesinde de herkesin vicdan ve din hürriyetine sahip bu din veya kanaat hürriyetiyle din veya kana- atini ferden veya toplu olarak ve- ya özel biçimde ve ibadet yolu ile hürriyetini de ifa- de edilmekte, maddenin söz konusu hürriyetin hangi de belirtilmektedir. Bu metinlerden üzere din hürri- yeti vicdan ve ibadet hürriyetini kapsar. dini serbestçe seçebil- mesi veya herhangi bir dine inanmama- vicdan hürriyetinin gibi için- de kanaatini telkin etmesi, bir ifadeyle dini konularda propaganda ya- parak dinin nakletme hürriyeti de hür- riyetin içinde mütalaa edilir. Bu vicdan hürriyeti dini telkin ve hürriyetini içine din hürriyeti, o dine ait ibadetlerin ya- ni ayin ve merasimlerin ve içinde ser- bestçe icra edilmesini de içerir. Sonuç olarak din hürriyeti inanç, kanaat ve iba- det hürriyetinden 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti da da "Din ve Vicdan Hürriyeti" 24. madde din ve vicdan hürriyetinden bahseder ve bu hükmün gerekçesi le ifade edilir: " Bu maddedeki din ve vicdan hürriyeti, kimsenin dini ayin ve töreniere dini inanç ve ka- 332 naatlerini dini inanç ve kanaatlerinden ve dini inan- gereklerini yerine getirip getirme- mesinden suçlana- Mukayeseli hukukta din ve devlet kilerini düzenleyen kanunlar üç grup ha- linde mütalaa edilebilir. t. Fransa, Arjan- tin gibi ülkeler dinin toplum haya- herhangi bir rolü üstlenemeyece- kabul ettiklerinden ceza da din aleyhine suçlara yer ver- z. gibi devlet- ler devlet dini sistemini ve devletin bir dini kabul et- Buna göre dine ve dini yerle- re kamu düzenine suç 3. Bu iki sistem ülkelerin ka - bul edilen sisteme göre ise devletin res- mf dini yoksa da din ve devlet birbirinden kesin çizgilerle de- Sadece dini toplumun din duygusunu da koruyan devlet ölüle- re yönelik ibadethane ve me- ilgili Din ve din hürriyeti aleyhine suçlar (cürümler) mukayeseli hukukta biçimlerde tasnife tabi tur. Genel olarak bu alanda dört grup suçtan bahsedilebilir. a) ve mukaddesata sövme Avusturya, Po- lanya, Yunanistan, Hollanda ile Amerika Devletleri'nin Michi- gan ve Connecticut eyaJetlerinde suç ve ilk üç devlette hürriyeti cezalarla, ilave ola- rak para Hollanda ve Ameri- ka Devletleri'nin geçen eya- Ietlerinde hürriyeti ceza veya para b) Mezheplere ve mezheplerin adetlerine hakaret Almanya, Danimarka, ve Norveç'te suç eder; Almanya 'da hapis ve para ülkelerde hapis yerine para ceza- c) ibadet ve ayinlerin men ve ihlali mukayeseli hukukta genel olarak suç umumiyetle hürriyeti cezalarla Ko- lombiya ve Belçika örneklerinde oldu- gibi devletlerde buna para ce- da eklenmektedir. Yugoslavya, Da- nimarka, Norveç, Brezilya, Kanada, viçre ve ise hapis ye- rine para verilmektedir. d) Ma- bed, mezar ve benzeri dini mekanlarla dini zarar verme Brezil- ya, Küba, Meksika. Hollanda, Da- nimarka, Norveç, isveç, ve Kana- da suç ve Türk Ceza Kanunu "Din Hürriyeti Aley- hinde Cürümler" vicdan ve ibadet hürriyetine fiilie- ri (md . !75-176), ölülere duygusuna fi- illeri veya bulunan lara da içi- ne (md . 177-178) . Ancak ölü- lere veya bulunan fiilierin din hürriyetiyle kisi burada sadece vicdan ve ibadet hürriyetini ko- ruyan Türk Ceza Kanunu'nun 175 ve 176. maddeleri üzerinde Bu mad- delerde esas olarak iki tür suçun ceza- görülmektedir. t. Vicdan hür- riyeti aleyhine cürümler. 175. maddenin 3. göre Allah'a, din- lerden birine veya bu dinlerin peygam- berlerine, kutsal kitaplara, mezheplere hakaret eden veya bir kimseyi dini inanç- veya mensup dinin emir- lerini yerine getirmesinden veya yasak- veya tezyif veya tahkir eden veya alaya alan Maddede belirtilen suçlar için öngörülen ceza hapis ve pa- ra Bu Türk Ceza Ka- nunu dini inanç hürriyetini teminat na gibi müessese olarak dini de Suçun manevi unsuru fa- ilde hakaret. tezyif, alaya alma veya tahkir Bu ve yoluyla si bir sebep (md. 175 1 4) 176. maddenin 1. gö- re dinlerden birini tahkir bu dinlerce kutsal mabedleri, me- buna benzer yerleri boz- ma ve bu yerlerdeki zarar ver- me fiilieri Dinlerce kutsal mabed, mezar ve benzeri yerle- rin belli bir amaçla veya tah- rip edilmesini din hürriyetinin ihlali sa- yarak alan bu madde ile korunan, bu yerlerin kendisi din hürriyetidir. yerlerin veya o yerler- deki tahkir tahrip edil- mesi o dine inanç hürriyet- lerini zedeler. Suçun manevi unsuru özel olup fail söz konusu yerlere veya o yerlerdeki dini tahkir zarar 176. maddenin 2. dinlerden birini tahkir maksa- din görevlilerine görevleri es- veya görevlerini bir cürüm halinde fai-

DiNDin psikolojisi dinin psikolojik yönünü, zihnin dini fonksiyo nunu, diğer bir ifadeyle ferdin dini tec rübesini, onun içtimal dini hayatı nasıl paylaştığını konu edinir

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

DiN

BİBLİYOGRAFYA:

Gazi M. Kemal, Nutuk, istanbul 1973, ll, 328; Bülent Daver, Türkiye Cumhuriyetinde Uiiklik, Ankara 1955; Çetin Özek, Türkiye'de Uiiklik: Gelişim ve Koruyucu Ceza Hükümleri, istan· bul 1962; a.mlf., Devlet ve Din, istanbul 1982 ; ilhan F. Akın. Temel Hak ve Özgürlükler, istan· bul 1971 ; a.mlf., Kamu Hukuku, istanbul 1987, s. 277·381; Münci Kapani, Kamu Hürriyet/eri, Ankara 1972 ; Suna KiJi - A. Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metin/eri, Senedi İttifaktan Gü· n üm üze, Ankara 1985; Ali Fuad Başgil , Din ve Laiklik, istanbul 1985 ; Ahmet Mumcu, Ata· türk 'ün Kültür Anlayışında Vicdan ve Din Öz· gürlüğünün Yeri, Ankara 1991.

Iii ALi BARDAKOGLU

3. Din ve Vicdan Hürriyeti Aleyhine İşle­nen Suçlar. 1 O Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 18. mad­desi herkesin vicdan ve din hürriyetine sahip olduğunu belirtmektedir. Avrupa Konseyi devletlerinin 4 Kasım 1950'de Roma· da imzaladıkları İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 9. maddesinde de herkesin vicdan ve din hürriyetine sahip olduğu, bu hakkın din veya kanaat değiştirme hürriyetiyle din veya kana­atini ferden veya toplu olarak açıkça ve­ya özel biçimde öğretim ve ibadet yolu ile açıklama hürriyetini de kapsadığı ifa­de edilmekte, maddenin devamında söz konusu hürriyetin hangi şartlar altında sınırlanabileceği de belirtilmektedir. Bu metinlerden anlaşıldığı üzere din hürri­yeti vicdan ve ibadet hürriyetini kapsar. İnsanın istediği dini serbestçe seçebil­mesi veya herhangi bir dine inanmama­sı vicdan hürriyetinin kapsamına girdiği gibi anayasanın öngördüğü sınırlar için­de vicdanı kanaatini açıklaması, başka­larına inançlarını telkin etmesi, diğer bir ifadeyle dini konularda propaganda ya­parak inandığı dinin esaslarını başka­

larına nakletme hürriyeti de aynı hür­riyetin kapsamı içinde mütalaa edilir. Bu bakımdan vicdan hürriyeti dini telkin ve öğretme hürriyetini içine alır. Ayrıca

din hürriyeti, o dine ait ibadetlerin ya­ni ayin ve merasimlerin anayasanın ve mevzuatın öngördüğü sınırlar içinde ser­bestçe icra edilmesini de içerir. Sonuç olarak din hürriyeti inanç, kanaat ve iba­det hürriyetinden oluşmaktadır. 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'n­da da "Din ve Vicdan Hürriyeti " başlıklı 24. madde din ve vicdan hürriyetinden bahseder ve bu hükmün gerekçesi şöy­le ifade edilir: "Bu maddedeki anlamıyla din ve vicdan hürriyeti, kimsenin dini ayin ve töreniere katılmaya, dini inanç ve ka-

332

naatlerini açıklamaya zorlanamaması;

dini inanç ve kanaatlerinden ve dini inan­cının gereklerini yerine getirip getirme­mesinden dolayı kınanamayıp suçlana­mamasıdır".

Mukayeseli hukukta din ve devlet iliş­kilerini düzenleyen kanunlar üç grup ha­linde mütalaa edilebilir. t. Fransa, Arjan­tin gibi bazı ülkeler dinin toplum haya­tında herhangi bir rolü üstlenemeyece­ğini kabul ettiklerinden ceza kanunların­da din aleyhine işlenen suçlara yer ver­memişlerdir. z. İspanya gibi bazı devlet­ler devlet dini sistemini benimsemişler ve devletin bir dini olduğunu kabul et­mişlerdir. Buna göre dine ve dini yerle­re saldırılar kamu düzenine karşı suç sayılmaktadır. 3. Bu iki sistem arasında kalıp ülkelerin çoğunluğu tarafından ka­bul edilen sisteme göre ise devletin res­mf dini yoksa da din ve devlet ilişkileri birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış de­ğildir. Sadece dini inancı değil toplumun din duygusunu da koruyan devlet ölüle­re yönelik saldırıları, ibadethane ve me­zarlıklarla ilgili suçları cezalandırmak­

tadır.

Din ve din hürriyeti aleyhine işlenen suçlar (cürümler) mukayeseli hukukta farklı biçimlerde tasnife tabi tutulmuş­tur. Genel olarak bu alanda başlıca dört grup suçtan bahsedilebilir. a) Tanrı'ya

ve mukaddesata sövme Avusturya, Po­lanya, Yunanistan, İspanya, Hollanda ile Amerika Birleşik Devletleri'nin Michi­gan ve Connecticut eyaJetlerinde suç sayılmakta ve ilk üç devlette hürriyeti bağlayıcı cezalarla, İspanya'da ilave ola­rak para cezasıyla, Hollanda ve Ameri­ka Birleşik Devletleri'nin adı geçen eya­Ietlerinde hürriyeti bağlayıcı ceza veya para cezasıyla cezalandırılmaktadır. b) Mezheplere ve mezheplerin adetlerine hakaret Almanya, Danimarka, İsveç ve Norveç'te suç teşkil eder; Almanya 'da hapis ve para cezasıyla, diğer ülkelerde hapis cezası yerine para cezasıyla ceza­landırılır. c) ibadet ve ayinlerin men ve ihlali mukayeseli hukukta genel olarak suç sayılıp umumiyetle hürriyeti bağla­yıcı cezalarla cezalandırılır. İspanya, Ko­lombiya ve Belçika örneklerinde oldu­ğu gibi bazı devletlerde buna para ce­zası da eklenmektedir. Yugoslavya, Da­nimarka, Norveç, Brezilya, Kanada, İs­viçre ve İngiltere'de ise hapis cezası ye­rine para cezası verilmektedir. d) Ma­bed, mezar ve benzeri dini mekanlarla dini eşyaya zarar verme başlıca Brezil­ya, İtalya, Küba, Meksika. Hollanda, Da-

nimarka, Norveç, isveç, İsviçre ve Kana­da tarafından suç sayılmakta ve çeşitli

şekillerde cezalandırılmaktadır.

Türk Ceza Kanunu "Din Hürriyeti Aley­hinde Cürümler" başlığı altında vicdan ve ibadet hürriyetine karşı işlenen fiilie­ri cezalandırmakta (md. !75-176), ayrıca ölülere saygı duygusuna aykırı düşen fi­illeri veya mezarlıklarda bulunan eşya­lara karşı işlenen suçları da kapsamı içi­ne almaktadır (md. 177-178) . Ancak ölü­lere veya mezarlıklarda bulunan eşyaya karşı işlenen fiilierin din hürriyetiyle iliş­kisi tartışmalı göründüğünden burada sadece vicdan ve ibadet hürriyetini ko­ruyan Türk Ceza Kanunu'nun 175 ve 176. maddeleri üzerinde durulacaktır. Bu mad­delerde esas olarak iki tür suçun ceza­landırıldığı görülmektedir. t. Vicdan hür­riyeti aleyhine işlenen cürümler. 175. maddenin 3. fıkrasına göre Allah'a, din­lerden birine veya bu dinlerin peygam­berlerine, kutsal kitaplara, mezheplere hakaret eden veya bir kimseyi dini inanç­larından veya mensup olduğu dinin emir­lerini yerine getirmesinden veya yasak­larından kaçınmasından dolayı kınayan

veya tezyif veya tahkir eden veya alaya alan cezalandırılır. Maddede belirtilen suçlar için öngörülen ceza hapis ve pa­ra cezasıdır. Bu şekilde Türk Ceza Ka­nunu dini inanç hürriyetini teminat altı­na aldığı gibi müessese olarak dini de korumaktadır. Suçun manevi unsuru fa­ilde hakaret. kınama. tezyif, alaya alma veya tahkir kastının bulunmasıdır. Bu suçların basın ve yayın yoluyla işlenme­si ağırlaştıncı bir sebep oluşturur (md. 1751 4) 176. maddenin 1. fıkrasına gö­re dinlerden birini tahkir maksadıyla bu dinlerce kutsal sayılan mabedleri, me­zarları, buna benzer yerleri yıkma, boz­ma ve bu yerlerdeki eşyaya zarar ver­me fiilieri cezalandırılır. Dinlerce kutsal sayılan mabed, mezar ve benzeri yerle­rin belli bir amaçla yıkılmasını veya tah­rip edilmesini din hürriyetinin ihlali sa­yarak yaptırım altına alan bu madde ile korunan, bu yerlerin kendisi değil din hürriyetidir. Bazı yerlerin veya o yerler­deki eşyanın tahkir kastıyla tahrip edil­mesi o dine inananların inanç hürriyet­lerini zedeler. Suçun manevi unsuru özel kasıt olup fail söz konusu yerlere veya o yerlerdeki eşyaya dini tahkir amacıyla zarar vermiş olmalıdır. 176. maddenin 2. fıkrası, dinlerden birini tahkir maksa­dıyla din görevlilerine karşı görevleri es­nasında veya görevlerini yapmalarından dolayı bir cürüm işlenmesi halinde fai-

lin cezasının arttırılarak hükmedileceği­ni öngörmektedir. Bu hükümle de koru­nan din adamının kendisi olmayıp onun temsil ettiği dini hisler ve inançlardır.

Din hürriyeti aleyhine işlenen diğer cü­rümlerde olduğu gibi bu suçun oluşma­sı da failin dinlerden birini tahkir mak­sadıyla hareket etmiş olmasına bağlı­

dır. 2. ibadet hürriyeti aleyhine işlenen cürümler. Türk Ceza Kanunu· nun 17S. maddesinin 1. fıkrası, dini işlerin veya ibadet ve ayinin men veya ihlal edilmesi fiilini cezalandırarak ibadet hürriyetini korumaktadır. Türk Ceza Kanunu, ikti­bas edildiği 1889 tarihli İtalyan Ceza Ka­nunu'nda bulunmayan "dini işler" iba­resine maddede yer vermiştir. Dini işler dini nikah, Hıristiyanlık'ta günah çıkar­ma gibi ibadet ve ayin niteliğini taşıma­yan. bir din veya mezhebin öngördüğü kurallar içinde gerçekleşen diğer faali­yetlerdir. Suçun manevi unsuru. dinler­den birini tahkir maksadıyla dini işlerin veya ibadet ve ayinin men ve ihlal edil­mesidir. Söz konusu suçlar için madde­de hapis ve para cezaları öngörülmek­tedir. Dini faaliyeti men ve ihlal fiilierinin cebir, şiddet, tehdit veya hakaretle iş­

lenmesi halinde ceza arttırılır (md. 175 /

2). Diğer ağırlaştıncı sebep maddenin S. fıkrasında bulunmaktadır. Bu hükme göre 1. fıkrada öngörülen suçların basın ve yayın yoluyla teşvik ve tahrik edilme­si halinde ceza arttırılır.

BİBLİYOGRAFYA :

F. V. Liszt - E. Schmidt, Lehrbuch des Deutschen Stra{rechts, Berlin·Leipzig 1927, s. 574·579; C. H. Schrag, Ge{ühlszustande als Rechtsgüter im Stra[recht, Bern 1936, s. 32-48; Faruk Erem. Hürriyet ve Suç, Ankara 1952, s. 44-55; Bülent Daver. Türkiye Cumhuriyetin­de Laiklik, Ankara 1955, s. 154-156 ; W. Klotz, Die Religions-und Leichendelikte in Materia­lien zur Stra{rechtsre{orm, Bonn 1955, ll, 149-168 ; Çetin Özek, Türkiyede Uiiklik: Gelişim ve Koruyucu Ceza Hükümleri, İstanbul 1962, s. 241-270; Nejat Özütürk, Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı, İstanbul 1970, I, 605 -608; Selami Akdağ. Türk Ceza Kanunu Şerhi, Em­sal ictihatlar ve ilgili Kanun/ar, Ankara 1976, s. 264-266 ; Sulhi Dönmezer. Özel Ceza Huku­ku Dersleri, İstanbul 1984, s. 8-21; Ayhan Ön­der, Türk Ceza Hukulcu: Özel Hükümler, is­tanbul 1991, s. 17-30 ; Abdullah Pulat Gözübü­yük, Alman, Fransız, isviçre ve italyan Ceza Kanunlariyle Mukayeseli Türk Ceza Kanunu Gözübüyük Şerhi, istanbul, ts., 5. bs., ll, 414 -423. Ci:~

• M. EMİN ARTUK

III. DiN BiLiMLERİ

Modern bilginler ilimleri sınıflandırır­ken bir ana bölüme de din bilimleri adı­nı verirler. Bu bölüme dinler tarihi. din

fenomenolojisi, din sosyolojisi ve din psi­kolojisi girer. Bazı bilginler din felsefe­sini de buna eklerler. Zamanla din etno­lojisi vb. bilim dallarının da bu alana ka­tılacağı anlaşılmaktadır. Din bilimleri, XVII. yüzyıldan itibaren ingiltere, Fransa ve Almanya· da d inin ilmi bir şekilde kav­ramlması yolundaki çalışmalar sonucu aydınlanma devrinin bir mahsulü olmuş­tur. Özellikle XIX. yüzyılda din olgusunu rasyonel bir şekilde kavrama düşünce­sinin yoğun tesiriyle din bilimleri alanın­da çok önemli gelişmeler kaydedilmiş, böylece manevi ilimler tabiat ilimlerin­den ayrı bir grup altında ineelenme im­kanı bulmuştur.

Dinlerin prensiplerini, bunların ortaya çıkış ve gelişmelerini dinler tarihi ince­ler. Bu bilim dalı bugün mevcut olan ve olmayan, küçük bir cemaate ait olanla­rından milletlerarası genişliğe ulaşabi­

lenlerine kadar bütün dinleri ele alır.

Dinler tarihinin faydalandığı bilim dalla­rının başında filoloji gelir. Ayrıca psiko­loji, sosyoloji, mitoloji, etnoloji veya et­nografya, arkeoloji, sanat tarihi. falklor gibi disiplinlerin de dinler tarihine önem­li malzeme sağladığı bilinmektedir (aş. bk.). Din fenomenolojisi malzemelerini dinler tarihinden alır, ancak bunları ta­rihi olmaktan ziyade sistematik bir açı­dan değerlendirir. Dini tezahürler, dua. kurban, tanrı kavramı, alem görüşü, ahi­ret, ibadete başlama, dini semboller gi­bi olgular, dini görüntüler din fenome­nolojisinin araştırma alanına girer. içti­mal dini kurumları, bunların devlet, mil­let. ırk grubu. iş teşekkülleri gibi dün­yevi kuruluşlarla bağlarını din sosyoloji­si inceler (aş bk.). Din psikolojisi dinin psikolojik yönünü, zihnin dini fonksiyo­nunu, diğer bir ifadeyle ferdin dini tec­rübesini, onun içtimal dini hayatı nasıl paylaştığını konu edinir (aş. bk.). Din fel­sefesi dinin mahiyetini, insanın dini ha­kikatlerle alakasını inceleyen bir din me­tafiziğidir (aş bk.)

Din etnolojisi dini kültleri. örf, adet ve gelenekleri, bir topluluğa ait dini kültür unsurlarını inceleyen bir bilim dalıdır.

XIX. yüzyılda tabiat ilimlerinin gelişmesi sonucunda insanla ilgili olarak tarih, ik­tisat, siyaset ve sosyoloji gibi disiplin­lerden ayrılmıştır. Öte yandan bu bilim dalı bir topluma mahsus kültür ve özel­likleri konu edinmekle arkeoloji, lengü­istik ve insan biyolojisiyle ırkları ele alan fiziki antropolojiden ayrılır. Kelime yapı­sı bu disiplinin ırklar, onların bölümleri ve tarihi gelişmelerini inceleyen bir bi-

DiN

lim dalı olduğu intibaını veriyorsa da et­noloji dar anlamda yaşayan insan top­lumlarının örf, adet ve inançlarını, geniş anlamda ise ilkel kabile mensupların­dan gelişmiş medeniyetleri paylaşanla­ra kadar insanlar tarafından geliştiril­

miş medeniyet şekillerini ele alır.

Etnologlar çalışmalarında dinden uzak kalmamışlar, her biri din etnolojisiyle il­gili elemanlardan bir kısmını araştırmış­lardır. En başta ilkel kabileler incelenir­ken bu kabHelerin ayin ve törenleri, yü­ce varlık, tanrı veya ruh inançları, bun­ların tabiat üstü güçleri, mitolojileri, bü­yü, rahip, kutsal kişi ve yerleri, kutsal nesneleri, mana. totem, tabu gibi kav­ramları ele alınmış; gelişmiş dinlerin il­kel kabileleri nasıl etkilediği, ilkel kabile inançlarıyla diğer dinler arasındaki ben­zer veya farklı noktalar belirlenmeye ça­lışılmıştır.

Din etnolojisi, çeşitli kaynaklardan sağ­ladığı malzemenin değerlendirmesini fe­nomenolojik, fonksiyonel, sosyolojik, psi­kolojik, filolojik ve tarihi yöntemlere ve görüş açılarına göre yapar. Din etnoloji- . sinde en iyi sonuçlar. tek bir yöntem­den ziyade bütün yöntemlerden fayda­lanmak suretiyle alınmaktadır. Din etno­lojisinin dinler tarihi ve mitoloji ile or­tak bazı yönleri bulunmakla birlikte onun verdiği bilgiler tarihi bilgiler değildir. An­cak bu alanlarda yazılmış eserlerde et­nolojik bilgiler de bulunabilir. Mesela Bi­rün!' nin eserlerinde gezdiği yerlerdeki insanların dini inanç, ibadet. ayin ve tö­renleri, adet ve gelenekleriyle ilgili bil­giler mevcuttur. Bu konuda el-Aşarü'l­biilp.ye, TaİI.ki~u ma li'l -Hind, el-Ce­mah.ir ii ma c rifeti '1- cevah.ir adlı eser­lerindeki bilgiler önemli olduğu kadar bilgi edinme yolları ve yöntemleri et­noloji metotlarına uygundur (Tümer, Bf­

rünf'ye Göre Dinler ve İslam Dini, s. 36-

39,68-69, 72, 74,87-88, 123-124, 131 , 136-

138) Zira Birüni dinlerini. adet, gelenek ve inançlarını inceleyeceği milletierin dil­lerini öğreniyor, onlara sorular soruyor, cevaplarını karşılaştırıyor, böylece doğru sonuçlar elde etmeye çalışıyordu. Onun eski Türk boyları, Harizm bölgesinin yer­lileri, Hintliler hakkında verdiği etnolo­jik bilgiler çok değerlidir.

Genel olarak dinler yanında mahalli halk dini telakkileri, nazar, büyü, fal gi­bi telakkiler, kuşlar, sayılar, günler. ev­lenme vb. hususlarla ilgili inançlar, dini merkezler, yapılar, ziyaret yerleri, halk­la ilişkisi bakımından folklora da gir­mekle birlikte din etnolojisi içinde kalan

333