25
  R A B "Tek rab, âlemlerin rabbı Allah'tır.  Kullara kul olan , ne kadar alçak ;  Rablık taslayan kul, ne kadar küstahtır." İ Ç İ N D E K İ L E R R A B .........................................................................................................................1 Rab; Anlam ve Mâhiyeti ........................................................................................1 Kur'an'da Rab Kavramı  ........................................................................................3 Rab Konusunda Bâzı Âyetler ................................................................................5 Rab Konusunda Bazı Hadis-i Şerifler ..................................................................7 Âlemlerin Tek Rabbı Allah  ....................................................................................9 Eğitim Açısından Rab Kavramı  ..........................................................................10 Nefsine Bile Söz Geçiremeyen Rab Taslakları  ...................................................13 Rab Olmayan Bir Tanrı Edinme İsteği  ..............................................................14 Sevilenlerin Putlaştırılması; Allah'tan Başkasını Rab Edinme  .......................15 Günümüz İnsanının Çeşitli Rableri ....................................................................19 Rab Konusunda Sahih İtikad ..............................................................................21 "El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn" Hamd, âlemlerin rabbı Allah'a mahsustur (Kâinatın yaratıcısı ve geliştiricisi olan Allah'a hamdolsun)."  (1/Fâtiha, 2)  Rab; Anlam ve Mâhiyeti

RAB__KAVRAMI__KAVRAMI = Ebu Abdulmumin Tekin Mıhçı =

  • Upload
    tekin

  • View
    46

  • Download
    1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

RAB__KAVRAMI__KAVRAMI = Ebu Abdulmumin Tekin Mıhçı =

Citation preview

 Kullara kul olan, ne kadar alçak;
 Rablk taslayan kul, ne kadar küstahtr." 
 Ç  N D E K  L E R R A B .........................................................................................................................1
Rab; Anlam ve Mâhiyeti ........................................................................................1
Âlemlerin Tek Rabb Allah ....................................................................................9
Eitim Açsndan Rab Kavram ..........................................................................10
Günümüz nsannn Çeitli Rableri ....................................................................19
Rab Konusunda Sahih tikad ..............................................................................21
Rab; Anlam ve Mâhiyeti
 
“Rabb” kelimesi, terbiye eden ve yetki sahibi anlamnda Arapça bir isimdir. Bu kelime ayn zamanda, slah etmek, üzerinde tasarrufta bulunmak, kemâle erdirmek, efendi olmak, sorumluluunu yüklenmek, bakanlk yapmak, mâlik ve sahip olmak, sözü dinlenmek, itaat edilmek, üstünlüü ve otoritesi kabul edilmek gibi anlamlara da gelir.
Kur’ânî bir terim olarak Rab; varlklar âlemini yaratan, terbiye ederek gelitiren, onlar maddî ve mânevî olgunlua götüren, terbiyenin bütün gereklerine mâlik ve her eye sahip olan Allah anlamna gelmektedir. Allah'n umumi isimlerindendir. Kur'an'da Allah lafzndan sonra en çok kullanlan isimdir; 968 defa geçer. Nüzul sralamasnda ilk âyette kullanlan isim/sfat, Rab ismi olduu gibi, Kur'an' açtmzda bizi ilk karlayan Fâtiha'nn balangcnda da yine O'nun onlarca ismi arasndan seçilerek baa alnan Rab ismidir. 
Rab, sadece terbiye eden (mürebbî) anlamnda olmayp, yardm etmek, yol göstermek, tasarruf etmek, korumak, her eye hâkim olmak, emretmek ve yasaklamak, sakndrmak gibi terbiyenin bütün gereklerine sahip olabilmeyi de ifade etmektedir. Bunun için rab denilince, sadece terbiye ve mâlik olma durumlar deil; her eye sahip olan ebedi ve sonsuz kudret sahibi Allah anlalmaldr. Bu özelliinden dolay rab kelimesi, Allah'tan baka varlklar için, bir eye izâfe edilmeden tek olarak kullanlamaz. 
Kur'an'da Rab ismi, sonsuz kudreti ile her eyi idaresi altna alan, yöneten, terbiye eden ve bunlar yapabilecek kudrete mâlik olan Allah anlamna gelmektedir. Ayr ca, Rab ismi, her eyi idare eden, koruyup gözeten, hâkimiyeti altnda  bulunduran ve gerçek rab olan Allah'a, O'nun rubûbiyet bana, mutlak tevhid ve tam bir kulluk uuru ile balanmay da ifade etmektedir. Allah'tan bakasnn hükmünü hüküm edinmemek, O'nun dinini her eyden üstün tutmak, bütün mahlûkat O'nun mutlak hâkimiyetine teslim olmu bilmek, Allah' gerçek rab olarak tanmak demektir.
Allah, kendi katnda tek geçerli din olan slâm', insanlar, kullara ve dier varlklara ibâdet etmekten kurtarp, Allah'a kulluk etmeleri için göndermitir. slâm, insanlar kullarn zulmünden, Allah'n adaletine götürür. Tevhid gerçeinin birinci art, Rubûbiyette tevhiddir. Yani gerçek Rab ve Hâkim olann tek bir Allah olduuna inanmaktr. kinci art da, kullukta tevhiddir; bu da Allah'tan bakasna kulluk etmemektir. nsan, Rabbine ibadet etmekle yükümlüdür. Müslüman, yalnzca Allah'a ibâdet eden kimsedir. Sadece Allah'a ibâdet ise, Allah'tan bakasn rab edinmemek, O'na hiçbir varl ortak komamak demek tir.
 
Kur'an'da Rab Kavram 
“Rab” kelimesi, Kur’ân- Kerim’de tam 968 yerde geçer. Rab kelimesinin çoulu olan “erbâb” 4 yerde ve bu kelimeden türemi olan “rabbâniyyûn” 3, “ribbiyyûn” ise bir yerde kullanlr. Toplam olarak “rab” kelimesi ve türevleri Kur’an’da 976 yerde tekrar edilir.
Kur’an- Kerim, besmeleden sonra “Hamd, âlemlerin Rabb Allah’a aittir”   cümlesiyle balamaktadr. Bu giri oldukça ilginçtir. Vahy kitab olan Kur’an söze Allah’a ait en önemli özellii vurguluyarak, insanlara bu önemli gerçei hatrlatarak balyor: Allah’n Rabl. Her türlü övgü, her türlü sayg ve itaat ifadesi, her türlü ükran duygusu ve ballk; bütün âlemlerin, âlem diye nitelediimiz bütün varlklarn asl sahibi, mâliki, yöneteni, bakp gözeteni, koruyup ihtiyaçlarn gidereni, onlara diledii gibi yön veren yüce güç sahibi Allah’a aittir. Kur’an, O’nun sözüdür ve O yaratp ekil verdii insanlar müdeliyor, korkutuyor doru yola dâvet ediyor. Çünkü O, âlemlerin Rabb Allah’tr .
Rab ismi, Kur'an'da Allah lafzndan sonra en çok kullanlan isimdir. lginçtir ki, ilk nâzil olan 30 sûrede "Rab" ismi 80 kez geçtii halde, "Allah" ismi sadece 20 kez geçer. Buna göre Rab lafz, Allah lafznn dört kat olmu oluyor. Elbet bu gerçek, tesadüfle açklanamaz. 
Kur'an, ilk mü'minlerin gönlünde sahih bir Allah inancn oluturmay hedeflemiti. Çünkü sorun insanlar Allah'n varlna inandrma sorunu deildi. Câhiliye insan Allah'n varlna zaten inanyordu. Ama bu insanlar sahih Allah inancn kaybettikleri, Allah'n olan bakalaryla paylatrdklar için saptmlard. Bu nedenle Allah, ilk indirdii âyetlerinde insanlarn zihinlerinde kendi rabln silinmez bir biçimde yazmay murad ediyordu. Bundan dolaydr ki, yaratcnn en  büyük ismi olan "Allah"n dört kat olarak "Rab" ismi kullanlmt. Rabl kabul edilmemi bir Allah'a mürikler zaten öteden beri inanyorlard.
 
Kur'an'da rabln belirgin özellikleri açk olarak bildirilmitir. Bunlarn  banda, insanlardan mutlak itaat ve kulluk istemek, insanlk hayatn ve varlklar âlemini düzenleyen ilâhî nizamlar koymak, mutlak deer ölçüleri belirtmek gibi özellikler gelir. Bunlardan birini kendine tahsis eden insan, rablk iddiasnda  bulunmu olur. Allah, Kur'ân- Kerim’de, ibâdet edilecek tek rab olduunu açk bir ekilde bildirmi ve kendisine bu konuda irk/ortak koulmamasn istemitir. Buna ramen, insanlarn yine de Allah'tan baka varlklar rab edindikleri görülmektedir. Bir ksm insanlar çkyor, rabba ait olan özellikleri kendilerine mal etmeye kalkyorlar. Sonra da insanlar gerçek Rabb'n emir ve yasaklar dnda kendi koyduklar kurallara, ilkelere, deer ölçülerine ve kendi düüncelerine kaytsz artsz uymaya çaryorlar. Oysa bu durum, rablk iddia etmenin ta kendisidir. Baz insanlar her ne kadar onlar için secdeye varmasalar da Allah'n koyduu hükümleri  brakp, onlarn gayr - merû emirlerini benimseyerek dinlemek suretiyle onlara kul olma derekesine düerler. Onlarn bu durumu Allah'tan bakalarn rab edinmeleri demektir. Kur'an'daki rabla ilgili âyetler bu konuyu açkça ortaya koymaktadr. (1) 
Kur’ân- Kerim, sk sk, insanlarn ve bütün evrenin Rabbnn Allah olduunu vurgulamaktadr. O, kendi irâdesiyle evreni ve içindekileri yaratp ekil vermi,  biçimlendirmitir. Yaratt her eyin tek sahibi ve maliki O’dur. O ayn zamanda yaratt evreni ve içindekileri yönetmektedir, her eye tasarruf etmektedir. Bu tasarruf etmenin içerisinde elbette yaratlmlarn ihtiyac olan eyleri onlara karlksz vermek de vardr.
Kur’an’da Rabb’n Manalar:  Kur’an- Kerim, Rab kelimesini bir kaç manada kullanmaktadr: 
a) Özel sim Olarak: Birçok yerde Rab kavram, Allah’n özel ismi olarak geçmektedir (26/uarâ, 77-80; 73/Müzemmil, 9; 6/En’âm, 164).
b) Kendisine Yönelinen: Baz âyetlerde, etrafnda toplanlan, kendisine  dönülen en yüce varlk anlamnda kullanlmaktadr. Bu anlam ile Allah’n özel ismi Rab arasnda balant vardr. (34/Sebe’, 26) 
 
etmemekle emrolunmulard. O’ndan baka ilâh yoktur. Allah, onlarn ort ak
kotuklar eylerden münezzehtir (uzaktr).”  (9/Tevbe, 31; Ayrca bkz. 3/Âl-i mrân, 64). Âyette geçen “erbâb” rab kelimesinin çouludur. 
Birtakm insanlar, Allah’ brakp O’nun dndaki baz eyleri rab haline getirirler, onlar rabb kabul ederler. Onlarn emirlerini, sözlerini ve koyduklar hükümleri mutlak ölçü olarak alrlar. Allah’n kanun ve ölçülerini brakp, bu yücelttikleri ölçüleri en doru ilke kabul ederler. Allah, onlarn rab haline getirdii eylerin aslnda rab olmayp, güçsüz varlklar olduunu vurgulamaktadr. 
d) Efendi-Yönetici Anlamnda: Yûsuf sûresi âyet 50’de rab kelimesi sahip, efendi veya yönetici anlamnda kullanlmaktadr. 
e) Mâlik/Sahip Manasnda:  Baz âyetlerde rab kelimesi, mâlik/sahip anlamndadr. “Yedi göün Rabb, yüce Arn da Rabb kimdir?”   (23/Mü’minûn, 86) “Eer yerde ve gökte birden fazla tanrlar olsayd, üphesiz her ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki Ar’n Rabb olan Allah, onlarn yaktrdklar  sfatlardan münezzehtir/uzaktr.” (21/Enbiyâ, 22)
d) Allah’n Sfat Olarak Rab:  Görüldüü gibi Rab olmak, Allah’n sfatlarndan biridir. lâhlnn bir gereidir. Rab ismi geni anlaml bir sfattr. Allah’n yaratcln, evrene sahip ve hâkim oluunu, insana ait her eyi yaratp ekil verdiini, evrende  olan her eye yüce kudretiyle tasarruf ettiini, insanlar hakknda hükümler/yasalar koyduunu ve bu hükümlere itaat etmenin gerekliliini, mutlak anlamda itaatn ancak Allah’a yaplmas gerektiini, slah edenin, ekil verenin, her eyi elinde tutann yalnzca Allah olduunu ifade eder. (2)
Rab Konusunda Bâz Âyetler 
"Âlemlerin Rabb' (terbiye edip yetitiricisi) Allah'a hamd olsun." (1/Fâtiha, 1)
"O Rab ki, yeri sizin için döek, göü de bina yapt. Gökten su indirdi, onunla size rzk olarak çeitli ürünler çkard. Öyleyse siz de bile bile Allah'a eler komayn."   (2/Bakara, 22)
 
 
"De ki, Allah hereyin rabb iken ben O'ndan baka rab m   arayaym?  Herkesin kazand yalnz kendisine aittir. Kendi (günah) yükünü tayan hiç kimse, bir bakasnn (günah) yükünü tamaz. Sonra dönüünüz Rabbnzadr. (O) ayrla dütüünüz gerçei size haber verecektir."   (6/En'âm, 164)
"De ki: Sizi gökten ve yerden kim rzklandryor? Ya da o kulaklara ve  gözlere kim sahiptir (onlar yaratp yöneten kimdir)? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çkaryor? (Yaratma) iini kim düzenleyip yönetiyor? "Allah" diyecekler. O halde O'nun azâbndan korunmuyor musunuz?   te gerçek rabbnz Allah budur.  Haktan sonra sapklktan baka ne var? Öyleyse nasl (haktan sapkla) çevriliyorsunuz?"   (10/Yûnus, 31-32)
"Size ulaan her nimet Allah'tandr. Sonra size bir sknt dokunduu zaman da yalnz O'na yalvarrsnz. Sonra, sizden o sknty açp kaldrd zaman, içinizden bir grup derhal rablarna ortak koarlar."  (16/Nahl, 53-54)
"Onlar benim dümanmdr. Yalnz âlemlerin rabb (benim dostumdur). Beni  yaratan ve bana yol gösteren O'dur. Hastalandm zaman bana ifa veren O'dur.
 Beni öldürecek, sonra diriltecek O'dur. Ceza günü hatam balayacan umduum da O'dur. Rabbm, bana hüküm (yüksek bilgi, olgun hareket) ver ve beni salihler (zümresin)e kat."   (26/uarâ, 77-83)
"Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbnza kulluk edin ki,  Allah'n azâbndan korunasnz." (2/Bakara, 21)
"De ki: Ey kitap ehli, Bizim ve sizin aranzda eit olan bir kelimeye gelin: Yalnz Allah'a tapalm (O'nun emrine itaat edelim.) O'na hiçbir eyi ortak komayalm; birimiz, dierini Allah'tan baka rablar edinmesin. Eer yüz çevirirlerse: ahit olun, biz müslümanlarz deyin." (3/Âl-i mrân, 64) 
"Rabbn yalnz kendisine tapmanz ve ana babaya iyilik etmenizi emretti."   (17/srâ, 23) 
"De ki: Ben de sizin gibi bir insanm.  lâhnzn tek bir ilâh olduu bana vahyolunuyor. Kim rabbna kavumay arzu ediyorsa, iyi i yapsn ve Rabbna  yapt ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."  (18/Kehf, 110)
 
 
"yi bilin ki, yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin rabb Allah ne uludur." (7/A'râf, 54)
"Ey benim zindan arkadalarm, (düünün bir kere) çeitli rablar m iyi, yoksa her eyi (hükmü altnda tutan) kahredici tek Allah m?"   (12/Yûsuf, 39)
"(Allah) geceyi gündüzün içine katar, gündüzü de gecenin içine katar. Günei ve ay emri altna almtr. Her biri belirtilmi bir süreye kadar akp gidiyor. te (bütün bunlar yapan) Rabbnz Allah'tr. Mülk O'nundur. O'ndan baka (yalvarp) çardklarnz ise, bir çekirdek kabuuna bile sahip deillerdir." (35/Fâtr), 13) 
"O, göklerin, yerin ve ikisi arasndakilerin rabbdr. Daima üstündür, çok balayandr."  (38/Sâd, 66) 
Rab Konusunda Baz Hadis-i erifler
"Sizden biriniz (kölesine) kulum ve kölem demesin. Köle de efendisine
"rabbm" demesin; sadece efendim desin. Hepiniz Allah'n kulusunuz. Gerçek rab,  Allah Teâlâ'dr."   (Buhârî, Itk 17; Müslim, Elfâz 14) Peygamberimiz, Allah'tan  bakasna kul olmak ve O'na dier varlklar ortak komak tehlikesini gidermek için  böyle buyurmulardr. Çünkü her eyin gerçek sahibi ve mâliki Allah'tr. Rubûbiyet, Allah'a ait bir sfattr. nsanlar ise O'nun terbiyesi altndadr. Allah'tan  baka varlklarn rab diye isimlendirilmeleri, bazlarnn da bakalarnn kulu kabul edilmeleri slâm'la, tevhidle badamayan bir alçalmadr.
 
Yine, Rasûlüllah (s.a.s.)’n öyle buyurduu rivâyet edilir: "Münâfa seyyid (efendi) demeyin. Eer o efendi kabul edilirse, çok yüce ve aziz Rabbnz'  gazablandrm olursunuz." Eer münafk birisi, efendi, sözü dinlenen kii olarak kabul edilirse, o zaman ona itaat kaçnlmaz olur. Bu durum da Allah'n gazabn gerektirir. Çünkü münâf, sözü dinlenen bir kii olarak kabul etmek, ona itaat kabullenmek demektir ki, bu durum Allah'n gazabna sebep olur. "Efendi" kelimesi yerine, münâfk ve slâm dümanlarna, saygdeer anlamnda, günümüzde "sayn", "beyefendi" gibi ünvanlar vermek de ayn yasan snrna girer diye düünüyorum. slâm' yürürlükten kaldrmaya ve günlük hayattan çkarmaya çalanlar "efendi" kelimesini artk sayg ünvan olmaktan çkardlar. Çünkü müslümanlar, Peygamberlerine, büyük zatlara, âlimlerine "efendi" diyorlard. Bunlar küçük gören zihniyet, romanlaryla, filmleriyle "efendi" ünvann sadece kapclara, hizmetçilere lâyk gördüler ve topluma benimsettiler. Efendi ünvanyla birlikte nice slâmî isimler de, baörtüsü de hizmetçilere lâyk görüldü. Rablk taslayanlara artk efendi denmiyor; "sayn, saygdeer, hocam, paam" deniyor. Hadis-i eriften anlayacamz yasak, inançszlara sayg ünvanlarn verme, onlar saygn görme yasadr. slâm’a düman olduu için krall ve otoritesi kabul edilmeyen birine, meselâ Fas'ta yaayan bir müslümann "Kral Hasan" demesinin yanll, o makam, onun o makamdaki merûluunu diliyle kabul etmi intiba oluturacandandr.
 
 
"El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn: (Hamd bütünüyle âlemlerin rabb olan Allah içindir.)" (1/Fâtiha, 1) Burada yar atcmz, kendisini tanmak isteyenlere "Rab olan Allah" biçiminde tantyor. Allah, tek rabbmzdr, yani O bizi yaratp da  brakvermedi. Yaratt bütün varlklar terbiye ediyor, tekâmüle erdiriyor. Devaml, yeniden yaratyor, gelitiriyor. Prensip ve  kanunlaryla iyiye, hayra, güzele yönlendiriyor. Varlklarda, özellikle canllarda gördüümüz tekâmül ve deiim, O'nun rablnn göstergesidir. Bu ayette O'nun rablnn büyüklüünü gösteren bir açklama da var: "Âlemlerin rabb olan" O'nun rabl, O'nun Allah'lnn en vazgeçilmez vasflarndan birisidir.
Onun için Meryem olu sa (a.s.) da elçi olarak gönderildii insanlara O'nu öyle tantmt: "Ey srâiloullar, benim ve sizin Rabbnz olan Allah'a ibâdet edin."   (5/Mâide, 30) "Âlemlerin rab b" ifadesi slâm'n evrenselliini de vurgulamaktadr. Rabbmz, herkesin, tüm insanlarn, tüm varlklarn rabbdr. Tüm yaratklar ayn Rabbn kullaryz. Bu ifade, varlklarla ortak dil, ortak eylem sahibi olduumuzu vurgulam oluyor. Tüm varlklar O'na kulluk/ibâdet ediyorlar, O'nu rab kabul ediyorlar (17/srâ, 44). te evrenle, tüm yaratklarla uyum ve kardeliimiz, ayn Rabbn kanun ve otoritesine (rablna) boyun ediimiz, O’nu âlemlerin Rabb olarak benimsememizde aça çkyor. te tevhid, ite evrensellik!
"Âlemlerin rabb": Evrende büyük bir nizam, uyum ve yardmlama göze çarpmaktadr. Karada, denizde, dada, ormanda yaasn; baz canllarn, dier canllar aleyhine ar üremeleri sözkonusu deil. Bütün canllar, intizaml ekilde çoalyorlar. Erkek -dii oranlar da, bütün hayvanlarn yaad yerlerde oranl. nsanlarn erkek ve dii oranlar da, akl almaz ekilde her ülke ve her yerleim  biriminde birbirine oranl. Büyük bir düzen göze çarpyor. Gökte eksiklik, aksaklk yok; yerde, “tabiat kanunlar” denilen, bizim “sünnetullah” demeyi tercih ettiimiz Rabbn kanunlar tkr tkr iliyor. Dünya, içindekilerle birlikte en güzel misafirhane olarak yaratlp insann hizmetine verilmi. Problemler, fesat ve fitneler, Allah'tan ve O'nun yolundakilerden kaynaklanmyor. Tam tersine Allah' tanmayanlar, O'nun düzenini bozmaya çalyorlar. "nsanlarn bizzat kendi iledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, fesat çkt, ki Allah  yaptklarnn bir ksmn onlara tattrsn; belki  de (tuttuklar kötü yoldan) dönerler."  (30/Rûm, 41)
 
slah'tr. O, sâlih amel yapmaya çalr; yani bozulan düzeni Allah'n istedii ve insanlarn huzur duyaca ekle, aslna döndürme eylemleri içindedir. Bu sâlih eylemler, mü’minin kendi kurtuluu için arttr. (103/Asr, 3) Toplumun dünyada huzur ve nizam; ahirette de kurtuluu için, yani yeryüzünün bozulan düzenini slah için yapaca gayretlerin addr cihad. Dünyada devlet, âhirette cennet isteyen bir mü’min cihad terk edemez. 
Eitim Açsndan Rab Kavram 
Rab kelimesi, terbiye eden, yetitiren, eiten demek olduundan, lügat anlamyla ana babaya rablk (terbiye edicilik, eiticilik) isnâd edilir (17/srâ, 24). Çocuklarn eitip terbiye eden anlamndaki bu rablk, tabii ki snrl ve mecazî anlamda rablktr. Elbette, kelimenin tüm anlamlaryla ve hakiki olarak Allah’tan  baka rab yoktur. Kâmil anlamda eitmek ve yetitirmek de mutlak ve hakiki Rab olan Allah'a aittir. O, sadece yarattklarndan bir cins olan insan deil; tüm evrenleri terbiye eden, olgunlatran, yönetendir; âlemlerin rabbdr. Terbiye, her varln kendi snrlar içinde tekâmül etmesi demektir. Devaml yaratma halinde olan, yaratp da brakvermeyen, onlar kemâle erdiren de Rab olan Allah’tr. Her varlk, bizzat Allah tarafndan terbiye edilmektedir. Bu terbiye, "eitim" kelimesini hemen tümüyle karlar. O yüzden “öretim ve eitim” kavramlarnn karl olarak Türkçe'de yakn zamana kadar "ta'lim ve terbiye" kullanlrd; eski younlukta olmamakla birlikte hâlâ kullanld görülmektedir. te, eitim karl kullanlan “terbiye” kelimesi, “rab” kelimesinin türevidir.
Kur’an’n tertibinde (Mushaf’da) ilk âyette Allah’n bu ismi seçilip vurguland gibi, nâzil olan ilk âyette de Rab ismi kullanlr: “Oku, yaratan
 Rabbnn adyla.” (96/ Alak, 1) lk insann yaratlmas ve halifelii konusunda da yine bu isim kullanlr: “Hatrla ki: Rabbn meleklere, ‘Ben, yeryüzünde bir halife
 yaratacam’ dedi. Onlar, ‘biz hamdinle sana tesbih ve seni takdis edip dururken  yeryüzünde fesat çkaracak, orada kan dökecek insan m halife klyorsun?’ dediler. Allah da onlara: ‘Sizin bilemeyeceinizi ben bilirim’ dedi.”  (2/ Bakara, 30)
“Kaalû belâ” veya “elest bezmi” diye ifade edilen mîsak almada, Allah’n yine bu ismi zikredilir: “Kyamet gününde, ‘biz bundan habersizdik’ demeyesiniz
 
Rab isminin geçtii yukardaki konularn eitimle çok yakndan ilgileri vardr. Bunlarn dnda yine eitimle direkt ilgili olan baka âyetlerde de Rab ismi vurgulanr: “Oku, insana bilmediklerini öreten ve kalemle yazmay ta’lim eden  Rabbn  ekremdir (en cömerttir).”  (96/Alak, 3-5) “Gerçek yönetici olan Allah,
 yücedir. Sana O’nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur’an’ (okumakta) acele etme ve ‘ Rabbm, benim ilmimi artr’ de.” (20/Tâhâ, 114) “ Rabbm , bana hikmet ver ve
beni sâlihler (iyiler) zümresine kat.” (26/uarâ, 83)
Bakasn eitmeye, yanl olma ihtimali olan kendi göreceli dorularmz, beerî prensiplerimizi bakalarna öretip uygulatmaya hakkmz var m? nsanlar eitme, terbiye etme konusunda yetki kimindir?  Bu sorular rab kavram etrafnda düündüümüzde, unlar ifade edebiliriz: Hereyi yaratp onlara sahip olan, yarattklarn terbiye edip eiten, olgunlatran sadece Allah'tr. Yardm etmek, yol göstermek, yön vermek, deitirmek, tasarruf etmek, korumak, hâkim ve egemen olmak, sakndrmak, yasaklamak ve emretmek gibi eitimle ilgili tüm alanlarda yetki ve gücü tümüyle elinde bulunduran yalnz Allah'tr. Allah'tan bakasnn kendi adna, beerî prensiplerle bu özellikleri istedii gibi kullanmas rablk taslamak ve eittiini  zannettiklerine az veya çok zulmetmektir. Allah'tan baka rab kabul etmemenin pratikteki uygulan ve bakasnn kulluunu kabul etmemenin zarûrî gereklerinden biri de, eitim prensipleri konusunda Allah'n koyduu hükümlere ters düülmemesidir. Bakasnn eitimle ilgili ilkelerini Allah'n hükümlerine tercih etme, o kimse veya görüü rab kabul etme anlamna gelecektir.
Rab, mutlak manada kullanlnca, mutlak eitenin Allah olduu ortaya çkar. Allah'tan baka rabbn olmadna inanan muvahhid mü'minin, “rabb”n eiten, yetitiren anlamndan dolay, Allah'tan baka gerçek anlamda eitimci -mutlak eiten- kabul etmemesi gerekir. Eer vahiyle açklanan Allah'n eitim ve terbiye  prensipleri dorultusunda eitim söz konusu ise, tabii ki bu eitim faâliyetinin,  bakasn rab kabul etme anlayna girmeyecei açktr.
 
  Felsefî yaklamlarn üzerinde ittifak ettikleri bir eitim görüü yoktur. Nice
ideolojilerin eitim görülerinin olmad veya olmasnn olmamasndan daha kötü olduu gibi. Baz eitim görüleri merkeze çocuu, bazs merkeze öretmeni,  bazs geçmii, bazs bir ideolojiyi veya beerî bir ilkeyi, bazs fayday... almtr. Tüm bu anlaylarn, kurulu düzenden ve materyalist hayat anlayndan da  bamsz olmad ve tümünde, kiinin kendi hevâ ve heveslerini veya bir ahs veya görüü rablatrd olgusu temel problemdir. Günümüzde eitimin hemen her yerde, vahyin kabul ve redleri dorultusunda ve Rabbimiz'e gerçek kullar yetitirme modeliyle tanzim edilmediini görmekteyiz. Ders araç ve gereçleri vahyin süzgeciyle oluturulmamakta, öretilenlerin önemli bir yekûnu dinin öretilmesini istedii faydal bilgi, yani ilim deeri tamamakta, tevhid ve Rabb'n terbiyesi öncelikler içerisinde bulunmamaktadr. Yani eitim konusunda baka rablar devreye girmektedir.
Bu rab taslaklar, tuyanlarn arttrarak, câhiliyye mürikleri kadar bile Allah' ilerine kartrmak istememekteler. Gerçek Eitici'nin prensiplerinden hemen hiç birinin kendi rablarna ortak olmasna bile izin vermemekteler. Okullardaki baörtüsü yasan, tören ve kutlamalar, sözgelimi sakall bir öretmene, "selâm"la snfa girmeye, besmeleyle balanan derse bile tahammül edememeleri, bu çarpk rab anlaynn yansmalar olarak deerlendirilmelidir.
Tek rabbm  Allah'tr deyip insanlarn da içinde bulunduu tüm evreni  terbiye  edenin ve eit  me  hakkna sahip olann Allah olduunu kabul eden müslüman, bu inancnn sonucu olarak  Rabbânî   ilke ve prensiplere uymak zorundadr. Kendini ve ehlini ateten korumak zorunda olan (66/Tahrîm, 6) insann temel görevi, Allah' tek rab kabul edip O'na kulluk   yapmak, çoluk çocuunu da Rabb'n terbiyesi ile yetitirmektir.  Âdem olu, yeryüzünün halifesi olduu veya olmas gerektii için, Allah adna yaamak ve O'nun ilke ve  prensiplerine tümüyle uymak zorundadr.
Tevhid, Allah' tek rab ve tek ilâh kabul etmek demek olduuna göre, eitim konusunda da ilâhî prensiplere ters ilke, anlay ve uygulamalarn tevhid-i tedrisat kapsamna girse de tevhidî tedrisata, merû eitim kapsamna girmedii kabul edilmelidir. Unutulmamaldr ki, hakka; hangi oranda olursa  olsun bâtln kartrlmas, o sentezi hak olmaktan çkarr. Tevhidin en küçük bir küfür ve irkle  beraber bulunmas mümkün deildir. Hak görüntüsüne bürünmeyen, içinde cüz'î dorular barndrmayan bâtln zarar daha snrl ve izâle edilmesi daha kolaydr.
Allah'n tek rab olduu inancna ve bu kabulün gerektirdii eitim anlayna sahip olmayan kimsenin, öncelikle kendisinin eitilmesi gerektiinden, bakalarn eitme hakk yoktur. Gerçek Rabbn tanmayann
 
kendini tanmas da mümkün deildir. nsan doru tanmayan, yaratl, ftrat kefedemeyen kimselerin eitim görülerinin de eksik ve yanllarla dolu olaca doaldr. Ancak doru Rab anlay; insan, kendi ftrat ve kendi psikolojik yapsna göre eitmeyi salayabilir.  Kiinin haddini ve Rabbini  bilmemesi, eksik ve yanl tanmlad insan, ftratna ters ve dolaysyla salksz,  baarsz, adâletsiz, huzursuz bir potada eitmek/öütmek demektir. "Andolsun,
insan Biz yarattk ve nefsinin ona ne vermek istediini de Biz biliriz. Ona ah damarndan daha yaknz."  (50/Kaf, 16)
Nefsine Bile Söz Geçiremeyen Rab Taslaklar 
Âlemlerin rabb Allah'tr. Yarattklarn besleyen, rzklandran, koruyan, gözeten... O'dur. Suyun derinliklerinde, ormann sszlnda, topran altnda, dan  tepesinde yaayan, hasta, sakat veya salam, gözü olan - olmayan nice varlklara rzk veren O'dur. nsann hizmetine sunulan saysz nimetler bize Rabbmz tantyor. Bütün âlemler, tüm varlklar; Rabbn tanyor, O'na itaat ve kulluk ediyor (41/Fusslet, 11). Bizim de ftratmzda Rabb’ tanyp kabul etmek ve O'na ibâdet etmek var. Kur'an bize Rabbmz tantyor.
nanmayan insanlar, eer güçsüz (müstaz'af) iseler, çevrelerindeki rab taslaklarndan birini rab olarak kabul ederler. Bu kula kulluk   ve rab kabulü, çok farkl ekillerde ortaya çkar. nançsz ve güçsüz kii, bazen özgür irâdesiyle, bazen reklâm ve aldatmacalarla kandrlarak, bazen tâutlarn zorlamalaryla piyasadaki rablardan birine veya birkaçna boyun eer. Piyasada tedâvülde bulunan çeit çeit rab(!) vardr. Müzik ilâhndan tutun, fuhu tanrsna, futbolcudan tutun, artiste, yöneticilere kadar. Demokrasi var: Herkes istedii tâutu, beendii putu seçmekte serbesttir. Allah'a gerçekten inanp teslim olmayanlar, eer kendilerinde  güç ve otorite vehmediyorlarsa, baka bir rabba boyun emezler; kendileri rablk taslarlar.
Rablk taslayan güçlüler (müstekbirler) üç ksma ayrlr: Siyasî, dinî ve iktisadî güçlüler. Siyasî güçlerin rablk taslamalarna örnek; Fir'avn, Nemrut ve onlar n izinden giden çada yöneticilerdir. "(Fir'avn,) Ben sizin en yüce
 
Dinî yönden ellerinde güç bulundurup rablk taslayanlarn örnekleri de Kur'an'dan örendiimiz ekilde haham, papaz gibi din adamlar, kutsallk atfedilen ölü veya diriler, yatrlar, efendiler. ktisadî rab taslaklar da Karun'lar, emperyalistler, sömürücü azgnlar, azan, ezen ve üzenler ve de düzenler. 
Rablk iddiasnda bulunanlar ve onlar piyasaya sürenler aslnda samimi deillerdir. Onlar sadece basit çkarlarnn peinde olan, menfaat çarklarn döndürmek için böyle bir sahtekârlk düzeni kurup devam ettirmeye çalanlardr. Ebu Leheb'in Peygamberimiz'e (s.a.s.) gelip "Müslüman olursam bana ne var,  benim elime ne geçecek?" diye sormas üzerine Efendimiz cevap verir: "Baka müslümanlara ne varsa, sana da o var." nsanlar sömüren düzenlerini ve çkarlarn müslüman olunca devam ettiremeyeceini anlayan Ebu Leheb'in karl öyledir: "Bir köleyle beni eit gören din olmaz olsun!" Kendisini güçlü gösteren insan, sanki  bilmez mi, bakalarna ve hereyden önce Allah'a muhtaç âciz biri olduunu. “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l- azîm: Güç ve kuvvet kimseye ait deildir; ancak yüce ve büyük olan Allah, güç ve kuvvet sahibidir.”
Rab Olmayan Bir Tanr Edinme stei
Kur'an'da "ilâh" ifadesi putlar için de kullanlrken; "Rab" ismi putlar ve tâutlar ifade için kesinlikle kullanlmaz. Kur'an, rablk vasfn srf Allah'a hasretmi, bakas için bu sfat kullanmamtr. "Rab" olmayan bir tanr edinme istei, insanolunun en eski sapknlklarndan  ve de açkgözlülüklerinden biridir. Çünkü rab olan bir tanr, insann varln kuatan bir tanrdr. Yaps itibaryla zulme ve cehle ar meyyal olduunu vahiyden örendiimiz insan, kendi varln kuatan bir tanr yerine; varln kuatt ve kontrol altnda tuttuu sahte bir tanr edinmeyi eytanî menfaatlerine ve nefsânî zaaflarna daha uygun bulmaktadr.
 
Tabii bu da kurtarmam, insan en sonunda Rab olan bir Allah'a inanmak zorunda kalnca, bu kez de laiklik sapknlna bavurarak varln ve birliini tasdik ettii lâhn rabln inkâra kalkmtr. te böylece irk, laiklik ad altnda tedavüle sürülerek çada insann Rabbyla olan ilikisi bir kez de böylesine çada  bir yöntemle koparlmaya çallmtr. Nasl Allah'n vahdâniyetini inkâra kalkan antik mürikler Hz. brahim'in hanif dinini tahrif ve tahrib etmilerse, Allah'n rabln inkâra kalkan çada mürikler olan laikler de Hz. Muhammed (s.a.s.)'in hanif dinini tahrif ve tahribe yeltenmilerdir.
Sevilenlerin Putlatrlmas; Allah'tan Bakasn Rab Edinme
Allah'n rab oluu konusunda insanolunun dütüü tek irk, rubûbiyeti inkâr irki deildir. Bu konuda düülen bir baka irk türü de, Allah'n bu sfatn Allah'tan bakasna vermek, O'ndan bakasn rablar edinmek biçiminde ortaya çkmaktadr. "Hahamlarn ve râhiplerini Allah dnda rablar edindiler; Meryem olu Mesih'i de. Oysa kendilerine tek ilâh olan Allah'a ibâdet etmeleri emredilmiti. O'ndan baka tanr yoktur. O, onlarn irk kotuklar eyden uzaktr."   (9/Tevbe, 31) Burada sorun "rab" edinilenin kimlii deildir. Bu, srâil oullarnn yapt gibi din adamlar, zâhid ve âbid velîler ve hatta Hz. sa gibi bir peygamber de olabilir. Sorun eylemin kendisidir ve o da Allah'tan bakasn rab edinmektir. te  bunu Kur'an Allah'tan bakasna kulluk yapmak olarak niteliyor ve bu tavra da dorudan irk diyor. Yahudileme temayüllerinden biri olan Hz. Mûsâ ve Hz. sa ümmetinin bu irk türü aynen Hz. Muhammed ümmetine de geçmi, bu ümmet de ulularn, din büyüklerini, velîlerini Allah'tan baka rablar edinme sevdasna dümülerdir.
Elbette bu rab edini, onlarn önünde secde etmek, onlara dorudan ibâdet etmek biçiminde gerçeklemiyordu. Yukardaki âyet nâzil olduunda eski bir Hristiyan din adam olan Adiy b. Hâtem'i boynunda altn bir haçla gören Allah Rasûlü, onu bir put olarak nitelemi ve atmasn öütlemi, ardndan yukarda meâlini verdiimiz âyeti okuyarak öyle tefsir etmiti: "Kukusuz onlar din adamlarna ve ulularna tapmyorlard. Lâkin onlar, u snflarn helâl kldn helâl kabul ediyorlar, yasakladklarn da haram kabul ediyorlard."   (Tirmizî'den Câmiu'l-Usûl, II/161). Baka bir âyet-i kerimede de Allah'tan bakalarn rab edinmek, isterse bu bakalar melekler ve nebîler olsun, müslüman olduktan sonra küfre dönmek olarak adlandrlr:  "Hiçbir insana yakmaz ki Allah ona Kitap,
 
hâlis kullar olun' der. Ve size 'melekleri ve peygamberleri rablar edinin' diye de
emretmez. Siz müslüman olduktan sonra size inkâr emreder mi?"   (3/Âl-i mrân, 79-80).
Diriler yannda ölüleri bile nasl rabletirmi insanolu?! Kendine bile faydas olmayan bir ölüyü, bir yatr nasl rabletirerek putlatryor? Yatrlara k urban kesmek, onlara kar duâ etmek, ölülerden çocuk, nasip veya yardm istemek, çelenk koyar gibi, deftere yaz yazar gibi, dilekçe sunar gibi bez balamak, mum yakmak, Fir'avun'lar için yaplan piramitlere özenerek antmezarlar, kümbetler, kubbeler yapmak, tavaf eder gibi kabrin etrafnda dönmek, kabre kar kyâma durmak, namaz klmak, onun yüzüsuyu hürmetine deyip Allah'la arasna arac koymak, putperestlerin putlarn efaatçi kabul etmelerine benzer bamsz efaat anlayna sahip olmak ve buna benzer tavrlar ölüleri rab kabul etmenin örnekleridir. Yaayan baz insanlara kerâmet veya kutsallk atfetme adna Allah'a ait baz vasflar vermek de rabletirmeye ayr örneklerdir. 
nsanlarn önderlerini, din ulularn, büyüklerini, hatta peygamberlerini rablar edinmeleri sevginin ve balln cinayet derecesine vard bir arlk örnei. Allah bundan müslümanlar iddetle nehyediyor. Bir yahudileme temâyülü olan üstadn, ustasn, efendisini, eyhini, hocasn Allah dnda rab edinme ifrâdnn zdd da, itaat halkasn boynundan atp hevâsn ve nefsini ilâh edinme tefrîdidir. Elbette her ikisi de arlktr. Bu ifrât ve tefrît arlklarn iyi anlamak için rab edinmeyi nehyeden hemen tüm âyetlerde gelen "min dûnillâh" (Allah'n dnda)  lafzn iyi anlamak gerek (3/Âl-i mrân, 64; 9/Tevbe, 31). Deilse, bu yaklam nefsi, hevâ ve hevesi rab edinmek (45/Câsiye, 23) demek olan mürebbîsizlik, ustaszlk, büyüksüzlük ve klavuzsuzlua delil olamaz.
Kur'an'da nehyedilen rablk, Allah'a mahsus olan bir sfat O'nun dnda  bakalarna vermek demeye gelen rablktr. Terbiyesinde Allah' darda brakan  bir terbiyecinin terbiyesini kabul, Allah dnda bir rabb kabulle e tutulmutur. Ancak mutlak mürebbî olan Allah'n ilkeleriyle terbiyecilik yapmak, isterse bu terbiye mânevî deil de; besleyip büyütmekten ibaret maddî bir terbiye olsun, bu snfa girmez. Ortada Allah'la iddialamak yoksa orada terbiye eden de, terbiye edilen de suçlanamaz (12/Yûsuf, 23).
 
Kur'an, Allah'n rab oluundan sözederken, O'nun göklerin, yerin ve ikisi arasndakilerin, dounun batnn, doularn ve batlarn; en fazla olarak da âlemlerin rabb olduunu srarla vurgular. Allah, evreni yaratmakla kalmam, âlemleri yetitirip, kemâle erdirmi, hükmünü icrâ etmitir. Baz filozoflar, “Allah, evreni yaratt ve brakt” gibi yanl, yanl olduu kadar gözlem ve tecrübelere de zt bir anlaya dümülerdir. Bu yanl anlay, sonunda, filozoflarn koyacaklar kurallarla da yeryüzünde ilâhî ve ideal bir devlet ve hükümet kurulabilir düüncesine varmtr. Laikliin temeli de bu sakat anlaytr. Kur'an "Allah,
âlemlerin rabbdr", "Sizi ve yaptklarnz yaratan Allah'tr."   âyetleriyle Allah'n evreni kendi haline brakmadn açklyor.
Allah, âlemlerin rabbdr. Makro anlamda, ehâdet âlemi, gayb âleminin, yerlerin, göklerin, galaksilerin, günelerin, sular, okyanuslar âleminin, gezegenler ve yldzlar âleminin... rabb Allah'tr. Mikro anlamda, bitkiler âleminin, insanlar, melekler, cinler âleminin, böcekler âleminin, kular âleminin, milyonlarca tür ve cinsdeki hayvanlar âleminin, mikroplar âleminin, görülen ve görülmeyen âlemlerin... rabb Allah'tr. Rivâyete göre, toplam says on sekiz bin, ya da saysn  bilmediimiz binlerce âlemi, bütün âlemleri yaratt gibi; yetitiren, hükmünü geçiren, tümünü yöneten Allah'tr. Allah açsndan evrendeki her hareket Allah'a aittir.
 
sarsntnn maddî sebeplerini putlatrarak depremin oluumunu Allah adn hiç anmadan yorumlamak, sebepler ve tabiat kanunlarn rab kabul etmektir.
Allah' sadece ilk yaratc veya ilk hareket ettirici olarak görmek, O'nu evrenden çekip çkarmak, sonuçta O'nun rabln inkâr etmek demektir. Oysa Kur'an'n srarla vurgulad gibi, Allah, evreni ve içindeki bütün varlklar "kudret elinde" tutmakta olup, diledii biçimde yönetmektedir. Douda da, batda da, yerde de gökte de idare yalnzca Allah'a aitttir. Her ey O'nun irâdesi, hükmü ve bilgisi altndadr. Hiçbir varlk, kendiliinden bir hareket, yaama ve davranma gücüne sahip deildir. Besleyen, büyüten, yediren, rzklandran, üreten, öldüren, dirilten hep O'dur. O âlemlerin rabbdr. 
nsana, yeryüzünde hiçbir varla verilmeyen üç önemli özellik verilmitir: râde, konuma ve bilgi. Allah'n ilmi, irâdesi ve kelâm mutlakken ve insan dahil her eyi kuatmken; insann ilim, irâde ve kelâm izafîdir, Allah'nkilere tabi olmak zorundadr. Çünkü o yeryüzünde halife olarak vardr. Allah'n irâdesi çerçevesinde dileyecek, O'nun ilminden bilgis ini alacak ve O'nun kelâm çerçevesinde davranacaktr. Ama, eer insan Allah'n ilâh olduunu kabul etmezse,  bu kez kendi dileme ve bilgisini mutlaklatrr ve sonunda diledii biçimde eylemde  bulunur. Yeryüzünde diledii biçimde tasarruf etmeye kalkar, ir adesini kendi arzular dorultusunda kullanr. te bu da, Allah'n rabln kabul etmemek, O'na  bu noktada ortak komak demek olur.
Demek ki, rabb olarak Allah evrende mutlak tasarruf sahibidir. Yaratklar arasnda yalnzca insan terîî alanda bu rabla kar çkabilir. Yeryüzündeki tasarrufunu Allah'n deil; kendi irâdesi dorultusunda yapmaya kalkabilir. Dünyadaki hayat, istedii biçimde yönlendirmeye kalkar. Bunun için, Allah'n kurallarna ramen kendinden kurallar koyar. Böylece insan, kendi arzularn ilâhlatrm olur. Arzularnn dorultusunda yeryüzüne ekil vermee kalknca da yeryüzünde rablemi olur. Bunun sonucunda, böylesi insanlara isteyerek itaat edenler de, Allah' deil; bu insanlar rab kabul etmi olurlar.
 
Kur'an'da rab ve melik sfatlar, insanla ilgili kullanldnda ilâh kavramndan önce gelmektedir. "De ki, snrm insanlarn Rabbna, insanlarn melikine, insanlarn ilâhna"  (114/Nâs, 1-3) Bunun nedeni oldukça basittir. nsanlarn birinci derecede Allah'n yolundan ayrlmalarnn nedeni rablk ve meliklii kendilerine özgü klma, yani Allah' yeryüzünden kaldrma sevdalardr. Eer, Allah rab ve melik olarak insanlarn hayatna müdâhale etmeyecek olursa, bu durumda rablk ve meliklik; güçlü, kurnaz ve zengin insanlarn eline geçecek, bunlar da dier insanlar üzerinde kolaylkla rab ve melik olabileceklerdir. nsan, arzularna, tutkularna kurban olmakta, arzularn diledii gibi tatmin etmek ve dolaysyla yeryüzüne ve yeryüzündeki gelir kaynaklarna diledii ölçüde sahip olmak istemekte, bu da kendiliinden daha baka insanlar üzerinde tasarruf sahibi olmay gerektirmektedir. te rablk iddia eden egemen güçlerin zorbalk ve zulümleri, bu anlaytan kaynaklanmaktadr. nsanlar, Allah'tan baka kimseyi rab kabul etmezlerse, zulüm en büyük desteini de yitirmi olacaktr. (4) 
Rab kelimesi, kapsamnn geni olmas ve insanlk hayatndaki fonksiyonu yönünden çok önem ifade eden Kur’ânî bir kavramdr. Özellikle, insanlarn çeitli rablere kul olduu günümüzde; slam'n pratii açsndan tad önem daha da  büyüktür.
Günümüz insanlnn rab anlayn, onlarn inançlarnda ve pratik hayatlarnda çok açk bir ekilde görmek mümkündür. Gerek inanç ve gerekse düünce yönünden, Allah'a tek rab olarak inanlmadkça, amelî hayatta, yani  pratikte O'nun dinine uymak da mümkün olamaz. Dinin ilk art, Allah'a, O'nun emirlerine teslim ve tâbi olmaktr. Allah'a ramen Allah'tan bakalarnn koyduu gayr- merû hükümlerine seve seve uyanlarn, "Allah'n rablna ve ilâhlna inandk" demeleri kendilerini kurtarmaz. Çünkü slâm; rab olarak sadece Allah'a inandktan ve O'na kar kulluk vecîbelerini yerine getirdikten sonra, O'nun koyduu hüküm ve kurallara uyulmasn da ister. Bunun için insanlar, Allah'n kesin olarak bildirdii hükümleri brakp, ilâhî emirlere ters olarak bakalarnn ortaya koyduu ilke ve hükümlere isteyerek uymalar halinde, her ne kadar iddialar Allah'a iman olsa da, bu imanlar geçerli olamaz.
Günümüz nsannn Çeitli Rableri 
 
inandklarn ifade ettikleri Allah'n rabln, vicdanlarna hapseden günümüz insanlarnn pek çou, pratik hayatlarnda Allah'tan baka rablarn emirlerine ve hükümlerine teslim olmaktadrlar. Üzülerek belirtelim ki, insanlarn pek çounun mâruz kald en büyük tehlike, Allah' günlük yaantlarnda rab kabul edemeyileridir. Onlar, bir yandan mü'min ve müslüman olduklarn söylerlerken, dier yandan da Allah'n emir ve yasaklarn bir tarafa atarak çeitli varlklarn ve rehber edindikleri önderlerinin emirlerine uyarlar. Onlarn koyduu gayr - merû hükümlere gönüllü olarak itaat ederler; böylece Allah'tan bakalarn rab edinmi olurlar. "Lâ"s olmayan bir inanç yaygnlatrlyor; hereyle, özellikle egemen tüm güçlerle ve onlarn rab anlaylaryla uzlaan, tepkisiz, laik müslümanlk (!). Allah'a inanan, ama tâuta itaattan ayrlmayan, Allah'a inanan ve tâutlarn ilke ve hükümlerini kabul ettiini ifade eden, hakla bâtln kart bir din!
Kur'an'n eski kavimleri ve peygamberleri anlatt âyetlerinden anlalmaktadr ki, en eski asrlardan, kendi nüzûlü zamanna kadar, sapklk ve inanç bozukluu ile tantt tüm toplumlarn, dorudan Allah'n varln inkâr etmediklerini görüyoruz. Ancak onlarn hepsinin müterek sapklklar; Allah'n mutlak rabln kabul etmeyileri, Allah'n yaratc olduuna inansalar da O'nun tek rablna pek çok varlklar ortak etmeleridir. Rabln bir ksm özelliklerini Allah'tan bakalarnda görmeleri, ahlâkî, sosyal ve kiisel hayatlar için gerekli olan emir ve kurallar, Allah'tan bakalarndan almalardr. Bunun için, insanlarn pek çou, ya dorudan doruya Allah'tan baka rablar olduuna inanyorlar, veya Allah'n rablna teorik olarak inansalar da pratik hayatlarnda Allah'tan  bakalarnn rablna teslim oluyorlar. te rab konusunda, peygamberlerin her asrda ykmak istedikleri asl sapklk budur. Hükmü sadece göklere geçen; dünyaya, insanlara, yönetime, sosyal ve siyasal hayata... karmayan bir Allah inanc. Yani göklerin rabb. Halbuki Allah; göklerin, yerin, bütün âlemlerin rabbdr.
Önceden hristiyan olan Adiyy b. Hâtem, boynunda altndan bir haç olduu halde Rasûlüllah'n huzuruna geldi. Peygamberimiz ona: "Ya Adiyy, boynundan u  putu çkar."  buyurdu. Bu srada Rasülüllah "Yahudiler ve hristiyanlar, haham ve râhiplerini Allah'tan baka rablar edindiler."   (9/Tevbe, 31) meâlindeki âyeti okuyordu. Adiyy: "Ey Allah'n Rasûlü, hristiyanlar, râhiplere ibâdet etmediler ki (onlar rab edinmi olsunlar)" dedi. Peygamberimiz: "Evet ama onlar (hristiyan râhipleri ve yahudi hahamlar) Allah'n helâl kldn haram; haram kldn da helâl saydlar. Onlar da bunlara uydular. te onlarn bu tutumlar, onlara ibâdet etmeleri ve onlar rab edinmeleridir."   buyurdu.
 
konularda Allah'tan bakalarnn sözünü dinleyip kabullenmek, Allah'tan bakasna itaat ederek O'nun dininin emir ve hükümlerine bakasn tercih ederek muhalefet etmek, Allah'tan bakalarn rab edinmek ve onlara tapmak demektir.
Putlara, eytanlara ve tâutlara tapmak nasl irk ise; Allah'n emrine, Hakk'n hükmüne uymayan kiilerin ortaya attklar görüleri  benimsemek ve onlar Allah'a tercih edip onlara uymak da öylece bir irktir. Bu durum, onlara kulluk mertebesinden fazla deer vermek, Allah'n ilâhî hükümlerine uymayan görü ve fikirlerini benimsemek olduu için, hem bir çeit irk, hem de Allah' brakp onlar rab edinmektir. Onlara her ne kadar dil ile rab denilmese de durum, onlar rab tanmann ta kendisidir.
Onlarn sözlerine itaat edip, Allah'n emirlerini terk etmenin puta ve tâuta tapmakla ayn olmasnn sebebi ise açktr. Çünkü gerçek âlim,  Hakk'n kulu ve ilâhî hükümlerin mahkûmu olan kiidir. Hakk bâtl, batl da hak yapmaya çalp, insanlara helâl haram, haram da helâl tantarak Allah'n hükümlerini deitirmeye çalanlar, ilmî haysiyetten uzak birer tâutturlar. Bunlara uymak da onlar rab kabul etmektir. Çünkü bu duruma düenler, Allah'n hükmüne deil de onlarn isteklerine uyarak onlara Allah'a tapar gibi tapm olanlardr.
Günümüzde de insanlarn hayatna hâkim pek çok rab kabul edilenler var. Her insan, hangi rabbin kulu olduunu kendisi tayin edebilir. Ancak, bunu yaparken, kimin mülkünde yaadn, hangi rabba kulluk etmesi gerektiini iyice düünmelidir. u iyi bilinmelidir ki, inanlan ve hayatn her safhasnda emrine uyulan tek rab Allah olmadkça O'na kullukta bulunulmu olunamaz. Peygamberimiz'in: "Rabbm Allah de ve bu sözünde dosdoru ol" anlamndaki mübarek sözü, Kur'an'daki rab kavramnn ve O'na kulluun en veciz ifadesidir.
Kabirde sorulacak insanlara: "Rabbn kim?" Dünyada rab anlay ve bu konudaki davran  ve eylemlerine göre cevap çkacak o insandan. "Rabbm filandr" diyecek insan. Dil, irâdemizin emrinden çkacak orada. Dünyada kimi rab kabul etti veya eylemleriyle bu görüntüyü verdiyse, onu söyleyecek dil. Orada "Rabbm Allah'tr" diyebilmek için, burada "Rabbm Allah'tr" deyip bu sözünü yaant olarak isbatlamak gerekiyor. Evet, kurtuluun tek reçetesi: “Rabbm Allah” deyip dosdoru olmak...
Rab Konusunda Sahih tikad 
 
Âyet ve hadisler, evrende olup bitenlerin gelii güzel ve tesadüfen olmadn, aksine her eyin, balangçtan itibaren sonuna kadar ilâhî bir irâdenin eseri olduunu açkça ortaya koyar. Beliren bu hakikatten sonra Allah'n rabl konusunda varlabilecek sonuçlar öyle sralamak mümkündür: 
Allah, âlemlerin rabbdr. Her varln  geçek sahibi Allah'tr. Varlklarn tümünü yaratan, eiten, gelitiren, besleyen yegâne rabb Allah'tr. Allah'tan baka ma'bud kabul edilecek hiçbir varlk olamaz. Sevilerek kendisine ibâdet ve itaat edilecek tek rab ve ma'bud ancak Allah'tr. Rubûbiyet ve ülûhiyet sadece O'nun hakkdr. nsanln ilerlemesi ve medenîlemesi, Rabbn tanmasyla mümkündür. Allah' tek ve gerçek rab olarak tanmak; O'nun emir ve hükümlerine göre yürümek, Allah'a güvenerek bakalarnn arzusunu O'nun emrinden üstün görmemek, O'nun hükümlerine uymayan her düüncenin ve her iin bâtl olduuna inanmak demektir.  Allah'n yegâne rab olduuna inanmak; her ii yönetip tanzim edenin, yine her eye sonsuz kudretiyle gâlip olann ancak Allah olduunu kabul etmek demektir. 
Allah'a hiçbir eyi ortak komamak, Allah'tan baka hiçbir rabba kul olmamak, her ii Allah için yapmak, O'nun emirlerini yerine getirip yasaklarndan kaçnmak, “Allah'tan baka hiçbir ilâh yoktur” ilkesi üzerinde ölünceye kadar sâbit kalmak, Allah'a itaatta dosdoru yaayp hilekârla sapmamak, Allah'a tek rab olarak inanmak ve bunda doru olmak demektir. "Rabbmz Allah deyip sonra dosdoru olanlarn üzerine melekler iner; Korkmayn, üzülmeyin. Size söz verilen cennetle sevinin. Biz dünya hayatnda da âhiret hayatnda da sizin dostlarnzz. Orada size canlarnzn çektii her ey var. Orada size istediiniz her ey var (derler)."   (41/Fusslet, 30-31) (5) 
Tüm yaratklar yönlendiren, ihtiyaçlarn karlayan, âlemlerin rabb Allah olduu gibi; beere Cenneti  gösteren, onu terbiye eden de Allah’tr. Cehennemi gösteren ve ondan sakndrp korkutan, Peygamberimiz’i gösteren ve O’na  balanmay tevik eden de Rabbmzdr. Kur’an hakikatlarn gösterip insann gözünü gönlünü açan, Kur’an’da kâinat dile getiren, evreni anlatp insann karsna apaçk gerçekleri ayan beyan seren, tek rab Allah’tr.
 
Beer, ancak O’nun terbiyesi ile gerçek olgunlua ulaabilir, insan- kâmil olabilir. Bunun en salam yolu ise, Kur’an’ rehber edinmektir. Terbiye, her varln kendi snrlar içinde tekâmül etmesi demektir. Onlar kemâle erdiren ise, Rab olan Allah’tr. (6) 
nsana yakan, bütün evrenin ve kendisinin yaratcs, sahibi, rzk vericisi, yetitiricisi olan Allah’ tek rab kabul edip O’na ibâdet ve itaat etmektir.
1- Y. Çiçek, F. Yldz, Hamd Rabb, s. 47-49 2- Hüseyin K. Ece, slâm’n Temel Kavramlar, s. 510 3- M. slâmolu, man Risalesi, s. 176 vd. 4- Ali Ünal, Kur'an'da Temel Kavramlar, 148 vd. 5- Y. Çiçek, F. Yldz, a.g.e. s. 79 vd.  6- Hikmet Ik, Fâtiha Üzerine Mülâhazalar, Nil Y. S. 114-115
Rab Kavramyla lgili Âyet-i Kerimelerden Bazlar 
a-  Hereyin Rabb (Terbiye Eden, Besleyen, Rzk Veren) Allah'tr: Fatiha, 1 ; Bakara, 22, 126, 131 ; Al-i mran, 37 ; En'am, 164 ; Yunus, 31-32 ; Yusuf, 100 ; brahim, 37 ; Nahl, 53-54 ; sra, 30, 66 ; Ta-ha, 49-50 ; uara, 77-83.
 b-  Rabb, Her eye Gerçek Anlamda Sahip ve Maliktir: Bakara, 139, 258, 286 ; Nisa, 17 ;  A'raf, 155 ; Tevbe, 129 ; Hud, 107.
c-  Rabb, Kendisine Kulluk Edilecek Yegane Varlktr: Bakara, 21, 112, 127, 128 ; Al -i mran, 64, 79, 80 ; Maide, 72 ; En'am, 106 ; A'raf, 3 ; Yusuf, 23, 41, 42 ; Nahl, 86 ; sra, 23 ; Kehf, 110 ; Meryem, 34 ; Fecr, 15-16.
d-  Rabb, nsanlar Huzurunda Toplayacaktr: Al-i mran, 9 ; En'am, 30, 51 ; Secde, 10, 11, 12 ; Sebe', 26 ; Mutaffifin, 6 ; nfitar, 6 ; nikak, 6. 
e-  Rabb, lahi Nizamyla nsanlar Gerçee Ulatrr: Bakara, 37, 129 ; Al-i mran, 8.  f-  Yalnz Rabbmza taat Edilmelidir: En'am, 114, 115 ; A'raf, 33 ; Tevbe, 31.
g-  Rabbmz, Her eyi Yaratan ve Yöneten Allah'tr: Al-i mran, 191 ; Nisa, 1 ; En'am, 133 ; A'raf, 54 ; Yunus, 3, 39 ; Yusuf, 101 ; Ra'd, 16 ; Hicr, 86 ; Kehf, 14, 36-38 ; Enbiya, 56 ; Faatr, 13 ; Saad, 66 ; Mü'min, 64 ; Alak, 1-5 ; Adiyat, 6.
Konuyla lgili Baz Hadis-i erif Kaynaklar
Buhari, Itk 17 Müslim, Elfaz 13, 14, 15 Ebu Davud, Edeb 83, 84. Kütüb-i Sitte, Tercüme: brahim Canan, Akça Yay. c. 12 s. 8-11
Konuyla lgili Geni Bilgi Alnabilecek Kaynaklar 
 
 
 
Sûbhanek Allahûmme ve bihamdike ve ehedû
en la ilahe illa ente vahdeke la erike leke ve
stafiruke ve etûbû ileyk
—E Mail—   [email protected]  
—E Mail—   [email protected]  
— BELGIQUE —  2001 - 2013 —