Kullara kul olan, ne kadar alçak;
Rablk taslayan kul, ne kadar küstahtr."
Ç N D E K L E R R A B
.........................................................................................................................1
Rab; Anlam ve Mâhiyeti
........................................................................................1
Âlemlerin Tek Rabb
Allah ....................................................................................9
Eitim Açsndan Rab
Kavram ..........................................................................10
Günümüz nsannn Çeitli
Rableri ....................................................................19
Rab Konusunda Sahih
tikad ..............................................................................21
Rab; Anlam ve Mâhiyeti
“Rabb” kelimesi, terbiye eden ve yetki sahibi anlamnda Arapça bir
isimdir. Bu kelime ayn zamanda, slah etmek, üzerinde tasarrufta
bulunmak, kemâle erdirmek, efendi olmak, sorumluluunu yüklenmek,
bakanlk yapmak, mâlik ve sahip olmak, sözü dinlenmek, itaat
edilmek, üstünlüü ve otoritesi kabul edilmek gibi anlamlara da
gelir.
Kur’ânî bir terim olarak Rab; varlklar âlemini yaratan, terbiye
ederek gelitiren, onlar maddî ve mânevî olgunlua götüren,
terbiyenin bütün gereklerine mâlik ve her eye sahip olan Allah
anlamna gelmektedir. Allah'n umumi isimlerindendir. Kur'an'da Allah
lafzndan sonra en çok kullanlan isimdir; 968 defa geçer. Nüzul
sralamasnda ilk âyette kullanlan isim/sfat, Rab ismi olduu gibi,
Kur'an' açtmzda bizi ilk karlayan Fâtiha'nn balangcnda da yine
O'nun onlarca ismi arasndan seçilerek baa alnan Rab
ismidir.
Rab, sadece terbiye eden (mürebbî) anlamnda olmayp, yardm etmek,
yol göstermek, tasarruf etmek, korumak, her eye hâkim olmak,
emretmek ve yasaklamak, sakndrmak gibi terbiyenin bütün gereklerine
sahip olabilmeyi de ifade etmektedir. Bunun için rab denilince,
sadece terbiye ve mâlik olma durumlar deil; her eye sahip olan
ebedi ve sonsuz kudret sahibi Allah anlalmaldr. Bu özelliinden
dolay rab kelimesi, Allah'tan baka varlklar için, bir eye izâfe
edilmeden tek olarak kullanlamaz.
Kur'an'da Rab ismi, sonsuz kudreti ile her eyi idaresi altna alan,
yöneten, terbiye eden ve bunlar yapabilecek kudrete mâlik olan
Allah anlamna gelmektedir. Ayr ca, Rab ismi, her eyi idare
eden, koruyup gözeten, hâkimiyeti altnda bulunduran ve gerçek
rab olan Allah'a, O'nun rubûbiyet bana, mutlak tevhid ve tam bir
kulluk uuru ile balanmay da ifade etmektedir. Allah'tan bakasnn
hükmünü hüküm edinmemek, O'nun dinini her eyden üstün tutmak, bütün
mahlûkat O'nun mutlak hâkimiyetine teslim olmu bilmek, Allah'
gerçek rab olarak tanmak demektir.
Allah, kendi katnda tek geçerli din olan slâm', insanlar, kullara
ve dier varlklara ibâdet etmekten kurtarp, Allah'a kulluk etmeleri
için göndermitir. slâm, insanlar kullarn zulmünden, Allah'n
adaletine götürür. Tevhid gerçeinin birinci art, Rubûbiyette
tevhiddir. Yani gerçek Rab ve Hâkim olann tek bir Allah olduuna
inanmaktr. kinci art da, kullukta tevhiddir; bu da Allah'tan
bakasna kulluk etmemektir. nsan, Rabbine ibadet etmekle yükümlüdür.
Müslüman, yalnzca Allah'a ibâdet eden kimsedir. Sadece Allah'a
ibâdet ise, Allah'tan bakasn rab edinmemek, O'na hiçbir varl ortak
komamak demek tir.
Kur'an'da Rab Kavram
“Rab” kelimesi, Kur’ân- Kerim’de tam 968 yerde geçer. Rab
kelimesinin çoulu olan “erbâb” 4 yerde ve bu kelimeden türemi olan
“rabbâniyyûn” 3, “ribbiyyûn” ise bir yerde kullanlr. Toplam olarak
“rab” kelimesi ve türevleri Kur’an’da 976 yerde tekrar
edilir.
Kur’an- Kerim, besmeleden sonra “Hamd, âlemlerin Rabb Allah’a
aittir” cümlesiyle balamaktadr. Bu giri oldukça ilginçtir.
Vahy kitab olan Kur’an söze Allah’a ait en önemli özellii
vurguluyarak, insanlara bu önemli gerçei hatrlatarak balyor:
Allah’n Rabl. Her türlü övgü, her türlü sayg ve itaat ifadesi, her
türlü ükran duygusu ve ballk; bütün âlemlerin, âlem diye
nitelediimiz bütün varlklarn asl sahibi, mâliki, yöneteni, bakp
gözeteni, koruyup ihtiyaçlarn gidereni, onlara diledii gibi yön
veren yüce güç sahibi Allah’a aittir. Kur’an, O’nun sözüdür ve O
yaratp ekil verdii insanlar müdeliyor, korkutuyor doru yola dâvet
ediyor. Çünkü O, âlemlerin Rabb Allah’tr .
Rab ismi, Kur'an'da Allah lafzndan sonra en çok kullanlan isimdir.
lginçtir ki, ilk nâzil olan 30 sûrede "Rab" ismi 80 kez geçtii
halde, "Allah" ismi sadece 20 kez geçer. Buna göre Rab lafz, Allah
lafznn dört kat olmu oluyor. Elbet bu gerçek, tesadüfle
açklanamaz.
Kur'an, ilk mü'minlerin gönlünde sahih bir Allah inancn oluturmay
hedeflemiti. Çünkü sorun insanlar Allah'n varlna inandrma sorunu
deildi. Câhiliye insan Allah'n varlna zaten inanyordu. Ama bu
insanlar sahih Allah inancn kaybettikleri, Allah'n olan bakalaryla
paylatrdklar için saptmlard. Bu nedenle Allah, ilk indirdii
âyetlerinde insanlarn zihinlerinde kendi rabln silinmez bir biçimde
yazmay murad ediyordu. Bundan dolaydr ki, yaratcnn en büyük
ismi olan "Allah"n dört kat olarak "Rab" ismi kullanlmt. Rabl kabul
edilmemi bir Allah'a mürikler zaten öteden beri inanyorlard.
Kur'an'da rabln belirgin özellikleri açk olarak bildirilmitir.
Bunlarn banda, insanlardan mutlak itaat ve kulluk istemek,
insanlk hayatn ve varlklar âlemini düzenleyen ilâhî nizamlar
koymak, mutlak deer ölçüleri belirtmek gibi özellikler gelir.
Bunlardan birini kendine tahsis eden insan, rablk iddiasnda
bulunmu olur. Allah, Kur'ân- Kerim’de, ibâdet edilecek tek
rab olduunu açk bir ekilde bildirmi ve kendisine bu konuda
irk/ortak koulmamasn istemitir. Buna ramen, insanlarn yine de
Allah'tan baka varlklar rab edindikleri görülmektedir. Bir ksm
insanlar çkyor, rabba ait olan özellikleri kendilerine mal etmeye
kalkyorlar. Sonra da insanlar gerçek Rabb'n emir ve yasaklar dnda
kendi koyduklar kurallara, ilkelere, deer ölçülerine ve kendi
düüncelerine kaytsz artsz uymaya çaryorlar. Oysa bu durum, rablk
iddia etmenin ta kendisidir. Baz insanlar her ne kadar onlar için
secdeye varmasalar da Allah'n koyduu hükümleri brakp, onlarn
gayr - merû emirlerini benimseyerek dinlemek suretiyle onlara
kul olma derekesine düerler. Onlarn bu durumu Allah'tan bakalarn
rab edinmeleri demektir. Kur'an'daki rabla ilgili âyetler bu konuyu
açkça ortaya koymaktadr. (1)
Kur’ân- Kerim, sk sk, insanlarn ve bütün evrenin Rabbnn Allah
olduunu vurgulamaktadr. O, kendi irâdesiyle evreni ve içindekileri
yaratp ekil vermi, biçimlendirmitir. Yaratt her eyin tek
sahibi ve maliki O’dur. O ayn zamanda yaratt evreni ve içindekileri
yönetmektedir, her eye tasarruf etmektedir. Bu tasarruf etmenin
içerisinde elbette yaratlmlarn ihtiyac olan eyleri onlara karlksz
vermek de vardr.
Kur’an’da Rabb’n Manalar: Kur’an- Kerim, Rab kelimesini bir
kaç manada kullanmaktadr:
a) Özel sim Olarak: Birçok yerde Rab kavram, Allah’n özel ismi
olarak geçmektedir (26/uarâ, 77-80; 73/Müzemmil, 9; 6/En’âm,
164).
b) Kendisine Yönelinen: Baz âyetlerde, etrafnda toplanlan,
kendisine dönülen en yüce varlk anlamnda kullanlmaktadr. Bu
anlam ile Allah’n özel ismi Rab arasnda balant vardr. (34/Sebe’,
26)
etmemekle emrolunmulard. O’ndan baka ilâh yoktur. Allah, onlarn
ort ak
kotuklar eylerden münezzehtir (uzaktr).” (9/Tevbe, 31; Ayrca
bkz. 3/Âl-i mrân, 64). Âyette geçen “erbâb” rab kelimesinin
çouludur.
Birtakm insanlar, Allah’ brakp O’nun dndaki baz eyleri rab haline
getirirler, onlar rabb kabul ederler. Onlarn emirlerini, sözlerini
ve koyduklar hükümleri mutlak ölçü olarak alrlar. Allah’n kanun ve
ölçülerini brakp, bu yücelttikleri ölçüleri en doru ilke kabul
ederler. Allah, onlarn rab haline getirdii eylerin aslnda rab
olmayp, güçsüz varlklar olduunu vurgulamaktadr.
d) Efendi-Yönetici Anlamnda: Yûsuf sûresi âyet 50’de rab
kelimesi sahip, efendi veya yönetici anlamnda
kullanlmaktadr.
e) Mâlik/Sahip Manasnda: Baz âyetlerde rab kelimesi,
mâlik/sahip anlamndadr. “Yedi göün Rabb, yüce Arn da Rabb kimdir?”
(23/Mü’minûn, 86) “Eer yerde ve gökte birden fazla tanrlar
olsayd, üphesiz her ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki Ar’n
Rabb olan Allah, onlarn yaktrdklar sfatlardan
münezzehtir/uzaktr.” (21/Enbiyâ, 22)
d) Allah’n Sfat Olarak Rab: Görüldüü gibi Rab olmak, Allah’n
sfatlarndan biridir. lâhlnn bir gereidir. Rab ismi geni anlaml bir
sfattr. Allah’n yaratcln, evrene sahip ve hâkim oluunu, insana ait
her eyi yaratp ekil verdiini, evrende olan her eye yüce
kudretiyle tasarruf ettiini, insanlar hakknda hükümler/yasalar
koyduunu ve bu hükümlere itaat etmenin gerekliliini, mutlak anlamda
itaatn ancak Allah’a yaplmas gerektiini, slah edenin, ekil verenin,
her eyi elinde tutann yalnzca Allah olduunu ifade eder. (2)
Rab Konusunda Bâz Âyetler
"Âlemlerin Rabb' (terbiye edip yetitiricisi) Allah'a hamd olsun."
(1/Fâtiha, 1)
"O Rab ki, yeri sizin için döek, göü de bina yapt. Gökten su
indirdi, onunla size rzk olarak çeitli ürünler çkard. Öyleyse siz
de bile bile Allah'a eler komayn." (2/Bakara, 22)
"De ki, Allah hereyin rabb iken ben O'ndan baka rab m
arayaym? Herkesin kazand yalnz kendisine aittir. Kendi
(günah) yükünü tayan hiç kimse, bir bakasnn (günah) yükünü tamaz.
Sonra dönüünüz Rabbnzadr. (O) ayrla dütüünüz gerçei size haber
verecektir." (6/En'âm, 164)
"De ki: Sizi gökten ve yerden kim rzklandryor? Ya da o kulaklara ve
gözlere kim sahiptir (onlar yaratp yöneten kimdir)? Ölüden
diriyi, diriden ölüyü kim çkaryor? (Yaratma) iini kim düzenleyip
yönetiyor? "Allah" diyecekler. O halde O'nun azâbndan korunmuyor
musunuz? te gerçek rabbnz Allah budur. Haktan
sonra sapklktan baka ne var? Öyleyse nasl (haktan sapkla)
çevriliyorsunuz?" (10/Yûnus, 31-32)
"Size ulaan her nimet Allah'tandr. Sonra size bir sknt dokunduu
zaman da yalnz O'na yalvarrsnz. Sonra, sizden o sknty açp kaldrd
zaman, içinizden bir grup derhal rablarna ortak
koarlar." (16/Nahl, 53-54)
"Onlar benim dümanmdr. Yalnz âlemlerin rabb (benim dostumdur). Beni
yaratan ve bana yol gösteren O'dur. Hastalandm zaman bana ifa
veren O'dur.
Beni öldürecek, sonra diriltecek O'dur. Ceza günü hatam
balayacan umduum da O'dur. Rabbm, bana hüküm (yüksek bilgi, olgun
hareket) ver ve beni salihler (zümresin)e kat."
(26/uarâ, 77-83)
"Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbnza kulluk edin
ki, Allah'n azâbndan korunasnz." (2/Bakara, 21)
"De ki: Ey kitap ehli, Bizim ve sizin aranzda eit olan bir kelimeye
gelin: Yalnz Allah'a tapalm (O'nun emrine itaat edelim.) O'na
hiçbir eyi ortak komayalm; birimiz, dierini Allah'tan baka rablar
edinmesin. Eer yüz çevirirlerse: ahit olun, biz müslümanlarz
deyin." (3/Âl-i mrân, 64)
"Rabbn yalnz kendisine tapmanz ve ana babaya iyilik etmenizi
emretti." (17/srâ, 23)
"De ki: Ben de sizin gibi bir insanm. lâhnzn tek bir
ilâh olduu bana vahyolunuyor. Kim rabbna kavumay arzu ediyorsa, iyi
i yapsn ve Rabbna yapt ibadete hiç kimseyi ortak
etmesin." (18/Kehf, 110)
"yi bilin ki, yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin rabb Allah ne
uludur." (7/A'râf, 54)
"Ey benim zindan arkadalarm, (düünün bir kere) çeitli rablar m iyi,
yoksa her eyi (hükmü altnda tutan) kahredici tek Allah
m?" (12/Yûsuf, 39)
"(Allah) geceyi gündüzün içine katar, gündüzü de gecenin içine
katar. Günei ve ay emri altna almtr. Her biri belirtilmi bir süreye
kadar akp gidiyor. te (bütün bunlar yapan) Rabbnz Allah'tr. Mülk
O'nundur. O'ndan baka (yalvarp) çardklarnz ise, bir çekirdek
kabuuna bile sahip deillerdir." (35/Fâtr), 13)
"O, göklerin, yerin ve ikisi arasndakilerin rabbdr. Daima üstündür,
çok balayandr." (38/Sâd, 66)
Rab Konusunda Baz Hadis-i erifler
"Sizden biriniz (kölesine) kulum ve kölem demesin. Köle de
efendisine
"rabbm" demesin; sadece efendim desin. Hepiniz Allah'n kulusunuz.
Gerçek rab, Allah Teâlâ'dr." (Buhârî, Itk 17;
Müslim, Elfâz 14) Peygamberimiz, Allah'tan bakasna kul olmak
ve O'na dier varlklar ortak komak tehlikesini gidermek için
böyle buyurmulardr. Çünkü her eyin gerçek sahibi ve mâliki
Allah'tr. Rubûbiyet, Allah'a ait bir sfattr. nsanlar ise O'nun
terbiyesi altndadr. Allah'tan baka varlklarn rab diye
isimlendirilmeleri, bazlarnn da bakalarnn kulu kabul edilmeleri
slâm'la, tevhidle badamayan bir alçalmadr.
Yine, Rasûlüllah (s.a.s.)’n öyle buyurduu rivâyet edilir: "Münâfa
seyyid (efendi) demeyin. Eer o efendi kabul edilirse, çok yüce ve
aziz Rabbnz' gazablandrm olursunuz." Eer münafk birisi,
efendi, sözü dinlenen kii olarak kabul edilirse, o zaman ona itaat
kaçnlmaz olur. Bu durum da Allah'n gazabn gerektirir. Çünkü münâf,
sözü dinlenen bir kii olarak kabul etmek, ona itaat kabullenmek
demektir ki, bu durum Allah'n gazabna sebep olur. "Efendi" kelimesi
yerine, münâfk ve slâm dümanlarna, saygdeer anlamnda, günümüzde
"sayn", "beyefendi" gibi ünvanlar vermek de ayn yasan snrna girer
diye düünüyorum. slâm' yürürlükten kaldrmaya ve günlük hayattan
çkarmaya çalanlar "efendi" kelimesini artk sayg ünvan olmaktan
çkardlar. Çünkü müslümanlar, Peygamberlerine, büyük zatlara,
âlimlerine "efendi" diyorlard. Bunlar küçük gören zihniyet,
romanlaryla, filmleriyle "efendi" ünvann sadece kapclara,
hizmetçilere lâyk gördüler ve topluma benimsettiler. Efendi
ünvanyla birlikte nice slâmî isimler de, baörtüsü de hizmetçilere
lâyk görüldü. Rablk taslayanlara artk efendi denmiyor; "sayn,
saygdeer, hocam, paam" deniyor. Hadis-i eriften anlayacamz yasak,
inançszlara sayg ünvanlarn verme, onlar saygn görme yasadr. slâm’a
düman olduu için krall ve otoritesi kabul edilmeyen birine, meselâ
Fas'ta yaayan bir müslümann "Kral Hasan" demesinin yanll, o makam,
onun o makamdaki merûluunu diliyle kabul etmi intiba
oluturacandandr.
"El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn: (Hamd bütünüyle âlemlerin rabb
olan Allah içindir.)" (1/Fâtiha, 1) Burada yar atcmz,
kendisini tanmak isteyenlere "Rab olan Allah" biçiminde tantyor.
Allah, tek rabbmzdr, yani O bizi yaratp da brakvermedi.
Yaratt bütün varlklar terbiye ediyor, tekâmüle erdiriyor. Devaml,
yeniden yaratyor, gelitiriyor. Prensip ve kanunlaryla iyiye,
hayra, güzele yönlendiriyor. Varlklarda, özellikle canllarda
gördüümüz tekâmül ve deiim, O'nun rablnn göstergesidir. Bu ayette
O'nun rablnn büyüklüünü gösteren bir açklama da var: "Âlemlerin
rabb olan" O'nun rabl, O'nun Allah'lnn en vazgeçilmez vasflarndan
birisidir.
Onun için Meryem olu sa (a.s.) da elçi olarak gönderildii insanlara
O'nu öyle tantmt: "Ey srâiloullar, benim ve sizin Rabbnz olan
Allah'a ibâdet edin." (5/Mâide, 30) "Âlemlerin
rab b" ifadesi slâm'n evrenselliini de vurgulamaktadr. Rabbmz,
herkesin, tüm insanlarn, tüm varlklarn rabbdr. Tüm yaratklar ayn
Rabbn kullaryz. Bu ifade, varlklarla ortak dil, ortak eylem sahibi
olduumuzu vurgulam oluyor. Tüm varlklar O'na kulluk/ibâdet
ediyorlar, O'nu rab kabul ediyorlar (17/srâ, 44). te evrenle, tüm
yaratklarla uyum ve kardeliimiz, ayn Rabbn kanun ve otoritesine
(rablna) boyun ediimiz, O’nu âlemlerin Rabb olarak benimsememizde
aça çkyor. te tevhid, ite evrensellik!
"Âlemlerin rabb": Evrende büyük bir nizam, uyum ve yardmlama göze
çarpmaktadr. Karada, denizde, dada, ormanda yaasn; baz canllarn,
dier canllar aleyhine ar üremeleri sözkonusu deil. Bütün canllar,
intizaml ekilde çoalyorlar. Erkek -dii oranlar da, bütün
hayvanlarn yaad yerlerde oranl. nsanlarn erkek ve dii oranlar da,
akl almaz ekilde her ülke ve her yerleim biriminde birbirine
oranl. Büyük bir düzen göze çarpyor. Gökte eksiklik, aksaklk yok;
yerde, “tabiat kanunlar” denilen, bizim “sünnetullah” demeyi tercih
ettiimiz Rabbn kanunlar tkr tkr iliyor. Dünya, içindekilerle
birlikte en güzel misafirhane olarak yaratlp insann hizmetine
verilmi. Problemler, fesat ve fitneler, Allah'tan ve O'nun
yolundakilerden kaynaklanmyor. Tam tersine Allah' tanmayanlar,
O'nun düzenini bozmaya çalyorlar. "nsanlarn bizzat kendi iledikleri
yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, fesat çkt, ki Allah
yaptklarnn bir ksmn onlara tattrsn; belki de (tuttuklar
kötü yoldan) dönerler." (30/Rûm, 41)
slah'tr. O, sâlih amel yapmaya çalr; yani bozulan düzeni Allah'n
istedii ve insanlarn huzur duyaca ekle, aslna döndürme eylemleri
içindedir. Bu sâlih eylemler, mü’minin kendi kurtuluu için arttr.
(103/Asr, 3) Toplumun dünyada huzur ve nizam; ahirette de kurtuluu
için, yani yeryüzünün bozulan düzenini slah için yapaca gayretlerin
addr cihad. Dünyada devlet, âhirette cennet isteyen bir mü’min
cihad terk edemez.
Eitim Açsndan Rab Kavram
Rab kelimesi, terbiye eden, yetitiren, eiten demek olduundan, lügat
anlamyla ana babaya rablk (terbiye edicilik, eiticilik) isnâd
edilir (17/srâ, 24). Çocuklarn eitip terbiye eden anlamndaki bu
rablk, tabii ki snrl ve mecazî anlamda rablktr. Elbette, kelimenin
tüm anlamlaryla ve hakiki olarak Allah’tan baka rab yoktur.
Kâmil anlamda eitmek ve yetitirmek de mutlak ve hakiki Rab olan
Allah'a aittir. O, sadece yarattklarndan bir cins olan insan deil;
tüm evrenleri terbiye eden, olgunlatran, yönetendir; âlemlerin
rabbdr. Terbiye, her varln kendi snrlar içinde tekâmül etmesi
demektir. Devaml yaratma halinde olan, yaratp da brakvermeyen,
onlar kemâle erdiren de Rab olan Allah’tr. Her varlk, bizzat Allah
tarafndan terbiye edilmektedir. Bu terbiye, "eitim" kelimesini
hemen tümüyle karlar. O yüzden “öretim ve eitim” kavramlarnn karl
olarak Türkçe'de yakn zamana kadar "ta'lim ve terbiye" kullanlrd;
eski younlukta olmamakla birlikte hâlâ kullanld görülmektedir. te,
eitim karl kullanlan “terbiye” kelimesi, “rab” kelimesinin
türevidir.
Kur’an’n tertibinde (Mushaf’da) ilk âyette Allah’n bu ismi seçilip
vurguland gibi, nâzil olan ilk âyette de Rab ismi kullanlr: “Oku,
yaratan
Rabbnn adyla.” (96/ Alak, 1) lk insann yaratlmas ve
halifelii konusunda da yine bu isim kullanlr: “Hatrla ki: Rabbn
meleklere, ‘Ben, yeryüzünde bir halife
yaratacam’ dedi. Onlar, ‘biz hamdinle sana tesbih ve seni
takdis edip dururken yeryüzünde fesat çkaracak, orada kan
dökecek insan m halife klyorsun?’ dediler. Allah da onlara: ‘Sizin
bilemeyeceinizi ben bilirim’ dedi.” (2/ Bakara, 30)
“Kaalû belâ” veya “elest bezmi” diye ifade edilen mîsak almada,
Allah’n yine bu ismi zikredilir: “Kyamet gününde, ‘biz bundan
habersizdik’ demeyesiniz
Rab isminin geçtii yukardaki konularn eitimle çok yakndan ilgileri
vardr. Bunlarn dnda yine eitimle direkt ilgili olan baka âyetlerde
de Rab ismi vurgulanr: “Oku, insana bilmediklerini öreten ve
kalemle yazmay ta’lim eden Rabbn ekremdir (en
cömerttir).” (96/Alak, 3-5) “Gerçek yönetici olan
Allah,
yücedir. Sana O’nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur’an’
(okumakta) acele etme ve ‘ Rabbm, benim ilmimi artr’
de.” (20/Tâhâ, 114) “ Rabbm , bana hikmet ver
ve
beni sâlihler (iyiler) zümresine kat.” (26/uarâ, 83)
Bakasn eitmeye, yanl olma ihtimali olan kendi göreceli dorularmz,
beerî prensiplerimizi bakalarna öretip uygulatmaya hakkmz var m?
nsanlar eitme, terbiye etme konusunda yetki kimindir? Bu
sorular rab kavram etrafnda düündüümüzde, unlar ifade edebiliriz:
Hereyi yaratp onlara sahip olan, yarattklarn terbiye edip eiten,
olgunlatran sadece Allah'tr. Yardm etmek, yol göstermek, yön
vermek, deitirmek, tasarruf etmek, korumak, hâkim ve egemen olmak,
sakndrmak, yasaklamak ve emretmek gibi eitimle ilgili tüm alanlarda
yetki ve gücü tümüyle elinde bulunduran yalnz Allah'tr. Allah'tan
bakasnn kendi adna, beerî prensiplerle bu özellikleri istedii gibi
kullanmas rablk taslamak ve eittiini zannettiklerine az veya
çok zulmetmektir. Allah'tan baka rab kabul etmemenin pratikteki
uygulan ve bakasnn kulluunu kabul etmemenin zarûrî gereklerinden
biri de, eitim prensipleri konusunda Allah'n koyduu hükümlere ters
düülmemesidir. Bakasnn eitimle ilgili ilkelerini Allah'n
hükümlerine tercih etme, o kimse veya görüü rab kabul etme anlamna
gelecektir.
Rab, mutlak manada kullanlnca, mutlak eitenin Allah olduu ortaya
çkar. Allah'tan baka rabbn olmadna inanan muvahhid mü'minin,
“rabb”n eiten, yetitiren anlamndan dolay, Allah'tan baka gerçek
anlamda eitimci -mutlak eiten- kabul etmemesi gerekir. Eer vahiyle
açklanan Allah'n eitim ve terbiye prensipleri dorultusunda
eitim söz konusu ise, tabii ki bu eitim faâliyetinin, bakasn
rab kabul etme anlayna girmeyecei açktr.
Felsefî yaklamlarn üzerinde ittifak ettikleri bir eitim
görüü yoktur. Nice
ideolojilerin eitim görülerinin olmad veya olmasnn olmamasndan daha
kötü olduu gibi. Baz eitim görüleri merkeze çocuu, bazs merkeze
öretmeni, bazs geçmii, bazs bir ideolojiyi veya beerî bir
ilkeyi, bazs fayday... almtr. Tüm bu anlaylarn, kurulu düzenden ve
materyalist hayat anlayndan da bamsz olmad ve tümünde, kiinin
kendi hevâ ve heveslerini veya bir ahs veya görüü rablatrd olgusu
temel problemdir. Günümüzde eitimin hemen her yerde, vahyin kabul
ve redleri dorultusunda ve Rabbimiz'e gerçek kullar yetitirme
modeliyle tanzim edilmediini görmekteyiz. Ders araç ve gereçleri
vahyin süzgeciyle oluturulmamakta, öretilenlerin önemli bir yekûnu
dinin öretilmesini istedii faydal bilgi, yani ilim deeri tamamakta,
tevhid ve Rabb'n terbiyesi öncelikler içerisinde bulunmamaktadr.
Yani eitim konusunda baka rablar devreye girmektedir.
Bu rab taslaklar, tuyanlarn arttrarak, câhiliyye mürikleri kadar
bile Allah' ilerine kartrmak istememekteler. Gerçek Eitici'nin
prensiplerinden hemen hiç birinin kendi rablarna ortak olmasna bile
izin vermemekteler. Okullardaki baörtüsü yasan, tören ve
kutlamalar, sözgelimi sakall bir öretmene, "selâm"la snfa girmeye,
besmeleyle balanan derse bile tahammül edememeleri, bu çarpk rab
anlaynn yansmalar olarak deerlendirilmelidir.
Tek rabbm Allah'tr deyip insanlarn da içinde bulunduu tüm
evreni terbiye edenin ve eit me hakkna
sahip olann Allah olduunu kabul eden müslüman, bu inancnn sonucu
olarak Rabbânî ilke ve prensiplere uymak
zorundadr. Kendini ve ehlini ateten korumak zorunda olan
(66/Tahrîm, 6) insann temel görevi, Allah' tek rab kabul edip O'na
kulluk yapmak, çoluk çocuunu da Rabb'n terbiyesi ile
yetitirmektir. Âdem olu, yeryüzünün halifesi olduu veya olmas
gerektii için, Allah adna yaamak ve O'nun ilke ve
prensiplerine tümüyle uymak zorundadr.
Tevhid, Allah' tek rab ve tek ilâh kabul etmek demek olduuna
göre, eitim konusunda da ilâhî prensiplere ters ilke, anlay ve
uygulamalarn tevhid-i tedrisat kapsamna girse de tevhidî tedrisata,
merû eitim kapsamna girmedii kabul edilmelidir. Unutulmamaldr ki,
hakka; hangi oranda olursa olsun bâtln kartrlmas, o sentezi
hak olmaktan çkarr. Tevhidin en küçük bir küfür ve irkle
beraber bulunmas mümkün deildir. Hak görüntüsüne bürünmeyen,
içinde cüz'î dorular barndrmayan bâtln zarar daha snrl ve izâle
edilmesi daha kolaydr.
Allah'n tek rab olduu inancna ve bu kabulün gerektirdii eitim
anlayna sahip olmayan kimsenin, öncelikle kendisinin eitilmesi
gerektiinden, bakalarn eitme hakk yoktur. Gerçek Rabbn
tanmayann
kendini tanmas da mümkün deildir. nsan doru tanmayan, yaratl, ftrat
kefedemeyen kimselerin eitim görülerinin de eksik ve yanllarla dolu
olaca doaldr. Ancak doru Rab anlay; insan, kendi ftrat ve kendi
psikolojik yapsna göre eitmeyi salayabilir. Kiinin haddini ve
Rabbini bilmemesi, eksik ve yanl tanmlad insan, ftratna ters
ve dolaysyla salksz, baarsz, adâletsiz, huzursuz bir potada
eitmek/öütmek demektir. "Andolsun,
insan Biz yarattk ve nefsinin ona ne vermek istediini de Biz
biliriz. Ona ah damarndan daha yaknz." (50/Kaf,
16)
Nefsine Bile Söz Geçiremeyen Rab Taslaklar
Âlemlerin rabb Allah'tr. Yarattklarn besleyen, rzklandran, koruyan,
gözeten... O'dur. Suyun derinliklerinde, ormann sszlnda, topran
altnda, dan tepesinde yaayan, hasta, sakat veya salam, gözü
olan - olmayan nice varlklara rzk veren O'dur. nsann hizmetine
sunulan saysz nimetler bize Rabbmz tantyor. Bütün âlemler, tüm
varlklar; Rabbn tanyor, O'na itaat ve kulluk ediyor (41/Fusslet,
11). Bizim de ftratmzda Rabb’ tanyp kabul etmek ve O'na ibâdet
etmek var. Kur'an bize Rabbmz tantyor.
nanmayan insanlar, eer güçsüz (müstaz'af) iseler, çevrelerindeki
rab taslaklarndan birini rab olarak kabul ederler. Bu kula
kulluk ve rab kabulü, çok farkl ekillerde ortaya çkar.
nançsz ve güçsüz kii, bazen özgür irâdesiyle, bazen reklâm ve
aldatmacalarla kandrlarak, bazen tâutlarn zorlamalaryla piyasadaki
rablardan birine veya birkaçna boyun eer. Piyasada tedâvülde
bulunan çeit çeit rab(!) vardr. Müzik ilâhndan tutun, fuhu tanrsna,
futbolcudan tutun, artiste, yöneticilere kadar. Demokrasi var:
Herkes istedii tâutu, beendii putu seçmekte serbesttir. Allah'a
gerçekten inanp teslim olmayanlar, eer kendilerinde güç ve
otorite vehmediyorlarsa, baka bir rabba boyun emezler; kendileri
rablk taslarlar.
Rablk taslayan güçlüler (müstekbirler) üç ksma ayrlr: Siyasî, dinî
ve iktisadî güçlüler. Siyasî güçlerin rablk taslamalarna örnek;
Fir'avn, Nemrut ve onlar n izinden giden çada yöneticilerdir.
"(Fir'avn,) Ben sizin en yüce
Dinî yönden ellerinde güç bulundurup rablk taslayanlarn örnekleri
de Kur'an'dan örendiimiz ekilde haham, papaz gibi din adamlar,
kutsallk atfedilen ölü veya diriler, yatrlar, efendiler. ktisadî
rab taslaklar da Karun'lar, emperyalistler, sömürücü azgnlar, azan,
ezen ve üzenler ve de düzenler.
Rablk iddiasnda bulunanlar ve onlar piyasaya sürenler aslnda samimi
deillerdir. Onlar sadece basit çkarlarnn peinde olan, menfaat
çarklarn döndürmek için böyle bir sahtekârlk düzeni kurup devam
ettirmeye çalanlardr. Ebu Leheb'in Peygamberimiz'e (s.a.s.) gelip
"Müslüman olursam bana ne var, benim elime ne geçecek?" diye
sormas üzerine Efendimiz cevap verir: "Baka müslümanlara ne varsa,
sana da o var." nsanlar sömüren düzenlerini ve çkarlarn müslüman
olunca devam ettiremeyeceini anlayan Ebu Leheb'in karl öyledir:
"Bir köleyle beni eit gören din olmaz olsun!" Kendisini güçlü
gösteren insan, sanki bilmez mi, bakalarna ve hereyden önce
Allah'a muhtaç âciz biri olduunu. “Lâ havle velâ kuvvete illâ
billâhi'l-aliyyi'l- azîm: Güç ve kuvvet kimseye ait deildir; ancak
yüce ve büyük olan Allah, güç ve kuvvet sahibidir.”
Rab Olmayan Bir Tanr Edinme stei
Kur'an'da "ilâh" ifadesi putlar için de kullanlrken; "Rab" ismi
putlar ve tâutlar ifade için kesinlikle kullanlmaz. Kur'an, rablk
vasfn srf Allah'a hasretmi, bakas için bu sfat kullanmamtr. "Rab"
olmayan bir tanr edinme istei, insanolunun en eski
sapknlklarndan ve de açkgözlülüklerinden biridir. Çünkü rab
olan bir tanr, insann varln kuatan bir tanrdr. Yaps itibaryla zulme
ve cehle ar meyyal olduunu vahiyden örendiimiz insan, kendi varln
kuatan bir tanr yerine; varln kuatt ve kontrol altnda tuttuu sahte
bir tanr edinmeyi eytanî menfaatlerine ve nefsânî zaaflarna daha
uygun bulmaktadr.
Tabii bu da kurtarmam, insan en sonunda Rab olan bir Allah'a
inanmak zorunda kalnca, bu kez de laiklik sapknlna bavurarak varln
ve birliini tasdik ettii lâhn rabln inkâra kalkmtr. te böylece irk,
laiklik ad altnda tedavüle sürülerek çada insann Rabbyla olan
ilikisi bir kez de böylesine çada bir yöntemle koparlmaya
çallmtr. Nasl Allah'n vahdâniyetini inkâra kalkan antik mürikler
Hz. brahim'in hanif dinini tahrif ve tahrib etmilerse, Allah'n
rabln inkâra kalkan çada mürikler olan laikler de Hz. Muhammed
(s.a.s.)'in hanif dinini tahrif ve tahribe yeltenmilerdir.
Sevilenlerin Putlatrlmas; Allah'tan Bakasn Rab Edinme
Allah'n rab oluu konusunda insanolunun dütüü tek irk, rubûbiyeti
inkâr irki deildir. Bu konuda düülen bir baka irk türü de, Allah'n
bu sfatn Allah'tan bakasna vermek, O'ndan bakasn rablar edinmek
biçiminde ortaya çkmaktadr. "Hahamlarn ve râhiplerini Allah dnda
rablar edindiler; Meryem olu Mesih'i de. Oysa kendilerine tek ilâh
olan Allah'a ibâdet etmeleri emredilmiti. O'ndan baka tanr yoktur.
O, onlarn irk kotuklar eyden uzaktr." (9/Tevbe, 31)
Burada sorun "rab" edinilenin kimlii deildir. Bu, srâil oullarnn
yapt gibi din adamlar, zâhid ve âbid velîler ve hatta Hz. sa gibi
bir peygamber de olabilir. Sorun eylemin kendisidir ve o da
Allah'tan bakasn rab edinmektir. te bunu Kur'an Allah'tan
bakasna kulluk yapmak olarak niteliyor ve bu tavra da dorudan irk
diyor. Yahudileme temayüllerinden biri olan Hz. Mûsâ ve Hz. sa
ümmetinin bu irk türü aynen Hz. Muhammed ümmetine de geçmi, bu
ümmet de ulularn, din büyüklerini, velîlerini Allah'tan baka rablar
edinme sevdasna dümülerdir.
Elbette bu rab edini, onlarn önünde secde etmek, onlara dorudan
ibâdet etmek biçiminde gerçeklemiyordu. Yukardaki âyet nâzil
olduunda eski bir Hristiyan din adam olan Adiy b. Hâtem'i boynunda
altn bir haçla gören Allah Rasûlü, onu bir put olarak nitelemi ve
atmasn öütlemi, ardndan yukarda meâlini verdiimiz âyeti okuyarak
öyle tefsir etmiti: "Kukusuz onlar din adamlarna ve ulularna
tapmyorlard. Lâkin onlar, u snflarn helâl kldn helâl kabul
ediyorlar, yasakladklarn da haram kabul
ediyorlard." (Tirmizî'den Câmiu'l-Usûl, II/161). Baka
bir âyet-i kerimede de Allah'tan bakalarn rab edinmek, isterse bu
bakalar melekler ve nebîler olsun, müslüman olduktan sonra küfre
dönmek olarak adlandrlr: "Hiçbir insana yakmaz ki Allah ona
Kitap,
hâlis kullar olun' der. Ve size 'melekleri ve peygamberleri rablar
edinin' diye de
emretmez. Siz müslüman olduktan sonra size inkâr emreder
mi?" (3/Âl-i mrân, 79-80).
Diriler yannda ölüleri bile nasl rabletirmi insanolu?! Kendine bile
faydas olmayan bir ölüyü, bir yatr nasl rabletirerek putlatryor?
Yatrlara k urban kesmek, onlara kar duâ etmek, ölülerden
çocuk, nasip veya yardm istemek, çelenk koyar gibi, deftere yaz
yazar gibi, dilekçe sunar gibi bez balamak, mum yakmak,
Fir'avun'lar için yaplan piramitlere özenerek antmezarlar,
kümbetler, kubbeler yapmak, tavaf eder gibi kabrin etrafnda dönmek,
kabre kar kyâma durmak, namaz klmak, onun yüzüsuyu hürmetine deyip
Allah'la arasna arac koymak, putperestlerin putlarn efaatçi kabul
etmelerine benzer bamsz efaat anlayna sahip olmak ve buna benzer
tavrlar ölüleri rab kabul etmenin örnekleridir. Yaayan baz
insanlara kerâmet veya kutsallk atfetme adna Allah'a ait baz
vasflar vermek de rabletirmeye ayr örneklerdir.
nsanlarn önderlerini, din ulularn, büyüklerini, hatta
peygamberlerini rablar edinmeleri sevginin ve balln cinayet
derecesine vard bir arlk örnei. Allah bundan müslümanlar iddetle
nehyediyor. Bir yahudileme temâyülü olan üstadn, ustasn,
efendisini, eyhini, hocasn Allah dnda rab edinme ifrâdnn
zdd da, itaat halkasn boynundan atp hevâsn ve nefsini ilâh
edinme tefrîdidir. Elbette her ikisi de arlktr. Bu ifrât ve tefrît
arlklarn iyi anlamak için rab edinmeyi nehyeden hemen tüm âyetlerde
gelen "min dûnillâh" (Allah'n dnda) lafzn iyi anlamak gerek
(3/Âl-i mrân, 64; 9/Tevbe, 31). Deilse, bu yaklam nefsi, hevâ ve
hevesi rab edinmek (45/Câsiye, 23) demek olan mürebbîsizlik,
ustaszlk, büyüksüzlük ve klavuzsuzlua delil olamaz.
Kur'an'da nehyedilen rablk, Allah'a mahsus olan bir sfat O'nun dnda
bakalarna vermek demeye gelen rablktr. Terbiyesinde Allah'
darda brakan bir terbiyecinin terbiyesini kabul, Allah dnda
bir rabb kabulle e tutulmutur. Ancak mutlak mürebbî olan Allah'n
ilkeleriyle terbiyecilik yapmak, isterse bu terbiye mânevî deil de;
besleyip büyütmekten ibaret maddî bir terbiye olsun, bu snfa
girmez. Ortada Allah'la iddialamak yoksa orada terbiye eden de,
terbiye edilen de suçlanamaz (12/Yûsuf, 23).
Kur'an, Allah'n rab oluundan sözederken, O'nun göklerin, yerin ve
ikisi arasndakilerin, dounun batnn, doularn ve batlarn; en fazla
olarak da âlemlerin rabb olduunu srarla vurgular. Allah, evreni
yaratmakla kalmam, âlemleri yetitirip, kemâle erdirmi, hükmünü icrâ
etmitir. Baz filozoflar, “Allah, evreni yaratt ve brakt” gibi yanl,
yanl olduu kadar gözlem ve tecrübelere de zt bir anlaya dümülerdir.
Bu yanl anlay, sonunda, filozoflarn koyacaklar kurallarla da
yeryüzünde ilâhî ve ideal bir devlet ve hükümet kurulabilir
düüncesine varmtr. Laikliin temeli de bu sakat anlaytr. Kur'an
"Allah,
âlemlerin rabbdr", "Sizi ve yaptklarnz yaratan
Allah'tr." âyetleriyle Allah'n evreni kendi haline
brakmadn açklyor.
Allah, âlemlerin rabbdr. Makro anlamda, ehâdet âlemi, gayb
âleminin, yerlerin, göklerin, galaksilerin, günelerin, sular,
okyanuslar âleminin, gezegenler ve yldzlar âleminin... rabb
Allah'tr. Mikro anlamda, bitkiler âleminin, insanlar, melekler,
cinler âleminin, böcekler âleminin, kular âleminin, milyonlarca tür
ve cinsdeki hayvanlar âleminin, mikroplar âleminin, görülen ve
görülmeyen âlemlerin... rabb Allah'tr. Rivâyete göre, toplam says
on sekiz bin, ya da saysn bilmediimiz binlerce âlemi, bütün
âlemleri yaratt gibi; yetitiren, hükmünü geçiren, tümünü yöneten
Allah'tr. Allah açsndan evrendeki her hareket Allah'a aittir.
sarsntnn maddî sebeplerini putlatrarak depremin oluumunu Allah adn
hiç anmadan yorumlamak, sebepler ve tabiat kanunlarn rab kabul
etmektir.
Allah' sadece ilk yaratc veya ilk hareket ettirici olarak görmek,
O'nu evrenden çekip çkarmak, sonuçta O'nun rabln inkâr etmek
demektir. Oysa Kur'an'n srarla vurgulad gibi, Allah, evreni ve
içindeki bütün varlklar "kudret elinde" tutmakta olup, diledii
biçimde yönetmektedir. Douda da, batda da, yerde de gökte de idare
yalnzca Allah'a aitttir. Her ey O'nun irâdesi, hükmü ve bilgisi
altndadr. Hiçbir varlk, kendiliinden bir hareket, yaama ve davranma
gücüne sahip deildir. Besleyen, büyüten, yediren, rzklandran,
üreten, öldüren, dirilten hep O'dur. O âlemlerin
rabbdr.
nsana, yeryüzünde hiçbir varla verilmeyen üç önemli özellik
verilmitir: râde, konuma ve bilgi. Allah'n ilmi, irâdesi ve kelâm
mutlakken ve insan dahil her eyi kuatmken; insann ilim, irâde ve
kelâm izafîdir, Allah'nkilere tabi olmak zorundadr. Çünkü o
yeryüzünde halife olarak vardr. Allah'n irâdesi çerçevesinde
dileyecek, O'nun ilminden bilgis ini alacak ve O'nun kelâm
çerçevesinde davranacaktr. Ama, eer insan Allah'n ilâh olduunu
kabul etmezse, bu kez kendi dileme ve bilgisini mutlaklatrr
ve sonunda diledii biçimde eylemde bulunur. Yeryüzünde
diledii biçimde tasarruf etmeye kalkar, ir adesini kendi
arzular dorultusunda kullanr. te bu da, Allah'n rabln kabul
etmemek, O'na bu noktada ortak komak demek olur.
Demek ki, rabb olarak Allah evrende mutlak tasarruf sahibidir.
Yaratklar arasnda yalnzca insan terîî alanda bu rabla kar çkabilir.
Yeryüzündeki tasarrufunu Allah'n deil; kendi irâdesi dorultusunda
yapmaya kalkabilir. Dünyadaki hayat, istedii biçimde yönlendirmeye
kalkar. Bunun için, Allah'n kurallarna ramen kendinden kurallar
koyar. Böylece insan, kendi arzularn ilâhlatrm olur. Arzularnn
dorultusunda yeryüzüne ekil vermee kalknca da yeryüzünde rablemi
olur. Bunun sonucunda, böylesi insanlara isteyerek itaat edenler
de, Allah' deil; bu insanlar rab kabul etmi olurlar.
Kur'an'da rab ve melik sfatlar, insanla ilgili kullanldnda ilâh
kavramndan önce gelmektedir. "De ki, snrm insanlarn Rabbna,
insanlarn melikine, insanlarn ilâhna" (114/Nâs, 1-3)
Bunun nedeni oldukça basittir. nsanlarn birinci derecede Allah'n
yolundan ayrlmalarnn nedeni rablk ve meliklii kendilerine özgü
klma, yani Allah' yeryüzünden kaldrma sevdalardr. Eer, Allah rab ve
melik olarak insanlarn hayatna müdâhale etmeyecek olursa, bu
durumda rablk ve meliklik; güçlü, kurnaz ve zengin insanlarn eline
geçecek, bunlar da dier insanlar üzerinde kolaylkla rab ve melik
olabileceklerdir. nsan, arzularna, tutkularna kurban olmakta,
arzularn diledii gibi tatmin etmek ve dolaysyla yeryüzüne ve
yeryüzündeki gelir kaynaklarna diledii ölçüde sahip olmak
istemekte, bu da kendiliinden daha baka insanlar üzerinde tasarruf
sahibi olmay gerektirmektedir. te rablk iddia eden egemen güçlerin
zorbalk ve zulümleri, bu anlaytan kaynaklanmaktadr. nsanlar,
Allah'tan baka kimseyi rab kabul etmezlerse, zulüm en büyük
desteini de yitirmi olacaktr. (4)
Rab kelimesi, kapsamnn geni olmas ve insanlk hayatndaki fonksiyonu
yönünden çok önem ifade eden Kur’ânî bir kavramdr. Özellikle,
insanlarn çeitli rablere kul olduu günümüzde; slam'n pratii açsndan
tad önem daha da büyüktür.
Günümüz insanlnn rab anlayn, onlarn inançlarnda ve pratik
hayatlarnda çok açk bir ekilde görmek mümkündür. Gerek inanç ve
gerekse düünce yönünden, Allah'a tek rab olarak inanlmadkça, amelî
hayatta, yani pratikte O'nun dinine uymak da mümkün olamaz.
Dinin ilk art, Allah'a, O'nun emirlerine teslim ve tâbi olmaktr.
Allah'a ramen Allah'tan bakalarnn koyduu gayr- merû hükümlerine
seve seve uyanlarn, "Allah'n rablna ve ilâhlna inandk" demeleri
kendilerini kurtarmaz. Çünkü slâm; rab olarak sadece Allah'a
inandktan ve O'na kar kulluk vecîbelerini yerine getirdikten sonra,
O'nun koyduu hüküm ve kurallara uyulmasn da ister. Bunun için
insanlar, Allah'n kesin olarak bildirdii hükümleri brakp, ilâhî
emirlere ters olarak bakalarnn ortaya koyduu ilke ve hükümlere
isteyerek uymalar halinde, her ne kadar iddialar Allah'a iman olsa
da, bu imanlar geçerli olamaz.
Günümüz nsannn Çeitli Rableri
inandklarn ifade ettikleri Allah'n rabln, vicdanlarna hapseden
günümüz insanlarnn pek çou, pratik hayatlarnda Allah'tan baka
rablarn emirlerine ve hükümlerine teslim olmaktadrlar. Üzülerek
belirtelim ki, insanlarn pek çounun mâruz kald en büyük tehlike,
Allah' günlük yaantlarnda rab kabul edemeyileridir. Onlar, bir
yandan mü'min ve müslüman olduklarn söylerlerken, dier yandan da
Allah'n emir ve yasaklarn bir tarafa atarak çeitli varlklarn ve
rehber edindikleri önderlerinin emirlerine uyarlar. Onlarn koyduu
gayr - merû hükümlere gönüllü olarak itaat ederler; böylece
Allah'tan bakalarn rab edinmi olurlar. "Lâ"s olmayan bir inanç
yaygnlatrlyor; hereyle, özellikle egemen tüm güçlerle ve onlarn rab
anlaylaryla uzlaan, tepkisiz, laik müslümanlk (!). Allah'a inanan,
ama tâuta itaattan ayrlmayan, Allah'a inanan ve tâutlarn ilke ve
hükümlerini kabul ettiini ifade eden, hakla bâtln kart bir
din!
Kur'an'n eski kavimleri ve peygamberleri anlatt âyetlerinden
anlalmaktadr ki, en eski asrlardan, kendi nüzûlü zamanna kadar,
sapklk ve inanç bozukluu ile tantt tüm toplumlarn, dorudan Allah'n
varln inkâr etmediklerini görüyoruz. Ancak onlarn hepsinin müterek
sapklklar; Allah'n mutlak rabln kabul etmeyileri, Allah'n yaratc
olduuna inansalar da O'nun tek rablna pek çok varlklar ortak
etmeleridir. Rabln bir ksm özelliklerini Allah'tan bakalarnda
görmeleri, ahlâkî, sosyal ve kiisel hayatlar için gerekli olan emir
ve kurallar, Allah'tan bakalarndan almalardr. Bunun için, insanlarn
pek çou, ya dorudan doruya Allah'tan baka rablar olduuna
inanyorlar, veya Allah'n rablna teorik olarak inansalar da pratik
hayatlarnda Allah'tan bakalarnn rablna teslim oluyorlar. te
rab konusunda, peygamberlerin her asrda ykmak istedikleri asl
sapklk budur. Hükmü sadece göklere geçen; dünyaya, insanlara,
yönetime, sosyal ve siyasal hayata... karmayan bir Allah inanc.
Yani göklerin rabb. Halbuki Allah; göklerin, yerin, bütün âlemlerin
rabbdr.
Önceden hristiyan olan Adiyy b. Hâtem, boynunda altndan bir haç
olduu halde Rasûlüllah'n huzuruna geldi. Peygamberimiz ona: "Ya
Adiyy, boynundan u putu çkar." buyurdu. Bu srada
Rasülüllah "Yahudiler ve hristiyanlar, haham ve râhiplerini
Allah'tan baka rablar edindiler." (9/Tevbe, 31)
meâlindeki âyeti okuyordu. Adiyy: "Ey Allah'n Rasûlü, hristiyanlar,
râhiplere ibâdet etmediler ki (onlar rab edinmi olsunlar)" dedi.
Peygamberimiz: "Evet ama onlar (hristiyan râhipleri ve yahudi
hahamlar) Allah'n helâl kldn haram; haram kldn da helâl saydlar.
Onlar da bunlara uydular. te onlarn bu tutumlar, onlara ibâdet
etmeleri ve onlar rab edinmeleridir." buyurdu.
konularda Allah'tan bakalarnn sözünü dinleyip kabullenmek,
Allah'tan bakasna itaat ederek O'nun dininin emir ve hükümlerine
bakasn tercih ederek muhalefet etmek, Allah'tan bakalarn rab
edinmek ve onlara tapmak demektir.
Putlara, eytanlara ve tâutlara tapmak nasl irk ise; Allah'n emrine,
Hakk'n hükmüne uymayan kiilerin ortaya attklar
görüleri benimsemek ve onlar Allah'a tercih edip onlara
uymak da öylece bir irktir. Bu durum, onlara kulluk mertebesinden
fazla deer vermek, Allah'n ilâhî hükümlerine uymayan görü ve
fikirlerini benimsemek olduu için, hem bir çeit irk, hem de Allah'
brakp onlar rab edinmektir. Onlara her ne kadar dil ile rab
denilmese de durum, onlar rab tanmann ta kendisidir.
Onlarn sözlerine itaat edip, Allah'n emirlerini terk etmenin puta
ve tâuta tapmakla ayn olmasnn sebebi ise açktr. Çünkü gerçek
âlim, Hakk'n kulu ve ilâhî hükümlerin mahkûmu olan kiidir.
Hakk bâtl, batl da hak yapmaya çalp, insanlara helâl haram, haram
da helâl tantarak Allah'n hükümlerini deitirmeye çalanlar, ilmî
haysiyetten uzak birer tâutturlar. Bunlara uymak da onlar rab kabul
etmektir. Çünkü bu duruma düenler, Allah'n hükmüne deil de onlarn
isteklerine uyarak onlara Allah'a tapar gibi tapm olanlardr.
Günümüzde de insanlarn hayatna hâkim pek çok rab kabul edilenler
var. Her insan, hangi rabbin kulu olduunu kendisi tayin edebilir.
Ancak, bunu yaparken, kimin mülkünde yaadn, hangi rabba kulluk
etmesi gerektiini iyice düünmelidir. u iyi bilinmelidir ki, inanlan
ve hayatn her safhasnda emrine uyulan tek rab Allah olmadkça O'na
kullukta bulunulmu olunamaz. Peygamberimiz'in: "Rabbm Allah de ve
bu sözünde dosdoru ol" anlamndaki mübarek sözü, Kur'an'daki rab
kavramnn ve O'na kulluun en veciz ifadesidir.
Kabirde sorulacak insanlara: "Rabbn kim?" Dünyada rab anlay ve bu
konudaki davran ve eylemlerine göre cevap çkacak o insandan.
"Rabbm filandr" diyecek insan. Dil, irâdemizin emrinden çkacak
orada. Dünyada kimi rab kabul etti veya eylemleriyle bu görüntüyü
verdiyse, onu söyleyecek dil. Orada "Rabbm Allah'tr" diyebilmek
için, burada "Rabbm Allah'tr" deyip bu sözünü yaant olarak
isbatlamak gerekiyor. Evet, kurtuluun tek reçetesi: “Rabbm Allah”
deyip dosdoru olmak...
Rab Konusunda Sahih tikad
Âyet ve hadisler, evrende olup bitenlerin gelii güzel ve tesadüfen
olmadn, aksine her eyin, balangçtan itibaren sonuna kadar ilâhî bir
irâdenin eseri olduunu açkça ortaya koyar. Beliren bu hakikatten
sonra Allah'n rabl konusunda varlabilecek sonuçlar öyle sralamak
mümkündür:
Allah, âlemlerin rabbdr. Her varln geçek sahibi Allah'tr.
Varlklarn tümünü yaratan, eiten, gelitiren, besleyen yegâne rabb
Allah'tr. Allah'tan baka ma'bud kabul edilecek hiçbir varlk olamaz.
Sevilerek kendisine ibâdet ve itaat edilecek tek rab ve ma'bud
ancak Allah'tr. Rubûbiyet ve ülûhiyet sadece O'nun hakkdr. nsanln
ilerlemesi ve medenîlemesi, Rabbn tanmasyla mümkündür. Allah' tek
ve gerçek rab olarak tanmak; O'nun emir ve hükümlerine göre
yürümek, Allah'a güvenerek bakalarnn arzusunu O'nun emrinden üstün
görmemek, O'nun hükümlerine uymayan her düüncenin ve her iin bâtl
olduuna inanmak demektir. Allah'n yegâne rab olduuna inanmak;
her ii yönetip tanzim edenin, yine her eye sonsuz kudretiyle gâlip
olann ancak Allah olduunu kabul etmek demektir.
Allah'a hiçbir eyi ortak komamak, Allah'tan baka hiçbir rabba kul
olmamak, her ii Allah için yapmak, O'nun emirlerini yerine getirip
yasaklarndan kaçnmak, “Allah'tan baka hiçbir ilâh yoktur” ilkesi
üzerinde ölünceye kadar sâbit kalmak, Allah'a itaatta dosdoru yaayp
hilekârla sapmamak, Allah'a tek rab olarak inanmak ve bunda doru
olmak demektir. "Rabbmz Allah deyip sonra dosdoru olanlarn üzerine
melekler iner; Korkmayn, üzülmeyin. Size söz verilen cennetle
sevinin. Biz dünya hayatnda da âhiret hayatnda da sizin dostlarnzz.
Orada size canlarnzn çektii her ey var. Orada size istediiniz her
ey var (derler)." (41/Fusslet, 30-31) (5)
Tüm yaratklar yönlendiren, ihtiyaçlarn karlayan, âlemlerin rabb
Allah olduu gibi; beere Cenneti gösteren, onu terbiye eden de
Allah’tr. Cehennemi gösteren ve ondan sakndrp korkutan,
Peygamberimiz’i gösteren ve O’na balanmay tevik eden de
Rabbmzdr. Kur’an hakikatlarn gösterip insann gözünü gönlünü açan,
Kur’an’da kâinat dile getiren, evreni anlatp insann karsna apaçk
gerçekleri ayan beyan seren, tek rab Allah’tr.
Beer, ancak O’nun terbiyesi ile gerçek olgunlua ulaabilir, insan-
kâmil olabilir. Bunun en salam yolu ise, Kur’an’ rehber edinmektir.
Terbiye, her varln kendi snrlar içinde tekâmül etmesi demektir.
Onlar kemâle erdiren ise, Rab olan Allah’tr. (6)
nsana yakan, bütün evrenin ve kendisinin yaratcs, sahibi, rzk
vericisi, yetitiricisi olan Allah’ tek rab kabul edip O’na ibâdet
ve itaat etmektir.
1- Y. Çiçek, F. Yldz, Hamd Rabb, s. 47-49 2- Hüseyin K. Ece, slâm’n
Temel Kavramlar, s. 510 3- M. slâmolu, man Risalesi, s. 176 vd. 4-
Ali Ünal, Kur'an'da Temel Kavramlar, 148 vd. 5- Y. Çiçek, F. Yldz,
a.g.e. s. 79 vd. 6- Hikmet Ik, Fâtiha Üzerine Mülâhazalar,
Nil Y. S. 114-115
Rab Kavramyla lgili Âyet-i Kerimelerden Bazlar
a- Hereyin Rabb (Terbiye Eden, Besleyen, Rzk Veren) Allah'tr:
Fatiha, 1 ; Bakara, 22, 126, 131 ; Al-i mran, 37 ; En'am, 164
; Yunus, 31-32 ; Yusuf, 100 ; brahim, 37 ; Nahl, 53-54 ; sra, 30,
66 ; Ta-ha, 49-50 ; uara, 77-83.
b- Rabb, Her eye Gerçek Anlamda Sahip ve Maliktir:
Bakara, 139, 258, 286 ; Nisa, 17 ; A'raf, 155 ; Tevbe, 129 ;
Hud, 107.
c- Rabb, Kendisine Kulluk Edilecek Yegane Varlktr: Bakara,
21, 112, 127, 128 ; Al -i mran, 64, 79, 80 ; Maide, 72 ; En'am, 106
; A'raf, 3 ; Yusuf, 23, 41, 42 ; Nahl, 86 ; sra, 23 ; Kehf, 110 ;
Meryem, 34 ; Fecr, 15-16.
d- Rabb, nsanlar Huzurunda Toplayacaktr: Al-i mran, 9 ;
En'am, 30, 51 ; Secde, 10, 11, 12 ; Sebe', 26 ; Mutaffifin, 6 ;
nfitar, 6 ; nikak, 6.
e- Rabb, lahi Nizamyla nsanlar Gerçee Ulatrr: Bakara, 37, 129
; Al-i mran, 8. f- Yalnz Rabbmza taat Edilmelidir:
En'am, 114, 115 ; A'raf, 33 ; Tevbe, 31.
g- Rabbmz, Her eyi Yaratan ve Yöneten Allah'tr: Al-i mran,
191 ; Nisa, 1 ; En'am, 133 ; A'raf, 54 ; Yunus, 3, 39 ; Yusuf, 101
; Ra'd, 16 ; Hicr, 86 ; Kehf, 14, 36-38 ; Enbiya, 56 ; Faatr, 13 ;
Saad, 66 ; Mü'min, 64 ; Alak, 1-5 ; Adiyat, 6.
Konuyla lgili Baz Hadis-i erif Kaynaklar
Buhari, Itk 17 Müslim, Elfaz 13, 14, 15 Ebu Davud, Edeb 83, 84.
Kütüb-i Sitte, Tercüme: brahim Canan, Akça Yay. c. 12 s. 8-11
Konuyla lgili Geni Bilgi Alnabilecek Kaynaklar
Sûbhanek Allahûmme ve bihamdike ve ehedû
en la ilahe illa ente vahdeke la erike leke ve
stafiruke ve etûbû ileyk
—E Mail—
[email protected]
—E Mail—
[email protected]
— BELGIQUE — 2001 - 2013 —